You are on page 1of 6

Sindirim sistemi nedir?

Sindirim sistemi; insan vücudunda bulunan 11 sistemden biridir. Vücutta


bulunan diğer sistemler ise kardiyovasküler sistem (dolaşım sistemi), üreme
sistemi, kas sistemi, bağışıklık sisteminin de bir parçası olan lenfatik sistem,
deri, endokrin sistem, sinir sistemi, böbrekler ve idrar yollarının içinde
bulunduğu üriner sistem, solunum sistemi ve vücudun taşıyıcı sistemi olan
iskelet sistemidir. Vücutta bulunan tüm bu sistemler bir arada ve uyum
içerisinde çalışır. Sindirim sistemi ise solunum sistemi ile birlikte bu
sistemleri besleyen en önemli sistemdir ve bağışıklığın önemli bir
parçasıdır. Ayrıca, kemik ve kas dokusunun sağlığının korunması ve
dolaşım sisteminin sorunsuz çalışması da sindirim yoluyla alınan besinler
ve bu sistemin hatasız çalışmasına bağlıdır.

Sindirim sistemi; sindirim kanalındaki organlar, karaciğer, pankreas ve safra


kesesinden oluşur. Sindirim kanalı ağızla başlayıp anüsle biten ve bu yol
üzerinde pek çok organın bulunduğu bir kanaldır. Sırasıyla, ağız, yemek
borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüs sindirim kanalında yer
alan organlardır. Bu organların tamamı birbirine bağlı hareket ederek
sindirim fonksiyonunun sorunsuz çalışmasını sağlar.

Sindirim yolunda sindirimi destekleyen mide asidi ve safra gibi vücut


salgılarının yanı sıra, bakteri, mantar ve virüslergibi pek çok yararlı
mikroorganizma da bulunmaktadır. İnsan bağırsağında bulunan yararlı
bakteriler sindirime yardımcı olurken aynı zamanda kısa zincirli yağ
asitlerinin ve bazı vitaminlerin sentezlenmesinde de görev alırlar.

Vücutta yer alan endokrin sistem ve dolaşım sistemi de sindirim sistemine


yardımcı olan diğer sistemlerdir. Bu sistemler bir arada çalışarak sindirime
yardımcı olur ve sindirimin başarılı bir şekilde gerçekleşmesini sağlar.

İnsan vücudu; düzgün bir biçimde çalışabilmek için sindirim yoluyla vücuda
alınan protein, yağ, karbonhidratlar, vitamin, mineral ve suya ihtiyaç duyar.
Vücuttaki tüm hücreler bu besinlerle çalışır. Besin dengesinin herhangi bir
sebeple bozulduğu durumlarda ise vücuttaki diğer tüm mekanizmaların
işleyişinde sorunlar ortaya çıkabilir.

Sindirim sistemi dışarıdan alınan bu besinleri vücudun ihtiyacı olan daha


küçük parçalara bölme ve emilim yoluyla dokulara dağıtma görevini üstlenir.
Sindirim sistemi içerisinde; proteinler hücrelerin yapı taşı olan
aminoasitlere, yağlar gliserol ve yağ asitlerine, karbonhidratlar ise basit
şekerlere parçalanıp ince bağırsaklardan emilerek hücre ve dokulara
gönderilir.
Sindirim sistemi organları ve görevleri nelerdir?
Sindirim sistemi ağızla başlayıp anüsle biten, sindirim kanalı ve yardımcı
organların yanı sıra vücudumuzdaki pek çok organın dahil olduğu bir
sistemdir. Alt ve üst sindirim sistemi olarak ikiye ayrılır.
Sindirim sisteminde yer alan ana ve yardımcı her organ; katı ve sıvı yiyecek
ve içeceklerin sindirim yolunda hareket etmesi, parçalanması, emilimi ve
gerekli besinlerin ihtiyacı olan organ ve dokulara gönderilmesinden
sorumludur. Örneğin; ağız ve mide yoluyla sindirilen besinler ince
bağırsaktan emilir, kalın bağırsak ise atıklardaki suyu emerek dışkı
oluşumunu sağlar. Sindirim organlarının yanı sıra, sinir sistemi ve
hormonlar da sindirim sisteminde rol alan önemli parçalardır.

Üst sindirim organları


Üst sindirim sistemi, ağız ile başlar. Yemek borusu (özofagus) ve mide ile
devam eder, ince bağırsağın ilk bölümü ve mide ile birleştiği yer olan
onikiparmak bağırsağı (duodenum) ile sonlanır.
Alt sindirim organları
Alt sindirim sistemi organları; ince bağırsağın onikiparmak bağırsağı dışında
kalan kısmı, kalın bağırsak ve anüstür. Mideden ince bağırsağa geçen
yiyecekler burada karaciğer ve pankreastan gelen sindirim sistemi
sıvılarıyla karışır ve yiyeceklerin içinden ayrışan besinler ve su ince
bağırsak duvarından emilerek kan yoluyla doku ve organlara aktarılır.

Kalın bağırsakta, sindirilemeyen besin ve sıvılara ek olarak sindirim yolunda


yer alan ve işlevini tamamlayıp yaşlanmış olan hücreler birikerek dışkıyı
oluşturur. Kalın bağırsakta dışkıda kalan suyun kalanı emilir ve dışkı
vücuttan atılmaya hazır hale gelir. Burada da dalgasal kasılma ve gevşeme
hareketleri ile dışkı, sindirim sisteminin son parçası olan rektuma iletilir.
Dışkı burada anüsten atılana kadar bekletilir ve zamanı geldiğinde bağırsak
hareketleri ile anüs yoluyla vücuttan dışarı atılır. Böylelikle, sindirim
tamamlanmış olur.
Yardımcı sindirim organları
Sindirim sistemine yardımcı organlar karaciğer, pankreas ve safra kesesidir.
Pankreas yiyeceklerin protein, yağ ve basit karbonhidratlara ayrılabilmesi
için gereken sindirim enzimlerini salgılar. Ayrıca, kan şekerini düzenleyen
insülin hormonu da pankreastan salgılanır.

Karaciğerin temel görevi ise ince bağırsaktan emilen besinleri işlemektir.


Karaciğer aynı zamanda safra üretiminden de sorumludur. Burada üretilip
bağırsaklara ulaşan safra, bazı yağ ve vitaminlerin sindirimi için gerekli bir
sıvıdır. Karaciğer ince bağırsaktan emilen besinleri işleyerek bunları vücut
dokularının kullanabilecekleri kimyasallar haline getirir. Ayrıca, yiyeceklerin
içerisinde bulunan zehirli maddelerin filtrelenmesi ve vücuttan
uzaklaştırılması görevini de üstlenir.
Safra kesesi ise karaciğerden gelen safranın depolanması ve gerektiğinde
ince bağırsağa gönderilmesi ile görevli bir yardımcı organdır.

Sindirim sistemi hastalıkları nelerdir?


Sindirim sistemini etkileyen birbirinden farklı pek çok hastalık
bulunmaktadır. Bu hastalıkların bir kısmı tek bir organı etkilerken, bir kısmı
da zincirleme reaksiyona neden olarak tüm organları etkiler ve vücudun
sindirim fonksiyonunu sekteye uğratır. Bu hastalıklar, aniden gelişen akut
hastalıklar olabileceği gibi, uzun dönemli (kronik) hastalıklar da olabilir.

Sindirim sistemini etkileyen hastalıkların başında; reflü, gastrit, ülser, gaz,


ishal, kabızlık, mukoza fıtığı, huzursuz bağırsak sendromu (IBS) gibi
hastalıklarla birlikte, besinlerle alakalı olan çölyak, laktoz ya da glüten
intoleransı ve otoimmün bir hastalık olan Crohn hastalığı gibi hastalıklar yer
alır.

Bu hastalıklar arasında toplumda en sık görülen hastalıklar ise reflü, gastrit,


ishal ve kabızlıktır. Reflü; her bireyde zaman zaman ortaya çıkma ihtimali
bulunan, midenin gereğinden fazla dolması ve yiyeceklerin mide asidiyle
birlikte yemek borusuna kaçması sonucu görülen bir durumdur. Ancak, bu
durumun sürekli hale geldiği vakalarda, gastrit, ülser, mide kapakçığında
gevşeme ve mide fıtığı gibi diğer rahatsızlıkların da göz önünde
bulundurulması gerekebilir. Mide asidinin sürekli olarak yemek borusuna
kaçması, yemek borusu dokusunun zarar görmesine neden olabilir. Bu
durum da ileride kanser gibi istenmeyen ciddi komplikasyonlarla
karşılaşılmasına yol açabilir. Reflü ve gastritin çok ciddi boyuta ulaştığı
durumlarda, kalp krizi de görülebilir. Reflünün ortadan kaldırılması için
çoğunlukla yaşam tarzında yapılacak değişiklikler ve sindirim sisteminin
güçlendirilmesi gibi önlemler alınır.

Kabızlık ve ishal sindirim sistemini etkileyen yaygın hastalıklardan diğer


ikisidir. Günde üç defadan fazla dışkılama ve sıvı ya da yumuşak dışkı
ishale işaret eder. Bu durum geçici olabileceği gibi, bazı kişilerde ishal ve
kabızlık bir döngü şeklinde görülebilir. Bu da sindirim sisteminde yolunda
gitmeyen bir durum olduğunun göstergesidir. Huzursuz bağırsak sendromu,
çölyak, Crohn hastalığı ya da gıda intoleransları ishal veya kabızlığa yol
açabilir.

Diğer bir sindirim sistemi hastalığı ise ülserdir. Ülser; çoğunlukla H. pylori
adı verilen bir bakterinin yol açtığı, mide iç dokusunda yaralara neden olan
bir hastalık türüdür. Sürekli mide asidine maruz kalan bu açık yaraların
iyileşmesi zaman alabilir. Antibiyotikler ve mide koruyucular ile desteklenen
tedavi süreci sırasında kişinin hayat tarzında birtakım değişiklikler yapması
gerekebilir.

Sindirim sisteminin son basamağı olan anüste görülen ve basur olarak da


adlandırılan hemoroit, günümüzde çok karşılaşılan bir sorun haline
gelmiştir. Uzun süreli oturma, oturarak çalışma, tuvalette uzun zaman
geçirme, kronik kabızlık ve hamilelik gibi durumlarda anüs kenarında
şişkinlik veya bazı durumlarda kanamayla kendini gösteren bir rahatsızlıktır.

Sindirim Sisteminin Düzenlenmesinde Enterogermina


Enterogermina içerdiği probiyotik mikroorganizmalar sayesinde sindirim
sistemini düzenlemeye yardımcı olur. Bağırsak florasını dengeleyerek
bağışıklık sisteminin de düzenli bir şekilde çalışabilmesine yardımcı olur.
Özellikle enfeksiyon kaynaklı sindirim sistemi hastalıklarında bağırsak
florasının önemi büyüktür. Bağırsaktaki yararlı bakteri ve mantarların sayıca
azalması ve bağırsak mikrobiyom dengesinin zararlı bakteriler lehine
bozulması sindirim sistemini etkileyebilir ve buna bağlı olarak
sindirilemeyen besinler çeşitli hastalıklara yol açabilir. Kabızlık, ishal,
şişkinlik ve besin intoleransları bu hastalıkların başında gelir.

Sindirim sisteminin önemli bir parçası olan probiyotikler, sindirim


fonksiyonunun düzenlenmesinde görev alır. Vitamin ve minerallerin
emiliminde de büyük rol oynayan bu mikroorganizmalar besin takviyeleri
şeklinde de alınabilir. Enterogermina içinde bulunan spor halindeki Bacillus
clausii bakterilerinin de yardımı ile bağırsak florasını destekleyerek sindirimi
kolaylaştırır ve bağışıklığı destekler.

Enterogermina’nın flakon formda olması tüketicilere taşıma ve saklama


kolaylığı sağlar. Buzdolabında saklanması gerekmediğinden, seyahatlerde
kullanımı kolaydır. Yetişkinler ve çocuklar için farklı dozlarda sunulan
Enterogermina tek dozluk ambalajda bulunur. Bu sayede, çocuklar için
Enterogermina doz ayarı yapılmasını gerektirmez. Ayrıca, tatsız, kokusuz
ve renksiz olması nedeniyle, yiyeceklerle alımı kolaydır.

Enterogermina; sindirim sistemini desteklemenin yanı sıra, çeşitli


enfeksiyonların tedavisinde kullanılan antibiyotiklerin vücutta yarattığı
tahribatın önlenmesine de katkıda bulunur.

You might also like