Professional Documents
Culture Documents
TEKRAR
Doç.Dr. AYÇA GENÇ
MİNERALLER
•Doğada yaygın olarak bulunan mineraller doğal yollarla oluşan kristal yapıdaki inorganik maddelerdir.
Genel olarak minerallerin görevleri mineralin türüne göre değişmekle birlikte;
aktivatör, düzenleyici, transmitter görevi görmektedir.
Vücutta asit baz dengesi,osmotik basınç, membran geçişini sağlamak,
Metabolizmanın optimum şekilde çalışmasını sağlamak,zihinsel fonksiyonlar ve
bağışıklık sistemi,
Kas kasılma fonksiyonları ve kramp oluşumunu önleme,
Kemik ve diş yapısına katılarak daha sağlam olmasına katkı sağlama,
Sıvı dengesinin sağlanması
Sinir kas çalışması,elektro kimyasal uyarıları sinir boyunda taşıyarak kas kasılmasını
sağlar.
Hücre geçirgenliği,Na-K pompası ile maddelerin hücre membranından geçişlerini sağlar.
Bu yüzden vücudun sağlıklı olması ve düzenli çalışılabilmesi için gereken miktarda
mineral tüketimi önemlidir aksi takdirde hastalıkların oluşumu gözlemlenir!
Vücudumuzda ve gıdalarda bulunma oranına göre mineraller iki
sınıfta incelenir;
1-Makro Mineraller
Hem yapısal hem düzenleyici fonksiyonu bulunur.
Örn;kalsiyum, fosfor, sodyum, potasyum, magnezyum ve klor bu
gruba ait mineral grubudur.
Mikro Mineraller;
Vücuttaki miktarı çok az olmaları sebebiyle öncelikli olarak
düzenleyici işleve sahipler.
Örn; demir, çinko, bakır, flor, iyot bu grupta yer alır.
o Sodyum (NA);
o En önemli görevi su dengesi ve asit-baz dengesini sağlamaktır.
Sinir ve kas fonksiyonlarının düzgün işleyişi için gerekli bir
mineraldir.
Eksikliğinde;Zihin bulanıklığı, Kas yorgunluğu, Ağrı ve kramp,
İştah azalması, Solunum yetersizliği görülür.
Vücutta Na birikimi, ödeme ve kan basıncının artmasına neden
olur.
Hangi besinlerde bulunur;
Salamura besinler, zeytin, turşu, peynir, yumurta, et, süt, dereotu,
ıspanak, pancar, yeşil yapraklı sebzeler, havuç kereviz, enginar,
kuşkonmaz, karbonat ve bazı kuruyemişler sodyum içeriği yüksek
gıdalara örnektir.
Potasyum (K);
Su ve elektrolit dengesini sağlayan başlıca minerallerden biridir.
Tüm vücut sıvı ve dokularında bulunan potasyum adrenal bir
hormon olan aldesteron sayesinde böbreklerden emilimi gerçekleşir.
Kan basıncını yani tansiyonu düzenler ve Sodyuma karşı ters etki
göstererek tansiyonun düşürülmesini sağlar. Sinir sisteminde mesaj
iletiminde ve kasların kasılmasında etkin bir mineraldir.
Eksikliğinde; Dehidratasyon, Aritmi (kalp atışında
bozulma),Glikojen deposunun azalmasına bağlı kas yorgunluğu ve
zayıflığı,felç,Solunum yetersizliği, zihin karışıklığına neden
olabilir.
Günlük en az 2,5-3,5 gram potasyum tüketilmesi ve her 1000 kcal
için 0,8-1,5 gram potasyum alınması önerilir.
K kaynakları; balık (somon ve sardalya), avokado, muz, Kahve,
Kurubaklagiller, Yeşil yapraklı sebzeler, Et, Süt,domates.
Kalsiyum (Ca);
İnsan vücudunda en çok bulunan mineraldir.Vücut ağırlığının %1.5-2.0
sini oluşturur. Kemik ve diş yapımının yapısına katılma, kasların kasılıp
gevşemesi, sinir iletimi ve kan pıhtılaşmasını sağlar.
• Eksikliğinde; el titremesi, kas krampları, bilinç kaybı, iştah kaybı ve diş
çürümesi,kemik kırılganlığı artışı gibi problemlere yol açar. Uzun süreçte
kalsiyum eksikliği çocuklarda raşitizme, yetişkinlerde kemik yumuşaması
gibi belirtisi olan osteopeniye ve daha sonra kemik kırılabilir hale gelmesi
gibi belirtisi olan osteoporoza neden olur. Günlük 1000 mg kalsiyum
alımı önerilir.
• Kalsiyum için en iyi kaynaklar süt ve süt ürünleridir. Bir su bardağı sütte
300 mg kalsiyum bulunur.
• Yumurta sarısı, balık (özellikle somon ve sardalya), kuru baklagil ve yağlı
tohumlar da iyi birer kaynakdır, yeşil yapraklı sebzeler ve tahıllar kalsiyum
emilimi düşük besinlerdir.
Magnezyum;
Vücutta bulunan ortalama 25 gram magnezyumun %60’ı kemiklerde, %27’si
kaslarda, %13’ü ise diğer doku ve vücut sıvılarında bulunmaktadır.
Magnezyumun kas ve sinir fonksiyonlarının işleyişinde, kan glikoz seviyesinin
korunmasında, kan basıncının düzenlenmesinde ve kalp, böbrek ve karaciğer
metabolizmalarında etkili rolü vardır.
Özellikle enerji metabolizması için oldukça gereklidir. Magnezyum yokluğunda enerji
üretimi gerçekleşemez.
İnsülin hormonu salgılanmasında rol alır. Kemik ve diş yapısına yardımcı olup
sağlıklı cilt, güçlü saç ve tırnak yapısını sağlar. Ayrıca magnezyum kalsiyum ve
potasyumun ince bağırsaktan emilimine yardım eder. Magnezyum eksikliğinde;
Magnezyum idrar yolu ile böbrekler tarafından kontrol edildiği için eksikliği sık görülmez.
Magnezyum eksikliği mide bulantısı, kusma ve iştahsızlık, sinirlilik, zihinsel bulanıklık,
depresyon,, uykusuzluk ve kalp ritminde bozukluk meydana gelebilir.
Günlük 320 mg alınması önerilir.
Bulunduğu besinler; Sebze ve meyveler iyi birer magnezyum kaynağıdır.Limon,
turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler, fındık fıstık gibi yağlı tohumlar, balık, tavuk eti,
yumurta ve patates magnezyum içeren besinlere örnektir.
Demir(Fe); İnsan vücudunda 3-5 g Fe bulunur.Kırmızı kan hücrelerinde
yüzlerce hemoglobin vardır. Hemoglobinlerin yapısında da Fe bulunur.
Kan üretimi için oldukça önemlidir. Enerji üretimi ve DNA sentezinde rol
alır. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücut direncini arttırır. Çocukların
vücut ve beyin gelişimi için öneme sahiptir.
Fazla miktarda demir alımı; damar sertliği, hücrelerde erken yaşlanma
ve yağlanma, siroz, şeker hastalığı, iştahsızlık, halsizlik, mide bulantısı ve
kusma gibi çeşitli problemlere yol açmaktadır.
Eksikliği; anemi, halsizlik, kalp çarpıntısı, zihinsel fonksiyonların
yavaşlaması, saç dökülmesi ve tırnak şeklinin bozulması gibi sorunlara
yol açar.
Bulunduğu besinler; Kırmızı et, karaciğer, tahıllar, yeşil yapraklı
sebzeler, yumurta, pekmez ve kurutulmuş meyveler demir içeriği yüksek
besinlerdir.
• Spor yapanlarda mineral dengesi;
• Kas kasılması,
• Enerji metabolizması,
• Düzenli solunum,
• Sinirsel iletiler,
• Vücuttaki asit-baz ve sıvı dengesi,
• Kas ve doku yapımı,onarımı ve büyümesi,
• Vücudun ısı dengesi,
• Hızlı toparlanma evresi,
• Genel sağlık,
• Metabolizma ve bağışıklık sisteminin düzenli
çalışması,
SU
Canlı metabolizmanın yaşamını devam ettirmesi ve
yaşamsal fonksiyonların sürdürülebilmesi için
oksijenden sonra gelen öğedir.
İnsan vücudunun %60’ı sudan meydana gelir.
Canlı organizmadaki yaşamsal olayların tümünde
gerçekleştirilen biyokimyasal reaksiyonlar için suya
ihtiyaç duyulur.
Vücutta bulunan su oranı, cinsiyet, yaş, vücut yağ
yüzdesi ve fiziksel uygunluk düzeyine göre değişiklik
gösterir.
Vücudun yağ yüzdesi arttıkça toplam vücut sıvısı düşer,
ayrıca yaşlandıkça vücudun su oranında azalma
meydana gelir.
Suyun insan vücudundaki işlevleri
Vücut ısısının kontrolü ve
Metabolizma sonucu oluşan
Kan dolaşımını sağlar ve ayarlanması sağlar.Örneğin
Besinlerin sindirimi, emilimi ve atık öğelerin akciğer ve
hücrelerin ihtiyaçlarının vücut ısısı arttığında terleme
hücrelere taşınmasını sağlar böbreklere taşınarak atılmasını
taşınmasını sağlar ile ısının harcanması ve ısının
sağlar
düzenlenmesini sağlar.
Kanın asit baz dengesinin Kan yoluyla besin öğeleri ve Kimyasal reaksiyonlar için Eklem sıvıları sürtünmeyi
düzenlenmesinde görev alır. hormonların taşınmasını sağlar gereklidir azaltarak deformiteyi önler
GÜNLÜK SU İHTİYACIMIZ NE KADAR?
Spor
Sakatlık sonrası toparlanma döneminde, yeterli ve dengeli beslenme,
toparlanmayı artırıcı destek besinlerin alınması oldukça önemlidir. Kas aktivitesini 14 gün boyunca azaltmak kas
Sakatlıklarında
Yeterli ve dengeli beslenme aynı zamanda erken iyileşme
protein sentezinin yanıtının azalmasına neden
olur ve atrofi durumu gerçekleşir.
Beslenme
potansiyeline destek olmaktadır.
Sakatlık döneminde yetersiz protein alımı günde 150 gr kas kaybı, haftada 1 kg
kas kaybına neden olur.
Spor sakatlıklarında alınması gereken protein miktarı 1,5-2 g/kg günlük önerilir.
Belirlenen orandan fazla protein alımının extra iyileştirici etkisi
bulunmaz.