You are on page 1of 29

Özel Görelilikte Kütle Kavramı:

Enerji ve Kütle, Birbiriyle Tam


Olarak Nasıl İlişkilidir? "Göreli
Kütle" Kavramı Modern Fizikte
Neden Geçersizdir?
Pinterest

 Özel Görelilik
 

 Teorik Fizik
Özgün İçerik

Yazar Ege Özmeral Editör Çağrı Mert Bakırcı


10 Ocak 2021
14 dakika

867
Reklamı Kapat

Newton fiziğinde kütleyi nasıl ele aldığımızdan daha önce bahsetmiştik.


Newton fiziği, her ne kadar günlük hayatımızda işimize yarasa da ışık hızına
yaklaştıkça yanlış tahminlerde bulunmaktadır. Bu tarz durumlarda, Newton
fiziğinin çok daha genel bir hali olan özel görelilik teorisini kullanmamız
gerekir.

Özel Görelilik Teorisi Nedir?


Özel görelilik teorisi, 1905 yılında Einstein tarafından ortaya atıldığında uzay
ve zaman anlayışımız üzerinde devrimsel bir değişim yarattı. Uzay ve zaman
dediğimiz kavramların, sezgilerimizin bize söylediğinin aksine, değişmeyen
mutlak şeyler olarak değil; ama farklı hızlardaki gözlemciler tarafından farklı
ölçülen kavramlar olduğu ortaya çıktı. Dahası görelilik, sadece uzay ve zaman
hakkındaki sezgilerimizin değil, ama aynı zamanda kütle hakkındaki
sezgilerimizin de yanlış olduğunu bize gösterdi.

Özel görelilik, ismi sanki sadece spesifik gözlemciler için geçerliymiş gibi bir
izlenim verse de, aslında temelde her eylemsiz gözlemci için mutlak olan
şeyler üzerine kuruludur. Bunlardan ilki, ışık hızıdır. Işık hızı her eylemsiz
gözlemci için aynıdır. Yani siz yolda dururken el feneri yakarsanız siz de,
yolda hızla giden araçtaki şoför de hatta Dünya'ya göre ışık hızına yakın hızda
giden bir uzaylı da el fenerinizden çıkan ışığın hızını aynı ölçecektir.

Elbette burada kastettiğimiz, ışığın boşluktaki hızıdır, ışığın belli bir ortamda A
noktasından B noktasına gidene kadar, birim zamanda ne kadar yol kat ettiği
değil; çünkü ışık içerisinde bulunduğu ortama göre yavaşlayabilir. Aslında
burada ışık, gerçek anlamıyla yavaşlamamaktadır; daha ziyade, maddeyi
oluşturan atomlarla etkileştiği için ve bu etkileşimler de zaman aldığı için, ışık
maddenin içinden geçene kadar zaman kaybeder. Aslında iki atom arasındaki
"boşlukta" da ışık, sabit ışık hızıyla hareket eder. Ancak dışarıdan bakan
bizler için, sanki ışık yavaşlamış gibi gözükür; çünkü o sırada ışık, bizim
belirlediğimiz A noktasından B noktasına gidene kadar birçok atomla
etkileşmek zorunda kalmaktadır. Özel görelilik, ışığın boşlukta, yani en hızlı
olduğu durumdaki hızı ile ilgilidir.
Reklamı Kapat

Devasa gök cisimlerinin birbiriyle etkileşimi sırasında oluştuğu bilinen


kütleçekim dalgaları da ışık hızında yayılırlar, eğer kütle çekim dalgalarının
hızı, ışığın hızından çok daha önce ölçülmüş olsaydı, bu hıza (yani her
eylemsiz gözlemci için sabit olan hıza) belki de "kütleçekim hızı" diyecektik.

İkinci mutlak olan şey ise fizik yasalarıdır. Fizik yasalarını, Evren'de olup
biten olayların nasıl sonuçlanacağını hesaplamak ve öngörmek için
kullandığımız formüller olarak düşünebilirsiniz. Bir topun nereye, hangi hızla,
ne kadar sürede düşeceği veya belirli bir elektromanyetik alanda bulunan
parçacığın nasıl yol çizeceği örnek olarak verilebilir. Elbette bu olayları pek
çok farklı gözlem çerçevesinde ölçebiliriz. Örneğin sabit hızla giden bir araba
içerisinde iken bir topu dik bir şekilde yukarı attığımızda topun aynı yere
düştüğünü gözlemleriz. Öte yandan, yolda duran birisi top içerisindeki insanlar
ve araba ile beraber hareket ettiği için arabanın gittiği yöne doğru parabol
çizdiğini görecektir.

Bu nedenle fizik yasalarını formüller ile ifade ederken her gözlemci için geçerli
olacak şekilde yazılır, böylece her gözlemci fiziki olayları doğru bir şekilde
aynı formüller ile hesaplayabilir. Buna Galileo İlkesi denir. Galileo, bu ilkeden
iki kişinin Dünya'nın dönüp dönmediği üzerine tartışmasını konu alan İki
Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog kitabında bahseder. Verdiği örnekte,
sabit hızla giden bir geminin içerisinde, dışarıyı görmeyen bir yerde giden bir
kişinin geminin hareketsiz mi olduğunu yoksa sabit hızda mı gittiğini asla ayırt
edemeyeceğini söyler; çünkü fizik yasaları her iki durumda da aynı şekilde
işler. Aynı şekilde siz de sabit hızla giden bir araba içerisindeyseniz dışarıya
bakmadığınız veya motorun, tekerleğin sesini duymadığınız sürece, arabanın
gidip gitmediğini anlayamazsınız.

Newton fiziğinde üç uzay yönü için üç elemanlı vektörlerimiz vardır: kuvvet,


momentum, hız, konum buna örnek gösterilebilir. Fizik yasalarını da bu
vektörleri kullanarak ifade ederiz. Öte yandan özel görelilikte, uzay ve
zamanın mutlak olmadığını söylemiştik. İşte tam da bu nedenle, fizik
yasalarını her eylemsiz gözlemci için geçerli olacak şekilde yazabilmemiz için,
hem üç uzay boyutunu ve hem de zamanı ele alan dört elemanlı vektörleri
kullanmamız gereklidir.
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Neden Desteğe İhtiyacımız Var?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek
mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada
gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda
yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği
büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek
olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na
zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra
detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve
videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi.
Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en


azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde
edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama
bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Destek Ol
Devamını Göster

Kütle-Enerji İlişkisi
Newton fiziğinde bir sistem üzerinde net kuvvet olmadığı zaman momentumun
korunduğunu biliyoruz. Özel görelilikte bu korunum yasasını ifade edebilmek,
Newton fiziğinde bildiğimiz 3 uzay yönüne sahip momentumdan farklı olarak
4-momentum adını verdiğimiz 3 uzay ve 1 zaman elemanı olan momentumu
kullanmamız gereklidir.

4-momentum vektörünü, 4-hız vektörünü mmm olarak gösterdiğimiz her


eylemsiz referans sistemi için aynı değeri olan, cisimlerin içsel olarak sahip
olduğunu varsaydığımız bir terim ile çarparak elde ederiz. Bu terimden daha
sonrasında neden kütle olarak bahsettiğimizi açıklayacağız. 4-momentum
vektörümüzün üç uzay elemanı aşağıdaki şekilde ifade edilir:

p=mv1−v2c2=mv(1+12(vc)2+38(vc)4+...)≈mv\LARGE{\bold{p} = \
frac{m\bold{v}}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}} = m\bold{v}\left(1+\
frac{1}{2}\left(\frac{v}{c}\right)^2+\frac{3}{8}\left(\frac{v}{c}\
p=1−c2v2mv=mv(1+21
right)^4+...\right) \approx m\bold{v}}
(cv)2+83(cv)4+...)≈mv

Bu, şu anlama gelir: Çarpışmalar ve diğer etkileşimlerde korunan şey, Newton


fiziğinin bize söylediğinin aksine mvm\bold{v}mv değil; mv1−v2c2\
frac{m\bold{v}}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}}1−c2v2mv terimidir. p\
bold{p}p'nin Newton fiziğinde bildiğimiz momentumun genelleştirilmiş hâli
olduğunu söyleyebiliriz; çünkü momentum ile aynı birime sahiptir (kütle x
metre/saniye) ve korunan bir büyüklüktür.
Reklamı Kapat

Ancak ışık hızına kıyasla çok düşük hızları göz önünde bulundurursak (yani
vc≈0\frac{v}{c} \approx 0cv≈0 alırsak) bu terim Newton fiziğinde bildiğimiz
mvm\bold{v}mv terimine yakınsar. O halde mmm'nin de Newton fiziğinde
"kütle" dediğimiz şeye karşılık geldiğini söylemek doğrudur. Tam da bu
sebepten dolayı Newton fiziği, düşük hızlarda çok iyi tahminlerde bulunur;
çünkü Newton fiziğinin içinde olmayan terimler, ihmal edebileceğimiz kadar
düşük seviyede katkıda bulunur.

Yukarıda, 4-momentum vektörümüzün üç uzay elemanından bahsettik; ancak


vektörümüzün bir de zaman elemanı bulunmaktadır. Bu eleman da aşağıdaki
şekilde ifade edilir:

p0=mc1−v2c2\LARGE{p^0 =\frac{mc}{\sqrt{1-\frac{v^2}
p=
{c^2}}}} 0 1−c2v2mc

4-momentumun korunumundan ötürü, bu değer de net kuvvet yokken


korunmalıdır. Bundan yola çıkarak "p0p^0p0 olarak ifade ettiğimiz şeyin
fiziksel karşılığı nedir?", "Neden korunuyor? Görelilik momentumun yanında
yeni bir korunum yasası mı ortaya atıyor?" gibi sorular sormak mümkündür.
Bu soruları cevaplandırmak için, yukarıda tanımladığımız momentum
denkleminden kinetik enerji denklemini hesaplarsak aşağıdaki formülü
buluruz.
Reklamı Kapat

K=∫v⋅dp=mc21−v2c2−mc2\LARGE{K = \int \bold{v} \cdot d\


bold{p} =\frac{mc^2}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}} -
mc^2} K=∫v⋅dp=1−c2v2mc2−mc2
Çok düşük hızlarda bu denklem, Newton fiziğinde bildiğimiz kinetik enerji
terimine yakınsar. p0p^0p0'ı, ccc ile çarpıp elde ettiğimiz formüle, kinetik
enerji olan KKK'yi katarsak, aşağıdaki denklemi elde ederiz.

p0c=mc2+K\LARGE{p^0c = mc^2 + K} 0 p c=mc2+K


Newton fiziğinde net kuvvet uygulanmadığı zaman cismin kinetik enerjisi
korunur; öte yandan Özel görelilikte p0p^0p0 ve dolayısıyla, p0cp^0cp0c
korunur. O halde p0cp^0cp0c'nin "kinetik enerjinin genelleştirilmiş bir hali
olduğunu", yani cismin enerjisini ifade ettiğini düşünebiliriz. Dolayısıyla, bu
terimin korunması, aslında enerjinin korunumu yasasını ifade eder.

E:=p0c=mc21−v2c2\LARGE{E \coloneqq p^0c = \frac{mc^2}{\


sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}}} E:=p0c=1−c2v2mc2
Bu bize, 4-momentumun korunumu yasasının tek başına hem momentum
korunumunu hem de enerji korunumunu ifade ettiğini söyler.
Agora Bilim Pazarı
100 Olgu Cerrahi
Satın AlTüm Ürünler
₺105.00

Ancak gözümüze başka bir terim göze çarpar: mc2mc^2mc2. Bu denkleme


göre cismin sadece kinetik enerjisi yoktur; fakat durağan haldeyken
kütlesinden dolayı sahip olduğu mc2mc^2mc2'ye eşit olan bir enerjisi vardır.

E0=mc2\LARGE{E_0=mc^2} E0=mc2
Voilà!
Dikkat ederseniz, denklemin sol tarafına enerji EEE'yi değil ama cismin
durağan iken sahip olduğu durağan enerji (İng: "rest energy") adı verilen
E0E_0E0'ı koyduk; çünkü cismin toplam enerjisi olan EEE, cisim ancak
durağan haldeyken kütlesine eşittir; çünkü cismin bütün enerjinin sadece
kütleden gelmez, aynı zamanda kinetik enerjisinden de gelir. Örneğin fotonlar
kütlesiz oldukları halde sahip oldukları momentumdan dolayı enerjileri vardır.

Bu nedenle kütle ve enerjinin birbirine denk olduğunu söylemek yanlıştır.


Kütlenin tanımını şu şekilde yapabiliriz: Bir cismin kütlesi, cismin durağan
halde olduğu bir referans sisteminde ölçüldüğü enerjisidir. Diğer bir
ifadeyle cismin durağan haldeyken sahip olduğu enerjisidir.

Bu sebepten dolayı proton, iki yukarı ve bir aşağı kuarktan oluştuğu


halde, kuarkların toplam kütlesi protonun kütlesinin %1'i kadardır.
Protonun kütlesinin %99'u kuarkları bir arada tutan güçlü kuvvettin
enerjisinden gelir. Yine aynı sebepten dolayı Higgs alanı temel parçacıkların
kütlesinden sorumlu olsa da, kütlenizin büyük bir kısmı Higgs alanından değil,
parçacıkların arasındaki etkileşimlerin enerjisinden gelir.

Enerji için verebileceğimiz başka bir denklem de şudur:


Reklamı Kapat

E2=(mc2)2+(pc)2\LARGE{E^2 = (mc^2)^2 +
(pc)^2} E2=(mc2)2+(pc)2
Bu durumda, yukarıda da yaptığımız gibi, durağan nesneler için p=0p=0p=0
aldığımızda, meşhur E=mc2E=mc^2E=mc2 denklemini elde ederiz. Öte
yandan foton gibi kütlesiz cisimler için m=0m=0m=0 alırsak, fotonlar için
enerjinin E=pcE=pcE=pc olduğunu görürüz. Kütlenin tanımını
düşündüğümüzde fotonların kütleye sahip olmaması kulağa daha yatkın gelir;
çünkü fotonun hızı her eylemsiz referans sisteminde ışık hızı olduğu için
fotonun durağan halde olduğu bir referans sistemi ve dolayısıyla kütlesi
yoktur.

Kütlenin enerji olduğunu söylememizin bir başka nedeni de, başka enerji
türlerine dönüşebilmesidir. Örneğin elektron kendi anti parçacığı olan
pozitron ile bir araya geldiği zaman çoğunlukla iki fotona dönüşürler. Her ne
kadar iki fotonun kütlesi olmasa da elektron ve pozitronun kütleleri, oluşan
fotonların enerjisine katkı sağlar.

Göreli Kütle Kavramı


Görelilik üzerine daha önceden bilginiz varsa burada mm olarak gösterdiğimiz
kütlenin aslında durağan kütle (İng: "rest mass") olduğunı; fakat göreli
kütlenin (İng: "relative mass") cismin bütün enerjisinden sorumlu olduğu ve
fotonların göreli kütleye sahip olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak aşağıda
açıkladığımız nedenlerden dolayı göreli kütle kavramı, günümüz akademik
camiasında kullanılmamaktadır!

Göreli kütle aşağıda verildiği şekilde tanımlanır.

mrel:=m1−v2c2\LARGE{m_{rel} \coloneqq \frac{m}{\sqrt{1-\


frac{v^2}{c^2}}}} mrel:=1−c2v2m
Reklamı Kapat

Bu terimle, görelilik üzerine yazılmış eski kitaplarda ve Richard Feynman'ın


popüler fizik kitaplarında karşılaşmış olmanız muhtemeldir. Göreli kütle,
cismin sahip olduğu hıza bağlıdır; cisim durağan iken durağan kütle ile aynı
değere sahiptir ve ışık hızına yaklaştıkça değeri de sonsuza yakınsar. Daha
önce yazdığımız enerji ve momentum terimlerini göreli kütle açısından
aşağıdaki denklemler ile ifade edebiliriz.
E=mrelc2\LARGE{E = m_{rel}c^2} E=mrelc2
p=mrelv\LARGE{\bold{p} = m_{rel}\bold{v}} p=mrelv
Bir anlamda bunlar, Newton fiziğinde bildiğimiz kütle yerine, göreli kütleyi
yazdığımızda elde edeceğimiz denkliklerdir. Bundan ötürü göreli kütlenin,
Newton fiziğinde bildiğimiz kütlenin genelleştirilmiş hali olduğu düşüncesine
kapılabiliriz. Bunun yanı sıra kütleli bir cisim ışık hızına yaklaştıkça onu
ivmelendirmek için daha fazla kuvvet uygulamamızın gerekli olmasından
ötürü kütlenin eylemsizlik ile ilişkili olduğunu düşündüğümüzde, hıza bağlı
olarak artması kulağa mantıklı gelmektedir. Ancak denklemler ile ifade etmeye
kalkıştığımızda önemli bir sıkıntı karşımıza çıkar. Newton fiziğinden bildiğimiz
F=ma\bold{F} =m\bold{a}F=ma denkleminin özel görelilikte karşılığı
aşağıdaki gibidir.

F=ma∥(1−v2c2)3+ma⊥1−v2c2\LARGE{\bold{F} = \frac{m\
bold{a}_\parallel}{\left(\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}\right)^3}+\frac{m\
bold{a}_\perp}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}}} F=(1−c2v2)3ma∥
+1−c2v2ma⊥
a∥\bold{a}_\parallela∥, cismin gittiği hız yönündeki ivmesini gösterirken;
a⊥\bold{a}_\perpa⊥, hızına dik yöndeki ivmesini ifade eder.

Bu denkleme göre cisim, ivmelenmeye üzerine etkiyen net kuvvetin


yönüne göre farklı direnç gösterir. Gittiği yönde ivmelenmeye gösterdiği
dirence boyuna kütle (İng: "longutidunal mass") ve gittiği yönün dik yönünde
ivmelenmeye gösterdiği dirence enine kütle (İng: "transverse mass") denir.
Her ikisi de ışık hızına yaklaştıkça sonsuza yakınsasalar da boyuna kütle,
enine kütleden çok daha çabuk artar. Dolayısıyla kütleyi, kuvvet altında cismin
ivmelenmeye gösterdiği direnç olarak tanımlasak bile, bu göreli kütleden
bahsetmemizi geçerli kılmaz; çünkü cismin gösterdiği direnç yöne bağlı
olduğundan, yöne bağlı kütle tanımı yapmamız gereklidir.
Reklamı Kapat

Einstein'ın kendisi de bu kavramdan hoşlanmadığını Life Magazine dergisinin


editörü Lincoln Barret'a yazdığı mektupta şu şekilde ifade etmiştir:
Net bir tanım veremeyeceğimiz  M=m1−v2c2M = \frac{m}{\sqrt{1-\
frac{v^2}{c^2}}}M=1−c2v2m kütle kavramını ortaya atmak iyi değildir.
Durağan kütle  mmm dışında başka bir kütle ortaya atmamak daha
uygundur.  MMM yerine hareket halinde olan cismin momentum ve enerjisini
nasıl ifade ettiğimizden bahsetmek daha uygundur.

Birden Fazla Cismin Toplam Kütlesi


Tek bir cismi düşündüğümüzde cismin hızı, kütlesine herhangi bir katkıda
sunmaz. Ancak Newton fiziğinden farklı olarak birden fazla cismin toplam
kütlesini ele aldığımızda cisimlerin sahip olduğu hız ve dolayısıyla
momentumları cisimlerin toplam kütlesini etkiler.

Kütlenin görelilikteki tanımının, cismin durağan halde iken sahip olduğu enerji
olduğunu söylemiştik. Ancak tek bir cisim olarak ele aldığımız şeyler, en
temelde pek çok alt cismi içinde barındırıyor olabilir. Makroskopik nesneler
atomlardan oluşurken; atomlar proton, nötron ve elektrondan oluşur; proton ve
nötron da kuarklarına ayrılabilir. Bu yüzden bir cismin durağan olduğunu
söylerken neyi kastettiğimizi anlamak önemlidir; zira onu oluşutran alt cisimler
hareket ediyor olabilirler.

Fizikte bir sistemin durağan olduğunu söylemek, onu oluşturan alt


sistemlerinin toplam momentumunun 0 (sıfır) olduğunu söylemektir. Bir elmayı
oluşturan atomlar hareket ediyor olmalarına rağmen atomların toplam
momentumu birbirini götürdüğü için elmayı hareketsiz olarak ele alabiliriz. Öte
yandan atomların hepsi tek bir yönde momentuma sahip olsaydı, atomlar ve
dolayısıyla onların oluşturduğu elma da o yönde hareket edeceği için elmanın
durağan olduğunu söylemezdik. Bu yüzden birden fazla cismi ele aldığımızda
cisimlerin toplam kütlesi, cisimlerin toplam momentumunun sıfır olduğu
referans sisteminde ölçüldüğü enerjisidir diyebiliriz.

Bu tanım, her ne kadar sezgisel görünse de, ilginç sonuçları vardır. Yukarıda
fotonun kütlesi olmadığını çünkü fotonun durağan olduğu bir referans
sisteminden bahsedemeyeceğimizi söylemiştik. Ancak iki veya daha fazla
fotonu ele aldığımızda fotonların kendisi kütleye sahip olmasa da iki fotonu
oluşturan sistemin kütlesi sıfır olabilir çünkü fotonların toplam momentumu
sıfır olabilir.

m1m_1m1 ve m2m_2m2 kütleli iki cismin toplam kütlesi mtotm_{tot}mtot


aşağıdaki formül ile belirlenir.

(mtotc)2=(m1c)2+(m2c)2+2(E1E2c2−p1⋅p2)\LARGE{(m_{tot}c)^2
= (m_1c)^2 + (m_2c)^2 +2\left(\frac{E_1E_2}{c^2}-\bold{p}_1 \
(mtotc)2=(m1c)2+(m2
cdotp \bold{p}_2\right)}
c)2+2(c2E1E2−p1⋅p2)
Bu iki cismin foton (m1=m2=0)\left(m_1=m_2=0\right)(m1=m2=0)
olduğunu düşünürsek

(mtotc)2=2p1p2(1−cos⁡θ)\LARGE{(m_{tot}c)^2 = 2p_1p_2\left(1 - \
cos\theta\right)} (mtotc)2=2p1p2(1−cosθ)
Reklamı Kapat
θ\thetaθ, iki fotonun gittiği yönler arasındaki açıdır. O halde formülden
görebileceğimiz üzere iki foton aynı yönde gidiyorsa (θ=0)\left(\theta = 0\
right)(θ=0) toplam kütle sıfırdır fakat paralel yönde gitmeyen iki kütlesiz
fotonun oluşturduğu sistemin kütlesi vardır.

Şimdi de ilk başta verdiğimiz genel formül üzerinden cisimlerin düşük hızlara
sahip olduğunda toplam kütlelerini hesaplayalım. Cisimlerin enerjisi ve
momentumunun düşük hızlardaki değerini koyduğumuzda aşağıdaki denklemi
elde ederiz.

(mtotc)2≈(m1c)2+(m2c)2+2m1m2c2(1+12(v1c)2+12(v2c)2−v1c⋅v2c)
(m_{tot}c)^2 \approx (m_1c)^2 + (m_2c)^2 +2m_1m_2c^2\left(1+\
frac{1}{2}{\left(\frac{v_1}{c}\right)}^2+\frac{1}{2}{\left(\
frac{v_2}{c}\right)}^2 - \frac{\bold{v}_1}{c} \cdot \frac{\
bold{v}_2}{c} \right)(mtotc)2≈(m1c)2+(m2c)2+2m1m2c2(1+21(cv1)2+21
(cv2)2−cv1⋅cv2)

Hızları düşük olduğunu varsaydığımız için de aşağıdaki denklemi elde ederiz.

mtot≈m1+m2\LARGE{m_{tot} \approx m_1 + m_2} mtot≈m1


+m2
Bu, şu demektir: gündelik hayatta düşük hızlarla uğraşırken kütleyi
bildiğimiz gibi toplayabiliriz. Tam da bu nedenden dolayı manavda almak
istediğimiz meyveleri tartıya koyarken, cisimlerin hangi hızda olduğunu bilme
gereği duymayız.

Sonuç
Özel görelilikte kütle, Newton fiziğinde olduğundan çok daha mühim ve çok
daha karmaşık bir bir kullanıma sahiptir. O yüzden kütleden bahsederken neyi
kast ettiğimiz konusunda çok dikkatli olmalıyız. Büyük Hadron
Çarpıştırıcısı'nda olduğu gibi ışık hızına yakın hızların pekala ulaşılabildiği
yerlerde veya kendi kütlemizi atom altı parçacıkların kütlesine kıyaslarken özel
göreliliğin bize söylediği şeyleri inkar edemeyiz.

Fizikte kavramları tanımlarken teori içinde kullanımı ve deneylerde nasıl


ölçtüğümüz büyük önem taşır. Bir teori altında bahsettiğimiz kavram bir başka
teoriye geçtiğimizde bambaşka anlamlara sahip olabilir. İlk bakışta kavramları
nasıl tanımladığımız fiziksel açıdan çok anlamlı gözükmeyebilir; çünkü önemli
olan deney aletimiz ile neyi ölçtüğümüzdür.

Ancak yine tam da bu sebepten tanımlar önemlidir, pekala birisi "Aldığım


elmanın kütlesi 2 kilogram iken onu oluşturan atomlarda bulunan protonun
kütlesi ise 1.67x10-27 kilogramdır." dediği zaman, aynı şeyi anladığımızdan
emin olmalıyız.

Özel Görelilikte Kütle Kavramı:


Enerji ve Kütle, Birbiriyle Tam
Olarak Nasıl İlişkilidir? "Göreli
Kütle" Kavramı Modern Fizikte
Neden Geçersizdir?
Pinterest

 Özel Görelilik
 

 Teorik Fizik
Özgün İçerik

Yazar Ege Özmeral Editör Çağrı Mert Bakırcı


10 Ocak 2021
14 dakika

867
Reklamı Kapat

Newton fiziğinde kütleyi nasıl ele aldığımızdan daha önce bahsetmiştik.


Newton fiziği, her ne kadar günlük hayatımızda işimize yarasa da ışık hızına
yaklaştıkça yanlış tahminlerde bulunmaktadır. Bu tarz durumlarda, Newton
fiziğinin çok daha genel bir hali olan özel görelilik teorisini kullanmamız
gerekir.

Özel Görelilik Teorisi Nedir?


Özel görelilik teorisi, 1905 yılında Einstein tarafından ortaya atıldığında uzay
ve zaman anlayışımız üzerinde devrimsel bir değişim yarattı. Uzay ve zaman
dediğimiz kavramların, sezgilerimizin bize söylediğinin aksine, değişmeyen
mutlak şeyler olarak değil; ama farklı hızlardaki gözlemciler tarafından farklı
ölçülen kavramlar olduğu ortaya çıktı. Dahası görelilik, sadece uzay ve zaman
hakkındaki sezgilerimizin değil, ama aynı zamanda kütle hakkındaki
sezgilerimizin de yanlış olduğunu bize gösterdi.

Özel görelilik, ismi sanki sadece spesifik gözlemciler için geçerliymiş gibi bir
izlenim verse de, aslında temelde her eylemsiz gözlemci için mutlak olan
şeyler üzerine kuruludur. Bunlardan ilki, ışık hızıdır. Işık hızı her eylemsiz
gözlemci için aynıdır. Yani siz yolda dururken el feneri yakarsanız siz de,
yolda hızla giden araçtaki şoför de hatta Dünya'ya göre ışık hızına yakın hızda
giden bir uzaylı da el fenerinizden çıkan ışığın hızını aynı ölçecektir.

Elbette burada kastettiğimiz, ışığın boşluktaki hızıdır, ışığın belli bir ortamda A
noktasından B noktasına gidene kadar, birim zamanda ne kadar yol kat ettiği
değil; çünkü ışık içerisinde bulunduğu ortama göre yavaşlayabilir. Aslında
burada ışık, gerçek anlamıyla yavaşlamamaktadır; daha ziyade, maddeyi
oluşturan atomlarla etkileştiği için ve bu etkileşimler de zaman aldığı için, ışık
maddenin içinden geçene kadar zaman kaybeder. Aslında iki atom arasındaki
"boşlukta" da ışık, sabit ışık hızıyla hareket eder. Ancak dışarıdan bakan
bizler için, sanki ışık yavaşlamış gibi gözükür; çünkü o sırada ışık, bizim
belirlediğimiz A noktasından B noktasına gidene kadar birçok atomla
etkileşmek zorunda kalmaktadır. Özel görelilik, ışığın boşlukta, yani en hızlı
olduğu durumdaki hızı ile ilgilidir.
Reklamı Kapat

Devasa gök cisimlerinin birbiriyle etkileşimi sırasında oluştuğu bilinen


kütleçekim dalgaları da ışık hızında yayılırlar, eğer kütle çekim dalgalarının
hızı, ışığın hızından çok daha önce ölçülmüş olsaydı, bu hıza (yani her
eylemsiz gözlemci için sabit olan hıza) belki de "kütleçekim hızı" diyecektik.

İkinci mutlak olan şey ise fizik yasalarıdır. Fizik yasalarını, Evren'de olup
biten olayların nasıl sonuçlanacağını hesaplamak ve öngörmek için
kullandığımız formüller olarak düşünebilirsiniz. Bir topun nereye, hangi hızla,
ne kadar sürede düşeceği veya belirli bir elektromanyetik alanda bulunan
parçacığın nasıl yol çizeceği örnek olarak verilebilir. Elbette bu olayları pek
çok farklı gözlem çerçevesinde ölçebiliriz. Örneğin sabit hızla giden bir araba
içerisinde iken bir topu dik bir şekilde yukarı attığımızda topun aynı yere
düştüğünü gözlemleriz. Öte yandan, yolda duran birisi top içerisindeki insanlar
ve araba ile beraber hareket ettiği için arabanın gittiği yöne doğru parabol
çizdiğini görecektir.

Bu nedenle fizik yasalarını formüller ile ifade ederken her gözlemci için geçerli
olacak şekilde yazılır, böylece her gözlemci fiziki olayları doğru bir şekilde
aynı formüller ile hesaplayabilir. Buna Galileo İlkesi denir. Galileo, bu ilkeden
iki kişinin Dünya'nın dönüp dönmediği üzerine tartışmasını konu alan İki
Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog kitabında bahseder. Verdiği örnekte,
sabit hızla giden bir geminin içerisinde, dışarıyı görmeyen bir yerde giden bir
kişinin geminin hareketsiz mi olduğunu yoksa sabit hızda mı gittiğini asla ayırt
edemeyeceğini söyler; çünkü fizik yasaları her iki durumda da aynı şekilde
işler. Aynı şekilde siz de sabit hızla giden bir araba içerisindeyseniz dışarıya
bakmadığınız veya motorun, tekerleğin sesini duymadığınız sürece, arabanın
gidip gitmediğini anlayamazsınız.

Newton fiziğinde üç uzay yönü için üç elemanlı vektörlerimiz vardır: kuvvet,


momentum, hız, konum buna örnek gösterilebilir. Fizik yasalarını da bu
vektörleri kullanarak ifade ederiz. Öte yandan özel görelilikte, uzay ve
zamanın mutlak olmadığını söylemiştik. İşte tam da bu nedenle, fizik
yasalarını her eylemsiz gözlemci için geçerli olacak şekilde yazabilmemiz için,
hem üç uzay boyutunu ve hem de zamanı ele alan dört elemanlı vektörleri
kullanmamız gereklidir.
Evrim Ağacı'ndan Mesaj
Neden Desteğe İhtiyacımız Var?
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek
mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada
gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda
yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.

Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği
büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek
olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na
zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra
detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve
videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi.
Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.

Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en


azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde
edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama
bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Destek Ol
Devamını Göster

Kütle-Enerji İlişkisi
Newton fiziğinde bir sistem üzerinde net kuvvet olmadığı zaman momentumun
korunduğunu biliyoruz. Özel görelilikte bu korunum yasasını ifade edebilmek,
Newton fiziğinde bildiğimiz 3 uzay yönüne sahip momentumdan farklı olarak
4-momentum adını verdiğimiz 3 uzay ve 1 zaman elemanı olan momentumu
kullanmamız gereklidir.

4-momentum vektörünü, 4-hız vektörünü mmm olarak gösterdiğimiz her


eylemsiz referans sistemi için aynı değeri olan, cisimlerin içsel olarak sahip
olduğunu varsaydığımız bir terim ile çarparak elde ederiz. Bu terimden daha
sonrasında neden kütle olarak bahsettiğimizi açıklayacağız. 4-momentum
vektörümüzün üç uzay elemanı aşağıdaki şekilde ifade edilir:

p=mv1−v2c2=mv(1+12(vc)2+38(vc)4+...)≈mv\LARGE{\bold{p} = \
frac{m\bold{v}}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}} = m\bold{v}\left(1+\
frac{1}{2}\left(\frac{v}{c}\right)^2+\frac{3}{8}\left(\frac{v}{c}\
p=1−c2v2mv=mv(1+21
right)^4+...\right) \approx m\bold{v}}
(cv)2+83(cv)4+...)≈mv

Bu, şu anlama gelir: Çarpışmalar ve diğer etkileşimlerde korunan şey, Newton


fiziğinin bize söylediğinin aksine mvm\bold{v}mv değil; mv1−v2c2\
frac{m\bold{v}}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}}1−c2v2mv terimidir. p\
bold{p}p'nin Newton fiziğinde bildiğimiz momentumun genelleştirilmiş hâli
olduğunu söyleyebiliriz; çünkü momentum ile aynı birime sahiptir (kütle x
metre/saniye) ve korunan bir büyüklüktür.
Reklamı Kapat

Ancak ışık hızına kıyasla çok düşük hızları göz önünde bulundurursak (yani
vc≈0\frac{v}{c} \approx 0cv≈0 alırsak) bu terim Newton fiziğinde bildiğimiz
mvm\bold{v}mv terimine yakınsar. O halde mmm'nin de Newton fiziğinde
"kütle" dediğimiz şeye karşılık geldiğini söylemek doğrudur. Tam da bu
sebepten dolayı Newton fiziği, düşük hızlarda çok iyi tahminlerde bulunur;
çünkü Newton fiziğinin içinde olmayan terimler, ihmal edebileceğimiz kadar
düşük seviyede katkıda bulunur.

Yukarıda, 4-momentum vektörümüzün üç uzay elemanından bahsettik; ancak


vektörümüzün bir de zaman elemanı bulunmaktadır. Bu eleman da aşağıdaki
şekilde ifade edilir:

p0=mc1−v2c2\LARGE{p^0 =\frac{mc}{\sqrt{1-\frac{v^2}
p=
{c^2}}}} 0 1−c2v2mc

4-momentumun korunumundan ötürü, bu değer de net kuvvet yokken


korunmalıdır. Bundan yola çıkarak "p0p^0p0 olarak ifade ettiğimiz şeyin
fiziksel karşılığı nedir?", "Neden korunuyor? Görelilik momentumun yanında
yeni bir korunum yasası mı ortaya atıyor?" gibi sorular sormak mümkündür.
Bu soruları cevaplandırmak için, yukarıda tanımladığımız momentum
denkleminden kinetik enerji denklemini hesaplarsak aşağıdaki formülü
buluruz.
Reklamı Kapat

K=∫v⋅dp=mc21−v2c2−mc2\LARGE{K = \int \bold{v} \cdot d\


bold{p} =\frac{mc^2}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}} -
mc^2} K=∫v⋅dp=1−c2v2mc2−mc2
Çok düşük hızlarda bu denklem, Newton fiziğinde bildiğimiz kinetik enerji
terimine yakınsar. p0p^0p0'ı, ccc ile çarpıp elde ettiğimiz formüle, kinetik
enerji olan KKK'yi katarsak, aşağıdaki denklemi elde ederiz.

p0c=mc2+K\LARGE{p^0c = mc^2 + K} 0 p c=mc2+K


Newton fiziğinde net kuvvet uygulanmadığı zaman cismin kinetik enerjisi
korunur; öte yandan Özel görelilikte p0p^0p0 ve dolayısıyla, p0cp^0cp0c
korunur. O halde p0cp^0cp0c'nin "kinetik enerjinin genelleştirilmiş bir hali
olduğunu", yani cismin enerjisini ifade ettiğini düşünebiliriz. Dolayısıyla, bu
terimin korunması, aslında enerjinin korunumu yasasını ifade eder.

E:=p0c=mc21−v2c2\LARGE{E \coloneqq p^0c = \frac{mc^2}{\


sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}}} E:=p0c=1−c2v2mc2
Bu bize, 4-momentumun korunumu yasasının tek başına hem momentum
korunumunu hem de enerji korunumunu ifade ettiğini söyler.
Agora Bilim Pazarı
100 Olgu Cerrahi
Satın AlTüm Ürünler
₺105.00

Ancak gözümüze başka bir terim göze çarpar: mc2mc^2mc2. Bu denkleme


göre cismin sadece kinetik enerjisi yoktur; fakat durağan haldeyken
kütlesinden dolayı sahip olduğu mc2mc^2mc2'ye eşit olan bir enerjisi vardır.

E0=mc2\LARGE{E_0=mc^2} E0=mc2
Voilà!
Dikkat ederseniz, denklemin sol tarafına enerji EEE'yi değil ama cismin
durağan iken sahip olduğu durağan enerji (İng: "rest energy") adı verilen
E0E_0E0'ı koyduk; çünkü cismin toplam enerjisi olan EEE, cisim ancak
durağan haldeyken kütlesine eşittir; çünkü cismin bütün enerjinin sadece
kütleden gelmez, aynı zamanda kinetik enerjisinden de gelir. Örneğin fotonlar
kütlesiz oldukları halde sahip oldukları momentumdan dolayı enerjileri vardır.

Bu nedenle kütle ve enerjinin birbirine denk olduğunu söylemek yanlıştır.


Kütlenin tanımını şu şekilde yapabiliriz: Bir cismin kütlesi, cismin durağan
halde olduğu bir referans sisteminde ölçüldüğü enerjisidir. Diğer bir
ifadeyle cismin durağan haldeyken sahip olduğu enerjisidir.

Bu sebepten dolayı proton, iki yukarı ve bir aşağı kuarktan oluştuğu


halde, kuarkların toplam kütlesi protonun kütlesinin %1'i kadardır.
Protonun kütlesinin %99'u kuarkları bir arada tutan güçlü kuvvettin
enerjisinden gelir. Yine aynı sebepten dolayı Higgs alanı temel parçacıkların
kütlesinden sorumlu olsa da, kütlenizin büyük bir kısmı Higgs alanından değil,
parçacıkların arasındaki etkileşimlerin enerjisinden gelir.

Enerji için verebileceğimiz başka bir denklem de şudur:


Reklamı Kapat

E2=(mc2)2+(pc)2\LARGE{E^2 = (mc^2)^2 +
(pc)^2} E2=(mc2)2+(pc)2
Bu durumda, yukarıda da yaptığımız gibi, durağan nesneler için p=0p=0p=0
aldığımızda, meşhur E=mc2E=mc^2E=mc2 denklemini elde ederiz. Öte
yandan foton gibi kütlesiz cisimler için m=0m=0m=0 alırsak, fotonlar için
enerjinin E=pcE=pcE=pc olduğunu görürüz. Kütlenin tanımını
düşündüğümüzde fotonların kütleye sahip olmaması kulağa daha yatkın gelir;
çünkü fotonun hızı her eylemsiz referans sisteminde ışık hızı olduğu için
fotonun durağan halde olduğu bir referans sistemi ve dolayısıyla kütlesi
yoktur.

Kütlenin enerji olduğunu söylememizin bir başka nedeni de, başka enerji
türlerine dönüşebilmesidir. Örneğin elektron kendi anti parçacığı olan
pozitron ile bir araya geldiği zaman çoğunlukla iki fotona dönüşürler. Her ne
kadar iki fotonun kütlesi olmasa da elektron ve pozitronun kütleleri, oluşan
fotonların enerjisine katkı sağlar.

Göreli Kütle Kavramı


Görelilik üzerine daha önceden bilginiz varsa burada mm olarak gösterdiğimiz
kütlenin aslında durağan kütle (İng: "rest mass") olduğunı; fakat göreli
kütlenin (İng: "relative mass") cismin bütün enerjisinden sorumlu olduğu ve
fotonların göreli kütleye sahip olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak aşağıda
açıkladığımız nedenlerden dolayı göreli kütle kavramı, günümüz akademik
camiasında kullanılmamaktadır!

Göreli kütle aşağıda verildiği şekilde tanımlanır.

mrel:=m1−v2c2\LARGE{m_{rel} \coloneqq \frac{m}{\sqrt{1-\


frac{v^2}{c^2}}}} mrel:=1−c2v2m
Reklamı Kapat

Bu terimle, görelilik üzerine yazılmış eski kitaplarda ve Richard Feynman'ın


popüler fizik kitaplarında karşılaşmış olmanız muhtemeldir. Göreli kütle,
cismin sahip olduğu hıza bağlıdır; cisim durağan iken durağan kütle ile aynı
değere sahiptir ve ışık hızına yaklaştıkça değeri de sonsuza yakınsar. Daha
önce yazdığımız enerji ve momentum terimlerini göreli kütle açısından
aşağıdaki denklemler ile ifade edebiliriz.
E=mrelc2\LARGE{E = m_{rel}c^2} E=mrelc2
p=mrelv\LARGE{\bold{p} = m_{rel}\bold{v}} p=mrelv
Bir anlamda bunlar, Newton fiziğinde bildiğimiz kütle yerine, göreli kütleyi
yazdığımızda elde edeceğimiz denkliklerdir. Bundan ötürü göreli kütlenin,
Newton fiziğinde bildiğimiz kütlenin genelleştirilmiş hali olduğu düşüncesine
kapılabiliriz. Bunun yanı sıra kütleli bir cisim ışık hızına yaklaştıkça onu
ivmelendirmek için daha fazla kuvvet uygulamamızın gerekli olmasından
ötürü kütlenin eylemsizlik ile ilişkili olduğunu düşündüğümüzde, hıza bağlı
olarak artması kulağa mantıklı gelmektedir. Ancak denklemler ile ifade etmeye
kalkıştığımızda önemli bir sıkıntı karşımıza çıkar. Newton fiziğinden bildiğimiz
F=ma\bold{F} =m\bold{a}F=ma denkleminin özel görelilikte karşılığı
aşağıdaki gibidir.

F=ma∥(1−v2c2)3+ma⊥1−v2c2\LARGE{\bold{F} = \frac{m\
bold{a}_\parallel}{\left(\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}\right)^3}+\frac{m\
bold{a}_\perp}{\sqrt{1-\frac{v^2}{c^2}}}} F=(1−c2v2)3ma∥
+1−c2v2ma⊥
a∥\bold{a}_\parallela∥, cismin gittiği hız yönündeki ivmesini gösterirken;
a⊥\bold{a}_\perpa⊥, hızına dik yöndeki ivmesini ifade eder.

Bu denkleme göre cisim, ivmelenmeye üzerine etkiyen net kuvvetin


yönüne göre farklı direnç gösterir. Gittiği yönde ivmelenmeye gösterdiği
dirence boyuna kütle (İng: "longutidunal mass") ve gittiği yönün dik yönünde
ivmelenmeye gösterdiği dirence enine kütle (İng: "transverse mass") denir.
Her ikisi de ışık hızına yaklaştıkça sonsuza yakınsasalar da boyuna kütle,
enine kütleden çok daha çabuk artar. Dolayısıyla kütleyi, kuvvet altında cismin
ivmelenmeye gösterdiği direnç olarak tanımlasak bile, bu göreli kütleden
bahsetmemizi geçerli kılmaz; çünkü cismin gösterdiği direnç yöne bağlı
olduğundan, yöne bağlı kütle tanımı yapmamız gereklidir.
Reklamı Kapat

Einstein'ın kendisi de bu kavramdan hoşlanmadığını Life Magazine dergisinin


editörü Lincoln Barret'a yazdığı mektupta şu şekilde ifade etmiştir:
Net bir tanım veremeyeceğimiz  M=m1−v2c2M = \frac{m}{\sqrt{1-\
frac{v^2}{c^2}}}M=1−c2v2m kütle kavramını ortaya atmak iyi değildir.
Durağan kütle  mmm dışında başka bir kütle ortaya atmamak daha
uygundur.  MMM yerine hareket halinde olan cismin momentum ve enerjisini
nasıl ifade ettiğimizden bahsetmek daha uygundur.

Birden Fazla Cismin Toplam Kütlesi


Tek bir cismi düşündüğümüzde cismin hızı, kütlesine herhangi bir katkıda
sunmaz. Ancak Newton fiziğinden farklı olarak birden fazla cismin toplam
kütlesini ele aldığımızda cisimlerin sahip olduğu hız ve dolayısıyla
momentumları cisimlerin toplam kütlesini etkiler.

Kütlenin görelilikteki tanımının, cismin durağan halde iken sahip olduğu enerji
olduğunu söylemiştik. Ancak tek bir cisim olarak ele aldığımız şeyler, en
temelde pek çok alt cismi içinde barındırıyor olabilir. Makroskopik nesneler
atomlardan oluşurken; atomlar proton, nötron ve elektrondan oluşur; proton ve
nötron da kuarklarına ayrılabilir. Bu yüzden bir cismin durağan olduğunu
söylerken neyi kastettiğimizi anlamak önemlidir; zira onu oluşutran alt cisimler
hareket ediyor olabilirler.

Fizikte bir sistemin durağan olduğunu söylemek, onu oluşturan alt


sistemlerinin toplam momentumunun 0 (sıfır) olduğunu söylemektir. Bir elmayı
oluşturan atomlar hareket ediyor olmalarına rağmen atomların toplam
momentumu birbirini götürdüğü için elmayı hareketsiz olarak ele alabiliriz. Öte
yandan atomların hepsi tek bir yönde momentuma sahip olsaydı, atomlar ve
dolayısıyla onların oluşturduğu elma da o yönde hareket edeceği için elmanın
durağan olduğunu söylemezdik. Bu yüzden birden fazla cismi ele aldığımızda
cisimlerin toplam kütlesi, cisimlerin toplam momentumunun sıfır olduğu
referans sisteminde ölçüldüğü enerjisidir diyebiliriz.

Bu tanım, her ne kadar sezgisel görünse de, ilginç sonuçları vardır. Yukarıda
fotonun kütlesi olmadığını çünkü fotonun durağan olduğu bir referans
sisteminden bahsedemeyeceğimizi söylemiştik. Ancak iki veya daha fazla
fotonu ele aldığımızda fotonların kendisi kütleye sahip olmasa da iki fotonu
oluşturan sistemin kütlesi sıfır olabilir çünkü fotonların toplam momentumu
sıfır olabilir.

m1m_1m1 ve m2m_2m2 kütleli iki cismin toplam kütlesi mtotm_{tot}mtot


aşağıdaki formül ile belirlenir.

(mtotc)2=(m1c)2+(m2c)2+2(E1E2c2−p1⋅p2)\LARGE{(m_{tot}c)^2
= (m_1c)^2 + (m_2c)^2 +2\left(\frac{E_1E_2}{c^2}-\bold{p}_1 \
(mtotc)2=(m1c)2+(m2
cdotp \bold{p}_2\right)}
c)2+2(c2E1E2−p1⋅p2)
Bu iki cismin foton (m1=m2=0)\left(m_1=m_2=0\right)(m1=m2=0)
olduğunu düşünürsek

(mtotc)2=2p1p2(1−cos⁡θ)\LARGE{(m_{tot}c)^2 = 2p_1p_2\left(1 - \
cos\theta\right)} (mtotc)2=2p1p2(1−cosθ)
Reklamı Kapat
θ\thetaθ, iki fotonun gittiği yönler arasındaki açıdır. O halde formülden
görebileceğimiz üzere iki foton aynı yönde gidiyorsa (θ=0)\left(\theta = 0\
right)(θ=0) toplam kütle sıfırdır fakat paralel yönde gitmeyen iki kütlesiz
fotonun oluşturduğu sistemin kütlesi vardır.

Şimdi de ilk başta verdiğimiz genel formül üzerinden cisimlerin düşük hızlara
sahip olduğunda toplam kütlelerini hesaplayalım. Cisimlerin enerjisi ve
momentumunun düşük hızlardaki değerini koyduğumuzda aşağıdaki denklemi
elde ederiz.

(mtotc)2≈(m1c)2+(m2c)2+2m1m2c2(1+12(v1c)2+12(v2c)2−v1c⋅v2c)
(m_{tot}c)^2 \approx (m_1c)^2 + (m_2c)^2 +2m_1m_2c^2\left(1+\
frac{1}{2}{\left(\frac{v_1}{c}\right)}^2+\frac{1}{2}{\left(\
frac{v_2}{c}\right)}^2 - \frac{\bold{v}_1}{c} \cdot \frac{\
bold{v}_2}{c} \right)(mtotc)2≈(m1c)2+(m2c)2+2m1m2c2(1+21(cv1)2+21
(cv2)2−cv1⋅cv2)

Hızları düşük olduğunu varsaydığımız için de aşağıdaki denklemi elde ederiz.

mtot≈m1+m2\LARGE{m_{tot} \approx m_1 + m_2} mtot≈m1


+m2
Bu, şu demektir: gündelik hayatta düşük hızlarla uğraşırken kütleyi
bildiğimiz gibi toplayabiliriz. Tam da bu nedenden dolayı manavda almak
istediğimiz meyveleri tartıya koyarken, cisimlerin hangi hızda olduğunu bilme
gereği duymayız.

Sonuç
Özel görelilikte kütle, Newton fiziğinde olduğundan çok daha mühim ve çok
daha karmaşık bir bir kullanıma sahiptir. O yüzden kütleden bahsederken neyi
kast ettiğimiz konusunda çok dikkatli olmalıyız. Büyük Hadron
Çarpıştırıcısı'nda olduğu gibi ışık hızına yakın hızların pekala ulaşılabildiği
yerlerde veya kendi kütlemizi atom altı parçacıkların kütlesine kıyaslarken özel
göreliliğin bize söylediği şeyleri inkar edemeyiz.

Fizikte kavramları tanımlarken teori içinde kullanımı ve deneylerde nasıl


ölçtüğümüz büyük önem taşır. Bir teori altında bahsettiğimiz kavram bir başka
teoriye geçtiğimizde bambaşka anlamlara sahip olabilir. İlk bakışta kavramları
nasıl tanımladığımız fiziksel açıdan çok anlamlı gözükmeyebilir; çünkü önemli
olan deney aletimiz ile neyi ölçtüğümüzdür.

Ancak yine tam da bu sebepten tanımlar önemlidir, pekala birisi "Aldığım


elmanın kütlesi 2 kilogram iken onu oluşturan atomlarda bulunan protonun
kütlesi ise 1.67x10-27 kilogramdır." dediği zaman, aynı şeyi anladığımızdan
emin olmalıyız.

You might also like