Professional Documents
Culture Documents
tavaslı
tv yayıncılık
Ticarethane Sk. No:14 Sultanahmed 34110 İst.
Tel. : (0212) 512 11 46 • 511 60 34
Faks : (0212) 522 60 46
E-mail : siparis@tavasliyayincilik.com
www.tavasliyayincilik.com
KIYÂMETVE ÂHİRET 3
ÖNSÖZ
BİRİNCİ BÖLÜM
^ / 0/ ^ ^ // / ^ / J 0^0 x ^ / / //
V Z / /vz / z^ z z 0 zO z zz 3/
^jL) ö^\^ ojll jl^ ^JJl "O yüce Allah, sizi im
tihan edip denemek için ölümü ue hayatı yarattı.” Pe
ki neyin imtihanı için? Şunun imtihanı için ki,
■%^ ^1 ^l "Sizin hanginiz daha iyi ve daha güzel
amelde, iş ue davranışlarda bulunacaksınız?” İşte
hayat ve ölümün varoluşunun sebebi bu gerçeğe
dayanıyor. Allah Teâlâ, iyilerle kötüleri ayırmak
için ölüm ve hayatı yaratmıştır. Çünkü ölüm yok
oluş değil, yeni bir hayata başlangıçtır. Hem de
ölümle başlanılan bu yeni hayat, dünya hayatı gi
bi, fani ve geçici bir hayat olmayıp sürekli yaşana
cak bir hayattır.
İşte bu gerçek ve sürekli hayatın önemli bir
hayat olduğundan dolayıdır ki, insan, bu geçici
dünya hayatında denenecek, tecrübe edilecek, sı
nanacak ve imtihan edilecek ki, o önemli âhiret
hayatında iyilerle, kötüler ayrılıp iyiler cennete,
kötüler de cehenneme yerleştirilecektir.
Allahü Teâlâ’nın bu âyetleri, kullarını (yani in
sanları) uyan mesajlarıdır. Kullarının sorumlu tu
tulacaklarını bildirmesidir. İnsanlar bu dünya ha
yatında yaptıklan her bir işinden ve fiilinden sor
guya çekileceklerdir. Ölüm ve hayatın yaratılmış
olması, insanlann yapmış olduğu iyiliklerini ve kö
tülüklerini kendilerine göstermek içindir. Hâşâ Al
lahü Teâlâ’nın bilmesi için değildir. Çünkü Allahü
Teâlâ, kullarının hal ve hareketlerini, yaptığı ve ya
pacağı iş ve hareketlerini, eylemlerini ezelden beri
ilm-i ezelîsiyle biliyor ve bilmektedir. Onları (yani
kullarını, insanları) imtihana, tecrübe ve deneyime
tâbi tutmaya (hâşâ) hiç mi hiç ihtiyacı da yoktur.
KIYÂMET VE ÂHİRET 25
Ecel Nedir?
Ecel kelimesi Türkçemizde de kullandığımız
bir sözcüktür: "Ölen bir insan için, eceli gelmiş, eceli
geldi öldü elden ne gelir?” diyerek teselli buluruz.
“Ecel gelmek” deyimini, hep ölüm vakti gelmiş
anlamında kullanırız. Ecel: İnsan ömrünün sonu,
insana verilen ömür sermayesinin bitmesi, ölüm
vaktinin gelmesi ile insan hayatının son bulması
na ecel deniyor.
Ecel, insan ömrünün (insan hayatının) sonu,
kişinin ölümü için tayin ve takdir edilmiş, belir
lenmiş vakit, yani ölüm vakti demektir. Bir canlı
ya, bir insana eceli gelince ölümü de gelir. Can
38 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
x J» X o > > x
y O> O z Ox O / z /Oz x zz
SEKİZİNCİ ÂYET:
J 3^ ^ uZ^ ıX ^^
^ x xOxOx^xxxxxx
x O ^ \ o
X ^ X X X X
^ x x O x O x x o*x x ^ > 3 uî x Ox
ÖLÜM İSTENMEZ
KİŞİNİN ÖLMEK İSTİYORUM DEMESİ
CAİZ DEĞİLDİR
Dinimiz islâma göre, bir müslümanın, hayat
tan bıkıp ölmek istemesi, caiz ve doğru görülmez.
Bir kişinin ben ölmek istiyorum demesini hoş kar
şılamaz. Kişinin kendi ölümünü temenni etmesi,
ölmek istiyorum demesi, bazı İslâm alimlerine gö
re mekruh olarak kabul edilmiş, bazı İslâm alim
lerine göre de haram olarak kabul edilmiştir. Dini
miz İslâmda hayatın önemi ve değeri büyüktür.
Çünkü âhiret hayatının Cenneti bu dünya haya
tında kazanılır.
Dünya hayatı geçici ve fani bir hayat olmakla
birlikte, âhiret hayatının mutluluğu ve Cenneti
yalnızca burada kazanıldığını hatırlamak, ölmeyi
istemenin dinimizce caiz olmayışının nedenlerini
anlamak bakımından yeterli bir delil olduğu ve
anlaşılır bir belge olduğu anlaşılmış olur. Çünkü,
her insan bu dünya pazarına bir kerecik gelir, sa
dece ve sadece bir kere gelmek fırsatı eline geç
miştir. Eline bir kerecik geçen bu fırsatı değerlen
dirme yollarını aramayıp da ölümü istemek, dün
ya yolculuğunu veya geldiği bu dünya pazarından
ebedi yaşamı (hayatı) olan âhireti için gereği ka
dar azık götürme yollarını arama ve elde etme
gayretini ve sebatını göstermemek akıllı bir müs
lüman için hoş görülmeyen bir durumdur. Aklı
başında olan bir insan bilmektedir ki, dünya, bir
KIYÂMETVE ÂHİRET 97
ÎKİNCÎ BÖLÜM
> x x O
>
^ x x ^ 0x X ^ X x X *Px x 0 T^ 0x ^ X x
Dünya ve Kadın
Müslim, İbn-i Mâce ve diğer hadis kaynakları
mızın da rivayetine göre: Hazret-i Peygamber
(s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“İnned’dünya had’ratün, hulvetün” Bu cümle
şöylede gelmiştir. “Hulvetün, hadıratün” Hulve
tün, tatlılığı ifade eder, Hadıratün de yeşilliğe, ye
şil manzarayı ifade eder. Yani dünya, yeşil manza
ralı, güzel, hoş ve tatlı bir çekiciliğe sahiptir. Dik
katli olun, dünyanın çekiciliğine aldanmayın de
mek olur. Hadîs-i Şerifin devamı ve tamamı me-
âlen şöyledir:
“Dünya tatlıdır, manzarası yeşilliği hoş ve çekici
dir. (Ey İnsanlar!) Şüphesiz ki Allah, dünyanın idare
sini size verecek (sizi orada halife, iş görür kılacak) ve
nasıl davranacağınıza, eyleminizin ne olacağına ve
ne gibi işler yapacağınıza bakacaktır (Sizi imtihana
denemeye tâbi tutacaktır). O halde ey insanlar! Gözü
nüzü açın, dikkatli olun, dünyadan sakının ve kadın
lardan (onların fitnesinden) korunun” (Müslim ve ibn-i
Mace)
Ey Âhiret Yolcusu! Dünyadan sakınmak ve ka
dından, kadınlardan korunmak, bunları terkedip
bırakmak ve onlardan uzaklaşmak anlamına de
ğildir. Bunlara kapılıp, taparcasına bütün mesai ve
KIYÂMET VE ÂHİRET 163
İNSANLARIN ÂHİRETTE
HESABA ÇEKİLİP SORGULANMALARI
XXXX X
/ o / o ; ; ; / / o /
fLÎI ^w^-' ^^o»>tj
aİI ^ d yİ UJl
> O X x O ^ 0x0x lM xO Jî X X O O J» ^ x x
/? Z / X / /
/ ^ ^ / / / / 0 z Ü / / 0
^x> 3s ^ 0 X 0 X O x X X
x x
Manası: "Allah’ım? Muhammed’in ailesinin (ev
halkının) rızkını (geçimini) yetecek (geçinecek) kadar
kil.” (Buharî, Müslim, Tirmizi ve İbn-i Mâce rivayet etmiştir.)
Ey Âhiret mutluluğunu isteyen? Sevgili Peygam
berimizin emir ve tavsiyelerindeki hikmet ve ince
likleri düşün ve kendin için dengeli bir hayat tarzı
seç. Okuduğun öğüt ve nasihatleri, uyarı ve tavsi
yeleri yerli yerince değerlendirmeye gayret et.
Onsekiz bin alemin, kendi yüzü suyu hürme
tine (O’nun hürmetine) yaratıldığı halde, bu fani
dünyada sadece yetecek kadar bir rızık isteyen bir
peygamber (a.s.)in, elbette Allah tarafından bildi
rilen nihayetsiz bilgileri bulunmaktaydı.
oy - Kût, kelimesinin Türkçe anlamı, "açlığı
giderecek miktarda olan yiyecek” demektir, “oy -
Kût, kelimesi Efendimizin duasının sonunda %'y -
Kûten” şeklinde geçiyor.
Kurtubî, Efendimizin (a.s.) "Allah’ım! Muham
med’in ailesinin (ev halkının) rızkını yetecek kadarcık
ver.” duasının açıklamasında yani duanın izahın
da Kurtubî:
"Allah’ım! Onlara (Muhammed âline) öyle bir rı-
zık ver ki, bu rızık onları halkın eline bakma zilletine
zorlamasın. Ve bolluk ile refaha (genişliğe) yol açacak
derecede fazla da olmasın. Böyle bir geçim sahibi, rı-
zık sahibi ne fakir, ne de zengin sayılır.” demiştir.
Demek oluyor ki, bir kişinin kendi ailesine ye
tecek kadarcık geçimi bulunursa, o kişi fakir sayıl-
KIYÂMETVE ÂHİRET 223
X X X X X X X
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
^ ^ ^^ ^
(.A^J VI J^ ^ *A>I O^ÖL 4jls
X XX XXX X
xö^ UJ X 5x X 5^
KIYÂMETVE ÂHİRET 233
04^oJl ^ö
Örneğin:
"Ölümün mutlaka geleceğine inanıp, sonra da
sevinip şımaran kimseye (kimselere) hayret ettim
(onun bu haline şaşırdım). Cehennem ateşinin varlığı
na inanıp da gülüp oynayan kimseye hayret ettim
(onun bu durumuna şaştım kaldım). Kadere (alın yazı
sına) iman edip, sonra da kendisini telaşa sokan
kimseye hayret ettim. Dünyanın fani (geçici) olduğu
nu bilip, sonra da ona bağlanan ve kalbini ona (dün
yanın gösterişlerine-mala mülke) kaptıran kimseye
(kimselere) hayret ettim. Kıyamet gününde çetin he
sabın olduğuna inanıp, sonra da âhiret için gerekli
olan salih amelleri (amel-i salih) işlemeyen kimseye
hayret ettim (onun bu haline şaşırıp kaldım)!' (ibn-i
Hibban Sahihinde rivayet etmiştir.)
Ebû Said-il, Hudrî (r.a.) şöyle anlatmıştır. Bir-
gün Hazret-i Peygamber (Aleyhissâlatü vesselâm)
Efendimiz mescide gelmişti. Orada bazı kimsele
rin yüksek sesle güldüklerini gördü. Hemen onla
ra hitaben şöyle buyurdu:
"— Ne bu haliniz? Eğer ağızların tadını bozan ve
yok eden ölümü çok düşünüp hatırlayabilseydiniz, sizi
bu halde görmezdim.
OxO & x x O >0 xx
oliül^bt^SIj^
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ÖLÜME HAZIRLANMAK
X X X X X X
XXX S 9 x > ox S XX X X X
X X
BEŞİNCİ BÖLÜM
O / / > /
J^ - TÛL -Ü EMEL
0 x
4J>Jl
X X
x ÎÎ. x x o XX 0x0 .0
X X X X X ' X X X X
Hikâye:
Konumuzla ilgili Sa’di-i Şirâzî’den bir hikaye
cik vermek istiyorum. Sa’di (Rahmetüllâhi Aleyh)
Gülistan adlı eserinde şöyle anlatıyor:
"Hindistan’da yaşlı bir tüccarla (kervanları olan
bezirganbaşıyla) tanıştık. Adamın yüz elli devesi vardı.
Üzerleri de kıymetli ve çok değerli ticaret malıyla yük
lüydü. Kırk tane kölesi ve hizmetçileri vardı. Bir akşam
beni, Kiş adasında bulunan evinde misafir etti. Bu ihti
yar bezirganbaşı (bu zengin adam), bütün gece, durup
nefes almaksızın, hiç dinlenmeden sabaha kadar çene
çaldı, ham hayallerini, dünyaya olan hırsını anlattı:
"Türkistan’da filan adamla ortalık kurmuş, bü
yük şirketi varmış. Hindistan’da şu kadar malım var,
şu kağıdım filan yerin tapusudur. Filan şeye falanca
kefildir...” gibi, ipe sapa gelmez darmadağın laflar
etti. Bazen de, havası hoş, manzarası güzel olduğu
için, İskenderiye’ye gitmek istediğini söylüyordu.
Bazen de,
“Yok, yok oraya gitmeyeceğim; çünkü Mağrib De
nizi karışıktır." diyordu.
Sonra da bana:
“— Ey Sa’di, dedi. Bir ticaret seferi daha yapmayı
düşünüyorum. Onu da yaparsam, ömrümün geri ka
lan kısmını bir köşeye oturup ticaret saferlerini bıra
kacağım.”
Sa’di-i Şîrâzî (Rahmetullahi Aleyh) diyor ki:
“— O yapacağın sefer, hangi seferdir?” diye sor
dum. Senelerin eskittiği ihtiyar bezirganbaşı (yaşlı
tüccar), bana dedi ki:
274 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
> A x O X UJX
X X
ALTINCI BÖLÜM
XX S s s
:dî .US^.UdJJ^J^jJp^/
X XX
^Oxx>>xxxlî
/ X .
.□ j ^l VI y> dİ . jh ^îJ^JU
XXXXXXX^>XX XX O X X X X X
X X X XX
^X 0 X > >X X X X XX X ^ X
?uiwı ^ı b dbL u
306 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
Ashab’dan Resûlullah'ın
Geçim Tarzını Benimseyenler
Hazret-i Peygamber (Aleyhisselâtü vesselâm)
Efendimiz, dünya yaşamında hiçbir zaman dünya
malına, dünya rahatlığına değer vermemiştir. Yu-
karıdan beri anlattığımız örnekler bunun belgesi
dir. Hz. Peygamber Efendimizin sahabileri-candan
arkadaşları da onun (a.s.) yolundan gitmişlerdir.
Resûl-ü Ekrem (a.s.) Efendimiz, dünya lezzetlerine
önem vermezdi. O’nun (a.s.) Ashab-ı Kiramı
(r.a.)da dünya lezzetlerine önem vermezdi. Hz.
Peygamber (Aleyhisselâm) Zühd hayatının doru
ğuna ulaştığı gibi, O’nun (a.s.) Ashabının ileri ge
lenleri de aynı Zühd hayatını (dünya lezzetlerin
den uzak durma yaşamını) yaşamaya özen göster
mişlerdir.
Hz. Ebû Bekir (Radıyallahü Anh)’ın Resûlullah
Efendimizin yaşam biçimini benimsemesi, geçim
tarzını hayatına geçirmesi vardı.
Bezzâr ve îbn-i Ebid’Dünya’nın, Zeyd İbn-i Er-
kam (r.a.)dan rivayetine göre, Râvi şöyle anlatmıştır:
Birgün, Ebû Bekir (r.a.)’in yanındaydım. Su is
tedi. Ona su yerine bal şerbeti getirip verdiler. Ebû
Bekir (r.a.), şerbeti eline alınca birden bire hüzün
lendi, kederlendi ve ağlayıp hıçkırmaya başladı
(yani, hıçkırarak, hıçkınkla ağlamaya başladı). Biz
rahatsızlandı, acaba kendisine birşey mi oldu? di
ye telaşlandıksa da, bir türlü kendisine soramadık
da. Sonunda ağlaması durunca:
310 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
YEDİNCİ BÖLÜM
KABİR HAYATI
KABİR AZABI
<L» J^xl oJüu LoJ 4X4 £cJj |J ÛİJ <U j^jI O Jju loJ
“Şüphesiz kabir, âhiret duraklarının ilki (birinci
sidir. Eğer kişi, ondan kurtulursa (kabirde işleri yo
lunda giderse), ondan sonrası artık kolaylaşır. Eğer
kabirde azaptan (sorgu-sualden) kurtulamazsa, on
dan sonra gelecek duraklarda işleri daha da zorlaşa
caktır.” buyurmuştur.
Râvi devamla, Resûlullah’ın (s.a.v) bir defasın
da da şöyle buyurduğunu söylemiştir:
>0 > X Ox > Ox O Îİ 15 X ^ X Ox ; 0xx x
XX X
^ 5 5 O XX 2* O X ^ X x 5 x ^ X > XX O x 0/
pI î^LÂÎI ^jj
342 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
X X X X X X X
x x 0 x x0^ xx 0
XX X X
5>^ J1 ^ ®^’
"Allah, iman eden müminleri kavli sabitle dünya
hayatında ve âhirette (yani kabir hayatında) sabit ve
sağlam kılar." mealinde ki âyet-i kerimesinin canlı bir
belgesidir.” buyrulmuştur. (îbn-i Mâce)
Bu Hadîs-i Şerif, altı hadis kaynağı (Kütüb-ü
Sitte) olan eserlerin hepsinde rivayet edilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.v.) kabir azabı konusunda
çok hassasiyet göstermiş ve ümmetini bu konuda
uyarmıştır. Bu konuda daha pek çok Hadîs-i Şerif
rivayet edilmiştir. Bunlar sahih (sağlam) hadis
kaynaklanmızda mevcuttur.
İslâm alimlerimiz her konuda olduğu gibi bu
konuda da çok çalışmış ve Peygamberimizin ha
dislerini eserlerine alarak bizim gibi aciz kulların
anlayabileceği ve bulabileceği şekilde zamanımıza
kadar gelmiştir. Bunlar da bizim için Allah Te-
âlâ’nın bir lütfü, bir ikramıdır. Bunların değerini
ve kıymetini bilmeli ve imanımızı Kelime-i Tevhi
di ve Kelime-i Şehadeti çok çok zikrederek kuv
vetlendirip Allah’a ibadetlerimizi çoğaltmalıyız ve
kendimizi âhiret hayatına hazırlamalıyız.
Şu fani, geçici dünya yaşamımızı, oyunla, eğ
lence ile heba etmemeliyiz. îmanımızın gereğini
KIYÂMETVEÂHİRET 347
X XXXX XX X
0x0x0 J* x x ^ x 5
SEKİZİNCİ BÖLÜM
X X X X X X X s
Peygamberimizin Gözlerinden
Yaşlar Dökülmesi ^
Zil Ul j İ Ul
X XXX XXX
X X X X X X X
ÛJ^İJ dİ ılı J Â Ul
^ S S s s s s
DOKUZUNCU BÖLÜM
O O & t 3 s
>1 ^1
"— Esselâmü aleyküm dâre kavmin müminine ue
etâküm mâ tûadûne ğaden müeccelûne ue innâ inşâal
lâhü biküm lâhikûne.
Allahümmağfir liehli bakî’il ğarkad”
Mânâsı: “Selâm (ve selâmettik) size (sizin üzerini
ze olsun) müminler yurdunun ahâlisi! Size vâdölu-
KIYÂMET VE ÂHİRET 443
ONUNCU BÖLÜM
ON BİRİNCİ BÖLÜM
0x0 O x x
X X '
KIYÂMET ALÂMETLERİ
Büyük Alâmetler
Huzeyfetül’Gıfârî’den rivâyet edilmiştir. De
miştir ki: Biz bir gün kendi aramızda konuşurken,
Hazreti Peygamber (a.s.) yanımıza çıka geldi. Bize:
“— Ne konuşuyorsunuz?” buyurdu. Biz de: "Kıya
met gününün hallerinden konuşuyoruz.” diye cevap
verdik. Bunun üzerine Hazreti Peygamber (s.a.v.):
"Şüphesiz on alâmet görülmedikçe kıyamet kop-
mayacaktır.” buyurdu. Sonra şunlan saydı:
1. Deccal’ı,
2. Duman (Duhan)’ı,
3. Dabbetül’arz’ı,
4. Meryem Oğlu İsa’nın yere inmesini,
5. Ye’cüc ue Me’cüc’ü
6. Güneşin Batı’dan doğmasını,
7. Doğu’da,
8. Batı’da ve
9. Cezîretül’arab’da (Arab Yarımadasında) ortaya
çıkacak olan yer batması, yer çöküntüsünü ve son ola
rak da,
10. Yemen’den çıkarak insanları mahşere sürecek
ateşin meydana çıkmasını" buyurdu. (Müslim ve îbn-i
Mâce Fiten bölümlerinde tahriç etmiştir)
Aynca kıyâmetin bu on büyük alâmetin diğer
Hâdis-i Şeriflerde ve İslam âlimleri tarafından
KIYÂMET VE ÂHİRET 527
2. Duhan Nedir?
Duhan kelimesi, sözlüktş (Lugatta) Duman
demektir. Duhan, kıyâmet alâmetlerinin on büyük
alâmetinden biridir. Hattâ belki de birincisidir.
Duhan fitnesinden (musibetinden) sonra diğer do
kuz alâmet gelecektir. Deccal duman fitnesinin
arkasından gelecek olabilir. Önemli olan bu on
alâmetin sırası değil, zamanı gelince bu felâketle
rin gelmesi ve gelecek olmasıdır. Mü’minlerin bu
fitne ve musibetlerden etkilenip imanlarında her
hangi bir tehlike ile karşılaşıp da imanlarını za
rardan kurtarabilmeleridir. Önemli olan bu yönü
dür. Hazreti Peygamberin ümmetini uyarması da,
onlann imanlannı korumalan gerçeğine dayan
maktadır.
Duhan (Duman) fitnesi, kıyâmetin kopmasına
yakın bir vakitte çıktığı zaman, iman sahibi ger
çek müslümanları çok etkilemeyecektir. Sadece
mü’minleri nezleye tutulmuş gibi bir hâle getire
cektir. Mü’minler, kıyâmet alâmeti olan dumanın
yerle gök arasını doldurduğu vakit, sanki nezleye
yakalanmış bir insanın durumunda olacaklardır.
Bu kıyâmet alâmeti olan duman (Duhan)’dan kâfir
olan imansızlar çok büyük azap göreceklerdir. Bu
Duhan’ın çıktığı an, kâfirler aklı başından gitmiş
sarhoşlar gibi olacaklardır. Sağa sola yalpalayarak
yerlere kapanacaklardır. Bu duman kâfirlerin bu
runlarından, kulaklarından girip arkalarından
(dübürlerinden) çıkacaktır.
534 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
3. Dâbbetül'arz Nedir?
(Büyük Kıyâmet alâmetlerinden biri de dâbbe-
tül’arz’dır. Dâbbetül’arz, kıyâmetin kopmasına ya
kın bir zamanda yerden çıkacak olan canlı bir ya
ratığın adıdır. Dâbbetül’arz’ı anlatan pek çok Hâ-
dis-i Şerif vardır.
Keşşaf sahibi demiştir ki, yer hareket edip ya-
nlacak ve Safâ Tepe’sinin altından “Dâbbetül’arz”
adı verilen canlı yaratık yerden çıkacaktır. Sağ
elinde Hazreti Mûsâ (a.s.)’ın asâsı ve sol elinde
Hazreti Süleyman (a.s.)’ın mührü bulunacaktır.
Asa ile mü’minin yüzüne dokunacak, mü’minin
yüzü nurla parlayacak ve yüzünde mü’min yazıla
cak. Süleyman (a.s.)’ın mührü ile kâfirin burnuna
vurup damgalayacak ve kâfirin alnında kâfir yaza
caktır. Böylece kâfirle, mü’min ayırt edilecek (ta
nınacaktır.
Dâbbetül’arz, Kur’ân-ı Kerîm’de bildirilmiştir.
Nitekim Nemi Sûresi; âyet 82’de şöyle buyrulmak-
tadır:
"Kıyamet hakkındaki sözümüzün gerçekleşme
zamanı yaklaşınca onlara yerden bir dâbbe (carili ya
ratık) çıkarırız. O da insanların bizim âyetlerimize,
özellikle kıyamete ait âyetlerimize inanmadıklarını
(yüzlerine karşı) söyleyecektir.”
536 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
ON İKİNCİ BÖLÜM
BA'SÜ BA'DEL-MEVT
ÖLDÜKTEN SONRA YENİDEN DİRİLMEK
X X
0 10/ ^ XX XXX O
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
jj 0 > )j 0 x t x 0 x 0 > 0 0 * j, XX
HESAB GÜNÜ
XX XX
^a Â^LÂİI ^jj ^ol ^1 LjÎ Jjjj v
®^Jj
x >x O x / x x
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MÎZAN
x J o > o j / x T ;/
656 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
ON BEŞİNCİ BÖLÜM
ŞEFÂAT
Makam-ı Mahmud
Mahşer halkının hamd ile yükselteceği, hamd
övgüleriyle yücelteceği muazzam makam demek
tir ki, hamdin (hamd cümlelerinin) gerçek anla
mının dayanağı olan mutlak yakınlık makamı ya
ni hadis-i şeriflerde bildirilen "Livâül’Hamd”
hamd sancağı (Hamd bayrağı) altında cereyan
edecek büyük şefâat (şefâat-ı uzma) makamıdır
ki, İsrâ Sûresi, âyet 79 da şöyle buyruluyor:
ö / O / / XX / /O/ö// / XX 1 ***X XX
> » O ©XX x X x O x
ON ALTINCI BÖLÜM
KEVSER HAVUZU
Ey Âhiret yolcusu! Bilmiş ol ki Kevser Havuzu,
Allah Teâlâ’nın peygamberimiz Hazret-i Muham
med’e (a.s.) lütfettiği en büyük ikramlanndan biri
dir. Sevgili peygamberimizin ümmeti olmak şere
fine ermiş bizlere düşen görev ise, dünyâ hayatı
mızda o büyük ikramın (havz-ı kevserin) vasıf ve
niteliklerini öğrenerek âhiret hayatımızda o kev-
serden kana kana içmeyi yüce Rabbimizin bizlere
nasîb etmesi için, dört elle yüce Peygamberimizin
sünnetlerine sanlmak olmalıdır.
Çünkü yüce Rabbimizin (Celle Celâlüh), Efen
dimiz Aleyhisselâm’a olan o büyük ikramı Havz-ı
Kevserden bir defacık su içmek mutluluğuna eren
bir müslüman, bir daha asla susamıyacak, kendi
sinde aslâ susuzluk hissetmeyecektir. Bunlar, sev
gili Efendimizin biz ümmetlerine verdiği müjde
lerdir. İlerleyen sayfa ve satırlarımızda bunlann
açıklamalannı okuyacağız.
722 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI ■
x x 0 O x x J J Ox x
uyı jı
X X
^ XX |x O X X X / 0 X X
X X 0 X0X ^ XX
4-aLÂJI ^^ ^
Mânâsı: "Şüphesiz ki (gerçekten), Kabe ile Ku
düs’teki Mescid-i Aksa arası kadar (büyük) bir havu
zum vardır. Süt gibi beyaz olup kablan (ibrik, maşra
pa ve saire su içmeye yarayan edevat) yıldızlar ade-
dincedir (sayısıncadır). Kıyamet günü şüphesiz ki,
gerçekten ümmeti en çok olan peygamber benim (ben
olacağım)." buyurdu. (îbn-iMâce)
Müslim ve Tirmizî, Ebû Zerr’den (r.a.) rivâyet
etmiştir. Ebû Zerr (r.a.) şöyle anlatıyor: Bir gün Re-
sûlullah’dan (s.a.v.) Kevser havuzunda bulunan ve
bulunacak su içim kablanndan (kâse, maşrapa,
tas ve sâireden) sormak istedim ve sordum:
"— Yâ Resûlallah! Mâ âniyetül’havzı = Ey Al
lah'ın Resulü! Kevser havuzunun kablan (kase ve
maşrapaları) ne kadardır, kaç tane su içme kabı var
dır?” dedim. Allah’ın Resûlü şöyle cevab verdi:
"Vellezî nefsü Muhammedin bi’yedihi le’âniyetühü
ekseru min adedi nücûmis’semâi ve kevâkibihâ = Mu-
KIYÂMET VE ÂHİRET 737
ON YEDİNCİ BÖLÜM
SIRAT KÖPRÜSÜ
iil'^JI^ Jjbli
Mânâsı: “Toplayın da, o kafirleri cehennemin yo
luna götürüp salıverin.” (Sâffât Sûresi, âyet 23)
“^jaÂli Fehdûhüm = Onları (o kafirleri) götürün,
gösterin, salıverin" gibi mânâlan içermektedir.
“j^-i il^ Jl İlâ Sırâtıl’cehîm” = Cehennem yo
luna” demektir.
Yani Kıyâmet günü, yüce Allah meleklerine
emrediyor ki:
“O kafirleri, zalimleri ue yandaşlarını toplayın.
Toplayın da, onlara cehennemin yolunu gösterin.
Hepsini toplayıp cehennemin sıratına (yoluna) koyup
salıverin. Onları tutuklayın, çünkü onlar, suçlu, so
rumludur.” buyrulacak.
İşte bu âyet-i kerîmeler sıratın (sırat köprüsü
nün) varlığına bir delil olmaktadır. Her mü’min
(müslüman), sırat köprüsünün varlığına inanmak
746 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
^J 1J j y ULl
O 9 / î« Jİ/ / O /9 / z O / O "O S S O Ox
^ x o x o > ^ Z / A / Ö ü
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
CENNET VE CEHENNEM
Ey Âhiret Yolcusu! Kitabımızın bu bölümünde
cennetle cehennemin müşterek yönünü kısaca
ifâde ederek cehennem bölümüne geçmek istiyo
rum. On dokuzuncu bölümümüzde cehennemin
dehşet veren durumunu anlatıp, son bölümümüz
de de cenneti ve cennetin güzelliklerini bir nebze -
cik anlatmak istiyoruz inşâallah!
Ey cennet yolcusu kardeş! Cennetin nimetleri ve
güzellikleri pek çok, fakat yolu çok çetrefilli, enge
besi çok, engelleri hayli güçlükler ortaya koyuyor.
Cehennemin yolu ise çok câzibeli fakat sonu kötü
ve çıkmaza sokuyor. Konumuzu bir hadis-i şerifin
ışığı altında birazcık açmaya gayret edeceğim.
Enes îbni Mâik (r.a.)’den rivayete göre; Resû-
lullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
770 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
x 9 / O / ^ / \ // O / ^
X' X x XX x
s s s s
V>^/)tobr
XX
X XXX
CEHENNEM NEDİR
Cehennem Ne Demektir?
Cehennem, dibi çok derin ucu bucağı görün
meyen kuyu mânâsına gelen Arapça bir kelime
dir. Türkçemizde “Tamû” kelimesi cehennem an
lamındadır. Süleyman Çelebi, mevlidinin mirâç
bölümünde bu kelimeyi: “Gece gündüz işleri is
yan kamû / Korkanm ki yerleri ola tamû” beytin
de kullanmıştır.
Cehennem kelimesi, Kur’ân-ı Kerimde pek
çok geçmektedir. Ekseriyetle ateş anlamına gelen
“Nâr” kelimesiyle birlikte söylenir ki, “Nâr-ı Ce
hennem = derin ateş çukuru” demek olur.
780 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
ON DOKUZUNCU BÖLÜM
1. |H^ Cehennem
2. JâJ Lezâ
/ z 0/
3. âJî>JI Hutame
O î5 x
4. jj*Jl Saîr
o x z
5. yLx Sekar
6. r Cehîm
7. ÂjjIa Hâviye
786 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
x x .0 ^/ / / / iz / ^ x
O x x O>
Gl^ «5 J ^ X 0x0
“Yoksulu doyurmuyorduk.”
K1YÂMET VE ÂHİRET 807
s s / O 'İs sOjs
x Js O S 6 >0/ x > /
4^l> jU . oU uLj^l bJ
X X
CEHENNEMLİKLER VE AZABLARI
dİ
jU ^ jL, jUi ü ^j oı
X X X X X / X
0x0xxxx 0 fi fi 0 X
XX XXX
YİRMİNCİ BÖLÜM
XX Ox xxxxxxx
U5 ^ ^^
"Cennette, hiçbir gözün görmediği, kulakların
işitmediği ve insanoğlunun kalbine bile düşmeyen,
akıl ve hayalinden bile geçmeyen şeyler (nimetler,
zevk-ü safalar) hazırlanmış bulunmaktadır.” buyur
du. Sonra da şu âyeti okudu:
KIYÂMETVEÂHİRET 837
ûjUj^k^
“Hiçbir kimse onların (salih amelli mü’min ve
müttekî kimselerin) bu dünya hayatında yaptıkları gü
zel ue makbul işlerine mükâfat (ödül) olarak, gözlerini
aydın edecek, gönüllerini sevinçle ferahlatacak ne gibi
sürprizlerin ve ne gibi nimetlerin hazırlanıp saklandı
ğını hiç kimse bilmez (bilemez)." (Secde Sûresi, âyet 17)
Ey dost! Gerek okuduğumuz hadis-i kudsî ve
gerekse bu âyet-i kerime, Allah Teâlâ’nın cennette
salih amelli, müttekî ve iyi bir dini yaşam süren
kulları için hazırlayıp gizlediği nimetlerin yüceli
ğini ve mükemmelliğini en güzel bir anlatım açık
lığıyla dile getirmektedir. Bu nimetleri insanoğlu
nun anlatması şöyle dursun, kendisinin bile anla
ması mümkün değildir. Çünkü, insanoğlu bu ni
metler gibisini ne gözüyle görmüş, ne de kulağıyla
işitmiştir. Hattâ aklının bir kenanna hayâli bile
düşmemiştir ki, hayâl edebilsin.
Ey dost! Akl-ı selimin, ne kadar engin, ne ka
dar derin düşünebiliyorsa, Cenâb-ı Allah’ın ve yü
ce Rabbimizin, cennetin nasıl bir yer olduğunu an
lattığı bu tarifden o nisbetçe anlayıp keyiflendiğini
sanıyorum. Çünkü her kul, burada imanı ve irfanı
oranında cennetin büyüklüğünü, yüceliğini kavra
ma, yada anlama keyfine ulaşabilme yollarına baş
vurma amacı taşıyabilir. Yoksa anlamak yada ha
yal etmek nâfîle bir çaba olur. Ama cennetin bü
yüklüğünü, yüceliğini düşünmek, o hayalle iç âle
mine dönmek insanı yücelteceğini düşünüyorum.
838 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
••• ^j(/öj^j°M'^ı/^
Û jL«j^Jl ^JLîl JÎ
1. Mü’minler gerçekten kurtuluşa (muradlarına)
ermiştir.
x o x ^ x X x X x O x >0x0 0 x 0x0x x ^
2. Adn Cenneti
Dürretül’beyzâ’dan yaratılmış ve mü’minlere
hazırlanmıştır. Adn Cenneti, inci, yakut ve zeber-
cedden yaratılmış saraylardır. Adn, onun alemi,
ruhânî ismidir. Nitekim Allah Teâlâ, Meryem Sû
resi, 61nci âyette şöyle buyurmuştur:
S Ox >> J x x x /i
düJİ oU-U!lIj
>" X X
Uj I^1 ^-Ul dİ
X XX
j, İ x5 / öx a /
4jjJl Ç*""^
S»X ^ X4**X X X X X X X x / x ©X 0 X O X
/ x©/Ox©x/x x ^ x0 x \ © 5* x © j, « ^
3. Cennetü Naîm
Cenâb-ı Allah, bu cennetini beyaz gümüşten,
inci ve yâkuttan halkeylemiş ve bu süslerle tez-
yînlemîştir.
Naîm kelimesi, nimet anlamına gelir. Kur’ân-ı
Kerîmde ise, daha çok cennet nimetlerini anlat
mak için kullanılır. Naîm kelimesi Arapçada: “re
fah, huzur, mutlu hayat” anlamına gelir. Ve nîmet
kelimesinden daha geniş, daha kapsamlı anlam
lar ifade eder. Böyle olunca naîm, insana mutlu
luk veren, maddî, mânevi Ipütüp güzellikleri anlat
maktadır. Bu anlamla “^l ^br - Cennâtün'Naîm:
Mutluluklarla dolu, cennetler" demektir.
4. Cennetûl’Me’vâ
Me’vâ Cenneti, yeşil zebercedden halkedil-
miştir. Cennetûl’Me’vâ (Sığınma Cenneti). Sûre-i
Necm’de şöyle buyruluyor:
x 0 .x 0 5 îîx x x o
ot ^ oiû IjUj It ^ W
Oxx J /O ✓ 9/ ^x 0 O x J
^3 Ijia
X XXX
XX s
fe 4^ fil* Jl> ^J
1. Gismânî Cennet,
2. Ruhani Cennettir.
Veyahut birisi Adn Cenneti, birisi de Naîm
Cennetidir, şeklinde de yorumlamışlardır.
Elmalılı Merhum M. Hamdi Yazır, bu âyetin
tefsir ve yorumunda şöyle diyor: "Bu iki cennet için
daha başka yorumlar da söylemişlerse de, kıyamet
halleri görülmeden bunların geniş açıklamaları bili-
nemiyeceğinden daha fazlaca açıklamalar yapmaya
kalkmak doğru olmasa gerektir."
'^^j^jMjl^^İJaj pJ
/ / X X X X
X .
^ s ^ x ^ x
32-33. “Tükenmeyen, eksilmeyen ve hiçbir şekil
de esirgenmeyen (yasaklanmayan) bir çok meyveler
içindedirler."
Uy' li/
37. “Onları (hurileri) kocalarına âşık, (aynı yaşta)
yaşıtlar yaptık.”
Allah Teâlâ’nın cennet kadınları olan hûrîleri
böyle vasıflaması ve onlan takva ehli kullan için
özel yarattım buyurması, kullannı cennet hayatı
na özendirmek ve cennet için yarışa girmelerini
teşvik içindir. Böylece cennet hayatına ve cennet
nimetlerine özenen kullarını cehennem azabın
dan da kurtulmalanna vesile teşkil etmiş oluyor.
“İnnd enşâ’nâ hünne inşâe = Biz onlan yep yeni bir
yaratılışla yarattık." (Vâkia Sûresi, 35nci âyetini) Bâ-
KIYÂMET VE ÂHİ RET 917
XX O > X X *X XX X X / XÖX X MÎ ^ X
pii
Mânâsı: "Cennet ehli, cennete girerken tüysüz,
genç (bıyıkları yeni çıkmaya başlamış) beyaz tenli,
saçları dalgalı ve kara gözlü (sürmeli) olacaklardır.
Yaşlan otuz üç (33), boylan Hz. Âdem (Aleyhisse-
lâm)ın boyu gibi altmış arşın ue vücutlarının genişli
ği (eni) yedi arşın olacaktır.” (Beyhakî tahriç etmiştir.)
Yine Beyhakî’nin rivâyetine göre, Efendimiz
şöyle buyurdular:
"Dünyaya gelen insanlar, ölü de doğsa, ihtiyar
da ölse ve ölürken yaşı kaç olursa olsun, tekrar diril
tilip cennete girerken, otuz üç yaşında olacaklardır.
Cennetlik olanlar Hz. Adem’in (a.s.) boyunda, Hz.
932 ÖLÜM ÖNCESİ VE SONRASI
X / 15 / XXX X O ; X ^Ox X ^x X x 55
/ ; / o // x x x x
✓o X 5 X 5x
o >a / ^o x ; /
^Aıj' Li ûjJjy
“Cennetlikler cennete girince, Allah Teâlâ onlara:
Size vermemi istediğiniz bir şey var mı (Benden bir
şey istiyor musunuz)? diye sorar (soracak): Onlar yani
cennetliler, cennet halkı:
“Ya Rabbi yüzlerimizi ağarttın, bizleri cennete
koyup cehennemden kurtardın daha ne isteyelim sen
den” diyecekler.
ljQ-I jıiiÇj - İşte o zaman Allah Teâlâ (ara
dan) perdeyi kaldıracak.
O jJx x x tf x 9 Ox î? x x ^0 x > O > x x
SON SÖZ
Ey cennet yolcusu kardeş! Şu anda senin güzel
ler güzeli elinde bulunmakta olan kitabcığıma
cennetle ilgili bütün güzellikleri, cennet nimetle
riyle ilgili, mü’minleri meftûn edip gönüllerini se
vinçlere erdirecek satırlardan oluşan sayfa ve pa-
ragraflan yazmak niyyetinde idim. Ve bu kitabcı-
ğımı 30-31 forma civannda yani azami 512 sayfa
lık bir eser olması niyyetiyle yola çıkmıştım.
Fakat bazı zuhuratlar dolayısıyla mı diyelim,
yada bazı kısmet ve tecelliler mi diyelim, kitabı
mızın forma ve sayfa adedi tasavvurumuzdan bir
misli artarak, kitabımızın hacmi bir hayli büyü
müş olarak önümüze çıktı. Şu anda 960 sayfadan
oluşan, matbaacı ve yayıncı deyimiyle de 60 for
malık bir eser önümüze dikiliverdi.
Değerli okuyucu kardeş! Ben istediklerimi koya
madım. Çünkü kitabımın sayfa çokluğu, iki cilt
halinde olmayı gerektiriyordu. İki cilt halinde ol
ması, hem kullanım kolaylığını hem de maliyetini
etkileyecekti.
Değerli okurum! İnşâallah! Bu nâçiz eserimden
sizler okuyup istifâde edersiniz, bizler de bu eseri
mizin daha geniş kapsamlısını sizlere ulaştırmaya
gayretimizde muvaffakiyete ereriz.
Çalışıp gayret etmek bizden, tevfik ve başarı
ya ulaştırmak Yüce Rabbimizdendir, Ve minallâ-
hit’tevfîk
yusu^ Tavanlı
KIYAMET VE ÂHİRET 945
İÇİNDEKİLER
Önsöz........................................... 3
BİRİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ON BEŞİNCİ BÖLÜM
Şefaat........................................ 655
Makam-ı Mahmud............................. 668
Şefaat Konusunda Peygamberimizin Hadisleri..67O
Peygamberin Şefaati Büyük Günahlara Olacak...673
Kıyamet Günü İlk Şefaat Edecek Olan
Hz. Muhammed Aleyhisselâm’dır....................... 674
Peygamberimizin Ümmetine Şefâat Edebilmek
İçin Var Gücüyle Gayreti.................................... 676
Kıyamet Günü Mahşer Halkının Şefâatçı
Aramaları Ne Demek.......................................... 679
Hz. Muhammed’in (A.S.) Âhirette Sahib
Olduğu Üstünlükler....... ............ 680
Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın Şefâatçı
Olmayı Üzerine Alması............................ 690
Ebû Hüreyre’nin Rivâyet Ettiği Şefâat Hadisi....693
Cennet Kapılannın Son Derece Genişliğine
İşâret Vardır.................... 703
Cennetin Kapısını İlk Çalan................................ 704
Peygamberimizin Ümmeti İçin Şefkatinden
Ağlaması............................................ 706
Üzerlerinde Cehennemin İzi Bulunacak
Cennetlikler.......................................... 710
Hz. Muhammed’in Şefâatı Da Allah’ın İznine
Bağlıdır........................... 714
Kıyâmet Günü Şefâat Edecek Grublar............... 715
Diğer Şefâatler, Şefâati Kabul Olunacaklar........ 717
KIYÂMETVEÂHİRET 955
ON ALTINCI BÖLÜM
ON YEDİNCİ BÖLÜM
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
ON DOKUZUNCU BÖLÜM
YİRMİNCİ BÖLÜM
TAVASLI YAYINLARI
KOI Açıklamalı Rüyâ Tabirleri Ans (I. HM)
B01 Tam Namaz Hocası (II. HM)
B02 Dualı Namaz Hocası (II. HM)
B03 Dualı Namaz Hocası Ciltli (I.HM)
B04 Tam Duâ Kitabı (Mana ve Anlamlanyla)
B05 Kolay Namaz Hocası
B06 Muhtasar Namaz Hocası
B07 Kolay Duâ Kitabı
B08 Dini Hikâyeler (7’den 70’e)
B09 30 Ramazan Vaazı
B10 Kızımın Din Kitabı (Özel Bilgiler)
Bil 32 Farz (İlmihal Bilgileri)
B12 Duâlı İlâhi Kitabı (Hanımlara)
B13 Mevlid-i Şerîf (Günümüzde Okunan Şek.)
B14 Kabirlerde Yâsin-i Şerif Nasıl Okunur?
B15 Peygamberler Tarihi (4 Halifenin Hayatı)
B16 7 Ayet Yasin ve Duâlar (Türkçeli) Şamua (I. HM)
B17 Dini Hikâyeler Demeti (Hanımlara)
B18 40 Hadis-i Şerif (Peygamberimizin Seçme Hadisleri)
B22 Musahhah Mevlid-i Şerîf
B24 Duâ Demetleri (24 Saat İçinde Yap. Duâlar)
B26 Tam Duâ Kitabı Ciltli (I.HM)
B27 Sûrelerin Fazileti (Peygamberimizin Dilinden)
B28 Sûrelerin Fazileti Ciltli (I.HM)
B29 Duâlann Faziletleri (Peygamberimizin Dilinden)
B30 Resimli Namaz Hocası
B31 Yasinli Namaz Hocası Resimli
B32 Tam Namaz Hocası (Karton Kapak I. HM)
B33 Ansiklopedik Rüya Tâbirleri
B34 Güldeste İlahi, Kaside ve Duâlar
B37 Kabe Yollan (Gün. Okunan İlahi, Kaside ve Mevlid-i Şerif)
B38 Ölüm Öncesi ve Sonrası (Kıyamet-Ahiret) Ciltli (II. HM)
B39 Namaz Sûrelerinin Tefsiri
KIYÂMET VE ÂHİRET 959