Professional Documents
Culture Documents
net/publication/287234925
CITATIONS READS
66 20,408
2 authors:
Some of the authors of this publication are also working on these related projects:
Theoretical and Methodological Limitations of Fiscal Policy and Taxation View project
The Relationship Between Trade Openness and External Debt in Turkey: A Cointegration Analysis View project
All content following this page was uploaded by Mehmet Bölükbaş on 23 December 2016.
Bu çalışma 3. International Conference on Political Economy’de 15.09.2011 tarihinde sunulan “Küreselleş-
mesin Türkiye'deki İşgücü Piyasası Üzerine Olası Etkileri” adlı çalışmanın genişletilmiş versiyonudur.
Yrd. Doç. Dr., Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF, İktisat Bölümü, İsabeyli Yerleşkesi,
Nazilli/Aydın/Türkiye.
Arş. Gör., Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF, İktisat Bölümü, İsabeyli Yerleşkesi,
Nazilli/Aydın/Türkiye .
GİRİŞ
Küreselleşmenin genel olarak piyasalar üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri
bulunmaktadır. İşgücü piyasası, emek arzı ve emek talebi olarak dikkate alındı-
ğında, küreselleşmenin ve beraberindeki teknolojik değişimlerin sonuçlarından
önemli ölçüde etkilenmektedir. Küreselleşme süreci ile birlikte ortaya çıkan ge-
lişmeler işgücü piyasalarının yapısını ve istihdam olanaklarını değiştirmektedir.
Artan işsizlik ülkelerin en önemli makroekonomik sorunları arasında yer al-
maktadır. Ekonomi politikalarının amaçları arasında tam istihdam sağlanması
hedefi önemli bir yer tutmaktadır. Ekonomi politikasının hedeflerinin bir kısmı-
nın birlikte uygulanması mümkünken bir kısmı ise uygulamaları birbiri ile çeli-
şen politikalardır. Dünyada işsizliğin giderek artması, ekonomi politikaları uy-
gulanırken tam istihdamın sağlanması hedefini öncelikli kılmaktadır. İşsizliğin
gerek ekonomik, gerekse sosyal ve psikolojik yönleri dikkate alındığında konu-
nun önemi bir kat daha artmaktadır. Bu değişimler işgücü piyasasında bir takım
reformların yapılmasını gerekli kılmaktadır.
Bu makalede amaç, küreselleşmenin işgücü piyasasına etkilerinin ortaya ko-
nularak, bu etkilerin dünyada ve Türkiye’deki işgücü piyasasında ortaya çıkar-
dığı değişmelerin değerlendirilmesidir. Bu bağlamda işgücü piyasasında yapılan
düzenlemeler ve bu düzenlemeler sonucunda ortaya çıkan sonuçların değerlen-
dirilmesine ilişkin literatür taraması yapılmıştır. Türkiye’de işgücü piyasasını ve
özelliklerini inceleyen bu makalede ayrıca son dönemlerde önem kazanan eği-
tim düzeyi ve işsizlik konusu da Türkiye açısından ele alınmış ve Türkiye’deki
işgücünün eğitim düzeyi ve istihdam ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Sonuç
olarak dünyada ve Türkiye’deki işgücü piyasasının küreselleşmeden etkilenerek
yaşadığı dönüşüm ortaya konularak, Türkiye’deki işsizlik ve işgücü piyasasında
eğitim düzeyi ile genç işsizlik ilişkisi incelenmiştir. Bu bağlamda, 2000Q1-
2010Q4 dönemi verileri kullanılarak, Türkiye’deki genç işsizlik, GSYİH ve
ÜFE değişkenleri kullanılarak bu değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesine
yönelik Granger Nedensellik Analizi uygulanmıştır.
KÜRESELLEŞME VE İŞGÜCÜ PİYASALARI
Küreselleşme; ulusal ekonomik, politik, sosyal, kültürel bütün değerlerin ye-
rel ve ulusal sınırları aşarak uluslararası bir boyut kazanmasını ifade eder. Küre-
selleşme olgusu özellikle neoliberal politikaların uygulama bulduğu dönem ve
sonrasında hız kazanmıştır. Neoliberal politikalar ekonomiyi piyasa güçlerinin
eline bırakan, devletin ekonomideki rolünün küçültülmesini öngören ve aynı
zamanda özelleştirmelerin artmasını teşvik eden bir yaklaşıma sahiptir. II. Dün-
ya Savaşından sonra yeniden yapılanma sürecine giren pek çok ülke 1970’li yıl-
larda yaşanan petrol krizinden etkilenmiş ve bu krizlerin ardından neoliberal
ekonomi politikaları önem kazanmıştır (Görmüş, 2009; 179). Küreselleşmenin
kendini göstermeye başladığı 1980 sonrası dönemde ise uluslararası ticaretin
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme 79
15
Genç İşsizlik Oranı
10
İşsizlik Oranı
5
Yıllık Büyüme Hızı
0
2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
-5
Grafik 1’de yıllar itibariyle dünyadaki genç işsizlik, işsizlik ve büyüme oran-
ları yer almaktadır. Küresel işsizlik oranı yıllar itibariyle incelendiğinde %6-7
dolaylarında olduğu görülmektedir. Bu oran 2007 yılında %5,6 iken, 2010 yı-
lında %6,2’ye yükselmiştir. Dünyada genç işsizlik ortalama %13 düzeyinde
gerçekleşirken, büyüme oranlarına bakıldığında ise 2007 yılına kadar işsizlik ile
uyumlu bir seyir izleyen büyüme oranı 2008 yılında düşüşe geçmiş, bununla
birlikte işsizlikte de artış olmuştur. 2009 yılına gelindiğinde küresel krizin etki-
siyle büyüme oranı %-0,6 düzeyinde, 2011 yılında ise %1,4 olarak gerçekleş-
miştir.
Dünya ekonomik yapısının küreselleşmesiyle birlikte, yapılan işlerin niteliği
ve çalışan işgücünün özellikleri de değişmektedir. Özellikle bilgi, iletişim ve
hizmetler sektöründe son yıllarda ortaya çıkan yeni iş koşulları ve bu iş koşulla-
rını yaratan kaynaklar, insan kaynağının hazırlanmasında ve kullanımında yeni
yaklaşımları da gündeme getirmiştir. Bu çerçevede Türkiye’deki istihdam poli-
tikaları da eğitim politikalarıyla eşgüdüm içinde yeniden yapılanma eğilimi içe-
risinde olmuştur. 1950’lerden sonra hızlı ve yoğun göçün kırdan kente yönelik
akışı, hem kentsel, hem de kırsal alanlarda sosyal yapı üzerinde farklı etkiler ya-
ratmıştır. Çalışma yaşamının yeniden düzenlenmesi ve çalışan işgücünün bilgi
ve becerileriyle donanımı, küreselleşme sürecinin etkisiyle de yeniden değer-
lendirilmektedir (Tatlıdil - Xanthacou, 2002: 2). Tablo 1’de seçilmiş ülkelerin
ve ülke gruplarının toplam işgücü oranları verilmiştir.
Tablo 1. Seçilmiş Ülkelerin ve Ülke Gruplarının Toplam İşgücü Oranları (%)
Yıllar
2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Ülkeler
G7 49,6 50 50,2 50,3 50,2 50 -
Amerika 50,7 50,9 51,2 51,2 51,1 50,7 50,2
İngiltere 49,1 50,6 51,2 51,1 50,6 51,3 -
Almanya 48,4 49,6 50,3 50,6 50,7 50,9 51
Fransa 46,2 46,1 46,2 46,2 45,9 46 -
Türkiye 36,6 36,5 36,4 32,9 33,5 30,3 -
Kaynak: OECD (2011) verilerinden derlenmiştir.
Küreselleşmenin işgücü piyasasına etkileri diğer pek çok ülke gibi Türki-
ye’de de görülmektedir. Uzun zamandır yüksek oranlı işsizlik ile mücadele eden
Türkiye’nin özellikle son dönemlerde hızlı bir ekonomik büyümeye sahip oldu-
ğu ancak mevcut işsizlere ve işgücü piyasasına yeni dahil olan genç işsizlere is-
tihdam olanağı sağlayamadığı kabul edilmektedir. Resmi rakamlara göre 2002
yılından beri ortalama işsizlik oranı %10 olan Türkiye’de hızlı nüfus artışı,
uluslararası doğrudan yatırımlardan yeterli pay alınamaması, istihdam yaratma-
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme 81
mıştır. Kıdem tazminatı iş sözleşmesinin sonra ermesi sonucunda işsiz kalan ki-
şinin mağdur olmasını önlemek için yapılan bir yardım ödemesi olarak görül-
mektedir. İşsizlikle mücadelede bir diğer yöntem ise aktif istihdam politikaları-
nın uygulanmasıdır.
Aktif istihdam politikaları; istihdam yaratmaya ve işsizliği önlemeye yönelik
olarak oluşturulan politikalardır. Aktif istihdam politikaları işsizlerin iş bulma
ya da iş arama sürelerinin kısalmasını sağlayarak işgücü piyasasında işsiz sayı-
sının azalmasını hedeflemektedir. Aktif politikalar işsizlik ödemelerinden farklı
bir amaca ulaşmak için tasarlanmakta ve uygulanmaktadır. İşsizlik ödemeleri
gelir destekleri ile koruma sağlamayı amaçlarken, aktif politikalar işsizlerin iş-
gücü piyasasında iş bulmalarını ve bir işe yerleşmelerini kolaylaştırmayı amaç-
layan bir dizi önlemi içermektedir (Kapar, 2005: 344). Kapar (2005) aktif poli-
tikaların bileşenlerini oluşturan programları şu şekilde sıralamıştır;
Kamu çalışma programları,
İş arama yardımları ve istihdam hizmetleri,
Mesleki ve yeniden mesleki eğitim programları,
Bağımsız çalışma programları,
İşletmeye sunulan ücret ve istihdam destekleri,
İşsizlere sağlanan ödeme desteği.
Uygulanan bu pasif ve aktif istihdam politikaları işsizliğin azalmasına bir
miktar katkıda bulunsa da tam olarak işsizlik sorununun giderilmesinde başarılı
olmamıştır.
Grafik 2, yıllar itibariyle Türkiye’de işgücüne katılım oranı, istihdam ve iş-
sizlik oranını göstermektedir. Türkiye’de işgücüne katılım oranı %46-48 düzey-
lerindedir. 2010 yılında bu oran %48,4 iken, 2011 yılında ise %48,5 olarak ger-
çekleşmiştir. 2002-2007 döneminde %10’larda olan işsizlik oranı 2008 yılında
krizinin etkisi ile %11’lere, 2009 yılında %14’lere kadar yükselmiş; 2010 yılın-
da ise %11,9’dur. 2011 yılı Aralık ayı verilerine göre %9,8 olarak gerçekleşmiş-
tir. 2010 yılı işsizlik ve işgücüne katılım oranlarındaki bu değişime karşılık is-
tihdam oranında önemli bir değişme gözlenmemiştir. Türkiye’de istihdam oranı
incelendiğinde 2004 yılında %41,3 düzeyinde iken, 2005-2007 yıllarında bir
değişiklik olmamıştır. Ancak, 2010 itibariyle %43’e yükselebilmiştir. 2011 yılı
Aralık ayı verilerinde ise %43,8 olarak belirtilmektedir.
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme 85
0
2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
sı değil, kişinin kendisini geliştirmiş, en az bir yabancı dil bilen, gazete ve dergi
izleyen, dünyadaki gelişmelerden haberdar olan, çağdaş teknolojilere ayak uy-
durabilen ve kendi alanında mesleki donanıma sahip bir birey konumunda ol-
ması gerekmektedir (Kabaklarlı - Gür, 2011).
Türkiye’de işsizliğin nedenleri arasında eğitim ve istihdam ilişkisinin kuru-
lamamış olması da önemli bir yer tutmaktadır. Emek piyasasının beklenti ve ih-
tiyaçlarını dikkate almayan eğitim sistemi işsizliğe yol açmaktadır. Eğitim du-
rumuna göre işsizlik oranları kadın-erkek açısından farklılık göstermektedir. İs-
tihdamın önemli bir bölümünün eğitim düzeyi düşük işgücünden oluşması ülke-
nin gelişmesi ve üretim açısından olumsuz bir göstergedir. Öte yandan, eğitim
düzeyi arttıkça, işsizlik oranının artması da Türkiye’de işgücü piyasasının yapı-
sal zaafını gösteren bir başka olumsuz noktasıdır (Güney, 2009: 149).
Tablo 3. 15-24 Yaş Grubu Eğitim Durumuna Göre İşsizlik Oranları (%)
Yıllar Okuma-yazma İlköğretim Lise ve Dengi Yüksek Öğrenim
bilmeyen Okullar
2004 9,6 13,3 27,9 39,8
2005 11,3 14,5 25,5 30,5
2006 12,5 15,2 23,1 27,2
2007 16,7 16,8 23,0 28,5
2008 11,0 17,9 22,9 29,8
2009 19,5 22,4 29,1 33,2
2010 16,4 18,4 25,2 32,5
Kaynak: TUİK (2012) verileriyle derlenmiştir.
Tablo 3, 2000-2010 yılları arasında eğitim durumlarına göre 15-24 yaş arası
toplam genç işsizlik (erkek+kadın) oranlarını göstermektedir. Tablo 3 incelen-
diğinde okuma-yazma bilmeyenler yıllar itibariyle dalgalı bir seyir izlemiştir.
İlköğretimde ise genel bir artış eğilimi söz konusudur. Ancak, yıllar itibariyle
genç işsizler grubu olarak adlandırılan 15-24 yaş grubunda en yüksek oran yük-
sek öğrenim mezunlarınındır. 2000 yılında %28,3 olan bu oran, 2004 yılında
%40’lara kadar yükselmiş 2010’a gelindiğinde ise %32,5 olarak gerçekleşmiş-
tir.
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme 87
Tablo 4’de 15-24 yaş grubu erkeklerde eğitim durumlarına göre işsizlik
oranları verilmiştir. Eğitim durumlarına göre yıllar itibariyle işsizlik durumunun
genelde artma eğiliminde olduğu dikkat çekmektedir. Okuma yazma bilmeyen-
lerin işsizlik verileri yıllar itibariyle değerlendirildiğinde; 2008 yılında %22,1
iken, 2009 yılında en yüksek oranı ile %32,7 olarak gerçekleşmiştir. 2008 krizin
etkisiyle işsiz kalanlar bu oran içinde önemli bir yer tutmaktadır. 2009 yılı işsiz-
lik verilerinde, tüm eğitim durumlarında, bir önceki yıla göre artış olduğu söy-
lenebilir. Yüksek öğretim görmüş olanlarda bu oran %29 ile önemli bir paya sa-
hip iken, 2010 yılında bir miktar azalma eğiliminde olmuştur.
Tablo 5. 15-24 Yaş Grubu (Kadın) Eğitim Durumuna ve Dönemlere Göre
İşsizlik Oranları (%)
Okuma-yazma İlköğretim Lise ve Dengi Yüksek
bilmeyen Okullar Öğrenim
Tablo 5’de 15-24 yaş grubu kadınların eğitim durumlarına göre işsizlik
oranları yer almaktadır. Yıllar itibariyle bu yaş grubundaki kadınların eğitim
88 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
durumları arttıkça işsizlik oranlarınında arttığı dikkat çekmektedir. 2010 yılı ve-
rilerine göre okuma yazma bilmeyen kadınlarda işsizlik oranı %9,5, ilköğretim
mezunlarında %16,5 lise ve dengi okul mezunlarında %29,8 e yükselirken,
%36,5 oranıyla yükseköğretim mezunlarının durumu oldukça önem taşımakta-
dır. 15-24 yaş grubunda yükseköğretim mezunlarının genel oranı %32,5 iken,
kadınlarda bu oran %36,5, erkeklerde ise %27,5’dir. Aynı eğitim düzeyine sahip
olmalarına karşın kadınların beklenen düzeyde eşit iş fırsatlarına sahip olmadık-
ları görülmektedir.
Türkiye’de kadınların okullaşma oranlarının da düşük olması AB ülkelerin-
den farklı sorunları da gündeme getirmektedir. Özellikle genç işsizliğin son ve-
rilerle arttığı, görülen okul sistemi ile değişen iş pazarı arasındaki ilişkinin kuru-
larak, okul sistemine katılımın arttırılması ve okulda kalma yıllarının uzatılması
gerekmektedir.
İşsizliğin Belirleyicilerine Yönelik Literatür Taraması
İktisat literatüründe işsizliğin belirleyicilerini saptamaya yönelik pek çok ça-
lışma bulunmaktadır. Bu çalışmaların sonucuna göre GSYİH, enflasyon, ihracat
ve doğrudan yabancı yatırımlar işsizliği belirleyen faktörlerin başında gelmek-
tedir.
Bakare (2011) Nijerya için işsizliğin belirleyicilerini araştırdığı çalışmasın-
da; işgücü talep ve arzı, nüfus, nominal ücret, yurtiçi yatırımlar, kapasite kulla-
nımı ve gayri safi sermaye oluşumları ile işsizlik arasında anlamlı bir ilişki
bulmuştur. Rafiq vd. (2010) Pakistan için yaptığı çalışmalarında ise, nüfus, enf-
lasyon ve doğrudan yabancı yatırımların işsizliğin belirleyicileri olduğunu vur-
gulamışlardır.
Türkiye’de işsizliği belirleyen faktörleri inceleyen Aktar ve Öztürk (2009)
çalışmalarında doğrudan yabancı yatırımları, ihracatı ve GSYİH’yı işsizliğin be-
lirleyicileri olarak almış ve 2000-2007 dönemini kullanarak bu faktörlerin işsiz-
lik üzerindeki etkisini incelemiştir.
Kabaklarlı ve Gür (2011) Türkiye’de genç işsizlik sorunu ve ekonomik belir-
leyicilerini eş-bütünleşme analizi ile araştırmış ve genç işsizlik oranı ile reel
GSYİH, reel yatırımlar, verimlilik ve enflasyon değişkenleri arasında uzun dö-
nem bir ilişki bulmuşlardır.
Genç nüfusun işsizlik üzerindeki etkisini inceleyen bir başka çalışma da
Kyei ve Gyekye (2011) tarafından yapılmış ve bu çalışmada erkek ve genç nü-
fusun işsizlik üzerinde anlamlı etkisi olmadığı bulunmuştur. Aynı çalışmada
GSYİH’nın işsizliğin belirleyicilerinden biri olduğuna da değinilmiştir.
İşsizliğin belirleyicilerini ölçmeye çalışan bir başka çalışma ise, Peker ve
Bölükbaş (2011) tarafından yapılmıştır. İşsizliğin belirleyicilerini Johansen eş-
bütünleşme analizi ile araştıran bu çalışmada diğerlerinden farklı olarak reel ke-
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme 89
Sabit terimli:
Not: Parantez içindeki değerler, değişkenlerin, Akaike bilgi ölçütüne göre belirlenmiş uygun gecikme uzun-
luklarını gösterir. Test biçimi olarak, düzey değerde, sabit terimli ve trendli regresyon denklemi kullanıl-
mıştır. * % 1 anlamlılık düzeyini göstermektedir.