You are on page 1of 10

Emre_1974tr (2.

Bölüm)

YENİ KURAN MUCİZELERİ TESPİTLERİ

Pi sayısı 3.1415 Sonsuzluk ve Kuran Ayetleri

Pi sayısı sonsuzluk ile özdeşleştirilir genel olarak ve 3.1415 şeklinde gösterilir.

Kuran ayetlerinde neye karşılık geldiğine bakayım bu sayıların dedim. Acaba sonsuzluk diyarı cenneti ve
sonsuz yaşamı anlatan ifadeler mi çıkacak karşımıza diye. Evet gerçekten de öyle oldu:

3: 14-15

3:14 Kadınları, çocukları, yığınlarla altın ve gümüşü, eğitilmiş atları, davarları ve ekinleri sevmek gibi
zevkler insanlara alımlı görünür. Bunlar dünya hayatının nimetleridir. Oysa gidilecek en güzel yer ALLAH
katındadır.

3:15 De ki: “Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Erdemliler için Rab’lerinin yanında altlarından
ırmaklar akan, içinde sonsuz kalacakları bahçeler, tertemiz eşler ve ALLAH’ın onayını kazanmaktan dolayı
mutluluk vardır.” ALLAH kulları görür.

Kuran’da ateşli kasırgadan/hortumdan bile bahsediliyor

Ayetlerde kar ve doludan bahsedildiğini göstermiştik çeşitli forumlarda. Şimdi ise çok az kimsenin bildiği bir
tabiat olayının bile Kuran’da anlatıldığını gösterelim. Ateşli hortumlar/kasırgalar gerçekten de günümüzde bile
pek çok kimse tarafından bilinmeyen, çok ender görülen oluşumlardır. Ve ayette şöyle anlatılır:

2:266 Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde
kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük
çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte
Allah size ayetleri böyle açıklar, ki düşünesiniz.
Ve bu olayı gösteren 2 video örneği paylaşalım:

https://www.youtube.com/watch?v=DeLoz1P8coM

https://www.youtube.com/watch?v=lsyvOYcWgcg

Ve Kuran ayetlerinde obruk örneği de görüyoruz

28:81 Onu eviyle birlikte yerin dibine geçirdik. ALLAH’ın dışında kendisine yardım edecek bir bölüğü
yoktu; kazananlardan olmadı..

28:82 Bir önceki gün onun durumuna imrenenler, “Demek ki ALLAH kullarından dilediğine rızkı bol verir,
dilediğine de kısar. ALLAH bize lütfetmeseydi bizi de batırırdı. Demek kafirler başarıya ulaşamazlar”
demeye başladılar.

Ayette anlatılana benzer bir şekilde obruğun evi yutma anı günümüzde kameralara böyle yakalanmış:

https://www.youtube.com/watch?v=ax2tIjPvuO4

Ahiret Evreniyle İlgili İki Yeni Notum

Ayetlerde cennettekilerin cehennemdekilerden farklı olarak, ilk ölüm dışında ölümü tatmayacakları
vurgulanıyor. Cennettekiler sonsuza dek yaşarken, cehennemdekiler ise bir gün cehennemin kendisiyle
birlikte yok edilecek olabilirler.

Saffat 55. Baktığında, onu cehennemin ortasında bulur. 56. “ALLAH’a andolsun, az kalsın sen beni de
mahfedecektin,” der. 57. “Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de şimdi seninle birlikte olurdum.” 58-59. Biz
ilk ölümümüzden başka ölecek değiliz ve biz azaba uğrayacak da değiliz.

-Orada, ilk ölüm dışında ölüm tatmazlar. Allah onları cehennem azabından korumuştur.(Duhan Suresi 56.
ayet)

***
Saffat Suresi: 54. (Yanındakilere,) “Bakar mısınız?” der. 55. Baktığında, onu cehennemin ortasında bulur. 56.
“ALLAH’a andolsun, az kalsın sen beni de mahfedecektin,” der. 57. “Rabbimin nimeti olmasaydı, ben de şimdi
seninle birlikte olurdum.”

Mutaffifin Suresi 34 İşte bugün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar. 35 Koltuklar üzerinde
seyrediyorlar.
Ayetlerden, Cennettekilerin bizim 3 boyutlu internet/televizyon teknolojisine benzer bir imkanla diğer
alemleri izleyebildiklerini görüyoruz. Öyleyse şu anda Ahiret Evreninde/Cennette yaşayan bir tanıdığımız
arada sırada bizi/dünyayı izliyor olabilir.

Ayrıca şu ayet de Peygamberin Cennette/Ahiret Evreninde yaşadığını ve gelişmelerden haberdar olduğunu


göstermekte; Furkan 30: Resul de şöyle der: “Ey Rabbim, benim toplumum, bu Kur’an’ı terk
edilmiş/dışlanmış halde tuttular.”

Ahiret Evreni demişken hatırlatalım:

http://emre1974tr.blogspot.com/2016/05/goklerevrenler.html

Sızma zeytinyağı floresan özelliğiyle ışık yayar

Evet zeytinyağı en kuvvetli floresan özelliğe sahip gıdadır ve ışık yayar. Tabii bu ışığın görüntülenebilmesi
günümüz teknolojisiyle yeni gerçekleşmiştir.

Kuran ise bu bilgiyi 1400 yıl önce vermişti:

Nur 35. ALLAH göklerin ve yerin ışığıdır. Işığının örneği şuna benzer: içinde lamba bulunan bir oyuk…
Lamba bir cam kap içindedir. O cam kap ise, incimsi bir gezegen gibidir. Yakıtı, ne batıya ne de doğuya
bağıntısı olmayan, zeytinyağı üreten bereketli bir ağaçtandır. Yağı, neredeyse ateş değmeden aydınlık
verir. Işık üzerine ışıktır. ALLAH dileyeni/dilediğini ışığına ulaştırır. İşte ALLAH halka böyle örnekler verir.
ALLAH her şeyi bilir.

Bu Kuran mucizesi İngilizlerin de dikkatini çekmiş ve konuyla ilgili güzel bir video hazırlamışlar:

https://www.youtube.com/watch?v=vqLmqZ-
0qDo&fbclid=IwAR0pU1zZJW0xNx0utouCnstqx0C7vB7thNkc86YjXQjsxqgusW-ar1_VBv0

Dişi sivrisineğin üzerindeki canlı

Dişi sivrisineklerin üzerinde onlardan kan emen, küçük parazitler keşfedilmiş:

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3833289/figure/F1/?report=objectonly

Belki bu, Bakara Suresi 26. ayette anlatılan canlı olabilir: “Şu bir gerçek ki Allah, bir dişi sivrisineği hatta
onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz.”

Bu arada keşif 1920’li yıllarda yapılmasına karşın, ilgili videosu çok yeni çekilebilmiş.

Bilindiği üzere sivrisineklerin sadece dişileri kan emer. Ve onların da aynı akıbeti yaşaması ve bu duruma
ayette dikkat çekilmesi bir yeni mucizeyle karşılaştırıyor bizi(çünkü insanoğlu yeni keşfetti anlatılan
örneği) , ama aynı zamanda da bu gerçekleşen olayla bize çeşitli dersler de verilmekte…

Selam ve sevgiler
İsa Peygamber Musa ve Harun Peygamberlerin Yeğeniydi
Ve Sahte Tevrat'taki Yuşa aslında İsa'nın ta kendisi.

Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere, İsa Peygamber zannedilenden çok daha eski bir dönemde
yaşadı ve Kuran ayetlerinde de belirtildiği gibi Musa ve Harun Peygamberlerin yeğeniydi. Yani aynı
dönemde yaşadılar. Tabii İsa eğer çok uzun bir ömür sürdüyse onlardan sonra da dünyadaki serüvenine
uzunca bir süre devam etti demektir.

Bilindiği üzere elimizdeki değiştirilmiş Tevrat'da da bahsedilen bir Meryem var ve babasının adı İmran,
abilerinin adı Musa ve Harun.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Miryam

Kuran'da da Meryem İmran'ın kızıdır. Ayrca bir ayette kendisine "ey Harun'un kızkardeşi" şeklinde
seslenildiğini görüyoruz:

“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (19/28)

Gerçi bu ifade "Harun soyundan gelen" anlamına da gelir. Fakat burada Meryem'in Harun'un gerçekten
kızkardeşi olduğu anlatılmakta.

Ve piyasadaki sahte Tevrat'ta Musa'nın yeğeni olan İsa'dan da bahsedilir aslında. Ama adı daha çok
Yuşa olarak bilinir:

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ye%C5%9Fu

"Yuşa (veya Yeşu) (İbranice: ‫ההושע‬


‫ י ע‬Yehoşua; Yunanca: Ἰησοῦς İsa ile aynı; Latince: Josue veya Jesus;
Arapça: ‫ يشع بن نون‬Yuşa ibn Nun),"

Wikipedia'da da yazdığı üzere Yuşa Yunanca ve Latince'de zaten apaçık bir şekilde "İsa" olarak
yazılmakta ve okunmakta.

Yani aslında Hristiyan ve Yahudilerin zannettiği gibi Yuşa adında ayrı biri yoktu.
Yuşa İsa'nın ta kendisidir.

Tabii belirttiğim üzere çok uzun ömürlü birisi de olabilir İsa Peygamber, ve Musa'nın döneminde
yaşamakla birlikte, ondan sonra da uzunca bir süre dünya hayatında yolculuğuna devam etmiş olabilir.
Bu durumda da , tıpkı Nuh Peygamber gibi asırlarca dünyada konuk oldu demektir.

Ve Meryem de aslında Harun ve Musa'nın kızkardeşi demektir elbette ki.

“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (Meryem
Suresi 28.).
Ali İmran 50: "Tevrat'tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size
helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."

İsa'nın burada bahsettiği, gerçek Tevrat'taki haramlardı. Yani aslında helal olan şeyler de o an için
haram kılınmıştı ve bu ceza sadece suçlu olan topluma yönelik olmalıdır. O haramlar Yahudilerin işlediği
günahlar yüzünden muhtemelen sadece bir nesle geçici olarak ceza olarak verilmişlerdi. Ve burada İsa
Peygamber o toplumun işlediği suç yüzünden çocuklarının ve torunlarının aynı cezai haramları
yaşamayacaklarını müjdeliyor olmalı. Zaten düşünsenize, o yahudi toplumunu cezalandırmak için
verilen özel haramlar, neden asırlarca torunlarına da veya sonradan iman eden diğer toplumlara
uygulansın? Bu yüzden Tevrat'ın insanlığa sunuluşundan kısa bir süre sonra İsa İncil'i insanlığa iletmiş
ve artık bu ceza amaçlı haramların yürürlükten kalktığını bildirmiştir (Tabii şu an piyasada bulunan
sahte İncillerden, yani hadis kitaplarından değil, orjinalinden bahsediyoruz).

Enam Suresi 146: Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun
yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle
karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette
sözünde duranlarız.

Bu cezai haramlar dediğim gibi aslında normalde helal olan temiz şeylerin Tevrat'ta sadece o suçlu
topluluğa özgü olarak yasaklanması olayıdır. Fakat, onların gelecek çocuk ve torunlarının bu konuda bir
suçu/günahı yoktur, ya da dine sonradan yönelip iman edenlerin ve başka toplumlardan olanların
onların yaptıklarıyla bir ilgisi yoktur . Bu bağlamda Tevrat'tan sonra İncil'in, ya da Musa'dan sonra
İsa'nın yeni bir kitapla gelmesi, arasında öyle asırlar falan olmaması akla yatkın geliyor.

Ve durum böyleyse, zaten bu yasaklardan kısa bir süre sonra, kendi peygamberliği döneminde bu
haramların ortadan kalktığını, artık tüm temiz nimetlerin Yahudilere de helal olduğunu müjdelemektedir
ayetteki (Ali İmran 50.) ifade doğrultusunca İsa Peygamber...

Bu arada, yabancı kaynakları araştırınca Yuşa peygamberin aslında İsa olabileciğini fark edenler olmuş.

http://www.eliyah.com/nameson.htm

İsa ve Yuşa' nın aynı kişi olduğunu gören araştırmacıların bazıları Onun ünlü hükümdar Tutankamon
olduğunu da iddia etmekte.

Günümüzdeki sahte İncillerde (kendileri aslında hadis kitaplarıdır) de bir bağlantı var mı İsa ile Musa
arasında diye bakınca şunu görebiliyoruz:

Matta 17. Bölüm İsa'nın görünümü değişiyor

(Mar.9:2-13; Luk.9:28-36)

"Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup'un kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa
çıktı. 2. Orada, gözlerinin önünde İsa'nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi
bembeyaz oldu. 3. O anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa ile konuşuyorlardı".
Tabii tekrar hatırlatalım; şu an piyasadaki İnciller, Zebur veya Tevrat adını verdikleri kitaplar insan
yazımı hadis kitaplarıdır. Yani gerçekleri değildir.

Zaten Kuran, onların gerçek kitaplarını sakladıklarını belirtir:

En'am Suresi 91: Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey
vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim
indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz.
Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak onları saplandıkları
batakta oynayadursunlar.

***

Bakara 136. Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına
indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi
ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız."

Bu ayette de İsa Peygamberin adı Musa'dan hemen sonra geçiyor dikkat ederseniz...

Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle
destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!" (Yasin Suresi 14. ayet).

Aynı veya yakın dönemde ve yerde birden fazla elçinin görevlendirildiği örnekler var...

Kısacası bu durumda, yeni bir Kuran mucizesiyle daha karşı karşıyayız demektir ve bize şu bilgileri
sunmaktadır:

1- Piyasadaki Tevrat ve İncillerde bahsedilen 2 ayrı Meryem'in gerçekte aynı kişi olduğunu Kuran
göstermiş oluyor.

2- Yine değiştirilmiş Tevrat ve İncillerde farklı kimseler zannedilen Yuşa ve İsa Peygamberlerin gerçekte
aynı kişi olduğunu sadece Kuran belirtmiş oluyor (zaten Yuşa diye ayrı bir ismin de olmadığını...).

Başka bir deyişle sahte Tevrat'ta İsa peygamberin yaşam öyküsünden kesit olmasına karşın isim
hatasından ve öyküsünün de kısmen değiştirilmesinden dolayı pek kimse bunun farkında değil.

Ama Kuran sayesinde bu gerçeği öğrenmiş bulunuyoruz.

3- İsa Peygamberin Musa ve Harun Peygamberlerin yeğeni olduğunu, bu bağlamda bilinenden çok daha
eski bir çağda dünyaya geldiğini de Kuran ayetlerinden anlamaktayız.

4- Gerçek Tevrat ile İncil'in insanlığa iletilişi arasında zannedildiği kadar uzun bir süre geçmediği
sonucuna varabiliyoruz.

5- İsa Peygamberin yine genel kanının aksine dünyamızda da çok uzun bir ömür geçirmiş olabileceği
ihtimaline de ulaşabiliyoruz.

Bu arada tüm peygamberlerin şu anda Rabbin Katı adı verilen Ahiret Evreninde yaşamakta olduğunu
hatırlayalım (dolayısıyla İsa Peygamber de diğer tüm elçiler gibi şimdiden cennette yaşamaktadır):

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2016/05/goklerevrenler.html

Ve bunun dışında, şu ayetten İsa'nın dünyamızda tıpkı diğer peygamberler gibi evlenip çocuk sahibi
olmuş olabileceği ihtimali gözönünde bulundurulur:

-Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul,
Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır. (Rad Suresi 38. ayet).

Tabii İsa Peygamberin dünyaya gelmesi Musa ve Harun'un kavmiyle Mısır'dan çıkışı sonrası dönemlere
de denk geliyor olabilir.

6- Bu durum, milattan binlerce yıl öncesine dayanan ve İsa peygamberin hayatıyla örtüşen efsanelerin
kaynağını da açıklamakta. İsa zannedilenden çok daha eski bir çağda dünyaya geldiğinden, o çağlardan
günümüze kadar, yaşam öyküsü onunkine benzeyen ama başka isimlerle anılan karakterler ortaya
çıkmıştı. Örneğin Osiris ve Horus... Yani bazılarının zannettiği gibi İsa Peygamberin öyküsü onlardan
alınma değil, tam tersine, İsa çok daha evvelden yaşadığından onların öyküsü peygamberin hayatından
alınmaydı. Ama tabii ki maalesef peygamberi tanrısallaştırıp ona tapındıkları şirk efsanelerine
dönüştürdüler ve Hıristiyanlık da bu öykünün değiştirilmiş pagan versiyonu üzerine kurulu yine ne
yazık ki.

Kuran mucizelerinden ve Musa Peygamberin dönemindeki Antik Mısır'dan bahsetmişken yeni


sayılabilecek bir tespiti de paylaşalım (bu tespiti yapan birkaç kişi olmuş birkaç yıl önce):

Firavun dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân!
Benim için çamurun üzerinde ocağı yakıp/tuğla pişirip bana bir kule yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım.
Aslında ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." (Kasas Suresi 38. ayet).

Ayetten, antik Mısır Medeniyetinde hükümdarların önemli inşaatlarında pişmiş çamuru kullandığını
anlıyoruz.

Ve bu eski Mısır Medeniyetiyle ilgilenen araştırmacılar ve jeologlar, yüzyıllar boyunca, Mısır


piramitlerinin yakınlardaki taşocağında kireç taşlarının kesilip rampalarla taşınması yoluyla yapıldığını
düşünüyorlardı. Ancak günümüzde elektron mikroskopları, üstteki blokların doğada hiçbir yerde
bulunmayan kimyası olduğunu ortaya koydu. Üstteki bu bloklar pişmiş ve daha sonra modern çimento
gibi dökülmüştü, yani mevcut kireç taşından kesilmiş değildir. Başka bir deyişle piramitleri oluşturan
taşların bir kısmının pişmiş kilden/çamurdan yapıldığı ortaya çıkmıştır. Ve bunu günümüze kadar kimse
bilmiyordu, firavunların diğer medeniyetlerden gizli tuttuğu bir inşaat tekniğiydi...

Piramitlerdeki gizem yakın bir dönemde çözüldü ve tam da Kasas Suresi 38. ayette verilen bilgiyi
doğruladı bu buluş. Antik Mısır medeniyetinde önemli yapıların yapımında gerçekten de pişmiş çamur
kullanılmaktaydı.
https://www.livescience.com/1554-surprising-truth-great-pyramids-built.html

https://www.geopolymer.org/archaeology/pyramids/pyramids-3-the-formula-the-invention-of-stone/

Selam ve sevgiler
MUCİZELERİN DEVAMI...(2. BÖLÜM)
EVRENİN YAŞI DÜNYAMIZIN YAŞININ ÜÇ KATI

Yemin olsun, biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri altı günde/evrede yarattık. Ve bize hiçbir yorgunluk
dokunmadı.(Kaf Suresi 38. ayet)

De ki: "Siz, yerküreyi iki günde/evrede yaratana gerçekten nankörlük edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz?
Âlemlerin Rabbi'dir O."(Fussilet Suresi 9. ayet)

Ayetler evrenlerin ve evrenimizin 6 günde/evrede, dünyamızın ise 2 günde/evrede yaratıldığını söylüyor.

Yani evrenin yaşı veya yaratılış evresi, dünyamızın yaşından veya yaratılış evresinden 3 kat fazla demektir.

Günümüzde bilim de benzer bir bilgi veriyor: evrenimiz 13,5 milyar yaşında iken dünyamız 4,5 milyar yaşında
diyor....

Diğer bir deyişle bilim de evrenimizin yaşının dünyamızın yaşının 3 katı olduğunu belirtiyor (4,5 X 3 = 13,5
eder).

Bana "ama bu oran sadece günümüzde geçerli" diyerek itiraz edenlere cevabım: Evrenimiz/evrenler 6 günlük
evredeyken, dünya 2 günlük evredeymiş, Kuran'ın indiği dönemde evrenin yaşı dünyanınkinin 3 katı.

Ve bilimin de aynı şeyi söylemesi yeni bir mucizeyle tanıştırıyor bizi.

***

Bu arada, evrenlerin nasıl aynı anda/birlikte yaratıldığını Kuran ışığında anlattığım yazımı da tekrar paylaşayım:

http://emre1974tr.blogspot.com.tr/2016/05/goklerevrenler.html

Ve bu linkini verdiğim çalışmamda bahsettiğim ayetlerde anlatılan; yıldızların ışıktan/alevden atışlar yapması
olayı da artık keşfedilmiş/görüntülenmiş olabilir:

http://www.upi.com/Science_News/2016/10/06/Hubble-sees-star-shooting-cannonballs-into-
space/9071475783632/ph2/
Kuran'ın mucizeleri/delilleri her geçen gün daha da artan bir etkileyicilikle ortaya çıkmakta ve gözükmekte.

Selam ve sevgiler

You might also like