You are on page 1of 9

1.

ÜNİTE
DÜNYA VE AHİRET

VAROLUŞ VE HAYATIN ANLAMI


HAYAT AMAÇSIZ DEĞİLDİR

‘’Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.’’

‘’Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?’’

‘’Sizi dünyada HALİFELER yapmış olan Odur.’’

‘’Hani Rabbin meleklere ‘ben yeryüzünde bir HALİFE yaratacağım’ demişti.’’

‘’Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki Allah’a karşı gelmekten
sakınasınız.’’

Kur’an’daki bu ve benzeri ayetlere göre insanın bir yaratılış amacı vardır.

Buna göre hayatımızın amaçları;

- Öncelikle Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak


- Allah'ın halifesi olarak bu dünyada adaleti yaymak ve bunun için mücadele etmek
- Hakkı, hakikati, liyakati ikame etmek
- Allah'ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak
- Salih ameller işlemek
- Hem dünya hem de ahiret mutluluğu için çalışmak
- Okumak, ilim öğrenmek, kendini geliştirmek
- Çalışmak, üretmek, insanlığa faydalı işler yapmak
- Helal yoldan kazanç sağlamak
- Emanet edilen her şeyi canı, canları, çevreyi, evreni korumak, düzeni bozmamak.
- İnsana verilen hayatın, ömrün, zamanın Allah tarafından verildiği bilinciyle yaşayıp sorumluluk sahibi
olmak
- Hayatın bir imtihan olduğunu varlıkla da yoklukla da sınanacağımızı unutmamak. Şükür ve sabır içinde
olmak.
-İbadet etmek.

HALİFE: Bir kimsenin namına hareket eden, onun izin verdiği ölçüde yetkilerini kullanan. (örneğin bir ilin
valisi devlet başkanının yetkisiyle görevlendirilmiştir, hükümdarın vekilidir, temsilcisidir.)

İBADET: En geniş anlamıyla kul olma bilinciyle yaşamak, varlığının ve evrenin malikini unutmadan
yaşamak. İbadet bir yaşam biçimidir, hayatın her anını kapsar. (genel anlamıyla ibadet)

Özel anlamıyla ibadet; belirli vakitlerde ve şekilde emredilen ritüeller. Namaz, oruç, zekat gibi.
AHİRETE İMAN

Ahirete iman ADALET İLKESİ nin bir gereğidir.

İnsan aklının ahiretin varlığını vahiy olmadan bulması çok zordur fakat ahiret akla mantığa aykırı değildir.

Yani ahiret gayba ait bir konudur ve bilgi kaynağı vahiydir.

"Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz..." (Nahl suresi, 93. ayet)

Ahiret inancı, İslam'da yer alan altı inanç esasından birisidir. Bütün semavi dinlerde ortaktır.

(TYT NOT: AKİDE: İslam inanç esaslarından her biri. Çoğulu AKAİD.)

Yaklaşık iki bin ayet, ahiretle ilgilidir. Kur‟an‟dan önceki ilahi kitaplarda da ahiret inancına yer verilmiştir.

AHİRET: Kelime anlamı ‘Son’ demektir. Dünya hayatının son bulmasıyla başlayacak ve ebedi devam
edecek olan hayatın adıdır.

İnsan için ise ahiret hayatı insanın ölümüyle birlikte berzah alemine geçmesiyle başlar.

‘SİZ YOK İKEN SİZİ DÜNYAYA GETİREN ALLAHI NASIL İNKAR EDİYORSUNUZ? SONRA SİZLERİ ÖLDÜRECEK
SONRA YİNE DİRİLTECEKTİR. EN SONUNDA O’NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.’ Bakara28

İnsan yaratılış amacını bilerek yaşamalıdır. Allah Kuranda insanı dünya hayatının gelip geçiciliği konusunda
uyarmış, dünyanın asıl amacının dünyada ibadet şuuruyla ömrünü geçirerek ahirete hazırlanmak olduğunu
belirtmiştir.

AHİRET İNANCININ İNSANA VE TOPLUMA KAZANDIRDIKLARI

1-Ahirete inanan insan yok olup gitmeyeceğini bilir, insanı yokluğun ızdırabından kurtarır.

2-Yaptığı işlerin hesabını verecek olması, insanın daha sorumluluk sahibi olmasını sağlar.

3-Bu dünya hayatının geçici olduğunu bildiği için başına gelen musibetlere sabır gösterir, Allaha sığınarak
Ondan yardım talep eder. Böyle davrandığında ahirette dünyadayken çektiği sıkıntıların mükafatını
alacağını düşünerek dirayetli olur.

4-Kötülük yapmaktan kaçınır, çevresine, doğaya, hayvanlara iyi davranır.

5-Bencillikten, aşırı hırstan kişiyi korur.

6-Kul hakkı konusunda hassas olmaya önemle özen gösterir.

7-Dünyayı da ihmal etmeden hem dünya hem de ahiret için kul olmanın gereklerini yerine getirir.
AHİRET HAYATININ EVRELERİ

ÖLÜM: Ruhun bedenden ayrılması ile dünyadaki ömrün sona ermesi.

‘Can, köprücük kemiğine dayanınca ruh Allah‟a yükseltilir’ (Kıyamet 26-30).

ECEL: İnsanın ömrünün sona erdiği an. Ne gecikir ne de ertelenir.

Her ne kadar ölüm geride kalanlar için acı ve hasret dolu bir olay ise de imanlı gönüller için fânilikten
ebediliğe geçişi sağlayan bir araçtır.

BERZAH: İki şey arasındaki set, engel, duvar. Kişinin ölümünden itibaren kıyameti beklediği alem.

KIYAMET: Kelime anlamı ayağa kalkmak, dikilmek demektir. Terim olarak ise evrenin son bulması, var
olan her şeyin ölümü demektir.
Allah’ın kıyametle aynı kökten türemiş bir ismi de ‘kayyum’dur. Bu da bize Onun kıyamet gününün
yöneticisi, önünde varlıkların kıyam ettiği kudret, her türlü fiili ve tasarrufu elinde tutan tek yaratıcı
olduğunu göstermektedir.

(TYT NOT: KIYAM Bİ NEFSİHİ: Varlığı kendinden olan, var olması için başka bir şeye ihtiyacı olmayan. Onun
dışındaki her varlığın mevcudiyetinin Ona bağlı olması anlamında zati sıfat. Örneğin güneşin ışığı
kendindendir. Ama ayın ışığı kendinden değildir, güneştendir.)

‘Göklerde ve yerde var olan her şey yok olacak, sadece ikram ve celal sahibi Allah baki kalacaktır.’
Rahman26-27

Kıyametin ne zaman kopacağını sadece Allah bilmektedir. Kuran kıyametin ansızın geleceğini
bildirmektedir. (Peygamberler de bilmez)

BA’S: İsrafilin ilk sura üflemesiyle kıyamet kopacak her şey son bulacak, ikinci kez üflemesiyle de yeniden
diriliş gerçekleşecektir. BA’S, kıyametten sonra insanların kabirlerinden çıkarak yeniden dirilmeleri
demektir.

HAŞR: Yeniden dirilen insanların bir araya gelerek toplanması.

MAHŞER: Toplanılan meydan

HESABA ÇEKİLME: Mahşer meydanındaki insanlara dünyadayken yapıp ettiklerinin


yazıldığı/görüntülendiği defter/disk verilir. Amel Defteri.

‘Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.’ Müminun102

MİZAN: Hesaba çekilme işlemi bittikten sonra insanların yaptıkları iyilik ve kötülüklerin tartıldığı terazi.

CENNET: Ağaçlarla örtülü bahçe, demektir. Müminlerin ebedi kalacakları ve her çeşit nimete

ulaşabilecekleri ahiret yurdudur.


‘Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve

Adn cennetlerinde çok güzel köşkler va’detti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu

büyük başarıdır.’ Tevbe72

CEHENNEM: Derin kuyu, demektir. Kafirlerin sürekli kalacakları ateş azabı olan ahiret yurdudur.

‘Kıyamet gününde kâfir Allah‟ın huzuruna getirilir ve kendisine sorulur: Eğer dünya dolusu altının olsaydı,

şimdi kurtulmak için hepsini feda eder miydin?‟ Evet‟ der. O zaman ona denir ki: Oysa senden istenen

bundan çok daha kolay bir şeydi!‟ Hadis

AHİRETTE BİLİNÇ DEVAM EDER: ‘Onlara cennetteki meyvelerden ikram edildiğinde, gerçi biz dünyadayken

de bunlara benzer meyveler yemiştik; [meğer gerçek meyve bunlarmış!] diyecekler...’ Bakara25

Simülasyon:)

‘Onlar Adn cennetlerine Allah‟ın rızasına uygun bir hayat yaşamış olan anne-babaları, eşleri ve çocuklarıyla

birlikte girecekler.’ Ra‟d 23

“Ölümden ne korkarsın? Korkma, ebedî varsın!” Yunus Emre

‘Can boğaza dayandığı zaman

Ki o zaman siz (ölmek üzere olana) bakar durursunuz.

Biz ise ona sizden yakınızdır ve lâkin görmezsiniz.

Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru söyleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!’

Vakıa 83-87

‘İnkâr edenler, kesinlikle, öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hiç de öyle değil,

Rabbime and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir. Bu,

Allah’a kolaydır.” Teğabün 7

İnsanın yolculuk evreleri:

RUHLAR ALEMİ - ANNE RAHMİ - ŞEHADET ALEMİ - BERZAH ALEMİ - AHİRET ALEMİ
‘’…Ve sonra Ona döndürüleceksiniz.’’

ŞEHADET ALEMİ: Allah’ın varlığına şahitlik ettiğimiz dünya hayatı. (Eşhedü; şahitlik ederim ki Allah’tan

başka ilah yoktur.)

ÖLEN BİR KİŞİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

Ölen bir müslümanı yıkamak, kefenlemek, onun için namaz kılıp dua etmek ve bir kabre gömmek

müslümanlar için farz-ı kifâyedir.

TECHİZ: Cenazenin yıkanmasından gömülmesine kadar, yapılan işlemlere "techiz" (hazırlamak) denir.

İslâm'da, ölen kimsenin en kısa zamanda yıkanması, kefenlenmesi ve cenaze namazının kılınarak

toprağa verilmesi gerekir. Bu konuda acele davranmak müstehabtır. (güzel bir davranış)

MEYYİT: Ölen kişi. Çoğulu MEVTA

GASİL: Ölen kişinin yıkanması, gusül.

TEKFİN: Ölen kişinin kefenlenmesi

TEŞYİ: Cenazenin tabuta konulup musallâya yani namazın kılınacağı yere ve namazdan sonra kabristana

taşınması işlemi.

DEFİN: Kabre konulması.

TAZİYE: Ölünün yakınlarını teselli etmek, başsağlığı dilemek

CENAZE NAMAZI: Gusledilmiş, yıkanmış, temizlenmiş, musalla taşına konulmuş müslüman bir ölü için

müslümanların, abdestli ve Kıble tarafına yönelerek, rukû ve secdesi olmayan, tekbirle başlayıp selâmla

sona eren kıldıkları bir namaz ve ölü için yaptıkları bir duadır. Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Cenaze

namazı bir duadır. Ayakta kılınır. Dört tekbirden oluşur, her tekbirden sonra belirli dualar okunur. Ayakta

selam verilerek namaz tamamlanmış olur.


TYT NOT: Gayb; göz önünde olmayan, gizli olan anlamına geldiği gibi duyularla
algılanamayan, deney ve gözlemlere konu olmayan varlık alanı şeklinde de tarif
edilebilir. Allah (c.c.), melekler, cennet, cehennem, ahiret gibi gerçekler duyularla
algılanamaz. Bunların bilgisi, Allah’ın (c.c.) katındadır ve insanlar bu bilgilerden
ancak Allah’ın (c.c.) peygamberleri aracılığıyla bildirdiği kadarını öğrenebilir. Bu tür
bilgiler, akıl tarafından kabul edilse dahi mahiyeti hakkındaki bilgi ancak Allah (c.c.)
katındadır.

TAZİYE NASIL OLMALIDIR?

Müslümanlar, kardeşlerinin evlerinden cenaze çıkması hâlinde gidip ziyaret eder, geçmiş olsun`da bulunur,

başsağlığı diler, onların üzüntü ve kederlerini hafifletmeye çalışırlar. Tâziye ziyaretleri, ilk üç gün içinde

yapılmalıdır. Daha sonra yapılacak ziyaretler, zamanı geçmiş tâziye ziyâretleri olarak ifade edilir. Üç

günden sonra yapılacak ziyaretlerde vefatı sık sık sohbet konusu yapıp derdi tazelemek uygun olmaz.

Münasip bir lisanla bir kere tâziyede, baş sağlığı dileğinde bulunulur, sonra sohbet başka mevzulara

kaydırılır. Evinden cenaze çıkan kimseler, o üzüntü ve keder içinde yemek yapamaz, gelen giden

ziyaretçilere sofra çıkaramazlar. Bunun için vefalı komşular, bir müddet için (bir hafta) buraya yemekler

getirir, sofralar gönderirler. Böylece onların dertlerine ortak olduklarını fiilen göstermiş olurlar. Vefat

edenin yakınları, evleri müsait değilse, herkesin rahatça gelip gidebileceği bir yerde hazır bulunarak

taziyeye imkân vermelidir.

BORÇLARINI ÖDEME: Bir kişi öldüğünde başkalarının onun hakkında yapabilecekleri, hatta yapmaları

gereken en önemli işlerden birisi, varsa o kişinin borçlarını ödemek ve böylece onun üzerinden kul

haklarının kalkmasını temin etmektir.

VASİYETİ YERİNE GETİRME: Kişinin borçları ödenmeli ve varsa vasiyeti yerine getirilmelidir.

Kişi sağlığındayken malının 1/3 ü kadar kısmından hayır yapılmasını ya da soyundan olmayan kişilere

verilmesini isteyebilir. Ondan daha fazlasını isteyemez çünkü miras kendi varislerinin hakkıdır. Eğer kişi

1/3 ünden fazlasını varis olmayanlara verilmek üzere vasiyet ettiyse malının 1/3 lük kısmı yerine

getirilir, daha fazlası için varisler bunu yapmakla sorumlu değildirler.


DUA ETMEK VE HAYIR YAPMAK: Ölmüş birisi için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi de onun için

dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır. Dünyada, evlâtlar büyürken anne-babalarına muhtaçtır. Fakat

hayatlarının son kısımlarında anne-babalar, evlâtlarına muhtaçtır. Vefatlarından sonra da anne-babalar,

yine evlâtlarının hayır-duâlarına, kendileri için birer sadaka-i câriye olmalarına muhtaçtır. Zira hayırlı evlat

sadaka i cariyedir.

NOT: SADAKA İ CARİYE: Kesintisiz, sürekli olan sadaka. Öldükten sonra da amel defterinin yazılmaya

devam ettiği üç çeşit sadaka: Hayırlı evlat, ilim eseri, insanlığın, canlıların faydalandığı eserler.)

KURAN OKUMAK: Geride kalanlar Kuran okuyup hem kendileri bir şifa ve rahmet kaynağı olan Kurandan

istifade etmiş olurlar hem de sevabını ölmüş yakınlarına hediye edebilirler.

KELİME İ ŞEHADET: EŞHEDÜ EN LA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDEN ABDÜHÜ VE

RASÜLÜHÜ.

ANLAMI: Ben şahidim ki Allahtan başka ilah yoktur ve yine şahidim ki Hz. Muhammed Allahın kulu ve

rasülüdür.

HAKK’A YÜRÜMEK, UĞURLAMA ERKANI: Alevilik Bektaşilikte cenaze merasimlerine verilen isim

DARDAN İNDİRME CEMİ: Alevi Bektaşilikte ölenin 7 ve 40. Günlerinde helallik istenen cem.

BAKARA 153. AYET: BURASI DAHİL DEĞİL

“Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah‘tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah

sabredenlerle beraberdir. “

SABIR: Başa gelen herhangi bir musibet karşısında sükunetle çareler aramak, isyan etmeden dayanma

gücü göstermek, Allah’a sığınarak yardım dilemek. Ayrıca nefse ağır gelen durumlarda da nefisle

mücadelede azimli olmak, iradeli olmak için çaba göstermek.


Bu ayet sabrın namazla birlikte yapılmasını tavsiye etmektedir. Çünkü namaz manevi dinamikleri

güçlendirir, namazla kişi Allah’a yakınlık kazanır ve mücadele konusunda ümidini kaybetmez. Sadece

sabırla değil bedeni, dili ve haliyle de Allah’a yöneldiğini, kurtuluş yolları göstermesi için Ona

dayandığını ifade ederek psikolojik şartları da tamamlamış olur. SABIR, zor durumlara katlanmak ve

bu durumlardan selametle çıkabilmek için mücadele etme erdemidir.

BAKARA 154:

“Allah yolunda öldürülenlere ”ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu

bilemezsiniz.”

Allah yolunda şehit olmak, sıradan bir ölüm gibi değildir. Şehitler Allah katında, O’nun lütfundan

kendilerine verdiği nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar.

BAKARA 155-157:

“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz.

Sabredenleri müjdele. Onlar, başlarına bir musibet gelince ‘Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah‘a aidiz

ve şüphesiz O‘na döneceğiz’ derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru

yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.”

Dünya hayatı cennet değildir. Burada iyilikler ve kötülükler bir aradadır. Dolayısıyla iyiliği mi kötülüğü mü

seçecek konusunda insan imtihandadır. Bu imtihan sabrı içeren her türlü musibetler iledir. Malını

kaybetme, iflas etme, güzelliğini yitirme, hastalık vs şeklinde insanın başına gelebilecek her şey imtihandır.

Veren de Odur alan da Odur. Verirken şükredilir, alınca da sabredilir. Böylece mümin şükrederek de

sabrederek de imtihanı kazananlardan olur. Sevdiklerimizin ölümü de bir imtihandır. Dünya hayatının

geçiciliğini hatırlatır ve müminler ‘ONA AİDİZ VE DÖNÜŞÜMÜZ ONADIR’ derler. Böylece kişi kendisin de

öleceği Allah’ın yasasının bu olduğu düşüncesiyle sabrı kuşanır.

GÜLGÜN KARAİSMAİLOĞLU
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ
NİLÜFER BORSA İSTANBUL FEN LİSESİ

You might also like