Professional Documents
Culture Documents
İLAHİYAT FAKÜLTESİ
MAKALE ADI
HAZIRLAYAN
BAYRAM BULUT
02.01.2023 – BOLU
1
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER............................................................................................................2
GİRİŞ............................................................................................................................3
A. AHİRET KAVRAMI..............................................................................................4
1.1. Ölüm.......................................................................................................................5
1.1. Kabir.......................................................................................................................5
1.1.1. Ecel.......................................................................................................................5
1.2.1. Kıyamet...............................................................................................................7
2.1.1. Haşir....................................................................................................................9
2.1.2. Mahşer................................................................................................................9
2.1.3. Mîzan.................................................................................................................10
2.1.5. Cennet………………........................................................................................11
2.1.6. Cehennem…………..........................................................................................11
SONUÇ……………....................................................................................................12
BİBLOGRAFYA……………....................................................................................13
2
GİRİŞ
Kur'ân-ı Kerim'de her fırsatta kulun ibadet gereksinimini sağlayan konular ele
alınmış, etraflı bir şekilde önemle üzerinde durulmuştur. Ahiret inancı konusu ise, bu
asıl maksatlara yardım etmeleri gayesiyle dolaylı olarak zikrolunmuştur. Ancak
Peygamber efendimiz (sav) sayesinde, biz bu konulara daha fazla vakıf olma imkânı
buluyoruz.
Ahiretin varlığı hakkında pek çok deliller zikredilmiş ve inkârcıların iddiaları
cevaplandırılmıştır.
Canlılar, ortak bir özellik olarak doğar, gelişir ve ölürler. Ölüm, zahiren bir son
olmakla birlikte asla bir yok oluş değil, bir sürecin sona erişidir. İslâm inancına göre
ölümden sonra insanı sonsuz bir âhiret hayatı beklemektedir.
Dünya hayatının bütün mahlûkât itibariyle sona ererek âhiret hayatının cennet
veya cehennem ile sonuçlanmasına kadar olan bölümünü kapsayan bu konuyu
kendimize araştırma mevzuu olarak seçmemizin sebebi, bir sır ve bir muamma olmakla
birlikte mutlaka gerçekleşecek olan, ancak ne zaman meydana geleceğini kimsenin
bilemediği, sadece alametleriyle yaklaştığı hissedilecek olan bu toptan yok oluş ve
yeniden ebedi var oluş hakkındaki dinî bilgileri toplayıp itikâdî açıdan
değerlendirmelerini yaparak sunmaktır.
“Kulun ahiretteki halleri” adlı araştırmamız bir giriş ve üç bölüm ve sonuçtan
müteşekkildir. Giriş bölümümüzde ahiret kavramını, sözlük ve terim manalarıyla ilgili
eserlerinde tarayarak ele almaya çalıştık. Birinci bölümde kıyamet ve ahiretle ilgili
kavramları irdeledik. İkinci bölümde ise kıyamet konusunu inceledik. Üçüncü bölümde
kıyamet sonrasında kulun karşılaşacağı durumları ve neticelerini kaleme aldık. Sonuç
bölümüyle de çalışmamızı nihayete erdirdik.
3
A. AHİRET KAVRAMI
Âhiret, ölüm veya kıyametten sonraki ebedî hayat, öte dünya, ukbâ, dâr-ı beka’dır. 2
Öbür dünya, öteki dünya3 İnsanın öldükten sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve
Tanrı'ya hesap vereceği yer4, yine sözlüklerdeki verilen manalardandır. Âhira kelimesi
sonuncu, nihai, son, nihayet, sonuç manasına gelmektedir. “El-âhira” “öbür dünya,
ahiret” demektir.5
Sözlükte "son, sonra olan ve sonrakiler" gibi manaları olan âhiret kelimesi, terim
olarak dünya hayatından sonraki ebedî hayat karşılığında kullanılır.
İslam'da âhiret gününe inanmak imanın bir rüknü, akidenin, inancın bir
parçasıdır. Bu sebeple Âhirete iman etmeyen gerçek mü'min olamaz. Nitekim Kur'an'ı
Kerim'de mü'minlerin vasıfları sayılırken: "(Onlar) namaz kılan, zekât veren ve Âhirete
de kesinlikle inanan (mü'minlerdir)." 7 buyurulmaktadır. Bir başka âyet-i kerimede de:
"Ey Muhammed, onlar sana indirilen kitaba da senden önce indirilenlere de inanırlar;
Âhirete de onlar kesinlikle inanırlar."8 buyurulur. Âhirete inanmayanların durumuyla
ilgili âyetlerden birkaçı da şunlardır;
4
"Bilakis Âhirete inanmayanlar azapta ve derin bir sapıklık içindedirler."10
"İnkâr edip âyetlerimizi ve bana kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azapla yüz
yüze bırakılırlar."11
B.1.Ölüm
Arapça’da “mevt, helâk, vefât” gibi tabirlerle anılan ölüm, “hayatın zıddı olan
varoluşsal bir sıfat” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi
müslümanlar için ölüm, dünya hayatının bitmesi anlamına gelmekle beraber bir yok oluş
değildir. Zira ölümle beraber bu hayat, başka bir mahiyete bürünerek devam etmektedir.
Kısaca “hayatın sona ermesi” veya “ruhun bedenden ayrılması suretiyle, kişinin maddî
hayat kaynağını yitirmesi” olarak da tanımlanmıştır. Ancak burada hayatın sona
ermesinden kasdedilen, tamamıyla yok oluş değil, yeni bir hayatın başlamasıdır.
Bu bölüm iki ana başlıkta incelenecektir. İlk bölümde insanın ömrünün sona
ermesi anlamına gelen ecel konusu ele alınacak, ardından Kabir suali, kabir azabı ve
kabir nimeti konularına değinilecektir. Bu bölümün ikinci kısmında da kıyametin
kopması ve kıyametin zamanı konuları ele alınacaktır.
1.1. Kabir
1.1.1. Ecel
Sözlükte belirlenmiş bir süre anlamına gelen ecel12; mutlak anlamda vakit, ölüm
için hayatın sona ermesi ve borç için borcun ödeme zamanının gelmesi gibi mânâları
ihtiva eder. Ecelin terim anlamı da Allah Teâlâ tarafından tüm canlılar için belirlenen
yaşam süresi ve bu sürenin bitişi olan ölüm vaktidir.13
Ecel konusu itikâdî bir mesele olarak görüldüğünden Kelâmcılar eceli, kader
başlığı altında ele almışlardır. Ecel konusunda gerek Mu’tezile gerekse Ehli sünnet
alimleri, insanların tek bir ecelle öldüğü hususunda hemfikirdirler. Ehl-i sünnete göre
10
Sebe', 34/8.
11
Rûm, 30/16.
12
Tunç, Cihat, “Ecel”, DİA, İstanbul, 1994, C. X, s.380.
13
İbn Manzur, Muhammed b. Mükerrem b. Ali, Lisânü’l-Arab, Daru Sadır, Beyrut, 1988, 1/79.
5
kişi, hastalık, öldürülme, deprem ve yaşlılık gibi hangi sebeple olursa olsun, ecelin
takdir edilmesi yalnızca Allah’a aittir. Hayat verme ve alma konusunda tek karar sahibi
O’dur. Böylece öldürülen kimse hangi sebeple ölürse ölsün, Allah’ın o kimseye takdir
ettiği ecelle ölmüştür.14
6
Kur'ân-ı Kerim'de de " Onlar, (kabirde) sabah akşam ateşe verilirler." 17 buyurulmuştur.
Kabirdeki azap ruha yönelik olduğu için, cesedin dağılıp yok olması sorun oluşturmaz.18
1.1.3. Kabir Azabı
Kabirde bir hayatın var olduğu konusunda olduğu gibi, kabir azabının varlığı
konusunda da Ehl-i sünnet ile Mu’tezile hemfikirdir.
Kabir azabı konusunu özetlemek adına İmam Taftazan-i şu sözleri belirtmiştir.”
Cenab-ı Allah'ın ölen kimsenin ama bütün parçalarında ama bazı parçalarında azabın
acısını veya nimetin tadını hissedecek kadar bir hayat yaratması mümkündür. Bu
durum, mevtanın bedenine ruhun tekrar iade edilmesini gerektirmediği gibi onun
kabirde hareket etmesini, sarsılmasını ya da üzerinde azap izlerinin görülmesini de
gerektirmez. Bu bakımdan suda boğulan, hayvanlar tarafından parçalanıp yenilen veya
havada asılıp kalarak ölen her mevta biz fark edemesek de kabirde azaba maruz
kalabilir. Cenab-ı Allah'ın mülk ve melekûtunun harikulade incelikleri, onun kudret ve
ceberûtunun akıllara durgunluk veren fevkalade halleri üzerinde düşünen kimse bu gibi
şeyleri imkânsız bulmak bir yana garipsemez bile.”19
1.2. Kıyamet Âhvâli
1.2.1. Kıyamet
ekollerce ittifak vardır. Naslarda yer alan, bu olayla ilgili ve zamanlamayı andıran
ifadelerin jeolojik ve kozmolojik zaman statüsüne girdiği dikkate alınırsa kıyametin
kopmasının yakın olduğu şeklindeki beyanın üzerinden 1400 yılın geçmesinin bir
problem teşkil etmediği anlaşılır. Râgıb el-İsfahânî “kıyamet” anlamına gelen sâatin
17
Mümin, 46
18
İhya-u Ulumud-Din, İmam Gazali,278,279
19
Şerhu-l Akaid-İmam Taftazani, Terc. Talha Hakan,228
20
Topaloğlu, Bekir, ‘’Kıyamet’’, DİA, İstanbul, 2002, C. XXV, s.516
7
muhteva açısından üçe ayrıldığını kaydeder. Birincisi bütün insanların sorguya çekilmek
üzere mahşerde bir araya getirilmesi (büyük sâat), ikincisi bir devrin insanlarının âhirete
intikal etmesi (orta sâat), üçüncüsü de bir kişinin ölmesidir.21
Âhiret hayatına ilişkin bilgiler deney veya duyu yoluyla elde edilemediği için
âhirete ilişkin bilgiler yalnızca nakil yoluyla gelmektedir. Bu nedenle ölüm ve sonrasını
içeren kabir, cennet-cehennem, mahşer vd. kavramlar nakil yoluyla geldiği için Kelâm
ilminde ‘sem’iyyat’ bahsinde işlenir. Kur’ân-ı Kerim’de âhiretten bahsedilmesi sadece
âhiretin ontolojik anlamda varlığını ele alma şeklinde değil; insandan hesabın varlığı ve
onun getirdiği sorumluluklara karşı dikkatli olması istenir.
21
küçük sâat, küçük kıyamet; el-Müfredât, “sâʿat” md.
22
İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, s. 88.
23
Bakara, 2/156 145 Yavuz, Yusuf Şevki, “Ba’s’’, DİA, İstanbul, V/98-100.
8
onları kabirlerinden çıkartmasıdır. Bu manayı karşılayan ba’s ve haşr gibi benzer
kelimeler de kullanılır.
2.1.1. Haşir
Ayet ve hadislerde haşrin cismânî olduğu anlatılır. 159 Ehl-i sünnet ve Mu’tezile,
haşrin cismânî olacağı hususunda hemfikirdir. Hatta Ehl-i sünnet için haşrin cismânî
olacağı düşüncesi, tartışılması dahi caiz olmayan zarurât-ı dîniyedendir.24
Haşir, insanların mahşerde hesaplarını gördükten sonra cennet ya da cehenneme
gönderilmek üzere dağılmalarını ifade eden “neşir” kelimesinin zıddı olarak
kullanılmaktadır.25 Kur’an ve hadislerde haşir tasvirleri ile ilgili ifadeler de bunu
doğrulamaktadır. Hz. Peygamber bazı hadislerinde haşir tasvirlerine değinmiş ve haşrin
kötüsünden Allah’a sığınmıştır.26
Haşrin dehşet ve şiddetinden bahsederek insanların o gün çıplak, yalınayak ve
sünnetsiz olacakları; ancak o günün dehşetinden kadın ve erkeklerin birbirlerine
bakamayacakları, herkesin kendi derdine düşeceği, güneşin yaklaştırılmasıyla insanların
tere gark olacağı ifade edilmiştir.27
2.1.2. Mahşer
9
diyeceklerdir: 'Vay hâlimize! Bu kitap nasıl bir şeydir ki, küçük büyük hiçbir ameli
bırakmamış, saymıştır.’ Bunlar, yaptıklarını hazır bulurlar. Rabbin kimseye
zulmetmez." 30
2.1.3. Mizan
Mîzân sözlükte “bir şeyin ağırlığını tahmin etmek, ölçüp biçmek, tartmak”
anlamına gelen ‘zîne’ fiilinden türemiş bir isim olup tartı aleti, adâlet, tartıda kullanılan
ağırlık gibi anlamlara gelmektedir. Âhiret hayatıyla ilgili bir terim olarak ise,
mükelleflerin bu dünyadaki inanç ve amellerinin değerlendirilerek belirginleşmesini
ifade etmek için kullanılmaktadır.
30
Kehf, 47-49
31
El-İnşikâk 84/8; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 218
32
El-Enbiyâ, 21/94
33
El-İsrâ, 17/13-14
10
insanların işledikleri amelleri kaydetmek için “kirâmen kâtibîn” 34 adı verilen melekler
görevlendirerek, onlara günah ve sevap ayrımı yapmaksızın her şeyi kaydetmelerini
emretmiştir.35
2.1.5. Cennet
Bütün dinî inanışlara göre “iyilerin âhirette sonsuz mutluluk içinde yaşayacakları
yer” olan cennet, sözlükte “örtmek, saklamak” anlamına gelen “cnn“ kökünden
türetilmiş olup , “ağaç ve bitkileriyle yeri örterek gizleyen bahçe” demektir. Her tarafı
yeşilliklerle kaplı olduğu veya içindekileri dışarıya karşı sakladığı için bu ismin
verildiği belirtilmiştir. Âhirette, iman edip salih amel işleyenler için vâdedilen cennet,
Kur’an’da tekil ve çoğul kipleriyle birçok defa kullanılmıştır.
2.1.6. Cehennem
11
anlama gelen nâr, lezâ, saîr, hutame, hâviye, cahîm, sakar gibi tabirler de kullanılmıştır.
Bu tabirlerin tamamı cehennem azabının nitelik ve şiddetini ifade etmektedir.
Cehennemin şu anda var olup olmadığı, var ise nerede olduğu konusu tartışıldığı
gibi, cehennem azabının ebedî olup olmadığı da ilk dönemlerden itibaren ihtilaf konusu
olmuştur. Kur’an’da birçok defa cehennemin ebedî olduğuna delalet eden ifadeler
kullanılmakla beraber, zaman zaman onun ebedi olmadığı izlenimini verecek ifadelere
de yer verilmiştir. Sahabeden de önemli isimlerin içerisinde bulunduğu bir kısım ulemâ,
cehennemin ebedî olmadığı görüşünü ileri sürmüşlerdir.37
SONUÇ
Ahiret inancı, Kur'ân-ı Kerîm'de çok geniş ve farklı yönleriyle ele alınmıştır.
Kur'ân-ı Kerîm'de bir taraftan, âhiret hayatının naklî yönüne yer verilerek, uhrevî
âlemlerin ebedi manzaraları tasvîr edilip, gözler önünde canlandırılırken, bir taraftan da,
âhiret hayatıyla, öldükten sonra dirilmeyle alakalı, aklî çerçevede de ele alınmıştır.
BİBLOGRAFYA
37
Topaloğlu, “Cehennem”, DİA, VII, 227-235
12
FIKHI EKBER ŞERHİ, Aliyyü’l Kârî, Dârü’l Kütübi’l İlmiyye, Beyrut,
1984.
13