Professional Documents
Culture Documents
Sadık Söztutan - Üşüyorum Anne
Sadık Söztutan - Üşüyorum Anne
ANNE
SADIK SÖZTUTAN
SERBEST
ÜfiÜYORUM
ANNE
SADIK SÖZTUTAN
SERBEST
Bab›ali Kültür Yay›nc›l›¤›: 184
Serbest: 6
Üflüyorum Anne
Sad›k Söztutan
Kapak Tasar›m
Davut Okumufl
‹ç Tasar›m
BKY Ajans
© Yay›n Haklar›
Bab›ali Kültür Yay›nc›l›¤›’na aittir.
ISBN: 978-9944-118-76-7
Sertifika No: 12393
sadiksoztutan@hotmail.com
Yay›nlanm›fl eserleri:
Ben Senin Yerinde Olsayd›m Bunlar› Kitap Yapard›m -1999
Gol Olmasa da Hareket Güzeldi -2000
S›ra Bana Geldi¤inde Bilet Bitmiflti -2001
Faili Meçhul Spor Öyküleri -2002
Spor Bir Hikayedir -2002
Sana Gözyafl› Vâdediyorum -2006
Seni Seviyorsam Bundan Sana Ne -2008
Üflüyorum Anne - 2009
‹Ç‹NDEK‹LER
Üflüyorum Anne 7
Seni Görmüfl Gibiyim Ana 9
Gözlerini Açt› Annem 11
Sevgili 13
Al›yorlar Götürüyorlar 15
Sar› Saçl› Yak›fl›kl› 17
Ot tafl›n alt›nda kalmaz! 21
Finale Ç›kaca¤›m Anne, Göreceksin 23
Anne Sevgii 25
Hatun Kifli Niyetine 27
Çocuk Dergisi Öyküsü 29
Sen Ölme Dayanamam 31
Anneme Sporcu Oldu¤umu Söylemeyin 35
Vahfli Erkek 37
Perde ‹ndi 39
Kad›nlar Tuvaleti 43
Dokuz Do¤urmak 45
Gelin Gelin 47
Kesildi mi Ellerin? 49
Ertelenmifl Bir Ac›... 51
Kadirbilir 53
Anas›n›n Yavrusu 57
Hât›ra Yafll›n›n Bastonudur 59
Sessiz Telefon 61
Hakemin Annesi 65
Yoklu¤una Hiç Al›flmayaca¤›m 67
Çok Acil Teflekkür 71
Anne Yar›s› 75
Sakal›m Batard› Bebek Yüzüne 77
Çaresi Yok Abi Bunu dövece¤iz 81
Sak›n Söyleme Sürpriz Olsun 85
Anac›¤›m› Görmek ‹stiyorum 87
Anneniz Niye Gelmedi Sahi 89
Dizi ‹zlemeye Devam Edin 93
Yüksekten Uçma, Düflünce ‹ncinirsin 95
Önce Anneye Sayg› 97
Annem Baklava Yapt› 99
Önder’in Annesi 103
K›yma Yavruma 105
“Annem Bana K›z Bulmufl” 107
Çocu¤um Olacak m›? 109
“Sizin hiç anneniz öldü mü?”
Benim öldü.
74 yaşındaydı.
Yaşarken yeterince yanında olamadığım için, bir
gün ölürse pişman olacağımı biliyordum.
Ölünce pişman oldum.
7 yaşındayken annesini, 37 yaşındayken
kocasını, 67 yaşındayken kızını, 74 yaşındayken
oğlunu kaybetmiş, yaşamaktan yorulmuştu.
…
Varsa, bütün yazı yeteneğimi annem ve anneler
için harcamak isterdim.
Ama biliyorum ki anneler için yazılmış,
söylenmiş her söz eksiktir.
…
Biz doğulular; babamızı, annemizi,
çocuklarımızı… “uzaktan” severiz.
Yetiştiğimiz iklimde “Seni seviyorum.” yoktu.
Dokunmak, sarılmak yoktu.
Bugün, bu yaşta öğrendim ki, anneler için
gözkapaklarının ardında her zaman dökülmeye
hazır gözyaşları mevcuttur.
Ve ben şimdi, yaşlı suratım iki elimin arasında,
akan gözyaşlarım ve titreyen dudaklarımla
diyorum ki:
“Seni seviyor(d)um anne…”
5
by
Üflüyorum Anne
ÜfiÜYORUM ANNE
***
Radyoda, “Anneler Günü” program› vard›. Han›m su-
nucu k›s›k ve duygusal bir sesle fliir okuyordu. M›sralar› o
kadar net ve anlafl›l›r flekilde s›ral›yordu ki_ sanki her din-
leyen o anda ezberleyebilirdi fliiri:
***
Genç taksici eliyle h›zl› bir flekilde birkaç daire çizerek
cam kolunu çevirdi… Derince son nefesini çekti¤i sigaran›n
izmaritini yar›ya kadar indirdi¤i camdan savurdu:
7
Sad›k Söztutan
8
Üflüyorum Anne
***
Dört y›l sonra…
- Merhaba baba!
- Merhaba o¤lum… Nas›ls›n, iyi misin?
- Gayet iyiyim baba.
- Do¤ru söyle, iyi misin? Bizi kand›rma…
- Aflk olsun baba, dedim ya, iyiyim flükür. Yaln›z…
- “Yaln›z” ne o¤lum? Problem mi var?
- Yok ya baba… Yaln›z bir iki gün telefon edemeyebili-
rim.
- Haydaaa! Yine mi operasyona ç›k›yorsun?
9
Sad›k Söztutan
10
Üflüyorum Anne
- Alooo? Sedef?
- Efendim?
- Merhaba Sedef.
- Oooo, merhaba Aydan abla.
- Nas›ls›n kuzucu¤um?
- fiükür, çok iyiyim ablam.
- Ben… Üzgünüm Sedef, çok üzgünüm. Annen için…
- Yo, ben sevinçliyim Aydan abla.
- Sevinçli mi? Neden?
- Nas›l sevinmeyeyim abla? Anneci¤im çok uzun zaman
sonra ilk defa gözlerini açt›. ‹lk defa konufltu. Düflünebili-
yor musun?!
- Ne zaman?
- Bu sabah. (Saatine bakt›.) ‹flte, bir buçuk saat filan ön-
ce… Sabah hastanedeydim yine. Konufltuk. Daha do¤rusu,
o konufltu. Ben de neredeyse on gün sonra gönül rahatl›¤›
ile ifle gelebildim. Day›m yan›nda kald›.
- Ne dedi peki?
- Çok güzel fleyler söyledi abla. “Seni çok seviyorum k›-
z›m.” dedi, “Ben iyiyim.” dedi, “‹nsanlara hizmet etti¤im
için mutluyum.” dedi. “Hayat›mda övünebilece¤im bir tek
fley varsa, o da hiç ama hiç kimse ile kavga etmedim ve hiç
kimseyi utan›lacak duruma düflürmedim.” dedi.
- Sedef?
- Gözlerinin içi gülüyordu, surat›na renk gelmiflti, o gü-
zel yüzü çiçek gibi açm›flt›. “Baban› çok erken kaybettik bi-
liyorsun k›z›m. Sana üvey baba s›k›nt›s› yaflatmamak için
evlenmedim, bunu da biliyorsun.” dedi.
- Sedef?
11
Sad›k Söztutan
***
Aydan abla avukatt›.
Sedef ise sanat yönetmeni bir genç k›zd›.
Sedef, Aydan ablan›n en samimi oldu¤u arkadafl› olan
Doktor Süreyya Han›m'›n büyük k›z›yd›.
74 yafl›ndaki Süreyya Han›m alt› ayd›r hastayd›. Son
günlerde iyice “a¤›rlaflm›flt›.”
Aydan Abla hemen her gün hasta arkadafl›n› ziyarete gi-
diyordu. Arkadafl› ve onun k›z› Sedef ile art›k bir aile gibi
olmufllard›.
Onun için Süreyya Han›m'›n kardefli, yani Sedef'in day›-
s›, o sabah ablas›n›n ölümünü önce ye¤enine de¤il, Aydan
Han›m'a bildirmiflti.
“Nas›l sevinmeyeyim abla. Anneci¤im çok uzun zaman
sonra ilk defa gözlerini açt›, ilk defa konufltu.” diyen Sedef,
annesinin öldü¤ünü bilmiyordu henüz...
12
Üflüyorum Anne
SEVG‹L‹
***
Evinden almaya gitti¤imde, onu giyinip kuflanm›fl ola-
rak haz›r buldum. Beklemeyi sevmedi¤imi bilirdi.
‹çeri girmedim.
Ayakkab›lar›n› giydi ve ç›kt›k.
***
- Eflinin flu anda senin nerede oldu¤undan haberi var m›,
diye imal› ve alayc› bir tebessümle sordu.
Ani bir kararla yapt›¤›m davetin ve flimdi birlikte olma-
m›z›n getirdi¤i mutlulu¤u saklayam›yordu. Her hareketin-
de çocuksu bir coflku ve heyecan vard›.
Mönüyü tutan elleri titriyordu.
- Eskiden sen benim yedi¤imi yerdin, bugün ben senin
tercihine uyaca¤›m, dedi yemek listesini masaya b›raka-
rak...
Ben de, sayg›yla bekleyen beyaz giyimli garsona, onun
en sevdi¤i yeme¤i söyledim.
***
Keyifli bir sohbet eflli¤inde yedi¤imiz yeme¤in sonras›n-
da çay içiyorduk.
13
Sad›k Söztutan
14
Üflüyorum Anne
ALIYORLAR, GÖTÜRÜYORLAR
15
Sad›k Söztutan
16
Üflüyorum Anne
17
Sad›k Söztutan
18
Üflüyorum Anne
19
by
Üflüyorum Anne
***
Genç muhabir, o hafta, o s›ralar flöhretinin zirvesinde
bulunan genç bir flark›c›yla bir röportaj yapacakt›.
Yapt› da...
Müzik ve sanat a¤›rl›kl› bu söylefli, yine foto muhabiri-
nin çekti¤i çok özel resimlerle süslendi.
Alt› gün sonra dergi bas›ld›.
Genç söylefli muhabiri, sanki ilk kez röportaj yap›yor-
mufl gibi heyecanla ald›¤› derginin henüz üstünde tüten bo-
ya kokusunu içine çektikten sonra, h›zl› h›zl› kendi haz›rla-
d›¤› sayfay› açt›.
“Özel Yaflam” sayfalar›, kocaman resimlerle flahane gö-
rünüyordu. Konufltu¤u genç flark›c› sayfan›n ortas›nda kö-
pe¤iyle objektife gülümsüyordu. “Ailem Her fieyim” bafll›-
¤›n› att›¤› sayfalar›n bir baflka foto¤raf›nda flark›c›, villas›-
n›n bahçesinde kuyudan su çekiyordu.
Bir fleyi çok be¤enir, böbürlenip keyiflenirseniz, biraz ih-
tiyatl› olun; zira genellikle bir aksilik keyfinizin üstüne kib-
rit suyu s›kacakt›r.
21
Sad›k Söztutan
***
Mesai bitmek üzereydi. Genç muhabir, elindeki dergiyi
koltu¤unun alt›na saklar gibi s›k›flt›rarak ifl yerinden ç›kt›...
Ne yapaca¤›n› bilemiyor, eve gitmek istemiyordu.
‹lk üzüntü ve flaflk›nl›¤›n› att›ktan sonra, ikincisi akl›na
geldi; röportaj yapt›¤› flark›c›n›n yüzüne nas›l bakacakt›?
***
“Ertesi sabah yaflad›¤›m floku ömür boyu unutamam.”
diye anlatt› bana muhabir... “Günlük bir gazeteyi açt›¤›m-
da, röportaj yapt›¤›m genç flark›c›n›n annesinin ölüm habe-
rini gördüm!”
22
Üflüyorum Anne
***
Wimbledon…
Hangi “top toplay›c›n›n” nerede duraca¤›, Dük ve Dü-
fles’in kupa töreninde kaç ad›m ataca¤› ve kaç kelime konu-
flaca¤› önceden belli, tenis hayranlar›n›n günlerce kap›lar›n-
da yat›p kuyru¤a girdi¤i muntazam organizasyon…
***
Büyük Kort’un tribünlerini t›ka basa dolduran insanlar,
flaflk›nl›k içindeydi.
Çünkü ad› san› duyulmam›fl Belçikal› on alt› yafl›nda bir
k›zca¤›z, çim kortta f›rt›na gibi esiyordu.
Önüne geleni deviriyor, turlar ilerledikçe seri bafl› rakip-
lerini bile ezerek bu tarihi yerde ad›n› finale yazd›r›yordu!
***
Fakat…
Fakat finalde o k›z gitmifl, bir baflkas› gelmiflti adeta…
Önceki turlarda rakiplerine göz açt›rmayan raket o de-
¤ilmifl gibi, eli aya¤› birbirine dolaflt›, set alamadan Ameri-
kal› rakibine boyun e¤di.
***
Bunun sebebini anlamak için dört y›l öncesine dönmek
gerekirdi.
Belçikal› on alt› yafl›ndaki k›z buraya, Wimbledon’a ilk
kez o zaman gelmiflti.
Dört y›l önce, on iki yafl›nda bir çocuk olarak…
23
Sad›k Söztutan
24
Üflüyorum Anne
ANNE SEVG‹S‹
***
Genç floför, efli ve kaban alacaklar› sekiz yafl›ndaki k›z›y-
la üçüncü dükkâna girerken yorgun düflmüfltü.
‹çeride, fazla süslü ve boyal› bir anne ve onun da sekiz
yafllar›nda k›z› kaban be¤enmekle meflguldü.
K›z, k›rm›z› bir kaban› giymifl, bu kaban›n art›k kendisi-
nin oldu¤unu sanarak keyifle aynaya bak›yordu. Yüzünde
büyük bir memnuniyet ve coflku vard›.
Ama annenin tezgâhtar k›zla yapt›¤› pazarl›¤a bak›l›rsa,
al›fl verifl henüz bitmemiflti.
Kad›n:
- K›rk lira veremem. Ama madem k›z›m da bunu giydi;
otuz dokuza b›rak›n, diyordu.
- Ablac›¤›m, k›z›n›za çok yak›flt›, k›rkla otuz dokuz ara-
s›nda sadece bir lira var. Talimat gere¤i indirim yapam›yo-
ruz, ben bir fley yapamam, diye diretiyordu tezgâhtar.
- Siz indirmezseniz ben de almam!
25
Sad›k Söztutan
26
Üflüyorum Anne
***
Günümüzün de kavgal› yazarlar› vard›r.
Bunlardan, birbirlerini bir kafl›k suda bo¤mak isteyen
ikisi, görüfl farkl›l›klar›n› sütunlar›na dökerken, sürekli ha-
karet ederler.
Bununla yetinmez, dost sohbetlerinde, cemiyet içinde
birbirlerinin önünü kesmek için çabalarlar.
***
Geçti¤imiz günlerde, bu iki “düflman” yazardan birinin
annesi 74 yafl›nda hayata gözlerini yummufltu.
Yazar, Nuruosmaniye Camiindeki cenaze namaz› önce-
sinde, annesinin tabutunun yan›nda, onun son sözlerine
dal›p gitti:
“- Ah evlat, bir yudumluk daha hayat›m olsayd›, bütün
öksüz çocuklar› mutlu etmek isterdim, bir ihtiyara, bir tek
çaresize daha onu sevdi¤imi söylemek isterdim, çocuklar›n
yüzünü güldürmek isterdim, gözyafllar›mla bütün gülleri
sulamak isterdim.”
Yazar, hât›ralardan ç›k›p cami avlusuna döndü¤ünde,
annesinin yan›nda bir tabut daha gördü.
27
Sad›k Söztutan
28
Üflüyorum Anne
29
Sad›k Söztutan
***
Bütün gün ve gece, o esmer k›zca¤›z›n paralar› yetmedi-
¤i için çocuk dergisini iade etti¤i sahne gelip geçti gözleri-
nin önünden… Daha erken davranmad›¤›, daha çok ›srar
etmedi¤i için kendi kendine k›z›p durdu. Koyu bir piflman-
l›kla ertesi günü zor etti.
Sabahleyin markete giderek yine o çocuk dergisinden
sat›n ald›.
Marketin içini dolaflt›, d›fl›n› dolaflt›… O sevimli, o gu-
rurlu esmer k›z› bofluna arad›.
Umudunu kesip, yine otoparka yöneldi.
Arabas›na binerken otopark görevlisi koflarak geldi:
- Allah raz› olsun be abi, dün verdi¤in dergi çok makbu-
le geçti. Annesi k›z›mdan daha çok sevindi: “Param›z yet-
memiflti, sana da söyleyemedik. K›z›m; ald›¤› dergiyi geri
koymufltu, iyi ki ak›l edip alm›fls›n.” dedi bana, biliyor mu-
sun…
30
Üflüyorum Anne
***
On yedi yafl›ndaki sar›fl›n delikanl›, doktora yalvar›yor-
du:
- Benim kan›m tutuyor, ne olur benden al›n.
- O¤lum, kaç kere söyledim, on sekiz yafl›nda olman ge-
rekir diyorum ya… Baban bulmaya gitti nas›lsa, bekleye-
lim. Tamam m›?
Tam o s›rada özel hastanenin baflhekimi oradan geçiyor-
du, bu küçük tart›flmay› duyunca ilgilendi:
- Hay›rd›r?
Çocuktan önce doktor at›ld›:
- Hulusi Bey, bu delikanl›n›n annesi ameliyat olacak da
iki ünite taze kan ar›yoruz. Ben vereyim diye tutturdu.
Ama böyle boyuna posuna bakmay›n, on yedi yafl›nday-
m›fl.
Baflhekim:
- Olsun, birini ondan al›n, deyince çocu¤un gergin yüzü
yumuflad›.
Baba u¤rafl› Matbaa Meslek Lisesi’ne giden çocuk, anne-
sinin hastal›¤› belli olal› uyur-gezer gibiydi. Bir haftad›r
okula da gitmiyor, annesinin “son günlerini” birlikte geçir-
mek istiyordu.
***
31
Sad›k Söztutan
***
Üç gündür hastanedeydiler. Annenin bafl›nda baba ve
o¤ul… Hasta yata¤›n›n karfl›s›nda bir refakatçi yata¤›, iki
yata¤›n ortas›nda da bir koltuk…
Ertesi gün ameliyat vard›. Anne art›k bu fikre al›flm›flt›.
- Akflam, ilaçlar›n etkisiyle olacak, erken uyumuflum.
Refakatçi yata¤›nda hanginiz yatt›n›z bu gece?
Baba yata¤›n üstünde, o¤ul koltukta oturuyordu. Çocuk
kafas›n› kald›rd›:
- Ben yatt›m, ne oldu, horlad›m m›?
- Yok can›m, yok bir fley.
***
Ertesi gün annenin operasyonu baflar› ile gerçekleflmiflti.
Öyle ki, ameliyat›n dördüncü gününde taburcu olmaya
haz›rlan›yordu.
O¤lunun kolunda lavaboya gidip geldikten sonra, kendi
yata¤›n› bizzat kendisi düzeltmifl, valizini haz›rl›yordu.
- Difl f›rçam› hanginiz kulland›n›z?
- Ben, dedi o¤lu.
Anne kafllar›n› çatt›.
32
Üflüyorum Anne
***
Aile o gün hastaneden ç›kamad›.
Annenin, refakatçi yast›¤›nda ve difl f›rças›nda gördü¤ü
kan sebebiyle korktu¤u bafl›na gelmiflti.
Ameliyat öncesi, annesi için çocuktan kan alan doktor,
daha sonra baflhekime gitmifl, çocu¤un kan›ndaki eksiklik-
ten bahsetmifl, anne için baflka kan bulunmufltu.
fiimdi, baflhekimin odas›na ça¤›rd›klar› matbaac› babaya
meseleyi anlatmaya çal›fl›yordu iki doktor:
- Sorun; çocu¤un lenf bezesinden kaynaklanan lenfoma-
lar, amcac›¤›m…
“Amca”, doktorlar›n iyi fleyler söylemedi¤ini anl›yordu
ama ne dediklerini anlam›yordu. Kelimeler tafl parças› gibi
kafas›na çarp›p duruyordu:
- ‹lkel sinir hücrelerinden…. köken alan nöroblastom-
lar… tabii son zamanlarda yaflad›¤› afl›r› üzüntü ve stres
de… tetiklemifl olabilir.
Özetle, çocu¤un kan›n›n ileri tetkiki ile problem ortaya
ç›km›flt›: Lösemi (kan kanseri.) Ve genç vücut, ayn› hastane-
de yap›lan tedaviye cevap vermemifl, bir hafta sonra evine
ç›kar›lm›fl, evindeki sekizinci günde de ölmüfltü.
Baba ile anne, elli iki gün sonra ilk kez birlikte mezarl›-
¤a gidiyordu.
33
by
Üflüyorum Anne
Kahvalt›dayd›lar.
- Ben maçtan sonra anneme gidece¤im. Sen de salondan
ç›k›nca oraya gelir misin, dedi kad›n.
- Tamam. Sekiz civar›nda orada olurum, dedi efli.
***
Kad›n, üç büyük kulüpten birinin basketbol tak›m›nda
oynuyordu.
Erkek ise Voleybol Ligi’nin iddial› tak›mlar›ndan birinin
oyuncusuydu.
‹kisinin de ayn› gün, birer saat arayla maç› vard›.
***
Erkek voleybolcu maça ç›kt›.
Rakip, ‹stanbul’a yak›n bir ilçenin iddial› tak›m›yd›. Yüz
civar›nda seyirciyle gelmifllerdi.
Maç beklendi¤i gibi çok zorlu geçti. Setler (1-0), (1-1), (2-
1), (2-2) ve nihayet (3-2) fleklinde at bafl› bitti.
Kahraman›m›z olan erkek voleybolcunun tak›m› kazan-
m›flt›.
Maç›n son setinin son say›lar›nda büyük tart›flmalar ol-
du. “maç say›s›”nda ise gerilim doru¤a ç›kt›. Rakip tak›m›n
“‹çeri düfltü.” dedi¤i topa çizgi hakemi k›rm›z› bayrak kal-
d›r›nca, taflradan gelen yüz civar›ndaki seyirci, cebinde bul-
du¤u hemen her fleyi salonun ortas›na f›rlatmaya bafllad›.
Bizim voleybolcunun kafas›na bir küçük pil “k›smet ol-
mufltu.”
Kula¤›n›n hemen üst taraf› kan›yordu. Ortal›k savafl ala-
n› gibiydi; kimsenin kimseyle u¤raflacak hali yoktu.
35
Sad›k Söztutan
***
- Allah Allah! Size kim haber verdi anneci¤im! Bir fleyim
yok, ayaküstü dikifl att›lar. Ben de size geliyordum zaten,
hadi gidelim. Bofluna zahmet ettin.
Voleybolcu kay›n validesini üzgün bir suratla hastane-
nin acil servis giriflinde bulmufltu.
- Ne diyorsun o¤lum sen? Allah’›m sen akl›m› koru, di-
ye söylenerek ve surat› gözle görülür flekilde sarararak ban-
ka çöktü kad›nca¤›z...
Çünkü kay›n valide hastaneye, bayan basketbol derbi-
sinde beline sandalye yiyen k›z›n›n tedavisi için gelmiflti.
Damad›ndan haberi bile yoktu...
36
Üflüyorum Anne
VAHfi‹ ERKEK
37
Sad›k Söztutan
***
Her fley tekrar yoluna girmiflti.
Zorba ortal›ktan kaybolmufltu.
***
O talihsiz gün çocuklar›n› kendi bafllar›na b›rakan anne,
nafaka için yollara düflmüfltü.
‹kindi üzeri geri döndü¤ünde içinde s›k›nt› vard›.
Kalbi s›k›fl›yor, ad›n› koyamad›¤›, göremedi¤i bir el bo-
¤az›n› s›k›yordu sanki…
Yuvas›na geldi¤inde hazin manzaray› dehfletle görüp,
y›k›ld›.
‹ki yavrusu da bo¤ulmak suretiyle öldürülmüfltü!
***
Anne büyük ac›s›n› kalbine gömdü.
Hayat devam ediyordu.
Çocuklar›n›n katili ile ilgili flüpheleri, hiç beklemedi¤i
bir anda gerçe¤e dönüfltü, inan›lmaz bir rastlant› ile…
Yine ifle gidiyordu.
Ve uzun zamand›r ortal›kta görünmeyen o zorba karfl›-
s›na ç›k›vermiflti.
Hem de çocuklar› kendisinin öldürdü¤ünü belli edecek
tarzda; art›k çocuklar›n yok, birlikte olabiliriz diye!
Daha da flafl›rt›c› olan, anne bu zorbay› kabul etti, çare-
sizlikten ötürü…
Yaln›zd› ve bu son s›¤›nakt› çünkü…
***
Hayvan belgesellerini kaç›rmay›n.
Tanzanya Serengeti'deki bir kaplan ailesinin öyküsüydü
bu…
38
Üflüyorum Anne
PERDE ‹ND‹
***
Babas› bir ekmek f›r›n›nda çal›fl›rken, bir gün annesi,
a¤abeyi ve kendisini b›rak›p kay›plara kar›fl›nca bu deli-
kanl› da flirazeden ç›km›flt›.
H›rs›zl›¤›na ulvi bir k›l›f giydirmek için, çalaca¤› fleyleri
paraya çevirip bilgisayar almaya niyetlenmifl, günlerce bu
evi gözetlemiflti.
fiimdi, içinde bulundu¤u korkunun da etkisiyle, polisin
ikide bir bulundu¤u pencereye bakt›¤›n› zannediyordu.
Yakalan›rsa rezil olacakt›, çünkü o mahallede oturuyor-
du.
O dakika kalk›flt›¤› iflten çok piflman oldu, bu evden vu-
kuats›z olarak nas›l ç›kabilece¤inin hesab›n› yapmaya bafl-
lad›.
Henüz hiçbir fleye elini sürmemiflti…
Koltu¤a oturup, polise yakalan›rsa verebilece¤i bir ce-
vap arad›.
39
Sad›k Söztutan
***
- … ben seni daha çok seviyorum tatl›m.
- Annenlere yak›n olsun diye öyle bir ev kiralam›fls›n ki
ikide bir alarm sesiyle uyanaca¤›z galiba. Dün sen biletleri
almaya gitti¤inde gün boyu uyutmad›lar beni…
- Sorma, civarda bakmad›k yer b›rakmad›k. K›smet. Gi-
riflinde oto alarmc›s› oldu¤unu fark etmedim bile… Gece
çal›flmazlar nas›lsa…
- Gündüz de sen evde yoksun, benim dinlemem önemli
de¤il öyle mi?
Taze gelin ile damat, dü¤ünün üçüncü gününde, bir ta-
til beldesinde balay›ndayd›lar.
Cep telefonu çal›nca, adam çiçe¤i burnunda eflinin boy-
nuna dolad›¤› kolunu çekip, telefonun kapa¤›n› açarak ku-
la¤›na götürdü:
- Efendim?.. Benim?.. Kim?.. Ha, siz… Hay›rd›r?.. Yap-
may›n! Off... Kesin mi?.. Hiç s›ras› de¤ildi.. Kap› k›r›k m›?..
Neler çal›nm›fl?.. Annemlerin haberi var m›?.. Do¤ru ya,
saçmal›yorum.. Peki.. Sa¤ olun..
Telefonu kapatt›¤› halde kendi kendine konufluyordu:
- Tüh… Böyle rezalet olmaz… Sahipsiz bir kentte yafl›-
yoruz anas›n› satay›m!
- Ne oldu hayat›m?
- Arayan üst kattaki komflu… Eve h›rs›z girmifl... Akl›-
m›za gelen bafl›m›za geldi gördün mü? Kim bilir neler gö-
türdü…
- Kad›na telefon numaram›z› balay›m›z› zehir etsin diye
vermiflim desene… Nas›l olmufl?
40
Üflüyorum Anne
***
Acemi h›rs›z, bir an önce kendi semtinden mümkün ol-
du¤u kadar uza¤a gitmek için Halkal›’dan trene bindi, Ye-
flilköy’de indi.
Elindeki perdelerle Çiroz Pazar›’na girerken, ilginç bir
fley oldu.
***
Egzozcu kocas›n›n üç ay önce vefat etmesi sonras›nda
biricik o¤lu ile birlikte eflinin Ba¤-Kur emekli maafl›na mah-
kûm olarak yaflayan orta yafll› kad›n, yeni kiralad›klar› ev
için pazara kullan›lm›fl eflya bakmaya gelmiflti.
Yan›nda ise, hiçbir fleyinden anlamad›¤›, o¤lunun, “An-
ne bunun modas› geçti, zaten ikide bir ekran› kay›yor, mo-
demi flöyle, remi böyle…” diye yabanc› dilden flikâyetlerini
dinledi¤i siyah-beyaz bilgisayar› vard›.
Kader acemi h›rs›z›n perdeleri ile dul kad›n›n bilgisaya-
r›n› Çiroz Pazar›’n›n köflesinde buluflturdu.
Kad›n, bu de¤ifl tokuflta yaklafl›k olarak dört milyar ci-
var›nda bir kazanc› oldu¤unu Kanarya’da yetim o¤luyla
yaflad›¤› yar› bodrum eve gidince ö¤renecekti.
41
by
Üflüyorum Anne
KADINLAR TUVALET‹
***
Ço¤u yafll› on kifliye yak›n insan›n gürültüler pat›rt›lar
aras›nda biraz sonra içeriden döverek ç›kard›klar› kifli, bir
pazarc›yd›.
Bafl›nda kasketi, oduncu gömle¤inin üzerine geçirdi¤i
yele¤i, parma¤›nda flövalye yüzü¤ü, tüysüz yüzüne inat
kal›n kafllar›yla ellili yafllarda biri…
***
Ald›¤› darbelerle hastaneye kald›r›ld›¤› için olay ertesi
gün yerel bas›na yans›d›. Böylece pazarc› ile ilgili net bilgi-
ler ortaya döküldü:
Elli dört yafl›ndayd›.
Dört çocu¤u vard›.
Daha yirmi dokuz yafl›nda iken, efli ölmüfltü.
Bir daha evlenmemiflti.
43
Sad›k Söztutan
***
Pazarc›, kad›nlar tuvaletinde yakalan›p dayak yedi¤i
olay›n ertesi günü akflamüzeri, kap›s›nda bir polisin nöbet
tuttu¤u hastane odas›nda kendisini ziyarete giden gazeteci-
ye flunlar› söyledi:
“‹ki buçuk y›ld›r tedavi görüyorum; ama bu tedavi laf›n
gelifli… Maalesef burada ilaç bulmak çok zor… Art›k anla-
d›m ki, hayat boflmufl. Kendimi çocuklar›ma adad›m, flimdi
yolun sonuna geldi¤imi hissediyorum. Ac›lar içinde k›vra-
n›yorum. Herhalde ölece¤im, yaflam çizgim tükendi. Çek-
tiklerimin cümle âleme duyurulmas›n› çok isterdim.”
***
Gerçekten de pazarc›n›n yaz›lmaya de¤er gözü yafll› bir
öyküsü vard›.
Çünkü yirmi dokuz yafl›nda ve dört çocu¤u ile dul ka-
l›nca, çocuklar›n› korumak, cinsel tacize u¤ramamak için
tam yirmi befl y›l erkek k›yafeti ile yaflam›fl bir kad›nd› o…
Evet, kad›n dernekleri taraf›ndan tam befl kez ‘y›l›n an-
nesi’ seçilen Y. T., 13 Temmuz 2005 günü Kayseri’de, hasta-
nede hayata veda etti.
44
Üflüyorum Anne
DOKUZ DO⁄URMAK
***
Çok mutlu bir evlili¤i vard› oysa…
K›sa bir flört döneminden sonra evlenmiflti.
Efli onu, o eflini çok seviyordu.
Dü¤ün yapal› henüz bir sene dolmam›flt›. Aflklar› dipdi-
riydi.
- Hamileyim, dedi ve tokad› yedi.
***
Efli, babadan kalma bir zengin ve genç yaflta bir patron-
du. Yurt d›fl›nda e¤itim görmüfl insanlar›n kendine has fl›-
mar›kl›¤›, rahatl›¤› ve parlakl›¤›yla tekstil ihracat› piyasas›-
n›n “prenslerinden” biri olmufltu k›sa sürede…
- Hamileyim, dedi k›z ve tokad› yedi.
***
Oysa efli çok istemiflti bu çocu¤u… K›zdan daha çok…
“Acele edelim! Sülaleme ve servetime sahip olacak çocu-
¤umun bir an önce büyümesini istiyorum” derdi s›k s›k…
“K›z ya da erkek, hiç fark etmez. Huyu da yüzü de sana
benzesin yeter.” diye iltifat ediyordu kar›s›na…
K›z, “Yüzü bana, huyu sana benzesin daha iyi” diye kar-
fl›l›k verirdi.
- Hamileyim, dedi ve tokad› yedi k›z…
***
O sabah evden ç›kt›klar›nda ayr› ayr› otomobillerine
bindiler.
Her sabahki gibi mutlu bir flekilde koca kendi ifline, k›z
kendi “ifline” gitmiflti.
45
Sad›k Söztutan
***
K›z, Bayanlar 1. ligi’nin önemli tak›mlar›ndan birinde
voleybolcuydu; o sezon oynayacaklar› ilk Avrupa kupas›
maç› öncesi teknik direktörüne:
- Hamileyim, dedi ve tokad› yedi.
46
Üflüyorum Anne
GEL‹N GEL‹N
***
Belediye baflkan yard›mc›s›n›n misafir odas›na, kula¤›-
m›z› kabartt›¤›m›zda duyduklar›m›z, her kay›nvalidenin
beklentisi de¤il midir: ?
- Biraz daha çay al›r m›s›n anneci¤im?
47
Sad›k Söztutan
***
Yafll› anne, o¤lunun mesle¤inin ne ifle yarad›¤›n› ve yet-
ki s›n›rlar›n› bilmemekle beraber, önemli bir mesle¤i oldu-
¤unu seziyordu.
Bu bak›mdan da bu “önemli adam›n” a¤›z tad›n›n bo-
zulmamas› ve bir skandala yol açmamak için sesini ç›kar-
m›yordu ama… O¤lu ve misafirleri olmad›¤› zamanlar ge-
linine karfl› en çok kulland›¤› cümle flöyleydi:
- Hakaret etme ne olur… Az bir ömrüm kald› flurada…
Yar›n öbür gün ölece¤im.
- Ne zamaaan!
48
Üflüyorum Anne
KES‹LD‹ M‹ ELLER‹N?
Öyküyü bilirsiniz.
Mehmet Emin Yurdakul, hay›rs›z bir evlad› anlatt›¤›
manzum eserinde, gece yar›s› sarhofl olarak eve gelen o¤-
lun, dul annesini, "Kalk çabuk, kalk bana para ver!" diye
sert hareketlerle sarsarak uyand›rmas›n› kaydeder.
Anne, "Bende para ne gezer evlâd›m? Param olsa ele di-
kifli diker miyim?" dese de, hay›rs›z evlat elinde b›çakla, "O
masal› baflkas›na anlat sen. Para istiyorum! Yoksa vururum
seni!" diye tehdit eder.
Annenin feryad› yürek yak›c›d›r:
"Vurma, dur; beni dinle, hangi ana, para vermez o¤lu-
na?
Vallahi yok, olmufl olsa, feda olsun yoluna..."
Çocu¤un gözünü h›rs ve ihanet bürümüfltür, b›ça¤› an-
nesinin omzuna saplar.
B›çak darbesinden daha çok evlad›n ihaneti yere devirir
anneyi…
"Kim derdi ki, koynumda büyüttü¤üm o ellerin; benim flu
ak, flu k›nal› saçlar›mdan tutarak ac›madan, titremeden bana
b›çak vuracak?" diye inlerken, o¤lunun elinde kan görür.
Ve bunun üzerine, okuru tam kalbinden yakalayacak ve
yaralayacak cümle gelir anneden:
"O kan ne?.. O damlayan kimin kan›? Yoksa bana b›çak
saplarken ellerin mi kesildi? Kesildi mi ellerin? K›yamam…
Kaç buradan, seni flimdi gelip burada tutarlar; zincir vurup
o karanl›k zindanlara atarlar. Kaç buradan kufl gibi, ben ka-
n›m› helal ettim, sen de affet Yâ Rabbî!.."
***
Afla¤›daki sat›rlar› yazarken yukar›daki öykü akl›ma
geldi.
49
Sad›k Söztutan
***
So¤uk bir k›fl gecesinde eflinin yak›t tasarrufu sebebiyle
kafas›nda bafll›k ve aya¤›nda çoraplarla girdi¤i yata¤›ndan,
ac› ac› çalan telefonla kalkt› ö¤retmen delikanl›…
Gece lambas›n›n cimri ›fl›¤› ile önce telefonun yan›nda
duran saate göz att›, biri befl geçiyordu.
Bu saatte çalan hemen hiçbir telefon iyi fleylerin haberci-
si de¤ildi.
Küt küt atan kalbi ve titreyen elleriyle telefona uzand›,
ürkek sesi zor ç›kt›:
- Aloo?
Karfl›dan da belli belirsiz, korkak ama yumuflak bir ses
duyuldu:
- Benim…
Ac› bir haber yerine flefkatli bir ses duyunca hem rahat-
lam›fl, hem de sinirlenmiflti:
- Bu saatte ne var anne?
- Özür dilerim evlâd›m. Sen de yirmi dört y›l önce bu ge-
ce, bu saatte beni rahats›z etmifltin. Do¤um günün kutlu ol-
sun.
Delikanl›, annesinin burnunu çekmesinden, telefonu a¤-
layarak kapatt›¤›n› hissetti.
50
Üflüyorum Anne
***
Bir ölüm, hem de bir evlat ölümü anneden nas›l saklana-
bilir?
***
Anne yeni evine yerleflti. Bir de bak›c› tutuldu.
Spor yazar› gazeteden annesine telefon etti. Kula¤› zor
duydu¤u için ba¤›r›yordu:
- Anne bugün a¤abeyimi doktorlar›n tavsiyesine uyarak
Almanya'ya gönderdik. Apar topar gitti, sana u¤rayamad›.
- Almanya m›? Allah flifa versin. Aman iyi olsun da ba-
na dönüflte u¤ras›n.
***
Spor yazar› a¤abeyimiz bir baflka gün, Almanya'dan gelen
bir okuyucu mektubundaki pulu kopar›p bofl bir zarfa yap›flt›-
rarak, ölen a¤abeyinin a¤z›ndan annesine mektup yazd›, "H›z-
la iyilefliyorum annem, k›sa zamanda gelece¤im inflallah."
Zarf›n içine bir miktar da para koydu, annesinin semtin-
de oturan muhabire verdi, "Posta kutusuna koy lütfen." di-
yerek…
51
Sad›k Söztutan
***
Bir baflka gün, sesinin a¤abeyininkine benzemesinden
ve annesinin a¤›r iflitmesinden medet umarak telefon etti.
A¤abeyi olarak konufltu.
Anne:
- Ne zaman geleceksin o¤lum, özledim seni, dedi. Yoksa
bir Alman k›zla evlendin mi ha? Do¤ru söyle!
***
Spor yazar› a¤abeyimiz annesini ziyarete gitti¤inde ac›
çekiyordu. Çünkü annesi nefle içinde anlat›yordu:
- A¤abeyin para göndermifl. Dün telefon etti. Dedim,
yoksa Alman gelin mi getiriyorsun bana…
Konudan hiç haberi yokmufl gibi davranan spor yazar›-
m›z:
- Beni de arad› anne, sa¤l›¤› iyice düzelmifl, dedi.
- Bak o¤lum, biliyorsun benim baklavam› çok sever a¤a-
beyin, yapay›m da gönder ha? Bir daha k›smet olmayabilir.
O gelinceye kadar yaflar m›y›m bilmiyorum. Son bir defa
yesin olmaz m›?
‹çi burkuldu yazar›n… Yutkunarak tebessüm etmeye ça-
l›flt›:
- Bize hiç yapm›yorsun! Hep onu besle sen… fiaka yap›-
yorum. Olur anne, gönderirim.
Yazar›m›z, gece annesinde kald› ve ertesi gün bir tepsi
baklavay› getirip spor servisine ikram etti.
***
Bu melodram, bir gün, bir sonbahar günü ac› bir sonla
bitti.
‹lginç bir tesadüf sonucu anne, tam o¤lunun ölüm y›ldö-
nümünde, 74 yafl›nda, bak›c›s›n›n kollar›nda sessizce vefat
etti. Evlat ac›s› çekmeden…
52
Üflüyorum Anne
KAD‹RB‹L‹R
***
“Benim babam ‹stanbul'da tek bafl›na ne yapacak?” di-
yen k›z›, baban›n arkas›ndan, iki gün sonra ç›k›p geldi.
Daha sonras›nda ise efli ile telefonda flehirleraras› tart›fl-
malar bafllad›. Kocan›n, "Ya o, ya ben!" zorlamas› kaç›n›l-
maz olarak ayr›l›¤› getirdi.
Tazminats›z ve nafakas›z bofland›lar.
Genç kad›n art›k, mahkemeden "kopard›¤›" o¤lu ile bir-
likte, ‹stanbul'da babas›na bak›yordu.
53
Sad›k Söztutan
***
- Acilen tomografi çektirmeniz gerek.
Doktor için söylemek kolay da, iki ayd›r, babas›n›n dört
yüz küsur lira emekli maafl›ndan baflka bir kurufl geliri ol-
mayan dul kad›n için iki yüz yirmi befl milyon lira tutan to-
mografiyi çektirmek imkâns›zd›.
‹mkans›zd›, çünkü Kadir baban›n ani rahats›zl›¤› sonra-
s›nda taksi ile apar topar en yak›n özel hastaneye kofltur-
mufltu, bebe¤ini komfluya b›rakarak…
Yan›nda taksi ücretinden baflka neredeyse hiç paras›
yoktu. Tomografinin fiyat› ise bir ay geçinecekleri paran›n
yar›s›na eflitti.
Doktor tekrar etti:
- ‹leri tetkik için acilen tomografi gerekiyor.
Baba, doktorun odas›n›n iç taraf›ndaki küçük bölmede
sedyede yat›yordu. Kad›n, utangaç bir flekilde boyun atk›-
s›n›n ucundaki püsküllerle oynayarak:
- Param yok, dedi.
Doktor böyle sözleri çok duymufltu, umursamad›; masa
üzerindeki ajandas›n›, çantas›n›, kalemli¤ini düzeltti:
- Valla bilemem.
- Bir fleyler yap›lamaz m›?
Doktor bu açmazdan adeta memnun olmufl gibi tebes-
sümle:
- Hay›r, dedi. Hatta geçen hafta flark›c› (N.S.)'ye indirim
yaps›nlar diye ricac› oldum, mide bulant›s› ile gelmiflti. Sa¤
olsunlar muhasebede yar›m vizite alm›fllar, ama patron az
kals›n hepimizi birden kovacakt›.
Tam o s›rada d›flar›da, koridor duvarlar›nda yank›lanan
öfkeli bir ses duyuldu:
- Kaç kere söyleyece¤im size! Kapat flu pencereyi be k›-
z›m! ‹çeride klima çal›fl›yor, siz pencereyi aç›yorsunuz. Kli-
man›n anlam› ne o zaman?
Doktor aya¤a kalkarken söylendi:
54
Üflüyorum Anne
55
by
Üflüyorum Anne
ANASININ YAVRUSU
57
Sad›k Söztutan
***
“Ç›k›flta arkadafl›mla birlikte taksiye bindik. Sadece tak-
siye bindi¤imizi ve sonras›nda beni bir araban›n arka koltu-
¤una yat›rd›klar›n› hat›rl›yorum. Arka sa¤da oturuyor-
dum. Kaza s›ras›nda torpido gözüyle koltu¤un aras›na gir-
miflim. Arkadafl›m ölmüfl. Beni yoldan geçen biri kurtarm›fl.
Baca¤›m, sol bile¤im, sa¤ omzum ve dirse¤im k›r›k. Neyse
ki surat›mda bir fley yok. Yüzüm çok önemli, herkes gü-
lümsememi çok sever.”
***
Genç k›z özel hastanenin tek kiflilik temiz odas›nda,
bunca badireden sa¤ ç›km›fl olman›n sevinci ile gelene gi-
dene bafl›ndan geçenleri ve nas›l olup da kurtuldu¤una
kendisinin de flaflt›¤›n› anlat›yordu. Bir yandan da çantas›-
n›n içinde cep telefonunu ar›yordu. Çantay› kurcalarken
fermuarl› iç cebinde annesinin yaklafl›k k›rk gün önce koy-
du¤u zarf› buldu. Unutmufltu.
Ve üç gündür hastanede yan›ndan bir an için ayr›lma-
yan, sevgi dolu gözlerle kendisine bakan annesine döndü:
- Dedi¤im gibi, bu paraya hiç ihtiyaç olmad› anne, dedi
ve zarf› açt›.
Zarf›n içinden para de¤il de temiz bir dosya k⤛d› ç›k-
t›¤›n› görünce merakla kafllar›n› çatt›. Annesinin tek cümle-
lik el yaz›s›n› gözleriyle okudu:
“Melekler kol kanat gersin mele¤ime, amin.”
58
Üflüyorum Anne
***
‹htiyar kad›n ö¤retmenlikten emekliydi.
Yüzünde ince ince belki yüz çizgi, ellerinde yol yol bel-
ki elli yeflil damar… Mahallelinin hafif dengesiz diye bakt›-
¤› 74 yafl›ndaki "Deli Hoca Han›m" hiç aksatmadan, her cu-
ma sabah› önemli bir yolculu¤a haz›rlan›r gibi giyinip ku-
flan›r, tek bafl›na oturdu¤u müstâkil evinin bahçesindeki
emektar Vosvos'una biner, gürültülü motorunu çal›flt›r›r,
yar›m saat oturduktan sonra iner, günlük ifllerine dönerdi.
Akflamüzeri, saat tam beflte yine anahtar› al›p Vos-
vos'unun yan›na gider, yine çal›flt›r›r, yine yar›m saat otur-
duktan sonra iner, "tek evlâd› olan kaplumba¤as›n›n" bran-
das›n› üzerine serer, evine girerdi.
***
Hoca Han›m elden ayaktan düflüp yata¤a mahkûm hale
geldi¤inde, ilk kez bir gazeteciye özel hayat›n›n perdesini
aralad›.
Eflinin bir arkadafl›n›n o¤lu olan bu gazeteciyi evine da-
vet etti¤inde bir istekte bulundu.
Deli Hoca Han›m anlat›yor:
"Emekli gümrük memuru beyim 1994 senesinde Hakk›n
rahmetine kavufltu. 'Ne ‹stanbul'un içinde, ne de d›fl›nda
bir yerde yaflamak istiyorum.' demiflti. Bu kararla yola ç›k-
t›k. ‹stanbul'un insan›n üstüne üstüne gelen bo¤ucu ve bez-
dirici hayat›ndan kaç›p, buraya, Güzelce'ye yerlefltik.
Haftada bir gün, cuma günleri, emektar Vosvos'una bi-
ner, beni de yan›na al›rd›; ‹stanbul'a inerdik.
Beyim, son y›llarda insanlarla hemen hemen hiç konufl-
59
Sad›k Söztutan
60
Üflüyorum Anne
SESS‹Z TELEFON
***
Üniversitede memur olarak çal›flt›¤› için, hastanede tan›-
d›¤› çoktu. Gastroenterologun yan›na efliyle birlikte girdi.
Daha doktorla henüz konuflmaya bafllam›fllard› ki cep
telefonu çald›.
- Özür dilerim, diyerek odadan d›flar› ç›kt›.
Yine sessiz bir telefondu.
H›fl›rt›, belki derinden gelen bir müzik sesi… Ama aç›k-
t› karfl›daki telefon… Ses yoktu.
- Efendim?
Ba¤›r›p ça¤›rmak, hakaret etmek istemiyordu; “Kesin-
likle beni tan›yan biri” diye düflünüyordu. “Emine'dir me-
sela… Bir türlü kabullenemedi ayr›l›¤›… Ama o art›k niflan-
61
Sad›k Söztutan
***
Doktorun yan›ndaki resmi havaya ra¤men han›m› sert-
çe bakm›flt› surat›na, “Nerede kald›n?” sorusu vard› bak›fl-
lar›nda…
Çeflitli sorular soran, tetkikler yapan doktor muayene-
nin sonunda teflhisini aç›klad›:
- Hipokondriazis.
Kad›n:
- Yani?
Kocas›:
- Ne demek, diye sordu ayn› anda.
- Yo yo, önemli bir fley de¤il, dedi doktor koltu¤una otu-
rurken. Han›mefendi siz toparlan›n d›flar› ç›k›n. Ben eflinize
bir iki ilaç yaz›p verece¤im.
Kad›n daha da korkmufltu. Çaresiz d›flar› ç›kt›, akl›n› ve
bütün dikkatini içeride b›rakarak…
Doktor, endifleli kocaya tebessümle döndü:
- Bir fley yok, hastal›k hastal›¤› gibi geldi bana. S›kça ya-
par m› bunu?
Adam kar›s›n› çekifltirmekte sak›nca görmedi:
- Hem de çok doktor bey! “Bende önemli bir hastal›k var
ama doktorlar anlam›yor.” diyor sürekli… Hep hastal›ktan
bahseder, “Gö¤süm yan›yor, karn›m a¤r›yor.” der durur.
- Tipik hipokondriyak… Hastal›k hastas› yani…
***
Akflamüzeri memur eczanede s›ra beklerken cep telefo-
nu bir kez daha çald›. Bu defa müzik sesi daha net duyulu-
yordu.
62
Üflüyorum Anne
- Efendim?
Cevap yoktu. “Kim ya? Yoksa Elif mi? Ama o evlendi.
Müzik düflkünü Hayriye olabilir. Belki de Derya…”
‹laçlar› al›p karmakar›fl›k kafa ile arabaya döndü. Efline
bir fley belli etmemek için:
- Marketten al›fl verifl yapal›m m›, diye sordu.
- ‹yi olur, evde bir fley kalmad›.
***
Markette hangi marka daha ucuz diye yo¤urt kovalar›n-
dan birini koyup di¤erini al›rken, telefon tekrar çald›. Bu
kez derinden bir a¤lama sesi duyuluyordu. Arka fondaki
müzi¤i anlamaya çal›flt›. “Biz bize yaflarken geldik oyu-
na…” sözlerini duydu.
“Tamam, klasik müzik tutkunu Süreyya olmal›… Nere-
den akl›na esti bunca zaman sonra?” diye akl›ndan geçirdi
ve bu kez telefonu kendisi kapatt›.
Cevaps›z telefonun öteki taraf›nda, yata¤›nda iyice hal-
siz düflmüfl, gözlerinden ya¤mur gibi yafllar akan, dudakla-
r› ve elleri titreyen, telefonu yata¤›n içine b›rakt›ktan sonra
da, “Allah›m, onu hep bahtiyar etmeni diliyorum.” diye
dua eden, evlendi¤inden beri kap›s›n› çalmad›¤›, 74. do-
¤um gününü idrak eden annesi vard›
63
by
Üflüyorum Anne
HAKEM‹N ANNES‹
65
Sad›k Söztutan
***
Maç›n bafl›nda hakemin ölen annesi için sayg› duruflun-
da bulunan seyirciler, bu kez hep bir a¤›zdan hakemin an-
nesi dâhil yedi sülalesine küfrediyordu.
Ve maç›n bafl›nda seyirci ac›s›na ortak oldu diye gözya-
fl› döken hakem, flimdi üzüntüden a¤layarak polis eflli¤inde
soyunma odas›na iniyordu.
66
Üflüyorum Anne
***
Meral’in annesi öleli yirmi üç gün olmufltu ama sanki az
önce mezarl›ktan dönmüfl gibi içi yan›yordu. Kendini hiç-
bir fleyle meflgul edemiyordu. Samimi oldu¤u arkadafllar›
içinde, en sa¤lam inançl› olan, Yasemin’e s›¤›nm›flt› teselli
için… Telefonda a¤l›yordu habire:
- Odas›na giremiyorum, gard›robunu açam›yorum.
- Müslümanlar›n böyle zamanlarda birbirine söyledi¤i
“Allah sab›r versin.” sözü ne kadar önemli görüyor mu-
sun? Sabra ne kadar ihtiyaç duyuyoruz. Sab›r liman› olma-
sayd›, sevdiklerimizi kaybetti¤imizde, üstümüze ya¤an hü-
zünden hangi flemsiye ile korunacakt›k?
- Bir yandan cesedini ç›kar›yoruz hastaneden, bir yan-
dan elime pofletler tutuflturuyorlar. Elbiseleri, el çantas›, çi-
çekleri… Hepsini babama verdim ve bir daha hiç bakama-
d›m Yasemin.
67
Sad›k Söztutan
***
Meral maden mühendisli¤ini bitirmesine ra¤men, k›sa
aral›klarla mesle¤ine uygun bir iki iflte çal›fl›p, sonra hiç il-
gisiz bir alana s›çram›flt›; ‹stanbul fiaflk›nbakkal’da bir kafe-
yi devral›p iflletmeye bafllam›flt› yedi ayd›r…
Ancak hem esnafl›ktaki acemili¤i, hem son birkaç ayd›r
annesinin hastal›¤› sebebiyle dükkân› tamamen çal›flanlar›n
insaf›na b›rakmas› sebebiyle epey borçlanm›flt›. Mobilyac›-
ya, pastaneye, içecek firmalar›na ödemesi gereken paralar›
verememiflti.
Kafe müdürünün hesab›na göre otuz befl bin lira kadar
s›cak paraya ihtiyaç vard›.
***
Bir süredir eve seyrek gelen babas› o gün kafeye telefon
etmifl ve akflam eve birisini getirece¤ini söylemiflti. “Art›k
tan›flman›z› istiyorum.” dedi¤i için, Meral kimin gelece¤ini
tahmin etmiflti.
“Bunu kald›ramam.” diyordu kendi kendine, “Daha an-
nem öleli bir ay bile dolmad›.”
***
Akl›na gelen, bafl›na gelmiflti. Babas›, akflam eve, nere-
deyse annesi ile ayn› yaflta, ayn› boyda, ayn› saç kesimli, ay-
n› ses tonuna sahip bir han›mla ç›kagelmiflti.
Meral çoktan karar›n› vermiflti; e¤er babas› bu eve bir
han›m getirecekse, o gidecekti. Bu sebeple babas›na ve ge-
len kad›na çok da surat yapmad›. “Akflam› geçifltireyim, ifl
resmiyete binerse zaten ben olmayaca¤›m.” diye düflündü.
***
Babas› gece “sevgilisi” ile evden ç›karken:
68
Üflüyorum Anne
***
Oysa babas› hastaneden ç›k›l›p, cenaze topra¤a verildi¤i
akflam gitti¤i “sevgilisinin” evinde telefonu açm›fl, sa¤›n›
solunu kurcalam›fl, ölen kar›s›ndan bir ses kayd› bulmufltu.
Zoraki bir konuflma ile flöyle diyordu Meral’in annesi:
“K›z›m Meralim, babandan her türlü eziyeti görmüfl-
tüm; ama en büyü¤ünü en sona saklad›¤›n› bugün ö¤ren-
dim. Bugün hastane odama sevgilisi ile geldi. Sana bu ses
kayd›n› haz›rlad›m çünkü babanla ortak banka hesab›m›z-
da benim emekli ikramiyemin de içinde bulundu¤u altm›fl
bin dolar civar›nda para var. O paran›n benim pay›ma dü-
flen k›sm› senindir. Hakk›n› helal et k›z›m.” diyordu.
Ama babas›, k›z›na telefonu getirmeden önce bu kayd›
silmiflti.
69
by
Üflüyorum Anne
***
Lise birinci s›n›f ö¤rencisi çocu¤un annesine "Çaresine
bakaca¤›m." derken güvendi¤i fley, sahip oldu¤u tek ser-
maye olan bilgisayar›yd›.
Yedi ay önce annesine büyük ›srarlar sonucu ald›rm›flt›.
Bu kez annesinden habersiz bilgisayar› satmaya karar
vermiflti.
Eve geldi¤inde üzüntü ile odas›na kapand›. Bilgisayarda
kendisine ait dosyalar› "temizlemeye" ve bilgisayar› sat›fla
haz›r hale getirmeye koyuldu.
***
71
Sad›k Söztutan
72
Üflüyorum Anne
***
‹ki gün sonra, anne bankamati¤in önündeydi. Kart› ci-
haza sokup, flifreyi girdikten sonra "para çekme" tufluna do-
kundu¤unda hesapta "iki yüz elli lira" oldu¤unu gördü!
Bankamatik paray› vermek üzere tatl› tatl› h›r›ldamaya
bafllad›¤›nda, anne tebessüm ve sevgi ile o¤luna dua etti.
Paray› al›p doktorun yolunu tuttu.
***
Anne muayenesini yapt›rm›fl, ilaçlar›n› alm›fl, doktor
arac›l›¤›yla hastaneden gün koparm›fl ve rahatlam›fl olarak
eve geldi¤inde o¤luna s›radan bir cümle söyledi:
- Geçen gün unuttum o¤lum, hayatta ne büyük rastlan-
t›lar var; doktorun ad› da soyad› da seninki ile ayn›… Mem-
leketini sordum, bizlerle ilgisi yok, göçmenmifl.
73
by
Üflüyorum Anne
ANNE YARISI
***
Gerçekten de Halime, yabanc›s› oldu¤u ‹stanbul’da k›sa
sürede bir iki konu komflu, dost edinse de, hemen her sabah
mutlaka teyzesi Hangül Nineyi arar, ondan sonra bafllard›
ev ifllerine…
Ufak tefek hastal›klar, hamilelik sanc›lar›, do¤um gibi
insani mazeretler sebebiyle arada telefonlar› aksatt›¤› olur-
du ama bu bir iki günü geçmezdi.
***
Bebe¤i ile birlikte iki y›l sonra tatil için Erzurum’a dö-
nüp teyzesini yatakta buldu¤unda çok üzüldü Halime…
Her seferinde telefonla konuflmak için zorlanarak aya¤a
kalkt›¤›n› görünce, hemen bir elektrikçi getirterek, telefonu
yata¤›n›n ucuna çektirdi.
Hangül Nine, uzun uzun öpüp koklad›¤› ye¤enine alel
acele di¤er ye¤enini çekifltirdi:
- Her gün penceremin önünden geçiyor ama dönüp bak-
m›yor! Senden baflka aray›p soran›m yok k›z›m. Allah tut-
tu¤unu alt›n etsin!
75
Sad›k Söztutan
***
Halime’nin ‹stanbul’a dönüflünden üç ay sonra birden
telefonlar› kesildi.
Hangül Nine, kendisine bakt›¤› için emekli maafl›n›n ya-
r›s›n› verdi¤i Gönül’ü s›k›flt›r›yor, Halime’yi aramas›n› söy-
lüyordu.
Gönül de her defas›nda ayn› cümleyi tekrarl›yordu:
- Dedim ya eze, herhal ki evlerini degiflm›fllar. Ariram
ariram 盤an yo¤.
***
Gael Grene der ki, “Büyük Katerina birlikte olduktan
sonra sevgililerini öldürürdü. Çünkü ertesi gün sevgilisinin
ona telefon etmemesinin yaflataca¤› bofllu¤a dayanamaz-
d›.”
Hangül Nine, derinden hissetti¤i bu “boflluk” için yan›p
tutufluyor:
- Ya¤mur gibi ya¤ar bafl›ma tafllar / ‹lla dostun gülü ya-
ralar beni… deyip duruyordu.
Gönül:
- Yapma eze, embele deme, dedikçe o, hayat›nda en gü-
vendi¤i insan›n da s›rt›n› döndü¤ünü, oysa teyzenin anne
yar›s› oldu¤unu, ahir ömründe bu vefas›zl›¤›n kendisini
y›kt›¤›n› söylüyordu.
***
Halime teyzesini nas›l aras›n ki, teyzesine hiç bahsetme-
di¤i alt› ay önceki ameliyat›n sonras›nda, bir cuma günü
koltukta otururken ve tam da sala okunurken kalp damar-
lar›n›n t›kanmas› sonucu -t›pk› annesi gibi- genç yafl›nda
vefat etmifl, ‹stanbul’da topra¤a verilmiflti.
Teyzesine söylemiyorlard›, söylemeyeceklerdi.
76
Üflüyorum Anne
***
Tren gar›n›n yüksek tavanl›, so¤uk beton salonundaki
ahflap bankta yan yana oturuyorlard›.
- Ne kadar sürer yol?
- Bir güne ancak gideriz, on iki saat filan.
77
Sad›k Söztutan
***
Gürbüz Bey emekli ö¤retmendi. Kar›s› kendi köylüsü,
uzaktan akrabas›, ev han›m›yd›.
Evliliklerinin yirmi alt›nc› y›l›ndayd›lar.
Çok düflkün olduklar› tek çocuklar› Zeynel, s›n›f ö¤ret-
menli¤ini bitirmifl, ‹stanbul'da mesle¤inin ikinci y›l›n› yafl›-
yordu.
Ve o¤ullar›, onlara, hayatlar›n›n en büyük sürprizini
yapt› bir gün; telefonda, “fiey anne, ben evlendim.” diye-
rek…
Zeynel, anne ve babas›n›n biraz ileri yafllar›nda dünya-
ya geldi¤i için, sanki aradaki yafl fark›, mesafe fark›n› da ge-
tirmifl gibi, gönül dünyas›n› hiç açmam›flt› onlara…
78
Üflüyorum Anne
***
Ba¤dagül Han›m'›n içi içine s›¤m›yordu, Haydarpafla
Gar›'n›n beton parkelerinde o¤lunun arar gözlerle treni ta-
rad›¤›n› görünce eliyle iflaret etti:
- Hah, orada Zeynel!
Gürbüz Bey, eflinin kolundan tutup yüzünü kendisine
çevirdi:
- Bak, bir kez daha söylüyorum hatun, o¤lana sitem et-
mek yok! Niye bizden habersiz evlendin diye d›rd›r yok.
Hele gelinimize... Asla!
Anne, yol boyunca tekrarlanan bu tembihten b›kk›nl›¤›-
n› göstermek için surat›n› asarak:
- Tamam tamam, dedi.
***
Zeynel, babas›n›n ve annesinin elini öptükten ve bir iki
al›fl›ld›k laf etikten sonra, ezik bir flekilde ortaya konufltu:
- Takside konuflamay›z. fiöyle bir durum var… Bizim
han›m biraz titizlik yap›yor da… Onlar›n fleyleri böyley-
mifl…
Baba, laf kalabal›¤›ndan flüphelendi:
- Ne demeye çal›fl›yorsun o¤lum?
O¤lan, bir haftad›r zihninde evirip çevirdi¤i cümleyi bir
atefl topu gibi orta yere döktü:
- Otelde kalacakm›fls›n›z...
79
by
Üflüyorum Anne
***
Agâh Eminönü'ndeki hengâmeden s›yr›l›p kendisini va-
pura att›¤›nda derin bir nefes ald›. Vapurda birkaç Fenerli
vard›.
Vapur iskeleden demir ald›ktan sonra manevras›n› ta-
mamlad›¤›nda, Agâh'›n bulundu¤u aç›k bölüm sert bir rüz-
gârla sars›ld› ve Fenerli bir delikanl›n›n bafll›¤› kafas›ndan
uçup yere düfltü. Agâh e¤ilip, ayaklar›n›n dibine gelen bafl-
l›¤› yerden alarak sahibine verdi.
81
Sad›k Söztutan
***
Vapur, o¤ul veren ar› kovan› gibi içindekileri sahile dök-
tü¤ünde Himmet ile arkadafl› (Necip, 24 yafl›nda, bir devlet
dairesinde floför) kol kola girip, Cimbomlu Agâh'› bir met-
reden takibe bafllad›lar.
V›z›r v›z›r iflleyen caddeyi karfl›ya geçtiler. Birkaç ad›m
sonra Necip, Himmet'e dedi ki:
- Gel flu camide derbi için dua edelim. Namaz k›lal›m.
Namaz k›lmay› biliyor musun?
- Olum herif kaybolacak.
Necip duda¤›n› ›s›rarak düflündü bir süre:
- Evet… O da var… Ne yapsak…
- Zaten ben namaz› bilmiyorum.
Karar vermelerine gerek kalmad›, çünkü Agâh camiye
yöneldi.
***
82
Üflüyorum Anne
83
Sad›k Söztutan
***
Agâh tak›m›n›n kaybetti¤i ama kendisinin iki yeni dost
kazand›¤› maçtan eve döndü¤ünde annesini mutfakta bul-
du:
- Sen sabah ne demifltin anne beni u¤urlarken?
Annesi hat›rlamakta zorland›. Sonra birden:
- Hah hat›rlad›m, dedi. “Tevekkeltü Alallah dedim.
- Ne demekti?
- "Seni Allah'a havale ettim" demek; ne oldu ki?
84
Üflüyorum Anne
***
Olay fluydu:
‹sviçre’nin baflkenti Bern yak›nlar›nda flirin bir kasabada
yaflayan genç kar› koca çift, bebeklerini ilk kez, Bebek’te ya-
flayan anne babalar›na getireceklerdi.
Gerçi yeni dede ve nine, torunlar›n› do¤umundan itiba-
ren hemen her gün internetten izliyorlard›, yanlar›nda bü-
yüyormufl gibi her an›n› biliyorlard› ama ilk kez “kokusu-
nu içlerine çekeceklerdi.”
Ama o¤ul (Serdar), babas›na telefonda, izne ayr›ld›klar›-
n› ve üç gün sonra ‹stanbul’a geleceklerini, bu haberi anne-
lerine söylememesini rica ediyordu.
Sürpriz yapacaklard›.
Çünkü anne hem o¤luna, hem o¤lunun o¤luna afl›r› de-
recede düflkündü.
Saatlerce internet karfl›s›nda oturur, huzurla, mutluluk-
la ve hasretle a¤lard›.
***
Mutlu haberi ald›¤›n›n akflam› eve gelen banka yönetici-
si baba, sevincini saklamakta zorlan›yordu.
‹ki kiflilik yemek masas›nda konuya te¤et geçti:
- fiimdi torunun pat diye geliverse ne yapars›n?
- Ah can›››mmm... Ay nerede flekerim, Serdar’la bugün
konufltum, “Anne burada ifller çok yo¤un”, kanton seçimle-
85
Sad›k Söztutan
***
Bo¤az’da insanlar feci bir kazan›n etraf›nda toplanm›flt›.
Dura¤a do¤ru yaklaflan belediye otobüsü, karfl›dan süratle
gelen spor bir araban›n hatal› sollama sebebiyle tam önüne
ç›kmas› üzerine, aniden kald›r›ma ç›kt›.
Perizat Han›m otobüs ile durak aras›nda s›k›flm›flt›. Bü-
yük kargafla içinde ambulans gelip de hafif yaral› bir adam-
la birlikte Perizat Han›m› hastaneye do¤ru götürmek üzere
hareket etti¤inde, küçük Cenk’i ilk kez ülkesinin toprakla-
r›na getiren Zürih uça¤›n›n tekerleri Yeflilköy’de piste de¤i-
yordu.
Ne yaz›k ki, facia bu kadarla bitmedi.
***
Üç gün komada yaflayan Perizat Han›m›n ölümü tart›fl-
ma konusu oldu; çünkü talihsiz kad›n›n anestezi sebebiyle
öldü¤ü iddias› vard›.
Bankac› koca, ünlü avukatlar›n bulundu¤u hukuk büro-
sunda nefes nefese hastane raporlar›n› gösterip hakl›l›¤›n›
anlat›yordu iki avukata...
86
Üflüyorum Anne
***
Eve yak›n iflyerinden ça¤›rd›¤› efliyle ö¤le yeme¤i için
sofraya oturan genç hakem, neredeyse yemeklere hiç do-
kunmad›. Didikleyip durdu¤u tabaktan kafas›n› kald›r›p,
çatal› kenara koyarak efline döndü:
- Anac›¤›m› görmek istiyorum.
Genç hakemin üzüntüyle ve yalvar›rcas›na söyledi¤i bu
söz kar›s›n› k›zd›rd›:
- Yani s›ras› m› flimdi? Madem Ankara’ya gitmedin, ço-
cu¤un okuluna git. Saat üç buçukta veli toplant›s› var.
- Okula sen gidecektin ya?
- Sen yoksun diye ben gidecektim. fiimdi madem bura-
das›n sen git.
87
Sad›k Söztutan
88
Üflüyorum Anne
***
Celal Amca'n›n hastal›¤› ilerleyince, hastaneye kald›r›l-
m›flt›.
Yaklafl›k yirmi gündür hastanedeydi.
Kerem, s›rf babas›na Avusturya'daki ablas› Hale'yi gös-
termek için laptop alm›flt›.
Hastane odas›nda MSN'yi aç›yor, k›z› ile babas›n›n gö-
rüntülü konuflmas›n› sa¤l›yordu.
‹lk kez gördü¤ü bu sisteme Celal Amca'n›n akl› erme-
miflti ama çok memnun olmufltu.
fiimdi art›k o¤lunun laptopu ile hastaneye gelmesini
dört gözle bekliyordu.
O¤lu da hemen her gün, ya da gün afl›r› babas›n› ziyare-
te gidiyor, o arada da baba ile ablay› sanal ortamda bulufl-
turuyordu.
***
Herkes Kerem'in babas›n›n ölümünü beklerken annesi
öldü!
89
Sad›k Söztutan
***
Celal Amca bu kez üç çocu¤unu da karfl›s›nda görünce
hem çok sevindi, hem çok üzüldü.
Yurt d›fl›ndan beklenmedik bir flekilde gelen k›z›n› daha
bir hasretle koklad›:
- Ne zaman geldin? Niye hiç bahsetmedin?
- Sürpriz olsun istedim baba, dedi Hande, söyleseydim
gelmeme engel olurdun belki.
Celal Amca:
- Teflekkür ederim k›z›m, dedi minnetle gözlerini kapa-
tarak. Engel olmazd›m. Ayaklar›na sa¤l›k. Nas›ls›n peki, iyi
misin? Al›flabildin mi?
Zoraki bir flekilde gülümsedi Hande:
- Ben iyiyim baba, sen iyi olunca daha da iyi olaca¤›m.
Celal Amca, o an akl›na gelmifl gibi gözleriyle oday› ta-
rad›; mevcut kiflileri içinden sayd› ve:
- Anneniz niye gelmedi, dedi.
Bu s›radan; ama kor gibi soru çocuklar› sarst›. Küçük
Billur kendini odadan d›flar› zor att›. Kerem yata¤a s›rt›n›
dönecek flekilde, titreyen dudaklar›yla pencereden d›flar›
bakmaya bafllad›.
- Annem, biraz rahats›z hissetti kendini, dedi Hande.
Gelemedi…
Celal Amca yutkundu, peki dercesine hafifçe kafas›n›
sallad›.
***
Biraz sonra Billur yüzünü lavaboda y›kam›fl ve topar-
lanm›fl olarak odaya döndü.
90
Üflüyorum Anne
91
by
Üflüyorum Anne
***
Gerçekten de hayat› televizyondu bir çocuk annesi genç
ev han›m›n›n…
***
Telefon flirketinde çal›flan baba, o akflam merdivenleri
nefes nefese ç›karken kuca¤›nda yeni bir televizyon vard›.
Onca paraya k›ym›fl olman›n gücüyle, kar›s›n›n sevinci-
ni harmanlay›p f›rçay› bast›:
93
Sad›k Söztutan
***
Gazetelerde okudunuz:
Olay günü, kad›n yemekle meflgulken, bir buçuk yafl›n-
daki k›z› mutfakta oynuyordu. Birden kenardaki sehpaya
çarp›nca dengesi bozuldu ve sehpan›n üzerinden devrilen
televizyonun alt›nda kald›! Kad›n canh›rafl bir flekilde kal-
d›rd›¤› televizyonun alt›ndan ald›¤› kendinden geçmifl k›z›
için hemen ambulans ça¤›rd›. Ancak talihsiz çocuk kald›r›l-
d›¤› hastanende hayat›n› kaybetti. Çocu¤un beyin kanama-
s› sonucu öldü¤ü aç›kland›.
94
Üflüyorum Anne
***
‹ki taraf da kad›n oldu¤u için, bu tats›z tart›flman›n gali-
bi yoktu.
Veli, yani Halime Han›m, çatalla çorba içtiklerini fark
edip, söylene söylene evinin yolunu tuttu.
Gerçekten de küçük Ege Nur daha ilkokul dördüncü s›-
n›fta olmas›na ra¤men bir sürü ödevle eve geliyor, bütün
bir akflam sayfalar dolusu yaz› yaz›yordu.
Halime Han›m bu duruma içten içe öfke duyuyordu
günlerdir. Sonunda, -k›z›ndan habersiz- ö¤retmenin karfl›-
s›na dikilmiflti.
95
Sad›k Söztutan
***
Tart›flman›n ertesi sabah biraz tedirginlikle uyand› Hali-
me Han›m.
Hemen Kur'an-› kerimi aç›p, bir Yasin okudu.
Kahvalt› s›ras›nda rüyas›n› k›z›na anlatt›:
- Nereden rüyama girdiyse Egeci¤im, güya senin Çi¤-
dem ö¤retmenin rüyamda bana yalvar›yordu, “Ne olur eli-
mi tut. Ne olur annemi kurtar.” diye…
- Eee?
- Ne yapaca¤›m› flafl›rd›m k›z›m. Korku ile uyand›m, he-
men bir Yasin okudum.
***
Küçük Ege Nur okula gider gitmez bu rüyay› ö¤retme-
nine anlatt›. Hem de bütün s›n›f›n önünde...
Ve Çi¤dem ö¤retmen alelâcele s›n›ftan d›flar› ç›karak cep
telefonuna davrand›:
- Alo, Halime Han›m, size nas›l teflekkür edece¤imi bil-
miyorum. Siz ne temiz kalpli bir insanm›fls›n›z! Bugün an-
nemin ölüm y›ldönümü. Gece rüyamda annem, “Bana iki
sat›r Kuran oku!” diye yalvar›yordu ama ben okumay› bil-
miyorum. Allah raz› olsun sizden. Evime yeme¤e davet et-
sem gelir misiniz?
96
Üflüyorum Anne
***
‹stanbul'daki büyük maça, küçük tak›m›n oyuncusu ola-
rak ç›km›flt›.
Herkes gibi o da bu maç› kaybedeceklerini biliyordu.
Ama o bir profesyoneldi. Elinden geleni yapacakt›.
Büyük tak›m›n sa¤ kanat oyuncusunu durdurmakla gö-
revliydi.
Futbol hayat›nda hiç k›rm›z› kart görmemiflti.
***
Büyük tak›m oyuncular›n›n medyadaki "Fark ataca¤›z."
sözleri onun gibi bütün arkadafllar›n› da kamç›lam›fl olacak
ki, ikinci yar›n›n ortalar›na gelmifl olmalar›na ra¤men maç
golsüz gidiyordu.
Mücadele onlar›n sahas›na y›k›lm›flt› ki soldan derin bir
pas att›, santrfor arkadafl› bombofl pozisyonda flok golü ya-
z›verdi!
***
Bitime sadece on dakika kalm›flt›. Büyük bir zaferin mi-
marlar›ndan biri mi oluyordu?
Önce tribünlerin korosu sarst› onu; "Sahaya ineriz ...!"
küfürün bini bir parayd›.
Üzüntü ve çaresizlikle yutkundu.
97
Sad›k Söztutan
***
Bafl› önünde tünele yürürken art›k tribünlerden gelen
koro halinde küfürleri duymuyordu bile… ‹ki ayr› derdi
vard› onun:
Biri: hayat›nda ilk k›rm›z› kart›n› görmüfltü...
‹kincisi de: bir gün önce sevgili anneci¤ini topra¤a ver-
miflti.
98
Üflüyorum Anne
***
Uykunun en tatl› oldu¤u sabah saatlerinde, annesinin
sert hareketlerle kendisini sarsmas›yla s›çrad› top toplay›c›
çocuk:
- Kalk bakay›m kalk! Nedir bu paralar? Nereden buldun
bunlar›? Çald›n m› yoksa? Söylee!
“Depreme mi uyand›m?” diye korkan gözlerle yataktan
f›rlayan çocuk, annesinin elinde sallad›¤› kirli, k›r›fl k›r›fl kâ-
¤›t paralar› görünce rahatlad›. Cevap vermeden yüzünü y›-
kamaya gitti.
Annesi ayn› endifleyle o¤lunu musluk bafl›nda k›st›rd›:
- Nedir bu paralar?
Çocuk, ›slak ellerini yüzünden çekti, annesine döndü:
- Bir saniye anne, anlataca¤›m.
Günlerden Cumartesi’ydi.
Havluyla kurulan›p kahvalt› masas›na oturdu çocuk:
- Cebimi mi kar›flt›rd›n?
- Hay›r! Pantolonunu çamafl›r makinesine atacakt›m,
ceplerini boflaltt›m.
99
Sad›k Söztutan
***
Televizyonda imparatorun, idmana baklava getiren ta-
raftarlarla görüntüsünü gören top toplay›c› çocuk, hayran
oldu¤u bu futbolcuya bir “iyilik” düflünmüfltü.
Sabahlar› erkenden servise binip okula gitti¤i için anne-
sinin uykusunu bölmüyor, annesi de ona her gün po¤aça
almas› için befl lira harçl›k veriyordu.
Çocuk, befl gün boyunca kahvalt› etmemifl, okulda veri-
len ö¤le yeme¤ini beklemiflti. Biriktirdi¤i yirmi befl lira ile
baklava al›p imparatora götürecekti.
‹çi burkuldu annesinin:
- Evlad›m! Bunun için aç kalmana gerek yoktu ki yav-
rum. Al sen bu paralar›. fiükür; un da var, fleker de... Hem
ev baklavas› daha iyi olur. Bu akflam ben sana nefis bir bak-
lava yapay›m, yar›nki maça götür. Maçtan önce yesin, gol-
lerini ats›n. Tamam m›?
***
Top toplay›c› çocuk imtiyazl› olarak girdi¤i soyunma
odas›nda, büyük bir mutlulukla baklava tepsisini impara-
tora verdi.
‹mparator bafl›n› okflad›.
Maç›n bafllamas›na say›l› dakikalar vard›. Tepsiyi bir ke-
nara koydu ünlü futbolcu...
***
Top toplay›c› çocuk, imrenerek seyretti¤i ve 3-1 kendi
tak›m›n›n lehine biten maç›n sonras›nda, stat d›fl›nda, bir
kenarda imparatorun ç›k›fl›n› bekledi.
Ad›n› koyamad›¤› bir duyguyla, bu kez tak›m otobüsü-
nün yan›na gitmeye utan›yordu.
100
Üflüyorum Anne
***
Çocuk, bütün gün kalbinin ac›d›¤›n› hissederek, annesi-
nin k›zmayaca¤› en son saate kadar bafl› önünde, sokaklar-
da dolaflt›.
Eve girdi¤inde annesi merak içindeydi:
- Nerde kald›n o¤lum? Be¤endi mi baklavay› imparator
a¤abeyin? Ev baklavas› oldu¤unu söyledin mi? Annem
yapt› dedin mi? Di¤erleri de yedi mi? Be¤endilerse haftaya
yine yapay›m m›? Tepsi nerede?
Top toplay›c› çocuk, gözyafllar›n› saklamak için habire
yüzünü y›k›yordu...
101
byby
Üflüyorum Anne
ÖNDER’‹N ANNES‹
***
Çeyrek as›r öncesinin ünlü bir futbolcusu, spor yazarl›¤›
talebiyle bana geldi¤inde söyledi¤i bir cümle, daha do¤ru-
su sordu¤u bir soru bu yaz›y› ortaya ç›kard›.
Ona spor yazarl›¤› yapt›ramad›k ama o bize bir hikâye
yazd›rm›fl oldu.
***
Çeyrek as›r öncesinin ünlü futbolcusu karfl›mda oturur-
ken cep telefonu çald›.
Onun söylediklerini duyuyordum, karfl›dakinin sözleri-
ni de daha sonra kendisi anlatt›.
fiöyle bir konuflma olmufltu:
- Aloo, efendim?
- Baba, benim. Kötü bir durum var. ‹flten ç›kard›¤›m bir
k›z bana iftira atm›fl. Polisler geldi, beni karakola götüre-
cekler.
- Anlamad›m, kimsin sen?
- Baba, benim. O¤lun o¤lun.
- O¤lum mu? Ad›n ne senin?
103
Sad›k Söztutan
104
Üflüyorum Anne
KIYMA YAVRUMA
105
byby
Üflüyorum Anne
107
Sad›k Söztutan
108
Üflüyorum Anne
***
“Çok rencide olmufltum. Bu tats›zl›ktan kurtulmak için
evlenmeye karar verdim. Bin bir güçlükle raz› etti¤im aile-
mi k›z arkadafl›m›n evine gönderdim. Ama sevdi¤im k›z›n
babas› onlar› so¤uk karfl›lam›fl, k›z›n› asla vermeyece¤ini
belirtip, so¤uk u¤urlam›fl.”
***
Ayn› hafta içinde, fahri muhabir ile sekreter k›z, karar-
laflt›rd›klar› gün ve saatte buluflup, kaçt›lar.
Yeni bir yuva böyle kuruldu.
***
“Evlili¤imiz ikinci y›l›n› doldurdu¤unda iki büyük s›-
k›nt›m›z vard›: birisi; kay›npederim hâlâ ve asla bizimle ba-
r›flm›yordu, ikincisi ise çocu¤umuz olmuyordu. Oysa ifl
olarak tamamen gazetecili¤i seçmifl ve profesyonel olmufl-
tum. ‹stanbul’daki bir ulusal gazeteye de haber gönderiyor-
dum. Mesleki hayat›m yükseldikçe, özel hayat›m yerlerde
sürünmeye bafllad›.”
***
109
Sad›k Söztutan
***
“Ertesi günümüz trajik bir Tük filmi gibiydi.
Utana s›k›la kentin tek ürologuna gittim, üstelik beni ta-
n›yordu. Muayene ve testlerden sonra dedi ki:, ‘Evet… ‹n-
fertilite söz konusu…’ Yani?
Yani’si k›s›rl›km›fl! Y›k›ld›m. Bir külçe gibi eve do¤ru
kendimi sürükledim. Bu konuda haks›z yere eflimi de üz-
müfl olman›n vicdan azab›yla…”
***
Muhabirin efli, kendisi kullanmad›¤› halde ilk kez kendi
eliyle kocas›na içki alm›fl, masay› donatm›fl, mutfakta et pi-
fliriyordu.
Kap›n›n sesini duyunca salona kofltu, eflinin boynuna sa-
r›ld›:
- Müjde hayat›m, hamileyim! ‹yi bir kutlama yapaca¤›z!
***
“Sanki eflimin sözlerinin devam› derinlerden geliyordu.
Metrelerce afla¤›larda bir su kuyusunun dibinden konuflu-
yormufl gibi, kelimeleri duvarlara çarpa çarpa kula¤›ma
ulafl›yordu: ‘Bugün doktora gittim. Ultrason çektirdim.
Bak, iflte yavrumuzun resmi… yavrumuzun… yavru-
muz…’ Sonras›n› hat›rlam›yorum.
110
Üflüyorum Anne
***
Oysa muhabirin as›l dram› bundan sonra bafll›yordu.
Eflini öldürmekten dolay› girdi¤i hapishanede bir intihar
teflebbüsü, kurtar›l›fl, ard›ndan amans›z bir hastal›¤a yaka-
lan›fl ve tedaviyi reddetme… Bir deri, bir kemik ölümü bek-
leme…
Çünkü yaflad›¤› vicdan azab›n›n alt›ndan kalkmak
mümkün de¤ildi; öldürdü¤ü eflinin, o meflum cinayet gü-
nü, s›rf evlili¤ini kurtarmak için bir arkadafl›n›n ultrason
filmini eve getirdi¤ini ö¤rendikten sonra…
111