You are on page 1of 7

"Ey iman edenler! Siz kendinize bakın.

Siz doğru yolda oldukça, sapıtmış


olanlar size zarar vermez..." (Maide, 5/105).
“Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara
bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük, her parti kendi tuttuğu
yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla)
sevinmektedir.” (Müminun: 5).

“Ahir zamanda bazı kimseler çıkacak ve dini dünyaya alet edecekler; 


insanlara yumuşak görünmek için kuzu derilerine / kuzu postuna
bürünecekler; dilleri şekerden tatlı, fakat kalpleri kurt kalbidir. Allah şöyle
buyurur:
'Bunlar, benim affıma mı güvenip aldanıyorlar, yoksa bana karşı mı (benim
rahmetime güvendikleri için mi) böyle cüretkâr davranıyorlar? Şanıma yemin
ederim ki onların üzerine öyle bir fitne / musibet göndereceğim ki, o çok
yumuşak huylu, halim-selim olan kimseleri bile şaşkına çevirecektir.'
” (Tirmizî, Zuhd, 59; Darimî, Mukaddime, 29).

ِ ‫ك ع َْن ِه َش ِام ب ِْن عُرْ َوةَ ع َْن َأبِي ِه ع َْن َع ْب ِد هَّللا ِ ب ِْن َع ْم ِرو ْب ِن ْال َع‬
‫اص‬ ٌ ِ‫س قَا َل َح َّدثَنِى َمال‬ ٍ ‫اعي ُل بْنُ َأبِى ُأ َو ْي‬
ِ ‫َح َّدثَنَا ِإ ْس َم‬
‫ َولَ ِك ْن‬، ‫ يَ ْنت َِز ُعهُ ِمنَ ْال ِعبَا ِد‬، ‫ْت َرسُو َل هَّللا ِ صلى هللا عليه وسلم يَقُو ُل « ِإ َّن هَّللا َ الَ يَ ْقبِضُ ْال ِع ْل َم ا ْنتِ َزاعًا‬ ُ ‫ال َس ِمع‬ َ َ‫ق‬
، ‫ فََأ ْفتَوْ ا بِ َغي ِْر ِع ْل ٍم‬، ‫ اتَّخَ َذ النَّاسُ ُر ُءوسًا ُجهَّاالً فَ ُسِئلُوا‬، ‫ْق عَالِ ًما‬ ِ ‫ َحتَّى ِإ َذا لَ ْم يُب‬، ‫ْض ْال ُعلَ َما ِء‬
ِ ‫يَ ْقبِضُ ْال ِع ْل َم بِقَب‬
َ ‫ضلُّوا َوَأ‬
‫ضلُّوا‬ َ َ‫» ف‬
. ‫ َح َّدثَنَا قُتَ ْيبَةُ بْنُ َس ِعي ٍد َح َّدثَنَا‬.13 ,. ُ‫ال ْالفِ َرب ِْرىُّ َح َّدثَنَا َعبَّاسٌ قَا َل َح َّدثَنَا قُتَ ْيبَةُ َح َّدثَنَا َج ِري ٌر ع َْن ِه َش ٍام نَحْ َوه‬
َ َ‫ق‬
ِ ‫ْت َع ْب َد هَّللا ِ ْبنَ َع ْم ِرو ب ِْن ْال َع‬
‫اص‬ ُ ‫َج ِري ٌر ع َْن ِه َش ِام ْب ِن عُرْ َوةَ ع َْن َأبِي ِه َس ِمع‬

ِ َّ‫ل هَّللا ِ صلى هللا عليه وسلم يَقُو ُل « ِإ َّن هَّللا َ الَ يَ ْقبِضُ ْال ِع ْل َم ا ْنتِزَ اعًا يَ ْنت َِز ُعهُ ِمنَ الن‬Qَ ‫ْت َرسُو‬
‫اس َولَ ِك ْن‬ ُ ‫يَقُو ُل َس ِمع‬
Q‫ضلُّوا‬ َ َ‫ فََأ ْفتَوْ ا بِ َغي ِْر ِع ْل ٍم ف‬Q‫ُك عَالِ ًما اتَّ َخ َذ النَّاسُ ُر ُءوسًا ُجهَّاالً فَ ُسِئلُوا‬
ْ ‫ْض ْال ُعلَ َما ِء َحتَّى ِإ َذا لَ ْم يَ ْتر‬
ِ ‫يَ ْقبِضُ ْال ِع ْل َم بِقَب‬
‫ضلُّوا‬ َ ‫ » َوَأ‬.
“Allah, ilmi insanlardan bir anda söküp almaz. Fakat âlimlerin ruhunu alarak
ilmi alır. Nihayet geride tek bir âlim kalmadığında, insanlar cahil önderler
edinirler. Onlara sorular sorulur ve bilgisizce fetva verirler. Böylece hem
saparlar hem saptırırlar!”  (Buhârî, İlim, 34, Hn:100; Müslim, İlim 13, Hn: 6796).
"Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip
edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin
(müçtehitleri dinlemeden) kendi görüşlerini beğendiklerini müşahede
edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya
gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak
gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli
kişinin ecri verilecektir." [Ebu Davud, Melahim 17, (4341); Tirmizî, Tefsir,
Mâide, (3060); İbnu Mace, Fiten 21, (4014)]

“İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kâfir
olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler
hariç.”  (Ramûzu’l-Ehadis s. 299, 3722 hadis. (Tabarani Kebirden, İbn-i
Mace’den, Deylemi Ebi Umame’den), en-Nevevi, Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref,
Riyazüs-Salihin, Terc. Emre, Mehmed, İstanbul 1974, s. 99 87. hadis; Sunenu
İbn-i Mace, II, 1305, 1310 (3954, 3961) hadisler.

"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o
fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak
akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır.
Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın,
kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse, Hz. Âdem'in iki
oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)." ( Ebu Davud, Fiten 2,
(4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205).
 « ‫صبِ ُح‬
ْ ُ‫سي مؤمنا وي‬ ِ ‫ ويُ ْم‬،‫سي كافرا‬ ْ ُ‫ ي‬،‫بَا ِد ُروا باألعمال فِتَنًا َكقِطَ ِع الليل ال ُم ْظلِ ِم‬
ِ ‫صبِ ُح الرج ُل مؤمنا ويُ ْم‬
‫ض من الدنيا‬ ٍ ‫ يبي ُع دينه بِ َع َر‬،‫»كافرا‬.
“Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce, hayırlı ameller
işlemede acele edin. O fitne geldi mi kişi mü’min olarak sabaha erer de kâfir
olarak akşama girer. Mü’min olarak akşama erer de kâfir olarak sabaha ulaşır;
dinini basit bir dünya menfaatine satar.” (Müslim, İman 186, 118; Tirmizi,
Fiten 30, 2196).
‫م َج ٖميعا ً فَيُنَبُِّئ ُك ْم بِ َما ُك ْنتُ ْم‬3ْ ‫ض َّل اِ َذا ا ْهتَ َد ْيتُ ْمؕ اِلَى هّٰللا ِ َم ْر ِج ُع ُك‬ َ ُ‫يَٓا اَيُّ َها الَّ ٖذينَ ٰا َمنُوا َعلَ ْي ُك ْم اَ ْنف‬
ُ َ‫ ْم اَل ي‬3ۚ‫س ُك‬
َ ْ‫ض ُّر ُك ْم َمن‬
َ‫تَ ْع َملُون‬
“Ey inananlar! Siz kendinizi düzeltin (doğru yolda olun). Eğer siz doğru yolda
olursanız, yoldan sapan kimse size hiçbir zarar veremeyecektir. Hepinizin
dönüşü Allah'a olacaktır. Ve o zaman Allah, size (hayatta) yapmış olduğunuz
her şeyi bildirecektir.” (Maide, 105).
9966. İmam Bakır (a.s): “Şiilerimiz üç gruptur:
Bir grubu bizim adımıza halkı soyar.
Bir grubu cam gibidir (içinde olan her şeyi gösterir. / Yani hiçbir sırrı
saklamaz).
Üçüncü grup ise kızıl altın gibidir. Her ne kadar ateşte yakılırsa daha da saf
olur.” (Reyşehri, Mizan, 9966; el-Bihar, 78/186/24).

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar bizim hakkımızda üç gruptur:


Bir grubu bizi sever ve dünyamızdan bir şey elde etmek için Kaim'imizin
zuhurunu beklerler. Bunlar bizim sözlerimizi söyler, onları ezberler ama
yaptıklarımızla amel etmezler. Çok yakında Allah bu grubu ateşte haşr
edecektir.

Bir grup ise bizi sever, sözümüzü işitir ve yaptıklarımızla amel ederler ki bizim
adımıza insanları soysunlar. Allah bu grubun karnını ateşle dolduracak, onlara
açlık ve susuzluğu musallat kılacaktır.
Bir grup ise bizi sever, sözümüzü ezberler, emrimize itaat eder, yaptığımızın
aksine bir şey yapmaz. Bunlar bizdendir ve bizde onlardanız." (Reyşehri,
Mizan, Hn: 9968; Bihar, c. 78/186724).

5557.İmam Sadık (a.s): “Ey Şialar! Bizim için süs sebebi olun, utanç ve ar sebebi
olmayın. İnsanlarla güzel konuşun, dillerinizi koruyun, boş konuşmayın ve
kendinizi çirkin sözler söylemekten alıkoyun.” *12103* Emali’es-Seduk, 327/17
9970. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey Şiiler topluluğu! -Al-i
Muhammed'in Şiileri- Ilımlı bir dayanak olun ki aşırı gidenler size dönsün ve geri
kalanlar size ulaşsın." Ensar'dan Sa'd adında bir şahıs şöyle dedi: "Fedan olayım!
Aşırı giden kimdir?" İmam şöyle buyurdu: "Bizler hakkında kendimizin bile
inanmadığı bir takım şeylere inanan gruptur. Bunlar bizden değildir ve biz
onlardan değiliz." O, "Geri kalanlar kimdir?" diye arz etti. İmam şöyle buyurdu:
"Onlar da hayrı arar ve taleb ederler, hayra ulaşır ve sevabını elde ederler.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey Şiiler topluluğu! Bize süs olun, utanç
vesilesi olmayın. İnsanlara güzel sözler söyleyin, dilinizi koruyun ve dillerinizi
boş ve çirkin sözlerden alı koyun." (Reyşehri, Mizan, 9975).
İmam Hadi (a.s), kendi Şiilerine şöyle buyurmuştur: "Allah'tan korkun ve bizlere
süs olun; utanç sebebi değil. Sevgileri bizlere celb edin ve her türlü çirkinliği
bizden uzak kılın." (Reyşehri, Mizan, 9976).
bak. 9946. hadis, Mustedrek'ul Vesail, 2/59/1. Bölüm
Abdullah b. Ziyad şöyle diyor: "Mina'da İmam Sadık'a (a.s) selam verdim ve
şöyle arz ettim: "Ey İbn-i Resulillah! Biz göçebe bir topluluğuz ve sürekli sizin
meclisinizde hazır bulunamıyoruz. O halde bize tavsiyede bulun." İmam şöyle
buyurdu: "O halde Allah'tan sakınmaktan, doğru konuşmaktan,
emanetdarlıktan, muaşeret ettiğiniz kimselerle güzel muaşerette bulunmaktan,
selamı yaygınlaştırmaktan ve insanlara yemek yedirmekten ayrılmayın.
Camilerinizde namaz kılın, hastalarınızı ziyaret edin, cenazelerini teşyi edin. Zira
babam bana en iyi insanların biz Ehl-i Beyt'e uyan Şiaların olduğunu
buyurmuştur. Eğer bir fakih varsa onlardan olmuştur, eğer bir müezzin varsa
onlardan olmuştur, eğer bir imam varsa onlardan olmuştur, eğer bir emanetdar
varsa onların arasından çıkmıştır, eğer bir ödünç sahibi varsa onlardan
olmuştur. Bizleri işte bu şekilde halka sevdirin ve nefret ettirmeyin." (Reyşehri,
Mizan, Hn: 9946).

. Ebu Meryem (Abdülgaffar b. Kasım) İmam Bakır'ın (a.s) şöyle buyurduğunu


nakletmektedir: "Bir gün babam ashabının huzurunda şöyle buyurdu: "Sizden
kim bir ateş parçasını eline alır ve sönünceye kadar elinde tutar. Hepsi korktular
ve hiç kimse bu işe yanaşmadı.
Ben kalkıp şöyle dedim: "Babacığım, bana emredin ben yapayım."
Babam şöyle buyurdu: "Maksadım sen değilsin, ben ve sen aynıyız. Maksadım
bunlardır." İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Babam üç defa bu cümleyi
tekrarları ve daha sonra şöyle buyurdu: "Söz ne de çoktur ve amel ne de azdır!
Gerçekten de amel ehli çok azdır. Biliniz ki ben hem amel ve hem de söz ehli
olan kimseleri tanıyorum. Allah'a yemin olsun ki yeryüzü adeta onları canlı canlı
kendisine geçirmiştir." (Reyşehri, Mizan, 9947).

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'a yemin olsun ki Şiilerim sabırlı, Allah'ı
ve dinini bilen, Allah'a itaat eden, emirlerine uyan, muhabbeti vesilesiyle
hidayete eren, ibadetten zayıflayan, züht içinde yaşayan, gece sabahladığından
dolayı rengi sararan, çok ağladıklarından dolayı gözleri az görüp yaşlanan,
dudakları zikretmekten kuruyan, karınları açlıktan sırtına yapışan, yüzlerinde
ruhbanlık ve Allah'a tapma eserleri gözüken ve yüzlerindeki züht ve Allah
korkusu belli olan kimselerdir ve onlar her karanlığı aydınlatan lambalardır…
Onlar bir mecliste hazır bulunursa, hiç kimse onları tanımaz, orada olmazlarsa
hiç kimse onları sormaz. Onlar benim temiz Şialarım ve değerli kardeşlerimdir.
Onlara karşı ne kadar da iştiyak duyuyorum." (Reyşehri, Mizan, 9941).

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şiilerimiz velayetimiz yolunda birbirine


bağışta bulunan, muhabbet sevgimiz yolunda birbirini seven, emrimizi ihya
etmek için birbiriyle görüşen kimselerdir. Şüphesiz onlar öfkelenirlerse
zulmetmezler, hoşnut olurlarsa aşırı gitmezler, komşuları için bereket
vesilesidirler, muaşeret ettiği kimselere barış ve sefa içinde karışırlar."
(Reyşehri, Mizan, 9942).

You might also like