You are on page 1of 210

ALİ MEZARCI OĞLU

Çingenelerin
ClNtU S YAYINLARI
KÜLTÜR ARAŞTIRMASI

Babuii O d d » , No. 14 C agdeglu - İstanbul


T d : (0217) S2833U - (0217) 5277982
h^nnrxi(w^vıiift/(n
flrt«wıw»cu wu»y»yinl>n oww

A K M a m c ^ lu
ÇİNGENELERİN K İTA K

wwwxingcneyiiorg
ditorfoıy fltytt.ots
Y i) m İ M t t l ) ) « > :2 q n ( p C û f e ıy
Kapak tasarmu: Erdoğan KjvvctVaaçb

BİRİNCİ BASKI: N a m . 2010

ISBN 978-605-127-017-3

K iu p M aA u a'M İa hm lm ıVır

O ALİ MEZAROOĞLU. 20 »0

O CİN İU S YAY1NLARL 2010

Tüm K A b fi sakbdır.
Bu yayvan hiçbir bölümü j u n n ön izn» ohna k a tm.
hertungi bir y k J d f yro idcn û m i l m n
basılı ) i ö z d y b l yoO tıb ( « g ı M u n u .

Prattcd m Tıîrttyc
________4

ÇİNGENELERİN
KİTABI

Ali Mezarcıoğlu

3 Cinius Yayınlan
içindekiler

Önsöz................................................................................................ 7
Çingeneler kim d ir?......................................................................11
Ortak Ata: Tabiat insanları........................................................ 13
Çingeneler Göçebe Zanaatçılar................................................ 14
Çingene; Gacoların Bize Taktığı İsim ..................................... 16
Demirci veTüccar Sigynnae...................................................... 17
Çıgany: Gariban .......................................................................... 19
Dokunulmaz Değil. D okundurm az Athinganoi.................20
Diğer A dlarım ız...........................................................................22
Gaco kime Çingene d e r?........................................................... 26
Göçebe zanaatçılar kimlerdir?................................................... 26
Neden Çingene kelimesini benimsememiz gerekir?............. 29
Çingenelerin Gözünden İnsanlık Tarihi................................. 34
Çingenelerin Tarihi: Yöntem......................................................35
Tabiat İnsanlarının Hikayesi..................................................... 37
Tabiat İnsanı: İlkel Değil Yaratıcı ve Ö zgür İn san ............... 40
İlk G acolar.................................................................................... 42
6 | Ali Mezarttoğlu

Tarımcı Gacolar...................................................................... 43
Çoban Gacolar........................................................................45
Kuraklığın Çocukları; çoban-asker / asker-avcı...................46
Savaşçı Gaco: Yeni Bir Kültür, Yeni Bir İnsan......................51
Savaşçı Gacolar Dünyaya Hükmetmeye Başlıyor............... 53
İlk Çingeneler:........................................................................55
Çingene Usulü Geçim Yolları’nın Keşfi...............................55
Savaşçı Gacolar ve Çingeneler............................................... 67
Savaşçı Gacoların Etkisi Altında Tarımcı Gacolar............... 75
Bağlı Çingeneler, Bağımsız Çingeneler................................ 78
Çingene Usulü Geçim Yolları’nın ....................................... 88
Geliştirilmesi ve Alternatifler................................................ 88
Tarihini Unutan Çingeneler v e ............................................92
Uydurulan Sahte Tarih: Hurafe............................................ 92
Hurafelerin Sırtında Yükselen Adaletsizlikler.................... 112
Tarihe Katkılarıyla Çingeneler.............................................117
Kentleşme ve Sanayileşme Süreci:.......................................126
Çingeneler İçin Yeni Bir Başlangıç......................................126
Çingene Dilleri......................................................................133
Çingeneler Nasıl Kurtulur?.................................................. 143
E K ..........................................................................................148
Bölgelere Göre Çingeneler................................................... 148
Avrupa ve Anadolu............................................................... 148
Güneydoğu Asya ..................................................................177
Uzak Doğu............................................................................ 180
Orta A sya..............................................................................180
Orta Doğu ve Kuzey Afrika.................................................186
Önsöz

Çingenelerin Kitabı-, dünyanın, toplum un ve tarihin


Çingenelerin gözünden anlatılması için bir başlangıç de­
nemesidir. Hem Çingeneler hem de Çingene olmayan­
lar, kitabı okurken bazı ifadeleri yadırgayacaklar. Bunun
bilincindeyiz. N e de olsa geçmişte Çingeneler kendileri­
ni anlatan kitaplarda hep üçüncü şahıs olarak yer almış­
lardır. Çingeneler hep onlardır, yazaçsa onlardan olma­
yan biri. Kimi zaman Çingene yazarlar bile ancak Ç in ­
gene olmayanların kavramları, değer yargıları ve dünya­
ya bakış açılarını merkeze alarak kendi toplumları hak­
kında yazabilmişlerdir.
Çingenelerin K itabı bir Çingene tarafından, Çingene­
lerin kavramları, Çingenelerin dünyaya bakış açısı ve de­
ğer yargılan merkeze alınarak yazıldı. Bu kitapta ilk kez
Çingeneler sadece incelenen konumunda değil, aynı za­
manda inceleyen pozisyonunda yer alıyorlar. Kitabın temel
bakış açısı Çingenelerin ve Çingene olmayanların özünde
insanlığın ayrılmaz iki unsuru olduğunu ortaya koymak­
tır. Tarihin en eski ayrılıklarından birinin gerçek neden­
lerini ve bu ayrılığın kaynaşmaya dönüşmesinin şartları-
8 | Ali Mezarctoğİt

m araştırdık. Dolayısıyla Çingenelerin K itabı sadece Ç in ­


geneleri değil, Çingene olmayanları; Gacoları da anlatı­
yor. Sadece Çingenelerin neden Çingene olduğunu değil
Gacoların neden G aco olduğunu da anlamaya çalışıyor.
Kitapta yer verilen örnekler dünyanın çok farklı ül­
kelerinden toplanmıştır. Örnekleri seçerken bilinçli ola­
rak Türkiye dışındaki ülkelere ağırlık verilmiştir. Amacı­
mız okura konunun evrensel boyutlarını daha net bir bi­
çimde göstermek olduğu için böyle bir yol izledik. Şüp­
hesiz ki kendi ülkemizden çok daha fazla örnek verilebi­
lir ve Türk Çingenelerinin sosyo-kültürel yapısı ve tari­
hine ilişkin pek çok şey söylenebilirdi. Bunu amaçlayan
bir başka çalışma önümüzdeki dönemde hazırlanacak ve
okurla paylaşılacaktır.
Çingenelerin K itabı, Çingenelerin sitesinde geliştirilen
bir bakış açısının; tarih, sosyoloji ve antropoloji bilimle­
rinin kavramları ile geliştirilerek metin haline getirilme­
si sonucu ortaya çıkmıştır. Çingenelerin Kitabı’nın te­
mel çıkış noktası; www.cingeneyiz.org’da ifade edilen ve
ilk kez derli toplu bir biçim de ortaya konulan bir yakla­
şımdır. Bu yaklaşımın özü ise Çingene kelimesini, gün­
lük yaşamda Gacolar tarafından kullanıldığı şekliyle, bir
sosyal grup olarak bütün göçebe zanaatçıları kapsayan
bir şemsiye kavram olarak kullanmaktır. Kitapta Çinge­
ne sözü her kullanıldığında okurun aklına hangi dili ko­
nuşursa konuşsun, hangi kökenden gelirse gelsin bütün
göçebe zanaatçılar gelmelidir.
Göçebe Zanaatçılık; insanlığın medeniyet serüvenin­
de bugüne kadar hep gözden kaçırılmış, görmezden gc-
ÇİNGENELERİN KİTABI | 9

linmiş buna karşılık son derece önemli bir gelişmenin te­


meli olmuştur. Bir tarafta kan ve gözyaşı üzerinde yük­
selen Firavun Medeniyetleri diktikleri piramitlerle övü­
nürken Çingeneler sade, mütevazi ve barışçıl bir zanaat
uygarlığının kurucuları olmuşlardır. Çingenelerin Kitabı
her şeyden önce bugüne kadar neredeyse bütünüyle yok
sayılan bu özgün medeniyete ayna tutmaya çalışmaktadır.
Çingenelerin K itabı, Çingene olmayanlar için Çinge­
nelerin dünyasını anlamaya dönük bir anahtar, Çingene­
ler içinse kendi öz evlatlarının alın teriyle yazılmış bir gu­
rur vesilesidir. Bu kitabı yazmak için dökülen her damla
ter, insanlığa ve kardeşlerime helali hoş olsun. Hem gö­
nül hem de kafa gözü açık olanlar kitabı okuduğunda bu
kitabın ortaya çıkması için harcanan emeğin farkına va­
racaklardır. Kitabın her bir satırında onların içine doğ­
masını beklediğimiz sıcaklık yegane tescili ve um ut kay­
nağımızdır. Hem yazar hem de kitaba konu olan nice ya­
şanmışlık tarihin içerisinde kaybolduğunda dahi o sıcak­
lık yaşamaya devam edecek, başka bedenlerde hayat bu­
larak sonsuzluğa doğru uzanacaktır.
Çingeneler kimdir?

B
iz Çingene’yiz. Büyük şair A hm et H aşim bizim
için 'insanın tabiata en yakın şeklidir’ demiş. D o ğ ­
rudur. Çingeneler tabiat ananın aslını inkar etme­
yen çocuklarıdır. Bugün tabiatın sayısız canlı varlığı bün­
yesinde barındıran şefkatli kollarından ayrı düşm üş; şe­
hirlerin, dar sokakların, egzoz kokusunun ve rutubetin
içinde hapsolm uş olsak da aslımızı biliyoruz. Bizler T a­
biat İnsanlarıyız. Fukaralık, çaresizlik ve um utsuzluk içe­
risinde dahi bizi biz yapan özüm üzü kaybetm em eye çalı­
şan, en derin mahkum iyetlerde bile kalbim izdeki coşku­
yu ayakta tutan özgürlük aşıklarıyız.
Ç ingene’yiz, insanız. İnsanoğlunun büyük bir aile gibi
olduğu günlerin hatırasıdır bizim kültürüm üz. Bu yüz­
den binlerce yıl boyunca bize isim takanlara aldırm adık.
H ep insanız dedik! K abile, soy, sop, m akam , mevki der­
dinde olm adık. Bugünse görüyoruz ki biz mütevazı olduk­
ça inanm ış insanlar, b uçuk insan dem işler bize, o yüzden
bugün Ç in gen e’yiz diyoruz. Buçuğu tam yapm ak, buçuk
2 | Ali M ezaraoğh

demlenin insanın hası, tabiata en yakın şekli olduğunu an­


latmak için seve seve benimsiyoruz bu lakabı. Kendimizi
ayırmak için değil, ayrılanı birleştirmek için üstüne basa
basa, gururla, göğsümüzü gere gere Çingene’yiz diyoruz.

Çingene ve Gaco; aslında öz kardeşlerdir. Bir atadan


gelirler. Ne yazık ki insanlık binlerce yıl önce birbirin­
den ayrı düşmüş; iki evrensel millete ayrılmıştır. Bu ay­
rımın temeli meslektir. Toprağı işleyen köylüler ve hay­
vanları evcilleştirerek çobanlık yapanlar bugünkü Gaco­
ların atalarıdır. Onlara zanaatın her türlüsünü ve çeşitli
hizmetleri sunan ve karşılığında Gacolardan yiyecek te­
min edenler ise biz Çingenelerin atalarıdır.
Nasıl ki Gacolar kendi içlerinde irili ufaklı sayısız ka-
vimlcrdcn oluşuyorsa. Çingenelerin de kendi bünyesinde
barındırdığı pek çok kavim vardır. Nasıl ki Gaco kavimle-
ri Fransızcadan Çinccye kadar çok sayıda dili konuşuyor­
sa, Çingene kavimleri de Romanesten Lughaya kadar çok
sayıda farklı dili konuşurlar. Farklı tarihlere, farklı dille­
re sahip kavimler ise birleşeıek bir tarafta Gaco diğer ta­
rafta Çingene olmak üzere insanlığın iki evrensel mille­
tini1 oluştururlar.
Herhalükarda Gacolar da. Çingeneler de aynı aileden

<1) Evrensel millet: ulus ve benzeri kavramlardan lâddı olarak siyasi bir
kategori ifâde etmez, daha çok sosyolojik bir kavramdır. Kavramı de­
ğerlendirirken metnin bütünlüğü içinde anlamaya çalçmak ve millet
sözcüğünün Farklı çağrtftmlannt dikkate almamak en doğrusu olacak­
tır.
ÇİNGENELERİN KİTABI | 13

gelen iki kardeş gibidirler. Bugün bu iki kardeşin arası


açılmış, biri diğerine sırtını dönmüş ve kardeşini küçük
görmektedir. Yarın kardeşler barışacak, tabiat ananın ku­
cağında huzur içerisinde yaşamaya devam edeceklerdir.

O rtak Atar Tabiat İnsanları


Gacoların da Çingenelerin de ortak atası Tabiat İnsan­
larıdır. Tabiat İnsanları yüz binlerce yıl boyunca tabiatın
sunduğu bin bir çeşit meyve ve sebzeleri toplayarak, çe­
şitli hayvanları avlayarak geçimlerini sağlamışlardır. Or­
manlarda ve tabiatın her türlü nimeti cömertçe sundu­
ğu, kaynakların zengin olduğu cennet mekan bölgelerde
huzur içinde yaşamışlardır.
Ne var ki kuraklık ve nüfus artışı yüzünden bazı in­
sanlar bu cennet mekan alanların dışına taşmak zorun­
da kalmışlardır. Kimi yerde ormanlar kuraklık nedeniyle
yok olmuş kimi yerde ise nüfusları kalabalıklaşan kabile­
ler ormanların ve kaynakların çok zengin olduğu cennet
mekan bölgelerin dışına doğru göç etmeye başlamışlardır.
Bu insanlar yeni yurtlarında karınlarını doyurabile­
cekleri kaynakları hazır bir biçimde bulamadılar. Doğal
şartlar müsait olmadığı için avcılık ve yiyecek toplayıcılı­
ğı ile geçinmelerine imkan yoktu. Meyve ve sebzelerin çe­
şitliliği, av hayvanlarının sayısı, yeni bölgelerde toplum-
larının tamamını doyurmaya yetmeyecek kadar azdı. Bu
zorluklarla baş edebilmek için tarım ve hayvancılık yap­
maya başladılar.
Tarım ve hayvancılığın nasıl yapılacağını daha önce
Tabiat İnsanları keşfetmişlerdi. Fakat tabiatta ihtiyaçları­
14 | Ali Mezarcıoğlt

nı karşılayabilecek pek çok maddeyi hazır olarak bulduk­


larından bu geçim yollarına yoğunlaşmalarına gerek kal­
mamıştı. Ormanların ve kaynakların zengin olduğu cen­
net mekan bölgelerin dışında yaşamaya başlayan insanlar
içinse hayatta kalmanın tek yolu tarım ve hayvancılıkla
uğraşmaktı. İşte tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini
temin eden bu ilk insanlar bugünkü Gacoların atalarıdır.
İlk Gacolar zamanla ekip biçecekleri yeni topraklar,
hayvanlarını otlatabilecekleri yeni araziler ararken bir za­
manlar dışına çıktıkları ata yurtlarına geri döndüler. O r­
man arazilerini ateşi kullanarak yok ettiler, kendilerine tar­
la ve otlak alanları açtılar. Zaman içerisinde Tabiat İnsan­
larının geçim kaynağı olan ormanlar küçüldü. Av hayvan­
ları ve toprak her geçen gün biraz daha Gacoların kont­
rolü altına girdi. Bu kez de yüz binlerce yıl huzur içinde
yaşadıkları doğaları yok edilen Tabiat İnsanları açlıkla ve
yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kaldılar.

Çingeneler: Göçebe Zanaatçılar


Her türlü meyve ve sebzeyi, çeşit çeşit av hayvanlarını
bulabildikleri cennet mekan ormanları Gacolar tarafın­
dan yok edilen Tabiat İnsanları avcılık ve yiyecek topla­
yıcılığı ile geçinemez hale geldiler. Hayatlarını sürdüre­
bilmeleri için başka bir geçim yolu bulmak zorundaydı­
lar. Bu amaçla Çingene Usulü Geçim Yolları geliştirildi2.
Tabiat İnsanları büyük bir bilgeliğe sahiplerdi. Yüz bin-

(2) Çingene Usulü Geçim Yollan belli mesleklerden ziyade Gacolarla ku-
rulan özel bir ekonomik ilişki ve toplumsal üretime eklemlenmenin
kendine özgü bir formu olarak değerlendirilmelidir.
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 15

Icrce yıl boyunca hem tabiatı çok iyi tanımışlar hem de


acngin kaynakları en verimli bir biçimde kullanabilmek
için çeşitli araçlar geliştirmişlerdi. Sahip oldukları doğal
kaynaklar, cennet mekan ormanları Gacolar tarafından
yok edildiğinde Tabiat İnsanlarının yaşamlarını devam
ettirebilmelerinin tek yolu atalarından devraldıkları bü­
yük bilgelik mirasını kullanmaktı. İmkansızı başardılar,
taşı sıkıp suyunu çıkardılar!
Hayatta kalmak için atalarından kendilerine miras ka­
lan zanaatları geliştirdiler. Kah tahtacı, kah sepetçi, kah
elekçi, kah müzisyen oldular. Gacolara sundukları zana­
at ve hizmetlerin karşılığında onlardan karınlarını doyu­
rabilecekleri çeşitli gıda maddelerini aldılar. Hem zana­
at tekniklerini geliştirdiler, hem de bu ürünleri Gacola­
ra anlatabilmek ve cazip kılabilmek için yeni pazarlama
teknikleri hazırladılar.
Artık çok sevdikleri tabiattan koparılmış olsalar da on­
lar aşıtlarını hiç inkar etmediler. Atalarımız tabiata her
daim saygı duydular ve özü itibarı ile tabiattan koparıl­
mış Tabiat İnsanları olduklarını unutmadılar. Aşıtlarını
unutan ve atalarımızın başka bir soydan geldiğini iddia
eden Gacolarsa onlara Çingene adını verdiler!
İşte insanlığın iki evrensel millete ayrılmasının, G a­
coların ve Çingenelerin ortaya çıkışının gerçek hikaye­
si budur. Tabiatla bağları Gacolar tarafından koparıldığı
için göçebe zanaatçılığa başlayan Tabiat İnsanlarının so­
yundan gelen çeşitli kavimler Gacolar tarafından Çinge­
ne-, hepimizin ata yurdu cennet mekan bölgelerin dışına
çıkarak tarım ve hayvancılığa başlayanların soyundan ge­
16 | Ali Mezareıoğlu

len kavimlerse bizim tarafımızdan Gaco olarak adlandı­


rılmışlardır. Gerçek olan şudur ki insanlığın tüm kavim-
leri tek bir soydur!

Çingene; Gacoların Bize Taktığı İsim


Dünyanın her yerinde biz Çingenelere Gacolar tara­
fından çeşitli isimler verilmiştir. Bunlardan bir tanesi de
Çingene ismidir. Çingene sözcüğü oldukça geniş bir coğ­
rafyada farklı biçimlerde de olsa kullanılmaktadır. Hır-
vatçada Tsigani3, Romencede Figan4, İşveççede Zigena-
re5, Almancada Zigeuncr6, Ftansızcada Tsiganes7, Mısır’da
Cingana8, Macarcada Czigany’ , Kıpçakçada Çığan10; Kır-
gızcada Siğan "; Kumancada Sigan12; KazakçadaTsigan13;
Karaçay Malkarca Çigan14; Çuvaşçada Çigan15; Yakutçada

(3) Kenrick. Donıld; GANJ'DAN THAMES'A ÇİNGENELER; Ho-


mer: 2004; sf 47
(4) A.g.e; sf 47
(5) A .g.e;sf47
(6) A.g.e; Sf4 7
(7) A .g.c;sf47
(8) Bollig, Michad; Hunccr, Foragers, and Singing Smiths: Mctamorp-
hocses o f Pcripareûc Peoplcs in Afrİca; CUSTOMARY STRAN-
GERS NEW PERSPECTİVES ON PERİPATETtC PEOPLES;
Rao, Aparna, Berland, Joscph Q Praeger Pubiishcrs;2004; sf 198
(9) Bcynon, Edrman Doane; 1936; Ihc Gypsy İn a Non-Gypsy Eco-
nomy, TH E AMERICAN JOURNAL O F SOCIOLOGY: VOL 42:
NO 3 ;s 6 6 l
(10) Yıldız, Hüseyin; Turkçedc Çingeneler İçin Kullanılan Kelimeler ve
Bunların Etimolojileri; DİL ARAŞTIRMALARI DERGİSİ; CİLT 1;
Sayı 1; Güz; 2007; sf 66
(11) A .g.e;sf68
(12) A.g.e; s f 68
(13) A .g.e;sf68
(14) A .g.e;sf68
(15) A.g.c;sf68
ÇİNGENELERİN KİTABI | 17

Sıgaan16; Gagavuzcada Çingene17, Farsçada Çingane söz­


cükleri esas itibarı ile aynı sözcüğün değişik dillerde farklı
biçimlerde söylenmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu farklı­
lık aynı ülkenin sınırlan içerisinde meydana gelen farklı
söyleyişlerde de kendini gösterir. Örneğin Anadolu’nun
farklı yerlerinde sözcüğün Cingan, Cingcn, Cıngan, Cın-
gaııa, Cingen, Çingene şekillerinde telaffuz edilebildiği­
ni görürüz1*.
Hcrhalükarda bugün O n a Asya ve Kafkaslardan Orta
ve Batı Avrupa’ya kadar çok geniş bir alanda Gacolar bize
Çingene sözcüğünü kullanarak seslenirler. Peki bu kadar
geniş bir alanda çok farklı Gaco kavimler! tarafından kul­
lanılan bu sözcüğün kökeni nedir? İlk kim, hangi Gaco
kavmi kullanmıştır bu sözcüğü?
Çingene sözcüğü o kadar eski ve o kadar yaygındır ki,
bıı adın ilk hangi Gaco kavmi tarafından ve hangi tarihte
kullanıldığını bilebilmek neredeyse imkansız gibidir. Bir
takım tahminler olsa da bunlar kesinlikten uzaktır. Yine
de Çingene sözcüğünün ortaya çıkışı ile ilgili ileri sürülen
iddialara göz atmak konuyu daha iyi anlayabilmek için ol­
dukça yararlı olacaktır. Gelin tarihin çeşitli dönemlerin­
de kullanılmış ve söyleniş itibari ile Çingene ile ses ben­
zerliği taşıyan bazı kelimelerin peşine düşelim.

Demirci ve Tüccar Sigynnac


Eski Yunanistan tarihçisi Hcrodot O rta ve Doğu

(l<>) A.g.c*. S 6*
117) A .g .c sf£ 8
(IX) A.g.c*.sf68
İ S | Ali Mezarctoğlu

Avrupa’da yaşayan Sigynnac isimli bir halktan bahseder.


Adları Çingene sözcüğüne çok benzeyen Sigynnaeler, tari­
hi kayıtlarda geniş bir ticaret ağı oluşturabilmek için Tuna
nehrini keşfeden bir topluluk olarak anılırlar19. Rivayete
göre Sigynnaeler Macaristan’ın geniş düzlüklerinde yaşa­
mışlar ve dönemin Yunanistan ticaretinde önemli bir rol
oynamışlardıH0. İlginçtir, Kelt istilası gerçekleşmeden önce
Orta Avrupa’daki Pannonia bölgesinde Sigynnae sadece
bir kavmin adı olarak kullanılmamaktadır. Pannonia’da
yaşayanlar için Sigynnac tüccar anlamına gelm ektedir1.
Kimi arkeologlar Sigynnae halkının 2800 yıl önce
Avrupa’da demir aletleri ilk kez kullanan Halstatt kültü­
rünün bir parçası olduğunu düşünürler2. Bu bilgiyi doğ­
rulayan enteresan bir olgu Kıbrıs’ta Sigynnae kelimesinin
mızrak anlamına gelmesidir. J. M . Myrcs, Sigynnae halkı­
nın özel bir tür mızrak geliştirdiği ve bunu Kıbrıs’ta sat­
tıkları için mızrağın bu bölgede Sigynnae halkının adıy­
la özdeşleştiğini ileri sürmüştür23. Demircilik ve ticaretle
ilgili bilgiler, Sigynnae olarak adlandırılan bu halkın Çin­
gene kavimlerindcn olabileceği fikrini güçlendirse de, ke­
sin bir şey söylemek için yeterli delile sahip değiliz.

(19) Green, l’aer; Khodîos, Apolloııios; THF. ARCjONAUTİKA; Uni-


versity o f California Press; London; 1997; sf437
(20) Mocsy.Andras; PANNONİA AND UPPF.R MOESIA; The Cjuser
Press; 1974; sf2
(21) David. Rankin; CELTS AND TH E C1ASSICAL WORLO; Rom-
ledge; 19% ; sf 16
(22) Green, Pctcr, a.g.c; s f 437
(23) h«p://www,19l lcncvdopcdia.oıg/Sipvnnae
ÇİNGENELERİN KİTABI | 19

Çıgany: Gariban
Çingene kelimesinin kökeni ile ilgili olarak ortaya atı­
lan bir başka teori de oldukça ilgi çekicidir. Türk dilbi­
limci Hüseyin Yıldız, günümüzde dahi Çingene kelime­
sinin pek çok ülkede Çıgany (Çıgani) şeklinde kullanıldı­
ğını hatırlatmaktadır. İlginç bir biçimde Çıgany sözcüğü
Göktürkler tarafından M S. 6-8. yüzyıllar arasında dikil­
diği düşünülen Orhun Anıtları’ndakı metinlerde geçmek­
tedir. Burada kimi zaman çıgany, kimi zaman yok-çıgany
şeklinde kullanılan sözcük, yoksul-fakir anlamlarına ge­
len genel bir sıfat olarak kullanılmıştır4.
Anıtlarda geçen “Çıgany budunu bay kıldım,” cümlesi
“Yoksul budunu zengin kıldım.” anlamına gelir. Burada
sözcük bir kavmin ya da evrensel milletin adı olarak değil,
zengin, fakir, uzun, kısa gibi bir sıfat olarak kullanılmış­
ın7'. Benzer bir biçimde Karahanlı Türkçesi ve eski Uygur
dilinde aynı sözcükler çıgay ve çığan şeklinde geçmekte­
dirler6. Herhalükarda en eski Turani metinlerde, çıgany
yoksulluğu karşılayan bir sıfat olarak kullanılmaktadır.
Günümüzde hala pek çok Macar köyünde czigany ke­
limesi demirciler ve genel olarak Çingeneler için kulla­
n ılır7. Daha ilginci Macaristan’da czigany kelimesi O r­
hun Kitabeleri’nde kullanıldığı şekline çok yakın olarak,
yok-czigany formunda kullanılır*. Czigany ya da çıgany
kalıbından türemiş ve Çingeneler için kullanılan çok sa-

(M ) Yıldız, Hüseyin; x g .c $f 64
(2%) http://www.dmmiz-cOfn/dil/ktı!(igjnccviri.htm
m A .g.c sf 65
(27) Itcynon. Edrman. Doane; a.g.c s f 361
(2K) Yıldı*. Hüseyin; a-g.e; sf 71
2 0 | Ati Mezarcıoğtu

yıda sözcüğün pek çok başka O rta ve D oğu Avrupa ül­


kesinde yaygın olduğunu görmek oldukça ilgi çekicidir.
Sonuç olarak Hüseyin Yıldız, Çingene kelimesinin O r­
hun Kitabeleri’ndc rastladığımız ve fukara anlamına ge­
len çıgany sözcüğünün değişik dillerin etkisi altında bi­
çim değiştirmesiyle ortaya çıktığım ileri sürmektedir. Bir
şekilde başlangıçta genel olarak yoksul anlamına gelen çı-
gany sözcüğü zamanla bu sözcüğü benimseyen Gaco ka-
vimleri tarafından Çingeneler için kullanılmaya başlan­
mış olabilir.
Yıldız’ın işaret ettiği benzerlikler oldukça ilgi çekici
olmakla beraber konu henüz yeterince araştırılmamıştır.
Gerçekleştirilecek yeni araştırmalar bu konuyu daha iyi
anlamamıza imkan verebilir.

Dokunulmaz Değil, Dokundurunaz Athinganoi


Çingene kelimesinin kökeni ile ilgili onaya atılan ve
oldukça yaygın kabul gören bir başka görüş ise bu keli­
menin eski Yunancadaki Athinganoi sözcüğünden tü­
remiş olduğudur. Athinganoi 9- yüzyıla ait bazı Bizans
kaynaklarında kehanet, büyücülük ve sihirle uğraşan bir
grup insanın adı olarak kullanılır. Kaynaklar bu grubun
üyelerinin temiz kalabilmek kaygısı ile çevrelerindeki in­
sanlardan uzak kaldıklarını belirtir. Athinganoiler kendi­
leri dışındaki herkesin kirletici, saflığı bozucu özellikle­
ri olduğuna inanmaktadırlar. Bu çerçevede diğer insan­
lara dokunmayı reddettikleri gibi onların da kendileri­
ne dokunmalarını istemezler. Onların elinden bir şey ye-
ÇİNGENELERİN KİTABI | 21

mc7. ve içmezler29.
Miklosiç isimli dilbilimciye göre Çingeneler fal ve si­
hirle ilgili olarak görüldüklerinden Gacolar tarafından on­
lara aynı şekilde büyücülükle namlı Athinganoilerin adı
verilmiştir. Bazı Gürcü ve Yunan kaynaklarında Athinga-
noi sözcüğünün yanı sıra Adsincani sözcüğünün de Ç in­
geneler için kullanılmış olması Miklosiç’in tezini güçlen­
dirici bir kanıt olarak düşünülmüştür30.
Kaynaklar Bizans İmparatoru Constantine’in başının,
av sahasına musallat olan vahşi hayvanlarla dertte olduğu­
nu anlatır. Adsincaniler büyülü olduğu düşünülen etlerle
hayvanları zehirleyerek imparatoru kurtarmışlardır3'. Ad-
sincanilcrdcn bahseden daha eski bir kaynakta 9. yüzyıl-
dada Azize Atanasia’nın kıtlık döneminde Adsincani diye
bilinen yabancılara ekmek verdiği anlatılır. 32
Miklosiç’in tezi günümüzde yaygın kabul görmekte
ve Çingene sözcüğünün Athinganoi ya da Adsincani söz­
lüklerinden türediği düşünülmektedir. Buna karşılık ses
lıenzcrliği açısından bakıldığında diğer tezler de mantık­
sız görünmemektedir. Üstelik diğer tezleri güçlendiren
kültürel ve tarihsel kanıtlar da ileri sürülebilir.
Burada özetlediklerimizin dışında her birinin hem dil­
bilimciler, hem de tarihçiler tarafından ciddi olarak tartı­
şılması gereken çok sayıda teori stardır. Bizim açımızdan

(.*•)* Kohen. Fili; HISTORY O F T H E BYZANTINE JF.WS: Univttsiıy


Press o f America; 2007; sf7 6
I M)| IVrpov. Vcssdin, Manuhİakova. Elena; OSM ANLI İMPARATOR-
I IK 'lT N D E ÇİN GEN ELER; Homcr. 2004; s f 16
111) McLachlan. Scan; BYZANTIUM AN İLLUSTRATED HISTORY;
Hipocrcnc Books; 2004; s f 197
112) Popov, Vcssdin, Manıshiakova. Elena; a-g.e; s f 17
22 | AH MetarcıoğHı

bu noktada önemli olan Gacoların bizleri adlandırırken


kullandıkları Çingene sözcüğünün yaygınlığı ve eskiliği­
nin ortaya konulmasıdır. Aynı zamanda bu sözcüğün çok
farklı Çingene kavimlerini tanımlamak için kullanıldığı­
nı vurgulamakta yarar vardır.

Diğer Adlarımız
Dünyanın farklı bölgelerinde, bizlere farklı şekillerde
hitap edilir. İsimlerimizden bazıları Çingene veya Gypsy
sözcükleri gibi geniş bir alanda kullanılmaktayken bazı­
ları ise çok dar alanlarda bilinir. Eğer ayrıntılı bir çalış­
ma yapılsa, bizlere verilen isimlerin listesi ancak birkaç
ciltlik bir kitaba sığacaktır. Burada ise Gacolar tarafın­
dan Çingenelere verilen isimlerin en bilinen birkaç tane­
sine değineceğiz
Hindistan’da kullanılan ve zamanla dünyaya yayılan
Parya sözcüğü, esas itibarı ile Hintli Gacoların Çingene­
lere verdiği bir isimdir. Sözcüğün çıkışı Hindistan'ın Ta-
mil N adu bölgesinde davulculuk yaparak geçinen Para-
yiars Çingenelerinin’3 isimlerinin ağızdan ağıza değişik­
liğe uğraması ile olmuştur. Bu şekilde ortaya çıkan par­
ya34 sözcüğü giderek Hindistan sınırlarını aşarak dünya­
nın başka yerlerindeki Çingeneler için de kullanılmaya
başlanmıştır.
Zamanla sözcüğün kapsamı daha da genişlemiş, Hin-
(33) Srivasuva. B. N; MANUAL SCAYENGİNC İN INOIA Conccpı
Publİshing Company; 1997; sfl4
(34) Ghosc, Sakansa; The Daliı In İndia; SOCİAL RESEARCH,
Vol. 70, No. I Spring 2003; sf 84
ÇİNGENELERİN KİTABI | 23

distan Çingenelerinin mazlum konumuna atıf yapılarak


dünyanın her yerinde yaşadıkları ülkelerde hor görülen in­
tanların adı olmuştur parya. Alman sosyolog Max Weber
parya sözcüğünü yaşadığı ülkede yabancı-misafirstatüsün-
de kabul edilen, sosyal hakları sınırlı ve yaptıkları meslek­
ler başkaları tarafından hakir görülen toplumsal gruplar
için genel bir sözcük olarak kullanmış15 ve Wcber’lc be­
raber parya sözcüğü bilimsel dile girmiştir.
Hindistan’da Çingeneler için kullanılan bir diğer söz­
cük chandaladır. Chandala ismi en eski Hint metinlerinde
geçen sayısız efsanede anılır. Günümüze kadar Hindistan
Çingeneleri için Gacolar tarafından kullanılan bir sözcük
olan chandala, efsanelerde genellikle Tabiat İnsanlarının
kültürlerine ilişkin çeşitli unsurlarla birlikte geçer. Avcı­
lık kültürü ve orman yaşamı Hint metinlerinde Chanda-
l.ıl.ırla ilişkili olarak görülür16.
Afganistan’da Çingeneler genel olarak Jat adıyla bili­
nirler. Bu sözcükle anılan en az 6 farklı Çingene kavmi
bulunmaktadır. Jat sözcüğü genel bir isim olduğu gibi ne­
gatif manalar da içermektedir. Gacolar bu sözcüğe haka­
ret düzeyinde negatif anlamlar yüklemişlerdir ve aşağıla­
yıcı hir biçimde kullanmaktadırlar17.
Pakistan’da Çingeneler Gacolar tarafından Kalender
(.15) Srivasuva, B. N; a.g.e; sf 14
( Wi) Kinslcy, David; TANTRJC VISIO NS OF T H E DIVINF. FEMINI-
NE; University of California Press; 1997; sf 217
< 17) Rao, Aparna; Straııger and Lim inal Bcings: Som c Thoughıs on
Pcripatctics, Insidcrs and O m sidcrs in Southvvcsı Asia; C U S-
TO M A R Y S T R A N G E R S N E W P E R S P E C T İV E S O N PE­
Rİ PA TET İC P E O P L E S; R ao, Aparna, Bcrland, Joscph C ;
Praegcr Pııblishcrs; 2004; s f 277
24 | Aii Mezarctoğlu

sözcüğü kullanılarak adlandırılırlar. Kalender olarak ad­


landırılan Çingeneler daha çok eğlence sektöründe ça­
lışmaktadırlar. Aralarında maymun ve ayı oynatanlar ol­
duğu gibi akrobat, sihirbaz ve hokkabazlar da bulunur3*.
Kalender sözcüğü Pakistan’da Gacolar tarafından Çinge­
neleri anlatmak için kullanılırken başka bölgelerde fark­
lı anlamlara gelebilir.
D oğu Türkistan bölgesinde yaşayan Ainu Çingene­
lerine bölgede yaşayan Uygurlar, Abdal adını verirler3’ .
Abdal sözcüğü farklı bölgelerde değişik anlamlarda kul­
lanılsa da Doğu Türkistan’d a Çingene anlamına gelir ve
Orta Asya’nın bazı bölgelerinde de farklı kökenlerden ge­
len Çingene kavimlcrini adlandırmak için bu sözcük kul­
lanılır. Kelimenin kökeni konusu tartışmalıdır ve halen
bir netliğe ulaşılamamıştır. Ainu Çingenelerine aynı za­
manda “sünnetçiler kasti”'10 adı da verilir38394041.
O rta Asya’da genel olarak Çingeneleri adlandırmak
için Luli sözcüğü kullanılır42. Kelimenin Farsçadan gel­
diği düşünülmektedir. Nitekim İran’da da bu sözcüğün
yaygın bir biçimde kullanıldığı bilinmektedir. Gacolar ta­

(38) Bcriaııd, Joscplı. C ; Natıırc, N urturc and Kiııship; Culcurc,


creation, and proereation: conccpts o f kiııship in South Asian
practicc; Böck, M oılica, Rao, Aparna; Bcrglıaıı Books; 2000;
s f 158
(39) Im p://w w w .joslıuaproject.n ct/pcopctry.php?rop3«100665&
rog3=CH
(40) Sünnetçilik özellikle İslam ülkelerinde yaygın olan ve az tanınan bir
geleneksel Çingene mesleğidir.
(41) lı f t p : / / w w w . j o s lı u a p r o j c c t . n e t / p e o p c t r y .
php?rop3= 100665&rog3=CH
(42) Wixman. Ronald; THK PEOI’ LKS O F THF. USSR; M.F.. Slurpc
İne; 1984; sf 40
ÇİNGENELERİN KİTABI | 25

rafından ortaya anlan tüm diğer isimler gibi luli sözcüğü­


ne de zaman içerisinde Gacolar tarafından olumsuz an­
lamlar yüklenmiştir.
Geleneksel olarak deri işçiliği, ayakkabı imalatı, elbise
boyama, müzisyenlik, eğlence sanatları, mezarcılık gibi iş­
lerde yoğunlaşan Japon Çingenelerine Gacolar tarafından
l-'t.t ismi verilmiştir44. Japon Çingenelerinin nüfuslarının
I -3 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Sayısı
fı(KM) civarında olan farklı Çingene toplulukları Japonya’da
l-.ıa ortak adı altında sınıflandırılmaktadırlar4''.
Çingene kavimlcrini tanımlamak amacıyla Afrika’da da
|ick çok farklı sözcük kullanılmaktadır. S e n e d i ve çevre
bölgelerde yaşayan bir grup Çingene kavmine Neeno adı
verilir. Aralarında demirci ve deri ustalarının bulunduğu
İm Çingene kavimlcriııin müzisyenleri çok ünlüdür ve
ıı/ımlık kabiliyetleri ile haklı bir ün kazanmışlardır44. Bu
Çingene kavimlerinin hepsine birden birlikte yaşadıkla-
ıl Gaco kavmi olan Woloflar tarafından Neeno şeklinde
lıilap edilmektedir.
Afrika’da Ç in gen elere verilen bir diğer isim ise
Midgan’dır. Özellikle Somali ve civar bölgelerde Gaco-
laı buralarda yaşayan Çingenelere bu şekilde hitap eder­
ler. Gacolar midgan sözünü oldukça aşağılayıcı bir an-

(4.1) değineni. Babu; Ih e Buraku Pcoplc o f Japan; INTERNATIO­


NAL HÜMANİST NEWS; Dcccınbcr; 2006; h[(p://www,ddlilS,
nl/06l2a.h tm l
(44) lm p://www.briıannica.com/ Burakumin maddesi
(45) Discrimination Bascd on Dcsccnt İn Africa; The İntcrııatİonai
Dalic Solidarity Nc(work; wvw.dalitfrccdom.ory: s£3
26 | Ali Mezarctoğh

lam yükleyerek kullanmaktadır"14. Diğer yerlerde olduğu


gibi Somali’de de midgan sözü farklı Çingene kavimleri-
ni kapsayan şemsiye bir sözcüktür.

Gaco kime Çingene der?


Göçebe zanaatçılar kimlerdir?
Gacolar insanlığın aslında iki evrensel milletten oluş­
tuğunu bilmezler. Kendi aralarında esas olarak dil ve kül­
tür farklılıklarından ileri gelen kavim ayrılıklarını esas alır­
lar. İnsanları öncelikle ait oldukları kavimlere göre değer­
lendirirler. Kavimleri de yüksek kavimler ve alçak kavim­
ler olarak sınıflandırırlar. Toplumlara bu gözle baktıkları
için Gacolar birbirlerine düşman kavimler biçiminde or­
ganize olmuş ve sürekli birbirleriyle savaşır hale gelmiş­
lerdir. Bu savaşlar ve bitip tükenmek bilmeyen rekabet
hem onları, hem de doğamızı tahrip etmektedir. Pek çok
insan bu gerçeğin (arkında olsa da kavmiyetçilikten vaz-
geçilmediğini görüyoruz.
Bu bakış açısıyla Çingeneleri anlamaya çalışan Gaco­
lar bizi de tek bir kavim içerisine sığdırmak, evrensel mil­
let olan Çingeneleri tek dilli ve tek atalı bir topluluk ola­
rak lanse etmek istemişlerdir. Bizi de herhangi bir Gaco
kavmi olarak gösterme çabası ile Çingenelere bir anava­
tan ve anadil bulma gayreti dikkat çekicidir. Oysaki bi-

(46) Ethiopia: Trcatmcnt o f Madhiban/Midgan/Mcdigan minoriıy


elan originating from thc Ogadcn arca by Ethiopian forccs in
ıhc arca and by members of majority dans; Query rcsponsc
a-6754 of 20 May 2009; hııp://www.unhcr.ory/rc(wofld/: sf I
ÇİNGENELERİN KİTABI | 27

/.İn anadilimiz Çingene kavinden tarafından konuşu­


lan tüm dünya dilleri, anavatanımız ise bütün dünyadır.
Koca gezegeni bırakıp küçük karaparçalarma sıkışmak bi­
zim mantığımıza yabanadır. Kültürümüzün özüne aykı-
ııdır. Bunu Çingenelerden talep etmek binlerce yıllık ya­
şanmışlığı bir kenara atıp Çingenelerden Gaco olmaları­
nı islemek demektir.
Geçmişte bizi tek bir coğrafyaya sıkıştırmak ve tek dil­
li bir toplum haline getirmek için yapılan bir dizi girişim
genellikle ipe sapa gelmez iddiaların bilimsel tezler kisvesi
alımda ciddi ciddi ileri sürülmesi ile sonuçlanmış; buna
karşılık bu akıl ve mantık dışı tezler ne Çingeneler ne de
( iacolar tarafından kaile alınmamıştır.
Ne var ki 150 yıl önce Çingene kavimlerinden biri
olan Romların dili incelenmeye başlandıktan sonra daha
akla yatkın tezler ileri sürülebilmiştir. Alexander fîaspati
ve John Sampson gibi dilbilimciler Rom kavminin yaşa­
dığı bölgelerde Romani dilini ayrıntılı bir biçimde incele­
mişlerdir. Bunun sonucunda Romani dilindeki kelimele­
rin vc bu dilin gramerine ilişkin pek çok özelliğinin Hint
dilleriyle açık yakınlıklar taşıdığı anlaşılmıştır47.
Bu yakınlıkların keşfedilmiş olması Çingeneleri ken­
dileri gibi sıradan bir Gaco kavmi olarak görmek isteyen
kişilerin oldukça sevinmesine yol açmıştır. Bütün Çinge­
ne kavimlerini Hindistan’a sıkıştırabilccek olmanın se­
vinci içerisinde bir çırpıda sadece Rom kavminin Çin­
gene olduğunu ileri sürüvermişlerdir. Bu sayede insanlı-

H7> Fraıtr. Angus AVRUPA HALKLARI ÇİNGENELER; Homcr.


2(105; sf 19-20-21-22
28 | Ali Muzarctoğlu

ğın en uzak geçmişinin yegane tanığı olan Tabiat insan­


ları, evrensel millet Çingeneler, sıradan bir kavim olarak
lanse edilebilmiştir.
Oysaki tek Çingene kavmi Romlar olmadığı gibi, Rom
kavminin ataları arasında da sadece Hint kökenli Çingene
kavimleri yoktur. Ainıı, Mugat, Teber, Lom, Dom, Ru-
dari, Yeniche, Pavee, Lawbe ve isimleri saymakla bitme­
yecek nice kavimler evrensel millet olan Çingenelerin te­
mel unsurları olarak tarihte yerlerini almışlardır. Birlikte
yaşadıkları her coğrafyada ırk, dil ve kültür farklılıklarını
aşarak kaynaşan farklı Çingene kavimleri; Gaco kavimlc-
rindcıı farklı olarak birbirlerine karşı büyük bir gönül ya­
kınlığı duyarlar48. Bu gönül yakınlığının bir sonucu ola­
rak siyah ırkın, beyaz ırkın ve Kafkas ırkının temsilcileri
farklı Çingene kavimlcrinin içerisinde bir araya gelebil­
mişler; Çingeneler Gacoların hayal dahi edemeyecekleri
kadar eski devirlerde ırklar arasındaki eşitsizlikleri kendi
toplumlarında ortadan kaldırabilmişlcrdir.
Özellikle son 200 yılda yoğunlaşan Çingeneleri sıra­
dan bir kavim olarak lanse etme çabalarına karşılık G a­
colar günlük konuşmada Çingene sözcüğünü tamamıyla
gerçek manası ile kullanırlar. Köyünde oturup ekin biç­
me mevsiminin gelmesini bekleyen bir tarımcı ya da dağ­
larda koyun-keçi otlatan bir çoban Gaco; Çingene ola­
rak adlandırdığı kişinin hangi dili konuştuğuna bakmaz.
Soyunun sopunun nereden geldiğini düşünmez. Sıradan

(48) Bu konuda ileri sürülebilecek aksi örnekler genellikle farklı göçebe za­
naatçı kavimleri arasında gerçeklemen ilk karşılaşmaların gcrilinılerini
yansıtır. Orta ve uzun vadede farklı kültürlerden göçebe zanaatçılar
karışarak yeni bir kavim oluşturma eğilimine sahiptirler.
ÇİNGENELERİN KİTABI | 29

( ucalar bir gruba Çingene adını veriyorlarsa bunun se­


bebi bu insanların belli zamanlarda köylerinin veya ot­
laklarının yakınına gelip onlara çeşitli zanaat ve hizmer-
Irri sunmalarıdır!
Aynı şekilde kırsal bölgelerden kentlere taşman Gaco­
ların şehirlerdeki Çingenelere Çingene olarak hitap etme­
lerinin sebebi bu insanların soyunun Hint veya başka bir
kökene dayandığını düşünmeleri değildir. Şehir Çinge­
neleri, atalarının kırsal dünyanın göçebe zanaatçı Çinge­
neleri olduğuna inanıldığı için Çingene olarak adlandı-
ı ılırlar. Nitekim şehirlere gezmeye gelen Hintli turistlere
kimse kalkıp da Çingene demez!
Uzun lafın kısası; Çingene kavimlerinin hepsini bir­
den karşılayan Çingene ve Gypsy gibi sözcükler, Gacolar
ı.ıı.ıfından ortaya atılmıştır. Gacolar bu sözcükleri göçe­
be zanaatçı bir yaşam şekline sahip olan kavimleri adlan­
dırmak için kullanırlar. Biz Çingenelerin ataları ise hiç-
blt zaman kendilerini insanlığın diğer kavimlerinden ayrı
(.'/irmediklerinden böyle ayırıcı isimler kullanmamışlardır.
I Mayısıyla tüm Çingene kavimlerini kapsayan sözcükler
< iacolarm kendi dillerinde ürettikleri sözcükler olmuştur.
Çingene ve Gypsy belli bölgelerde çok yaygınken başka
ycı Icrde göçebe zanaatçılara verilen farklı isimler de vardır.

Neden Çingene kelimesini benimsememiz gerekir?


( ieçmişte atalarımız her şeyi sineye çekip sadece ek­
mek kavgası verdiler, ö n celik hayatta kalmaktı. Ataları­
mız özünde bütün insanların Tabiat İnsanlarından geldi­
ğini bildikleri için kendilerini diğer insanlardan ayırma­
30 | Ali Mezarctoğlu

dılar. Çingene kavimleri kendilerini ya kendi dillerinde


insan anlamına gelen bir sözcükle adlandırmışlar ya da
mesleklerini ön plana çıkarmışlardı.
Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Çingenelere
kendisini ne olarak gördüğünü sorduğunuzda genellikle
ya kendi dilini kullanarak insan olduğunu ifade edecek­
tir ya da mesleğinin adını söyleyecektir size, örneğin Ro­
man Çingenelerinin dilindeki Rom ve Dom, Çingenele­
rinin dilindeki D o m * sözcüğü, insan veya kişi anlamına
gelmektedir. Aynı şekilde dünyanın pek çok bölgesinde
toplumunu kendi dilinde kalaycı, sepetçi, demirci, elek-
çi olarak adlandıran Çingene kavimlerinc rastlayabiliriz.
Bugün ise insanlığın geldiği noktada artık bütün Çin­
gene kavimlcrini kapsayacak bir isim kullanmamız şart
olmuştur. Zira hem Gacolara, hem de kendi toplumu-
muza tüm insanlığın bir soy olduğunu hatırlatmanın tek
yolu evrensel millet olan Çingenelerin kendilerini ortaya
koymalarıdır. Artık, Çingenelerin insanlığın ve doğanın
kötü gidişatına el koymasının zamanı gelmiştir.
Dili, ırkı ve geldiği yer neresi olursa olsun tüm göçe­
be zanaatçı kavimler tarihin her safhasında aynı kaderi
paylaşmışlardır. Gacolar her yerde diline, ırkına ve gel­
diği yere bakmaksızın göçebe zanaatçılara Çingene adını
vermiştir. Bu şekilde adlandırılmanın bir sonucu olarak,
Çingeneler dil, ırk ve köken temelli kavim ayrılıklarının
üstüne çıkarak evrensel bir millet oluşturmuşlardır. Bu
evrensel milletin adını ise doğal olarak dışarından bakan
tüm Çingene kavimlerindeki ortaklıkları görebilen Ga-

(49) Kcnrick, Dorıald; a.g.c; sf 26


ÇİNGENELERİN KİTABI | 31

ıcıljr koymuşlar, cüm Çingene kavimlerini kapsayan ge­


nci isimler Gacolar tarafından kullanılan Çingene, Gypsy,
I uli. lira, Abdal gibi sözcükler olmuşlardır.
Gacolar bizim hakkımızda teferruatlı bilgiye sahip ol­
madıklarından toplumumuza hep uzaktan bakmışlardır.
Ihı uzaktan bakış pek çok yanlış anlamaya neden olsa da,
diğer taraftan bizlere tüm Çingene kavimlerini kapsaya­
bilecek nitelikteki isimler vermelerini mümkün kılmıştır.
Ayrıntıya takılmadıkları için Çingene kavimleri arasında­
ki farklılıkları değil ortaklıkları görmüşlerdir. Şüphesiz ki
İm ortaklıkların en önemli olanı tüm Çingene kavimle-
ı inin Çingene Usulü Geçim Yolları, yani göçebe zanaat­
çılıkla geçinmiş olmalarıdır.
Aynı şekilde Gacoların da kendilerini adlandırmak
İçin kullandıkları kapsayıcı isimler yoktur. Bütün Gaco-
t.ıı ı kapsayan. Geben, Gaco, Şivan gibi sözcükler tarih bo­
yunca hep Çingeneler tarafından kullanılmıştır. Gacolar
kendi aralarındaki farklılıkları ön plana çıkararak kavim
adlarıyla gururlanırken, onlara dışarıdan bakan Çinge­
neler Gacoların arasındaki ortak noktaları görerek ortak
lılnılcr geliştirmişlerdir.
I Icr iki evrensel millet de adeta birbirinin aynası gi­
bidir. Birbirlerine bakmadan, birbirlerinin dillerinde na­
sıl ıladc edildiklerini anlamadan ne Gacolar ne de Çin­
geneler evrensel millet kimliklerinin farkına varabilirler.
Bııgfın Çingeneler Gacoların kendilerine verdiği ve
laikli Çingene kavimlerini kapsayan isimleri kullanarak
kendilerini ifade etmelidirler. Bu şekilde kendilerini sı­
ladan kavimler olarak değil evrensel milletin mensupları
32 | Ali Megarcıoğlu

olarak ortaya koymuş olacaklardır. N e var ki bu görüşü­


müze bazı kardeşlerimiz Gacoların bizlere verdikleri isim­
lere hakaret manası yüklendiğini söyleyerek itiraz ederler.
Kavim adlarını veya sonradan uydurulmuş isimleri kul­
lanmayı tercih ederler. Bu yanlış bir tavırdır.
Birincisi Gacolar olumsuz manaları, hakaret anlamı ta­
şıyan ifadeleri sözcüklere değil doğrudan doğruya toplu-
mumuzun şahsiyetine yüklemektedirler. Hırsız, pis, ah­
laksız, mundar gibi aşağılayıcı ifadelerle, bir sözcük de­
ğildir kast edilen. N e yazık ki pek çok Gaco bireyi bizlc-
ri bu sıfatları kullanarak hakir görür. Çingene ismi yeri­
ne bir başka ismi kullanmak hiçbir şeyi değiştirmez. Ro­
man, Teber, Lom , D om gibi kavim adlarını çok ön pla­
na çıkardığımızda bu sefer G acolar kavim adlarını haka­
ret sözcüğü gibi kullanmaya başlayacaklardır.
Bugün birbirlerine kızdıkları zaman “Çingenelik yap­
ma,” diyen Gacolar, Roman sözcüğü yaygınlaşırsa bu se­
fer “ Romanlık yapma,” demeye başlayacaklardır. N ite­
kim başlangıçta Hint dilinde insan anlamına gelen Dom
sözcüğü, Çingenelerin kendilerini Dom sözcüğüyle ad­
landırmalarıyla zaman içerisinde Hindistan’da negatif an­
lamlar içeren bir ifadeye dönüşmüştür. Hor görülmek­
ten kurtulmanın tek yolu bizzat Gacoların sözcüklerini
bu anlamlardan temizlemek; kendi kültürümüzü ve ya­
şam tarzımızı cümle aleme anlatmaktır. Aksi halde deği­
şen hiçbir şey olmayacaktır.
Evrensel millet adı yerine kavim adlarını ön plana çı­
karan bazı Çingeneler Gacoların Çingeneler için kullan­
dıkları hakaretleri kendilerinden daha yoksul kardeşleri
ÇİNGENELERİN KİTABI | 33

İçııı kullanmaktadırlar. Kendilerini yükseltmek için baş­


kalarının omuzlarına basmaya çalışan bu insanlar aslında
kendilerini aşağılamaktadırlar. Gacolara karşı, “ Biz onlar­
dan değiliz,” diyerek kardeşlerini aşağılarken aslında Ga
ı uların gözünde daha da küçülürler, adam yerine bile ko­
nulmazlar. Gaco, her şeyiyle Çingene kimliği ortadayken
kendisini G aco olarak lanse etmeye çalışan Çingeneleri
lıl^lıir zaman kendisinden saymamıştır.
l-'vrcnsel bir millet olan Çingenelerin arasına kavmiyet-
tlliği sokmak, kavimler arasında tıpkı Gacolarda olduğu
gibi kimin kimden yüksek olduğu tartışmalarını yapmak
adımla Gaco olmaya çalışmaktır. Gaco veya Çingene ol-
ııuk bir kişinin kendi elinde değildir. Binlerce yıl boyunca
aıal.ırı Çingene Usulü Geçim Yollarıyla, göçebe zanaatçı­
lıkla bayatını kazanmış bir insan, ne yaparsa yapsın Gaco
ulamaz. Gacoları taklit etmek; onlara ait makam ve mev­
kiin i kendinde görmeye çalışmak sadece bir Çingene’nin
kuıııik duruma düşmesine yol açar. Çingene ancak ken­
di gibi olursa; atalarından aldığı binlerce yıllık yaşam bi­
timini yeni gelişmelere uyarlayarak kendisini geliştirirse
( ..unların saygısını kazanabilir.
< iıinümüzde Çingenelerin kendilerine güvenlerini ka­
lanın.darının ve Gacoların gözünde saygın bir pozisyo­
na gelmelerinin tek koşulu binlerce yıl boyunca Gacolar
laıalından kullanılan isimlerle kendi kültürlerini ve me­
deniyetlerini temsil etmeleridir. Bir mücadele verilecekse
bu iMiıılcre karşı değil, isimlere yüklenen yanlış anlamla-
ı.ı. Iıuraielcre ve önyargılara karşı verilmelidir.
34 | Ali Mezareıoğiu

Çingenelerin G özünden İn san lık Tarihi


Bizim için tarih öncelikle insanlığın iki evrensel mil­
lete bölünmesini anlatır. Bir tarafta çobanlık ve tarımla
geçinen kavimler, diğer tarafta göçebe zanaatçılıkla geçi­
nen biz Çingenelerin ataları... Ne var ki insanlığın tarihi
bundan ibaret değildir. İnsanlık binlerce yıllık zaman di­
liminde başka ayrılıkları da yaşamış ve bu ayrılıklardan
kaynaklanan korkunç çatışmalar insanlık tarihinin büyük
bir bölümünü kaplamıştır. Gacolar kendi aralarında çı­
kar kavgaları yapmışlar; kavimler, imparatorluklar, ulus­
lar ve çıkar gruplan arasında kanlı savaşlar yaşanmıştır.
Binlerce yıl süren bu dönem boyunca bizim ataları­
mız toplumun kıyısında olan biteni izlemişler, gözümü­
zün önünde kardeşin kardeşe yaptığı zulüm atalarımızın
ciğerini yakmıştır. N e var ki atalarımızın elinden bir şey
gelmemiştir. Hatta kimi zaman şiddet dalgaları, ekme­
ğinden başka davası olmayan atalarımızı da vurmuştur.
Buna rağmen biz Çingeneler, Gacoların acılarım da pay­
laştık, kimi zaman yaralarını sardık; halk hekimleri, şifa-
cılar, destancılar ve eğlence ustaları olarak yaralıların ruh
ve bedenlerini tedavi etmeye çalıştık.
Yoksulluk kuşaklar boyunca en büyük düşmanıydı ata­
larımızın. Bu yetmezmiş gibi köleliği yaşadık. G az odala­
rında, korku kamplarında en büyük acılara tanık olduk.
Yine dc bir parçası olmadık, Gacoların dünyasında dünya
malı için yapılan acımasız savaşlann. H ep ekmeğinin kav-
gasındaydı atalarımız. Savaş bize uzaktı; ölümden kork­
tuğumuzdan değil, en eski atalarımız olan Tabiat İnsan­
larından en yüce erdem olarak barışı öğrendiğimiz için...
Ç İN GEN ELERİN KİTABI | 35

Bir tarafta hep acıları, savakları, ölümleri yazdı tarih.


Itııbirlerine düşen kardeşleri yazdı. Kanla sulanan toprak­
lan, insan kafatasında içilen taze insan kanını yazdı. Bi­
rim tarihimizde yeri yoktur bunların. Savaşmak için de­
ğil barış için bahane arayan büyük Tabiat İnsanlannın ço-
ı tıklarıyız biz. Burada Çingenelerin tarihini anlatırken sa­
vatlardan, katliamlardan, acı ve ölümden bahsetmiyorsak
bunlardan haberdar olmadığımızdan değil elbette. Ha-
İH-tdarız! Ama hiçbir zaman sebebi ya da tarafı olmadı­
ğımız acıların tarihini kendi tarihimizin bir parçası ola-
tak kabul etmiyoruz, bilerek ve isteyerek, bir başka tari­
hin kapısını açıyoruz.
Çingeneler için tarih, gizli bir medeniyetin, unutul­
muş, yok sayılmış bir uygarlık hâzinesinin insanlıkla pay-
l*|ilmasıdır. Bizim tarihimiz barışçı bir zanaat medeniye-
llııiıı yanı başımızdaki katliamlara inat yükselişini anlata-
ı ak liim insanlığa, ibreti alem olsun diye. Amacımız, in­
tan olmanın şerefine leke sürmeden insanca yaşamış Ç in ­
genelerin, Tabiat İnsanlarının barışçı ruhunu 21. yüzyı­
la lapılıklannm müjdesini tüm insanlık alemine vermek­
tir Bu müjdenin dehşetle parçalanmış ruhlara huzur ve
ııımıı getireceğini biliyoruz.

Çingenelerin Tarihi: Yöntem


Bl/.iın tarihimiz falanca tarihte başlayıp filanca tarift­
ir lülen başka tarihlere benzemez. Tabiat İnsanlarının av-
ı ılık ve yiyecek toplayıcılığı ile geçindiği, her türlü do­
ğal kaynaklara sahip cennet mekan tabiat bölgelerinden
koparılmaları sonucunda Çingene Usulü G eçim Yolları­
36 | Ali M ezaraoğlu

m benimsemek zorunda kaldığı her yerde. Çingenelerin


tarihi yeniden başlar. Avcılık ve yiyecek toplayıcılığı ile
geçinen Tabiat İnsanlarının sepetçilik, kalaycılık, demir­
cilik, müzisyenlik, tahta işleme, aktörlük gibi zanaat ve
hizmetleri kabile mesleği olarak benimsediklerini gördü­
ğümüz her yerde yeni bir Çingene kavminin doğduğunu
da görüyoruz demektir.
Bir bölgede Tabiat İnsanları tabiattan kopanldıklann-
da bir Çingene kavmi dünyaya gelir. Dünyaya gözlerini
yeni açan bu Çingene kavmi zamanla ya başka bölgele­
re doğru göç eder ya da onun doğduğu topraklara başka
diyarlardan gelen Çingene kavimleri yerleşir. Farklı böl­
gelerden gelen Çingene kavimleri kaynaşarak ortak bir
kültür meydana getirirler. Böylece yeni Çingene kavim­
leri ortaya çıkar.
Çingenelerin tarihi iki şekilde aniatılabilir. İlk yön­
temde genel olarak Tabiat İnsanlannın hangi şanlar al­
tında tabiattan koparıldıkları ve Çingene Usulü Geçim
Yollarını benimsemek zorunda kaldıkları ortaya konula­
bilir. Farklı bölgelerden ve iârldı tarihlerden verilen ör­
neklerle; Tabiat İnsanlarının yaşadıklan orman veya kay­
nakların bol olduğu cennet mekan bölgelerin yok oluşu
ve bu durumun sonucunda Tabiat İnsanlarının temel ge­
çim kaynaklarını kaybetmesi ile Çingene Usulü Geçim
Yölları’nın benimsenmesi arasındaki bağlantı aktanlabilir.
Çingenelerinin tarihinin yazılmasında kullanılabile­
cek olan ikinci yöntem, tek tek Çingene kavimlerinin
tarihinin incelenmesidir. Burada örnek bir Çingene kav­
mi ele alınacaktır. Bu kavmin henüz Çingene Usulü Ge-
ÇİNGENELERİN KİTABI | 37

tim Yolları’nı benimsemediği dönemde yaşadığı orman-


Uı veya cennet mekan bölgeler belirlenecektir. İlgili kav­
inin lungi nedenlerle bu kaynakları yitirdiği ve Çinge­
ne Usulü Geçim Yollan’nı benimseme sürecinde önce­
likle hangi zanaat ve hizmetlere yöneldiği araştırılacak-
ın. Kundan sonraki aşama Çingene TJsulü Geçim Yollan
benimsendikten sonra ilgili kavmin dünya üzerinde da-
Hıldığı bölgelerin ve kaynaştığı diğer Çingene kavimleri-
ıılıı tespit edilmesidir.
Kiz bu çalışmada Çingene tarihinin yazılmasında kulla­
nılabilecek olan yöntemlerden birincisini tercih ediyoruz.
Amacımız, okuyucunun Çingene Usulü Geçim Yolları’nın
ııltaya çıkışı ve Çingene kavimlerinin hangi şartlar altın-
ıla ortaya çıktığına ilişkin genel bir fikre sahip olmasıdır.

Tabiat İnsanlarının Hikayesi


Inuııoğlunun en eski geçim kaynağı olan avcılık ve yi­
yecek toplayıcılığı, sayısız kuşağın geçimlerini temin et­
melerine imkan sağlamıştır. Dünyanın bazı bölgclcrin-
ılf, en azından bir milyon yıldır, insanların geçimlerini
lııı şekilde sağladığı bilinmektedir50. Bu zaman aralığı o
Imlar uzundur ki bu süre boyunca insanlar tabiatı yakın­
ılın tanımışlar, avlanma ve yiyecek toplama faaliyetini en
ııygıın bir şekilde yapmalarını sağlayabilecek çeşitli alet­
in geliştirmeye başlamışlardır.

|1ll| M<«ıiu>n, Kathleen. D*. Historicisizing adaptation, adapting to his-


iıny; fttfagcr-Traders in South and South-East Asİa; FOREGAR-
I RAİ )F.RS İN SOUTH AND SOUTHEASTASIA: LONG TERM
I US İ t >RIES; Morrison, Kathleen. D. Junker, Laura. D; Cambridge
t Nıivrnity Press£002; sf2l
38 | Ali Mctarctoğlu

Avcılıkla ve toplayıcılıkla geçinen Tabiat İnsanlarının


bir kısmı göçebe, bir kısmı yerleşiktir. Avladıkları hayvan­
ların mevsimsel hareketliliğine uygun olarak göç eden Ta­
biat İnsanları olduğu gibi, sürekli aynı bölgede yaşayan
avcı ve yiyecek toplayıcı gruplar da vardır51. Bu yüzden
Tabiat İnsanlarının her daim göç ettikleri hakkında bir
genelleme yapmak doğru değildir.
Tabiat İnsanları, insanların henüz Gacolar ve Çinge­
neler olarak bölünmedikleri dönemde çok sayıda yeni alet
geliştirmiş; bunları daha iyi avlanabilmek, daha fazla yiye­
cek toplayabilmek için verimli bir biçimde kullanmışlar­
dır52. Oku, yayı, mızrağı ve baltayı icat etmişler, zamanla
bu aletleri geliştirerek tam manasıyla iş görür hale getir­
mişlerdir. Balık avlama ve ulaşım amacıyla kanolar yap­
mışlar, balık avlamak için özel tekniklerle ördükleri ba­
lık ağlarını kullanmışlardır.53.
Toplanan yiyecek maddelerinin kolaylıkla taşınabilme­
si için avcı-toplayıcı Tabiat İnsanları çeşitli taşıma kapları
yapmışlardır. Başlangıçta çeşitli bitkilerin özel bir teknik­
le örülmesi ile hazırlanan sepet ve hasır çantalar kullanıl­
mıştır. Zamanla bunların yanına pişmiş çamurdan yapı­
lan çömlekler eklenmiştir54.
Bilim adamları uzun bir süre çömleğin ilk olarak ta­
rımcı Gacolar tarafından kullanıldığını düşünmüşlerdir.
Buna karşılık bir dizi keşif, çömleğin Tabiat İnsanları ta-

(51) A-g-c; sf 28
(52) Maddox, Grcgory; SUB-SAHARAN AFRİCA: AN ENVI-
RONMENTAL HISTORY; ABC CLİOı 2006; sf 28
(53) Pricc, T Douglas; a.g.c; 1991; sf 216
(54) Morrison, Kathlccn; a.g.c; sf 28
ÇİNGENELERİN KİTABI | 39

lalından kullanıldığı vc üretildiğini ortaya koymuştur55,


/am an içerisinde Tabiat İnsanları metalleri işlemeyi de
(imrenmişlerdir56.
I.ıbi.ıt İnsanlarının özellikle avcılık faaliyetinin verim­
li geçmesi amacıyla müzik eşliğinde masal ve destan oku­
mak gibi gelenekleri vardı57. Bu gelenek genellikle avın
hrıckctini arttırabilirle gücüne sahip olan tabiat ruhları­
nı memnun etme düşüncesiyle hayata geçirilirdi58. Des-
ı.ııı ve masallar okunurken dönemin şartları içerisinde
gidiştirilmiş müzik aletleri kullanılırdı59. Tabiat İnsanla-
ı ıııın bu ve benzeri gelenekleri günümüze kadar uzanan
pek çok sanatın temelini oluşturmuştur. Başlangıçta dö-
ıırınin dini inanışları içerisinde hayata geçirilen bu gele­
nekler, zamanla müzik vc dans zevkinin gelişmesine ara-
ı ılık diniştir.
İlk bitki yetiştirme ve hayvan evcilleştirme deneme­
li ıtııi de Tabiat İnsanları yapmışlardır80. Bu konuda Ta­
biat İnsanlarının sahip olduğu bilgi oldukça ilerlemişti.
I gri bir ihtiyaç ortaya çıksaydı, Tabiat İnsanları kolay­
lıkla tarım ve hayvancılığa geçebilirlerdi. N e var ki böyle
blı ihtiyaç ortaya çıkmamıştır. Tabiat koşulları son dere-
■ • ııygıın olduğundan, avlanma ve yiyecek toplama faa­
liyetlerine devam edilmiştir. Zira Tabiat İnsanlarının ya-

ı .11 Grcgory; a.g.c; sf 23


ı V.ı l-lıaılc. Mircac; DEMİRCİLER VE SİMYACILAR; Kabala;
Uıaıılıııl; 2003; sf 31
ıi.'i Aı, M dıınct; Güney Sibirya Türklerinde Ava Destancı vc
MdSiilcı G öl lirine Geleneği; T Ü B A R -X X 1/Bahar/2007; sIS
t'ıMI A.jt.c;
r.V) A.«.c; U 9
•r.ııi Mııınvnn. Kaılılccıt; a.g.c; sf29
40 | Ali M*2«r<ıqt/a

şadığı cennet mekan bölgelerde çeşit çeşit meyve ve seb­


zeler, besili av hayvanlan ve ihtiyaç duyduktan her türlü
kaynak fazlasıyla bulunmaktaydı.
Tabiar insanlarının arasında kadınlar büyük bir hür­
met görürdü. Herhangi bir konuda karar alınması ge­
rektiği zaman kadınlar ve erkekler görüş belirtirler ve or­
taklama karar alınırdı. Hiçbir konuda kadınların fikirle­
ri görmezden gelinemezdi*’. Kadınların önemli bir ma­
nevi gücü vardı ve toplumsal kuralların belirlenmesinde
gerçek manada söz sahibiydiler*-'. Geçinmek için yapılan
her türlü faaliyete katılmakla beraber» özellikle toplayıcı­
lık kadınların ilgi alanıydı. Yine de Tabiat İnsanları ara­
sında kadıniann farklı ekonomik faaliyetlere katılımına
ilişkine örneklere hem günümüzün hem de geçmişin Ta­
biat tnsanlan arasında rastlamlmaktadu**.

Tabiat İnsanı: İlkel D eğil Yaratıcı ve ö z g ü r İnsan


Günümüze kadar kimileri, avcılık ve yiyecek toplayı­
cılığı ile geçinen halklara 'ilkel’ adım layık görmüşlerdir.
Bu isimlendirme tam bir safsatadır. Zira yukarıda kısa­
ca tanıttığımız Tabut İnsanları, tabiat ürünlerine kolay
ulaşılabilen bölgelerde ve özellikle ılıman bir iklimin ya­
şandığı o-rmanlik alanlarda yaşıyorlardı. Buna rağmen ar­
tan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sürekli yeni6123

(61) Hami. L ju fth ; WOMEN. POWER AND TH E BJOL0GY OF


TH E PEACE; Qnnp>rh Pofafafcnp 2003: **5 3
(62) K p r. ı*54
(63) Fcdorara, Elctu G ; Dtc Role o f Wo«un i * Sıxi« p HUNTER
AND GATHERERS IN THE MODERN WORU>. Banksa fo-
o k * 2006; **392-393-94
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 41

«İnler geliştiriyor, değişen koşullara büyük bir hala uyum


•ağlayabiliyorlardı. Boylerine bir uyum yeteneğine sahip
uları Tabiat İnsanlarının akıldan yoksun ilkeller oldukta-
n nasıl düşünülebiliri
tabiat İnsanları tüm insanlığın ortak atasıdır. Ama az.
•oma daha ayrıntılı bir şekilde açıklayacağımız gibi Ç ın-
|pneler aşıtlarını inkar etmeyip Tabiat İnsanlarından al­
dıktan mirasa uygun bir yaşam yolunu benimsemişlerken.
Caıular.Tabiat İnsanlannın soyundan geldiklerini unut­
mak istemişlerdir. Tabiat İnsanlarını ilkellikle, hiçbir işe
yaranunukla suçlayan G aco; tarlasını sürerken, hayvanını
güderken kullandığı aletlerinin birçoğunun ortak atalan-
« m olan Tabiat İnsanları tarafından keşfedildiğini nedense
h«m ljm ık istemez! Sanki kendirini leylekler getirmiştir.
(iıımimü7dc halen T abu t insanları yaşamlarım sür­
dürmektedir. Özellikle Afrika ve Güney Asya’nın bol ya­
ğış flaıı ormanlık bölgelerinde hayatlarını avcılık ve yi-
p *r k toplayıcılığı ile sürdüren toplumlar yaşamaktadır.
UhiJiıu kendilerine sunduğu nimetleri israfa kaçmadan
fQk«cu hu kardeşlerimiz değişen ortamlara uyum sağ-
kumş, ayakta kalabilmek için çeşidi yollar bulmuşlardır.
lahuı insanlarının tarihi, her yerde hayata sıkıca tu-
Miıııııaıun tarihidir. Bu tarih bitmiş değildir. Bir yandan
(, hıyrocterin, bir yandan d a uygun iklim koşullarında av-
ı ılık vr yiyecek toplayıcılığı ile yaşamlarını sürdüren gü-
HiMtMi/tm Tabiat Insanbnnın arasında devam etmekte-
4lı insanlığın medeniyet mirasında herkes kadar, ataia-
tınımn yaşam şeklini günümüzde muhafaza eden Tabiat
42 | AH Mezmrttoğlu

İnsanlarının da hakkı vardır.M.

İlk Gacolar
Gacolar, biz Çingeneler ve ortak atamız olan Tabiat İn­
sanlarından farklı olarak yiyeceklerini doğadan veya baş­
ka insanlardan tüketilmeye hazır vaziyette almazlar. Ta­
biat insanlarının avlanırken karşılaştıkları hayvanlar ve
topladıkları bitkiler doğanın dengesi içerisinde düzenli
olarak kendiliğinden oluşmaktadır. Çingeneler, zanaat ve
hizmetleri sunduktan Gacolardan çeşitli yiyecek madde­
leri alırlar ama bu maddelerin üreticileri değillerdir. Ga­
colar ise tarlada ekin ckİp-biçcıck ya da evcilleştirdikleri
hayvanlan sürekli ellerinin altındaki hazır gıda maddele­
riyle besleyerek, kendi yiyeceklerini kendileri hazırlarlar.
Gaco tabiatın doğal akışının dışına çıkarak kendi yi­
yeceğini kendi üretebiliyor oluşunu zekasına ve kabiliyet
tine bağlar. Güya Çingenelerden ve Tabiat İnsanlanndan
üstün olduğu için tanm ve hayvancılık yapmayı öğren­
miş, tabiat ve diğer insanlar üzerinde hakimiyetini ilan
etmiştir. Gerçeğin bununla hiçbir alakası yoktur. Gaco
tanm ve hayvancılık yapmaya başlamışsa bunun sebebi
diğer insanlardan üstün olması değil, bu meslekleri yap­
maya mecbur kalmış olmasıdır. Zaren hem unmın hem
de hayvanlan evcilleştirmenin tekniğini Gacolar, Tabiat
İnsanlarından öğrenmişlerdir.
Bitkileri toprağa ekerek bunların belli alanlarda yetiş­
mesini sağlayanlar ilk olarak Tabiat İnsanları oldu. Aynı
şekilde avcılık faaliyetine ek olarak bazı hayvanlan cvcil-

(M) MofriKm, Kattık*»'-a-g-crf 10


ÇİNGENELERİN KITAM | 4}

Irpiımcyi de ilk Tabut İnsanları denediler. Farklı bölge­


lerde farklı tekniklerle yapılan bu ilk denemelerin tarihi
(0.000yıl öncesine kadar girmektedir**. Bu ilk denemeler
Iklım ve toprak koşullan gibi çeşitli koşullar göz önünde
bulundurularak farklı tekniklerle yapılmıştır.
Ne var ki Tabiar İnsanları bitki yerişrirmenin ve hay­
vanlan evcilleştirmenin bilgisini çok sınırlı bir biçimde
kullanmışlardır. Zira Tabiat İnsanlarının yaşadığı cennet
mekan bölgelerde ne geniş kapsamlı bir ranm fâaliyetine
nr de hayvancılığa ihtiyaç vardı. Doğadaki hazır kaynak­
lı* geçimlerini fazlasıyla temin ediyordu. G d d ı manada
lirim ve hayvancılığın gelişmesi insanların doğada hazır
ıılırak bulduktan besinlerle karınlarını doyuramadıkla-
ıı, kaynaklann nispeten kısıtlı olduğu bölgelerde ortaya
çıktı**. Bu bölgeler Gacoların onaya çıkrıkları ve dünya­
yı yayıldıktan temd merkezlerdir.

la n m a Gacolar
Tanın yaparak geçinmeye başlayan Gaco toplulukları
dünyanın farklı bölgelerinde ortaya çıktılar. Başta Nil va­
din olmak üzere Kuzey Afrika'nın günümüze göre daha
yağışlı ve ılıman bir iklime sahip obn çeşitli bölgelerinde
uıım u G aco topluluktan, büyük bir kuraklığın yaşan­
dığı 4.500 yıl öncesine kadar yoğun bîr nüfusa sahipler­
di Ö.OOO yıl Önce çok sayıda »ç deniz, göl ve ırmaklara
»«İtip «dan O n a Asya ve Arabistan coğrafyalarında da ta-
r. M *U o x . Gccşpcy: SUB-SAHARAN AFRİCA: AN ENVI-
K< İNM ENTAL HISTORY. ABC C Ü O . 2006: $F 23
— Kpr-.JU
• • M»Ulou CtKfp tf. ı y . rf 27
44 | Ali Mtımrooğlm

rımcı Gacoların yaşamlarını sürdürdüklerini biliyoruz44.


Avrupa, 8.000 yıl öncesine kadar avcılık ve toplayıcı­
lıkla. geçinen Tabiat İnsanlarının çok yoğun bir biçimde
yaşadıkları bir coğrafyaydı. Ancak bu tarihten sonra bazı
tanmcı topluluklar ortaya çıkmaya başlamışlardır. Yine
de Avrupa’nın Kuzey bölgelerinde Tabiat insanları ha­
kim konumlarını çok uzun bir süre boyunca korumaya
devam edeceklerdir**.
Zaman içerisinde bu bölgelerde yaşayan tarım a Ga­
coların düzenli yerleşmeleri ortaya çıkmaya başladı. Bu­
rada tanen yapmaya başlayanlar oldukça banşçıl insanlar­
dı70. Savaş kültürü henüz Gacolar arasında yaygınlaşma­
mıştı. Özellikle 5.000 yıl önce Kuzey Hindistan'daki in-
dus bölgesinde yaygınlaşmaya başlayan tanmcı toplumla-
ra aic çeşitli yerleşim bölgeleri barışçı Gaco kavimlerinİn
yaşam alanlarına örnek olarak gösterilebilir71.
İlk tarımcı Gacolar, Tabiat İnsanlarının geleneklerin­
den tam anlamıyla kopmamalardır. Her şeyden önce ta-
nm genellikle kadın ve erkeğin birlikte çalıştığı, kadınla­
rın geliştirilmesi sürecinde önemli role sahip olduğu bir
ekonomik faaliycrci. Tanmcı Gacolann arasında kadınlar,
belli bir ölçüde, Tabiat İnsantannın arasında sahip olduk­
ları pozisyonu korudular. Günümüzde dahi belli bir öl-
<6S) Dcttko.Jimes; ATAERKİ LÜOtN SAHARASYA'DA OKTA*
YA ÇIKMASI VF. YAYILMASI. 4000'LEfc İNSAN DAVRA*
NİŞİNİN IKLIM BAĞLANTILI OLARAK DÜNYA ÇA­
PINDA DEĞİŞİMİNİ GÖSTEREN BULGULAR:
tC_wto Revü*/ 23:19-38. Sprinp Japın: 1990
(69) PÎi(e,T[)attgliKi.şıe:tlr)l6
(70) A *e
(71) Moniıon, Kehlem; xpr, ıf 29
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 45

çilde yaşadıkları coğrafyanın sunduğu imkanlar’"’ dolayı­


sıyla. ilk ranm a Gacoların kültürünü muhafaza edebil­
miş toplamlarda kadınlar ekonomik yaşam içerisinde çok
önemli bir pozisyonda yer almaktadırlar'*.
ilk tarımcı Gacolar genellikle yerel yönetime ağırlık
sermiş, merkezi ve otoriter yönetime fâzla yönelmemiş»
terdir. Tanm a Gaco topluluklarının geliri merkezi yöneti­
min masraflarını karşılayabilecek düşeye ulaşmış oba bile’*
küçük kabile tipi şeflikler vatlıklarını devam ettirebilmiş»
İçidir” . Tanm a Gaco topluluklarının yaşadığı bölgelere
büyük krallar ya dışarıdan gelmişler ya da kuraklık ve iç
çatışma gibi özci koşulların sonucunda onaya çıkmışlar­
dır” . Nitekim çoğu tanm a Gaco toplumunda kral yağ­
mur yağdırabilme gibi doğaüstü güçlere sahip olduğuna
inanılan kutsal bir kişidir72734*677.

Çoban Gacolar
Hayvanlan evcilleştirmenin hem Udim ve bitki örtü­
sü hem de hayvanların çeşitliliği bakımından mümkün
olduğu bölgelerde Gacolann atatan çobanlık yaparak ge­
çimlerini sağlamaya başladılar.
Çobanlık yaparak geçinen Gacolann en önemli sılun-

(72) McOondd. Firma; Congot Dcmocnric Rcpubtc « f. PEOP-


LES O F AFRİCA: M a n h d C m ndbfc; 2001; rfl 10
(73) (şehri. Efizabeth ADo; A H JSTÖ RY O F AFfUCAN SO Q E -
T JE S T O 1870; Press C jndkM c o f The Unnctnty o f Caatb-
tidgr. 1997; 10$
(74) A frc srftt
(7$) A p r .tf S t
(76)
(77) A «c :«ri0 5
4 6 | 4 l i M tim rtıoğtu

tısı hayvanlarını besleyecek uygun otlak alanlarına ulaşa­


bilmekti. Bu yüzden günümüzde dahi çoban Gacoların
önemli bir bölümü otlak alanları arasında dolaşmakta ve
göçebe bir biçimde yaşamaktadırlar*.
Çoban Gacolar. Gacoların ve Çingenelerin ortak ata­
sı olan ilk Tabiat insanlarının adetlerinden, tarımcı Ga-
colara göre daha fazla uzaklaşmıjlardır. özellikle kadınla-
nn konumu bu toplumlarda farklılık gösterir. Çoban Ga­
colarda en önemli geçim kaynağı hayvancılıktır ve avcılık
zamanından beri hayvanların üzerindeki hakimiyet önce­
likle erkeklerin elinde olmuştur. Büyük ölçüde bu duru­
mun etkisiyle çoban Gacolarda kadın daha çok ev ve aile
hayatının bir unsuru haline gelirken toplumun genel iş­
lerinden soyutlanır.
Erkek ise toplumun karnını doyurma görevini üstüne
almıştır. Bu gelişmeyle kimi çoban Gaco toplumlannda
kadın erkeğin geçim amacıyla yaptığı faaliyetleri destek­
leyen etkinliklere kısmen katılabilirse de. Tabiat İnsanla­
rının arasında sahip olduğu pozisyonla kıyaslandığında
ikinci plana düşer. Kimi çoban Gaco toplumlannda ise
kadın tümüyle eve kapatılır. Böyle toplumlarda kadının
tek görevi erkeğin neslinin devam etmesini sağlamak için
çocuk doğurmak ve yetiştirmektir7*.

Kuraklığın Çocukları; çoban-asker / asker-ava


Dünyanın iklimi ve bitki örtüsü her zaman şimdi ol-

(78) Hodıon. Radı Onoa. Hodtoa. Nc<riSe Dtxx>; Noaudfc Rutoo-


fom; ANNUAL RKVItCTS ANTROPOLOG* Q:1S-6I: 1980;
107-18
OVt K p c .J2 \
Ç İN G EN ELER İN K ITA SI | 4 7

duğu gibi olmamıştı. Bugün çöl vc bozkır olan pek çok


bölge 6.000 yıl öncesinde çok daha ılıman bir iklime vc
rengin bir bitki örtüsüne sahipti*. Arkeolojik kazılar bu
dönemlerde Tabiat İnsanları ve tanm aknrı yaladığı yer*
kşım bölgelerinin varlığını ortaya koyar. Çeşitli bilgiler
bu tarihlerde büyük çaplı savaşlann, güçlü vc savaşçı ni­
telik taşıyan krallann, kitlesel katİiamlann yaygın olma­
dığını göstermektedir.
Ne var 1ü bugün Kuzey Afrika'daki Saha ra çölünün vc
O na Asya bozkırlarının bulunduğu bölgelerde ciddi bir
kuraklık meydana gelmiş vc bu bölgelerin doğa! kaynak­
ları büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Arkeolojik kazılar­
da bulunan çeşitli kalıntılar kuraklaşmayb beraber bü­
yük kıvamların, çoluk çocuk demeden toplumlartn kat­
ledilmesinin başladığını göstermektedir. Kuraldık eski­
den bol olan kaynakların tükenmesine yol açmıştır. Aç­
lık ve çaresizlik içerisindeki İnsanlar birbirlerinin dinde­
kine göz dikmişler vc böylcce yağmacılık bîr geçim yolu­
na dönüşmüştür*1.
Kuzey Afrika ve O n a Asya'yı çöle dönüştüren kurak­
laşma sonrası ortaya ran m a ve çoban Gacolardan fark­
lı yeni bir Gaco tipi çıkmıştır. Genellikle çobanlann vc
kaynakların kıt olduğu bölgelerdeki yoksul avalann ara­
sından çıkan bu Gaco karakteri büyük savaşlann, fcıihle-
tın vc istilaların mucidi olacaktır. Ne var ki o aslında bir
kuıbandır. Kuraklığın getirdiği açlık ve sefalet içerisinde
labiıt İnsanlarına özgü vicdan ve sağduyuyu tamamen

l l c w a ) i P a t f e 1990
«I*
48 | A li MtzMtftoğlm

kaybetm işi. Tek amacı hayatta kalmaktı. Birlikte hare­


ket ettiği kabile üyeleri dışında hiç kimseyi gözü görmez
hale gelmişti.
Savaşçı Gacoların ortaya çıkış ve yaygınlaşmaları ile bir­
likle yeni bir toptum tipi şekillenmeye ve giderek dünya­
ya hakim olmaya başladı. Yükselen yeni toplumun teme­
li savaştı. Savaşçı Gacolar hayana katabilmek için kom­
şunun elindekine muhtaçtı. Komşunun toprağı, komşu­
nun evcil hayvanları, komşunun av hayvanlan ve kom­
şunun otlak alanlanna sahip olmanın tek yolu ise kurak­
lığın paylaşma düşüncesini tümüyle ortadan kaldırdığı
koşullarda zorla ele geçirmek ve yağmalamaktı. Böylcce
yağma, talan ve ganimet paylaşımı savaşçı Gacolar ara­
sında en yüce değer haline geldi.
Tabiat İnsanlarının öz evlattan nasıl b u noktaya gele­
bildiler? Bunu anlayabilmek için açtığın doğasım anlama­
mız gerekir. Açlığın insanı nasıl insanlıktan çıkarttığını
anlamadan savaşçı Gacolann aslında kuraklığın kurban­
ları iken nasıl olup da büyük ccngavcrlerc dönüştüğünü
anlamamız mümkün değildir.
Savaşçı Gacolann onaya çıktığı büyük kuraklaşma sı­
rasında açlık, coplumlann yapısını değiştiren bir yıkım
başlattı. Günümüzde Afrika’d a açlıkla karşı karşıya olan
bölgelerde yapılan gözlemler bu donem yaşananların ne
kadar korkunç olabileceği hakkında bir (îkir vermektedir.
Açlığın ilk aşamalannda yetişkin erkekler yiyecek bulmak
amacıyla aileden uzaklaşmakta ve genellikte geri gelme­
mektedirler. Çocuklarıyla baş başa kalan anne uzun bir
süre çocuklanna sahip çıkmayı çalışmaktadır.
ÇİNGENELERİN KITASI | 49

Açlık koşullannda çocuklar yiyecek bulmak için çete­


ler oluşturmakta ve büyük bir hızla yağmacı gruplara dö­
nüşmektedirler. Anne uzun bir sûre çocuklarıyla birlik­
te olmakta ama açlık artık dayanılmaz bir noktaya geldi­
ğinde çocuklarını bırakarak yalnız başına yiyecek arama­
ya gitmektedir. Böylelikle açlıkla karşı karşıya kalan top­
lum bir yandan büyük bir hula yağmacı çetelere dönüşür'
ken diğer yandan kuşaklar arasındaki bağ ortadan kalktı-
ğı için geleneklerini kaybeder*1.
Günümüzde Afrika*nın açlık çeken roplumlannın ba­
şına gelenler savaşçı Gacolara dönüşen insanların da ba­
şına gelmişti. Çobanlık veya kaynakların luc olduğu böl­
gelerde avcılık yapan toplumlarda kaynakların tükenme­
si veya toplumun tamamına beslemeye yetmemesi sonu­
cu gelişen açlık. Tabiat İnsanlarına özgü temel yaşam an­
layışının değişmesine neden olmuştu.
Genellikle barışçı bireyler olarak kabul edilen Tabiat
İnsanlarının soyundan gelen bu insanlar uzun sûren aç­
lık koşullannda yiyecek bulabilmek için diğer insanların
canına kast etmeyi göze alabilecek yağmacı gruplara dö­
nüştüler. Ganimet ve yağma kültürü bir kez ortaya çıktık­
tan sonra durdurulamaz hale geldi. Yağmalanan kavimler
kendilerini savunabilmek için silahlandılar ve büyük bir
hırla onlar da savaşçı Gacolar haline geldiler.
Gerçekleştirilen bilimsel çalışmalar göstermektedir ki
vavaşçı Gacolar büyük ölçüde öncelikle Kuzey Afrika, Orta
I )oğu ve Orta Asya’da ortaya çıkmışlar ve zamanla kül-

(12) DcnkftK İU K £ L g C 1990


50 | Ati M e zartıo fh

türlerini dünyaya yaygınlaştırmalardır**. Başka bölgeler­


de karşılaştığımız yerli savaşçı Gacolar genellikle istisnai
örneklerdir ve bunlar da yaşadıkları bölgelerde gelişen bir
dizi kuraklaşma ve kıtlığın sonucunda ortaya çıkmışlar­
dır**. Örneğin M Ö . 4.800’lcrde Çatalhöyük'ü yok eden
yağmacı akınları 400 yıl önce büyük bir kuraklığın yaşan­
dığı Suriye bölgesinden kaynaklanmıştır. Çatalhöyük'te
yaşanan korkunç yıkım sonrası tarım a Gacolar yaşadık­
ları bölgelerin etrafını surlarla kapat maya başlamışlardır*.
Savaşçı Gacoların kültürü bu şekilde ılıman iklime sahip
nemli bölgelere doğru, kurak bölgelerden kaynaklanan
savaşçı Gacoların istila akınları İle beraber yayılmıştır*6.
Savaşçı Gacolar İki tip İnsan toplumunun kaynakların
tükenmesi gerçeğiyle yüzleşmesi sonucunda ortaya çıkar­
lar. Bunlardan birincisi çoban Gacolardır. Diğer tarafta
ise teknik olarak gelişmiş bir avcılığı temel geçim kayna­
ğı olarak benimsemiş Tabiat İnsanları yer alır*7.
Kİmmerlcr ya da İskitier** gibi toplumlar büyük ku­
raklıkla birlikte savaşçı Gacolara dönüşen çoban Gacolara
örnek gösterilebilir. Bunlar kuraklaşma öncesinde kendi834567

(83) Demeo; Janıe*: a.£e; 1990


(84) Dcroco: James; a.g,c 1990
(85) Demce: jam n: lipdaıc on Saharasta Ncw Eindinçs Since Ibc Hra
Pıinting; SAHARASIA: THK 4000 BCK ORKÎIN OF CHILD
ABUSK. SFJC-KKPRKSSION. U'ARFARK AND SOCtAI. VIO-
1J-NCE. İN DESRRTS OF 1 1 IE WORt.l>. « w «-nm.
$T426
(86) Demco: James: a.g,c: 1990
(87) KOhlami. Caıhcrinc Uıajr, How Don a CtmfcdciKy nf Ttibe Enlvr.
CENTRAL ASIA ON DISPIAY: Katsehnig. julu. feleodc. Gabrie-
le Kasuly Vienna Cenini Asian Studks; 200$: sf 11
(88) Aj&c.sft}
ÇİNGENELERİN KİTABI | 51

halinde çoban Gaco toplumları iken kuraklıkla beraber


kaynakların tükenmesi sonucu giderek savaşçı bir karak*
ter geliştirmişlerdir. Hem kendi sürülerini ve otlak alan­
larını korumak hem de kendi sahip oldukları yetersiz kal­
dığında başkalarının sürü ve otlak alanlarına el koyabil­
mek için sıklıkla savaş yoluna gitmişlerdir.
Savaşçı Gacolara dönüşen a v a toplum lann en güzel
Örneği ise Sibirya bölgesinin Taiga avcılarıdır*9. Bu grup­
larda kaynakların tükenmeye başlaması sonucunda her
kabile kendisi İçin bir avlanma bölgesi belirlemek duru­
munda kalmıştır. Doğal olarak her kabile kendi av ala­
nının sınırlarını korumaya ve diğerlerinin sınırlarını İh­
lal cımeye çalışmış; bu süreç Taiga avalannın savaşçı bir
kültür geliştirmelerine neden olmuştur. Bozkırlara doğ­
ru ilerleyen savaşçı avalar, savaşçı nitelikleri sayesinde
hızla hayvan sürüleri edinmiş ve çoban Gacolar arasında
kendilerine bir yer açmışlardır90. Kimi 2aman savaşçı av­
cılarla savaşçı çoban kabileler birleşerck ortak bir kültür
de meydana getirebilmiştir91.

Savaşçı Gaco: Yeni Bir Kültür» Yeni Bir İnsan


Kökü ister çobanlara ister savaşçı avcılara dayansın, sa­
vaşçı Gacolar, hızla farklı bölgelere yayılırlar. Onlar için
savaş çok önemlidir. Bir topluma ya da bireylere verdik­
leri değer o toplum ya da bireylerin savaşçılığı ile bağlan­

t ı » A .g ,c r f 12
(90) A.g.e; r f 15
(91) Aın>or. S. Cnjbery. C. K«y*cr, C. Alckscvv, A.. N, Ludn. B: Earfy
Inflncncc of Sıcppc Tribes in the FVopiing Siberia: HUMAN BİO-
I.OCîY: V 78; N 5; PP 531-549:2006; ıf 532
52 ( Ali M ttu K ta ^ l*

etlidir. Savaşçı Gacolarda toplumun Önde gelen kişilikle­


ri savaşçı nicelikleri ite ön plana çıkan erkeklerdir. Tüm
diğer kişilikler İkinci plana İtildiği gibi barışçı toplum ve
bireyler giderek hor görülmeye başlanır.
Kadının konumu savaşçı Gacolar arasında değişken­
dir. Çobanlarda kadının konumu zaten zayıflamış ve bü­
yük ölçüde ikinci plana düşmüş olduğundan savaşçı bir
topluma dönüşen çoban Gacolarda kadın tümüyle ikin­
ci plana atılacaktır1*2. Kıtlıkla karşı karşıya kalan avcılar­
da ise kadın nispeten daha güçlü bir pozisyona sahiptir.
Erkek fizik güç üstünlüğü dolayısıyla kısa zamanda savaş­
larda ön plana çıkar. Kadın ise sembolik düzeyde kabi­
lenin birliğini simgeleyen bir figür olarak saygın bir ko­
numda kabul edilir.
Savaşçı a v a ve savaşçı çoban kültürlerin karışımıyla
oluşan Gaco toplumlannda kadıntann konumu da tam
manasıyla ortadadır. Bu grubun tipik bir örneği olan Ya­
kutlarda Şaman adı verilen din adamlarının çoğunlukla
kadınlardan çıktığı bilinmektedir ve kadın Şamanlann
daha yüksek bir güce sahip oldukları düşünülür” - Buna
karşılık Yakutlarda kadın ev işlerine yoğunlaşmıştır ve av­
lanan hayvanlara, avcılık araçlarına dokunması yasaktır.
Kadının etkinliği ve gücü ev hayatıyla sınırlıdır9*.
Savaşçı Gacoların hem ekonomisinde hem de kültü­
ründe ganimet kavramının önemli bir yeri vardır. Fet-923

(92) Draaco: James: 1990


(93) hf«p.-//luey.Mİce.af.t»k/EfhnftAılas/Hmjr/Cu)ı dtr/Culıu-
fg.7883
(94)
ÇİNGENELERİN KİTABI | SJ

hedilcn toprakların sahip olduğu zenginliklere el konu*


lur ve bu zenginlikler öncelikle fecihçi kabilenin çıkartan
İçin kullanılır. Bu süreççe yalanan aalann gerekli oldu­
ğuna öncelikle savaşçı Gaconun kendisini ikna etmesi ge­
rekmektedir. Belki de tam da bu yüzden savaşçı Gacolar­
la birlikte asalet düşüncen; yani kimi grupların doğuştan
diğer insan gruplarından üstün olduğu düşüncesi popü­
ler hale gelir. Çoban Gacolar nasıl hayvanlan güden ço­
banlarsa, savaşçı Gacoların da diğer toplumlann çoban­
lan olduğu düşüncesi savaşçı Gacolann fetih ve ganime­
te dayanan ekonomisini haklı göstermek İçin İleri sürü­
lür vc insanlar bu düşünceye ikna edilir.

Savaşçı Gacolar Dünyaya Hükmetmeye Başlıyor


Büyük kuraklıklar ve kaynakların tükenmesi sonucun­
da ortaya çıkan açlık savaşçı Gacoların ortaya çıkmasına
neden oldu. Onlar hayana kalabilmek için, atalan olan
Tabiat İnsanlarının hayvanlara karşı kullandıkları silah­
lan diğer insanlara yönelttiler. Büyük bir hızla başka böl­
gelere yayıldılar. Gittikleri yeden fethederek dd c ettikle­
ri ganimetlerle zenginleştiler, güçlendiler. Kısa zamanda
dünyanın hakimleri savaşçı Gacolar oldu.
Kuzey Afrika ve Arabistan bölgesinde başlayan kurak­
laşma savaşçı Gacolann ortaya çıkmalarına neden oldu.
Bunlar kendi kültürlerini giderek güney bölgelere doğru
yaygınlaştırdılar*. İlk kuraklık dalgasının ardında Nü neh­
rinin etrafında oluşan vadiye gden savaşçı Gacolar, bura­
larda yerleşik bir halde yaşayan tarıma Gacolarla karşılaş-

rtt) DmniLİımtuta
$4 | Ati M tt a u f ğ tm

cıhr. Tanmcı Gacoları kendilerine bağlayan savaşçı Gaco­


lar daha sonra ortaya çıkacak olan Firavun Medeniyetinin
öncüleriydi*. Savaşçı Gacoların dalgalar halinde hareketi
daha sonraki devirler boyunca tekrarlandı. Sahara çölün­
den gelen deve çobanlan güneye indiler. Sığır çobanları­
nı daha güneye inmeye zorladılar. Bada altında kalan ta­
rım a Gacolar dar alanlara sıkıştılar ve savaşçı Gacoların
egemenliği altına girmeye mecbur kaldılar9 6979810.
Orta Asya'nın kuruması ile ortaya çıkan savaşçı Gacolar
birbirini izleyen kavimler halinde Avrupa’nın ve Asya'nın
nemli bölgelerine doğru hareket ettiler. Buralarda yaşa­
yan yerli topluluklar çaresiz bir biçimde savaşçı Gacolann
tahakkümü altına girdiler'*. İngiltere ve İskandinavya'ya
daha geç dönemlerde ulaşabilen savaşçı Gacolar Doğu
Avrupa ve Akdeniz’de çok erken dönemlerde egem enlik-
lerini kurdular. Kendi kültürlerini buraların hakim kül­
türü haline getirdiler*. Uzakdoğu'da 3.000 yıl öncesine
kadar kendilerini savaşçı Gacoların etkisinden koruma­
yı başarabilen yerli kavimler bu tarihten itibaren savaşçı
Gacoların etkisi altına girdiler1* .
Güney ve Güney Doğu Asya'da ise 3.800 yıl önce baş­
layan kuraklaşma, tanmcı Gacolann İndus Medeniyeti­
nin sonunu getirdi. Hem kucaklaşmanın etkisi ile bölge­
de ortaya çıkmaya başlayan yerli savaşçı Gacolar hem de
kuzeyden gelen savaşçı Gacolar bu bölgede oyunun ku-

(96) M jd d o ,(S i(|M 7 ;afC it6 5


(97) A.g*-. sf 65
(98) Oenco. Jam o;
(99) Kpe
(100) A.g*
ÇİNCENEIEBIN KİTABI | 55

rallannı değiştirdiler'*1. Hindistan ve çevresinde savaşçı


Gacolann ilk ortaya çıkışı Aryanlann egemenlik kurma­
ları ile kendini gösterecek, daha sonra başka bölgelerden
gelen savaşçı çobanların etkileriyle tamamlanacaktır1**.

İlk Çingeneler:
Çingene Usulü Geçim Yollarının Keşfi
Çingeneler tabuttan koparılmış Tabur İnsanlarıdır.
Atalarıma yaşadıkları cennet mekan bölgelerde huzurlu
bir yaşam sürmekteydiler. Ne yazık ki Gacolann tarta ve
otlak alanlan açmak için bu bölgeleri tahrip etmesi bi­
zim atalanmtzı büyük bir açlığın İçerisine sürüklemiştir.
İlk Gacolann yaşadıktan bölgelere komşu alanlarda yaşa­
yan Tabiat 1manian, avlayacak hayvan, toplayacak mey­
ve ve sebze bulamaz hale gelmişlerdir. Çingenelik. Tabiat
İnsanlarının onlara ölümü ve kitlesel bir yok oluşu geti­
ren bu meydan okumaya verdikleri cevaptır. Çingenelik,
Tabiat İmanlanmn kendi kültürlerini gelecek kuşaklara
taşımasını mümkün kılan bir hayana kalma stratejisidir.
Tabiat Insanlan ile Gacolar İlk karşılaştıktan anda ata­
larında bir değişim ilişkisi kurulmaya başlar1**. Tabiat İn­
sanlın henüz Çingene Usulü Geçim Yollarf nın uygulama­
ya sokulmadığı bu aşamada çeşitli orman ürünlerini (bal.
av hayvanlarının derileri, bitki lifleri) Gacolann üretrik-

ııe i)A *c
tl02M*c
4ie£ )!a k a c*.)o fc»lt; H « n * « d < ^ * c > ^ S ' a K ^ * P f t b i M n c l a -
f a a 8îoo J w n l f a y t w t a ı T o J t M d SA «ûıcBcr, FOREGAR-
TRA DERS İN SO U T H A N D SO U TH EA STA SlA rLO N G TERM
H C TO M E Sc M c m n , K sd fc c *. D . Ja a fc n L » n . Ds C ^ a b n İg :
56 | Ati M ctaro o ğht

teri gıda maddeleri karşılığı onlarla takas ederler. Gaco*


larTabiat İnsanlarının yaşadıkları cennet mekan bölgele­
rin sınırlarını daralttıkça Tabiat İnsanlarının yaşayabilmek
İçin Gacolara olan bağımlılığı daha fazla artmaya başlar.
Dünyanın çok farklı bölgelerinde bulunan çeşitli arke­
olojik kanıtlar ve tarihi bilgiler bu ilişkinin varlığını doğ­
rulamaktadır104- Günümüzde Kuzey Hindistan sınırlan
İçerisinde yer alan GujaraıtaJti Langhnaj isimli yerleşim
bölgesi Tabiat İnsanlarının yaşadığına inanılan bir böl­
gedir. Burada bulunan bazı kalıntılardan 6.000 yıl önce
Tabiat insanları ile yakın bir tarımcı Gaco yerleşimi olan
Harappa arasında bir takım değiş tokuş ilişkilerinin ku­
rulduğu anlaşılmıştır10*.
Gujaratta Langhnaj dışında Tabiat İnsanlarının yaşa­
dığı pek çok başka bölge bulunmaktadır146. Bu bölgeler­
deki Tabiat İnsanları İle başka yerleşim bölgelerinde ya­
şayan tarım a Gacolar arasında benzeri değişim İlişkileri­
nin gelişmiş olabileceğine da İr deliller bulunmuştur. Hat­
ta Lothal adı verilen yerleşim bölgesinin bir dönem Tabi­
at İnsanları ve Gacolar arasında çeşitli ürünlerin değişi­
minin yapılabildiği bir çeşit pazar olduğuna inanılmakta-
dır10'. Tabiat İnsanları bu bölgelerde yaşayan tarım a G a­
colardan çeşitli gıda maddelerini ve kendilerinde olma­
yan bazı zanaat ürünlerini almışlardır'09.
2.300 yıl önce Kuzey Hindistan’daki Mauryan tmpa-

Kailce» D: a.p c; *f 10
(lOSlMormon. KmMccr. O; ı ^ c af 30
(106) Lukao. John. R; ı ^ r . tf 45
(107) A.g.c.sf3l
(108) A .ge.tf3l
ÇİNGENELERİN KİTABİ f 5?

ratoruna ait A&hoka yazıtlarında imparatorluğun sınırla*


nnda yaşayan Tabiat İnsanlarından bahsedilmektedir. İm­
parator buradaki Tabiat İnsanlarını vergiye tabi kılmak,
kontrol altına almak istemektedir109. Bu donemde Gaco­
larla Tabiar İnsanları arasında önemli ticari ilişkilerin ku­
rulmaya başlandığı bilinmektedir. Fildişi ticareti için fil
avcılığı ya da asü ve kralların av partilerinde danışmanlık
bu bölgelerde yaşayan Tabiat İnsanlarının savaşçı Gaco­
larla kurduldan ilk ilişkilerin örnekleri olarak tarihi ka­
yıtlarda bulunurlar"*.
Daha sonraki dönemlerde aynı bölgede yaşayan sa­
vaşçı Gupta Gacolarının kralı Şamadragupta’mn ordu­
ları Vindhya bölgesindeki Atavika Rajyas adıyla bilinen
“orman krallıklarım* kontrol altına almışlardır"'. Bir ta­
kım çalışmalı süreçlerin sonucunda bu “orman krallıkla­
rının* yöneticilerine hizmetçilik statüsünün kabul ettiril­
diği anlatılır"2. Bu süreçte Gupta savaşçı Gacoları tara­
fından çoğu Orta Hindistan’da yer alan 18 orman toplu­
luğu egemenlik altına alınmıştır"2.
Günümüze yakın um anlara kadar geniş ormanlık
arazilerde varlıklarını korumayı başarmış edan Tabiat İn­
sanlarının da çevrelerindeki Gaco toplulukları île böylesi
ilişkiler kurduldan bilinmektedir. Bu konuda çeşidi gez-

(U O )A *^.rf » X
(111) O t a ın û a . R jJt c y S bjm c H ISTORY O F E A R U ESTIN D 1A : Ac-
barinZ O M irf 161
(112) $ b m u T«j R m k A P O U T IC A t H ISTORY O F EM rERlA L
G UPTA S; Aj Jm L Komut M i n *
(113) S t u n u .T < i R « k PFJtSO NAL A N l> GF.OGRAPHIGAL NAMFS
İN T H E GUPTA IN SC R U T IO N S: N a * « q > Rah 1978: sf 128
58 | Ali 0ft*

gin vc araştırmacıların çalışmalarında çok sayıda örneğe


yer verilmektedir.
Bangladeş’te yaşayan günümüzün Tabut İnsanları Ba-
vvalics vc Mawalicslcr bir yandan avcılık ve yiyecek top­
layıcılığı ile geçimlerini devam ettirirken, diğer taraftan
ek gelir olarak ormandaki arı kovanlarından bal ropla*
ytp, balı civardaki Gacoların üıcttiği yiyecek maddeleri
ile değişirler1M. Hindistan’ın Nilgiri bölgesindeki dik ve
ormanlarla kaplı dağlık bölgelerde yaşayan Irala ve Ku*
rumbasTabiat İnsanları çeşitli orman ürünlerini bölgede
yaşayan tarımcı ve çoban Gacolarla yine gıda maddeleri
karşılığında takas ederler"5.
Kongo’nun ilk yerleşimcileri olan Tabiat İnsanları
Mburi vc Efeler meyveleri, bitki köklerini ya da tütsüle­
me yoluyla kovanlarından uzaklaştırdıkları anların balları­
nı topluyorlardı. Daha sonra bölgeye doğra hareket eden
Bancu tarımcı Gacoları büyük nehirlerin kıyısında ve ta­
rıma uygun arazilerin yakınlarında köyler kurarak bölge­
ye yerleşmeye başladılar. Kongo nunlabiat İnsanları olan
Mbuti vc Efeler ktsa zaman içerisinde tarıma Gacolarla
İlişki kurmuşlar, orman meyveleri karşılığında Kamular­
dan tarım ürünleri almışlardır1*6.
Malapandarams Tabiat tnsanlannın Gacolarla (dan iliş­

t i 14) İMcmMİoıul M oocuiy Fund 2005: I W n y R td aaio a


S m u g r PafKt; IMF COUNTRY RfcPORT: Ncr. 05/410: N < w n h r.
2005: >A86
(1 1 5 ) / jp n l . ABen: (Wndef and Social O ıp M u n o n in I b c K%«H H ı k
FORAC.FJt-TRADKRS IN SO U TH A ND SO U TH EAST ASLA
LONC» TfcRM H RTO RIFS: Cnmfcndpr Umhmit* Fkoc 2002aİ
77
(1 !6>M<l)onald. Fionaja-^c: 2001; t f 111*112
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 59

kilen orman ürünleri ile pirinç vc kimi zanaat ürünleri­


nin <k^}ilm oi üzerine kurulmuştur1>7. Kusundas Tabiat
İnsanları avladıkları geyiklerin derilerini sessizce tarımcı
Gacoların köylerinin yakınlarına bırakmakta ve karşılık
olarak Gacolar tarafından üretilen tan imal gıda ürünle­
rinin bırakılmasını beklemektedirler1**.
Tabiat İnsanları İle Gacolar arasında orman ürünle­
rinin değişimi üstüne kurulan ticari ilişki sürekli devam
edemez. Zira sürekli şeni rarım arazileri ve otlak alanla­
rına, sürekli yeni doğal kaynaklara ihtiyaç duyan Gaco­
lar, Tabiat İnsanlarının avcılık ve yiyecek toplayıcılığı ya­
pabileceği alanları ortadan kaldırırlar veya Tabiat İnsan­
larının bu bölgeden uzaklaşmalarına neden olurlar. Bu
koşullarda akla ilk gden ihtimal Tabiat İnsanlarının da
Gacolar gibi rarım ve hayvancılık yapmaya başlamaları­
dır. Ne var ki Gacoların hakim olduğu bir bölgede yaşa­
yan Tabiat İnsanlarının tarım vc hayvancılık yapmaları
hiç de kolay değildir"9.
Gacolar bu bölgelerdeki arazi ve evdi hayvanlan kendi
mülkiyetleri olarak görürler. Kimi zaman Tabiat İnsanta-
nnın hayvan ya da arazi sahibi olmalan doğrudan doğru­
ya Gacolar tarafından yasaklanır1* . Bazı durumlarda İse

<1 17) Forte*. Jaaa: rf IOB


OU)A^r.tfm
(119) Ra». A ş n c H * Othcv N o o t* k f t ripawtic Midende* ia C m *
C ıA m İ IVnpccûvr; E D BÖHLAU; C O L 0 G N E : XIV: 19*7; 3SI
V?
(120) Bd8ig. Miduefe Homcc. f a y ıv » d Sn idıt: Mcm aotp-
Im o o f ftripam ic tVopIn in A f e t * CUSTOMARY SIR A N -
C E JtS K EW P tR SfB C TtV FS O N ItR İR A TET İC PEOPLE&
Ra». A pena. BcsUed. JoKpb O Pnegtt ridhleİKtK 2004: s f 196
6 0 | A li M e ta rcte ğ l*

resmen böyle bir yasaklamaya gidilmese bile u n m veya


hayvancılık için gereken tüm kaynaklar fiilen Gacoların
kontrolü altında olduğu İçin Tabiat İnsanlannın verim*
li bir biçimde ve geçinmelerine yetecek kadar tarım veya
hayvancılık yapmaları mümkün olmaz.
Doğal yaşam alanlan yok edilen, avcılık ve yiyecek
toplayıcılığı ile geçinen Tabiat İnsanları, hayatta kalabil*
mek için zanaat konusundaki hünerlerini ve çeşitli alan*
lardaki üstün becerilerini kullanarak G aco toplumunun
bir parçası haline gelirler. Ormanlar ve Tabiat Insanlan*
nın yaşadığı cennet mekan bölgeler yok oldukça Tabiat
insanları zanaat ve sanat hünerlerini gıda maddeleri kar*
şılığı Gaconun hizmetine sunmaya başlarlar.
Gaco, Tabiat İnsanlarım tabiattan koparmış ama onla*
rın içindeki Tabiat İnsanlarına özgü yaşam azmi, kurnaz­
lık ve cesareti Öİdürememiştir. Bütün kapıların kapandığı,
bütün ümitlerin tükendiği bir anda Tabiat Insanlan gö­
çebe zanaatçılığı, Çingene Usulü Geçim Yollananı keşfe­
derek hayatta kalmanın bir yolunu bulmuşlardır.
labiat İnsanlannın Çingene Usulü Geçim Yollan’m be­
nimsemeleri dünyanın çeşitli bölgelerinde yakın zaman­
larda dahi gerçekleşmiş ve kimi yerlerde halen yaşanmak­
ta olan bir süreçtir. Somali'de yaşayan Yİbİrler, Afrika*nın
$ahd bölgesindeki Lawbdcr, Avrupa vc Anadolu'daki Ro­
manlar; avcılık ve yiyecek toplayıcılığı ile bağlarım ta­
mamen koparmışlar ve tamamen Çingene Usulü Geçim
Yoİlan’m benimsemişlerdir.
Angola'daki Thwalar vc Etiyopya’daki Fugalar İse bir
yandan avcılık ve yiyecek toplayıcılığına devam ederken
ÇİNGENELERİN KİTABI | M

diğer taraftan Çingene Usulü Geçim Yollan ile hayattan-


nı devam ettirirler. Esas olarak avcılık ve yiyecek toplayı*
etliği İle geçinen Kenya’d aki Waatalarl~l ve Kalahari'dcki
Basarwa!arw* ise hayatta kalabilmek için yeni yeni Çin­
gene Usulü Geçim Yollan*nı benimsemeye başlamışlardır.
Günümüzde Çingene Usulü Geçim Yollan’nı benim­
semiş olan pek çok kavmİn kültüründe. Çingene Usu­
lü Geçim Yollananın benimsenmesi sürecini anlatan çe­
şitli efsane ve hanralar halen canlı bîr biçimde yaşamak*
tadır*1*, özellikle Tabiat Insanlan İle Gacolann İlk kar­
şılaşmaları sonrası Tabiat İnsanlarının Gacolarla orman
ürünlerinin ticaretini yapmaya başlamalarına ilişkin anı­
lar hala çok sayıda Çingene kavminin ortak hatıraları ara­
sında yerini korumaktadır.
Angola'daki 7hwalann efsanelerinde, masallarında ve
en yaşlı üyelerinin hatıralarında fil avcılığının önemli bir
yeri vardır. Gacolar tarafından tutulan bir ürün olduğu
için fil avcılığı ve fil dişi ticareti uzun bir süre 7hwaların
geçimlerini temin etmelerinin yegane yolu olmuştur114.
Ne var ki fildişi ticareti bitip, kaynakları iyiden iyiye tü­
kenince ‘Ihwalar büyük ölçüde Çingene Usulü Geçim
Yolları'nı benimsemişler, çevrelerindeki tarımcı ve çoban
Gacolar için demircilik ve çömlekçilik yapmaya başlamış­
lardır. Aynı zamanda yerli inançlarının bir parçası olan
kötü ruhlardan korunma amaçlı çeşitli etkinliklerde de

<12l)A.*«tfl97
(122) A .g*rf2 l4 2 !5
(123) A *« t fl9 6
(124) A * e ,ı f 2 l2
62 | Ali Mtzaroofth

rol almaktadırlar'^.
Günümüzde çok çeşitli zanaat ve hizmetlerde çalışan
Narikuravarlar» esasen Hint Gacolarının gözünde kuş av­
cılığı ile özdeşleşmişlerdir. Kendilerini ormanların lordla*
rı olarak anan ve esas yurtlarının Rajasthan-Gujarat civa­
rı olduğunu söyleyen Narikuravariar bugün büyük ölçü­
de Orta Hindistan'da yaşamaktadırlar1* . Orman kültürü
ve avcılığa ilişkin söylence, efsane ve hatıraların Nariku-
ravarların arasındaki yaygınlığı. Gacolarla orman ürün­
lerinin takasından Çingene Usulü Geçim Yolları'na geçiş
sürecinin toplumun ortak hafızasında tazeliğini korudu­
ğuna işaret eder.
Yakın zamanlara kadar avcılık ve yiyecek toplayıcılığı
ile geçinen Tabiat İnsanlarının doğal kaynakların yok edi­
lişi ile beraber Çingene Usulü Geçim Yollart’nı benimse­
melerine ilişkin çok sayıda örnek bulunmaktadır. Bu ör-
ncklcrTabiat İnsanlarının Çingene Usulü Geçim Yolları*nı
benimseyerek Çingenelere dönüşmeleri sürecini daha iyi
anlamamızı sağlamaktadır. Geride bıraktığımız iki yüzyıl
içerisinde geniş ormanlık alanlarda varlıklarını korumayı
başarmış olan Tabiat İnsanları, doğal kaynakların yok olu­
şu sürecinin hızlanması sonucunda büyük bir hızla Çin­
gene kavîmlcrinin arasına katılmışlardır.
Orta Hindistan’daki Birhor Tabiat İnsanları avcılığı ve
yiyecek toplayıcılığını oldukça yakın bir dönemde bırak-1256

(125) A.g,c; sf 212


(126) Malıadt. Danid. Griffin, K*isx Mcduck, Danid. GriSın, Kriu;
Ditplıccmcııı and ForccdScıt İçmeni: Gypjiçi İn Tamilnadu; Chany,
Dawn, CokholCT. Maıcus; CONSEKVATİON AND MOBILF. İN-
DIGINOUS PMM’LES: Bcıgtu» Books; 2002: s f 264
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 63

mışlar vc Çingene Usulü Geçim Yollan'nı benimsemişler­


dir127. Günümüzde 10 farklı eyaletin sınırları içerisinde
dağılmış durumda yaşayan Bİrhorlar alt-kasttan Hindu-
larla ticari ilişkiler içerisinde yaşamaktadırlar. Bu gruplar
Rİrhorları kast-dışı, dokunulmaz olarak kabul ederler12*.
Kuzey Hindistan'daki Konvalar kaynaklann azalmasıy­
la birlikte avcılığa ayırdıktan zamanlarını yarıya indirmiş­
ler vc bambulardan ördükleri sepetleri çevrelerinde yaşa­
yan tarımcı Gacolara satmaya başlamışlardır12*. Güneydo­
ğu Hindistan'daki Sabraslar benzer bir sürecin sonucunda
Çingene Usulü Geçim Yoiları’m benimsemişlerdir.Tabiat
İnsanları olan Sabraslar 1970-80 arası yaşadıktan orman­
ların büyük çapta ortadan kalkması vc orman kaynakla­
rının yok oluşu ile beraber eğlence sektöründe çalışmaya
başlamışlardır. Günümüzde Sabraslar göçebe cambazlar,
sihirbazlar ve panayırcılardır. Meslekleri dolayısıyla Hin-
dular onlara Mondapotea demektedirler'*.
Günümüzün Ruanda Çingeneleri vc Tabiat İnsanları
olan Twalar Ruanda'ya yerleşen İlk İnsanların soyundan
gelmektedirler'-*1. Zamanla bölgeye Bantu dilini konu­
şan ran m a Hutu Gacotan gelmeye başlamıştır132. Uzun
bir süre boyunca seyrek ağaçlık bölgeler ve sık ormanlar-

()27)Rx>. Apıma; 2004: af 272


02»)W xf. R k iic C j Mukİ. (CuhrrİAc. No», fudy. THE. BIRHOR OF
(NI)IA: A VANISHING TRİBK; 200$; hnp-//wwwhopc-ckıpc1.

( 129) Konicr, jana; a.g.c: sf 10$


<130)Rao. Aparna; a.g.c, 2004; sf 273
{l3İ)King> David C;CÜ1TURESOFTHE WOR!.l* RWANt)A;Man-
Keli Cavendith Benehmarfc: 2006; af 19
(IJ2 )A H g ^ .*fl9
64 | Ali M tzarcutflu

dan oluşan’** Ruanda, Hutular vcTwalar arasında payla*


şılmışnr1*4. 15* 16. yüzyıllarda Ruanda’ya savaşçı / çoban
Gacolar olan Tutsİlcr gelmişlerdir. Tutsiler bölgeye gelir
gelmez burada bir imparatorluk kurmuşlar ve diğer top*
lumsal grupları egemenlik alcına almışlardır. Sığır sahibi
olma hakkını sadece kendi toplumlarından olanlara tanı*
yan Tutsiler bu konuda çok katı davranmışlardır1**. Bü­
yükbaş hayvan sahibi olmak Tutsiler için bir presti) me­
selesi olmuştur1*6. Tuısİ savaşçı Gacolarının külrürel et­
kisi altına giren Hutular zamanla onlara benzemeye baş­
lamışlardır. Nitekim aralannda bazı evlilikler yaşanmış
ve belli bir ölçüde her İlci Gaco grubu da birbirlerine ka­
rışmışlardır1*’.
Hutu ve Tutsiler tarım ve hayvancılık yapabilmek için
ormanlık alanları yok ettikçe Twalan ormanların derin­
liklerinde yaşamaya zorlamışlardır. Kaynakları tükenen
Twalar giderek daha fazla yoksullaşmalardır’**. Günü­
müzde *Iwaların bir kısmı avcılık ve yiyecek toplayıcı­
lığına devam etmekte, aynı zamanda komşu Gaco top­
lundan ile çeşitti değiş tokuş ilişkileri içerisinde bulun­
maktadır. Diğer bir grup Twa ise tabiattan tamamen ko­
parıldıktan için zanaata yoğunlaşmışlar, çömlekçi olarak
çalışmaya başlamışlar ve böylccc Çingene Usulü Geçim

<l33)Adekunle. J oIîok C U LT U R E A N D C U STO M S O F KWANDA:


<jfecnwood Press; 2007: s f 2-3
OJ4)A-g.r.*f4
(135) A .*r .s fî
(136) A_g,r.*f>
(lJ7)A .frc,»fS
(138) Taylor, C . ChrİHOphcn Du»l Systems in RwaıxU: ANTHROPO-
LÜCICALTHRORY; 4 ; 353:2004: »f 353
ÇİNCENELERtN KİTABI | 6$

Yolları’nı benimsemişlerdir.
Tabut İnsanlarının Çingene Usulü Geçim Yollan'nı
benimsemeleri sürecinde yaşananlar nadir de olsa tarihi
kayıtlara girmiştir. M S. 400 yıllarında Hindistan’a gden
bir Çinli gezgin bu bölgede yaşayan ve Hintlilerin Chan-
dala adını verdiği bir grup insandan bahseder. Ona göre
Chandalalalar hayvancılıkla uğraşmamakta; domuz, hin*
di ya da sığır beslememektedirler. Sadece ayıkladıklan de­
niz kabuklanm ve avladıktan hayvanlan satmaktadırlar.
Hindular onlara Şeytan adam adını vermekte ve onlarla
her türlü temastan kaçınmaktadır14*.
Çinli göçmenin aktardıklan Gacolarla kısa bir zaman
öncesinde temasa girmiş Tabiat Insanlannın yaşam biçi­
mini anlatıyor gibidir. Muhtemelen gezginin gözlem yap­
tığı bölgedeTabiat İnsanlan henüz avcılık ve yiyecek top­
layıcılığıyla olan bağlannı koparmamışlardır. Bu dönemde
Gacolarla olan ilişki ise toplanan veya avlanan doğal kay­
nakların Gacolarla değiş-tokuş edilmesine dayanmaktadır.
Yukarıda anlattığımız gözlemi yapan Çinli gezginin
Hindistan seferinden 200 yıl sonra bir başka Çinli gez­
gin Hindistan'a gelir. MS. 600'lerde gerçekleşen bu ziya­
ret sırasında yine Chandalaiarla karşılaşır gezgin. Ne var
ki bu sefer onların yaptıkları işlerden bahsederken eğlen­
ce sektörünü, kasaplığı, balıkçılığı ve çöp toplayıcılığı­
nı sayar. Gezginin aktardığına göre Chandalalar Hindu-
larla aynı yerleşim bölgelerinde yaşamakta ama Cilanda-
lalann konutları Hinduların konutlanndan uzakta inşa

<1.W)Shy*mlal; T H E flHANGI: A SWEEI*ER G A STEi Dcpantncm o f


SpckJoçjn Univçrjity o f Rafaıthan; 1992; »0
66 | Ali Mtztrcıofla

edilmekledir
MS. 600 yılında Hindistan'ı ziyaret eden Çinli gezgi­
nin anlattıklarına göre Chandaiaiaiann yerleşim bölgeleri
Gacoların yaladıkları bölgelerin uzağında olmasına dik­
kat edilen tipik Çingene mahallelerine dönüşmüştür. Gez­
gin Chandala, meslekleri arasında avcılık ve deniz kabu­
ğu toplayıcılığım saymamaktadır. Buna karşılık gezgine
göre eğlence sektörü, çöp toplayıcılığı ve kasaplık tama­
mıyla Chandala Çingeneleri tarafından Gacolara sunulan
zanaat vc hizmetler kapsamında yer almaktadır. Bunda
eğlence sektörü özellikle önemlidir. Zira her yerde oldu­
ğu gibi Hindistan'da da Tabiat İnsanlarının doğal müzik
yeteneği, ritm duygusu ve dansa yatkınlığı Çingene Usu­
lü Geçim Yolları’nın benimsenmesiyle beraber Gaco top­
lumu İçerisinde rağbet gören mesleklere dönüşmektedir.
Tabiat İnsanları tabiattan tümüyle koparıldıktan nok­
tada hayatta kalabilmek için zorunlu olarak Çingene Usu­
lü Geçim YoUan’m benimsemekte ve Gaco toplumunun
bîr parçası olmaktadırlar. Bu süreç içerisinde Gacolar da
Çingeneleri kendi bakış açılarına göre bir ycıc otun ma­
ya çalışırlar. Çoban ve tarımcı Gacolar için Çingeneler
sunduktan zanaat ve hizmetler ölçüsünde yararlı kişiler­
dir. Buna karşılık bu Gaco gruptan Çingeneleri kendile­
rinden kabul etmez vc her türlü yakın ilişkiden kaçınırlar.
Ataianmıza en büyük acılan yaşatan ve toplumumuzu
dünyanın her yen.ide en büyük adaletsizliklerle yüz yüze
bırakan ise savaşçı Gacolann bizim hakkımızda sahip ol­
dukları akıl almaz düşüncelerin diğer toplum kesimleri
ÇlNGENELEtlK KİTABI | «7

ansında yaygınlaşması olmuştur. Bu noktadan sonra Çin*


gençlerin büyük azabı başlayacaktır.

Savaşçı Gacolar ve Çingeneler


Savaşçı Gacoların büyük bölümü İçin Çingene hem
bir korku ve dehşet kaynağı hem de günlük hayatın her
safhasında ayn tutulması gereken tiksinti verici bir var­
lıktır. lu m insanlığın ortak ataları olan Tabut imanları­
nın tabuttan koparılmış çocukları olan biz Çingeneler
hakkında savaşçı Gacoların aklından geçen bu korkunç
düşüncelerin hiçbir mantıklı tarafı yoktur. Buru karşılık
dünyanın her tarafında Çingeneler bu korkunç önyargı­
ların ve hurafelerin baskısı altında a a çekmişlerdir. Sa­
vaşçı Gacolardan günümüz Gacolarına miras olarak ak­
tarılan bu hurafeler pek. çok trajediye neden olmaya de­
vam etmektedirler. Ostdik bu bakış açtsı savaşçı Gaco­
larla sınırlı kalmamış tarihin her döneminde savaşçı Ga-
colann hakim olduğu bölgelerde diğer gruplann Çinge­
nelere dönük bakış açılarını da etkilemiştir.
Nil vadisinde yaşayan Masai savaşçı / çoban Gacola­
rı demirci Çingeneler otan İl Konnonolan dehşetle izler­
ler. Onların düşüncesine göre bir Çingene kadınla evle­
nen ya da tUşlriye giren kişi hayat boyunca aklını kaybe­
decek ve çoculdan sakat doğacaktır. Masaİler arasında‘Ol
Kononi’ sözü Çingene olmayan birine söylendiğinde kü­
für anlamı taşır. Yine Masaiİcrin inanana göre gece ol­
duktan sonra Ol Kononi sözünü tekrarlayan bir kişi as­
lanlar tarafından parçalanacak ya da düşmanların tuza­
ğına düşecektir.
6 8 | Ali

M ani savaşçı Gacolarının gözünde demircilik mur­


dar bir meslektir"1. Bu bakış açısının sonucunda Masa-
ilerle demirci Çingenelerin evliliğine hiçbir biçimde İzin
verilmez. Masai savaşçı Gacoları ile birlikte göç etseler
dahi Çingenelerin kampları mutlaka Gacoların kampın­
dan uzakta kurulur. Bu konularda Masai Gacoları çok
katı davranırlar ve her türlü İhlale sert tepki gösterirler142.
Buna karşılık çeşitli zanaatlarda, özellikle Masaİlerİn faz­
lasıyla ihtiyaç duydukları silah üretimi konusunda Çin­
genelere büyük bir bağımlılıkları vardır14’.
Hindu savaşçı Gacoların dünya görüşünü yansıtan Ma-
nusmritİ İsimli metinde Çingeneler doğuştan kirli olarak
ilan edilmişlerdir*44. Toplumu farklı mevkilerdeki kastla­
ra ayıran Hindu savaşçı Gacolara göre tüm kastlar Hin­
du Tanrısının organlarından yaratılmışlardı. En alt kastta
yer alan tarımcı Sudralar bile bu inanca göre Hindu tan­
rısının ayaklarından yaratılmışlardır. Sadece Çingeneler
bunun istisnasını teşkil eder. Hindu savaşçı Gacolarına
göre biz Çingenelerin ataları diğer İnsanlardan farklı ola­
rak Hindu tanrısının vücudundan yaratılmamışlardır14’ .
Her türlü toplumsal haktan yoksun kabul edilen Çin­
genelerin bu şekilde yaşamak zorunda kalmış oluşu Hin-

(14t)Eiudc. Midese-, xp.r, d 97


(142) Lowic, Roben H: AN INTRODUCTION TO CULTURAL ANT-
HROPOLOCY; J .). U ttkaaıl fm C om ps*: IM ft *f!0 7
(143) EJak Tnlim O b w *; THE NATURE OF AFRICAN CUSTO*
MARY lAW: 1W Unmnky of M »ü ıat<t sı Ibe Univvnity Pres;
1956; *f 109
(144) Q mmc. Sıluriss; İke Dah İn Indu; SOCİAL RESEARCH. VoL 70.
No. I Spring 2003: tf 84
045>A&e:sf85
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 69

du savaşçı Gacolarına göre Çingenelerin kendi suçlandır.


Onlara göre ruh ölümden sonra başka bedenlerde dünya­
ya gelmektedir ve Çingeneler önceki hayadannda yaptık-
lan yanlışlann sonucunda bugün kast-dışı bir grup ola­
rak dünyaya gelmektedirler. Bu yüzden Hindu inanç sis­
temine göre murdar olarak kabul edilen bütün pis işleri
yapmak Çingenelerin ve Tabiat Imanlannm görevidir146.
Masai ve Hindu savaşçı Gacolar farklı görüşler İleri sü­
rerek Çingenelerin hor görülmesini haklı göstermeye ça­
lışmaktadırlar. Farklı örnekleri incelediğimizde de karşı­
laştığımız sonuçlar hemen hemen birbirinin aynıdır. Sa­
vaşçı Gacoların Çingenelere ve Tabiat İnsanlarına bakı­
şı bölgelere göre değişmekle beraber genel olarak olum­
suzdur. Peki nedir Çingeneleri ve Tabiat İnsanlarım sa­
vaşçı Gacoların gözünde bu derece korkunç, tiksinti ve­
rici ve düşkün kılan şey? Bu sorunun yanıtını verebil­
mek İçin savaşçı Gacoların temel karakterim tekrar ha­
tırlamakta yarar var.
Onlar büyük bir kıtlık ve kuraklık dalgası içeririnde
Tabiat İnsanlarından aldıkları barışçı gelenekleri büyük
ölçüde yitirmişlerdir. Hayatta kalabilmek İçin diğer in­
sanların sahip olduklarına el koymaya, ganimet toplama­
ya başlamışlardır. Savaş erkeğin av aletleri ve fizik gücüyle
yapıldığından savaşçı Gacolarda erkek ön plana çıkmış,
kadın toplumun cn altına itilmiştir. Kaynakların kıt ol­
duğu bölgelerde avcılıktan savaşçı Gacoluğa geçen top-

(l46)Narab. S a t e BROKEN PEOPLfe CASTF. VIOUHCE AGA-


INSTINDLVS UNTOUOlABLESc H um » R*Jm W«dK 199*;
70 | Ali M tıa n to flu

Ilımlarda kadın olumlu konumunu bir süre muhafaza etse


de, uzun vadede savaşçı Gacoların genel yapısına uygun
olarak kadınlar ikinci plann atılır147.
Savaşçı Gaconun gözünde gerçek insan erkektir. Hem
savaş hem de çobanlık savaşçı Gacoların iki temel geçim
kaynağıdır ve her ikisi de genellikle erkeğin sorumluluk
alanlarıdır. Hayvan ya da toprak sahibi olmak ve savaş*
çılık savaşçı Gacoların gözünde erkekliğin temel şartıdır.
Sonuç olarak insan sayılmak için erkek olmak» erkek ola»
bilmek içinse savaşçı olmak ve hayvan ya da toprak sahibi
olmak gereklidir. Savaşçı Gaco nasıl kadınları İkinci sınıf,
yarım insanlar olarak görüyorsa; savaşmayan, hayvan ya
da toprak sahibi olmayan İnsanları da yarım İnsanlar ola*
rak görür, çoğu zaman insan statüsünde bile kabul etmez.
Tabiat İnsanları ve Çingeneler arasında ise savaşçı Ga­
coların bu değer yargıları hiçbir anlam taşımaz. Uygun
şartlara sahip oldukları özel zamanlar dışında hayvan ya
da arazi sahibi olmazlar. Çingenelerin toprak ya da hay­
van sahibi olmaları ya Gacolar tarafından bizzat engelle­
nir ya da bunun için gerekli kaynağı bulamazlar. Tabiat
İnsanları ise zaten tabiata ait olan hiçbir şey üzerinde in­
sanın sahiplik hakkının bulunamayacağını düşünürler.
Savaş, Tabiat İnsanları ve Çingeneler için oldukça ya­
bancı bir kültürdür. Tabiat İnsanları usta avcılardır. Sa­
vaşçı Gacoların kullandığı pek çok araç Tabiat İnsanları
tarafından avcılık amacıyla keşfedilmiştir. Tabiat İnsan­
ları bu araçları kullanmak konusunda uzmandırlar. Buna
karşılık savaşçı değillerdir. Zira silahlarını insanlara değil

(]47)Tuarçgfes bu dununun iMunası olarak gözüküyor.


ÇİNGENELERİN KİTABİ | 71

av hayvanlarına doğrulturlar. Avcılık vcyiyecek toplayıcı*


lığı imkanı ellerinden alınıp tabiattan kopardıklarında,
zanaat ve hizmetlerin sunumunda uzmanlaşarak kıt ka­
naat da olsa geçinirler. Atalarımız işlerini oldukça İyi yap­
tıkları için genellikle geçinmenin bir yolunu her zaman
bulmuşlardır. Günümüze kadar Çingeneler savaş kültü­
rünün uzağında yer almışlar vc mecbur kalmadıkları tak­
dirde ki dese! bir biçimde savaşmamışlardır.
Çingeneler vc Tabiat İnsanları arasında kadın vc erke*
ğin yapt ığı işler arasında katı bir ayrım yoktur. Kimi zaman
erkekler kadınlara özgü kabul edilen işlere katılır, kimi za­
mansa kadınlar erkeklere özgü işlere. Aralarında tam bir
ahenk hakimdir148. Ne Çingene kadını ne de Çingene er­
keği Gaco toplumundaki karşılıklarına benzer. Çingene
kadını Gaco kadınından farklı olarak ikinci sınıf olmayı,
eve kapatılmayı, hayattan koparılmayı kabul etmez. Ek­
mek kavgasının tam ortasında yer alır. Çingene erkeği ise
kadını kendi malı olarak görmez. Erkekle bir hayan pay­
laştığının bilincindedir ve buna uygun olarak davranır.
Çingene topiumunda kadınlar toplumda her zaman
saygın bir pozisyondadırlar. Hatta kimi zaman Çingene
kadınının toplumun merkezinde yer aldığını da görebili­
riz. Bazı örneklerde Çingene kadını toplumun en önünde
yer alır149. Konuyla ilgili çalışan pek çok uzman, Çinge­
ne kadınlarının aynı zamanda geçim kavgasında da çok

(l48)Byrnc. Bryan; SubstHçncc SiMicgio and ıh« DJvisioa of lobor by


Gendet A/nong Ctoriıes Makeıs in Noninduurial Socicıicr. CROSS
CU1.TURAL RESEARCH; 33; 307; 1999; »f 308-309
(H9)Ak$üt. Ali: Kısacı Gcygellet ve Vahyin İki Oz»n; SEKÇEŞME; 26:
Ocık-Şubar. 2007: sf 26
7 2 | Ah M tsa r c ıo jh

güçlü bir şekilde yer aldığını belirtmiştir15*. Çingene ka­


dınlarının Çingene toplumunun gerçek yönet kileri oldu­
ğunu fark eden uzmanlar erkek yöneticilerin daha ziya­
de Gaco kurumlan İle ilişki kurdukları ve toplumu onla­
ra karşı temsil ettiklerini ifâde etmektedirler1**. Bunla­
rın yanı sıra toplumda kültürün koruyucuları vc devam­
lılığını sağlayanlar büyük Ölçüde Çingene kadınlarıdır1*2.
Günümüzde dahi Avrupa'daki bazı Roman Çingenele­
ri arasında evlenen erkek karısının ailesine katılır1*’. Ben­
zer uygulamalar Orta Asya'daki Çingene gruplan arasında
da görülmektedir1**. Aynı şekilde günümüzde Anadolu'da
yaşayan Orta Asya kökenli bir Çingene kavminde de ço­
cuklar babanın değil annenin adıyla çağrılmaktadır'**.
Gaco kültürünün etkisi, yerleşik yaşama geçiş ve resmi
nüfus kayıtlarının baba adım esas almasına rağmen bu
geleneklerin kısmi de olsa yaşatılabilmesi, Çingene top-
I umunda kadının nasıl bir rol oynadığının delilidir. Aynı
şekilde pek çok Hint kökenli Çingene kavmi arasında ya­
şatılan Kali isimli dişi kutsal varlığa dönük inanç, bu ol­
gularla beraber değerlendirilebilir'*6.
Sonuç olarak Çingene kadın vc erkekleri. Tabiat İn­
sanlarının yaşam yolundan fazla uzaklaşmadan yaşamla-
( t V ) ) M kd , Maarif*; G ürdüm o f Dnıinaiwno>: CHANGING GEN*
DERS IN 1NTERCULTURAL PERSPECTIVES; Saundm. Balba­
la. Eobko. M uit Claiır; Lcurcn Uhrnniıy l*r«K 2002; tf 32
( t $t)fbfdwıa. Mauntc i f r ; * f 43
(152) fedaca. Mauriıs; ı ^ c r f Ü
(153) Bimhaum. Luda Utüvob: UARK MOTHER: AHRICAN ORI-
GİNS AN DG OD MOTHFRS; hınmrtr. 2001: tf 132
<l34)Oıfcan. A. R. M » . K :a * c s f 4 7 5
(l5S)ZcKuc.Rua; Niksar'daki Arncrikanobr/ hCâONEŞ; 14 Nhan2005
( I $0)Binduıun,*laıtia O ıim iı; sf 132
ÇİNGENELERİN KİTABI { 73

rint sürdürmektedirler. Biz Çingeneler için son derece sı*


nidan olan bu durum savaşçı Gaco için tiksinti vericidir.
O Çingene kadınının özgür bir biçimde hayatın içinde
yer almasını kabullenemez. Çingene erkeğin barışçı ka­
rakterini ve tarım ya da hayvancılıkla uğraşmamasını bir
kusur olarak algılar. Bütün bunları yapmadığı için Çin­
gene; savaşçı Gaconun gözünde yarım insandır, hatta in­
san bile değildir.
Kimi Gaco toplumlan. Çingenelere dönük olan duy­
gularının gerçek nedenlerini ağızlarından kaçırmışlardır,
örneğin Ngwaz Çingeneleri, Vavay Gacoları tarafından
savaşmayan ve toprağı olmayan insanlar olarak tanımla­
nırlar. Aslen tarım a bir G aco roplumu olan Vavayiar, sa­
vaşçı Gacoların etkisi altında savaşçı bir kültür benimse­
mişlerdir. Vavay erkekleri savaşçıdır ve toprak mülkiyeti
lukkı Vavay Gacoian arasında sadece erkeklere aittir1'7.
Vavayİarın gözünde Çingeneler ve kadınlar genel olarak
benzer bir statüye sahiptirler. Çünkü hem kadınlar hem
de Çingeneler mülkiyet hakkından ve savaşçılık kabili­
yetinden yoksundurlar1**. Bölgenin dini inançları gereği
yapılan bazı törenlerde Vavay Gaco erkekleri İle kadınları
birbirlerinden ayn otururlar. Buna karşılık Ngwaz Çinge­
neleri kadınlar ve erkekler birlikte olarak Vavay Gaco ka­
dınlarının yanında otururlar. Vavay Gaco erkekleri insan­
lığın hayatını karartan savaşçı bir geleneği marifet saya­
rak boy gösterirken, Çingene erkekleri her zamanki mü-

(l57)ÜMwr. Judy-. Siemrr. Judy; Gemler jod Cifte İn *Ihe Mandara


H ifjılım h; N on İK M n n Nigetİa and Northern Cameruo: HTMNO-
LO C Y :Jfr4:1991 O CT ;tf358
<I58)A£*: »057
74 | AH M tzareıoftu

fevrilikleri içerisinde beklemektedirler'*.


Hint savaşçı Gacoların Çingenelerin statüsünü belirle­
diği temel metinlerden olan Manusmriti’de Çingenelerin
kirli olduklarını belirtmek İçin kullanılan sözcük aynı za­
manda adet görmekte olan kadınlar ve dul kadınlar için
de kullanılır. Adet dönemi geçen bir kadın bu kirlilikten
kurtulabilir ama savaşçı Gacoların düşüncesine göre bir
Çingene asla bu kirlilikten kurtulamaz160. Akla mantığa
sığmayan tüm bu deli saçması düşüncelerin arka planın­
da savaşçı Gacoların yanlış düşünceleri vardır. Bu takın­
tılar; onlar Tabiat İnsanlarından ayrıldıktan sonra başla­
rına gelen büyük kuraklık ve kıtlık İçerisinde yaşadıkla­
rı acıların sonucunda yüreklerine İşlenmişlerdir. Savaşçı
Gacolar bize nasıl bakarlarsa baksınlar, bizim gözümüz­
de onlar, kendilerini açlığa mahkum eden doğal koşulla­
rın kurbanlarıdır.
Savaşçı Gacolar her ne kadar kendilerini Tabiat İnsan­
larından üstün görseler dc bir t aradan nereden geldikleri­
ni anımsar. Nc dc olsa onlar da yüz binlerce yıl boyunca
Tabiat İnsanlan olarak yaşamışlardır. Gacoların tarihi u ş
çatlasa 10.000 yıl geriye gitmektedir. Geride bıraktıkları
yüz binlerce yıl onların kültürlerinde ve belki de genetik
yapılarında bütün çabilanna rağmen silemedikleri izler
bırakmıştır. Savaşçı Gaco toplumlannın kadın ve erkek­
leri; Çingeneleri vc Tabiat İnsanlarını gördükleri zaman
gizliden gizliye bir özlem duyarlar. Ne kadar itiraf ede-
mcsclcr dc bir taraftan bizlcrin arasında yaşadıktan mut-

< l$ 0 A *r.> r 364


(I60)<«ho*c. Sakama:
CİNCENELEKİN KİTABİ | 75

)u günleri özlemektedir. Ne var ki bu özlem duygusunu


şiddetle bastırmak zorundadırlar. Bunun için de bizi do­
kunulmaz ilan ederler, toplum dışında yaşamak zorun­
da bırakırlar.
Bizden nefret edenler, tiksinti duyanlar ve dokunulmaz
ilan edenler, aslında dışarı çtlcmak İçin kıpırdanan içlerin­
deki Tabiat İnsanıyla, içlerindeki Çingene’yle çarpışmak­
tadırlar. Bütün insani özelliklerinden soyutlanmadığı sü­
rece her insanın içinde sessizce bekleyen bir Çingene var­
dır. Savaşçı Gaco şartiann zorlamasının sonucunda her
açıdan Tabiat İnsanlarının ve Çingenelerin zıttı olan bir
yaşam şeklini benimsemiştir. İçindeki Çingene'nin onaya
çıkması onun kan ve acımasız savaşçı ruhunu zayıflatacak­
tır. Bu ruhun zayıflaması merhamet, merhamet ise içinde
yaşamak zorunda kaldığı acımasız dünyada yok olup git­
mek demektir... Her canlı varlık gibi savaşçı Gaco da ya­
şamak zorundadır. Savaşçı Gaconun hayatta kalabilmek
için içindeki Çingene’yi öldürmesinin bedelini ise top­
lum dışı, kast-dışı, dokunulmaz ve mundar olarak ilan
edilen biz Çingenelerin ataları ve Tabiat İnsanları ödeye*
çeklerdir. Bugün aynı bedeli ödemeye devam etmekteyiz.

Savaşçı Gacoların Etkisi Altında Tarıma Gacolar


Savaşçı Gacoların tarımcı Gacoların yaşadıkları bölge­
lerde hakimiyet kurmaları aynı zamanda savaşçı Gacoların
kültürlerinin bu bölgelerde hakim hale gelmesine neden
oldu. Zaman içerisinde ranm a Gacolar da savaşçı Gaco­
lara benzemeye başladılar. Tıpkı savaşçı Gacolarda olduğu
gibi asalet iddiası İle kendilerini diğerlerinden üstün tut­
7 6 ) Ali M c « r(i» j|lı

tular. Eskiden tarımcı Gacoların kadınlan Tabiat İnsan-


ları nda olduğu gibi toplum içinde saygı görürken savaşçı
Gacolann etkisiyle giderek ikinci plana atıldılar Bu deği­
şiklikler tanmcı Gacolarla takas vc ticaret ilişkisi kurmuş
olan Çingeneleri ve Tabiat İnsanlarını da etkiledi. Daha
fazla dışlanmaya ve hor görülmeye başlandılar.
Tanmcı Gacolann etkisiyle Afrika*nın Wolof toplumu-
nun tanmcı Gacoİan büyük bir değişim yaşadılar. Geç­
mişte kadınlar adeta toplumun merkezindeyken özellik­
le kuzeyden gelen bedevi deve çobanlarının baskısı altı­
na girdiklerinde kadının konumu ikinci plana atılmaya
başlanmıştır. Yine de Wo!of tanmcı Gacolarında kadın­
ların pozisyonu, savaşçı Gacolann toplumlanyla kıyasla­
namayacak düzeyde iyidir161.
Savaşçı Gacolar olan veTaknır Hanedanı’tun etkisi al­
tına giren Mande tarımcı Gacoları da benzer bîr dönü­
şüm geçirdiler, özellikle demircilikle uğraşan Çingene­
lerin pozisyonu daha önce bu gruplar arasında çok daha
olumluyken, Takrur etkisi altında kötüleşti. Nitekim Tak-
rurlar Mande (anm a Gaco bölgelerini tamamen egemen­
likleri altına almadan önce de bu bölgede yaşayan. Saha­
nı çölünden bölgeye gelen göçmenler ve irili ufaklı Tak­
rur kolonileri arasında, demirciler aşağılanmakta ve hor
görülmekteydiler'61.
Somali’de yaşayan Çingenelerin ikinci plana atılmalan,
hor görülmeleri vc toplumun dışına itil melerinde bu böl-

< 1 6 1)1**. b ü k te MASTFJtS OF SAKAR; NPOLOF CRİOT FER-


CUSSIONICT OFSENfCMLilcaofk Umvrmjt f t n s 2006; »T5S
(162K ^ m . I U GEN KRAL HtSIURY OF AFRİCA: UnmnkyofCıfc-
6>«nu Pm s 1999; d l7
ÇİNGENELERİN KITASI | 7 7

gcdc yaşayan ranmcı Gacoların topraldannın kuzeyden


gelen savaşçı Gacolar tarafından işgal edilmesi büyük bir
rol oynar16*. Savaşçı Gacolar bu bölgede kendileri ile di*
ğer grupların karışmasını engellemek amacıyla katı top­
lumsal kurallar koymuşlardır. Kendi kafalarına göre top­
lumda yaşayan herkese çeşitli mevkiler vermişler, en dü­
şük mevkii de Tabiat İnsanlarına ve biz Çingenelere ver­
mişindir. Bölgede yaşayan farklı kavimleıden Tabiat İn­
sanları ve Çingeneler konuştukları dillere ve kökenlerine
bakılmaksam savaşçı Gacolar tarafından bir grup olarak
kabul edilirler. Avcılık, toplayıcılık, balıkçılık, demirci­
lik, çömlekçilik, ozanlık ve ağaç oymacılığı savaşçı Ga­
coların toplumsal işbölümünde en düşük mevkii verdik­
leri mesleklerdendir1**.
Savaşçı Gacoların badası altında tarım a Gacoların
Çingenelere bakışı değişmekle beraber, savaşçı Gacolarla
aynı keskinlikte olmaz. Geçmişte tanıtıcı Gacoların ege­
menlik sahası iken zamanla savaşçı Gacolann kültürünü
şekillendirdiği Bacı BengalVJc bu durum çok net bir bi­
çimde görülebilir. Burada savaşçı Gacolann Hindistan ge­
nelinde yerleştirdiği kast sistemi yürürlüktedir. Nüfusun
% 19*unu Çingeneler oluşturur ve dış kast olarak kabul
edilirler1*'1. Buna karşılık kast sistemi diğer bölgelerle kı­
yaslandığında Bengal'dc oldukça esnek bir biçimde uy­
gulanmaktadır.

(l63)Dedfcfc. r » *KtıcA FOCTERINC ETHNİC REİNVEKTTON:


C JkknJ E * toiaafcfcâm. 157. XL-». 2000. pp. » - 5 J : rf2S
<l64)A ^c«f30
(l6S)$han.$kS;ENCVCİOFEl>(AOFIND(ANTRIBESf
Kcmİmc 1994; rf 13
78 | Afi

Savaşçı çobanların etkisi ile oldukça geç bir tarihte ta­


nıştıkları için Batı BcngaTdc kast sistemi tarıma Gacola­
rı n Çingenelere bakışı ile savaşça Gacoların Çingenelere
bakışının kendine özgü bir karışımını yansıtır**6. Bölge­
nin İklim koşulları uzun devirler boyunca yaygın bir İn­
çimde tarım yapılabilmesine İzin vermiştir. Bölgenin he­
men hiçbir zaman geniş kapsamlı bir kuraklığı yaşama­
mış oluşu burada savaşçı Gacoların onaya çıkmamasına
neden olmuştur. Savaşçı Gacolar Batı Bengai'e daha son­
ra başka bölgelerden gelmiştir. Tam bu yüzden askeri kasr
olan Ksaıhriyaiar Batı Bengal’dc bulunmaz167. Yine kast
sisteminin Çingenelerin hor görülmesine yol açan olum­
suz etkilerinin bölgede hiç görülmediği söylenemez. Sa­
vaşçı Gacoların kültürel baskısı herhatükaıda Çingenele­
rin hayatını olumsuz etkilemiştir.

Bağlı Çingeneler, Bağımsız. Çingeneler


Özellikle çoban ve savaşçı Gacolarla ilişki içeririnde­
ki Çingene kavimleri bazı durumlarda tümüyle çoban
ya da savaşçı Gacolara bağlanabilir. Çingenelerin tek bîr
çoban Gaco kavmi için zanaat ve hizmetler sunduğu bu
tarz bir ilişkide söz konusu Çingene kavmi Gaco kavmi-
nin bir unsuru olarak kabul edilir.
Bağımsızlığını ve esnekliğini büyük ölçüde kaybeden
bağlı Çingene kavimler ha- zaman için daha büyük zor­
luklarla karşılaşır ve bunlara tahammül etmek zorunda
kalırlar. Özellikle avcılık ve yiyecek toplayıcılığı ile gc-

{\(A )K p r.ıS U
(!67)A .pr.>fl4
ÇİNGENELERİN KİTABI | 79

çinme şanslarını tamamen kaybeden ve ek gelir kaynak*


ian olmayan bağlı Çingene kavimleri tamamıyla Gacola­
rın dine bakar duruma gelmişlerdir. Pek çok bağlı Çin­
gene kavmi sadece Çingene Usulü Geçim Yolları ile geçi­
mini cemin etmez. Bağlı oldukları Gaco kavmi kendileri­
ne hangi İşi verirse onu yapmak zorunda kalırlar. Cellat­
lık ve benzeri. İnsan şeref ve haysiyetini İncitenler de da­
hil olmak üzere düşük gelirli ve uygulaması zor pek çok
mcsJck. bağlı Çingene kavimlerin günlük hayatının bir
parçası haline gelir.
Bu durum onların düşünce dünyalarına da yansır. Bağlı
Çingene kavimleri Gacoların kendilerinden üstün insan­
lar olduklarına ve Gacoların zanaarlan karşısında kendi­
lerine verdikleri karşılığın Gaconun lütfü olduğuna inan­
maya başlarlar. Özellikle savaşçı Gacolann insanları asiller
ve asil olmayanlar şeklinde ayırma eğilimi, bağlı Çinge­
ne kavimlcrindc de ortaya çıkar. Kendilerini düşkün po­
zisyondan kurtarabilmek için Gacolara yaklaşmaya, on­
ların asilliklerinden kendilerine pay çıkarmaya çalışırlar.
İran’daki Luti Çingeneleri Lur çoban Gacoları ile be­
raber göç ederler. Genellikle onlar İçin müzisyenlik ya­
parlar. Sünnet ve düğün törenlerinde gösteri yapmaları
için Lutİ Çingeneleri davet edilir104. Beluchi çoban Ga>
cohn arasında her aile grubunun kendilerine bağlı Lori
Çingene aileleri ile birlikte hareket ettikleri gözlemlen­
miştir. Lori Çingeneleri Beluchi Gacoları için müzisyen­
lik yapar ve Beluchi Gacoianna çeşitli zanaat hizmetleri­
ni sunarlar. Lori Çingenelerinin yanı sıra Beluchi Gaco-

(168) FfedUps, David J; a * ? . *2 9 5


80 | AHMezatitoflu

larına bağlı olarak yaşayan Dom Çingeneleri de vardır169.


Çeşitli kaynaklarda Anadolu’da halen yaşamakta olan
Abdal Çingenelerinin güneydoğu kolunun Beydiii çoban
aşireti ile birlikte Anadolu’ya girdikleri belirtilmektedir170.
Aynı zamanda bağlı bulundukları aşiretin ismiyle Beydi-
li Abdalları olarak anılan bu grup çoban aşiretlere çeşitli
zanaat ve hizmetleri sunarlar171.
Güney Afrika’daki Karrctjiclcr çoban Gacolarının ko-
yunlarını kırpmakta usralaşmışlardır. Çoban Gacoların
göç yollarını izleyerek onların hareketine çok benzer bir
rota içerisinde hareket etmektedirler172173. İtim bu örnek­
lerde gelenekse) geçim yollarının ortadan kalkmasınınTa-
biat İnsanlarını nasıl bağlı Çingene kavimler! haline ge­
tirdiğini net bir biçimde görebiliyoruz.
Sahara Çölünün çoban-savaşçı Gacoları olan Tuareg-
1er tnadan Çingenelerini bağlı Çingene kavimlcri hali­
ne getirmişlerdir. tnadanlar Tuarcg kamp alanı İçerisinde
kendilerine ait özel bölgelerde yaşamlarını sürdürürler'75.
Çöl ticaretini kontrol eden, savaşçı Gacolar olan Tuarcg'
lerle birlikte yaşayan tnadan Çingeneleri taşıma araçları
olarak kendi develerine sahiptirler. Hazırladıkları zanaat
ürünleri karşılığında ücretlerini genellikle ayni olarak alır-
(l69)Keıui<k. Doıulü; Romarık* in ’Ilw MiJdk Ea«: IX>M RKSKARCll
t'ENTKR; Pare 3: hti|)://’sww,c(<Mi»«carcİKfnıeMom/rff»rio«j/lcıı-
rkki.hıınl
(ITOlOtfcüıaşır. M. ŞaUn Abdallar Matlrksi, Hntografya Folklor Süt­
lük Talagr. MAİ.K BİUİİSİ HABKRLEKİ: Yıl 5; Sayı 51; Uunbtıl;

(171) t)lkût*ştr. M. Şaktı; Anadolu Ktnografyuına Ait Araştırmala


lar; TÜRK KOl.TÜRÛ; 64:251-255; 1968
(172) A.g,<;ıf 205
(173) PhtUipv. DavidiJ: a.gx: ıf 170
ÇİNGENELERİN' KİTABI | 81

lar. Demircilik, tahta işleme, takı üretimi, müzisyenlik ve


tlansçılık yapan İnadan Çingeneleri genel olarak Tuarcg
savaşçı Gacolarının tüm zanaat ihtiyaçlarını karşılarlar.174.
İnadan Çingenelerinin ürettikleri zanaat ürünlcrİTua-
reg savaşçı Gacoları İçin çok önemlidir. Bu zanaatlara faz­
lasıyla ihtiyaç duyduktan halde savaşçı Gacoların Çinge­
nelere bakış açısı onları da etkiler. Tuareglerle İnadanlar
arasında evlilik yapılmaz. Her iki kavim de kendi içinde­
ki insanları ile evlenirler. Tuaregler, (nadanları kendi rop-
lumlarmın dışında tutmaya çalışırlar’” .
Savaşçı Gacolar, pek çok yerde yaptıkları gibi Ruanda'da
da Tabiat İnsanlarını kendilerine bağlayarak onları ken­
dilerine yakıştıramadıkları ya da gerçekleştirilmesi en zor
işleri yapmaya mahkum etmişlerdir. Turaların bir bölümü
savaşçı Gacolar olan Tutsilcrin emri altında cellatlık yap­
mak zorunda bırakılmaktadırlar. Aynı şekilde hokkabaz­
lık ve müzisyenlik yaparak geçimlerini temin eden Twa
gruplan da vardır176.
Çingene kavimlcriniıı Gacolar tarafından bağlı Çinge­
ne kavimleri haline getirilmelerine ilişkin bazı örneklere
çeşitli tarihi kayıtlarda da rastlamak mümkündür. Bu ka­
yıtlarda kimi zaman Çingenelerin Gacolann zanaat köle­
leri olarak anıldıklarını görebiliriz.
Kimi Çin kaynaklannda Asihna kavminin Yuan Yu*
(174) A.£c ti 173
(175) Rasmussctı. Suma; AfflRtiom o f ıhc Stonudu Smkh at “Sıranpct*
amoog Tuarep CUSTOMARY STRANOERS: NF.W PEJtSPFCri-
VFS O N PER1PATETIC PEOPIES İN THE MİDD1.E EAST. AF*
RİCA AND ASIA: Bcrbıtd. jcocph C. Rio. Aparna: i’ncf^ı PuMu-
hfo: 2004: s f 97
(176) Taylor, d Chrittophcn a.p.c s f360-361
82 | Ali Afrzdrrıojtlu

anlar olarak adlandırılan bir kavmin demirci köleleri ol*


duklanndan bahsedilmekledir’77. Buna göre Çin kaynak*
h bir saldın sonucu büyük bir yıkımla karşılaşan Asİhna
boyundan 500 aile» Yuan Yuanların demirci köleleri ol*
muşlardır17*. Kaynaklarda geçen Juan juanlann Avarlar
olduğu düşünülür179.
13. yüzyılda Doğu Talaşta bulunan Bolat bölgesinde
Alman kökenli bir kavmin Moğollar için silah imal cni*
ği ve ahin madenlerinde çalıştığa çeşidi kayıtlarda yer al*
maktadır. Kaynaklarda savaş esirleri oldukları vurgulanan
bu topluluk çok büyük bir ihtimalle Moğol savaşçı Gaco­
ları tarafından bağlı hale getirilmiş bîr demirci Çingene

(l77)Wbn. Oıai Han; ip e . »f3


()78)l>ivkçiogiu, Senece OKTA ASYA TOKK İMPARATORLUĞU:
İmge; 2005; sf 39
(l7 ‘>)Asihnalaı tse Çin kaynaklanınla O ktfirU rnn ara» «lan kavim olarak
gpMcrîtirlcr. Kayıukljı |uan |aanlaıın k ılın ı olan Aıukuıi'nin bir
Asihna olan Bumirii düşman Isır kavim olan TıngKngJctin Özerine se­
fere tüyİet. Hu seferde 50000 çtdu insanı esir alarak J e ­
tten Bumin.Jİuan Juan kalanında kırını kendine «etmesini ister. Ka­
ğan ise öfledenetek “ Bu ne cüret, siz birim demirci hâlelerün izsiniz.*
diyerek Ü u m ia eiM jd u okur.
Yan cfune formunda Çin kaynaklarında akranlan bu hikayede bit
çdtşkt bulunmaktadır. Bumirt 50000 çadır imanı esir alah&ccfc bir
orduya kumanda ederken onun kavnıi aynı anda juan jıuntann de­
mirci kAlesi nasıl olabilir? Tarihi kavruklar savaşçı Gacoların. am an
a ıtu n kendilerini yence» krallıkların hizmerindr askerlik yapt&hnı»
gfetcnmktcdir. Hatta kimi ranun savaşçı Gacolar gunüHii olarak bü­
yük kralkklaıın hizmetine girerler. Ikına karşılık Çingene kavimleri
büyük Caco luU ıU ın tarafından egemenlik alıma ahodddannda on­
lara zanaat hizmeti sunarlar. Ç ok büyük ihtünaUc kaynaklarda Asİh-
ıralatın Juan juanlann demiıci kileleri oimalan üç ilgili olarak dile ge­
tirilenler dili ve soyu ortak olm asını rağmen farklı evreme! milletle­
re mensup Aayalı kavimlerin varlığım işara etmekledir. Konuyu daha
lyfıntıll bir biçimde incelemekte fayda var.
ÇİNGENELERİN KİTAR! | «3

kavimdir180. Zira Moğoliar gibi önemli bir savaşçı Gaco


kavmi için silah imalatının özel bir uzmanlık gerektirdiği
açıktır. Geleneksel olarak bu işte uzmanlaşmamış bir kav*
me Moğoliar gibi usta savaşçıların silah imalatını emanet
etmeleri hiç de mantıklı gözükmemektedir.
Afrika'da savaşçı Gacolar tarafından kurulan Kushitic
devleti, savaşçı Gacoların Çingeneleri bağlı Çingene ka*
vimleri haline getirmesinin bir başka örneğidir. İlginçtir,
bu devleti kuranlar savaşçılıkları kadar sahip oldukları de­
mir silahlarla da övünmektedirler'*1. Kushitic kralları bir
dönem Mısır'da da hüküm sürmüşlerdir. Bazı kaynaklara
göre Mısır Firavun Medeniyetini yöneten 25. sülale on-
lardand ırm . Kushitic krallığının demirci Çingeneler üze­
rinde sağladığı tam kontrol krallığın gelişiminde büyük
bir rol oynamıştır18*. Çingenelerin yaşadıktan ve üretim
vaptıklan bölgeler özellikle savaşçı Gacoların yaşadıkla­
rı ve iyi korunaklı olan bölgelere yakın tutulmuş ve böy­
lelikle Çingenelerin bağlı konumlan muhafaza edilmeye
çalışılm ıştır184. Bölgedeki Çingene zanaatçılar konum ola­
rak savaşçı Gacoların kontrolündeki bölgelerde yerleşti­
rilmişlerse de toplumdan ayrı tutulmuş ve büyük yarar-

< I80) Siner. D m * The Inncr Anan Mfemorv T H E JO U R N A L O F TH E


AMERICAN ORIENTA1. SOCIETY: Vol 101: N e 2: Apr-Jun:
1081; (ip IJM 4 4 :rf!4 3
(181) Haaland.(îunnar. Haaland. Randı; GodofW a». Wort<flv Rulet.and
Crafî Spcoalist in Ih c Mcroiık K in g im o f Sudan: InTrmag Socûl
Idcntİty From MaKfia Rcmain»; JO URN AL O F S O d A L ARCHE-
OI.OGY: 7 :3 7 2 ; 2007: » 0 7 5
082) 375
(l 8 3 ) A .g .« * f 370
< l8 4 )A .g .c »f 382
84 | Ah M ctare ıofl*

lılıklarına rağmen hor görülmüşlerdir1*’ .


(ran MS. 633*641 arasında Araplar tarafından istila
edildiğinde bölgede çok sayıda Hindi göçmen yaşamak*
taydı. Bunların arasında çoban Gacolar, savaşçı Gaco*
lar bulunduğu gibi Çingeneler de yer almaktaydı. Arap
orduları bunlar arasında ayrıma girmeden, genel olarak
Hindi göçmenlere Zott adını Yermişlerdir186. Zottlar ara­
sında savaşçılar ve saray memurları gibi çok sayıda Gaco
bulunuyordu. Bunların yanı sıra belki Gacolardan daha
fazla sayıda Çingene zanaatçının varlığından bahsedilebi­
lir1*7. Zanaat yetenekleri işlevsel bulunan çok sayıda Zott
Çingene» Arap savaşçı Gacoları tarafından kendilerine
bağlanmıştır1**.
Hindistan’a yönelen işgal ordularına karşı bazı özci as­
keri grupların organize edildiğini tarihi kaynaklardan öğ­
reniyoruz. Rajput adı verilen bu savaşçı gruplarına ade­
ta bir aşiret gözüyle bakılıyordu. Gazndi Mahmut’un
Hindistan seferleri sırasında Rajput gruplan ile savaştı­
ğı anlaşılmaktadır. Söz konusu grupların arasında cephe­
de savaşan askerlerin yanı sıra cephe gerisi İşlerini halle­
den zanaatçı gruplar da bulunuyordu. Rajput gruplarına
katılan Çingene zanaatçılar bu grupların bir parçası ola­
rak kabul ediliyor ve ait oldukları Rajput klanının adıy­
la çağrılıyorlardı1**. Rajput askeri klanlannın bünyesin*
(18$) A.g,e, tf 383
086) Kcnrick. Donald: a.g.e. af 34
(187) A.g.e;sr34
(!88)A *e;sf34
089)Hanceck,]an; OnRomaniOrigiıuandIdctuity;Qaaıien»fi»Di$-
cuuionK GYPSIES AND THE PROBLEM OF 1DEN71E& M m *.
AdrUnıStnnd, Etin; Kiup Yayınevi; loıoUılıZOOktftl
ÇİNGENELERİN KİTABI | 8$

deki Çingene kavimler! cipik» bağlı Çingene kavmi özel­


liklerine sahiplerdi.
Bazı Çingene kavimlcri Osmanlt İmparatorluğu döne­
minde de bağlı Çingene kavimlerine dönüştürülmüşlerdir.
Çok uzun bir sûre boyunca ordu birlikleri bünyesinde za­
naatçılar olarak geri hizmet yapan kimi Çingene kavimlc­
ri Trakya'da. Yayalar Tcşkilau’nın kuruluşu ile birlikte sis­
temli bir biçimde çalıştırılmışlardır'10. Kanuni Sultan Sü­
leyman döneminden itibaren bu gruplar daha ziyade İn­
şaat işlerinde görevlendirilmişlerdir1” . Ordu bünyesinde
cUki unvanı ile geri hizmette çalıştınlan ve nöbetle sefere
gönderilen bağlı Çingene kavimlcri de bulunmaktadır1**.
Osmanlı İmparatorluğu*nda bağlı Çingene kavimle-
rinc kimi zaman bazı kolaylıklar sağlanmıştır, örneğin
Bosna’daki bir Çingene kavmi madenlerde çalışmaları
karşılığa her türlü vergiden muaf tutulmuşlardır1*5. Fatih
Sultan Mehmet tarafından ellerinde kendisi tarafından
görevlendirildiklerini belirten belge veya beylerbeyinin
mektubu olan demirci Çingenelerden haraç vergisi alın­
mamasını bildiren bir ferman yayınlanmıştır1*4.
Orduda geri hizmette çalıştırılan Çingeneler, merke­
zi Kırk Kilise bölgesinde bulunan Çingene Sancağı altın-

(l90>Akm6z. iımal; 19. vyda Ourasb Devlet Yönetimi kerbinde Çin.


gençten YERYÜZÜNÜN YABANCllARl ÇİNGENELER] Kolu-
b n k . & un Simmp 2007: rf 15
0 9 1 )A *e ;r fl5
(192) A_g.r
(193) Maratıulunra. öetu. Pbpo*. Vevseiin; OSMANLI İMPARATOR-
LLKÜLTNDA ÇİNGENELER; Homet; Uuntml: 2006; sf 40
(194) Şe»fğ3. Faver. 16. jy’da Rumeli Evateti'nddd Çingeneler: TÜRK
DÜNYASI ARATTIRMALARI: 19. ARALIK; 1981; rf 122
8 6 | Ali Mezertıofclu

da organize olmuşlardı. Bu sancaktaki Çingeneler aske­


ri birlikler gibi gruplara ayrılmışlardı. Bu birliklerin en
üst yöneticisi olan binbaşı Çingene değildi. 16. yüzyılda
çeşitli zanaat ve hizmetleri sunmaları İçin orduya alınan
Çingenelerin sayısının 15.000 İla 20.000 arasında oldu*
ğu tahmin edilmektedir1**.
Zor koşullar ve baskı altında çoğu Çingene kavminin
bağlı Çingene kavimlcrİnc dönüşmesine rağmen» çoban
ve savaşçı Gacolarla İlişki kuran kimi Çingene kavimle'
ri kendi bağımsızlıklarını korumayı başarabilirler. Birden
fazla Gaco kavmiyle müşteri İlişkisi kurmak ve gerekli
hallerde avcılık ve yiyecek toplayıcılığı yapılabilecek do­
ğal kaynaklara sahip bölgelerde bulunmak bu açıdan çok
avantajlıdır, 'lek bir Gaco kavmine bağlanmayan Çingene
kavimler! kendi kültürlerini muhafaza edebildikleri gibi
aynı zamanda ekonomik ve sosyal konumlarım da daha
yüksek bir düzeyde tutmayı başarabilirler.
Günümüzde Güney Etiyopya ve Kuzey Kenya’nın yan
kurak bölgelerindeki dövdüklerinde çobanlık esas itiba­
riyle temel ekonomik faaliyettir. Çoban Gacolarla eafcas
ve ticaret ilişkisi kurmuş olan Tabiat İnsanları tamamıy­
la Çingene Usulü Geçim Yolları’m benimsemem işlerdir.
Bir bölümü imkan bulabildikleri ölçüde avlanmaya de­
vam eder196. Avcılık ve Çingene Usulü Geçim Yolhrı'm
birlikte uygulayan Waata Tabiat İnsanları; Borana Galla,
Galia, Sidamo ve Ambara gibi çoban Gacolarla ticaret iliş*

(m )A .g.csl'4(M I
(l9 6 )B o % Mttlud; tf 212-21 i
ÇİNGENELERİN KİTABI | 87

kileri içerisine girmişlerdir'97. Farklı gruplarla çalışmakta


ve tek bir çoban Gaco grubu ile bağımlılık ilişkisi içerisi*
ne girmemektedirler'” . Waatalar çoban Gacolar için deri
tabaklama ve ağaç kesimi yaparlar. Bunun yanı sıra ço-
ban Gacolar için çeşitli manevi-dini hizmetler de verirler.
Yakıtı dönemlere kadar avcılığın remel geçim kaynak­
ları olduğu Waata Tabiat İnsanlarını Çingene Usulü Ge­
çim Yollarnu benimsemeye İten sebep özellikle hayvan
sahibi olmalarının yasaklanması ve büyükbaş hayvanla­
ra çobanlar tarafından el konulmuş olmasıdır. Buna kar­
şılık her fırsatta avlanmaya ve yiyecek toplayıcılığına de­
vam eden Waata Tabiat taşanları çoban Gacolara tama­
mıyla muhtaç hale gelmemektedirler'99.
Anadolu'ya kendi liderleri Kara Yağmurla beraber gel­
diklerini söyleyen Abdal gruplan farklı Gaco kavimleri ile
müşteri ilişkisi kurmak suretiyle Itcrhangi bir gruba bağ­
lanmamışlardır. Demircilik, elekçilik, sepetçilik, müzis­
yenlik, cambazlık gibi Çingene meslekleri İle geçinen bu
Abdal grupları arasında Fakçılar, Tcncili, Gurbet / Cesİs
gibi çeşitli alt gruplar yer alır200. Bağımsızlıklarını koru­
yan Abdal gruplan kendi özgün kültürel özelliklerini daha
güçlü bir biçimde koruyabilmişlerdir.
Anadolu’da yaşayan pek çok Roman, Dom. U m , Gey-
gcl grubu hiçbir dönem herhangi bir Gaco grubuna bağ­
lanmamışlardır. Bu gruplar farklı farklı çoban ve tarım­
cı Gaco gruplarına zanaat ürünleri ve hizmetler sunmuş-

(I97)A.g.«tfZ13
(t98)A.g.c.sf213
0 9 9 )A *«;sf2 1 3
(200>OUıüupr. M. Şakin a& tı 1968
8 8 ) Ali McisrcıofİH

Ur, bağımlı Çingene kavmi haline gelmedikleri için ge­


rekli hallerde yer değiştirebilmişler ve kendi özgünlükle­
rini başarıyla muhafaza edebilmişlerdir.

Çingene Usulü Geçim Yollananın


Geliştirilmesi ve Alternatifler
Atalarımız, hayatta kalmak için her türlü sorun karşı­
sında son derece yaratıcı çözümler bulabilmişlerdir. Üret­
tikleri zanaat ürünleri ve sunduktan hizmetleri sürekli ge­
liştirmişler ve hemen her zaman Gacolan kendilerine sa­
bit bir müşteri kitle» oUrak bağUmayı başarabilmişler­
d ir *1. Bunun yanında her fırsat bulduklarında Çingene
usulü geçim yollannın dışına taşmaya ve Gacolara ait bîr
alan olarak kabul edilen Urun ve hayvancılığı geçim yolu
olarak benimsemeye çalışmışlardır.
Hangi zanaat ve hizmeti sunuyor olursa olsun bütün
Çingeneler her zaman işlerini mümkün olan en iyi bi­
çimde ve en yeni usullerde yapmaya çalışmışlardır. Kimi
zaman yeni teknikler geliştirmişler, kimi zamansa başka
yerlerde geliştirilen teknikleri kendi zanaatlarına uyarla-
mışlardır. Pek çok bölgede tahtacı, kalaycı, demirci, ma­
rangoz ya da müzik aleti imalatçısı olarak çalışan Çin­
gene gruplan motorlu makinelerin yaygınlaşmasından
sonra bunları kendi ürerim faaliyetlerinde kullanmaya
başlamışlardır. Hatta motorlu araçların yapısı hakkında
kısa zamanda bilgi sahibi olup bu araçtan kendi ihtiyaç­
ları doğrultusunda yeniden tasarlayan Çingene gruplan
dahi olmuştur.

(ÎODBolUg. Micharl: s.g.r. rf 216


ÇİNGENELERİN KİTABI | 89

Çingenelerin zanaat ve hizmetlerini geliştirmeleri ko­


nusunda belki de en çarpıcı örneklerden biri Roman mü­
zisyenlerin Anadolu» Orta Doğu ve Avrupa'da yaşadıktan
her bölgede sanatlannı farklı bir tarzda İcra ediyor oluş­
tandır. Flamcnko, Balkan ve Anadolu Roman müzikleri
karşılaştırıldığında şüphesiz ki benzerliklerden çok fark­
lılıklar ön plandadır. Bu durumun nedeni Roman mü­
zisyenlerin gittikleri ülkelerin müzik zevkine hızla adapte
olarak yerd müzik piyasası içerisinde tutunma çabaları­
dır. Yerci müzik dilini bir kez yakaladıktan sonra ona ek­
lemeler yaparak kendi özgün tarzlanm oluşturmaktadırlar.
Eski Anadolu ve Yunanistan'da her gittikleri bölgede
bölgenin gelenek ve adetlerine uygun oyunlar sergileyen
aktör Çingeneler de Çingene Usulü Geçim Yolları'nın bu
şekilde zenginleştirilmesine geçmişten bir örnek olarak
verilebilir. Bu gruplar bir bölgede oyunlarını sergileme­
den önce gittikleri bölgenin dini inançları ve gelenekleri
hakkında bilgi sahibi oluyor ve oyunlarının İçeriğini git­
tikleri her bölge için yeniden düzenliyorlardı.
Çingenelerin tarım vc hayvancılıkla uğraşmaları ge­
nellikle engellenmiş ya da Çingeneler bu işlerle uğraşmak
için uygun kaynaklara sahip olmamışlardır. Buna karşı­
lık kİ mi zaman talih yaver gider. Bu gibi istisnai durum­
larda hem hayvancılık hem dc tarım Çingeneler tarafın­
dan kullanılan geçim yollarından olmaya başlar. Çinge­
nelere kimi yerlerde kiraladıkları arazilerde küçük ölçekli
tarım yaparlar. Ailenin İhtiyaçlarım karşılayacak düzeyde
keçi ya da tavuk beslemek yaygın bir tercihtir. Aynı şekil-
9 0 | Ali M t f r e ı o p *

de yük taşımak için çeşidi hayvanlar beslenir02.


Bazı bölgelerde çoban Gacoların belli bir hayvan türü­
nü beslemeyi tercih etçikleri durumlar olabilir. Böyle za­
manlarda Çingene kavimler! taşımacılık veya hayvan ika-
reli yapmak için çoban Gacoların çekellerine akmadıkları
hayvan ı lirlerini beslemeye başlayabilirler. Arabistan'daki
Hutaym Çingeneleri genellikle koyun, keçi ve zayıf de­
velerden oluşan hayvan sürülerine sahiptirler. Hayvan­
larını çölün çevre bölgelerinde veya vahaların çevresin­
deki alanlarda otlatabilirler. Buna karşılık deve çobanlan
otan Bedevi Gacolar çölün merkezi otlak alanlarım ve iri­
li ufaklı vahaları kontrol eder, hayvanlarım bu alanlarda
otlatırla r101. Büyük deve sürüleri Bedevi Gacolarına aittir.
Bazı hallerde Gaco gruplan şu veya bu nedenle yaşadık­
tan arazileri bırakabilirler. Bu tip arazîler genellikle tarım
için çok da verimli olmayan kıraç arazilerdir veya bulun­
dukları bölgenin iklimi tanım zorlaştırır. Çingene Usulü
Geçim Yollan ile gerekti sermaye gücü ve teknik olanak­
lara sahip olması başaran bazı Çingene kavimlcri bu tip
boş arazilere yerleşerek küçük çaplı tarım yapmaya baş­
layabilirler. Genellikle tarım geleneksel meslekle birlikte
sûıdûrulsc de bazı hallerde tamamen tarıma da yönelen
Çingene kavimlcrinc de rastlanabilir.
Türkiye'deki Tokat Ormancık köyü 1930 yılında
Sivas'tan gelerek bölgeye yerleşen ve burada bir çifttik sa­
tın alan Şadoğ isimli bir kişi ve onun ailesi tarafından ku-
<202>A^r.*f2!7
(203)$«*c<f. Lotte E: Guncl RÂİiogof Norıh Aratan Boloutn: A Mc<*
hanitın of Erolepol Adaputmoc AMERICAN ANTHROPOLO-
G I$ T ;V «l6 7 :t*> * fen l-.Ocı 1965; »f 11X
ÇİNGENELERİN KİTABI | 91

rulmuştur. 1939 depreminde Ş ad ^ tlia n ailesi maddi ve


manevi yönden büyük zarar görünce bu bölgeyi (erk et­
meye karar verirler. Köyü ve ianm arazilerini civar böl­
gelerde göçebe olarak yaşayan Gcygci demircilerine sa­
tarak komşu köy olan Haydarbey e göç ederler. Bölgeye
yerleşen Geygel demircileri ise tarım yapmaya başlarlar01.

Henüz avcılık ve yiyecek toplayıcılığı île bağlarını tü­


müyle koparmayan Çingene gruplan, eğer imkan bulur­
larsa avlanma ve yiyecek toplama fırsatını kaçırmazlar,
özellikle Gacolardan gden kaynağın kesildiği durumlarda
tabiatın sunduğu nimetler hayatta kalmayı mümkün kı­
labilir. Afrika'nın bazı bölgelerinde Çingene gruplan için
Tabiat İnsanlarının geleneksel geçim yollarını kullanmak
oldukça yaygın bir durumdur0'.
Avcılık ve yiyecek toplayıcılığına dönüş genellikle ta­
biatla bağını tümüyle koparmamış Çingene gruplarında
görülmekle beraber kimi zaman bu durumun istisnala­
rı da ortaya çıkar, örneğin İstanbul’da yaşayan bazı Ro­
man gruplanmn yakın zamanlara kadar fırsat buldukça
ormanlarda kirpi avına çıktıkları söylenmektedir. Özellik­
le hammaddesini tabiattan sağlayan Süpürgcci Romanlar
çalı çırpı toplamaya gittiklerinde avlanmayı da ihmal et­
memişlerdir. Aynı şekilde hemen hemen bütün Çingene
kavimlerinde kadınlar her imkan bulduklarında bitki top­
larlar. Hangi bitkilerin yenebileceğine ilişkin kültür özel*2045

(204) GMa. Menin Kârâmûfûn Tarihî; http^fwww.o«manriİLC


<k*.ph|>?onnancifc«tarihoc î OTHKomuntiLcmn
(205) BoUig, Midud; *p r . «T2I6
92 | Ali Mrzaraojtl*

tikle göçebe Çingene kavimlcrindc büyük ölçüde canlılı­


ğını korumaktadır. Bitki toplayıcılığı aynı zamanda tica­
ri faaliyettir. Dükkanlarda çeşitti bitki ve baharattan sa­
tan aktarların en önemli hammadde sağlayıcıları arasın­
da Çingene kadınları da yer atmaktadır06.
Hem avcılık ve yiyecek toplayıcılığının bir ek gelir
kaynağı olarak kullanılması hem de tanm ve hayvancılık.
Çingene kavimlcri için ancak nadiren bir geçim yolu teş­
kil eder. Çingene kavimİerinin büyük çoğunluğu evrensel
ölçekte Çingene Usulü Geçim Yollan’ıu mahkum edil­
mişlerdir. Günümüzde dahî pek çok bölgede Çingenele­
rin toprak ve lıayvan sahibi olması yasaklanabilmcktedir.

Tarihini Unutan Çingeneler ve


Uydurulan Sahte Tarih: Hurafe
Gacolar Çingeneleri hor görmelerinin, aşağılamala­
rının ve onları hayatın dışına itmelerinin vicdan azabını
her zaman içlerinde hissederler. Özellikle savaşçı Gacola­
rın hakim olduğu bölgelerdeki kimi uygulamalar açıktan
açığa adaletsizdir ve sadece Çingeneler değil, aklı başın­
da olan herkes tarafından zulüm olarak değerlendirilebi­
lir. Buralarda Gacolar Çingenelerin yaşadıkları ıstırapla­
rın kendi suçlan olduğunu öne sürebilmek için bir takım
efsaneler uydurmuşlardır. Gerçekle uzaktan yakından'aia-
kası olmayan akıldışı hurafelere dayanan bu efsaneler Ga­
coların vicdanını rahatlatmaktan başka bir işe yaramaz.

(20C,)Uayiop. Turtun: Akur. TÜRKİYE'DE BtTKll.fJU.ETf>


HAVİ; lınp;f/www.etTnhcriita<hahar»ıcwi.cpm/alct.>rycfcA.
ÇİNGENELERİN KİTABI | 93

Efsaneler de ortak olan görü}, geçmece toplum içeri*


sinde şimdi olduğundan daha iyi bir pozisyonda bulunan
Çingenelerin kendi yaptıkları bir haca sonucu bu pozis­
yonlarını kaybettikleridir. Genellikle bu hatanın bir ka*
dm tarafından yapıldığı ileri sürülür07. Çingeneleri bu*
gün içinde bulundukları zor koşullara sürükleyen sözde
hatanın bir kadın tarafından yapıldığının İddia edilme­
si oldukça anlamlıdır. Zira Özellikle savaşçı Gacolar için
Çingenelerin en anlaşılmayan özelliği. Çingene kadınla­
rının sahip olduğu kendine özgü karakterdir.
Hindistan’da yaşayan Richi Çingenelerinin durumunu
açıklamak için uydurulan bir Gaco efsanesi onların Hin­
du tanrısına kurban olarak adanmış bir hayvanı yedikle­
ri için lanetlendiklerini ileri sürer. Bu lanetin sonucun­
da Çingeneler Hindu inancında kiril kabul edilen İşleri
yapmak zorunda bırakılmışlardır0*. Gacolar tarafından
uydundan pek çok efsanede olduğu gibi burada da Çin­
genelerin açgözlü oldukları iddia edilir ve bu özelliğin en
çok Çingene kadınında var olduğu vurgulanır09. Gacolar
tarafından tabiattan koparılmalarının sonucu olarak İçi­
ne düştüğü açlık koşullarında ailesini doyurabilmek için
çırpınan Çingene kadınının şerefli mücadelesi Gacoların
gözünde açgözlülüktür. Yasak gıdaların tüketilmesi İle il­
gili hurafeler Afganistan’daki jat Çingeneleri İle ilgili ola­
rak da uydurulmuş vc dilden dile yayılmıştır10.307

(307) Zo k . CoâtmK. Myth- tdcnrity and btt o y y lh t R a E t fB n p V


HımJırtrrfı RELIGION: 37 (2007) 257-2SI: *»5 9
(30«)A *c-.ıf26l
(209) j f 261
94 | Ah M etardo/'fu

Afrika'nın Nyamakalaw Çingenelerinin yenilmesi ya­


saklanmış etleri tükettikleri için lanetlendiklerine dair
pek çok efsane uydurulmuştur21121345*, özellikle Orta Afrika'da
farklı Çingene gruplarına ilişki n anlatılan efsaneler arasın­
da yasak etleri yeme hurafesi çok yaygındır. Hatta kimi
yerlerde demirci Çingenelere insan-hayvan karışımı var­
lıklar gözüyle bakılır1*.
Ngwaz Çingenelerinin durumunu açıklamak için
Mandara Gacoları tarafından uydurulan efsanelerde yine
yasak etleri yeme hikayesi ile karşılaşırız. Ama bu efsane­
ler daha ayrıntılıdır. Yasak etlerin tüketilmesinden önce
insanların çomlckçi-demirci Çingeneler ve tarımcı Ga­
colar olarak ayrılmadıkları vurgulanır™. Ayrıca bu efsa­
nede demir işlemeyi kadınların keşfettiği ve Çingene er­
keklerine öğrettiği de iddia edilir™. Mandara Gacolarına
göre Ngwaz Çingeneleri yılan ları yedikleri ve dokunulma­
sı yasak nesnelerle temas ettikleri için lanetlenmişlerdir™.
Etiyopya'nın demirci, dokumacı, çömlekçi ve derici
Çingeneleri hakkında anlatılan efsanelerde deyine yasak­
lanmış ederi yeme vurgusu yapıldığını görmek şaşırtıcı­
dır116. Aynı şekilde Mısır’da Arap Gacoları» Halabı Çin­
genelerin kedi ve kopekleri yediklerine ilişkin yaygın bir

(211) Dİseriminatio» Bucıl on Doçent İn Afrka: Ih c Itııerrmicmal Ddic


Solidarity Ncıwock: ww%v.daliıfrccdt>m.org: »CJ
(212) A.g.e*. s f 5
(213) Sıçm a. Judy; xg.e; rf 363
(214) A.g.c; »f 363
(2 15) Stetner. Judy; a.g,«; s f 362
(2)6) »bcnm injfion Bata) on D ocrnr İn ATrica: Ih c lnt<nuuio<ul Dalit
ÇİNGENELERİN KİTABI} 95

inanca sahiptirler217218.
Çingeneler hakkında uydurulan kimi Gaco efsanele­
rinde Çingenelerin bugünkü durumunu açıklamak için
farklı iddialar ileri sürülür. Yine suçlu Çingenelerdir ama
her şeyin nedeni olan sözde hata başkadır. Afrika’daki Bo­
rana Gacolarının Waara Çingene ve Tabiat İnsanlarının
durumunu açıklamak için ortaya attıkları bir efsanede Bo­
rana ve Gabra çoban Gacoları ile Waara Tabiat İnsanla­
rının aslında aynı adamın çocukları olduğu ileri sürülür.
Adam ihtiyarlayıp elden ayaktan düşmüş, gücünü
kuvvetini kaybetmiştir. Birgün üzerindeki elbise sıyrılır
ve adam çıplak kalır. Çocuklarından biri ona bakıp gü­
ler. Diğeri kalasım başka yöne çevirir. Sonuncusu ise ge­
lip kendi elbisesini babasının üzerine örter. İhtiyar adam
bunun üzerine kendi elbisesini çıkarıp babasını önen ço­
cuğuna, “Sen sığırlara sahip olacak. düşmanLanntn üzerin­
de hükümdarlık kuracaksın. Düşmanların senden korka­
caklar." der. Kafasını çeviren çocuğuna İse. "Sen develere
sahip olacaksın ve banş içinde yaşayacaksın." der. Kendi­
sine gülen çocuğuna ise, “Sen köpeklerle birlikle olacak,
ekmeğini avcılıktan kazanacaksın," der. Boranalar Waata
Çingenelerinin soyunun babasına karşı işlediği kusur yü­
zünden hayvan sahibi olma şansından yoksun kalan bu
çocuktan geldiğini ileri sürerler21*. Butun Gaco efsanele­
ri gibi bu efsane de yoksulluğun ve hor görülmenin su-

(217) Cape Ncwboid; Ihc C ypk* o f F ^ ; JOURNAL OF ROYAl.ASb


ATI C SOCİETY OF CREAT BRITAIN AND IRKİAND: Vol 16;
1856: pp 285-312; sf 293
(218) lablino. Paoİu THE GABRA : CAMEL NOMADS OF NORT­
HERN KENYA: feulines 1999: tf 137
96 ( Alt M<t*rcıoğlm

(unu Çingenelerin sırtına yüklemeye çalışır.


Arap savacı / çoban GacoUn (aralından anlatılan Hu-
(aym adındaki bir başka efsane be Çingenelerin kor gö­
rülmesini haklı göstermek için belden aşağı vuruşlar ya­
par. Buna göre bir Arap asili olan Hutaym kendi öz an­
nesiyle ensese ilişki yaşamış, bu yüzden de Tann tarafın­
dan cezalandırılarak statüsü düşürülmüştür. Lanetlen-
(niştir2” . Muhtemelen İslam dininin yaygınlaşmasından
çok daha öncesine uzanan bu efsane İslam'ın kabulün­
den sonra kimi dini kavramlar da İçine sokularak yeni­
den anlatılmaya başlanmıştır. İşin doğrusu her yerde ol­
duğu gibi Arabistan’da da Çingene kadınlarının toplum
içerisindeki güçlü konumu ve hürriyeti Gacolar tarafın­
dan çok çarpık bir biçimde algılanmış ve ortaya bu tan
tiksinti verici efsaneler çıkmıştır.
Sherpa ve Tibet'te, Ya-Wa adı verilen Çingene k a im ­
lerinin garip bir biçimde şeytani varlıklar olduktan kabul
edilir. Ya-Wa Çingenelerine Orta Doğu kültüründeki cin­
lere benzer Özellikler atfedilir. Güneydoğu Asyaiı Tamang*
lar. Kani Çingenelerinin insanın içindeki canlılığı emme
yeteneği okluğuna ve Kani kadınlarının çocukların gölge
ruhlarını çalabildİklcrinc inanır. Tamangtann şeytan çıka­
rıcıları, çocukların ruhundan Şarkini, Damini ve Karni­
ni isimli kötü ruhları çıkardıklarını iddia ederler. Adla­
rı anılan kötü ruhlar aynı zamanda dağlık bölgelerde ya-219

(219) Dmi*h. I. M: H
m
jv
c Mwbm Tribe o f A ab d , Eppı « d S »
d*K ENCYUjOFAEDfC ETHNOGRAPHY O f MIDOLE EAST
AND CENTRAL ASlfc VUm * »: * O th d VU m h b -
(hbiO( Mou*r, 2005; ıf 2S6
ÇİNGENELERİN KİTABI | 97

şayan Tabut İnsanlarının ve Çingenelerinin adlandır120.


Güney Doğu Asyalı Gacolann bu akıl almaz inanılan
Gaconun Çingeneler karşısında hissettiği korku ve deh*
şet duygusunun ne derece büyük olduğunu ortaya ko­
yar. Ç ingenelerin doğaüstü ve şeytani varlıklarla İlişkili
olduğu düşüncesi Sudanlı Gacolar atasında da görülür.
Bunlar Halabİ Çingenelerini, şeyhleri olmadığı İçin şey­
tanı kendilerine şeyh olarak kabul etmiş şeytanlar olarak
düşünürler21.
Kimi Gaco topluluktan başka konularla alakalı efsa­
neleri Çingenelere uyarlayarak bizim toplumumuzun an­
layamadıktan tarafiannı kendi mantıklarına göre açıkla*
mak brcmişlcrdir. Örneğin Thalctris’in efsanevi Amazon
kadınlan ile ilgili anlattığı efsane daha sonra değiştirile­
rek Çingeneler hakkında anlatılmaya başlanmıştır. Bu ef­
saneye g&re bütün Çingene erkekleri bir savaşta Öldürül­
müşlerdir. Dağlara çekilen Çingene kadınlan başka ka-
vimlerdcn erkekleri kaçırmaya başlamışlardır. Onlardan
doğan çocuklar babalarına benziyorlarsa çocuktan öldür­
müşler, kendilerine benziyorlarsa yaşamalanna izin ver­
mişlerdir122- Bu hikaye Gacobnn tarihi obyian karışrır-

(228) lİBİMbu. Oh ü Oim c m b ta Aa Agdiurâa Socacty. Tımaag f


İti ır) imiA Rdano» F n a limuag fta p c a n e OCCASEOMAL
PAPEJtS İN SOOOLOGY AND ANTHROPOtOGY; Vbl Ith
2607:
(221) Sacdu Betafad: TW Ndr V A r G ypâo la The Eduac M onc
of Sadme CUSTDMAlty STRANGERS: NEW PERSPECTIVES
ON KJUPATEnC PEOPLES İN THE MIDDLE EAST. AFRt-
CA AND AS1A; Berİahl. |owph C . Rm , A prn c (Vacgjtv FUhtaben:
2004; «f IS2-IS9
(222) B en m d. Koacadb STORY OF THE GYPSIE& ünle aad İ m
C m f mr »92İ;rf»
98 ( Ati MtzsKtoft*

ma yeteneklerinin de en azından hayal güçleri kadar ge­


lişmiş olduğunu göstermekledir.
İslam ve Hıristiyanlık gibi kurumsal dinlerin yaygın*
laf masından sonra Gacolar kendi uydurdukları hurafeleri,
masalları ve efsaneleri bu dinlerin içine sokmaya çalışmış­
lar; Çingeneleri hor görmelerini haklı göstermek için or­
taya attıkları akıl dışı inanışları dini bir kisve altında giz-
içmeye çalışmışlardır. Mısır'da, Nii vadisinde anlatılan ve
aynı zamanda Avrupa'da da yaygın olan bir efsaneye göre
Çingeneler Hz. İsa çarmıha gerilirken kullanılan çivileri
yaptıkları için Tanrı tarafından lanetlenmişler ve bitme­
yecek bir göçebelikle cezalandırılmışlardır. Bu hikayenin
farklı versiyonlarının Hıristiyan nüfusun yaygın olduğu
topraklarda anlatıldığım görürüz*'’ .
Somali'de yaşayan Gaco toplulukları Müslüman olduk­
tan sonra Çingeneleri hedef alan eski efsaneleri de İslâmî
terimlerle perdelemeye çalışmışlardır. Geçmişteki efsane­
lerde anlatılan yenilmesi yasak etlerin yerini haram gıda­
lar almış ve yeni efsanelere göre Çingeneler gûya haram
gıdaları tükettikleri için lanetlenmişlerdir. Bu ncdenleSo-
maliIi Gacolar için Çingeneler doğuştan kirli bir toplu­
luk haline gelmişlerdir’21.
İslam dünyasında yenilmesi yasaklanmış gıdaların ye­
rini haram gıdaların aldığı ve Çingenelerin bunlan tüket­
tikleri iddiası ile din dışı kabul edildikleri bir başka örnek
İse Doğu Türkistan’da karşımıza çıkar. Bu bölgede yapı*

(22» Mkhact. BoOip xpe. sf 2 »


(224) Dbcrirmaıtıoo Kaset on Dcsccm İn Afria; Ih r İM ctam ojl D ıb
SoLdMkyNc»woA:www-dalîtfrccdom.orr:&
ÇİNGENELERİN KİTABI | 99

lan bir araştırmada bölgedeki Gacoların müzisyenlik, sü-


pürgecilik ve tahtacılıkb uğraşan Abdal Çingenelerin tav­
şan ve kertenkele gibi haram olduğu iddia edilen gıdala­
rı tükettikleri için gerçek Müslüman «ayılmadıkları ile­
ri sürülmüştür**.
Tuarcglere göre Çingeneler Davut Peygamberin soyun­
da gelen demircilerdir. Ne var kİ sözde Hz. Muhammcd'e
nankörlük ettikleri için Tuareglerin hizmetinde demirci­
ler olarak çalışmak zorunda kalmışlardır*. Benzeri özel­
lik gösteren bir başka efsane yine Çingeneleri din ulu­
larına nankörlükle suçlar. Buna göre sözde Slayb Çin­
geneleri, Kerbcla kuşatması sırasında Hz. Haşan ve Hz.
Hüseyin i yalnız bırakarak kaçmışlar ve onların katledil­
melerine göz yummuşlardır. Bu yüzden Allah Slayb Çin­
genelerini lanetlemiş ve onları kadınların seviyesine in­
dirmiştir. Bu yüzden ata değil ancak eşeğe binebilmekte­
dirler227. Her iki örnek de Çingenelerin hor görülmesini
meşrulaştırabilmck İçin uydurulan efsanelerin hiç olma­
mış olayları nasıl da tarihi gerçekler gibi ortaya sürcbil-
diğinin en güzel ispatıdır.
İslam dünyasında yaygın olan vc tarihi gerçeklerle hiç­
bir biçimde uyuşmayan bir Gaco efsanesinde Çingenele­
rin Hz. İbrahim’in Ncmrud tarafından ateşe atılması sıra-

(US) Gâlftric. Ab Hurin; Abddbr. EVRENSEL BOYUTUYLA


ALEVİ LİK-BEKTAŞtUiC-KIZILBAŞUK: h »p / W « *
dcıni».<k/>ilc/contcm/vicw/115/
(226) PKitip*. D m * PEOPLES ON THE MOVE: Piqıunc: Unkcd
KiagdMn: 2001: tf 170
<227) jsbbur. JibrUİ & THE BEDOUINS A N » THE »ESERT AS-
PECTS OF NOMADIC1JFE İN THE ARAB EAST: Sutc Unhvr-
MtyofNcoyetk fttK I99S; tf<32
)0 0 | Ali M ftu rtto flu

sında zina ederek melekleri uzaklaştıran Cin ve Gan isim­


li iki kardeşin soyundan geldiği İddia edilir28. Bu efsane
kimi ufak değişikliklerle Kırgızistan'daki Çingene grup­
ları arasında da görülür2*9. Ne var ki burada kardeşlerin
ismi değişmiştir. Bölgede Gacolar tarafından Çingenele­
re genel olarak Luli ismi verildiği için ensest ilişkiye gi­
ren kardeşlerin isimlerinin Lu ve Li olduktan iddia edilir.
Söz konusu efsaneler insaf sınırlarını aşan alçakça bir
iftiranın ne kadar pervasızca ortaya konulabileceğinin en
güzel örneğidir. İsimler değişir ama iftira aynı kalır. Za­
ten maksat üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. Açıktır
kİ, Cin ve G ana ya da Lu ve Li’ye işaret eden efsanelerin
kökü Çingenelerin durumunu açıklamak İçin uydurulan
ve yine ensest ilişki iftirasını ileri süren Huıaym efsanesine
dayanmaktadır. Putperest Arapların hayal mahsulü fante­
zilerinin dini terimlerle maskelenerek bizlcrc karşı bîr iftira
makinesine dönüştürülmeleri insanlık için yüz karasıdır.
Gacoların Çingenelerin hor görülmelerini akla yatkın
göstermek için uydurduğu efsanelere karşı Çingeneler de
kendi efsanelerini onaya atmışlardır. Kimi zaman Gaco
efsanelerindeki aynı kavramlann, aynı kişilerin kullanıl-
dığı Çingene efsanelerinde olaylar bu kez Çingenelerin
gözünden anlatılır130. Tamamıyla Çingenelerin kendi kav­
ramlarıyla anlattıktan özgün efsanelere rastlamak'hiç de

<228) Kolulunk. Suat: Tuıfc lüpluımiMh Çingene Intjsni w Ö n ru p ı;


SOSYOLOJİ ARATTIRMALARI ÖKRGtSİ; CÜc 8: Say» 2 i C ûc
2005-.J63
(22))0dtan,A. R.P 0U1.K ; x p e :s(4 7 S
(230)Z*nc. Codmo; Metli. Mtntity and bckmgİAg; Ihe Riıhi of Bcnpl/
hngPaJah: REİJC.ION; 37 (2007) 2*7-281; st 2 »
ÇİNGENELERİN KİTABI | 101

kolay değildir. Zira özellikle savaşçı Gacoların egemen­


liği altındaki bölgelerde Çingeneler kendi atalarının ya­
şadıkları olaylara İlişkin anıları kaybederler. Çoğu zaman
kendi dillerini dahi unuturlar veya unutmaları için zor­
lanırlar. Ç ok nadir olarak gelecek kuşaklara bırakılan öz­
gün Çingene efsaneleri ise Gacolar tarafından çarpıtılarak
yine Çingenelerin aleyhine döndürülebiliH” .
Tamamıyla Çingenelerin kendi özgün deneyimlerini
ve bakış açılarını yansıtan sadece bir efsaneye ulaşabildik.
Doğruluğu ve hangi koşullarda aktarıldığından tam emin
olmasak da oldukça önemli olduğu için burada aktarıyo­
ruz. Hindistan jullundur’da dedenmiş olan bu Dom Ma­
lıasha efsanesi tam anlamıyla özgün bir Çingene efsanesi­
dir. Efsaneye göte Domlann ormanlarda kurduktan bü­
yük bir krallıkları vardır. Buradaki bayatlan son derece
zengin, mutlu ve huzurludur. Bütün ihtiyaçları tabiatta
bulunmaktadır; neye ihtiyaç duyarlarsa duysunlar -odun,
su, gıda maddeleri vb- hepsi yaşadıktan bölgede hazır bir
biçimde kendilerine sunulduğundan savaşmaya hiç gerek
görmemişlerdir. Bir orduları varsa da ordunun varlığının
sebebi savaşmak değil, komşulanna. Dom erkeklerinin
ne kadar yakışıklı olduğunu göstermektir.
Bir gün Hindistan ın her köşesine hakim olmak iste­
yen Brahmanlar gözü kara askerleri Ksathıiyalan orman­
ların derinliklerine yollarlar. Askerler burada zenginlik
ve mutluluk içindeki Dom Krallığını bulunca bölgeyi İş­
gal etmeye karar verirler. Bulabildikleri, zayıf gördükle­
ri herkesi katlederler. Domlara ait ne varsa çalarlar. Ha-

(23l)A.f^cs 259
102 | Ali M t ıa r t ıt flu

yatta kalabilen Domlann bir bölümü ağaçların arasında


saklanır, ormanın derinliklerine doğru ilerlerler. Bir bö­
lümü İse Brahmanların kölesi haline gelir. Bir bölümü ise
hiç bilinmeyen bölgelere doğru göç eder.
Sağ kalmayı başaran Kalo ve Bingo isimli iki kardeş
oldukça cesur insanlar olarak kendilerinden çalman her
şeyi çalanlardan geri çalarar. Mücevherler, altınlar, sanar
eserleri, görkemli müzik aletleri ve kutsal anneye aic hey­
keller, hepsini geri alırlar. Bunlarla birlikte ormanın de­
rinliklerine doğru ilerlerler. Kimsenin bugün dahi bilme­
diği bir bölgede Dom hâzinelerini ağaç kavuklarının al­
tına gizlerler. Efsaneye göre Dom hazînelerinin yeri bu­
gün dahi bir sırdır.
Nc yazık ki Kalo ve Bango Brahmanlann adamlan ta­
rafından yakalanırlar. Brahman şefinin huzuruna çıkarı­
lırlar. Brahmanlar Dom hazînelerinin yerlerini öğrenmek
için kardeşleri en ağır işkencelerden geçirirler. Kak» ve Ban­
g o tek kelime dahi söylemezler. Bunun üzerine kardeşler
kaynayan balmumunun içerisine atılır vc burada feci bir
biçimde can verirler. Nc var ki Kalo ve Bango. kavimlcri-
nin intikamını almak için geri dönerler. Her gece geri dö­
nerek Brahmanlann rüyalarına girerler, onlann yürekle­
rine korku salar, pek çoklanm uykulannda boğarlar, yara
bere içinde bırakır, onlan avlarlar!
Dom Krallığına el koyan yeni yöneticiler ne yapacak­
larını bilemez. Korku içinde bekleşirlerken bir gece on­
lardan birinin rüyasında Kalo ve Bango belirir. İstekleri
Domgau köyüne kendilerini ve Dom kavmini anbean bir
anıt dikilmesidir. Böylcce Dom kavminin gelecek kuşak­
ÇİNGENELERİN KITAMI | 103

lan bu bölgeye gelecekler ve Domlan n anıları unutulma­


yacak, nesilden nesle aktarılacaktı. Brahmanların bu iste­
ği yerine getirmeleri üzerine Kalo ve Bango onları rahat
bırakırlar. Kalo ve Bango’nun son sözü İse şudur; “İnsan­
lar Doralara da diğer insanlar gibi davranmayı öğrenene
kadar dünyaya barış gelmeyecektir
Savaşçı Gacolarla Tabiat İnsanla nnın karşılaşmaları
sırasında yaşananları simgesel bir dille anlatan bu efsane
eğer gerçekse. Çingenelerin kendi kavramlarını, kişilerini
kullanarak ve kendi bakış açılarından onaya attıkları; bir
biçimde nesilden nesle akranlarak günümüze kadar ge­
lebilmiş efsanelerin çok öze) bir örneğini teşkil etmekte­
dir. Her efsane gibi edanla olması dilenenin birbirine ka­
rıştığı bu öyküde Kalo ve Bango’nun geri dönerek inti­
kamlarını almasına ilişkin anlatılanlar Dom Çingenele­
rin savaşçı Gacoların baskısı karşısında derînden derîne
hissettikleri öfkeyi yansıtır.
Domlann efsanesinde olduğu kadar net bir şekilde ol­
masa da bazı başka efsanelerde dc Ç i ngenderin özgün ba­
kış ve kavramlarının yansımasını görebiliriz. Dokumacı
Maaubc Çingeneleri, Tukolar Gacoları için ürerim yap­
tıklarından, Tukolar Gacoları, Maaubclcrlc birlikte do­
kuma tezgahını da kendilerinin sayarlar. Onların iddi­
asına göre dokuma tezgahını önce balıkçı Tabiat İnsan­
ları yapmış ama kendi işlerine yaramadığı İçin Tukolar-
lata vermiştir. Buna karşılık Maaube Çingenelerinin do-

(232)Höb*clmummı. M İrm; Rom-DOM; ROM BASF-: h»p://roma-


104 I Ali Mettraopu

kuma tezgahının onaya çıkışına ilişkin bir başka efsane­


si vardır. Onlara göre Maaube Çingenelerinin atası olan
Jumer Jabali kursa) bir kişidir. Dokuma tezgahını ruhlar
aleminden almıştır. Maaube Çingenelerine göre dokuma
tezgahı ruhlar ve insanlar aleminin karşılaşma noktasıdır.
Dokumacı Çingene, tezgahının başındayken ruhlar
alemiyle temas halindedir. Maaubeler bu efsaneleri sa­
yesinde Tukolar Gacoları Maaubelerin büyü ustaları ol­
duğunu düşünürler. Zaten Maaube Çingenelerinin yer­
li dinlerin törenlerinde her zaman özel bir rolleri olmuş­
tur^**. Kim bilir belki de bu efsanelerde anlatılan ruh­
lar Tabiat İnsanları, ruhlar alemi de Tabiat İnsanlarının
dünyasıdır. Böyle bakıldığında tabiattan koparılmış Tabi­
at İnsanları olan Çingenelerin iki alem arasında bir köp­
rü olarak görülmesi daha iyi anlaşılabilir.
Lawbe Çingeneleri arasında anlatılan bîr efsane olduk­
ça gerçekçi bir biçimde Gacolar ve Çingeneler arasındaki
ilişkiyi yansıtır. Buna göre tahtacı Çingeneler olan Law*
belerin, müzisyen ve ozan Çingeneler olan Bambaabele­
rin ve çoban Gacolar olan Fulbdcrin ataları 3 kardeştir.
Ruhlar tarafından her bir kardeşe ayn görevler, ayn za­
naatlar verilmiştir. Ne var ki Fulbe çoban Gacoları bütün
hayvanlara el koyduklan için ruhlar Fulbclcrc. Lawbclcrc
süt vermek zorunluluğunu getirmişlerdir” .
Efsane, Gacolann doğal kaynaklara el koyarak Tabi­
at İnsanlarını aç bırakmasını çok güzel anlatmaktadır.
Aynı şekilde efsanede vurgulanan Gacolann Çingenelere

(233)FMty>*. t ) » i ı l :x ş t ;ı i l ( 9
(2J4M*«rfl66
ÇİNGENELERİN KITASI | 10$

süt verme sorumluluğu da. Çingeneler tarafından sunu*


lan zanaat ürünleri ve hizmetler karşılığı Gacoların Çin*
gençlere verdikleri hayvansal gıda maddelerini İşaret et*
mektedir. Efsanenin en güçlü tarafı geçim faaliyetlerine
dayalı işbölümü ve Tabiat İnsanlarının tabiattan kopardı-
$ı arasındaki bağı başardı bir biçimde kuruyor olmasıdır.
Ne yazık kİ bütün Çingene efsaneleri sorunu bu kadar
açık bir biçimde onaya koymaz. Kimi efsanelerde Çingc*
neler İçinde bulundukları durumun sorumlusunun kıs*
men de oba kendileri olduklarını ileri süren görüşleri ka*
btıllcnirlcr. özellikle savaşçı Gacolara bağımlı yaşayan bağ­
lı Çingene gruplarında böyle bir eğilimin gelişmeye baş*
ladığı anlaşılmaktadır.
Tabiat İnsanları İle Gacoların karşılaştığı İlk andan İti­
baren iki kültür arasında ciddi bir etkileşim süreci başla*
mıştır. Gacolarla takas ve ticaret İlişkileri içerisine girmiş
Tabiat insanları kimi örneklerde komşu Gaco kavimlcri*
nin aşiret isimlerini benimserler. Aynı şekilde aile ve soy
İsimlendirmesini komşu Gaco topluluklarının adetlerine
göre yapmak bazı Tabiat İnsanlarında rastlanılan bireği*
lim olmuştur” *. Yine de Çingenelerin benliklerini kay­
bederek. kendilerini Gacoların gözünden görmeye baş­
lamaları; kendilerini ve başka kavimlcri Gacolann kav­
ranılan ile sınıflandırmaya başiamalan. Gacoların Çin*
gene kavimlcri üzerinde tam egemenlik kurduğu ve Çin­
genelerin bağlı Çingeneler haline geldikleri durumlarda
mümkün olabilmiştir.
Tek bir savaşçı Gaco kavmine bağlanan bağlı Çînge-

(235)R>nicT, jım : i f r . rf 10$


1 06 | Ati

nc kavimlcri hem günlük yaşamlarında hem de efsanele­


rinde savaşçı G acobnn toplumu sınıflandırmak için kut­
landığı mevki sistemini kullanırlar. Hindistan'da bu şekil­
de savaşçı Gaco kavimlerinc bağlı olarak yaşayan Çingene
gruplan; kendileri dışındaki daha yoksul veya kendileri ile
aynı seviyedeki Çingene gruplarını. kasc-dtşı. dokunul­
mazlar olarak görürler. Üstelik bunu yaparken bağlı ya­
şadıktan savaşçı Gacoların kendilerini de kast-dışı olarak
gördüklerinin farkındadırlar. Büyük bir çelişki içerisinde,
tıpkı Gacotann kendilerine yaptıktan gibi diğer Çinge­
ne karimlerinİ hakir görürler. Diğer Çingene kaviinleri­
ne dokunulmaz, mundar, kirli gibi sıfatlar yakıştırırlar136.
Ne var ki bunu yaparken onlarla kendileri ansına cid­
di bir sınır koymadıklarını çok iyi bilmektedirler. Bütün
yapmak istedikleri Gacoyla aynı dili konuşarak kendilerini
Gacoya yaklaştırmaktır. Balkanların pek çok yerinde ken­
dileri dışındaki grupiann Çingene olduğunu, kendileri*
ninse Gaco olduğunu iddia eden kardeşlerimizin durumu
da aşağı yukarı böyledir. Bunlann tarihleri iyi incelenirse,
bir dönemde savaşçı Gacolar tarafından yan-kole statü­
sünde, bağlı Çingeneler haline getirildikleri görülecektir.
Bu düşünce tarzı savaşçı Gacolar tarafından kendileri­
ne bağlanmış Çingenelerin efsanelerine de yansır. Sindhi
Müslüman askerlerinin müzisyenleri olan Langhalar kendi
kökenlerini Rajput savaşçı klanına dayandırarak açıklar­
lar. Buna göre Rajput savaşçı gruplarına mensup iki kar­
deşten biri medreseye gider ve Urduca dilini öğrenir. Bir
camide bir müzik alayına rastlar, bunlan takip eder. On-236

(236) Zene Courao-, ı g c : rf 263


ÇİKGENELEftfN KITA»! | 197

Ünün kendisine çalgıcılık zanaatını öğretmelerini ister.


Buna karadık alayın üyeleri ancak Müslüman oluna ken­
disine zanaatlarını öğreteceklerini söylerler. Bunun ine­
rine Müslüman olur ve müzisyenliği öğrenir. O günden
beri onun soyundan gelenler Sindhi askerleri İçin şarkı
söyler ve onlan eğlendirirler57.
Bu efsane çok büyük bir ihtimalle Rajput savaşçı G a­
colarına bağlı müzisyen Çingenelerin bir başka savaşçı
Gaco klanına geçişini anlatmaktadır. Vahim olan şey bü­
tün hikaye boyunca Çingenelerin kendilerini Gacoların
dilinden aldatmasıdır. Ne yazık ki müzisyen Çingeneleri.
Gacoların gözünde düşük bir toplum olarak görüldükle­
ri için kendi köklerini böyle bir efsaneyle gizleme yolu­
na gitmektedirler. Kendilerini Rajput klanına bağlı mü­
zisyen Çingeneler yerine, müzik zanaatım öğrenmek için
din değiştiren ve Sindhi askerleri için düğün müzisyenliği
yapmaya başlayan savaşçı Gacolar olarak lanse etmenin
daha üst bir statüye erişmelerini sağlayacağını ummakta­
dırlar. Ne yazık ki boş bir umuttur bu.
Savaşçı Gacolara bağlı halde yaşayan Çingenelerin du­
rumu sürekli aynı biçimde kalmaz. Muhtelif nedenlerden
dolayı herhangi bîr Gaco grubu ile kundan bağımlılık iliş­
k i» bir şekilde ortadan kalktığında Çingenelerin düşün­
ce yapısında Gacoların etkisi de kırılmaya başlar. Bunlar
ara dönemlerdir. Bağlı Çingenelerin farklı Gaco grupla­
rı ile dc ticari ilişkiler kurduğu ama henüz tam manasıy­
la bağımsa Çingene kavinden haline gelmedikleri bu ara237

(237) Şamaca. D. K . MaadaL & K. Vy». K. N: PEOPLESOF INDiA:


RAJASTHAN: Pbpolot Pr k 1 9 * »ft72
108 | Ah M < :*t < ı» ilı

dönemlerde üretilen Çingene efsanelerinde, bir yandan


eski düşünce alışkanlıklarının izleri görülürken bir yan­
dan da farklı bakış açılan oluşmaya başladığı hissedilir.
Avrupa Romanları arasında anlatılan bir efsanede Çin­
genelerin bir zamanlar Özgürce dolaşan kuşlar olduğun­
dan bahsedilir, uzun bir kıtlık sonrası tahılla dolu bir böl­
ge bulurlar. İhında artık uçamayacak derecede şişmania-
yıncaya kadar yemek yerler ve göç mevsimini de bu yüz­
den kaçırınca kanatlannı kaybederler. Efsane.“Çingene­
ler bir gün kanarlarını geri alacak," sözüyle birer3*.
Efsane ilk bakışta, çoğu Gaco efsanesinde anlatılan
Çingenelerin bugünkü durumlarının kendi açgözlülük­
leri sonucu olduğu iddiasını onaylar gibi gözükmekte­
dir. Bir taraftan bu bakış açısı efsanenin içine karıştırıl­
mışken, diğer taraftan Çingenelerin özgün bakış açısı da
yansıtılarak, uzun bir açlık döneminin ardından zorunlu
bir yerleşikleşmenin gerçekleştiği hatırlatılır. Efsanedeki
tahılla dolu bölge uzun bir dönem bağlanılan Gaco gru­
bunu simgelemekte ve bu bağlılığın sonuçlarına son de­
rece eleştirel bir şekilde yaklaşılmaktadır. Hele hele Çin­
genelerin bir gün kanatlannı geri alacaklarının bir keha­
net olarak ortaya atılması, efsaneyi üreten toplumun zih­
nindeki zincirleri kırmaya başladığım gösterir. Şüphesiz
ki bir gfın gerçekten özgür olacaklardır.
Gacolar, Çingenelerin yaşadıktan adaletsizlikleri hak­
lı göstermek ve ürettikleri efsaneleri daha güçlü bir hale
getirmek için onlan kurumsal dinlerin kavramlannı kul­
lanarak yeniden anlatmaya çok meraklıdırlar. Buna kar-238

(238) Bmovici. Konrad: i f r . ti22-23


ÇİNGENELEtİN KITASI | 109

filik Çingeneler de kendilerine karşı anlatılan bu efsane­


leri değiştirerek kendi bakış açılarını yansıtan kontra ef­
saneler üretirler. Bu konin efsanelerde de doğal olarak
Çingenelerin içinde yaşadıkları ülkenin dini hassasiyet­
lerinin İzine rastlanabilir, örneğin Romanlar arasında
anlatılan bir efsanede, büyük bir katliamla karşı karşıya
kalan Çingenelerden sadece iki kardeş kurtulun G n ve
Gene. Onları kurtaran ise Hıristiyan evliyaları St. Geor-
gc ve $t. Vassü'dir2* . Bu efsaneyi anlatan atalarımız. Ga­
coların iftiraları ile baş edebilmek için kendilerini Hıris­
tiyan azizleri tarafından kurtarılmış kutsal insanlar ola­
rak takdim etmişlerdir.

Çingeneler, çok geniş bir alanda Gacolar arasında an­


latılan Hz. İsa’nın çivilerini yaptıkları ve bu yüzden la­
netlendiklerini iddia eden efsaneye kendi kaışt-efsanderi
ile cevap vermişlerdir. Akace Çingeneleri ansında anlatı­
lan bu efsaneye göre iki Yahudi kardeş vardın Schmul ve
Rom-Schmui. Kardeşlerden Schmul. Hz. İsa çarmıha ge­
rilirken sevinmiş ve hiçbir şey yapmamıştır. Rom-Schmu!
ise Hz. İsa’yı kurtarmak için çabalamış, bunu başarama­
yacağım anlayınca çarmıha gerilme sırasında kullanıla­
cak olan çivilerden birini çalmtşnr. Rom-Schmui. Rom
kavminin kurucusu olmuştur. Hz. İsa’nın çarmıha geri-
Icccği çivilerden birini çaldığı İçin Rom-Schmul’a yılda
bir kez çalmak helal lalmmtşrır w bu onun için günah

■ ItooaııSCHOLARS.
HIP A N D T H E G Y fSY STRU G G LE: A o n . İ k n » Vm hm kf
e f H e d 6 * U * e D o k 2 000; rf8 2
1 10 I Ali M etorttoğlu

sayılmayacaktır2* .
Çingenelerin kendi efsanelerini dinsel kavramları kul*
lanarak güçlendirmelerinin bir başka örneği M ’allaemİn
Çingeneleri arasında görülebilir. Buna göre gökten yeryü­
züne inen Adem Peygamber, metali ve metal işlemeye ya­
rayan aletleri M’allacmİnlcrc getirmiş, bunlan kullanma­
yı ise Davut Peygambere öğretmiştir. Buna karşılık büyü­
yü M’allacmİnlcrc veren ise Ehcl Balhamar isimli şeytani
bir halktır*4'. Büyüye ilişkin aktarılan anekdot şüphesiz
ki konunun cazibesini artırmaktadır. Diğer taraftan de­
mirciliğin gökten inen kutsal bir kişi tarafından insanlara
öğretilmesi pek çok halkın mitolojisinde olan bir tema­
dır ve M'alleminler bunu Islamİ kavramlarla ifade etmiş­
lerdir. örneğin Buryatlar, göksel demirci Boshintoi’nin
9 oğlu okluğuna ve bu çocukların yeryüzünden kızlarla
evlendiklerine, demircilerin onların soyundan geldikle­
rine inanırlar*4*.
özellikle 19. yüzyılda Roman Çingenelerin uzak atala­
rı arasında Hindistan Çingenelerinin varolduğuna ilişkin
tezlerin ortaya atılması ve bûnların sözlü kültür yoluyla
Çingeneler arasında yaygınlaşması Hindistan temasını iş­
leyen efsanelerin eski efsanelerle karışarak yaygınlaşmasını
sağlamıştır. 1960 yılında Şumnuda Hint-Roma bağlantı-

(240)Cıoo«r. Francb Hinde* CVPSY FOLK TALES: Kesİnpr FUUb-


ta p sfm
(24t)Cemfio. Mabette. VUhsrtu* "Ibey «ock ıo e * . tbey a t «o «ock*
M'alemin Cnfamca. (Sauificabon, and Dhcounc Amoog; Kdan
Nobttitf o f Maununu; CUSTOMARYSTRANCUtS NEW PFJtS-
P&CrtVHS ON PRRİPATETİC PF.OPLFA Ran. Apnma. Befiand.
Jmepb O Praejer IHd>fahem2C04: s f l 44
(242)Woo. O u i Han: a.pc. 4 2
ÇİNGENELERİN KİTABI | 111

sı konusunda özd hassasiyeti olan bir Romandan*0 derle*


nen efsanede, Sind adı verilen bir ülkede hükmeden bü­
yük bir Rom kralından bahsedilir. Kralın adı Mar Amcn-
go Dcp’cir. Romano ve Singan İsimli iki kardeşi vardır.
Arap ordularının istilası sırasında burada bir savaş olur.
İstilacılar memleketlerini Çingenelerin başına yıkarlar.
Bunun üzerine memleketlerinden uzaklaşan Çingeneler
yoksul insanlar olarak ülkeler arasında dolaşmaya başlar­
lar. 3 kardeş yollarını ayırır ve her biri farklı bir yöne gi­
der. Kimi Arabistan'a kimi Bizans'a kimi Ermenistan'a*44.
Yine Hindistan temasını Çingenelerle Büyük İsken­
der'in ilişkileri üzerine anlatılanlarla birlikte İşleyen bîr
efsanede, aynı zamanda Çingenelerin hakkında anlatı­
lan en çirkin hurafelerden birine de yanıt verilir. Gaco­
lar arasında anlatılan ve Çingenelerin O n ve Ganc adlı
ensest ilişki yaşayan iki kardeşin soyundan geldiğini ileri
süren uydurulmuş efsaneye yanıt verme amacıyla gelişti­
rilen karşı-efsancdc Gacoların kavramlarının kullanılma­
sı ayrıca ilginçtir. Efsaneye göre Ganj'da yaşayan Çinge­
nelerin çok büyük bir şefi vardır. Tek oğlu olur ve adını
Çen koyar. Aynı dönemde ülkeyi yöneten Hint kralının
da tek bir kızı vardır ve ismi Candır.
Bir gün bir büyücü büyük bir istilacının ülkeje yak­
laştığını ve kralın ailesini öldüreceğini söyler. Kızını ko­
rumak için Çingenelerin şefine yollayan Hint kralı, Çan'ı
kendi kızı gibi büyütmesini ve onun Hint kralının çocu­
ğu olduğunu kimseye açıklamamasını rica eder. Bu isteğe

(243)Mxutiktıkon. B o u . fapo*; Vtu t ai ı ^ e rf S7


<244)A *r.ıf St
112 | Ali M ttıM tojtu

uyan Çingenelerin şefi Gan’ı alır ve kendi kızı gibi büyü­


tür. Cin ve Gan birlikte büyürler. Evlilik çağlan geldiğin»
de Cin, Gan a aşık olur. Ne var ki onun kardeşi olduğu»
nu sandığı İçin büyük vicdan azabı çekmektedir. Bu yüz­
den İntihara teşebbüs eder.
Oğlunun acısına dayanamayan annesi ona gerçeği açık­
lar. Böylccc Cin ve Gan evlenirler. Ne var ki Cinin an­
nesi, Cin ve Gan dışında kimse işin aslım bilmediğinden
gençlerin kardeşler arası evlilik yaptığı sanılır. Bir büyücü
gençleri lanetler ve bu yüzden onların soyundan gelenler
aynı yerde 2 kez su içemez ve aynı nehri bir yıl içerisin­
de 2 kez dolaşamazlar24'. Bu efsanenin Gaco versiyonun­
dan farklı olarak Çingeneler tarafından anlatılan versiyo­
nunda, Çingenelerin aslında bir yanlış anlamanın kurba­
nı olarak lanetlendikleri vurgulanarak Gaco efsanesinde
İşlenen iftiralara yanıt verilir.
Çingeneler her ne kadar kendi ürettikleri efsanelerle
Gacoların ürettiği efsane ve hurafelere yanıt vermeye ça­
lışsalar da, Gacoların Çingenelerin hor görülmesini hak­
lı göstermek için uydurdukları hurafeler daha yaygındır.
Bu efsane ve hurafelerin etkisiyle yetişen çocuklar böler­
den korkmakta. Çingeneler de nesilden nesle aynı acılan
çekerek büyümektedirler. Hurafelere karşı mücadele et­
menin doğru yolu yeni efsaneler üretmek değil hain ya­
lanların karşısına gerçeklerle çıkmaktır.

Hurafelerin Sırtında Yükselen Adaletsizlikler


Dünyanın her yerinde Gacoların Çingeneler hakkın*

(24})Bcttovki. Konrad; sf 24-2$


ÇİNGENELERİN KİTABI | I I )

da onaya attığı hurafeler yüzünden büyük adaletsizlik*


Icr yaşanmakta ve insanlar acı çekmektedir. Bu adaletsiz*
tikler hakkında sayısız Örnek verilebilir. Farklı ülkelerde
farklı boyutlarda adaletsizlik, ayrımcılık. ırkçılık ve hor
görmelerle karşılaşılmaktadır. Bunların biçim i ve derece­
si ülkeden ülkeye değişmektedir.
Kimi ülkelerde adaletsizlikler açıktan açığa uygulan*
maktadır. Ayrımcılık gizli değildir, hatta kimi zaman ka­
nunlar eliyle desteklenmektedir. Bu ülkelerde Çingenele­
rin kendi haklanın arayabilecekleri hiçbir kurum ve merci
mevcut değildir. Buralarda Çingenelerin kendilerini dile
getirebilecekleri, haklarını arayabilecekleri bütün kapı­
lar kapatılmıştır. Dünyanın her yerinde bu özellikte çok
fazla ülke olmasına rağmen birkaç ianesi hakkında bil­
diklerimizi paylaşmayı bu çalışma için yeterli görüyoruz.
Somali'de Çingenelerin hayvan ya da arazi sahibi olma­
ları kesinlikle yasaklanmıştır. Hiçbir şekilde siyasete an­
lamazlar ve iş dünyasına girmeleri kabul edilmez. Burada
yaşayan pek çok Çingene kavmi adeta g e le n e k se l meslek­
leri yapmaya mahkum edilmişlerdir. Örneğin Yibir Çin­
genelerinin sahil kasabalarında yaşayanlan sadece balıkçı­
lık ve demircilik yapabilir. Bunun dışında çalışabilecekleri
alanlar temizlikçilik, mezarcılık, berberlik, kunduracılık
ve metal zanaatı gibi geleneksel mesleklerden ibarettir244.
Bangladeş'te Müslüman ve Hindu Çingenelerin ken­
dilerine tahsis edilen yerleşim bölgeleri dışında ev alma-

(246)frıah. ibohfcn; TH f.Y IB tR İN SO M AIİA: A PLK '.H T O F A CAS-


T F CîROUP: InAMHicof Diplomacy and İMcnuriorul Sm dİo Uai-
v e n t r o f Nairobi; 2006; rf 7
114 | AU M c ıa ra tflm

Un veya kiralamalar» yasaklanmıştır. Çoğu yerde Çinge­


nelerin mezarlıkları ve dini mckanlan Gacolarmkinden
ayrılmıştır47. Mûslümanlar arasında İbadet yerlerinin ay­
rılması uygulamasına daha az rastlanmaktadır. Buna kar­
şılık Hindu Gacoları için berberlik ve süt satıcılığı yapan
Çingenelerin Gaco evlerinin kapısına kadar yaklaşmala­
rına izin verilmektedir. Genel olarak Çingenelerin Ga­
coların evlerinin içine girmesine izin verilmemektedir4*.
Afrika'nın Sahd bölgesinde yaşayan Wok»f toplumu-
nun arasında yaşayan Nceno Çingenelerinin toprak sahi­
bi olma haktan yoktur. Pblitik veya askeri hiçbir etkinli­
ğin içerisinde yer alamazlar44. Buna karşılık Woloftoplu-
munda yaşayan ev köleleri ve savaşçı kölelerin dahi top­
rak sahibi olma hakkı vardır™. Gccrs Gacolan için Çin­
geneler» kirli, açgözlü, kaba ve geveze insanlardır. Gccrs
Gacolarının bu bakış açısına karşılık Nceno Çingenele­
ri zanaat konusundaki yetenekleri İle gurur duyarlar".
Kimi ülkelerde Çingenelerin karşı karşıya kaldığı sı­
kıntılar gizli kapaklı bir biçimde onaya konulmaktadır.
Çoğunlukla anayasa ve yasalarda Çingeneleri dışlayan
herhangi bir madde bulunmaz. Aynmcı. ırkçı veya aşa­
ğılayıcı bir muamele ile karşılaşan bir Çingene hakkını
aramak için çeşitli kumrulara başvurabilir. Sonuç her za­
man olumlu olmasa da bu kurum la» başvurabilme hak-
C47)tndün la m * D * Snafet; CASTFsBASED IMSCRtMINATÎ-
O NIN SOUTH ASU: 3Û0S; ««KİdflUMp
(248)tadim lıura? o f th ik Sokück CASTE'EUSED DtSCRIMlNATl
ON IN SOUTH AStA; 2601; dV)
<249)T*fr Patrio* a .* e t f 4»
<25© >A *crf-4S
ÇİNGENELERİN KİTABI [ I İS

kının varlığı bile önemlidir. Bu tip ülkelerde problemler


esas olarak binlerce yıl içerisinde Gacoların zihnine işle­
mi; olan yanlı; d ipincelerden kaynaklanır. Bireyler veya
baza kurumlar Çingenelerin toplumsal hayattan dtpan-
masına yol açan çeptli eylemler içerisinde olabilirler. Hat­
ta kimi yerlerde açıktan pddet eylemleri dahi görülebilir.
Bu kategoride yer alan ülkeler arasında çok ciddi derece
farklılıkları olduğunu vurgulamakta fayda vardır.
Angola'da yaşayan Thwa Çingeneleri, Gacolar tarafın­
dan her vesileyle hırsızlık ve büyücülükle suçlanmaktadır­
lar. Her olayda suçlu olarak ilk akla gelen *7hwa Çinge­
neleri olmaktadır. Gacolar için lhw a Çingeneleri ile ev­
lenmek kesinlikle kabul edilemez. Bir*Ihwa ile İlişki ku­
ran Gaco kendi inanana göre temizlenebilmek için çeşit­
li ayinler yapmak zorundadır. Gacolar için Hıwa Çinge­
neleri ile evlenmek çok ciddî bir tabuyken *Ihwabr gibi
tabiattan koparılmış Tabiat Insanlart olan T i ruba ve Ko-
roko kavimler! İle Dtvralar arasında her zaman adilikler
yaşanmaktadır**.
Kenya'daki Waata Çingcndcri ile Gacolar arasında ev­
liliklerin yaşanması günümüzde hala Gacolar tarafından
kabul edilmemektedir. Kimi zaman bu konuda istisnalar
görülse de istisnalar Icaİdevi bozmamaktadır. W uta Ç in­
geneleri ile Sakutc devecileri arasında zaman zaman erli­
likler yaşanmaktadır. Ama bu evlilikler l960*tafdaSakı>-
ICİCTShifta savaşı sırasında hayvanlarının büyük bölümü­
nü kaybedip Gaco konumlan sanıldıktan sonra müm­
kün olabilmiştir. Batıtu ya da Boran Gacolarından gc-

(252)Bo%, Mkkad: *f212


1 16 } 4 li M rsa rc ıo tl*

lip yoksulluğa düşmüş bazı aileler de Waata Çingenele­


rinin arasında yaşamakta ve aralarında evlilikler yaşaru-
bilmektedir. Gaco konumlarını koruyan ailelerle Çinge­
neler arasında yaşanan çok nadir evlilikler olsa da. Gaco
coplumunun büyük çoğunluğu halen bu erlilikleri onay­
lama m aktadır'5.
Ruanda’da da Twa Çingenelerinin yemek vcmesi için
ayn malzemeler kullanılmaktadır. Burada bir Çingene'nin
yemek yediği tabaktan bir daha Gaco yemek yemez. Bu
yüzden yemek takımları aynitr. Bu uygulamanın sebe­
bi Ruanda'da Gacoların, Çingenelerin ve Tabiat İnsanla­
rının doğuştan kirli olduğuna inanm asıdır*. Ruanda'da
Hutu ve Tîıtsi Gacoları arasında yaşanan hç savaş sırasın­
da her iki grup da Twa Çingenelerini kendilerine kurban
olarak seçmişler ve pek çok Twa Çingene*n bu gruplara
bağlı savaşçı gruplan tarafından katledilmiştir.
Tamang Gacolan Kani Çingenelerinin dokunduktan
kaplan yıkarlar vc onlann evlerine girmelerine izin ver­
mezler. Tamanglar, Kani Çingenelerinin dinden yemek
yemez, su içmezler. Kami ve Tımangtar ansında adilik
yasaklanmıştır".
Çingenelerin yaşadıktan problemler yukarıda Örnekle­
rini verdiğimiz her iki kategorideki ülkelerde de can yak­
maktadır. İstisnasız her yerde çeşitli toplum kesimlerin-
de yaygın d an Önyargılar ve doğru olarak kabul edilen
İpe sapa gelmez hurafeler yüzünden Çingeneler arasında

< «3}A *c s f214


(ÎM )T«jkr. O O m o fİK i: a ^ e rf 3 U
(2 Ş 5 )H aU n . O n it ı ^ c tf 128
ÇİNGENELERİN KİTABI J I I?

işsizlik, yaşadıkları ülkelerdeki işsizlik oranının çok üstü­


ne çıkmakta, Ç ingeneler kendilerini geliştirebilmelerine
İmkan sağlayacak çeşitli olanaklardan yoksun kalmakta­
dırlar. Bdki de bu yüzden Çingeneler dünyanın her ye­
rinde fukaralıkla özdeşleşmektedirler.

Tarihe Katkılarıyla Çingeneler


Çingeneler pek çok hizmet ve zanaatı çok uzun tarih
devirlerinden beri icra eden, kat eden, yaygınlaştıran ve
dünyaya tanıtan evrensel millettir. İnsanlık tarihine yaptı­
ğımız katkılara öncelikle bu açıdan bakılmalıdır. Bizi yok
sayan, görmezden gelen, doğuştan kirli ve mundar olarak
kabul eden herkes, bu 2 anaatlann vc hizmetlerin olmadı­
ğı bîr dünyanın nasıl bir yer olacağını kendisine sorsun.
Gaco medeniyeti hırs, savaş ve intikam üzerinde yükselir­
ken. Çingene kavimleri Gaco medeniyetine paralel barış­
çı bir medeniyet geliştirmişlerdir. Ne yazık ki Çingene­
lerin tarihe kalkılan çoğunlukla görmezden gelinmiştir.
Çingene Uygarlığı temelde zanaata dayanır. Zanaatla­
rın keşfedilmesi, keşfedilmiş zanaatların geliştirilmesi ve
farklı bölgeler arasında yaygınlaştınlımst, tarihin çeşitli
dönemlerinde Çingeneler tarafından insanlığa sunulm uş
bîr katkıdır. Unutulmamalıdır ki bu temel zanaatlar gü­
nümüzün ileri sanayisinde kullandığımız pek çok unsu­
run temelini teşkil etmektedir. Farklı Çingene kavimleri
tarihin her döneminde birbirleriylc ilişki içerisinde zana­
atlarını geliştirmişler ve yaygınlaştırmalardır. Ne yazık ki
Çingenelerin bu konuda insanlığa sunduğu büyük katkı­
lar konusunda yeterli araştırma yaptlabilmiş değildir. Vi ne
118 | Ati M ezaretoflu

de mevcut bilgilerden Çingene Uygarlığının ulaştığı nok­


ta konusunda genel bir bilgi edinme şansımız mevcuttur.
insanlığın en eski yerleşik medeniyetlerinden olan İn-
dus Medeniyetinde Özellikle zanaat temelli faaliyetler ko­
nusunda Çingenelerin önemli bir katkısının olduğu pek
çok uzman tarafından savunulmaktadır. Bu medeniye­
tin ürettiği gelişmiş zanaat ürünlerini Arap dünyası ve
Mezopotamya'ya taşıyanlar büyük ihtimalle Çingene­
ler olm uşlardır*. Kimi uzmanlar İndus Medeniyetinde
üretilen mecal zanaar ürünlerinin bu kadar geniş bîr ala­
na. Gacolara, ait askeri veya sivil organizasyonlar olmak­
sızın yayılmasının ancak Çingenelerin devreye girmesi İle
mümkün olabileceğini düşünmektedir” .
tndus Medeniyeti ve Çingeneler arasındaki bağlamı İle
ilgili daha somut kanıtlara da ulaşılmıştır. Hindistan'ın
ünlü Cire l’crdcu zanaatı günümüzde her türlü metal iş­
lemenin ustaları olan Dhokra Çingeneleri tarafından İcra
edilmektedir. Dhokra adıyla anılan ve son derece estetik
bir biçimde İşlenmiş Dhokra heykelciklerinin en eski ör­
neklerine indus Medeniyetinin sınırlan içinde yer alan
Mohcnjo Daro yerleşiminde rastlanılmıştır**. Bu ör-25678

(256) Rao. Apvna: a-g-e; if2


(257) Wrifhl- Rka. P: C mikm ofSpccbibation: V. Gmdon CttÜdr
ciaJ F.vohnkm; CRAFT SFECtALLZATlON AND SOCIAL E\fc>-
I.UTJN İN MEMORY OF V. GORDON CHİLDE; O kUf. Vere.
Cotdon. Waitcs. Bemafd: Sdencc IVo k *Ote Uıuvenûy o f feanntva.
niı Mumun; 1996; rf 126
(258) Smiıh. Davul. Konehu, Rajcsh; Ih c übokn Anium of
and Dafİapur, W «* Bmgal: A C ne Study and Kıwwtn|(r Atehi-
«t ofTedmologkal Ounçe in Ftogtcu:; ADVANCED GONThOL
STRATEG1F.S FOR SOCIAL AN D ECONOM1C SYSTEMS; Ko-
poetk. P; Ebevirt I£k htUkaıiom; 2005: j f 3
ÇİNGENELERİN KİTABI l 119

»eklerden edan 4.500 yıllık dans eden kız heykeli belki


de Çingeneler tarafından ortaya konulan en eski zanaat
ürünlerinden biri olarak düşünülmelidir. Günümüzün
İmal edilmiş Dhokıa zanaat ürünleriyle İndus Medenî*
yetinden bugüne kalanlar arasındaki benzerlik gerçekten
düşündürücü bir dunundur.
Başka bölgelerde de. Çingenelerin zanaatların yay*
Çınlaşması konusunda oynadıklan role ilişkin birtakım
deliller keşfedilmiştir. MÖ. 2.000*1.200 yıllan arasında
İrlanda’da çeşitli bronz aletleri üreten ve yerleşim birim*
İcri arasında dolaşarak ürettiklerini sau n Çingene kavim*
lerinin varlığına dair kimi deliller bulunm uştur*. Güney
Hindistan’daki kimi zanaat ürünleri, özellikle demir kul*
lanıiarak yapılmış materyaller, adeta bir elden çıkmış gi­
bidir. Farklı bölgelerde karşılaşılan bu ortaklık büyük ih­
timalle demirci Çingenelerin yerleşim bölgeleri arasında
dolaşarak icra ettikleri zanaatlarının bir işaretidir560. Bal­
kanlar ve İtina nehri civarında bronz kullanılarak yapıl­
mış zanaat ürünlerinin yaygınlaşmasında Çingenelerin
önemli bir katkısı olduğu fikri uzun zamandan beri tar-
uşıimaktadır. Kimi eleştiriler İleri sürülmüş olsa da, bu
süreçte Çingenelerin bir şekilde etkide bulunmuş olabi­
leceği bütünüyle rcddcdUcmemcktedir*1.

L m o k c A N CİEN TIR ELA N O . LİFE BEFORECELTS:


St Martin* IV w 1998: d 151
tt60)R ae . A fo n ıc d2
(261 HJfcnn. D- «a n : P o th <rfa Sıfcımvt- C M 4c* İrinctanc C td u u a a
ia 1 W lj^ (« fh tm « t * —* t -**»;
CRAFT SPEOAUZATION ANO SOClAL EVOLUTIN IN ME­
MORY OF V. GORDOK CHILDfc duM e. %«r. Gonloa. «U -
120 | Afi M eıarao$ lu

Yakın zamanda yapılan bir araştırma, Güneydoğu


Asya’da yeşim taşından yapılma zanaat ürünlerinin yay­
gınlaşmasına aracılık eden göçebe zanaatçıların varlığını
ortaya koydu. 5.000 yıl kadar önce yeşim taşı hammadde­
sini Tayvan'dan alan bir göçebe zanaatçı kavim, Vietnam,
Tayland, Malezya ve Filipinlcr’dc dolaşmış; gittiği yerler­
de hammaddeyi işleyip çeşitli süs eşyaları ve mücevher­
ler hazırlamıştı. Dilim adamlarını hayretler içinde bırakan
şey ise bu göçebe zanaatçı kavinin Güney Çin Dcnizİ’ndc
3.000 km'lik bir yol boyunda hareket edebilmiş olmasıy-
di3**. Muhtemelen yerleşik tarımcı Gaco gruplarının en
zengin unsurlarına, İmal ctriklcri yeşim taşı takıları sunan
söz konusu Çingene kavminin 5.000 yıl önce bu kadar
geniş bir alanda hareketli bir yaşam sürdürmesi, Çinge­
ne evrensel milletinin ulaştığı barışçıl medeniyet seviyesi
hakkında bir fikir vermektedir.
Arkeologlar Girit'te yapılan kazılarda bir takım bronz
eserler buldular. Ihı eserler incelendiğinde yerli olmayan
bazı Özellikler taşıdıkları anlaşıldı. Büyük ihtimalle Giritli
olmayan göçebe zanaatçılar. Çingeneler veya Çingeneler­
den etkilenmiş, onların tanlarını benimsemiş yerli zana­
atçılar tarafından yapıldıkları kanaatine vardılar2**. Yine
bir dizi arkeolojik bulgu Girit'te fildişinden çeşidi süs eş­
yaları üretip bunları satan Çingenelerin varlığına işaret 6t-*263

I996af108
(262) Rarry, Camlına; Jule Parrings Rcvcal Aneleni S.K Asian 'İr
ıc: NATIONAL CKOCRAPHİCs 20 November 2007
(263) Ho(lmaıı. Cail Ij lınpons aıut Immigranıs; Ncar Uaıtcrn
Wirh İnin AgeCrete; Unfversify ofMichîgtfı; 1997; *f 155
ÇİNGENELERİN KİTABI | 12)

mcktcdir264. Ege denizini çevreleyen coğrafyalarda Çingc-


nelerin zanaat ürünlerinin yaygınlaşmasında önemli bir
rol oynadığını gösteren çok farklı bulgulara rastlanmış­
tır. Barışçı karakterleri sayesinde sınırlar arasında rahatça
hareket edebilen atalarımız, medeniyetimizin ürünlerini
çok geniş bir coğrafyada yaygınlaşttrabilmiştir.
Çingene kültürü Tabiat İnsanlarının kültürünün yeni
İhtiyaçlar doğrultusunda zcnginlcşiirilmcsiylc ortaya çık­
mıştır. Böylccc Tabiat İnsanlarının kültüründe yer alan
pek çok unsur Çingene kültüründe yaşamaya devam et­
miştir. Dünyanın farklı bölgelerindeki Çingenelerin gün­
lük hayatlarının pek çok farklı noktasında müzik ve dan­
sa yer vermeleri, tabiat insanlarının kültürlerini devam et­
tirmeyi başarmış olmalarının bir sonucudur.
Çok küçük yaşlardan itibaren müzik ve dansla iç içe
yetişen Çingenelerde ritim duygusu ve müzik kulağı ge­
lişir. Doğal olarak pek çok Çingene kavmi müzik ve dan­
sın merkezinde yer aldığı eğlence sanatlarında ustalaşma­
lardır. Çingenelerin eğlence sanatlarında oynadıkları rol
çok eski devirlere kadar uzanmaktadır. Her devirde mü­
zisyenleri, dansçıları, aktörleri küçümseyenler her nasılsa
onlarsız da yapamamışlardır. Her zaman sanatkarlar ara­
sında en fazla bor görülenler Çingene sanatçılar olmuş,
buna karşılık en geniş kitlelere sanatı sevdirenler yine Çin­
gene sanatçılar vasıtasıyla sevdirmişlerdir.
Çingeneler eğlence kültürüne Tabiat İnsanlarından
devraldıkları hayvan eğitimi bilgisini katarak. Çeşitli hay­
vanlarla eğlence amaçlı performanslar sergilemişlerdir.

(264)A.g.e: sf1S7
122 | Al» Mfztıooğlu

Maymun, yılan, ayı ya da at gibi hayvanları eğiterek bun*


tarla hayranlık uyandıran gösteriler hazırlayan Çingene
ustalar, dünyanın çok farklı coğrafyalarında efsanevi bir
üne sahip olmuşlardır.

Hayvan oynatan Çingene ustalarının izine arkeolo­


ji hiç beklenmedik bir zaman ve yerde rastlamıştır. Gü­
nümüzün İtalya'sında yapılan kazılarda Etrüsklerc ait bir
takım eşyalar bulunmuştur. Hu eşyaların üzerine ayı oy­
natan hayvan terbiyecisi zanaatçıları tasvir eden resimle­
rin İşlendiği görüldüğünde bilim dünyasında büyük bir
şaşkınlık ortaya çıkmıştır. 2.800 yıl öncesinin İtalya’sında
geleneksel bir Çingene mesleğinin izlerine rastlamak eğ­
lence alanında Çingenelerin ne kadar köklü bir geçmişe
sahip olduğunun en açık ispatıdır*'.
Ayıların eğitilerek gösterilerde kullanılması günü­
müzde çok geniş bîr coğrafyada Çingeneler tarafından
eğlence sanatlarında kullanılan bir tekniktir. Bangladeş
ve Hindistan’d a ayı oynatıcılık yerel folklorun bir parça­
sı durumundadır*6. İlginç bîr biçimde Etrûsk işlemele­
rinde karşımıza çıkan ayı oynatıcısının kullandığı teknik
günümüzde bu işle uğraşan Çingene kavimlerinin tek­
niklerine neredeyse birebir benzemektedir.
Eğitilmiş hayvanların Çingeneler tarafından sahne ba­
narlarında kullanılmasının tek Örneği ayı oynatıcılık de­
ğildir. Bunun yanında yılan ya da maymun eğiticilerinin

<26S)Aparna. Rao; if 3
(266)Kmhnauh,S. As Anİnul Perfornunces: SOUTH ASLAN FOLKIO*
RE; Milis, A. Margaret. CUus. Peser J. Diamont, Sarah; Rouıledgc;
2003; afi?
ÇİNGENELERİN KITA»! | 12}

adım anmadan geçmek olmaz, özellikle yılan oynatıcı­


lar, yüz binlerce yıl boyunca tabiatla kurulan doğrudan
ilişki içerisinde öğrendikleri bilgiler sayesinde bu çok zor
zanaatı icra edebilmektedirler.
Hindistan’da farklı Çingene kavimlcri tarafından ya­
pılan yılan oynatma şovu hem yerli halkın hem de turist­
lerin ilgisini çektiği için, Çingene kavimleri için önemli
bir gelir kaynağı durumundadır*’. Yılan oynatıcılığı za­
man içerisinde Hindistan kökenli Çingene kavimlcri ta­
rafından dünyanın başka bölgelerine doğru taşınmıştır.
Eski çağlara alt çeşitli kaynaklarda eğlence sanatların­
da çalışan Çingenelerin varlığından bahsedildiğini göre­
biliriz. En eski Hint metinlerinden olan Mahabbarata'da
aktif bir biçimde eğlence sektöründe çalışan Çingenele­
rin varlığından bahsedilmesi çok anlamlıdır**. Eslü Yu­
nan medeniyetinde Çingene sanatçılar, yerleşim merkez­
leri arasında dolaşarak çeşidi performanslarını sergilemiş­
lerdir. Tarihi kayıtlarda büyük Yunan filozofu Sokrates’tn
Çingenelerin gösterilerini hayranlıkla İzlediğinden bahse-
dilir207. MÖ. 8-11 yüzyıllarda yazıldığı düşünülen Tamil
lölkappiyam metinlerinde müzisyenler, dansçılar ve tiyat­
rocular olarak Çingenelerin adının anıldığını görürüz7’*.
Geleneksel cğlcncc sanatları içerisinde haklı bir üne sa­
hip olan gölge oyununda, en başından beri Çingene us­
taların çok Önemli bir rolü olmuştur. Anadolu toprakla­
rında çok yaygın olan Karagöz-Hacivat gölge oyunu Os-*26

< 267)A *c:sfl8


(26S) Afunu. Kaos t f c * f 2
Q69>SLpc sİ 3
< 2 7 0 )A *e rf2
124 | A ti M eztrtıoflm

manii İmparatorluğu döneminde büyük ölçüde Çingene


ustalar tarafından sahnelenmiştir. Çoğu oyun metinlerin­
de Çingene dillerinden olan Romancs kökenli sözcükle­
re rastlamamız bu nedenledir. Hatta kimi oyun metinle­
rinde gölge oyununun başkarakreri olan Karagöz, kendi­
sinin Çingene olduğunu söyler.
"Hacivat: Fransızca bilir misin?
Karagöz: Bilirim.
Hacivat: Vonczisi.
Karagöz: Yandı yorganın eskisi.
Hacivat: Şu halde Çingenece bilir misin?
Karagöz: Süt be süt.
Hacivat: öyleyse uçlan.
Karagöz: (atlar) Soskiros.
Hacivat: Ben ne diyeceğim?
Karagöz: SomboHoskctos.
Hacivat: Bu nc dîn kelamı ve ne dil lisanı?
Karagöz: Çingene işi.
Hacivat: Anlamadım.
Karagöz: (hafifçe) Çingene.
Hacivat: Çengelde mi?
Karagöz: Hayır sırıkta asılı.
Hacivat: Doğru söyle siz kimlerdensiniz?
Karagöz: Biz Unkapam’nda elek yapar dek satanz.v
Hacivat: Siz Unkapanfnda börek yapar börek mi sa­
tarsınız?
Karagöz: Sen de benden Zeyrekte bir tokat yer mi*
sin (vurur)?
Hacivat: Karagözüm doğru söyle siz kimlerdensiniz?
ÇİNG ENELERİN KİTABI | 125

Karagöz: Çiinn„. gaaa... nece... (vurur). Bizim Çinge­


neliği meydana vuruncaya kadar uğraştı.
Hacivat: Aman Karagözüm sen Çingene değilsin,
sana Çingene diyenler bühtan ederler, senin ahlakın
Çingene’dir.
Karagöz: Mîlletin dilini tutamazsın ki, yalan yanlış
derler.171 w
Çingenelerin Tabut İnsanlarının kültüründen dcvral-
dıklan unsurlar arasında belki de en Önemlisi doğal iyi­
leştirme yöntemleridir. Çeşidi doğal maddeler kullanıla­
rak üretilen ilaçlar ve tedavi yöntemleri geçmişte ve gü­
nümüzde pek çok yoksul İnsan için hayat kaynağı ol­
muştur. Bangladeş’te yaşayan Bede Ç ingenelerinin üret­
tiği panzehirler, zehirli yılan saldırılarının çok yaygın ol­
duğu Bangladeş’te pek çok insanın hayatını kurtarmışın:
Bangladeş'te yaşayan milyonlarca yoksul insan modem
tıbbın imkanlantu kullanamayacak kadar yoksul olduk­
ları için tedavi ihtiyaçtan Bede Çingeneleri tarafından
karşılanmaktadır'''.
Arap çöllerinin Çingeneleri olan Slayblar doğal teda­
vi konusunda büyük bir ustalığa sahiptirler7*, özellikle
çöl koşullarının İnsan üzerinde yarattığı olumsuz etkilen
gidermenin bin bir tekniğini öğrenmiş ve binlerce yıl bo­
yunca uygulamışlardır. Slayb Çingeneleri halk hekimltği-

t272>HmMr«. Jo t V m A N<w 9 a rm h i'ukm ı h * H u ,1 km


B M fM n k HAS N FTSIFT TER ; 4 * 2007:4)6
(Z73)>Mw. fib n İ Sı TH E K D O U N S AND THE DESEKT AS-
FECTSOFNOM ADtCUFE IX THE ARAB EAST: S o k U m c -
âyırf?Cf W t Itet
12 6 | Ali

ni bir meslek olarak yapmanın ötesinde çoğu zaman gö­


nüllü sağ|ık ekipleri olarak faaliyet göstermişlerdir. Özel­
likle savaş zamanlarında buldukları yaratılan veya çölde
kaybolan yabancıtan kendi kamp alanlarına götürerek
tedavi ermiş ve ontan sağlıkianna kavuşturmuşlardır274.
Çingene!erin insanlığa katkısının ccmdi.labiat İnsan­
larının kültürünün yeni ihtiyaçlar doğrultusunda gelişti­
rilmesidir. Bu şekilde yaratılan eğlence sanatları de insan­
ların ruhları, halk hekimliği ile bedenleri tedavi edilmiş­
tir. Aynı şekilde günlük yaşamın devamı İçin olmazsa ol­
maz otan tüm Çingene zanaatları tarikin her dönemin­
de Tabiat İnsanlarının bilgeliğinin yeni çağlara caşrnmasr
İle hayat bulmuşlardır.

Kentleşme ve Sanayileşme Süreci:


Çingeneler İçin Yeni Bir Başlangıç
Modern sanayinin gelişmesi, üretimin fabrikalarda
makinelerle yapılmaya başlanması, kırlarda yaşayan nü­
fusun dünya genelinde hızla kentlere akmaya başlaması,
toplum hayatında büyük değişikliklerin olmasına neden
olmuştur. Geçmişte Çingeneler tarafından sunulan pek
çok hizmetin Gacolara ait kumrularda sunulmaya başlan­
ması, Çingeneler tarafından üretilen zanaat ürünlerinin
fabrikalarda seri bir biçimde üretilmeye başlanması b a ­
lerin yaşamım alt üst etmiştir.
Sanayinin yaygınlaşmasından sonra dünya genelinde
Çingeneler, tıpkı uzak atalarımızdan Tabiat insanlarının
Gacolar tarafından tabiattan kopartldtkJanzamanoİduğu

(274)A *fftf44?.44S
Ç İK C fiN U U tS KITA»! | 1 27

gibi, açlıkla karşı karaya kalmıştır. Ne var ki uzak ataları­


mızın Çingene Usulü Geçim Yollan’nı geliştirerek hayata
tutunmayı başarmaları gibi, sanayinin gelişiminden son­
ra da alternatif yollar geliştirilmiş ve Çingene Usulü G e­
çim Yollan'nı kem yaşamına ve sanayi toptumuna uyar­
layarak Çingene kavi inlerinin yaşamlarını sürdürebilme­
si sağlanmıştır, örnekler konunun daha iyi anlaşılması­
na yardıma olacaktır.
Asıl meslekleri kalaycılık olan İrlanda Çingeneleri, mes­
lekleri geçersiz hale gelince kemlere yerleşmeye başladılar.
Hurda toplayarak, ucuza temin ettikleri çeşitli ürünleri iş­
portada satarak geçimlerini sağlamaya çalıştılar". Günü­
müzde İrlanda’d a bunların yanı sıra asfalt dökme işinde
Çingeneler istihdam edilirler. Kağıt, demir ve bakır top­
layarak geri dönüşüm surecine katılırlar*’. Asıl meslek­
leri kalaycılık olan İspanyanın Quîn<juîs Çingeneleri**7
mesleklerinin kaybolmasından sonra işportacılığa bağla­
mışlardır. Günümüzde giysi ve çeşidi tuhafiye ürünleri
satarak geçimlerini temin etme yoluna gitmektedirler^.
Geleneksel olarak tu fan dık, bıçak bileyiciliği gibi ge­
leneksel zanaatlarla uğraşan Rcjzigcr Çingeneleri sanayi­
nin gelişimi ile beraber mesleklerini ykirmişlcrdir TG ü-
nümüzde hurda arabaların, ikinci d araçların içinde yan
göçebe olarak yaşayan Belçika ve Hollanda’nın Rcizigcr-
i27Ş)K am . Krria C; In iı TiaAm. Ae temerm t fayal»iaa la ü a a »
«K ANNALS OF TH E ASSOOATİON OF AMERICAN G tOG -
RA»f£ASt VU f J : No 4ı D ta a b a 1977; 2
OTOPU^. I M J ;«««; «f^7
O TO Fm t T H E C V P S E & B U k m » M ria h in p 1995; rf 2 9 »
( 2 7 S )M p t. t)vnd y . rfM *
timftmt. AafK xpc. 3m * *253
I 28 | Ali Mezarcıofilı

Icrİ ucuz kıyafetler satarak yaşamlannı sürdürmektedir*


Icr2*0. Ayrıca araba ahm-satam işiyle de İlgilenmektedirler.
Geleneksel mesleklerini bırakan Macar Çingeneleri­
nin büyük bir bölümü inşaat işleriyle uğraşmaya başla*
mışlardır81. Buna karşılık oldukça özgün bir tana sahip
olan müzisyenler geleneksel mesleklerini korumuşlar ama
yeni dönemin ihtiyaç ve beğenileri doğrultusunda sanat*
larını geliştirmişlerdir2*2.
Balkanların farklı bölgelerinde yaşayan ve geleneksel
meslekleri ahşap malzemeden çeşitli ev gereçleri imala*
tı olan Rudari Çingeneleri, ürünlerinin köylüler arasın*
da talep görmemeye başlamasıyla yeni geçim yollan ara*
mak zorunda kalmışlardır. Tarım işçiliği, mevsimlik ola­
rak farklı bölgelerde geçici işlerde çalışmak ve halı ticare­
ti uzun yıllar Rudarilcrİn yeni geçim kaynaklan olacak­
tır**. Rudarilcrin bir bölümü İse mesleklerini tümüyle
kaybederek ücretli fabrika İşçileri haline gelmişlerdir**.
Afrika Çingene Icavİmlerindcn Mallaemİnlerin önem­
li bölümü kentlere yerleşmeye başlamışlardır. Halen köy­
lerde yaşayanlann bir bolümü kendilerine aic küçük bah­
çelerinde tanm yapmakta, küçükbaş hayvan beslemekte­
dir. Kentlere yerleşenlerin arasından şanslı olanları oto­
mobil tamirciliği, elektrikli ev aletleri tamirciliği ve ber­
berlik yaparak geçinmektedirler. Daha yoksul olanla-

{280)A.g.« sf44S
(28l)Bcymm. Edrnun l)oMr. d 362
(2S2)A.fr« d 363
(283)Achim. VİMtfcTHE ROMA İN ROMANIAN HISTOftY: Ctmml
Enropeın Univcrsicy Cm»; 2004: d 148
<284)A.*c;dl48
ÇİNGENELERİN KİTABI | 129

n ise hizmetçilik, liman işçiliği ve rarım işçiliği yaparak


geçimlerini sürdürmektedirler. Kadınlar genellikle evle*
re temizliğe gitmekte veya güzellik salonlarında berber*
lik yapmaktadırlar. Geçmişte M'alleminlcrin bağlı ola­
rak çalıştığı Gacolar kimi zaman kendi hizmetlerine ça-
girebilmektedir2*'. Nyamakalaw Çingenelerinden bazıla*
n ek iş olarak tarımla uğraşmaya başlamışlardır. Sömür­
geci dönemden önce hiç tanm yapmadıklarını vurgula-
salar da, günümüzde imkan buldukça başkalarının ara­
zilerinde tanm İşçisi olarak veya kendi küçük arazilerin­
de tanm yaparlar16.
japon Çingeneleri Bunkuminlcr geçmişte ölü yıkama,
deri tabaklama, deri işçiliği ve kasaplık gibi işler yapar*
larken, günümüzde bu meslekler büyük ölçüde ortadan
kaybolmuşlardır. Buna karşılık Burakuminlerin, Gacola­
rın göçündeki düşük statüsü değişmemektedir2*7.1960’lı
yıllarda Japon devleti çok kapsamlı bir asimilasyon proje­
sini yürürlüğe sokmuştur. Bu kapsamda 33 yıl boyunca
12 trilyon yen harcanarak Burakuminlerin yaşam stan­
dartlarında gözle görülür bir iyileşme sağlanmış ve çıka­
rılan kanunlarla ayrımcılık bir suç haline getirilmiştir.
Yine de gelenekçi japon Gacoları için özdiikle evlilik ve
işe almalarda Burekumin olmak halen olumsuz bir etken
durumundadır**. Günümüzde Japon Çingenelerinin %

(2SŞ)Cew fcı M iride VilhKMi; ij-c ; ıf 136


(2S6)McN«ıgh*oa. tondu 4
(287)Hanıtj, Dturiıri. CKdcreıuny-. H m M nh» o f Jafuntsc Homogenc*
ityt CHÎNA RFPOfiT; 40:311; 2004: rf 313
(28S)lutp^famw.feu.org/uMoacİul>Uicy>japan*dijcrimiıvmon-ag»ıu(’
130 | Ali M tzarao/tlu

9’u devlet kurumlan ve belediyelerde çalışmaktadır. Ne


var kİ bunların büyük bölümü düşük statülü işlerdir ve
belediyede çalışanların büyük çoğunluğu çöp toplayıcılı­
ğı yapmaktadır289. Kentsel alanlarda Burakumin kimlik­
lerini gizleyerek sosyal yaşama daha yoğun bir biçimde
katılabilmektedirler. Buna karşılık kırsal bölgelerde dış­
lanma daha canlıdır290.
Türkiye Çingeneleri $a nayileşme süreci ile birlikte bü­
yük ölçüde geleneksel meslekleri ilegeçinemez hale geldi­
ler. Sepetçiler, elekçiler, kalaycılar, at yetiştiricileri, demir­
ciler ve tüm diğer Çingene mesleklerinin icracıları farklı
geçim yolları bulmak durumunda kaldılar, özellikle kent­
lere yerleşildikten sonra sabit ve sürekli mesleklerin yeri­
ni, geçinebilmek için yapılan her türlü aktivite aldı. Sa­
nayinin cn zahmetli ve en düşük gelir getiren kollarında
çok sayıda Çingene, işçi olarak istihdam edildi.
Kalaycılar, ayıcılar ve elekçiler gibi geleneksel meslek­
leri tümüyle ortadan kalkan Çingene grupları büyük bir
yoksulluk içerisine düştüler. Büyük bir bölümü hurda ve
kağıt benzeri katı atıkları toplayarak geri dönüşüm eko­
nomisinin İçerisine girdi. Demircilerin küçük bir bölü­
mü yerleşik demirciler olarak mesleklerini sürdürseler de
zaman İçerisinde büyük bölümü mesleklerini kaybetti­
ler. Bazı büyükşchiHcrdeki sepetçiler toplu olarak çiçek*
çi oldular, özellikle büyükşehirlerde çiçek satanlar sepet-

(289) Gogiıwni, Bibu: Ihe Ruraku IVoplc of Japan; INTERNAT


HÜMANİST NEWS: Ucccmbcr. 2006
(290) Aıund. Mc«na; Dali< Womm: Kor and Dhcrimina'ton; LIBERATI­
ON AND SOCIAL ARTICULATION OF DALITS; O tm dn. Ra-
m«h; dunda Offıct PlO« 2004; rf 137-138-139
ÇİNGENELERİN KİTAEt | 131

çi Roman Çingeneleridir. Müzisyen Çingenelerin büyük


bölümü gelişen koşullara uyum sağlayarak mesleklerini
sürdürdüler.
Türkiye Çingeneleri arasında kimi gruplar yılın belli
dönemlerinde fabrikada ücretli İşçi olarak çalışırken di­
ğer zamanlarında katı atık toplama, hurdacılık, ayakkabı
boyacılığı, tarım işçiliği, inşaat işçiliği gibi alanlarda ça­
lışabilmektedir. Trakya Bölgesi’ nde bazı fabrikaların üre­
tim talebi mevsimlere göre değiştiği için mevsimlik üre­
tim yaptığı ve bu fabrikalarda esnek çalışma sistemine
daha kolay uyum sağlayabilecek durumda olan Çinge­
nelerin çalıştığı belirtilmektedir.
Tüm bu örneklerde Çingene Usulü Geçim Yoüarı’nın
belkemiğini oluşturan zanaat üretiminin modern sanayi
üretimi karşısında tutunamadığı gerçeğiyle karşı karşı­
ya kalıyoruz. Hemen hemen tüm sektörlerde Çingeneler
zanaat ürünleri üretiminden çekilmişlerdir. Sanayi üreti­
minin nispeten daha geri olduğu ülkelerde geleneksel za­
naatlar varlığını korumaktaysa da, bu bölgelerde de Çin­
genelerin zanaat üretiminde giderek daha az yer aldıkla­
rı görülmektedir.
Bu durum geleneksel zanaatın tümüyle bittiği anlamı­
na gelmiyor. Bazı zanaat ürünleri Gacolar tarafından eg­
zotik nesneler olarak kabul edilerek halen talep edilmek­
tedirler. Daha ziyade çeşitli malzemeler kullanılarak üre­
tilmiş süs eşyaları, sepet, ahşap ya da metal malzemeden
üretilen heykelcikler gibi bazı ürünlere, genellikle turizm
sezonunda canlanan bir ilgi söz konusudur. Bunun yanı
sıra kırsal bölgelerde, şehir merkezleri ile ilişkileri sınırlı
132 | AH M tta u ıc ğ lu

yerleşim bölgelerinde yaşayan Gaco gruplan da Çingene­


ler tarafından üretilen zanaat ürünlerini talep edebilmek­
tedir. Her halükarda bu ürünlerin satışı büyük Çingene
gruplarının geçimini sağlayacak düzeyde değildir; sadece
zanaat ürünlerinin satışı ile geçinen Çingene gruplarının
sayısı giderek azalmaktadır.
Zanaat üretiminin gerilemesine karşılık küçük ölçek­
li ticaretin değişik biçimleri Çingeneler arasında yaygın­
laşmaktadır. Çeşitli yollarla elde edilen ürünler, daha zi­
yade düşük gelirli Gaco gruplarına ve kimi zaman başka
Çingene gruplarına satılabilir. Bu tarz ucuz ürünlerin sa­
tışı üzerinden bir nevi Çingene ekonomisi oluşmakta ve
alt gelir grupları bütçelerini sarsmayacak küçük harcama­
larla alışveriş yapabilmektedir.
Kene yaşamının yeni ihtiyaçları bir takım yeni meslek­
lerin oluşmasına da yol açmaktadır. Geri dönüşüm ama­
cıyla atık madde toplayıcılığı ya da seyyar çiçekçilik gibi
meslekler bu kategoride yer almaktadır. Bu meslekler ge­
nellikle çok zahmetli ve düşük gelirli olduğundan, geçin­
mek İçin alternatifolanakları olan kesimler tarafından ter­
cih edilmemektedirler.
Çingeneler tarafından sunulan hizmet ve zanaatlar içe­
risinde eğlence temelli olanlar diğer zanaat ve hizmetle­
re göre daha dayanıklıdır. Özellikle müzisyen Çingene­
ler pek çok yerde mesleklerini bırakmamışlar, aksine mo­
dern teknolojinin olanakları ve İletişim kanallarından is­
tifâde ederek popülaritelerini arttırmışlardır. Çoğu ülke­
de, Çingene grupları arasında en yüksek gelir düzeyine
sahip olanlar müzisyen Çingenelerdir. Hatra kimi Çingc-
ÇİNGENELERİN KİTABI | 133

nc müzisyenlerin ciddi birsermaye birikimi yaparak fark'


lı işkollarında girişimciler haline geldikleri bilinmektedir.

Ç in gen e D illeri
Çingene dilleri özellikle Gacolarla yakın bölgelerde ya­
şayan Çingene gruplannın gerekli hallerde kendilerini sak­
layabilmek» ve korumaları amacıyla kullanılır. Amaç giz­
lilik olduğu için Çingene dillerinin gelişim mantığı tüm
diğer dillerden farklıdır. Birlikte yaşanılan Gacoların an­
lamayacağı sözcükler ve gramer öğeleri kullanılarak özel
diller yarardır. Çok eski devirlerden beri Çingene dille­
ri ortaya çıkmışlar, kuşaktan kuşağa devredilerek bazen
farklı dillerle karışmış yeni diller meydana getirmişlerdir.
Ne yazık ki bu dillerin büyük bölümü hiçbir yazılı kay­
nağa geçirilmediği için bugün kaybolmuştur.
Hakkında bilgi sahibi olduğumuz en eski Çingene dil­
lerinden biri Banu S assan Çingeneleri tarafından kullanı­
lan Lugha'dır. Lugha dili tesadüfen ortaya çıkan İki kay­
nak sayesinde keşfedilmiştir. Bunlardan birincisi At-Taİİci
isimli bîr Arap şairi tarafından derlenen şiir kitabında yer
alan ve bir Banu Sassan Çingenesi tarafından yazıldı­
ğı düşünülen şiirdir, ikinci kaynak 1922 yılında !vanow
İsimli bir araştırmacıya alması teklif edilen, buna karşılık
lvanow‘un pahalı bularak almadığı derviş dili derlemesi­
dir. lvanow satın almadığı kitabı kısmen incelemiş ve ki­
taptan notlar çıkarmıştır. Günümüzde l.ugha dilinde kul­
lanıldığını bildiğimiz sözcükler Ivanovv’un kitaptan kop-
yalayabildiklcridir4*. örnekler: Danch: Kadın, Kcnaw:

(29t)Kcnrick. DonaM; a.g,c 2001


) 34 f A li M etsrtı»ğ tu

Hırsız, Nuhur: Göz, Daz: İyi, Tanagul: Tavuk, Duhuı:


Yemek, D eb: Ev, Kokon: Diş-Ağız2*2
Orta Doğuda yaşayan farklı Çingene kavimlcrinin he­
men hepsinde Lugha dilinden alınma sözcüklerin kulla­
nılmakta olduğunu görürüz. Buna karşılık bu dillerin gra­
mer Özellikleri bölgelere göre değişmektedir1*’. Daha zi­
yade Avrupa ve Anadolu’d a yaygın olan Rom Çingenele­
rinin dilinde Lugha dilinin etkileri görülmemektedir**4.
Bu durum Lugha’nın yaygınlığının Orta Doğu ve O n a
Asya ile sınırlı olduğunu göstermektedir.
Günümüzde pek çok Çingene dili canlılığını koru­
makta ve Çingeneler tarafından kullanılmaktadır. Özel­
likle çoban göçebelerle birlikte yaşamaya başlayan Ç in ­
gene gruplan için gizli dil çok önemli bir savunma aracı
olduğundan varlığını uzun süte muhafaza eder ve yaygın
bir biçimde kullanım alanı bulduğu Ölçüde bağımsız bir
dil biçiminde gelişir.
Waata Çingeneleri Boran çoban Gacolarının anlaya­
mayacağı gizli bîr dile sahiptirler. Bu dilde farklı dillerden
toplanmış karışık kelimeler vardır. Bu sözcüklerin özel­
likleri Gacolann dilinde yaygın olmamalarıdır2**. Tuarcg
savaşçı çoban Gacolanna bağlı demirci Çingeneler olan
tnadanların da kendilerine ait gizli bir dilleri vardır ve bu
dile Tenet adı verilir2*4. Guragdcim Gacolarıyla birlikçe
yaşayan Fuga Çingenelerinin dc benzer bir şekilde gdiş-

(292)A.£<

rf 213
( m m ı ü f is . Darid j; rf 17?
ÇİNGENELERİN KİTABI | 13$

tinimi} gizli dillen vardır97.


Mısır Çingeneleri olan Hdebilerin dili gramer itiba-
n ile Arapça olarak gözükmektedir. Buru karşılık Ara*
mi, Nubian sözcüklerin eklenmesi ile Arapça konuşanla*
nn anlayamayacağı bir dil haline gelmiştir9 *. H debi de
az sayıda Hintçe ve Lugha sözcüklere de rastlanır. Hdebi
dili Sim*İn temel sözcük üretme man ağı ise Arapça söz*
diklerin yapısıyla oynanarak değiştirilmesidir. Mısır'daki
bir diğer Çingene grubu olan Ghagariann dili daha ziya*
de Romanes ile yerli Çingene dillerinin karışması sonu­
cu ortaya çakmıştır.29

,$ m A n p f» Tarif*
.meferadish tw d soğuk
IM M O D nar «te»
menahrish nahar ıgün
İ I M rM İb — ' » w » _______ M

Sim-Arapça ve Türkçe Sözcüklerin Karşılaştırılman

Hdcbi*Ghagar*Mawar sözlük*»
(B ir sonrm Jriu rjfr)

(297)B e% Mkfejds ı * r , rf ÖO
(29B)A^ctf2»
(299)KoMids 3001
(3QO)Opc. N n *e U : a + c ^296-297-296-299
I,Y 19 f I
ÇINGENEI&KİK KİTABI | 1 37

Bduchi Gaooluı ile beraber yıkayan Luri Çingene­


lerinin dilinde de çeşitli dillerden sözcüklerin yer aldığı
görülmekledir. Buna karşılık bu dilde esas olarak Bduc­
hi etki» görülür.

Bduchi-Luri-Dom sözlük*1

El(Tr4) ch»«(luri) had\ khast(Doaı) ctutt (Betushi)


Burun tuk ruk. nank phonz
Tuz 1un ıtul whadd
Sakal dari kuteh (Hindi) dah i (BcL) nah
Baba piu dadihabo pith

O n a Asya ve Anadolu’d a Abdal gruplan arasında kul­


lanılan Teberce, benzer bir biçimde gizli iletişimi sağla­
mak amacıyla olüştürülmüş Çingene dillcrindendir. Te­
berce çeşitli dillerden alınmış sözcüklere Türkçe ekler ge­
tirilerek ve Türkçe gramer yapışma uygun olarak oluştu­
rulan bir Çingen2e dilidir'*-’. Farklı bölgelerde yaşayan
Abda! gruplarının dillerinde orrak sözcükler olmakla be­
raber. bölgeden bölgeye açık farklılıklar da gözlemlene­
bilir. Yine de Azerbaycan’da Aşıglar ve Sazandadır dille­
ri. Özbekistan’da Abdoi TUi ile Anadolu'nun farklı bölge­
lerindeki Abdal gruplarının dilleri arasında yakın bir iliş­
kinin olduğu saptanmıştır*’.

UOUKcMkfc. Domd± * * « ; 2001


ü02)Smbyau M *u n r 264-26$
C303)A*e *2 6 1
138 | Ali M e sa ra o flı

A zerbaycan Gurd ve Kırşehir


(Teber dillerinde ortak
«özcûkter Türkçe
İCa £v
İEhnez S o $ Gereksiz
Geder İEşefc
Mersit İEkmek
Xrda jUlak / 8ozuk para
Vttto Vurmak
jKiber/Kabir Büyük / Görkemli
KeNe (Anlaşmak / Ayariamak
jOU/CHOm
'tİT
Ş lo fe
Tablo»4

S a z a n d a rla r Dili ve Kırşehir


T eb er Dili Ortaklıkları Türkçe
Certe Söylemek
Cıw 7 Ctfr Kadri, k a
Çepel P is
Dehm Ağız
Dizi Hrsız
Dükü Bina, ev
Germi Gelmek / Gitmek
Oay/ Key Yemek / içmek
Metan Ckü / öiüm
Teber Davul/Abdal
Zahnı/Zahn A ğa

Tablo»4

(304)A.g*;if267
C305)S*ııkajra. Mihmur. ı p ; sf 267
ÇİNGENELERİN KİTABI | 119

A rklar Dili ile Kırşehir T eber


dili Ortak Sözcükler İTOıkç.
Oay/Key [Yemek / İçmek
Mey
F *’
N ata / Latta lYabancı T a ra t* Olmaven
Man/ Nam {Ekmek
T e b e r/T » Ûmk
fTngv Yongar S az
ta k a n fYekan Para

Tablo*6
Gcygçlliler Anadolu'da yaşayan vç genellikle demirci­
likle uğraşan bir göçebe zanaatçı kavimdir. GeygcUcrin
dili üzerinde yapılan çalışmalarda dUîn ses yapısı, ekleri
ve gramer itibarı ile büyük ölçüde Türkçe olduğu oruya
konulmuştur. Diğer taraftan Gcygdli dilinin Çivril böl­
gesinde konuşulan bir biçiminde, sözcük yapısının bü­
yük çoğunlukla Romancs dilinden geldiği görülmüştür*17.
Çeşidi etkenlerle kendi yaşadıkları bölgeden uzak coğ­
rafyalara giden Çingenelerin gizli dil geliştirmelerine ge­
rek kalmaz. Geldikleri bölgede kullanılan dil. yeni Gaco
komşuları için zaten anlaşılmazdır**. Yine de bu diller
başka Çingene gruplarının dilleri ve genel olarak yerel
dillerin etkisi altında zenginleşir. Bu tip Çingene dilleri­
nin en güzel Örneği Romanı dilidir.
Romani öncelikle Hint dillerinin ve bununla beraber
Farsça» Yunanca ve çeşitli Avrupa dillerinin etkilerini yan-3067*

(306) A .* e r f 267-268
(307) D au it N im riK TM ijc'dc ü r i M e . OtLBİlJİM: Çd um n f t »
yenim» TuAalov Anmntnlm M t ı t a i 24.07.2006c http-V/tmfa>-
loii.oi eJti.tr/PILBIlJM /riiciiin .demir t«d.p4f
UOft)BoS%,MktucLx£csf220
1 40 | Ali

sıtır. Romani dilindeki Hintçe sözcük ve gramer özellik­


lerinin 11. yüzyıl Hint dillerini yansıttığı düşünülmek­
tedir'01. Kimi dilbilimcilerse aksine Romaninin bu tarih­
ten önceki Hint dillerini çağrıştırdığını, zira bu dönem­
de Hint dillerinde meydana gelen değişimlerin Romani
dilinde görülmediğini öne sürerler110.
Romani ile Urduca arasındaki sözcüklerin % 50*$rnin
ortak olduğu ileri sürülmektedir1" . Romaninin Hint kö­
kenli sözcükleri arasında çiftçi, ekme-biçme, tarla, çapa,
buffalo. sığır gibi kelimeler yoktur. Buna karşılık asker,
saldırı, kılıç, mızrak ve at vardır.*12 Dile giren Hintçe söz­
cüklerin bu yapısı, bu unsurların Hint kökenli ve savaş­
çı Gacolarla müşteri ilişkisi kurmuş bir Çingene kavmi-
nin dilinden taşındığını akla getirir.
Pek çok Çingene dilinde olduğu gibi Romani dilinde­
ki Hintçe sözcükler ve gramer malzemesi farklı Hint dil­
lerinin bir karışımını yansıtır. İlginç bir şekilde Roman-
cadaki eşanlamlı sözcükler farklı Hint dillerinden gelebil­
mektedir. örneğin korkutmak fiilinin karşılığı olan 3 Ro­
mani sözcük olan trasav. darav ve s » kelimelerinden bi­
rincisi Sîndhİ, l-ahrıda. Panjabi, Kashmiridc; İkincisi As-
sonese, Gujaratidc ve üçüncüsü Bengali adı verilen Hint
dillerinde yer alır. Her üç kelimeyi de bünyesinde barın­
dıran tek Hint dili Romanestir11*. Romaninin bu Özelli­
ği Çingene dillerinin hemen hepsinde görülen farklı dil-3091

14
(309) Hancock. Lan: c 2006; ıf 74
(310) Kcnrick. OotuUi«.frc; 20M; rf42
(311 JHaneock. İm ; 2000
O l2 ) A *r .ıf 7 l
(3l3)Af.n »f$2
ÇlNCENELEfttS KİTABI | 141

Ictden sözcükleri kandırarak Gacolar için anlaşılmaz kıl'


ma uvn ile açıklanabilir.
Diğer tarafta, yakın zamanda uzmanlar bir başka te­
ori ortaya atmışlardır. Buna göre farklı kavimleıdcn ge­
len savaşçılar ve bunlara geri hizmet sunan Çingene za­
naatçıları birleştiren Rajpot klanlarında farklı dilleri ko­
nuşan unsurlar arasında bir dil problemi onaya çıkmak­
taydı. Bu sorunu aşmak İçin Urduca gibi aynı anda hem
Hint dillerinden farklı sözcükler, hem de Farsça kelimeler
içeren ortak diller kullanılmaktaydı” *. Rajpur klanların­
da ortak dil olarak böyle karışık diller kullanılırken, her
grup kendi dilini kullanmaya devam etmiştir.
Kuramı ortaya atan uzmanlar Romanideki Hintçe söz­
cüklerin farklı Hint dillerinden gelmekte oluşunu klanın
ortak dilinin farklı Hint dilleri konuşan grupların dille­
rinden alman sözcüklerle oluşturulması ile açıklamakta­
dırlar” *. Romanİnİn günümüzdeki son halini alması ve
gizli dilden ana dile dönüşmesi Bizans İmparatorluğunun
sınırları İçinde mümkün olmuştur314. Bu durum hem Yu­
nanca sözcüklerin Romancstcki yoğunluğu hem de Yu­
nanca gramer özelliklerinin bazılarının Romaneste bu­
lunması ile ispatlanabilir*17. Diğer taraftan pek çok Ro­
man Çingene grubu Roma nesi gizli dil olarak kullanma­
ya devam etmektedir.
Avrupa'daki pek çok Çingene kavmi Romanes kelime­
leri kendi dillerine eklemiş veya Romanes sözcükleri kul-

U i4 > A *r .rfS l
U 82
(316) A .*r.rfS0
(317) A .& «ıfS4
142 | Ali Mczaruojilu

lanarak farklı gizli diller oluşturmuşlardır. Kemanesin bü­


yük ölçüde Asya arka planlı bir dil olması dolayısıyla bu
dile ait sözcüklerin gizli iletişimde büyük bir avantaj sağ­
layacağı açıktır. Buna bağlı olarak Avrupa Çingene dille­
rinde Romanes sözcükler gözle görülür bir biçimde bas­
kın hale gelmişlerdir.
İngilizce gramer yapısı içerisinde Romanes sözcüklerin
kullanılmasıyla oluşturulan Angloromani dilinin 16-17.
yüzyıllara kadar dayandığı, bir dizi yeni kaynağın ortaya
çıkmasıyla kesinleşmiştir*18. Angloromani Romanes konu­
şan Çingene gruplarının Romanesc özgü gramer yapıları­
nı yitirmeleri ve Romanes kelime haznesini İngilizce gra­
merle birlikte kullanmaları sonucunda ortaya çıkmıştır**’ .
Orta Doğu Çingene kavimlcri arasında yaygın bir bi­
çimde kullanılan Domari dili Hint etkisinin oldukça yo­
ğun olduğu bir Çingene dilidir. Buna karşılık bu Hintçe
sözcükler. 11. yüzyıldan önceki Hint dillerinin özellikle­
ri ni yansıtırlar*10. Arapçamn ve Lughanın bu Hintçe söz­
cüklerle karıştırılması sonucu Domari dili onaya çıkmıştır.
Bîr başka Çingene dili olan Lomavren, Ermenice gra­
mer kullanımı İle Hint dilleri ve Farsçadan gelen sözcük­
lerin karışımına dayanır*11. Kafkasya ve Doğu Anadolu ya
gelen farklı Çingene kavimierinin bölgenin yerli Çinge-

(Jl8)M atm , Yaron: Gardan. Hant, Joncs, Ourlottc. Scfatmaa. Ve*o-


nic* Angloromani: A D iffam Kind of Laaguagr ANTHROfO-
LOGICAL IJN G U ISn cS: 49-2; 2007 pp 142-164; hap-Jtro.
manİ.^umaniri«.manehc«CT.ac.uk/dqwnİpa<b/2/MatraA20

(319) A .g.«*f39
(320)Hancock. lan: 2006; *f 77
(92l)A.pe;]|*80
ÇİNGENELERİN KİTABI | 143

neleri ile kaynaşması sürecinde Lomavrcn dili ortaya çık­


mıştır.
Çingene dilleri geleneksel mesleklerini devam ettiren
göçebe Çingeneler arasında günümüzde halen yaygın bir
İnçimde kullanılmaktayken, geleneksel mesleklerini yiti­
ren Çingenelerde Çingene dillerinin kullanımı azalmaya
başlar. Bu genel bir kural değildir. Çingene dilinin sadece
Gacolardan korunmaya yarayan gizli dil olmaktan çıkıp
anadil haline geldiği Romanca örneğinde, dil, kent yaşa­
mında da kimi Çingene kavimler! tarafından canlı tutu­
labilir Diğer taraftan örneğin Sırbistan’d a Romanesi ta­
mamen unutmuş ve anadilleri artık Sırpça olan Roman
gruplarına rasdamak mümkündür*22.

Çingeneler Nasıl Kurtulur?


Çingenelerin sorunlarının temel nedeni, Gacolar ara­
sında büyük bir yaygınlığa sahip olan ve doğrudan doğ­
ruya Çingeneleri hedef alan hurafe ve önyargılardır. Bu
önyargılar ve hurafeler, Çingenelerin özellikle geleneksel
mesleklerin ortadan kalkmasından sonra içine düştükle­
ri yoksulluğu kendi suçları gibi göstermektedir. Normal
şanlarda öz kardeşler olan Gaco ve Çingenelerin birbir­
lerinin acılan karşısında sorumlu davranmaları ve bu acı­
lan telafi etmek için çırpınmaları gerekir. Buna karşılık,
haklarındaki hurafelerin bir sonucu olarak Çingenelerin
en korkunç acılan dahi göz ardı edilebilmektedir.
Bu kitapta en başından itibaren vurguladığımız gibi
her şey Tabiat İnsanlarının tabiattan koparılmalan sonu-

1322)Cvoco«k . Jd a u ; rf 49
144 | Ali M ezarcıoflu

cu Çingene Usulü Geçim Yolları’m benimsemek zorunda


kalmaları ile başlamıştır. Çingenelerin tabiattan kopuşu-
mm en önemli nedeni ise Tabiat İnsanları tarafından av­
cılık ve yiyecek toplayıcılığı amacı ile kullanılan arazile­
rin Gacolar tarafından tarım veya otlak arazilerine dönüş­
türülmüş olmasıdır. Bu koşullarda avcılık ve yiyecek top­
layıcılığı yapamayan, tarım ve hayvancılığa geçmek için
gerekli kaynaklar da Gacoların tekelinde olduğu için bu
mesleklere yönclemeyen Çingeneler için Çingene Usulü
Geçim Yollan hayatta kalmanın tek yolu olmuştur.
Savaşçı Gacoların tarih sahnesine çıkmasından sonra
toplumların nezdinde makbul olan değerler değişmeye
başlamıştır. Savaşçı Gacoların gözünde gerçek insan er­
kektir. Erkekliğin şartı ise savaşçı olmaktır, büyük tarım
arazileri ve hayvan sürülerine sahip olmaktır. Hayvanla­
rı ve toprağı olmayan, savaşmayan erkek, savaşçı Gacolar
ve onlardan etkilenmiş G aco toplumları için gerçek er­
kek değildir. Savaşçı Gacolar erkeği kadından üstün gör­
dükleri gibi, savaşçı erkeği de savaşmayan erkekten üs­
tün gprürler. Aynı şekilde, toplumlar arasında da böyle
bir sınıflandırma yaparlar. En çok savaşan, en çok hay­
vanı ve toprağı olan toplum; savaşçı Gacoların gözünde
en üstün olandır.
Savaşçı Gacoların bu düşüncesine göre en düşük top­
lumlar, buçuk olarak adlandırdıkları Çingene Evrensel
Milleti ne mensup olan kavimlerdir. Çünkü Çingene top­
lulukları tarih boyunca banşçı zanaat uygarlıkları olmuş­
lar, savaşçı bir karaktere sahip olmamışlardır. Çünkü ge­
çimlerini zanaattan karşılayan Çingene kavimlcrinİn hiç­
ÇİNGENELERİN KİTABI | US

bir zaman büyük arazileri veya hayvan sürüleri olmamış-


tır. Bu özellikleri ile savaşçı Gacolar İçin Çingeneler ram
manasıyla insan bile değildirler. Oysa Çingeneleri savaş­
çı Gacoların gözünde küçülten bu özellikler, aslında. İn­
şam insan yapan en yüce değerlerdir.
Savaşçı Gacolar. Çingeneleri hor görebilir, kendileri­
ni üstün sayabilirler. Oysa bizler için onlar sadece birer
kurban. Başlangıçta tüm insanlar gibi savaşçı Gacolar da
Tabiat İnsanlarıydı. Ne var ki karşı karşıya kaldıklan ani
kuraklı k H alkının sonucunda çok büyük bir açlıkla kar­
şı karşıya kaldılar. Zamanla hayatta kalabilmek İçin kom­
şu ropltımlan yağmalamaya, giderek daha uzak bölgeler­
den ganimet toplamaya başladılar. Savaş bir kültür haline
geldi, savaşçılık marifet sayılmaya başlandı. Böylelikle sa­
vaşçı Gacolar ve onlann etkisi altındaki diğer gruplar Ta­
biat İnsanlarından aldıkları temel değerlerini kaybettiler.
Günümüzde Çingeneleri en korkunç acılara mahkum
eden en büyük önyargı v*e hurafeler savaşçı Gacoların dü­
şünce d ünyasında doğmuş ve diğer İnsanlara yayılmışlar­
dır. İnsanı erkek, erkeği ise savaş ve mal-mülkle özdeşleş­
tiren düşünceler canlılığını koruduğu sürece yeni Önyar­
gı ve hurafeler üretilecek, Çingenelerin acılarının bitme­
si mümkün olmayacaktır.
Çingenelerin kendilerini kurtarabilmek için tek bir
şansları vardır. Gacoların içindeki Çingene'yi uyandır­
mak. Savaşçı Gacolar dahil olmak üzere tüm insanların
içinde bir Çingene vardır. Savaşçı Gacoların değerleri ha­
kim olduğu için insanlar içlerindeki Çingene'yi bastırma­
ya çalışmaktadırlar. Çingeneler evrensel millet olarak ken­
146 t Ali Mrztırrıeğlu

dilerini ortaya koyduklarında öncelikle bu gerçeği vurgu­


lanmalıdırlar. Tabiat İnsanları hepimizin ortak atasıdır ve
Çingeneler Tabiat İnsanları İle günümüzün dünyası ara­
sındaki yegane köprüdür
Çingenelerin problemleri evrenseldir, önyargılar ve
hurafelerin yaygınlığı evrenseldir. Bu sorunların çözümü
evrensel bîr mücadele sürecinin sonucunda mümkün ola*
çaktır. Tek tek ütkclcıdc bütün sorunların bir anda çözül­
mesini beklemek hayalperestliktir. Çingenelerin önyargı
ve hurafelerden kaynaklanın acılardan kurtuluşu İçin ev­
rensel düzeyde yürütülmesi gerekli olan çalışmalar, şu te­
mel başlıklar altında sınıflandırılabilir.
a) Çingeneler evrensel millet olduklarının farkına var­
malı, Gacoların ve kendilerinin tarihlerini öğrenerek bin­
lerce yıl İçerisinde içlerinde yer eden son derece anlamsız
eziklik duygusundan kurtulmalıdırlar.
b) Tüm dünya Çingenelerini temsil edebilecek nite­
likte kurumlar oluşturulmalı ve bu kurumlar aracılığı ile
Çingeneler dünyaya seslerini daha güçlü bir biçimde du­
yumsalıdırlar.
e) Savaşçı Gacolann kültürünün insanlığın ruhun­
da yarattığı büyük tahribat ortaya konulmalı ve Çingene
kültürünün barışçıl Özellikleri bir ideal olarak işlcnmcli-
dir. Bu amaçla hem Gacolara hem Çingenelere hitap ede­
cek İletişim araçları oluşturulmalı ve Çingene kültürü or­
tak bir insanlık değeri olarak bu kanallardan işlenmelidir.
d) Çingenelerin sorunlarının ve tüm insanlığın prob­
lemlerinin yegane çözüm yolu hepimizin ortak atası edan
Tabiat tnsaniarının ruhunun yeniden canlandırılmasıdır.
ÇİNGENELERİN KİTABI J 147

Bunun için İnsanlığın gerçekte bir soy olduğu, insanla*


n asiller ve asil olmayanlar diye ayırmanın haksızlığı ve
farklılıklar üzerinden yapılan Her türlü ayrımcılığın bü­
yük bir insanlık suçu olduğu tüm toplum kesimlerine ka­
bul ettirilmelidir.
e) Tabiat insanlarının ruhunu yeniden hayata getir*
mck. insanlığın ve doğanın kötü gidişatını durdurmanın
tek yolu olacaktır. Evrensel millet olarak Çingenelerin ta­
rih sahnesine çıkması; tüm insanlığın Çingenelik köprü­
sü üzerinden Tabiat İnsanlarının kültürü İle bağ kurma­
sını sağlayacaktır.
Biz Çingeneler kendi içimizde siyah ırkı, Kafkas ırkı­
nı ve san ırkı birleştirdik. İnsanlığın her türlü kültürel ve
tarihsd temde dayanan aynlıklan bizim içimizde birleş­
miştir. Atalarımız bu büyük başarıyı farkında olmadan
gerçekleştirdiler. Bugün atalarımızın büyük başarısının
ve gerçekte kim olduğumuzun farkındayız. Bu güven ve
cesaretle kendi toplumumuzu; ırk. kültür ve coğrafya tc-
mdli her türlü ayrılığın ortadan kalkacağı, bütün insan­
ların özde bİr soy oldukları gerçeğini anımsayacağı gün­
lerin müjdecisi olarak ortaya koyuyoruz.
Büyük şairin anısı önünde bir kez daha eğilerek “Çin­
gene Bizzat Bahardır!" diyoruz. Çingene insanlığın ba­
harıdır. Tüm insanlara çağrımız, içlerindeki merhameti
ve yüzlerindeki gülümsemeyi öldüren binlerce yıllık kışa
son vermderi. ruhlarının en uzak köşelerinde zamanının
gelmesini bekleyen bahan serbest bırakmalarıdır. İçiniz­
deki Çingene’ye bir şans verin, en zor zamanlarda o sîzin
kılavuzunuz olacaktır.
148 | Ali

EK
Bölgelere Göre Çingeneler
Avrupa ve Anadolu

Avrupa'da yaşayan Çingene kavimleri sanayileşme ve


kemleşme sonrasında büyük Ölçüde mesleklerini kaybet-
seler de Gacoların arasında da erimemişleıdir. Genellik­
le yaşadıkları ülkelerin en yoksullan olarak yaşamlannı
sürdürmektedirler.
Almanya ve Fransa’da Yenichder, Sicilya’da Camminan-
tiler, Avusturya’da Kamerler523 Batı Avrupa’nın en eski
Çingene kavimlertndcndir. Aynı zamanda Belçika’da da
yaşayan Ycnichc Çingenelerinin geleneksel meslekleri se­
petçilik ve elekçiliktir. Bunun yanı sıra bıçak bileyiciliği
ve kalaycılık yaparak geçinirler524.
Ada Avrupa’sında da İrlanda Çingeneleri geçmişin ka­
laycıları olarak ün salmışlardır. Kalaycılığın yanı sıra at
yetiştiriciliği ve çerçilik de geleneksel meslekleri arasında
yer alır. Günümüzde bazı İrlandalI Gacolar İrlanda Ç in­
genelerine ekonomik parazitler yakıştırması yapsalar da,
Çingeneler halen ekmeklerini taştan çıkarrmak için ça­
lışmaktadırlar52^.
İrlanda’ya 12. yüzyıldan daha önce geldiklerine ilişkin
genel bir düşünce mevcuttur. Günümüzde özellikle İrlan­
da Çingeneleri ile Orta Avrupa’dan gelen Roman Çingc-

(323)Koırick. Donald; *f J7
<J24) Phillips. D m d; a.£C rf 448
(32$) K onu, Kcvin: sf $ 9
ÇİNGENELERİN KİTABI | 149

neleri arasında karma evlilikler yapılmaktadır**. Her ha­


lükarda İrlanda Kalaycıları, evrensel millet olan Çingene­
lerin tipik kavimlerinden birini teşkil eder. Kendi arala­
rında kullandıkları gizli bir dilleri vardır327.
İskoç Çingenelerine ilişkin 12. yüzyıla kadar uzanan
bir dizi tarihi kanıt bulunmaktadır. Sayılan 4.000 dvann-
da olan İskoç Çingenelerinin dilinde Romanes dilinden
bazı sözcükler bulunmaktadır. Günümüzde dahi, özellik­
le yaz aylarında göçebeliğe devam edenleri vardır. İskoç
Çingenelerinin kültüründe kadınlara doğaüstü kuvvetler
atfedilir, onlara göre kadınlar gelecekten haber verme ye­
teneğine sahiptirler. Dilleri Elizabeth dönemi İngilizcesi
ve Romaninin karışımıdır32*.
Batı Avrupa’nın bir diğer büyük Çingene grubu, Ro­
manlarla yakın tarihsel ilişkileri olan Simllerdİr. Alman­
ca gramer ve Romanes sözcüklerin harmanlandığı bir dil­
leri vardır. Fransa’d a Sintiler. Manuş namıyla bilinirler.
Bu hitap açık bir biçimde Romanes dilinde adam mana­
sına gelen Manuş sözcüğü ile İlişkilidir32*.
Ispanya’daki Kale Çingeneleri, dillerinde belli bir Hint­
çe etkisi olması bakımından Romanlar ve S İnlilerle ya­
kınlık gösterirler. Diğer yandan konuştukları dil Roma-
niden farklıdır3* . Portekiz’de Çingene kavindennc Gita-
nos denilmekledir. Güney Fransa’d a bemer bir şekilde ad-

026)PhyK|». Dari4 J t a * « d 44?


(3Z7)A.*e.tf539
(328>rhdHp*. Dm d j ; ı ş r . tf 44*
<329)Fnrcc Angut: d 292
(330)A ^ e : rf 292
ISO I itli Mezmrcotlm

Undınlan G iun sbr yaşamaktadır**’. İtalya'nın kuzeyin*


de Simi ailelerine rastlanır. Merkezde ise Abruzri ve Ca-
labria adı verilen Çingene Icavimleri Sintilerle birlikte ya*
$amaktadırlar3*2.
Ispanya'daki Quinquis adı Quinquillero$un kısalt*
masıdır ve kalaycılar anlamına gelir. Bu grup. Ispanya ve
forcelriz’d e yaşayan içe kapalı bir Çingene kavmidir. Qu*
tnquis grubunun konuştuğu dilde görülen pek çok sözcük
Ispanya Altınçağı denilen dönemin Ispanyolcasına aittir***.
Quinquis Çingeneleri aynı zamanda Merchcroslar olarak
da bilinirler. Nüfuslarının 150.000 civarında olduğu dü*
şün ölmektedir. Kuzey Ispanya'da Castille üzerinde Bhro
Vadİsî’ne doğru hareket halinde bulunurbr. Fizik görü­
nümleri diğer lspanyolbıdan farklı değildir**4. Kimileri
Kastiiya'daki Ddİncueme grubunun Quİnquİ$!aria bag-
lantılı olduğunu düşünmektedir**5.
Doğu ve Orta Avrupa’da yaşayan Çingene gruplan
arasında jcvg ve Askali gruplan oldukça tanınmışlardır.
Kimi tarihsel kanıtlar 4. yüzyılda Balkanlara ulaşan Mı­
sırlı bir grubun varlığını onaylamaktadır. Günümüzün
Jcvg ve Askali grubu bunların devamı olabilir**4. Kendi­
lerini Mısırlılar olarak adlandıran bu Avnıpolı Çingene
kavminin geleneksel meslekleri arasında demircilik, mü­
zisyenlik, düdük yapımı, çömlekçilik ve kömür isçiliği

O J1>A *cssf292
<>32)A *«:*f293
0 » ) A .* c ;s f 2 9 »
(JX)Phaiip*. D n ü : * * c ; »f 44*
< 3 » )A *c ;ıf2 9 9
036)Kcnri£fc.(XmaM ;a£GiflJ?
ÇİNGENELERİN KİTABI | l$ l

ön sıralarda yer almaktadır. Esas olarak Mısırlı Çingene*


ler demirciliği toplumsal vc kültürel yafamlannm mer­
kezine koymuşlardır” 7.
Bek çok Balkan ülkesinde yaşayan b ir başka Ç ingene
kavmi Rudarilcrdir. K endi içlerinde yaptıkları meslek­
lere göre kaşıkçılar, ayıcılar ve yaşadıkları bölgelere göre
(M onteni, İstreni vs) g ibi alt gruplara ayrılırlar. Rumen-
ccnin özgün b ir lehçesini konuşurlar vc bu lehçe Ruda-
rilcrc aittir” 8. Rudarilcr bazı grupların yaşadıkları böl­
gelerdeki büyük R om an gruplan ile birleşmektedirler.
Macaristan'daki Bcasha grubu bunun en bilinen örneği*
dirw . Rudarilcr ahşaptan yaptıldarı çeşidi ev eşyalan ile
ünlüdürler” 8.
Rom anlar Avrupa coğrafyasının hemen her yerinde
gözlemlcnebilen bir Ç ingene grubudur. Nüfusları özel­
likle Balkanlarda oldukça yoğundur. Türkiye Romanları­
nın eklenmediği bir istatistiğe göre Avrupa genelinde Ro­
manlarının nüfusu 7 milyonla 9 milyon arasında değiş­
mektedir” 1. Bulgaristan, M akedonya, Romanya vc Slo-

037)Zcnoa. Rnbi»; BAMCAN EGIPTIANS; Scruboarp U m cf Balu


f î f t İ M tu 15-16 Stpttrabcr. 2003Jmp^A»wwKAanefHnBfayv.
Off/virmaDıbra/ycn hıml ;rf7
C3jS)Marmhûko«a. Bcna. Hcun. H abm . Bocv. Km . fy c tt*. jaa. Ra-
gara. Nadcçc.
Zctnoo, Rubİn. Popo*. Vcsckn. Fricdman, VictOf. İdemi *y
R) rrrutto n amo ng Minori ti e * ki dıc B aflcans: The eases o
f Roms . Egypıtans and As hkal i in Ko s o v « Publkaıion of
Minorây Sıudks Sodcty: Softa: 2001; sf 18
l3 J9 )A *r. rf 18
CM0)Adwn. Vtocd: ıp e ı sf 148
(M O Rkyol Dem. OratsKm. MkcbeH A. VOcriks. Erika: ROMA İN
AN EXPANDING EUROPE; H k W oM B 2005: www,wprf-
l$2 J A ti M eza rtıo jlu

vakya gibi Balkan ülkelerinde Roman Çingenelerinin top*


lum nüfus içerisindeki payı yüzde 6 ile yüzde 11 arasında
değişmektedir*'. Roman Çingenelerinin Romanes isim*
ii bir dilleri vardır. Romanes Avrupa'daki en yaygın Çin*
gene dilidir. Tüm diğer Çingene dilleri gibi Çingenelerin
kendi aralarında iletişimini sağlamak için kullanılan Ro­
manes, kimi Çingene gruplarında aynı zamanda günlük
dile dönüşmüştür. Türkiye Romanları arasında İstanbul
KüçükbakkalkÖy, Escnyurt ve Manisa Salihli'de yaşayan
birkaç Roman grubunun günlük iletişimlerini de Roma­
nes kullanarak sağladıkları bilinmektedir. Balkanlardaki
Roman gruplan arasında Romancanın günlük konuşma
dili olarak kullanılmasının çok daha yaygın birdurum ol­
duğu söylenmektedir.
Romanes büyük ölçüde Hintçe, Farsça, Ermenice gibi
dillerden Avrupa ve Balkan halklanna yabana öğeler içer*
diği için, gizli İletişimi sağlama noktasında oldukça işlev­
sel bir dildir. Bu Özelliği ile çeşitli Çingene dillerini etki*
İçmiş ve bu Çingene dillerinin sözcük haznesine Roman­
ca sözcükler girmiştir. Geçmişte pek çok Çingene kavmi*
nin Romancayı giderek daha yaygın bir biçimde benim­
seyerek Roman gruplannın içerisinde eridiğini düşüne­
biliriz. Roman Çingenelerinin özellikle Balkanlarda he*
men göze çarpan yaygınlığı büyük ölçüde bu durumla
ilişkili olmalıdır.
Anadolu'nun hemen her yerinde Roman gruplarına
rastlanabilir. Buna karşılık esas yoğunluk Marmara Böl-
ÇİNGENELERİN KİTABI | 153

gcsi, Ege Bölgesi ve Kuzey Doğu Anadolu Bölgesi’ndc


bulunmaktadır. Roman gruplarının önemli bir bolümü
hemen hiç Romanes bilmemektedir. Sözlü aktarımlar­
dan 3-4 kuşak önce dilin yitirildiği anlaşılmaktadır. Ha­
len Çingene mahallelerinde yaşayan vc dillerini yitirmiş
durumdaki Romanlar. Rotnancanm da etkilediği ve farklı
Çingene dillerinden sözcüklerin Türkçe gramerle birlikte
kullan ildiği bir argo geliştirmişlerdir. Romanes bilen Ro­
man gruplan içerisinde büyük çoğunluk Romanesi gün­
lük konuşmada kullanmamaktadır. Dil özel durumlarda
kullanılır. Çocuklar öncelikle çoğunluğun dilini öğrenir­
ler. Romanes daha sonra öğrenilir. Romanesi günlük dil
olarak kullananlar Türkiye Romanları arasındaki en kü­
çük grubu teşkil ederler.
Türkiye ve Avrupa Romanlan geleneksel olarak Çin­
gene Usulü Geçim Yollan İle yaşamlarını devam ettirmiş­
lerdir. Yerel şartlar dolayısıyla bölgelere göre meslekler çe­
şitleme de. en bilinen Roman meslekleri sepetçilik, de­
mircilik, elekçilik, kalaycılık, müzisyenlik, bakırcılık, ayt
ve maymun oynatıcılığıdır.
Anadolu'da yaşayan Çingene kavimlcri arasında Ab­
dallar en kalabalık gruplardan bîrini oluştururlar. Abdal­
lar tüm diğer Çingene kavimlcri gibi kendilerini Çinge­
ne ismiyle adlandırmazlar**. Buna karşılık Abdal adlan­
dırması da kendilerine verdikleri bir isim değildir. Abdal
adı da apkı Çingene adı gibi özellikle Orta Asya’da yaşa­
yan Çingene kavimlerine Gacolar tarafından verilen bir

CM3>Akmm. Hafim: GÖNÜL DAĞINDA BİR GARİP NEŞET ERTAŞ


KfTABh~İM*iye lf BmJ um YayaJın; brmhd: 2006; ı f 153
154 I Ah UK«f<w|Ja

isimdir. Nitekim Doğu Tu Huşumla yalayan Aınu Çin*


gençlen birlikte yaladıktan Uygurların kendilerini Ab­
dallar obrak tanımtamaUnna tepki gösterirler. N e var ki
zaman içinde Abdal adının Çîngcoc-Cingan adbndır-
masına göre daha yüksek bir statüye ifam ettiği kanaati
Abdalbnn zihninde oluştuğundan Abdal adlandırmasına
daha fazla hoşgörü gösterilmeye başlanmıştır.
Kimi Abdal gruplan ve biteyleri kendilerinin Çingene
olmadığının ve Anadolu'da yaşayan başka Çingene grup-
larıyb kendilerinin lunştınldiğini ileri sürerler34*. Böy-
lesi bir tavnn geçmişte de onaya konulduğunu gösteren
çeşitli tarihsel kanııbr bulunmaktadır3*^. özellikle bağlı
Çingene kavimlerindc görülen bir eğilim «Han kendisini
Gaco olarak tanımlamak veya GacolarU obn bağım ön
plana çıkartmak sadece Abdallara özgü bir durum değil­
dir. Üstelik bu eğilimi taşımayan ve kendisini Türkmen
ya da Abdal Çingene’si olarak unımlayan pek çok Abdal
grubu ve bireyi bulunmaktadır. Diğer taraftan önyargı
ve hurafelerle mücadele edemeyen Çingene kavimIcrinin
Gacolar tarafından kendilerine verilen isimleri reddede­
rek bu hurafe vc önyargıbnn ctkisintlcn kurtulmak iste­
mesi son derece doğal bir dunundur.
Diğer taraftan şaşırtıcı bir biçimde çok sayıda yazar da
benzeri bir tutum içerisine girmişlerdir344. Bu yazarlar ge-

(345)Y*W>. AK f e r * CENUPTA TÜRKMEN OYMAKLARI l * £ Ht


fjm L K fcûr ttp o b n : A d e n IP77; rf IS
(M ttfeUctfilc SrnmÇ iapac < * * * • D i pT mİ ra Kim-
hk Tcbet (Abdtf) K nfc£: KİMLİKLER LÜTFEN TÜRKİYE
CUMHURİYETİ>ID E KOlTÜREL KİMLİK ARAYDI VE TEM­
SİLİ; fW «. OçnvL Q * û W k Anktfc 2 0 0 * rf24$
ÇINGENEIEÜN KİTABI | 155

nclliklc Abdalların dili olan Tebcrccyi Romaneslc kıyas*


bunakladırlar. Bu kıyas sonucunda ikisinin birbirinden
farklı diller olduğunu ve Romanların Hindistan, Abdal­
ların ise O n a Asya kökenli toplumlar olduklarını vurgu­
lamaktadırlar. Sonuçta, Abdal Ur Roman değildir, öyley­
se AbdalUr Çingene değildir denilmektedir.
Abdalların Roman olduğunu kimse iddia edemez. Ab­
dallar ve Romanlar farklı tarihsel geçmişlere ve farklı dil­
lere sahip iki ayn göçebe zanaatçı kavimdir. Ama bizim
irademizden bağımsız olarak Gacolar (Abdal dilinde Ge­
benler) hem Abdallar hem de Romanlar için Çingene
/ O ngan sözcüklerini kullanmaktadırlar. Zaten ortada
Çingene sözcüğünü kendi adı obrak kulUnan bir kavim
yoktur, bu sözcük diğer benzerleri gibi Gacolar tarafın­
dan Çingeneleri adlandırmak için ortaya atılmışcır. Tıp­
kı Abdallar gibi RomanUr da isimleri reddederek önyar­
gılardan kurtulmanın mümkün olmadığım anlamadıkla-
n hallerde. Gacolar tarafından kendilerine verilen isim­
lerle anılmaya karşı çıkarlar.
Abdalların büyük bolumu kendilerini Teber olarak ad­
landırırlar. Teber esas olarak küçük ve hafif bir derviş bal­
tasıdır. Diğer ıaraftan leber dilinde teber kelimesi aynı
zamanda davul anlamına gelir547. Sözcük halk ağalarında
aynı zamanda d ek anlamında da kullanılır5** .Teber Çin­
geneleri büyük ihtimalle Anadolu ve O n a Asya'nın farklı

C M 7)SK *ap. M ilin »; DilıcAİM Un&CT/tkygdE K m l$c KİM-


U K U ft LÜTFEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ"NDE KÜLTÜ-
REL KİMLİK ARAYIŞI VE TEMSİLE Fbtac. G d aif; O drâ Yıjnoo-
IfcA okatc JOOfc *2 6 3
(MSlAgcrf26J
I $6 I Ati M rzarttoflv

bölgelerinde yaşayan ve Gacolar aralından Abdal / Çin-


gan / Çigan olarak adlandırılan Çingene kavmi ile bağ­
lantılı gözükmektedir. Nitekim farklı bölgelerdeki Teber/
Abdal gruplarının dilleri arasında yapılan karşılaştırmalar
bu yakınlığa işaret eder*’ .
Abdalların geleneksel meslekleri büyük ölçüde Çin­
gene Usulü Geçim Yolları*nın en tipik örnekleridir. Da­
vulculuk» zurnacılık, genel olarak müzisyenlik, köçek­
lik, elekçilik, sepetçilik, demircilik en bilenen meslekle­
ri arasında yer alır” 0. Ayrıca kimi Abdallar buğday biçi­
lirken köylülerin yanlarına gider ve davul-zuma çalarak
onları eğlendirirler. Buna Abdallar ansında kırf adı veri­
lir” 1. Sünnetçilik, halk hekimliği, kan alma, doğal İlaçlar
hazırlama, at alım-satımı. bakırcılık, avcılık ve kuyumcu­
luk diğer abdal meslekleri arasında kabul edilir. Abdallar
esas itibarı ile mesleklerine göre kendi İçlerinde grupla­
ra ayrılmışlardır. Kuyumculuk ve at alım-satımı yapanlar
'Jcncili Abdalları, avcılık yaparak geçimlerini sağlayanlar
Pakçı Abdalları, çoban Gaco aşiretlerinin İşlerini gören ve
onlarla birlikte göçen Bcğdili Abdal lan, sepet, küfe, dek
yapan Gurbet ya da Ccsis Abdalları ve müzisyenlik ya­
pan Karaduman Abdallan cn bilinen Abdal gruptan ara­
sında yer alırlar” 2.
Anadolu’d a Abdal ve Romanlar dışmda çok sayıda fark­
lı göçebe zanaatçı grubu yaşamaktadır. Lomlar, Domlar,
Gcygcllcr, La rende Trompetçileri vc farklı kültürel kö-

<M9)A*c
<3*0)Olkâusif. Şakin a * c 1968:
<35l)A*c
U$2)A*«
ÇİNGENELERİN KİTABI | IS7

kenlerden gdcn sayısız Çingene gruplan, Anadolu'daki


göçebe zanaatçı uygarlığın yapıtaşları arasında yer alırlar.

Afrika
Afrika Çingenelerinin bir bölümü imkan bulabildikle*
ri ölçüde en eski atalarımız Tabiat İnsanlarının meslekle*
ri olan avcılığa ve toplayıcılığa devam etmektedirler. Gü­
ney Afrika ve Doğu Afrika'nın bazı bölgelerinde yaşayan
Çingeneler, hem dünyanın diğer bölgelerindeki kardeş­
lerimiz gibi çevrelerindeki gaco topluluklarına üretimini
gerçekleştirdikleri el emeği göz nuru zanaat ürünlerini sa­
tarlar hem de uygun ortam ve zamanı bulduklarında av­
cılık yapar, doğal ortamda yetişen çeşidi bitkileri topla­
yarak geçimlerini temin ederler.
Senegal, Çad, Mali, Moritanya, Sudan gibi bölgele­
ri içine alan Batı Afrika ve Kuzey Afrika'nın bazı bölge­
lerinde İse avcılık ve toplayıcılık tamamen ortadan kalk­
mıştır. Bu bölgelerde kardeşlerimiz dünyanın diğer böl­
gelerindeki Çingenelerin kullandığı yollarla geçimlerini
temin ederler. Temel olarak çeşitli zanaat ve hizmetlerde
ustalaşmışlardı!3'*. Afrika'da yaygın bir biçimde tatbik
edilen Çingene meslekleri arasında demircilik, deri işçi­
liği, çömlekçilik, müzisyenlik, dansçılık, sünnetçilik, me­
zarcılık, şifıcılık, bölge halkının inançlarıyla bağlı olarak
iyi ve kötü ruhları kontrol etme ayinleri düzenleme, ça­
tışan kabileler ve kavgalı karı koca arasında arabulucu­
luk sayılabilir^.

C353)Bo£ig, Midıack a.£c: sf 2I4-21Î


OM) BoB*. Mkfajd: a * c ıf 216
I $8 | Ali M ti»r< ıo ilı

Senegal merkezli Wolof roplumunda, Neeno Çinge­


neleri, özellikle demirciler ve deri işçileri olarak önemli
bir rol oynarlar. Woloftoplumunun% 10-20 arasında bir
nüfusa sahip olan Neeno Çingeneleri önemli bîr sayısal
ağırlık oluşturmaktadırlar” '. Wo!of Gacoları olan Gcers-
ler tarımcı Gacolar olan arazi sahipleridir3'*. Savaşçı Ga­
coların tesiri alcında3' 7 Neeno Çingenelerini hakir gören
bir kültür geliştirmişlerdir. Neeno Çingeneleri arasında
demircilikle uğrasan Teggler grubu, deri işçiliği ile uğraşan
Wuude grubu, tahtactlıkla uğraşan Lawbc grubu, doku­
macılıkla uğrasan Rabbicr grubu vcmüzisyenlik-ozanlıkla
uğrasan Gcvcl grubu gibi Çingene kavimleri yer alır3'*.
Gevel ozanları Geer Gacolannm soylannı. geçmişlerin­
deki övündükleri şeyleri anlatan destanlar okurlar. Boy-
leşi destanlara sahip olmak Geer Gacoları için çok önem­
lidir337. Gcvcl Çingeneleri bu dcstanlan hazırlarken ade­
ta bir soy bilimci titizliği ile çalışıp Geer Gacolannm şe­
cerelerini ortaya dökerler3**.
Neeno Çingeneleri tarımcı Gacolarla aynı bölgeyi pay­
laşan çoban Gacoların arasında da yaşarlar. Bölgenin en
eski çoban Gacoları olan Fulbclcrin arasında, kimi za­
man aynı göç yolunu paylaşan çok sayıda Çingene gru-

(3$S)I>ifCfimifiafioo Bascd <n Daccm in Africa: H k ImcrucknuI D J i

O S O )T »^ £ ric İx GRKTT PFRCUS-


SIONIST OF SENEGAL: Tcmplt Univcniıy I W 2006: sf 48
<357>A *f;*f58
(358)A.f,e. *f 49
019)A.pr. sİ 53
(3 « » A *« ifS 4
ÇİNGENELERİN KİTABI | 159

bunun varlığına rastlanır361. Lawbclcr bunlar arasında cn


bilinen Çingene kavimlcrindendir. Ağaçtan çeşitli eşyalar
yaparlar. Yeterli ağaç bulabilecekleri yerlerin yakınların*
daki köylerde konaklarlar. Lawbc kadınları berber olarak
çalışırlar'6*'. Göç yollarını Hulbc çoban Gacoları İle birleş­
tirmiş olan birkaç grup dışında Lawbclcrin büyük çoğun­
luğu günümüzde yerleşik hayata geçmiştir*3.
Geleneksel olarak l.awbclcr Fulbelcre çoban Gacola­
rı ile birlikte hareket etmekle beraber onlardan bağım­
sız olarak başka Gaco grupları İle de İlişki kurmuşlardır,
özellikle Fulbelcrin civar bölgelerde yaşayan başka ka-
vimlcrden ağaç oymacıları ile beraber çalışmaya başla­
malarının sonucunda çoğu Lawbc kendi yoluna gitmiş­
tir364. Scncgal’dcn Çad’a kadar çok geniş bir alanda 7 mil­
yon civarında Lawbcnin yaşadığı tahmin edilmektedir36'.
Lawbclcrin yoksulluğunun en büyük kaynağı büyük­
baş hayvan sahibi olmalarının yasaklanmış olmasıdır. An­
cak az sayıda küçükbaş hayvan besleyebilirler366. Bütün
Gacolar gibi Fulbe Gacoları da hem Çingeneleri küçüm­
ser hem de doğaüstü güçlerle bağlantı kurdukları inan­
an ın etkisiyle Çingenelerden korkar. Lawbe Çingenele­
rinin de ruhları kontrol edebilecek çeşidi aletler yapabi­
leceğine inanılır*3.
Göçebe Lawbc Çingenelerin hareketliliği genellikle
061 («miUıninıiiMMiKMMj
(362)BoBig. Midurl: a * c ı f 206
0 63) A ^c.sf206
0 6 4 ) H tiK p .D m td :**c ;sf 166
U 6 5 )A ^ « d166-167
(J66)A^*-. rf 166
(3 6 7 )A ^ c tf 166
16 0 | Ali M < ı*rtıoğ h ı

Fulbe çobanlarından daha yüksektir. Zira Lawbdcr hem


Fulbe Gacolarıyla birlikte hareket ederler hem de onlar*
dan bağımsız olarak kendilerine müfteri bulmak için do*
taşırlar**. Bir yandan alet yapımına uygun araçları bula­
bilmek için hareket halindeyken diğer yandan birlikte ça­
lıştıkları Fulbe. Moors ya da Tuarcg gibi çoban Gacola­
rın mevsimsel göç hareketlerine uygun olarak yer değiş­
tirirler*9. Büyük bölümü kendilerine ait yerleşim bölge­
lerine sahip oka da, zaman zaman köylerin yakınlarında
kamp kurarlar*79.
Lawbc Çingenelerinin ürettikleri araçlar çok çeşididir.
Kendi aralannda, uzmanlaştıkları alet imaiacına göre grup­
laşmışlardır3683970371372. Büyük bolümü tahtadan çeşitli ev aletleri
imal ederken az bir kısmı da turistik heykelcikler üretir­
ler. Lavvbc Çingene kadınlan çeşitli ağaç işleme ürünle­
rinin yanı sıra genellikle kozmetik amaçlı çeşitli parfüm
vc solüsyonlar hazırlarlar*” .
Genellikte Fulbe çoban Gacoları ile birlikte hareket
eden Bambaabe Çingeneleri destancılar. jcccre araştırma­
cıları ve müzisyenlerdir. Okuma yazma bilme oranı Bam­
baabe Çingeneleri arasında çok düşük olmasına rağmen
sözlü kültürün kaynaklarını kullanarak Gaco ailelerinin
tarihlerini ve aileler arasındaki bağlantıları ortaya çıkarır­
lar. Bambaabelere genellikle şifâa gözüyle bakılır. Kendile­
rine özgü müzik aletleri vardır. Geçmişte Bambaabe Çin-

(368) A ^c. ı f 166


(369) A.£c; t f 167
(370) A.frdrf167
(371) A *« ;r f1 6 7
(372) A *« *r i6 7
ÇİNGENELERİN KİTARI f İ t i

genden bdli ailelere sürekli çalışmaktayken, günümüz­


de müşteri bulabilmek için hareket halimle dolaşırlar*7*.
Maaubc Çingeneleri. Tukolor Gacoları ile beraber se­
yahat eden dokumacı Çingenelerdir. Genellikle hareket
halinde müşteri ararlar ve gittikleri yerlerde seyyar aletle­
rini kullanarak giysi dokurlar*74. Tukolor toplumu İçer­
sinde Çingenelerin genel nüfusa oranı % 10’a yakındır.
Maaubc kadınlan genellikle çömlekçilik yaparak geçim­
lerini sağlarlaıJ7\ Maaubc Çingenelerin alt kolu olan Ja-
awambder müzisyen ve şecere araştırmacılarıdır**. Ser­
best dolaşma ve müşteri arama hakkını kaybederek bir
Gaco grubuna tümüyle bağlanan Çingeneler, Maatıbe-
İcrdcn farklı görülür ve Maccubc olarak adlandınlırlar.
Bir bakıma köle statüsündcdiricr577.
Daha ziyade Mande diliyle konuşan toplumlann ara­
sında Nyamakalaw Ç ingeneleri ön plana çıkarlar. Nya-
makalaw Çingeneleri demirciler, deri işçileri ve şairlerdir.
Bunun yanında mezarcılık, şifaalık vc berberlik yaparlar.
Horow Gacolarına sunduldan ürün ve hizmetlerin kar­
şılığı geçimlerini tanın ederler. Nüfusun % Vmt oluş­
tururlar**. Mande tan m a Gacoların arasında Keitas ve
Diarroso gibi gruplar savaşçı yönetici klanlardır. Bunlar
toplumun en üst kesimim teşkil «deder**. Nyamakaiaw

0 7 3 > A *« r fı*7
0 7 4 ) A *« ;r f l *7
075>

( 3 7 7 )A *c rfl7 0
U 7 S ) D i n i a iu n ı B w d « a D o e m b A h c x T W İ M o n ım l Dafa
162 | Ali M *z *re ı« fh

Çingeneleri kendilerini Horow Gacolarından lyınrlar"1.


Her zaman için Nyamakalaw Çingeneleri olmalarını ön
plana çıkarırlar. Savaşçı Gacoların tesiri altına girmemiş
pek çok tarımcı Gaco coplumunda olduğu gibi. Horow
Gacobnnın da geçmişte Nyamakalavdarla daha olumlu
ilişkileri olduğuna ilişkin düşünceler vardır*". Günümüz­
de ise Nyaımkılawbr dilenci ve parazit insanlar olarak
görülmektedir. Nyamakalaw Çingeneleri ise kendi zana­
atlarının önemini vurgulayarak Gaco bakış açısının etki­
sinde kalmadıklarını göstermiş olurla r**\
Orta Afrika'da Çad ve Mandara tepelerinde özellikle
demircilik vc çömlekçilikle İlgilenen Çingene kavimler!
yaşamaktadır. Nüfusun % 90-95’i çiftçi Gacolardan olu­
şur. Çingenelerin nüfusu % 5 İle % 10 arasında tahmin
edilmektedir. Esas olarak demirci ve çömlekçi olan Çin­
geneler aynı zamanda deri işçiliği, dokumacılık, mezarcı­
lık, ebelik, iğdişçilik vc davulculuk da yaparlar***. Man­
dara Gacoları arasında demirci Çingeneler aynı zaman­
da şİfacıtar ve müzisyen-halk ozanları olarak bilinir. De­
mircilerin karıları hem çömlekçiler hem de şifâcılardrr***.
Somali’de yaşayan Çingene kavimleri genellikle Mid-
gan adıyla bilinirler. Bunun yanında Sab. Madhiban ve
Boon gibi İsimler de Çingeneleri adlandırmak için kul­
lanılır. Toplam nüfusun % 1'İnin Çingenelerden ohtştu-

<3 »)A .*r. * f J


(» D C o n ra d . C Darid. F r a * . E. (kabam a * e . 4 2

(3S3)Dbcriminaİon Bacd on Ooomt in Afncs Ibc Imcnuooıui Drife

(J44|S»<tn «. Ju d r. x g - c 4 i M
ÇİNGENELERİN KİTABI | 163

ğu düşünülmektedir. Ç ingeneler ansında ayakkabıcılık


ve sünnetçilik çok yaygın meslekler arasındadır5*'. De­
mircilik ve deri işçiliği de bazı özd Çingene kavimleri ta­
rafından yaygın bir biçimde uygulanmaktadır5*6. Demir­
cilik özelikle Turna] Ç ingeneleri tarafından tatbik edilen
bir zanaattır5* 7. Yibirler çerçilik ve sihirbazlıkta ustalaş­
malardır. Manevi rahatlama amacıyla akımlar yapmak,
falcılık, halk hekimliği, berberlik, deri işçiliği gend ola­
rak Somali’nin Çingene kavimleri tarafından icra edilen
mesleklerdendir5**.
Yibirler, Gaboyeler, Tumallar ve Galgalalar gibi pek
çok Çingene kavmi. etnik olarak Somali'deki hakim asil
klanlardan farklı değildir5*5. Buna karşılık sırf Çingene
oldukları için toplumsal hayatın pek çok alanının dışına
itilirler. Somali’d e asil olduklarını iddia eden Gaco klan­
ları, çobanlardır. Ek iş olarak ticaret yaparlar. Günümüz­
de Midgan Çing enelerinin bir bolümü zanaatları İşlev­
lerini kaybettikçe tanın işçileri olarak çalışmak zorunda
kalmaktadırlar5*0. Somali’nin Çingene kavimtcrinİn pek
çoğu Gacolardan kendilerini savunmak için kullandıkları

OSSlEchâofrâTreauncm o f Madhftan/Midgsan/Mcdigan
d an oripıtaring fio n ıhe O p d c o a m by Ethtopian (o n s io
the arca and bjr n cn A cn o f nuyorkjr d a n s Q ec*y «"[«»"«>
« f M Mıy MM - | f f r f H ,,TMİnT,t,r/l,fel^ l</; 1
U t f)A *c ;f I
<3S7)Fmh. Ahmet \txaf, L c m . L M; SOMA1İA; THE ROOTS OF RE'
o o N a u A T iO N : o tr «k. f »>
OSOUoBf. Michact a * * rf 20B
(3W)lânh. Ihnhinr « g r
(390)Sanud. Adu: BRIEF R£VIEW OF SOMALİ CASTE SYSTEMS;
The IntranioMİ Doln SoBİnirı Ncmmk 200S; u r A l i f o f
164 | A(t M eza'cıoğtu

gizli dillere sahiptirler*1. Bunlar tam olarak dil formunda


olmasalar da gizli Herifimi sağlayan mesajlaşma sistemle­
ridir392. Somali’deki çoban Gaco gruplan çeşidi Çingene
kavimlerini genellikle kendi klan yapılanmn İçerisine al­
mışlardır. Tumal, Midgan, Eyle, Yahar, Yİbir gibi Çinge­
ne kavimleri belli başlı çoban Gaco kavimlerinin parçası
olarak smıflandınlırlarw\
Kenya Çingeneleri arasında sayılarının 2.000 İla 3.000
arasında değiştiği söylenen Waatalar önemli bîr yer tutar­
lar. Bu grup çeşidi geleneksel zanaatlarda çalışmakta, za­
man zaman Gaco kavinden için bazı özel bölgelerde bek­
çilik yapmaktadırlar. Fırsat buldukça avcılık yaparak ge­
çimlerini temin etme yoluna giderler^.En önemli zana­
attan deri tabaklama, ağaç kerimi ve çeşitli dîni ritüellcr-
de uygulayıcı olarak yer almadır. Güney Etiyopya’daki Bo-
rono Gacoları ile birlikte seyahat eden Waata Çingenele­
ri mezar kazıcılığı yaparlar. Pokomo Gacolan ile birlikte
yaşayan Waaıalar bahçe bekçiliği ve palmiye şarabı yapı­
cılığı ile ünlüdür**. Günümüzde Kenya Çingeneleri ara­
sında Waatalann yanı sıra Ma&sailerle Gacolan ile birlik­
te yaşayan Dorobolar çömlekçi, demirci ve unm işçileri
olarak yaşamlarını sürdürmektedirler*6.

< 3 9 l)A *«rf3 '


(392) Lewu. Lan ; UNDF.RSTANDJNG SOMAUA AND SOMALİ-
İAND: Cotumbla Univcniıy Pre*K 2009; t f 4-S-6-7
(393) Hooı. Cindy: TRANSNAIIONAI. NOMADS; Ber^Kaa BooU
2006; i f 46
(394) Diffrimiııaiıon Basod on D occm İn Afrtea; THr İıucnuûona] Ddk
Safeürifr Nenttvfc ww.«klk/Vmk»fn.Ofp: »fi I
(399)Roliig, Mktucl; x g.c *f 213
<39Û)A.*e;»f214
ç in g e n e l e r i n KlTAtl | 165

Ruanda’da Twa Çingenderinİn nüfusun % 1-2 sini


oluşturdukları tahmin edilmektedir. Twalar esas olarak
çömlekçi, müzisyen, dansçı ve demirci*7 Çingenelerdir.
İmkan bulabilirse avlanarak ek gelir kaynağı temin eder-
ler**. 1994 yılında savaşçı çoban Gacolar olan Tutsiler ve
onların etkisi altında savaşçı bir kültür benimsemiş olan
tarımcı Gacolar olan Hutular arasındaki savaştaTwaÇin-
genden anda kalmış ve nüfuslarının % 20’sini kaybet*
mişlerdir*’ . Bu dönemde yaşanan çatışmalara Twalann
çok küçük bir grubu katılmış, buna karşılık Twa Çinge­
nderinİn büyük bolümü yaşanan felaketin kurbanlan ol­
muşlardır**.
Ruanda'nın yerli halkı olan ve Tabiat insanlarının so­
yundan gdenTwalann bir bölümü günümüzde halen av­
alde ve yiyecek toplayıcılığı ile geçimlerini sağladıktan or­
man a razilcrindc yaşamlarını devam ettirmektedirler. Bu
gruba Twa Mpungyu adı verilmektedir40’, livalar arasın­
da küçük bir bölüm İse savaşçı Gacolar olan Tutsiler ta­
rafında tamamıyla kendilerine bağlı hale getirilmiş ve en
kötü işlerde kullanılmışlardır. Buntınn arasında müzis­
yenlik ve hokkabazlık gibi gdcncksd zanaatlarda çalışan­
lar da, Tutsiler hesabına cellatlık yapanlar da vardır*401402.
Etiyopya’nın Janjero bölgesinde Fuga Çingeneleri ağaç

(397)Stcwx. Pv k U J. ScndKtn. A n d m VIOLENCE; THEORY AND


EITfNOGRAPHY: Conrininffl: 2002: tf 20-21
(3 9 Q A *c r f lt
ÜWA*<-.rf12
(4QO)Tı^oı. C O vİ K fhcr. O u l Sy w e» in R«n*da; ANTHROPO-
LOGICAL THEORY; 4 :3 S * 2004: *f 333
(401) A .te r f3 5 »
(402) A. p t ı * 360-361
166 | Ali Mttarcıo/’lu

oymacıları, tahtacılar vc evlerin İırçaat İşinde çalışan İnşa­


at ustalarıdır. Kambata Fuga Çingeneleri İse çömlekçiler
olarak tanınırlar. Aynı zamanda düğün müzisyenliği ya­
parlar ve eğlence sektörünün çeşitli kollarında çalışırlar40*.
Angola ve Namibya'da yaşayan Th\va Çingeneleri ge­
nellikle doğaüstü güçlerle ilişkili insanlar olarak hatırla­
nırlar. Gacolar için onların bu durumu çoğu zaman kor­
ku ve endişe kaynağıdır. Angola'nın Güney Batı sahilin­
de ise Korokalar sihirbazlar, şifacılar vc büyücüler olarak
tanınırlar404.
Tuarcg savaşçı çobanlarına bağlı olarak onlarla beraber
göç eden tnadanlar usta demircilerdir. Mali vc Nigcr’dc
10.000c yakın nüfusları vardır. Tuaıeglerin kamp alanla­
rında yaşar vc zanaatlarını icra ederler. Demirciliğin yanı
sıra ağaç oyma işinde de çalışırlar. Tuaıeglere bağlı bir grup
olmalarına rağmen farklı Gaco gruplan ile de ticaret ya­
parlar405. Çöl ticaretini kontrol eden savaşçı Gacolar olan
Tuarcglcrlc birlikte yaşayan tnadan Çingeneleri, taşıma
araçları olarak kendi develerine sahiptirler. Hazırladıkları
vc zanaat ürünleri karşılığında ücretlerini genellikle ayni
olarak alırlar, tnadan Çingene kadınları çok sayıda farklı
zanaatları uygularlar. Bunlar arasında deri İşleri özellikle
ön plandadır, tnadan Çingenelerinin erkekleri yılın belli
zamanlarında Tuarcg Gacoları ile birlikte kervan ticare­
tinin rotasına göre dolaşırlarken, eşlerinin yaptığı çeşitli
ürünleri satarlar, tnadanlar aynı zamanda şairler, davul-

(403)Bolllg, Mictud; j.g.c; sf2IO


<404)A.g.c;$f2l2
(405)l*hiUi|>t, David j; a.g,«; sf 170
ÇİNGENELERİN KİTABI | 147

tular, destancılar ve müzisyenlerdir406.


Moritanya'daki Bidan Gacolarıyla birlikte yaşayan
M’allcmin Çingenelerinin adı demirci manasına gelir.
Buna karşılık sadece demircilikle uğraşmazlar407. Deri iş­
çiliği, kavgalı aileler arasında arabuluculuk M ’alleminlerin
geçimlerini sağladıkları ekonomik fâaliyetler arasında yer
alır. Ayrıca halk hekimliği, berberlik, sünnetçilik, kasap­
lık, duvarcılık ve zaman zaman da olsa müzisyenlik ya­
parlar400. Erkekler genellikle demir, gümüş, altın ve tah­
ta işlerler. Kadınlar ise deri işçiliği, dikiş, hasır dokuma,
elbise boyama ve ayakkabı üretimi gibi işlerde uzmanlaş­
mışlardır40*.
Afrika’nın farklı bölgelerinde irili ufaklı pek çok Çin­
gene kavmi yaşar. Libya ve Çad bölgesinde Toubou Ga­
colarıyla birlikte yaşayan Azzas Çingeneleri ava, demir­
ci, çömlekçi ve dericidir410. Ibo Gacolarının demircileri
olan Akwalar aynı zamanda mezarcılar ve sünnetçilerdir.
Çeşitli dini ritüellcrdc önemli rol oynarlar4" . Göl bölge­
lerinde yaşayan Soroge Çingeneleri göçebe balıkçılar vc
bot yapıcılardır. Sorogama adı verilen 4 ayn dili konuşan
Soroge Çingeneleri. Niger vc Senegal nehirleri civarında
yaşamaktadırlar. Nüfuslarının 200.000’c vardığı düşü­
nülür412. Sorogelcr balıkların hareketine uygun bir göç
rotası izlerler. Balıkları kendi tüketimleri İçin avladıkları

<406>A.£«*ri73
(407)Ccr*dlo. Maridk Vilbsrota; ı ş r , rf 124
(40B)A.$,c; sf
(4<W A .**;sflî9
(41© )A *.r.*fl>!
(41 DPfıiüips, David j: a-g.c t i 173
(4l2)A.^c-, j f |74
16 8 | AU Memrcto^tu

gibi, bir kısmım da satarlar. Bunun yanında başka insan­


ların göçmesini mümkün kılan özel botlar yapar vc bun­
ları satarlar413. Sorogelcrİn avalık ve yiyecek toplayıcılı­
ğı İle bağlarını tümüyle koparmamış Çingene grupların­
dan olduğunu düşünmek yerinde olacaktır.
Güney Asya
Günümüzde Hindistan’d a özellikle ormanlık arazilerde
Tabiat İnsanları vc Hindistan’ın hemen her yerinde Ç in ­
geneler yaşamaktadır. Hindistan’d a kast sistemi adı veri­
len savaşçı Gacoların toplumsal mevkilendirme sistemi­
ne göre Tabiat İnsanları ve Çingeneler hiçbir kastın üye­
si kabul edilmezler. Sayılan 150 milyona varan Tabiat in-
sanlan ve Çingenelerin Hindistan’ın toplam nüfusu için­
deki payı % 20’yc ulaşır414.
Hindistan Kuzey bölgelerindeki Çingene gruplan bü­
yük ölçüde avalık ve yiyecek toplayıcılığı ile bağlannı ko­
parmışlardır. Belli başlı zanaat ve hizmetlerin sunumu ko­
nusunda uzmanlaşmışlardır. Oldukça geniş bir coğrafya­
da büyük bir nüfusun yaşadığı Hindistan’da çok çeşitli
Çingene ve Tabiat İnsanı kavimleri yaşamaktadırlar. Ga­
coların toplumu bölen kast sistemi yüzünden Çingene­
ler Hindistan’da çok büyük acılar çekmekte, büyük bas­
kılarla karşı karşıya kalmaktadırlar.
Sonİa Langha ve Sarengia Langha olarak, çaldıkları
müzikalerlerinegöre iki gruba ayrılan Langha müzisyen­
leri genellikle düğünlerde çalarlar414. Müzisyenliğin yanı

(413) A.g.c*f»74
(414) Cho*c,Sakarin;a.&c;ıf 84
(4l$)Saırunn. D. K. Mında). S. K. Vps, N. N; PEOPLES OF INDIA:
RAJASTUAN: Popular Pir»; 1998: *572
ÇİN G E N E LE R İN KİTABI | 169

$ıra usta at yetiştiricileridirler. Bir bölümü yevmiydi iş­


çiler olarak da çalışırlar. Langha Çingenelerinin kendile­
rine ait küçük arazileri vardır, bu arazilerde küçük çaplı
tanm yaparlar. Taşıma aracı olarak deveyi kullanırlar4**.
Langhalar. savaşçı G aco kültürü ve dünya görüşü­
nün etkisi altında girmiş Çingene gruplanndandır. Ga­
colar Hint toplumunu mevkilere göre ayırırken dinden
su içilir-içiimcz, yemeği yenilir-ycnilmcz gibi deyimleri
kullan ıriar. Gacoların dünya görüşüne göre kast-dtşı ka­
bul edilen Çingene ve Tabiat İnsanlarının elinden su içil­
mez. yemekleri yenilmez. Langhalar da Gacoların bu gö­
rüşünü benimseyerek toplumu sınıflandırır. Mcghwal.
Bhangi veya Harijan gibi sözcüklerle adlandırılan ken­
dilerinden daha yoksul Çingene gruplarının dinden ye­
mek yemediklerini, su içmediklerini söylerler. Buna kar­
şılık Rajput ya da Ekini Gacoları da Langhalann yeme­
ğini yemez, dînden su içmezler417. Langhalann tümüyle
Gacoların dünya görüşünü benimsemderi savaşçı Gaco­
lar olan Sipahi Sindhileıc bağlanmış olmalanndan kay­
naklanmaktadır44*.
Saperalar dansçı vc yılan oynatıcı Çingenelerdir. Daha
ziyade Rajasdıanda nüfus yoğunlukları vardır4 Tabiat
İnsanlarının bügdiğini günümüze taşıyan Sapera Çinge­
neleri kral kobra yılanım kullanarak heyecan verici gös­
teriler yaparlar. Tabiat Insanlannm kültürünü vc bilgeli­
ğini yadsıyan çoğu Gaco topluluğu için onların bu gös-

(4l6)A.£c:rf574
<4l7)A *«;rf574
(418) A *« ;ıf $ 7 4
(419) Kcwkk. Dom İ İ i+ *r. 2004: s f 94
170 | Ali MttarooğİH

tcrilcri sihirli gibi gözükür. Sapcralar kendileri gibi hay*


varı eğiticileri ve çeşitli eğlence sanatları ustalarının için*
de yer aldığı Nat Çingenelerinin bir alt grubunu oluştu*
rurlar42*. Sapcralar sadece kobra yılanlanyla gösteri yap*
maziar. Bunun yanı sıra piton yılanları, akrepler» İguana*
lar gibi başka hayvanları da gösterilerinin bir parçası ha*
line getirirler4*1.
Günümüzde daha ziyade O rta Hindistan’d a yaşayan
Banjaralar» oldukça kalabalık bir Çingene kavmidir. Te­
mel yaşam alanları Dekkan platosu ve çevre bölgeler ol­
makla beraber» Uttar Pradesh, Gujarat ve Rajasthan’d a
da Banjara Çingeneleri bulunmaktadır422. Banjara adı­
nın nereden geldiği konusu net olmamakla beraber farklı
görüşler öne sürülmektedir. Kimileri sözcüğün Farsça pi­
rinç taşıyıcısı anlamına gelen biranjardan türediğini İleri
sürer. Kimileri banjara sözcüğünün Sankritçe ormanda­
ki düşman anlamına gelen vanJaRi kelimesinden türedi­
ğini düşünmektedir42-'. Urducada banjar nadasa bırakıl­
mış toprak anlamına geldiğinden» kimileri banjara sözcü­
ğünün nadasa bırakılmış topraklarda yaşayanlar anlamı­
na geldiğini ileri sürerler424. Uzmanlar Banjara. Labhana»
Lukeri ve Wanjara adıyla çağrılan toplumların aynı Çin­
gene kavmi olduklarını düşünürler. Gacolar tarafından

(420)Ruuc(l. R. V; THE TRIBES AND CASTES OF CENTRAL J*RO-


VINCES OF INDIA VOLÜME 4% *M i4bxu*r. 2006: Oıg C off-
rif^ı 1916: rf 357
M21)A.g,c»rj63
(422)DnpoAİur. S.G. Dcogaonlcar. $haiia)L S: THE BANJARA: C u n
awilT«ib«oflo*lu3: AAoLKuma» I\jUitİMi>gC«npâny; 1992;*f9
<423)A.^e.sTl0
<424)A.g.c. »f 10
Ç tN G E N E lE tİN KtTAOt | 171

Banjara olarak sınıflandırılan çok sayıda Çingene kavmi


bulunmaktadır42*.
Yaygın kanaat Banjazalann Rajaschan kökenli bir Çin*
gene kavmi olduğu yönündedir426. Kimi uzmanlar Ban*
jaratarın atalannın Rajpur savaşçı Gacobnna bağlanmış
müzisycn*ozan ve şecere araştırmacısı Çingeneler oldukla­
rını düşünürler. Aynca Banjaralann 16. yüzyılda yaşanan
savaşlar sırasında savaşçı gruplara gıda, ilaç ve savaş mal*
zcmclcri saltıklan; bu dönemde günümüzde Kızılhaç’ın
sahip olduğu bağımsızlığa ve tarafsızlığa benzer bir konu­
ma kavuştuk!an düşünülmektedir42*. Rajput klanlannın
göçebe zanaatçılan olan Çingeneler gittikleri bölgelerde
zanaatlarını sürdürürken, farklı bölgelere yerleşen Rajput
savaşçı Gacoları buraların hakimi haline gelmeye, yerli
toplumlar üzerinde tahakküm kurmaya çalışmışlardır42*.
O n a Hindistan'da yaşayan Bîrhor Çingeneleri yakın
dönemlere kadar ormanlık arazîlerde avcılık ve yiyecek
toplayıcılığı ile geçinen kavimlerdendir. Ne varki doğal
kaynaklann tükenişi ile Çingene Usulü Geçim Yoİlan’nı
benimsemek zorunda kalmışlardır4**. Ç ok uzun yıllar
yağmur ormanlannda huzur içinde yaşayan Birhorlann
geçmişte de çevrelerinde yaşayan tarımcı Gacolarla takas-
ticaıet ilişkileri vardı. Ne var ki bu tarımcı Gacolar savaş­
çı Gacolann tesiri altında Birhorian kast-dtşı gruplar ka­
bul etmişlerdir. Günümüzde sayılarının 8.000 ila 20.000

< 4 2 S ) A * c ;r f l l
(426)A^c«riM2
< 4 2 7 ) A * r .r f l 2
( 4 2 * ) A * j- .> f l 3
(429)Rao. Apama; a ^ c 2004; «T272
172 | Ati M tt*r< to ilu

arasında değiştiği düşünülen Birhorlar. 10 farklı eyalete


dağılmış bir biçimde yaşamlarını sürdürmekledirler'**’.
Kendilerine ait bir dilleri olan Birhorlar zengin bir
müzik geleneğine sahiptirler*Jl. Birhorlar 10-15 aÜcleden
oluşan köylerde yaşarlar. Avlanma imkanı bulduklarında
hep beraber avlanır ve bulduklarını kendi aralarında pay­
laşırlar. Yeniden evlilik ve boşanma Birhorlar arasında ya­
saklanmamış olmasına rağmen ayrılıklar çok nadir görü­
lür. Birhorlar aşk ve sadakata büyük önem verirler. Arala­
rında bir sorun çıktığında yaşlılar konseyi bir araya gelir
ve olaya müdahale eder4*’. Kömür madenciliği nedeniy­
le yaşadıkları ormanlar yok olma tehlikesi ile karşı karşı­
ya kalan Birhorlar4*-* zanaat ve hizmetlerin sunumunda
yoğunlaşmışlardır. Birhorlar bir takım bitkileri kullana­
rak özel bir ip yapmakta vc bunu komşulan olan tarıma
G aco toplumlanna satmaktadırlar4*4.
Bcngal’d c çok sayıda farklı Çingene kavmi yaşar. Bun­
lar arasında yer alan Mahalis Çingeneleri usta sepetçi­
lerdir. Bcngal’in güney batısındaki alanlarda yaşamları­
nı sürdürürler. Dokumacılıkla uğraşan Rabhas Çingene­
leri ise Kuzey Bcngal’d c yaşarlar4*5. Dericilik, müzisyen­
lik vc özel olarak davulculukla uğraşan Richi Çingeneler,

(430)W ȣ Vidcie. Gabbanl. fetbchoc. NriB. Judy: TH E BIRHOR OF


INOIA: A VANISHINGTRİB& 2008; hnp-7/\wwhooc^kıpcl.
2
(431) A * c :s f 3
(432) A .^r.sf3
U ii)A .p « 4
(434)F6mc«. jx u ; i f r . rf 108
H j5 )9 u n i, S. S: tf 87
ÇİNGENELERİN KİTABI | 173

Bcngal dışında Bangladeş’te de yaşarlar06. Rkhilerin bir


bolümü geleneksel mesleklerinin gelir getirmemeye baş*
lamasıyla tarım işçisi olarak çalışmaya başlamışlardır07.
Tamil Nadu bölgesinin nüfusunun % 20si Çingene*
ler ve tabiat insanlarından oluşur0 *. Mesleklerini kaybe*
den Çingenelerin büyük bölümü Tamil Nadu'da toprak­
sız tarım işçileri olarak çalışmaya başlamışlardır4” . Pal­
lars Çingeneleri meslekleri ile bağlarını neredeyse tama­
men yitirmişler ve tarım işçileri olarak algılanmaya baş­
lanmışlardır. Parayiars Çingeneleri ise düğün müzisyenle­
ridir. usta davulculardır. Parya sözcüğü onlann isminden
türemiştir446. Davulculuğun yanında dokumacılık ve ta­
rım işçiliği yaparlaf441. Sakkiliyarslar ise ayakkabı tamir­
cileridir. Aynı zamanda çöpleri toplarlar442.
Tamil dilinde İsimleri kuş avcıları anlamına gelen
Narikurawarlar, Tamil Nadu’nun önemli Çingene ka-
vimlcrindcn bir tanesidir443. Narikurawarlar 20. yüzyıl
başında hem avcılığın hem de Çingene Usulü Geçim
Kaynaklarının büyük ölçüde geçersizleşmeye başladığını
aktarmakladırlar444. Kimileri Narikuravar Çingenelerinin,
günümüzde orta ve güney Hindistan’d a yaşasalar da. as­
len Gujarat ve Rajasthan kökenli olduklarını düşünür443.
(436)Zcoc. C m İ boc *.şr. tf 259
<437)A*c-.tf263
(43C)Maludu D inci. C rifin. K ris; ı ^ r . ıf 262
(439) A.*c-.rf263
(440) G İH K $ Ja iiK iş r,ılt4
(4 4 t)S riv»m . B. 14
(442) Zcnc. Cocinoc ış r . tf 265
(443) Kenkk. Doculd; ıp r. tf 94
(444) Mctfuck. D n d . Critfuu Km r. ı ^ r . tf 264
(445) A.pc.rf264
174 | A li M eza ra o ğ lu

Narikurawarların kendileri de, öküzlerin çektiği arabalar­


la uzun mesafe taşımacılığı (arabacılık) yapan Lambardis
Çingeneleri ile akraba olduklarını ileri sürerler. Lamba-
dis, Banjaralara Güney Hindistan’da verilen isimdir446.
Narikuwarlar kendilerine ormanların lordları adını
verirler447. Narİkurawalar gerçekten de kuş avlarlar. Bir
kısmım kendi ihtiyaçları için kullanır bir kısmını ise sa­
tar, fırsat buldukça başka hayvanlan da avlarlar44*. Ayrıca
müzisyenlik yapar, maymun oynatır vc çeşitli süs eşyala-
n yapıp satarlar. Balık kancası, dikiş iğnesi, pazarladıkla-
n eşyaların arasında yer alır. Ayrıca hurda-kağıt toplaya­
rak geri dönüşüm işinde dc çalışırlar449.
Nilgiri civarında yaşayan Kotas Çingeneleri büyük
müzisyenlerdir. Ayrıca ağaç vc metal işlerler. Sepetçilik,
çömlekçilik, avcılık vc çeşitli bitkiler kullanılarak yapı­
lan her derde deva ilaçların satışı başlıca geçim kaynak­
ları arasında yer alır. Nüfusları 1.500 civarındadır vc kü­
çük bir bölgede mesleklerini icra ederek yaşamlannı sür­
dürürler4*0. Aynı bölgede yaşayan Irulas ve Kurumbaslar
Çingene Usulü Geçim Yollan’nı yeni yeni benimsemeye
başlamış olan Tabiat İnsanlarıdır. Esas olarak ormandan
topladıkları çeşitli ürünleri Gacolarla takas ederler. Ay­
rıca diğer gruplar için müzik yapmaktadırlar. Nüfusları

(446) A.g.crf‘ 265


(447) A.g.c. ıS 264
(448) A.£c t i 266
(449) A.g.«»f266
(4Ş0)ft>ncr. James. Rkc. Timoıhy, ( k*cmcn. Ctırb: South Asi: Ihc Indian
Suheontinent: THE GARLANI) KNCYCLOPKDİA OF WORLO
MUSI<; VOLÜME 8: tiaıbnd l*ubliıhinp 2000:0909
ÇİNGENELERİN KİTABI | I7S

10.000 civarındadır4*1.
Chamar Çingeneleri Kuzey Batı Hindistan’da yaşayan
bir Çingene grubudur ve genellikle deri İşçileri olarak ça­
lışırlar. Deriden imal edilen her türlü zanaat ürününü ha­
zırlamalarının yanı sıra, birlikte yaşadıkları Gaco toplu­
lukla rina çeşitli hizmetler sunarlar4**. Hindistan’ın en bü­
yük Çingene gruplarından bir tanesi olan Chamarlann
toplumsal ve siyasal yaşama katılımı son derece yüksek­
tir. larihscl olarak Kuzey Hindistan’ın en eski Çingene
gruplarından oldukları düşünülmektedir.
Bhangisler Hindistan’ın en yoksul Çingene kavmidir.
Gacolar tarafından her türlü haktan yoksun bırakılacak
derecede hor görülürler. Genel nüfus İçerisindeki oran­
lan % 11 civarındadır4**. Zanaatlarını kaybettiklerinden
ve geçimlerini sağlayabilecekleri her türlü kaynaktan yok­
sun olduklarından, belki de insanlığın en zor işlerinden
birini yaparlar. Hindistan’ın açık sokak cuvaicclerini sü­
pürerek temizlerler4*4. Bu meslek Bhangislcrlc özdeşleş­
miştir ve ülke genelinde bu işi yapanlara Bhangİs adı ve­
rilmektedir4*'.
Blıangislcr kendilerine Valmiki derler. Valmiki. Richi
Ramayana’nın ünlü yazan ve ilk Sankrit şairi Rîchi’nin
takipçileri demektir. Richi mesajını yaymaya ormanlar-4512

(451) A .g.c*f909
(452) Rosc. H. A: A GlOSSARY OF THE HUBES AND CA
THF. PUNJAB ANİ) NORTH WEST FRONTIER l'ROVİNCE;
Nimul hdıliiİKs: 1997: ıf 147
(45))Shy^mUI; *ft
(4$4)A.g. c * f l l
(4 tf)A £ r .ıM l
1 7 6 1 Ab M c ır c if^ t v

dan başlamıştır**. Erken donem kaynaklarda tuvalet te­


mizleyicilerinden bahsedilmemesi ve bu tanımlamanın
daha yakın zamanlarda*’ ortaya çıkmış olması bu mes­
leğin geleneksel bir Çingene mesleği olmadığını göster­
mekledir. Büyük ihtimalle, bir şekilde zanaatını kaybe­
den Çiogc neler bu şekilde çalışmak zorunda kalmışlardır.
Gacolar tarafında Kalenderler olarak adlandinlan Pa­
kistan Çingeneleri maymun ve ayı oynatan Çingene ka­
vimletindendirler- Ayrıca cambazlık, sihirbazlık ve hok­
kabazlık gösterileri yaparlar. Kasaba ve şehirler arasında
dolaşarak geçimlerini temin ederler4* . Kalender Çinge­
neleri kendilerine Paryatan veya Pukiwas derler**.
Aynı zamanda Hindistan'ın batısında ve kuzeyinde ya­
şayan jogiler yılan oynatan Çingenelerdir. Çerçilik ve şi­
falı ollardan yaptıkları her derde deva ilaçların satışı te­
mel geçim kaynaklandır440. Pakistan Çingeneleri arasın­
da KanjarUr, pişmiş topraktan oyuncak yapmak konu­
sunda haklı bîr ün kazanmışlardır. Chrigalar çerçilik ya­
par ve kendi imalattan olan rakıları satarlar. Kowbler çer­
çilik ve tenekecilik yaparak geçinirler. Loharlar ise demir­
ci Çingenelerdir46*.
Nallar olarak anılan Bazigar Çingeneleri Ulam dinini
benimsemişlerdir. Akrobatlık ve eğitilmiş hayvan göste-

(4 5 6 )A *«rf U
{4$7)Srimunu. B.
(4W)8«fiıod. Şmcplı C Nu r , Nutture » d Kiaıhip; G A hk . atad a*,
u d p*PC-rorioc: ( m a y a o( kâbhip in So*cfe Adım pt m i cc Bödt.
Manâca. R » , Afunu: B o ^ u s B ada: 2000: r f !5 *
(4)9)A.^eı 15-9
<460)Kcnrfcfc. Donat *p r . rf 96
(46DA.g4-.tf 96
ÇİNGENELERİN KİTABI | 177

rileri yaparlar. Bir kısmı yerleşik bir yaşam sürse de çoğu


gösteri amacıyla şehir şehir gezer*2. Pfenjab veya Sind
bölgelerinden geldikleri düşünülen Charan Çingeneleri
günümüzde göçebe u n m işçileridir. Zaman zaman taşı­
macılık yaparlar. Bananlarla bağlantılı oldukları düşü­
nülür. Tarım işçiliğinde çalışamadıkları zamanlarda geçi'
ncbilmek için günlük işler yaparlar. Changar Çingenele­
ri ise göçebe sepetçilerdir. Aynı zamanda süpürge yapar
balık ağı örerler*4.
Afganistan Çingenelerine genellikle jat adı verilmek­
tedir. Jadar eğlence sektörünün çeşitli alanlarında çalışır­
lar ve çerçilik yaparak geçimlerini remin ederler*4. Mes­
leklerini yitiren ve düşkün duruma gelen Jatlar arasında
dilenmek zorunda kalan aileler de vardır*'. Göçebe Jat-
Ur genellikle beyaz, branda bezinden çadırlarda kalıtlar.
Jat çadırları Gacoların siyah keçi kılından yapılan çadırla*
nndan farklıdır. Doğu « e kuzey bölgelerdeki Jatlann Hint
kökenli oldukları. Batı ve Kuzeybatıdaki Jatlann ise İran
kökenli oldukları düşünülür4* . Jat adı kapsayıcı bir ifa­
dedir ve Gacolar tarafından en az 6 farklı Çingene kav-
mini tanımlamak için kullanılır*'.

Güneydoğu Asya

<4g»)flnİ»J. JoKpfa. C N O F1NGERS ARE ALİKE: CO G N m V T


AM FU FIU S tS $OQAL CONIECF: rtoidtM m i fe lo w « f
HvtmlGofcpıittfcrfSB
(4*3)A*erfSS
(464)feo. Apar»; 2004:4 Z73
« 6 5 ) A *c r f2 7 3
(46&Lpc;427i
178 | Alı M e zarao flu

Kani Çingeneleri Nepal in Tamang Gacoları ile birlik*


te yaşarlar. Gacolar tarafından kurulmuş olan kast siste*
mindc Çingeneler kast-d ışı olarak kabul edilmiştir468. Kani
Çingeneleri demirciliğin yanı sıra kimi tarımcı Gacoların
topraklarında tarım işçileri olarak da çalışırlar. Sundukla­
rı hizmetin karşılığında genellikle gıda maddeleri alırlar.
Bazı Kani Çingeneleri ise yaptıkları alüminyum ve ba­
kır kapları nakit ödeme karşılığında Gacolara satarlar469.
Kimi Kaniler usta marangozlardır vc Tamang Gacoları­
nın evlerindeki ahşap kısımların hazırlanması için çalışır­
lar470. Kanilerin esas dili Nepalce olup aynı zamanda Ta-
mang Gacolarının dilini de konuşurlar471472*.
Bangladeş Çingeneleri olan Bedclerin nüfusları 1 mil­
yon civarındadır. Adreslerin net olmaması ve Bedclerin
büyük bölümünün de nehirlerde yasamaları nedeniyle
bu rakam resmi olarak doğrula nmamaktadır. Bcdc Çin­
geneleri yılan ısırığını engellemek amacıyla tılsımlar, yı­
lan zehrine karşı çeşitli ilaçlar yaparlar. Bunun yanında
çeşitli hastalıklar için doğal yollardan ilaçlar da imal eder­
ler. Bangladeş’te yaşayan vc modem tıbbın imkanlarına
ulaşamayacak durumda (dan milyonlarca insanın yegane
umudu Bcdc halk hekimleridir477. Bunun yanında Bcdc*

(468) Holmbcr, David; Outcaue» İn An Agdkarian Sockty: T


Ubcfcunith Rdariom Fıora Tamang ftnpccmc; OOCASIONAL
PAPERS İN SOaOl.OGY AND ANTHROPOIjOGY; Vol Kh
2007: «Tl 26
(469) A.g,cıT 127
(4?û)A.£c it 127
(471) A .£ c sf 128
(472) Bcıııdcn. Şat Vm: ANcwRaeafch CutturePa»TheMaıpnalbed İn
Bangbdrdı: IIAS NEW5LETTER; 43; Sprinp 2007; ıf!6
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 179

Ic? yılan yakalama konusunda ustadırlar*7*.


Sihirbazlık gösterileri, maymun oynatmak, bilezik*
biblo gibi süs eşyalan satıcı gibi ek işlerle de uğraşırlar.
Sattıkları ürünleri topladıkları 65 farklı bölge arasında yıl
boyunca hareket halindedirler. Bazı Bcddcr yerleşik yaşa­
ma geçmeye başlamışlardır. Buna karşılık büyük çoğun­
luğu göçebe bir yaşam biçimini benimsemişlerdir. Çeşit*
li kaynaklarda Bcdeterin Myammar ın Montong kabile*
sinin soyundan geldikleri ileri sürülür474. Bcde kadınlan
güçlü karakterleri ve sağlam duruşlarına rağmen çokluk*
la Gacolar tarafında alay konusu yapılır vc aşağılanırlar.
Buna karşılık onlann doğaüstü güçlere sahip olduklan*
na inanılır vc bundan dolayı kendilerinden korkulur474.
Bangladeş'te yaşayan Muchıs Çingeneleri ayakkabı
imalatplarıdır. Nagarchi Çingeneleri ise müzisyen halk
ozanlarıdır. Bangladeş Çingenelerinin sosyoekonomik
dunumu ülkenin genel yoksulluk seviyesinin çok altın­
dadır. Bek çok sosyal haktan yoksun bir biçimde yaşayan
Bangladeş Çingeneleri Gacolar tarafından toplumun en
dışına itilmektedirler471'.*2

(4 7 3 )A * c s f l6
{i7i)MAa«ı a tr m-Tk. «»i tIm»
Sdtool Ptafnm: W HAT«O RKS FORTHF POOREST: KNOV-
LEDGE. POLICİES AND PRAC11SES; UamtMjr o f Mmc Ik s m ;

2
(47$) İndim buıuıcof DaÜtSnıdkKCASn>BASED DISOUMINATI-
ON IN SOUTH ASIA; 200*: www.Kfcn.off: rf 140
(476) ImmutMMui Mooctarr Fond 200$: b a g U c d e ftwwn y Rfdacaoo
Stm <|7P^cr. IMF CÖUNrRT REPORT: Nac0$/410( NaTCnber.
200$: «A86
180 | 4İ1 M e ta reto flu

Uzak Doğu
Japon Çingeneleri Burakuminlcr en az tanınan Çin­
gene gruplarındandir. Genetik özellikleri itibarı ile Japon
Gacoları ve Burakumİn Çingeneleri arasında herhangi
bir fark yoktur. Buna karşılık yüzyıllar boyunca Buraku-
minler toplumdan dışlanmış ve uzak bölgelerde yaşamaya
mahkum edilmişlerdir477. Burakumİn Çingeneleri özellik­
le deri işçiliği ve tabaklama yaparlar. Bu meslekler Japon
Gacoları tarafından hor hörülür ve kirli İşler olarak ka­
bul edilirler478. Ayrıca mezarcılık ve kasaptık da Buramu-
minlcrin geçimlerini temin etmek için yaptıkları meslek­
ler arasında yer alır479. Burakuminlcr aynı zamanda Htalar
olarak da bilinirler480481. Günümüzde bu meslekler büyük
ölçüde ortadan kalkmıştır. Burakuminlcr genellikle dü­
şük statülü işlerde çalışmak durumunda kalmaktadırlar.

Orta Asya
Altay dağlarında yaşayan demirci kabilelere 1917’ye
kadar herhangi bir ortak isim verilmemişti. Her kabi­
le yakınında yaşadığı ırmağın adıyla anılıyordu4*'. Daha
sonra bu kabilelerden birinin adı genelleştirildi ve Altay
dağlarının demirci kabilelerine Shorlar denilmeye başlan-
(477) Mrcnrun. Jacob; Opprcucd ptoplc fronomİc mobdiıy of the so-
cially esdiKİcd; TH E JOURNAL OF SOCIO-ECONOMICS: >4;
$42-567:200$; af $58
(478) An»os, Timoıy; Kıtding Btıraktımin: Mandar Hbtoriography and
ıhc Narration of DifTcrmcc in japan: JAPANESE STUDİES; Vol 27:
No 2; Sempember 2007; »f155
(479) Nanary. Ûhariıri. Chakravany. The Myths of Japanese Homogme-
iry; CHİNA RKPORT: 40:311; 2004: rf313
(480) Beynon. Kdrmaıı Ooann a.g.c $f 358
(481) Radloff. W; Sibirya'dan! Olc I: Maarif BaMmevi; 1954;af20
ÇİNGENELERİN KİTABI | İRİ

di*82. Shorlar bilinmeyen bir tarih devrinden beri meslek­


lerini icra eden usta demircilerdir. Mızraklar, ok başları,
kılıçlar ve ürettikleri pişmiş çömlekler çevrelerindeki ço­
ban / savaşçı Gaco topluluklarına sattıkları zanaat ürün­
leri arasında yer almaktadır48*. 17. yüzyılda Rusların böl­
geye yerleşmesine kadar Shorlann yaşadığı bölgeler Kır­
gız Hanlarının etkisi altındaydı484.
17. yüzyılda bölgeye yerleşen Rııslar, Shorlann Kırgız-
lara silah satabileceklerini düşünerek Shoriara demirciliği
yasakladılar489. Mesleklerini icra edemeyen Shorlar geçin­
mek İçin Tabiat İnsanlarının geçim yollarına başvurdular.
Avcılık, fındık ve bal toplayıcılığı ile yaşamlarını sürdür­
meye çalıştılar490. Günümüzde Shorların büyük bölümü
madencilik sektöründe çalışmaktadır. Ayrıca tarım işçi­
liği yapanlar ve kendilerine ait topraklarda tarımla uğra­
şan Shorlar da vardır4 86487.
Çingene Usulü Geçim Yolları İle Tabiat İnsanlarına
özgü geçim yolları arasında gidiş gelişler yaşayan Shorlar,
hem yaşadıkları doğal koşullar hem de karşı karşıya kal-

<482)Fonytlt.Jame*AHISTORYOFTHF.PF.OPLESIBEft1A:RUSSIA*S
NORTH ASIAN COİ.ONY 1*81-1990; Ihc Picm Syndfcatc o f thc
Unimsityof Cambridgc; 1992; if 124
(«i)For»y!hJameKAHIS!T)RYOFTHF.PFX)P1.F.SIBF.ftlA:RUSSIAS
NOKI'H ASIAN COIX)NY 158i-1990; İh* Prcufyıulkaic oTII k
Univcrsityof Cambridgc; 1992: sf 124
(484) For»yth1Jam«;AHISTORYOFTHF.PKOPl.F.SIBRRIA; RUSSIA’S
NORTH ASIAN COLONY i 58M990; 1h« Pr«j Syndkaıc of 11k
Univcnîtyof Cambridgc: 1992: sf 124
(485) Td»ul/ba«ova. IJubov; SHOR; 2009; http://vww.iiwllfcnom.ru/

(486) hıtp://www.cnc>Tİop«lia.cooı/doc/IC2-J458001033.html
(487) hup://www.cncyclopc(Iia.coın/doc/IG2-345800]033.htnıt
182 | Alı M eedreıoğl*

dıkları tarihi olaylar nedeniyle tabiattan tümüyle kopma*


dıkları için çevrelerindeki çoban, savaşçı-çoban ve savaş*
çı / avcı Gaco topluluklarına tümüyle bağlanmamışlar ve
kendi öz kimliklerini muhafaza edebilmişlerdir. O n a Asya
Çingenelerini değerlendirirken ilk olarak onlann adını an­
mamızın sebebi, Orta Asya’ntn efsanevi demirci kabilele­
rini hatırasını günümüze taşıdıklarına İnanmamtzdır. So­
ğuk ildim şartları altında geniş orman arazilerini barındı­
ran Sibirya ve Altay dağları bölgesinden uzaklaşıp bozkır­
lara doğru İlerledikçe tabiattan tümüyle koparılmış Ta­
biat İnsanları olan Orta Asya Çingeneleri ile karşılaşırız.
Orta Asya Çingeneleri geleneksel Çingene meslekle­
rinden pek çoğunu icra ederler. EJck-kalbur yapımı, tah-
ma oyma-doğ rama, demircilik, mücevher yapımı, mü­
zisyenlik, daasçılık. hayvan ıcıbiyeciliği, lalalık, ve halk
hekimliği O rta Asya Çingeneleri arasında icra edilen en
bilinen mesleklerdir4**. Kashadarya bölgesinde yaşayan
Çingene grupların fırsat buldukça avlandıklarına ilişkin
bilgiler verilmektedir4**. Kısmen de olsa Tabiat İnsanla­
rı geçim yollan olan avcılık ve yiyecek toplayıcılığının iz­
leri, halen O rta Asya Çingeneleri arasında yaşamaktadır.
Bölgedeki bazı Çingene gruplan yine oldukça iyi bilinen
Çingene meslekleri olan çerçilik ve kalaycılık yaparak ge­
çinirler440- Maymun ve ayı oynatan hayvan terbiyecilerine4908*

(488) AkilKC Shrin: EeAırieg StnmpetK Mııg#m. İşrtii aed Orhe# Perip*.
MtioİnıhcSodJİ Fiabric o f General Aiİk CUSTOMARY STRAN»
CERS NEW PERSPECTİVES ON PERİPATETİC PEOPLES:
Rjd . Apuraa. BciU mL joacptı O P bcpt Pubinbm; 2004^f J03
<489)A *r.rf303
(490) dililip». D m ! j ; *f 322
ÇİNGENELERİN KITA»! | l< )

rasrlanmakla beraber, bu zanaatların bölgedeki Çingene


kavimlert arasında çok yaygın olmadığı anlaşılmaktadır.
O n a Asya’da yaşayan pek çok Çingene kavmi komşu lan
tarafından halk hekimliği konusunda uzman kabul edi­
lir ve sıklıkla tedavi amacıyla kendilerine başvurulur*91.
Orta Asya'da, başka bölgelerden gelen farklı Çingene
kavimleri olduğu gibi bölgede ortaya çıkmış ya da zaman
içerisinde bölgenin yapısına uyum sağlamış Çingene ka­
vimler! ne de rastlanabilir. Bazı yerlerde Çingeneler ara­
sındaki kavim farklılıkları tümüyle unutulmuş, yaşadık­
ları bölgelerin toplumsal yapısı içerisinde kendine özgü
yeni bir kimlik kazanmışlardır, örneğin Kınm Tatarları
arasında Çingeneler Tatar toplumsal yapısının bir parça­
sı olarak kabul edilir ve diğer Tatar gruplan arasında sa­
yılır492. Aynı şekilde Kırım’ın Tayfa Çingeneleri de ken­
dilerini bir Tatar klanı olarak kabul ederler. Türkiye’den
geldiklerini vc aslen Mersinli olduklarını söyleyen Tayfa
Çingeneleri muhtemelen farklı Çingene gruplarının ka­
rışımı sonucu ortaya çıkmış bir Çingene grubudur. Zira
aralarında kendilerine Urumcel ya da Romacel gibi Rom
kimliği çağnştıran isimler veren ailelerin, kendilerine
Türkmen diyen Çingene ailelerle birlikte bulunması bu
İhtimali gûçlcndirmcktcdir99*.
Orta Asya Çingenelerinin kendi öz adlandırmaları ya
da efsanelerinde onlann Hint kökenli bir Çingene gru-

(m )ltA fan ıı A<«lmıw *UlAA- » |-f- rf 11


(492) M v o ıh Ü m U nu. h y o *.titn tf a Stynmmioa w O ınmdaftti
o k Itır E u n f k ctf R m (Âpnr GfoufH ia ClS; ROMANI SIVDt-
ES;VU 14: No 2:2004:I4S-I91:»/122
(492) Mmnfıükon. Elma. Popcn; Vcnriia: a ^ c 2004; 154-15^156
184 | AliMetarttoflo
bu olduğuna ilişkin herhangi bir işaret bulunmaz. Aksi'
ne Orta Asya Çingenelerinin büyük bolümü kendilerinin
O na Asyalı olduklannı tleri sürerler. Buna karşılık arala­
rında Hindilerde yaygın olduğu düşünülen fiziksel özel­
liklere sahip bireylerin bulunması ve birtakım kültürel ya­
kınlıklar nedeniyle O na Asya Çingenelerinin Hini kö­
kenli olabileceği ileri sürülmüştür4**. Buna karşılık Çin­
gene gruplan arasında O na Asya'nın yerli toplumlann-
dan ayın edilemeyecek fiziksel özelliklere sahip çok sayı­
da bireyin bulunması ve hatu Orta Asya Çingenelerinin
genel fizik özelliklerinin bölge halidamun ortak özellikle­
rini yansıtması, genel olarak tüm O na Asya Çingeneleri­
nin Hint kökenli olduğu gibi bir yaklaşımı tutarsız hale
getirir. Her yerde olduğu gibi O n a Asya’da da Çingene­
ler evrensel millet olarak ırklarüsrü bir yapı gösterirler.
Bölgede çok sınırlı sayıda araştırma yapılmış olması
nedeniyle O n a Asya Çingeneleri hakkındaki bilgilerimiz
son derece kısıtlıdır. Daha ziyade Özbekistan. Tacikistan
ve Kırgızistan'ın Osh ve Ceİalabad bölgelerinde yaşayan
Çingene kavimleri hakkında çalışmalar yapılmıştır49*. Ça­
lışmalar arttıkça farklı bölgelerdeki Çingene kavimlerine
ilişkin sahip olduğumuz bilgiler de gdişecckcir.
O na Asya’d a Gacolar Çingenelere genel olarak Luli.
Luriyada Dzugi sözcüklerini kullanarak seslenirler. Buna
karşılık hakkında bilgi sahibi olduğumuz bölgelerde ya­
şayan farklı Çingene gruplan bulunmaktadır Mugatlar.

«W )Aalduoo*. S h w b i.A H nbnw ı.^blıM : t y ; t f 10


< 4 9 5 )0 **.. A. R. M » K: S o o o -Q *«rJ Ufc « f Gypmetm•omken
Kyfpuun; TH E SOCIAL SCIENCE jOURNAU 42: 464-478:
2005; d 470
ÇİNGENELERİN KİTABI | IBS

Özbekistan vc Tacikistan’da yaygın bir yaşam alanı bula­


nan Çingenegruplarındandır. Kendilerine Mug adını ve­
ren Mugatlann diline Lavzi Mugat denilir. Mugatlara ö z -
bekler Luli, Tacikler ise Tugi derler. Mugat dilinde Arap
Çingeneleri olan Banu Sassanlann dilinden çeşidi İ2 İcr
bulunur**. Mugat dilinin bazı özelliklerinin ise yerel bir
dilin özel formlarını yansıtıyor olabileceği düşünülür**7.
Tacik Çingeneleri kendilerine Mugat derken. Özbe­
kistan Çingeneleri Lyuli derler. Bu gruplar bölgede yaşa­
yan Mazang. Parya. Kavol, Chistoni. Soghutarosh gibi
gruplarla beraber yaşarlar. Mugat / Lyuli Çingeneleri ge­
nellikle Tacikçe konuşmakla beraber aynı zamanda Ö z­
bekçe de konuşurlar. Parya grubu, merkez Hint dilleri
ile ilişkili bir dil konuşur. Bölgenin Çingeneleri arasında
yaygın olarak Lavzi Mugat dili kullanılır. Bu dildeki söz­
cüklerin % 50si Lugha'dan. kalanları ise benzer özel dil­
lerden alınmıştır*".
Orta Asya'da yaşayan bîr başka Çingene kavmi Ma-
zanglardır***. Büyük bölümünün yerleşik yaşama geçtik­
leri düşünülür. Esas zanaatları ağaç işlemedir340. Ağaç­
tan çok çeşidi aletler imal ederler. Bunlar arasında ahşap
malzemeden yapılan tambur. dck-lcaİbur ve çeşidi ev ge­
reçleri yer alır'41. Hakkında oldukça az bilgiye sahip ol­
duğumuz bir diğer Çingene grubu İse Agachalardırw .
(496)KearidL D m * 3001
(497) K ı *
( M ) A b a c t S a ri*: «T 300
(499)K pe
(ŞQ0)HıiIipı.DawdGxgx;rf322
(ft l)A c *k a M « . Shavktt. A ı a k a u * . Abtnfcefc a* . « ı i 11
<502)A ı**m o«. » a r t * . jfemfcmov. AUsfadc The GypM» (L u i) o f
186 | AU U tta rtıeğ U

Tavoktaroshlar yine bölgede yalayan bir başka Çingene


grubudur*” . Aynca Kazakistan'da yaşayan Hint kökenli
Romanı Sime ve Kowli Çingene kavimlcrinİn adını an­
mamız doğru olur5®4.
Gönümüzde geleneksel zanaatları devam ettirebilen
Çingene kavimlerinin sayısı oldukça azalmıştır. Demir­
cilik vc mücevher imalatı ile Müslüman kadınların kul­
landığı özel bir örtünün imali ve şatçı, devam ctdrilcbi-
lcn meslekler arasında yer alır*®5. 1930’lardan beri uygu­
lanan yerleşikleştirme politikaları büyük ölçüde başarıya
ulaşmış, Çingenelerin önemli bölümü tarıma ve yerleşik
zanaatçılar olarak çalışmaya başlamışlardır**.

O rta Doğu ve Kuzey- Afrika


Orta Doğu vc Kuzey Afrika bölgesi çok yoğun bir Çin­
gene nüfusunu barındıran önemli alanlardandır. Bu alan­
da aynı zamanda çok sayıda farklı Çingene kavminc rast­
lamak mümkündür. Bu bolümde genel itibarı ile konu­
yu açıklamakla yetineceğiz.
özellikle Arapça konuşulan ülkelerde Gacolar tarafın­
dan Çingeneleri adlandırmak için kullanılan en yaygın
sözcük Nawardır. Çok sayıda farklı Çingene kavmi Na-
war sözcüğü kullanılarak adlandırılırlar5®7. Nawar Çinge-*503467

CcmraJ Aj İü ANTROPOLOGY St ARCHEOtOCY of F.URASIA:


n l t l i o t ı l;Summcr 2002; pp. 9-15; sf 10
(503) Kcnrkk DocuM; a * r . 2001
(504)nûtlipı, ftm d ); * f 322
(*»)AuUurwv. S u v b t. Aunlunor. AHabrk: ı^ c . 4 11
(506) AldaM. Shnn; a. ^ . 4304
(507) Mcjec fank; 8«pa|>lıv j»d U n »ar im Damumc A K m
CUSTOMAKV STRANGERS: NEW PKRSPECTIVES ON PE-
ÇİNGENELEKIN KİTABİ | 1 *7

neleri cn bilinen Ç ile n e meslekleri Üc hayatlarını sür­


dürmüşlerdir. Bunun yaıu »ra Afrika'daki pek çok Çin'
gene kavmi gibi Nawarlar da çoban ve savaşçı Gaco ka­
bileler arasında »ra fsa pozisyonları sayesinde arabulucu
olarak rol oynamışlar ve birtakım ruhani rirûeflerin uy­
gulayıcıları olarak kabul edilmişlerdir**.
Suriye’de Çingenelerin nüfusunun 150.000 ile 200.000
arasında olduğu ileri sürülmekledir. Bölgedeki en büyük
iki Çingene kavmi Dom Çingeneleri ve Türkmen Çinge­
neleridir*’ . Suriye’de Nawar adıyla anılan diğer Çingene
kavîmlcri Abdallar, Albanlar. Akratlar vc Kaol ilerdir'**.
Bölgedeki her Çingene kavminin kendine alt bîr dil ya­
pısı bulunmaktadır. Domlar Donun,Türkmen Çingene­
leri kendilerine özgü bir Türkçe lehçesi. Abdallar özgün
bir Türkçe lehçesi. Albanlar Quamaquı, Akratlar Kürtçe
ve Kaolilcr bir Fars lehçesi konuşurlar'” .
O ru Doğuda geniş bir bölgede yaşayan Dom Çinge­
neleri bölgenin eski Çingene gruplarından bir tanesidir.
Muhtemelen Romanların a çalan Hindistan'dan çıkmadan
daha önce Orta Doğuya gelen çeşitli Hint Çingene ka-
vimterinin bölgenin yerli Çingene gruplan ile kaynaşma­
sı sonucu ortaya çıkan Dom Çingeneleri. Dornari isimli
bir dile sahiplerdir*510512. Türkmen Çingeneleri ve diğer Çin­

R1FATETİC FE0PLES EN THE MİDOLfc EAST. AHUCA AND


AS1A: B ttb o i Jcacfİı C R*a. Apantc Fhcpr M U m 3004:
71
(5 0 S )A *c *f 76-77
< 5 0 9 )A *e tf7 i
(510) A * c tf74
(511) A *c r f 7 4
($l2>WkdfUv: 300*415 a
1 99 | AUA4eı*reıoğlu
gene kavimicri de gerçekleşen farklı göçlerin sonucunda
bölgeye gelen göçebe zanaatçı kavimlerin raman içensin*
de yerd Çingene kavimicri ile kaynaşmalarının sonucun*
da bugünkü kimliklerine kavuşmuşlardır.
Domların meslekleri çok çeşitlidir. Çiftçiler için dek
İmal ederler, demircilik yapar ve gümüş ulular hazırlar*
lar. Dom kadınlar gendlikle dövmecilik ve falcılık yapar*
lar*'*. Domlar arasında halk hekimliği temelinde dişçilik
yapan gruplar da vardır414. Sünni Türkmen Çingeneleri
müzisyenlik ve dansçılık yaparlar. Buna karşılık Şii Türk*
men Çingeneleri kalaycılık yaparak geçinirler. Al banlar
çaydanlık ve kazan temizlemeciliği İle uğraşırlar4'*.
Bütün Çingene kavimicri arasında olduğu gibi Dom
vc Tu rkmen Çingeneleri arasında da her dönem eviilikler
yaşanmış ve karma aileler kurulmuştur4'4. Her iks grup
da günlük iletişimde çoğunluğun dili olan Arapçayı
kullanırlar. Özel diller daha ziyade özet iletişim amacıyla
kullanılır4'7. Pek çok konuda farklı Çingene kavimicri
birlikte hareket etmekte vc aşağı yukarı benzer şartlan
paylaşmaktadırlar.
Irakta nüfusu 50.000 civarında olduğu söylenen ve
Zotr / Ghorbati olarak adlandırılan Çingene grupları
yaşamlarını sürdürmekledirler. Büyük bolümü kendi
aralarında Domari konuşmaktadır. Demircilik, falcılık,
müzisyenlik vc dansçılık belli başlı geçim yollan arasında

15)3) Mcytf. Frank: a * r . * 7 3


<$H)A*csf7*
(515) A *c .tf7 4
(516) A.pr.if 76-78
(517) A-j.cs/" M
Ç İN G E N E tE ftiN K ITA SI | 1 *9

yer alır51*. Bölgede yalayan Kawiiya Çingeneleri geçmişte


özellikle eğlence sarutlannda sahip oklukları rol sayesinde
geçimlerini sağlayabiliyorken Irak Savaşı sonrasında
birlikte yaşadıkları Gaco gruplarının bu müzik ve dansı
yasaklamaları ile oldukça zor bir duruma düşmüşlerdir'1*.
Arabistan coğrafyasında, çöl coğrafyasını yakından
tanıyan ve geçimini çölün kaynaklarından sağlayan büyük
bir Çingene kavrai yaşamaktadır. Slayb Çingeneleri
çöldeki Bedevi Çoban G aco kabilden arasında mesajaltk
yaparlar**. Çöldeki su kaynaklannın yerlerini ve gend
olarak çölün yapısını çok iyi tanırlar. Ulaşım aracı olarak
genellikle eşekleri kullanırlar. Sadece içlerinden küçük bir
grubun devden vardır'21. Bedeviler Slayblara Al Salaba
derler. Diğer Gaco gruplan ise onlara Al Sulbanyada Al
Khlawiya şeklinde seslenirler.
Arap Gacolan bölgede yaşayan tüm diğer Çingene
kavinden gibi Slayblan da Hutaym sözcüğünü kullanarak
isimlendirirler. H utaym , Arap çoban G acolarının
Çingenelere verdikleri isimdir. Hutaym olarak adlandırılan
kabileler Arap çoban / savaşçı G acolan tarafından
kurulan sözde asalet zincirinin dışında kabul edilirler. ***.51920*

(SİS) * U % « . O m i J : * * c ı f 2 5 6
(519) S b M Aecheey: la ıC jp p r V lifr ı h ıt. Aa Ioug>c o f !nq'« F a »
m Wuhiop o a fW fen ıp » Sem ce April 3e 3004
(520) LadMBM.G.A:AJeanMrıeNanl»EMenıA(JM>;THEG
RAPHKZAL jOURNAU VU 37: No J; M *. 1911; pp 26S-274:
266
(521) A *c r f 2 7 4
(522) rhairh. L M: l lu u ja ı Madâa Tribe of Anbu. Egvpc aod Sa-
6mk ENCYCLOfAEOfC ETHNOCRAPHY O f M1DDLE EAST
AND CENTRAL ASlAt \Uaar I: Khaun. R: GMal Vâioa
fahây Howe; 2005: d 2 S 6
190 | Ali Me:arcıo&lu

Hutaym aynı zamanda Kuzeybatı Arabistan’d a yaşayan


bir başka Çingene kabilesinin ismidir. Araplar hem özel
olarak onları, hem de genel olarak Çingene kabilelerini
adlandırmak için bu İsmi kullanırlar” *.
Slayblar bölgedeki G aco kabileleri tarafından hor
görülür ve küçüm senirler***. Tüm diğer Ç in gen e
kabilelerinde olduğu gibi Slayblarda da kadınların konumu
son derece güçlüdür. Bölgedeki G aco kabilelerinden
farklı olarak Slayblar arasında çokeşliliğe rastlanmaz*2*.
Gacolar Slaybların kendi yerleşim bölgelerinin yakınında
barınmalarına izin vermediklerinden, SlaybÇingenelerinin
yerleşim bölgeleri uzak arazilerde kurulur'36.
Slayblar çöl coğrafyasının yakından tanıdıkları
için Bedevi Gacolara uzun mesafeli yolculuklarda çöl
rehberliği yaparlar'27. Aynı zamanda çok usta avcılardır.
Kimi Gaco kabileleri için çömlekçilik yaparlar'2*. Bazı
bölgelerde demircilik de Slayblar tarafından icra edilen
meslekler arasında yer alır'29. Bedevi Gaco kabileleri için
halk hekimliği ve doğal maddelerden ilaç yapmak Slayb
Çingenelerinin en önemli geçim kaynakları arasında yer
almaktadır'*0. Slayb Çingeneleri halk hekimliğini bir 523467890

(523) A .pt: sf 286


(524) Jabtnır. Jibrall S; THE BKDOUİNS AND THE DKSKRT AS-
PECTS OK NOMADIC 1.1FK İN THF. ARAB EAST; » « e Ünivcı-
siıy of N<wywk IVcss 1995: rf 421
(525) A.g.e: sf 424
(526) Casey. Mkfud S; THE HISTORY OF KUWAIT; Gtcmwood Press
2007: d" 25
(527) Jabbur. Jibrail S: J.g,e: sf 424
(528) Osey. Michad S; a.g.Ci sf 25
(529) jabbur. Jibrail S; a.g.e; sf 432
(530) A .p r . sf 427
ç in g e n e l e r in KİTABI I 191

geçim kaynağı olarak görmenin ötesinde zaman zaman


Kızılay gibi çalışırlar. Çölde buldukları yaralı ve açlan
tedavi eder, onlara yardımcı olurlar5*1. Slaybların bir
bölümü kalaycılıkla da İlgilenmektedirler” 2. Ahşap işleme
konusunda da oldukça uzman oldukla n kaynakların dile
getirdiği bilgiler arasında yer almaktadır**3. Aynı zamanda
çoban G aco kabilelerinin hayvanlarının hastalıklarını
tedavi ederler**4.
T ü m diğer Ç ingene kabileleri gibi Slayblar da
eğlence sanatları konusundaki ustalıkları ile haklı bir
ün kazanmışlardır. Çeşitli eğlencelerde müzisyenlik ve
dansçılık yaparlar. Bunun yanı sıra Nabati Şiiri*** denilen
ve Bedeviler arasında çok popüler otan melodi eşliğinde
okunan Arapça şiirlerin de ustaları Slaybtardtr**.
Lübnan'da 8.000 civarında Çingene yaşamaktadır. Bir
bölümü kentlerde bîr bölümü İse göçebe olarak kırsal atan*
Urda yaşamaktadır*^. Lübnan Çingeneleri davul, flüt ve
diğer enstrümanları çalarak müzisyenlik yaparlar. Falcı­
lık, işportacılık ve yevmiyeli işçilik Lübnan Çingenele­
ri arasında yaygın edan mesleklerdendir***. Lübnan Çin­
geneleri arasında Dom Çingeneleri oldukça geniş bir ye-

(531) A * r . *447-448
(532) A .p c ı*4 4 l
(533) A * c .* 4 5 2 .
( 5 3 4 > A *« *4 5 2
(535) A .p r, tf 456
(536) /L p r, rf 453-454
(537) Hıdtips. Darid >. *-pe. *2 5 6
(538) ■ 'K'iBian»; G. A :TtcG rpiio of Lrfunoa; DOM RESEARCH CEN-
TER ŞOURNAL: VfcJl: No 2; 2009: htrp^/mmv.domngc-
com /iom m l/1M A m on Jum l
19 2 | AliMet*ttıoğlu
kun (utmaktadır. Do man yaygın bir biçimde kullanım
alanına sahiptir vc yeni kucaklara aktarabilm ektedir'*.
Kudüs'te yafa yan Dom gruplarının sadece küçük bir
bölümü Domari konuşmaktadır ve büyük bölümü 60 ya­
şın üzerindedir'40. Kudüs Çingeneleri kendi içlerinde 4
gruba ayrılmaktadırlar Sleem, Nimr, Shakr «e BaranaMl.
Büyük bolümü temizlik işlerinde çalışmakla beraber kıs­
mi olarak geleneksel zanaatları yaşatmaya devam etmek­
tedirler^. Gazze bölgesinde yaşayan Çingeneler genel­
likle dansçıiık yaparak geçinirler ve büyük ölçüde yerle­
şik bir hayata altşmışlardıı543.
İran’da yaşayan Luri Çingeneleri Bduchi çoban Gaco­
ları ile birlikte göç ederler. Luriler büyük ölçüde Bduchi-
lerc bag)ı bir grup haline gelmişlerdir. O kadar kİ btr dö­
nem bir Luri öldüğünde kan para» bağlı olduğu Bduc­
hi kabilesine ödenir hale gelmiştir444. Buna rağmen Luri
Çingenderi vc Bduchi Gacoları arasında evlilik kesinlik­
le yasaklanmıştır444.
İran Çingeneleri arasında çok sayıda Hint kökenli Çin-

(539) A.g*
(540) TW Domari Socicty of G ypûa ■ Jc n u k n : lm pj/m »w .w îı.
c W d o m araoo ctv /do m ıri.«ckıv-»rin tte/
(541) le ıy ,C iJco «;T riiA 2 o «/T W G ffH o e (jgıu ı1 c B i; HAARETZ;
26 Jöne 200$: h ıip Jlw ^ h *ıtm .< x *n /h a a d sp a ç a /9 9 4 S 2 S .
hıml
(542) A.g.e
(543) V Ü iam . G . A; Dom o f The MkkBr Eme DOM RESEARCH
ÇENTER JOURNAİ- VW t; No 1: j m « r - 2000; k ıp ı/fa a r »,
dwnca«mherm«fOCTi/Wıanul/l 1/dom-html
(544) Kcnrick, Doıujd; Romame» la ıfcr Mi64e Eme h « 3s htrpd !
Mfww.do«ı»rM3rrKff «wCTcnm/rcprintt/bodriJıtnılI; 2001
(545) A **
ÇİNGENELERİN KİTABI | 193

gene kavmi bulunmaktadır. İran Şahı Ardaşir’in 3. yüzyıl­


da Hindistan’ı fethi ile beraber iki ülke arasında Çingene­
lerin yoğun bir hareketliliği söz konusu olmuştur. Çinge­
nelerin bir kısmı kendi istekleri ile iş imkanlarının yoğun
olduğuna inandıkları İran’a gelmişler, bir kısmı ise çeşitli
işlerde çalışmak üzere zanaatçı olarak getirilmişlerdir*6.
Çeşitli kaynaklarda Hindistan’dan İrana getirilen Çinge­
ne müzisyenlere ilişkin ekander bu yaşananların bir işa­
reti olarak görülmelidir*7.
İran'da sayısı 1 milyon civarında olan büyük bir Dom
grubu yaşamaktadır. Bu gruplar arasında Domari yaygın
bir biçimde konuşulur**. İran'ın Dom gruplan genellikle
çeşidi zanaat ürünleri üretimi, çerçilik, dansçılık ve mü­
zisyenlik yaparak geçimlerini cemin ederler**.
İran'da yaşayan bir diğer Çingene grubu, Avrupa'dan
gelerek bölgeye yerleşen Zargarilerdir. Daha ziyade Ku-
zeybau Tahran’d a yaşamlarını sürdürmektedirler. 18. yüz­
yılda bölgeye geldiklerinde ünlü kuyumcular olarak ta­
nınmışlardır. Zaman içerisinde aralarında tarımla uğraş­
maya başlayanlar olm uştur'*.
Kuzey Afrika'dan yaşayan bazı Çingene gruplarının
açık tenli ol malan onlan bölgede yaşayan Gaco toplu-
luklanndan ayıran önemli bir özelliktir. Yukarı Nil bölge-
(5 4 0 Kraick. 200fcrf25
( 5 4 7 )A *e r f2 S
(M I) D k D m ı i Sockfjr o f G ı p t » in Jon ukm : hHpj/www.wİL

(549) a A; Do— o f The MiABt Emc DOM RESEARCH


ÇENTER JOURNAL: VU I: No I: J m n y ; 2000: ht«pt//www.

(550)
194 | AH M emtctojilu

sinde yalayan Halabi Çingeneleri de benzer bir durumla


karşı karşıyadırlar. Dünyanın pek çok bölgesinde Çinge­
nelerin Gacolardan daha esmer oldukları düşünülürken»
burada durumun tersine dönmesi belki de evrensel mil­
let olan Çingenelerin ırklarüstü bir kültür olduğunun en
ilginç delillerinden bir tanesidir” ’.
Halabiler kendilerine demir İnsanları adını verirler.
Onların inançlarına göre Halabİ Çingeneleri demir iş­
lemek için doğmuşlardır. Yoksul Halabiler işleyecekle­
ri demirleri atıkların arasından toplarken, durumu daha
iyi olan Halabiler işlemek için sanayi demiri kullanır­
lar. Halabİ ismi çoğu zaman Gacolar tarafından bir üst
kavram olarak kullanılır. Nitekim Mısır’ın yerli Çinge­
ne gruplarına da Gacolar tarafından Halabİ adı verilebil­
mektedir” 2. Halabiler Sudan dışında Yemen ve Mısır’d a
da yaşamaktadırlar.
Mısır’daki Halabilcrin erkekleri deve, eşek, at. sığır gibi
hayvanların eğitimi konusunda uzmandırlar. Çoban Ga­
coları hayvanlan için veterinerlik görevi yaparlar” 5. Ha­
labİ kadınları genellikle falcılık yaparlar.
Mısır’daki bir diğer Çingene grubu Ghagarİardır. Ge­
nellikle kalaycılık ve demircilik yaparak geçinirler. Mü-

(551) ScrccJı. Bemhard; ’IHc Nilc Vallcv Gypöc* İn The Rıhtık Kfoaİc
of Sudan: CÜSTOMARY STRANGRRS: NKW PKRSPECTTVES
ON PF.RIPATETK; PEOPLES İN THE MIODLE RAST. AFRI-
CA AND ASIA; Beriınd. Joteph C Rao. Aparıuu Praeger Pubifchcn;
2004: <f »80
(552) A .g .«*f 182-183
(553) Capt. Newbold; Ihc Cypıic* of Rgypt: JOURNAL OF KOYALAS1-
ATIC SOCIETY OR GRKAT BRITAIN ANI) IRELAND: VU 16;
1856: p|> 285-312: sf 286
ÇİNGENELERİN KİTABI | 195

zik ve dans yaygın ilgi alanları arasında yer alır'*4. Gha-


garlann dili Rom Çingenelerin dili ile ilişkilidir. Buna
karşılık uzun yıllar sûren etkileşimin sonucunda Halabi
dilinden de etkilenmiştir**’ . Ghagariar büyük İhtimal­
le Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya gdcn Rom gruplanndan-
dır. Dillerindeki pek çok öğe bu dunıma işaret etmekte­
dir” 6. Kuzey Afrika’ya 14-15. yüzyıllardan itibaren Avru­
palI Rom gruplarının yerleşmeye başladıkları bilinmek­
tedir. Bunların bir kısmı bölgenin yerli Çingene kavim-
leri arasında erimişlerdir” 7.
Mısır’da Navvar olarak adlandırılan bir başka Çinge­
ne grubu daha yaşamaktadır. Mısır’da Nawarlar Bİlli Arap
Gaco kabilesi tarafından kontrol edilen bir bağlı Çingene
grubudur. Ghagar ve Halabilelerle sınırlı ilişkileri vardır.
Dış görünüş itibarı ile büyük ölçüde yerel Arap topluluk­
larına benzer özellikler göstermektedirler4” .

(554) A * c :r f 292
(555) A * c rf 292
(556>A *e.rf 293
(557) B o % . Mkhact: r f 198
(558)O p c, a * r . tf 294
KAYNAKÇA

K ita p

Adlim. ViorcLTH E RO M A IN ROM ANİAN HISTORY:


Central European Univeniıy Press; 2OM
Adckunlc, Ju liu j; C U L T U R E A N D C U S T O M S O F
RWANDA; Grccnwood Press; 2007
Akincr, Shrin; E n d uring Strangcts: M ughar, Lyuli and
O thcr Peripatetics in (he Socîal Fabric o f C entral Asia;
C U STO M A R Y ST R A N G E R S N EW PER SPEC TİV ES
O N PERİPATETİC PEO PLE S; Rao. Aparna. Bcrfand.
Joseph O Pracgcr PublUhers; 2004
A km an . H a fim ; G Ö N Ü L D A Ğ IN D A B İR G A R İP
N E Ş E T ERTAŞ K İT A B I; Türkiye 1$ Bankası Yayınlan;
İstanbul; 2006
Altınöz. İsmail; 19. y y ’d a O sm an lı D evlet Yönetim i
İçerisinde Çingeneler. YERY ÜZÜ N Ü N YABANCILARI
Ç İN G E N E LE R ; Koluktnk. Suat; Simurg; 2007
Anand, Mcena; Dalit Vftjmen; Fearan d Discrim ination;
LIB ER A T IO N A N D S O C IA L A R T IC U L A T IO N O F
Ali M ezarcıoflu

DALITS; Chandra, Ram«sh; Chawla OfFscı Pres; 2004


Bcrcovici. Konrad; S T O R Y O F T H E G Y P SIE S; Ljtılc and
İves Company: 1928
Bcrland. Joscph C ; N a tu rc , N urturc an d K in sh ip ;
Culturc, crcatton.and procrcation: conccpts o f kinship
in South Asian practicc: Böck. Moııica, R io , Aparna;
Berglun Books; 2000
B crlan d, Jo sc p h . C ; N O F IN G E R S A R E A l.IK E :
C 0G N IT 1V E AM PLÎF1ERS IN SO C IA L C Ö N TE X T;
Presidemand Fcllows o f Hanvard College; 1982
Bcriarıd. Joscph. C ; N atu rc . N urturc an d K in sh ip ;
Cıılture, creation, and procrcation: conceprs o f kinship in
South Asian practicc; Böck, Monica. Rao. Aparna; Berghan
Books; 2000
Birnbaum, laıcia Chİavola; a.g.c; s f 132
Birnbaum, Lucia Chiavola; D ARK M O TH ER: AFRICAN
O R IG İN S AN D G O D M O T H E R S; luıûvcrsc: 2001
Boll'ıg, Michacl; Hunter, Toragers, an d Singing Smiths:
M ctao ıo rp h o e scs o f P e rip atc tic P c o p le s İn A frica;
C U STO M A RY ST R A N G E R S N EW PERSPECTİV ES
O N PER tPA TETlC PEO P LE S; Rao. Aparna. Bcrland.
Joscph C ; Praeger PııWishcrsj2004
Casey, Michacl S ; T H E H IST O R Y O F KUWA1T: Gre-
cnwood Press; 2007
Cervcllo. Maricflc. Villascnta; “ Ih c y work to cat, They
eat to w ork” M ’allctn in C raftsm en , C la ssifıcatio n ,
and D u co ursc Among B'ıdan N obility o f M auritania;
CU STO M A RY ST R A N G E R S N EW PERSPECTİV ES
O N PERİPATETİC PEO PLE S; Rao, Aparna, Brfrland.
joscph C ; Praeger PuWishcry,2004
Chaurasia, Radlıcy Slıyam; H ISTO R Y O F EA R LİE ST
INDIA; Atlantic; 2008
Chindila, Uudmtla A; a.g.c; s f 79
CLlO;2(KK>
D avid . R ankin; C E L T S A N D T H E C L A S S IC A L
ÇİNGENELERİN KİTABI | 199

W O R L D ; Routlcdgr» 1996
Dcogaonkar. S.G , Dcogaonkar, SJıailaJa. S: T H E BANJARA;
C asıcs and Tribes o f Indİa 3; Ashok Kum ar Pııblishing
Com pany, 1992
D iv itfio & lu » S c n c c r ; O R T A A SY A T Ü R K
İM PARATO RLUĞU; İmge; 200$
E liad e. M ircac; D E M İR C İL E R V E S İM Y A C IL A R ;
Kabalcı; İstanbul; 2003
Elias. Taslim Olaıvalc; T H E N A TU RE O F AFRIC A N
C U STO M A R Y LAW: The University o f Manehcwcr at
The Unlvcraty Press; 1956
Eyckcıt. M au rics; G u a r d ia n » o f D İstİn e tİv e n e ss:
C H A N G I N G G E N D E R S IN IN T E R C U L T U R A L
PERSPECTIVES;Saundctv Barbara, Foblets. Maric d aire ,
Lcuven University Press; 2002
Farah. İbrahim; T H E YIB1R IN SO M A LIA ; A P L IG H T
O F A C A S T E G R O U P ; Institutc o f D iplom acy and
International Studics Univcrsiıy o f Nairobi; 2006
Pedorava, Eleııa G ; The Role ofW oman in M ansl Society;
H U N T E R A N D G A TH E R ER S İN T H E M O D E R N
W ORLD; Berglıan Books; 2006; s f 392-393-94
Flan agan . Laurcnce; A N C IE N T IR E L A N D ? L IF E
B E FO R E CELTS; Sr M artin* Pr<w,-1998
Forsytlı. James; A H 1STO RY O FTH E PEO PLE SIBE R IA ;
RUSSIA’S N O RTH ASIAN C O LO N Y 1981-1990; The
Press Syndicacc o f The University o f Canıbridgc: 1992
Foreyth, James: A H ISTO R Y O FT H E PE O P LE Sİ BERIA;
RUSSİA’S N O RTH ASIAN C O LO N Y 1581-1990; The
Press Syndicatc o f The University o f Caınhridgc; 1992
Praser. Angus; AVRUPA H ALK LAR ] Ç İN G E N E L E R ;
Honıcn İstanbul; 2005
Gibson. D. Blair, Death o fa Salesman: C hilde’s Iıincram
Craftsman in The l.ight o f Present Knowiedgc o f Late
PrehUtoncEu roptan: CRAPTSPECIALIZATIO N AND
SO GIAL EVOLUT1N İN MEMORY O P V. G O R D O N
Ali M e z tra o flu

C H ILD E; Childc. Vere, Conion. V tU o , Bcnurd; Science


Press; The U nhtn iıy o f (Vımsjrkrjnû Museum: 1996
C3moi>. D . Blair. D a t h o f ı Sal esman; O ıiS d c s Uinefam
C n Ju m a n in 1I»< Lîght o f Presem K n o v k d ^ e e T L iK
l'H ıis u r ic E u e p e u i; CRAFT SPKCIALIZATİON A N D
SO C IA L EVOLUT1N İN MEMORY O F V. G O R D O N
C H IL D E ; O ulde. Voe. Gotdon. WaUes. Benurd; Science
P ta s ; The Univcniıy o f IVnıu yKama Museum; 1996
C ök alp . Ziya: T Ü R K Ç Ü L Ü Ğ Ü N ESASLARI: T o k c
Yajnnbrı; Ankara; 1995: j f ISO
C kem .fttcr, Rhodios,ApoQonio&-.THEARGONAUTİKA:
University o f CaJifornia Press; Loodon; 1997
Croomc. Fnncû H ndcs; GYPSY FO LK TA LES; Kcsingcr
Publishing
H an cock, lan; O n Rom an ı O rig in » an d Id c atity ;
Q u e *tİo n * fo r D isc u stio n s: G Y P S İE S A N D T H E
PRO BLEM O F ID EN TlES; Marsh. Adnan: Scnnd. Elin:
Kitap Yayınevi: İstanbul: 2006
H a n d . L . Ju d ith : W O M E N , P O W E R A N D T H E
B IO L O G Y O F T H E PEA C E: Que*frath Publİshiog:
2003; sS 53
Hoffman.Gail L ; lm ports and ) nuntgrants; N car Eastem
Coacacc With Iron Age Crete; Univemty o f Mkhigan:
1997
H o n t.G n d y . TRANSNATİO NAL N O M A D S; Besghan
Books; 2006
Isichcİ, Elizabeth Allo; A H IST O R Y O F A FRIC A N
S O C IE T IE S T O IS70; Press C y n d kateo flh cU n n en ity
o f Cambridgr. 1997
Jabbm . jibrail S ; T H E B E D O U IN S A N D T H E D ESEK T
A SP E C T S O F N O M AD IC U F E İN T H E ARAB EAST;
State Uhnenİty o f Ncnyotk P tc s; 1995
IC e n r ic k . D o n a l d : G A N J ’ D A N T H A M E S 'A
Ç İN G E N E LE R ; Homct; 2004
K in g . Davİd C ; C U L T U R E S O F T H E W O R L D :
ÇtKGENElEfttN KITASI | 201

KWANDA; Manfaeü Caıcm fish Bcndmuıfc: 2006


Kioslcf. Dtnrid; T A N T R IC V1SIONS O F T H E DTVINE
FEM 1NINE; o f O Ö b n » Pk k I » 7
Kobco. E lk H ISTO R Y O F T H E BYZANTINE JEW S:
Unmtsitjr f t a s « f America; 2007
K oh lan k; Suat; Çin p n t O lduğu D â p n û lo ı G ta p b ıd ı
Kim lik Teber (A bd ı!) Kimliği: KİM LİKLER LÜ TFEN
TÜRKİYECLfM HURlTETl-NDE KÜLTÜREL KİM LİK
ARAYIŞI VE TEMSİLİ; ( W . G önöl; Ckkü Yıyınabfc
A n la n ; 2009
K öM m i, C m herine Uray. Ho*r D o o • C m M tr n r o f
Tribe E m h c: C E N T R A L AS1A O N DİSPLAY: Kttfchnfc.
ju lü . PalcczcV. G ab rid e Ramljr V ietuu Central Attın
SnuSes;200S
Kmhnaiah. S . A; A n in ul P trb ım iM eK SO U T H ASIAN
FO LKLO RE; MUk. A. Matpaıet. C h as. fcıer J . D ian om .
San h ; Roudcdgc. 200$
L e m is, ham U N D E R S T A N D IN C SO M A U A A N D
SO M ALILAND : C ohunhü Unrnnnjr Pim e 2008
L>wir. Rubai H : A N INTRODUCTİONTDCULnjRAL
A N TH RO POLOG Y. J . J . L in k and IfeC ornp any. 1940
I johfl R; llo n d n g and G atkefing Stratey c * in
Prvhbtoric İd d ia; a Bioculrural A o p e c tn c on ir a d e
and SubüsttMe. FOREGAR-TRAOERS İN SOUTH
ANDSOUTHEASTASIArLONGTERM H1STOR1ES:
M orm on. Kathicen. D . Junker. Laun. D : Cam bridje
Unrvcrmjr Pres; 2002
M addo*. G reşory: SUB-SAHARAN AFRİCAt AN
ENVIRONMENTAL HISTORY; ABC
Malcsud. A.K.M ; The Nomadk Bcde Comm enity and
Their M obile Sdtooi Proy a m: WHAT WORKS FOR
TH E POOREST: KNOW LEDGE. PO U CIES AND
PRACTISES; Unircnaty o f M anchotcr. Bcac Çenter far
Dcvdapmcnt M uupm cm ; M Dccembcn 2006
M ifu h a ln n . Eletin. H em . Hefben. Bocr. han. Ryddik.
2 0 2 ] 4 fi M tzartıo ğl#

Jan, Ragaru. Nadcgc. Zcnıon. Rubin. Popov. Vcssclin.


Fficdman. Vİctor; M «m iıy Formation am ong Minoritics
İn (he B alk an *: *Ihc cascs o f Rom s, E^ptian s and As hkal
i in Ko s o v o; PııbÜcation o f Minority Studies Sockıy,
Solıa; 2001
• Matushiakova. Ficna. Popov. Vcsdin; Myth a s P ro to ı;
SC H O LA RSH IPA N D TH EG Y PSYSTRU G G LE:A «on.
Thnmas: Universiıy o fl Icrdfonlshirc Press; 2000
• M arııslıiakova. E lm a , Popov. Vrssclin; O SM A N L I
İM P A R A T O R L U Ğ U N D A Ç İN G E N E L E R ; Korner.
İstanbul; 2006
• M cDonald, Fioııa; C o n g o ; D cm ocratic Republic of;
PF.OPLES O F AFRİCA; Marshail Cavcndİsh; 2001
• McLaclıUn. S a n ; DY2ANTIUM AN ILLUSTRATEO
HISTORY; Hipocrcnc Books; 2004
• Mcshack, Danicl. Griffm. Kriss; Mcshack. Danİcl. Criffîn.
Kriss; D iıplacetnent an.d Forced Seulemcm*. G ypsics
in T am ilnadu ; C O N SE R V A T JO N A N D M O B II.E
IN D IG IN O U S PEO PLES; Clutcy. Dawn. Colchcstcr.
Marcus; Bcıgban Books; 2002
• Mcycr, Frank; Biography an d Idcnıity in Dam ascus:
A Nawar Chief; CU STO M A RY STR A N G ER S: NEW
PERSPECTIVES O N PERIPATETIC PEOPLES 1N THE
M ID D L E EAST, AFRİCA A N D AS1A; Bcıland. Joscph
C , Rao. Aparna: Pracgcr Publisltcıs; 2004
• Mocsy. Andras; PANNONIA A N D U PPER MOESIA:
ThcCauscr Press; 1074
• M orrison. K albice». D ; H isıoricisizin g ad ap tatio n .
a d ap lin g to history; F oragcr-T rad erj İn So u th and
Souih-East Asia; FORF.GAR.TRADERS İN SO U T H
A N D SO U T H EA ST ASIA-.LONGTERM HISTO RIES:
Morrison. Kathlccn. D . Juııkcr. I.jura. D ; Cambridgc
Untvcnity Prcss;2002
• Naruta, Smita: BRO K EN PEO PLE : CA STEV İO LEN CE
AGAIN STIN DİA’S U NTO U C H A BLES: Human Rifjtts
ÇİNGENELERİM KİTABI | 203

Watd»; 1998
O g o t, B.A ; G E N E R A L H IS T O R Y O F A F R IC A ;
Univcısity o f California Press; 1999
Plıillips. Oavid j ; PKOPIJBS O N T H E M O V E; Piquani;
United Kingdom; 2001
Popov. Vcssclin, M arushiakova, Elcn a; O SM A N L I
İM PA R A TO R LU Ğ U 'N D E Ç İN G E N E L E R ; Homer;
2004
Possciıl, Cıcgpry. L; Harappans and I lunters; Economîc
Interacıİon an d Spcciaİîzation İn PrehU ıoric India;
FOREGAR-TRADERS İN SO U T H A N D SO UTH EAST
A S)A :LO N G T E R M H IST O R IE $; Morrison, Kathlccn.
D, Junker, laura. D : Cambridgc Univcrsiıy Press; 2002
Posschl, Gregory. L; T H E İN D U S C M U Z A T I O N : A
C O N TEM PO R A RY P E R SPEC TIV E; Altamira Press;
2003
Radloif, W; Sibirya’d an; Cilt I: Maarif Basımevi; 1954;
s f 202-203
Rao, Aparna; Stra n g e r an d L im in al B c in g s: So m c
Thoughts on Pcripatclics, Insidcrs an d O u tsid e n in
Souıfıwcst Asla; CU STO M A RY ST R A N G E R S N EW
PF.RSPECTİVES O N PERİPATETİC PEO PLES; Rao.
Aparna, Beriand, Joscph C ; Praeger Publishcrs; 2004
Rasmııssc», Susan; Affllctions o fth e Stomach: Smith as
"Stranger" amongTuareg; CUSTOMARY STRANGERS:
NEW PERSPECT1VES O N PERİPATETİC PEOPLES
İN T H E M ID D LE EAST. AFRICA A N D ASIA; Beriand.
Joseph C . Rao, Aparna; Praeger Publisltcrs-; 2004
Rose. H. A; A GLO SSARY O F T H E T R IB E S AN D
C A ST E S O F T H E P U N JA B A N D N O K T H W EST
FRONT1ER PROVİNCE. Nirmal Publidıcrs; 1997
Şamama, D. K. Mandal. S. K. Vyas, N. N ; PEO PLES OF
INDlAr RAJA5THAN; Popular Press. 1998
Şamama, D. K, Mandal. S. K. Vyas, N. N ; PEO PLES OF
INDİA: RAJASTHAN; Popular Press; 1998
204 | Ali Mft«'<ıo£İM

« S ı ı ı k ı y ı , M a h m u l! G i t l i D il ve A b d a l/T e b c r /
Geygclli K im li|i; K İM LİK LER LO TFEN TORKİYE
c u m h u r i y e t i n d e k ü l t ü r e l k i m l i k a r a y iş i
V E T E M SlU ; Puta*. GönOl'.Odlü Yaymalık; A rta n : 2009
• Sharm a. Tej Ram: A P O L IT IC A L H 1ST O R Y O F
EM PERIAL GUPTAS; Ashok Kumar M itul; 1989
• Sham u.Tcj Ram. PERSON AL AND GEOGRAPHfCAL
NAMES IN TH E GUPTA INSCRIPTİONS; Naurang
Rai; 1978
• Shas». S. S. EN CYCLO PEDIA O F IND1AN TR İBES;
Aıımol PuMidtton; 1994
• Shyamfal; T H E B H A N G I: A SW E E PE R C A ST E :
Dcpanmcm o f Sodologr.U ııjventtyof Rafaahan: 1992
• SiiK>r. Deniş; TH EC A M B R ID G E H ISTO RYO F EARİY
IN N ER ASIA: O m briıfgc Univcm y Press; 1990
• Smİth, David, Konchar. R ^ o h : Tbc D b o kr* A n ia n t o f
B an kun and Dariapor, W o t Ben gak A Casc Sludy and
Kn owi«fge Archhe ofTedıiKdopeal Cha^ge in Pbogıess;
ADVANCED C O N T R O L STRATEG1ES FORSO C3AL
A N D EC O N O M IC SY STEM S; Kopacefc. P; Ebene* 16c
Publicaıionv. 2005
• Srivanava, B. N ; MAN U AL SCAVENGİNG İN 1ND1A:
Conccpc Publishing Companjr; 1997
• Stewar, Pamcla J , S tm h e rn . Andreur; V IO LE N C E :
TH EO RY AND ETHNOGRAPHY; Continiam ; 2002
• Sireck, Bcrnhard; Hac NUc Vallef Gypsie* İn The Etbcûc
Mosaic o f Sudan; CU5TOM ARY STRANGERS: NEW
PERSPECTlVES O N PERJPATET1CPEOPLESINTHE
M ID D LE EAST. AFRICA A N D ASIA; Bcriand. Joseph
C . Rao, Apama; Pracgcr PaıUtshcrs; 2004
• Strcck, Bembard:TheN»leVall«y Gypsies In H»e Eüaaic
Mosaic o f Sudan; CUSTOM ARY STRANGERS; NEW
PERSPECT1VESON PERJPATET1C PEOPLES IN T H E
M ID D LE EAST. AFRICA A N D ASIA; Bcriand. joscpfa
C Rao. Aparna; Pracgcr PuNishers; 2004
ÇİNGENELERİN KİTABİ | 205

• Tablino. h o lr. T H E GABRA t C A M EL NOM ADS OF


N ORTHERN KENYA; Paulincs: 1999
• Tang. PUricâ; MASTERS O F SABAR;W OLOF G RİO T
PER C U SSIO N IST O F SEN EG A L; Templc Univcrsity
Press 2006
» Wcmz, R. K. Grummon. N .T ; How Does a Confederacy
o f Tribe Evolve; C E N T R A L A SIA O N DISPLAY;
Kaudmig, Julü, Palcczck. Gabriclc Ra*uly Vieıuıa Central
Aûan Scudics; 2005
• Windfuhn 2003,-415 a
• Wixnun, Ronald; T H E P E O P L E SO F T H E USSR; M.E.
Sharpc İne; 1984
• Wright. Rica. P; Contcat o f Spccialization: V. Gordon
CbildcandSociaJ Evolution;CRAFTSPEClAÜZATION
A N D SO C İA L EV O LU T1N İN M E M O R Y O F V.
G O R D O N C H IL D E ; Childe. Vere. G ordon. Wailcs.
Bernard; Science Press; The Univcrsity o f Pcnnsylvania
Muscıım; 1996
• Yalman. Ali Rıza: CEN UPTATÜ RK M EN OYMAKLARI
1*2; Hz Emir, Sahahat; Kültür Bakanlığı Yayınlan; Ankara;
1977
• Zağara). Ailen; G ender an d Soeİal O rganization İn
Ü re N ilgin Mills; FORAGER-TRADERS İN SO UTH
A N D SO U T H EA ST ASİA; LÖ N C T E R M HISTORIES;
Cambridgc Univerettjr Press 2002

M akale

1. Aça. Mehmet: Güney Sibirya Türklerinde Ava Destancı ve


M a sa la Götürme Geleneği; TÜBAR-XXI/Bahar/2007
2. Aksüt.Ali;KısacaGcygcUcrvcYa}ayan.İldOzan;SERÇEŞME;
24kOcak*Şubat; 2007
3. Amoc.S,CnAezy. C.Kcysa.C ,Aleksccv.A..N .Ludes.B;Eariy
Inflocncc o f SteppeTribes in the PcoplingSibcria; HUMAN
BIOLOGY: V 7 8 : N 5; PP 531*549; 2006; $f 532
206 | Ali Att**r(i6$lı

4. Amos.Tlmofy. Biıtding Burakumtn: M arû u Historiopaphy


and (he N arraıion o f D iffercoce in Ja p an ; JA PA N ESE
STU D IES: Vbl 27; No 2; Sempcmbc* 2007
5. Auidunov, Stuvfcjt. Asankanov, Ablaıbck; "Ihc G ypsies (Lali)
o f C e n in i A si*: ANTROPOLOGY İt ARCHEOLOGY o f
EURAS1A; vol. 41; no. I; Summer 2002; pp. 9-15
6. B cutdcn . Jo s Van; A New R tıta r e h C o lıu re F or T he
M arginaliscd l a Bangladesh: HAS N E V S L E T T E ft; 43;
Spring; 2007
7. Beynon. Edimin D oanc 1936; H k Gypşy In a Noo-Gypsy
Economy; TH E AMERICAN JO URNAL O F SOCiOLOGY;
VOL 42: NO 3
S. Byrne, B ıy ın: Sabsistcncc Strategics and ıhc D trö io B o f
La bor by Gemler Amoag O othcs Maker* İa Nonlndattrial
S o d e tio : CROSS CULTURAL RESEARCH; Jft- 307:1999
9. Cape» No*boW;Tb< Gypsics o f Egypt; JOURNAL O F ROYAL
AS1AT1CSOCIETYOFGREAT BRITAIN AND IRELAND-.
\'ol 16; 1856; pp 285-312
10. Dtdkh. Fnmcesca: FOSTERING ETHNÎC REINVENTION:
Cahieod'E' utdcsafticzincs. i 57. XL-1.2000. pp. 25-53
11. Demeo. James; ATAERKİLLİĞİN SAHARASYA’DA
ORTAYA ÇIKMASI VE YAYILMASI. 4000’IJvlt.- İNSAN
DAVRANIŞININ İKLİM BAĞLANTILI OLARAK DÜNYA
ÇAPINDA DEĞİŞİMİNİ GÖSTEREN BULGULAR: A)*#
R tv it» ly . 19-38. Sprinp Japon: 1990
12. Fcdetm , Elcna C ; H k Role of Woman in Manaİ Society,
H U N TER AND GATHERERS İN TH E M ODERN
VORLD; Berghan Boofcs; 2006; s f392-393-94
13. Fonieı. jjn a; Tbc Ethnography o f Sonıh Assan Fongen,
ANNUAL REV|£W OF ANTHROPOLOGY: 3*39-114;
2009
14. ChoK. Salçama; The Dalit İn İndia; SOCİAL RESEARCH.
VoL 70. No. I Spring 2003
15. Ghosc. Sakariu: The Dalit In İndia: SOCIAL RESEARCH.
VoL70,No. I Spring 2003
ÇİNGENELERİN KİTABI | 207

16, G e g în c n i. B ab u ; T h e B a r a k a P e o p le o f J a p a n ;
INTERNATIONAL HÜM ANİST NEWS; Decembcr. 2006
17- H alm LG un tur, H «b n d .lb n d i: GedofNbr,VR>cl%RakT,
and Crmft Spcdalist in Tbe Mcroitic K io g d o a o f Sodan;
lafcrrin gSocbl Idcnücy From M ascrâ Remaim. JOURNAL
O F S O O A L ARCHEOLOGY; 7; 372; 2007
18. Haod, L judtth; W OM EN, POWER AND T H E BIOLOGY
O F T H E PEAGE; Qucspath fobltdûng; 2003; s f $3
19. Holmbcr. Davîd; O a ic a u c ı In An Agclitarian Socitty;
Tamang / BUcksmttfa Rcbtioos B o ta Tamang P m p ta n r .
O C C A S IO N A L P A P E R S İN S O C I O L O G Y A N D
ANTHROPOLOGY; Vbl 10:2007
20. Holmbcr, Davîd: O ntcaate* İn An A gclitarian Socicty:
Tamang / Blackaraitb Rdations From Tamang P m p e e th c
O C C A S IO N A L P A P E R S İN S O C I O L O G Y A N D
ANTHROPOLOGY: V d 10; 2007
21. Hudton, Rada Dyton. Hudson. NcriSc Dy>on; N om adk
P a s to r a li» *: A N N U A L REV1EWS A N TRO PO LO C Y ;
Q :1 5 -6 I:I9 *0
22. International Monetary Fund 2005: Bangladesb: P « w t y
Rcdnctioa Scraıegy P ap e r IMF COUNTRY REPORT: Noc
05/410; Noau nber: 2005
23. International M otKiary Fnnd 2005; Bangladctb: Povcfty
Reduetİon Stnıegy Paper IM F COU N TRY REPORT: N *
05/410; Nornnbcn 2005
24. Kearm. Kevin O I r a k T inken : An Itincrant Popolation
In T ransitioo: A N N A LS O F T H E A SSO CIA TİO N O F
AMERICAN GF.OGRAPHERS: VU 67: N o4: Doomber 1977
25. Kotakırık. Saat; T o rlt Toplam anda Ç ingene İm ge»! ve
ön y argm SOSYOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ: O h
S ; Sayı 2: G ü s 2005
26. Lcadunan. G . A; A Journey to Nonb-Easten» A n b b : TH E
G EO G RAPH İCAL JO U R N A L : Vol N o3: Mar. 1911: pp
265-274
27. M akıvd. A .K .M ; T b e N oaaadic Bede C o n n a a i t y and
2 0 * | Alı M f M K M jb

Ib cir M obÜcScbool Program: W HATVPORKS F O R T H E


POOREST: K N O V LE O G E. P O U O E S A N D PRACT1SES;
Univcrsity o f M jiKİKM tr. B n c Çenter fe r D eoclop ment
Marugement; 3*5 Dcccmber. 2006
2S. M arusbiakova. Elena. Popo*. V e r d in : Seğm en tatio n n
C otuodalition: U ıe Eaample o f Fonr Gypsy G ronpt ta C İS;
ROMANI STU D IES; Vol M ; No 2i 2004: I4 S-I9 I
29. M cerman. jacob: O ppreascd p e o p l« E co ao m ic n o b iliıy
o f t h e » K t t l l r n d u d c d : T H E JO U R N A L O F S O O O .
E C O N O M IC S; 34; 542*567; 2005
30. Miller, M . I- A u M iatiM » and M to lo p n in ıbc Locations
o f Urban C raft Prodoetİon at H arappa, Pakistan (Indns
C iv iliz a tio n ): A R C H E O L O C IC A L PA PER S O F T H E
AM ERICAN A K TH R O PO IO C IC A L ASSOC3ATION. VoL
17. bsıic I . pp. 37-51.2007
31. Narzary. D haritri. Chakravarty; T b e M y th * o f Japanesc
Homoğmcitr* CHİN A REPORT: 4 0 :3 1 1; 2004
32. O tlu n , A. R. PoUt. K ; S o d » - C a t n n l Life o f C y p û ts in
tODibcm K y rgy stan : T H E SO CIAL SC IE N C E JO U RN AL;
42; 469-478; 2005
33. Poncr, James, Ricc, Tuaotbr. Gocm cn, Ch/is: Sonth Asia; Tbe
Indun Sobcem incm : T H E CARLAND ENCYCLOPEDIA
O FW O R LD M U S IC VOLÜME 8: GaHattdPöMtshing;20ÛQ
3 İ Pricc. T Douglas; T he M eseliıhic o f N on bern Enropc.
ANNUAL R£V!EW ANTRO POLOG Y: 20-^11-233; 1991
35. Ruısdl, R. V: T11E T R IBES AN D CASTES O F CEN TRAL
PRO VIN CES O F INDIA VOLÜME 4 ; B U io b a a ır . 200S:
Org Copyright 1916
36. Shadid,Anthoo)r.|ııaGypsyViUjgc’sF a ıe,A n Im jg e o fIraq s
Futurr. Wjshington Post Forcipı Scnricc, Aprd 3 ; 2004
37. Sinor. D en »; U k Ianer Asian VCbmors: T H E JO U R N A L OF
T H E AMERICAN O RIENTAL S O a E T Y ; Vol 101: N o 2i
Apr.jun; 19*1; pp 133*144
38. Stcmcr.Judy: Sccmcr. judy: Gcnder and Caste in Tbc Mandara
Highlanda; Nortbeastcm Nigcrta and N ortbcm Cameron;
ÇİNGENELERİN KİTABI | 209

ETHN OLO G Y: 30r4; 1991O C T


99. Şcriİgd. Eım r. 16. yy*da Rnm di ^ ık t i'n d c i d Çingeneler.
T Ü R K DÜNYASI ARAŞTIRMALARI; 15; ARALIK: 1981
40. Taylo r. C . C h risto p h e r ; D n al S y ste m s in R w a n d a:
AN TH RO PO LO CICALTH EO RY: 4 :9 5 9 :2 0 0 4
41. Taylo r. C . C h risto p h c r; D n al S y ste m s in R «ra n d a;
A N TH RO PO LO CICAL THEORY: 4 ; 959:2004
42. Ton. M
ANNUAL REVİEWANTHROFOLOCIY; 15:461-90; 1986
49- OHcutapr. M . Şakin Abdallar Maddesi. Etnografya Folklor
S & d ö k T v b £ ; H ALK BİLGİSİ HABERLERİ; Yd 5 ; Sayı 51:
btanbot 1936

Abdallar. TÜ R K K ÜLTÜ RÜ ; 6 4 :2 5 1*255; 1960


45. W oo. C hat H an ; A S T U D Y O F A N C İE N T T U R K IC
TARQAW;HandongUı«w Jsitjı. InternationalJournal ofCentral
Asâan Smd ia s Vblum c 5; 2000
46. Z dyıu. Rna; N iksar’daki Amerikancılar / 1; G Ü N E Ş; 14
Nhan 2005
47. Zene. Corimot Myth, idcndty and bd oogiog; The Rishi o f
BcngaVBangUdesh; R E U G IO N : 97 (2007) 257-281
48. Zene. Corimo; Myth* identity and brioogiog: The Riski o f
Bcngal/Bangbdcsh; R E U G IO N : 97 (2007) 257-281

Internet Kaynaktan

• hıtp,y/h*y.ukfcac.uk/EıhnoAdaı/Hour/CuİE_dir/
Ctd türe.7883
• hltp://romani.humanitİe$.manchestcr.ac.uk/downtoadsJ2/
M a ira s% 2 0 c t% 2 0 a l._ A n g lo ro in a iii% 2 0 .p d f M a tras.
Yarort: G ardn er. H a ıe l. Jo n e s. C h ario tte , Schuİm an,
Veronica; rtoglom ıra ıa r A DifTerene K ia d o f Languagc;
A N T H R O P O LO C IC A L U N C U IS T IC S : 49-2; 2007 pp
142-164
• bttp^/KMnani.um-graut/rooıhasc Hübschraannova, Mdent;
Rom-DOM; ROM8A$E;ht»pJ<^ k f a ııip i » . x j ı f - K m W
cd/da(a/ctlm/(op*a/<ita/fo<n-pc.cn.pdr
http'.Z/turitoloji.cu.cdu.u/DILBtUM/nutmin^dcımr^oJclpdf

hnp'J/www.cncydo|)odao)fl]/
http://w w w .haarctz.com /haicn/tpjpo/994525.hcnd Lory.
Cidcon; Twilitb Z o m /H k Cyptia o f jt n t a k n ; HAARETZ;
26 Junc, 2008
ÇİNCENEtEftİN KİTABI | 211

• bm r-//w w hoft-d a p l o ^ ıw J l»ttj/N rfw ( npmLpdf W ırf.


R idâe G abbad. Kakcrine. N a l. jady. TH E BIRHOR OF
iNDLAı A VANISHINC TRİBE: 200S:
• bnp//ww«İMpe^lu^o^flxtiûfla/Mm-ftpan.pdOXW.
Vadese. Gj U hvL Kalkerine. N e *. judy THE BIRHOR OF
1ND1A; A VANISHINC TRİBE: 200*
• bnp^/wwwJhcoXM{/
• b i(p ://w w w .iiK İi^<n oo>.ra/(n çlislı/pcop k/c,ih «r.h ıııı
T dıaU un on . liaİM r, SHOR; 2009
• bttpc//www.ioalwspeepea.i)et/
• btıp://www.*ınbcr.org/rcfHrof)d/ Elhtopö: T m ı n t o i o f
Mırlhilı ııfM iıl^ıııfM fitijiB nunority <lao «ri|to ıcia g
froos tkc Og*dtn a« a by Eıkiopiaa f e n a in tkc arta and
by n ember» a f ııujftriry dans; Qocıy l a p a c ı a-6754 o f 20
May 2009
• bttp^/www.uakcr.Ofg/rc(worki/ Eıkiopsa: Trtaımcac o f
fM M p n 'M rd ip a m iaority d ı s « r ig itııia g
firara tke Ogadcn arca by Eıkiopiaa fbcccs ia tkc arca aad
by nwmb«ı ı o f ■ a jociıy d a a c Q oay raponse j^ 7 5 4 o f 20
May 2009
• bnyJ/w«w.W (XXoW <fenurnocki)'/donuri-iOdct]r*«rcbH(c/
Tke O oaari Sodcty o f G jpaâo ia jerasakra
• «m M İtlitln d o a.o < | D âcriıniaatioa Bascd on D eneni İn
Africa; Tke Imcmatnood D ala Solidariıy Ncmork
• w »w xl)litfm doa.oig Dtsciifniltjtîon Bascd on Dcsocm İn
A feo ; Tke ImcnuckMul Dafet Sofcdaricy Ncmocfc
• wwwdirnfiwdon .org Discrim ituûoa Bascd on Desctnc İn
Altıca: Tkc laterna*»ocu) Dain Soitdaricy N tnm it
• w w w JJiı6 ccdon.oqı Dbcsüainarion Bascd on O accnt İn
Alıica: Tkc Inccnutioaa! Dakt SoBdarity Nemorlc
• w *nM bliıficaioa.(K g Samad. A du: BRIEF REVIEW O F
SOMALİ CASTESVSTEM S: Tkc knu ıuriocu l Dtdi* SnJâfariiy
Ncmoric 2008
• w w d d irfw *tan .o*g; Discriaünaıion Bascd on Descenc (o
A fcia: Tkc Intcmario aıl D A Solidarity NccaoA
212 | Alt Meımrcıoflu

• www.cthnoimiscum.nl
• www.fubnirninisrics.ofg
• www.hanppA.oom
• www.idui.org Indian fnuutcofD jlir $todics:CASTE>BASED
DISCRIMINATION IN SO UTH ASLA: 2008
• www.idsn.org lodian Instutc o f Dalit Scudies: CASTE-BASED
DISCRIMINATION IN SO U T H ASIA; 2008
• www.karaincc.org Frawiey. David; THEARYAN*DRAVIDt£RY
CONTROVERSY; 2008
• www.progrosio.org.uk Farah. Ahmet Yusuf. Lcwia. I. M :
SOMALİAı TH E RO OTS O F RECO N CIUATIO N
• www.Kdiafasfa.com Demco; jamcK U pduc o a Saiuraıia Ncw
Fİadiags Sioce The R n t Prinüng; 5AHARASIA: TH E 4000
BCE O RIG IN O F C H iL D ABUSE. SEX-REPRESSION.
WARFARE AND SO CİAL VIOLENCE. IN DESERTS O F
T H E WORLD
• www.worldbank.org Ringol. Dena, Orcnstcin, Miccheil A.
Wilkens. Erika; ROMA İN A N £XPANDING E U R O rtT h e
World Bank; 2005
“Çingenelerin Kitabı, Çingene alm ayan lar iyin Çingenele
rin dünyasını an lam ay a döniik bir an alılar, Çingenelet
içinse kendi öz evlatlarının alın teriyle yasilm i} bir enim
vesilesidir. Bu kitabı yazm ak için dökülen lıeı dam la teı,
insanlığa ve kardeşlerime helali lıoş alsım . "

Aı.i M k z a k c i o ö I.u

Çingenelerin Kitabı; dünyanın, toplum un ve tarihin Çin


genelerin gözünden anlatılm ası için bir başlangıç dene
m esidir... Çingenelerin Kitabı bir Çingene taralından,
Çingenelerin kavram ları, Çingenelerin dünyaya bakış
açısı ve değer yargıları m erkeze alınarak yazıldı. Çingene
lerin K itab ın ın temel çık ış noktası; www .cingeneylz.m g
sitesinde 4 yıla varan bir zam an süreci içerisinde gelişini
len, özgün bir bakış açısının derli toplu bir biçim de
ortaya konulm asıdır. Bu bakış açısı sürekli yeni gözlem ve
olgularla zenginleştirilerek bugünkü halini alm ış ve geniş
kitlelerle paylaşılm ıştır.

Ö nyargılarla şekillenm iş sah te Çingene imajının peşinde


olanlar bu kitapta aradıklarını bulam ayacaklardır. Bu kı
tapta anlatılan barışçı bir zanaat m edeniyetinin, evrensel
bir insanlık kültürünün hikayesidir.

You might also like