You are on page 1of 2

Üç-dört çocuk sahibi okumuş, koskoca bir adam ağlayarak geldi, ailesini darmadağın etmeyi Din,

iman, yol kabul ediyorlarmış? Değil iki insanın arasını bozan fitnebaz, karı-kocayı birbirinden
ayırıyorsun, buna Din diyorsun, dinsiz?! Ya sen, bir de buna yalan, iftira ve bühtanı ekleyip katalizör
olarak kullanıyorsun; böyle bir adamda din, iman mı kalır, ey sakallı Ebu Cehil!

Hz. Peygamber haber verir. Bir gün ashabına: “Size oruçtan, namazdan, zekâttan daha faziletli bir
amel söyleyeyim mi? diye sorar. Onların, merak uyandıran bu soruya: “Tabii ki Ya Resûlallah!”
demeleri üzerine şöyle buyurur: “İki kişinin arasını düzeltmektir” buyurur ve iki kişinin arasını
bozmanın ne kadar büyük bir kötülük ve felaket olduğunu da ekler: “İki kişinin arasını açmak,
usturanın tüyü-kılı kazıdığı gibi dini kökünden kazıyıp atar.”

(Ebû Dâvûd, Hn: 4919; Tirmizi Hn: 2509; Müsned, IV/444)

İmam Ali’den oğlu İmam Hasan’a vasiyeti: “Ey Hasan! Sana, bütün evladıma, Ehl-i Beyt’ime ve bu
yazım kime ulaşırsa ona, Allah'tan sakınmayı vasiyet ederim. Müslüman olarak ölün, hepiniz birlikte
Allah'ın ipine (Kur'an'a) sarılın, tefrikaya düşmeyin.

Peygamber salla’llâhu aleyhi ve alih'in şöyle buyurduğunu duydum: "İki kişinin arasını bulmak, bütün
namazlardan, oruçlardan daha faziletlidir.” Helak edici ve dini temelden yok eden (ahlak),
arabozuculuktur. La kuvvete illa billah (Allah'ın kudretinden başka hiçbir kudret yoktur). Allah-u
Teâla'nın kıyamet gününün hesabını size kolaylaştırması için akrabalarınıza bakın (onları koruyun),
onlarla iyi ilişki kurun (Tuhef, 138, Beyrut, 2002; Nehcü’l-Belağa, s. 421).

İmam Ali der ki; Hz. Peygamber’den (saa) şöyle duydum:

"İki kişinin arasını bulmak, bütün namazlardan, oruçlardan daha faziletlidir.

Helak edici ve dini kökünden kazıyan hal ise, iki kişinin arasını bozmaktır. La kuvvete illa billah.
Akrabalarınızı koruyp kollayın, onlarla iyi ilişki kurun ki, Allah kıyamet günü hesabınızı kolaylaştırsın!”
(Tuhef, 138, Beyrut, 2002; Nehcü’l-Belağa, s. 421).

“Ey Kumeyl, (rehberlik makamı) sadece, nübüvvet, risâlet ve imametle sınırlıdır; geriye kalan ya tâbi
olup izleyenlerdir yahut da sapık ve bidat ehli olanlardır. "Allah ancak takvalılardan (iyi amellerini)
kabul eder"( Tuhef, 122, Beyrut, 2002).

Nisa 114:

"Onların aralarındaki gizli konuşmalarının çoğunda hayır yoktur. Yalnız sadaka, yahut iyilik, ya da
insanların arasını düzeltmeyi emreden(in konuşması) müstesna.”
İmam Ali: Dikkat edin, siz ellerinizi itaat bağından çektiniz, sizin için inşa edilmiş olan Allah'ın kalesini
cahiliye hükümleriyle del-diniz. Allah bu ümmetin arasını birlik ipiyle bağlamış, göl-gesinde
yaşayanlara dirlik düzenlik vermiş, himayesine sı-ğınmalarını sağlamış; yarattıklarından hiçbirinin
kıymetini bilemeyeceği, bütün değerlerden üstün, bütün karşılıklardan değerli bir nimet ihsan etmişti.

Bilin ki hicretten sonra çöl Arapları hâline geldiniz, birbirini-zi sevip dost olduktan sonra hiziplere
dağılıp darmadağın oldu-nuz. Siz İslâm'dan, isimden başka hiçbir şeye sahip değilsiniz. İmandan onun
şeklinden başka bir şey tanımıyorsunuz.

Cehenneme evet, utanca hayır diyorsunuz. Sanki Allah'ın hürmetlerini çiğneyerek ve Allah'ın
yeryüzünde kanunlarına sınır kılıp yarattıkları arasında güvenliği sağlamak üzere siz-den aldığı ahdini
bozarak İslâm'ı baş aşağı çevirmek istiyor-sunuz. İslâm'dan başkasına yönelirseniz, kâfirler sizinle sa-
vaşır, artık ne Cebrail, ne Mikail, ne muhacirler ve ne de en-sar yardımınıza gelmez ve Allah aranızda
hükmedinceye ka-dar kılıçla savaşmaktan başka çareniz kalmaz. (Nehcü’l-Belağa, 192 hutbe).

You might also like