You are on page 1of 26

K.K.T.C.

ULUSLARARASI KIBRIS ÜNİVERSİTESİ


LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ÖĞRETİM VE ARAŞTIRMA
ENSTİTÜSÜ
BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ (MSc)

z MAGNEZYUM MİNERALİ

SELEN AKGÖL

DANIŞMAN : PROF. DR. METİN SAİP SÜRÜCÜOĞLU


z
Giriş

 Magnezyum (Mg) 1808 yılında Sir Humphry Davy


 Sir Humphry
tarafından bulunmuştur. Davy

 Hayati önem taşıyan 11 mineralden birisi,


(kalsiyum, fosfor, sodyum, potasyum, demir, çinko,
bakır, krom, iyot, selenyum, magnezyum), belki de
en önemlisidir.
z

 Vücut kendi başına bu minerali üretemediği için magnezyumun

besinler yoluyla alınması gerekir.

 Magnezyum toprakta ve deniz suyunda bulunur.

 Vücudumuzda da sürekli doldurulması gereken bir magnezyum

rezervi vardır.

 Yanlış beslenme veya toprakta bu mineralin giderek azalması

magnezyumun vücut tarafından yeteri kadar alınamamasına neden


olur.
z
Magnezyum Nedir?

 İnsan vücudundaki magnezyumun % 60’ı kemik ve dişlerdedir.

 Geri kalanın %27’si kaslarda, %6-7’si hücrelerde ve %1’i ekstrasellüler sıvıda

bulunur.

 Beyin ve kalpte diğer dokulardan daha yoğun bulunur.

 Kas, karaciğer ve diğer yumuşak dokularda, benzer miktarda Mg bulundurur.


z

 Topraklardaki magnezyum bitkiler tarafından kullanılmaktadır.

 Magnezyum bitki dünyasının demiridir.

 İnsanlardaki demir-hemoglobin ilişkisine benzer şekilde, bitkilerde magnezyum-


klorofil yapısına girer.

 Hayvansal gübrelerdeki potasyum ve fosforun bitkiler tarafından kullanımı


magnezyumu tüketir ve bu da bitkilerin magnezyum alım kabiliyetini değiştirir.

 Yiyeceklerde bulunmayan magnezyum derin kuyu sularından sağlanır, fakat içme suyu
kaynakları olan yüzey suları magnezyumdan fakirdir.
z
Magnezyumun Organizmadaki Dağılımı Ve Görevleri

Kasların
Ancak
güçlenmesi, protein
Ana deposu magnezyumun asıl
sentezi ve enzim
kemikler olup % fonksiyonu
İnsan vücudunda sistemi
60’ı burada kemiklerde değil,
yaklaşık 20- 28 g aktivitesinde,
kalsiyum ve % 40’ının
magnezyum vardır. hücrelerin
fosfatla beraber bulunduğu kan ve
büyümesinde ve
bulunur. kas
yenilenmesinde
sistemlerindedir.
önemli rol oynar.
z

Hormonların,
(insülin, tiroid
hormonları,
Hücre membran
östrojen,
potansiyelini
Elektriksel olarak testosteron),
Düz kas değiştirerek birçok
uyarılabilen nörotransmitterlerin Vücuttaki kalsiyum
hücrelerindeki hormonun, gıdanın
dokuların (dopamin, ve potasyumun
kalsiyum hareketini ve nörotransmitterin
aktivitesinde önemli katekolamin, sonucunu belirler.
regüle eder. alımını ve
rol oynar. serotonin, GABA),
salınımını kontrol
mineral ve
eder.
elektrolitlerin
iletilmesinde rol
oynar.
z
Hipermagnezemi

 Magnezyum tuzları, antiasit veya purgatifler gibi Mg içeren ilaçlar alan ve renal rahatsızlığı olan
hastalarda sıkça rastlanır.

Toksik Etkileri :
 Bulantı,
 Kusma,
 Hipotansiyon,
 Bradikardi (düşük nabız)
 Uyuşma
 Depresyon
z
Hipomagnezemi

 Mg eksikliği, genellikle :

 Yetersiz alıma (az ve düzensiz yemek yeme alışkanlığı, dengesiz beslenme, rejimler ve hazır
yiyeceklere yönelmenin dışında düşük miktarda magnezyum taşıyan suların içilmesi),

 Artan gereksinime (büyüme, hamilelik, emzirme, yoğun zihinsel faaliyetler, fiziksel ve mental
stres, alkol tüketimi, fosfatlarca zengin beslenme, yüksek tuzlu beslenme, magnezyum
atılmasına neden olan ilaçların kullanılması),

 Renal ve intestinal absorbsiyon bozukluğuna (kronik ishal, malabsorbsiyon durumları,


incebarsak rezeksiyonu),

 Artan atılıma (kronik alkolizm, diabetes mellitus, poliüri, laksatif kullanımı) bağlıdır.
z

 Magnezyum eksikliğine bağlı bozukluklar komplekstir ve genellikle çok yönlü metabolik


ve nutrisyonel rahatsızlıklara eşlik ederler.

Yapılan çalışmalarda :

 Düşük Mg seviyelerinin beyinde ağır metallerin birikmesine neden olarak Parkinson,


multipl skleroz ve Alzheimer hastalıklarına yol açtığına dair deliller vardır.

 Yine ağır metallere maruz kalan ve total vücut magnezyumu düşük olan çocuklarda ağır
metal toksisitesi yaparak öğrenme bozukluklarında rol aldığı görülmüş.

 Toksik Etkileri ; Anoreksi, bulantı, kusma, letarji, zayıflık, kişilik değişimi


z
Magnezyum Eksikliği İle İlgili Hastalıklar

Aksiyete
Alzheimer Bozukluk
ları

Bağırsak
Astım Bozukluk
ları

Böbrek Hipertansi
Taşları yon

Kas Kas
Krampları zayıflığı
z
Magnezyumun Absorbsiyonu Ve Atılımı

 Magnezyum; ince bağırsak epitelini pasif difüzyon, aktif transport ve kolaylaştırılmış (taşıyıcılar

vasıtasıyla) difüzyon mekanizmalardan biri ile geçer.

 Ratlarda yapılan çalışmalar, Mg geçiş mekanizmasının genç ve yaşlılarda farklı olduğunu göstermiştir.

 Gençlerde, pasif difüzyon kullanılırken, erginlerde kolaylaştırılmış difüzyon mekanizması ile taşındığı

bildirilmiştir.

 İnce bağırsakta Mg sekresyonu; esas olarak duedonum, üst ileum ve bir miktar da rektumdan

olmaktadır.

 Bu nedenle, dışkı, sindirim sistemine yiyecekle giren Mg’dan, daha fazla Mg içerebilir.

 Mg’dan kısıtlı bir diyet alındığında mineralin %40’ı, zengin bir diyet tüketildiğinde %25’i emilir.
Hangi Yiyecekler
z
Magnezyum İçerir?

 Mg, pek çok bitkisel ve

hayvansal besinde
bulunmaktadır.

 Fındık gibi yağlı tohumlar

ve bazı tahıllar Mg ’un en


iyi kaynaklarıdır.

 Meyve, sebze ve bol tahıl

içeren değişik çeşitte


yiyecekler yeterli Mg
alımına yardımcı olur.
z

 Bununla birlikte kimyasal gübre kullanımı, sebze ve meyvelerin tam mineral

içerikli olgun forma erişilmesine izin verilmeden dalından koparılması ve


yüksek rafine tahıllı diyetlerden dolayı diyetlerimizde Mg sıklıkla az orandadır.

 Tamamen buğdaydan yapılmış ekmekte, beyaz ekmeğe göre iki kat fazla Mg

vardır, çünkü beyaz un hazırlanırken Mg’dan zengin tohum ve kepek


ayıklanmaktadır.
z

 Sudaki Mg içeriği suyun niteliğine

bağlıdır. Sert sular, yumuşak sulardan


daha fazla Mg içerir. Sudan Mg alımı
total Mg alımına çok az etki eder ve çok
değişkendir.
z
Diyette Önerilen MG Miktarı Nedir?

Diyette önerilen Mg miktarı, her yaş grubu birey için yeterli düzeyi karşılayan besinlerle
alınması gereken orandır.

 Günlük Mg gereksinimi 19-30 yaş arası; erkeler için 350 mg, kadınlar için 280 mg’dır.

TBSA 2010’a göre 19-50 yaş arası erkeklerin 350 mg/gün, kadınların 300 mg/gün Mg
almaları gerekirken; %73,9’unun Mg alımı, yeterli alım (AI) düzeyinin altında bulunmuştur.

Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne göre 19-30 yaş arası erkeklerde günlük alınması önerilen miktar
(RDA), 400 mg, kadınlarda 310 mg’dır.
z
z
Tartışma

 İlk kez 1935’de intravenöz magnezyum sülfat enjeksiyonunun, kardiyak

aritmiyi baskıladığı rapor edilmiştir.

 Daha sonra epidemiyolojik çalışmaların sonuçları magnezyumun


kardiyovasküler hastalık riskini azalttığını işaretlemektedir.

 Serum magnezyum düzeyi ölçülerek magnezyum yetersizliği belirlenen bir

çalışmada 14.221 erkek ve kadın 15 yıl süreyle izlenmiş ve magnezyum


yetersizliğinin iskemik inme riskini artırdığı gösterilmiştir.
z

 Epidemiyolojik çalışmalardan elde edilen verilere göre düşük


magnezyum alımı çeşitli sağlık sorunlarıyla ilintilidir.

 Bu sorunların başlıcaları; insülin direnci ve bununla ilintili metabolik

sendrom, tip 2 diyabet, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklardır.


z
Sonuç

 Halkımızın önemli bir kısmı magnezyumun iyi kaynakları olan yeşil yapraklı sebzeleri,
sert kabuklu meyveleri ve kurubaklagilleri yetersiz tüketmektedir.

 En önemli sorun da magnezyumun iyi kaynağı olan tahılları saflaştırarak tüketmeleridir.

 Bu nedenle sağlığın korunması için bireylerin beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği,
beyaz pirinç yerine bulguru tercih etmeleri, kurubaklagillere daha çok önem vermeleri,
sofrada yeşillikleri eksik etmemeleri yararlıdır.
z
Kahve Tüketim Sıklığının LDL-Kolesterol
Ve Total Kolesterol Seviyelerine Etkisi

 Amaç : İstanbul-Keyifle Yaşam Sağlıklı Beslenme ve Diyet Danışma Merkezi'ne başvuran


kişilerin, kahve tüketiminin LDL-kolesterol ve total kolesterol seviyelerini araştırmak için
bu çalışma yapılmıştır.

 Yöntem : Yaşları 18-65 ve BKİ : 25 kg/m2 'den büyük olan 100 kadın çalışmaya dahil
edilmiştir.

 Çalışmanın verileri hazırlanan genel bilgi veri toplama formu ile kan testlerinin sonuçlarına
göre toplanmıştır.
z

 Araştırma boyunca katılımcılar, günlük hayatta tercih ettikleri kahveleri

tüketmektedir.

 Bu kahveler içerisinde ; americano, latte, mocha, white chocolate mocha,

espresso ve türk kahvesi tüketimi bulunmaktadır.


z
Tartışma

 Kahve, binden fazla biyolojik olarak aktif madde içeren karmaşık bir içecektir ;

kafein (güçlü bir merkezi sinir sistemi uyarıcı), diterpen gibi bileşikler, alkoller
(serum kolesterol uyarıcı) ve klorojenik asit içermektedir.

 Kahvenin içerdiği bileşiklerin miktarı, kafein miktarını değiştirmektedir.

 Kahvenin hastalıklar üzerindeki olumlu veya olumsuz etkileri tüketilen kahvenin

türüne ve tüketim miktarına bağlı olarak değişebilir.


z

 Kahve, kardiyovasküler riskleri artırma potansiyeline sahiptir fakat bu risk;

kahvede bulunan kafein miktarına ve kahve türü, kavurma derecesi ile pişirme
yöntemine göre değişiklik göstermektedir.

 Filtrelenmemiş kahvedeki diterpenoidler LDL-kolesterolü artırabilir ve HDL‘yi

azaltabilir.

 Haşlanmış kahve tüketimi, tüketim miktarına bağlı olarak total kolesterol

seviyelerini artırabilir.

 Buna göre, kahvenin lipitleri kolesterol seviyesini etkileyebilir.


z

 Bunun yanı sıra, yüksek kafeinli kahve tüketimi ; kalp atış hızı ve kan basıncında

ani artış, zonklama, anksiyete ve uyku bozukluklarına neden olabilir.

Kaynak : Ermiş, Pınar (2018), The Effect of Coffee Consumption


Frequency on LDL-Cholesterol and Total Cholesterol Levels, Master
Thesis, Yeditepe University, Institute of Health Sciences, Istanbul.
z

TESEKKÜRLER

You might also like