SEBE HALKI PEYGAMBERLERDEN MUZCİZELER İSTEDİ AMA-YA SONUÇ
2708 Sebe halkı dedi, ey iddia sahipleri, tıp ilminize
ve yararlı olacağınıza ilişkin kanıt hani? 2709 Çünkü siz de yeme içme ve uykuya bağlısınız169 ve bizim gibi köyde otlamaktasınız. 2710 Siz bu su ve çamur tuzağına takılmışken gönül simurgunu avlamanız mümkün mü? 2711 Makam ve önderlik sevgisi kendinizi peygamberlerden saymaya itiyor. 2712 Böyle laflara ve yalanlara kulak asıp da tuzağa düşecek değiliz biz. 2713 Peygamberler dediler, bu, körlüğe yol açıp görmeye engel olan hastalıktandır. 2714 Duydunuz çağrımızı. Elimizdeki mücevheri görmez misiniz peki? 2715 Bu mucevher insanlar için bir sınamadır. Biz onu gozlerin çevresinde dondururuz. 2716 Delil hani, diyenin bu sozu, korluge hapsolduguna ve mucevheri gormedigine delildir. 2717 Gün başladı, kalk, itirazı bırak da fırla, diye dile gelir guneş. 2718 Sen dersin, ey güneş delil hani? [O da] sana, behey kör, der, Hak’tan göz iste! 2719 Gupegunduz lamba arayan, işte bu arayışıyla korlugunu ilan etmiş olur. 2720 Goremezsen sabah mı [degil mi] diye kuşkuya duşersin. [Oysa] sen ortu içindesin. 2721 Bu sozunle korlugunu açıga vurma. Sus da erdemi bekle. 2722 Behey gunu arayan, gun ortasında, gun hani, demek, kendini rezil etmektir. 2723 Sabır ve susma, rahmeti çeker. Boyle gosterge aramaksa hastalıgın gostergesidir. 2724 “Susun170”u kabul et ki senin canına canandan “susun”un karşılıgı gelsin. 2725 [Hastalıgının] nuksetmesini istemiyorsan, bu tabibin huzurunda paranı ve başını yere çal, ey akıllı. 2726 Çok konuşmayı sat da candan, makamdan ve paradan geçmeyi satın al. 2727 Boylece Allah’ın erdemi seni ovsun de gokler senin makamını kıskansın. 2728 Tabiplerin gonlunu gozetirseniz, ozunuzu gorup kendinizden utanırsınız. 2729 Bu korlugun giderilmesi yaratılmışların elinde degildir, fakat tabiplerin ikramı hidayettendir. 2730 Bu tabiplere canla başla kole olun da misk ve amberle dolup taşın. Toplumun peygamberlerden mucize istemeleri 2699 Tabiat tabipleriyse başkadır. Kalbe nabız yoluyla bakarlar onlar. 2700 Araç gereç olmadan guzelce bakarız kalbe. Feraset sayesinde yucelerden bakarız biz. 2701 Onlarsa besin ve meyve tabipleridir. Onlar sayesinde hayvanı ruh guçlenir. 2702 Biz davranış ve soz tabipleriyiz. Bize ilham veren, celal nurunun aydınlıgıdır. 2703 [Boylece deriz] ki böyle bir davranış sana yararlıdır, şöyle bir davranışsa yoldan çıkarır. 2704 Böyle bir söz seni ilerletir, şöyle bir söz ise yaralar. 2705 Öteki tabipler için idrar delildir. Bizim delilimizse yüce vahiydir. 2706 Kimseden bir ücret istemeyiz biz168. Hak’tan bize bol bol ücret gelmektedir. 2707 Onulmaz hastalığı olanlara duyuru: Her hastaya ilacımız var bizim! 2731 İnsanlar, tüm bunlar, dediler, hile ve aldatmaca. Nasıl olur da Allah, Zeyd’den, Bekir’den nâip tayin eder? 2732 Her şahın elçisi şahla aynı cinstendir. Suyla çamur (insan) nere, göklerin yaratıcısı nere? 2733 Biz eşek beyni mi yedik de sizin gibi sivrisineği Hüma kuşuna arkadaş kılalım? 2734 Sivrisinek nere, Hüma nere? Çamur nere, Tanrı nere? Zerrenin gökteki güneşle ne ilgisi var? 2735 Bu ne biçim ilgi, ne biçim bağlantı? Böyle bir şey akla ve beyne sığar mı? Tamamı Kelile ve Dimne kitabında anlatıldıgı uzere “Ben gökteki ay tarafından sana gönderilen elçiyim. Şu su kaynağından uzak dur” demesini soyleyerek bir tavşanı filin huzuruna elçi olarak gonderen tavşanların hikayesi 2736 Bu, bir tavşanın, ben ayın elçisiyim, ben ayla eşim, demesine benziyor. 2737 Berrak su kaynagına gelen fil surusu yuzunden butun av hayvanları sıkıntıdaydı. 2738 [136b] Tumu korku yuzunden pınardan uzak ve yoksundu. Guçleri az oldugundan hileye başvurdular. 2739 Hilalin dogdugu ilk gece yaşlı bir tavşan dagın başından fillere dogru seslendi: 2740 Ey fillerin şahı, [ayın] on dördünde gel; pınarın içinde bulursun bunun kanıtını. 2741 Ey fil şahı, ben elçiyim, karşıda dur. Elçiye hapis, işkence ve kızmak olmaz. 2742 Ey filler, gidin, diyor ay. Pınar bizimdir, çekilin ordan. 2743 Yoksa zor [kullanıp] kör ederim sizi, [diyor]. [Gerekeni] söyledim, [yükümlülüğü] boynumdan attım. 2744 Bu pınarı terk edip gidin de ayın kılıç yarasından güvene erin. 2745 İşte bunun kanıtı, pınarda fil su içerken ayın titremesidir. 2746 Ey fil şahı, o gece hazır ol da su kaynağının içinde bu kanıtı bul. 2747 Ayın uzerinden yediyle sekiz [gun] geçince fil şahı gelip kaynakta gezinmeye başladı. 2748 O gece fil hortumunu suya vurunca su dalgalandı ve [boylece] ay titredi. 2749 Fil boylece soylenene inandı. Çunku kaynagın içinde ay titremişti. 2750 [İnkarcılar, peygamberlere], biz ayın titremesinden korkacak fillerden değiliz, dediler. 2751 Peygamberlerse, ah ahmaklar, dediler, can öğüdü, [ayaklarınızdaki] bağı daha da sıkılaştırdı. 2752 [Peygamberler dediler,] derdinize [uyguladığımız] ilaç ne yazık ki can alıcı kahır zehrine döndü. 2753 Allah gazap perdesini görevlendirince bu lamba gözünüzdeki karanlığı artırdı. 2754 Sizden ne başkanlığı isteyeceğiz ki? Bizim başkanlığımız gökten yücedir zaten. 2755 İnci dolu deniz, gemiden, hem de fışkı dolu gemiden, ne şerefi elde edecek ki? 2756 Guneşi bir zerre gibi goren kor ve karanlık goze yazıklar olsun! 2757 İblis’in gozu, eşsiz ve benzersiz Adem’e baktı da çamurdan başka bir şey gormedi. 2758 [Adem’in] baharı şeytanca gozune kış gorundu. [Çunku] evinin oldugu yonden hareket etti. 2759 Zaman zaman bahtsız kişinin karşısına nice ikballer çıkar da o yolunu çevirir. 2760 Aşk beslemeyi bilmeyen bahtsızın karşısına farkında olmadan nice sevgililer çıkar. 2761 Gozumuzu yanıltan, yoksunlugumuzdur. Kalbi tersyuz edense kotu kaderdir. 2762 Taştan put size kıble olunca lanet ve korleşme size barınak olmuştur. 2763 Taşınız Hakk’a eşlige yaraşır da akıl ve can Hakk’a sırdaşlıga nasıl yaraşmaz? 2764 Olmuş sinek Humaya ortak olurken canlı [insan] Sultan’a sırdaşlıga nasıl yaraşmaz? 2765 Yoksa olu olan sizin yonttugunuz, diri olansa Allah’ın yonttugudur, diye mi? 2766 Kendinize ve sanatınızın urunune aşıksınız siz. Yılanın kuyrugu da yılanın başına tapar. 2767 Ne o kuyrukta ikbal ve nimet vardır, ne de o başta rahat ve lezzet. 2768 Yılanın kuyrugu başının çevresinde dolanır. Bu iki arkadaş birbirine yaraşır. 2769 Guzel duyacak olursan, Gazneli bilge [Senaı], İlâhî-nâme’de şoyle soylemektedir: 2770 “Kaderin hukmune dair boş konuşup durma. Eşegin kendisi layıktır eşek kulagına171.” 2771 Bedenler organlarla uyumludur. Nitelikler ruhlarla uyumludur. 2772 Her ruhun niteligi ruhla uyumludur. Çunku Hak yontar onu. 2773 Allah, niteligi ruhla eş kıldıgı için bil ki [nitelikle ruh] gozle yuz gibi uyumludur. 2774 Guzel ve çirkindeki nitelikler uyum gosterir. Allah’ın yazdıgı harfler uyum içindedir. 2775 Goz ve yurek, katibin elindeki kalem gibi, iki parmak arasındadır172, Huseyin! 2776 Lutuf ve kahırdır parmak. Aradakiyse bu parmaklarca sıkılıp gevşeyen gonul kalemidir. 2777 Ey kalem, yucelme peşindeysen kimin parmakları arasında olduguna bak! 2778 Tum amaç ve devinimin bu parmaktandır. Başın da toplanma yerinin dort yoluna baglıdır. 2779 Hallerinin harfleri O’nun yazısındandır. Azmin ve vazgeçişin de O’nun azmi ve vazgeçişidir. 2780 Niyaz ve yakarıştan başka yol yoktur. Bu donuşumden her kalemin haberi yoktur. 2781 Kalem bunu bilir, ama kendi çapında. İyide ve kotude kendi degerini koyar ortaya. 2782 [Kimileri], tavşanla fil [hikayesine] sarılarak hilelerle ezeli karıştırmışlardır. [137a] Misal getirmek, ozellikle ilahi konularda, herkesin haddine degildir 2783 Boyle misaller uretip de munezzeh dergaha dogru atmak sizin haddinize mi? 2784 Boyle misal getirmek Hakk’ın tekelindedir. Çunku O, gizli ve açık bilgiye vakıftır. 2785 Bir şeyin sırrını nerden bileceksin de kel halinle zulfu ya da yuzu misal getireceksin? 2786 Musa onu asa olarak gordu, [oysa asa] degil, ejderhaydı173, sırrı açıga çıkmaktaydı. 2787 Boyle bir sultan degnegin sırrını bilmezken sen nerden bileceksin bu tuzakla yemin sırrını? 2788 Musa’nın gozu meselde yanılmışken nasıl olur da luzumsuz bir fare [o yone] delik açar? 2789 [Allah], verdigin misali, [yaptıgına] karşılık seni parça parça eden ejderhaya çevirir. 2790 Lanetli İblis boyle bir misal getirdi de kıyamet gunune dek Hak tarafından lanetlendi174. 2791 Karun da inadından boyle misal getirdi de tahtıyla tacıyla yerin dibine battı. 2792 Bil ki senin bu misalin kargayla baykuş [gibi ugursuz]dur. Onlar yuzunden yuzlerce ocak sonmuştur. Gemi yapılırken Nuh kavminin alay yollu misaller getirmesi 2793 Nuh çolde gemi yaparken, yuz misalci, alay etmek için harekete geçti175. 2794 [Diyorlardı ki] su kuyusunun [bile] olmadığı çölde gemi yapıyor! Ne aptal bir câhil! 2795 Biri diyordu, ey gemi şahlan! Biri de diyordu, kanadını da yap! 2796 Nuh ise diyordu, bu Allah’ın emriyle [yapılmaktadır176] ve alaylarla eksilecek değildir. Gece yarısı duvarın dibinde ne yapıyorsun diye sorulunca davul çalıyorum diye cevap veren hırsızın hikayesi 2797 Şu meseli dinle: Geceleyin baş belası bir hırsız, duvarın dibinde tunel kazıyordu. 2798 Yarı uykulu olan hasta biri onun yavaştan çıkardıgı tık tıkları duyuyordu. 2799 Dama çıkıp başını aşagı sarkıtarak ona, babalık, dedi, ne işle meşgulsün? 2800 Hayırdır, gece yarısı ne kazıyorsun? Sen kimsin? [Hırsız] dedi, davulcuyum, muhterem. 2801 [Adam] dedi, ne yapıyorsun? [Hırsız] dedi, davul çalıyorum. A yol yordam bilen, dedi [adam], davulun sesi hani? 2802 [Hırsız] dedi, yarın duyarsın sesini, [duyunca] yandım eyvah feryadını. 2803 Bu [hikaye] yalan ve uydurmadır. Sen bu yalanın sırrını da anlayamazsın. İnkarcıların anlattıkları gokteki aydan file mesaj getiren tavşan meseline cevap 2804 O tavşanın sırrı, bil ki sana elçi olarak gelen luzumsuz şeytandır... 2805 Boylece aptal nefsini Hızır’ın içtigi bengisudan yoksun bırakan [şeytan]. 2806 Onun anlamını tersyuz ettin. Kufur soz soyledin, [oyleyse ceza olarak] igneye hazır ol. 2807 Berrak suda ayın titredigini ve boylece çakal (tavşan)ın filleri korkuttugunu soyledin. 2808 Tavşan, fil ve su hikayesinden ve fillerin titreyen aydan korktugundan mı soz ediyorsun? 2809 Behey cahil korler, seçkin ve sıradan herkesin boyun egdigi aya bunun neresi benzer? 2810 Ay ne ki, guneş ne ki, felek ne ki? Akıllar ne ki, nefisler ne ki, melek ne ki? 2811 Guneşin guneşinin guneşi! Niye soyluyorum ki bunu? Yoksa ruyada mıyım? 2812 Şahların ofkeleri yuz binlerce şehri yerle bir etmiştir, bre densiz sapıklar! 2813 Dag yarılır, yuz parçaya ayrılır. Degirmen gibi doner guneş. 2814 Yigitlerin ofkeleri bulutları kurutur. Kalplerin ofkesi alemleri yıkar. 2815 A yıkanmamış (yaşayan) oluler, Lut şehrindeki ceza meydanına bakın! 2816 Fil nedir ki? Üç uçan kuş, o zavallı fillerin kemiklerini ufaladı. 2817 Kuşların en guçsuzu ebabil, fili oyle paraladı ki onarmanın yolu yok. 2818 Duymayan var mı Nuh tufanını ya da Firavun ordusuyla Ruh (Cebrail)’un savaşını? 2819 Ruh yenip suya doktu onları. Su onları zerre zerre parçaladı. 2820 Duymayan var mı Semud’un başına gelenleri ve kasırganın Adlıları alıp goturuşunu? 2821 Savaşta filler olduren oylesi fillere gozunu açıp da bak bir yol. 2822 [137b] O filler, o zalim şahlar, kalbin gazabıyla surekli taşlanmaktadırlar. 2823 Sonsuza dek bir karanlıktan bir karanlıga giderler de [onlara] acıma ve yardım yoktur. 2824 İyi adla kotu adı duymadınız mı siz? Herkes gordu de siz mi gormediniz? 2825 Gordugunuzu gormezden gelirsiniz, ama olum sizin gozunuzu iyi açacak! 2826 Tut ki evren guneş ve ışıkla dolu. Mezar gibi bir karanlıga girince… 2827 O buyuk nurdan yararlanamazsın ve penceren comert aya kapanır. 2828 Sen sarayı bırakıp kuyuya girmişsin. Geniş dunyaların ne suçu var ki? 2829 Kurt niteligine benzer [niteligi] olan can, Yusuf ’un yuzunu, soyle, nasıl gorur? 2830 Davud’un sesi daga taşa ulaşır da taş kalplilerin kulagı onu pek duymaz. 2831 Akla ve insafa her zaman selam olsun. Dogru olanı Allah daha iyi bilir. 2832 Ey Sebeliler, yuce elçileri tasdik edin.Tutsak eden [Rabb]in tutsak ettigi ruhu tasdik edin. 2833 İşık saçan guneşleri tasdik edin ki onlar sizi kıyamet zilletinden guvende tutsunlar. 2834 Kıyamet alanına atılmanızdan once tasdik edin o parlak dolunayları. 2835 Karanlıgı aydınlatan lambaları tasdik edin. Ülulayın onları; umudun anahtarlarıdır onlar. 2836 Sizden iyilik ummayanları tasdik edin. Sapkınlıga duşmeyin, alıkoymayın başkalarını. 2837 Arapçayı bırak, Farsça soyleyelim. Ey suyla toprak [insan], o Turk’un Hindu’su ol. 2838 Şahların tanıklıklarına kulak verin hey! [Onlara] gokler iman etti, [siz de] iman edin.
Mevlânâ (2105), MESNEVÎ-İ MA‘NEVÎ (Çev:: Prof. Dr. Derya Örs - Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç), Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, İstanbul 2015