Professional Documents
Culture Documents
O /dusunbildergisi rl @dusunbildergisi
Makalelerde dile getirilen düşüncelerden ve kaynakların doğruluğundan
yazarlar sorumludur. Düşünbil\:le yayınlanan yazılar dergi yönetiminden
izinalınmaksızın internet dahil herhangi bir yayın organında yayınlana-
maz. çoğaltılamaz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
� @dusunbildergisi m /dusunbildergisi
ıttt11ıırn•11
İnsan ruhu hakikate ve
ifade özgürlüğüne ihtiyaç duyar.
Simone Weil
1
/
·�
../ ' . '
\_'_'
1
I
\
İÇİNDEKİLER
düSiinbiL
KAPAK
1O Virginia Woolf:
Zamanın Bataklığında
Androjen Bir Ophella
Josef Hasek Kılçıksız
11tf!t11i)ffi1
düSünbil -
37 Virginia Woolf'un Çarpıcılığı:
Rosi Braidotti ile Söyleşi
Ruth Clemens
Çeviren: Leyla Belma Gazi
41
Bir Kadın Filozofumuz: Mübahat
Türker (Küyel)
Sema Önal
45
Filmdeki Felsefe
Benjamin Poore
Çeviren: Zeynep Şenel Gencer
50
Çocuk Analizi ve Bilinçdışı
Fantezi Mefhumu
Patricia Daniel
Çeviren: Erdi Deviren
53 Hannah Arendt'in
Adolf Eichmann'a Olan İtirazı
Judith Butler
Çeviren: Toygar Akın
60 Felsefe Dünyası
63 Karikatür
64 Okuma önerisi
trtt11ııruı11
RUSYA'DAN AMERİKA'YA AYN RAND'IN FELSEFİ YOLCULUGU
MARTIN JENKINS
ÇEViREN: JANSET NAS KILINÇ
Çoğu felsefi akım, kurucularının ölümü ardından Ordu'nun (komünist) dönmesini umdum
kurucularının adıyla anılır, Platonculuk gibi. Bazen ve Kızıl Ordu tarafından işgale uğradığında
de Varoluşçuluk gibi uygulayıcılarının akıl birliği ile da tersini. Pratikte aralarında pek bir fark
adlandırılır. Ancak normalden daha büyük bir ego, yoktu ama teoride vardı. Kızıl Ordu totaliter
bir felsefe kurar ve kendi istediği gibi adlandırır. Yeni diktatörlük ve terör ile hükmetme tarafta
Entelektüel İçin'de ( 1 961 ) Ayn Rand, "Felsefem için rıydı. Beyaz Ordu hiçbir şeyin taraftarı de
seçtiğim isim Objektivizm'dir:' diye yazar. ğildi; tekrar ediyorum; hiçbir şey. Savaştık
ları korkunç şeytana cevaben, Beyaz Ordu
Rusya ve Amerika bütün zamanın en sıkıcı, en kokuşmuş bey
Ayn Rand, 1 90 5 yılında Saint Petersburg'da Alisa lik laflarından daha fazlasını bulamadı: sa
Zinovyevna Rosenbaum olarak doğdu. Babası başa vaşmalıyız, dediler, Kutsal Rusya Ana için,
rılı bir Yahudi eczacıydı. Sadece on iki yaşındayken inanç ve gelenek için. ('Vietnam Dersleri:
Ekim Devrimi bütün hayatını değiştirdi. Babasının 1 975)
işine el konuldu ve aile Kırım'a kaçtı. Rus İç Savaşı Aile, Saint Petersburg'a döndüğünde -ki artık Pet
( 1 9 1 8-2 1 ) yıllarını burada geçirdiler. rograd olmuştu- Alisa, Devlet Üniversitesi'ne ka
Rand'ın sık sık hayatını mitleştirildiği iddia edildi; yıt oldu. İddiaya göre burjuva olduğu için okuldan
ancak bir paragrafı kulağa gerçekçi geliyor ve pek atıldıktan ve yabancı akademisyenlerin müdahale
çok şeyi açıklıyor: leri sonucu atılmaktan kurtulduktan sonra, 1 924'te
Tarih diploması aldı. Bundan sonra, o zamanlar adı
Pek-ç_ok kez el değiştirmiş küçük bir köyde Leningrad olan şehirde Ekran Sanatları okudu. Bu
yaşadım . . . Beyaz Ordu (çar yanlısı) tara zamanlarda neden yaptığını hiç açıklamamasına
fından işgale uğradığında neredeyse Kızıl rağmen 'yazma ismi' olarak Ayn Rand'ı benimsedi.
lllm/m@ı
1 925'te Chicago'daki yakınlarını ziyaret etmek için 2. Epistemoloji: Akıl
vize aldı ve Şubat 1 926'da New York'a, iddiaya göre
. 3. Etik: Çıkarcılık
hiç Ingilizce bilmeden, vardı. (Eğer öyleyse de çok
çabuk akıcı şekilde konuşmaya başladı.) Ailesini 4. Politika: Kapitalizm
ABD'ye getirmek için vize alma denemelerinde bu
lundu ama başarılı olamadı. "Benim yazımın güdüsü ve amacı ideal insanın yan
sıtılmasıdır:' Tabii ki fikirleri bundan çok daha kar
Yazar ve Felsefeci maşıktı. Ama büyük olasılıkla niyeti açıkça deneme
Rand, Hollywood'a taşındı ve iddiaya göre şans eseri lerinden ziyade kurgu yazılarında görülüyor.
Cecil B. DeMille ile tanışması üzerine figüran olarak Hayatın Kaynağı, başkahraman olan mimar Howard
çalışmaya başladı. Sonrasında senarist olarak çalıştı. Roark tarafından tasarlanan bir konut geliştirme
l929'da aktör Frank O'Connor ile evlendi projesi hakkındadır. Geliştirme ekibin
ve 1 93l'de Amerikan vatandaşı oldu. den biri kendine uzun süreli bir iş
İlk başlarda sınırlı başarıyla ro sağlamak için tasarımda bir deği
man yazarlığı ve piyes yazar şikliğe sebep olunca önemli bir
lığı yaptı. Sonrasında piyes gelişme olur. Bu kişinin ken
lerinden biri Broadway'de di çıkarı ile ilgili bir davra
sahnelendi ve l9 36'da yarı nış, Rand'ın felsefesinin de
otobiyografik romanı Ya üç numaralı doktrini ile
şamak İstiyorum yayım uyuşuyor diye onun bu
landı. davranışı onaylamasını
1 943'te ilk çok satan bekleyebilirsiniz; ancak
eseri olan Hayatın Kay o, üstü kapalı bir şekilde
nağı yayımlandı. l949'da bunu kınar. Roark karşı
Rand'ın kendi senaryosu mıza sanatsal onuru olan
kullanılarak filme çekildi birisi olarak çıkıyor: inan
(birazcık değişikliğe uğramış dığı şeyleri yapıyor, o anda
halde) ve başrolünde Gary Co kendi çıkarına karşı olsa da. Bu
oper oynadı. Bazı söylentilere göre sebeple Roark kendine karşı dü
Rand, kendi yazmış olmasına rağmen rüst. Burada Rand, aşağılık bencillik
filmi beğenmedi. Başka bazı söylentilere göre ile aslında inandığı 'kahramanca egoizmi
ise yapımcıya ve yönetmene onun vizyonuna sadık karşılaştırır.
kaldıkları için teşekkür etti. Rand, Friedrich Nietzsche'den etkilendiğini kabul
Sonraki romanı Atlas Vazgeçti ( 1 957) geliştirmek etmiştir; ancak onun fikirlerini reddettiğini de iddia
te olduğu felsefenin bir ifadesiydi. Aynı zamanda etmiştir. Buna rağmen onun kahramanları Nietzsc
onun son kurgu işiydi. Kitap çıktığında Rand, Los heci Üstinsan'ın bütün karakter özelliklerine sahip
Angeles'ten New York'a taşınmış ve kendini bir grup tir. Özellikle de kapitalist karakterleri mütemadiyen
hayranı ile çevrelemişti, onlarla kendi apartmanın kodamandır ve genellikle kendi başına bir yerlere
da kendi fikirlerini tartışmak için buluşuyordu. Şaka gelmiş, kendi işlerinin sahibi ve hissedarların sürü
yollu kendilerini 'Kolektif' diye adlandırıyorlardı. içgüdüsüyle sınırlanmayan insanlardır. (Rand'daki
1 961 'de objektivizmin manifestosu Yeni Entelektüel başka bir Nietzscheci özellik ise kendi yazılarından
İçin 'i yayımladı ve sonraki yirmi yılda kendini The yaptığı sık alıntılardır. )
Objectivist Newsletter ve herkese açık konuşmalar Birey ve Devlet
yoluyla inançlarını kurgusal olmayan düzyazı ile ifa
de etmeye adadı. Rand, insan topluluklarının tarih boyunca ya şidde
tin adamları ya da mistisizmin adamları tarafından
Rand, "felsefesinin temelini tek ayak üstündeyken yönetildiğini iddia etti (l\ttila ve cadı-doktor', dedi
gösterip gösteremeyeceği" sorusuna cevabının hika Nathaniel Branden'dan anlamlı bir şekilde ödünç
yesini anlatır. Cevabı şöyleymiş: alarak) . Ne şiddetli olan ne de mistikler bir şey üret
1 . Metafizik: Objektif gerçeklik ti: Bunun yerine her ikisi de üreticilerden ya kaba
kuvvetle ya da Rand'ın deyimiyle, din dolandırma-
'ffi/!11!ffi • 11
da ötesinde kapitalist pazar/tüccar etkileşimlerinin
iyi bir toplum için elverişli olduğuna inandı. Ama
devletin eylemlerini Rand'ın ona verdiği sınırlı rol
den fazlasına genişletmeye eğilimli olduğunu ek
ledi. Özellikle de, devlet 'özgecilik' tarafından ele
geçirilebilir. Bu da devletin birbirlerine hizmet üze
rinden vatandaşlarının mallarını yeniden dağıtma
yolları haline gelmesi anlamına geliyor. Bu da, dev
letin ödeyebilme yetisi üzerinden vergi toplaması
ama ihtiyaca göre hizmet sunması anlamına geliyor
devletin tanımına göre.
Eleştiri ve Takdir
111M/nııreı
söylemek zorundayız. Dar bir görüşü olabilir; ama görünsün, onlara kendi emeği ile ulaştı. Daha da
entelektüel bir züppe değildi. fazlası, insanlararası ilişkiler ve bizim devlet ile iliş
kimiz üzerine sorular sordu ki bunlar hala sorulmalı
Aslına bakarsanız Rand sadece paradoksları yolu ve cevaplanmalı. Onun yanıtlarını yanlış da saysak,
ile anlaşılabilir. Amerikan geleneğinde bir sağ kanat doğru soruları sorduğunu ve bu sorunlara cevapla
olarak görülüyordu; ama kürtajı destekledi ve Viet rımızın ne olması gerektiğine kafa yorduğunu kabul
nam Savaşı'na karşıydı. Homoseksüellikten nefret etmeliyiz. Örneğin, Yeni Entelektüel İçin'de iki önem
etti; ama suç olarak sayılmasına karşıydı. Ateistti; li mesele öne sürer:
ama Aziz Thomas Aquinas'ı, Aristoteles'ten sonra en
çok etkisinde kaldığı kişi olarak görüyordu. Azimli, a. Duygular, bilişselliğin aracı değildir;
bağımsız bir kadındı; ama feminist değildi. Bunun b. Hiçbir insanın bir diğeri üzerinde fiziksel güç kul
yerine, kadınların erkeklere hayran olması gerekti lanma hakkı yoktur.
ğine inanıyordu. Hatta Hayatın Kaynağı'nda Roark
tarafından tecavüze uğramayı kabul eden Domi Bu iki meseleye karşı argümanlar üretmek mümkün;
nique Francon karakterini bile sundu; çünkü Roark mümkün ama kolay değil.
ona egemen olmuştu. Ama kadınların neredeyse en
tepeye kadar yükselebileceğini de kabul etmişti -çiz Rand ömrü boyunca sigara içti ve 1 974'te akciğer
giyi ABD'nin kadın başkanı olmada çizdi. kanseri ameliyatı oldu. Sosyal Güvence ve Yaşlılar
için devlet sağlık sigortasına kaydoldu; ama bu onun
Rand'ın en büyük zayıflığı, vardığı sonuçların kir
felsefesiyle tutarsız değildi: Eğer devlet senden uy
lenmemiş aklın ürünü olduğunu düşünmesiydi bü
gunsuzca yıllarca vergi olarak para aldıysa, senin de
yük ihtimalle. Eğer Objektivizmin bir tarikata dö
gönülsüz yatırımının geri dönüşünde hakkın oldu
nüşmesine izin verdiyse bu, onun saf akılla vardığı
ğunu iddia ediyordu. Yaşlandıkça, özellikle de koca
sonuçların tek olası sonuçlar olduğuna inanması
sının 1 979'daki ölümünden sonra etkinliklerini kı
yüzündendi. Diğer düşünürleri hep duygularının
sıtladı; ama Atlas Vazgeçti 'nin televizyon uyarlaması
aklı etkilemesine izin vermekle suçlardı; ama kendi
üzerinde çalışmaya devam etti (hiç tamamlanmadı) .
duygularının ve geçmişinin kendi fikirleri üzerinde
6 Mart 1 982'de kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
ki etkisinin boyutunu hiç fark edemedi.
New York mezarlığında eşinin yanına gömüldü. Me
O halde neden Ayn Rand'ın fikirlerini dikkate alma zar taşında 'Ayn Rand O'Connor 1 905-1 982' yazıyor.
lıyız? İlkin, hiç de alışılagelmiş bir düşünür olmadı
ğı için. Vardığı sonuçlar ne kadar yanlış görünürse İngilizce orijinali: Martin jenkins. "Ayn Rand ( 1 905-1 982)': Philo
sophyNow, Sayı 130, Şubat/Mart 2019.
'f!tf!ii!ffi• 11
VIRGINIA WOOLF:
ZAMANIN BATAKLIGINDA ANDROJEN BİR OPHELIA
JOSEF HASEK KILÇIKSIZ
Sheakspeare'in Hamlet'inde anlatılan, umutsuz aş sindirmek için elinden geleni yaptı. Fakat Nazile
kın kadınıdır Ophelia. Hamlet'in bir çeşit delilik rin ölüm listesindeydi, bozulmuşluğun bu ölümcül
katalizörüdür. Virginia Woolf ile Ophelia arasında korkusuna karşı koymak zordu. Zaten ne din ne de
kurulması olası estetik analoji hayatlarının drama bilim evrenin her anını ölçecek ve kontrol edecek ka
tik sonlarına dair çağrışımdır. Hamlet'e aşık olup dar yetkin değildi.
onun tarafından reddedilen Ophelia babasının da
ölümüyle birlikte intihar eder, sudaki nilüferler ara Bilinç akışı tekniğini ilk ve en iyi sekilde kullanan
sında boğularak can verir. Duygusal kırılganlığıyla yazarlardandı. Oysa yaşadığı çağda çoğu şeyin akış
Woolf'u çağrıştırır. kanlığı ansızın kesilmişti: Aşkın, vicdanın, öznenin
kendilik bilinciyle özgürlük istencinin, özgür cinsel
"Kendimi sana doğru savuracağını, yenilmeksizin ve liğin akışının fena halde kesilmiş olduğu bir çağdı
boyun eğmeden, ey ölüm! " Büyük karaağaçlardan yaşadığı. Tahribata uğratılmış kendilik bilincinin
birinin gölgesinde dinlenen gömüt taşının üstünde içsel monologlar yoluyla onarılması girişimi (Resto
bu cümleler yazıyor. ring Stream of Consciousness) çağın ruhuna da uygun
edebi bir yöntemdi.
Woolf, tüm hayatın boşluğu kopyalamaktan ibaret
olup olmadığına dair derin sorgulamalar içine gir "Arkamızda tüm geçersizliği, ölümsüzlüğü, ikiyüz
di. Hayat denen yaygarayı düzene sokmak amacında lülüğü ve aşağılıklığı ile ataerkil sistem ve evlerimiz
değildi. Ancak "yeryüzünün pisliğine, bozulmuşlu yatmakta" diyerek ataerkil toplum ile militarizm ara
ğuna karşı çıkmalıyız" diyordu. Hayatın dönen, gir sında bir bağ kuruyordu Woolf. Onun ataerkile karşı
daplar oluşturan, kusulmuş, ezen kalabalığına karşı çıkışı feminist bir başkaldırı olmaktan çok, dünyayı
çıkmak gerekiyordu. Bozulmuşluğun korkusunu kasıp kavuran savaş ve militarizmin yükselişine karşı
IIil ırn;1rnmı
siyasi anıklığı içinde kristalleştiren bir tutumdur. rırken kelimelerini kusursuz bir disiplinle işler. Keli
melerin bir zihin oyunundaki taşlar gibi özenle yer
Woolf'ta yirminci yüzyıl aydınının bütün özlem lerine yerleştirilmiş oldukları izlenimine kapılırız.
lerini, tedirginliğini, korku ve arayışlarını görmek
mümkündür. Oysa o ruhsal sorunlarını, yaşadığı Kendi cinsel eğilimlerinin bir yansıması olarak Wo
gelgitleri tikel gerçeklikler olarak önemseyip kişisel olf'un protagonistleri androjendir. Woolf cinselli
detaylardan kurulu bir modern zaman destanı yaz ği ve cinsiyeti akıcı bir parametre olarak kabul etti.
dı. Heidegger'in deyimiyle bir kaygı varlığına (Exis Cinsiyetçi kalıplara uygun davranışların kabul gör
tenz der Angst) dönüşmekte olan Homosapiens'in düğünü söylemekle kalmayıp bunların engellediği
dehşetli serüveni Nazilerin iktidarı ele geçirmesiyle arzuların da genellikle şiddete yol açtığını vurguladı.
birlikte yeni bir momentum kazanmıştı. Zaman, öz Geleneksel cinsel şemalar, ona göre arzunun akış
neyi magmanın dibine iten bir yakıcılıkla ilerliyor kanlığını kesen değişkenlerdendi.
du.
Zaman, insanlar üzerinde etkin olduğunu düşündü
Naziler, küçük yaşta üvey kardeşi tarafından te ğü en somut gerçektir. Zaman geçer, geçer ve kaçınıl
cavüze uğraması, nükseden hastalığı; süreğen bir maz son yaklaşır. "Kaç kez yaşadığımız anın değerini
mutsuzluk girdabına kapılmasına neden olan et bilmediğimiz için geleceği reddetmişizdir. Kaç kez
kenlerdendi. Kendisine içinden çıkamayacağı kuyu kıymetini anlayamadığımız bir anda yaşadığımızdan
lar kazan birinin mutsuz varoluşuydu sürdüğü. Bu çok parlak olabilecek bir geleceği elimizden kaçırmı
varoluşun yaşam serüvenini izlerken geri plandan şız:' der Woolf özeleştiri niteliğindeki saptamaların
zaman saatinin sürekli çınlayan tik tak'larını duyar da. Çünkü yazdıklarının içindeki ani sıçrayışlar bir
gibi oluruz. Genç yaşında yolundan alıkonmuş ve hiddete işaret eder. Geçmişten aldığı hıncı şimdiye
engellenmiş biri olarak ölüp gitmenin dışında elinde yükleyerek düzçizgisel zamanı ve şimdi'yi bozguna
daha iyisi kalmamıştı. Bu mutsuzluğu betimlerken, uğratır. Bilinç akışı tekniğine içkin olarak metnin
"parçalanmış kozanın içinde kanatlarım yapışık, tit zamanı bu yüzden kronolojik olmaktan çok hibrit
rek ve buruş buruş kaldım" diye yazacaktır. bir yapı arz eder. Kopuk anlatımlar yoluyla, yılla
rı atlayarak, kişiden kişiye geçerek, bir anda küçü
James Joyce ve Dorothy Richardson'ınkine ben cük bir kız çocuğunun saçlarının kırlaşıp ellilerine
zer şiirsel dalgaları andıran yöntemlerle yazarken ulaştığını görürürüz. Böylece zamanın hep hareket
başka bir bilincin edebiyatını inşa ediyordu Woolf. ettiğini öğreniriz. Zaman öylesine akışkandır ki, sa
İzlenimlerini, ikincil düşgücü diyebileceğimiz bir vurduğu insanları baş döndürücü girdapları ve sar
dinamiği devreye sokarak yazdı. Gerçi edebi olarak malları içine çekerek yutar.
Proust'la tanıştığı ve Joyce'un Ulysses'ini okuduğu
güne kadar -kendi deyimiyle 'bu unutulmaz kaza'ya Woolf'u, Einstein ve görelilik prizması ışığında oku
kadar- bilinç akışı tekniğini kullanmadı. mak yapıtın bozguna uğratılmış zamanını kavramak
açısından önemlidir. Einstein'ın teorisi, Woolf'un,
Woolf kural ve kalıpları yok sayan modern edebiyat çılgın, doğrusal olmayan, tanrısız olası bir dünyada
savı uyarınca yazıyordu. Sayfa bütünlüğü ile nokta anlam arayan, basit ama olağanüstü sanat ve hayat
lama işaretlerinin olmadığı metinleri, okuyucuyu, felsefesini bile göze çarpmayacak şekilde etkilemiş
flashbackler aracılığıyla, kendisini aynada görmüş olabilir. Hayat ve zaman işte bu yüzden "simetrik bir
bir kedinin şaşkınlığı içinde bırakan anlatımları şekilde ayarlanmış gösteri lambaları dizisi değildir::
sarsıcı ve sersemletici özelliktedir. Aykırı bir yaşam, diye yazmıştı; tersine, "hayat, parlayan bir ışık halka
sıradışı bir cinsel kimlik, fobiler ve cinsel anlamda sıdır, bilinçliliğin başlangıcından sonuna kadar bizi
steril evlilik hayatı, dönemindeki çizgidışı yazarlık çevreleyen yarı geçirgen bir dış kabuk:'
serüveni hakkında önceden ipuçları veren olgular
dır. Woolf'un yaşadığı çağ, ruhsal olarak hibrit ama kül
türel ve düşünsel anlamda eşcinsel bir çağdı. Woolf
Woolf yapıtlarında olay örgüsüyle bezenmiş bir se geleneksel roman da aralarında olmak üzere, roman
rüven anlatmaz. Cümlelerindeki duyarlılık, canlı sanatının birçok imkanını iç içe geçirip kullandı; bir
larla anlam kazanan nesnelerin kırılganlığını kusur birine 'karşıt' teknikleri bile eserine yedirdi. Bu yeni
suz bir biçimde ifade etmesi nedeniyledir. Karakter tekniğe uygun olarak ortaya hibrit olanaklar barın
çeşitliliği; içe dönüp bakan, okuru karakterlerin dü dıran, androj en protagonistler çıktı. Bu karakterler
şünce dünyaları içinde gezdiren anlatıcılık nedeniy psikolojik androjenliğin neden yaratıcılık için gerekli
ledir. Monoton bir zincire sürüklenmiş insanların olduğunu bize göstermeye çalıştılar. Anlatımlarında
bir cam parçası kadar keskinleşen duygularını akta-
ınıgmını ı m
aklın birliği denen şeyin, yaratı şini izlerler, kapıyı kapadıklarında nın nihilist şiddetine, kıyımına ve
cılık için bir engel oluşturması çıkan sese bile kulak kabartırlar. meydan okumalarına daha fazla
açısından adeta yapısökümüne Kırmızı, yeşil, sarı ve mavi renk katlanamadı.
uğratıldığı gözlenir. Eserlerinde, lerde giyinirler. Bir yandan böyle
en verimli zihinsel ve ruhsal man canlı renkleri sürekli kullanırken Acının ve travmanın lukratif bir
zaranın aklın birliğinde değil de, Woolf'un yaşamı ilginçtir ki, gri edebi sektöre dönüştüğü ve kı
yarık bir aklın ruhsal peyzajları dir. Gri tonlarda akan bir nehirde yasıya sömürüldüğü bir çağda
arasında oluşması olası geniş bir yaşamına son vermesi ile mutsuz Woolf bazı yazarların yaptığı gibi
çapraz tozlaşma olduğu savı yan luğu arasında kurulması olası en acıdan ve travmadan vardığı basit
kılanır. Bu düşünsel izleğe göre dramatik çağrışım budur. çıkarımı anlatmadı. Çünkü onun
büyük bir zihin androjen olmalı için yazın bir boşalma aracı ya
dır. Bu önermeden, kadın ve er Woolf kendi roman karakterleri da salyalı esrimeleriyle bir duygu
kek zihinleri arasında olası füzyon ne sevecen ve hoşgörülü davran sömürüsü alanı değildi. O, T.S
gerçekleştiğinde aklın tamamen dı; ama aynı hoşgörü ve merha Eliot'ın deyişiyle, "duygularını
döllenmiş olacağı ve tüm fakül meti kendinden esirgedi. Örneğin birer katalizör olarak kullanmayı
telerini kullanabildiği yetkinliğe Avam Kamarası'nın saygıdeğer bilinçlice tercih etmiş" bir yazardı.
ulaşacağı çıkarımını yapıyorum. üyesi Richard Dollaway'le evle-
Bunalımlı bir gününde ceplerine
doldurduğu taşlarla kendini akın
tıya bırakarak yaşamına son ver
mesi, hayatında, özkıyımcı nihi
lizme sonuna kadar açık kapıların
varlığına işaret ediyordu. Olayın
salt tıbbi yönüyle ilgilenenler inti
harı ailesinde dört kuşaktır rastla
nan kaltımsal bir rahatsızlığa yor
dular. Sözüm ona içindeki zehri
başkalarına bulaştırmak korkusu
çocuk sahibi olmasını engelleyen
önemli etkenlerdendi.
m 'tTtfm!ffi 1
caksa, sırf kadın olmaları yüzünden biyolojik olanın
değil de, hak ettikleri edebi bir ayrıcalığın tanınması
gerektiğini düşünüyordu.
tm/tii@llJ
len bir denizkızı gibidir. Sadece şöyle bir bakıp suyun Woolf, Virginia, Nuit et Jour, Flammarion, 1 984. Fransızcaya çe
viren Maurice Bec.
koynuna tekrar girmek için acelesi olan bir denizkı
zı. O denizkızının ceplerinde ise kötücül bir yazgının Laure, Murrat, Un siecle de litterature lesbienne, Le nouveau ma
gazine litteraire� 29 juin 20 1 8
dipte çağıldattığı taşlar vardı.
Foster, Jeannette H . Sex Variant Women i n Literature, Naiad
Kaynakça Press, 1 985.
Woolf, Virginia, The Voyage Out, Garnier-Flammarion, 1 985. Vinclair, Pierre, Terre inculte. Penser dans l'illisible, Hermann,
20 1 8 .
mıttt1ı1 ırn•
HANNAH ARENDT'TEN BİZE KALAN
ALA EMİRE D. ERSOY
Felsefe tarihine kabaca bakıldığında bir erkek filo baskısından 1 94l'de ABD'ye kaçarak kendisini an
zoflar tarihi olarak görülebilir. Her alanda olduğu cak kurtarabildi. Yıllar içerisinde de Arendt derin,
gibi felsefe alanında da kadınların görünürlükleri orijinal ve aktüalite kazanmış bir siyaset felsefesinin
aslında kadın mücadelesi tarihinin gelişimine bağlı yaratıcısı oldu.
kalmıştır. Ancak görünen her ne kadar bu olsa da an
tik çağdan beri kadın filozofların bir şekilde felsefe Arendt'in felsefesinin temel motivasyon kavram
yaptıkları ve felsefe tarihine katkı sundukları bir ger larına yönelik bir inceleme onun esas olarak neyi
çektir. Krotonlu Theano, Miletli Aspasia, İskenderi ortaya koymaya çalıştığı konusunda bize yardımcı
y�li Hypatia ile oluşan kadın filozof geleneği çağdaş olacaktır. Kamusallık, politik olmanın esas neliği,
felsefede adeta doruğuna ulaşmış ve Hannah Arendt, yurtsuzluk, kötülüğün sıradanlığı, eyleyerek yaşa
Simone de Beauvoir, Judith Butler gibi çok önemli ma-seyrederek yaşama gibi motivasyon kavramları
kadın filozofların felsefe sahnesine çıkmasına tanık onun aslında temel olarak ortaya koymaya çalıştığı
lık etmiştir. insan felsefesinin anahtarlarıdır. Arendt felsefesini
özgün kılan yön de esas olarak burasıdır. Arendt bir
Hannah Arendt çağdaş felsefeye, özellikle modern felsefi antropoloji yapma niyetinde değildi. Ama ya
politik teoriye felsefe tarihine dayanan formasyo rattığı kavramsallık alanıyla hep insan olarak insa
nuyla çok önemli kavramlar kazandırmış ve özgün nın ne olduğu üzerine bir bağlam yaratmıştır. Bura
yaklaşım ve düşünceleriyle insanın politik neliği ve daki temel nokta insanın nesneleştirici bir yöntemle
genel olarak insanın neliği üzerine ufuk açıcı açılım - metafizik bir temsile bağlanarak belirlenmesi değil,
!ar ortaya koymuştur. Yahudi bir ailenin çocuğu olan insanın bizatihi sorunlarından yola çıkarak onu
Arendt ilkin Marburg'da Heiddegger ile Bultman'ın, nasılsa-öyleliğiyle anlamaya çalışmanın ve bunun
daha sonra Freiburg'da Husserl'in ve Heidelberg'de izinde giden bir kavramsallık bağlamının yaratıcısı
Jaspers'in yanında felsefe eğitimi gördü. Nazilerin olmuş olmasıdır.
tf!tftiı@IEJ
tek alan kamusal alan yani eyleme
etkinliğinin temel oluşturduğu
politik alandır. Bu alana temel
oluşturan eylem insanlar arasın
daki tek etkinliktir.
mem;1ıııruı
onun ikiz kardeşi teröre yaslanan büsbütün yeni bir insani parçalanmanın ve yabancılaşmanın da kay
egemenlik biçimini temsil ettiğini ileri sürer. Aren naklarından birisi olarak görmektedir. Her zaman
dt ideolojinin bir düşüncenin logosu olarak, ırk, sı bir düşman imgesiyle karşı karşıya olduğu tasavvu
nıf, ya da ulus gibi belirli bir düşüncenin etrafında runa dayanan milliyetçi ideoloji insanlığı bölmüş
toplandığını savunur. Arendt'in düşüncesine göre tür. Milliyetçilik insanlığı yalnızca olgusal bağlamda
totalitarizm en iyisinden, toplumların denetimsiz, bölmez o aynı zamanda insanlık tasarımına dönük
köksüz yığınlara dönüştüğü, devletin içi boş, sınırsız herhangi bir teorik olanağında temelden reddidir.
baskıcı bir aygıta indirgendiği ortamlarda serpilerek Böylesi bir ret doğal olarak kamusal bir aradalığın
gelişir. Totalitarizm, bildiğimiz sıradan dünyanın olanaklarını da yok etmektedir.
yadsınmasından doğar. Düşünceden, duygudan,
yargılama yetisinden, kişisel bütünlük, mahremiyet Böylelikle totalitarizme giden yolun politik katego
ve diğer tüm insanca özelliklerden yoksun mekanik, rik taşıyıcısı olarak antisemitizm ve emperyalizmi
toptancı bir dünyada paradigmatik karşılığını bulur. öne almaktadır Arendt. Ancak en büyiik politik kö
Totalitarizmde ortaya çıkan temel fenomen tüm ya tülük olarak totalitarizmi görmektedir. Daha önce
şamın politikayla yüklü oluşudur. Ancak Arendt tam de değindiğimiz gibi totalitarizm hem çoğulluğun
da bu fenomenin aslında tüm yaşamın politik olma kamusal alandaki politik kaybıdır hem de vita activa
durumundan çıkarılması olduğunu politikanın tüm olarak belirlediği kavramsal olanağın yok olmasıdır.
yaşamdan kovulması olduğu tezini ileri sürer. Öte Çünkü totaliter politik deneyim şiddet aracılığıyla
yandan Arendt totalitarizmi durmaksızın kendi iç insanları tek tipleştirmiş ve söz söyleme etkinlikle
mantığını açığa vuran, bağımsız ve kendi kendine rini dumura uğratmıştır. Bunun sonucunda ortaya
var olmayı sürdüren bir fenomen olarak ele alışının çıkan suskunluk Arendt'e göre yaşamın temelden
teorik olarak zayıf kalışını çok da giderememiştir. karşıtıdır. Kendisi olmaktan çıkan insan olanakları,
Teorik olarak bir diğer zayıf nokta ise Nazizmin ve eylemleri, sözleri ve bir aradalığıyla kurduğu varo
Stalinizmin totalitarizmini sorgulamadan birbirine luşsallığına yabancılaşır. Bu onu hem yurttaşlıktan
hem de insan olmaklıktan çıkaran temel unsurdur.
·
eş saymasıdır.
Aslında Arendt totalitarizme kaynaklık eden iki fe Antisemtizim ve emperyalizm üzerinden varılan
nomenin antisemitizm ve emperyalizm olarak gör totaliter deneyim Arendt için common sense yani
mektedir. Yurtsuzluk olarak belirlediği kavramı da sağduyunun da yıkımını ortaya çıkarmıştır. Totalita
buradan yakalar. Çünkü bu fenomenler insanın va rizmin Kaynakları adlı çalışmasıınn antisemitizm alt
roluş yapısını bölmüş ve parçalamışlardır. Ortaya çı başlıklı ilk cildinde Arendt common sense kavramını
kan yıkım insanı yurtsuz bırakmıştır. Antisemitizm hepimiz için müşterek olan dünyayı anlamamızı ve
Yahudilerin yani bir insan topluluğunun bu dünyada orada yolumuzu bulmamızı sağlayan ortak duyu ola
yersiz yurtsuzlaşmasını sağlayan temel bir faktördür. rak tanımlar. Tam da bu tanımı yaptığı 32. sayfada
Bu faktör sadece Yahudi toplumunu etkilememiş ona göre ideolojilerin bir amacı da sağduyunun artık
aynı zamanda insanlık kavramına da geri dönülmez geçerli olamayan kurallarını ikame etmektir. Ortak
bir zarar vermiş hatta onu yıkmıştır. Bu yıkım dünya dünyamız yani biraradalığımıza olanak veren ve sağ
içinde bir arada olmaklığımızı da yıktığı için etkisi duyuyla yüklü olan kamusal alanımız bu ideolojiler
yalnızca Yahudi toplumunun çektiği acıyla değil bu tarafından yıkıma uğratılmıştır. Bu aynı zamanda
genel duyum ve duruma verdiği zararla ölçülebilir. başka bir durumu, yabancılaşma durumunu ortaya
Diğer yandan emperyalizm yayılmacı ülküsü ve ka çıkarmıştır. Arendt'in saydığı ideoloji olarak bu po
rakteriyle bir arada ol�aklığımızı ve bunun teme litik fenomenler bir politik yabancılaşma ve politik
linde kurulan kolektif varoluşumuzu parçalayan bir pathos yitimi yaratmış ve insanın bir aradalığını de
diğer politik fenomendir. Buradaki temel nokta ya neyimlediği temel alan olan kamusal alana ve politik
yılma güdüsünün bir araç olmaktan çıkıp bir amaca özüne dönük bir yabancılaşma yaratmıştır.
dönüşmesi ve bunun politik aklı yani ortak aklı yıkı Modern insanların ortak duyusu common sense'inin
ma götürmesidir. Çünkü emperyalist yayılmacılığın kalmadığını belirten Arendt yabancılaşmayı da bu
temeli ekonomik ve mali çıkarların öne alınması ve radan hareketle tarif eder. Modernite insan ilişkileri
bu anlamda insan ve toplum varoluşunun bu çıkar ağına bir yalıtılma durumu taşımıştır, Arendt bu ya
ların nesnesi kılınmasıdır. lıtılmayla bizim bireysel olarak kim olduğumuz yani
Burada ortaya çıkan bir diğer politik kategori mil benzersizliğimizin yok olduğunu belirtir. Çünkü ki
liyetçiliktir. Arendt totalitarizmi besleyen temel bir şinin kim olduğu ancak paylaşılan dünyada ortaya
kategori olarak gördüğü milliyetçiliği aynı zamanda çıkar ve hem kişiye hem de başkalarına kişinin kim
ırtk1'ıımı m
olduğunu gösterir. Ancak moder
nite içerisinde özne konumunda
bulunan insan yine moderniteden
ötürü yalıtılmaya uğrayan ve öz
nelik durumundan yani paylaşı
lan dünyada ortaya çıkardığı kim
lik nosyonundan yabancılaştırılan
insandır.
m ttn}liılın ı
ruh halinden dünyaya yansıttığı şeytani bir etkinlik Ancak burada olayı bize açıklayabilecek bir başka
değil temelinde bizzat düşünme eksikliği ya da aklı kavram vardı. Arendt bunun bir aptallık olduğunu
tutulması bulunan sıradan, normal insanın ortaya ileri sürmüyordu. Bu tam anlamıyla düşüncesizlik
çıkardığı bir sonuçtur. Ve Arendt'i bu dava süreci ti. Düşüncesizlik ise gündelik hayatta kullandığımız
üzerinden meseleye yönelten şey Kantçı anlamda bağlamından farklı olarak burada olgu karşısında
da sorulabilecek olan quaestio juris yani "hangi hak düşünce ediminin paranteze alınmasını ifade etmek
la?" sorusuydu. Arendt'in ısrarla vurguladığı gözlem tedir. Yani düşüncesizlik aptallığa karşılık gelen bir
Eichmann'ın rahatsız edici derece normal halidir boş düşünme değil bizzat düşünme yetisinin kendi
ve Kötülüğün Sıradanlığı kitabında da belirttiği gibi sinin işletilmemesi olarak karşımıza çıkıyordu. Çün
yarım düzine psikiyatrist ona "normal" raporu ver kü totaliter sistem içerisinde insan varoluşu hem salt
mişti. Hatta içlerinden biri "benden, onu muayene bir biyolojik bağlama hem de sistemin sürekliliğini
ettikten sonraki halimden her halükarda daha nor sağlayacak olan bir araca indirgenmiştir. Böylesi bir
mal" demişti. ( 1 ) indirgeme üzerinden insanın evrensel ya da rasyonel
referansları işletebileceği düşünme ve yargı yetisi de
Demek ki karşımızda canilikle, ruh hastalığıyla, paranteze alınmıştır. Totaliter sistem tüm hayatı po
anormallikle yani genel olarak yapıldığı gibi kötülü litikayla (aslında politika demek sistemin zaten ken
ğü insanın normatif kabul edilen haline aşkın onun disi demektir) doldurmuş gibi göründüğü için siste
üstünde bir kötücül güçle açıklama olanağı yoktur. min işleyişine uymak kişi için asli ve sorgulanamaz
Peki öyleyse böylesi mutlak ve insan varlığını temel görev halini almıştır. Ve böylelikle tam da bu usüller
den yıkan bir kötülük nereden çıkmaktadır? üzerinden insanlık tarihinin tanıklık ettiği en acıma
Burada karşımıza çıkan şey tam da Kantçı öznelli sız ve . büyük bir kötülük bile bir usül, bir yönerge,
ği kuran kavramlardan biri olan ödev ahlakı mıdır? sıradan bir işleyiş haline gelmektedir. Ve bu işleyişin
Çünkü Eichmann suçlamalar karşısında yalnızca taşıyıcıları da son derece sıradan, rasyonel bir şekilde
emir-komuta zinciri içerinde bulunan görevini ifa bu genelleşmiş ve sıradanlaşmış kötülüğün icracısı
ettiğini söylüyor ve o anki koşullarda görev ahlakına konumuna düşmüşlerdir.
bağlı olmak zorunda olduğunu söylüyordu. Ve da Sonuç
hası yaşamı boyunca Kant'ın ödev ahlakının izinden
gittiğini söylüyor, kategorik imperatif in mahkeme Peki tüm bunların sonucu olarak bu büyük kadın fi
de tanımını söylerken herkesi şaşırtıyordu. Elbette lozoftan bize kalan nedir? Aslında ortaya koymaya
ki Kant'ın formel ahlak ilkesinin bir çarpıtılmasıyla çalıştığım tüm bu kavramsallık alanı dışında Han
karşı karşıyaydı Arendt. Çünkü ilkenin temeli olan nah Arendt felsefenin her zaman insanı insan olarak
pratik akıl yerinden edilmiş ve onun yerine Füh merkeze koyması ve onun insani ve asli sorunların
rer'in iradesi konmuştu. Kantçı ahlak yasası eylemin dan yola çıkarak bir kavramsallık bağlamı yaratması
maksimini bir doğa yasası zorunluluğuymuş gibi gerektiğini ortaya koymuştur. Felsefe yapma etkin
düşündüğünde onun istemenle çelişip çelişmediğine liği insanı aşkın ve içkin bağlam ya da düzlemlerin
bakarak eylemin ilkesinin ahlak yasasına uygun olup geriliminin açtığı bir alanda ele aldıkça insan her za
olmayacağını bilebileceğini ifade eder. Oysa Nazile man bu alanların nesneleştirici yöntemlerine angaje
rin elinde ilke "eyleminizden haberdar olsa Führer'in edilmiş ve insanın "üstünde" olan gerçeklik yapıları
de onaylayacağı şekilde hareket edin'' olmuştur. üzerinden anlaşılması gibi sonuçlar doğurabilmiştir.
Arendt bizzat modern insanın varoluşsallığını ve
Tam da bundan dolayı Arendt'e göre Eichmann'ı onun temelinde yatan problemleri felsefi açıdan si
insan bedenini sistematik bir şekilde imha etmeye yasal alanda değerlendirmiş ve tümel ya da evrensel
götürecek böylesi bir kötülüğün taşıyıcısı kılan şey bağlamlara kilitlenme gibi bir ön belirlenimi paran
ne Yahudi nefreti ne de ideolojisiydi. Görev ahlakı teze alarak insanı bizzat nasılsa öyle olduğu haliyle
olarak tanımladığı ve insanca güdüler olarak görü siyaset felsefesi alanına taşımıştır. Bundan dolayı da
lebilecek kariyerinde ilerleme, üstlerini hoşnut etme, soruşturduğu şey insanın özü değil neliğidir. İnsa
kendini ispatlama gibi etkenlerdi. Zaten karşımız nın özü gibi bir yaklaşım baştan bir ön belirlenimci
daki fenomeni dehşetengiz kılan şey de fenomenin tehlike barındırdığı için o insanın neliğini aramış
içeriğini oluşturan insanlık yıkımının dehşetiyle bu ve bunu insanın hem zoon politikan (politik, siyasal
yıkımın taşıyıcılarının kendilerini dayandırdıkları canlı) olmak.lığında hem de zoon logon ekhon (dile
temeller arasındaki farktı. Yani fiilin büyüklüğüyle iye olan canlı) olmak.lığında bulmuştur. Tam da bun
failin küçüklüğü arasındaki basınç farkı. Böylesine dan dolayı söz söyleme ve eyleme onun için insan
basit, sıradan temellerden böylesine büyük bir deh neliğini doğru anlamamız konusunda iki önemli
şetin ortaya çıkıyor oluşu. kavramdır. Belki de bu tarzının kökleri Heidegger ve
t©;fmiffi M IJ
Jaspers gibi filozofların öğrencisi olmasında görüle ARENDT, H. (2009), Kötülüğün Sıradanlığı, (Çev. Özge Çelik ) ,
Metis, İstanbul.
bilir.
ARENDT, H. (2014), Totalitarizmin Kaynakları/1 , (Çev. Bahadır
Dipnotlar: Sina Şener}, İletişim Yayınları, İstanbul.
( 1 ) Arendt, Kötülüğün Sıradanlığı, (Çev. Özge Çelik) Metis, İstan ARENDT, H. ( 1 994), İnsanlık Durumu, (Çev. Bahadır Sina Şe
bul, 2009, s.37. ner), İletişim Yayınları, İstanbul.
Kaynakça
Simone de Beauvoir genellikle bir filozof olarak dü sorguluyorum. Beauvoir'ın cinsellik ve ahlak ile ilgili
şünülmez ve eserleri, Pour une morale de l'ambigui"te yazdıklarının özünde, filozofun pratiğini ve görevini
(Belirsizliğin Etiği, 1 947) ve Le Deuxieme sexe (İkinci belirli bir şekilde anlamış olduğunu ve bu anlayışı
Cins, 1 949) genellikle felsefi olarak incelenmemiştir. Husserl ve Merleau-Ponty ile paylaştığını göstermek
( 1 ) Beauvoir romancı ve denemeci olarak okunur ve istiyorum.
kurgusal olmayan eserleri sosyo-tarihsel çalışmalar
olarak algılanır - etik olmaktan çok ahlaki, bilimsel İkinci Cins eserinde, Beauvoir'ın asıl ilgisinin ka
olmaktan çok popüler olarak. dınların ast konumunu açıklamak veya haklarını sa
vunmak için olmadığını iddia ediyorum. Beauvoir,
Bu yaygın görüş esasen yanlıştır. Simone de Beau sosyo-tarihi bir teori ya da liberal bir tez hazırlamak
voir'ın bir filozof olduğunu ve eserinin felsefi bir ça yerine fenomenolojik bir tanım sunar. Tanımladığı
lışma olarak kabul edildiğini göstereceğim. Bununla fenomen, kadın adlı gerçekliktir ve amacı bu gerçek
birlikte, felsefeye ilişkin anlayışı özgüldür ve bu öz liğe karışan anlamları analiz etmektir. Çalışmaları;
güllük benim yazımın temasıdır. cinsellik, kadınlık ve kadın bağımlılığı gibi düşün
celerimizin yanı sıra cinsellik, uygulama biçimi ve
Benim iddiam, Beauvoir'ın kullandığı felsefi bağ kendilik-öteki ilişkisi konularında radikal bir prob
lamın, Edmund Husserl'in başlattığı ve Maurice lemsizleştirme içerir.
Merleau-Ponty'nin geliştirdiği beden fenomenolo
jisi olduğudur. Beauvoir'ın felsefi düşüncelerinin Beauvoir'ın sorun belirlemesinin fenomenolojik do
Jean- Paul Sartre'nin eserlerinden kaynaklandığına ğasını anlamak için, fenomenolojik felsefenin görev
dair geleneksel anlayışa karşı çıkıyorum; ancak Bea ve yöntemlerini belirlemek gerekir. Bu makale, Hus
uvoir'ın Martin Heidegger'in eserleri üzerine görüş serl ve Merleau-Ponty tarafından sunulan fenome
lerini dayandırdığına dair daha yeni argümanları da nolojiye kısa bir gezi ile başlıyor. (2)
1rıwe, ırnı tD
Fenomenoloji: Kurucu Bir Bilim nesnelliğin farklı türleri olarak yapısal özelliklerini
incelemektir; yani varlıkları, oluşumları, süreçleri,
Husserl fenomenolojiyi bir fenomen çalışması, yani olayları, gerçekleri, vs. Mesela ölümle ilgili sorular,
dünyanın ortaya çıkışmasının veya bize deneyimde ölüm nedir? Ölüm nasıl meydana gelir? Mekaniz
sunmasının yolları olarak tanımlıyor. Genellikle, bu ması nedir? Asıl soru şu: Ölümü bir oluş ( Vorkom
şekilde tanımlanan fenomenolojinin, introspektif mniss) olarak nasıl yaşıyoruz? Benzer şekilde, şunları
felsefeye geri dönüş olduğu iddia edilir; ancak bu, sorabiliriz: Cinsel ilişki neden bir fark ve bir karşıtlık
kaba bir yanlış anlaşılmadır. Husserl, fenomeno olarak yaşanır? Bu gerekli mi? Deneyim başka bir ya
lojinin insan zihninin iç süreçleri veya faaliyetleri pıya sahip olabilir mi? İncelenecek ilgili deneyimler
ile ilgili olmadığını defalarca ileri sürmektedir. Bu, sadece erotik arzular değil, diğerinin bir erkek ya da
dünyayla ve varlıklarıyla ilişkili olduğumuz yollarla bir kadın olarak algılandığı tüm eylem ve tutkulardır
ilgilidir. (3) Fenomenolog dünyadan bir adım geri (Fink, 1 988, 274).
çekilir; dünyanın ve varlıklarının gerçekliğine dair
inancını askıya alır. Bununla birlikte, amaç, kendini Husserl'in fenomenolojisi felsefeyle ampirik bilimler
incelemek değil; kişinin, dünyanın gerçekliğine, yani arasındaki ilişkinin güçlü bir görüşünü içerir. Feno
gerçekliğin anlamını oluşturma ve kişinin bu ger menoloji olarak anılan felsefe, deneysel bilimlerin
çekliğe bağlanmasına katılımının farkına varmaktır. temelini, deneysel bilimlerin güvenmesi gereken dü
Merleau-Ponty'nin fenomenolojik duruş açıklaması şünceleri -doğa, tarih, toplum ve insanlık fikirleri;
aydınlatıcıdır: "Yansıma, dünyanın temelini bilimin zihin ve beden- üzerine çalışan kurucu bir bilimdir.
birliğine doğru çekmiyor -bizi dünyaya bağlayan yö
nelimsel halatları gevşetiyor ve böylece onların far Bu, felsefenin bağımsız veya özerk olduğu anlamına
kına varmamızı sağlıyor" (Merleau-Ponty 1 993, viii) . gelmez. Husserl, bilimin ve felsefenin gündelik ha
yatın pratik çıkarlarını askıya alıp, evrenin bir bütün
Bunalım (Die Krisis der europiiischen Wissenschaf olarak incelendiği orantılı tutumda ortak bir kökene
ten und die transzendentale Phiinomenologie, 1 954) sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bilim insanı-filozof
eserinde, Husserl gelecekteki çalışmalar için bir ta sadece aktüeliteyle (şu an var olanla) değil, aynı za
kım fenomenolojik problemler dizisi verir: ölüm ve manda olası olanla da ilgilenir. Örneğin cinselliğin
doğum sorunlarına, bilinçdışı sorununa, tarihsel ve bir teorisini oluştururken yalnızca bu veya şu cin
sosyal yaşamın ("temel formları") sorunlarına atıf selliği tanımlamaz; cinselliğin tüm karmaşıklığını
ta bulunur. Sonrasında da ekler: "Bir de cinsiyetler ve çeşitliliğini kavramaya çalışılır. Onun açıklaması,
sorunu var:' ( Husserl, 1 954, 1 92) Fenomenologun olası cinsellikleri ve cinsel yaşamımızın hali hazırda
görevi, fenomenlerin anlamları ile gerçeklik ve var olan biçimlerini içermeyi amaçlamalıdır.
fD em;1rnreı
Bilim insanı ve filozof arasındaki önemli fark, felse seyebileceğim bir ses kapasitem, gelişmek
fenin radikal olarak eleştirel doğasında bulunmakta için bir eleştirel anlayışım vardı; benim için
dır. Husserl, felsefenin görevinin nihai soruları sor felsefe yaşayan bir gerçeklikti. (Beauvoir,
mak olduğunu söyleyerek bu farkı karakterize eder. 1 995a, 254)
Felsefe, teorik girişimin temellerini, gizli varsayımla
rını ve bağlılıklarını araştırmaya yönelir. Görevi; ha Beauvoir'un etik denemesi, Pour une morale de l'am
kikat, gerçeklik, nesnellik ve evrensellik hakkındaki bigui"te (Belirsizliğin Etiği, 1 947) onun kapasitelerini
bilimsel düşünme olasılığının koşulları hakkında ve bağlılıklarını ifade eder. Beauvoir'ın Husserl fe
radikal sorular ortaya koymaktır. Çalışmasının ilgisi nomenolojisinin amaç ve yöntemlerini anlamasının
bu nedenle tamamen ne pratik ne de teoriktir; ama çok derin ve verimli olduğunu gösterir.
eleştireldir. ( 4) Beauvoir'ın etik duruşuyla fenomenolojik tutum
Felsefi sorular, deneysel soruların cevaplanabildi arasında yaptığı mukayeseci� bu açıktır. Fenomenal
ği şekilde cevaplandırılamaz. Çözülmek yerine bizi askıya almanın (mettre entre parentheses) kendine
yeni sorunlara ve paradokslara götürebilirler (Mer dönmek değil, gerçek varlığımız, yani dünya ve di
leau-Ponty, 1 996) . Bu, onları görmezden gelmemize ğerleriyle olan ilişkilerimizin bilinçli olmasını amaç
izin vermiyor. Nihai çözüm bulunmamasına rağ ladığı konusunda ısrar etmekte Husserl ve Merle
men, felsefi sorgulama vazgeçilmezdir: Bizleri ger au- Ponty'yi izlemektedir (Beauvoir, 1 947, 20-2 1 ) .
çekliğin oluşumuna, varlığın ve gerçeğin anlamlarına Ayrıca, Beauvoir, b u askıya alınmanın, dünyanın
dahil olduğumuz konusunda bilinçli hale getirebile gerçekliğine "karşı koymadığını", yalnızca gerçekliği
cek olan yalnızca budur (Merleau-Ponty, 1 964, 1 42). mutlak ve sorunsuz olarak kabul etmeyi reddettiğini
vurguluyor. O, fenomenologun dünyanın gerçekli
Beauvoir'ın Fenomenolojik Başlangıç Noktaları ğini, olgularını ve olaylarını reddetmediğini, ancak
"gerçeklik modunu" (mode de realite) sorguladığını
Beauvoir'ın fenomenoloji felsefesiyle olan ilişkisini anlatıyor ( 1 947, 2 1 ) .
incelerken en ilginç kaynaklar, otobiyografisinin fel
sefi bölümleri ve etik denemeleridir. (5) Bu metinler, İkinci Cins'te Beauvoir'ın fenomenoloj ik katılımının
Beauvoir'in Husserl'in metinlerini ayrıntılı bir şekil en doğrudan kanıtı bulunmaktadır. Orada bize eseri
de incelemediğinin yanı sıra, Husserl'in felsefe kav nin temel kavramlarının (beden ve cinsellik kavram
ramını çokça cazip bulduğunu da gösteriyor. ları) fenomenolojik düşünce geleneğinden alındığını
söylüyor. Cinsel farklılık konusundaki tartışmasının
Beauvoir otobiyografisinde fenomenoloji ile olan yaşayan beden kavramına (Leib, kolordu vivant, ko
ilişkisi hakkında önemli bilgiler verir. Olgunluk Çağı lordu vecu) dayandığını defalarca vurguluyor. (6)
(La Force de l'age, 1 960) eserinde, bizlere Husserl'in Husserl ilk olarak bu konsepti nesnellik ve mekan
zaman bilinci konusundaki derslerini incelerken sallık, Ding und Raum, konusundaki derslerinde
"hakikate her zamankinden daha yakınlaştığını" l 907'de sundu. Altı yıl sonra, Husserl, Ideen eserinin
(Beauvoir, 1 995a, 23 1 ) hissettiğini söyler. Ayrıca, fe ikinci bölümünde kapsamlı bir açıklama yaptı. Bu
nomenoloj i felsefesiyle olan ilişkisini, Sartre'a karşı eser uzun süre yayımlanmamış halde kaldı; ancak
tutumuyla karşılaştırarak açıklıyor: Merleau-Ponty, onu 1 93 7'de Louvain'deki Husserl
Sartre, Husserl'ın felsefi doktrinlerini ondan arşivlerinde inceledi ve Algının Fenomenolojisi (Phe
daha hızlı ve daha doğru anladığımı iddia
nomenologie de la perception, 1 945) eserinde beden
kavramını geliştirirken defalarca atıfta bulundu. (7)
etti. Aslında, felsefeleri kendi şemalarına
göre yorumlama eğiliminde; kendisi için Husserl'ın yaşayan beden konseptinin (Leib) özün
kendini unutmak ve kuşkularını kenara bı de, günlük işlerimizde ve bilimsel uygulamalarımız
rakıp yabancı bir bakış açısı kazanmak çok da manipüle ettiğimiz maddi nesneler (Körper) ile
zordu. Ancak benim savaşmak için böyle arasındaki esas fark vardır. Husserl, vücudun bize
bir direncim yoktu; düşüncelerim anında iki farklı şekilde kendisini tanıttığına işaret ederek
anlamaya çalıştığım düşünceye uyarlandı. bu geniş ayrımı yapar: tüm faaliyetlerimizin başlan
Pasif olarak kabul etmedim; kabul etmiş gıç noktası (Leib) olarak ve pasif veya dirençli nesne
olsam bile boşlukları ve tutarsızlıkları fark (Körper) olarak. Daha sonra yaşayan bedenin birin
ettim ve muhtemel ayrıntıları araştırdım. cil olduğunu ve temelde ruhun ifadesi ve aracı oldu
Bir teori beni ikna ettiyse, onu dışımda tut ğunu öne sürer. Bu ayrı bir gerçeklik değildir; ancak
madım; dünyayla olan ilişkimi değiştirdim, tüm günlük faaliyetlerimizin ve bilimsel idealizmin
bu deneyimimi renklendirdi. Kısaca benim-
lttt1i1 !ffi1 1J
ufkudur (Husserl, 1 952, 1 57, 28 1 ; Merleau-Ponty, içinde ve bu açıdan ortaya koymaktı. (8) İkinci Cins
1 993, 1 06- 1 3 ) . yaşayan cinsel bedenin, bedensel ve ruhsal yönleri
nin, diğer bedenlerle ve bir bütün olarak dünyayla
Varoluşçular, Husserl'in yaşayan beden analizini ilişkilerinin zengin bir tanımını bize sunar. Dolayı
uyguladı ve geliştirdi. Özellikle Merleau-Ponty, ya sıyla, felsefenin temel cinsellik sorununu ima eder.
şayan bedeni Algının Fenomenolojisi eserinin ikinci Beauvoir'in anlayışında, cinsellik varlığın bir detayı
bölümündeki kapsamlı ve ayrıntılı çalışmada sundu. değildir, -felsefi yansımalarımız da dahil- bütün var
Beauvoir bu çalışmayı iyi biliyordu; 1 945'te Temps oluşumuzun içind�n geçen bir elementtir.
modernes için gözden geçirdi ve İkinci Cins'teki ci
simleşme anlayışını sunarken buna tekrar tekrar atıf Filozof ve Yazar
ta bulunur.
Neden birçok yorumcunun, Beauvoir'in açık felsefi
Beauvoir, Merleau-Ponty'nin fenomenolojisine iliş ifadelerini ihmal ettiğini merak edebiliriz. Bu ihmal
kin incelemesine başlarken şöyle yazar: "Fenome karlığın bir nedeni Beauvoir'ın eserlerinin genellikle
noloji biliminin en büyük özelliklerinden biri, özne kişisel yaşamı bağlamında incelenmesidir ve kişisel
ile nesne arasındaki muhalefetin ortadan kaldırılma yaşamının neredeyse tamamı Sartre ile olan ilişkisi
sıdır. Nesneyi kime ve kim için nesne olduğundan ne indirgenmiştir. (9) Buradaki yaygın bir karşılaş
başka, özneden ayrı şekilde tanımlamak imkansızdır tırma "romancı Beauvoir " ve "filozof Sartre " ara
ve özne sadece bağlantılı olduğu nesnelerle kendini sındadır. Bu sunumlar genellikle Beauvoir'ın l 979'da
açığa çıkarır" (Beauvoir, 1 945a, 363 ) . Feminist Studies'te yayınlanan bir röportaja atıfta
bulunmaktadır. Orada şöyle demiştir: "Sartre bir fi
Beauvoir'ın d a belirttiği gibi, b u ifadeler önemsiz lozof, ben değilim" (Benj amin ve Simons, 1 979, 330-
gibi gelebilir; ancak felsefi açıdan fevkalade etkileri 45). En geçerli sonuç, Beauvoir'ın herhangi bir felsefi
vardır: gerçek bir etik geliştirebilmek için, yalnız ya da fenomenolojik ilgisinin olmadığı ve eserlerinin
ca özne-nesne ilişkisinin fenomenolojik anlayışını felsefi kavramlara ya da metotlara atıf yapılmaksızın
temel alarak geliştirilebilir (Beauvoir, 1 945a, 363 ) . yorumlanabileceği ve değerlendirilebileceğidir.
Beauvoir'a göre, böyle bir anlayış, samimi ve toplam
etik taahhütü için gereklidir. Bu sonuç bir hatadır. Beauvoir'ın felsefeyle olan
ilişkisi, böylesine basit bir karşıtlıklarla gözden ka
Beauvoir burada Merleau-Ponty'nin çalışmalarının çıracağımızdan çok daha karmaşıktır. Otobiyog
ana değerini görür. Merleau-Ponty için, kişisel bilinç rafisinde, felsefi ilgilerini ve etkinliklerini birkaç
« Hegel'in yazdığı ve Sartre'ın tekrarladığı gibi, kendi farklı bölümde karakterize eder. Bazı yaklaşımları
si için saf değildir, varlıkta bir boşluk da değildir; an reddetmek ve başkalarını onaylamak suretiyle felsefi
cak bir eğridir, açılabilen bir katlamadır" diye yazar uğraşlarını açıklığa kavuşturur. Entelektüel yetenek
( 1 945a, 367). Merleau-Ponty, Sartre'ın kendisi için lerinin ve zayıf yönlerinin net bir resmini verir ve
ile kendinde arasındaki zıtlığını reddeder ve somut kendi coşkusunu ve sevgisini ifade eder (bkz. örne
varoluşunda bedensel özneyi açıklar: Açıkça Merle ğin, Beauvoir, 1 997b, 220-22, 324). Ayrıca, Beauvoir,
au-Ponty'ye sempati duyar ( 1 945a, 366). Onun için, romanlarının kendilik-öteki ilişkisi ve evrenseller
Merleau-Ponty'nin bedenin fenomenolojik tanımla ile ayrıntılar arasındaki ilişki hakkındaki felsefi tar
maları, mekansallığı, hareketi, duyuları, konuşması tışmalarda nasıl yer aldığını açıklar ( 1 997a, 92-98;
ve cinselliği "zengin'' ve "ikna edici" bir kaynaktır. 1 995a, 625-29). Kadın romancı ve erkek filozofun
Ek yararları, "şiddet" göstermemeleridir; aksine, ya basit resmi, Beauvoir'ın felsefi hayatından sunduğu
şamın kendisinin hareketini benimsememiz gerekti zengin kanıtı yok sayar.
ğini önermektedirler (Beauvoir, 1 945a, 367) .
Fakat daha problemli olan, en azından felsefi ola
İnceleme, Beauvoir'ın fenomenolojiye olan bağlılı rak daha sorunlu olanı, bu resmin naif bir felsefe
ğını ifade ediyor. Aynı zamanda, Beauvoir'ın, Hus düşüncesine dayanması ve daha kötüsü Beauvoir'ın
serl'in eserleri hakkında Merleau-Ponty'nin ve Sart kendisinin onaylamadığı bir resim olmasıdır: Filozof
re'ın yorumları arasındaki farkı açıkça gördüğünü ve bir sistem üreticisi olarak görülüyor, entelektüel ge
Merleau-Ponty'nin dualistik-olmayan düzenlemesi lenekten bağımsız ya da ona karşı olarak çalışan bir
nin, etik açıdan daha umut verici olduğunu düşün mucit ve yaratıcı.
düğünü gösteriyor (Beauvoir, 1 945a, 367).
Beauvoir farklı bir felsefe görüşü, alternatifbir felsefe
Beauvoir'ın orijinal ve geniş kapsamlı yenilikçili anlayışı sunar. Yazılarında, felsefi etkinlik öncelikle
ği cinsel fark sorununu bedenin bir fenomenolojisi hakikat ve kanıt arayışı olarak ve başkaları ile sor-
fD tttfnıırnı
şisel hayata veya günlük işlere odaklanmanın bir
doğrulaması olarak görmemeliyiz. Beauvoir, sezgi ve
tutku adı altında felsefi sistemlere karşı meydan oku
yarak, felsefi bir açıklama, felsefi düşüncenin doğası
üzerine bir açıklama sunar. Mevcut delilleri ön plana
çıkaran Kartezyen kavramını onaylar ve bu, onun
bu tür kanıtlarla meşrulaştırmayan bütün felsefi ku
ramları ve "tarihin kesinliklerini" reddetmesine ne
den olur (Beauvoir, 1 947, 1 45 -46) . ( 1 1 )
1m;1rnnıı m
li yonunun yalnız sistem kurmada gerçekleştiğini yetlerimizi kesintiye uğratmamıza gerek duymamaktadır.
düşünmemiştir. Bunun yerine, sorgulama, problem
4. Husserl'ın felsefe ve bilim düşüncesini daha detaylı bir şekilde
çözme ve diyaloğun rolü üzerinde durmuştur. Bir incelemek için bkz. Heiniimaa ( 1 998b).
filozof olmadığını söylediğinde, bir sistem kurucu
5. Bkz. Pyrrhus et Cineas (Beauvoir, 1 944) ve Pour un morale
su ya da teori kurucusu olmadığını ifade ediyordu.
de ll:ımbigui'te (Beauvoir, 1 947). Beauvoir'ın, Linvitee ( 1 943), Le
Bu, onun eserinin felsefi ilgiden yoksun olduğu an Sang des autres ( 1 945b) ve Tous les Hommes sontt mortels ( 1 946)
lamına gelmez. Tam tersine, Beauvoir, tüm felsefe gibi romanlarının felsefi ve etik açıdan alakası üzerine Beauvoir
nin canlı çekirdeği olarak gördüğü ve modern dü ( 1 995a, 6 1 8 -29; 1997a, 92- 1 00) ve Merleau-Ponty ( 1 966).
şüncenin fenomenolojik geleneğinde bulduğu açık 6. Almanca isim Leib, "yaşamak" anlamına gelen /eben fiili ile il
öz-eleştirel tavrı kendi yazılarıyla gerçekleştirmeye gilidir. Terim, birkaç farklı yoldan İngilizceye tercüme edilmiştir.
çalıştı. David Carr, Bunalım'ın çevirisinde "yaşayan beden'' kullanıyor;
Körper için bağlamına bağlı olarak «beden"i ve "fiziksel beden''i
Burada, Beauvoir'ın felsefe fikrini yorumladım. kullanıyor (Husserl 1 988, 50). Richard Rojcewicz ve Andre Sc
huwer, Leib için «Beden" (büyük harf kullanımı) terimini ve Kör
Ardından, bu fikri ciddiye almamız ve Beauvoir'ın
per için «beden" terimini Husserl'in Ideen'in ikinci bölümünün
cinsellik konusundaki karmaşık çalışmalarını çöz çevirisinde kullanıyorlar (Rojcewicz ve Schuwer, 1 989, xiv).
meye çalışırken bunu anahtar olarak kullanmamız
gerektiğini savunuyorum. Bir sonraki bölümlerde Merleau-Ponty'nin corps vecu ya da corps vivant (Leib) tartış
ması sık sık "yaşamış beden" terimiyle çevrilir. Bu düzeni takip
Beauvoir'ın çalışmasının kavramsal ve metodolojik etmiyorum; çünkü niyetim Husserl, Merleau-Ponty ve Beauvoir
temelini ortaya koyduğu İkinci Cins'in ilk sayfaları arasındaki metodolojik ve kavramsal bağlantıları aydınlatmaktır.
nı yakından okuyacağız. Amacım, Beauvoir'un bir Dolayısıyla Carr'ın prosedürünü takip ediyorum ve hem Almanca
Leib hem de Fransızca corps vecu için «yaşayan beden» terimini
dizi fenomenoloj ik-felsefi soruları ortaya koyarak
kullanıyorum.
çalışmalarına başladığını göstermektir. Deneysel bir
soruşturma başlatmadığı gibi, doğrularını beyan et 7. Husserl'ın yaşayan beden tartışması hakkında bkz. Zahavi
mekle de ilgilenmiyor. Bunun yerine, cinsel ilişkileri ( 1 994) .
tartışırken varsaydığımız temel fikirleri sorgulamak 8. Bazı feminist düşünürler Merleau-Ponty'nin beden fenome
istiyor. nolojisinin androsentrik olduğunu iddia ediyorlar (Butler 1 989,
Grosz 1 994). Karşıt görüş açısından bakınız Heiniimaa ( 1 997),
devam edecek... Stoller ve Vetter ( 1 997), Waldenfels ( 1 998, 1 86-95) ve Stoller
( 1 999).
Notlar
9. Daha geniş bir görüş için bkz. Simons ( 1 986), Le Doeuff ( 1 99 1 ) ,
Juha Himanka, Morny Joy, Timo Kaitaro, Johanna Oksala, Mar Kruks ( 1 990, 1 9 9 1 ) , Lundgren-Gothlin ( 1 992, 1 995), Heiniimaa
tina'ya minnettarım. Reuter, Anna Rotkirch, Marja Suhonen ve ( 1 996b) ve Fullbrook ve Fullbrook ( 1 994).
Dan Zahavi'ye eleştirel anlayışları ve yararlı önerileri için teşekkür
ederim. 10. Beauvoir'in Hegel felsefesiyle ve onun farklı yorumlarıyla iliş
kisi hakkında Lundgren-Gothlin ( 1 992) ve O'Brien-Ewara ( 1 999).
1. Hypatia stil gereksinimlerini dikkate alarak, yalnızca metinle
rin çağdaş baskı/çeviri tarihlerini belirttiğimi lütfen unutmayın. 1 1 . İkinci Cins'te Beauvoir, Sigmund Freud'un sistemine benzer
Referans listesinde orijinal Fransızca ve Almanca metinlerin ta çizgilerle karşı çıkarak şunları söylüyor: "Libido erkeğe dayalı
rihlerini veriyorum. Bu yazıda kendi çevirilerimi veriyorum; çün olarak bir dürtü, bir enerji olarak tanımlandığından [Freudyen]
kü mevcut olan çeviriler genellikle yanıltıcıdır ve yanlıştır. 'pasif libido' fikri kaygılı bir hal alıyor; ancak kimse ışığın bir anda
sarı ve mavi olabileceğini düşünmekten daha iyisini yapamazdı -
2. Beauvoir'in fenomenolojik ilgisi için önceki çalışmalarımda ihtiyaç duyulan yeşilin sezgisidir" (Beauvoir, 1993, 92-93). Beau
savundum (Heiniimaa 1 995, 1 996a, 1 996b, 1 997), ancak burada voir'ın buradaki argümanı metodolojiktir: Freud'un cinsel arzuyu
Beauvoir'un felsefe fikrine odaklanarak argümanı geliştiriyorum. a priori olarak yalnızca etkin bir ilke olarak tanımlaması nedeniy
Beauvoir'in fenomenolojik ilgisini gösteren veya açıklayan diğer le kadının arzusunu ( desir femelle) anlayamadığını belirtiyor. Be
yorumlar için bkz. Simons ( 1 983), Butler ( 1 986), Kruks ( 1 990), auvoir'ın fenomenolojik eleştirisi, Freud'un geleneksel kavramlara
Vintges ( 1 996) ve Bergoffen ( 1 997). yapışmak yerine, gördüğü ve duyduğu şeyleri, yani -etkinlik ve
edilgenlik (sarı ve mavi) açısından analiz edilemeyen- farklı türde
3. Fenomenologların geri çekilmek veya tutuklu kalmak hareketi bir arzunun (yeşilin) ifadesine dayanması gerektiğidir.
bazen ayrılma olarak tanımlanır. Bununla birlikte, Husserl, "bö
lünme" anlamına gelen ausschalten adlı Almanca terimini kullan İngilizce orijinali: S. Heinamaa ( 1 999). "Simone de Beauvoiris
dı; ancak "kapatma" olarak da anlaşılabilir ( 1 9 1 3 , 65-66). Sözcük Phenomenology of Sexual Difference", Hypatia, sayı 1 4/4, Güz
ikinci anlamda alındığında fenomenolojik adım, dünyayla olan 1 999, s. 1 1 4 - 1 32.
bağlarımızı koparmamıza değil, yalnızca doğal ve alışkanlık faali-
fl ttftf!1 i@I
SiYASET FELSEFESiNDE KADININ VE KADIN FILOZOFLARIN YERİ
SÖYLEŞİ: EFSUN AKSEN
Efsun AKSEN: Siz siyaset felsefesi alanında çalışıyor biçmiştir. Üstelik Simone de Beauvoir'nın saptama
sunuz. Ancak özellikle klasik siyaset felsefesine, hatta sıyla bu roller doğal da varsayılmıştır. Sonuçta erke
modernliğin ilk dönemlerine bakıldığında kadın si ğin ya da aklın yönetmesi de bir o kadar doğallıkla
yaset felsefecileri pek görmüyoruz. Siyaset, kadınların kabullenilmiştir.
dışlandığı bir alan olduğu için kadınlar da ilgi mi gös
termiyorlar sizce? Bu erkek egemen bakış açısı yalnızca kadının konu
munu belirlemez, aynı zamanda tüm toplumsal ku
Ahu T UNÇEL: Kadınlar siyasete ya da siyaset üzeri rumlar gibi siyasete de karakterini verir ve siyasetin
ne düşünmeye ilgi göstermiyorlar demek zor. . . An egemenlik ilişkileriyle özdeşleştirilmesine neden
cak haklı olduğunuz nokta siyaset felsefesi tarihine olur. Bu özdeşleşmenin doğal sonucuysa kadınların
şöyle bir bakıldığında kadın filozoflara rastlamakta siyaset alanından dışlanmasıdır. Bu durum büyük öl
zorlanıyoruz. Elbette bu saptama tüm felsefe tarihi çüde bugün bile sürmekte, eril bir dili ya da egemen
için de genişletilebilir olsa da konu siyaset felsefesi lik dilini benimsemedikçe kadın iktidarın ötekisi ola
olunca durum daha sıkıntılı bir hal alıyor. Kadınla rak kalmaktadır. Siyasetin bu eril doğasında kadına
rın siyaset alanının dışında kalmasının tabi en temel yer olmadığı açıktır ve siyasete giren kadınların pek
sebebi kuşkusuz siyasetin yüzyıllar boyunca erkek çoğunun da bu eril söylemi benimsemeksizin siyasal
egemen biı: alan olarak konumlandırılmasıdır. Erkek, alanda varoluşları olanaklı olmamaktadır.
kadın-erkek ilişkisi üzerine yazan -neredeyse tama
mı erkek- filozofların yüzyıllar boyunca yazdıkları Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken nokta,
eserlerde egemen, iktidar, akıl, düşünce, güç ile öz bu saptamayı yaptığımız siyaset tanımının yönetim
deşleşirken, kadına da kendi perspektifinden boyun erkiyle iç içe olduğudur. Machiavelli'yle başlayan,
eğen, itaatkar, doğaya yatkın, duygusal, zayıf rolleri ancak Thomas Hobbes ile kurumsallaşan bu tanı-
tfft11 ıırn• m
A.T: Sorunuzun yanıtının siyaset felsefesinin neliği
ve hakikat ile siyaset ilişkisi üzerine düşünerek bulu
nabileceğini düşünüyorum. Siyaset felsefesi aslında
çelişik bir ifade. Platona atıfla felsefe hakikatin, siya
set doksaların alanı olarak belirir. Platon'un Devlet
eserindeki mağara metaforunda bu ayrım filozofun
yani hakikatin yönetmesiyle son bulan felsefi aydın
lanma sürecine odaklanırken, insanlararasındaki
ilişkileri de yok sayan bir yönetim idealine evrilir. Bu
aslında aşkın bir hakikatin insanlar arasındaki iliş
kileri yönetmesi anlamına gelir. Hakikatin böylesine
aşkın bir referansla tanımlanışı siyasetin pratik alan
da belirmesini yok eder. Oysa siyaset gündelik insani
işler deneyimiyle başlar. Ancak hakikatin tekilliği bu
deneyimdeki farklılıkları, çoğulluğu ve en önemlisi
durumlar karşısında verilecek yargıyı yok eder.
fl tfftf!i i!rnl
bir deyişle toplumsal iktidar düşüncesi neyse, siya
set de odur. Bu durumda tüm toplumsal kurumlar
gibi siyaset de kadınların istihdamını tek bir şartla
kabul ediyor: kadın olmayı reddetmelerine dayalı
olarak. .. Dahası özellikle ekonomik krizlerin ve iş
sizliğin büyüdüğü dönemlerde kadın istihdamı hızla
düşmektedir. Diğer bir deyişle kadınların istihdamı
yeteneklerine göre değil, erkeğin durumuna göre ko
numlandırılmaktadır.
tt!tffiijajl lJ
biyolojik farkların kültürel açıdan kategorize edile mücadelelerindeki temel adımların yarattığı kaza
rek üst-alt, yüksek-alçak, değerli-değersiz gibi sınıf nımlar, artık yeni kuşak feministlere daha düşünsel
landırıldığını ileri sürüyordu. Kadın ve erkeğin farklı zeminde hareket etmeye olanak tanıdı. Farklılıklarla
olduğunu açıkça dile getirse de Beauvoir bu farkların eşitlik . . . Bugün beklenen şey budur. "Farklı olmak
ancak eşitlikçi bir toplumda yaşanabileceğini ileri mı yoksa eşit olmak mı?" sorusu bizi zorunlu bir
sürüyordu. Böylece ortak özelliğin eşitlik talebinin seçime sürükler görünüyor. "Farklı ama eşit" oluna
feminist hareket için temel kavram olduğunu söyle maz mı? Bunun için önce aynılığın eşitlikle özdeş
yebiliriz. leştirilmesine bir son vermemiz gerekir, yani önce
kavramları bugünün ihtiyaçları doğrultusunda bir
Ancak daha sonraki feminist çalışmalara bakarsak kez daha tanımlamak gerekiyor. Diğer bir deyişle ar
eşitlik ve farklılık gibi kavramsal çözümleme alanı tık hukukun dilinin felsefeyle buluşma zamanı geldi.
na yönelindiğini görebiliriz. Sanıyorum kadınların
SOYLEŞi
Siyaset ve toplum fel sefesi alanında çalışmalar Araştırma alanları varlık felsefesi, epistemoloji,
üretmektedir. Pek çok kitaba yazar olarak katkı fenomenoloji, değerler felsefesi ve etik, varoluş
da bulunmuş, başta Siyaset Fels efesi Tarihi -Pla çu feminizm ve ontoloji üzerinedir. Sürrealizm
tonaan Zizek'e olmak üzere dört kitabın da edi ve Zen Budizmi ilgisini çekmektedir. Sanal or
törlüğünü üstlenmiştir. Ulusal ve uluslararası pek tamlarda edebi akımları temsil eden yazarları ele
çok dergide makaleleri yayım lanmıştır. Bir Siya aldığı inceleme yazıları yayımlanmıştır Sağlık .
set Felsefesi -Cumhuriyetçi Özgürlük kitabının üzerine aldığı eğitiminden yola çıkarak devam
yazarıdır. Özellikle tarih okumaları ilgi alanına ettirdiği sağlık sosyolojisi çalışmaları vardır.
girmektedir. Başta deneme kitapları olmak üzere, düşünce ve
inceleme dergileri, natüralist-realist ve izlenimci
romanlar ve avangard sinemadan hoşlanır.
IIil 'rn;f!ii1ffi1
FELSEFENiN ANLAMADIGI ŞU:
AYN RAND'I YOK SAYMAK ONU ORTADAN KALDIRMAYACAK
SKYE C. CLEARY
ÇEVİREN: CEMRE YILMAZ
Filozoflar Ayn Rand'dan nefret etmeyi severler. Onu olarak Kuzey Amerika okullarına dağıtmayı planla
alaya almak, çok moda. Bir filozof bana şöyle demiş dı. Ayrıca Enstitü aktif olarak üniversitelere bağışta
ti: "Kimsenin o canavarla karşılaşmasına gerek yok." bulunuyor -tek şartları 'Ayn Rand'ın felsefesi Ob
Pek çoğu da Ayn Rand'ın filozof olmadığını ve ciddi jektivizm üzerine uzman ya da olumlu bir ilgisi olan
ye alınmaması gerektiğini savunuyor. profesörlerin ders vermesi' ve ders kitabı olarak Atlas
Vazgeçti'yi kullanması.
Rusya doğumlu bir yazar olan Ayn Rand, 1 926'da
Amerika'ya yerleşir ve Objektivizm adını verdiği Rand'ın kitapları gün geçtikçe popülerleşiyor. Ama
bir egoizm felsefesini savunur. Felsefesi, Atlas Vaz zon Yazar Sıralamasında William Shakespeare ve J.
geçti'de ( 1 957) yazdığı üzere, 'yaşantısının manevi D. Salinger ile yan yana. Bu satışlar değişiklik göster
amacı kendi mutluluğu olan, en soylu faaliyeti üre se ve tüm satışları yansıtmasa da Rand'ın adını taşı
tici başarısı olan ve tek mutlakiyeti mantığı olan yan şirket için yeterli.
kahraman bir varlık olarak kişi kavramı'dır. Mutlu
luk idealleri, sıkı çalışma ve kahramanca bireycilik Rand'ın fikirlerini eleştirmek kolay. O kadar uç fikir
ile -Ayn Rand'ın aynı adlı romanından uyarlanan ve ler ki bazıları onun kitaplarını parodi olarak okuyor.
Gary Cooper ve Patricia Neal'ın oynadığı 1 949 yapı Örneğin, Rand'ın kurban-suçlaması: Eğer kişinin
mı film Hayatın Kaynağı 'nı ( The Fountainhead) da parası ya da gücü yoksa bu, onun suçudur. Howard
sayarsak- Rand'ın Amerikanın ilgisini ve hayallerini Roark, Hayatın Kaynağı 'ndaki 'kahraman: kadın
yakalaması hiç de şaşırtıcı değil. kahraman Dominique Francon'a tecavüz eder. Şömi
ne tamiri üzerine birkaç tuhaf diyalog, Rand'a göre,
1 982'deki ölümünden üç yıl sonra California'da ku Francon'un Roark'ı tecavüze 'işlemeli bir daveti' ile
rulan Ayn Rand Enstitüsü'nün raporlarına göre ki eşdeğerdir. Bu karşılaştırma açıkça tutarlı değildir
tapları 30 milyonun üzerinde sattı. 2 0 1 8'nin başla -Francon hakikaten direnir ve Roark açıkça kadını
rında Enstitü, Rand'ın romanlarını 4 milyon kopya zorlar- ama yine de Rand tecavüzcünün değil, te-
tf!t11 i@l lD
cavüz edilenin sorumlu olduğu
nu ima eder. Bir açıdan bakılırsa
Roark kitabın başlarında ona
yapmak istediği şeyler konusun
da izin verenin kim olduğunun
önemli olmadığını söyler: 'Asıl
önemlisi, beni kim durduracak?'
Rand'ın bencillik savunması ve
şanssızlığa karşı vurdumduymaz
lığı çağdaş politikada yankılarını
bulur. Onun felsefesi bazı poli
tikacıları fakirleri ve güçsüzleri
suçlamak konusunda teşvik et
miştir, desek abartmış olmayız.
El tf!tffi i!ffi i
lişkilidir. Ayrıca kendinden otlandığı için yakındığı savvur etmek çok zor değil: Rand'ın kahramanları
aynı sisteme katılmak ve ondan faydalanmak konu çıkarcı ve umursamaz; ama yapmayı seçtikleri konu
sunda samimiyetsiz. Bencil olabilir; ama kendisinin larda harikalar ve ilkelerine bağlılar. Bu durum, kur
de öne sürdüğü gibi, ahlaksız. gunun etki gücü için çok önemli -ve aynı zamanda
ibret verici- bir örnek.
Rand'ı detaylıca okumadan alçaltmak ya da aksi
ni ispatlama zahmetine girmeden şeytanlaştırmak Rand'ın fikirlerinin zamanla unutulmasını ummak,
açıkçası yanlış bir yaklaşımdır. Fikirlerini tabulaştır soruna iyi bir çözüm değil. Hayatın Kaynağı yayın
manın da kimseye bir faydası olmayacaktır. Friedri landığı zamandan bu yana, 75 yıldır, çok satanlar
ch Nietzsche -bazen, Übermensch-vari kahraman arasında. Belki de Rand'ı bir filozof olarak kabul
ları yüzünden, üstünkörü şekilde Rand ile anılan etme zamanı gelmiştir. Düşüncesindeki hataları gös
filozof- 1 8 8 1 'de uyarmıştı: "Masumlar, ölçü ile aşırı termek ve -John Stuart Mill'in Özgürlük Üzerine'de
arasında ayrım yapmalarına ve iyi zamanları gözet ( 1 859) yaptığı gibi- oldukça hatalı olan bir konumun
melerine engel olan cehaletleri yüzünden, her zaman bile hakikatin küçük bir kısmını içerebileceğini, hat
kurbandır:' ta hatalı olanı göstermek için bizi teşvik edici bir
uyaran olarak hizmet edebileceğini fark etmek zor
Rand, özellikle felsefi argümanları retorik örtü altın olmamalı. Rand'ın retoriği milyonlarca okuyucuyu
da kullanarak kendi zalim önyargılarının kaçakçılı büyülemeye devam ediyor. Bu nedenle dili zorlama
ğını yapıp masumiyete ve cehalete başvurduğu için lıyız ve hikayelerimiz etkili bir dil ile karşı argüman
tehlikelidir. Yazıları savunmasız ve eleştirel bakma ları sunmalı. Rand okuyucularını farklı, daha kibar
yan kişiler için ikna edicidir. Aşırı uzatılmış sanatsal ve daha merhametli sonuçlara ikna eden bir yazar
diyalogları dışında iyi bir hikaye anlatıcısıdır. Onun düşünün. Kişinin yavan sözlerinden değil, kendine
romanlarının çok satanlar arasında olduğunu unut hizmet eden egosundan görebilmesini sağlamak ge
mayın. Amazon'daki eleştirmenlerin üçte ikisi At rekir. Ayn Rand fenomenini ciddiye almalıyız. Onu
las Vazgeçti için beş yıldız verdi. İnsanlar bu kitabı yok saymak, ortadan kaybolmasını sağlamayacak.
içindeki hikaye için alıyor gibiler ve içinde sunulan Onun etkileri kötücül; ancak onu defetmek kolay
felsefeyi, neredeyse hiç üstünde düşünmeden ka olmalı.
bul ederek ikna edici buluyorlar. İnsanların Rand'ın
karakterlerine neden bu kadar hayran olduğunu ta- İngilizce orijinali: Skye C Cleary. "Philosophy shrugged: ignoring
Ayn Rand won't make her go away''. aeon.com, 22 Tune, 2 0 1 8 .
GEÇMİŞ VE GELECEK ARASINDA KAYBOLAN
KAMUSAL ALANIN TEZAHÜRÜ
DİLAN AKPOLAf
Hannah Arendt, 1 4 Ekim 1 906'da Yahudi bir ailenin olur. Paris'teki yaşamında, kendisi gibi Yahudi mül
tek çocuğu olarak Almanya'nın Saksonya eyaletine tecilere destek olmaya çalışır. 1 940 yılında Hitler'in
bağlı Linden şehrinde doğdu. 1 924'te Königsberg'de Paris'i işgal etmesiyle Fransa'dan da kaçmak zorun
liseyi bitirip 1 926 yılında Marburg Üniversitesi'nde da kalır. Bu sırada 1 929 yılında evlendiği Günther
Felsefe eğitimini tamamlamadı. Felsefe bölümünü Stern ile olan evliliğini bitirir ve 1 940 yılında be
tamamladığı üniversitede hayatının bundan sonraki raber Amerika'ya kaçacakları Heinrich Blücher ile
sürecinde önemli bir yere sahip olacak olan Martin Amerika'da evlenir. Burada Aufbau adında haftalık
Heidegger'le tanışan Arendt, Heidegger'in tavsiyesi bir gazetede çalışmaya başlayan Arendt, 1 9 5 1 yılın
üzerine doktorasını yaptığı Heidelberg'de, Kari Jas da da Ame'\"ikan vatandaşlığına geçer. Amerika da
pers ile tanışır. İlk tez çalışması olan Kari Jaspers da kaldığı süre boyunca akademik yaşama tekrar yöne
nışmalığında "Aziz Augustine'in Düşüncesinde Aşk len Arendt, 1 959 yılında Princeton Üniversitesi'nde
Kavramı" üzerine tezini yayınlar. Akademik haya ders vermeye başlar. Bu üniversitede 4 yıl kaldıktan
tında ise her türlü ayrımcılığa ve ötekileştirilmeye sonra 1 963 yılında Chicago Üniversitesi'nde pro
maruz kalan Arendt'in, Alman üniversitelerinde fesörlük derecesine ulaşmış bir hoca olarak çalışır.
ders vermesi engellenir. Arendt'in tanık olduğu iki 1 975 yılında 69 yaşında hayata gözlerini yumdu
ayrı dünya savaşı ve Nazi Almanya'sındaki Yahudi ğunda ırkçılık, faşizm, şiddet, devrim, iktidar, oto
soykırımı gibi toplumsal krizler bir filozof olarak da rite, antisemitizm, totalitarizm ve emperyalizm gibi
siyasi anlayışının oluşmasını sağlamıştır. kavramlarına adeta yeniden bir soluk getirmiş ve
yirminci yüzyılın en etkin filozoflarından ve siyaset
Yahudi kimliğinden ötürü ötekileştirilme, yurdun
bilimcilerinden biri olmuştur.
dan edilme ve bir mülteci gibi yaşamasına sebep olan
bu zorluklar Arendt'in Fransa'ya gitmesine neden Yaşamına küçük bir pencere araladığımız Arendt,
m ırtt11ıım•
böylece felsefe tarihindeki direngen ve güçlü kadın yaşamın insanı" modern hayatın sorunları üzerine
filozoflar arasında yerini emek ve özveri ile almış odaklanıp insanlığın sorunları üzerinde düşünme
tır. Arendt'i tanımlarken kendisinden "deha" olarak yetisini kaybetmiştir. B öylece insanın toplumsal bir
bahseden Julia Kristeva, "Mozart'ın bir konçertosu, varlık olduğu gerçeği bizi kamusal alanın insan için
Chaplin'in komik bir sahnesi ya da Marie Curie'nin zorunlu bir eyleyiş alanı olduğu ve kamusal alanın
laboratuvarında radyumu keşfetmesi: bunlar, önlene olmayışının ise insanın özgürlüğünün olmayışına
mez olduğu kadar alışılmadık, öngörülemez olduğu işaret ettiği gerçeğine götürmektedir.
kadar vazgeçilemez hadiseler"( 1 ) olarak tanımlar.
Arendt'e göre modern insan, muhakeme ve düşünce
Bazı hadiseler önlenemez ve öngörülemez olarak
eylemini kaybederek, gerçek özgürlüğünü tamamen
açığa çıktığı gibi parçaların toplamına indirgenemez
yitirmiştir. Modern yaşamda bu iki ayrımın öne
çünkü her olay bulunduğu tarihsel yarığa önemli
mi anlaşılamaz duruma gelmiştir. Özellikle mo
ölçüde etki sağlar. Burada kesişme noktasında du
dern ideoloj ilerin kurbanı olan kamusal alan ortak
ran ve tarihsel yarığın açılıp bu yarıktan varlıkların
dünya yaşamını ortadan kaldırmış, yerine modern
gelişimine katkı sağlayan, bir doğuşun gerçekleş
ideoloj iler etrafında hem genetik hem de kültürel
mesini sağlayan deha'nın kendisi Arendt'tir. Dü
anlamda kendisini sınıflandırmış insanlara bırak
şüncelerinin temelini, yaşadığı dönemin koşulları
mıştır: Arendt için modern insan, düşünme ve eyle-
etrafında oluşturan Arendt, şiddet, devrim, otorite,
me becerisini kaybetmiş bir insandır. Bu nokta
iktidar, özgürlük ve eylem gibi kavramla
insanı her alanda kendi muhakemesine
rın üstünde durarak, antisemitizm,
almak ile beraber, özünü ve yapı
emperyalizm ve totalitarizmin
sını da değiştirmiştir. İnsanda
kavramlarının birbirleriyle
meydana gelen bu değişik
olan ilişkisini Totalita
lik, iktidar, otorite, güç ve
rizmin kaynakları eseri
şiddet kavramlarını do
ile ortaya çıkartmayı
ğurmuş aynı zamanda
amaçlamıştır. Arendt,
insanı kendi varoluş
insanlığın ve özellik
sal gerçekliğinden ve
le 20. yüzyılın yıkıcı
kendi özünden uzak
ideolojileri haline
laştırılmış öteki ve ya -
gelen bu kavram
bancı bir varlık haline
ların, totalitarizmi
getirmiştir.
oluşturan kaynaklar
olarak görür ve bu çer Kendisine böylesi
çevede de kendi felsefi ne yabancılaşan insan
görüşünü Totalitarizm Arendt'e göre felsefesini
·
lttt1' 1!ffi l ll
yalnızca bireysel değil toplumsal bir özyitime neden Arendt'in kamusal alana dair başlattığı bu denli
olmuştur. Böylece mutlak kötülük anlayışı doğmuş, kapsamlı bir sorgulama beraberinde birçok olguyu
modern düşünce beraberinde kötülük ilişkisini de gün yüzüne çıkartıp bugünü ve geleceği kurarken
geliştirmiştir. İnsanın öz yitimine yol açan bu an yadsınamayacak bir gerçeklik ve gerekliliktir.
layış insanın varlığının değersiz ve önemsiz kılın Dipnotlar:
masına yol açmıştır. Arendt;n özellikle vurguladığı
l .KRİSTEVA )., Kadın Dehası Hannah Arendt, (Birinci Cilt),
ve Eichmann'ın Kudüs . mahkemesinde hayret ile çev: Zeynep Mertoğlu Oğur, Pinhan yay., İstanbul 2 0 1 2 , s.9.
karşıladığı ve gözler önüne serdiği yaşam içerisin - Kaynaklar:
de normalleşen, sıradanlaşan kötülüğün kendisidir.
ARElNDT, H., Geçmişle Gelecek Arasında, Çev. Bahadır Sina Şe
Özyitimin toplumun kendisinde açığa çıkması ise ner, İletişim Yay. , İstanbul, 1 996.
çoğulcu bir iktidar, tahakküm, şiddet ve kötülük al ARENDT, H., Totalitarizmin Kaynakları/1 Antisemitizm, çev.
gısını açığa çıkartıp toplumun geneline yayılmasına Bahadır Sina Şener, İstanbul: İletişim Yayınları,1 996.
ve bu olguların anlamsızlaşmasına neden olmuştur. ARENDT, H., Totalitarizmin Kaynakları II Emperyalizm, çev.:
Bu sebepledir ki modern hayat ve onu kargaşası ile Bahadır Sina Şener, İstanbul, 2009.
ortaya çıkan kabullenme, sıradanlaşma, hiçleşme . . . ARENDT, H., Kötülüğün Sıradanlığı, Adolf Eichmann Kudüs'te,
vb insanlık tarihinin bir bütün olarak alaşağı etmiş, çev.: Özge Çelik, İstanbul, 2014.
insanlığa karşı bir suç haline dönüşmüştür. KRİSTEVA ) ., Kadın Dehası Hannah Arendt, (Birinci Cilt) , çev:
Zeynep Mertoğlu Oğur, Pinhan yay., İstanbul 20 1 2 .
DİLAN AKPOLAT
Araştırmaları siyaset felsefesi,toplumsal cinsiyet,
varlık felsefesi üzerinedir. Mitoloji ve ahlak fel
sefesi ilgisini çekmektedir.Çeşitli <lergilerin yanı
sıra sanal ortamda makaleleri yayımlanmış, çeşit
li seminerlerde yer almıştır. Popüler bilim, top
lumlar tarihi, toplumsal cinsiyet kitaplarından
hoşlanmaktadır. Boş vakitlerinde viyolonsel özel
ilgi alanıdır.
Eil lttt11i@•
VIRGINIA WOOLF'UN ÇARPICILIGI:
ROSI BRAIDOTTI İLE SÖYLEŞİ
RUTH CLEMENS
ÇEVİREN: LEYLA BELMA GAZİ
Rosi Braidotti, filozof, Utrecht Üniversitesi'nde Or da önem taşıyor. Yakın zamanda uluslararası bir kon
dinaryus Profesör ve Utrecht Beşeri Bilimler Merke feransta, Virginia Woolf hakkında bir konuşma yaptı
zi'nin kurucu müdürü. Patterns of Dissonance (1 991), nız. Metamorphoses'ta Woolf'un çalışmalarını, haya
Nomadic Subjects (1 994), Metamorphoses (2002), ta dair hakiki olasılıkların etkili olumlama/arı olarak
Transpositions (2006) ve The Posthuman (20l3) gibi ifade ettiniz. Virginia Woolf'un neden bu denli etkisi
eserleri de dahil çalışmaları yirmiden fazla dile çev var görüşlerinizde? Ve nasıl başladı bu?
rildi. Edebiyat akademisyeni olarak tanınmasa da pek
çok karşılaştırmalı edebiyat ve modern edebiyat öğ Rosi Braidotti: Zamanla oldu; makaleleriyle başla
renci ve akademisyeni Braidotti'nin özellikle cinsiyet dı. 1 9 70'li yıllarda Canberra'da ANU'da (Avustralya
çalışmalarında, yeni materyalizm ve posthümanizm Ulusal Üniversitesi) öğrenciydim. Woolf, Milletler
gibi konular üzerindeki etkisini teslim ediyor. Haziran Topluluğu kolonileri kanonunda yer almıyordu. Dal
201 8'de Kent Üniversitesi'nde 28. Uluslararası Virgi galar'ı değil, Finnigan Uyanması'nı biliyorduk biz.
nia WoolfKonferansı'nda açılış konuşmasını Braidotti Joyce'dan nefret ederim, katlanamıyorum adama.
yaptı. The Modernist Review kendisiyle Virginia Wo Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi tamam
olf tutkusu, feminist direniş ve edebiyat hakkında bir ama, diğerleri fos! Neyse . . . Woolf'u İngiliz Edebiyatı
sohbet gerçekleştirdi. kanonunda düşünmedik, feminist kanona dahil ettik
onu. Beni Woolf'la tanıştıran Kendine Ait Bir Oda ve
Ruth Clemens: Merhaba Rosi, bugün vaktinizi bize Üç Gine oldu. Feminizm üzerine yaptığım okuma
ayırdığınız için teşekkür ederiz. Sorularıma, hali larla ufak ufak tanımaya başladım onu; çünkü, tek
hazırdaki çalışmanızla, Virginia Woolf ile başlamak rar söylüyorum, yetmişli yıllarda Woolf kanonda yer
istiyorum. Woolf 'un eserlerinin çoğunun etkisini top almıyordu. Feminizm, Woolf'un mevcut durumun
lumsal cinsiyet, posthümanizm ve feminist aktivizme dan daha fazla kabul görmesine büyük katkı sağladı,
yönelik yazılarınızın üzerinde görmek mümkün; aynı günümüz itibariyle önemi de ortada. Nihayetinde,
zamanda bu eserler öz-olumlama görüşleriniz adına sıra romanlarına gelmişti. Mrs. Dolloway ve Deniz
tttwnıırnı m
Feneri ile başladım, sonra Orlando'yu okudum. Her çatlak. Tüm bunlar, onu benim için kesinlikle ebe
ne kadar genç yaşta ölmüş olsa da, onun kitapların dileştiren şeyler işte. Hayatımın her bir on yılında
dan beslendim ben. Kırk yaşımdayken okuyamadı küllerinden tamamen yeniden doğan biri. İnternet
ğım.Dalgalar, şimdi komodinimin üstünde; bir dua çağı için de biçilmiş kaftan. Her an çevı;imiçi olmaya
kitabıymışçasına okuyorum onu. hazır, dili anında dijitalleşebilir; adeta bir kılavuz. O
hep bir adım öndeymiş gibi hissediyorum; ölmenin,
R.C.: Haziran ayında yaptığınız konuşmada Wo enine boyuna düşünmenin, yeter artık demeye cesa
olf'un çalışmalarının sizin için etkili ve daimi oldu ret etmenin. Halihazırda ölüm ve yaşlanma üzerine
ğundan bahsetmiştiniz. Nedir sizi sürekli Woolf 'a çe çalışıyorum, bu çalışmama bile kılavuzluk eden Wo
ken? olf. Bazen bir yerlerden çıkıp, of yine mi sen, başkası
R.B.: Woolf'un patolojilerinden birine benzerlikler yok mu diyiverecekmiş gibi geliyor. Son bulmuyor
taşıyorum. Tüm yaptığı yazmaktı. Beni en mutlu işte; o birliktelik, şuur akışı, tek öz hissi. Kağıtlara
eden de yazmak. Hiçbir şeyim yoksa yazacak, oturup dökülenler, mürekkep izleri, Leonard ve Vita, şa
telefon rehberimi yazıya dökerdim; telefon rehberi rap şişeleri, Kew Gardens'da bir sabah; yer almaktan
denen şeyin olduğu zamanlar tabi. Woolf mektup ve mutluluk duyduğum bir tablo. Çok ama çok derin
günlük yazardı, benimki ise üç renk şemasından olu bir sevgi işte . . .
şan bir günlüğün farklı versiyonları işte. Muazzam R.C.: Kariyeriniz felsefe üzeine; edebiyat eleştirmen
bir şey! liğinden ziyade de öznellik, yeni materyalizm ve post
human (insan ötesi) üzerine yaptığınız çalışmalarla
tanınıyorsunuz. Fakat pek çok selefiniz gibi edebiyat
referansları ve çalışmalarınız iç içe. Edebiyatın sizin
felsefeniz için önemi nedir? Günümüzdeki farklı disip
linler arası ilişkiler hakkında ne düşünüyorsunuz?
m ırrt11ıırnı
okutulması gerektiği fikrindeyim. Faşizm karşısın
daki tavrı oldukça güçlüydü -savaş karşıtı pasifıstliği
(barışçıllığı) , 1 930 ve 1 940'lı yıllarda Britanya İmpa
ratorluğu'nda pahalıya mal oldu ona. Korkaklık ve
vatan hainliği saldırılarına uğradı. Siyasi olarak bü
yük meselelere dahil oluyordu; kadınlarla, Fabian
larla, sosyalistlerle ilgili meseleler gibi.
E!l lftt1i!ffi i
BİR KADIN FİLOZOFUMUZ: MÜBAHAT TÜRKER (KÜYELJ
SEMA ÖNAL*
Mübahat Türker (Küyel) Ankara'da doğmuş, İlk Orta de mevcuttur. İLESAM'ın 1 994 Üstün Hizmet Ödü
(Kız Lisesi) öğrenimini Ankara'da yapmıştır. Altı yıl lü'nü Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel'den
"İftihar Kitabı"na geçerek Liseler Birincisi olmuştur. almıştır.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakülte
si Felsefe Bölümü'ne girmiş, aynı bölümde doktora, Pitssburg Üniversitesi'nden (USA) Prof. Dr. Nicolas
doçentlik ve profesörlük sınavlarını vermiştir. Daha Rescher, Al Kindi adlı eserini, İslam Felsefesi otori
sonra Felsefe Tarihi Kürsüsü Başkanı olarak atan telerinden R.Walzer (Oxford), Dunlop (Cambrid
mıştır. 45 yıla yakın bu kürsüde hizmette bulunmuş ge) , İ.Madkour (Arap Akademisi Başkanı, Kahire),
tur. Üç doktora yönetmiştir (Ahmet Aslan: Kemal A. Badawi (Kahire), Abu Ridah (Bingazi) ile birlikte
Paşazade Haşiye alat- Tahafüt, Ankara 1 972; Recep Mübahat Türker (Küyel) e de ithaf etmiştir.
Duran: Alaaddin Ali al- Tusi, Kitab al-Zuhr, Ankara Mübahat Türker'in birçoğu makale olmak üzere 200
1 989; Ülker Öktem: Mestcizade Hilafiyyat, Ankara, civarında eseri vardır.
1 994) . Fransızca, İngilizce, Arapça ve Almanca'yı
kullanabilmektedir. Araştırma (Dil ve Tarih- Coğraf Birçok konuyu felsefi olarak incelemiş olmakla bir
ya Fakültesi yayın organı) ve Erdem (Yüksek Kurum likte, özellikle, Türk Düşüncesinde adalet, kut, hik
Atatürk Kültür Merkezi yayın organı) dergilerinin met gibi kavramları derinlemesine incelemiş Türk
yayın kurulunda çalışmıştır. Bir dönem Erdem'in düşünce geleneğinde felsefenin yerini ve önemini
yazı işleri müdürlüğünü yapmıştır. Bazı eserleri Pit göstermiş; bunun yanı sıra Kutadgu Bilig, Yunus
tsburg (USA) Üniversitesi'nde, bazıları da Arapça'ya Emre, Türk Kültüründe Sümerli İzleri, Cumhuriyet
çevrilerek Fas'ta, Fransızca olarak İspanya'da ve Bey Döneminde Felsefe Eylemi, Türklerde Felsefe Ge
rut'ta basılmıştır. Bir eseri American Academy for leneği, Bugünkü Batı Kültürüne Türklerin Etkisi ve
Jewish Researche (USA) tarafından İbrani harflerle Katkısı, Ahilik, Farabi, İbni Sina, Bilim-Felsefe İlişki
yayınlanmıştır. Farsça ve Rusça'ya çevrilmiş eserleri leri, Atatürk ve Cumhuriyetin Fikri Temelleri, Teha-
*Prof. Dr., Kırıkkale Üniversitesi, Felsefe Bölümü
,rtt1ııımı m
füt Geleneği, Felsefe, Kelam, Tasavvuf gibi konularda Merv'den Bağdat'a giden İbrahim ile Yohanna bin
önemli katkılar yapmıştır. Haylan'dan dersler almıştır. Kindi, Farabi'yi gerçek
bir bilgelik sever (filozof) olarak anmıştır. Bu bakım
Mübahat Türker, özellikle etkilendiği düşünürün dan Farabi, "Muallim-i Sani" (ikinci öğretmen) laka
Farabi olduğunu sık sık "Benim hocam Farabiüir" bını almıştır. Farabi; tıp, psikoloji, matematik, mü
sözüyle ortaya koymuştur. Dünya literatüründe özel zik, biyoloji, fıkıh, tasavvuf, millet, bilgi, varlık, değer
likle Farabi incelemeleri ile tanınmıştır. gibi konularla ilgilenmiştir. Doğrudan veya dolaylı
Farabi'nin bilgi, toplum ve devletle ilgili görüşlerini olarak İbn Sina, İbn Tufeyl, İbn Bacce, İbn Rüşd gibi
serimlemiş, değerlendirmiş ve Türk ve İslam kültü Müslüman; Yahya b. Adi, Albertus Magnus, Roger
rüyle ilgisini göstermiştir. Burada onun geniş ve de Bacon, Aquino'lu St. Thomas gibi Hristiyan; İbn
rinlikli çalışmalarından sadece birkaç örnekle bah Meymun gibi Yahudi olan öğrenciler yetiştirmiştir.
setmekle yetinmek durumundayız. Mübahat Türker'e göre, Farabi'nin felsefeye yapmış
M. Türker'e göre, M.S. 1 500- 1 900 yılları arasında olduğu katkılardan özellikle şu üçü önemlidir. 1 .
özellikle Rönesans'la başlayan ve Modern Çağ ile Gerçek, doğru, iyi ve güzelin bir ve özdeş olduğunu
bugün dünyamızın en parlak kültür ve uygarlık çev göstermek 2. Uzak görüşlü bir kültür ve uygarlık da
resi sayılan Avrupa, ilkin büyük ölçüde eski Yunan vası olan din ile felsefe ve bilim arasındaki çatışmayı
kültür ve uygarlığının yüksek değerlerine dayanmış, ortada kaldırmak, uzlaştırmak ve uyumlu kılmak 3.
oturmuş sonra onlara kendi katkılarını yapmıştır. İnsanın· ve toplumun mutluluğu sorununa çözüm
Gerçek bir kültür tarihçisi, tüm insan ürünlerini getirmek. Farabi bu konuları çözmek için bir "Akıl
dikkate aldığında bir Yunan mucizesinden söz ede öğretisi" geliştirmiştir. Platon'un nerede olduğunu
mez. Çünkü; Yunan kültür ve uygarlığının temelleri açıklamadığı idealarına bir yer bulmuştur. Bu yer,
de ya doğrudan ya da dolaylı olarak Mısır ve Mezo hep "Etkin Akıl (Faal Akıl) "dır.
potamya kültür ve uygarlık çevresinden etki aİmıştır. Yine, Farabi'nin fikirleriyle, Kutadgu Bilig'de ortak
Bunun yanı sıra Avrupa'nın bugünkü uygarlık sevi olan fikirler arasında hikmet ve kut kavramlarının
yesine erişmesinde 1 2 . yüzyıl İslam kültür ve uygar algılaması açısından benzerlikler tespit eden Müba
lık yüksek değerlerinin de rolü büyüktür. Avrupa 1 6. hat Türkere göre, Kutadgu Bilig'deki evren ve insanın
yüzyıl Rönesansı'ndan ziyade 1 2 . yüzyıl Rönesans'ı yaradılışıyla ilgili fikirler aynen Farabi'nin fikirleri
olarak adlandırılan bu dönem aracılığıyla Modern dir (Türker, 2 0 1 7:70). Farabi'ye göre erdemli ruhlar
Çağa geçiş yapmıştır. Farabi, İslam ve Modern Avru ölümden sonra bir araya gelirler erdemsiz ruhlar ise
pa kültür ve uygarlık çevrelerinin birbirine temasın kaybolurlar. İbn Tufeyl, Farabi'nin bu fikrine dikkat
da etkili olmuş bir düşünürdür. Önemli bir kültür ve çekmiştir. Ruhun olumlu değerlerin yeri olarak dü
uygarlık elçisidir. Farabi'nin doğum yeri, dede adları, şünülmesi bir Sümerli inancıdır. Çünkü hikmet tan
giyim kuşamı ve kaynakların tanıklığına göre Türk rısı Enki'nin hem gök teknesi ve gök levhası vardır
olduğu ortadadır. İslamiyet'te bilimsel uğraşların hem de değerlere hizmet ettiği için ölümsüzlüğe er
merkezi olan Horasanda, Maveraün-Nehr'de birçok miştir. Kutadgu Bilig'de "Köksi közi" yani kalp gözü
bilim adamı yetişmiştir. Türkler İslam'a yalnız savaş terimi ile Farabi'de kalbin bedende reis uzuv oluşu
ve yöneticilik işinde değil kültür ve uygarlığın oluşup her iki tarafın da Mezopotamya kökenli şu inançtan
gelişmesinde de çok etken ağırlıklar koymuştur. İsla kaynaklanmış olduklarını göstermektedir. Tanrı in
miyet doğalı 250 yıl, çeviriler doğalı 1 50 yıl olduğuna sanı yarattıktan sonra insanın gönlünde kendisine
göre Farabi'nin gerek Kuran, fıkıh, kelam, hadis gibi bir ev, bir yuva, bercail yapmıştır. İnsanın Tanrı'yı
İslam bilimlerinde gerekse bilgelik sevgisi, matema tanıma keyfiyeti gönüle ve sevgiye bağlanmıştır.
tik ve tabiat bilimleri gibi İslam>a giren bilimlerde
öğrenim yapmak ve eğitim görmek için ilkin kendi Mübahat Türker'in tespitlerinde; Kutadgu Bilig'e
ülkesinde uygun ortam bulmuş olması doğrudur. göre, Tanrı insana akıl, dil ve gönül bağışlamıştır.
Farabi daha sonra Bağdat, Halep, Şam, Harran gibi Akıl ile dil arasında sımsıkı bir ilişki bulunmaktadır.
kültür ve uygarlık ortamlarında da bulunmuştur. Tanrı aklı insanın hamuruna katmıştır. Akıllı diridir.
İlkçağ'da Yunan'dan sonra bilgelik sevgisi (felsefe) Akılsız ölüdür, bir avuç topraktır. Akıl insanı denge
öğretimi, Helenistik Devir bitiminde İskenderiye'de de tutan bağdır. İnsanı insan yapan akıllı oluşudur.
tek öğrenci kalıncaya kadar sürmüş sonra oradan İnsan akıllı bir canlıdır. Bu fikirlerin hepsi Farabi'nin
Antakya'ya geçmiş, orada kalan son öğreticiden bir akıl hakkındaki görüşlerinde bulunur (Türker,
Harran'lı diğeri Merv'li iki kişinin yetiştirdiği birkaç 2 0 1 7:7 1 ) . Sümerlilerin hikmeti, Farabi'nin felsefesi
öğrenciden tekrar gelişmeye başlamış ve Farabi de Kutadgu Bilig'deki fikirler arasında bağlantı vardır.
IJ IM/m@I
Farabi hikmetin Kaldelilerce yayılıp onlardan Mı mamak gerekir. Bu bakımdan devlet adamının idare
sırlılara eski Yunanlılara ve İslam'a geçtiğini görerek eden olarak özdeşlik ilkesi temelinde, tümel, zorun
Tanrı'da öz (essence) töz (substance) gibi kendi öz lu, doğru ile donatılması ve onların bu donanımları
gün felsefi buluşunu temele koyarak Platon Aristo nın kişisel davranış doğrularıyla örtüşmesi gerekir.
teles ve Plotinos'tan devşirmiş olduğu öğelerle tutarlı Kanun koyan ve kanuna tabi olan hiçbir insan ferdi
bir felsefe yapısı kurmuştur. Onun, Tanrı'da öz=töz bundan istisna edilemez. Bütün mesele; ister bilgi
den ibaret olan orijinal felsefi buluşu ünlü felsefe de ister davranışta bu vasıflara uygunluktur. Devlet
tarihçisi Etienne Gilson tarafından metafizik tari adamı ile siyaset adamı daha doğrusu politikacı işte
hinde bir "an" olarak değerlendirilmiştir. Farabi'nin tam bu noktada birbirlerinden ayrılırlar. Devlet ada
bu başarısında onun ana diliyle kazanmış olduğu kut mı bu şartlara hem uyan hem uydurandır.
kavramı bilge, alp bilge, bögü, köngül, erk, erdem,
el, tüz, köni, us, ukuş kavramları Tengricilikten ve Farabi'de devlet ve bilim ilişkisi de toplumsal ger
Atalar Ruhu'ndan gelme kavramlar ile evren, toplum, çek hakkında bilgi doğrusu ile davranış doğrusunu
insan paralelliğinin Tanrı'dan başlayıp Tanrı ile ka kendi şahsında aynılaştıran insana ulaştırmaktadır.
pandığı ''.Adalet Dairesi" ve "Hikmet"i ilk bulanlar Bu insan ister kanun koyucu isterse de kanuna uyan
olarak saydığı Kaidelilerin evren, toplum ve insana olsun. Farabi burdan 'Tek Dünya Devleti' fikrine ge
ilişkin ve bunların arasındaki paralelliğe inanan bir çecektir (Türker, 20 1 7:235-236).
likçi ve aşkın varlık görüşü hiç şüphesiz olarak çok M.Türker; İbn Meymun ve Farabi'nin düşünceleri
etkin ağırlıklar koymuştur. Ayrıca Farabi'nin İslam arasında da ilişkiler kurmuştur. Ona göre İbn Mey
aleminde siyaset biliminin kurucusu olduğu göste mun, katı kalıplar içinde hareket etmeyen fanatizme
rilmiştir. karşı olan bir kişiliktir. Yahudi inancıyla İslam ale
M.Türker, Farabi'nin devlet anlayışını şöyle ilişki minde gerçekleştirmiş olduğu felsefi üslup arasın
lendirir: Devlet kelimesi iki anlama gelir: Biri devr, daki uyuma somut bir örnektir. İspanyadaki Müs
sıra (turn) diğeri (state) . " Turn" astrolojiden alınmış lüman öğretmenlerle Yunan felsefe kültürünün bir
bir terimdir. Farabi'ye göre astroloji bir bilim değil ara kesiti halinde bulunmaktadır. Onun düşünceleri
dir;' turn" anlamındaki devlet bir insan ferdinin bu Mısır'da Müslümanlar dahil bütün öteki öğrencile
dünyada çıkabileceği veya gelebileceği en yüksek re geçmiştir. Onu bir uçta Aristoteles, Farabi, İbni
yerdir, mevkidir. statuquo'dur. İslam aleminde devlet Sina, diğer uçta Büyük Albert, Aquino'lu St. Thomas
kelimesi daha çok bu anlamda kullanılır olmuştur. ve Duns Scotus bulunan çizginin ortalarında bir
'Devletlü; 'Düvel-i Muazzama Hükümet'lerinki gibi. yere yerleştirmek lazımdır. O tıpkı İbn Sina ve İbn
Tıpkı Kutadgu Bilig'deki "Kutlu Kut" deyiminde ol Rüşd'te olduğu gibi Ortaçağ felsefesinin temellerin
duğu gibi. Farabi DWL kökünden gelen bu devlet den biridir. İslamiyet'in teolojiye yapmış olduğu kat
terimini kullanmaz. İlm-i medeni veya felsefe-i me kı Batı'ya onunla geçmiştir ve onun vasıtasıyla tanın
deniyye terimini kullanır. O bu suretle bu toplumsal mıştır. Farabi'yi takip eden İbn Rüşd'ün ardından,
gerçekliğin bilimini yapar. Arkadan "Siyaset-i Mede İbn Meymun da vahiyle gelen bilgiyle insanın kendi
niyye" terimini kullanır. Yine bu gerçekliğin bilimini bilgisi arasında bir telif yapmaya teşebbüs etmiştir.
yapmaya devam eder. Bu durumda Devlet ona göre O, tıpkı kelamcıların yapmış oldukları gibi Yasayı
ilm-i medeni veya felsefe-i medeniyye ile siyaset-i sadece en yüce değer olan Talmud'a değil ama aynı
medeniyye olarak adlandırılan bilimin, tarifini veya zamanda Aristoteles, İbn Sina ve İbn Bacce'ye daya
yerine göre resmini yapmış olduğu gerçekliğin adı narak bütün insanlara şamil bir genişlikte yeniden
dır. okumuştur. İbn Rüşd İslam alemi için ne yapmışsa
İbn Meymun da Yahudiler için onu yapmıştı (Türker,
O, yine Farabi'den hareketle devlet ile bilim, hikmet, 2 0 1 7:894-895).
felsefe ilişkisini kurmaya çalışır. Şöyle ki: Kendisine
yetki verilip de zulüm yapmayan bir insan ferdi bu M. Türker, "Değer ve Farabi" adlı eserinde şunları
lunmaz. O halde toplumu idare etmek için kanun ge söyler: Doğada değer yoktur. Değeri insan getirir.
rekir ve zulmün karşıtı eğer adalet ise ve bir devletin Değerler insan yaratısıdır, insanın varlığa katkısıdır.
koymuş olduğu kanunlara adalet deniyorsa "Kanun İnsan değer ile doğada bulunmayan başka bir varlık
Koyucular" kanunu külli bir tarzda koymalıdır. Kül alanı oluşturur. Bu değerlerin yüksek olanları vardır:
li olan; tümel, zorunlu, doğru ve yakini olandır. Bu Dil, bilim, felsefe, teknik, sanat, din, hukuk, ahlak
vasıftaki bilgi doğrusu ile bu vasıftaki davranış doğ gibi.
rusunu şahsında aynılaştırabilen kişi politikacı değil Bu değerler Prometheus'un yaptığı gibi Tanrı'dan
ama devlet adamıdır. Bunu insan-ı kamil ile karıştır-
em;fm@l lJ
mı çalınırlar yoksa Tanrı lütfundan kereminden mi yeryüzü onundur. Değil yeryüzü, öyle görünüyor ki
inayetinden mi dağıtılır? Sorusunu sorar ve şöyle ce bütün gökyüzü onundur. Hatta bütün evren onun
vaplar: dur (Türker, 2 0 1 7:2-3).
Bu yüksek değerleri yaratmak, üretmek, bilgece de Yazımıza burada son verirken Mübahat Türker'in
ğilse bile bilgi-sever görünerek insanın Tanrı ile ya ancak bir konudaki görüşlerine yer verebildik ve
rışmasıdır. Yüksek değeri istemiş olan insanın Tanrı onun Farabi ve Türk düşüncesi hakkındaki fikirle
ile boy ölçmeye kalkmasıdır. Çünkü bilgelik denen rinden kesitler sunabildik. Bunun yanında İslam
şey, her şeyin, gerçeğin, doğrunun, iyinin ve güzelin geleneğinde tehafüt meselesi de onun ele aldığı çok
ta özünün en katıksız en tam ve doğru bilgisini elde önemli konulardan biridir. Mübahat Türker dünyaca
tutmak yalnız Tanrı'nındır, tanrılıktır, tanrısaldır. tanınmış, İslam felsefesi, Türk düşüncesi alanında
Kutluktur, kutsaldır. İşte tam bu yüzden insan kutsal tanınan değerli fikirleriyle felsefe ve Türk düşünce
kitaplarda Eşref-i Mahlukat sayılmaktadır. Melekler si literatürüne önemli katkılar yapmış bir düşünü
bile yaratık olduğuna göre Tanrı'nın insanı bu denli rümüz, fılozofumuzdur. Türk kültür ve felsefesinin
yücelterek kendi katına yaklaştırması ya da insanın zenginleşmesine ve genişlemesine hizmet etmiştir.
kendi kendini yücelterek Tanrı katına yaklaşması çok
Kaynakça
anlamlıdır. Yüksek değerlerden kim daha çok edin
miş kim daha çok benimsemiş, saklamış, korumuş, Türker (Küyel) , M. {20 1 7 ) . Mübahat Türker Makaleleri: İslam
yaymış başkalarına geçirmiş, genişletip artırmış ise Düşünürleri Farabi. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
Yayınları.
SEMA ÖNAL
Çalışma alanları arasında kültür felsefesi, tarih
felsefesi, bilim felsefesi ve felsefe tarihi bulun
maktadır. Mit ve felsefe ilişkisi üzerine, Giam
battista Vico'nun tarih ve bilgi anlayışı üzerine
yazıları bulunmaktadır.
m ttttf!iiırn•
FİLMDEKİ FELSEFE
BENJAMIN POORE
ÇEVİREN: ZEYNEP ŞENEL GENCER
Alman yönetmen Margarethe von Trotta, düşünür rafisinin -tabii ki Baz Luhrmann tarafından çekile
Hannah Arendt ' in Adolf Eichmann davası hakkın cek- oldukça heyecanlı bir yolculuk vaat edeceğini
daki kitabı (Kötülüğün Sıradanlığı: Adolf Eich düşünmüşümdür: Moulin Rouge diyalektik mater
mann Kudüs 'te) üzerine bir film çekmeye teşebbüs yalizmle buluşuyor.
ettiğinde aslında o kadar da hevesli değildi. Soru
şuydu: "Oturan ve düşünen biri, yani bir filozof Son zamanlarda gişe rekortmeni yapımlar, felsefe
hakkında nasıl film yapabilirim ?" Tahmin ettiği fakültesindeki kuzenlerinden ziyade, matematik
üzere, entelektüelleri görüntülemek kolay olmaya çilerin ve fizikçilerin hikayelerine odaklanıyor.
caktı: Oturmak ve düşünmek; yaptıkları şey hemen Geçtiğimiz yıl, Alan Turing hakkındaki Enigma
hemen buydu. Akademisyenlerin günlük hayatla (20 1 4) ve Stephen Hawking ' in hayatını konu alan
rında, bir Bob Jones ve Çalışma Kurulu vakasını ln Her Şeyin Teorisi (20 1 4) gösterime girdi. Aynı za
diana Jones: Kamçılı Adam durumundan daha fazla manda, Ron Howard ' ın oyun teorisyeni John Naslı
yaşadıkları doğrudur. hakkındaki Akıl Oyunları (200 1 ) ve Matt Damon ' ın
sorunlu bir matematik dehasını canlandırdığı Can
Ancak pek çok filozofun hayatı aslında ilginç ve Dostum ( 1 997) gibi yapımlarının başarısından da
oldukça renklidir; bu nedenle felsefecilerle ilgili söz etmemiz gerekir. Bu filmlerdeki kahramanlar,
-kurgusal ya da gerçek- filmlerin azlığı bana dai hayatlarını uzman olmayanların kesinlikle detaylı
ma şaşırtıcı gelmiştir. Sıklıkla Frankfurt Okulu' nun olarak kavrayamayacakları türde sorularla boğu
estetik yanlısı üyesi Walter Benj amin ' in renklere şarak geçirmişlerdi; fakat stüdyolar (bu filmleri
boğulmuş, rahatsız edici şekilde gösterişli biyog- çekme konusunda) kararlıydı . Lisans öğrencilerine
ders veren herhangi birinin de bilebileceği gibi, bir olan- son filminin ilgimi celbettiği anlamına geli
izleyici kitlesinde hakkında hiçbir şey bilmedikle yor. Allen, kendisini her zaman oldukça ussal bir
ri bir konuya karşı ilgi uyandırmak kolay değildir. film yapımcısı olarak düşünmeyi sevmiştir -bu
Yapımcılar, bu karakterlerin duygusal hayatları ve açıdan Annie Hall 'daki ( 1 977) Marshall McLuhan
ilişkilerini hikayelerinin merkezine yerleştirerek, minyatürünü ya da Match Point 'deki (2005) Suç ve
izleyenlerin entelektüel çalışmaları, kişisel ve ruh Ceza göndermelerini örnek verebiliriz. Mantıksız
sal çatışmaların detaylı tasviri olarak görmesini Adam ' ın yapım notları da filmin ' büyük fikirler " le
sağladılar ve bu şekilde (seyirciyle bağ kurma) so boğuşmasıyla övünür. Peki, film orij inal felsefi so
runun üstesinden geldiler. ruları ve tartışmaları keşfetmek konusunda ne kadar
ileri gidebilirdi? Ve bu, anlatı ya da karakterlerle
Ancak, bu taviz birçok sorunu da beraberinde ge duygusal özdeşleşmemizi baltalamak anlamına mı
tirdi : B ir New York Times eleştirmeni Her Şeyin gelirdi?
Teorisi'ni "Dr. Hawking 'in bilimsel çalışmalarına
dair, izleyenleri tam olarak neden ünlü olduğu ko Eylül 20 1 5 ' de gösterime giren Mantıksız Adam ' da,
nusunda karanlıkta bırakan bulanık bir yolculu/C' Joaquin Phoenix, Martin Heidegger hakkındaki ki
olarak tanımladı . Entelektüel içeriği çarpıcı heye tabını bitiremeyen, yarı alkolik ve depresif filozof
canla birleştirmek, kaçınılmaz olarak, eski kapsa Abe Lucas ' ı canlandırıyor. Abe, yaz döneminde
mın etkisini seyrelterek karışık sonuçlara neden kurgusal Braylin Kolej i ' nde ders verecektir; gü
olmak demektir: Bu eleştirideki belirgin kabahat, neşle yıkanmış ambiyans izleyiciye adeta havadaki
Hawking ' in "geleneksel zaman ve mekan kavram aşk kokusunu haber verir. Kampüs romanlarındaki
larını nasıl çürüttüğü" meselesinden uzaklaşılma birçok olağan mecaz burada da özellikle David Lo
sı ve bunun yerine bilim adamının çalışmalarının dge ( Yerleri Değiştirme1) veya Philip Roth (İnsan
"Tanrı ' nın varlığı hakkında -aslına bakarsanız pek Lekesi2) manifestolarında olduğu gibi yerli yerinde
kısıtlı- söyledikleri veya söylemedikleri konusun durmaktadır. Abe artık, entelektüel çabaları umut
daki dini duyarlılıklardan" dem vurulmasıdır. suz, bütün protestoları ve aktivizmi anlamsız bul
maktadır: Felsefe ise ona göre sadece çok fazla laf
Bütün bunlar, Woody Allen ' ın -felsefeyi daha ge kalabalığından ibarettir ve o kadar bıkkın ve nihi
leneksel bir sinematik tavra dönüştürme girişimi listtir ki "orgazm ağrı kesicisi" gibi ifadeler kulla
nır. Tabii ki bu durum onu, gerçekte bir konferansta
görmezden geleceğiniz türden biri haline getirmek
ten ziyade, öğrenciler ve fakülte için dayanılmaz
WOODY ALLEN DIANE KEATON
kılar.
•
· annıe hall Kaçınılmaz şekilde, en yetenekli öğrencisi, Emma
Stone ' un canlandırdığı Jill Pollard, sınıfındaki en
genç ve en çekici kadındır, görünüşe göre Abe ' in
çalışmasına sert bir eleştiri getiren yazıyı da o yaz
mıştır ve bu durum Abe ' in ilgisini uyandırır. (Film
den bağımsız olarak, eğer lisans öğrencilerinizin
kendi kurduğunuz temelleri sarsabilecek çalışma
lara imza attığını düşünseydiniz muhtemelen biraz
fazla içtiğiniz ve/veya araştırmanızın mükemmellik
çerçevesinin bir sonraki döngüsü hakkında çok dik
katli düşünmeniz gerektiği sonucuna varırdınız. )
m ertktiıırn•
yici ve tarifi güç niteliği, Derrida ' nın düşüncesinin
kapsamlılığını ortaya koyuyordu.
NOTHING
EVER Fakat bu tam olarak temayı gözünden kaçırmamaya
çalışan bir film değil . Geleneksel gişe rekortmeni
HELD filmlerin somut sinematik heyecanını felsefi düşün
YOU
ceye enj ekte etmek oldukça zor olabilir -nitekim
Mantıksız A dam ' daki Rus Ruleti sahnesi de böyle
LIKE dir.
ertt11 ıım• m
Akıl hocası ve eski sevgilisi Martin Heidegger ile
olan ilişkisi Arendt' in gelişiminin önemli bir parça
sıdır. Film kısmen etkilidir; çünkü filozofun düşün
ce ve varlık sorularına olan felsefi ilgisi ve -Eich
mann davasıyla bağlantılı olduğundan- Heidegger
(Klaus Pohl tarafından canlandırılan) ile olan kişi
sel ilişkisi iç içe geçmektedir. Filmdeki karakterler
Heidegger ' in Alman metafiziğine olan romanti k
taahhüdünün, Arendt ' i , bir Alman-Yahudi göçme
ni olarak "gerçek" Yahudi kimliğinden ayırdığını
iddia eder. Aynca Arendt ' in İ srai l ' deki Eichmann
davası ' gösterisine ' duyduğu kin ve Yahudi Konse
yi' nin soykırımdaki rolünü sorgulayışı bu ilişkiden
kaynaklanmaktadır.
m!J ltttf!lı@I
tamamlar ve Leduc da hayatı boyunca göl cenin çekişmesi konusunda çarpıcı ve daha geniş
gesinde yaşadığı kadın deneyimlerini anlatır. bir izleyici kitlesine ulaşan bir şey umuyorsanız,
aradığınız kesinlikle bu değil : Tam tersine felsefe,
Vıolette ' nin felsefeye kattığı değer, diğerleriyle iliş adeta Abe ' in suçlarını meşrulaştırmasına yardımcı
ki kurmamıza dair verdiği fikir, cinayet işleme plan olan mıknatıslı buzdolabı sloganına indirgeniyor.
ları yaparak sadece hedefine ulaşma yolunda belir Umarız gelecekte, daha çok yapımcı, felsefenin
siz bir rota çizen Abe ' inkinden çok daha yüksek. entelektüel anlamda ne kadar heyecanlandırıcı ola
Vıolette' de dünyayı dönüştürmeye çalışmak rahat bileceğini vurgulayacak, daha dramatik yöntemler
sız edici, tehlikeli ve duygusal anlamda yorucu bir keşfetmeyi başarır.
deneyim. Mantıksız Adam ' da ise felsefenin yapa
bildiği en etkili şey, yaşlanan kolej profesörünün İngilizce orijinali: Poore, B. (20 1 5) "Philosophy on film". 1 0
Eylül 20 1 5 tarihinde TimesHigher Education sitesinde yayınlan
zayıf libidosunu yeniden canlandırmak. Allen ' in
mıştır.
son filminden, entelektüel argüman ve derin düşün-
'f!tf!1i!ffil IJ
ÇOCUK ANALİZİ VE BİLİNÇDIŞI FANTEZİ MEFHUMU
PATRICIA DANIEL
ÇEVİREN: ERDİ DEVİREN
Freud'un yetişkindeki bastırılmış çocuğu, Klein'ın uzaklardaki ebeveynlerini arar. Durumu daha da
ise çocuktaki bastırılmış bebekliği bulduğu sıklıkla zavallılaşır ve fiziksel olarak rahatsız hisseder, biraz
söylenir. Klein, çocukların ve yetişkinlerin, ebevey teselliyle yatağa gitmeyi kabul eder. Merdivenlerden
nlerinin kısımlarına -penis ve göğüs gibi bebekliğin çıkarken ve ayıcığı arkasından çekerken, onu avuttu
oral safhasında içe yansıtılmış ve küçük çocuklarda ğu duyulur: "Zavallı ayıcık, çok hasta; zavallı, zavallı
çoktan bastırılmış olan kısımlara- fantazileştirilmiş ayıcık:' Küçük kız, kendi perişan benliğini ayıcığa
bilinçdışı ilişkileri tarafından nasıl hükmedildiğini yansıtmıştır; ama aynı zamanda küçük kızın tanım
görmüştür. Kısımlara ve tüm insanlara karşı bu iliş ladığı sempatik, şefkatli, iyi bir içsel anne vardır.
ki, çocuğun bilinçdışını doldurur ve kişisel özellik
ler ve şahsiyetler içerir; çünkü bunlar sevgi, takdir, Klein, birçok küçük çocukla yaptığı çalışma aracı
nefret, haris veya kıskançlık dolu olarak görülebilir. lığıyla ilkel Oedipal durumunu ve çocuğun anne
Klein'a göre hayatın başından itibaren bebek, fan vücudu hakkındaki karmaşık fantazileri ve endi
tazide, annesinin göğüslerini içe yansıtır ve tekrar şelerinin olduğu yeni bir dünyadaki süperegonun
tekrar onun iyi ve kötü taraflarını, iyi taraflarını içe kökenlerini keşfetmiştir. Fantazilerden biri, anne
yansıtmak ve kötü taraflarını ortadan kaldırmak vücudunun iyi şeylerle dolu olduğudur: süt, yiyecek,
amacıyla böler. Kleinyan görüşte bebeğin yavaş ya büyü dolu dışkı, bebekler ve babanın penisi -ilk baş
vaş annenin, hasta içinse analistin, çoğunlukla iyi ta oral olarak düşünülen cinsel ilişki sırasında anne
bir resmini içselleştirmesi büyük önem taşır; çünkü ile birleştirilmiş olarak hayal edilir. Fantazide, bu
bu, gelecekteki tüm sevgi dolu ve kalıcı onarıcı iliş beden ve onun zenginlikleri arzu edilir, saldırılır ve
kilerde esas oluşturur. Bu yararlı işlem, ebeveynle çalınır ve bazen yıkıcı, güdücü atakları motive eden
rinden ilk kez ayrıldığı için zorlanan iki yaşındaki arzudan çok nefrettir. Anne vücudunu onaran ve
küçük kızın durumunda görülebilir. Üçüncü günün iyileştiren fantaziler de vardır. Klein, çocuklardaki
sabahının büyük çoğunluğunu ayıcığına sarılarak ve yetişkinlerdeki basit eziyet edici endişelerin, ge
geçirir, bu sırada pencereden dışarı bakar, gözleri lişmenin oral ve anal evrelerinde ve babanın peni-
m!l lf!t11iim•
sini de içerdiği düşünülen anne vücuduna olan ilkel birisinin yerine geçme bebeksi Oedipal fantazisinin
ilişkide başladığını düşünmüştür. Sonrasında, baba bir hafta sonu ve sonrasında gelen Pazartesi seansı
farklı bir kişi olarak görülmeye başlandığında bebe boyunca hastanın aklını ve dış deneyimlerini kont
ğin fantazisi, Klein'ın birleşik ebeveyn figürü olarak rol ettiği bir yetişkin analizinden örnek vermek is
adlandırdığını yaratır. Çünkü o, küçük hastalarının tiyorum. Benim açıklamam sınırlı; çünkü amacım,
ürettikleri oyunlarda her iki ebeveynin cinsel ilişki hastanın bebeksi fantaziyle olan ilişkisini göster
de bir figür oluşunu gösterdiklerini gözlemlemiştir. mektir. Kişi, dış ilişkilerinde ve aktarımda delüz
Böyle bir resim, bebeğin hayal ettiği ebeveynlerinin yonel özellikleri olan ciddi şekilde sorunlu genç bir
birbirinden aldığı zevki reddetmesine yardımcı olsa kadın. Erken yaşta mahrumiyet acısı çekmiş ve aşırı
da, kıskançlık ve gıpta yine de birleşmiş figüre yan tepkiler veriyor. Evli değil ve ondan iki yaş küçük bir
sıtılmıştır. Bu, çocukların kabuslarında gördükleri kız ve üç yaş küçük bir erkek kardeşi var.
çok kafalı veya çok bacaklı canavarların temelidir.
Bebeğin anne vücuduyla ilgili endişelerinin yoğun Bu hasta, mesai dışı vakti olduğundan ve kırsal ke
luğu, yetişkin psikoz hastalarında görülen yoğunlu simde kalan ebeveynlerinde kalmayı planladığın
ğa benzerdir. Ayrıca bu endişeler, ilginin anne vücu dan, cuma ve pazartesi seanslarını kaçırmaya niyet
dundan çevredeki dünyaya kaymasında itici güçtür lenir. Cuma seansını kaçırır; ama pazartesi günkü
ve bebeği, dış dünyaya karşı ilgi beslemeye iter. seansa birkaç dakika kala gelir. Gelmeden önce
beni arayıp haber vermediği için kötü hissettiğini
Bilinçdışı Fantazi Mefhumu söyleyerek başlar, beni önceden araması gerektiğini
buraya gelirken fark ettiğini söyler. Bir sürelik ses
Klein'ın ilk çalışmaları, bilinçdışı kavramının re sizlikten sonra, henüz hiçbir yanıt vermediğim için
formülasyonuna yol açar. Onun bilinçdışı fantazi kızgın olduğumu düşünür; işlere burnunu soktuğu
anlayışı, tıpkı gerçekle bilinçdışı fantazi arasındaki nu düşünerek hiç gelmemesi gerektiğini hisseder.
bağ gibi, sembol oluşturma görüşünden gelir. Oyun Gerçekten bana haber vermesi gerektiğini düşünür
larda ve kelimelerdeki simgeler yoluyla çocuk, ger ve artık, çok öfkeli olduğumdan emindir. Bekleme
çeklik deneyimi aracılığıyla kendi fantazilerini ifade odasındayken bir arkadaşımın uğradığını sanar ve
eder ve değiştirir. arkadaşımla konuşurken kendisinin araya girdiğini
düşünür. Bundan sonra atmosfer gerçekten gariple
Çocukların, yetişkinlerin, hatta tamamen dış ger şir ve gitgide mistik bir hale gelmeye başlar.
çekliğe yönelmiş insanların bile tüm aktiviteleri,
kişilerin kendi fantazilerini ifade eder ve içerir. Dış Neden Londra'ya döndüğünü, kötü vakit geçirdiğini
gerçeklik fantazilerimizi etkiler ve fantazilerimiz dış ve hafta sonu kötü giden her şey için suçlandığını
gerçekliği algılayışımızı etkiler. Klein ve meslektaş üstü kapalı bir şekilde anlatır; ama gerçekte ne ol
ları, analitik çalışmalarını bilinçdışı fantazilerin içe duğunu ve nelerin yanlış gittiğini henüz söylemez.
riğini tespit etme ve yorumlama ve egonun bilinç Bunu fark edince, favori elbisesinin, kıyafeti giyip
dışı işleyişi üzerine odaklar ve bu, onları daha geniş kendi odasında asmaya niyetlenmiş kardeşi tara
bir fantazi anlayışına yönlendirir. Vardıkları görüş fından alınışını nasıl öğrendiğini anlatır. Öfkelenen
ise, tüm zihinsel süreçlerin ana içeriğinin bilinçdışı hasta, kıyafeti izinsiz geri alır ve kardeşi giyemesin
fantazi olduğu ve bu fantazilerin tüm bilinç ve bi diye ziyarete gelen bir arkadaşına verir. Sonra eve
linçdışı düşünce süreçlerine temel oluşturduğudur geç saatlerde gelecek olan annesi için evin anahtar
(Isaac, 1 952). Juliet Mitchell ( 1 986) Klein'ın fantazi larını bırakmadığı için babası tarafından suçlanır.
konsepti üzerine şunu söylemiştir: Hasta, ihtiyacı olduğu için anahtarı da alarak araçla
ayrılır. Bu ana kadar hasta, kimin suçla, kıskançlıkla,
Fantazi bünyesini aşar ve içgüdüsel hayat üzeri kötülükle ve nefretle dolu olduğuna dair tükenmiş
ne bir bilinçdışı yorum önerir ve hisleri objelere ve kafası karışmış haldedir. Bunların bir kısmını çö
bağlar ve yeni bir karışım yaratır: hayal dünya zümledikten sonra, pazar akşamı Londra'ya dönme
sı. Fantazi kurma becerisi vasıtasıyla bebek test
ye karar verdiği için mutsuz olduğunu söyler. Kendi
uygular, içerideki ve dışarıdaki deneyimleri hak
evine dönmek yerine geceyi rahatlamak için ailesi
kında ilkelce 'düşünür'. Dış gerçeklik, ham fanta
zi kurgusu hipotezini etkileyebilir ve değiştire nin evinde geçirir; ama oradayken kız kardeşini er
bilir. Fantazi, hem aktivite hem de mahsulüdür. kek arkadaşıyla görmesi onu daha da üzer. Bu yüz
(Mitchell 1 986) den hasta ebeveyn odasındaki annesinin yatağında
yatar. Ebeveynlerinin, odada başkasının kalmasın
Şimdi, ebeveynlerin cinsel ilişkisini bölüp ikisinden dan hoşlanmadığını ve annesinin kendi yatağında
yatan herkesten, hastanın kendisi dışında, nefret
ettiğini vurgular. Bilinçdışı fantazinin her zaman etkisi hissedilen
varlığını ve işleyişini saptayarak Klein, sonrasında
Benim bu durum hakkındaki görüşüm, hafta sonu gelen daha radikal psikanalitik anlayış değişiklikle
ayrılığının, kırsal kesimde ebeveynlerin devam eden rine zemin hazırladı. Oedipal fantazinin sabık men
cinsel ilişkisinin zevkinin dışında tutulma infantil şei, Oedipal durumun reformülasyonuna ve yeniden
fantazisini kışkırttığıdır. değerlendirilmesine yol açtı ve çok küçük çocuğun
eziyet verici süperegosuna dair kanıt, süperegonun
Kendi yerini ve sahip olduklarını kaybetme korku da infantil zihinde daha evvel doğan kökleri olduğu
su, mukabelede her ikisi de hediye olarak verilen farkındalığına yol açtı. Bu bulgular, Klein'ın sonraki
favori giysi ve seans ile sembolize ediliyor. Hasta, paranoid-şizoid ve depresif dönemleri formülasyo.
kafayı giderek artan bir şekilde kıskançlığa ve nef nunun taslağını çizdi. Onun tüm bu içgörüleri, her
rete takıyor, beni (Cuma günü) ve annesini (Cu yerde görülen bilinçdışı fantaziyi ve onun her biri
martesi gecesi) dışarıda bırakıyor ve anahtar olarak mizde yarattığı iç dünyanın işleyişini ve esas doğası
temsil edilen penisi kendisi alıyor. Ama sonrasında nı erken anlayışından ortaya çıktı.
mücrim ve sinirli bir baba/süperego/ben tarafından
Kaynakça
suçlanmış hissediyor. Daha çaresiz ve perişan hale
Isaacs, S. ( 1 952) "The nature and function of phantasy'; in M.
gelen hasta, babayı yerinden deviriyor ve yatak ile Klein, P. Heimann, S. Isaacs, and J. Riviere, Developments in Psy
sembolize edilen/ annenin içine giriyor; sonra yeni cho-Analysis, London: Hogarth Press, 67- 1 2 1 .
den, kanepenin üzerine oturarak Pazartesi seansının MitcheU, J . ( 1 986) "Introduction t o the Selected Melanie Klein';
London: Penguin Books.
içine giriyor.
İngilizce orijinali: P. Daniel. "Child analysis and the concept of
Böylece, bilinçdışı fantazisinde ifade edilen dürtü unconscious phantasy'; Clinial Lectures on Klein and Bion kitabı
ve arzuların tam gücü, hastanın davranışlarını bir içinde, Ed. R. Anderson, s. 18-2 1 ; New Library of Psychoanalysis
serisi, 14. kitap, Ed. E. B. Spillius, Association with the Institute of
kaç gün boyunca etkiliyor ve analiz edecek olursak,
Psycho-analysis, London.
onun bilinçli hisleri ve insan algısı bu güç tarafından
çarpıtılıyor.
Ll lf!t11 i@•
HANNAH ARENDT'İN ADOLF EICHMANN'A OLAN İTİRAZ!
JUDITH BUTLER
ÇEViREN: TOYGAR AKIN
Arendt, kötülüğün sıradanlaşması üzerine olan te Eichmann, işlediği suç hakkında düşünmediğinden
zinde, ahlaki sorumluluk temellerinin yeniden sor "niyeti" eksik olabilirdi. Eichmann'ın bilinçsiz bir ey
gulanmasını talep etmiştir. lemde bulunduğunu düşünmüyordu; ancak "düşün
me" kavramının daha rasyonel uygulamaların yan
Bundan elli yıl önce, Hannah Arendt, Yahudi soykı sımasında kullanılması gerektiğinde ısrar ediyordu.
rımının öncülerinden olan Adolf Ecihmann'ın yar
gılanmasının bitimine tanık oldu. Arendt'in, bu yar Arendt, nasyonel sosyalizmle, insanların politikalar
gılanma süreci esnasında öne sürdüğü "kötülüğün güttüğü ancak alışıldık biçimde "niyet" sahibi olma
sıradanlığı" sözü ise, o günden bu yana entelektüel dıkları yeni türde bir tarihi konunun ortaya çıkıp
bir klişe haline geldi. Peki Arendt bu sözüyle ne kas çıkmadığını merak ediyordu. Onun görüşüne göre
tediyordu? "niyet" sahibi olmak, kişinin, eylemini ve sonuçla
rını etraflıca düşünmesiydi; çünkü siyasi bir bireyin
Arendt, kesinlikle kötülüğün sıradanlaştığını veya yaşamı ve düşünceleri, başka insanlarınkine bağlıdır.
Eichmann ve suç ortağı Nazilerin sıradan bir suç iş Bu yüzden, bu ilk aşamada, düşünmeme eyleminin
lediklerini kastetmiyordu. Hatta, ona göre, benzeri kendisinin "sıradanlaşmasından" korkuyordu. Bu
daha önce yaşanmış bile olsa, eşsiz ve olağan dışı bir gerçek ise, sıradan olmanın aksine, eşsiz, sarsıcı ve
suçtu bu. Bu sebeple hukuki yargılanmanın yeni bir yanlıştı.
yaklaşımla yapılması gerekmekteydi.
Arendt, Eichmann'ın hakkında yazarak, Nazilerin
Arendt'in hukuki yargılanma süreciyle ilgili altını işlediği soykırımın benzersiz yönlerini anlamaya ça
çizdiği iki zorluk bulunuyordu. Bunun yanında bir lışıyordu. Amacı İsrail'in kendine has durumunun
eleştirisi de ahlak felsefesi hakkındaydı. İlk sorun temelini atmak değil; Yahudilerin yanı sıra Çinge
niyetle ilgiliydi. Eichmann'ın, yaptıklarından dola nelerin, eşcinsel insanların, komünistlerin, engel
yı suçlu bulunması için soykırım işleme niyeti ol lilerin ve hastaların yok edilmesini kabul eden, in-
duğunun kanıtlanması zorunlu muydu? Ona göre,
ttttfti i!rnM IJ
sarılığa karşı işlenmiş bu suçu anlamaktı. Düşünme düşünmemenin sonuçları soykırıma yol açar, veya
eksikliği, aynı zamanda düşünmeyi olanaklı kılan en azından yol açabilir.
gereklilikleri ve değerleri göz önünde bulundurma
eksikliğidir. Bu yüzden, bütün bu toplulukların soy Tabii ki, görünüşte bu denli saf bir iddiaya karşı ilk
kırımı ve tehciri sadece bu gruplara değil, insanlığın tepki Arendt'in düşünmenin gücünü abarttığı yö
kendisine yapılan bir saldırıdır. Bu durumun bir so nünde olabilir. Bunun haricinde, çeşitli fikir tarz
nucu olarak da, Arendt, Eichmann'ın yargılanma sü larıyla, homurdanmayla ve bu isimle giden sessiz
recinin, belirli bir ulus-devlet tarafından kendi halkı gevezelikle örtüşmeyen, fazlasıyla normatif bir dü
adına yürütülmesine karşı çıkmıştır. şünce yapısına tutunduğu da söylenebilir.
m ern;fmırn•
farkına varamayışında suçlu buluyor Eichmann'ı. kuralların ilkelerine bağlıdır:' der. Yine de son çözü
Ona göre düşünen hiçbir varlık soykırım işlemeyi mü yürütme görevi verildiğinde, Kant'ın görüşlerine
düşünüp gerçekleştiremez. Eichmann'ın durumun göre yaşamaya ara verdiğini kabullenir. Kendisiyle
da olduğu gibi, kişinin soykırım politikası gelişti ilgili tanımını Arendt şöyle aktarmaktadır: "artık
rip gütme düşünceleri olabilir; ancak Arendte göre 'kendi eylemlerine hakim değildi' .. ve 'hiçbir şeyi de
bu hesaplamalara düşünmek denilemez. Çoğulluğa ğiştirebilecek durumda değildi:"
olan bağından da anlaşılacağı üzere, insan hayatının
çoğulluğunun bir kısmını yok etmenin bir kişinin Eichmann, bu şaşırtıcı açıklamasının orta yerinde,
sadece kendisini değil, düşünmenin de birçok şartı bu kesin buyruğu yeniden tanımlıyor. Ona göre, kişi,
nı yok edeceği göz önünde bulundurulduğunda dü Führer'in onaylayacağı veya kendisinin bulunaca
şünmenin, her "ben" düşüncesinin, nasıl "biz''i ifade ğı eylemlerde bulunmalıydı. Arendt ise doğrudan
ettiğini sorabiliriz. ona seslenirmişçesine hemen şöyle bir cevap verir:
"Kant, kesinlikle böyle bir şey söylemeye niyetli de
Birçok soru mevcut: düşünmek psikolojik bir süreç ğildi; tam aksine, ona göre herkes başlattığı eylemin
olarak mı anlaşılmalıdır, yoksa düzgünce ifade edi sahibiydi; kişi, 'pratik aklını' kullanarak hukukun
lebilecek bir şey midir? Yoksa, Arendt'in anlayışında, olası ve var olan ilkelerini bulmuştur:'
düşünmek her zaman, normatif bir pratik olarak da
gösterilebilecek bir çeşit yargılama alıştırması mıdır?
Eğer "ben", "biz"in parçası olduğunu düşünüyorsa ve
düşünen bir "ben" kendini "biz"i sürdürmeye ada
dıysa, "ben" ile "biz" arasındaki ilişkiyi nasıl anlarız?
Ayrıca, düşünmek, siyaseti yöneten normlar ve özel
likle de pozitif hukukla hassas ilişki açısından hangi
belli göstergeleri işaret eder?
fmklii!rnl ll
herhangi bir Siyonist projeye kıyasla Almanya'da felsefesini Eichmann'ı ve ekibini durdurabilecek, Ku
daha büyük bir koruma ve kültürel aidiyet bula düs'te gördüğünden daha farklı bir duruşma ortaya
caklarını trajik biçimde tartışan Her�ann Cohen'i çıkarabilecek ve kendisiyle beraber New York'a ta
anımsatmaktadır. şıdığı Alman-Yahudi felsefi uğraşını kurtarabilecek
şekilde Kant'ın tarafında gerçek anlamıyla yer almış,
Cohen, evrenselliğin, her iki ulus-devlete alternatif veyahut onu doğru biçimde yeniden tanımlamıştır.
olabilecek uluslararası veya küresel modellerden zi Ona göre, yıkıcı ve önemli olan şey düşünmeye kar
yade Alman felsefesine ait olduğunu düşünmüştür. şı saldırının sıradanlaşmasıydı. Bize göre, Arendt'in
Arendt'te ise Cohen'in bu saflığı eksik kalmış ve milyonlarca hayatı kurtarabileceği, sadece felsefenin
ulus-devletlere karşı önemli bir eleştiri gütmüştür. yönündeki kanısı kuşkusuz dikkate değerdir.
Cohen'in yeni toplum ve siyaset felsefesi projesini
yeniden yapılandırmıştır. Çağdaş toplum ve siyaset İngilizce orijinali: Judith Butler. "Hannah Arendt's challenge to
Adolf Eichmann': The Guardian, 29 Ağustos 20 1 1
DÜŞÜNMEK, ARZUYU ÖLDÜRÜR!
OLCAY VILMAZ
Dört işlem yapabilen bir hesap makinesi düşüne veya 'yanlış'ı öğrenebiliyorlar. Ama bazı çocuklar bu
lim. Bizim ona verdiğimiz kodlar ile ancak dört iş bilgiye doğrudan ulaşılamıyor, kendi çabası ile, de
lemi yapabilen bir hesap makinesi! Bu hesap meki neme-yanılma yoluyla veya hatalar yaparak doğruya
nesi ile ikinin küpünü (23) almak istediğimizde bu ulaşabiliyor. Lacan'ın imgesel dediği ve kişinin, hayatı
işlemi tek tuşla ve doğrudan yapamayız. Çünkü tek kendi kendine deneyimlediği yaşantı ile yine simge
tuş ile bu işlemi yapacak bir dile sahip değil! Ama sel dediği anlamın Öteki'nden geldiği yaşantı arasın
hesap makinesi 'düşünebilseydi', 2x2x2 şeklinde bir da bağlantı kurabiliriz. Peki nedir imgesel, simgesel
çarpım ile ikinin küpünü alabilirdi. Ama bu sonuca ve de gerçek?
ulaşması için muhtemelen düzinelerce hata yapması
gerekecekti. Bu sonuca doğrudan ulaşmak için başka Kısaca açıklamaya çalışırsak: İnsanın üç farklı an -
bir yöntem de doğrudan ikinin küpünü alabilen bir lam-zihinsel düzlemi vardır. Bunlardan ilki dil edi
hesap makinesi kullanmaktır. nimi ile birlikte ulaşamadığımız bir dünya; Lacanın
deyimi ile gerçek düzlemi. Bu düzlem dilin ardın
Biz insanlar da iki şekilde öğreniyoruz: bilgiyi hata dadır ve ulaşmamızın pek de imkanı yoktur. Ölüm
yaparak öğrenmek ve bilgiyi Öteki'nden doğrudan ancak bizi bu düzleme yaklaştırabilir. Diğer düzem
almak! Doğada veya toplumda kendi başına doğ görebildiğimiz ve anlamlandırdığımız anlamlar dün
rular!yanlışlar yoktur. 'Doğru' veya 'yanlış' Öteki yası yani simgesel. İlkinde dil'in yokluğu, ikincisinde
tarafından belirlenmektedir. Eğer biz doğrunun ne ise Ötekin'nin varlığı bu yapıları şekillendirir. Bir de
olduğunu Öteki'nden öğrenmediysek o zaman kendi ara bir dönem vardır: imgesel. Biz bu ara düzlemden
çabalarımız ile deneme-yanılma yöntemini kullanır başlayalım.
ve doğruya/yanlışa öyle ulaşmaya çalışırdık. Doğ
ru'ya/Yanlış'a ulaşma çabası, Öteki'ne ulaşma çaba Lacan'ın Ayna Evresi dediği ve kısaca insanın ken
sı demektir. Günümüzde çocuklar iyi eğitim alarak di kendine yaşantıladığı bir geçiş aşaması olarak
anne/babalarından veya öğretmenlerinden 'doğru'yu tanımlayacağımız bu dönem bizim tüm hayatımızı
trntnıımı m
şekillendiren bir dönemdir. Kişi insan arzu nesnesine ulaşma insanın kabusudur. Bunu genel
bu dönemin özelliklerini yetiş yı sürekli erteler''. Kişi bahane likle muhafazakarlık veya yobaz
kinlik dönemine geçiş ile birlikte ler üreterek arzuya kavuşmanın lık olarak görme eğilimindeyiz.
Öteki'nin anlam dünyasına bı yollarını kendi kapatır. Bunu da Ama sadece bunlara bağlamamak
rakır ve simgesel düzlemi kendi sürekli şikayet ederek yapar: Şu gerekir. Birçok insan yeni olan
anlam düzlemine eklemler. Ama nedenle, bu nedenle; o olmadığı dan, değişen şeylerden tedirgin
birçok kişi maalesef imgesel dö için oldu, bu olduğu için olmadı. olur. Bunun nedeni olarak da yu
nemin keyfiliğini bırakamaz veya Kişi bunun gibi yüzlerce şikayet karıda aktardığımız gibi arzuya
bu döneme saplanır kalır. Sadece üretebilir. Yetmezse şikayeti farklı kavuşma ile arzu nesnesinin yi
dört işlem yapabilen bir hesap kişilere yansıtmaya başlar: Senin timi gösterilebilir. Bir kahraman,
makinesinin kodları gibi belli bir yüzünden yapamadım, onun yü arzusuna kavuşmak için çaba gös
dil durumundan kendini kurta zünden olmadı. "Yapamıyorum", terir ve yeni arzular peşinden ko
ramaz. Bu durum kişinin yaşa "denedim, olmadı" veya "aslında şar. Ama sıradan insan arzularına
mında oldukça büyük sorunlara istediğim bu değil" gibi kendini kavuşmayı sürekli erteler. Çünkü
neden olur. Ama kişi bu sorun eleştirecek düşüncelerden uzak arzusunu tatmin ettiği zaman
lardan zevk almaya başlar ve bu
saplanmışlık sabitlenir.
LD lfttffi i!ffll
neden bu kadar ihmal ettiğine çokça şaşarız. "Çok şünmek eksikliğini görebilmek ve bu eksiği onarabil
basit", deriz ve düşünmenin bu kadar zor olduğuna mektir. Her onarım başka bir eksikliğe neden olur.
inanmak istemeyiz. Şikayetler duyarız, geçiştirmeler Her onarım bir arzu tatminidir. Kahraman, arzusu
veya ertelemelerle karşılaşırız ve karşılığında sonu na kavuşarak kendini öldürür ve yeniden yaratır.
ca ulaşmak için bir adım göremeyiz. Kişi arzu ettiği
piyanoyu alıp çalmaya başladığında ondan zevk al Düşünmek, kişiyi arzusuna yaklaştırır ve o arzuyu
mayabilir. Nesneye kavuşamamanın verdiği zevk pi tatmine zorlar. Bu durum aynı zamanda şikayet et
yano çalarken çıkmaz! Arzu yitirilmiştir ve artık yeni menin, ertelemenin ve arzularına ihanet etm enin de
arzular bulması gerekecektir. Ayna evresine takılmış yok oluşudur. Efendi-köle ilişkisi gibi bir ayna iliş
kişi arzularına kavuşmak istemez. Çünkü kendi ken kisinde arzu bir halkanın tek yüzeyinde defalarca
dine ürettiği ürünlerden zevk çıkarır. Anlamın sabit döner durur ve Öteki ile karşılaşmadan kendi ken
lenmediği bir dünyada kendini, kendi yansıması ile dine yaşanan bir süreçte köleliğin zevki ile kişi yaşa
tatmin eder ve düşünmek, Öteki'nin görünürlüğünü maya devam eder. Descartes'in ünlü sözünde dediği
netleştirir. Öteki, anlam verir ve kişiyi bu ikili ayna "Düşünüyorum, öyleyse varım:' gibi bir düşünme
ilişkisinden kurtarır. değildir bu! Böyle bir düşünmede kişi, kendini ayna
ilişkisinde var etmeye çalışır ve bu kişinin varacağı
Peki, nedir düşünmek? Düşünmek, arzuyu tatmin yer köleliktir. Kişi yoksulluktan dem vuruyorsa yok
etme yolunda kahramanın harcadığı zihinsel çaba sulluğa, piyanoya kavuşamamaktan dem vuruyorsa
dır. Sıradan insan düş kurarak eylemini ertelerken; piyanosuzluğa sabitlenir. Ayna ilişkisinde düşünmek
kahraman, düşünerek eylemini gerçekleştirir. Dü kişiyi var etmez. Bu durum kişiyi sahte bir kişiliğe
şünmek, analiz etmek ve arzuya kavuşmaktır. Dü götürür. Düşünmek, Öteki ile olan ilişkide kişiyi var
şünmek Öteki'ni tanımaktır. Değişimi algılamak ve edebilir. Çünkü ayna ilişkisinde "var olmak" arzuları
bu değişim ile birlikte kendini dönüştürmektir. Dü- tatmin etmez.
OLCAY YILMAZ
: · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · = · · · · · · · · · · · · · · -:- · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · :
� �
HEY ZIZEKI
o YEDIGIN BAL DEGILI "Ne demek istedi yani?"
dedi Topal.
m ırrtf!ii!ffi ı
r Orada n e Bu ıııu? ilneıııli bir
T���� i,�ı.�:.��:�i<g�i:i:� 1
başka insanların içine yerleştirmek.
Ben sevdiğim insanlarda her zaman
ıe� d�il. 6örıııezden
saklı�orsun? belli bir kalite aramışımdır. Onu
gelsen i�i olur.
görünce de hemen tanımışımdır.
İnsanda saygı duyduğum tek kalite
odur. Dostlarımı ona göre seçerim.
Şimdi artık biliyorum onun ne
olduğunu. Kendine yeterli bir ego.
Başka hiçbir şeyin önemi yok:'
:ı_· · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · · r
Hayatın Kaynağı 1 Ayn Rand
� �
f �ı: �� � \
e sıra a 1
biri işsi ibi
davranan hiç kimseyi
1= �:�n::��::.����;�� � � � � :t l� ·= 1
-
. '
i S ö Zi ü K
FENOMENOLOJİ [İng. phenomenology; Fr. phenomenologie;
Alın. phanomenologie). Genel olarak fenomenlerin bilimi, özel
olarak da çağdaş Alman filozofu Edmund Husserl tarafından ku
rulmuş olan, bilincin çok çeşitli formlarıyla, dini, estetik, ahlaki ve
duyusal her tür doğrudan deneyimini analiz edip betimleyen fel
sefe anlayışı ya da yaklaşımı. Felsefe tarihinde ilk kez olarak Alman
düşünürü J. Lambert tarafından, onun Neues Organon adlı ese
rinde kullanılan fenomenoloji terimi, başlangıçta bir görünüşler
Monarşik yönetimin en büyük sırrı ve kuramı, bir fenomenler teorisi anlamına gelmiştir. Kitabının diğer
tüm çıkarı, insanları aldatmakta ve on- üç bölümünde sırasıyla düşünce yasalarını ele alıp, bir doğruluk
lan dizginlemesi gereken korkuya din kuramıyla bir anlam teorisi geliştiren Lambert dördüncü bölüm-
maskesi takmakta yatar. Onlar böylece, de, fenomenolojiyi duyusal tecrübeye ilişkin araştırma anlamında
sanki kurtuluşları için savaşıyormuşça- kullanırken, şeylerin bize nasıl göründüklerine dair bir teori geliş-
sına, köleleşmek için savaşırlar. Tek bir tirmiştir. Fenomenoloji, çok kısa bir süre sonra Kant'ta tasarımlar
adam kibirlenebilsin diye kanlarını ve arasındaki ilişkiye dair bir incelemeye tekabül ederken, Hegel'de
canlarını vermeyi bir utanç değil de, en ise tinin bireysel duyumdan mutlak bilgiye dek olan yükselişini
büyük onur sayarlar. resmeden etkinliği tanımlamıŞtır.
B aruch Spinoza
Kaynak: Ahmet Cevizci Felsefe Sözlüğü ·
. . . . . . . . . . . . . . . . .:,. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . i . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . :
ıttt11ıırn• m
YA KLAŞIN DOSTLARIM ... BENİ YALNIZCA BİR
ÖLÜYORUM. BUNLAR KİŞİ ANLA DI, O DA
BENİM SON SÖZLERİM ... YANLIŞ ANLADI!
..
ll tf!t11 i@•