You are on page 1of 199

PHYSIOLOGY

Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Medical

Tüm canlıların gelişmesi, büyümesi, organların çalışması ve günlük


aktivitelerini yapabilmesi için “Enerji”ye gereksinimi vardır.
İnsan, bitkiler gibi kendi besinini kendi üretemez, yaşam için gerekli
enerjiyi ancak dışarıdan besinlerdeki kimyasal maddelerden alabilir.
İTF Bu enerji, sindirim yolu ile alınan besin maddelerinin, solunum ile alınan
O2 ile okside edilmesi sonucunda elde edilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Hücrelerin yaşamını sürdürebilmeleri için gerekli biyokimyasal
süreçlerin tümüne "metabolizma" denir.
Metabolik reaksiyonların büyük bir bölümü hücredeki fizyolojik
sistemler için gerekli enerjinin besinlerden sağlanması ile ilgilidir.
Örneğin, kas aktivitesi, bezler tarafından oluşturulan salgılar, sinir ve
kas liflerindeki membran potansiyelinin korunması, hücrelerin çeşitli
Medical

maddeleri sentezlemesi, sindirim kanalından besin emilimi ve daha


birçok başka işlev için enerji gerekir.
Enerji veren besinler Protein, Yağ ve Karbonhidrattır.
Bunlar hücrelerde okside olurken bu sırada büyük miktarlarda enerji
İTF serbestler.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Metabolizma = Katabolizma ve Anabolizma olmak üzere 2 alt kategoriden
meydana gelir:
1. Katabolizma: Büyük moleküllerin, daha basit bileşiklere yıkılarak açığa
çıkarılması süreçleridir.
• Katabolizmanın ana yolu hücre solunumudur .
• Organik moleküllerde depolanmış enerji enerji iş yapmak üzere serbest bırakılır.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Metabolizma = Katabolizma ve Anabolizma olmak üzere 2 alt kategoriden
meydana gelir:
2. Anabolizma: Daha basit moleküllerden karmaşık moleküller elde etmek
için enerji kullanılan reaksiyonlardır.
• Aminoasitlerden protein sentezi buna örnektir. Katabolizmanın ana yolu hücre
solunumudur.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Adenozin trifosfat (ATP) vücuttaki enerjinin kullanımı ile
enerji üretim işlevleri arasında temel bağlantıyı sağlar.
• ATP metabolizmada anahtar rol oynar.
• ATP, tüm hücrelerin nükleoplazma ve sitoplazmalarındaki her yerde
bulunur.
Medical

• Hücreler enerji gereken bütün fizyolojik mekanizmalarda enerjiyi


doğrudan ATP’den veya benzer yüksek enerjili bileşik guanozin
monofosfat (GMP)’dan elde ederler.
• Sırasıyla, hücredeki besinler yavaş yavaş okside olur; salınan enerji
yeni ATP oluşumunda kullanılır ve böylece ATP daima hazır bir
İTF şekilde tutulmuş olur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY ATP, tüm hücrelerde bulunan, değişme eğilimi yüksek bir kimyasal
bileşiktir. Bu nedenle, ATP vücudun enerji değeri ölçüsü olarak
tanımlanır; tekrar tekrar kazanılır ve harcanır.
Karbonhidrat, yağ ve proteinlerin oksidasyonundan elde edilen
enerji, adenozin difosfat (ADP) nükleotidinin vücuttaki çeşitli
reaksiyonlarda tüketilecek olan ATP’ye dönüşümünde kullanılır.
Bu ATP:
Medical

1. Moleküllerin hücre zarı boyunca aktif taşınması;


2. kasların kasılması ve mekanik işin başarılması;
3. vücutta hormonların, hücre zarının ve diğer birçok temel molekülün
oluşumunu sağlayan değişik reaksiyonlar;
4. sinir uyarılarının iletimi;
İTF 5. hücre bölünmesi, hücrenin gelişimi;
6. yaşamın sürdürülmesi ve çoğalma için gerekli olan birçok işlev için gereklidir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Standart koşullarda, yüksek enerjili bağların her birinin serbest enerji miktarı,
her bir mol ATP için yaklaşık 7.300 kalori, vücuttaki sıcaklık ve reaktan
konsantrasyonunun oluşturduğu vücut şartlarında ise yaklaşık 12.000 kalori
kadardır.
Enerji Üretimi
• Proteinler
• Karbonhidratlar Oksidasyon
• Yağlar
Medical

ADP+Pi ATP

Enerji Kullanımı
• Aktif iyon taşınması
• Kas kasılması
• Moleküllerin sentezi
• Hücre bölünmesi ve büyüme

İTF Vücutta enerji üretim ve tüketim sistemleri arasında esas birleştirici olarak
adenozin trifosfat (ATP), adenozin difosfat (ADP) ve inorganik fosfat (Pi)’dır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun Karbonhidrat Metabolizmasındaki Merkezi Rolü:
Sindirim kanalında karbonhidrat sindiriminin son ürünlerin hemen hemen
% 80 glikoz, geri kalanlar ise galaktoz ve früktozdur.
• Sindirim kanalından emilim sonrasında fruktozun çoğu, galaktozun ise
hemen hemen tamamı karaciğerde hızla glikoza dönüşür.
• Böylece dolaşım kanında çok az miktarda fruktoz ve galaktoz bulunur.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun Karbonhidrat Metabolizmasındaki Merkezi Rolü:
• Bu şekilde, glikoz hemen hemen tüm karbonhidratlar için, doku
hücrelerine geçişte son ortak yolu oluşturmaktadır.
• Karaciğer hücrelerinde, monosakkaridler (glikoz, fruktoz ve galaktoz)
arasındaki dönüşümü sağlayan büyük miktarda "glikoz fosfataz"
enzimler bulunur.
Medical

• Böylece glikoz-6-fosfat,
glikoz ve fosfata dönüşebilir
ve glikoz karaciğer hücre
zarından kana geri taşınabilir.
• Genel olarak, dolaşım kanındaki
monosakkaridlerin % 95’inden
İTF daha fazlasını glikoz oluşturur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun Hücre Membranında Taşınması:
• Glikoz hücre membranı porlarından kolayca difüze olamayacak kadar büyüktür.
• Bu nedenle ancak kolaylaştırılmış difüzyon mekanizması aracılığı ile hücrenin
içine taşınabilir.
Medical

İTF *Facilitated glucose transport


Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun Hücre Membranında Taşınması:
Birçok dokunun hücre membranından glikoz geçişi birbirinden oldukça farklıdır.
Medical

*SGLT: Sodium-glucose linked transporter *GLUT4: Glucose transporter 4

İTF İnsülin hormonu kolaylaştırılmış difüzyon ile glikozun


dokulara giriş hızını 10 kat artırır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun Fosforilasyonu:
Birçok hücre tarafından karbonhidratların kullanımı, gerçekte insülinin
pankreastan salgılanma hızı ile kontrol edilir.
• Glikoz hücrenin içine girdikten sonra hızla fosforile olur. Bu fosforilasyon
ağırlıklı olarak karaciğerde
"glukokinaz" enzimi tarafından ve
diğer birçok dokuda "hekzokinaz"
Medical

enzimi tarafından kolaylaştırılır.


• Glikozun fosforilasyonu karaciğer,
böbrek epitel hücreleri, böbrek
tübül epiteli hücreleri ve bağırsak
epitel hücreleri dışında hemen
İTF tamamen geri dönüşümsüzdür.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikojen Karaciğer ve Kasta Depolanır:
Glikoz hücre içine alındıktan sonra, büyük glikoz polimerleri (glikojen)
şeklinde depolanır.

• Vücuttaki tüm hücrelerin en azından bir


miktar glikojen depolama yeteneği vardır;
Medical

ancak bazı hücreler çok daha fazla


miktarda glikojen depolayabilir.
• Özellikle karaciğer hücreleri ağırlıklarının
%5-8’i kadar, kas hücreleri ise ağırlıklarının
%1-3 u kadar glikojen depolayabilir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikojenez ve Glikojenoliz

Epinefrin ve Glukagon
glikojenolizi hızlandırır

 Glycogenolysis
Glycogenesis 
Medical

Glikozun, karaciğer ve kas Karaciğer ve kas hücrelerinde


hücrelerinde glikojen olarak depolanan glikojenin yıkılarak,
depo edilmesine "glikojenez" yeniden glikoz oluşturulmasına
denir. "glikojenoliz" denir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikojenez - Glikojen Oluşumu:
Glikozun, karaciğer ve kas hücrelerinde glikojen olarak depo
edilmesine "glikojenez" denir.
• Bu şekilde, glikoz-6-fosfattan glikoz-1-fosfat oluşumu görülebilir; bu bileşik
üridin difosfat glikoza ve sonuçta glikojene dönüşür.
• Bu dönüşüme neden olacak birçok özgül enzim gereklidir ve glikoza
Medical

dönüşebilen herhangi bir monosakkarid de bu reaksiyona girebilir.


• Laktik asit, gliserol, pirüvik asid ve bazı deamine aminoasidler gibi bazı,
küçük bileşikler de glikoz veya benzeri, bileşiklere dönüşebilir.
• Bu bileşikler daha sonra da glikojene dönüşebilir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikojenoliz- Depolanan Glikojenin Yıkılması:
Karaciğer ve kas hücrelerinde depolanan glikojenin yıkılarak, yeniden
glikoz oluşturulmasına "glikojenoliz" denir.
• Glikoz daha sonra enerji oluşturmak için kullanılabilir.
• Glikojenden tekrar glikoz oluşturmak gerektiğinde, öncelikle
fosforilaz enzimi aktif hale gelmelidir.
Medical

• Dinlenim durumunda, fosforilaz inaktif bir durumda olduğundan


glikojen depolanmış olarak kalabilecektir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Epinefrin ya da Glukagon Tarafından Fosforilazın Aktivasyonu:
Epinefrin ve Glukagon, fosforilazı aktive edebilir ve böylece hızlı bir
glikojenolize neden olurlar.
• Her bir hormonun başlıca etkisi, hücrelerde fosforilaz aktivasyonundaki
kimyasal reaksiyon zincirini başlatan cAMP oluşumunu kolaylaştırmaktır.
• Epinefrin, sempatik sinir sistemi uyarıldığı zaman böbreküstü medullasın
dan salınır. Böylece, sempatik sinir sisteminin işlevlerinden biri, hızlı enerji
Medical

metabolizması için glikozun kullanılabilirliğini artırmaktır.


• Epinefrinin bu etkisini, daha belirgin olarak karaciğer ve kas hücrelerinde
gösterir.
• Glukagon, kan glikoz konsantrasyonu çok düştüğü zaman pankreasın alfa
hücreleri tarafından salgılanan bir hormondur.

İTF • Bu da karaciğerde glikojeninin glikoza dönüşümünü, kana salınmasını ve


böylece kan glikoz konsantrasyonunun artışını uyarır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun 10 basamaktan oluşan bir reaksiyon ile hücre sitoplazmasında
pürivik asite kadar yıkılmasına "glikoliz" denir.
Glikoliz sırasında 4 molekül ATP oluşur ve bunlardan 2’si glikoz
fosforilasyonunda harcanmıştır. Bu durumda net kazanç 2 molekül
ATP’dir.
Pürivik asit ya Acetyl-CoA’ya yada Laktik asite dönüşür.
Acetyl-CoA’ya dönüşürse glikozun yıkılımı mitokondride sitrik asit
siklusu (TCA) ve elektron transport sistemi (ETS) ile devam eder.
Medical

Sonuçta 34 ATP daha oluşur.

Oluşan tüm ATP


moleküllerini
topladığımızda, CO2 ve
H2O’ya kadar parçalanan
her bir glikoz molekülü için

İTF en fazla (2+34) 38 ATP


molekülünün oluştuğunu
görülür.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun Yıkımı Sırasında ATP Oluşumunun Özeti:
Uygun koşullar altında 1 molekül glikozdan elde edilen enerjiyle ortaya
çıkan ATP moleküllerinin toplam sayısını gösterebiliriz.
• Glikoliz sırasında 4 molekül ATP oluşur ve bunlardan 2’si glikoz
fosforilasyonu için harcanmıştır.
• Bu durumda net kazanç 2 molekül ATP’dir.
Medical

• Sitrik asit döngüsü (TCA)’nün her çevriminde, 1 molekül ATP oluşur.


• Ancak, her bir glikoz molekülü 2 pirüvik asit molekülüne ayrıldığından,
metabolize olan her glikoz molekülü için 2 TCA döngüsü oluşmaktadır.
• Bu durumda net 2 molekül daha ATP üretilmektedir.
• Tüm glikoz yıkım işlemleri sırasında, glikoliz ve TCA döngüsünde
İTF toplam 24 H+ atomu salınır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Glikozun Yıkımı Sırasında ATP Oluşumunun Özeti:
• Bu atomların 20 tanesi metabolize edilen her 2 H+ atomu için 3 ATP
molekülü serbestlenecek şekilde okside edilir.
• Bu durum ek olarak 30 ATP molekülü sağlar.
• İlk aşamanın sonrasında, kalan 4 H+ atomu dehidrojenazları aracılığı ile
mitokondri içine salınır.
• Her 2 H+ atomunun oksitlenmesiyle, genelde 2 molekül ATP açığa çıkar.
Medical

• Böylece, toplam 4 ATP molekülü daha sağlanır.

Oluşan tüm ATP moleküllerini topladığımızda, CO2 ve H2O’ya kadar


parçalanan her bir glikoz molekülü için en fazla 38 ATP molekülünün
oluştuğu görülür.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Enerjinin Anaerobik Serbestlenmesi "Anaerobik Glikoliz":

Glycolysis
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Enerjinin Anaerobik Serbestlenmesi "Anaerobik Glikoliz":
• Bazen O2 bulunamaz veya yetersiz olduğu durumlarda oksidatif fosforilasyon
gerçekleşemez.
• Ancak, bu koşullarda bile, hücrede karbonhidrat yıkımının glikoliz evresinden
küçük miktarda enerji elde edilebilir.
• Çünkü glikozun pirüvik aside yıkılmasını sağlayan kimyasal reaksiyonlar O2
gerektirmez.
Medical

• Bu süreç glikozun büyük ölçüde israfına yol açmaktadır.


• Metabolize edilen her molekül glikozdan ATP oluşumu için sadece 24.000 kalori
enerji kullanılır ki, bu da glikoz molekülündeki toplam enerjinin % 3’ünden biraz
daha fazladır.
• Bununla beraber, hücrelerde serbestlenen ve anaerobik enerji denilen bu
glikolitik enerji, oksijen bulunmadığı zaman birkaç dakika için hayat kurtarıcı
İTF olabilir.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Laktik Asidin Oksijen Varlığında Tekrar Pirüvik Aside Dönüşümü:
• Bir kişi anaerobik metabolizma sonrası tekrar o2 solumaya başlarsa, laktik asit
tekrar hızla pirüvik asit ve NADH+ + H+'e dönüşür.
• Bunların büyük kısmı çok miktarda ATP oluşturmak için hızla okside edilir.
• Daha sonra bu fazla miktardaki ATP’de, kalan pirüvik asidin yaklaşık ¾’ü tekrar
glikoza dönüşümüne neden olur.
• Böylece, anaerobik glikoliz sırasında oluşan
Medical

büyük miktardaki laktik asit vücuttan


kaybolmaz; çünkü tekrar O2 sağlandığında,
laktik asit tekrar glikoza dönüşebilir veya
doğrudan enerji için kullanılır.
• Bu dönüşümün büyük kısmı karaciğerde,
küçük bir bölümü ise diğer dokularda gerçekleşir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Kalpte Enerji İçin Laktik Asit Kullanımı:
Kalp kası laktik asidi pirüvik aside çevirme ve sonrasında pirüvik asidi
enerji için kullanma yeteneğine sahiptir.
Bu olay büyük ölçüde ağır egzersiz sırasında, iskelet kaslarından kana fazla miktarda
laktik asit serbestlendiği zaman gerçekleşir. Bu fazla miktarda oluşan laktik asit kalp
tarafından fazladan enerji kaynağı olarak kullanılır.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Protein ve Yağlardan Karbonhidratların Oluşumu "Glikoneojenez":
Vücutta karbonhidrat depoları normalin altına indiği zaman, amino
asitlerden ve yağların gliserol parçasından oldukça fazla miktarda glikoz
yapılabilir. Bu olaya "glikoneojenez" denir.
• Glikoneojenez hipoglisemiyi önlemede özellikle önemlidir.
• Beyin ve eritrositler gibi dokularda enerji için glikoz temel enerji maddesidir ve
öğünler arası saatlerde de kanda uygun miktarda bulunması gerekir.
Medical

• Normal kan glikoz düzeyi "90 mg/dL" dir. Kan glikoz düzeyi, "20-50 mg/dL"
indiğinde, bayılma, konvülsiyonlar ve hatta komaya yol açan ilerleyici sinirsel
iritabilite ile karakterize "Hipoglisemik Şok" semptomları gelişir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Protein ve Yağlardan Karbonhidratların Oluşumu "Glikoneojenez":
Karaciğer açlıkta, depolanan glikojenin glikoza dönüşümü ile (glikojenoliz) ve
esas olarak laktat ile amino asitlerden glikozu sentezleyerek (glikoneojenez),
kan glikoz düzeyini korumada anahtar rol oynar

Açlık sırasında beyne devamlı


glikoz sağlanmasına yardımcı
Medical

olmak için, karaciğer glikoz


üretiminin yaklaşık %25’i
glikoneojenezle sağlanır.
Uzun süren açlıkta böbrekler de
amino asitlerden ve diğer öncü
maddelerden dikkate değer
İTF miktarda glikoz sentezler.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Kan Glikozu:
3-4 saat boyunca yemek yememiş bir insanda, normal kan glikoz
konsantrasyonu yaklaşık 90 mg/dl’dir.
Eğer bir kişide diyabetes mellitus yoksa ve çok
miktarda karbonhidrat içeren bir yemekten sonra
bile kan glikoz düzeyi nadiren 140 mg/dl üzerine çıkar.
Kanda glikoz konsantrasyonunun düzenlenmesi,
Medical

insülin ve glukagon hormonları ile sağlanır.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Besin maddeleri ve vücutta bulunan çeşitli kimyasal bileşikler lipit
olarak sınıflandırılırlar. Bunlar:
(1) Trigliserit olarak da bilinen nötral yağlar,
(2) fosfolipitler,
(3) kolesterol ve
(4) daha az önemli diğer bazı bileşiklerdir.
Medical

Kolestrol, yağ asidi içermemesine rağmen, sterol çekirdeği yağ asidi


moleküllerinin belli kısımlarından sentezlenir ve bu yüzden diğer lipitlerin
fiziksel ve kimyasal özelliklerinin çoğunu taşır.
Trigliseritler, başlıca vücutta farklı metabolik süreçlere enerji sağlamak için
kullanılır ve bu işlevi karbonhidratlarla hemen hemen eşit derecede paylaşırlar.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Bununla birlikte, bazı lipitler, özellikle kolesterol, fosfolipitler ve az
miktarda trigliseritler vücutta tüm hücrelerin zarlarını oluşturmak ve
diğer hücresel fonksiyonları yerine getirmek amacı ile kullanılırlar.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Trigliseritlerin (Nötral Yağ) Temel Kimyasal Yapıları:
Trigliseritler metabolik enerji için kullanımı ile yakından ilgilidir ve bu nedenle
kimyasal temel yapısı iyi anlaşılmalıdır:
3 adet uzun zincirli yağ asidi molekülü 1 adet gliserol molekülüne bağlanmıştır.

İnsan vücudundaki trigliseritlerde


Medical

yaygın olarak 3 yağ asidi vardır:


(1) Stearik asit, hidrojen atomlarıyla
tamamen doymuş
(2)Oleik asit, zincirin ortasında bir
çift bağ bulunur, ve
(3)Palmitik asit, hidrojen atomlarıyla
İTF tamamen doymuş durumdadır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Trigliserit ve Diğer Lipitlerin GİS Kanaldan Lenf Yolu ile Taşınması -
Şilomikronlar.
Şilomikronlar ince barsağın
mukoza hücrelerinde sentez edilir.
Medical

İTF apo B-48: Receptor binding


apo C-II: Lipoprotein lipase activator
Fizyoloji Anabilim Dalı apo E: Remnant receptor binding
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Trigliserit ve Diğer Lipitlerin GİS Kanaldan Lenf Yolu ile Taşınması -
Şilomikronlar.
Bazı kısa zincirli yağ asitleri dışında, besinlerdeki yağların hemen hepsi,
bağırsaklardan lenf kanallarına emilir.
Sindirim sırasında trigliseritlerin çoğu monogliseritler ve yağ asitlerine
parçalanır. Daha sonra monosakkaritler ve yağ asitleri bağırsak epitel
Medical

hücrelerinden geçerken yeniden trigliserit moleküllerine sentezlenir.


Bunlar dakikalar içinde çapları 0,08-0,6 mikron arasında değişen ve şilomikron
olarak adlandırılan dağılmış damlacıklar halinde lenf dolaşımına geçerler.
Az miktarda apoprotein B şilomikronların dış yüzeylerine tutunur.
Bu, protein moleküllerinin diğer uçlarının ortamdaki suya doğru dönük
kalmasını sağlar; böylece şilomikronların lenf sıvısında süspansiyon halinde
İTF kalmaları için dayanıklılıkları artar ve lenfatik damar duvarına yapışmaları
önlenir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Trigliserit ve Diğer Lipitlerin GİS Kanaldan Lenf Yolu ile Taşınması -
Şilomikronlar.
Medical

Şilomikronlar başlıca trigliseritlerden oluşmalarına


İTF rağmen yaklaşık: %9 fosfolipitler, %3 kolesterol ve
%1 apoprotein B içerirler.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Trigliserit ve Diğer Lipitlerin GİS Kanaldan Lenf Yolu ile Taşınması -
Şilomikronlar.
Kolesterol ve fosfolipidlerin çoğu GİS kanaldan şilomikronların içine
girerek emilir.
Şilomikronlar daha sonra torasik kanal vasıtasıyla yukarı doğru taşınır
Medical

ve vena jugularis ile vena subklaviyanın birleştiği yerde venöz


dolaşıma boşalırlar.
Şilomikronlar başlıca trigliseritlerden oluşmalarına rağmen, yaklaşık
%9 oranında fosfolipitler, %3 kolesterol ve %1 de apoprotein B içerirler.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Şilomikronların Kandan Uzaklaştırılması:

Fazla miktarda yağ içeren bir beslenmeden


yaklaşık bir saat kadar sonra plazmadaki
şilomikron konsantrasyonu %1-2’ye kadar
yükselebilir.
Medical

Şilomikronların büyük çapları nedeniyle


plazma bulanık ve bazen sarı görülür.
Bununla birlikte şilomikronların yarı ömrü
bir saatten daha az olduğundan plazma
İTF birkaç saat içinde yine berraklaşır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Şilomikronların Trigliseritleri Lipoprotein Lipaz ile Hidrolize Edilir ve
Yağ Yağ Dokusunda Depolanır.
Şilomikronların çoğu özellikle yağ dokusu, iskelet kası ve kalp
gibi farklı doku kapillerlerinden geçerken dolaşım kanından
uzaklaştırılırlar.
Medical

Bu dokular, kapiller endotel hücrelerinin


yüzeyinde taşınan lipoprotein lipaz
enzimi sentezlerler ve şilomikronların
trigliseritleri endotel duvarı ile temas
edince hidrolize olur; böylece yağ asitleri
İTF ve gliserol açığa çıkar.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Şilomikronların Trigliseritleri Lipoprotein Lipaz ile Hidrolize Edilir ve
Yağ Yağ Dokusunda Depolanır.

Şilomikronlardan açığa çıkan yağ asitleri,


hücre zarından kolayca difüzyona
uğrayarak yağ dokusunun yağ
hücrelerine ve kas hücrelerine girerler.
Medical

Yağ asitleri bu hücrelere girer girmez, ya


depo hücrelerinde metabolik süreçlerle
sağlanan yeni gliserolle birleşerek
yeniden trigliseritlerin sentezine girerler
ya da enerji için kullanırlar.
Lipaz aynı zamanda fosfolipitleri de

İTF hidrolize eder ve açığa çıkan yağ asitleri


de benzer şekilde hücrelerde depo edilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Şilomikronların Trigliseritleri Lipoprotein Lipaz ile Hidrolize Edilir ve
Yağ Yağ Dokusunda Depolanır.

Trigliseritler şilomikronlardan
ayrıldıktan sonra, kolesterolden
zengin şilomikron kalıntıları
plazmadan hızlı bir şekilde temizlenir.
Medical

Şilomikron kalıntıları karaciğer


sinüzoidlerinde endotel hücrelerindeki
reseptörlere bağlanır.
Karaciğer hücrelerinde salınan ve
şilomikron kalıntılarının yüzeyindeki
Apolipoprotein E, plazma

İTF lipoproteinlerinin klirensinin


başlatılmasında önemli bir rol oynar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Şilomikronların Trigliseritleri Lipoprotein Lipaz ile Hidrolize Edilir ve
Yağ Yağ Dokusunda Depolanır.

Bağırsakta sentezlenen şilomikron ve


karaciğerde sentezlenen çok düşük
Medical

dansiteli lipoprotein (VLDL)


metabolizmaları için ana yolların özeti.
Apo B: apolipoprotein B
Apo E: apolipoprotein E
SYA: serbest yağ asidi
HDL: yüksek dansiteli lipoprotein
IDL: orta dereceli- lipoprotein

İTF
LDL: düşük dansiteli lipoprotein
LPL: lipoprotein lipaz

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
"Serbest Yağ Asitleri" Kanda Albüminle Birleşerek Taşınır:
Serbest yağ asitlerinin plazmadaki konsantrasyonu
istirahat koşullarında 15 mg/dl kadardır; yani tüm
dolaşım sisteminde sadece 0,45 gram yağ asidi bulunur.
Yağ dokusunda depo edilen yağ vücudun herhangi bir
Medical

yerinde enerji sağlamak amacıyla kullanılacağı zaman


öncelikle yağ dokusundan diğer dokulara başlıca serbest
yağ asitleri şeklinde iletilirler.
Bu da trigliseritlerin tekrar yağ asitleri ve gliserole
hidrolizi ile sağlanır.
Yağ asitleri yağ hücrelerinden ayrılırken plazmada hızlı
İTF iyonize olurlar ve hemen plazma proteinlerinden
albümine bağlanır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
"Serbest Yağ Asitleri" Kanda Albüminle Birleşerek Taşınır:
Normal koşullarda her 1 albümin molekülüne yaklaşık
3 molekül serbest yağ asidi bağlar.
Ancak yağ asidi taşınmasına gereksinim aşırı
çoğaldığında, tek bir albümin molekülü 30 yağ asidi
molekülü ile birleşebilir.
Medical

Bu durum farklı fizyolojik koşullarda lipit taşıma


hızının ne kadar değişebileceğini göstermektedir.
Plazma albumine bağlanan yağ asitleri,
(1) gliserol esterleri,
(2) kolesterol veya
İTF (3) serbest yağ asidi veya esterleşmemiş yağ asidi
olarak adlandırılırlar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Lipoproteinlerin, Kolesterol ve Fosfolipitlerin Taşınmasında Özel İşlevleri:
Emilim sonrası, bütün şilomikronlar kandan uzaklaştırıldıktan sonra, plazmadaki
bütün lipitlerin %95’inden fazlası lipoprotein bileşenleri halinde bulunur.
Bunlar şilomikrondan çok daha küçük olmakla birlikte, onlara benzer bileşimde
trigliseritler, kolesterol, fosfolipitler ve protein içeren küçük partiküllerdir.
Medical

Lipoproteinler Plazma mg/dl


Kolesterol 180
Fosfolipitler 160
Trigliseritler 160
Protein 200
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Lipoproteinlerin Tipleri:
Çok büyük lipoproteinler olan şilomikronlardan başka, ultrasantrifüjle
ölçülen dansitelerine göre 4 büyük lipoprotein grubu vardır:
(1). VLDL: Çok düşük dansiteli lipoproteinler,
(2). IDL: Orta dansiteli lipoproteinler,
(3). LDL: Düşük dansiteli lipoproteinler ve
Medical

(4). HDL: Yüksek dansiteli lipoproteinler.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Lipoproteinlerin Tipleri:
Çok büyük lipoproteinler olan şilomikronlardan başka, ultrasantrifüjle
ölçülen dansitelerine göre 4 büyük lipoprotein grubu vardır:
(1) Çok düşük dansiteli lipoproteinler (VLDL): yüksek konsantrasyonda
trigliseritler ve orta konsantrasyonda fosfolipit ve kolesterol içerirler;
(2) Orta dansiteli lipoproteinler (IDL): trigliseritlerin büyük ölçüde
Medical

uzaklaştırıldığı çok düşük dansiteli lipoproteinlerdir. Kolesterol ve fosfolipit


konsantrasyonları fazladır;
(3) Düşük dansiteli lipoproteinler (LDL): hemen hemen bütün trigliseritleri
uzaklaştırılmış, özellikle yüksek konsantrasyonda kolesterol ve orta
derecede fosfolipitler bulunduran orta dansiteli lipoproteinlerdir ve
(4) Yüksek dansiteli lipoproteinler (HDL): yüksele konsantrasyonda protein
İTF (yaklaşık %50), fakat çok daha düşük konsantrasyonda kolesterol ve
fosfolipitleri içerirler.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Lipoproteinlerin Yapımı ve işlevi:
Hemen hemen tüm Lipoproteinler karaciğerde yapılır.

Plazma kolesterolünün çoğu,


fosfolipitler ve trigliseritler de
karaciğerde sentez edilir.
Medical

Ayrıca yağ asitlerinin


bağırsaktan emilimi sırasında az
miktarda HDL’ler, ince bağırsak
epitelinde sentez edilir.
VLDL’ler esas olarak karaciğerde
İTF sentezlenen trigliseritleri yağ
dokusuna taşırlar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücut Sıvılarında Lipitlerin Taşınması:
Lipoproteinlerin Yapımı ve işlevi:
Hemen hemen tüm Lipoproteinler karaciğerde yapılır.
Plazma kolesterolünün çoğu, fosfolipitler ve trigliseritler de karaciğerde
sentez edilir.
Ayrıca yağ asitlerinin bağırsaktan emilimi sırasında az miktarda HDL’ler,
ince bağırsak epitelinde sentez edilir.
Medical

Lipoproteinlerin birincil işlevi kandaki lipit bileşenlerini taşımaktır.


VLDL’ler esas olarak karaciğerde sentezlenen trigliseritleri yağ dokusuna
taşırlar.
Diğer lipoproteinler özellikle karaciğerden perifer dokulara veya
periferden karaciğere fosfolipit ve kolesterol taşınmasının farklı
İTF evrelerinde önem taşırlar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Yağ Dokusu:
Yağ, vücutta başlıca yağ dokusu ve karaciğer gibi iki ana dokuda
büyük miktarlarda depolanır. Yağ dokusuna genellikle yağ deposu
veya basitçe "doku yağı" adı verilir.
Yağ dokusunun ana işlevi, vücudun herhangi
bir yerinde enerji gereksinimi olana kadar
Medical

trigliseritleri depolamanın yanı sıra vücutta


ısının korunmasında da
görev alır.

İTF Adipocytes

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Yağ Hücreleri (Adipositler):
Yağ dokusunun yağ hücreleri (adipositler) hacimlerinin yaklaşık %80-95’i
kadar trigliserit depo edecek miktarlarda değişime uğramış fibroblastlardır.
Yağ hücrelerinin içindeki trigliseritler genellikle sıvı halde bulunur.
Yağ hücreleri karbonhidratlardan çok az miktarda yağ asitlerinin ve
trigliseritlerin sentezini yapabilir, ayrıca karaciğerdeki yağ sentezine yardımcı
Medical

olurlar.

İTF Adipocytes

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Yağ Dokusu ve Kan Arasında Yağ Değişimi - Doku Lipazları:
Lipazlar büyük miktarda yağ dokusunda bulunur.
Bu enzimlerin bazıları şilomikron ve lipoproteinlerden gelen hücre trigliseritlerinin
depo edilmesini katalize ederler.
Diğerleri, hormonlarla aktive edildikleri zaman, yağ hücrelerindeki trigliseritleri
parçalayarak serbest yağ asitlerinin serbestlenmesine neden olurlar.
Medical

Yağ asitlerinin hızlı değişimleri nedeniyle, yağ hücrelerindeki


trigliseritler yaklaşık her 2-3 haftada bir yenilenirler.
Bu nedenle, yağ dokusunda bugün depo edilen yağ
ile bir önceki ay depo edilen yağ aynı değildir.
Bu bize depolanan yağın dinamik durumunu
İTF göstermektedir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Karaciğer Lipitleri:
Lipit metabolizmasında karaciğerin başlıca işlevleri
(1) yağ asitlerini enerji için kullanabilecek küçük bileşiklere parçalamak;
(2) başlıca karbonhidratlardan, daha küçük ölçüde de proteinlerden
olmak üzere trigliseritleri sentezlemek ve
Medical

(3)yağ asitlerinden özelikle kolesterol ve fosfolipitler olmak üzere diğer


lipitlerin sentezini yapmaktır.
Karaciğerde büyük miktarda trigliserit
(1) açlığın erken aşamalarında,
(2) diyabetes mellitus ve
İTF (3)karbonhidrat yerine yağın enerji için kullanıldığı tüm diğer koşullarda
Fizyoloji Anabilim Dalı
ortaya çıkar.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Lipodistrofi:
Adipositlerin atrofi veya genetik bozukluğu ile karakterize olan
lipodistrofi sendromunda karaciğerde büyük miktarlarda lipit birikebilir.
Karaciğer hücrelerinde, trigliseritlere ek olarak, sürekli sentezlenen
fosfolipit ve kolesterol de büyük miktarda bulunur.
Medical

Ayrıca, karaciğer hücreleri, diğer


dokulara göre doymamış yağ
asitlerine çok daha fazla duyarlıdır.
Çünkü, tüm hücrelerin birçok yapısal
unsurları doymamış yağ asidi içerir ve
İTF bunların ana kaynağı, karaciğerdir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Karaciğerde Asetoasetik Asit Oluşumu ve Kanda Taşınması:
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Karaciğerde Asetöasetik Asit Oluşumu ve Kanda Taşınması:
Yağ asitlerinin yıkılmasının başlangıç kısmı büyük ölçüde karaciğerde
gerçekleşir.
Bu durum özellikle büyük miktarda lipitlerin enerji için kullanılmaları
halinde belirgindir.
Bununla birlikte, karaciğer kendi intrensek metabolizması için yağ
Medical

asitlerinin sadece küçük bir bölümünü kullanır.


Yağ asidi zincirleri asetil-KoA molekülüne parçalandıkları zaman, 2
molekül asetil-KoA 1 molekül asetoasetik asit oluşturmak üzere
birleşerek, enerji için kullanılmak üzere kan yoluyla vücudun tüm
hücrelerine taşınır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Karaciğerde Asetöasetik Asit Oluşumu ve Kanda Taşınması:
Asetoasetik asidin bir kısmı β-hidroksi
bütirik aside ve küçük bir miktarı da
asetona dönüştürülür.
Asetoasetik asit, β-hidroksibütirik asit ve
aseton karaciğerdeki hücre zarlarından
Medical

serbestçe difüzyona uğrar ve kanla perifer


dokulara iletilir.
Oradan tekrar hücrelere difüzyonla geçer ve
bu hücrelerde ters yöndeki reaksiyonlarla
asetil-KoA moleküllerini oluştururlar.
Bu moleküller de sitrik asit döngüsüne girer
İTF ve enerji için daha önce açıklandığı gibi
Fizyoloji Anabilim Dalı
okside olurlar.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Açlık, Diyabet ve Diğer Hastalıklarda Ketozis:
İnsülin eksikliğinde yağların aşırı kullanımı ketoz ve asidoza neden olur:

Bazen asetoasetik asit, β-hidroksibütirik asit ve aseton konsantrasyonları


kanda ve hücrelerarası sıvılarda normalin birkaç katı artar.
Medical

Bu durum asetoasetik asit bir ketoasit olduğu için ketozis olarak


adlandırılır.
Bu üç bileşiğe de keton cisimleri adı verilir.
Ketozis özellikle açlık, diyabetes mellitus veya kişi tamamen yağdan
oluşan diyetle beslendiğinde ortaya çıkar.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Açlık, Diyabet ve Diğer Hastalıklarda Ketozis:
İnsülin eksikliğinde yağların aşırı kullanımı ketoz ve asidoza neden olur:
İnsülin eksikliği karaciğer hücrelerinde aşırı miktarda asetoasetik üretilmesine
de neden olur.
Karaciğer hücrelerinde aşırı miktarda yağ asitlerinin bulunup insülinin
bulunmaması halinde, yağ asitlerinin mitokondriler içinde taşınmasından
Medical

sorumlu "Karnitin Taşıma Mekanizması" giderek daha fazla aktive olur

Yağ asitlerinin mitokondrilerde


Beta-oksidasyonu son derece
hızla ilerleyerek büyük
İTF miktarlarda asetil-CoA
serbestleştirir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Açlık, Diyabet ve Diğer Hastalıklarda Ketozis:
İnsülin eksikliğinde yağların aşırı kullanımı ketoz ve asidoza neden olur:
Bu asetil-CoA fazlalığının büyük bölümü daha sonra asetoasetik asit
oluşturmak üzere kondensasyona uğrar ve bu madde daha sonra dolaşıma
verilir.
Dolaşımdaki asetoasetik asitin büyük kısma, tekrar asetil-CoA'ya çevrilip
Medical

klasik yoldan enerji üretimi için kullanılacakları hücrelere geçerler.

Fatty acids

İTF
Beta oxidation

Acetyl CoA

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU Citric acid cycle

2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Açlık, Diyabet ve Diğer Hastalıklarda Ketozis:
İnsülin eksikliğinde yağların aşırı kullanımı ketoz ve asidoza neden olur:
İnsülin yokluğu aynı zamanda, periferik dokularda asetoasetik asit tüketimini
de inhibe eder.
Karaciğerden o derece fazla miktarda asetoasetik asit serbestler ki dokular
bunun tamamını metabolize edemezler.
Medical

Dolayısı ile asetoasetik asit konsantrasyonu, insülin sekresyonunun durmasını


izleyen günler sırasında yükselir ve bazen 10 mEq/L veya daha üzerine çıkarak
vücut sıvılarında ağır bir asidoza neden olur.
Asetoasetik asitin bir kısmı Beta-hidroksibütirik asit ve Asetona da çevrilir.
Asetoatetik asidin yanı sıra bu iki maddeye "Keton Cisimleri" adı verilir ve
bunların vücut sıvılarında büyük miktarda bulunmasına "Ketoz" denir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Depoları:
Açlık, Diyabet ve Diğer Hastalıklarda Ketozis:
Medical

Şiddetli diyabette asetoasetik asit ve


β-hidroksibütirik asit (keton cisimleri),
vücut sıvılarında büyük miktarda
bulunması çoğunlukla ölüme yol açan
İTF ağır "asidoz ve koma"ya neden
Fizyoloji Anabilim Dalı
olabilirler.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Kullanımının Hormonlarla Düzenlenmesi:
Endokrin bezlerden salgılanan en az 7 hormon yağ kullanımını üzerinde önemli
etkilere sahiptir.
Medical

(T4 and T3)

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Yağ Kullanımının Hormonlarla Düzenlenmesi:
Endokrin bezlerden salgılanan en az 7 hormon yağ kullanımını üzerinde
önemli etkilere sahiptir.
Yağ kullanımında oluşan belki de en dramatik artış, ağır egzersiz sırasında
gözlenir.
Bu durum, egzersiz sırasında hemen hemen tamamen SSS uyarılması sonucu
böbreküstü bezinin medullasından E ve NE salgılanmasıyla gerçekleşir.
Medical

Bu iki hormon, direkt olarak yağ hücrelerinde bol miktarda bulunan hormona
duyarlı trigliserit lipazı aktive ederler ve bu trigliseritlerin çok hızlı
parçalanmasına ve yağ asitlerinin mobilizasyonuna neden olur.
Bazen egzersiz yapan bir kişinin kanda serbest yağ asidi konsantrasyonu 8 kat
kadar artar ve bu yağ asitlerinin kaslarda enerji için kullanımı da aynı oranda
artar.
İTF SSS’ni aktive eden başka tipteki stresler de yağ asidi mobilizasyonunu ve
kullanımını benzer yoldan artırırlar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Fosfolipitler:
Fosfolipitler bütün vücut hücrelerinde sentezlenirler.
Fosfolipitlerin %90’ı karaciğer hücreleri yanı sıra, lipit emilimi sırasında
bağırsak epitel hücrelerinde de önemli miktarda yapılırlar.
Vücut fosfolipitlerinin başlıca tipleri,
Medical

• Lesitinler,
• Sefalinler ve
• Sfingomiyelindir.
Fosfolipitlerin kimyasal yapılarında bazı değişiklikler olmasına rağmen fiziksel
özellikleri benzerdir.

İTF Çünkü hepsi de lipitlerde erirler; lipoproteinlerle taşınırlar; hücre ve hücreiçi


membranlarda olduğu gibi farklı yapısal amaçlar için tüm vücutta kullanılırlar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Fosfolipitlerin Özgül Kullanımı:
Fosfolipitlerin bazı işlevleri şunlardır:
(1) Fosfolipitler, kandaki lipoproteinlerin önemli bileşenleridir ve çoğunun
oluşumu ve işlevi için gereklidirler. Yokluklarında kolesterol ve diğer
lipitlerin taşınmasında ciddi bozukluklar ortaya çıkabilir.
(2) Pıhtılaşma olayını başlatan tromboplastin önemli ölçüde sefalinlerden
Medical

oluşmuştur.
(3) Sinir sisteminde büyük miktarlarda sfingomiyelin bulunur. Sinir liflerinin
etrafındaki miyelin kılıfında yalıtkanlık görevi yapar.
(4) Fosfolipitler, dokulardaki farklı kimyasal reaksiyonlarda gerektiğinde fosfat
radikallerini verirler.
(5) Fosfolipitlerin belki de en önemli fonksiyonlarından biri, vücuttaki bütün
İTF hücrelerde yapı elemanlarının -başlıca hücre zarlarının- oluşumuna katkıda
Fizyoloji Anabilim Dalı
bulunmalarıdır.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Kolesterol:
Kolesterol, tüm insan besinlerinde vardır ve GİS kanaldan bağırsak
lenfine yavaş bir şekilde emilir.
Yağda yüksek eriyebilirlik gösterdiği
halde suda az erir.
Medical

Yağ asitleriyle ester oluşturma


yeteneğine sahiptir.
Gerçekten de plazma lipoproteinlerinde
bulunan kolesterolün yaklaşık %70'i
kolesterol esterleri şeklindedir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Kolesterol Oluşumu.
Sindirim sisteminden alınan "ekzojen
kolesterol" den başka, vücut
hücrelerinde de daha büyük miktarda
"endojen kolesterol" oluşur.
Aslında dolaşımdaki plazma
Medical

lipoproteinleri içinde bulunan endojen


kolesterolün hemen hepsi karaciğerde
yapılırsa da, vücuttaki diğer bütün
hücreler de bir miktar kolesterol
yaparlar.
Çünkü bütün hücrelerdeki membranlı
İTF yapıların çoğu kısmen bu maddeden
oluşmaktadır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Plazma Kolesterol Konsantrasyonunu Etkileyen Faktörler:
Plazma kolesterol konsantrasyonunu etkileyen önemli etkenler:
(1) Günlük besinlerle alınan fazla miktardaki kolesterol plazma
kolesterol düzeyini hafifçe yükseltir.
Kişilere göre farklı olmasına rağmen, diyetteki kolesterol miktarının
değişimiyle plazma kolesterol konsantrasyonu genellikle %±15’ten fazla
Medical

değişmez.

(2) Yüksek derecede doymuş yağlardan oluşan bir diyet özellikle aşırı
kilo alımı ve şişmanlıkla ilişkili olarak plazma kolesterol düzeyini
%15-25 kadar yükseltir.
İTF Bu nedenle, kandaki kolesterol konsantrasyonunu azaltmak için diyetteki
kolesterol miktarı kadar, doymuş yağ miktarını da azaltmak önemlidir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Plazma Kolesterol Konsantrasyonunu Etkileyen Faktörler:
Plazma kolesterol konsantrasyonunu etkileyen önemli etkenler:
(3) Yüksek düzeyde doymamış yağ asitlerini içeren yağ alınması
genellikle plazma kolesterol düzeyini hafif veya orta derecede
düşürür.
Günümüzde bu gözlem diyet uygulamalarının temelini oluşturduğu halde,
Medical

bu etkinin mekanizması bilinmemektedir.

(4) İnsülin veya tiroid hormunu eksikliği plazmada kolesterol


düzeyini yükseltirken, buna karşın tiroid hormonu artışı kolesterol
düzeyini düşürür.
İTF Bu etkiler olasılıkla lipitlerin metabolizmasından sorumlu özgül enzimlerin
aktivasyon derecesindeki değişimlere bağlıdır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Plazma Kolesterol Konsantrasyonunu Etkileyen Faktörler:
Plazma kolesterol konsantrasyonunu etkileyen önemli etkenler:
(5) Kolesterol metabolizmasının genetik bozuklukları büyük ölçüde
plazma kolesterol düzeyini arttırabilir.
Medical

Örneğin, LDL reseptörünün gen mutasyonu, karaciğerin kolesterolden


zengin LDL'leri yeterince plazmadan temizlemesini engeller.
Bu da karaciğerin aşırı miktarda kolesterol üretmesine neden olur.
LDL reseptörlerinin bir bölümünün de bağlandığı apolipoprotein B'yi
kodlayan genin mutasyonu da karaciğer tarafından aşırı miktarda
kolesterol üretimine sebep olur.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Vücutta Kolesterolün Özgül Kullanımı:
Vücutta, hücre membranları dışında kolesterol en çok karaciğerde
kolik asit sentezi için kullanılır.
Kolesterolün %80 kadarı kolik aside çevrilmektedir.
Medical

Sentezlenen kolik asit


diğer maddelerle birleşerek
yağların sindirimini ve
emilimini hızlandıran
safra tuzlarını oluşturur.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Vücutta Kolesterolün Özgül Kullanımı:
Küçük miktarda kolesterol:
(1) böbreküstü bezinde adrenokortikal hormonların yapımında,
(2) overlerde progesteron ve östrojen yapımında ve
(3) testislerde testosteron yapımında kullanılır.
Medical

Büyük miktarda kolesterol:


(1) Derinin stratum korneum tabakasına
çökelmiş olan kolesterol ve diğer lipitler
çeşitli asitli ve çözücü maddelere karşı
derinin yüksek derecede dayanıklılık
İTF göstermesini sağlarlar.
(2) Bu lipitler, aynı zamanda deriden suyun buharlaşmasını da önlerler.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Ateroskleroz:
Ateroskleroz, büyük ve orta boy arterlerin duvarlarının iç yüzeyinde gelişen
ateromatöz plaklar adı verilen yağlı lezyonlar oluşturan bir hastalıktır.
Tersine, arteriyoskleroz ise her çaptaki kan damarlarında kalınlaşma ve
sertleşmeyi ifade eden genel bir terimdir.
ABD ve Avrupa’da tüm ölümlerin neredeyse yarısı damar hastalığı
Medical

nedeniyledir. Bu ölümlerin yaklaşık 2/3’ü, bir veya daha fazla koroner


arterin trombozu, 1/3’ü ise özellikle serebral arter trombozu stroke
(inme) nedeniyledir.
Ayrıca böbrekler, karaciğer ve GİS kanal
gibi diğer organların damarlarında oluşan
tromboz veya kanamalar nedeniyle de
İTF ölümler görülür.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Aterosklerotik plak gelişimi
Medical

İTF ***Reactive Oxygen Species (ROS)

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Aterosklerotik plak gelişimi:
Kan damarlarında çok erken belirlenebilen bir anormallik daha sonra
ateroskleroza dönüşen damar endoteli hasarıdır.
Bu hasar, endotel hücrelerinde adezyon moleküllerinin sayısını artırır ve
makromoleküllerin, trombositlerin ve monositlerin damar endoteline
adezyonunu önlemeye yardım eden nitrik oksidi ve başka molekülleri
Medical

salgılama yeteneğini azaltır.


Damar endotelinde hasar olduktan sonra, dolaşımdaki monositler ve lipitler
(çoğu LDL’ler) hasarlı yerde toplanmaya başlar.
Monositler endoteli geçerek damar intimasına girer ve sonra biriken
lipoproteinleri sindirecek ve oksitleyecek köpük görünümlü makrofajları
oluşturmak üzere farklılaşırlar.
İTF Sonra, bu makrofaj köpük hücreleri kan damarlarına çökelir ve görülebilen bir
yağ tabakası oluşturur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Aterosklerotik plak gelişimi:
Zamanla yağ tabakaları büyüyüp kaynaşırlar, bunu çevreleyen fibröz
doku ve düz kas dokuları giderek büyük plaklar oluşturmak üzere
çoğalırlar
Ayrıca makrofajlar inflamasyona neden olan ve arter duvarının iç
yüzünde düz kasın ve fibröz dokunun çoğalmasına neden olan
Medical

maddeler de serbestlerler.
Hücresel çoğalma ile birlikte lipit toplanması o kadar büyük olur ki
plak arter lümenin içine doğru uzar ve kan akımım büyük oranda
azaltır, hatta bazen damar tamamen kapanabilir.
Tıkanma olmadığı halde plaktaki fibroblastlar çok büyük oranda sıkı
İTF bir bağ dokusu haline gelir ve skleroz (fibrozis) gelişir
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Aterosklerotik plak gelişimi:
Daha sonra, kolesterol ve diğer lipitlerin üzerine Ca2+ tuzları çöker ve
arterleri sert tüpler haline getiren kireçlenmeler oluşur.
Hastalığın bu son iki evresine “arterlerin sertleşmesi” adı verilir.
Aterosklerotik arterler genişleyebilirle yeteneklerini büyük ölçüde
kaybederler ve duvarlarındaki dejeneratif alanlar nedeniyle de
Medical

kolayca yırtılabilirler.
Ateromatöz plaklar kanın pıhtılaşmasını kolaylaştırarak trombus veya
emboli oluşumuna yol açan pürüzlü yüzeyler oluştururlar.
Meydana gelen trombus veya emboli, arterde kan akımının aniden
kesilmesine ve dokuda infaktusa neden olabilir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Ateroskleroza Neden Olan Diğer Temel Risk Etkenleri:
Kolesterol ve lipoproteinleri tamamen normal düzeyde olan
kişilerde de bazen ateroskleroz gelişebilir.
Aterosklerozu kolaylaştırılan bazı faktörler:
(1) Sedanter yaşam tarzı,
Medical

(2) Aşırı kilo ve Obezite,


(3) Diyabetes mellitus,
(4) Hiperlipidemi,
(5) Hipertansiyon ve
(6) Sigara tüketimi.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Ateroskleroza Neden Olan Diğer Temel Risk Etkenleri:
• Hipertansiyon, aterosklerotik koroner arter hastalığı riskini en az 2 kat artırır.
• Aynı şekilde diyabetes mellituslu bir kişide koroner arter hastalığı gelişme
riski ortalama 2 kattan daha fazladır.
• Hipertansiyon ve diyabetes mellitus birlikte olduğunda, koroner arter
hastalığı riski 8 kattan daha fazla artar.
Medical

• Hipertansiyon, diyabetes mellitus ve hiperlipidemi birlikte olduğunda


aterosklerotik koroner arter hastalığı riski hemen hemen 20 kat artar.
Bu da, söz konusu etkenlerin sinerjik şekilde etkileşerek ateroskleroz geliştirme
riskini artırdığını gösterir.
Birçok aşırı kilolu ve şişman hastada, bu üç risk faktörü birlikte ortaya çıkarak
arteroskleroz riskini önemli ölçüde artırır.
İTF Bu da kalp krizine, inmeye ve böbrek hastalığına yol açabilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Ateroskleroza Neden Olan Diğer Temel Risk Etkenleri:
Genç ve orta yaşlı erkeklerde ateroskleroz gelişimi aynı yaştaki kadınlarla
karşılaştırıldığında daha yaygın olduğu görülür.
Buna dayanarak erkek seks hormonlarının aterojenik veya tersine dişi seks
hormonlarının koruyucu olabileceği ileri sürülmektedir.
Deneysel çalışmalar demirin kan düzeyinin fazlalığının damar duvarlarına zarar
Medical

veren serbest radikallerin oluşumuyla ateroskleroza neden olduğunu öne


sürmektedir.
İnsanların yaklaşık 4/1’inde apoprotein (a) adı verilen ek bir protein içeren özel
bir LDL (a) bulunur.
Ateroskleroz sıklığını 2 kat artıran bu lipoproteinin, aterojenik etki mekanizması
hala araştırılmaktadır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Fosfolipitler ve Kolesterol:
Aterosklerozun Önlenmesi:
Aterosklerozun gelişmesine ve ciddi vasküler hastalığa dönüşmesine
karşı korunmanın en önemli önlemleri şunlardır:
(1) Sağlıklı bir vücut ağırlığına sahip olmak,
(2) Fiziksel aktivitede bulunmak,
(3) Az kolesterollü doymamış yağ içeren besinler tüketmek,
Medical

(4) Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite yaparak hipertansiyonu önlemek,


(5) Hipertansiyon gelişmişse antihipertansif ilaçlarla kan basıncını etkin şekilde
kontrol etmek;
(6) Diyabet gelişmişse insülin tedavisi veya diğer ilaçlarla kan glikozunu etkin
şekilde kontrol etmek ve
İTF (7) Sigara tüketmemek.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Vücudun katı maddelerinin yaklaşık 4/3’ü proteinlerdir.
Bunlar arasında, yapısal proteinler, enzimler, nükleoproteinler,
oksijen taşıyan proteinler, kasılmayı sağlayan kontraktil kas
proteinleri ve vücut genelinde hücreiçi ve dışında özgül işlevler gören
diğer birçok protein bulunur.
Amino AsitlerinTemel Özellikleri:
Medical

Proteinlerin ana bileşeni amino asitlerdir. Bunlardan 20 tanesi vücut


proteinlerinde önemli miktarlarda bulunur.
Tüm aminoasitlerin 2 ortak özelliği vardır:
Her bir amino asit, bir asidik grup (-COOH) ile birlikte moleküle
genellikle amino grubu (-NH2) şeklinde bağlanan bir azot atomu taşır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Kandaki Amino Asitler:
Kanda bulunan amino asitlerin normal konsantrasyonu 35-65 mg/dl
arasındadır.
Bazı amino asitler diğerlerinden çok daha büyük miktarlarda
bulunmasına rağmen, bu miktar 20 amino asitin her biri için ortalama
Medical

2 mg/dl’ye denk gelir.


Amino asitler nispeten güçlü asitler olduklarından kanda temel olarak
iyonize halde bulunurlar.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Gastrointestinal (GİS) Kanalda Amino Asitlerin Emilimi:
GİS kanalda sindirilen ve emilen protein ürünlerinin hemen tamamı
amino asitlerdir; nadiren polipeptitler ve parçalanmamış protein
molekülleri sindirim kanalından kana geçer.
Yemekten hemen sonra, kandaki amino asit konsantrasyonu yükselir
Medical

ancak bu artış, 2 nedenden dolayı, desilitrede birkaç miligramı


genellikle geçmez;
• Birincisi, protein sindirimi ve emiliminin genellikle 2-3 saate uzaması
nedeniyle belli bir anda amino asitlerin sadece küçük bir miktarının
emilmesidir.
• İkincisi, kana girdikten sonra fazla amino asitlerin 5-10 dakika içinde
İTF tüm hücreler ve özellikle karaciğer tarafından alınmasıdır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Amino Asitlerin Hücrelere Aktif Taşınması:
Tüm amino asit molekülleri hücre zarlarındaki porlardan geçemeyecek
kadar büyüktür.

Bu nedenle, önemli miktarlarda


Medical

amino asitler hücre zarlarından


içeri veya dışarı sadece,
kolaylaştırılmış difüzyon veya
aktif transportla taşınabilir.
Taşıyıcı mekanizmaların bazılarının
İTF doğası halen iyi anlaşılamamıştır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Amino Asitler için Böbrek Eşiği:
Efferent
Böbreklerde, farklı amino asitler proksimal arteriole

tübül epitelinden aktif olarak geri emilebilir.


Böylece glomerül filtratından uzaklaştırılarak
kana geri döndürülmüş olurlar.
Ancak, böbrek tübülündeki diğer aktif taşıma
Medical

mekanizmalarında olduğu gibi, her bir amino asitin


taşınabilme hızı bakımından bir üst sınırı vardır.
Bu nedenle, belli bir amino asitin
konsantrasyonu plazma ve
glomerül filtratında çok yükselirse
aktif olarak geri emilemeyen kısım
İTF idrarla kaybedilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Amino Asitlerin Hücrelerde Protein Olarak Depolanması:
Amino asitler hücrelere girdikten hemen sonra, hücre proteinlerini
oluşturmak üzere hücrenin haberci RNA’sı ve ribozomal sistemi
yönetiminde peptit bağları ile bağlanırlar.
Böylece, hücre içindeki amino asit konsantrasyonu genellikle düşük
Medical

kalır.
Hücrelerde serbest amino asitlerin büyük miktarlarda depolanması
görülmez; bunun yerine, esas olarak protein şeklinde depolanırlar.
Ancak, bu hücre içi proteinlerinin çoğu lizozomal sindirim enzimlerinin
etkisiyle tekrar amino asitlere parçalanabilir ve hücreden kan
dolaşımına taşınabilirler.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Plazma Proteinlerinin İşlevsel Rolleri:
Plazmada bulunan başlıca protein tipleri albümin, globülin ve fibrinojendir.
Albüminin başlıca görevi, plazmada kolloid ozmotik basıncını sağlayarak
plazmanın kapillerlerden kaybını önlemektir.
Globülinler plazmada belli enzimatik işlevleri sağlarlar; aynı derecede önemli
diğer bir işlevi de, istilacı organizmalara karşı vücudun doğal ve edinilmiş
Medical

bağışıklığından sorumlu olmalarıdır.


Fibrinojen, kanın pıhtılaşması
sırasında uzun fibrin lifleri şeklinde
polimerize olur.
Böylece oluşan kan pıhtısı,

İTF dolaşım sistemindeki kaçakların


onarılmasına yardımcı olur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Plazma Proteinlerinin Sentezi:
Plazma proteinlerinden albümin ve fibrinojenin hemen tamamı, globülinlerin
de % 50-80’i karaciğerde yapılır.
Globülinlerin geri kalanı tamamen lenfoid dokularda yapılır. Bunlar temel
olarak immün sistemde antikorları oluşturan gama globülinlerdir.
Medical

Plazma proteinlerinin
karaciğer tarafından düzenli
üretimi yaşamın devamı
açısından oldukça önemlidir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Plazma Proteinlerinin Sentezi:
Karaciğerde plazma proteinlerinin yapım hızı 30 g/gün kadar aşırı
yüksek olabilir.
Belli hastalıklar plazma proteinlerinin hızlı kaybına neden olabilir;
• Yanıklardan kaynaklanan deride geniş alanların kaybı günde
birkaç litre plazma kaybına neden olabilir.
Medical

• Daha nadiren, glomerülonefrit gibi ağır böbrek hastalığı olan


bir kişi idrarla 20 g/gün plazma proteinini aylarca kaybedebilir.
Bu tür durumlarda plazma proteinlerinin karaciğer tarafından
hızlı üretimi ölümün önlenmesinde oldukça değerlidir.
• Karaciğer sirozunda, karaciğer parankim hücreleri arasında
İTF büyük miktarlarda fibröz doku gelişerek hücrelerin plazma
proteinlerini sentezleme yeteneklerini azaltabilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Proteinlerin Enerji İçin Kullanımı:
Hücreler, proteinin depolama sınırlarına kadar dolduğunda, vücut sıvılarındaki
amino asitlerin fazlası ya parçalanarak enerji için kullanılır veya temel olarak
yağ, ikinci olarak da glikojen şeklinde depolanır.
Medical

Bu parçalanmanın hemen tamamı karaciğerde


gerçekleşir ve deaminasyon (amino asitlerden
amino gruplarının ayrılması) iIe başlar.

Bu temel olarak amino grubunun bazı alıcı maddelere


taşınması anlamına gelen transaminasyon yoluyla olur.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Karaciğerde Üre Yapımı:
Amino asitlerin deaminasyonu süresince salınan amonyak hemen tamamen
üreye dönüştürülerek kandan uzaklaştırılır.
İnsan vücudunda yapılan ürenin hemen tamamı karaciğerde sentezlenir.
Karaciğer yokluğunda veya ağır karaciğer hastalığında amonyak kanda birikir.
Medical

Bu durum özellikle beyin için son derece toksiktir ve


sıklıkla hepatik koma denilen bir duruma yol açar.

Üre yapıldıktan sonra karaciğer hücrelerinden vücut


İTF sıvılarına difüze olur ve böbreklerle atılır.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Amino Asitlerin Taşınması ve Depolanması:
Açlığın Protein Yıkımına Etkisi:
Günlük 20-30 gramlık zorunlu protein yıkımı dışında vücut enerji için
mümkün olduğu sürece hemen tamamen karbonhidrat ve yağları
kullanır.
Ancak, birkaç haftalık açlıktan sonra, karbonhidrat ve yağ depoları
Medical

tükenmeye başladığında kandaki amino asitler enerji için hızla deamine


ve okside olur.
Bu noktadan itibaren, doku proteinleri -günde 125 gramı bulacak kadar-
hızla yıkılır ve sonuçta, hücresel işlevler giderek bozulur.
Enerji için normalde karbonhidratların ve yağların kullanımı proteinlere
tercih edildiği için, karbonhidrat ve yağlar protein koruyucuları adını alır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Protein Metabolizmasının Hormonal Düzenlenmesi:
Büyüme Hormonu Hücre Proteinlerinin Sentezini Arttırır.
Büyüme hormonu doku proteinlerinin artmasına neden olur.
Kesin mekanizması bilinmemekle beraber, temelde transkripsiyonu ve translasyon
süreçlerinin hızlanmasına bağlı olduğu düşünülmektedir.
Protein Sentezi İçin İnsülin Gereklidir.
İnsülinin tam yokluğunda protein sentezi neredeyse sıfıra iner.
Medical

Bunun mekanizması da bilinmemektedir. Ancak, insülinin bazı amino asitlerin


hücrelere taşınmasını hızlandırması protein sentezi için gerekli uyarı olabilir.
Ayrıca, insülin hücrelerde enerji için amino asitler yerine glikoz kullanılabilirliğini
arttırır.
Glikokortikoidler Doku Proteinlerinin Çoğunun Yıkımını Arttırır.
İTF Adrenal korteksten salgılanan glikokortikoidler çoğu dokuda protein miktarını
azaltırken plazmada amino asit konsantrasyonunu arttırır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Protein Metabolizmasının Hormonal Düzenlenmesi:
Testosteron Dokularda Protein Birikimini Arttırır.
Bu etkinin mekanizması bilinmemekle birlikte erkek cinsiyet hormonu testosteron,
tüm vücut dokularında protein birikimini ve özellikle kaslarda kontraktil protein
birikimini (%30 - %50) arttırır.
Östrojen.
Temel dişi cinsiyet hormonu östrojen de bir miktar protein birikimine yol açar;
Medical

ancak etkisi testosterona oranla daha önemsizdir.


Tiroksin (T4).
T4 tüm hücrelerde metabolizma hızını arttırır ve sonuçta protein metabolizmasını
dolaylı yoldan etkiler. Enerji için yeteri kadar karbonhidrat ve yağ yoksa T4,
proteinlerin hızlı yıkımına ve enerji için kullanımına neden olur.
En önemlisi, T4’in protein metabolizması üzerine özgül etkisinin az olduğuna ve
İTF normal anabolik ve katabolik protein reaksiyon hızlarını arttırıcı genel önemli bir
etkisinin olduğuna inanılır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Beslenmenin ve Enerji Depolamanın Düzenlenmesi:
Vücudun toplam kütlesinin ve içeriğinin uzun süre dengeli bir şekilde
korunabilmesi için, enerji alımının enerji tüketimine uygun olması gerekir.
Alınan enerjinin yalnızca %27’si hücrelerin işlevsel sistemlerine ulaşır; büyük
kısmı protein metabolizması, kas aktivitesi ve çeşitli organ ve dokuların
aktiviteleri sonucu açığa çıkan ısıya dönüşür.
Medical

Alınan enerjinin fazlası başlıca yağ şeklinde depolanır;


buna karşın enerji alımında eksiklik, enerji tüketimi
enerji alımına eşitleninceye veya ölüm meydana
gelinceye kadar vücudun toplam kütlesinde
azalmaya neden olur.
Atletlerde ve işçilerde, yüksek düzeyde kas

İTF aktivitesi sırasındaki enerji tüketimi günde 6.000-7.000 Kaloriye ulaşabilir.


Buna karşılık, sedanter kişilerde bu değer yalnızca 2.000 Kaloridir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Beslenmeyi Düzenleyen Sinirsel Merkezler:
Açlık hissi midedeki ritmik kasılmalar ve huzursuzluk gibi birçok fizyolojik
etkiler ile ilişkilidir ve kişiyi uygun bir besin kaynağı aramaya yöneltir.
İştah, belirli tipte bir besine karşı isteği belirtir ve besinin niteliğini seçme
konusunda kişiye yardım eder.

Besin isteğinin karşılanmasından sonra,


Medical

tokluk duygusu doğar.


Bu duyguların hepsi çevresel ve kültürel
faktörler tarafından etkilenirler.
Bunlar aynı zamanda beyindeki, özellikle
hipotalamustaki, özgül merkezler
tarafından kontrol edilir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Hipotalamus Açlık ve Tokluk Merkezlerini İçerir:
Hipotalamusun çeşitli sinirsel merkezleri beslenmenin kontrolüne katılır.
Medical

Hipotalamusun lateral çekirdekleri açlık merkezi olarak görev yaparlar. Lateral hipotalamik
beslenme merkezi, hayvanın özellikle motor besin arama dürtüsünü uyararak çalışır.
Bu alanın uyarılması hayvanın aşırı yemesine (hiperfaji) neden olur.
İTF Lateral hipotalamusun harabiyeti, besine karşı isteği ortadan kaldırır ve belirgin kilo kaybı,
kas zayıflığı ve metabolizmanın azalmasına yol açar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Hipotalamus Açlık ve Tokluk Merkezlerini İçerir:
Hipotalamusun çeşitli sinirsel merkezleri beslenmenin kontrolüne katılır.
Medical

Hipotalamusun ventromedyal çekirdekleri tokluk merkezi olarak görev yaparlar.


Bu merkezin, beslenme merkezini baskıladığına inanılmaktadır.
Bu alanın elektriksel olarak uyarılması hayvanda tokluk yaratır yemeği reddeder (afaji).
İTF Aksine bu alanın haraplanması, hayvanın aşırı yemesine ve aşırı şişmanlamasına, bazen
normal büyüklüğünün dört katına ulaşıncaya kadar, sürekli yemesine yol açar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Hipotalamus Açlık ve Tokluk Merkezlerini İçerir:
Hipotalamusun çeşitli sinirsel merkezleri beslenmenin kontrolüne katılır.
Medical

Hipotalamusun paraventriküler, dorsomedyal ve arkuat çekirdeklerinin de besin alımını


düzenlediklerine inanılmaktadır.
Paraventriküler çekirdeklerin lezyonları sıklıkla aşırı yemeye neden olurken,
İTF Dorsomedyal çekirdeklerin lezyonları genellikle yeme davranışını baskılar.
Arkuat çekirdekler, sindirim sisteminden ve yağ dokusundan salınan çok sayıda hormonun
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
besin alımının ve enerji harcanmasının düzenlendiği bölgedir.
2022
PHYSIOLOGY
Hipotalamus nöronları arasında yoğun bir kimyasal etkileşim vardır ve
bu alanlar birlikte yeme davranışını kontrol eden ve tokluk hissini veren
olayları düzenlerler.
Bu çekirdekler ayrıca tiroid bezi, adrenal bezler ve pankreasın
hormonları dahil, enerji dengesi ve metabolizmanın düzenlenmesinde
önemli olan birçok hormonun salgılanmasını da etkilerler.
Medical

Hipotalamus ayrıca mide-bağırsak kanalından gelen duysal (midenin dolu


olması gibi) bilgileri,
kanda tokluk hissi veren besin maddeleri ile ilgili kimyasal (glikoz, amino
asitler ve yağ asitleri) sinyalleri,

İTF gastrointestinal hormonlardan gelen sinyalleri ve beslenme davranışını


etkileyen serebral korteks kaynaklı (görme, koku ve tat) sinyalleri de alır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Hipotalamusta Beslenme ve Tokluk Merkezlerini Etkileyen
Nörotransmiter ve Hormonlar
Beslenmeyi Azaltanlar (Anoreksijenik) Beslenmeyi Arttıranlar (Oreksijenik)
α- Melanosit Uyarıcı Hormon (α- MSH) Melanin-yoğunlaştırıcı hormon (MCH)
Leptin Amino asitler (Glutamat ve GABA)
Serotonin Aguti-ilişkili protein (AGRP)
Norepinefrin Nöropeptit Y (NPY)
Medical

Kortikotropin salıverici hormon (CRH) Endokanabinoidler


insülin Galanin (GAL)
Kolesistokinin (CCK) Oreksin A ve B
Glukagon-benzeri peptit (GLP) Endorfinler
Kokain ve amfetamin ilişkili transkript (CART) Ghrelin
Peptit YY (PYY) Kortizol

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Hipotalamusta Beslenmeyi Uyaran veya Baskılayan Sinir Hücreleri ve
Nörotransmiterler:
Hipotalamusun arkuat çekirdeğinde iştah ve enerji tüketimini kontrol
eden 2 tip sinir hücresi bulunmaktadır.
(1) α-melanosit-uyarıcı hormon (α-MSH) ile birlikte kokain ve amfetamin ilişkili
transkript (CART) üreten proopiyomelanokortin (POMC) nöronları ve
Medical

(2) nöropeptit Y (NPY) ve aguti-ilişkiliprotein (AGRP) üreten nöronlar iştah açıcı


maddelerdir.
POMC nöronlarının uyarılması yiyecek alımını azaltır ve enerji tüketimini artırır.
Oysa NPY-AGRP nöronlarının aktif hale getirilmesi yiyecek alımını artırır ve enerji
tüketimini azaltır.
Bu nöronlar Leptin, İnsülin, CCK ve Ghrelin gibi iştah düzenleyen çeşitli
İTF hormonların etkileri için başlıca hedeflerdir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Hipotalamusta Beslenmeyi Uyaran veya Baskılayan Sinir Hücreleri ve
Nörotransmiterler:
Gerçekten, arkuat çekirdeklerin nöronları enerji depolarını düzenleyen birçok
sinirsel ve periferik sinyallerin toplandığı bir yerdir.
POMC nöronlarının salgıladığı a-MSH özellikle paraventriküler çekirdeklerin
nöronlarında bulunan melanokortin reseptörlerini etkiler.
Medical

En az 5 tip melanokortin reseptörü (MCR) bulunsa da MCR-3 ve MCR-4 özellikle


besin alımı ve enerji dengesini düzenlemede önemlidir.
Bu reseptörlerin aktifleştirilmesi enerji tüketimini arttırırken yiyecek alimim
azaltırken baskılanması besin alımını önemli ölçüde artırır ve enerji tüketimini
azaltır.
MCR kısmen paraventriküler çekirdeklerden traktus solitaryus çekirdeğine
İTF giden sinir yollarının aktifleşmesi aracılık eder ve SSS aktivitesini uyarır.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenmenin kontrolü ile ilgili geribildirim mekanizmaları.
Midedeki gerim reseptörleri vagus sinirinde duysal aferent yolları etkinleştirir
ve beslenmeyi kısıtlar.
Besinin sindirilmesiyle salgılanan gastrointestinal hormonlar; peptid YY (PYY),
kolesistokinin (CCK) ve insülin, daha fazla yemeyi baskılar.
Ghrelin özellikle açlık sırasında mideden salgılanır ve iştahı uyarır.
Medical

Leptin, yağ hücrelerinden salgılanan, yapımı yağ kütlesindeki artışla birlikte


artan bir hormondur; besin alımını baskılar.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenmenin kontrolü ile ilgili geribildirim mekanizmaları.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenmenin kontrolü ile ilgili geribildirim mekanizmaları.
Midedeki gerim reseptörleri vagus sinirinde
duysal aferent yolları etkinleştirir ve
beslenmeyi kısıtlar.
Besinin sindirilmesiyle salgılanan
gastrointestinal hormonlar; peptid YY (PYY),
Medical

kolesistokinin (CCK) ve insulin, daha fazla


yemeyi baskılar.
Ghrelin özellikle açlık sırasında mideden
salgılanır ve iştahı uyarır.
Leptin, yağ hücrelerinden salgılanan, yapımı
yağ kütlesindeki artışla birlikte artan bir
İTF hormondur; besin alımını baskılar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Enerji dengesinin arkuat çekirdeklerdeki iki nöron tipiyle denetlenmesi:
Medical

İTF LepR: leptin reseptörü


NPY-Y1R: nöropeptit Y1 reseptörü
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Enerji dengesinin arkuat çekirdeklerdeki iki nöron tipiyle denetlenmesi:
(1) pro-opiyomelanokortin (POMC) nöronları; a-melanosit uyarıcı hormon (α-MSH)
ve kokain-amfetaminle düzenlenen transkript (CART) salgılar, besin alimim
azaltır ve enerji harcanmasını artırır.
(2) aguti-ilişkili protein (AGRP) ve nöropeptit Y üreten nöronlar; besin alımını artırır
ve enerji harcanmasını azaltır.
Medical

POMC nöronlarından salınan a-MSH, nukleus traktus solitaryusa ulaşan sinir yollarını
aktive eden paraventiküler çekirdeklerdeki melanokortin reseptörlerini uyarır,
sempatik aktiviteyi ve enerji harcanmasını artırır.
AGRP, MCR-4 antagonisti olarak davranır, insülin, leptin ve kolesistokinin (CCK),
AGRP-NPY nöronlarını baskılar ve komşu POMC-CART nöronlarını uyarır; böylece
besin alımını azaltan hormonlardır.
İTF Ghrelin mideden salgılanan, AGRP-NPY nöronlarını uyaran, besin alimim arttıran bir
hormondur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenmenin Mekanik İşlemlerini Etkileyen Sinirsel Merkezler:
Beslenmenin diğer bir yönü de, bu sürecinin mekanik bir iş olmasıdır.
Eğer beyin hipotalamusun altından, mezensefalonun üzerinden
kesilirse hayvan beslenme ile ilgili temel mekanik davranışlarına
devam edebilir.
Tükürük salgılayabilir, dudaklarını yalayabilir, besini çiğneyebilir ve
Medical

yutabilir. Yani, beslenmenin temel mekaniği, beyin sapındaki


merkezler tarafından kontrol edilmektedir.
Diğer merkezlerin işlevi, alınan besinlerin miktarını kontrol etmek ve
daha sonra beslenmenin mekaniği ile ilgili merkezleri uyarmaktır.
Hipotalamustan daha yukarıdaki merkezler de, beslenmenin,
İTF özellikle iştahın kontrolünde önemli rol oynarlar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenmenin Mekanik İşlemlerini Etkileyen Sinirsel Merkezler:
Bu merkezler, hipotalamus ile yakından ilişkisi olan amigdala ve
prefrontal korteksi içerir.
Amigdalanın bazı lezyonları, beslenmeyi arttırdığını, bazılarının ise
baskıladığını göstermiştir.
Ayrıca, amigdalanın bazı alanlarının uyarılması, beslenmenin mekanik
Medical

eylemini kolaylaştırır.
Amigdalannın iki taraflı harabiyetine bağlı en önemli etki, besinlerin
seçimi ile ilgili “psişik körlük"tür.
Diğer bir deyişle, hayvan (ve olasılıkla insanlar) yediği besinin tipi ve
kalitesini kontrol eden iştahı veya en azından iştahın bir bölümünü
İTF kaybeder.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
Beslenme miktarının düzenlenmesi ikiye ayrılabilir.
(1) Kısa süreli düzenlemesi, öncelikle öğünlerde aşırı yemeyi önlemekle
ilgilidir.
(2) Beslenmenin orta ve uzun süreli düzenlenmesi, öncelikle vücut
enerji depolarının normal miktarını uzun süre korumakla ilgilidir.
Medical

(1) Beslenmenin Kısa Süreli Düzenlenmesi


Aşırı miktarda ve hızlı bir şekilde yemek yiyen aç bir insanda, yeterli
miktarda yedikten sonra yemeyi durduran olay nedir?
Vücudun enerji depolarında değişme olması için yeterli süre yoktur ve bu
besinlerin kana emilebilmeleri için saatler gerekmektedir.
İTF Buna rağmen, kişi aşırı miktarda yemez; kendisi için yeterli olduğu ölçüde
beslenir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(1) Beslenmenin Kısa Süreli Düzenlenmesi
Bu amaçla işlev yapan hızlı geribildirim sinyal çeşitleri şunlardır:
Gastrointestinal Dolgunluk Beslenmeyi Baskılar.
Mide-bağırsak kanalı, özellikle mide ve duodenum gerildiği zaman,
baskılayıcı gerim sinyalleri beslenme merkezini geçici olarak baskılamak
Medical

için başlıca n. vagus yoluyla taşınır ve böylece yeme isteği azalır.


Gastrointestinal Hormonlar Aracılı Faktörler.
Kolesistokinin (CCK), başlıca duodenuma giren yağa yanıt olarak salgılanır;
safra kesesinin kasılması, midenin boşalması, bağırsak hareketi ve mide
asit sekresyonu gibi çeşitli GİS işlevleri etkiler.
Bununla birlikte beyine vagus aracılığıyla mesaj göndererek beslenmeyi
İTF baskılar doymaya ve yemeyi bırakmaya katkıda bulunur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(1) Beslenmenin Kısa Süreli Düzenlenmesi
Bu amaçla işlev yapan hızlı geribildirim sinyal çeşitleri şunlardır:
Gastrointestinal Hormonlar Aracılı Faktörler.
Peptit YY (PYY) mide-bağırsak kanalının her tarafından özellikle ileum ve
kolondan salgılanır. Besin alımı PYY’nin salgılanmasını uyarır.
Medical

Yağ içeriği yüksek yemeklerden sonra daha yüksek PYY düzeyleri görülür.
İnsanlarda iştahın düzenlenmesinde bu hormonun önemi bilinmemektedir.
Glukagon benzeri peptit (GLP) tam olarak anlaşılmasa da ince bağırsaklar
da besinin bulunması GLP salgılanmasını uyarır.
Bunu pankreastan insülinin yapımının ve salgılanmasının artışı izler.
GLP ve insülinin her ikisi de iştahı baskılamaya eğilimlidir, doyma duyusunu
İTF ve daha fazla besin alımının sürdürülmesini azaltır
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(1) Beslenmenin Kısa Süreli Düzenlenmesi
Bu amaçla işlev yapan hızlı geribildirim sinyal çeşitleri şunlardır:
Ghrelin - Bir Gastrointestinal Hormon- Beslenmeyi Arttırır.
Ghrelin başlıca midenin oksintik hücreleri tarafında salgılanır, ancak daha
az miktarda ince bağırsaklardan da salgılanır. Kan ghrelin düzeyleri açlık
Medical

sırasında yükselir; yemekten hemen önce doruğa çıkması ve sonra hızla


düşmesi, beslenmeyi uyarmada olası bir rolü olduğunu gösterir.
Ağız Reseptörleri Beslenmeyi Ölçer.
Özofagus fistülü olan bir hayvana büyük miktarda besin verildiğinde,
ağızdan önemli miktarda besin geçtikten sonra açlık derecesi azalır. Bu
etki, mide-bağırsak kanalı hiç dolmadığı halde ortaya çıkmaktadır.
İTF Çiğneme, tükürük salgısı, yutma ve tat gibi beslenme ile ilgili çeşitli oral
etkenlerin besin ağızdan geçerken miktarını "ölçtüğü” ve hipotalamustaki
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU beslenme merkezinin baskılandığı ileri sürülmektedir.
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(2) Beslenmenin Orta ve Uzun Süreli Düzenlenmesi
Uzun süre aç bırakılmış bir hayvana sınırsız besin sunulduğunda, hayvan
her zaman yediğinden daha fazla miktarda tüketir.
Buna karşılık, haftalarca zorla fazladan beslenmiş bir hayvan da kendi
isteğine göre beslenmeye bırakıldığında çok az yer.
Medical

Böylece, vücudun beslenmeyi kontrol eden mekanizması, beslenme


durumuna göre işlev yapmaktadır.
Glikoz, Amino Asitler ve Lipitlerin Kan Yoğunluğunun Açlık ve Beslenmeye
Etkisi.
Kan glikoz derişimindeki azalmanın acıkmaya neden olduğu uzun
zamandan beri bilinmektedir.
İTF Buna, açlık ve beslenmenin düzenlenmesi ile ilgili glikostatik teori adı
verilmiştir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(2) Beslenmenin Orta ve Uzun Süreli Düzenlenmesi
Glikoz, Amino Asitler ve Lipitlerin Kan Yoğunluğunun Açlık ve Beslenmeye
Etkisi.
Kan amino asit yoğunluğu, keto asitler gibi lipitlerin yıkım ürünleri ve bazı
yağ asitleri derişiminin de, aynı şekilde etki ettiğinin son zamanlardaki
Medical

benzer çalışmalar ile gösterilmesi, aminostatik ve lipostatik teorilerin


gelişmesine neden olmuştur.
Üç ana besinden herhangi biri azaldığında, hayvan otomatik olarak o besini
fazla yer ve sonunda kan metabolit yoğunlukları normale döner.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Medical

Beynin belirli özgül alanlarının işlevi ile ilgili nörofizyolojik çalışmalar


glikostatik, aminostatik ve lipostatik teorileri kanıtlamıştır:
(1) Hiperglisemi, hipotalamusun ventromedyal ve paraventriküler çekirdeklerindeki
tokluk merkezinde bulunan glikoza duyarlı nöronların ateşleme hızını attırır.
İTF (2) Hiperglisemi aynı zamanda lateral hipotalamusun açlık merkezinde glikoza-
duyarlı nöronlar olarak bilinen nöronların ateşlemesini azaltır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(2) Beslenmenin Orta ve Uzun Süreli Düzenlenmesi
Vücut Sıcaklığının Düzenlenmesi ve Beslenme.
Bir hayvan soğuğa maruz kaldığı zaman aşırı yemek yeme, sıcağa
maruz kaldığı zaman da daha az yeme eğilimi gösterir.
Medical

Bu durum, hipotalamustaki sıcaklık düzenleyici sistemle besin


alımını düzenleyen sistem arasındaki etkileşmeden kaynaklanır.
Soğukta besin alımının artışı
(1) metabolizma hızını yükseltmesi,
(2) yalıtkanlık için yağ artışı sağlaması nedeniyle, soğuk koşullarını
İTF iyileştirme yönünden önemlidir.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(2) Beslenmenin Orta ve Uzun Süreli Düzenlenmesi
Yağ Dokusundan Kaynaklanan Geribildirim Sinyalleri Beslenmeyi
Düzenler.
İnsan ve deney hayvanlarında yapılan çalışmalar gösteriyor ki hipotalamus,
yağ hücrelerinden salgılanan bir peptit hormon olan leptinin aracılığıyla
Medical

enerji deposunu algılar.


Yağ dokusunun miktarı arttığında (aşırı enerji depolama sinyali), yağ
hücreleri leptin yapımını artırır.
Kana verilen leptin kan-beyin bariyerini kolaylaştırılmış difüzyonla geçer ve
hipotalamusta çeşitli bölgelerde, özellikle arkuat ve paraventriküler
çekirdeklerin POMC nöronlarında leptin reseptörlerine bağlanır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenme Miktarını Düzenleyen Etkenler:
(2) Beslenmenin Orta ve Uzun Süreli Düzenlenmesi
Yağ Dokusundan Kaynaklanan Geribildirim Sinyalleri Beslenmeyi Düzenler.
Bu hipotalamik çekirdeklerde leptin reseptörlerinin uyarılması, yağ depolamasını
azaltan çeşitli etkileri başlatır:
(1) Hipotalamusta NPY ve AGRP gibi iştah uyarıcılarının yapımının azalması;
Medical

(2) α-MSH'nın salıverilmesi ve melanokortin reseptörlerinin aktifleşmesine yol açan POMC


nöronlarının aktive edilmesi-,
(3) hipotalamusta kortikotropin-serbestleştirici hormon gibi maddelerin yapımının artması;
(4) metabolizma hızını ve enerji tüketimini artıran sempatik sinir aktivitesinin artması
(hipotalamustan vazomotor merkeze uzanan sinir yolları aracılığıyla);
(5) pankreasın hücrelerinden insülin salgılanmasının azalması sonucu enerji depolanmasının

İTF azalması.
Böylece, leptin yağ dokusunda yeterli düzeyde enerji depolandığını ve daha fazla besin
Fizyoloji Anabilim Dalı almaya gerek olmadığını beyne bildiren önemli bir sinyal olabilir.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Beslenmeyle İlgili Hem Uzun Hem de Kısa Süreli Düzenleyici Sistemlere
Sahip Olmanın Önemi:
Uzun süreli düzenleyici sistem, beslenmeyle ilgili olarak, tüm enerji geribildirim
mekanizmalarını içine alan, dokularda besin depolarının sabit tutulmasına ve
depoların aşırı azalması veya artmasını önlemeye yardım eder.
Kısa süreli düzenleyici sistem 2 önemli amaca hizmet eder.
Medical

• Birincisi, insan veya hayvanın her öğünde az miktarda yemesini sağlarlar.


Böylece besinler gastrointestinal kanaldan sabit şekilde geçerler ve sindirim,
emilim ve depolanma mekanizmalarının hepsi, belli dönemlerde aşırı artmak
yerine en uygun hızda çalışabilir.
• İkincisi, kişinin öğünlerde aşırı miktarda yemesini önlemeye yardım ederler ve
bu yolla metabolik depolama sistemlerini aşacak miktarlarda besinin emilmesi
İTF engellenmiş olur.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlık (Obezite):
Şişmanlık, vücut yağının fazlalığı şeklinde tanımlanabilir.
Vücut yağ içeriğini temsil eden bir ölçüt olan, Beden Kütle İndeksi (BKİ),
aşağıdaki formülden hesaplanabilir:
BKİ = Ağırlık (kg) / Boy (m)2
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlık (Obezite):
BKİ vücut yağ kütlesi hakkında doğrudan bilgi vermez ve fazla kas
kütlesinden dolayı bazı kişilerin BKİ’si yüksek bulunur.
Şişmanlığı tanımlamanın daha iyi bir yolu, toplam
vücut yağının %’sini gerçek olarak ölçmektir.
Şişmanlık, çoğu kez erkeklerde toplam vücut
Medical

yağının %25 veya daha üzeri, kadınlarda %35


veya daha üzeri olması şeklinde tanımlanır.
ABD ve birçok sanayileşmiş ülkede çocuk ve
erişkinde şişmanlığın görülme sıklığı hızla
artmaktadır ve son 10 yılda %30'dan daha yükseğe ulaşmıştır.
İTF ABD’de erişkinlerin yaklaşık %64’ü fazla kilolu ve %33'ü ise şişmandır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlık (Obezite) Enerji Alımının Enerji Tüketimine Göre
Fazla Olmasından Kaynaklanır.
Vücuda tüketilenden daha fazla enerji (besin şeklinde)
girdiğinde vücut ağırlığı artar ve aşırı enerji yağ
şeklinde depo edilir.
Bu nedenle enerji çıkışından fazla enerji girişi aşırı
Medical

yağlanmaya (şişmanlık) yol açar.


Vücuda fazladan giren her 9,3 Kalori için 1 gram yağ
depo edilir.
Şişman kişilerde karaciğer ve vücudun diğer dokuları
önemli ölçüde lipit biriktirse de, yağ başlıca deri altı ve
İTF periton boşluğundaki yağ hücrelerinde depolanır.

Fizyoloji Anabilim Dalı


Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlığın Nedenleri Olarak Azalmış Fiziksel Aktivite ve Anormal
Beslenme Düzenlenmesi:
Şişmanlığın nedenleri karmaşıktır.
Beslenme ve enerji metabolizmasının yönlendirilmesinde genlerin önemli
rol oynamasına rağmen, yaşam tarzı ve çevresel faktörler birçok şişman
kişide baskın rol oynayabilir.
Medical

Son 20 ila 30 yılda şişmanlığın görülme


sıklığında hızlı artış, yaşam tarzı ve
çevresel faktörlerin bu konuda önemli
rol oynadıklarını göstermektedir.
Çünkü, genetik değişiklikler bu kadar
İTF hızlı gelişmez.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlığın Nedenleri Olarak Azalmış Fiziksel Aktivite ve Anormal
Beslenme Düzenlenmesi:
Hareketsiz Yaşam Şişmanlığın Başlıca Nedenidir.
Düzenli fiziksel aktivite ve fiziksel antrenmanın kas kütlesini artırdığı ve
vücut yağ kütlesini azalttığı bilinmektedir.
Oysa sedanter yaşam genellikle kas kütlesinde
Medical

azalma ve yağ dokusunda artışla sonuçlanır.


Ortalama kişiler her gün kullanılan enerjinin %25 ile
%30'unu kas aktivitesine ayırır ve bir işçide bu oran
%60 ile %70 kadar olabilir.
Tek bir yoğun egzersiz bile bazal enerji
tüketimini birkaç saat artırabilir.
İTF Kas etkinliği vücutta enerji harcanmasını artıran ve yağ depolarının azaltılmasını
Fizyoloji Anabilim Dalı
sağlayan etkili bir yöntemdir.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlığın Nedenleri Olarak Azalmış Fiziksel Aktivite ve Anormal
Beslenme Düzenlenmesi:
Anormal Beslenme Davranışı Şişmanlığın Önemli Bir Nedenidir.
Beslenmeyi düzenleyen güçlü fizyolojik mekanizmalara rağmen anormal
beslenme, aşırı enerji alımı ve şişmanlığa yol açabilen önemli çevresel,
sosyal ve psikolojik faktörler bulunmaktadır.
Medical

Bazı kişilerde psikolojik faktörler şişmanlığa


katkıda bulunabilir.
Örneğin; bir yakınının kaybı, şiddetli bir hastalık
veya ruhsal çöküntü gibi yoğun stres durumlarında
veya sonrasında insanlar çoğu kez fazla kilo alırlar.
Bu durum gösteriyor ki, yemek yeme ruhsal
İTF gerginliği kaldırma aracı olabilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlığın Nedenleri Olarak Azalmış Fiziksel Aktivite ve Anormal
Beslenme Düzenlenmesi:
Şişmanlığın Olası Bir Nedeni Olarak Çocuklukta Aşırı Beslenme.
Aileler sağlıklı bir beslenme alışkanlığının, her bir öğünü
tam doyurucu olan günde 3 öğün olması gerektiği
şeklindeki yaygın düşüncedir.
Medical

Bir çok genç çocuk bu alışkanlığa aşırı ilgili aileleri


tarafından zorlanır ve bu çocuklar yaşamları boyunca bu
alışkanlığı uygulamaya devam ederler.
Şişman çocuklarda yağ hücrelerinin sayısı normal
çocukların yaklaşık üç katı kadardır.
Bu nedenle, çocukların özellikle bebeklik, daha az ölçüde
İTF de çocukluğun daha ileri çağlarında aşırı beslenmesinin
yaşam boyu şişmanlığa yol açabileceği bildirilmektedir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlığın Nedenleri Olarak Azalmış Fiziksel Aktivite ve Anormal
Beslenme Düzenlenmesi:
Şişmanlığa Neden Olan Nörojenik Bozukluklar.
Medical

Hipotalamusun ventromedyal
çekirdeklerindeki lezyonların
hayvanda aşırı yemek yeme
sonucu şişmanlığa yol açtığına
işaret edilmişti.
Ayrıca, hipotalamusa doğru uzanan hipofiz tümörü olan kişilerin bir çoğunda
İTF gelişen ilerleyici şişmanlık, insanlarda hipotalamus harabiyeti sonucunda
şişmanlığın gelişebileceğini göstermektedir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY Şişmanlığın Nedenleri Olarak Azalmış Fiziksel Aktivite ve Anormal
Beslenme Düzenlenmesi:
Şişmanlığın Bir Nedeni Olarak Genetik Faktörler.
Şişmanlık kesinlikle aileler içinde geçebilir.
Genetiğin şişmanlığa katkısındaki kesin rolünü belirlemek
güçtür; çünkü aile üyeleri genellikle aynı beslenme
Medical

alışkanlıklarını ve fiziksel etkinlik kalıplarını paylaşır.


Güncel kanıtlar, obezitenin %20-25'inin genetik faktörlere
bağlı olabileceğini düşündürmektedir.
Genler: (1) beslenme merkezleri, (2) yağ depolanması ve
enerji tüketimini düzenleyen yollardan bir veya bir
İTF kaçının bozukluğuna yol açarak şişmanlığa katkıda
bulunabilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Şişmanlığın Tedavisi:
Şişmanlığın tedavisi, istenilen kilo kaybı gerçekleşinceye kadar ya enerji alımının
azaltılması veya enerji tüketiminin arttırılması gerekir.
Ağırlık kaybetmeye kalkışan çoğu insan için fiziksel aktivitenin artması, uzun
süre başarılı ağırlık kaybetmenin önemli bir öğesidir.
Enerji alımını azaltmak için düzenlenen diyetlerin çoğunda, diyetin büyük kısmı
Medical

beslenme değeri olmayan selülozlu “dolgu” maddelerinden oluşturulur.


Diyet sırasında vitamin eksiklerini önlemek önemlidir.
Şişmanlığın tedavisinde acıkmanın derecesini azaltmak için çeşitli ilaçlar
denenmiştir, ancak bu ilaçları kullanmak tehlikelidir; çünkü aynı zamanda
MSS’ni aşırı uyararak, kişiyi sinirli yapar ve kan basıncını yükseltirler.

İTF Ayrıca, insanlar bu ilaca hızlı adapte olduklarından, kilo kaybı %5-10’dan fazla
olmaz.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Şişmanlığın Tedavisi:
Birçok şişman kişide fiziksel aktivite artışı ile önemli ağırlık kaybı
gerçekleştirilebilir.
Kişi ne kadar fazla egzersiz yaparsa, günlük enerji tüketimi o kadar
artar ve şişmanlık da o derece hızlı kaybolur.
Bu nedenle sıklıkla ağır egzersiz, şişmanlık tedavisinin temel bir
Medical

parçasıdır.
ABD’de morbid şişmanlığı tedavi etmek için kullanılan en yaygın
cerrahi yöntemlerden ikisi, "gastrik baypas ve midenin bantlama"
cerrahisidir.
Bu cerrahi yöntemler genellikle şişman kişilerde önemli ağırlık kaybı
İTF oluştursa da büyük ameliyatlardır ve genel sağlık ve ölüm oranı
üzerine uzun süreli etkileri henüz bilinmemektedir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Şişmanlığın Tedavisi:
ABD’nde morbid şişmanlığı tedavi etmek için kullanılan en yaygın cerrahi
yöntemlerden ikisi, gastrik baypas ve midenin bantlama cerrahisidir.

Gastrik baypas cerrahisi, midenin


Medical

proksimal kısmında küçük bir cebin


oluşturulması ve daha sonra değişik
uzunlukta olabilen ince bağırsak
parçasıyla jejunuma bağlanması ve
oluşturulan cebin tellerle midenin geri
kalan kısmından ayrılmasını içerir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Şişmanlığın Tedavisi:
ABD’nde morbid şişmanlığı tedavi etmek için kullanılan en yaygın cerrahi
yöntemlerden ikisi, gastrik baypas ve midenin bantlama cerrahisidir.

Midenin bantlama cerrahisi, midenin


Medical

çevresine üst ucuna yakın ayarlanabilir


bir bandın yerleştirilmesini içerir.
Ayrıca her bir öğünde yenilen yiyecek
miktarını kısıtlayan küçük bir mide cebi
oluşturur.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Zayıflık, Anoreksi ve Kaşeksi:
Zayıflık, şişmanlığın karşıtıdır ve aşırı ağırlık kaybı olarak tanımlanır.
Yiyeceklerin yetersizliği ile olabilir veya psikojenik ve hipotalamus
bozuklukları ile perifer dokulardan serbestlenen faktörler gibi yeme
arzusunu azaltan tüm fizyopatolojik koşullar zayıflamaya neden olabilir.
Özellikle kanser gibi ciddi hastalığı bulunan birçok kişide azalan
Medical

beslenme isteği ciddi ağırlık kaybına götüren artmış enerji tüketimiyle


birlikte olabilir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Zayıflık, Anoreksi ve Kaşeksi:
Anoreksi, literatür karşılığı olan “yememe” nin karşıtı olarak iştah
azalmasının neden olduğu yiyecek alımında azalma şeklinde
tanımlanabilir.

Bu tanımlama, ağrı ve bulantı gibi


Medical

yaygın problemleri olan bir kişinin


daha az yiyecek tüketebildiği
kanser gibi hastalıklarda kişinin
iştahsızlığının fizyopatolojisinde
MSS mekanizmaların önemini
İTF vurgular.
Fizyoloji Anabilim Dalı Rachael Farrokh
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Zayıflık, Anoreksi ve Kaşeksi:
Anoreksia nervosa, kişinin besinlere karşı tüm isteğini kaybettiği, hatta
yiyeceklerin midesini bulandırdığı ve sonuç olarak, şiddetli zayıflamanın
görüldüğü psişik bir durumdur.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Zayıflık, Anoreksi ve Kaşeksi:
Kaşeksi, tek başına yiyecek alımındaki azalmanın neden olduğundan
daha fazla ağırlık kaybına götüren artmış enerji tüketimiyle ilgili
metabolik bir bozukluktur.
İştahsızlık ve kaşeksi, edinsel immün yetmezlik sendrom (AIDS)’lu hastalarda,
“tükenme sendromunda” ve kronik inflamatuvar hastalıklarda genellikle
Medical

birlikte görülür. Hemen hemen tüm kanser tipleri, hem iştahsızlık hem de
kaşeksiye neden olur ve hastalarının yarısından fazlasında “Anoreksi-Kaşeksi
Sendromu ” gelişir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Zayıflık, Anoreksi ve Kaşeksi:
Merkezi sinirsel ve çevresel faktörlerin kanserin tetiklediği anoreksi ve
kaşeksiye katkıda bulunduğuna inanılmaktadır.
• Tümör nekrozis faktör-α,
• interlökin-6,
• interlökin-1 β ve
Medical

• proteoliz-tetikleyici faktörü
içeren çeşitli yangısal sitokinlerin
iştahsızlık ve kaşeksiye neden
olduğu gösterilmiştir.
Bu inflamatuvar sitokinlerin çoğu, hipotalamusta melanokortin
İTF sistemini aktifleştirerek iştahsızlığa aracılık etmektedir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Açlık:
Açlıkta Vücut Dokularındaki Besin Depolarının Boşalması:

Yağ depolarının tamamen boşaldığı ve


enerji kaynağının yalnızca proteinlerden
ibaret olduğu bir durum ortaya çıkar.
Medical

Bu durumda protein yedekleri yeniden


hızla azalmaya başlar.
Proteinler, hücresel işlevlerin
sürdürülmesi için gerekli olduğundan,
vücut proteinleri normal düzeyin
yarısına indiğinde ölüm kaçınılmaz olur.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Açlığın besin depolarına etkisi
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Açlık:
Açlıkta Vücut Dokularındaki Besin Depolarının Boşalması:
Dokular enerji için karbonhidratların kullanımını, yağ ve proteinlere
tercih ederlerse de vücuttaki karbonhidrat depolarının miktarı ancak
birkaç yüz gramdan ibarettir (başlıca karaciğer ve kaslardaki glikojen) ve
vücut işlevleri için gerekli enerjiyi ancak yarım gün kadar karşılayabilirler.
Medical

Bu nedenle, açlığın ilk birkaç saati dışında en büyük etki, dokuda yağ ve
proteinlerin gittikçe azalmasıdır.
Yağlar en önemli enerji kaynağını oluşturduğundan, (normal bir kişide
karbonhidrat enerjisinin 100 katı) azalma hızları Şekilde gösterildiği gibi
vücuttaki bütün yağ depoları boşalıncaya kadar kesintisiz devam eder.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Açlık:
Açlıkta Vitamin Eksiklikleri:
Bazı vitaminlerin, özellikle suda eriyen B ve C vitaminlerin
depoları açlıkta uzun süre devam edemez.
Açlıkta bir hafta veya daha uzun bir süre sonra
genellikle hafif bir vitamin eksikliği baş gösterir ve
Medical

birkaç hafta sonra da ağır vitamin eksiklikleri ortaya


çıkar.
Böylece, ölüme götüren düşkünlüklere bu eksiklikler
de eklenmiş olur.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Vitaminlerin Günlük Gereksinimleri:
Vitamin, vücudun normal metabolizması için küçük miktarda gerekli
olan ve vücudun hücrelerinde yapılamayan organik bir bileşiktir.
Vitaminler diyette bulunmadığı zaman,
önemli metabolik bozukluklara neden
Medical

olabilirler.
Tablo, erişkin bir kişinin günlük ihtiyacı
olan önemli vitaminlerin miktarlarını
göstermektedir.
Gereksinimler, vücut büyüklüğü, büyüme
İTF hızı, egzersiz düzeyi ve hamilelik gibi
durumlarda önemli ölçüde değişir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Vücutta Vitaminlerin Depolanması:
Vitaminler bütün hücrelerde az miktarda depolanırken bazı vitaminler ise büyük
ölçüde karaciğerde depolanır.
Örneğin, karaciğerde depolanan A vitamini hiç vitamin almayan bir kişiye 5-10 ay
kadar yetebilir ve karaciğerin D vitamini deposu dışarıdan hiç D vitamini almayan
Medical

bir kişi için genellikle 2-4 ay kadar yeterlidir.


Suda çözünen çoğu vitaminlerin depolanması nispeten azdır ve bu, özellikle B
vitaminlerinin birçoğu için doğrudur.
Diyetinde B kompleks vitaminleri eksik olan bir kişide, eksikliğin klinik belirtileri
bazen birkaç günde ortaya çıkar. B12 vitamini bunun dışındadır; çünkü
karaciğerdeki deposu bir yıl veya daha uzun süre yetebilir.
İTF Suda çözünen C vitamininin yokluğu belirtileri birkaç haftada içinde ortaya
çıkabilir ve 20-30 hafta içinde ise ölüme götürebilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
A Vitamini.
A vitamini, hayvansal dokularda retinol şeklinde bulunur.
Bu vitamin bitkisel besinlerde bulunmaz, ancak, A vitaminine dönüştürülen
provitaminler birçok bitkisel gıdalarda bol miktarda bulunur.
Medical

Bunlar sarı ve kırmızı karotenoid


pigmentlerdir.
Kimyasal yapıları A vitaminine
benzediği için karaciğerde A
vitaminine dönüştürülebilirler.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
A Vitamini Eksikliği "Gece Körlüğü"ne ve Epitel Hücre Büyümesinde
Bozukluklara Neden Olur.
A vitamininin vücut metabolizmasındaki temel işlevi, gözün retinasındaki
pigmentlerinin oluşturulmasında kullanılmasıdır.
Medical

Görme pigmentlerinin oluşumu için A


vitamini gerekir ve bu nedenle gece
körlüğünü önler.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
A Vitamini Eksikliği "Gece Körlüğü"ne ve Epitel Hücre Büyümesinde
Bozukluklara Neden Olur.

Vücuttaki hücrelerin çoğunun normal büyümesi ve


özellikle çeşitli tipteki epitel hücrelerinin çoğalması
Medical

ve normal gelişimi için de A vitamini gereklidir.


A vitamini eksikliğinde vücudun epitel yapıları
keratinize olmaya başlar, hasara uğrayan epitel
yapılarında örneğin, gözün konjuktivası, idrar ve
solunum yollarında sıklıkla enfeksiyon görülür.

İTF Bu nedenle A vitaminine “antienfeksiyon” vitamini


denilmiştir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Tiyamin (B1 Vitamini):
Tiyamin eksikliğinde (beriberi), dokularda pirüvik asit ve bazı amino
asitlerin kullanılması azalırken, yağların kullanılması artar.
Bu nedenle, tiyamin özgül olarak karbonhidratların ve birçok amino
asitlerin son metabolizmaları için gereklidir.
Medical

Bu besinlerin kullanımlarının azalmış olması, tiyamin eksikliğinde


görülen birçok bozukluklardan sorumludur.
Polinörit, kardiyovasküler semptomlar ve gastrointestinal bozuklukları
kapsayan aşırı tiyamin eksikliği tablosu, özellikle kardiyovasküler
semptomlar baskın olduğu zaman, sıklıkla beriberi olarak adlandırılır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Tiyamin (B1 Vitamini):
Tiyamin eksikliğinde:
• Merkezi ve Periferik Sinir Sisteminde lezyonlara yol açar.
• Hem periferik ve hem de merkezi sinir sisteminde sinir liflerinin
Medical

miyelin kılıflarında dejenerasyonayol açar.


• Kalbin gücünü azaltır ve periferik vazodilatasyona yol açar.
• Bazı kişilerde, kalp yetersizliğine bağlı olarak büyük ölçüde
periferde ödem ve assit gelişir.

İTF • Gastrointestinal sistem bozukluklarına yol açar.


Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Niyasin (Vitamin B3):
Nikotinik asit de denilen niyasin, vücutta nikotinamid adenin
dinükleotid (NAD) ve nikotinamid adenin dinükleotid fosfat (NADP)
şeklinde koenzim olarak fonksiyon yapar.
Niyasin eksikliğinin erken dönemlerinde kas güçsüzlüğü ve bezlerden
Medical

salgıların azalması gibi basit fizyolojik değişiklikler gözlenir.


Ancak, ciddi yetersizlikte, dokuların ölümü kaçınılmazdır.
MSS’in pek çok bölümünde patolojik lezyonlar ortaya çıkar ve kalıcı
bunama veya çeşitli tiplerde psikozlar gelişir.
Ayrıca, derinin rejenerasyonu bozulur mekanik iritasyona veya güneş
İTF ışınına maruz kalan yerlerde çatlamalar, pigmentli alanlar oluşur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Niyasin (Vitamin B3):
Niyasin eksikliğinde, ağız ve GİS kanalın diğer bölümlerindeki muköz
zarlarda yoğun iritasyon ve buna bağlı çeşitli GİS bozukluklar ortaya çıkar.
Ciddi vakalarda, yaygın GİS kanamalara yol açabilir.
Bu durum olasılıkla GİS epitel metabolizmasının yaygın şekilde azalmış
Medical

olmasına ve epitel tamirinin düzgün gerçekleşememesine bağlıdır.


Pellagra adı verilen klinik tablo ve köpeklerde görülen siyah dil hastalığı,
niyasin eksikliğine bağlı durumlardır.
Belli ölçüde niyasine dönüştürülebilen triptofan amino asidi mısırda az
olduğundan, mısırla beslenen insanlarda pellagra çok yaygındır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Niyasin (Vitamin B3):
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Riboflavin (Vitamin B2):
Riboflavin, dokularda normal olarak fosforik asitle birleşerek iki
koenzim olan, flavin monorıükleotid (FMN) ve flavin adenin
dinükleoid (FAD)’İ oluşturur.
Deney hayvanlarında riboflavin eksikliği ağır dermatit, kusma, ishal,
Medical

kaslarda spastisiteye yol açar; sonunda kaslar zayıflar; koma ve vücut


sıcaklığının düşmesini daha sonra ölüm izler.
Ağır riboflavin eksikliği vakalarındaki birçok belirtiler, niyasin
eksikliğinde görülenlerin aynısıdır.
Her iki durumda da bozuldukların hücrelerde oksidatif süreçlerin
İTF baskılanmasından kaynaklandığı sanılmaktadır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Riboflavin (Vitamin B2):
İnsanlarda hafif riboflavin eksikliğine sıklıkla rastlamak mümkündür.
Bu tip eksiklik, sindirim bozukluklarına, deride ve gözlerde yanma
duygusuna, ağız köşelerinde çatlama, baş ağrıları, mental depresyon,
unutkanlığa vb. yol açar.
Medical

Riboflavin eksikliğinin belirtileri nisbeten hafif olmakla beraber,


sıklıkla tiyamin, niyasin ya da ikisinin eksildiği ile birlikte bulunur.
Pellagra, Beriberi, Şupru ve Kwashiorkor‘u kapsayan birçok eksiklik
sendromları, birçok vitaminlerin birlikte eksildiklerinin yanı sıra
beslenme bozukluğunun diğer etkilerinden kaynaklanabilir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Riboflavin (Vitamin B2):
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Kobalamin (Vitamin B12):
Ortak prostetik gruba sahip birçok kobalamin bileşikleri B12 vitamini
aktivitesi gösterirler.

Hemoglobin (Hb) moleküllerindeki demire


Medical

benzer şekilde koordinasyon bağlarına sahip


olan bu prostetik grubun, kobalt içerdiğine
dikkat ediniz.
Kobalt atomunun da demir gibi, başka
maddelerle geridönüşlü olarak birleşerek işlev
yapması olasıdır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
B12 Vitamini Eksikliği Pernisiyöz Anemiye Yol Açar:
B12 vitamini bir hidrojen alıcı koenzim olarak çeşitli metabolik işlevleri
yürütür.
En önemli işlevi, gen eşlenmesinde gerekli bir basamak olan
ribonükleotidin deoksiribonükleotide indirgenmesinde bir koenzim
Medical

gibi hareket etmesidir.


Bu B12 vitamininin 2 önemli işlevini açıklayabilir:
(1) Büyümeyi hızlandırma ve
(2) Eritrositlerin yapımını ve olgunlaşmasını hızlandırma.
Bu ikinci işlevi, B12 vitamini eksikliğinde eritrositlerin olgunlaşma yetersizliğine
İTF bağlı gelişen bir anemi olan pernisiyöz anemi ile ilişkilidir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
B12 Vitamini Eksikliği Pernisiyöz Anemiye Yol Açar:
Medical

İTF B12 vitamini eksikliğinin yaygın nedeni, bu vitaminin besinlerde bulunmayışı değil, ileum mukozasından emilimi
Fizyoloji Anabilim Dalı için gerekli olan ve mide bezlerinin paryetal hücreleri tarafından salgılanan intrensek faktör (IF)ün eksikliğidir.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
B12 Vitamini Eksikliği Medulla Spinalisteki Kalın Sinir Liflerinde
Demiyelinizasyona Yol Açar:

B12 vitamini eksikliği olan kişilerde,


özellikle medulla spinalisin arka
kolonlarındaki ve bazen de yan
Medical

kolonlarındaki sinir liflerinde


demiyelinizasyon görülür.

Bunun bir sonucu olarak,


pernisiyöz anemili birçok insanda
İTF perifer duyuların kaybı fazladır ve şiddetli vakalarda
paralizi bile ortaya çıkar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Folik Asit (Pteroyilglutamik Asit):
Çeşitli pteroyilglutamik asitler, “folik asit etkisi” gösterirler.
Vücuttaki belki de en önemli görevi, DNA sentezinde gerekli olan pürinlerin ve
timinin sentezidir. Bu nedenle folik asit, B12 vitamini gibi, hücresel genlerin
eşlenmesi için gereklidir.
Medical

Folik asit, B12 vitamininden daha güçlü bir şekilde büyümeyi


hızlandırır. B12 vitaminine benzer şekilde eritrositlerin
olgulaşmasında da önemlidir.
Ancak B12 vitamini ve folik asit, eritrositlerin büyümesinde ve
olgunlaşmasında özgül ve farklı kimyasal işlevler yürütürler.
Folik asit eksikliğinin önemli sonuçlarından biri, pernisiyöz anemide görülene
İTF tamamen benzeyen “makrositer – megaloblastik anemi” gelişmesidir.
Bu durum, çoğu kez sadece folik asitle etkili bir şekilde tedavi edilebilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Folik Asit (Pteroyilglutamik Asit):
Medical

Anencephaly

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Piridoksin (B6 Vitamini):
Piridoksin hücrelerde piridoksal fosfat şeklinde bulunur ve amino asit ve
protein metabolizmasıyla ilgili birçok kimyasal reaksiyon için koenzim olarak
görev yapar.
En önemli rolü, amino asitlerin sentezindeki transaminasyon olayındaki
Medical

koenzim görevidir. Aynı zamanda, bazı amino asitlerin hücre zarlarından


taşınmasında da görev yaptığı kabul edilmektedir.
Piridoksin eksikliği, aşağı sınıf hayvanlarda dermatite, büyüme hızını
duraklatabilmekte, karaciğer yağlanmasına ve anemiye yol açabilmektedir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Piridoksin (B6 Vitamini):
Piridoksin eksikliği, mental faaliyetleri bozduğuna dair kanıtlar da vardır.
Nadiren, çocuklarda piridoksin eksikliğine bağlı konvülsiyon, dermatit
ve bulantı, kusma gibi GİS bozuklukların ortaya çıktığı bilinmektedir.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Pantotenik Asit (B5 Vitamini):
Pantotenik asit veya B5 vitamini eksikliği aşağı sınıf hayvanlarda;
büyümeyi geciktirir, üreme faaliyetlerini engeller, tüylerin kırlaşmasına,
dermatit, karaciğer yağlanması ve böbreküstü korteksinde hemorajik nekroza
yol açabilir.
Medical

İnsanda kesin bir eksiklik sendromu kanıtlanmamıştır. Bu belki de, bu vitaminin


bütün besinlerde bulunması ve vücutta az miktarda yapılabilmesine bağlıdır.

Ancak bu özellikler pantotenik asidin


vücuttaki metabolik sistemler için değerli
olmadığı anlamına gelmez.
İTF Gerçekten de, belki de diğer vitaminler
kadar gereklidir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Askorbik Asit (C Vitamini):
Askorbik Asit Eksikliği Kollajen Liflerin Zayıflamasına Yol Açar.
Geçmişte, sıklıkla uzun deniz yolculuklarında görülen 20-30 hafta süreli
askorbik asit eksikliği skorbüte neden olurdu.
Skorbütün en önemli etkilerinden biri, yaraların çok geç iyileşmesidir.
Medical

Bu durum hücrelerde kollajen liflerin birikiminin eksikliği ve hücrelerarası


bağlayıcı maddelerin yetersizliğinden kaynaklanır.

Sonuçta, genellikle birkaç


günde iyileşebilen bir yaranın
İTF iyileşmesi için ayların geçmesi
gerekir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Askorbik Asit (C Vitamini):
Askorbik asit yokluğu, kemik büyümesini duraklatır.
Büyüyen epifizlerdeki hücreler prolifere olmaya devam ederler; ancak
hücrelerin arasında yeni kollajen birikimi bulunmadığından kemikleşme
eksik kalır ve kemikler büyüme noktalarından kolayca kırılabilir.
Medical

Askorbik asit eksikliği bulunanlarda, kemikleşmesi tamamlanan kemiklerdeki


osteoblastlar, yeni kemik matriksi oluşturamadığı için kırılan kemik iyileşmez.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Askorbik Asit (C Vitamini):
Askorbik asit yokluğu, kemik büyümesini duraklatır.
Skorbütte
(1) endotel hücreleri uygun şekilde birbirine yapışmadığı ve
(2) damar çeperinde normal olarak bulunan kollajen fibriller yetersiz
Medical

kaldığı için, kan damarlarının çeperleri aşırı frajildir.


Özellikle kapillerler kolayca yırtılabilir ve bütün
vücutta peteşi (3 mm) şeklinde pek çok kanama
görülür.
Derinin altındaki kanamalar bazen bütün vücudu
İTF kaplayan purpura (3-10 m) halinde görülür.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Askorbik Asit (C Vitamini):
Askorbik asit yokluğu, kemik büyümesini duraklatır.

Askorbik asit eksikliğini test etmek için, üst


kola tansiyon aletinin manşonu ile basınç
Medical

uygulayarak peteşi oluşup oluşmadığı gözlenir.


Bu işlem kanın venöz dönüşünü engeller ve
kapiller basıncı yükseltir.
Şiddetli askorbik asit eksikliğinde, ön kol
İTF derisinde kırmızı lekeler ortaya çıkar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
Askorbik Asit (C Vitamini):
Askorbik asit yokluğu, kemik büyümesini duraklatır.

İleri derecede skorbütte bazen kas


hücrelerinde ayrılmalar, diş etlerindeki
Medical

lezyonlara bağlı dişlerde gevşemeler,


dökülmeler ağızda enfeksiyonlar gelişir.
Kan kusma, kanlı dışkılama, serebral
hemoraji gelişebilir ve nihayet ölümden
önce çoğu kez ateş çok yükselir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
D Vitamini:
D vitamini GİS’den Ca2+ emilimini artırır ve kemiklerde Ca2+ birikimine
yardım eder.
D vitamini, ileum epitelinde Ca2+‘un aktif
taşınmasını hızlandırarak Ca2+ emilimini artırır.
Medical

Özellikle ince bağırsak epitel hücrelerinde Ca2+


emilimine yardım eden Ca2+ bağlayıcı proteinin
oluşumunu artırır.
D vitamininin, vücutta Ca2+ metabolizmasındaki
ve kemik oluşumundaki özgül işlevleri vardır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
E Vitamini:
İnsanlarda çok nadir olarak E vitamini eksikliği
görülür.
Aşağı sınıf hayvanlarda E vitamini yokluğu,
testiste germinal epitelin dejenerasyonu ile
Medical

erkeklerde kısırlığa yol açar.


E vitamini yokluğu, dişide gebe kaldıktan sonra
fetusun rezorbsiyonuna neden olur, bu etkiler
nedeniyle, E vitaminine bazen "antisterilite
vitamini” adı verilir
Hemen hemen tüm vitaminler gibi, E vitamini
İTF eksikliği de normal büyümeyi engeller ve bazen böbrekte
tübül hücrelerinin ve kas hücrelerinin dejenerasyonuna neden olur.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Vitaminler:
K Vitamini:
K vitamini, tümü kan pıhtılaşmasında önemli
olan faktörler; faktör II (protrombin), VII
(prokonvertin), IX, ve X’a bir karboksil grubu
ekleyen karaciğer enzimi mutlak gerekli bir
ko-faktördür.
Medical

Karboksilasyon olmazsa bu pıhtılaşma faktörleri


aktif değildir, bu nedenle, K vitamini eksikliğinde
kanın pıhtılaşması gecikir.
K vitamini kalın bağırsakta bakteriler tarafından
sentez edildiği için, diyette K vitamini eksikliği
nedeniyle bir kişide kanamaya eğilimin artması çok nadirdir.
İTF Ancak kolon bakterileri çok fazla antibiyotik ilaçların alınmasıyla ortadan kaldırılırsa
Fizyoloji Anabilim Dalı
hızla K vitamini eksikliği gelişir.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Medical

İTF Kan plazma, İnterstisyel sıvı ve İntrasellüler sıvı


iyon konsantrasyonları
Erişkin Erkek ve Kadında
Ortalama Günlük Mineral Gereksinimleri
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Magnezyum (Mg2+).
Mg2+ hücrelerde K+‘un yaklaşık 1/6 kadar bulunur.
Mg2+ birçok hücreiçi enzimatik reaksiyonlarda,
özellikle karbonhidrat metabolizması ile ilgili
reaksiyonlarda katalizör görevi görür.
Medical

Hücredışı sıvının Mg2+ konsantrasyonu az olup


konsantrasyonunun artması, sinir sisteminin
aktivitesini ve iskelet kaslarında kasılmayı baskılar.
Bu ikinci etki Mg2+ verilerek ortadan kaldırılır.
Düşük Mg2+ konsantrasyonu sinir sisteminde
uyarılabilirliği artırır; periferde vazodilatasyona ve
İTF özellikle akut miyokard infarktüsünden sonra
kardiyak aritmilere yol açar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Kalsiyum (Ca2+).
Ca2+ vücutta başlıca kemiklerde
kalsiyum fosfat halinde bulunur.
Hücredışı sıvılarda Ca2+ iyon
miktarının artması kalbin sistolde
Medical

durmasına yol açabilir ve mental


bir depresan gibi etki edebilir.
Diğer taraftan düşük Ca2+ düzeyi
ise, sinir liflerinde tetaniyle
sonuçlanan spontan deşarjlara
neden olabilir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Fosfor (P).
Fosfat hücreiçi sıvıların ana anyonudur.
Fosfatlar geri dönüşümlü biçimde birçok koenzim sistemlerinin ve metabolik
olayların işlemesi için gerekli bileşiklerle birleşme yeteneğine sahiptirler.
Fosfatların birçok önemli reaksiyonları, özellikle ATP, ADP ve fosfokreatinin
Medical

işlevleri ile ilişkili olarak bu konunun diğer bölümlerinde sıralanmıştır.


Kemikler de çok miktarda kalsiyum fosfat içerir.

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması: Iron Deficiency
Demir (Fe2+).
Fosfat hücreiçi sıvıların ana anyonudur.
Fe2+’in özellikle hemoglobin (Hb) oluşumu ile ilişkisi
önemlidir. Vücuttaki Fe2+’in 3/2’si Hb’in yapısında
yer alır.
Medical

Diğer şekilleri ise, daha az miktarda olmak üzere,


karaciğerde ve kemik iliğinde bulunur.
Vücudun tüm hücrelerinin mitokondrilerinde Fe2+
içeren elektron taşıyıcıları (özellikle sitokromlar)
bulunur. Bunlar hücrelerde görülen oksidasyonun
çoğu için gereklidir.
İTF Bu nedenle Fe2+, bunlar olmadan yaşamın birkaç saniye içinde durabileceği olaylar
olan, dokulara O2 taşınması ve doku hücrelerindeki oksidatif sistemlerin çalışması
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU için mutlaka gereklidir.
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Vücuttaki Önemli Eser Elementler:
Vücutta çok az miktarda bulunan bazı elementlere eser element denir.
Bunların besinlerdeki miktarı çok azdır. İçlerinden birinin yokluğunda özgül eksiklik
sendromları ortaya çıkar.
En önemlilerinden 3 tanesi iyot, çinko ve florürdür.
Medical

İyot:
En iyi bilinen eser element iyottur. Bu element tiroid
hormonunun oluşumu ve İşlevi ile ilişkilidir.
Tüm vücutta ortalama 14 miligram kadar bulunur.
İyot, tiroksin (T4) ve triiyodotironin (T3)’in oluşumu için
gereklidir.
İTF Bu iki tiroid hormonu vücudun tüm hücrelerinde
Fizyoloji Anabilim Dalı
metabolizmanın normal hızda devamı için gereklidir.
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Vücuttaki Önemli Eser Elementler:
Çinko (Zn):
Zn birçok enzimin tamamlayıcı bir bölümünü
oluşturur. Bunlardan en önemlisi olan karbonik
anhidraz (CA)özellikle eritrositlerde yüksek
Medical

konsantrasyonda bulunur.
Bu enzim periferdeki kapiller kanın eritrositlerinde
CO2’in H2O ile hızla birleşmesinden ve pulmoner
kandan CO2’in hızla alveollere serbestlenmesinden
sorumludur.
CA GİS mukoza, böbrek tübülleri ve vücuttaki birçok
İTF bezlerin epitel hücrelerinde de büyük miktarda bulunur.
Bu nedenle CO2 metabolizmasıyla ilgili birçok reaksiyonun yürütülmesi için az miktarda
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU Zn gereklidir.
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Vücuttaki Önemli Eser Elementler:
Florür (F):
F metabolizma için gerekli bir element gibi
gözükmemekle birlikte, dişlerin oluşumu
sırasında vücutta bulunan az miktardaki
Medical

F’ün daha sonraki yaşamda diş çürüklerini


önleme yönünden önemi vardır.
F dişleri kuvvetlendirmez, ancak bilinmeyen bir yoldan çürümeyi baskılar.
F’ün diş minelerindeki hidroksiapatit kristallerinin içinde bulunduğu ve diş
çürümelerine neden olan bakteri enzimlerinin aktivasyonu için gerekli birçok
eser elementle birleştiği kabul edilmektedir.
İTF Böylece, F varlığında enzimler inaktif kalır ve diş çürümelerine yol açmaz.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Mineral Metabolizması:
Vücuttaki Önemli Eser Elementler:
Florür (F):
Aşırı miktarda florür alınması "floroz"a yol açar. Hafif vakalarda dişlerde benekler
görülür; daha ağır vakalarda ise kemiklerde genişleme meydana gelir.
Bu durumda florürün, bazı metabolik enzimlerdeki eser elementlerle birleşerek,
Medical

onları kısmen inaktif duruma getirdiği düşünülmektedir.


Bu teoriye göre, lekeli dişler ve genişlemiş
kemikler odontoblast ve osteoblastlardaki
enzim sistemlerinin anormalliğine bağlıdır.
Lekeli dişler çürüklerin gelişmesine çok
direnç göstermekle beraber, bu dişlerin
İTF yapısal dayanıklılığı, lekelenme nedeniyle
önemli derecede azalmıştır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Metabolizma Hızı:
Vücut metabolizması basitçe vücudun bütün hücrelerindeki tüm kimyasal
reaksiyonlar anlamına gelir.
Metabolizma hızı da normal olarak kimyasal reaksiyonlarda ısının serbestlenme
hızını ifade eder.
Kalori. Vücudun metabolizma hızım ve onunla ilgili konuları kantitatif olarak
tartışmak için, besinlerden serbestlenen ya da vücutta çeşitli işlev süreçlerinde
Medical

tüketilen enerji miktarını bildirmede kullanılan bazı birimleri açıklamak gerekir.


Bu amaçla, en sık kullanılan birim Kalori “c" dir.
1 kalori, çoğu kez 1 gram kalori olarak bilinir ve 1 gram suyun sıcaklığını 1°C
yükseltmek için gerekli ısı miktarını gösterir.
Vücuttaki enerjiyi kolay ifade etmek için bu birim çok küçük olduğu için, kilo
kalori denilen ve büyük “C" harfi ile gösterilen ve 1.000 kaloriye eşit olan büyük
İTF harfle yazılan Kalori, sıklıkla kullanılan birimdir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Bazal Metabolizma Hızı (BMH) - Vücudun Varlığını Sürdürmesi için
Harcadığı En Düşük Enerji Miktarı:
Kişi tam dinlenme halindeyken bile, vücudundaki kimyasal reaksiyonları
için bir miktar enerji tüketir.
Kişinin yaşamını sürdürebilmesi için tükettiği bu minimum enerji
miktarına Bazal Metabolizma Hızı (BMH) adı verilir.
Medical

Bu miktar hareketsiz yaşayan kişilerde günlük


enerji tüketiminin %50-70'ini oluşturur.
Kişiler arasında fiziksel aktivite açısından
farklılıklar bulunduğu için, BMH ölçümü
kişiler arasındaki metabolizma hızlarının
İTF karşılaştırılmasında yarar sağlar.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Bazal Metabolizma Hızı (BMH) - Vücudun Varlığını Sürdürmesi için
Harcadığı En Düşük Enerji Miktarı:
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Enerji tüketiminin bileşenleri
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Bazal Metabolizma Hızı (BMH) - Vücudun Varlığını Sürdürmesi için
Harcadığı En Düşük Enerji Miktarı:
Genel olarak BMH aşağıdaki koşullar altında belirli bir süre içinde
tüketilen oksijen miktarının ölçümüne dayanır:
1. Kişi en az 12 saatten beri herhangi bir besin almamış olmalıdır.
2. BMH, rahat bir gece uykusundan sonra ölçülmelidir.
Medical

3. Ölçümden en az 1 saat öncesine kadar ağır egzersiz yapılmamalıdır.


4. Heyecana yol açan bütün psişik ve fiziksel faktörler uzaklaştırıl
malıdır.
5. Hava sıcaklığı konfor sağlayacak şekilde ve 20-26°C arasında olmalıdır.
6. Test sırasında hiçbir fiziksel aktiviteye izin verilmemelidir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Bazal Metabolizma Hızı (BMH) - Vücudun Varlığını Sürdürmesi için
Harcadığı En Düşük Enerji Miktarı:
BMH, ortalama 70 kg ağırlığındaki bir erişkinde saatte 65-70 Kalori
civarındadır.
BMH’nın büyük kısmını MSS, kalp, böbrekler ve diğer organların
aktiviteleri oluşturmakla birlikte, insanlar arasındaki farklılıklar esas
Medical

olarak iskelet kası miktarı ve vücut büyüklüğüne bağlıdır.


İstirahat koşullarında bile, iskelet kası BMH’nın %20-30’undan
sorumludur. Bu nedenle, bazal değerleri genellikle vücut büyüklüğüne
göre düzeltilir.
Böylece, sonuçlar saat ve vücudun m2 cinsinden yüzey alanı başına
İTF Kalori şeklinde ifade edilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Bazal Metabolizma Hızı (BMH) - Vücudun Varlığını Sürdürmesi için
Harcadığı En Düşük Enerji Miktarı:
BMH, ortalama 70 kg ağırlığındaki bir erişkinde saatte 65-70 Kalori
civarındadır.
BMH’nın büyük kısmını MSS, kalp, böbrekler ve diğer organların
aktiviteleri oluşturmakla birlikte, insanlar arasındaki farklılıklar esas
Medical

olarak iskelet kası miktarı ve vücut büyüklüğüne bağlıdır.


İstirahat koşullarında bile, iskelet kası BMH’nın %20-30’undan
sorumludur. Bu nedenle, bazal değerleri genellikle vücut büyüklüğüne
göre düzeltilir.
Böylece, sonuçlar saat ve vücudun m2 cinsinden yüzey alanı başına
İTF Kalori şeklinde ifade edilir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Medical

İTF Kadın ve erkekte, çeşitli yaşlarda normal BMH


Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
BMH Etkileyen Faktörler:
Tiroid Hormonu BMH’nı artırır.
Tiroid bezi en yüksek düzeyde tiroksin salgıladığı zaman BMH bazen
normalin %50- 100’ü kadar artar.
Buna karşılık, tiroid salgısının tümüyle kaybı BMH’nı normalin %40-60'ına
indirir.
Medical

Erkek Cinsiyet Hormonu BMH’nı artırır.


Erkek cinsiyet hormonu BMH’nı yaklaşık %10-15 artırır.
Hormonunun etkisinin büyük kısmı, iskelet kası kütlesini arttıran
anabolik etkisine bağlıdır.
Kadın cinsiyet hormonu da genellikle önemsiz sayılabilecek bir düzeyde
İTF yükseltir.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
BMH Etkileyen Faktörler:
Büyüme Hormonu BMH’nı artırır.
Büyüme hormonu, BMH artışını, hücresel metabolizmayı uyararak ve
iskelet kas kütlesini artırarak gerçekleştirir.
Büyüme hormonu eksikliği olan erişkinlerde büyüme hormonu tedavisi
BMH’nı yaklaşık %20 artırır.
Medical

Ateş BMH’nı artırır.


Nedeni ne olursa olsun ateş, vücuttaki kimyasal reaksiyonları arttırarak
BMH’nı yükseltir.
Vücut sıcaklığındaki her 10°C’lik artış BMH’nı ortalama %120 kadar
arttırır.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
BMH Etkileyen Faktörler:
Uyku BMH’nı azaltır.
Uykuda metabolizma hızı normalin %10-15 altına iner.
Bu azalma başlıca 2 faktöre bağlanmaktadır:
(1) uyku sırasında iskelet kaslarında tonusun azalması ve
(2) merkezi sinir sistemi aktivitesinin azalması.
Medical

Malnütrisyon BMH’nı azaltır.


Uzun süreli malnütrisyon metabolizmayı %20-30 kadar azaltabilir.
Birçok hastalığın son dönemlerinde, hastalığa eşlik eden gıdasızlıktan
ileri gelen zafiyet BMH’nı belirgin şekilde düşürür; hatta ölümden kısa
süre önce vücut sıcaklığı da birkaç derece azalma gösterir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Fiziksel Aktiviteler Sırasında Kullanılan Enerji:
BMH’nı en dramatik şekilde artıran faktör, ağır egzersizdir.
Herhangi bir kasın en üst derecede kasılması, birkaç saniye içinde
dinlenme düzeyinin yaklaşık 100 katı kadar ısı açığa çıkarabilir.
Tüm vücut göz önüne alındığında, en üst düzeydeki kas egzersizinin
vücuttaki tüm ısı oluşumunu birkaç saniye içinde normalin 50 katına
Medical

çıkardığı veya iyi antrenmanlı kişide normalin 20 katı düzeyinde


tuttuğu görülür.
Fiziksel etkinlik derecesi bireysel farklılıklar gösterdiğinden, insanların
enerji dengelerini sağlamak için gereksinim gösterdikleri kalori
miktarı da farklılıklar gösterir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Fiziksel Aktiviteler Sırasında Kullanılan Enerji:
70 kg ağırlığında bir insanın çeşitli etkinlikler sırasında enerji tüketimi.
Medical

İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Titremeye Bağlı Olmayan Isı Üretiminde Kullanılan Enerji -Sempatik
Uyarımın Rolü:
Fiziksel aktiviteler ve besinlerin termojenik etkisi ısı ortaya çıkarmakla
birlikte, bu mekanizmalar vücut sıcaklığının düzenlenmesini
amaçlamazlar.
Titreme, soğuğa maruz kalma sonucu kas aktivitesini artırarak ısı
Medical

oluşturur.
Diğer bir mekanizma olan titremeye bağlı olmayan termojenez de
soğuğa maruz kalma sonucu ısıyı artırabilir.
Bu tip termojenez sempatik sinir sisteminin aktivasyonu sonucu
uyarılır ve serbestlenen E ve NE metabolik aktiviteyi ve ısı oluşumunu
İTF artırır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Titremeye Bağlı Olmayan Isı Üretiminde Kullanılan Enerji -Sempatik
Uyarımın Rolü:
Kahverengi yağ adı verilen özel bir yağ dokusunda sempatik uyarı,
aşırı miktarda ısı oluşumuna yol açar.
Bu tip yağda büyük yağ kürecikleri yerine çok miktarda
mitokondri ile birlikte küçük yağ kürecilderi bulunur.
Medical

Bu hücrelerde mitokondriler sempatik sinirlerle


uyarıldıkları zaman, büyük miktarda ısı
oluştururlar; hemen hemen hiç ATP
yapılmaz ve neredeyse tüm oksidatif
enerji derhal ısıya dönüşür.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Titremeye Bağlı Olmayan Isı Üretiminde Kullanılan Enerji -Sempatik
Uyarımın Rolü:
Yenidoğanda bu tip yağ hücrelerinden çok miktarda bulunur ve en
yüksek derecede sempatik uyarım çocuğun metabolizmasını %100'den
daha fazla artırır.
Titremeye bağlı olmayan termojenezin,
Medical

kahverengi yağ dokusu olmayan


erişkinlerdeki etkisi olasılıkla %15’den
daha azdır.
Ancak bu oran soğuğa uyumdan sonra
artış gösterebilir.
İTF
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022
PHYSIOLOGY
Titremeye Bağlı Olmayan Isı Üretiminde Kullanılan Enerji -Sempatik
Uyarımın Rolü:
Son zamanlarda yapılan çalışmalar, kalori alımı sürekli olarak yüksek
olan şişman kişilerde SSS’nin aktivitesinin de yüksek olduğunu
göstermektedir.
Şişman insanlarda SSS aktivasyondan
Medical

sorumlu mekanizma açık olmamakla


birlikte, yüksek leptin düzeyinin
hipotalamusta proopiyomelanokortin
nöronlarını aktifleştirmesi aracılığıyla
olabilir.
Sempatik uyarım, termojenezi uyararak
İTF fazladan kilo artışının sınırlandırılmasına
yardımcı olmaktadır.
Fizyoloji Anabilim Dalı
Prof. Dr. Atilla USLU
2022

You might also like