Professional Documents
Culture Documents
FOLKLOR ve.iDEOLOJi
Sovyetler Birliği Döneminde Kırgızistan'da
Folklor Politika/an ve Çal!şmalan 1917-1958
Nezir TEMUR
-ı
c:
::u
"
m
c
m
m
�·
::::!
J>
�
::u
3:
�
c
w
Folklor ve İdeoloji
SOVYETLER BİRLİGİ DÖNEMİNDE KIRGIZİSTAN'DA
FOLKLOR POLİTİKALARI VE ÇALIŞMALARI 1917-1958
NezirTEMUR
Ankara 2011
TÜRK KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ YAYINLARI
Temur, Nezir
Folklor ve ideoloji (Sovyeıler Birliği döneminde Kırgızistan'da folklor politikaları ve çalışmaları
1917-1958)/ Nezir Temur
16x 24 cm.xıı + 220 s.
ISBN 978-975-456-101-2
1. Folklor 2. Sovyetler Birliği 3. Kırgızistan 4. Edebiyat 5. İdeoloj i
Yayın Kurulu
Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN • Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ • Doç.Dr. Hayati
B EŞİRLİ • Doç.Dr.İbrahim DİLEK • Doç.Dr.Yunus KOÇ • Dr.Bülent GÜL
Teknik Editör
Dr. Bülent GÜL
İnceleyenler
Prof.Dr.İsa ÖZKAN
Prof. Dr. Dursun YILDIRIM
İletişim Adresi
''Folklor ve İdeoloji ·Soryetler Birliği Db'neminde Kı1J!.ızistan'da Folklor Çalışma/an ve Polıtikalan (1917-1958)- Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitiisiinde Prof Dr. İsa Özkan damşmanlığmda doktora tezi olarak hazırlanmışhr. Aynca
çalırma, tezprojesi olarak Gazi Üniversitesi Bilimsel Araşhrma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir.
Folklor ve İdeolofi, Öncü Basımevinde 500 adet basılmıştır. (Kazımkarabekir Cad. 85/2 İskitler/ ANKARA Tel:
3843120)
Ankara/2011
Sevgili annem Sabire TEMUR Hanımefendi ve babam Hidayet TEMUR Beyefendije
sonsuz şükran duygu/anm/a ...
Folklor ve İdeoloji
SOVYETLER BİRLİGİ DÖNEMİNDE KIRGIZİSTAN'DA
FOLKLOR POLİTİKALARI VE ÇALIŞMALARI 1917-1958
Sunuş
Değerli Okuyucular,
TKAE, edebiyat araştırmaları dizisine yeni bir eser ile devam etmektedir. Bu eserde,
Sovyetler Birliği döneminde Kırgız Türkleri'nin sözlü edebiyat geleneklerine ve bu
gelenekler <mektepler> içinde yer alan ürünlere karşı, 1917-1958 yılları arasında
uygulanan politikalar ve bu politikalar bağlamında bunların uğradığı değişimler
üzerinde durulmaktadır.
Genç bilim adamı Nezir Temur, Türk bilim hayatına Türkiye'de bilimsel bağlamda
az bilinen bir konunun kapısını aralamıştır. Geçmiş doğru bilinmez ve öğrenilmez
ise, gelecek yoluna aynı yanlışlar ve cehalet içinde devam eder. Bundan kurtulmanın
yolu, bilimsel araştırmayı ve aydınlatmayı sürdürmekle mümkündür. Genç bilim
adamı, yaptığı çalışmayla bu yola katkıda bulunmuştur. Kendisinden beklentimiz,
bilim hayatımıza bu türden katkılarının devam etmesidir.
Enstitü Başkanı
Önsöz
Batı'da romantizm hareketiyle birlikte sosyal bilimlerin birçok alanında önemli çalışmalar
başlatılmıştır. Folklor da Batı'daki romantizm akımın etkisiyle gelişen sosyal bilimlerin
önemli bir alanı olarak değerlendirilmiştir. Bu çerçevede folklor, kimi araştırmacılar için
önemli bir kültür olgusu değil; sadece egzotik bir obje olmuştur. Kimi araştırmacılar için ise
folklor bir sanat türüdür, yani estetik yönüyle öne çıkarılmıştır. Bazı araştırmacılar için ise
folklor, sadece milletlerin kimliklerini aradıkları kaynak olmuştur. Bu üç türlü yaklaşıma göre
çeşitli teoriler, metotlar oluşturulmuştur.
Batı'da nasyonalist (Almanya, İtalya, İspanya), Doğu'da ise sosyalist (Sovyetler Birliği,
Çin) ideolojiler için folklor önemli bir alan olarak telakki edilmiştir. Nasyonalist ideolojiler
folklor ürünlerini "milli unsurları muhafaza eden önemli bir kültürel unsur; sosyalist
ideolojiler ise emekçi sınıfın kolektif sanatsal faaliyeti" olarak algılamıştır. Bu algılama
farklılığı folklor ürünlerinin incelenmesinde ve değerlendirilmesinde farklı metotların ortaya
çıkması sonucunu doğurmuştur. Ancak her iki ideoloji için de folklor ürünleri kendi
düşüncelerinin daha geniş kitlelere benimsetilmesi gibi ortak bir amaca hizmet etmiştir. Bu
noktada 1789 Fransız İhtilali ve Napolyon Savaşlarıyla bütün dünyaya yayılmaya başlayan
milliyetçilik hareketleri ile özellikle Il. Dünya Savaşı öncesi İtalya ve Almanya'da patlak
veren milliyetçilik hareketlerini birbirinden ayırmamız gerekmektedir. Çünkü milliyetçilik
hareketleri her iilkede farklı dönemlerde de,�işik karakter ve fonksiyonlar kazanmıştır. Çeşitli
toplumlarda milliyetçilik hareketlerinin ortaya çıkış sebepleri, gelişme aşamaları ve sonuçları
birbirinden farklı olmuştur. Milletin farklı bir medeniyetin sahibi olarak yeniden
canlandırılmasını hedefleyen ve bu yüzden siyasal amaçlardan ziyade dil, din, hayat tarzı gibi
öğelerin savunulmasına ve güçlendirilmesine yönelen kültürel milliyetçilik ile etnik
milliyetçilik birbiriyle çakışır. Etnik milliyetçilik, kültürel milliyetçiliğin unsurlarını
yansıtmak bakımından zayıftır ve ırkçılığa doğru eğilim gösterir. Bu açıdan gerek Alman,
gerekse İtalyan milliyetçiliği giderek şovenist inanç ve doktrinlere dayanan bir hüviyet
kazanmıştır.
"Folklor ve İdeoloji (Sovyetler Birliği Döneminde Kırgızistan'daki Folklor Politikaları ve
Çalışmaları (1917-1958)" başlıklı çalışmamızın daha geniş bir bakış açısıyla değerlendirilmesi
amacıyla Giriş Bölümü'nde "Folklor ve İdeoloji" ilişkisi çerçevesinde XX. yüzyıl dünyasında
folklora olan ideolojik ve politik yaklaşımlar ana hatlarıyla verilmeye çalışılmıştır. Ayrıca
araştırmamızda, oldukça geniş bir alanı kapsayan folklor kavramı çerçevesinde sadece sözlü
geleneğe ait ürünler hakkında yapılan çalışmalar ve Sovyet yönetiminin bu ürünlere ideolojik
yaklaşımı ele alınmıştır.
Türkistan coğrafyasının XIX. yüzyılın sonlarında Ruslar tarafından tamamen işgalinden
sonra burada yaşayan topluluk/arın /ıem daha iyi tanınması, /ıem de Rus kültürüne ve
Ortodoksluğa entegrasyonunun sağlanması amacıyla kültürel unsurları mercek altına
alınmaya başlanmıştır. Bu amaçla Türk topluluklarının sözlü gelenekleriyle ilgili geniş çaplı
ilk derleme çalışmaları gerçekleŞtirilmiştir. İlk derleme çalışmaları seyyahlar ve misyonerlerin
de içinde olduğu heyetler tarafından yürütülmüştür. Bu çalışmalar neticesinde Türk halk
edebiyatına ait birçok ürün derlenmiş ve Sovyetler Birliği dönemi folklor çalışmaları için
zengin bir halk edebiyatı arşivi miras kalmıştır.
Ekim Devrimi'yle birlikte Rusya'da yönetime geçen Bolşevikler önceliği kendilerine Çarlık
döneminden miras kalan milliyetler problemine vermiştir. Çalışmamızda gerek folklor
politikaları gerekse dil politikaları milliyetler politikasının birer uzantısı olarak düşünülmüş
ve bu çerçevede değerlendirilmiştir. Devrimin ilk yıllarında milliyetler politikasında küçük
tavizler verilmişse de özellikle Lenin'in ölümünden sonra ve 1920'li yılların sonlarında
Stalin'in yönetimde tek söz sahibi olmasıyla milliyetler politikasındaki tutum sertleşmiştir.
Stalin döneminde Sovyetler Birliği görünürde federal, esasta ise katı bir merkeziyetçiliğin
hakim olduğu üniter devlet yapısına kavuşmuştur. Milliyetler politikasındaki havanın
değişimi aynı eksen üzerinde olan kültür politikalarına da yansımıştır. Çalışmamızda
Sovyetler Birliği dönemi folklor politikalarının iki ana döneme ayrılmasının sebebi gerek
milliyetler politikasında gerekse diğer alanlardaki politikalardaki söz konusu değişmelerdir.
Sovyetler Birliği dönemindeki folklorla ilgili çalışmalar, araştırmalar ve söz konusu
alandaki teorik tartışmalar, Sovyet hükümetinin resmi emriyle Marksist ideolojinin "toplum
ve kültürün evrimi" düşüncesi çerçevesinde yürütülmüştür. Sovyetler Birliği döneminin ilk
on yılında Kırgız Türklerinin folkloru ile ilgili çalışmalar derleme ağırlıklı olmuştur. Derleme
çalışmaları bölgesel ilim komitelerinin denetiminde gerçekleştirilmiştir. Bu ilim komiteleri
daha sonra Sovyet merkeziyetçiliğinin bir parçası olan ilim akademilerine dönüşmüştür.
Kırgız Türklerinin folkloruyla ilgili en geniş çaplı derleme çalışmaları 1920'li yıllarda
Kayyum Miftakov tarafından gerçekleştirilmiştir. Kayyum Miftakov aynı zamanda bu
dönemde bir folklor derneği de kurmuştur. Folklor derneğinde öğrencilere folklor ürünlerinin
nasıl derleneceği konusunda dersler verilmiştir. Derleme çalışmaları Komünist Parti
tarafından kurulan yerel ilim komitelerince hem organize edilmiş hem de denetlenmiştir.
Kayyum Miftakov, Kırgız Türklerinin folkloruyla ilgili oldukça zengin materyaller
derlemiştir. Ancak derlenen bu materyallerin bir kısmı yayımlanamayıp arşivlerin tozlu
raflarında kalmıştır. Bir kısmını ise Kayyum Miftakov kendi imkanlarıyla yerel gazetelerde
yayımlayabilmiştir. Kayyum Miftakov'dan sonra ise derleme çalışmaları Ibırayım
Abdırahmanov tarafından yürütülmüştür.
1934 yılında yapılan Sovyet Yazarlar Birliği toplantısında alınan kararlar aynı zamanda
Sovyetler Birliği folklor politikalarının resmileştiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
Çünkü bu toplantıda komünist ideolojinin folklora bakış açısı, folklor ürünlerinin nasıl
değerlendirilmesi gerektiği gibi konular Gorki tarafından dile getirilmiştir. 1934 Ağustosunda
Moskova'da düzenlenen SSSR Sovyet yazarlarının I. Kurultayında M. Gorki'nin "Kendi
folklorunuzun malzemelerini toplayıp inceleyin, onlardan örnekler çıkarın." şeklindeki sözleri
birliğe bağlı diğer topluluklarda olduğu gibi Kırgız Türklerinin folkloru ile ilgili
araştırmalara da yön vermiştir. Bu tarihten itibaren halk şiiri antolojileri yayımlanmış,
derleme faaliyetleri için folklor merkezleri oluşturulmuştur. Sovyet Yazarlar Birliğinin de
üyesi olan Ibırayım Abdırahmanov, bu dönemden sonra Kırgız Türklerinin folklor
ürünlerinin derlenmesi ve yayımlanmasında ön plana çıkan bir isim olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte folklor çalışmaları üzerindeki baskı
kısmen ortadan kalkmıştır. Karşılaştırmalı çalışmalara izin verilmiştir. Bu dönemde dikkati
çeken en önemli husus kahramanlık destanları üzerindeki çalışmalardır. Savaş yılları ve
1940'lı yıllar boyunca Manas Destanı üzerinde durulmuş diğer çalışmalar Manas Destanı
hakkında yapılan çalışmaların gölgesinde kalmıştır. Özellikle Türk kahramanlık
destanlarındaki kahramanların vatanseverliği teması folklor çalışmalarının ilgi odağını
oluşturmuştur. Sovyet Patriotizm'i (Sovyet Vatanseverliği) yaratılmaya çalışılmıştır. Savaş
yıllarından sonra ise folklor çalışmalarına özellikle de Türk kahramanlık destanlarına yönelik
baskılar şiddetini arttırarak geri dönmüştür.
1940'lı yılların sonu ile 1950'li yılların ilk yarısı büyük Türk destanlarına (Dede Korkut,
Manas Destanı, Alpamış...) yönelik karalama kampanyalarının yapıldığı bir dönem olarak
tarih sahnesinde yerini almıştır. Özellikle bu destanların halkçı olmadığı söylenerek,
komünist ideolojiye zıt düşünceler (Pantürkist, Panislamist) taşıdıkları iddia edilmiştir. Bu
çerçevede söz konusu destanların bir kısmı yasaklanmış, bir kısmı da sansüre uğrayarak
yayımlanabilmiştir. 1952 yılında Manas Destanı ile ilgili büyük bir konferans düzenlenmiş
ve bu konferansta destanın halkçı unsurlar taşıyıp taşımadığı tartışılmıştır. Konferansın
sonunda ise Manas Destanı'nın muhtelif varyantlarından müteşekkil bir Kurama Varyant'ın
oluşturulması kararlaştırılmıştır. Söz konusu eser konferanstan sonra oluşturulan bir
komisyon tarafından hızla hazırlanarak 1958 yılında yayımlanmıştır.
Sovyetler Birliği dönemi folklor politikalarının Kırgız Türklerinin folkloruna etkisi iki
yönde olmuştur. Bunlardan ilki folklor çalışmalarına ikincisi ise folklor ürünlerine yöneliktir.
Folklor çalışmalarına etkisi çalışmamızın Üçüncü; folklor ürünlerine etkisi ise çalışmamızın
Dördüncü Bölümünde ele alınmıştır. Hakim ideolojinin folklor ürünlerine etkisi ya da
müdahalesi iki şekilde olmuştur: 1. Uyarlama (Adaptasyon) 2.Harmonizasyon
(Uygun/aştırma, Yeniden Kurma).
Sovyet değerleri, Stalin tarafından geliştirilen "Şekil olarak milli, içerik olarak sosyalist"
ilkesi çerçevesinde Kırgız Türklerinin sözlü gelenek türlerine uyarlanarak işlenmiş ve söz
konusu değerlerin propagandası yapılmıştır. Bu eserlerde devrim liderleri, kolhoz politikası,
Komünist Parti, Kızıl Ordu v.b yüceltilerek geniş halk kitlelerine benimsetilmeye
çalışılmıştır. Burada totaliter rejimlerin yaptığı gibi mevcut toplumsal bellek silinerek kendi
ideolojilerinin kurguladığı yeni bir toplumsal belleğin yaratılmaya çalışıldığını söylemek
mümkün görülmektedir. Ayrıca "Kırgız Sovyet El Irlıirı", "Kırgız Sovyet El Edebiyatı" gibi
ifadeler kullanılmaya başlanmıştır.
1958 yılında, hakim ideolojiye ters düşünceler taşıdığı iddia edilen epizotlar Manas
Destanı'nın muhtelif varyantlarından ayıklanarak, rejimin ideolojisine uygun bir Kurama
Varyant oluşturulmuştur. Mesela, Manas Destanı'nın değişik varyantlarında Çin'in düşman
olarak gösterilmesinin enternasyonalist anlayışa uygun olmadığı düşünülerek bu durumun
düzeltilmesi ya da destandan bu düşüncenin ayıklanması istenmiştir. Harmonize varyant
hakim ideolojinin bu tür istekleri doğrultusunda hazırlanarak 1958 yılında iki cilt halinde
yayımlanmıştır.
Yaptığımız bu çalışmanın Türkoloji araştırmalarına yeni açılımlar kazandırmasını
umuyor; Prof Dr. Süleyman Turdiyeviç KA YİPOV'a Kırgızistan'da yürütülen
çalışmalardaki desteği, Doç. Dr. İbrahim DİLEK'e yabancı yayınlara ulaşmam konusundaki
yardımları ve eleştirileri için teşekkür ederim. Çalışmamın her aşamasında verdiği destek,
gösterdiği titizlik, anlayış ve yurtdışında çalışmam konusunda sağladığı imkfinlar için Prof
Dr. İsa ÖZKAN'a şükran ve saygılarımı arz ederim.
Çalışmalarım boyunca gösterdikleri anlayış ve verdikleri destek için eşim İlknur Hanım'a
ve oğlum Oğuzhan'a teşekkür ederim.
NezirTEMUR
İçindekiler
SUNUŞ I v
ÔNSÖZ/ vii
İÇiNDEKiLER I x
KISALTMALAR / xii
GiRiŞ
XX. YÜZYIL DONYASINDA FOLKLORA İDEOLOJiK VE POLİTiK YAKLA$1MLAR
BİRİNCİ BÖLÜM
ÇARLIK VE SOVYET Rusv ASI DÖNEMi POLİTIKALARI
!. Çarlık ve Sovyet Rusyası Diıne11Ji l'o/itikalannın Sabit Noktalanndan Bin�· Milliyet/er Politikası/ 29
il. Soıyet/er Birliği Do.neminde Milliyetler l'o/itikamlln Bir Uzanlw Olarak K;i/tiir Politika/an/ 43
A. Dil ve Folklor Politika/an/ 43
1. Dil Politika/an/ 43
2. Folklor Politika/an/ 50
İKİNCİ BÖLÜM
KIRGIZ SÖZLÜ GELENE�İ
1. Kırgrz Türklerinin Siızlii l!dehiyat Ge/en�i/ne Genel llir llakış/ 59
11. Kırgız Siizlii 1-!dehiyat (;e/en��ine /lif T}riin/en"n Derlenmesi r•e incelenmesinin İlk /ldımları/ 73
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KIRGIZ FOLKLORU MESELELERiNiN SOVYETLER BIRLIGI DÖNEMiNDE İNCELENMESi VE
SOVYETLER BIRLIGl'NIN KIRGIZISTAN'DAKI FOLKLOR POLITIKALARI
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SOVYETLER BİRLİGİ DÖNEMİNDE KIRGIZ TüRKLERİNİN FOLKLOR ÜRÜNLERİNE MÜDAHALE
ŞEKiLLERi
!. Uyarlama (Adaptasyon)/163
A. likim Devrimi, ! ..enin, .\'talin/ 171
B. Komünist Parti/ 176
C. Kolhoz ve Sovhoz l layall/ 178
Ç. İkinci Dünya Savaşı ve Kızd Ordu/ 181
O. Diğer Temalar/ 186
SONUÇ/ 205
DiZiN/ 209
KAYNAKÇA/ 215
KISALTMALAR
olan bu ilginin arkasında yatan düşünce şüphesiz etnik, bölgesel ve politik bütünlüğe
sahip anahtar sembollere ihtiyaç duyulmuş olmasıdır. Bu şekilde folklorun,
akademik-bilimsel değeri tespit edilmiş ve bunun sonucunda modem Avrupa'nın
milliyetçi, totaliter rej imlerinde (Almanya, İtalya, İspanya); Doğu'da ise komünist
rejimlerde (Sovyetler Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti) folklor ideoloj ik bir olgu
olarak kullanılmıştır. Hakim ideoloj i ler politik doktrinlerin verilmesinde veya
propaganda amacıyla geleneksel kültürden birçok unsur alınmış, XX. yüzyıla kadar
folklor çalışmalarında katı bir tutum takınılmıştır.
Bağımsız bir disiplin olarak folklorun ortaya çıkışı milli devlet kavramıyla
ilişkilendirilebilir. Daha XVI. yüzyılda, reformcu Fin papazları İncil ' in Latince
olarak kalmasına karşı çıkmışlar, bir eğitim aracı olarak, kutsal kitabın ana dillerinde
okunup anlaşılması gerektiğini savunmuşlardır. Bunun için de Fincenin ilk alfabe
kitabını Michael Agricola adlı bir papaz yazmıştır. Aynı yazar din kitaplarının bir
kısmını Latinceden Finceye çevirmiş, eserleri daha çekici ve okunur hale sokmak
için bunların arasına atasözleri ve fıkralar koymuştur. Ruslar Finlandiya'yı 1 908'de
idareleri altına alınca halk kültürüne duyulan ilgi yavaş yavaş bir tepki eylemine
dönüşmüştür. Daha sonra iki üniversite öğrencisi, Abraham Poppius ve Anders
Sjorgen, Finlilere bir millet olma şuuru vermek, Fin bağımsızlığını, özellikle kültür
alanında korumak için halk kültürünü toplamaktan başka bir yolun olmadığı kararına
varmışlardır. Söz konusu kişiler Fin köylerinden epik şiirler, masallar, hikayeler ve
başka halk kültürü ürünlerinden örnekler derlemek için yola çıkmışlardır. Daha
sonra ise öğrenci oldukları Turku Üniversitesi, halk bilimi çalışmalarının merkezi
haline gelmiştir (Azadovski 2002 : 1 4).
Muhtelif toplumların folklor tarihçilerinin de işaret ettiği gibi, XIX. yüzyıl
sonunda yeniden şekillenen dünya rej imlerinin ve bunların resmi söylem
kurgulamalarında başvurdukları ilk kaynak çoğu zaman folklor olmuştur
(Öztürkmen 1 998: 1 6). Totaliter ideolojiler ile folklor arasındaki ilişki antropolojide
tarihçiler ve folkloristler arasında bir tartışma konusu olmuştur. Bu i lişki çeşitli
şekillerde geliştirilmiştir.
Folklor aynı zamanda toplumsal belleği oluşturan önemli kültürel olgulardandır.
Paul Connerton 'a göre Totaliter rej imler kendi yönetimleri altındaki toplumların
kafalarını tutsaklaştırmaya onları belleklerinden ederek başlar (Connerton 1 999:27-
28). Bunun yöntemi ise zamanın önemli yazar ve tarihçilerinin susturulup
sindirilmesidir. Buna en çarpıcı örnek olarak ise Stalin döneminde uygulanan
repressiya verilebilir. Repressiya'da birçok tarihçi ve yazar sürgün ya da idam ile
cezalandırılmıştır.
Wendy Reich, " Yeniden Canlandırma Hareketlerinde Folklorun Kullanımı"
(Reich 1 973:233) adlı çalışmasında, hızlı sosyal değişmelerin olduğu dönemlerde
folklorun fonksiyonlarını gözden geçirmeye ve yeniden canlandırma hareketlerini
örneklendirmeye çalışmıştır. Bu oluşumların yöntemleri gözden geçirilmiş, değişim
için bir ideoloj inin yaratılmasında folklorun etkisi değişik açılardan ele alınmıştır.
Kültün ideolojisini ve mesaj ını açıklamak için folklorun kullanışı Sovyetler
B irliği 'nin etkisindeki Çin komünizmi gibi yüzyılın hareketleri arasında oldukça
göze çarpmaktadır. Mao Tse - Tung kendisini bir tip olarak alan geleneksel Çin halk
hikayelerini tekrar yorumlatarak onlara komünizmin eninde sonunda nasıl üstün
geleceğini göstermeye çalışmıştır. Geleneksel Çin hayalet hikayelerinin koleksiyonu
Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yayımlanarak hayaletler, emperyalizme ve
emperyalizmin unsurlarına benzetilmiştir (Reich 1 973 :234). Komünist Çin,
2
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Sovyetler Birliği 'ndeki folklor çalışmalarını kendisine model alarak geliştirdiği Batı
karşıtı doktrinlerinde folkloru etkili bir silah olarak kullanmıştır. 27 Temmuz
1 96 1 'de Un.ited Press İnternational'da, Hong Kong'dan bir yayın, Çin
Komünistlerinin, hayaletlere karşı koyan eski Çin hikayelerinin bir cildini
yayımladığını bildirmiştir. Bu kitabın amacı, Çinlilerin geleneksel hayalet
korkusunu dağıtmaktır. Ve bu sebeple Batı korkusu ile hayalet korkusunu
eşitlemiştir. Eğer hayaletler yenilebilirse, Çinlinin aklında korkutucu bir hayalet gibi
beliren Batı da yenilebilir. Bu hikaye, düşmanla-ki bu düşman ister bir hayalet
isterse ABD olsun- sağduyu ve beceriyle nasıl başa çıkılacağına işaret etmekte
kullanılmıştır. Hikaye, hayaletle karşılaşan bir adamı anlatır. Adamın zekası ve
uyum yeteneği Laos'daki komünist taraftan Pathet Lao hareketiyle kıyaslanır. Onun
lideri Washington'dan olası Amerikan müdahalesinin yapıldığını varsayarak, bu
alandaki ateşkese razı olmuş ve güçlerini birleştirmeye gitmiştir (Dorson 1 962: 1 60-
1 64). Çin Halk Cumhuriyeti 'nde bu yönde yürütülen çalışmalar aşağıda ayrıntılı bir
şekilde verilecektir.
Richard M. Dorson XX. yüzyılda folklora olan söz konusu politik yaklaşımları
"İdeolojik Folklor Kuramı" (Dorson 2007 :25) çerçevesinde değerlendirmiştir.
Dorson 'a göre, halk şiirinin milli kimliği ön plana çıkaran ve koruyucu rolüne dikkat
çeken Johann G. Von Herder' in izindeki Avrupa'nın her ülkesinden bilim adamları
yerel ağızlarla söylenen halk masalları ve halk şarkılarında, halkbilimi konularını
geliştiren edebiyatta ve milli kahramanları anlatan tarih eserlerinde açığa çıkan halk
ruhunu aramışlardır. Folklor, Nazi Almanyasında ve Sovyet Rusya'da olduğu gibi
faşist ve komünist politik ideoloji lerle bütünleştirilmiş ve halkbilimi bu ideoloj ilerin
geniş halk kitlelerini etkilemede propaganda aracı olarak kullanılmıştır (Çobanoğlu
1 999). Almanya'da Hitler, Sovyetler Birliğinde Lenin ve Stalin, İtalya'da Musolini,
İspanya'da Franco XX. yüzyılda, folkloru yaratmak istedikleri yeni toplum
modelinde bir araç olarak kullanmışlar ve bu liderler folklor ürünlerinde adeta
kutsanmışlardır.
XX. yüzyılda Doğu'da ve Batı 'da meydana gelen önemli toplumsal olaylarda
folklorun işlevini göstermesi ve bu çerçevede Sovyetler Birliği'nin folklor
politikalarının değerlendirilmesinde daha geniş bir bakış açısı kazandırması
amacıyla çağa damgasını vuran bazı ideoloj ilerin folklora yaklaşımları, ana
çizgileriyle aşağıda verilmeye çalışılmıştır.
A. Almanya' da Folklora Politik ve İdeolojik Yaklaşım
Avrupa ve Amerikan folklor araştırmalarında romantik dönemden itibaren bir
etnik kimlik yaratmak çabasının varlığı birçok bilim adamının ortak görüşüdür (Mc
Cannon 1 998: 1 25). XX. yüzyılda folkloru ideoloj ik amaçlar doğrultusunda önemli
bir araç olarak gören ve ilk kullanan Hitler'in Nazi Almanyası olmuştur. Folklor,
Nasyonal Sosyalizm ideolojisi için oldukça önemli bir yere sahiptir. Folklorun
kurumsallaşması "Üçüncü Alman Krallığı 'nın (Third Reich)" 1 kurulmasına yardımcı
1 Bk. Richard F. Szippl, "Folklore under Political Pressure", Asian Folklore Studies, Yol . 55,
No. 2. ( 1 996), s. 330. Birinci Reich: IX. yüzyılda Charlemagne döneminden başlayıp da bir
milenyum sonra Napolyon'un Avrupa'da estiği zamana kadar varlığını sürdüren ve yapısında
çok sayıda topluluğu içeren kutsal roma imparatorluğuna verilen isim. Frankların doğusunda
kurulmuşlardır. Orta ve Doğu Avrupa'nın çoğunu kaplayan bir imparatorluktur. Günümüzün
çoğu ülkesinin kökenini oluşturmasına karşın yapısındaki en önemli ulus yöneticilerinin
çoğunun da mensubu olduğu Almanlardır. İkinci Reich: Second Reich 1 87 1 - 1 933 arasındaki
3
NEZİR TEMUR
olacaktır. Üçüncü Rayh (Reich) ideolojisi insanlara l 933 'te iktidarın ele
geçirilişinden 1 939 yılının eylül ayında savaşın başlamasına kadar çeşitli yollarla ve
araçlarla Nasyonal Sosyalist Parti üyeleri tarafından anımsatılmıştır. Bu propaganda
çalışmalarında ise folklor önemli bir işleve sahip olmuştur.
Nasyonal Sosyalist ideolojinin içinde folklor, önemli bir alan olarak ortaya
çıkmıştır ve Hitler'in asıl amacı olan, "Halk İmparatorluğu"nun kurulmasında büyük
öneme sahip olmuştur. Genel olarak halkın geleneksel kültür mirası ile toplumun
yeni değerleri arasındaki farkın açık olmayışı özellikle savaştan sonra folklorun bir
bilim dalı olarak saygınlığını yitirmesinin başlıca sebeplerinden birisi olmuştur.
Kırklı yılların sonlarında bir Alman sosyolog, Nazi ideolojisiyle kirlenmiş olduğu
için folklorun üniversitelerden bir bilim dalı olarak tamamen kaldırılmasını
önermişse de bu görüş fazla önemsenmemiş, sadece bir öneri olarak kalmıştır
(Kamenesky l 972 : 222). Hitler iktidarından sonra ise folklor politik olmayan
uluslararası bir terim şeklinde tekrar ele alınmaya başlanmıştır.
1 935 'ten sonra Alman folklor araştırmacıları, kendi teori ve bulgularını
Nasyonal Sosyalist dünya görüşüne (weltanschauung) adapte etmeleri için parti
tarafından baskıya maruz bırakılmışlardır. Hermann Bausinger'e göre A lman Folklor
Derneği, baskılara direnecek ve çalışmalarını geleneksel çizgide sürdürecek kadar
profesyoneldi. Buna rağmen diğer gruplar ve kişiler tarafından folklor çalışmaları
tarihinde yeni eğilimle yani "folkish" üretimiyle mücadele edilmiştir (Stokker l 996:
307).
Nazilerin folklora ilgisi 1 93 3 ve 1 945 yılları arasında parti tarafından önemli
sayıda yayına destek olunması şekl inde yansımıştır. Alfred Rosenberg'in Nmyunal
Sosyalist Kültür Toplum 'u (Kulturgemeinde) yayımlanmasıyla Nordie - Germanic
folklor ve diğer "folkish" yayınlarında önemli sayıda artış olmuştur. İki büyük dergi
Kunst und Volk and Volkstum und Heimat 'ta (Sanat - Toplum ve Millet - Vatan)
geleneksel folklora, Nordic - Germanic sembollere ve Alman köylü atalarından
derlenerek elde edilen folklor ürünlerine, sanatına öncelik verilmiştir (Down 1 99 1 :
1 20).
Nasyonal Sosyalist dünya görüşü sadece dergilerle yansıtılmamış, konuyla ilgili
özel yayınlar yapılmış ve gazetelerde ideolojik meselelerle ilgili gazetelerde
yorumların yer aldığı ekler verilmiştir. Savaştan kısa bir zaman önce Rosenberg,
Alman Folklor Derneği tarafından basılan Zeitsehrift für Volkskunde (Halk İçin)
(Zipes 1 980: 330) adlı folklor dergisini çıkarmıştır.
Birçok yayınevi otuzlu yıllarda halk edebiyatı ve folklor yayınlan üzerinde
durmuştur. Nasyonal Öğretmenler Derneği bununla bağlantılı olarak karton ciltli
kitaplar yayımlamıştır. Bu kitapların ana başlıkları şu konulan kapsar:
1 . Thule Derlemeleri (İskandinav Masalları)
2. Alman Masalları, Efsaneleri ve Kahramanlık Hikayeleri
3. Gelenek, Töre ve Bölgelerle Alman Halk Kitabı
4. Alman Mizahı ve Fabllan
4
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
5
NEZİR TEMUR
6
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
7
NEZİR TEMUR
8
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
3 Bk. Eric Hobsbawm, Terence Ranger (2006), Geleneğin İcadı, çev. M. Murat Şahi
İstanbul: Agora Kitaplığı.
9
NEZİR TEMUR
But the same old Spain Ancak tıpkı eski İspanya gibi
Of lseballa and Guzman, Iseballa ve Guzınan,
Is under the ground. . . Yerin altındadır. . .
lf only someone were t o dig i t up! Eğer sadece birisi kazıp çıkarsaydı !
10
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
11
NEZİR TEMUR
12
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
13
NEZİR TEMUR
yansında Çin'de folkloristler kendilerini ispat etme gayreti içine girmişler, onların
çalışmalarıyla tartışmalarında geçmişteki araştırmalar görmezden gelinmiş, bu
çalışmalar toplumda hakim güçlerin kültürü olarak kabul görmüştür. Halk kaba ve
bilgisiz olarak tanımlanmıştır. XX yüzyılda folkloristlerin görevi genel olarak
.
14
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
4 Sihizm olarak geçen Sıkh Dini; Hindistan 'da takriben 1 500 'lü yıllarda doğmuştur.Sihizm
Sri Guru Nanak Dev Ji ( 1 469- 1 539) tarafından kurulmuştur. İslam ve Hinduizm karışımı bir
dini harekettir. Sihizm hareketini Pencap 'ta ilk başlatan Guru Nanak ( 1 469- 1 5 39) yalnızca
dini akideler çerçevesinde Müslüman ve Hindu unsurlarını uzlaştırmaya gayret ederek
başlamıştır. Önce siyasi olarak başlayan bu hareket, sonradan dini bir yön kazanmıştır. İslam
tasavvufunun da etkisinde kalan Nanak, Kuzey Hindistan 'da vaazlarda bulunmuş ve
uzlaştırmacı (Sinkretist) Sih hareketini ortaya çıkarmıştır. Sihler Kuzeybatı Hindistan'ın
Pencap bölgesinde yaşamaktadırlar. Sihizm, günümüzde Hindistan 'ın dini ve siyasi hayatında
önemli yerini korumaktadır.
15
NEZİR TEMUR
sonraki ilk on yılda altın çağını yaşamıştır denilebilir. Bu yıllarda folklor, edebiyat
gibi yönetimin doğrudan müdahalesi olmadan bağımsız bir araştırma alanı olmuştur.
Folklor alanındaki çalışmalarda farklı eğilimlerin, akımların iç içe, yan yana bir
arada bulunması bunun göstergesidir. Bolşevik iktidarın ilk on yılında Sokolof,
Jirmunski, Propp, Azadowski gibi bilim adamları kayda değer önemli çalışmalar
yapmışlardır. Ancak bu isimlerin tamamı Çarlık döneminde yetişmiş ve alanlarında
kendilerini geliştirmişlerdir. Bu dönemdeki akımlar içinde en önemlileri tarih okulu,
tin okulu ve biçimcilerdir (formalistler). Tarih okulu, öncüsü Vsevolod Miller ile
devam etmiş, Rus Bylinilerindeki (Epik Şarkılar) somut tarihi gerçekleri
araştırmışlardır. Bunun için tarihi okulun eğilimlerine göre 1918 ve 1919
yıllarındaki Bylini koleksiyonları açıklanmış, aynca Miller disiplini Boris ve Yuri
Sokolov kardeşlerin çalışmalarında açıkça kendisini göstermiştir. Propp, Nikiforov,
Skaftymov, Jirmunsky gibi formalistler folkloru sanatsal açıdan (yapı, üslup, nazım
şekli ve dil, biçimciler için birinci dereceden önemli çalışmalardır.) incelemiş, belki
de Rus folklor araştırmalarında yüksek başarı bu sayede sağlanmıştır. Bununla ilgili
olarak örneğin V Propp 'un ünlü çalışması "Masallarda Yapı", bütün Rus halk
masallarında yer alan yapı ve biçimi, kahramanların temel fonksiyonunu tek tek
gözden geçirmiştir. Nikiforov ise çalışmalarında bu konulara kısmi olarak
değinmiştir (Oinas 1973: 45-48).
Fin Okulu ya da tarihi-coğrafi metot destan ve masallarla ilgili çalışmalar
yapmıştır. Bu metotla amaç bir masalın versiyonlarına ulaşılarak titizlikle incelenip
o masalda yer alan bütün tarihi, coğrafi faktörlerin ortaya koyulmasıdır. Bu metot
Rusya'da S. F. Oldenburg özellikle de N . P Andreev tarafından uygulanmıştır.
Andreev, daha sonra Kazan Üniversitesinde, tarihi-coğrafi metodun önemli
uygulayıcılarından biri olmuştur (Oinas 1973: 47).
Bu metotların her birinin esası bir topluluğun kültürü, folkloru ile ilgili hangi
çalışmaların yapılabileceğini tespit etmek olmuştur. 1917' den sonra bu
yaklaşımların yeni toplum düzeninde problemler yaratacağı düşünülmüştür. Çünkü
1920'1erde yönetimdekiler, geleneksel folklorun kapitalizmi teşvik ettiğini,
burjuvaziye ait değerleri ön plana çıkarıp, bunları desteklediğini, her birinin
sosyalist düşünceye zarar verdiğini dile getirmişlerdir (Goff 2004: 1-7). Yirmili
yılların sonlarına gelindiğinde Rus folklorcuların kazandığı büyük özgürlük ortamı
yerini Stalin döneminde yapılan beş yıllık planlara, endüstrileşme ve kolektivizme
(Kolhoz ve Sovhoz) bırakmıştır. 1929'da yürürlüğe konulan Beş Yıllık Plan ile
birlikte folklor da resmi olarak mercek altına alınmıştır. 1929 yılında ilk beş yıllık
kalkınma planı yürürlüğe girdiğinde bütün yazın hayatı RAPP5 (Russian Association
of Proletarian Writers - Rusya Emekçi Yazarlar Birliği) kontrolü altına girmiştir.
Folklor bu tarihten itibaren daha çok eleştiri ve tartışma alanı haline gelmiştir. Hem
RAPP hem de onun selefi olan PROLET KUL T6 (Emekçi Kültür ve Eğitim Örgütü)
5 Rusya Proleterya Yazarları Derneği (RAPP), prolet-kult geleneğini devam ettinneye çalışan
ve komünist olmayan yazarlara kapalı olan bir demektir. PROLETKULT, RAPP, VOAPP,
LEF, KOMFUT gibi dernekler Komünist Partisi 'nin 23 . 04. 1 932 tarihli kararıyla
kapatılmıştır.
6 "Proletkult", "Proleterya Kültürü" adını taşıyan bir Bolşevik derneğinin kısaltmasıdır. Söz
konusu demek çarlık rejimini deviren 1 9 1 7 Şubat devriminden sonra kurulan kısa ömürlü
demokratik hükümetler devrinde, eylül ayında, kurulmuştur. Kurucuları Bolşeviklerin ileri
gelenlerinden Dr. A. A. Bogdanov ile V. F. Pletnev'dir. Bu derneğin amacı emekçi sınıf için
yepyeni bir "proletarya kültürü" yaratarak, bütün güzel sanatlar dallarında --edebiyatta,
16
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
tarafından folklorun Sovyet toplum yapısı için zararlı olduğu iddia edilmiştir.
PROLET KULT yandaşları folklorun bütün yönleriyle yok edilmesi gerektiğini dile
getirmişler ve çocuklar için zararlı olduğuna inandıkları halk hikayelerini ortadan
kaldırmaya çalışmışlardır. RAPP, folklorun ideolojik arka planının olduğu
eleştirisini, folklorun kültürel olarak bir sanat değeri olmadığını geçmişten gelen
zararlı süreci devam ettirdiğini ve bunlardan işaret taşıdığını dile getirmiştir. Diğer
gruplar LEF (Sanatın Sol Tarafı), KOMFUT (Komünist Fütüristler) ve bunların
takipçileri folkloru ataerkil toplumun basit bir kalıntısı olarak görmüş, bunu
otomobilin yerine at arabasını getirmeye benzetmişlerdir. Bu akımlara göre emekçi
folkloru işçi sınıfının kültürel geriliğinin bir kanıtıydı. Bazı araştırmacılar (V. M.
Jirmuskiy, O. M. Freidenberg, M. Viner ve diğerleri) geçmiş kültüre ait bilgilerin
folklor ürünlerinden anlaşılabileceğini söylemişlerdir. Rus Emekçi Müzisyenler
Örgütü (RAPM) bu yıllarda geleneksel halk şarkılarına karşı bir hareket
başlatmışlardır (Miller 1980:50). Daha sonra 1932 yılında RAPP ve diğer edebiyat
toplulukları etrafında oluşturulan kuruluşlar dağıtılmış, edebiyat özellikle folklor
ürünleri ile ilgili çalışmalar hükümet tarafından sıkı bir denetime tabi tutulmuştur.
Folklor, hem sosyalist kültürün oluşturulmasında önemli bir unsur hem partinin
faaliyetlerini insanlara anlatmada bir araç olarak kabul görmüştür.
Bununla birlikte Lenin folklor ürünlerine önem vermiş, bu yöndeki çalışmaların
hızlandırılmasını istemiştir. V . D. Bonç-Bruyeviç bir hatırasında V. İ. Lenin 'in
folklora ilgisini şu şekilde dile getirmiştir:
.. V.İ. Lenin . . . sözlükleri incelemeyi. halk kutlamalarına katılmayı severdi.
A tasö=leriyle ilgilenirdi. ihtilal ile ilgi li şarkıları severdi ve onları çahuk
ezberlerdi. V.İ. Lenin, Dobrovolskiy tarafından hazırlanan "Smolenski 'nin
Etnografik Kitabı '"nın içerdiği kıymetli muhtevaya dikkat çekerek onu titizlikle
okurdu. Bir defasında şairlikle ilgili sohbet açılınca, Lenin, ona kıssa, şarkı ve
masal kitaplarının verilmesini istemiş. Onun ricası üzerine kitaplar getirilmiş.
"Ne kadar güzel bir makale-dedi o, -Ben bu kitaplara kısaca bir göz altım,
ama görüyorum ki bakış açısı eksik, sosyal-politik açıdan hakılması lazım. Bu
makalede halkın problemleri ve beklentileri hakkında yazılabilirdi. Bakınız,
benim okuduğum Onkuçov 'un masallarında güzel yerler var. İşte,
tarihçilerimizin ve edebiyatçılarımızın dikkatlerini buna çekmemiz lazım. Bu.
günümüzde halk psikolojisi i öğrenmemiz için en ideal halk yaratıcılığıdır. "
(Bonç-Bruyeviç 1 933).
Lenin'in ölümüyle l 920'lerin sonu ile 1930'ların başında folklor çalışmalarıyla
ilgili faaliyetlerde diğer toplumsal kurumlarda olduğu gibi gözle görülür bir
tiyatroda, müzikte, resimde . . . " devrim yapmaktı. İktidar bütün Rusya'da Bolşeviklerin eline
geçtikten sonra bu dernek Maarif Komiserliği ' ne bağlanmıştır. Prolet-kültçüler, burjuva
kapitalizm döneminde ortaya çıkan bütün gelenek ve göreneklerinden annmış bir emekçi
kültür yaratılmazsa proletarya diktatoryasının yaşayamayacağını iddia etmişlerdir. "Gorn
(Demirci Ocağı)", "Gudki (Düdükler)", "Prolet-Kultura" adlı dergilerin aracılığıyla bu
düşüncelerinin propagandasını yapmışlardır. Bu gruba göre büyük Rus şairi Puşkin Feodalizm
devrinin yıkılışına ağlayan bir şairdi, Tolstoy ise sömürülen sınıfa tahammül ve sabır telkin
eden bir dervişti. 1 920 yılının Ekim ayında toplanan "Proletkult" genel kongresinde Lenin bu
derneğin faal iyeti i ve yayınlannı şiddetli bir şekilde tenkit etmiştir. Komünist devriminden
önceki kültürü kapitalist ve Burjuva kültürü diye ortadan kaldırmak isteyen bu hareket Birliğe
bağlı Türklerin yazarlarını da etkilemiştir. Kazanlı Komünist yazar G. Tulumbayskiy'nin
"Tatar burjuva dili bizim dil değildir." adlı bir eseri Tataristan Komünist Partisi tarafından
yayımlanmıştır ( 1 932 Kazan). (Abdulkadir İnan, "Rus İhtilali Tarihinde -Proletkult-",
Makaleler ve İncelemeler, il. cilt, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1 99 1 , s.29 1 )
17
NEZİR TEMUR
18
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Yuri Sokolov, 1933'teki bir yazısının sonuç bölümünü 1934 yılında yapılacak
olan Yazarlar Birliği'nin Toplantısı'nda mevcut problemlerin ortadan kaldırılması
ve yeni Sovyet folklorunu daha da ileriye götürecek kararların alınması
temennisinde bulunarak bitirmiştir (Sokolov 1933: 312). 1934'teki makalesinde ise
"Priroda fol'klora i problemy fol'kloristiki" (Folklorun Doğası ve Folklorun
Problemleri) Sokolov, sonraki yirmi yılda Rus folklorunun rehberi olacak folklor
teorilerini açıklamıştır (Miller 1990: 54). Sokolov'a göre bütün Sovyet folkloristleri
folkloru, "geniş halk kitlelerinin sözlü yaratılan" ve "edebiyat araştırmalarının bir
alanı olarak" tanımlamıştır. Modern hayatta folklorla ilgili göstergelerin "geçmişin
yankısı ve aynı zamanda bugünün kuvvetli sesi" olduğunu bildirmiştir. Onun iddiası
göre folklor sınıf çatışmasının her çağ için önemli bir silahıdır. Bu da folklorun
edebiyatla birlikte önemli bir sosyal fonksiyon üstlenmesini sağlamıştır.
Bu gelişmelerde Maksim Gorki'nin payı küçümsenmemelidir. Gorki'nin 1934'te
Sovyet Yazarlar Birliği'nin ilk kongresindeki açılış konuşması folklor sahasında
birçok kişiyi etkilemiştir. Bu konuşmada Gorki, Sokolov gibi folklor ve işçi sınıfı
arasındaki ilişkiden bahsetmiş işçi sınıfının sözlü yaratıcılığını tarif etıniştir. Gorki
edebiyat ile folklor arasındaki ilişkinin çok güçlü olduğunu vurgulamış ve
derlemeler, araştırmalar için çağrıda bulunmuştur. Ayrıca Gorki konuşmasında
folklorun sanatsal değeri hakkında da şunları vurgulamıştır:
"En etkili ve derin düşünce; sanatkarane, mükemmel bir kahraman tipi sözlü
gelenek yoluyla folklor tarafindan yaratılmıştır. Herkül, Promoteus, Mikula
Selyaninoviç, Svyatogor, D. Faust, Vassi/issa Premudraya, ironik bir tip olan
Aptal İvan. her şeyi büyük başanvla. mükemmel bir şekilde kendi
yöntemleriyle yapmışlardır. Halk kendi mantığıyla ve sezgisiyle yarattığı bu
kahramanlarda düşünce ve duygu dünyasını uyumlu bir biçimde
birleştirmiştir. Böyle bir bileşim sadece insanların hayat için verdikleri
mücadele/erin doğrudan düşünce dünyalarına olan etkisiyle gerçekleşebilir.
(Goff 2004: 2)
Gorki'nin yorumu parti liderlerini derinden etkilemiş ve bu konuşmadan sonra
folkloristlerin çalışmaları için gerekli olan destek parti tarafından temin edilmiştir.
Daha sonra Komünist Parti ciddi bir şekilde folklor derlemelerini ve bu derlenen
materyallerin yayımlanmasını desteklemiştir. Moskova örgütünün önderliğinde
büyük bir derleme çalışması başlamıştır. Çalışmayı, Stalin'in yakın arkadaşı
Kaganoviç denetlemektedir. Parti halk edebiyatının hem eski, hem yeni örneklerinin
derlenmesini istemiştir. Bunlar bir yandan bilim adamlarının incelemesine
sunulacak, bir yandan da, elden geçirilip sosyalist ilkelere göre yeniden işlenecek ve
köylere, kolhozlara, işçi çevrelerine bir şekilde sızmış olan burjuva sanat anlayışını
yok etmek için kullanılacaktır. Yeni bir güzel sanatlar ve edebiyat görüşü, bu halk
kültüründen faydalanmak suretiyle gelişecektir (Azadovski 2002: 22). Folklor
çalışmaları bu yönde yürütülürse folklorun Rus tarihinde komünizm ve
vatanseverliğin (Sovyet Patriotizmi) geliştirilmesinde önemli rol oynayabileceği
vurgulanmıştır.
1930'larda Komünist Parti'nin ideolojisini geniş halk kitleleri arasında yaymak
için Rus folkloristler ve folklor ürünlerinin icracıları tarafından yapay folklor
ürünleri üretilmeye başlanmıştır. Bu dönemde bu tip folklor ürünleri ile folklor
çalışmaları parti kontrolü altında gelişmeye başlamıştır (Miller 1990: xiii).
1930'ların ortasında söz konusu ürünlerle Rus epik geleneğinin yeniden doğuşu
folkloristlerin ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu yıllarda folklor ürünlerini icra
edenler ve folkloristlerdeki değişimler göze çarpmaktadır. Yeni çalışmalarda
19
NEZİR TEMUR
20
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
21
NEZİR TEMUR
22
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
23
NEZİR TEMUR
24
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
25
NEZİR TEMUR
isimlerinden Gyu/a Ortutay tarafından "Kurtuluşu Takip Eden Periyotta ve İkinci Dünya
Savaşı yıllarında Macaristan 'daki Folklor Bilimi (Acta Etnografı, 1 955, s. 6-89) " adıyla
yazılan ayrıntılı bir makalede bu gelişmeler bildirilmiştir. Ortutay, Macar Folk/orunıın yeni
dalını oluşturan ve İşçi sınıfının problemlerini araştıran Macaristan Folklor çalışmalarında,
Marksisim-Leninizimin etkisinin yükseltildiğine değinmiştir.
Komünist ülkeler, halk geleneklerinin tabiatının farkında olduğundan A merika üzerinde
büyük bir avantajı elinde tutmaktaydı. Demokrasi tabi olarak folkloru propaganda amaçlı
kullanmamıştır ama bilgi ve olayları daha iyi kavrayabilmek için folklora başvurmuştur. XIX
yüzyılda, İngiliz yönetici ve misyonerler folklor bilgisinin değerini, folklorla uğraşan ve
folklorun en iyi koleksiyonunun çoğunu üretenleri anlamaya çalıştıklarında tamamıyla fark
etmişlerdir. Yeni Ze/anda valisi Sir George Grey, Maori geleneklerinin ilk koleksiyonunu
yapmıştır. Bir çalışma alanı ya da bilgi sahası değil, değerler, inançlar, gelenekler ve töreler
gibi folklor unsurları ile insanların kalbine doğrudan ulaşırlar. Eski tarih, ekonomi, hükümet
disiplinleri, milyonlarca anonim deyim ve geleneksel .fikirlere ödenek ayırmamıştır. Eğitimli
folklorist/er, demokratik rejimlerde işçi sendikası içinde ve Demir perde arkasında,
komünist/erce folk/orıın istismarına maruz bırakılmışlardır.
Maalesef Amerika 'da folklor çalışmaları amatörler, şarlatanlar, komedyenler tarafından
kirletilmeye baş/anmıştır. Ülkemizde sahte folklor (fakelore) yaklaşımları ve profesyonel
folklor çalışmaları arasındaki farkı, 1 950 yılında American Mercwy 'da bir makalede
fakelore (sahte bilim) kelimesini kullanarak yayımladım . " (Dorson 1 962 : 1 60- 1 64).
. .
26
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
27
1. B Ö L Ü M
30
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
8Bk. Gerald L. Pocius, "Folklore and The Creation of National Identities: A North American
Perspective", Journal ofthe Balıic lnstitute ofFolklore, Yol . 1 , 1 996.
31
NEZİR TEMUR
32
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
'1 Başlıca kuruluşlar şunlardır: Halkçı Milliyetler Komiserliği 'ne (Narkomnats) bağlı Orta
Asya ve Sibirya Müslümanları işlerine bakan Merkez Komiserliği (Tsenral nyi Kommissariaı
po defam Musu/ 'man Vnutrennei Rossii i Sibiri) 1 9 1 8'de kurulan ve ilk başkanlığını Sultan
Galiyev 'in yaptığı Merkezi Müslüman Askeri Koleji (Tsentrmusvoenkollegiia), Müslüman
Köylü-İşçiler Kızıl Ordusu (Musul 'manskaiia Raboche-Krestianskaiia Krasnaiia Armiia),
kendine has Müslüman Komünist (Bolşevik) Merkez Komitesi olan Müslüman Komünistlerin
( Bolşevikler) Rus partisi, hatta adalet komiserliği nezdinde Sovyet kanunlarıyla Kur'an'ın
kurallarını uzlaştırmak ve koordine etmekle görevli özel bir şeriat komisyonu gibi. Bundan
başka 1 9 1 8 'den 1 92 3 ' e kadar uzanan devrede her tarafa dağılan Müslüman kongreleri
görülmektedir. Bu kongrelerde, Müslümanların Sovyet ihtilaline olan özel katkısı ve özellikle
Müslümanların siyasi hedeflere ulaşmak için alması gereken tedbirler tartışılıyordu. (S. Ender
Wimbush, Sovyet Orta Asyasında Soysuzlaştırma Politikası, Çev : Yasin Ceylan, ODTÜ
Asya-Afrika Araştırmaları Grubu, Ankara 1 986, s.3.)
10
B u beyannamenin içeriği özetle ş u maddelerden oluşuyordu:
1- Rusya'daki bütün halkların eşitlik ve hakimiyet hakkı,
2- Halkların kendi mukadderatlarını bizzat tayin etmeleri,
3- Halkların milli ve dini inançlarının serbestçe tatbiki,
4- Rusya'daki milli azınlıkların kendi devletlerini serbestçe kurabilme haklarının olduğunu
kabul ve ilan ediyoruz. (Saray 1 996: 29 1 .)
33
NEZİR TEMUR
Daha sonraki dönemlerde, başta Türkistan halkı olmak üzere Orta Asya'da
yaşayan Türk halkları ilk hayal kırıklığını, 1 Mayıs 1 9 1 8 tarihinde " Türkistan
Otonom Sovyet Sosyalist Cumh uriyeti"nin kurulması ile yaşamışlardır. Türkistan
Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Türkistan 'da yaşayan Rusların,
Moskova'daki "Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetleri Merkez
Komitesi"nden aldıkları emirle kurulmuştur. Bu yapının amacı, milli esaslara göre
gelişmekte olan Türklerin Muhtariyet çabalarını önlemek şeklinde yorumlanmıştır
(Saray 1 996: 29 1 ). Sahip olunan iyimser hava, devrimin bütün kurumlarıyla
oturması ve başta Lenin ile Stalin olmak üzere devrimin önde gelen liderlerinin
mutlak bir hakimiyet kazanmasıyla yerini bütünüyle karamsar bir havaya
bırakmıştır. Özellikle de Stalin döneminde iyice belirginleşmeye başlayan,
görünürde Sovyet milliyetçiliği esasta ise Rus milliyetçiliği, devrimle birlikte
Türkistan coğrafyasında yeşeren umutların yok olmasına sebep olmuştur. Devrim
yöneticileri, bir süre sonra Çarlık yönetimine karşı kendileriyle aynı safta yer alan
Türk aydınlarını sindirme harekatı başlatmışlardır. Sultan Galiyev, Turar Rıskulov,
Ahmet Baytursun gibi Türk aydınlan Bolşevik idarecilerin bu tavrı karşısında sessiz
kalmamışlardır. Daha sonra Sultan Galiyev, Alimcan İbrahimoğlu gibi aydınların
Türk topluluklarını Türkçe etrafında birleştirme çabalan ise bazı Sovyet yöneticileri
tarafından "Komünist Turan" şeklinde isimlendirilmiştir. Galiyev ' in "Sömürülen
sınıflar değil, milletlerdir. Bunlar da Müslüman Türkler 'dir." şeklindeki görüşü
Sovyet yöneticileri tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Kısa zamanda bu aydınlar
"Pan-Türkist", "Türkiye Ajanları" olmakla ve "karşı devrimci (reaksiyonel)"likle
suçlanmıştır (Aça 2003 : 34). Sultan Galiyev 1 923 'te K P ' deki görevinden alınmış,
l 928'dc hapsedilmiş ve sonrasında kaybolmuştur. Galiyev ' i n adı, Müslüman
halkların ayrı ulusal varlıklar olarak bölünmesine karşı çıkan milliyetçi ve Pantürkist
bir sapmaya işaret etmek için kullanılmıştır (Sultangalievşçina) (Roy 2005 : 1 O l ).
1 9 1 6 isyanlarının bir devamı olarak, 1 9 1 8'de başlayan ve Bolşevik yönetimi
tarafından "Basmacı Hareketi" (Hayit 1 995 : 1 69) diye adlandırılan Türkistan
merkezli isyanın kanlı bir şekilde bastırılması, devrimin ilk günlerinde takınılan
iyimser havanın bütünüyle yok olmasına sebep olmuştur.
Marksist düşüncede önemli bir yere sahip olan self-determinasyon kavramını ilk
olarak Bolşevikler, uluslararası bir hukuk prensibi şeklinde yorumlamıştır
(Sönmezoğlu 1 995: 466). Stalin 1 9 1 3 'te yayımladığı "Marksizm ve Milli Mesele"
adlı kitapçığında self-determinasyon hakkının bir millete merkezi yapıdan tam
ayrılma ya da özerklik hakkı vermediğini savunmuştur. Kendi kaderini tayin hakkı,
yani self determinasyon konusunda gelecekteki siyasi uygulamalarına ışık
tutabilecek nitelikte açıklamalar yapmıştır:
"Programımızdaki self determinasyon sadece politik self determinasyon
olarak anlaşılmalıdır. Bu ise ayrılmak ve bağımsız devlet kurmak demektir . . . .
Devlet içinde bir milliyet olarak yaşayan bir milliyetin sadece ve sadece bir
hakkı vardır. Rusya 'dan ayrılıp bağımsız bir devlet kurmak . . . Bu hakkı
kullanmak istemeyen bir halkın, devletten federal ilişkiler kurmak, toprak dışı
kültürel özerklik gibi haklar talep etme hakkı yoktur . . . " (Andican 2003 :34).
Devrim gerçekleşmeden önceki bu görüşlerden gerek Lenin döneminde gerekse
Stalin döneminde sapmaların olduğu uygulamalarda gün yüzüne çıkan gerçeklerdi.
Lenin' in Kadet Partisi sözcülerine yönelik yaptığı açıklamada kendi söylediklerinin
tam tersi bir görüşte olduğu açıkça görülmektedir:
"Kendi kaderini tayin hakkı başka şeydir, kaderinin tayin hakkının kullanımı,
yani bir ulusun belli koşullar altında ayrılmasının uygun düşüp düşmeyeceği
34
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
ise başka bir şeydir. Parti bu sorunu her özel olayda bir bütün olarak,
toplumsal gelişmenin ve proletaryanın sosyalizm için verdiği sınifsavaşımının
talepleriyle uyumlu olarak, değerine göre kararlaştırmalıdır. Biz self
determinasyonu . . . . ekonomik parçalanma ve küçük devletler oluşturma ideali
için istemiyoruz. Aksine büyük devletler arzu ediyoruz. Fakat bu tamamen
demokratik ve enternasyonal bir temele oturmalıdır. Bu ise ayrılma hakkı
olmadan düşünülemez . . . . Ayrılma bizim planımız değildir. Biz hiçbir şekilde
ayrılmayı öngörmedik. " (Andican 2003 :35).
Stalin' in de partinin çıkarlarının milletlerin haklarına göre öncelik taşıdığının
altını çizmesinden, aslında Lenin' in ve Stalin' in bu konudaki görüşlerinin tam olarak
netleşmediği anlaşılmaktadır. Bu konuda, P. B. Henze'nin değerlendirmesi şu
şekilde olmuştur:
" Verilen bütün ödünlere rağmen, Orta Asya 'nın bazı bölgelerinde ve Kuzey
Kajkasya 'da Sovyet rejimine karşı 1 930 'lu yıllara kadar süren direnişlere
rastlanmıştır. İmparatorluğun çok uluslu bir devlet olarak kurulmasında,
yönetimin bölgesel düzeyden başlayarak etnik birimlere göre düzenlenmesi
anlayışı, bir dereceye kadar milliyetçi duyguların güçlülüğü karşısında
verilen taviz olup, böyle bir uygulamaya Çarlık İmparatorluğu 'nun son
yıllarında da başvurulmuştu. Verilmiş olan bu ödün bir bakıma avutma
oluyordu. Üstelik bu ödünü hem yönetim biçimi şeklinde düzenleyenler hem de
bu sistemden yararlananlar gerçekçi bulmamışlardı. Öte yandan bütününde
olduğu gibi, bu yöntem de üst düzeyde yeni bir düş kırıklığına yol açmıştı.
(Henze ?: 46).
Bolşeviklerin görünürdeki milliyetler politikasının ana çizgilerini şöyle
iizetlemek mümkündür:
- Milliyetlerin ve dillerin eşitliği
- Proleterya partisinin milli çizgilerle ayrılmasına karşı çıkılması
Bazı koşullar altında daha önce baskı altında tutulan halkların
bağımsızlıklarının desteklenmesi
- Ayrılma hakkının proletaryanın çıkarlarıyla uyumlaştırılması,
Komünizme geçilene kadar, sosyalist düzende ulusal bilince ödünler
verilmesi (Virtanen 2002 : 1 83 ) .
Komünist Parti v e kurucusu Lenin'in milliyetler politikası ana çerçevesinde
Türkistan' ın "milli bölünüş" yani Türkistan'da kurulması düşünülen Sovyet-Milli
Devlet yapısı meselelerine önem verdiği, söz konusu dönemi anlatan tarih
kitaplarında da açıkça belirtilmiştir. l 920'de Lenin' in Merkezi Komite'nin
Türkistan'da "Rusya Komünist Bolşevik Partisi 'nin vazifeleri hakkındaki kararı"nı
tasdik ettiğinde, özellikle belirttiği iki husus ana hatlarıyla şöyledir:
1 . Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan 'ı bölerek, Türkistan' ın haritası
(etnografaa ve diğer haritaları) hazırlatılmalı ve uygulamaya konulmalı.
2. Söz konusu üç bölümü hazırlamanın şartları bütün ayrıntılarıyla
belirtilmelidir." (Tiiş liyev, Roslyakov, Saparov, Hocayev, Hudayberdiyev 1 965: 307)
Komünist Parti ve Lenin' in yaptığı bu bölümleme milliyetler politikasının
uygulanmasındaki stratej iyi ortaya koymaktadır. Bu stratej iye göre milliyetler
politikasının uygulanmasında sorunlar yaşanabileceği öngörülen bölgeler ayrı idari
yapılar olarak birbirinden ayrılmalıdır. Bu bölgeler içinde, Türkmenistan,
Özbekistan ve topraklarında Türkmenlerin de yaşadığı Tacikistan yer almaktadır. Bu
hölümlenmeye isim bulmakta gecikilmemiştir. Bu isim; yüzyıllarca Türklerin
35
NEZİR TEMUR
36
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Rus olmayan halkların yeni sisteme nasıl entegre olacağı konusunda anlaşmazlığa
düşmüştür. Stalin Rus olmayan halkların büyük bir Rus devleti içerisine otonom
cumhuriyetler olarak dahil olmasını istemiştir (Boobyer 2000: 22). 1 922 yılında
imzalanan Birlik Anlaşması merkeze çok fazla yetki tanımış ve bu tarihten
başlayarak Birliği oluşturan cumhuriyetlerin tüm güçleri pratik olarak ellerinden
alınmıştır. Sovyetler Birliği teoride federal, uygulamada üniter bir devlet haline
gelmiştir. Merkezi otorite, birlik cumhuriyetlerinin anayasada belirtilen haklarını
kullanmasını engelleyici pek çok mekanizma ile yerel birimleri üniter bir devlette
olabilecek ölçüde kendisine bağlamıştır (Akçalı 2003). Yerel idarelerde resmi
organların yerlileştirilmesi (korenizatsiya) hareketi, Sovyetler B irliği 'nde Lenin
siyasetinden Stalin siyasetine geçildiği 1 920'1erin sonlarında hızlanmış bu dönemde
Stalinizm bir süre devrimin üstünde yer almaya başlamıştır. l 930'lu yıllarda
Stalin'in ortaya koyduğu sosyalizmin Marks, Engels ve Lenin' in sosyalizminden
farklı olduğu ortaya çıkmıştır. Bazı tarihçiler Lenin rejiminden Stalin diktatörlüğüne
geçişin l 930'lu yılların ortasında olduğu görüşündedirler. Ancak Lenin' in
ideoloj isinin ve taktiklerinin Stalin sisteminin veya diktatörlüğünün temelini
oluşturduğu da bu görüşler arasında yer almıştır. 1 930'lu yılların sonlarında ise
görünürde Sovyet milliyetçiliği esasta ise Rus milliyetçiliği ortaya çıkmıştır
( Boobyer 2000: 5). 1 93 3 'te yerlileştirmeden (korenizatsiya) vazgeçilmiş, ama yerli
milliyetçilikle mücadele artarak devam etmiştir. Bunun aynı zamanda Rusçanın
yükselişi anlamına geldiği iddia edilmiştir (Uzman 2005 : 200).
Diğer taraftan, Lenin' in izlemiş olduğu milliyetler politikasının, ülkenin içinde
hulunduğu koşullarda geçici bir ödün politikası ya da belirli siyasi amaçların
gerçekleşmesine yönelik bir taktik olduğu belirtilmiştir. Devrim sonrasında Sovyet
rej imi yerel kültürlere karşı esnek, hoşgörülü, hatta yer yer destekleyici bir tutum
sergileyerek, azınlıklara kendi sanat ve kültürlerini yaşatmak konusunda oldukça
fazla imkan tanımıştır. Hatta azınlıklarla ilgili bir bakanlık dahi kurulmuştur. Bu
tutumun en önemli sebebi olarak yönetimin, Birinci Dünya Savaşı ve iç savaş
sonucu çökmüş olan ekonomiyi yeniden inşa etmek ve ayrılıkçı akımlarla baş etmek
durumunda kalmasını göstermek mümkündür.
Lenin' in 1 924 yılında ölümünün ardından, Sovyetler Birliği 'nin başına geçen
Stalin döneminde devrimin ilk yıllarına oranla çok daha farklı bir milliyetler
politikası izlenmiştir. Lenin döneminde, bazı zorunluluklar sebebiyle yerel kültürlere
ve kimliklere karşı gösterilen esnek tutum Stalin döneminde oldukça katılaşmıştır.
Stalin'e göre her türlü "milliyetçi sapma" önlenmeliydi. Sovyet kültürü "görünüşte
milli ama içerikte sosyalist" olmalıydı. Bu, tüm sanat dallarında uyulması gereken
bir temel prensibe dönüşmüştü. Tüm sanat ürünlerinde Ruslar her zaman dost,
cömert, cesur, adil olmalı ve azınlıkların yanında yer almak zorundaydılar (Akçalı
2003). Stalin dönemi; Sovyet kimliğinin yaratıldığı, bu kimliğin yaşandığı ve
kurumsallaştığı bir dönem olarak nitelendirilebilir. Alfabe politikaları, dil
politikaları, eğitim politikaları, güdümlü edebiyat politikaları, tarihin yeniden
yorumlanması ve Sovyet tarihinin oluşturulması bu dönemin ürünüdür (Naskali
2007 : 7).
Stalin dönemindeki milliyetler politikası çerçevesinde önemli uygulamalardan
birisi de 1 924-25 yıllarında başlatılan ve 1 936' da ana hatlarıyla beliren "ulusal sınır
belirleme politikaları" olmuştur. Sanatın tüm dallarına egemen olan "görünüşte milli
ama içerikte sosyalist" (Akçalı 2003) i lkesinin burada da geçerli olduğu söylenebilir.
Bu politikalar doğrultusunda Orta Asya' da o güne dek varolmamış sınırlar çizilmiş
37
NEZİR TEMUR
38
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
39
NEZİR TEMUR
40
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 929'dan sonra Stalin'in yönetimi tamamen ele geçirmesiyle rejim tam bir
totaliter rejim havasına bürünmüştür. Kültürel hayatın kriterleri Yazarlar Birliği
tarafından yeniden tanımlanmıştır (Stephen 1 999: 52). Buna göre yazın hayatı
Sosyalist Realizm 'e (toplumcu gerçekçilik) uygun olmalıydı. Türkistan
coğrafyasında çok sayıda edebi dilin yaratılması ve Rusçanın ortak dil haline
gelmesi, Bolşevik ihtilalinden sonra yürürlüğe konulan yeni milliyetler yaratma,
farklılıklar oluşturma ve geliştirme politikalarının kaçınılmaz sonucu olmuştur.
Kırgızistan Komünist Partisi 1. Kongresinde Kırgız halkının hayatının Rus
proletaryası ve Sovyet halkına bağlandığı bu nedenle de ortak kültürle bütünleşmek
gerektiği ve bunun ancak Rus diline hakim olmakla mümkün olabileceği yönünde
karar alınmıştır. SSCB Komünist Partisi'nin yayın organı Pravda'nın 09.07. 1 937
tarihli sayısında çıkan bir yazıda: "Pantürkizm kokan Türkçe tabirler ve kavramların
sosyalist kültürün yarattığı terimlerle değiş tiri/mest' istenmiştir (Lengeranlı 200 1 : 1 6).
41
NEZİR TEMUR
11
Bu kitapta bir halk (narod), "tarihsel olarak dilden, topraktan, iktisadi yaşamdan, psikolojik
eğitimden oluşmuş, ortak bir kültürde kendini belli eden istikrarlı bir topluluk" olarak
tanımlanmıştır. Narod ve natsya için millet; natsionalnost için milliyet, kavmiyat ve halkiyat;
narod, narodnost için halk sözcükleri kullanılmıştır.(Bk. Roy 2005 : 45).
42
FOLKUJR ve İDEOLOJİ
43
NEZİR TEMUR
Kelman, dilin bir toplumda birleştirici güç olarak işlevi konusunda şunları dile
getirmiştir:
"Duygusal aşamada milli bir dil, yakın sadakatleri olanlar arasında köprü
kurarak, başat bir bağlılık simgesi ve hedefi vazifesini görür. Anadili
aracılığıyla çocuk, halkının şarkılarının, kahramanlık hikayelerinin ve
geleneksel hikmetlerinin etkisi altında kalır. Üstelik annesi ve yanı başındaki
çevreyle iletişime geçtiği dil onu, üyelerinin zaman ve mektin açısından ırak
olduğu geniş bir topluluğa bağlar.
A raçsal aşamada ortak bir dil, sistemin yerleşmesine ve sayısı artmakta olan
bireylerin sisteme bağlanmalarına yardım eder. Diğer yandan milli bir dil ile
halkın tamamına hizmet veren siyasi, iktisadi ve toplumsal kurumların
geliştirilmesi daha kolaydır. Ayrıca, ortak bir dil, halkın bütün katmanlarına
hareketlilik kazandıran ve siyasete katılma imkanı sağlayan bir eğitim
sisteminin de geliştirilmesini kolaylaştıracaktır." (Uzman 2005 : 20).
XX. yüzyılda ortaya çıkan yeni yönetimler halk dillerinden, idari
merkezileşmenin bir aracı olarak yararlanmışlardır. İdari merkezileşme de dilde bir
çeşit merkezileşme olan standartlaşmayı kaçınılmaz kılmıştır. Dil, standartlaşıp
ortak bir iletişim aracı hiiline gelerek, merkezi otorite haline gelen ulus-devlete
"yekvücut ve merkeziyetçi bir siyasi sistem geliştirme ve tahkim etme girişimlerinde
pek çok avantajlar" sağlamıştı (Uzman 2005 : 2 1 ). Böylece hakim ideolojiler için dil,
kültür politikaları içerisinde vazgeçilmez bir alan haline gelmiş ve çok uluslu
devletlerde milliyetler politikalarının en önemli boyutunu oluşturmuştur.
Dil politikaları Sovyetler Birliği döneminde oldukça kapsamlı bir şekilde ele
alınmıştır. Sovyctler B i rl iği 'n i n i lerisi için yönetimi altındaki toplumları
biçimlendirmek amacıyla oluşturduğu kültür politikalarından birisi de dil
politikalarıdır. Zira Sovyet yönetimi ulus inşasında dili önemli bir unsur olarak
kabul etmiştir. Kellner, komünist ideoloj inin ve toplum mühendisliğinin Sovyetler
B irliği 'nin daha sağlam temeller üzerinde kurulması için en önemli amaçlarından
birinin de yeni Sovyet İnsanı (Homo Sovieticus) 'nı yaratmak olduğunu iddia etmiştir
(Landau, Kellner 200 1 : 5 1 ). Sovyet yönetimi dil politikası konusunda oldukça
temkinli davranmıştır. Bu durum aynı zamanda birbirine zıt iki Sovyet
düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Bir taraftan milli diller insanlar arasında milli
kimlik duygusunu harekete geçirip milliyetçilik düşüncesi yaratabilirdi. Diğer
taraftan da temelleri sağlam oturtulmuş bir ülkede modernizasyon adı altında
sanayileşme, eğitim, bilim yardımıyla tek bir ortak dil kullanılabilir hale
getirilebilirdi.
Milliyetler politikasında olduğu gibi dil politikalarının temelleri de devrim
öncesinde atılmıştır. Rus misyoner ve Türkologlarından olan N. İ. İlminsky ile N. A.
Ostraumov 'un Kafkasya, Türkistan, İdil-Ural ve Sibirya'da her Türk boyunun
şivesine dayanan, birbirinden bazı harflerle ayrılan Kiril esasındaki alfabeyle yazı
dili oluşturması fikri Çarlık Rusya'sında 1 870'li yıllarda ortaya konulmuş ancak
yaygınlık kazanmamıştı (Özkan 2007 : 1 66). Nikolay İlminsky ile özdeşleşen bu
yöntem, ana dilleri aracılığıyla halkın Ortodokslaştınlmasını amaçlamakta ve halkın
sahip olduğu birçok kültürel unsurdan (din, gelenek . . . ) uzaklaştırılmasını
içermekteydi. Bu hedefe ulaşıldığında Rus olmayan milletlerin Ruslarla
bütünleşmesi de kolaylaşacaktı. N. İlminsky, aynı zamanda Türkistan Genel Valisi
Yon Kaufman' ın da danışmanıdır.
44
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
İlminsky'nin söz konusu yöntemi yerel dilleri, Rus alfabesiyle farklı birer yazı
dili haline getirmeye dayanmaktadır. Burada amaç küçük farklılıkları ön plana
çıkarak Rus alfabesi temelinde yeni birçok yazı dili ortaya çıkarmaktı. İlminsky,
tasarladığı eğitim sistemini ise Yenisey'de görevli bir öğretmene yazdığı mektupta
�öyle açıklıyordu: " Yerel eğitimin temel noktası çok basit: Yerli çocukları
halihazırda anladıkları şekliyle kendi dillerinde okutmak ve kendi dilinde özel ders
kitapları hazırlamak. " (Uzman 2005: 35).
1 870'te Kutsal Sinod Meclisi eski üyesi ve eğitim bakanı D. A. Tolstoy yüksek,
hatta orta eğitim için Rusça' nın öncelikli olması gerekliğinin yanında, anadilin
ilköğretim için temel olduğunun kabul edilmesi ile ilgili bir eser yayımlamıştır:
" Yerlilerin Eğitimine Dair Talimatlar". Bu yaklaşım, gelecekte Stalinist milliyetler
politikasının temel ilkesi olacaktır. İ lerici "çok kültürlülük" (anadilinde konuşma,
yazma ve öğrenme hakkı) siyasetinin altında emperyalist, bütünleştirici ve ideoloj ik
bir proje vardır. İlk amaç dinsel ve kültürel dayanışmaları kırmaktır (Roy 2005: 93).
Burada "bütünleştirici" kelimesiyle kastedilen bütünleşme siyasi olarak "Sovyet
Sistemi", dil olarak ise "Rusça"dır.
İlminsky'nin faaliyetleri birçok açıdan Çarlık Rusyasının çıkarlarına hizmet
etmiştir. Ancak İlminsky'nin çalışmalarının kısmi olarak başarıya ulaştığı
söylenebilir. Nihayet 1 907 'de Rusya Devlet Maarif Heyeti memleketteki
Müslümanların kendi ana dillerinde eğitim alabilecekleri hakkındaki kararı kabul
etmiştir. Fakat bu özel karar, Müslüman çocuklarının ana dillerinde eğitim
almalarının yalnız yerli halk ağzında mümkün olabileceğini şart koşmuştur.
"Halk" ın (narod) doğasının ne olduğu hakkındaki düşünceler XIX. yüzyıldan
XX. yüzyıla kadar büyük bir süreklilik göstermiştir. Büyük ölçüde Alman
romantizminden (Volk) gelen bu düşünceler 1 9 1 7 'den sonra Marksist bir içerik
kazanmıştır. Buradaki fikir, halkın etnik, doğal, evrim halinde, her şeyden önce
diliyle tanımlanan bir bütünlük olduğudur (Roy 2005 : 92).
Sovyet dil politikası, devrimden önce ve sonraki ilk yıllarında Lenin'in
milliyetler politikasına dayanmaktadır. Bundan dolayı Narkompros'un (Milliyetler
Komiserliği) en önemli işi Sovyet dil politikalarını geliştirmekti. 1 9 1 9'da
Narkompros içerisinde bir alt grup olarak Azınlık Milliyetler Konseyi kurulmuştur.
Bu grubun Rus milliyetçiliğini önlemek ve diğer milliyetlere Sovyetlerin değer
verdiğini göstermek amacıyla kurulduğu iddia edilmiştir (Grenoble 2003: 38).
Lenin, devrimin ilk yıllarında herkesin kendi dilini eğitim dili olarak kullanmasını
vaat etmiştir. Sovyet sisteminin milliyetçi tutumlara karşı çıkmak yerine çeşitli
milliyetleri Sovyet kimliğinde eritmek amacıyla prensipte isteksiz olsa da bu tür
davranışlara toleranslı bir tavır aldığı varsayılmaktadır. Bundan dolayı bölgesel
ulusal kimlikleri güçlendirmek kaydıyla kültür, dil ve tarih çalışmalarını
desteklemiştir (Schendel 200 1 : 1 ).
Dil politikasının resmi amacı her "milliyet"in kendi dilini kullanması ve onu
yazılı bir dil haline getirmesidir. Sorun, aynı aileye ait lehçeler arasında açık bir
ayrım olmamasındadır. Sovyetler' in yaptığı lehçeleştirme ise her zaman ya bir yerel
kullanımı ya da büyük bir kültür diline karşılık gelen özel bir aracı dilin seçilmesini
gerektirir. Sovyet sistemi herhangi bir etnisitenin dil ile tanımlandığını varsaydığı
için, bir etninin varlığına karar verilen her aşamada bir dil seçilmesi gereğini ortaya
çıkarmıştır. Ama bu dilin belirlenmesini sağlayan normların seçimindeki sorun
ortadadır. Bu normlar belirli bir hesaba göre seçilir: Aynı dil alanındaki lehçe
45
NEZİR TEMUR
12
" Diyakritik imler" birçok dilde mevcut harflere yapılan bir takım eklentilerdir.
46
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
47
NEZİR TEMUR
dili Rusça olmayan bütün okullarda Rusçanın ders olarak okutulmasını zorunlu hale
getiren bir kararnamenin çıkarılmasıdır. Kararın gerekçelerinden biri olarak,
Rusçanın kullanıldığı ordu ve bilim-teknoloj i alanlarına yerel kadroların
yetiştirilmek istenmesi gösterilmiştir (Virtanen 2002 : 2 1 7). Bu karardan önce, ana
dilleriyle eğitim yapan okulların çok azında Rusça öğretilmekteydi. Dönemin ikinci
büyük adımı ise Latin alfabesinden Kiri! alfabesine geçiştir.
1 930'lu yıllarda SSCB ' de Türk yazı dillerinin Kirilleştirilmesi üzerine,
Kırgızistan'da yazı meselesi, 1 93 9 ' da yeniden gündeme getirilmiştir. K. Tınıstanov
tarafından hazırlanan imla kuralları kitapçığı, Proyekt Novoy Orfografı Kirgizskogo
Literaturnogo Yazıka adıyla Frunze'de ( 1 934) yayımlanmıştır.
Stalin, başından beri Türkistan'daki sosyalist oluşuma şüpheyle bakmıştır.
1 923 'te RKP Merkez Komitesinin IV. Konferansına sunduğu raporda Harezm ve
Buhara'da partiye kaydolanların çoğunun samimiyetsiz olduğunu ileri sürmüş ve
ancak parti organlarında yapılacak bir temizlikten sonra gerçek komünistlerin ortaya
çıkacağını bildirmiştir. 1 934 XVII. RKP Kurultayında özellikle parti içerisinde
bulunan yabancı unsurların temizlenmesi ve teşhir edilmesi karan alınmıştır.
Stalin ekonomik, politik ve kültürel birliğin lingua frankadan 13 yani ortak bir
dilden geçtiğini düşünmüş ve bu düşüncesini her fırsatta dile getirmiştir. Bu dil ise
Rusça olmalıydı. Partinin l 934 'teki 1 7. kongresinde öne çıkardığı iki kavram etni ve
dil olmuştur. Rusça'nın ortak bir dil haline getirilmesi çalışmalarına birliğe bağlı
cumhuriyetlerin önemli eserlerinin Rusça'ya çevrilmesiyle başlanmıştır. 1 936 'da ise
1 02 birlik cumhuriyetinde alfabe değiştirilmiştir (Grenoble 2003 : 48).
Latin-Kırgız alfabesi, Türkistan Türkl üğünün hemen hemen hepsinin kabul ettiği
Latin alfabeleriyle harf değerleri açısından ortaklıklar taşımakla birlikte, ayrılan
noktalara da sahiptir. Özellikle Sibirya ve Kafkasya Türkleri tarafından kullanılan
Latin alfabesiyle Türkistan Türklerinin kabul ettiği yeni alfabe arasında farklar
bulunmaktadır. Latin alfabesinin Türk varyantları, Türk topluluklarının kendi
iradeleriyle seçip kullanım alanına soktukları yazılar olmadıkları ve kısa zaman
içinde aceleyle hazırlandıkları için, yapılarında birçok kusur ve eksiklik
barındırmaktaydı. Bu eksikliklerin Rus yazısını ve dilini SSCB 'nin tamamında
baskın hale getirmeyi ve Rusçayı Lingua Franca olarak kabul ettirmeyi amaçlayan
kültür projelerinin işine yaradığı görülmüştür.
1 930'lu yıllar, Rusçanın yükselişe geçtiği ve ayrıca Nikolay Marr'ın dil
teorilerinin ön plana çıktığı bir döneme sahne olmuştur. Sovyet dil planlayıcıları
etnik kimlikte dilin rolünü özellikle vurgulamışlardır. Nikolay Marr'ın dilbilimle
ilgili teorileri Sovyet dil politikalarının gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Nikolay Marr, bütün dillerin tek bir dilden kaynaklandığına inanan
monojenistlerdendir. Nikolay Marr'ın ortaya attığı ve yeryüzünde sadece tek bir
dilin kalacağını öngören Yafet Dil Teoris i ne göre bütün diller tek bir dilden (Yafet
'
dili) türemişti ve tarihin belli bir noktasında tekrar birleşecekti. Nikolay Marr, diller
arasında bir köken birliği olduğuna inanmış ve çalışmalarını bu teorisini kanıtlama
amacına yöneltmişti.
Marr'ın teorisine göre hiila devam etmekte olan evrim, dillerin harmanlaşarak
yeniden tek bir dil haline dönüşmesine kadar sürecekti. Kapitalizmin milli dilleri
ortaya çıkarması gibi komünizm de tek bir dilin ortaya çıkmasını sağlayacaktı.
48
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
C ielecekte oluşacak bu "dünya dili" (mirovıy yazık) ise, yeni bir dil sistemi olacaktı;
yani bu yeni dil, mevcut dillerden hiçbiri olmayacak, farklı bir dil olacaktı. Bu yeni
dünya dili "geleceğin sınifsız toplumunun, sınifsız kültürünün dili olacak' 'tı. Nikolay
Marr, teorisinin resmi olarak kabul görmeye başladığı 1 930 yılında Komünist
Parti 'ye üye oldu. 1 93 1 'e gelindiğinde yafetologlar artık Sovyet dilciliğini tamamen
kontrol etmeye başlamışlardı. 1 5 Mart 1 93 1 'de KP Merkez Komitesince benimsenen
bir kararda Yafet Dil Teorisinin Komünist Bilim Akademisince tanınması
istenmiştir. Marr'ın teorisi, Sovyet rej iminin 1 940' lann sonuna kadar devam edecek
dil siyasetine teorik destek sağlamıştır (Uzman 2005 : 1 83).
10 Temmuz 1 939 tarihli Kızıl Kırgızistan gazetesinde "Rus alfabesine geçme
gerekliliğini" dile getiren "Orus alfavitine ötüv tura/ (Rus A lfabesine Geçilmeli "
başlıklı bir yazı yayımlanmıştır. Kırgızistan Bilim Araştırma Enstitüsü'nde
hazırlanan Kırgız Kiri! alfabesi ve imlası projesi, Aralık 1 940'ta Kırgızistan
Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti tarafından görüşülmüş ve yeni alfabe imla projesi,
heyet tarafından benimsenmiştir. Yüksek Heyet, 12 Eylül 1 94 1 'de Kırgız
Türkçesinin yeni alfabesini ve imla kurallarını onaylayarak yürürlüğe koymuştur
(User 2006: 303). Bu kurallar aynı yıl Kırgızdın Janı Orfografıyasının Erejeleri
adıyla Frunze'de yayımlanmıştır (User 2006: 303).
Savaş sonrası Sovyetler Birliği'nde cereyan eden en önemli dil hadiselerinden
biri de şüphesiz Marrizm'in reddiydi. 9 Mayıs 1 950 sabahı Pravda gazetesini açan
okuyucular, Marr'ın teorisine yönelik bir saldırıyla karşılaşmışlardır. Yaklaşık bir
buçuk ay kadar devam eden resmi yalanlama kampanyası, 20 Haziran 'da Stalin' in
makalesiyle son bulmuştur. Stal in, Marr' ın Marksist dil yorumunu tamamen
reddetmiştir. Reddi için en önemli dayanak ise Rus dilinin bizzat kendisiydi.
Hatırlanacağı gibi, Marr'ın kuramına göre dil bir üst yapı olarak kabul edilmiş ve alt
yapıda (üretim tarzı, ekonomi) meydana gelecek değişikliklerin üst yapıyı (dil) da
değiştireceği iddia edilmişti. Stalin ise Rus dilini göstererek bu sava karşı gelmiştir:
"Devrimden sonra üretim tarzı tamamen ve kökten değişmesine rağmen kelime
hazinesindeki kısmi değişiklik dışında dilde fazla bir değişiklik olmamıştır. Marr, bir
şarlatan, teorisi ise bir saçmalık olarak tarihteki yerini almıştır." (Uzman 2005 :
20 1 ).
Dillerin ve yazı biçimlerinin icadı bir Sovyet buluşu olarak
değerlendirilmemiştir. İlminsky Tatarcayı yazıya geçirmek için önce Arap alfabesini
denemiş daha sonra Kiri! alfabesini kullanmıştı. Keza, yine kendisinin derleyip bir
araya getirdiği Kazak dili için Kiri! harfleriyle bir transkripsiyon yöntemi bulmuştur.
Amaç, dili kullanarak ideoloj ik açıdan daha ıyı Ruslaştırmak, hatta
Ortodokslaştırmaktı; Ruslaştırma bu din değişikliğinin bir sonucuydu yalnızca. Ama
Sovyetleştirmede olduğu gibi, nihai amacına yani ideolojik kaynaşmaya
ulaşamadan, bu sistem etnik kimliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Roy
2005 : 92).
Sovyetler Birliği dönemi kültür politikaları içerisinde dil politikaları önemli bir
yere sahip olmuştur. Sovyetler Birliği döneminde yürütülen ve milliyetler
politikasının adeta bir uzantısı şeklinde tezahür eden dil politikaları, temelleri
İlminsky tarafından atılan Çarlık dönemi dil politikalarının devamı olarak kabul
edilebilir.
49
NEZİR TEMUR
2. Folklor Politikaları
Bir milletin hayatında, fertlerin ' sözlü ve yazılı gelenekte yer alan ' kabulleriyle
müştereklik gücüne erişen ve milli kimliği oluşturan maddi-manevi faaliyetlerin
tümünün milli kültürü veya kültürü meydana getirdiği belirtilmektedir (Yıldırım
1 998: 3 8). Dolayısıyla milli kültürün en önemli yapı taşı olan folklor, özellikle
milletlerin kimliklerinin oluşmasında çok önemli bir yere sahip olmuştur. Bu
durumun farkında olan Bolşevik rej imin kurucuları V.İ. Lenin ve Stalin, kurmuş
oldukları sözde federal, esasta üniter yapıya bağlı olarak yaşayan toplumları içine
alan yeni kimlikler oluşturma yoluna gitmişlerdir. Başta Türkistan bölgesinde
yaşayan Türk topluluktan olmak üzere Çarlık Rusyası döneminden beri Rusların
hakimiyeti altındaki milletler adeta baskı rej iminin etkisi altında yaşamaktaydılar.
Bu milletler için düşünülen yeni kimlik ve benlik oluşturma çalışmalarının temeli V.
İ. Lenin döneminde atılmış; Stalin döneminde ise uygulamaya geçilmiştir.
1 9 1 7- 1 924 yılları arasında Türkistan'daki bağımsızlık hareketleri kanlı bir
şekilde bastırılmıştır. Daha sonra Türkistan beş ayrı cumhuriyete bölünmüş ve bu
dönemden sonra Türkistan 'da komünist rejimin yerleştirilmesi için folklor ürünleri
ve edebiyat önemli araçlar olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Özellikle Stalin ' in Sovyet yönetiminin politikalarını yönlendim1e noktasına
gelmesiyle, Türkistanlı yazar ve şairler, devrimi ve Sovyet rej imini öven eserler
yazmaya zorlanmışlardır. Buna uymayanlar "Rej im karşıtı", "rej im ve halk
düşmanı" olmakla suçlanmışlar ve edebiyat sahnesinden yavaş yavaş
uzaklaştırılmışlardır. Örneğin, 1 930' ların başında bazı Özbek bakşıları Lenin, Stal in,
Ekim Devrimi, kolektivizm, Sovyet pamuk işçi leri , k ültürel dev rim hakkında uzun
halk şiirleri yazmışlardır (Miller 1 990: 1 1 ). Stalin ' in bu baskıcı politikası 1 935-
1 93 8 yılları arasında acımasız uygulamalarla devam etmiştir. Bu şiddetli baskı
politikası i l . Dünya Savaşı 'nın başladığı 1 939 yılına kadar aralıksız bir şekilde
sürdürmüştür. 1 939 yılında Sokolov, sözlü gelenek icracılarını Moskova'da toplamış
ve onlara eserlerinde "Eski hayat ile yeni hayat arasındaki büyük uçurumu
göstermelerini, Sovyetler Birliği 'ndeki mutlu hayatı tasvir etmelerini" (Miller 1 990:
1 2) ifade etmiştir.
Sovyet hükümetinin bütün cumhuriyetlerde folklor çalışmalarına büyük önem
vermesinin sebebi, Sovyetler Birliği ' nde bilimin bütün dalları gibi folklorun da
sosyalizmin ve komünizmin gerçekleşmesinde çok etkili bir araç olarak kabul
edilmiş olmasıdır. Richard Dorson 'un da belirttiği gibi Sovyetler Birliği 'nde folklor
alanında yapılan çalışmalar her yönüyle Sovyetleştirme amacıyla kullanılmıştır.
Köylerde yaşayan halk şairleri devrimi ve devrim liderlerini öven şiirler, destanlar
yaratmaları konusunda teşvik ve taltif edilmiştir. Bu şiirleri ve destanları yazan halk
şairleri parayla, madalyayla ödüllendirilmişlerdir (Dorson 2007 : 1 4- 1 7).
Sovyetler Birliği döneminde Bolşevik yönetimin idaresi altındaki diğer
toplumlar gibi Türk topluluklarının da folklor ürünleri ; ideoloj ik amaçlar
doğrultusunda yeniden yorumlanmış, değiştirilmiş ve toplumcu gerçekçilik adı
altında biçim olarak milli, içerik olarak sosyalist tarzda üretilerek yapay folklor
(pseudofolklore) ürünlerine dönüştürülmüştür. Sovyet rejiminin Türk topluluklarının
folkloruna yaklaşımı Rus folkloruna yaklaşımıyla görünürde aynıydı. Ancak bu
paralellik Stalin döneminde milliyetler politikasının uygulamaya konulmasıyla
ortadan kalkmıştır. Çünkü gerek folklor politikaları gerekse dil politikaları
milliyetler politikasının birer uzantısı olarak tezahür etmeye başlamıştır.
50
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
51
NEZİR TEMUR
Aynca çeşitli Türk boylarının halk edebiyatı ürünlerinde Rus istilasının doğurduğu
acılar da dile getirilmiştir (İnan 1 99 1 : 1 1 9). Bunun yanı sıra Manas Destanı
hakkında önemli çalışmalarda bulunan Radloff, destanda adı geçen ak padişah'a ve
Manas' ın ona itaatına (padişah değenge batır Manas baş koydu.) dair parçaların sırf
Rus memurunu memnun edebilmek için Kırgız halk şairi tarafından uydurulmuş
olabileceğini iddia etmiştir (İnan 1 99 1 : 1 1 7). Radloff'un derlediği Manas
Destanı ' nda Ruslarla ilgili şu ifadeler geçmektedir:
Cardı barıp bayıgan, Fakir gitti zenginleşti,
Cılanaç barıp kiyingen, Çıplak gitti giyindi,
Açka barıp toyungan Aç gitti doydu,
Arık barıp semirgen. Zayıf gitti tavlandı.
1 4 Bu tür folklor ürünlerini Frank J. Miller, "Folklorefor Stalin", Armonk: M. E. Sharpe, ine . ,
1 990 adlı eserinde pseudofolklore şeklinde adlandırmıştır. Miller Pseudofolklore 'u "Yaşanılan
çağa ait konulan geleneksel folklor motifleriyle sunmak" olarak tanımlamıştır. Bk. ( 1 990: 4).
52
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
çıkarları için kullanarak halkının mahvolmasına sebep olduğu, daha sonra bu taşın
Lenin tarafından bulunduğu ve Lenin'in bu taşı halkının faydasına kullanarak her
yere elektrik getirdiği anlatılmaya çalışılmıştır. Efsanede elektriğin gelmesi kanıt
gösterilerek Lenin' in kerametli çakmağın sahibi olmasından dolayı da keramet
sahibi olduğu vurgulanmıştır (Fedakar 2004: 1 5 1 ).
Türk boylarındaki ünlü ırçı, comokçu, akın, bahşı gibi geleneksel halk edebiyatı
ürünlerinin icracıları; devrim liderlerini, yeni hayat biçimini ele alan geleneksel
türlerde eserler vücuda getirmeye başlamışlardır. Bu tür eserler söyleyen icracılara
örnek olarak Kırgızların tanınan manasçısı Sagımbay Orazbakoğlu ve büyük Kazak
akını Jambıl Jabayuulu verilebilir. Her iki sanatçı da rej imin ideoloj isine uygun
eserler vermişlerdir. Jambıl ' ın hayat hikayesiyle ilgili olarak 1 93 7 ' de "Literatumaya
Gazeta"da yayımlanan bir yazıda ünlü akının Lenin'e ilişkin şu sözlerine yer
verilmiştir:
" Yetmiş yaşıma geldiğimde yeni, aydınlık hayatı gördüm. Ben, kahraman, alp
görij_nüşlü lenin 'in adını duydum. Kızıl Ordu 'nun hizmetini gördüm.
Çevremde yeni bir hayat parlıyordu. Kendimde yeni bir güç sezip dombrayı
tekrar elime aldım. Gençlik dönemim tekrar geldi, türkü yaktım, yeni hayatı
anlatmak için tekrar ayağa kalktım. " (Öner 2004: 77).
Burada dikkati çeken en önemli unsur Lenin 'in geleneksel tasvirlerle alp
görünüşlü olarak anlatılmasıdır. Çalışmamızın son bölümünde de ele alacağımız
üzere Sovyet kültürünün değerleri geleneksel biçimlere uyarlanarak anlatılmıştır.
Söz konusu eserlerde yeni rejim, Lenin ' in şahsında sözde fakirleri koruyan, adaletli
h i r görünüme sahiptir.
1 9 1 9 yılında Almatı 'da Yedisu akınlarının ilk toplantısında Jambıl'a, jüri büyük
ödülü verilmiştir. 1 929 yılında Ernazar Kolhozuna katılan Jambıl, 1 936 yılında
Moskova'ya davet edilmiş, burada opera ve tiyatro sahnelerinde Lenin, Parti ve
Sovyetler Birliği halkı hakkında birçok j ır okumuştur. 1 93 8 yılında ise Lenin Nişanı
almış ve aynı yıl Kazakistan Yüksek Sovyetine milletvekili olarak seçilmiştir (Öner
2004:79). 1 930'1u yıllarda yani Stalin diktatörlüğünün zirvede olduğu dönemde bir
taraftan Sovyet kültürünün temelinin oluşturulması yönünde çalışan büyük
sanatçılar, edebiyatçılar ödüllendirilirken bir taraftan da rej ime muhalif olanlar 1 5 ya
sürgünle ya da idamla cezalandırılmışlardır.
Sovyetler Birliği dönemi yöneticilerinin "Halk edebiyatı geçmişteki iktidar
tabakasına ait unsurları ihtiva etmektedir. Söz konusu edebiyat sosyalist topluma
karşıt iki güçten, din ve milliyetçilik akımlarından derin izler taşımaktadır. Rus
masalları ise Çarı ve Çariçeyi gerçek olmayan çizgilerle kahramanlaştırmaktadır. "
şeklindeki yaklaşımının bilhassa Türk soylu Sovyet Cumhuriyetleri söz konusu
olunca daha da belirginleştiği gözlemlenmiştir. İktidarın folklor ürünlerine
müdahalesinin olmadığı bir dönemde ( 1 9 1 7-1 924) Azeri, Başkurt, Kazak, Kırgız,
Türkmen destan külliyatları toplanmıştır. Bu dönemde Manas Destanı'ndan iki
milyon dize, Özbeklere ait ise 200 halk hikayesi derlenmiştir (Azadovski 2002:2 1 ).
Ancak 1 924'ten sonraki folklor çalışmalarında iktidarın müdahalesi kendisini
hissettirmeye başlamıştır. Bu tarih aynı zamanda sınırların çizilmeye ve her
topluluğa farklı ulusal kimliklerin dayatılmaya başlandığı bir tarihtir.
1 5 1 937 yılında rej ime muhalif görüşler taşıdığı iddiasıyla idam edilen Kırgız edebiyatçı Sıdık
Karaçev, bu duruma örnek olarak verilebilir (Bkz. Cigitov 2006: 93- 1 05).
53
N EZİR TEMUR
1 936 'nın başlarında SSSR Halk Komiserler Sovyeti bünyesinde sanat işleri ile
ilgili bir komite kurulmuş ve buna bağlı olarak da cumhuriyetlerde ve dahilinde
mahalli olarak sanat işleri ile ilgili kuruluşlar oluşturulmuştur. Böylece halk ürünleri
de denetim altına alınarak komünist ve sosyalist bir sansür rahatlıkla uygulanmıştır
(Erdem 1 999: 1 52). 1 936'da yönetimin folklor çalışmalarına doğrudan
müdahalesiyle başlayan süreç, 1 95 3 ' e Stalin'in ölümüne kadar parti tarafından
desteklenmiştir.
Bütün Avrupa'yı derinden etkileyen ve 1 939 'da patlak veren İkinci Dünya
Savaşı, Sovyetler Birliği 'nde sosyal bilimlerin bütün dallarında olduğu gibi folklor
çalışmalarına ve halk edebiyatı ürünlerine de yeni bir boyut kazandırmıştır. Bu
durum Sovyetler Birliği içinde yer alan Türk boylarının folkloruna yeni bir bakış
açısı getirmiştir. Bu dönemde propaganda konuları değişmiş, Nazilere karşı savaşan
askerleri motive etmek amacıyla halk şairlerinden vatanseverlik ve kahramanlık
temalarının öne çıkarıldığı destan geleneğine bağlı olarak oluşturulan destanlar ve
bunlara benzetilerek üretilmiş destanlar derlenmeye başlanmıştır. Bu dönemde halk
edebiyatı ürünleri socialist realizm (toplumcu gerçekçilik) anlayışı ile üretilmeye
başlanmıştır. Savaş süresince halk edebiyatı ürünlerinde rej imin ideoloj isinden
ziyade kahramanlık ve vatanseverlik motifleri ön plana çıkartılmıştır. Özellikle
büyük destan kahramanlarının vatanseverlikleri değerlendiren çalışmalar yapılmıştır.
Bu amaçla yapılan çalışmalara örnek olarak 1 942 yılında Türkmenistan' da
yayımlanan Dede Korkut, Yusuf - Ahmet, Köroğlu destanları (Özkan 2007 : 1 72);
Kırgızistan 'da Rahmatulin' in, "Uluu Patriot Ukmuştuu Manas (Büyük Vatansever
Manas)" adlı kitabı gösterilebilir. Bunların yanı sıra destan kalıplan içerisinde şiirler
yazılmış ve bu şiirlerde askerler destan kahramanları ile özdeşleştirilmiştir:
54
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
55
N EZİR TEMUR
56
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Şüphesiz diktatörlük dil, bellek ve tarihi yok eder (Asman 200 1 : 88) ya da yok
etmeye çalışır. Eğer yok edemiyorsa -ki toplum hafızasının ve toplum hafızasının
önemli bir kısmını oluşturan folklorun yok edilemeyeceği gerçeğini anladıklannda
değiştirme yoluna gitmiştir.
Sovyetler Birliği döneminde Türk boylarının folkloruna yönelik çalışmalar aynı
zamanda folklor kurumlarının oluşmasını sağlamıştır. Ancak bu kurumlar
faaliyetlerini bir merkeze bağlı olarak yürütmüşlerdir. Bu merkez Sovyet İlimler
Akademisi' dir; Kırgızistan, Türkmenistan, Kazakistan vs. İlimler Akademisi ise bu
akademinin şubeleri konumundadır. Sovyet İlimler Akademisinin üyeleri arasında
bilim adamlarının yanı sıra Komünist Parti üyeleri de yer almıştır. Dolayısıyla bu
üye, bilim alanındaki çalışmaların hakim ideolojiye paralel yürütülüp
yürütülmediğini denetler. Aynca ilimler akademisinin üyelerinin atamaları parti
genel sekreterinin talimattan doğrultusunda yapılmıştır. Bu merkeziyetçilik sadece
bilim alanında değil diğer bütün toplumsal kurumlar için de geçerli olmuştur.
Merkezdeki ilimler akademisi şube şeklinde çalışan diğer akademilerin etkinliklerini
planlamı Ş, yönlendirmiş ve denetlemiştir.
57
i l . BÖ LÜ M
KI RGIZ S Ö ZL Ü GELEN EGİ
60
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
( Calfıızköz), cin, peri gibi varlıklar söz konusu türlerin eski inanç sistemine
dayandığının somut göstergeleri olarak kabul edilmiştir (Akmataliyev vd. 2004: 1 .
533-585). Tarihi gerçekler gibi anlatılan efsanelerin, yazılı kültürün çok fazla
gelişmediği Kırgız Türklerinin kendi tarihleriyle ilgili bilgileri hafızalannda kısmen
de muhafaza etmelerini sağladığı düşünülmektedir. Bu çerçevede başka bir sözlü
anlatı türü olan sancıracılık geleneği de Kırgız Türklerinin kültürel hayatında önemli
bir rol oynamıştır. Bu gelenek çerçevesinde her Kırgız' ın kendi şeceresini en
azından yedi atasını (yedi kuşağını) bilmesi gerekmektedir. Yedi atasını bilmeyen
ise mankurtlukla, soysuzlukta itham edilmiştir (Kayipov 2005 : 4). Bu toplumsal
kontrol günümüzde de sosyal hayatta etkisini bütün gücüyle sürdürmektedir.
Nesir biçiminde anlatılan halk edebiyatı türleri arasında oldukça önemli diğer bir
tür ise masallardır (cöö comoktor). Epik türler içerisinde değerlendirilen masallar
farklı temalan içermektedir. Temalanna göre sınıflandınlan masallar şunlardır:
1 . Baatırdık cöö comoktor (Kahramanlık masalları)
2. Sıykurdını cöö comoktor (Sihirli masallar)
3. Aybanattar cönündögü cöö comoktor (Hayvan masallan)
4. Turmuştuk cöö comoktor (Sosyal hayatla ilgili masallar)
5. Satiralik cöö comoktor (Mizah konulu masallar) (Kayipov 2005 : 4).
Bunların arasında en sık rastlananı ise kahramanlık temasını içeren ( Töştük,
Karaçdöö . . . ) masallardır. Araştırmacılar, bu türün teşekkülünü kahramanlık
destanlarının epik tür olarak etkisini kaybetmesine bağlasalar da bazen de tam aksine
lıu tür masalları kahramanlık destanlarının ilk şekilleri olarak kabul etmektedirler
( Kayipov 2005 : 4)
Masal türleri arasında en fazla ilgi çeken hayvan masallarında hayvanların hayatı
iki farklı şekilde yansıtılır. Birincisinde hayvanın hayatı gerçeğe yakın bir şekilde
anlatılır. Mışık, Tülkü, Ayuu, Karışkır (Kedi, Tilki, Ayı, Kurt); Tülkü, Taşbaka cana
Ç'apkene (Tilki, Kaplumbağa ve Kene) vb. İkinci tip masallarda ise mecazlı
anlatımda hayvanlar sadece birer semboldür (Akmataliyev vd. 2004: I. 486). Bu tip
masallardan eldik tamsilder (temsili hikayeler, fabl) adlı yeni bir türün teşekkül
ettiğini söylemek mümkün görünmektedir. Tülkü menen Bödönö (Tilki ile
Bı ldırcın), Arstandın Küçügün Asıragan Mışık (Arslan Yavrusunu Büyüten Kedi)
gibi masallar bu türün en güzel örnekleri arasında kabul edilmiştir.
Turmuştuk Cöö Comoktor (Sosyal hayatla ilgili masalların) temalarını akıllı ile
akılsız, han ile hizmetkar, zengin ile fakir gibi sosyal hayattaki eşitsizlikler ve karşıt
durumlar oluşturmaktadır. İşlevi ve yapısı açısından bu masallara en yakın masal
türü satiralık cöö comoktor (mizahi masallardır) (Akmataliyev vd. 2004 : 1. 480-
5 3 3 ). Mizahi içerikli şiir-nesir karışımı geleneksel başka bir tür ise kalptar
(yalanlamalar)dır. Yalanlamaları diğer türlerden ayıran en önemli özelliği derin bir
hayal gücüyle yaratılan fantastik bir tür olmasıdır (Kayipov 2005 : 674-682). Bu
genel bilgilerden Kırgız Türklerinin oldukça zengin bir eldik prozasına (halk
nesrine) sahip olduğu söylemek mümkündür. Kırgız halk nesri XX. yüzyılın ilk
yarısından itibaren gelişmeye başlayan Kırgız modem edebiyatına sağlam ve güçlü
bir zemin hazırlamıştır.
Kırgız Türklerinin halk edebiyatında önemli bir başka tür ise epikalık ır (epik
şiir) veya comoktor (destanlar)dır. Bu türde gerek Kırgız Türklerinde gerekse diğer
Türk boylannda oldukça gelişmiş ve önemli eserler vücuda getirilmiştir. Başta
61
NEZİR TEMUR
Manas Destanı olmak üzere bu tür sayesinde Kırgız Türklerinin sözlü gelenek
ürünlerine karşı bilim adamlarında büyük bir ilgi oluşmuştur.
Muhteva ve şekil özelliklerine göre Kırgız destanlarını birçok gruba ayırmak
mümkündür. Klasik olan tasnife göre Kırgız destanları şu şekilde sınıflandırılmıştır:
Kence Epostor (Küçük destanlar), Çofı Epostor (Büyük destanlar). Büyük destanlar
Manas üçlemesidir. Bu üçleme dışındaki destanlar ise küçük destanlar olarak
tanımlanmıştır. Bugün Manas Destanı ' nın altmıştan fazla varyantı Kırgız Bilimler
Akademisinin El Yazmalan arşivinde muhafaza edilmektedir. Manas söyleme sanatı
(manasçılık, semeteycilik) Kırgız destancılık geleneğinde önemli bir yer tutar. Manas
üçlemesinden Manas' ı okuyanlara manasçı, Semetey bölümünü okuyanlara ise
semeteyci adlan verilmiştir. Ayrıca çeşitli bölgelerde manasçılık mektepleri
oluşmuştur. Destanın en hacimli varyantı, manasçı Sayakbay Karalayev 'e aittir.
Karalayev'den 500533 mısralık bir metin kayda geçirilmiştir. Kendini manasçıdan
ziyade semeteyci olarak tanımlayan Sagımbay Orozbakov 'dan önce Manas, sonra
ise Semetey metni derlenmiştir. 1 922 yılından, Ağustos 1 926 tarihine kadar bizzat
kendisinden, icra etmiş olduğu 1 80378 mısralık Manas metni derlenmiştir. Semetey
bölümünü yazdırmaya ise ömrü yetmemiştir.
Kırgız destanlarının birçoğunda olaylar, tarihi gerçeklere uygun bir şekilde
anlatılmaya çalışılmıştır. Bu tür destanlarda ana tema tarihi gerçekliktir.
Kahramanlık temaları ve lirik temalar ikinci planda gelir. Tarihiy comoktor (Tarihi
destanlar) şeklinde tanımlanan bu tür destanlara "Mendirman", "Caiiıl Mırza",
"Narikbay", "Şırdakbek" gibi eserler örnek gösterilebi lir (Kayipov 2005 : 5).
Kırgız dcstancılık geleneği içinde yer alan bir başka destan türü ise l irik
romantik (liro-romantikalık comoktor) destanlardır. Ana teması aşk olan bu
destanlarda gerçek ve tarihi olaylar anlatılır. "Olcahay menen Kişimcan", "Sarinci
Bököy", "Gülgaakı", "Közölşaa", "Zıypırım Suluu", "Ak Möör" gibi destanları bu
türün tipik örnekleri olarak göstermek mümkündür.
Kırgız destanlarının bir kısmı yukarıdaki türlerden gerek şekil gerekse de
muhteva bakımından oldukça farklıdır. Söz konusu destan türünün esas temasını
vatan, millet sevgisi; vatanı, milleti iç ve dış düşmanlardan koruma gibi konular
oluşturur. Bu destanlarda ana düşünceyi iletmek için arkaik motifler, mitoloj ik
unsurlar birer araç olarak kullanılmıştır. "Canış, Bayış", "Kurmanbek", "Er Tabıldı",
"Seyitbek", "Toltoy" ve "Bagış" gibi destanlar bu tür içinde değerlendirilebilir.
Kırgız Türklerinin sözlü geleneğinde dini ve sosyal konulu destanlar (diniy,
sotsyaldık-turmuştuk comoktor) da mevcuttur. Bu tip destanlara "Kız Darıyka",
"Kedeykan'', "Mufıduk Zarlık" gibi destanlar örnek verilebilir. Kırgız sözlü
geleneğinde epik şi ir, yüzyı llar boyunca ortaya koyduğu bu zengin manzum eserlerle
sürekli kendini gel iştirmiştir.
Kırgız Türklerinin halk şiirinin kayda değer diğer bölümünü de lirik şiir (lirikalık
ırlar) şeklinde tanımlanan tür oluşturur. Bu tür şiirlerin en eski katmanlarını kamlık
inancından kalma unsurlar oluşturur. lrım-darım ırları (Büyü-afsun şiirleri) bu tür
şiirler arasına girmektedir. Bu şiirlerin kökeninin insanların doğaya söz ile
hükmedebi lme, gelecek bir kötülüğe söz ile engel olabilme, insan ve hayvanlara
kötü ruhlar aracılığıyla bulaştığına inanılan hastalıkları tedavi etme gibi inançların
yaygın olduğu devirlere uzandığı iddia edilmektedir (Kayipov 2005 : 6).
Lirik şiirlerin başka önemli bir türü ise emgek ırlarıdır (emek şi irleri). Temeli
oldukça eski dönemlere kadar uzanan emek şiirleri insanların avcılık, hayvancılık,
62
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
tarımcılık gibi faaliyetlerine bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Büyü-afsun şiirleri gibi
emek şiirlerinin de sözün tılsım gücüne inanma, söz ile dünyayı değiştirme inancına
dayandığını söylemek mümkün görünmektedir. Özellikle devrimden sonra bu türde
oldukça fazla eser vücuda getirilmiştir. Bu eserlerde kolhoz hayatı, buradaki
çalışmalar ana tema olarak kullanılmıştır.
Her kültürde olduğu gibi Kırgız Türklerinin halk edebiyatında da tören türküleri
(salt ırları) oldukça gelişmiş bir tür olarak yerini almıştır. Bu şiirler, koşoktor (ağıt),
toy ırları (düğün türküleri) olmak üzere iki ana grupta değerlendirilmiştir. Ağıtlar
tematik yapısı çok geniş ve Kırgız türkülerinin içinde en gelişmişi olarak kabul
edilebilir. Bazı ağıtların daha sonra destanlaştığı da görülmektedir. Karagul Botom
bu şekilde meydana gelmiş bir eserdir. Bu eserin önemli bir bölümünü tabiattaki
canlıları yok edercesine avlayıp, sonra geyik yavrusunun derisinden kürk giymiş
olan tek oğlunu yanlışlıkla avlayan babanın ağıtı oluşturur. Kırgız sözlü geleneğinde
ağıt, bir kişi öldüğünde yakınları tarafından söylenir. Bazen de akın-ırcılar
tarafından d.ii terennüm edilir.
Tören türkülerinin bir başka türü de düğün türküleridir (toy ırları). Düğün
türkülerini, düğün sırasında icra edilen ölöfıdör ve kızı evinden çıkarırken kızın
yakınları tarafından ağıt şeklinde söylenilen kız uğurlama (kız uzatuu) türküleri
oluşturur. Araştırmacılar bu türküleri, evlenme geleneği türküleri (üylönüü salt
ırları) şeklinde de adlandırmaktadır.
Kırgız sözlü geleneğinde belirli gün, mevsimlerle ilgili olarak icra edilen halk
takvimi ile ilgili şiirler ve türküler (kalendardık ırlar) de yer almaktadır. Bunlar,
Nevruz (Nooruz) veya Cı/ Acıratuu ( Y ı l Ayrımı) olarak bil inen 1 9-2 1 Mart tarihleri
arasında bayram havasında söylenen türkülerdir.
Kırgız halk şiirinde çok eski devirlerden günümüze kadar devam eden, Kırgız
Türklerinin hayata bakışını, hayat tecrübelerini yansıtan didaktik türkü (didaktik
ırlar) örneklerine de oldukça sık rastlanılmaktadır. Sanat ve nasihat türküleri (sanat
ve nasiyat) didaktik türküleri oluşturan iki önemli türdür. Sanat türkülerinin ana
temasını tabiat, insan, hayat ve ölüm gibi konular oluşturmaktadır. Bu eserlerde esas
amaç insanların felsefi görüşlerini estetik seviyede dile getirmektir. Nasihat ırlarında
ise eğiticilik önemlidir. Bu türkülerin muhtevasında zıt durumlar, varlıklar
karşılaştırılarak dinleyiciye öğüt verilir, yol gösterilir. Sovyet dönemi değerlerinin
ana tema olarak kullanıldığı bu tür şiirlerde eski hayat ile devrim sonrasındaki hayat
karşılaştırılarak Sovyet değerleri yücelti lmeye çalışılmıştır.
Belirli bir olaya dayanan ırlara tarihi ırlar adı verilmektedir. Bu tür ırlarda tarihi
olay baştan sona epik tarzda anlatılmaz, halkın olay karşısındaki duyguları ve olaya
karşı ilgisi dile getirilir. Örneğin Kalmukların istilası sırasında ve 1 9 1 6 yılındaki
(,'arlık rejimine karşı isyanda yaşanan sıkıntılar, çekilen ızdıraplar karşısında tarihi
ırlar bestelenip, akınlar, ırcılar tarafından icra edi lmiştir.
Kırgız Türklerinin sözlü geleneğinde önemli yer tutan başka bir ır türü ise sevgi
ırları (süyüü ırları ) dır. Aşk ya da sevgi ırları olarak adlandırılan bu tür, muhteva
bakımından ikiye ayrılır: Seketpay, Küygön. Seketpay, aşığın duygularını dile
getirmek için söylediği; Küygön ise sevgiliye kavuşamamanın verdiği üzüntüyle dile
getirilen ırlardır. Muhteva açısından koşoktor ve küygön ırlarına yakın olan arman
ırları (hüzünlü ırlar) ayrı bir tür olarak değerlendirilmiştir.
Teşekkülü bakımından oldukça eski dönemlere dayanan diğer bir halk şiiri türü
ise atışmalardır (aytış/ar). Atışmaya; Kırgız Türkleri aytış; Türkmenler aydışık;
63
N EZİR TEMUR
Kazak Türkleri aytıs adını vermektedirler. Kelimenin kökü ayt- tır. Aytmak kelimesi
Dede Korkut'ta da çok sık olarak geçmekte ve söylemek anlamına gelmektedir.
Kazak ve Kırgız Türklerinde bebeğin dünyaya gelişini kutlamak için yapılan
toylarda, beşik, nişan ve evlenme törenlerinde, bayram ve özel günlerde de atışmalar
yapılır (Çınar 2003 : 63).
Atışmalar eldik aytıştar ve akındar aytışı olmak üzere ikiye ayrılır. Anonim türü
atışmalarda kız ile yiğit, gelin ile kaynana, kayın ile yenge gibi halk içinden insanlar
atışırlar. Bu tip atışmalar çok varyantlıdır ve anonimdir. B una karşılık akınların
atışmaları ferdi özellikler taşır. Kazak sözlü edebiyat geleneğinde de irticalen şiir
söyleyen töpke akınlar çok önemli bir yere sahiptir. Akınların sanatlarının temsil
edilişine de akınlar aytısı denir. Aytıs akınların söz, bilgi ve zeka yarışına girdikleri
bir gösteridir. Aytıs sırasında akınların birbirlerine her şeyi sorma haklan vardır.
Aytıslarda tarihi olaylar dini konular veya günlük meseleler yer alabilir. İzleyiciler,
akınları değerlendirirler ve gerek gördükleri yerde alkışları ile ödüllendirirler. Bugün
Kazakistan'da sayıları 700'ü bulan akınlar, kurdukları derneklerle bu geleneği
sürdürmeye çalışmaktadırlar. En ünlü akınlar Kulınşak ( 1 834- 1 897), Birijan ( 1 834-
1 897), Sara Süyinbay ( 1 822- 1 895) gibi akınlardır. Bu geleneğin en ünlü
temsilcilerinden biri Jambıl Jabaulı ( 1 846- 1 945)'dır. Jambıl akınlık geleneğinin
gereği olarak ilk önce carapazan (ramazan) manileri söyleyerek işe başlar. Onun
sesindeki güzellik ve dombra çalmadaki ustalığı halk tarafından beğenilir ve şair,
devrin ünlü akınlarından Süyümbay Aranulı'nın çırağı olur. Ana diline hakimiyeti,
muazzam hafızası sayesinde konu ve temaya uygun ahenkli sözleri bulmadaki
ustalığı, aytıslarda onu daima başarı lı olarak öne çıkannıştır (Özkan 1 997: 40).
Aytısta gösterdiği ulaşı lmaz ustalık yanında Ötegen Batır, Şuransı Batır gibi Kazak
destanlarını ve Manas, Köroğlu, Seyit Battal gibi diğer Türk boylarında da yaygın
olan destanları başarıyla söylemiştir.
Akınların faaliyetleri kapsamlı olup, onlar hünerlerini şiir yarışmalarında (Aytış),
halk toplantılarında ve kutlama törenlerinde ortaya koymuşlardır. Türk dünyasında
aşıklık geleneğinin birliği dolayısıyla Türk boylarının aynı kültür köküne bağlı
olduğunu gösteren unsurlardan biri de atışmalardır (Çınar 1 99 8 : 60). Türk kültür
tarihinde atışmanın ilk örneklerini Kaşgarlı vermektedir. Divanu Lügati t Türk 'te de
' -
64
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
' " Bk. Ahmet Güngör, Asel Cailova Güngör, Kırgız A tasözleri, Ankara 1 998.
1 9 Bk. Saparbek Zairov, Kırgızko Russkiye Poslovistı Pogovorki i İzreçeniya, Frunze 1 982.
111
Bk. Şarşeke Cusupbekov, Kırgız Makal Lakapları, Frunze 1 982.
65
N EZİR TEMUR
66
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
sınamış olan ve gelecek hakkında kehanette bulunan insanların olduğunu dile getiren
birçok efsane, masal ve destan vardır.
Türk kültürünü zenginleştiren en önemli öğelerden birisi de aşıklık geleneğidir.
Söz konusu geleneğin temsilcileri muhtelif Türk boylarında değişik isimler altında
mesleklerini icra etmişlerdir. Aşıklık geleneğinin temsilcileri Türkiye' de aşık; Azeri
Türklerinde ozan, aşık, şair; Kazak Türklerinde aytısger, akın; Kırgız Türklerinde
akın (El Akını, Tökmö Akın); Özbeklerde bahşi, akın; Türkmenlerde bahşi, şair;
Uygurlarda bahşi, halk şairi, aşuk; Başkurtlarda sdsan; Tatarlarda çaçan şeklinde
adlandınlmaktadır.
Kırgızca-Türkçe sözlükte (Yudahin 1 994: 1 3) "akın" kelimesinin Türkiye
Türkçesi karşılığı "el akını" yani "halk şairt' olarak verilmiştir. Akınlar, Kırgız
Sovyet Ansiklopedisi 'nde2 1 kopuz, kıyak gibi halk müziğine ait çalgılar eşliğinde
�iir okuyan ve sözlü kültüre ait unsurları halka aktaran kişi şeklinde tarif edilmiştir.
Türkiye'de olduğu gibi "halk şairt' olarak nitelendirilen aşıkları, diğer şairlerden
ayırt etmek, için Kazakistan ve Kırgızistan'da "el akını" terimi kullanılmaktadır.
A kın kelimesi çağdaş şairleri de kapsadığı için "halk" kelimesi özellikle
kullanılmaktadır.
Ircı ve Akın kelimeleri Kırgız Türklerinde genel olarak aynı anlamda
kul lanılmaktadır. 22 Kırgız bilim adamlarından Kayipov 'a göre "ırçı" kelimesi daha
eski zamanlarda ortaya çıkmış ve geniş anlamda kullanılmıştır. İrticalen şiir söyleme
yeteneğine sahip olan her sanatçıya "ırcı" denilmiştir. Akın kelimesi son zamanlarda
n i speten kullanılmaya başlanmıştır. Halkın dilinde; eğitimli, din ve felsefeden
anlayan, tabiat, ahlak, felsefe konusunda nasihat, öğüt tarzındaki şiirleri irticalen
söyleyebilen ırcılara "Akın" denilmeye başlanmıştır. Fakat gün geçtikçe "Akın"
ke li mesi daha aktif kullanılmaya başlanmış ve anlam kaymasına uğrayarak "ırcı"
teri m iy l e eşanlamlı hale gelmiştir. Günümüzde "tökmö ırcı I tökmö akın", akınlar I
ırcılar", "el akından I el ırcıları" aynı anlamda, paralel bir kullanıma sahiptir.
Halk şairlerinin(Akınlar) faaliyetleri XIX. yüzyılın ikinci yarısı ile XX. yüzyılın
başları olarak sınırlandırılmıştır. Akınlar hakkında, Melis Kurmanalı "Muras"2 3 adlı
eserinde kısmi bilgiler vermiştir. Bu eserde ünlü akınlar hakkında biyografik bilgiler
i l e bu akınların şiirlerinden örnekler mevcuttur.
Birçok bilim adamına göre "akın" sözcüğünün aslı, Farsça bir kelime olan
"ahun" sözcüğünden gelmektedir. Bu noktaya ilk dikkat çeken Budagov ve Radloff
ol muştur. Budagov 'un sözlüğünde24 , "Ahun, akın (Farisilerin ahun sözcüğünden)
ilhamla hemen o anda irticalen şiir söyleyen sanatçı." şeklinde tarif edilmiştir.
Radloffun sözlüğünde ise, " Akın, (Fars. Ahun, ahund) atışmalarda üstün gelen şair"
�ekl i n de geçmektedir. "Akın" terimi hakkında, Konstantin Kuzmiç Yudahin' in "O
Kirgizskom Termine <Akın>" (Yudahin 1 95 3 : 325) adlı Rusça makalesi vardır. Bu
makalede Yudahin "akın" kelimesinin Kırgız ve Kazak sözlü geleneğine, Uygur
Türkçesindeki akıllı, saygıdeğer anlamlarını taşıyan "Ahun ", kelimesinden
türetildiğini söylemektedir. Ahun kelimesinin Uygur Türkçesindeki "islam dininde
okumuş kişi, aydın, molla; isimlerin arkasına geldiğinde Mumin Ahun, Cappar Ahun
21
Bk. Kırgız Sovyet A nsiklopedisi, "Akınlar Şiiri", Frunze 1 980, s. 358.
·'2 Bk. Akınlar Çıgarmacı/ığının Tarihinin Oçerkteri, Bişkek 1 988, s. 1 0-30-3 1 .
21
Bk. Melis Kunnanalı, Muras, Frunze 1 990.
24 Bk. L. Budagov, Sravnitelbinıy Slovari Türetsko-Tatarski Nareçiy, cilt 1, 1 869, s. 70.
67
NEZİR TEMUR
gibi saygı ifade eden söz karşılığındadır. "25 Ahun sözü ise ahund şeklinde
Farsça'daki imam, din adamı sözünden gelmektedir.
Akınlırcılık geleneğinin kökeni kamlık dinine dayanır. Daha sonra "bakşı" tipi
ortaya çıkmıştır. Bilahare ise bu meslek erbabı sınçı ve çeçenler olmak üzere ikiye
ayrılır. Mizah kültürünün gelişmesiyle birlikte "Kuuduldar" ortaya çıkar.
Kuudulduk, komedyenlik yeteneği26 anlamına gelmektedir. Akın/ırcı geleneğinin en
yaygın ve mütekamil tipini tökmö akınlar/ırçılar teşkil eder. Okuma-yazmanın
yaygınlaşmasıyla cazgıç akınlar (yazıcı akın) Kırgız sözlü geleneğinde görülmeye
başlar. Akın/ırcıların farklı olan tipi comokçulardır. Comokçuların ortaya çıkması
sözlü geleneğin zirveye ulaştığı döneme denk gelmektedir.
Kırgız Türklerinin sözlü kültüründe akınlar farklı şekilde sınıflandırılmıştır. 2 7 Bu
sınıflandırmalardan biri söyledikleri şiirlerin konusuna göre yapılmıştır. Buna göre
akınlar üç grupta değerlendirilmiştir:
Nakışu Akınlar: Genellikle övgü konulu şiirler yazar ve söylerler.
Comokçu Akınlar: Masalları yorumlarlar.
Nuskooçu Akınlar: Şiirlerinde felsefi konular ağır basan akınlardır.
Bir başka tasnifte Kırgız araştırıcılar, akınları yetişme tarzları, sanatlarını icra
usullerini dikkate alarak El A kını ve Tökmö Akın olmak üzere ikiye ayırmaktadırlar.
Kırgız yazılı geleneğinin etkisiyle az çok okuma yazma bilen cazgıç akınlar vardır.
Yazıcı akınlar XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan şiirlerini hem irticalen
söyleyebilen hem de yazmayı bi ldikleri için kağıda döken şairlere verilen addır
(Erkcbaycv 1 997: 22). F Köprülü'yc göre aşıklar kendi aralarında bir tasnif
yapmıştır. Buna göre, hem saz çalabilen hem de irticalen söyleyebilen aşıklara saz
şairi (Meydan şairi); saz çalamayan ve şiirlerini yazılı olarak kaydedenlere ise kalem
şairi denilmiştir (Köprülü 1 989: 1 70- 1 7 1 ) . Akınlar da, benzer ölçülere göre tasnif
edilmeye çalışılmıştır. Bu ölçülere göre şu şekilde bir tasnif yapılmıştır:
1 . El akınları : Eğitimli olmakla birlikte irticalen şiir söyleyememekte ve çok
azı komuz kullanabilmektedir.
2. Tökmö akınlar: Usta-çırak ilişkisiyle yetişen, irticalen şiir söyleyebilen
okuma yazması olmayan ancak komuz çalabilen akınlardır.
E. D. Tursınov (Tursınov 1 976: 1 O) ise akınları şu şekilde sınıflandırmıştır:
1 . Legendardık Akındar (Efsanevi Akınlar) : Hayatı, eserleri hakkında tam bir
bilgi olmayan, fakat efsanelerde anlatılan ırcılar/akınlar (Caysan lrcı 9 . yüzyıl-Ket
Buka v.b. 1 3 . yüzyıl).
2. Tökmö Akındar: İrticalen şiir söyleyebilen ırcılar/akınlar.
3. Cazgıç Akındar: Kendi eserlerini yazıya geçirebilen, okuma-yazması olan
ırcılar/akınlar, ancak geleneğe bağlılıklarıyla modern şairlerden farklılık gösteren
akınlardır.
4. Kuuduldar: Güldürücüler, komedyenler; irticalen şiir söyleyip seyirciyi
güldüren ırcı/akınlar.
25 Bk. Uygur Ti/inin İzahlı Lügati, cilt I, Milletler Neşriyatı, Şincan 1 990, s. 39-40.
26 Bk. K. K. Yudahin, Kırgız Sözlüğü, cilt II, Ankara, T.D.K Yay., 1 994, s. 529.
27 Bk. Kırgız Sovyet Ansiklopedisi, a.g.m., s. 358.
68
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
69
NEZİR TEMUR
28
Elik: Karaca.
29
Bk. Saparbek Zakirov, Oozeki El Çıgartmacılığında Ataestik Karayışlar(Sözlü Gelenekteki
A taestik Yaklaşımlar), El Kençi, Frunze 1 98 1 .
70
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
71
N EZİR TEMUR
72
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
73
NEZİR TEMUR
dönemini ise kendi içinde 1 . Devrimin ilk yıllan ve Lenin Dönemi, 2. Stalin dönemi,
3. Stalinden sonraki dönem olarak üçe ayırmak mümkündür.
Türkistan bölgesinin XIX. yüzyılın başlarında Ruslar tarafından işgal edilmeye
başlamasıyla Rus kökenli bilim adamları, subaylar, misyonerler, seyyahlar, Çarlık
hükümeti adına söz konusu bölgelere giderek çeşitli araştırmalar ve derlemeler
yapmaya başlamışlardır. Bu araştırma çalışmaları genellikle işgal edilen ya da işgal
edilmesi düşünülen bölgelerin tarihi, coğrafyası, inançları ve folklorunun
öğrenilmesi ve bu bilgilerin kullanılması suretiyle Türkistan' daki Rus idaresinin
sağlamlaştırılması amacına yöneliktir. Türkistan'ın işgalinin sebebini Dışişleri
Bakanı Prens Gorçakov vasıtasıyla dünya kamuoyuna;
"Rusya 'nın Türkistan 'da karşılaştığı durum, hiçbir sosyal organizasyonu
olmayan, yarı vahşi ve göçebe halklar karşısındaki bütün medeni devletlerin
problemleriyle aynıdır. Bu gibi durumlarda daha medeni olan devletler kendi
sınırlarını ve menfaatlerini korumak zorunda kalmışlardır. Hudut bölgesinde
huzursuzluğu yaratan gruplar cezalandırıldıktan sonra kuvvetlerimizi geri
çekmek mümkün olmamıştır. Verilen ceza çabuk unutulmuş ve geri çekilmemiz
bir nevi zayıflık olarak addedilmiştir. Çünkü Asyalılar, görünür ve hissedilir
kaba kuvvetin haricinde hiçbir şeye hürmet göstermemişlerdir. Onun içindir ki
biz bu iki şıktan birini seçmek durumunda kaldık. Ya vereceğimiz bütün
emekler, elde etıiğimiz ticari menfaatler ve sınır boylarında kurduğumuz
emniyet tertibatlarını unutup her şeyden vazgeçecektik veya bu vahşi
Türkistan memleketlerinin derinliklerine yürüyecektik. Rusya bu ikinci şıkkı
seçmek zorunda kaldı, tıpkı Amerika Birleşik Devletleri 'nin Kuzey
Amerika 'da, İngiltere 'nin Hindistan 'da, Fransa 'mn Cezavir de
' ve
Hollanda 'nın kolonilerde yaptıkları gibi . . . " (Gömeç 2002 : 50-5 1 ).
sözleriyle bir "uygarlaştırma harekett' şeklinde açıklayan Rusya, bu işgali haklı
göstermeye çalışmıştır. Çarlık yönetimi folklor çalışmalarını da bilimsel çalışmaların
diğer alanlarında olduğu gibi, kendi siyasi amaçlarına ulaşmak için kullanmaktan
kaçınmamıştır (Fedakar 2004 : 5). XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar Kırgız
Türklerinin sözlü geleneğine ait ürünlerin yazıya geçirilme ve yayımlama
1
faaliyetlerinden söz etmek mümkün görünmemektedir. XIX. yüzyılda W. Radlo ff' ,
Çokan Velihanov, A. A. Divayev vb. gibi bilim adamları tarafından Kırgız, Kazak
ve Karakalpak destanlarının derlenmesinde oldukça başarılı çalışmalar
gerçekleştirilmiştir. Çokan Velihanov, W. Radloff gibi bilim adamları Kırgız
Türklerinin sözlü gelenek ürünlerini derleme, araştırma ve yayımlama faaliyetlerini
başlatmışlardır. Daha sonra yabancı ve yerli bilim adamları söz konusu ürünlerin
derleme, değerlendirme çalışmalarını devam ettirmişlerdir. Bu tür çalışmalar ilk
önceleri bireysel olarak yürütülmüşse de Sovyetler Birliği 'nin bütün kurumlarıyla
yerleşmesiyle birlikte 1 920'li yıllardan sonra devlet kuruluşlarınca bir plan dahilinde
gerçekleştirilmiştir.
Kırgız Türklerinin folkloruyla ilgili ilk araştırma yapan bilim adamları
çalışmalarını, halk edebiyatına ait türlerden kahramanlık destanları üzerinde
yoğunlaştırmıştır. Kırgız Türklerinin devrime kadarki kültürel mirasını, sözlü kültür
ürünlerini derleme, araştırma faaliyetlerine ilk başlayan araştırmacılardan biri Kazak
halkının aydınlarından Çokan Velihanov 'dur. Çokan Velihanov folklor ürünlerini ilk
31Gerçek adı Friedrich Wilhelm Radloff olan Alman Türkolog, 1 859' da Rus vatandaşı olunca
adını Vasili Vasilyeviç Radlov şeklinde değiştirmiştir.
74
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
defa inceleyip yazıya geçirerek Avrupa milletlerine Kırgız Türklerinin hayatı, dili,
gelenek ve görenekleri, dini inançtan hakkında bilgiler vermiştir.
O ilk önce 1 856 yılında Isık Göl bölgesinin topografık yapısını incelemek
umacıyla askeri bir heyete katılmıştır. Isık Göl bölgesindeki Bugu boyundan
Kırgızların tarihine, etnografyasına i lişkin materyalleri, sözlü gelenek ürünlerini
derleyip almıştır. Velihanov' un derlediği materyallerin temeli Manas Destanı'nın
farklı bölümlerine dayanmaktadır (Taşdemirov, Zakirov 1 973). Velihanov,
"Manas' ın Çocukluk Dönemi", "Kanıkeyle Evlenişi", "Kökötöy'ün Aşı" gibi önemli
epizotları manasçılardan dinleyerek yazıya geçirmiştir. İlk önce "Rus Coğrafya
Cemiyetinin Zapiskalan (Notları, mektupları)" "Cungaryanın Oçerki" adıyla
1 86 1 'de yayımlamıştır.32 O, Manas Destanının ikinci bölümü "Semetey" ile
karşılaşınca Manas Kırgızların İlyada'sı, Semetey ise Odise'si şeklinde bir
karşılaştırma yapmıştır. Manas' ı Avrupalıların hayranlıkla baktıkları Yunanlıların
" f iyatla" ve "Odysseia"sıyla33 eşleştiren Velihanov, destanın öneminin kavranması
gerektiğini vurgulamıştır.
Manas Destanı'nda Kırgızların yüzyıllar boyu oluşturduğu her türden kültürel
miras, halkın yaşamı, hayata bakışı ve her türlü düşüncenin geniş bir şekilde verilişi
Velihanov 'un söz konusu eserle ilgilenmesinin temel sebeplerinden biri olarak
verilebilir. O, Manas Destanı'nı Kırgız mitlerinin, comoklorunun, efsanelerinin aynı
dönemde vücuda getirilen ve aynı insanın, Manas adlı kahramanın etrafında
ıoplanan ansiklopedik anlatımı olarak tanımlamıştır.
Manas Destanı'nın tarihle olan i lişkisini ortaya çıkarmak amacıyla Velihanov,
K ı rgız halkının şeceresini, tarihi efsanelerini, sözlü geleneğe ait ürünlerini de
toplamıştır. Velihanov, Teltay adlı irticalen şiir söyleyen akınla karşılaşınca onun
akııılık özelliklerini "Fenomen" diyerek bir cümleyle değerlendirmiştir. Daha sonra
akademisyen E. K. Margulan "Manas' ın Çokon ' un Yazıp A ldığı Nüshası
Bulundu"3 4 adlı çalışma� ında "Çokon'a her türlü ilginç ırları söyleyip, kendisinin
akın yönünü göstermese, Çokon onu "Fenomen" olarak görmezdi." şeklinde
yazmıştır (Taşdemirov, Zakirov 1 973 :36).
Kırgızların sözlü gelenek ürünlerini derleyen başka bir bilim adamı da W.
Radloff' dur. Radloff, Kırgızistan ' a iki seyahat düzenler: 1 862 'de Tekes tarafına
g id er, 1 869 'da ise lsık Göl ' ün batısındaki Çüy bölgesindeki Bugu, Sarıbagış, Solto
huylarının arasına katılarak halkın sözlü edebiyat ürünlerinin birçok türünü yazıya
geçirmiştir. Radloff 1 863 yılında düzenlenen bu seyahat ve Manas' ın yazıya
geçirilişi hakkında bilgi verir. 3 5 Kırgız Türklerinin sözlü gelenek ürünlerinden
75
NEZİR TEMUR
3 6 Bk. W. Radloff, Die Sprachen der nörd/ichen türkischen Stdmme. 1 . Abt. Proben der
volksliteratür, Sanı Petersburg, 1 88 5 .
37 W. Radloff, Die Sprachen der nörd/ichen türkischen Stdmme. 1. A bt. Proben der
vo/ksliteratür, Sani Petersburg, 1 885. Manas Destanı ile Coloy Han poemasının Alman
diline çevriliş, Kırgız destanının tahlili. W. Radloff. Proben der volksliteratür der nördlichen
Stdmme, Theil. V. Der Dialect der Karakirgisen, Sanı Petersburg, 1 885. XXVIII, s. 603.
Manas Destanı 372-529. syf. ; Coloy Han 530-593 . syf. ; Er Töştük 594.-603 . syf. Er Töştük
ve Manas Almanca, nazım şeklinde basılmıştır. Obraztsı Narodnoy Literatun Sevemıh
Tyurkskih Plemen: Ç. V. Nareçiye Dikokamennıh Kirgizov-SPB. 1 885(6). -XXVI, 599 s. 1 -
X XVl-b . Giriş 1 -368 "Manas" (Manas 'ın Doğumu, Almambet'in Müslüman olup Kökçö'den
ııyrı lıırıık Manas'a gelişi, Manas ile Kökçö'nün Savaşı, Manas 'ın Kanıkey ile Evlenişi,
M ıııııı, · ı ı ı ()Idnkıcn Sonra Dirilişi, Bokmurun, Közkaman, Semetey 'in Doğumu, Semetey);
ı 1 ı • ı \ K •ı wl < 'oloy, Fr Töştük hakkında bilgiler yer almaktadır.
" i l k 1\ 1 1 1 1 1 1 1 1 . ı y ı• v , < Jı ıiıwıivc• KırRIZ Kayssakov, Saint Petersburg, 1 867.
m M 1 Vl' l l y ı ı k ı ı v . / 'ıılq< '.ı·ıı·i ı •cı pıı Okranyinam Russkoy Azii i Zapiski o nih., Saint
l 'ı·h·ı • 1 1 1 1 1 1( . I KhK
/(,
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
77
N EZİR TEMUR
manasçılardan Manas Destanı ' nın bazı bölümlerini yazıya aktarmıştır. G. Almaşi
yazıp aldığı "Manas Baatır 'ın Uluu Semetey Menen Koştoşkonu (Manas'ın Oğlu
Semeteyle Vedalaşması)" adlı bölümünün bir parçasının 1 9 1 1 yılında " Vostoknoye
Obozreniye" gazetesinde Kırgızca transkribini, yayımlamıştır. 44 Daha sonra ise bu
bölüm Almancaya çevrilmiştir. Almasy'nin bu destanın üç bölümü hakkında bilgisi
olup her birinin hacmi hakkında malumatı vardı. O, bu makalesinde Manas
Destanı 'nın icrasına, nazım biçimine ve muhtevasına kısaca değinmiş, destanı bu
özellikleriyle tahlil etmiştir. Araştırmacının vermiş olduğu bilgilere göre onun
derlediği bu parça Bugu boyunun Kara Kırgızlanna aittir. Destanın "Semetey",
"Seytek" bölümlerinde tekrarların oldukça çok yapıldığı, "Seytek"in halk arasında
az bilindiği gözlenmiştir. Buna bakıldığında G. Almasy'nin destanın parçalarının
farklı pek çok yerini bildiği gözlenmiştir. O; Manas'taki nazım parçalarının 7-8 'li
heceyle kurulduğu, Kırgızların dilinin Kazak ve Özbeklerinkiyle karışmayan yeni
bir dil olduğunu iddia etmektedir. Almasy, Nannkol bölgesinin diyalektiği ile icra
edilen bu eserde Kazak ve Özbek tesirinin olmadığını dile getirmiştir (Taşdemirov,
Zakirov 1 973: 62). Araştırmacı Manas Destanı 'na ait bu parçayı ne zaman, kimden,
tam olarak nereden derlediği hakkında hiçbir bilgi vermemektedir.
Genel olarak Kırgız halkının tarihi, dili, kültürünün incelenmesi ve halk
edebiyatına ait ürünlerin derlenmesi Ekim Devrimi' nden sonra bir sisteme
sokulmuştur. Devrimin Bolşeviklerin lehine sonuçlanmasından sonra birliğe bağlı
diğer cumhuriyetlerde olduğu gibi Kırgızların kültürel mirasları, sözlü gelenek
ürünlerinin derlenmesi ve araştırılmasına başlanmıştır. Bu derleme faaliyetlerinde ilk
adımı Manas Destanı oluşturmaktadır. Sovyct döneminin ilk Türkologlarından biri
olan Falev Andreyeviç, San-Petersburg Üniversitesi Doğu Dilleri bölümünde
Arapça, Farsça, Türkçe ve Tatarca eğitimi almıştır. Onun "Nogayskiye Skazaniya ob
Edige i Toktamişe (Edige ve Toktamış Hakkındaki Nogay Anlatıları)" adlı çalışması
altın madalya ile ödüllendirilmiş ve bu çalışma onun profesör olmasını sağlamıştır.
Daha sonra Rus Coğrafya Cemiyeti Doğu Bölümünün yürütmüş olduğu ilmi
faaliyetlere aktif olarak katılmıştır. 1 920 yılında Kırgız (Kazak) dilinde ders vermek
için Rus Coğrafya Cemiyetinin Türkistan Bölümü' nün asil üyeliğine atanmıştır.
1 922 yılında Türkistan ASSR'nin heyet başkanının çağrısıyla gelip, bütün ilmi
çalışmalarını Orta Asya ve Kazakistan halklarının dili, folkloru, etnografyası,
medeniyeti üzerine yapmıştır. "Kak Stroitsiya Kara-Kirgizskaya Blina (Kara "
44 Bk. G. Almasy, "Der Abschied des Helden Manas von Seinem Sohn Semetej (Aus dem
Karakirgisischen Epos "Manasdin-kisasi") (Manas 'ın Semetey 'le Vedalaşması)" Keleti
Szemle. Revue orientale pour les etndes ouralo-altaigucs-Budapeşte, 1 9 1 1 - 1 9 1 2 . C. 2 1 6-223.
45 Bk. P. A. Falev, Kak Stroitsiya Kara-Kirgizskaya Blina, Nayka i Prosveşeniye, Taşkent
1 922.
78
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
yere sahip olmuştur. Burada Kırgız destanlarının değişik tipleri, dünyadaki diğer
büyük destanların tipleri ile karşılaştırılmıştır (Calgız Köz Döö' yü, Odise'nin 1 2 .
şiirinde adı geçen Polifem i l e karşılaştırmıştır.)
Sovyet tarzı toplumun oluşumunun ilk yıllarında yani 1 920'li yıllardan itibaren
Kırgız Türklerinin halk edebiyatı ürünleri Kayyum Miftakov ve lbırayım
Abdırahmanov tarafından oldukça kapsamlı bir şekilde derlenmiştir. Bu iki
folklorcunun yaptığı derlemeler ve çalışmalar ilerideki bölümlerde ayrıntılarıyla ele
alınacaktır.
79
1 1 1 . BÖLÜM
dönemde derlenen halk edebiyatı ürünleri arasında Sovyet dönemini ele alan eserler
de önemli yer tutmaktadır. 46
Rus Komünist Partisi Merkez Komitesi 'nin 1 8 Haziran 1 925 'te çıkardığı
"Partinin Edebiyat Sahasındaki Politikası" önergesi doğrultusunda çalışmalar Halk
Maarifi Örgütleri denetiminde hız kazanmıştır. Bu önergede "Sınıfsız bir toplumda
taraftız bir sanat olmadığı ve olamayacağı" açıklaması yer almıştır. Bu tarihten
itibaren, Taşkent'te, Almaatı 'da, Bişkek'te okuyan gençler yaz mevsiminde sözlü
folklor ürünlerini derleme faaliyetlerine katılmaya başlamışlardır. Sözlü folklor
ürünleriyle birlikte bunların nağmeleri, melodileri toplanmaya başlanmıştır.
Kırgızların halk melodilerini, ezgilerini ilk toplayan müzik adamı Kazak SSR'nin
sanatçısı A. V. Zatayeviç 'tir. O, yirmili yıllarda Moskova, Taşkent gibi şehirlerde
okuyan Kırgız araştırmacılardan Kırgız halk şiirlerini ezgisiyle yazıp "Kırgız
Halkının 1 00 lrı" adlı antolojisini 1 925 yılında yayımlamıştır. 1 928 yılında A.
Zatayeviç, Frunze şehrine gelip Murataalı ile Kara Moldo'dan, usta akın
Toktogul'dan ve komuz sanatçısı Coloy'dan bütün melodileri yazarak Kırgızların
halk melodilerinin klasiklerini notaya geçirmiştir. Derlemeci; halk ezgilerinin,
melodilerinin ır şeklindeki metnini de yazmıştır. Örneğin o dönemde Frunze,
Taşkent şehirlerinde okuyan öğrencilerden: K. Cantöşev'den Ak Selki, Kalbübü,
Caramazan, Bekbekey, Ak Kelin, Möör, Dünüyö; K. Malikov ile A.
Toktomuşev 'den Küygön, Ak Oromol, Oy Tobo, Eski Arman ve A. Maldıbayev 'den
Cal-Cal, Kızıl Kül, Kara Köz, Bogaçı, Beş Kökül, Aktandın Obonu gibi ırlar ezgileri
ile birlikte yazılmıştır. Müzisyenin Kırgız halkından derlediği ezgiler ve
melodi lerden oluşan "Kırgızların 250 Nağme ve Ezgi si" adl ı antolojisi 1 934 yıl ında
Moskova'da basılmıştır. Derlemede hangi ezgi ve melodinin nasıl icra edildiği,
kimden alındığı gibi bilgileri içeren hususlar kısaca açıklanarak verilmiştir. A. V
Zatayeviç, Kırgızların ezgileriyle melodilerinin karakteristik özelliklerini, onun
türsel farklılıklarını ilmi açıdan incelemiştir (Taşdemirov, Zakirov 1 973 : 1 1 4).
Yirmili yıllarda halktan derlenip alınan sözlü folklor ürünleri arasındaki
farklılıklar hakkında bilgileri de içeren eser antoloji şeklinde yayınlanmıştır. Bu
antolojide yer alan eserler halk arasında oldukça geniş bir şekilde yayılmaya
başlamıştır. Eski usta comokçu Tınıbek'in icra ettiği "Semetey" bölümünden bazı
parçalar kitapçık türünde Moskova'da yayımlanmıştır. Kitapçığa halk arasında
yaygın olarak bilinen Semetey' in Ayçürökle evlenişinin resmedildiği bölüm de
girmiştir. Böylece Kırgızların sözlü gelenek ürünlerinin lirik türlerine giren bazı
koşokların yer aldığı antoloji ve akınların eserlerinden Togolok Moldo 'nun Nasihat
adlı şiiri de yayımlanmıştır (Taşdemirov, Zakirov 1 973: 1 23).
Bu dönemde yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların hangi politikalar çerçevesinde
nasıl yürütüldüğü konusundaki bilgiler ve değerlendirmeler ilerideki bölümlerde
ayrıntısıyla verilmiştir.
A. Kayyum Mlftakov'un Derleme Faaliyetleri
Sovyetler Birliği döneminde özellikle Lenin' in folklor ürünlerinin derlenmesi ile
ilgili yaptığı çağrı üzerine birliğe bağlı bölgelerde yoğun bir derleme faaliyeti
başlatılmıştır. Çeşitli bölgelerde folklor merkezleri kurulmuş ve söz konusu
merkezlerde özellikle derlemelere önem verilmiştir. Bu derlemelere bölgedeki
82
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
yer verilmiştir. Daha sonra evden kaçarak balıkçılıkla uğraşan eniştesinin yanına
yerleşmiştir. Eniştesi Tacittin Kamamatdinov, oğluyla birlikte Kayyum' u medreseye
gönderir. Özetle eniştesi Kayyum'a kendi çocuğu gibi davranıp, elinden geldiği
83
NEZİR TEMUR
kadar onun iyi bir eğitim almasını sağlar. Küçük yaşlarından itibaren folklora karşı
büyük bir ilgi göstermiş, okuma-yazma öğrendikten sonra Tatar ve Başkıırtlar'dan
şiirler derlemiştir. Bu derlemeler iki büyük defterde toplanmıştır. Bu bilgiler bizzat
kendisinden alınmıştır. Eniştesinin evinde 14 yaşına kadar eğitimine devam eder.
Artık kendi kendini idare edecek duruma geldiğinde köyüne 300 km uzaklıktaki
Troisk şehrine gider. Kayyum 1 906 yılında Kazakistan'ın Troisk şehrindeki
Rasuliya mektebinin 4. sınıfını okur. Bu mektepte matematik, tarih, coğrafya, Tatar
dili din dersleri alır. Miftakov çeşitli işlerde çalışarak eğitimini tamamlar
(Tokombayeva 1 99 1 : 1 0). 1 9 1 1 - 1 9 1 9 yılları arasında Kustanay, Semipalatinsk,
Torgay ve Ceti-Suu bölgelerinde öğretmen olarak çalışmıştır. Bu yıllarda Kazakların
binlerce deyim - atasözünü derler ve Kazakların sözlü gelenek ürünlerini geniş bir
şekilde öğrenir (Tokombayeva 1 99 1 : 1 1 ).
Kırgızların sözlü gelenek ürünlerine olan ilgisi öğretmenlik yaptığı yıllarda
başlar. 1 9 1 6 yılındaki ayaklanmadan sonra Kayyum, Sinszyan' daki mülteci Kazak
ve Kırgızlarla tanışır. Bunlar lsık göllü Arık Tukumu ile San Bagış boylarının
üyeleridir. lsık Göl 'deki Arık Tukumu Kıtlık Berdaali oğlundan "Karga
Yavruları(Karga Balapandarı)", "Kırgıy ile Ükü" adlı hikayeleri derleyerek yazıya
geçirmiştir. Oradaki insanlardan zengin Kırgız sözlü geleneğinin ürünleri hakkında
kısmen de olsa bilgi almıştır. Kırgız sözlü geleneğinin zenginliği, "Manas'',
"Semetey" destanları Kayyum'un Kırgızistan 'a gelişinin sebeplerinden biri olarak
hayat hikayesinde yer almaktadır (Tokombayeva 1 99 1 : 1 1 ).
Miftakov 1 920 yılında Talas bölgesinde okul müfettişi olarak işe başlamıştır.
Müfettiş olarak öğretmenlik mesleğinin daha iyi hale getirilmesi amacıyla
metodoloj ik kurslar düzenlemiştir. Manas 'ın türbesindeki yazıyı kaydedip almıştır.
Bununla birlikte Talas 'ın Köpürö bölgesinde ilk olarak Kırgızların halk edebiyatını
derleme derneğini kurmuştur. Bu halk edebiyatı ürünlerini sistemli bir şekilde
derlemek için kurulan ilk dernektir. O dönemde derneğin üyelerinin sözlü gelenek
ürünlerini derlemeye gereği kadar önem vermediklerini gözlemlemiştir. Kayyum bu
derneğin üyelerinden yalnızca bir öğretmenin Saruu boyunun sancırasını yazıp
verdiğini hatırladığını ifade etmiştir. Bu yıllarda halkın kültürel mirasını derleme
faaliyetlerini Türkistan İlim Komitesi (daha sonra ise Kırgızistan Halk Maarifi
Komitesi) organize ederek çalışmalara rehberlik etmiştir (Taşdemirov, Zakirov
1 973 : 2 1 ).
Geçmiş dönemlerde comokcuların eserlerini, Manas Destanı 'nı icra ediş şekilleri
Miftakov 'un ilgisini çekmiştir. Bu amaçla Miftakov, Talas bölgesindeki icracılar ile
ilgili bazı bilgileri halktan derleyerek almıştır. Canıbay Kocekov 'un büyük atalarının
yedinci kuşağa kadar "Manas" söyleyen comokçu olduğu ve Balık'ı başkalarından
ayıran güçlü ustalığı hakkındaki bilgilerle Kayyum 'un el yazmalarında
karşılaşmaktayız. Bunun gibi sadece akın ve comokçular "Manas"ı yedi gün
söyleseler, Balık kırk günde çözüp söyler. Sarı ile Sayak boylarının akın ve
comokçuları "Manas" comoğunu oldukça uzatıp, ilginç şekilde icra ederler. Bunun
gibi söyleyişlerde Balık'ın her zaman üstün geldiğinden bahseden bilgilere
rastlanmaktadır. 47
Miftakov'un Talas 'taki çalışmaları halk maarifi tarafından olumlu bir şekilde
kabul görmüştür. O, derleme okullarının ve derneklerinin kurulması hakkında
düşüncelerini "Kızıl Step" adlı Kazak Türkçesiyle çıkarılan dergide de açıkça
84
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
85
NEZİR TEMUR
Hrı
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
87
NEZİR TEMUR
88
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
89
NEZİR TEMUR
"Ben gençtim. Aşağı yukarı 1 8- 1 9 yaşlarındaydım. Önceleri hiçbir yere
gidemediğim için bulunduğum görevden istifa etmeyi düşündüğüm zamanlar
olmuştur. Bazen ağlayacak duruma gelirdim. Benim bu tavırlarıma Miftakov
çok kızardı. Sen gençsin bizim derlediğimiz eserlerden Kırgız Halk
Edebiyatının Tarihi çıkacak. O zaman senin de ismin ebedi/eşecek derdi. Beni
rahatlatmak için söylemiş olabilirdi. Ben ona çok inanıyordum. Bana
birisinden bir şeyler der/ersen tarihini, derlemenin sonuna da derleyici olarak
ismini, soyadım yazıp, imzanı at; ismini sonraki kuşak bilir, yaptığın iş sonra
değerlenir demişti. Yazılıp bitmiş olan defterleri benden kendisi alırdı. O
defterleri halı desenleriyle süslü olan çuvala koyar, çuvalın ağzını kapatırdı."
(Tokombayeva 1 99 1 :25).
Bunun dışında Tört Küllü Aytbay Çolponbayoğlu da "Bata" adlı dini şarkıyı
Tokon adlı bir köylüden derlemiştir. Aytbay Çolponbayoğlu da Tört Kül mektebinde
okumuş, Miftakov'un öğrencilerinden birisi olmuştur. Narın'da öğretmen olarak
lbırayım Abdırahmanov ile Çaki Kaptagayev ' in de sözlü geleneği derlemeye ilgisini
çekip, onlara derleme işini öğreten Miftakov olmuştur. Miftakov sözlü gelenek
ürünlerini derlerken öğrencilerden el yazılarını düzeltmelerini ve çabuk yazmalarını
istemiştir. Ibırayım'ın senelerdir öğretmen olarak çalışması, el yazısının hem güzel,
hem anlaşılır olması hem de çabuk yazması, çalışkanlığı, titizliği Miftakov 'u hoşnut
etmiştir.
Manas Destanı 'nı derleme işini düzenledikten sonra Miftakov At Başı, Orta Sırt,
Ak-Say, Arpa yaylalarında; Narın, Koçkor bölgelerindeki köylerde gezerek sözlü
gelenek ürünlerini gönüllü olarak derlemeye devam etmiştir. Topladığı eserlerin
tema ve tür bakımından oldukça zengin olduğunu söylemek mümkündür.
Miftakov 'un derleme faaliyetlerinde harcadığı emeği özellikle Narın ekibinin
topladığı materyallerde görmekteyiz. Miftakov burada kırktan fazla tür tespit
edildiğini söylemiştir. Bundan dolayı Miftakov Narın'daki derleme çalışmalarından
oldukça memnun kaldığını ifade etmiştir.
Eski dönemlerden günümüze kadar her millet kendi kültürünü çeşitli
materyallerle koruyup, kendinden sonraki kuşaklara bir şekilde aktarmayı
başarmıştır. Okuma-yazma kültürünün yok denilecek kadar az olduğu Kırgızlar,
kültürel zenginliklerini sözlü gelenek ürünleri ile günümüze kadar taşıyabilmişlerdir.
Halk, sözlü gelenek ürünlerinde insanın emeğe duyduğu saygıyı eski dönemlerden
bugüne kadar dile getirmiştir. Hangi sözlü gelenek ürünü olursa olsun hepsinin
içeriği genellikle gündelik hayatta yürütülen işlerden meydana gelmiştir.
Kırgızların emeğe değer verip söyledikleri şarkılardan bazıları "Bekbekey",
"Şırıldan", "Op Mayda" dır. Bu şarkıların çıkış zamanını net olarak söylemek
mümkün değildir, ancak büyük bir kısmı Kırgızların göçebelik döneminde hayatı ve
hayvancılıkla geçindiği dönemlerde ortaya çıkmıştır. Miftakov Narın seyahatinde
Togolok Moldo ile Koylu Tükölöyoğlu' ndan "Bekbekey" ile "Şırıldan"ın birkaç
varyantını derlemiştir. Çiftçilikle ilgili "Egin Oruu", "Egin Bastıruu" gibi şarkıları
Berdibay Beyjanoğlu anlatmıştır. Sözü geçen şarkılar, insanların hayvancılık ve
çiftçilikle hayatlarını kazandıklarını, bunların hasatlarının bol olması yönündeki
hayallerini ve dileklerini anlatmaktadır. İnsanlar, evcil hayvanların, yılkı/at
çobanlarının, güçlü, dayanıklı ve sabırlı olmasını istemişlerdir. Kırgızlar boş yere
" Yılkı beren, yılkıya bakan eren" dememişlerdir. Bu atasözünün anlamı, aniden
gelebilecek olan zorluklara sadece güçlü, sabırlı, kahraman yiğitlerimiz karşı
çıkabilir, demektir. Yılkı çobanları özellikle yemek konusunda büyük sıkıntılar
çekmişlerdir. Bu konuyla ilgili " Yılkı çobanının yediğini içtiğini it de yemez han da"
90
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
sözü anlamlıdır. Bundan dolayı yılkı çobanları "Şınldafi" adlı şarkıları söyleyip
halktan yemek istemişlerdir. "Bekbekey" adlı şarkıları ise çobanlar koyunlarını
hırsız ve kurtlardan korumak için geceleri yüksek sesle söylemişlerdir
(Tokombayeva 1 99 1 :26).
Sözlü gelenek ürünlerinin halk arasında en yaygın olanlarından biri de
masallardır. Halk arasında çok sayıda masal bilen ve onları da halka anlatan çok
sayıda anlatıcı mevcuttur. Miftakov'un derlediği masallara bakıldığında bu
anlatıcılardan en çok Koylu Tükölöyoğlu'ndan masal derlendiğini tespit etmek
mümkündür. O, Miftakov'a "Çükö Oynagan. Bala", "Külbös", "Maktançaak
Obozger", "Katın Albas Bala", "Balbandar", "Tabışmak Comok" gibi çok sayıda
masal anlatmıştır. Ayrıca Miftakov tarafından lbıray Salıkoğlu'ndan "Yedi Taz ile
Ceke Taz", "Beş Balban"; Moldobasan Musulmakuloğlu 'ndan ise "Bir Kızga Üç
Aşık", "Tabışmak Çomok'', "Torgoy" gibi masallar derlenmiştir.
Bu dönemde dini, örf- adet, gelenek şiirleri diğer halk şiiri türlerine göre daha
çok derlenmiştir. "Kündü Cayloo", "Kara Kurt Çakanda", "Ala Undu", gibi örf-iidet
şiirler Turdubayoğlu Kalınırsa ile Ürküçüoğlu Bekbolot'tan derlenmiştir. İnsanlar,
sözde sihirli gücün olduğunu hissetmişlerdir. Bundan dolayı da doğadan gelecek
tehlikelere karşı örf-adet şiirlerinin akıcı ve güzel bir şekilde okunduğunda etkili
olacağına inanmışlar ve ırım-cırımları(Her çeşit batıl itikat, hurafeler) şiir şeklinde
söylemeye başlamışlardır. Bu dönemlerde insanlar çalışırken dağlara, taşlara, yere,
suya kısaca doğada hareket ederek doğaya tapınmışlardır. Miftakov ' un Narın'dan
derlediği Kara Kurt ısırınca söylenen şi irlerden biri şöyledir:
Bici, hici, hiczyinı
Ben Bicinin aslıyım
A labatayın gülüyünı
Ejderhanın zehiriyim
Çiğerini parçalarını
Türkistandaki tüm kurtları
Kalkıp gelir kovalarım
Carkendeki yedi kurt
Yetişir gelir kovarım
Kurdun yolunu bağlarım (Tokombayeva 1 99 1 :29).
Musulmankuloğlu Moldobasan'dan yı lan ısırınca söylenmesi gereken
"Kelenker" adlı şarkıyı da derlemiştir. Dini, örf, adetleri, inanışları gösteren şiirleri
Aydarbekoğlu Altay 'dan bol miktarda derleyip yazıya geçirmiştir. Bunlar; "Ak Üy
Bay", "Doom Bar'', "Azireyil", "Düynö", "Mukammet", "Caramazan", "Orozo",
"Çatır-Mutur", "Bata" gibi dini şi irlerdir. Burada saydığımız inanç şiirleri, bu türün
Kırgızlar'ın İslamiyeti kabul etmesinden sonra yavaş yavaş geliştiğini anlatmaktadır.
Önceden doğaya tapınıp onlardan yardım bekleyip, çeşitli fallara inanan Kırgızlar
İslamiyeti kabul ettikten sonra inançlarını değiştirip ona göre şiirler vücuda
getirmişlerdir. Bu sayede İslami inançlar halk arasında geniş bir şekilde yayı lmıştır.
Ramazan ayında söylenen "Caramazan" adlı şiirler de pek çok değişiklik geçirip
günümüze kadar gelmiştir.
91
NEZİR TEMUR
Halka anlamsız gelen Arap alfabesiyle karışık yazılmış inanç fallarının, şiir
şeklinde söylendiği zaman daha anlamlı olup çabuk ezberlemeye yatkın olduğunu
ifade eden Miftakov'un Koylu Tükölöyoğlu'ndan derlediği "Caramazan" şöyledir:
Arkamdaki üç yıldız
Batmak üzeredir.
Yanımdaki çocuklar
Yatmak üzeredir.
Bu evin keçesi
Kopacak gibi görünüyor.
Bu evde yengem
Güzel görünüyor
Sakın ses çıkarma yenge
Böyle çocuğun yok muydu?
Ağlatma yenge.
Sakın ses çıkarma yenge
Böyle çocuğun yok muydu?
Ağlatma yenge (Tokombayeva 1 99 1 :30).
Caramazan adlı şiirler tek başına da birkaç kişiyle de söylenebilir. Bazen usta
kişiler halk arasında yaygın olan Caramazan şiirlerini değiştirip aytış şeklinde de
söylemişlerdir. Bu şiirlerde Caramazan ' ın duası adlı ayrı bir bölüm de
bulunmaktadır. İnsanların okuyana verdiği eşyaların değerine göre caramazanın
duası olmuştur. Duaya karşılık verilen hediyenin değerine göre methiyenin derecesi
değişmiştir. Eğer hiçbir şey verilmemişse caramazan şarkısı söylenmemiştir.
Aydarbekoğlu Altay caramazanın kimler tarafından nasıl söylenmesi gerektiğini de
şiir şeklinde dile getirmiştir. Caramazanın zengine, dua karşılığında bir şey
verebilecek eve söylenmesi gerektiğini belirtmiştir. Evine gelen iki konuğu
doyuramayan eve, caramazan söylemediğini ifade etmiş ve:
Oo Kulmambet oğlum,
A lıp çıktı anneniz
İki karış pamuğunu
A ltay şairi buna nasıl versin duasını.
Söyleyip yiğitler
Kubatbek Hanın oğlunu
A lıp çıkmış gibi
Pantolonunun paçasını.
Kubatmek 'e şiir söyledim
Sevinmedim boş döndüm . . .
diye küçümseyip şarkı söylemiştir. Şairler çoğu zaman geçimlerini caramazan
adlı şiirlerden sağlamıştır. Aydarbekoğlu'ndan bunun dışında ağıt, efsane, nasihat,
aşk şiirleri, Asan Kaygı 'nın sözleri; "Aziz Canıbek Han" gibi masallar, "Külküler",
"Zaman", "Beş Kakül" gibi şiirler derlenmiştir (Tokombayeva 1 99 1 :3 1 )
.
92
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
93
NEZİR TEMUR
94
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
95
NEZİR TEMUR
96
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
97
NEZİR TEMUR
Asya Cumhuriyetleri kendi özerkliklerini aldıktan sonra 1 924 yılının Nisan ayında
Kırgız otonom bölgesinin Halk Maarifi Komitesi 'nin altında Bilim Komisyonu tekrar
oluşturulmuştur. Bu komisyon Kırgızistan'da yürütülen ilmi faaliyetleri yönlendirip,
idare etmek için kurulmuştur. Bilim komisyonunun ilk olarak gerçekleştirdiği
işlerden biri halk arasından Kırgız Türklerinin halk edebiyatına ait ürünleri
derleyerek yazıya geçirip değerlendirmek olmuştur. 1 926 yılında komisyonun
üyeleri K. Miftakov, A. Şabdonov derlenen materyallerin temelinde Kırgız halk
edebiyatı türlerini ayınp, el yazmalarını bir sisteme oturtmuşlardır. 1 926' da
Kırgızistan 'ın merkezinde müze oluşturulup, derlenen mevcut folklorik metinler, el
yazmaları buraya geçirilmiştir. Ancak 1 928 yılında Frunze Memleket Tanıtma
Enstitüsü açılıp bu enstitünün başlıca görevleri arasında halk edebiyatı ürünlerini her
şeyden önce Manas'ı derleme, arşivleme ve inceleme gösterilmiştir. O döneme
kadar toplanan el yazmalarının tamamı bu enstitüye verilmiştir. 1 930 yılında Kırgız
ASSR'nin Halk Maarifi Komiserliğinin altında Kültürel Kuruluş Enstitüsü olarak
tekrar oluşturulmuştur. 1 936 yılının Mayıs ayında söz konusu enstitü Dil ve Yazı
İlim Araştırma Enstitüsü'ne çevrilmiştir. Dil ve Edebiyat Enstitüsü Kırgız İlimler
Akademisi 'nin şubelerinden birisini oluşturmuş ve 1 936 yılının Mayıs ayında
kurulmuştur. İlk önce Kırgız Dili ile Edebiyatının Araştırma Enstitüsü olarak
adlandırılmış, 1 943-54 yıllarında Dil, Edebiyat ve Tarih Enstitüsü olmuştur. 1 954
yılında Kırgız SSR İlimler Akademisi'nin açılışı ile Tarih Enstitüsü şeklinde
bölünüp, Dil ve Edebiyat Enstitüsü olarak adlandırılıp altında birçok şube açılmıştır.
Enstitüde, Kırgız dilinin gelişimi, fonetik ve gramatikal oluşumu, üslup özellikleri
v.b.; Kırgız edebiyatının gelişim tarihi, şekillenişi, milli edebiyatı ile başka
edebiyatların etkileşimi, tekstoloji, folklor ürünlerini derleme ve yayına hazırlama
gibi ilmi çalışmalar yürütülmüştür (Bk. MA, i l : 278).
Enstitünün kuruluşundan itibaren büyük destan Manas ' ı derleme faaliyetleri aktif
olarak yürütülmüştür. Manas Bölümü adıyla özel bir şube açılmış ve söz konusu bu
şube destanı bütün yönleriyle incelemiştir. 1 992 yılında söz konusu enstitü "Dil,
Edebiyat ve Sanat" olup ikiye bölünmüştür. 1 940 yılında Kırgız SSR EKS 'nin
altında Dil, Edebiyat ve Tarih İlim Araştırma Enstitüsü kurulup el yazmaları
tamamıyla bu enstitünün sorumluluğu altına geçmiştir. 1 954 yılında El Yazmaları
Bölümü bu enstitüden ayrılıp, SSSR İlimler Akademisi 'nin KF'nın sorumluluğu
altına girmiştir.
1 954 yılında İ. Razzakov (Kırgızistan KP Merkezi Komite Sekreteri), T. Kulatov
(Kırgız SSR Yüksek Sovyet Heyetinin Başkanı), A. Süyörkulov'un (Kırgız SSR
Bakanlar Kurulunun Başkanı) imzasıyla hazırlanan Kırgız SSR İlimler
Akademisi 'nin tüzüğü şöyledir:
"Kırgızistan Komünist Partisinin Merkezi Komite.�inin, Kırgız SSR Yüksek
Sovyet Heyetinin ve Kırgız SSR Bakanlar Kurulunun Kararı
SSR Bakanlar Kurulu 1 7 Ağustos 1 954 tarihinde Kırgız İlimler
Akademisinin kurulması yönünde karar almıştır. Bu tarihi karar Kırgız Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti 'nin ekonomisinin istikrarlı bir şekilde yükselişi ve
kültürel gelişimi yönünde Komünist Parti 'nin ve Sovyet yönetiminin gündelik
himayesine şahit olmuştur.
Kırgız SSR İlimler Akademisinin açılışı Kırgız halkının hayatında tarihi
bir dönüm noktası olup, onun ekonomisinin, ilmi ve kültürel hayatının
gelişmesine yardımcı olacaktır.
98
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Sovyet yönetimi döneminde Komünist Parti 'nin rehberliğinde büyük Rus
halkının ve SSR 'nin yönetimi altındaki halklara gösterdiği yardımın altında
Kırgız halkı kendisinin tarihinde ilk kez kendi iradesi elinde olup, Sovyet
Sosyalist bir ulus olarak kuruldu. Ekonomik ve kültürel anlamda önemli
gelişmeler yaşadı. Kırgızistan şekil bakımından ulusal ve içerik bakımından
Sosyalist gelişen bir kültüre, zengin bir endüstriye sahip ve kolhozların olduğu
bir cumhuriyete dönüşmüş emekçilerin huzur içinde üretimi arttırmıştır.
Komünist Parti ve Sovyet yönetimi memleketimize bağlı birlik halklara
olduğu gibi Kırgız halkına ilim ve kültürel açıdan önemli imkanlar vermiştir.
Kırgızistan 'da başta ulusal bir üniversite olmak üzere 10 yüksekokul, 29 orta
mektep ve toplam 1547 okul mevcuttur. Bunun yanı sıra 2870 kulüp, okuma
evleri, tiyatrolar ve sinemalarla kültürel müesseselerin birçok şubesi
oluşturuldu. Ulusal entelijiyatsyanın geniş kadrosu ve araştırmacılar sürekli
çalışmaktaydı.
ikinci Dünya Savaşı yıllarında kurulan SSR ilimler Akademisinin
Kırgızistan 'daki şubesi bugün cumhuriyetin ilmi ve kültürel merkezine
dönüşmüştür. Bugün 9 ilim-araştırma enstitüsü ve bölümlerinin toplandığı
akademide beş yüzü aşkın bilim adamı görev yapmaktadır.
Cumhuriyetin ilmi araştırma müesseseleri Sovyet Kırgızistan 'mm sanayi
kuruluşlarının, kolhoz/arının ve kültürel müessese/erinin gelişmesi için önemli
problemler üzerinde çalışmaktadır. Kırgız ilimler Akademisi
cumhuriyetimizde ilmi düşüncelerin merkezi olarak kurulmuş ilme, Kırgız
SSR 'nin ekonomisinin ve medeniyetinin mevcut durumdan daha iyi olması için
çalıştığı tartışılmaz bir gerçektir.
Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu 'nun / 7 Ağustos 1 954 tarihindeki
kararına ilişkin olarak Kırgızistan Komünist Partisi Merkezi Komitesi, Kırgız
SSR Yüksek Meclisi Başkanlığı ve Bakanlar kurulu aşağıdaki kararları
almıştır:
1. Şu anda faaliyet/erini yürütmekte olan SSR ilimler Akademisinin
şubesinin altında Kırgız SSR ilimler Akademisi kurulacaktır.
2. Kırgız SSR ilimler Akademisi 'nin kuruluş tarihi 20 Aralık 1 954 olarak
belirlenmiştir.
3. Kırgızistan Komünist Partisi Merkezi Komitesi, Kırgız SSR Yüksek
Sovyeti Başkanlığı ve Bakanlar Kurulu parti teşkilatları, sivil toplum
örgütleri, araştırmacı/arı, uzmanları Kırgız ilimler Akademisindeki
çalışmalara yardım etmeleri ve ilmi araştırmalara rehberlik yapmaları için
akademiye davet edilecektir.
Kırgızistan Komünist Partisi Merkez Komitesi, Kırgız SSR Yüksek Meclisi
Başkanlığı ve Bakanlar Kurulu, Kırgız SSR ilimler Akademisinde toplanan,
araştırmacılar ve uzmanlardan Sovyet Kırgızistan 'ında ilmin ve kültürün
gelişmesi için bütün güçlerini ve birikimlerini ortaya koyarak Sovyet biliminin
gelişmesine katkıda bulunmak adına yoğun bir şekilde çalışmalarını talep
etmektedir. (Bk. KSA: 577).
1 954'te Kırgız SSR İ limler Akademisi 'nin kurulmasıyla derleme çalışmalarının
daha da hız kazandığı ve bu döneme kadar yapılmış derlemelerin söz konusu
akademinin oluşturduğu kurul lar tarafından tekrar değerlendirildiğini söylemek
mümkündür. Ayrıca akademinin görevlendirdiği heyetlerin çeşitli bölgelerde
derleme faaliyetleri gerçekleştirdiği de bahsedilen diğer konular arasındadır. 1 968
yılından itibaren Kırgız SSR İlimler Akademisi 'nin Dil ve Edebiyat Enstitüsüne El
Yazmalar ve Yayımlama şubesi olarak geçene kadar Akademi 'nin yönetimi
ııltındaki Sosyal Bilimler bölümünün bir parçası olarak kalmıştır. 1 968-87 yıllan
99
NEZİR TEMUR
1 00
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Söz sanatı folklordan başlar, herkes kendi sözlü folklor ürünlerini derlemeli,
onu öğrenmeli, tekrar işlemelidir. Bu sizlere ve bizlere birliğin bütün yazar ve
şairlerine birçok materyal vermektedir."
Böylece Gorki yazarlar birliğinin toplantısında düzenlediği raporda aynca
Kırgızlar gibi birliğe bağlı cumhuriyetlerde sözlü folklor ürünlerini derlemenin,
araştırmanın programını geniş bir şekilde belirleyen, yön veren, rehberlerden biri
olmuştur.
1 934 Ağustos ayında Moskova' da düzenlenen SSSR Sovyet yazarlarının 1 .
Kurultayında M. Gorki 'nin "Kendi folklonınuzun malzemelerini toplayıp inceleyin,
onlardan örnekler çıkarın." (Taşdemirov, Zakirov 1 97 3 : 24) şeklindeki sözleri
Kırgız halk edebiyatı ve folkloru ile ilgili araştırmalara yön vermiştir. Otuzlu yılların
ortasından başlanarak Sovyet folklorunun ilmi, ideoloj ik, teorik açıdan
sağlamlaştırılıp geliştirilmesi yönünde oldukça önemli adımlar atılmıştır. Gorki
edebiyat ile folklor arasındaki ilişkinin çok güçlü olduğunu vurgulamış ve
derlemeler, araştırmalar için çağnda bulunmuştur. Bu konuşmadan sonra
folklorcuların çalışmaları için gerekli olan destek parti tarafından temin edilmiştir.
Parti artık ciddi bir şekilde folklor derlemelerini ve bu derlenen materyallerin
yayımlanmasını desteklemiş bu desteğini hayata geçirmiştir. Bu çalışmalar
yaygınlaştığı takdirde Rus tarihinde komünizmin ve Sovyet vatanseverliğinin
geliştirilmesinde önemli rol oynayacağı düşünülmüştür (Miller 1 980: 53). Böylece
her cumhuriyetin yazarlar birliğinin en başında halk edebiyatı bölümü, folklor
bölümü, ilmi araştırma enstitülerinde bölümler oluşturulup, çalıştırılmaya
haşlanmıştır.
Stalin döneminde, Gorki önderliğinde 1 5 Aralık 1 933 tarihinde Moskova'da
Sovyet Şuralar Birliği toplanmış ve bu toplantıda birliğe bağlı bütün
cumhuriyetlerde hızlı bir şekilde Şura Edebiyatı Düzenleme Komiteleri
oluşturulmasına ve kurulan Şura Yazarlar Birliği 'ne üye kabul edilmeye
başlanmasına karar verilmiştir. Komünist rejimin edebiyat ile ilgili izlediği kültür
politikalarının daha net ortaya konulabilmesi için Şura Yazarlar Birliği 'nin Tüzüğü
aşağıda verilmiştir:
SSCB Yazarlar Birliği Düzenleme Komitesinin başkanlık divanı, düzenleme
komitesinin üçüncü toplantısında temel olarak kabul edilen ve 25 Eylül 1 934
tarihinde toplanacak olan, Şura Yazarlar Kurultayı 'nda son defa kabul edilmesine
ilişkin olan "Şura Yazarlar Birliği 'nin Tüzüğünü"(Şedeyev 1 934:2 1 -24)
onaylamıştır.Bütün düzenleme komiteleri, hızlıca onaylanan bu tüzük doğrultusunda
Şura Yazarlar Birliği 'ne üye kabul etmeye başlamalı ve bu işi 30 Eylül 1 934 tarihine
kadar tamamlamalıdırlar. Bu tüzüğün içeriği şöyledir:
1.
İşçi sınıfının Sosyalizm ile ilgili mücadeledeki başarıları, edebiyatın, güzel
sanatların, ilmin ve bütünüyle medeniyetin gelişmesini sağlamıştır.
Partisiz yazarların Şura hükümeti tarafına yönlendirilmeleri ve proletar
edebiyatın güçlü bir şekilde gelişmesi, partili ya da partisiz yazarlar gücünü bir
yazarlar birliği etrafında toplama meselesini gündeme getirmiştir.
BK(B)P MK'nın 23 Nisan 1 93 2 tarihinde çıkan kararı, birleşmenin düzenleme
�ekli olan, Birleşik Şura Yazarlar Birliği 'ni düzenlemeyi teklif etmiştir. Bununla
birlikte bu karar Şura Edebiyatı 'nın fikir ve yaratıcılık yönünden geliştirilmesinin
yollarını da göstermiştir.
101
NEZİR TEMUR
1 02
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
dilinden diğer halkın diline sanat eserlerini tercüme etme yoluyla, kardeş
cumhuriyetlerin milli edebiyatlarını bütün yönleriyle geliştirmektir.
5. SSCB'de sosyalizmin başarılı olmasının bütün halk arasındaki önemini
öğrenmek, bütün halk arasındaki devrim hareketini ve şu anki dönemde olan dünya
medeniyetini öğrenmek, şura yazarlarının kendi sanat eserlerinde kapitalizmin ve
bağlı ülkelerdeki emekçilerin kahramanlık mücadelelerini tasvir etme yollanyla
yazarlara enternasyonel disiplini vermektir.
6. Ayn bir edebiyat bilimi oluşturmak, ilmi tebliğler sunmak, yazarların
eserlerini belli bir şekilde öğrenmek ve onların eserlerini eleştirmek suretiyle
gelecekte sosyalist gerçekçilik konusunu ilmi yönden incelemek.
7. Halklar arası proleteryanın kahramanca mücadelesi, sosyalizmin üstünlüğünün
mutluluğu, Komünist Parti 'nin başarısını ve kahramanlığını gösteren sanat yönü
üstün olan eserleri oluşturmayı, Sovyet Yazarlar Birliği yapılması gereken en önemli
vazife olarak en başta tutmaktadır. Sosyalizmin, büyük dönemine layık olan sanat
eserlerinin oluşturulması, Sovyet Yazarlar Birliğinin birinci görevi olarak
görülmelidir.
III
1 . Sovyet Yazarlar Birliği, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri B irliği 'ndeki tüm
yazar ve eleştirmenleri birleştiren gönüllü bir organizasyondur.
2. Şura hükümetinin platformunda yer alan, sosyalizm yapısıyla birlikte,
edebiyat çalışmalarıyla aralıksız meşgul olan, ayrıca onaylanan ya da ilmi önemi
(eleştiri çalışmaları) olan eserlerin yazarları (ünlüler, şairler, drama yazarları,
eleştirmenler) Sovyet Yazarlar Birliği 'ne üye olabilirler.
3. Sovyet Yazarlar Birliği üyelerinin;
a) Birliğin yerel şubelerinin yönetimine dilekçe yazıp vermesi,
b) Dilekçenin yanında dilekçe verenin bütün edebi-sanatsal ve toplumsal
çalışmalarda bulunduğunu gösteren bütün materyallerinin olması gerekmektedir.
Sovyet Yazarlar Birliği 'ne üye kabul edilmenin esası, her bir farklı durumda birliğin
yerel bölümlerini iyileştirme esasında Sovyet Yazarlar Birliği 'nin merkez (Birleşik)
yönetimi tarafından onaylanacaktır.
4. Sovyet Yazarlar Birliği 'nin üyeliğine kabul edilenler belli bir ücret
karşılığında Sovyet Yazarlar Birliği üyelik kartını alacaklardır.
5. Sovyet Yazarlar Birliği üyeliğinden çıkarılma sebepleri aşağıdaki
durumlardadır:
a) Birlik üyesi, yurttaşlık seçme hakkından çıkarılırsa,
b) Birlik üyesinin yaptığı çalışma, sosyalizmin ve Sovyet Yazarlar B irliği 'nin
amacına ters gelirse,
c) Sovyet hükümetine ve topluma karşı ihanet edecek bir suç işlerse, edebi
çalışmalarını uzun yıllar bırakırsa,
ç) Belirlenen zamanda üyelik aidatını vermezse,
d) Birlik üyesinin kendi hususi isteği doğrultusunda Sovyet Yazarlar Birliği 'nin
haşka bir bölümüne söz konusu cumhuriyetin sekreterinin karan ile geçilecektir.
Birliğin ilgili organlarının birliğe üye yazarlarını birlikten çıkarma hakkındaki
kararın birliğin üst yönetimine sunulması mümkündür. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde
1 03
NEZİR TEMUR
verdiğimiz Sovyet Yazarlar Birliği Tüzüğü bütün SSCB 'de uygulanmak üzere ilgili
cumhuriyetlere gönderilmiştir.
Kırgızistan' da sözlü gelenek ürünlerini derlemeye, incelemeye Yazarlar
Birliği 'nin şiir bölümü, Ülkeyi Tanıtma İlim ve Araştırma Enstitüsü ( 1 928), sonra
Dil ve Yazı İlim ve Araştırma Enstitüsü ( 1 935) Kırgızistan Ülke Pedagoj i Enstitüsü,
Kırgız Dil ve Edebiyat Bölümleri, Kırgızistan Ülke Pedagojik ve Teknik Eğiticileri,
araştırmacıları ilgi göstermiştir. Özel teşkilatlar oluşturularak, Kırgızistan 'ın farklı
bölgelerine heyetler gönderilip sözlü gelenek ürünleri sistemli bir şekilde
derlenmeye başlanmıştır. Sözlü folklor ürünlerini derlemeciler, köylerde halktan
derleyip, onları sınıflandırıp halk tarafından tanınan deneyimli insanlarla görüşüp
almışlardır.
Sayakbay, Bagış, Şapak, Moldobasan, Togolok Moldo gibi manasçılann
varyantları yazılmıştır. O dönemde küçük destanlar arasına giren Kurmanbek,
Olcobay ile Kişimcan, Kococaş, Sarinci Bököy, Canış-Bayış, Er Töştük, Er Tabıldı,
Kedeykan gibi eserlerin temel varyantları da toplanmıştır (Taşdemirov, Zakirov
1 973 : 25).
Kırgızların kültürel miraslarını meydana getiren geliştiren ve gelecek nesillere
aktaran akınların şiirleri karakteristik özelliklere sahiptir. Akınlar sözlü folklor
ürünlerinden hangi tür ve alt türü meydana getirmişse onu kendi eserlerinde
geliştirip Kırgızların sözlü folklor ürünlerinin derlenmesine de büyük yardımda
bulunmuşlardır. Değişik akınlar Sovyet toplumunun oluşumunun ilk yıllarına kadar
yaşasa da eserleri yazılıp alınmamıştır. Onların eserleri halktan veya öğrencilerinden
derlenip yazıya geçiri lmiştir. Toktogul 'un eserlerini derlemede onun öğrenci leri
Kalık, Alımkul, Korgool gibi akınlar büyük yardımlarda bulunmuşlardır
(Taşdemirov, Zakirov 1 973 : 25).
Otuzlu yıllardan kırklı yılların sonuna kadar bazı sözlü gelenek ürünleri örnekleri
halka tanıtılmıştır. İkinci Dünya Savaşı döneminde özellikle destanların
yayımlanması dikkat çekicidir. Kurmanbek, Canış Sayış, Toktogul 'un varyantı
boyunca Kedeykan ( 1 938), S. Karalayev ' in varyantı Töştük ( 1 938), A.
Üsönbayev ' in varyantından Kococaş ( 1 93 8), Olcobay ile Kişimcan ( 1 940), A.
Tınıbekov 'un icra ettiği Er Tabıldı ( 1 94 1 ) destanları yayımlanmıştır.
Kırgız halkının manas üçlemesinden bazı epizotlar, parçalar da yayımlanmıştır.
1 940-45 yılları arasında Manas 'ın Serileri adlı birçok kitapçık basılmıştır. Bu Manas
Destanı 'nın parçalarının halk arasında geniş bir şekilde yayılması amacına yönelik
önemli bir faaliyet olarak değerlendirilebilir.
Sözlü gelenek ürünleriyle birlikte Kırgız akınları Toktogul ile Togolok
Moldo'nun, Alımkul 'un, Osmonkul ' un, lsak ' ın, Barpı 'nın ırları, manzumeleri
basılmaya başlanmıştır. Kırgızların sözlü folklor ürünleri ders olarak okullarda
okutulmaya başlanmıştır. Bununla birlikte yedi ve on yıllık okulların ders
programlarına edebiyat tarihine ilişkin eserler dahil edilip, söz konusu eserler hızlı
bir şekilde kaleme alınıp yayımlanmıştır. Okul kitaplarında ilk kez 1 939 yılında 6.
sınıflar için yazılan edebiyat tarihi adlı eserin ( 1 9. yy. edebiyat tarihi) bir bölümünde
Manas Destanı'nın "Kökötöy'ün Aşı" epizodundan yemek vermek için halkın
Karkırak'a göçünü, aşın veri lişini, tören esnasındaki at yarışlarını anlatan bilgilere
yer verilmiştir. K. Orozaliyev ile U. Abdukaymov'un yazmış olduğu 7. sınıflar için
Edebiyat Tarihi ( 1 939) adlı kitapta "Manas 'a Tal-Çoku 'nun Görünmesi", "Cılkı
Tiyüü" epizotları özet halinde verilmiştir. Manas Destanı 'na halk edebiyatının bir
1 04
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 05
NEZİR TEMUR
1 06
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
konusunda küçük notlar yer almaktadır. İkinci bölümde ise Kolhozları ele alan ırlar
yer almaktadır. Özetle bu eserde Sovyet değerlerini anlatan ve öven halk edebiyatı
türlerine geniş bir şekilde yer verilmiştir.
Sonraki yıllarda sözlü folklor ürünlerinin derlenmesinin toplumsal ve ilmi önemi
konusunda toplum aydınlatılmaya çalışılmıştır. Derleme faaliyetlerine ilgi duyan
insanlar bu çalışmalara dahil edilmiştir. Daha sonra ise Kırgız SSSR İlimler
Akademisinin bir bölümü olan Dil ve Edebiyat Enstitüsü tarafından özel heyetler
kurulup çalışmalara başlanmıştır. Sonuç olarak Isık Göl, Tiyan-Şan bölgesinden, Oş
şehrinin değişik bölgelerinden, Kırgızistan dışında yaşayan Kırgız Türklerinin48
sözlü edebiyatına ait ürünlerinin her türlü materyali yazıya geçirilmiştir
(Taşdemirov, Zakirov 1 973 : 29).
1 950'li yıllarda Kırgızların sözlü folklor ürünlerinin derlenme işiyle birlikte,
onun her açıdan incelenip halk arasında geniş bir şekilde yayılmasını sağlayan
birçok çalışma gerçekleştirilmiştir. Toktogul, Togolok Moldo gibi halk şairlerinin
seçkin eserleri antoloji olarak yayımlanmıştır. Kalık Akıyev' in, Barpı Alıkulov'un,
Alıkul Üsönbayev ' in, Osmonkul Bölöbalayev' in, lsak Şaybekov'un eserleri
kitapçıklar halinde seri olarak basılmıştır (Taşdemirov, Zakirov 1 97 3 : 3 1 ) .
4R1 955- 1 956 yıllarında Kırgızisıan Memleket Üniversitesinin Dil ve Edebiyat bölümlerinden
Tacikistan 'ın Tooluu Badahşan Otonom bölgesine, 1 958-1 959 yıllarında Tacikistan ' ın Cerge
Tal bölgesindeki Kırgızlar'a derleme heyetleri gönderilmiştir.
1 07
NEZİR TEMUR
1 08
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
tahlil edilmiştir. Toktogul Satılganov 'un hayatına, eserlerini yaratma şekline, farklı
eserlerine ithafen yazılan makaleler, çalışmalar ve araştırmalar da yayımlanmıştır.
M. Bogdanova'nın "Toktogul Satılganov" adlı Rusça çıkan monografisinde akının
yaratıcılığı, onun yeteneği hakkında değerlendirmeler yapılmıştır (Taşdemirov,
Zakirov 1 973 :33).
Farklı akınların eserlerini yaratmadaki metotlarını inceleyen makaleler de kaleme
alınmıştır. C. Taşdemirov'un "Togolok Moldo'nun Yaratıcılık Metodu" adlı
araştırması söz konusu çalışmalar arasındadır. B. Alıkov' un, K. Akıyev' in, A.
Üsönbayev' in, O. Bölöbayev' in yaratıcılıklarına ithafen monografik çalışmalar C.
Taştemirov ile S . Bayhodcoyev tarafından ortaya çıkarılmıştır. Adı geçen
araştırmalar her bir akının yaratıcılık özelliğini, akınlar şiirine katkısını, onun aldığı
yeri belirlemeye has başlıca çalışmalardan kabul edilmektedir. K. Rısaliyev ' in
"Kırgızların Ir Yaratıcılığı" ve B . Kerimcanova'nın "Kırgız Şiirinin Kafiyesi",
"Kırgız Ir Yaratıcılığının Bazı Meseleleri" adlı çalışmalarında halk edebiyatı ile
akınların şiiri ele alınmıştır. Kırgız şiir biçiminin araştırılmasında, sözlü gelenekle
akınların şiirlerinden başlanılması ön şart olarak kabul edilmiştir.
1 934 yılındaki Yazarlar Birliği toplantısı, Sovyetler Birliği yönetiminin birliğe
bağlı cumhuriyetlerdeki folklor ve edebiyat politikalarının resmileştiği bir toplantı
olmuştur. Bu toplantıda alınan kararlar diğer birlik cumhuriyetlerinde olduğu gibi
Kırgızistan 'da da uygulama sahasına konulmuştur. Bu uygulamalar, çalışmaların
organize edilmesinden ziyade hakim ideoloj inin folklor ve edebiyata doğrudan
müdahalesi, çalışmaların sıkı bir kontrol mekanizması altına alınması şeklinde
değerlendirilebilir. 1 953 ' tc Stal in ' i n ölümünden sonra folklor çalışmaları üzerindeki
rej imin baskısı kısmen kalkmıştır. Ayrıca birçok folklorist 1 930-- 1 953 arasında
yapılan folklor çalışmalarının ilmi olarak değerlendirilmemesi yönünde ortak görüş
bildirmişlerdir.
Kırgız Türklerinin halk edebiyatına ilişkin birçok çalışmanın gerçekleştirilmesi
söz konusu dönemin olumlu özelliği olarak kabul edilebilir. Ancak bu çalışmaların
rejimin sıkı cenderesi altında yapılması bu olumlu özelliği gölgelemiş bu durum da
çalışmaların bilimselliğini sonraki dönemlerde tartışılır hale getirmiştir.
B. lbırayım Abdırahmanov'un Folklor Ürünlerini Derleme Faaliyetleri ve
Diğer Çalışmaları
XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Rus işgaliyle Ruslar ile Kırgız Türkleri
arasında ekonomik ve kültürel ilişkiler kurulmaya başlanmıştır. Çarlık Rusyası'nın
Türkistan' daki diğer Türk topluluklarıyla birlikte Kırgız Türklerinin kültürüne,
tarihine siyasi sebeplerle gösterdiği ilgi neticesinde Ç. Ç. Velihanov, V. V. Radloff,
O. Poyarkov, İ. Andreyev gibi seyyah araştırmacılar Kırgızların kültürel mirasları
hakkında ilk derleme çalışmalarını başlatmıştır.
Ekim Devrimi gerçekleştikten sonra sözlü edebiyat ürünlerinin derlenmesi daha
da hız kazanmıştır. Öteden beri gelen Lenin ' in kültürel miras hakkındaki görüşlerine
uygun bir şekilde Kırgız folklor ürünlerini derleme faaliyetleri başlatılmıştır. Bu
faaliyetlere özel ilmi müesseseler rehberlik etmiştir. Bunun neticesinde büyük bir
enstitü kurulmuştur. Bu enstitü bir yandan folklor ürünlerinin derlenme faaliyetlerini
organize ederken diğer taraftan da bu faaliyetleri yürütecek derlemecilerin eğitilmesi
konusunda çalışmalara başlamıştır.
Bu dönemde Kırgız folklor ürünlerini derleyenler arasındaki önemli isimlerden
biri de, folklorist Ibırayım Abdırahmanov'dur. Ibırayım Abdırahmanov aynı
1 09
NEZİR TEMUR
zamanda "Manas" üçlemesi hakkında kendi varyantını kaleme alan bir Manasçı,
"Cami Mirza" başta olmak üzere birçok şiirin şairi, tarihçi ve etnograftır. Sözlü
edebiyat eserlerindeki değişim, folklorik türlerin gelişimi, hayatın gerçeği ile
folklorik ürünlerin aralarındaki alış veriş gibi birtakım önemli meseleleri eserlerinde
değerlendirmiştir (KEOÇTO 1 973 : 1 6).
lbırayım Abdırahmanov Kırgız folklor ürünlerinin derleyicisi, manasçı ve
etnograf olarak diğer araştırmacıların ilgisini çekmiştir. 1. Abdırahmanov'un hayatı,
yaratıcılığı, derlemeciliği, folklorculuğu, onun varyantı olan Manas Destanı'nın
diğer varyantlardan farkı incelenmiştir. Bu çalışmalarda ilmi dayanak olarak Kırgız
SSR İlimler Akadermisinin Dil ve Edebiyat Enstitüsünün El Y azmalan bölümünde
muhafaza edilen İ. Abdırahmanov 'un derlediği el yazmalarından ve dönemindeki
folkloristlerin hatıralarından faydalanılmıştır.
Tanınan manasçı ve etnograf, Kırgız folklorunun derleyicisi 1 . Abdırahmanov,
bütün hayatını Kırgız halkının sözlü folklor ürünlerini, aynca "Manas" destanını
derlemeye ve onu insanlara aktarmaya adamıştır. Derlediği Manas varyantı, 3427 1 2
ı r mısrasından v e 490 sayfadan oluşmaktadır (KEOÇTO 1 97 3 : 2 1 ).
Abdırahmanov, aynı zamanda Manas Destanı'nın 3 bölümünün tamamını
söyleyen, Kırgız comoklarını, tarihini iyi bi len, onları ıra dönüştüren akın
comokçudur. Bundan dolayı Kırgız sözlü geleneğinden bahsederken
Abdırahmanov 'u atlamak mümkün değildir. Abdırahmanov 'un takma adı Ak
Moldo'dur. 1 888 yılında şimdiki !sık göl bölgesinin Ceti Ögüz ilçesindeki Çırak
köyünde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açmıştır (İbraimov
1 987 :4).
Abdırahmanov, büyükannesi ve büyükbabasının eğitimini alarak büyümüştür. 7
yaşında köyündeki okulda mollalardan ders alan Abdırahmanov, Prcevalıski 'deki 7
yıllık Tatar mektebinden mezun olduktan sonra 1 905 yılında Ceti-Ögüz'de yeni
açılan birinci basamak mektebine öğretmen olmuştur. Söz konusu okulda 1 1 yıl
öğretmen olarak görev yaptıktan sonra 1 9 1 6 yılında At-Başı'na gitmiş ve burada
öğretmenliğe devam etmiştir. lbırayım At-Başı bölgesinde devrimden sonra açılan
Sovyet mekteplerinde çalışan ilk öğretmenlerdendir. Onun asıl meşgalesi bu
dönemden sonra başlamıştır.
Derlemeci olmak için gittiği mektepte okuduğu dönemde, A. Puşkin, Lermontov,
L. Tolstoy, İ. Krılov başta olmak üzere Rus şair ve yazarların her birinin eserleri ile
tanışıp, Tatar ve Kazak dillerinde çıkan gazete ve dergileri takip etmiştir. Prof.
Hüseyin Karasayev ' in anılarına bakıldığında tarihi el yazması kitaplarını iyi bilen,
Tatar dilinde çıkan bütün kitapları okuyan çok yönlü bir bilim adamıdır (İbraimov
1 987: 7).
Abdırahmanov 1 920'de Almatı ' da, 1 926- 1 928 yılları arasında Frunze'de açılan
üç aylık yeni öğretmenler kursunda ders alarak kendini geliştirmiştir. 1 939 yılında
Frunze'deki Pedagoji Enstitüsünün Kırgız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun
olmuştur.
Abdırahmanov, 1 93 5 yılına kadar öğretmen olarak çalışmıştır. Değişik yazarlar
onun için 1 940 yılına kadar öğretmenlik mesleğine devam etmiştir şeklinde net
olmayan bilgiler vermektedir. 1 922 yılından 1 926 yılının Ağustosuna kadar yaklaşık
dört yıl büyük manasçı Sagımbay Orozbakov'un Manası'nı yazıya aktarmıştır.
Devrimden itibaren onu iyi tanıyan, çocuklarını ona okutan birçok kişi ona
"Moldoke" şeklinde isim takmıştır. 1 948 yılında SSSR Yazarlar Birliğine üye
1 10
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
111
N EZİR TEMUR
bölgesinde öğretmen olarak görevine devam etmiş, iki-üç yılın içinde her bir türde
yaklaşık bin sayfa sözlü folklor ürününü derlemiştir. Sekiz defter olan bu el
yazmaları 1 923 yılında Taşkent'teki Kazak, Kırgız İlim Komisyonu' na teslim
edilmiştir.
K. Miftakov, 1 92 1 yılında Tofi'daki ikinci basamak bir mektepte "Halk
Edebiyatını Derleme Derneğt' kurmuştur. Söz konusu demek halk edebiyatını
derleme konusunda Kırgız topraklarında kurulan ilk demektir. K. Miftakov,
derneğin üyesi Saparbay Sooronbayev ile birlikte 1 0 Mayıs 1 922'de folklor ürünleri
derleme amacıyla Tiyan-Şan bölgesine yönelmiştir. Onlar Ton geçidini aşarak,
Balgart, Kara-Kaman ovalarından geçerek, Narın'da, Tınımseyit boyuna
gelmişlerdir. 1 922 yılının Eylül ayında Miftakov, Sagımbay' ın varyantını duyarak
onun bu varyantını derlemeye çalışmıştır.
Miftakov, hatıralarında bu derleme gezisine ilişkin "Biz ikimiz (Miflakov ile
Soronbayev) Narın 'a ulaştıktan sonra İbray Toyçinov 'un yardımıyla yanımıza iki
adam daha aldık. " şeklinde yazmıştır. Bahsedilen şahıslardan biri At-Başın'da
öğretmen olarak çalışan lbırayım Abdırahmanov, diğeri ise Çaki Kaptagayev 'dir. 1 .
Abdırahmanov derleme işine b u şekilde dahil olmuştur.
1. Abdırahmanov 'un önceleri bu işe pek de gönüllü girmediği iddia edilmiştir.
Sagımbay Orozbakoğlu'nun Manas 'ını yazması için özel davet alan lbırayım bu
davete önce icabet etmemiştir. Bunun nedeni olarak, yirmi yıla yakın bir süre
çocukları eğitip, bu işe bütün enerj isini veren tecrübeli öğretmenin mesleğine olan
sevgisinden dolayı bir anda mesleğini bir kenara bırakmayı istememesi
gösterilmiştir. Narın bölgesinde Manas Destanı'nı yazıya almanın toplumsal ve
tarihi açıdan büyük önem taşıması lbırayım'ı bu görevi yapmaya yönelten başlıca
etkenlerden biridir.
Miftakov ile Sooronbayev, Sagımbay'ı Kök-Torpak yaylasında Manas okurken
bulup dinlemişlerdir. Destanı hemen yazıya aktarmamışlardır. Bir cuma günü
"Kökötöy'ün Aşı", "Büyük Sefer" gibi bilinen epizotları söylettirip dinlemişlerdir.
Yaylaya 1. Abdırahmanov da gelmiştir. Miftakov, ona halk edebiyatı ürünlerini nasıl
derlemesi gerektiğini açıklamıştır. Daha sonra Nann'ın Üç Çat (Emgekçil Kolhoz'u)
adlı yerinde Sagımbay'dan Manas Destanı derlenmeye başlanmıştır. Saparbay
Sooronbayev söz konusu derleme hakkında "Halk geleneğine göre Manas 'ın ruhuna
bir koyun adanır. Koyun kesildikten sonra toplanan halkın önünde, Manasçı Manas
Destanı 'nı anlatmaya başlar. Bu işlemler gerçekleştikten sonra Sagımbay Manas
Destanı 'nı anlatmaya başladı. Miflakov, Sagımbay 'ın yakın çevresine lbray 'ı,
Saparbay 'ı, Çaki Kaptagayev 'i oturtup, ayağına yastık, onun üstüne tepsi koyup icra
edilen destanı yazmaya başladı. Birkaç sayfa yazdıktan sonra kalemi, yastığı,
batposu lbıray 'a verdi. Onun yazısı benden daha güzeldi. lbırayım 'ın bir üstün
özelliği de Arapçayı çok hızlı yazmasıydı. El yazısı da oldukça güzeldi. Manas 'ı,
Sagımbay hiçbir zaman yazılı olarak kaydedene göre okumadığı için ona yetişmeye
çalışıyorduk. Yalnız lbırayım Moldo, onun söylediklerine yetişip yazabiliyordu.
lbırayım 'ın bu yeteneği bizi şaşırttı. şeklinde bilgi vermiştir (İbraimov 1 98 3 : 1 1 ).
"
Manas Destanı'nı lbırayım, diğer sözlü folklor ürünlerini ise K. Miftakov, Saparbay
Sooronbayev ve Caki Kaptabayev derlemiştir.
Manas Destanı'nın yazıya geçirilmesi sürecinde 1. Abdırahmanov ile S.
Orozbakoğlu birçok güçlükle karşı karşıya kalmışlardır. Onlar yaylada yaşayan
insanlarla birlikte göç edip, bir köyden başka bir köye geçmişlerdir. Abdırahmanov,
sadece bir bölgenin insanını araştırmayıp, o bölgede sürekli yer değiştirerek
1 12
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
113
NEZİR TEMUR
"Alokenin Bağı" burası görüldükten sonra yazılmıştır. Elbette bu konu kendine göre
bir araştırma gerektirmektedir. Taşkent'te özel olarak çağınlan Sagımbay ile 1 .
Abdırahmanov biraz soğuk karşılanmış, onlara önemli bir yardımda bulunulmamış,
tam aksine yazılan destan eleştirilip, çok hızlı yazdırması nedeniyle Manasçı
suçlanmışlardır (Mamirov 1 967: 55).
Taşkent'ten döndükten sonra birlikte Manas' ı yazmaya devam etmişlerdir. 1 .
Abdırahmanov bu konuda şunları söylemiştir:
"Koşkor 'a, Sagımbay 'ın evine gelip Büyük Sefer(Çong Kazat) 'i yazdık.
Sagımbay başlangıçtaki gibi büyük bir coşkuyla okudu, ben de onları yazıya
geçirdim. Taşkent 'ten geldikten sonra yazılan "Kökötöy 'ün Aşı ", "Çong
Kazat ", "Kiçi Kazat " gibi bölümler başlangıçtaki gibi olmadı. Burada
yazılan olayların karşılaştırılarak söylenme imkanı bulunamadı. "(İbraimov
1 987: 1 6).
1 . Abdırahmanov "Çong Kazat'ın Uruşun", "Manas 'tın Ölümü" adlı bölümleri
hızlı bir şekilde yazıya geçirmiştir. Abdırahmanov 'un ısrarlarına rağmen
Sagımbay 'ın "Benim bildiğim bu kadar" diyerek eserin yazıya geçirilmesi
konusunda fazla bir gayret göstermediğini dile getirilmiştir. Daha sonra
Sagımbay 'dan, üçüncü cildin sonundan başlayarak çeşitli türlerdeki ırlar derlenip
yazıya geçirilmiştir. Derlemecinin ve manasçının içinde oldukları imkansızlıkları,
ailelerin yaşadığı zorlukları Sagımbay söylediği bir ırla şu şekilde dile getirmiştir:
Arısan Manas batırın Aslan Manas'ın
Cazılıp boldu tamamı. Y azı tıp bitti tamamı
Köz sa/bastan durustap Doğru dürüst bakmadan
Ketirdiler çamanı, Hayatı zindan ettiler
Cazgan moldo lbıray Yazan Molla Ibıray
Kalem tartıp cadadı. Yazmaktan bıkıp usandı.
Aytkan akın Sagımbay Anlatan akın Sagımbay
Cüdöp bala-bakıram Bakımsız çoluk çocuğum
Cüzdörün üyrüp karadı Surat astılar
1 14
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Bu dört yılın son yılı oldukça ağır geçmiştir. Yedinci cildin yazılmaya başladığı
dönemden itibaren, Sagımbay' da unutkanlık başlamıştır. Bazen 5--6 sayfa zor
söyleyip yorgun düşmüştür. Söylediklerini unutup, önce söylediklerini sonra tekrar
söylemiş, bazen de bir önceki söylediğini hatırlamayıp derlemeciden kendisine
hatırlatmasını istemiştir. Bir hayli zaman geçtikten sonra Sagımbay, destanı topluluk
önünde de anlatamaz hale gelmiştir.
Sagımbay daha önce yazıya geçirilmemiş olan destanı yazıya geçirmenin
kendinden sonrakilere büyük bir hizmet olacağını düşünerek hiçbir maddi beklentisi
olmadan bu çalışmada büyük bir özveride bulunmuştur. Aynı özveriyi 1 .
Abdırahmanov da göstermiştir. İçinde bulunduktan ağır şartlara aldırış etmeden özel
bir gayret sarf eden 1. Abdırahmanov, manasçıdan destanın 1 88666 mısrasını
derlemiştir. Manas' ı bölümlere ayırıp 1 0 cilt yazarak, destanın en son varyantına
kadar derlemiştir. Büyük manasçı kendilerinin emeklerini şu şekilde dile getirmiştir.
Körköm sözdör çıgıptır Güzel sözler çıkar
Akındardın sözünön. Akınların ağzından.
Cazgan Moldo Jbıray Yazan Molla Ibıray
Caş aktı eki közünön. Yaş aktı iki gözünden
Aytkan akın Sagımbay Anlatan akın Sagımbay
Adaştı akıl-esinek Şaştı kaldı aklı fikri
Özgöçö kıldık emgekti Farklı yaptı işi
Köpçülüktün işinen. Herkesin yaptığından (İbraimov 1 987: 1 9)
Bugün Sagımbay'dan derlenen Manas' ın el yazmaları on iki cilt olup, Kırgız
SSR İ limler Akademisinin El Yazmalar bölümünde muhafaza edilmektedir.
Sagımbay' ın varyantının yazıya geçirilmesinin dört yıl sürmesinden ve hangi
şartlarda nasıl kaleme alındığından yukarıda söz edilmiştir. Destanın yazıya
geçirilmesinde belli yöntemlerin, kuralların tamamen dikkate alındığını söylemek
oldukça zor. O dönemde derlemecilerin folklorik ürünleri yazıya geçirirken bu
yöntemlere gereksinim duyduklarını söylenemez. Bunun derlemecilik faaliyetlerinde
bir hayli tecrübesi olan ve Manas 'ın yazıya geçirilmesinde azımsanmayacak katkısı
bulunan K. Miftakov, diğer sözlü edebiyat ürünlerini yazıya aktarırken bunun
farkındadır. Her şeyden önce Sagımbay' ın Manas' ı doğal şartlarda kaleme
alınmıştır. Manasçı, destanı oturduğu yerden, yazılmaya uygun bir şekilde icra
etmiştir. Ancak icra edilen destanın metne ne ölçüde geçirildiği belirsizdir. Ibırayım
Abdırahmanov ile birlikte çalışıp, onun özelliklerini, karakterini, işe yatkınlığını,
çevikliğini bilen ve onun el yazmaları üzerinde çalışan folklorist S. Musayev 'e göre
Manas' ın (Sagımbay Orozbakuulu' nun varyantı) metni tam, manasçı nasıl
söylediyse o şekilde yazılmıştır. Böyle olduğunda diyalektik özelliklerini tamamıyla
muhafaza ettiğini söylemek mümkündür. Ancak icracının icra ettiği eserde fonetik
özelliklerin tam olarak muhafaza edilişi metni o kadar inandırıcı kılmamaktadır.
Folklor ürününü yazıya geçirildiğinde diyalektik özelliklerini ayrıca fonetik
farklılıklarını tam olarak korumanın oldukça zor olduğu iddia edilmiştir. Folklorist
derlemeci Y. G. Kruglov bu konuda "Folklorik ürünleri diyalektik açıdan tam
olarak yazıya geçirmek tecrübeli derlemecilerin de üstesinden gelebileceği kolay bir
iş değildir" demiştir. Derlemeci N. E. Onçukov, kendi tecrübelerinde "Her zaman
comokçuların kendi ağzından yazıp almaya ve yerli ağzın mevcut özelliklerini
115
NEZİR TEMUR
116
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
yılların ikinci yansında önemli folklorik eserler, müstakil kitaplar şeklinde basılarak
sözlü folklor ürünleri hakkında inceleme ve değerlendirme faaliyetleri başlamıştır.
1 . Abdırahmanov'un Frunze'ye gelmesiyle 20. yüzyılın Homeri unvanı verilen
büyük Manasçı Sayakbay Karalayev' in Manas' ı 1 93 1 yılında yazılmaya
başlanmıştır. Leningrad' daki Şark Enstitüsü'nden mezun olan H. Karasayev kendi
çabasıyla Irıs Uulu Cunuş Sayakbay' ın peşinden giderek, "Semetey"den beş defter
yazmıştır. Bu el yazmasının yok olan defteri, 3 Ocak 1 93 7 tarihinde 1 .
Abdırahmanov, Sayakbay' ın varyantının derlenmesinde görev alan Kerim
Cumabayev' in evinde bulup, el yazmaları enstitüsüne getirmiştir. Irıs Uulu'nun el
yazmaları bugün tamamıyla muhafaza edilmektedir. 1 93 1 yılının başlarında S.
Karayev'den "Semetey"i yazma işi anlaşılamayan bir sebepten dolayı kesintiye
uğramıştır (Osmonov 1 965: 593).
1 936 yılında 1 . Abdırahmanov bu işi tekrar ele alıp, Sayakbay' ın "Semetey"ini
yazıya aktarmıştır. Yıl sonuna kadar 63550 mısradan oluşan yedi defter
kaydetmiştir. Bu defterlerde Semetey' in Buhara' dan Talas 'a gelişinden Konurbay ile
olan mücadelesine kadar bütün olaylar anlatılmıştır. El yazmalarındaki bilgilere
bakıldığında 1 . ve 4. defter Frunze şehrinde (Sovyet Caddesi ' ndeki 85 No'lu evde);
5. defter Isık-Köl bölgesinde Dolonotu kolhozunda Nurmambet Capıl Uulu'nun
evinde; 6.-7. defter Rıbaçe şehrinde yazıya geçirilmiştir. Semetey ' in bunların
dışında yaşadığı olayları Kerim Cumabayev yazıp bitirmiştir (Osmonov 1 965 : 594).
1 93 7 yılında 1. Abdırahmanov, Sayakbay'dan üçlemenin Manas bölümünü
yazıya aktarmıştır. K. Cumabayev tarafından yazılan Manas ' ın doğumu, çocukluk
dönemiyle ilgili olayları ele alan birinci defteri göz önüne almamıştır. 1 .
Abdırahmanov, Manas bölümünü olduğu gibi yazıya geçirmiştir. Onun yazdığı on
iki defterin toplamı 80285 mısra ırdan oluşup 2663 sayfadır. Büyük Manasçı S.
Karalayev 'den 1 9 Nisan 1 93 7 tarihinde Töştük Destanı derlenmeye başlanmıştır.
Ancak destanın ne kadar sürede yazılıp bitirildiği ve ne zaman çalışılmaya
başlandığı belirsizdir. 1 6559 mısra ırdan oluşan destanın el yazması birkaç dizi kitap
olarak basılıp çıkmıştır, Rusça ve Fransızcaya çevrilip, yabancı ülkelerde
tanıtılmıştır. Onun Sayakbay Manasçı ' dan derlediği materyallerin tamamı 1 46 1 52
mısradır. Sayakbay Karalayev' den derlenen materyallerde de Sagımbay' ınki gibi her
türlü bilgiye yer verilmiştir (Mamirov 1 964: 24-40).
I. Abdırahmanov, Ulu Manasçılar S. Orozbakuulu ile Sayakbay Karalayev'in
Manası'nı yazıya geçirmekle birlikte enstitüde mevcut olan varyantları koruyup
bilinen Manasçıların varyantlarının da yazıya aktarılmasına doğrudan rehberlik
yapmıştır. 1 930- 1 940 yılları arasında Kırgızistan' ın dört bir tarafından gelen Şapak
Rısmendeyev, Moldobasan Müsülmankulov, Cangıbay Kocekov, Bagış Sazanov,
Akmat Rısmendiyev gibi bilinen Manasçıların hepsi folklorist, derlemeci 1 .
Abdırahmanov'un evinde kalarak onun gözetiminde, anlattıklarının ışığı altında
kendi varyantlarını yazıya aktartmışlardır. Adı geçen Manasçıların varyantlarını
kendi yazmayıp, bu işe kendine yakın, deneyimli isimleri(Namatov C., Toktogulov
B., Namatova U., Musayev İ., v.b.) görevlendirmiştir. Yazıya aktarma sürecinde
onların yaptıklarına göz atıp, yazdıklarını sürekli kontrol etmiştir. 1 939 yılında
bizzat kendi Isık-Ata'ya giderek yeğeni Belek Toktogulov'a, Akmat Rısmendiyev' in
Semetey' ini yazdırdı. Belek, buradaki enstitünün hazırlık kursunda öğrenciydi. B.
Toktogulov buradaki derlemeler hakkında şunları demiştir:
O kişi (Akmat Rısmendeyev) Semetey "i başından sonuna kadar biliyordu.
Burada çalışmalara dayım rehberlik yapıyordu. Bir cilt yazdıktan sonra
1 17
NEZİR TEMUR
okutup, şu şekilde yaz diyordu. Akmat iki - üç mısrayı okuyup, ben yazdıktan
sonra oku diyerek, tekrar okutup, içinden mırıldanarak daha sonra
anlatıyordu. Yazdığım en son mısraya bakarak benim ona yetişip
yetişemediğimi kontrol ediyordu. Bazen bir defteri tamamen yazdığımda,
Akmat 'ı yanına alıp, dayım bana defteri okutuyordu. Akmat 'tan anlamının
bozulup bozulmadığını, ifadelerin doğru olup olmadığını soruyordu. Eğer yok
derse, onun dediği gibi yaz, diyordu. (İbrairnov 1 987:24)
Ibırayım, Manasçı Moldobasan Musulmankulov'un varyantını yazıya aktarma
çalışmasına katılıp, "Manastın Alooke Kandı Alganı", "Manastın Samarkanga
Köçkönü", "Manastın Kanıkeydi Alganı", "Manastın Çürçüttü Çapkanı" gibi
hacimli epizotları ve "Çong Kazattın" değişik olaylarını yazıya aktarmıştır. M.
Musulmankulov'dan yazıp aldığı el yazmaların tamamı 1 02 1 1 mısra ırdan
oluşmaktadır. Bu eserler 1 944 yılının sonunda Frunze şehrinde yazıya geçirilmiştir
(Mamirov 1 964: 32).
1 . Abdırahmanov bu büyük mirasın yazıya aktarılmasının yanı sıra bu mirası
sözlü olarak nesilden nesile aktaran manasçıların hayatını da kaleme almıştır. 1 5 ' i
aşkın manasçının hayatını kendi ağızlarından olduğu gibi yazıya aktaran 1 .
Abdırahmanov'un bu çalışması, 1 945 yılında Kırgız sözlü geleneğinde önemli
görülen manasçılık geleneğini araştıran K. Rahmatulin 'in "Manasçılar" adlı
kitabının temelini teşkil etmiştir.
1. Abdırahmanov, Kırgız ruhunun zirvesi olarak nitelendirilen Manas ' ın sadece
bir varyantını değil, birçok varyantını yazıya geçirerek Kırgız destancılık
geleneğinin bütün dünya medeniyetinin hazinesi içerisinde yer almasını sağlamıştır.
O, hacmi bakımından dünyada eşi bulunmayan bir destanın değerli varyantlarının
birini düzenli bir şekilde tam olarak yazıya aktarıp Manas 'ın gerçek aşığı bir
derlemeci olarak tarihte yerini almıştır.
Abdırahmanov, Kırgız sözlü geleneğinin başka türlerini, akınlar şiiri hakkında da
oldukça fazla materyali yazıya geçirmiştir. 1 940'lı yıllarda birkaç kez düzenli olarak
At-Başı ilçesinde bulunup çeşitli temalardaki folklorik ürünleri derlemiştir. Bunların
tamamı 1 5 8 eserdir. 1 956 yılından itibaren Kırgız halkının atasözlerini, deyimlerini
yazıya aktarmaya başlayıp, 1 962 yılında bunları bir eserde toplamıştır. Bu eserde
3284 atasözü ve deyim yer almaktadır.
Onun derleme çalışmalarında özellikle bilinen bir başka şey ise Togolok
Moldo 'nun kendi ağzından yazıya geçirdiği folklor ürünleridir. Togolok Moldo'nun
evinde yazıya geçirdiği her bir eser oldukça geniş bir hacme sahiptir. Togolok
Moldo yaşadığı döneme kadar nesiller boyu sözlü olarak gelen ürünleri ıra
dönüştürmüştür. Seksen yaşında olan Togolok Moldo 1 936- 1 93 7 yıllarında Manas' ı
kendisi yazıya geçirmiştir. Togolok Moldo 'dan derlenen eserlerin birçoğu 1 938
yılında Abdırahmanov tarafından yazıya aktarılmıştır. Bunların arasında "Canı/
Mırza", "Er Eşim", "Şırdakbek", "Mendirman", başta olmak üzere, masal, atasözü,
deyime kadar türlü eserlere rastlanmaktadır.
1. Abdırahmanov'un derleyip teslim ettiği ürünlerin içinde elliye yakın masal
bulunmaktadır. Bunların arasında "Unçukpas Kız", "Altın Kuş", "Maammıt menen
Kara Döö", "Ceke Taz menen Ceti Taz", "Kanaatçıl Kedey", "Akılduu Kız", "Akıl
Kara Çaç'', "Ak Sanatay menen Kara Sanatay" gibi öğretici sosyal masallar önemli
bir yere sahiptir. Hayvanlar hakkında söylenen "Ögüz, Tülkü, Burkut, Teke Çal
Tuuraluu Angeme", Colbors, Karışkır, Tülkü, Töö", "Abışka menen Ayuş" gibi
118
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
119
NEZİR TEMUR
Miftakov'un isteği üzerine Isık Göllü Soltobay akının "Akıl", "Cıldız", "Tekesten
Köçgöndö", "Soltobay Akının Isık Köl Menen Koştoşkondugu" başta olmak üzere
ondan fazla ın yazıya geçirmiştir. 1 940 yılında Toktosun, Kalmırza, Camankul,
Madanbek, Balık ve Aytiken' in değişik ırlannı, bu akınlar hakkında farklı bilgileri,
manasçı Sagımbay Orozbakov' dan dinlediği ır ve koşokloru yazıya aktarmıştır
(İbraimov 1 987: 32).
I. Abdırahmanov'un, yazıya geçirdiği eserlerde icracının yaptığı açıklamalar,
sanatçıyla ilgili bilgiler ve sanatçının ustalığı hakkındaki değerlendirmeler de yer
almaktadır. Bu, folklor ürünün tam ve doğru bir şekilde yazıya geçirildiğini gösteren
bir belge niteliğindedir. Çoğu zaman esere bakıldığında böyle açıklamalar ve
derlemecinin kendi tarafından yazılan özel notlar da göze çarpmaktadır.
I. Abdırahmanov tarafından enstitüye verilen materyallerin birçoğunun bizzat
kendi tarafından kaleme alındığı söylenebilir. Bunun yanı sıra onun derlediği
materyaller arasında başkaları tarafından kaleme alınan el yazmaları da mevcuttur.
Örneğin Togo lok Moldo 'dan, Abdırahmanov tarafından 1 940 yılında derlendiği
ifade edilen değişik eserlerin yarısına yakınının; ( 1 1 7 eserin 44'ü, Arstanbek' in
Aytkanı, Cöö Comoktor, çeşitli halk hikayeleri, Kalmırza, Camankul, Tokto'nun
başta olmak üzere değişik akınlarının ırları, Sançı Sınçı'nın hikayesi)
Abdırahmanov 'un bizzat derlediği eserler olmadığı iddia edilmiştir. Sançı Sınçı'nın
hikayeleri ile Tokto 'nun ırlarında 1. Abdırahmonov 'un katkısı 3-4 sayfadan ibaret
olmuştur. I. Abdırahmanov bu işlerin idarecisi ve derlenen eserlerin redaktörü
olduğu için bu eserlerin hepsinin derleyicisi olarak yazılması ihtimal dahilindedir.
Geniş çapta yapılan derleme çalışmalarında 1. Abdırahmanov ' un yanında yer alan
diğer derlemeciler arasında İnayet Musayev, Canek Naamatov, Umut Naamatova,
Belek Toktogulov gibi isimler sayı labilir.
1. Abdırahmanov ' un derlediği materyaller Arap, Latin ve Kiri! alfabeleriyle
kaleme alınmıştır. Kırgız yazısının tarihi gelişimine uygun, yirmili yıllarda yazılan
Manas Destanı Arap harfleriyle yazılıp bir sayfaya iki ır mısrası sığdırabilmiştir.
1 940 yılına kadar Latin alfabesiyle, sonra ise Kiril alfabesiyle yazılmıştır.
I. Abdırahmanov derlediği materyalleri düzenli bir şekilde dosyalayıp, her bir
eserin kimden, nerede ve ne kadar sürede yazıldığını sistemli bir şekilde
yazmamıştır. Değişik el yazmalarında bu bilgilerin sonradan yazılıp esere konulduğu
iddia edilmiştir. Manasçıların biyografik bilgileri, yaşı, doğduğu yer, bilgisindeki
yeterlilik gibi ilmi ölçütler yazmalarda yer almamaktadır (Mamirov 1 964: 1 59).
Bundan dolayı I. Abdırahmanov Kırgız folkloruyla ilgili çalışmalara tekrar
başlamıştır.
I. Abdırahmanov kendi el yazmalarını arşivlemek ve onları uzun süre
koruyabilmek için gayret göstermiştir. Daha önce söylendiği gibi kendisinin bizzat
kaleme aldığı defterlerdeki ve farklı sayfalardaki el yazmalarını uygun bir şekilde bir
araya getirip, iple dikip, kaplayarak, kitap haline getirmiştir. Sayfalarını belirtip
içindekiler bölümü düzenlemiştir. Bu açıdan kendine has bir tertiple enstitüdeki
diğer el yazmalarından ayrılmaktadır.
I. Abdırahmanov'un derlediği materyaller yalnız sözlü edebiyat ürünlerinden
oluşmamaktadır. O, Kırgız halkının tarihi hakkındaki şecere, efsaneleri, farklı tarihi
olaylan, halkın geçmişteki günlük hayatı gibi bilgileri de toplamıştır. Onun
çalışmaları şunlardır:
1 20
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Töştük Destanı ( ! ), Eldik Poemalar (6), Cöö Comoktor (50), Tamsilder (7),
Ulamış Legendalar (22), Koşoktor (9), Aytış türündeki Tabışmaklar (4), Arman
Irlan (9), Çeçendik Sözler, Kuudulduk, Eldik Satiralar (29), Eldik Ulama, Angız
Sözdör ( 1 6), çeşitli temadaki halk ırlan (49), maka!, lakaptar (3284),
cangılmaçlar(9), ınm--cınm, danın ırlan (7), sançıra (2), tarihi hikayeler, olaylar
(97), tarihi, etnografik materyaller ( 1 O), manasçılann biyografik bilgileri,
destanlardan farklı parçalar (İbraimov 1 987: 4 1 ).
1. Abdırahmanov, Kırgız folkloru alanında özel araştırmaları yürütüp,
monografik karakterdeki çalışmalar yapmakla birlikte Manas Destanı 'nın farklı
meseleleri hakkında kendi fikirlerini ortaya koyarak, destanın değişik varyantlarının
parçalarını baskıya hazırlamış ve bu konuda birçok kitapçık çıkarmıştır. Manas,
Semetey ve Seytek Destanlan 'nın nesir metinlerinin izahlı sözlüklerini
oluşturmuştur.
1 940'1ı yıllarda Manas Destanı'nı basmanın ilmi prensipleri belirlenirken
araştırmacılar V. M Jirmunskiy, K. K. Yudahin ile birlikte 1. Abdırahmanov da
düzenleyicilerin arasında aktif bir şekilde görev almıştır. 1. Abdırahmanov dört
kitaba hazırladığı izahlı sözlük için K. K. Yudahin 'den yardım almıştır. Destanın
nesir şeklinde yazılması işini Abdırahmanov üstlenmiştir; 1 946- 1 950 yılları arasında
Sagımbay, Togolok Moldo, Şapak, Bagış, Moldobasan, Cangıbay, Cakşılık kendi
varyantlarını nesir şeklinde hazırlamışlardır. Togolok Moldo, Şapak Rısmcndiyev,
Cakşılık Sarıkov 'un, Cangıbay Kocekov 'un Semetey, Seytek destanları 1 946 'da;
Moldabasan Musulmankulov ile Bagış Sazanov 'unki ise 1 947'de yazılmıştır
(Zak irov 1 98 1 : 2 1 6) .
1 . Abdırahmanov, Canıbay Kocekov 'un "Semetey'in Ölümü" v e "Seytek"inin
yazılmadan kaldığını, daha sonra kendisinin bu eserleri Manasçı Canıbay 'dan nesir
şeklinde yazıp tamamladığını, Şapak Rısmendiyev ' in Semetey 'inin ise sonuna kadar
yazılmadığı ifade etmiştir. 1 946 yılı şubat, mart ve ekim aylarında 1 .
Abdırahmanov 'un kendi varyantı olan Semetey v e Seytek Destanları 'nın v e Cakşılık
Sarıkov 'un varyantı Seytek'in yazılması istenmiştir. 1 950 yılında kendi varyantı
Seytek'in içindekiler bölümünü kısaca yazıp tamamlamıştır. 1 940- 1 94 1 yıllarında
Manas serisi adı altında basılan Manas 'ın Çocukluk Dönemi, Manas' ın Ölümü,
Alooke Han, Kanıkey 'in Comok 'u, Ürgenç, Semetey 'in Buhara'dan Talas 'a Gelişi
adlı kitaplar 1. Abdırahmanov tarafından basıma hazır hale getirilmiştir (Zakirov
1 98 1 : 2 1 7).
1 940 '1ı yılların başında Kırgız folkloruna ait sözlü folklor ürünleri
aydınlatılırken ilmi prensiplerin henüz kullanılmadığı, bu dönemde bir tecrübenin de
olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Ek olarak Manas Destanı'nın farklı
parçalarının basıma hazırlanmasına ana nüshalarının düzenlenerek, metin haline
getirilmesine başlanmıştır. Bu durum destanla ilgili metinlerin basıma hazırlanırken
müdahalelere maruz kaldığını açık bir şekilde göstermektedir. Bu husus esasen
destanın karakteristik özelliğine, düşünce yönüne şüpheyle yaklaşılmasına yol
açmıştır. Eserin temel olayları ile bağdaşmayan durumlar, halka ait olmayan yabancı
açıklamaların yanı sıra eser kısaltılmıştır. Togolok Moldo'nun varyantı hakkında
1 94 1 yılında yayınlanan "Semetey 'in Buhara'dan Talas 'a Gelişi" adlı kitapta temel
nüshadaki değişik epizotlar ile çeşitli tasvirlerin kısaltılarak verilmesi buna örnek
olarak gösterilebilir. Temel nüshadaki 1 5 1 4 mısranın yerine 1 4 1 5 mısra
yayınlanmıştır (Zakirov 1 98 1 : 2 1 8).
1 21
NEZİR TEMUR
1 22
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 23
NEZİR TEMUR
1 24
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 25
NEZİR TEMUR
azından ep�.s, lirika gibi terimler kullanılmıştır. Ünlü Rus folklorcusu V. Propp
"Folklor Urünlerini Sınıflandırmanın Prensiplert' (Propp 1 998: 65) adlı
makalesinde halk edebiyatı ürünlerinin şiir ve düz yazı şeklinde ayrılması
gerektiğini söylemiştir. Miftakov'un yaptığı tasnif çalışması bu prensibe uymasa da
ilk olması açısından dikkate değerdir. Gerek Bogdanova gerekse Miftakov tasnif
çalışmalarında kendilerine Sovyet ekolünde olduğu gibi biçimden ziyade türü kriter
olarak almışladır.
Miftakov daha sonra topladığı materyaller üzerine yerel gazetelerde yazılar
yazmıştır. "Kırgız Halk Edebiyatının Türlerı"' adlı makalede Kırgızların sözlü
gelenek ürünlerini 37 türe ayırarak her birine birer örnek vermiştir. Kırgız halk
edebiyatını başlangıçta fakirlere, beylere ve bu iki sınıf arasındaki tabakaya ait halk
edebiyatı olmak üzere üçe ayırmıştır. 1 920'li yılların başlarında Sovyet ülkelerinde
" Tap Küröşü (Sınıf Mücadelesi)" gündemde olup halkın sözlü mirasına, sözlü
geleneğine buna göre yaklaşılması parti tarafından talep edilmiştir. Miftakov' un
sözlü gelenek ürünlerini bu şekilde tasnif etmesi ise çeşitli kesimler tarafından
eleştirilmiştir. Bu eleştirileri dikkate alan Miftakov çeşitli araştırmalardan sonra
1 924 yılında yeni bir tasnif denemesinde bulunmuştur.
Miftakov'un ilk yaptığı ve büyük eleştiriler alan tasnif denemesi şöyledir:
1 . Makal/Tabışmak
2. Mayda/Çüydölör
3. Cöö Comok
4. Sckctpay/Küygön
5. Kara Irı/Terme
6. Çong Ir/Comok
l 924'te yaptığı tasnif ise şöyledir:
1 . Comoktor
2. Tarihi Sözdör
A. Tarih
B. Makaldar
C. Kuu Irları
Ç. Edebiyat ve Tarih
3 . Köngül Uloo Sözdörü
A. Kara Ir
B. Koşok
4. Eski Adat Sözdörü
A. Bekbekey
B. Şırıldan
C. Danın
Ç. Bata
D. Caramazan
5 .Kızıkçılık Sözdörü
A. Küygön
1 26
FOLKLOR v e İDEOLOJİ
B. Seketbay
C. Kız Öbüş
Ç. Aytış
D. Camak
E. Kalp
F. Külkü
6. Mayda Adabıyattar
A. Cangılmaçtar
B. Tabışmaktar
C. Makaldar (Tokombayeva 1 99 1 :39)
1 927 yılında Miftakov, üçüncü tablosunu yapmıştır. Böylece Narın ve Issık-Köl
bölgelerinden derlenen sözlü gelenek ürünleri Miftakov tarafından ilk defa tasnif
edilmiştir. Bu aynı zamanda Kırgız halk edebiyatı ürünlerini sınıflandırma
denemelerini de başlatan çalışma olarak anılmıştır (Bogdanova 1 943).
Miftakov 'un yaptığı tasnif çalışmalarında eksiklikler ve hatalar olmasına rağmen
bu tasnif daha sonra Rahmatulin ' in, Bogdanova'nın, Samançin ' in, Bayçiyev ile
Bektenov'un sınıflandırmalarında da göz önüne alınmış ve kısmen korunmuştur. Söz
konusu araştırmacıların sınıflandırmalarında masal, menkabe, atasözü, şarkı, efsane,
ağıt, tedavi, dua, caramazan, aşk, aytış, yalanlama, bilmece, tekerleme, ninni gibi
Miftakov ' un kullandığı edebi terimler aynen alınmıştır.
Kırgız Türkleri yüzyıllar boyunca oldukça zengin bir sözlü kültür hazinesi
oluşturmuşlardır. Yazılı kültürlerinin çok fazla gelişmiş olmamasına rağmen kültür
tarihlerinde önemli edebi eserler yer almaktadır. Şiirler, şarkılar ve birçok anlatı türü
nesilden nesile sözlü olarak aktarılmıştır. Modern anlamda edebiyatın temelleri
devrimden sonra atılmaya başlanmış ve bu dönemden itibaren sözün yerini yazı
almaya başlamıştır.
Kırgız folkloruyla ilgili ilk bilgileri Radloff vermiştir. 1 885 yılında "Kuzey Türk
Boylarının Halk Edebiyatlarından Örnekler" adlı eseri yayımlanmıştır. Söz konusu
eserin 5. cildinde Manas Destanı'nın çevirisi ve transkripsiyonu verilmiştir. Bunun
ön sözünde Kırgız destanlarının ve folklorunun bazı problemlerine değinilmiştir.
1 904 yılında Çokan Velihanov'un "Kökötay'ın Aşı" adlı çalışması
yayımlanmıştır. 1 9 1 1 yılında Keleti Szemle adlı dergide Almasy'nin "Manas 'ın
Semetey ile Vedalaşması" epizotundaki ses bilgilerinden örnekler verilmiş ve Kırgız
halk şiirinin bazı sorunlarına değinilmiştir. Bu sorunlar genellikle şiirlerin türlerinin
belirsizliğiyle ilgilidir.
Aşağı yukarı aynı zaman dilimi içerisinde A. Divayev 'in Kırgız folklorundan,
etnografyasından bazı çevirileri içeren makaleleri yayımlanmıştır. Böylece devrime
kadar Kırgız folklorunun bütün dallarından kaynaklar kısmen de olsa derlenmiş ve
araştırılmıştır. Devrimin ilk yıl larında Kırgız halk edebiyatı ve Manas Destanı'yla
ilgili çalışmalara büyük bir hızla başlanmıştır. O dönemde derlenen materyaller
SSSR İlimler Akademisinin Dil ve Edebiyat Enstitüsünde muhafaza edilmiştir.
Manas Destanı 'nın 12 varyantı ve 1 60 ciltten oluşan el yazmaları aynı enstitünün
arşivleri arasındadır. Bu materyallerden Manas Destanı'nın bilinen epizotları,
kahramanlık destanları, masallar, atasözleri ve bilmeceler yayımlanmıştır.
1 27
NEZİR TEMUR
1 28
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
e) Bilmeceler
f) Tekerlemeler (Bogdanova 1 943 : 1 50)
Bogdanova, bu tasnifi yaparken kendisine ölçüt olarak türlerin tarihi
gelişimlerini almıştır. Lirik türler daha önce ortaya çıktığı için ilk grubu lirik
türlerden oluşturmuştur.
Lirik türlerin ilk grubuna giren emek şiirlerinin aynı zamanda, sonradan ortaya
çıkan günlük hayatla ilgili şiirlerle doğrudan ilgisi bulunmaktadır. Ancak M.
Bogdanova, bu çalışmasında Kırgız halk edebiyatının çok fazla bölünmemesi için
bazı türleri sınırlandırmıştır (Bogdanova 1 943 : 1 50).
Emek şiirlerinin en eski şekilleri çalışılırken söylenirdi. Ancak söz konusu
şiirlerin çoğu bugüne ulaşamamıştır. SSSR Bilimler Akademisinin Dil ve Edebiyat
Enstitüsü Kırgız tarihi bölümünde sadece tarla işçilerinin çalışırken söylediği bir
emek şiiri bulunmaktadır. Bu şiir tarla çapalarken söylenen "Op Mayda" adlı şiirdir
(Bogdanova 1 943 : 1 50).
Emek şiiri türlerinden olan Bekbekey kadınlar tarafından söylenmektedir.
Bekbekey totem kültünü içine almaktadır. Bekbekey'in yanında her zaman Saksakay
vardır. Saksakay çoktan unutulmuş bir totemdir. Totemi takip eden şarkılardan biri
de Şırıldan 'dır. Bu şarkı atları vahşi hayvanlardan ve kötü ruhlardan korumak için
söylenen şiirlerdir (Bogdanova 1 943 : 1 50).
Emek şiir ve şarkılarıyla büyü şiir ve şarkılarının ortaya çıkışı aynı döneme
rastlamaktadır. Kırgız folklorunda büyüyle ilgili bilgi ve materyallerin pek zengin
olduğu söylenemez. Ancak 1 929 yılındaki kolektivizm politikaları neticelerinde
birlikte kolhozların kurulmasının ve buradaki çalışmaların anlatıldığı şiirler emek
şiirleri kapsamında değerlendirilmiştir. Büyü şiir ve şarkılarını Bogdanova şu alt
başlıklara ayırmıştır:
1 . Avcılık
2. Hayvancılık
3. Tarla ekme
4. Ot yetiştirme (Bogdanova 1 943 : 1 5 1 )
Bunlar içinde hayvancılıkla ilgili büyüler diğerlerinden oldukça farklıdır.
Hayvan büyülerine ait ürünler çoğunlukla hayvanlarla ilgili bir işlem yapılırken
söylenir. Mesela, hayvanın yavrularını emzirirken söylenen türler. Bogdanova, bu
büyüleri doğrudan kamlık dönemi inançlarıyla ilişkilendirmiştir (Bogdanova
1 943 : 1 5 1 ) .
Merasim, ayin esnasında icra edilen türlerin muhtevası şu şekilde tasnif
edilmiştir:
1 . Hayvanları kötü ruhlardan korumak için söylenen türler
2. Çiftçilerin bereketli bir hasat dönemi geçirmeleri için söylenen türler
3. Toplumsal olaylar için söylenen türler
4. Günlük hayatla ilgili ve törenlerde söylenen türler
Günlük hayatla ilgili söylenen (Koşok, ağıtlar) türlerden birçoğu günümüze
kadar ulaşabilmiştir. Ölüm için söylenen ağıtlar iki gruba ayrılmıştır:
1 . Koşok: Yaşanan üzüntünün yüksek sesle, haykırarak söylendiği ağıtlar.
1 29
NEZİR TEMUR
2. Hayatla ilgili kaygıyı, endişeyi, yaşanan bir üzüntüyü ifade eden ağıtlar
(Bogdanova 1 943 : 1 53).
Kırgız folklor ürünleri arasında atasözleri, tekerlemeler ve didaktik eserler geniş
bir yer tutmaktadır.
Lirik türlerin çoğu günlük hayatla ilgili şarkılardan oluşmaktadır. Bu türler
Kırgız folklor ürünlerinin ilk örneklerini teşkil etmektedir. Günlük hayatla ilgili
türler günümüze kadar çok fazla değişmeden varlığını ve etkisini korumuştur. Ancak
tören şiirleri Bogdanova'ya göre feodalizm zamanında gelişmiştir. Bogdanova
günlük hayatla ilgili türleri ise şu şekilde tasnif etmiştir:
1 . Süyüü ırları (Aşk şiirleri)
2. Aytışdar (Atışmalar)
3. Arman ırları (Sıkıntı ile ilgili şiirler)
4. Koşok (Ağıtlar)
5. Coktoo ırları (Cenaze şiirleri)
6. Koştoşuu ırları (Veda şiirleri)
7. Kereez ırları (Vasiyet şiirleri)
8. Din ırları (Dini şiirler)
9. Moktoo ırları (Övgü şiirleri)
1 O. Arnoo ırları (İthaf şiirleri)
1 1 . Kordoo ırları (Tahkir �i irlcri)
1 2. Akıy, Akıynek (Atışma - tekerleme şiirleri)
1 3 . Oyun ırları (Oyun şiirleri)
1 4. Beşik ırları (Beşik şiirleri)
1 5 . Şıldın ırları (Alay şiirleri)
1 6. Kuudulduk ırları (Hiciv şiirleri)
1 7 . Tamaşaluu ırları (Eğlence şiirleri)
1 8 . Kalp (Yalanlamalar) (Bogdanova 1 943 : 1 53)
Günlük hayatla ilgili şiirlerin bir bölümünü oluşturan atışmalar genellikle soru -
cevap, bilmece ve diyalog şeklinde oluşturulmuştur. Devrime kadar atışmalarda
akınlar, hanlara, beylere övgülerini de dile getirmişlerdir. Devrimden sonraki
atışmalarda ise genellikle eski hayat ile yeni hayat karşılaştırılmıştır.
Kırgız folklor ürünlerinin ikinci grubunu da epik eserler oluşturmaktadır.
Bogdanova epik eserleri şu şekilde sınıflandırmıştır:
1 . Mitler
2. Masallar
3. Efsane
4. Uzun Şiirler
5 . Fıkralar ve küçük anlatı türleri (Bogdanova 1 943 : 1 54)
Mit, masal ve efsanelerle ilgili yeterli sayıda kaynak mevcut değildir. Bogdanova
epik eserler içinde önemli olan anlatıları şu şekilde sıralamıştır:
1 . Kahramanlık hikayeleri
1 30
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
2. Hikayeler
3. Romantik hikayeler
4. Sosyo - politik hikayeler (Bogdanova 1 943 : 1 54)
Kırgız folklorunda kahramanlık destanları geniş bir yer tutmaktadır. Destanların
içeriği çoğunlukla mitoloj ik döneme ait motiflerle oluşturulmuştur. Aynca bu
destanlar diğer folklor türlerini de içerisinde barındırmaktadır.
Mitolojik hikayeler ve efsaneler tarihi olaylan; lirik şiirlerin duygu dünyasını;
halkın günlük hayata dair üzüntülerini, mutluluklarını ve düşüncelerini; atasözlerini,
şarkılarını kendi olay örgüsü içerisinde işlemiştir. Kahramanlık destanı olan Manas
yüzyıllar boyu varlığını korumuştur. Manas Destanı diğer kahramanlık destanlarını
da etkilemiştir. Bunlar arasında Er Tabıldı, Kurmanbek, Canış-Bayış, Mendirman,
Kedeykan, Köbükkan, Olcobay ve Caftıl Mırza yer almaktadır. Söz konusu destanlar
hacimleri bakımından Manas Destanı'ndan küçük olmasına rağmen olay örgüleri
bakımından Manas Destanı'ndan geri kalmayacak kadar güçlüdür. Kırgızlar epik
anlatılan yüzyıllarca yaşatmış ve korumuşlardır. Bogdanova, destanlardaki
kahramanları şu şekilde vasıflandırmıştır: "Halkın epik anlatılarındaki kahramanlar
her şeyden önce milleti ve vatanı için savaşmış temiz insanlardır. " (Bogdanova
1 943 : 1 55) Bogdanova'nın ve diğer folkloristlerin özellikle İkinci Dünya Savaşı
sırasında destan değerlendirmelerinde kahramanlık ve vatan sevgisini ön plana
çıkarması dönemin şartlarına göre oldukça anlamlı değerlendirmeler olarak kabul
edilebilir. Ayrıca bu dönemde "Patrotizm" daha açık bir ifadeyle "Sovyet
Patrotizm"i halk şiirinde ön plana çıkan önemli bir motiftir.
Romantik türler olarak adlandırılan eserlerde ise halkın yaşadığı dramatik olaylar
anlatılmıştır. Bu türde yaratılmış eserlere ise Togolok Moldo'nun "Ak Bermet",
"Atkan Tan menen Süygön Bay" adlı eserleri örnek verilebilir.
Bogdanova'nın yapmış olduğu sınıflandırma aşağıda tam olarak verilmiştir
(Bogdanova 1 943 : 1 58):
I . LİRİK TÜRLER
A. Emek Şiirleri
1 . Op Mayda (Çiftçilerin çalışma sırasında söylediği şiir)
2. Bekbekey (At Sürüleri için Kadınlar Söyler)
3. Şırıldafi (Erkekler Söyler)
4. Çoban ezgileri
5. Çiftçi şiirleri
B. Hurafeler (lrımdar)
1 . Avcılık şiirleri
2. Hayvan sahiplerinin tören şiirleri
a) Hayvanların yavrularını emzirirken söylenen şiirler
b) Başka bir hayvan tarafından emziri len yavru için söylenen şiirler
3. Çiftçilikle İlgili Törenler
a) Hava olayları ile ilgili olan ırımlar
4. Büyü şiirleri
a) Tohumun çiçek açması işin söylenen ırımlar
1 31
NEZİR TEMUR
1 32
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 33
NEZİR TEMUR
c. Tarihi
4. Sosyo-Politik Poemalar
a. Ahir Zaman
b. Dar Zaman
c. Zamandan Şikayet (Zor Zaman)
ç.Hanlann Zamanı(Hanlıklar döneminde hanlardan şikayeti anlatır)
d. Zamane
E. FIKRALAR (Anekdotlar)
Toktoy Tanayev, Bogdanova' nın tasnifine üçüncü ana başlık olarak ise halk
tiyatrosunu (Eldik Dramalar) aldığını (Tanayev 1 99 1 : 9) ancak halk tiyatrosuna
hangi türlerin girdiğini göstermediğini ifade etmiştir. Ne var ki Bogdanova 'nın 1 943
yılında yaptığı tasnif çalışmasında ve bu çalışmayla ilgili kaleme aldığı makalede bu
türle ilgili herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.
Başka bir çalışmada M. Bogdanova, "Ak Möör" adlı destanı eldik drama olarak
nitelendirmiştir. Ancak bu örneğe S. Zakirov, A. Tokombayeva karşı çıkmışlar, söz
konusu eserin Liro-Epik Poema şeklinde tanımlanması gerektiğini iddia etmişlerdir
(Zakirov, Tokombayeva 1 964: 5).
1 943 yılında folklorist Kalim Rahmatulin 'in yapmış olduğu tasnif çalışmasında
Kırgız Türklerinin halk edebiyatına ait türler üç ana başlık altında toplanmıştır:
1 . Lirik Türler (Lirikalık Canr)
A. Emgek Irları
B. Kaada - Salt Irları
C. Urp - Adat Irları
Ç. Tabışmaktar
2. Destan Türleri (Epostun Canr)
A. Mif.
B. Comok
C. Legenda
Ç. Poema
3. Drama (Tanayev 1 99 1 : 1 1 )
Rahmatulin de halk tiyatrosu ıçıne hangi türlerin girdiği konusunda bir
değerlendirmede bulunmamıştır. Gerek Bogdanova gerekse Rahmatulin Kırgız
Türklerinin devrime kadarki folklor ürünleri arasında halk tiyatrosunun olmadığı
yönünde öne sürülen görüşlere karşı çıkmışlardır. Ancak halk tiyatrosuna hangi
türlerin girmesi gerektiği konusunda da bir görüş öne sürememişlerdir.
il. Dünya Savaşı 'ndan sonra Kırgız Türklerinin folkloruyla ilgili çalışmalar
devam etmiştir. Ünlü Rus edebiyat bilimcileri T. Samançin, T. Bayciyev ve Z.
Bektenov, 1 947 yılında Kırgız Türklerinin halk edebiyatına ait türlerin tasnifiyle
ilgili yaptıkları ortak çalışmada türleri epik ve lirik olmak üzere iki ana başlık altında
toplamışlardır. Söz konusu bilim adamları Miftakov, Bogdanova ve Rahmatulin' in
tasnif çalışmalarındaki türleri kabul etmişler ancak onlar da kendi tasniflerinde halk
tiyatrosuna yer vermemişlerdir. Onların yapmış oldukları tasnif şöyledir:
1 34
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 . Epik Türler
A. Cöö Comoktor
B. Batırdık Poema
2. Lirik Türler
A. Emgek Irlan
B. Süyüü Irlan
C. Danmdar
Ç. Didaktika (Tanayev 1 99 1 : 1 1 )
1 948 yılında A . Taygürönov "Kırgızların Folkloru" adlı başka bir tasnif
çalışması yapmıştır. Bu çalışmada Kırgız Türklerinin halk edebiyatına ait türler üç
ana başlık altında toplanmıştır. Ancak söz konusu bilim adamı da Bogdanova ve
Rahmatulin ' in yaptığı gibi halk tiyatrosuna ait türler hakkında herhangi bir bilgi
vermemiştir. Taygürönov'un yapmış olduğu tasnif çalışması şöyledir:
1 . Lirik Türler (Lirikalık Canr)
A. Armandar
B. Koşoktor
C. Süyüü ırlan
Ç. Em - Dom Irları 5 2
D. Emgek Irları
E. Oyun lrları
2. Epik Türler
A. Baatırdık Poema
B. Cöö Comoktor
3. Eldik Dramalar (Tanayev 1 99 1 : 1 5)
Daha sonra yapılan tasnif çalışmalarında [S. Musayev, C. Taştemirov ( 1 960), S.
Zakirov ( 1 982), M Mamırov ( 1 988), M Tülögabılov ( 1 985), T. Tanayev ( 1 99 1 )]
temel olarak yukarıdaki tasnif denemeleri esas alınmıştır. Bu tasnif çalışmaları
arasında özel bir alanla ilgili olması sebebiyle 1 985 yılında Tülögabılov' un yaptığı
çalışma dikkate değerdir. Söz konusu çalışmada Tülögabılov çocuk folkloruyla ilgili
olan türleri "Kırgız Baldar Folkloru" başlığıyla sınıflandırmıştır. Bu tasnif denemesi
1 985 yılında "El Agartuu" adlı dergide yayımlanmıştır. Tülögabılov'un tasnifi şu
şekildedir:
I. IRLAR
1 . Beşik lrları
A. Aldey - Aldey
B. Tay Böbök
C. Salbilek
2. Düynö Taanuu Irlar
A. Makuluktar Cönündö
1 35
NEZİR TEMUR
B. Ayabanatlar Cönündö
3. Mezgil - Maal
A. Dört Mezgil (Dört Mevsim)
4. Beymaral (Çeşitli Konular ile ilgili
A. Tört Tütük (Hayvan Türleri)
B. Cörölgö ır
C. Terebel Ir (Tabiat Irlan)
Ç. Sayakattarna / Sapat Ir
D. Oynoo Ir
E. Eliktöö Ir
il. KARA IRLAR
1 . Emgek Irları
2. Nasaat Irlar
3. Cafiılmaç
4. Tabışmak
5. Apırtma / Kalp
6. Makal
7. Lakap
8. Tamsil
III. COMOKTOR
1 . Cöö Comoktor
A. Keremettüü Cöö Comok
B. Aybanattar Cönündö
C. Tiriçilik Cönündö Comok
2. Koşok / Dastan / Epos
A. Kence Dastan
B. Uluu Dastan
C. Tarihiy Dastan (Tanayev 1 99 1 : 1 7)
Miftakov'unki ilk, Bogdanova'nınki ise ayrıntılı ve bilimsel kriterlere uygun i lk
tasnif denemesi olması açısından önemli çalışmalar olarak kabul edilebilir.
Samançin'in, Bayçiyev ile Bektenov'un sınıflandırmalarında söz konusu çalışmalar
temel alındığından adı geçen bilim adamlarının sınıflandırmaları çok fazla göz
önüne alınmamıştır. 1 960' 1ara kadar yapılan tasnif denemelerinde Kırgız Türklerinin
halk edebiyatına ait türlerin envanteri hemen hemen ortaya çıkarılmıştır. Gerek
devrim öncesi gerekse devrimden sonra vücuda getirilen eserler bu tasnif
çalışmalarında değerlendirilmiştir.
Ç. Manas Destanıyla İlglll Çalışmalar
Çarlık Rusyası'nın XIX. yüzyılda Türkistan coğrafyasını fiilen işgaliyle birlikte
işgal edilen bölgelerdeki toplulukların kültürel hayatına karşı da büyük bir ilgi
duyulmuştur. Kültürel hayata karşı olan bu ilgi Çarlık Rusyası'nın izlediği
milliyetler politikasının bir uzantısı olarak kabul edilebilir. Kültürel alandaki ilk
1 36
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 37
N EZİR TEMUR
1 38
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 39
NEZİR TEMUR
1 40
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
59 Bk. Manastın Bala/ık Çagı, Manas Serisi, Sagımbay Orozbakov ' un Varyantına Göre,
Basıma Hazırlayan 1. Abdırahmanov, Frunze 1 940.
60 Bk. A looke Kan, Manas Serisi, Sagımbay Orozbakov 'un Varyantına Göre, Basıma
Hazırlayan 1. Abdırahmanov, Frunze 1 94 1 .
6 ı Bk. Makel Döö, Manas Serisi, Sagımbay Orozbakov'un Varyantına Göre, Basıma
Hazırlayan 1. Abdırahmanov, Frunze 1 94 1 .
62
Bk. Ürgönç, Manas Serisi, Akrnat Rısmendeyev'in Varyantına Göre, Basıma Hazırlayan 1.
Abdırahmanov, Frunze 1 94 1 .
63 Bk. Seme/eydin Bukardan Ta/aska Kelişi, Manas Serisi, Bayımbet Abdırahmanov'un
Varyantına Göre, Basıma Hazırlayan 1. Abdırahmanov, Frunze 1 94 1 .
64 Bk. Kanıkeydin Toy/orunu Çapkanı, Manas Serisi, Sayakbay Karalayev 'in Varyantına
Göre, Basıma Hazırlayan Ö. Cakişev, Frunze 1 94 1 .
65
Bk. K . Rahmatulin, Manasçılar Biyografiyahk Materyaller -, Frunze 1 942.
-
66
Bk. K. Rahmatulin, Uluu Patriot, Ukrnuştuu Manas, (Velikiy Legendamıy Manas), Frunze
1 942.
141
NEZİR TEMUR
1 42
POLKLOR ve İDEOLOJİ
1 43
NEZİR TEMUR
1 44
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 45
NEZİR TEMUR
olması gösterilebilir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında sadece Manas Destanı
üzerinde durulmamış diğer Türk boylannın kahramanlık destanlan üzerinde de
durulmuştur. Söz konusu destanlardaki kahramanlann göstermiş olduklan yiğitlikler
ve vatanseverlikleri ön plana çıkanlmıştır. Buradaki vatan sevgisiyle bir "Sovyet
Patrotizmi" (Sovyet Vatanseverliği) yaratılmak istenmiştir.
Savaştan sonra ise büyük destanlar hakkındaki değerlendirmeler olumsuz yönde
değişmiştir. Bu değişim, aynı zamanda rej imin folklor ürünleri hakkında izlediği
kültür politikasının da değişime uğradığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir.
B ilhassa büyük Türk destanları (Manas, Köroğlu, Dede Korkut, Alpamış . . . )
hakkında rej imin basın-yayın organlannda ciddi tartışmalar başlatılmıştır. Bu
tartışmalar 1 950'li yıllann başında tartışmadan ziyade bir saldırı ve karalama
kampanyasına dönüşmüştür. Bu tartışmalar ve saldırılar çalışmamızın sonraki
bölümünde ayrı bir başlık altında değerlendirilecektir.
D. 1 950'11 Yılların Başında Türk Destanlarına Yöneltilen Suçlamalar ve
Bu Suçlamaların Gölgesinde Manas Konferansı
Sovyetler Birliği döneminde yapılan çalışmaları ve izlenen folklor politikalannı
1 . Lenin Dönemi, 2. Stalin Dönemi ve 3. Stalin sonrası dönem olmak üzere üçe
ayırmak mümkündür. Lenin ' in ölümünden sonra Stalin'in iktidara gelmesiyle
hemen hemen her alanda izlenen politikalarda uygulama farklılıkları göze
çarpmaktadır. Siyaset tarihçilerine göre Stalin gerçek yüzünü l 929 ' dan sonra
göstermiştir ve bu tarihten itibaren Stalin diktatörlüğü (Stalinizm) Sovyetler
Birliği ' ne bağlı cumhuriyetler üzerine bir kara bulut gibi çökmüştür. Stal in, Lenin ' in
ölümünün arkasından parti içerisinde kendine muhalefet olabilecek sesleri (Troçki)
susturmaya çalışmış ve p art i i çeri s indeki çekişmeler uzun zaman sürmüştür.
1 929'dan itibaren Stalin tam anlam ı y la iktidarı ele geçirmiş ve birçok alanda
önceden p l an l adığ ı bazı çalışmaları uygulamaya koymuştur.
Partinin kültürel alanda izlediği politikalar da Stalin ' in iktidara gelmesiyle
keskinleşmeye başlamıştır. 1 924 yılından itibaren folklor çalışmaları baskı altına
alınmaya çalışılmıştır. Kırgızistan 'daki diğer çalışmalar gibi Manas Destanı da bu
baskıdan üstüne düşen payı almıştır. Çünkü Sovyet yöneticilerine göre " Yalnızca
halk bilimi açısından Manas önemli bir destan olabilir ama bu destan Kırgızların ve
öteki Türk halklarının kültürel hayattaki gelişmelerine zarar verecektir; çünkü onda
İslam 'ın boğucu etkisi kuvvetle belirgindir." Sovyet ansiklopedisi daha ileri giderek
der ki: "Manas Destanı 'nın gerici ozanlardan derlenen bazı epizotlarında, Pan
Türkizm ve Pan İslamizm akımlarının etkisi vardır. Bu düşünce sistemleri Sovyet
halklarının kardeşlik ilkesiyle çatışır." Bu nedenle derlenen malzemenin büyük
bölümü yayınlanamadan arşivlerdeki tozlu yerini almıştır. Bunlardan sadece
birkaçının Rusça çevirisi yayımlanmıştır. Yine aynı nedenle 1 936 yılında ölen
Barthold'un yazdığı Dede Korkut Kitabı 1 963 yılına kadar yayımlanamamıştır
(Azadovski 2002 : 1 9).
İslam kökenli olan ve "burjuva milliyetçi", "dini", "feodal" özellikleri taşımakla
suçlanan anlatılar da tamamen reddedilmiştir. Sovyet doktrinlerin Rus
yorumlamalarına karşı di ren i ş 1 930 'lu yıllar boyunca sürdü ve bu direniş il. Dünya
Savaşı 'nın hemen sonrasında, merkezi hükümetin Rus olmayan birçok grup arasında
tırmanan merkezden uzaklaşma temayüllerini kontrol etmeye çalıştığı dönemde
zirveye ulaştı. 1 95 1 -52 yıllannda Ruslar ve Müslümanlar yeni sosyalist toplumda
1 46
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 47
NEZİR TEMUR
önünde "Dede Korkut 'un Azerbaycan milletiyle hiçbir ortak noktası bulunmadığını"
ve "Kahramanlarının Azeri halkının oğulları değil, aksine yabancı aristokrat
fatihler" olduğunu iddia etmiştir. Bu beyanatı, Beria'nın yakın bir dostu ve
Azerbaycan Komünist Partisi B irinci sekreteri olan A. A. Bagirov tarafından
destanın resmi olarak kınanması takip etmiştir. 1 8. Azerbaycan Komünist Partisi
Kongresi'nde bir konuşma yapan Bagirov bu konudaki şikayetlerini şöyle dile
getirmiştir:
"Tüm siyasi ferasetini kaybeden bazı Azerbaycanlı tarihçiler ve yazarlar,
nahoş ve anti-milliyetçi (Sovyet karşıtı) bir şiirin halka mal edilmesine katkıda
bulundular. Dede Korkut milli, epik bir destan değildir. Yağma ve katliamla
Azerbaycan 'ı istila eden göçebe Oğuz soylularını övmektedir. Bu epik şiir
milliyetçilik zehriyle doludur. . . Bu şiirin yayımlanması cumhuriyetçi Bilim
Akademisi tarafından yapılmış çok büyük siyasi bir hata idi. . . Marksist
Leninist ideolojiye karşı suç işleyenlerin tamamının maskelerini düşürmenin
ve onları acımasız bir şekilde cezalandırmanın zamanı gelmiştir."
(Benningsen 2002 :64)
Ağustos ayında Azerbaycan Merkez Komitesi üyesi olan Caferov adlı bir Azeri
yazar tarafından bu konudaki en acımasız darbe indirilmiştir. Caferov ' un Pravda'da
yayımlanan kınaması, Azeri kültürel hayatından Dede Korkut Destanı'nın bütün
izlerinin sistemli bir şekilde temizlenmesinin başlangıcına işaret etmiştir. Yapılacak
daha önemli hiçbir şey kalmamış gibi, destanın Azerbaycan Türkçesi ve Rusça
olarak yayımlanıp henüz basılmamış olan bütün nüshaları yok edilmiştir. Dede
Korkut Operası, Bakü Üniversitesi profesörü Demircizade tarafından yapılan
libertosu ve Rıza Kulizade 'nin aynı isimli tragedya ile birlikte -ki bunlar Bakü' deki
en popüler eğlenceler arasındadır- milliyetçi diye yargılanmış ve sahneden
kaldırılmıştır. Şiddet içermeyen eski Şia geleneğine sadık Azeri aydınlar, açık bir
protestoda bulunmamışlardır (Benningsen 2002 :65).
Saldırılar Azerbaycan'dan Türkmenistan'a yönelmiştir; Türkmenler ve Azeriler
aynı Batı Türk-Oğuz boyundan geldiği ve Türkmenlerin milli epik destanı Korkut
Ata, Azeri destanının bir versiyonu olduğu için sözde bu mantıklı bir karardı. 1 95 1
yılında Komünist Partisi Merkez Komitesinin kararı ile Korkut Ata destanlarının
yayımlanması yasaklanmıştır. Ayrıca, Soviet Türkmenistanı ve Türkmenskaya İskra
ve Yaş Kommünist gazetelerinde Korkut Ata destanları aleyhinde makaleler
yazılmıştır. Bu makalelerde Korkut Ata destanları aşağılanırken, Rusların "Igor
A layı" adlı destanlarıyla ilgili olumlu değerlendirmeler yapılmıştır. Dede Korkut
destanları ile ilgili yayımlanan bir kitabın Sovyet aleyhtarlığı yaptığı ve
milliyetçiliği övdüğü gerekçesiyle dağıtımına izin verilmemiştir. Mati Kösayev,
Korkut Ata 'yı yayımlamaktan 1 95 2 yılında yargılanmış ve 25 yıl hapis cezasına
çarptırılmıştır (Özkan 2007 :230). 1 95 1 -53 yılları arasında Korkut Ata destanları
karalanmaya devam ederken, diğer taraftan da YusufAhmet, Hür/ika Hemra, Sayatlı
Hemra gibi destanlar da Türkmen halkının milliyetçi duygularını beslediği için
Sovyet rej imine karşı tehlikeli eserler arasına girmiştir (Erdem 1 999: 1 56). Bunların
dışında Dede Korkut meselesiyle ilgili olarak Türkmen Yazarlar Birliği başkanı,
Türkmen şair Kurbansahatov'un 14 Ağustos 1 95 l 'de mahalli basına yaptığı
açıklamasında Korkut Ata hakkında "Oğuz feodal/erinin kana susamışlığını
gösteren tarihi bir kayıt ve dini bir fanatizm şiiri, Müslüman olmayanlara karşı
hayvani nefretin göstergesi"' şeklinde bir karalamada bulunmuştur. Şiiri
idealleştirenler ve özellikle Eğitim B akanlığı mahalli üyeleri ve Türkmen yazarları
burjuva milliyetçisi olarak ilan edilmiştir. Kurbansahatov açık bir şekilde
1 48
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 49
NEZİR TEMUR
1 50
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
151
N EZİR TEMUR
1 52
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 53
NEZİR TEMUR
1 54
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
yönü bulmak, bu durumu tam anlamıyla aydınlatmak için eldeki varyantları bütün
ayrıntılarıyla incelemek ve yenileri de yazmak gerektiğini vurgulamıştır.
Ek rapor hazırlayan M. Bogdanova kendi bildirisinde milliyetçi burjuvazi
sınıfının manasçılara olan tesiri sonucunda destan metnine giren bazı unsurların
destanın ana muhtevasının anlaşılmasını zorlaştırdığına değinerek konuşmasına
başlamıştır. Destanı değerlendirirken uzun dönemler boyunca destana nüfuz eden
halka karşı olan devrim karşıtı tabakalara ait düşüncelerin metindeki hakimiyetine
dikkatleri çekmiştir. Değişik dönemlerde metne giren söz konusu devrim karşıtı
motifleri araştırıp bularak ve bu düşünce temelinde eseri halkçı değildir şeklinde
değerlendirmenin acelecilik olacağına değinmiştir. Bogdanova, destanın büyük bir
eser olana kadar kompozisyonunda birçok efsane, masal barındırmış olduğunu, daha
sonra da bunların bir araya getirilerek bu büyük eserin oluşturulmasının ihtimal
dahilinde olduğunu dile getirmiştir (Bogdanova 1 947: 50). Manas yalnız bir kişinin
yarattığı eser değildir, aynı zamanda onu Sosyalist rej imin savunucularının
bahsettiği gibi feodal dönemde bir ücret karşılığında icra edilen bir eser olarak
değerlendirmek de doğru değildir. Manas Destanı, nesillerin ortaklaşa çalışması
sonucu meydana gelen bir emeğin ürünüdür. Destanda sadece savaşlar değil, bir
halkın hayat tarzı da çeşitli açılardan tasvir edilmiştir.
Raportör Manas Destanı 'nın en başta poetik bir eser olduğunu, halkın çeşitli
tarihi dönemlerdeki hayatının bütün unsurlarıyla geniş bir şekilde yer aldığını
vurgulamıştır. Manas Destanı 'nı inceleyen birçok bilim adamı tarihi olayların
destanda hangi oranda yer aldığı üzerinde tartışmışlardır. Raportör destandaki tarihi
olaylarla kişilerin göz önüne alınmadığını ve estetik karakterdeki bilgi lerin
karıştırıldığını vurgulayarak destanı tanıtan Rusça ve Kırgızca yayınlara, Bagış
Sazanoğlu 'nun varyantına dayanarak eserin özelliklerinden birinin de olayların
tasvir edilmesinde, kahraman tiplerinde taban tabana zıtlıkların bulunduğunu
düşünmektedir. Bu zıtlıkların, destanın oldukça eski dönemlerdeki destanlardan,
efsanelerden, halk şiirlerinden oluşmasının neticesinde meydana gelebileceği
iddiasında bulunmuştur (MA 1 995 : 309).
Bilinen versiyonlarda Manas ' ın, sadece kendi boyunu korumak için değil aynı
zamanda mal, savaş ganimeti elde etmek için de çalıştığı gözlenmektedir şeklinde
konuşmasını devam ettirmiştir. Bogdanova, halkçılık kavramının özünde tarihi bir
kategori olduğunu hatırlatıp, destanın ortaya çıkarıldığı dönemin şartları altında
halkçılığın bugün komünizmin açıkladığı karakterde olamayacağını savunmuştur.
M. Bogdanova'nın bu şekilde düşünmesinin sebebi tarihi dönemlerdeki şartların
birbirinden farklılığıyla açıklanabilir.
Bildirisinin sonunda M. Bogdanova destanın devrim karşıtı düşünceleri taşıyan
varyantlarında da halkın sesinin farklı bölümlerle, değişik motiflerle açık bir şekilde
gözlendiğini dile getirip destanın temelde halkçı olduğunu, onda halkın asırlar boyu
süren hayatının yansıdığını, eserde çeşitli edebi türlerin yer aldığını, boyların
birleşerek dış düşmanlarla mücadele ettiklerini, Manas ' ın kahraman tipinde de taban
tabana zıtlıkların olduğunu, eserin halk arasında geniş bir şekilde yayıldığını,
birbirine zıt sınıfların birbirleri arasındaki mücadelelerinin bunun kanıtı olduğunu
ileri sürmüştür. Onu çeşitli devrim karşıtı eklemelerden, olumsuz tabakalardan
temizleyip ayırma faaliyetlerini yürüterek tamamıyla halkçı, iyi örneklerini
yayımlamanın mükemmel olacağı savunulmuştur. Akademisyen İ. A. Orveli 'nin
rehberliğiyle 70 versiyonunun temelinde oluşan Ermenilerin "Sasunlu David" adlı
1 55
NEZİR TEMUR
1 56
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 57
N EZİR TEMUR
1 58
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 59
N EZİR TEMUR
1 60
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
73 Kurama metin: Manas Destanı' nın değişik varyantlarından rej imin görüşlerine uygun
parçaların alınarak ortaya çıkarılan yeni varyant. Günümüzde bu metin dört cilt olarak Kırgız
İlimler Akademisi 'nin arşivinde muhafaza edilmektedir.
161
NEZİR TEMUR
1 62
iV. BÖLÜM
1 . UYARLAMA {ADAPTASYON)
İnsanı sadece maddeden ibaret bir varlık olarak gören ve Komünizmin temeli
olan materyalist felsefede, insan ruhunun varlığı reddedilmekte, insan bilincinin
sadece "hareket halindeki madde"nin bir ürünü olduğu ileri sürülmektedir.
Dolayısıyla, materyalizme göre insan sadece gelişmiş bir makinedir. Bundan dolayı
da hayatı bilinç değil, bilinci hayat yaratır veya şekillendirir düşüncesi hakimdir.
Buna bağlı olarak da insanların sahip oldukları tüm kültür ve bilincin de, maddi
etkenlere dayandığı varsayılmaktadır. Komünizme göre insanın etrafındaki maddi
dünyadan ayn, bağımsız bir bilinci yoktur. Aksine, insan bilincini tamamen içinde
yaşadığı maddi dünya belirler. Marx, "insanların varlığını belirleyen bilinçleri değil,
tersine, bilinçlerini belirleyen sosyal varlıklarıdır" diye iddia etmiştir.
Devrimin hemen ardından, "proleterya sanatı" kavramı ortaya atılmıştır.
Komünizmi benimseyen sanatçılar Iskusstvo Kommuny (Komün Sanatı) adlı bir
dergi etrafında toplanmış ve "proleterya kültürüne hizmet edecek sanat eserleri
üreteceklerini" ilan etmişlerdir. Benzer bir düşünce, Proletkult (Proleter Kültürü)
adlı demekte de sergilenmiştir.
1 92 1 yılında bu yeni sanat anlayışı "constructivism" (inşaacılık) olarak
tanımlanarak Sovyetler Birliği'nin resmi sanat politikası gibi görülmeye
başlanmıştır. Bu anlayışın öncüsü Tatlin, resim gibi "yararsız" sanatlar yerine, ev ve
mobilya tasarımı gibi "yararlı" çalışmaların gerektiğini savunmuştur. Proleterlerin,
yani Rus işçilerinin çalışma saatleri sırasında "en az ağırlık ve hammadde ile, en çok
ısınma ve hareket yeteneği" sağlayan kıyafetler giyebilmeleri için tasarımlar
yapmıştır. Böylelikle "proleterya"nın hayatına yeni katkılar sağlayacaktı.
Sanatçıların hepsi Tatlin gibi onlar da "proleterya sanatı"nı benimsemiş ve komünist
ideoloj iye hizmet edecek işlerle ilgilenmişlerdir. Dönemin Sovyet sanatçılarının
hemen hepsi, işçi kulüplerinde ve "sovyet" adı verilen küçük meclislerde
kullanılması için işçi posterleri, afişler ve sloganlar üretme yarışına girmişlerdir.
Tüm bu tasarımlarda ortak temalara yer verilmekteydi: Kaslı kollarıyla ellerinde
orak veya çekiç tutan Sovyet köylü ve işçileri, kendilerini saran zincirleri
parçalayarak ayağa kalkan öfkeli proleterya figürleri, kızıl bayrakların gölgesinde ve
Lenin'in önderliğinde koşturan silahlı askerler . . .
Batı 'da romantizme tepki olarak realizm Rusya'da da farklı şekilde gelişme
göstermiştir. Bu konuda Rus yazar Çemişevski "Sanat gerçekliğin yansıtılmasıdır
fakat kopyacılık değildir, zira yazar görüneni olduğu gibi, yansıtmamalı, öze ait
olanla olmayanı ayırabilmelidir." (Moran 1 974: 36) düşüncesini taşımaktadır.
Rusya'daki bu yeni sanat anlayışının özelliği, "estetik" kavramının tamamen
gündemden çıkarılması, hatta zararlı bir "burjuva" alışkanlığı olarak görülmesiydi.
Yapılan tüm resimler, heykeller, posterler, dekor ve mimari tasarımlar, özellikle
estetikten uzak, soğuk, donuk olarak nitelendirilmiş; Encyclopedia Britannica'daki
tanımla, komünist sanata tam bir "anti-estetizm" hakim olmuştur.
NEZİR TEMUR
Stalin döneminde bu sanat anlayışı daha da tutucu bir hale gelmiştir. Stalin rej imi
" Sosyalist Realizm" adını verdiği bu donuk sanat anlayışını resmi bir politika haline
getirmiştir. Temelini Marksist görüşten alan sosyalist realizm, "Soyvet devriminin
prensiplerini (yani komünist ideoloj iyi) proleteryanın günlük yaşamı içinde gerçekçi
olarak yansıtan" bir sanat anlayışı olarak tarif edilebilir. Sosyalist realizme göre
yazılan romanlarda komünist militanlar, kararlı, cesur, fedakar olarak gösterilmekte
ve bu militanların sözde örnek mücadelesi anlatılmakta Sovyet işçi ve köylülerinin
devrim sayesinde sözde ne kadar "mutlu" oldukları tarif edilmekteydi.
Gerçekte devrim halka mutluluk değil açlık, baskı ve ölüm getirmişti
(repressiya), ama "Sosyalist Realizm" sanatçıları, bunun tam aksini tasvir etmekte
hiçbir sakınca görmemiştir. Sosyalist Realizm, aslında realizmin (gerçekçiliğin)
değil, hayalciliğin ve romantizmin ifadesi olarak tarif edilebilirdi. Çünkü
kahramanın idealize edilmesi realist düşünceden ziyade romantik düşüncenin
ürünüdür. Encyclopedia Britannica'daki tanımla, "Sosyalist Realizm, kitlelerin
bilincini etkilemek için kişileri ve olaylan idealize etmekte ve onlara belirli bir
kutsallık kazandırmakla, romantizme dayanmaktaydı. "
Sosyalist Realizm 1 932 yılında, Stalin rej iminin kanlı günlerinde tanımlanmış ve
1 980'1i yıllara kadar da Sovyetler Birliği'nin resmi sanat politikası olarak kalmıştır.
Tüm bu dönem boyunca, Sovyet sanatına komünizmin donuk, soğuk ve durağan
atmosferi hakim olmuştur denilebilir. Sosyalist Realizm, Sovyetler Birliği'nin
yanında, 1 949'dan itibaren komünist bir rej ime geçen Çin'de de uygulanmış ve aynı
donuk ve kaba sanat anlayışını meydana getirmiştir. Mao'nun Kızıl Çin'inde tüm
topluma tek tip elbise giydirilmesi, Kültür Devrimi sırasında evcil havyan
beslemenin bile yasaklanması, komünist tutuculuğun diğer çarpıcı örnekleri arasında
gösterilebilir.
1 9 1 7 yılında gerçekleşen Bolşevik devriminden sonra bütün Sovyetler B irliği 'ni
oluşturan halkların meydana getirdikleri edebiyata genel olarak Sovyet Edebiyatı adı
verilebilir. Bu edebiyatın temel ilkeleri 1 934 yılında yapılan Yazarlar Kurultayında
ortaya konmuştur. Maksim Gorki sunduğu bildiride masalların, efsanelerin, mitlerin
tarihteki emekçi toplumların emeklerini dile getirdiğini ifade etmiştir. Aynca
kapitalizmin şekillendirdiği dünyada kentli-işçi veya burjuva-emekçi gibi sınıflar
oluşturduğunu ve burjuvanın emekçi sınıfı nasıl ezdiğini açıklamaya çalışan Gorki,
emekçi halkın tarihini öğrenmek için sözlü halk yaratıcılığını öğrenmek gerektiğine
dikkatleri çekerek "Çok eski zamanlardan beri folklor yorulmadan kendine has
özelliğiyle tarihe yoldaşlık etmiştir." (Gorki 2007 : 243) demiştir. Folklordan
"emekçi halkın sözlü yaratıcılığı" şeklinde bahseden Gorki'ye göre folklor
kolektivizmin bir ürünüdür (Gorki 2007 : 227). Gorki bildirisinde folklorun yarattığı
kahraman tiplerden de bahsetmiştir:
"Ben sizin dikkatinizi, en önemli ve çarpıcı her yönden en mükemmel
kahraman tiplerinin, halkbilimi (folklor) yani emekçi halkın sözlü yaratıcılığı
tarafından yaratıldığı gerçeğine çekmek isterim. Herkül, Prometheus, Mikula
Selyaninovic 74, Svyatogor 75, Doktor Faust 76, Akıllı Vasi/isa 77, A laycı ve şanslı
74 Rus folklorunun köylü kahramanıdır. M ikula Selianinovich ünlü Rus destanı Byliny ve
çeşitli halk hikayelerinde güçlü ve yakışıklı bir çiftçi kahramanı olarak ortaya çıkar. Mikula,
zıraı üretimi ve Rusların toprak üzerindeki hakimiyetini sembolize eder.
(www .pantheon.org/articles/ın/mikula.html)
1 64
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Saftoloz lvan 78 ve son olarak -doktoru, keşişi, polisi, şeytanı ve hatta ölümü
yenen Petruşka 79 Bütün bu canlıların gelişmesinde, duygu ve düşünce uyum
içerisindedir. Bu uyum, yalnız yaratıcının, varlık yaratma çalışmasına, hayatı
yenileştirmek uğrundaki mücadelesine katılmakla mümkündür. " (Gorki
2007 : 235)
"Ülkemizde patates ekiminin arttırılması için çalışmalar başlatıldığında,
patatesin, şeytanla ahlaksız bir kız arasındaki ilişkiden meydana geldiği
hakkında bir sürü efsaneler ve masallar doğmuştur. Bu, kilise düşüncelerinin
ahmaklığı ile gelenek haline getirilmiş bir barbarlığın eski ve değişik
biçiminden başka bir şey değildi ki: güya "İsa ve azizler patates yemezdi "
Fakat bugün aynı folklor, Vladimir Lenin 'i Prometheus ile eski çağların
efsane kahramanının seviyesine yükseltmiştir. "(Gorki 2007: 243).
Bu kurultayda Sovyet edebiyatının özünü Sosyalist Realizm (Toplumcu
Gerçekçilik) anlayışının oluşturduğu kabul ve dikte edilmiştir. Fakat bu durum
edebiyatın ihtiyaç duyduğu estetik ifade ve endişeleri geri planda bırakmıştır.
Sosyalist Realizm doğrudan siyasal işlevle görevlendirilmiş yazarın eserini
oluştururken uyması gereken ilkeleri de belirlemiştir. 80 Bu ilkeyle yazılmış eserlerde
siyahla - beyazın savaşı yoktur, her şey beyazdır, olumludur. Gorki bu çerçevede,
folklora kötümserlik duygusunun tamamıyla yabancı olduğu düşüncesini
savunmuştur. Bu edebiyatın temel konuları şunlardır:
1 . Eski değerlere yergi, bilimi öne çıkarma
2. Dine ve geleneklere karşı çıkış ve yeni sistemin değerlerine övgü
3. Sistemin yönetici ve kurucularını övme
4. Kolhoz ve sovhoz yaşamına teşvik
5. Kadınlan iş ve sosyal hayata katılım konusunda aktif olmaya davet
6. Proletarya ve burjuva, zengin ve yoksul çatışmalarını işleyerek işçi ve
köylü sınıfını ön plana çıkarma gayretleri
Sanat alanında rejimin ideoloj isine paralel olarak ortaya konulan bu ilkeler doğal
olarak folklor ürünlerini de etkilemiştir. Çünkü Sovyet anlayışına göre folklor,
emekçi kitlenin önemli bir sanatsal faaliyeti ve edebiyatın kaynağı olarak
1 65
N EZİR TEMUR
1 66
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 67
NEZİR TEMUR
konulardır. Birliğe bağlı diğer cumhuriyetlerde olduğu gibi Kırgız halk edebiyatı da
işlediği konu ve tema bakımından yeni bir tarihi dönem içerisine girmiştir. Bu
dönem halk edebiyatı ürünlerini önceki dönemlerden ayıran önemli özelliği Ekim
Devrimi sonucunda oluşan siyasi, sosyal, medeni v.b. her türlü yeniliği içeren bir
muhtevaya sahip olmasıdır.
Halk şiirinde parti, yönetimin seslenişi ile yöneticilerin çağrılan kendine has bir
şekilde dile getirilmiştir. "Oktıyabır" adlı eser bunun en tipik örneğidir (Ümötaliyev
1 977: 7). Aynca dönemin önemli siyasi ve sosyal yenilikleri yansımaları akınların
ve ırcılann eserlerinde kendisini bulmuştur. Kırgız Türklerinin SSSR halkları ile
olan dostluğunun devrimden sonra başladığı bu şiirlerde vurgulanan başka bir
temadır. Kırgız Sovyet edebiyatının ilk on yılındaki ( 1 9 1 7- 1 927) SSSR halklarının
dostluğu hakkındaki tema, okul kitaplarında ve ilmi kitaplarda ele alınmıştır.
Doğu halklarının geleneksel şiirinde V. İ. Lenin' in tipinin yaygınlaşması
hakkında araştırmacı İ. S. Braginskiy:
"Lenin hakkında bilgiler, sınırlı ve parça parça olup, binlerce kilometre
uzaklıktaki ülkeler ile dağlardaki ezilmiş doğu emekçilerine ulaştığı dönemlerde
onun adı gizemli olarak göründü. Böylece o yeni bir inanç, yeni duyguları doğurup
gelenek dışı "İnsan mı, yoksa destandaki sevilen batır mı, dev mi? ", "Eski
peygamberlerden biri mi, Mehdi mi gibi bir ruh mu? " şeklindeki sorular insanlar
tarafından sorulmaya başlanmıştır. Bu gibi şiirler sadece Kırgızlarda değil, bütün
doğu halklarında görülen unsurlar arasındadır. " (Ümötaliyev 1 977: 9) demiştir.
"Lenin" konulu ırlarda, Lenin ebedi, bahtlı hayatın sembolü olarak görülüp,
"Ebedi değen ışık" şeklinde adlandırılmıştır. Lenin 'e ithaf edilen "Ebedi değen ışık"
şeklindeki tarzın oluşumu sadece Kırgız Türklerinin değil, o dönemdeki bütün
Sovyet halklarının ırlannda ortak motif haline gelmiştir. Örneğin, Altay folklorunda
Lenin hakkındaki bu düşünce "Altın Yıldız Yandı" sözüyle, kuzeydeki Evengilerin
folklorunda "Taygadan Kün Carık" denilmiştir (Kudaybergenov 1 936: 24). Halk
şiirinde geçmiş zamanda karanlık geceyle bunun gibi olumsuz tabiat görünüşleriyle
her türlü karanlık güç karşılaştırılmıştır. Ancak devrimden sonraki günler doğan,
parlayan gün ile birlikte verilmiştir.
Yukarıdaki sembollerin o dönemin halk edebiyatı ürünlerinde oldukça çok yer
aldığı konusunda folklorist S. Zakirov gözlemlerini şu şekilde ifade etmiştir:
"Hayatın içine parlayan gün ile birlikte diriliş başladı. Rengarenk türlü
güller açtı hayatımız rahata erdi. Güneşin ışıltısı buraya hayata kötülüğün,
karanlığın gelmesini engelliyor. Kara bulutlar milletin üstüne binlerce yıl
çökmüştür. Bunları Lenin yok etmiştir. " (Ümöıaliyev 1 977: 1 4).
Bazense Lenin halk edebiyatında mitolojik tiplerle mukayese edilmiştir. Bu
konuyla ilgili Gorki SSSR Yazarlar Kurultayında şunları söylenmiştir:
"Günümüz folklorunda Lenin 'in Promete 'den daha aşağıda kalmayıp
zamanın mitolojik kahraman büyüklüğüne ulaşmıştır. " (Ümötaliyev 1 977: 1 6).
1 924 yılında V. İ . Lenin dünyaya gözlerini yummuştur. Ancak onun ölümü
yaptığı devrimlerin de ölümü olarak kabul edilmemiştir. Onun yaptığı işleri
toplumun her kademesindeki insanların devam ettireceği düşüncesi o dönem Kırgız
folklorunda ve onun değişik temsilcilerinin eserlerinde önemli derecede yer almıştır.
Bunun en açık örneği halk arasında yaygın bir şekilde bilinen ırlar olmuştur.
Bunlardan "Lenin Koşogu" adlı ırda Lenin'in ezilen işçi sınıfını zulümden
kurtararak onların sevgisini kazanışı ifade edilmiştir.
1 68
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 69
N EZİR TEMUR
1 70
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
171
NEZİR TEMUR
1 72
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
LENİNGE LENİN'E
Bürdöp turgan kayınday, Tomurcuk açan kayın gibi
Könülüm açık, köönüm cay. Gönlüm açık, gönlüm sakin
Bulbulday mukam ti/ berdin Bülbül gibi güzel dil verdin
Uluu Lenin taymanbay. Ulu Lenin tereddütsüz.
83 Bk. Anar Tokombayeva, Bahna Kebekova, Kırgız El Irları, Frunze 1 967, s. 357. (Söz
konusu kitap, "Devrime Kadarki Halk Şiiri(Eldik Irlar), Devrimden Sonraki Halk Şiiri olmak
üzere iki ana bölümden oluşmuştur.)
1 73
N EZİR TEMUR
1 74
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 75
NEZİR TEMUR
B. Komünist Parti
1 76
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Uyum kılıp bölgönü. Diğerlerine denk kıldı.
Uruyat bizge cakşı dep, Hürriyet bizim için iyi diye
Ugup cüröt körgönü. Duymuş, görmüş.
Oylop tursan Kırgızdı Düşünsen Kırgız' ı
Ondolup kelet cöndömü. Düzene koyup işimi
Daana col açtın bizderge, Aydınlık yol açtın bizlere
Eerçitip baarın artına. İz açıp ardına
Cürögü ak, kayrattuu Yüreği ak, gayretli
Cüz min caşa partiya Parti yüz bin yaşa (Kabirov 1 947 : 1 2)
1 77
NEZİR TEMUR
Örkündötüp mekenin, Geliştirip ülkeni
Gül caynatkan, partiya. Gül açtıran parti.
Tal terektin şagına, Kavağın dalına
Bür baylatkan, partiya. Yaprak açtıran parti.
1 78
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 79
NEZİR TEMUR
İş başına şaylangan. İş başına geçti.
İş başına barganda İş başı yaptığında
BURULKAN BURULKAN
Elge cakkan Buru/kan, Halkın takdirini kazanan Burulkan
El şayfagan deputat Halkın seçtiği vekil,
Mıktı iştep emgekti, Güzel çalışarak
Kadırıii ösüp kelatat. Kadrini, kıymetini arttırdı.
1 80
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Zveno kelin Buru/kan, Grup başı gelin Burulgan
El içinen sınalgan. Halk içinde denendi.
1 81
N EZİR TEMUR
1 82
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Kayratuu katuu temirdey, Gayreti katı demir gibi
Kımbattuu Kırgız e/denbiz. Değerli Kırgız halkındanız.
KOŞOK KOŞOK
Sandıkta bulun men elem, Sandıkta köşe bucak ben idim
Sayragan bu/bul sen elen, Öten bülbül sen idin.
Sandıkta bulun kuuradı, Sandıkta köşe bucak kurudu
Sayragan bu/bul suladı. Öten bülbül sustu.
1 83
N EZİR TEMUR
CARKINIM IŞIGIM
Carkınım, saga aytkanım, Işığım sana söyleyim
Cakında coodon kaytamın. Yakında cepheden dönerim.
1 84
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
1 85
NEZİR TEMUR
D. Diğer Temalar
1 86
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Kemisarın şaylasın Komiserin seçilsin
Bilinizder uşunday Biliniz bunun gibi
1 87
NEZİR TEMUR
1 88
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Uşu ökmöt en cakşı, Bu hükümet en güzeli
Ugup turnp, oyloçu. Duyup düşünen
Bölöktörü tınçıdı, Toplumu rahatlattı
Möndürövtü soygonu Möndüröv'ü soyanı
Canın baylap ölümgö, cardılar, Cezalandırıp idam ettiler
Asırap munu saktaçı. Bunu iyi bir şekilde koru
Önör menen baarısın Hüner ile hepsini
Kazınaga aldın işletip Hazine sahibi yaptın çalıştırıp
Cürgüzüp koydu kedeydi Fakir yürüdü
Ökmöt kılıp iştetip 86 Hükümet olup çalıştı.
Cigit:
Canı turmuş gülün açkan, Yeni hayatın gülü açtı,
Canı öspürüm er cigit. Yeni yetişen er yiğit.
Caşıldantıp saymalantkan, Yeşillenip süslenen
Öskön cemiş er cigit. Olgunlaşmış meyve er yiğit.
Kız:
Men bir gülmün min kubulgan. Ben bir gülüm renkten renge giren
Men ölkömdün ardagı, Ben ülkemin şerefi
Bak - taalaydın kuçagında Talihin kucağında
Baatır öskön tandagı Kahraman yetişen tandaki
Cigit:
Men da turam bir başında. Ben de durayım bir başında
Çeksiz süygön ölkönün. Şüphesiz seven ülkesini.
Katılgandın meesin carıp, Saklananın kafasını yarıp
Körsötömün ölgönün. Gösteririm öldüğünü.
86
Bk. İ. Kabirov Kırgızdın Sovettik Folkdoru, Kırgızmambas, Frunze 1 947, s. 8. yukarıdaki
halk şiiri 1 922 yılında Nann'dan derlenmiştir.
1 89
NEZİR TEMUR
Kız :
Köldön teren bilim alıp. Gölden derin bilim alıp
Turmuş sırın açamın. Hayatın sımnı açarım.
Meditsida kursun butup, Tıp fakültesini bitirip
Doktorlukta talabım. Doktor olmayı isterim
Cigit:
A lış üçün kefı bilimdi Almak için engin ilim
Moskvaga baramın. Moskova'ya giderim.
İncenerlik kurstu bütüp, Mühendislik fakültesini bitirip
A ltın kümüş tabamın. Altın, gümüş bulurum.
Eköö:
Oylop körsök bul zamandı Düşünüp baksak bu zamana
Çaştar üçün çeksiz kefı Gençler için şüphesiz büyük
İşenbesefı, tafıdanarsıfı. İnanmazsan şaşırırsın.
Bizdeylerdi körsöfı sen. Bizler gibi bunu sen de gör.
1 90
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
191
NEZİR TEMUR
2.
Tekşerüügö paydaluu, Görmeye yarayan
Aynekçesi bar dagı. Aynası da var.
Anısı menen karasan Onunla baksam
Kiçinesin çofıoytkan. Küçüğü büyüten
Koluma alıp karasam, Elime alıp baksam
Turat anday bolboston, Öyle görünmez
Kanday kural boldu eken, Nasıl bir alet olduğunu
1 92
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Tabalbadım oylosom? Düşündüm bulamadım
(Mikroskop) (Mikroskop)
3.
Ak örgöödöy küyöt, Ak çadır yanar
Çogu cok bar calın. Kömürü yok var ateşi
Özü işte bolsa da Özü içte olsa da
Tışka beret carıgın. Dışan verir ışığını
(Elektor) (Elektrik)
4.
Şaşkalaktap bat uçkan, Şaşırmadan hızla uçan
Kanatı kara sızılgan, Kanatı kara çizgili
Sonun kızıl üylörü İyi kızıl evleri
Asman menen kıdırgan. Gökyüzünde gezen.
(Aeroplan) (Uçak)
5.
Bara bara baratıp, Giderken
Barıp colgo tura tur, Varıp o yolda dur
Tört bııtıı bar tegerek. Dört bacağı var yuvarlak
Kişi barsa kişinebes, İnsan gelse kişnemez
Başın iyken ottobos. Başını eğip otlamaz.
(Avtomobil) (Otomobil)
6.
Balban tulpar bakırgan. Güçlü tulpar kişnedi .
Talaanın körkü özü eken, Bozkırın güzelliği kendisiydi
Emgek balban atı bar, İşin güçlü atı var
Küç kayrattın özü eken. Güç gayretin kendisiydi .
Körgülöçü oylonup Görünce düşündü
Bul kandayca neme eken. Bu nasıl bir şeydi?
(Traktor) (Traktör)
7.
Daldaygan kagaz aldım. Geniş bir kağıt aldım
Sonundukka okuy saldım. Güzelce okudum.
Süylöögö tili cok, Konuşan dili yok
Birok bardıgına kanaattandım. Ancak içindekilere inandım.
(Gazeta) (Gazete)
1 93
NEZİR TEMUR
8.
Özön emes, s01 emes, Nehir değil, ırmak değil
Suu da çıgat şırkırap, Su çıkartır şırıl şırıl
Ortosunda nesi bar. Ortasında şeyi var
Or körünöt carkırap Çukur görünür parlar
(Samoor) (Semaver)
9.
Agası inisine cetpeyt. Büyük kardeşi küçüğüne yetişemiyor.
(Arabanın döngödögü) (Araba tekeri)
1 0.
Uçkul kanat Hızlı uçan kanat
A lıs bara!. Çabucak varan.
Paydaluu al Faydalıdır o
Köldöy önü Göl gibi yüzü
Kaltarlanat. Titrer.
(Samolöt) (Uçak)
1 1.
Bul düynödö çıgıptır boz argımak, Bu dünyada çıkar boz argımak
Ket degende ketişet uuldap-zuuldap. Git dediğinde gider uğuldayarak
Kel degende coop heret kayra çuuldap. Gel dediğinde cevapverir uğuldayarak
(Telefon) (Telefon)
12.
Katar-katar kara nar kayda oynodu, Sıra sıra kara deve nerede oynadı Ar
Zamandın ayagın bir kozgodu. Her zaman ayağını kımıldattı
Baarı birge tirkelgen ak baş atan, Hepsi birlikte kaydeden ak baş atan
Ay aalamdın tört burçun büt coylodu. Alemin dört bir köşesini karıştırdı.
(Telegramma) (Telgraf)
13.
Maiıdayında közü bar, Alnında gözü var.
Boorunda tört butıı bar, Yanında dört bacağı var
Maldan ozup, cer ottoboyt, Mal gibi durup otlamıyor
Biyliksiz toktoboyt, İ darecisiz durmuyor
İçkeni suyuk, çıçkanı tütün. İ çtiği sulu, çıkardığı tütün
(Avtomaşina) (Otomobil)
1 94
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
14.
Bir top çınar terek, Bir top çınar yaprağı
Düynögö carık beret. Dünyaya ışık verdi.
Butaktarı nurdan bütkön, Budaklan ışıktan olan
Ten carışıp ösüp kelet. Eşit yarışıp büyüyor.
Çeçip munun baarın kim, Çözün bunun hepsi kim
Coobun taap aytıp beret? Cevabını bul söyleyiver.
(SSSR Cana Soyuzduk Respublikalar) (SSCB ve Birlik Cumhuriyetleri)
87 Bk. İsa Özkan, "Manas Destanı'nda İslami Unsurlar", Manas Destanı ve Etkileri Uluslar
arası Bilgi Şöleni, A.K.M Yay . , Ankara 1 995, s. 1 93-200.
1 95
N EZİR TEMUR
88
Bk. Manas Birinci Bölük I Kitep (Haz. B . M. Yunusaliyev), Kırgızmambas Frunze 1 958.
89 Bk. Manas, Kırgız Elinin Batırdık Eposu: l - Kitep, Sürötçüsü A. Akmatov, Adab. c- a
İskusstvo İn-tü, Bişkek Kırgızstan, 1 995. Bu metin 1 995 yılında Manas 1 000 yılı sebebiyle
düzenlenen etkinlikler çerçevesinde ve Sagımbay Orazbakov 'a ait mevcut el yazması metne
hiçbir müdahalede bulunmadan yayımlanan metnidir.
1 96
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Abdullah (1) ( )
-
İsrafil (1) ( )
-
Ayet (2) ( )
-
Sünnet (1) ( )
-
Hadis (1 ) ( )
-
Zemzem (1) ( )
-
1 97
NEZİR TEMUR
(2 1 24) Ar cagı Türk artık curt Her tarafı Türk o güzel yurt
(Manas 1 995: 1 5 1 )
1 98
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Türk tukumu bolgonufı Türk soyundan olan
Kel beri! - dep -, çakırıp Gel buraya! diye çağırdı.
(Manas 1 995 : 1 60- 1 6 1 )
(257 1 ) Emi osolduk bolor tim catış: Artık sessiz oturmak kötü oldu:
Ayrı örköçkö töö çaldı, Hörgüçlü deve kesti,
Ay tuyakka bee çaldı. Bunun şerefine kısrak kesti.
"Urugum Kırgız Türk - dep -, Soyum Kırgız Türkü
(Manas 1 995 : 1 65)
"Oo balam, urugufı Kırgız- Türk- dep - Oğlum soyun Kırgız Türk 'ü diye
(Manas 1 995:209)
1 99
N EZİR TEMUR
200
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Söz konusu harmonize varyantta, Sagımbay'ın varyantındaki Ubak'ın Buhara'ya
gerçekleştirdiği sefer gibi epizotlar, değişik kahramanların saldırgan tutumları
Panislamist, Pantürkist ideoloj iyi savunduğu gerekçesiyle alınmamıştır. Değişik
varyantlardan tabiat tasvirleri, halkçı sayılabilecek kahramanlar alınarak bu varyanta
eklenmiştir. Harmonize varyanta, bu metni hazırlayanlar tarafından ayıklanarak
alınan Sayakbay' ın varyantının muhtevasına yakın diğer varyantlar kısaltılarak
eklenmiştir. Bu amaçla destanın (harmonize metnin) birinci bölümünde özellikle
Sagımbay Orozbakov 'un varyantından oldukça fazla faydalanıldığını söylemek
mümkündür. Sagımbay'dan alınan mısralar bütünlüğünü koruyamamış bazı mısralar
ayrıntı kabul edilerek ayıklanmıştır. Aşağıda kurama varyantın nasıl oluşturulduğuna
dair bir fikir verebilmesi açısından Sagımbay'ın varyantından alınan ve mısralar
arasından adeta çımbızla ayıklanan bazı mısralar verilmiştir. Örnekte koyu yazı
karakterinde verilen mısralar kurama varyanta alınmayan başka bir ifadeyle
Sagımbayın varyantından ayıklanan mısraları belirtmektedir:
o. v. K. v.
(1 70)Könülü kança sögülüp, (793)Könülü kança sögülüp,
(Gönlü incinip)
(1 7J)Közünün caşı tögülüp, (794)Közünün caşı tögülüp,
(Gözyaşı dökülüp)
(1 72)Cüünü boşop cıgılıp, (795)Cüünü boşop cıgılıp,
(Siniri boşalıp)
(1 73)Cük adlına bügülüp (796)Cük adlına bügülüp
(Diz üstüne çöküp)
(1 74)Alagör Kuday barımdı
(Alsın Allah herşeyimi)
(1 75) Tört tülüktüü malımdı!
(Ne kadar malım varsa)
(1 76)Aman koyso çalımdı
(Sağ bıraksın kocamı)
(1 77)Caşartar Kuday canımdı,
(Yaşatır Allah 'ım canımı)
(1 78) Uşunçanın eesi
(Bunların sahibi)
(1 79) Ugar beken zarımdı?
(Duyar mı feryadımı?)
(1 80)Alda berse dilegim
(Allah gerçekleştirirse dileğimi)
(181)Ayabas elem barımdı!
(Veririm herşeyimi)
(1 82)Anı aytıp baybiçe
(Bunları söyleyen ihtiyar kadın)
(183)Başın koydu cazdıkka, (79 7)Başın koydu cazdıkka,
201
N EZİR TEMUR
202
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
(225) Baykap kördüm kaşımda (803) Baykap kördüm kaşımda
(Dikkatlice baktım karşımda) (Manas 1 95 8 : 1 8).
(Manas 1 995 :90) . . . .
(450) Takanak cünü baarı altın, (815) Takanak cünü baarı altın,
(Bacak tüyleri tamamen altın)
(451) Çırımtal cünü - cılk altın. (81 6) Çırımtal cünü - cılk altın.
(İnce tüyleri tüm altın)
(452) Teköörü bo/ot temir - deyt -, (81 7) Teköörü bo/oı temir - deyt -,
(Mahmuzu çelik, der)
(453) Serpkeni ölgön sebil - deyi -, (81 8) Serpkeni ölgön sebil - deyt -,
(Üzerindeki tüyleri demir yelek, der)
(454) Car berüücü capar teiıir - deyi -, . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
(Yardımcıs kudretli Tanrı, der)
(455) Tumşugu bolot tuncur - deyt -, (81 9) Tumşugu balat tuncur - deyt -,
Gagası çelik doğan, der)
(456) Tuyak bolot kancar - deyi -,
(Pençeleri çelik hançer, der)
(45 7) Cıpar menen cuulgan (820) Cıpar menen cuulgan
(Tertemiz yıkanmış) (Manas 1 95 8 : 1 8).
(Manas 1 995 :98).
203
NEZİR TEMUR
yer verilmiş "Çofi Kazat" gibi hacimli kahramanlık figürleri destana girmıştır.
Aynca destanın söz konusu varyantında Manas, Semetey, Seytek ve Almambet gibi
önemli kahramanlardaki vatan sevgisi ele alan parçalar ön plana çıkartılmıştır.
Harmonize metnin ikinci bölümünü ağırlıklı olarak Semetey'den alınan bölümler
oluşturmaktadır. Bu bölüm üzerinde halk akını Aalı Tokombayev uzun süre
çalışmıştır. Tokombayev, enstitüdeki Semetey'le ilgili bütün varyantları dikkatli bir
şekilde inceleyerek yeni bir varyant oluşturmuştur.
Semetey Destanı 'nın muhtevası mevcut varyantlarda aşağıdaki ana olaylardan
müteşekkildir: l . Yetim kalan Semetey' in ölümden korumak için Buhara'ya
kaçırılışı 2. Semetey'in çocukluk dönemini Buhara'da geçirişi ve kendi vatanını,
babasını öğrenişi 3. Semetey'in Talas' a gelişi 4. Semetey' in Çınkoco, Toltoy ile
savaşı 5. Açürök'ün gelişi ve Semetey' in onunla evlenişi 6. Semetey' in Kofiurbay
ile savaşı 7. Semetey' in ölümü. Enstitüdeki bu bölümleri içeren benzer varyantların
muhteva açısından birbirine benzemesi göz önüne alınmış, Aalı Tokombayev
tarafından söz konusu varyantlar bir araya getirilerek kısaltılıp Sayakbay Karalayev
ile Togolok Moldo'nun varyantları da esas alınarak harmonize varyant
hazırlanmıştır. Bu varyantta halk tarafından bilinen olaylar korunmuştur. Bunların
dışında Şapak, Tınıbek, Akmat, Cakşılık gibi diğer Semeteycilerin varyantlarından
da bazı parçalar alınmıştır. Bu çalışma sonucunda ise Semetey Destanı ' nın hacmi
küçültülmüştür.
Kitabın girişinde kadınların toplumsal rollerinin İslam diniyle birlikte azaldığı
anlatılmaya çalışılmış. Bu tutumun destana da yansıdığı ifade edilmiştir. Buna örnek
olarak Manas ' ın dört kadınla evlenmesi gösteri lmiştir ( M B B 1 95 8 : XXXl l l).
Bu kitapların sonuna arkaik kelimelerin daha iyi anlaşılması için sözlük
hazırlanmıştır. Yazar, kitabın giriş bölümünü komünist partinin rehberliğinde daha
rahat bir hayatın olacağını ve bu imkanlara komünistler sayesinde kavuştuklarını
dile getirerek bitirmiştir.
Kurama metnin redaksiyon heyetinin üyeleri Aytiyev K., Asanaliyev K., Avezov
M., Cakişev Ö., Cantöşev K., İliyasov S., Kerimcanova B . , Saliyev A . , Tokombayev
Aalı, Şükürov C., Yudahin K. K., heyetin sekreteri Sopiyev A., dır.
Kırgız Türklerinin yaşadığı sosyal, kültürel, coğrafi değişmelerin destana
yansıması doğaldır, ancak bu değişim toplum ve comokçu tarafından destana doğal
bir süreç içerisinde yansıtılmalıdır. Çünkü destan yaşayan canlı ve doğal bir
varl ıktır. Manas Destanı 'ndaki İslam inancına, Türk kültürüne ait tabakalara, Kırgız
etnografyasına ait unsurlar destandan Panislamist, Pantürkist ve ayrıntı gerekçesiyle
çıkarılmış ve 1 95 8 yılında değişik varyantlardan oluşturulan söz konusu "Kurama
Varyant " oluşturulmuştur. Bu çalışmada Finlilerin "Kalevela"sı ve akademisyen i.
A. Orveli 'nin rehberliğiyle 70 versiyonunun temelinde oluşturulan Ermenilerin
"Sasunlu David" adlı destanı örnek alınmıştır. Ancak şu unutulmamalıdır ki
Finlilerin Kalevalı ' sı, Finliler tarafından oluşturulmuş ve bu metin Fin milli
kimliğinin bayrağı olacak şekilde düzenlenmiştir. Manas ise büyük bir destancılık
geleneğinin ürünüdür. Nesiller boyu usta-çırak ilişkisi içerisinde yetişen destan
icracılarının vücuda getirdiği bir eserdir. 1 95 8 'de oluşturulan kurama varyant ise
tamamen Sovyet rejiminin değerleri paralelinde rej imin ideolojisini yansıtan bir
metin olarak vücuda getirilmiş ve destanın doğal dokusu bozulmuştur. Burada ise
yöntem olarak yine "Şekil olarak milli, içerik olarak Sosyalist" düşüncesi uygulama
alanına sokulmuştur.
204
SONUÇ
206
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
başlamıştır. 1 932 yılında Sokolov' un yeni Sovyet folklorunun nasıl olması gerektiği
konusunda yazdığı makale, hem Sovyet folklorunun ilkelerini belirlemiş hem de
1 934 yılında gerçekleştirilecek B irinci Sovyet Yazarlar Birliği toplantısının
programını oluşturmuştur. M. Gorki, 1. Sovyet Yazarlar Birliği Toplantısı 'nın sonuç
raporunda folklor ürünlerinin önemini vurgulamış ve birliğe bağlı topluluklarda
folklor ürünlerinin hızlı bir şekilde derlenmesi için folklorcuların harekete geçmesi
gerektiğini dile getirmiştir.
1 934 yılında gerçekleşen bu toplantıda alınan kararlar, birliğe bağlı diğer
topluluklarda olduğu gibi Kırgızistan'daki folklor çalışmalarına da yön vermiştir. Bu
dönemde gerçekleştirilen derlemelerde öne çıkan isim lbıray Abdırahmanov'dur.
lbıray Abdırahmanov ilk derleme çalışmalarına Kayyum Miftakov'un yanında
başlamıştır ve Miftakov ile birlikte Sagımbay Orozbakov'dan Manas Destanı'nı
derlemişlerdir. Kırgız folklorunun birçok türüne ait çok sayıda malzeme derleyen ve
Yazarlar Birliği üyesi olan Abdırahmanov, derleme çalışmaları yanı sıra folklor
ürünlerinin basıma hazırlanışında önemli bir paya sahiptir. Aynca bu dönemde
Sovyet Kırgız Folkloru, Sovyet Kırgız El Jrları gibi ifadeler çeşitli vesilelerle dile
getirilmeye başlanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı ' nın başlamasıyla birlikte folklor çalışmaları üzerindeki
baskı kısmen de olsa kalkmıştır. Savaş yıllarında özellikle kahramanlık destanları
üzerinde durulmuştur. Destan incelemelerinde destan kahramanlarının
vatanseverliklerini değerlendirilmiş ve tema olarak ön plana çıkarılmıştır. Bu
dönemdeki folklor ürünlerinde özellikle "Sovyet Vatanseverliği (Sovyet Patrotizmi)"
i şlenmi ştir. Bu çerçevede savaş yıllarında ve 1 940 ' l ı yıl lar boyunca Manas Destanı
üzerinde durulmuştur. Diğer folklor ürünleri, Manas Destanı hakkındaki
çalışmaların gölgesinde kalmıştır. Rej imin kuruluşundan 1 944 yılında Taşkent'te
toplanan Orta Asya Halk Edebiyatı Konferansı 'na kadar farklı Türk topluluklarının
folklor ürünleri arasında karşılaştırmalı bir çalışmadan bahsetmek zor
görünmektedir. Söz konusu konferansta birtakım kararlar alınır. Bu kararlar arasında
en dikkat çekici olanı "Halkbilim çalışmalarında, geçmişte, aralarında kültür alış
verişi ve ortak bağlar bulunan halklar için, karşılaştırmalar yapılmasına" izin
verilmesidir. Bu durumdan Zarifov (Özbek asıllı halk bilimci) ve Jirmunskiy
faydalanarak karşılaştırmalı metotla hazırladıkları " Özbek Kahramanlık Destanları"
adlı eserlerini yayımlamışlardır. Bu eserde hem Özbek destanları diğer Türk
destanlarıyla karşılaştırılıp birçoğunun ortak kaynaktan geldiği savunulmuştur, hem
de eski Yunan destanları İlyada ve Odyssie ile karşılaştırılmıştır.
Savaşın bitmesiyle birlikte halk bilimi çalışmalarına savaştan önce uygulanan
sıkı baskı ve denetim, şiddetini daha da artırarak geri dönmüş ve 1 94 7' de
yayımlanan " Özbek Kahramanlık Destanları" adlı eser parti yöneticilerinin sert
eleştirilerine maruz kalmıştır. Eseri yazanlar, Rus burjuvazisinin halk bilimcisi
olarak görülen Vesselovski 'nin ( 1 83 8- 1 906) yaklaşımını yeniden gündeme
getirmekle itham edilmişlerdir. Söz konusu destanlar ile eski Yunan destanları
arasında müşterekliklerin kurulmasının Marksizm'in Diyalektik Teorisi 'ne karşı
gelmek anlamına geldiği savunulmuştur. Rej imin, hakim ideoloj iye aykırı çalışmalar
yürüten folklorculara karşı tepkisi bazen oldukça sert olmuştur. Ünlü Rus Türkolog
A. N. Samoyloviç, Türk boyları özellikle Türkmenler arasında milliyetçi burjuvaziyi
uyandırmakla suçlanmış ve bu yöndeki yayınlarından dolayı yargılanmıştır.
1 950'1i yıllar büyük Türk destanlarına (Dede Korkut, Alpamış, Manas Destanı. .. )
halkçı olmadıkları için, daha doğru bir ifadeyle Pantürkist ve Panislamist
207
NEZİR TEMUR
ideoloj ileri ihtiva ettikleri iddiasıyla yapılan karalama kampanyalarının yaşandığı bir
dönemdir. Bu dönemde Sovyet B ilimler Akademisi, Yazarlar Birliği üyeleri söz
konusu destanları mercek altına almış ve büyük bir titizlikle destanlardaki hakim
ideolojiye ters düşünceler taşıdıklarına inanılan unsurlar (Panislamist ve Pantürkist)
ayıklanmıştır. Bu çalışmalar sonucunda harmonize metinler ortaya çıkarılmıştır.
1 95 2 yılında Kırgızistan'da Manas Konferansı düzenlenerek bu toplantıda Manas
Destanı 'nın halkçı olup olmadığı tartışılmıştır. Söz konusu konferanstan çıkan
önemli kararlardan biri de Manas Destanı'nın çeşitli varyantlarından müteşekkil yeni
bir Kurama Varyantı 'nın oluşturulmasıdır. Bu doğrultuda 1 95 8 yılında Kurama
Varyant oluşturulmuştur.
Komünist ideoloji 'nin folklor ürünlerine etkisi iki şekilde olmuştur: 1 . Uyarlama
(adaptasyon) 2. Harmonizasyon (Yeniden Kurma). Sovyetler Birliği 'nin veya
Stalin'in yaratmak istediği Sovyet kimliğine ait değerler geleneksel Kırgız halk
edebiyatı türlerinde işlenmiştir. Burada Lenin tarafından ortaya atılan ve Stalin
tarafından uygulanan "şekil olarak milli, içerik olarak sosyalist " ilkesinden
hareketle geleneksel biçimlerde yeni daha açık bir ifadeyle Sovyet
modernizasyonuna ait unsurlar işlenerek geniş kitlelere bu değerler benimsetilmeye
çalışılmıştır. Aynca Lenin ve Stalin hakkında efsane şeklinde anlatılar türetilmiştir.
Ancak bu anlatılar halk edebiyatçıları tarafından bir halk edebiyatı türü olarak değil
modem edebiyata ait kısa anlatılar olarak değerlendirilmiştir. Harmonizasyon ise
halk edebiyatına ait hacimli eserlerde Sovyet ideolojisine zıt ideoloj i ler olarak iddia
edilen unsurların ayıklanarak eserin söz konusu ideoloj iye uygun hale getirilmesidir.
Bu tür çalışmanın en tipik özelliği 1 95 8 yılında girişi Yunusaliyev tarafından
hazırlanan Manas Destanı' nın harmonize varyantıdır.
Sovyetler Birliği dönemindeki folklorla ilgili çalışmalar, araştırmalar ve söz
konusu alandaki teorik tartışmalar, Sovyet hükümetinin resmi emriyle Marksist
ideoloj inin "toplum ve kültürün evrimt' düşüncesiyle yürütülmüştür. Stalin ' in
ölümünden sonra folklor çalışmaları üzerindeki baskı kısmen olsa da kalkmış, ancak
Stalin'in yarattığı korku psikoloj isi etkisini uzun süre bu çalışmalar üzerinde
hissettirmiştir. Stalin döneminde yapılan folklor çalışmaları ve ortaya çıkan folklor
ürünleri (Pseudofolklore) daha sonra muhtelif folklorcular tarafından eleştirilmiş ve
bilimsellikleri tartışılmıştır.
Sonuç olarak Sovyetler Birliği dönemindeki milliyetler politikası çerçevesinde
uygulanan kültür politikalarının bir uzantısı olan folklor ve dil politikaları söz
konusu dönem içinde muhtelif devirlerde değişik biçimlerde tezahür etmiştir. Dil ve
folklor çalışmaları hakim ideolojinin tesirinden kurtulamamıştır. Dil alanında Sovyet
politikalarının hedeflediği amaçlara ulaştığı söylenebilir. Folklor alanında ise söz
konusu dönemde uygulanan politikaların Kırgız Türklerinin folkloruna ait temel
unsurları yok edemediğini ancak bu dönemin Kırgız Türklerinin folklorunda önemli
bir tabakayı teşkil ettiğini söylemek mümkündür.
208
DiZİN
210
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Katanof, 57 Kurama Varyant, 1 62, 1 64, 1 66, 1 70,
Katolik, 9, 1 0 206, 207, 208, 2 1 0, 2 1 3 , 2 1 4, 2 1 5, 2 1 9
Kayyum Miftakov, 84, 85, 87, 88, 1 1 6, Kurmanbek, 67, 85, 98, 1 09, 1 1 0, 1 1 3,
1 1 8, 2 1 7, 2 1 8, 233, 238 1 1 4, 1 38, 1 4 1 , 205, 2 1 4
Kazakistan, 3 1 , 34, 38, 4 1 , 58, 6 1 , 62, 68, Kül Tegin, 63
72, 84, 88, 1 47, 1 80, 23 1 Kültür, 1, 2, 4, 6, 8, 1 0, 1 2, 1 6, 1 8, 27, 29,
Kırgız, 3 1 , 39, 44, 45, 46, 50, 5 1 , 52, 53, 3 1 , 32, 39, 44, 45, 47, 48, 49, 50, 5 1 ,
56, 57, 58, 60, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 52, 54, 55, 60, 64, 69, 78, 80, 1 05,
69, 70, 7 1 , 72, 73, 74, 75, 77, 78, 79, 1 07, 1 34, 1 54, 1 72, 1 75 , 205, 2 1 6,
80, 8 1 , 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 2 1 7, 2 1 8, 2 1 9
90, 9 1 , 92, 93, 94, 98, 99, 1 00, 1 0 1 , Kültürel, 1 , 2 , 5 , 6 , 1 1 , 1 2, 1 9, 22, 25, 26,
1 03 , 1 04, 1 05, 1 06, 1 09, 1 1 0, 1 1 1 , 27, 29, 3 1 , 33, 37, 39, 44, 45, 46, 47,
1 1 2, 1 1 3, 1 1 4, 1 1 5, 1 1 6, 1 1 7, 1 1 8, 48, 49, 50, 5 1 , 52, 54, 56, 58, 65, 78,
1 1 9, 1 20, 1 2 1 , 1 23 , 1 25, 1 27, 1 28, 79, 80, 82, 83, 84, 85, 88, 95, 1 02,
1 29, 1 30, 1 3 1 , 1 32, 1 33, 1 34, 1 35 , 1 04, 1 05, 1 09, 1 1 2, 1 1 5, 1 1 7, 1 1 8,
1 36, 1 37, 1 3 8, 1 4 1 , 1 42, 1 43, 1 44, 1 44, 1 45, 1 46, 1 50, 1 54, 1 56, 1 62,
1 45, 1 46, 1 47, 1 49, 1 50, 1 52, 1 53 , 1 75, 205, 2 1 4, 2 1 6, 2 1 7
1 54, 1 5 8, 1 59, 1 6 1 , 1 62, 1 63, 1 65 , Laos, 3 , 28
1 67, 1 68, 1 69, 1 70, 1 76, 1 77, 1 78, Latince, 2, 8
1 79, 1 80, 1 8 1 , 1 82, 1 83, 1 86, 1 87, Lauri Hanko, 33
1 90, 1 92, 1 93, 1 95, 1 96, 1 97, 1 98, Lehçe, 32, 44, 49, 5 1
200, 20 1 , 202, 205, 206, 207, 208, Lenin, 3 , 1 8, 1 9, 22, 23, 24, 25, 26, 33,
209, 2 1 0, 2 1 4, 2 1 7, 2 1 8, 2 1 9, 229, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 4 1 , 43, 44,
230, 23 1 , 232, 233, 234, 235, 236, 46, 49, 50, 54, 5 5 , 56, 57, 58, 79, 85,
237, 238, 239 87, 1 0 1 , 1 1 2, 1 1 3 , 1 1 5, 1 1 7, 1 30, 1 46,
K ı rgızistan, 34, 38, 39, 4 1 , 45, 5 1 , 52, 53, 1 54, 1 64, 1 68, 1 72, 1 74, 1 75, 1 76,
59, 60, 6 1 , 62, 63, 64, 70, 72, 8 1 , 83, 1 77, 1 78, 1 80, 1 82, 1 84, 2 1 7, 2 1 9,
85, 87, 88, 1 03, 1 04, 1 05, 1 09, 1 1 2, 230, 23 1 , 234, 239
1 1 3, 1 1 4, 1 1 5, 1 1 9, 1 24, 1 3 1 , 1 45, Leningrad, 8, 27, 1 1 2, 1 23, 1 60, 1 6 1
1 46, 1 48, 1 50, 1 53, 1 54, 1 55, 1 59, Leninizm, 1 5, 6 1 , 2 1 7
1 60, 1 6 1 , 1 62, 1 67, 1 69, 1 80, 2 1 7, Lermontov, 1 1 6
2 1 8, 2 1 9 Letonya, 34
Kırım, 3 1 , 36, 57 Liberal, 45
Kız Uzatuu, 67 Liguria, 7
Kızıl Ordu, 22, 23, 57, 1 1 2, 1 76, 1 79, 1 90 Lingua Franca, 52
Kocoçaş, 60, 1 1 3 , 1 1 4, 1 4 1 Lirik, 1 0, 66, 67, 86, 1 1 1 , 1 1 3, 1 32, 1 36,
Kolektivizasyon, 42, 1 76 1 3 8, 1 42, 1 48, 1 5 8, 1 79, 1 80
Kolektivizm, 1 5, 20, 54, 1 36, 1 78, 1 79 Litvanya, 34
Kolhoz, 20, 27, 67, 1 05, 1 76, 1 79, 1 85, Loyalistler, 9
1 89, 1 90, 20 1 M. Avezov, 1 1 4, 1 1 9, 1 2 1 , 1 47, 1 5 1 , 1 6 1
Kolhoz, 1 8, 23, 25, 42, 1 1 8, 1 74, 1 76, M . Bogdanova, 1 1 1 , 1 1 4, 1 1 5, 1 32, 1 34,
1 79, 1 85, 1 88 1 35, 1 36, 1 42, 1 52, 1 53 , 1 6 1 , 1 63, 1 64
Komsomol, 26, 1 08 M. İ Bogdanova, 1 1 1
Komünist Parti, 1 3 , 1 6, 1 7, 2 1 , 22, 26, 29, Magtımgulı, 46
38, 4 1 , 42, 43, 53, 62, 93, 98, 99, 1 0 1 , Makal, 69, 1 33 , 1 44, 23 1
1 02, 1 04, 1 05, 1 08, 1 1 2, 1 48, 1 55, Manas, 46, 56, 58, 59, 60, 6 1 , 64, 66, 69,
1 6 1 , 1 7 1 , 1 76, 1 86, 2 1 7 70, 73, 75, 76, 77, 78, 80, 8 1 , 82, 83,
Korkut Ata, 6 1 , 1 56, 1 57 84, 85, 87, 88, 89, 90, 92, 93, 94, 95,
Koşoktor, 67, 68 99, 1 00, 1 03 , 1 05, 1 1 0, 1 1 1 , 1 1 2, 1 1 3 ,
Kök-Torpak, 1 1 8 1 1 4, 1 1 6, 1 1 7, 1 1 8, 1 1 9, 1 20, 1 2 1 ,
Köroğlu, 46, 59, 6 1 , 69, 7 1 , 1 54, 1 56, 205 1 22, 1 23, 1 24, 1 25, 1 27, 1 28, 1 29,
Köroğlu Destanı, 46, 1 56 1 30, 1 3 1 , 1 34, 1 35 , 1 3 8, 1 4 1 , 1 44, 1 45,
Kruçşev, 1 7 1 1 46, 1 47, 1 48, 1 49, 1 50, 1 5 1 , 1 52,
1 53, 1 54, 1 55, 1 58, 1 59, 1 6 1 , 1 62,
21 1
NEZİR TEMUR
1 63 , 1 64, 1 65, 1 66, 1 67, 1 68, 1 69, Muhammed Şeybani, 7 1
1 70, 1 7 1 , 1 77, 1 80, 1 8 1 , 1 92, 1 93 , Muhtar Avezov, 76, 1 3 5
1 96, 205, 206, 207, 208, 209, 2 1 0, Mukay Elebayev, 50
2 1 3 , 2 1 4, 2 1 5, 2 1 6, 2 1 8, 2 1 9, 230, Musolini, 3 , 6, 7, 25
23 1 , 235, 236, 237, 239, 240 Müslüman, 1 6, 3 1 , 35, 36, 4 1 , 42, 44, 49,
Manas Destanı, 46, 56, 58, 6 1 , 64, 66, 70, 8 1 , 1 57, 1 58, 205, 207, 2 1 0
73, 75, 76, 77, 78, 80, 8 1 , 82, 83, 84, N . P . Andreev, 1 8
85, 87, 89, 93, 94, 95, 1 00, 1 03, 1 1 0, Narın, 76, 90, 92, 94, 95, 96, 97, 98, 99,
1 1 1 , 1 1 2, 1 1 3, 1 1 4, 1 1 6, 1 1 7, 1 1 8, 1 00, 1 1 8, 1 1 9, 1 23 , 1 25, 1 34, 1 47,
1 1 9, 1 20, 1 22, 1 23 , 1 27, 1 28, 1 29, 1 67, 1 78, 1 86, 1 99
1 3 1 , 1 34, 1 3 5, 1 38, 1 45, 1 46, 1 47, Nasyonal Sosyalizm, 4, 5
1 48, 1 49, 1 50, 1 5 1 , 1 52, 1 53 , 1 54, Nasyonalist, 7, 29, 2 1 6
1 55 , 1 58, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 62, 1 63 , Nevruz, 68, 1 40
1 64, 1 65, 1 66, 1 67, 1 68, 1 69, 1 70, Niccolo Tommaseo, 7
1 7 1 , 1 77, 205, 206, 207, 2 1 4, 2 1 5, Nikolay Marr, 52, 53
2 1 6, 2 1 8, 2 1 9, 230, 236, 239 Nina Tumarkin, 24
Manasçı, 74, 75, 77, 92, 1 1 6, 1 1 8, 1 1 9, Ninni, 1 34
1 20, 1 22, 1 23, 1 24, 1 28, 1 29, 1 3 1 , Oliver Roy, 44
1 46, 1 52, 1 78 Orenburg, 38
Manasçılık, 66, 76, 78, 1 25, 1 53 Orta Asya, 3 1 , 33, 34, 35, 36, 37, 38, 4 1 ,
Mao Tse - Tung, 3 42, 5 1 , 52, 60, 63, 79, 84, 1 03 , 1 50,
Mark Azadovski, 1 , 25, 26 1 5 1 , 1 55, 1 58, 2 1 8, 229, 239
Marksist, 1 2, 1 5, 1 6, 28, 35, 37, 39, 44, Ortodoks, 1 7, 32, 46, 56, 2 1 6
46, 49, 53, 1 02, 1 55, 1 56, 1 62, 1 67, Ostrovmov, 33
1 68, 1 73, 1 75, 2 1 9 Otonom, 39, 4 1 , 1 03
Marksizm, 1 5 , 20, 37, 46, 60, 6 1 , 2 1 7, Oyun, 1 3 , 24
2 1 8, 237 Ozan, 70, 7 1
Marx, 1 72 Ö . Cakişev, 1 45, 1 49, 1 60, 1 6 1
Masal, 1 4, 1 6, 1 9, 57, 66, 7 1 , 95, 1 00, Ölöfidör, 67
1 1 7, 1 25, 1 34, 1 3 8, 1 63, 1 67 Özbekistan, 34, 38, 4 1 , 80, 1 5 5, 1 57, 1 5 8,
Mati Köseyev, 6 1 2 1 7, 232
Maveraünnehir, 3 1 , 3 9 Panislamist, 206, 207, 208, 2 1 0, 2 1 1 , 2 1 5,
Mekke, 1 3 1 , 207 218
Menkabe, 97, 1 0 1 , 1 34 Pantürkist, 37, 206, 208, 2 1 0, 2 1 1 , 2 1 5 ,
Michael Agricola, 2 218
Milano, 6 Pathet Lao, 3
Milliyetçilik, 1 , 1 5 , 45, 48, 58, 60, 79, Patriotizm, 1 50, 236
1 56, 1 58, 1 70 Paul Connerton, 2
Mirza İbrahimov, 6 1 , 1 56 Pekin, 1 6
Mit, 1 3 8 Polonya, 32, 3 5
Mitoloji, 1 3, 1 4 , 27 Potanin, 57, 82
Mitolojik, 9, 67, 1 25 , 1 3 8, 1 78, 2 1 6 Proleterya, 1 8, 38, 1 07
Modernizasyon, 1 2, 3 1 , 34, 48, 1 O 1 Proletkult, 1 8, 1 72, 233
Modemizm, 25 Pseudo-Folklore, 30
Moldo Kılıç, 74, 75, 1 67 Puşkin, 1 8, 1 1 6
Moldobasan Musulmankulov, 77, 1 24, Rafael Corso, 7
1 30, 1 65, 2 1 3 Rahmatulin, 59, 1 1 1 , 1 25, 1 32, 1 34, 1 3 5,
Moldova, 34 1 42, 143, 145, 1 49, 1 50, 1 52, 1 68
Moshkov, 57 Raisa Kıdırbayeva, 76
Moskova, 2 1 , 23, 24, 36, 45, 49, 5 1 , 54, Reaktsyaçıl, 1 63, 206
58, 64, 72, 86, 1 06, 1 1 2, 1 1 4, 1 46, Realizm, 59, 1 08, 1 72, 1 73
1 53 , 1 57, 1 58, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 84, Repressiya, 2, 45, 1 73, 1 78, 1 80
200, 240 Rıza Kulizade, 1 56
Movimiento, 1 O Richard Dorson, 27, 5 5
212
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
Richard M. Dorson, 3, 29 Sovhoz, 1 8, 1 85, 1 88
Ritüel, 1 0 Sovyet Yazarlar Birliği, 20, 2 1 , 22, 85,
Roma, 8 1 08, 1 09, 1 57, 1 58, 2 1 8
Romantizm, 1 , 47, 1 5 8 Sovyetler Birliği, 1 , 2 , 3 , 1 1 , 1 3, 1 4, 1 7,
Rosenberg, 4 , 5, 6 20, 23, 25, 27, 29, 30, 3 1 , 34, 39, 40,
Rus, 1 6, 1 7, 1 8, 1 9, 20, 2 1 , 22, 23, 24, 25, 4 1 , 42, 44, 46, 47, 48, 5 1 , 53, 54, 55,
26, 28, 3 1 , 32, 33, 34, 35, 36, 39, 42, 56, 57, 58, 59, 6 1 , 62, 64, 75, 78, 79,
43, 44, 45, 46, 48, 49, 50, 52, 53, 5 5 , 80, 87, 9 1 , 1 0 1 , 1 04, 1 05, 1 1 3, 1 1 5,
56, 58, 60, 6 1 , 63, 64, 65, 7 8 , 79, 80, 1 32, 1 45, 1 46, 1 48, 1 53 , 1 54, 1 60,
8 1 , 82, 84, 85, 86, 92, 1 02, 1 04, 1 06, 1 6 1 , 1 69, 1 72, 1 73 , 1 75 , 1 79, 1 80,
1 1 0, 1 1 4, 1 1 5, 1 1 6, 1 22, 1 32, 1 33 , 206, 2 1 6, 2 1 7, 2 1 9, 230, 236
1 3 5, 1 42, 1 45, 1 46, 1 47, 1 48, 1 50, Sözlü Gelenek, 1 3 , 2 1 , 54, 64, 66, 79, 80,
1 5 1 , 1 53, 1 55, 1 5 8, 1 59, 1 67, 1 72, 8 1 , 83, 84, 86, 87, 88, 89, 9 1 , 92, 93,
1 73 , 1 74, 1 98, 20 1 , 2 1 6, 2 1 7, 2 1 8, 94, 95, 98, 99, 1 00, 1 0 1 , 1 06, 1 09,
229, 233 1 1 0, i l i , 1 1 2, 1 1 3, 1 33 , 1 34, 1 75, 1 76
Rusça, 32, 43, 44, 48, 52, 72, 83, 1 1 0, Stalin, 2, 3, 1 1 , 1 8, 1 9, 2 1 , 22, 23, 24, 25,
1 1 1 , 1 1 3, 1 1 4, 1 1 5, 1 24, 1 3 5, 1 45 , 27, 29, 30, 34, 35, 36, 37, 39, 40, 43,
1 47, 1 50, 1 55, 1 56, 1 58, 1 59, 1 62, 44, 45, 46, 47, 5 1 , 52, 53, 54, 55, 56,
1 64, 1 70, 1 79, 2 1 7 57, 58, 59, 6 1 , 79, 85, 1 02, 1 05, 1 06,
Rusya, 3 , 1 1 , 1 7, 1 8, 24, 28, 3 1 , 34, 36, 1 1 2, 1 1 5, 1 3 1 , 1 46, 1 54, 1 55, 1 7 1 ,
37, 38, 39, 4 1 , 43, 44, 48, 49, 56, 79, 1 73, 1 75, 1 76, 1 77, 1 78, 1 80, 1 84,
1 45 , 1 46, 1 50, 1 72, 208 1 85, 1 86, 1 88, 1 93 , 200, 2 1 7, 2 1 9,
S . Abramzon, 1 1 2 230, 234, 235, 236
Sagımbay Orazbakoğlu, 57, 1 62, 1 70 Stalinist, 48
Saksakay, 1 36 Stalinizm, 40, 1 05, 1 54, 2 1 7
Salavat, 8 8 Sultan Galiyev, 35, 36, 43
Samoyloviç, 5 7 , 2 1 8 Süleyman Stalskiy, 24
Sanat, 1 , 1 9, 2 1 , 40, 59, 68, 70, 86, 97, Şahbutak Sultan, 7 1
1 08, 1 55, 1 72, 1 73, 2 1 6 Şakir Ibrayev, 59
Sançı Sınçı, 7 1 , 1 27 Şapak Rısmendeyev, 1 24
San-Petersburg, 84 Şınldaft, 95, 1 00, 1 36, 1 39
Sart Ake, 7 1 Tacikistan, 38, 4 1 , 1 1 2
Sayakbay Karalayev, 66, 1 23, 1 24, 1 29, Tacitus, 62
1 48, 1 49, 1 52, 1 53 , 1 65, 206, 2 1 4 Talas, 63, 64, 87, 88, 89, 92, 99, 1 00, 1 0 1 ,
Self-Determinasyon, 3 1 , 37 1 1 8, 1 23 , 1 28, 2 1 3 , 2 1 4
Sembolizm, 25 Tamsilder, 1 27, 1 4 1
Semerkant, 1 5 8 Tanrı Dağlan, 63
Semetey, 66, 7 3 , 77, 80, 8 1 , 8 3 , 86, 88, Tao Lifan, 1 2
90, 98, 1 1 3 , 1 23 , 1 24, 1 28, 1 30, 1 34, Taşkent, 3 1 , 50, 60, 84, 86, 93, 99, 1 1 7,
1 4 1 , 1 46, 1 48, 1 49, 1 5 1 , 1 52, 1 6 1 , 1 1 8, 1 20, 1 46, 1 5 8, 209, 2 1 8, 232
1 66, 1 68, 1 80, 208, 2 1 4 Tatar, 1 9, 33, 43, 88, 99, 1 1 6, 1 5 8, 1 98
Seytek, 77, 82, 83, 1 1 3, 1 28, 1 30, 1 3 1 , Tekerleme, 70, 1 0 1 , 1 34, 1 37
1 4 1 , 1 46, 1 5 1 , 1 52, 1 6 1 , 1 68, 2 1 4 Tiyan-Şan, 87
Sınçı, 70, 7 1 , 72 Togolok Moldo, 74, 77, 86, 95, 98, 1 09,
Sibirya, 1 , 33, 34, 35, 36, 48, 52, 1 50, 230 1 1 0, 1 1 3 , 1 1 4, 1 1 5, 1 23, 1 25, 1 26,
Sicilya, 7 1 27, 1 28, 1 30, 1 3 1 , 1 39, 1 49, 1 52,
Simimov, 83 1 62, 1 66, 208, 2 1 4
Sokolov, 1 6, 1 7, 20, 2 1 , 22, 26, 27, 28, Tolstoy, 1 8, 48, 1 1 6
54, 58, 59, 2 1 7 Tolubay, 7 1 , 1 25
Sosyalist, 1 5 , 1 8, 2 1 , 25, 34, 38, 40, 4 1 , Tolubay Sınçı, 7 1
45, 46, 50, 5 1 , 52, 55, 58, 59, 1 0 1 , Toft, 89, 90, 1 1 8, 1 85, 1 93
1 07, 1 08, 1 55, 1 59, 1 73 , 1 77, 2 1 9 Tonyukuk, 63
Sosyalist Realizm, 45, 1 73 , 1 74, 1 78 Toplumcu Gerçekçilik, 45, 55, 59, 1 08
Sovhoz, 1 74 Totaliter, 2, 9, 27, 28, 45, 62
213
NEZİR TEMUR
Totem, 1 36
Tört Kül, 89, 9 1 , 92, 94, 99
Troçki, 35, 43, 1 54
Troisk, 8 8
Turan, 36, 206, 208, 209, 2 1 0
Turar Rıskulov, 36
Tuscani, 7
Türk, 1 9, 3 1 , 32, 33, 34, 35, 36, 38, 40,
4 1 , 44, 45, 46, 48, 50, 5 1 , 52, 54, 55,
56, 57, 58, 59, 60, 6 1 , 62, 63, 64, 65,
66, 69, 70, 7 1 , 72, 73, 75, 76, 78, 79,
8 1 , 82, 84, 1 02, 1 1 5, 1 3 1 , 1 34, 1 44,
1 45, 1 47, 1 5 1 , 1 54, 1 55, 1 56, 1 58,
1 59, 1 62, 1 70, 1 7 1 , 205, 206, 207,
208, 209, 2 1 0, 2 1 5, 2 1 6, 2 1 8, 229,
230, 232, 233, 234, 236, 237, 239
Türkçe, 36, 44, 45, 50, 5 1 , 72, 84
Türkçülük, 4 1
Türkistan, 3 1 , 32, 33, 36, 37, 38, 39, 4 1 ,
44, 45, 47, 48, 50, 5 1 , 52, 54, 56, 58,
64, 79, 83, 84, 88, 92, 1 02, 1 03, 1 1 5,
1 1 7, 1 44, 1 5 5, 206, 209, 2 1 6, 229,
233, 236, 239
Türkmenistan, 34, 38, 39, 4 1 , 48, 57, 59,
60, 6 1 , 62, 1 07, 1 56, 1 5 7, 232, 233,
236
Türkoloji, 32, 47, 5 1 , 56, 23 1
Udinese, 7
Ufa, 88
Ukrayna, 32, 34, 43
Umbria, 7
Von Kaufman, 48
Washington, 3
Wendy Reich, 1 , 2
Yerlileştirme, 3 1 , 39, 5 1
Yudahin, 72, 73, 1 1 1 , 1 2 8, 1 3 1 , 1 3 5, 1 5 3,
214
Yuri Sokolov, 20
Z. Bektenov, 88, 1 1 0, 1 3 1 , 1 32, 1 42, 1 48
21 4
KAYNAKÇA
216
FOLKLOR ve İDEOLOJİ
GRENOBLE, Lenore A. (2003). Language Policy in the Soviet Union, Secaucus, NJ, USA:
Kluwer Academic Publishers.
GÜNAY, Turgut ( 1 976). "Türk Halk Şiirinde İlk 'Deyişme' Örnekleri", Uluslararası Folklor
ve Halk Edebiyatı Semineri Bildirileri, Ankara:253-257.
GÜNGÖR, Ahmet; GÜNGÖR, Asel Cailova ( 1 998). Kırgız Atasöz/eri, Ankara.
GÜRÜN, Kamuran ( 1 99 1 ). Türk Sovyet İlişkileri (1920-1953), Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yay.
HAYİT, Baymirza ( 1 995). Türkistan Devletlerinin Mi/ü Mücadele Tarihi, Ankara: Türk
Tarih Kurumu Yay.
HOBSBAWM, Eric ( 1 990). Nation and Nationalism since 1870: Programme, Myth,
Rea/ity, Cambridge.
HOBSBAWM, Eric; RANGER, Terence (2006). Geleneğin İcadı, Çev. M. Murat Şahin,
İstanbul: Agora Kitaplığı.
HUDAYBERDİYEY, Y.A. ( 1 965). Türkmenistan Kommünistik PartiyasınılJ TarıhınılJ
Oçerk/eri, Aşgabat: Türkmenistan Neşriyatı.
IBIKEYEY, S. ( 1 966). Kırgız Elinin Oozeki Adabiyatındagı Ateizmdin Elementleri,
Kırgızstan Basması, Frunze.
iBRAYEY, Şakir ( 1 998). Destanın Yapısı (Kazak Destanlarında İnsan, Zaman ve Mekan),
Türkiye Türkçesine Aktaran A. Abbas Çınar, Ankara: AKM Yay.
İBRAİMOY, K. ( 1 987). Kayyum Miftakov, Frunze: İlim Basması.
İBRAİMOY, K. ( 1 987).lbırayım Abdırahmanov, Frunze: İlim Basması
İNAN, Abdulkadir ( 1 99 1 ). "Rus İhtilali Tarihinde -Proletkult-'', Makaleler ve İncelemeler 2.
cilt, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
İNAN, Abdulkadir ( 1 99 1 ). "Türk Kavimlerinin Halk Edebiyatında Rus İstilasının Yankıları",
Makaleler ve İncelemeler 1, il. cilt, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.
KABİROY, İ. E. ( 1 947). Kırgızdın Sovettik Folkdoru, Frunze:Kırgızmambas.
KADI ROY A, Salkınay; KIDIRBA YEY A, Rayza (2000). Kırgızdın Kaada - Salt Irları,
Bişkek.
KAMENESKY, Christa ( 1 972). "Folklore as a Political Tool in Nazi Germany", The Journal
of American Folklore, Y ol. 85, No. 337:22 1 - 235
KAMENETSKY, Christa ( 1 977). "Folktale and İdeology in the Third Reich", The Journal of
American Folklore, Yol. 90, No. 356: 1 68 - 1 78.
KA YİPOY, Süleyman ( 1 98 1 ). El lrçıları, Frunze.
KIRGIZ ELİNİN OOZEKİ ÇIGARMA ÇILIK TARiHiNiN OÇERKİ, ( 1 973). Frunze.
KIRGIZDIN SO VETTİK FOLKLORU, ( 1 947). Frunze: Kırgızmambas.
KREINDLER, Isabelle ( 1 977). "A Neglected Source of Lenin 's Nationality Policy'', Slavlc
Review, Y ol. 36, No. 1 : 86 - 1 00.
KÖPRÜLÜ, M. Fuad ( 1 989). Edebiyat Araştırmaları 1, İstanbul: Ötüken Yay.
KUDA YBERGENOY, Kıdırkan ( 1 966). Kırgız Sovyet El lrları, Frunze İlim Basması.
KUDA YBERGENOY, Kıdırkan ( 1 969). lrçılar Door Carçısı, Frunze: İlim Basması
KURMANALI, Metis ( 1 990). Muras, Frunze.
LANDAU, Jacob M.; HEINKELE, Barbara Kellner (200 1 ). Politics of Language in the ex
Soviet Muslim States, London: Hurst anda Company.
LEE, Stephen J. ( 1 999). Stalin and The Soviet Union, London and Newyork: Roudlege.
LENGERANLI, Yunus (200 1 ). "Sovyet Döneminde Türkleri Ruslaştırmak Amacıyla
Uygulanan Dil ve Diğer Politikalar Üzerine Bir İnceleme", Türk Yurdu Dergisi,
2 ! .cilt, Ankara, 69: 1 2- 1 8 .
MALİKOY, K. ( 1 94 1 ). Manastagı Elester: Mektep Çagındagı Baldar Üçün, Frunze
MAMIROY, M. ( 1 964). "Manas Eposunun Sovettik Mezgilde İzildenişi'', Orus
Okumuştuu/arı Manas Eposu Cönündö, Frunze: Kırgızstan Basması.
MAMIROY, M. ( 1 967): "Comokçu, Cıynooçu", Folklorist, Ala - Too, Frunze.
MAMIROY, M. ( 1 964). Orus Okumuştuuları "Manas" Eposu Cönündö, Frunze: Kırgızstan
Basması.
217
NEZİR TEMUR
MANAS BİRİNCİ BÖLÜK I KİTEP ( 1 958). (Haz. B. M. Yunusaliyev), Frunze:
Kırgızmambas.
MANAS (Sagımbay Orazbakuulu 'nun varyantı boyunça akademik basılış), 1. Kitep, ( 1 995).
Bişkek.
MANAS ENTSİKLOPEDİYA, ( 1 995). 1, il. cilt, Bişkek.
MARGULAN, Elkey ( 1 965). Manastın Çokon Cazıp Algan Nuskası Tabıldı (Manas 'ın
Çokon'un Yazıp Aldığı Nüshası Bulundu)", Kazak Edebiyatı Gazetası, Alma-Ata.
MC CANNON, John ( 1 998). Red Arctic: Polar Exploration and the Myth o/ the North in
the Soviet Union (1931 - 1939), Oxford University Press.
MİFT AKOV, K. ( 1 927). "El Adabiyatın Cıynoçularga Karata (El Adabiyatının Türlörü)'',
Erkin - Too, Frunze.
MiLLER, Frank J. ( 1 980). "The İmage of Stalin in Soviet Union", Russian Review, Vol.39,
No. 1 : 50 -67.
MiLLER, Frank J. ( 1 990). Folklorefor Stalin: Russian Folklore and Pseudofolklore of the
Stalin Era, London: M. E Sharpe Armonk.
MORAN, Berna ( 1 974). Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, İstanbul: Cem Yay.
MUSA YEV, S . ; TAŞTEMİROV, C. ( 1 958). Kırgız Adabiyatı, Frunze.
MUSAEV, Samar; AKMATALİEV, Abdıldacan (2000). Akılman Kalıgul, Bişkek: Şam
Basması.
NASKALİ, Emine Gürsoy; ŞAHİN, Liaisan (Editörler) (2007). Stalin ve Türk Dünyası,
İstanbul: Kaknüs Yay.
OINAS, Felix J. ( 1 973). "Folklore and Politics in the Soviet Union", Slavic Review, Vol. 32,
No. 1 : 45-58.
OKTAY, Ahmet (2003). Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları, İstanbul: Everest Yay.
ORTIZ, Carmen ( 1 999). "The Uses Of Folklore By The Franco Regime", The Journal of
American Folklore, Vol. 1 1 2 , No. 446: 479-496.
OSMONOV, A. ( 1 965). "Manastın Murasçısı'', Çıgarmalar Cıynagı, Frunze.
ÖNER, Mustafa (2004). "Türkistan'da "Ozan"ın Sovyetleştirilmesi Örneği Olarak Jambıl
Jabay", Kök Araştırmaları VI ( 1 ):77.
ÖZKAN, İsa ( 1 995). Manas ' ın "Türk Destanları İçindeki Yeri ve Önemi'', Yüzüncü Yıl
Üniversitesi Manas Bilgi Şöleni Bildirileri, Van.
ÖZKAN, İsa ( 1 995). "Manas Destanı 'nda İslami Unsurlar", Manas Destanı ve Etkileri,
Uluslar arası Bilgi Şöleni, Ankara: A.K.M Yay . : 1 93 - 200.
ÖZKAN, İsa ( 1 997). "Jambıl Japaulı ve Kazak Edebiyatı", Anayurttan Atayurda Türk
Dünyası, Ankara, 1 1 .
ÖZKAN, İsa (2007). "Sovyetler Birliği Döneminde Türkmenistan 'da Folklor Çalışmaları",
Türk Dünyası Araştırmaları "Bengü İzler", Ankara: Pagema Yay.
ÖZTÜRKMEN, Arzu ( 1 998). Türkiye 'de Folklor ve Milliyetçilik, İstanbul: İletişim Yayınları
PRESTON, Paul ( 1 984). Revolution and War in Spain 1931-1939, London and
Newyork:Routledge.
PROPP, Vladimir ( 1 998). Folklor, Teori ve Tarih, Çev. Necdet Hasgül, Tolga Tanyel,
İstanbul: Avesta Yay.
RAHMATULİN, K. ( 1 942). Uluu Patriot, Ukmuştuu Manas, (Vclikiy Lcgendarnıy Manas),
Frunze.
RAHMATULİN, K. ( 1 943). "Er Cigit Körkü El Menen: Kırgız Edebiyatındagı Patriotizm",
Sovyet Kirgiziya, Frunze.
RAHMATULİN, K. ( 1 945). Manasçılar, İnv. No: 1 289, Frunze.
REICH, Wendy ( 1 97 1 ). "The Uses of Folklore in Revitalization Movements", Folklore, Vol .
82: 233-244.
ROY, Oliver (2005). Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi, Çev. Mehmet Moralı,
İstanbul: Metis Yayınları, 2 .baskı.
SARAY, Mehmet ( 1 996). Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yay.
SAMANÇİYEV, T.; MAMBETALİYEV, A. ( 1 978). Kırgız Adabiyatı, Frunze.
218
FOLKLOR ve İDEOL< >J 1
SAUSSURE, Louis De (2006). Manipulation and ldeologies in the Twentieth Century:
Discourse, Language, Mind.Amsterdam, NLD: John Benjamins Publishing
Company.
SIDIKBEKOV, T. ( 1 952). "Manas Eposunun Eldigi Cönündö" Kızıl Kırgızstan, Frunze: iV
-VI.
SIMONE, William E. ( 1 978). "Fascists and Folklorists in İtaly", The Journal of American
Folklore, Yol. 9 1 , No.359: 344 - 353.
SMİDCHENS, Guntis (2000). "Folklorizmi Yeniden Değerlendirmek" Çev. Altuğ Yılmaz,
Folklor I Edebiyat, VI. c., 4, Ankara: 8 1 -98.
SOKOLOV, Yuri ( 1 93 1 ). "Diskussia o znachenii fol 'klora i fol'kloristiki v rekonstruktivnyi
period'', Literatura i Marksizm: 9 1 - 1 1 4.
SOKOLOV, Yuri ( 1 933). Literaturnaya Gazeta Organ Orgkomiteta Soyuza Sovetskih
Pisateley, SSSR İ FSFR, 57, 1 1 .
SOLIS, Femando Leon (2003). Negotiating Spain and Catalonia: Competing Narratives of
National İdentity, Bristol: İntellect Boks.
SOORONOV, Omor ( 1 99 1 ). Aktan Tınıbek Uulu, Bişkek.
SÖNMEZOGLU, Faruk ( 1 995). Uluslar arası Politika ve Dış Politika Analizi, İstanbul.
SO VETTER SOYUZUNUN KOMMUNİSTTİK PAR TİYASININ TARiHi ( 1 963). Frunze.
STOKKER, Kathleen, Hurry Home, Haakon ( 1 996). "The Impact of Anti-Nazi Humor on the
İmage of the Norwegian Monarch", The Journal of American Folklore, Yol. 1 09,
No. 433:289 - 307.
STRASBERG, Richard E. (2000). Chinese Bestiary, University of Califomia Press.
SUVANBEKOV, Cürsün ( 1 976). Kırgız Elinin Baatırdık Epostoru, Frunze: Mektep
Basması.
TANA YEV, Toktoş ( 1 998). Kırgız Folklorundagı Lirikalık Canrlar, 1. Kitep, Komduk
İl imler İnstitütü, Oş.
TANA Y EV, Toktoy ( 1 99 1 ). Kırgız El Oozeki Çıgarmaçılıgının Canrdık Bölünüşü, Oş.
TARIHTARDIN CIYNA G/ (MA CMU A TUT - TA VORİH) ( 1 996)., Haz. Moldo Mamasabır
Dosbolov ve Omor Sooronov, Bişkek.
TAŞTEMİROV, Caki ( 1 970). V. İ. Lenindin Obrazı Kırgız Poeziyasında, Frunze : Kırgızstan
Basması.
TAŞTEMİROV, C.; ZAKİROV, S. ( 1 973). Kırgız Elinin Oozeki Çıgarmaçılık Tarıhının
Oçerki (Kırgız Halkının Sözlü Edebiyatının Tarihine Bakış), Frunze : İlim Basması.
TOKOMBA YEVA, A.; Kayyum Miftakov ( 1 892- 1 948), Kırgız SSSR İlimler Akademiyası,
F runze 1 99 1 .
TOKOMBA YEVA, A . ; Kırgız El lrları, Frunze 1 978.
TOKOMBA YEVA, Anar; KEBEKOV A, Batma ( 1 967). Kırgız El lrları, Frunze.
TUOHY, Sue ( 1 99 1 ). "Cultural Metaphors and Reasoning: Folklore Scholarship and İdeology
in Contemporary China", Asian Folklore Studies, Yol., 50, No. 1 : 1 89-220.
TURSINOV, E. D. ( 1 976). Kazak Ayız Edebiyetin Casayışlardın Bayırgı Ökilderi,
Almatı :Gınm Basması .
USER, Hatice Şirin (2006). Başlangıçtan Günümüze Türk Yazı Sistemleri, Ankara: Akçağ
Yay.
UZMAN, Mehmet (2005 ). Türkistan 'da Dil Tartışmaları Özbekçenin İcat Edilişi (191 7-
1 940), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst., Basılmamış Doktora Tezi, Ankara.
ÜMÖT ALİYEV, Şarşenbek ( 1 977). Lenin Cana Oktyabır Kırgızdın Eldik Poeziyasında,
Frunze: Kırgızstan Basması.
VAN SCHENDEL, Willem (Ed.) (200 1 ). /dentity Politics in Central Asia and the Muslim
World: Nationalism, Ethnicity and Labour in the Twentieth Century. London: GBR:
1. B. Tauris & Company, Limited.
VİRTANEN, Özlem Eraydın (2002). Dil Politikalarına Bütüncül Bir Yaklaşım: Orta
Asya'da Dil Politikaları, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst. (Basılmamış
Doktora Tezi), İstanbul.
219
NEZİR TEMUR
WIMBUS, S. Ender ( 1 986). Sovyet Orta Asyasında Soysuzlaştırma Politikası, Çev. Yasin
Ceylan, ODTÜ Asya-Afrika Araştırmaları Grubu, Ankara.
YEN, Alsace C. ( 1 969). "Red China' s Use of Folklore", Literature East and West, Yol. 8:
72 - 86.
YEN, Chun-chiang ( 1 967). "Folklore Research in Communist China", Asian Folklore
Studies, Yol. 26, No. 2 : 1 -62.
YILDIRIM, Dursun ( 1 998). "Sözlü Kültür ve Folklor Kavranılan Üzerine Düşünceler'', Türk
Bitiği, Ankara: Akçağ Yay.
YILDIZ, Naciye ( 1 995). Manas Destanı (W. Rad/off) ve Kırgız Kültürü ile İlgili Tespit ve
Tahliller, Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.
YILDIZ, Naciye (2007). Kırgız Halk Edebiyatı - l, Ankara: Alp Yayınevi.
YILMAZ, Mehmet ( 1 999). Manas Destanı 'nın Epik Kurallara Göre İncelenmesi( Sagımbay
Orazbakov 'un Varyantı 1. Cilt), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü(Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum.
YUDAHİN, K.K. ( 1 94 1 ). Kirgizsko - Russkiy S/ovari, Moskva.
YUDAHİN, K. K. ( 1 953). "O Kirgizskom Terrni <Akın>", Akademiku
V.A.Gordlevskomu, Moskva.
YUNUSALİYEV, B. K. ( 1 952). K Voprosu ob Epohe i Vozinknovenin Eposa "Manas", Sov.
Kirgiziya.
ZAİROV, Saparbek ( 1 982). Kırgızko Russkiye Pos/ovistı Pogovorki i İueçeniya, Frunze
ZAKİROV, Saparbek ( 1 98 1 ). Oozeki El Çıgartmacılığında Ataestik Karayışlar(Sözlü
Gelenekteki Ataestik Yaklaşım/ar), Frunze: El Kençi.
ZAKİROV, Saparbek.; TOKOMBAYEVA, A. ( 1 9 64) Kırgızdın Lirikalarının Canrdık
.
220