You are on page 1of 79

HÜCRE FİZYOLOJİSİ

ORGANİZMADAKİ YAPISAL
DÜZEN
 YAŞAYAN ORGANİZMALARIN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ

➢ METABOLİZMA

BÜYÜK MOLEKÜLLERİN KÜÇÜK MOLEKÜLLERE YIKILDIĞI VE KÜÇÜK


MOLEKÜLLERDEN BÜYÜK MOLEKÜLLERİN OLUŞTUĞU KİMYASAL OLAYLARIN
TOPLAMI.

➢ UYARANLARA CEVAP VERME = RESPONSİVENESS

İÇ KAYNAKLI VEYA DIŞ KAYNAKLI ELEKTRİK SİNYALİ, HORMON VE SALGI


BEZLERİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLERİ ALGILAYIP CEVAP VEREBİLME

➢ HAREKET (BÜTÜN YAPISAL DÜZEYLERDE) = MOVEMENT

BİR BÜTÜN OLARAK VÜCUDUN TAMAMINDA, BİR ORGAN DÜZEYİNDE,


HÜCRE DÜZEYİNDE VEYA HÜCRENİN BİR BİLEŞENİ OLARAK HAREKET
EDEBİLME

➢ BÜYÜME/FARKLILAŞMA = GROWTH/DİFFERENTİATİON
➢ HÜCRELER ARASINDA BULUNAN MADDELERİN YADA HÜCRELERİN
HÜCRE

ORGANİZMANIN EN KÜÇÜK YAPISAL VE İŞLEVSEL BİRİMİ


HÜCREDİR.

GENEL OLARAK TÜM HÜCRELER TEMELDE AYNI YAPIYA


SAHİPTİRLER. HÜCRE, KENDİ ORGANİK KATALİZÖRLERİ
TARAFINDAN YÖNETİLEN BİR ÇOK KİMYASAL REAKSİYON
İLE İÇ DİNAMİK DENGESİNİ SAĞLAYAN, ORGANİK
MOLEKÜLLERİ İLE İZOTERMAL BİR SİSTEM İÇİNDE
KENDİNİ YENİLEYEBİLEN, KENDİ YAPILARINI OLUŞTURAN
VE ÇEVRESİNE UYUM SAĞLAYABİLEN BİR BİRİMDİR.

FAKAT BULUNDUKLARI DOKULARA VE DOLAYISIYLA


FONKSİYONLARINA BAĞLI OLARAK BAZI ÖZELLEŞMELER
GÖSTERİRLER (KAS HÜCRESİ, SİNİR HÜCRESİ, SALGI BEZİ
HÜCRELERİ GİBİ).
HER HÜCRE, KENDİSİNİ DIŞ ORTAMDAN AYIRAN BİR PLAZMA
ZARI (HÜCRE ZARI, PLAZMALEMMA) İLE KAPLIDIR.

HÜCRENİN İÇİNDE SİTOPLAZMA DENİLEN YOĞUN BİR SIVI


BULUNUR.

SİTOPLAZMANIN ORTASINDA HÜCRE DNA’SININ ÇOĞUNU


İÇEREN ÇİFT ZARLA KAPLI BİR ÇEKİRDEK BULUNUR.
ÇEKİRDEĞİN ETRAFINDA, SÜSPANSİYON
HALDE DAĞILMIŞ ŞEKİLDE ORGANELLER
VE ÇEŞİTLİ İNKLÜZYONLAR BULUNUR.
ORGANELLERİN SAYISI, HACMİ, YAPISI
VE İŞLEVİ HÜCREDEN HÜCREYE
DEĞİŞİKLİK GÖSTERİR.

KISACA HÜCRE,

PLAZMA ZARI,

SİTOPLAZMA

ORGANELLER

OLMAK ÜZERE ÜÇ TEMEL YAPIDAN


OLUŞMUŞTUR.
ZARLAR (İKİ ANLAMDA KULLANILIR)

• ZARSI (MEMBRANÖZ) DOKULAR

• HÜCRE ZARI (PLAZMALEMMA)


ZARSI (MEMBRANÖZ) DOKULAR

VÜCUT BOŞLUKLARININ İÇ YÜZEYLERİ İLE


BURALARDAKİ ORGANLARIN DIŞ YÜZLERİ
ZARLARLA (MEMBRANA) SARILMIŞTIR.
VÜCUDUMUZDA İKİ TİP MEMBRAN
(EPİTELİAL VE BAĞ DOKU MEMBRANLAR)
MEVCUTTUR. EPİTELİAL MEMBRANLARIN
KUTANEÖZ, SERÖZ VE MUKOZ TİPLERİ
VARDIR. BAĞ DOKU MEMBRANLAR,
SİNOVİYAL MEMBRANLAR OLARAK DA
ADLANDIRILIR. MUKOZ MEMBRANLAR:
DIŞ ORTAMLA DİREKT VEYA İNDİREKT
BAĞLANTILI OLAN VÜCUT BOŞLUKLARI
İLE İÇİ BOŞLUKLU ORGANLARIN İÇİNİ
DÖŞEYEN ZARLAR, MUKOZ MEMBRANLAR
(TUNİCA MUKOZA) VEYA SADECE MUKOZA
OLARAK ADLANDIRILIR. MUKOZ
MEMBRANLAR İÇİNDE BULUNAN ÖZEL
HÜCRELER MÜKÜS SALGILARLAR.
SERÖZ MEMBRANLAR: DIŞ ORTAMLA
BAĞLANTISI OLAMAYAN VÜCUT
BOŞLUKLARININ İÇ YÜZÜ İLE,
BURALARDAKİ ORGANLARIN DIŞ
YÜZLERİ SERÖZ BİR ZAR (TUNİCA
SEROZA) İLE DÖŞENMİŞTİR. SERÖZ
ZARLAR İNCE BİR BAĞ DOKUSU
ÜZERİNE DİZİLMİŞ BASİT, YASSI
EPİTEL (MESOTELİUM)’DEN OLUŞUR.
SERÖZ ZARLAR TARAFINDAN, YÜZEYİ
ISLATACAK SERÖZ BİR SIVI
SALGILANIR. CAVİTAS PERİTONEALİS
(CAVİTAS ABDOMİNO-PELVİNA)
PERİTON, CAVİTAS THORACİS PLEVRA
VE PERİKARD İÇİNDEKİ BOŞLUK
PERİKARD OLARAK ADLANDIRILAN
SERÖZ MEMBRANLARLA
KAPLANMIŞTIR. SERÖZ ZARLARIN
VÜCUDUN BOŞLUĞUNUN İÇİNİ
DÖŞEYEN YAPRAĞI LAMİNA
PARİETALİS, ORGANLARIN DIŞ
YÜZÜNÜ SARAN YAPRAĞI LAMİNA
VİSSERALİS OLARAK ADLANDIRILIR.
SİNOVİYAL MEMBRANLAR:

OMUZ, DİRSEK, KALÇA VE DİZ GİBİ


HAREKETLİ EKLEMLERİN (SİNOVİYAL
EKLEMLERİN) İÇİNDEKİ EKLEM
BOŞLUĞUNU (CAVİTAS
ARTİCULARİS) DÖŞEYEN ZARLAR
SİNOVİYAL MEMBRANLAR
(MEMBRANA SİNOVİYALİS) OLARAK
ADLANDIRILIR. SİNOVİYAL
MEMBRANLAR KESİNTİSİZ BİR
EPİTEL İÇERMEZLER; YASSI BAĞ
DOKUSU HÜCRELERİ VE YAĞ DOKUSU
ELEMANLARINDAN YAPILIDIRLAR.
SİNOVİYAL MEMBRANLAR, SYNOVİA
ADI VERİLEN KOYU, BERRAK, SAMAN
SARISI RENGİNDE BİR SIVI
SALGILARLAR.
HÜCRE ZARI YAPISI VE FONKSİYONLARI

TÜM HÜCRELERİN ETRAFI PLAZMALEMMA DENİLEN BİR PLAZMA ZARI


VEYA HÜCRE ZARI İLE KAPLIDIR. MİKROSKOBİK OLARAK İNCE BİR HAT
ŞEKLİNDE GÖRÜLEN BU YAPI, SAHİP OLDUĞU OLAĞANÜSTÜ MOLEKÜLER
DİZİNİ İLE HÜCRE İÇİN ZORUNLU VE GEREKLİ BİR ÇOK İŞLEVİ DÜZENLİ
VE KUSURSUZ ŞEKİLDE YÜRÜTÜR.
HÜCRE ZARININ YAPISINDA PROTEİN, LİPİD,
KARBONHİDRAT BULUNMAKTADIR.
LİPİTLER HAYVAN HÜCRESİNDE ZAR KÜTLESİNİNİN %50’SİNİ OLUŞTURUR.

HÜCRE ZARINDA ÜÇ TİP LİPİT BULUNUR. BUNLAR:

➢FOSFOLİPİTLER
➢KOLESTEROL
➢GLİKOLİPİTLERDİR.
BU ÜÇ LİPİT MOLEKÜLÜ AMFİPATİK ÖZELLİK TAŞIR. YANİ BU MOLEKÜLLERDE
SUYU SEVEN (HİDROFİLİK) KISIMLARI VE SUYU SEVMEYEN (HİDROFOBİK)
KUYRUK KISIMLARI BULUNUR.
TİPİK BİR FOSFOLİPİT MOLEKÜLÜNÜN YAPISINDA POLAR
BİR BAŞ GRUBU VE İKİ ADET HİDROFOBİK KUYRUK
BÖLGESİ BULUNMAKTADIR. KUYRUKLARDAN BİRİ
DOYMUŞ DİĞERİ DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİ TAŞIR.
FOSFOLİPİT MOLEKÜLLERİ ZAR ÜZERİNDE BULUNDUKLARI TEK
TABAKA BOYUTUNDA HAREKET EDER. HAREKET YA SAĞA SOLA
GİTME ŞEKLİNDE, YA KUYRUKLARININ AÇILIP KAPANMASI VEYA
KENDİ ETRAFINDA DÖNME ŞEKLİNDE OLMAKTADIR. ÇOK NADİR
OLARAK, BİR TABAKADAKİ FOSFOLİPİT MOLEKÜLÜ DİĞER
TABAKAYA ATLAYABİLİR.
HAYVAN HÜCRELERİNİN ZARINDA
KOLESTEROL VARDIR.
ORGANELLERİN ZARINDA DA
KOLESTEROL BULUNUR. BİTKİ
HÜCRELERİNİN ZARLARINDA
KOLESTEROL YOKTUR.
ZARDA KOLESTEROL
FOSFOLİPİDLERİN POLAR BAŞ
KISIMLARI İLE BAĞLANTI YAPAR.
KOLESTEROLÜN HÜCRE ZARINDAKİ
GÖREVLERİ;
 1. HÜCRE ZARINA SAĞLAMLIK
KAZANDIRIR.
 2. HÜCRE ZARININ AKIŞKANLIĞINI
AYARLAR (DAHA AZ AKICI
OLMASINI SAĞLAR)
 3. SUDA ÇÖZÜNEN KÜÇÜK
MOLEKÜLLERİN LİPİD
TABAKASINDAN GEÇEBİLİRLİĞİNİ
AZALTIR.
HÜCRE ZARINDA BULUNAN BİR BAŞKA LİPİT DE GLİKOLİPİTTİR.

GLİKOLİPİT MOLEKÜLLERİNİN BAŞ KISIMLARI OLİGOSAKKARİT, KUYRUK


KISIMLARI TİPİK BİR FOSFOLİPİT MOLEKÜLÜNÜN YAPISINDA POLAR BİR
BAŞ GRUBU VE İKİ ADET HİDROFOBİK KUYRUK BÖLGESİ BULUNMAKTADIR.
KUYRUKLARDAN BİRİ DOYMUŞ DİĞERİ DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİ TAŞIR.
BİYOLOJİK ZARLARIN ESAS YAPISINI LİPİT ÇİFT TABAKA
OLUŞTURURKEN, ZARIN ÖZEL İŞLEVLERİNİN ÇOK BÜYÜK KISMI
ZARDA YER ALAN PROTEİNLER TARAFINDAN YÜRÜTÜLÜR.
ZARDAKİ PROTEİNLERİN ŞEKLİ VE MİKTARI HANGİ İŞLEVİ YERİNE
GETİRECEĞİNİ BELİRLER. ZARDA YER ALAN LİPİT MOLEKÜLLERİ GİBİ
AMFİPATİKTİR.

YANİ LİPİT ÇİFT TABAKANIN İÇİNDE, LİPİT MOLEKÜLLERİNİN HİDROFOBİK


KUYRUKLARI İLE ETKİLEŞEN HİDROFOBİK BÖLGELERİ VE ZARIN HÜCRE İÇİNE
VEYA DIŞINA BAKAN KISIMLARINDA SULU ORTAMLA YÜZ YÜZE GELECEK
ŞEKİLDE HİDROFİLİK BÖLGELERİ VARDIR.
YAPILAN ARAŞTIRMALAR, PROTEİNİN SULU ORTAMLA TEMAS HALİNDE OLAN
KISMINDA HİDROFİLİK AMİNOASİTLERİN, YAĞ İLE TEMASTA BULUNAN
KISIMLARINDA İSE HİDROFOBİK AMİNOASİTLERİN BULUNDUĞUNU
GÖSTERMİŞTİR.

HÜCRE ZARINDA BULUNAN PROTEİNLER KONUMLARI FARKLILIĞA BAĞLI OLARAK


PERİFERAL PROTEİNLER VE İNTEGRAL PROTEİNLER OLMAK ÜZERE İKİ SINIFA
AYRILIRLAR.
İNTEGRAL ZAR PROTEİNLERİNİN BİR
KISMI TAMAMEN LİPİT ÇİFT TABAKA
İÇİNE GÖMÜLÜ İKEN, BİR KISMININ
YÜZEYE DOĞRU ÇIKAN PARÇALARI
VARDIR. BAZILARI LİPİT ÇİFT
TABAKANIN DIŞ YARISINDA, BAZILARI
İSE İÇ YARISINDA GÖMÜLÜ HALDE
BULUNUR.

LİPİT ÇİFT TABAKADA BOYDAN BOYA


UZANARAK ZARIN HER İKİ
TARAFINDAKİ SULU MİKROÇEVRE İLE
TEMAS EDEN İNTEGRAL PROTEİNLERE
TRANSMEMBRAN PROTEİNLER DENİR.
PERİFERAL PROTEİNLER TAMAMEN LİPİT TABAKASININ DIŞINDA
BULUNURLAR VE DEVAMLI BİR TABAKA TEŞKİL ETMEZLER.

ZAR LİPİTLERİ GİBİ, ZAR PROTEİNLERİ DE BULUNDUKLARI YERDE


KENDİ EKSENLERİ ETRAFINDA DÖNEBİLİR VEYA ZARDA YANAL
OLARAK HAREKET EDEBİLİR. FAKAT, ZARIN BİR YARISINDAN
DİĞER YARISINA ATLAYIP, YERLERİNİ DEĞİŞTİREMEZLER.
Zarlardaki proteinlerin görevleri

Taşıma: a. Zar boyunca yer alan bazı proteinler


hidrofilik kanal teşkil ederek seçici olarak bazı
maddelerin taşınmasında rol oynar. b. Bazı taşıma
proteinleri ATP yi hidrolize ederek zar boyunca
maddeleri pompalar.

Enzim aktivitesi: Zarda bulunan bir protein enzim


olarak görev yapabilir. Bazı durumlarda bir zar
üzerindeki birçok enzim metabolik yolda bir takım gibi
davranabilir.

Sinyal iletimi: Zarlardaki bazı proteinler hormonlar


gibi birinci haberci moleküllerin (sinyal molekülleri)
bağlanmasını sağlar. Proteinde meydana gelecek bir
değişiklik mesajın hücre içine iletilmesini sağlar.
Hücreler arasında bağlanma: Zar proteinleri çeşitli
tip bağlantılarla komşu hücreleri birbirine bağlar.

Hücrenin-hücreyi tanıması: Karbohidrat zinciri


taşıyan bazı glikoproteinler diğer hücreler tarafından
hücrenin tanınmasını sağlarlar.

Hücre dışı matrikse tutunma: Hücre iskeletinin


mikroflament ve diğer elemanlarının hücre dışı
matrikse bağlanmasında proteinler rol oynar.
 ZAR KARBONİDRATLARI

Glikokaliks

➢ Hücre dışına uzanan glikoproteinler ve glikolipitler

➢ Proteoglikanlar küçük proteinlerle hücrenin dış yüzeyine tutunmuş

karbonhidratlardır.

Görevleri

➢ Hücrenin tanınma bölgelerini (kan grubu, immun yapısı vs) oluştururlar.

➢ Negatif yüklü hücre yüzeyi oluştururlar.

➢ Hücrelerin birbirine tutunmasını sağlarlar.

➢ Reseptör ( insulin vb) olarak görev yaparlar.


HÜCRE ZARININ EN ÖNEMLİ GÖREVİ HÜCREYİ DIŞ ORTAMDAN
AYIRMAK VE HÜCREYE MADDE GİRİŞ VE ÇIKIŞINI KONTROL
ETMEKTİR. BÖYLECE MADDELERİN, ÖZELLİKLE HÜCRE İÇİNE
KOLAYCA GİRİŞİNE İZİN VERİLMEMEKTEDİR. HÜCRE ZARININ BU
ÖZELLİĞİ "SEÇİCİ GEÇİRGENLİK" OLARAK TANIMLANMAKTADIR.
HÜCRE ZARININ GÖREVLERİ

 A) KOLESTEROL İLE SAĞLAM BİR YAPIYA KAVUŞAN LİPİT TABAKASI

HÜCRE VE ORGANEL BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAR.

 B) TAŞIYICI YA DA KANAL PROTEİNLERİ İLE MOLEKÜLLER ZARIN BİR

TARAFINDAN DİĞER TARAFINA TAŞINIR.

 C) RESEPTÖRLER İLE HÜCREDE METABOLİK TEPKİMELERİ BAŞLATIR.

 D) ENZİMLER İLE ÖZEL KİMYASAL TEPKİMELERİ KATALİZLEYEREK


METABOLİK TEPKİMELERİ DÜZENLER.

 E) TRANSMEMBRAN PROTEİNLERİ İLE OLUŞTURDUKLARI ÖZEL

BAĞLANTILARLA HÜCRELERİ BİRBİRİNE BAĞLAR.

 F) TRANSMEMBRAN PROTEİNLERİ HÜCRE İÇİNDEKİ İPLİKSİ

PROTEİNLERİNE BAĞLANARAK HÜCREYE DESTEK SAĞLAR, HÜCRE ŞEKLİNİ

KORUR.
DİĞER GÖREVLER :

➢ ZARLARIN YUKARDA SAYILANLARIN DIŞINDA DAHA BİRÇOK


GÖREVLERİ VARDIR.

➢ HÜCRELERE MEKANİK GÜÇ SAĞLARLAR.

➢ HÜCRE HAREKETİ,

➢ SALGILAMA,

➢ ENDOSİTOZ VE EKZOSİTOZ OLAYLARINA GİRERLER.

➢ RİBOZOMLARIN TUTUMASI.

➢ SİNİR İMPULSLARINI TAŞIRLAR.

➢ ELEKTRİK YALITIMCILARI GİBİ FAALİYET GÖSTERİRLER.


* YAPISINDA BULUNDURDUĞU ANTİJENİK ÖZELLİKTEKİ MOLEKÜLLER İLE
HÜCRE TANINMASI VE DOKU ÖZGÜLLÜĞÜNÜ SAĞLAR.

* HÜCRE İÇİ ORTAMININ DÜZENLENMESİ İÇİN İYON POMPALAR.

* ÜZERİNDE ÇEŞİTLİ HORMONLAR İÇİN RESEPTÖRLER BULUNUR.

* UYARILARA KARŞI FİZYOLOJİK CEVAPLARI AKTİVE EDECEK HABERCİ


MOLEKÜLLERİN OLUŞTURULMASI İŞİNİ YÜKLENİR.
HÜCRE ZARINDA MADDE TAŞINMA YOLLARI

BİR CANLI HÜCRE, YAŞAMINI DEVAM ETTİREBİLMEK İÇİN GEREKSİNİM

DUYDUĞU MİKRO VE MAKROMOLEKÜLLERİ, İSTENİLEN BÖLGELERE

İLETEBİLMELİDİR.

MOLEKÜLER HAREKET, ZARIN BİR TARAFINDAN DİĞER TARAFINA VEYA HÜCRE

İÇİNDE BİR BÖLGEDEN DİĞER BİR BÖLGEYE OLMAKTADIR.

O HALDE HÜCRE ZARI, HÜCRENİN BESLENMESİ VE METABOLİK FAALİYETLERİNİ

YÜRÜTEBİLMESİ İÇİN GEREKLİ MOLEKÜLLERİN HÜCREYE GİRİŞİNİ, BU İŞLEVİN

SONUCUNDA ATIK MADDELERİN HÜCREDEN ÇIKIŞINI KONTROL EDEN EN

ÖNEMLİ YAPIDIR.
HÜCRE ZARINDAN MADDE GEÇİŞİNİN GENEL OLARAK PASİF VE
AKTİF TAŞINMA OLMAK ÜZERE İKİYE AYRILMAKTADIR.

EĞER BİR MOLEKÜL HÜCRE MEMBRANINDAN HÜCRESEL ENERJİ


KULLANMADAN GEÇİYORSA BU PASİF TAŞIMA, ENERJİ
KULLANIYORSA AKTİF TAŞIMA ŞEKLİNDE İSİMLENDİRİLİR.
PASİF TAŞIMA

• BASİT DİFÜZYON

• KOLAYLAŞTIRILMIŞ DİFÜZYON

• OSMOZ

• DİYALİZ

• FİLTRASYON
BASİT DİFÜZYON

➢ İYONLARIN YA DA MOLEKÜLLERİN YÜKSEK KONSANTRASYONDAN,


DÜŞÜK KONSANTRASYONA DOĞRU KESİNTİSİZ OLARAK HAREKET
ETMESİDİR. BU OLAYA DİFÜZYON DENİR.

➢ MOLEKÜLLER AZALAN KONSANTRASYONA DOĞRU HAREKET ETME


EĞİLİMİNDEDİR, YANİ YOĞUN KONSANTRASYONDAN, DAHA AZ
YOĞUN KONSANTRASYONA DOĞRU HAREKET EDERLER.

➢ DİFÜZYON, MOLEKÜLLERİN KENDİNE ÖZGÜ RASTLANTISAL


HAREKETLERİNE BAĞLIDIR.

➢ VÜCUT SIVILARINDA DA SU VE SUDA ÇÖZÜNMÜŞ MADDELER DE


DAHİL OLMAK ÜZERE BÜTÜN MOLEKÜL VE İYONLAR SÜREKLİ
HAREKET HALİNDEDİR.

➢ HER PARÇACIK KENDİNE ÖZGÜ BİR YOL ÇİZEREK HAREKET EDER.


DİFÜZYON HIZI HANGİ FAKTÖRLERE BAĞLIDIR?

• GAZ YADA SIVI OLUŞLARINA,

– GAZLAR DAHA HIZLIDIR.

• ISI,

– ISI ARTTIKÇA DİFÜZYON ARTAR.

• MOLEKÜLLERİN BÜYÜKLÜĞÜ,

– KÜÇÜKLER DAHA HIZLI.

• DİFÜZYON ALANI,

– ALAN ARTTIKÇA HIZ DA ARTAR.

• MEMBRAN KALINLIĞI

– DİFÜZYON MESAFESİ, MESAFE ARTTIKÇA HIZ AZALIR.


OSMOZ

OSMOZ SUYUN, YARI GEÇİRGEN BİR ZARDAN BİRBİRİNDEN


FARKLI KONTSANTRASYONLARDAKİ İKİ SOLÜT ARASINDA
SOLÜT KONSANTRASYONUNUN DAHA DÜŞÜK OLDUĞU
BÖLÜMDEN SOLÜT KONSANTRASYONUNUN DAHA YÜKSEK
OLDUĞU BÖLÜME AKMASI OLARAK TANIMLANIR.

OSMOZ OLAYINDA, ÇÖZELTİNİN BİRİNİN HACMİ


ARTARKEN, DİĞERİNİN HACMİ AZALMIŞ OLUR.

BİR ÇÖZELTİ İÇİNDE OSMOZ SONUCUNDA GELİŞEN SU


BASINCINA OSMOTİK BASINÇ DENİR. HÜCRELERİN
SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE İŞLEVLERİNİ YÜRÜTEBİLMELERİ
İÇİN BASINÇ VE HACİMLERİNİ DENGEDE TUTMALARI SON
DERECE ÖNEMLİDİR.
VÜCUDUMUZDAKİ HÜCRELER,

BASINÇ VE HACİMLERİNİ

SÜREKLİ DENGEDE TUTMAYA

ÇALIŞIRLAR. ÇÜNKÜ HÜCRE İÇİ

SIVI İLE HÜCRE DIŞI SIVI AYNI

OZMOTİK BASINCA SAHİPTİR Kİ

BUNA İZOTONİK ORTAM DENİR.


ALYUVARLAR BİR DENEY ORTAMINDA, İZOTONİK BİR ÇÖZELTİDE HİÇBİR

DEĞİŞİKLİĞE UĞRAMAZ. HİPERTONİK ORTAMDA ALYUVARLAR SU

KAYBEDEREK BÜZÜLÜRKEN, HİPOTONİK ORTAMDA ALYUVARLARA SU

GİRER; BUNUN SONUCUNDA BU HÜCRELER ŞİŞERLER.

SU OZMOZ OLAYINDA BİR KURAL OLARAK DAİMA HİPOTONİK

ORTAMDAN HİPERTONİK ORTAMA DOĞRU HAREKET EDER.


Diyaliz
Bazı özel durumlarda su ve suda eriyen küçük parçacıkların seçici
geçirgen bir zardan geçmesine diyaliz denir. Bunun sonucunda suda
eriyen küçük parçacıklar zardan geçerken, büyük parçacıklar zarın diğer
kısmında kalır.
Böbrek işlev bozukluğu olan hastalarda yapay böbrek kullanımına
hemodiyaliz denir. Bu işlemde hastanın kanı, üzerinde belli büyüklükte
delikler bulunan selofandan yapılmış, ince, uzun kıvrımlı tüpten geçirilir.
Delikler büyüklüklerine göre kan proteinleri gibi büyük molekülleri tüp
içinde tutarken üre gibi suda eriyebilen küçük molekülleri geçirir.
Böylece su ve suda eriyebilen maddeler zardan geçerken, büyükler
içerde kalır.
Filtrasyon
Bir pasif taşınma olan filtrasyon, su ve suda çözünebilir maddelerin
hidrostatik basınç kuvveti ile zardan geçmesidir. Hidrostatik basınç, bir
yüzeye doğru itilen sıvının kuvvetidir.
Filtrasyonda, zardan geçecek olan moleküller yüksek hidrostatik basınçlı
bölgeden alçak hidrostatik basınçlı bölgeye geçer.
Su ve suda erimiş küçük moleküller kanın damar içinde oluşturduğu
hidrostatik basınca bağlı olarak kılcal damarların ince ve delikli
duvarlarından damar dışına geçer. Büyük kan proteinleri ise damar içinde
kalır. Damar dışına süzülen yani filtre olan küçük moleküller ve su, orada
doku sıvısını oluşturur.
Filtrasyonun yer aldığı en önemli organ böbreklerdir. Su ve suda
çözünmüş bir çok madde kan basıncı ile damardan dışarıya
süzülerek çıkıp böbrek tübüllerine girer. Bu idrar oluşumundaki
ilk basamaktır.
Diyaliz ve filtrasyon olaylarının işleme mekanizması birbirinin
aynısıdır. Diyaliz özel durumlarda başvurulan bir yöntem,
filtrasyon ise organizmanın doğal durumunda işleyen bir süzülme
çeşididir.
KOLAYLAŞTIRILMIŞ DİFÜZYON

BU SİSTEMDE MADDELER ZARDAN KONSANTRASYON FARKI DOĞRULTUSUNDA


TAŞINIRLAR. BASİT DİFÜZYONDAN FARKI MADDELERİN ZARI GEÇEBİLMELERİNDE BİR
TAŞIYICI MOLEKÜLÜN ARACILIK ETMESİDİR. BAZI MOLEKÜLLER GEREK KİMYASAL
ÖZELLİKLERİ GEREKSE BÜYÜKLÜKLERİ NEDENİ İLE ZARI KOLAYCA GEÇEMEZLER. BU
NEDENLE ZARIN YAPISINDA BULUNAN PROTEİN MOLEKÜLLERİ TAŞIYICILIK GÖREVİNİ
ÜSTLENEREK, BU ÖZELLİKTEKİ MADDELERİ KONSANTRASYONLARININ YÜKSEK OLDUĞU
TARAFTAN DÜŞÜK OLDUĞU TARAFA DOĞRU TAŞIMAKTADIR. HÜCRELERİN ÖNEMLİ
ENERJİ KAYNAĞI OLAN GLUKOZ MOLEKÜLLERİ HÜCRE İÇİNE BU YOLLA TAŞINMAKTADIR.
AKTİF TAŞINMA SİSTEMİ

BU YOLLA HÜCRE ZARINDAN MADDE TAŞINMASINDA PASİF


TAŞINMANIN TERSİNE, MADDELER KONSANTRASYONUN DÜŞÜK
OLDUĞU BÖLGEDEN YÜKSEK OLDUĞU TARAFA DOĞRU ADETA YOKUŞ
YUKARI TAŞINMAKTADIR. BU NEDENLE MADDELERİN TAŞINMASINDA
BİR TAŞIYICI MOLEKÜL ARACILIK EDER VE ENERJİ DESTEĞİ VARDIR.

AKTİF TAŞINMA OLAYINDA MADDELERİN ZARDAN GEÇİŞİ İÇİN


KULLANILAN KUVVET, HÜCRENİN KENDİ METABOLİZMASI SONUCUNDA
ÜRETTİĞİ ENERJİDİR. BU DA, ENERJİ İÇEREN ATP (ADENOZİN
TRİFOSFAT) MOLEKÜLÜNÜN PARÇALANMASI İLE ELDE EDİLİR.
AKTİF TAŞINMADA GÖREV ALAN TAŞIYICI PROTEİNLER HÜCRE
ZARININ BİR YÜZÜNDEN DİĞER YÜZÜNE KADAR UZANIR. HER
TAŞIYICI PROTEİN, ÖZEL BİR BÖLGESİ İLE TAŞIYACAĞI İYON VEYA
MOLEKÜLE BAĞLANIR VE ŞEKİL DEĞİŞİKLİĞİ GEÇİREREK, ONU ZARIN
DİĞER TARAFINA AKTARIR.
• VÜCUTTA BULUNAN AKTİF TRANSPORT SİSTEMLERİ ŞUNLARDIR;

SODYUM POTASYUM POMPASI,

• PEK ÇOK HÜCREDE ÖZELLİKLE DE SİNİR VE KAS HÜCRELERİNDE


YAYGIN BİR ŞEKİLDE BULUNMAKTADIR.

• ELEKTRİKSEL POTANSİYEL FARK OLUŞTURMAK İÇİN SODYUM-


POTASYUM KONSANTRASYON GRADİYENTİ OLUŞTURULAN
YERLERDE BULUNUR.

KALSİYUM POMPASI,

• KAS KASILMASINDA ÇOK ÖNEMLİ GÖREVİ OLAN BİR POMPADIR.

• KALSİYUMUN SARKOPLAZMİK RETİKULUMA GERİ ALINMASINDA


KULLANILIR.
Sodyum bağımlı kotransport,

• Şeker ve amino asitlerin aktif olarak taşınmasında kullanılır.

Hidrojen bağımlı kotransport.

• Şekerin aktif olarak taşınmasında kullanılır.


Bu 4 aktif transport mekanizması da benzer olayları kullanarak çalışır;

• Hücre dışındaki molekül, membrandaki taşıyıcı proteine bağlanır,

• Molekül taşıyıcı protein kompleksi membranı geçer,

• En az bir enzimin yardımıyla ATP den elde edilen enerjinin

varlığında molekül ve taşıyıcı protein birbirinden ayrılır ve molekül

hücre içine salınır.

• Taşıyıcı protein orijinal konumuna döner ve bu olaylar diğer

moleküller için tekrarlanır.


• AKTİF TAŞINMADA

• TAŞIYICI PROTEİNLER ZARIN BİR YANINDAN DİĞER TARAFINA BİR


MOLEKÜLÜ GEÇİRİYORSA BU TEK YÖNLÜ İŞLEVE UNİPORT;

• BİR MOLEKÜL TAŞIYICI PROTEİN YARDIMIYLA ZARDAN GEÇERKEN


BİR BAŞKA MOLEKÜLDE AYNI YÖNDE GEÇERSE SİMPORT;

• BİR MOLEKÜL TAŞIYICI PROTEİN YARDIMIYLA ZARDAN GEÇERKEN


BİR BAŞKA MOLEKÜLDE ZIT YÖNDE GEÇERSE ANTİPORT TAŞINMA
DENİR.
BÜYÜK MOLEKÜL VE PARÇACIKLARIN HÜCRE ZARINDA TAŞINMASI :

EKZOSİTOZ VE ENDOSİTOZ

TAŞIYICI PROTEİNLER BİR ÇOK KÜÇÜK POLAR MOLEKÜLÜN HÜCRE ZARINDAN


GEÇİŞİNİ SAĞLARKEN, PROTEİN, POLİNÜKLEOTİT VEYA POLİSAKKARİT GİBİ
BÜYÜK MOLEKÜLLERİ TAŞIYIP, ZARDAN GEÇİREMEZLER. BU YÜZDEN,
HÜCRELER BAŞKA AKTİF MEKANİZMALAR GELİŞTİRMİŞLERDİR. BUNLAR
EKZOSİTOZ VE ENDOSİTOZDUR.

HÜCRELERİN ÇOĞU, BÜYÜK MOLEKÜLLERİ EKZOSİTOZ YOLU İLE DIŞARI


SALGILARKEN, ENDOSİTOZ YOLU İLE İÇİNE ALIR.
PİNOSİTOZ “HÜCRENİN İÇMESİ” DEMEKTİR.

• HÜCRE DIŞI SIVISI KÜÇÜK DAMLACIKLAR HALİNDE HÜCRE İÇİNE ALINIR.

• BU SIVI İÇİNDE ÇÖZÜNMÜŞ HERHANGİ BİR MATERYAL VARSA (DÜŞÜK


MOLEKÜL AĞIRLIKLI BESİNLER, AMİNOASİTLER, GLİKOZ, VİTAMİNLER VE
DİĞER MADDELER GİBİ) SIVIYLA BİRLİKTE ONLARDA HÜCRE İÇİNE
ALINIRLAR.

• BÖBREK HÜCRELERİ PİNOSİTOZ KULLANIMINA ÖRNEK PEKÇOK HÜCREDEN


BİRİSİDİR.
FAGOSİTOZ KELİME OLARAK
"HÜCRENİN YEMESİ" ANLAMINA GELİR.

• FAGOSİTOZDA, HÜCRE BAKTERİ, BESİN


GİBİ KATI MADDELERİ İÇİNE ALIR
(YUTAR).

• HÜCRE ZARININ UZANTILARI


MADDENİN YA DA BAKTERİNİN
ETRAFINI SARAR VE ONU HÜCRENİN
İÇİNE ÇEKER.

• DAHA SONRA ZARDAN KOPAN BU


KESECİK, İÇİNDEKİ MADDE İLE
BİRLİKTE HÜCRE İÇİNE DOĞRU
HAREKET EDER. HÜCRE İÇİNDE
LİZOZOMLARLA BİRLEŞEREK
SİNDİRİLİR.
Örneğin alyuvarlar bakterileri böyle yutarlar, sonra lizozomlar bakterilerin
etrafını saran hücre zarını eritirler ve güçlü enzimleriyle bakterileri parçalarlar.
Reseptör aracılığıyla endositoz
• Hücre dışındaki makromolekülü tanıyıp ona bağlanan özel reseptör
aracılığıyla oluşur.
• Reseptöre bağlanan madde ligand olarak isimlendirilir.
• Reseptör-ligand kompleksini ihtiva eden hücre zarı bölgesi
endositoza uğrar.
• Bu yolla taşımanın spesifik örneği LDL nin (düşük molekül ağırlıklı
lipoprotein) hücre içine alınmasıdır.
• Yeni membran oluşturmak için gerekli olan kollesterolün çoğu LDL
olarak bu yolla hücre içine taşınmaktadır.
ENDOSİTOZ OLAYLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
• Protoplazma

• Su

• İyonlar

• Protein Lipitler

• Karbonhidratlar
• SU HÜCRELERİN TEMEL SIVI ORTAMIDIR, BİR ÇOK
HÜCRENIN % 75-80 I SUDAN OLUŞMUŞTUR.

• •HÜCRE İÇİNDEKİ PEK ÇOK KİMYASAL MADDE SUDA


ÇÖZÜNMÜŞ DURUMDADIR.
• ELEKTROLİTLER HÜCRESEL REAKSİYONLAR İÇİN GEREKLİ
İNORGANİK KİMYASALLARI OLUŞTURURLAR.

HÜCRE İÇİNDEKİ EN ÖNEMLİ ELEKTROLİTLER;

• POTASYUM

• MAGNEZYUM

• FOSFAT

• SÜLFAT

• BİKARBONAT

• SODYUM

• KLOR

• KALSİYUM
• PROTEINLER SUDAN SONRA HÜCREDE EN FAZLA BULUNAN
MADDEDİR.

• NORMALDE HÜCRE KİTLESİNİN % 10-20’SİNİ


OLUŞTURURLAR.

• HÜCRE PROTEİNLERİ

▪ YAPISAL PROTEİNLER

▪ ENZİM OLARAK İŞLEV GÖREN GLOBÜLER PROTEİNLER


OLARAK İKİYE AYRILIR.
• LİPİTLER ORTAK ÖZELLİKLERİ YAĞ ÇÖZÜCÜLERDE ERİMEK

OLAN, BİRKAÇ AYRI TİPTEKİ MADDEYİ KAPSAR.

• ÇOĞU HÜCREDEKİ EN ÖNEMLİ LİPİTLER FOSFOLİPİT VE

KOLESTEROLDÜR.

• BU IKISI HÜCRE KITLESININ % 2 SINI OLUSTURUR.

• FOSFOLİPİT VE KOLESTEROL DIŞINDA HÜCREDE NÖTRAL

YAĞ OLARAK DA ADLANDIRILAN TRİGLİSERİTLERDE

BULUNUR.
• KARBONHİDRATLAR GLİKOPROTEİNLERİN BİR PARÇASI
OLMAK DIŞINDA YAPISAL AÇIDAN ÇOK FAZLA ÖNEM
TAŞIMAZLAR AMA KOLAY VE ANAEROBİK ORTAMDA DA
ENERJİ SAĞLAMALARI NEDENİYLE HÜCRENİN
BESLENMESİNDE BÜYÜK ROL OYNARLAR-ENERJİ KAYNAĞI.
Hücredeki Zarsı Yapılar

• Plazmalemma

• Çekirdek

• Endoplazmik retikulum

• Mitokondri

• Lizozom

• Peroksizom

• Golgi kompleksi
 Endoplazmik Retikulum;
 Bakteriler, olgun alyuvar ve trombositler dışında bütün ökaryotik hücrelerde
bulunur.
 Endoplazmik retikulum, hücre yüzeyine açıklığı olmayan kapalı bir sistem olup,
hücre içinde çekirdek dış zarı ER olarak devam eder (Ergasitoplazma).

 İki tip endoplazmik retikulum vardır: Granüllü Endoplazmik Retikulum (GER) ve


Düz (Granülsüz) Endoplazmik Retikulum( DER)

 Endoplazmik retikulumlar; kimyasal


tepkimeler için yer, maddelerin taşınması
için kanal ve sentezlenen maddeler için depo
görevi görürler.
GER’in Görevleri
1) Protein sentezine katılmak,
2) Protein glikozilasyonunu (şeker eklenmesi) gerçekleştirmek,
3) Proteinlerin kalite kontrolünü yapmak,
4) Sentezlenen proteinlerin bir bölümünü (transmembran proteinleri),
Golgi, lizozom, peroksizom, plazmalemma ve diğer hücre içi zarların
yapısını oluşturmak üzere seçici olarak bu organellere göndermek.
Düz (Granülsüz) Endoplazmik Retikulum (DER)
DER’in Görevleri:
1) Steroid hormon sentezinde görev alır. (Adrenal korteks, testis, ovaryum ve
korpus luteumda),
2) Hepatositlerde glikojenin hem yapımında (glikojenez), hem de glukoza
yıkımında (glikojenoliz) görev almak,
3) Karaciğerde kolesterol ve safra yapımında işlev görmek,
4) GER’den sentezlenen enzimlerle detoksifikasyonu gerçekleştirmek (sit P450,
G-6 fosfat dehidrogenaz, G-6 fosfataz, hidroksilaz, glukronil transferaz vs.),
5) Midenin HCl salgılayan hücrelerinde, Cl iyonlarının atılmasını gerçekleştirmek,

6) Monogliseritleri proteinlerle birleştirerek lipoprotein haline sokmak (ince


bağırsak epitel hücrelerinde),lipoproteinler buradan önce Golgi kompleksine
geçer, şilomikronları oluşturur, daha sonrada ekzositoz ile hücreden dışarı atılır.

7) Çizgili kas ve kalp kası hücrelerinde Ca++ depolamak (sarkoplazmik retikulum),


Mitokondri

• Çift zarlı organellerdendir.


• Sayısı hücrenin fonksiyonuna bağlı olarak değişkendir.
• Yapısında kendine özgü DNA ve ribozom bulunur.
Görevleri
• Hücrenin enerji (ATP) üretim merkezi olarak görev yapar.
• Hücre içerisinde sitosoldeki fazla kalsiyumu depolayarak gerektiğinde hücreye
geri verir.
• Steroit hormon sentezinde önemli rol oynar.
• Hücrenin yaşamasına ya da programlı hücre ölümü olan apoptozu başlatarak
ölümüne karar veren organellerdir.
Ribozomlar
• Granüllü endoplazmik retikulumun sitosole bakan zarı yüzeyinde, çekirdek dış
zarı yüzeyinde ve sitoplazmada tek tek veya gruplar halinde bulunur.
• Protein ve ribonükleik asit (RNA) moleküllerinden meydana gelmiştir.
• Çekirdekçikte sentezlenen rRNA’lar sitoplazmada sentezlenen ribozomal
proteinlerle çekirdekçikte biraraya gelir.
• Hem bağlı hem de serbest ribozomlar esas işlevi protein sentezini
gerçekleştirmektir.
Golgi Kompleksi
Prokaryotlarda ve alyuvarlarda bulunmaz.
Golgi, hücrede sentezlenen ürünlerin değişimini gerçekleştirir ve
paketleyerek gidecekleri yerlere taşınmalarını sağlar.
Üç farklı kısımdan oluşur; Yassı kesecikler, salgı granülleri ve
vakuoller. Bu yapıların hepsine birlikte diktiyozom denir.
Golgi Kompleks Görevleri :
1) Salgı yapmak (Zimogen granülleri),
2) Plazmalemmanın yapısındaki glikoproteinlerin sentezi ve hücre zarının işlevini
düzenleme,
3) Salgı maddelerinin glikolizasyonu, sülfatasyonu, fosforilasyonu, proteinlerin
sınırlı proteolizi, salgının konsantre edilip paketlenmesi,
4) GERL bölgesinde lizozomların oluşumu,
5) Ekzositoz ile hücre zarına keseciklerin ilavesiyle zar bütünlüğünün korunması,
6) Golgi, gelişmekte olan memeli spermatitinde akrozomu oluşturur.
Lizozomlar
Savunma ve sindirim organelidir.
ER ve Golgi kompleksinde üretilen hidrolaz (sindirici) denilen parçalayıcı
enzimleri içerir.
• Büyük moleküllü besin maddelerini (glikojen vb)
• Bakteri, virüs (fagositik vakuol) toksinleri
• Bozulmuş hücre organellerini (otofajik vakuol) sindirir
• Kemikte Ca salarlar.

You might also like