You are on page 1of 2

Bö lü m 1: Kaçak Girişim

Silveri imparatorluğu0’nun güneye açılan taraflarında, bir haydut kampının yakınlarında,


yerini aya bırakmadan önce parlamaya devam eden güneşin sönük ışığı altında çalı çırpı
topluyordu Magrow1. Yakın zaman önce sehirden uzaklaşması gerekmişti. Bağımsızlığını
isteyen Kekoslavlar2 sürekli isyan ediyor, Feristei Bölgesinin huzurunu kaçırıyordu. Magrow,
Sivasi3 ırkına mensup kaçak bir avcıydı. Magrow’un babası bir Viking yancısı ve derebeyi idi.
Bir süre önce tüm topraklarını Gusteria Krallığı4’na kaybetmişti; Mutsuzlardı, Umutsuzlardı.
Tüm mal varlıklarını kaybetmişlerdi. Taşındıkları Feristei bölgesi ticari bir bölgeydi. Stratejik
bir konumu ve sağlam geliri vardı. Bu güzelliklerin yanında bolca farklı etnik kökene sahip
insanlara ve ayaklanmalarada ev sahipliği yapıyordu bu şehir. Bölgedeki Kekoslavlar sürekli
Silverilerin ve Sivasilerin haklarını gasp ediyorlardı. Büyük bir çoğunluktan oluştukları için
kimse hiçbir şey yapamıyordu. Kısaca şehirin hakimi Kekoslavlardı.

Herşey yaşlı Aerblou’n kızı Eynie’yu bir Kekoslavın kaçırmasıyla başladı. Eynie, karıncaya bile
zararı olmayan, yardımsever ve sevilen biriydi. Eynie gece yarısı arkadaşı ilefo’nun evine
giderken, birinin ayak seslerini duydu ve irkildi. Ürpermeye başlamıştı, sıcak basmış,
adımlarını hızlandırmıştı. Sokaktaki meşleden çıkan loş ışık, yüzü kapalı çöl kıyafeti giyen
haydutu seçmesinde yardımcı olmuştu. Eli bıçağına doğru uzandı. Bıçağı eline aldı ancak
bilincini arkasından yediği darbe sonucu tiz bir çığlık ve kısık seli bir şıngırtı ile bıçak ile birlikte
yere düştü. Çığlığı duyan ahali ve Aerblou hızla sesin geldiği yöne doğru koştular. Görünürde
atıyla kaçan birinden fazla bir şey yoktu. Tüm ahali büyük bir tedirginlik ile atlının peşinden
koşmaya başladı ama nafile. Çoktan kaçmıştı. Şehire geri dönüklerinde bir ağır yük atı ve
erzakların bazılarının yerinde olmadığıın farkederler. Daha fazla bilgi toplamak için ülemelar
ve ümerlarla konuştular ancak nafile. Bu araştırmada sorumlu olan İeseb akşam, sonuç
alamamanın verdiği mutsuzluk ve burukluk içinde sehir meydanına giderken ağlayan yaşlı bir
kadın görür. O kadar mutsuzdur ki istemsizce yardım etmek ister. Kadının yanına gider ve
neden ağladığını sorar.
Yaşlı Kadın:
-Oğlum beni terk etti… Şimdi ne yapacağım ben? Tek varlığım oğlumdu . (hömküre hömküre
ağlar)
İeseb:
-Anlıyorum. Bu sizin için acı verici olmalı. Bir mahsuru yoksa bir soru sorabilirmiyim?
Yaşlı Kadın:
-Tabi evladım hiç çekinmeden sor.
İeseb:
-Oğlunuz ismi nedir?
Yaşlı Kadın:
-Öierel, Tüccar olan
İeseb:
-Tüccar olan?
Yaşlı Kadın:
-Evet? Onu tanımıyormusun?
İeseb içinden serseri,haydut ve yağmacı olan Öierel gelmişti. Ardından Tanıyormuş gibi rol
yaptı
-A Evet! Şimdi hatırladım
Lafı kısa tuttu, Hoşça kal dedi ve köy meydanına doğru yürümeye devam etti. Bir anda
kafasına dank etti:
Eynie’yi Öierel kaçırmıştı.
Hızlıca koşup köy meydanına geldi ve olayı anlattı.

İeseb biraz daha durur ve gider. Yolda durduk yere birinin neden annesini bırakabileceğini
düşünür.

You might also like