Professional Documents
Culture Documents
DENEY 1
1. UV-GÖRÜNÜR BÖLGE SPEKTROSKOPĠSĠ
1.1. GĠRĠġ VE TEORĠ
Bir ıĢın demeti katı, sıvı veya gaz tabakasından geçerse belirli frekanstaki
ıĢınların Ģiddeti seçimli olarak azalır, bu olaya absorpsiyon denir. Absorpsiyonda
elektromanyetik enerji maddenin atomlarına veya moleküllerine aktarılır.
Elektromanyetik spektrumun UV-GÖR. BÖLGE ıĢınlarının moleküller tarafından
absorpsiyonuna dayanan yönteme moleküler absorpsiyon veya spektrofotometrik analiz
yöntemi denir.
UV- Gör. bölge ıĢınlarının bir molekül veya çok atomlu iyonlar tarafından
absorpsiyonu ile molekülün bağ elektronları veya değerlik elektronları daha yüksek
enerji düzeyli bir orbitale geçer. Bu arada molekülün titreĢim ve dönme enerji düzeyleri
arasında da geçiĢ olur. UyarılmıĢ molekül 10-8 – 10-9 s gibi kısa sürede tekrar temel hale
döner. Temel duruma dönüĢ ıĢımasız yolla veya ıĢımalı yolla (floresans veya
fosforesans) olabilir.
Moleküllerdeki her bir elektronik enerji düzeyi çok sayıda titreĢim, bunlarda çok
sayıda dönme enerji düzeyleri içerirler. Bunun sonucu olarak moleküldeki mümkün
enerji düzeylerinin sayısı fazladır ve çok sayıda absorpsiyon ihtimali vardır. Bu yüzden
elektronik geçiĢe karĢı gelen dalga boyu civarında birçok absorpsiyon piki gözlenir.
Ayırma gücü çok yüksek olmayan cihazlarda, birbirine çok yakın olan bu absorpsiyon
pikleri bir bant Ģeklinde görülür. Bu tür spektruma “ sürekli spektrum” denir.
Atomların veya tek atomlu iyonların absorpsiyonu sonucu meydana gelen
spektrum ise kesikli yani hat spektrumudur. Atomların dönme ve titreĢim enerji
düzeyleri olmadığından yani ∆E yaklaĢık sabit olduğundan sadece ∆E‟ ye karĢı gelen
dalga boyunda absorpsiyon olur.
Absorplayıcı Türler
UV-Gör. bölge ıĢınları hem organik hem de inorganik türler tarafından
absorplanabilir. Absorpsiyon prosesi aynıdır. Ancak orbitallerin isimlendirilmesi
farklıdır. Organik moleküllerde absorpsiyon sonucu moleküler orbitaller arasında geçiĢ
söz konusu iken birçok inorganik moleküllerde metalin d ve f elektronlarının uyarılması
söz konusudur.
10
Moleküler orbital bağ teorisine göre σ , π bağ orbitalleri, σ*, π* karĢı (anti) bağ
orbitalleri ve n ile gösterilen bağ yapmayan (nonbonding) orbitalleri vardır. Molekülün
değerlik elektronları temel durumda bu orbitallerden herhangi birinde bulunabilir ve ıĢın
absorplayarak daha üst enerjili orbitale geçebilir. Orbitallerin enerji düzeyleri aĢağıda
gösterilmiĢtir.
Bir molekülde sadece tek bağlar varsa tek bağ daima σ bağıdır ve o molekül için
σ-σ* geçiĢi olabilir. Çift ve üçlü bağlar var ise biri σ diğerleri daima π bağıdır. Oksijen,
kükürt ve azot gibi bazı atomları içeren moleküllerde σ ve π orbitallerinin yanı sıra n
orbitali de vardır. Bu orbitallerdeki elektronlar belirli atomlar üzerinde lokalize olmuĢ,
bağa katkısı ve bozucu etkisi olmayan ortaklanmamıĢ elektronlardır. Teorik olarak Ģu
geçiĢler olabilir.
Bu geçiĢlerden ilk dördü daha önemlidir. Son ikisi çok zayıf geçiĢlerdir. En
yüksek enerji gerektiren geçiĢ σ-σ* geçiĢidir. ΔE=hν = hc/λ bağıntısından ν çok büyük λ
çok küçüktür. Bu geçiĢe karĢı gelen absorpsiyon dalga boyu 180 nm den küçük olup
vakum UV bölgeye düĢer. Metan, etan gibi doymuĢ hidrokarbonlarda σ-σ* geçiĢi
gözlenir. Normal UV-Gör cihazlarda bu geçiĢe karĢı gelen absorpsiyon gözlenemez
çünkü bu bölgedeki ıĢınlar hava tarafından absorplanır, vakumda çalıĢan cihazlarla
ölçüm mümkündür.
n - σ* geçiĢi ortaklanmamıĢ elektron çifti olan atomları (O,N,X gibi) içeren
doymuĢ bileĢiklerde söz konusudur. 150-250 nm dalga boylarındaki ıĢın
absorpsiyonuna karĢılık gelir. UV-Gör analizlerinde en çok kullanılan geçiĢler n - π* ve
π - π* geçiĢleridir. Çünkü bu geçiĢler için gerekli enerji küçük olup 200-700 nm dalga
11
boylarındaki ıĢınlar absorplanır. Her iki geçiĢ de doymamıĢ fonksiyonel grupları içeren
moleküller için mümkündür. Çünkü ancak doymamıĢ bileĢiklerde π ve π* orbitalleri
vardır.
Ġnorganik bileĢiklerin absorpsiyonu d ve f gibi dolu olmayan orbitaller
arasındaki geçiĢe dayanır. Lantanit ve aktinitlerde absorpsiyon f elektronları arasında
geçiĢ elementlerinde de d elektronları arasında olur.
Periyodik tabloda birinci ve ikinci geçiĢ elementleri dizisine ait metal iyonlarının
yaptığı komplekslerin çoğunda ise Ģiddeti oldukça az olan ve görünür bölgede ortaya
çıkan
d-d geçiĢleri gözlenir. Bu nedenle d0 ve d10 türü geçiĢ metali iyonlarının kompleksleri
dıĢında tüm geçiĢ metali iyonu kompleksleri renklidir. GeçiĢ metali iyonunun ligand ile
oluĢturduğu kompleksin geometrisine göre metale ait d orbitallerinin enerjileri farklı
değerler almakta ve bu olaya ligand alanı yarılması adı verilmektedir. Bu orbitallerin
enerjileri arasındaki fark (∆) görünür bölge ıĢıması enerjilerine karĢı gelmektedir.
Bu orbitallerden yüksek enerjili olanlarda elektron eksikliği varsa foton
absorpsiyonu ile düĢük enerjili orbitallerdeki elektronlardan birisi üstteki orbitallere
geçebilir. AĢağıdaki tabloda bazı geçiĢ metali iyonlarının 6 su molekülü ile oluĢturduğu
komplekslerin renkleri verilmiĢtir. Buradan anlaĢılabileceği gibi her bir kompleks
görünür bölgede farklı bir dalga boyunu absorplamakta ve bu komplekslerin renkleri de
farklı olmaktadır.
Ligandların değiĢtirilmesiyle ∆ değerinde önemli farklılıklar ortaya çıkar. Metal
iyonunun aynı kaldığı bir dizi komplekste ∆ değerindeki artıĢlara göre ligantlar Ģu
Ģekilde sıralanabilir.
I-<Br-<S2-<SCN-<Cl-<NO3-<F-<OH-<C2O42-<H2O<NH3<etilen diamin <
ortofenantrolin< NO2-< CN-<CO. Bu ligand dizisine spektrokimyasal dizi adı verilir
Maviye kayma; Çözücü etkisiyle yada bir oksokrom varlığında absorpsiyonun daha
küçük dalga boyuna kaymasına maviye kayma (Hipsokromik etki) denir.
Oksokrom Grup; Bir kromofora takıldığında dalga boyu veya absorpsiyon Ģiddetini
değiĢtiren doymuĢ gruplar oksokrom olarak tanımlanır. ( -R, -OH, -OR,… gibi)
b) Sıcaklığın etkisi: Her enerji seviyesinde çok sayıda titreĢme ve dönme enerji
seviyeleri olduğundan yakın enerjideki geçiĢler birleĢerek bir geçiĢ bandını meydana
getirirler. Sıcaklığın düĢmesiyle titreĢme ve dönme hareketlerinin azalacağı dikkate
alınırsa aynı elektronik geçiĢ gerçekleĢirken daha az sayıda geçiĢ meydana gelecek ve
yakın enerjili geçiĢler azalarak ince yapının ortaya çıkması mümkün hale gelecektir.
c) Molekül yapısın etkisi: Molekül yapısı temel olarak geçiĢlere etkisi iki grup altında
toplanır. Birincisi elektronik etkiler (mezomerik etki ve indüktif etki) ve sterik etki.
1.2.1.IĢın Kaynakları
UV-Gör. bölgede D2, W, H2 ve Xe gibi sürekli ıĢın kaynakları kullanılır.
Tungten flaman lambası görünür ve yakın IR bölgede ıĢın yayar. Elektrik akımı ile
ısıtılan tungstenden yayılan bu ıĢın siyah cisim ıĢıması olup 320 ile 3000 nm arasındaki
bölgeyi kapsar. Tungsten lambanın içinde bir miktar iyot veya brom buharı bulunursa
lambanın ömrü artar ( süblimleĢen tungsten ortamdaki halojenle bileĢik oluĢturur ve
tungsten telin üzerine yapıĢarak tekrar kullanılması sağlanır) ve bu lamba tungsten
halojen lamba olarak adlandırılır.
UV bölgede en çok kullanılan lambalar hidrojen ve döteryum elektriksel boĢalım
lambalarıdır. DüĢük basınçta ( 5 mm Hg) H2 veya D2 gazı içeren bu lambalarda 40
voltluk doğru akım uygulanarak elektriksel boĢalım elde edilir. Bu lambalar 180 nm ile
380 nm arasında ıĢık yayar. D2 lambasının ıĢın Ģiddeti H2 lambasından çok daha
fazladır.
UV-Gör. bölgenin tümünde (150 nm-700 nm) kullanılabilecek bir baĢka Ģiddetli
ve sürekli ıĢın kaynağı Xe ark lambasıdır. Bundan baĢka civa buhar lambası da her iki
bölgede ıĢıma yapabilen bir ıĢın kaynağıdır. Fakat bu iki lamba daha çok lüminesans
spektroskopisinde ıĢın kaynağı olarak kullanılır.
Kuartz 200-320 nm arasında UV ıĢınını geçirdiğinden bu bölgedeki ıĢınla
çalıĢabilmek için, lambaların pencereleri, mercekler, örnek kaplarının duvarları ve
15
1.2.3. Detektörler
Fototüp adını alan ikinci tür detektörlerde ise alkali metal oksit filmlerden
yapılmıĢ fotokatotlar üzerine düĢen fotonlar bu yüzeyden elektron koparır ve elektronlar
bir anotta toplanarak elektrik akımına çevrilir.
Fotoçoğaltıcı tüp olarak olarak adlandırılan üçüncü tip detektörlerde fotokatot
yüzeyinden foton çarpması ile fırlatılan elektronlar dinot denilen yüzeylere doğru
elektriksel alanda hızlandırılır ve dinoda çarpan her bir elektron dinot yüzeyinden 3-5
elektron daha koparır. Böylece sayıları giderek artan elektronlar en sonunda bir anotta
toplanarak elektrik akımına çevrilir.
C
Kalibrasyon dogrusu
Nicel analizde kullanılan bir baĢka grafiksel yöntemde standart ekleme
yöntemidir. Bu yöntemde önce örneğin absorbansı ölçülür ve bu değer grafiğin y
eksenine yerleĢtirilir. Daha sonra aynı maddeyi içeren ve deriĢimi bilinen bir çözeltiden
belli bir hacim örneğe eklenerek A ölçümlerine devam edilir. Her eklenen hacimden
sonra okunan A değeri eklenen madde hacmine veya mol sayısına karĢı grafiğe
geçirilerek y eksenini kesen bir doğru elde edilir. Bu doğru sola doğru uzatılarak bunun
x eksenini kestiği değer bulunur ve bu değerin iĢaretinin ters çevrilmesi ile bilinmeyen
deriĢim saptanır.
C
Standart ekleme yöntemi grafigi
absorpladığı ikinci bir dalga boyu değeri λ2 saptanır. Bu dalga boyunda da deriĢimi
bilinen çözeltiler ile absorbans ölçülerek molar absorpsiyon katsayıları 1ελ2 2 ελ2 bulunur.
Bu değerlerin bulunmasından sonra bilinmeyen C1 ve C2 deriĢimlerinde beraberce
bulunan iki bileĢen için λ1 ve λ2 dalga boylarında iki absorbans Aλ1 ve Aλ2 değeri
ölçülür. Ölçülen bu A ve hesaplanan ε değerleri kullanılarak,
1
Aλ1 = ελ1 b C1 + 2 ελ1 b C2
1
Aλ2 = ελ2 b C1 + 2 ελ2 b C2
A >0 T>0
T=ü=0 b
ü>0 R=Ü=0
r=T=0
a
c
ü=0 R=0 T=0
R=T>0 T>ü>0 R>ü>0
e
d f
g
D.N mL T
ġekil 1.4. Fotometrik titrasyon
R + T Ü
sabitlerinin tayininde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biridir. Tayin için ek Ģart,
çalıĢılan dalga boyunda kompleksin veya kompleksi oluĢturan türlerden herhangi birinin
Sonuçların Değerlendirilmesi
DeriĢim (µg/mL) Absorbans
Bilinmeyen
- 0.3 g K2Cr2O7 yaklaĢık 500 mL suda çözülür, 14 mL deriĢik H2SO4 ilave edilir
ve hacim 1 litreye tamamlanır (0.001 M standart krom çözeltisi).
- 0,166 g KMnO4 yaklaĢık 500 mL suda çözülür, 14 mL deriĢik H2SO4 ilave edilir
ve hacim 1 litreye tamamlanır (0.001 M standart mangan çözeltisi).
- Kütlece % 1.5‟ lik H2SO4 çözeltisi.
- Cihazın dalga boyu 400 nm ye ayarlanır, sistemden ıĢın geçmediği durum için
cihazın % 0 ayarı, % 1.5‟ lik H2SO4 çözeltisi ile de % 100 ayarı yapılır.
spektrumları çizilir ve her iyon için maksimum absorbansın okunduğu dalga boyu
belirlenir (K2Cr2O7 için λ = 440 nm, KMnO4 için λ=525 nm).
- Her iki iyon çözeltisinden ayrı ayrı 25, 50 ve 75‟er mL alınarak hacim 100 mL
ye tamamlanır. Bu Ģekilde 2,5x10-4 , 5x10-4 ve 7,5x10-4 M lık üç adet Cr2O72- ve üç adet
MnO4- standart çözeltisi hazırlanır. Cihazın geçirgenlik ayarı yapıldıktan sonra her
çözeltinin absorbansı maksimum absorbansın gözlendiği dalga boylarında okunur. Her
iki dalga boyunda deriĢime karĢı absorbans değerleri grafiğe geçirilerek her çözeltin iki
farklı dalga boyundaki kalibrasyon grafikleri çizilir. Kalibrasyon doğrularının
eğiminden her iki dalga boyundaki εb değerleri bulunur. b hücre geniĢliği biliniyorsa ε
değerleri hesaplanır.
Sonuçların Değerlendirilmesi
KAYNAKLAR
Genç, Ö., Yıldız, A., BektaĢ S., 1997. Enstrümantal Analiz Yöntemleri.
Türker, R., Hasdemir, E., Yıldırır, Y., 1994. Enstrumental Analiz Laboratuvarı.