Professional Documents
Culture Documents
Sıvılar özellikleri açısından gazlar ile katılar arasında yer alırlar. Gazların molekül
ya da atomları sürekli ve gelişigüzel hareket ederken, katıları oluşturan iyon atom ve
moleküller uzayın belirli yerlerinde tespit edilmişlerdir. Sıvılarda ise tanecikler ne gazlarda
olduğu gibi gelişigüzel hareket etmekte ne de katılarda olduğu gibi uzayın belirli
noktalarında sabit olarak durmaktadırlar.
Sıvılar bastırılamazlar. Sıvıların üstündeki basınç çok arttırılsa bile sıvıların
hacminde çok büyük bir değişiklik olmaz. Sıvı molekülleri arasındaki ortalama serbest yol
çok kısa olduğu için gazlar gibi bastırılamazlar. Bastırma kuvvetinin çoğu bir molekül
veya iyonun komşu moleküller tarafından itilmesi sonucu ortaya çıkan zıt kuvvete
harcanır. Gazlar ise tanecikler arasındaki ortalama serbest yol çok fazla olduğu için
bastırılabilirler.
Sıvılar kendi hacimlerini korurlar. Kabın şekli ve büyüklüğü sıvının hacmini
değiştirmez. Gazlar ise girebildikleri her hacme yayılabilirler. Sıvı molekülleri birbirlerine
çok yakın oldukları için moleküller arası karşılıklı çekimler çok fazla ve güçlüdür. Bu
nedenle moleküller birbirlerinden yeterince uzaklaşamamakta ve sonuç olarak sıvılar her
girebildiği hacmi dolduramamaktadır.
Sıvı molekülleri sabit olmadıklarından yer çekimi kuvvetine göre en düşük
potansiyel enerjide bulunabilecek şekilde birbirleri üzerinden serbestçe kayabilirler. Bu
nedenle sıvılar da gazlar gibi belirli sekilerle sahip değillerdir; bulundukları kabın şeklini
alırlar. Taneciklerin kinetik enerjileri de birbirine eşit değildir ve ortalama kinetik enerjileri
vardır. Sıvılar her sıcaklıkta buharlaşabilirler; iyonlar ise buharlaşmazlar ve plazma halinde
kalırlar. Sıvılar ısınınca sıvı moleküllerinin kinetik enerjileri artar ve basınç dış basınca eşit
olur. Basınç eşit hale geldiğinde moleküller buhar fazına geçerler. Her maddenin buhar
basıncı vardır ve maddenin türüne göre farklılık gösterir.
Moleküller arasında daha önce bahsedildiği üzere itme ve çekme kuvvetleri olarak
iki temel kuvvet vardır.
Taneciklerin polaritesi çözeltinin özellikleri açısından önem taşır. Taneciklerin her
ikisi de polar olabilir, polar olan ve olmayan veya her ikisi de polar olmayan tanecikler
aynı ortamda bulunabilir. Örneğin su polar bir moleküldür.
1
+ - -
H Cl O
H H
+ +
Polarlık dipol mometin değeri ile ölçülür. Polarlık dipol moment ile doğru
orantılıdır; yani dipol moment arttıkça polarlık artar, dipol moment azaldıkça polarlık da
azalır.
1- Buhar Basıncı
Kapalı bir kap içine konulan sıvı düzeyi belirli bir sıcaklıkta zamanla bir miktar
azalır ve sonra sabit kalır. Bu anda sıvı fazdan buhar faza geçen molekül sayısı kadar
molekül, buhar fazından sıvı fazına geçmiştir. Yani bir dinamik denge kurulmuştur. Bu
andaki buhar basıncına o sıvının o sıcaklıktaki buhar basıncı adı verilir.
Sıvıların buhar basınçları sıvının türü ve sıcaklığına bağlıdır.
Buhar basıncı, sıvı molekülleri arasındaki etkileşim kuvvetleri ile bu moleküllerin
kinetik enerjileri arasındaki farka bağlıdır. Sıvı tanecikleri arasında itme ve çekme
kuvvetleri vardır. Bir sıvının molekülleri arasında çekme kuvveti büyükse buhar basıncı
küçük, çekme kuvveti küçükse buhar basıncı büyüktür.
2
(Bir maddenin herhangi bir sıcaklıkta sıvı-buhar dengesi kurulduğu anda ölçülen
basıncına buhar basıncı denir. Buhar basıncı sıcaklıkla doğru orantılıdır ve sıcaklık
arttıkça artar. Buhar basıncı maddenin türüne bağlıdır. )
Aşağıdaki tabloda bazı maddelerin 35°C’deki buhar basınçları verilmiştir.
dP H B
= P Clausius-Clapeyron eşitliği
dT RT 2
dP H dP
= dT = d ln P
P RT 2 P
H D
d ln P = RT
dT
3- Trouton kuralı:
Polar olmayan maddeler için bulunur. Polar olmayan sıvıların kaynama noktasındaki molar
buharlaşma entalpileri yaklaşık 88 J mol-1 K-1 dir.
S B =
H B
88 Jmol −1 K −1
Tb
buharlaşma entalpisi
Trouton kuralı olan bu sonuç polar sıvılarda daha büyük değerler alır.
3
4- YÜZEY GERİLİM (surface tension)
Sıvı içindeki bir molekül, komşu sıvı molekülleri tarafından ortalama olarak aynı kuvvetle
çekilir. Bu yüzden hiçbir kuvvetin altında değilmiş gibi hareket ederler.
Sıvı yüzeyindeki moleküller içeriye doğru daha fazla çekildiklerinden sıvı molekülleri
birbirine daha fazla yaklaşırlar. Bunun sonucu sıvı yüzeyi küçülür ve sıvı yüzeyi iç kısma
göre daha gergin bir hal alır. Sıvı yüzeyine bir jilet veya bir toplu iğne hafifçe bırakılırsa
yüzer.
Sıvı yüzeyinde her bir molekül içeriye doğru çekildiğinden gibi bir potansiyel enerjiye
sahiptir. Sıvı yüzeyinin 1 cm3‘ ünde n tane molekül varsa birim yüzeyin enerjisi n =
olur. Buna göre sıvın yüzeyini 1 cm2 kadar genişletmek için gerekli iş olan yüzey gerilim
sabiti veya kısaca yüzey gerilimi olarak bilinir. Bu değer her sıvı için aynı koşullarda
sabittir.
x
4
Şekildeki tel bir sabun köpüğüne batırılıp çıkarılınca telin iki yüzeyi birer zarla kaplanır.
Dengede olan bu halkanın altındaki hareketli kısmı aşağıya doğru kopuncaya kadar belirli
bir kuvvet, F, uygulayarak çekilsin, çekilme mesafesi x ise bir zarın yüzeyi l.x ve iki
zarın yüzeyi 2l. x kadar artmıştır. Sıvının birim yüzeyinin enerjisi ise yüzey artışına
karşılık olan enerji 2l.x. olur. Bu değer F.x değerine eşit olduğundan (kuvvet x yol)
2l.x. = F.x
= F / 2l N/m
olur.
Buna göre yüzey gerilim, birim yüzeye isabet eden kuvvet olarak tanımlanır.
Sıvıların yüzey gerilimi sıvı yüzeyi üzerindeki moleküllerin türe ve
konsantrasyonuna bağlıdır. Bu nedenle, bir sıvının havada veya vakum altındaki yüzey
gerilimleri birbirinden farklıdır. Örneğin civanın havadaki yüzey gerilimi 0,513 Nm-1 ve su
altındaki yüzey gerilimi 0,392 Nm-1 dir.
5
2r + 2R = F
yazılır.
(R+r) = F
F R+r
= = Rort
2 ( R + r ) 2
F R + r = 2 Rort
=
4 Rort 2 Rort = çevre = l
ise
F
=
2l
olur. Bu bağıntıda F kuvveti ölçülür ve l bilindiğinden kolayca hesaplanır.
6
V V
V1 = ve V2 =
n1 n2
Olur. Buna göre
V
d2
V2 d 2 n2
2 = 1 = 1
V1d1 V
d1
n1
n1d 2
2 = 1
n2 d1
yazılır.
(Bir katı yüzeyi ile temastaki bir sıvı yüzeyi bir açı oluşturur. Temas açısı adı verilen bu
açının büyüklüğü, sıvının kendi molekülleri arasındaki çekim kuvvetleri (kohezyon
kuvvetleri) ile sıvı katı arası çekim kuvvetlerinin (adezyon kuvvetleri) göreceli
büyüklüğüne bağlıdır. Kohezyon kuvvetlerinin büyüklüğü, adezyon kuvvetlerinin
büyüklüğünden ne kadar fazla ise, sıvı katı arasındaki temas açısı da o denli büyük olur.
Diğer bir ifade ile büyük bir temas açısı sıvı katı çekim kuvvetlerinin azlığının , küçük bir
temas açısı ise bu kuvvetlerin büyük olmasının bir göstergesidir. Ayrıca temas açısının
büyüklüğü, katı yüzeyin düzlüğü ve temizliğinden başka sıvının saflık derecesine de
bağlıdır. Saf ve ıslatma maddesi içeren (yüzey aktif madde) su damlalarının bir parafin
yüzeyindeki durumları aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.)
7
2- Sıvı yüzeyi çeperinin yaptığı açıya değme (temas) açısı adı verilir ve Ө ile
gösterilir.
3- 900 ise sıvı katıyı ıslatır. 900 ise sıvı katıyı ıslatmaz. (A: ayrı, K: aynı)
Birinci halde FA FK ve ikinci halde FA FK olur.
1- Bir sıvı içerisine batırılmış kapiler içinde sıvı molekülleri çeper boyunca cam
molekülleri tarafından yukarıya doğru çekilir. Bu halde ABC eğri yüzeyi oluşur.
Sıvı yüzeyinin kararlı olabilmesi için yüzey potansiyel enerjisinin minimum olması
gerekir. Bunun için ise ABC noktaları aynı doğru üzerinde yani yüzey dairesel
olmalıdır. Bunun için B noktasından yukarıya doğru bir kuvvetle itilir. Bu durumda
temas açısı değişir, temas açısının değerine ulaşabilmesi için cam molekülleri tarafında
sıvı molekülleri çeper molekülleri yukarıya doğru çekilirler. Bu olay yukarıya doğru
çekme kuvveti olan yüzey gerilim kuvveti ile h yüksekliğindeki sıvının yerçekimi
kuvvetinin birbirine eşit olasına kadar devam eder.
8
4- Camı ıslatan bir sıvı kapiler boruda h kadar yükselmişse, sıvıyı aşağıya doğru çeken
yerçekimi kuvveti F0 ile sıvıyı çevresi boyunca yukarıya kadar çeken yüzey gerilim
kuvveti F1 birbirine eşit olmalıdır. Buna göre F0 = F1
Yerçekimi kuvveti F0 = mg
m = r 2hd
ve yukarıya doğru çeken yüzey gerilim kuvveti F1
F1 / F2 = cos
F1
r
F2=2r
F1 = F2 cos
= 2 r cos
olduğundan F0 = F1
h
için,
mg = 2 r cos
r 2 hdg = 2 r cos
hrdg
= olarak bulunur.
2cos
1- Toplamsal (toplanabilir) özellikler: molar hacim, mol tartısı gibi. Bir molekülün
özelliği molekülü oluşturan atomların sayısına ve cinsine bağlı ise bu tür özellikler
toplamsal özelliklerdir.
2- Yapısal : yapıya bağlı özellikler. Eğer bir molekülün fiziksel özellikleri molekülü
oluşturan atomların düzenine bağlı ise bu tür özellikler yapısal özellikler olarak
adlandırılır. Ör. Kırma indisi
3- Sayısal özellikler: Saf bir çözücüde çözünen bir maddenin çözücünün donma
noktasını düşürmesi ya da kaynama noktasını yükseltmesi çözünen maddenin
cinsine bağlı olmayıp yalnız çözeltideki tanecik sayısına bağlı olduğundan
kriyoskopi ve ebülyoskopi sayısal birer özelliktir.
9
Bu kesimde maddenin yapısını açıklamak için yararlı olan yapısal ve toplamsal
özellikleriden, molar hacim, parakor, molar refrakor, polarizasyon ve dipol momentten söz
edilecektir.
ÖRNEK: Metil propiyonatın normal kaynama noktasında (79,9 0C) yoğunluğu d=0,8409
g/cm3 olduğuna göre bu bileşiğin molar hacmini hesaplayınız. Bulunan sonucu Neumann-
Kopp kanununa göre hesaplanan değerlerle karşılaştırınız.
10
ÇÖZÜM:
O
CH 3 − CH 2 − C − OCH 3 M = 89,1 g/mol
M 89,1 g/mol
V = = 3
= 106, 0 cm3 /mol
d 0,8409 g/cm
Neumann-Kopp kanununa göre
4C 4x14,8= 59,2
8H 8x3,7 = 29,6
O-(metil ester) 1x9,1= 9,1
O=(metil ester) 1x7,4= 7,4
Toplam = 105,3 cm3/mol
PARAKOR
1924 yılında Sugden- Mcleod denklemini ( = C (d s − d b ) 4 )
C1/ 4 = 1/ 4 /(d s − db ) şeklinde gösterdi ve bu eşitliğin her iki yanını sıvının molekül tartısı
ile çarparak
P = MC1/ 4 = M 1/ 4 /(ds − db )
olmadığından parakor da sıcaklığa bağlı olmayan bir sabit olup yalnız sıvının doğasına
bağlıdır. Eğer düşük sıcaklıklarda ds yanında db değeri yok sayılacak olursa eşitlik
P = MC1/ 4 = M 1/ 4 / ds = (M / ds ) 1/ 4
11
(Herhangi bir sıvının yüzey gerilimi ve yoğunluğu ölçülünce parakor bulunur. Deneysel ve
teorik eğerler karşılaştırılır ve o yapının tayini sağlanır)
Baz atom ve yapısal parakor değerleri
Atom P Yapı P
Çizelgeden yararlanarak
C H Cl C =C 6' lı halka
P = 244,3
12
Benzen 206,2 207,1
Etilamin 216,6 216,0
O
ÖRNEK: Asetaldehit CH 3 − C − H kolayca polimerize olarak (CH 3 − CHO)3 kaba
formülü ile gösterilen trimer (üç moleküllü) şekle dönüşmektedir. Bu reaksiyonda
meydana gelen ürünün yüzey gerilimi tayin edilerek parakoru hesap ediliyor ve 298,7
olarak bulunuyor. Bu değerden yararlanarak asetaldehitin trimer şeklinin aşağıda gösterilen
yapılardan hangisine uyduğunu tahmin ediniz.
CH3
HC OH
O
H3C CH HC CH3 CH2
O O HC OH
CH
CH2
CH3 HC O
I II
C H O 6' lı halka
13
ÖRNEK:
Paraklor toluenin (ClC6H4CH3) 25 0C’ daki yüzey gerilimi 32,24 dyn/cm (m(mili)N/m) dir.
p-klortoluenin bu sıcaklıktaki yoğunluğu 1,065 g/cm3 olduğuna göre molar parakorunu
hesapediniz. Deneysel sonuçlardan bulunan bu değeri atomal ve yapısal parakorlara göre
hesapedilen değerle karşılaştırınız.
Cl CH3
ÇÖZÜM:
M 1/ 4
P = V 1/ 4 =
ds
126,5
P = (32, 24)1/ 4 = 283
1, 065
Kırma İndisi
Işık demeti bir ortamdan başka bir ortama örneğin havadan suya geçerken kırılır ve
yeni ortam içerisinde farklı yön ve hızla ilerler. Bu olaya ışığın kırılması (refraksiyonu)
denir. Işığın kırılması ortam içersindeki taneciklerin sayısına ve moleküllerdeki atom ya da
grupların diziliş şekline bağlıdır. Snell kırılma kanununa göre herhangi bir dalga
uzunluğundaki ışığın ikinci ortama geçerken yüzeye dik eksen (normalle) meydana
14
getirdiği geliş açısı ile kırılma sonunda yine aynı eksenle yaptığı açının sinüslerinin oranı
sabittir.
sin / sin = n2 / n1 (1.222)
Bu bağıntıda n2 ve n1 iki ortamın kırma indisleri gelen ışığın yüzeyin normali
ile yaptığı açı, ise kırılan ışığın aynı normalle yaptığı açıdır.
1. ortam
iki ortamı
ayıran yüzey
2. ortam
Bağıntısı geçerlidir. Örneğin ışık havadan suya geçerken C1 C2 olacağı için olur
ve şekildeki gibi kırılma meydana gelir. Eğer ışık sudan havaya geçiyorsa C1 C2
olacağından olur.
Kırma indisi üzerine ışığın hızı ve sıcaklık etkisi olduğu için, sabit sıcaklıkta ve
belirli hızdaki tek dalga boylu monokromatik ışık ile çalışılması gerekmektedir. Genellikle
ölçüler 20-25 0C’ da ve sodyum lambasının sarı ışığında yapılır. Bu şekilde elde edilen salt
15
0
kırma indisi nD25 C şeklinde gösterilir. Pek çok organik sıvılar için sıcaklıktaki 10C artış n
değerinde 3,5x10-4 – 5,5x10-4 kadar bir artış meydana getirir. Bu artışlar el kitaplarında
verilen ilgili çizelgelerden bunabilir. Bu artışları gösteren çizelgeler elde bulunmuyorsa,
organik sıvılar için yaklaşık olmak üzere 4,5x10-4 değeri alınabilir. Örnek olarak su,
benzen ve karbontetraklorür için sıcaklık ile kırma indisleri arasındaki bağıntılar aşağıda
gösterilmektedir.
Cross section of part of the optical path of an Abbe refractometer. The sample
thickness has been exaggerated for clarity.
In the Abbe' refractometer the liquid sample is sandwiched into a thin layer between an
illuminating prism and a refracting prism (Figure 2). The refracting prism is made of a glass with
a high refractive index (e.g., 1.75) and the refractometer is designed to be used with samples
having a refractive index smaller than that of the refracting prism. A light source is projected
through the illuminating prism, the bottom surface of which is ground (i.e., roughened like a
ground-glass joint), so each point on this surface can be thought of as generating light rays
traveling in all directions. Inspection of Figure 2 shows that light traveling from point A to point
16
B will have the largest angle of incidence (i) and hence the largest possible angle of refraction
(r) for that sample. All other rays of light entering the refracting prism will have smaller r and
hence lie to the left of point C. Thus, a detector placed on the back side of the refracting prism
would show a light region to the left and a dark region to the right.
ÖRNEK
CCl4 ‘ ün kırma indisi nD20 C = 1, 4573 , 20 0C’ deki yoğunluğu d = 1,595 g/cm3 , molekül
0
tartısı ise yaklaşık olarak 153 olduğuna göre molar kırmasını hesaplayınız.
ÇÖZÜM:
M nD2 − 1 (153 g/mol)(1,45732 − 1)
RMD = =
d nD2 + 2 (1,595 g/mol3 )(1, 45732 + 2)
17
Aşağıdaki çizelgede bazı sıvıların kırma indisleri ile öz ve molar kırmaları
gösterilmektedir.
Madde Formülü 0
nD20 C
0
RD20 C
0
20 C
RMD
karbontetraklorür CCl4 1,4573 0,1724 26,21
aseton (CH3)2CO 1,3571 0,2782 16,15
benzen C6H6 1,4979 0,3354 26,18
etilalkol C2H5OH 1,3590 0,2775 12,78
Pek çok organik ve inorganik bileşiklerin molar kırmaları tayin edilmiş ve çeşitli atomlar
ile atomal grupların molar kırma üzerine belirli oranda etti ettikleri bulunmuştur. Sözgelimi
alifatik bileşiklerin homolog sırasında (CH2) farkı molar kırmada 4,618 değişme
yapmaktadır. Bu değerden H ve C atomlarının atomal kırmalarını hesaplamak
mümkündür.
C: 2,418
H: 1,1
Örnek: Kloroformun molar kırması 21,25 (RMD) olduğuna göre, Cl atomunun atomal
kırmasını hesaplayınız.
C:5,91
18