You are on page 1of 37

ARTİZ MEKTEBİ

Kandemir KONDUK & Müjdat GEZEN


OYUNCULAR 4. KIZ ÖĞRENCİ
1. ERKEK ÖĞRENCİ
MÜDÜR 5. ERKEK 2. ERKEK ÖĞRENCİ
ÖĞRENCİ 3. ERKEK ÖĞRENCİ
ŞAN HOCASI RASİM BEY 4. ERKEK ÖĞRENCİ
BEYHAN HOCA NEVESER HANIM BİRİNCİ BÖLÜM
ÖĞRENCİLER DİKSİYON HOCASI
SELMA LAZ EV SAHİBİ ( Perde kapalıdır. Üçüncü zilden sonra sahne içinde büyük koronun
KADIN CARMINA BURANA’sı duyulur. Perde yavaş yavaş açılır. Tüm
ALİ NİLAY Işıklar sönük sadece ışıklı panomuzdaki döner çevre ışığı ile ortada
DOMDOM Müzik, iniş çıkış ritim ışığı en sağ ışık panosunda bir sol anahtarı,
NESRİN BEYTULLAH Sol ışık panosunda bir iki nota yanmaktadır. Bir puan ışık, perde
1. TİP BALE ÖĞRENCİSİ KIZ ÖĞRENCİ Tamamen açılınca koroyu yöneten Şan Hocası’nın üzerine düşer.
2. TİP BALE ÖĞRENCİSİ 1.KIZ BALERİN Bir diğer ışık reosta ile açılarak koroyu kaplar ve koronun
1. TİP 2.KIZ BALERİN Bitiminden önce ful ışık olur. Koro ful ışıkta biter.)
2. TİP 1.ERKEK BALET
3. TİP 2.ERKEK BALET MÜDÜR: (koronun bitiminde Beyhan’la girer.) Eveet sayın
4. TİP BALE HOCAS hocam,aynen böyle olacak yıl sonu gösterimizde.Aynen böyle. Batıda
(EFEMİNE) nasılsa bizde de öyle, ne bir eksik ne bir fazla. Aynen böyle.
KEMAN ÇALAN ÖĞRENCİ FİLİZ ŞAN HOCASI: Haklısınız Müdür Bey, öğrencilerin bazıları yıl sonu
TAYLAN YARIM AHMET gösterisi için, “Bizim ezgilerimizden de olsaydı,” diyorlar.
1. ÖĞRENCİ T.M.ÖĞRENCİSİ MÜDÜR: Verin isimlerini bana, yıl sonunu göremesinler… Ne demek
2. ÖĞRENCİ ANNE(BİCAN’IN bizim ezgilerimiz? Koskoca CARMINA BURANA bu… Dev bir koro
ANNESİ) eseri.
3. ÖĞRENCİ BİCAN ŞAN HOCASI: Buna bir şey dedikleri yok da…
4. ÖĞRENCİ ( Bu arada öğrencilerin bir kısmı bozuk, müdüre bakıp çıkarlar)
MELAHAT HOCA MÜDÜR: Neye bir şey dedikleri var o zaman hocam? Bu okulu
RECAİ HOCA öğrenciler mi yönetecek, patronlar mı, yani biz mi?.. Biliyorsunuz
BABA burası bir özel okul. Kurallar neyse onu uygulayacağız… Burada
1. KIZ ÖĞRENCİ kimse do re mi fa solü, sol fa mi re do diye okuyamaz. (Ağır ve
2. KIZ ÖĞRENCİ sanatsal hareket alır) Sanat, sanat içindir…
3. KIZ ÖĞRENCİ BEYHAN HOCA: Gidiyor musunuz efendim?

1
MÜDÜR: Aslında ikinci bölümü de izlemek isterdim ama birazdan Seslerin yavaşladığı bölümde öğrencilerin konuşmaları duyulur. Sonra yine
konuklarım gelecek. Ankara’dan…hehe heh. Anlarsınız ya… enstrümanların sesi yükselir)

A - (Enstrümanların kendi aralarındaki olayı…) Puan ışıkla takip


B - Öğrenciler.
BEYHAN HOCA: Anlıyorum Sayın Müdürüm. Şu okulun hem müdürü Tiyatrocular
hem de patronu olmak kolay mı? Bir takım yolsuzlular, ay aman, ilişkiler SELMA: Aşk olsun sevgilim… Artık sana inanmıyorum.
meselesi ALİ: Neden Selma, neden sözlerime inanmıyorsun?..
MÜDÜR: Öyle hocam… Millet kıytırık bir ana okulu açıyorlar da, bin tane SELMA: Çünkü verdiğin sözleri hiç tutmuyorsun sevgilim
torpil buluyor. Biz burada memleketin tek ve ilk özel sanat okulunu ALİ: (Kızı tutar) İnanki bu sefer sözümden dönmeyeceğim…
kurmuşuz… Tiyatrocusundan müzisyenine şarkıcısından balerinine kadar bir Dönmeyeceğim…
yığın sanatçı yetiştiriyoruz. Zor iş zor…
BEYHAN HOCA: Tabii zor Sayın Müdür’üm. Yardım lazım, tahsis lazım, Baleciler
Ankara’yla temas lazım. 1.TİP (2. Tipi çalıştırırken) Döneceksin, döneceksin!!! Tamam, ayağını
MÜDÜR: Tabii… Bu okul bir sanat fabrikasıdır… Burada niçin Klasik Batı şöyle yap, döneceksin!...
Müziği eğitimi yaptırıyoruz?... Şunun için… Madem bütün anlı, şanlı ve
Urfalı türkücülerimiz orkestralarına çello, obua, flüt, saksafon, trombon, Şan
arp katıyorlar… Onlara faydalı olalım diye. 1.TİP: Evet beyler, yıl sonu müsameresinin en kral tenoru patlatıyor
BEYHAN HOCA: Hele piyanist şantörlere memleketin çok ihtiyacı var şimdi… (Söylemek için ağzını açtığı anda, enstrüman sesi yükselir…)
efendim. (Enstrüman olayı yavaşladığında zil sesi duyulur. Yine çocukların
MÜDÜR: Batı eğitimi ile eğileceğiz çocukları, çünkü biz Batılı bir toplumuz. konuşmaları yükselir. Yalnız bu kez çalışmıyorlar ve aralarında
BEYHAN HOCA: Haklısınız konuşuyorlardır.)
MÜDÜR: (Geğirir. Çıkarlar) Estağfurullah!... (Işıklar söner) 1.TİP. Evet beyler, teneffüs zili!...
2.TİP: Oyaa… Nesrin’i gördün mü?
** 3.TİP: Ne bileyim kızım, Ali’ye sor onu… Aaa, Ali de meydanda yok…
4.TİP: Aşk insanı gözden kaybettirir anladın mı?...
(Işıklar yanar. Sahnede öğrenciler vardır. Kimi enstrüman çalıyor, ayrı 5.TİP: Yahu bırakın aşkı maşkı da, bizim durumlar ne olacak be?..
ayrı yerlerde… Diğerleri, kimi rol çalışıyor, kimi kendi kendine bir bale Vizeler, sınavlar…
hareketi tekrarlıyordur… -- Boş ver vizeyi falan, hoca yok, hoca… Keman bölümü var, keman
Enstrümanların sözüm ona çalışırken çıkarttıkları ses bir birbirini hocası yok
tamamlıyordur. -- Aman, çok mühim sanki.

2
-- Mühim tabii. İstanbul’un göbeğinde okul var hoca yok.
ALİ: Peki ne oldu söyledin mi yoksa?...
-- Olsun, doğuda da hastane var doktor yok… (Gülüşürler) NESRİN: Tabii, dün gece meseleyi babama açtım.
-- Bırakın gırgırı da, bu sene çakarsak okul harçları yüzde elli artacak, ALİ: Yapmaa!.. Ne dedi peki!...
ona göre. NESRİN: “Bu yıl okulumu bitiriyorum, iyi bir balerin ve iyi bir ev
-- Oooo… Çakarsak iş hazır kadını olmak istiyorum,” dedim.
-- Nah hazır ALİ: Harika bir laf. İyi bir ev kadını ve iyi bir balerin.
-- Hazır tabi oğlum. Yüksek okul mezununa iş mi yok?... Biz de Erol’ların NESRİN: Niye?..
girdiği temizlik şirketine gireriz ALİ: (Taklitle) Sofrayı böyle kurarsın… Çamaşırı böyle asarsın….
-- Evlere gidip temizlik mi yapacağız? NESRİN: Dalga geçme Ali, senden de söz ettim babama.
-- Beğenmiyorsan adam gibi okursun abi. ALİ: Benden mi?. Nesrin sen çıldırmışsın!... Peki ne dedin?
-- Biz adam gibi okumaya kalkıyoruz ama, adamlar bıyığımızla sakalımızla NESRİN: “Ali ile çok iyi anlaşıyoruz baba” dedim. “O da bu yıl okulu
uğraşıyorlar ya… bitirip tiyatro sanatçısı oluyor. Evlenmeyi düşünüyoruz” dedim
-- Sen hiç olmazsa öğrencisin… Sakalı yüzünden okuldan kovulan öğretim ALİ: Eee baban ne dedi?...
üyeleri ne yapsın… NESRİN: Şey… Çok iyi karşıladı… (Ellerinde enstrümanla bir-iki
-- Hıh, kafaların içiyle değil dışıyla uğraşıyorlar. Kafa yok be!... öğrenci geçer… Bir tanesi keman çalarak yanlarına gelir)
-- Kafa yok değil, kafa YÖK be!.. ALİ: Ne dedi sevgilim, anlatsana?...
2. TİP: Yahu, okul durumları falan derken bahçeye çıkmayı unuttuk… NESRİN: (Sıkılır… Sonunda gülerek söyler) “Bende tiyatrocuya kız
Yürüyün bir hava alalım yahu… verecek kadar hıyar hali mi var?” dedi.
3. TİP: (Bir yere bakar) Oooo… Ulan, bizden enayisi yok be Biz burada ALİ: Var mıdır?..
YÖK’dü mök’dü derken, millet bahçede… Anadın mı, ağacın dibinde yeri film NESRİN: Ne?..
çeviriyorlar beee!... ALİ: Hıyar hali?...
4. TİP: Ağacın dibindekiler Nesrin ile Ali değil mi?.. NESRİN: Cıkk..
3. TİP: Onlar tabii.. Okulun ve asrın en büyük âşıkları, yerli Romeo-Jüliet KEMAN ÇALAN (Çalmayı bırakır, yürür) Romantik bir haldeydiler,
(Işıklar söner. Müzik yükselir) sebze haline döndüler….. Hıyar mıyar…(Çıkar)
ALİ: Romantik olmak güzel de, gerçeği unutmamak gerekir Nesrin.
** Demek ki bu evlilik işi yatacak….
NESRİN: Hiç bile… Madem ki birbirimizi seviyoruz, seninle kaçarım….
Lokal aydınlatma ALİ: O senin dediğin köy piyeslerinde olur
(Bir ağacın dibinde Ali ve Nesrin konuşurlar. Ali’nin fakir, Nesrin’in zengin NESRİN: Ali… Seni Sevdiğimi biliyorsun.
olduğu hemen bellidir. Işık giderek artarken müzik de giderek azalır….)

3
ALİ: Elbette Nesrin… Ben…Ben de seni deli gibi seviyorum. Ama, 3. ÖĞRENCİ: Kendi çocuğu olmuyor ya, onun için bütün çocuklara
benim gibi okul taksidini bile güçlükle ödeyen, anasız babasız, düşman!
meteliksiz bir… 2. ÖĞRENCİ: Geliyor abi, yanında da müzik hocası Recai var!...
NESRİN: (Eliyle, Ali’nin ağzını tıkar) Sus Ali, sus lütfen…. Seviyoruz (Çocuklar koşarak sahneden çıkarken müzik girer, teypten… Aynı
birbirimizi bu yetmez mi?... müzikle Recai ve Melahat girerler!.....)
ALİ: Yetmez Nesrin, sevgi her şeye yetmez… MELAHAT: Yieeeeeeyt!... Herkes sınıfa, çabuuuukk!.
(Bir çıngırak sesi duyulur. Ali ve Nesrin geldiği tarafa bakarlar. RECAİ: Sakin ol olun Mele Melahat Hanım. Çocuklar tenefüste niye
Çıngırak çalarak Taylan Efendi gelir.) sınıfa…. (El hareketi) soku skouyorsunuz?...
TAYLAN: Elektrik kesildi, çıngırak çalirem… Hadi bakam derse, MELAHAT: Öyle ya, şimdi teneffüs saati.
teneffüs bitti lo… RECAİ: Ta tabii. Derse girmelerine be beş dakika var. O zaman
NESRİN: Konuşmaya daldık Taylan Efendi, şimdi gidiyoruz. sokarsınız… Sakin olun.
TAYLAN: (Gülerek) Aaah…Gençlik gibisi var mı?.. MELAHAT: Elimde değil, sinirleniyorum işte.
ALİ: Nesrin, bana kızmadın ya?... (Bağırır) Nesrin beni yanlış RECAİ: Yahu, niye bu kadar sinirlenirseniz Melahat Hanım?... Ne
anlama… zaman görsem (İki hareket) avaz avaz… Niye sahi?...
TAYLAN: Len oğlum, bağırmasana… Aha şinci şarki korosu provaya MELAHAT: Recai Bey… Doğrusunu isteseniz, çocuk meselesi beni
başlirr…Müdür duyarsa canina okir… böyle sinirli yapıyor.
ALİ: Nesriiiiinn… RECAİ: Aaa, vah vah… “Nasıl ya yani?...
TAYLAN: Yavu sussene oğlim, Türk Sanat Müsıkisi dersi başlıyor MELAHAT: Nasılı masılı var mı, çocuğum olmuyor!...
dedik. Dinle bi, sakinleş ruhun huzura gavuşsun… Sonra gine it gibi RECAİ: Anladım…Çocuğunuz olmuyor diye ge gerginsiniz.
gonuşursun fakkir cön… (Işıklar kararır) Üzülüyorsunuz…. Ama, hi hiç üzülmeyin bu iş ççço ço çok kolay.
MELAHAT: Ne kolay mı?
** RECAİ HOCA: Kolay tabi, bak gece i ii iki kişilik bi iç içki sofrası ha
(Işık yandığında Nesrin ile Ali konuşmaktadırlar.) hazırlıyosun. Beyaz şarabı koy koyuyosun,
MELAHAT: Koyuyorum,
NESRİN: Kızarım tabii, evlilikten korkuyorsun… Oysa bir çocuğumuz RECAİ HOCA: Ya yalnız ö öyle olmaz, bö böyle vücudu saran bi
olsa… gecelik giyiyosun.
ALİ: Bir çocuğumuz mu? MELAHAT: T amam onu da giydim.
NESRİN: Az gelir, iki… İki çocuğumuz olsa? RECAİ: Sora te telefonla beni arıyosun , pa pat ben geliyorum,
1. ÖĞRENCİ: Çocuklar, toz olun gaddar Melahat geliyor… gerisi ko kolay…
2. ÖĞRENCİ: Pabucun boyasız, al bir sıfır… Ceketi düğmesiz al bir MELAHAT: Terbiyesiz, pis sapık herif ( recaiyi kovalar sahne
sıfır… kararır.)

4
(Müdür ile Baba konuşurlar. Müdür’ün elinde paralar, durmadan ALİ: Israr mı?.. Nesrin konusunda mı?... Yanılıyorsunuz, ben
saymaktadır. Heyecanlı… Bir yandan da konuşurlar.) Nesrin’e hiç ısrar etmedim. Hatta tam tersine…
BABA: Nesrin’in okul taksidini posta ile de yollayabilirdim ama, gelip MÜDÜR: (Sözünü keser) Hadi, hadi, şimdi küstahlığın sırası değil…
sizi de bir görmek istedim Müdür Bey. ALİ: Saygısızlık ettiğimi sanmıyorum hocam.
MÜDÜR: (Gözleri paralarda) Çok iyi yaptınız, çok iyi yaptınız… MÜDÜR: Uzatmaaa. Okul taksidini getirdin mi?..
BABA: Nesrin bu sene inşallah mezun oluyor. Eee, ondan sonrasını ALİ: Şey… Param yok.
Allah bilir… O demin size anlattığım Ali denen çocuk kızımızı BABA: Haaa. Aklıma bir şey geldi. Olur ya insan hali bu; delikanlının
elimizden alıversin diye yetiştirmedik tabii. parası olmayabilir… Hadi, onun okul taksidini ben
MÜDÜR: Çok iyi yaptınız, çok iyi yaptınız…. ödeyeyim, o da Nesrin’in peşini bırakacağına dair sizin huzurunuzda
BABA: Geçen gece ne oldu biliyor musunuz?... Bizim hanımla birlikte söz versin…
yatağa girdik… ALİ: Hayır!..
MÜDÜR: Çok iyi yaptınız, çok iyi yaptınız… MÜDÜR: Nasıl hayır?...
BABA: Neyi çok iyi yaptık?.. ALİ: Böyle bir söz de vermiyorum, taksidimi ödemenizi de
MÜDÜR: (Bocalar) Eee… Eee… istemiyorum
BABA: Hanımla sabaha kadar yatakta Nesrin’i konuştuk. Bu Ali denen MÜDÜR: Bana ne, ben paramı istiyorum.
serseriye kapılacak diye yüreğimize iniyor… Üzüntüden mahvoluyoruz… ALİ: Okul taksidini mutlaka getireceğim efendim. (Çıkar)
Ben hırsımdan haftada bir araba değiştiriyorum. Hanım kumarda MÜDÜR: (Baba’yı teskin eder) Atıyor be, nerden bulup da getirecek…
sürekli kaybediyor… Mahvolduk!... Siz temin ederim şu andan itibaren Nesrin’le görüşemez…
MÜDÜR: Ben şimdi Ali’nin kulağını bükerim, siz hiç merak etmeyin.
Hademeyle haber yollamıştım, neredeyse gelir şimdi… **
BABA: “Davul bile dengi dengine” demişler, Müdür Bey… Tövbe
tövbe…. (Kapı vurulur) Okulun Bahçesi
TAYLAN: (Girer selam verir) Ali ÖZER’i aha getirmişim sayın
gomserim, aman, gomser olur mu Sayın Müdürüm… (Arkasındaki ALİ: Bunu isteme benden, alamam bu parayı.
Ali’ye) “Geç lan şöyle… Çabuk itiraf et” Hehe heee (Çıkar.) NESRİN: Okuldan kovulmak mı istiyorsun Ali?.. Hem, babam gibi bir
ALİ: Buyurun hocam? karşılık bekleyerek değil, borç olarak veriyorum… Al şunu sonra
MÜDÜR: Beyefendiyi tanıyor musun?.. ödersin.
ALİ: Hayır hocam ALİ: Baban yerli filmdeki zengin kızların babalarına benziyordu. Ben
MÜDÜR: Cevdet Bey, Nesrin’in babası. de paraları şöyle… In-ı-nııınn, suratına bir çarpsaydım harika olurdu.
ALİ: Öyle mi, memnu oldum. NESRİN: (Güler) Bırak şimdi babamı.
BABA: Ama, ne yalan söyleyeyim, ben senden memnum olmadım ALİ: Babanı bırakırım ama, seni asla!...(Sarılır, güler) Narananooom!.
delikanlı, hele o lüzumsuz ısrarında sonra. NESRİN: O halde, bu parayı kabul et.

5
ALİ: (Demin pozda) Seni kabul ederim ama parayı asla!.. NESRİN: Rasim Hoca gibi mi?
Narananoomm… ALİ: Rasim Hoca gibi, ne sandın. Aradan otuz yıl geçmiş adam hâlâ
NESRİN: Sen resmen manyaksın oğlum…. ilk aşkını unutamıyor.
Narananoooomm!...(Parayı cebine koyar) NESRİN: Evlenseydi o zaman.
ALİ: (Bir an sarılmış kalır) Bırak şamatayı da, beni dinle...Aramızda ALİ: Evlenememiş işte… Sevgi başka evlilik başka…
parasal bir konu geçmesin bundan sonra, okey mi?.. NESRİN: Bırak şimdi traşı, beni otuz yıl sever misin?..
NESRİN: Okey.. ne onurlu adamsın be!... (Yeniden sarılır) ALİ: Otuzüç?
Ben de senin bu tarafına kesiliyorum ya… NESRİN: Niye otuzüç?
ALİ: (Profil verir) Şu tarafınfdan fena değildir... ALİ: Otuz yıldan daha çok diye.
(Arka taraftan iki öğrenci geçer) NESRİN: Biz hiç ayrılmayalım. Rasim Bey ile sevgilisi gibi olmayalım
NESRİN: (Gülerek) O tarafına da kesiliyorum deli!... Ali.
ALİ: Canım benim. ALİ: (Gülerek.Abartarak) Ayrılmamız gerekiyor sevgilim…Maalesef
NESRİN: Gerçekten seviyorsun değil mi?... ayrılıcaaz…
ALİ: Bak dinle… Elbette gerçekten seviyorum. Ama Nesrin… Bu işin NESRİN: Niye?
yürüyebileceğine, sonuçlanacağına inanmıyorum!... ALİ: (Saatine bakar) Çünkü bir dakika sonra Rasim Bey’in dersi
SELMA: (Geçerken Ali’yi görür, koşarak gelip boynuna sarılır. Perde başlıyor… Hoşçakall!(Koşarak uzaklaşır)
başındaki rol çalıma pozuna girer) Aşk olsun sevgilim, artık sana NESRİN: Çatlak sevgilim benim!... (Kısa müzik)
inanmıyorum
ALİ: Neden Selma, neden sözlerime inanmıyorsun?.. **
SELMA: Çünkü verdiğin sözleri hiç tutmuyorsun sevgilim!... (Tiyatro bölümü. Sınıfa tüm öğrenciler bağıra çağıra dolaşmaktalar.
ALİ: (Kızı tutar) İnan ki bu sefer sözümden dönmeyeceğim İki erkek öğrenci Hamlet giysileri gibi kılıkta kılıç yapmakta. Biri
NESRİN: (Kıskanmışçasına) Ama ben dönücem… Yazıklar olsun Ali, Ofelya gibi onları izlemekte. Bir başka köşede ezber çalışan ve arada
bana bunu yapmayacaktın. bir elindeki kiaba bakan öğrenci. Dolaşa dolaşa” Bir berber bir
ALİ: (Nesrin’i tutar) Nesrin, saçmalama…. Selma rol arkadaşım…Yıl berbere” diye temrinler yapan bir başka öğrenci……vb… zil çalar…..)
sonu gösterisi için rol çalışıuyoruz… 1.K. ÖĞRENCİ: Çocuklar dersi kaynatmak için Rasim Bey aşklarını
SELMA: Kız espri yaptım vallahi… Ben zaten Sebahattin’i seviyorum, anlattıralım
napiim bunu… (Çıkar) 1.E. ÖĞRENCİ: Zil çaldı çocuklar.
ALİ: Beğenemedin mi?.. 2.E. ÖĞRENCİ: Yok be nasıl bildin?..
NESRİN: (Gülerek Ali’ye sarılır) Beğenmesi tabii… Seni hiç kimse 1.E. ÖĞRENCİ: Kuşlar söyledi.
beğenmesin. 2.E. ÖĞRENCİ: Bana bak…
ALİ: Bir tek seni beğeneyim. Ama, seninle de evlenemeyeceğimiz için 3.E. ÖĞRENCİ: Kesin gürültüyü yerlerinize, hazırladınız mı Hamlet’in
Rasim Hoca gibi yıllarca yanıp tutuşalım. oyuncular tiradını bakalım?

6
HEPSİ BİRDEN: Yooooooooo…. (Tüm sınıf öğrencileri gülerek yerlerine otururlar. Sınıfa büyük bir
3.E. ÖĞRENCİ: Az sonra Rasim Hoca hepimizi sıraya dizecek ama. gürültü ve rabarda vardır. Bu Rasim Bey’in suskun duruşuna dek
1.K. ÖĞRENCİ: Kızlara da Hamlet ezberletiyor be. sürer)
2.K. ÖĞRENCİ: Tabii, kızım, dünyada Hamlet’i oynayan bir sürü RASİM BEY: (Heskes susunca) Bitti mi?.. Bitti mi hokkabazlığınız
kadın oyuncu var. efendiler, hanfendiler… Bitti mi? Bittiyse canınıza okumaya
3.E. ÖĞRENCİ: Bırakın palavrayı da çare arayın. Dokuz saniye sonra başlayacağım da…. Hazır mı Hamlet’ler?..
Rasim Hoca kapıdan girecek ve hiçbiriniz derse hazır değilsiniz. 1.E. ÖĞRENCİ: Hepimiz hazırız hocam, hazırız da…
1.E. ÖĞRENCİ: Öyleyse ne yapaım? RASİM BEY: Da ne? Hazırız da… Oradaki o da ne acaba?
2.E. ÖĞRENCİ: Rasim Hoca iki büyük aşkını açalım 1.K. ÖĞRENCİ: Hocam derse başlamadan önce küçük bir sorumuz
1.K. ÖĞRENCİ: Tamam anlatmaya başladı mıydı ders öbür ders olacak size
taşar. RASİM BEY: Soruları ben soracağım siz değil hanımefendi.
3.K. ÖĞRENCİ: Tamam tamam öyle yapalım, ben sorayım hocaya. 2.K. ÖĞRENCİ: Onu biliyoruz da hocam, arkadaşlarla bahse girdik.
3.E. ÖĞRENCİ: Hayır bu kez ben soracağım En büyük iki aşkınız konusunda…
3.K. ÖĞRENCİ: Nedenmiş bakalım? 2.E. ÖĞRENCİ: Evet hocam, bir kısmımız tiyatroyu birinci aşkınız
3.E. ÖĞRENCİ: Kızım her defasında sen soruyorsun hoca olarak sayıyoruz…
şüphelenecek. 1.K. ÖĞRENCİ: Bir kısmımız da Neveser Hanım birinci derecede
2.KIZ ÖĞRENCİ: Tam buldun şüphelenecek adamı be. Üç yıldır iki görüyoruz.
derste bir. “En büyük iki akınız nedir hocam?” diyoruz o da anlatıyor. RASİM BEY: (Durulur)
2.E. ÖĞRENCİ: Bu haklı bakarsın bu kez yemeyeceği tutar. En iyisi, Tiyatro en büyük aşkımdı.
ben sorayım…Hocam acaba sizin yaşamınızda en büyük aşk nedir? 3.K. ÖĞRENCİ: Peki Neveser Hanım hocam?
3.E. ÖĞRENCİ: (Hocayı taklitle) Hayatımın en büyük iki aşkı bir RASİM BEY: Neveser Hanım da birinci aşkımdır.
tiyatro, iki Neveser Hanım… (Hepsi gülüşürler.) 2.E. ÖĞRENCİ: Yani iki tane mi birinci aşkınız var hocam?
1.K. ÖĞRENCİ: Hocam Neveser Hanımı anlatır mısınız? RASİM BEY: Evet hanımefendi.Hem tiyatro hem Neveser Hanım
3.E. ÖĞRENCİ: (Taklitle) Neveser Hanımı dokuzyüzelli altıda Nazilli birinci derecedeki iki büyük aşkımdır.
Lisesi’nde edebiyat öğretmeni iken tanıdım 1.E. ÖĞRENCİ: Hocam bize önce tiyatroyu anlatır mısınız?
RASİM BEY: (Bu sırada girer. Öğrenciler 3. 1. Öğrenci’ye işaretle 2.K. ÖĞRENCİ: Yok hocam yok, önce Neveser Hanımı anlatın…
hocayı gösterir) 2.K. ÖĞRENCİ: Önce tiyatro aşkınızı hocam…
3.E. ÖĞRENCİ: …..Ben o zamanlar yakışıklı bir aktördüm. 1.E. ÖĞRENCİ: Neveser Hanımı hocam, Neveser Hanımı…
RASİM BEY: (Ensesine bir tokat patlatır) Pezemenk…Kendisi burada (Bu arada tüm öğrenciler “Neveser Hanım” ve “Tiyatro” diye
yok diye Müdür Beyle dalga mı geçiyorsunuz? Ya aniden çıkıp gelirse? gürültüye başladılar.)
Otur yerine… 1.K. ÖĞRENCİ: Hocam ne olur önce Neveser Hanımı anlatın
3.E. ÖĞRENCİ: (Gülerek yerine oturur) 1.E. ÖĞRENCİ: Hocam ne olur önce tiyatro aşkınızı…

7
RASİM BEY: Zırtapozlar. Aklınız sıra beni uyutup dersi NEVESER: Üçbuçuk…
kaynatacaksınız ha?.. Ben tiyatro aşkımı ve Neveser Hanıma olan RASİM BEY: (Çok romantik) Yaaaa….
aşkımı anlatırken zil çalıp ders bitecek, siz de çalışmadığınız rolleri NEVESER: (İşveli) Yaa…
oynamaktan kurtulacaksınız, ben de bunu yutacağım ha? Hah hah hah RASİM BEY: Bahar da geliyor.
hah… Aman ne komik ne komik.. Nah size! Tiyatro benim en büyük NEVESER: Evet
aşklarımdan biri idi. Ta küçük yaştan beri onun aşkıyla yaşadım RASİM BEY: Kelebek uçtu
durdum. Ama beybabam pek mutassıpdı… Benim tiyatroya olan NEVESER: Gördüm
alakamı anlar anlamaz,üç gün üç gece beni Fatih’teki konağın kilerine RASİM BEY: Eee, Neveser Hanım…
kitledi. “Ya muallim mektebine gider efendi efendi muallim olursun, NEVESER: Evet? (Hevesli)
ya da kilerde açlıktan ölürsün,” dedi. Ben de, “Ölmektense muallim RASİM BEY: Neveser Hanım… Bana hecenin beş şairini sayar mısınız?
olmayı tercih ederim babacığım,” diyerek muallim mektebine yazıldım. NEVESER: Ben müzik hocasıyım Rasim Bey, edebiyat değil…
Muallim oldum ama, içimdeki aktörlük tutkusu, tiyatroculuk aşkı RASİM BEY: Doğru siz bir müzik hocasısınız
bitmedi. Babamın vefatından sonra tiyatroya hevesim iki kat arttı. NEVESER: Evet
Gel gör ki yaşım geçmiş ve Nazilli Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak RASİM BEY: Neveser Hanım…
tayinim çıkmıştı (Dalar) NEVESER: Evet Rasim Bey?
1.E. ÖĞRENCİ: İşte orada Müdür Muavini Neveser Hanım’ı tanıdım… RASİM BEY: “Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazansın, görelim
RASİM BEY: İşte orada Müdür Muavini Neveser Hanım’ı tanıdım… gel seni tarihe desem sığmazsın.”
1.E. ÖĞRENCİ: Ve görür görmez ona aşık oldum. NEVESER: O ne o?
RASİM BEY: Ve görür görmez ona aşık oldum. RASİM BEY: Şiir. Size şiir okumayı tasarlamıştım.
2.K. ÖĞRENCİ: Tıpkı Romeo’nun Jüliyet’e aşık olduğu gibi… NEVESER: Anlıyorum. Çok romantiksiniz.
RASİM BEY: Tıpkı Romeo’nun Jüliyet’e aşık olduğu gibi… RASİM BEY: Siz de.
TÜM SINIF: O da bana aşık olmuştu. NEVESER: Başka bir şiir yok muydu acaba?...
RASİM BEY: O da bana aşık olmuştu. (Dalar. Reosta ile sahne NEVESER: Yahya Kemal’den de olabilir
loşlaşır) RASİM BEY: Anlıyorum… Aşk üzerine değil mi?
TÜM SINIF: İçimdeki tiyatro aşkı yavaş yavaş yerini Neveser NEVESER: Değil mi ya
Hanımın aşkına bırakıyordu… Bir gün ona açılmaya karar verdim… RASİM BEY: Şu nasıl acaba..? Sade bir semtini sevmek bile bir
(Çıkar. Kuliste peruğunu çıkarır.) ömre bedel
TÜM SINIF: Bir gün ona açılmaya karar verdim, teneffüste bahçede NEVESER: Bu aşk şiiri mi oluyor?
yolunu keserek ona şöyle dedim? RASİM BEY: “Sade, bir semtini sevmek bile bir ömre bedel.” Bir
RASİM BEY: (Gençtir, genç Neveser’in yolunu keser sol’daki puan şehri sevmek bundan daha güzel nasıl anlatılır Neveser Hanım?
ışıkta. Sağ sınıf iyice kararmıştır.) Affedersiniz Neveser Hanım size İstanbul’a olan aşkını dile getiriyor.
olan aaa acaba saat kaç?.. NEVESER: (Memnuniyetsiz) Anlıyorum.

8
RASİM BEY: (Kendi kendine) Bu sefer açılacağım… Neveser. BABA: Al şu harçlığını… Okul hayatı güzel bir şarkıya benzer kızım.
NEVESER: Evet Güzel, neşeli, umut dolu bir şarkı… Ama bir gün bu şarkı biter.. Eski
RASİM BEY: Hayatta iki şeye karşı aşk duyguları hissettim unutulur..
NEVESER: Yaa.. Neymiş bakalım o iki şey? NESRİN: Eskimeyen şarkılar da vardır baba.
RASİM BEY: Biri tiyatro, öteki ise… tiyatro BABA: Olmaz öyle şey. Bir gün bütün şarkıların modası geçer. Okulu
NEVESER: Onu söylediniz. da, okuldayken hiç bitmeyecek sanılan dostlukları da unutur insan
RASİM BEY: Neyi söyledim? NESRİN: Ben unutmam!..
NEVESER: Tiyatroya aşık olduğunuzu söylediniz, öteki aşkınız?.. BABA: Ne demek istiyorsun?
RASİM BEY: Öteki aşkım mı?... NESRİN: Baba saklayacak, gizleyecek bir şey yok, Ali ile ben
NEVESER: Evet öteki aşkınız… birbirimizi seviyoruz
RASİM BEY: Neveser Hanım.. BABA: Başlarım şimdi birbirinize, haaa!... Seni yanlış mı terbiye
NEVESER: Söyle canım, söyle güzelim, söyle içim daralıyor…(Zil ediyoruz nedir be? Kaç defa söyledim sana, “Kâmuran Beye sözüm
çalar) var,” diye
RASİM BEY: Neveser Hanım… Zil çalıyor. NESRİN: Baba lütfen. Ben Kâmuran Bey ile falan evlenmem, çıkar
bunu aklından.
** BABA: Nedenmiş o?
NESRİN: Ben öyle alınıp satılan bir mal değilim. Ayrıca da Ali’yi
(Işık kararır. Sınıf ışığı reosta ile yanmaya başlar. Öğrencileri seviyorum tamam mı?
aydınlatır. Kürsü görünmez. Rasim Bey, peruğunu takar ve yerine BABA: Ali’ymiş… Kız bu Ali deyip durduğun okul taksidini bile
oturur. O arada öğrenciler konuşmaktadırlar.) ödeyemeyen bir zavallı be.
4.K. ÖĞRENCİ: Hocam tiyatro aşkınızı anlatmayacak mısınız? NESRİN: Ali zavallı falan değil, sadece parasız
4.E. ÖĞRENCİ: Hocam en sevdiğiniz rol hangisiydi? BABA: Kızım sen bale yaparken kafanın üstüne mi düştün? Hem
1.K. ÖĞRENCİ: Hocam tiyatro aşkınızı anlatın ne olur… “Parasız,” diyorsun hem de, “Evleneceğim,” diyorsun!
RASİM BEY: Hadi ordan hokkabazlar sözde beni lafa tutacaksınız BABA: Elinin körü… Git bari çocuğa evlenme teklifi et
da ben de lafa dalıp dersi unutacağım, o sırada zil çalacak ders NESRİN: (Hırsla kalkar) Evet evleneceğim! Bu işi kesin bir şekilde
kaynayacak, nah size halledeceğim.
(zil çalar. Işık söner.) BABA: Elinin körü… Git bari çocuğa evlenme teklif et.
NESRİN: Gerekirse onu da yaparım!. Her şeyi konuşucam!. (Çıkar)
** BABA: Çok konuşma be… Konuşursan konuş.. konuşacakmış…
konuşursan konuş…çok konuşma!!!
2.E. ÖĞRENCİ: (Geçer) Bir berber bir berbere….
BABA: Sen de konuşma ulan!...

9
(Işık söner) DİKSİYON HOCASI: Peki tekiii töyle batalım diktiyon deyince ne
anlıyorut?
** 2.E. ÖĞRENCİ: (Kalkarak gelir) Hocam diksiyon güzel ve doğru
konuşmamızı gerektiren bir dersimiz.
(Diksiyon dersinin yapılacağı sınıf…Öğrenciler sıralarda oturmakta. DİKSİYON HOCASI:Torna?
Ali de oturur. Dışardan koşarak Nesrin gelir. Sınıftaki öğrencilerin 2.E. ÖĞRENCİ: Tonraa.. sonra. Sonra, sözlük karşılığı ise; söylem,
şamatası arasında Ali’ye seslenir. Rabarda) konuşma demek oluyor.
DİKSİYON HOCASI: Yani demek ki neymit? Birer tiyatro öğrenciti
4.ÖĞRENCİ: Adam bize konuşma öğretiyor, kendi konuşması bozuk… olarak güdel ve doğru konutmayı öğrenmemiz gerekiyooor. Aferin Teki
Tiyatro sanatçısı güzel konuşan insandır be… otur. Ten kalk bakalım Teypettin
(Rabarda) ÖĞRENCİ: Hocam ben…
NESRİN: Aliiiii… DİKSİYON HOCASI: Talıtmadın mı yokta,?...Teni gidi teniii
1. ÖĞRENCİ: (Eliyle ıslık çalar) Aliiii, bak kim geldi?... 1.E. ÖĞRENCİ: Hocam…
ALİ: (Nesrin’e) Nesrin?... Ne oldu?.. DİKSİYON HOCASI: Tana bi tey diğim mi Teypettin, bak ton
NESRİN: (Seslenerek) Seninle çok önemli bir şey konuşacam… tamanlarda ten tok götümden düttün. Haberin oltun. Ama böyle
1. ÖĞRENCİ: Şimdi olmaz, çünkü dersimiz konuşma… haylatlık ederten, tonra dilinle kut tuttan götüme giremettin…
Diksiyon hocası birazdan gelir… töyliiim…
ALİ: Karşıma sen her şeye…Nesrin, teneffüste konuşuruz, tamam HEPSİ:(Gülerler.)
mı? 1.E. ÖĞRENCİ: Gelicek derse söz veriyorum çalışacam hocam…
NESRİN: Tamam Ali…. Mutlaka konuşalım!... (El sallayıp çıkar) DİKSİYON HOCASI: İkitler nerde bakiim?
1. ÖĞRENCİ: (Nesrin’in taklidi) Mutlaka buluşalım! 1.K. – 2.K. ÖĞRENCİ: (Beraber kalkarlar) Buradayız hocam.
2. ÖĞRENCİ: Ay ne olur konuşalım. DİKSİYON HOCASI: Hatır mıtınıt? Tit Telma ile Tevda?
DİKSİYON HOCASI: (Girer) Dünaydın 1.K. – 2.K. ÖĞRENCİ: Hazırız
HEPSİ: Dünaydın hocam DİKSİYON HOCASI: Kıdım ben de titin adlarınıdı birbirine
DİKSİYON HOCASI: Natıltınız bakalım karırttırıyorum, ikit olduğunud itin. Hanginit Telma hanginit Telda
(Hepsi güler) bilemiyorum yani..
1.E. ÖĞRENCİ: İyiyiz hocam sağ olun. 1.K. ÖĞRENCİ: Ben Selda’yım hocam
DİKSİYON HOCASI: Titte tağ olun bakalım. (defterini karıştırır) 2.K.ÖĞRENCİ: Ben de Telma’yım hocam. Selma yani.
Teki Teytinoğlu hatır mıtın yavrum. DİKSİYON HOCASI: Verdiğim temrinleri hadırladınıt mı?
2.E. ÖĞRENCİ: Hazırım hocam. 1.K. ÖĞRENCİ: Hazırladık hocam.
DİKSİYON HOCASI: Teki idin değil mi ten? DİKSİYON HOCASI: Görelim bakalım, buyrun.
2.E. ÖĞRENCİ: Evet hocam Zeki, Zeki ZEYTİNOĞLU . 1.K-2.K ÖĞRENCİ: (Birlikte kalkarlar) Başlayalım mı?

10
DİKSİYON HOCASI: Batlıyın. 2.K. ÖĞRENCİ: “Bir berber bi berebere bre berber gel beraber bir
1.K-2.K. ÖĞRENCİ: (Beraber) Cebirici Ali Caminin civarındaki Cebirci berber dükkanı açalım,” demiş hiç “bir berber bir berbere bre
Ali’nin cebindeki cebir defteri cebren cebrolunmuştur. berber gel beraber bir berber dükkanı açalım,” der miymiş?
DİKSİYON HOCASI: Oldu mu ya… Tonuna kadar iyi geldinit tonunda DİKSİYON HOCASI: Der miymit?
“Deblolutmuttur,” dedinid. Halbuki natıl oladattı? 2.K. ÖĞRENCİ: Bilmem hocam.
Debirdi Ali daminin divarındaki debirdi Ali’nin debindeki debir DİKSİYON HOCASI:Yani tende der mi demet mi?
defteri debren debrolmuştur. Bakın debrolunmuttur. Değil mi? 2.K. ÖĞRENCİ: Valla hiç düşünmedim hocam.
Danlarım? Telma ten otur. DİKSİYON HOCASI: Ben de hit dütünmedim dünkü tana taka
1.K. – 2.K. ÖĞRENCİ: (Beraber oturmaya giderler.) yapıyorum
DİKSİYON HOCASI: Telma “tana otur” demedim kıdım tana, “ten E.ÖĞRENCİ: Hocam taka yapacağınıza şöyle güzel bir kotra
otur” dedim… yapsanız.
1.K. ÖĞRENCİ: Şimdi hangimiz oturalım hocam? DİKSİYON HOCASI: Pardon
DİKSİYON HOCASI: Ten otur.Ten kalk… Tamammmm. (Biri oturur) 2.ERKEK ÖĞRENCİ: Karnı ağrıyormuş da acaba “Tuvalete gidebilir
Töyle batalım bana Leydi Matbet eli kanlı tiradında ne miyim” diye soruyor hocam.
anlatıyor,vurgulayarak, doğru telaffut ederek oyna bide…. DİKSİYON HOCASI: Tit onun avukatı mıtınıt adaba?
1.K. ÖĞRENCİ: (Kekeler) Eee şey… 2.ERKEK ÖĞRENCİ: Yok hocam arkadaş fena halde hasta oldu da o
DİKSİYON HOCASI: Ee aferin Telma yani….en güvendiğim öğrendim bakımdan.
bana bunu yaparta yandık, tana töylüyorum, götünü katırma benden, 3.ERKEK ÖĞRENCİ: Yani konuşamıyor hocam.
yere batma, ben konuturken götümün itine bak… Neden talıtmıyortun DİKSİYON H: Nen var Ali? Hatta mısın evladım?
kıdım neden?.... Yıl sonu göttteritinde tit oynayadattınıt den değil!... ALİ: Evet hocam fena halde midemi bozdum.
1.E. ÖĞRENCİ: Siz oynarısnız amma güleriz ha… DİKSİYON H: Timdi mi oldu?
DİKSİYON HOCASI: Bardon bi teymi dendi adaba? Kulağıma bir ALİ: Yok hocam, dün gece. Üzerinize afiyet başım dönüyor, midem
fıtıldı geldi de. bulanıyor.
2.K. ÖĞRENCİ: Efendim Selma dün gece biraz rahatsızdı çalışmadı DİKSİYON HOCASI: Hamile olmayatınıt, hah ha… tok güdel etpri
ama isterseniz ben kalkabilirm. yaparım.
DİKSİYON HOCASI: Bak bak kardetini natıl da korur. Gel batalım 2. K. ÖĞRENCİ: Hocam ben yerime oturabilirmiyim ?
öyleyte otur ve talit tamam mı kıtım. DİKSİYON H. Durduğun kabahat otur.
1.K. ÖĞRENCİ: Tamam hocam. 2 K. ÖĞRENCİ : Kaç verdiniz acaba efendim ?
2.K. ÖĞRENCİ: Buyurun hocam… DİKSİYON H. Melak mı ettinit hanımefendi ?.. Hodam kat
DİKSİYON HOCASI: Rida ederim tit buyurun. Buyurun B’li temridini verdiniz? Tana kat verdim?
yapın. ALİ(Fısıltılı) : Bir kat da bize verseniz, başımızı sokacak bir yerimiz
olurdu.

11
2. E. ÖĞRENCİ: Sus lan daha şimdi zor kurtardık seni. TAYLAN: Ali’yi Veli’yi bilmem. Hanımlık ona mı kalmış… Yahu sen ne
DİKSİYON H. Gene ne oluyor orda fıtıl fıtıl bakalım?.. dirsen cazgır bi karı beee… “Bul onu yoksa garışmam,” deyi avaz avaz
Ali gel Buraya. bağrir!..
ALİ:(Kalkar) Buyurun hocam. DİKSİYON H. Napıtakmıt beni acaba?
DİKSİYON H. Ne konutuyortun oturduğun yerde fıtıl fıtıl öyle? TAYLAN: Diyki, “Çok müyim bi şey konuşmak istirem.”
ALİ: Ben konuşmuyorum hocam. Valla garışmam.
DİKSİYON H. Yüdün öyle demiyor ama. Yere bakıyortun. Benimle DİKSİYON H. Betlesin, dertten tonra.
göt göte gelmemek itin boyuna batka taraftara bakıyortun… TAYLAN: Yav sen dirsin hoca bey, diyi, “Hemencik gelmezse aha
2. E. ÖĞRENCİ: Hocam arkadaşın bazı sorunları var da… girerim onun sınıfına, canına sıçarım,” diyi.
DİKSİYON H. Neymiş torunların anlat bakalım keleta? DİKSİYON H. Terbiyetiiiit!... Ahlattıt!... Utanmat herif… TAYLAN:
2. E. ÖĞRENCİ: Arpası yok hocam. Yav, ben demiyrim böyle dışardaki gari diyi…
DİKSİYON H. Tonuşmaya bat… Beygir mi ulan bu ne arpatı? DİKSİYON H. O zaman terbiyetiiiit… Ahlattııııt… Utanmat…
3. E. ÖĞRENCİ: Hocam arkadaşın mali durumu bozuk. Hanımependi!...
4. ÖĞRENCİ: Okul taksidini ödeyemiyor. YAYLAN: Yavu garı de şuna…
2. ÖĞRENCİ: Okula borcu var. DİKSİYON H. ten karıtma. Tık artık… Tık dıtarı…
5. E. ÖĞRENCİ: Okul taksidini yatırmazsa okuldan atılacak hocam. TAYLAN: Eh ben müsaade istiyim?..
DİKSİYON H. Dulun bi datta…(Cebinden para çıkartır) Bat Ali ev DİKSİYON H. Tık tabuk, tık… Tık tıkk tık…
tahibim on dün önce Anadolu’ya ditmiş. Kirayı yatılamadım, on dündür TAYLAN: Giiiiir?..
pala cebimde duruyo, al evladım. DİKSİYON H. Tağırma timseyi, tık dıtarı…
ALİ: Sağ olun hocam istemem. TAYLAN: Aha tıkıyom… Konuşmanı yiyem senin.
TAYLAN: (Girer) Afedersiniz hoca bey, irhatsız ettim. DİKSİYONM H. (Poposuna vurarak) Gözümü ye!..
DİKSİYON H. Töyle batalım Taylan Ependi?..
TAYLAN: dışarıda bi gari var, sizinle mutlaka görüşmek istiyr. **
DİKSİYON H. Konutmaya bak konutmaya bak. Ne bitim konuturtun
be?.. Lokal ışık.
TAYLAN: Abaov.. Benimn gonişmamı begenmiyene bah… (Güler.) (Laz Evsahibi Kadın, sinirli. Gelmekte olan Taylan’a bağırır)
DİKSİYON H. Olum, dıtarda bi tarı va denil mi?..
TAYLAN: Yalan mı diyrim? LAZ EV SAHİBİ KADIN: Cel bakayım puraya, şöyle yamacima.
DİKSİYON H. Yahu, “Dıtarda bi hanımefendi va,” denil. TAYLAN: Zate gelirem, ne bağrirsen?..
Veli veli… LAZ EV SAHİBİ KADIN: Ha, söyledun mi herufe evsayibin gelmiş
diyne?..
TAYLAN: Hay gafama işiyem. ( Dövünür.)

12
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Ula, helada tamirat mi vardur, niye kafana DİKSİYON H. (Laz Evsahibi Kadın’ın yanına gelir)Deplem mi oluyo,
işiysun?.. deplem mi oluyo?...
TAYLAN: Tüüüh’… Yav, “Seni bi gari beklir,” dedim fegat, LAZ EV SAHİBİ KADIN: (Müziğe uygun son bir hareket yapar.
evsahabanmış demeyi unuttum lo… Müzik durur, titreme biter.)
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Ula, “Kirayı almaya celmiş” demedin mi DİKSİYON H. Kutura batmayın, hemen konutup gididem. Kafam
benden içün?... botuk. (Not defterini çıkartır.)
TAYLAN: Yuuh. LAZ EV SAHİBİ KADIN: Hoş benim kafam da eyi değildur, fena
LAZ EV SAHİBİ KADIN: “Kocasu köye citmiş bu ay kirayı kendi halde bozuktur daa!...
alacakmuş,” demedun mu ?... DİKSİYON H. Öle, hertetin tafatı botuk. (Defterine bakar)
TAYLAN: Yuuh. Neydi tidin tocuğun adı?
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Ula, tembihledim ya senu, “İlk defa LAZ EV SAHİBİ KADIN: Nevdecekmişsun sen benim çocuğun
karşilaşiyruk, o beni tanimayyi ben onı tanimayrum. Lakin kirayı aduni?... Tövbe…
vermezse canina siçayrum,” demedun mi? Söylemedin mi herufe?... DİKSİYON H. Tövbeee… Tövbeee. Tövbe tiye bi itim yok.
TAYLAN: Yuuuh… LAZ EV SAHİBİ KADIN: Uy ne gıt beyunlu herfidur. Tövbe diyne
LAZ EV SAHİBİ KADIN: (Bir tane patlatır) Yuh sana ula, poh isim olur mi? Benim uşağun adi Osman, daa!...
yiyenin oğli!... DİKSİYON H. Otman mı?... Oooo-ooh… Tınıfın gülü. Tembellikte
(Taylan düşer. Müzik. Laz havası. Laz evsahabi Kadın müziğe uyup ütüne yok… İyice götümden düştü, iyice. Daha ne otlun, tembellit
olduğu yerde titrer…) onda, haylattıt onda, küttahlıt onda…
TAYLAN: Yav kari, nolirsen?... LAZ EV SAHİBİ KADIN :Her ne poksa, pirak oni.
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Sinirlendim mi böyle olurum. Şinci geçer. DİKSİYON H. Bıratıcaaam… Bu tene ketin bıratıcaam.
Gorkma!... LAZ EV SAHİBİ KADIN: Boş ver şinci oni, parayi kanişalum. Ha
TAYLAN: Yav korkması vor mi, deliden herkeş gorhar!... buraya muhabbet etmeye celmemişum. Parayı gonişalım, Parayi?...
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Geçer şinci, geçer şinci. (Para işareti)
TAYLAN: Ya geçmezse?... DİKSİYON H. Bu lafı duymamıt oliim. Benim parayla pulla itim yoot.
LAZ EV SAHİBİ KADIN: O zaman adamı vuriyrum, rahatliyrum. LAZ EV SAHİBİ KADIN: Ula ne diyisun, yani parasuz mi?
TAYLAN: Aboov!... (Birden) Haah, senin kiracı geliyor. Ne halınız Oturacun?..
varsa görün… DİKSİYON H. Paratıt otururum, paratıt gidel gelilim, o benim
(Koşar. Laz Evsahibi Kadın hâlâ titremektedir. Sinirlice diksiyon bilideem it.
hocasına bakar.) LAZ EV SAHİBİ KADIN: Ula sen eşikyamisun? Ula ne demek benum
DİKSİYON H . (Girer. Taylan’a) Hangi öğrencinin annetiymit? bileceğum iş… Ha buriya haraç mi yiyisun?... Yerum ula senu!...
TAYLAN: (Kaçarken) Annesi mi? Annesini satiym, ne bilem…(Çıkar.) (Hocanın yakasına yapışır. Laz müziği… Birlikte müziğe uyarak
titrerler.)

13
DİKSİYON H. Yapma, tallama, itim dıtıma tıktı, duuur! LAZ EV SAHİBİ KADIN: Hee. Ula, başkasina versem, parasuni
LAZ EV SAHİBİ KADIN: (Müziğe uygun olarak bir kalça hareketiyle alırdım.
durur. Müzik ve titreme biter.) DİKSİYON H. Ten bilitin.
DİKSİYON H. Belediye otobütü dibi tadın… Kölüklü, kölüklü… LAZ EV SAHİBİ KADIN: O çi, gel ha buriya anlaşalum. (Omzunu
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Farkindaysan sinirim azucuk bozildi… tutar.)
DİKSİYON H. Hay titiim tinirine! (Yakasını paçasını toplar) DİKSİYON H. Pilentibim diil. Ben parayla deçirmeeem…
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Ne dedun?... Hadi yallah, deçirmeem!...
DİKSİYON H. Yot bitey, çok tonutma. (Çocuklar laf atıp gülmeye başlarlar. Laz Evsahibi Kadın delirir.)
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Hay sıçiim gonişmana… LAZ EV SAHİBİ KADIN: (Yakasına yapışıp) Deli misun, dolu
DİKSİYON H. Bende onu töyledim. misun?... Hasta misun, sulu misun?... Manyak misun, çatlak
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Pırak şinci onu puni, celelim pizum işe. misun?... Aptal misun, salak misun?... Ben ne diyrum, sen ne
Senin hayat pahalıluğundan haberun yok midur?... Millet ne yiyip ne diysun?...
içiy piliy misun?... (Laz müziği. Kadın sinir içinde titremektedir. Yakasına yapıştığı hoca
DİKSİYON H. Yot, biz götümüz kapalı yatıyoruz. da aynı şekilde titremektedir… Titreme dursun diye hoca daha önce
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Terbiyeli goniş, yeniden sinurimi zıplatma kadının yaptığı kalça hareketini birkaç kez yapar müzik durmaz.
(Vurur.) Kadın yapınca müzik durur. Haca dehşet içinde konuşur.)
DİKSİYON H. (Düşer, yerdeyken) Aaaa, delinin donuna bak!...
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Nerden gördin tumanımı? (Çeker) Kalk DİKSİYON H. Yahu, her tarafımı titrettin, ne biçim kadınmıttın
ayağa adı batasica. Geç şöyle karşima. bee…
DİKSİYON H. Bana torpil işlemeeet… ÖĞRENCİLER: (Şaşkınca) Aaaaa!!!
LAZ EV SAHİBİ KADIN: (Yumuşar. Elini hocanın omzuna kor) Dinle DİKSİYON H. ?
peni. Ha buriya normal insan cibi gonişalum. ( Laz Havası sürer. Işık söner)
(O sırada öğrenciler geçmeye başlar. İlgilenirler…)
DİKSİYON H. Elini omdumdan tek çocuklar yanış anlal. **
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Bi tatsizluk istemeyrum.
DİKSİYON H. İyiti ittemiyortun yani… (Işık yandığında sahne boştur. Nilay Domdom ve Beytullah girerler.
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Haçan, kocam melmekete citti. Nilay uvertür şarkıcıdır. Beytullah da Nilay’ın sevgilisidir.)
DİKSİYON H. Eee-e?...
LAZ EV SAHİBİ KADIN: Neredeyse on cün oldi. BEYTULLAH: Diplomanın kralını alacuk sana yavriiim.
DİKSİYON H. Eee-e?... NİLAY: Beytullah, nereye geldik, ulan anam?...
LAZ EV SAHİBİ KADIN: O yüzden ben de kalkıp saa celdim. BEYTULLAH: Aha bu ohuldan bi diploma alacuk ya, canııım… Teve’ye
DİKSİYON H. Tocan ditti diye ten deldin?... çıharkene diploma zanatçı olucan.

14
NİLAY: Beytullah. NİLAY: Yok kıız, bacağımdaki varisler. (Ovalar) Dur şimdi açılır.
BEYTULLAH: He canım, buyur?... (Birden harekete geçer)
NİLAY: Bu okulda fazla takılmayız di mi?... (Türkü)
BEYTULLAH: Yok ya, müdür tanış dedim ya. Parayı da bastırdıh… Kaşların arasına dom dom kurşunu deydi, dom dom kurşunu
Heh heh heh… deydiiiiii./Ah dedim aaağladım, nanaynam, naay naaynom…
NİLAY: Hayır vaktim olsa biraz takıliyim. Ama yarım saat sora BEYTULLAH :Yeter gıı kendini harcama…
horganizatörle buluşacağım. NİLAY: Yeni ezberledim ya, o bakımdan. Unutmiim diye.
BEYTULLAH: Ohooo… Yarım saate kadar, senin diplomayı alırıh… Alt BEYTULLAH: Hee… Anlıyom.
yanı bir diploma… NİLAY: Heyecanlanıyorum.
NİLAY: Beytullah çok mersi ulan anam… BEYTULLAH: Yavu ne heyecanlanıyon, üçbin kişinin arasından
BEYTULLAH: Yavu nolucak, alt yanı formalite icabı bi imtihan Belediye’ye yirmi dene memur almıyolar ya…Teeveye çıkman için
edecekler, şak diploman hazır… diploma imtihanı ediyorlar.
NİLAY: Kız Beytullah, imtaanda nerelerden sorarlar acaba?... NİLAY: Ölee deme ulan anam. Napolyon Beneparte bile imtihandan
BEYTULLAH: Nebileyim yaa, Asurlar’dan, Etiler’den… korkmuş.
NİLAY: Etiler’den, Leventler’den sorsunlar lan… Kolay, Sarıyer’i BEYTULLAH: Şu kürtüle bak, şu kürtüle bak, sen imtihandan ne
bilmiyorum, hiç çalışmadım. korkuyon be gızım.
BEYTULLAH: Sen hep sahil yolunda çalıştın dee mi? NİLAY: Heycan bastı kız…
NİLAY: Sahil yolunun kraliçesiyiz herhalde… Samatya’dan Bakırköy’e BEYTULLAH: Yavu ne heyecanlanıyon, aha diyelim imtihan kapusundan
kadar şöhretimiz… kirdin, ben de hocayım, soruyom.
BEYTULLAH: Gurban olam saa… Aha buradan çıkınca, bi tene tek NİLAY: Sor kocacım hade.
taşlı yüsük almayan namert!... BEYTULLAH: Aullhş… Aha ilk sorunuz Sayın Nilay Domdom.
NİLAY: (Makas alır) Canımsın kocacım. NİLAY: (Birden türkü okur) Kaşların arasına dom dom kurşunu
BEYTULLAH: (Gevşer) Aunhş… deydiii. Dom dom kurşunu deydiii, ah dedim ağladım, yüreğimi
NİLAY: Beytullah ulan ne oldu ulan anam?... dağladım…
BEYTULLAH: Sen bana kocacım demiyon mu, içim aha büyle ılıh ılıh BEYTULLAH: Yahu kes, yahu kes, ilk soruyu soruyoh!...
oluyo. NİLAY: Sor ayıcım, aman kocacım…
NİLAY: Boşver lan ağız alışkanlığı… BEYTULLAH: Soru bir: Nilay Domdom gerçek adınız mı oluyor?
BEYTULLAH: Memleketteki karıyı, çocukları neyi unutuyom hee… NİLAY: Evet, bu sene ki adım oluyo.
NİLAY: Salak ayol, naapsın… BEYTULLAH: Nasıl bu seneki?
BEYTULLAH: Buyuur?... NİLAY: Adımız her sene meşhur olan şarkılara göre değişmektedir.
NİLAY :Ay bi dakka varislerim şey etti. Örneğin, mesela “Mihribanım” diyerek meşhurken adım Mihriban’dı.
BEYTULLAH: Miras mı galdı?

15
Geçen sene “Hatırla sevgilim” meşhurdu, adım Seval Hatırla’ydı. Bu NİLAY: Okul… Okul, bitirmek için yapılmış binalara denir.Okulda
sene de “Dom Dom Kurşunu” meşhur, adım da Nilay Domdom. talebe ve örtmenler bulunur. Yıllarca haldır haldır manyaklar gibi
(Şarkı) çalışılır. Sonunda okul biter ve gençler hayata atılarak başarıya
Kaşların arasınaaa, dom dom kurşunu deydiii, kavuşurlar. (Manalı bir bakış)
Dom dom kurşunu deydiii… BEYTULLAH :Şinci gelek meleket meselelerine…
BEYTULLAH: Yetti laan!... NİLAY: Memleketimiz… Memleketimiz… Üç yanı denizlerle çevrili
NİLAY: Ohaa!... adeta cennetten bir köşe olup, köşeyi dönenler için cennet olup…
BEYTULLAH: Buyur?... BEYTULLAH: Yoo, politiha yohoh… Başha bi şey sorah. Ee, politik
NİLAY: Sorsana ulan anam. durum hakkında ne düşünüyorsunuz?...
BEYTULLAH: İkinci soru : Bir şarkıcı sanatçısı olarak nato bilin mi? NİLAY: Çok memnunum, çok mutluyum. Resmen bolluk devri başlamış
NİLAY: Soruyu tekrardan şaapar mısınız? bulunmaktadır.
BEYTULLAH: Şaaparık… Şöle soriim. Şarkılarınızı neye göre BEYTULLAH: Bolluk devri mi?
ohursunuz? NİLAY :Yees… Çarşıya çıkıyorsun çeşit çeşit peynir, tereyağ, diş
NİLAY: Şarkılarımızı rotaya göre okuruz. Rota bilmeden sahneye macunu, neskahve, viski, malborya… Her şey bollaştı hamdolsun.
çıkılmaz. Do re mi fa sül ye diye bi sürü rota vardır, rota bilmeyince BEYTULLAH: Çok şükür.
şarkılar sapar… NİLAY: Bir yandan mallar bollaşıyor, bir yandan zamlar bollaşıyor,
BEYTULLAH: Karaya vurur… Peki, şarkı söylerkene duyarak mı bolluktan geçilmiyor.
ohursunuz? Bülee, içinizden bi şeyler hisseder misiniz? BEYTULLAH: Bilase durgun satış matış yok deyiler emme?
NİLAY: Şarkı söylerken mutlaka hissederim. Hangi masa keriz NİLAY: Yalan ulan anam, iftira… Satışlar durgun olur mu, köprüler,
masası, hangi masada enayi var, hangi hıyar çiçeğin arabasına yüzük barajlar, fabrikalar, kapış kapış gidiyor, görmüyor musun? Adam ne
koyup yollar bunu hemen hissederim. bulursa satıyo.
BEYTULLAH: Rotayı oraya çevirirsin?... BEYTULLAH: Satıyor ya!...
NİLAY: Yees… NİLAY: Yakında ben de hisse senedi bastıracağım.
BEYTULLAH: Genç sanatçılara tavsiyeleriniz nelerdir? BEYTULLAH: Kimin adına?...
NİLAY: Nasıl genç sanatçılara, biz kart mıyız? NİLAY: Kimin olacak kendi adıma.
BEYTULLAH: Yani, tecrübesiz sanatçılara ne tavsiye ediyoruz? BEYTULLAH: Niye gı?
NİLAY: Üç şey öneriyorum Çalışsınlar… Çalışsınlar… Çalışsınlar… NİLAY: Az mı çalışıyoruz anam, paralı geçişlerden hisse dağıtacağım
BEYTULLAH: Üülee mi? BEYTULLAH: Yani, şu bolluk devrinden çok memnunsun he mi?...
NİLAY: Evet çalışsınlar çabalasınlar ve çok zengin bir hodük bulup NİLAY: Çok şükür Özal’ıma, aman Allah’ıma… Çok memnunum. Gerçi
hayatlarını kurtarsınlar… maaşıyla, aylığıyla ayakta kalmaya çalışanlar ayvayı yedi ama, olsun…
BEYTULLAH: Peki… Gelek okul konusuna?... Sizce okul nedir? BEYTULLAH :Nasıl olsun?...

16
NİLAY: Olsun… Alavere, dalavere yapıp gazinolarda milyonları yiyen BEYTULLAH: Eyi bir şekilde bağlayalım… Eeee, şı sıralarda
hıyarlar iyice bollaştı. Canım benim ulan… (Sarılır öper) diplomalar kaçtan gidiyor?...
BEYTULLAH: İngilizce bilen kürtüllü sanatçı olarak, sizce sanat nedir MÜDÜR: Aman efendim, ne diyorsunuz, çok rica ederim… Kaç paranız
lo? var?...
NİLAY: Sanat… İnsanın sanata karşı olan meylini yansıtarak BEYTULLAH: Mal sizin önce siz söyleyin.
aksettiren şık tuvaletler içinde, böyle ruhları şeyeden, böööle MÜDÜR: Valla ne diyeyim…
duyguları ve hassasiyetı dile getiren… Anadın mı? NİLAY: Ay ulan Beytullah, sıkıldım ama…
BEYTULLAH: Anladım. Yine bi kürtül sorusu: Hangi tür kitapları BEYTULLAH: Yav gızım, diploma alıyoruz, kolay mı…Evet Müdür
okuyonuz? Bey?... Yüzbin eyi mi?...
NİLAY: Pembe, yeşil, kırmızı, eflatun, açık bej, mor... MÜDÜR :Yüzbin mi? (Güler) heh heh… Seneliği yüzseksenbin, iki
BEYTULLAH: Hangi renkleri seviyonuz dimedik, hangi kitapları… taksitte alıyoruz…
NİLAY: Tamam onu sayıyoz… Mavi, cam göbeği, kavun içi ve beyaz NİLAY: Ay, bizim acelemiz var, horganizatör bekliyor… Öyle iki
dizileri okuyoruz. taksit falan diil, tamamını verip naşliycaz!...
BEYTULLAH: Peki Sayın Nilay Domdom, gen. Sanatçılara ne tavsiye MÜDÜR: Tamam da burası beş yıllık bir okul… Yüzseksenbinden beş
ediyonuz? yıl… Dokuzyüzbin eder…
MÜDÜR: (Girer, hayretle bakar) Hoş geldiniz efendim, birisini mi BEYTULLAH: Yok deveee…
aramıştınız? MÜDÜR: Efendim?...
BEYTULLAH: Buranın müdürünü şaapmak istiyoruz. NİLAY: Ka de veee…
MÜDÜR: Müdür benim efendim… Ne emretmiştiniz?... MÜDÜR: O ne?...
BEYTULLAH: Hanımefendi, menşur şarkıcı sanatçısı Nilay Domdom NİLAY: Kadece, katma değer vergisi… Onu da istiyor musunuz müdür
oluyor… bey anam?...
MÜDÜR: Öyle miii… Hoş geldiniz efendim. (Elini öper) MÜDÜR: Sizin hatrınız için onu almıyayım…
NİLAY: El öpenleriniz çok olsun. BEYTULLAH: Bak şindi, akşam pazarı, sen şu dokuzyüzbini doparlak
BEYTULLAH: Biz buraya el öptürmeye gelmedik. Maksadımızın amacı hesap yediyüzelliye bağla.
aha bu okuldan bi biploma almah. Çünkün bu karı, aman, hanımefendi, MÜDÜR: Yediyüzellibin mi?... Valla… Kurtarsa…
yahında televizyona çıhacah… BEYTULLAH: (Tokalaşıp, el sallamaya başlarlar) Kurtarır,
MÜDÜR: Anlıyoruuum… Kurtarır… Hadi, hadiii… Hadi anlaştık…
NİLAY: Özel bir okuldan diplomalı olursam, ekrana çıkma şansım MÜDÜR: Hadi hayrını görün…
artıyor. İnşallah sayenizde muaaffak olucim… (Sokulur) NİLAY: Ay kız, diploma almak ne kadar zormuş bee!...
BEYTULLAH: Şöyle dur, şöyle dur… Şinci Müdür Bey bu diploma içini BEYTULLAH: (Çek yazar, müdüre verir) Hayırlı olsun, ben şimdi
bağlıyak!... içeride diplomanızı hazırlarım.(Çıkar.)
MÜDÜR: Nasıl bağlıyayım?... BEYTULLAH :Canım, gülüm, artıkın bu işi de başardık.

17
NİLAY: (Kasılmaya, poz yapmaya başlar, iki de bir eline bakar)
BEYTULLAH: Niye boyna eline bakıyon canım?...
NİLAY: O kadar Çalışıp çabalayıp bir diploma sayibi olduk… Hiçbir
hediye alan yok!... İKİNCİ BÖLÜM
BEYTULLAH: Aboo… Kafama sıçiim… (Kafasına vurur) Yav nasıl ahıl
etmedim… (Perde önü. Neveser Hanım bavılıyla şaşkın, ürkek yürümektedir.
NİLAY: Kader… Karşıdan tesbihini sallayarak gelmekte olan Taylan Efendi ile
BEYTULLAH: Üzülme gulüm, üzülme canum, aha şinci buradan çıhıncı karşılaşır.)
eline şey ederim… Bi bırlanda yüssük alırım, söz gı…
NİLAY: Ay, ne lüzum var kocacım… NEVESER: Merhaba.
BEYTULLAH: Ihhhş, uuuh… (Koluna girer) Feda olsun lan!... TAYLAN: Baa mı dirsin?...
Hayatımda ilk defa diplomalı bir garıyla beraber oluyom, golay mı… NEVESER:Yok, şurdakilere diyorum.
(Işık söner) TAYLAN :(Dönüp bakar) Orda kimse yuk ki?...
Birinci bölüm sonu NEVESER: Demek ki sana diyorum.
TAYLAN: Peki ne dirsiniz?...
NEVESER: Merhaba diyorum.
TAYLAN :E, iyi, merhaba… Nolucak…
NEVESER: Hiiç… Hadi güle güle…
TAYLAN: E, iyi… Hadi alasmalduh… (Yürür)
NEVESER: Yahu, “Merhaba” dediğimize göre bir şey söliycez, bir şey
sorucaz değil mi?...
TAYLAN: Bilirem, bilirem, öğrenci velisi olursiz. Hoca ilen görüşmek
istersiz… Yuuh… Demin bi tanesine iyilik edem didim, dayaktan
geberdim… Ev sahibimiymiş neymiş, manyoh bi gari…
NEVESER: Ben veli falan değilim, öğretmenim…
TAYLAN: Öyle mii?... Dimek ögretmensiniz?...
NEVESER: Evet, Nazilli’den geldim.
TAYLAN: (Heyecanlı) Nazilli’den mi?...
NEVESER: Niye şaştın öle?... Aaa hale bak.
TAYLAN: Birden aklıma bizim Rasim Hoca geldi de babo!... Yavu ne
ilgisi var. Demek Nazilli’den geldiniz.

18
NEVESER: Evet, emekli olunca kalkıp İstanbul’a geldim. Bundan sonra TAYLAN: Anadolu da bende de duymadım. Ama buraya bi geldim,
bu okulda görev yapıcam. bakirem çocuklara, adın nee; Hekan… Adın ne; Ercü… Adın ne;
TAYLAN: Ben bir şey desem ayıp olur mu? Volkan… Ben de yaptım adımı Taylan…
NEVESER: Diyeceğin lafa göre değişir, ne bileyim… NEVESER: Peki asıl adın ne?...
TAYLAN: Hocanum, aha sizin adınız… Nev… TAYLAN: Asıl adım Abdo Maloğlu!...
NEVESER: Neveser! NEVESER: Malın gözü olsa daha iyi. Dinle beni evladım, müdür nerde
TAYLAN: (Neşeli bir oyun havası söyleyip oynamaya başlar) müdür?...
Naranara nooy… TAYLAN :Yav, o hergelenin…
NEVESER: Ah canııım, daha da pek genç… MÜDÜR (Girer.)
TAYLAN: Okul nasıl karışıyor şinci gör!... (Oyunu sürdürür) TAYLAN: … Her geleni karşılar. Aha sizi de karşılamaya geldiii… Ben
NEVESER: Ayol, bir adımı söyledim hoplamaya başladı, demek gidirem… (Çkıar.)
soyadımı da söylesem herif dansöz olacak!... Yürü hadi bana MÜDÜR: Neveser Hanım değil mi?... Hoş geldiniz hoca hanım.
Müdürün odasını göster. (Tokalaşır.) Geleceğinizi biliyordum fakat, ufak bir işim çıkmıştı… Siz
(Taylan türkü söyleyip, oynayarak omzundan tutar, yol gösterirken istirahat buyurun. (Dosyaları karıştırır) Ben şimdi gelicem efendim…
ışık söner) Malum ya işimiz çok yoğun…
NEVESER: Tabii efendim, rica ederim, siz işinize bakın…
** MÜDÜR :(Dosyaları alır) Buyurun efendim, istirahat buyurun…
İstirahat buyurun… Müsaadenizle.
(Perde açılır. Öğretmenler odası. Taylan sırıtarak Neveser’i odaya (Çıkar.)
sokar.) NEVESER: Sanatoryuma geldik sanki, “İstirahat buyurun, istirahat
TAYLAN: Aha, ögretmenler odasına vardık, Neveser Hanım. buyurun”… Aaa, hademesi çatlak, müdürü çatlak, hocaları nasıl
NEVESER: Sağ ol, zahmet oldu acaba?
TAYLAN: Zehmeti vor mi, benim işim bu. Hemi hedeme, hemi RASİM BEY: (Girer) Kızım, Müdür Bey yok mu evladım?...
müstehdem, hemi müdürün sağ koli, hemi bu okulun herbi şeyiyem. NEVESER: Onlar çatlak bu da bunak!... (Dönerek)
NEVESER: Çok güzel. Adın ne senin?... RASİM BEY: Evladım, sana söylüyorum işitmiyor musun?
TAYLAN: (Güler) Heheeee… NEVESER: İşitiyorum işitmesine de sen kime söy… (Döner ilk kez
NEVESER: A, gine oynıycak galiba!... birbirlerini görürler.. Bu rastlantıyı vurgulayacak bir müzik yükselir…
TAYLAN: Benim adım Taylan Rasim Bey kalbini tutar… Neveser ayağa kalkar adım atına bozunda
NEVESER: Taylan mı?... Ayol bunca yıl Anadolu’da çalıştım. Taylan kalır. Canlı müzikle birlikte “resim donar.(!)”… Işık
diye hademe duymadım. giderek azalır sonra yeniden artar. Fııl ışıkta müzik biter ve donma
pozundan çıkarlar… Birbirlerine doğru ilerlerler)
RASİM BEY: Neveser Hanım…

19
NEVESER: Rasim Bey… RASİM BEY: Kolay mı sevgilim, heyecan bastı… Tam otuz yıl sonra…
RASİM BEY: Tam otuz yıl oldu. Allaaah!... Kolay mı sevgilim, heyecan bastı… Tam otuz yıl sonra…
NEVESER: Tam otuz yıl. Allaaah!... (Öpmeye kalkar.)
RASİM BEY: Dile bile kolay değil. TAYLAN: (Girer, çok şaşırır) Yav ne hızlı zempere be, otuz sene
NEVESER: Hiç değişmemişsiniz. içinde şip şak işi bağladı!..
RASİM BEY: Siz de öyle, aynen otuz yıl önceki gibisiniz?... **
NEVESER: İltifat ediyorsunuz. Ay, ay!...
RASİM BEY: Aman ne oldu?... (Okulun bahçesi… Öğrenciler Taylan’ı ortalarına almışlar anlattıklarını
NEVESER: Romatizma körolası… dinliyorlar. Şamatalı bir salınc. Bu arada dinlemeyip rol çalışanlar da
RASİM BEY: Hiç üzülmeyin, (Cebinden başka hap çıkartır) Hah, var… Örneğin, Hamlet giysili çocuk…)
şunlardan alın, romatizmaya birebir. 1. ÖĞRENCİ: Öğretmenler odasında ha?...
NEVESER: Hâlâ çok fedakâr, çok yardımseversiniz. 2. ÖĞRENCİ: Demek gözünle gördün?...
RASİM BEY: Siz de köroliim, hâlâ çok güzelsiniz. TAYLAN: Yoh, burnumla gördüm. Lan oğlum size yalan mı diyrim?
(Bir an susup bakışırlar. Rasim Bey var ya, aha büyle sankim sirano dö Bacak!...
Keman sesi ya da kemancı) 3. ÖĞRENCİ: O kim yahu?...
NEVESER :(Göğüs geçirir) Oooof… TAYLAN: Ula, boşuna mı tiyatro okirsin, Sirano Dö Bacak’ı
RASİM BEY: Aaaaah… tanımirsen mi?... (Oynar) “İstemem, eksik olsun…”
NEVESER: Oooof da of of… 1. ÖĞRENCİ: Usta Rasim Bey il Neveser Hanımın aşkına boşversin
RASİM BEY: Aaaah da ah ah… de, Taylan Efendi’nin tiyatro aşkı felaket be!...
NEVESER: Çoluk çocuk nasıl Rasim Bey?... K.ÖĞRENCİ: Adam sanata aşık zorla değil ya.
RASİM BEY: Nerde çoluk çocuk Neveser Hanım nerdeee… TAYLAN: Zorlan olur mi gızım, içinden gelecek. Tiyatroyu sevirem,
NEVESER: Evlenmediniz mi yoksa?... müsikiyi sevirem… Lakin kim ki yanlış edir, o vakit herslenirem…
RASİM BEY: Asla!... ALİ: Ne yani, sen de mi gençlerin yanlışlarına hemen bozuluyorsun?
NEVESER: (Heyecanlı) Sahi mi? TAYLAN: Yav Ali Bey kardeşim, mademki burada okumaya gelmişsiz,
RASİM BEY: Ya siz?... niye yanlış edersiz?...
NEVESER: Ben de evlenmedim Rasim Bey. Hala kızoğlan kızım… ALİ: Eğiticilerin yaptığı yanlışların yanında öğrencilerinki vızıltı kalır.
RASİM BEY: Ah ne yazııııııııık… Aman ne iyiiiii!... (Sarılır.) Tamam mı hasbi?...
NEVESER: Ay, ay, ayyy!... 1.ÖĞRENCİ: Yanlışlığın kökeni eğitim sisteminde.
RASİM BEY: Heyecanlanma Neveser… Seni… Seni seviyorum!... 2. ÖĞRENCİ: Çağdaş eğitim böyle mi olur be… Hem millet okusun
NEVESER: Ben de seni seviyorum Rasim… Aaaay!... diye yırtınıyorlar hem de okumamıza engel olacak her şeyi karşımıza
RASİM BEY: Sakin ol, heyecanlanma. çıkartıyorlar.
NEVESER: Heyecandan değil ayol, ayağıma basıyorsun!...

20
K. ÖĞRENCİ: Bir günde üç sınav yapıp sanki bir an an önce ALİ: Git, işine be, öööf!...
sepetlemek istiyorlar. 2.ÖĞRENCİ: Ali, Allahaşkına attır biraz, bakalım niye beğenmiyor.
3.ÖĞRENCİ: Yanlışı biz yapmıyoruz yöneticiler yapıyor. K. ÖĞRENCİ: Hadi, hadi, Nesrin’in hatırı için.
ALİ: Yahu, o zaman niye derdimizi Tayla Efendiye anlatıyoruz. ALİ: Peki, peki… Büyük eleştirmen Taylan Efendi için, bir miktar
(Güler) Hamlet döktürelim… Şöyle bir konsantre vaziyeleriii… Evet,
TAYLAN: He vallo, beni kimse takmaz… Hemi benim dediğim yanlışlar başlıyoruz…
başka lo… Mesela, yav bu halk müsüküsü bölümündeki cahillere TAYLAN: Başla…
bozilirem be… ALİ: (Oynar…) Tamam mı?...
4. ÖĞRENCİ: (İlk kez ilgilenir) Ne olmuş bizim bölümdekilere?... TAYLAN: Yaaaa… Olmadı tabii. Aha öğretirem… Tikkat olun, Hamlet
TAYLAN: Yav kardeşim, bizim yöreden bir türkü çıkartmışsınız, başlir… “Babanı çok kırdim oglim… Yok burası kadın diyor yav… Hah
tepeden tırnaga yanlış okursiz… Hamlet’i korising… Bismillah… İster temiz pak bir ruhi ol ister
4. ÖĞRENCİ: Şeyi mi diyorsun “……….” Yi mi?... naletlenmiş bir hortlak, beraberinde ister cenneti alanın tatlı hevasını
TAYLAN: Hee… Oku bak şindi, oku bi. getir ister cehenneme kadar yolun var. Niyetin ister hayır olsun
5. ÖĞRENCİ: (Bir dörtlük okur.) isterse şer…” (Gülerler)
TAYLAN: Yaaaaa… Oldu mi şindi?... ALİ: Hamlet’e bak ne hale geldi.
1. ÖĞRENCİ: Peki nasıl olcaktı?... 1. K. ÖĞRENCİ: Şekspir duysa aniden vefat ederdi.
TAYLAN: Bunu yöresine göre anlamlı okuycan… (Türküyü kendince TAYLAN: (Devam eder. Küçük çocuğu paylar gibi)” Ele şüphe
okur) uyandıran bir heyetle geliyürsün kiii, len sana hitap edeceğim;
1.ÖĞRENCİ: Vay be, İbrahim Tatlıses halt etsin. Danimarka kralı, Hamlet, hoş geldin sefa geldin babo…”
TAYLAN: Ne halt ederse etsin. O sizin gibi mektep medrese mi 2. K. ÖĞRENCİ: Valla bizden iyi oynadın Taylan Efendi.
gördü? Okusaydı sürüm sürüm sürünecekti, akıllı herif, okumadı, 3. K. ÖĞRENCİ: Çok konsantre oldun be.
köşeyi döndü… Siz mademkim okursiz, barim dogrususini okuyun lo… TAYLAN: Olurum.
Aha bu tiyatracılara da kızirem. 3. E. ÖĞRENCİ: Yarından tezi yok ben süpürgeyi alıp hademeliğe
ALİ: Tiyatroculara niye kızıyorsun keko?... başlıyorum.
TAYLAN: Gülüm, roli kıvamına sokamirsen. 1. E. ÖĞRENCİ: Haklısın, biz de bu işi bırakalım. Hademelik yapalım
ALİ: Neyi nereye sokamıyorum?... daha iyi.
(Gülüşmeler.) TAYLAN: Siz bi bok yapamazsınız.
TAYLAN: Bak hele, Hamlet’i yanlış yorumlirsen. Hamlet’in hakkını 2. E. ÖĞRENCİ: Nedenmiş o?
veremirsen… TAYLAN: Lan daha bi Hamlet efendiyi bile dogri dürüs yapamiysiniz,
1. ÖĞRENCİ: Bırak şimdi, Ali’den iyi Hamlet oynayan yok! bi de hademelik mi yapacaksınız?
TAYLAN: (Ali’yi çeker) Gel kurban, dinine imanına bi Hamlet oyna 4. K. ÖĞRENCİ: Yani hademelik aktörlükten daha mı zor?
bakam.

21
TAYLAN: Ya ne sandındı? Hademelik ele ortaya çıkıp da soytarılık 1. E. ÖĞRENCİ: Nesrin meraba…
etmeye benzemez. Asil ve kibar meslektir. NESRİN: Oooo Taylan Efendi bale dersi vermek bitti, şimdi de
3. E. ÖĞRENCİ: Bokunu çıkardın ama Taylan haaa… Ne demek yani tiyatro derslerine mi başladın?...
bizim mesleğimiz asil değil mi? ALİ: Ay bale dersi de mi veriyor?
TAYLAN: Değil ya, asil sanat şan şan… TAYLAN: Ne sandındı aktör… Bale benim yaradılışımda var bi kerem
1. K. ÖĞRENCİ: Yani şan bölümü? hırbo…
TAYLAN: Ne sandın?... Sen şimdi buradan bu yıl mezuniyet olirsin 3. E. ÖĞRENCİ: Senin ruhun ince bi kere canım.
değil mi? TAYLAN: He vala dogri dedi.
3. E. ÖĞRENCİ: Evet ne olmuş? 2. E. ÖĞRENCİ: Ruhun ince de kafan kalın.
TAYLAN: Mezuniyet olinca ne çıkıcan? TAYLAN: Kalın kafa senin sülalen ulan.
3. E. ÖĞRENCİ: Akötööör… 4. K. ÖĞRENCİ: Lütfen Taylan Efendiye karşı saygılı olun beyler.
TAYLAN: Yaa. Halbukim opera bölümünden mezuniyet olsan ne TAYLAN: Dogri söylir lütfen sagili olin ulan beyler…
çıkıcan? ALİ: Lafı dağıtmayın şimdi, Taylan Efendi, baleden söz ediyordun!
3 E. ÖĞRENCİ: Ne çıkıcam? TAYLAN: Ederim senden mi korkucam. Bale benim ruhumda var,
TAYLAN: Operatör. Ayı, operatör. istesem balerin olurdum pekâlâ.
1. K. ÖĞRENCİ: Neden bu be, doktor mu olacağız?... 1. E. ÖĞRENCİ: Yani sen şimdi bale yapabileceğini mi söylüyorsun
TAYLAN: Vah yavrum vah. Allah kimseyi cahal komasın. Lan gızım bize?
burayı bitirince nerede çalışır şan bölümü öğrencisi? TAYLAN: Nolmiş lan senden mi çekincem.
1. K. ÖĞRENCİ: Operada. 1. E. ÖĞRENCİ: Öyleyse yap da görelim.
TAYLAN: O zaman o ne olur? TAYLAN: Gel Nesrin Hanım paratönerim ol.
3. K. ÖĞRENCİ: Opera sanatçısı. 3. E. ÖĞRENCİ: Ol ol yıldırım düşerse sen çekeceksin.
TAYLAN: Cık… Operatör. Okirsin arya… TAYLAN: Espirik mi şimdi bu?
(Bir arya okur. Alkışlarlar. 3. E. ÖĞRENCİ: Espirik değil, paratöner yalnız o işe yarar.
Bu sırada Nesrin bale giysisi ve bornozu ile kapıya gelerek Ali’ye TAYLAN: Get cahal cahal konuşup akşam akşam kafamı bozma. Gel
eliyle gel diye işaret etmektedir. Ali çıkar…) kız. (Bu sırada kemancı öğrenci elinde kemanıyla sınıfın önünden
ALİ: Hayrola Nesrin ne oldu? geçmektedir…) Kemancı kemancı gel buraya bakalım… Çal bi bale
NESRİN: Ali, babam fikrini değiştiriyor galiba… bisküviti.
ALİ: İnanayım mı? KEMANCI: “Ülker”mi olsun “Arı”mı?
NESRİN: Evet, dün gece konuyu gene açtım. Bana, “Sen bilirsin” TAYLAN: Hangisini çalarsan çal ben oynarım.
dedi. (Sarılırlar) KEMANCI: Çaykovski’nin 2 nolu bale süitini çalıyorum.
ALİ: Sınıfa gel çok matrak bir şey var. (Girerler.) TAYLAN: Olum beni tehdit etme çal, ustanı seyret…
4. K. ÖĞRENCİ: Hoş geldin Nesrin. KEMANCI: Başlıyorum.

22
TAYLAN: Başla yoksa ben başlayacağım. 1. KIZ: Artık kabak tadı verdi…
KEMANCI: (Çalmaya başlar.) NESRİN: Mezun olmamıza bir şey kalmadı Ali. Babama direncim git
(Taylan, Nesrin’in belinden tutar ve koreografin vereceği komik gide azalıyor. Çünkü, babamı biliyorsun.
figürleri yapar. Bitiminde hepsi dalga geçerek ve bağırarak 1. KIZ: Hıyarın teki…
alkışlarlar…) 2. KIZ: Hakkaten, bu Ali’de iş yok be.
TAYLAN: İşte beleeee… Var mı bir sözü olan? ALİ: Öyle deme kızım… Mezun olmadan seni Kâmuran beyle
ALİ: Taylan Efendi. evlendirecek değil ya…
TAYLAN: De. NESRİN: Yani, mezun olduktan sonra mı evlendirecek?...
ALİ: Şuraya geldiğinden beri, türkü okudun, tiyatro yaptın, arya Neler saçmalıyorsun Ali?...
söyledin, bale yaptın. Peki senin asıl işin ne? 1. KIZ: Amaaan, takma kafana be kızım, manyak işte…
TAYLAN: Hademelik 2. KIZ :Aslında suç Nesrin’de.
ALİ: Ulan okulu bok götürüyor, asıl işine baksana sen. NESRİN: Seni seviyorsam bu suç mu?
TAYLAN: Lan salak Ali efendi… Bu memlekette asıl işini yapan bir ALİ: (Elini tutar) Nesrin… Ellerin buz gibi.
kişi göstersene sen bana… 1. KIZ: Elinin körü… Madem istemiyorsun ayrılalım derim olur biter.
(Işıklar söner) 2. KIZ :Amaaan, başka bir şeyler konuşalım.
NESRİN: Bir şeyler yapmalıyız Ali.
** ALİ: Biliyorum da o gücü kendimde bulamıyorum Nesrin
1. KIZ: Sabahları bal ye!... İyi gelir.
(Kız balerinler prova yaparlar. Teyplen müzikle Ali de bir kenarda 2. KIZ: Doğru, provalarda çok yoruluyorum. Üstelik şu pabuç da
oturmuş onları izliyordur… ayağımı çok sıkıyor.
Provanın sonunda kızlar bir arada otururlar. Nesrin de Ali’nin yanına NESRİN: Çok sıkıldım bu işten. Resmen bunalıma girdim Ali.
gelip oturur) ALİ: O zaman yapacak tek şey kalıyor…
NESRİN: Aaaay, öldüm valla… Bıktım şu provalardan. 1. KIZ: (Pabuçla ilgilenerek) Şak diye çıkartalım… (Tekini çıkartır)
ALİ: Taylan Efendi duymasın, “Kimse işini doğru dürüst yapmıyor” NESRİN: Neymiş o yapacak tek şey?...
diye bozuk atıyor. 1. KIZ: (Başka bir pabucu arkadaşına giydirir.) Pat diye koyalım,
NESRİN: Amaaan, o kendi işine baksın. Biz de kendi işimize olsun bitsin!...
bakalım… 2. KIZ: Evlenelim öyleyse be!... Olsun bitsin.
(Güler.) 1.KIZ: (arkadaşlarının ayağına bakarak)ooohh rahat ettin değil mi
ALİ: Kendi işimize mi?... Kendi işimiz ne ki? şimdi?
1. KIZ: Fiskos… İşleri güçleri fiskos… (teypten müzik girer.)
NESRİN: Yani, kendi konumuz…
ALİ: Haaa, bizim şu mesele…

23
Ali ile nesrin müziğe uyup bir iki figür yaparken ayağı rahat eden kız BALE HOCASI: Güzeeel, aferiiin, eveeeet dikkat et canım, çok
da ortayua atılır ve arkadaşlarıyla birlikte dans eder dansın hooooş ııh kalçanı çıkartma orda (gösterir) topla şöyle kızım, ayol
ortasında efenime dans hocası girer) şöyle işte eveeeet çoook güzeeeellll…
BALE HOCASI: (kızgın sinirli pozlarla bi an bakar sonra ellerini 1.KIZ: Hocam
çırparak herkesi susturur.)ne oluyor ayol nooluuyorrr?kasaba BALE HOCASI: Ay ne var?
gazinosunda düğün mü var?ne bu kız kıza dans etmeler felann?.. 1.KIZ: Çıkmam gerekiyor efendim
NESRİN: biz kız kıza değiliz hocam?.. BALE HOCASI: He anladım Nesrin 1 dk yavrum.(Nesrin ve müzik
BALE HOCASI: A görüyorum sende erkek var .. kısmetli kavak durur) geçmiş olsun hayatım.
…boya bak mışşallah hadi geçin sınav başlıyor 1.KIZ: (numara yaptığını veren bir pozla koşarak çıkar)
ALİ: izninizle hocam (çıkar) BALE HOCASI: devam et nesrin arkadaşın muayyen zamanlardaki
BALE HOCASI: (süzer)Güle güle .. Şirin şey.. sancısı tuttu…(birden) aaa.. körolası geçen hafta da böyle yapmıştı
NESRİN: (Ali ye )sonra konuşuruz.. imtihandan kaçmak için böyle yapıyoooor! sorarım ben sana haftabaşılı
BALE HOCASI: Ay istersen ben çıkayım özelse… yelloz…devam et nesrin
NESRİN: Yok hocam biz sonra konuşuruz onunla… (müzik)
BALE HOCASI: Ay çıkiiim ayol.. NESRİN: (yeniden dansını yapar.)
NESRİN: Peki öyleyse gidip çağırayım..(Koşarken) BALE HOCASI: Eveeet çok güzel nesrin çok güzel harikaaaa…aferin
BALE HOCASI: (Birden kızar) A inandı gerzek !.. geç yerine çabuk yavrum yeter..tamam..
dersteyiz heraaalde.. (müzik durur)
1.KIZ: Hocam bugün sınav yapacak mısınız? NESRİN: beğendiniz mi hocam?..
BALE HOCASI: Hayır pilav yapıcaz..Ayol geçen hafta söylemedim mi BALE HOCASI: tekniğin çok iyi hayatım aferin bir iki ufak yanlışın
sınav yapacaz diye …Nerde öbür arkadaşlarınız..? var ama olsun hangimizin ufak tefek yanlışları yok ki..on veriyorum
2.KIZ : Yan tarafta kostüm provası yapıyorlar efendim. sana nesrin aslında dokuzluksun ama içimden geldi veririm kim karışır
BALE HOCASI: Aman iyii.ben az önce sizlerden .. hadi gülü güle..
başlıyalım.doluşmasınlar öyle stadyum gibi..Serap sen gel kızım. NESRİN: (sevinçle koşar) sağ olun hocam sağ olun…
2. KIZ: Hocam vallahi pabucum şeydi ayağım şey oldu onun için beni BALE HOCASI: bana bak sırada kim varsa hemen gelsin sinirimi
şey etmeseniz olur mu?.. bozmasınlar benim.
BALE HOCASI: Tamam seni şeyetmiim bari..Çık dışarı bana bak NESRİN: peki hocam kimi bulursam hemen gönderirim.
ağdan gelmiş toz şeker de mi yok evde körolası. (çıkar)
2.KIZ: (çıkar) Bale hocası:. Çabuk hadi, çabuk.. Ay nerde bu kızlar
BALE HOCASI: Yavrum sen gel Nesrin başla güzelim.(müzik) ayol?............. Gelsenize kııız!
NESRİN: (dansına başlar)

24
Filiz: (Bale kıyafetleriyle fakat,poposunda minder bağlı ve Bale hocası: Kızım sen kafadan delisin galiba,bu koca topuklarla
ayağında topuklu pabuçlara gelir.Göğüsünde ve sırtında içerden bale yapılır mı
konulmuş havlu vardır. Ayrıca dizlikler vardır.Müziğe uyarak Filiz: Ay öyle demeyin hocam,bunları giyince parmaklarımın
girer,başıyla hocayı selamlayıp dansını sürdürür üstünde durabiliyorum.Öbür türlü durması kolaymı?
Bale hocası: eeee sanatçılık da okadar kolay mı? hadi, hadi..
Bale hocası: (Dehşet Filiz’I süzmektedir.) Filiz: Aaa şimdi anladım.
Filiz: (Komik şekilde dansını yapar e sonunda poposunun üstüne Bale hocası: Neyi anladın?
düşer) Filiz: Başka bir okula gitmek istiyorsun
Bale hocasaı: (Müziğe bağırır) Durun,durun lütfeen..(müzik Bale hocası: Kimm, ben mi?
durur) Filiz: Demek kısmet bu kadarmış.Yeni okulunuzda sizlere hayırlı
Filiz: (Kalkerken konuşur) İyiki minder bağlamışım muvaffakiyetler dilerim,bir öğrenciniz olarak
efendim ,Allah korusun ,insanın en önemli kısmı Bale hocası: (korkar) Dur ayol, okuldan ayrılacağımı kim söyledi
Bale hocası: Bilmez miyim (Birden toplanılır) Onu biliyorum da ?.Bi dakka ,Bi dakka,şu pabuçları çıkart da biraz hareket
seni bilmiyorum Sen kimsin ayol?... yapalım
Filiz: Adım Filiz Filiz: Okulun damınıı da babam yaptırıyor,cest olarak
Bale hocası : Ay Filiz’e bak kütük deseler daha iyi Bale hocası: Hay okulun damına..(işaret) “Cest olarak ..” yani
Filiz: Başka bir okulamı git mek istiyorsunuz? Filiz: Pabuçları çıkartmıyorum.Çünkü ayakta duramıyorum
Bale hocası: Anlayamadım Bale hocası: Ay, Dünya bale tarihinde ilk defa topukluyla dans
Filiz: Okulun kaloriferlerini babam yaptırıyor da , cest olarak eden bir balerin..Ay ben nasıl not veririm Allahım..Ay aklım
Bale hocası: Yaaaa? başımdan gidecek.
Filiz: Müdür Beyde Babamın çok yakını olur .Evvelkki gün (Bir bale Hareketi Yapar)
kaydımı yapıverdi. Filiz: Güzeeell.. Bir de burgu hareketi yap bakalım..
Bale hocası: Öylemiii? Bale hocası: Burgu mu?Tabii.(birden) Aaa, sen mi beni imtihan
Filiz: Öyleee.. Babam ayrıca Okul Aile Birliği’ne 500 bin lira edeceksin,ben mi seni?
Bağışladı.Cest olaraktan Filiz: Hayırlı olsun..Demek kesin olarak başka bir okula
Bale hocası: Filiz Hanım size bişey söliyimmi sanatta torpil gidiyorsunuz ..Başarılar, günler
oılmaz. Bale hocası: Bana bak ,babanın parasına güvenip de burda hava
Filiz: Torpil isteyen kim, benim baaale sanatına karşı özel bir atma, tamam, mı?
sevgim var.Armatör olarak,baalerin olmak istiyorum Filiz: Benim hava atmak için paraya ihtiyacım yok (pozz)
Bale hocası: Ne olmak istiyorsun? Havam yeter..Kapıdan bir çıktım mı arabalar önümde sıralanıyor
Filiz: Baalerin Bale hocası: Yolu tıkıyorsun heralde.
Filiz: hııh, sen kendine bak, sana dolmuş bile durmaz.

25
Bale hocası: Ben otobüsü tercih ediyorum.Daha samimi oluyor. Bale hocası: Kısmetimiz mi bağlandı nedir?
Filiz: Sabık heralde… Filiz: Sonunda şuraya kayıt olayım belki talıhim açılır dedim.Al işte
Bale hocası: Anlamadım? burda da erkek diye karşıman sen çıktın!
Filiz: Cinsel sabık erkek ? Bale hocası: Kız moralini bozma Allah büyüktür.
Bale hocası: Nerde erkek hani ? Filiz: Anladım da bir şey demiyolar mı?
Filiz: A bu benden de azgın..Bana bak, erkeklerin üstüne fazla Bale hocası: Nasıl bir şey demiyorlarıyım.ama iskele babası değilim
düşersen hava alırsın …Biraz kendini kasman lazım Ali Ben size “iskele babasımı” dedim ?
Bale hocası: (üzgün-Dalgın) aaah.. doğru Baba Çok konuşma,çok konuşma
Filiz: Niye Efkarlandınız örtmenim ? Ali: Baban RTÜK denetimcisi mi?Boyuna Konuşmları makaslıyor
Bale hocası: Bahattin’i hatırladım Baba: Bundan sonra bulur da konuşuraaaa
Filiz: Futbolcu Bahattın’i mi yoksa hocam?
Bale hocası: Eevveett..Santrafor….Golcüü,golcu Aman Allahım ne Nesrin: Baba lütfen…Mademki bizim zamanımızı öyleyse zamanınızı
goller atar boşver.
Filiz: A bilmez miyim hemşirehanım. Baba: Boş ver olur mu, bizim zamanımızda saygı vardı saygı.Bir baba
Bale hocası: tabi şekerim herkes bilir ..Meşhur çocuk.Meşhur kızını birisine vermek isteyecek de ,kızı tutup “hayır ben okuldaki
ama .vicdansız insan zıpırın biriyle evleneceğim,” deyecek haa.. saygı vardı o zaman
Filiz: üzülme be abla saygııı..
Bale hocası: Tam altı ay beraber olduk, sonra, buldu zengin bi karı Nesrin: Onun adı saygı değil boyun eğmek baba …Zavallılık,
yallah ! dirençsizlik ,güçzüslük…
Filiz: Adi mahluk ,banada aynısını yaptı . Baba: haa. Sen güçlü olduğun için karşı koyuyorsun
Bale hocası: Yemin ett Nesrin: babaaa..
Filiz: Tabi , benden sonra Hoşafzadelerin geliniyle çıktı Baba: Çok konuşma…Ne kadar güçlü olduğunu gösterde görelim
Bale hocası: Ay evli karı, hani her tarafa gazetelerde resmi bakalım.Seni bu okuldan alıyorum!!..
çıkıyor? Nesrin: Nasıl! Ciddi misin baba?
Filiz: Evet ..Rüküş rüküş şeyleri giyip poz veriyor,dört yıldız alıyor Baba: Hemde çook ciddiyim.. Eğer gücün varsa takır takır okul
körolasıca. ücretini ödersin.Maşraflarını karşılarsın Ama böyle Bir gücün
Bale hocası: Kız alır tabii Kocası gazeteye ilan veriyor.karı dört olmadığına göre , benim gücüme boyun eğeceksin
yıldız alıyor Nesrin: Senin gücün değil baba ,paranın gücü!!..
Filiz: Bizde nerde öle koca Baba: Ne sandın ya? Siz bu yaşta paranın gücünü ne bilirsiniz..Her
Bale hocası: Kader anam kader… Kız. Falcılara ı gitmeli ne halt şey toz pembe görünüyor.(taklit)”Para önemli değil ,paranın ne önemi
etmeli ?.. var”diye birde bol keseden atarsınız.. Ama kazın ayağı öyle değil.
Filiz: Aman gidiyorum gidiyorum hep aynı.Üç zamanada bir kısmet Ali: (girer.onları görüp gelir) Biyoloji ders mi alıyorsun?
var, üç zamanda bir kısmet ar.Üç zaman hiç bitmiyor Nesrin: Ne alakası var

26
Ali: Ne bileyim “kazın ayağı öyle değil” diye tarif ediyordu..” aaa. (Ali okulun bahçesindeki bir bankda uyuklamaktadır.Bir kaç öğrenci
Baban aralarında konuşup geçip giderler…O sıra da kızlı erkekli balerinler de
Baba: evet babasıyım.Ama iskele babası değilim aralarında konuşarak gelirler ve uyuklamakta olan Ali’yi fark edip onu
Ali: ben size “iskele babası mı “ dedim? uyandırmadan konuşmaya başlar)
Baba: çok konuşma ,çok konuşma
Ali: Baban RTÜK denetleyicisi mi ?Boyuna konuşmaları makaslıyor 1.E. BALERİN: Ali’ye bakın, iyice dağıttı kendini
Baba: Bundan sonra bulur da konuşursun (nesrin’e) 1.K. BALERİN: Nesrin gittiğinden beri perişan oldu,zavallı
Ali: yağmur geliyor bekleyin sonra gidersiniz 2.K:BALERİN: Şimdi üzülmek para etmez,zamanında kafasını
kullansaydı
Baba: bana bakk…
2.E.BALERİN: Ne yapsın yani, kızı alıp dağ başınamıı
Ali: aman gördük ,ne bakimmm
kaçıracaktı?...
Nesrin: ali, bırak sululuğu ayrılıyoruz..(gözünü siler)
2.K BALERİN: Tek laf etmedi.Nesrin ‘e Biraz olsun ümit vermedi
Ali: Ne demek bu?
E.Balerin: Erkek adam da ondan .Yalan söylemedi kıza “ hadi gel
Nesrin: Babam beni okuldan alıyor…
evlenelim,şak diye mutlu oluruz” demedi
Ali: Olamazzz..Ben seni babandan alacakken ,baban seni okuldan
2.K BALERİN: Deseydi ağabeycimm,kız beklerdi okul bitene kadar
alıyor.
1.E ÖĞRENCİ: Saçmalama be kızım neye güvenip de
Baba: kızımı benden alacakmış.Ulan sen önce ayağına don al.
Ümit verecekti.Ne olcak okul bitince? Yaşamaya yetecek kazanç
Ali: (kemerinden içeri bakar.) donum ayağımda ..Bir Dakka nesrin…
bizimi bekliyor?.Üstelik,kız babasının zoruyla gitti.
Hiçbirşey anlamadım
2.E Öğrenci: Herifçipoğlu,”Vermiyorum okul paranı” deyince nesrin
Nesrin: (ağlar) Bilmiyorum Ali bende bir şey anlamadım..Sonra bir
çaresiz kaldı
gün konuşuruz..
1.K.Balerin: Ali ondan da çaresiz… Bütün gece uyumuyor herhalde…
Baba: Avucunu yala ,biraz zor konuşursunuz..Kamuran bey Londraya
(müzik girir .Sahne giderek kararır.Rengarek yıldızlar sahneyi
yerleşiyor.Evi bile tutup dayayıp döşemiş.
taramaya başlar.)
Ali: Kamuran bey mi? Yani nesrin , seni…
**
Nesrin: Bilmiyorum Ali,bir şey bilmiyorum (ağlar)
(Full ışık.. Işık yandığında Ali yine deminki pozda banka uyumaktadır.
Yalnız okuldan ayrıldım artık, onu biliyorum Bale sahnede yoktur…Rasim hoca ve Taylan efendi Konuşarak
Baba: okuldan da ayrıldın, bu çulsuzdan da Yörü hadi, yörüü girerler.)
(nesrin sahneden çıkar) Rasim bey: (sinirli )yahu ,resmen uyutuyorlar bizi be Göz göre göre
Ali At pazarına satmak için eşek götürüyor sanki…Eşşolleşşek (ışık uyutuyorlar.
söner) Taylan: Yavu yine barut gibisin Resim Hocca ,Kim uyutur bizi?
Rasim bey: zam değilmiş de fiyat ayarlanmasıymış..Efendim zam
* * değilmiş de dolar artışına bağlantılı olarak gerekli bir artışmışmışş…

27
Taylan: Uyume sende babo, uyumee!!!! Rasim bey: Herkes bir yol tutturmuş gidiyor hale bak
Ali: (sıçrar) uyuyup kalmışım ..Özür dilerim hocam.(saatine bakar) Taylan: eyleee.. Yolsuzluk çoğalınca herkeş kendine abık zabık bir
Rasim bey : Özür dilemekle olmaz ,Gözünü açacaksın Uyumamaya yol boluyo.Meemmuriyet felan yol değil yav
çalışcaksın Rasim bey: Dağdan geldi ;Bağdakine yol gösteriyor..
Ali: (ayağa fırlar) Haklısınuz Hocam, uyumamam gerekiyor (oturur ve Hey gidi hey..Bak Bakim,sen hangi reklama çıkıyorsun ?
yine uyar) Taylan: ÇÜKKÜMEL
Taylan : Yav hoca,millet hayatından memnun.Geçenlerde yapılan Rasim bey: Bi tane patlatırım bi de yer vurur. Terbiyeli konuş.
araştırmayı okumamış misen?Bi seççim daha olsa aha yine dinci Taylan: Çükküümel’e çıkırem yav sana gösterem mi ?
partiler partisi kazanir.. Rasim bey: Ne o lan ,çüklü müklü şey?
Rasim Bey: (aliyi gösterir) Çoğunluk bunun gibide ondan Taylan: Çükkümel gofret yav., heç yemişmicen mi?
Ali: (horlar) Rasim bey: Çükkümeli mi?
Taylan : (ali’yi koluna girip çıkarır ) “Ali yürü babam ders başlir” Taylan: heee
(Ali çıkar) Rasim bey: Ben yemedim sen yedinmi?
Taylan: Bunun üstüne varma hocca,bu aha benim kibi çalışıyo. Taylan: Yuuuhh Onun yerine ekmek alırım garnım doyar
Rasim bey: Yani hep ayakta mı uyuyor? Rasim bey: Doğru doğru Milletin karnının doyması lüks oldu artık
Taylan: Yuh ek iş yapir.Hemi talebe,hemi de gece çalışir.Benim gibi Taylan: He ya, Çükümeli orta direk nası yesin ?
ikki işi birden yapir Rasim bey: Orta direk yiyeceğini Yedi zaten çükümel ufak kalır
Rasim bey: Seninde mi ikinci işin var köftehor? Ne iş yapıyorsun ek Taylan: O kadar hırslenme yav. Gaffayi kullanana yine iş var. Bak
iş olarak ben ,reklamda bir gözükürem otuz bin lire alırem.
Taylan: (Kasılır) Fottomodelem Raşim bey: Ooooof-offf..Ben kendimi Sarayburnu’ndan aşşa atarım
Rasim bey: Anlamadım? bee!!
Taylan: Fottomodelem Tivi leklamlarına çıkırem Neveser: (elinde dosyayla hızlı hzılı girer) aa o nasıl söz Allah
Resim bey: Orman mamülleri tanıtıyorsun heralde ? korusun
Taylan: yok ya yiyecek tanitirem.Hiç görmemişsen mi sayii? Rasim bey: (heycanlanır) neveser hanım
Rasim bey: Hiç rastlamadım ayol?...Bak bana ,reklam da konuşuyor Neveser : Rasim bey
musun bari? Rasim bey : Günaydın
Taylan: Tabi konuşurem Neveser : Günaydın
Rasim bey: Hay dilini eşek arısı soksun .Nasıl konuşuyorsun ulan? Rasim bey: Sizi görünce hayat gailesini,sıkıntılarını felan (Taylan’a)
Taylan: Kolay yav Tivi de Konuşuken İstanbullu taklidi yapirem ne dinliyorsun ulan
Rasim bey: Hade ordan olmaz öle şey Taylan: Bi şey merak ettim de
Taylan: (güler) Şakka direm Şakka .. Benim dublorüm var ,o bana Rasim bey : Neymiş
dublac yapirr. Taylan: Yav bir şey daha diyem ile gidem ,lütfen

28
Neveser: De bakalım nazik ayı -Hieyytttt!!!...Bizim Müdür Halini düşünebiliryor musun o zaman !
Taylan: Yav aşka kurban olmak ilazım.Aşk kibi möyim bir şey yuhtur. Yarım Mehmet: (girer) Bu ne gürültü be ! Susun
Rasim bey: nerden anladın be bakiimm.Oturun ,Kesin gürültüyü!..Yıl sonu müsmeresini konn…
Taylan: Demmiinde berri hökkümata gızırsın,fiyatlara Beyhan hoca: Bırakın yıl sonuna falan, bugün çok önemli bir gün.
gızırsın ,memleketin halına kızırsın Emme hoca hanımı gördün mü. Hem önemli ,hemde mutlu…
Her bi şeyi unutursin….(sarılır kucaklar Rasim hacoyı ) Yarım Mehmet: Müdür beyin doğum günümü aca… ?
Neveser: Ay düşecek adamı..,Yapma körolası bir yerini kıracaksın.. Beyhan hoca: Hayırrr.. Bugün iki değerli hocanızın mutluluğa doğru
Tam otuz sene bekledik. Sakat etme şimdi!! yola çıkmaya karar verdikleri bir gün. (göğüs geçirir)
Rasim bey: (silkelenir) Şaka yapıyor, güya sevdi..Ulan aşk tabi 1.KIZ: Hii!! Hocam yoksa sanat tarihi hocası ile mi evleniyorsunuz
önemli.Önemli olmasa millet akşama ne yiyeceğini hesaplayacağı 1.Öğrenci: Ben zaten sizi sinemada görmüştüm hocam
yerde “Hangi şarkıcı hangi artiste aşıkmış “diye gazeteleri akşama -Ben de yazın Emirgah korusunda el ele görmüştüm
kadar okur mu? Yarım Mehmet: Ben de Aksaray’da otelden çıkk….
Taylan: Abooooovvv ..Saat kaç? Beyhan hoca: Bu ne gürültü bee!.. Susun bakim Bugün Bu günn Rasim
Rasim bey: Noldu bey ile
Taylan: Gazete deyince aklıma geldi.Yav ,benimle röportaca Bütün sınıf: Neveser hanım
geleceklerdi Beyhan hoca: Evet çocuklar Rasim bey ile Neveser hanım ile
Neveser: “Gülhane parkından kaçan ayı yakalandı” diye zaar evlenmeye kara verdiler
Taylan: yok yok Bulaşık tozu reklamına çıkan kızla aramda aşk var Bütün sınıf Hieeeeeyyyyyy!....
diye yazacaklardı .. hadi eyvallah (çıkar) Yarım Ahmet: Yarıda kalan bir işi tamamlanmış ol …
Rasim bey: Heey gidi hey … aşklar da ucuzladı artık Beyhan hoca: Evet bunca yıl sonra bu kararı verdiler .şimdi sizden
Neveser: Öyle demeyin Rasim bey aşk her zaman kutsaldır .(ikisi ricam bunu bilmemiş olun ve ikisine de eskisinden daha saygılı
alinin karşısındaki banka otururlar) davranın Tamam mı?
Rasim bey: Doğru tabi, aşkın eskisi yenisi olmaz .Aşk aşktır . Bütün sınıf: tamam hocaaam
Neveser: Zannımca önemli olan da aşkı sonuçlandırmaktır Beyhan hoca: hadi şimdi sesizce oturun…(yüriir) Darısı başımıza
-İnşallah hocam
** -Eskrim hocası da çok yakışıklı valla
Beyhan Hoca: (Sınıftan Kendinden geçmişcesine melankolik bir
şekilde çıkar)”Bu ne gürültü bee Susun baakimm..”(çıkarken
(öğrenciler sınıfta ..Yılsonu müsameresi hakkında konuşukurken kibarlaşır)
içeriye Beyhan Hoca girer)(Rabarda) (rabarda)
Öğrenciler -Fakat usta Rasim bey ile Neveser Hanımın evliliğini düşünebiliyor
-Ve böylece ..Yıl sonu müsameresinde şak diye kamışımızı atıcaz musun? (çok güler) Hele ilk gecelerini..

29
1.ÖĞRENCİ : (taklit)”neveser hanım, yatağa teşrifiniz de bir mahsur Neveser: Bekledik de çok iyi oldu siyatikler,romantizmalar ..O
yoksa sizi aguşuma almamı tensib buyurur muydunuz efendim? zamalnar taş gibiydik.
KIZ ÖĞRENCİ: Ah Rasim bey zatiliniz ilk geceki heyecanımı mezur 1.Öğrenciler: Ali ile Nesrin’in kavuşması için birbirileri gerçekten
görüp bendenizi kabilse affeyler miydiniz (gülüşmeler –rabarrda) çok seven iki kişinin şöylece (yapar) birbirlerine bağlanması lazımmış
-Bir Dakka bir Dakka,aklıma bir şey gel… hocam.. belki batıl itikat ama , bütün sınıf buna inanıyoruz.Sizler
-Ne geldi lan? kadar da birbirlerini seven iki kişi olmayacağına göre (bağlar)
-Böyle bir oyun var.İki kişiye birbirini bağlıyorsun,onlar çözülmek için Rasim bey: Saçmalama çöz şunu çöz diyorum
konuşuyorlar.Ama biz o konuşmaları evlilik…. 1.ÖĞRENCİ: Niye hocam ,sevmiyor musunuz yoksa?
-Zorlama kendini ,ben biliyorum …şimdi arkadaşlar,mesela,Rasim hoca Rasim bey : Ne münasebet elbette seviyorum .Sana ne be ..Çöz
ile neveser hanım birbirine bağlıycaz ve onların konuşmalarını diyorum
evlendikleri ilk gece gibi dinleyeceğiz tamam mı? Neveser: Dur ayol ,bakalım ne yapacak??
-Harika 1.ÖĞRENCİ: Bütün sınıf bunu istiyor hocam Lütfen aşka saygı
Rasim bey: Günaydın duyalım.Ali ile Nesrinin kavuşması lazım (iyice bağlar)
Sınıf: Günadın Hocam (Rabarla )(Rasim bey ve neveser hanım birbirilerine bağlı olarak
Rasim bey: Oturun yavrum.. duruyor ve sınıf kalıkalından kırılıyordur)
Neveser: (neveser girer) “Rasim bey affedersiniz.Bakanlıktan gelen 1. Öğrenci: Tamam uğraşmaya başladılar
şu yazıları imzalamayı unutmuşsunuz (uzatır) Hemen Ankara’ya Yarım Ahmet: Şimdi bütün konuşmaları evlendikleri ilk gece…
postalıcazda 1.ÖĞRENCİ: Evet ilk gece..Rasim bey ile Neveser Hanım ‘ı ilk
Öğrenciler (alçak sesle) geceki konuşmalarını dinliyoruz ,kesin traşı
-Tam sırası,hadi (öğrenciler susarlar .Belki fonda uygun bir müzik )
-Bende ip var ama ,bozulmasınlar Rasim bey: Çıkarın şunu çıkarın çabuk ..
-Bugün en mutlu güleri,bozulmazlar Neveser: Neyi çıkartayım?....
Rasim bey: Şuraya mı imzalıyoruz? Rasim bey: (zorlanarak)Ay . birde soruyosun neveser hanım.
Neveser: evet efendim teşekkürler Neveser: Ay ilk defa böyle bir şey başıma geliyor
1.Öğrenci: (eline iple yürür)Hocam,çok afedersiniz bütün sınıfın bir Rasim bey: Benim de vallahi
ricası olacaktı sizlerden Neveser: Biraz zorlanın Rasim bey
Rasim bey: Hayrola yavrum neymiş? Rasim bey: Zorlan zorlan nafile
1.Öğrenci: Efendim, Ali Arkadaşımız bale bölünündeki Nesrin Neveser: Ay benimki de çok sıkı
arkadaşımızla evlenmek istiyor .Çok seviyorlar birbirilerini.Ne var Rasim bey: Been açarım ben açarım
ki ,bir türlü kavuşamıyorlar .Ali,Bügn hastalandı okula bile gelemedi. Neveser: ne zaman ayol
Rasim bey: Kavuşurlar canım,acelesi ne ,biz az mı bekledik Rasim bey: Acele etmeyin neveser hanım amma da sabırsızmışsınız
yahu

30
Neveser: eee deminde beri bekliyrum Neveser: Neyse onları boşverin siz devam edin Rasim bey
Rasim bey: benimkini bir kurtarayım hele Rasim bey: Devam ediyorum ama , laf aramızda yoruldum
Neveser : aman onun keyfi bekleyinceye kadar kendi işimi kendim Neveser : İsterseniz vazgeçelim?
görürüm. Rasim bey: Dur az kaldı dur..
Rasim bey: ne oluyor öyle kıpır kıpır? Neveser: Aman heyecanlandım..
Neveser: eee sizin kıpırdacağınız yok bari ben şeyedeyim dedim Rasim bey: 1-ıh olmuyor olmuyor..
Rasim bey: bir Dakka hayatım .ben şimdi şeydicem bir dakkikaaa Neveser: Sinirlendiniz de ondan,psikolojik
Neveser: İsterseniz gençlerden yardım isteyelim Rasim bey: Ondan tabi.Sinir,yorgunluk,düşünce,endişe.Yok efendim
Rasim: Kimseden yardım istemiyorum Ben şurdan bi kurtulayım hayat pahalılığı, yok efendim zamlar.
yapacağımı biliyorum Neveser: Aaa şimdi sırası mı Rasim bey?..
Neveser: ay ne yapacaksanız şimdi yapın Rasim bey Rasim bey: Tam sırası ,tam.. Bunlar insanı çok yıpratıyor.Ondan
Rasim bey: Tamam efendim tamam siz şöyle biraz yana kayın sonra da bu kadarcık bir işi halledemiyoruz.EH, laf aramızda nüfus
Neveser: Kaydım ne olacak kağıdı da eskidi..
Rasim bey: Güzeeeelll.Şimdi sağ kolunuzu geriyi itin Neveser: Amaaaan Rasim bey, biz senin gençliğini de biliriz!..
Neveser: tamam ama siz de biraz geri gidin abanmayın böyle (ışık söner)
Rasim bey: neveser hanım şimdi lütfen elinizi aşağıya doğru uzatın ***
Neveser : uzattım (perde kapalı.müdür ve baba sahnenin birer başında telefonla
Rasim bey: Haahhhh . Şimdi onu tuttum konuşuyorlar)
Neveser: tutayımmı? Baba: (kızgın) Gençlik mençlik anlamam ben..Dünyayı zindan ederim
Rasim bey: Tabiiii… Tutun hiç bırakmadan çekin onlara
Neveser: Çekersem kopar mı acaba. Müdür: Bir dakika sakin olun
Rasim Bey: Kopsun kopsun… kopsun da siz de kurtulun ben Baba: Sakin makin de olamam
De.. Müdür: Lütfen müsaade buyurun.
Neveser: Aaa, sinirlenirseniz olmaz ki… Baba: Müsaade falan da buyuramam
RasimBey: Maşallah siz bu işi iyi biliyorsunuz Müdür: Rica ederim anlayış gösterin
Neveser: Nerden iyi bilicem daha önce denemedim ki.. Baba: Anlayış manlayış da gösteremem
Rasim Bey: Cancağızım, biraz şu yana gitsen şak diye olacak. Müdür: E o zaman nasıl biliyorsanız öyle yapın.
Neveser : Ay cok acıdı birden Baba: Bildiğim mildiğim gibi de yapmam..Nasıl istiyorsam öyle
Rasim bey: Çekeyim o zaman yaparım..
Neveser: Şunlara bak ,katılıyorlar gülmekten Müdür: E bende öyle dedim zaten.
Rasim Bey: Karşıdan seyretmesi kolay tabi.. Kendileri olsa sanki bir Baba: Sizin dediğiniz mühim değil,siz benim dediğime cevap
halt edebilecekler. verin.Benim kızı tekrardan okula nasıl alırsın efendiii?.

31
Müdür: Herkesi nasıl alıyorsak, onu da öyle aldık. ANNE: dışarıda bekliyor dışarıda bekliyor ..(öğrenciyi çekiştirir.)
Baba: Ne demek o?.. hadi sen çık da o gelsin biraz da onu görsünler yürü hadi..
Müdür: Bunda anlamayacak ne var?Saydı tıkır tıkır parayı, yeniden T.M. ÖĞR: bıraksana hanım ne itiyorsun yahu ah-ah
kaydını yaptırdı. ANNE: çık hadi çık hadi ben oğlumu kayıt ettireceğim ,şöbiyet
Baba: Parayı mı saydı?..Peki nerden bulmuş?.. T.M. ÖĞR: senin oğlunu mu kayıt ettireceksin ? bu okula mı?
Müdür: Haaa, orası enteresan işte …Çok değişik bir yoldan bulmuş… ANNE: (iterek kulise kadar getirmiştir) ne sandın çık hadi çabuk
Baba: Ay kalbim.. Nasıl bir değişik yol?Benim kızım namusludur. çık hadi …(iter)
Müdür: Telaşlanmayın canım.Bizim Taylan Efendi den öğrendiğime T.M. ÖĞR: (kaybolur yeniden sahneye girer)Aaaaa öyle itekleyip
göre kızınıza parayı Ali vermiş. durma tamam mı?
Baba: Ali mi? Hani şu meteliksiz hergele…Mutlaka bir yeri TAYLAN: yav sen ne istersen garii!..
soymuştur. (koşarak girer aklı sıra t.m öğrencisini kurtaracaktır)
Müdür: Yok yahu,bir şey söyleyeyim mi bu yeni neslin soygunculuğa ANNE:Sen karışma,sen karışma,sen işine bak, revani!
bizim kadar kafası çalışmıyor..enayi gündüz okuyup gece T.M.ÖĞR: İtip durma yaaa,deli mi ne…
çalışıyor..Sizin kızın parasını da yatırdı… ANNE: Deli meli değilim,deli meli değilim…Ben oğlumu kayıt
Baba: Vay namussuz, vay hlaksız, vay!... yaptıracağım efendim,sen git de o gelsin…(iter)
(ışık söner) T.M.ÖĞR:Aaaah…(kaybolur)
TAYLAN: (kolundan çeker yine sahneye alır)Yav,gel hele kardeşim,gel
şöyle…
ANNE:Sen karışma,sen karışma,,tirbişon!...
TAYLAN: O tatlı deyil…
ANNE: Sen de datlı deyilsin,eşkii!... Git sen çık dışarııııı…oğlum
gelsin çık…(iter)
(Türk Müziği öğrencisi şarkısını söylemiştir.bitince selam verir ve T.M.ÖĞR (Kaybolur)
konuşur.) ANNE: Bırak onu,bırak onu,benim oğlum
T.M. ÖĞR: sağ oluuun .. teşekkürler efendim ikinci olarak takdim gelecek,bıraksana,antibiyotik!...
edeceğim eser.. TAYLAN: .Deli bu yav,deli…
ANNE: (girer T.M. öğrencisi ne hücum eder)yeter artık hep sen mi ANNE: Deli sana benzer,deli sana benzer,televizyon!...
okuycan, kadayıf!... (asılır)”Gel benim kabiliyetli oğlum gel bakim…”
T.M. ÖĞR: ne kadayıfı ne diyor bu yahu BİCAN (geri zekalıdır girer.)
ANNE: hep seni mi görecekler hep seni mi görecekler biraz da TAYLAN: kim lo bu?...
benim oğlumu görsünler, baklava ANNE: bu benim aslan oğlum çok kabiliyetlidir çok kabiliyetlidir.
T.M. ÖĞR: kimmiş senin oğlun yaa? TAYLAN: kabiliyet dediğin bu mi ?

32
ANNE: ne sandın sen ondaki marifetleri biliyor musun? Konken. (çıkar)
TAYLAN: yok nerden bileyim yalnız senin ne marifetli oldiğin şurdan ANNE: Bican ,Bican oğlum,sakın beni mahcup etme.Kemanın ne
belli olur ki bunu dogirmişsin oldugunu biliyon değimli?
ANNE: kendi çocuğum diye söylemiyorum çok akıllı çok akıllı şu BİCAN: (Kafasını sallar.Zurna işareti gösterir)
duruşa bak ANNE: Aferin Bican .Biliyosun seni hiçbir okul almıyor,eğer buıraya
TAYLAN: duruşuna gurban …(güler) gidebilirsen amcandan kalan mirasın hepsi bizim olacak.Çünkü
ANNE: sen bakma bunu böyle durduğuna .. vasiyetname ne diyor,vasiyetname ne diyor?
TAYLAN: başka türlü de mi durir. BİCAN: (Eliyle zurna işareti yapar)
ANNE: her türlü durur… dur oğlumda görsünler ..dur oğlum ..(iter) ANNE : Vasiyetname ,”Bican okçuzade eğitim görürse mirastan
doğru dürüst dursana, pergel!.. faydalanacak,yoksa hava alacak”diyo
TAYLAN: bak hele sen şinci bu okula niye geldin? TAYLAN: (Elinde kemanla girer)Al,çal bakalım
ANNE: bunu kayıt yaptıracam bu benim tek evladım bu benim tek (Elinde diğer enstrümanları da getirmiştir)
evladım tamam mı? BİCAN: (Kemanı alır çok fena çalar.)
TAYLAN: ben bilmem sen bilirsen.. TAYLAN: Bu deha bu be!Adeta bir kedi tahtayı tırmıklıyor.
ANNE: onu bu okula yazdırmak için 2 senedir para biriktiriyorum. ANNE: Öle deme,öle deme.
TAYLAN: paranın tamamı nakit mi? Benim oğlum nerden bilsin keman çalmasını,,dosya
ANNE: ne sandın ne sandın nakit… nakit TAYLAN: Peki bir de gitarı deneyelim.Gitarın ne oldugunu bilirsen.
TAYLAN: o zaman müdür bu işe takla atar.her ne kadar kayıtlar (Gitar verir)Çal oglim .
kapanalı beş ay olirse de aha bu imtihanı hemen kazanır. ANNE: (Gitarı ters tutar.Taylan düzeltir.Çok kötü sesler çıkartır)
ANNE: İmtihanı kim yapacak, imtihanı kim yapacak? ANNE: Bozuldu tabii,çalamıyor.
TAYLAN: Kim olabilir sence? TAYLAN : Sıkma canını bacım.Bu oğlanda asırı bir kabiliyet oldugu
ANNE: Sen yapabilirsin bence malum.Ben buna çıldıracak bişey bulacagım.Doksanbir kaat kaçırılacak
TAYLAN: Bence de ben yapabilirim. para değil bu mutlaka bişey çalacak.
ANNE: Hadi yap. ANNE: Ver bakalım şunu,ver bakalım şunu.
TAYLAN: Burada olmaz TAYLAN: Al bakalım bunu (Darbukayı verir.)Darbukayı
ANNE : Niye bilirsen?...Ne?
TAYLAN: Çünküm burada mekan müsait değil. BİCAN: (Darbukayı üfler)
ANNE: Mekan müsait değil ne demek?...Getir ki keman çalsın TAYLAN: Sazı tanıyor.Bu çocuk çok ileri çok…Bide şunu çal bakalım
TAYLAN: Dur hele önce şu kayıt parasını bir görset? (Kanun verir)
ANNE : (Çantasından para çıkartır ve gösterir)İşte tam doksan bin BİCAN : (Kanuna şaşkın bakar)
lira. TAYLAN: Ne oldi oglim ne durirsen?
TAYLAN: Dur kemanı getirirem. ANNE: Duru tabi duru tabi…Benim oglum kanun karşısında saygılır

33
MÜDÜR: (Hırsla girer )Taylan efendi nedir bu rezalet? ANNE : ne sandındı ne sandındı müdür .çal oğlumda görsünler…
TAYLAN: Rezalet değil Müdür Bey!Ticaret ticaret. BİCAN : (trompeti alır ve düzgün çalar .müzik teypten trompet solo)
MÜDÜR: Ne ticareti? (ışık söner)
TAYLAN: Eğitim ticareti,hanımefendi nakit parayla kayıt yaptırmaya ***
gelmiş. (perde kapalı karanlık bir taraftan Taylan efendi çıktı.elindeki el
MÜDÜR: Hürmetler ederim hanımefendi oturmaz mısınız? fenerini yaktı sağa sola baktı sonra ortada duran Nesrin ve Ali ye
TAYLAN: (Sağına soluna bakınır)Nereye? feneri sıktı daire ışık yandı konuşmaya başladılar.)
MÜDÜR: Koltuk getir Taylan Efendi
TAYLAN: Bütün koltikler dolu Müdür Bey hiç boş koltıgımiz yokh? TAYLAN: nedir burada fısır fısır konuşirsiniz? Gece vakti nedir
ANNE: Ben koltuk istemiyom ben kayıt istiyom.ben kayıt istiyom. anlayalım?
MÜDÜR: Ben önce parayı rica edeyim. ALİ: anlamasan olmaz mı keko?..
ANNE: (Çıkartır verir)Hangi bölüme giriyor,hangi bölüme giriyor? TAYLAN: yok sankim anlamamıştım..(taklit) okulun sonuna gelmişez
MÜDÜR: Her bölüme girebilir. hala bir halt edememişiz yarınki müssamerodan sonra sonram okul
TAYLAN: Dogri,çocuk bütün sazları açaip çalıyor. kapanır ..acep biz ne edecik..yalan mı lo…?
MÜDÜR: Hangi saza yeteneğin var evladım ALİ: bana bak sen televizyondaki bilgi yarışmasına katılsana her
BİCAN: (Eliyle gene kaval işareti yapar.) şeyi biliyorsun
TAYLAN: bu zurnaya hevesli müdür bey NESRİN: tamam Taylan efendi aynen bildiğin gibi yarınki yıl sone
MÜDÜR: eee bu bir zurna çalsın müsameresini konuşuyorduk.
TAYLAN: zurna kalmadı yerine davul versem?.. ALİ: provalar bu saate kadar sürdü arkadaşların bir kısmı hala
ANNE: zorlamayın çocuğumu parayı adlını işiniz bitti..daha ne çalışıyor yarın ki müsamere çok önemli ..ak akçe kara gün içindir…
zorluyorsunuz ?.. damlaya damlaya göl olur…
MÜDÜR: formalite icabı hanımefendi .. oğlum başka sazlar da Daha ne söyleyeyim?
çalıyor musun?.. TAYLAN: başka bir şeyler söyleyin başka ..
BİCAN: (eliyle zurna işareti yapar) NESRİN : nasıl başka ??
MÜDÜR: anladııım trompet çalıyorsun demek .ver bakalım şurdan bi TAYLAN: müssaemeroyu felan boşver gızım ..yarın akşam o iş
trompet.. tamam…asıl sizin iş ne zaman tamam oluyor.
TAYLAN: valla ben korkarım müdür bey NESRİN: bizim iş…(güler ali ye bakar )
MÜDÜR : nedenmiş o? ALİ: bizim iş.
TAYLAN: bu çocuk trompeti yer (nesrin e bakar kulağına bi şeyler fısıldar)
ANNE : niye yesin ben ona gofret alırım,gofret alırım, balkon TAYLAN: sırdaş hesap mi açirsen? Nedir o fısır..
MÜDÜR: ver şu trompeti canım çocuk virtiöz öyle değil mi ALİ: bizim iş büyük sır ama çok yakında her şeyi öğreneceksin
hanımefendi?.. Taylan efendi sende öğreneceksin herkes de..

34
TAYLAN: vollaha bilmem elinizi çabuk tutun ..aha Rasim beyin
halini bilirsiniz..
ALİ: Rasim bey e ne olmuş?.. MÜDÜR: (Girer) Evvet arkadaşlar. Sayın bakanlıktan sayın konuklar
TAYLAN: bilmirseniz mi;? Ha yarın akşam müssamero var ya dimek az önce teşrif ettiler.Göreyim sizi,benim yüzümü kara çıkarmayın,Bu
moraliniz bozulmasın diye söylemedi bizim müdür…hırbo.. gün tüm salondakilere ve tüm ülkeye, Batı anlamında bir konservatuar
ALİ: ne oldu sahi Rasim bey e? eğitimi nasıl olmuş gösterelim…Tiyatro bölümü MAKBET hazır mı?
NESRİN: tam neveser hanımla evlenmek üzereyken kötü bir şey mi HEPSİ: Hazır hocam.
oldu yoksa..? MÜDÜR: Şan bölümü koro “Katulli Karmina” hazır mı?
ALİ: söylesene? HEPSİ: Hazır hocam .
TAYLAN: söylemesi zor kurban…. Rasim hoca … MÜDÜR: Yani herkes hazır mı?
ALİ: söyle hadi çatlatma insanı.. HEPSİ: Hazır hocam.
NESRİN: saklama bizden saklama MÜDÜR: Ben de hazırım.Aman çocuklar bu gece iyi giderse,
TAYLAN: yahu saklamak için deyil hastalığın adını unuttum… hani milletvekilliğim garantidir ona göre.(Çıkar)
Amerikalı sekiz yıldızı var neyidi… ALİ: Batı batı batı ve milletvekilliği ha?Görürsün sen Müdür
Ra... rakkuel… Efendi.Planımız hazır mı arkadaşlar?
ALİ: Raguel Velç. HEPSİ: Hazır.
TAYLAN: Haaah, o karının soy ismi…Felç… ALİ: Hadi hayırlısı, verin ilk zili başlasın yıl sonu gösterileri.
ALİ: Felç mi?...Rasim Hoca felç mi oldu?... (Nesrin’le sarılırlar)Seni çok seviyorum.
TAYLAN: Yaaaa… nasıl üzülmüşem anlatamam…Yüreyemiyer NESRİN: Ben de seni, ama az daha sevişirsek, yıl sonu
adamcağız…Tekerlikli arabada gezir… müsameresinde Müdür Bey kendisi oynayacak.(Sarılırlar.)
NESRİN: (Ağlar) Ah canım, ah güzelim Rasim Bey…
TAYLAN: Bak, ottuz sene bekledi, tam Neveser’ine kavuştu, ****
sonrada beyle oldi…Aman elinizi çabuk tutun…Size tavsiyem budur…
Derhal faliyete geçmeniz lazım… (Gösteri Yunus Emre orotoryası ile başlayıp bittiğinde müdür hiddetle
ALİ : (Nesrin’e sarılır) Peki öyleyse… içeri girer.)
TAYLAN :Ohha hayvan, o kadar çabuk dimedik!...
(Işık söner) MÜDÜR: Allah hepinizin cezasını versin inşallah…Rezil ettiniz beni.
*** ALİ: Neden hocam, kötü bir şey mi yaptık?
( Tüm sahnenin tüm bölümlerinde aşırı telaş ve heyecan vardır.Hemen MÜDÜR: Bir de soruyor utanmaz…Daha ne yapacaksınız
bütün öğrenciler sahnedeki kendi bölümlerinde ya eksik aksesuarlarını be?...Türkçe parça okudunuz.
aramakta.Ya dikiş dikmekte , ya ezber geçmekte ,ya nota kağıdını ----Japonca mı okumamız gerekiyordu acaba?
sazı ile çalışmakta, koşuşturmaktadır.Rabarda ve gürültü)

35
MÜDÜR: Sus terbiyesiz herif.Çaktıracağım hepinizi alamıyacaksınız MÜDÜR : (girer) Alçaklar küstahlar mahvettiniz beni rezil ettiniz…
diploma miploma. NEVESER: neden müdür bey pekala oynadılar işte.
----Ne yapmamız gerekiyordu Müdür Bey? (tüm öğrenciler kaçışır )
MÜDÜR: Size Batı parçaları hazırlamanız için emir verilmedi mi?Ama MÜDÜR: siz ne diyorsanız neveser hanım ? Ankara nın politikası
bu iş böle bitmez, benim istikbalimle oynayanın ben de her şeyiyle böyle değil.biz batı eğitimi ile tedrisat yapan bir ticarethane..yani
oynarım.(Çıkar.) eğitim yuvasıyız.
---Buyur oyna… RASİM BEY: (tekerlekli sandalyeyle girer) aman Ankara ‘ya kadar
ALİ : Vay be, “Türkçe parça okundu”, diye bozuldu, memlekete bak. yolları var bizim bu örümcek kafalarımızdan daha doğru şu gençlerin
---Keşke Arapça okusaydılar ulan. yaptığı.
---Valla ona sevinirdi bu Müdür. MÜDÜR: bunlar daha 18 yaşındaki çocuklar Rasim bey bunların oy
ALİ: Olur mu hiç bizim Müdür Batı yanlısı bi kere. kullanma hakkı bile yok.
---Oğlum, bunların çıkarı neredeyse ora yanlısıdırlar. RASİM BEY: cezai hükümlülükleri var ama bir suç işleseler büyük
---Fena mi memleketin iyiliği içi işte. insan gibi muamele görüyorlar.
ALİ: Fena mı memleketin iyiliği be.Önüne gelen memleketin iyiliğini MÜDÜR : yavaş olun Rasim bey yerin kulağı vardır.
düşünür durur, gele gele bu hale geldik işte. RASİM BEY: yerin kulağına sıçiim beyefendi .yerden kulaktan
---Politika amma çirkin be. korkacak zamanımız geçti bizim.zaten hayatım boyunca da kimse den
---Politika değil, politikacılar çirkin. korkmadım ya.
---Şimdi bizim Müdür Batı’dan yana mı,İslam’dan ya MÜDÜR: öğrencinin yanında tavır almakla idareyi yönetimi zor
na mı? durumda bırakıyorsunuz ama.
---Bence o paradan yana.. RASİM BEY: iyi ediyorum
---Abi batı ne demek MÜDÜR: okul taksitlerini ödemeyen elebaşlarını okuldan atacağım
ALİ: kuzey güney ve doğu olmayan buna ne diyeceksiniz?
---vay be bilmiyordum ha.. RASİM BEY: ne mi diyeceğim?Neveser hanımla aç çantan:ne kadar
---yarım asırdır kucağında oturduğumuz batı’yı hala paramız varsa ver şu Ali’nin okul taksidini mezun oluyor oğlan.
tanıyamadın mı salak? NEVESER: buyrun müdür bey
-- -yani batı eğitimi yapmamalı mı acaba? MÜDÜR : saçmalamayın ne bu?
---batıdan yaralan malı ama batı bizden yararlanıp durur hep . RASİM BEY: para istemiyor muydun? Al sana para.
---pek bişey anlamadım. MÜDÜR: Neveser hanım siz de mi?
ALİ: anlarsın zamanla NEVESER: aklın yolu birdir müdür bey çocukları haklı buluyorum .
MÜDÜR : siz ikiniz de bunamışsınız be .
*** NEVESER: kibar olun müdür bey
MÜDÜR: olmasam ne olacak?

36
NEVESER: bugüne kadar size saygıda bir kusur etmedim,gene etmek
istemem.
MÜDÜR : edin efendim edin de görelim bakalım efendim
NEVESER: sana kötü laf edipte terbiyemi mi bozacağım pezemenk!
MÜDÜR: aman Allah ım
RASİM BEY: yahu neveser senin ağzına küfür yakışmıyormuş be…
MÜDÜR: dayanamıyorum olamaz rezalet rezalet…
RASİM BEY: asıl rezalet sizin eğitim diye yıllardır şu yaptığınız
uyutmacılık be utanmaz adamlar!...

37

You might also like