You are on page 1of 54

PRATİK ÇALIŞMA 1

OLAY

(K) , 15.11.2016 tarihinde organik tarım ürünleri satın aldığı (L)’ye,


15.12.2016 vadeli ve 5.000 TL bedeli bir adet bono ile lehtar hanesini boş
bıraktığı 5.000 TL bedelli bir adet çek tanzim ederek teslim etmiştir.

(L) bonoyu tam ciro ile (C)’ye, (C) beyaz ciro ile (Cl)’e, (Cl) de tam ciro
ile (C2)’ye devretmiştir. (C2)’nin vefatı üzerine kızı (H) bonoyu ve veraset ila­
mını (K)’ye 15.12.2016 tarihinde ibraz ederek ödemesini istemiş ancak (K) bu
talebi (H)’nin hem yetkili hamil olmadığı hem de (L)’den aldığı ürünlerin orga­
nik nitelikte olmadığı gerekçesiyle reddetmiştir.

(L) çeki herhangi bir devir işlemi yapmadan (E)’ye teslim etmiştir. (E) çeki
ödemesi için (A) Bankası Kadıköy şubesine ibraz ettiğinde banka çekin lehtar
hanesinin boş olduğu gerekçesiyle geçersiz olduğunu ve (E)’nin yetkili hamil
olmadığını ileri sürerek ödemeyeceğini ifade etmiştir.

(H), (C2)’den veraseten intikal eden (D) İnşaat AŞ’deki yüz adet nama ya­
zılı hisse senedini (F)’ye yazılı bir devir beyanı ile devretmiş, (F)’nin (D) İnşaat
AŞ pay defterine kayıt talebi hisse devrinin gerçekleşmediği gerekçesi ile (D)
İnşaat AŞ tarafından reddedilmiştir.

(C2)’nin çalışma masasının üzerinde antika saatine ilişkin tamir makbu­


zunu bulan (H) saat tamircisi (T)’den bu makbuz ile saati geri almak iste­
miştir.

SORULAR

5.1) (H)’nin ödeme talebinin ve (K)’nin ret gerekçelerinin haklı olup olma­
dığını bononun arkasını da çizerek değerlendiriniz.

5.2) (A) Bankası Kadıköy şubesinin ödememe gerekçeleri haklı mıdır? Ne­
den?

5.3) (D) İnşaat AŞ’nin, (F)’nin pay defterine kayıt talebini reddetmesi isa­
betli midir?

5.4) (H)’nin saati geri alıp alamayacağını tamir makbuzunun hukuki niteli­
ğini açıklayarak değerlendiriniz.
240 Ticaret Hukuku Uygulamaları

YANITLAR
Y.l) Bononun arka yüzü:

(C)’ye ödeyiniz.

(L imza)

Ödeyiniz.

(C imza)

(C2)’ye ödeyiniz.

(C1 imza)

Kanunen emre yazılı kambiyo senetlerinden olan bono TTK m. 681 uyann­
ca açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredi­
lebilir. Olaydan anlaşıldığı üzere ciro zincirinde bir kopukluk yoktur. Bono,
şeklen yetkili hamil olan (C2)’den (H)’ye miras yoluyla intikal etmiştir. Bunu
da veraset ilamı ile bonoyu düzenleyen (K)’ye ispatlamıştır. Dolayısıyla şeklen
meşru hamil olan (H)’nin ödeme için (K)’ye bonoyu ibraz etmesi mümkündür.
Bu nedenle (K)’nin ilk gerekçesi haksızdır.

Olaydan anlaşıldığı üzere bono vadesinde ibraz edilmiştir. Belirli bir günde
veya düzenleme gününden yahut görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek
bononun hamili, bonoyu ödeme gününde veya onu takip eden 2 iş günü içeri­
sinde ve çalışma saatlerinde, ancak her halde protestonun düzenlenmesinden
önce ibraz etmelidir (TTK m. 708/1). TTK m. 687 hükmü uyannca bonodan
dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle
kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defıleri başvuran
hamile karşı ileri süremez; meğerki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile
borçlunun zaranna hareket etmiş olsun. Olaydan anlaşıldığı üzere, (K) ile
(C2)/(H) asıl borç ilişkisinin taraflan olmadıklanndan dolayı (K) bu borç ilişki­
sinden doğan şahsi defilerini (C2)/(H)’ye karşı ileri süremez. (H)’nin iyiniyetli
olduğu esastır, onun bile bile borçlunun zaranna hareket ettiğini iddia ve ispat
yükü (K)’dedir. Olayda bu yönde bir bilgi bulunmadığı için bu husus değerlen­
dirmeye alınmayacaktır. Sonuç olarak (K)’nin savunması yerinde değildir.

Y.2) TTK m. 780 hükmü uyannca “lehtar” çekin zorunlu unsurlanndan bi­
risi değildir. Nitekim TTK m. 785/III uyannca kimin lehine düzenlendiği göste­
rilmemiş olan bir çek hamiline yazılı çek hükmündedir. Hamiline yazılı bir çe­
kin devri için zilyetliğin geçirilmesi yeterli olup aynca bir ciro işleminin yapıl­
masına gerek yoktur. Dolayısıyla (E) yetkili hamildir. (A) Bankası Kadıköy
şubesinin ödememe gerekçeleri haksızdır.
Kıymetli Evrak Hukuku 241

Y.3) Nama yazılı pay senetleri kanunen emre yazılı kıymetli evrak niteli­
ğindedir. TTK m. 490 hükmü uyannca nama yazılı hisse senetlerinin devri ciro
ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla yapılır.

(H), (C2)’den veraseten intikal eden (D) İnşaat AŞ’deki yüz adet nama ya­
zılı hisse senedini (F)’ye yazılı bir devir beyanı, yani alacağm temliki hükümleri
uyarınca devretmiştir. Ancak olaydaki devir kanunen öngörülen şekle uygun
olmadığı için hüküm ifade etmeyecektir. Dolayısıyla, (F)’nin (D) İnşaat AŞ pay
defterine kayıt talebinin, hisse devrinin gerçekleşmediği gerekçesi ile (D) İnşaat
AŞ tarafından geri çevrilmesi haklıdır.

Y.4) Tamir makbuzu ibraz senedi niteliğini haizdir. İçerdikleri hak uyann­
ca borçlunun senedi ibraz eden ve maddi hukuk bakımından hak sahibi olan
kişiye edimde bulunması gerektiği ancak senet ibraz edilmeden maddi hukuk
bakımından hak sahibi olduğunu sair şekillerde kanıtlayan kişiye de edimde
bulunabileceği senetlerdir. İbraz senetlerinde borçlu, senedi ibraz eden kişiye
edimde bulunarak borcundan kurtulabilir, senet ibraz edilmedikçe ifadan kaçı­
nabilir. İbraz senetleri, hakkın senedin ibrazı ile talep edilebilmesi (tek taraflı
ibraz kaydı) nedeniyle kıymetli evraka yaklaşır. Ancak borçlunun senet olmak­
sızın maddi hukuk açısından gerçek hak sahibi olduğunu ispatlayan kişiye ifada
bulunabilmesi nedeniyle kıymetli evraktan uzaklaşır. İbraz senetleri alacağın
temliki hükümlerine (TBK m. 183 vd.) göre devredilir. Temlik için senedin
birlikte verilmesine gerek yoktur. Hak ayrı bir temlikname ile de devredilebilir
zira hak ile senet arasında sıkı bağ bulunmamaktadır. İbraz senedinin kaybı
halinde TBK m. 105 uygulanır.

(C2)’nin çalışma masasının üzerinde antika saatine ilişkin tamir makbuzu­


nu bulan (H), (T)’nin kendisinden maddi anlamda hak sahibi olduğunu ispat
etmesini istemesi durumunda gerçek hak sahibi olmadığı için bu makbuz ile
(T)’den antika saati geri alamayacaktır.
242 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATİK ÇALIŞMA 2

OLAY
(K) , 10.10.2016 tarihinde satın aldığı tıbbi malzeme için (L)’ye bir adet
10.12.2016 vadeli ve 20.000 TL bedelli bono; bir de üzerindeki emrine kelime­
sini çizmek ve emre değildir yazmak suretiyle tanzim ettiği 20.12.2016 vadeli,
10.000 TL bedelli bono teslim etmiştir.

(L) 20.000 TL bedelli bonoyu beyaz ciro ile (C)’ye, (C) tam ciro ile (Cl)’e,
(Cl) tam ciro ile (C2)’ye, (C2) de beyaz ciro ile (H)’ye devretmiştir. (H) bono­
yu 08.12.2016 tarihinde (K)’ye ibraz ederek ödemesini istemiş ancak (K) bu
talebi (H)’nin yetkili hamil olmadığı ve bononun vadesinin henüz gelmediği
gerekçesiyle reddetmiştir.

Eczacı (L), ilaç deposu (E)’den satm aldığı ilaçlar için 10.000 TL bedelli
bonoyu 01.11.2016 tarihinde yazılı bir devir işlemi ile (E)’ye teslim etmiştir.
(E)’nin ilaç deposunu 10.11.2016 tarihinde devralan (F), bonoyu ödemesi için
20.12.2016 tarihinde (K)’ye ibraz ettiğinde (K), hem (F)’nin yetkili hamil ol­
madığını hem de tıbbi malzemelerin kendisine teslim edilmediğini ileri sürerek
bonoyu ödemeyeceğini ifade etmiştir.

(E) ayrıca (T) İlaç Sanayi Ltd. Şti.’nde olan pay senetlerini de (F)’ye dev­
retmiş, şirket genel kuruluna katılmak isteyen (F)’nin bu talebi şirket tarafından
pay sahibi olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Kardeşinin paltosu ile evden çıkan (L), paltonun cebindeki kardeşine ait
öğrenci kimlik kartı ile fakülteye girmek istemiş ancak kapıdaki güvenlik gö­
revlilerince içeri alınmamıştır.

SORULAR
5.1) (H)’nin ödeme talebinin ve (K)’nin ret gerekçelerinin haklı olup olma­
dığını bononun arkasındaki devir işlemlerini çizerek değerlendiriniz.

5.2) (F)’nin ödeme talebinin ve (K)’nin ret gerekçelerinin haklı olup olma­
dığını bonodaki devir işlemlerini çizerek değerlendiriniz.
5.3) (T) İlaç Sanayi Ltd. Şti.’nin ret gerekçesini pay senetlerinin niteliğini
belirterek değerlendiriniz.

5.4) (L)’nin fakülteye girip giremeyeceğini öğrenci kimlik kartının hukuki


niteliğini açıklayarak değerlendiriniz.
Kıymetli Evrak Hukuku 243

YANITLAR

Y.l)____________ _ _____________

Ödeyiniz.

imza (L)

(Cl)’e ödeyiniz.

imza (C)

(C2)’ye ödeyiniz.

imza (Cl)

Ödeyiniz.

imza (C2)

TTK m. 778/I-a hükmünün TTK m. 681’e yaptığı atıf uyamnca, bono kanu­
nen emre yazılı senetlerdendir ve açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetli­
ğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir. Olaydan anlaşıldığı üzere ciro zincirinde
bir kopukluk yoktur. Şeklen meşru hamil olan (H)’nin ödeme için (K)’ye bono­
yu ibraz etmesi mümkündür. Bu nedenle (K)’nin ileri sürmüş olduğu ilk gerek­
çe haksızdır.

Olaydan anlaşıldığı üzere ibraz anında bononun vadesi henüz gelme­


miştir. Belirli bir günde veya düzenleme gününden yahut görüldükten be­
lirli bir süre sonra ödenecek bononun hamili, bonoyu ödeme gününde veya
onu takip eden 2 iş günü içerisinde ve çalışma saatlerinde, ancak her halde
protestonun düzenlenmesinden önce ibraz etmelidir (TTK m. 778/I-c hük­
münün atfıyla TTK m. 708/1). Belirtilen günler ve saatler dışında yapılan
bir ibraz hukuki sonuç doğurmaz. Ancak borçlu dilerse ibraz süresi ve sa­
atleri haricinde de geçerli bir biçimde ödemede bulunabilir. Dolayısıyla
(H)’nin ödeme talebi . ibraz süresi içerisinde olmadığı için hukuki sonuç
doğurmayacaktır.

Emre yazılı senetler, şeklen düzgün bir ciro zincirini içeren bir senetle hak­
kın ileri sürütebildiği, borçlunun da şeklen düzgün bir ciro zincirini içeren sene­
din kendisine ibrazı halinde hile veya ağır kusuru olmadan ifada bulunarak bor­
cundan kurtulduğu senetlerdir. Bu senetler çift taraflı ibraz ve çift taraflı teşhis
kaydını içerirler.

Borçlu ciroların sıhhatini araştırmak zorunda değildir. Zincirin görünüşte


düzgün olması yeterlidir. Şeklen meşru hamile ödeme borçtan kurtarır.
244 Ticaret Hukuku Uygulamaları

Borçlunun iyi bir ödeme yaparak borçtan kurtulabilmesi için TTK m. 647
uyannca;

• Senedin kendisine teslimi karşılığında ödeme yapmalı, (Alacaklı senedi ve­


ya senet zayi olmuşsa iptal kararını ödeme için ibraz ederek borçluya teslim
etmelidir.)

• Ödemeyi vadede yapmalı,

• Hile ve ağır kusuru olmaksızın ödeme yapmalı,

• Senedin türüne göre alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödeme yapmalıdır.


Alacaklı düzgün ciro zincirine göre şeklen meşru hamil olduğunu senet
üzerindeki cirolarla ispatlamalıdır.

(K) vadenin henüz gelmemiş olması dolayısıyla ödemenin şartlarının ta­


mamının gerçekleşmemiş olması nedeniyle ödememe gerekçesinde haklıdır.

Y.2) Devir işlemi şu şekildedir:

(L) c====-> (E) <====> (F)

Alacağın Temliki İşletmenin Devri

Kanunen emre yazılı olan bono; bir kimsenin ad ve soyadını içermesi, emre
kaydının silinmesi ve açıkça “emre değildir" ibaresi yazılmasıyla nama yazılı
olarak düzenlenir. Nama yazılı senetler de alacağın temliki ve teslim ile devre­
dilir.

(F)’nin ilaç deposunu (E)’den devralmasıyla birlikte 10.000 TL bedelli bo­


nodan kaynaklanan haklar ve borçlar da doğrudan kendisine geçer. Dolayısıyla
(F) yetkili hamildir ve ödeme için (L)’ye ibraza yetkilidir. (K)’nin ileri sürmüş
olduğu ilk iddiası haksızdır.

Nama yazılı senetlere ilişkin devir şekli alacağın temlikidir. Alacağın tem­
liki cirodan farklı olarak tüm sorunları beraberinde taşıyan bir devir şeklidir.
Alacağın temlikiyle senet dolayısıyla sahip olunan haklar devredilir. Temlik ile
senedi devralan kişiye temel ilişkiden kaynaklanan tüm def iler ileri sürülebilir.
Çünkü nama yazılı senetler illidir. Bu kapsamda (K), tıbbi malzemelerin kendi­
sine teslim edilmediğini ileri sürerek bonoyu ödemeyeceği konusunda haklıdır.
(K) mücerretlik gereği öncelikle bunu nama yazılı senedi alacağın temliki ile
devralan (E)’ye, (E)’den işletmenin devri ile alan (F)’ye karşı ileri sürebilir.

Y.3) TTK m. 593’te esas sermaye pay senetleri ispat aracı şeklinde veya
nama yazılı olarak düzenlenebilir denmektedir. Limited şirket pay senetlerinin
kıymetli evrak olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Doktrindeki bir görüş uya­
Kı,ymetli Evrak Hukuku 245

rınca limited şirket pay senetleri kıymetli evraktır. TTK m. 593 hükmündeki
“nama yazılı olarak düzenlenir" ifadesi bu senetlerin kıymetli evrak olduğunu
göstermektedir. Mehaz kanunun gerekçesindeki ifadeler de bu yorumun haklı
olduğunu ve kanun koyucunun limited şirket pay senetlerine eskiye nazaran
farklı ve üst bir statü tanımak ve kıymetli evraka tanınan imkanlardan bunları da
yararlandırmak istediğini ortaya koymaktadır. Diğer bir görüşe göre ise limited
şirket pay senedi kıymetli evrak değildir. Doktrinde ifade edildiği üzere ilgili
hükmün madde gerekçesinden açıkça anlaşılmasa da kanun koyucu nama yazılı
limited şirket pay senetlerine kıymetli evrak niteliği tanımak istememiştir. Kaldı
ki limited şirketin sermayesi paylara bölünmüş değildir. Pay senedi üzerindeki
bölünme sadece belirli haklann kullanılabilmesi için (oy hakkı, temettü) için
hesaplama açısından bir bölünmedir.

Anonim ortaklıklar ve sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklıkların


çıkardığı nama ve hamiline yazılı pay senetleri ile bunların yerine çıkarılabile­
cek ilmühaberler ise ortaklık hakkı veren kıymetli evrak niteliğini haiz senetler­
dir.

Dolayısıyla olayda (F)’nin talebinin şirket tarafından kabul edilmemesi


haklı görülebilir.

Y.4) Öğrenci kimlik kartı teşhis senedi niteliğini haizdir. Borçlunun senedi
ibraz edene edimle borcundan kurtulduğu (tek taraflı ibraz kaydı), ancak sene­
din ibrazına rağmen edimini yerine getirmek yükümü altında olmadığı, isterse
ibraz edenden, maddi hukuk açısından yetkili olduğunu ispat etmesini isteyebi­
leceği senetlerdir. Teşhis senetleri alacağın temliki hükümlerine göre devredilir.
Teşhis senedinin kaybı halinde TBK m. 105 uygulanır. Olayda güvenlik görev­
lisi, öğrenci kimliğini ibraz eden (L)’den maddi hukuk açısından yetkili olduğu­
nu ispat etmesini isteme hakkına sahiptir. Bunu ispat edemeyecek olan (L)’yi
okula almamakta haklıdır.
246 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATİK ÇALIŞMA 3

i OLAYI
BONO

İş bu emre yazılı senet karşılığında, Remzi Yoldaş’a 01.01.2018 tarihinde


Ankara’da 50.000 TL (ellibintürklirası) ödeyeceğim.

Sakıp Atasever

İmza

İstanbul 12.12.2017

İş bu senet nama yazılıdır.

Senet sırasıyla (Cl), (C2) ve nihayet (H)’ye devredilmiş fakat (H), dikkat­
sizlik sonucu senedi kaybetmiştir ve senet (K)’nin eline geçmiştir.

SORULAR
5.1) Bu durumda (H)’ye kime karşı hangi davayı ikame etmesini tavsiye
edersiniz? Senedin devir şekline göre hangi tür kıymetli evrak olduğunu dikkate
alarak davanın süreci ve sonucu hakkında bilgi veriniz.

5.2) (K) senette oynama yaparak kendisini son hak sahibi olarak göstermiş­
tir. Bu şekilde (K)’nin vadede Sakıp Atasever’e başvurup ödeme talep etmesi
durumunda Sakıp Atasever, (K)’ye ödeme yapmakla borcundan kurtulur mu?
Senet metninde “...veya hamiline'" ibaresi bulunsaydı vereceğiniz cevap değişir
miydi?

OLAY II
Müteahhit (A) yeni yapacağı inşaat için 01.01.2017 tarihinde aldığı 50.000
tuğla karşılığında (B) Limited Şirketi lehine 15.10.2017 tarihli 20.000 TL bedel­
li “bono” düzenleyip yetkili müdürü (C)’ye teslim etmiştir. (C) de şirketin bir
borcu nedeniyle senedi ciro edip (D)’ye devretmiştir. (D) senedin kaybolması
ihtimaline karşılık noter onaylı “a^s^/z gibidir'" yazan senet fotokopisini şirketin
kasasına koymuş ve her nasılsa senet kaybolmuştur.
Kıymetli Evrak Hukuku 247

Müteahhit (A) ayrıca eski iş ortağı olan (E)’ye 02.11.2017 tarihinde öden­
mek üzere 25.000 TL borç vermiş ve bu borç karşılığında (E) tarafından kendi­
sine ibraz senedi verilmiştir. 02.12.2017 tarihinde bu borcun ödenmediğini fark
eden (A), ödeme gününün açıkça belirtilmesine rağmen borcun ödenmediği
gerekçesiyle (E)’den temerrüt faizi talep etmiştir.

SORULAR
5.3) (D)’nin vadesi gelen senedin noter onaylı fotokopisi ile talepte bulun­
ması halinde (A) ödeme yapmakla borcundan kurtulabilir mi? Açıklayınız.

5.4) (A) temerrüt faizini almaya hak kazanabilir mi? İbraz senedinin işlevi­
ni dikkate alarak açıklayınız.

YARGITAY KARARI
“Davacı vekili, müvekkilinin keşidecisi olduğu çekin lehtara gönderilmek
üzere kargo şirketine verildiğini, kargo aracında meydana gelen hırsızlık sonucu
çekin lehtara ulaşmadığını ileri sürerek çekin ödenmemesinin yasaklanmasını,
zayi sebebiyle iptalini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre davacının iptalini istediği çekin


keşidecisi olduğu, TTK m. 651’e göre çek iptali davasını çek hamilinin açabile­
ceği, keşidecinin çek iptali davasını açma hakkı bulunmadığı, HMK’nın 114/h
maddesi uyannca dava açmakta hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanm
usulden reddine karar verilmiştir.” (Yargıtay 11. HD., T. 04.07.2014, E. 5313,
K. 12910)

5.5) Yukanda verilen Yargıtay kararını, iptal davasının taraflarını göz önü­
ne alarak değerlendiriniz;.

YANITLAR
Y.l) TTK m. 654’e göre “Belli bir kişinin admayazılı olup da onun emrine
kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli
evrak nama yazılı senet sayılır." Bono, bir kambiyo senedidir ve kambiyo senet­
leri kanunen emre yazılıdır. Emre yazılı senetler, senet metninde matbu emrine
ibaresinin silinerek menfi emre kaydının (iş bu senet nama yazılıdır) senede
şerh düşülmesi suretiyle nama yazılı hale getirilebilir.

TTK m. 657/1 uyarınca aksine özel hükümler bulunmadıkça nama yazılı


senetler, hamile yazılı senetlere ilişkin hükümlere göre iptal olunur. “Aksine
özel hükümler" ibaresi ile kastedilen poliçelere uygulanan TTK m. 757 vd. hü­
248 Ticaret Hukuku Uygulamaları

kümleridir. TTK m. 77S»1^^1 hükmünün yaptığı atıf uyarınca nama yazılı bono­
larda senet nama yazılmasına rağmen “bono” olduğu için hamiline yazılı senet­
ler hakkındaki iptal kuralları değil poliçelere ilişkin iptal hükümleri uygulanır.

Emre yazılı senetlerin ziyaı halinde TTK m. 757 uyannca iradesi dışında
poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret
mahkemesinden, muhatabın poliçeyi . ödemekten menedilmesini isteyebilir. Bu­
na göre (H), borçlunun yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvu­
rarak ödemeden men talebinde bulunması gerekir. Mahkeme, ödemeyi meneden
kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye izin
verir ve tevdi yerini gösterir.

Poliçeyi eline geçiren kişi bilindiği takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine iade da­
vası açması için uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi verilen süre içinde davayı açmaz­
sa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır (TTK m. 758).

Poliçeyi eline geçiren kişi bilinmiyorsa, poliçenin iptaline karar verilmesi istene­
bilir. İptal ■ isteminde bulunan kişi, poliçe elinde iken zıyaa uğradığını inandırıcı bir
şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak ve senedin bir suretini ibraz etmek
veya senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle yükümlüdür (TTK m. 759).

Mahkeme, dilekçe sahibinin, poliçe elinde iken zıyaa uğradığına dair ver­
diği açıklamaları inandırıcı bulursa, verilecek ilanla, poliçeyi eline geçireni,
poliçeyi belirli bir süre içinde getirmeye davet ve aksi takdirde poliçenin iptali­
ne karar vereceğini ihtar eder (TTK m. 760).

Poliçeyi getirme süresi en az üç ay ve en çok bir yıldır. Vadesi gelmiş poli­


çelerde zamanaşımı, üç ayın geçmesinden önce gerçekleşirse, mahkeme üç ay­
lık süre ile bağlı değildir. Süre, vadesi gelen poliçeler hakkında birinci ilan gü­
nünden, vadesi gelmeyen poliçeler hakkında vadenin gelmesinden itibaren işler
(TTK m. 761).

Poliçenin getirilmesine ilişkin ilan, 35 inci maddede yazılı gazete ile üç de­
fa yapılır. Özellik gösteren olaylarda, mahkeme, uygun göreceği daha başka ilan
önlemlerine de başvurabilir (TTK m. 762).

Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması


için dilekçe sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava
açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki
ödeme yasağını kaldırır (TTK m. 763).

Elden çıkan poliçe, verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, iptaline ka­
rar verilir. Poliçenin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibi
kabul edene karşı poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebilir (TTK m. 764).
Kıymetli Evrak Hukuku 249

Mahkeme, iptale karar vermeden önce, kabul edene, poliçe bedelini tevdi
etme ve yeterli teminat karşılığında bunu ödeme yükümünü getirebilir. Teminat,
poliçeyi iyiniyetle iktisap eden kişinin uğrayabileceği zarara bir karşılık oluştu­
rur. Senet iptal edildiği veya senetten doğan haklar diğer bir sebeple ortadan
kalktığı takdirde, teminat geri alınır (TTK m. 765).

Y.2) Nama yazılı senetler, alacağın temliki hükümlerine göre devredilir.


Buna göre yazılı bir devir beyanı ve zilyetliğin devralana geçirilmesi gerekir.
Bu bağlamda nama yazılı senet borçlusunun iyi ödeme ile borcundan kurtula­
bilmesi için senedin şeklen değil; madden hak sahibi olan kişiye ödeme yapması
şarttır. Yani, Sakıp Atasever senette şeklen hak sahibi gözüken (K)’ye ifa ile
borçtan kurtulamaz. Zira senette şekli olarak hak sahibi gözüken (K) maddi
anlamda hak sahibi değildir.

Senet metninde “...veya hamiline” ibaresi bulunsaydı, senedin niteliği ek­


sik nama yazılı senet olurdu. Eksik nama yazılı senetlerde keşideci senet teda­
vüle çıkarılmadan önce senede düşeceği bir kayıtla her hamile ödeme hakkını
saklı tutar. Bu senetlerde borçlu, nama yazılı senetlerden farklı olarak maddi
hukuk anlamında gerçek hamili araştırmadan şeklen meşru hamile iyiniyetli
olarak yapacağı ödeme ile borcundan kurtulur. Bu durumda Sakıp Atasever,
senette şeklen hak sahibi gözüken (K)’ye ödeme ile borcundan kurtulabilir.

Y.3) İbraz zorunluluğu kıymetli evrakta hakkın senede bağlı olması kuralı­
nın doğal bir sonucudur (TTK m. 645). Adi senedin aksine, kıymetli evraka
bağlı alacağm tahsili için bizzat senedin ibrazı zorunludur. Hak ancak senetle
ileri sürülebilir ve ödeme de ancak senet karşılığında yapılabilir.

Bu kuralın istisnası, senedin zıyaı halinde mahkemenin verdiği zayi belgesi


ile ödeme talebinde bulunulmasıdır. Bu istisna dışında (Bono’nun kanunen em­
re yazılı olması ve olayımızda nama yazılı hale dönüştüren bir kayıttan bahse­
dilmemesi nedeniyle olayımızdaki senet emre yazılı olduğu için nama yazılı
senetler açısından TTK m. 657/II’de belirtilen istisna hariç olmak üzere) sene­
din aslı ibraz edilmeden ödemenin yapılması mümkün değildir.

Olayımızda “Noter” tarafından verilen “aslı gibidir” şeklindeki fotokopi ile


talepte bulunulması halinde ödeme yapılması mümkün değildir. (Senet nama
yazılı hale dönüştürülseydi bile bu sonuç değişmeyecekti. Çünkü TTK m.
657/II’de belirtilen durum “senedin aslı gibidir” yapılması değildir.)

Borçlunun ödemesinin iyi bir ödeme olabilmesi için ise senedin kendisine
teslimi karşılığında ödeme yapması, ödemeyi vadede yapması, hile ve ağır ku­
sur bulunmadan ödeme yapması ve senedin niteliğine göre alacaklı olduğu anla­
şılan kişiye ödeme yapması gerekmektedir.
250 Ticaret Hukuku Uygulamaları

Bu şartlar gerçekleşmeksizin yapılan ödeme iyi bir ödeme olmayacak, “kö­


tü ödeyen bir daha öder” ilkesi gereğince senet borçlusu borcundan kurtulama­
yacaktır.

Olayımızda (A)’nm senedin aslı veya mahkemeden alman zayi belgesi ol­
maksızın ödeme yapması halinde borcu sona ermeyecektir.

Y.4) îbraz senetleri, borçlunun senedi ibraz eden ve maddi hukuk bakımın­
dan hak sahibi olan kişiye edimde bulunması gerektiği ancak senet ibraz edil­
meden maddi hukuk bakımından hak sahibi olduğunu kanıtlayana da edimde
bulunabileceği senetlerdir.
İbraz senetleri, her borcu temerrüt bakımından ihtara tabi borç haline geti­
rir. Ödeme gününün açıkça saptanmış olduğu hallerde bile temerrüt, ancak ibraz
üzerine ödeme yapılmaması halinde söz konusu olur. Senedin ibrazı ihtar yerine
geçer.

İbraz senedinin para borcunu içermesi halinde, bu borç TBK m. 89/1-


b. 1 ’deki kuralın aksine, aranılacak borç haline gelir.

Olayımızda ibraz senedi para borcu içermektedir. Dolayısıyla bu para borcu


götürülecek borç olmaktan çıkmış ve aranılacak borç haline gelmiştir. Açıkça
vade öngörülmüş olsa da borçlunun temerrüde düşmesi vade tarihinde değil,
senedin kendisine ibrazına rağmen ödeme yapılmaması halinde mümkündür. Bu
nedenle, senet ibraz edilmeksizin sadece vade tarihinin geçmesi gerekçesiyle
(E)’nin temerrüde düştüğü söylenemez. Dolayısıyla temerrüt faizi de isteneme-
yecektir.

Y.S) TTK m. 651/II’ye göre iptal davası, senedin zıyaa uğradığı anda, senet
üzerinde hak sahibi olan tarafından açılabilir. Hak sahipliği, mülkiyet ya da
sınırlı ayni hak sahibi olmayı ifade eder. Genellikle, iptal davasını açabilecek
kişinin senedi elinde bulunduran yetkili hamil olduğu kabul edilir. Bir görüşe
göre ise hak sahipliği dar yorumlanmamalı, rehin alan, intifa alacaklısı, vekil,
saklayıcı gibi kimseler de bu kavrama dâhil edilmelidir.

Dolayısıyla, senedi düzenleyerek tedavüle çıkaran keşidecinin iptal davası


açma hakkı yoktur. Kıymetli evrakın keşidecinin elindeyken zayi olması halin­
de keşideci, iptal davası açamamakla beraber, duruma göre menfi tespit davası
veya istirdat (iade) davası açabilir. Bu sebeple karann isabetli olduğu söylenebi­
lirse de Yargıtay’ın bu halde dahi keşidecinin iptal davası açabileceğini öngören
kararları bulunmaktadır.
Kıymetli Evrak Hukuku 251

PRATİK ÇALIŞMA 4

OLAY
(K) , (L)’den satm almak istediği araba için daha sonra 50.000 TL şeklinde
doldurulmak üzere aralarında yazılı olarak yaptıkları anlaşma uyarınca bedel
hanesini boş bırakmak suretiyle bir bono düzenlemiş ve (L)’ye teslim etmiştir.

(L) bedel hanesine 80.000 TL yazdığı bonoyu, eşi (A)’nın müdürü olduğu (C)
Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti.’ne tam ciro ile devretmiş, (C) Ekspertiz Hizmetleri Ltd.
Şti.’nin tek müdürü olan (A), bononun arkasına sadece şirket kaşesi ve kendi imzasını
koymak suretiyle (B)’ye devretmiş, (B) aralannda akdettikleri eser sözleşmesi uyann­
ca bonoyu tam ciro ile (D)’ye devretmiştir. (D)’nin sekreteri (S), ofisten gizlice aldığı
bononun bedel hanesinde yazan 80.000 TL’nin başma “1” yazmak ve (D)’nin imza­
sını taklit etmek suretiyle “bedeli kabz içindir" ibaresi ile (E)’ye devretmiştir.

(S) bono ile birlikte (D)’nin çekmecesinden 5.000 TL nakit para ve ikrami­
ye çıkmış bir adet milli piyango biletini de almıştır.

(K), araba satımının gerçekleşmemiş ve arabanın kendisine teslim edilme­


miş olması nedenleriyle bononun iptali için dava açmıştır.

SORULAR
5.1) (C) Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti. ödeme için (K)’ye başvurduğunda
(K), bononun (L) tarafından bedel hanesine 80.000 TL yazılarak tedavüle çıka­
rıldığı gerekçesiyle geçersiz olduğunu ileri sürerek ödemekten kaçınmıştır.
(K)’nin ödememe gerekçesini ve bu gerekçenin (C) Ekspertiz Hizmetleri Ltd.
Şti.’ne karşı ileri sürülüp sürülemeyeceğini değerlendiriniz.

5.2) (E) ödeme için (B)’ye başvurduğunda (B), (D)’nin eser sözleşmesi
uyarınca üstlendiği asansör bakımını ifa etmediğini beyan ederek ödemekten
kaçınmıştır. (B)’nin ödememe gerekçesini ve bunun (E)’ye karşı ileri sürülüp
sürülemeyeceğini değerlendiriniz.

5.3) (E) ödeme için (D)’ye başvurduğunda, (D) bononun imzasının taklit
edilmek suretiyle devredildiğini ve bonoda tahrifat yapıldığını ileri sürerek
ödemekten kaçınmıştır. (D)’nin ödememe gerekçesini değerlendiriniz. (E) öde­
me için (K)’ye başvursa, (K) bononun tahrifat sebebiyle geçersiz olduğunu ileri
sürerek ödemekten kaçınabilir mi?

5.4) (B) ödeme için (C) Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti.’ne başvurduğunda,
şirket (A)’nrn yaptığı ciro neticesinde ciro zincirinde kopukluk nedeniyle
252 Ticaret Hukuku Uygulamaları

(B)’nin yetkili hamil olmadığını ileri sürerek ödemekten kaçınmıştır. Olaydaki


ciro zincirini çizerek (C) Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti.’nin ödememe gerekçesi­
ni değerlendiriniz.

5.5) (D), (S) tarafından gizlice alman bono, 5.000 TL ve milli piyango biletinin
iptali için dava açabilir mi? Şartlan ve sonuçlarını belirterek değerlendiriniz.

5.6) (K)’nin bononun iptali için açtığı davayı değerlendiriniz.

YANITLAR
Y.l) (K) ve (L) arasında açık bono anlaşması yapılmıştır. (K), (L)’nin bu
anlaşmaya aykın şekilde bonoyu doldurduğunu ileri sürmektedir. Bu taraflar
arasmda kambiyo ilişkisi ile ilgili özel anlaşmadan kaynaklanan bir defidir.
Kambiyo ilişkisinin tarafları arasmda kambiyo ilişkisi ile ilgili olan ve fakat
senet üzerinde yer almayan özel bir anlaşmadan kaynaklanan defidir. Bu bir
şahsi defi olup sadece belirli bir alacaklıya sadece ilgilisi tarafından ileri sürüle-
bilen derilerdendir. Şahsi defiler herkese karşı ileri sürülemez. Şahsi defiler
kural olarak iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Bu durumun istisna­
sı, yeni hamilin bile bile borçlu zararına hareket ederek senedi iktisap etmesidir.
Somut olayda (L) ve (A) evlidir. Eğer (A) şahsi defi teşkil eden durumdan ha­
berdar ise (K)’ye zarar vermek için senedi devraldıysa bile bile borçlu zararına
iktisap söz konusudur. Bu bağlamda bu şahsi defi (K) tarafından (C) Ekspertiz
Hizmetleri Ltd. Şti.’ne karşı ileri sürülebilir. Bu noktada Yargıtay’m eşler ara­
sındaki devir işlemlerini karine olarak bile bile borçlunun zararına hareket ol­
duğunu kabul ettiğini belirtmek gerekir.

Y.2) (D)’nin eser sözleşmesi uyannca üstlendiği asansör bakımını ifa et­
memesi nedeniyle (B)’nin ödeme yapmayacağını ileri sürmesi taraflar arasmda
senedin düzenlenmesine veya devredilmesine neden olan temel ilişkiden kay­
naklanan şahsi defidir. Şahsi defiler kural olarak iyiniyetli üçüncü kişilere karşı
ileri sürülemez. Somut olayda hamil (E) senedi tahsil cirosu ile devralmış olup
tahsil cirosu şahsi defilerin üçüncü kişilere karşı ileri sürütebildiği istisnai du­
rumlardan biridir. Tahsil cirosu yapılmışsa asile karşı iteri sürülebilen defiler
vekile karşı da iteri sürütebilir. Bu bağlamda (B), bu şahsi defıyi, bonoyu tahsil
cirosu ite devralmış olan (E)’ye karşı iteri sürebilir.

Y.3) Tahrifat ve sahte imza senetteki taahhüdün hükümsüzlüğe ilişkin mut­


lak defilerdendir. Burada geçersiz olan senedin kendisi değil kişinin senetteki
taahhüdüdür. Senetteki taahhüdü hükümsüz olan kişi bunu herkese karşı iteri
sürebilir. (D)’nin imzası taklit edildiğinden ve iradesi tahrif edildiğinden (D)
bunu (E)’ye karşı iteri sürebilir.
Kıymetli Evrak Hukuku 253

Senette taahhüdü geçersiz olan kişinin iradesi hükümsüz olup imzası


olan diğer kişilerin taahhütleri geçerlidir. Zira kıymetli evrakta imzaların
istiklali ilkesi söz konusu olup her bir imza birbirinden bağımsız bir borç­
lanma iradesi olarak birbirinden etkilenmez. Bir iradedeki sakatlık diğer
iradelerin sağlığına etki etmez. Bu bağlamda imzaların istiklali ilkesi gereği
(K) bunu ileri süremez.

Y.4)

C Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti. ’ne ödeyiniz.

(L imza)

(C Ekspertiz Hizmetleri Ltd. Şti.’nin kaşesi) (A imza)

D’ ye ödeyiniz.

(B imza)

“Bedeli kabz içindir.” (D imza)

İlk olarak senedin arkasında -isabetli olarak- lehtann (C) lehine tam cirosu
bulunmaktadır. Bundan sonra (C) şirketinin cirosu bulunması gerekmektedir.
(C)’nin müdürü ve temsilcisi olan (A)’nm bononun arkasına sadece şirket kaşe­
si ile kendi imzasını koymak suretiyle (B)’ye ciro etmesi beyaz ciro olup geçer­
lidir. Bu bağlamda ciro zincirinde kopukluk yoktur.

Ciro zincirinde kopukluk senet metninden anlaşılan bir mutlak defidir. Se­
net metninden anlaşılan deliler, senet üzerinde yer alan ve senede bakıldığında
senetten anlaşılabilen defılerdir. Senetle borç altına giren herkes tarafından her­
kese karşı ileri sürülebilir.

Somut olayda senet metninden anlaşılabilen bir defi mevcut değildir.

Y.S) Ziya senedin çalınma, kaybolma, yanma, yırtılma gibi nedenlerle


hamili tarafından ibrazının imkânsız olmasıdır. Kıymetli evrakın zayi olduğu
veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin
iptaline karar verilmesini isteyebilir. Kıymetli evrak zayi olduğu anda senet
üzerinde hak sahibi olan kişinin talebi üzerine mahkeme senedin iptaline
karar verebilir.
254 Ticaret Hukuku Uygulamaları

Somut olaydaki bono emre yazılı bir senet olup (D) emre yazılı senetlerin
tabi olduğu usulde (poliçeye ilişkin iptal hükümleri. TTK m. 757 vd.) iptal da­
vası açabilir. Şartlan:

• Senedi zayi olması

• Senetteki hakkın devam ediyor olması

• îptal talebinde bulunan kişinin hak sahibi olması

• Senedin zilyetliğinin tekrar iktisabının mümkün olması


• İptali istenen senedin iptalinin mümkün olması

Sonuçları: İptal kararı ile senet elinde iken zayi olduğunu söyleyen kişinin
iddiası ispatlanmış ve senet iptal edilmiş olur. İptal karan ile birlikte senedi zayi
ederek iptal davası açan kişi senedin vadesinin gelmiş olup olmadığına bağlı
olarak senette yer alan hakkım senetsiz ileri sürebilme ya da masrafları kendisi­
ne ait olmak üzere yeni bir senet düzenlenmesi kararının verilmesini mahkeme­
den talep etme imkânı kazanmaktadır.

5.000 TL’lik banknot için iptal davası açılıp açılamayacağına baktığımızda


TTK m. 668/1 hükmü uyannca banknotlar ve bunlara benzeyen “büyük miktar­
da çıkarılıp görüldüğünde ödenmesi gereken ve para yerine ödeme vasıtası
olarak kullanılan ve muayyen bedelleri yazılı olan” hamile yazılı senetlerin
iptaline karar verilemez.

Milli piyango biletinin ise hukuki niteliği tartışmalıdır. Doktrinde


Poroy/Tekinalp', hamiline yazılı kıymetli evrak olduğu görüşündedir. Bu görüşe
göre hamile yazılı senet olduğundan şartları varsa iptal davası açılabilir.

Öztan ve Karayalçın milli piyango biletlerinin kıymetli evrak olduğunu an­


cak iptal usulüne tabi olmadıklarını, Milli Piyango Kanunu’nun 10. maddesine
göre iptal karan ibraz edilerek ikramiyenin alınmasının mümkün olmadığını
savunurlar.

Ülgen/Helvacı ise milli piyango biletinin devrinin mümkün olmadığını te­


davüle özgülenmemiş olduklannı bu nedenle kıymetli evrak olmadıklarından
iptalinin de mümkün olmadığını savunurlar.

Y.6) İptal davası açmanın şartlarından birisi de iptal talebinde bulunan ki­
şinin hak sahibi olmasıdır. (K) burada hak sahibi olmayıp senedi düzenleyen
kişidir ve senet (K)’nin elindeyken ziyaa uğramamıştır. (K) ileri sürdüğü gerek­
çelerle iptal davası açamaz, senedin bedelsiz kaldığı iddiası ile menfi tespit da­
vası açabilir.
Kıymetli Evrak Hukuku 255

PRATİK ÇALIŞMA 5

OLAY
İstanbul’da ikamet eden tacir (K), (A) Bankasından kredi almak isteyen ar­
kadaşı tacir (L)’ye 02.01.2017 tarihinde, 18.01.2017 vadeli ve 500.000 TL be­
delli bir bono düzenleyerek teslim etmiştir. (L) bu bonoyu 23.01.2017 günü (A)
bankasına tam ciro ile devretmiştir.
Sekreteri (S)’nin masasına koyduğu belgeleri imzalayan (K), bunların ara­
sına karışmış olan 80.000 TL bedelli bir çeki de imzalamıştır. Belgeleri imza­
larken kolunun çarptığı bardaktan (K)’nin (T) İnşaat Ltd. Şti. ve (Y) Turizm
AŞ’deki onar adet nama yazılı hisse senetleri ile ofise ait sigorta poliçelerinin
üzerine kahve dökülmüştür.
(K)’nin imzaladığı belgeler arasmda çeki bulan (S), ailesine zarar verileceği
söylemi üzerine kumar borcunu ödemek için lehtar hanesini boş bıraktığı çeki
beyaz ciro ile (C)’ye devretmiştir. (C) çeki beyaz ciro ile (Cl)’e, (Cl) de beyaz
ciro (H)’ye devretmiştir.
(H) çeki kaybetmiş ve iptal prosedürüne başvurarak iptal ettirmiştir. Bu
arada çekin aslını elinde bulunduran (F), çek karnesinin alındığı (M) Bankasına
çeki ibraz ederek ödeme için başvurmuş ve (M) Bankası ödeme yapmıştır.

SORULAR
5.1) (A) Bankası ödeme için (K)’ye başvurduğunda, (K) bonoyu (L)’nin kredi
almasını sağlamak amacıyla düzenlediğini ileri sürerek ödemeden kaçınabilir mi?
5.2) (H) ödeme için (K)’ye başvurduğunda, (K) 80.000 TL bedelli çeki dü­
zenlemediğini ve tedavüle sokmadığını ileri sürerek ödemeden kaçınabilir mi?
5.3) (H) ödeme için (C)’ye başvurduğunda, (C) çekin lehtar hanesinin boş
olması ve aynca beyaz ciro ile devredilmiş olması sebebiyle geçersiz olduğunu
ileri sürerek ödemeden kaçınabilir mi?
5.4) (H) ödeme için (Cl)’e başvurduğunda, (Cl) çekin (S)’nin ailesine za­
rar verileceği düşüncesi ile devredilmesi neticesinde geçersiz olduğunu ileri
sürerek ödemeden kaçınabilir mi?
5.5) (K)’ye hisse senetleri ve poliçeler için ne yapmasını önerirsiniz?

5.6) İptal kararma rağmen (M) Bankası’nm ödeme yapıp yapamayacağını


iptal kararının niteliğini dikkate alarak değerlendiriniz ve bankanın borçtan
kurtulup kurtulamayacağını tartışınız.
256 Ticaret Hukuku Uygulamaları

YANITLAR
Y.l) Hatır bonosuna ilişkin defi bir nispi defi türü olan şahsi defidir. Şahsi
defiler doğrudan doğruya ilişkisi bulunan kimseler arasmda ve kural olarak sade­
ce ilişkinin karşı tarafina karşı ileri sürülebilir. Şahsi defıler üçüncü kişilere karşı
ancak TTK m. 687/1 ve m. 825/11 hükümleri uyannca hamilin senedi devralırken
bile bile borçlunun zaranna hareket etmesi halinde ileri sürülebilir. Bu yüzden
kural olarak, (K)’nin (A) bankasına karşı bu defiyi ileri sürememesi gerekir.

Fakat TTK m. 690/1 hükmü uyannca protesto süresi geçtikten sonra yapılan
ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olur. Protesto süresi vade + iki işgünü-
dür. Olayda bankaya yapılan ciro, vade + iki işgünü geçtikten sonra yapıldığın­
dan alacağın temliki hükümlerine tabidir. TTK m. 690/11 hükmü uyannca aksi
sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro, protestonun düzenlenmesi için öngörülen
sürenin geçmesinden önce yapılmış sayıldığından olaydaki ciro protesto süresi
geçtikten sonra yapıldığının ispatlanması halinde alacağın temliki hükümlerine
tabi olur. Böyle bir ciro söz konusu olduğunda, kişisel defiler senedi bu ciroyla
devralana karşı da ileri sürülebilir. Olayda (K), bu defiyi (A) bankasına karşı da
ileri sürebilecektir.

Y.2) Hata defi iradeye ilişkin bir geçersizlik defidir. Doktrinde bazı yazar­
lar bu definin mutlak defi olduğunu ve senet borçlu tarafından imzalanmakla
birlikte, imzanın serbest irade ile atılmadığı durumlarda senedin üçüncü kişiler­
de uyandırdığı, imzanın hukuka uygun olduğu şeklindeki görünüşten borçluyu
sorumlu tutmaya imkân bulunmadığını belirterek rızayı bozan sebeplerin,
iyiniyetli bile olsalar, her hamile ileri sürülebileceğini savunurlar. Diğer bazı
yazarlar ve Yargıtay bu tür defılerin şahsi defi olduğu görüşündedir.
Poroy/Tekinalp ise iradeye ilişkin geçersizlik defilerinden hatayı, tehdit ve hile­
den ayırmıştır. Yazara göre tehdit ve hile durumunda oluşan hukuki görünüş
borçluya isnat edilemez, bu iki durumda iyiniyetli üçüncü kişilere karşı da ileri
sürülebilen mutlak bir defi oluşur. Yazara göre “hata” durumunda ise borçlu
hukuki görünüşün yaratılmasına tutumu ile katkıda bulunmuştur. Bu yüzden
şahsi defi kabul edilmelidir.

Bu definin mutlak defi olduğu kabul edildiği takdirde geçersizlik nedeni


kendi şahsında doğan kişi tarafından herkese karşı ileri sürülebilir. (K) bu defiyi
herkese karşı ileri sürebilir. Bu definin şahsi defi olduğu görüşü savunulursa (K)
bu defiyi bile bile borçlu zaranna hareket etmediği sürece (H)’ye karşı ileri
süremeyecektir.

Y.3) TTK m. 780 uyarınca “lehtar” çekin zorunlu unsurlarından birisi de­
ğildir. TTK m. 785/III uyannca kimin lehine düzenlendiği gösterilmemiş olan
Kıymetli Evrak Hukuku 257

bir çek, hamiline yazılı çek hükmünde olduğundan (C)’nin bu iddiası yerinde
değildir.

TTK m. 791 uyannca hamiline yazılı bir çek, devri için gerekli olmamasına
rağmen ciro edilebilir. Burada ciro çek hamiline cironun teminat fonksiyonundan
yararlanma ve kendisine başvurma imkânı sağlama amacına yöneliktir. Dolayısıyla,
söz konusu çekin muhatap banka tarafından ödenmemesi halinde hamil ciro eden
kişiye müracaat edebilir. Ancak bu cironun temlik ya da teşhis işlevi yoktur. Hamile
yazılı çekteki ciro zincirinin düzgün olmasının bir önemi yoktur. Ciro edilmiş hami­
le yazılı çek de zilyetliğin geçirilmesi suretiyle devredilebilir. Çeki kim ibraz ederse
ciro silsilesi ile ilgilenilmeksizin ödeme yapılır. TTK m. 791 uyannca hamiline
yazılı bir çekin cirosu onu emre yazılı hale getirmez. (C)’nin çekin beyaz ciro ile
devredilmiş olması sebebiyle geçersiz olduğuna ilişkin iddiası yerinde değildir.

Y.4) Korkutma (=tehdit) defi senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin bir


defidir. Doktrinde bazı yazarlar, iradenin geçersizliğine ilişkin defilerin mutlak
defi olduğunu ve senet borçlu tarafından imzalanmakla birlikte, imzanın serbest
irade ile atılmadığı durumlarda senedin üçüncü kişilerde uyandırdığı, imzanın
hukuka uygun olduğu şeklindeki görünüşten borçluyu sorumlu tutmaya imkân
bulunmadığından, bu definin iyiniyetli bile olsalar her hamile ileri sürülebilece­
ğini savunurlar. Yargıtay da korkutmayı (=tehdidi) herhangi bir ayrıma tabi
tutmadan bir geçersizlik defi olarak değerlendirmektedir (Helvacı Mehmet
(Ülgen Hüseyin/Kendigelen Abuzer/Kaya Arslan), Kıymetli Evrak Hukuku, 10.
(Tıpkı) Bası, İstanbul 2015, s. 67).

Buna karşın öğretideki bir görüş uyannca ise; “kişinin fiziki varlığını doğ­
rudan etkileyerek zorla imza attınlması” (vis absoluta) hali, ehliyetsizlik gibi,
mutlak defi sebebi kabul edilmektedir. Burada ferdin güvenliği, işlem güvenli­
ğine üstün tutulmaktadır. Fakat, bu şekilde zorla imza attırma düzeyinde olma­
yan korkutmanın (=tehdidin), mutlak defi niteliğinde değil; nesbi defi olduğu
kabul edilir, dolayısıyla bu durum iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez (Bkz.
Öztan Fırat, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Bası, Ankara 1997, s. 224,225;
Kınacıoğl Naci, Kıymetli Evrak Hukuku, 5. Baskı, Ankara 1999, s. 164,166;
Helvacı (Ülgen/Kendigelen/Kaya), s. 67; Alışkan Murat, Kambiyo Senetlerinde
Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 336, 337).

Bu defıyi mutlak defi kabul edersek senetteki taahhüdün geçersizliğine iliş­


kin defiler geçersizlik şahsında doğan tarafından herkese karşı ileri sürülebilir.
Bu defiyi şahsi defi kabul ettiğimiz takdirde bu defi, yine defi nedeni şahsında
doğan tarafından ileri sürülebilecektir. İki ihtimalde de defiyi ileri sürebilecek
olan kişi (S)’dir. imzaların istiklali ilkesi gereği her imza sahibi senetteki kendi
taahhüdünden sorumludur, bu defiyi (Cl) ileri süremez.
258 Ticaret Hukuku Uygulamaları

Y.S) Kahve dökülmesi ziya halidir. Ziya senedin çalınma, kaybolma, yan­
ma, yırtılma gibi nedenlerle hamili tarafından ibrazının imkânsız olmasıdır.
Kıymetli evrakın zayi olduğu veya ziyam ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak
sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir. Kıymetli evrak
zayi olduğu anda senet üzerinde hak sahibi olan kişinin talebi üzerine mahkeme
senedin iptaline karar verebilir.

Somut olaya baktığımızda anonim şirketteki nama yazılı hisse senetleri ka­
nunen emre yazılı senet niteliği taşıdığından poliçelere dair iptal kurallarına
tabidir.

Sigorta poliçesi, kıymetli evrak olmayıp bir ispat aracıdır. Bu nedenle kıy­
metli evrakın iptali prosedürüne başvurulamaz.

Limited şirket pay senedi, TTK m. 593 hükmünde yer alan “esas sermaye
pay senetleri ispat aracı şeklinde veya nama yazılı olarak düzenlenir" düzen­
lemesi uyarınca bir görüşe göre bu senetler kıymetli evraktır. Diğer bir görüş ise
bu senetlerin kıymetli evrak olmadığı yönündedir. Bu senetleri kıymetli evrak
olarak kabul edersek nama yazılı senetlerin zıyaı ve iptali yoluna gidilir. Kıy­
metli evrak olarak kabul etmezsek bu yola gidilemez.

Y.6) İptal kararı, hak ile senet arasmdaki bağı çözer. Senet teşhis fonksiyo­
nunu yitirir. Hak sahibi hakkım senetsiz olarak ileri sürebilir veya yeni bir senet
ihdasını talep edebilir (TTK m. 652).

İptal kararma göre ödemede bulunan borçlu borçtan kurtulur. İlan üzerine
senet hamilinin ortaya çıkmadığı, bu sebeple istihkak iddiasının hükme bağlan­
madığı durumlarda iptal karan mülkiyet sorununu çözmez. Dolayısıyla maddi
hukuk bakımından kesin hüküm teşkil etmez. Karar öncesi yapılan devirlerde
iyiniyet korunur. Karar sonrasında ise korunmaz.

Somut olayda iptal kararı verilmiş olduğundan bu aşamada kendisine sene­


di ibraz eden (F)’ye ödeme yapan (M)’nin borcundan kurtulması mümkün de­
ğildir.
Kıymetli Evrak Hukuku 259

PRATİK ÇALIŞMA 6

OLAY
Düzenleyeni (D) AŞ, lehtarı (L) AŞ ve muhatabı da (M) olan bir poliçenin
arkasındaki ciro zinciri; (L) AŞ tarafından (C)’ye, (C)’den de (H)’ye cirolanmış
şekildedir.

Poliçenin vadesinde ödenmemesi üzerine (H) tarafından başlatılan kambiyo


senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine düzenleyen (D) AŞ ile lehtar (L)
AŞ şu gerekçeler ile itirazda bulunmuşlardır;

• “Poliçenin arkasında lehtar (L) AŞ’nin kaşesi üzerinde yer alan imza bu
şirketin yetkilisine ait olmayıp (M)’ye aittir.”

. “İlk cirodaki imza, lehtarı temsile yetkili kişiye ait olmadığından ciro zinciri ko­
puk olup bu sebeple (D) AŞ poliçe bedelini ödemekle yükümlü değildir.”

Yerel mahkeme yaptırdığı bilirkişi incelemesinde imzanın (L) AŞ’yi temsi­


le yetkili kişilere ait olmadığını tespit etmiş, bu sebeple hamil (H)’nin yetkili
hamil olmadığını belirterek itirazların kabulüne, takibin iptaline karar vermiştir.

SORULAR
5.1) Yerel mahkemenin karan yerinde midir? (D) AŞ ve (L) AŞ’nin poliçe
bedelinden sorumlu olup olmadığını ayn ayrı tartışınız.

5.2) (L) AŞ’nin kaşesi üzerine (M) tarafmdan imza atılmış olması, muhatap
(M)’yi kambiyo ilişkisine dâhil eder mi? (M)’nin senet bedelini yetkili hamile
ödemesi ihtimalinde (D) AŞ’ye rücu etmesi mümkün müdür?

5.3) Senedin ön yüzüne (D) AŞ’nin yetkili temsilcisi (T)’nin şirket kaşesi
üzerine iki kere imza atmış olduğunu gören (H), ikinci imza dolayısıyla (T)’nin
senet bedelinden şahsen sorumlu tutulmasını talep edebilir mi? Neden?

5.4) (D) AŞ tarafmdan poliçe düzenlenirken bedel bölümü boş bırakılmış,


(L) AŞ’nin yapılacak kısmi ödemeleri dikkate alarak bu bölümü doldurması
istenmiştir. (D) AŞ’nin bakiye borcunun 90.000 TL olduğunu bilen (C), poliçe­
yi (H)’ye ciro ederken poliçe üzerine bedel olarak 120.000 TL yazmış, bu sırada
(C)’nin yanında olup durumdan haberdar olan (H), yapacağı masrafları da dik­
kate alarak bu duruma ses çıkarmamıştır. (D) AŞ, kalan bakiye borcunun
90.000 TL olduğunu, sadece bu tutardan sorumlu olacağını (H)’ye karşı ileri
sürebilir mi?
260 Ticaret Hukuku Uygulamaları

S3) Muhatabın ödeme güçlüğü içine düştüğünü öğrenen (D) AŞ ile (H)
aralannda anlaşma yaparak senedin vadesini 2 ay ötelemişler ve (M)’nin kabul
etmemesi durumunda senedin (L) AŞ’ye muhatap sıfatıyla kabule arz edileceği­
ni kararlaştırmışlardır. Bu anlaşmanın geçerliliğini ve etkilerini değerlendiriniz.

YANITLAR
Y.l) İlk ciro, senedin lehtarı tarafından yapılır. Poliçede adı yazılı olan ki­
şinin (lehtann) cirosu olmadan senet tedavüle çıkanlamaz. Somut olayda yerel
mahkeme yapılan bilirkişi incelemesi sonrası imzanın (L) AŞ’yi temsile yetkili
kişilere ait olmadığından bahisle (H)’nin yetkili hamil olmadığına karar vermiş­
tir.

Kıymetli evrakta imzaların istiklali ilkesi söz konusu olup her bir imza bir­
birinden bağımsız bir borçlanma iradesi olarak birbirinden etkilenmez. Bir ira­
dedeki sakatlık diğer iradelerin sağlığına etki etmez. Dolayısıyla Yargıtay’ın
kararında ifade edildiği gibi ciro zincirinde bir kopukluk söz konusu değildir.
Ancak (L) AŞ, senette imzası olmadığı için sorumlu değildir.

(D) ise senedin düzenleyenidir ve düzenleyen bu poliçeden, imzaların istik­


lali ilkesi gereği sorumludur. (L)’nin imzasının sahte olması (D)’yi etkilemez.

Y.2) Yetkisiz temsilcinin yaptığı ciro geçerlidir ve temsilci TBK’deki tem­


sile ilişkin düzenlemelerden farklı olarak poliçe bedelinden bizzat sorumludur
(TTK m. 678). Bu sebeple ciro zincirinde kopukluk yoktur. (H) yetkili hamildir.

(M), senedi (L)’nin yetkisiz temsilcisi olarak ciro etmiş ve kambiyo ilişki­
sine dâhil olmuştur. Burada muhatap, kabul eden muhatap sıfatıyla değil (L)’nin
yetkisiz temsilcisi olarak lehtar sıfatıyla sorumludur. (M)’nin senet bedelini
yetkili hamile ödemesi ihtimalinde, (D) AŞ’ye rücu etmesi mümkündür.

Y.3) Senedin ön yüzüne atılan imza, aksi yönde bir kayıt yoksa aval hük­
mündedir.

Her iki imzanın da kaşe üzerinde bulunması halinde ise yetkili temsilcinin
sorumluluğundan bahsedilemez. Bir diğer ifadeyle senetteki her iki imza da
şirket kaşesi üzerine atılmışsa, burada artık aval olgusundan söz edilemez (Hu­
kuk Genel Kurulu'nun 05.10.2011 tarih, 2011/12-480 esas, 2011/598 karar sayı­
lı karan).

Y.4) Olayda açık poliçe söz konusudur. (D) ile (L) arasında poliçe bedeli­
nin sonradan doldurulmasına ilişkin bir doldurma anlaşma vardır. Bu doldurma
anlaşması ile düzenleyen (D), senet bedelinin doldurulması için lehtar (L)’ye
yetki (doldurma yetkisi) vermiştir.
Kıymetli Evrak Hukuku 261

Senedin doldurma anlaşmasına aykırı olarak doldurulduğu iddiası şahsi defi


niteliğindedir ve ancak doldurma anlaşmasının taraflarına karşı ileri sürülebilir.
Meğerki hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisi­
ne ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun (TTK m. 680).

Olayda (H) doldurma anlaşmasındaki bedelden haberdardır, kötüniyeti söz


konusudur. Bu sebeple (D) sadece 90.000 TL’den sorumlu olduğunu ileri süre­
bilir.

Burada doldurma anlaşmasına aykırılık her ne kadar şahsi bir defi olarak
nitelense de, üçüncü kişilere karşı ancak bile bile borçlunun zararına hareket
edilmesi durumunda ileri sürülmesine ilişkin istisnai kural uygulanmaz. Bunun
yerine kötüniyetli ya da ağır kusurlu olma durumu aranır. Bile bile borçlu zara­
rına hareket, kötüniyetten daha ağır bir durumu ifade eder.

Y.S) Poliçe borçlularından biri veya hepsi vadenin uzatılması konusunda


senet hamili ile anlaştıkları takdirde bu anlaşmayı senet üzerine yazarak vadeyi
uzatma yoluna gidebilirler. Senet üzerine yazılmış olması durumunda vadenin
uzatılmasına ilişkin anlaşma, bu uzatma şerhini imzalamış olanlar arasında ge-
çerlidir.

Somut olayda araya girme suretiyle kabul mevcuttur (TTK m. 735-738).


Söz konusu kayıt geçerlidir. Ancak sadece imzalamış olanlar arasında geçerli-
dir.
262 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATİK ÇALIŞMA 7

OLAY
Düzenleyeni (D) AŞ, lehtarı (L) AŞ ve muhatabın da (M) olduğu bir poliçe,
muhatabın adının yanmda yazılı yer olan İstanbul/Kadıköy’de düzenlenmiştir.
Poliçe (L) AŞ tarafından beyaz ciro ile (C)’ye, (C) tarafından ise devlet memuru
(H)’ye teslim edilerek devredilmiştir.

SORULAR
5.1) Poliçenin arkasında, iş bu poliçenin (D) AŞ ile (L) AŞ arasındaki taşın­
maz alım-satım sözleşmesinin teminatı olarak düzenlendiğinin ve bu poliçeden
doğan ihtilaflarda İzmir mahkemelerinin yetkili olduğunun yazılması ihtimalinde
bu kayıtların geçerliliğini ve poliçenin sıhhatine etkisini değerlendiriniz.
5.2) (Ö) adi şirketi, (D) AŞ lehine aval verebilir mi? Senedin arkasına yazılan yetki
kaydı (ilk soruda yetki kaydına dayanarak) aval vereni, cirantaları ve (H)’yi bağlar mı?
5.3) Muhatap (M)’nin poliçeyi (C)’ye hitaben gönderdiği bir mektup ile
kabul etmesi mümkün müdür? Kabul beyanını (D) AŞ’nin kendisine sattığı malı
teslim etmesi şartına bağlayabilir mi? Neticelerini de belirterek değerlendiriniz.
5.4) Poliçe bedelinin (D) AŞ tarafından “5.000 Dolar veya TL karşılığı” olarak ya­
zılması mümkün müdür? (C) poliçenin (H)’ye teslimi sırasmda bedele ilişkin ifadenin
yanına parantez içinde “Kanada Dolan" ifadesini ekleyebilir mi? Değerlendiriniz.
5.5) Poliçeye vade olarak “6 ay içinde görüldüğünde ödenecektir1 ’ ifadesinin ya­
zılması ihtimalinde iki farklı vade bulunduğu gerekçesi ile poliçenin geçersizliği iddi­
ası yerinde midir? (D) AŞ tarafmdan poliçenin görüldüğünde ödenecek şekilde dü­
zenlenmesi durumunda, 6 ay içinde muhataba arz edilmesi kaydının (C) veya (L) AŞ
tarafından senede yazılması mümkün müdür? Neticeleri ile birlikte açıklayınız.

YANITLAR
Y.l) Doktrinde senet üzerinde hangi sözleşmenin teminatı olduğuna dair bir
kaydm yer almasının senedin kambiyo vasfnı etki edip etmeyeceği tartışmalıdır:
Bir görüşe göre (Öztan-Kendigeleny kambiyo senedi üzerine teminat oldu­
ğunu gösteren bir kayıt konulduğunda bu taraflar arasmda mevcut bir sözleşme-
sel ilişkiye ve senedin bu sözleşmedeki bir edimin yapılması karşılığı verildiği­
ne karine oluşturduğu, dolayısıyla poliçenin belirli bir bedelin kayıtsız şartsız
ödenmesi şartının sağlanmadığı ve senedin kambiyo senedi olarak kabul edile­
meyeceği savunulmaktadır.
Kıymetli Evrak Hukuku 263

Diğer görüş ise (Boztosun) senede yazılan “X tarihli sözleşmenin teminatı­


dır" şeklinde bir kaydın senette yazılı meblağın ödenmesini şarta bağlayan bir
kayıt olarak nitelendirilemeyeceğini bu sebeple senedin kambiyo senedi olarak
geçerli kabul edilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Yetki kaydına baktığımızda kural olarak kambiyo senetlerine karşı açılacak
dava ve yapılacak takipler ödeme yerinde gerçekleştirilir. Ödeme yeri gösteril­
mediği durumda muhatabın adı yanında gösterilen yer ödeme yeri sayılır. Fakat
yetki kaydı konulmuşsa dava ve takiplerin bu yerde yapılması gerekir. Kambiyo
senedi üzerine koyulan yetki kaydı yetki sözleşmesi niteliğindedir. HMK’nin
17. maddesi uyannca yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişilerinin taraf olduğu
yetki sözleşmeleri geçerlidir. Dolayısıyla senet üzerine koyulan yetki kaydının
geçerli olabilmesi için düzenleyen ile lehtann bu iki grup içerisinde yer alması
gerekir. Aksi takdirde yetki şartı geçersiz olacaktır. Somut olayda düzenleyen
de lehtar da anonim şirket tacirdir. Dolayısıyla yetki şartı geçerlidir.
Y.2) Adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığı için kambiyo senedi düzenle­
yemez ve adi şirket lehine kambiyo ■ senedi düzenleyemeyeceği gibi adi şirket
kambiyo taahhüdü olan aval ilişkisine de giremez.
Yetki kaydının geçerli olması halinde senette imzası bulunan herkes hak­
kında hüküm ifade eder. Ancak bunun için bu kişilerin HMK’nin 17. maddesi
uyarınca tacir veya kamu tüzel kişisi olması gerekmektedir. Aval veren, ciranta
ya da hamil tacir ya da kamu tüzel kişisi ise bağlar, aksi halde bağlamaz.
Y.3) Doktrinde bir görüşe göre kabul beyanının sadece senet veya alonj de­
ğil, aynı zamanda senet metni dışında da yapılabileceği kabul edilmektedir.
Dolayısıyla mektup ile kabul mümkündür. Bu durumda kabul beyanı kime yö-
neltildiyse ona karşı hüküm ifade eder.
Kabul kayıtsız şartsız olmalıdır. Kabulün şarta bağlanması, kabulün hukuki
niteliği ile bağdaşmaz. Ancak bunun iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan ilki
kısmi kabul, diğeri ise adresli poliçedir. Bu istisnalar dışında muhatapça konu­
lan şartlar senedin kabul edilmemesi anlamına gelir (TTK m. 696/11).
Bunun dışında doktrinde hamilin seçimlik bir yetkisinin bulunduğundan
bahsedilmektedir. Yani hamil yukarıda bahsedilen iki istisna dışında kaldığın­
dan senedin kabul edilmemesi sebebiyle protesto çekerek başvuru hakkını kul­
lanabilir ya da şarta bağlanmış haliyle kabulü kabul edebilir. Bu durumda kabul
ettiği kapsamda başvuru hakkını kullanabilecektir.
Y.4) Poliçe üzerine konan “5.000 Dolar veya TL karşılığı" kaydı poliçeyi
geçersiz yapmaz. Zira TBK m. 9Ç>/I1 hükmü uyarınca yabancı para birimi ile
borç kararlaştırıldığı ve aynen ödeme koşulu getirilmediği hallerde borçlu öde­
me günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödeme yapabilir.
264 Ticaret Hukuku Uygulamaları

Dolar ifadesinin kullanılması ile ilgili olarak hangi dolar (Amerikan dolan,
Avustralya Dolan, Kanada Dolan) olduğunun belirli olmamasından dolayı doktrinde
farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Doktrinde bir görüş, böyle bir durumda bedelin belir­
li olmadığını dolayısıyla senedin kambiyo senedi olarak geçerli olmadığını savun­
maktadır. Diğer bir görüş ise bedelin belirliliği ilkesinin zedelenmeyeceğini, borçlu
lehine olan kur dikkate alınarak senedin ayakta tutulması gerektiğini savunur.
Yargıtay ise cinsi belirtilmeksizin sadece dolar üzerinden düzenlenmiş se­
nedin kanuna aykırılık teşkil etmeyeceğini ve bu durumun senedin kambiyo
senedi niteliğini etkilemeyeceğini, Türkiye sınırları içerisinde yaygın olarak
işlem yapılan para biriminin Amerikan Dolan olmasından hareketle bu cinsin
geçerli olacağını kabul etmektedir.
Somut olayda, ciranta (C)’nin poliçenin (H)’ye teslimi sırasmda bedele ilişkin
ifadenin yanma parantez içinde “Kanada Doları” ifadesini eklemesi senet bedelinde
değişiklik niteliğindedir. Bir poliçe düzenlendikten sonra herhangi bir kimse tarafın­
dan bedelde tahrifat yapılır ve bu poliçe el değiştirmeye devam ederse değiştirmeden
sonra poliçe üzerine imza atmış kimseler değişmiş metin gereğince değişiklikten önce
imza atanlar ise eski metin uyannca sorumlu olurlar (TTK m. 748/1)
Y.S) Poliçede vade ihtiyari unsurlardan biridir. Gösterilmemesi senedin ge­
çersizliğine yol açmaz. Ancak poliçeye vade konulacaksa, bunun mutlaka TTK
m. 703’te gösterilen 4 tür vadeden biri olması gerekir. Bu vade türleri şunlardır:
• Görüldüğünde ödenecek (herhangi bir vade yazılmazsa görüldüğünde öde­
neceği kabul edilir)
. Görüldüğünden belli bir süre sonra ödenecek
• Düzenlenme tarihinden belli bir süre sonra ödenecek
• Belli bir günde ödenecek
Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri göste­
ren poliçeler batıldır (TTK m. 703/11).
Görüldüğünde vadeli poliçelerin düzenleme tarihinden itibaren bir yıllık ib­
raz süresi içinde ödeme için ibraz edilmeleri gerekir. Düzenleyen bu bir yıllık
ibraz süresini kısaltıp uzatabilir; cirantalar sadece kısaltabilir (TTK m. 778/I-b;
m. 704/I-c.3,4). Somut olayda ise “6 ay içinde görüldüğünde ödenecektir”” iba­
resi ibraz süresini kısaltan bir kayıttır. Bu sebeple poliçenin geçerliliği etkilen­
meyecektir. Dolayısıyla (D) AŞ tarafmdan poliçenin görüldüğünde ödenecek
şekilde düzenlenmesi durumunda, 6 ay içinde muhataba arz edilmesi kaydının
(C) veya (L) AŞ tarafından senede yr^î^ıımo^ı mümkündür. Bu kayıı ya­
zan kişi bakımından etki doğurur.
Kıymetli. Evrak Hukuku 265

PRATİK ÇALIŞMA 8

OLAY
,
(D) (L)’den satm aldığı 500.000 TL tutarındaki yazlığın bedeli için düzen­
leme tarihinin 01.02.2016, muhatabının (M) olduğu bir poliçe düzenlemiştir.
(D) poliçenin meblağ kısmını boş bırakarak (L)’ye, (L) ise bedel hanesine
700.000 TL yazarak tam ciro ile (A)’ya teslim etmiştir. (A), poliçeyi (F)’ye
devretmeyi düşünmüş senedin arkasına imzasını atmış ancak senedi otobüste
düşürmüştür. Poliçeyi otobüste bulan (B), yakın arkadaşı (C)’ye teslim etmiştir.
(C) ise senedin üzerine “%5 faize tabidir" yazarak senedi vadesi gelmemiş
borçlarının teminatı olması amacıyla beyaz ciro ile (E)’ye, (E) ise "tahsil için­
dir" kaydını koyarak muhasebecisi (H)’ye devretmiştir. (H) senedi bedelinin
ödenmesi için 15.01.2017 tarihinde (D)’ye ibraz etmiştir.

SORULAR
5.1) Poliçenin arkasını yazınız ve (H)’nin yetkili hamil olup olmadığını ge­
rekçesiyle değerlendiriniz.

5.2) (D), poliçenin önce (M)’ye kabul için ibraz edilmesi gerektiği ve süre­
sinde ibrazın gerçekleşmediği gerekçeleriyle ödeme yapmaktan kaçınabilir mi?
Her bir gerekçeyi ayrı ayrı değerlendiriniz.

5.3) (D), poliçenin sadece 500.000 TL’sini ödemekle yükümlü olduğu iddi­
asında bulunabilir mi? Faiz kaydının geçersiz olduğunu ileri sürebilir mi? Açık­
layınız.

5.4) (D)’nin ödemeyi reddetmesi ve (H)’nin senedi (E)’ye iade etmesi,


(E) ’nin ise senedi ödeme için (C)’ye ibraz etmesi durumunda (C) bu senedin
ödenmesinden sorumlu mudur? Sorumlu ise (C)’nin sorumlu olduğu miktar ne
kadardır? Açıklayınız.

5.5) Aşağıdaki Yargıtay kararını değerlendiriniz.

“..Dava ve takip konusu senetteki ciro zincirine göre son ciro senedi elinde
bulunduran davalı (C...U...) adma yapılmış değildir. Son ciro, senedi beyaz
temlik cirosuyla davalıdan devralan (N.T.) tarafından yapılan tahsil cirosudur.
Bu tahsil cirosunu izleyen ve davalı yararına yapılmış herhangi bir temlik cirosu
bulunmadığına göre senedi elinde bulunduran davalmm şeklen hak sahibi ve
yetkili hamil olarak kabulü olanağı yoktur. Zira son cironun poliçeyi elinde
bulunduranın adma yazılmış bulunması ya da beyaz ciro olması gerekir. Bir
266 Ticaret Hukuku Uygulamaları

beyaz ciro ancak son ciro olduğu takdirde hamilin hak sahipliğine karine teşkil
edebilir..” (Y.ll.HD. 17.04.1980, E. 1685, K.2042), bkz. Gürbüz, A. Hulusi,
Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin İptali Davaları ve Ticari Senet­
lere Özgü Sorunlar, İstanbul, 1984, s.819-820).

YANITLAR

Y.l) _______________________________

A’ya ödeyiniz.

(L İmza)

(A İmza)

Ödeyiniz “%5 faize tabidir”

(C İmza)

“Tahsil içindir”

(E İmza)

Poliçeyi tam ciro ile devralmış gözüken (A), senedin arkasına sadece imza­
sını atmıştır, senedi otobüste düşürmüş ve senedi bulan (B) senedi arkadaşı
(C)’ye teslim etmiştir. Burada (B) ciro zincirine dâhil olmamıştır. Bu durumda
TTK m. 686 hükmü uyannca takip eden cironun cirantası konumunda olan
(C)’nin senedi beyaz ciroyla devralmış olacağı kabul edileceğinden ciro zinci­
rinde bir bozukluk yoktur.

Poliçeyi beyaz ciro ile alan (C) senedi beyaz ciro şeklinde yapılan örtülü
rehin cirosu ile (E)’ye devretmiştir. Örtülü rehin cirosu, taraflar arasında rehin
cirosu, diğerleri için ise temlik cirosu hükmündedir. Poliçeyi rehin cirosu ile
devralan kişi sadece tahsil cirosu ile devretmiş olup düzgün ciro zinciri oldu­
ğundan ve zincirde kopma olmadığından (H) yetkili hamildir.

Y.2) Poliçede vade ihtiyari bir kayıttır. Poliçede vade yazılmamış ise TTK
m. 672/11 hükmü uyarmca görüldüğünde ödenecek vadeli bir poliçenin olduğu
kabul edilir. Somut olayda da vadeye ilişkin bir ifade yer almadığından vadenin
poliçeye yazılmamış olduğu bu sebeple görüldüğünde vadeli bir poliçenin mev­
cut olduğu kabul edilecektir.
Kıymetli Evrak Hukuku 267

(H); senedi, bedelinin ödenmesi için 15.01.2017 tarihinde (D)’ye ibraz etti­
ğinde, (D) poliçenin önce (M)’ye ibraz edilmesi gerektiği gerekçesine dayana­
maz. Zira görüldüğünde ödenmek üzere düzenlenen poliçe ibrazında ödenir.
Böyle bir poliçenin düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde ödenmesi için
ibrazı gerekir (TTK m. 704). Dolayısıyla bu tür vadeyi içeren poliçelerde muha­
taba kabul için ibraz söz konusu değildir.

Görüldüğünde vadeli poliçelerde, düzenleme tarihinden itibaren bir yıllık


ibraz süresi içinde senedin ödeme için ibraz edilmesi gerekir. Düzenleyen bu bir
yıllık ibraz süresini kısaltıp uzatabilir; cirantalar sadece kısaltabilir. (TTK m.
778/1-b; m. 704/l-c.3,4). Somut olayda düzenleme tarihi “01.02.2016”dır. Dü­
zenleyene ödeme için ibraz ise 15.01.2017 tarihinde yani bir yıllık süre içerisin­
de yapılmıştır. Dolayısıyla düzenleyenin ikinci iddiası da yerinde değildir.

Y.3) Normalde bir poliçe yasada sayılan şekil şartları tamamlanmış olarak
tedavüle çıkartılır, yani lehtara teslim edilir. Fakat bazen bu unsurlardan bazıları
boş bırakılarak da poliçe tedavüle çıkartılabilir. Bu durumda boş bırakılan bu
unsurların senedi düzenleyen ile lehtar arasımda yapılan anlaşmaya göre doldu­
rulması düşünülmektedir (doldurma anlaşması). Boş bırakılan unsurlar senet
tedavüle çıkartıldıktan sonra tamamlandığında poliçe, baştan itibaren tüm un­
surları tam olan geçerli bir poliçeye dönüşür. îşte senedi düzenleyen ile lehtar
arasında yapılmış bir anlaşmaya dayanarak birtakım unsurları boş bırakılmış
poliçeye açık (beyaz) poliçe denir (TTK m. 680). Arada bir anlaşma olmadan
unutkanlık, bilgisizlik ya da ihmal gibi nedenlerle bir kısım unsurlar boş bıra­
kılmışsa bu poliçe açık poliçe olmayıp eksik poliçedir. Eksik poliçe batıldır.
Arada doldurma anlaşması olmadığı veya olayda olduğu gibi poliçenin aradaki
anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yönündeki defiler, sadece doldurma an­
laşmasının tarafları arasında ileri sürülebilecek bir şahsi defi teşkil eder ve ispatı
da ancak yazılı delille mümkündür. Dolayısıyla (D) bu defiyi sadece (L)’ye
karşı ileri sürebilir; senedin yetkili hamili (H)’ye karşı ileri süremez. Bunun tek
istisnası (H)’nin doldurma anlaşmasının varlığından haberdar olduğunun ve
dolayısıyla iktisabında kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispatı halidir.
Dikkat edilecek olursa, bir şahsi defiden bahsedilmesine karşın burada bile bile
borçlunun zararına hareket kıstası aranmaz.

Faiz kaydı bakımından; TTK m. 675 hükmüne göre görüldüğünde veya gö­
rüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılman bir poliçeye, düzenle­
yen tarafından faiz şartı konulabilir. Diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı yazıl­
mamış sayılır. Faiz oranının poliçede gösterilmesi gerekir; gösterilmemiş ise
faiz şartı yazılmamış sayılır (TTK m. 675/11). (Ek bilgi: Başka bir gün belirtil­
memişse faiz poliçenin düzenlenme gününden itibaren işler, TTK m. 675/III).
268 Ticaret Hukuku Uygulamaları

Somut olayda görüldüğünce ödenecek vadeli bir poliçe söz konusu olup faiz
oranı açıkça belirtilmiştir. Ancak faiz şartı düzenleyen değil ciranta (C) tarafın­
dan yazılmıştır. Cirantanın senet üzerine faiz şartı eklemesi poliçe metnini tahri­
fat kapsamında değerlendirilir (Bilgen, Mahmut: ‘Kambiyo Senetlerinde Tahri­
fat (Değişiklik) Yapılması’, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
Cilt: 11, Özel S.: 2009, s. 985-1028 (Basım Yılı: 2010), s. 988). TTK m. 748
uyarınca bir poliçe metni değiştirildiği takdirde değiştirmeden sonra poliçe üze­
rine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar
ise eski metne göre sorumlu olur. Dolayısıyla somut olayda düzenleyen ve faiz
kaydını koyan cirantadan önce gelen cirantalar faiz kaydından sorumlu değildir,
faiz kaydını koyan ciranta ve bundan sonra senede imza koyanlar ise faiz kay­
dından sorumlu olacaklardır.

Y.4) Rehin cirosu yapılmak isteniyorsa buna ilişkin bir ifadenin senet üze­
rinde olması gerekmektedir. Doktrinde hâkim görüş, rehin cirosunun tam ciro
şeklinde yapılması gerektiği yönündedir.

Somut olayda (E), senedi, beyaz ciro ile gerçekleştirilen örtülü rehin cirosu
ile devralmıştır.

(C)’nin senedin ödenmesi bakımından (E)’ye karşı sorumlu olup olmadığı­


nı belirleyebilmek için, rehin cirosunun teminat fonksiyonunun bulunup bulun­
madığını tespit etmek gerekir. Cironun teminat fonksiyonu, cirantanın ciro silsi­
lesinde kendisinden sonra gelenlere karşı poliçenin ödenmemesi/kabul edilme­
mesinden dolayı sorumlu olacağını tekeffül etmesidir.

Doktrinde bir görüşe göre (Domaniç, Arslanlı, Öztan, Eriş, Bahtiyar), rehin
cirosu senedin mülkiyetini nakletmediğinden rehin alacaklısı rehine konu edilen
senet ve bu senette yer alan alacak üzerinde müstakil bir alacak kazanmamakta,
bir başka deyişle poliçenin alacaklısı olmamakta sadece rehin hakkına sahip
olmaktadır. Dolaysıyla mürtehin hamil, senede dayanarak onun malikine başvu-
ramaz. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre poliçe ve bonoda, hamil senedi rehin
cirosu ile devralmış ise kendi cirantasını takip hakkı bulunmamaktadır. (Yargı­
tay 12. HD. T. 15.11.1999 E. 13682, K. 14272; Yargıtay 12. HD. T.3.12.1998
E. 13709 K. 13866).

Doktrindeki hâkim görüşe göre ise (Karayalçın, Poroy/Tekinalp, Gürbüz,


Kubilay, Kınacıoğlu, Bozgeyik, Cari) rehin cirosundaki temel amaç cirantanın
rehin alan hamile olan borcunu teminat altına almaktır. Temlik cirosunda da
esasen aynı amaç söz konusudur. Cirantayı kendisine ciro edilen kişiye karşı
sorumlu tutarak borcun ödeneceği yolunda güvence oluşturmaktadır. O halde
temlik cirosunda güdülen amaç rehin cirosunda güçlü bir şekilde mevcuttur.
Kıymetli Evrak Hukuku 269

Rehin cirosunun teminat fonksiyonun olduğu varsayımında, (C)’nin sorumlulu­


ğu rehinle teminat altına alınan alacağın miktarıyla sınırlı olacaktır.

Senedin vadesi rehinle teminat altına alınan alacaktan önce gelirse vadenin
geldiği gün senedin ibrazı ile (R) ödeme talep edebilir. Ödeme yapılırsa senet
iade edilir ve rehin hakkı sona erer. Senet bedeli alacaktan fazla ise fazlaya iliş­
kin kısım rehin cirosunu yapan (C)’ye iade edilir.

Y.S) Tahsil cirosu, senetteki hakkın tahsilini sağlamak amacıyla yapılan ci­
rodur (TTK m. 688/1). Tahsil cirosu ile ciro edilen kimseye poliçe bedelini ciro
eden kimse adına tahsil ve buna bağlı tüm işlemleri (ödeme için ibraz, bedeli
tahsil, protesto çekme, müracaat hakkını kullanma, icra takibi, iptal davası aç­
ma) yapma yetkisi verilir. Tahsil cirosunda senedin mülkiyeti cirantada kaldığı
için hamil ile ciranta arasmda temsil ilişkisi mevcuttur, hamil ciro eden kişinin
temsilcisi (vekili) durumundadır. Bu yüzden tahsil cirosuyla senedi devralan
kimse senetle ilgili bütün haklan kullanabilirse de senedin mülkiyeti kendisine
ait olmadığı için sadece tahsil cirosu ile yeniden ciro edebilir (TTK m. 688/1).
Bu kişi temlik veya rehin cirosu yapamaz, yapsa bile bu cirolar hüküm ifade
etmez.

Yargıtay kararında yukarıda tahsil cirosuna ilişkin belirtmiş olduğumuz,


tahsil cirosuyla senedi devralanın temlik cirosu yapamayacağı hususu gözetil­
meden anılan emre yazılı senetteki şekli hak sahipliğinin tahsil cirosunu izleyen
bir temlik cirosu olmaması gerekçesine dayandınlması isabetsiz olmuştur. Ka­
rarda dikkat çekilen noktalardan biri de esasında TTK m. 686/1’de işaret edilen
husustur. Buna göre bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa
da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetki­
li hamil sayılır.
270 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATİK ÇALIŞMA 9

OLAY

(K), (L)’den kiraladığı yazlık için 20.000 TL bedelli ve 22.07.2016 va­


deli, “masrafsız iade” kaydını içeren bir bono düzenlemiş ve (L)’ye vermiş­
tir. (L) bu bonoyu (C)’ye tam ciro ile (C) de beyaz ciro ile (D)’ye devretmiş­
tir. Bonoyu beyaz ciro ile (A)’ya devretmek isteyen (D) bononun önyüzüne
sadece imzasını atmış ve bonoyu (A)’ya teslim etmiştir. Senet arkasındaki
son ciroyu kendi namına dolduran (A) “teminat içindir” yazmak suretiyle
(E)’ye, (E) de “vekâleten” yazarak (H)’ye ciro etmiştir. (H), 24.07.2016
günü saat 15.00’te bonoyu (K)’ye ibraz ederek ödeme talep etmiştir. (K),
bononun vadesi geçtikten sonra ibraz edildiğini ve (H)’nin vekâleten aldığı
bono için ödeme talep edemeyeceğini ileri sürerek ödemekten kaçınmıştır.
Bunun üzerine (H) aynı gün saat 16.00’da (C)’ye ödeme için başvurmuştur.
,
(C) protesto çekilmediğinden kendisinden ödeme talep edilemeyeceğini ileri
sürerek ödemekten kaçınmıştır.

SORULAR

5.1) Bononun arkasını yazınız ve (H)’nin yetkili hamil olup olmadığını ge­
rekçesiyle değerlendiriniz

5.2) (K)’nin bononun vadesi geçtikten sonra ibraz edildiğini ve (H)’nin ve­
kâleten aldığı bono için ödeme talep edemeyeceğini ileri sürerek ödemeden
kaçınmasını değerlendiriniz.

5.3) (C)’nin iddiasının geçerliliğini değerlendirerek (H)’nin başvuru hakkı­


nın kapsamını belirtiniz.

5.4) (C)’nin 01.08.2016 tarihinde (H)’ye ödemede bulunmuş olması varsa­


yımında (C), 10.03.2017 tarihinde (L)’den bono bedelini kendisine ödemesini
talep edebilir mi? Ödediği meblağı tahsil etmek isteyen (C)’ye ne şekilde hare­
ket etmesini önerirsiniz?
Kıymetli Evrak Hukuku 271

YANITLAR

Yl) (____________________________________________________
(C)’ye ödeyiniz.
(L İmza) -> tam ciro
(A)’ya ödeyiniz.
(D İmza) -> tam ciro
“Teminat içindir”
(A İmza) -> rehin cirosu
“Vekaleten”
(E İmza) -> tahsil cirosu

Beyaz ciro ile devralan (D), (A)’ya beyaz ciro yapmak isterken aval yap­
mıştır. Keşideci dışında bononun önyüzünde bir kişinin sadece imzası varsa, bu
aval hükmündedir. Kimin için aval verildiği açıkça belirtilmelidir, aksi takdirde
keşideci için verilmiş sayılır. (D), bonoyu (A)’ya teslim etmiş olup bir önceki
ciro beyaz ciro olduğundan kopma yoktur ve (A) yetkili hamildir.

Bonoyu beyaz ciro ile devralmış gözüken (A), ciroyu kendi namına dol­
durmuş, böylece beyaz ciro tam ciroya dönmüştür.

(A), (E)’ye rehin cirosu yapmış olup bonoyu rehin cirosu ile devralan kişi
sadece tahsil cirosu ile devredebilir. (E), bonoyu (H)’ye tahsil cirosu ile devret­
miş olup düzgün ciro zinciri olduğundan ve zincirde kopma olmadığından (H)
yetkili hamildir.

Y.2) Senet vade günü ya da onu takip eden iki iş günü içinde ibraz edilme­
lidir. îbraz mesai saatleri içinde yapılmalıdır aksi takdirde geçersizdir. Olayda
belirli vade vardır (22.07.2016). Bu vadeyi izleyen iki işgünü içerisinde yapılan
ibraz geçerlidir. Bu bağlamda (K)’nin iddiası yerinde değildir.

(H) tahsil cirosu ile devralmıştır. Tahsil cirosu ile ciro edilen kimseye sene­
di tahsil ve bunun için gerekli işlemleri yapmak için yetki vermek amaçlanmak­
tadır. Temsilci; senet bedelini tahsil, kabule arz, ödeme için ibraz, ödeyen borç­
luya makbuz verme, başvuru hakkının kullanılması, protesto düzenleme, ziya ve
iptal davası açma gibi işlemleri yapmaya yetkilidir. Bu bağlamda (K)’nin iddia­
sı yerinde değildir.

Y.3) Belirli vadeli bonolarda ödeme gününü izleyen iki iş günü mesai saat­
leri içinde ödememe protestosu çekilmelidir. Ödememe protestosunun hiç veya
zamanında çekilmemesi başvuru hakkının kaybedilmesine yol açar. İstisnai
272 Ticaret Hukuku Uygulamaları

hallerde protesto çekilmesine gerek olmadan başvuru hakkı kullanılabilir. Bir


iradi muafiyet hali olarak keşideci, cirantalar veya avalistler senet üzerine “pro-
testosuzdur”, “masrafsızdır", “masrafsız iade”, “frankodur” ya da benzeri bir
ibare yazıp imzalarsa protesto çekmeye gerek kalmaz. Somut olayda keşideci
masrafsız iade kaydını koyduğundan (H), ödememe protestosu çekmesine gerek
olmadan başvuru hakkını kullanabilir. Bu bağlamda (C)’nin iddiası yerinde
değildir.

(H)’nin başvuru hakkının kapsamı:

• Poliçenin kabul edilmemiş veya ödenmemiş bedeli ve öngörülmüşse işle­


miş bulunan faizi (akdi)

. Vadeden itibaren işleyecek olan temerrüt faizi

• Protesto ve ihtarname giderleri

. Poliçe bedelinin %0,3 ’ünü aşmamak üzere komisyon

Y.4) Ödemede bulunan cirantanın kendisinden önceki diğer cirantalar ile


keşideci aleyhine açacağı davalar, cirantanın bonoyu ödediği veya bononun
dava yoluyla kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı aylık zama­
naşımına tabidir. Somut olayda (C), 01.08.2016 tarihinde (H)’ye ödemede bu­
lunmuş olup 6 aylık zamanaşımı süresi bu tarihten başlar ve 01.02.2017’de sona
erer. (C)’nin (L)’den bono bedelini kendisine ödemesini talep ettiği 10.03.2017
tarihinde zamanaşımı süresi geçmiştir.

Zamanaşımının geçmiş olması halinde, hamil kambiyo hukukuna dayana­


rak hakkını talep imkânından mahrum kalır. Hamil bu durumda, ya temel iliş­
kiye giderek genel hükümlere dayanır ya da kanun koyucu tarafından kendisine
belli koşullarda tanınan sebepsiz zenginleşme davası açma veya karşılığın devri
yoluna başvurabilir. Somut olayda temel borç ilişkisine dayanma ve karşılığın
devri söz konusu olamaz. Sadece sebepsiz zenginleşme davası açma yoluna
başvurulabilir.
Kıymetli Evrak Hukuku 273

PRATk ÇALIŞMA 10

OLAYI
Tekstil fabrikası olan (D) yurtdışmdan yüklü bir sipariş almış, sipariş için
ihtiyacı olan kumaşları satın almak için uzun süredir kumaş satın aldığı (L)’ye
müracaat etmiştir. (L), kumaşların gümrükte olduğunu, maliyetinin henüz tam
olarak belli olmadığını ancak yaklaşık maliyetinin en fazla 50.000 TL olabile­
ceğini belirtmiştir. Siparişi kaçırmak istemeyen (D), 04.01.2016 tarihinde bedel
hanesini boş bıraktığı, muhatabının (M) olduğu, “Görüldükten 15 gün sonra'
vadeli bir poliçeyi imzalayarak (L)’ye teslim etmiştir. (D) poliçe üzerine “2 ay
sonra ibraz edilebilir" yazmıştır. (L) poliçeyi iş ortağı (C2)’ye ciro ile teslim
etmiştir. (C2), poliçenin bedel hanesine “60.000 TL”, “kabz içindir" yazarak
muhasebecisi (C3)’e teslim etmiştir. (C3), 07.03.2016 tarihinde (M)’nin tarih ve
imza atarak poliçeyi kabul etmemesi üzerine 23.03.2016 tarihinde (D)’ye müra­
caat etmiştir.

SORULAR
5.1) (D), (C3)’e poliçenin süresinde ibraz edilmediğini ileri sürebilir mi?

5.2) (D), (C3)’e en fazla 50.000 TL ödeyeceğini ileri sürebilir mi?

OLAY II
,
(D) satın aldığı otomobilin bedeline karşılık olmak üzere (M)’nin muhatap
olduğu, 80.000 TL bedelli, 20.04.2016 vadeli bir poliçeyi imzalayarak (L)’ye
teslim etmiştir. (L) poliçe üzerine “ciro edilemez" yazarak tam ciro ile (C2)’ye
teslim etmiştir. 17 yaşındaki (C2)’nin babası (B), senet üzerine “(C2) lehine
kefilim” yazmıştır. (C2) senedin arkasını imzalamış, fakat dalgınlıkla senedi
düşürmüştür. Yolda poliçeyi bulan (C3) vade tarihinde poliçeyi ödeme için
(M)’ye ibraz etmiştir. (C3), (M)’nin poliçe bedelini ödememesi üzerine müraca­
at hakkını kullanmıştır.

SORULAR
5.3) (L), ciro zincirinin kopuk olmasından dolayı (C3)’ün yetkili hamil olma­
dığını ve senet bedelinin ödenmesinden sorumlu olmadığını ileri sürebilir mi?

5.4) (B), (C2)’nin kambiyo senedi düzenleme ehliyetinin bulunmadığını,


dolayısıyla kendisinin de senet bedelinden sorumlu tutulamayacağını ileri süre­
bilir mi?
274 Ticaret Hukuku Uygulamaları

YARGITAY KARARI
“Takip dayanağı çek üzerinde “iş bu çek teminattır" ibaresinden başka “ta­
rihli sözleşmenin teminatıdır" sözcüklerine de yer verilmiştir. Ciro ile çeki ele
geçiren alacaklı sözleşmeye bağlı ve onun teminatı olduğu ibaresini görerek
çeki almıştır. Alacaklının sözleşmede taraf olmaması çekin teminat çeki niteli­
ğini değiştirmez. Zira sözleşmeye çek üzerinde yazı ile açıkça atıf yapılmış­
tır...” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 02.05.1995 tarih, 6472/6884 sayılı kararı;
Kendigelen, Abuzer: Çek Hukuku, 4. Bası, İstanbul 2007, s. 136)

S.S) Yargıtay kararını değerlendiriniz.

YANITLAR
Y.l) Olayda görüldükten belli süre sonra (15 gün) ödenecek vadeli poliçe
vardır (TTK m. 705). Ancak poliçeye belli bir süre (2 ay) öngörülerek ibraz
yasağı konulmuştur. Dolayısıyla düzenlenme tarihinden itibaren 2 ay süre ile
senet ibraz için (M)’ye götürülemez. Düzenleme tarihi 04.01.2016 tarihidir. 2
aylık süre 04.03.2016 tarihinde dolacaktır. Senet 07.03.2016 tarihinde (M)’ye
ibraz edilmiş, (M) kabul etmemiştir. Kabul etmeme durumu senet üzerine tarih
atılarak yazılmalıdır. (M) tarih atarak kabul etmeme beyanını belirtmiştir. Bu
nedenle belli süre (15 gün) bu tarihten itibaren başlayacaktır. Süreler hesapla­
nırken TTK m. 753/1 uyannca ilk gün hesaba katılmaz. Dolayısıyla 15 günlük
süre 22.03.2016 tarihinde dolacaktır. Bu tarih bir iş gününe rastlıyorsa hem
vade hem de ödeme tarihidir. Ödeme için ibraz, ödeme gününde veya onu takip
eden 2 iş günü içinde yapılır. Poliçe 23.03.2016 tarihinde ödenmesi için (D)’ye
ibraz edilmiştir. (D) ibraz süresinin dolduğunu ileri süremez.

Y.2) Olayda bir açık poliçe ve doldurma anlaşması vardır (TTK m. 680).
Kural olarak anlaşmasının şahsi defi oluşturması sebebiyle iyiniyetli üçüncü
kişilere karşı ileri sürülemez. Açık poliçenin anlaşmaya aykırı doldurulduğu
defi ancak hamilin senedi kötüniyetle veya ağır kusurla iktisap etmesi halinde
ileri sürülebilir. (L) senedi iş ortağı (C2)’ye devretmiştir. Dolayısıyla araların­
daki yakın ilişki sebebiyle açık poliçe anlaşmasını bildiği, bilerek senedi iktisap
ettiği ve sadece şahsi definin ileri sürülmesini engellemek amacıyla senedi
edindiği ileri sürülebilir (TTK m. 680). (C3) de senedi tahsil cirosu ile iktisap
etmiştir. (C2)’ye ileri sürülebilecek defiler, (C3)’e de ileri sürülebilir.

Y.3) (C3) senedi beyaz ciro ile iktisap etmiştir. Son ciro beyaz ciro ise se­
nedi elinde bulunduran kimse, bu beyaz ciro ile senedi iktisap etmiş sayılır ve
yetkili hamildir (TTK m. 686/1). Dolayısıyla beyaz ciro durumunda ciro zinciri
kopmuş olmaz. (C3) yetkili hamil sayılır. (L) senet üzerine “ciro edilemez”
Kıymetli Evrak Hukuku 275

kaydı koymuştur. Bu kayıt ile cironun teminat fonksiyonu kalkmıştır (TTK m.


685/11). (L), (C2) dışında diğer senet borçlularına karşı sorumluluktan kurtulur.

Y.4) (B), (C2) lehine aval vermiştir. Avalist, lehine aval verdiği kişinin
borcunun şekil eksikliği sebebiyle geçersiz olması halinde sorumluluktan kurtu­
lur (TTK m. 70211). (C2)’nin ehliyetsizliği senet metninden anlaşılmadığı süre­
ce (B), sorumlu olmaya devam eder.

Y.S) Teminat kaydı, kanunda öngörülmeyen fakat uygulamada senet üzeri­


ne konulan kayıtlardan biridir. Kambiyo senedinin teminat amacıyla karşı tarafa
verildiğini gösteren bir kayıttır. Çek de, diğer kambiyo senetleri gibi belirli bir
bedelin kayıtsız şartsız ödenmesi vaadini içermelidir (TTK m. 780/I-b). Uygu­
lamada temel olarak iki tip teminat kaydı kullanılmaktadır.

a) Mücerret teminat kayıtları: senet üzerine sadece teminattır yazılarak ger­


çekleştirilir. Kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda havale ilişkisini
şarta bağlamadığı için bu tür teminat kayıtlan geçerlidir.

b) Asıl borç ilişkisini gösteren ancak senette belirli meblağın ödenmesini


şarta bağlamayan kayıtlar: Yargıtay karannda olduğu gibi teminat kaydı ya­
nında, hangi ilişkinin teminatı olduğu da belirtilmektedir. Bu tür teminat kayıt­
ları, hangi ilişkinin teminatı olduğunu göstermesi nedeniyle ““kayıtsız şartsız
belirli bir bedelin ödenmesi konusunda havale” şartını zedelemekte ve çeki
şarta bağlamaktadır. Dolayısıyla bu tür kayıtlar, senedin kambiyo senedi olma
niteliğini zedelemektedir. Bu nedenle Yargıtay karanna konu olan çek, şarta
bağlı olması nedeniyle geçersiz sayılmalıdır.
276 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATİK ÇALIŞMA 11

OLAYI
(D) satm aldığı taşınmazın bedelinin teminatı olarak bir bono düzenlemiş ve am­
cası olan satıcı (L)’ye vermiştir. Satış bedelinin ödenmesine rağmen bonoyu iade
etmeyen (L), bonoyu borcunun teminatı olarak kuzeni (B)’ye ciro etmiştir. (B) tara­
fından bonoya dayalı olarak takip başlatılmıştır. (19. HD’nin E. 2016/3486, K.
2017/802 sayılı ve 6.2.2017 tarihli karanndan esinlenilmiştir, www.kazanci.com)
5.1) Satım bedelini ödediği halde icra takibi ile karşılaşan (D), başvuracağı
hukuki yollarda olaydaki bilgiler çerçevesinde hangi iddialarda bulunmalı, bu
iddialar karşısında ne yönde karar verilmelidir? Açıklayınız.

OLAY II
(A), (B) bankasının uzun yıllardır müşterisi olup açtırdığı çek hesabına
bağlı olarak düzenlediği tüm çekleri zamanında ödemiştir. (A), kendisini arayan
(E)’nin elinde bir kısım çeklerin olduğunu ve ödenip ödenmeyeceğini sorması
üzerine bankayı aramış, kendisine ait çek yaprağını sahte olarak basan kişilerin
çeki banka şubesine ibraz ettiklerini, banka tarafından çekin arkasına “keşideci-
nin imzasını tutmadığı" yönünde şerh konulduğunu öğrenmiştir. (A), (B) banka­
sı tarafından aynı çekin arkasına karşılıksız kaşesi vurulması suretiyle çekin
hukuki geçerlilik kazandığını, bu şekilde son ciranta (E)’nin kendisi aleyhine
icra takibinde bulunduğunu, belirterek bankaya karşı tazminat davası açmıştır.
(HGK’nın E. 2014/11-1146, K. 2016/906 sayılı ve 29.06.2016 tarihli karanndan
esinlenilmiştir, www.kazanci.com.tr)

SORULAR
5.2) (A)’nin iddiaları yerinde midir? Düzenleyenin imzasına ilişkin tespit
yapılmadan çekin banka tarafından ödenmesi durumunda ödenen tutar (A)’mn
hesabından karşılanabilir mi?

5.3) Çekin (A)’ya teslim edilen çek defterinin üçüncü kişilerce ele geçiril­
mesi suretiyle düzenlenmiş olması durumunda cevabınızda değişiklik olur mu?

OLAY III
(A), (P) AŞ’ye verdiği borç para karşılığında arkasında (X) bankasının bloke
kaydı bulunan çeki aldığını, çekin 01.03.2017 tarihinde ibrazında karşılıksız çıktığım,
çekin düzenlenme yerinin İskenderiye/Mısır, ödeme yerinin ise Edime/Türkiye oldu­
ğunu belirterek çek bedelini ödemeyen banka hakkında dava açmıştır. (X) bankası bu
Kıymetli Evrak Hukuku 277

icra takibine karşı yaptığı savunmada; çekin (P) AŞ ile (A) arasında bankayı dolan­
dırmak amacıyla düzenlendiğini, bankanın kambiyo taahhüdü altına giremeyeceğini
belirtmiştir. (ll.HD’nin, E. 1991/1901, K.1991/2038 sayılı ve 22.03.1991 tarihli kara­
mdan esinlenilmiştir- www.kazanci.com)

SORULAR
5.4) (A)’nın iddialannı ve (X) bankasının savunmalarını değerlendirerek, (X)
bankasının bu tür bir çekin bedelini hangi hallerde ödemeyeceğini açıklayınız.

5.5) Çekin düzenlenme tarihinin 10.09.2017 olması durumunda bu çekin


akıbeti nedir? Değerlendiriniz.

5.6) (P) AŞ’nin 22.09.2017 tarihinde çek bedelinin ödenmemesi hususunda


bankaya verdiği talimat, 5. sorudaki bilgi de dikkate alındığında geçerli midir?
Değerlendiriniz.

5.7) Düzenlenme tarihinden önce çekin (A) tafafmdan (B)’ye, (B) tarafın­
dan da (C)’ye ciro edilmiş olması ihtimalinde, (C) ibraz süresi içerisinde çekin
karşılıksız çıkması sebebiyle kim/kimlerden neler talep edebilir? Bileşik faiz
yasağını da dikkate alarak açıklayınız.

YANITLAR
Y.l) Satım bedelini ödediği halde icra takibi ile karşılaşan düzenleyen (D),
bedelsizlik iddiasında bulunabilir. Diğer bir ifade ile senet bedeli olan borcun
ödendiği, dolayısıyla senedin bedelsiz kaldığı iddia edebilir. Yine senedin temi­
nat senedi olduğunu da iddia edebilir.

Buna karşılık senede ciro yoluyla hamil olan (B), bu defilerin şahsi bir defi
olduğunu ve şahsi defilerin kural olarak sadece hukuki ilişkinin tarafları olan
düzenleyen (D) ve lehtar (L) arasında ileri sürülebileceğini iddia edebilir. Hami­
le karşı ileri sürütebilmesi için ise 6102 sayılı TTK m. 818/I-e hükmü yollama­
sıyla bonolarda da uygulanması gereken, TTK m. 687/1 hükmü uyarınca, hami­
lin bonoyu iktisap ederken bite bite borçlunun zaranna hareket etmiş olduğunun
düzenleyen (D) tarafından ispatlanması gerektiğini ileri, sürebilir. Hamilin ku­
zen, lehtarın ise amca olması, yani bunlar arasında yakın akrabalık ilişkisi bu­
lunması bite bite borçlu zararına hareket edildiğini göstermek için yeterli değil­
dir. Bununla beraber, Yargıtaym eş ya da kardeş gibi yakın akrabalık ilişkileri­
nin, hamilin bite bite borçlunun zararına hareket ettiğine karine teşkil ettiği yö­
nünde kararlarının olduğu da unutulmamalıdır.

Y.2) Çekin arkasına karşılıksız kaşesi vurulması sahte çeki geçerli hale ge­
tirmez.
278 Ticaret Hukuku Uygulamaları

TTK m. 812/1 uyannca, sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasın­
dan doğan zarar muhataba ait olur. Meğerki senette düzenleyen olarak gösteri­
len kişiye, kendisine verilen çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusu­
run yüklenmesi mümkün olsun.
TTK m. 812 ile sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmaktan doğan
sorumluluk açıkça muhataba yüklenmiştir. Diğer bir ifade ile muhatap düzenle­
yenin uğrayacağı zaran tazmin etmek zorunda kalacaktır. Muhatabın bu hüküm
kapsamındaki sorumluluğu, kanunen öngörülmüş ve objektif bir sorumluluktur.
Dolayısıyla muhatap bir kusuru bulunmasa dahi sahte veya tahrif edilmiş bir
çeki ödemiş olmaktan kaynaklanan zarara katlanmak zorundadır.
Y.3) Düzenleyenin, zarann doğumuna yol açan sahtelik veya tahrifata ilişkin
olarak kusurunun bulunması halinde olayda çek defterini iyi saklamamış olması
sebebiyle üçüncü kişilerin eline geçmesi durumunda, muhatabın sorumluluğu da
düzenleyenin bu kusurunun ağırlığı ölçüsünde ortadan kalkacaktır. Somut olayda
aynca muhatabın da kusurunun bulunması halinde, birlikte kusur (6096 sayılı Türk
Borçlar Kanunu m. 52ri1 ve 114/11) gerekçesiyle zarar taraflar arasında paylaştınla-
caktır. Düzenleyenin sorumluluğu kusur sorumluluğu niteliğindedir.
Y.4) Çekin arkasına banka yetkililerince konulan bloke kaydı çeki teyitli
bir çek haline getirmiştir. Bu nedenle ibraz tarihinde karşılığının bulunmaması
halinde teyit veren bankanın çek hamiline karşı bağımsız olarak sorumluluğu
söz konusudur. Bloke anlaşması sebebi ile doğan sorumluluk kambiyo taahhüdü
değil Borçlar Kanunundan doğan bir sorumluluktur. Bu sebeple muhatap ban­
kanın kambiyo taahhüdü altına giremeyeceği yasağı burada uygulanmaz.
(A)’nın iddialan yerindedir, (X) Bankasının iddiası ise yerinde değildir^.
(X) bankasının bu tür bir çekin bedelini ödemeyeceği haller:

• Banka, teyit ettiği çek ibraz süresi içerisinde ibraz olunmaz ise, ibraz süresi
geçtiği için sorumluluğu ortadan kalkar

• Mahkemenin ihtiyatı tedbir kararı vermiş olması

• Çekle işleyen hesap üzerine daha önce rehin ya da haciz konulmuş olması

Y.S) Olaydaki çek post-date çektir. Çekte vade söz konusu değildir. Çek
görüldüğünde ödenir (TTK m. 795/11). Ancak uygulamada çek üzerine gerçek
keşide tarihi yerine, ileri bir tarih keşide tarihi olarak yazılarak suni bir vade
yaratılmaktadır. Bu tür çeklere “ileri keşide tarihli çek., post-date çek ya da va­
deli çek" adı verilmektedir. Dolayısıyla geçerli bir çek vardır.

Ancak Çek Kanunu’ndaki geçici madde 3/V hükmü nedeniyle 31.12.2020 tari­
hine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap
Kıymetli Evrak Hukuku 279

bankaya ibrazı geçersizdir. Dolayısıyla bu çek düzenlenme tarihinden önce


01.03.2017 de ibraz edilirse bu ibraz geçerli bir ibraz değildir. Bu ibraza dayanıla­
rak, hesapta karşılık varsa ödenemeyeceği gibi karşılıksızdır işlemi de yapılamaz.
Y.6) Çekin ibraz süresine ilişkin olarak, çekin düzenlenme yeri İskenderi-
ye/Mısır, ödeme yeri ise Eeime/Tüfklye’dlf. Ödeneceği yerden başka bir mem­
lekette düzenlenmiş, bununla birlikte düzenlenme ve ödeme yerleri farklı kıta­
larda ise ibraz süresi ülkelerin Akdeniz’e kıyısı olup olmamasına göre değişir.
Akdeniz’e kıyısı olan yerler bakımından çekin ibraz süresi bir aydır (TTK m.
796/11, 822). Somut olayda düzenlenme yeri İskenderiye/Mısır, ödeme yeri
Edime,/Türkiye olup farklı kıtalarda bulunan bu yerlerin Akdeniz’e kıyısı bu­
lunmaktadır. Dolayısıyla ibraz süresi bir aydır.
Sonuç olarak çekte düzenlenme tarihinin 10.09.2017 olarak belirlenmesi
durumunda 10.10.2017 tarihine kadar çekin ibrazı gerekecektir.
Söz konusu tarih ibraz süresi içerisindedir. Cayma beyanı ibraz süresinin
geçmesinden sonra hüküm ifade eder. Çek Kanunu m. 3/1 gereği ibraz süresi
içerisinde banka hesapta karşılık varsa ödemek zorundadır. Somut olayda he­
sapta karşılık bulunmamaktadır. Ancak bloke kaydı sebebiyle ve ibraz süresi
içerisinde ibraz edildiğinden banka cayma beyanı ile bağlı değildir.
Y.7) Hamil başvurma yoluyla;
• Çekin ödenmemiş olan bedelini
• îbraz gününden itibaren bu tutann faizini
• Protestonun veya buna denk olan belirlemenin ve gönderilen ihbarnamele­
rin giderleri ile diğer giderleri
• Çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini, isteyebilir.
(TTK m. 810/7)
Kanun koyucu, ayrıca hamile TTK m. 783/III hükmü ile TTK m. 810’da
sayılan bu dört kaleme ek olarak çekin ödenmeyen kısmının yüzde onu oranında
bir mablağın da ödenmesini talep hakkı tanımıştır. Ancak hamil, çek tazminatı
olarak adlandırılan bu gideri sadece düzenleyene karşı ileri sürebilmektedir.
Hamile ödeme yapan başvuru borçlusu ödediği tarihten başlamak üzere
ödediği meblağın toplamı üzerinden temerrüt faizi de isteyebilir. Ödeyen başvu­
ru borçlusunun üzerine temerrüt faizi işlettiği toplam tutarın içinde daha önce
hamile ödenen temerrüt faizi de vardır. TTK m. 726/I-b hükmü de (TTK m. 818
yollaması ile) “bu tutarın faizi'" denilmek suretiyle temerrüt faizine temerrüt
faizi işletilmesi yasağının (TBK m. 121/III) istisnalarından birine yer verilmiş­
tir.
280 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATİK ÇALIŞMA 12

OLAYI
Gebze’de mobilya mağazası bulunan (A), (D)’yi ticari temsilci olarak atayarak
Akbank/Pendik şubesinde bulunan TL üzerinden çekle işleyen hesabma ait olan çek
defterini de (D)’ye teslim etmiştir. (D), Yalova’da mobilya imalatı ile iştigal eden
(L)’den 15.03.2016' tarihinde (A)’nm mağazası için aldığı mobilyalann satım bede­
line karşılık olmak üzere (L)’nin lehtarı olduğu “3.000 TL” bedelli bir çek tanzim
ederek (L)’ye teslim etmiştir. (D), çek üzerine “04.18.2016”, “Gebze” yazmıştır.
(L), çeki ofisindeki çalışma masasının üzerine bırakmıştır. (C2)’den ödünç para
alan ve vadesi geldiği için telaşlanan (L)’nin muhasebecisi (Cl), çeki (L)’nin masa­
sının üzerinden alarak çekin arkasına “(C2)’ye ödeyiniz” yazmış ve (L)’nin imzası­
nı taklit ederek (C2)’ye teslim etmiştir. (C2), çekin arkasına “ödeyiniz” yazarak
imzalamış ve çeki (C3)’e teslim etmiştir.

(C3), çeki 20.05.2016 tarihinde, Akbank/Kadıköy şubesine ibraz ederek ödeme ta­
lebinde bulunmuştur. Banka, çek hesabında sadece 1.000 TL- olduğunu beyan etmiştir.

SORULAR
5.1) Muhatap banka

a) Çekin üzerinde yer alan düzenlenme tarihinin geçerli olmadığını;

b) İbraz süresinin geçmiş olduğunu ve (A)’nın 18.05.2016 tarihinde cayma


beyanında bulunduğunu;

5.2) Muhatap bankanın hesapta bulunan 1.000 TL’yi ödeyebileceğini beyan


etmesi ihtimalinde, (C3) kısmi ödemeyi kabul ederek karşılıksız kalan kısım
için müracaat hakkım kullanmıştır. Müracaat hakkının kullanılması üzerine (A):

a) (D)’nin ÇekK’na göre çek tanzim etmeye yetkili olmadığını;

b) (C3)’ün muntazam ciro zincirine göre yetkili hamil olmadığını;

c) (L)’nin imzasının sahte olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle muhatap


bankanın “inceleme yükümlülüğünü” ihlal ettiğini, ileri sürerek ödeme talebini
reddedebilir mi?

OLAY II
Bononun tanzim edeni (T) İnş. Ltd. Şti. 11.07.2014 tarihinde henüz tamam­
lanmamış dairenin satım bedeline karşılık olarak 11.09.2014 vadeli olarak tan­
Kıymetli Evrak Hukuku 281

zim ettiği bonoyu lehtar (L)’ye vermiştir. Senet, (L) lafafınean vadeden hemen
önce (Y) AŞ’ye ciro edilmiştir. Senedin vadede ödenmemesi üzerine (Y) tara­
fından ödememe protestosu keşide edilmiştir.

SORULAR
Aşağıdaki soruları birbirinden bağımsız olarak cevaplayınız.

5.3) Senet 15.09.2014 tarihinde (Y) AŞ tarafmdan (M)’ye beyaz ciro ile
devredilmiştir. (M) tarafından gerçekleştirilen icra takibine (T) İnş. Ltd. Şti.;
dairenin tamamlanmadığım, kendisine teslim edilmediğini, sözleşmeden dön­
düğünü iddia ederek itiraz etmiştir. (T) İnş. Ltd. Şti. tarafmdan gerçekleştirilen
savunmayı gerekçeleri ile değerlendiriniz?

5.4) (Y) AŞ ödememe protestosunu süresinde keşide etmediğini anlamış


ancak başka bir seçeneğinin olmadığını düşünerek beklemiştir. 15.02.2016 tari­
hinde avukat olan arkadaşı kendisine hukuki imkânlarını hatırlatmıştır. (Y)
AŞ’nin hukuki imkânları nelerdir?

YARGITAY KARARI
“... 14.12.1992 günlü ve 1991/1 E. - 1991/5 K. sayılı içtihadı birleştir­
me kararında açıklandığı Üzere, çeklerde keşide yerinin hiçbir kuşku ve
duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olarak gösterilmesi gerekir. Aksi
halde dayanak belgenin çek vasfında olduğunun kabulü mümkün değildir.
Somut olayda yukarıda belirtilen iki adet çekte keşide yerinin başlangıçtan
(K.ELÎ) olarak yazıldığı bu ibarenin daha sonra (KIRKLARELİ) şekline
dönüştüğü mahkemece kabul edilmiş ve yapılan bu işlemin tahrifat olduğu
gerekçesiyle anılan çekler yönünden takibin iptaline karar verilmiştir.
HUMK.nun 298. maddesi gereğince, yapılan işlemin tahrifat olarak kabul
edilebilmesi için, belgedeki çıkıntı, kazıntı veya silintinin (senedin sıhhat
veya manasına müessir olacak) nitelikte bulunması zorunludur. Somut olay­
da yukarıda açıklananın aksine ve mahkemenin kabul şekline göre keşide
yerindeki noksanlık tamamlanmış ve belgede herhangi bir tahrifatta bulu­
nulmamıştır. Türk Ticaret Kanununun 730/3. maddesi göndermesiyle çek­
lerde de uygulanması gereken aynı kanunun 592. maddesi gereğince çekin
sonradan ve tedavüle çıkarken doldurulması mümkün olup, anılan çeklerle
ilgili itirazın da mahkemece reddi gerekirken, bunlar yönünden takibin ipta­
line karar verilmesi isabetsizdir.” (Yarg. 12. HD, T. 23.01.2006, E.
2005/23318, K. 2006/148)

5.5) Yargıtay kararını değerlendiriniz.


282 Ticaret Hukuku Uygulamaları

YANITLAR
Y.l) a) Yargıtay yanılma sonucu gün ve ayın yer değiştirmesi halinde ya­
nılgı ilk bakışta görüldüğünden keşide tarihini geçerli kabul etmektedir. Dolayı­
sıyla olayda senet geçerli olup düzenlenme tarihi 18.04.2016 olarak kabul edil­
melidir.

Bununla beraber kambiyo senetleri bakımından şekle sıkı sıkıya bağlılık


kuralı söz konusudur. Bu kural gereği, eğer senet üzerindeki şekli hususlarda bir
noksanlık ya da muğlaklık varsa ve yasa bizzat kendisi bu noksanlığa çözüm
getirmemişse senedin geçersiz kabul edilmesi de savunulabilir.

b) TTK m. 796 uyarınca bir çek düzenlendiği yerde ödenecekse on gün,


düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz
edilir. Bu iki yer aynı kıtada bulunmuyorsa üç ay içinde ibraz edilmelidir. “Yer”
bakımından il veya ilçenin belediye sınırları dikkate alınır. Olayda düzenlenme
yeri Gebze, ödeme yeri Pendik’tir. Farklı il sınırları içinde olduğundan ibraz
süresi bir aydır. Süre hesabında ilk gün hesaba katılmaz. Dolayısıyla 18.04.2016
olan ilk gün hesaba katılmaz. Son gün 19.05.2016 olur. Resmi tatil olduğundan
süre 20.05.2016’da sona erer. Böylelikle'- ibraz, süresinde yapılmıştır.

Çekten ancak ibraz süresi geçtikten sonra cayılabilir. Bununla beraber


cayma beyanı ibraz süresi içinde verilebilir ancak etkisini ibraz süresi geçince
gösterir. Dolayısıyla 18.05.2016’da cayma beyanı vererek çekten cayılabilir.
Ancak olayda ibraz süresinde gerçekleştirildiğinden çekten caymanın koşulları
oluşmamıştır.

Y.2) a) (A), (D)’yi ticari temsilci olarak atamıştır.

Anlaşıldığı üzere (A) bir gerçek kişidir ve ÇekK m. 5/III uyarınca, çek he­
sabı sahibi gerçek kişi kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsil­
ci veya vekil olarak atayamaz. Yasal temsil ise yasak kapsamında değildir. Her
halükârda, ÇekK. m. 5/III’e aykınlık halinde çek geçerlidir, ancak bu çekten
dolayı hukuki sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.

b) Olayda emre yazılı bir çek söz konusudur. Emre yazılı senetler ciro ve
zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilir. Emre yazılı senetlerde yetkili hamilin
tespiti düzgün ciro silsilesinin varlığına bağlıdır. Bu şekli bir incelemedir.

Senedin arkası incelendiğinde, ilk cironun lehtar tarafından yapılan (C2)


lehine tam ciro olduğu, daha sonra ise (C2) tarafmdan beyaz ciro yapıldığı ve
senedin (C3)’ün elinde olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar maddi anlamda
hak sahibi olmasa da şekli olarak düzgün ciro silsilesi sonucu senede hamil olan
(C3) yetkili hamil durumundadır.
Kıymetli Evrak Hukuku 283

c) Bankanın düzenleyenin imzasının gerçekliğine yönelik inceleme yap­


ması gerekmektedir (TTK m. 655, 658, 790, 801, ÇekK m. 2). TTK m. 801’de
sadece cirolar afasmea düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemesi
gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre bankanın cirantaların imzalarının gerçekli­
ğine ve geçerliliğine dair bir araşlıfma yapması gerekmemektedir. Bu nedenle
yapılan ödeme geçerlidir.

Y.3) Senet 15.09.2014 tarihinde beyaz ciro ile devredilmiştir. Ancak bu ci­
ro işleminden önce (Y) senedin vadede ödenmemesi üzerine ödememe protesto­
su keşide etmiştir. TTK m. 602’ye göre ödememe protestosundan sonra yapılan
ciro alacağın temliki hükmündedir. Bu durumda kişisel defilerin devralana karşı
ileri sürülmesi mümkün hale gelir. Ancak burada (L) ciro yaptığı için senet
soyutluk kazanmıştır. Dolayısıyla (L)’ye karşı ileri sürülebilecek şahsi defiler
sonraki cirantalara kural olarak ileri sürülemez.

Eğer ciranta (Y) AŞ’ye karşı ileri sürülebilecek bir şahsi defi olsaydı bu se­
fer (M)’ye karşı ileri sürülebilecekti. Ancak olayda böyle bir durum söz konusu
değildir.

Y.4) 15.02.2016 tarihi itibariyle geçerli bir protesto çekmediği için müraca­
at hakkı düşmüştür. Müracaat hakkı düştüğü için ancak müracaat dışı yollara
başvurmak olanaklıdır. Olaydaki senet bono olduğundan karşılığın devri söz
konusu değildir. Sebepsiz zenginleşme bakımından ise 1 yıllık zamanaşımı sü­
resi dolmuştur. Dolayısıyla bu yola başvurma olanağı da yoktur. Son olarak (Y)
AŞ, önceki ciranta (L) ile olan temel ilişkisine dayanarak alacağını talep edebi­
lecektir. (T) ve (L) arasındaki temel ilişkiye ise soyutluk kuralı gereği başvura-
maz.

Y.S) Keşide yerinin kısaltılarak yazılması belli koşullar ile olanaklıdır.


“K.eli” ibaresi Kırklareli ya da Kocaeli olarak anlaşılabileceğinden, İBK uya­
rınca muğlaklık yaratır. Böylelikle çek geçersiz olur. Yargıtay bu karannda
“K.eli” ibaresini lehtar tarafından Kırklareli olarak değiştirilmesini tahrifat ola­
rak değerlendirilmemiştir. Oysa burada ' açıkça keşide yerine ilişkin unsur eksik­
liği nedeniyle geçersiz olan bir çekin, keşidecinin onayı olmaksızın geçerli hale
dönüştürülmesi söz konusu olduğundan, Yargıtay’ın bu görüşü eleştirilebilir.
284 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATk ÇALIŞMA 13

OLAYI
(D) satın aldığı ürünlerin bedelini ifa maksadıyla bir bono düzenlemiş ve
(L)’ye vermiştir. Bono üzerinde “bedeli malen alınmıştır” kaydı yer almaktadır.
İlerleyen süreçte malların yansının kendisine teslim edilmediği iddiasıyla (D),
(L)’ye karşı dava açmış bono bedelinden teslim edilmeyen mal tutan kadar
borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece davalmm mallan dava­
cıya teslim ettiğini ispat edemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar veril­
miştir. (19. HD’nin E. 2001/641, K. 2001/4448 K. sayılı, 08.06.2001 tarihli
kararından esinlenilmiştir, www.kazanci.com)
5.1) Mahkemece verilen karar yerinde midir? Değerlendiriniz.

OLAY II
(D) muhatap (M) bankası tarafından verilen tacir çekini, ticari işletmesi ile
ilgili olmayan bir borcunu ifa için 15.06.2016 tarihinde düzenleyerek (L)’ye
vermiştir. Çek üzerinde;

. düzenleme tarihinden itibaren günlük %3 faiz işletileceği ve

• ödenmeme durumunda düzenleyenin sorumlu olmayacağı kayıtları yer al­


maktadır.
(L) düzenleme yeri İstanbul/Kadıköy olan bu senedi ödeme yeri olan İstan-
bul/Üsküdar (M) bankasına 29.06.2016 tarihinde ibraz etmiş, banka çekin arka­
sına (D)’nin çekten cayma beyanını not düşerek herhangi bir ödeme yapmamış­
tır. (11. HD, E. 2015/3937, K. 2015/5837 sayılı ve 27.04.2015 tarihli karanndan
esinlenilmiştir, www.kazanci.com)

SORULAR
5.2) Çek üzerinde yazılı olan kayıtlan ve bu kayıtlann çekin geçerliliğine
etkilerini değerlendiriniz.
5.3) (L), (M) bankasına karşı kanuni karşılığın ödenmesi talebi ile dava
açarsa bu davada ne yönde karar verilmelidir? Kanuni karşılık bakımından (D)
ile (M) arasmdaki ilişkinin hukuki niteliğini de belirterek açıklayınız.

5.4) Çekin bankaya 25.06.2016 tarihinde ibraz edilmesi ve ödenmemesi du­


rumunda (L) başvuru hakkını kullanabilir mi? Nasıl? Çek ve poliçede başvuru
hakkının kullanılabileceği süreleri, bu sürelerin niteliğini de belirterek açıklayınız.
Kıymetli Evrak Hukuku 285

5.5) (M)’nin tacir çekini ticari işletmesi ile ilgili olmayan bir borcu için dü­
zenlemiş olmasının neticesini, çekin geçerliliğine etkisi bulunup bulunmadığını
da belirterek değerlendiriniz. (M)’nin abisine ait tacir olmayanlara verilen çek
yaprağını, kendi ticari işletmesinden kaynaklanan bir borç için düzenleyerek
vermesinin neticeleri nelerdir? Açıklayınız.

OLAY III
Davacı (D), davalı (S)’den satın aldıklarının karşılığı olarak 20.06.2013 vade
tarihli lehtar hanesi boş bir bonoyu (S)’ye verdiğini, bono bedelinin vade tarihinde
(S)’ye şahitler huzurunda yazılı belge karşılığı ödendiğini, ancak (S)’nin bonoyu
yanmda olmadığı gerekçesi ile kendisine iade etmediğini, 15.01.2017 tarihinde
(S)’nin bononun lehtar hanesine oğlu diğer davalı (L)’nin adını yazarak takibe koy­
duğunu belirterek tanık beyanları ve ödemeye ilişkin yazılı belgeye dayanarak borç­
lu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (L), ödemeye ilişkin yazılı belgenin kendisini bağlamayacağı, bu
belgeden ödemenin kendisine değil (S)’ye yapıldığının anlaşıldığı, alacağının
bonoya dayanması sebebiyle tanık beyanlarının kabul edilmeyeceği savunmala­
rında bulunmuştur. (19. HD, E. 2011/2648, K. 2011/4269 sayılı ve 04.04.2011
tarihli kararından esinlenilmiştir, www.kazanci.com)

SORULAR
5.6) (L) larafmean bu bonoya dayanarak 15.01.2007 tarihinde (D)’den
ödeme talep edilmesi durumunda, (D)’ye ödemeden kurtulmak için hangi sa­
vunmada bulunmasını tavsiye edersiniz? Bononun lehtar hanesinin daha sonra
doldurulmasının bononun geçerliliğine bir etkisi var mıdır? Açıklayınız.
5.7) (L)’nin savunmaları yerinde midir? Değerlendiriniz.

YANITLAR
Y.l) Somut olayda, taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle bir ödeme aracı olan
bono ile ihdas sebebi olarak "Bedeli malen alınmıştır" kaydım içeren bonoların dü­
zenlendiği anlaşılmaktadır. Senet üzerindeki “bedeli malen alınmıştır” kaydı temel
ilişki uyannca mal alındığını gösterir. Bu kayıt geçerlidir ancak bu kaydm olması,
ispat bakımından herhangi bir değişiklik yaratmaz. Hal böyle olunca bonolarm açık­
lanan niteliği ve bonolar yönünden mevcut karine karşısında, dava konusu kambiyo
senetlerinin avans olarak verildiği ve malın teslim alınmadığı iddiasının davacı tara-
fmdan usulüne uygun şekilde kanıtlanması gerekir. Dolayısıyla “ispat yükü davalı
üzerindedir” denildiği için mahkeme karan isabetli olmamıştır.
Y.2) Faiz Kaydı: TTK m. 786 hükmü gereğince çek üzerine faiz kaydı konulma­
sı hususunda yasak getirilmiştir. Bu hükmün amacı, çekin kısa ibraz sürelerine tabi
286 Ticaret Hukuku Uygulamaları

tutulmuş ödeme aracı niteliğinde olmasıdır. Bu durumda açık hüküm gereğince çekte
öngörülen bir faiz kaydı yazılmamış sayılacaktır. Bu sebeple olaydaki faiz kaydı ya­
zılmamış sayılır. Kaydın çekin geçerliliğine herhangi bir etkisi yoktur. Çek geçerlidir.
Sorumsuzluk Kaydı: TTK m. 818/I-c hükmünün m. 679 hükmüne yaptığı
yollama uyannca çeke, düzenleyenin çekin ödenmemesi halinde sorumsuz ola­
cağına ilişkin bir kayıt konulamaz. Böyle bir kayıt çeke koyulduğu takdirde
yazılmamış sayılır. Kaydın çekin geçerliliğine etkisi yoktur.
Y.3) Somut olayda düzenleme yeri İstanbul/Kadıköy, ödeme yeri İstan-
bul/Üsküdar olan bir çek söz konusudur. TTK m. 796/1 hükmü gereği düzenle­
me yeri ve ödeme yeri aynı yerler olduğu için çekin ibraz süresi 10 gündür.
Olayda çek, 29.06.2016 tarihinde ibraz edilmiştir ve çekin ibrazı için gerekli
olan 10 günlük ibraz süresi geçmiştir.
(D) ile (M) arasındaki ilişkinin hukuki niteliği gayri nakdi kredi sözleşme­
sidir. Bu sebeple muhatap (M) bankası çekin kanuni karşılığını, çekin kısmen ya
da tamamen karşılıksız olması durumunda dahi ödemek zorundadır. Ancak bu
zorunluluk süresinde ibraz edilmiş bir çek için söz konusudur. Olayda çek süre­
sinde ibraz edilmemiştir. İbraz süresinin geçmesinden dolayı mahkeme, kanuni
karşılığın ödenmemesi yönünde karar vermelidir.
Y.4) Olaydaki çekte 10 günlük ibraz süresi söz konusudur. 25.06.2016 tari­
hi bu 10 günlük ibraz süresi içindedir. Hamil çekin ödenmemesi durumunda
başvuru hakkını kullanabilir. Başvuru hakkını kullanabilmesi için çek,
• İbraz süreleri içinde muhataba ödeme için ibraz edilmeli
• Süresinde ibraza rağmen ödenmediği TTK m. 808’ e göre tespit edilmeli.
Bu tespit;
a) Resmî bir belge, “protesto” ile,
b) Muhatap tarafından ibraz günü de gösterilmek suretiyle çekin üzerine
yazılmış olan tarihli bir beyanla veya
c) Bir takas odasının, çek zamanında teslim edildiği hâlde ödenmediğini
tespit eden tarihli bir beyanıyla yapılmalıdır.
Hamilin bu talebi zamanaşımı süresi içinde geçerlidir. Süre zamanaşımı ni­
teliğindedir. Bu durumda hamilin -düzenleyen de dahil- tüm başvuru borçluları­
na başvurabileceği süre TTK m. 814 hükmü uyannca 3 yıldır. 3 yıllık süre ibraz
süresinin bitiminden itibaren başlar. Olayda ibraz süresi 10 gündür ve düzenle­
me tarihi olan 15.06.2016 tarihinden itibaren 10 günlük sürenin sonunda baş­
vurmaya ilişkin 3 yıllık zamanaşımı süresi başlayacaktır. Poliçede ise çekten
farklı olarak 3 farklı zamanaşımı süresi söz konusudur. Bu süreler;
Kıymetli Evrak Hukuku 287

(1) Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, va­
denin geldiği tarihten itibaren üç yıl,
(2) Hamilin, cifanlalaria düzenleyene karşı ileri süreceği istemler, süresinde
çekilen protesto tarihinden veya senette “gidersiz iade olunacaktır” kaydı varsa
vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl,
(3) Bir cifanlanın başka cirantalarla düzenleyen aleyhine ileri süreceği is­
temler, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı
ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı aydır.
Y.S) 5941 sayılı Çek Kanunu, tacir - tacir olmayan kişi ayrımı getirmiştir.
Tacir kişi iştigal ettiği ticari faaliyet dışında bulunduğu ticari ilişkilerle ilgili
olarak tacir çeki düzenleyemez. Ancak düzenlenmesi halinde bunun yaptırımı
kanunda düzenlenmemiştir. İlgili kanun hükmü düzenleyici niteliktedir. Çekin
geçerliliğine de etkisi yoktur. TTK anlamında geçerli bir çek mevcuttur.
Tacirin, ticari bir işine ilişkin olarak tacir olmayan kişinin çekini kullanılması ha­
linde ÇekK m. 7/1 hükmünün uygulanması gerekmektedir. Bu hükme göre tacirin ticarî
işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek
düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Y.6) Somut olayda, bononun vade tarihi, 20.06.2013 olup senet 15.01.2017
yılında takibe konulmuştur. Bonoda düzenleyene karşı açılacak davalar vadeden
itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (TTK m. 749/1; m. 778/I-h, aynca
m. 779/1). Dolayısıyla olaydaki bono zamanaşımına uğramıştır. Bu durumda
zamanaşımı savunmasında bulunulabilir.
TTK m. 778/II-f hükmü atfı uyarınca bonolarda da açık poliçe hükmü uy­
gulanır. Bu hüküm uyarınca bonoda lehtarın yazılmamış olmasının geçerliliğe
etkisi yoktur. Lehtar aradaki doldurma anlaşması uyarınca sonradan tamamla­
nabilir. Uygulanacak olan TTK m. 680 hükmü gereğince “Tedavüle çıkarılırken
tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir
şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri
sürülemez; meğerki hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasın­
da kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.”
Y.7) Zamanaşımına uğrayan bono delil başlangıcı niteliğindedir. Davalı
alacaklı, alacağını tanık dahil her türlü delille ispat edebilir. Bu durumda mah­
kemece yargılama sırasında dinlenen taraf tanıklarının beyanları üzerinde de
durularak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç
dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.

Yazılı belgede (L)‘nin imzasının olmaması sebebiyle (L), ödemeye ilişkin


yazılı belge ile bağlı değildir.
288 Ticaret Hukuku Uygulamaları

PRATİK ÇALIŞMA 14

OLAYI
ÖNYÜZ

BONO

İşbu bono karşılığında Ahmet Gün veya emrühavalesine 16.05.2016 tari­


hinde İstanbul’da 10.000 TL ödeyeceğim.

İbrahim Aydın

İmza

İstanbul,
10.04.2016

ARKA YÜZ

Yusuf Sezgin’e ödeyiniz.

Ahmet Gün “cirosu yasaktır”

İmza

Mehmet Tatlı’ya ödeyiniz.

Yusuf Sezgin “kabz içindir”

İmza

SORULAR
Aşağıda yer alan 1. ve 2. sorulan birbirinden bağımsız olarak cevaplandırınız.

5.1) İbrahim Aydın, 16.05.2016 tarihinde kendisinden ödeme talep eden


Mehmet Tatlı’ya, Mehmet Tatlı ile arasındaki ödünç sözleşmesi nedeniyle sa­
dece 5.000 TL ödeyebileceğini ileri sürebilir mi?
5.2) Ahmet Gün, 20.04.2016 tarihinde İbrahim Aydın hakkında alman iflas
kararı ile icra takibi başlatan Mehmet Tatlı’ya:
a) Senedin henüz vadesinin gelmediğini ve kendisine protesto keşide edilmediğini;
b) Senet üzerine koyduğu kayıt sebebiyle senet bedelini ödemeyeceğini ile­
ri sürebilir mi?
Kıymetli Evrak Hukuku 289

OLAY II
Tacir (D) 20.11.2017 tarihli, 10.000 TL bedelli çeki (L)’ye vermiştir. Çekin
ödeme yeri Kadıköy İş Bankası, düzenleme yeri ise Üsküdar’dtr. (L) çeki
(Cl)’e cirolamış, (Cl) ise vadesi 15.06.2017 tarihinde gelen borcuna karşılık
(H)’ye cirolamıştır.

SORULAR
5.3) (H), (Cl)’in kendisine olan borcunun, vadesinin geldiği gerekçesi ile çeki
bankaya 16.06.2017 tarihinde götürmüştür. Banka hesapta para olmasına rağmen
ödeme yapmamaktadır. (H)’nin ödeme talebini de dikkate alarak bankanın ödeme
yapmamasının hukuka uygun olup olmadığını gerekçeleri ile açıklayınız. Bankanın
ödeme yapmaması durumunda (H)’nin hukuki imkânlarım belirtiniz.
5.4) (H) bankaya tahsil için 21.11.2017 tarihinde gitmiş, ancak hesapta kar­
şılığın olmadığını öğrenmiştir. (H) ısrarla bankadan ödeme talep etmektedir.
Bankanın yapması gerekenler nelerdir?
5.5) Çekin vadesi geldiğinde bankada karşılık yoksa (H) kimlere hangi
şartlarla başvurabilir? Aynca (H), (D) hakkında da suç duyurusunda bulunmuş­
tur. Değerlendiriniz.
5.6) Yukandaki sorulardan bağımsız olarak (Cl) “teminat içindir” kaydına
yer vererek (H)’ye çeki ciro etmiş, (H) 21.11.2017 tarihinde çeki tahsil etmek
için bankaya başvurmuştur. Ancak banka yetkili hamil olmadığı gerekçesi ile
ödeme yapmamaktadır. Gerekçesi ile değerlendiriniz.

5.7) Çek düzenlenmiş halde ancak henüz (L)’ye verilmeden önce (D)’nin
elinde kaybolsaydı (D) çekin başkası tarafından ödenerek tahsil edilmesini nasıl
engelleyebilirdi? Gerekçeleri ile açıklayınız.

YANITLAR
Y.l) Ödünç sözleşmesinden doğan defiler, temel ilişki dışında taraflar ara-
smda var olan herhangi bir ilişkiden kaynaklanan derilerdendir. Dolayısıyla bir
şahsi defi olup nispilik gereği sadece ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebilir.
Olayda en son ciranta Yusuf Sezgin, Mehmet Tatlı’ya senedi tahsil cirosu ile
devrediyor. Böylelikle, tahsil cirosu ile devralan Mehmet Tatlı, Yusuf Sezgin’in
vekili konumundadır. “Vekil hamile” karşı mevcut olan şahsi defiler ileri sürüle­
mez. Böylelikle borçlu 5.000 TL ödeyebileceğine ilişkin defiyi ileri süremeyecektir.

Y.2) a) Bono için de uygulanan TTK m. 714/VI hükmü uyannca bonoda


düzenleyen aleyhine iflas karan ile birlikte artık hamil vadeyi beklemeden mü­
racaat hakkını kullanabilir. Protesto keşide edilmesine de gerek yoktur.
290 Ticaret Hukuku Uygulamaları

b) Ciranta, “ciro edilemez" kaydı ile cironun teminat fonksiyonunu bertaraf


edebilir. Ancak kaydı koyan Ahmet Gün’ün senedi bu kayıt ile devrettiği Yusuf
Sezgin’e karşı sorumluluğu devam eder. Bu kayda rağmen senet tekrar ciro ile
devredilirse sonraki cirantalara karşı sorumluluğu kalmaz. Ancak Yusuf Sezgin
senedi tekrar tahsil cirosu ile devretmiştir. Mehmet Tatlı, vekil hamil (Yusuf
Sezgin’in vekili) konumunda olduğundan sorumluluğu devam eder.
Y.3) TTK m. 795/11 uyarınca çek görüldüğünde ödenecek bir senet oldu­
ğundan düzenlenme tarihinden önce ibraz edilebilir. Ancak Çek Kanunu’ndaki
geçici madde 3/V hükmü nedeniyle 31.12.2020 tarihine kadar üzerinde yazılı
düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersiz
sayılır. Dolayısıyla banka bu ibraza karşılık ödeme yapamaz.
Kambiyo senedi ifa yerine veya ifa uğruna verilebilir. Eğer aksi yönde açık bir
kararlaştırma yoksa çek ifa uğruna verilmiştir. İfa uğruna edimde, birbiriyle yanşan
iki borç ilişkisi söz konusudur: temel ilişki ve kambiyo ilişkisi. Temel ilişkisinin va­
desi kambiyo ilişkisinin vadesine kadar uzar. Anılan vade günü geldiğinde ise alacak­
lının seçimlik yetkisi söz konusudur. İster temel ilişkiye isterse de kambiyo ilişkisine
dayanarak alacağmı talep edebilir. Olayda henüz senedin üzerinde yazılı düzenleme
tarihi gelmediğinden dolayı bankanın ödeme yapmaması hukuka uygundur. Bankanın
ödeme yapmaması durumunda (H)’nin başvurabileceği herhangi bir yol yoktur.
Y.4) Düzenleyenin çek keşide edebilmesi için çekin ibraz edildiği tarihte
muhatap banka nezdinde emrine tahsil edilmiş bir karşılığın bulunması gerek­
mektedir. Bu karşılık nakden bulunabileceği gibi kredi şeklinde olması da
mümkündür (TTK m. 7831).
Bu karşılığın olmaması durumunda muhatap banka öncelikle karşılıksız iş­
lemini yapmak durumundadır.
Çekin bankada karşılığının olmaması durumunda muhatap bankanın ÇekK m. 3
uyannca ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yap­
rağı için belirli bir tutar ödeme borcu bulunmaktadır. Bu tutar Türkiye İstatistik Ku­
rumu laraflnean yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık gelişmeler göz önünde tutula­
rak TCMB tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazete’de yayımlanır
(ÇekK m. 3/III-b). 2018 yılı itibariyle bu tutar 1600 TL’dir.
Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar
açıkça belirtilir (ÇekK m. 3/IV).
Banka çekin fotokopisini alarak asimi hamile iade eder. Böylelikle hamil
müracaat hakkını kullanabilir.

Y.S) Çekin karşılığı yoksa müracaat borçlularına karşı başvuru hakkı kulla­
nılabilir. Olayda (D), (L) ve (Cl) başvuru borçlusudur. Burada başvuru hakkını
Kıymetli Evrak Hukuku 291

kullanabilmek için protesto çekmek ya da buna denk bir belirleme yapmak ge­
rekir (m. 809). ÇekK uyarınca bu denk belirleme karşılıksız işlemidir.

Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde
ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren
kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz
güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Mahkeme aynca, çek düzenleme ve
çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağmın devamına hükmeder (ÇekK m. 5/1).

Birinci fıkra uyarınca verilen adli para cezalarının ödenmemesi durumunda,


bu ceza, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanunun 106’ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya
yararlı bir işte çalıştırma karan verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilir
(ÇekK m. 5/II).

Çek kanununda karşılıksız çek düzenleme fiilin yaptınmı çek düzenleme ve


çek hesabı açma yasağı şeklinde idari bir yaptırım iken 15/7/2016 tarihli ve
6728 sayılı Kanun ile Çek Kanununda yapılan değişiklik uyannca “karşılıksız­
dır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi için cezai sorumluluk getirilmiş
hamilin şikayeti üzerine adli para cezasına hükmedilmesi, adli para cezasının
ödenmemesi halinde ise adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesi öngörül­
müştür.

Y.6) “Teminat içindir" şeklindeki ciro rehin cirosu niteliğindedir (TTK m.


689). Ancak poliçeye ilişkin atfın yapıldığı TTK m. 818’de rehin cirosuna iliş­
kin maddeye atıf yapılmamıştır. Dolayısıyla çekte rehin cirosu yoktur. Bu se­
beple rehin cirosu ile devralan kişi yetkili hamil olmayacaktır.

Olayda (H) çeki rehin cirosu ile aldığı için yetkili hamil olmayacaktır. Ban­
kanın ödeme yapmaması yerindedir.

Y.7) İlk olarak, çekin nza dışı elden çıkması durumunda akla iptal davası
açmak ve mahkemeden ödemeden men karan aldırmak gelebilir. Ancak iptal
davası açmak için yetkili hamil olmak gerekir. Düzenleyenin böyle bir hakkı
söz konusu değildir. Dolayısıyla (D) iptal davası açamaz.

İkinci bir olasılık olarak akla cayma hakkı gelebilir. Ancak çekten cayıla-
bilmesi için ibraz süresinin geçmesi gerekir. Olayda ibraz süresi daha gelmediği
için cayma söz konusu olmaz.

Son bir olasılık olarak, bankayı bilgilendirerek ödemeden men edilmesinin


olanaklı olup olmadığı tartışılabilir. 6762 Sayılı Ticaret Kanununda yer alan
keşideci tarafından ödemeden men talimatına ilişkin 711/III hükmü 6102 sayılı
292 Ticaret Hukuku Uygulamaları

TTK’de yer almamaktadır. Dolayısıyla çekin ■ rıza dışı elinden çıkması halinde,
keşideci tarafından artık muhatap bankadan ödemeden men talimatında bulunu­
lamaz.

Sonuç olarak, (D)’nin elinde kaybolduğu için gidebileceği herhangi bir yol
bulunmamaktadır. Bununla beraber (D), muhatap bankayı çekin elden rıza dışı
çıktığını, dolayısıyla lehtarın imzasının sahte olabileceğini bildirebilir. Böylelik­
le Bankanın, senedi ibraz edenin şeklen meşru hamil olup olmadığını tespit
ederken daha özenli davranması sağlanabilir.

You might also like