Yıldızadam 3

Machine Translated by Google
YILDIZ ADAM
Hermetik Felsefe, İkinci Kitap
John Baines tarafından
İKİNCİ BASKI
Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenmiştir.
John Baines Enstitüsü, Inc.
2002
Tarafından yayınlandı
JOHN BAINES ENSTİTÜSÜ, INC.
Kutu 8556 • FDR İstasyonu • New York, New York • 10150

YILDIZ ADAM
(Başlangıçta "El Hombre Estelar" olarak yayınlandı)

John Baines tarafından
İspanyolca'dan Margaret L. Nunez tarafından çevrilmiştir.

Önceden Düzenleyen Judith Hipskind (İlk Baskı, Llewellyn
Publications tarafından yayınlanmıştır, eski adıyla ISBN 0-
87542-026-5)
Telif hakkı 1985, John Baines'e aittir.
Tüm hakları Saklıdır. Bu kitabın hiçbir kısmı, kısmen veya tamamen, fotokopi veya diğer
fotoğrafik çoğaltma, kaydetme veya herhangi bir bilgi depolama ve saklama araçları dahil
olmak üzere elektronik veya mekanik herhangi bir biçimde veya herhangi bir şekilde
çoğaltılamaz, iletilemez veya kullanılamaz. kritik makale ve incelemelerde yer alan kısa alıntılar
hariç, yayıncıdan yazılı izin alınmadan erişim sistemi.
ISBN 1-882692-04-7
Kongre Kütüphanesi Kontrol Numarası: 00-093458
İlk Baskı, 1985

İkinci Baskı, 2002
İÇİNDEKİLER
Yazardan Notlar ..................................................... .................vii
IŞİD'den Mesaj ................................................................ ......... 1
II Deccal ................................................................ ................. 5
III Sapiens Diseksiyonu ................................................................ ..... 25
IV Türlerin Kolektif Ruhu ................................ 41
V Olmak ya da Olmamak?................................................ ............ 67
VI Gerçek Bilgi Yanılsaması ................................. 87
VII Özgürlük Yanılsaması ................................................ 107
VIII Hermetizm ................................................................ ................121
IX Arayanlar ................................................................ ................... 131
Olympus'a Giden Yol
X Bilgeliğin Yedi Anahtarı................................................. 147
XI Öğrenciler ................................................................ ................ 193
XII Gerçek Başlatma ................................................................. ................ 207
XIII İmtihanlar ................................................................. ................. 237
XIV Engeller ................................................................ ........... 247
XV İnisiyatik Uygulamalar ................................................................. .........251
XVI "Volitive I" ................................................................ .... 257
XVII Yıldız Adamın Yaşamı ve Güçleri ................ 279
XVIII Genel Bakış ................................................................. ...... 297

YAZARDAN NOTLAR
"Şeker kaplı" ticari ezoterizm hakkında bilgilendirici bir makale

bulmayı umarak bu kitabı okuyan kişi büyük ölçüde hayal kırıklığına
uğrayacaktır.
Yıldız Adam , şu anda bilinenlerden daha yüksek bir bilim ve
insanlık için neler yapabileceği hakkındadır.
Tüm bilgilerin gerçek kaynağı olan bu bilgelik, insanoğlunun bu
yüzyılda ya da başka bir yüzyılda, Dünya gezegeninde ya da Evrenin
uzak herhangi bir yerinde sahip olmayı başarabileceği en yüksek
hazineyi temsil eder. Kendini nesnel olarak görme kapasitesini
geliştirmeyi ve kişinin kendi bilgi aracı olan zihnin gerçek gelişim
düzeyini değerlendirmeyi kapsayan, doğanın temel gerçekliğinin
mükemmel vizyonu olan arte magnum'dur .
Tüm bilgilerin doğru olması için insanın içsel gerçekliğine dayanması

ve bilge, adil, her yerde hazır bulunan, ölümsüz ve ebedi bir doğaya
entegre edilmesi gerekir.
Gerçeği görme yeteneği doğuştan gelen bir kapasite değildir.
İnsan ancak kendi yarattığı haritayı öznel, sınırlı ve rasyonelleştirilmiş
bir yorumla gözlemleyebilir.
Bu süreç, bu gezegenin sakinlerinin sayısı kadar olan

kişiselleştirilmiş bir sahte gerçeklik yaratır. Bu yaratıcı yaratımı
"toplumsal gerçeklik" olarak adlandırıyorum, çünkü pratikte birey
yalnızca kültürel bir rezonatör ve insanlığın kolektif ruhunun bir
uzantısıdır. Bu
vii
viii YILDIZ ADAM
insanlar neden "yarı yolda" yaşar ve iyi ile kötünün bir karışımıdır;
neden biraz uykuda biraz uyanık; tüm büyüklük yanılsamalarına
rağmen neden önemsiz olduklarını. Başka bir deyişle, derinden
yaşamazlar ve bu gerçeğin ezici önemini bile kavrayamazlar. Onlar
sadece gezegenin yüzeyini ve bilginin epi dermisini otlatıyorlar.
Geleneğe göre, yirmi yüzyıldan fazla bir süre önce,

gezegenimizde yaşayanların en büyük bilgesi; Hermes Tris megistus,
üç kat harika. Dünya dışı kökenli olan Öğretisine Hermetizm adı
verildi. Amacı, kişinin kendisinin ve Evrenin derin bilgisidir. Hermes'e
göre, mikrokozmos ve makrokozmos benzerdir, bu nedenle kişinin
kendi Evrenine bilinçli bir şekilde nüfuz etmesi öğrenciyi evrenselliğe
de götürecektir.
bilgelik. Bu bilginin özelliği, zamanı ve mekanı aşması ve Tanrı gibi

ne başı ne de sonu olan Doğanın gizli anatomisine tekabül etmesidir.
Hermes, öğretilerini seçilmiş birkaç kişiye aktarmak istediğinde,

kendisini betimleyici ve bilgi temelli dilin sınırlamaları sorunuyla
karşı karşıya buldu. Bu doğuştan gelen sakatlık, insan dilini arzu
edilen sonuca ulaşmak için yetersiz kılmıştır, çünkü tüm gerçek
bilgelik "anlamlı"dır ve "bilgilendirici" değildir. O sadece VARLIK
düzeyinde kavranabilir, yalnızca entelektüel yetiler yoluyla değil. Bu
nedenle halkların ve milletlerin dilinden farklı, bilinmeyen bir dil
kullanılması gerekiyordu. Bu, yalnızca güç düzeyindeki güçlü bir
zihinden çıkan bir "anlam dili"dir.
YAZARDAN NOTLAR ix
insanın alışılmış durumunu çok aşan yüksek bilinç. "Tanrıların dili",

bu yüce öğretinin kavranmasını temin edebilecek tek araçtı.
Hermes, böyle bir başyapıtın gerektirdiği büyük zorluk nedeniyle,

öğrencileri olarak yalnızca en hazırlıklı olanları seçerek, Öğretisini
büyük bir gizlilik içinde aktarmaya başladı . Zamanla birkaç mirasçı
ve devam eden, bir İnisiyatif Okulu oluşturan Üstatlar oluşturmayı
başardı. Perde arkasında ve sessizlik içinde görevini yerine getiren
okült bir kardeşlik kurdular. Gerçek bir ruhsal ya da felsefi
huzursuzluk yerine, iğrenç tutkuları tatmin etmek için sınırsız kişisel
güç elde etme hırsı ve hırsı tarafından yönlendirilen birçok acemi
olduğunu biliyorlardı.
Bu okula kabul edilenlerin çoğu sınavlarında başarısız oldular

ve çarpık niyetleri ve mutlak
etik eksikliği zamanla ortaya çıktı. Etiğe sahip olmak, en üst düzeyde
eğitim almak için seçilmek için vazgeçilmez bir koşuldu.
Bu ön ihalelerin bu şekilde elde ettiği sınırlı ve yüzeysel bilgiler,

bir şirketin doğuşunun temeli oldu.
sahte ve sahte ezoterizm. Spekülasyona ve batıl inançlara
dayanıyordu ve yayılması, bugün hatalı bir şekilde "sihir", "okültizm"
vb. olarak bilinen şeylerin büyük çoğunluğunun temelidir. Gerçek ve
kutsal okültizm, tanrıların dilinde ustalaşmayı başaramayanlardan
ve kendi sınırlamaları, gururları ve küçüklükleri nedeniyle yüksek
bilinçlerini geliştirmekle ilgilenmeyenlerden saklanan Hermes'in
bilgisiydi. .
x YILDIZ ADAM
Kesin olan şu ki, zamana ve zorluklara rağmen, Hermetik

inisiyasyonu bahşetmek için gerekli güç ve bilgeliğe sahip birkaç
Üstat her çağda var olmuştur. Bu inisiyasyon, bireye ruhsal
mükemmelliğe ve kozmik bilgeliğe giden yola giden eşiği aşması
için belirli bir fırsat sunan mistik ve aşkın bir olaydır. Birey böyle bir
girişimde zafer kazanırsa, bir Yıldız Adam olur. Bu, Homo sapiens'in
arzulayabileceği ve evrim sürecinin doruk noktasına tekabül eden,
ancak türlerin ancak binlerce yıllık başarılı gelişmeden sonra
ulaşabileceği en yüksek hedefi temsil eder . Bu yükselen sıçramayı
yapmak, bireyin hayvan durumunu tamamen aşmasına ve böylece
onu Evrendeki evrimsel ölçekte bir adım yukarı taşımasına yol açar.
Kendini mükemmelleştirme yolu uzun ve meşakkatlidir. Kişinin
kendisi ve kendi varoluşu üzerinde gerçek bir güce erişmenin
peşinden koşmaktan ve uyumsuzluğun, yıkıcılığın, çirkinliğin,
saldırganlığın ve mutsuzluğun artık var olmadığı bir bilinç durumuna
sahip olmanın peşinden koşmaktan başka bir yol olamaz. Gerçek
Hermetik İnisiye, bu tür küçük gerçeklikleri aşma, bunun yerine
kendisini mutlak gerçekliğin sınırsız ve sonsuz bağlamına yerleştirme
kapasitesini kazanır; zamanı ve mekanı aşan şey. O andan itibaren,
bir daha asla tereddüt, yalnızlık veya şüpheye kapılmayacak.
Hermes'in "ZİHİN" dediği, yaşamın yaratıcısı ve koruyucusu olan bu
eşsiz ve güçlü güçle uyum içinde birleşmiş olacaktır.
Hermetik İlke der ki: "TÜM ZİHİNDİR; Evren Zihinseldir." Bu,

yalnızca bir öz sınıfının olduğu anlamına gelir.
YAZARDAN NOTLAR xi
kozmosta tial enerji vardır. Bu enerji, bu yüksek bilinçli ve zeki güç

bölünür ve kendisini sonsuz titreşimlere ve yaşam biçimlerine
yansıtır, böylece tüm canlı ve cansız varlıkların yaratılış ve yaşam
dengesini korur.
Türler.
Kozmosun okült anatomisi, güçleri karşılıklı olarak insanı
besleyen ve yaşamındaki her şeyi etkileyen Doğanın mekaniğidir.
Bilgi ve bu güçlerin kullanımı, gerçek Hermesçinin farklı yaşamsal
durumlarda zihniyle hareket etmesine izin veren şeydir.
hedeflerine ulaşmasını sağlamak. Kader yok; her şeyin bir nedeni

ve sonucu vardır; hiçbir şey tesadüfen olmaz. Gerçek sihir, batıl
inanç ve büyücülüğe hiçbir şekilde benzemez. Gerçek büyücü,
analoji yoluyla dış dünyayı etkileyebilen kendi iç dünyasının bir
KRAL'ıdır. "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir." "İçeride nasılsa, dışı
da öyledir."
Açgözlülük ve açgözlülüğün rehberliğinde, parapsikolojik

yeteneklerin gelişimine dayandığını varsayarak, sırrı çalmanın ve
sihir gücünü gasp etmenin mümkün olduğuna inanan birçok kişi
var. Hiçbir şey gerçekliğin ötesinde değildir. Büyü, mutantın yoludur.
Kişinin kendi kurtuluşuna ve ruhsal mükemmelliğine götüren en
yüksek sanattır.
Bireyi tek gerçek cennete götüren yükselen evrimsel sarmaldır -
kişinin kendi erdemi ve iç disiplini yoluyla elde ettiği cennet - bu
Hermes'in mirasıdır. Önce kendine hakim olmadan bu amaca
ulaşmak mümkün değildir. Doğa, ölümsüzlük adayını çeşitli
testlerden geçirir. Adayın iradesi ve karakteri, mafya ocağında
sessizce yumuşatılmalıdır.
xii YILDIZ ADAM
kalbini tüm kirliliklerden temizleyene kadar günlük deneyim.

Doğanın gizemlerinin efendisi İsis'e, önce içsel şeffaflık durumuna
ulaşmadan yaklaşmak mümkün değildir. Böyle olmasaydı, aday,
kelebeğin bir mum alevinde yanması gibi sona erecekti, çünkü yüce
hakikat, doğruyu ve mükemmeli yücelttiği kadar, kötüyü ve murdarı
da kör eder veya yakar.
Tanrıların elçisi Hermes'in asil figürü ayağa kalkar.

uzak geçmişten çıkıp bize doğru yolu gösteriyor.
Bu kitabı okuyan siz kendi kitabınızı yapmakta özgürsünüz.
karar.
YAZAR 2. baskı için

yazılmıştır .
NOT: Bu kitap boyunca eril zamir "o" kullanımı (özellikle eril cinsiyete atıfta
bulunan durumlar dışında) hem erkekleri hem de kadınları belirtmek için
kullanılmıştır. Bu, cümleyi basitleştirmek amacıyla yapıldı.
yapı.
ben
IŞİD'DEN MESAJ
"Ben, ISIS, Doğanın gizemlerinin metresi, seninle konuşuyorum.
Y ou, inisiyasyonun kapılarından geçmeye çalışan acemi ve

boş bir merakla okuyacak olan siz, ruhunuzu sakinleştirin, zihninizi
boşaltın, duygularınızı sakinleştirin. Dünyevi seslerden uzaklaşın ve kendi
KENDİNİZİN örtüsünün altına sığının ki, sihirbazların meskenine giden
eşiği tehlikesizce geçebilesiniz. Önyargılarınızı atın; bencilliğini bırak; bir
an için kişisellikten ve düşüncesizlikten kaçmak; sakin gözlerle analiz edin.
Kendinizden başka hiçbir şeyden korkmayın; ancak yüzeysel olarak

analiz ettiğinizden şüphe etmeyin; Meditasyon yapmadan önce inkar
etmeyin. Kendinizi fikirlerinizi gizleyen çokluktan ayırın; kendin ol ve kendin
için düşün; kendinizi sınırlamayın.
Sen, mucize arayan, sen, inisiyasyon adayı, mesafeye bakmıyorsun.
Tüm enerjinizi içinizde toplayın. Hindistan ve Tibet'i unutun. Allah, Allah
veya İsa için feryat etmeyin.
1
2 YILDIZ ADAM
Aradığınız şey tam da şu anda bulunduğunuz yerdedir. Evet, dışarıya bakmayı
bırakın ve görüşünüzü derinlere gömün. Algılarınızı ayarlayın, duyularınızı
keskinleştirin ve orada varlığınızın merkezinde siz, "Ben"iniz, gerçek özünüz,
yalanların ardındaki gerçek, kile, yani siz olan kile hayat veren ölümsüz enerji
vardır. Adanmışlık ve hürmetle bakın çünkü ışık vardır. ve sizi kör eden ışık
Tanrı'dır. Nasıl hükmettiğini dinle: 7 Yol ve hayat benim.'

. .
Fakat. . . dikkat! Ölmeden Tanrı'yı yüz yüze tasavvur edemezsiniz. Devam
etmek istiyor musun? Sana harika bir hediye verebilirim. Teklif ediyorum .
. . ölüm! Titremeyin,
Ölümsüzler; kendi küllerinden şanlı bir şekilde
bu ölüm
yeniden
bir armağandır.
doğan anka kuşunun
armağanıdır. Olmak için, olmamak gerekir; doğmak ve var olmak için önce ölmek
gerekir. Bunu başarırsanız, iki kez doğmuş olarak anılacaksınız. Teklifimi
küçümseme; dikkatlice düşünün. Ölümü bekleyerek yaşamaktansa şimdi ölmek
daha iyidir. Beni reddedersen yoluna zarar görmeden devam edebileceğine
inanma. Aksine, tüm yollar bana çıkıyor; beni görmezden gelirsen anne babasını
tanımayan öksüz gibi olursun. Sadece iki yolunuz var; ya seni yerim ya da sen
benimle birleşirsin. Seninki ve sadece seninki
seçim.
Eğer yutulmaya karar verirseniz, hayatınızı tamamen zevk almaya adayın;
zevk bardağından son damlayı iç. Zihninizi ruhunuzun sesine kapatın, kendinizi
canavara bırakın ve maddenin duyusal zevkinin tadını çıkarın. Böylece, en az
farkında olduğunuz anda, nihai yamyamlık anı gelecektir. Sana acıyacağıma
gerçekten inanıyor musun? kendini kandırıyorsun; Duygularım yok. Zevk ve
acının, doğrunun ve yanlışın ötesindeyim.
Sabahları her şeyi aydınlatmak için doğan güneş gibiyim

IŞİD'DEN MESAJ 3
eşit. Ölümünden sonra sadece kalıntı ve kalıntı olacaksın. Sonradan . . . o

bile değil.
Benimle evlenmek istiyorsan, inisiyasyonun ölümünü çekmeye hazır
olmalısın. Ruhsal cesaretinizi ve doğanızın niteliğini yargılamak için korkunç
Sfenks'in size göndereceği sınavları acımasızca geçmelisiniz. Kendimi
yalnızca, dört elementin saldırılarına direnerek çarmıha germe aşamasına
ulaşana teslim ediyorum. Ben sadece acı, ihanet, alay ve alay, zulüm, iftira ve
karalama bardağından içenleri severim. Cesaretle direnen, hayvanlar
dünyasının ortasında ruhun yalnızlığını çeken inisiyeleri seviyorum. Hava
elementinin özel imtihanları olan iftira ve iftiraları yaşadıktan sonra bana
geliyorsunuz; darbeler ve zulümden sonra, toprak elementinin denemeleri;
su elementinin denemeleri olan şehvetli ayartmalar ve kötü alışkanlıklardan
sonra; ve ateşin denemeleri olan kontrolsüz hırslara hakim olduktan sonra.
Bu dörtlü, bana gelen kişinin çivilendiği çarmıhın her bir ucuna tekabül
ediyor. . . İsa Mesih. asla
daha az, diğerleri daha da büyük yaşadı ve gizlice yaşadı; kimse onların
varlığından haberdar değil çünkü bu onların işi için daha iyi.
Dünyada sadece bir kez doğan ve iki kez doğanların var olduğuna
inanmayın; maalesef bir buçuk doğanlar ve kürtaj olanlar da var. Onların
inandırıcı yalanlarına ve makyavelist dillerine kapılmayın. Bu varlıklar ne bu
dünyada ne de öbür dünyada yaşarlar. Onlar ne inisiye ne de laik değil,
Üstatların taklitçileri, yarı bilgeler, kirli elleri olan ekiciler, ölü parşömenlerin
takipçileri ve gülümsememe bile layık olmadıkları halde bana imrenen ve
sevgimle övünen kara büyücüler. Bazıları sari veya tunik giyebilir; diğerleri,
yakalar ve önlükler; diğerleri,
4 YILDIZ ADAM
Gül Haç kıyafetleri; bazıları, bu tekele gerçekten sahip olduklarına

inanarak, kendilerini gerçeğin tek sahibi ilan ederler. Hepsi benim
dostluğumu iddia ediyor, ama sadece benden bilgelik kırıntıları
için yalvaran dilenciler. Başınızın üzerinde durarak veya meditasyon
yaparak, ne tamamen sembolik törenlerin tabutunda, ne de iyi
işler veya Kutsal Ruh'un lütfu ile ikinci doğumu elde edemezsiniz.
Beni küçümsüyorsan, kutsamalarımı kabul et ve kaderinde
tanrıların yiyeceği olan yoluna devam et. Herkes erkek olamaz;
bazıları sadece hayvan veya daha kötüsü sebze olabilir. Bana
meraktan geliyorsan, iki kere düşün. Birinin bilmediği şeyle acele
etmek kolaydır. Yeterince cesur değilseniz, geri dönün; kendini
beğenmişliğinle ve gururunla koru, akraban gibi yere bakmakla
yetin. Hazır değilsen yüzümü görmeyi arzu etme; Ne yazık ki,
hayvani açgözlülük veya yanlış yönlendirilmiş bir merak tarafından
ele geçirilmiş, beni asla unutmayacağı ve bana sahip olma
arzusuyla işkence göreceği için sadece yansımamı seyreden kişi.
Eğer hazırsan, görecek gözlerin ve işitecek kulakların varsa,
niyetin saf ve asilse, cesaretini kırmadan ilerle ve bil ki, okült
meskenin eşiğini geçtiğin andan itibaren, seni endişeyle bekliyor
olacağım. ilk aşkı için genç gelin. Bu kitap size yardımcı olabilir;
çok kişinin aradığı, çok az kişinin bulduğu gizli kapıya götürecek
rehber olabilir. Ara ve bulacaksın; tanrılara dua etme, benim için
savaş.
Beni dua ederek değil, kararlılığınla yeneceksin."
II
Deccal _
ben insanoğlunun bu kadar çok şeyi nasıl bildiği şaşırtıcı

şeyler ve çok az şey anlar. Tıpkı homeopatide olduğu
gibi, asil ürün (bilgi), insanın anlayamaması nedeniyle
sonsuz derecede seyreltilir.
Homo sapiens , en önemli çabalarını bilgisini artırmaya
adar, ancak tam da bu ısrarda, kendisini giderek daha fazla
bir belirsizlik ve yönelim bulanıklığı sisi içinde kaybetmeye
başlar. Bilgiye susamış bir halde, yorulmadan, akla
gelebilecek herhangi bir yeni tez veya teorinin peşine
düşer, ancak mitolojik Tantalus'unki gibi, doymak şöyle
dursun, susuzluğu artar.
Bu aldatılmış yaratığı çevreleyen paradoksal bir kader:
her gün daha fazlasını bilmek ama daha az anlamak.
Kaçınılmaz olarak, kendini her gün kendi kimliğini kaybetme
noktasına kadar genişletir, dışsal olanla birleşmek için
kendinden uzaklaşmak zorunda kalır. Homo sapiens ,
bilimin fethinde olağanüstü bir hızla ve aynı anda ilerlemiştir.
5
6 YILDIZ ADAM
gün geçtikçe daha yapay, basmakalıp ve programlı hale gelen bir

dünyanın kolektif halüsinasyonlarından doğan bir hayaletler
dünyasında kendini kaybetmiştir. Bu dünyada, muzaffer olan
genellikle, çokluğun normlarına kusursuz bir teslimiyet sergileyen
ve erken yaşta kendi başına düşünmemeye, bunun yerine çokluğun
ortak aklıyla hareket etmeye karar veren kitlelerin adamıdır . Bu,
maddi başarı için şaşmaz bir pasaporttur, ancak ödenen bedel
ödülden çok daha yüksektir. Fiyat, kişinin kendi bireyselliğidir, Del
phic komutunun çok değerli hedefi olan "kendini bil"dir. Olduğu
gibi, kendini iyi tanıyan ve dolayısıyla başkalarını anlayan kişi,
sık sık taciz edilir, göz ardı edilir ve dışlanır. Bunun nedeni liderliğin
genellikle altın buzağıyı yücelten ve programlanmış bireyin boş
klişesini kutlayan vasat kişilere ait olmasıdır. Delphi tapınağı ve
idealleri artık yok. Tüm sloganları ve deyimleri ile birlikte üniversite
mabedi, hukuk mabedi, dinlerin mabedi, siyasi ideolojilerin ve
ekonomik sistemlerin mabedi onların yerini almıştır. Bütün bunlar
ortak bir paydada birleşiyor: "Kendini tanıma, kendini kalabalığa
teslim et ve onun tasarılarına uy."
Çok az insan bu durumun farkındadır, ancak bazıları içgüdüsel

olarak hisseder ve kendilerini bu tepkiye gerçekte neyin
götürdüğünü bilmeden sisteme isyan etmeye çalışır. Örneğin genç
insanlar, bazen yanlış yollarla da olsa, yalnızca kolektif varlık
tarafından özümsenmek üzere sezgisel olarak direnirler.
Daha sonra, yıllar geçtikçe ve beyinsel programlamaları
Deccal 7 _
Güçlenen gençlik aynı zamanda kolektif zihnin güçlü etkisine de

teslim olur.
Toplu olarak hızla bütünleşmeyen bir kişinin antisosyal olduğuna

inanılır, ancak kitlelerle kolayca ve tamamen kaynaşıp bireyselliğini
kaybeden kişi çok değerli kabul edilir. Bu birleşme isteği, doğru bir
var olma yolu olarak kabul edilir ve toplumsal bir vicdanın işareti
olarak görülür. Burada yine sapiens asıl noktayı kaçırmıştır, çünkü
önce kendini bilmeden başkalarına yardım etmek ya da onları
sevmek mümkün değildir.
İki bin yıl önce, sapiens temelde şimdikiyle aynı sorunları

yaşıyordu; aynı korkular, arzular, endişeler, hırslar, açgözlülük,
yalanlar, korkaklık, kompleksler, iç çatışmalar ve kafa karışıklıkları.
Davranış normları özünde şimdikilerden farklı değildi. Öte yandan,
günümüze kadar gözlemlenen şaşırtıcı ilerleme göz önüne
alındığında, maddi koşulları günümüz koşullarından önemli ölçüde
farklıydı. Aynı ilerlemenin sapiens'in içsel doğasında da gerçekleşip
gerçekleşmediği sorusu ortaya çıkıyor . Yani bugün daha iyi bir
insan mı; bir insan olarak eski zamanlara göre daha kaliteli mi?
Cevap açıkça hayır. Sapiens'in insan kalitesinde iki bin yılda, hatta
beş bin yılda kayda değer bir değişiklik olmadı. Medeniyetin güçlü
ve sürekli artan talepleri nedeniyle sadece entelektüel kapasitesini
artırdı.
Dünya tarih boyunca barbar bir devletten medeniyete doğru

ilerlemiş olsa da, vahşi sapiens bugün temelde uzak geçmişte
olduğu kadar ilkeldir, ancak bunun dışında
8 YILDIZ ADAM
artık düzinelerce kat kat kültürel ve eğitici cila ile kaplanmıştır.
İnsanlığın ruhsal izolasyonunu kırmak için bir gün dünyaya sevgi ve

şefkat dolu üstün bir varlık geldi: Mesih. Sapiens'e farklı bir dünyayı tanıma,
şiddet, nefret, kölelik veya çelişki içermeyen bir dünya tanıma ve sapiens'e
neler başarabileceğini gösterme fırsatı vermek istedi .
"Göze göz, dişe diş" ilkesine göre programlanmış kalabalığın ortak

aklı, Hristiyan mesajını şiddetle reddetti ve Mesih'i, Mesih'in dünyaya geldiği
diğer durumlarda olduğu gibi, yok etti. diğer üstün erkekler aracılığıyla
tezahür etti.
Kalabalıklar bu şekilde bir araç olarak hizmet eder.
Deccal, kör canavar, sapiens olmayı bırakıp onları Yıldız Adamlara

dönüştürmelerini sağlayacak bilinçli bireyselliğe ulaşmak isteyen herkesi
bekleyen başsız canavar . Yıldız Adam olmak , Homo sapiens'in evriminin

zirvesidir.
Bir zamanlar, kimse Deccal'in sahte efsanesinin ne zaman doğduğunu

bilmiyor. Efsane, Hıristiyan değerlerinin saptırılması yoluyla yok etmek için
dünyaya mitolojik bir varlığın doğacağını ve bu varlığın bu uğursuz işi
üstlenmek için bir insanda enkarne olacağını hayal etmekle yanlıştır.
Efsane, şimdiki haliyle, orijinal Hermetik terim Antechrist'in bir

çarpıtılması olabilir. Hermetik çevrelerde, Antechrist terimi , Mesih'in
habercisi olarak hareket edecek ve yolu hazırlayacak kişiyi belirtir . Bu
terimlerle, tek bir teknisyen Vaftizci Yahya idi. Bu nedenle, kelimesini
kullanıyoruz
Deccal 9 _
Deccal , Mesih'e aykırı ve Antechrist , Mesih'ten önce anlamına

gelir .
Ne yazık ki, bugün bir insan vücudunda enkarne olan Mesih'in
ruhsal dürtüsüne güvenemeyiz. Dini tapınaklarda her yerde bulunan
ilahi bir güç olarak Mesih, inananları teselli edici bir örneği izlemeye
davet eden sembolik bir alegoriden başka bir şey değildir. Bilinen
hiçbir birey şu anda Hristiyan olarak adlandırılabilecek gerçek bir
manevi güce sahip değildir. Farklı dinlerin rahipleri sadece Mesih'i
taklit etmeye çalışırlar, ancak ne yazık ki bunu kilisenin patriklerinin
oluşturduğu klişelere uygun olarak dışsal ve önceden hazırlanmış
bir maneviyatla yaparlar.
Bununla birlikte, cehalet mutlaka yokluk anlamına gelmez.

Gerçek şu ki, maneviyat meşalesi şu anda kitleler tarafından
bilinmeyen sadece birkaç kişi tarafından taşınmaktadır. Genellikle
kaba bir üslupla kullanılan bu ifadenin vakur anlamıyla onlara
büyücüler diyelim . İnsanlığın büyük inisiyelerinden, Üstatlarından,
bilinmeyen üstün varlıklarından veya okült bilgelerinden
bahsediyoruz .
Neden "sihirbazlar" terimini kullanıyorsunuz? Çünkü cahil
kitleler her zaman kendilerine yabancı olan tuhaf niteliklere veya
güçlere sahip olanları böyle tanımlamışlardır. Ayrıca, bu bilge
adamları sıra dışı fikirlerini yermek ve geçersiz kılmak için böyle
etiketleyen Engizisyon vardı. Bu nedenle, olumsuz ve batıl damgasını
eninde sonunda yıkamak niyetiyle, bu terimi gururla benimsemenin
zamanı geldi. Büyücülük, cehalet ve batıl inanç , büyücülere değil ,
yalnızca sapiens'e aittir. Neyse ki, geçmişte, popüler görüş şöyle
tanımlamıştır:
10 YILDIZ ADAM
büyücüler , temel tutkularını tatmin etmek için düşük sınıf büyücülük

kullanarak "sebt günlerine" seyahat eden basit büyücüler gibi.
Neden Mesih'i maneviyatın sembolü olarak adlandırıyoruz? Çünkü
İsa, Sihirbaz Kardeşliği'nin en seçkin üyesiydi ve Mesih'i kendi içinde
enkarne etme görevi için özel olarak hazırlandı. İsa ve Mesih iki farklı
kişiydi; biri insan, diğeri ilahi.
İsa, bir insanın belki de milyonlarca yıllık evriminde ulaşabileceği

evrim ölçeğinde ileri düzeyde olan üstün bir varlıktır. Onu Başmelek
olarak adlandırabileceğimiz dünya dışı bir ruhsal güç olarak düşünelim.
Bu Başmelek, çok uzun süren evriminden dolayı mükemmel ve güçlü
bir maneviyata sahipti. Bu nedenle, İsa bu rol için uzun bir hazırlık
sürecinden geçti, çünkü fiziksel bedenindeki son derece yüksek
titreşime dayanabilmesi gerekiyordu. Bu titreşim, yoğunluğu İsa'nın
vücudunun sinir ve hücresel sistemini yok edebileceğinden, kendisini
yalnızca kısa bir süre için gösterebilirdi. İsa aracılığıyla mucizeler
gerçekleştiren, maddenin tezahürünü sağlayan Mesih'ti.
Sihirbazın Kardeşliği , kendi mahremiyetine sahip olduğu için çok

gizli kalıyor, ancak bazı üyeleri, sapiens'e daha yüksek bir yaşama
giden yolu gösterme arzusuyla motive olan sıradan insanlarla karıştı.
Bununla birlikte sihirbazlar, manevi yüksekliklere ulaşmak için bir araç
olarak Hermetik Sanat bilgisinin sadece "seçkinler" için olduğunu ve
ifşa edilmeyeceğini biliyorlar. Bununla birlikte, inisiyelerin kardeşliği ,
çabalarının kapsamı ve zekası buna izin veriyorsa, yeterli liyakat sahibi
herhangi bir kişiye, Büyücüler veya Yıldız Adamların Hermetik
seçkinlerine katılma fırsatı sağlar .
Deccal 11 _
Sihirbazların bilimine Hermes Trismegistus'un onuruna Hermetik

Sanat denir. Geleneğe göre, yaklaşık otuz bin yıl önce, İnisiyatik
Kardeşliğin Yüce Büyük Üstadı olarak atanmış olarak, uzaydan dünyaya
geldi.
Onun ışığından ilham alan Mısır büyük ve bilge oldu ve rahiplerinin

kutsal bilimine Hermetizm adı verildi. O günlerde, bir Hermetik
İnisiyatik Okulu'na ait olmak ancak büyük fedakarlıklar ve denemeler
yoluyla mümkündü. Böyle bir okula girmeyi başaran büyük çoğunluk,
yol boyunca bocaladı, Doğanın gizemlerinin metresi IŞİD'in,
arzulayanların gerçek değerini değerlendirdiği çeşitli engellerin,
ayartılmaların ve denemelerin üstesinden gelmek için ahlaki ve manevi
cesaretten yoksundu. mutlak gerçeğin en yüksek bilgisine.
İsa'nın kendisi de bu okullardan birinde
Hermetikçi ve en yüksek inisiyasyon derecelerine ulaştı.

Zaman doğru olduğu için, Sihirbaz Kardeşliği'nin öğretilerine göre,
Mesih İsa'nın gizemini ve insanlığın ahlaki acılarının nedenlerini ifşa
edeceğiz . Bu ahlaki gizem , altın buzağının hayranlığından kaynaklanır;
insanın para tanrısına teslimiyetinden bu tanrının onuruna varlığını
sürdürebilmesi için ruhsal olanaklarından vazgeçmesi ya da feda
etmesi gerekir.
Yeterli geçim araçlarına sahip olanlar, genellikle potansiyel manevi

değerlerini tüketici pazarında sosyal konum kazanma aptalca oyununda
saptırırlar. Bir bireyin manevi ya da ahlaki niteliği çok az değerlidir,
çünkü paraya olan ihtiyaç onu alçaltır ve onur, saygı, sevgi, ün, ün ve
saygıyı satın alan aşağılık metal için kendini fahişeye sürükler.
12 H YILDIZ ADAM
ve güç. Para tanrısı dünyanın üzerinde oturuyor ve onun armağanlarının

tadını çıkarmak isteyen ona tapmalı. Paranın gerçek gücü yalnızca maddi
değil, aynı zamanda esasen gizli bir güçtür, çünkü madeni para kendi başına
hiçbir şeye değmez; sadece insan çabası veya çalışması için semboliktir.
Garip bir paradoksla, işin özünde asil olmasına rağmen, bu çabanın sonucu
olan para, şeytani veya şeytani bir gücün kontrolü veya etkisi altındadır.
Okuyucuyu ne yapabileceği üzerinde düşünmeye davet ediyoruz.
o Şeytan ise yozlaşmış insanlar; Suçu, açgözlülüğü, savaşı, kardeş katlini ve

ahlaki değerlerin çöküşünü kışkırtmak için hangi araçları veya araçları
kullanırdı? Bunun için altından daha mükemmel bir şey hayal etmek zor
olurdu; kendi durumunda nötr, ancak sapkın bir şekilde kullanıldığında
şeytani.
Şeytan gerçekten var mı, yoksa sadece belirli şeyleri açıklamak için
kitleler tarafından yaratılan bir efsane mi? Bir kişi Tanrı'nın varlığına
inanıyorsa, o zaman Yüce Yaratıcı'nın muadili olarak bir şeytan veya Şeytan
olduğuna inanmalıdır. Hayatta mutlak bir birlik olmadığı için, bir şeyin salt
varlığı bizi onun karşıtının da gerçek olduğu tasdikine götürür. Karanlık
olmadan ışık, kötülük olmadan iyilik, batıl olmadan gerçek olmaz. Ölüm
hayatı takip eder ve hayat ölümü takip eder.
Böylece Tanrı, en üstün yaratıcı zeka ve "şeytan", yıkıcı zeka olacaktır.

Kadim Kabala'da şeytan, Tanrı'nın gölgesi olarak sembolize edilmiştir. Bu
nedenle, tıpkı Büyük Yaratıcı'nın meleksi orduları olduğu gibi, şeytanın da
kendi cehennem lejyonu vardır. William Blatty, The Exorcist adlı kitabında ,
bu lejyondan söz eder.
Deccal 13 _
"şeytani ele geçirme" olgusu. Aşağıdaki açıklamadan sonra

hikayemize devam edebiliriz.
Büyük Hermetik Üstatlar tarafından aktarılan gelenek, insanlık
tarihinin önemli bir anında, güçlü bir şeytani Başmelek'in, eğer ona
bu şekilde dememize izin verilirse, dünyanın okült savunmasını
geçmeyi başardığını ve atmosferine girerek aşırı rahatsızlıklara yol
açtığını doğrular. . Böyle bir varlığı hayal edebilmek için HP Love
craft'ın The Lurker at the Threshold adlı kitabını okumanızı öneririz.
Hermetik geleneğe göre, bizi bugüne kadar etkileyen bu felaketin
isteksiz de olsa doğrudan nedeni Musa idi.
Herkes Musa'nın bir sepette nehirde yüzerken göründüğünü

ve daha sonra zamanın Mısırlı rahiplerini aldatarak evlat edinildiğini
bilir. Onu bir Mısırlı sandılar ve onu, Doğa'nın önemli notalarını
titretmeye ve böylece operatörün başarmak istediği belirli
fenomenleri üretmeye yarayan bir yöntem olan ritüel büyünün
gizemleriyle tanıştırdılar. Atom fiziğinin incelenmesi bize, maddede
değişiklikler veya dönüşümler üretmenin teorik olarak mümkün
olduğunu gösteriyor; dolayısıyla bu mutasyonların gizli prosedürlerle
elde edilmesinde mucizevi bir şey yoktur. Mısır büyüsüyle ezoterik
özdeşliğine rağmen, Musa her zaman atalarının kanına sadık kaldı.
Böylece en güçlü dileği, kendisini halkını esaretten kurtaracak ve
onları vaat edilen topraklara götürecek lider yapmaktı. Bu arzunun
rehberliğinde ve kontrol etmeyi öğrendiği güçlü güçlerin bilincinde
olan Musa'nın aklına cüretkar bir fikir geldi: Bir melekle sihirli bir
anlaşma ya da ittifak yapmak, Tanrı'nın emriyle görevlendirilmiş
ilahi bir yaratık.
14 YILDIZ ADAM
halkını kurtarmak için ona gökten güç ve yardım sağlama görevi.
Derin bir yalnızlık içinde yapılan uzun hazırlıklardan sonra, sihirli sözler
ve bunlara karşılık gelen yakarışlarla ritüel töreni gerçekleştirdi. Şaşırtıcı
atmosfer ve karasal olayların ortasında, yansıttığı muazzam güç nedeniyle
Musa'yı korku ve panikle titreten etkileyici bir varlık ortaya çıktı. İnsan ve
cennet arasındaki anlaşmanın hangi koşullar altında yapıldığını bilmek ve
hatta hayal etmek asla mümkün olmayacak. Melek, Musa'nın istediği her
şeyi kabul etti ve karşılığında en katı itaati talep ederek yardımını vaat etti.
Adını Y. olarak açıkladı ve birleşme işareti olarak tüm takipçilerinin hafif bir
kan akıntısı ile küçük bir ritüel cerrahi operasyon geçirmelerini istedi. Bunu
yaşayan her adam Y'nin oğlu olacaktı. Dökülen kan
paktı mühürledi.
O günden itibaren Musa, süper insan güçleriyle donatıldı ve her türlü
büyüyü yapmaya başladı, Ahit Sandığı'nı gücünün merkezi haline getirdi.
Mısır'ın üzerine belalar ve belalar geldi ve dinsizler ve asiler Y'nin gazabıyla
yıkıldı. Böylece Musa'nın kavmi kırk yıl sürecek olan Çıkış'ı başlattı.
Daha sonra, liderin arkasındaki okült güç olan Y., hepsinin ortak paydası
kan dökülmesi olan garip talepler formüle ederek prosedürlerini aniden
değiştirmeye başladı.
Musa korkuya kapıldı ve
yaptığı hatanın büyüklüğünün farkındadır. Daha sonra o

Deccal 15 _
ilahi meleğin gerçekte bir karanlık meleği olduğunu, çağırmayı

amaçladığı ışıklı gücün tam tersi olduğunu anladı .
Bu şeytani melek , gölgeler ordusunun bir üyesiydi.

Gücünü ve gücünü korumak için bu vampirin, ilahi kıvılcım
tarafından verilen canlılık ile yüklü bir öz olan insan kanıyla
beslenmesi gerekiyordu. Bu nedenle, Çıkış boyunca, okült
diktatör tarafından kışkırtılan pek çok kan dökülen olay
meydana geldi.
Gerçekte, Y. kimdi? Onun, evrimsel kökeni bilinmeyen çok
eski bir varlık olduğu söylenebilir. Uzun kozmik zaman
periyotları boyunca, bu varlık onun bireyselliğini korudu, ancak
ne yazık ki evrimi olumsuz, karanlık ve yıkıcı yönlere yöneldi;
Zaman geçtikçe daha da acılaşan, olumsuz ve yıkıcı bir yaşam
anlayışını benimseyen bir insan gibi.
Evrende Y.'ye benzer birçok varlık bulunmaktadır. Şans

eseri, gezegenin manyetik savunması bu varlıklara karşı
aşılmaz bir engel oluşturur. Ancak, Musa'nın sihir ritüeli bir
kapı açtı ve Y.'nin Dünya'ya girebileceği bir yolu açtı.
Bunu insanlığın okült tarihindeki en aşkın ama ne yazık ki

zararlı olay olarak görmek mümkündür. Bu ifadeyi haklı
çıkarmak için, Dünya gezegeninin gerçekte ne olduğunu tam
olarak açıklığa kavuşturmak için konunun dışına çıkmak gerekir.
Cahillerin veya yarı bilgelerin alaycı alaylarından korkmadan,
Dünya gezegeninin bir insan olduğu doğrulanabilir. Bir insana
eşdeğer bir şey değil, kelimenin tüm yönleriyle bir adam.
Hermetik felsefe reenkarnasyon gerçeğini destekler,

16 YILDIZ ADAM
ancak bunun yalnızca, fiziksel beden dışında ölüme direnme

yeteneğine sahip bazı niteliklere veya özelliklere sahip olan veya
kendi içlerinde geliştiren bazı insanlarda gerçekleştiğini doğrular.
"İnsanlar" terimi, bu varlıklar karasal insandan farklı fiziksel özellikler
gösterse bile insanları ifade eder. Reen karanfil ile ilgili olarak,
Hermetizm yüksek derecede bir Hermetik inisiyenin bilinçli olarak
reenkarne olma gücünü elde edebileceğini, yani bireyselliğini ve
belirli bir hafıza derecesini korurken fiziksel bedenleri
değiştirebileceğini öğretir. Yavaş yavaş, birbirini izleyen yaşamlar
boyunca, inisiye ruhsal güçte büyür. Onun özü veya ilahi kıvılcımı,
art arda daha güçlü hale gelir.
Bu şekilde, aşina olduğumuz boyut ve biçimdeki insan bedeninin

artık böylesine geniş ve güçlü bir özü barındırmaya veya
desteklemeye muktedir olmadığı an gelecektir. Bu nedenle, böyle
bir ruh veya süper gelişmiş bir öz, muazzam enerjik gücüne karşılık
gelen yeterli bir fiziksel beden aramalıdır. Böylece , yeni ya da genç
bir gezegenin bedeninde dizginlenir ve gelişimini, bizim tasavvur
etmemizin zor olduğu şekillerde ve koşullarda orada sürdürür.
Olağanüstü evrimleşmiş bir insan, Dünya gezegeninin bedenini bu
şekilde aldı ve Evrendeki en mükemmel biçimde, küreyle kendi
haline getirdi.
Bu küre, insan vücudu ile aynı temel maddelerden oluşur,

kısacası Evrenin malzemeleridir. Bu küre nefes alır, hareket eder,
düşünür ve hisseder. Dolaşım, sindirim, üreme ve solunum sistemine
sahiptir.
Petrol onun kanıdır ve bitkisel, hayvansal ve
Deccal 17 _
mineral madde. Cinsel olarak, erkeksi bir çizgi ve dişil bir

yarım küre ile hermafrodittir. Bitki yaşamı boyunca nefes
alır ve eterik veya manyetik beslenmesini, yayan ve alan
anten yoluyla, yani Homo sapiens aracılığıyla alır.
Bu açıklama yapıldıktan sonra ve Musa'nın Y.'nin

gelişiyle tesadüfen meydana getirdiği felaketin büyüklüğünü
kavramak için, bu eski, intikamcı ve kötü niyetli varlığın
genç ruhu Dünya'dan kovduğunu, enkarne olduğunu
ortaya koyabiliriz. onun yerine. Bu hareketle insanlık için
karanlık ve kanlı bir dönem başlamıştır. Y'nin olumsuz
güçlerinin masum kurbanlarına dönüştürülen Yahudiler
için bir ıstırap, ıstırap ve ıstırap dönemi başladı. Yahudilerin
çekmek zorunda kaldıkları büyük belaların açıklaması budur.
Musa'nın başına gelen felaketi ve yardım etmek

istedikleri için yarattığı ıstırabı fark ettiğinde çaresizliğini
hayal edin. Zaman geçtikçe Musa, hesaplanamaz bir güce
sahip olduğu için Y. üzerinde hiçbir şeyin gücünün
olmadığını anladı. Buna ikna olan Musa, kavminin bilge
adamlarını bir araya getirdi ve onlara Mesih'in büyük
gizemini öğretti. Bu adamlar, büyülü ritüelleri kullanarak,
bir tanrı yaratabilir ve bu tanrının onları özgürleştirip
dünyayı Y'nin yıkıcı etkisinden kurtarabileceği umuduyla,
teurjinin gizemini yerine getirebilirdi.
Musa, talimatı verildikten sonra Nebo Dağı'na tırmandı
ve bir daha asla canlı görülmedi.
Patriğin talimatlarını miras alan bilge adamlar, Mesih
ritüelini kurumsal kurallara göre yerine getirerek onları
sadakatle izlediler. Sonuç olarak yüzlerce
18 YILDIZ ADAM
yıllar sonra İsa ortaya çıktı. O, Musa'nın başlattığı bilge adamların

beklediği "İnsanoğlu" (bu ifadeyi dikkatlice düşünün) ve Kurtarıcı idi.
İsa, herkesin aşina olduğu koşullar altında böyle doğdu.

Hermetik öğreti, onun Yahudi bir kadının ve Romalı bir babanın
oğlu olduğunu, atasının bir Roma askeri olduğunu ve sadece daha
yüksek okült güçlerin bir aracı olduğunu ileri sürer.
Meryem'in bakire kaldığı neden söyleniyor? Bu gizem aslında

fizyolojik bekaretle değil, İsa'nın gerçek babası ile Meryem arasında
fiziksel bir temasın olmadığı gerçeğiyle ilgilidir. Aslında onun ruhsal
babası, bir oğul doğurmak için Romalı askerin fiziksel bedenini
eterik olarak kullanan büyük bir Hermetik inisiyeydi. Ruhsal tohum,
okült Üstat tarafından aktarıldı; Romalıların fiziksel spermi. Bu
şekilde, Mary "bekaretini kaybetmeden" hamile kaldı. O zamanlar
"bekaret" terimi, bakireliği belirtmek için kullanılmıyordu; Meryem'in
olduğu gibi "virgül"ün sırrına inisiye olan kadınları ayırt etmek için
kullanıldı.
Musa'nın kullandığı sihirli değnek "virgül" olarak biliniyordu.

"Görecek gözü, işitecek kulağı" olanlar bunu anlayacaktır.
Diğerleri için, içlerinde kasvetli bir sessizlik yaratacak ve onlar cahil
alaycılık alanında kalacaklar, anlamak istemeyenlerin zihinsel
boşluğundan ya da daha kötüsü, anlamak istemeyenlerin bilinçsiz
körlüğünden muzdarip olacaklar. görmek.
İnsan tarafından yaratılan ve insan vücudunda enkarne olan

tanrı olan İsa, Antechrist olarak da bilinen büyük inisiye Vaftizci
Yahya tarafından kutsandı . İsa'nın nehirdeki vaftizi, Tanrı'nın ilk
tezahürüne izin veren araçtı.
Deccal 19 _
İsa'da Mesih, görevi doğumundan beri mukadder olan insan-tanrı.
Musa'nın zamanından beri , Sihirbazlar Kardeşliği, bu olayları

değiştiremeden dikkatle izliyordu. Sihirbazlar , Mesih gizeminin
uzmanlarıydı ve bazı bilge adamların bunun üzerinde çalıştığını
biliyorlardı. Bilge adamların daha önce açıklanan ciddi anormallikleri
düzeltmeye çalışmasına yardım etmeye karar verdiler. İsa'nın
doğumunu bekliyorlardı ve ikili görevini yerine getirebilmesi için
onu koruyan ve eğiten okült vaftiz babalarıydılar.
İlk görevi, seçilmiş insanları okült katillerinden kurtarmaktı.

İkinci görevi dünyayı kurtarmaktı.
genel olarak, "birbirinizi sevin" hıristiyan sloganı altında Dünya'da

yeni bir çağ başlatmak için kendisine Y. adını veren görünmez
vampirden, "göze göz ve dişe diş" ifadesinin yerini aldı.
Aynı zamanda, İsa, Sihirbazlar Kardeşliği'nin aktif bir üyesiydi

ve hepsinden destek ve ilham aldı. Bununla birlikte, büyük Üstatlar,
İsa'nın görevinde başarısız olduğunu veya daha doğrusu amacına
ulaşamadığı için yalnızca kısmi başarıya ulaştığını iddia ediyor.
Ancak bu sadece İsa'ya atıfta bulunur, Mesih'e değil.
İsa'yı gerçekten anlamak için,

üçlü kişiliğini sider:
1. İsa adam 2.
Tanrı İsa (insan tarafından yaratılmıştır)
3. Mesih (İsa aracılığıyla kendini gösteren)
20 YILDIZ ADAM
Mesih bir melekti, kendisini yeryüzünde Fa'nın en üstün gücü

olarak tezahür ettirmek için Cennetten inen bir güneş ruhuydu.
İsa ve on iki havarisi, güneş ve kozmik bir gizemin sembolüdür.

Hermetik bilim, güneş sistemimizin on iki gezegen artı güneşten
oluştuğunu, on iki havari ve İsa için bir analoji olduğunu ve
bilinmeyen gezegenlerin zamanla keşfedileceğini öğretir.
Artık İsa hakkında konuşmayacağız; belki de zaten çok fazla şey

söyledik. Sadece, çarmıha gerilmenin, İsa'nın kanının akıtılması
gereken, İsa'nın Dünya gezegeninde enkarne olabilmesi ve Y.'nin
yerini alması ve onu kesinlikle atmosferimizden atabilmesi için
beklenen bir drama olduğunu ekleyeceğiz.
Ancak, daha önce de belirttiğimiz gibi, bu görev sadece göreceli bir
başarıya sahipti. Mesih Dünya gezegeninde enkarne oldu, ancak Y.
kovulamadı. O zamandan beri her ikisi de gezegeni yönetiyor.
Mesih'in gücü , Sihirbazlar Kardeşliği'nin temsilcileri aracılığıyla

dünyaya etki eder . Bu adamlar, öğrencinin, hayvani ruhunun
parçalanması ve ancak nefret, haset, şehvet, şehvet gibi ilkel ve
hayvani içgüdülerle hareket edebilen Y. açgözlülük, gurur ve kibir.
Bu şekilde, Ruhsal İşaret, potansiyel olarak kendilerini tamamen

gelişmiş insanlara dönüştürme ve sapiens durumlarını terk etme
yeteneğine sahip seçilmiş ruhları aydınlatmak için açık tutulur.
Bu duruma ulaşan her insan, bir Mesih ışınlama merkezine

dönüştürülür ve bu nedenle, bir başkasıdır.
Deccal 21 _
Y.'nin etkisine engel. Saflar, İsa'nın Dünya gezegenine döneceğini

söylüyor. Ama Mesih Dünya'da! Sadece onu çivileyen aynı insanlık
tarafından çarmıhtan çıkarılması gerekiyor.
O zamana kadar savaşlar devam edecek. Çok sayıda insan ölecek

ve canlılıkları bu çatışmaların arkasındaki büyük okült güç olan Y.
tarafından emilecektir. Bu varlık fethedilene kadar bunların hiçbiri
bitmeyecek.
Gerçek Deccal Y.'dir ve olumsuz etkisini, bu titreşimi çokluğa
dahil eden hayvani içgüdülere sahip takipçilerine yaymıştır. Çokluk,
amorf ve kör varlıklardan, yeterli güce sahip herhangi bir kuvvetin
alıcılarından oluşur. Böylece Y.'nin insanlığın ortak bilinçaltında yer
alan ilkeleri, "göze göz, dişe diş" felsefesini harekete geçirir. Bu
habis güç tarafından tuzağa düşürülen insanlar şeytani bir şekilde
yaşarlar: nefret ederek, yok ederek, çalarak, kardeşlerini öldürerek,
kötülüğe daha çok kötülükle karşılık vererek, dürüstlüklerini ve
onurlarını satarak, zayıfları köleleştirerek, korumasızları sömürerek
ve haklıları karalayarak. Neyse ki, tüm bunlara aykırı davranan
birçok kişi var. Böyle olmasaydı, hayat çekilmez olurdu. Onlar bir
şekilde gerçek bir Hıristiyan etkisi almış (mutlaka dini değil) ve
normalden daha yüksek değerlere sahip olanlardır.
Dinlerin olumlu bir aile ve sosyal etkisi vardır, ancak ne yazık ki

yalnızca ruhsal nedenlerle sunacakları fazla bir şey yoktur ve
genellikle bu eksikliği İsa'nın bayrağını gelişigüzel kullanarak
kapatmaya çalışırlar.
Sihirbazların Kardeşliği gücünü Mesih'ten almaz ve onun adına
konuşmaz. Kardeşlik sadece onu yüceltir
22 YILDIZ ADAM
dünyanın sahip olması gereken olaylara değer verir ve bunları gösterir veya anlatır.
Bil ki, seçilmişler (gerçek insanlar) üstün bir ruhsal yaşama olan
inançlarını ve bağlılıklarını yeniden teyit edebilsinler. Bu Sihirbazların
gücü , kozmik yasalara uyumlarından, saygılarından ve itaatlerinden
ve ulaştıkları derin ve dingin ruhsal durumdan gelir. Maneviyatları
onları , Hermetikçiler tarafından her şeyin kökeninin ilk nedeni ve
düzen ve yaratılışın büyük gücü olarak tanınan Büyük Evrenin Babası
olan Tanrı ile büyülü bir ilişkiye yerleştirir.
İsa hakkında konuşmak, günümüz dünyasının psiko-sosyal

fenomenolojisinin ezoterik yönünü açıklamaktır. Saflığı içinde
sapiens , hayattaki her şeyin yüzeyde göründüğü gibi olduğuna ve
şeylerin kesinlikle büyük çoğunluğun söylediği gibi olması
gerektiğine inanır. Bazı insanlar olayların ezoterik tarafını veya farklı
olayların okült nedenlerini duyduğunda
"Bu doğru olsaydı, basın tarafından bilinirdi" veya "okulda veya

üniversitede öğretilirdi" veya "iyi belgelenmiş kitaplar olurdu" diye
çocuksu mantıkla tartışarak inanmadan gülümserler. Konuyla ilgili."
Bu düşünce tarzı tüm ilerlemeyi geçersiz kılar, çünkü herkesin inancı
aynı olsaydı, hiç kimse az bilinen fenomenleri incelemeye veya
incelemeye zahmet etmezdi.
Daha önce bahsedilen engellere rağmen, sapiens bireysel

tezahüründe (bir tür olarak değil) gizli üstün niteliklere ve özelliklere
sahip olabilir, bu da onun Hermetik gerçekleri kısmen anlamasına
yol açabilir. Bu bilgiyle motive olan sapiens , üstün bir gerçekliğe
uyanabilir. Sapiens bireyi kendini uyuşuk arzudan kurtarabilir .
Deccal 23 _
İnsanlığın küçücük ve sonunda Her metikçilerin, sihirbazların veya

uyanmış erkeklerin dünyasına ulaşır.
Güçlü ve bilge bir adam olan Musa, büyük bir kozmik
hata işlemek için özgürlüğe duyduğu özlem tarafından
yönlendirildi. Büyük Hermetik bilgelere göre, bu hata
güneş sistemini neredeyse yok etti. Bu ifadeyi açıklığa
kavuşturmak için, güneş sistemi, Hermetik "yukarıda
nasılsa, aşağıda da" temasından ödünç alınan bir atomun
bileşimi ile karşılaştırılabilir. Bu durumda, Y.'nin iktidara
yükselişi, Dünya'nın manevi çekirdeğini değiştiren bir
elektronun keyfi bir ikamesi olarak görülebilir.
Bu, Sihirbazlar Kardeşliğini Hermetik sırları sıkı bir
şekilde korumaya mecbur eden birçok dersten biridir .
Kardeşlik, yalnızca güçlerini, ahlaki ve ruhsal saflıklarını ve
niyetlerinin doğruluğunu kanıtlamış olanlara daha yüksek
bilgi eğitimi verecektir.
III
SAPIENS DİSEKSİYONU
H omo sapiens yaşayan bir paradokstur. kimse söyleyemez

Homo sapiens'in Dünya'da yaşayan yaratıkların en büyüğü mü
yoksa en önemsizi mi olduğu. En yüce nitelikler, en aşağılık ve en sapkın
tutkular onda birleşir. Pek çok iyi insan var ama kötüler daha çoktur. Yasaya
uyan, komşusuna saygı duyan, genel olarak iyilik yapan ve gücüne göre
başkalarına yardım eden kişiye iyi denir. İnsanları şu ya da bu şekilde
incitmekten zevk alan ahlaksız ve yıkıcı kişiye kötü denir.
Ne yazık ki, hem iyi hem de kötü insan, kendi iradeleri dışında bilinçsizce
bu şekildedir. İyiler kendilerine rağmen kibardır. Kötülük böyle olmaktan
kaçınamaz.
Ayrıca, haklı çıkarırlar ve kabul ederler. Aptal olan iyi adamlar ve zeki olan
birçok kötü adam olduğu gözlemiyle durum daha karmaşık hale gelir .
Arkadaşlarımızı nasıl seçmeliyiz? nasıl söyleyebiliriz
25
26 YILDIZ ADAM
sevgimizin alıcıları kimler olmalı? Canlı varlıklar olarak kendi

konumumuzu değerlendirmek için kendimizi nasıl değerlendirebiliriz?
Dünyayı iyi ya da kötü, zengin ya da fakir, zeki ya da aptal,

önemli ya da önemsiz olarak ayıramayız. Genellikle sapiens , tüm
analizlerin ötesinde olan içgüdüsel uygunluğa göre gruplar
oluşturur. Bu hizalama genellikle nitelikler veya kusurlar tarafından
belirlenir. Zıtın daha sık meydana geldiği aşk ilişkileri dışında,
benzer benzerini arar.
Bilim adamları sürekli olarak sapiens'in psikolojisini inceler,

onun sonsuz çelişkilerini bir şekilde haklı çıkarmaya çalışırlar.
Ahlak, aşk, etik, yaşam, ölüm, sonlu ve sonsuz üzerine sayısız
inceleme ve deneme yazılmıştır. Yine de, sapiens'in gerçek doğasına
çok az ışık tutulmuştur. Bunun nedeni bilimin bilgiden yoksun
olması değildir. Bilakis, bu bilgi, insanın kabul edilen kavramların
gerçek anlamını ölçememesi nedeniyle işe yaramaz hale gelir.
Örneğin, bir öğrenci, özellikle bu gerçek iyi belgelendiğinden,
insanların kalıcı bir nambulistik durumda yaşadığı ifadesini çok iyi
anlayabilir, ancak öğrenci bu kavramı yaşamın genel bağlamına
kesinlikle yansıtmaktan aciz olacaktır. Öğrenci, bu ifadenin içerdiği
tüm dehşeti uzaktan bile kavrayamayacak.
Bu, en çarpıcı gerçeklerin kamuoyu tarafından bilinmesine

rağmen fark edilmemesidir. En çarpıcı gerçeklerden biri de hayvan
olduğumuzdur. Bunu bir soyutlama olarak düşünmemek için birkaç
kez tekrarlayalım, "Ben bir hayvanım, ben bir hayvanım, ben bir
hayvanım." Ne hakkında düşünmek
SAPIENS DİSEKSİYONU 27
bu gerçekten anlamına gelir ve içerdiği her şey. İnsanların çoğu, hayvan

olduklarını çok iyi anladıklarını söyleyecektir, ancak bu ifadenin şaşırtıcı
sonuçlarını görselleştirmelerinin kesinlikle imkansız olacağı kesindir.
Böylece "bilim çok şey bilir ama hemen hemen her şeyden habersizdir."
Bu durumda Desmond Morris'in The Naked'ını pekala hatırlayabiliriz .
Maymun, insan hayvanı üzerine bir araştırma. Kitabının halk üzerinde

büyük bir etkisi oldu. Sapiens'in hayvan özelliklerinin kabaca incelenmesi,
gerçek bir zoolojik portre yaptı.
Bundan önce ne oldu? İnsanlar Homo sapiens'in bir maymun olduğunu
bilmiyorlar mıydı ? Elbette yaptılar, ama kimse bunun önemini gerçekten
değerlendirmedi.
Yine de sapiens yeteneğiyle, yaratıcı dehasıyla, muhakeme yeteneğiyle,
şefkat ve yaratıcı gücüyle gurur duyuyor ve kendisini "zekanın en yüksek
canlı tezahürü" veya "en mükemmel canlı yaratık" olarak adlandırıyor.
Sapiens özellikle kültüründen memnundur ve onu gelecek nesillere

aktarma yeteneğinin onu bu yetenekten yoksun görünen diğer hayvan
türlerinden çok farklı kıldığını varsaymaktadır.
Aynı şekilde, sapiens , kendi türünün elde ettiği "uygarlık" derecesinde

içkin olan en yüksek ayrıcalıklara sahip olduğunu doğrular. "Bütün insanların
mutluluğa hakkı vardır" ve "bütün insanlar doğada özgürdür" gibi ifadeler
bunu göstermektedir. Başka bir deyişle, bu, yalnızca doğmuş olmanın bile
bir sapiens yaratığına özgürlük, mutluluk, sevgi ve esenlik hakkı verdiğini
iddia etmekle eşdeğerdir.
Aslında, Homo sapiens'in sadece herhangi bir hakkı yoktur.

28 YILDIZ ADAM
özgürlük, mutluluk ya da kendisi için kazanmadığı herhangi bir

refah, ama dahası, kendisinin sandığı kadar zeki, rasyonel ve
üstün değildir.
Aksine, sapiens , doğanın toplam bağlamında neredeyse
önemsizdir ve bu çalışma onun entelektüel sıradanlığını,
uyurgezer durumunu ve gerçek dışı varlığını ortaya koymaya
çalışacaktır. Sapiens , işlevsel olarak eksik ve tropolojik olarak
olgunlaşmamış bir yaratıktır ve kendi benlik saygısı nedeniyle
bu gerçeği bilinçaltının en derin köşelerine gömmeyi tercih
eder ve bunun yerine kendi hayali zekası ve gücü hakkında
rüyalar görür.
Akılcı, bilinçli ve zeki varlıkların yaşadığı bir dünyada, gizli
bir nükleer savaş tarafından tamamen yok olma tehlikesinin var
olabileceğini düşünmek saçma olurdu. Cezalandırıcı yasaların
varlığı bile, insanların akıl, adalet, hoşgörü, görev ve doğru
eylemin rehberliğinde hareket etmediklerini gösterir.
Delilik, psikolojik kompleksler ve kargaşalar, intiharlar,

şehvet suçları, ızdıraplar, kontrol edilemez hırslar ve suikastler,
insanların akıl dışı davranışlarının kanıtıdır.
Böylece sapiens , yalnızca kendi hayal gücünde var olan bir
dizi nitelik, güç ve ayrıcalığa sahip olduğunu iddia eder. Calderon
de la Barca "hayat bir rüyadan başka bir şey değil" dediğinde,
kimsenin hayal bile edemeyeceği kadar haklıydı.
Sapiens türleri, Doğa için yeterli miktarda ve sayıda
malzeme sağlar , böylece kendi yasalarına göre, sonunda
evrimsel bir hedefi gerçekleştirebilecek birkaç varlık üretilir. Bu
birkaç kişi gerçekten bir insan durumuna ulaşabilir ve özgürlük,
mutluluk, refah ve sevgi gibi içerdiği tüm ayrıcalıklardan
yararlanabilir. Kitleler basitçe sağlar
DİSEKSİYON veya SAPIENS S 29
Doğa ve Tarih sosyal deneyi için hammadde. Doğa soğuktur ve

özellikle herhangi biri için ne tercihleri ne de önyargıları vardır.
Bu, insanların kendilerini aşağılamaları, yanlış bir şekilde

kendilerini aşağı yaratıklar olarak görmeleri için bir neden değildir.
Gerçek şu ki, Homo sapiens'in yaşı, evrimsel terimlerle neredeyse
bir çocuğun yaşı kadardır. Bu durumda, bir yetişkin gibi
davranmamaktan utanamaz. Aslında, insanın görece bilinçli
davranışı, ancak birkaç bin yılı aşkın bir süreyi kapsar. Bir tür olarak
sapiens'in yaşını gerçek bir sapiens insanınınkiyle karşılaştırmamız
gerekirse, türün bilinçli yaşı ancak sekiz ya da on yaşındadır.
Sapiens'in bir kez , kozmik zamanda reşit olması umulmaktadır.

dünyevi zaman değil, bir olgunluk derecesine ulaşacaktır.
Biyolojik ve psikolojik davranışları kolektif kurallara uygun olan
tüm bireyleri insanlık normal kabul eder. Kendini bu normlardan
ayıran kişi anormal kabul edilir. Ancak, normalin optimuma ne kadar
yakın olduğunu asla sorgulamayız . Normal , eksiklik veya kusura
optimumdan çok daha yakın olabilir .
Örneğin, dahiler bu kadar olağanüstü zeki değil, tam tersi

mümkün değil mi; insanlığın geri kalanının olağanüstü derecede
aptal olduğunu? İnsan ırkını diğer ırklarla karşılaştırmak için işaretler
veya referans noktalarından yoksun olduğumuz için bunun
tamamen mümkün olduğu fikrini kabul etmeliyiz. Gezegenin tüm
sakinlerinin gerçekten deli olduğunu varsayalım, bunun nasıl farkına
varacaktık?
Bir birey bu fenomenlerin farkına ancak mistik bir deneyim

sayesinde ulaşabilir,
30 YILDIZ ADAM
sapiens koşullanır ve kendini derin bir bilinç ve mutlak

uyanıklık durumuna yükseltir. Bu şartlar altında
Büyük zihinsel berraklığı, alışılmış olarak ele aldığı küçük,
zamansal ve göreli gerçeklerin yanında mutlak ya da ebedi
gerçekleri anlamasını sağlayacaktır .
Bu yüksek bilinç döneminde, kişi normal insanın
gerçekten anormal olduğunu görebilir; bir anlamda eksik
yaratılmış bir canlı olduğunu.
Sapiens'i zihinsel ama zihinsel geriliği olmayan, sorumsuz
ve hipnotize olmuş biri gibi davranan biri olarak
gözlemleyecektir . Bazı insanlarda vahiy veya aydınlanma
olarak adlandırılan bu özel bilgi süreci ,
Azizler, daha sonra bireyin üstün bilinç durumundan çıkıp
sıradan bir düzeye inmesiyle doğrulanır ve inisiyenin
edindiği bilginin doğruluğunu günlük yaşamda kanıtlayan
ve gösteren kişilerin davranışlarını gözlemler.
Uygarlığın ve bilimin olağanüstü ilerlemelerinin insanın

zekasını ve yeteneklerini kanıtladığı tartışılacaktır. Bununla
birlikte, bu argüman, Homo sapiens'in zekasını en yüksek
insan tezahürü olarak kabul ederek ona büyük saygı
duyduğu gerçeğinin yalnızca bir yansımasıdır . Bu nedenle,
büyük entelektüellerin eylemlerine ve anılarına, yalnızca
büyük milyonerlerinki tarafından saygı duyulduğu, güç ve
prestij açısından aşıldığı anlaşılabilir. Bir dahi, insanlığın
yarısını yok edebilecek ölümcül bir silahın mucidi olsa bile,
tarihte uzun süre hatırlanacak.
Hermetizm, zekanın insan bireyinin en değerli unsuru
olduğu iddiasını reddeder ve bunun yerine insanlığın en
değerli ve paha biçilmez unsuru olduğunu iddia eder.
daha farkında, daha uyanık, daha uyanık, sağduyulu ve daha bilge

olma anlamında bilinçtir . Çoğu insanın sahip olmadığı bu bilinç
yetisi , yalnızca çeşitli nedenlerle yaşamda normalden daha yüksek
bir uyanıklık düzeyine ulaşmış kişilerde doğar; bir anlamda
uyanmış, kendilerini kitleleri etkileyen somnambu listik hipnozdan
kurtarmışlardır.
Homo sapiens genel olarak beyinsel, duygusal, içgüdüsel ve

fiziksel seviyelerde bütüncül olarak programlanmış bir varlıktır.
Psikolojinin kişilik dediği şey, bireysel bir program olarak da
tanımlanabilir . Her birey, kalıtım, eğitim, kültür, taklit, öğrenme,
koşullu refleksler vb. etkilerinden dolayı karmaşık ve kapsamlı bir
beyin programına sahiptir. Dolayısıyla bir kişi düşündüğünde,
bunu ancak , yapmaya çalışsa bile, herhangi bir nedenle
sapamayacağı beyin programının temel bağlamı içinde yapabilir.
Her insan mutlaka kendi beyin senaryosuna bağlı kalmalıdır

ve kendisini onda ve onun aracılığıyla tezahür etmekten başka bir
şey yapamaz.
Bunu anlamak için program ve bilinç tamamen çelişkili unsurlar
olarak düşünülebilir. Bilinç, bir programın görünür tezahürü olan
bir varlıkta açıkça mümkün olmayan değişim, seçim ve kendi
kaderini tayin etme kapasitesini ima eder. Büyük Programcı, Tanrı,
Kâinatın Babası, Kozmik Zeka veya başka bir isim olarak
adlandırılabilir, ancak referans her zaman açıktır.
Beyin programı ve az bilinen diğer fenomenler nedeniyle,

insan kalıcı bir somnam bulistik durumda yaşar. Somnambulist
nedir? Sözlük
32 SB YILDIZ ADAM
Somnambulizmi “kişinin ayağa kalktığı, yürüdüğü ve bazen

konuştuğu anormal uyku durumu” olarak tanımlar. Bu
tanımı genişleterek, somnambulizm, "insanların hiç farkında
olmadan uyandığı, yürüdüğü, kavga ettiği, sevdiği, nefret
ettiği, zevk aldığı, acı çektiği, düşündüğü, ürediği, yaşadığı,
yaşlandığı ve öldüğü tüm insanlığı etkileyen uyku" olarak
tanımlanabilir. onların hipnotize durumu." Hipnoz bilgisi
ezoterik okullarda ortaya çıkmıştır ve bilim, onu
benimsemesine rağmen onu anlamaktan çok uzaktır.
Birey gece uyur, ancak gündüz uyanıktır.
Dikkat edilmeyen şey, uyku ve uyanıklığın psikolojik
farkındalığın iki uç noktasını temsil ettiği ve bu iki kutup
arasında birçok derecenin olduğudur. Bu nedenle, kişi gece
boyunca hafif veya aşırı derin uyuyabilir.
Aynısı, bir kişinin zar zor uyanık olabileceği veya aşırı
derecede uyanık olabileceği uyanıklıkta da ortaya çıkar. Bu
nedenle, sapiens yavaş yavaş gün içindeki olağan farkındalık
durumunun uyanık olduğuna inanmaya başladı . Gerçekte,
bu farkındalık, bir kişinin hala uyanık görünümündeyken
dağılabileceği hipnotik veya uyurgezer bir uyku halidir.
Programlanmış zeka, görünüşe göre kendini hipnozdan
etkilenmiş olarak algılayamaz, özellikle de bunu gösterecek
kadar uyanık kimse olmadığında. Yine de tarih, uyanmış
insanlar oldukları için gerçeği anlayan, derin ve tözsel bir
gerçekliğe erişen ve uyanmalarına yardımcı olmak için
bilgilerini başkalarına aktarmaya çalışan bazı filozofların
yaşamlarındaki bölümleri anlatır . Bazı insanlar uyandı,
ancak büyük çoğunluğu sağır, dilsiz ve kör kaldı.
Filozofların çoğu sadece büyük

düşünürler, ama uyanmamış erkekler; akıl devleri, ama bilinç değil.

Geleneksel felsefenin her zaman bu kadar kuru, soğuk, soyut ve
pratik olmasının nedeni budur.
Filozoflar yalnızca "gerçeğe aşıktı", ancak yaşayan bir gerçeklik
olarak değil, bir görüntü veya sembol biçimindeydi.
Bu şekilde, zeka sapiens , parlak olduğunda bile, mekanik, ölü
ve programlanmış bir zekaya sahiptir.
gence.
İnsan yaratıcı dehasını her zaman kanıtladığında, buna itiraz
edilebilir, bizim yaratıcı kapasitemiz ne olacak? Buna verilecek yanıt,
bilgili ve bilge insanın beyinsel ve kültürel programlamasının sürekli
olarak büyüdüğü, ancak her zaman önceden kurulmuş kalıpları
takip ettiğidir. Bir kişi sürekli olarak çalışabilir veya araştırabilir,
ancak her zaman zekasının temel içeriğinin sınırları içinde. Böylece,
günlük entelektüel çalışmasında düşünce mekaniği ile sonsuz
kombinasyonlar üretebilen, ancak otantik bir yaratım süreci ile değil,
binlerce heterojen ve homojen öğe biriktirir. Mekanik zeka tarafından
yönetilen bu dünyada, programında en fazla bilgiye sahip olan ve
onu mümkün olduğu kadar ustalıkla kullanma becerisine sahip olan,
en zeki olarak kabul edilecektir.
Kendisini gerçekten uyanmış bir adama dönüştüren Hermetik

filozof, yaşayan, uyanık, yaratıcı ve programlanmamış bir zekaya
sahiptir. Bu, insanlığın büyük çoğunluğunun tam tersidir. Bu zeka
kendini salt entelektüelin çok ötesinde gösterir ve zekanın akıl olana
dönüşmesi için entelektüel sınırları aşması gereken bütünsel
anlayışın zirvesine ulaşır . Aslında Hermetik filozoflar zihin kelimesine
bir anlam vermişlerdir .
34 S YILDIZ ADAM
yaygın olarak yoktur, onu " yoğun bir uyanıklık halinde çıraklıktan
doğan zeka ve bilinç" olarak tanımlar.
Sıradan insan, akıldan yoksundur ve hipnoz veya uyku

halindeyken uyurgezer çırak gemisi yoluyla geliştirilen sınırlı zekası
ve bilgisi ile başa çıkmak zorunda kalır.
Hermetikçi, sapiens'in göreli ve zamansal doğrularının aksine,

mutlak ve ebedi doğruların bilgisine zihniyle ulaşabilir . Hermetiğin
amaçları sonsuzdur; dindışının amaçları geçici ve sonludur.
Zihnin üstün olanaklarından yoksun kalan sapiens , kader,

ölüm, hastalık, savaş, yoksulluk ve tehlikeli değişimler karşısında
kendi zayıflığını ve savunmasızlığını kesin olarak hisseder. Sapiens'in
her zaman gücü kendi zayıflığını telafi edecek liderler ve şefler
aramasının nedeni budur . Aynı arzunun rehberliğinde, sahip
olmadığı güç ve kuvvet için dua ettiği tanrıları icat etti. Uygar
dünyamızın tüm yapısı ab'ye dayanmaktadır.
Kendi iç zayıflığını dışarıdan telafi etmek için kolektif koruma, destek

ve kontrol sistemleri kuran insan bireyinin zayıflığı, korkaklığı,
iktidarsızlığı, cehaleti ve savunmasızlığı.
İnsanoğlu, tarihin o an için ortak çıkarlarına karşı çıkanları

durdurmak için kültürü, ahlakı, dini inançları, yasaları ve polis
sistemlerini hazırlar.
Toplum yaşamını ve çocuklarının geleceğini planlar ve programlar.
Bununla birlikte, içsel olarak, aslında başlangıçta hiçbir zaman insan
olmayan bir dünyanın ilerleyen insanlıktan çıkarılması karşısında
manevi kıvılcım giderek daha da zayıflar.
SAPIENS'İN DİSEKSİYONU 35
ama sadece hayvan zekasına sahip. Dünya bilimi yüceltti ve insan

doğasını unuttu.
Bir kişinin psikolojik farkındalığının ağırlık merkezi, giderek
daha fazla dış dünyaya yansıtılır ve giderek kendini medeniyetin
canavarca oğulları: tüketim ürünleri, makineler, sinema ve
televizyonda enkarne olmak için terk eder. Reklam ve basın,
çağımızın iki süper canavarı, insanın yeteneklerini tamamen
manipüle ettiği ve mükemmel bir otomat haline getirdiği araçlar.
Belirli ürünlerin itaatkar bir tüketicisi, saygılı bir ideoloji ve sistem

sunucusu haline gelir ve bu da karşılığında küçük gruplara güç
sağlar. Kalabalıklar çağında yaşadığımız ve geçmişin krallarının ve
prenslerinin otoritesini onların sesinin devraldığı doğruysa, tarihin
azınlıkların, yani azınlıkların çatışması olduğu da daha az doğru
değildir. kitleleri yönlendiren liderlerdir.
Bu noktada Profesör Ludwig Von Berta'nın sözleri

Alberta Üniversitesi'nden lanffy ilginç:
Davranış, dışarıdan gelen uyaranlara verilen bir

tepkidir. . . Doğuştan veya içgüdüsel olmadığı sürece
davranış, organizmayı geçmişte karşılaşmış dış etkiler
tarafından şekillendirilir: Pavlov'dan sonra klasik
koşullanma, Skinner'dan sonra araçsal koşullanma,
Freud'dan sonra erken çocukluk deneyimi, daha yeni
teorilerden sonra ikincil pekiştirmeler. Dolayısıyla eğitim,
öğretim ve genel olarak insan yaşamı, esasen dış
koşullara verilen tepkilerdir: erken çocuklukta tuvalet
eğitimi ve sosyal olarak kabul edilebilir davranışların
tatmin edildiği ve istenmeyen davranışların engellendiği
diğer manipülasyonlarla başlayarak; göre en iyi şekilde gerçekleştirilen eğitime devam et
36 S YILDIZ ADAM
Doğru tepkilerin pekiştirilmesi ve makinelerin öğretilmesi

yoluyla ve herkesi mutlu eden, onu kesinlikle bilimsel bir tarzda,
kitle iletişim araçları tarafından mükemmel bir tüketici olmaya
koşullandıran zengin bir toplumda yetişkin bir insanda sona
eren Skinner ilkeleri. sanayi-askeri-siyaset kurumunun
öngördüğü şekillerde doğru cevap veren otomaton.
. . . Programlanabilen bir makine olarak insan; montaj

hattından çıkan otomobillere benzeyen tüm bu makineler; nihai
değer olarak denge veya konfor; minimum masraf ve maksimum
kazanç ile bir ticari işlem olarak davranış - bu, ticari toplum
felsefesinin mükemmel bir ifadesidir. Uyarıcı-tepki, girdi-çıktı,
üretici-tüketici hepsi aynı kavramlardır, sadece farklı terimlerle
ifade edilirler.
Profesör Bertalanffy devam ediyor:
Profesörlerin A, B veya C'nin Watson, Hull ve Freud'u değiştirip

değiştirmedikleri ve onların küstah ifadelerini daha nitelikli ve
çok gelişmiş dolambaçlı ifadelerle değiştirip değiştirmedikleri
ve ne ölçüde değiştirdikleri umurumda değil. Ruhun
toplumumuzda hâlâ her yere yayılmış olmasını çok önemsiyorum
ve dahası, onu sürdürmek için gerekli görünüyor: insanı hayvan
doğasının daha düşük seviyelerine indirgemek, onu geri zekalı
ve tüketimci biri haline getirmek için manipüle etmek. otomat
ya da politik gücün bir kuklası, sapkın bir eğitim sistemi
aracılığıyla beynini sistematik olarak köreltiyor; kısacası, sofistike
bir psikolojik teknoloji aracılığıyla onu daha da insanlıktan
çıkarmak. Bu manipülasyonun etkilerini her yerde görüyoruz:
popüler kültürün tarif edilemez bayağılığında; üniversiteye
girerken anadilini bilmeyen dayanılmaz çocuk ve ergenlerde
ama günde beş saat televizyon ekranına yapıştırılmışlar ve

uyuşturucu bağımlılığından, erken gebeliklerden veya
suçluluktan daha iyi bir çıkış yolu bulamıyorlar; sıkıcı bir
toplumda. . . anlamsız fare yarışıyla binlerce akıl hastanesini
dolduran; Jefferson demokrasisini manipüle edilmiş bir sığır
sürüsüne dönüştüren siyasette.
. . . Atinalı sofistlerden, Aristoteles'in retoriğinden ve
Hitler'in ünlü el kitabına kadar ortaçağ triviumuna kadar kitlesel
ikna, elbette, en eski insan sanatlarından biridir. Ancak sanat
olduğu sürece etkileri kaprisli ve öngörülemez, ayrıca zaman ve
mekan açısından sınırlı kaldı. En güçlü diktatöre karşı bile isyan
mümkündü; Tarihsel bir gerçek olarak, diktatörlerin sonu
genellikle kötüydü. Bu, psikolojik mekanizmalar ve teknikler
kullanılarak kitlesel ikna bilimsel hale geldiğinde temelde değişti.
Sonra gücü, dışarıdan dayatılmadığı, içselleştirildiği için sınırsız
ve neredeyse zaptedilemez hale geldi; barajının uzayda sınırı
olmayan ve zaman içinde neredeyse sürekli olan kitle iletişim
araçlarının yardımıyla. Bu, nükleer silahların yanı sıra, çağımızın
en büyük keşfidir: erkekleri, diş macunundan ve Beatles'tan
başkanlara, atom savaşına ve kendi kendini yok etmeye kadar
her şeyi 'satın alan' otomatlara dönüştürme gücü.
Bu güçlü güçler tarafından yabancılaştırılan Homo

sapiens, hayatını yaşamaktan ve yaratılış dramında
kendisine biçilen rolü oynamaktan başka seçeneği olmayan
bir kukladır.
Bu, anonim güçlerin planladığı devasa ve korkunç bir
komplo olabilir mi, yoksa sadece tanrıların bir eğlencesi mi?
38 YILDIZ ADAM
Ruhu güçlü bir şekilde etkileyen görsel-işitsel araçların sürekli

bombardımanı, toplumun sayısız gereksinimleri ve medeni yaşamın
artan karmaşıklığı, bireyi büyülenmiş ve uyanacağı gerçek bir
uyurgezerlik transında asılı bırakmıştır.
zorlukla. Bunun nedeni, kişi ve çevre arasındaki ilişkinin, hipnozun

sürdürülmesi ve güçlendirilmesi için bir unsur olarak hareket eden
sürekli bir geri bildirim süreci olmasıdır.
Hermetikçiler kendilerini bu olumsuz etkiden psikolojik olarak

izole edebilir ve uyanık kalabilirler, ancak bu toplu hipnoz
durumundan kaynaklanan maddi koşulları insanlarla paylaşmak
zorunda kalırlar.
Homo sapiens'in somnambulistik uykusuna toplum neden
olmaz ; sadece onu sürdürmek ve güçlendirmekle görev yapar.
Uyku, kozmosta mevcut olan ve çeşitli şekillerde tezahür eden
evrensel bir güçtür.
Hermetik geleneğe göre, Yüce Yaratıcı insanı Cennetten
kovduğunda, onu Rab'bin bağlarında itaatkar bir hizmetkar yapmak
için beynine hipnotik uyku için bir mekanizma yerleştirerek
cezalandırdı.
Üstün bir uyanıklık halinin sevincini buna hazırlıklı olanlarla

paylaşmak isteyen Hermetik Üstatlar, insanı hareketli, dövülebilir
bir araca dönüştüren uykunun esaretinden kurtulma fırsatının
verildiği Hermetik okulları sürdürürler. Aristoteles'e göre köle tanımı.
Sihirbaz Kardeşliği , yeterliliği olan herkesi davet ediyor .

onların ruhsal hareketlerine katılmak için bu sihirli işi başarma

konusunda ustaca bir yetenek. İnsan, kaybettiği Cenneti geri alabilir ve hatta
İncil'e göre insanı Tanrı gibi yapacak olan "yasak meyveyi yedikten
sonra" orada tekrar yaşayabileceği için bir avantaj elde eder.
Ancak bu davet, sadece "görecek gözleri ve işitecek kulakları

olanlar içindir, çünkü dinlemeyi bilmeyenlere hikmetin dudakları
kapalıdır".
Herkesin en büyük neşe ve ölümsüzlüğe götüren eşiği
geçebileceği sanılmasın. Aksine, "çoğu çağrılır, ancak çok azı seçilir."
Her insanın bir kişisel seviyesi vardır ve eğer bu seviye kavramsal

ve kültürel olarak çok düşükse, gerçek bir inisiyasyon okulu
seviyesine ulaşmak için geçmesi gereken alan,
aşılabilir. Öte yandan, erdemli ve disiplinli bir yaşam sürdürerek,
ahlaki ve ruhsal ilerlemeyi elde etmeye çalışarak kendini inisiyasyona
hazırlayabilir. Çoğu zaman hayatın kendisi bir insanı yeterince
hazırlamış olacaktır. Bunda katı kurallar yoktur; Bazı durumlarda,
bir birey okula girmek için temel bir gereklilik olarak yüksek
öğrenime ihtiyaç duyacaktır, çünkü kültürel bir temel olmadan
Öğretileri anlaması onun için imkansız olacaktır ve onun yolu bir
inanç eylemi olacaktır ki bu yetersizdir.
Sapiens'in bütüncül olarak programlanmış olmasına ve bunun

ona gerçekten zarar vermesine rağmen, aynı zamanda ilahi kıvılcıma
da sahiptir ve bu tek gerçek ona hemen kurtuluş ve yükseliş için en
büyük olasılıkları verir.
Bu, herhangi bir nedenle olağanüstü güçlü bir ilahi kıvılcıma
sahip olan ve
40 YILDIZ ADAM
bunu her türlü iyiliği yaparak ve hayata üstün kıstaslarla karşı

koyanlarla gösterirler. İnsanı incelersek, zalim veya yıkıcı bir eleştiri
olarak değil, sadece evrimin olanaklarını göstermek içindir.
IV
KOLEKTİF RUHU _
TÜRLER _
A ristoteles, köleyi "canlandırılmış dövülebilir" olarak tanımladı.
Bu ürkütücü tarif, genel olarak insanlara uygulandığında, hiçbir

zaman bugünkü kadar doğru olmamıştı. Birey, tür için sadece bir uzantı ve
bir sondaj tahtasıdır. Homo sapiens , diğer hayvan türleri ile aynıdır: insan
ırkının evrimini düzenleyen ve yönlendiren ortak bir ruha sahiptir.
kuşların göçünü üretir, üremeyi düzenler, farklı değişim ve adaptasyonları

yönlendirir, çiftleşme dönemlerini meydana getirir ve genel olarak
hayvanların içgüdüsel davranışlarını yönlendirir. Sapiens , hayvanlar alemine
ait olduğu için, ortak bir beyin gibi hareket eden ve bireysel düşünceyi
boğan türleri fiilen kontrol eden, yöneten, denetleyen ve düzenleyen bu
yönlendirici güçten özgür değildir.
Bu ortak ruh , "kolektif uzlaşmazlık" olarak adlandırılmıştır.
scious" Jung tarafından. Bir "hayvan ruhundan" bahsetmedi ama
41
42 YILDIZ ADAM
kesinlikle bu bilgiye sahipti. Bu kolektif bilinçdışı aslında

sapiens'in hayvani ruhudur. Bu konunun önemini anlamak,
kabul etmek ve kavramak, sapiens'in yaşamının en önemli
temelini görselleştirmek anlamına gelir, çünkü hayvani
dürtü, eylemlerinin temel güdüsü olarak hareket eder.
Kişilik, yalnızca öznenin ruhunu beklenmedik bir güçle

şekillendiren ortak ruhun bir yansımasıdır.
Bu, bu ifadeyi kullanmak mümkünse, minyatürde "kendi
hayvan ruhunu" edinen ve büyük kolektif ruhtan ayırt
edilen bir bireyde birleştirilmiş ve kişiselleştirilmiş ortak
birikimden bir yayılımdan başka bir şey değildir. .
Bu şekilde birey, ebeveynlerinden fiziksel ve genetik bir

miras, insanlıktan ise güç ve hayvan zekası mirasını alır. Bu
koşullar altında bireyin bu ezici zorlamayı yenmesi ve kendi
bireysel kişiliğini şekillendirmesi çok zordur. Hermetik bir
okula ulaşacak kadar "şanslı" değilse, arkadaşlarının ortak
kaderini paylaşmaktan vazgeçmelidir.
Hermetik felsefe, insan kendisini türün merkezi

bilgisayarına bağlayan ve "hayvansal" özellikleri besleyen
göbek bağını kesmediği takdirde gerçek bir ruhsal ve
ahlaki ilerleme olamayacağını ileri sürer.
Bu kayda değer ve benzersiz olay, geniş kapsamlı ve
geri döndürülemez ve gerçek Hermetik okulların kalbinde
gerçekleşir. Diğer okullar hiçbir şekilde öğrencinin hayvani
ruhuyla ilgilenmezler ve sadece nakletmekle sınırlıdırlar.
TÜRLERİN KOLEKTİF RUHU 43 _
şüphesiz, zekasını daha da hayvanlaştırmak için kullanılacak olan

bazı öğretiler.
Zekanın hayvanlaştırılması bu çağda yaygın olmayan bir
fenomendir. Bir birey ne kadar zeki olursa, canavarı o kadar güçlü
olur ve canavar bu zekayı başka hiçbir şey için endişelenmeden
kendi içgüdülerini tatmin etmek için kullanır.
(Kolektif ruhun) şiddetli ve insanlık dışı rekabete dayanan kolektif

programı, bireyi yemek için öldürmeye zorlar. Ölümün pek çok
derecesi vardır ve fiziksel yıkım bunların sonuncusudur, ancak
bundan önce, kişinin içsel özlemlerinin yok edilmesinin bir sonucu
olan yavaş bir düşüş vardır. Başkalarının iradesini yok ederek veya
onları acımasızca sömürerek öldürebiliriz; kötülüğü kötülüğe
döndürmek; sevgilerini, akıl sağlığını, mutluluğunu ve barışını yok
etmek; ya da iftira atmak, küçük düşürmek ya da başkalarının
sorunlarına karşı buz gibi katı yürekli olmak.
İnsan ırkının geleceği umut verici görünmüyor: Soğuk ve insanlık
dışı bir zekanın sevgiden ya da ruhsal içerikten yoksun, hızlandırılmış
gelişimi.
İlerleme , akıllı devler yaratıyor, ancak nihayetinde türün
merkezi bilgisayarına hizmet etmek için tasarlanmış geniş bir
beyinsel ve kültürel program tarafından vicdan ve insan duyarlılığı
körelmiş ruhsal pigmeler yaratıyor.
Kurtuluş için tek olasılık, izole edilmiş bireyin elindedir, yani
Metisizmi aracılığıyla kendini merkezi beyinden kurtararak yaşamsal
özerklik kazanan kişinin elindedir.
Ne yazık ki, herkes kurtarılamaz, çünkü sapiens türlerinin yok

olması ve merkezi bilgisayarın çalışmasının durmasıyla birlikte,
44 YILDIZ ADAM
kozmik dengesizlik, merkezi bilgisayar sistemimizin gezegensel uyumu

için gerekli işlevleri yerine getirir.
Kendini kurtaramayanların geleceği ne olacak?
Dramatik veya muhteşem bir şey yok; bazıları reenkarne olabilir ve daha
sonra birçok yaşam boyunca yavaş yavaş evrimleşebilir ve diğerleri
parçalanabilir; yani kabirde her şeyin bittiğine inanan materyalist insanların
çoğunluğunu bekleyen ölüm şekline sahip olacaklardır.
İnsanı hapseden düşsel ağ, son derece incelikli ve karmaşıktır, ancak

aynı zamanda, sosyal psikolojinin belirli fenomenlerini gözlemlemeyi
öğrendiğinde aynı zamanda vahşice aşikardır. Daha üstün bir şey ararken
bile, insanlar kültür tarafından dikte edilen davranışsal standartların kısır
döngüsünde dolaşırlar. Ne kadar çok çalışırlarsa, o kadar az bilirler ve o
kadar az anlarlar. Tüm çabaları, onları bir topluluk kültür fonuna yönlendiren
merkezi bilgisayar tarafından sermayelendirilir.
Bu merkezi bilgisayar nasıl ortaya çıktı? İnsanın yeryüzündeki ilk

varlığından beri, çevrenin onun ruhu üzerindeki etkisi ile yavaş yavaş
oluşmuştur. Tanrı'nın yayılımlarının ve insanın yayılımlarının meyvesidir.
Kolektif bilinçdışı ya da merkezi bilgisayar dediğimiz bu güç ,

yaratıldıktan sonra varlığını sürdürmek için maddi ya da biyolojik
desteğe ihtiyaç duymadığından , insanın kendi yaşamı sayesinde
büyümeye ve kendini mükemmelleştirmeye devam edecek, ancak
insan varlığını sürdürecektir.
İdeolojik ya da zihinsel olarak konuşursak, birey kültürden ayrılmaz
olduğu için var değildir. Toplum tarafından kabul edilen ve nihayetinde
merkezi bilgisayar tarafından kontrol edilen davranışsal standartlar
tarafından yönetilir. Böylece kültür,
bazı yönlerden insan için çok şey yapabilen, başka yönlerden ilahi kıvılcımın,
özgürlüğün ve farkındalığın gerçek katili olarak kabul edilebilir. Kültür, bireyi
tek bir modele göre şekillendirerek , karşı konulmaz bir güçle hapseder,
sınırlar, zorlar, zorlar, hipnotize eder ve ele geçirir . Bu model, merkezi
bilgisayarın yaşam gösterisini devam ettirmek için ihtiyaç duyduğu köleler
olan robot-insanların üretimi için bir prototip olarak kurulmuştur.
Bizimki gibi hasta bir toplumda, kuşkusuz, kolektif kalıp yargılar

tarafından yabancılaştırılan hasta bir kültüre sahip olacağız. Toplumumuz
gerçekten hasta ve bu toplumda İlahi Komedya'ya layık şeytani rüyalar
yaşıyoruz. Her varlık bir sorunlar ve çatışmalar dünyası içerir. Neyse ki ya
da ne yazık ki, insan yüksek melekelerini köreltir ve çılgın bir dünyada
varlığının tüm dehşetinin farkında değildir. A
popüler bir aforizma, "körler ülkesinde tek gözlü adam kraldır" der. Benzer
bir şey, daha yüksek hükümet biçimlerinin ve topluluk rehberliğinin
herhangi bir tür aklı başında denetime tabi olmadığı uygarlığımızda oluyor.
Az ya da çok, akıl sağlığının veya akıl hastalığının derecesinin tamamen
farkında olmadığımız kişiler tarafından yönlendiriliyoruz. Bireyin normal
görünmesi ve öyle kabul edilmesi yeterlidir.
Hepimiz, zihinsel rahatsızlıkların, uzman profesyoneller tarafından bile
keşfedilmesi ve değerlendirilmesi en zor fenomenlerden biri olduğunun

farkındayız. Sokaktaki sıradan bir insanın bu çılgınlığı algılaması mümkün
değildir.
Reklam olduğu söylenen bir medeniyette inanılmaz görünüyor
bu kadar önemli bir konu ihmal edilmiştir. biz olarak

46 YILDIZ ADAM
bilin ki, büyük kitleleri yöneten küçük bir grup insandır. Bu liderler
grubunun bir parçasını oluşturanların kaçı ciddi sorunlardan
rahatsız? Yüzde otuz, belki yüzde elli, ya da belki büyük çoğunluk?
Bunun insanlığa verdiği zarar nasıl değerlendirilir? Kamu görevi ya
da önemli görevlerde bulunmayan kişilerde ciddi ruhsal rahatsızlıklar
meydana gelse, bunun pek bir önemi olmayacaktır. Öte yandan,
sosyal eylem yelpazesi çok geniş olanlar için, ruh ve ruh sağlıklarının
periyodik bir değerlendirmesinden geçmek zorunda kalmamaları
saçma ve mantıksız görünüyor.
Bu zamanda, kişinin bulunduğu bölgede adaleti sağlayan

yargıcın zihinsel olarak rahatsız olması son derece olasıdır. Akıl
hastalığı nadiren bariz veya gösterişli olduğundan, bunun yerine
oldukça sinsi, gizli ve sinsidir, çünkü bu olasılık herhangi bir
psikiyatrist tarafından tartışılamaz. Aslında, zihinlerinin çalışma
biçiminde patolojik özelliklere sahip olmayan hemen hemen hiç
kimse olmadığı iyi bilinmektedir. Bu faktörlerin ciddiyeti göz ardı
edilmektedir.
Sözü edilen yargıcın durumu, eğer gerçekten ciddi zihinsel
sorunları olsaydı, toplum tarafından insanları manipüle etmeye,
komplekslerine, hayal kırıklıklarına, çılgınlıklarına ve travmalarına
göre adaleti uygulamaya yetkili bir akıl hastasının korkunç bir
örneğini temsil ederdi. Bir yargıcın yalnızca yasanın harfine
uyduğuna itiraz edilebilir, ancak algısal analiz, yasa kodlarının
birçok farklı kişisel şekilde yorumlanabileceğini gösterecektir.
Bu noktada, dünyada hukukun kutsal tarafsızlığını tamamen

göz ardı eden kaç para noid yargıç olduğunu kendimize sormalıyız;
kaç önemli halk
yetkililer histeri, megalomani, benmerkezcilik, dizginlenemeyen

güç özlemi, sadizm veya tamamen öz eleştiri eksikliğinin
kurbanları mı?
Konumları nedeniyle, konumlarının onlara sağladığı prestij
nedeniyle psikolojik şişme fenomeninden etkilenenleri taramaya
yönelik herhangi bir hüküm yoktur . Jung tarafından ortaya
atılan "psikolojik şişkinlik" terimi, bir kişinin kendisini işgal ettiği
konumla özdeşleştirdiğinde ve öz değerlendirmesinde yoldan
çıkarıldığında yaşadığı yönelim bozukluğunu tanımlar. Bu
şekilde, bir hekim, mesleki unvanı nedeniyle toplumun bir
doktora verdiği yüksek önem ve saygınlığı şişirebilir veya
yükseltebilir. Ancak bir kişi, unvanının veya konumunun temsil
ettiği şey değildir; o sadece genel olarak tıp mesleğine verilen
önem ve ihtişamı kendisi için iddia edemeyen bir kişidir, çünkü
binlerce insan bu mesleğe aittir. Enflasyona uğrayan kişi,
farkında olmadan, kendisine ait olmayan, aslında toplumun
kendisine bahşettiği gücü, gücü ve önemi gasp etmeye veya
yalnızca kendisine atfetmeye çalışır.
Psikolojik bir kontrol olmadığını biliyoruz, kaçınılmaz olarak

binlerce masum kurban, medeniyetimizi yönetmekten sorumlu
olanların deliliği için farklı şekillerde ödeme yapıyor. Hukuki
hatalar, gücün kötüye kullanılması, silahlı çatışmaya dönüşen
ölümcül siyasi hatalar, gücün mali mafyalar tarafından gasp
edilmesi, eski veya hatalı eğitim sistemleri; bütün bunlar bir
şekilde zihinsel olarak rahatsız olanlar tarafından kışkırtılıyor.
Bu vakalar arasında namusunu, haysiyetini, namusunu ve
şahsını para karşılığı satan "hasta" insanlar da vardır.
48 YILDIZ ADAM
Başarılar, faydalı keşifler ve çok olumlu çalışmalar olduğu da

doğrudur, ancak ne yazık ki, şu veya bu nedenle, bu çalışmalar
nadiren dünya için kesin olarak olumlu sonuçlar verir. Bu işlem,
gövde ve kökler çürürken bir ağacın dallarını iyileştirmeye benzer.
Bu nedenle, insan doğası değiştirilmeden ve daha yüksek bir düzeye
yükseltilmeden hiçbir bilimsel olay veya keşif, önem açısından geniş
kapsamlı olmayacaktır.
Öte yandan, küçük çakıl taşları bile çağlar sonra bir dağ
oluşturur. Bunu anlamak için, insan doğası değişmedikçe gerçek bir
ilerleme ve tekamül olmayacağını kabul etmek gerekir.
Büyük Hermetik İnisiyelerin taahhüt ettiği şey tam da bu büyük

çalışmadır ve bu nedenle insanlara kendilerini yükseltme fırsatı
verilen gerçek Hermetik okullar vardır.
Kolektif ruhun veya merkezi bilgisayarın işlevsel mekanizması

hakkında daha geniş bir anlayışa sahip olmak için kitlelerin psikolojik
eylemini analiz etmek gerekir.
Bu, belirli koşullar altında insanları ele geçiren belirli bir kuvvet
türünün gizli eylemini doğrulamamızı sağlayacaktır.
Gustav Le Bon'dan aşağıdaki ilgili alıntılarda

Çalışma, Kalabalık, diyor ki:
Sıradan anlamıyla, "kalabalık" kelimesi, hangi milliyetten,

meslekten veya cinsiyetten olursa olsun ve onları bir araya
getiren şanslar ne olursa olsun bireylerin bir araya
gelmesini temsil eder.
Psikolojik açıdan bakıldığında, "kalabalık" ifadesi
oldukça farklı bir anlam kazanır. belirli verilen
ve yalnızca bu koşullar altında, bir insan yığını, onu oluşturan

bireylerinkinden çok farklı özellikler sunar. Toplantıdaki tüm
kişilerin duygu ve düşünceleri tek ve aynı yöne gider ve bilinçli
kişilikleri yok olur. Kolektif bir ruh şüphesiz oluşur, ancak çok
net bir şekilde tanımlanmış özellikler gösterir. Böylece toplanma,
daha iyi bir ifadenin yokluğunda, örgütlü bir kalabalık ya da
terim tercih edilirse, psikolojik bir kalabalık diyeceğim şeye
dönüşmüştür. Tek bir varlık oluşturur ve kalabalıkların zihinsel
birliği yasasına tabidir.
Le Bon'un bu tanımında, merkezi bilgisayarın insanları psikolojik

kalabalıklar veya kitleler halinde gruplandırmada nasıl güçlü bir şekilde
hareket ettiği görülebilir . Bununla birlikte, kalabalıkların veya kitlelerin
psikolojik anlamı genel olandan farklı olduğu için bir kitle iki, üç, beş
veya kırk kişiden oluşabilir . Bir kişi güçlü bir bireysellik geliştirdiğinde,
kitlelerin bu baskısına karşı daha az duyarlıdır.
Le Bon devam ediyor:
. . . Duygu alanına ait olan her şeyde -din, politika, ahlak, sevgi
ve bahşişler vs.- en seçkin insanlar nadiren en sıradan bireylerin
standartlarını aşarlar. Entelektüel bakış açısından, büyük bir
matematikçi ile onun çizme yapımcısı arasında bir uçurum
olabilir, ancak karakter açısından bakıldığında, fark genellikle
çok azdır veya yoktur. . .
Kolektif zihinde bireylerin entelektüel yetenekleri

ve bunun sonucunda bireysellikleri zayıflar. Heterojen olan,
50 YILDIZ ADAM
homojendir ve bilinçdışı nitelikler üstünlük sağlar.
Kalabalığın ortak sıradan niteliklere sahip olması,

yüksek düzeyde zeka gerektiren eylemleri neden asla
başaramayacaklarını açıklar. Genel çıkar meselelerini
etkileyen kararlar, seçkin insanlardan oluşan bir meclis
tarafından alınır, ancak farklı yaşam alanlarından
uzmanlar, bir embesil topluluğu tarafından alınacak
kararlardan makul ölçüde üstün değildir. Gerçek şu ki,
her ortalama bireyin doğuştan hakkı olan vasat nitelikleri
eldeki çalışma üzerinde ortak bir noktaya getirebilirler.
Kalabalıklarda biriken şey ana zekâ değil aptallıktır.
O halde, bilinçli kişiliğin ortadan kalkması, bilinçdışı

kişiliğin baskınlığı, duygu ve düşüncelerin telkin ve
bulaşma yoluyla özdeş bir yöne çevrilmesi, önerilen
fikirleri derhal eylemlere dönüştürme eğilimi; gördüğümüz
bunlar, bir kalabalığın parçasını oluşturan bireyin temel
özellikleridir. Artık kendisi değil, iradesi tarafından
yönlendirilmeyi bırakan bir otomat haline geldi.
Dahası, sırf örgütlü bir kalabalığın parçası olduğu

gerçeğiyle, bir adam medeniyet merdiveninde birkaç
basamak iner.
Devamında şunları söylüyor:
Kalabalıklar güce karşı uysal bir saygı gösterirler ve onlar

için bir zayıflık biçiminden pek başka bir şey olmayan
nezaketten ancak biraz etkilenirler. Onların sempatileri
hiçbir zaman uysal efendilere değil, onları şiddetle ezen
zorbalara verildi. Bu sonunculara
her zaman en yüksek heykelleri dikerler. Gücünü elinden aldıkları despotu

isteyerek çiğnedikleri doğrudur, ancak bunun nedeni, gücünü yitirerek,
korkulmamaları gerektiği için hor görülmesi gereken insanlar arasındaki
yerini yeniden almasıdır.
. .
Kalabalık her zaman zayıf bir otoriteye karşı isyan etmeye ve güçlü
bir otoritenin önünde boyun eğmeye hazırdır.
Bir otoritenin gücü kesintili olursa, her zaman aşırı duygularına itaat
eden kalabalık, sırayla anarşiden köleliğe ve kölelikten anarşiye geçer.
Bununla birlikte, devrimci içgüdülerin kalabalıkları arasındaki

baskınlığa inanmak, onların psikolojilerini tamamen yanlış yorumlamak
olur. Bu noktada bizi yanıltan sadece şiddet eğilimleridir. Asi ve yıkıcı
patlamaları her zaman çok geçicidir.
Kalabalıklar, bilinçsiz düşünceler tarafından çok fazla yönetilir ve sonuç

olarak, aşırı muhafazakar olmamak için seküler kalıtsal etkilere çok fazla
maruz kalırlar.
Kendilerine bırakılmışlar, kısa sürede düzensizlikten bıkmışlar ve
içgüdüsel olarak köleliğe dönüşmüşlerdir.
Le Bon'un ustaca tarifinden, merkezi bilgisayarın insanları nasıl manipüle ettiğini,
onları kurulu bir planın hizmetinde kuklalara dönüştürdüğünü görebiliriz.
Ne planı? Oyunun belirli kurallarına uyması gereken sapiens için evrim planı .
Genel kurallar
aşağıdaki gibidir:
1. Kolektif olarak bir tür olarak kabul edilen sapiens değildir ve olabilir
özgür olma.
2. Sapiens doğmalı , acı çekmeli, sevmeli, hastalanmalı ve ölmeli, yeniden

üretmeli, medeniyetler kurmalı ve onları yok etmeli, sadece
52 YILDIZ ADAM
hayati ürününden yararlanan görünmez üstün güçlerin yararı .

Sapiens diğer hayvan türlerinden kâr etmiyor mu ? Sadece
sapiens'i beslemek için var olan hayvanlar yok mu? Mineraller
kozmik ışınlarla beslenir; mineraller üzerindeki bitkiler; bitkiler
üzerinde hayvanlar; insan bütün bunlardan beslenir ve tanrılar
da insandan beslenir.
3. Bu nedenle Sapiens , ebediyen bir köledir; yine de, gruptan ayrılan
bireysel veya izole varlıklarda özgür olabilir.
4. Mümkün olan tek özgürlük, merkezi bilgisayardan kurtulmaktır ve buna

ulaşmanın tek yolu, kendini fethetmek ve aşmaktır.
5. Sapiens , atandığı sistemde oyunun kurallarına uymakla yükümlüdür.
6. Sapiens'in evrimi kaçınılmaz olarak zamanla gelir, ancak dünyevi zamanda

değil kozmik zamanda ölçülür. Belki de mükemmelliğe ulaşmak için
milyonlarca dünya yılı beklemek zorunda kalabilir.
7. Sapiens bireyinin evrimi yoktur ; sadece yukarıda belirtildiği gibi türlerinki.

Bir sapiens bireyi gelişmek istiyorsa, kendisini evrimin var olduğu mutant
bir insana dönüştürmelidir.
8. Oyunun başka kuralları da vardır, ancak yalnızca

şu anda açıklanabilir.
Sapiens planının işleyiş biçimini açıklamak için harekat

kuvvetlerinin hiyerarşisi açıklanacaktır.
Aşağıdaki şema sadece Evrende etkili olan temel
güçleri kısaca tanımlamaya çalışmaktadır: Yaratıcı olan
Tanrı, yaşam ve ölüm, ışık ve karanlık, uyku hali ve uyanıklık
halinin ikili tezahüründe, gücünü küçük görmektedir. belirli
yollarla somut olarak hareket edebilene kadar
evrim planını yöneten "melekler". Hermetik gelenek onları

Arhontlar veya Kaderin Efendileri olarak adlandırır.
Sapiens ile ilgili olarak , bu plan şema 1'de görüldüğü gibi rüya
enerjisi sayesinde sürdürülür. Bununla birlikte, Vigilance dediğimiz
ışık enerjisinin ilahi ışıması Dünya gezegenine ulaşır, ancak sapiens'te
tezahür etmez. Archons tarafından yönlendirilen veya manipüle
edilen uyku enerjisi, sistemin programlanmasını en küçük grup olan
aileye kadar sürdürür.
"Görecek gözleri, işitecek kulakları" olanlar, bu sistemin

idrakinden çok büyük faydalar göreceklerdir.
Somut bir örnek vermek gerekirse, bu ana anahtar, bu ışıkta

rasyonel ve kristal berraklığında görünen İsa'nın hayatındaki bazı
garip olayları açıklamak için kullanılabilir.
İsa neden aileye karşı bu kadar düşmanca davrandı?
Onun sözlerini hatırlayın: "Adam babasına, kızı annesine, gelini

kayınvalidesine düşman etmeye geldim. Ve insanın düşmanları
kendi aileleri olmalıdır. Babasını ya da annesini benden çok seven
bana layık değildir ve oğlunu ya da kızını benden çok seven bana
layık değildir." İsa'ya annesinin ve kardeşlerinin dışarıda oldukları ve
onunla konuşmak istedikleri söylendiğinde, "Annem kim? Kardeşlerim
kimler?" ve elini öğrencilerine doğru uzattı: "İşte annem ve
kardeşlerim." Havarilerinden biri babasını gömmek için izin
istediğinde İsa, "Ardımdan gel ve ölüler ölülerini gömsünler" dedi.
54 YILDIZ ADAM
Aşkı vaaz edene garip sözler!

Bununla birlikte, açıklama basittir. Diyagram 1'e bakıldığında,
ailenin rüyayı veya hipnotik enerjiyi koruyan nihai çekirdek olduğu
görülebilir: sapiens'in hayvan bilinçsizliğine köleliğinin aracı.
Dolayısıyla İsa, havarilerinin ışığı görmelerini, uyanmalarını ve

gelişmelerini istiyorsa, zorunlu olarak uyku zincirlerini kırmaları
gerekiyordu.
Elbette, bu örneğin, on iki havaride olduğu gibi, dünyayı bir
kenara bırakarak ve insan sevgisinden vazgeçerek, sonsuza kadar
ruhsal ilerleme yolunda ilerlemek isteyenlere uygulanabileceği
anlaşılmaktadır. Ayrıca iki ailenin var olabileceğini anlamak gerekir:
sapiens'in hayvan ailesi ve ilahi aile (insan). Üyelerinin ruhsal gelişimi
sayesinde uyku eyleminden kurtulan herhangi bir ailenin gerçekte
ilahi bir aileye dönüştürüldüğünü söylemeye gerek yok. Aile
çekirdeği, düşsel güç veya kan bağlarıyla değil, gerçek bir ruhsal
birliktelikle sağlam bir şekilde birleştirilmelidir .
Maddi özgürlükle ilgili olarak, sapiens büyük ölçüde ilerleyecek

ve şüphesiz bir gün kendisini İncil'deki şu sözden kurtaracaktır:
"Ekmeğinizi alnınızın teriyle kazanacaksınız." Bilimin ve tekniklerinin
ilerlemesi, daha önce insan tarafından yapılan ağır işleri üstlenen
özel makineler (robotlar) tarafından sağlanan otomasyon derecesi
ile orantılı olarak iş gününün kısalacağını tahmin etmemize veya
öngörmemize izin veriyor. Dünya üzerindeki yaşamı daha keyifli ve
güzel kılacak olağanüstü tıbbi gelişmeler ve yeni icatların ortaya
çıkması da öngörülebilir.
TÜRLERİN KOLEKTİF RUHU _ 55

56 YILDIZ ADAM
daha kabul edilebilir. Bu ilerlemeler, insanlığın bilinç düzeyindeki

artışa paralel değilse, medeni bir barbarlık durumuna yol açacaktır .
Torunlarımız olağanüstü zeki barbarlar olacaklar, ileri teknolojiye
sahip olacaklar, ancak kasları ve ruhsal bilinçleri giderek körelecek.
Daha önce bahsettiğimiz Jung tarafından bilinen psikolojik şişme

olgusu, sıradan insanı güçlü bir şekilde etkiler. Bilim, sanat, kültür,
teknolojik ilerleme ve medeniyet ile özdeşleşir ve onları özümser,
kendi kendisiyle karıştırır. Böylece kendini gözden kaybeder ve
tamamen kendisinin ötesinde bir önem ve nitelikler düzeyinde yaşar
ve gerçekte bu, insanın Dünya'daki varoluşundan bu yana harcadığı
çabaların toplamına tekabül eder. Psikolojik bir hile ile kendi değerini
milyonlarla çarpar ve sonuçta benliğinden derin bir tatmin olur.
saygı.
Bir insanı analiz etmek ve onun bireysel değerini yargılamak için,
onu daima toplumun ona bahşettiği tüm onurlardan, haysiyetlerden,
miraslardan, yetkilerden ve ayrıcalıklardan mahrum etmeliyiz. Ne
yazık ki, analizimiz cesaret kırıcı olacaktır, çünkü çoğu durumda, bu
şişirilmiş varlığın içinde, bu örtünün gizlediği insanı bulamayacağız;
öldü, yaşamın kendisi tarafından yutuldu; ya da belki de ilk etapta hiç
var olmadı. Bu nedenle insan her zaman sayısız maske ve kılık
arkasına saklanır, çünkü bu şekilde onun mutlak önemsizliği fark
edilmez. Birey ne kadar küçükse, başkalarının gözünde önemli
görünmek için kendini o kadar şişirmeye çalışır ve böylece benlik
saygısını yükseltir.
Psikoloji, insan doğasının en derin ilkesinin takdir edilme arzusu

olduğunu ve bu nedenle kendini yüceltme talebi olduğunu iddia eder.
İnsanın en çok rağbet ettiği deneyimin özsaygısını artırmak olduğu ve
yok edilmesi en zor özelliğin kendini beğenmişlik olduğu söylenir.
Kişilikte: Psikolojik Bir Yorum, Doktor Gor

don Allport benlik saygısı ile ilgili olarak şunları ifade etmektedir:
Bu ilkenin nihai karakteri ne olursa olsun, daha kaba ifade biçimleri

olağanüstü davranış stratejileriyle sonuçlanır. Her yaşamda inşa edilen
büyük bir maskeli balo yapısından tek başına sorumludur. Kişi özsaygısı
adına gerçek duygularını gizleyebilir, öne çıkarabilir ve önemli bir
maliyetle zayıflıklarını açığa vurmaktan kaçınabilir. Gelişen kişilik , kişiyi
istenmeyen narsisistik yaralardan korur.
Daha da çarpıcı olan şey, aynı şekilde benlik saygısı yararına,

erkeklerin onları kandırma kapasitesidir.
benlik. . .
Kendini aldatma teknikleri çoktur. Psikolojik kullanım, hepsini tek

bir rasyonalizasyon başlığı altında toplar; bu, elbette, aklın tam tersini
ifade eden bir terimdir .
. . Akıl, kişinin dürtülerine uyar ve gerçeklik
dünyasına yalan olur; rasyonelleştirme, kişinin gerçeklik anlayışını

dürtülerine ve inançlarına uydurur. Veya, aforizmanın sahip olduğu
gibi, akıl yürütme , yaptığımız şey için gerçek nedenleri ve
rasyonalizasyon, iyi nedenleri keşfeder.
Bireyin kendi "Ben" ine veya egosuna nasıl baktığını ve bu "Ben" ile
çevresindeki gerçeklik arasına mümkün olan en büyük mesafeyi
koymaya çalıştığını gözlemleyebiliriz. Kişi ve dünya arasında ne kadar
fazla tampon varsa, o
58 YILDIZ ADAM
daha huzurlu uyuyacak. Daha sonra, gerçeklikten önemli ölçüde

uzaklaşacak ve onu, aksi takdirde kişilik ve işlevi olarak bilinen
koruyucu mekanizmalarının perdesinin ardındaki belirsiz bir
işaret olarak uzaktan görecektir. Kişilik, bireyin programının
hizmetindedir. Ayrıca, bu programın bir parçasını oluşturur ve
onu sürdürmeye ve güçlendirmeye yönelik psikolojik
mekanizmadır. Kişiliğin mekanizmalarının incelenmesi, merkezi
bilgisayarın işletim sistemini anlamada paha biçilmezdir.
Kolektif ruh veya merkezi bilgisayar, kişilik, kültür,

toplum, kitle hareketleri, eğitim, tanıtım, televizyon ve
basın; tüm bunlar, Hypnos'un hizmetindeki güçlü araçlardır.
Kişisel çabalarıyla kitlelerin arasından sıyrılabilen ve farklı

nedenlerle üstün olabilen seçkin bir azınlık varlık vardır.
Entelektüel, kalıtsal veya finansal bir aristokrasiye ait olabilirler,
ancak son tahlilde, merkezi bilgisayara kitlelerle aynı uysallıkla
hizmet ederler, tek fark, hizmetlerinin karşılığını daha iyi
almalarıdır.
Büyük insan farklılıkları esasen çok yüzeyseldir,

insanlar içsel olarak aşağı yukarı aynı şekilde tepki verirken.
Elbette seçilmişler de var. Onlar, entelektüel derinlikleri, bir
dereceye kadar, yüzeysel ve görünür olanın engellerini aşmalarını
sağlayan ayrıcalıklı insanlardır.
Onlar, şu ya da bu nedenle, rüya enerjisinin hipnotik etkisine
daha iyi direnen bireylerdir. Bununla birlikte, yazıları, sözleri ve
konuşmaları, aldatılmış bir kalabalığın boşluğunda kaybolur.
Kavramları kavramada ve anlamada zorluk

Alışılmış olarak kullanılmayan şeyler, bir kişinin kolektif ruhun bir

insan hayatında sahip olduğu muazzam önemi değerlendirmesini
pratik olarak imkansız kılar. Bu gerçeğin önemini tam olarak
kavramak için, kolektif ruhun yalnızca yaşamsal bir yayılımı , özerkliği
olmayan bir yapı ya da kendi hayatımız olduğunu düşünmek
yeterlidir . Bu gerçeğin ışığında, çok net olmayan, ancak insan
yaşamında kesinlikle önemli olan birçok psikolojik fenomeni
anlayabiliriz. Örneğin , insanın birçok eyleminin gizli nedeni olan
kaygıyı ele alalım . Sevme Sanatı'nda Erich Fromm şunları söyledi:
Ayrılık deneyimi kaygı uyandırır; aslında tüm kaygıların

kaynağıdır. Ayrı olmak, insani güçlerimi kullanma
kapasitemden yoksun olmak demektir. . .
Aşkla birleşmeden insanın ayrılığının bilinci, utancın
kaynağıdır . Aynı zamanda suçluluk ve endişe kaynağıdır.
O halde insanın en derin ihtiyacı, onun üstesinden gelme ihtiyacıdır.

ayrılık, yalnızlığının hapishanesinden çıkmak.
Kendimize sormalıyız: Neden böyle bir tecrit korkusu var?

Neyden izolasyon? Açıktır ki, birliğin gerekliliği, kolektif ruhla ya da
merkezi bilgisayarla olan bağa tekabül etmektedir. Dış veya iç bir
etki nedeniyle tüm ayrılma girişimleri veya olasılıkları panik yaratır
ve bu panik, sürüden ayrılma tehdidiyle karşı karşıya kaldığında
insan hayvanı tarafından deneyimlenir.
Bunu düşünerek sapiens'i etkileyen hastalığın kapsamını

anlayabiliriz ; sadece insan olmak istememekle kalmaz, tehdit
edildiğinde derin bir ıstırap hisseder.
60 YILDIZ ADAM
hayvani durumundan vazgeçmesiyle. Bu alan için
oğlum, kederli sapiens , derin korkusunu geçici olarak yatıştırmasını

sağlayan bazı hileler veya kusurlu ve yapay çözümler icat etti. Fromm, ayrılık
durumundan kurtulmaya yönelik aşağıdaki girişimlerden söz eder:
1. ORGİASTİK DURUMLAR:
Bu amaca ulaşmanın bir yolu, her türlü orgiastik hallerde

yatmaktadır. Bunlar, bazen ilaçların yardımıyla, otomatik olarak
indüklenen trans şeklinde olabilir. İlkel kabilelerin birçok ritüeli,
bu tür bir çözümün canlı bir resmini sunar. Geçici bir yücelme
halinde, dışarıdaki dünya ve onunla birlikte ondan ayrı olma
duygusu kaybolur. Bu ritüeller ortak olarak uygulandığından, bu
çözümü daha da etkili kılan grupla bir kaynaşma deneyimi eklenir.
Bu tür şehvet halleri, uyuşturucular, belirli ritüeller, alkol ve cinsel deneyim

ile ortaya çıkabilir. İlkel kabilelerin ritüelleri bu tür bir çözüm sunsa da, aynı
çözüm daha medeni toplumlarda grupla ve günahı bağışlayan ve inananı
ödüllendiren bir tanrı ile kaynaşma deneyimi üreten dini ritüellerde de
mevcuttur. bir lütuf hali. Fromm şöyle devam ediyor:
Alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığı, orjiastik olmayan kültürde

bireyin seçtiği biçimlerdir. Sosyal olarak kalıplanmış çözüme
katılanların aksine, bu tür bireyler suçluluk duygusu ve
pişmanlıktan muzdariptir. Alkole ya da uyuşturucuya sığınarak
ayrılıktan kurtulmaya çalışırken kendilerini daha da ayrı hissederler.
orgiastik deneyim sona erer ve bu nedenle artan sıklık

ve yoğunlukla ona başvurmaya yönlendirilir.
2. GRUP İLE UYGUNLUK:
Ayrıca çağdaş Batı toplumunda grupla birlik, ayrılığın üstesinden

gelmenin yaygın yoludur. Bireysel benliğin büyük ölçüde ortadan
kalktığı, amacın sürüye ait olmak olduğu bir birlikteliktir. Eğer
herkes gibiysem, beni farklı kılan hiçbir duygu ve düşüncem
yoksa, gelenek, kılık ve düşünce olarak grubun kalıbına
uyuyorsam, yalnızlığın ürkütücü deneyiminden kurtulurum.
Bununla birlikte, özgürlük ve bireysellik içerdiği için ödenmesi gereken

bedel çok yüksektir. Ayrıca, Fromm'un belirttiği gibi, uygunluk yoluyla
birleşme yoğun veya şiddetli değildir; rutin tarafından dikte edilen
dinginliktir ve bu nedenle, zaman zaman ayrılık ızdırabını hafifletmekte
yetersiz kalır ve daha sonra şehvet pratiklerine düşkünlük ihtiyacı gelir.
Fromm, birey uyum modeline üç ila dört yaşlarında tanıtıldığından ve o
andan itibaren sürüyle teması asla kaybetmediğinden, sürü benzeri
uyumun spazmodik değil, kalıcı olma avantajı sunduğu görüşündedir.
Cenazesini bile, kesinlikle kalıp içinde kalarak, sosyal öneme sahip son
olay olarak görüyor.
3. YARATICI ETKİNLİK:
Her türlü yaratıcı çalışmada, yaratan kişi, kendisi dışında dünyayı

temsil eden malzemesiyle kendini birleştirir. Bir marangoz ister masa
yapar, ister
62 YILDIZ ADAM
bir kuyumcu, ister köylü mısırını yetiştirsin, ister ressam resim

yapsın, her türlü yaratıcı çalışmada işçi ve nesnesi bir olur, insan
yaratılış sürecinde dünyayla bütünleşir. . . .
Üretken çalışmada elde edilen birlik kişilerarası değildir;

orgiastik füzyonda elde edilen birlik geçicidir; uygunlukla elde
edilen birlik yalnızca sözde birliktir.
Bu nedenle, bunlar varoluş sorununa yalnızca kısmi yanıtlardır.
Tam cevap, başarının elde edilmesinde yatmaktadır.
kişilerarası birlik, başka biriyle kaynaşma, aşık.
4. SEVGİYLE BİRLİK:
Bu eksiksiz çözüme, yalnızca tutkulu veya simbiyotik bir birliktelik değil,

yalnızca gerçek aşk olduğunda ulaşılabilir. Tutkulu bir birliktelik, bir
kişinin tutkunun kölesi olduğu ve gerçekte eyleminin bir edilgenlik
olduğu, çünkü o itildiği ve eylemi gerçekleştiren değil uygulayan kişidir.
Her ikisinin de karşılıklı olarak birbirine ihtiyaç duyduğu ve birbirini
emdiği bir bağımlılık olduğunda bir simbiyotik birlik üretilir . Bu bir
vampirizm veya parazitizm şeklidir. Fromm, gerçek aşkı çok net bir
şekilde tanımlar:
Sevgiyle birleşme ancak olgun bir sevgi, yani bireyciliğe izin veren
ve sürdüren bir birliktelik olduğunda geçerlidir.
Simbiyotik birliğin aksine, olgun aşk , kişinin bütünlüğünü,
bireyselliğini koruması koşuluyla birliktir . Aşk, insanda aktif bir
güçtür; insanı hemcinslerinden ayıran, onu başkalarıyla birleştiren
duvarları aşan bir güç ; aşk, yalnızlık ve ayrılık duygusunu
yenmesini sağlar, ama yine de onun kendisi olmasına,
bütünlüğünü korumasına izin verir. Aşık,
iki varlığın bir olduğu ve yine de iki kaldığı paradoks ortaya çıkar.
Fromm'un bu derin tanımından, sapi ens'in hayattaki ana

motivasyonunun, derin ıstırabının, merkezi bilgisayara göre özgürlük
korkusuna dayandığını görüyoruz.
Okur, sapiens'in kolektif ruhunun ana anahtarını kullanarak, sosyal
psikolojinin herhangi bir yönünü iyi analiz edebilir. Aşk, siyaset,
savaş, sanat, ahlak, adalet ya da adaletsizlik olsun, her şey merkezi
bilgisayarın gizeminin önceden bilinmesiyle anlaşılabilir.
Buraya kadar okuduktan sonra, belki de daha fazla sihir, gizem

ve okültizm bekledikleri için birçok okuyucu şaşırmış olabilir.
Belki de basit bir abra kadabra ile açılmalarını ya da üçüncü bir
gözün açılmasıyla falcılık kazanmalarını sağlayacak fantastik sırların
açığa çıkmasını istiyorlardı . Sabır! En sabırsız ve yüzeysel insan, en
az görendir. Yalnızca basit olanda büyük gerçeğin bulunduğunu
hisseden kişi, görünüşlerin yüzeyinin altını görebilir. İnsanlar her
zaman karmaşık olanı ararlar, karmaşıklık ile gerçek arasında bir
denklik olduğuna inanırlar. Derinlemesine meditasyon yaparsak,
basit olanı fark etmenin karmaşık olanı fark etmekten çok daha zor
olduğunu göreceğiz. Basit olan o kadar itici görünür ki, kimse onu
incelemeye veya yüzeyinin altını kazmaya çalışma zahmetine girmez.
Bununla birlikte, gerçek basit olandadır ve bu nedenle "gerçek
Doğanın açık kitabında yazılmıştır" denilir. Gerçek her yere saçılmış
ve kimse onu fark etmiyor. "Bilinenleri bilmek", hakkında bilgi sahibi
olunmayan bir şeyi öğrenmekten daha zordur. bu
64 YILDIZ ADAM
zaten bilinenler dikkate alınmaz ve her halükarda önyargılarla lekelenir.
İşte bu nedenledir ki gerçek akıl, içinde barındırabileceği derin hazineyi

küçümseyerek, önemsiz ve yararsız olanın tavan arasında gizlenmiştir.
Okültizm ve sihrin gizemi, herkesin bildiği ama kimsenin anlamadığı

şeyleri anlamaya dayanır. Bu nedenle, sıradan insan, Hindistan'da gizemli
ustalar bulmaya, garip parapsikolojik nitelikler kazanmaya veya sihirli sırları
olan meraklı ve gizli el yazmaları bulmaya çalışarak, kaybolmuş ve yönünü
şaşırmış bir şekilde dolaşır.
"Okültizm" kelimesi bilinmeyen bilgiyi tanımlamaz
insan aptallığı, züppeliği, yüzeyselliği, fantezisi ve yüksek farkındalık

durumunun olmaması nedeniyle gizlenen bir öğretidir. Bu nedenle, çoğu
zaman, abrakadabradan yoksun olan öğrenci, sihir beklediği için aldatılmış
hisseder. Ancak, genel sihir kavramı nedir?
Sihir, herhangi bir çaba harcamadan tüm arzularına büyü yoluyla ulaşmak
için hileler öğrenmenin veya belirli güçler edinmenin yeterli olduğuna
inanan tembel insanlar için umudun gıdasıdır. Yani, büyü sanatını keyfi bir
alıştırma, dünyanın ve Doğanın büyücünün kaprislerine ve arzularına tabi
olacağı bir prosedür olarak görselleştirirler. Şimdi onları hayal kırıklığına
uğratmalıyız, çünkü Evrende keyfi olan yoktur ve varsa, Kozmos'un yıkımına
neden olacaktır.
İnsanlar çabadan dehşete düşerler ve bu nedenle kolay sihir ,

dikkatsizler için olağanüstü bir çekiciliğe sahiptir. Hermes Trismegistus'un
"yukarıda nasılsa, aşağıda da öyle" kavramını başka sözcüklerle ifade ederek,
fiziksel veya maddi bir şeyin elde edilmesi çalışma, zaman

ve çaba gerektirir. Bu, ancak uzun bir inisiyasyon sürecinden
sonra ilk adımları atmanın mümkün olduğu bir sanat olan
Hermetizm için de geçerlidir. Yine de, gereken çabanın her
zaman izlenen hedefin önemine göre olduğunu
unutmamalıyız ve daha yüksek ruhsal niteliklere sahip
gerçek bir insana dönüştürülmekten daha yüksek veya
daha yüce bir hedef bilmiyoruz.
Pek çok insan büyüyü parapsikolojik yetenekle
özdeşleştirir ve okültizmin en yüksek amacının PSI güçlerini
geliştirmek olduğuna inanır. Manevi hedefleri ne geçici ne
de göreceli olan, aksine sonsuz, ebedi ve mutlak, aşan
madde, tarihsel dönemler, yaşam ve ölüm olan gerçek
okültizm hakkında tam bilgi eksikliği nedeniyle yanlış
yönlendirilirler.
OLMAK MI OLMAK MI?
T Shakespeare tarafından ortaya atılan geleneksel sorusu da

Hermeti'nin öğrencisinin üzerinde durduğu temel unsurlardan
cism işe yaramalı. İlk bakışta soru, yaşama ya da ölme kararının çerçevesi
gibi görünüyor; varlık kanıtına sahip olduğu, kendini gördüğü ve uzayda
yer kaplayan maddi bir bedene sahip olduğunu anladığı andan itibaren
kimse onun olmadığını düşünmez . Kendine "Ben miyim, değil miyim?" diye
soran herhangi bir normal insan. olumlu cevap vermelidir.
Bununla birlikte, Hermetizm sapiens'in olmadığını onaylar.
Bu nasıl anlaşılabilir? ... Sadece ilgili kavramların anlaşılmasında daha fazla
kesinlik ve derinlik yoluyla.
Bunun için aşağıdaki iki felsefi üçgenle çalışmak gerekir.
Sapiens , ilahi bir kıvılcım veya ruha ve "psikolojik bir Ben" veya kişiliğe
sahip fiziksel bir bedene sahiptir. Şunun öyle olup olmadığını sorarsak ve
bedene ve "psikolojik Ben"e atıfta bulunursak,

68 YILDIZ ADAM
olumlu cevap vermelidir. Öte yandan, ruha veya "Üstün Ben"e atıfta
bulunursak, cevabımız hayır olacaktır.
Bunu anlamak için, bir kişiden bahsettiğimizi ve bu kişinin
maddi dünyada maddi bir bedende yaşadığını anlamalıyız. Bu
beden, yer kapladığı için açıkça görülür ve inkar edilemez. Bu
bedenin "psikolojik Ben"i de kendini sürekli olarak gösterir (belki de
asla başka türlü değildir) ve buna dair kanıtlarımız var. Bununla
birlikte, "Üstün Ben" veya ruh, maddede enkarne olmasına rağmen,
kendi yaşamını kendi ilişkili dünyasında yaşar. Bu "Üstün Ben"
bedende veya gerçek dünyada tezahür etmez ve bu nedenle şimdiki
zamanın maddi realitesinde değildir .
Sapiens'te ruhun veya ruhun var olduğuna inanmayanlar için

bu açıklamanın kesinlikle hiçbir değeri olmadığı kesindir. Bu bireyler
kendilerine şu soruyu sormalıdır: "Ben kimim? Ben beden değilim,
ben falan da değilim. Düşünen olabilir miyim? Ben kimim?"
Bu çizgide devam ederek, ruhun ya da ölümsüz özün, "Üstün

Ben"in, erişimimizin olmadığı gizemli bir arafta yaşadığını iddia
ediyoruz. Bu limbodan ince bir iplik
OLMAK MI OLMAK MI? 69
psikolojik farkındalığa ulaşır, bireye maneviyat duygusu verir. Bununla

birlikte, ruh hiçbir zaman bireyin beyninde tecelli etmez ve sonuç olarak
maddi dünyanın somut gerçekliğinde hiçbir zaman tecelli etmez.
Bu nedenle, eğer kendime "Ben miyim, değil miyim?" diye sorarsam. bu

soru esas varlığa atıfta bulunuyor ve ben cevap vermeliyim: " Ruhsal bir
varlık olarak var olduğum araf içindeyim, ama fiziksel bedenimin şimdiki
zamanın gerçekliğinde yaşadığı maddi dünyada değilim . arafta olmak
benim için hiçbir fayda sağlamaz , 7'nin olmadığını kabul etmeliyim . Öte
yandan, falanca (benim 'psikolojik ben'im) maddi gerçeklikte bir dereceye
kadar var ve var oluyor."
Bu bizi gerçek okültizmin (egzoterik değil ezoterik olan) temel amacına
götürür:
1. Sapiens'in insana dönüşmesi 2. Bu

adamın ruhsal olması
Hermetizm'in temel amacı, hakkında birçok yanlış fikrin olduğu

maneviyattır. Çoğu insan için maneviyat, bireyin mutlak saflığa, et ve alkolden
uzak durmaya, cinsel iffete ve maddi varoluştan ayrı bir hayata kavuştuğu,
nezaket, sevgi ve feragat okyanusunda yaşadığı gizemli mistik bir durumdur.
Ressamlar azizleri sık sık iskelet gibi, ince yüzlü, çökük gözlü ve kibar bir
görünüşlü adamlar olarak tasvir ederler.
İsa'nın neredeyse tüm resimleri, onu çok zayıf ve yetersiz beslenmiş, gücü
ve canlılığı olmayan biri olarak tasvir eder. Maneviyatın bu sahte imgesi,
ruhsal huzursuzluğu olan herkesin benimsemeye çalıştığı şeydir.
Gerçekte manevi olmak tek bir anlama gelir : "
ruh, kişinin kendi beyni aracılığıyla kendini gösterir."
70 YILDIZ ADAM
birey manevidir çünkü onun ruhu maddi, somut ve zamansal

gerçekliğe erişime sahiptir. Ancak bu gerçeğin bir sonucu olarak
bireyde bazı üstün nitelikler uyanıyorsa, bu başka bir konudur.
Çalıştığımız konuya zaman kavramını eklemek, varlık olgusunu

çok daha aydınlık bir biçimde görselleştirmemizi sağlar. Zamanla
ilgili olarak, karmaşık Einstein denklemlerinin hiçbiriyle
ilgilenmiyoruz, sadece geçmiş, şimdi ve gelecek kavramlarıyla
ilgileniyoruz. Aslında, yalnızca şimdiki zaman olumlu bir ilgi
uyandırır; geçmiş ve gelecek bu analizde yalnızca olumsuz kavramları
temsil eder.
Özetleyelim ve yansıtma sürecimize zaman ekleyelim: sapiens ,
"psikolojik Ben" ve "Üstün Ben" veya ruha sahip bir fiziksel bedene
sahiptir. Maddi olan bu beden, uzayda bir konum ve zamanda bir
konum işgal eder. Şimdi bu kurucu parçaları zaman ve uzaya
yerleştirelim:
Mevcut 1. Fiziksel beden Hiç şüphesiz

(somut olan) şimdide bulunan,
yani, mevcut
gerçeklikte mevcuttur.
Dünyevi realitemize
göre doğru bir uzay-
zaman konumuna sahiptir.
" Belirsiz ve Gelecek

Geçmiş, Şimdi, 2. "Psikolojik I Mekân:
(zihinsel olan) Zaman: Dalgalanır
geçmiş, şimdi ve
gelecek arasında.
Yani, 3. Ruh olmuştur Uzay: Sonsuz

ve (saf enerji) olacaktır. Zaman: Kozmik
Kozmos'ta, Evrenin mutlak gerçekleri tarafından yönetilen

sonsuz yaşam biçimleri vardır. Bununla birlikte, bu mutlak
gerçeklikler içinde, her biri mutlak ve göreli yasalara sahip
olan, sonsuz bir düzeyler ölçeğinde mutlağın dereceleri olan
zamansal veya göreli gerçekler vardır. Homo sapiens olarak
bizim durumumuzda , bildiğimiz dünyanın, yani maddi beden
ve dünyevi zamanın gerçekliğinde yaşıyoruz. Uzak bir
gezegende yaşıyor olsaydık, belki eterik veya gazlı bir bedene
ve üzerinde yaşayacağımız gezegen için yeterli bir zamana
sahip olabilirdik.
Bu nedenle, bizim sapiens olarak temel realitemiz, karasal
saatlerle ölçülen, karasal zaman tarafından yönetilen Dünya
gezegeninin maddi dünyasıdır. Biyolojik bir bedendeki
yaşamımızla ilgili olarak bu bizim somut gerçekliğimizdir . Bu
konunun gelişimini dikkatlice takip ederek, aşağıdakilere ulaşacağız:
sonuçlar:
1. Fiziksel bedenimiz, varlığımızı yöneten yaşamsal koşulların mutlak

gerçekliğine göre ayarlanmış yaşar. Karasal zaman, saatin kollarına göre
vücudumuza göre geçer.
2. "Psikolojik Ben"imiz geçmişe, şimdiye ve geleceğe açılan bir yelpazedir.

Hiçbir zaman tamamen şimdide, geçmişte veya gelecekte değildir.
Zamana göre fiziksel bedenden farklıdır; zaman içinde farklı bir konuma
sahiptir.
3. Ruhumuz kozmik zamanda yaşar ama kendi içinde zamanın ötesindedir.
Olan, olmuş ve ebediyen olacak olandır.
Manevi olamamamız, ruhumuzun ve bedenimizin zaman içinde örtüşmemesi
gerçeğinde yatmaktadır; bu nedenle olabilir

72 YILDIZ ADAM
aralarında iletişim olmasın. Ruhumuzu ve bedenimizi örtüştürmek

için iki temel yöntem vardır:
A - Kaos B - Düzen
Her iki sistem de beden ve ruh arasındaki temas için bir aracıya
veya aracıya ihtiyaç duyar. A-Kaos durumunda , birey bilinçaltını
(geçmiş, şimdi ve geleceğin bir arada var olduğu) ruhsal ile
birleşmek için kullanır. Kaos olarak adlandırılır, çünkü zaman ve
mekanda bireyin yaşamının maddi koşullarını etkileyebilecek,
ancak ruhsal aydınlanmasını artırabilecek oryantasyon bozukluğu
yaratır.
B- düzeni'nde, teurji yoluyla yapay bir aracı yaratılır; ama
bilinçaltı değil, bilinç üstüdür. Devamında, bu daha ayrıntılı olarak
açıklanacaktır.
Her yöntem, ruhu fiziksel bedenin zamansal gerçekliğine
getirmeye çalışır, çünkü bunun tersi yapılamaz.
Varlığın gizemini açıklamak için öğrenci , varlık ve yokluk

kavramlarını gayretle incelemelidir . Öğrenci kendini bu durumlarla
özdeşleştirmelidir. Varlık, doğal olarak gerçekliğe tekabül eder ve
yokluk fanteziye tekabül eder.
Başka bir deyişle, yanıltıcı fantezi anlamında fantastik olan her şey
değildir, çünkü bu yalnızca bireyin öznel bir görüşüne tekabül eder.
Öte yandan gerçeklik , bireyden ayrı olarak dışsal olarak veya içsel
bir fenomen olarak var olan, ancak mükemmel bir şekilde incelenen,
doğrulanan ve tasvir edilen bir fenomenin nesnel olarak
düşünülmesine eşdeğerdir.
İnsanın, somut ve nesnel gerçeklikle hiçbir zaman karşılaşmadan,

tamamen fantastik ya da yanıltıcı öznel bir kişisel dünyada ne kadar
yaşadığını gözlemlemek alçakgönüllülüktür. Bu, sapiens'in rüya
benzeri durumuyla açıklanır , çünkü her insan kendi arzularına veya
korkularına karşılık gelen bir rüyalar veya kişisel fanteziler dünyasına
sahiptir. Böylece, bir dereceye kadar her insan , bilinçdışı ihtiyaçlarına
göre yaratıcı olarak yaratılan kendi hayal dünyasında yaşar.
Varlığın gizemini anlamamız için bize bir referans noktası veren

mutlak bir anahtar vardır ve bu anahtar aşağıdaki Hermetik
kavramda ifade edilir: "Tek gerçeklik şimdiki andır; geçmiş ya da
gelecek yoktur; her ikisi de yanıltıcıdır. "
Geçmiş vardı ve gelecek de var olacak.
Şimdiki nedir? Şimdiki nokta tam olarak
geçmiş ve gelecek arasındaki birlik.
Tek gerçekliğin şimdiki an olduğunu anlayabilirsek, olmak ve
olmamak gizeminin temeline ulaşacağız. Hayat, gerçek, mutlak ve
amansız doğadan, rüyalardan ve zamandan oluşur. Bu hayatta
fantezi modülleri ve gerçeklik modülleri ile karşı karşıyayız. Her
modül her zaman üç unsurdan oluşur: zaman, mekan ve birey. Bu
üç unsur birleştiği için kişi ya vardır ya değildir.
Bunu anlamak için, dünyanın aşağıdaki görüntüsünü

oluşturacağız:
1. Görünüşte değişmez ve hareketsiz bir boşluk.

2. Bilgisayarınkine benzer bir kaset. Bu bant, bir ölçüm bandı
gibi işaretlenmiş boşluklara bölünmüştür. Her derece bir
saniyeye karşılık gelir ve bu sistem
74 YILDIZ ADAM
saniyede bir derece hızında hareketsiz uzay. (Bu durumda,

uzayın veya zamanın hareket etmesi önemli değil, önemli
olan bunlardan birinin hareket etmesidir.) 3. Zaman bandı
boyunca Dünya'nın (uzayın bir parçası) üzerinde duran insan.
Evrende, biri insan için, diğeri mineraller, hayvanlar,

gezegenler, galaksiler, vb. için birçok zaman bandı olduğunu fark
etmeliyiz. Amaçlarımız için, yalnızca bir tanesiyle ilgileniyoruz,
insan için zaman aralığı.
Bu insan zaman diliminin saniyede bir derece hızla hareket ettiğini ve
insanın bu ölçünün yanında durduğunu ve onunla adım adım yürümesi
gerektiğini varsayalım. Sistemi bir anlığına durduralım ve bandın üzerine
tam olarak adamın önüne kırmızı bir işaret koyalım ve ardından sistemi
tekrar çalıştıralım. Adam kırmızı işarette kaldığı sürece, gerçekte yaşayacak,
yani adam IS. Öte yandan, işaretten ayrıldığında, ona göre geriye veya ileriye
doğru gidilerek,
adam DEĞİL.
Zamanla tesadüf bizi varoluşumuzun gerçekliğine götürür; bu

tesadüfün olmaması bizi bir fantazinin varlığına götürür. Ayrıca,
bu modülü tamamlamak için eksik bir öğe eklemek gerekir. Eksik
unsur, bireyin belirli bir andaki fiziksel ve psikolojik etkinliğidir.
Aşağıdaki örnek bunu göstermektedir:
Falanca burada anlatıldığı şekliyle zamanın sırrını bilerek,

bu anda zamanla tam bir tesadüfe ulaşır.
Onun durumu ne olurdu?
Konumunun ikinci sırada olacağını varsayalım.
zaman derecesi (bu hayali bir bölümdür). Bu derecede, saat

15:42 ve deneysel denekimiz onun şehir merkezindeki ofisinde.
Bu birey için gerçek olan nedir? Sadece o anda fiziksel olarak
bağlı olduğu uzay-zaman. Bu onun asli gerçekliğidir—içerdiği
her şeyle birlikte ofisi ve o anda yaptığı iş. Evi, arabası, ailesi
ve o anda ondan ayrı olan her şey yalnızca ikincil bir gerçeklik
olarak var olur. Bunlar, bireyin iletişimde temas kuracağı
unsurlardır.
yakın gelecek, ancak aynı nedenle o anda var olmayan, çünkü

tek gerçek şimdiki an.
Şimdi, özne psikolojik olarak farkındalığını ikincil bir
gerçekliğe ya da bir fantaziye (o anda kendi uzay-zamanında
yer almayan şeye) yansıttığı ölçüde, birey artık zamanla
çakışmayacak ve hatasız bir şekilde olacaktır. düşlerin,
fantazinin ve gerçeksizliğin gücüne düşmek. Bu nedenle,
zihinsel konsantrasyonun değerli bir şey elde etmek için güçlü
bir silah olduğu belli belirsiz kabul edilir. Bir kişinin zamanla
ancak kendi benliğiyle doğrudan ilişki içinde bulunabileceği
açıktır.
disiplin.
76 YILDIZ ADAM
Kozmik zamanla bir şekilde çakışabilseydik, kesinlikle binlerce,

milyonlarca yıl yaşardık; yaşımız insan değil gezegen olurdu.
Bireyin en büyük düşmanı, daha önce de belirtildiği gibi,

geçmişe, şimdiye ve geleceğe açılan bir yelpaze gibi olan ve böylece
gerçek zamansal tesadüfe ulaşmayı imkansız kılan "psikolojik Ben"
dir.
Öznenin hayal gücü, farkındalığını şimdiki anın ötesine
yansıtmasını sağlar, böylece gerçek dışı ve fantastik bir varoluş
yaşar: varolmaz . Bir insan başka bir zamanda yaşıyorsa , şimdiki
zamanla ilişkili olmadığını anlamalıyız .
Muazzam derecede önemli bir şey eklemek gerekiyor ve bu

gerçek şu ki, kişi tesadüfen var olduğunda.
şimdiki anın realitesinde yer alan zaman, ruhun tecellisini beyinde
elde eder ve böylece manevî olmayı başarır. Dolayısıyla maneviyatın
sırrı, zamanın gizemi ve insan üzerindeki etkisidir.
Hermetikçi için insanların iki yaşı vardır:
1. Kronolojik yaş 2.
Gerçek yaş
Kronolojik yaş hepimizin bildiği şeydir. Gerçek yaş, ruhun beyin

yoluyla tezahür ettiği ve bu nedenle somut maddi gerçekliğe
erişebildiği tüm o küçük anların toplamıdır. Kimisi tesadüfi, kimisi
de bireyin kendisine atfedilebilecek farklı nedenlerle, ruhun bazı
bedensel tezahürleri vardır. Yine de,
bunlar çoğu insanda o kadar nadir ve kısadır ki, kırk yaşındaki bir
kişinin gerçek yaşı yalnızca altı ay, haftalar, günler ve bazen sadece
saatler olabilir. Bu gerçek çağ, ruhun tezahür ettiği zaman boşlukları,
kişinin kısalığına rağmen farkındalığının artması ve yükselmesi
anları ekleyerek elde edilir.
Bu bize, mezhebinin öğrencilerinin ruhsal gelişiminde

kullandıkları yöntemlerin bir kısmını ortaya koymaktadır, çünkü
ruhun tecellisini elde etmek ve bu durumu sürdürmek, kaçınılmaz
olarak gerçek bir tekamül sürecidir.
Bununla birlikte, bu uzun ve sancılı bir süreçtir, çünkü " fiilin
değiştirilmesini " içerir, yani fiil veya ruh ete ve kana
dönüştürülmelidir.
İsa, Son Akşam Yemeği sırasında, onlara ekmek ve şarap
verdiğinde, öğrencilerine şunu öğretti: "İçin, çünkü bu benim
kanımdır, yiyin, çünkü bu benim bedenimdir."
Çok azı bu ifadenin sembolik olmadığını ve harfi harfine
olduğunu kabul eder. Çoğunluk, dilin sadeliğine rağmen burada
söylenenleri anlamayacak. Azınlık için ama çoğunluğun diliyle
yazıyoruz ki herkes aynı fırsata sahip olsun.
Bir gerçeklik modülü aşağıdaki unsurlardan oluşur:
1. Doğru uzay-zamandaki özne 2.

Yukarıda belirtilen uzayda neler var (maddi ve psikolojik
şeyler)
Bir fantezi modülü şunları içerir:
1. Yanlış uzay-zamandaki özne 2. O

uzayda bulunan maddi ve maddi olmayan şeyler
78 YILDIZ ADAM
Gerçeklik modüllerinin nadir istisnalar olduğunu eklemek

gereksizdir. İnsanların çoğu, gerçek bilinç ve mutluluğa ulaşmak için
ellerinden gelen en iyi olasılıkları çalan fantezi ve rüyalar ağına
neredeyse kalıcı olarak karışmış olarak yaşarlar. Bu olgu açıkça ifade
edilse ve insanlar bu tehlikeye karşı uyarılsa da, sadece küçük bir
azınlık içinde bulundukları tehlikeli durumun farkındadır.
Jose Ortega y Gasset'in Kitlelerin İsyanı adlı kitabının bir

paragrafındaki bilgece sözlerini hatırlayalım :
Bilim ne olursa olsun, bilimin konuştuğu tüm konular soyuttur ve

soyut şeyler her zaman açıktır. Böylece bilimin netliği, bilim
adamlarının kafalarında değil, konuştukları konularda çok fazla
değil.
Gerçekten kafa karıştıran, dolanan şey somut yaşamsal
gerçekliktir, her zaman benzersiz bir şeydir. İçinde net bir rota
çizebilen, her yaşamsal durumun sunduğu kaosun altında
hareketin gizli anatomisini algılayabilen, tek kelimeyle hayatta
kendini kaybetmeyen adam, işte o adam. gerçekten net bir kafa
ile. Etrafınızdakileri değerlendirin ve onların, iyi ya da kötü
şanslarının ortasında, başlarına ne geldiğine dair en ufak bir
şüphe duymadan, uyurgezerler gibi hayatın içinde kaybolmuş bir
şekilde dolaştıklarını göreceksiniz. Kendileri ve çevreleri hakkında
kesin terimlerle konuştuklarını duyacaksınız, bu onların konuyla
ilgili fikirleri olduğunu gösteriyor gibi görünüyor. Ancak bu fikirleri
analiz etmeye başlayın ve onların atıfta bulunuyor gibi göründükleri
gerçekliği hiçbir şekilde yansıtmadıklarını göreceksiniz ve daha
derine inerseniz fikirleri bu gerçekliğe uyarlama girişiminin bile
olmadığını keşfedeceksiniz. Tam tersine: bu hayır-
bireyin gerçekliğe, kendi yaşamına ilişkin herhangi bir kişisel

vizyonunu kesmeye çalıştığı durumlardır. Çünkü hayat, en
başından, içinde kaybolan bir kaostur. Kişi bundan şüphelenir ama
bu korkunç gerçekle yüz yüze gelmekten korkar ve her şeyin
apaçık ortada olduğu bir hayal perdesi ile üzerini örtmeye çalışır.
"Fikirlerinin" doğru olmaması onu endişelendirmez, onları varlığını
savunmak için siperler, gerçekliği korkutmak için korkuluklar olarak
kullanır.
Temiz kafalı adam onu serbest bırakan adamdır.

kendini o fantastik "fikirler"den çıkarır ve hayatın yüzüne bakar,
içindeki her şeyin sorunlu olduğunu anlar ve kendini kaybolmuş
hisseder. Bu basit gerçek olduğu için - yaşamak kendini kaybolmuş
hissetmektir - bunu kabul eden kendini bulmaya başlamıştır;
sağlam bir zeminde olmak. İçgüdüsel olarak, gemi enkazı gibi,
tutunacak bir şey arayacak ve bu trajik, acımasız, kesinlikle içten
bakış, çünkü bu onun kurtuluşu meselesi, hayatının kargaşasına
düzen getirmesine neden olacak. Bunlar tek gerçek fikirlerdir;
gemi enkazının fikirleri. Geri kalan her şey retorik, duruş, saçmalık.
Kendini gerçekten kaybolmuş hissetmeyen, amansız bir şekilde
kaybolmuştur; yani hiçbir zaman kendini bulmaz, kendi gerçekliğiyle
asla karşılaşmaz. Bu, bilimin doğası gereği hayattan kaçış olmasına
rağmen, her düzende, bilimde bile doğrudur. (Bilim adamlarının
çoğu, hayatla yüzleşmekten korktukları için kendilerini ona
adamışlardır. Onlar net kafalar değildir; bu nedenle, herhangi bir
somut durum karşısında kötü şöhretli beceriksizlikleri vardır.)
Bilimsel fikirlerimiz, sahip olduğumuz dereceye kadar değerlidir.
bir soru karşısında kendimizi kaybolmuş hissettik; sorunlu doğasını
görmüş ve kabul görmüş kavramlarda, reçetelerde, atasözlerinde
ve sadece kelimelerde destek bulamayacağımızı anlamışlardır.
Yeni bir bilimsel gerçeği keşfeden adam, daha önce öğrendiği
hemen hemen her şeyi atomlarına parçalamak zorunda kalmıştır.
80 YILDIZ ADAM
ve kana bulanmış ellerle yeni gerçeğe varır.
bin klişe katliamı.
Ortega y Gasset, Her ne kadar din dışı ve Her ne kadar

din dışı olsa da, kendi dediği gibi net kafalar bulmanın
zorluğunu parlak bir şekilde açıklıyor, çünkü insan kendi
düşüncelerinin ve fantezilerinin yüzeyselliği altında kayboluyor
ve hayatın gerçekliğine asla ulaşamıyor.
Sıradan insan, kendisini çevreleyen dünyada yoldan
sapmasının büyüklüğünden asla şüphelenmedi, çünkü
arkadaşı, kendisi kadar veya daha fazla yönelimden yoksundur.
yapmak. Ne yazık ki okullar ve üniversiteler bu konuda, en
azından etik ve ahlaki kodlar veya toplum tarafından tesis
edilen yasalar veya kurallar aracılığıyla hiçbir rehberlik
sunmamaktadır. Kılavuz olmaları için , kesinlikle bol olmayan
net kafalar tarafından tasarlanmaları gerekirdi . Bununla
birlikte, bu tarihte defalarca görülmüştür, bazen birdenbire
net kafalar ortaya çıkacak ve izlenecek yolu bir nebze açıklıkla
gösterecektir. Genel olarak, insanlar bu tür zekayı küçümserler,
çünkü anlamadıkları bir şeyle karşı karşıya kalan cahiller,
entelektüel zayıflıklarını göstermeye karşı bir savunma olarak
her zaman böyledir.
Dünyamız, en azından şimdilik, başka hiçbir koşuldan
habersiz oldukları için tamamen sağlıklı olduklarına inanan bir
sakatlar gezegenidir. Bununla birlikte, hasar bedenlerinde
veya zekalarında değil, bilinçsizliklerindedir. Ama bahsettiğimiz
bu bilinç nedir? Belki de insan ve hayvanlar arasındaki fark bu
mu?
Kesinlikle hayır, her ne kadar mantıksal olarak bir sapiens çok daha uygun olsa da.
ilahi kıvılcıma sahip olmayan bir hayvandan daha akıllıdır.
Bahsettiğimiz farkındalık veya bilinç, rüya benzeri durumlardan

ayrılmış bir zekanın uygulanmasından kaynaklanır. Öte yandan,
bilinçsizlik veya farkındalık eksikliği, uyuyan bir öznenin zekasını
kaplar ve mekanik düşünceyi veya ölü zekanın işleyişini engellemez .
Açıklamaya çalıştığımız fikirler aşağıdaki çizelgede özetlenmiştir:
1. Bilinçsizlik: Rüyaların çıraklığından doğan zeka. Bireyin

farkındalık düzeyi, zekası parlak olsa bile çok düşüktür,
çünkü bu keskinlik yalnızca beyinsel bilgi kombinasyonlarını
düzenlemede büyük mahareti yansıtır. Buna ölü veya
zekada programlanmış denir .
2. Bilinç: Uyanıklığın çıraklığından kaynaklanan ve bu eğitim

temelinde geliştirilen zeka. Bireyin farkındalık düzeyi
sürekli yüksektir. Biz buna canlı veya programlanmamış
zeka diyoruz.
İnsan pekala zihinsel bir sakat olarak adlandırılabilir. Daha

sonra açıklayacağımız sapiens'in aklı olmadığı için zihinsel terimi
yalnızca mecazidir . Bununla birlikte, zihinsel sakat ifadesiyle ,
Hermetik olarak konuşursak, insanın en yüksek yeteneği olarak
kabul edilen, ancak yalnızca uyku halindeyken sahip olduğu zihnin
zayıflığına ve işlemez durumuna işaret etmek istiyoruz.
Daha yüksek bir farkındalık durumunun olmaması nedeniyle, gezegen

Dünya küçük bir cehennemdir, ilahi lütuf ya da şeytani kötülükle,
bireyin kendi istikrarsızlığını ne fark eder ne de değerlendirir.
82 YILDIZ ADAM
durumu veya farkındalığının bulanıklığı. gerçek deli gibi
erkekler, her sapiens, Kastilyalı asilzade Don Kişot gibi, kendi yel değirmenine
saldırır. Böylece, savaş üstüne savaş, gençlik kaybedilir, illüzyonlar ölür,
saflık solar ve berraklığın son parıltıları yavaş yavaş kaybolur.
Sapık tanrılar ya da ahlaksız yağmacılar olsaydık, bir grup köleyi barış

içinde çalıştırmak için, onları mutlu ve önemli olduklarına toplu hipnoz
yoluyla inandırmaktan daha iyi bir yöntem bulamazdık. O zaman yorulmadan
çalışan, istediğimizi üreten mükemmel robotlarımız olurdu. Ayrıca bu
robotlar kendilerini yapacak ve bakımını yapacaktı. Sapiens'in diğer türlerden
farklı olarak, başka varlıklar için değil, yalnızca kendisi için ektiği, ürettiği ve
çalıştığı söylenebilir . Bu, sapiens'in kendi bakımı için kullandığı ürünler ve
malzemeler için geçerlidir . İnsan olmayan hiçbir tür, sapiens'in çabalarının
maddi ürününü çalmaz. Öte yandan, insanın sinir sisteminin günlük hayatta
ürettiği ince meyvelerde durum böyle değildir. Bu meyve, evrimsel ölçekte
insandan çok daha yüksek olan bazı varlıklar tarafından hızla toplanır ; insan
çabalarından yararlanan, ancak karşılığında belirli kozmik işlevleri yerine
getiren ve evrensel ekonomide önemli bir yer işgal eden gerçek uzay
tanrıları. Bu varlıklardan daha önce bahsedilmişti: onlar Kaderin
Archons'larıdır. Bu gezegendeki insan varlığını yönlendirdikleri ve yönettikleri
için onlara Zodyak Tanrıları olarak da değinebiliriz. Gerçek astrolojiden
bahsettiğimizde, belirli bir gezegenden gelen radyasyonlardan değil , her
biri (toplamda 72 tane vardır) kişisel ve tanımlanmış olan Zodyak Tanrılarının
etkisine atıfta bulunuruz.
kontrol ettikleri insanları garip bir şekilde etkileyen özellikler.

Dünyanın tüm sakinleri, insanlığın kaderini düzenleyen, şekillendiren
ve yönlendiren bu tanrılardan bir veya daha fazlasının etkisi
altındadır. Ancak bu, belirli bir anda hayati özerkliğine kavuşan ve
kendisini Arhontların yetkisinden kurtaran Hermetist'in kaderi için
böyle değildir.
Kader Arhontları korkunç varlıklardır, kötü oldukları için değil,

sapiens'i manipüle etmedeki soğuk ve amansız ciddiyeti nedeniyle.
Bu canlılar için bir sembol oluşturacak olsaydık, ellerinde bir kırbaç,
kıllardan bir kemer ya da örülmüş tellerle betimlenirlerdi ki, bu
evrimler her ne kadar fark edilmese de, ilerlemelerini sağlamak için
insanlığı cezalandırıyorlar. dünyevi zamanımızı Örneğin bu okült
yargıçlar, milyonlarca insanın öldüğü bir dünya savaşını acımasızca
kışkırtıyorlar. Onlar için bu ölüler, sapiens'in beslemek için her gün
kurban ettikleri binlerce hayvana verdiğinden daha önemli değildir .
Sapiens, aşırı varoluş mücadelesinde ve doğal ve sosyal

çevrelerle olan çeşitli ilişkilerinde
Onu çevreleyen, kaçınılmaz olarak her türlü sıkıntıyı, ıstırabı,
aldatmayı ve hem hoş hem de nahoş diğer deneyimleri yaşar.
Sonuç olarak, onun duygusal ve sinir sistemleri, son derece güçlü
ve insan vücudunu titreşimler şeklinde terk eden (her şey titreşir;
madde yalnızca titreşim enerjisidir) belirli cisimleşmiş elementler
geliştirir. Bu titreşimler, biyolojik birime dahil olan ve Arhontların
frekansına ayarlanmış antenler aracılığıyla iletilir ve daha sonra
bunu biçerler .
84 YILDIZ ADAM
gücü ve onu ifşa edemeyeceğimiz amaçlar için kullanma, yine

kozmik bir işlevi yerine getirdiğini belirtir.
Sapiens'in ürettiği en asil üründen farkında olmadan mahrum
kalması bu yüzdendir; insan deneyiminin son damıtığı, içinde kanın,
ruhun ve bireyin yaşamının bulunduğu et suyu . Birey bunun için
yaşadı, acı çekti, sevdi, zevk aldı, çalıştı, bir şeyler inşa etti, savaşa
gitti, okudu, araştırdı, sadece hayatının altın suyunu hazırlamak için.
Merkezi bilgisayarın sadece sapiens'i kontrol etmek için bir araç
olarak Kader Archons ile ilgili olarak var olduğunu anlamalıyız .
Sapiens'in yaratılmasının nedeni olan yaşamın amacı, onun için

Rab'bin bahçesinde yaşamdan zevk almak değil, onun üzüm
bağlarında bir piyon olmak, o kadar mükemmel bir işçidir ki, çiftçi
ve yiyecek olarak hareket edebilir. Aynı zaman.
İnsan, altın suyunun çalınmasını önleyebilirse, bu hayati ürünle
tanrılara eşit olabilir, fiziksel bedeninin kimyasal laboratuvarından
gelen ürünleri kendi içinde bütünleştirerek hızla evrimleşebilirdi.
Kader Arhontları tarafından geçici olarak serbest bırakılan Hermetizm
öğrencisinin yaptığı tam olarak budur. Bu birey, anlayışı ve
sorumluluğu gereği, kendisini ıstırapla tekamül etmeye mecbur
edecek elinde kırbaçlı bir nazıra ihtiyaç duymaz, çünkü evriminin
sorumluluğunu kendi eline alır ve lüzum görürse boyun eğer.
sonsuz mutluluğa ulaşmak için kendini aynı geçici ıstıraba çeker.
Bu, ebedi ıstırap pahasına geçici zevki seçen dünyevi veya dünyevi
kişinin aksine.
Öğrenci başarısız olursa veya yolundan saparsa,

Geçici özgürlüğüne kavuşan Arhontlar onu tekrar kontrol

altına alarak çok şiddetli bir şekilde cezalandırır.
Başka bir bakış açısından, Arhontlar tarafından gerçek
şehitlik için belirli ülkelerin nasıl seçildiğini görebiliriz. Ayrıca,
bu tür bir fedakarlık genellikle ıstırap yasası sayesinde nüfusun
ahlaki, maddi, manevi ve entelektüel bir canlanmasını
sağladığından, bu acının boşuna olduğuna inanılmamalıdır.
Böylece savaşlardan sonra daha yüksek bir duruma doğru
hızlı bir yeniden doğuş fark ederiz.
Bu, evrim için ödenmesi gereken yüksek bir bedeldir. Yeterince
açık fikirli olsaydı, bu savaşlardan kaçınılabilirdi.
kitlelerin takip etmeye istekli olacağı dünyadaki insanlar .
Sapi ens'ten gizlenen sırların yeterince ifşa edilmesine izin

verin, sessizliği talep eden ezoterik Sfenks'in emrine uymak
için bu konuya bir sessizlik pelerini yayalım. Söz ve sükût,
evrensel uyumu bozmamak için üstün bir maharetle ele
alınması gereken iki kılıçtır. "Görecek gözleri" olanlar, yazılı
kelimede değil, inisiyenin şifreli dilinde ifade edilen her şeyi
anlayacaklardır. Bu durumda olmayanlar için en iyisi hiçbir
şey anlamamaları ve sakince uyumaya devam etmeleridir.
Sonuçta, Archons olası bir sapiens isyanından kötü bir hasat
riski taşımaz. Sapiens , tehlikenin gerçekte nerede olduğunu
göremeyecek kadar kör.
Kendini basmakalıp kavramların, ezberlenmiş bilginin,

taklitin, telafi ve savunma mekanizmalarının küçük dünyasına
kapatan sapiens'in muazzam sınırlılığını gözlemlemek üzücü .
Zihinsel engeli, onun sadece farkına varmasını engelliyor.

86 YILDIZ ADAM
onu hapseden hücre ne kadar küçük. Ve böylece, önceden

hazırlanmış bir kararla, karşı karşıya olduğu durumları
akıllıca analiz etme zahmetine girmeden kabul eder,
mahkûm eder veya müsamaha gösterir.
VI
yanılsama _
GERÇEK BİLGİ _
A Gerçek bilgi akılda ortaya çıkar, zekada değil

ligence. Akıl sahibi olmak, Hermesçiyi, son bölümde gördüğümüz
gibi, zihinsel bir sakat olan meslekten olmayandan ayırır.
Hermetikçinin kendi oluşturduğu bir zihni vardır ve
gelişmiştir ve bu onun mutlak gerçeğe erişebildiği yüksek bilinç durumlarına

erişmesini sağlar.
Fiziksel olarak zihin , iki kutup arasında kurulmuş manyetik bir küredir:
beyin (insanda negatif kutup) ve cinsiyet (insanda pozitif kutup). Kadınlarda
beyin pozitif kutup, cinsiyet ise negatif kutuptur. Bu küre, yalnızca Hermetik
öğrencinin kendi üzerinde çalışmasıyla oluşur ve uzun çabaların sonucudur.
Daha yüksek bir ruhsal bakış açısından, akıl, inisiyenin adi metallerin (igno)
sürekli bir dönüşümünü elde ettiği filozofun taşıdır.
87
88 YILDIZ ADAM
rance, yalanlar) altına (gerçek bilgi) ve kendi bireyselliğinin

ölümsüzlüğüne dönüştürür.
Akıl, zekanın midesidir. Bundan yoksun olan sapiens , sahip
olduğu bilgiyi asla sindiremez ve bu da sindirilmemiş zekaya
dönüşür. Bilgi için bir obur, birçok şey hakkında , sırrının özünü asla
serbest bırakmadan beyin arşivine dahil olan bilgiyi yutar . Orta
düzeyde kültürlü bir bireyin sahip olduğu bu muazzam bilgi yığını,
tam da ona "birçok şeyi bilmek" gibi yanlış bir his veren şeydir.
Sonunda bir zeka eksikliği olan zihinsel yetersizliğinin cehaletinde
kalırken, her türlü görüşü vermek için ahlaki olarak yetkilendirilmiş
hissediyor . Bir yazar ne kadar çok ün veya prestij sahibi olursa ya
da birey tarafından ne kadar çok ders alınırsa, entelektüel körlüğü
o kadar büyük olacaktır. Bireyin üniversite sınıflarında yaptığı uzun
çalışmalardan elde ettiği bir meslek unvanı varsa, zekasının çok
düşük seviyelerde tabakalaşmak, hatta taşlaşmak suretiyle tamamen
ve tedavi edilemez bir şekilde zarar gördüğü pratikte garanti edilir.
Öğrenci eğitimini özümsemiyor
yetersiz bilinç durumu nedeniyle. Öğrenci sınırları
Kendisine olağanüstü bir entelektüel çeviklik ve mesleğinde çok zeki

ve olağanüstü yetenekli olduğuna dair mutlak kesinlik veren
akrobasi ile sahip olduğu verilerin sonsuz kombinasyonlarını
ezberlemek ve hokkabazlık yapmak. Bununla birlikte, bu bilgi koşu
bandı, matematiksel kavramların uygulanması dışında, gerçek
hayatta pratik durumlarla karşı karşıya kaldığında, onu acıklı bir
şekilde başarısızlığa uğratır. Sapiens'in tüm bildiklerine rağmen,
tarih boyunca içsel doğasında hiçbir evrim olmamıştır; ne de
GERÇEK BİLGİ İLLÜZYONU _ 89
böyle bir evrimin yaklaşmakta olduğuna dair gerçek bir işaret var.
İnsan sayısız dolandırıcılığın taşıyıcısına dönüştürülmüştür.
her gün daha çok ve karmaşık olan kavramlar; ama bireyin kendisinde
bir değişiklik yoktur. Bundan sapiens'in nihai kırılganlığını - taşıdığı
bilgiyi kendi dönüşümüne ve evrimine uygulayamama - ayırt edebiliriz.
Bu imkânsızlık o kadar geniştir ki, sahip olunan bilgi, kendisini tarafsız,
etkin, nesnel ve daha yüksek bir şekilde görmesine ve değerlendirmesine
izin vermez. Bireyin kendini göremediği ve bu nedenle kendi önemi,
değeri ve kabiliyeti hakkında yanlış kavramlarla dolu olduğu bir
gerçektir . En fazla arzulayabileceği şey, içinde yaşadığı maddi koşulları
iyileştirmek ve bilinçaltı bir dürtünün rehberliğinde, kendisine insan
olarak yaşamayı öğretecek üstün bir galaktik ırk bulmanın gizli
umuduyla yıldızlara ulaşmaya çalışmaktır. hayvan durumunu terk
etmesini sağlar.
Bu yüzden birçok insan uçan dairelerin gerçek olduğu umuduyla

yaşıyor ve kendilerini daha iyi hale getirmelerine bir şekilde yardımcı
olabilecek dünya dışı varlıklarla tanışmanın özlemini çekiyor. Hayattaki
her şeyde olduğu gibi, sapiens , ulaşabileceği gerçek olasılıklardan
kaçmak için yaratılan uzak umutlara veya illüzyonlara tutunur.
Rüyada uçan daireler görmek veya herhangi bir dini dogmayı
keşfetmek, kişinin kendisini ruhsal ilerleme işine adamasından çok
daha kolaydır. Sapiens temelde bir mokasendir ve bu nedenle her
zaman en kolay yolu ve mümkün olan en az çabayı arar. Basit inanç ve
cahil inançtan büyülenir, Kutsal Ruh'un eylemi ve lütfuyla ya da
tesadüfen çaba harcamadan elde edilebilecek her şeyle gözleri
kamaştırılır.
Böylece sapiens her türlü absürt, subjektif, mantıksız,
90 YILDIZ ADAM
ve keyfi rüyalar. Rüyaların içeriği, tıpkı batan kişinin kendisini

kurtarmak için bir tahtaya yapışması gibi, uygun yanılsamalara
tutunabiliyorsa önemli değildir. Bu tutamağı ararken, hüsrana
uğrayan kişi dini bir inanca dönüştürülür ve böylece kendisini
istenmeyen bir "Ben" den kurtarabilir. Bu, bireysel feragat tutkusunu
tatmin eder ve onun girdiği kitle hareketi içinde kaybolmasına izin
verir. Büyük filozof ve düşünür Eric Hoffer, “kutsal bir davaya olan
inanç, büyük ölçüde kendimize olan inancımızın yerini alır” derken
buna atıfta bulunur.
Bu strateji ile birey, düşünmeye bile ihtiyacı olmadığı için tam

anlamıyla bir mokasen haline gelir. Yargılama veya analiz olmaksızın
bağlı olduğu dini dogmayı kabul etmesi yeterlidir. Yalnızca görev ve
zorunluluk ötesinde çaba sarf edenler aylak DEĞİLDİR. İnsanlar
genellikle gelecekte hayatlarını kökten değiştirecek bir olayın hayalini
kurarak yaşarlar. Onları milyoner yapacak olan bir talih beklentisi,
büyük bir aşk bulmaları ya da kaderlerini daha mutlu bir duruma
getirecek üstün güçlerin ya da sebeplerin gelişi olabilir. Söylemeye
gerek yok, bu gelecek yanılsaması, bireyin arzu ettiği her şeyi
metodik ve sürekli çabalarla elde etmeye yönelik tüm gerçek ve
mevcut niyetleri mahveder veya iptal eder. Sapiens gerçekte
profesyonel bir aylak aylaktır, çünkü esas olarak beyin aktivitesinde
ve davranışında, kendisini rüya gibi bir ilaçla gayretle uyuşturur. Bu
ilaç, kimyasal olarak konuşursak, ancak yalnızca uyurgezerlik
uykusuna neden olduğu insan organizmasında bulunur.
Kuşkusuz bu tembellik aklın sınırlarına da uzanır ve insanlar

işlerini karmaşıklaştırmak istemezler.
zor şeyleri düşünerek yaşar . Bireyin mizacını veya yaşam biçimini

en iyi şekilde haklı çıkaran fikirleri takip etmek çok daha kolaydır.
Örneğin, bir kimse sorumsuzsa, üstün bir ilahi güce kayıtsız şartsız
teslim olmasıyla kendisini her türlü sorumluluktan kurtaracak dini
veya siyasi bir harekete şevkle girer; anonim olduğu için kimsenin
hiçbir şeyden sorumlu olmadığı bir grupla psikolojik bir birliğe.
Korkak bir insan, kendisini zihinsel veya fiziksel huzuruna tehdit
oluşturan, mümkün olan en büyük miktarda yaşamsal deneyimden
mahrum bırakacak bir hareketi seçecektir.
Entelektüel tembelliğin dürtüsü altında, sapiens beynini,

özümseyebileceği ve mümkün olduğunca tam olarak ezberlemeye
çalıştığı kadar bilgi ile hızla doldurur. Bu sayede, yıldırım hızıyla geri
döndüğü, hayatında ortaya çıkan her duruma, karşı karşıya olduğu
belirli sorunu veya çatışmayı analiz etmek için herhangi bir çaba
sarf etmeden, önceden hazırlanmış çözümlere sahip olmayı umar .
Bunu akılda tutarak, rüya çıraklığı (düşük farkındalık durumunda
bir çıraklık; temel hakikat açısından sıfır ...) dediğimiz süreci
gerçekleştirerek tüm çalışmalarını hızla ve yüzeysel olarak özümser.
Bu durumda birey, bilgi kaynağının prestijine büyük önem. prestijin
verir. Bu
kaynağı ne kadar yüksek olursa, bir profesör, bir yazar veya bir
kurum olsun, öğrenci, içine dökülen kavramları derinlemesine analiz
etme zahmetine girmeden o kadar körü körüne kabul edecektir.
Ayrıca aynı standartları takip ederek ünlülerin davranışlarını taklit
edecektir.
92 YILDIZ ADAM
hayran olduğu ve bu kişilerin ideolojilerini kendi ideolojileri gibi

benimsediği kişilerdir.
Zamanla bu kişi, mekanik ya da ölü zekaya dönüşen aklının
ölümünü gerektiren tam bir entelektüel programlamaya ulaşır .
Birey ne kadar parlak olursa olsun, bu durumdaysa zihinsel bir
sakat olacağından emin olabiliriz . Beyin miyopisi nedeniyle,
cehaletinin muazzam büyüklüğünü görselleştiremeyecek ve kendi
bilgisinin "yumurtası" içinde yaşamakla sınırlı kalacaktır.
Birey "zihinsel yumurtası" içinde sıcak ve rahattır, kendisini

düşünmeye ve belki de entelektüel bagajını tamamen gözden
geçirmeye zorlayabilecek argüman ve gerçeklerin tehlikesinden
tamamen arınmıştır. Bu adam uyum ve savunma mekanizmasını
çoktan oluşturmuş ve kültürel soyunu oluşturan bildiği ve anladığı
kavramlara körü körüne sarılıyor. Bu birey, yaşamı boyunca her
zaman kültürel deposunda dosyalanmayan fenomenler, teoriler
veya bilgilerle karşı karşıya kaldığında, bilgisi ile çelişirse onları
şiddetle reddedecek veya kendisi tarafından bilinmiyorsa
itibarsızlaştıracaktır. Herhangi bir zamanda yeni veya şaşırtıcı
konuların farkına varırsa, özellikle çıkarları ve ilkeleriyle çelişiyorsa,
psikolojik olarak tehdit altında hissedecektir. Psikolojik kişiliğin
ayrı davranış birimlerinden yola çıktığında daha önemli ölçüde
bütünleştiğini biliyoruz. Uygulamada, bir bireyin yaşadığı tüm
deneyimler, usulüne uygun olarak kişiliğine entegre edilmelidir.
Bununla birlikte, daha önce zeka ile ilgili olarak tanımlanan

fenomen, kişilik ile de ortaya çıkar. Var
bütünleştirilmiş deneyim ile özümsenmiş deneyim arasında çok

önemli bir fark vardır. İnsanlar, deneyimlerinden inandıklarından
çok daha az şey öğrenirler, çünkü bunlar, bireyin farkındalığına
faydalı bir şekilde katkıda bulunmayan klişeler ve boş kalıplaşmış
semboller biçiminde kişiliğe çok sık entegre edilir. Bireyin gerçek bir
ayırt etme olmaksızın körü körüne takip ettiği sabit, boş davranış
kuralları haline gelirler. Kişi bu programlanmış direktiflere sığınır ve
korunmak için onların arkasına saklanır, gerçek zeka içeren herhangi
bir konuda rahat ve hareketsiz kalır. Bu koruma ve bakım devrelerine
"yumurta" diyoruz.
Bunun içinde insan, yeni gerçeklerle ve hayata meydan okuyan

taleplerle yüzleşmekten kaynaklanabilecek travmatik şoklardan
kaçınarak çocuksuluğunu ve olgunluk eksikliğini sağlam tutar. Bu
nedenle insanlar, ne kadar değerli veya asil olursa olsun, beyin
programlarının bir parçası olmayan her yeni fikri otomatik olarak
reddederler. Öte yandan, daha derin bir analizin ışığında ne kadar
tehlikeli olursa olsun, inançlarıyla görünüşte uyuşan herhangi bir
öneriyi a priori olarak kabul ederler. Gerçekte, düşünme sanatının
insanlık için kaybolduğu (eğer insanlık ona sahip olduysa) ve yerini
taklit ve bilgilendirici ezberleme sanatının aldığı sonucuna varmalıyız.
Bu nedenledir ki, derin bilimsel problemleri çözmede zeki olan

en bilge ve en ünlü adamlar, duygusal nitelikteki kişisel çatışmalar
gibi hayati ve pratik nitelikteki zorlukları çözme girişimlerinde veya
onları anlayıp akıllıca danışmanlık yapma girişimlerinde tamamen
başarısız olurlar. çocuklar.
için oluşturulmuş kurumlar halinde toplumun örgütlenmesi
94 YILDIZ ADAM
kontrol ve yardım, her şeyin öngörüldüğü medeni bir dünya yaratır .

Devletin herkes için bir çözümü vardır ve hiç kimse devlet
yardımından memnun olmasa bile en azından tıbbi, eğitimsel ya da
hukuki sorunlar vs. için bir çözüm vardır.
Her şey öyle düzenlenmiştir ki, bir bireyin ciddi sorunlarla yüzleşmesi
veya tarih öncesi insanın yaptığı gibi dışarı çıkıp yiyecek araması zor
olur. Hepsi için tipik çözümler var . İnsan bugün açlıkla karşı karşıya
kalabileceğini biliyor, ancak diğer çağlarda kitlesel bir olgu olan
açlıktan ölmesi pek olası değil.
Kişi gerçekten tehdit edici herhangi bir şekilde baskı altında

olmadığı için bu göreceli güvenlik tam olarak entelektüel tembelliği
teşvik eden şeydir. Beynini hiçbir zaman gerçekten kullanmaya
ihtiyaç duymaz ve entelektüel çatışmalardan uzak, sakin bir
vasatlıktan memnundur. Var olan, var olan ve var olacak olan her
şeyin mutlak gerçeğini veya temel anahtarlarını arayan çok az kişi
vardır. Bilge insanlar, kendi insan doğası ve Evrendeki yaşamı
yöneten okült yasalardan tamamen ve mutlak bir cehalet içinde
kalarak, yalnızca bazı bilimsel disiplinlerin, sanatların veya harflerin
bilgisine ulaşarak yarı bilge olmakla yetinirler. Bu adamlar asla sırrın
farkına varmazlar.
bir şeyin ne olduğunu asla açıklamadan , sadece nasıl olduğunu
belirterek, ki bunu ayırt etmek zor değil.
Hermetikçi tersine ilerler; tüm yaşamsal fenomenlerin ortak

bağlantı noktası olan altın ipliğe sahip olduğu Evrenin hayati
anahtarlarını inceleyerek ve öğrenerek başlar. Sanki bir şeftalinin
ne olduğunu öğrenmeye çabalarken, bilim, deriye ve tene hiç nüfuz
etmeden incelemeye başladı.
çukur. Hermetikçi ne deriye ne de ete aldırmaz, çünkü tohum bir

kez ekildi mi meyvelerini çoğaltacaktır. Hermetikçi, yazılan kitapların
geri kalanını inceler.
yarı bilge tarafından. Mutlak gerçeklerin farkında olan gerçek
bilge, istediği zaman göreceli doğrulardan herhangi birine erişebilir.
Agnostiklere benzer şekilde, Hermetikçiler de gerçek bilginin
üretilemeyeceğini ileri sürerler. Hermetik felsefenin esas ilkesi olan
daha önemli bir şeyi eklerler; gerçek bilginin varlığının
imkansızlığının sadece sapiens bilincindeki özel koşullar tarafından
sürdürülmesi gerçeği. Ancak bu koşullar Hermetik tekniklerle
değiştirilir ve değiştirilirse, bireyde anlayış oluşacaktır. Bu onun
yavaş yavaş gerçek bilgiye ulaşmasını sağlayacaktır. Böylece, bilgi
sahibi, iyinin ve kötünün ötesinde Büyücüler Kardeşliği kuruldu;
tüm kutupluluğu veya kısmiliği aşan bilgi. Zorunlu olarak, bu bilim
kesinlikle tarafsız ve kişiliksiz olmalıdır.
Sapiens'in kavramsal perspektifi büyük ölçüde onun inançları

tarafından inşa edilir, çünkü insan bir şeye yeterli kesinlikle
inandığında, bu inançlara çoğu durumda sadece kendi görüşlerinin
bir yansıması olan bilgi kategorisini bahşeder. umutlar, hoşlandıkları
veya hoşlanmadıkları şeyler.
Saf bir şekilde, birçok düşünür ve bilim adamı, insan ırkının
iyileşmesi için tüm umutlarını sapiens zekasının büyük ve büyük
bir gelişimine dayandırır, bu şekilde Dünya üzerinde belirli bir
Cennete ulaşılabileceğine inanır.
Hermetik bilimden habersiz olan bu insanlar, canavara hizmet
eden bir aklın, insan için gerçekten faydalı olacak hiçbir şeye
katkıda bulunamayacağının farkında değiller.
96 YILDIZ ADAM
Aslında, biri aptal, diğeri zeki iki canavar arasında hangisi daha
tehlikeli? Doğal olarak, daha zeki olan.
Bilinçsiz zeka, kaçınılmaz olarak insanı kaosa götürür, ancak şu

farkla ki, bu kaos daha eksiksiz, karmaşık, daha büyük ve vasat
beyinlerin kışkırttığı kargaşaya göre daha gelişmiştir.
Her birey kendi körlüğünün ağı içinde gelişir, hevesle kendi

konumunu güçlendirmeye ve başkalarınınkini gözden düşürmeye
çalışır. Korkunç bir sıklıkla, kesinlikle aptalca, mantıksız ve düzmece
tavırlar alan, ancak haklı olduklarına tamamen ve içtenlikle ikna
olmuş, gerçeğe sahip olan ve diğer herkesin yanıldığına inanan
kişiler buluyoruz. Ayrıca, insanlardan aldıkları anlayış eksikliğinden
büyük ölçüde acı çekiyorlar. Temel olarak, bu insanların elde etmek
istedikleri, fikirleri için lisans ve onay ve Doğanın onları reddettiği
yaşamda tanınma veya önem kazanmadır.
Bazıları Hermetikçilerin kendilerinin gerçeğin sahipleri olduğuna

inandıklarını söyleyebilir. Bu noktadan itibaren, gerçeğin kimsenin
tekelinde olmadığını, ancak kan yoluyla değil, manevi aristokrasi
tarafından bize ait olduğu için Hermetik Sanat'ın gerçek sahiplerinin
bizler olduğunu beyan ederiz. Manevi aristokrasi bireyle başlar ve
biter ve yalnızca kendisinden, önceki enkarnasyonlarda bulunduğu
kişiden miras alınır. Reenkarnasyona inanmayanlar var. onlara biz
İçlerinde ölümden kurtulacak hiçbir şeyleri olmadığı için kesinlikle

reenkarne olmayacaklarını söylerdi. Son sözü sadece Karma
söyleyecek, çünkü onlar olmasa bile
reenkarne olurlarsa, öyle ya da böyle Doğa'ya bekleyen borçlarını

ödemek zorundadırlar.
Bir aylak aylak için, onu incelemek ve uygulamak zahmetine
girmeden Hermetizm'i gözden düşürmek çok basittir. Gerçek
boyutlarını bilmeden Hermetizm'i inkar etmek, bilinmeyen bir şeyi
eleştirmekten başka bir şey değildir. Belli bir fikri körü körüne kabul
edenleri kınamak haklıdır, ancak aynı zamanda rasyonel analiz
yapmadan bir fikri reddedenleri kınamak da doğrudur.
İnsanlar arasında çok yaygın olan bu prosedürü örneklendirmek

için , incelenenin tam tersine mantıksız bir inancı tanımlamak için
inanç karşıtı kelimesini kullanacağız. Bu olgu, derin ve doğru
düşünmenin temeli olan her türlü tarafsızlığı kesinlikle
engellemektedir. Kör inanç sahibi olmak zararlıdır, ancak kör inanç
karşıtlığına sahip olmak da bir o kadar kötüdür.
Pek çok erkeğin inancın ya da inancın savunucusu olduğu
doğrudur, ancak kesinlikle gerçek zekadan (farkındalık) yoksundur.
Yalnızca tam bir uyanıklık durumundaki bir beynin, bilinçli, uyanmış
ve programlanmamış bir zekanın doğabileceği temeli kademeli
olarak oluşturabileceğini iddia ediyoruz.
Bu zeka, keskinliği nedeniyle gerçek bilgiye erişebilir. Bilginin pek
çok derecesi vardır ve en yüksek dereceye ulaşmak için mistik bir
süreç gerekir, ancak hiçbir şekilde mucizevi olmayan, aksine mantıklı
ve doğal olan bir süreç. Bu, ruhsallaştırılmış bir zekanın tam olarak
açıklığa kavuşturulmasına atıfta bulunarak aydınlanma teriminin
kullanımını haklı çıkarır . Gerçek bilginin sapiens için yasaklanmış bir
şey olduğunu ve ancak bireyin sapiens'ten Stellar Man'e mutasyona
uğraması ve böylece tam bilgi hakkını elde etmesiyle elde
edilebileceğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz .
98 YILDIZ ADAM
Sapiens , maddi dünyayı aydınlatan ve içsel panoramayı karartan,

böylece bilim adamlarının bilgisini işe yaramaz hale getiren yarı
bilgenin göreli bilgisi ile yetinmelidir; madde insana hizmet etmek
içindir, tersi değil.
Bununla birlikte, gerçek gerçeklik bize, yaşam enerjilerini

acımasızca emen maddeye koşulsuz olarak hizmet eden insanların
taklitleriyle insanlıktan çıkmış bir dünya gösterir.
Madde ile sapiens arasında, sapiens'in maddeye ihtiyacı olduğu gibi
maddenin de sapiens'e ihtiyacı olması anlamında tuhaf bir simbiyoz vardır .
Böylece, tüm söylediklerimize rağmen, sapiens , tüm hayvanlardan
büyük bir farklılığa sahiptir; onu hayvandan daha yüksek bir
seviyeye yerleştiren ilahi kıvılcıma sahiptir. Bir bireyde ilahi kıvılcımın
gücü zayıf olsa da, kıvılcım onda önemli bir fenomeni kışkırtır:
mikroskobik derecede de olsa yüksek farkındalığın yayılması.
Bilinç, tanrısal kıvılcımın ya da özün ışıldayan enerjisidir ve tıpkı

güneşten yayılan ışık ve ısı gibi, sürekli olarak etrafı saran ve insan
tarafından yayılan bir güçtür. Bu şekilde, herhangi bir kişi hayvan
manyetizmasına benzer, ancak ilahi nitelikte bir enerji yayar veya
başka bir deyişle, bu manyetizma yüksek bir titreşime sahiptir.
Hermetikçi, bu küçük ilahi kıvılcım üzerinde, inisiyasyonun farklı
aşamaları boyunca onu güç ve güç olarak büyütmek için çalışır.
Başlatılmamış, farkındalığındaki bir mum ışığına benzer. Öte

yandan, inisiye, gelişme derecesine göre güneşe benzerliğe
ulaşabilir. Bu, "Güneşin Çocukları" nın derin sırrını göstermektedir .
Farkındalığı sayesinde birey bunu yansıtır.

enerjisini elleriyle dokunabildiği herkese ya da etki alanına

giren her şeye. Bir sanatçı kaygısı
farkındalığını işine aktarır ve bu güç, özel bir deneyim
yaratan ve ruhumuzu olumlu ya da olumsuz etkileyen bir
enerjiyi ileten güçtür.
Usta bir marangoz veya marangoz , istese de istemese
de işine ruhunu katar, çünkü bu kaçınılmazdır.
Böylece sapiens maddeye bilinç kazandırarak çalışır; yani, yoğunluğa
tinselleştirme veya incelik kazandırma. Bu güçten kimin
yararlanabileceğini ve bu fenomenden kimin yararlanabileceğini düşünün.
Yine de, sapiens bunu tamamen bilinçsizce yaptığı için,
bunun bağımsız bir gönüllü eylem olduğu söylenemez;
daha çok, böyle kararlaştırıldığı veya programlandığı için
olan bir şeydir . Bu cehalet nedeniyle, insanın maddenin
sahibi ve efendisi olması yerine, madde insanı boyunduruk
altına alır, onun bilinçli enerjisini çeker, bu enerji elemental
cisimleri emdirerek onlara dahil olur.
Bilinçli enerjinin bazı içsel özellikleri ve belirli bir kişiyle
füzyonun sonucuna bağlı olan diğer özellikleri vardır. Bu,
aşağıdaki örneklerde açıklanmıştır:
1. Bilinçli Enerji: Kendi içinde saf ve iffetlidir. Tanrı'nın

bedenini oluşturur . Bunun sonsuz küçük bir parçası Yüce
Yaratıcı'dan çıktı ve belirli bir kişide bir beden aldı.
2. Bedenlenmiş Farkındalık: Belli bir bireyde enkarne olan,
kendi içinde saf ve iffetli olan bu enerji, bireyin temel
titreşim tonuna, kültürüne, öz kontrolüne, disiplinine ve
davranışına göre değiştirilir.
Enkarne olurken, Sınavdaki bilinçli enerji

ple 2 iki yolu izleyebilir:
100 YILDIZ ADAM
A. Üstün Bedenlenmiş Farkındalık: Bu , insan ırkının sonsuz küçük

bir bölümünde mevcuttur . Saf ruhsal ve saf bilinçli enerji, bireyin
akıllı deneyimi yoluyla, iyi ve kötü kavramını - yalnızca maddi bir
bedende var olan insan bilgisini - edinir. Dolayısıyla bu öz, ilahi
zekayı koruyarak insan zekasına ulaşır. Bu durumda, insanın
hayatındaki daha yüksek amaca ulaşılır.
B. Düşük Enkarne Farkındalık: Bu, büyük insan kitlesinde

mevcuttur. Bilinçli enerji, kör ve cahil olan ve sadece
kendi içgüdülerini tatmin etmek için yaşayan sapiens'in
sapmış zekası nedeniyle, sapık bir canavara kölelik
tarafından üstün doğası bozulduğu için kusurlu ve
bozulmuştur . Kendi içinde hala yüksek olan bu farkındalık,
tezahüründe "aşağı" hale gelir ve bireyin temel tutkuları,
dürtüleri ve eğilimleri tarafından "lekelenmiş" bir enerji yayar.
Birey, günlük yaşamında, maddi varlıklarını bilinçli

enerjisiyle doldurur. Bu enerji istemeden ondan ayrıldığında,
bireyden alınan kendi zekasıyla bağımsız hareket eder. Bu
zeka saf farkındalığa ton ve renk verir. Her insanın
kontrolsüz tutkular olarak tezahür eden dürtüleri, korkuları,
arzuları, hırsları ve duyguları olduğundan, bu güç bilinçli
enerjiye bir direktif basar ve bu güç onu bütünleşmeye
bıraktığı andan itibaren birey için kesinlikle kontrol edilemez
bir yol haline gelir. herhangi bir maddi yapıya Bu nedenle,
bir kişi, kendisini kullanan, farkındalığını daha fazla
özümseyen maddi varlıkları tarafından tamamen
köleleştirilebilir.
kapsayan pek çok bilimkurgu öyküsü vardır.

aniden kendi zekalarını ve eylemlerinde özerklik kazanan

makinelerin, robotların veya diğer nesnelerin öznesi. Aslında bu
kitaplar, okuyucularını düşündürmek ve yavaş yavaş onları daha
karmaşık tasarımlara hazırlamak için belirli fikirleri ima etmeye
çalışmışlardır. Zaman zaman, insanlığın ortodoks kültürel kayıtlarının
bir parçası olmayan her şeyi inatla reddeden kitlelerin muhalefeti
olmaması için gerçeklik kurgu olarak gizlenir. Gerçek şu ki, bu
fenomen var ve hiç kimse ondan özgür değil. Makine insanı
yutmayacak bir canavara dönüştü , çünkü zaten bunu yapıyor.
Örneğin, otomobil sahibine çok faydalıdır, ancak kendimize kimin
arabayı sürdüğünü, kimin sahibi olduğunu ve hizmetçinin kim
olduğunu sormalıyız. Sahibini taşıyan otomobil mi?
itaatkar bir köle olarak mı yoksa arabasını beslemek ve bakımını yapmak için uzun saatler
çalışması gereken ve arabasını tam olarak doldurmak için sürmek zorunda olan sahibi mi?
varoluş sebebini doldur: Dünya'nın kanını, petrolünü yutan büyük

bir hızla yollardan geçmek mi?
Başka bir örnek olarak, köpek gibi evcil hayvanı olanları ve
insanların onları kendi çocukları gibi beslemek ve beslemek için
nasıl çalıştıklarını gözlemleyelim. Çoğu zaman bir sapiens zincire
bağlı bir köpeği çekerken görülebilir ve kendimize kimin kime
önderlik ettiğini sorabiliriz. Evcil hayvanlarda bilinçli enerji, bir
köpek ile sahibi arasındaki gizemli yakınlığı ve onların, açıklanamayan
koşullar nedeniyle, bazen yalnızca davranış kurallarıyla sınırlı, bazen
de fiziksel boyutlara kadar uzanan inanılmaz bir benzerliğe nasıl
sahip olduklarını açıklar. benzerlik. Açıklama basittir: hayvan, tıpkı
otomobil veya diğer kişisel kullanım nesneleri gibi, efendisinin
bilinçli enerjisini emer;
102 YILDIZ ADAM
kişinin bireysel özellikleri ile açıklanmış, lekelenmiş veya emprenye edilmiş ve

bu şekilde hayvanın
dış görünüş.
Bazı durumlarda, bireyin yer değiştirdiği bilinçli enerji, bedeni kendisine
ait olan bir makineye alır ve sonra sahibine karşı yıkıcı bir şekilde tepki verir,
çünkü onun tutkuları ayrım gözetmeksizin yıkıcıdır. Dr.'nin hikayesi
Frankenstein bu açıklamanın simgesidir ve ortaya çıkan farkındalığın,

kaynaklandığı insanın sanal bir çocuğu olduğu belirtilmelidir. Çoğu zaman,
eylemlerinin herhangi bir karmik tepkisi tarafından değil, kendi işleri tarafından
yok edilen kişiler vardır. Yarattıkları tutkulu veya yıkıcı güç, bilinçsiz tezahüründe
kendi babasını yok etmeye çalışır.
En erken yaşlardan itibaren istekleri hemen yerine getirilmediğinde her

türlü kötü alışkanlıklar, öfke nöbetleri, kaprisler veya isterik ağlama nöbetleri
geliştiren beden çocuklarında çok benzer bir şey olur. Bu yaratıkları
suçlayamayız, çünkü onlar yalnızca bilinçlerinin enkarnasyonu yoluyla ataları
tarafından değerlendirilen kusurlara yol veriyorlar. Ebeveynleri tarafından
kontrol edilmeyen tüm kusurlar, içgüdüsel tipteki tüm gizli eğilimler çocuklarda
şekillenir. Bu nedenle İncil şöyle der: "Babaların günahları çocuklara ziyaret
edilecek." Daha sonra, ebeveynler, çocuklarını kontrol edemediklerini veya
onlara rehberlik edemediklerini anlarlar, ancak tam tersine, günlerinin yazarları
üzerinde gerçek tiranlığı uygulayanlar çoğu zaman çocuklardır. Bu durum,
geçmiş koşulların tekrarından, tutku şeklinde ortaya çıkan iç enerjiyi kontrol
etmenin imkansızlığından başka bir şey değildir. Aynı şey daha sonra çocukta
da meydana gelir.
dren ve bu durumda enerji başka bir fiziksel bedenden

ebeveynlere karşı isyan eder.
Makineler hakkındaki yoruma devam ederek, operatörün
hayati durumuna ve koşullarına çok duyarlı hale gelen bir
bilgisayar üzerinde operatörün sahip olduğu olağanüstü
etkiye dikkat çekebiliriz . Bunun nedeni, makinenin operatörün
bilinçli enerjisiyle emprenye edilmesidir, bu enerji daha sonra
bağımsız olarak hareket eder, ancak operatörün titreşim
durumlarının temel direktiflerini takip eder.
Ayrıca yakın kimliklerinden yola çıkarak tüm sürücüleri ve
kamyon sahiplerini etkileyen bir olguya da işaret edebiliriz.
iş ve geçim kaynağı olan araçla.
Bu makinelerin belirli koşullar altında her türlü kesinlikle
mantıksız ve inanılmaz mekanik kusurlar üretebilecek garip
tepkilerinden bahsediyorum. Bazı durumlarda bu tepki,
makine sahibinin mahvolduğu noktaya ulaşır. Bir de kaza
yapan veya çarpışan makineler var ve sahibi veya sürücüsü
değiştiğinde kaza hemen hemen aynı özelliklerle tekrarlanıyor.
Sahiplerine acımasızca şiddetli bir ölüme maruz kaldıkları

ölçüde kötü şans getiren lanetli mücevherler durumu iyi
bilinmektedir. Bütün bunlar, maddi nesnelerde ikamet eden
ve nesnenin sahiplerinden biri tarafından ya da belki onu
yapan tarafından yaratılan "görünürdeki çocuk" (bilinç) ile
açıklanabilir. Aynı şey, ölüme neden olduktan sonra, trajedinin
ve ona neden olan kişinin titreşimleriyle emprenye edildiğinden
tehlikeli hale gelen ateşli silahlar için de geçerlidir. Buradan
"ateşli silahlar şeytan tarafından yüklenir" sözü gelir.
104 YILDIZ ADAM
çünkü ölüm titreşimleri olan bir tabanca, manyetik indüksiyon

süreci ile sahibinde benzer titreşimleri uyandırır. Böylece bu kişi,
farkında olmadan, en az tahrikte veya duygusal rahatsızlıkta ateşli
silahı kullanır.
Sahiplerinin, bakıcılarının veya sık sık yanlarında bulunanların

etkisine karşı son derece hassas oldukları kanıtlanmış olan bitki ve
çiçekler örneğini aktararak bu konuyu sonlandıracağız. Bir bitkiye
veya ağaca aşık olan ve onlarla bir insanla konuşur gibi konuşan
her insan, numunenin güzelliğinde, sağlığında ve canlılığında
olağanüstü bir artışa tanık olabilir.
Tüm bu konu, sıradan farkındalık koşulu altında gerçek bilginin

imkansızlığını açıklamak için detaylandırıldığından, maddenin
sapiens üzerindeki muazzam gücüne dikkat çekmek istiyoruz.
Zekasını, kendisini iki kat etkileyen maddenin hipnotik etkisinden
kurtaramaz:
1. Bireye kütle enerjisinin yansıtılmasıyla 2. Daha önce

emilmiş bilinçli enerjinin bireye yansıtılmasıyla
Maddenin, güçlü bir şekilde yayılan ve insanı belirli bir şekilde

etkileyen kendine ait bir enerjisi vardır. Maddi duruşlarına bağlı
olarak, sahip olduğu mülkün veya varlıkların korunması ve
çoğaltılması dışında herhangi bir varlık biçimini görselleştiremez
hale gelir. Öte yandan, maddi maddenin zeka üzerinde belirleyici
bir etkisi vardır.
akut hale getiriyor veya bulanıklaştırıyor. Vücudun maddesi düşük

ve yoğun bir titreşimi korursa, zeka amansız bir şekilde azalır. Bazı
Hermetik sırlara sahip olan Musa'nın, müritlerine domuz eti yemeyi
yasaklamasının gizli nedeni budur, çünkü bu hayvan özellikle yoğun
ve düşük titreşimli bir duruma sahiptir ve bu nedenle entelektüel
kapasitede bir bozulmaya neden olur. Bu aynı zamanda vejeteryan
sistemin temelidir ve bu konuda söylenecek çok şey olmasına
rağmen, bir süredir etten kaçınan herkes düşüncelerinin belirgin
şekilde netleştiğini kanıtlayacaktır.
Kitleler tarafından yayılan bilinçli enerji, bireyi hipnotik bir

şekilde etkiler, çünkü bu ona farklı bir titreşimin etkisini dayatır ve
bu da onu daha sonra kendi titreşimine göre hareket etmeye zorlar.
Kötü niyetli biri tarafından sosyal bir yükümlülük nedeniyle bize
verilen bir hediye, sağlığımızı, zekamızı ve kaderimizi olumsuz
yönde etkileyebilir.
Özetlemek gerekirse, sapiens sürekli olarak uykuda kalan,

gerçek bilgiye ulaşmasını imkansız kılan ve farkındalığına ve
zekasına ciddi şekilde zarar veren bir somnambu listik durumda
yaşıyor. Her gün bildikleri, beyin programlamasının kapsamı ve
gücüyle doğrudan ilişki içinde azalan insan özü pahasına artar.
Bu programlama onu otomatik fizyolojik, içgüdüsel, duygusal

ve entelektüel tepkileri olan gerçek bir biyolojik robota dönüştürür.
Bireyin fikirleri, görüşleri ya da duyguları tüm insani geçerliliğini

yitirir ve yalnızca bir devre eylemine dönüştürülür.
106 YILDIZ ADAM
dış etkilerden etkilenmiştir. Böylece bu dış etkiler, bireyin

içsel tepkilerinin bağlantısız unsurlarına, kültürel konserin
ve insanlığın duygusal ve içgüdüsel gelgitinin sadece bir
yankısına dönüştürülür.
VII
ÖZGÜRLÜK İLLÜZYONU _
Ö Homo sapiens'in en güçlü yanılsamalarından biri ,

özgür iradeden.
Önceki sayfalarda anlatılanlara karşı bir argüman olarak, "ne

olursa olsun, birey istediğini yapar" denilebilir ve bu özgürlük,
aslında kendisinin dışındaki hiçbir güç tarafından kontrol altında
olmadığını kanıtlamaktadır. Tam olarak, sapiens'e güç hissi veren
şeylerden biri de özgürlük yanılsamasıdır. Ergen, bu özgürlüğü
kanıtlamak için, aslında tek yaptığı şey kendi bilinçsiz dürtülerine
boyun eğmek iken, bağımsızlığını kanıtladığına inanarak toplumun
dayattığı davranış kurallarına isyan eder.
Özgürlüğün birçok yönü vardır ve bu nedenle özel veya kişisel

özgürlükten, kamusal özgürlükten, sosyal özgürlükten, hareket
özgürlüğünden, söz ve fikirlerden, ahlaki özgürlükten ve ekonomik
özgürlükten söz ederiz. Günlük yaşamda ekonomik kölelikten,
kadınların kurtuluşundan, kadınların baskısından söz ederiz.
107
108 YILDIZ ADAM
alt sınıfların üst sınıflar tarafından, korku ve ıstırap tarafından boyun

eğdirilmesi, yüksek otoritelere bağımlılık, yaşlıların yarattığı bir
dünyada gençliğin tabi kılınması ve saymak için çok uzun olacak
diğer birçok kavram.
Geçmişte pek çok düşünür tarafından söylenenler üzerinde
durarak, ortodoks bir felsefi analiz oluşturmakla ilgilenmiyoruz.
Bunun yerine, sapiens'in yaşamsal gerçekliği üzerinde düşünmek
istiyoruz .
Sapiens , istediği zaman kendisini hapseden bağları herhangi
bir engel olmaksızın şiddetle kırabileceği gerçeğinden dolayı kişisel
bağımsızlığına inanır. Dilerse, kendisini hapseden işi bırakıp,
başkalarının hayır işlerinde başıboş olarak yaşaması mümkündür.
Ya da çok çetin olan eğitimlerini bırakıp iş arayabilir ya da
yaşayabildiği kadar yaşayabilir. Bu "özgürlük" önlemlerinden
herhangi birini alırsa, bunları ödemek zorunda kalacağını bilir,
ancak istediğini yapmak için fiyatı ucuz sayar. Bu açık bağımsızlığın
en iyi kanıtı, herhangi bir zamanda gönüllü bir eylemle bu kitabı
okumayı tamamen bırakabileceğini hayal eden okuyucu tarafından
çıkarılabilir. Tüm bu düşünceler, sapiens'in son derece gurur
duyduğu bir şey olan "bir şeyler yapma gücü" diyebileceğimiz bir
güce sahip olduğumuzu gösteriyor . Bilinç, akıl, irade ve özgürlük,
bu yetenekleri insan olarak belirleyen kutsal öğreti ile eşit gören
insan ırkının mitolojik dörtlüsünü oluşturur . İnsanların bu
armağanların gerçekten sahibi olduklarından bir an bile şüphe
duymazlar.
Özgürlükle ilgili bu bölümü gerektiği gibi göstermek için,

ÖZGÜRLÜK İLLÜZYONU _ 109
özgürlük, irade gücü ve arzu sözcükleriyle bir üçlü

oluştururlar , çünkü bunlar ilgilendiğimiz konuyla yakından ilgilidir.
Devam etmeden önce, bu çalışmanın amacını netleştirmek
gerekir. Açık ve açık bir şekilde aydınlanma girişiminde, haklı
olarak anti-Hermetik olarak adlandırılabilir. Kendi ruhsal
gelişim yolunda gerçek ve etkili bir şekilde bir şeyler
başarmayı arzulayan herkes için on yazılmıştır. Bu amacın
gerçekleşmesi için, bireyin kendi gerçek içsel doğasını ve
yaşamsal değerler ölçeğindeki gerçek konumunu
derinlemesine bilmesi hayati derecede önemlidir. Sapiens'in
kendisi ve hayatı hakkında yanılsamalar ile dolu olduğu
ölçüde , ruhsal doyumu imkansız hale gelir ve yalnızca iyi
niyetli bir kişinin güzel rüyası haline gelir. Dünya, insanların
kendilerini rahatsız eden gerçeklikten kaçmak için
kullandıkları araçlardan başka bir şey olmayan bu türden
seraplarla doludur. Kaba gerçeklikten kaçınmaya hevesli
akılların her türlü fanteziyi üretmesi ezoterizmden daha
olası bir alan yoktur. Gerçekle yüzleşmede, bireyin amacına
ulaşmak için her türlü fedakarlığa katlanmak ve çaba sarf
etmek zorunda olması gibi büyük bir dezavantaj vardır ve
bu kesinlikle çetin ve zordur.
Loafer'ın hiçbir çaba göstermeden veya herhangi bir risk
almadan rüyada kalması çok daha kolaydır, çünkü rüyalarda
her şey mümkündür ve zorlu, çelişkili veya travmatik
durumlarla karşılaşma tehlikesi yoktur. Bu insanlar için
okültizm, bilinçsiz arzular ve korkular tarafından uyarılan,
yalnızca hayallerinde var olan mükemmellik ve ruhsal
ilerleme yanılsaması ile kendilerini uyuşturmalarını sağlayan
gerçek "açık susam"dır.
Genel olarak, ezoterik doktrinlerin arayıcısı sadece
110 YILDIZ ADAM
Kendi kusurlarını haklı çıkaran ve gizli hayallerini harekete

geçiren ideolojik bir sistem bulur, ancak bu sistem absürt
ve açıkça öznel ya da çocukça olabilir.
Sapiens'in yalnızca anlamak istediğini, daha doğrusu
uygun olanı anladığını söyleyebiliriz . Beyninin ilkelerine
veya yaşam ve davranış alışkanlıklarına aykırı olan her şeyi
kesinlikle itibarsızlaştırıyor. Bu belki de Hermetizm
öğrencisinin ya da mürit olmak isteyen acemilerin önündeki
en büyük engellerden biridir. Objektif ve önyargısız bir
şekilde analiz etmek, önceden bir uyarı ve derin bir
yansıtma süreci olmaksızın, kendini sınırlamamak ve
incelenen şeyi gözden düşürmemek için esnek ve açık bir
eğilim gerektirir.
Yine de bir insan ne kadar çabalarsa çabalasın, kendisi
veya kendi zekası ve bilgisi hakkında çok yüksek bir kanaate
sahipse başarılı olamaz. Birinin çok zeki, kültürlü ya da
bilge olduğuna inanması, tarafsız düşünmekten kaçınması,
kendini kavramların yüzeysel bir incelemesiyle sınırlaması
ve bunlardan çok sık olarak yalnızca duygusal ya da
sembolik içeriği alması yeterlidir. Kibir ve gurur, sapiens'i
kör eden, uyanmış, tarafsız ya da kişisel olmayan bir
gözlemci için aşikar olanı görmesini engelleyen iki bandajdır.
Sembolik olarak, sapiens'i kendini şişirmiş bir kişi olarak

hayal edebiliriz ve bu durum onu havada daha yüksek
bölgelere doğru yüzmeye zorlar, ancak sadece yerden
uzaklığıyla bağlantılı olarak. Bulutlardan dünyayı seyreder
ve kendisinin yaratılıştaki en bilge ve mükemmel varlık
olduğuna inanır. Ne yazık ki, bu arafta kalırken, hayati
tehlikeden de çok uzakta olacak.
ve gündelik gerçeklik. Hermetizm ya da genel olarak ezoterizm

öğrencisi tarafından atılan ilk adım, gerçekten ayaklarını yere
basmak ve acıya rağmen kendi sönmesiyle gerçek seviyesine
ulaşana kadar devam etmektir. Sıfırdan başka bir başlangıç noktası
olmadığı için mümkün olan en düşük noktaya tam olarak ulaşmayı
umacaktır. Sıfırdan başlamadıysa, yanlış bir başlangıçtır ve bu
nedenle bozuktur. Öğrenci, Evrenin uçsuz bucaksızlığı karşısında
kendi önemsizliğini ve inanılmaz küçüklüğünü tamamen anlama
deneyimini yaşamalıdır.
Önceki sayfalarda zaten belirttiğimiz gibi, birey "cehaletinin

büyüklüğünü takdir etmelidir", çünkü yalnızca bu deneyimin neden
olduğu muazzam alçakgönüllülük, bireyi güçlü muhakeme ve yeterli
uyanıklıkla birlikte psikolojik koşullara yönlendirebilir. Hermetizm'in
ne olduğunu ve içerdiği geniş kapsamlı gerçekleri anlaması için
gereklidir. Bu alçakgönüllülük düzeyine ulaşılmamışsa ve yıkıcı bir
içsel doğayla birlikte hala gurur ve güçlü benlik saygısı varsa, bir
bireyin Hermetik bilimden herhangi bir manevi fayda elde etmesi
olası değildir. Bu nedenle biz
Bu kitapta, bireyin kendisini olduğuna inandığı gibi değil, gerçekte

olduğu gibi görmesini sağlamaya çalışıyoruz. Öğrenci, bu kavramları
bir mümin veya mühtedi gibi körü körüne inanarak kabul
etmemelidir. Bilakis bu tür kavramların sükûnet ve sükûnet
süzgecinde sayısız defa sarsılması gerekir.
yoğun bir uyanıklık durumu sırasında önyargısız meditasyon. Daha
sonra, kişi bu prosedürle yetinmemeli, bu öğretiyi günlük yaşamda
kendi deneyimlerini ve başkalarının deneyimlerini gözlemleyerek
kanıtlamalıdır.
112 YILDIZ ADAM
Hermetizm pratiğinde ve çalışmasında, öğrencinin amacına ulaşması

için uyulması gereken zorunlu bir düzen vardır. Bu süreçle ilgili olarak,
okuyucuyu bu kitabı anlamak için en büyük çabayı göstermeye teşvik
ediyoruz. Başarılı olmak için yerine getirilmesi gereken üç temel aşama
vardır:
1. Motivasyon
2. Anlama 3.
Uygulama Sonuç
evrimdir.
Bunlar öğrencinin amacına ulaşması için vazgeçilmez üç adımdır.

Motivasyonu güçlü olmalı; onun anlayışı, derin; ve onun pratiği, yoğun.
Bütün bunların sonucu öğrencinin evrimidir. Ancak ilk bakışta çok basit
görünen bir şeyi başarmak zor ve karmaşıktır. Öğrenci genellikle
aşamalardan birinde başarısız olur ve evrim gerçekleşmez. Çoğu zaman
öğrenci aşağıdaki sonuca ulaşır:
1. Motivasyon
2.________
3. Alıştırma
Sonuç, kütle enerjisinin uyarılmasıdır ve hiçbir

evrim.
Bu durumda, birey coşkusuna kapılır ve ikinci noktayı atlayarak

doğrudan uygulamaya geçer. Anlama konusundaki yetersizliğinin onu bu
aşamadan kaçmaya zorlaması da mümkündür ve bu çok yaygındır. Sonuç
o zaman bir "kitle enerjisinin uyarılması" olacaktır.
ergy," yani bedensel öfori, ancak istenen sonuç olmadan, evrim.
Hermetizm yolunda derin anlayışın temel öneminin farkına

varmalıyız, çünkü bu bir inanç ve kendini ikna etme yolu değildir.
Otantik anlayış olmadan, gerçek hiçbir şey kazanılmaz, yalnızca
öznel yanılsamalar.
Sıklıkla aşağıdaki durum oluşur:
1. Motivasyon: zayıf
2. Anlama: yetersiz 3. Alıştırma:
yetersiz
Sonuç önemsiz bir gelişmedir.
Bazen bir kişinin anlayışı ve uygulaması kabul edilebilir

seviyelere ulaşır, ancak motivasyon eksiktir. Bu durumda birey,
ruhsal amacına başarıyla ulaşmak için gerekli yakıttan yoksundur.
Bunu anladıktan sonra, üçgeni analiz edelim.

Özgürlük, İrade Gücü ve Arzu sözcükleri .
Her şeyden önce, sapiens özgürlükle ilgili olarak ikirciklidir;

aynı anda hem arzular hem de korkar. Genelde fiziksel olarak
arzular ve psikolojik olarak korkar. Sapiens fiziksel, politik ve
ekonomik özgürlüğünü istiyor ve kişisel amaçlarını gerçekleştirmek
için tam hareket özgürlüğü istiyor. Nihayetinde bu hasret ölçülemez
bir iktidar özlemini temsil eder, çünkü o, gücünü insanlar üzerinde
ve çevresi içinde icra edebilecek kadar özgür olmak ister. Özgürlük
arzusunun peşinden, ulaşabileceği her yola başvurarak fiziki,
ideolojik ve
114 YILDIZ ADAM
ekonomik bağımsızlık. Bununla birlikte, buna karşı ve atalarının

bireysel sorumluluk korkusuna itaat ederek, içinde kendi "Ben"ini
çözdüğü dini, kültürel ve politik sistemlere karışır , böylece kendi
kararlarının ve eylemlerinin sorumluluğundan kurtulur.
Başka bir bakış açısına göre özgürlük, bireysel eylemlere veya

eğilimlere muhalefet eksikliği olarak anlaşılır, böylece bireyin
amaçları ne olursa olsun gerçekleştirmesini mümkün kılar. Bu
nedenle birçok kişi, paranın onları özgür ve güçlü kıldığını iddia
ederek, başarılı ekonomik müzakereler yoluyla özgürlüklerini arar.
Yine de sapiens'in yaklaşımı, bu açıdan gerçekten önemli bir

düşünceyi, pratikte gerçek bir gardiyan ve bazen de bireyin infazcısı
olarak hareket eden bir faktörü dışarıda bırakır. İnsanın iç doğasına
atıfta bulunuyoruz; gerçekten onun efendisi olan duygularına,
içgüdülerine ve tutkularına. Bu hayatta mümkün olan tek özgürlük,
kişinin kendi tutkularından özgürleşmesidir, çünkü onlar bize
hükmettikleri sürece, kitlelerin tutkulu hallerinin gelgitlerine itaat
eden sadece kuklalar olacağız.
Çevrenin iç doğamız üzerindeki etkisine göre düşünürken ve

hissederken her türlü bağımsızlık imkansızdır. Sahip olduğumuz
özgürlük deneyimi ne olursa olsun, bize hükmeden hayvani
ruhumuzun ilkel gücü karşısında kaybolacaktır.
Özgürlük, bireyin fiziksel koşullarına bağlı değildir; hücresindeki

mahkum, çok zengin ve hareket özgürlüğü olan bir kişiden daha
özerk olabilir . Tek gerçek özgürlük, kişinin kendini ve
türün merkezi bilgisayarından kurtuluş. Bu gerçekleşmediği

sürece, büyük bir politikacı, ünlü bir multimilyoner olmak,
şan, şeref ve güce sahip olmak, ancak yine de en fakir
adamdan çok veya daha fazla köle olmak mümkündür.
Zeki okuyucuyu, kendisini belirli bir şekilde hareket etmeye
zorlayan dış veya iç baskılar tarafından zorlanmadan ya da yalnızca
başka hiçbir şeye sahip olmadığı için değil, yaşamında tamamen
özgürce hangi kararları verdiğini kendini analiz etmeye ve
belirlemeye davet ediyoruz. alternatif, ya da sadece en az direnç
çizgisini takip etme. Elbette bunlar özgürce, bağımsız olarak ve
gönüllü olarak alınan kararlar değil, bireyin isteklerinden bağımsız
olarak başına gelen şeylere eşdeğerdir. Karar verebileceğimiz yaşa
geldiğimiz andan itibaren, kişinin taklit, nitelik veya hırs yoluyla
belirli bir kariyeri takip etmeye karar verdiği belirtilecektir. Kişi
yalnızlık, cinsel istek, sevgi eksikliği veya kişisel rahatlık nedeniyle
evlenir, ancak özgür iradeyle değil. Özgürce seçim yapmak, iç ve dış
baskılardan bağımsız bir karar vermek, tarafsız ve nesnel davranmak,
artıları ve eksileri dikkatlice tartmak, sonra gerçekten ne istediğimize
ve bunun ne ölçüde olumlu veya zararlı olabileceğine ve ne derece
uyumlu olabileceğine karar vermek anlamına gelir. planımız ile aile
ve sosyal çıkarlar arasında var.
Şimdi, üçgenimizin ikinci kelimesine geldik: İrade Gücü, sonuçta

tartışılan soruna daha fazla ışık tutabilecek anahtar. Seçme ve karar
verme kapasitesi, irade gücüyle ortaya çıkan olgun yargıya sahip
olmayı içerir ve bu nitelik yaşamımızın merkezinde olmalıdır. Özgür
olmak için olmalıyız
116 YILDIZ ADAM
varlığımıza gönüllü olarak karar verebilir. Yine de, irade gücü ile
arzunun karıştırıldığı yer burasıdır, üçgenimizin üçüncü kelimesi.
İnsanoğlunun irade gücünün dürtüsü ile değil, daha sonra hakim
içgüdüler veya duygular tarafından motive edilen ve tasarlanan
arzusunun gücü ile hareket ettiğini kabul etmek gerekir . İrade
Gücüne sahip olmak, güçlü, istikrarlı ve olgun bir "Üstün I"e sahip
olmayı ima eder. İrade, birey sürekli olarak ağırlık merkezini veya
"yönlendiren Ben"ini değiştirdiği için pratikte gerçekleşmeyen sabit
bir eylem çizgisinin korunmasına izin verir . Gurdjieff'in çok yerinde
bir şekilde belirttiği gibi, "İnsanın bir "Ben"i yoktur, ancak gerçekte
ona içgüdüsel ve anarşik olarak tutkulu bir şekilde sahip olan birçok
"ben" vardır." Bu nedenle sapi ens , fikrini, düşünme ve hissetme
biçimini hızla değiştirir. Bundan muazzam içsel çelişkiler, yönelim
bozukluğu, şüphe ve istikrarsızlık doğar. Her dakika değişirsek nasıl
bir istikrar olabilir? Sapiens bu fenomeni bilinçsizce fark ettiğinden,
onlara tutunmak için mümkün olan en katı entelektüel planları
oluşturur ve böylece istikrar görüntüsü elde eder . "Yönetici Ben"in
"biyolojik evimizin" (fiziksel beden) efendisi olarak hareket etmesi
önemli değildir; entelektüel plan bize ne yapmamız gerektiğini
söyleyecektir. Bu, sapiens pet'in zekasını pekiştirmesinin, kendisini
sabit, kararlı ve kalıcı devreler topluluğuyla sınırlandırmasının
nedenlerinden biridir . Bunun bazı avantajları vardır, ancak bunun
ima ettiği olumsuz faktörler karşısında önemsizdirler. Taşlaşmanın ,
bireye daha fazla duygusal veya zihinsel istikrar sağlamada veya ait
olduğu gruba uyum sağlamada yararlı olduğu doğru olabilir . Öte
yandan, taşlaşma , göstergeyi dönüştürür.
görsel, mecazi olarak konuşursak, onu dönüşümün dinamiklerinden

yoksun bırakan, katı, esnek olmayan ve statik bir "taştan ağaç"a
dönüştürür.
Dünya değişirken, bu birey, bu dönüşümlerin önemini ve geniş
kapsamlı etkilerini düşünmeyi reddederek yıpranmış planına yapışır.
Yetişkin ve olgun bir "Üstün Ben" olmadan insanın gerçek bir

iradesi yoktur; Bilinmeyen ve beklenmedik olanın gücü onu, kendisi
tarafından seçilmeyen tamamen bilinmeyen bir hedefe doğru iter.
Sapiens , bilinmeyene doğru sonsuz bir gezgindir ve geleceğinin
mutluluğunu veya trajedisini tamamen görmezden gelir. Bunun bir
önsezi onu, yarının ne olduğundan emin olmadığı için sistematik
olarak bugünün zevklerini arayarak, kompulsif bir şekilde "hayattan
zevk almaya" iter; en azından seçimlerinde geleceği olmayan bir
varlıktır. Bu koşullar altında sapiens'in materyalist ve tamamen
bencil tavrı bir ölçüde anlaşılır ve affedilir. Sapiens , boş ve hareketsiz
iç dünyasını titretmek için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışır.
Bu arayışta çoğu zaman gereksiz acıları iç barışa tercih eder.
Bir "Üstün Ben"den yoksun olan sapiens , bireye yansıtılan ve

hayatını yönlendiren bir "Kolektif Ben"e inatla sığınır. Önceki
bölümlerde, bu "Ben"den türün Kollektif Ruhu veya Merkezi
Bilgisayarı olarak söz etmiştik. Böylece gelenekler, normlar ve belirli
davranış kurallarının toplu olarak onaylanması veya reddedilmesi
bireyi yönetir ve sonunda onu tamamen yabancılaştırır. Hayata
karşı özgün ve başarılı bir tutuma sahip gibi görünen tüm erkekler,
daha fazla düşünmeden yüzeysel olarak kendi yollarını benimseyen
kitleler tarafından hızla taklit edilir.
118 YILDIZ ADAM
yüzeyin altına bakıyor. Film yıldızları ve şarkıcılar, büyük bir

görüntü yansıtırken taklitçi bir çılgınlık yaratırken, "gri adamlar"
olağanüstü olmak için bu görüntüye sahip olmaya çalışırlar.
Gerçekte oldukları gibi görünerek, kendi içsel dürtülerini

takip ederek otantik davranan çok az insan vardır; Çoğunluk
kendi varoluş biçimlerini haklı çıkarmak ve güçlendirmek için
sürekli olarak başkalarının onayını arar. Hemen hemen herkesin
karakteristik bir âdeti, temasta bulunduğu kişilerin yüz ifadelerini
sık sık gözlemleyerek, yüzlerinin onay mı yoksa red mi gösterdiğini
anlamak ve buna göre tavırlarını değiştirmektir.
Kitleler ise sürekli olarak takip edecekleri liderler ararlar.

Bu, onların iradesinin geçersiz olduğu gerçeğinin gerçek
kabulüdür; kendilerini yönlendirecek iradeye sahip olmadıkları
için takip edecek birine ihtiyaçları vardır. Lider her zaman güçlü,
cüretkar, özgür ve sıradan insanda eksik olan kararlılığa sahip
insanın simgesidir.
Sapiens'in özgür iradesi kavramını kesinlikle reddediyoruz ve
hakikatte ve şark kavramına göre "her şey yazılıdır" olduğunu
savunuyoruz. Sapiens , kozmik düzen içinde belirli bir seviyeyi
işgal eder ve onun için her şey önceden belirlenmiş ve öngörülmüştür.
Yine de bu kavramı mutlak, kör ve kesin bir şekilde almamalıyız.
Kavramı, bir kişinin Kaderin Efendileri veya Zodyak Tanrıları
tarafından sunulan olanaklarla sınırlı olduğu anlamında
yorumlamak vazgeçilmezdir .
Bununla birlikte, bu varlıklar bireyi tek yönlü bir yola itmezler,
bunun yerine yol üzerinde bir seçim sunan dolambaçlar vardır,
ama her zaman ona dayatılan yapı içindedir.
Sapiens'e göre "her şey yazılıdır" doğru olsa da, bu, kendini kötülüklerden
kurtarmış bilge adam için doğru değildir.
kolektif hayvan ruhu ve bir yıldıza dönüştürüldü
adam. Bu birey için hiçbir şey yazılmaz ve elinde kader kitabı ve dilediği gibi
yazabileceği kalem vardır, ancak her zaman Evreni yöneten yasalar
dahilindedir.
Sapiens , hayatını gerçekten istediği şeye yönlendiremez; kendisini,

gelgitleri Kaderin Efendileri tarafından belirlenen kolektif "ilerleme"
okyanusuna sürüklenmekle sınırlamak zorundadır.
Bu yüzden en büyük medeniyetler çok kan, ter ve gözyaşı ile doğarlar,

öyle ki bir gün sarkaç diğer uca savrulacak ve hızla her şeyi yok edecek,
geriye sadece kalıntılar, izler ve anılar bırakacaktır. Yaşam sarkacı, ne kadar
güçlü ve önemli olursa olsun, insan yaratımlarını ezer ve alt eder; zamanla
rüzgarlara saçılırlar, böylece sahip oldukları her türlü aşkınlığı ortadan
kaldırırlar. Korkunç Kronos'tan yalnızca ölümsüz Tanrılar hayatta kalır .
VIII
HERMETİK
H ermetizm Evrenin Usta Bilimidir,

Lemurya zamanlarında Dünya gezegenine gelen. Geleneğe
göre, Hermetizm, bu aşkın eylemle sapiens'e o zamana kadar
kendilerine reddedilen daha yüksek evrim olasılığını vermeye çalışan
dünya dışı Üstatlar tarafından getirildi .
Bu ziyaretçilerin en derin nedenlerini bilmiyoruz. Sadece buraya

geldiklerini ve uzun süre kaldıklarını biliyoruz. Gelişlerinin fiziksel
gerçekleri ve hangi gemilerle gelmiş olabilecekleri, bizi en az
ilgilendiren şeydir. Diyelim ki bir uzay aracı Evrende seyahat etmenin
tek yolu değil.
Belirli koşullar altında ve hatta maddi bir beden olmadan bile,
insanlar veya insansı denebilecekleri gibi, evrende ışıktan daha hızlı
bir hızla uçabilmeleri mümkündür. Kozmos'ta en hızlı uçan ışık
değil, düşüncedir ve Tanrı Merkür'ün sembolize ettiği düşüncenin
kanatlarında uçmanın mümkün olduğuna gerçekten inanıyoruz.
121
122 YILDIZ ADAM
Hermetik bakış açısından, ziyaretçilerin bilimsel ve teknik

ilerlemeleriyle ilgilenmiyoruz.
Uzay; biz sadece, tüm bilimlerin mutlak anahtarı olan insanın içsel
doğasının bilimi ile ilgileniyoruz.
Bu nedenle, Hermetizm'i tüm Bilimlerin Bilimi olarak doğru bir şekilde
adlandırabiliriz.
Antik çağlardan bugüne, Hermetik bilim kaybolmadı ya da
zayıflamadı, ancak tüm saflığı içinde kaldı, ancak Hermetizmine
dayalı sistemlere dönüştürülmüş, ancak gerçek bilgiden yoksun
birçok sahte felsefi mistifikasyon ortaya çıktı.
Çağımızda, Hermetizm tamamen aktiftir ve insana kendi kozmik

sınıflandırmasından kurtulma ve sonsuz derecede daha yüksek bir
seviyeye yükselme fırsatı vermeye devam eder: insanın seviyesi, yani
en yüksek insan niteliklerinin tezahür ettiği yaratık seviyesi. , hangi
sapiens kesinlikle yoksundur. Bu olağanüstü pasaj, eğer süreçte
başarılı olursa, kendisini bir Yıldız Adamına dönüştürmek için dünyevi
durumunu sonsuza dek terk edecek olan sapi ens'in özgün
mutasyonunu gerektirir .
Bu bir soyutlama veya sembol değil, kesinlikle gerçek, doğru,
somut ve elle tutulur bir olasılıktır. Doğanın harikalarını veya bilim
ve teknolojinin harikalarını ne kadar incelersek inceleyelim, işaret
ettiğimiz gibi bir mucize yoktur ve olmayacaktır: insan larvasının bir
Yıldız Adama dönüşümü.
Bu şu anda çağımızda, bu dünyada oluyor ve Ezoterik İnisiyatik

gelenek hakkında çok şey yazıldığından, insanların tamamen cahil
olduğu bir şey değil .
Ancak sapiens , kesinlikle önemsiz, verimsiz ve zamansal olan
çalışmalara dahil olmayı tercih eder.
HERMETİK 123
ve zamanın geçmesine dayanacak herhangi bir fayda sağlamayanlar.

Santiago, Buenos Aires, Paris, Pekin, New York, Moskova veya
Kahire'de, fiziksel olarak bu gezegende yaşayabilmelerine ve gerçek
yaşam için herkesten daha fazla işbirliği yapmalarına rağmen,
topraklı varlıklarını sonsuza dek terk edecek olan Stellar Men
mutantlar oluşturuluyor. ilerlemek. Kendi gezegeninizde bir yabancı
olmak, ancak üstün varlıklar olarak basit ve anonim bir hayat
yaşamak mümkündür. Önemsiz erkekler sürekli olarak dikkatleri
kendilerine çekmeye çalışırlar; fark edilmeden geçmek için gerçekten
önemli bir çaba.
Yıldızlardan gelen varsayımsal ziyaretçiler olarak adlandırılan
"istilacılar" veya "uzaylılar" gelmek üzere değiller; Lemurya'nın uzak
döneminden beri buradalar, isimsiz ve kalabalığa tamamen karışmış
durumdalar. Bu adamlar her zaman insanlığın ışığı olmuştur.
Prometheus gibi, ilahi alevi ellerinde taşırlar, aydınlatır, ilham verir
ve sadece larva halinde evrim halinde olan karasal insanlara yardım
ederler.
Bu Yıldız Adamlar ne yapıyor? Zamanlarını neye adarlar? Günlük
ekmeklerini kazanmak zorunda oldukları için sıradan insanlarla aynı
işi yaparlar, çünkü üstün durumları onları emeğin sorumluluğundan
kurtarmaz. Aksine insan ne kadar bilinçliyse, sorumlulukları da o
kadar büyük olacaktır. Hayatta kalma mücadelelerinin yanı sıra
yoğun Hermetik faaliyetlerde bulunurlar; yani varlıkları, eylemleri,
düşünceleri ve fikirleri aşkın bir üstün amacı vardır. Bu varlıkların,
dünyevi varlıklara Hermetizm öğretmek için cezbedici yaşadıklarını
düşünmeyin. Aksine, Hermetik bilim, bu öğretinin ancak bir
dünyanın formalitelerine başarıyla uyduklarında iletilebileceği
dünyasallara yasaklanmış yıldız bilgisidir .
124 YILDIZ ADAM
Başlatma dediğimiz süreç . Bu gerekleri yerine getirmeyenlerin,

Yüce Yaratıcı'nın veya Evrenin Büyük Düzenleyicisi'nin kanunlarının
gizlediğini meraktan öğrenmeye hakları yoktur. Ya hepsine
inanmayın
bu Yıldız Adamlar , inisiyasyon sürecinin bilinmesini sağlayarak
yaşarlar. Sadece çok azı bu ciddi sorumluluğu üstlendi. Geri kalan
emek, bu durumda ifşa edilemeyen diğer eserlerde.
Bu açıklamaya devam edersek, iki tür Yıldız Adam vardır : aslen

uzaydan gelenler ve evrimlerini bu gezegende sürdürenler ve
inisiyasyon yoluyla mutantlara dönüştürülerek Yıldız Adamı
niteliğine ulaşanlar .
farkındalık.
Geçmişte Hermetizm'in en son tezahürü, Mısır'da "Üstatların

Üstadı" Hermes Trismegistus (üç kat büyük) ile tarihsel olarak tespit
edilemeyen bir çağda meydana geldi. Gelenek bize bu Üstadın otuz
bin yıl önce Dünya gezegenimize ulaştığını söyler. Metik felsefesi,
adını ilk Üstatların mükemmel bir varisi ve takipçisi olan Hermes'in
öğretilerinden almıştır.
Hermes'ten önce, Hermetik bilimin başka bir adla adlandırılmış

olması gerektiğini anlamalıyız, ancak bu önemli değildir, çünkü
kelimeler yalnızca birçok kez değişebilen simgelerdir ve belirlenen
nesne kendi doğası içinde aynı kalır. Hermetik bilim tarih boyunca
birçok isim almış, ancak içsel doğası gereği sabit kalmıştır. En
bilinen Hermetikçiler, ilk Gül Haçlılar (şu anda bu ismi taşıyanlar
değil) idi.
HERMETİK 125
öğretimin öğrencilere aktarılmasını kolaylaştırmak için bir dizi

açıklayıcı sembol benimsemiştir. Söylenmesi gerekir ki, bugün
gerçekten birkaç gerçek Gül Haç varsa, kimsenin onları bilmediği
söylenmelidir.
Hermetikçiler, ister Gül Haçlılar, sihirbazlar, inisiyeler, Üstatlar,

büyücüler vb. ortak bir plan dahilinde çalışmak. Bir Yıldız Adam seçkin
bir politikacı, bir rahip, bir okul müdürü, bir yazar, bir sinema yıldızı,
bir asker, bir zanaatkar veya herhangi bir düşünür olabilir. Bunların
her biri işinde ne yaptığını tam olarak biliyor. Bu adamlar usta
eğitmenler olarak hareket etmezler. Bilgeliğin Üstatları vardır
genellikle Hermetik eğitim için bir okuldan sorumludur, ancak daha

önce belirtildiği gibi, bu adamlardan çok azı vardır.
Hermetik felsefeden bahsettiğimizde, birçok insan onun soyut
ve teorik bir disiplin, bireye pratik hiçbir şey vermeyen salt bir
düşünce alıştırması olduğuna inanır.
Geleneksel felsefe, sapiens'i ilgilendiren sayısız sorun üzerine

muazzam bir yansıma yelpazesi sunar . İnsanlık tarihinde var olan
büyük filozoflar, bugün uygar düşüncenin temel direkleridir.
Görünüşe göre, bu konuda daha önce belirtilenlere eklenecek çok az
şey var. Bu nedenle Hermetik felsefeden bahsetmek kimseyi rahatsız
etmez veya heyecanlandırmaz. Herhangi bir şekilde kendimize dikkat
çekmek, sansasyonalizm yaratmak, kendi dinimizi yaymak gibi bir
çaba içinde olmadığımızı belirtmeliyiz; Biz sadece dünyaya bir şeyler
söylemek istiyoruz ki, sakinlerinin düşünme yeteneklerine göre
Hermetik Sanatın temellerini anlayabilsinler.
126 YILDIZ ADAM
veya inkar edebilir, onlarla alay edebilir veya sadece omuz silkebilir.
Büyük Hermetik bilgeler kimseyi ikna etmekle ilgilenmezler; onlar
sadece ruhsal olarak aydınlatıcı insanlık işlerini yerine getirirler.
Mesajları duyulursa, sapiens için yeni bir şafak vaadiyle sevinirler ;
eğer anlaşılmazlar ve takdir edilmezlerse böylesine güzel ve dikkate
değer bir fırsattan mahrum kalacaklar için ağıt yakacaklardır.
Yıldız Adamlar , içsel doğalarında ölümsüz oldukları için zamanın

geçişi ile pek ilgilenmezler. Ölüm dediğimiz süreçten acı çekerek
birçok kez dönüştürülebilirler, ancak bunun ötesinde bilinçli
kimliklerini ve bilgilerinin hafızasını korurlar, her seferinde sağlıklı
bir uykudan uyanan biri olarak fiziksel varoluşa dönerler. Zaman
konusunda endişelenmesi gereken kişi sapiens'tir , çünkü düşünen
bir kimlik olarak varlığının kısalığı, bir Yıldız Adam'a dönüştürülmek
ve ölümsüzlüğe ulaşmak istiyorsa, onu hızla çalışmaya zorlar .
Pek çoğu, eğer gerçekten bu kadar önemliyse, Hermetizm'in

nasıl bu kadar bilinmediğini soruyor. Diğerleri, Hermetik felsefeyi
yoga, okültizm, mentalizm, para psikoloji, spiritüalizm, demonoloji
veya kara büyü vb. ile özdeşleştirecek ve bu konuda bol miktarda
literatür bulunmasına rağmen Hermetik bir sır olmadığına
inanacaktır. Bilinmelidir ki Hermetizm, bilgisine ancak özel bir bilinç
durumunda ulaşılabilen bir sanat olduğu için, eğer ulaşılmazsa, bu
konudaki tüm çalışmaları boş ve boş konuşma haline getiren bir
sanat olduğu için, gerçek okulların ötesine yayılmamıştır. Uyanmış
insanların bilgeliği, ne kadar zeki olurlarsa olsunlar uyuyan varlıklar
tarafından anlaşılamaz.
Hermetik felsefenin bir şey olduğuna inanılabilir.

HERMETİK 127
"Öğretim planını" en kısa sürede yerine getirmek için zekayı en üst

düzeye çıkaran, manevi emeklilikte sürekli olarak çalışılması gereken
şey. Tersine ve geleneksel felsefeden farklı olarak, Hermetizm son
derece hayati bir şeydir. Hermetik felsefe, herhangi bir üniversitede
veya okulda öğretilmeyen, yaşama sanatı olduğundan, öğretimden
pratik bir şekilde yararlanmak için, bireyin dünyevi varoluşu boyunca
geçtiği farklı dönüşümlerle yüzleşmesi gerekir. Öğrenci, alnının
teriyle Hermetik bilgeliğe sahip olmalı, hayatı köklerinden tanımalı,
mümkün olduğu kadar çok deneyimden geçmeli, gerçekten
öğrendikleriyle aydınlanmalı, kendisini gerçek bir Hermetik bilge
olarak geliştirmesini sağlamalıdır. bir Yıldız Adam.
Hermetizm yaşayan tek felsefedir, fikir, kavram, et, kan ve ruh

olan tek bilgidir. Et ve kan olduğu için (Son Akşam Yemeği'ndeki
İsa'yı hatırlayın), sürekli kendini yeniler; dinamik, esnek ve ebediyen
gençtir.
Hermetizm, yaşayan bir felsefe olarak bilgeliğin başarısıdır . O,
yaşayan bir madde bedenine dönüştürülen evrensel ve ilahi ruhtur.
Oluşturulan bir modele göre Yıldız Adamları üretmek için bir

model olarak hizmet edebilecek "Hermetik kalıp", kalıp veya matris
yoktur . Aksine, bu adamların her biri gerçekten eşsizdir. Bu
nedenledir ki Hermetik felsefe, sapiens'in alışkın olduğu geleneksel
tarzda öğretilmez, çünkü geleneksel çalışmada başarı en çalışkan
veya zeki olana garanti edilir.
Hermetizm bir programa göre öğretilseydi,

öğrencinin ustalaşması gereken konular, biz yaratıyorduk
128 YILDIZ ADAM
beyni yıkanmış erkekler; erkekler bir plana göre programlanmıştır.

Basitçe ifade edilen, özgürlüğü, bağımsızlığı ve insanların özgür
iradesini arayan bu bilimin kendisinin ihlali olur.
adam.
Bir kişinin "öğretmeden öğretme"nin nasıl mümkün olduğunu,

bilginin programlı ve metodik bir öğretim süreci olmadan nasıl
aktarılacağını anlaması zordur. Cevap basit. İnisiyatik süreçte
öğrenci, temeli kendisine çok sözlü talimatlarda verilen, kendi
kendine öğrettiği bir ölçütle "kendi bilgisini yaratabilmesi" için çok
özel, hayati koşulların önüne yerleştirilir. özel doğa ve mistik bir
süreç içinde
zihinsel ozmoz diyebiliriz .
Doğruyu söylemek gerekirse, Hermetizm, öznenin kendi

kendine öğrettiği, bir öğretmenden ya da sadece yazılı bir kelimeden
temel bilgiler almış olduğu kendi kendine öğrettiği bilgiden başka
hiçbir gerçek öğrenme olanağı tanımaz. Okullarda ve üniversitelerde
uygulanan eğitim sisteminin ciddi bir kusuru vardır: Bu kurumların
prestiji ve otoritesiyle öğrenciyi beynine kazıdığı katı planlara göre
programlar.
Öğrencinin zekası ciddi şekilde hasar görür ve statik bir kapasiteye

dönüşür, yalnızca öğrenilen konuya odaklanır, bu da onun gerçekten
yeni ve farklı şeylerin derinlemesine analizini yapmasını pratik olarak
imkansız hale getirir. Profesyonel düzeyde, sanki bir montaj hattında
üretilmiş gibi temel bir klişeden sonra modellenen uzmanları
gözlemlemek üzücü.
Hermetik bilim, bir bireyi beyinsel olarak programlamayan ve

onun zekasını özgürleştiren tek bilimdir.
HERMETİK 129
kurulu mekanik devrelerden. Yıldız Adamın zekası özgür ve programsızdır.

Bunun nasıl başarıldığı, programlanmış bir aklın ulaşamayacağı bir yerdedir
ve bu nedenle bu kitapta anlatılacak bir konu değildir. Yalnızca genel bir
yönelim olarak, okuyucu, özel ile genel arasındaki ilişki ve "hiçbir şey doğru
ya da yanlış değildir, her şey görüldüğü camın rengine göredir" şeklindeki
popüler deyiş üzerine düşünmelidir. Gerçekte, neyin var olduğunu ve neyin
olmadığını, doğru ve yanlışı, iyi ve kötüyü, cehalet ve bilgeliği, yaşam ve
ölümü kendi içinde özetleyen mutlak gerçeği bilmek, yalnızca gerçeğin
birçok yönünün üzerine çıkarak mümkündür.
Zen Budizminde kullanılan koanlara da değinmek istiyoruz.
söylediklerimize bir örnek olarak. Koan , bir Üstat ile öğrencisi arasındaki
bir tür sembolik diyalogdur. Üstat, aklın ötesinde olduğu için akılla
çözülemeyecek bir soru ortaya koyar. Bu yöntem, her şeyin özsel ve
benzersiz doğasına ulaşmak için kavramsal düşünceyi yok etme ve aşma
girişimidir.
Hermetizm "her şey zihindir" (akıl kelimesi Evrenin eşsiz enerjisini

belirtmek için seçilmiştir, ancak ruh gibi başka bir kelime kullanılabilir) ve
Evrenin doğasının zihinsel olduğunu söyler. Bu şekilde, var olan her şeyin
derin doğası zihin enerjisinden oluşacaktır . Atom zihindir ; adam akıldır;
Tanrı akıldır.
Hermetik felsefenin azami ilgisi burada yatar: Her şeyin eşsiz özünün
bilgisine sahip olmak ve bu öz, her yerde olmak, bilgeliğin ana anahtarıdır.
Hayatın kendisi çelişkili ve paradoksaldır; hiç kimse yapamaz

130 YILDIZ ADAM
bir Yüce Varlık varsa, dünyada neden bu kadar çok

adaletsizlik olduğunu kendilerine açıklayın. Hermetik
bilgeliğin ışığında tüm çelişkiler ortadan kalkar ve
paradokslar uzlaştırılır ve böylece her şeyin gizli nedeni
anlaşılır.
Gerçek, basit olanın abartılmasıdır ve basit olana
ulaşmak için geleneksel konularda büyük bir bilgelik veya
talimat gerekmez. Ancak, asgari düzeyde bir kültüre sahip
olmak esastır, çünkü bu olmadan, zekamız bir senteze
ulaşmak için çalışacak veri ve materyalden yoksun olurdu,
bireyin hiçbir kültüre, en azından kültüre ihtiyaç duymadığı
bir duruma. her zamanki sıralama.
IX
ARAYANLAR _
T bol ezoterik mitoloji oc'yi ortaya çıkarmaz

tarikat değil, aksine onu örtüyor, içten ya da yanlış
olsun, Hermetik gerçeğin ışığını arayanlar arasında derin
bir endişeye neden oluyor. Her biri kendi felsefesine sahip
birçok okul, merkez ve hareket var. Bu akımların her biri
görünüşte diğerlerine karşı akar ve öğretilerinde büyük bir
uyum ve tesadüf eksikliği vardır.
Doğal olarak her ekol, kendi hakikatinin doğru olduğunu
ve benzerlerinin kusurlu veya sahte olduğunu ilan eder.
Amacımız farklı ekolleri eleştirmek değil, arayanlara
aradıklarını bulabilmeleri ve aynı zamanda kişisel amaçları
hakkında daha fazla içgörü elde edebilmeleri için rehberlik
etmektir. Her arayıcının bulmak istediği şeyle ilgili özel bir
kavramı vardır ve aradığını gerçekten bulabilmesine
rağmen, daha sonra keşfinin onu üstün, gerçek veya
olumlu bir şeye götürmediğini anlayacaktır.
"Gizli bilimler" genel bağlamı altında,
131
132 YILDIZ ADAM
spiritüalizme, yogaya, gül-haççılığa, parapsikolojiye veya mentalizme

ilgi duyanlar. Sırasıyla, bu akımların her birinin içinde çok sayıda okul
ve "sözde okul" vardır. Başlatma adayı bunu zor buluyor
uygun şekilde seçin.

İlk olarak, insanlığın genel ortalaması içinde her bireyin kendi
düzeyine sahip olduğunu söyleyebiliriz. Sanki hepimiz bir akvaryuma
benzer bir su tankında yaşıyorduk ve her insan vücudunun
yoğunluğuna göre kendi yüzdürme seviyesini buldu. Pek çok sapiens
türü vardır; çok düşük olanlar ve türleri için çok yüksek olanlar var.
Bu koşullar altında, herkesin kendi düzeyine uygun yeterli bir hareket
veya okul araması doğaldır; aksi takdirde herhangi bir fayda elde
etmeyi imkansız bulacaktır. Bu durumda "benzer benzeri çeker"
anlaşılır. Örnek olarak, çok düşük veya yoğun bir bireyin yüksek
düzeyde bir okula, aradığı hedefin peşinden gittiğini varsayalım.
Mutlak bir kesinlikle, bu birey bu kurumu kötü veya eksik olarak
değerlendirecektir, çünkü kendi kötülük kavramı kendi seviyesinin
altında veya üstünde olan her şey olacaktır. Onun için "iyi", kendi
titreşimine uygun olan olacaktır.
Bu yüzdürme seviyesi analojisini takiben, yoğun titreşime sahip

olanlar, yüksek seviyeli inisiyatik gruplarda kalmayı pratik olarak
imkansız bulurlar ve kendilerini daha düşük kategorideki diğer
gruplara teslim etmek zorunda kalırlar.
Belirtmek gerekir ki, düşük düzeydekiler de dahil tüm okullar
faydalıdır, çünkü onlar olmasaydı, kendi yeteneklerine eşit bir ışığa
ihtiyaç duyan düşük kaliteli bireylerle baş edebilecek hiçbir okul
olmazdı. Görmek. Açık
ARAYANLAR _ 133
Öte yandan, yüksek titreşimli bir adam düşük kategorideki bir

harekete girerse, orada kalmanın kolay ve rahat olduğunu
görecektir, ancak ruhsal gelişimi kıt veya sıfır olacaktır.
İsa'nın bir öğrencisi olmak için,

bir Havarinin seviyesi; başka türlü mümkün değildi.
Gerçek okulların çok az olduğunu ve bunların çoğunun yalnızca
temel ilkelerin çalışma ve uygulama merkezleri olduğunu belirtmek
çok önemlidir. Açıklama olarak bu okulları üç gruba ayıracağız:
1. Çalışma merkezleri. Bunlar büyük çoğunluğu oluşturmaktadır.

2. Üstün bir okült güce bağlı okullar. Bunlar eski
çok kıt.
3. İnisiyasyon okulları. Bu okullar, mistik inisiyasyon sürecini sembolik
değil, gerçek bir tarzda öğretir. Son derece kıt ve neredeyse bilinmiyorlar.
Uygulamada, ilk maddede belirtildiği gibi etüt merkezlerine

herhangi bir kişi girebilir. Aidat ödemek ve düzenli olarak katılmak
veya yazışma yoluyla talimat verilmesi durumunda sürekli iletişim
kurmak yeterlidir.
Kişiyi daha yüksek şeylere hazırladığı ve aynı zamanda onda
daha büyük ruhsal huzursuzluk uyandırdığı için, bir kişinin bu
çalışma merkezlerinden birine ait olması yararlıdır. Bu grupların
Hermetik doktrinin egzoterik veya dışsal yönünü temsil ettiğini
söyleyebiliriz.
İkinci noktanın altında, aslında daha yüksek bir güce bağlı olan,
yani bir şekilde Yıldız Adamları ile bağlantılı olan okulları buluyoruz .
Öğrenci bu okullardan pek çok fayda elde edebilir.
134 YILDIZ ADAM
Üçüncü noktanın altında, öğrenciyi inisiyasyon sürecinde gerçek

ve sembolik olmayan bir şekilde gerçekten yönlendirebilecek tek
okul olan inisiyatik okullarımız var.
Bu okullar önde gelen bir Üstat tarafından karakterize edilir ve
inisiyasyon sırasında öğrenciye iletilen göksel ateşin taşıyıcılarıdır.
İnisiyasyonun, bazı naif insanların inandığı gibi, bir tapınakta
uygulanan bir ritüel tören olmadığını saptamak esastır. İnisiyasyon
kelimesi , insan larvasının , bu okulların Üstatları tarafından yaratılan
ve yönetilen bir Yıldız Adama dönüşmesinin tüm sürecini belirtir .
Fiziksel olarak, bu inisiyasyon okulları nerede bulunur?

Yerleri önemli değil, çünkü sayıları çok az olmasına rağmen,
manevi üstünlüğü gerçekten ve güçlü bir şekilde arzulayan ve bu
kapasiteye sahip olan tüm adaylar, kendilerini bu "atölyelerden
birine" yönlendirecek birini mutlaka bulacaklardır.
Şimdi bilgelik adaylarından söz etmeliyiz. Var olan her okuldan

arzularını arayan, ancak muhtemelen gerçekten ne istediklerini
bilmedikleri için asla bulamayan bireyler olduğunu biliyoruz.
Genellikle bu konuda en fantastik fikirlere sahiptirler ve dürüst
olmak gerekirse, tek gerçek Üstatların Hindistan'da veya Doğu'da
gizemli ve erişilmez bir yerde olduğuna inanırlar. Diğerleri, ezoterik
bilgi sahibi oldukları varsayılan varsayımsal ekiplerinden talimat
almak için uçan dairelerle telepati yoluyla iletişim kurmanın gerekli
olduğuna inanırlar.
Sadece spiritüalizme, parapsikolojiye veya Masonluğun

öğretilerine inananlar da var. Daha fazla
ARAYANLAR _ 135
naif, okulun otoritesini onaylayan ve kuran her türlü kimlik belgesi,

gizli parşömen veya maddi kanıt talep eder. Ayrıca, bir kurumun
tanıtımından, şöhretinden veya prestijinden etkilenerek,
bulunabilecek en iyi şeyin bu olduğuna inananlar da vardır. Gerçek
şu ki, aday seçme yeteneğine sahip değildir ve girdiği enstitünün
iyiliğini veya kusurlarını etkili bir şekilde yargılama konusunda daha
az yeteneklidir. Seçmeyi başarabilseydi, bunun nedeni, manevi
vizyonunun, aradığı eğitmenlerinkini aşmış olmasıydı, bu durumda
ona öğretebilecekleri hiçbir şey olmazdı. Bu durumda adaya yalnızca
kendi ruhunun aydınlanması yol gösterecektir.
Çok eski zamanlarda, belirli ezoterik kardeşliklere katılmaya

adaylara iki kadeh şarap veya likör verildi ve birinin ölümcül bir zehir
içerdiği konusunda uyarıldılar ve acemi birini seçip tüm içeriğini
içmeye bıraktı. Eğer bunu kabul etmezse, hemen reddedildi.
Bazen bireyin cesaretini ve kararını tartmanın sadece bir hile

olduğunu biliyoruz, ancak diğer durumlarda içerikler gerçekten
zehirliydi. Buradaki öncül, eğer kişi zehirli içeceği içmiş olsaydı,
zaten başarısız olacaktı, çünkü başlattığı arayışta ilahi kıvılcımı
tarafından aydınlanmamıştı.
Arayışçının kendisine rehberlik eden güdüleri iyi analiz etmesi

çok önemlidir, çünkü bu şekilde pek çok tatsızlıktan ve zaman
kaybından kaçınacaktır. İnsan davranışının en nahoş yönlerinden
birinin, sapiens'in kendisine şaşırtıcı sıklıkta yalan söylemesi
olduğunu biliyoruz. Yalanları o kadar bilge, ince ve mükemmel ki,
hayatının uzun yıllarını boşa harcayabilir, ancak aldatıldığını ve
kendisinin şarlatan olduğunu keşfedebilir. Bu kendini aldatmanın
nesnesi
136 YILDIZ ADAM
psikoloji tarafından çok kesin bir şekilde tanımlanmıştır ve genellikle

bireyin yüksek düzeyde bir benlik saygısı ihtiyacına atıfta bulunur.
Kendini kandırmanın birçok tekniği vardır ve bunlar genel

"rasyonalizasyon" kategorisi altında toplanmıştır.
Profesör Gordon Allport şu tanımı veriyor: "Akıl , kişinin dürtülerini ve
inançlarını gerçeklik dünyasına uydurur; rasyonelleştirme, kişinin gerçeklik
kavramını kişinin dürtülerine ve inançlarına uydurur. Akıl yürütme,
eylemlerimizin gerçek nedenlerini ortaya çıkarır ve rasyonelleştirme, onları
haklı çıkarmak için iyi nedenler bulur. " Burada birkaç kelimeyle psikolojik
bilgelik hazinesi var ! Ne yazık ki, pek çok kişiye hayatlarının trajik olaylarının
anahtarını verebilecek olmasına rağmen, bunu kimse kullanmıyor.
Birey kendi iç çelişkileriyle yüzleşmemek için kendine yalan söyler ve

bu sayede bir anlık rahatlamaya ulaşır ama asla çözüme ulaşmaz. Bu
nedenle Hermetizm veya çeşitli ezoterik hareketlerle ilgilenen herkesin
güdülerini incelemelidir. gerçek ve doğru var mı
içindeki manevi üstünlük arzusu? Gerçek ruhsal susuzluk hissediyor mu?

Yoksa sadece ona prestij, popülerlik ve tanınma kazandıracak olan güce
ulaşma bencil arzusu tarafından mı yönlendiriliyor?
Birey, herhangi bir kollektif hareket için potansiyel bir mühtedi olabilir
ve (çoğu zaman olduğu gibi) bir kitle hareketiyle birleşerek yalnızca önemsiz
veya istenmeyen "Ben"den kurtulmaya çalışır. Birey paranoyak, aşırı
derecede nevrotik bir kişilik, başarısız, izleyiciye ihtiyaç duyan kibirli bir
birey veya yalnızca meraktan hareket eden bir entelektüel olabilir.
Kendinden veya dünyadan kaçıyor olması veya büyük bir
ARAYANLAR _ 137
Aşktan duyduğu hayal kırıklığı ya da korkunç yalnızlığı onu

herhangi bir arkadaş aramaya yöneltebilir. Diğerleri, para
elde etmek veya karşı cinsi cezbetmek için sihirli güçler
veya sırlar iddia edebilir veya gerçekten ne anlama geldiği
hakkında en ufak bir fikre sahip olmadan "üçüncü gözlerini"
açmak isteyebilirler. Bu veya benzeri durumlardan herhangi
birinde, bireyin gerçek bir ruhsal üstünlük arzusu tarafından
yönlendirilmediği kolayca çıkarılabilir ve bu nedenle, hazır
olmadığı için Hermetik ışık talep etmekten kaçınması tercih
edilir ve gerçekten ilgilenmiyor.
Bu, yukarıdaki durumlardan herhangi birinde bulunan
bir kişinin, kendisini etkileyen problemle doğru orantılı
olarak, manevi ilerleme için gerçek bir arzuya sahip
olmadığı anlamına gelmez. Çoğu zaman en manevi kişiler,
dünyevi yaşamlarında olağan miktardan daha fazla sorunla
karşılaşanlardır; her zamankinden daha incelikli olan psişik
araçlarını uygarlığımızın iniş çıkışlarına adapte etmekte
daha çok zorlanıyorlar. Çoğu durumda, bir öğrenci Hermetik
kardeşliğe girer ve orada kalamaz.
yol boyunca ortaya çıkan büyük zorluklar. Bu nedenle,
gerçek bir inisiyasyonun olmadığı bir çalışma grubunun
veya tefekkür okulunun bir parçası olmak çok basit olduğu
için adayların çoğunluğu kaybedilebilir . eğer öğrenci
bir inisiyatif okuluna girerse, ışığa ulaşmak istiyorsa kendi
hayaletiyle yüzleşmeli ve üstesinden gelmelidir. Doğa,
gerçek ruhsal niteliğini belirlemek için onu acımasızca test
edecektir. Hermetik simyada, "altın yapmak için altın olması
gerekir, hatta onun çok küçük bir parçası olması gerekir" denir.
Böylece, testlerle adayın ne kadar manevi altını olduğu
kesin olarak bilinecektir. yapmazsa
138 YILDIZ ADAM
Bu altın tohuma sahip olursa, tüm mutasyonlar imkansız olacak ve

birey, bir sonraki enkarnasyonunda ilerlemesini sağlayacak olan
küçük manevi altını yaratmak için bu yaşam boyunca savaşmaya
hazırlanmalıdır.
Ayrıca, bir Hermetik kardeşlik içinde bir kez, öğrenci, okulun ve
edindiği bilginin muazzam değerini tartamadan, aldığı öğretiye
karşı kör ve sağır olarak orada birkaç yıl kalabilir. Bu durum sonsuza
kadar sürebilir veya bir gün, kişinin gözlerini sonsuza dek açan
aydınlatıcı bir deneyimle üstesinden gelinebilir.
İlerleme veya başarı eksikliği genellikle bireyin yeterli çabayı

göstermemesi, yaptığı işi kısıtlamasından kaynaklanmaktadır.
Kimseyi aldatmamak için belirtmek gerekir ki Hermetizm hiçbir
şekilde tembel ve rahatına düşkün kişilere göre değildir. Aksine,
evrim için muazzam çabalar sarf etmeye istekli olanlar içindir.
Burada daha önce sözünü ettiğimiz bir noktaya değindik, ancak

onu anlamak için bu noktayı defalarca incelemek gerekiyor.
Meslekten olmayan kişinin her zaman okültizm, büyü veya
Hermetizm'i, sihirli formüllerin kullanımıyla, normalde yalnızca
ulaşılabilecek olanı daha hızlı ve önemli bir çaba harcamadan elde
etmesine izin verecek bir sistem olarak düşündüğü gerçeğine atıfta
bulunuyoruz. çok azimden sonra, örneğin zenginlik, aşk, iş veya özel
lütuflar daha yüksek güçlerin müdahalesiyle kazanılacaktır. Daha
önce de belirtildiği gibi, insanlar her zaman inanmak istediklerine
inanırlar; amaçlarına uygun olanı. Bu durumda, çabadan kaçınmayı
ve mucizevi yöntemlerle bir şeyler elde etmeyi gerektiren her şey,
derhal kabul edilecektir.
ARAYANLAR _ 139
halk. Şüphesiz, Aladdin'in hikayesi ve Sihirli Lambası ile Binbir Bin

Bir Bin Gece Masalları , bilinçsizce okült rüyalarını yansıtan bir aylak
tarafından yazılmıştır . Bu, bu harikaların mümkün olmadığı
anlamına gelmez, ancak hiçbir şekilde çok az çalışma veya çaba ile
bir şeyler elde etmek için bir "abrakadabra" olamazlar. Her metik
İlkelerinden biri, "her neden bir sonuç üretir", bu da potansiyel
olarak kendisine köken veren eyleme eşdeğer olurdu ve aranan
şeyin önemine göre bir gebelik veya gerçekleşme dönemine sahip
olacaktır.
Sanki gökten düşebilecekmiş gibi, hiçbir şeyi çaba harcamadan elde

etmenin mucizesi yoktur. Bu, kozmik düzenin keyfi bir yabancılaşması
olurdu ve bu kaprisli hareket mümkün olsaydı, Evreni bütünleyen
madde parçalanırdı. Kozmos'ta ne mucizeler ne de şans vardır,
sadece Sebep ve Etki Yasası ve Doğa yasalarının ürettiği ve az bilinen
doğal fenomenler vardır. Mucize denen şey, yalnızca doğal bir
olaydır, ama doğası bilinmeyendir.
Bulmak istemedikleri için bulamayanlar da var, çünkü böyle

yapsalar, gelişmek için kendilerini aşmanın çetin sorunuyla
yüzleşmek zorunda kalacaklardı. Bunu önceden biliyorlar ve bu
onları korkutuyor. Öte yandan, sonsuz bir arayışçıya dönüşmek
büyük bir çaba gerektirmez; tam tersine, bireyin herhangi bir
talihsizlik tehlikesi olmadan en cüretkar rüyalarını özgür bırakmasını
sağlar. Sürekli kaşif, kendisini rüya gibi fantezilere teslim ederek,
kendini gerçek bir şekilde gerçekleştirme fırsatıyla yüzleşmekten
kaçınır. Otuz yıl veya daha uzun bir süre hayal etmek çok kolay
140 YILDIZ ADAM
gün geçtikçe daha mükemmel hale geliyor ve bu kişi ruhsal

mükemmelliğe giden yolda. Doğal olarak bu fantezi, kendini
aldatma derecesine göre, birey için hayatı daha kolay ve katlanılabilir
kılar, ancak bir gün acımasız gerçekle yüzleşmek zorundadır.
Kimseyi gücendirmek istemeden ve sadece doğrunun ne

olduğunu açıklamak için, ne kadar çok birey varsa o kadar okul türü
olduğunu düşünmek gerekir.
Enkarnasyon zincirlerinde ilk kez O'nun metik öğretisinin ışığına
ulaşanlar için okullar vardır. Büyük ölçüde gelişmişler için, çok zeki,
aptal, basit insanlar için, geçmiş yaşamlarında inisiyasyonlarında
başarısız olanlar için, okült yargıçlar tarafından cezalandırılan ustalar
için okullar vardır. Beyaz büyü ve ayrıca kara büyü okulları vardır.
Psikolojik olarak hasta olanların iç sorunlarından kaçmak için

Hermetizm'e sığınmalarının ya da O'nun metisizmini en yüce
düşlerine teşvik olarak kullanmalarının tehlikesinden daha önce
bahsetmiştik.
Hasta bir üstadın müridi olmanın acıklı durumu çok daha tehlikelidir.
Hasta ustalar var mı? Elbette vardır ve bu, "Üstat" kelimesinin
belirsizliği ve insan beyninin bir direnç tavanına sahip olması ve bu
sınırın ötesinde dengesiz hale gelebilmesi ile açıklanmaktadır.
Çok fazla ezoterik bilgi toplamış, ancak yetersiz iç temizlik

nedeniyle ruhsal olarak gerçek bir Yıldız Adam olarak gelişmemiş
ve hayal kırıklıkları veya çeşitli komplekslerden kaynaklanan zihinsel
rahatsızlıklarını yenemeyen bir bireyi ele alalım ( zihinsel rahatsızlığın
in- ile eşanlamlı olmadığını unutmayın.
ARAYANLAR _ 141
akıl sağlığı). Bu birey, herhangi bir zamanda, analiz edilmesi gerekli

olmayan nedenlerle, bir okul kurabilir ve bu ustanın psikolojik
rahatsızlıkları tarafından doğal olarak çarpıtılacak olan öğretileri
iletebilir. Bu, bu adam tarafından aktarılan öğretilerin yanlış olacağı
anlamına gelmez; tersine, teoride tamamen doğru olabilirler.
Burada büyük ezoterik öneme sahip bir özdeyişten alıntı yapmalıyız:
"Yanlış insanların elindeki doğru yöntemler işlev görür.
yanlış; Doğru insanların kullandığı yanlış yöntemler doğru işliyor."

Bu, ahlaki, duygusal veya zihinsel olarak yoldan çıkmış bir kişinin
elindeki doğru bilginin, hilekar davranacağı ve bu öğretiyi alan
kişinin olumsuz bir deneyim yaşayacağı anlamına gelir. Öte yandan,
doğruluk ve saflık bakımından bir adamın sahip olduğu bazı
bilgilerde yanılması da olabilir.Bu durumda, sihirli bir şekilde nihai
sonucun yeterli olacağından en ufak bir şüphemiz yok. ve
doğru.Doğal olarak ideal, doğru bilgiye sahip bütünlük içinde bir
birey olacaktır.Bu, kara büyücülerin neden büyük ezoterik bilgiye
sahip olabildiklerini, ancak amaçları ve gerçek amaçları hiçbir
zaman bilinmediğini açıklar, çünkü amaçları her zaman öğrenciyi
aldatmaktır. ekollerini gizlice kendi amaçları için kullanmak için, bu
yüzden müritlerinin zayıflıklarını her zaman istismar ederek, onlara
gelecek için her türlü büyük yanılsamaları düşündürürler.
Hasta bir üstadla ilgili olarak belirttiğimiz duruma dönecek

olursak, bu kişi genellikle tamamen samimidir ve hakikatin ve
bilginin tek sahibinin kendisi olduğuna inanmaktadır. Bu rahatsız
bireylerin en göze çarpan özelliklerinden biri, kendilerine
tapınmalarıdır.
142 YILDIZ ADAM
TANRI'nın bizzat Dünya'da enkarne olduklarına ve doğal olarak

yanılmaz ve her şeyi bilen olduklarına tamamen ikna olmaları çok
ezicidir. Asla yanılmazlar çünkü her zaman haklıdırlar. Özeleştiri
duygusunun kaybolması ve kendilerini yüceltmeleri, kendilerine
atıfta bulunurken kullandıkları dilden kolayca anlaşılır, çünkü tüm
hikayeleri her zaman ne kadar güçlü, bilge, zeki ve yanılmaz
olduklarını göstermeye yöneliktir. Herhangi bir psikiyatrist bu
adamlardan herhangi birini klasik vaka çalışmaları olarak bulur.
Paranoyak bir kişinin ve hatta bir şizofreninin ezoterik bilgiye
erişmesinin ve Üstat rolünü benimsemesinin kolay olduğunu
anlamalıyız. Bununla birlikte, onları tanımak nispeten kolaydır:
kendine tapma, delice yanılmazlık, kendini tanrılaştırma, kendini
yüceltme ve hakikat üzerinde sözde bir tekel genellikle bu adamların
en göze çarpan özellikleri olacaktır.
Özetle, inisiyasyon, kişiyi ruhsal mükemmellik amacından

saptırabilir ve onu, maruz kaldığı gerçeği, bilinçsiz durumunda
birbirine örülmüş rüyalar ve yanılsamalar ile karıştırdığı bir büyüklük
ve megalomani hezeyanına götürebilir. Yani, bir "inisiyatik kürtaj"
var. Meselâ, nefsini temizleyemeyen, fakat bazı şeylerin bilgisine
eren ve nur gölgesine çevrilen bir kimsenin durumunu ele alalım.
Şeytan, insanları şaşırtmak için her zaman tersine çevrilmiş gerçeği
kullanır. Şeytani olan sadece ilahi olandır.
Bir de asıl amacı erginlik değil siyaset olan okullar da var ve

bunlar örgütü yeniden bir ekran olarak kullanıyorlar.
ARAYANLAR _ 143
kruvazör takipçileri. Gerçek amaçları Yıldız Adamlar oluşturmak değil ,

belirli ideolojik sistemlerin taburlarını büyütmektir.
Okullarla ilgili son bir uyarı: "çok gelişmiş bir insan", "çok ruhani" veya
"çok zeki ve hazırlıklı" olduğuna dair tekrar tekrar güvence vererek bireyin
özgüvenini övenlere her zaman güvenme.
Bazı merkezlerde bu dalkavukluk sistemi, ya yüzsüzce ya da kurnazca,

öğrenciyi bilmediği amaçlar için kullanma yöntemi olarak kullanılır. Ustaca
dozlanan ve yönlendirilen yalanlar, orada öğrenciyi idare etmek için bir
silah olarak kullanılır, arzularına her zaman ulaşacağına dair bir vaatle
temel tutkularını kullanır. Aynı şekilde, romantik bir İsa Mesih gibi,
karşılığında hiçbir şey istemeden öğretenlere de güvenmemeliyiz. Öğretiler
bedava veriliyorsa, bunun nedeni onların hiçbir değeri olmamasıdır. Sahip
olmak için değerli olan her zaman karşılığında eşdeğer değerde bir şey
gerektirir.
Pek çok sözde usta, "Öğretiler özgür olmalıdır" der.

Biz kesinlikle farklı bir şey söylüyoruz: Gerçek Öğretiler satılık olmadığı için
satın alınamaz. Ancak öğrencinin, kendisini yetiştirenlere - ya okula ya da
fiziksel Üstat'a - değerli bir şey katması gereklidir.
Bu, ihlal edilemeyecek bir okült yasadır.
Sonuç olarak, bir okulun her zaman bir Üstadı olması gerektiğinde ısrar
ediyoruz, çünkü yalnızca geçmişin bir mirasını iletmekle sınırlı olan biri
olmadan, hiçbir öğrenci olamaz, çünkü öğrencilere sahip olmak için bir
Üstat olmalıdır. Ezoterik bir kardeşliğin başında eğitmen olup olmaması
önemli değil.
"Büyük Üstat" mertebesine ulaşmamıştır, çünkü buna herkes ulaşamaz.

Önemli olan, bu bireyin etkin bir şekilde iyi yönlendirilmiş olması ve
144 YILDIZ ADAM
doğru, sağlıklı ve saf. Arayıcının, Efendi'yi bulmak için kendi

içsel arzusundan başka bir yolu yoktur. Hakikat ve özgürlük
arzusu ne kadar güçlüyse, aradığını bulacağından o kadar
emin olur.
YOL _ _
OLİMPOS
Bilgeliğin Yedi Anahtarı _
MENTALİZM İLKESİ
Mentalizm İlkesi şöyle der: "Her Şey Akıldır; Evren

Zihinsel."
Yedi Hermetik İlkenin ilki olan bunda, "Evrenin zihinsel olduğu" ve her
şeyin tek asli gerçekliğinin akıl olduğu, çünkü Evrenin kendi içinde zihinsel bir
yaratım olduğu belirtilir. Birinin zihinsel konsantrasyon yoluyla bir düşünceyi

sürdürmesi gibi, Kozmosu koruyan Tanrı'nın zihninde yaşıyoruz.
Hermetik İlkelerin bir özeti olan Kybalion, bize bilgimizi gösteren iki
aforizma verir.
1. Her Şeyin sonsuz zihni, Evrenin rahmidir.

2. Tüm, Sonsuz Zihninde, Zamanın çağları boyunca var
olan sayısız Evren yaratır - ve yine de, Tüm için, bir
milyon Evrenin yaratılması, gelişmesi, gerilemesi ve
ölümü, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zamandır.
147
YOL _ _
OLİMPOS
Bilgeliğin Yedi Anahtarı _
MENTALİZM İLKESİ
Mentalizm İlkesi şöyle der: "Her Şey Akıldır; Evren

Zihinsel."
Yedi Hermetik İlkenin ilki olan bunda, "Evrenin zihinsel olduğu" ve her
şeyin tek asli gerçekliğinin akıl olduğu, çünkü Evrenin kendi içinde zihinsel bir
yaratım olduğu belirtilir. Birinin zihinsel konsantrasyon yoluyla bir düşünceyi

sürdürmesi gibi, Kozmosu koruyan Tanrı'nın zihninde yaşıyoruz.
Hermetik İlkelerin bir özeti olan Kybalion, bize bilgimizi gösteren iki
aforizma verir.
1. Her Şeyin sonsuz zihni, Evrenin rahmidir.

2. Tüm, Sonsuz Zihninde, Zamanın çağları boyunca var
olan sayısız Evren yaratır - ve yine de, Tüm için, bir
milyon Evrenin yaratılması, gelişmesi, gerilemesi ve
ölümü, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zamandır.
147
148 YILDIZ ADAM
Böylece Tanrı ya da Tüm Zihinsel, tıpkı insanın kendi zihninde bir Evren
yaratabilmesi gibi, yaşamı düşünce yoluyla yaratır. Yüce Yaratıcı, yaratılışı
görselleştirir ve bunu kozmik yumurtaya yansıtır, sonsuz tezahürlerinde
yaşamın kökenini verir. Bu şekilde, Hermetikçi, elementlerin kimyasal
bileşimini incelemekle fazla ilgilenmez, ancak var olan her şeyin temel
bileşimi olan Zihin Prensibi'ni incelemeyi tercih eder. Hayvanlar, mineraller,
sebzeler, insanlar, tanrılar, gezegenler, galaksiler, evrenler, madde ve
enerji: hepsi zihindir, Evren zihinseldir. Bu nedenle, tüm Kozmos'ta aynı
yasalar vardır;
zihin.
Zihinsel enerji, en yoğundan en süptil olana kadar sonsuz bir titreşim
ölçeğinde tezahür eder. Bir piyanodan gelen notaların karışımına benzer
şekilde bu titreşimlerin kombinasyonu, Evrenin farklı öğelerini veya
malzemesini, aralarında farklı özelliklere sahip, ancak akıl tarafından
oluşturulan içsel doğaları ile üretir.
Eski simyacıların bu inanca inanmalarının nedeni budur.
kurşunun veya herhangi bir başka metalin altına dönüştürülmesi, çünkü

tüm metallerin temel bileşimi tamamen aynıdır: akıl.
Özellikle fiziksel bedenimiz zihindir; kemiklerimiz, kanımız, sinir
sistemimiz, zekamız, ruhumuz ve düşüncelerimiz: hepsi akıldır.
Tüm Akıl ( Tanrı) sonsuz, ebedi, değişmez ve bilinemezdir. Tüm Akıl ne

enerji ne de maddedir, bundan daha üstün bir şeydir; Ruh ya da gerçek öz
olarak da adlandırılabilecek canlı ve sonsuz bir zihindir.
Tüm Akıl her zaman var olmuştur ve her zaman var olacaktır; BT
her türlü anlayışın ötesinde olan mutlaktır.
Bilgeliğin Yedi Anahtarı _ 149
Sonlu, değişken ve dönüştürülebilir olan her şey, Her Şey

olamaz . Bunun ötesinde hiçbir şey olmadığına göre, gerçekte
sonlu olan her şey gerçekten hiç olmalıdır. Kybalion önümüze
şu Hermetik soruyu yerleştirir: Evren nedir ? Her Şeyin
ötesinde hiçbir şey var olamazsa , o zaman Evren her şey
midir? Hayır, bu olamaz, çünkü Evren birden çok birimden
oluşuyor gibi görünüyor ve sürekli değişiyor. O zaman, eğer
Evren her şey değilse , hiçbir şey olmamalıdır . Hala
duyularımız var ve Evrenin varlığını hissediyoruz. Ve eğer
Evren bir şeyse ve AH değilse, ne olabilir? Basitçe ifade
edilirse, O, Her Şeyin zihinsel bir yaratımıdır .
Bu, Hinduların ünlü "Maya" ilkesinin kökenidir. Hindular
"Her şey Maya'dır" derler. Tercüme edilmiş, bu, Her Şeyin
illüzyon olduğu anlamına gelir. Elbette bir düşüncemiz
yanılsamadır. Bir ağacın dalından yapılmış bir bastonla küçük,
yeşil gözlü yaşlı bir adam kişiliğini hayal gücümüzle
yarattıysak, bu şahsiyet bizim maddi bakış açımızdan bir
fantezi ve bir yanılsamadır, ancak kesinlikle elle tutulur,
somut, ve yaratıcı rüyamızın konusu, öğeleri veya kişilikleri
için gerçektir. Bir hayalet, fiziksel insan için bir hayalettir,
ancak başka bir hayalet için maddi bir varlıktır. Tahta
kapılardan geçecek ama "hayalet tahtadan" yapılmış "hayalet
kapılarından" geçmeyecek.
Düşüncelerle üretilen (hayali) bir otomobil, maddi bir
araçla çarpışamaz, ancak aynı titreşimde veya aynı madde
yoğunluğunda olduğu gibi başka bir hayali araba ile
çarpışabilir.
Sapiens, etten kemikten yaratıklar olarak, belirli bir
titreşim seviyesinde yer aldığımızı ve Evrenin düzeninde bir
yer işgal ettiğimizi anlamalıyız . Yapmalıyız
150 YILDIZ ADAM
Bizim için maddenin sadece bizimkine benzer veya aynı titreşim

özelliklerine sahip enerji olduğu ve bu enerjinin zıt kutup olacağı
gerçeğini düşünün. Öte yandan, bedeni farklı bir titreşim halindeki
enerjiden oluşan bir insan için, onun için madde , bedenini oluşturan
enerjiye benzer enerji olacaktır.
Dolayısıyla ne madde ne de enerji vardır; her şeyi oluşturan tek

bir ilkel enerji, madde veya öz vardır.
Evrendeki sınıflandırmamızdan kurtulup, doğasına katılarak

Tüm Akıl'a katılabilseydik, gözlemcinin durumunu veya konumunu
değiştirmiş olacağımız gibi, Evren (sadece bizim için) anında dağılırdı.
Mutlak bakış açısından "her şey bir yanılsama"ysa, o zaman

ölümlü durumumuzdan "hiçbir şey yanılsama değildir" çünkü
meydana gelen her şey görebildiğimizi ve hissedebildiğimizi etkiler.
Şimdi, sapiens olarak, Tanrı'nın suretinde yaratıldık ve içimizde ilahi
kıvılcım var. Bedensel parçamız sonlu, göreceli ve değişken ise, ilahi
kıvılcım veya manevi öz mutlaktır.
Bunun üzerine düşünmek bizi aşkın bir keşfe götürecektir:

sapiens, hem düşünürün doğasına (Tanrı—ilahi kıvılcım)
hem de düşünür tarafından hayal edilenin yapısına (maddi
dünya ) katılan Evrendeki tek varlıktır. - fiziksel beden).
Bu Prensibi anlayarak insanın yaratılma sebebi hakkında fikir

sahibi olmak mümkündür; O, Tanrı'nın Evrenin malzemesini
düşünceleriyle yaratmak için kullandığı araçtır. Yüce Yaratıcı insanın
beynini
hayat yarat. Bu yaratma süreci içinde iki aşamayı ayırt edebiliriz:
1. İnsan, kendi Evreninin tanrısı 2.

İnsan, yaşamın yaratılışının organı (Tanrı'nın cinselliği?)
İlk aşamada, sapiens düşüncelerinde bütün bir Evreni hayal

eder, bu süreç, ilahi yaratılışla şaşırtıcı derecede benzerdir. Sapiens'in
hayal ettiği bu Evrende başka bir boyutsal ölçekte gezegenler,
galaksiler, sebzeler, mineraller ve hatta kendimizin de olup olmadığı
sorulmalıdır . Gerçekte, sonsuz büyük olan, sonsuz küçük olanla
karışır. Bir şeyin ne zaman yok olacak kadar küçüleceğini veya
parçalanacak kadar büyüyeceğini söyleyemeyiz. Her insanın
düşüncesinde gerçekten bütün bir Evren olduğuna inanıyoruz ve
onun için bu bir saniye içinde geçiyor; onun hayalinde yaşayanlar
için milyonlarca yıl geçmiş olabilir.
İkinci aşamada, insanın kendi hayal gücünde yarattığı ve

zihinsel Evreninde var olan yaşam, bu dünyadan insanın kendisinin
yaşadığı Tanrı Evrenine geçer; yani maddi yoğunluğu yaratıcısınınkine
benzer.
Aynı şeyin insanın başına gelmesi ve belirli bir anda bildiğimizden
daha yüksek başka bir Evrene geçmesi mümkündür.
Her şeyin bir yanılsama ("her şey Maya'dır") olduğu anlayışı, bu

gerçeğe hazırlıklı olmayan birini rahatsız edebilir, çünkü kendi kaba
yorumunda, her şey bir yanılsamaysa, hiçbir şey yapmaya
değmeyeceğine inanmamızı isterdi . çünkü sonuçta "her şey hiçbir
şeyse" hiçbir şeyin değeri yoktur. Bu
152 YILDIZ ADAM
hata yapılmamalıdır. Kendini bu Evrenin dışında var olan

bir gözlemcinin seviyesine yerleştirmekten kaynaklanır.
Hermetizm tarafından vaat edilen ruhsal iyileşme,
sapiens'in ilahi bölümünün - genellikle Ruh olarak
adlandırılan şeyin - gelişmesi, güçlendirilmesi, büyümesi
ve evriminden oluşur. Bu önemli kısım, düşsel (yanıltıcı)
pahasına geliştirilir ve böylece sapiens bir mutanta
dönüştürülebilir; ağırlık merkezi yanılsamadan kendi
içindeki mutlak varlığa kayan bir birey (Tanrı'nın bir yayılımı
olan kendi ruhu). Bu çok derin değişim, bireyin yavaş yavaş
gerçeği anlamaya başlamasını ve nihayetinde değişmez,
ölümsüz ve ebedi olan ve zamanın ötesinde olduğu için
zaman geçtikçe değişime uğramayan mutlak gerçeğin
bilgisine ulaşmasını sağlar. Sonunda, görelilik mutlağın
yalnızca küçük bir bölümünü çevreleyebileceğinden,
yalnızca mutlak gerçek tamamen doğrudur. Bu nedenledir
ki , Kybalion tarafından ilan edildiği gibi Hermetizm, bilge
ve yarı bilgeden bahseder. Bu sonuncular, var olan her
şeyin orijinal kaynağına asla yükselmeden, Büyük Yaratıcı
tarafından hayal edilen dünya olan Maya'nın yanıltıcı
dünyası hakkında bilgi sahibi olmakla sınırlı olanlardır.
Onlar hayaletler dünyasından, düşsel dünyadan bir bilge
türüdür. Gerçek Hermetik bilge, kendi özünde kutuplaşır
ve sonra ruhu kendi beyni aracılığıyla tezahür eder.
Mutlağın bulunduğu Büyük Düşünür seviyesine nüfuz

etmek için düşsel fantezi dünyasından kaçınır .
Bu, doğası gereği kör olmak için yanılsamaya uyum
sağlama aracı olan kişiliğin, bireyin yüksek maneviyatını
neden engellediğini açıklar.
gerçeklikle temasını engelleyerek gelişme. Genel olarak, bir kişi ne

kadar programlanırsa, kendisini mutlak dünyanın bilgisine
yükseltmesi o kadar zor olacaktır.
UYGUNLUK İLKESİ
Yazışma İlkesi şöyle der: "Yukarıda nasılsa, aşağıda da öyle; aşağıda nasılsa,
yukarıda da öyledir."
Bu Hermetik İlke, Evrenin düzeni içinde var olan çeşitli titreşim

düzlemleri veya sınıflandırmalar arasındaki benzerliğe atıfta bulunur.
Yaşamın büyük ölçeği, sonlu bir titreşim ölçeğinin ortasında var olan
maddeden ruha koşar. Bu aralık içinde, örneğin yoğunluğa etki eden
aynı yasalar aynı zamanda ruhsal veya süptil olana da etki eder.
Tüm kozmik fenomenler arasında bir uygunluk veya benzerlik vardır
ve bu analojinin incelenmesi, bilinenden başlayarak bilinmeyene
ulaşılmasını sağlar.
Örneğin, astroloji, insanın bir mikro kozmos olduğu ve kendi içinde

Evrenin benzer bir kopyasına sahip olduğu ve bu temel hat
aracılığıyla güneş sistemimizin gezegenlerine katıldığımız ve
onlardan etkilendiğimiz varsayımına dayanır. onlara. Burç haritası,
Yazışma Yasası aracılığıyla iç yaşamsal yapımızın tasarımına
ulaşmaya çalışır. Gezegenler etkilerini, karşılık geldikleri vücudumuzun
farklı bölümleri aracılığıyla gösterirler. Koç'un başa, Balık'ın ayaklara
tekabül ettiğini ve yönetici gezegeni olan burç ile vücudun hakim
olduğu bölge arasında sempatik bir bağlantı olduğunu biliyoruz.
Tılsım, aralarında manyetik bir ilişkinin kurulabileceği bir nesnedir.
154 YILDIZ ADAM
korunacak birey ve karşılık gelen kozmik güç. Kozmos, enerjisiyle

insanı etkiler ama aynı zamanda insandan da etkilenir.
İşte tam boyutlarını görselleştiremediğimiz bir geri bildirim

ilkesi. Bir insan bir göle çakıl atarsa, bu basit hareketin bir gün
Evrenin sınırlarını bir şekilde etkileyeceği söylenir. Evrensel birlik,
her şeyin herkesle birleşmesi anlamında vardır; kendimizi
insanlardan veya çevremizden ayıramayız. Siz okuyucu, gezegenimizin
her sakinine ve Kozmos'ta var olan tüm varlıklara görünmez bir
iplikle bağlanıyorsunuz. Birinden nefret edersen, kendini
mahvediyorsun. Birinden intikam almak istiyorsanız, harekete
geçirdiğiniz o güç eninde sonunda üzerinize çökecektir. Saf
Hermetizm'e dayanan Hıristiyan ilkelerini hatırlayalım: "Sana
yapılmasını istediğini başkasına yap" veya "Birbirinizi sevin". Bu
Yazışma İlkesi, "Her Şey Akıldır; Evren Zihinseldir" gerçeğiyle
açıklanır . Zihin enerjisi, var olan her şeyin ortak bağlantı noktasıdır.
Dışsal bir yazışma olduğu için (dışsal olanla), bu da vücudumuzda

ve ayrıca karşı cinsle ilgili olarak da vardır. Bademcikler ile testisler
veya yumurtalıklar arasındaki, beyindeki spermatozoon ile medulla
oblongata arasındaki benzerliği veya bu son ile cinsiyet arasındaki
ilişkiyi görelim. Bu durumda, cinsel duyarlılık kaybı genellikle artan
entelektüel duyarlılıktan kaynaklanır ve bunun tersi de geçerlidir.
Bu, genellikle zekanın bozulmasına yol açan doyumsuz bir cinsel
iştah veya şehvetle gösterilir. Karşı cinsle ilgili olarak, penisin
klitorise, uterusun prostata karşılık geldiğini görebiliriz.
Sempatik büyü, bir kişi ile bir balmumu figürü, tılsım, bitki veya
başka herhangi bir nesne arasında yapay bir bağ kurma sanatıdır.
Bu şekilde, balmumu bebeğin aldığı etki sonunda model olarak
hizmet eden kişiye yönlendirilecektir. Aynı ilkeye dayanarak, bir kişi
bir ağaç veya bir bitki ile yazışmaya girebilir ve kendi hastalığını
onlara aktarabilir, böylece aynı derecede iyileşir.
Akupunktur bize, kulak lobunun uyarılması yoluyla bir baş

ağrısının tedavi edilebildiği, bedensel eşdeğerlerin avantajlı
kullanımının bir örneğini gösterir. İlk başta kulak memesi ile kafa
arasında herhangi bir ilişki olabileceğine inanmak çok güçtür, ancak
somut deneyimler bunu kanıtlamıştır. Akupunkturda kullanılan
iğneler sayesinde pek çok rahatsızlığı tedavi etmek ya da ağrıları
azaltmak mümkündür - bunların hepsi yazışmalarla mümkündür.
Hermetik aforizmanın incelenmesi "Yukarıda nasılsa, aşağıda da

öyledir; aşağıda nasılsa yukarıda da öyledir" , çünkü bu, bireysel ve
dünyevi ve göksel bir Doğa arasında var olan karşılıklı etki bağlarını
açıklar. Üzerimize güçlerini yayan çevre, içimizde ve her gün başımıza
gelen olaylarda değişiklikler meydana getirir. Öte yandan, psikolojik
durumumuz ve zihinsel durumumuz Doğa'ya yansıtılır ve bunun
sonucunda hayatımızda şanslı veya trajik olaylar meydana gelebilir.
Bu Hermetik aforizma, yalnızca gayretli öğrenciye açıklanacak olan
büyük pratik değere sahiptir. Bazı örnekler vereceğiz:
1. Birey odasını dağınık ve tam bir düzensizlik içinde tutar.

Fiziksel nitelikteki bu maddi gerçek hemen
156 YILDIZ ADAM
bireyin ruhuna yansır ve entelektüel ve duygusal olarak

sürdürdüğü fiziksel koşulların bir kopyasına dönüştürülür.
Ruhu odasının benzerliği olacak ve tam tersi.
2. Yukarıdaki örnekteki aynı kişi, bütün gününü titizlikle odasını

temizleyip toplamakla geçiriyor. Bunun bir sonucu olarak,
ruhunun dikkatli bir şekilde temizlenmesini deneyimler ve
olağanüstü mutlu, "hafif" ve rahat hisseder.
3. Acı çeken ve olumsuz olan bir kişi, içgüdüsel olarak kendisini

reddeden ve herhangi bir sebep olmaksızın ondan nefret
eden insanlarla karşılaşmayı alışkanlık haline getirir.
4. Bir kadın kendini çirkin buluyor ve kendini çekici hissetmiyor.
Gerçekten "büyüleyici" olmasına rağmen, zihinsel tutumu
karşı cinsi itiyor.
Bu vakaların daha fazla açıklaması gerekli değildir.

Yazışma İlkesi'nin bu önemli teması bağlamında, bireyin tabi
olduğu hukuki fiiller ile buna eşlik eden, enerji düzleminde yer alan
bağımlılık ve özgürlük eksikliği arasındaki ilişkiye yakından
bakacağız. . Bunu açıklamak için, bir kadının kocasıyla uyum içinde
olmadığını ve ayrıldıklarını, ancak boşanmadıklarını varsayalım.
Böylece kocasına hala sıkı sıkıya bağlıdır ve eğer o, kendisine
kötülüğün gelmesini isteyen bir birey olarak olumsuzsa, bu kadın
bu güçlerden kopamaz; onları almaya devam edecek ve eşinden on
yıl sonra bile ona zarar vermeye devam edecekler. Bunun nedeni
nedir? Sebep, "Yukarıda nasılsa, aşağıda da öyle; aşağıda nasılsa,
yukarıda da" aforizmasında yatar , çünkü yasal bir sözleşme varken-
her iki eş arasında, sözleşme yasal olarak bağlayıcı olduğu sürece,

gerçekte hala ayrılmaz bir şekilde birleşmişlerdir. İnsanların yasaları,
titreşimlerin maddi olanlardan çok daha süptil olduğu bir yeri
belirtmek için etkilerini "astral plan", "zihinsel plan" veya "dördüncü
boyut" olarak adlandıracağımız enerji dünyasına yansıtır. . Ne
bir önceki örnekte meydana gelen olay, bir şirket durumunda

olduğu gibi, tüzel kişilik oluşturan bir sözleşmeyle katılan sıradan
kişilerin başına da gelir. Ana sözleşme yürürlükteyken, ortaklar birlik
içinde kalacak ve her biri diğerlerinin yaşamına olumlu veya olumsuz
bir şekilde etki edecek ve karşılığında onlardan önemli olanı
belirleyecek bir güç alacaktır. hayatlarındaki olaylar. Bu nedenle,
yasal bir bağ olması durumunda kaçınılmaz olarak üzerimize
düşecek olan ağır veya olumsuz Karma'dan etkilenen kişilerle
yaşamlarımızı birleştirme tehlikesi vardır.
Bu Yazışma İlkesi sayesinde, bir suçluyu müebbet hapse

mahkûm etmenin ne kadar acımasız olduğunu anlamak mümkündür.
Sapiens yasasının bir sonucu olarak , bu kişi, ölümünden sonra bile
süresiz veya kalıcı olarak tutsak kalacaktır. Ömür boyu hapis temelde
ölümden sonra hapis anlamına gelir.
Bu durumda olanlar umutsuzluğa kapılmamalı ve onlara

ölümden sonra özgürlüğe kavuşmak için bir tür zihinsel savunma
yapmalarını tavsiye etmek istiyorum. Bu "çıkış yolu", her gün şu
duayı tekrar etmekten ibarettir: "Kendimi insanın kanunlarından
kurtarıyorum ve kendimi ilahi adaletin ellerine teslim ediyorum." Bu
formülün etkili olması ve bireyin gerçekten özgürleşmesi için
söylediklerini derinden hissetmesi önemlidir. Eğer
158 YILDIZ ADAM
bu mekanik olarak tekrarlanır, kesinlikle başarısız olacaktır. Bir

mahkum ölüm cezasına mahkum edildiğinde farklıdır, çünkü bu
durumda ölüm onu özgür kılar.
Sapiens için astronomik keşiflerin veya gözlemlerin muazzam
öneminden de bahsetmeliyiz . Herhangi bir kişi teleskopu aracılığıyla
yeni bir yıldız keşfederse ve bu yıldız yıkıcı nitelikte süptil enerji
yayarsa (tüm cisimler "kütle enerjisi" olarak adlandırılabilecek enerji
yayarsa), bu kuvvetler gezegenimize çok yoğun bir biçimde, bir güç
olarak ulaşacaktır. zihinsel kanal onlar için yaratılmıştır.
Eski Mısır tapınakları, yılın belirli zamanlarında, tam olarak

konumlandırılmış bir açıklıktan gökyüzüne bakan bir kişi, yapıcılar
tarafından bilinen belirli bir yıldız görecek ve deneğin zihinsel temas
kurmaya çalışacağı şekilde inşa edilmiştir. ondan olumlu bir etki
almak için.
Yedi Hermetik Anahtar'ın bu öğretisinin temel olduğunu da

belirtmek gerekir, böylece öğrenci gizli kalanları veya satırlar
arasında okunabilecek olanı kendisi keşfedebilir.
Yazışma İlkesi hakkındaki bu yorumu, düşüşlerinden önce büyük

Hermetik bilgiye sahip olan olağanüstü Mısırlıların anısını
onurlandırarak bitirmek istiyorum. Hem meslekten olmayanlar hem
de cahil arkeologlar her zaman eski Mısır'da insanların çok geri
oldukları ve ahlaki çöküşün zirvesi olarak kabul edilen hayvan
tanrılarına taptıkları yorumunu yapmışlardır. Bize göre bu, kadim
Hermetik bilgeliğin tezahürüydü. Açıklamak gerekirse: Mısırlıların
hayvan tanrıları vardı, onlara değil, sıradan hayvanlara (bunlar
tanrılar olarak kurulmamıştır). Hayvan tanrıları yaratmanın amacı,

insan ırkının saflığını ve yüceliğini korumaktı.
Bu "büyülü" yöntemler, hayvanların insan ölçeğine nüfuz etmesini,
sapiens olarak vücut bulmasını önlemek için kullanıldı. "Gerçek Bilgi
Yanılsaması" bölümünde, bu konuyla ilgili bilincin enkarnasyonundan
bahsettik. İnsan bilincinin ışınlanmasını alan hayvanlar, ilahi kıvılcım
veya büyülü ateşin enerjisini kısmen özümserler ve bu da, hayvan
olarak öldükten sonra ilk kez insan ölçeğine girmelerini sağlar. Bu,
öncelikle evcil hayvanlarda veya örneğin bir sirk köpeği gibi, insan
titreşimlerine yakından maruz kaldığı için herhangi bir özel
nedenden dolayı sürekli olarak insanla temas halinde olan
hayvanlarda meydana gelir.
Bu kitabın yazarının kesinlikle bir zihinsel bozukluktan muzdarip

olduğuna inananların ironik gülümsemelerini hayal etmek için bir
an duraklamam gerekiyor. sanırım onları anlıyorum
gayet iyi, çünkü Hermetik bilimin mutlak gerçeğini tatmin edecek
şekilde doğrulama fırsatım olmasaydı ya da bu konularda acemi
olsaydım ve bu kitabı okuyor olsaydım, onlar gibi düşünürdüm. Öte
yandan, inanmayan okuyucular, sihirli bir göç yoluyla birkaç
dakikalığına benimle yer değiştirebilselerdi, benimle tamamen aynı
fikirde olacaklardı. Entelektüel olarak öğrenilenleri doğrulamak için
Hermetik deneyimi yaşamak gerekir. Ayrıca Hermetizm'de kişinin
inanmadığını veya inanmadığını belirtmek zorunda hissediyorum ;
kişi basitçe anlar veya anlamaz.
Hayvan tanrılarının anlatımına devam ediyoruz.

Bir hayvan ilk kez insan olarak enkarne olduğunda
160 YILDIZ ADAM
zaman, çok düşük seviyede, çok güçlü hayvani içgüdülere sahip bir
birey gibi olacak ve kesinlikle topluma büyük zararlar verecek.
İçgüdüleri üzerinde yeterli kısıtlamalardan yoksun olduğu için ya bir
suçlu ya da ahlaksız bir sapık olacaktır. Bu hayvan-birey, birçok
reenkarnasyon boyunca çok kademeli olarak yükselmelidir. Pek çok
hayvan sapiens türüne dönüştürülürse, insanlığın ciddi bir krizle
karşı karşıya kalacağı anlaşılmalıdır ve şu anda olan da tam olarak
budur.
Mısırlı rahipler, ritüel büyü yoluyla, örneğin bir köpeği kurban

edip mumyaladılar ve onu gizli bir yere gömdüler. Bu köpek bir isim
aldı ve öldüğü anda "köpeklerin tanrısı" olarak meshedildi. Böylece
bu hayvan, köpeklerin insan ölçeğine girmesini engelleyen okült
koruyucuya dönüştürülmüş ve bunun için özel olarak hazırlanmıştı.
Bu büyülü işlemin tam ve derin açıklamasını saklı tutuyoruz, bu
sadece bilgisizlerin merakını tatmin etmeye hizmet edecek.
İnsanın asla bir ani olarak reenkarne olamayacağını eklemeliyiz.
mal ve herkesin reenkarne olmadığını, ama bu ayrı bir konu.
TİTREŞİM İLKESİ
Titreşim İlkesi şöyle der: "Hiçbir şey dinlenmez, her şey hareket eder, her
şey titreşir."
Bu yasa, Evrendeki her şeyin titreştiğini ve hiçbir şeyin sabit
kalmadığını gösterir. Madde, enerji ve ruh, yalnızca farklı titreşim
durumlarının sonucudur.
Ruh, frekansı o kadar yüksek ki en hızlı titreşimlerin en uç
kutbunu temsil eder.
kesinlikle hareketsiz. Diğer kutup ise aşırı yoğun maddeden

oluşuyor. Hermetizm, her iki kutup arasında milyonlarca
farklı yoğunluk ve mod olduğunu belirtir.
titreşim. Maddeyi oluşturan moleküllerin sürekli titreşimde
olduğunu, onları oluşturan atomların da sürekli hareket ve
titreşim içinde olduğunu biliyoruz. Sırasıyla elektronlar ve
protonlar da hızla titreşir.
Herhangi bir hata korkusu olmadan, Evrende "farklı
frekanslarda titreşen zihinsel madde" olmayan hiçbir şey
olmadığını söyleyebiliriz. Işık, ısı, manyetizma ve elektrik
yalnızca farklı titreşim modlarıdır. "Dördüncü boyut" olarak
bilinen bu gizemli düzlem, yalnızca yüksek frekansın
titreşimli bir halidir. Bir kişi fiziksel bedenini çok yüksek bir
frekansta titreştirebilseydi -bu frekansa X diyelim- fiziksel
olarak dördüncü boyutun dünyasına girerdi. Yine de, bizi
ilgilendiren bu kadar uzak bir olasılık değil, yalnızca kendi
titreşimlerimizin kontrolüdür. Düşüncelerimiz, duygularımız,
arzularımız veya dürtülerimiz yalnızca titreşim durumlarıdır.
Fiziksel bedenimiz aynı frekansta titreşen sistemler
bütünüdür ve sağlık sadece bedenin uyumlu titreşimidir.
Hastalık uyumsuzluktur ve ölüm, biyolojik sistemlerin
titreşimsel uyumunun bozulmasıdır. Kişisel hayatımızda her
şey titreşim etrafında döner; Mutluysak bu pozitif bir
titreşimden, üzüntü ise negatif bir titreşimden kaynaklanır.
Düşüncelerimiz, zihinsel titreşimimize göre bizi az çok zeki

yapacaktır. Her insanın kendi zekasının titreşim frekansına
göre bir zihinsel dalga boyu vardır; zihinsel dalga ne kadar
kısaysa, birey o kadar akıllıdır ve bunun tersi de geçerlidir.
162 YILDIZ ADAM
Bazı insanların iletişim kurmakta yaşadıkları zorluk, farklı zihinsel

dalga boylarından kaynaklanır. Titreşim frekansları uyuşmadığında,
karşılıklı anlayış engellenir. Bir bireyle iletişim kurmak ve bizi
gerçekten anlamasını istiyorsak, mükemmel bir yakınlık kurmak için
zihinsel dalgamızı onun titreşim durumuna uyarlamaya çalışmalıyız.
Bu, normalde birbirini iyi anlayan iki kişi arasındaki şaşırtıcı
farklılıkları açıklar; içlerinden biri, zihinsel dalga boyunu, ya uzatarak
ya da kısaltarak, diğer kişiyi "frekans dışı" bırakarak, sanki yanlış bir
frekansta belirli bir radyo istasyonunu ayarlamaya çalışıyormuş gibi
önemli ölçüde değiştirmiş olacaktır.
İnsanlarda titreşimli düşmelerin farklı nedenleri vardır.

Sağlık sorunları, depresif durumlar, atalet, iç çatışmalar ve
entelektüel ilgisizlik başlıca nedenlerden bazılarıdır. Kalıcı olarak
çok uzun bir dalga boyuna (düşük frekansa) sahip olan bireyler söz
konusu olduğunda, bu, bireyin entelektüel hazırlık eksikliğinden
kaynaklanır.
Çevre, insanların titreşimleri üzerinde de çok güçlü bir etkiye
sahiptir, çünkü sürekli olarak üzerimizde etkisi olan ve içimizdeki
benzer güçleri uyandıran bir titreşim okyanusu içinde yaşıyoruz.
Çevremizi saran kozmik ve karasal alan titreşimlerle doludur ve
insanlar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bir şehrin sakinlerinde,
örneğin olumlu ya da olumsuz bir titreşimli atmosfer hissedilebilir
ve aynı şey, hemen sıcak ve olumlu bir atmosfer ya da itici bir güç
hissedeceğimiz bir aile evini ziyaret ettiğimizde de ortaya çıkabilir.
biz.
Evlerimizde meydana gelen şey, titreşimli radyasyonun

orada yaşayanların çoğu, fiziksel yapıya nüfuz ederek, ziyaretçiler

tarafından kolaylıkla hissedilen pozitif veya negatif enerji ile onu hamile
bırakır. Bu nedenle, ziyaretçilerde dayanılmaz bir üzüntü uyandıran evler
vardır veya bazı durumlarda ziyaretçiler derin bir depresyon hatta intihar
eğilimi hissederler.
Bu yerlerde yaşayan veya çalışanların psişik hallerini alıyoruz. Bireyin
davranış alışkanlıkları, duygusal durumları, alışılmış düşünceleri ve ahlaki
ve manevi standartları, titreşim durumunun iyiliğini veya uygunsuzluğunu
belirler ve bu da günlük yaşamını kesin olarak etkiler. Genel olarak aile ve
insan grupları, kendileriyle temasa geçenler tarafından hissedilen enerji
girdaplarından oluşur. Titreşimler indi içinde birikir
yani iyi veya kötü titreşimleri toplar ve gizli olması nedeniyle gerçek bir
saatli bomba olduğu zamanlar vardır.
içindeki güçler. Bu kuvvetler ya yıkıcıdır ya da yaratıcıdır.
ve yeterli bir fünyenin etkisi altında şiddetli bir şekilde patlayacak ve olumlu
ya da olumsuz sonuçlar üretecektir.
Etkinlikler.
Bu kuvvet, titreşimleri yoğun olan bir kişiyle temasa geçen herhangi

bir kişiyi büyük ölçüde etkileme özelliğine sahiptir, bunun sonucunda kişiye
"gönderici"nin hissettikleriyle bulaşabilir. Bu, özellikle bir "gönderen",
sorunlarını bir başkasıyla paylaştığında ve sonra
dinleyici depresyona girerken büyük bir rahatlama. Belki de en savunmasız

kişiler, psikiyatri gibi mesleklerde çalışan, hastalarının zihinsel yaralarıyla
temastan zarar gören veya lekelenen kişilerdir.
Temel tutkuların serbest bırakıldığı yerler, örneğin

164 YILDIZ ADAM
barlar veya genelevler, onları sık sık kullananlara gözle görülür

şekilde zarar veren temel ve olumsuz titreşimlerin merkezidir.
Kişisel amaçlarında başarılı olmak isteyen ya da ruhsal ya da
maddi olarak bir şeyleri başarma kapasitesini artırmak isteyen
herhangi biri, "kötü" denilen şeyden etkilenmemek için öz disiplin
yoluyla titreşimlerini yükseltmelidir. şans" veya talihsizlik.
Çevremizi saran atmosferdeki unsurlardan etkilenmemek için

sıkı bir zihinsel hijyen uygulamak gerekir. Tonları veya temel
notaları yıkıcı olduğu ve parçalanmaya neden olabileceği için bir
insanı gerçekten öldürebilecek güçlü olumsuz güçler vardır.
Maddenin uyumunu bozabilen (infrasonik) veya tıbbi şifa üretebilen
(ultrasonik) sesler (titreşimler) olduğunu biliyoruz. Lazerin gücü iyi
bilinir (titreşim), ışığı en sert malzemeyi delebilir.
Sapiens bilinçsizce titreşim uyumsuzluğuna çare arar ve iç

dengesini yeniden kuran iyi müziğe başvurur. Bununla birlikte,
insanlarda olumsuz durumlar yaratacak kadar uyumsuz müzik
ritimleri vardır. Yerli bir flüt türü olan "quena" örneğinde olduğu
gibi, belirli enstrümanların sesi, belirli koşullar altında derin bir
üzüntüye neden olan kadanslara sahiptir. Ayrıca, belirli desibel
seviyelerini aşan ve hem elle hem de entelektüel verimliliğin
kaybına neden olan ciddi sinir yorgunluğuna neden olan seslerin
zararlı etkisini de biliyoruz.
Söylenen sözün titreşimi de dinleyiciler üzerinde yararlı ya da

zararlı güçlü bir etkiye sahiptir. Büyük bir kişisel çekiciliğe sahip
olan ama sesleri nahoş olmasa da itici gelenler var. Bu sonuca
bağlıdır
sonik salınımların etkisi. Bu etki bizimkiyle uyumluysa, sevgi ve

beğeni hissedeceğiz ya da tam tersi.
İnsanlar, titreşimlerine göre iyi ya da kötü alındıklarının farkında
değillerdir.
Bir bireyin salınımlı enerjisinin etkisini doğrulamak kolaydır. İki
grup iç mekan bitkisinin ayrı yerlere yerleştirilmesinden oluşan çok
basit bir deney var. Her gün bir grup bitkiyle sanki insanmış gibi
konuşulmalı ve sevgi, dostluk ve metanet düşünceleri verilmelidir.
Diğer grup şansa bırakılmalıdır. Günler geçtikçe, konuşulan ve
olumlu ilgi gösterilen bitkilerin, diğerleriyle aynı toprağa, ışığa ve
suya sahip olmalarına rağmen çok güzelleştiği ve daha hızlı
büyüdüğü görülecektir.
Çok basit bir başka deney de, titreşimlerimizin insanlar

üzerindeki endüktif gücünü test etmektir. Bunun için bizi sevmeyen
biriyle iletişime geçmeniz gerekiyor. Bu kişinin bizde uyandırdığı
tiksinti duygusunu yendikten sonra ona karşı derin bir sempati ve
samimiyet hissetmeye çalışmalıyız.
Kısa bir süre sonra onda köklü bir değişiklik göreceğiz ve bize karşı
çok samimi hissetmeye başlayacak. Çoğu zaman başkalarına karşı
düşmanlığımız nedeniyle reddedilmeye neden olan bizleriz.
Titreşim Prensibi sayesinde, lanetlerin gerçekten var olduğunu

ancak doğaüstü hiçbir şeye sahip olmadıklarını anlamak mümkündür;
onlar sadece güçlü yıkıcı titreşimlerin yoğunlaşması ve yansımasıdır.
Aynı fenomen kutsamalarla da var olur, ancak tersine hareket eder.
Aşık olan bir çift aşk sözlerini konuştuğunda, yaşanan zevk

sadece bunun bilgisinden kaynaklanmaz.
166 YILDIZ ADAM
sevilirler, aynı zamanda kelimelerin titreşimli etkisine de.
Bunun üzerinde düşünürsek, sadece harflerin birleşiminden

oluşan ve titreşimli fenomenler meydana getiren sihirli kelimelerin
varlığını düşünmek mümkündür. Örneğin, geleneksel karate
haykırışı (kiai), başlangıçta düşmanı etkili bir şekilde felç etmek için
tasarlandı. Belli bir tonda ve frekansta yayımlanması gerekiyordu,
çünkü öyle olmasaydı hiçbir etkisi olmazdı.
Titreşim Prensibi üzerinde meditasyon yapan dikkatli öğrenci, çok

önemli şeyleri anlayabilecek; Gören gözü, işitecek kulağı olmayan gizin
eşiğinde kalır.
POLARİTE İLKESİ
Kutupluluk İlkesi şöyle der: "Her şey çifttir; her şeyin iki kutbu vardır;
her şeyin kendi karşıtları vardır; benzer ve benzemeyen aynıdır;
karşıtlar doğada aynıdır, ancak dereceleri farklıdır; uçlar buluşur;
tüm gerçekler ancak yarı yarıyadır. gerçekler; tüm paradokslar
uzlaştırılabilir."
Bu ilke, Evrende böyle bir birliğin olmadığı, çünkü her şeyin çift
olduğu öğretisini içerir; her şeyin iki yüzü veya zıt kutbu vardır. Hayatın
ritmini sağlayan kutupluluk olduğu için, hayatın en derin sırları bu basit
gerçeğin ardında saklıdır. Zıt kutuplar olmasaydı hayat olmazdı.
Kutupluluk çalışmasında anlaşılması gereken temel nokta, karşıtların
her zaman aynı elementte bulunmasıdır; bu yasa asla farklı unsurlara
uygulanamaz. Sıcaklığın iki ucu vardır, soğuk ve sıcak, ancak olumludan
söz edilemez.
elektriğin negatif kutbuna göre sıcaklık kutbu. Kutupluluk İlkesi,

bir gücün, pozitiften negatife giden bir derecenin tezahür ettiği
titreşimli bir derece ölçeği boyunca çalışır.
Böylece, ışık ve karanlık aynı şeyin iki ucunu temsil eder; bir
durumda ışığın varlığı, diğerinde ise yokluğu vardır. Sevgi ve nefret,
aynı şeyin, yani insandaki çekim ve iğrenme duygusunun zıt
kutuplarıdır. Ruh ve madde aynı şeydir, ancak insan zıt titreşimlerle
doludur. Aynı şey yaşam ve ölüm, iyi ve kötü için de geçerlidir.
Bu terimlerde mutlak olmadığını belirtmek gerekir, çünkü

örneğin mutlak soğuk veya sıcak nedir kimse ifade edemez. Biz
sadece belirli bir anda bir şeyin az ya da çok miktarından
bahsediyoruz. Dolayısıyla kuşkusuz "aşk, sevgisizlikten daha az
nefrettir" diyebiliriz. Ve "korku, saf cesaretten daha az cesarettir." İki
kutup her zaman pozitif ve negatif olarak sınıflandırılabilir ve
aralarındaki fark sadece bir derece meselesidir. Bu nedenle
Hermetizm, zihinsel dönüşümün, yani bir şeyi kendi karşıtına
dönüştürmenin yapılabilirliğini destekler. Nefret, sevgiye, fakirlik
zenginliğe, korkaklık cesarete ve cehalet, kutupluluk ölçeğinde
kayma yoluyla bilgeliğe dönüştürülebilir. Her zaman aşırı pozitif ve
aşırı negatif vardır, pozitif kutup negatiften daha yüksek bir doğaya
sahiptir. Cesaret, korkuya göre olumludur; karanlığa göre ışık;
nefrete göre sev.
Gerçek bir zihin bilimcisi olarak hareket eden Hermetikçi, içsel

titreşimlerini istediği zaman yükseltebilir ve olumsuzu olumluya
dönüştürebilir.
168 YILDIZ ADAM
The Kybalion'a göre , "istenmeyen, kutupluluğunu değiştirerek

öldürülür." Hastalık, üstesinden gelmeye çalıştığı şeyin tam tersinde
kutuplaşan zihnin gücüyle kutupluluğunu değiştirerek sağlığa
dönüştürülebilir. Mantıksal olarak, armudu şeftaliye dönüştürmek
hiçbir şekilde mümkün olmayacağı gibi, aynı şeyin karşıtlarını
dönüştürmek ancak mümkündür. Öte yandan, yeşil bir armudu
olgun armuta dönüştürmek mümkündür.
Okültizmde eski ezoterik kitaplarda bulunan iyi bilinen bir

sembol vardır - yılan kendi kuyruğunu ısırır.
Spesifik olarak, bu, iki aşırılığın sürekli olarak çekildiği ve asla
gerçekleşmemesine rağmen birbirini yemeye çalıştığı kutupluluğu
temsil eder. Vakum bolluğu çeker, masumiyet ve deneyim karşılıklı
olarak emilir. Bu ilkeye göre, sapiens için alışılmış yaşam koşulunda
erişilebilir bir gerçeğin varlığı reddedilir ve tüm gerçeklerin yarı
gerçek olduğunu ve mutlak gerçeğe ulaşmanın ancak Kutupluluk
İlkesi'nin üzerine çıkarak mümkün olduğunu iddia ederiz. karşıtların
ötesinde, sebepler dünyasına ulaşmak için. Naif insanlar, dünyada
iyiliğin kötülüğe kesin olarak galip geleceği zamanın geleceğine
inanırlar. Bu ilkeye göre iyinin de kötünün de zaferi imkansızdır. İyi
ve kötü bir şeyin iki ucunu temsil eder ve bu nedenle kesinlikle
görecelidir. Bir tilki tavuk kümesine girer ve bir tavuğu yerse, tavuk
için çok kötüdür, ancak yalnızca doğal hayatta kalma ilkesini izleyen
tilki için çok iyidir. Gerçekte, kötülük iyilik için, iyilik kötülük için
çalışır. Hayat ölüm için çalışır, çünkü insan doğduğu andan itibaren
ölmeye başlar. Ölüm, yaşam için çalışır, çünkü tüm yıkımlar yeni bir
yaşam biçimi yaratan bir dönüşümdür. Ne
karanlık olmasaydı aydınlığa olur muydu? Işık varlığını karanlığın

var olmasına borçlu değil mi?
Sırf bir şeyin var olduğuna dair kanıttan hareketle, bunun tersinin
de bir gerçeklik olduğunu hemen bilmeliyiz.
Kutupluluk nedeniyle kadın ve erkek birbirine çekilir ve
kaynaşmaya çalışır. Bu, sürekli kendi kuyruğunu ısıran sonsuz
yılanın yasasıdır. "Aşırılıkların buluştuğu" aforizmayı analiz etmek
çok ilginç. Örneğin bunu sevgiye uygularsak, nefreti sevgiye
dönüştürmenin kayıtsızlığı sevgiye dönüştürmekten daha kolay
olduğunu doğrulayabiliriz. Zıtlar bir araya geldikçe, bir uçtan
diğerine olan mesafe, uçtan diğerine olandan daha kısadır.
ölçeğin ortasından aşırı bir direğe. hermetik olarak
170 YILDIZ ADAM
konuşursak, bir noktadan diğerine en kısa mesafenin düz bir çizgi

değil, bir daire olduğunu söyleyebiliriz.
Bu daire, pozitif yüz ve negatif sıfır ile temsil edilen iki kutup
arasında uzanan kademeli ölçeği temsil eder. Bu rakamlar tamamen
keyfidir ve yalnızca tanıtım amaçlıdır. Köprüyü sıfırdan yüze
geçmenin elliden yüze geçmekten daha kolay olduğunu iddia
ediyoruz. Çizim bunu göstermektedir, çünkü mesafe, dairenin
çevresini düz bir çizgi olarak ortaya koyduğumuzdan çok daha
kısadır. Örneğimizde, elli sayısı, Tanrı'nın krallığında yeri olmayan
ılık olanları temsil eden sonsuz kararsızlık ve ilgisizliğin sembolüdür.
Bu, bir bireyin ideolojisini taban tabana zıt bir ideoloji için değiştirdiği
zaman, con versiyonu fenomenini açıklar. Bu sır, ciddi sorunları
olanlar için bir teselli işlevi görebilir; başarıya düşündüklerinden
daha yakındırlar, sadece sıradanlığın çaresi yoktur.
Hermetizm, kararsızlığın kararsızlıktan daha ölümcül olduğunu savunur.
hata; bunun nedeni açık. Satır aralarını okuyabilen ve bu bilgiyi

sindirebilenler, büyük bir hikmet elde edeceklerdir.
Eski simyacılar, dilsiz kurşunu altına dönüştürmenin mümkün

olduğuna inanıyorlardı. Bazı durumlarda bu, maddi bir eyleme atıfta
bulunurken, diğerlerinde ise sembolikti. Altın, metal ölçeğinin
yalnızca bir ucudur; bu nedenle simyacı, altına dönüşene kadar
kurşunun titreşimini ve kutuplaşmasını değiştirdi. Bu, iç madenlerin
manevi altına dönüştürülmesine atıfta bulunduğunda, örnek aynı
derecede geçerlidir.
Zihinsel Dönüşüm İlkesini Takip Etmek

ileri Hermetikçiler tarafından kullanılan, kullanılması gereken

mekanizmanın kısa bir taslağını yapacağız;
bir "Super rior I" komutasında iç birliğe ulaştı . Bu konuya ilerleyen

sayfalarda yer verilecektir.
Birçok titreşim düzlemi olduğunu zaten açıkladık. Zihinsel
Dönüşüm İlkesi ile ilgili olarak, basitlik adına iki temel düzlemden
bahsedeceğiz: Şema 5'te gösterildiği gibi, üstün nedenler dünyası
ve sonuçların alt dünyası.
Etkilerin alt dünyası fiziksel düzlemdir; üstün nedenler dünyası,

yaşamın sudurunun düzlemidir. Hermetikçi, bir dönüşüm sürecini
gerçekleştirmek için, "Üstün Ben" inin dünyasına yükselir ve zihni
aracılığıyla, yok etmek istediği titreşimin karşısındaki kutupta
kendisini kutuplaştırır. "İstenmeyen, kutbunu değiştirerek öldürülür"
diye hatırlayın. Bu, bireyin yapabileceği etkilerin veya fenomenlerin
üzerine çıkmakla eşdeğerdir.
172 YILDIZ ADAM
belirli bir zamanda acı çekmek. Bu işlemle, istenilene ulaşana kadar

bir titreşim derece derece değiştirilir.
Teoride bu kolay gibi görünse de, pratikte bunu başarmak için katı
bir disiplin ve önceden bir "Üstün I" yaratılması gerekir; aksi
takdirde, bu asla sadece teoriden fazlası olmayacaktır.
Kybalion'daki aforizmayı hatırlayın: "Zihin (aynı zamanda metaller

ve elementler) halden duruma, dereceden dereceye, koşuldan
koşula, kutuptan kutba, titreşimden titreşime dönüştürülebilir."
Zihinsel veya kimyasal dönüşümü uygulamaya koymak için önce
kendi zihnimizin kutuplarını değiştirmeyi öğrenmek gerekir, aksi
takdirde çevremizi etkileyemeyiz. Herşey
İster iç dünyamızı ister maddi dünyamızı değiştirme girişimi olsun,

dönüşüm süreçleri, Her Şey Akıl olduğu için her zaman zihinsel bir
işlemdir. Öğrencinin sadece kendi zihinsel durumunu değil, aynı
zamanda herhangi bir türde olumsuz veya yıkıcı titreşimlerden
muzdarip diğer insanların durumunu da değiştirebilmesi çok ilginçtir.
Günlük sorunların analizi açısından bakıldığında, kutupluluk çok

faydalı bir anahtardır, çünkü insanların çatışmalarının veya engellerin
gerçek değerini, onları büyütmeden veya küçümsemeden takdir
etmelerini sağlar. Örneğin Hermesçi, kendisini geçici olarak sıkıntılı
bir durumda bulursa, diğer uca etkili bir şekilde ulaşılana kadar,
bunu yavaş yavaş tersine kutuplaştırarak değiştirmenin mümkün
olduğunu bilecektir. Doğada her şeyin bir gebelik süresi olduğu için
bu operasyon için gereken süre, istenilenin önemine bağlı olacaktır.
Biraz önemli bir şey-
çok hızlı bir şekilde gerçekleştirilecektir; çok daha büyük bir projenin
meyve vermesi daha uzun zaman alacaktır.
"Arzu edilmeyen, kutbunu değiştirerek öldürülür" şeklindeki
büyük Hermetik dersi önümüzde tutalım. Bunun üzerinde
meditasyon yapmak öğrencinin büyük bilgiye ulaşmasını sağlayacaktır.
RİTİM İLKESİ
Ritim Prensibi şöyle der: "Her şey dışarı ve içeri akar; her
şeyin kendi gelgitleri vardır; her şey yükselir ve düşer;
sarkaç salınımı her şeyde kendini gösterir; sağa salınımın
ölçüsü, sola salınımın ölçüsüdür; ritim telafi eder."
Bu ilke bize her şeyin iki kutup arasında tezahür eden
ritmik salınımlara tabi olduğunu öğretir. Etki ve tepki, bir
gelgit, bir ilerleme ve gerileme, bir yükseliş ve bir düşüş
vardır ve bu kesinlikle her şey için geçerlidir. Evren,
gezegenler, Doğa, insan, milletler ve medeniyetler, hepsi
yükseklere ulaşmak ve daha sonra düşüşe geçmek ve yok
olmak için doğarlar, böylece yaşam döngüsünü tamamlarlar.
Bu gelgit fiziksel bedenimizde, duygularımızda, hislerimizde,
içgüdülerimizde, zekamızda ve hatta içinde yaşadığımız
farklı yaşamsal durumlarda kendini gösterir. BT
kişisel projelerimizi, diğer insanlarla olan ilişkilerimizi, Doğa
ile olan ilişkimizi ve genel olarak hayatımızın bir parçasını
oluşturan her şeyi ifade eder.
Ritim Prensibinin sembolü sarkaçtır.
Salınım, sola doğru ölçümü sağa doğru olanla aynı olan
ritmin eylemini açıklar. Pratik bir notta, bu yasaya "Sarkaç
Yasası" bile diyebiliriz. Sarkaca göre yaratılış gerçekleşir;
Her Şey'in bir yayılımı vardır ve bunu bir özümseme izler.
174 YILDIZ ADAM
Tecelli, yaratma zamanıdır ve soğurma, Her Şeyin enerjisini kendi

içinde yeniden bütünleştirme aşamasıdır.
Bunu insan solunum döngüsüne benzetebiliriz.
Yüce Varlık, fiziksel bir yaratıma dönüşene kadar enerjisini yayar ve
bu zirveye, maksimum materyalizasyon derecesine ulaştığında,
daha sonra tekrar kaydileşmeye veya ölüme ulaşana kadar sarkacın
ters salınımını başlatır ve ilahi yaratıcı enerji orijinal kaynağına
yeniden entegre edilir. Aynı şekilde milletler de güçlerinin zirvesine
ulaşır ve ardından yavaş yavaş düşüşe geçerler.
Hiçbir şey bu yasadan kaçamaz; kesinlikle kaçınılmaz bir süreçtir.

Ancak bir insanın, bir medeniyetin veya bir gücün ne zaman zirveye
ulaştığını belirlemek kolay değildir.
Kesin olarak bildiğimiz şey, çürümenin kaçınılmaz olarak
gerçekleştiğidir.
Ritim İlkesi ile daha önce bahsedilen Kutupluluk Prensibi, yaşam
sürecini sürdüren güçlerdir, çünkü yaşam her zaman iki kutup
arasında alternatif ve ritmik olarak hareket eden bir güçtür. Yaşamı
ve ölümü tanımlamamız gerekseydi, yaşamın iki kutup arasındaki
salınım olduğunu ve ölümün, doğanın dengesini aşan bir süre için
bir uçtaki kuvvetin kutuplaşması olduğunu söylerdik. Bu polarizasyon
negatif veya pozitif olabilir. Her iki kutbun birbirine çok yakın olması,
her biri kendi içsel niteliklerinin büyük bir kısmını kaybetmesi
durumunda olumsuzdur. İstenmeyen bir titreşimi bilinçli olarak yok
etmek mümkün olduğunda ve kutupluluk değiştirildiğinde, aşırı zıt
yönde kutuplaştığında olumludur.
Zıt kutupların zayıflaması nedeniyle negatif kutuplaşma

durumunda, hayati güçlerde bir bozulma meydana gelir.
kutupların birleşmesi ile sonuçlanabilecek; bu ölümle eşdeğerdir.

Yaşamın sırrı böylece basit bir şekilde ortaya çıkar: yaşam arasındaki
gerilimin sürekli olarak sürdürülmesidir.
iki kutup. Doğrusunu söylemek gerekirse, bir çocuk doğduğunda
hayatının zıt kutuplarının birbirinden çok uzak olduğunu ve bu
nedenle aralarındaki gerilimin büyük olduğunu söyleyebiliriz. Ancak
çocuk büyüdükçe karşıtlar birleşmeye başlar ve hayat geriler. Bu
durumda iki kutup şuur ve bilinçaltıdır ya da bireyin kendisinden ve
çevresinden de söz edebiliriz. İnsan ve çevre arasındaki sürekli etki
(uyaran) onu yavaş yavaş depolarize ederek yaşam gücünü tüketir.
İnsanın yaşamsal işlevlerini inceleyerek, kutupluluğun ve ritmin

organizmayı en hassas süreçlerinde kontrol ettiğini ve hastalığın
her zaman ritmin ya da kutupluluğun bir bozukluğu olduğunu
doğrulayabiliriz. Vücudun sabit bir denge durumunu sürdürmesi
gerekir ve bunun kaybı anormal bir durum anlamına gelir. Bilim
buna denge homeostazisi adını verir. Ev ostasisi yeterince
çalışılmamıştır ve bilim adamlarının Ritim ve Kutupluluk İlkelerini
kullanırlarsa birçok yeni şey keşfedecekleri kesindir.
Kalbin işlevleri, nefes alma, uyku ve uyanıklık, sarkaç yasasına

tabidir. Örneğin uyku, dengemizi korumak için gerekli değişimi
sağlar. Organik dengeyi bozduğu için uyku eksikliğinin ciddi
rahatsızlıklara neden olduğunu biliyoruz.
Uzun bir süre "biyoritimler" bilgisi ezoterik okulların kalbinde

kaldı. Bu, insanı olumlu veya olumsuz bir değişimle etkileyen
yaşamsal döngülerden oluşur. Bugün bu bilgi
176 YILDIZ ADAM
popülerdir ve bu eylemi belirlemek için cep hesaplayıcıları

bile vardır. Bununla birlikte, sadece üç ritim ortaya
çıkarılmıştır.
• 12 pozitif gün ve 12 negatif gün ile 24 günlük eril ritim •

14 pozitif gün ve 14 negatif gün ile 28 günlük dişil ritim •
16½ pozitif gün ve 16½ negatif gün ile 33 günlük entelektüel
ritim
40 günlük, 56 günlük, 92 günlük ve 276 günlük

döngülerin ritimleri henüz kitlelere açıklanmadı.
Bu kitabın amacı, ayrı bir cilt gerektirecek biyoritmler
hakkında talimatlar vermek değildir. Bu nedenle günlük
yaşamda bioritmlerin endikasyonlarını takip edenler için
sadece son derece önemli bir ipucu vereceğiz.
Bu insanlar, yaşamlarında hangi ritimlerin daha büyük bir
etkiye sahip olduğunu belirlemek için tüm mutlu veya
talihsiz olayları kaydettikleri bir günlük tutmalıdır, çünkü
bu tamamen kişisel bir şeydir.
Bazı bireyler 24 günlük ritimdeki olumsuzluktan çok
etkilenirken, diğerleri 33 günlük ritmin olumsuz döngüsünü
hissedecektir.
Ritim Prensibi'nin en önemli yönlerinden biri, her
insanın birkaç kez tekrarlandığında kendi ritmini kazanan
eylemlerinin doğasına göre kendi ritmik durumunu
oluşturmasıdır. Bu olayların bireyin hayatında periyodik
olarak tekrarlanması nedeniyle, bu olaylar veya eylemler
kişinin iradesi dışında gerçekleşir. Yani,
olaylar birey öyle istediği için gerçekleşmez, tam tersine olumsuz

olayları etkisiz hale getirmekten aciz olacaktır.
Negatif bir ritmin nasıl doğduğunu kısaca göstereceğiz: Örneğin

bir kişi bir hırsızlığın kurbanı olur ve çok büyük bir hırsızlık olmadığı
için yetkililere takip davası açma zahmetine girmez. Bunun bir
sonucu olarak, olumsuz bir ritim oluşur ve bu birey periyodik olarak,
ilk hırsızlığın gerçekleştiği gün var olana benzer gezegen
konumlarında meydana gelecek olan ekonomik nitelikteki kayıplara
maruz kalır. Kolayca doğrulanabilir bir başka örnek, yeni ve daha
ciddi sorunların ortaya çıkmasına neden olacak bir uyumsuzluk
ritmi yaratarak sona eren evlilik kavgalarıyla ilgilidir. Zenginlik ya
da yoksulluk ritimleri, mutluluk ya da talihsizlik, uyum ya da
uyumsuzluk böyle yaratılır ve bir kez harekete geçtiklerinde onları
etkisiz hale getirmek çok zordur. Talihsizliklerin gelgitin akışı gibi
"dalgalar" halinde geldiği iyi bilinir; yani, bireyin tepki verecek
zamanı olmadan hızla meydana gelirler. Öte yandan, bir kişinin bir
dizi olumlu olay yaşadığı "iyi şanslar" çizgileri de vardır. Bundan,
bireyin her zaman kolay olmayan nedenlerle belirli bir anda bir ritim
aldığı ve bu ritim değişmediği sürece olumlu veya olumsuz ton
korunacağı sonucuna varılır. Ne yazık ki, erken yaşlardan itibaren
farklı felaketlerin ritmini alan ve sarkacın her salınımında tekrarlanan
bireyler var. Bunu etkisiz hale getirmek genellikle çok zordur, çünkü
ne kadar uzun sürerse dalgalanma gücü o kadar güçlenir.
Negatif ritimler sonucu yaşayan evlilikler

178 YILDIZ ADAM
Çocuk, ebeveynlerinin günahlarının bedelini ödeyecekleri İncil'deki

aforizmayı yerine getirerek talihsiz bir ritmik titreşimle doğacağından,
pendulum diğer uca hareket edene kadar çocuk sahibi olmaktan
kaçınmak iyi olur.
Alışkanlıklar bir ritim tarafından oluşturulur ve zararlı

olduklarında ancak zıt nitelikte yeni bir ritmik durumun yaratılmasıyla
yok edilebilirler.
Sarkaç Yasası, kişinin kalmak istediği kutupta kutuplaşarak ve
böylece gelgit tarafından taşınmaktan kaçınarak ritmik salınımın
üzerine çıkmanın mümkün olduğunu öğrettiği için zihinsel dönüşüm
bilgisini tamamlar. Sapiens sarkacın salınım hareketinin kölesidir ve
herhangi bir şeyde başarılıysa, bunun nedeni, eylemlerinin sarkacın
hareketiyle tamamen tesadüfen örtüşmesidir. İnsanlar, maddi
durumları, sağlıkları, çalışmaları, canlılıkları veya aşkları ile ilgili
olarak kesinlikle Sarkaç Yasasına tabidir ve hayatın gelgitinin nerede
olduğu hakkında hiçbir fikirleri olmadan bir fırtınada oraya buraya
savrulan yapraklar gibidirler. onları alarak. Öte yandan Hermetist,
iptal edemese de bu Ritim İlkesini aşabilir. İrade gücüyle, nedenlerin
üstün planına yükselebilir ve ritmik salınımın altından akmasına izin
verebilir.
"Telafi Yasası" olarak adlandırılan şeyin Ritim İlkesi ile pek çok
ortak yanı vardır. Telafi, "sola salınımın ölçüsü, sağa dönüşün
ölçüsünü belirlediğinde" ortaya çıkan denge veya dengeleme
anlamına gelir. Bu, bir kişinin sahip olabileceği şeylerin miktarını
belirler, çünkü birey, nicelik olarak, eksikliğinin tam oranına sahiptir.
bu yüzden
zengin bir adam, fakirlere verilen diğer avantajlardan yoksundur.

Hepimiz "kartlarda şanslı, aşkta şanssız" ya da tam tersini
biliyoruz. Bu aforizma, tartıştığımız fikir hakkında bir şeye işaret
ediyor. Bu noktayı daha önce ele aldığımız gibi, bu nedenle,
kesinlikle tüm insanların sahip olabilecekleri şeylerle aynı miktar
veya marjla doğduğunu belirtmek ilginçtir; tek varyasyon onların
dağılımıdır.
Böylece, diyelim ki hepimizin yüz hayati birimi (zaman içinde
sahip olabileceğimiz) ve yüz negatif birimi (eksiklerimiz) var.
Zengin bir adam, yüz hayati birimini para kazanmaya
yoğunlaştırmak için olanaklarının büyük bir kısmını boşa çıkaran
kişidir. Aşk, manevi duyarlılık, aile mutluluğu veya diğer şeyler
kesinlikle eksik olan şeyler veya olumsuz birimler arasında
olacaktır. Farklı bir şekilde ifade edilirse, bir insan asla sembolik
yüzden fazlasına sahip olmayabilir, ancak bu miktar birçok şeye
dağıtılabilir veya sadece iki veya üç üzerinde yoğunlaşabilir. Eşit
bir dağılım, daha dengeli bir yaşamla sonuçlanır, ancak
muhtemelen hiçbir şekilde olağanüstü olmayacak bir yaşam.
Konsantrasyon, birçok şeyin feda edilmesi anlamına gelir.
Örnek 1:
Hayati Birimlerin Dağılımı
Zenginlikler: 45 adet
Güç: 20 adet
Ahlaki Asalet: 5 adet
Aşk: 5 adet
İstihbarat: 10 adet
Sağlık: 10 adet
Mutluluk: 5 adet
Sonuç: Zengin ve güçlü ama çok mutsuz bir birey.
180 YILDIZ ADAM
Örnek 2:
Hayati Birimlerin Dağılımı
Zenginlikler: 10 adet
Güç: 10 adet
Aşk: 15 adet
Dostluk: 10 adet
Ahlaki Asalet: 15 adet
İstihbarat: 15 adet
Sağlık: 10 adet
Mutluluk: 15 adet
Sonuç: Farklı unsurlarla dolu, daha zengin bir yaşam ile daha
dengeli bir birey.
Bu örnekler kesinlikle keyfidir ve bunların tek amacı, yaşamsal

birimlerin dağılımı veya yoğunlaşması ile neler olduğunu
göstermektir. Bunu bilen okuyucu
teori farklı durumlar için örnekler oluşturabilir.
Örneğin, sadece yürüyerek tamamen tüketebileceğimiz kas
kapasitemizin dağılımını çizebiliriz. Ya da yürüyebilir, odun kesebilir,
yüzebilir, tırmanabilir ve boks yaparak hayati enerjimizi çeşitli
alanlara dağıtabiliriz. Benzer şekilde, büyük bir güç tüketimi kaynağı
sağlamak için sabit bir elektrik potansiyeli kullanabilir veya onu
yüzlerce sıradan ampul arasında bölebiliriz.
Hayati birimler yasasına göre, iki insan evlendiğinde ne

olduğunu analiz etmek çok ilginçtir, böylece hayati birimlerini
paylaşırlar. Ya da bir çocuğun doğumu durumunda, bu bebek kendi
yüz yaşamsal birimiyle dünyaya gelir ve bu, ebeveynlerin bakımı
altındayken "hayati birimlerin aile mülkünü" artırır.
Sonuç olarak, sadece yetenekli olanların

Ritim Prensibinin üstüne çıkmak kendilerini gerçekten özgür sayabilir.
NEDEN VE ETKİ İLKESİ
Sebep ve Etki İlkesi şöyle der: "Her Sebebin bir Etkisi vardır; her
Etkinin bir Sebebi vardır; her şey Kanuna göre olur; Tesadüf, yalnızca
tanınmayan bir Yasanın adıdır; pek çok nedensellik düzlemi vardır,
ama hiçbir şey gözden kaçamaz. Yasa."
Bu yasa bize Evrendeki hiçbir şeyin tesadüfen olmadığını öğretir; her
şeyin belirli bir nedeni vardır. Şans dediğimiz şey, yalnızca nedenleri
bilinmeyen bir şeydir.
Kanunların dışında ve ötesinde bir şeyin var olması mümkün değildir, çünkü
bu kuvvet Evrenden bağımsız ve üstün olacaktır. Ritim Yasasını Neden ve
Etki Yasasına uygulayarak, bir etkinin büyüklüğünün her zaman onu
oluşturan nedenin önemine eşit olduğunu söyleyebiliriz. Kutupluluk İlkesini
tartışırken açıkladığımız gibi, iki temel düzlem vardır: nedenler (üstün) ve
sonuçlar (alt) ve insan günlük yaşamında yalnızca ikincisinin farkındadır.
Etkiler dünyasında yaşıyoruz ve olayların okült nedenleri hakkında sadece
Hermetist bilgi sahibidir.
Şansın en bilinen tezahürü,
Hindular , en yeterli olduğu için kullanacağımız bir kelimeye Karma derler.
Karma, bireyin şu anda başına gelen olaylar ile geçmişteki eylemleri

arasındaki bu ilişkiyi ya bu yaşamda ya da önceki yaşamda var olan ilişkiyi
açıklamaya çalışır. Sanılanın aksine Karma her zaman olumsuz değildir;
Karma'nın geçmişteki iyi işlerimize denk gelen olumlu bir yanı da var. Kanun
182 YILDIZ ADAM
Karma'nın reenkarnasyona sıkı sıkıya bağlı olduğu gerçeğini şimdilik

bir kenara bırakacağız.
Reenkarnasyon, bireyin kendi içinde onun var olduğunu
"hissettiği" ve eğer hissetmiyorsa, hiçbir argümanın onu ikna
etmeyeceği çok kişisel bir meseledir. Ayrıca kanıt üretmek mümkün
olsaydı, bireyi baskı altına alacağı için seçme özgürlüğünü azaltırdı;
eğer bir kişi bazı okült fenomenlerin doğruluğuna ikna olmuşsa,
gerçek bir ruhsal kaygı duymadan ezoterik bir okula girebilir.
Bununla birlikte, önceki sayfalarda, reenkarnasyonun ne olduğunu
entelektüel olarak kavramak için bir yöntem önerdik: "maddeyi ele
geçiren bir güç".
İç mekan bitkileri üzerinde yaptığımız deneyle, gerçekte yaptığımız

şeyin, bitkinin yaşamını sürdüren ve sonsuza kadar evrimini
sürdüren sebze maddesindeki bir gücü "enkarne etmek" olduğunu
fark edebiliriz. Bu, "ruhsal" enerji bir hayvan bedeninde enkarne
olduğunda ne olduğuna dair bir benzetmedir, çünkü hayvan
öldüğünde ruh, evrimsel bir döngüyü tamamlayana kadar yeni
bedenlerde enkarne olmaya devam eder.
Önemli olmak.
Sebep ve Etki Yasası bize dünyadaki görünen adaletsizliklerin

rasyonel bir açıklamasını verir; bir çocuğun neden sakat doğduğunu
veya erken yaşta öldüğünü anlayabiliriz; Ruhsal duyarlılığı mükemmel
bazı insanların neden yoksulluk içinde yaşadığını ve diğer gerçek
canavarların zenginlik içinde yüzdüğünü anlamak mümkündür. Bu
yasa, çok küçük yaşlardan itibaren olağanüstü müzikal potansiyel
gösteren çocuk dahileri veya bir "şans çarpması" nedeniyle ani
zenginliğe olağanüstü sahip olma olgusunu açıklığa kavuşturur.
Kendi kendine çalışan bir bireyin neden daha fazla ışık tutacağına
ışık tutacağız.
ölüm hiçbir zaman ekonomik başarıya ulaşamaz ve diğer yandan

talihin neden tembel olan birine gülümsediği. Böylece tarihsel
olaylara yeni bir ışık tutulur; bazı ilgili tarihi şahsiyetlerin Hitler
örneğinde olduğu gibi nasıl yoktan varılarak büyük güce ulaştıklarını
anlayabiliriz. Onu sahip olduğu iktidar konumuna hangi nedenin
yerleştirdiğini elbette bilemeyiz, çünkü hayat, üzerine tarihin ilmek
ilmek işlendiği ve tüm olayların üzerine örüldüğü devasa bir duvar
halısı gibidir. Bu, sıradan ölümlüler tarafından nüfuz edilemeyen
Maya'nın perdesidir.
Şimdi her zaman geçmiş eylemlerimiz tarafından

belirlendiğinden, Karma'nın eylemi "her şey yazılıdır" dememizin
nedenlerinden biridir. Her insanın, yaşamı boyunca belirli bir süre
kontrol altında tutulan ve sonuçlara dönüşürken bireyin kaderini
şekillendiren belirli sayıda nedeni vardır. İstenmeyen nedenlerin
etkilerini yalnızca gerçekten bilge bir adam kısmen etkisiz hale
getirebilir.
Sapiens'in kaderini yöneten Kader Lordları veya Archon'lardan
daha önce bahsetmiştik . Gerçekte, bireylerin Karması ile çalışırlar,
ancak kolektif bir bakış açısıyla. Kontrol ettikleri ve yönettikleri
insanlığın Karması'dır ve bu genel bağlamda, insanın eylemlerini
ödüllendiren veya cezalandıran okült yargıçlar olarak hareket
ederler.
Sebep-Sonuç İlkesi buna paralel hareket eder, yani insan kendi

Karması ile “kendini cezalandırır”; Arhontlar, bireyin faydalı dersler
alması ve önemli deneyimler yaşaması için eylemi planlar ve
"aşatırır".
Geçmiş yaşamlarında aşırı derecede

184 YILDIZ ADAM
zenginler ve paralarının gücünden yararlanan ve şimdiki

yaşamlarında, aşırı yoksulluk deneyimlerinden kendileri acı
çekebilmek için fiilen dilenci olanlardır. Birini öldüren kişi, geçmişteki
eyleminin doğrudan veya dolaylı etkisi nedeniyle sırayla ölecektir.
Bir kadını köleleştirmek için aşktan veya ihtirastan yararlanan bu
hayatta fenin egemenliği altında olacaktır.
erkek seks. Ara sıra bir dilenci korkunç bir kibir sergileyecek ve tüm
dünyayı hor görüyormuş gibi görünecek ve bu tutum sadece basit
bir psikolojik telafi değil, daha derin köklere sahiptir. Kuşkusuz bu
birey geçmiş yaşamında yüksek bir konumdaydı ve sonuç olarak
aşırı gururu fiziksel bedeninin ölümünden sonra da hayatta kaldı.
Daha önce başka bedenlerde yaşamış olsaydık, bunu kesinlikle

hatırlayacağımız tartışılabilir, ancak bu akıl yürütme çocukçadır;
beyin yok edildiğinde, hafıza silinir.
Bununla birlikte, geçmiş deneyimlerden türetilen içgüdüsel
dürtüler hayatta kalır. Örneğin, bir kişi önceki enkarnasyonunda
hırsızlıktan mahkûm edilmiş olsaydı, şimdiki yaşamında son derece
dürüst olurdu, ancak bunu zorunlu olarak yapar.
Kumar durumunda, hangi bireylerin en büyük ödülleri
kazanacağını ve daha sonra kimlerin hayatlarını tamamen
değiştireceğini seçen Kader Archons'un doğrudan eylemini
görebiliriz.
Halihazırda milyoner olan ve önemli bir ödül kazananlar söz
konusu olduğunda, bu yalnızca Kader Lordları tarafından önceden
kararlaştırılan olayları artıracak veya güçlendirecektir. Şans, bizim
için bilinmeyen bir nedenin yalnızca görünür etkisidir. Genel olarak,
belirli bir etkiyi tetikleyen tüm nedenleri saptamak mümkün değildir,
çünkü bunlar birbiriyle iç içedir.
186 YILDIZ ADAM
kesinlikle bencilce. Aldatıcı fahişelere veya kabadayılara yardım

etmek, sonunda değerli ve ruhsal olarak yüksek bir adamın yok
olmasına neden olabilir.
Bahsettiğimiz şeyin büyük ilgi çeken bir başka yönü daha var ve
bu, gizli bir hırsızlık yapan, haksız kazanılmış kazançların veya
kazanmadığı mülkün tadını çıkaran bireyi ifade ediyor. Bu adam
Doğa ile bir sözleşmeye girer; Bir gün geri dönecek ya da çaldıklarının
bedelini ödeyecektir. Bu nedenle, bu kişiye yardım edecek kadar
tedbirsiz olursak, hayatının gelişiminden büyük ölçüde sorumlu
olacağız ve Doğa, bekleyen borcu ödememizi talep edecek.
İhtiyacımız olan veya arzuladığımız her şey, hiçbir şey vermeyen,

ancak bize ihtiyacımız olanı satan ve her zaman ödenmesi gereken
ortak Doğa havuzuna aittir. Hiçbir şey bedava değildir; hatta
hayatımızın, zevk anlarının, sevginin, dinginliğin, bilginin, gücün ve
hatta soluduğumuz havanın bedelini ödemek zorundayız. Parayı tek
geçerli ödeme aracı olarak gördüğümüz için bunu fark etmiyoruz.
Kozmik ticarette paranın bir değeri olmadığının ve daha önceki
bölümlerde bahsettiğimiz "altın çorba" gibi başka şeylerin gerekli
olduğunun farkında değiliz. Örneğin "şeytan" için bir can dünyadaki
tüm altından daha değerlidir.
Sebep ve Etki Yasası ile ilgili en önemli şey, ileri Hermetist'in

olağanüstü bir irade çabasıyla kendisini daha yüksek nedenler
dünyasına yükseltebilmesidir. Kendini bu düzlemde kutuplaştırarak,
kendisini bir nedene dönüştürür ve böylece daha yüksek düzlemden
yayılan etkileri yaşamayı bırakır. Nedenler dünyasından, Hermetikçi,
nedenlerin kendi iradesiyle harekete geçtiğinden emin olduğu için,
hayatını kendi planlamasına göre yönlendirebilir.
manevi güç er ya da geç somut maddi etkilere dönüşecektir.
CİNSİYET İLKESİ
Cinsiyet İlkesi şöyle der: "Cinsiyet her şeydedir; her şeyin Eril ve Dişil
İlkeleri vardır; Cinsiyet tüm düzlemlerde tezahür eder."
Yedinci Hermetik Prensip, bize cinsiyetin her şeyde tezahür

ettiğini ve her şeyde eril ve dişil kuvvetlerin mevcut olduğunu
göstererek, Doğa yasalarının bilgisini tamamlar. Cinsiyet ile cinsiyeti
karıştırmak gibi bir hataya düşmemeliyiz, çünkü cinsiyet sadece
genital organların yapısına ve erkek ile kadın arasındaki uyum
farklılığına atıfta bulunur. Cinsiyet, Cinsiyet İlkesinin birçok
tezahüründen biridir ve fiziksel düzleme karşılık gelir, ancak
bildiğimiz gibi, Zihin İlkesinin var olduğu birçok düzlem vardır,
cinsiyet gibi. Onun metisizmi, cinsiyetin itici bir doğası olduğunu ve
bu doğanın, içinde hem olumlu hem de olumsuz olanı bulduğumuz,
karşılıklı etkisi enerji yaratan atomda bile hareket ettiğini savunuyor.
Pozitif ve negatif kutuplardan bahsetmek yerine, eril ve dişil, üretici
ve tasavvur edenden daha uygun bir şekilde bahsedebiliriz. Elektriğin
pozitif öğesi erildir ve negatif öğesi dişildir.
Dişil veya negatif, tüm elektriksel ve manyetik fenomenlerin

rahmidir. Dişil enerji eril ile birleşmeyi arar ve ondan aktif olanı
emer, böylece yeni bir güç üretir.
Hermetik öğreti, yerçekiminin üretildiğini de doğrular.

188 YILDIZ ADAM
eril ve dişil ilkelerin çekiciliği ve iticiliği ile.
Önceki sayfalarda belirtildiği gibi, fiziksel bedenimizi analiz

ederek, onun iki kutupluluğa sahip olduğunu keşfedeceğiz. Böylece,
erkek solar pleksustan aşağıya erildir ve bu bölgeden başa kadar ve
bu bölgeden dişildir, kadında ise bunun tersi doğrudur. Bu şekilde,
kadının beyinsel olarak eril ve erkeğin beyinsel olarak dişil olduğunu
gözlemleyebiliriz.
Erkekte gebe kalma ilkesi onun hayal gücündedir ve kadında
rahmindedir. Vücudumuzda sağ taraf eril veya pozitif, sol taraf ise
negatiftir; sağ beyin yarım küresi pozitif ve sol, negatif. Olumlu ve
olumsuz karşıtlık üzerine bir nesil sürecini içeren, ellerin avuçlarını
duada birleştirmenin mistik veya dini eyleminin gizli önemini Cinsiyet
İlkesi aracılığıyla anlamak mümkündür.
Hermetizm öğrencisinin yeni bir varlık, keskin bir insanın üstün

nitelikleriyle tasarlanacak bir mutant yaratması okült yasa
aracılığıyladır. Ruhsal tekamül için başka bir gerçek yol yoktur; bu
sırrı kullanmaya dahil olmayan her şey saf fantezidir ve ondan
sadece tamamen öznel sonuçlar elde edilecektir.
Bu Cinsiyet Yasasını anlayarak, sorunlardan, zorluklardan ve

engellerden kaçınmanın, onları yalnızca engel, zaman kaybı veya
rahatsız edici durumlar olarak görmenin ne kadar aldatıcı olduğunu
da anlayabiliriz. Hermetikçi, sorunları yaşamın negatif kutbu, yani
arzu ettiği şeyi yaratmak için pozitif üretici enerjisine karşı çıkması
gereken güç olarak görselleştirmelidir. Bu fenomeni anlarsak,
tamamen yeni ve farklı bir
Bilincimizi geliştirmek için gerekli tamamlayıcıdan başka bir şey

olmayacak olan hayatımızdaki engellerin vizyonu.
Ulaşmak istediğimiz kesin nitelik olan bilinç, atalet ile irade gücümüz
arasındaki, uyanmış bir zeka tarafından yönlendirilen çarpışmanın
sonucudur. Eğer karşıt güçler arasındaki bu mücadele olmasaydı,
Ne Hermetik ilerleme mümkün olurdu, ne de evrim.
Bu noktada sapiens'in veya kilden insanın bir Yıldız Adam'a

dönüştürülmesinin büyük sihirli sırrını açığa çıkaracağız. Bu
dönüşüm ancak özne, ruhsal Babası olacak olan etten kemikten bir
Üstat ile temasa geçtiğinde mümkündür. Ve anne kim olacak? anne
canavardır
bireyde, yani ruhsal olarak konuşursak, kendisinin kadınsı ya da
olumsuz kutuplu olan yanı. Bu nedenle inisiye canavarın ve ruhsal
Üstadın çocuğudur.
Gerçek bir inisiyasyon süreciyle (sembolik değil) karşı karşıya olan
öğrenci, kendisini aniden Üstat'a veya canavara yaklaştıracak bir
salınım içinde sarkaç tarafından güçlü bir şekilde sürüklendiğini
bulacaktır. Hermetizm'in ezici kanıtını kendi derinliklerinde
hissedeceği, yüksek farkındalık seviyelerine yükseldiğini hissedeceği
anlar olacak. Diğer zamanlarda her şey karanlık olacak; inisiyasyon
tüm anlamını ve amacını kaybedecek ve öğrenci acımasız bir şakaya
teslim olduğuna inanacaktır. Ancak bu sarkaç hareketinin kademeli
olarak durdurulması, onun bilinçli bilginin istikrarına ulaşmasını
sağlayacaktır.
Cinsiyet İlkesi bize anne ve baba unsurları olmadan bir yaratılışın

var olmasının mümkün olmadığını gösterir ve bu, inisiyasyon süreci
de dahil olmak üzere tüm Evren için geçerlidir. Sebep bu
190 YILDIZ ADAM
Neden yalnız bir insan, ne kadar teorik bilgiye sahip olursa olsun,
diğer üretici kutuptan yoksun olduğu için yalnızca öznel sonuçlara
ulaşabilir.
Bu yüzden bir Üstat bulmak gereklidir ve bu gerçeğin önemi
daha önce belirtilmişti. Bir Usta bir mutant değilse, o zaman sahte
bir ustadır, ancak bu terim görecelidir.
Üstün ve optimum olanla ilgili olarak yanlış olsa da, aşağı olanla
ilgili olarak da çok doğru olabilir. Bu nedenle, bir Üstadın bir mutant
olmamasına rağmen, bir öğrenci için çok yardımcı olabileceğini
açıklığa kavuşturmak gerekir. Bu durumda sunamayacağı şey,
mutlak olanın bilgisi olacaktır ve masallara göre Prometheus
tarafından cennetten çalınan kutsal alevi iletemez. Bu kutsal alev bir
soyutlama veya bir sembol değildir. Bu bir gerçektir ve İsa Mesih'in
başının üzerinde görünen INRI kısaltmasında sembolize edilen
manevi güçtür. Gerçek Hermetik anlamı şudur: Inge Natura
Renovatur Integral, ancak Jesus Nascente Renovatur Iao veya Igni
Nitrus Roris Invenitur olarak da okunabilir. Bütün bu formüller
(bugün bilinmeyen) ilk Gül Haçlılar tarafından kullanıldı ve tam
olarak ilahi ateşe, simyacıların sihirli mayasına atıfta bulundular ve
daha önce de belirttiğimiz gibi "her şeyi yeniler".
Yine de, gelişmek için bir Üstat bulmanın yeterli olduğunu

varsaymamak gerekir. Aksine, mürit ancak Cinsiyet İlkesini üstün
bir şekilde ele aldığı ölçüde ilerleyecektir, çünkü olumlu veya aktif
bir ruhsal mayalanma gerekli olsa da, öğrencinin kendisinin zihinsel
bir zihinsel maya oluşturması yine de vazgeçilmezdir. ve karakter ile
eterik varlık ve
inisiyenin nitelikleri. Bu, üzerinde daha fazla çalışacağımız gizli bir

öğreti olan Theurgy olarak bilinir.
Cinsiyet İlkesinden devam ederek, evliliğin bir kişinin hayatında
sahip olabileceği muazzam olumlu veya olumsuz etkiyi göz önünde
bulundurmak gerekir. Birlik, tehlikeli bir şekilde yıkıcı olacak kadar
uyumsuz olduğunda, etki zararlıdır ve gerçek aşk ve uyum olduğunda
olumludur.
Hermetik evlilik kavramı, yaygın olandan oldukça farklıdır. Bu

birliğe adını vermek için bir evlilik sözleşmesinin olması şart değildir.
Bu gidişatı ters açıdan açıklayacağız: yasal ve yasal bir evliliğe giren,
ancak evlilik aurası diyebileceğimiz şeyi elde etme yeteneğinden
kesinlikle yoksun olan bir çift (ve ne yazık ki bu sık görülür) olabilir.
ve bu nedenle bu aurayı oluşturmadan yirmi yıl evli kalabilirler.
Evlilik aurası , gizli bir yavrudur, her iki eşin de zihinsel çocuğudur;
çifti birleştiren, uyumlu hale getiren ve koruyan, evliliğin Doğa
yasalarına göre gerçekten "kurulmasını" veya gerçekten kurulmasını
sağlayan kapalı bir pozitif manyetik alandır. İki insanı evlendiren,
insanın yasaları değildir; onları mevcut koşullara göre birleştiren
veya ayıran yalnızca Doğa'dır. Evlilik aurası , evlilik mutluluğunun ve
birliğin gerçek sırrıdır. Bu olmadığında, yetkili makamlar tarafından
ne kadar sertifika verilmiş olursa olsun, hiçbir şey yoktur. Hermetik
olarak, yalnızca iki kutuplu kürenin okült bağıyla birleştirilen,
yalnızca gerçek ve gerçek aşktan oluşan bir evliliktir. Bu duruma
sahip olmayan çiftler
192 YILDIZ ADAM
Aşkın kült çocuğu evli değildir, yalnızca tutku, kişisel rahatlık,

yalnızlık veya alışkanlıkla birleştirilirler.
Evliliği yıkılmaz ve geri döndürülemez bir şey olarak gören,
tarafları ciddi günahın cezası altında ömür boyu bağlayan dinlerin
acilen bu emri değiştirmesi gerekir, çünkü bu yaklaşım, sapiens
canavarının genel olarak yaptığı gibi ters yönde ilerlemek anlamına
gelir. Bu yaklaşım, sevginin açık ve güzel bir tezahürü yerine, doğal
olmayan bir dayatma ile yapay bir aile birliğini sürdürmeye çalışmak
anlamına gelir. İnsanlara gerçekten sevmeyi öğretmek tercih edilmez
mi? Gerçekte, eğer bir aile gerçek sevgi ile birleştirilmemişse, bu
sadece bir zorunluluk veya kolaylık için birlikte yaşayan bir grup
hayvandır, bu bizim istediğimizden daha fazla insanı ilgilendiren bir
durumdur. Mutluluğun ancak gerçek bir evliliğin olduğu evlerde
mümkün olduğunu söylemek gereksizdir, aksi takdirde, karı ve
erkeği gerçek bir şekilde bir araya getirecek tek bir bağ olduğundan,
ideal bir durumun yalnızca zayıf bir taklidi vardır. -aşk. Ailenin
istikrarına aykırı olan tek şey onun yokluğudur.
Bu anahtarla en derin sırlar açığa çıkarken, okuyucunun satırlar

arasında yatan her şeyi kendi başına keşfetmeye çalışmasını ve bu
konu üzerinde derinlemesine düşünmesini önererek, bu kısa
toplumsal cinsiyet araştırmasını bitirmek istiyoruz. Bizim açımızdan,
çok fazla ifşa etmekle ilgilenmiyoruz; sadece inisiyenin büyümesi ve
gelişmesi için gerekli araçları sağlamaya yeterlidir.
XI
HABERLER _
T o Hermetik aydınlanmayı sağlamak yeterli değildir.

bir Üstat bulun, ancak bir öğrenciye, hayatın gizemlerinin
gerçek bir öğrencisine dönüşen bir adaya sahip olmak gerekir.
İnsanların, bir konuda bilgin olmak için tüm öğrencilerin yapması
gerekenin azimle çalışmak olduğunu savunan geleneksel eğitim
veya öğrenim kavramına alışkın olduğu için bulmak o kadar kolay
değildir. Daha fazla veya daha az ilerlemenin, bireyin öğretmeninden
veya ait olduğu okuldan aldığı bilgi miktarına bağlı olduğu da
söylenir. Bu şekilde, bir kurum şişirilmiş bir "Hermetik çalışmalar
programı" veya "ezoterik çalışmalar" sergilerse, birey doğru yolu
bulduğuna inanmaya çok meyilli olacaktır. Yine, bir çalışma programı
ile bir inisiyatif okulu arasında var olan muazzam farkın altını çizmek
gerekir. Bir çalışma programında birey, yalnızca yararlı olabilecek
ya da olmayabilecek, gerçek ya da öznel olabilecek şeyleri öğrenmek
için oradadır.
193
194 YILDIZ ADAM
Her halükarda, birey kurtuluşu elde etmeyecektir (türlerin ortak

ruhundan kurtulamayacaktır), ancak her halükarda, ilerlemesini
sürdürmek için gerekli erdemi elde ederek gelişim yolunda
ilerleyecek ve belki de içinde özgürleşecektir. gelecekteki bir
enkarnasyon.
İnisiyatik bir okulda, öğrenci gerçek evrime ulaşma, kendini
sapiens'in kolektif ruhundan kurtarma ve kendini gerçek bir mutant
veya Yıldız Adam'a dönüştürme fırsatına sahiptir. Bir inisiyatif
okuluna girmeyi başarmış bir kişinin, orada gerçekleştirilen işe
yönelmesi için bir dizi göstergeye veya referans noktasına ihtiyacı
olacaktır. Aksi takdirde, disiplinlerin ve talimatların anlamını veya
içeriğini anlayamadığında erken hayal kırıklığına uğrayacaktır. Belki
de bir öğrencinin karşılaşabileceği en büyük engel, zekası kendisine
sunulan gizemleri açığa çıkaracak kadar gelişmediği için Hermetik
teoriyi çalışmanın faydasız olmasıdır. Bir birey ne kadar zeki olursa
olsun, entelektüel güçlerinin optimum verimliliğe ulaştığı çok yüksek
bir farkındalık durumuna ulaşmak için gerekli olan derin gerçeği
anlamak için akıl ve mantığın yeterli olmadığını görecektir.
Bir insanın, yalnızca hafif farkındalık kıvılcımlarıyla kesintiye

uğrayan kalıcı bir rüya benzeri durumda yaşadığından ve gün
boyunca uyanık görünmesine rağmen, gerçekte çok düşük bir
uyanıklık durumuna sahip bir uyurgezer olduğundan bahsetmiştik.
Böylece, sapiens'in aklı ve mantığı, düşsel fantezinin aletlerinde
entelektüeldir. İnsan bilincinin incelikleriyle kendini gözlemlemenin
önündeki doğal engeller nedeniyle bunun farkına varmak çok
zordur. Bu nedenle zeka tek başına farkında olmak için yeterli
değildir.
HABERLER _ 195
uyanık gerçeklik dünyasında gerçekleşen olaylar. Bu nedenle,

öğrenci ilk başta akıl yürütmesinin gücüne güvenemez. Öğrenci
"başka bir beyin" ile düşünmeyi öğrenmelidir ki, içinde olağandan
daha üstün "başka bir akıl yürütme" doğabilsin. Bu, ancak gerçek
ve sembolik inisiyasyon yoluyla elde edilebilir. Gerçek inisiyasyon,
öğrencinin psikolojik yapısında derin ve somut değişikliklere neden
olur. Ne var ki, erginlenme sancılı ve zor bir süreçtir ve ancak
acemilerin insanüstü çabalarıyla başarılı olacaktır. Bu, sonraki
bölümlerde daha ayrıntılı olarak açıklanacaktır. Şimdilik, bir
öğrencinin sahip olması gereken koşulları ve üstesinden gelmesi
gereken iç ve dış engelleri tanımlamakla yetineceğiz. Genel anlamda,
okullar müritlerini en zeki adaylar arasından değil, gerçekte olması
gerektiği gibi, kendi hayvanlıklarının hayaletiyle yüzleşmeye özellikle
uygun kılan özelliklere sahip olanlardan seçerler. Seçim için iyi bir
rehber aşağı yukarı aşağıdakiler olacaktır:
1. Manevi altına sahip olmak (iç içerik)

2. Önyargılardan arınmış olmak veya bunların üstesinden gelebilmek 3.
Kendi önemsizliğinin bilincine sahip olmak
hayattaki en önemli şey

5. Sadakat, kendini adama, sebat ve sadakat uygulamak
okula doğru
6. Esnek ve çevik bir zekaya sahip olmak 7. Kendini işin

temel anahtarı ile uyumlu hale getirmek.
Okul
8. Alınan talimatlara isteyerek uymak 9. Belirli nitelikteki zihinsel

rahatsızlıklardan uzak olmak
196 YILDIZ ADAM
Saflığın, entelektüel faktörün, mesleki unvanların veya sosyal

konumun ne kadar önemli olmadığını anlayabiliriz.
Temelde aranan şey, bireyin içsel doğası ve kendisini yalnızca tüm
bu dünya yaşamı boyunca değil, ayrıca gelecekteki varlığını
belirleyecek olan Hermetik bir göreve adama kapasitesidir. Hiçbir
gerçek Okul, "hile yapan", yani ruhsal mükemmellik özlemleri ve
üstün varlıklara dönüşme konusundaki kararlı kararlılıklarıyla
kendilerini kandıran bireylerle zamanını boşa harcamak istemez.
Okullar, çabalarını, inisiyasyona yönelik çalışmalarında sürekli bir
eylem hattını etkin bir şekilde sürdürenlere adamayı tercih ederler.
Öğrenci olmanın ancak Okulda bir deneme süresinden sonra
mümkün olduğunu açıklığa kavuşturmak gerekir. Bununla birlikte,
bir birey, hiçbir zaman bir mürit olmadan, basit bir öğrenci olarak
sonsuza kadar kalabilir, çünkü bunun için gerekli yeteneğe sahip
değildir. Öğrencinin ve müridin yolları olan bir "kolay yol" ve bir
"zor yol" vardır. Her birinin dezavantajları ve ayrıcalıkları vardır ve
bu nedenle, konunun kapsamlı bir analizi olmadan hiç kimse, bir
mürit olana kadar "asla tatmin edilmeyeceğini" söyleyemez.
Bu farklılıkları açıklamak için her iki seçeneği de karşılaştıracağız:
ÖĞRENCİNİN KOLAY YOLU
Yükümlülükler: Çok az. Bunlar, özellikle yüksek ahlaki ve manevi

ilkeleri izleyerek bir hayat yaşamaya ve iyilik ve kardeşlik
uygulamalarına atıfta bulunur. Mantıken öğrenci de kurumun
kurallarına uymak zorundadır.
HABERLER _ 197
Geçilmesi gereken testler: Bunlar nispeten basittir ve başarılı bir

şekilde geçmek için büyük çaba gerektirmez.
Kazanımlar: Kişinin karakterine hükmetme ve kanalize etme,

komplekslerin, engellemelerin ve hayal kırıklıklarının üstesinden
gelme. Zihinsel gücü, kendini aşma veya başkalarına yardım etme
hedefine yönlendirmek için kullanmayı öğrenmek. Hayatın gizemleri
ve var olan her şeyin temel nedenleri hakkında bilgi. Gelecekteki bir
incar ulusunda tam olarak yerine getirilmesi için hazırlık. Özetle,
öğrenci büyük ölçüde gelişir, ancak Hermetik ölüme ulaşamaz;
sapiens'in kolektif ruhundan tamamen özgür değildir .
ÇALIŞANIN ZOR YOLU
Yükümlülükler: Muazzam ve başarılması zor. Mürit, belirli bir süre

boyunca nefsinden vazgeçmeye istekli olmalı ve eğitmenine mutlak
itaat yemini etmelidir. Gerekirse, her şeyden vazgeçmeye istekli
olmalıdır.
Geçilmesi gereken testler: Çok az kişi bunlara dayanabilir. Zanoni

romanında bu testlerden biri anlatılır: eşikte hayaletle karşılaşma.
Bununla birlikte, gerçek hayatta bu deneyim, Ed ward Bulwer
Lytton'ın romanındaki betimlemeden daha az gösterişlidir, ancak
inceliği nedeniyle daha zordur. Doğanın olumsuz yanı (Şeytan
denilebilir), her türlü olumsuz tepkiyle karşı karşıya kalan öğrenciye,
karanlığın güçleri Olimpos'a gelişini engellemeye çalışırken tepki
gösterir.
198 YILDIZ ADAM
Testlerde zafer durumunda ulaşılan kazanımlar: Hermetik ölümden

sonra , mürit, bir karasal insan olarak evrimin zirvesine ulaşmış ve
evrimine daha yüksek bir seviyede başlaması gereken bir birey olan
bir mutant veya Yıldız Adam'a dönüştürülür. seviye. Bilinçli
reenkarnasyon uygulamasıyla özünün ölümsüzlüğüne ulaşır ve
Maya'nın perdesini aşarak mutlak gerçeğe ulaşır. O, iyinin ve
kötünün, karşıtların, haz ve acının ötesindedir; mutluluğun ve
talihsizliğin ötesinde; hayatın ve ölümün ötesinde.
Bunlar sembolik başarılar değil, kesinlikle gerçek ve doğrudur.

Ancak, bu noktada acemi, bir dizi soru sormak zorunda kalır. Acemi
kişi, inisiyeyi bir "Süpermen"e, hastalanamayan veya ölemeyen,
yemek yemeye veya normal biyolojik işlevleri yerine getirmeye
ihtiyaç duymayan yenilmez ve yok edilemez bir varlığa dönüştürme
girişimi olup olmadığını merak edecektir. Örneğin, birçoğu
kendilerine Cagliostro'nun neden hapishanede öldüğünü soruyor
ve bundan ve hayatındaki sayısız tehlikeden onun gerçek bir inisiye
olmadığı sonucuna varıyor.
Kendi payımıza, Cagliostro ve Saint Germain Kontunu, gelmiş
geçmiş en büyük Hermetik Üstatlardan ikisi olarak kabul ediyor ve
aynı zamanda Cagliostro'nun hapishanede öldüğü iddiasını
reddediyoruz. Bu gerçekleşseydi bile, bu büyük adamı hiçbir şekilde
daha az zeki yapmazdı. Görünüşler genellikle aldatıcıdır ve bir
Cagliostro boyundaki Üstatlar, insan canavarından olumsuz tepkiler
almamak için gerçek amaçlarını ortaya koyarken büyük özen
gösterirler. Bu durumda "Şeytanla yemek yiyenler uzun kaşık
kullansın" şeklindeki popüler atasözünü uygulayabiliriz. Yani
sapiens'i elverişsiz durumlardan kurtarmak veya rahatlatmak için
dünyevi meselelere müdahale edenler.
HABERLER _ 199
ya da yaşam koşullarını iyileştirirler, sonunda yardım etmeye çalıştıkları

kişiler tarafından çarmıha gerilirler.
Sahte "Süpermen" kavramıyla devam ederek, okuyucudan Krypton
gezegeninden gelen Amerikan çizgi romanlarının Süpermen'i Clark Kent
olsaydı nasıl hissedeceğini hayal etmesini istiyoruz. İlk başta bu çok arzu
edilir görünebilir, ancak bir süre düşündükten sonra, fiziksel olarak
ölümsüz ve yok edilemez, hastalığa dayanıklı, tehlikelere dayanıklı,
herhangi bir saldırıya karşı bağışık, güçlü olmanın ne kadar korkunç bir
ceza olacağını anlamak kolaydır. kalbin veya cinsiyetin arzularına
direnmek, sürekli ve esnek bir şekilde erdemli ve mükemmel olmak.
Böyle bir varlık olsaydı, gerçekten şeytanın bir yaratımı, mekanik bir
robot, kesinlikle insanlık dışı ve mutsuz bir varlık olurdu ve büyük acımayı
hak ederdi. Hatalarımızdan değil, başarısızlıklarımızdan öğrendiğimizi
hatırlamalıyız.
başarıları ve şeyleri yalnızca onları kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya

olduğumuzda takdir ettiğimizi. Hayatın tadı, geleceğin bize ne getireceğine
dair bilgi eksikliği, sürekli olarak sahip olduğumuz her şeyi kaybetme
veya arzularımıza ulaşamama tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktır. Her
şeye sahip olmak ve hiçbir şeyi kaybetmemek dayanılmaz ve insanlık dışı
olurdu.
Büyük Hermetik Üstatlar tehlikeden, hastalıktan ya da ölümden

muaf değildirler ve varlıkları hakkında en güzel, en yüce ve insani olan
tam da budur - başkaları için mücadelelerinde çok güçlü oldukları için
çok isteksiz olmaları gerçeği. manevi güçlerini kendi çıkarları için
kullanmak. İsa'nın tehlikeyle karşı karşıya kaldığında kendini kurtarmayı
reddettiğini biliyoruz.
çarmıha gerilme tehdidi, ancak bu onun bir sahtekar olduğu anlamına

gelmez. Aksine kabul ettiği anlamına gelir.
200 YILDIZ ADAM
teslimiyet ve uysallık, Kâinatın Yaratıcısı tarafından kendisine

dayatılan korkunç çile.
Büyük Kabalist Eliphas Levi, "bu adamlar (büyük inisiyeler),
kralları kendileri olmaktansa yönetmeyi tercih ettiler" dedi. Bunu
anlamak mümkün mü? Gerçekten önemli bir adamın, insan dehasını
öldüren ün, zenginlik ve onurlardan kaçarak, ikinci veya üçüncü sınıf
bir konum işgal ederek, fark edilmeden hayattan geçmeyi tercih
etmesi gerektiğini anlamak zor değil.
İnisiyasyon adayı kolay veya zor yolu seçmelidir, ancak

öğrencinin yolunu seçerse gelecekte bir mürit olabileceğini göz
önünde bulundurarak tarafsız ve bilinçli bir şekilde yapılmalıdır.
Kendisini zamanından önce bir müride dönüştürmeye çalışırsa,
başarısızlığı o kadar ezici ve acı verici olabilir ki, geri dönüşü olmayan
bir şekilde travma geçirebilir ve bu durumda gelecekteki bir
enkarnasyonda başka bir fırsatı beklemesi gerekir.
Seçim ne olursa olsun, öğrenci, net bir sonuca varmak için

farkında olması gereken içsel engellerle karşı karşıyadır.
belirli bir anda ona ne olduğu hakkında fikir. Diğerlerinin yanı sıra
bu engeller şunlardır: kibir, gurur, bencillik ve kendi kendine
yeterlilik.
Birey çok yüksek derecede öz-önem sahibi olduğunda, bu,
Hermetik hakikatle önyargısız bir şekilde yüzleşmenin önündeki ana
engel haline gelir; her şeyi bildiğine ve "bu hilelerin üzerinde
olduğuna" inanıyor. Elbette, bu ya da buna benzer bir
rasyonalizasyonu, konunun cehaletinden dolayı kullanır, şüphesiz
daha önce bir Hermetik İnisiyasyon Okulu'na gitmemiştir ve bu
deneyimi yaşamadan hiçbir fikri olamaz. başkaları var
HABERLER _ 201
bir okulla teması başarılı olmayan ve karşılaştıkları çilelerin

üstesinden gelemedikleri için gururu ciddi şekilde incinen. Bu
duyguyla parçalanmış ve değerli gururlarını kurtarmak için, bir
nedenle (ki her zaman buldukları) bir nedenle Okulun eksik, yararsız
veya tehlikeli olduğunu iddia ederek Öğretileri ve Okulu gözden
düşürürler.
İnisiyasyon için adayın karşılaştığı dört ana engele dönersek,

kibirin sadece bireyin narsisizmi olmadığını, aynı zamanda onun içi
boş bilgisine de atıfta bulunduğunu belirtmek gerekir; derin veya
aşkın önem. Kibir ve gurur, bir kişinin sürekli olarak başkalarının
önünde, şüphesiz sahip olmadığı güce, öneme veya zekaya sahip
olarak görünmesini gerektirir. Gurur, kişinin kendi zayıflığına karşı,
kendinde olmayan bir gücü varsayarak savaşmaya yönelik çocuksu
bir çabadır. Egoizm, bireyi Evrenin merkezi olduğuna ve her şeyin
onun etrafında döndüğüne inandırır. Öte yandan, kendi kendine
yeterlilik, kişinin bilmediğini bilmemesidir.
Özetle, bu kusurlar, insanın kendi önemini abartmasına ve aynı

eğitim düzeyine, sosyal statüye veya ekonomik statüye sahip
olmayan herkese tepeden bakarak sıradan ölümlülerden üstün
olduğuna inanmasına neden olur. Sadece günlük yaşam deneyimi
sonunda onu düşündüğü kadar ayrıcalıklı olmadığına ikna edecektir.
Bu durumun bireyin Hermetik evrim olasılığına verdiği asıl zarar,
kendisinden daha üstün bir imaja, itibara veya üne sahip kişilerden
gelenler dışında, duyduklarını bilinçsizce reddetmesidir.
202 YILDIZ ADAM
Gerçekte, adayın, Gurdjieff'in "kendi hiçliğinin deneyimi"

olarak tanımladığı ve temelde genel koşullardan kaçma
konusundaki acizliğinin farkına varan ezoterik deneyimi
yaşamadan, zekasıyla Hermetizm ile otantik bir şekilde
yüzleşmesi mümkün değildir. yani insanın hayatına yön
veren şeyler.Bu, kişinin arzu ettiği şeyi elde etmenin
mümkün olmadığını, çünkü olayların beklediğimizden farklı
geliştiğini veya basitçe gerçekleşmediğini ve dahası,
istenmeyen olayların da gerçekleştiğini anlamak anlamına
gelir. Gurdjieff'in "kendi hiçliğimiz" dediği şeyin, gerçekte,
kişinin fiziksel, içgüdüsel, duygusal ve entelektüel olarak
kesinlikle programlandığının pratik farkındalığı olduğunu;
programı bozmanın imkansız olduğunu, çünkü bu yok
edilemez veya temel ve derin yapılarında değişikliğe
uğramıştır.Bu nedenle, bir insan kendisi hakkında ne kadar
önemli ve şişirilmiş bir imaja sahipse, o kadar az olasıdır.
Onun metik felsefesini anlayın. Program, kültürel topluluk
değerlerine dahil olmadığı için Hermetizm'i reddeder ve
eğer öyle olsaydı, insanlar onu körü körüne kabul ederdi.
Ancak insanlar taklit ve hurafenin ötesine geçemeyeceğinden,
böyle bir kabulün hiçbir değeri olmayacaktır. Başka bir
deyişle, inisiyasyonun ilk adımlarını atabilmek için kişinin
kendi küçüklüğünü ve önemsizliğini gerçekten ve özünde
fark etmesi önemlidir, aksi takdirde öğrenci ya da mürit
olan bireyin kendisi değil, "sahte varlık, "maske" veya "kişi",
yani kişilik. Metodik olarak, kişiliğin ve programın çok
benzer olduğunu ve öğrenci kendini kendi kişiliğinin üstüne
çıkaramadığı sürece, gelmeyecektir.
HABERLER _ 203
gerçeğin bilgisine ulaşmak şöyle dursun, onun gerçek varlığıyla

temasa geçsin. Hermetikçi için "kişilik", "temel Ben"i hareketsiz ve
tutsak tutan mekanizma olduğu için "şeytani" bir anlama sahiptir .
Öğrenci, inisiyasyonunun başlangıcında, birkaç dakikalığına

bile olsa beyinsel programlamasını aşmaya çalışmalıdır, çünkü bu
onun belirli bir ölçüde "kendini görmesine" izin verecektir.
Programını aşmak için, kendisini mümkün olduğunca kişisel olmayan
olmaya zorlamalı, önceki tüm kavramları veya fikirleri bir kenara
bırakmalıdır, sanki Evrende uçan canlı bir zekaymış gibi, ancak
fiziksel bir beden olmadan. Kişiliksiz olmak, tarafsızlığı, barışı,
korkudan kurtulmayı, inanç eksikliğini ve "inanç karşıtı" olmayı içerir.
"Kutsal bir inanç" ile sahip olunan acemilerden veya kör "karşıt
inanç" tarafından yönetilenlerden daha tehlikeli bir şey yoktur. İkisi
de Hermetizme gerçekten akıllıca yaklaşamaz.
Acemi kişinin, bir okula yaklaşırsa, bunun öğretilmeyeceğini,

çünkü bu inisiyatik okulların işlevi olmadığı için açıkça anlaması
gerektiğinde ısrar etmek gerekir ; Hermetizm, Homo sapiens'e
yasaklanmış bir bilimdir. Okula sadece içsel içeriğinin değerini, yani
gizli ruhsal gücünün gücünü gösterme fırsatı vermek için kabul
edilir . Bu kuvvet yoksa veya çok azsa, birey hayvana daha yakındır.
Bu, zıt kutuplar arasındaki uçurumun enginliği nedeniyle, atmaya
çalıştığı sıçramayı tamamen imkansız hale getirecektir: hayvan ve
insan. Gereken manevi gücün derecesi, bir bireyin hayvan
durumundan uzaklığının büyüklüğünü gösterir. Neofit, çok özel
hayati öneme sahiptir.
204 YILDIZ ADAM
bilinç durumunu yükseltmesini ve bilgiye erişmesini sağlamak için

gerekli araçlar verilir. Bilgi Okuldadır, ancak bir bilim, disiplin veya
herhangi bir tekniğin öğretildiği şekilde erişilebilir kılınmaz; her
zaman örtülü olan bu temel bilgiyi kavraması gereken öğrencidir.
Bu nedenle, "görecek gözlere ve işitecek kulaklara sahip olmak"
zorunludur. Bilginin bu şekilde kavranması, ancak öğrenci, üstün bir
bilinç çabasıyla alegorilerin, benzetmelerin, karşılaştırmaların ve
benzetmelerin perdesini aşabilirse mümkün olacaktır. Sadece ruhları
veya "temel Ben" tarafından yönlendirilenler gerçeği öğreneceklerdir.
Yalnızca merakla, bencillikle ya da tamamen tutkuyla hareket
edenler gerçeğin ışığına ulaşamazlar.
Kötü, ahlaksız ya da sorumsuz bir Yıldız Adam ya da Yıldız Kadından

daha büyük bir lanet olamaz ; bunun gerçekleşemeyeceği kesindir.
Sapiens içsel değerini gösterdiğinde , yardım edilmeye ve

müteakip ve planlı mutasyonu için hazırlanmaya değerdir. Yavaş
yavaş, Hermetik bilim onun için yasaklanmış bir bilgi olmaktan
çıkacaktır, çünkü Evrensel bilimi bilmenin yüksek onuruna layık
görülecektir.
Özetlemek gerekirse, Hermetik bilgi yalnızca küçük bir seçkinler
içindir, ancak otantik bir ruhsal huzursuzluktan derinden etkilenen
herkes bu seçkinlerin bir parçasını oluşturabilir. Kaldı ki halk da bu
bilgiyi istemiyor; tam tersine, İsa'nın "domuzların önüne inci
atmayın" sözlerini doğrulayarak onu küçümserler.
Domuz olarak doğmuş, bu durumda mutlu olan ve domuz

olarak ölecek olan çok kişi var.
Bu Hermetik sırrın geleceği pratikte kesindir.
HABERLER _ 205
Bu bilginin özgürce verilmesini isteyen ve onun

yasaklanmasında bencillik ya da zayıflık işareti gören birçok
insanı şok eder. Bunu düşünenler, türlerin seçkinlerini
oluşturdukları için, üstün organizmaların kıt olması ve
nadiren ve titiz bir seçim sürecinden sonra ortaya çıkması
nedeniyle, bolluk ve sıradanlığın eş anlamlı olduğu Doğa'yı
gözlemlemelidir.
Acemi, daha önce de belirttiğimiz gibi "öğretilmek
üzere" bir inisiyatik okula gelmese de, ders vermeli veya
ders vermeli. biri nasıl
bu paradoksu anladınız mı? Çok basit: talimat öğretmek
için değil, öğrencinin beyin programını bir dereceye kadar
yok etmek içindir, böylece kendi bilgisini bir iç aydınlanma
süreci yoluyla toplayacaktır. Dersler ezberlenecek veya
"öğrenilecek" değildir, ancak bunlar öğrencinin içinde
üretilmesi gereken derin dönüşümlerin ruhsal ve entelektüel
mayasıdır.
Yine de, bu değişikliklerin etkili olması için, öğretim
sırasında alınan her şeyin kişinin muhakeme yetisine
bütünsel bir biçimde ulaşması için nasıl dinleyeceğini
bilmek gerekir, çünkü sapiens genellikle yalnızca ne
istediğini anlar ve kendi isteğiyle çelişen her şeyi reddeder.
benlik saygısı, düşük tutkular veya kişisel çıkarlar.
XII
GERÇEK BAŞLANGIÇ
T Acı ve otantik inisiyasyon her zaman derin bir

Girit, nesnel ve maddi süreç. Okuldan okula koşuşturanların ve
hayvani bireyselliklerinden özgürleşmek istemeyenlerin asla
aşamayacakları bir engeldir; teorik inisiyeler, sembolizm ustaları,
masa sihirbazları, kütüphane fareleri, entelektüel ve retorik haçlılar,
kendini beğenmişler, korkaklar, düşsel kültüre tapanlar veya sıradan
insanların savunucuları tarafından asla geçilemeyecek bir yoldur.
Pek çok ünlü adam inisiye unvanını kullandı, ancak yalnızca küçük
bir azınlık, genellikle sahte veya yanlış olan teorinin sınırlarının
üzerine çıkarak inisiyatif tamamlamaya ulaştı. Gurdjieff'te bu yüzyılın
büyük Üstatlarından birini, ne yazık ki bir Hermetik varis bırakmayan,
belki de hiç kimsenin buna hakkıyla yetkin olduğunu düşünmediği
için tanıyoruz. Aynısı, ölümü Teosofi Cemiyeti'nin dağılmasının
başlangıcını işaret eden Madam Blavatsky için de oldu.
207
208 YILDIZ ADAM
Okült ve ezoterik konuların takipçileri tarafından yapılan büyük

hatalardan biri, inisiyasyonu, inisiyasyonun aşkın, kozmik, mistik,
ilahi ve ebedi doğasını göz ardı ederek, yalnızca uygulamaların,
bilginin veya törenlerin bir toplamı olarak düşünmektir. İnisiyasyon,
hayvan sapiens'in Yıldız Adam'a dönüşümü olduğu için, evrensel
hakikat açısından gerçekten son derece önemli bir eylemi temsil
eder . Sapiens'in en yüksek hayallerini aşan böylesine büyük bir
başarı, ilginç bir maceranın şenlikli veya anlamsız ruhuyla
karşılanamaz. Bu başarı, en asil ve en büyük başarı olarak tüm
muazzam boyutlarıyla değerlendirilmelidir.
yüce teşebbüs insan cesaretine talip olabilir; son derece üstün bir
türe katılmak için Homo sapiens türünün bilinçli olarak terk
edilmesidir : Yıldız Adam. İnsanlık tarihinde, Homo sapiens'in ruhsal
yükselişinin destanıyla, önem açısından karşılaştırılabilir bir başarı
hiçbir zaman olmamıştır ve olmayacaktır . Bununla birlikte, pek çok
insan bir doktor, mühendis, elektronik teknisyeni, Rotary Kulübü
üyesi veya yoga ya da parapsikoloji çalışmasının takipçisi olmakla
aynı şekilde bir "girişimci" olmaktan bahseder. Öğrencinin ezoterik
teoriler veya doktrinler hakkında ne kadar çok şey öğrenirse
öğrensin, Hermetik ölümden sadece sembolik olarak değil, gerçek
bir şekilde geçmediyse, asla gerçek bir inisiye olmayacağını belirtmek
gerekir.
Gerçekte, inisiyasyon bir vazgeçme eylemidir ve aynı zamanda

ruhun bir ameliyatıdır. Böyle bir vazgeçmenin yalnızca belirli
şeylerden kaçınma anlamına geldiğine inanılmamalıdır.
Bunun ima ettiği şey, hayvan bireyselliğinin mutlak kurban
edilmesidir. Ruhsal kişiliksizliğin içeri girmesine izin vermek için
hayvan bencilliği ortadan kalkmalıdır. İtirazlardan vazgeçmek gerekiyor-
GERÇEK BAŞLANGIÇ 209
onların yerine, mükemmel bir dengeye ulaştıktan sonra, hayvani ve

ruhsal açlığı eşit oranda tatmin eden inisiyenin zevklerini koyar.
Cahillerin tek amaçları hayvani iştahlarını tatmin etmek olup,

üretim çabaları esas olarak zevk ve maddi menfaat elde etmelerini
sağlayacak altınları toplamaya yöneliktir. Ağırlık merkezleri bedensel
kütlede bulunur. Beyni kullanan, duygulara ilham veren ve tutkuyu
harekete geçiren bedendir. Beden efendidir ve bireyin kendisi köledir.
Cismani madde çürüyüp öldüğünde, birey kendini birdenbire

köleliğinden kurtulmuş olarak bulur. Hiçbir zaman kendine ait bir
hayatı, düşünceleri, duyguları ve tecrübeleri olmadığını, hiçbir
zaman kendisine ait olmayanı doyurmak ve tatmin etmek için emek
vermesi gereken bir hizmetkar olduğunu ilk kez ve hiçbir faydası
olmaksızın anlıyor. bir protoplazma kütlesinin ihtiyaçları.
Evrimleşmek, mutlu olmak ve ilerlemek için kullanılması gereken bu
hayat, onun yaptığı ve yapamadığı şeylerin hatırasına
dönüştürülmüştür.
Gerçekte, beden birey değildir; birey deneyim kazanmak için
fiziksel bir beden alır, bu da onun kendisini mükemmelleştirmesine
ve gelişmesine izin verir. Bu amaç genellikle engellenir veya son
derece yetersiz ve önemsizdir. Hayatının son dökümünde birey,
varlığı boyunca kendisi için ne kadar az şey kazandığını ve sapiens
sirkinin faaliyetine devam edebilmesi için ne kadar vermek zorunda
olduğunu anlayacaktır.
İnisiye bu durumu tamamen değiştirir, ancak bazı sahte-

mistiklerin yaptığı gibi bedeni küçümsemek şöyle dursun, onu
güçlendirir, ona daha fazla farkındalık ve zeka verir.
210 YILDIZ ADAM
canavarı insanlaştırmak için. Bu ruhsallaştırılmış ve insanlaşmış

hayvan, bireyin yüksek bilincine tabi olduğu için artık tutkulu
durumları deneyimlemez. Bununla birlikte, bedenin kendisinde kötü
ya da kirli hiçbir şey olmadığını anlamak gerekir; tam tersine, Yüce
Yaratıcı'nın usta elini yansıtan mükemmel bir biyolojik yapıdır.
Bedeni saptıran ve onu bozulmaya sürükleyen bireyin kendisidir.
Vahşi halde gördüğümüz hayvanlar, hayvani tabiatları bakımından
tamamen saftırlar ve sapıklık hakkında hiçbir bilgiye sahip değildirler.
Öldürürlerse, korku ya da yemek ihtiyacı içindir, öldürme sevgisi için
değil. Kana susamış ve saf olmayan tek hayvan Sapiens'tir , çünkü o
ne hayvan ne de insandır, ancak bir melezdir.
İnisiyasyonun amacını kısa bir cümleyle özetleyebiliriz:

"inisiyasyon programlanmış bir hayvanın programlanmamış ve
özgür bir Yıldız Adama dönüştürülmesidir." Bunu başarmanın tek
bir yolu vardır: Bu, bireyin programı olduğu için kişiliğin yok edilmesi.
Hermetik olarak konuşursak, sapiens'in iki temel güçten oluştuğunu
düşünebiliriz : onun beyinsel biyolojik programı (kişiliği) ve "Üstün
I" olarak adlandırılabilecek ruhu veya ilahi kıvılcımı . Program, bireyin
kendisini türün merkezi bilgisayarına bağlayan tüm robot benzeri
öğeleri içerir. Ruh, Tanrı'nın zuhurudur, ya da yaşamın birincil
nedenidir; maddede deneyim kazanmak için fiziksel bir bedende
enkarne olur. İnisiyatif sürecinde öğrenci, doğal olarak aşamalı bir
süreç olan programın ölümünü deneyimlemelidir. Bununla birlikte,
bunun yalnızca bir yıkım olduğu düşünülmemeli, programın
özümsenmesi ve aktarılmasıyla çözüleceği düşünülmemelidir.
"Üstün I" tarafından oluşturulur . Bu aşamada, program doğal

kalitesini kaybeder ve yalnızca dahili yargı süzgecinden geçmesi
gereken bir veri ve bilgi bütününe dönüştürülür. Zorlayıcı ve rüya
gibi gücünü kaybettiği, derin bir "budama" ve dönüşüm yaşadığı
yer burasıdır. Bütün bunlar ancak, temel olarak müridin kendini
adama ve azim ile birlikte Okul ve eğitmen ile derin bir anlayış ve
yakın birlikteliğe atıfta bulunan belirli gerekliliklere uyulması halinde
mümkündür.
Bunu anlamak için insanın -ruhunun, bedeninin ve ruhunun-

yapısı hakkında bir fikre sahip olmak gerekir. Ruh her zaman bir
soyutlama ve bir gizem olmuştur ve onu tanımlamaya veya
açıklamaya yönelik tüm girişimler, muğlaklıkları ve içerik eksikliği
ile ayırt edilmiştir. Metik geleneği bize sapiens ruhunun dört ana
sistemden oluştuğunu söyler: üreme, sindirim, dolaşım ve solunum
sistemleri ve bunların her biri dört elementten birine karşılık gelen
temel bir zekadan sorumludur.
Üreme sistemi: Ateş

Sindirim sistemi: Toprak
Dolaşım sistemi: Su
Solunum sistemi: Hava
Ustaların Üstadı, büyük Hermes Trismegistus, sfenksin

gizemlerinin açığa çıktığını gördüğünde dehşete düşerdi. Onun
zamanında bu bilgi ancak çok imtihanlardan geçmiş ve belli
derecelere ulaşmış kişilere verilirdi. bu
212 YILDIZ ADAM
eski simyacılar, Evren'deki her şeyin esasen dört unsurdan

oluştuğunu ileri sürdüler. Bu, büyük Hermetik gerçeklerden biridir.
Tanrı da dört elementten oluşur ve bu nedenle dişil yönü (Doğa)
aracılığıyla sapiens'e doğumda dört elemente karşılık gelen dört
bakire zeka verir. Bahsettiğimiz "zekâlar"ın, asli unsuruna göre kendi
zekâsı ve bilincine sahip "elementer varlıklar" olduğu anlaşılmalıdır.
Bir ateş varlığı üreme sistemimizin sorumluluğunu üstlenir; bir
toprak varlığı sindirim sistemimizin sorumluluğunu üstlenir; bir su
varlığı dolaşım sistemimizin sorumluluğunu üstlenir; ve bir hava
varlığı solunum sistemimizin sorumluluğunu üstlenir. İnisiye,
çalışmalarını güçlendirmek, desteklemek veya değiştirmek için bu
zekalarla zihinsel temasa girebilir.
Okuyucunun dört sistemimizin zekalarıyla ilgili fantastik fikirler

oluşturmasını önlemek için, bunların insan figürleri olarak değil,
"her elementin ruhunun akıllı yayılımları"nın soyut kavramı olarak
hayal edilmesi gerektiğini açıklığa kavuşturmalıyız. Tıpkı Tanrı'nın,
ilahi kıvılcımının ema ulusu aracılığıyla insanda ortaya çıkması gibi,
Doğa, dişil yanıyla, dört "krallığın" temel kıvılcımını insanda
birleştirerek kendini yansıtır. Böylece insan, görünen ve görünmeyen
bir taraftan oluşur. Görünen taraf, Tanrı'nın dişil yönüne karşılık
gelir; ruh ve görünmez, Tanrı'nın eril yönüne, yani ruhtur. Evren
verdiğimiz örneğe benzer, görebildiğimiz her şey, Kozmosun formu,
yapısı ve bedeni Büyük Yaratıcı'nın (Evrensel Ana) dişil tarafıdır. Öte
yandan Büyük Baba, yaşamsal çekirdeği oluşturan eril özdür ve bu
taraf görünmez kalır.
Küçük bir bebeğin masumiyeti, yalnızca dünyanın gerçekliği

hakkında henüz hiçbir bilgiye sahip olmaması gerçeğinden değil,
özellikle ruhunun bakire saflığından, yani dört elementinin
bütününden kaynaklanmaktadır. Bebek büyüdüğünde, taklit ve
bulaşma yoluyla çevresinde gördüğü aynı kusurları ve kötü
alışkanlıkları uygulamaya çalışarak, kendi temel zekasını
yozlaştıracaktır. Freud, libidonun bireyin tüm sorunlarının kaynağı
olduğunu iddia ederek, ruhun yalnızca ateş yönünü kapsadı (çok
akıllıca, çünkü ateş yaşamın kökeni olduğu için ekleyebiliriz), ancak
diğer üç hayati kaynağı bıraktı. el değmemiş. Bir çocuk ilk kez sigara
içtiğinde
zaman, sigaranın tadını çok tatsız bulacaktır ve duman öksürük, baş
dönmesi ve baş ağrısına neden olur.
Bunun nedeni, solunum cihazının zekasının bu "saldırganlığa" tepki
vermesi ve böylece reddedildiğini göstermesidir. Bununla birlikte,
görevi bireye hizmet etmektir ve eğer kendi iradesinin bir çabasıyla
sigara içmeye devam ederse, hava zekasının tütünü kabul ettiği ve
kabul ettiği bir zaman gelecektir. Bu kendi yıkımıdır. Tıpkı insan gibi
bozulur ve nikotin bağımlısına dönüşür. Histeri, kendine acıma,
depresif durumlar ve genel olarak duygusal sorunlar dolaşım
sisteminde yer alır. Rüşvet, bencillik, şiddet, nefret, haset ve
kıskançlık sindirim sisteminde bulunur ve kompleksler genel olarak
üreme sisteminde bulunur. Bireyin davranışı, dört zekasını kirletir
ve yozlaştırır, kendi ruhunu alçaltır ve onu ruhsal tekamül
olanaklarından uzaklaştırır.
Dört büyük sistemin sembolizmini analiz ederek, çarmıha

gerilmiş Mesih imgesi ile zincire vurulmuş "Üstün I" arasında var
olan açık ilişkiyi keşfedeceğiz .
214 YILDIZ ADAM
her biri haçın bir ucunu temsil eden dört zekaya. Kelimenin tam anlamıyla
anlaşılması gereken "Ben yolum" kelimeleri , tam olarak "Üstün Ben" e
atıfta bulunur.
İnisiyasyonu bir mesel aracılığıyla anlatmak için, bunun "Mesih'i çarmıha
germe" çabası olduğunu söyleyebiliriz. Bunun için tek bir yol vardır, çünkü
kişinin durumu üzerine meditasyon yapılırsa, merkezi bilgisayarın çıkarlarına
göre programlandığı için bireyin yapabileceği çok az şey olduğu sonucuna
varılır. İçgüdülerinde, duygularında ve düşüncelerinde içinde olan ve onun

bir parçasını oluşturanlarla mücadele edemez. Tek olasılığı, bir nedenden
dolayı, program zayıfladığında ortaya çıkan farkındalık kıvılcımlarında
yatmaktadır. O anda birey, kendisinden daha üstün bir hayatın olduğunu
ve öğretmeninin gösterdiği yolu takip ettiğinde gelişebileceğini net bir
şekilde anlayabilir. Bu nedenle, öğrenci yola başladığında kendini fedakarlık
ve büyük çaba gerektiren çileci uygulamaları yerine getirmekle sınırlamalıdır.
Sistemlerin montajına altıncı bir "I" eklenir ve onu bir yediliye dönüştürür.
Bunun için altıncı "Ben" i "Volitive Ben" olarak adlandıracağız ve bireyin
oluşum haritamız aşağıdaki gibi olacaktır.
şöyle:
1. Üreme Sistemi 2. Ateş "Ateş ben"

Sindirim Sistemi 3. Toprak "Karasal ben"
Dolaşım Sistemi 4. su "Sulu ben"
Solunum Sistemi 5. Hava "Aeriz ben"
Beyin-Omurilik Sistemi 6. Eter "Eterik ben"
Volitive Sistemi 7. Bireyin astral "Volive ben"

Kendisi Ruh "Üstün ben"
İnsanların çoğunluğu, yalnızca bireyin normal olarak geliştiği

bir "alt-beyin" oluşturmak üzere bir araya gelen ilk dört sistemle
"işlev görür". Daha yüksek düzeyde kavramsal veya entelektüel
kapasiteye sahip insanlar, kısmen beş numarayla, ancak kapasitesinin
yalnızca bir kısmıyla hareket eder. Omurga medullasının kapasitesi
ve gücü, sıradan insan tarafından kullanılmaz veya bilinmez. Altıncı
sistemin veya "Volitive I" in, ondan kesinlikle yoksun olan sapiens
tarafından tamamen bilinmediği belirtilmelidir . Öte yandan, tüm
insanların yedi sayısı vardır, ancak bu "Üstün Ben" ne kendini
gösterir ne de bireyin hayatına hiçbir şekilde müdahale etmez;
"Arafta" yaşar ve bedensel yapıya yalnızca ince bir iplikle bağlıdır.
Diğer tüm sistemler Yüce Yaratıcı olan Tanrı'nın eseri

olduğundan, "Volitive I" in yalnızca insan tarafından gerçek bir
inisiyeye dönüştürüldüğünde yaratıldığı gerçeğini dikkate almak
çok önemlidir .
Aşağıda gösterilen insanoğlunun farklı yollarıdır.
tezahür ettirilebilir.
Diyagram 6'daki Şekil 4, gizli teurji yoluyla "Volitive I" ini
yarattıktan sonra , kendisine iletmek istediği niteliklerle ilahi bir
varlığa dönüştürülen inisiyeyi temsil eder. Bu nedenle, "Volitive
Ben" , ruh ile "Psikolojik Ben" arasında bir arabulucuya dönüştürülen
gerçekten inisiyedir . Normal şartlar altında insan, kendisini ilahlığa
yükseltemez, ilahlığın kendisine inmesine de neden olamaz. Bununla
birlikte, (fiziksel ve ruhsal olarak her iki dünyaya da katılan) "Volitive
Ben" aracılığıyla, istediği zaman ruhu, ilahi kıvılcım veya "Üstün Ben"
ile bağlantı kurabilir. Bunun olabilmesi için öğrencinin
216 YILDIZ ADAM
dört zekasına egemen oldu ve onları eğiterek onları "Volitive I" in

mutlak kontrolü altına aldı. Doğal olarak, bundan önce "Volitive I"
in doğuşu, büyümesi ve olgunluğu gelmelidir.
"Volitive I" in oluşumu için ilk adımlar fedakarlık yolunda

olmalıdır. Birey, amaç olarak iradeli bir gücün ve kendi ruhsal
üstünlüğünün oluşumuna sahip olacak, olağan düzeyin ötesinde,
gergin çabalar ve özel fedakarlıklar yapmalıdır. Bu disiplinin
arkasındaki sebep veya amaç önemlidir. Bir kişi hırs veya zorunluluk
tarafından yönlendirildiği için hareket ederse, bu hiçbir şekilde
"Volitive Ben" inin oluşmasına yol açmaz, çünkü güçlü bir zorlama
altında, kendisinin ötesinde bir güç (zorunluluk veya tutku) altında
hareket ederdi. Ayrıca öğrenci ne yaptığı ve neden yaptığı konusunda
çok net olmalıdır ki oluşum halindeki varlık yüksek derecede şuur
ve zekaya sahip olsun. Bunun için, özellikle bu amaca adanmış bir
aynaya bakmak, doğrudan kaşların arasındaki boşluğa bakmak ve
kısa bir süre sonra sessizce birkaç kez tekrarlamak en faydalıdır:
"Ben gücüm." Bu alıştırmanın başarısı, yalnızca bireyin uygulama
sırasındaki duygusal durumuna ve ayrıca "Ben varım" sözlerini
söylerken telaffuz etme ve duygusal olarak titreşme biçimine
bağlıdır. Öğrenci, bu sözleri vurgulu bir şekilde söylerken, içsel
olarak, yüce bir içsel varlıkla karşılaştığında ya da bunu tasarlarken,
tuhaf bir duygu biçiminde "bir şey" hissetmelidir. Bu durumlar
ortaya çıkmazsa veya egzersiz mekanik olarak yapılırsa herhangi bir
etkisi olmayacaktır.
Birey kendi "Volitive I" ini oluşturduktan sonra


218 YILDIZ ADAM
Bir süre sonra, merkezcil bir gücün insan kompleksinin yönlendirici

gücünün bir parçası olmaya başladığını gözlemleyerek ilginç
değişiklikleri fark etmeye başlayacak. Gerçekte ortaya çıkan halka,
"Volitive Ben" in, üzerinde yalnızca "Üstün Ben"e sahip olarak,
mikrokozmosun en yüksek kralına dönüştürülmesidir. "Volitive I" 'in
belirli bir güç kazandığı gözlemlendiğinde , öğrenci bir sonraki
adımı atabilir, bu adım kendini uyandırmaya çalışmaktan, kendini
evrensel güçten kurtarmaktan ibarettir. Bunda, Hermetizm'e atıfta
bulunan her şeyde olduğu gibi, belirli şeyleri yapmanın nedeni veya
amacı konusunda kesinlikle emin ve net olmak için derin bir anlayışa
ulaşmak gerekir.
Hipnotik uyku ile sapiens'in normal hali olan somnambular uyku

arasındaki benzerliği anlamak için hipnoz üzerine iyi bir bilimsel
kitap incelemenizi öneririz . Profesör Anatol Milechnin'in çalışmaları,
bu kitapta sunulanlarla ilgili olduğu için uykunun gizemine bir göz
atmak için son derece yararlıdır.
Hipnotik uyku fenomenini "kırmak" için öğrencinin önünde

tutması gereken beş temel nokta vardır . Bunlar bir uyanma
tekniğinden oluşmaz, daha çok uyanmayı teşvik edecek benimsenmiş
davranış yöntemleridir. Bu noktalar aşağıdaki gibidir:
1. Yalan söylemeyi
bırakmak 2. Hayal kurmayı
bırakmak 3. Nasıl düşünüleceğini öğrenmek
4. Şimdiki anda yaşamak 5.

Fiziksel bedeni aktive etmek
Nokta 1: YALAN ETMEYİ DURDURMAK İÇİN
Şimdi göreceğimiz gibi, 1. ve 2. noktalar yakından ilişkilidir. Yalan

söyleme probleminden yola çıkarak öğrencinin farkında olmadan
sürekli yalan söylediğinin farkına varması gerekir. Bir kişi uzun süre
yalan söylediğinde, artık neyin yanlış neyin doğru olduğunu ayırt
edemeyeceği zaman gelir.
İnsanlar kendi iç gerçekliklerine uymayan davranış, fikir, duygu ya
da içgüdü standartlarıyla hayatlarını yönlendirmeye başladıklarında,
kendi yalanlarına kendilerini inandırırlar, kendi icatlarının kurbanı
olurlar. Bu konuda gerçekten ciddi olan şey, bireyin neyin hakikati
neyin içerdiğine ilişkin tüm referans noktalarını kaybetmesidir.
Yalnızca kişisel çıkarları için uygun olanı doğru kabul etmeye alışır;
özsaygısına aykırı olan veya önceden kurulmuş önyargılarla çelişen
her şeyi yanlış kabul eder.
Bir kişi zor sorunlardan kaçınmak, sorumluluktan kaçmak veya

benlik saygısına zarar vermemek için yalan söyler.
Böylece birey sürekli olarak kendine ve başkalarına yalan söyler ve
kişisel fantezisinden doğan yanıltıcı bir dünyaya karışır. Gerçek
olaylarla hiçbir ilgisi olmayan, herkes yalan söylediği için yalanlarla
ve yalanları dinlemeyle dolu bir hayatın yansıması olan kavramlar,
fikirler, yargılar, tiksintiler ve bağlılıklar oluşturur.
Yalan söylemenin en güçlü nedenlerinden biri, kendi hakkında

iyi bir imaj yaratmak ve başkalarının bizi görünüş maskesinin altında
olduğumuz gibi görmesini engellemektir. Her maske bir yalandır ve
her bireyin kılık koleksiyonunda binlercesi vardır. Bu yalan olgusunun
bilincinde olmak, onun büyüklüğünü ve özgürlüğünü idrak etmek
gerekir.
220 YILDIZ ADAM
quency, hem de neden olduğu büyük hasar. Kişi ne kendine ne de

başkalarına yalan söylemeyi amaç edinmeli ve "beyaz yalan" söz
konusu olduğunda, onu söylediğinin farkında olmak ve böyle bir
yalanın gereğini kendi vicdanıyla yargılamak olmalıdır.
2. Nokta: HAYAL ETMEYİ DURDURMAK İÇİN
İnsanlar her zaman kendileri, dünya, insanlar, aşk, idealizm, toplum

vb. hakkında türlü türlü fantastik fikirlerle aşılanırlar. Hoş olmayan
bir gerçeklikten kaçma hevesiyle hareket eden insan, hayal gücünü
özgür bırakır ve ilkine inanmaya meyleder. Yol boyunca karşılaştığı
hoş bir yalan. Kişi, kişisel yanılsamalarını soğuk ve değişmez bir
gerçekliğe yansıtır ve böylece kendini kandırarak gerçekliği gül
renkli gözlüklerle seyretmeye çalışır. "Hayal kırıklığı" sancılı bir
süreçtir ve kişinin yapay olarak yaşadığını fark etmesinin ne kadar
zaman aldığına ve bu durumun içsel hayallerinin bir ürünü olduğuna
bağlı olarak uzayabilir. Gerçekle yüzleşmek ve hoş bir rüyanın
serapını yok etmek için büyük cesaret gerekir. Öte yandan, er ya da
geç hayallerin solacağını da düşünmeliyiz. dan nedir
Bu rüyaların yerini başkaları alması ve bu rüyaların da zamanla

sönmesi insan için korkunç bir durumdur. Bu, insanın yaşam
öyküsüdür: birbirini izleyen düşsel rüyalar. Kırılması son derece zor
olan bir kısır döngüdür. Kırık bir rüyadan uyanmak ve bunun yol
açtığı hüsran, kişiyi hayal kırıklığı, yalnızlık ve hayal kırıklığıyla
mücadele etmek için yeni ve daha kabul edilebilir rüyalar üretmeye
teşvik eder. İnsanlar arasındaki iletişim eksikliği, tüm hayallerinin
gerçek olması gerçeğinden kaynaklanmaktadır.
farklıdır ve bu nedenle psikolojik olarak konuşursak, farklı

dünyalarda yaşarlar.
Bir kişi, çeşitli davranış ve tepkilerinin nedenini ciddi bir şekilde
araştırmaya karar verirse, davranışının nasıl kişisel fantezilerini
sürdürmeye yönelik olduğunu anlayacaktır.
Gerçekle hiçbir süs olmadan yüzleşmek için büyük cesaret, disiplin
ve kararlılık gerekir. İnsanların büyük çoğunluğunda böyle bir
cesaret yoktur.
İnsanların, genellikle düşsel fantezilerinin bir sonucu olarak,
gerçekten değerli olan her şeyi küçümserken, küçük yanılsamalarına
nasıl tutunduklarını görmek acınası bir durum. Toplum bu şekilde
örgütlenir; değerler ölçeği o kadar bozulmuştur ki, bireyin geçici
zevklerden zevk almasını sağlayan her şeyi en arzu edilir olarak
görür ve ardından üyelerini geçici bir zevk pahasına "ebedi" acı
çekmeye mahkum eder.
Hermesçi tam tersine ilerler: sonsuz barış ve mutluluğa ulaşmak
için kendini gönüllü olarak acıya, öz disipline ve yoksunluğa teslim
eder. Her birey, neyin en arzu edilir olabileceğini bilinçli olarak
yargılamalı ve öte yandan, geçici zevk arayan kişinin gerçekten
mutlu olup olmadığına veya gerçekten sonsuz boşluğunda gerçekten
derinden mutsuz olup olmadığına karar vermelidir. İnsanların
çoğunluğunun "bu hayattan sonra başkası yok, bundan faydalanalım
ve elimizden geldiğince keyfini çıkaralım" diyen bir felsefesi vardır.
Bu düşünceyi kişisel inançlarına dönüştürenler kendilerine gerçekten
tatmin olup olmadıklarını ve toplumun onlara sunduğu sayısız
oyuncağın sonsuz susuzluklarını gidermeye ve yalnızlıklarının
ıstırabını hafifletmeye yeterli olup olmadığını sormalıdır.
Bugünün dünyası mükemmel bir şekilde organize edilmiştir, ama ne için?

222 YILDIZ ADAM
Gözlemleyerek ve meditasyon yaparak, sapiens'in "rüyalarını" ve

"rüyalarını" sürdürmek ve beslemek için her şeyin mükemmel bir
şekilde senkronize olduğunu keşfedeceğiz . Birey ancak
anlattıklarımızı anlayıp yaşadığında rüya görmeyi bırakacaktır: Her
insanın kendi hayatını yönlendiren dümene dönüşen kişisel
rüyalarının uyuşturduğu bir şekilde yaşadığını hayretle kanıtladığında.
Kişinin hayatta sahip olduğu tüm projeleri, başarmayı arzuladığı ve

planladığı, ancak geçmişe bakıldığında hayali bir gerçek dışı gibi
görünen her şeyi analiz etmek yararlıdır.
3. Nokta: NASIL DÜŞÜNÜLECEĞİNİ ÖĞRENMEK
Düşünme sürecini gerçekten yaratıcı kılmak için tamamen yeniden

eğitmek önemlidir, çünkü ancak bu işlev yerine getirildiğinde birey
net bir şekilde düşünebilir.
Yaratıcı düşünme, bir şeyi "icat etme" eylemi değil, programsız bir
şekilde düşünmekten ibarettir.
Kişinin zekası, her olayla sanki gerçekten yeniymiş gibi yüzleşmek
için kullanılmalı, bir tarafa önyargılar atılmalıdır. Bu, bireyin alışılmış
kaynaklarından vazgeçtiği ve hiçbir şeyi bilinen bir gerçek olarak
görmediği için gerçekten tarafsız bir sonuç yaratmasını veya bir
yargı oluşturmasını sağlayacaktır. Sembolik olarak tanımlanan
yaratıcı düşünce, beyin bilgisayarında depolanan bilginin zorlayıcı
gücü tarafından oluşumunda etkilenmeyen yüksek düzeyde bir
yargı oluşturmak için programdan vazgeçmekten ibarettir. İnsanlar
düşündüklerinde, bunu zorunlu olarak ve kendilerine rağmen
yaparlar. Bu, düşüncenin isteyerek olmadığı gerçeği kadar açıktır,
çünkü kişi istediği zaman düşünmeyi bırakamaz. Aksine, onu
devirmek imkansızdır.
fikirleri hayal gücünden çıkarır veya hoş olmayan fikirlerin ortaya

çıkmasını engeller. Modern dünyanın örgütlenmesi ve güvenliği,
bireyin içinde yaşadığı yaşam koşullarını yaratmıştır.
hayatta kalmak için büyük bir çaba sarf etmeye gerek yoktur.
Özellikle Doğanın vahşi doğasındaki zorlu yaşam mücadelesiyle
karşılaştırıldığında, çok az çabayla ve bazı durumlarda neredeyse
hiç çaba göstermeden varlığını sürdürebilir. Bir kişiyi temel zekasını
kullanmaya gerçekten zorlayan hiçbir şey yoktur; aksine, kendisine
sunulan ve zekasını sorgulayan tüm gerçekten denemeye değer
noktalardan kaçma veya kaçınma konusunda bir uzmana
dönüştürülmüştür. Özgür düşünce yolunda cüret etmemek, bunun
yerine önceden kurulmuş ve onaylanmış düşünce ve davranış
sistemlerini kabul etmek veya benimsemek çok daha güvenli ve
daha rahattır. Taklit ve körü körüne kabul, sapiens'in sürekli azalan
entelektüel merakını tatmin etmenin en kolay yolu haline geldi.
Hermetik olarak, bu konuda "ölü" ve "canlı" bilgiden söz ediyoruz.
"Ölü" bilgi, özel anlamıyla bilinen, ancak bütünle olan ilişkisi göz
ardı edilen bilgidir.
Bilginin tek bir parçasıdır ve genel planın geri kalan parçalarına
göre nasıl, ne zaman ve nereye uyduğu bilinmemektedir. Buna
karşılık, "canlı" bilgi, üstün bir farkındalık halinde elde edilir ve her
zaman mükemmel "zihinsel sindirim"in ürünüdür.
"Ölü" bilgi yalnızca akıldan doğar, "canlı" bilgi ise akıldan

kaynaklanır. "Yaşayan" bilgi esasen uyanmış düşünür tarafından
anlaşıldığından, bu nedenle bu bilginin Evrenin genel bağlamında
işgal ettiği konumun bilincindedir.
Burada en önemli noktalardan birine yaklaşıyoruz

224 YILDIZ ADAM
sapiens ve Stellar Man'i ayıran şey. Sapiens sadece beyniyle düşünür

ve bu nedenle zekası entelektüel-beyinsel kaynakla sınırlıdır. Dahası,
ortalama bir insan, zihinsel işlevi için beyninin yalnızca küçük bir
bölümünü kullanır; bu, ayrıca, dört zekadan oluşan bir tür "ön beyin"
ve hayvanın atalarının ruhu olan bilinçdışında bulunur. türler. Bu
nedenle, yüksek entelektüel düzlemlerde bile sapiens , hayvani
ruhunun, yani canavarın emrine itaat eder. İncil'de canavar sayısı
olarak 666'ya atıfta bulunulur.
Bu rakamı ters çevirdiğimizde insan sayısını buluyoruz: 999.

Bununla birlikte, Hermetikçi, inisiyatik çalışmasıyla, ortalama
insanda eksik olan ve bu nedenle ona genellikle psişenin sembolik
bir soyutlaması olarak atıfta bulunan zihnin, "ruhsal sistemin"
oluşumuna ulaşır. Gerçekte zihin , insan yetilerinin, "Volitive Ben"
tarafından yönlendirilen ve ruh ya da bireyin kendisi olan "Üstün
Ben" i tezahür ettiren bir bütün halinde üstün bütünleşmesidir .
Sapiens, ilkel "ön beyin"inden (beynin bir bölümünün dört zeka

ve bilinçdışıyla birleşmesi) yararlanarak, kültürün kuşaktan kuşağa
aktarılması ve bundan yararlanarak bilimsel keşifler yapabilmektedir.
kolektif deneyimler ve bilgi topluluğu. Böylece, uzun bir dahiler
listesi, keşifleri ve araştırmaları ile medeniyetimizin seviyesini
yükseltmeye katkıda bulunmuştur. Bu adamların olağanüstü
yeteneklerini hiçbir şekilde gözden düşürmeden, onların yalnızca
"entelektüel dahiler" oldukları ve bu nedenle daha küçük resim
üzerinde çalıştıkları belirtilmelidir. Hiçbir bilgiye sahip olmadan
bütünle olan her türlü ilişkiyi tamamen gözden kaçırmışlardır.
çalışmalarının daha sonra her şey üzerinde yaratacağı etki veya

tepki hakkında .
Bu entelektüel dehaları , her şeyi uzmanlıklarının prizmasıyla
görselleştirdikleri için tek kavramsal oldukları için zorunlu olarak
"yarı bilgeler" olarak sınıflandırmalıyız. İnsan karasal kültürüne ait
olmayan büyük zekaya sahip bireylerin sahip olduğu davranışların,
tepkilerin, takdirlerin ve değerlerin ölçeğinin ne olacağı üzerinde
düşünmek ilginçtir. Küçüklüğün, bencilliğin, önyargının ve sapiens'in
ahlaki, kültürel ve ruhsal batıl inançlarının çok üzerinde olan üstün
varlıkların düşünce sürecini bilmek de ilginç olurdu .
Gerçek bilgeler "zihnin dahileridir" - her şeyi zihinleriyle

yaratabilenler, kendilerini zıt kutuplara yükseltebilen ve uzlaştırılamaz
olan her şeyi uzlaştırabilenler, tüm paradoksları anlayanlar, her
şeyin özüne nüfuz edenler. ve bir sonuç olarak tezahür eden her
şeyin gizli sebebinin farkında olun. Bunlar
bilgeler, Kral Süleyman'a verilen türden gerçek bilgeliğin sahipleridir;

onlar iyinin ve kötünün ötesinde var olan, her şeyi birbirine bağlayan
gizli bağları bilenlerdir.
Bu bilgeler, kendi içlerindeki bilgiyi kendi iç doğalarının kontrolü
ve evrimine uygulayarak gösterirler.
Maddi altını değil, ruhsal altını ürettikleri "filozof taşı"na sahiptirler;
bu asil proje ile hayvanı sapiens'te yüceltmeye yardımcı olurlar .
Bir grup erkeğin tüm vücudu beyne dönüştürmenin sırrına

sahip olması mümkün olabilir mi? Bir ayak, bir el, mide veya
akciğerlerle düşünmek mümkün müydü? Zihin şuna çok benzer bir
şeydir: bir tür
226 YILDIZ ADAM
entelektüel, duygusal, içgüdüsel ve fiziksel olanı kendi içinde

toplayan süper beyin.
Bu büyük beyinlerin keşiflerinin nerede olduğu sorulabilir. Buna
cevap verebilmek için okuyucunun bir süper beyin olsaydı ne
yapacağını düşünmesi gerekir . İlgi alanları eskisi gibi olur mu?
Egotizminde ve insanmerkezciliğinde ısrar eder miydi? Geçici
şeylerle ilgilenmeye devam mı edecekti yoksa sonsuz olana daha mı
çekici gelecekti?
Buna cevap verirken, Dünya gezegeninin Evrenin geri kalanına

göre konumunu ve önemini düşünmek yeterlidir. Sıradan insanın
ölü zekasının Dünya'nın zekası olduğunu, akıl veya süper beynin ise
göksel zeka olduğunu düşünün . Bir insan bir karınca olsaydı ve
aniden bir insana dönüşseydi, bir karıncanın çıkarlarını korur muydu?
(Ancak bilinsin ki, evrensel ekonomi açısından karınca da insan kadar
önemlidir). Belki de akıl dehalarının en büyük ilgisi büyük bilimsel
keşiflerde yatmıyor olabilir ya da bir kez "evrensel planın" farkına
vardıklarında, bu dehaların önceden belirlenmiş bir çerçevede
olayların doğal gelişimine müdahale etmelerine izin verilmemiş
olabilir mi? zaman aralığı? Bunu açıklamak için, Leonardo Da Vinci'de
büyük bir akıl dehası görüyoruz. Onun özel inisiyatik çalışmasının
sırrına ait olan niyetleri hakkında yorum yapamayız. Nedenlerinin
farkında olmadan, onları yargılayamayız.
Özetle, sapiens ölü bir zekaya sahiptir ve bu onun yalnızca

"uzmanlaşmasına" izin verir ve her zaman insan kültürel şeması
içindedir. Yıldız Adamın canlı bir zekası var.
gen; karasal seviyeyi aşabilir ve "Üstün I" ini geliştirebilir. Böylece

ölü bilgi (ortodoks bilgelik) ve yaşayan bir bilgi (Hermetik bilim)
vardır. Biri beynin bir ürünüdür ; diğeri, süper beynin bir ürünü.
Daha sonra, süper beynin gelişimi için talimatlar vereceğiz .
4. Nokta: ŞU ANDA YAŞAMAK
Bu noktayı uygulamak için, önceki "Olmak ya da Olmamak?" başlıklı

bölümü açıkça anlamak zorunludur. Burada, varlığın gizemini açığa
çıkarmakla birlikte, uykunun üstesinden gelme yöntemlerini
gösteren mutlak anahtarı açıklıyoruz. Bu anahtar şu şekilde ifade
edilir: "Tek gerçeklik şimdiki andır; geçmiş ya da gelecek yoktur,
ikisi de yanıltıcıdır" (şimdiki anda geçmiş ya da gelecek yoktur,
geçmiş vardı ve gelecek var olacaktır). Ayrıca "şimdi, geçmişle
gelecek arasındaki tam birleşme noktasıdır" dedik.
Fantezi ya da gerçek olmayanı gerçek ya da gerçeklikten ayıran

bir ayrım çizgisi vardır. Bu çizgi zaman. Gerçek, insanın adımları ile
yoldaş zamanı arasındaki tesadüftür. Böylece fiziksel bedenimiz
sürekli olarak gerçekliktedir; objektiftir ve yer kaplar. Öte yandan,
araçta oturan kişi ( "Üstün Ben") , sonunda gerçek dışı, yani
gerçekliği fantaziden ayıran duvarın ötesinde yaşar. Gerçek
olmayan, kendisini ait olduğu yerden farklı bir zamana yansıtılmış
bulan doğal bir X gerçekliğine özlem duyan bir şeydir.
Örneğin bir insan, X saatine benzer bir zamana sahip "Delta-15"

olarak sınıflandırılan gerçekliğe aitse,
228 YILDIZ ADAM
ancak daha sonra X2 zamanına yansıtılır, yalnızca B boyutunda

var olan bir dünyada yaşayarak gerçeklikten kaçar, doğal
olarak fiziksel bedeninin erişimi yoktur, çünkü bedenini X2
zamanına yükseltemez. Bu nedenle, zamanın çok farklı hızları
varsa, kendimize kaç tane gerçeklik olduğunu sormalıyız?
Mantıksal cevap, zamanın ne kadar çok olduğu kadar çok
gerçeklik olduğudur. Yine de fiziksel olarak Delta-15 zamanı
ile sınırlı olduğumuz için kendimizi bu gerçeğe adapte
etmeliyiz. Delta-15 zamanına göre, yani insan gerçekliğine
göre gerçek olmayan bir dünyada yaşıyorsa, bu hiç var
olmamakla aynı şeydir, çünkü beden bir uyurgezerin bedeni
olurdu, işgali olmayan boş bir kabuk. ruh veya "Üstün I", bir
varlık, fantastik bir kaleydoskopun sadece bir izleyicisi.
Örneğin, dördüncü boyut nedir? Bu gerçekten var olan bir
dünyadır, ancak yalnızca kendisini dördüncü boyutun zamansal
titreşiminde gösterebilen bir araca sahip olanlar için. "Her şey
illüzyondur" diyen aforizma bu soruna atıfta bulunur ve şu şekilde
yorumlanmalıdır : "Mutlak gerçeklikte olan için hiçbir şey gerçek
değildir, çünkü var olan her şey sadece aynı titreşimde olanlar için
gerçektir. ya da zaman, çünkü zaman hızdır ve hız da titreşimdir."
Bu ilkeden dolayı, bizim için bir "hayalet" fiziksel bir varlık değil,
yalnızca bir yanılsamadır. "Hayaletler" derken, bir kişinin ölümünden
sonra kalan enerjiyi kastediyorum.
Bir düşüncenin somut ve fiziksel bir gerçekliği yoktur: Bir

düşünceyi tartamaz, göremez veya çarpamayız. Bununla
birlikte, düşünce maddesinden oluşan bir insan için,
düşünceler görünür ve elle tutulur olacaktır. Neden
vücudumuz bir düşünceyle çarpışamıyor? Çünkü farklı bir hızı
ve dolayısıyla farklı bir gerçekliği var.
İnsanlar olarak bizler çok güçlü iki gücün birliğiyiz.

farklı titreşimler:
• Kütle enerjisi veya fiziksel beden •

Zihin enerjisi veya ruh
Bu birliğin tek bir amacı vardır: evrim. Evrim, büyük insan kitlesi için
kozmik, birey için ise kişiseldir. Fiziksel bir bedene sahip olmanın amacı
evrimleşmektir.
Birey tembellik, ilgisizlik veya kişisel yetersizlik nedeniyle
evrimleşmediğinde, bireysel yaşamının temel amacını
yerine getirmez ve yalnızca Tanrı'nın "cinsel parçası" olma,
bir başkasına dönüştürülme olasılığına açıktır. fiziksel
yaratımın hareketli bir aracı. Bu süreçte çok acı çekiyor:
Fiziksel bir bedeni var ama ona sahip olmanın tek kişisel
gerekçesini, yani bireysel evrimi kaybetmenin cezasını
ödüyor .
Beden ve ruh birbirinden çok uzak veya birbirinden ayrı iki zamana, çok
farklı realitelere aittir. Sonuç olarak, ruh Dünya'da tezahür etmez, kölelik
içinde kalır veya fiziksel bedene zincirlenir ve "Psikolojik Ben" tarafından
deneyimlenen fantezilere ve rüyalara katlanmak zorundadır. Delta-15
realitesine yerleşemeyen ruh, sürekli olarak şimdinin dışında (Delta-15'in
dışında) yaşar. Böylece beden , sahibinin emrinde bir işçi daha olmak
amacıyla yalnızca Kader Archons'un bir aracı olarak kalarak ruhun bir aracı
olarak işlevini kaybeder . Evrende yaratılışın, tüm duygu, düşünce ve
duyguları şekillendiren sapiens'in hayal gücüyle gerçekleştiği anlatılmalıdır.
230 YILDIZ ADAM
içgüdüsel ve entelektüel durumlar. Bu enerji uzak bir

gelecekte yoğunlaşarak maddeye dönüşür. Bu nedenle
Evrenin Büyük Mimarının Tanrı olduğunu ve insan kitlesinin
emekçi ordusunu oluşturduğunu ve bunun karşılığı olarak
varoluş armağanını aldığını söyleyebiliriz.
Bazıları gerçeğin bilincinde olmanın ve onu
değiştirememenin acıyı artırdığını düşünse de, sapiens
gerçekliğe erişebilseydi bu o kadar da korkunç bir şey
olmazdı . Mutlak gerçekliğe ulaşmanın, hayalleri yıkmanın,
kendi tekamül hakkını kazanmanın tek yolu , bedeni ve
ruhu aynı kapı eşiğinde ya da zamansal iletişimde
buluşturmaktır ki, birlikte gerçekle yüzleşebilsinler. Bunu
gerçekleştiren birey, iki zıt gerçekliğin bilgisine sahip
olduğu için iki dünyada yaşar: madde ve ruh gerçeği. Her
ikisi de, Hermetikçi tarafından aranan üçüncü bir gerçeklikte
uzlaştırılır: Hala maddi olsa da, ilahi olanın bir parçası olan
mutlak gerçeklik ve ilahi olan, maddi olanın bir parçasını
oluşturur. Ayırma çizgisinin (gerçek ile fantaziyi ayıran) bu
tarafında olmak , ayakları yerde, başı göklerde olmak
dediğimiz şey budur . Bu, ayakları boşta ve kafaları düşsel
bir fantezide olan, saygısız erkeklerden çok farklıdır.
Şimdiki anda yaşamak için, bireyin yalnızca "Volitive

Ben" inin yaratılmasına değil , aynı zamanda "Volitive I"
zayıf veya güçlü olabileceğinden, onun tam olarak
güçlenmesine de ulaşmış olması gerekir. " Volitive Ben" ,
"Psikolojik Ben" i şimdiki ana konsantre olmaya mecbur
etmelidir . Bu, yeterli hayal gücü disiplini, bir gevşeme
durumu ve "Volitive Ben" in rehberliğinde
mikrokozmosumuzun içsel bir hiyerarşi içinde mükemmel entegrasyonu ile yapılır.
Hayal gücümüzün başıboş dolaşmaması, sinir gerginliğini

aşmamız ve tüm varlığımızın “Volitive Ben” in kontrolü altında
olması önemlidir. Daha sonra, her şey birbiriyle bağlantılı olduğu
için, bunun pratik uygulamasını özetleyeceğiz ve bu her bölümde
yapılsaydı, birçok kez konunun dışına çıkmak zorunda kalırdık.
5. Nokta: FİZİKSEL BEDENİ AKTİF ETMEK İÇİN
Fiziksel beden, ruhtan zıt kutbu temsil ettiğinden, "Üstün Ben"

imizle iletişim için bir "engel" temsil ettiği açıktır . Bununla birlikte,
aynı zamanda, bedeni irademize boyun eğdirerek yapılan "bedensel
maddemizin titreşimini yükseltmek" gerekir. Bu amaçla, kısaca üç
ana unsuru ele alalım:
•
Yiyecek •
Nefes • Fiziksel Egzersiz
Bu bölümün bir parçası olmadığı için bu noktaları ayrıntılı olarak

tartışmayacağız. Onlardan sadece rüyaları yok etmenin bazı
yöntemleri olarak bahsedeceğiz. Önerilerimiz çok kısa olacak çünkü
bu durumda tek amaç "fizik bedeni harekete geçirmek".
Yemekle ilgili olarak, sadece domuz eti gibi "düşük titreşimli"

yoğun etleri tüketmekten kaçınmayı ve öğrencinin bilinç durumunu
arındırmak için çileci yönüne özel dikkat göstermesi gerektiğinde
vejeteryanlığı uygulamasını tavsiye edeceğiz. Alkol ile ilgili olarak,
önemli bir miktar olduğu için kullanımında çok ihtiyatlı olmak
gerekir.
232 YILDIZ ADAM
organik baskılayıcıdır ve etkisi ancak bir süre sonra fark

edilir. Organizmayı gereksiz yere yıpranan ve hiçbir avantajı
olmayan "süper yakıt" görevi görür. Alkol tüketimi bir
mengeneye dönüşürse, kişinin eterik korumasını veya
“aurasını” bozduğu için çok tehlikeli bir unsurdur. Bu, bireyi,
klinik olarak "delirium tremens" olarak bilinen alt astral
planda (titreşim planlarından biri; materyalden sonra en
düşük) bulunan şeytani yaratımlarla temasa maruz bırakır.
Nefes alma, daha fazla oksijen emme ile ilgili olarak,

yani tam nefes alarak düşünülmelidir.
Akciğerlerin üst kısmını tamamen doldurana ve göğüs
kafesini genişletene kadar diyaframı genişleterek başlayın.
Karnı genişleterek nefes alın, hafifçe şişinceye kadar bir
miktar kuvvetle öne doğru uzatın. Akciğerler dolana kadar
nefes almaya devam edin, göğüs kafesini genişletin ve
karın doğal olarak düzleşirken onu doldurun. Nefes
verirken, kalan havanın atılmasını kolaylaştırmak için karın
hafifçe kasılmalıdır. On dakikalık sabah nefesi, fiziksel
bedeni harekete geçirmek için çok fazla enerjiye katkıda bulunur.
Fiziksel egzersiz, vücudumuzun yeniden etkinleştirilmesi
için vazgeçilmezdir, ancak çeşitli aerobik egzersizler gibi
kardiyovasküler sistemimizi çalıştıran egzersizleri yapmak
gereklidir. Buna ek olarak, herkes yaşına göre jimnastik
yapabilir. Ayrıca, her sabah tam bir hareketsizlik egzersizi
yapmak gereklidir, bu şu şekilde yapılmalıdır: bir sandalyeye
çok dimdik oturarak, üç dakika boyunca kesinlikle hareketsiz
kalın. Bu mükemmel bir şekilde gerçekleştirildikten sonra,
birinciye benzer ancak onlarca ile başlayan ikinci aşamaya
geçin.
tüm kasları kuvvetle çalıştırarak, yumrukları sıkarak ve

"uyanığım" diye düşünerek bu fikrin organizmayı doldurmasına
izin verin. Kas gerginliği bir dakika sürmelidir, bundan sonra kaslar
tamamen gevşemiş ve gevşemiş ve sonra tam hareketsizlik,
her zaman sabit fikirle, "uyanığım" ile beş dakika sürdürülür.
Bu egzersizin tamamen etkili olması için, kasları bir milimetre
bile hareket ettirmeden hareket kabiliyeti mutlak olmalıdır.
Gözler egzersiz boyunca açık kalmalıdır.
Gerçek inisiyasyon süreci sırasında, "Volitive I" in

yaratılması ve rüyaların yok edilmesi olan çok önemli iki
aşamaya zaten değinmiştik. Sonuncusu için beş temel disiplini
yerine getirmenin gerekli olduğuna dikkat çektik:
1. Yalan söylemeyi
bırakmak 2. Hayal
kurmayı bırakmak 3. Nasıl
düşünüleceğini öğrenmek 4. Şimdiki

anda yaşamak 5. Fiziksel bedeni harekete geçirmek
Şimdi "zihinsel sindirim " olan üçüncü aşamaya

yaklaşacağız . Sıradan bir insan zihinsel bir mideden (zihin)
yoksundur ve bu nedenle edinilmiş bilgiyi etkili bir şekilde
"sindiremez". Mecazi ve sembolik olarak konuşmamıza
rağmen, bu teşbih, mideninkine eşdeğer olduğu için aklın
ideal çalışmasını yakından yansıtır: temel unsurları "besin
özüne" dönüştürmek. Paspas yok
Bir insan ne kadar yerse, onu özümsemezse, yenen yemeğin
hiçbir faydası olmaz. Aynı şey ile oluşur
234 YILDIZ ADAM
Gerçekten asimile edilmeden serebral nöronlara entegre olan,

bilgiyi yutan entelektüel bir obur haline gelen sapiens'in zekası .
Kısacası, asla kullanmadığı bir zihinsel gıda istifçisidir.

Fiziksel olarak konuşursak, bu, asla yemeyeceği yiyecekleri
depolayan bireye eşdeğerdir. Sadece bedensel obezite değil, aynı
zamanda entelektüel obezite de var ve bu zeka genişlemesinden
gurur duyanların olması ilginç. İnsan ne kadar çok çalışırsa hakikati
öğrenmeye o kadar hazır olacağına ikna olur. Belki de bunun tam
tersinin doğru olduğu hiç aklına gelmemişti. Programlama kavramını
anlamış olarak bunun üzerinde biraz düşünürsek, daha fazla
çalışmanın daha fazla program anlamına geldiğini anlayacağız;
program ne kadar büyükse, uyanıklık kapasitesi o kadar az olur; ve
daha az uyanıklık, daha fazla otomatizm, daha az insanlık, daha
fazla gerçek dışılık ve fantezi anlamına gelir. "Zihinsel midesi"
olmayan bir kişi çalışmaya başladığında, sonuç her zaman aynıdır:
entelektüel enflasyon ve programlamanın güçlendirilmesi ve
büyümesi. Öte yandan, zihni olan birey , çalıştığı zaman, entelektüel
besini gerçekten sindirir ve bu nedenle kendi içinde gerçek bir
değişim ve evrim meydana gelir. Tam olarak zihnin oluşumuna
atıfta bulunan 1. ve 2. aşamaları zaten ele aldık ; bu nedenle öğrenci
bunları dikkatli bir şekilde yerine getirirse, çalışma ve bilgiyi
gerçekten özümseme durumunda olacaktır.
Felsefe taşı geleneksel olarak zihnin simgesi olmuştur ve bu

nedenle her zaman dönüşümün anahtar öğesi olarak görünür. Bir
öğrenci zihnini mükemmel bir şekilde oluşturduğunda, yalnızca onu
dönüştürecek durumda olmayacak-
ama aynı zamanda büyük Hermetik değere sahip diğer birçok

görevi yerine getirebilecektir.
Ortodoks bilimin, mükemmel bir anlama sürecini başarmış bir
kişide üretilen etkileri ele almakta ve hatta tanımakta tamamen
başarısız olduğunu belirtmeliyiz.
Psikoloji anlama hakkında bir şeyler biliyor ama önemini
değerlendirmekten aciz. Bu süreç, mükemmel bir şekilde
gerçekleştirildiğinde, vücutta sapiens'te eksik olan ve bilinç olarak
adlandırılabilecek belirli bir öğeyi üreten sihirli-simyasal bir işlem
oluşturur. Şunu belirtmek gerekir ki, doğumun bu aşamasında
bilinçli farkındalık , kan dolaşımında kimyasal olarak bulunan maddi
bir unsurdur ve onun yanmasından ruhumuzu besleyen, özümüzü
besleyen ve büyümesini sağlayan ruhsal altın oluşur.
Simya, potanın vücudun kendisi olduğu, ateşin tutku olduğu ve

kurşunun hammadde olduğu tamamen bedensel bir işi temsil eder.
Simyasal "yüceltme", sapiens'in bir Yıldız Adamına dönüştürülmesinin
uzun süren çalışmasıdır . Dua yok, nefes egzersizi yok, mantra yok,
mula için sihir yok ve bu süreç için kısayollar veya ikame önerebilecek
mitolojik bir Üstat yok.
XIII
çileler _
Ö Metik roman Zanoni , ana karakterlerden biri olan

ünlü Her'nin en sık eleştirilerinden biri
Clarence Glyndon'ın katlandığı çileleri canlı bir şekilde

anlatan temasının ürkütücü doğasıyla ilgilidir. Yazarın, Sir
Edward Bulwer Lytton'ın, acemilerin yolda karşılaştıkları
zorlukları abarttığı veya aşırı dramatize ettiği
düşünülmektedir. Korkunç "eşikteki hayalet" okuyucu için
soyut veya öznel içsel zorlukların kurgusal sembolünden
başka bir şey değildir. Bazıları için ise hayalet, öğrencinin
karşısına çıkan ve onu her türlü işkenceye tabi tutan kötü
niyetli bir varlıktır.
Gerçek şu ki, korkunç hayaletin, öğrencinin yolda
karşılaştığı sorunlardan sadece biri olduğunu ve diğerlerinin
Zanoni'de sunulanlar kadar olağanüstü durumlardan
bahsetmediğini anlayan çok az kişi var . Ne ustalar ne de
Ustalar, Lytton tarafından prototip olarak seçilen Zanoni
ve Mejnour tarafından temsil edilmez.
237
238 YILDIZ ADAM
inisiyenin ustalığa erişmesi üzerine izleyebileceği iki farklı yolu

göstermek için.
Çileler, fantastik görünümler veya büyülü ayinlerden ziyade
çoğunlukla günlük yaşamınkilerdir. Bu nedenle, olağandışı veya
gösterişli durumlardan daha aşkın ve zordurlar. İmtihanlar var ve
çok zor ve bu, inisiyasyon adaylarının unutmaması gereken bir şey.
Doğal olarak, "gerçek inisiyelerden" bahsediyoruz, tehdit edici,
tehlikeli veya uygunsuz gerçekliklerden uzak bir varoluşun barışçıl
sükûneti içinde yüksek derecelere ulaşmayı bekleyenlerden değil.
Acemi, büyük engellerin üstesinden gelmenin ve güçlü iç engelleri
ortadan kaldırmanın gerekli olduğunu ne kadar erken anlarsa,
inisiyatif sürecinin önemini kavraması onun için o kadar kolay
olacaktır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, sapiens programlanmıştır
ve türün merkezi bilgisayarına ve kolektif hayvan ruhuna bağlıdır.
anlamak zor değil
Eğer bir birey kendini bu esaretten kurtarmaya çalışırsa, bilgeliğe

doğru ilerleyen adayın yolunu tıkamak için büyük bir enerjiyle tepki
verecek olan Doğanın kendisi aracılığıyla tezahür eden güçlü bir
muhalefetle karşılaşacaktır. Böylece birey, sahtekarlık ve kendini
aldatmadan uzak gerçek bir yola başladığı andan itibaren ve kendi
üzerinde gerçek Hermetik çalışmayı yürüttüğü andan itibaren,
hayatında her türlü ayartma, şüphe, zorluk ve sorun sırayla ortaya
çıkacaktır. onu sebat etmekten vazgeçirmek için.
Doğadaki tüm vahşi güçler gibi, tüm kontrol etme veya hükmetme
niyetine olağanüstü bir güçle karşılık veren içsel doğasını aşmaya
çalıştığı için bu garip değil. Vahşi bir canavarı evcilleştirmek yorucu
bir iştir. Herkesin içinde vahşi bir canavar vardır ve vahşetin nereye
kadar gidebileceğini kimse bilemez.
çileler _ 239
kültür ve eğitime rağmen, belirli bir anda kalate.

Başı, boynu ve göğsü bir kadının, vücudunun ve pençelerinin bir
aslanın olduğu geleneksel Mısır Sfenksi, insanın hayvani doğasının
bir simgesidir. Hermetik ışığın gözüpek arayıcısına giden yolu
tıkayan odur. Yine de, Sfenks'in, birçok insanın inandığı gibi ruhun
gücüyle değil, kişinin hayvan doğasıyla yükselmesi gerektiği
gerçeğini simgeleyen kanatları vardır. Daha da ötesi, bu, "Üstün I"
tarafından evcilleştirilmesi gereken canavarı temsil eden bir eşek
üzerine binmiş İsa Mesih'in görüntüsüne tam olarak karşılık gelir .
Gerçekte, içimizde daha yüksek seviyelere uçmak için bir dürtü

hissediyorsak, bu ruhtan değil, canavardan kaynaklanmaktadır.
Canavar kendi başına kötü değildir, ancak bu özelliği, türün merkezi
bilgisayarının bir parçasını oluşturan ortak insan vahşiliği havuzundan
(kolektif bilinçsizlik) aldığı ölçüde sapkındır. Bunu anlamak için, biri
alçalan diğeri yükselen iki üçgenle gösterilen ruhu ve canavarı
gösteriyoruz.
240 YILDIZ ADAM
Ruh, Dünya'ya doğru yayılan göksel güçtür. O, yaşamın

pozitif kutbudur ve bu durumda maddi dünyevi varoluş olan
pasif kutup tarafından çekilir. Ruh kendi içinde saftır ve bu
nedenle bilinmeyeni, kendi titreşiminden farklı bir deneyim
sunabilecek tek şeyi, yani maddi duyumları arar.
Canavar ise, tam tersine, saf olmayan olduğunu bilerek,

sebep için göğe bakar, yalnızca ilahi olanın ona verebileceği
saflığa ulaşmak için mücadele eder. Bu nedenle, "Süleyman'ın
simgesi" olarak adlandırılan altı köşeli yıldız, yaşam
hareketinin taşlaşmasını veya tutulmasını temsil ettiği için
olumlu bir görüntü değildir. Ankh ya da "yaşamın sembolü"
onun merkezinde göründüğünde çok farklıdır, çünkü o
zaman yaratılışın "hayati dengesini" temsil eder, böylece
oldukça olumlu bir figüre dönüşür.
Düşmüş melekler, maddede deneyim yoluyla kendilerini
tamamlamak veya mükemmelleştirmek için inen "ruhları"
veya bakire ilahi kıvılcımları temsil eder. Okuyucuya inter-
çileler _ 241
Yazarın çift üçgenin gizemini mizahi ve şiirsel bir dille ortaya

koyduğu Anatole France'ın Meleklerin İsyanı adlı kitabı . Biri yükselen
diğeri alçalan bu iki gücün varlığı, "Volitive I" in ruhsal enerjiyi
yönetmede üstlenmesi gereken üstün rolü ve canavar olarak
tanımlanan maddi gücü daha derin bir şekilde anlamamızı sağlar.
Genellikle, bir inisiyatif okuluna gelenler, onları sadece engeller

olarak nitelendirerek, çilelerle dalga geçerler. Yine de zaman
geçtikçe farklı kusurları kabaca gösteriliyor. Buna rağmen bazı
imtihanlarda başarısızlık, yenilgi değil, bireyin öğrenmesi gereken
bir ders anlamına gelir; ve bunu yapana kadar engel tarafından
engellenmiş olarak kalacaktır.
Çilelerin aşırı zorluğu, muazzam inceliklerinde yatmaktadır. Bu
çileler, genellikle, bireyin kendi eşiğinin altındaki içsel başarısızlıklarına
dayanır.
ve onun için bilinmeyen kalır. Bu, bir kişinin kusurlarında meydana
gelene benzer; genel olarak, onları gözlemlemekten tamamen
acizdir.
Her metik okuluna giren bir kişinin attığı ilk adımlar belirleyicidir,
çünkü bu kişi, öncelikle kendi iç sorunlarının bir projeksiyonundan
kaynaklanan yanlış ve kaprisli izlenimler tarafından yönlendirilmeye
eğilimlidir. Birey çoğu zaman okulu, kendisinden bir şey elde etmek
için onu kullanmaya veya baskı yapmaya çalışan bir varlık olarak
görür. Kurtuluşu ya da başarı için bir rehber arzuluyor, ama aynı
zamanda kolay kurtulmayı da istemiyor ve ikna edilmesinin ya da
idare edilmesinin kolay olmadığını göstermek istiyor. Birey, kendi
kurtuluşuyla (Doğa tarafından kullanılmama özgürlüğü) ilgilenen
tek kişinin kendisi olduğunun farkında değildir.
242 YILDIZ ADAM
ve eğer kendini kurtarmazsa, kimse onun imdadına yetişemez.

Dünyadaki gerçek durumunu anlayana kadar, kendi varoluşu için
savaşmak için gerekli motivasyondan yoksun kalacaktır, çünkü
sonuçta çabaladığı şey bu. Başarının tek olasılığı, hayatta Doğa ve
kader karşısındaki gerçek konumunu görselleştirebilmekte ve nihai
olarak "Volitive Ben" i bir tatmin aracı olarak kullanmakta yatar.
En inanılmaz şeylerin günah cere öğrencilerinin başına geldiğini

gördük. Ani zenginlikler veya aşk genellikle yeterlidir.
onu yolundan saptır. Diğer zamanlarda, inisiyasyon söz konusu
olduğunda, sevdikleri en büyük düşmanlarına dönüşür; bu sevilenler
kuşkusuz türün merkezi bilgisayarı tarafından kontrol ediliyor. Bu,
doğaya hükmetmeye çalışan, ancak sonunda onun kölesi olan bazı
büyücülük çıraklarına çok benzer. Öğrencinin yüzleşmesi gereken
zorluklar
sadece kardeşliğin buluşma yerine zamanında ulaşmak için, bazen
trajikomik imalar alıyor. En tuhaf şeyler, yalnızca onun toplantıya
ulaşmasını engellemek için meydana gelir ve sorun, bireyin kendisini
"sabote etmesi"dir. Eşek, Hermetik Sanatta sembolik bir hayvandır.
Bireyin olumsuz hayvan doğasını temsil eder; temel özelliği aptallık,
atalet, tembellik, ihmal ve sorumsuzluktur. Bundan dolayıdır ki, bir
kimse zararlı bir hata yaptığında mecazi olarak "eşek gibi
düşünmemesi", daha doğrusu "eşek gibi düşünmesi gerekir" denilir.
Onun yerine düşünmesine izin verilmez." Hermetizm ayrıca, bu

kadar çaba ve zorluktan sonra ve bu kadar çok yol kat ettikten sonra
her zaman aynı yerde kalanları tarif etmek için "eşek yolu"ndan
bahseder. Eski zamanlarda , pınarlardan veya kuyulardan sulama
için su getirmek için eşekler kullanıldı,
çileler _ 243
ve hayvan günde kilometrelerce yürüdü, ama bu bir daire içinde

olduğu için hep aynı yerde kaldı. Metik öğretisi, ancak eşeği
fethettikten sonra Sfenks'i fethetmenin ve kanatları üzerinde kozmik
uzaya uçmanın mümkün olduğunu belirtir. Sfenks, Yıldız Adam'ın
aracıdır.
Adayın cinsiyeti ile ilgili olarak belirtmek gerekir ki, erkekler için
çileler, psikolojik ve maddi tüm durum ve koşullarla birlikte esas
olarak içgüdüyle ifade edilmektedir. Öte yandan, kadınların zayıf
noktası duygusal doğalarındadır. Kadınların “inisiyatik okullara”
kabul edilmesinin nedeni budur.
geleneksel olarak yasaktı ve masonların kadınları sadece "bayanlar

gecelerinde" kabul etmelerinin nedeni de bu. Kadınların inisiyatif
tarikata mensup olduğu eski zamanlarda, kadın üyelerden birinin
tutkulu bir aşkın etkisiyle tarikatın sırlarını düşman teşkilatlara ifşa
etmesiyle birçok kardeşlik yıkılmıştır.
Masonlar aslen diğer üst düzey çalışmalara hazırlık okulu olarak

yüksek inisiyeler tarafından kurulan Hermetik bir kardeşlikti. Yine
de Hiram'ın sembolik ölümü ile Masonluk, şifrelerin gerçek anlamı
gibi ritüellerin ve sembollerin sırrını kaybetti. Hermetik gelenek
ortadan kalktı ve geriye sadece sembollerin bilinmeyen dili kaldı.
Var olan ışık Hermetik anlamını yitirmiştir ve geriye yalnızca felsefi
anlamı kalmıştır. Kardeşler zamanın geçmesiyle "uyuyakaldılar",
belki de otuz üç derecelik Mason ihtişamına sahip olmaktan gurur
duydukları için uykuya daldılar. Ancak antik ayinlerden ilham alan
sembolleri gerçekten çok güzel.
Hiç şüphesiz Masonluğa girmek ahlaki açıdan,

244 YILDIZ ADAM
kültürel ve felsefi olarak her açık fikirli kişiye fayda sağlar. Ancak
Masonluğa girmekle gerçekten iki kez doğmak arasında dünyalar
kadar fark vardır.
Gerçek İnisiyasyon Okullarının kadınların saflarına girmesini
hiçbir zaman yasaklamadığına ve kadınların da Tapınakta
çalışabileceklerine işaret edilmelidir.
İnisiyasyon adayının karşılaştığı zorluklar içsel veya maddi
olabilir. Maddi imtihanlar, Doğanın tepkilerinden kaynaklanan
somut durumlarla ilgilidir. Doğanın hem içsel hem de dışsal
olduğunu ve bu nedenle muazzam içsel çatışmaların ortaya çıktığını
unutmayın. İki ilginç olay, inisiyasyon sürecinde öğrenci üzerinde
derin bir etki bırakır. Biri, adayın kendini, hile, idealleştirme ya da
ikiyüzlülük olmadan gerçekten olduğu gibi görerek kendi hakkında
kademeli olarak edindiği vizyondur. Bir diğeri, gerçeğin, dünyanın
ve insanlarının kademeli olarak tefekkür edilmesidir. İlk durumda,
öğrenci kendini ilk kez olduğu gibi görünce derin bir şok yaşar. Bu
vizyon ona iki yol açar: gerçek doğasını kabul edebilir veya
reddedebilir. Gerçek doğasını reddederse, gerçeklikten yalıtılmışlığının
kabuğunu kırmak yerine, çıplak gerçeğin dehşetine kapılan birey,
aşılmaz ve yok edilemez bir demir kabuk inşa eder.
Bireyin gelişmek için üstesinden gelmesi gereken (yanıltıcı olan

anlamında) birçok yanılsama vardır.
Bu, Mabel Collins'in ünlü ve güzel Light on the Path kitabında
dikkatlice ifade edilir:
Gözler görmeden önce, gözyaşlarını tutamaz olmalılar.

Kulak duymadan önce hassasiyetini kaybetmiş olmalıdır.
Ses, Üstatların huzurunda konuşamadan önce,
çileler _ 245
yaralama gücünü kaybetmiş olmalı. Ruh, Üstatların huzuruna

çıkmadan önce, ayaklarının kalbin kanında yıkanması gerekir.
Hayatın gerçekleri, çıplaklıklarında o kadar korkunçtur ki, bir

müritin bunlara dengeli bir şekilde katlanabilmesi için, kendini
yeterince hazırlamış olması gerekir. Doğanın tamamen soğuk
olduğunu ve bir keşişin nezaketini ya da bir suikastçının sapıklıklarını
daha az umursayamayacağı anlaşılmalıdır. Doğa, bağrında aynı
ölçüde buğday ve baldıran, şifalı otlar ve zehirli bitkiler doğurur. Ne
en büyük idealizm ne de en aşağılık kötülük, Doğa yasalarının
değişmezliğini değiştirmez. Çok tehlikeli gerçekler vardır, bunlar
gerçekten "bir jiletin ucu" gibidir, çünkü öğrenci hala bencillik veya
kötülük tohumunu elinde tutuyorsa, bu gizemlerin vizyonu onu o
kadar travmatize edecektir ki, bir daha asla tekrar etmeyecektir.
normalliğe dön. Gerçeklik her zaman bir romanın temasından daha

ölümcül ve daha az gösterişli olsa da , Zanoni'deki acemi vakamızla
büyük bir benzerlik burada yatmaktadır . Birçoğu, temel tutkularının
üstesinden gelemeyenler için katlanılmaz olan bir gerçeği görünce
çıldırdı. Gerçeğe, ancak "küçük çocuk" olanların masum saflığının
mutlak çıplaklığıyla ulaşılır. Gerçek iki ucu keskin bir kılıçtır: saf olanı
yükseltir ve tutkulu olanı yok eder.
Bir İnisiyatik Okulunda, öğrencinin bütünlüğünü, saflığını ve

kararlarını test eden yüzlerce farklı durum ortaya çıkar. Bu testler,
Okula ve Üstat'a olan güven kaybından, şu veya bu şekilde
kullanılmış veya aldatılmış olma hissine kadar uzanır. Her birey
kendi iç başarısızlığını ortaya çıkarır.
246 YILDIZ ADAM
şüpheleri ve çatışmaları aracılığıyla ortaya çıkar. Böylece

şerefi olmayan kimse, şerefini kaybetmeye mecbur
edeceklerine kesin olarak inanır; özgür olmayan, özgür seçim
hakkını kaybedeceğine inanır; ahlaksız bir birey, ahlaki
kuralları çiğnemek zorunda kalacağına inanır; ve bir hırsız
"bütünlüğünü kaybetmekten" şikayet ederdi.
Pek çoğu unutulduklarını hissediyor ve iyilik ve önyargı
olduğuna inanıyor ya da yeterince öğretilmediğine inanıyor.
Diğerleri, özellikle duygusuz egoistler, arkadaşlarını "tüm
duyarlılığını yitirmekle" suçluyor. Kısacası, bir okulda, bir
laboratuvarda olduğu gibi, bir dizi hayati durum yeniden
üretilir, böylece öğrenci bilinçli olarak başkalarının
davranışlarını gözlemleyebilir ve ayrıca kendi davranışlarını not alabilir. Bu sette
Okulun öğrenciye daha iyi yardımcı olmak için öğrenciyi
derinlemesine anlaması da mümkündür. Doğal olarak, bu
çalışmanın meyve vermesi için özgün olması, yani öğrencinin
hiçbir zaman rol yapmaması, dürüst ve samimi olması ve
tepkilerinin kesinlikle gerçek olması gerekir. Başarıyla
üstesinden gelinen her çilenin, öğrenciyi daha yüksek
farkındalık durumlarına yükselterek, daha önce anlaşılmaz
olanı anlamasına izin verdiği belirtilmelidir.
XIV
ENGELLER _
n çilelerin aksine, engeller Doğa'nın tepkisi değildir

ben
tüm insanların gelişmek için yüzleşmek zorunda oldukları

sıradan engellerdir. Düşlerin sapiens üzerindeki mutlak kuralı
anlaşılmalıdır ve eğer sapiens gelişmek istiyorsa mutlaka
uyanmalıdır. Uyanmazsa, ana statik olacaktır.
Sapiens , yaratılışın evrensel enerjisi olan kozmik bir

hipnotik etkiye tabi olduğundan, uyandırmak zordur ; ve bu
yetmezse, her birey hayatın gerçeklerini beğenmediğinde ya
da kendinden memnun olmadığında , kendisi ve dünya
hakkında kendisi için ideal bir şekilde hayal kurar.
Hermetik olarak, şairlerin idealizminden ayırt etmek için buna
aptalca romantizm diyoruz. Romantizm , insanın rüyalarını
gerçeğin bir ifadesi olarak kabul etmesini sağlayan unsurdur
ve hayatı, kendi fantezilerini tatmin etmeye çalışmakla
sınırlıdır. Romantizmin aşağı ve yıkıcı bir tipinden bahsettiğimiz
anlaşılsın.
247
248 YILDIZ ADAM
cism, insanlar bunu daha yüksek muadilinden ayırt edemese de.
Genel olarak birey yol boyunca aşağıdaki engellere sahiptir:
HATALI BİR HERMETİK KAVRAMI VEYA

BİR BÜTÜN OLARAK ESOTERİZM
İnsanların bu alandaki inançları iki uç arasında gidip gelir: ezoterizmi

batıl, kötü veya şeytani bir şey olarak görenler ve körü körüne inananlar.
İkincisi okült jargonu konuşur ve "astral düzlemde açılmak , üçüncü
gözü açmak veya Kundalini'yi uyandırmak gerekir" der ve muazzam
saflıkları nedeniyle kendi sözlerinin doğruluğuna içtenlikle inanırlar.
KENDİNİ OBJEKTİF OLARAK GÖRMEDEKİ ZORLUK
Her insan kendisinde en çok takdir ettiği niteliklerin bayrağını taşır.
Kişi, kendi imajını başkalarına yansıtmaktan ve her şeyi özgür ve

deneyimsel bir şekilde değil, kendi kavramlarına göre değerlendirmekten
kaçınamaz. Sanki her gün bir insan dünyanın bir kısmını sindiriyor,
ancak daha sonra hoş, doğru veya olumlu olan imajına uymayan her
şeyi kusuyormuş gibi. Kendi projeksiyonunda, insan kendi suretinde ve
benzerliğinde bir Tanrı yaratmıştır, bu Tanrı'yı beyaz sakallı nazik yaşlı
bir adam olarak hayal eder.
GERÇEĞİ ÖĞRENMEYE KARŞI İLGİSİZLİK
İnsanlar gerçeği istemiyorlar çünkü onunla ilgilenmiyorlar. Yarın

anlamına gelse de huzur içinde uyumayı tercih ederler.
ENGELLER _ 249
tüm insanlarda çocukluktan beri var olan bir önsezi olan

Doğa tarafından yutulacaklar.
"FLOCK" İLE UYUM

Bu davranış, bireye, herkesin yaptığı ve kabul ettiği şeyi
yaptığı için her şeyin yolunda olduğu gibi yanlış bir his
verir. Aynı nedenle, kendisi için hiçbir şeye karar vermeye,
en azından "resmi bilim" tarafından onaylanmayan bir şeyi
incelemeye veya başarmaya cesaret edemez. Bu bakımdan,
hipnozun bilim tarafından kabul edilmeden önce daha az
etkili olup olmadığını ve kabul edilmesinin aslında onu
daha saygın ve etkili kılıp kılmadığını doğrulamak ilginç
olurdu. Bu çizgiyi takip ederek, çoğu durumda saygınlık ve
ahlakın yalnızca sürüye uygunluk derecesini yansıttığını
görüyoruz.
TUTKULARA BAĞIMLI OLMAK

Tutkular, bireyin üstün hayvan eğilimlerinin yanında var
olan daha aşağı hayvan eğilimlerini ifade eder. Daha düşük
eğilimler, bireyin yüksek çıkarlarını hiçbir şekilde dikkate
almadan kendi tatminini arayan bedensel kitlenin iştahında
kendini gösterir. Tembellik, atalet, tembellik, ilgisizlik, acılık,
içerleme, kıskançlık, haset ve şehvet, bunlardan birkaçı,
insanı bir kukla gibi manipüle eder ve bu durumdan
kendisini kurtaramayacaktır.
Her tutku hali, belirli bir anda psikolojik bileşenleri de dahil
olmak üzere bedenin kontrolünü ele geçirir ve kişi önceki
kararlarını tamamen unutur.
250 YILDIZ ADAM
PSİKOLOJİK SORUNLARIN PROJEKSİYONU
ÖĞRETİMLER ÜZERİNE
İnsanlar genellikle Hermetik Öğretiyi ruhsal olarak gelişmek için

değil, güç özlemlerini veya aşağılık komplekslerini telafi etmek için
ararlar. İnsanlar sıklıkla bilinçsiz travmalarını, korkularını, hırslarını
ve arzularını, bu sorunlardan elde ettikleri aynı “yiyecek”i ondan
çıkarmak için Öğreti'ye yansıtırlar. Onlar da aldıkları yeni bilgiyi
psikolojik rasyonalizasyon süreçlerini güçlendirmek için kullanırlar.
ÖZGÜRLÜK KORKUSU
Sapiens'in mantıksız bir ıstırabın gücüyle özgürlükten korktuğunu

biliyoruz . Derinlerde bir yerde, Hermetik yolun onu amansız bir
şekilde özgürlüğe ya da kurtuluşa götüreceğini biliyor. Ama birey
gerçekten özgür olmayı istiyor mu?
Genel olarak, sapiens türlerinin daha büyük bir yüzdesi, vasat
köleliği en görkemli ve parlak özgürlüğe tercih eder. Bu nedenledir
ki insanlar özgürlük hissine dayanamadıkları için hayatta köleleşecek
bir şeyler ararlar. Bu kayanın kendilerini denizin uçurumuna
sürükleyeceğini bilseler de "kendilerini bir taşa zincirleyenler" vardır.
Burada tartışılan, manevi üstünlüğe giden yolda ilerlemenin

önündeki engellerin kısa bir özetidir.
XV
BAŞLANGIÇ UYGULAMALARI
SÜPER BEYİN GELİŞİMİ
Beynimiz tek başına gerçeği keşfetme ve ruhsal tekamül

elde etme görevine eşit değildir; bir Yıldız Adam durumuna
ulaşmamızı sağlayacak bir süper beyin olan zihni oluşturmak
gereklidir . Aşağıdakiler, bir süper beyin oluşturmak için
gerekli unsurların kısa bir özetidir:
1. Dört zeka (insanın ruhu): su, hava, toprak,

ve ateş
2. "Volitive Ben"
3. Zihin 4. Üç
temel amaç: a) "Volitive I"'in
oluşumu b) Uyanış c) Zihinsel
sindirim 5. Üç üstün amaç:
a) Programsızlaştırma
b) Başlatıcı ölüm c)
Yeniden doğuş
251
252 YILDIZ ADAM
6. Üç yüce hedef:
a) Evrim b)
Yıldız Adama dönüştürülmek
c) Maya'yı aşmak (kozmik illüzyon)
Öğrencinin, öğrencinin gitmek istediği yolu çoktan katetmiş olan bir
Hermetik Üstadı olması gerektiği şeklindeki temel gereklilik üzerinde yeterince
ısrar etmek mümkün değildir. Sadece bilinçli olarak reenkarne olanlar bir Üstat
olmadan yapabilirler veya mümkünse reenkarne olanların hafızasını tazeleyecek
birçok Üstatları vardır . Bilinçli olarak reenkarne olan kişi bunu kesinlikle bilir,
ancak bu nadiren olur.
Burada verilen göstergeler temel niteliktedir ve amaçları, öğrencinin hakikate
giden yoluna ışık tutmak, ona hedeflerinde rehberlik etmektir. Yalnızca gerçek bir
Üstat, bir inisiye olarak onun okült gücü haline gelen sihirli maya olan ruhsal alevi
öğrenciye iletebilir. Bu şiirsel bir soyutlama değil, maddi bir şeydir, Usta ile mürit
arasında gerçekleşen somut bir süreçtir. Doğal olarak bu güç, öğrenciyi çileci
disiplinlerinden kurtarmaz; tam tersine, onları daha büyük bir sebatla üstlenmeye
zorlar.
DÖRT ZEKA EĞİTİMİ
Dört zekayı eğitmek için, öğrenci onları kötü alışkanlıklarının ve ahlaksızlıklarının
merkezi olarak görmeli ve onları olumsuz olan her şeyden temizlemeye devam
etmeli, onlara farkındalık ve zeka vererek, de modeline göre ilerlemelidir.
asil davranış.
BAŞLANGIÇ UYGULAMALARI 253
SİNDİRİM SİSTEMİNİN ZEKA

(Toprak Elementi)
Toprak elementi tüm bedensel maddeleri kapsar, ancak yeri
midededir. Anahtar kelimesi emilimdir. Bu zekayı eğitmek için
işlevlerini bir dereceye kadar iradenin kontrolüne, "Volitive Ben"e
teslim etmek gerekir.
Sindirim sistemi, iletişim kurabildiğimiz, konuşabildiğimiz ve
kontrol edebildiğimiz akıllı bir varlık olarak düşünülmelidir. Bunun
için aşağıdaki formül kullanılır:
"Sen, sindirim sistemimin zekası, söylediğim her şeyde bana körü

körüne itaat etmeni emrediyorum. Biyolojik fonksiyonlarını tam
olarak yerine getirebilmen için sana şuur ve akıl veriyorum. Bu
andan itibaren iradem senin iraden olacak, tıpkı benim gibi. saygı
duymanız ve itaat etmeniz gereken sizin tanrınız, efendiniz ve
sahibinizim. Yemek yediğinizde bu benim isteğim olduğu için
olacak ve oruç tuttuğunuz zaman yemek istemediğim için olacaktır."
Bu formül, sindirim sisteminin gizli güçlerine nüfuz etmeye çalışarak

birkaç kez tekrarlanmalıdır.
Periyodik olarak bütün gün oruç tutmak gerekir ve buna
başladıktan sonra şöyle demelidir:
"Sen, sindirim sistemimin zekası, benim vasiyetim olduğu

için 'x' saat kadar tüm yiyeceklerden uzak duracaksın ve sana
bu emre körü körüne uymanı emrediyorum."
Öğrencinin herhangi bir karaciğer rahatsızlığı veya herhangi bir

sindirim bozukluğu varsa, tüm iradesiyle sindirim sisteminin zekasını
güçlendirerek onu iyileştirmeye çalışmalıdır. Okuyucunun şifreli olanı
keşfetmeye çalışması gerekecek.
254 YILDIZ ADAM
Okült yasalar gereğinden fazlasını söylemeyi yasakladığı için bu

talimatların anlamı.
ÜREME SİSTEMİNİN ZEKA
(Ateş elementi)
Ateş elementi, içgüdüsel merkezin yeri olan cinsiyette bulunur.
Anahtar kelimesi ışınlamadır. Bu zekanın eğitimi için önceki
formül kullanılmalıdır.
Bu formül diğer sistemlerin hiçbiri için değişmez. Yalnızca ilgili
öğenin adı ve işlevi değiştirilir. Yalnızca "Volitive I" izin verdiğinde
ve başka bir zamanda cinsel ilişkiye girebilmek için cinsel işlevi
kişinin iradesine teslim ederek düzenlemek gerekir. Bu sistemin
libidomuzun merkezi olduğunu, bu faaliyet merkezi üzerinde
çalışarak sahip olabileceğimiz tüm kompleksleri çıkarmak için
kullanabileceğimiz bir gerçek olduğunu hatırlamalıyız. Bunun için,
çocuksu faaliyetinden vazgeçip daha olgun bir şekilde
ilerleyebilmesi için ilgili akıl yürütmeyi yapmak gerekir. Bu,
solunum sistemi altında değineceğimiz hayal gücünü kontrol
etme pratiği ile tamamlanmalıdır.
DOLAŞIM SİSTEMİNİN ZEKA
(Su Elementi)
Su elementi, duygularımızın merkezi olan dolaşım sistemimizde
bulunur. Anahtar kelimesi birleşmedir. Yukarıdaki durumlarda
olduğu gibi, bu zekayı eğitmek için daha önce açıklanan formül
de kullanılır. Bu formülle birlikte, kalbin zararlı veya yıkıcı duygular
almasını önlemek için sıkı bir duygusal hijyen uygulamak gerekir.
BAŞLANGIÇ UYGULAMALARI 255
Bu, "Volitive I" aracılığıyla kademeli olarak elde edilir . Ayrıca, derin
bir huzur ve duyguların iradeye mükemmel bir şekilde teslim
edilmesi için kalp (bu sistemin beyni) üzerinde günlük konsantrasyon
uygulanmalıdır.
SOLUNUM SİSTEMİNİN ZEKA

(Hava Elemanı)
Hava elementi, hayal gücümüzün yeri olan solunum sistemimizde
bulunur. Anahtar kelimesi canlandırmadır. Bilinen formülle çalışmalı
ve ayrıca hayal gücünün yeterli kontrolünü sağlamalıyız. Her ne
pahasına olursa olsun, her türlü hastalıklı hayal gücünü bastırmak,
sadece olumlu, uyumlu, dengeli ve daha yüksek düşüncelerin
girmesine izin vermek gerekir. Konuşulan sözün eğitilmesi, dili
temizlemesi ve her zaman yüksek sesle doğrulananı gerçekleştirmesi
gerekir. Bir şeyi sözlü olarak onaylayan ve sözünü tutmayan öğrenci,
Doğanın oyuncağına dönüşür ve kişisel projelerini gerçekleştirmesi
çok zor olacaktır.
Nefes alarak, titreşimler dünyasına ulaşırız ve koku alma

duyumuzu keskinleştirerek, nefes alma ve nefes tutma yoluyla her
türlü titreşimi yakalamak mümkündür.
Bu talimatlarda birçok gizli anahtar olduğu konusunda ısrar

etmeliyiz, ancak bunların keşfedilip keşfedilmediği okuyucunun ilgi
ve anlayışına bırakılmıştır.
Örneğin ve bir alıştırma olarak, hava (solunum sistemi) ve ateş
(üreme sistemi) veya su (dolaşım sistemi) ve toprak (sindirim
sistemi) unsurlarının birleşmesiyle neler olduğunu düşünün.
XVI
"VOLİTİF I "
W e "Volitive I" in nasıl yaratıcı olduğunu zaten açıkladım

ama vermenin yollarını belirtmedik.
genel olarak aşağıdaki gibi güç ve güç:
• Arzuların tahakkümü ve yüceltilmesi • Kişinin

psişik pilini şarj etmesi • Enerji tasarrufu yapması •
İrade tarafından yönlendirilen eylem
Arzular, sapiens'teki başlıca enerji (veya enerji kaybı) kaynaklarından

biridir. İç dünyamızı dinlersek, arzunun hayatımızın ayrılmaz bir
parçası olduğunu ve bu arzunun şaşırtıcı bir güç ve ısrarla hareket
ettiğini anlayacağız.
Bu, manyetik gücümüz başka bir yere yansıtıldığında arzunun
zaman ve enerjiyi kullanması nedeniyle büyük miktarda enerjinin
kaybolduğu anlamına gelir. Yine de arzularımızı kontrol edip
yönlendirirsek, bunlar olağanüstü bir güç kaynağına dönüştürülebilir.
Arzu asla çılgın veya geçici bir heves olmamalı
257
258 YILDIZ ADAM
Hermetikçi için, ama bir zeka ve yöntem eylemi.

Bir arzu tatmin edilmediğinde, bireyin içinde güçlü bir kuvvet
titreşir, ancak istediğini elde eder etmez bu güç söner ve bir boşluk
oluşur. Uzun bir süre yoğun bir şekilde bir arzunun peşinden koşan
ve sonunda doyuma ulaşanlar vardır, ancak onları mutlu etmekten
uzak, bu arzunun gerçekleşmesi derin bir boşluk, gevşeklik ve hayal
kırıklığı durumuna neden olur. Bu, arzunun bizi tatmine doğru
götüren gücü sağladığı için, bireyi motive eden yakıt tükendiğinde
meydana gelir. Her insanın hayatı boyunca elinde "x" miktarda
enerji olduğunu ve bunu birçok şeye dağıtabileceğini veya birkaçına
konsantre edebileceğini söylemiştik. Bu kavramı ele aldığımız
konuya uygulamak, arzuları bastırmak veya hayal kırıklığına
uğratmak değil, ancak akıl onları adil ve uygun gördüğü takdirde
var olmalarına izin vermek ve "Volitive 1" in ne zaman, nasıl ve
nerede emrettiğini gerçekleştirmelerine izin vermek anlamına gelir. .
Bunu tövbe ilkesine de uygulayabiliriz ama farklı bir bakış

açısıyla. Örneğin, daha büyük manevi veya ahlaki değere sahip bir
başkasını elde etmek için çok arzuladığımız bir şeyi feda edebiliriz.
Bu, aynı zamanda, istediğimizi elde etmek için irade gücüyle tatmin
edilmelerini inkar ederek ahlaksızlıklara da uygulanabilir. Örneğin
bir kişi, "Sigara içmem çünkü... (ne elde etmek istediğini belirterek)"
diyebilir. Bu olumlama, kişi her sigara içmek istediğinde zihinsel
olarak tekrarlanmalıdır.
Bu gücü daha yüksek amaçlara kanalize etmek için bastırılması

gereken arzulardan biri, özellikle veya gizli olarak öğrendiğimiz bazı
şeyleri başkalarına anlatmaktır .
"VOLİTİF I " 259
onları etkilemek ya da özsaygımızı yükseltmek için. Bu, hiçbir

şey söylemememiz gerektiği anlamına gelmez, ancak bunu
ancak bir süre sonra, ancak gerçekten istersek, kendimizi
önemli kılmak için değil. Şunu da belirtmek gerekir ki, kamuya
açık hale gelen projeleri başarmak, onları gizli tutmaya
çalışmaktan daha zordur.
"Psişik pilin" yükü, insanların biriktirdiği ve yansıttığı
manyetizma tarafından üretilen sinirsel ve psikolojik tondur;
bazıları çok küçük dozlarda, bazıları ise büyük etki gösterir.
Manyetizma, bilinçli nefes alma ve tüm öz-denetim
uygulamaları yoluyla biriktirilir. Aslında, bir kişi ne kadar
çekiciyse , hayatta başarılı olma olasılığı o kadar fazladır.
Aynı zamanda anlaşılmalıdır ki, "Volitive

Ben" somut olarak güçlü bir manyetik alan biçiminde var olur ve bu alan tüm
hareketler tarafından emildiğinden, sürekli olarak yeniden canlandırılması gerekir.
enerji.
"Volitive I" yakıt gerektirdiğinden , yoğunlaşmış olan
enerjiyi tasarruf etmenin vazgeçilmez olduğunu unutmamak
gerekir; tıpkı diğer canlılar gibi sürekli olarak güç harcamaktadır.
Bir dizi kötü alışkanlık ve çatışma, insanda büyük bir enerji

harcamasına neden olur. Sabırsızlık, duygusal çatışma,
gereksiz acele, zihinsel ruminasyon, suçluluk duygusu, öfke,
gereksiz veya abartılı ağıtlar, farklı türden hayal kırıklıkları,
korku, düzensizlik ve tembellik, hepsi “Volitive Ben” den enerji
alır. Hermetikçi, davranışını ulaşmak istediği amaçlarla
eşleştirmek için ne pahasına olursa olsun disiplin ve iç düzen
oluşturmalıdır.
260 YILDIZ ADAM
"İrade tarafından yönlendirilen eylem" ile ilgili olarak,

"arzulamak" ve "istemek" arasındaki fark çok açık olmalıdır.
Yıpranmış "istemek güçtür" aksiyomu, yanlış ya da abartılı olduğu
için değil, arzu edileni elde etmek için nasıl istemeniz gerektiğini
şimdiye kadar hiç kimse açıklayamadığı için itibarsızlaştı. İsa,
öğrencilerine, "Eğer hardal tohumu inancınız varsa, dağları yerinden
oynatacaksınız" diye öğretti. Yüzeyde bunun irade ile hiçbir ilgisi
yoktur, ancak daha derin bir analiz, İsa'nın sıradan inançtan
bahsetmediğini gösterecektir, çünkü sıradan inanç dağları yerinden
oynatmak için yeterli değildir.
Gerçekte, iki temel kuvvetten oluşan Hermetik inanca atıfta
bulunmuştur:
1. İstemek 2.
Gerekçeli inanç
İstemek, "Volitive Ben" in eril gücüdür ve mantıklı inanç,

duyguların dişil enerjisidir. Akıllıca istemek için, "istemek" kelimesi,
sihirbazların akrostişlerini oluşturan diğer kelimelerle birleştirilmelidir,
yani bilmek, cesaret etmek, istemek ve susmak, aşağıdaki
kombinasyonlar olabilir. oluşturulan:
Nasıl isteyebileceğini bilmek bilmek istemek Bilmeye cesaret etmek
Cesaret etmeyi bilmek cesaret etmek istemek istemeye cesaret etmek
Susmayı bilmek Susmayı istemek Susmaya cesaret etmek

Nasıl bilineceğini bilmek istemek istemek Cesaret etmeye cesaret etmek
Nasıl isteyebileceğini bilmek için, bir kişinin ne elde etmek

istediği konusunda çok net olması ve elde etmek için amaca değerler
skalasında yüksek bir yer vermesi gerekir.
"VOLİTİF I " 261
isteme gücünün elde edildiği yerden yeterli motivasyon.
Kişi ayrıca dört Hermetik "emri" uygulamalıdır:
• Aşk •
Umut •
Bilgi • Barış
AŞK
Sevgi yoluyla, Yüce Akıl olan Tanrı, yaratıcı özünü bize

aktarır. Sadece cinsiyetler arasındaki çekim değil; ilahi özü
taşıyan her şeye yönelen ruhtan doğan bir güçtür. Bunu
sevdim
tutkulu olan aşk değil, sadece bir zevk aracını elinde tutmak
için savaşan bencil bir sahiplenme gücüdür. Aşkın gerçek
anlamını açıklığa kavuşturmak için, "sev ve istediğini yap"
aksiyomu üzerinde meditasyon yapmak gerekir.
ÜMİT ETMEK
Umut, tohumu toplayan, geliştirdiği ve biçimlendirdiği

rahimdir. Seksin karşılığıdır. Erkekte dişi ruh, kadında eril
ruhtur. Onun aracılığıyla tasavvur eder ve yaratırız. sahip
olan eterik çifttir.
fiziksel bedenden karşı cins; erkeğin ikilisi dişil, kadınınki
ise erildir. Erkeğin dişil yanı ve kadının erkeksi yanının
bulunduğu ve kutupluluğunu değiştirerek kendini ondan
ayırmanın gerekli olduğu yer burasıdır.
262 YILDIZ ADAM
BİLGİ
Hermetikçi için bilgi, denizci için pusula gibidir, çünkü Hermetik

bilim Doğa yasalarının bilgisidir. Bilgiye sahip olmak, öğrenciyi, bu
bilgiden yoksun olandan daha yüksek bir basamağa yerleştirir. Kişi,
Doğayı iyice bilmeli ve böylece her şeyi kontrol etmelidir. "Büyücü
cennette hüküm sürer ve cehennemde hüküm sürer" (cehennemde
hüküm sürmek, şeytani güçler tarafından yok edilmekten kaçınmak
için yeterli güce sahip olmak demektir) şeklindeki aksiyom üzerinde
meditasyon yapmalıdır .
BARIŞ
Öğrenci beyin, kalp ve cinsiyet arasındaki uyumu sağlamak için

mücadele etmeli ve böylece "Üstün I" in ruhla birliğini sağlamalıdır.
İnsanın içinde gelişen iç çatışmaları sona erdirmenin tek yolu budur.
Bireyin iradesi, arzularının veya ihtiyaçlarının tatminini tamamen
bilinçli bir şekilde bedenine bahşettiğinde veya reddettiğinde, fiziksel
bedeninin kralı olacak ve derin bir huzur içinde yaşayacak; ve barışın
gücüyle her şey uyumlu ve mutlu olacak. Doğa yasalarıyla uyum
içinde olacağı için Evrenin kralı olacak.
Barışın gücü, yalnızca hayal gücünün kontrolünü elinde tutma

iradesiyle elde edilir. Saf olmayan ve kontrolsüz hayal gücü,
huzursuzluk ve kaygının birincil kaynağıdır. Kişi ancak hayal gücünü
kontrol ederek huzur ve dinginliğin tadını çıkarabilir, ancak yine de
sevgi olmadan barış olmaz. Bu nedenle sevginin zıt titreşimi olan
egoizmin üstesinden gelmek gerekir.
"VOLİTİF I " 263
GEREKLİ İNANÇ
Mantıklı inanç, Hermetik teoriyi hayati durumlara uygulamaktan gelir.

Doğal yasaların eyleminin gözlemlenmesi
ve Öğreti'nin pratik doğrulaması, müridin kendisine ve Hermetizm'e

körü körüne inanmasını sağlar. Bu, inançla değil, Hermetik Okulda
öğrendiği her şeyin mantıksal ve maddi doğrulamasının mutlak kesinliği
ile yapılır.
ZİHİN
Homo sapiens'in akıldan yoksun olduğunu, sadece bir beyne ve zekaya

sahip olduğunu daha önce belirtmiştik . Beyinsel zekanın herhangi bir
içsel duyusu olmayan bilinçsiz zeka olduğunu, zihinsel zekanın ise bilinçli
olma özelliğine sahip olduğunu söyleyebiliriz . İlki düşseldir ve ikincisi
uyanmıştır. Bireyin gizli bir durumda sahip olduğu ve zihnini
oluşturabilecek temel malzeme hakkında temel bir fikir vermek için, üç
hayati kaynağa atıfta bulunuyoruz:
1. Beyin: Zeka 2. Kalp:

Duygular 3. Cinsiyet:
İçgüdü
Normalde birey , bu merkezlerden birinin baskın olduğu veya ikisinin

karışımı ile çalışır . Uygun Hermetik etkilerin gerçekleşmesi için, bireyin
aşağıdaki şekilde çalışmayı öğrenmesi gerekir:
264 YILDIZ ADAM
Örnek No. 1:
1. Beyin: Zeka
Üç olasılığı veya üç farklı titreşim kuvvetini ayırt edebiliriz. Bunlar:
• Zekanın zekası • Zekanın hissi • Zekanın

içgüdüsü 2. Kalp: Duygular
Ayrıca üç olasılık vardır:

• Duyguların hissi • Duyguların
zekası • Duyguların içgüdüsü 3.
Cinsiyet: İçgüdü
Ayrıca yukarıdaki gibi, üç olasılık vardır:

• İçgüdü içgüdüsü
• İçgüdünün duyguları •
İçgüdünün zekası
Bu dokuz ihtimal insan sayısını oluşturur ve insan üçlü olduğuna
göre bunu şu şekilde ifade edebiliriz:
adam: 999
Canavar: 666 (dokuz ters çevrilmiş)
Bu nedenle, canavarın sayısı sapiens'te aşağıdaki şekilde tezahür
eder:
Örnek No. 2:
1. Beyin: Zeka
• Zeka rüyası (beyin) • Zeka fanatizmi
(kalp) • Zekanın hayvanlığı (cinsiyet)
2. Kalp: Duygular
• Duyguların fanatizmi (kalp) •
Duyguların rüyası (beyin) • Duyguların
canavarlığı (seks)
"VOLİTİF I " 265
3. Seks: İçgüdü
• İçgüdünün (cinsiyet) hayvanlığı • İçgüdünün
fanatizmi (kalp) • İçgüdü rüyası (beyin)
İnsan "666 sayısı ile düşündüğünde" hakikat bilgisine ulaşma

imkanı yoktur. Bununla birlikte, iyi ve kötünün harikulade işlerini
kusursuzca yerine getirebilir. Ayrıca, işler programlanacak ve bu
nedenle insan türü ve bireyin kendisi için son derece tehlikeli olabilir.
İnsanlar her zaman iyinin iyiliği getirdiğine inanırlar ve bunun tersi
de geçerlidir, ancak pratikte bu her zaman doğru değildir.
Örnek 1'de öğrencinin zeka, duygular ve içgüdü arasında

mükemmel bir dengenin olduğu integral düşünceye ulaşması
umulmaktadır. Öğrencinin başarması gereken farklı disiplinlere ek
olarak "Volitive I" in oluşumu , yavaş yavaş baştan cinsiyete uzanan,
merkez noktası omurga olan manyetik bir bipolar kürenin
oluşumuna yol açacaktır.
Bu manyetik alan aslında Hermetistte mevcuttur ve

onun yüksek farkındalığının yeridir; ölümle çözülmeye
direnen bir güçtür ve birey, fiziksel bir beden olmadan bile
bu manyetik alan aracılığıyla var olur ve düşünür. Bununla
Dünya gezegenimiz arasındaki benzerliğe dikkat edin.
Zihnin ne olduğu kavramını özetlersek,

o:
266 YILDIZ ADAM
"
(a) Zihin "Volitive I'dir.
(b) Zihin, Hermetikçi'nin içinde oluşan bir manyetik çift
kutuplu küredir. (c) Zihin, "filozofun taşıdır." (d) Zihin,
tüm bedendir. (e) Akıl süper beyindir (f) Akıl göksel zekadır
(g) Akıl, insanda gizli olan üstün yeteneklerin bütünleşmesidir.
Saf okuyucu, muhtemelen (d) noktasında "bütün

bedendir" deniyorsa, zihnin manyetik bir küre olmasının
nasıl mümkün olduğunu soracaktır . Biri diğeriyle
çelişmediği için cevap basit.
Akıl ya da süper beyin , Yıldız Adamın gerçek bilgeliğe
ulaşmasına izin veren şeydir ; bireyin içinde "iyinin veya
kötünün ötesinde" olan; insanın sonsuzluğa ulaşan kısmı.
Yarı bilge, tam tersine, yalnızca bilgiyi (sadece sapiens
dünyasında tanınmaya yarayan ölü ya da bilinçsiz bilgi)
biriktirir ve zekasını zamansal ve sınırlı amaçlar için kullanır.
Sıradan insanlar düşündüklerinde bunu beyinleriyle
yaparlar; Hermetikçi akılla düşünür.
ÜÇ TEMEL HEDEF
Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu üç amaç uyanış, zihinsel

sindirim ve "Volive Ben" in oluşumudur. Bu noktalarda
zaten yeterince konuştuk, ancak çalışma yoluyla edindiğimiz
bilgileri işlemenin en önemli parçası olarak zihinsel sindirimi
bir kez daha vurgulamalıyız. Mükemmel zihinsel sindirimi
öğrendiğimizde,
"VOLİTİF I " 267
Yazılı veya sözlü bilgilerin gerçek anlamını ve sanatın,

müziğin ve diğer insan ifade biçimlerinin gerçek anlamını
keşfederken, şaşkın gözlerimizin önünde yeni bir dünya
açılır. Akıl yoluyla ulaşılan bu nüfuz etme kapasitesi o kadar
geniştir ki, hangi kitabı okursak okuyalım, belirli bir anda
ne yaparsak yapalım, öğreneceğimiz gibi, her zaman içinde
bulunduğumuz durumdan akıllıca ve faydalı dersler
çıkaracağız. Doğanın açık kitabını okumak için. Hayvanlar,
bitkiler, kuşlar ve hatta taşlar bizimle sessiz bir dilde
konuşacak ama biz mükemmel bir şekilde anlayacağız.
Ayrıca, anlama süreci yoluyla, daha bilge ve daha bilinçli
varlıklara kalıcı bir dönüşüm içinde olacağız. Bu,
hemcinslerimize hayırseverlik, bağış veya siyaset yoluyla
değil, daha iyi bir şekilde yardım etmemizi, onlara akıllıca
yaşamayı öğretmemizi, onlara düşünmeyi ve kendileri için
karar vermeyi öğretmemizi, onlara hayatlarını almanın
avantajını göstermemizi sağlayacaktır. ellerinde ve tarafından kurtarılıyor
268 YILDIZ ADAM
kendi çabaları. Mesih'in yaşı geçtiği için, kendini kurtarmayan

kendini mahkum eder. Bu gerçeğin aşkın önemini ancak zihnini
şekillendirebilen birey takdir edebilir.
ÜÇ ÜSTÜN HEDEF
Üç üstün amaca dikkat çektik: programı bozma, başlatıcı ölüm ve

yeniden doğuş. Üçü bir sürecin parçasını oluşturur ve farklı
derecelerini temsil eder. Programlama , sapiens'in biyolojik ve
psikolojik yönünü yöneten mekanik ve otomatik devrelerin
birleşimidir .
Doğal olarak, bazı anormallikleri düzeltme çabası dışında
biyolojik işlevlere müdahale etmek istemiyoruz; biz sadece bireyin
psikolojik kurtuluşunu ararız ve bunun için motor kapasitesini
yeniden eğitmek gerekir.
Programsızlaştırmanın temelini neyin oluşturduğunu çok genel
ve basit bir şekilde açıklayacağız: otomatik devreleri bilinçli
devrelerle değiştirmek. Birey, uyanık olmanın ne anlama geldiğinin
yeniden öğrenilmesine boyun eğerek programdan arındırılır. Bunu
anlamak için mekanik devrelerin insanda da öğrenme sayesinde
oluştuğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle, istemli hareketlerin
tekrarlanmasıyla oluşan devrenin otomasyonu sayesinde, çocuk
herhangi bir anda herhangi bir çaba harcamadan yürümeye başlar.
Bununla birlikte, sapiens'in yaşadığı düşük uyanıklık düzeyinin, tüm
öğrenmeye düşsel bir karakter kazandırdığını düşünüyoruz; yani
üstün bir farkındalık durumunu kendi içinde barındırmaz. Bu
nedenle, öğrenme genellikle mekanik bir karaktere sahiptir ve
bireyin programını pekiştirir, giderek artan bir şekilde farkındalık
düzeyini düşürür ve
"VOLİTİF I " 269
daha büyük bir uyanıklığa uyanma olasılığını daha da uzak

kılıyor. Paradoksal olarak, bir insan ne kadar çok öğrenirse,
mekanik devrelerinin gücü ve erişimi artacağından "daha
az insan" olacak ve onu gitgide daha çok bir robot gibi
yapacaktır. Bu, daha önce de belirttiğimiz gibi, her zaman
gerçek zekayı geçersiz kılar ve mutlak köleliğe veya
programa bağımlılığa yol açar. IQ testleri, yalnızca bireyin
zekasının ne kadar iyi eğitildiğini, çeviklik , koordinasyon
ve oluşumdaki nöronların sentezlendiği hızı belirler. Bu
nitelikler, bir bilgisayarın genel özelliklerini akla getirir.
Zeka testlerini hem tasarlayabilen hem de uygulayabilen
mükemmel robotlar olsaydı, kesinlikle üstün performans
elde edeceklerdi, ancak yalnızca mekanik zekayı ölçeceklerdi.
Bununla birlikte, bu robotlar, işlevleri sapiens'ten çok daha
hızlı ve verimli bir şekilde gerçekleştirmek için olağanüstü
"entelektüel" kapasitelerini uygulayabilirler .
Hermetik olarak insanı mükemmel bir robot olarak

görüyoruz. Bu nedenle, onun zekasının, gerçekten uyanmış
ve bilinçli bir insanın üstün zekası olması gereken şeye
gerçekten karşılık verdiğini reddediyoruz.
Bireyin programdan arındırılması, üstün bir uyanıklık
durumundaki bir çıraklık yoluyla kademeli olarak elde edilir
ve sapiens'in "ölü bilgisi"ne karşıt olarak "canlı bilgi"ye yol
açan gerçek zekayı doğurur .
En uzak çağlardan beri yapılan hermetik gözlemler,

sapiens'in ruhu bedenini terk ettiğinde her zamanki gibi
ölmesi gerekmediğini, ancak birçok durumda bedenin
gerçek bir zombi olarak yaşamaya devam ettiğini ortaya koydu.
270 YILDIZ ADAM
ruhun daha iyi bir hayata geçtiği gerçeğinden. Bu şartlar altında

bir insan 30-40 yıl yaşayabilir ve görünüşte normal bir hayat
sürdürebilir. İşin ürkütücü yanı, bunun kimsenin farkında olmaması;
gerçek bir yaşayan kadavra ile selamlaştığını, konuştuğunu veya
onunla yaşadığını kimse bilmiyor . Hermetik bakış açısına göre
kadavra biyolojik yaşamın sona erdiği fiziksel bir beden değil, ruhsuz
bedendir, çünkü bu ruh bireyin kendisidir, gerçek "Ben"dir, bedenin
arkasındaki gerçek bireydir. kişi. İnsanlar bir kadavrayı
tanıyamıyorlarsa, kendilerinin ve hemcinslerinin gerçekten
düşünmediklerini , ancak onlar için bir şeyin düşündüğünü
bilmemeleri hiç de şaşırtıcı değildir. Fikirlerinin kaynağı olan bu şey,
aynı zamanda varlıklarının dümen ve pusulasına da dönüşmüştür.
Bunun türün merkezi bilgisayarı olduğunu düşünen bir şeyin
olduğunu zaten biliyoruz ve birey programsız hale geldiğinde ondan
kurtulur.
Ebedi paradokslara geri dönersek, bir bireyin kendi iradesinin

var olduğu gerçeğinin muazzam çelişkisini ele alalım.
profesyonel hazırlık entelektüel olarak onu sınırlar. Zekasının
kapsamını genişletmek yerine, yalnızca kültürel, teknik veya
profesyonel programı ilerletilir.
Hiçbir üniversite öğrencisi, üniversitenin heybetli imajının
pekiştirdiği profesörlerin prestiji ve otoritesinin dayattığı telkin
gücünden geri çekilmeye hazır değildir.
Böylece öğrenci kendisine öğretilen her şeyi körü körüne kabul
eder ve prestijli profesörlerin davranış modelini taklit eder. Öte
yandan, entelektüel olarak konuşursak, programlamaları daha zayıf
olduğu için genellikle bir üniversiteden mezun olanlardan çok daha
yüksek bir seviyede olan kendi kendini yetiştirmiş olanlarda kesinlikle
farklı bir şey olur. Hermetikten
"VOLİTİF I " 271
bakış açısına göre, en azından mevcut eğitim sistemleri değiştirilene

kadar, her zaman kendi kendine öğretilen bilgiyi profesörlerden
edinilenlere tercih etmeliyiz.
Programsızlaştırmaya bir kez daha atıfta bulunarak, öğrencinin
kendi başına üstesinden gelebileceği bir aşama ve yalnızca bir Üstat
veya eğitmenin yardımıyla geçilebilecek daha ileri ve hızla ilerleyen
başka bir aşama olduğunu belirtmeliyiz. Öğrenci kısmı, temel olarak
motor becerilerin yeniden eğitilmesine, hareketlere farkındalık
kazandırma çabasına atıfta bulunur. Bu on dakikalık aralıklarla
uygulanabilir ve günde istenildiği kadar tekrarlanabilir. Yavaş
hareket etmek, yapılan her hareketi düşünmek ve hissetmek
gerekir. Yavaş hareket etmek, "alışılmış olandan biraz daha yavaş
hareket etmek" olarak anlaşılmalıdır. Bu, kasıtlı bir motor eylemi
uygulamak anlamına gelir. Bunun sonucu, öğrenciyi "şimdiki ana"
yerleştiren farkındalık düzeyinde ani bir yükselmedir. Bir boşluk
içinde hareket etme eyleminden daha güçlü bir var olma hissi veren
hiçbir şeyin olmadığı gerçeği üzerinde düşünmek gerekir. Yürürken
bilinçli olarak eller, kollar, baş, gövde ve gözler hareket ettirilerek,
düşünürken ve hissederek yapılmalıdır.
Bu alıştırmayla birlikte, kişi her gün "Ben" ve "John Doe"

arasındaki fark üzerinde meditasyon yapmalıdır. Yani, X kişisi
kendisinin X olmadığını düşünmeli ve X'e yalnızca "Ben"in bir kuklası
ya da aracı olarak bakmalıdır. X'in gerçekte "kendisine ait olmayan"
ama aslında onun "Ben"ine kesinlikle yabancı olan duygu, düşünce,
dürtü ve korkuları olduğu gözlemlenmelidir. Bu uygulama
mükemmel bir şekilde tanımlanmış sınırları olan iki tamamen ayrı
varlık ortaya çıkana kadar mükemmelleştirilmelidir.
272 YILDIZ ADAM
tioner tam bir kesinlikle "Ben X değilim" diyebilir ve buna kesinlikle

ikna olabilir.
Öğrencinin uygulayabileceği bir diğer disiplin de, istediği zaman
görüp göremediği, istediği zaman işittiği veya duymadığı zamana
kadar beş duyusunu kontrol etmek, böylece duyularını art arda
iradesinin kontrolü altına almaktır. Bu alıştırma son derece önemlidir,
ancak yararları üzerinde ayrıntılı olarak durmayacağız, çünkü
yalnızca titizlikle uygulayanlar öğrenecektir.
gizli.
Bir Üstadın yardımıyla tamamlanması gereken kısımla ilgili

olarak, sadece, müritin mekanik olan her şeyin üzerine çıkabilmesi
için, Üstadın müritin devrelerini aşamalı olarak iptal edebileceğini
belirteceğiz. Ancak bu, yalnızca böyle bir deneyime ulaşan kişinin
bilebileceği uzun ve hassas bir iştir. Bu aşamanın doruk noktası
inisiyatik ölümdür. Bu, kişiliğin programla eşanlamlı olduğu Hermetik
anlamda kişiliğin çözülmesidir . Bu süre zarfında ve yeniden doğuş
tamamlanana kadar, mürit gerçekten var olmaktan çıkar, psikolojik
olarak, yeniden doğuş için gereken süre boyunca, evrimine engel
teşkil etmeyecek çok temel elementel devrelerle yaşar.
Yeniden doğuşundan sonra ona "iki kez doğmuş" denecek ve

bu şekilde, annesinin bakire olduğu söylendiği için İsa'nın
doğumunun ezoterik sembolünü anlıyoruz. Aynı şekilde, yeniden
doğan "kadından doğmaz" da diyebiliriz.
Hermetik yeniden doğuş gerçekleştikten sonra, birey tamamen
yeni bir varoluş yaşamaya başlar, yani türün merkezi bilgisayarından
programsızlaştırılmış ve özgürleştirilmiş bir birey. İlk kez, o gerçek
"VOLİTİF I " 273
kendi kaderini tayin ve özerklik; düşünceleri kendisine aittir; zekası

daha yüksek bir seviyeye yükseldi ve kozmik-hayalî etkiden kurtuldu.
Aynı şekilde ruhu da temizlenmiş, yeniden bir çocuğunki kadar

saf ve masum hale gelmiştir. Bu ve sadece bu, bireyin içinde
bulunabilen gerçek cennettir. Cennette olması gereken ve iman
edenlerin kucağına geleceği söylenen Tanrı, gerçekte, karşısında
bireyin aydınlığının gözünü korkuttuğu ve aynı zamanda taşındığı
"Üstün Ben" veya İlahi Kıvılcımdır . yüce barış ve sevgi koşuluna.
Göksel korolarındaki melekler, insanların dünyasına yeniden
doğmak için canavarın dünyasında ölen birinin onuruna ilahiler
yükseltir. Bir
döngü sona erdi ve bir başkası başladı: insanın yarı tanrıya yükselişi.
ÜÇ YÜKSEK HEDEF
Üç yüce hedefe dikkat çektik: evrim, bir Yıldız Adamına dönüşme ve

Maya'yı aşma.
Zaten bildiğimiz gibi, evrim, ruhsal özümüzün büyümesi, onu
canavarın zulmünden kurtarması anlamına gelir.
Ruhumuz boyut ve nitelik olarak büyümeli. Bu basit şemada evrimsel
bir süreci göstereceğiz.
Diyagram 10'un ilk şeklinde, manevi öz merkezdeki küçük
karanlık nokta ile temsil edilir ve büyük daire geri kalanını temsil
eder. İkinci şekilde, evrimsel bir süreci simgeleyen merkez noktanın
diğerlerine göre büyümesini görüyoruz .
Burada Batı Hermetik yolu ile Yoga'nın aradığı hedefler

arasındaki derin bir farka işaret etmek istiyoruz.
274 YILDIZ ADAM
bireyin Nirvana'ya entegre edilmesi, yani kozmik yumurtaya yeniden

entegre edilmesinin amaçlandığı yerde. Nitekim Yoga'yı yumurtanın
yolu, Hermetizm'i spermatozoitin yolu olarak adlandırabiliriz.
Muazzam bir çabayla yogi, oluşması çok uzun zaman alan özsel
bireyselliğinin çözülmesine ulaşır. Böylece o asla reenkarne olmaz
ve yeni bir yaşam dalgasını bekleyerek kozmik yumurtaya katılmaz.
Bu yeni yaşam dalgası çok uzun zaman sonra geldiğinde ne
olacağını sormak yerinde olur. kuzey
ebedidir ve reenkarnasyondan kurtulan kişi ebedi uykusundan

uyandığında reenkarne olmak zorundadır. Böylece her şey yeniden
başlar.
Öte yandan, Hermetik yol, ruhsal bireyselliğin bilinçli evrimidir.
Bireyin ruhsal özünün sınırsız büyümesini takip eder, böylece her
zaman kendi kimliğinin bilincinde olan birey, bildiğimiz gibi bedeni
muazzam ruhsal gücünü içermeye yetmeyene kadar gelişir. Bu
noktada, onun evrimi, Dünya gezegeni veya diğerleri gibi gök
cisimlerinde devam eder.
Bu varlıklardan birinin hayatını tasavvur etmek, nasıl düşündüklerini,

konuştuklarını, hissettiklerini ve hareket ettiklerini hayal etmek
tamamen imkansızdır. Her halükarda, bir gök küresinin temelde iki
şekilde temsil edilenle aynı bir cisme sahip olduğunu, yani özün
nüshaya tekabül ettiğini gözlemlemek yararlıdır.
"VOLİTİF I " 275
cleus ve geri kalanı fiziksel bedene. Aynı şekilde, örneğin güneş ile
güneş sistemindeki bir gezegen arasında var olabilecek önemli
farkı da tahmin edebiliriz.
Bir Yıldız Adamın ne olduğunu netleştirmek için yakın veya uzak
geçmişte bir sapiens olan bir birey olduğunu söylemek gerekir .
Kendi çabasıyla, kendi içinde, evrenin diğer ucuna geçişinin temelini
oluşturan genetik ve işlevsel-psikolojik bir mutasyonu kışkırtmayı
başardı.
evrimsel spektrum. Bu tayfın kutuplarından biri Homo sapiens ,
diğeri ise yüksek bilinç düzeyine ulaşmış Hermetikçilere verilen isim
olan Yıldız Adam tarafından temsil edilmektedir. Bir Yıldız Adam ,
zor bir uzmanlık olduğu için mutlaka Hermetik bir bilgelik Üstadı
değildir; ama o, terraque durumunu aşan, Evrenin büyük gizemlerini
araştırmaya devam etmeye ve gelecekteki kaderini seçmeye uygun
bir adam.
Büyük şeyler başarmış ve olağanüstü bilgiye sahip, ancak Yıldız

Adam olmayan birçok "usta" var. Aksine, bir Yıldız Adam , Onun
metik ustalığına ulaştığında, her zaman bir "Ustaların Ustası"
olacaktır.
Bir Hermetist'in yolunda ilerlediğinde izleyebileceği uzmanlığa
ilişkin olarak, Zanoni temasının ardından en önemli olasılıklardan
sadece ikisinden bahsedilecektir. Bunlar tam olarak Zanoni'nin
yoluna ve Mejnour'un yoluna atıfta bulunur. Zanoni'nin yolu, yüksek
siyasetin, insanlık tarihinin başında yürüyen liderlerin yoludur; daha
doğrusu tarihin yaratıcıları ve medeniyetin liderleridir. Mejnur'un
yolu , en iyi bilinen bir bilgelik Üstadının yoludur. Bu bireylerin çok
az olduğu söylenmelidir ve orada
276 YILDIZ ADAM
Görevlerinin aşırı zorluğu, gerekli ruhsal güce sahip birkaç kişinin

bu yolu seçmesine izin verdiğinden, dünyada çok az kişi vardır. Saf
insanlar her yerde "ustalar" görse de, bunlar çok azdır ve
sanıldığından daha dikkatli bir şekilde gizlenirler. Kendilerini
gösterenler bunu yalnızca inisiyasyon amacıyla yaparlar.
Bu Üstatlardan bazıları, ama kesinlikle hepsi değil, Maya'yı veya

evrensel yanılsama ilkesini aşar . Bu , gerçekliğin kılık değiştirmiş
görüntüsünün üzerinde yaşadıkları ve insan ırkı için en önemli
olayların onlar için Maya'nın gelgitlerinden daha fazla anlam ifade
etmediği anlamına gelir, gelgit olarak sadece yok edilmek ve sonsuz
ve tekrar tekrar reforme edilmek için yaratılmış bir yanılsamadır.
durmadan dalgalanan, her zaman aynı döngüyü pratik olarak
algılanamaz bir değişimle tekrarlayan. Mutlak gerçekliğin yüce
sakinliğiyle, Mejnour'un Zanoni romanında yaptığı gibi, insan
yaşamının sirkini sarsılmaz bir şekilde düzenlerler.
İki mitolojik Üstat, Cagliostro ve Saint Germain Kontu arasında

ortaya çıkan tartışma üzerinde düşünmek uygundur. İyi bilindiği
gibi, Cagliostro Fransız Devrimi'nin öncülerinden biriydi ve Marie
Antoinette'in kolyesinin ünlü bölümü, devrimci süreci serbest
bırakmak için Cagliostro tarafından Madame de la Motte aracılığıyla
doğrudan kışkırtıldı. Saint Ger main Kontu, aksine, kraliyetin
korunmasından yanaydı ve devrimin gerekli olmadığına inanıyordu.
İlginç olan, her birinin aldığı felsefi duruştur. Cagliostro, devrimin

dünyada olağanüstü bir evrimsel ilerleme sağlayacağını savundu.
Saint Germain acelesi olmadığını savundu.
"VOLİTİF I " 277
insan kitlelerinin evrimi ve bu evrim yavaş ya da hızlı olsaydı aynı olurdu,

çünkü evrim her zaman döngüseldir; bir döngü biter ve diğeri başlar.
Maya'yı aşmanın ne anlama geldiğini anlamak için Zihinsellik İlkesini

hatırlamalıyız: "Evren zihinseldir; tek temel gerçeklik zihindir: Evren zihinsel
bir yaratımdır ve biz Tanrı'nın zihninde yaşıyoruz.. .
. hepsi var
sonlu, ebedi, değişmez ve bilinemez; Sonlu, hareketli ve dönüştürülebilir

olan her şey, Tüm olamaz ve bunun ötesinde hiçbir şey var olmadığı için,
sonlu olan her şey gerçekte hiç olmalıdır."
Maya'yı aşmak, sonlu, hareketli ve dönüştürülebilir olan her şeyin

yanıltıcı olduğunun tamamen ve tamamen bilincinde olmak demektir.
Bilincimizi zaman içinde sonsuz, değişmez ve ebedi olana, yani Tanrı'ya
yansıtabilmek demektir.
XVII
YAŞAMI VE GÜÇLERİ
YILDIZ ADAM
ben f bir Stellar ile tanışma ve konuşma fırsatımız oldu

Adamım, muhtemelen onu diğer erkeklerden kayda değer ölçüde
farklı bulamayız. Bazı mistiklerin büyük inisiyelerde bulduğunu iddia
ettikleri fiziksel görünümden daha gülünç bir şey yoktur . İsa, Koot
Humi, Morya, Serapis Bey veya diğerleri gibi efsanevi Üstatların
resimlerine bakan bazı insanlar, sanki Üstatlar enkarne edilmiş
meleklermiş gibi olağanüstü fiziksel güzellik görmeyi beklerler. Bu,
fiziksel görünümleri gerçekte diğer erkeklerden farklı olmayan bu
erkekleri insanların nasıl idealize ettiğini tam olarak gösterir. Onları
görenlerin gözlerine maruz bırakan tek şey, onları çevreleyen güç
ve güç aurası, parlak gözleri, parlayan yüzleri ve yansıttıkları uyumlu
titreşimdir. Henri Durville'in History of Secret Science (Gizli Bilimin
Tarihi ) adlı kitabında bu noktayı gösteren Gül Haçlılar hakkında
ilginç bir açıklama vardır. Onların döneminde
279
280 YILDIZ ADAM
Gül Haçlılar, Yıldız Adamının tohum yatağı olan en önemli Hermetik

Düzendi . Bununla birlikte, gerçek Gül Haçlılar kendilerini kolayca
ifşa etmezler ve kendilerini bu şekilde tanımlayanlar ve bunu
dokunarak ya da şifrelerle göstermeye çalışanlar genellikle kutsal
adı gasp eden kaba taklitçilerdir. Gülhaçlılar ve "gülhaçlılar" vardır
ve inisiye ya da öğrenci, özgün üyeleri dışsal değil, yalnızca içsel
işaretlerle tanıyabilir. İşte Durville'in Gül Haçlılar hakkındaki
yorumları:
Varlıkları, tarihsel olarak belirsiz olmasına rağmen, kabul

görmeye zorlayan ve hayranlık kazanan prestij ile çevrilidir.
İnsanlıktan sonsuz derecede aşağıda olduklarından bahsederler;
Dış görünüşleri mütevazi olsa da gururları büyüktür. Yoksulluğu
severler ve büyük bir servete sahip olsalar bile bunun kendileri
için bir zorunluluk olduğunu ilan ederler.
Kendilerini insan sevgisinden uzak tutarlar ve dünyada
yaşamalarının zorunlu kıldığı uygun bir zorunluluk olmadıkça ona
boyun eğmezler. Sevgiden aciz olmalarına rağmen kadınlara karşı
çok kibardırlar ve kadınları aşağı varlıklar olarak görürler.
Dışarıdan etkilenmezler ve hürmetkardırlar, ancak kalplerini
dolduran kendilerine olan güven, ancak göklerin sonsuzluğundan
önce yayılmaz. Onlar dünyanın en samimi insanlarıdır ama granit,
delinmezliklerine kıyasla yumuşaktır. Bu ustalarla karşılaştırıldığında,
krallar fakirdir, onların yanında en bilgeler aptaldır; küçümsedikleri
şöhret için asla bir adım atmazlar ve eğer ünlü olacaklarsa bu
kendilerine rağmen; hiçbir insan zaferi onları cezbetmediği için
hiçbir onur aramazlar. En büyük arzuları, dünyada tanınmadan
dolaşmak; bu nedenle insanlık karşısında pasiftirler ve başlarına
gelenlere karşı duyarlıdırlar; kendinden tahrikli, kendi kendine
aydınlanmış
YILDIZ ADAMIN YAŞAMI VE GÜÇLERİ 281
her şeyin içinde; ama mit başına güçleri kadar iyi

yapmaya istekli. Bu muazzam coşkuya nasıl bir önlem
alınabilir? Kritik kavramlar bundan önce yok olur. Bu
okült felsefelerin durumu yüce ya da saçmadır. Ne
ruhlarını ne de amaçlarını anlayamayan dünya, birinin ve
diğerinin beyhude olduğunu ilan eder.
Bu portre çekici veya hoş olmaktan çok uzak, ancak

sapiens'in Yıldız Adam'a sahip olduğu fikrini gösteriyor . Bu
kitapta sözünü ettiğimiz Hermetizm, Hermetik inisiyenin
kendi inisiyasyon yolu boyunca aşağıdaki ayrıcalıkları elde
edebileceğini savunur:
1. Komplekslerden ve temel tutkulardan

özgürlük 2. Türün merkezi bilgisayarından özgürlük ve
gerçekten uyanmış bir insan
olmak 3. Mutlak zihinsel berraklık ve duygusal
denge 4. Doğanın (doğanın) okült güçlerinin bilgisi
hangisi bilinmiyor)
5. Gerçekten bilgelerin seçkinlerine giriş; gerçek bilge bir
aklın değil aklın bilgesi
6. Yaşamın olasılıklarına karşı zafer
7. Kendini bilmek ve bulmak
8. Mutluluğun ve sevginin sırrını kavramak
9. Duygusal, içgüdüsel ve beyinsel programsızlaştırma
10. Kolektif bilinçdışından veya hayvani ruhtan özgürlük
11. Kişinin içsel tanrısallığıyla birleşme 12. Aşkın gerçeğin
ve tek gerçeğin bilgisi ,
aklın bir bilgesine dönüşerek gelmek
13. Yararsız acı ve ıstıraptan kurtulma 14.
Bir avatar aracılığıyla bilinçli reenkarnasyon
15. Var olan her şeyin okült nedenleri hakkında
bilgi 16. Titreşimler üzerinde güç ve dönüşümlerin sırrı
282 YILDIZ ADAM
17. Genetik ve psikolojik mutasyon yoluyla Yıldız Erkek veya

Yıldız Kadın statüsüne ulaşmak
18. Maya'dan Özgürlük
Bu güçler, Hermetikçiyi sıradan ve sıradan insandan çok daha

yüksek bir seviyeye yerleştirir ve bu nedenle, yakın arkadaşı olsak
ve bize en gizli düşüncelerini ve duygularını söylese bile, bir
Hermetik Üstadı gerçekten tanımak zordur. . Konumumuzdan, bu
Üstatları yeterince yorumlamak veya değerlendirmek imkansız
olacak ve muhtemelen gerçeğe tamamen zıt sonuçlara varacağız.
Stellar Man'in tamamen ruhsal durumunu hesaba katmak

gerekir . Onun tüm yüksek melekeleri ruhani bir doğaya sahiptir ve
büyülerini gerçekleştirmek için uyanmaları ya da en azından
programlarının bozulması gerekmeyen astral büyüye tapanların ya
da uygulayıcıların tam tersidir . Büyü uygulayanların büyük bir
yüzdesinin tamamen kara büyüye düştüğüne dair bir uyarıda
bulunmak gerekir, ki bunu bir yönüyle vücudun kütle enerjisinin
daha önce programsızlaştırılmadan kullanılması ve yansıtılması
olarak tanımlayabiliriz . Tüm büyücü çırakları genellikle uykuda ve
programlanmış erkeklerdir. Bunlar, her ne sebeple olursa olsun,
kendi düşsel durumlarında Hermetik teoriye erişme fırsatına sahip
olan insanlardır. Bu teori daha sonra genellikle onların temel
tutkularını tatmin etmek ya da son derece gelişmiş ve güçlü varlıklar
olarak kabul edilen hoş bir kurguyu yaşamak için kullanılır. Zaman
zaman bu şahsiyetlerin arkasında, kendini aldatan ve kendisi için
özel olarak yaratılmış sübjektif bir dünya yanılsaması içinde yaşayan
birinin samimiyeti vardır.
"Kara büyü" genellikle öldüren ve yok eden değil, daha çok

kaosa ve anarşiye neden olandır. Ona tapanlar, kurtulmadıkları
canavar tarafından kullanılıyor ve kendi karanlık tasarımları için
kullanılıyorlar.
Büyülü ve ruhsal olanın tamamen farklı iki şey olduğunu
anlamak kolaydır ve kişi asla büyü yoluyla maneviyata ulaşamaz .
Öte yandan, büyüye erişimi olmayan, gerçekten ruhsal olan hiç
kimse yoktur . Maneviyatsız sihir her zaman kara büyüdür. Bunu
anlamak için, maneviyatın ruhani bir saflık, yumuşaklık ve sevgi
tutumunu benimsemek olmadığını hatırlamalıyız ; daha önce de
belirttiğimiz gibi , ruhun kendi beyni aracılığıyla tezahür ettirilmesini
başarmak demektir.
Bu nedenle, parapsikolojiyi zorunlu olarak, enerjinin

yansıtılmasını içeren ve maneviyatla kesinlikle hiçbir ilgisi olmayan
fenomenlerin birleşimi olarak düşünmeliyiz. Medyum olmak ya da
önsezilere sahip olmak için ruhsal olmak gerekli değildir. Aksine,
bu fenomenler alt astral alemde gerçekleşir ve insanın hayvani ve
tutkulu kısmı ile ilgilidir.
Hermetist'in ruhsal güçlerine dönersek, onun yüksek

niteliklerinin onun maddi gerçeklikten kaçmasına ya da ondan
kaçmasına izin vermediğini belirtmeliyiz; tersine, hiç kimse yasalara
karşı gelemeyeceği için, Tüm'ün yasalarına saygı göstermelidir.
Maddi bir bedende can aldığı andan itibaren, herkes gibi beslenmeli,
uyumalı, dinlenmeli ve eğlenmelidir; düşman bir çevrede herhangi
bir biyolojik organizma ile aynı sorunları yaşamalıdır. Sahte okültizm
üzerine kitaplar, inisiyeyi tasvir ettikleri için yanlış bir izlenim verdi.
284 YILDIZ ADAM
yemek ve uykuya ihtiyacı olmayan ve zamanının çoğunu astral

düzlemde geçiren muhteşem bir varlık olarak.
Maddenin sürekli bir dönüşüme tabi olduğu için maddede
mükemmelliğin olmadığı unutularak, manevi mükemmellik madde
ile karıştırılmaktadır. Bununla birlikte, Her metik inisiye, dönüşümün
sırrına sahiptir ve belirli koşullar altında, kendisini etkileyen
sorunları hafifletmek veya diğer insanlara zorluklarıyla yardımcı
olmak için hayati durumlar yaratabilir veya dönüştürebilir.
Yıldız Adam gerçeğin sahibidir. Birisi mutlak gerçeğe sahip

olduğunu iddia ettiğinde, bunu bir benmerkezcilik ve derin bir kibir
eylemi olarak gördüğünde birçok insan rahatsız olur.
Bir an için birinin gerçekten mutlak gerçeğe erişebileceğini hayal
edin. Bu adam sonsuza kadar susup bilgisini saklamalı mı? Yoksa
hakikat bilgisine de ulaşmak isteyenlere yardım etmek onun görevi
midir?
Gerçeğin tam bilgisiyle, Stellar'ın
İnsan mutlak hakikate sahiptir ve hiç kimse, önce bir Yıldız Adama
dönüştürülmeden mutlak olana ulaşamaz.
Bu nedenle, yalnızca Yıldız Adamlar mutlak gerçeği bilir. Bu, insan
veya ilahi özel bir kişinin onlara gerçeği ifşa etmesinden değil,
genetik ve psikolojik mutasyon yoluyla kazandıkları özel beyinsel ve
entelektüel formların, trans altında çıplak gerçeğin farkına
varmalarını sağladığı için gerçekleşir. -benzeri koşullar
hangi sapiens yaşıyor, görülemez. Sapiens'in hakikat organına

değil , daha çok yanılsama ve yalan organına sahip olduğunu
anlamak gerekir. Bazı büyük Üstatlar, insanın Cennette yaşadığı
zaman, o zamandan beri bu bilgiden yararlanamamasına rağmen
gerçeği bildiğini onaylar.
o gelişmedi. Allah, insanı Aden'den kovarak cezalandırdığında ,

hakikate ilahi lütuf ile değil, ancak muazzam bir irade ve akıl
çabasıyla ulaşabilmesi için ona yanılsama organını enjekte etti . Bu,
insanın artık dönüşüme tabi bir fiziksel bedene sahip olduğu için
hakikat bilgisine ulaşabileceği ve daha da gelişebileceği anlamına
gelir.
Şimdi, Stellar Man'in mutlak gerçeğe sahip olması, her şeyi
bildiği anlamına gelmez. Aslında o bilmediği her şeyin farkındadır.
Ancak bu çabaya yeterli zaman ayırdığı takdirde, istediği her şeyin
bilgisine ulaşmayı mümkün kılan temel bilime sahiptir.
Mutlak gerçeğe sahip olmak, evrensel planın üzerine çıkmak ,

evrensel yanılsamayı yaratan ve sürdüren Herkes ile birliğe ulaşmak
demektir. Mutlak olan asla
değişir ve özünde her zaman aynı kalır.
Spesifik olarak, Hermetik gerçekler kendi içlerinde değişmezler;
sadece sürekli değişen durumlarda onları farklı şekilde nasıl
uygulayacağını bilmek gerekir.
Üç tür hakikat vardır:
• Mutlak kozmik gerçek: Doğanın gizemlerinin bilgisi; yedi Hermetik

İlkenin bilgisi • Spesifik mutlak gerçek: belirli bir şeye göre mutlak
gerçek
sorun veya durum
• Göreceli gerçek: yanıltıcı dünyada gerçek ve göreceli olarak yalan
mutlak hakikat
Göreceli gerçek bakış açısından, "hiçbir şey gerçek ya da yalan

değildir; her şey, bakıldığı camın rengine göredir" diyen iyi bilinen
aforizma ortaya çıktı.
286 YILDIZ ADAM
Yıldız Adam mutlu. Doğanın sunduğu her şeyi

kullanmasına rağmen, mutluluğu maddi şeylere dayanmaz.
Mutluluğu, iç dünyasının mükemmelliği, güzelliği, uyumu
ve istikrarına bağlıdır. Dünya, iç açlığını gidermeye çalışan
ama buna nasıl ulaşacağını bilmeyen mutsuz insanlarla
dolu .
Her bireyin ruhu için özel yiyeceğe ihtiyacı vardır ki bu
onu gerçekten tatmin edecek tek şeydir; ama genel olarak
bilgisizliği onu aşağıdaki yollardan birini aramaya yönlendirir:
1. Hayvanlarını beslemeden sürekli tatmin edenler

ruh
2. İçsel kanaatlerin harekete geçirdiği veya komplekslerinin
zorunlu kıldığı dünyevi zevklerden vazgeçen zahitler,
kendilerini manevi bir arayışa adarlar, ancak arzuladıkları
mutluluğu elde edemezler. 3. Yukarıdaki iki nokta arasında
bir denge kurmaya çalışanlar, ancak kendilerini alternatif olarak
bir yoldan diğerine zorlayan Pen dulum Yasasının kölesi
haline gelenler
Yıldız Adam mükemmel bir iç dengeye ulaşır ve ruhsal

ve hayvani açlığını eşit derecede tatmin eder; canavarını ve
ruhunu besler, böylece mükemmel istikrarı korur. Onun
canavarı diğer bölümlerde bahsedildiği gibi sapık değildir,
saf ve doğal bir canavardır.
Yıldız Adam alçakgönüllü. Cehaletinin muazzam
büyüklüğünün tamamen farkındadır ve kendisini çevreleyen
sınırsızlıkla karşılaştırdığında, kendi küçüklüğüne hayran
kalır.
Yıldız Adam tüm canlıları sever. Onun bilinçli-
ness her şeydedir ve her şey onun içindedir. Bu tam birlik duygusu,
insan doğasının derinden farkına varmasını sağlar ve insanların en
derin güdülerini öğrendiğinde, hatalarından dolayı onları suçlamayı
zor bulur. Hiç kimse ondan daha fazla sevgi veremez, çünkü
sevmek vermektir ve Yıldız Adam parlak bir güneş gibidir. Dev bir
yıldız gibi, maddenin dönüşümü yoluyla kendi içinde enerji üretir.
Bu, Hermetik "yukarıda nasılsa, aşağıda da öyle" kavramının bir

uzantısıdır.
Yıldız Adam adil ve tarafsızdır. Her zaman kişisel olmayan bir
şekilde düşünmesini, herhangi bir kişisel önyargı olmadan ve kişisel
rahatlığını düşünmeden yargılamasını sağlayan içsel yargıya
sahiptir . Gerçek bir bilge her zaman adildir.
Yıldız Adam tutkulardan yoksundur. Tüm içgüdüsel, duygusal
ve entelektüel tezahürleri aktiftir, yani gerçekten kendi kendine
üretilir. Uyaranları alır ve kullanır ama bu onu bazı şeyleri
hissetmeye ya da köle olmaya mecbur etmez. Zevk aldığı şeyden
zevk alır.
Yıldız Adam ölümün üstündedir. Fiziksel bedeni ölürse, bu
yıkımdan kurtulan ve başka bir fiziksel bedene sahip olan, ya maddi
rahme dönen ya da zaten büyümüş bir bedenin sorumluluğunu
üstlenen ruhsal kişiliğine aynı şey olmaz . Bu onun bilinçli olarak
reenkarne olmasına, bir avatar olmasına izin verir.
Yıldız Adam sürekli kendini yeniler. Ara sıra davranış

standartlarını, onu gözlemleyen birinin "davranış standartlarına
sahip olmadığını" söyleyebileceği noktaya kadar değiştirir. Kendi
küllerinden yeniden doğan ve zamanı gelince kendini öldüren,
sonra nurlu bir şekilde yeniden doğan Phoenix'in gizemini bilir. Bu
gizemli
288 YILDIZ ADAM
süreç aynı fiziksel beden içinde bir Yıldız Adamın hayatında birkaç kez
gerçekleşir .
Yıldız Adam , başkalarının görüşlerine kesinlikle kayıtsızdır. Yansıttığı
imajla hiç ilgilenmiyor.
Ayrıca, belirli koşullar altında kötü bir imaj göstermenin tercih edilebileceğini,
çünkü o zaman idolleştirilme ihtimalinin olmayacağını biliyor; bu sayede en
samimi arkadaşlarının gerçekte kim olduğunu öğrenir. Arkadaş canlısıdır,
ancak yalnızca içsel öze sahip olanlarla; Gizli bir durumda özel nitelikler
olmadıkça, yüzeyselliğe tahammül etmeyecektir.
Yıldız Adam , iyinin ve kötünün ötesindedir ve bu nedenle dünyadaki

olaylara ve insanlarına ilişkin görüşü, olağan olanlardan önemli ölçüde
farklıdır. Bazen önemsiz görünebilecek bir hata işleyenlere karşı çok sert
davranır ve diğer durumlarda bize göre en kötü cezayı hak edenlere
nezaketle davranır. Sebebini kimse bilmiyor ama tavrı kesinlikle bir hevesin
sonucu değil.
Yıldız Adam sebepler dünyasında yaşar. Daha yüksek nedenler düzlemi

ile temas halinde olarak, somut tezahür ettirmek için arzu ettiği nedenleri
harekete geçirir.
kendi hayatında veya başkalarının hayatında etkiler. Ortak
insan, şans dediği şeyin kendisini kayırması için bir şeylerin olmasını
beklemelidir . Bu olmadığında ise tamamen habersiz olduğu sebeplerin
sonuçlarıyla yaşamak için istifa etmesi gerekir.
Yıldız Adam gerçekten insan. Manevi güçleri onu hayattan uzaklaştırmaz

ve genellikle vatandaşlık görevlerini yerine getirir ve herhangi bir insan gibi
geçimini sağlar. Eğer
evlenir, yoldaşını her zaman kendi seviyesine yükseltmeye çalışır

ama bu mümkün değilse de barış, uyum ve sevgi içinde yaşayabilir.
Yıldız Adamın siyasi bir ideolojisi yoktur. O, tüm insanların

ruhsal tekamül elde etmesini arzulayan bir insandır. devrim ve evo
arasındaki farkı gözlemleyin
lution. Devrim , dönüşü, döngüsel bir tekrarı gösterir.
Her şey değişir ama zamanla her şey başlangıçtaki haline döner.
Evrim ise yüzeysel olmayan derin bir dönüşümün gerçekleştiği
yükselen bir sarmal anlamına gelir. Yıldız Adam , bireyin özgürlüğünü
engelleyen her şeyi reddeder, ancak özgürlüğün sorumsuzca
kullanılmasına göz yummaz. Bireyin kendisinin özgür olmayı hak
etmesi gerektiğine ve bunu toplumdan veya Tanrı'dan bir hediye
olarak beklememesi gerektiğine inanır.
Yıldız Adam , fiziksel bedeni de maddi dönüşüm yasasına tabi

olduğundan, herhangi bir kişi gibi hastalanabilir ve ölebilir. Bununla
birlikte, eğer isterse, çoğu durumda, hastalığı ilerleyici ve kademeli
bir şekilde sağlığa dönüştürebilir. Onun için en büyük tehlike, bir
zamanlar yardım ettiği ve Karma'sını özümsediği diğer insanların
olumsuz tutumlarında yatmaktadır , çünkü bu , tedavisi son derece
zor olan zihinsel kökenli gerçek bir hastalığa neden olur. İsa'nın
insanlığın kurtarıcısı olmasına rağmen kendini iyileştiremeyeceğini
hatırlayın.
Yıldız Adam , kendini hayatın iniş çıkışlarından uzak tutan bir

keşiş değildir. Duyarsız olmaktan uzak, çoğu insandan daha yoğun
yaşıyor. Yine de bir taştan ya da elmastan daha sert olmayı ya da
tam tersine tüm varlığıyla sevmeyi seçebilir. Duygusal olarak, o
290 YILDIZ ADAM
mükemmel bir duyarlılığa sahiptir, çünkü farkındalığı sıradan

insanınkinden sonsuz derecede geniş bir dizi titreşimi kapsar. Sanki
binlerce farklı notaya sahip devasa bir klavyeyle bir piyano
çalabiliyormuş gibi.
Yıldız Adam içe dönüktür, ancak bencilce değil; içe dönüklüğü,
iç dünyasının olağanüstü zenginliğinden kaynaklanmaktadır. Bilinci
o kadar zengindir ki, bu maddi dünyada gerçekleştirmek için o
gerçek cenneti terk etmek onun için acı vericidir. Bu özellikle
Hermetik bilgeliğin Üstadı için ya da bilgiyi aktarma sorumluluğunu
üstlenen biri için acı vericidir, çünkü her gerçek Üstat, belirli bir
şekilde çarmıha gerilmiş, Mesih'in simgesidir. "Yüreği çarmıha
germek için (duygusal bencillik) Mesih'i ( 'Üstün Ben') çarmıha
germek gerekir" diyen bir Metik-Gül-Haç aksiyomu vardır . Cennete
ulaşan bir insanın bir kez daha çamurun karanlık dünyasına
inmesinin ne kadar fedakarlık gerektirdiğini kimse bilmiyor. Bununla
birlikte, bu eylem Kutupluluk İlkesinin gerçek bilgeliğine uyar, çünkü
birey kalıcı olarak cennette olsaydı, erdemi hiçbir engelle
karşılaşmayacağı için sonunda doğardı. Bu nedenle Yıldız Adam
cennette yaşıyor ama
ayakları yerde. Daha önce de belirttiğimiz gibi, o iki dünyanın

sakinidir; aynı anda hem gökte hem de yerde yaşar; o insandır ve
tanrıdır.
Yıldız Adam , evrensel mıknatıslığın sırlarını bilir ve bu onun
kendisini canlandırmasına ve bilincini çevresine yansıtmasına izin
verir.
Her son derece gelişmiş Hermetik inisiye, vücudunu bir enerji
küresi gibi saran ve onun zihinsel gücünün uzantısı olan muazzam
bir manyetik ışımaya sahiptir.
Bu manyetik enerji küresi bir yer kaplar ve boyut olarak inisiyenin

ruhsal gelişimine tekabül eder. İsa Mesih'in tüm Dünya'yı saran
güçlü bir manyetik küreye sahip olduğu ve bunun insan ırkı üzerinde
muazzam bir etkisi olduğu söylenir.
Bu öğreti, neden "Tanrı'nın

her yerdedir", çünkü onun radyasyonu tüm evreni doldurur.
Yıldız Adam , evrim çemberinin sırrını uygular . Eşek çemberine,
hep aynı yerde kalan insan canavarının yürüdüğü uzun yola daha
önce değinmiştik . Bu devre ona hiçbir fayda veya evrim sağlamaz.
Tersine, "evrimsel döngü", inisiyenin Dünya ile cennet arasında

salınım yaptığı, dönüşümlü olarak kendini kutuplaştırdığı ve
depolarize ettiği Kutupluluk İlkesinin akıllıca ele alınmasından
oluşur. Bu şekilde mükemmel bir denge sağlanır, kendini ne ışığa
ne de karanlığa alıştıran kişinin bilgeliğine ulaşır. Uzun yolculukları
onu her zaman başlangıç noktasına götürür, ancak önemli bir
gelişmeyle. Buna örnek olarak Herman Hesse'nin Siddhartha'da çok
güzel tarif ettiği, kahramanın insan sürüsünden ayrılıp kendi
bireyselliğini elde etmek için uzun süre yorulmadan savaştığı süreci
aktaracağız. Ama bunu bir kez yaptığında, sonunda bütünle bir
birliğe varmak için her türlü denemeye ve çeşitli deneyimlere
katlanmak zorundadır. Ama ne fark, ne sonsuz bir uçurum,
Siddhartha'yı başlangıçtaki bilgeden sondaki bilgeden ayırır: evrim
tamamlanmıştı. Bunu tek bir aforizme sığdırmak zorunda kalsaydık,
düşenin en samimi arzusunun cennete ulaşmak olduğunu söylerdik
ve elbette cennete ulaşanın en güçlü dürtüsü de-
292 YILDIZ ADAM
yeryüzüne sıçmak. Yine Anatole France'ın Meleklerin İsyanı üzerine

meditasyon yapmalıyız.
Yıldız Adamın kendi ahlakı vardır. semavi ahlak vardır
dünyevi insanın ahlakından farklıdır. semavi ahlak
dünyevi ahlak egemen kültürün geleneklerine uyum sağlarken, içsel

yargının esnekliği içinde mutlak ve değişmezdir. Bir gün yamyamlık kültürü
egemen olursa, yamyamlık tamamen ahlaki ve doğru kabul edilecek ve
dahası belki de buna uymayanlar cezalandırılacaktı.
Stellar Man ahlakının olmadığını söylediğimizde
değişir, katı olduklarını kastetmiyoruz. Sürekli dönüşüme rağmen, temel

doğalarında bozulmadan kalırlar.
Öte yandan, Hermetist, sapi ens'in tutumlarının çoğunu ahlaksız olarak
değerlendirir. Sorumsuzluk, gücün kötüye kullanılması, duygusal şantaj,
ilgisizlik, ikiyüzlülük, kör konformizm, kendine acıma, medya aracılığıyla
beyin programlaması ve yüceltme ve alkış, sapiens'in ahlaksız tutum ve
geleneklerinden sadece birkaçıdır . Hermetik etik, sıradan insanın uzlaşmacı
davranış kurallarından sonsuz derecede daha yüksek bir seviyededir.
Yıldız Adamın gücü üçüncü gözünden, çakralardan veya Kundalini'den

kaynaklanmaz . Parapsikolojik yeteneklere de sahip değildir. Daha önce de
belirttiğimiz gibi, Hermetizm parapsikolojik niteliklerin yalnızca kütle
enerjisinin yer değiştirmesini ve yansıtılmasını temsil ettiğini ileri sürer ; bu
nedenle, birey ne kadar hayvani olursa, başarı şansı o kadar yüksek olur. Bu
nedenle parapsikolojik nitelikler , birey güçlü içgüdüsel veya duygusal
olarak tutkulu durumlar yaşadığında daha iyi çalışır .
kütle enerjisinin radyasyonunu kuvvetlendirin veya çoğaltın. Bunda

manevi bir değer yoktur; bu sadece bilinçsiz bir büyü. Hermetistin
gücü, ruhsal bir güçten, saflıktan, tutkularının egemenliğinden,
hayvani enerjisinin yüceltilmesinden ve niyetlerinin doğruluğundan
kaynaklanır.
Yıldız Adam'ın dünyevi yaşamında büyük maddi sorunları olabilir,

çünkü diğer insanlardan çok farklı düzeylerde olması,
sınıflandıramadıkları garip bir gücü algıladıklarında içgüdüsel olarak
kendilerine güvensizlik ve korkuyla bakmalarına neden olur. Zulüm ve
ekonomik başarısızlık, belirli bir psikolojik yapıya sahip olanlar için
sosyal ve ekonomik başarının olduğu bu dünyada, "krallığı bu dünyaya
ait olmayan" ve becerileri üstün olmayan Hermetist için ciddi engellere
dönüşebilir. Yine de Hermesçi bazı şeylerde başarısız olabilse de bu
deneyim onu asla üzmez ve yeterince çabalarsa her zaman bir fatih
olur.
Yıldız Adam iyi işler yapıyor ama "kime karşı dikkatli". Gücünün
sınırına kadar yardım eder, ancak yalnızca onun tahminine göre
gerçekten yardımı hak edenler için. Liyakatten yoksun olanlara yardım
etmenin onlara gerçekten zarar vermek anlamına geldiğine inanıyor.
Sunulan destek boşa giderse veya tam olarak kullanılmazsa, iki veya
üç kez daha yardım eder, ancak daha fazlası olmaz.
Yıldız Adam , anlaşılması zor bir insan veya dünyadaki en hoş insan
olabilir. Yalanlar, ikiyüzlülük, hile ve sahtekarlık dünyasında yaşamaya
alıştığı için, bir Yıldız Adamla arkadaş olan bazı kişiler için, onun
kesinlikle gerçek, doğal ve otantik olması, gizli köşeleri veya tavırları
olmaması şaşırtıcıdır. her türlü. Onun samimi-
294 YILDIZ ADAM
kişiliğin sayısız maskesinin altına saklananlar için dayanılmaz

olabilir. Aşağıdaki ifade, Yıldız Adam'ın eylemlerinin doğal basitliğini
açıklar: "Yediği zaman yer , düşündüğü zaman düşünür, konuştuğu
zaman konuşur ve dinlendiği zaman dinlenir."
O mükemmel bir varlık değildir ve öyle olmayı da arzulamaz;

daha önce açıkladığımız gibi mutlak mükemmellik olmadığı için
sadece göreli mükemmelliğe ulaşmaya çalışır.
Bununla birlikte, bir Yıldız Adam'a dönüşmesi tamamlandıktan
sonra , Olimpos Dağı'na yükselişini sonlandırdı ve kutsal dağın bir
sakini daha, henüz mutlak ilahiliği arzulamayan bir yarı tanrı. Yine
de, Evrenin gizemleri üzerine yaptığı çalışmalar asla bitmez, çünkü
asla tam olarak bilinemezler.
Bu yolun, dünyanın her geçen gün kolektif yapılara doğru hızla

ilerlediği bir çağ için fazlasıyla bireysel olduğu düşünülebilir. Bu
görüşe sahip olanlar için şunu belirtmek gerekir ki, bir kişi önce
kendi bireyselliğini kazanmıyorsa, o aslında sadece kitlelerin bir
uzantısıdır; o, büyük makinenin bir parçası olan bir devreyi oluşturan
öğelerden birinden başka bir şey değildir.
Kişisel olarak başarısız olan ve istenmeyen "ben"lerini kitlenin

kolektifininkiyle birleştirmeye çalışan bireyler olduğunu anlıyoruz.
Ama aynı zamanda bir
tam tatmin ve olgunluğa ulaşmak için bir "Üstün I" i özgürleştirme
ve geliştirme fırsatı . Bunu anlamak için, bencilliği kendisini toplum
için tehlikeli olan kör bireyciliğe götüren bir birey ile bir birey haline
gelen ve insanlığa karşı çok net bir görev duygusuna sahip olan bir
bireyi ayırt etmek gerekir. sadece biri
özgürlüğe ulaşmış, gerçek bir kolektif bilince sahip olabilirken , aynı

zamanda beynini herhangi bir fatihe teslim etmeden tam özgürlük
ve özerkliği koruyabilir. Özgür olamayarak insanlığa dahil olmakla,
özgürlüğe kavuştuktan sonra insanlığa katılmak arasında ne büyük
fark vardır!
Sapiens'in özgürlükten korktuğunu düşünmek ilginçtir , çünkü

bu, sürü içindeki bir hayvanın sahip olamayacağı tek şeyi içerir: zeki
bireysellik. Aynı nedenle, sapiens , herhangi bir düşünme ya da
karar verme gerektirmeyen hareketlere katılmaya çalışır. Tersine,
Hermetik yol, bireyi hayatının sorumluluğunu sosyal gruplara
devretmek yerine kendi eline almaya zorlar.
Felsefi açıdan, önce kendi bireysel varoluşunu gerçekleştirmemiş

biri, dünya ve insanları için hiçbir şey yapamaz. Olmayanın verecek
bir şeyi yoktur . Tersine, Hermetikçi bireysel olarak en üst düzeyine
ulaştığında, başkalarına gerçekten etkili olan tek yolla yardım etme
durumundadır: onlara akıllıca yaşamayı öğretmek.
XVIII
GENEL BAKIŞ
T Hermetizm çalışmasıyla sapiens'in nasıl olduğunu görebiliriz.

kendisi için gerçekten kalıcı değerler elde edemeyerek
hayatındaki en iyiyi kaybeder. Aradığı mutluluk elinden kayar ve
geriye sadece bir anlık zevkin geçici neşesi kalır. Bu fenomenin
anlaşılması genellikle bireyi, ana inancı "bu hayattan sonra başka
bir şey olmadığı için mümkün olduğu sürece şeylerden zevk
alınması gerektiği" olan materyalist bir alaycıya dönüştürür. Bu
gerçekten insanların en çok aradığı hedeftir: "iyi vakit geçirmek."
Bununla birlikte, yavaş yavaş, deneyimle ve yıllar geçtikçe, birey
mutluluğa ulaşmadığını anlar, çünkü iyi vakit geçirmiş olsa bile,
o anları başkaları acı, ıstırap ve ıstıraplarla takip etmiştir. iç boşluk.
Genellikle insanlar hayatlarında kendilerini mutlu edecek belirli

bir şeyden yoksun olduklarını ve onu elde ettiklerinde mutlu
olacaklarını düşünürler. Arzularını elde edip eskisi kadar mutsuz
olmaya devam ettiklerinde,
297
298 YILDIZ ADAM
her gün daha materyalist ve duygusuz hale geliyor ya da

kendilerini gerçek dışı bir felsefi ya da dini mistisizme
teslim ediyorlar.
Yaşamda, geçim, ıstırap, zevk veya diğer insanlar için
yaptıklarının ötesinde kazanılanları değerlendirmekten
daha göz korkutucu bir şey yoktur. Naif kişi, kredi sütununu
mesleki unvanları, maddi varlıkları, serveti, ailesi veya
edindiği bilgilerle kolayca doldurabilir. Bununla birlikte,
soğuk gerçek şu ki , birey, sahip olduğu şeyin kalıcı
olacağından emin olmadıkça, hiçbir şeyin sahibi değildir .
Olağan koşullar altında, yalnızca hayatın ona halletmesi için
verdiği şeylerin bir listesini yapabilir ve bu durumda bile bu
görev süresinin ne zaman sona ereceğini bilmiyor.
Gerçekte birey hayattan yalnızca kendisi için, süresiz

olarak saklayabileceğinden, ölümün ötesinde çıkar. Kendin
için bir şey elde etmek, hayatta bir amacın olması demektir;
ne de olsa hayatın meyvesi olan mahrem ve kişisel bir şeye
sahip olmak anlamına gelir.
Herkes kendine şunu sormalıdır: "Hayattan ne elde
ettim? Sadece hayatın getirdiklerine uymak yeterli mi? Elde
ettiğime inandığım şeye gerçekten sahip miyim, yoksa
yarın bir sabun köpüğü gibi yok mu olacak?"
Birçoğu bu tür bir akıl yürütmenin çok bencilce
olduğunu düşünebilir, ancak kendimiz için hiçbir şey
kazanmamanın, aşırı bencillikten daha aptalca olduğunu
düşünmeliyiz. Soluduğumuz hava ve bedeni canlı tutmak
için gerekli olan yiyecek ve esenlik için her şeyi feda etmek
çok romantik ve şiirsel olabilir, ancak bu sonsuz köleliği
temsil ettiği için son derece sakıncalıdır. Bu durumda sonsuz anlamına gelir
GENEL BAKIŞ 299
karasal ile karşılaştırıldığında, kozmik zaman duygusu gerçekten

sonsuzdur. Bu rüyalardan doğrulanabilir, çünkü bir an içinde
birey kozmik zamana erişebilir ve bu nedenle otuz dünya
saniyesinde doğumdan ölüme kadar tüm bir yaşamın özetini
hayal edebilir. Aynı kavram "cehennem ateşinin sonsuz azabı"
için de geçerlidir.
Birçok insan Hermetizme, okültizme ve ezoterik olan her

şeye güler, ancak genellikle hiçbiri bu konuda doğrudan bir
deneyime sahip değildir ve yalnızca kulaktan dolma veya
önyargıdan konuşur. Bazıları entelektüel olarak gururludur ve
akıl yürütmelerini Hermetizm'i itibarsızlaştırmak için kullanırlar.
Bu şekilde akıl yürütenlerin akıl yürütmelerinden kesinlikle ve
tamamen emin oldukları ve aşağıdaki kusurlu eleştirel düşünce
kategorilerinin hiçbirine girmedikleri umulmaktadır:
• Uyanık olduklarına inandıkları halde gerçekten rüya gördüklerine inananlar • Körü
körüne taklit edenler, kendileri için düşünmekten kaçınmak için diğer insanlara,
sistemlere veya kurumlara üstü kapalı bir inanç yerleştirenler • Tutkuları aklın yerini
tutanlar; önceden bir çizgi çizerler ve kendilerinin ya da bu çizgide olmayan başkalarının
hiçbir gerekçesini kabul etmezler, ancak ruh hallerini, kibirlerini ya da çıkarlarını
yücelten şeylere meylederler • Kendi fikirlerine kutsal imgeler olarak tapanlar;
fikirlerimiz çok eski zamanlardan beri bize aitti ve bu fikirlerin beynimize nasıl ustaca
işlendiğinin farkında değiliz.
Kimsenin kendileriyle çelişmesine veya itibarsızlaştırmasına asla izin vermezler.
Unutulmamalıdır ki, bireyin akıl yürütmesinin ana kısmı

genellikle zaten inandığı şeye inanmaya devam etmek için bir
sebep bulmaktan ibarettir.
300 YILDIZ ADAM
Diğerleri, istedikleri gibi yaptıklarını iddia ederek , merkezi bir

bilgisayara olası bağımlılıklarını körü körüne inkar edecekler . Merkezi
bilgisayarın arzu ettiklerini arzu ettiklerinin farkında değiller . Her şeyin iç
veya dış baskı altında gerçekleştiğini anlamak için bireysel motivasyonu
derinlemesine analiz etmek yeterlidir. Fikirler, duygular, dürtüler veya
eylemler her zaman zorlayıcıdır; asla üstün ve özgür bir akıl yürütme
eyleminden doğmazlar.
Kişinin kendi özgürlüğü fikrini savunmasının olağan nedeni,

hayatta başardığı her şeyin uzun bir listesini göstermesi argümanıdır.
Yine de sorulmalı, bunlar kendi arzularımızla mı yapıldı, yoksa
kendimize rağmen mi yapmak zorunda kaldık? Belli bir şeyi mi
arzuladık, yoksa onu istemek zorunda mıydık?
Bunlar üzerinde meditasyon yapan herhangi bir kişiyi sapiens'in

değerler ölçeğinin son derece çarpık olduğu sonucuna varması için
yönlendirecek çok basit birkaç düşünce vardır . İşte bu yansımalardan
bazıları:
• Bilim insana gerçek mutluluğu getirmez; sadece konfor, zevk ve

teknoloji sağlar. • Zeka, bir kişide içerik geliştirmez veya
oluşturmaz . • İnsanoğlunun içsel doğası, tarih boyunca kayda değer
bir evrim geçirmemiştir. • İnsan, içsel varlığının büyük kısmı hakkında
hiçbir bilgiye sahip değildir.
doğa.
• İnsan türünün kendisini kıyaslayacağı kimse yoktur, sadece

hayvanlardır; bu nedenle, kendi değerleri veya kozmik ölçekteki
gerçek konumları için hiçbir referans noktalarına sahip değillerdir.
GENEL BAKIŞ 301
Her insan bu düşünceler hakkında kendi sonuçlarına varmalıdır.
Hermetizm'in yalnızca sapiens'in ne kadar kötü olduğunu veya ne

kadar önemsiz olduğunu göstermeye adamış olmadığını , insan ırkı için
iyi tanımlanmış bir planı olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir.
Sapiens'in , evrensel ihtişam karşısında pek önemi olmayan ve tek
değeri ilahi kıvılcıma sahip olması olan küçük bir hayvan olarak
gerçek konumuna işaret etmenin yıkıcı değil yaratıcı bir amacı vardır.
Bir kişiyi yansıma yoluyla, içinde yaşadığı parmaklıksız hücreyi
görmeye teşvik etmeye çalışırız, çünkü bu, içinde kaçma arzusunun
doğmasının tek yoludur. Birey her şeyin yolunda olduğuna ve
kendisinin de çok iyi olduğuna inanırken , gerçek bir evrim olasılığı
olmayacaktır. Pek çok mistik, olumlu bir şok olarak gelen ve onları
somnambu listik uyuşukluktan uyandıran çok acı verici deneyimlerden
geçtikten sonra aniden ruhsal huzursuzluk hissetmesinin nedeni
budur . Acı çekmenin amacı, bireyin bilincini uyandırmaktır. Yine de,
o kadar derin uykuda olan pek çok insan var ki, acı onları daha da
vahşileştirir ve kesinlikle verimsizdir.
Bu yolda ilerlemek için çok manevi olmanın yeterli olduğunu ve

bu manevi bireylerin (kendi görüşlerine göre) daha yüksek seviyelere
yükselmek için en iyi hazırlanacaklarını düşünen Hermetizm'e karşı
tamamen adanmış bir tutuma sahip olan birçok kişi var . İlerlemenin
cennetle veya okült güçlerle bir tür temas yoluyla elde edildiğine ve
her şeyi elde etmek için insanlığa hizmet ederek kendini feda
etmenin yeterli olduğuna inanırlar .
Gerçekte, Hermetizm'in en büyük dezavantajı ,

302 YILDIZ ADAM
bunun saf zeka yolu olduğu gerçeğidir ve öğrenci zekasını ve

farkındalığını gerekli seviyelere getirmezse evrim olmaz. İnsanlar
için bir başka büyük engel de çok çalışmak zorunda olmasıdır, çünkü
Hermetizm kendini kurtarmanın yoludur ve tembellik ve tembellikten
kendini kurtarmak istemez.
İnsanlar , bu sadece kandırılmış beyinlerinin bir oyunu olsa bile ,

Mesih tarafından kurtarılmayı tercih ederler; ya da sihirle ya da uçan
dairelerin mürettebatı tarafından kurtarılacak . İnsanların kendilerini
kurtarma kararı almamalarının nedenlerinden biri, neyden
kurtulmaları gerektiği konusunda hiçbir fikirleri olmaması,
yeryüzünde her şeyin göründüğü gibi olduğuna inanmalarıdır.
Profesyonel okültistler veya ezoterizmin ebedi öğrencileri, bir
gün üçüncü gözünü açacak birini bulma ümidiyle yaşarlar, örneğin,
tüm büyülü sırların burada yattığı inancıyla. Onlar için, üçüncü gözün
onlara herhangi bir ruhsal ilerleme veya ilerleme sunmadan, sadece
insanın enerji projeksiyonlarının bir vizyonunu verdiğini söyleyebiliriz.
Ayrıca, Lobsang Rampa'nın Hinduların Maya Virrupa dediği şeyin
gerçek gizemini sakladığı, üçüncü gözün açılmasının sözde işleyişinin
salt sembolik doğasından bahsetmeliyiz .
Alnında boynuz olan efsanevi hayvan olan muhteşem tek

boynuzlu at, bahsettiğimiz şeyi temsil ediyor. Üçüncü gözüyle hareket
etmek isteyen kişinin alnının ortasında bir boynuz geliştirmesi gerekir.
Bunun kontrolünün daha yüksek bir ruhsal evrim derecesine

işaret ettiği inancında ortaya çıkan çok şey yapıldı .
Hiçbir şey gerçeklerden uzak değildir; ile açmak kolaydır
GENEL BAKIŞ 303
herhangi bir manevi değer olmadan esrar indica özü . Açılım,

tehlikeli bir egzersizden başka bir şey değildir ve son derece
yorucudur. Operatörün açıldığında veya üçüncü gözüyle
gördüğü görüntülerin gerçekten doğru olup olmadığının veya
yalnızca kozmik eterin seraplarının olup olmadığının asla
bilinmediğini eklemeliyiz . "Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir"
şeklindeki ebedi aforizma bu gerçeği doğrular. Fiziksel dünyada
özgürce kontrol ettiğimiz duyuları kullanarak kendimizi bu
kadar sık aldatabiliyorsak, böyle zor ve kısıtlı yetileri kullanarak
kendimizi aldatma olasılığımız daha da artar.
Açılmanın gerçek önemi, hakkında çok az konuştuğumuz ve
Hermetik açılma olarak adlandırılabilecek bir şeydir . Bu, aynı
anda iki düzlemde bilinçli olmaktan ibarettir : fiziksel ve ruhsal,
cennette ve yeryüzünde. Böylece Hermetikçi, her ikisi de aynı
anda "gözleri açık" olan iki kişiye bölünerek kendi üstüne çıkar.
Bu şekilde, Her mezhebinin, yeryüzünü cennetle birleştiren
güçlerin gücünü elde ettiği söylenir. Bu durumdan, sıradan
birey için çok ilginç ve anlaşılmaz olan sadece bir fenomeni
tanımlayacağız ve bu, aynı anda iki uç noktayı algılamaktır. Bu
anlaşılabilirse, birey aynı anda hem üzgün hem de mutlu
olacaktır. Zevk ve acı, dinginlik ve ajitasyon, çekim ve iğrenme,
yaşam ve ölüm aynı anda yaşanır. Bu deneyimin farklılaşma
olmaksızın bir ortalama ürettiğine inanılmamalıdır . Aksine, bu,
iyi veya kötü aşırılıkların üretebileceği olumsuz yansımalar
olmaksızın bu durumların her birinin mutlak olarak anlaşılmasını
ve deneyimlenmesini sağlar.
304 YILDIZ ADAM
Bundan bahsettiğimizde, bunun kolayca anlaşılmasını değil, daha çok

"hissedilmesini" amaçlamaktayız.
Yoga hayranları, Kun dalini ve Çakralara, manevi tatminin temel direği
olduğuna inanarak büyük önem verirler. Gerçek şu ki, Kundalini'nin bu
lanse edilmiş uyanışından , belki de ruhsal ilerlemeyle hiçbir ilgisi olmayan
yoğun bir yaratıcı coşku dışında, bir kişi tarafından hiçbir fayda elde
edilemez .
Gerçek evrimin im olamayacağını anlamalıyız.
herhangi bir şekilde kanıtlanmıştır ve Evrendeki hiç kimse yavaş, sürekli ve

güçlü bir kendini gerçekleştirme süreci olmadan ona ulaşamaz.
Muazzam bir sebatla, onlar için gerçekten faydalı olup olmadığını

düşünmeden, durugörü gibi büyülü güçlerin peşinden koşanlar var . Örnek
olarak, elde edilmesi en kolay şeylerden biri, yaygın olarak ikinci görüş
denilen şeydir. Bunun için, kimsenin kullanmayacağına dürüstçe
güvenmemize rağmen, yöntemi vereceğiz.
İkinci görüşe ulaşmak için medyum olmak ve medyumluk yetilerini

geliştirmeye çalışmak yeterlidir, seanslarda yapılan toplu telkinlerle
kolaylıkla yapılabilir. Bir medyum olduktan sonra, birey çok hızlı bir şekilde
durugörü sahibi olur, çünkü daha düşük bir doğanın kontrol eden ruhları
olarak adlandırabileceğimiz şeye sahip olur. Geleneksel olarak, klasik
okültizmde bunlara astral kabuklar denir; öldükten sonra bir süre hayatta
kalan ve canlıların manyetik enerjisini emmesi ve beslemesi gereken, bir
tür vampirizm üreten bireylerin hayvani ilkeleridir. Ortam, bu "astral
kabuklar" tarafından ele geçirilir ve onlar, kendilerinin gördükleri her şeyi
onun hayal gücüne yansıtırlar.
GENEL BAKIŞ 305
"ölüler dünyası". Bununla birlikte, yorgun bırakılan ortamın enerjisini

emdikleri ve genellikle lösemiye ya da bilimin tedavi edemediği
başka bir rahatsızlığa yakalandığı için çalışmaları için yüksek bir
ücret talep ederler.
Spiritüalizme inanmayan yeni bir grup insanın içine sızmayı
başaran eski bir medyanın ilginç bir vakası vardı. Kendisiyle konuşan
tarih öncesi varlıkların ortaya çıktığı muhteşem vizyonlarını onlarla
ilişkilendirdi. Kısa bir süre içinde gruptan beş altı kişi hayatlarında
ilk kez buna benzer şeyler görüyorlardı .
Bu manyetik bulaşmanın bir örneğidir .

İktidara veya büyük zenginliklere ulaşan birçok kişi, paralarının
satın alamayacağı hiçbir şey olmadığını iddia ederek, filozofu
küçümseyerek, satacak bir şeyi olduğuna inanarak manevi şeylerle
alay eder. Zenginlikleri tarafından korunarak, hırslarının zirvesine
ulaştıklarına inanırlar. Ne yazık ki, belirli bir sınırın ötesinde
paralarının satın alabileceği hiçbir şeyin, maddi zevklerin bile
olmadığını ve sahip olduklarına sahip çıkma çabasının tüm
enerjilerini tükettiğini anlamıyorlar.
Ne pahasına olursa olsun yeni bir mideye kavuşamayan modern

Karun türleri, gastronomik zevklerin yeniden tadını çıkarmalarını
sağlayacak bir mide; ya da arzuladıkları kadına sahip olmak için
yıpranmış cinsel enerjilerini depolayamıyorlar mı? En alçakgönüllü
işçinin sahip olabileceği şeyden zevk alamamaları ironiktir.
Hayattaki rahatlatıcı şeylerden biri, servetlerini gerçekten önemli

sosyal işler için kullanan ve kesinlikle Kader Lordlarından bir ödül
alacakları durumda olduğu gibi, bu kuralın istisnalarını düşünmektir.
306 YILDIZ ADAM
gelecekteki bir reenkarnasyonda. İyi işlerle kişinin günahlarının

bağışlandığı doğrudur. Hermetikçi için yaygın olarak bilindiği gibi
günahın var olmadığını açıklığa kavuşturmak gerekir; Sebep ve Etki
Yasası vardır ve insanları bireysel sorumluluklarına göre yargılayan
ve cezalandıran okült yargıçlar onları dörde ayırır.
kategoriler:
• Okuma yazma bilmeyen insan

kitleleri • Orta sınıf • Büyük bilim
adamları, seçkin profesyoneller, filozoflar ve liderler • İnisiyeler
Okült yargıçlar, bireyi sorumluluğuna göre cezalandırır. İlk

kategorinin sorumluluğunun pratikte sıfır olduğunu düşünüyorlar;
ikinci kategorininki biraz daha yüksek; üçüncünün çok fazla
sorumluluğu var; ve dördüncüsü, inisiyeler kesinlikle sorumlu kabul
edilir.
Bu nedenle, doğru yoldan saparlarsa, gözleri açık hareket ettikleri
için olabilecek en kötü cezaya çarptırılırlar. Bu ceza, bireyin şiddetli
fiziksel olarak ortadan kaldırılması veya gelecekteki enkarnasyonlarda
rütbesinin düşürülmesi bile olabilir.
Hermetik bilimin de var olan her şey gibi iyilik veya kötülük için
kullanılabileceğini belirtmek gerekir . İyinin ve kötünün ötesinde
olduğu için kendi içinde tarafsızdır, ancak bazı kuralları yanlış
bilinebilir ve kullanılabilir. Bu nedenledir ki, ak büyü ve kara büyü ,
önceki sayfalarda da belirttiğimiz gibi, her zaman ayrıdır ve onların
GENEL BAKIŞ 307
tezahürlerinden biri yapıcı, diğeri yıkıcıdır.

Kara büyücülerden bahsetmek , Bin Bir Kum ve Bir Gece
Masalları gibi bir hikayeyi hatırlatıyor . Gerçek şu ki , kelimenin
en kötü anlamıyla, gerçekte Yıldız Adamların en vahşi
düşmanları olan, onlara saldırmak için her türlü gücü ve insanı
harekete geçiren kara büyücüler var. Yıldızların aksine , onları
belki de doğru bir şekilde dipsiz olarak adlandırabiliriz.
Bu kara büyücülerin çoğu, ölüme direnmenin en tuhaf
sırlarını biliyor. Alexandra David-Neel bir kitabında anlatıyor
Tibet üzerine kitaplarda, daha önce aynı yerde ölenlerin
kalıntılarının üzerine, özel bir lahitte yavaş yavaş ölmek
zorunda kalan canlı adamlarla beslenerek hayatta kalan, tarif
edilemez derecede eski bazı rahiplerin korkunç durumu.
Gerçekte, yavaş yavaş çürüyerek ölmeleri gerekiyordu, ancak
büyünün başarılı olması için, bunun isteyerek, rahipler
tarafından ölümle yüce bir yüzleşmenin olağanüstü ve
belirleyici manevi değerine ikna edilerek yapılması gerekiyordu.
Kont Drakula basit bir fantezi değil. Hermetik gelenek, bu
varlıkların gerçekten var olduğunu ve birçoğunun, insanlardan
elde edilen taze kan içerek ve kendi sistemlerini yeniden
kurmak için gerekli canlılığı elde ederek yüzlerce yıl yaşadığını
iddia eder. Birçok insanın bilinçsiz vampirizmi başka bir
düzeyde uyguladığı ve başkalarının enerjisini emdiği bir
gerçektir. Bu nedenle, "machismo" ve "anaerkillik" yalnızca
bilinçsiz duygusal vampirizmin biçimleridir.
Hayvan içgüdülerinin rehberliğinde, yavaş yavaş
özümsedikleri rakiplerini mahvolup yok olana kadar
vampirleştiren bazı iş adamlarını bu konu kapsamında ele
almak ilginçtir. Vampirlik öyle bir şey ki
308 YILDIZ ADAM
Gelecekteki bir kitapta daha ayrıntılı olarak ele almayı umduğumuz

kapsamlı bir konu.
Dünya, yıldız ve dipsiz adamlar arasında verilen korkunç

savaşlardan habersiz. En önemli şeylerde olduğu gibi, tamamen farklı
görünüşlerin altında gizli kalırlar.
İnsanlığın geleceğiyle ilgili olarak, kurtuluşun en iyi umudunun,

insanların bilinç düzeylerine ilişkin teorimizi bilimsel olarak oluşturma
olasılığında yattığını savunuyoruz.
Belki de yakın gelecekte, henüz keşfedilmemiş beyin ritimlerinin
ölçümü alanında önemli ilerlemeler ve keşifler olacaktır. Bunlardan en
önemlisi, hermetik çalışmanın kendi üze- rinde yaptıkları bir çalışmanın
sonucu olarak, yüksek farkındalık düzeyine sahip kişilerde ortaya çıkan
üstün farkındalığın ritmidir . Bu keşfin bilimsel bir gerçekliğe dönüştüğü
gün, insanlar kuşkusuz "bilinç düzeylerine" göre gruplandırılmalıdır.
Sosyal ve entelektüel sınıflar, yerini farkındalık derecelerine bırakacak
şekilde ortadan kalkacaktır. Bu şekilde, 1'in insanlar arasındaki en
yüksek farkındalık durumunu ve 10'un en düşük farkındalık durumunu
temsil edeceği birden ona kadar bir ölçek oluşturulacaktır. Daha
yüksek mertebelere sahip olanların, insanlığa rehberlik edecek grup
olacağı anlaşılmaktadır. Savaşlardan, suçluluktan ve yoksulluktan
arınmış, herkes için eşit fırsata sahip bir dünyayı kesinlikle garanti
edeceklerdi, çünkü herkes farkındalık ölçeğini tırmanabilecek ve bir
gün birinci seviyeye ulaşabilecekti. Bununla birlikte, bu sistemin
insanlar tarafından gerekçelendirilmesi ve kabul edilmesi için, mevcut
insan zekasını ölçme sisteminden çok daha fazla ağırlık ve bilimsel
otorite taşıması gerekirdi. zorunda kalacaktı
GENEL BAKIŞ 309
farkındalık düzeyleri teorisinin kesinlikle açık bir bilimsel

doğrulamasının bariz sonucu olmalı ve tüm dünyanın anlayabilmesi
için bunun temelinin basit bir dille bilinmesi gerekir.
Bu keşfin, insanın yeryüzünde var olduğu süre boyunca icat

ettiği en büyük keşif, insan ırkının geleceğini ve mutluluğunu bir
ölçüde garanti altına alabilecek tek keşif olacağını garanti ediyoruz.
Ancak, bu ilk başta diskalifiye edilmiş kişiler arasında büyük

sorunlara yol açacaktır . Daha önce üstün zekaları nedeniyle üstün
varlıklar olarak bilinen bireylerin büyük bir çoğunluğunun,
farkındalık düzeyleri ölçüldüğünde 5 numara altında sınıflandırıldığını
görsek çok şaşırırdık. Daha önce büyük liderler olan insanlar ,
yüksek düzeyde bir bilincin türetildiği koşul olan üstün bir uyanıklık
ve iç muhakeme durumundan mutlak olarak yoksun olduklarını hiç
şüphesiz doğruladıktan sonra en alt kategorilere indirilebilirler .
Öte yandan, minimal kültüre ve çok temel bir zekaya sahip basit
adamlar muhtemelen en yüksek pozisyonları işgal edeceklerdir.
Son kertede, farkındalık düzeyini belirlemek için yapılan bu beyin
muayenesi,
bireyin ruhsal yaşının derecesi, evrim, bilgelik ve ruhsal
mükemmellik kavramlarına çevrilmiştir .
Bu nedenle dünya , Ruhsal Kadimlerin Danışma Komitesi,
gerçek bilgeler, yüksek düzeyde farkındalığa ve çok net içsel yargıya
sahip kişiler tarafından yönetilebilir .
Birçok insan, eski kehanetlere veya piramitlerde veya eski
belgelerde yer alan sözde mesajların yorumlarına dayanarak,
dünyanın geleceğine inanıyor.
310 YILDIZ ADAM
yakın gelecekte, muhtemelen yıldız kaynaklı büyük bir felaketin

sonucu olarak bir son. Bu kehanetlerin doğruluğunu veya yanlışlığını
göz ardı ederek, insanı bu fenomenlerin en büyük belirleyici faktörü
olarak görüyoruz. Böylece, Sodom ve Gomorra, sakinlerinin aşırı
sapkınlığı nedeniyle yok edildikçe, Dünya gezegeni yıldızlararası
ilişkilerinde insanlığın zihinsel, duygusal, içgüdüsel ve psikolojik
durumlarından etkilenir. İnsanların davranışı ve karakteri iklimi,
bitkisel ve hayvansal yaşamı ve tellürik olayları çok önemli ölçüde
etkiler.
Yakın gelecek için öngörülen herhangi bir felaket, insanın

davranışlarında ve ruhsal yaşamında belirleyici veya önemli bir
altüst oluşla iptal edilebilir.
Bu bakımdan, geleceği tahmin ediyormuş gibi yapan herhangi
bir durumda olduğu gibi, Hermetikçi geleceği tahmin etmekten çok
geleceği yaratmakla ilgilenir.
Mümkün olan en yakın gelecekte, "bilinç düzeylerinin" bilimsel
olarak ölçülmesinin yeniden gündeme geleceğini umuyoruz.
insanlık için yeni bir şafağa işaret eder, böylece İnsanlık için yeni bir şafak anlamına gelir.
John Baines tarafından yayınlanan diğer kitaplar yayıncı

aracılığıyla sipariş edilebilir:
_____ Gizli Bilim ISBN 1-882692-01-2 12.95$

_____ Yıldız Adam ISBN 1-882692-04-7 $13.95
_____ Aşk Bilimi ISBN 1-882692-00-4 12.95$
_____ HipsoBilinç ISBN 1-882692-02-0 9,95 dolar
_____ 21. Yüzyıl İçin Ahlak ISBN 1-882692-03-9 $18.95
Kitaplar ayrıca İspanyolca, Bulgarca,

Rusça, İtalyanca, Letonca, Almanca ve Portekizce.
Sipariş vermek için bu sayfayı kullanın:
JOHN BAINES KOLEKSİYONU
Posta Kutusu 8556, FDR İstasyonu

New York, NY 10150
JBI@bway.net
Lütfen bana yukarıdaki başlık(lar)ı gönderin.
$ için bir çek ekliyorum ____________
(Lütfen ABD içinde 1-4 başlık $ ______________
için 3,50 ABD doları ve ABD dışına

gönderim için 12,00 ABD doları ekleyin.)
TOPLAM $ ____________
Ayrıca MasterCard, Visa ve American Express'i de kabul ediyoruz:
Kart numarası: ____________________________________
Son kullanma tarihi: ____________________________________
İmza: ______________________________________________________
Bay Bayan Bayan:_____________________________________________________
Adres: __________________________________________
Şehir posta kodu:___________________________________________________
E-posta: __________________________________________________________
*Fiyatlar ve müsaitlik durumu haber verilmeksizin değiştirilebilir.

Yıldızadam 3

Uploaded by

Document Information

Original Title

Copyright

Available Formats

Share this document

Share or Embed Document

Sharing Options

Did you find this document useful?

Is this content inappropriate?

Copyright:

Available Formats

Yıldızadam 3

Uploaded by

Copyright:

Available Formats

Machine Translated by Google

John Baines tarafından

Yazı İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenmiştir.

John Baines Enstitüsü, Inc.

JOHN BAINES ENSTİTÜSÜ, INC.

Kutu 8556 • FDR İstasyonu • New York, New York • 10150

(Başlangıçta "El Hombre Estelar" olarak yayınlandı)

İspanyolca'dan Margaret L. Nunez tarafından çevrilmiştir.

Telif hakkı 1985, John Baines'e aittir.

Kongre Kütüphanesi Kontrol Numarası: 00-093458

İlk Baskı, 1985

Yazardan Notlar ..................................................... .................vii

IŞİD'den Mesaj ................................................................ ......... 1

II Deccal ................................................................ ................. 5

III Sapiens Diseksiyonu ................................................................ ..... 25

IV Türlerin Kolektif Ruhu ................................ 41

V Olmak ya da Olmamak?................................................ ............ 67

VI Gerçek Bilgi Yanılsaması ................................. 87

VII Özgürlük Yanılsaması ................................................ 107

VIII Hermetizm ................................................................ ................121

IX Arayanlar ................................................................ ................... 131

Olympus'a Giden Yol

X Bilgeliğin Yedi Anahtarı................................................. 147

XI Öğrenciler ................................................................ ................ 193

XII Gerçek Başlatma ................................................................. ................ 207

XIII İmtihanlar ................................................................. ................. 237

XIV Engeller ................................................................ ........... 247

XV İnisiyatik Uygulamalar ................................................................. .........251

XVI "Volitive I" ................................................................ .... 257

XVII Yıldız Adamın Yaşamı ve Güçleri ................ 279

XVIII Genel Bakış ................................................................. ...... 297

"Şeker kaplı" ticari ezoterizm hakkında bilgilendirici bir makale

Tüm bilgilerin doğru olması için insanın içsel gerçekliğine dayanması

Bu süreç, bu gezegenin sakinlerinin sayısı kadar olan

viii YILDIZ ADAM

Geleneğe göre, yirmi yüzyıldan fazla bir süre önce,

bilgelik. Bu bilginin özelliği, zamanı ve mekanı aşması ve Tanrı gibi

Hermes, öğretilerini seçilmiş birkaç kişiye aktarmak istediğinde,

insanın alışılmış durumunu çok aşan yüksek bilinç. "Tanrıların dili",

Hermes, böyle bir başyapıtın gerektirdiği büyük zorluk nedeniyle,

Bu okula kabul edilenlerin çoğu sınavlarında başarısız oldular

Bu ön ihalelerin bu şekilde elde ettiği sınırlı ve yüzeysel bilgiler,

Kesin olan şu ki, zamana ve zorluklara rağmen, Hermetik

Hermetik İlke der ki: "TÜM ZİHİNDİR; Evren Zihinseldir." Bu,

kozmosta tial enerji vardır. Bu enerji, bu yüksek bilinçli ve zeki güç

hedeflerine ulaşmasını sağlamak. Kader yok; her şeyin bir nedeni

Açgözlülük ve açgözlülüğün rehberliğinde, parapsikolojik

xii YILDIZ ADAM

kalbini tüm kirliliklerden temizleyene kadar günlük deneyim.

Tanrıların elçisi Hermes'in asil figürü ayağa kalkar.

YAZAR 2. baskı için

"Ben, ISIS, Doğanın gizemlerinin metresi, seninle konuşuyorum.

Y ou, inisiyasyonun kapılarından geçmeye çalışan acemi ve

Kendinizden başka hiçbir şeyden korkmayın; ancak yüzeysel olarak

Aradığınız şey tam da şu anda bulunduğunuz yerdedir. Evet, dışarıya bakmayı

bırakın ve görüşünüzü derinlere gömün. Algılarınızı ayarlayın, duyularınızı

keskinleştirin ve orada varlığınızın merkezinde siz, "Ben"iniz, gerçek özünüz,

Tanrı'dır. Nasıl hükmettiğini dinle: 7 Yol ve hayat benim.'

Fakat. . . dikkat! Ölmeden Tanrı'yı yüz yüze tasavvur edemezsiniz. Devam

gerekir. Bunu başarırsanız, iki kez doğmuş olarak anılacaksınız. Teklifimi

küçümseme; dikkatlice düşünün. Ölümü bekleyerek yaşamaktansa şimdi ölmek

daha iyidir. Beni reddedersen yoluna zarar görmeden devam edebileceğine

benimle birleşirsin. Seninki ve sadece seninki