Professional Documents
Culture Documents
اد
َس ُّ َّس َل َواللّهُ الَ يُ ِح
َ ب ال َف ْ ث َوالن
َ ْح ْر َ ِض لُِي ْف ِس َد فِيِ َها َو ُي ْهل
َ ك ال ِ َوإِذَا َت َولَّى َس َعى فِي األ َْر
O, dönüp gitti mi (yahut bir iş başına geçti mi) yeryüzünde ortalığı fesada vermek,
ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.
İş başına geçtiğinde yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli yok etmek için
didinir. Allah da bozgunculuğu sevmez. (2 / 205)
ِ ُّ ول فِإن َت َولَّ ْواْ فَِإ َّن اللّهَ الَ يُ ِح ِ قُل أ
َ ب الْ َكاف ِر
ين َ الر ُس
َّ َطيعُواْ اللّهَ َو ْ
De ki: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kâfirleri
sevmez. (3 / 32)
ين ِ ُّ بلَى من أَوفَى بِع ْه ِد ِه و َّات َقى فَِإ َّن اللّهَ ي ِح
َ ب ال ُْمتَّق ُ َ َ ْ َْ َ
Hayır! (Gerçek onların dediği değil.) Her kim sözünü yerine getirir ve kötülükten
sakınırsa, bilsin ki Allah sakınanları sever. (3 / 76)
ينِِ ِ اب
ُّ اآلخ َر ِة َواللّهُ يُ ِح ِ الد ْنيَا َو ُح ْس َن َث َو
ُّ اب
َ ب ال ُْم ْحسن َ اه ُم اللّهُ َث َو
ُ َفَآت
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi.
Allah, iyi davrananları sever. (3 / 148)
ْجا ِر ِذي ِ وا ْعب ُدواْ اللّهَ والَ تُ ْش ِر ُكواْ بِ ِه َشيئًا وبِالْوالِ َدي ِن إِحسانًا وبِ ِذي الْ ُقربى والْيتَامى والْم
َ ساكي ِن َوال َ َ َ َ َ َ َْ َ َْ ْ َ َ ْ َ ُ َ
ِ ِ ِالسب ِ
ب َمن َكا َن ُّ ت أَيْ َمانُ ُك ْم إِ َّن اللّهَ الَ يُح
ْ يل َو َما َملَ َك َّ نب َوابْ ِن َ ِب ب
ِ الج ِ الصاح
َّ ب َوِ ُْجن
ُ ْجا ِر ال
َ الْ ُق ْربَى َوال
ورا
ً ُم ْختَاالً فَ ُخ
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya,
yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya,
ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah
kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez. (4 / 36)
شاء
َ َف يَ ان يُ ِنف ُق َك ْي
ِ َت أَيْ ِدي ِهم ول ُِعنُواْ بِما قَالُواْ بل ي َداهُ م ْبسوطَت
ُ َ َ َْ َ َْ ْ َّود يَ ُد الل ِّه َمغْلُولَةٌ غُل
ُ َت الَْي ُهِ وقَال
َ
ِولَي ِزيد َّن َكثِيرا ِّمنهم َّما أُن ِز َل إِلَيك ِمن َّربِّك طُغيانا و ُك ْفرا وأَلْ َقينا بينهم الْعداو َة والْبغضاء إِلَى يوم
َْ َ ْ َ َ َ َ َ ُ ُ َ ْ َ َ ْ َ ً َ ً َْ َ َْ ُْ ً َ ََ
ِِ ُّ ادا َواللّهُ الَ يُ ِح ِ ب أَطْ َفأ ََها اللّهُ َويَ ْس َع ْو َن فِي األ َْر ِ ِ
ين
َ ب ال ُْم ْفسد ًس َ َض ف َ الْقيَ َامة ُكلَّ َما أ َْوقَ ُدواْ نَ ًارا لِّل
ِ ْح ْر
Yahudiler, Allah'ın eli bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası
ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun ki sana
Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına,
kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş
yakmışlarsa (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde
bozgunculuğa koşarlar; Allah ise bozguncuları sevmez. (5 / 64)
ين ِ ُّ َح َّل اللّهُ لَ ُك ْم َوالَ َت ْعتَ ُدواْ إِ َّن اللّهَ الَ يُ ِح ِ ِ َّ
َ ب ال ُْم ْعتَد َ آمنُواْ الَ تُ َح ِّر ُمواْ طَيِّبَات َما أ
َ ين
َ يَا أ َُّي َها الذ
Ey iman edenler! Allah'ın size helâl kıldığı iyi ve temiz şeyleri (siz kendinize) haram
kılmayın ve sınırı aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez. (5 / 87)
ِ الصالِح ِ ِ ِ َات جن ِ ِ َّ ْل َْيس َعلَى الَّ ِذين آمنُواْ و َع ِملُوا
ات ثُ َّم َ يما طَع ُمواْ إِ َذا َما َّات َقواْ َّو
َ َّ ْآمنُواْ َو َعملُوا َ اح ف
ٌ ُ الصال َح َ َ َ َ
ِ ِ ِ
ين
َ ب ال ُْم ْحسن
ُّ سنُواْ َواللّهُ يُح ْ آمنُواْ ثُ َّم َّات َقواْ َّوأ
َ َح َ َّات َقواْ َّو
İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları,
sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını,
ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından
dolayı günah yoktur. (Önemli olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah
iyi ve güzel yapanları sever. (5 / 93)
ِ ُّ آد َم ُخ ُذواْ ِزينَتَ ُك ْم ِعن َد ُك ِّل َم ْس ِج ٍد و ُكلُواْ َوا ْش َربُواْ َوالَ تُ ْس ِرفُواْ إِنَّهُ الَ يُ ِح
َ ب ال ُْم ْس ِرف
ين َ يَا بَنِي
Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf
etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. (7 / 31)
ِِ ِ ِ َّ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ
ْ ْح َر ِام فَ َما
ْاسَت َق ُاموا َ اهدتُّ ْم عن َد ال َْم ْسجد ال َ ين َع ْه ٌد عن َد اللّه َوعن َد َر ُسوله إِالَّ الذ
َ ين َع َ ْم ْش ِرك
ُ ف يَ ُكو ُن لل
َ َك ْي
ين ِ ُّ لَ ُكم فَاستَ ِقيمواْ لَهم إِ َّن اللّهَ ي ِح
َ ب ال ُْمتَّق ُ ُْ ُ ْ ْ
Mescid-i Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin
Allah ve Resûlü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst
davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi bozmaktan)
sakınanları sever. (9 007)
ِ ُّ َن اللّهَ َي ْعلَ ُم َما يُ ِس ُّرو َن َو َما ُي ْعلِنُو َن إِنَّهُ الَ يُ ِح
َ ب ال ُْم ْستَ ْكب ِر
ين َّ الَ َج َر َم أ
Hiç şüphesiz Allah, onların gizleyeceklerini de açıklayacaklarını da bilir. O, büyüklük
taslayanları asla sevmez. (16 / 23)
ِ
َ ب الْ َكاف ِر
ين ْ َات ِمن ف
ُّ ضلِ ِه إِنَّهُ اَل يُ ِح ِ الصالِح ِ
َ َّ آمنُوا َو َعملُوا
َ ين
ِ َّ لِيج ِز
َ ي الذَ َْ
Zira Allah, iman edip iyi işler yapanlara kendi lütfundan karşılık verecektir. Şüphesiz O,
kâfirleri sevmez. (30 / 45)
اه َما َعلَى اأْل ُ ْخ َرى َف َقاتِلُوا الَّتِي َت ْب ِغيُ ت إِ ْح َدْ ََصلِ ُحوا َب ْيَن ُه َما فَِإن َبغ ِِ ِ ِ ِ
َ َوإِن طَائ َفتَان م َن ال ُْم ْؤمن
ْ ين اقْتََتلُوا فَأ
ِِ ُّ ْسطُوا إِ َّن اللَّهَ يُ ِحِ اءت فَأَصلِحوا بيَنهما بِالْع ْد ِل وأَق ِ ِ
ين
َ ب ال ُْم ْقسط َ َ َ ُ ْ َ ُ ْ ْ َيء إِلَى أ َْم ِر اللَّه فَِإن ف َ َحتَّى تَف
Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri
ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer
dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki
Allah, âdil davrananları sever. (49 / 9)
ُّ ْس ْوا َعلَى َما فَاتَ ُك ْم َواَل َت ْف َر ُحوا بِ َما آتَا ُك ْم َواللَّهُ اَل يُ ِح
ٍ َب ُك َّل ُم ْخت
ال فَ ُخو ٍر ِ
َ ل َك ْياَل تَأ
(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle
şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen
kimseleri sevmez. (57 / 23)
ين ِ ِّ ين ُي َقاتِلُونَ ُك ْم َوالَ َت ْعتَ ُدواْ إِ َّن اللّهَ الَ يُ ِح ِ َّ ِ ِ ِوقَاتِلُواْ فِي سب
َ ب ال ُْم ْعتَد َ يل اللّه الذ َ َ
Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü
Allah aşırıları sevmez. (2 / 190)
يم ِ قُل إِن ُكنتم تُ ِحبُّو َن اللّه فَاتَّبِعونِي يحبِب ُكم اللّه ويغْ ِفر لَ ُكم ذُنُوب ُكم واللّه غَ ُف
ٌ ور َّرح
ٌ ُ َ ْ َ ْ ْ ََ ُ ُ ْ ْ ُ ُ َ ُْ ْ
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve
günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (3 / 31)
ين ِِ ٍ َّ ِ ِ ِ ٍ ِ ِ َ يا أ َُّي َها الَّ ِذين آمنُواْ من يرتَ َّد ِمن ُكم َعن ِدينِ ِه فَسو
َ ف يَأْتي اللّهُ ب َق ْوم يُحُّب ُه ْم َويُحبُّونَهُ أَذلة َعلَى ال ُْم ْؤمن َْ ْ َْ َ َ َ َ
َ َض ُل الل ِّه ُي ْؤتِ ِيه َمن ي َ ِيل الل ِّه َوالَ يَ َخافُو َن ل َْو َمةَ آلئِ ٍم ذَل ِأ
ِ َع َّز ٍة َعلَى الْ َكافِ ِرين يج
ِ ِاه ُدو َن فِي َسب
ُشاء َواللّه ْ َك ف َُ َ
يم ِ ِ
ٌ َواس ٌع َعل
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini
seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum
getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından
korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği
lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir. (5 / 54)
ِ الصالِح ِ ِ َّ
الر ْح َم ُن ُو ًّد
َّ ات َسيَ ْج َع ُل ل َُه ُم َ َّ آمنُوا َو َعملُوا َ إِ َّن الذ
َ ين
İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan
Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır. (19 / 96)
ِ ضوا َن الل ِّه َكمن باء بِس ْخ ٍط ِّمن الل ِّه ومأْواهُ ج َهنَّم وبِْئس الْم
ص ُير َ َ َ ُ َ َ ََ َ َ َ َ َ ْ أَفَ َم ِن َّاتبَ َع ِر
Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin
yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır. (3 / 162)
ِِ ِ َ ض ْواْ َع ْن ُه ْم فَِإ َّن اللّهَ الَ َي ْر َ يَ ْحلِ ُفو َن لَ ُك ْم لَِت ْر
َ ض ْواْ َع ْن ُه ْم فَِإن َت ْر
َ ضى َع ِن الْ َق ْوم الْ َفاسق
ين
Onlardan razı olasınız diye size yemin edecekler. Fakat siz onlardan razı olsanız bile
Allah fâsıklar topluluğundan asla razı olmaz. (9 / 96)
يم ِ قُل إِن ُكنتم تُ ِحبُّو َن اللّه فَاتَّبِعونِي يحبِب ُكم اللّه وي ْغ ِفر لَ ُكم ذُنُوب ُكم واللّه غَ ُف
ٌ ور َّرح
ٌ ُ َ ْ َ ْ ْ ََ ُ ُ ْ ْ ُ ُ َ ُْ ْ
(Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve
günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (3 / 31)