You are on page 1of 37

USUL

USUL EKONOMİSİ İLKESİ *Duruşma düzenini avukat bozuyorsa, HMK.79


uygulanır. Buna göre, avukat önce uyarılır; devam
*Anayasa 141’de düzenlenmiştir. HMK.30’da yer ederse konu hakkında tutanak tutulur ve duruşma
alır. ertelenir. Vekil hakkında yasal işlem yapılmak üzere,
vekilin kayıtlı olduğu baroya ve gerekiyorsa
*Usul ekonomisi, yargılamanın makul süre içerisinde cumhuriyet başsavcılığına bildirimde bulunulur.
vedüzenli bir biçimde yürütülmesini sağlar.
*Bu durumda, avukat dışarı çıkarılıp davaya devam
*Hem taraflara hem de mahkemeye yönelik bir edilemez. Durum tespiti yapılır ve tutanağa geçirilir;
illkedir. duruşma ertelenir.

Süre açısından bu ilkenin ihlali, adil yargılanma Kişinin avukatı yoksa, kişi önce uyarılır. Uyarıya
hakkının da ihlali olur. rağmen devam ediyorsa; mahkeme gerekli görürse
vekil ile temsil ettirilmesine karar verir ve kişiyi
HAKİMİN DAVAYI AYDINLATMA ÖDEVİ (HMK.31) duruşma salonundan çıkartır. Vekil ile temsil
edilmezse, kişi yine çıkarılır ancak tarafın yokluğu
*Hakime yönelik bir ilkedir. Hakim, gerekli halinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır.
durumlarda taraflara açıklama yaptırabilir, soru
sorabilir ve delil gösterilmesini isteyebilir.
*HMK.32/2’ye göre, okunamayan veya uygunsuz
*Hakimin davayı aydınlatma ödevi, vakıalara yönelik yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi
veya talep sonucuna yönelik olabilir. Bu ilke, için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır.
vakıaların ispatlanmasıyla, dayanılan vakıaların Verilen süre içerisinde yeni bir dilekçe
gerçek olup olmadığının ortaya çıkarılmasıyla ilgili düzenlenmezse, tekrar süre verilmez.
değildir.
DOĞRUDANLIK İLKESİ
*Hakim taraflara sorular yöneltirken, HMK.36’yı
ihlal etmemelidir. Buna göre, davada iki taraftan Yargılamaya etki edecek bütün usul işlemlerinin
birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olmamalıdır. kararı verecek olan hakim tarafından veya onun
huzurunda yapılmasıdır.
*Aynı zamanda, hakim bu ilkeyi uygularken;
taraflarca getirilme ilkesini ihlal etmemelidir. Bu İstinabe ve naip hakimlik bunun istisnasıdır.
ilke, dava malzemesinin yani vakıaların ve delillerin
(bilirkişi ve keşif hariç) ancak taraflarca mahkemeye SOMUTLAŞTIRMA YÜKÜ (HMK.134)
getirilmiş oldukları takdirde hakim tarafından
dikkate alınabileceği ilkesidir. Dolayısıyla, hakim Esas itibariyle taraflara yönelik bir yüktür. Taraflar
kendiliğinden vakıa araştıramaz, delil toplayamaz. dayandıkları vakıaları ispata elverişli şekilde
somutlaştırmalıdır. Hangi delilin hangi vakıanın
YARGILAMANIN SEVK VE İDARESİ ispati için gösterildiği açıkça belirtilmelidir.

*HMK.32’ye göre, yargılamayı hakim sevk ve idare HAKİMİN HUKUKU RESEN UYGULAMASI
eder. Yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli (HMK.33)
her türlü tedbiri alır.
Dava dilekçesinde, 119 gereği, hangi kanunun hangi
*Düzeni sağlaması için, hakime HMK.151 ve maddesinin uygulanacağı belirtilmelidir. Ancak bu
HMK.79 maddelerince yetkiler verilmiştir. Buna zorunlı değildir, yük bile değildir. Hakim uygulanacak
göre; hakim duruşmanın düzenini bozan kimseyi, kuralı kendisi bulmalıdır.
bunu yapmaktan men eder ve gerekirse, avukatlar
hariç, derhal duruşma salonundan çıkarılmasını
emreder. Kişi bu ihlale devam ederse, 4 günlük DAVA KAVRAMI
disiplin hapsine çarptırılabilir. Bu ceza avukatlara
uygulanamaz! Hakim, kararı kendisi verir; Dava, bir hakkı ihlal veya inkar edilen yahut tehlikeye
cumhuriyet savcısınca uygulanır. sokulan ya da bir inşai hakkın kullanılması için
mahkeme hükmünün zorunlu olduğu hallerde, hak
*Duruşma sırasındaki ihlal bir suçsa, konu derhal sahibinin mahkemeye yönelik kesin hukuki himaye
cumhuriyet başsavcılığına gönderilir ve gerekirse, talebiyle başlayıp; hükmün kesinleşmesiyle sonra
avukatlar hariç, suç işleyen kişi tutuklanır. eren sürecin tamamıdır.

1
Dava için kanunda benimsenen asıl yöntem yazılı HK M.30: Yargı işlemlerinden alınacak harçlar
yargılama yöntemidir. İstisnaen basit usul kullanılır. ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak
karşı taraf öderse, işlemler devam olunur. Bu
Basit usul HMK.316’da belirtilmiştir. Buna göre, hükümde nazara alınır.
basit yargılama usulü, kanunlarda açıkça belirtilenler Yazılı yargılama usulünde, davacı cevaba cevabını,
dışında; diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama davalı da ikinci cevabını verdiğinde; kendileri için
usulü dışınaki yargılama usullerinin uygulanacağı iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve
belirtilen dava ve işlerde uygulanır. değiştirilmesi yasağı başlamaktadır. Basit usulde ise,
ikinci dilekçeler olmadığı için ilk dilekçeler
Her iki usulde de dava yazılı şekilde açılır, dilekçeyle verildikten sonra başlar.
açılır.
Dilekçede yazılacak vakıalar, HMK.194’e göre
DAVA DİLEKÇESİNİN UNSURLARI (HMK.119) somutlaştırılarak yazılmalıdır. Kişi, zaman, yer gibi
(1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur: ayırt edici unsurlar belirtilmelidir.
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri. F) Deliller, 140/5 ve 146. Maddeye tabidir. 140/5’e
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası. göre dava dilekçesinde sözü edilen belgelerin
ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı dilekçeye eklenmemesi durumunda, hakim ön
vekilinin adı, soyadı ve adresleri. inceleme aşamasının sonundan itibaren 2 haftalık
d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin süre verir ve bu süre içerisinde mahkemeye
davalarda, dava konusunun değeri. sunulması ister.
e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün
vakıaların sıra numarası altında açık özetleri. HMK.121’e göre, belgeler dilekçe ile birlikte verilir.
(194/2’ye de bakılmalıdır. Yargıtay, vakıaların ispatı Davalı sayısından 1 fazla düzenlenir. **!
için kullanılacak delil neyse bu açıkça belirtilmelidir Elimizdekileri sunarız, başka yerden getirilmesini
yoksa 194/1-2 ihlal edilmiş olur der.) istediklerimiz hakkında da bilgi verip onların
f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat getirtilmesini isteriz.
edileceği.
g) Dayanılan hukuki sebepler. Dilekçeye bilerek eklenmeyen, sonradan eklenmek
ğ) Açık bir şekilde talep sonucu. isteyen belgeler HMK.145’e göre değerlendirilir. Bir
h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı
vekilinin imzası. geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri
sürülememesi ilgili tarafın kusurundan
(2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan
dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim gösterilmesine izin verebilir. Örneğin: Karşı tarafın
davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık görmesini istemediğimiz ticari defterler.
kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin
tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır. Eğer bir vakıaya ilişkin yemin delilini açıkça
dilekçemizde zikretmişsek, hakim o vakıa yeminle
*A bendi haricinde ve 1 haftalık süre verilenler dışında ispatlanacak bir vakıaysa ve henüz başka bir şekilde
kalan bentler yani d,e,f ve g eksiklik olsa dahi kürüye ispatlanamamışsa; yemin delilini hatırlatır. Dilekçede
göre yargılamanın görülmesine bir engel teşkil belirtmediyse, hakim hatırlatmak zorunda değildir.
etmemektedir. Dava ispatlanamamıştır der ve ispatlanamadığında
nasıl karar vermesi gerekiyorsa o şekilde kararını
D) Harçlar Kanunu m.16’da belirtildiği üzere: Değer verir.
tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde
değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse, Dilekçede maddi hatalar varsa, HMK.183 ele alınır.
davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde, Buna göre; Tarafların veya mahkemenin dava
dava dilekçesi muameleye konmaz. dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap
hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir.
HK M.30’da ise: Muhakeme sırasında tespit olunan Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını
değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama
olduğu anlaşılırsa; yalnız o celse için muhakemeye giderlerinin belirlenmesinde bu ele alınır.
devam olunur, takip eden celseye kadar noksan
değerin üzerinden peşin karar ve ilam harcı
tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz.
HMK.150’ye göre belirtilen süre içerisinde dosyanın
muameleye konulması, noksan olan harcın
ödenmesine bağlıdır.

2
Bunun dışında ıslah müessesine başvurulabilir. Dava dilekçesi ile yapılması gereken işlemlerden bir
Dışarıda tuttuğumuz vakıayı veya talep sonucunu 1 diğeri harç ve avansların mahkeme veznesine
defaya mahsus arttırabiliriz. Örneğin: maddi ödenmesidir. Bu HMK.120’de belirtilmiştir. Avans
tazminat olarak başlangıçta 10 bin lira istedik. Daha yeterli değilse, mahkemece davacıya 2 haftalık kesin
sonra dava görülürken bir başka zarar daha tespit süre verilir.
ettik. Bu sebeple o zararı da isteyebilmek için davayı
ıslah ederek talebi ileri sürebiliriz. Dava dilekçesi ile belgeler birlikte verilir. (HMK.121)
Belgeden kasıt ise HMK.199’da belirtilmiştir.
Neticeyi talepte, açıkça feragat edilmemiş olması
durumunda; kısmı dava açılması talep konusunun DAVA DİLEKÇESİNİN TEBLİĞİ (HMK.122)
geri kalanından feragat edildiği anlamına gelmez.
HMK.109 Tüm işlemler sağlandıktan sonra, dilekçe davalıya
tebliğ edilir. Tebligat, tebligat kanunu hükümlerince
Davada temerrüt faizi isteniyorsa, hangi tarihten gerçekleştirilir.
itibaren istediğimi belirtmemiz gerekir. Aksi halde,
faiz talebimiz varsa ve bir tarih belirtmediysek, Tebliğin gerçekleşmesinden sonra davalı 2 hafta
hakim dava tarihinden itibaren hükmeder. Türünü de içerisinde cevap dilekçesi verebilir. Süre, tebliğ
belirtmediysek, hakim kanuni faize hükmeder. zarfında gösterilir.

Hüküm aşamasında, talebin ne kadarının kabul DAVANIN GERİ ALINMASI (HMK.123)


edildiği; ne kadarının reddedildiği yargılama
giderleri açısından önemlidir. Kabul edilen kısımda Bunun sağlanabilmesi için, mutlak surette hasmın
davacı haklı, reddedilen kısımda davalı haklıdır. Bu rızası gerekir. Ancak bu, dava açıldıktan sonra söz
sebeple yargılama giderleri bu oranda paylaştırılır. konusudur.
Bu konuda, yargılama giderlerinin karşı tarafa
tahviline karar verilmesi talep edilebilir ancak hakim DELİLLERİN HASREDİLMESİ
buna resen karar verir.
HMK.140/5’te sonradan delil gösterilmesi
H) Ad ve soyadın el yazısıyla yazılması imzadır. düzenlenmiştir. Bu ön inceleme aşaması bittikten
Soyadının tamamının mutlaka el yazısıyla yazılması sonra söz konusudur. İleri sürülecek delil, iddia ya da
gerekir. savunmanın seyrini değiştirecek düzeyde olmalıdır.

İmzanın 3 fonksiyonu vardır: DAVANIN KONUSUNUN DEVRİ (HMK.125)


• İşlemi yapma iradesini ortaya koyar. O
sebeple paraf, imza yerine geçmez. Parafta Dava açıldıktan sonra, dava konusunun devri
işlemi yapma iradesi yoktur. mümkün olabilir.
• Aidiyetin tespitine yarar.
• Aidiyete aleniyet kazandırır. MADDE 125
Bu sebeple, ad ve soyad açıkça yazılmalıdır ki imza (1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava
fonksiyonlarını korusun. konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı
aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
DAVA DİLEKÇESİNİN VERİLMESİNİN SONUÇLARI a) İsterse, devreden tarafla olan davasından
vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye
Tensip zaptı: Dava dilekçesi yargılamayı yürüten karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı
hakimin önüne intikal ettikten sonra mutlak sürette kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan
hakimin dava dilekçesini nazara alarak bir tensip yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
zaptı düzenleme mecburiyeti bulunmaktadır. Bu b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat
tutanak, dava dilekçesiyle birlikte davalıya tebliğ davasına dönüştürür.
edilir. Yönetmelik.200
(2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı
Dava, tevzi bürosu dava dilekçesini alıp harçları tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi,
tahsil ettiği an itibariyle açılmış kabul edilir. görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava
Yönetmelik.197 kaldığı yerden itibaren devam eder.

3
Davanın açılmış olmasının maddi hukuk ve usul Cevap dilekçesinde sunulamamış deliller için
hukuku yönünden sonuçları HMK.140/5 ve 145 uygulanabilir.

Maddi • Davalı 129’a göre bir cevap dilekçesi


1-Dava açılmasının ilk sonucu dava konusu olan verebilir.
şeyin zamanaşımı süresi kesilmiş olur. (HMK.118’e • Davalı cevap vermez, sükut edebilir. (iddiaları
göre dava açıldığı an zamanaşımı kesilir. Davacının reddeder)
müracaatı yeterlidir, davalıya tebliğ edilmesi mecbur • Davalı iddiaları kabul edebilir.
değildir. Bu süre, dava dilekçesinde gösterilmemiş
ancak müteselsil borçlu vb. kişiler için de geçerlidir. Bu Cevap dilekçesinde, esasa ilişkin savunmalar olan
durum kambiyo senedi için sadece düzenleyene itiraz ve defileri ve usule ilişkin savunmalar olan
açıldığında söz konusudur. Diğer cirantalara dava şartları, ilk itirazlar ve karşı davayı ileri
açıldığında zamanaşımı kesilmez. Görevsiz ya da sürebilir.
yetkisiz mahkemede dava açılmışsa, zamanaşımı
yine kesilir. Şayet zamanaşımı süresi bu noktada Yargıtay’a göre, kişi cevap dilekçesi vermezse;
aşılmışsa; TBK.158’e göre ek süre verilir.) dilekçeler teatisini sonlandırmış olur. Dolayısıyla,
2-Hak düşürücü süre korunmuş olur. cevaba cevap dilekçesi veremez.
3-Şahsa bağlı haklarla ilgili dava takibi mirasçılara
geçer. Bu hak, parayla ölçülebilen bir haksa söz İtiraz: İtirazlar, cevap dilekçesinde ileri sürülür.
konusudur. Örneğin, böyle bir sözleşme yoktur.
4-Dava dilekçesinin davalıya tebliği ile temerrüt hali
doğar. Defi: Açıkça ileri sürülmelidir. Defiler ileri
sürülmezse, yalnızca HMK.141 kapsamında, ıslah
Usuli yoluyla ileri sürülebilir.
1-Dilekçenin verildiği mahkeme üzerinde
yargılamayı neticelendirme külfeti doğar Cevap dilekçesi, 2 hafta içerisinde verilmelidir.
2-Derdestlik doğar. Artık o davanın aynı tarafları, (HMK.127) Cevap dilekçesinde belgelerin
aynı dava sebebi, aynı neticeyi taleple ilgili dava incelenmesi için ek süre istenirse; süre, hakimin
açılamaz. bildirdiği tarihten itibaren başlar.
3-Dava şartları, yargılamayı yürüten mahkeme
tarafından davanın açıldığı tarih esas alınarak tespit Cevap dilekçesini davanın açıldığı yer mahkemesine
olunur. Dolayısıyla, davanın açılma anı bu açıdan verebileceğimiz gibi bulunduğumuz yerdeki
önem taşır. mahkemeyede verip oraya gönderilmesini
4-Davacı davayı, takipten vazgeçemez, genişletemez, isteyebiliriz ancak mahkemelerin türleri aynı
değiştiremez. (istisnası HMK.141) olmalıdır. Cevap dilekçesi harca tabi değildir ancak
posta gideri tahsil edilir. Cevap dilekçesinin veriliş
CEVAP DİLEKÇESİ (HMK.126 vd) tarihi, o mahkemeye dilekçeyi verdiğimiz tarihtir.
İletilmesini istediğimiz mahkemeye dilekçe gidene
Cevap dilekçesinde bulunması gereken hususlar kadarki süre önemli değildir.
HMK.129’da belirlenmiştir.
Esasa ve Usule İlişkin Cevaplar
a) Mahkemenin adı.
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri; davalı Cevap dilekçesinin hazırlanmasındaki en önemli
yurt dışında ise açılan dava ile ilgili işlemlere esas kısım vakıalardır. Cevap dilekçesi, dava dilekçesine
olmak üzere yurt içinde göstereceği bir adres. göre hazırlanır.
c) Davalının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa, tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı Cevap dilekçesinde, usule ilişkin olarak ileri
vekilinin adı, soyadı ve adresleri. sürebileceğimiz hususlar varsa, önce bunları yazarız.
d) Davalının savunmasının dayanağı olan bütün Dava şartları, ilk itirazlar ve diğer usuli meseleler. 3
vakıaların sıra numarası altında açık özetleri. tanedir.
(zorunlu değil)
e) Savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir İlk itirazlar: Kesin olmayan yetki ve tahkimdir.
vakıanın hangi delillerle ispat edileceği. (z. değil) Kesin olmayan yetkiye göre dava doğru mahkemede
f) Dayanılan hukuki sebepler. (zorunlu değil) açılmadıysa bunu ileri sürmemiz gerekir; aksi halde,
g) Açık bir şekilde talep sonucu. (zorunlu değil) davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. İlk
ğ) Davalının veya varsa kanuni temsilcisinin yahut itirazlar, esasa cevap süresi içerisinde ve en geç esasa
vekilinin imzası. cevaplarla ileri sürülür. Örneğin, 14 günlük sürenin
10. gününde dilekçeyi verdik ama ilk itirazları ileri
(2) 121 inci madde hükmü cevap dilekçesi hakkında sürmedik. 4 gün içinde başka hususları belirtebilirken,
da uygulanır. ilk itirazları ileri süremeyiz. Tahkim de ileri sürülemez.

4
Tahkim, hasmın muvafakatiyle, yani iki tarafın da Takas vs Mahsup
anlaşmasıyla mahkemeden davayı geri alıp, hakemler
önünde dava açabilirler. Takasta her iki edimde diğer taraf kendi edimini ileri
sürmese bile ona karşı ileri sürülebilecek olan bir
Diğer usuli işlemlere örnek olarak harç meselesini ele edimdir.
alabiliriz. Az harç ödendiyse, mahkemeye bu ileri
sürülebilir. Hakimin reddi veya yasaklılık sebepleri Mahsupta ise diğer taraf kendi edimini bize karşı ileri
varsa, bunlar ileri sürülebilir. sürmediği takdirde bizim ona karşı ileri
sürmediğimiz edim mevcuttur.
Esasa ilişkin cevapları, dava dilekçesinde; davacının
ileri sürdüğü vakıalar şekillendirir. 2 grup içerisinde Takas söz konusuyken, karşı dava açılması şu 2
değerlendirilirler; defiler ve itirazlar. ihtimalde mümkündür:

Defi bir hak, itiraz ise bir vakıadır. Bu ileri 1-“Ben karşı alacağımı asıl davanın konusu olan
sürülmedikçe hakim tarafından değerlendirilmez. alacak reddedilsin ve benimkine karar verilsin”
Ama itirazlar dilekçeye girdiyse, dikkate alınır. düşüncesiyle ileri sürüyorsam karşı dava açarım.
“Yani onun bana karşı ileri sürdüğü alacak yok. Tam
Takas müessesesi, dava açıldıktan sonra ancak defi tersine benim ondan alacağım var. Bu davada da bu
yoluyla ileri sürülür. Dava açılmadan önce bu hak alacak karara bağlansın.” İşte bunu ileri sürüyorsak,
kullanılmış ise bu durumda dava bakımından karşı dava açarız.
itirazdır. 2-Karşı davanın alacağı asıl davaddaki alacaktan
daha yüksektir. Ben takas defini ileri sürsem,
KARŞI DAVA mahkeme asıl davadaki alacağın takas defi nedeniyle
reddine karar verir. Örneğin: Asıl davadaki alacak
Karşı dava, davalının cevap dilekçesinde davacıya 10.000, bnim alacağım ise 30.000. Takas defi ileri
karşı olan bir talebinin, ayrıca hüküm altına sürsem benim 10.000 liralık borcum sonra erer ama
alınmasını konu alan davadır. defi olarak ileri sürdüğüm için 20.000 liralık kalan
alacağım bu davada hüküm altına alınmaz. İşte bunu
Davalı, cevap dilekçesinde veya cevap süresi da hüküm altına almak istiyorsam, karşı dava
içerisinde ayrı bir dilekçe ile kendisine dava açan açmaktan başka şansım yoktur.
davacıya ayrı bir dava açıyor. Bunu yeni bir dava
dilekçesi şeklinde tevzi bürosundan geçirmek Takas veya mashup şartlarının mevcut olduğu
suretiyle yapmıyor; cevap dilekçesinde, kendisine durumlarda, bunları gözeterek karşı dava açabiliriz.
dava dilekçesini tebliğ eden mahkemeye vererek Burada edimler aynı türden olduğu sürece, edimlerin
yapıyor. kendilerinden kaynaklandığı hukuki ilişkiler arasında
bağlantı aranmaz. Örneğin: Biri haksız fiilden
Karşı dava süre ve şekil açısından sınırlandırılmıştır. kaynaklanmışken diğeri sözleşmeden kaynaklanabilir.
Esasa cevap süresi içerisinde açılmalıdır. İlk itirazlar Buna karşılık karşı davanın konusunu oluşturan edim
gibi olmadığı esasa cevaplarla birlikte olmak zorunda takas veya mashup konusunu oluşturacak bir edim
değildir. Ayrı bir dilekçeyle, yine aynı mahkemeye değilse, bu takdirde ancak iki davanın konusunu
açılabilir. Karşı dava açan davalı, gider avansını oluşturan hukuki ilişkiler arasında bağlantı varsa
ödemelidir. karşı dava açılabilir. Bağlantı HMK.164’te
belirtilmiştir: Davaların aynı veya birbirine benzer
Cevap dilekçesinde karşı dava açıldığı takdirde, asıl sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek
davacı cevaba cevap dilekçesi verir. Ancak karşı hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması
davada davalı konumunda olduğu için, o davada da durumunda, bağlantı var sayılır.
bir cevap dilekçesi verir
Takas veya mahsup şansı yoksa, bağlantı aranır.
Karşı davanın açılabilmesinin şartları Bağlantı yoksa, karşı dava açamayız. Takas veya
mahsup yoksa, edimler arasında bir bağlantı
1-Asıl davanın açılmış ve halen görülmekte olması. olmalıdır.
Her aşamada değil, cevap dilekçesi aşamasında
bulunuyor olmamız gerekir. Karşı davada şöyle bir sınırlama daha vardır, karşı
2-Karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davanın konusunu oluşturan talep bakımından kesin
davada ileri sürülen talep arasında takas veya yetkinin bulunmamış olması gerekir.Eğer karşı
mashup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar davanın konusunu oluşturan talep bakımından kesin
arasında bağlantının mevcut olması şarttır. Buna, yetkili bir mahkeme varsa ve bu başka bir yerdeyse,
karşı dava açabilmenin maddi koşulu da denebilir. karşı dava açılamayacaktır. Görev bakımından bir
sınırlama yoktur.

5
Karşı dava için ayrı harç alınır. Kabul edilip Eda Davası (HMK.105)
edilmemesine göre ayrıca vekalet ücreti de ayrıca
hesaplanır. Davalının bir şeyi vermeye veya yapmaya yahut
yapmamaya mahkum edilmesi talep edilir.
Asıl dava için ayrı, karşı dava için ayrı hüküm verilir.
Asıl dava reddedilirken, karşı dava kabul edilebilir. Eda davası kapsamında iki talepte bulunuruz
1-Hak ve kendisinden kaynaklanan hukuki ilişkinin
CEVABA CEVAP VE İKİNCİ CEVAP DİLEKÇESİ tespiti
(HMK.136) 2-Bu hukuki temel çerçevesinde talep etmeye
hakkımız olan husus her ne ise onun yerine
Davacı, cevap dilekçesine tebliğinden itibaren 2 getirilmesine karar verilmesi
hafta içinde cevaba cevap diekçesi; davalı da
davacının cevabının kendisine tebliğinden itibaren 2 Her eda davası bir tespit davasını da içerir. Edayı
hafata içinde ikinci cevap dilekçesi verebilir. istediğimizde ek olarak tespit talebinde
bulunmamıza gerek yoktur.
Hmk.127’ye göre, ek süre alınabilir.
Eda davasının esastan kabulü 2 anlam ihtiva eder
İkinci cevap dilekçelerinin verilmesiyle birlikte
taraflar için iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve 1-Hakkın mevcut olduğunu tespit eder
genişletilmesi yasağı başlamış olur. İddia davacı 2-Eda hükmü. Yani o çerçevede ileri sürülen eda
bakımından, savunma ise davalı bakımındandır. talebinin karşılanması kararını verir.

Davacı bakımından bu yasağın içinde vakıalar ve Talep kabul edilmişse, bu kararlar İcra-İflas Kanunu
talep sonucu girer. Vakıalar yasak başladıktan sonra M.24 vd. Maddelerinde ilamların icrasına ilişkin
değiştirilemez ve arttırılamaz. kurallar çerçevesinde zorla yerine getirilir.

Davalı bakımındansa defiler yasağın kapsamndadır.


İtirazlar yasağın kapsamında değildir. Dolayısıyla Tespit Davası (HMK.106)
eğer savunma aracına itiraz ediyorsak, bunun cevap
veya ikinci cevap dilekçesinde ileri sürülememiş Tespit davası, mahkemeden bir hakkın veya bir
olması çok büyük bir noksanlık teşkil etmez ancak bu hukuki ilişkinin mevcudiyetinin yahut mevcut
savunma aracı defi niteliği taşıyorsa, bunlar mutlaka olmadığının tespitine karar verilmesinin istendiği
yasağa tabi olurlar. davalardır.

DAVA TÜRLERİ Eğer bir hakkın veya hukuki ilişkinin mevcut


olduğunun tespit olmasını istiyorsak, buna müspet
İstenen hukuki himayenin niteliğine göre davalar tespit davası denir. Hakkın ya da hukuki ilişkinin
• Eda Davası yokluğunun tespitini istiyorsak, buna da menfi
• Tespit Davası tespit davası denir.
• İnşai Dava
• Belirsiz Alacak Davası Tespit davasındaki hükme dayanarak ilamlı icra
yoluyla eda isteyemeyiz.
Talep Sonucunun Niteliğine Göre
• Kısmi dava
• Terditli dava: 2 tane talep sonucundan bir İnşai Dava
tanesine öncelik veriyoruz. O olmazsa öbürü
olsun diyoruz. İnşai davada mahkeme kararıyla olmayan bir hukuki
• Topluluk davası durum yaratılır, mevcut hukuki durum sona erdirilir
• Objektif dava birleşmesi yahut değiştirilir.
• Seçimlik dava: Seçim hakkının borçluda olduğu
durumdur. Eda davalarında mevcut hukuki durum tespit edilir
ve gereği yapılır; yeni bir durum yaratılmaz. Buna
• Mütelahik dava
karşılık, inşai davada kararla birlikte hukuki
durumda bir değişiklik meydana gelir. Örneğin: İnşai
dava ile bir tüzel kişilik meydana gelir. Karı-koca evli
statüsündeyken bu dava sonucunda boşanmış
statüsüne geçerler vb.

İnşai davanın kabulünde verilen hüküm, inşai


hükümdür. Dava reddedilirse bir tespit hükmüdür.

6
Belirsiz Alacak Davası (HMK.107) Şayet dava belirsiz alacak davası olarak açılmış ve
sonradan alacak miktari belli olmuşsa; davacı kişi
Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut alacak miktarı belirli olmasına rağmen talebini
değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin arttırmıyorsa dava kısmi dava olarak kabul edilir.
kendisinden beklenmeyeceği veya bunun imkansız
olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir Alacağın belirli olmasına rağmen belirsiz alacak
miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz davası açılması durumunda Yargıtay’a göre bu dava
alacak davası açabilir. kısmi dava olarak kabul edilir.

Örneğin: Haksız rekabetten dolayı bir tazminat davası KISMİ DAVA (HMK.109)
açıyoruz. Ancak elde etmeyi ihmal ettiğimiz kazancı,
karşı tarafın kazancını hesaplayamayız. Bunun gibi Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir
durumlarda belirsiz alacak davası açarız. olduğu durumlarda, sadece bir kısmının dava yoluyla
ileri sürülmesi halinde kısmi dava söz konusudur.
Belirsiz alacak davası, eda davası ile tespit davası
arasında; bu ikisinin karışımı bir davadır. Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından
açıkça feragat edilmemişse, kısmi dava açılması
Zamanaşımı, sadece talep ettiğimiz alacak kesimi için halinde kişi kalan kısımdan feragat edilmiş sayılmaz.
değil, talep edebileceğimiz alacak kesiminin tamamı
için dava açtığımız anda kesilmiş olur. Kısmi dava açıldığında dava açılmasına ilişkin
sonuçlar sadece talep edilen alacak kesimi hakkında
Talebimi yüksek tutarsam ve dava sırasında talep doğar. Dava devam ederken kalan kısmı, bu davada
edebileceğim alacak miktarının daha düşük olduğu hasmın muvafakati ile veya ıslah oluyla ya da ek dava
ortaya çıkarsa, katlanmak zorunda olduğumuz ile ileri sürebiliriz. Miktar artarsa, bunun da harcı
yargılama giderleri de fazla olacaktır. Belirsiz alacak yatırılmalıdır.
davası açarsak, bundan kurtulmuş oluruz.
Dava, açıkça zikredilmese bile örtülü bir şekilde
107/2’ye göre, karşı tarafın verdiği bilgi veya kısmi dava olarak kabul edilebilir.
tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam
ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu Kısmi dava bir eda davasıdır. Aynı zamanda, talep
anda, davacı, iddianın ve savunmanın genişletilmesi ettiğimiz miktar dışında kalan alacak için de bir tespit
yasağına takılmaksızın davanın başında belirtmiş davasıdır.
olduğu talebini arttırabilir.
Kısmi dava açılmasıyla, zamanaşımı alacaktan talep
Belirsiz alacak davası ancak bölünmesi mümkün olan edilen miktar için kesilir. Kalan kısım için devam
alacaklar için açılabilir. eder. Islah ile talep arttırılınca, talep edilen kısım için
de zamanaşımı kesilir.
107/3: Kısmi davanın açılabildiği hallerde, tespit
davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın DAVALARIN YIĞILMASI (HMK.110)
var olduğu kabul edilir. Tespit davası açmak için
aranan hukuki yarar koşulu eğer bu davayı kısmi dava Buna objektif dava yığılması da denir.
ile birlikte açıyorsak, aranmaz.
Aynı davacı, aynı davalıya karşı farklı hukuki
Belirsiz alacak davası, ıslah yoluna başvurmadan ve ilişkilerden kaynaklanan birden fazla talebini tek
hasmın muvafakatine ihtiyaç olmadan müddeabihin dilekçeyle ileri sürebilir. Aranan şart aynı yargı
artırılmasına imkan tanır. kolunda ve ortak yetkili mahkeme olmasıdır.

Faizin başlangıcıyla ilgili olarak davanın açılmasının TERDİTLİ DAVA (Kademeli Dava) (HMK.111)
sonuçlarından biri de eğer o ana kadar temerrüt faizi
başlamamış is eve bu faiz dava ile istenmiş ise dava Birden fazla talebimiz var ama bunlardan birini daha
anından itibaren bu faiz de işlemeye başlar. Böyle bir çok tercih ediyoruz. Eğer o talebimiz reddedilirse,
durumda söz konusu olan belirsiz alacak davası ise diğer talebimizin gerçekleşmesini istiyoruz.
temerrüt faizi alacağın tamamı için davanın ilk
açıldığı andan itibaren işlemeye devam eder.

Davanın belirsiz alacak davası olduğu neticeyi talep


kısmında mutlaka açık bir şekilde belirtilmelidir.

Yargıtay: Manevi tazminat davası, kısmi dava olarak


açılamaz.

7
SEÇİMLİK DAVA (HMK.112) 140 / (5) Ön inceleme duruşmasında, taraflara
dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları
Borçlunun seçimlik borcu olduğu durumlarda, borçlu belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden
seçimlik edimlerden herhangi birini seçmediyse, bu getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla
takdirde ona karşı açacağımız dava seçimlik dava gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin
olarak açılmak zorundadır. süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde
tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile
Seçimlik davada, mahkeme, talebin hukuka uygun dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir.
olduğu sonucuna varırsa, seçimlik mahkumiyet
hükmü verir. Bu durumda, alacaklı cebri icraya Ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasına
başvurarak kendi değerlendirmesine göre bunlardan geçilir.
birini seçerek cebri icra prosedürünü başlatır. Buna
rağmen borçlu bu durumda diğer edimlerden birini MADDE 142- (1) Ön inceleme duruşması
ifa ederek borcundan kurtulabilir. tamamlandıktan sonra, hâkim tahkikata başlamadan
önce, hak düşürücü süreler ile zamanaşımı
TOPLULUK DAVASI (HMK.113) hakkındaki itiraz ve def’ileri inceleyerek karara
bağlar.
Bu davaya grup davası, dernek davası da denir.
Eğer zamanaşımı ile hak düşürücü süreler tahkikat
MADDE 113- (1) Dernekler ve diğer tüzel kişiler, aşamasına geçilmeden önce tespit edilirse; davanın
statüleri çerçevesinde, üyelerinin veya mensuplarının reddine karar verilir.
yahut temsil ettikleri kesimin menfaatlerini korumak
için, kendi adlarına, ilgililerin haklarının tespiti veya Yargıtay’a göre, taraflar anlaşarak ön inceleme
hukuka aykırı durumun giderilmesi yahut ilgililerin aşamasının yapılmasını engelleyemez. Ön inceleme
gelecekteki haklarının ihlal edilmesinin önüne aşaması yapılmak zorundadır.
geçilmesi için dava açabilir.

Klasik davalar hak ihlaline dayanırken, bu dava için İDDİA VE SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ VE
menfaat ihlali olması dahi yeterlidir. DEĞİŞTİRİLMESİ YASAĞI (HMK.141)

! Mütelahik Dava anlatılmamış, bakılmalı ! Taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile
serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı
tarafın açık muvafakati veya yokluğu durumunda
ÖN İNCELEME iddia ve savunmalarını genişletebilirler yahut
değiştirebilirler.
HMK.137-140 arasında düzenlenmiştir.
Ön inceleme aşamasından sonra iddia ve savunma
Ön incelemedeki amaç şunları ortaya çıkarmaktır: değiştirilemez-genişletilemez. Bu ancak ıslah ve karşı
İddia, savunma, vakıalar, deliller neler? Tartışmalı tarafın açık muvafakati ile mümkündür.
olanlar hangileri? Tarafların sulh olma ihtimali var
mı? Arabuluculuğa gitmeyi düşünüler mi? Vb. Bu Davacı bakımından yasağın kapsamına vakıalar ve
soruların yanıtları aranır, davanın bir fotoğrafı talep sonucu girmektedir.
çekilmiş olur böylece.
Davalı bakımındansa yasağın kapsamına savunmanın
Dava şartları ve ilk itirazlar, ön inceleme aşamasında genişletilmesi ve değiştirilmesi girmektedir. Aynı
incelenir. Dava şartları dava sonuna kadar incelenir. zamanda defiler de yasağın kapsamına girmektedir.
Bunlar dışındakiler yasak kapsamına girmez.
Ön inceleme duruşmalı yapılır ve tarafların hazır
bulunması gerekir. Taraflardan biri gelmezse, diğer Tarafta değişiklik HMK.124 kapsamında yapılabilir.
taraf iddia ve savunmalarını o kişi olmadan Bu yasakla ilgisi yoktur.
genişletebilir aynı zamanda gelmeyen kişi
yokluğunda yapılacak işlemlere itiraz edemez. İki
taraf da duruşmaya gelmezse, dosya işlemden
kaldırılır.

8
Yasağı Aşmanın Yollar Tamamen ıslah şu şekildedir, davacı talep sonucunu
dayandırdığı vakıaları veya talep sonucunu toptan
2 yolu vardır. Hasmın açık muvafakati ve ıslah değiştirirse, bunu tamamen ıslah ile yapabilir.
müssesesi.
Davacı talep sonucunu tamamen değiştirmiyor,
Islah (HMK.176) örneğin müddeabihi arttırıyorsa ya da vakıaları
toptan değiştirmiyor, o sadette yeni bir vakıa ileri
Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini sürüyorsa, bunları kısmi ıslahla yapar.
kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kanunda bu
şekilde belirtilmiştir ancak, yasak kapsamında olan Tamamen ıslah durumunda verilecek yeni dilekçede
hususların ıslah yoluyla ileri sürülebilmesi dışında davacı sadece vakıaları veya talep sonucunu yeni
hiçbir usul işlemi ıslahla düzeltilemez. baştan bir dilekçeyle mahkemeye sunar.

Islah, tahkikatın sonna kadar yapılabilir. (HMK.177) Davalı her halükarda kısmi ıslah yapabilir. Kısmi
İstinaf incelemesi sırasında ise ıslah yapılamaz. islah iradesi mahkemeye ulaştırıldıktan sonra 1
(HMK.357) Burada şu önemlidir, istinaf hafta içerisinde ilgili tarafın yazılı dilekçeyle ıslah
mahkemesinni ilk derece mahkemesi olarak baktığı ettiği usul işlemini mahkemeye bildirmesi gerekir.
davalar da söz konusudur dolayısıyla bu durumlarda Şayet dilekçe verilmezse, ıslah hakkı tükenmemiş
ıslaha başvurulabilir. olur.

Yargıtay’da ise tahkikat aşaması söz konusu olmadığı Takas, defii ıslah ile ileri sürülebilir. Müddeabihin
için ıslah yapılamaz. arttırılması durumlarında zamanaşımı, ıslah yoluyla
ileri sürüldüğü vakit kesilir.
Bozmadan sonra dosya tekrar ilk derece
mahkemesine gelirse, eğer bozma usule ilişkin bir 178’e göre, ıslah sebebiyle geçersiz hale gelen
sebeple olmuşsa ve daha önceden ıslah hakkı işlemler için yapılan yargılama giderleri ve karşı
kullanışmamışsa; bozzmadan sonra dosya tekrar ilk tarafın uğrayabileceği zararlar sebebiyle tazminat
derece mahkemesine geldiğinde orada ıslah yatırılmalıdır. Islah yapılması durumundaki ortaya
yapılabilir. Bozma esasa ilişkin bir sebeple yapılmışsa çıkan zararlar 1 hafta içerisinde mahkemece
ıslah yoluna başvurulamaz. hesaplanır. Islah sonrası değişen vakıalar için
önceden yapılan işlemler yapılmamış sayılmaz ancak
Islahın Şekli (HMK.177/2) artık bir değerleri yoktur.

Islah talebi, yazılı ya da sözlü olarak yapılabilir. Yazılı Islahın kötüniyetli yapılması hallerinde ortaya çıkan
şekilde olursa bu mahkemeye hitaben ıslah zararlar tazmin edilir.
dilekçesini ortaya koyan bir dilekçe olacaktır. Sözlü
şekilde ve duruşma tutanağına geçirilecek şekilde de Maddi Hataların Düzeltilmesi (HMK.183)
yapılabilir. Islah iradesi bildirilince bu hasma
bildirilir. Açık yazı veya hesap hatası olması hallerinde ve bu
hataların aşikar olması durumlarında ıslaha
Islahın Çeşitleri (HMK.180-181) gidilmeden hatalar düzeltilebilir.

Tamamen ve kısmen ıslah söz konusudur.


TAHKİKAT (HMK.143 vd)
180’e göre, davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren Ön incelemeden sonraki aşama, tahkikat aşamasıdır.
taraf, bu bildirimden itibaren 1 hafta içinde yeni bir Tahkikat aşaması, dayanılan vakıaların gerçek olup
dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde ıslah olmadığının incelendiği aşamadır.
hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi
davaya devam edilir. Tam ıslah yalnızca davacı Tahkikat, her iki tarafın da katılımıyla birlikte
tarafından yapılabilir. Davalı ancak kısmi ıslah gerçekleştirilir. Ön inceleme duruşması bittikten
yapabilir. sonra tarafların dinlenilmek üzere mahkemeye
gelmeleri için verilen süre 2 haftadan az olamaz.
Islah yapma iradesi yazılı veya sözlü olabildiği halde
ıslah işlemi mutlaka bir dilekçeyle olmak zorundadır. Taraflar Türkçe bilmiyorsa, devlet ücretsiz tercüman
Eğer dilekçe verilmemişse, ıslah hakkı kullanılmış bulmak zorunda değildir. Tanık bilmiyorsa,
gibi davaya devam edilir. sağlanmalıdır.

Tahkikat aşamasında, 144 uyarınca taraflar


dinlenebilir. İsticvapta ise, tarafın sorgulanması
vesilesiyle ikrar elde edilmesi amaçlanır.

9
Sonradan Delil Gösterilmesi 3 ay içerisinde yenileme talebi yapılmazsa, hakim
davanın açılmamış sayılmasına karar verir.
Bir delil sonradan dosyaya sunulmak isteniyorsa,
145.madde babında, yargılamayı geciktirme amacı Dosyanın yenilenmesinden sonra ilk yenilemeden
taşımaması ve süresinde ileri sürülememesinin ilgili sonra (yani 2. Kez yenileme yapılırsa) 1 defadan
tarafın kusurundan kaynaklanmaması şartıyla fazla takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.
sunulabilir.
Soru Yöneltme (HMK.152)
Taraflar eğer dilekçelerinde yemin delilini açıkça
zikretmemişlerse davanın ilerleyen safhalarında, Sadece taraf vekillerine getirilmiş bir imkandır.
hukuki sebep olarak kanuni deliller, takdiri deliller, Duruşma esnasında tarafların ya da taraf vekillerinin
kesin deliller vb. demiş olmakla; yemin delilinden birbirlerine doğrudan soru yöneltme imkanı usulen
istifade edebilme imkanlarını kaybetmişlerdir. yoktur. Dolayısıyla, hakim muhatap kılınarak böyle
bir soru sorulur, hakim ilgili beyanı hasma intikal
ettirir.
146’ya göre eğer taraflarca gösterilmiş olan
delillerin incelenmesinden sonra hakim, davanın Soru yöneltilecek kişilerin duruşmada hazır
muhakeme ve hüküm için yeterli derece bulunmaları ve doğrudan soru yöneltilecek kişilerin
aydınlandığını anlarsa, doğrudan sözlü yargılama vasfının tanık, bilirkişi ya da duruşmaya çağrılan
aşamasına geçebilir. Bu 3 şekilde olabilir diğer kişiler olması halinde taraf vekilleri doğrudan
soru yöneltebilir.
1-Dava şartlarına ve ilk itirazlara ilişkin inceleme
yapılarak dava neticelendirilebilir Kayıt ve Yayın Yasağı (HMK.153-Bak)
2-Hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerine
ilişkin bir inceleme sonucunda ortaya çıkabilir. Tutanak (HMK.154)
3-Geçici hukuki koruma tedbirlerinin alındığı
durumlar. Bunlar hukuk mahkemelerinde olur, acele Tutanak bir resmi belgedir ve aksinin ispatı için
hallerde tahkikata ihtiyaç duyulmaksızın o talebe herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir; her türlü
göre esasa ilişkin kararı verebilir. belgeyle aksinin ispatı caizdir.

DURUŞMA (HMK.147 vd) Tutanağın iptali isteniyorsa, 154/3’te yazılan


Ön inceleme de tamamlandıktan sonra tahkikat unsurların eksikliği ispat edilmelidir.
duruşmasına ilişkin davetiyenin taraflara tebliğ
edilme mecburiyeti vardır. Davetiye meşruhatlı 1-Duruşmanın belirtilen gün ve saatte gerçekleştiği,
davetiyedir dolayısıyla şerh içerir. Şerhte de kimlerin katıldığı, nerede yapıldı vs. (aksi her türlü
tarafların duruşmaya gelmedikleri takdirde hasıl belgeyle ispatlanabilir)
olacak durum belirtilir. Eğer bu şekilde şerhli bir 2-Tarafların ya da tarafın hukuki işilem niteliğinde
davetiye taraflara tebliğ edilmediyse HMK.150 sonuç olan bir irade beyanı (aksi yalnızca yazılı belgeyle
olarak doğmaz. ispatlanabilir)
3-Hukuki işlem haricinde, özellikle usule ilişkin
Taraflardan ikisinin de duruşmaya gelmemesi beyanlara ilişkin işlemler (aksinin ispatı mümkün
durumunda dosyanın işlemden kaldırılmasına değildir)
karar verilir. Hakim bu kararı vermek zorundadır,
vermezse bu istinaf/temyiz sebebidir. Tutanak, hakim ve zabıt katibince imzalanmak
zorundadır. (hükümde de aynıdır) Hakimin ve zabıt
Taraflardan ikisi de duruşmaya gelip davayı takip katibinin imzasının ve sicil numarasının bulunmadığı
etmeyeceklerini bildirirlerse dosya işlemden tutanak ve hüküm geçerli değildir.
kaldırılır.
Taraflar veya fer’i müdahil ve taraf vekilleri dosyayı
Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen her zaman inceleyebilme imkanına sahiptirler. O
taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. dosyayla ilgili olanlar içinse izne tabi bir durum
vardır. Eğer hakim tarafından izin verilirse ilgili
! HMK.150 önemli ! olduğunu beyan eden kişi de dosyayı inceceleyebilir.

İşlemden kaldırılan dosya için 3 ay içerisinde


yenileme talebinde bulunulabilir. Harç ve masraflar
da yatırılmalıdır. Dosya işlemden kaldırıldıktan 1 ay
sonra yapılacak yenileme talepleri için harç ve
masraf ödenmez.

10
ÖN SORUN-BEKLETİCİ SORUN DAVA KONUSUNUN DEVRİ (HMK.125)

Ön Sorun (HMK.163-164) Davalı Tarafından Devri

Davaya devam edilebilmesi ve esas hakkında karar (Dava konusu=müddeabih) (Ferağ=bir şey
verilebilemsi için öncelikle çözülmsi gereken ve üzerindeki hak sahipliğinden vazgeçmek)
davaya bakan mahkemece halledilecek olan
sorunlardır. Örneğin, delil olarak kullanılacak bir Dava konusunun devri, hüküm kesinleşinceye kadar
belgenin sahte olduğu iddiası, yetki itirazı, hakimin her an yapılabilir. Hiçbir sınırlama söz konusu
reddi, davaların birleştirilmesi birer ön sorundur. değildir.

Ön sorun, dilekçe verilerek ya da duruşma esnasında (1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava
sözlü olarak ileri sürülebilir. konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı
aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
Ön sorun dilekçeyle iletilmişse, hakim bunu karşı
tarafa tebliğ eder. Sözlü olarak iletişmişse bu a) İsterse, devreden tarafla olan davasından
durumda hakim diğer tarafa bu talebi iletip onun vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye
görüşünü alır. Diğer tarafın bu konuyla ilgili karşı davaya devam eder. (yani tarafı değiştirir) Bu
görüşünü beyan etmesi için bir süreye ihtiyacı varsa, takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu
uygun bir süre vererek cevabını sunmasını ister. devreden ve devralan yargılama giderlerinden
müteselsilen sorumlu olur.
Bekletici Sorun (HMK.165) b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat
davasına dönüştürür.
Uyuşmazlık konusunun çözümü bakımından
doğrudan ilgili olmayan ama yargılamayı Örneğin: Adına yolsuz tescil olan davalının taşınmazı
sürdürebilmemiz ve karar verebilmemiz bakımından devir ve ferağ etmesi.
öncelikle halledilmesi gereken sorunlar, bekletici
sorunlardır. Bu sorunlar, ayrı bir dava ile Davalının dava konusu hak veya şey üzerinde bir
mahkemenin önüne getirilir ya da başka bir tasarruf işleminde bulunması 389 vd. maddelerinde
mahkeme tarafından çözülür veya idari bir makamın düzenlenen ihtiyati tedbir ile engellenebilir. Eğer
kararı ile çözülür. Örneği, dava açılabilmesi için ihtiyati tedbir kararı alınmışsa, müddeabih
vesayet makamından izin alınması gerektiği haller devredilemez.

Bekletici mesele, hakim tarafından resen veya talep Davacı seçim hakkını kullanmazsa, dava taraflar
üzerine dikkate alınır. Özel bir şekli yoktur. arasındaki sıfat sebebiyle esastan reddedilir. Daha
sonra dava konusunu devralan kişiye karşı dava
Yargıtay’a göre, uyuşmazlığın etkilenmesi söz konusu açılabilir.
olan durumlarda hakimin bekletici mesele yapması
zorunludur. Hakim, sorunun çözülmesine yönelik Diğer bir görüşe göre ise seçim hakkı kullanılmazsa
kararı beklemelidir. dosya işlemden kaldırılır; 3 ay içerisinde yenileme
yapılmazsa, dava açılmamış sayılır.
Bekletici mesele yapmanın zorunlu olduğu
haller: Davacı Tarafından Devri

1-Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi bulunması Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı
durumunda bekletici mesele yapılması zorunludur. tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi,
2-Uyuşmazlık mahkemesinin adli yargı ile idari yargı görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava
arasında yargı yolu uyuşmazlığı ihtilafı önüne geldiği kaldığı yerden itibaren devam eder.
durumlarda, uyuşmazlık mahkemesi kararının
beklenmesi zorunlu bir bekletici meseledir. Eğer dava konusunun davacı tarafından devri, dava
3-İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması sırasında dosyasından anlaşılınca hakim resen temellük eden
terekenin borca batık olduğu ileri sürülürse, borca üçüncü kişiye tebligat çıkararak onu duruşmaya
batık olduğunun tespiti sulh hukuk mahkemesinin çağrır eğer gelmezse 150.madde uygulanır.
işidir, sulh hukuk mahkemesinden karar alınıncaya Duruşmaya gelmemenin sonucu, dosyanın işlemden
kadar itirazın kaldırılması incelemesi ertelenir. kaldırılması ve 3 ay sonra davanın açılmamış
4-Yargıtay’a göre, görülmekte olan davayı etkilemesi sayılmasıdır.
ihtimal olan bütün hallerde bekletici mesele yapmak
zorunludur. Yargıtay’a göre, davaya yeni giren kişinin savunma
sebeplerini ileri sürmesine izin verilmelidir. Önceden
yapılmış usul işlemleri de tekrarlanabilir.

11
İSPAT (HMK.187 vd) İkrara rağmen hakim vakıanın ispatina yönelik
faaliyette bulunamaz. Bulunursa, bu usule aykırılıktır
Davacı iddia babında bir vakıa sunar ve bu vakıayı ve istinaf sebebidir.
ispat etmek için deliller kullanır.
Bazı hallere ikrar olsa dahi ispat külfeti
Belirli vakıaların hangi delillerle ispat edileceği kalkmamaktadır. Bu haller kanunda açıkça belirtilmiş
kanun tarafından ayrıca ve açıkça belirtilmiştir. olmalıdır. Resen araştırma ilkesinin olduğu
Örneğin: 2500 lira üzerinden hukuki işlem davacı ya durumlarda da aynı şekilde ikrar hakimi bağlayıcı
da davalı tarafından vakıa olarak dosyaya intikal nitelikte değildir.
ettirilmişse, bunun ispat faaliyetinde kullanılacak olan
delil mutlak surette yazılı delil olmak zorundadır. İstisnai olarak 171,220,229. Maddelerde yer alan
hallerde, ikrar zımnen de kabul edilmiştir. Bunlar
İspat, dolaylı ve doğrudan olmak üzere 2’ye ayrılır. dışında açık bir irade beyanı olmalıdır.
Kanunda esas olarak doğrudan ispat yer almıştır.
Yetkisiz ve görevsiz mahkemede yapılan ikrar da
Hali hazırda varlığını sürdüren, sonuçlanmamış geçerlidir; yetkili mahkeme bunu dikkate alarak
vakıalar bir ihtilafın konusu olursa, bu nitelikteki kararını vermelidir.
vakıaların ispatında dolaylı ispat yoluna gidilir. Eğer
dolaylı yoldan ispat faaliyeti gerçekleştirilecek ise Sulh ve arabuluculuk görüşmeleri arasında yapılan
kesin delillerden istifade etme imkanı kanun ikrar tarafları bağlamaz. Bunlar tutanağa bağlanmış
tarafından, davanın taraflarının üzerinde bir yük olsalar dahi mahkemeede ikrar olarak
olarak getirilmemiştir. İster hukuki işlem olsun ister değerlendirilemezler.
hukuki fiil olsun, taraflar her türlü delille dayanmış
oldukları vakıayı ispat etme imkanına sahiptirler. Mahkeme dışında yapılan ikrar için takdiri delil
Örneğin, geçici hukuki koruma tedbiri, ihtiyati tedbir, kullanılabilir. Tanık, belge vb.
ihtiyati haciz, delil tespiti gibi talepler eğer mahkeme
intikal etmiş ise bu talebin içinde yer alan vakıaların 4 tür ikrar vardır
ispatında hakimi inandırma faaliyeti çerçevesinde her 1-Basit ikrar
türlü delilin kullanılabilme imkanı vardır. 2-Bağlantılı bileşik ikrar
3-Bağlantıız bileşik ikrar
Bir davada, dilekçelerden dosyaya intikal eden 4-Vasıflı ikrar
vakıalar göz önüne alınır. Ön inceleme tutanağında
yer alan vakıalar ispat konusu olur. Ön inceleme Basit ikrarda, taraflardan birisi hasmın ileri sürdüğü
tutanağında ispatın konusunu teşkil edeceğine dair vakıanın gerçekliğini ve geçerliliğini teyit eder.
atıf yapılmayan vakıalar, tahkikat aşamasında 118/1’deki sonuç gerçekleşir. O vakıanın ispat
187/1’e denk gelen vakıalar olsa bile inceleme faaliyetinde değerlendirmeye tutulması gerekmez.
konusu yapılamaz. Ancak hakim dilekçelerde
dermayan edilmiş vakıaları, ispatsızlık ya da somut Bağlantılı bileşik ikrar, iki tane vakıadan
delilin bulunmadığından dolayı reddedemez. En müteşekkildir. Birincisi, davalı tarafın ileri sürdüğü
azından 144’e müracat edip, bu vakıalarla ilgili olarak vakıayı teyit eder. İkincisi ise o vakıaya tesir eder
izahat istemelidir. nitelikte başka bir vakıayı söyler. Davacı borç verdim
diyor. Davalı ise, aldım ama ödedim diyor. Burada
Herkesçe bilinen vakıalar ile ikrar edilmiş vakıalar davalı ödemeyi yaptığını ispat etmelidir.
çekişmeli sayılmaz. Dolayısıyla, ispatları
gerekmemektedir. Bağlantısız bileşik ikrarda ise iki vakıa arasındaki
bağlantı somut değildir. Farklı bir hukuki sebebe
İkrar (HMK.188) istinat eder. Davacı borç verdim diyor. Davalı ise borç
İspat faaliyetinde bulunulması gerekmez. İkrar, delil aldım ama sonra takas ettik diyor. Takas, ayrı bir
değildir. hukuki işlemdir. Borç vermeye dair ispat yükü ortadan
kalkar, takasın ispat külfeti ise davalı üzerinedir.
İkrar davaya dilekçe ile sunulabilir ya da davada
sözlü olarak ifade edilebilir. Sözlü olarak beyanın Vasıflı ikrar da karşı tarafın ileri sürdüğü maddi
ikrar olarak değerlendirilebilmesi için, mutlaka vakıanın varlığı kabul edilmekle birlikte, onun hukuki
HMK.154’te geçen tutanak düzenlemesine tabi niteliğinin ileri sürülenden başka olduğu bildirilir.
olması gerekir. Tutanağa bağlanmamış bir irade Davalı davacıdan 1000 TL aldığını ikrar eder fakat bu
beyanının geçerli olması söz konusu değildir. İrade parayı ödünç olarak değil, hibe olarak aldığını bildirir.
beyanını ortaya koyan taraf ya da taraf vekilinin Burada ispat yükü davacıdadır, parayı ödünç verdiğini
mutlaka tutanağın altını imzalaması gerekir. ispat etmelidir.

12
İkrardan rücü edebilmek sadece hasmın rızası ile 2-Somutlaştırma Yükü (194)
mümkündür, ıslah ile ikrardan geri dönülemez.
Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli
Yalnızca basit ikrar yargılamanın her aşamasında şekilde somutlaştırmalıdırlar. Hangi delilin hangi
taraflar açısından ileri sürülebilir. vakıanın ispati için gösterildiği açıça belirtilmelidir.

Davanın tarafında birden fazla kişi varsa, ikrarın 3-İspat Yükü (HMK.190/1-MK.6)
geçerli olabilmesi için bütün zaruri arkadaşlar o
ikrara intikal etmek zorundadır. Şifahi olarak Kanunda aksi olmadıkça, taraflardan her biri hakkını
yapılmışsa, tutanakta hepsinin imzası olmalıdır. Aksi dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
halde o ikrar tesire sahip değildir.
4-Delil İkame Yükü
İkrar hiçbir zaman doğrudan doğruya talep sonucuna
yönelik değildir. Doğrudan doğruya talep sonucuna Delil ikame yükü çoğu zaman ispat yükü kendisine ait
yönelik olan kabullenişe davanın kabulü denir. olan tarafa düşer. Delil ikame yükü, vakıanın ispati
için gerekli olan ispat aracını mahkemeye kimin
KARİNELER (HMK.190) sunacağını belirler.

İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme Kimi durumlarda ispat yükü iddia sahibindeyken,
bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki delil ikame yükü karşı tarafta olabilir.
sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin Taraflar ispat yüküne ilişkin olarak sözleşme
temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü yapabilirler.
altındadır. İstisnalar dışında karşı taraf, karinenin
aksini ispat edebilir. İspat Ölçüsü

Karine 2 türdür: Fiili karine ve kanuni karine Hakimde ispat araçlarıyla oluşturulan kanaatin
ölçüsü kanun koyucuya göre hakimin tam olarak ikna
Fiili karineler, herkesçe bilinen vakıalara dayanır olmasıdır, hiçbir tereddütünün bulunmamasıdır. Bu
(187/2) Aksinin ispatı mümkündür. Hayatın olağan hale tam ispat derecesi denir.
akışında gerçekleşen vakıalardan ortaya çıkarlar.
Örneğin, ortak alınan piyango biletinde ortakların Tam ikna olmadığı hallerde ise yaklaşık ispat
imzasının olması o ikramiyeyi eşit olarak derecesinden söz edilir.
paylaşacaklarını gösterir; geri geri giden bir araba,
diğer arabaya çarptığında; çarptığı araç, o araca Zayıf ihtimal durumunda hiçbir şekilde ona
arkadan vurmuş olur. Arkadan çarpan kusurlu olur dayanılarak karar verilmez ancak yaklaşık ispat
ancak bunun aksi ispat edilebilir. ölçüsünün yeterli görüldüğü bazı durumlar vardır.
Bunun için de açık düzenlemeler aranır aksi halde
Yasal karine ise kanunca öngörülmüş ve düzenlenmiş hakim yaklaşık ispat ölçüsüyle yetinemez. Bunlardan
karinedir. Aksinin ispatlanabilmesine izin verilen biri HMK.38’dir: Ret sebebi sabit olmasa bile, merci
kanuni karineler, kesin olmayan karinelerdir. bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul eder.
Zilyetliğin mülkiyete karine teşkil etmesi böyledir.
İspatin Türleri
Aksi ispatlanamayan karineler de söz konusudur.
Örneğin, tapu sicilini herkes bilir, bilmeyenin iddiası 1-Asıl İspat: İspat yükü kendisinde olan tarafın,
kabul edilemez çünkü herkese açıktır. ispata ilişkin kurallar çerçevesinde gerçekleştirdiği
ispat faaliyetidir.
İspat Hukukuna İlişkin Yükler
2-Karşı ispat: Normal ispat, ispat yükünün kendisine
1-İddia Yükü düşen tarafın gerçekleştirdiği ispattır. Buna karşılık
HMK.191’de karşı ispattan bahsedilir: Diğer taraf,
Külfet yerine getirilmezse, onu yerine getirdiğimizde ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı
elde edilecek sonuçtan mahrum kalınır. hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil
sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz.
İddia külfeti, talip olduğumuz sonuca ulaşmak için
aranan vakıaları mahkemeye taşımak mahkemeyi
onlardan haberdar etmektir. Vakıalar dilekçe ile
gösterilmek zorundadır. Hasmın muvafakati veya
ıslah ile de iddia yükü getirilebilir.

13
3-Aksini İspat: Fiili karine olarak yahut aksi Hukuka Aykırı Elde Edilmiş Deliller (HMK.189)
ispatlanabilir karine olarak kabul edilen bir vakıanın
gerçekte öyle olmadığına ilişkin ispat faaliyetidir. Hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller, mahkeme
Örneğin: Zilyetlik mülkiyete karinedir ama bu zilyet, tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.
elindeki taşınırı haksız bir şekilde ele geçirmiş, çalmış. Bir vakıanın ispati için gösterilen delilin caiz olup
Dolayısıyla bunu ispatlarsak aksi ispat faaliyetinde olmadığına mahkemece karar verilir. Caiz delil,
bulunmuş oluruz. hukuka uygun elde edilmiş delillerdir.

4-Doğrudan-Dolaylı İspat: Doğrudan ispat, ispat Hukuka uygun yollarla elde edilebilecek hiçbir delil
aracının bizatihi ispatı gereken vakıayı yansıtması yoksa ve elimizdeki delil elde edilirken bazı hukuk
halinde ortaya çıkar. Örneğin, haksız fiili işlenirken kuralları ihlal edildiyse, burada ihlalin ağırlığına ve
gören tanık buna ilişkin beyanda bulunursa bu delil kullanıldığında korunacak menfaat/hak
durumda o, doğrudan ispat faaliyetini gerçekleştirmiş arasında bir mukayese yapılır. Ağır bir ihlal söz
olur. konusuysa, delil kullanılamaz. Örneğin, birine
uyuşturucu vermek suretiyle beyan almakla;
Buna karşılık ispat faaliyeti doğrudan doğruya ispati meyhanede kendi isteğiyle içki içerkenki beyanlarını
gereken vakıaya ilişkin değil de onun komşu kayda almak bir değildir. 2. Durumdaki ihlal daha
vakıalarına ilişkinse biz buna dolaylı ispat deriz. hafif bir ihlaldir.
Örneğin: Rizikoyu gerçekleştiren olay diyelim ki
yangındır. Kişinin de yangın sigortası var ama yangını Hukuka uygun bir delilin olduğu durumlarda, elde
aslında sigortayı yaptıranın kendisi çıkarmışsa, sigorta edilmiş hukuka aykırı deliller bir ispat aracı olarak
şirketinden herhangi bir talepte bulunanamaz. Sigorta kullanılamaz.
şirketi bunu doğrudan doğruya ispatlayamıyor ama
farklı olgulara dayanarak bunu ispatlarsa bu dolaylı Delillerin Gösterilmesi
ispat olur mesela burada yıllardır iş yapılıyor, hiç
yangın çıkmamış ama sigorta yapıldıktan 1 hafta Delilerin ikamesi, davacıcnın dava dilekçesinde,
sonra yangın çıkıyor ayrıca kişi yangının çıktığı gün davalının cevap dilekçesinde, yazılı yargılama
bidon bidon benzin almış, bina da benzinle yanmış usulünde ikinci cevap dilekçelerinde belirtmiş
emareleriyle bunu ispat edebilir. oldukları delillerle mahkemeye sunmalarıdır.

DELİL (140/5 ve 145. Maddeler delil gösterilmesine ilişkin


Delil ispat aracıdır. Hukuk yargılaması anlamında maddelerdir, bakılmalı)
delilden söz edilebilmesi için şu 3 vasfı taşıması
gerekir: Delillerin hasredilmesi durumu şöyledir, taraf eğer
delillerim bundan ibarettir derse, hakim bununla
1-Vakıa hakkında bilgi taşımaya, vakıayı yansıtmaya birlikte artık o tarafın delillerini hasrettiğini düşünür
mahiyeti itibariyle elverişli olmadır. ve bundan sonra o tarafın delil göstermesine hiçbir
2-Hukuka uygun olarak elde edilmiş olmalıdır. şekilde izin vermez. 145. Madde ile bunun
3-Delil akla ve bilime uygun olmalıdır. Cin çağırma vs. geçerliliğinin kalktığı düşünülürken, Yargıtay bu
genel kabul görmüş değildirler. maddeyi dar yorumlamaktadır.

Delillere ilişkin 2 sistem söz konusudur: 196’ya göre, delil gösteren taraf, karşı tarafın açık
1-Serbest delil sistemi izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez.
2-Kanuni delil sistemi
219. maddeye göre ise, elimizdeki delili sunmaktan
Serbest delil sisteminde, yukarıdaki 3 unsuru vazgeçersek ve karşı taraf da delilin sunulmasını
barındıran her türlü ispat aracı delil lolarak isterse, biz bu delili sunmak durumunda kalırız. Aksi
kullanılabilir. HMK.192 halde karşı tarafın beyanını kabul etmiş sayılırız. Kişi
belgenin nerede olduğunu bilmediğini beyan
Kanuni delil sisteminde ise ya sadece kanunun ediyorsa, yemin teklif edilir.
belirlediği, vasıf olarak çerçevesini çizdiği deliller
kullanılabilir ya da bizim sistemimizde olduğu gibi 197’ye göre, tüm deliller birlikte ve aynı duruşmada
sadece belli vakıaların kanunun saydığı belli delillerle incelenmelidir.
ispatlanması söz konusudur.
Örneğin: HMK.200 – 201

Bizim sistemimizde 2 delil sistemi de


kullanılmaktadır.

14
KESİN DELİLLER-TAKDİRİ DELİLLER Senetle İspat Zorunluluğu (HMK.200-201)

Hakimin takdir yetkisini ortadan kaldırıp Kesin delille ispat=senetle ispat (Çünkü, tanık beyanı
kaldırmamasına göre delilleri kesin ve takdiri olarak karşı tarafın isteğine ve dürüstlüğüne; kesin hüküm ise
2’ye ayırırız. neredeyse istisnai olarak elde bulunur, bu yüzden
ağırlıklı olarak kesin delilden “senet”i anlamalıyız)
Eğer bir vakıaya ilişkin olarak hakimin takdir yetkisi,
o delilin sunulmuş olması halinde tamamen Yapıldığı zamanki ederi 2500 lirayı geçen
kalkıyorsa, biz bu delillere kesin delil deriz. Kesin (günümüzde 2590 lira) durumlar için senetle ispat
deliller: senet, yemin ve kesin hükümdür. zorunludur. Bu bir hakkın doğumu, düşürülmesi,
devri, değiştirilmesi, ikrari, ertelenmesi ve
Buna karşılık, o delille ilgili vakıa hakkında hakimde yenilenmesi durumlarında söz konusudur. Haksız fiil
bir kanaat oluşturması bakımından bunu için, sebepsiz zenginleşme için vs senetpe ispat
değerlendirmeyi kanun tamamen hakime bıraktıysa, zorunluluğu söz konusu değildir.
bunlara da takdiri delil deriz. Takdiri deliller: tanık,
keşif, bilirkişi ve kanunda düzenlenmemiş diğer 2500 lirayı geçen bu durumlar için senet zorunludur;
uygun delillerdir. takdiri delille, tanıkla, keşifle, senet olmayan bir
belgeyle ispatlayamayız.
Kesin delillerde hakim kararını bu delilleri göz
önünde bulundurarak vermek zorundadır. Senede dayalı iddialar 2500 liranın altında dahi olsa,
tanıkla ispat edilemez. Örneğin, 2100 liralık bir borç
Takdiri delillerde ise tek takdiri delil olarak ifade var ve elimizde senet var. Senedi ibraz edersek karşı
edilebilecek olan ispat aracı tanık delilidir. Diğer taraf “ben bunu ödedim, tanığım” var diyerek tanık
takdiri deliller için hakimin ikna olabileceği diğer deliline başvuramaz. Hakim bu durumu resen gözetir
yöntemler de söz konusudur. Örneğin, bilirkişi dolayısıyla bu kamu düzenindendir.
raporuna hakim güvenmemiş, bir başka bilirkişi de
aynı sonuca ulaşabilir, ona inanmak durumunda kalır. Yargıtay kararlarına göre (2590 lirayı aşmak
koşuluyla)
Kesin Deliller • İnançlı İşlem
• Sözleşme bedelinin ödenmiş olması
1-SENET • Malın ne miktar için kararlaştırılmış olduğu
Senet, bir vakıanın doğruluğu hakkında tam mbir • Şufa hakkından feragat
bilgi ihtiva eden, aleyhine kullanılacağı kişinin • Sözleşmenin rıza ile feshedilmiş olduğu
imzasını taşıyan, yazılı ve fiziki bir cisim halinde bu işlemler senetle ispat edilmek zorundadır.
bulunan bir belgedir.
Yargıtay’a göre, borcun kumar borcu olduğu
Unsurları durumlarda ve paranın ahlaka aykırı bir amaç elde
1-Senet, yazılı olmalıdır. Senedin dili önemli değildir, etmek için verildiği durumlarda; borç verenin o
yabancı bir dilde ise HMK.223 uyarınca senede miktarda parayı vermesinin mümkün olmadığı
dayanan taraf bunun tercümesini de mahkemeye durumlarda tanıkla ispat mümkündür.
sunmalıdır.
2-Senedin fiziki bir varlığı olmalıdır. Muvazaalı işlemler, soyut borç (örneğin, satım
3-İlgili metin, ilişkili olduğu vakıa hakkında tam bir sebebiyle düzenledim ama o satım gerçekleşmedi),
bilgi ihtiva etmelidir. Bilgi yoksa, belge senet beyaza imzanın anlaşmaya aykırı olduğu durumlar;
hükmünde değildir. Kambiyo senetleri, tam bir içerik senetle ispatlanmalıdır.
barındırmadığı için asıl alacak için senet olarak
kullanılamaz. Kambiyo ilişkisi için bir senettir ancak
asıl borç ilişkisi için senet olamaz. Çünkü, mesela diyor
ki “bedeli malen alındı” ama ne aldı belli değil. Bu
yüzden asıl alacak için senet olarak kullanılamaz.
4-Aleyhine kullanılacak kişinin imzası olacaktır. Tapu
senetleri aleyhinde kullanılacak kişinin imzasını
taşımadığı için usul hukuku anlamında senet hükmü
taşımazlar. İmza atamayanlar için HMK.206
düzenlenmiştir. Buna göre, noter tarafından
düzenleme aranır; noterler bu düzenleme durumunda
herhangi bir bedel almazlar. (206/3)

Senet üzerinde çıkıntı, kazıntı, silinti vb. durumlar


varsa, bu durum hakimce değerlendirilir. (207)

15
Kesin Delille İspatın İstisnaları Delil sözleşmesi HMK.193’te yer alır.
(1) Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde
• Delil başlangıcı (HMK.202) Bu durumda, elde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda
delil başlangıcı varsa, senetle ispat belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka
zorunluluğu olsa da tanık dinlenebilir. Örneğin delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri
senedin bir fotoğrafı, delil başlangıcıdır. gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların
• Senet alınmasında manevi imkansızlık halleri da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul
(HMK.203) edebilirler.
• Senet alınmasında maddi imkansızlık halleri (2) Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını
• Senedin kaybolması imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil
• Delil sözleşmesi sözleşmeleri geçersizdir.

*Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin 2590 lira altındaki sözleşmelerde hiçbir delil
tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz sınırlaması yoktur, hukuka uygun yollarla elde
konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve edilmiş bütün ispat araçları kullanılabilir ama
kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilci taraflar delil sözleşmesiyle bunu değiştirebilirler.
tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.
Delil sözleşmeleri, münhasır ve münhasır olmayan
Uyuşmazlığın halli bakımından önem taşıyan vakıa olarak 2’ye ayrılır.
hakkında içerik veya şekil itibariyle tam bir bilgi
ihtiva etmemekle birlikte onun vukuuna delalet eden, Münhasır delil sözleşmesinde, kanunca caiz olan
onu muhtemel gösteren belge delil başlangıcıdır. diğer bütün deliller kullanılamaz diye kararlaştırılır.
Elinde delil başlangıcı olan kişi, delil başlangıcı + Onlara müracaat edilmeyecektir, sadece tarafların
takdiri delillerle senetle ispat kuralını bertaraf eder. belirlediklerine müracaat edilir.

Senet alınmasında manevi imkansızlık halleri Münhasır olmayan delil sözleşmesinde ise ilave bir
203’te belirtilmiştir. Altsoy ve üstsoy, kardeşler, delil öngörülür. Örneğin senetle ispatın gerekli
eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat olduğu durumlarda taraflar “takdiri delillerle de bu
arasındaki işlemler; işin niteliği ve tarafların ispatlanabilir” diyebilirler.
durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül
olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler Tahkim Sözleşmesi: Uyuşmazlığın çözümünde
bakımından bir senet alınmasının önündeki manevi tarafların anlaşmak suretiyle mahkeme yerine
imkansızlık hallerinden söz edebiliriz. kendilerinin belirlediği yahut bir başka kurum
tarafından belirlenen bir başka kişiyi yetkili
Senet alınmasında maddi imkansızlık halleri kılmaktır. Bu sözleşmede belirlenen kişiye hakem
203. maddede belirtilmiştir: denir.
• Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet
alınmasında imkansızlık veya olağanüstü Bilirkişi: Mahkemenin veya hakemin bir
güçlük bulunan hallerde yapılan işlemler uyuşmazlığa bakarken çözümü hukuk dışında özel
• Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı bir bilgi gerektiren vakıanın aydınlatılması için
yararlanma iddiaları kendisine müracaat edilen kişidir.
• Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü
kişilerin muvazaa iddiaları Hakem-Bilirkişi: Belli bir vakıaya ilişkin olarak
Durumlarında söz konusudur. kendisinin yaptığı açıklama, verdiği bilgi taraflar için
bağlayıcı olan kişidir. O konuda hakimin başka bir
Senedin kaybolması beklenmeyen bir olay veya delile müracaat etme imkanı yoktur.
zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim
edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir SENET ÇEŞİTLERİ
şekilde kaybolduysa söz konusudur.
Senetler düzenlenmesine resmi bir makamın katılıp
katılmamasına göre Adi ve Resmi olmak üzere 2’ye
ayrılır.

Adi Senetler
Adi senet de kesin delil olarak kullanılabilir. Sadece
düzenlenmesinde bir resmi makam katılmamaktadır.

Adi senedin tipik örnekleri kambiyo senetleridir.


Bono, çek, poliçe adi senetlerdir.

16
Resmi senedin aksi HMK.201 kapsamına girer. Yargıtay: “Ceza mahkemesinde haksız fiile ilişkin
yapılan tespitler hukuk mahkemesinde kesin delil
Adi senetlerin sahteliği her türlü delille ispatlanabilir. teşkil eder. Ancak kusurun veya zararın tespitine
Adi senedin sahteliğinin iddia edilmesi bir ön sorun yönelik kararlar hukuk mahkemesini bağlamaz.”
olarak incelenir. Kanuna göre bu bir sıralama ile
incelenir; isticvap, istiktab ve bilirkişi. (HMK.211) (216-224 arası okunmalı)

İsticvap: Hakimin o kişiyi sorgulayarak, ona sorular 221. maddede, elinde belge olan üçüncü kişilerin
yönelterek belgenin sahte olup olmadığı hakkında durumu düzenlenmiştir. Buna göre, mahkeme
kanaate ulaşmaya çalışmasıdır. belgenin beyanını emrede. Şahıs getirmezse:

İstiktab: Yazı yazdırmak demektir. Hakim, o kişiye (2) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes,
yazı yazdırır ve o yazıları karşılaştırır. elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz
edememesi hâlinde ise bunun sebebini delilleri ile
211 dışında bu prosedürü yapmak yerine ayrı bir birlikte açıklamak zorundadır. Mahkeme yapılan
tespit davası da açılabilir. Mahkemeden, o senedin açıklamayı yeterli görmezse, bu kimseyi tanık olarak
doğru olup olmadığını belirlemesi istenir. Sahtelik dinleyebilir.
iddiası giderilmedikçe, o adi senede dayanarak bir (3) Belgeyi ibraz zorunda olanlar, tanıklıktan
hüküm kurulması mümkün değildir. (HMK.209) çekinmeye ilişkin hükümlere göre, belgeyi ibrazdan
veya bu konudaki tanıklıktan çekinebilirler. Belgeyi
Resmi Senetler ibraz veya bu konuda tanıklık yapmak zorunda
olanlar hakkında, tanıklara ilişkin hükümler
Resmi senetler, kanunun ilgili hususta yetkilendirdiği uygulanır.
makamlarca düzenlene senetlerdir.
Tanıklığa ilişkin iki yaptırım vardır. Bunlar, zorla
Düzenleme biçimindeki senetlerin sahteliği getirme (245) ve disiplin hapsidir.
ispatlanmadıkça, aksi ispatlanamaz. Onaylama
biçimindeki resmi senetlerin ise sahteliği de aksi de Ticari defterler içinse (HMK.222) düzenlenmiştir.
ispatlanabilir. Resmi senetle ispatlanmış bir Buna göre, mahkeme ticari davalarda tarafların ticari
vakıanın aksi adi senetle ispatlanabilir. İspat defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan
gücü bakımından aralarında bir fark yoktur. birinin talebi üzerine karar verebilir.

Resmi senetler aksi veya sahteiliği ispatlanıncaya Mahkeme, resmi kayıtlar dışında herhangi bir
kadar geçerlidir. Yani adi senetlerde sahtelik iddiası belgenin mahkemeye getirilmesine resen karar
öne sürüldüğünde senedin sahteliği incelendikten veremezken, ticari defterler için bu söz konusudur.
sonra karar verilebilecekken, resmi senetlerde iddia
olsa dahi bunlar üzerinden hüküm kurulabilir ta ki Ticari defterlere delil olarak dayanabilmek için bu
aksi ispatlanana kadar. defterlerin kanuna ve usule uygun bir şekilde
düzenlenmiş olmaları gerekir. Açılış-kapanış onayları
İlamlar ve düzenleme şeklindeki noter senetleri kesin yapılmış; birbirini doğrulayan kayıtlar olması
delil teşkil ederler; bunların aksi ispatlanamaz. gerekir. Bunlar yoksa, ticari defterler delil olarak
Bunların sadece sahteliği ispatlanabilir. Onaylama kullanılamaz.
biçimindeki noter senetlerininse sahteliği ve aksi
ispatlanabilir. İki tarafın da ticari defterleri uygunsa ve delil olarak
beyan edilmişse, kanuna göre birinde bu hususa
Haksız yere sahtelik iddiası sürülmesin diye ilişkin hiçbir kayıt olmamalı veya aksi kesin delille
HMK.213 düzenlenmiştir. (oku) ispatlanmış olmalıdır.

208’e göre, düzenlenmesi resmi bir makamca yapılan Açılış-kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği
senetlerin sahtelik iddiası ayrı bir davada kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları,
incelenmelidir. sahibi aleyhine delil olur.

Sahtelik iddiası hukuk mahkemesi kararınca Taraflardan birinin tacir olması durumunda da tacir
kesinleşirse, söz konusu belge hakkında ceza olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları
mahkemesin de de sahtelik iddiası dinlenmez. Ancak kabul edeceğini belirtir; karşı taraf defterlerini ibraz
cezadaki karar, hukukta tekrar dinlenebilir (214) etmekten kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını
ispat etmiş sayılır. (222/5)

17
2-YEMİN (HMK.225) Tüzel kişiler içinse mevcut temsilcileri yemin eder.

Yemin kesin delildir. Yeminin Hazırlık Aşaması

Bir davaya ilişkin, ispat yükü kendisine düşen tarafın, Hangi vakıanın yemin deliliyle ispatlanacağını
ispatı kanunen caiz olan diğer delillerle yerine belirtmişsek, tahkikat aşamasında ilgili vakıa başkaca
getirememiş olması durumunda; ispat yükü delillerle ispatlanamamışsa hakim, ilgili tarafın yemin
kendisine düşmeyen taraftan, vakıayla ilgili olarak; deliline müracaat etmesini isteyecektir. 194’e göre,
bildiklerini kutsal saydığı değerleri tanık göstererek, hangi vakıanın hangi delille ispat edileceği açıkça
onlarla kuvvetlendirerek açıklamada bulunmasını belirtilmelidir.
istemektir.
Yargıtay içtihadına göre de açıkça belirtilmediyse,
Elinde ispat için başkaca deliller bulunan taraf da hakim hatırlatmak zorunda değildir.
yemin deliline dayanabilir.
74. maddeye göre, dava vekil aracılığıyla
Eğer usulüne uygun olarak yemin deliline müracaat yürütülüyorsa ve yemin deliline vekil aracılığıyla
edilirse ve yerine getirilirse, ilgili vakıaya ilişkin müracaat edilecekse, vekilin vekaletnamesinde buna
yemin, kesin delil teşkil eder. ilişkin açık bir yetkinin bulunması gerekir. Açıkça
yetki verilmemişse, vekil yemin edemez, yemini
MK.184’e göre boşanma davasına istisna olmak kabul-iade veya reddedemez.
üzere, hakim resen veya talep üzerine taraflara
yemin öneremez. Yemin teklif edilen tarafa meşruhatlı, şerhli bir
davetiye gönderilir ve mazeretsiz gelmezse, vakıa
Resen araştırma ilkesinin olduğu davalarda bütün hakkında sorulacak olan soruları ikrar etmiş olacağı
deliller takdiri delildir. Dolayısıyla burada yemine ihtar edilir.
ihtiyaç yoktur.
Eğer yemin teklif edilen taraf hasta veya özürlü ise,
Yeminin konusunu davanın çözümü bakımından mahkeme dışında yemin ettirilmesi mümkündür.
önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden Yine taraf farklı bir ildeyse, ses ve görüntü nakli
kaynaklanan vakıalardır. Yemin teklif edebilmek için, aracılığıyla, bu imkan yoksa istinabe yoluyla
ilgili vakıayı yemin teklif edilen tarafın bilmesi kendisine yemin ettirilebilir. (HMK.236)
gerekir.
Yeminin İbrazı
226’ya göre,
• Tarafların serbestçe tsarruf edemeyeceği Yemin mutlaka mahkeme huzurunda yapılır. Yemin
vakıalar Örneğin, soybağına ilişkin edecek kimsenin hangi konuda yemin edeceği, bunun
uyuşmazlıklar önemi, neticeleri ona anlatılır. (HMK.233)
• Bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın
irade açıklamalarının yeterli görülmediği Yalan yere yemin etmek, TCK kapsamında suçtur.
haller. Geçerlilik şekli için kanunun aradığı bir
şekil vardır, ona riayet edilmediyse yemin Yemin tutanağa geçirilir ve imzalanır. Yemin metni
deliline müracaat edilemez. okunurken, hakim de dahil herkes ayağa kalkar.
• Yemin edecek kimsenin namus ve onurunu
etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da Okumadan sonra tarafa söylediklerinde ısrar edip
kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak etmediği sorulur; ısrar etmezse yemin geçersiz olur
vakıalar. yani yemin edilmemiş olur. Israr ederse, imzalar
Bu konularda yemin teklif olunamaz, müracaat atılır. Vakıa bundan sonra ispatlanmış kabul edilir.
edilemez.
Aleyhine yemin teklif edilen bundan sonra sadece
Yemin bizatihi tarafça yapılır, vekili veya yalan yere yemin ettiğini ileri sürerek bir ceza davası
temsilcisince yapılamaz. Küçüklerde yasal temsilcinin açabilir. Ceza davası açılsa bile, bu dava için bekletici
yemin etmesi gerekir fakat küçüğün ehliyetinin mesele yapılmaz. (HMK.239)
genişlediği durumlarda küçük yemin edebilir.
Örneğin, sınırlı ehliyetsizlerin kendi başlarına Şayet ceza mahkemesinde yalan yere yemin
yapabilecekleri işlemler. ispatlanırsa ve karar kesinleşirse, HMK.375’e göre,
yargılamanın yenilenmesi sebebi ortaya çıkar. Bu
Yemin istenen taraf, yemini iade de edebilir. Bu davada yalan yere yemin durumu ya kesin delile ya
halde, yemin isteyen taraf yemin eder. da yazılı delile dayanmış olarak ispat edilmelidir.
Tanıkla ispat edilirse, ceza mahkemesi bakımından
sonucuna katlanır ancak hukuk m. kararı geçerlidir.

18
HMK.234’e göre, okuma ve yazma bilen sağır veya 2-Tanık
dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp
imzalayarak yemin ederler. Okuma yazma Uyuşmazlığın halli bakımından önem taşıyan bir
bilmeyenler, işaret dilinden anlayan bir bilirkişi vakıa hakkında duyu organlarıyla edindiği bilgiyi
aracılığıyla yemin ederler. daha sonra mahkemeye sözlü olarak aktaran kişiye
tanık, onun beyanına da tanık beyanı denir.
Yemin, ancak yemin teklif eden tarafın da bilebileceği
bir vakıa olması durumunda iade edilebilir. Davada taraf olmayan kişiler tanık gösterilebilir.

Yemin teklif edilen, yeminden önce ölmüş veya fiil İhtiyari dava arkadaşları, kendi taraflarındaki kişiler
ehliyetini kaybetmişse; yemin deliline müracaat için tanık olabilirler. (Çünkü ihtiyari dava
edilemez. arkadaşlığında, dava arkadaşı kadar dava vardır. Her
biri karşı taraftaki herkesle davalı durumundadır.)
3-KESİN HÜKÜM Mecburi dava arkadaşlığında bu mümkün değildir.

Kesin hüküm, bir uyuşmazlıkla ilgili olarak verilen Bir kimsenin avukatı aynı zamanda o kişinin tanığı da
mahkeme kararının kesinleşmesi durumunda, yine olabilir. Yasal temsilci ise aynı zamanda tanık olamaz.
aynı taraflar arasında aynı konuya ilişkin olarak aynı
vakıalara dayanılarak açılan yeni davada, ilk dava Tanıklıkta taraf olmadığı sürece herkes bunu
verilen hüküm, yeni davadaki ilgili vakıalar hakkında yapabilir, yasaklılık-ret sebebi yoktur. Ayırtım
kesin delildir. gücünün olması yeterlidir, ergin olmak veya tam
ehliyet zorunlu değildir. Ayırtım gücü her vakıa için
Örneğin, kısmi davada 100.000 liralık alacağımızın ayrı ayrı değerlendirilir.
1.000 lirasını istiyoruz. Haksız fiilden kaynaklanan bir
hukuki ilişkiye dayanarak bu 1.000 lirayı istiyoruz ve Tanık sayısı konusunda herhangi bir sınırlama söz
davayı kazandık. Bu davanın lehimize konusu değildir. Mahkeme (HMK.241) tanıklardan
sonuçlanabilmesi için hakimin haksız fiil ilişkisini bir kısmını dinleyip yeter derecede bilgi edindiyse,
tespit etmiş olması gerekiyor. En azından o vakıada geri kalanları dinlemek zorunda değildir.
ileri sürülen talebimizin haklı olduğunu tespit etmiş
olması ve bizim de bu ilişkinin taraı olduğumuzu kabul Tanık deliline müracaat edebilmek için bunu mutlaka
etmiş olması gerekiyor. Biz, kalan 99.000 lira için ek dilekçede belirtmemiz gerekir. Bir vakıaya ilişkn
davamızı aynı hukuki ilişkiye dayanarak açtığımız olarak bütün tanıkların hepsi bir arada olmak üzere
takdirde, bu ikinci davada da haksız fiilin işlenip tek bir liste olarak dilekçeyle mahkemeye
işlenmediğinin incelenmesi gerekiyor. Daha önce bu bildirilmelidir. (240/2) Listede yer almayanlar tanık
vakıa tespit edildiği için, ilk mahkemenin kararı olarak dinlenemez ve sonradan ikinci bir liste
burada kesin delil olarak ileri sürülür. verilemez.

Kesin hüküm, 303’e göre, taraflar için bağlayıcıdır. Tanık delili sunulduktan sonra, hakim tanık deliline
müracaat edilip edilmeyeceğini resen değerlendirir.
Aksi ispatlanmadıkççça, tarafların farklı olduğu ikinci Tanık deliline müracaat edilmeyeceği kanaatine
davada aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan bu vakıaya varırsa, o takdirde hasmın muvafakati aranır. Hasım
ilişkin karar dikkate alınmak durumundadır. Yargıtay muvafakat etmezse tanıklar dinlemez.
ilk mahkeme kararına güçlü delil demiştir. Örneğin,
kaza olmuş adam diyor ki kusurum yok, yıldırım düştü Gösterilen tanıklar mahkeme tarafından mahkemeye
kontrolü kaybettim. Karar kesinleşti. Sigorta şirketine çağırılır. Bunun için taraflara yüklenmiş bir
dava açıyoruz, o da diyor ki yıldırım düşme imkanı yok yükümlülük yoktur; yükümlülük mahkemededir.
hava o gün güzeldi, raporları sunuyor vs. Burada ilk Mahkeme çağırır, gelmezlerse zorla getirtir.
mahkemenin kararı, sigorta şirketince güçlü delil
olarak kullanılabilir. (veya tam tersi durumlarda) Taraf, tanıkları getirirse; tebligat yapılmasa da
mahkeme dinler.
TAKDİRİ DELİLLER
1-Belge (HMK.199) Davetiye, duruşma gününden en az 1 hafta önce
tanıklara tebliğ edilmelidir.
Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı
veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf,
film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile ekonomik
ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları
kanuna göre belgedir.

19
Tanıklık yapmak herkes için zorunluluktur. Bu Tanığın Dinlenmesi
durum için 245 ve 253 düzenlenmiştir.
255. madde tanıklara itiraz imkânını getirmiştir:
MADDE 245 Tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının
(1) Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler
tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir.
Usulüne uygun olarak çağrıldığı hâlde mazeret
bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirtilir, Tanık, usulüne uygun olarak mahkemeye çağrılır.
gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk çağrılan tanıklar mahkeme huzurunda bizatihi hâkim
Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. tarafından dinlenir. Ve tanığın dinlendiği duruşmada
Zorla getirtilen tanık, evvelce gelmemesini haklı mutlaka taraflar hazır bulunmalıdır. Tanıkların
gösterecek sebepleri sonradan bildirirse, aleyhine mahkemeye gelmeleri mümkün değilse bulundukları
hükmedilen giderler ve disiplin para cezası kaldırılır. yerde naip hâkim eliyle dinlenirler. Başka bir yargı
çevresindeyseler istinabe yoluyla dinlenebilirler.
MADDE 253
(1) Tanık, kanuni bir sebep göstermeden tanıklıktan Tanık, olayın ciddiyeti, tanığın yaptığı görevin
çekinir, yemin etmez veya göstermiş olduğu sebep görülmekte olan dava bakımından önemi, doğruyu
mahkemece kabul edilmemesine rağmen tanıklık söylememesi durumunda ortaya çıkabilecek sonuçlar
yapmaktan çekinirse beşyüz Türk Lirasından beşbin hakkında aydınlatılır.Bundan sonra, henüz sorguya
Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına ve bu başlamadan önce tanığa 258. maddeye göre yemin
yüzden doğan giderleri ödemesine hükmedilerek, verdirilir.
yeniden dinlenilmek üzere yargılama başka güne
bırakılır. Tanığa sorular sözlü olarak sorulur. Alınan cevaplar
(2) Tanık kendisine sorulan sorulara cevap vermez tutanağa yazdırılır. Taraflar, asil olarak davada
veya yemin etmemekte direnirse o mahkemece 2 bulunuyorlarsa ancak hâkim üzerinden sorulması
haftayı geçmemek üzere disiplin hapsine mahkûm istedikleri soruları tanığa yöneltebilirler. Hâkim
edilir. uygun görürse bu soruyu sorar. Ama tarafları
avukatlar temsil ediyorsa bu takdirde avukatlar,
2 hafta disiplin hapsi dışında başka herhangi bir doğrudan doğruya tanığa soru sorabilirler.
şey yapılamaz. (HMK.152)

Kural olarak tanık, mahkeme huzurunda Dinleme bittikten sonra tutanak imzalanır.
dinlenmelidir ancak 246’ya göre, tanığ soru kağıdı
gönderilerek de tanık beyanı alınabilir. Bu hakimin 3-Bilirkişi (HMK.266 vd)
takdirindedir.
266- (1) Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya
247 vd. uyarınca tanıklıktan çekinmek mümkündür. teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin
Sır sebebiyle, menfaat tehlikesi nedeniyle ve kişisel talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve
sebeplerle çekinmek mümkündür. görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi
veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin
Ayrıca kamu görevlileriyle ilgili olarak 242. madde; gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün
kamu görevlilerin icra ettikleri kamu görevi olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk
sebebiyle vakıf oldukları bilgileri, kendilerinden tanık öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir
sıfatıyla mahkemeye aktarmaları istendiğinde izin uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe,
almalarını açıkça belirtmiştir. bilirkişi olarak görevlendirilemez.

Tanıklıktan çekinme hakkının istisnaları HMK.266 ve 279’a göre, hukuki konularda


(HMK.251) bilirkişiye gidilemez. Bilirkişi de bu konuda görüş
a) Bir hukuki işlemin yapılması sırasında tanık olarak bildiremez. Ancak uygulamada hukuki konularda da
bulundurulmuş olan kimse o işlemin esası ve içeriği bilirkişiye gidilmektedir. Hakimin bunu yapması
hakkında, durumunda disiplin cezası gündeme gelir.
b) Aile bireylerinin doğum, ölüm veya
evlenmelerinden kaynaklanan olaylar hakkında, HMK.272’de bilirkişinin yasaklılığı ve reddi
c) Aile bireyleri arasında, ailevi ilişkilerden düzenlenmiştir. (BAK)
kaynaklanan mali uyuşmazlıklara ilişkin vakıalar
hakkında, Hâkimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleri
ç) Taraflardan birinin hukuki selefi veya temsilcisi bilirkişilere de tanınmıştır. Hâkimler hakkındaki
olarak kendisinin yaptığı işler hakkında, tanıklıktan yasaklılık sebeplerinden birinin bilirkişinin şahsında
çekinilemez. gerçekleşmesi üzerine o kişinin bu konuda bilirkişilik
Bunlar da tanıklıktan çekinemeyeceklerdir. yapması yasaklıdır.

20
Bilirkişinin reddedilmesi durumunda doğrudan Taraflar belli bir kişinin bilirkişi olarak tayin
doğruya hâkim bunu değerlendirecek ve o konuda edilmesini isterlerse ve her ikisi de mutabık kalsa
kararı verecektir. Bu karar kabule ilişkinse kanun bile hâkim, bu ittifakla bağlı değildir. Kendisi,
yoluna müracaat edilemez. listeden bilirkişiyi atayabilir. Fakat taraflar, söz
konusu kişi ile ilgili olarak bir hakem-bilirkişi
Ancak bilirkişinin reddi talebi reddedilirse bu durum sözleşmesi yaparlarsa ona yönelik olarak “Biz X
kanun yoluna şu şartlarda gidilebilir: Örneğin; denmiş kişisini bu konuda hakem-bilirkişi olarak tayin
ki “Bilirkişi o konuyu bilmez. Bu sebeple reddedilsin.” ediyoruz. Vereceği raporu da kabul ediyoruz.”
Ama hâkim bu talebi reddederek o bilirkişiden aldığı derlerse ancak o takdirde mahkeme onunla bağlıdır.
raporu hükmüne esas almışsa, daha sonra o bilirkişi
hakkında aslında ret sebebi olduğu ve bunun usulüne (270) Bilirkişilik, bilirkişi ikamesi mümkün olduğu
uygun olarak ileri sürüldüğü lakin mahkemece için zorunlu değildir.
reddedildiği kanun yoluyla ileri sürülebilir. Ve bunun
haklı olduğu ortaya çıkarsa sırf bu sebeple karar a) Resmî bilirkişiler ile 268 inci maddede belirtilmiş
bozulabilir. bulunan listelerde yer almış olanlar. Bölge adliye
mahkemeleri esas alınarak oluşturulan bilirkişilik
Bu, davada hüküm verilinceye kadar her zaman ileri kurumları nezdinde tutulan bilirkişi listelerine adını
sürülebilir. Ancak hâkimler hakkındaki ret sebepleri kendisi yazdırmış olanlar yükümlüdürler.
bilirkişinin şahsında gerçekleşmesi üzerine bunun,
sebebin öğrenilmesinden itibaren en geç 1 hafta b) Bilgisine başvurulacak konuyu bilmeksizin,
içerisinde ileri sürülmesi gerekir. meslek veya zanaatlarını icra etmesine olanak
bulunmayanlar yükümlüdürler. Örneğin; arıcılık
Tüzel kişiler de bilirkişilik yapabilmektedir. yapıyor ve liste dışından mahalli bilirkişi olarak atandı
ve “Ben listede değilim. Bilirkişilik yapmak
Hakim, teknik bilgiyle çözülebilecek vakıa hakkında istemiyorum.” diyor. Kendisine sorulan o soruyu
bilgi sahibi olsa da bilirkişiye gitmek zorundadır. bilmeksizin arıcılık yapabilmesi düşünülemeyecek
Örneğin, hakim mimarlık fakültesini de bitirmiş. Bu durumdaysa bilirkişilikten kaçınamayacaktır.
konuda gelecek bir vakıa hakkında bilgisi var ancak
yine de bilirkişiye gitmek zorundadır. c) Bilgisine başvurulacak konu hakkında, meslek
veya sanat icrasına resmen yetkili kılınmış olanlar.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilir. Taraflar o Bir meslek veya sanatın icrası ancak bir ruhsatla
rapordaki eksikliklerin veya yanlışlıkların yapılabiliyorsa –örneğin; doktorluk, mühendislik, mali
tamamlanması için mahkemeye müracaat edebilirler. müşavirlik böyledir- bu meslek veya sanatla ilgili
Bunun üzerine de mahkeme ya ek rapor alır ya da olarak bilgisine müracaat edildiğinde bilirkişilik
yeni bir bilirkişi atar. yapmaktan kaçınamayacaklardır.

Bilirkişiye mahkeme, özel veya teknik konuda Bu üç gruptaki kişilerin dışında kalanlar bilirkişilik
taraflar istemese bile başvurabilir. Masrafı taraflarca yapmak zorunda değillerdir.
karşılanır. Karşılanmazsa, hazine karşılar.
Bilirkişi gerektiğinde sözlü olarak da dinlenmek
üzere mahkemeye getirilebilir. Gelmezse zorla
Bilirkişinin mutlaka bölge adliye mahkemeleri getirilir, konuşmazsa disiplin hapsi uygulanabilir.
nezdinde tutulan bilirkişilik bölge kurumlarındaki (HMK.269)
sicile kayıtlı olması gerekmektedir.
Bilirkişilerin görevlendirilmesi (HMK.268)’de yer Listede yer alan bilirkişilere tekrar yemin
almaktadır. verdirilmezken (listeye kayıt olurken yemin verirler)
dışarıdan atanacak bilirkişiler her defasında yemin
Maddede geçen Bilirkişilik Kanunu’nun 10. vermelidir.
maddesinin Ç, D ve E bentleri şu şartları öngörüyor:
Listeye kayıtlı olmayı, tecrübe koşulunu ve ilave bir Bilirkişi raporunun hazırlanması için verilecek süre 3
koşul olarak bilirkişilik eğitimini almayı. Zarurete ayı geçemez. (HMK.274) Süre, 3 ayı geçmemek
binaen listeler dışında atanacak bilirkişilerde ise bu üzere uzatılabilir.
koşullar aranmayacaktır.
Bilirkişi, görevini bizzat yapar; başkasınca yerine
Mahkeme, bilirkişi olarak yalnızca 1 kişiyi getirilemez. Aynı zamanda sır saklamak zorundadır.
görevlendirebilir. (HMK.267) Gerekçesi açıkça
gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden
oluşacak bir kurul da bilirkişi olarak
görevlendirilebilir.

21
Bilirkişi Raporuna İtiraz (281) 4- KEŞİF (HMK.288 vd)

İtiraz, raporun tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Hâkimin, resen müracaat edebileceği, taraflar talep
yapılabilir. Bu itiraz, raporda eksik veya kendilerince etmemiş olsalar bile taraflarca hazırlama ilkesinin
hatalı olduğu yönlere ilişkin olabilir. Süre kesin bir geçerli olduğu davalarda da taraflar, dayanmamış
süre olmakla birlikte, mahkemeden talep edilmesi olsalar bile hâkimin başvurabileceği bir delildir.
durumunda uzatılabilir, bunun önünde bir engel
yoktur. Keşif, uyuşmazlığın halli bakımından önem taşıyan
vakıaya doğrudan doğruya yönelik olabileceği gibi
Rapor duruşma gününden önce taraflara tebliğ edilir. başka bir vakıanın aydınlatılması için de yapılabilir.
Mahkeme, alınan raporu yeterli görmezse her zaman
için ek rapor alınmasını veya yeni bir bilirkişi tayin Keşfe yetkili mahkeme
ederek ondan rapor alınmasına karar verebilir. Keşif, davaya bakan mahkemece icra edilir. Keşif
konusu, mahkemenin yargı çevresi dışında ise
Taraflar bu süre içerisinde eğer hiçbir mazeretleri inceleme istinabe suretiyle yapılır. Keşif konusu,
olmamasına rağmen itiraz etmemişlerse bu durumda büyükşehir belediye sınırları içerisinde ise inceleme,
Yargıtay’ın ağırlıklı olarak kararlarında belirttiği davaya bakan mahkeme tarafından da yerine
görüş: Rapor lehine olan taraf için bir usuli müktesep getirilebilir. (HMK.289)
hakkın doğmuş olması ve bu usuli müktesep hakkın
ortadan kaldırılacağı herhangi bir işlemin bundan Keşif sırasında yapılan işlemler tutanağa geçirilir.
sonra yapılamayacağı şeklindedir. Dolayısıyla, keşif icrasında zabıt katibinin bulunması
zorunludur.
Yargıtay’a göre, hakim bilirkişi raporundan ikna
olmadıysa yeni bir rapor alabilir. Aldığı rapor da aynı Keşfin yapılmasına; ispat yükü kendisine düşen taraf,
yönde karar vermişse; hakim de bu yönde karar ispat yükü kendisine düşmeyen taraf ve üçüncü kişi
vermek zorundadır. 2 rapor da farklıysa, 3. Raporun katlanmak zorundadır. Haklı bir gerekçe dışında bu
görüşüne göre karar verilir. kişiler keşfe katlanmak zorundadır.

Bilirkişinin Hukuki Sorumluluğu İspat yükü kendisine düşen taraf keşfin yapılmasına
Bu konu 285 ve 286. maddelerde düzenlenmiştir. karşı gelirse, bu durumda o delile dayanmaktan
Hâkimin hukuki sorumluluğuna paraleldir. vazgeçmiş sayılır. Vakıa ispatlanamadığı için, yok
sayılır.
Bu sebeple kanun, bilirkişinin sorumluluğunu kasıt
ve ağır kusurla sınırlandırmıştır; bu rapor hükme İspat yükü kendisine düşmeyen taraf keşfin
esas alınmalıdır ve bu esastan doğan bir zarar yapılmasına karşı koyarsa, bu durumda idia edilen
meydana gelmiş olmalıdır. Bu durumlarda, devlete vakıayı kabul etmiş sayılır.
karşı tazminat davası açılabilir. Hafif kusurdan bu
anlamda sorumlu tutulamayacaktır. Üçüncü kişi de keşfe katlanmak zorundadır ancak
tanıklıktan çekinme sebeplerine dayanarak keşfe
Bilirkişi raporu hükme esas olmadıysa sadece almış itiraz edebilir. Hakim, keşif icrasına zorla karar
olduğu ücret nezdinde haksız fiil hükümleri verebilir.
çerçevesinde dava açılabilir.
(HMK.292) Herkes, soybağının tespitiyle ilgili olarak
Tazminat davası, gerçeğe aykırı raporun ilk derece kendi vücudundan kan veya doku örneğinin
mahkemece hükme esas alındığı hallerde; bu alınmasına rıza göstermek zorundadır. Davalı taraf
mahkemenin kendi yargı çevresi içinde yer aldığı buna rıza göstermezse, bundan beklenen sonuç
bölge adliye mahkemesinde açılır. aleyhine doğmuş sayılır.

Şayet bu rapor bölge adliye mahkemesinde hükme Uzman Görüşü (HMK.293)


esas alınmış ise bu takdirde de ilgili tazminat davası;
Yargıtay’ın ilgili hukuk dairesinde görülecektir. Hukuk konularında ismi öne çıkmış kişiler,
çoğunlukla akademisyenler mahkemeye, taraflardan
Daha sonra devlet sorumlu bilirkişiye karşı rücu birisinin kendisine müracaatı üzerine hazırladığı
davası açabilecektir. Tazminat davasını karara hukuki bir görüş sunabilir.
bağlamış olan mahkeme rücu davasını da görecektir.
Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu Hukuki değerlendirmeler, mahkemece dikkate
bilirkişiye, ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde alınmak zorundadır. Getirilen uzman görüşleri
rücu eder. Hükme esas alınan bilirkişi raporu kasten hasımca kabul edilirse, o konuya ilişkin bir delil
gerçeğe aykırı olarak düzenlenmişse, bu durumda, sözleşmesi yapılmış olur. Karşı çıkarsa, getiren
ceza zamanaşımı süresi uygulanır. (287) tarafın beyanı olarak dikkate alınır.

22
KANUNDA DÜZENLENMEMİŞ OLAN DELİLLER Basit usulde ise tahkikatın son duruşmasında eğer
hâkim, hükmü açıklayacak duruma da gelmişse sözlü
Dolaylı tanıklık, yani olay yaşanmadan olayın yargılamayı da yapıp hükmü açıklayabilir.
anlatıldığı bir yerde bunu duymak vb. bir belge veya
tanıklık değildir. Bu zayıf delil olarak diğer delillerle Sözlü Yargılama (HMK.186)
de kuvvetlendirilerek kullanılabilir. Kişinin duyduğu
vakıalar, dile getiren kişinin söyledikleri “mahkeme Taraflara davetiye gönderilir; bu daveettiyede hazır
dışı ikrar” olarak ifade edilir. bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm
verileceği belirtilir. Bu davet tahkikatın son
İSTİCAP (HMK.169) duruşmasında hazır bulunan taraflara sözlü davet
şeklinde de yapılabilir.
İsticvap, soru sorup cevap almadır kanundaki
anlamıyla; tarafın, bir vakıanın doğru olup Sözlü yargılamada 150.madde hükmü uygulanmaz.
olmadığına yönelik olarak sorgulanmasıdır. Taraflar gelmezse, hakim kararını verir.

Mahkeme, kendiliğinden veya talep üzerine Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini
taraflardan her birinin isticvabına karar verebilir. sorar ve hükmünü verir.
İsticvap, davanın temelini oluşturan vakıalar ve
onunla ilişkisi bulunan hususlar hakkında olur. Sözlü yargılama aşamasında davayı bitiren taraf
işlemleri olan feragat ve kabul de yapılabilir.
İsticvap bir delil değildir. Amaç ikrar elde etmektir,
edilemezse bir önemi yoktur. Hakim sözlü yargılama duruşmasında hükmünü
açıklayacak duruma gelmiş olabilir. Ancak henüz
Delil Tespiti (HMK.400 vd) hükmünü açılamamış ise ve bu arada taraflardan
birisi yeni bir delil veya vakıa getirmiş ise ve o delilin
Delil tespiti bir geçici hukuki himaye tedbiridir. Delil ya da vakıanın dinlenmesi ilgili hükümler
tespitinde, tahkikat aşamasında vakıaların ne çerçevesinde caiz ise hâkim tekrar tahkikat
olduğunu deliller aracılığıyla ortaya çıkarılması işi aşamasına dönebilir. Örneğin; 145. madde
daha önceye çekilmektedir. çerçevesinde taraf, o duruşmaya kadar ulaşamadığı,
elinde olmayan sebeplerle bulamadığı delili sözlü
Mahkemeden davayı açmadan veya dava açarken yargılama duruşmasına gelirken elde etmiş ve
dava dilekçesiyle beraber delil tespiti isteyebiliriz. mahkemeye getirmişse hâkim, sözlü yargılamadan
Duruşmadan önce, vakıanın ispati için tekrar tahkikata döner. İnceleme bititkten sonra yeni
kullanacağımız delil tespit edilir. Örneğin; kiracı, bir duruşma tarihi verilerek o duruşmada hüküm
kiralananı boşaltmış. Kırmış, dökmüş, zarar vermiş ve verilir.
öylece çıkıp gitmiş. Kira bedelini de ödememiş. Bu
durumda kiralanana verilen zarar sebebiyle tazminat HÜKÜM (HMK.294)
davası ve kira bedelinin ödenmesi için dava açacağız.
Bunları aynı davada objektif dava birleşmesi olarak Madde 297-(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye
ileri süreceğiz. Belki ilk duruşma 5 ay sonra olacak. Biz ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden
5 ay boyunca evin zarar gördüğünü ispatlamak için bu her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen
şekilde kırık dökük mü tutacağız? Burada zarar keşif borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık,
ve bilirkişi deliliyle ispatlanacak. Bunları mı şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde
bekleyeceğiz? Beklememek için, delil tespiti isteriz. gösterilmesi gereklidir.

Bu, kısa karar olarak ifade edilir. Yargılamanın


TAHKİKATIN SONA ERMESİ VE SÖZLÜ sonunda gerekçeli kararın okunması mümkün
YARGILAMA (HMK.184) olmadığı için, taraflara kısa kararı okunur.

Son tahkikat işleminin yapıldığı duruşmada hâkim, 294/4. fıkraya göre zorunlu karar “Zorunlu
yapılacak başkaca bir tahkikat işlemi olmadığını nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği
değerlendirirse vakıalara ve toplanan delillere ilişkin hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden
bir değerlendirme yapmaları için hazır bulunan iki başlayarak 1 ay içinde yazılması gerekir.”
tarafa da söz verir. Tarafların beyanlarından sonra
tahkikat sona erer. Artık bu aşamadan sonra ıslah da Gerekçeli kararın içeriği HMK.297’de belirtilmiştir.
mümkün olmayacaktır.
Tahkikat aşamasında ve sözlü yargılama aşamasında
Hakim, nihai kararını aynı duruşmada veremez. olanların hepsi özel olarak gerekçe kısmında yazılır.
Bundan sonra sözlü yargılama aşaması yapılır ve
burada başka bir şey kalmadıysa hükmünü verir.

23
Karar, örneğin; asliye hukuk mahkemesi hâkiminin iş HÜKMÜN ETKİLERİ
mahkemesi sıfatıyla verdiği bir karardı. Dolayısıyla “8
gün içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar 1-Eda Hükmü
verildi.” demesi gerekirken kendisi asliye hukuk hâkimi 2-Tespit Hükmü
olduğu için hata ile “2 hafta içinde istinaf yolu açık 3-İnşai Hüküm
olmak üzere karar verildi.” dediyse, bu durumda
hangisi geçerli olacaktır? Kanunun yazdığı mı, yoksa Tespit hükmü; tespit davasının kabulü yahut reddi
hâkimin burada yanlış olarak yazdığı mı? halinde verilen hükümdür. Hakkın yahut hukuki
ilişkinin mevcut olup olmadığına yönelik veya bir
Yargıtay’ın buradaki uygulaması şudur: “Bu belgenin sahte olup olmadığına ilişkin açılan dava
yanlışlıktan ilgili taraf lehine bir hak doğmaz. neticesinde verilen esasa yönelik hüküm, her
Kanunda belirtilen süre neyse odur. Hâkim yanlış halükarda bir tespit hükmüdür.
yapmıştır. Bu zühulden ilgili taraf lehine herhangi bir
hak doğmaz.” Eda davasının kabulü halinde verilen hüküm eda
hükmüdür. Eda davasının esastan reddi halinde
Anayasa Mahkemesi ise “Taraf, mahkemece verilen hüküm ise tespit hükmüdür.
kendisine yapılan açıklamaya, gösterilen yola itibar
etmekle haklıdır” demiştir. İnşai davaların kabulü halinde verilen hüküm inşai
hükümdür. İnşai davanın esastan reddi halinde
Kanun yolu kapalı olan bir kararda hâkimin hatasıyla verilen hüküm ise yine bir tespit hükmüdür.
örneğin; 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere
demesi halinde Yargıtay’ın uygulaması çok katıdır. Bu Kesin hüküm ve inşai hüküm arasındaki fark
durumda Yargıtay: “Verildiği anda kesin olan karar, nedir?
mahkemenin buna karşı kanun yoluna gidilebilir Kesin hüküm kural olarak sadece taraflar arasında
demesiyle kesin olmaktan çıkmaz.” diyor. sonuç doğururken, inşai hüküm herkes için hüküm
doğurur. Bu önemli bir noktadır. Örneğin; bir anonim
Kısa karar ve gerekçeli kararın birbirinden farklı şirkette genel kurulun iptali talebi sadece talep eden
olması durumunda Yargıtay’a göre bu bir bozma için değil, herkes için sonuç doğurur.
sebebidir; yeni bir karar verilir.
Hükmün Sonuçları
Bu şekilde 297. maddeye göre gerekçeli karar
yazılacak. 298. maddeye göre de hâkim hükmü İhtiva ettiği talep açısından, onun maddi hukuk
yazacak, toplu mahkemelerde başkan hükmü yönüyle tabi olduğu zamanaşımı süresi daha kısa olsa
yazacak. Karşı oy varsa buna da yer verilecek. bile onu 10 yıla çıkarır. (TBK 156/2) Bu süre
Bundan sonra hâkim ve zabıt kâtipleri kararı yapılan son işlem tarihinden itibaren işlemeye başlar.
imzalayacak. Toplu mahkemelerde bütün hâkimlerin Hükmün yazılması tarihi esas alınmalıdır. 10 yıl
imzası olacak. Son olarak da mahkemenin mührüyle zarfında hükmü mahkemeden alıp icra ettirmezsek
karar mühürlenecek. Bu aşamadan sonra hükmün, eğer o hükmü daha sonra alıp icraya koyduğunuzda
taraf sayısından bir fazla olacak şekilde örneği zamanaşımı defi icra prosedürü çerçevesinde ileri
çıkarılacak. Hükmün aslı kesinleşmeden sonra ayrı sürülebilir.
olarak kararlar kartonuna kaldırılacak. Hükmün
kesinleşmesinden sonra karar dosyası içine konulan Eğer hükme bağlanan husus cebri icra yoluyla icra
karar örneğiyle birlikte arşive gidecek. Orada 10 yıl edilmeye elverişli ise, diğer ifadeyle hüküm, bir eda
boyunca muhafaza edilecek. hükmü ise bu ilamlı olarak icra edilebilir.

Taraflara verilen hüküm nüshası birer ilamdır. KESİN HÜKÜM


Hüküm ise yargılama sonunda uyuşmazlığın
esası hakkında verilen nihai karardır. Hüküm bir Şekli anlamda ve maddi anlamda kesinleşme söz
nihai karardır. Nihai karar, esasa ilişkin; usule ilişkin konusudur.
ve karar verilmesine gerek olmadığına ilişkin olarak
verilebilir. Esasa ilişkin karar, hükümdür. Şekli Anlamda Kesin Hüküm

HMK.302’ye göre taraflar, harcı ödeyip ödemediğine Şekli anlamda kesinlik demek bir nihai karara karşı
bakılmaksızın ilamı her zaman alabilirler. Hakimin kanun yoluna müracaat imkânı bulunmaması
kararı yazdıktan sonra bunu kendiliğinden taraflara demektir. Yani, ya o karara karşı kanun yolu hiç
göndermesi gerekmiyor. Taraflar ancak isterlerse bu yoktur veya vardır ama artık ortadan kalkmıştır.
kararın bir nüshasını herhangi şart aranmaksızın
mahkemeden alabilirler. Taraflardan biri aldıysa,
mahkeme diğer tarafa da gönderir.

24
Kanun yoluna başvuru imkânının başta olup da Şekli anlamda kesinlik karara karşı kanun yoluna
sonradan kalmadığı durumlar şunlardır: gidilemez. Karara karşı kanun yoluna gidememeye
sebep olan durumlardan bir tanesi de sürenin
1) Kanun yoluna başvuru imkânı talebe bağlıdır. kaçırılmasıdır. Süreyi mazeret sebebiyle kaçırmış
Dolayısıyla bu imkândan feragat edilebilir. isek eski hale getirme yoluyla şekli anlamda kesinliği
2) Kanun yolu süreye tabidir. Bu süreler farklıdır. bertaraf edebiliriz.
Kural olarak iki haftadır. İki haftalık süre içerisinde
istinafa başvurmaz isem eğer ilk derece
mahkemesinin vermiş olduğu karar şekli anlamda
kesinleşir.
3) İlgili taraf kanun yoluna başvurma imkânını
usulüne uygun olarak kullandı diyelim. Ancak kanun
yolu talebi reddedilmiş olabilir. Bu durumda artık
kanun yoluna başvuru hakkı ortadan kalkar.
Maddi Anlamda Kesin Hüküm (HMK.303-114)
Kanun yolunun kapalı olduğu durumlar HMK.341 ve
362’de belirtilmiştir. Maddi anlamda kesin hüküm; şekli anlamda
kesinleşmiş bir karara konu olan uyuşmazlığın aynı
!! MADDE 341- Miktar veya değeri 3000 Türk taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanılarak
Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin yeniden mahkeme önüne getirilememesi demektir.
kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat
davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya Maddi anlamda kesinlik sadece esastan verilen nihai
değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. kararlar açısından söz konusu olur.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması
durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı Kesin hükmün iki etkisinden söz edilir:
alacağın tamamına göre belirlenir. • Müspet etkisi (olumlu)
Örneğin: 6000 liralık bir dava açtık. Mahkeme 2000 • Menfi etkisi (olumsuz)
lirayı reddedip 4000 lirayı kabul etti. Talebinizin kabul
edilmeyen kısmı olan 2000 lira için, başlangıçtaki Kesin hükmün müspet etkisi tarafları ve mahkemeyi
talep 3000 lirayı aşmasına rağmen, verilen karar bağlanmasıdır. Dolayısıyla onun aynı zamanda kesin
kesindir. Buna karşılık; davalı aleyhine hükmolunan delil teşkil etmesini de kapsar.
miktar 4000 lira olduğu için ve bu miktara 3000
liranın üstünde olduğu için onun istinaf yoluna Kesin hükmün menfi etkisi ise; tarafları, dava konusu
başvurma imkânı vardır. ve dava sebebi aynı olan bir uyuşmazlığın yeniden
mahkeme önüne getirilememesidir. Bu, aynı
Bölge adliye mahkemeleri içinse miktar veya değeri zamanda kamu düzenine ilişkin bir dava şartıdır.
40.000 lirayı geçmeyen davalara ilişkin kararlara
karşı yargı yolu kapalıdır. (362) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı
arasında veya müteselsil alacaklılardan biri veya
Şahıs varlığına ilişkin uyuşmazlıklarda ise her birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm,
halükarda istinaf ve temyiz imkânı vardır. diğerleri açısından geçerli değildir. Örneğin, A, B ve C
müteselsil alacaklılar, borçlu da X olsun. A'nın açtığı
Tutum dilekçesi: Kısa karar açıklandıktan sonra, davayı mahkeme reddediyor. Bunun üzerine B, X'e
istinafa giderken daha uygun bir başvuru yapabilmek karşı dava açıyor. Aynı hukuki ilişkiye dayanarak B'nin
adına başvuru hakkının gerekçeli karar açıklanana açtığı davada, daha önce A'nın açtığı davada verilen ve
kadar tutulması amacıyla yazılan dilekçedir. “İstinaf kesinleşen karar, taraflar aynı olmadığı için maddi
hakkımı –veya duruma göre temyiz hakkımı- saklı anlamda kesin hüküm oluşturmayacaktır. Ama
tutuyorum. Gerekçeli karar tebliğ edildiğinde ayrıntılı Yargıtay diyor ki: "Bunu görmezden gelemeyiz. Bu bir
olarak istinaf dilekçemi vereceğim” şeklindedir. güçlü delildir."

Sadece kanun yoluna başvuru süresinin kısa kararın Bir hükmün diğer bir yargılama için kesin hüküm
tefhimi ile başladığı hallerde ortaya çıkar. Buna teşkil etmesi için şu unsurlarının aynı olması
karşılık gerekçeli kararın tebliğ edildiği andan gerekiyor:
itibaren kanun yoluna başvuru süresinin başladığı 1) Taraflar
hallerde buna ihtiyaç yoktur. 2) Uyuşmazlık konusu
3) Dava sebebi

25
Kesin Hükmün Unsur Etkisi
Celse harcı, o celseye katılmamak suretiyle davanın
Kesin hükmün unsur etkisi şu durumda karşımıza uzamasına sebep olunduysa, o celse için ilk derece
çıkar: Bir mahkemenin karar vermesi ve bu kararın mahkemesinin talep ettiği harca celse harcı denir.
kesinleşmesi, başka bir davanın açılabilmesi için
bunun maddi hukuk açısından koşulu ise bu Harçlarla ilgili şu 2 kural önemlidir:
durumda ilk davada verilen karar, ikinci dava
açısından unsur etkisini karşılar. Örneğin; bu davayı 1-Malvarlığına ilişkin davalarda, dava konusunun
kazanıp kazanamayacağımı bilmiyorum. Kaybetme değeri gösterilmek zorundadır. Aksi halde dilekçe
ihtimalimi sigorta etmek istiyorum. Bu, Türkiye’de çok muameleye konulmaz.
yaygın bir durum değildir. Ama özellikle batıda çok 2-Dava sırasında dava konusunun değeri değişirse,
yaygındır. Sizin, daha sonra sigortacıya karşı dava harç eksik yatırılmış olur. Bu durumda geri kalan
açabilmeniz için bu ilk davanın açılmış ve kaybedilmiş miktar yatırılmalıdır. Aksi halde HMK.150 uygulanır.
olması gerekir.
Yargılama giderlerinin bir diğeri ise gider avansıdır.
Dolayısıyla ikinci hukuki ilişki bakımından sigortacının
sigorta sözleşmesi çerçevesinde size karşı gerçekleşen HMK.324’te düzenlenmiştir. Taraflardan her biri
rizikoyu tazmin etmesi şartlarının ortaya çıkması, size ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen
daha önce bir davanın açılması ve onun sizin avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak
tarafınızdan kaybedilmesi ihtimaline bağlıdır. İşte zorundadır. 2 haftalık kesin süre içerisinde
burada, ikinci dava açıldığında ilk davada verilen yatırılmazsa, dava usulden reddedilir. (Gider avansı
karar; ikinci davanın temelini oluşturan hukuki HMK’ya göre aslen vakıaların ispatında kullanılacak
ilişkinin bir unsurudur, sigorta sözleşmesinin bir deliller için belirlenmiş bir avanstır. Yatırılmazsa, o
şartıdır. Bu, asla bir rücu değildir. delilden vazgeçilmiş sayılır ve karşı taraf için usuli
müktesep hak teşkil eder. Ancak uygulamada
YARGILAMA GİDERLERİ delilden vazgeçme yerine doğrudan usulden red
verilir)
Yargılamanın başından sonuna kadar giderler
silsilesi oluyor. Siz, ilk olarak davayı açabilmek için Ödemesi gereken taraf gider avansını ödemezse,
tevzi bürosuna gidersiniz. Tevzi bürosuna dilekçenizi karşı taraf ödeyebilir.
aldığınızda öncelikle davanın konusuna bakar ve
harca tabi olup olmadığına karar verir. Harca tabiyse 325. maddeye göre; hâkimin resen araştırma
hem harcı, hem de gider avansını hesaplar. Ondan ilkesinin geçerli olduğu davalarda hâkim, resen
sonra bunları ödemeniz istenir. Siz ödeyip gelirsiniz başvurduğu deliller için gerekli giderleri taraflardan
ve makbuzu verirsiniz. Daha sonra tevziyi ödemesini ister. Taraflara 1 haftalık süre verir. Eğer
gerçekleştirirler. taraflar bu süre içerisinde ödemezlerse bu giderler
hazineden karşılanır.
323. madde nelerin yargılama gideri olduğunu tek
tek saymıştır. Taraflarca hazırlanma ilkesinin geçerli olduğu
davalarda delil avansını taraflar yatırmak
Davanın açılması sırasında bu dava harca tabi bir zorundadır. Eğer yatırılmazsa o delile dayanmaktan
davaysa bununla ilgili olarak bir maktu harç vazgeçilmiş sayılır.
ödersiniz. Daha sonra ödeyeceğiniz harç karar ve
ilam harcıdır. Burada ikili bir ayrıma gidilmesi Kanunda aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece
gerekiyor: Açılan davanın değeri belli bir parayla yargılamada aleyhine hüküm verilen kişi yargılama
ölçülebilecek bir değer mi? Diyelim ki alacak giderlerinden sorumludur. Bazen kısmen davanın
davasına ilişkin bir davada dava konusu parayla reddine, kısmen kabulüne karar verilebilir. Böyle bir
ölçülebilecek bir davadır. Eğer böyle bir durum söz durumda hâkim haklılık durumuna göre yargılama
konusuysa ödenecek harç nisbi karar ve ilam giderlerini paylaştırır.
harcıdır. Eğer dava konusu parayla ölçülebilecek bir
şey değilse de bu durumda maktu karar ve ilam harcı Fer’î müdahil davada bir tarafın yanında yer aldı ve o
ödersiniz. taraf davayı kaybetti. Bu durumda fer’î müdahil
sadece fer’î müdahile ilişkin yargılama giderlerinden
Eğer nisbi karar ve ilam harcı söz konusuysa, yani sorumlu olur.
parayla ölçülebilen bir değer söz konusuysa Harçlar
Kanunu’nda belirtilen nisbi karar ve ilam harcının
¼’ü peşin olarak ödenir.
Nisbi karar ve ilam harcının ödenmesinde davacının
talebi kabul edilirse bu durum geçerlidir. Ancak dava
reddedilirse bu durumda maktu bir ücret ödenir.

26
Kabul ve feragat durumlarında ise, Adli yardım talebile birlikte açılan davada harç ve
giderler ödenmez. Talep reddedilirse, süresi içinde
Kabul eden kişi eğer davanın açılmasına haksız yolla ödenmesi gerekir ancak ödeme zorunluluğu yoktur.
sebebiyet vermemişse ve ilk oturumda kabul etmişse
yargılama giderlerine mahkûm edilmez. Adli yardım talebiyle açılan dava kaybedilirse, dava
giderleri davacı tarafça ödenir. En çok 1 yıl içinde eşit
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilirse aynı taksitlerle ödenmesine karar verilecektir. Eğer bu
mahkeme yargılama giderlerine hükmetmez. Siz giderlerin tahsilinin o kişinin mağduriyetine neden
daha sonra görevli ve yetkili mahkemede davayı olacağı mahkemece açıkça anlaşılırsa bu
açarsanız o mahkeme, bir önceki davadaki yargılama ödemeden muaf tutulabilecektir. 339. madde böyle
giderlerine de hükmeder. bir muafiyet imkânı tanınmıştır.

Ancak farzı misal davacı taraf daha sonra görevli ve Adli yardım talebinin reddi kararına itiraz edilebilir.
yetkili mahkemede davayı açmazsa ne olacak? Bu Ret kararı veren merciiye bir dilekçe ile itiraz edilir.
durumda ilk görevsizlik ve yetkisizlik kararını veren Kendisinden sonra gelen, aynı kıdemdeki yetkili olan
merci talep üzerine yargılama giderlerine de bir numara sonraki ilgili mahkeme inceleyecek.
hükmeder. Bu, kanunun 331. maddesinin 2. Bunun verdiği karar da kesin olacak.
fıkrasında düzenlenmiştir.
Adli yardım başvurusu, yargılama devam ederken de
Mahkeme esasa ilişkin, usule ilişkin ve bir de davanın yapılabilir. O aşamadan sonraki hususlarda adli
konusuz kalması sebebiyle esastan karar verilmesine yardımdan yararlanılabilir.
yer olmadığına ilişkin nihai karar verebilir. Böyle bir
durumda hâkim, davanın açılmış olduğu tarihteki Adli yardım talebiniz sadece açılmış olan asıl davaya
haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ilişkindir. Yani siz adli yardımı hangi dava için
eder ve hükmeder. (HMK.331/1) istiyorsanız, adli yardım da o dava için geçerlidir.
Eğer karşı taraf bir karşı dava açarsa bunun için ayrı
Davanın açılmamış sayılması durumunda da bir adli yardım talebinde bulunmanız gerekmektedir.
yargılama giderleri davacı tarafa yüklenilir. (331/3)
Adli yardım talebinde bulunan kişi eğer ki
Bir vekil varsa, vekalet ücreti hakimce belirlenir ve mahkemeyi aldatıcı nitelikte belgeler sunmuşsa ve bu
davayı kaybeden tarafa yüklenir. Avukatlık asgari ortaya çıkarsa adli yardım ortadan kalkacaktır. Adli
ücretinin altında veya 3 kat üzerinde karar verilemez. yardım kapsamında karşılanan giderler de bu kişiden
talep edilecektir. Aynı şekilde yargılamanın devamı
ADLİ YARDIM sırasında adli yardımı gerektirecek durum ortadan
kalkarsa doğal sonuç olarak adli yardım da son
Gerekli masraf karşılanamıyorsa, adli yardım bulacaktır.
alınabilir.
Adli yardım sadece kişiye özgüdür. Dolayısıyla daha
Adli yardım; davanın açılmasını, yürütülmesini, icra sonra davada bu kişinin yerine cüzi veya külli
takibini ve geçici hukuki himaye taleplerini de halefleri geçerse adli yardımdan bunlar da
kapsar. Yani maddi yardımı kanun koyucu sadece yararlanamaz.
dava açmakta öngörmemiş. Örneğin icra takibi için
de adli yardımdan yararlanılabileceğini belirtmiş. HÜKMÜN TASHİHİ VE TAVZİHİ

Şartları Tashih

1-Yoksulluk şartı gerçekleşmiş olmalıdır. (334) 304’ göre hükümdeki birtakım yazı ve hesap hataları
2-Talebin bir dayanağı olmalıdır. için ve diğer benzeri açık hatalar için işbu hükümdeki
yanlışlığın düzeltilmesi imkânı tanınmıştır. Burada
Adli yardımdan yararlanan kişinin teminat önemli nokta şudur: Hâkim, hakları sınırlayacak
göstermesine gerek yoktur. şekilde bir tashih yapamaz. Örneğin; daha önce
unutmuş olduğu bir şeyi tahsis yapma bahanesiyle
Adli yardımı davayı gören mahkemeden bir dilekçe kararına ekleyemez.
ile talep edilir. İcra iflas takiplerinde ise takibin
yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden talep edilir. Sadece hükümdeki açık yazı ve hesap hatalarını
düzeltecektir. Örneğin; hükmü elinize alıyorsunuz.
Kanun yolu aşamasında da adli yardıma İncelerken bakıyorsunuz ki isminiz Mete olmasına
başvurulabilir. Bu durumda da istinaf veya temyiz rağmen hükümde Metin yazılmış. Veya başka şekilde
mahkemesine başvuru yapılacak, adli yardıma bu birtakım yanlışlıklar var. İşte bu gibi durumlar için
mahkemeler hükmedebilecektir. HMK hükmün tashihi müessesesini düzenlemiştir.

27
Hâkim, henüz karar taraflara tebliğ edilmemişse Etkisiz bir hükmün de bu anlamda maddi açıdan
resen, bizzat kendisi tarafları dinlemeden ilgili kesin hüküm olması söz konusu olmaz. Etkisiz
hususu düzenleyebilir. Ancak karar eğer taraflara hükmün icrası da mümkün değildir. Ancak etkisiz
tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden tahsis hükümde sadece yargılama giderlerinin icra mümkün
imkânını kullanamaz. Eğer taraflar gelmezlerse tahsis olabilir. Hükmün kendisi etkisizdir ama hükümdeki
işlemini bu durumda yapabilecektir. yargılama giderleri etki doğurabilir. Dolayısıyla
etkisiz hüküm için kanun yoluna başvurmanıza gerek
Tavzih yoktur. Ancak etkisiz hükümdeki yargılama giderleri
için kanun yoluna başvurabilirsiniz.
Hükmün anlaşılamaması üzerine icra edilememesi
neticesinde tavzih imkanı ortaya çıkar. Tavzih, DAVAYA SON VEREN TARAF İŞLEMLERİ
hükmün çelişkilerinin giderilip açık hale
getirilmesidir. 305 ve 306’da düzenlenmiştir. Davaya son veren taraf işlemleri üç tanedir: Feragat,
sulh ve kabul.
Gerek tashih, gerekse tavzih hükmün icrası
tamamlanıncaya kadar istenebilir. Hükmün Feragat
kesinleşmesi vs. önemli değildir. Önemli olan
hükmün icra edilmesidir. Eğer hüküm icra edilmişse Feragat davacının yapabileceği bir taraf işlemidir.
zaten bunlara ihtiyaç yoktur. Tek taraflı bir işlemdir, karşı tarafın rızası gerekmez.
Davacı, neticeyi talebinden feragat edebilir.
Tavzihi hükmü veren mahkemeden dilekçeyle istenir.
Feragat edilirse, o dava tekrar açılamaz.
Tavzih talebinin yapıldığı vakit, diğer tarafa da bu
hususun bildirilmesi ve cevap istenmesi gerekir. Yani Feragat talep sonucundan vazgeçmeye yöneliktir.
tavzihten diğer tarafın haberdar edilmemesi gibi bir Ancak ille de talep sonucunun tamamından
durum söz konusu olmamalıdır. Diğer taraf bu talebe vazgeçilmesi söz konusu olmayabilir. Talebin bir
cevap verebileceği gibi vermeye de bilir. Mahkeme, kısmından da feragat edilebilir. Eğer bir kısmından
cevap verilmese dahi dosya üzerinden karar feragat edilmişse geri kalan kısım için yargılamaya
verebilir. devam edilir.

Tavzih, yeni hakların eklenmesi, daraltılması veya Feragat, hükmün kesinleşmesine kadar yapılabilir.
sınırlandırılması tarzında yapılamaz. Buradan çıkan sonuç şudur: Kanun yolları
aşamasında da davadan feragat edebilirsiniz.
YOK HÜKÜM-ETKİSİZ HÜKÜM
Dilekçeyle veya yargılamanın devamı sırasında sözlü
Karardaki eksiklik bazı durumlarda kararın varlığını olarak tutanağa geçirilmek suretiyle davadan feragat
ortadan kaldırır veya kararın etkisini ortadan etmek mümkündür.
kaldırabilir.
Feragat şarta bağlı olarak yapılamaz. Feragat kesin
Bu gibi durumlarda kararın varlığından dahi söz hüküm gibi sonuç doğurur. Dolayısıyla kanun yoluna
edemiyorsak hükmün yokluğundan; eğer karar gidilemez. (Usul Kanunu’nun öngörmüş olduğu şekil
olup da bir etkisi yoksa etkisiz hükümden şartlarına uygun bir feragatin yapılmış olup olmadığı
bahsediyoruz. yönünde kanun yoluna gidilebilir.)

Yok hüküm deyince anlamanız gereken şey; hükmü Mahkeme, siz feragatte bulunursanız davanın
oluşturan dış şartlardaki eksikliktir. Örneğin, kararı reddine karar verir. Aynı zamanda yargılama
mahkemenin değil; noterin vermesi. giderlerine de hükmetmek zorundadır. Feragatte
bulunan kişi aleyhine davayı kaybetmiş gibi
Aynı şekilde hükmün karar olarak yargılama giderlerine hükmedilebilir. Eğer kısmi
nitelendirilebilmesi için en önemli unsurlarından feragat yapılmışsa sadece o kısmi feragat için
birisi hükmün tefhim edilmesi ve imzalanmasıdır. yargılama giderlerine hükmedilir.
Eğer bu unsurlar gerçekleşmemişse hüküm yoktur.
Kabul
Etkisiz hükümde aslında karar vardır. Ama herhangi
bir etki ortaya koymayan bir karardır. Örneğin; siz bir Davalı tarafından yapılır. Neticeyi talep kabul edilir.
kişiye karşı dava açıyorsunuz. Ancak bu kişinin aslında Kısmen veya tamamen kabul yapılabilir.
Türk mahkemeleri nezdinde o olayda yargılanma
yetkisi yoktur. Yargılamanın devamında o kişi Tarafların serbestçe tasarruf edemeyecekleri davalar
hakkında karar veriliyor. İşte bu kararın herhangi bir kural olarak kabul edilemez. Örneğin; soybağına
etkisi olmaz. ilişkin bir davayı kabul edemezsiniz.

28
İkrar vakıalara yönelikken, kabul neticeyi talebe BASİT YARGILAMA USULÜ (316 vd)
yöneliktir. Vakıa ikrar edilince artık o vakıanın ispatı
gerekmiyor. Çekişmeli vakıaları çekişmeli olmaktan HMK uyarında hukuk mahkemelerinde tatbik
çıkarır. İkrar davayı sonlandırmaz, ancak kabul edilecek esas yargılama usulü yazılı yargılama
nedeniyle dava sonlanır. usulüdür. Dolayısıyla basit yargılama usulünün
uygulanabilmesi açısından muhakkak kendisine
Hükmün kesinleşmesine kadar her zaman davanın yapılmış bir atıf olması gerekir. Bu ya mahkeme
kabul edilebilmesi mümkündür. Kabul, yazılı olarak üzerinde yapılmış bir atıftır, ya da o mahkemede
yapılabileceği gibi sözlü olarak tutanağa geçirilmesi görülecek dava veya kişiye ilişkin kanunda yapılacak
suretiyle de yapılabilir. Karşı tarafın muvafakatine bir atıftır.
veya hâkimin iznine bağlı değildir.
Basit yargılama usulünü uygulaması gerekirken
Kabulün de feragat gibi kayıtsız, şartsız olması yazılıyı uyguladı veya tam tersi durum ortaya çıktı,
gerekir. bu halde şu yapılır: Eğer hatalı yargılama usulünün
uygulanmış olması karara tesir etmişse bu, kanun
Dava kabul nedeniyle son bulursa yargılama yoluna müracaat için bir sebeptir. Ama etki
giderlerine kural olarak davalı katlanacaktır. Ancak etmemişse kanun yoluna müracaat için bir sebep
eğer davayı kabul eden davalı; davanın açılmasına olarak kullanılamayacaktır.
kendi hal ve davranışlarıyla sebebiyet vermemişse ve
yargılamanın ilk duruşmasında talep sonucunu kabul Basit yargılama aşamasında da 5 aşama vardır:
etmişse yargılama giderlerine mahkûm • Dilekçeler teatisi aşaması
edilmeyecektir. • Ön inceleme aşaması
• Tahkikat aşaması
Sulh (HMK.313) • Sözlü yargılama
• Hüküm
Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aşamalarının tamamı yazılı yargılama usulünde
aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona olduğu gibi basit yargılama usulünde de
erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış bulunmaktadır.
oldukları bir sözleşmedir.
Dilekçelerin Verilmesi (317)
Sulh şarta bağlı olarak yapılabilir.
Her iki tarafa da birer tane dilekçe verme imkânı
Sulh yargılamanın her aşamasında yapılabilir. tanınmıştır.
Mahkemeye sunulacak, tarafların anlaştıkları bir
dilekçeyle yapılabileceği gibi, mahkemenin dışında Cevap dilekçesi verme süresi 2 haftadır. 2 Haftalık
anlaşarak mahkemenin huzurunda sözlü olarak ek süre tanınabilir. (yazılı yargılamada 1 ay)
tutanağa geçirilmek suretiyle sulh yapabilirler.
Delillerin İkamesi (Madde 318)
Sulh davayı sona erdiriyor ve kesin hüküm gibi sonuç
doğurmasına yol açıyor. Feragat ve kabulde olduğu Davanın taraflarının dilekçelerde gösterdikleri
gibi sulhun de iradeyi fesada uğratan sebeplerle iptali belgeleri mutlak surette dilekçeyi sundukları an
istenebilir. itibariyle dosyaya sunmaları gerekir. Bu bir
zorunluluktur. Hali hazırda dosyaya sunma imkânları
Sulhun sonunda yargılama giderleri ne olur? Burada yoksa ilgili belgenin getirtileceğini işaret etmeleri
iki ihtimal vardır: Taraflar sulh sözleşmesine gerekiyor.
yargılama giderlerine ilişkin hüküm koyabilir. İkinci
ihtimalde ise sözleşmede herhangi bir hüküm yoktur. Bu, dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde
Hâkim tarafların yargılama giderleri için de gerçekleşmemişse ilgili belgenin delil olarak dosyaya
anlaşmalarını ister. Taraflar eğer anlaşmazlarsa intikali mümkün değildir, yasaktır. Aksi halde o
hâkimin yapabileceği şey şudur: Tarafların vermiş delilden vazgeçilmiş sayılır.
oldukları sulh sözleşmesi çerçevesinde yargılama
giderlerini kendisi takdir edecektir. HMK 145. basit yargılama usulünde de tatbik sahası
sunan bir hükümdür.

Basit yargılama usulüne göre bir dava açılırsa ve bu


davaya bir karşı dava açılırsa, bu dava yazılı
yargılamaya göre incelenmeliyse; davalar mutlak
surette ayrılmalıdır.

29
Ön İnceleme Ve Tahkikat (Madde 320) Çekişmesiz yargı şu hallerde görülür:
a) İlgililer arasında uyuşmazlık olmayan hâller.
Ön inceleme duruşması 1 tane, tahkikat duruşması 2 (Uyuşmazlık olmayacak, hukuki himaye talebi
tane yapılabilir. olmayacak ama mahkeme kararına ihtiyaç olacak.)
b) İlgililerin, ileri sürülebileceği herhangi bir hakkının
Ön inceleme duruşmasında yapılması gereken bulunmadığı hâller.
işlemler aynen yazılı yargılama usulünde olduğu c) Hâkimin resen harekete geçtiği hâller. (örneğin,
gibidir. Dava şartlarına bakacak, ilk itirazları vasinin azli)
inceleyecek ve ardından bir ön inceleme tutanağı
oluşturacak. Ardından tahkikat aşamasına geçilecek. Bu üç ölçütün de bulunması gereği yoktur. Bu
üçünden bir tanesi dahi var olsa o husus çekişmesiz
Eğer tahkikat aşamasında gerçekleşecek faaliyet yani yargı işi olarak değerlendirilebilecektir.
delillerin analizi, iki duruşmada tamamlanacak
nitelikte değilse ve yeni bir duruşma günü tayin Çekişmesiz yargı işlerinde taraf olmaz. Bu yüzdendir
mecburiyeti varsa bu hususun mutlaka hâkim ki “ilgili” olarak değerlendirilir.
tarafından ara kararda gerekçelendirilmesi, ara
kararda gerekçelendirildikten sonra yeni duruşma Hakim 382/2 dışında önüne gelen hususun çekişmeli
gününün tayini ve bunun taraflara davetiye ya da çekişmesiz yargı işi olduğuna ilişkin tereddüte
marifetiyle tebliği mümkündür. düşerse TMK 1 uyarınca doktrin ve içtihattan
yararlanarak karar verme inisiyatifi hâkimin
Eğer bu prosedüre uyulmazsa bunun, verilmiş olan kendisine bırakılmıştır.
karara tesir etmesi halinde kanun yoluna müracaat
sebebi teşkil eder. Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine
bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk
Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden mahkemesidir. (HMK.382/2) (diğer kanunlardan
kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, doğan farklı yetkili mahkemeler de söz konusudur)
yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava
açılmamış sayılır. Kesin yetki kuralı yoktur. Kesin yetki kuralı olmadığı
için ilk itiraz da yoktur. Cevap dilekçesinde itiraz ileri
Hüküm (Madde 321) sürülemez. Ancak özel bir durum varsa, 384
uygulanmaz.
Sözlü yargılama ve hükmün bir arada
gerçekleştirilme mecburiyeti vardır. Çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü
ölçüde, basit yargılama usulü uygulanır.
Hüküm için duruşma yapılır. Hüküm duruşmasında
esas olan hâkimin gerekçeli kararı taraflara tefhim Dosyanın işlemden kaldırılması çekişmesiz yargıda
etmesidir. söz konusu olmaz. 150. madde çekişmesiz yargı
işlerinde tatbik sahası bulamaz. Çekişmesiz yargı işi
Karar şayet hâkimin zorunlu halin sebebini tutanağa hâkime intikal ettikten sonra artık ilk derece
geçirmesi suretiyle gerekçesiz olarak tefhim mahkemesi hâkimi o meseleyi çözmekle mükelleftir.
edilmişse gerekçeli kararın 1 ay içerisinde tebliğe
çıkarılması gerekir. Ancak bu durumda kanun Tarafların malzemeyi getirmesi ilkesi noktasında
yolunca müracaat süresi 1 ay ertelenmez. Burada da çekişmesiz yargıda bu söz konusu değildir. Hâkim
süre tutum dilekçesi verilebilir. her türlü delile temas edebilme ve tespit edebilme
imkânına sahiptir.
Eğer karar gerekçeli şekilde taraflara tefhim
edildiyse, tefhimden itibaren istinafa müracaat süresi Çekişmesiz yargı kararları, şekli anlamda kesinken;
başlar. maddi anlamda ise kesinleşme kabiliyetine sahip
değildir. Çünkü ilk derece mahkemesinin vermiş
ÇEKİŞMESİZ YARGI (HMK.382 vd) olduğu kararı teşkil eden çekişmesiz yargının işine
karşı iptal talebinde bulunulabileceği gibi o hususu
Çekişmesiz yargı sonunda verilen bir hüküm yoktur. içeren müstakil bir ihtilaf da başka bir davaya konu
Dolayısıyla bir muhakeme ve ihtilaf yoktur. olabilir. (HMK.388)

Bir hukuki ilişkiye dair sonuç alabilmek, tespitini İstisnası: İnşai tesir doğuran çekişmesiz yargı
sağlayabilmek kanun tarafından bir mahkemenin kararlarında bu sonuca varamayız. Örneğin; Gaiplik
kararına bırakılmışsa bu durumda mahkeme bir nedeniyle evliliğin feshi kararı böyledir. Gaiplik
karar verme mecburiyeti altındadır. İşte bu, nedeniyle evliliğin feshine karar verildi. BEvlilik bağı
çekişmesiz yargıdır. gaiplik nedeniyle ortadan kalkmış durumdadır.
Dolayısıyla maddi anlamda da bir tesir doğuruyor.

30
Dolayısıyla bu karar, aksi ispat edilebilir bir karine Vakıa denetimi bir ihtimal hariç olmak üzere Yargıtay
gibi kabul edilebilir. Örneğin; veraset ilamı kesin delil hukuk dairesinde göz önüne alınmaz. Eğer ki 1086
değildir. Mahkeme karar vermiş olsa bile değildir. sayılı kanunun sistematiğine göre temyiz incelemesi
Sadece mirasçı olduğunu tasdik eden bir haldir. Bunun yapılmışsa burada vakıa denetimi yapılır.
aksi ispatı mümkün, iptal kabiliyeti var.
6100’de ise vakıa denetimini yapan yegâne merci
Çekişmesiz yargı kararlarına karşı istinafa müracaat bölge adliye mahkemesi hukuk dairesidir. Yargıtay
imkânı vardır. İstinafa gitse ve burada da karar hukuk dairesi hiçbir ihtimalde vakıa denetimi
bozulmasa, haklı görülse; buna rağmen maddi yapmakla mükellef değildir.
anlamda kesin hüküm teşkil etmez.
6100’de ilk derece mahkemesi kararlarına karşı
Çekişmesiz yargı faaliyeti neticesinde verilmiş olan karar düzeltme kullanılmaz. (20 Temmuz 2016’dan
karara karşı istinafa gidiyoruz. İstinafın ardından sonra geçerli) 20 Temmuz 2016 öncesinde verilen
istinaf mahkemesinin bu hususa ilişkin vermiş kararlara karşı ise kanun yolu sistematiği içinde
olduğu karara karşı temyiz incelemesi için Yargıtay’a karar düzeltme kurumu halen bulunmaktadır.
müracaat etme imkânı mümkün değildir.
1086 sayılı kanuna göre temyize müracaat için
Çekişmesiz yargı kararlarına karşı itiraz mümkündür. gerekli olan şartlar:
(TMK 27, 294, 422, 461, 488)
1) İlk derece mahkemesinin verdiği bir karar olacak.
Maddi anlamda çekişmesiz yargı kararından
etkilenebilecek herkes o karara karşı istinafa Bu ilk derece mahkemesinin ürettiği kararların
müracaat edebilir. Dolayısıyla nihai karara karşı türlerini sayacak olursak:
sadece şekli anlamda ilgililer değil, maddi anlamda a-Yargıtay hukuk dairesinin ilk derece mahkemesi
ilgililer de istinafa müracaat edebilir. sıfatıyla vermiş olduğu kararlar
b- İlk derece mahkemesinin verdiği usule ilişkin nihai
Eğer hukuki yararı varsa ve bunu iddia ve ispat kararlar
etmişse istinafa taşıyabilme imkânı söz konusu c- İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu esasa
olabilecektir. (HMK.387) (Çekişmesiz yargı işlerinde ilişkin nihai kararlar (Yani hüküm)
verilen kararlara karşı hukuki yararı bulunan ilgililer, d- İlk derece mahkemesinin davanın konusuz
özel kanuni düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, kalmasına ilişkin vermiş olduğu kararlar
kararın öğrenilmesinden itibaren 2 hafta içinde, bu
Kanun hükümleri dairesinde istinaf yoluna Temyize matuf olabilecek nitelikte bu dört tür karar
başvurabilirler.) vardır. Bunların haricinde ilk derece mahkemesinin
vermiş olduğu veya Yargıtay hukuk dairesinin ilk
derece mahkemesi sıfatıyla vermiş olduğu temyize
KANUN YOLLARI matuf karar yoktur.

20.07.2016’dan önce ilk derece mahkemesinin HUMK’ta ara kararın temyize taşınabilmesi –istisnası
vermiş olduğu karara karşı kanun yoluna müracaat olmaksızın- mümkün değildir. Ancak 6100 sayılı
edilecekse 1086 sayılı HMUK’taki hükümler uyarınca kanunla kıyaslayacak olursak: Buna göre bir tür arar
temyiz sistemine başvurulur. Bu tarihten sonra karar istinafa taşınabilir. O da geçici hukuki
verilen kararlar ise 6100 sayılı kanuna tabidir; yani korumalara ilişkin verilmiş olan ara kararlardır.
istinaf devreye giriyor. İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerine ilişkin ilk
derece mahkemesinin vermiş olduğu karar bir ara
HUMK uyarınca üç tane kurum vardır: Temyiz, karardır. Bu ara kararlar, menfaati ihlal edilen tarafça
karar düzeltme ve yargılamanın yenilenmesi. istinafa taşınabilir.
HUMK 427 vd. hükümlere tabiidir.
2) Bu kararların temyize matuf olabilmesi için o
6100 sayılı kanunda düzenlenen temyiz davadaki müddeabihin değeri belli bir paranın
prosedüründe: Yargıtay hukuk dairesi sadece kanuna üzerinde olacak ki temyize gidilebilsin. Müddeabihin
aykırılık denetimi yapar. Buna hukuki denetim de değeri belli bir meblağın altındaysa ilk derece hukuk
denir. Bu faaliyetin çerçevesi sadece dosya mahkemesinin vermiş olduğu karar şekli anlamda
üzerinden inceleme yapmaya matuftur. Dolayısıyla kesindir. Aleyhine kanun yoluna müracaat edilemez.
Yargıtay hukuk dairesinde tahkikat yoktur. Delillerin
sunulmasına ilişkin olarak yapılan ilk derece Buna göre; Asliye hukuk mahkemesinde verilmiş
mahkemesindeki yargılama prosedürü uygulanmaz. olan bir karar, o davanın konusu olan değer açısından
Duruşma yapılması istisnadır, dosya üstünden 2190 TL’nin altında kesindir. İcra mahkemesinin
inceleme yapmak esastır. kararı 6310 liranın altındaysa kesindir.

31
1086’ya göre ise, Yargıtay hukuk dairesinde Feri müdahil müstakilen temyiz başvurusunda
duruşmanın yapılabilmesi için ilk derece yapamaz ancak hüküm ona da tesir ediyorsa temyiz
mahkemesinin kararına konu teşkil eden davadaki talebinde bulunabilir veya feri müdahil olmasının
müddeabihin değeri 22.400 liranın üzerinde reddine verilen ara kararı temyize götürebilir.
olmalıdır. 22.400 liranın altındaysa Yargıtay’da
duruşma talep edebilmek mümkün değildir. Asli müdahil ise temyize götürebilir.

Karar düzeltmeye müracaat edebilmek için de 13.390 İhtiyari dava arkadaşlığında her bir kişi temyize
liralık bir sınır öngörülmüştür.13.390 liranın götürebilirken; zaruri dava arkadaşlığında ise
altındaysa karar düzeltme müracaatı yapılamaz. tümünün irade bulunmalıdır.

3) Temyiz, süreye tabidir. Kanun Yolundan Feragat

Örneğin; asliye hukuk mahkemesinin kararlarına karşı Kısa kararın taraflara tefhim edildiği an itibariyle
temyiz süresi tebliğden itibaren 45 gündür. HUMK hüküm verilmiş olur. Dolayısıyla bu an itibariyle
427 vd. hükümlerde açıkça yazılıdır. Sulh hukuk temyiz hakkından feragat mümkündür. Temyize
mahkemesinin verdiği kararlara karşı ise bu süre 8 intikal ettikten sonra da temyizden feragat etmek
gündür. İş mahkemeleri kanununda da bu süre 8 gün mümkündür.
olarak belirlenmiş.
Temyize Müracaat
Hâkim, kanunun önüne geçerek usule ilişkin kanun
yolu mercii ve süresini değiştiremez, uzatamaz, 20 Temmuz 2016 öncesi için temyiz müracaatı
kısaltamaz. mutlaka yazılı olarak yapılmalıdır. (HUMK.431)

Adli tatilin sürelere etkisi HMK 102 ve 103’te HMK’ya göre ise, istinaf yoluna müracaat da
düzenlenmiştir. Adli tatilde görülebilecek bir dava dilekçeyle yapılır.
adli tatil süresi içesinde karar bağlanır ve karar tebliğ
ya da tefhim edildiyse temyiz süresi işler ve Temyize/istinafa müracaat eden taraf temyiz
tamamlanır. sebebini göstermemiş olsa bile temyiz geçerlidir.
Temyiz iradesinin tekemmül etmesi için yeter şart şu
Ancak adli tatilde görülemeyecek olan davalara üçüdür:
ilişkin kararların temyiz süresi eğer adli tatil
periyodu içinde tamamlanmış ise süre 7 Eylüle • Temyizde bulunanın kim olduğu
kadar uzar. • Hangi kararın temyiz edildiği
• İmza.
4) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukukî yararı
bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir. Bunun Bu üç unsur varsa temyizde herhangi bir gerekçe
tespiti için 2 tane teori vardır: Şekli teori ve maddi gösterilmemiş olsa dahi eğer temyiz iradesi
teori. tekemmül etmiştir.

Maddi teori şunu söyler: Temyize müracaat eden, Temyizde Yargıtay sebeplerle bağlı değildir.
temyiz incelemesinde ilk derece mahkemesinin Sunulmuş olan temyiz dilekçesi temyiz
verdiği karardan daha lehine bir karar alacağını prosedürünün başlaması için yeterlidir.
düşünüyorsa o kişinin temyize müracaat etmekte
hukuki yararı vardır. İstinafta durum böyle değildir. İstinaf incelemesi
tarafların sunmuş olduğu istinaf sebepleriyle
Şekli teori kapsamında hukuki yararın bağlıdır. Tarafın sunmamış olduğu istinaf sebebi
belirlenmesinde tarafın usuli işlemi dikkate alınır. bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi tarafından–
Davacının veya davalının cevap dilekçesindeki kamu düzenini ihlal eden haller hariç olmak üzere-
neticeyi talep kısımları ile ilk derece mahkemesinin resen tespit edilemez.
vermiş olduğu karardaki hüküm fıkrası mukayese
edilir. Bunlar birebir örtüşüyorsa temyize Temyiz dilekçesi kararı veren mahkemeye verilir. İlk
müracaatta hukuki yarar yoktur. Bunlar çok az derece mahkemesi temyiz şartlarının bulunup
örtüşmüyorsa bile hukuki yararın varlığı kabul edilir. bulunmadığını denetler. Kabul eder veya reddeder.
Örneğin; 100.000 lira talep edildi ama 99.000 liraya Vermiş olduğu temyiz talebinin reddine ilişkin karar
hükmedildi. Davacı için artık temyize müracaatta temyiz edilebilen bir karardır.
hukuki yarar vardır. Kabul görülen, şekli teoridir.
Temyiz talebinin reddine ilişkin verilen kararın
Temyize müracaattaki hukuki yarar da bir temyiz temyizi için geçerli süre tüm hukuk mahkemeleri için
şartıdır. 7 gündür.

32
Temyiz dilekçesi hasma tebliğ edilir. Hasım temyiz TEMYİZ İNCELEMESİ
dilekçesini tebliğ aldıktan sonra 10 gün içinde
temyize cevap dilekçesi verebilecektir. HUMK.433 Yargıtay hukuk dairesine dosya intikal ettikten sonra
açısından hüküm veren mahkeme tarafından tebliğ bir ön inceleme yapılır.
edilir.
“Temyize götürülebilecek nitelikte bir karar mı?
Katılmalı Temyiz Temyiz süresinde mi yapılmış? Temyiz harcı
yatırılmış mı?” bunlara bakar. Ek olarak bir de
Temyiz yoluna müracaat etmemiş taraf, temyiz Yargıtay hukuk dairesi olarak iş bölümü açısından bu
yolunu kaçırmış olan taraf veya temyiz yoluna kararı inceleme yetkisine sahip olup olmadığına
müracaat hakkı yani hukuki yararı bulunmayan bakacak.
tarafın hasmı temyiz edip de kendisine temyiz
dilekçesi tebliğ edilmişse temyize müracaat etme Eğer bu dört unsur tamamsa tetkik hâkimi ilk derece
hakkından istifade edebilir. Buna katılmalı temyiz mahkemesinin temyiz edilmiş olan kararına ilişkin
denir. olmak üzere bir rapor hazırlar. Bunun neticesinde de
üç tür karar verilir: Bozma, onama, düzeltme.
Kanun Yararına Temyiz (HUMK 427/4)
Esas hakkında temyize geçildiği zaman ise kanuna
Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Adalet aykırılığın mevzubahis olup olmadığı denetimi
Bakanlığının talebi üzerine Yargıtay denetiminden yapılır. (HUMK.439)
geçmeden kesinleşmiş olan kararlara ilişkin bir
kurumdur. 438’de de prosedürün nasıl olacağı belirtilmiş. Buna
göre Yargıtay temyiz incelemesini dosya üzerinden
HUMK- 443 - Temyiz dava icrayı tehir etmez. yapar. Duruşma olması istisnadır. Ancak talep varsa
duruşma olabilir. Talep olmadan Yargıtay hukuk
İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın dairesinin duruşma yapabilmesi mümkün değildir.
temyiz edilmesi bu kararın icrasına engel değildir.
İlgili taraf kararı alıp ilamlı icra olarak takibe Temyizde duruşma yapıldığında burada ilk derece
başlayabilir. mahkemesindeki duruşma nizamı yoktur. Dolaysıyla
zabıt kâtibi, tutanak bulunmaz ve HMK 150.
Ancak şu kararlar bu imkân dâhilinde değildir: maddedeki hükümler uygulanmaz.
• Aile hukukuna dair verilmiş kararlar
• Taşınmaza ilişkin kararlar İstinafta ise aynı ilk derece mahkemesindeki gibi
• Taşınmaza ilişkin ayni haklara ilişkin kararlar. bir duruşma yapılır. Çünkü orada vakıa denetimi
yapılır, tahkikat yapılır.
Bu üçü haricinde ilk derece mahkemesinin vermiş
olduğu kararların tümü verildiği tarihte icra Görevsizlik, yetkisizlik, hâkimin reddi, davaların
kabiliyeti olan kararlarıdır. Ancak bu üçünde birleştirilmesi gibi kararlara karşı temyize gidilmişse
kesinleşme şartı vardır. Bunların haricindeki hiçbir şekilde savunma olmaz ve karar dosya
kararlara karşı temyize müracaat edilmiş olsa da yine üzerinden verilir.
de kararın icrası mümkün olabilecektir. (HUMK.443)
Kısmen Temyiz
TEMYİZ SEBEPLERİ (HUMK.428)
Bunlar bozma sebepleridir. Eğer bu hallerden birisi İlk derece mahkemelerinin kararlarının kısmen
varsa Yargıtay hukuk dairesi ilgili kararı bozar. temyizi mümkündür. Yeter ki temyiz edilen kısım
açıkça ve ayrıca dilekçenin içinde belirtilmiş olsun.
1-Kanunun hakim tarafından yanlış tatbik edilmesi Eğer temyiz edilen kısım açıkça ve ayrıca
ve sözleşmenin yanlış tatbik edilmesidir (maddi belirtilmemişse hükmün tamamının temyiz edildiği
hukuka ilişkin) kabul edilecektir.
2-Mahkemenin görevli olmaması
3-Tarafları ve sebebi aynı olan bir dava hakkında Temyize gidilmemiş olan kısım şekli anlamda
tarafları ve sebebi aynı olan başka bir davayla çelişen kesinleşecek. Dolayısıyla sadece o kısmın ilamlı icrası
kararların doğması. mümkün olabilecek.
4-Uygulanması gereken usul kuralının uygulanmamış
olması veya hatalı uygulanması (nisbi bozma sebebi)
5-Vakıanın, delilin hakim tarafından hatalı şekide
tavsif edilmesi (maddi hukuka ilişkin)
6- Hukuka uygun olarak sunulmuş olan delilin,
hakim tarafından kanundan kaynaklanmayan bir
sebebe istinaden reddedilmiş olması.

33
Aleyhe bozma yasağı Yargıtay bozma kararı verdikten sonra ilk derece
mahkemesi uyma kararı verdikten sonra artık bu
Bir hükmün davanın taraflarından sadece birisi kararından dönüp direnme kararı veremez. Çünkü
tarafından temyiz edildiği durumlarda Yargıtay, uyma kararı kimin lehine ise onun için usuli müktesep
temyiz edilmiş olan hükmü temyiz eden tarafın hak doğmuş olur.
aleyhine sonuç doğuracak şekilde bozamaz.
(önemli!) İlk derece mahkemesi uyma kararı verdikten sonra
yeni bir karar verirse ona da karşı temyize gidilebilir.
Aleyhe bozma yasağının istisnaları vardır: Kamu Yargıtay da ilk verdiği bozma kararı ile bağlıdır.
düzenin ihlali ve dava şartlarının ihlali. Bu ikisi Yani ilk verdiği bozma kararına aykırı, onunla hiçbir
aleyhe bozma yasağının istisnalarıdır. şekilde bağdaşmayan yeni bir bozma kararı veremez.
İlk verdiği bozma kararı ile usuli müktesep hak
Aleyhe hüküm verme yasağı oluşturmuştur.
Yargıtay bozma kararı verdi. Yargıtay ilk derece
Taraflardan sadece biri temyiz yoluna başvurmuşsa mahkemesinin bütün kararını bozmak zorunda
ve Yargıtay temyiz eden tarafın lehine olarak kararı değildir. Diyelim ki bir kısmını bozdu, ilk derece
bozarsa, bozma kararına uyan mahkeme de artık mahkemesine gitti. Bozmadığı kısım ilk derece
temyiz eden tarafın aleyhine olan bir hüküm mahkemesi tarafından dokunulamayacak kısımdır.
veremez. Buna aleyhe hüküm verme yasağı denir. Çünkü bozmadığı kısım usuli müktesep hak teşkil
ediyor.
USULİ MÜKTESEP HAK
Usuli müktesep hakkın uygulanamayacağı bazı haller
Usuli Müktesep Hak dediğimiz zaman şunu vardır.
anlamamız lazım;
Hakim uyma kararı verdikten sonra o uyma kararı
1-Mahkeme veya taraflar bir usuli işlem yapıyor. Bu kimin lehine ise o kanun uygulanır. Bir bakıyorsunuz
usuli işlemle taraflardan birilerine bir hak doğuyor. birden kanun değişti, her şey kişinin lehine gibi
İşte bu doğan hakka uyulması zorunlu olduğu gözükürken o kanun, o kişinin aleyhine bir durum
takdirde oluşan bu hakka usuli müktesep hak ortaya koydu. Ama hâkim gördüğü sırada mevcut olan
deniyor. kanuna göre uyuşmazlığı çözmek durumunda
olduğundan aleyhine bir kanun çıkarsa usuli müktesep
Örnekler hak uygulanmaz.

Mesela hâkim kesin süre verdi, hâkim kesin süre Aynı şey içtihadı birleştirme kararı için de geçerlidir.
verdikten sonra o süre bitince yeni bir süre veremez. Yeni bir aleyhe içtihadı birleştirme kararı çıkıyor,
Çünkü diğer taraf için usuli müktesep hak oluştu. usuli müktesep hakkın istisnasıdır. Yine görev
mevzusu usuli müktesep hakkına istisnası olan
Bilirkişi raporu hazırlandı, itiraz edilmesi için hususlardan birisidir.
taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre vardır.
Taraflardan birisi itiraz etti, diğeri itiraz etmedi. Bu Yine kamu düzeninden olan bir hal varsa usuli
halde ikinci bir bilirkişi raporu hazırlanacak. Bu yeni müktesep hak uygulanmayacaktır. Mesela bozma
çıkan ek rapor itiraz edenin aleyhine ise diğer taraf maddi bir hata sonucu verildiyse, usuli müktesep hak
itiraz etmediği için itiraz eden kişi için usuli uygulanmaz.
müktesep hak oluştuğundan ilk bilirkişi raporuna
göre mahkemenin karar vermesi gerekir.

Hâkimin belirtmiş olduğu süre içerisinde delil avansını


yatırmazsa bunun sonucu o delile vazgeçmiş
sayılıyordu. Bu diğer taraf için usuli müktesep hak
oluşturur. Avansını yatırmayan adam, artık o delile
dayanmaktan vazgeçmiş sayılan adam daha sonra
yatırıp o delili gösteremez.

Yemin delili: Yemini teklif ettikten sonra kanun koyucu


diyor ki; eğer karşı taraf yemini edaya hazır olduğunu
belirttiği anda yemin teklif eden geri dönemez. Yani,
adam edaya hazır olduğunu belirttikten sonra diğer
taraf için artık usuli müktesep hak olur. Yeni bir delil
de ileri süremez. Çünkü kendisine yemin teklif edilen
kişi edaya hazır olduğunu belirtmiştir.

34
UYMA ve DİRENME KARARLARI Temyiz başvurusunda Yargıtay’ın yaptığı ön
incelemede başvuru reddedilirse, ön inceleme
Yargıtay hukuk dairesi kararını değiştirmez veya 15 sonunda karar düzeltme yoluna gidilebilir.
gün içinde karar düzeltmeye gidilmezse; dosya ilk
derece mahkemesine gelir. Burada ilk derece Kanun yollarının iki etkisi vardır. Birincisi aktarıcı
mahkemesi iki tür karar verir: Uyma ve direnme. etki, ikincisi erteleyici etkidir. Aktarıcı etki dediğimiz
şey, eğer bir merci karar veriyorsa onun kararını bir
Uyma kararı verirse bu karar niteliği itibariyle bir ara üstünden merci inceleyecektir. Erteleyici etki ise,
karardır. Çünkü tahkikatı açmış olur. Yargıtay’ın hükmün kesinleşmesinin ertelemesi.
bozma kararında belirttiği gerekçe doğrultusunda
uyma kararının ardından bir tahkikat yapacaktır. Ve Karar düzeltme erteleyici etki açısından düzeltmedir,
bu uyma kararı anı itibariyle bozulmuş olan ilk çünkü hükmün kesinleşmesini erteler.
derece kararının icra kabiliyeti ortadan kalkmış
olacaktır. Her karara karşı karar düzeltme yoluna gidilemez.
HUMK.440’ta yer alan kararlar dışındaki kararlar
Uyma yönündeki ara kararın rücusu mümkün için düzeltme yoluna gidilebilir.
değildir. Çünkü usuli müktesep hak doğurmuştur.
1–Miktar veya değeri altımilyar liradan az olan
İlk derece mahkemesi tarafları dinleyip tarafların davalara ait hükümlerin onanması veya bozulmasına
talebi doğrultusunda bozulmuş olan kararın isabetli ilişkin kararlar (2017 için 13.900 TL)
olduğu yönünde direnme kararı verebilir. Bu karar
ise niteliği itibariyle nihai karardır. İşte bu karara 2-Sulh hukuk mahkemesinin vermiş olduğu kararların
karşı da temyize gidilebilir. temyiz incelemesi sonucunda karar düzeltme yoluna
gidilemez. (Bunun istisnası, kira sözleşmesine
!! 1086 sayılı kanun der ki: Direme kararına karşı dayanan tahliye ve akdin feshi davaları ile bu
temyiz yoluna müracaat edildiğinde temyiz davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat
incelemesi yapacak mercii hukuk genel kuruludur. davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalar ve
Kat Mülkiyeti Kanunundan doğan davalardır.)
Ama 24 Kasım 2016 tarihinde 6100 sayılı kanuna
getirilmiş geçici 4. madde uyarınca direnme kararının [Önemli Not
temyizen inceleneceği mercii kararı veren hukuk 40,000-TL’lik bir dava açtık, hâkim sadece 10.000-
dairesidir. TL’lik talebi kabul etti. Bu durumda şunu yaparız;
Ben ne talep ettim, hâkim neye karar verdi. Onun
Hukuk genel kurulunun artık direnme kararının ikisinin arasındaki farkı aldığınız zaman 13.900-
temyizine ilişkin inceleme yapma imkânı kaldırılmış TL’nin altında mı üstünde mi ona bakacaksınız. Yani
oldu. !! kanunun ifadesi ile talebin kabul edilmeyen bölümü
13.900-TL’yi geçiyorsa karar düzeltmeye
Direnme kararının temyizine ilişkin Yargıtay hukuk başvurabilirsiniz. Altındaysa karar düzeltmeye
genel kurulunun vermiş olduğu karara uymak gidemiyorsunuz.
zorunludur. Artık bu kararın aleyhine müracaat
edilebilecek bir merci yoktur. Böylelikle o hüküm Bu durum istinaf için de geçerlidir. İstinafta da
kesinleşmiş olur. (HUMK.429) sınıra bakılır; siz ne talep ettiniz, hâkim neye
karar verdi arasındaki farka bakıyorsunuz.]
KARAR DÜZELTME
Görevsizlik, yetkisizlik, hakimin reddi talebine
1086’ya göre iki kanun yolu vardır: Temyiz ve Karar yönelik karar; bu kararlara karşı, karar düzeltme
düzeltme yoluna gidilemez. Yargıtay’ın merci kararına karşı da
temyiz yoluna gidilemez.
HUMK 440 uyarınca taraflar Yargıtay kararlarına
karşı tebliğ veya tefhimden itibaren 15 gün içinde İş mahkemeleri kanununa göre, iş mahkemesi
karar düzeltme yoluna gidebilirler. (bu hak düşürücü kararlarının temyizi üzerine verilen kararlara karşı
süredir) karar düzeltme yoluna gidilemez.

Temyiz incelemesi sonucunda bozma, onama ve Karar düzeltme incelemesi duruşmasız yapılır.
düzelterek onama kararı verilir. Kural olarak temyiz
incelemesi sonucunda verilecek kararlara karşı karar Temyizde de kural duruşmasız yapılmasıdır ama
düzeltmeye gidilir. 23.250 TL’yi aşan bedeller için tarafların talebi
üzerine temyiz incelemesi yapılabilir.

35
Hakem kararlarına karşı temyize gidildiğinde, bu YARGILAMANIN İADESİ (HMK.375)
kararlara yönelik verilen temyiz kararına ilişkin
karar düzeltme yoluna gidilemez. (6100’de ise hakem Bu olağanüstü kanun yoludur.
kararlarına karşı öncelikle iptal davası açılıyor, iptal
davası sonucunda verilen kararlara karşı temyize Önemli usul hukuku kurallarına aykırılık halinde
gidilebiliyor, istinaf yoktur.) yargılamanın iadesi yoluna müracaat edilebilir.
Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yoluna
gidildikten sonra verilen yeni karar için tekrar karar Yargılamanın iadesi, kesinleşmiş hükümlere karşı
düzeltme yoluna gidilemez. yapılır.

Karar Düzeltme Yolunun Şartları Başvurabilme şartları:

1-Temyiz itirazlarınızın cevapsız bırakılmış olması • Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül
gerekir. (Yargıtay, itiraz sebebinin esası etkileyen bir etmemiş olması. (5235 sayılı kanuna aykırılık
sebep olmasını aramaktadır. Aksi halde karar hallerinde söz konusudur. Bu, dar anlamda
düzeltme talebi reddedilir) değerlendirilir. Görevsiz bir mahkemenin
2-Yargıtay kararında birbirine aykırı fıkralar kararına karşı yargılamanın iadesine
bulunması gidilemez)
3-Yargıtay incelemesi sırasında hükmün esasını • Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki
etkileyen belgelerde bir hile veya sahteliğin ortaya ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen
çıkması hâkimin karar vermiş veya karara katılmış
4-Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması bulunması.
Temyiz incelemesinde Yargıtay ileri sürülen • Vekil veya temsilci olmayan kimselerin
sebeplerle bağlı değildir, istinaftan farklıdır. Bu huzuruyla davanın görülmüş ve karara
durum karar düzeltme için de geçerlidir, sebeplerle bağlanmış olması. (Yani vekil veya temsilci
bağlı değildir. olmayan bir kişi, hiçbir muvafakat olmadan
davayı görmesi vb)
20 Temmuzdan sonra bir ilk derece mahkemesi • Yargılama sırasında, aleyhine hüküm
karar vermişse artık hiçbir şekilde karar verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle
düzeltme yolu gündeme gelmeyecektir. 20 elde edilemeyen bir belgenin, kararın
Temmuz’dan sonra karar varsa karar düzeltme verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması
yoktur. 20 Temmuz’dan önce karar varsa karar (eğer ilk derece mahkemesinde elimize
düzeltme yolu uygulanacaktır. geçseydi, HMK.145’i uygulayabilirdik)
• Karara esas alınan senedin sahteliğine karar
Süresinin kaçırılması halinde, karşı taraf süresinde verilmiş veya senedin sahte olduğunun
karar düzeltmeye başvurursa; onun karar düzeltme mahkeme veya resmî makam önünde ikrar
dilekçesine verilecek cevapla, katılma yoluyla karar edilmiş olması.
düzeltmede bulunulabilir. • İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan
sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
Kanun Yoluna Başvuru Şartları (tanıklık, karara esas teşkil etmiş olmalıdır ve
bu konuda bir ceza mahkemesinin hükmü
• Kanun yoluna başvurulabilecek bir kararın olmalıdır. Kovuşturma tamamlanamazsa,
olması yalan tanıklık ispat edilmelidir)
• Temyiz süresinin kaçırılmamış olması • Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan
• Harçların yatırılmış olması husus hakkında kasten gerçeğe aykırı
• Usulüne uygun bir başvuru olması beyanda bulunduğunun sabit olması. (ceza
• Hukuki yararın olması mahkemesinden kesinleşmiş bir karar aranır
aksi halde bu ispat edilmelidir)
• Lehine karar verilen tarafın, karara esas
alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya
yazılı delille sabit olması.
• Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş
başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
• Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden
hileli bir davranışta bulunmuş olması.
• Bir dava sonunda verilen hükmün
kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve
sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine
aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de
kesinleşmiş olması

36
Bunlar dışında AİHM’in vermiş olduğu ihlal Yargılamanın iadesi davası açtığımızda kural olarak
kararlarına karşı da yargılamanın iadesi yoluna hükmün icrası durmaz. Ancak mahkeme talep
gidilebilir. üzerine, gerekli gördüğü halde teminat karşılığında
yargılamanın iadesine müracaat edildiğinde bu
Anayasa mahkemesinin yeniden yargılamaya karar hükmün icrasını durdurabilir.
verdiği hallerde, yargılamanın iadesi olduğundan
müracaat edilebilir.

Yargılamanın iadesini kural olarak ilk derece


mahkemesinin tarafları talep edebilir. Ancak istisnai
olarak üçüncü kişilere de bu hak tanınmıştır.
(HMK.376)

Yargılamanın iadesinin isteme süresi noktasında


kanun koyucu 3 aylık ve 10 senelik zamanlar
belirlemiştir. 10 senelik zaman, hükmün
kesinleşmesinden itibaren 10 senelik bir zamandır. 3
aylık bir zamanda ise yargılamanın iadesi sebebine
ilişkin hususun bilinmesinden itibaren 3 aydır.
(HMK.377) (bu süreler değişiklik göstermektedir,
kanuna bakılmalı)

Başvuru Süreci

• Dilekçe ile dava açılır


• Karar kesinleşir
• Kararı vermiş olan mahkemeye dilekçe ile
başvurulur
• Giderler ödenir

Mahkeme ön inceleme yapar

• Talebin süresinde yapılıp yapılmadığına


• Hükmün kesinleşip kesinleşmediğine
• İleri sürülen sebebin, kanundaki sebeplerden
biri olup olmadığına

bunlara bakar. Bu 3 sebepten biri yoksa, esasa


girmeden talep reddedilir.

Kural olarak teminat gösterilmesi mecburi değildir


ancak hakim durumun gereklerine göre teminat
gösterilmesine karar verebilir.

Ön incelemeden geçerse, sebepler incelenmeye


başlanır. Sebepler mevcutsa, yeniden yargılama
yapılır.

Vekil ya da temsilci olmayan kişinin huzurunda


yapılmışsa veya iki tane kesin hüküm varsa; hüküm
iptal edilir. Diğer hallerde yeniden yargılama yapılır
ve yeni bir karar verilir.

Yargılamanın iadesi sonucunda verilen karara karşı


da her zaman kanun yoluna gitmek mümkündür.

İcra mahkemeleri, çekişmesiz argı kararları maddi


anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinden, bu
kararlara karşı yargılamanın iadesine başvurulamaz.

37

You might also like