Professional Documents
Culture Documents
22.01.2015
80'lerin yaz döneminde kendisine Emsile-Bina takrir ettirdiğim
Cübbeli Ahmet, birkaç dernek ve mescitte, Ehl-i Beyt meselesini konu
ediniyor.
İmam Ali'ye minberlerden lanet ve küfür ettirmeyi ihdas etmiş ve
kendinden sonra 80 yıl devam etmiş azgın Muaviye ve Emevî
saltanatının uydurmalarını ilim diye pazarlıyor.
Tarihi boyunca Ehl-i Beyt'in velayet nurunu perdelemek ve Ehl-i Beyt
evlatlarının irşad hizmetlerini engellemek üzere imal edilmiş
Nakşibendilik üzerine uydurma bilgileri tekrarlayıp
duruyor. Gevezeliğini o noktada bırakmıyor Cübbeli?
Parçalanma sürecine sokulan Türk milletinin birliğini ve BOP
işgalleriyle anası ağlatılan İslam âleminin huzurunu temin etme
yolunda, Ehl-i Beyt ve velayet karşıtı 14 asırlık İslamcı kisveli fitne
tarihine neşter vuran Bağımsız Türkiye kadrosuna laf
yetiştiriyor. İman, aşk ve tevhidin merkezinin Ehl-i Beyt yolu olduğunu
külliyatıyla, uluslararası kongrelerle ve haftada 250 programla
dünyaya mal eden Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu hakkında gevezelik
yapıyor.
Üzerinde az da olsa emeğim var, kendisini kendinden de iyi tanırım?
Bu gönül ve vicdan rahatlığıyla söylüyorum:
Cübbeli, evladım, sen ne anlarsın velayetten, ilimden, hikmetten,
istikametten?
Bir adamın ibare ve ezberinin olması, onu ilim ve hikmet ehli yapmaz.
Böyle olsa, taktığında takır takır söyleyen teyp kasetleri ve CD'ler
dünyanın en büyük alimi olurlardı. Meşgalen gereği ezberlediğin
ibareleri papağan gibi tekrarlıyorsun; o kadar?
Senin Ehl-i Sünnet diye seslendirdiklerin, Kerbela'daki Yezid soyu gibi,
Amerika, İngiliz ve İsrail safında Eh-i cinayet olmuşlar, tekbirlerle
Müslüman kellesi uçuruyorlar; görmüyor musun evladım?
Eğer zerre kadar iz'an, hikmet ve istikametten nasibin olsaydı; kapı
komşumuz olan Suriyeli Müslümanların Amerika'nın Büyük Ortadoğu
Projesi ekseninde katledilmesine Papa II. Urban edasıyla fetva
veremez, askerimiz böyle bir Suriye savaşında ölürse şehit olur diye
batıl bir teşviki yapamazdın?
Bugüne kadar bize tek bir mantar tabancası bile doğrultmayan
komşumuz Suriye ve Esad yönetimine savaş açılması için verdiğin batıl
icazet ve sahte fetva, farkında değilsin amma ateş olup boynuna
dolanmıştır.Bu ne cehalet, bu ne aymazlık, bu ne batıl bir duruş?
Allah'tan kork? Diline ve fetvana bulaştırdığın Müslüman kanından
kork!Mahmut Efendi, sana bu ikazı yapamaz; uzun zamandan beri
sağlığı müsait değil, senin herzelerini anlayacak halde değil?
Resul Bölükbaş hoca da, kendisine "Bu Cübbeli'yi ayıktır, seni dinler"
dememe rağmen seni tembihlememiş ki bu batıl vaziyettesin?
Dolayısıyla seni, Allah için ikaz etmek, benim üzerime vacip oldu.
Sana, anlayasın diye, Rasulullah'ın aşağıdaki ikazı ve ibaresiyle
söylüyorum; bu hal üzere gidersen Allah'ın rahmetinden nasibin
kesilmiştir:
"Her kim, bir mü'minin öldürülmesine yarım kelime ile dahi olsa katkı
sağlarsa; kıyamet günü Allah'ın huzuruna, alnında "Bunun Allah'ın
rahmetinden nasibi yoktur" diye yazılmış olarak çıkartılır" (İbn Mace,
Sünen, Diyat 1).
Kıymetli tarihçi Emre Polat kardeşimle telif ettiğimiz ve elinize de
ulaşan "Dini ve Tarihi Arka Planıyla Ehl-i Beyt'e Karşı bir Akım:
Nakşibendilik" adlı ilmi-belgeli esere, tek satırlık cevap lütfetmediniz.
Lakin ilim-irfan diye gevezeliklerle cemaat tutmaya alışıyorsunuz; bu
da batıl?
Sen ve dinleyenlerin ayıkasınız diye dört soru soruyor, cevaplarını
bekliyorum:
1 - Maide Suresi 67. ayetindeki "Ey Resulum! Rabbinden sana
indirileni tebliğ et; eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik
görevini yapmamış olursun" beyanın, Suyuti, Vahidi İbn Ebi'l Hatim
gibi İslam'ın dev müfessir ve muhaddislerce İmam Ali'nin velayeti
hakkında nazil olduğu nakledildiği halde, niye, neyi ve niçin
saklıyorsunuz?!
14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Gadir-i
Hum gerçeğinin ve bu hükmün anlatıldığı 220 Sünni temel kaynağını
tek tek yazmıştır. Bu ahkamı, müfessir ve muhaddis İmam Suyuti ed-
Durr'ul Mensur, c. III, s. 109, Maide 67'de; İmam Vahidi, Esbab-ı
Nüzül, c. I, s. 104-105'te; müfessirlerin önderi İbn Ebi'l Hatim de tüm
tefsirlere kaynaklık yapan Tefsir'ul Kur'an'il Azim adlı eserinin c. IV,
hn. 6609'da anlatmıştır
2 - Nakşibendilik'in A. Gucdüvani (ö: 1220) tarafından oluşturulduğu,
hafi zikrin onun havuz ictihadıyla ihdas edildiği, Hz. Ebubekir'le ilgili
konuşulan Mağara hadisi ve hafi zikir telkini gibi rivayetlerin
tamamının Gucdüvani ve Kazvini (ö: 1570) tarafından uydurulduğu
malumunuz iken; neden böyle uydurmalar üstüne bina ve ihdas
edilmiş olan bid'at yolu "hak" diye pazarlıyorsun?
Abdulhalık Gucdüvan'inin (ö.m: 1219), Üveysilik olarak adlandırılan
"mezardan icazet alma", "çakma silsile uydurma" ve "havuza
iteklenme ictihadı" mavallarıyla türettiği Nakşibendilik akımı,
Bahaeddin Nakşibend'le (ö.m:1389) nam salmıştır.Nakşi büyükleri
denilenlerin tamamına yakınında olduğu üzere B. Nakşibend de, pirlik
postunu ve icazetini, kendinde bir-bir buçuk asır önceki
Gücdüvan'inin mezarından duyduğu seslere Üveysilik kılıfı giydirerek
elde etmiştir (Bkz. Dr. Kasım Kufralı, Nakibendiliğin Kuruluşu ve
Yayılışı, Doktora tezi, s. 51-52, İstanbıl Ünv., Türkiyat Enst., no:337).
Fıkıhtaki ibare ve kayıt aynen şöyledir: Şahidlik için adalet şartı
aranır ki, adaletin asgari şartı haramlardan ve büyük günahlardan
kaçınmaktır. (Serahsî, el-Mebsut, c. XVI, s. 113; Mevsılî, s. 136;
Mecelle, m. 1705). "Üveysilik"miş, "mütetabi'isilsile"ymiş? vs.
3 - Tüm tarihî ve Nakşi kaynakları B. Nakşibend'in, gaddarlığıyla nam
salmış Çağatay Hanı Halil'in 12 yıl yanında "cellatlık/infaz memurluğu"
yaptığı, bu görevinden de pişman olduğuna dair hiçbir bilgi olmadığı
açık iken; neden Haydar Hoca Nakşibend efendimize cellat diyor, diye
hakkı saptırıyorsun?
“Gevezelik yapacaksan, araştırdıktan sonra yine yap? İlmin en güçlü
ve en sahih kaynaklarından aktarıyorum sana: "Bahaeddin
Nakşîbend, kendi döneminde Çağatay Hanlığı'nda Gazan (Kazan)
sultanı olan Halil'e tam 12 sene hizmet etmiştir. 6 sene hükümdarlık
öncesi, 6 sene de hükümdarlığı döneminde Sultan Halil'in (Gazan
Han) yanında bulunan Bahaeddin Nakşîbend, "sultanın cellatlığını"
yapmıştır." Bu gerçeğin ve senin anlayacağın tabirle ibarenin, al
sana kaynakları: el-Buharî Salah b. Mübarek, Enis'üt-Talibin, s. 85;
Ebu'l-Kasım el-Buharî, er-Risalet'ülBahaiyye, vr. 13a;Prof. Dr.
Necdet Tosun, BaheddinNakşibend, s. 100-102; Prof. Dr. Hamid
Algar, Nakşibendilik, s. 67-68; Ord. Prof. Dr. Z. Velidi Togan, Gazan
Han Halil ve Hâce Bahaeddin, Necati Lugal Armağanı, Ankara 1968,
s. 781; Necati Lugal Armağanından ayrı basım, TTK Ankara 1969, s.
775-784. Değil Türkiye'deki dinleyicilerini, tüm dünyayı bi araya
getirsen; vakıa şu ki, Nakşibend maalesef böyle bir cellattır.”
Nakşibend, 12 yıl hizmetinde bulunduğu Gazan Hanı Halil'e
"cellad"lık görevini yürütüyor ve Seyyid Emir Külal'in talebeleri
başta olmak üzere Ehl-i Beyt soyunun başlarını kesmede "infaz
memurluğu” yapıyor. (Bkz. Buhari, Enis'ut-Talibin, s 85).
4 - Baştacı ettiğin Rabbani'nin, Bakibillah'tan icazetinin olmadığını,
kendi kendine Rasulullah'tan icazet uydurup post kaptığını, hepsinden
de öte Goa'ya üstlenmiş Cizvit papazlarıyla kolkola Mecusî Ebu'l Fazl
Allami ve Feyzi Hindi ile Ekber Şah'ın sarayında Sevati'ul İlham tefsiri
yazdıklarını, "Din-i İlahi" diye bugünkü Dinlerarası Diyalog benzeri
batıl bir din uyduran Ekber Şahı yoldan saptırdıklarını, bilmiyor
musun?
Bilmiyorsan Nakşibendilik kitabımızdan oku, öğren, hak istikametten
git…
Yok, biliyorsan; neden bu batılları ilim diye geveleyip Müslümanları da
saptırıyorsunuz?!Bu dört sorunun cevabını bekliyorum?
https://www.yenimesaj.com.tr/cubbeliye-bir-ikaz-ve-dort-soru-
H1239578.htm
Cübbeli-sarıklı Neo-conlar
01.04.2010
Türk-İslam coğrafyasına yönelik fitne ve kaoslar, önümüzdeki
günlerde, Müslümanların önüne daha yoğun vaziyette "takkeli" olarak
gelecek. "Sarıklı" olarak gelecek. "Cübbeli" olarak gelecek. "Çarşaflı"
olarak gelecek. Cübbeli-sarıklı Neo-conlar iş görecek!Komplo
teorisinden söz etmiyorum. Elle tutulur somut plan ve projelerden
bahis açıyorum. Aslında birçok aydın ve yazar-çizer takımının
okuduğu-bildiği ve Türkçeye tercüme ettikleri projeler
bunlar.Amerika'nın 22 İslam ülkesinin yönetimlerini, sınırlarını ve
kimyasını dönüştürmeye-değiştirmeye ilişkin Büyük Ortadoğu Projesi
somut bir çerçevedir. Irak'ta ve Afganistan'da yaşanan işgaller,
Türkiye ve çevre ülkelerde sergilenen toplum mühendislikleri bu
projenin zaman ve zemine hayata geçirilmesidir.CIA ile ortaklaşa
çalışan California merkezli Amerikan think-thank kuruluşu Rand
Corporation'un "bu yeni toplum mühendisliğinin takkeli-cübbeli
ekipmanları"na dair rapor ve projeleri ayağa düşmüş
vaziyettedir.Türk-İslam coğrafyasına yönelik bu yeni toplum
mühendisliğinde elbette yine merkezde ve hedefte Türkiye olacaktır!
Dolayısıyla önümüzdeki süreçte milletimizin önüne takkeli
Amerikancılar, külahlı liberaller ve IMF'ciler, cübbeli diyalogcular,
sarıklı Avrupa Birlikçiler, şalvarlı papaz-severler, hoca kılıklı Papalık
konseyi misyonu parçaları, Müslüman patentli BOP misyon erleri?
düşecekler, meydanlarda ve ekranlarda daha sık arz-ı endam
edecekler.Mart 2003'te RAND Corporation tarafından Zalmay
Halilzad'ın karısı Ceryl Benard'a hazırlatılan "Civil Democratic Islam:
Partners, Resources and Strategies" raporundan, AKP yandaşı
Yenişafak'tan dış politika muharriri İbrahim Karagül, "Müslüman neo-
conlar" çıkarımında bulunmuştu.İlginçtir, Karagül da şunları söylüyor:
"Doğrudan işgalleri ikinci plana iten ve Müslümanların dinini,
kültürünü, alışkanlıklarını ve hayat tarzını temelden değiştirmeyi
amaçlayan, "demokratikleşme" büyüsü adı altında Müslüman elitler
üzerinden gerçekleştirilmesi planlanan proje, Thomas Friedman'ın
sözünü ettiği, ABD'nin İslam dünyasında giriştiği "köklü devrim
harekatı"nın ana stratejisi ile örtüşüyor? İslam'ın Amerikanize
edilmesi ve yeni bir "din inşası"nın Türkiye özelindeki yansımalarını
tespit etmeyi okuyucunun dikkatine bırakıyorum? ABD'nin Türkiye
dahil, bölgedeki çalışmalarıyla bire bir örtüşen rapor, 11 Eylül'den bu
yana "ulus inşası"nı terk eden ABDnin, İngiltere ve İsrail'le birlikte
"din inşası"na başladığına yönelik iddiaların açık göstergesi."Öte
yandan CIA'nın think-tankı olan "The National Intelligence Center"
tarafından hazırlanan "Mapping The Global Future" başlıklı çalışma,
güya İslam coğrafyasında "yeni bir hilafet ihtimali" riskinden söz
açarak, gerçekte toplum mühendislerine gerekirse "Amerika endeksli
ve Haçlı merkezli yeni bir hilafet oluşumu"nu salık veriyor.İçi 15
asırdan beri yaşana-gelen geleneksel biçim ve ölçülerden boşaltılarak
yerine Haçlı öğretileri yerleştirilmiş "Ilımlı İslam Projesi" ise, bu yeni
Amerikan stratejinin temelini oluşturmaktadır. Türk-İslam
coğrafyasını "mikro-milliyetçi açılımlarla ve demokrasi paketleriyle"
bölüp parçalamak da bu stratejinin bir parçasıdır. Rand Corporation'ın
Şubat 2010 tarihli "Sorunlu Müttefiklik" çalışmasında ise Türkiye'ye 4
gömlek biçilmiştir, 4 senaryodan bahsedilmektedir. "İslamlaşmış
Türkiye" başlıklı senaryo, Türkiye'nin AB tarafından sürekli dışlanması
ve PKK'nin ABD tarafından desteklenmesinin açığa vurması gibi temel
sebeplerle Türk milletinin kendi kültürel değerlerine, dinine, kendi
kimlik ve medeniyetine dönmesinin önüne geçilemeyeceğine dikkat
çekiliyor. Bu çığırın önüne, ancak "muhafazakâr demokrat" R. T.
Erdoğan'ın "yumuşak hareket"inin desteklenmeye devam edilmesiyle
geçilebileceğini belirtiyor. Bu arada İran'a karşı muhtemel
operasyonda gerekli tavizlerin kopartılmasının Erdoğan hükümeti
siyaseti eliyle gerçekleşmesi halinde Türk toplumunun ayıkmasının da
önüne geçilmiş olacaktır. "Ulusalcı Türkiye" başlıklı diğer senaryoda
ise Türkiye'nin Rusya'ya yakınlaşma riskine dikkat çekiliyor.Son 10-15
yıldan bugüne ortaya konan bu planları şunun için hatırlattım;
Evangelist ABD, Vatikan'ın dinlerarsı diyalog projelerini de ihmal
etmeden ve onları da atbaşı sürdürerek önümüzdeki süreçte, Türkiye
ve etrafını, kendine endekslediği Müslüman kılıklı, takkeli, cübbeli,
sarıklı elemanlarla karmaya devam edecektir. Nitekim bu bağlamda
kimi hoca ve hacılar "Papalık misyonunun bir parçası" veya geçmişte
mücahit geçinen kimi takkeliler "BOP misyonunun elamanı" olarak
kullanılıyor; henüz cilaları dökülmemiş yeni yetme cübbeli ve sarıklılar
da "ABD, AB ve Vatikan tarafından kullanıldıkları toplum tarafından
fark edildiği için kredileri biten ve cilaları dökülenleri" cilalanması,
bunların toplum nezdinde kuru temizleme ile temize çıkartılması için
değerlendiriliyor! Bu arada, geçmişten bugüne Türk milletinin
değerleri ve dini ile barışık olmadıkları şeklinde namları dünyayı
tutmuş siyasilerin de önüne, halk ile barışma adına bu ikinci derece
yeni yetme takkeli Amerikancılar ve cübbeli diyalogcular konacaktır.
Bu bağlamda basireti ve çözümü olmayanlar, maalesef oyunun bir
parçasıdırlar.Millet ve devletin akl-ı selim sahipleri, bu "büyük BOP
oyununun takkeli-cübbeli yerel piyonları"nı fark edip hesaplarını
bozmadıkları müddetçe, Türkiye iflah olmaz. Tam bu kavşakta millet,
devlet ve medeniyetimize yönelik oyunları bozarak milletimizin önüne
birlik-bütünlük ve ekonomik kalkınma projeleri koyan bir tek siyaset
ve fikir adresi vardır; o da BTP ve Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar
Baş'tır.
https://www.yenimesaj.com.tr/cubbeli-sarikli-neo-conlar-
H1196984.htm