You are on page 1of 19

Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea

Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII


ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

rölativizme neden olmalarıyla


ortaya çıkan problemlerdir. Bu
problemler, sadece mutlak
bilginin reddi değil aynı zamanda
Sofistlerin evrensel oldukları kabul edilen
değerler sisteminin de reddi
Epistemoljideki Yeri ve olmaktadır. Sofistler, evrensel,
Önemi mutlak bilginin olamayacağını ve
tümel bir ahlaki norm
olmayacağını eleştirel, şüphe
eden bir zihniyetle
Çiğdem Yıldızdöken*
savunmuşlardır. Onların evrensel
ORCID / 0000-0002-3225-6727 bir norm ya da bilgi
olamayacağını savunmalarının
temelinde yatan şey ise onlardan
Öz evvel aristokratik Grek kültüründe
kabul edilen ve kalıtsal olduğuna
Bu çalışmada, sofistlerin bilgi inanılan physis ve nomos
anlayışının, epistemolojideki arasında, tercihlerini
yerlerinin ne olduğu ele alınmaya nomos/thesei’den yana
çalışılmıştır. Onların yapmalarıdır. Burada, konulmuş
epistemolojideki yerleri olan thesei’in savunulması zihinde
belirlenirken, öncelikle hangi doğuştan getirilen ideler
gerekçelerle ortaya çıktıları, olmadığının kabulü anlamına
dönemlerinin siyasal kültürel gelmektedir. Sofistlerle birlikte
koşulları göz önünde karşımızda duran bu ‘yeni insan’
bulundurularak bilginin imkânı ve kendi kaderini Tanrıların ellerine
sınırları, bilgiye ulaşmada teslim etmeyen, varoluşunu bizzat
kullanılacak kaynağın ne olduğu, kendisi oluşturan ‘aydınlanmış
doğruluğun ölçütünün ne olacağı insan’dır. Dolayısıyla, siyaset,
tartışılmıştır. din, ahlak ve sanat insanların
elindedir.
Çalışmadaki sorun, sofistlerin
bilginin kaynağını duyum Bu anlamda, ‘yeni insan’
bilgisine dayandırmaları yaratımıyla Sofistlerle birlikte
sonucuyla fenomenalizmin ve felsefenin yönünün de değiştiğini
şüpheciliğin sıkı birer anlıyoruz. Çünkü yeni bir insan
savunucuları olarak bilgide anlayışı, yeni bir varlık ve bilgi
anlayışı demektir.
*
Araş.Gör.Dr., Kastamonu Üniversitesi,
Fen Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü, Anahtar Kavramlar: Physis,
cyildizdoken@kastamonu.edu.tr Nomos, İnsan, Duyu, Bilgi, Akıl

185
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

knowledge. These problems are


not only the rejection of absolute
knowledge but also the rejection
of the accepted system of univer-
sal values. The sophists defends
on would not be universal, abso-
The Importance And lute knowledge and a universal
moral norm with a mind that crit-
Place Of The Sophists icized, doubted. What lies at the
heart of their defense of being a
In The Epistemelogy universal norm or information is
that they prefer the nomos / these
to physis and nomos, which are
believed to be accepted and inher-
Çiğdem Yıldızdöken**
ited in the aristocratic Greek cul-
ture before them Here, the de-
ORCID / 0000-0002-3225-6727
fense of thesei as things implies
the assumption that there are no
Abstract inherited idea in the mind. This
'new man' standing with the soph-
In this study it is attempted to deal ists is an 'enlightened person' who
with sophists’ mind of knowledge does not surrender his own desti-
is in the epistemology. While their ny to the hands of the gods.
location in the epistemology is Therefore, politics, religion, mo-
determined it is discussed firstly rality and art are in the hands of
for what reasons and the political people.
culturalConditions of possibility of In this sense, we understand that
knowledge, limits what is the the creation of 'new man' has
source of information to use, what changed the direction of
will be the measure of accuracy. philosophy with the sophists.
Because a new understanding of
Problem in study are issues person means a new
emerging from relativism in the understanding of being and
knowledge which cause to soph- information.
ists as tight advocate of phenome-
nology and skepticism. This, it is Keywords:Physis, Nomos, Human
result in that sophists base on the
sensory of the source of Being, Sense, Knowledge, Reason

**
Research assistant,
cyildizdoken@kastamonu.edu.tr

186
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

karşılığında dersler veren ‘gezici


öğretmenler’ misyonunu
oluşturmuşlardır.Bu anlamda
sofistler Avrupa’nın ilk
Giriş profesyonel eğiticileri olarak
kabul edilir. 1 Sofistlerin en büyük
Sofistler, MÖ. 5.yy Atinasında hizmeti gençlerin sistematik
yeni bir kültür tarzının ya da eğitimini temellendirerek Grek
idealinin temsilcileri olarak düşüncesinin insana yönelmesi
demokrasinin sağladığı olduğunu söyleyebiliriz.
olanaklardan yararlanarak daha Dolayısıyla onlar öznenin
önce ortaya çıkmış felsefi duyumlarından yola çıkarak
anlayışların yetersizliklerini ve bilgiye ulaşma çabası içinde
çelişkilerini öne sürüp yeni bir kalarak, özneye aşkın bir
felsefi etkinlik başlatmışlardır. Bu gerçekliğin olmadığını savunup,
felsefi etkinlik erken dönem doğa rasyonalizme karşı tavır
düşünürlerinin öne sürdüğü gibi almışlardır. Sofistik anlayışa göre
nesnenin nihai ilkelerini bulmaya bilgi öznenin duyuları alanında
yönelik köken sorunu üzerine ancak elde edilebilir. Bu anlamda
araştırma olmayıp insandan insan ancak duyumsadığını
hareketle onun algılayışının, bilebilir. Onların bilgi kaynağı
deneyimlerinin göz önünde hususunda ampirizmin
bulundurulduğu ve bu savunucuları olmaları, onları
algılayışlardan ve deneyimlerden şüpheciliğe ve bilgide göreceliğe
olan ahlaki, siyasi, hukuki, dini sürükleyerek nihayetinde
ilkeler üzerine düşünüldüğü bir Gorgias’ın bilginin imkânını
etkinliğe dönüşmüştür. Artık bilgi reddedip nihilizmi oluşturmasına
doğadan değil, özneden hareketle kapı aralayacaktır.
elde edilen bir bilme sürecini
beraberinde getirmiştir.Sofistlerle Bu bağlamda çalışmamızın
birlikte bilgi, teoria’dan praksis’e konusu olan sofistlerin bilgi
inerek halk meclislerinde anlayışını anlayabilmek ve
(ekklesia) kurul toplantılarında, sorunlarını fark edebilmek
çarşı, pazar yerlerinde (agora), amacıyla, onların nasıl ortaya
halk mahkemelerinde (heliaia) çıktığı dönemlerinin sosyal,
yerini almıştır. Bu yeni eğitimciler siyasal ve kültürel oluşumlarıyla
yeni oluşan siyasal, sosyal ve ele alınacaktır. Bu doğrultuda
kültürel düzende öncelikle pratik felsefenin konusunun doğadan
bilgi ihtiyacını gidermek üzere
‘başarılı bir yurttaş yetiştirmek’ 1
Richard Tarnas, Batı Düşünce Tarihi I,
kaygısıyla belli bir ücret Çev. Yusuf Kaplan, Külliyat Yayınları,
İstanbul 2013, s. 59.

187
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

insana nasıl dönüştüğüne olduğu iki savaşın 2 sonuçları ve


değinilecek, dönemlerinin tarihte ilk bilinen doğrudan
kaygılarıyla eğitici olarak ortaya demokrasinin MÖ. 5. yy.
çıkan sofist olarak adlandırılan bu Atina’sında ortaya çıktığı felsefe-
kişilerin anıldıkları ‘sofist’ dışı etkenler olup, diğeri ise
teriminin ne anlama geldiği felsefenin konusunun doğadan
araştırılarak nihayet onların bilgi insana yüzünü çevirdiği bu
anlayışları ampirizm (deneycilik), anlamda insanı ve insanla ilgili
fenomenalizm, şüphecilik ve sorunları konu alan felsefi
nihilizm (hiççilik) bağlamlarında nedenler olmak üzere iki kıstas
değerlendirilecektir. bulunmaktadır.

Öyle ki Pers savaşlarıyla


1.Sofistlerin Ortaya Çıkış Atina’nın Perslere karşı kazandığı
Koşulları: Çağın Çocuğu zafer onu tarihinde hiçbir zaman
yaşayamadığı görkemliliğe
Olarak Sofistler
ulaştırmıştır. Pers savaşı yıllarında
kurulan Delos deniz birliğinin
Bir felsefi geleneği anlamak her
hazinesi olası bir pers
şeyden evvel felsefi geleneğin
tehlikesinden korunmak için
yeşerdiği dönemdeki tarihsel
Atina’ya aktarılmış ve bu hazine
olayları, toplumsal, kültürel,
sadece donanmanın bakımı için
siyasal oluşumları ele almayı
değil Pers savaşlarında iki kez
gerektirir. Çünkü salt bir öğreti,
tahrip edilen Atina’nın
düşünce ve felsefe yoktur. Bu
onarılmasında ve görkemli bir
anlamda da bir felsefe sorununu
yapı haline getirilmesinde
anlayabilmek ve bu soruya ilişkin
kullanılmıştır. Özellikle bir
yanıt denemesine girişmek
siyaset adamı olan fakat
öncelikle tarihsel bir tavrı gerekli
kahramanlık ideali bağlamında
kılar. Bu anlamda çalışmamızın
aynı zamanda partiler üstü bir
esas konusu olan sofistlerin bilgi
nitelik taşıyan, Atina’nın iç ve dış
anlayışını anlayabilmek için
siyasetine önemli bir rol oynayan
öncelikle onların çağının
Perikles döneminde Akropolis
koşullarını göz önünde
görkemli bir yapı olarak inşa
bulundurarak tarihsel bir tavırla
edilmiş ve Atina adeta ikinci bir
bakmakta yarar olacaktır.
Hellas olmuştur. Bu durum
Sofistlerin ortaya çıkışında etkili
olan bir neden, Atina’nın geçirmiş 2
MÖ.491-449 yılları arasında olan
Persler ve Hellenlerle yapılan Pers
savaşları ve MÖ.431-404 yılları
arasında Atinalılar ve Spartalılarla
yapılan Peloponnesos savaşlarıdır.

188
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

Atina’ya ekonomik ve kültürel düşüncesini ifade edebilme


açıdan artı değer olarak geri anlamını içeren konuşma
gelmiş, Atina ticarette ileri özgürlüğünün (parrhesia)
seviyeye ulaşarak rakiplerini olmasıdır Hellenlerin isonomia
geride bırakmıştır. Bu anlamda anlayışı, özgürlük anlayışıyla bir
Perikles çağı Greklerin kültürel bütünlük arz etmektedir.
yaratıcılığının zirve noktasına İsonomia’nın biri politikada
ulaştığı bir çağ olarak bir eşitlik, diğeri konuşmada eşitlik
6

Atinalının kendi içinde sahip olmak üzere iki dayanağı


olduğu aklının ve gücünün farkına bulunmaktadır.7 Demokrasinin
varmasını sağlamıştır.3 Atina artık her bir polites’e sunduğu eşitlik ve
zaferini göstererek kendisini özgürlük eleştirel düşüncenin de
Hellen polislerinin4 lideri kılmış oluşumunu sağlamıştır. Bu
emperyalist bir politikayla doğrultuda demokrasinin çok
ekonomisini sağlamlaştırarak sesliliği ve eşitlik idealleri
ticaret ve denizcilik kenti bireyciliği beraberinde getirmiştir.
olmuştur.5 Atina’nın bir kent
merkezi olarak kültürel, siyasal Artık bir Atinalının demokratik
aktivitelere olanak sunması farklı yönetimde meclislerde,
kültürlerin bir araya gelerek mahkemelerde özgürce kendini
diyaloğun oluşmasına, yeni savunma hakkı söz konusu olmuş
bilgilerin öğrenilmesine imkân ve bir yurttaşın kendini ifade
vererek demokrasinin oluşumu edebilmesi, gerek mahkemelerde
için uygun koşulları bir araya davanın kazanılmasına yönelik
getirmiştir. Atina demokrasisinin olarak gerekse meclislerde fikri
en önemli iki özelliği Yunanca kabul ettirmek için ikna etme
transliterasyonuyla eşitlik olarak sanatı olarak retoriğin önem
ifade edilebilecek isonomia ve kazanmasına sebebiyet vermiştir.
özgürlük olarak ifade edilebilecek Bu anlamda sofistler, Atina
eleutheria ilkeleridir. Özgürlüğün demokrasisinin ihtiyacını
en önemli yanı kamusal alanda karşılamak için yöntem olarak
her vatandaşın politik retoriği kullanmışlardır. Onlar
toplantılarda muhatabı olan
vatandaşlara hitap edebilme ve 6
Politikada eşitlik, kanun önünde eşitlik
özel alanda da her vatandaşın demektir. ‘Kata tous nomous’. Bkz.
Simon Homblower And Antony
3
Tarnas, agm, s. 56. Spawforth,The Oxford Classical
4
Hellen polislerinden önde gelenleri Dictionary, 3. Edition, Oxford University
Atina, Sparta, Argos Korinthos ve Pres., Oxford New York 1996, s. 451,
Thebai’dır. Karş. Herodotos, Herodot Tarihi, Çev.
5
Alaeddin Şenel, Eski Yunanda Eşitlik Müntekim Ökmen-Azra Erhat, Remzi
Ve Eşitsizlik Üstüne, AÜSBF Yayınları, Kitabevi, İstanbul 1983, 5.78
7
Ankara 1970, s. 245. Homblower, agm, s.451.

189
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

için, kalabalık halk meclislerinde da aristokrasinin en iyi, tanrısal,


halkı ikna etmek, bilgileri onlara değişmez, en doğru yönetim
öğretmek ve onlar tarafından biçimi olduğuna ilişkin inancın
gerçekleştirilebilecek olan aklın sarsılması anlamına gelecektir.
yönetimini sağlamaktan daha Aristokratik değerlerin yasalaştığı
önemlidir. İkna, meclislerde, nomosların değersizliğinin
savunmada, verilen kararı sofistlerce gösterilmesiyle,
etkilemede etki sahibi olmasından yasaların ve sosyal kurumların
ötürü, sofist bu etkiyi dinleyicileri tanrısal olmadıkları, bunların
kendisine çekebilmek için insanların konsensus anlayışıyla
kullanılmıştır. Retorikte sofizm,
8
tutarlı, konulmuş olan yasalar
hatibin her şey üzerinde söz olduğu sonucuna ulaşılır.
söyleyebileceği, istediği konu Konulmuş olan aristokratik
üzerinde herkesten ziyade yasaların böylelikle halk
insanları, bir aradayken tarafından kaldırılması, yeni
inandırabilme misyonuna sahiptir. yasalar konulması halkın siyasi
Retorikte retor’un söylevini arenada rol oynamasına yol
gerçek koşullarda kompozisyona açmıştır. 9 Sofistlerin ortaya
aktardığı anlatımın peşinden çıkışında felsefi etkenlerin neler
kanıtlama unsurları gelir ki, bu da olduğunu belirleyebilmek için ise
ikna etmenin sanatlı ve sanatlı sofistlerden önceki felsefi
olmayan olmak üzere iki sorunların neler olduğuna
bölümünü oluşturur. Burada bakılmalıdır. Tarnas’ın belirttiği
retorun her konuda kendi kişisel üzere erken Sokrates öncesi Grek
özellikleri bulunur. Bu noktada düşünürleri görece soyut ve
retoriğin episteme ile bir arada hayattan kopuk bir tavır
öne sürülmesi dikkat çekicidir. sergilemelerine karşın, sofistlerle
birlikte şehrin entelektüel
Bu bağlamda aristokratik kültürün faaliyetleri üstlenilmiş ve felsefe,
yerini demokratik düşüncenin teoria’dan praksis’e inerek
almasında vatandaşlara bu yeni gündelik hayata hizmet etmiştir.
kültürü ve etkilerini aktaracak Bu, felsefenin soyut düşünme
olan kişiler olarak ortaya çıkan tarzından somut, realist bakış
sofistler, retorikle aristokratik açısının kazanıldığının ifadesidir.
fikrin değerlerini de uzaklaştırma
amacı içinde retoriği kullanarak Böylece felsefede düşünüş,
aristokratik kurumların doğaya, varlığa ve oluşa yönelik
aristokratik yasaların, tanrısal, düşünüşten hayata ve insana
evrensel, değişmez şeyler yönelik eleştirel bir analizle
olmadıklarını göstermişlerdir. Bu gerçekleşen felsefi bir etkinliğe

8
Şenel, agm, s.317. 9
Şenel, agm, s. 317/318.

190
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

bürünmüştür.10 Bu doğrultuda ilgi tarafından kanıksanmasında önem


odağı, insan ve insanla ilgili arz etmişlerdir. 13 Yaşanan bu
olarak beliren alan olarak ahlaka, gelişmelerle Grek kültürü
geleneğe, siyasete, dine, kültüre sofistlerden önce beri gelen
yönelik meseleler olmuş, fizik ve mitolojik düşünüş ile sofistlerle
metafizikle ilgili sorunlar süregiden seküler akılcılık
felsefede ikinci plana atılmıştır.11 arasında orta yolu bulmaya
Zeller’e göre ise sofizm bir çalışmışlardır.14 Sofistlerin ortaya
uygarlık felsefesi olarak erken koydukları birtakım düşünceler ki
dönem düşünürlerinin doğa bu düşünceler o dönemde sahip
felsefesinden ayrılır. Sofistliğin olunan insan ve kültür anlayışına,
konusu birey ve onun meydana yaşam tarzına yeni bir alternatif
getirdiği dil, sanat, şiir siyaset ve ortaya koyma niteliğini
ahlaktır. Sorun kültürel ve barındırmıştır.
toplumsal varlık olarak insan’dır.
Bu yeni düzenin ürünü olan insan Sofistler MÖ. 5.yy aydınlanmasını
şunu sorgulamaktadır: oluşturmuşlardır. Nasıl ki 18.
Yüzyıl aydınlanması akla ve
Tanrılara tapınmadan insana vurgu yapmışsa, sofistlerin
özgür insan ile köleler, meydana getirdiği bilimsel-felsefi
Hellenler ve barbarlar harekette de mitoslardan logos
arasındaki farklılıklara
önderliğinde physis yerine insana
kadar bütün bu nizamlar
yönelinen, insani kültürel
ve müesseselerin
kaynağı doğa (physei) kurumların, dinin siyasetin kısaca
ve dolayısıyla kutsal bilen ve eyleyen varlık olarak
olup karşı gelinmez öznenin odak noktası kılındığı
midir, yoksa adetin anlaşılır. 15 Sofistler insanın
(nomo, thesei) husule yıllarca körü körüne bağlandığı
getirdiği dolayısıyla sınırlayıcı geleneğe dayalı olan
değişime ve inkişafa tabi tutum ve davranışlara olan
şeyler midir?12 bağlılığa ilişkin inancı sarsarak
akılcı yollarla aydınlanmasının
Bu bağlamda MÖ. 5 yüzyıl izini sürmüştür. Artık yeni insan
Atina’sında yeni değerler politik akli derinliğe sahip, hitabetiyle
ve seküler olmuştur. Sofistler bu ikna edebilme yetisini kazanmış
yeni değerlerin yurttaşlar kendisi için en faydalı olan şeyin
10
Tarnas, agm, s.56.
11
Ahmet Arslan, İlkçağ Felsefe Tarihi II, 13
W.T. Jones, Batı Felsefesi Tarihi I,
Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul Çev. Hakkı Hünler, Paradigma
2010, s.10. Yayınları, İstanbul 2006, s.98.
12 14
Eduard Zeller, Grek Felsefesi Tarihi, Tarnas, agm, s.56.
İz Yayıncılık, İstanbul 2001, s. 98. 15
Arslan, agm, s.9.

191
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

ne olacağını keşfeden bir varlık konusu yeni insan anlayışının


haline gelmiştir. 16 Yeni insan oluşumunda ve bu yeni insanın
kaderini tanrıların egemenliğinden aydınlanmasında öğretici olarak
alarak kendi iradesiyle kaderini yol gösteren kendilerini sofist
belirleyen, beşeri değerlerini ve olarak adlandıran bu öğreticilerin
alışkanlıklarını yaratmanın neler öğrettiklerine ve nasıl bir
farkındalığını yaşayan, şüphe bilgi anlayışına vakıf olduklarını
eden insana dönüşmüştür. kavrayabilmek üzere önce,
“sofist” kelimesinin anlamına
Oluşan yeni insanın yeni yaşamsal burada yer vermek uygun
düzeni var olan eğitimin de olacaktır.
yetersizliğini gündeme getirmiş,
bilhassa demokrasiyle birlikte 1.1.Sophistes kavramı
‘yurttaşlık’ ön plana çıkarak,
‘başarılı bir yurttaşın nasıl Sofist terimi Eski Yunanca
yetişeceği’ sorusu eğitimin pratik Sophistés (İng. Sophistry, Fr.
kaygılarla oluşan eksikliğini Sophistique, Al. Sophistische)
gidermek için önem kazanmıştır. kelimesinden türemiş, sanat ya da
Bu ihtiyacı gidermek üzere ortaya beceriyi öğreten uzman,
çıkan sofistler, belli bir ücret öğretmen, sanatçı gibi anlamlara
karşılığında retoriğe dayalı pratik gelir. Guthrie’ye göre; sofistler
ikna, mantık, ahlak, matematik, özel yetenekler ve yansız bilgilere
gramer alanlarında dersler sahip yazar ve öğretmenlerdir.
vererek, yeni insana pratik yaşama Onlar pratik zekâlarıyla sanat ve
becerisi kazandırmayı amaç politika alanlarında yol gösteren
edinmiştir. 17
Bu noktada söz
16
Tarnas, agm, s.62.
17
Zeller, agm, s. 2001. Eski eğitim
sistemindeki eğitimin aristokratik
zümrenin bilgi ihtiyacını karşılamaya planda tutulmasıdır. Salamis Savaşı’ndan
yönelik olmasına karşılık yeni sonraki birkaç yılda ortaya çıkan bu
demokratik yönetimin oluşturduğu yabancılar, devletin ancak pratik olarak
düzende artık demos’un varlığının eğitim kendisinin öğretebileceğini kabul ettiği
ihtiyacının karşılanması söz konusu şeyler olarak; erdemi, bilgeliği teorik
olmuştur. Bu da geniş kitlelerin bilgi olarak öğretme sorumluluğunu üzerlerine
ihtiyacını giderecek yeni bir eğitim almışlardır. Erdemin öğretilebilirliliği,
anlayışı oluşturulmasını gerekli kılmıştır. eski aristokratik geleneğin anlayışının
Bu ihtiyacı karşılamak üzere ortaya çıkan yok olması ve erdemin soylulara mahsus
sofistler, öğretim sistemlerinin olmadığı anlayışını oluşturmuştur. Bkz.
merkezine güzel konuşmayı -retorik- Thomas Davidson, Greklerde Eğitim
almışlardır. Bunun nedeni dönemin Düşüncesi, Çev. Ahmet Aydoğan, Say
sosyal koşulları gereğince halkı Yayınları, 2008, s. 115. Yeni eğitim
etkilemek için politik faaliyetin ön demokrasinin bu bireycilik ruhunu
koşulu olarak güzel konuşmanın ön yansıtmıştır.

192
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

kimselerdir.18 Bu bağlamda anlamda kullanılmıştır. Olumsuz


sofistlik düşünme ve tartışma anlamda kullanımın oluşmasında
tarzıdır. Fakat bu sofistliğe ilişkin Platon’un ve Aristoteles’in
“olumlu” yargıların yanı sıra sofistlere yönelik eleştirisi önem
“olumsuz” ifadeler içeren tanımlar arz etmektedir. Nitekim bu
da söz konusudur. Örneğin konuda Aristoteles sofistler
sofistlik bir doğruya ulaşmak için üzerine olan çalışmasına “ben
değil de, tartışmış olmak için sofistlerin çürütmelerinden ve
tartışma tavrı: aldatmayı, ikna aslında paralojizmden (safsata)
etmeyi, sözün etkisiyle başka bir şey olmayan görünüşte
inandırmayı hedefleyen akıl çürütmelerinden söz edeceğim”
yürütme tarzı; maddi çıkar diyerek başlar.22 Buna göre,
sağlamak amacıyla kandırma doğruyu söylemeyi, doğruları
faaliyeti, tartışma, incelikli ve ifade etmeyi değil de, yalnızca
yanıltıcı argüman teknikleri için üstün çıkmayı, kazanmayı
kullanılan terimdir. 19 Sofistes amaçlayan tartışma türüne,
terimi başlangıçlarda, Solon’dan görünüşte doğru olmakla birlikte,
Herakleitos’a ve Yedi bilgeden gerçekte, büyük bir dikkatle
Pythagoras’a, Lysias’tan Platon incelendiği zaman görülecek ince
ve Sokrates’e olumlu anlamda bir yanlış içeren aldatma ya da en
kullanılırken, geç dönem yunan azından yanıltma amaçlı akıl
felsefesinde aşağılayıcı bir anlam yürütme türüne sofistlik denir.
kazanmıştır. 20 Aynı çerçeve içinde, geçerli gibi
Bu bağlamda sofist21 terimi görünmekle birlikte, geçerli
önceleri olumlu anlamda olmayan, incelikli ama yanıltıcı
kullanılırken sonraları olumsuz argüman ya da akıl yürütmeye
sofizm ya da sofizma adı verilir.23
18
W.K.C. Guthrie, İlkçağ Felsefesi Platon ise sofistleri sahte bir ilmi
Tarihi, Çev. Ahmet Cevizci, Gündoğan yüksek bir fiyatla satan, hocalık
Yayınları, İstanbul 1999, s.75.
19
Ahmet Cevizci, Felsefe Sözlüğü,
yaparken de yalnız kendi
Paradigma Yay., İstanbul, 2000, s. 859. kazançlarını ve menfaatlerini
20
Friedrick Copleston, A History Of düşünen kimseler olarak
Philosophy Volume I, Image Boks, 24
gösterir.
Doubleday, 1993, s.85.
21
Filozof ve sofist arasındaki farklılığa
dikkat çekmemiz gerekmektedir. Filozof 2.Sofistler ve Bilgi
için bilgi bilmek için istenir ve hakikatin
araştırılması kendi başına bu anlamda 22
Aristoteles, Sofistlerin
değer taşırken sofist için bilgi gündelik Çürütmeleri,Üzerine, Say Yayınları,
hayatı kolaylaştırmada araç olması İstanbul 2007, s. 7.
23
kabulüyle istenir. Yine filozof öncelikli Cevizci, agm, s. 860.
bilgiyi kendisi için isterken sofist para 24
Hüsameddin Erdem, İlkçağ Felsefesi
kazanacağı öğrencisi için bilgiyi ister. Tarihi, Sebat Ofset Matbaacılık, Konya,
Zeller, agm, s. 99. 1998, s. 119/120.

193
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

düzenlenmesinde de pratik
Sofistlere göre bilgi, teorik bir düzeyde birtakım sonuçlar
merakı gidermek için değil; çıkarmışlardır. 27
aksine pratiğin, yaşamın emrinde
sunulur. Bilgi hayatın kontrolüne Sofistler Parmenides’ten ve
yarayan bir araç olduğu sürece Herakleitos’tan beri gelen duyusal
değerlidir. Bu anlamda bilginin bilgi (doksa) ve rasyonel bilgi
hayatta biri yaşama sanatı diğeri (episteme) ayırımına karşı çıkarak
hayatı kontrol etmek olmak üzere görünenin ötesinde ya da ona
iki işlevi söz konusudur.25 aşkın bir gerçekliğin olmadığını
savunurlar. Gerçek olan şu
Sofistler epistemolojide bilginin anlamda görünüşlerdir,
kaynağının ne olduğu hususunda fenomenlerdir: Varlık bize
tercihlerini ampirizmden yana görünendir. Onların gerçek olanı
kullanırlar. Onlar, tümevarımsal fenomenal dünya olarak kabul
bir yöntem kullanarak, etmelerinin arka planında, physis
tümdengelimsel akıl yürütmeyle ve thesei arasında yapılan
görünüşte çokluğun gerisindeki ayırımda tercihlerini nomos’tan
birliğe akıl yoluyla ulaşan erken yana yapmaları yatmaktadır. Bu
dönem düşünürlerinden ayrılırlar. ayırım, konulmuş olan ve doğal
Bu anlamda erken dönem olan arasındaki ayırımdır.28
düşünürleri her şeyin kendisinden Onların nomos’tan yana tavır
geldiği bir tözü ortaya koyduktan almaları, doksanın; duyusal
sonra tek tek nesneleri; bilginin savunulmasına yol
fenomenleri açıklamaya açarak, konulmuş olanın insandan
çalışırken, sofistler tek tek insana ve toplumdan topluma
nesnelerden; fenomenlerden değişeceği anlayışından hareketle,
hareketle tümel yargılara, şüpheciliğin de oluşmasına neden
sonuçlara varmaya olmuştur29.
çalışmışlardır. Yani, sofistlerin
26

yöntemleri kısmen tümevarımsal 27


Zeller, agm, s. 98.
kısmen de deneyseldir. Böylece 28
Copleston, agm, s. 82.
sofistler hayatın tüm alanlarında 29
Nomos’un kabulü, sadece yasaların
en büyük miktarda bilgiye değil, ahlak kurallarının da çok değişik
ve çeşitli olduğunu, yere ve zamana göre
ulaşmanın yollarını araştırarak değiştiğini gören Sofistler, bunların
bilginin mümkün olup olmadığını, büyük bir kısmının insan eliyle konulmuş
dilin yapısını teorik düzeyde, düzenler (thesei, nomo) olduğunu,
bireysel ve toplumsal hayatın herkesin her yerde, her zamanda
bağlayacağı yasaların ise, ancak doğa
tarafından konulmuş yasalar olduğunu
25
Zeller, agm, 99. ileri sürmüşlerdir. Buna karşın doğa
Ahmet Cevizci, İlkçağ Felsefesi Tarihi,
26
tarafından konulmuş yasaları var olsalar
Asa Kitabevi, Bursa 2012, s. 149-150. bile bilemeyeceğimizi savunan

194
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

Gerçeklik dünyası olarak idealizmin savunuculuğunu


fenomenal dünyayı anlamak, yaptıklarını anlıyoruz.31 Bu
bilmek tek tek her bir fenomenin noktada bilgi problemini objeden
duyuma konu olması ile ancak sujeye taşıyarak gerçek bir bilgi
mümkündür. Tarnas’ın da ifade teorisi mümkün hale getiren
ettiği üzere; Protagoras’a değinmekte yarar
Görünüşlerin dışında, vardır.
yalnızca insanın sınırlı
melekeleri konusunda Protagoras’ın ‘Hakikat ya da
değil, aynı zamanda çok Yere Vurucu Tezler’ adlı
daha temelli asli eserinde ifade ettiği “bütün
melekeleri konusunda
şeylerin ölçüsü insandır, var
da söz konusu
edilebilecek daha derin olanların var olmalarının ve var
ve kalıcı gerçeklik/ olmayanların var olmamaları”nın
hakikat, bilinemezdi; cümlesinin hemen arkasından
çünkü bu tür bir gelen şu cümle Protagoras’ın ne
gerçekliğin/ hakikatin, demek istediğini açıklamaya
beşeri varsayımların yardımcı olmakla birlikte elbette
dışında varolabildiği yoruma açıktır: “herhangi bir şey
söylenemezdi.30 bana nasıl görünüyorsa benim için
öyledir, sana nasıl görünüyorsa
Dolayısıyla fiziki nesnelerin senin için de öyle... Üşüyen için
duyularımıza indirgendiği rüzgâr soğuktur, üşümeyen için
anlaşılır. Duyuma konu olanın ise soğuk değildir.”32
dışında özneden bağımsız bir
gerçeklik bulunmamaktadır. Bu Protagoras'ın ikinci cümlesinde
bağlamda sofistlerin öznel dile getirdiği rüzgârın soğukluğu
idealizmin ya da mutlak veya sıcaklığı ile ilgili tespiti,
onun burada eşya hakkındaki
Sofistlerin var olduğunu
duyumumuzdan söz ettiğini
söyleyebileceğimiz gibi, insan tarafından göstermektedir. Yine buradan
konulmuş yasaları reddeden, kabul Protagoras'ın eşyanın bilgisi ile
etmeyen Sofistler de vardır. Örneğin ilgili olarak elimizde duyu
Protagoras yasaların ölçütünün insan organlarımızdan ve duyumdan
(site/toplum olarak insan) olduğunu ileri
sürerken, Kallikles insan eliyle konulmuş
başka bir yetimizin var olmadığı
yasaları adeta hakir görür ve doğaya görüşünde olduğu sonucunu
uygun olmadığı gerekçesiyle kabul çıkarabiliriz. Nitekim gerek
etmez hatta karşı çıkar. Bu demek ki Protagoras'ın bu cümlesini
Sofistlerin her biri aynı türden görüşleri yorumlayan Platon'un gerekse bu
savunmamaktadırlar. Macit Gökberk,
Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul
31
2002, s. 42. Cevizci, 2012, s. 149.
30 32
Tarnas, agm, s.60. Zeller, agm, s. s.102.

195
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

duyum kuramına karşı çıkan var olmamalarının ifadesinin


Aristoteles'in onu böyle anladığını üzerinde durmak gerekir. Söz
görmekteyiz.33 konusu tümcede “insan” ve
“şeyler” ifadelerini hangi anlamda
O halde Protagoras'ın bununla almamız gerektiğini
söylemek istediği şey, özetle araştırmalıyız. Zeller’e göre
eşyayı duyu organlarımızla "İnsan" ifadesini hangi anlamda
bildiğimiz, duyu organlarının ise almamız gerektiği, yani Platon'un
farklı insanlar ve farklı zamanlarla Protagoras'ın bilgi teorisini
ilgili olarak bize eşya hakkında Herakleitosçu akış doktriniyle
farklı duyumlar verdiği, bir ve birleştirip ‘Theaitetos’ta
aynı şeyin bundan dolayı farklı açıkladığı bireyci anlamda mı,
insanlara, hatta belki farklı yoksa daha sonraki yazarların
zamanlarda bir aynı insana farklı tahmin ettiği gibi genel anlamda,
görünmesinin mümkün yani insanın tür olarak mı
olduğudur. Platon işte tam da bu anlaşılması gerektiği yahut
özelliğinden ötürü duyulara nihayet kolektif bir anlamda
güvenilemeyeceğini, tam da dolayısıyla terimin bir grup (ulus,
bundan dolayı bilginin konusunun kabile) olarak mı insanlara
duyusallar değil, akılla kavranan hasredilmesi gerektiği pek o kadar
şeyler, akılsallar, yani tümeller, kesin değildir.
İdealar olduğunu söyleyecektir.
Protagoras’ın savına göre bilgide
Aristoteles, Platon gibi veya onun doğruluğun ölçütü ne algıdır ne de
kadar duyulara hiçbir bilgi değeri akıldır 35. Ancak insani kanı ölçü
taşımayan şeyler olarak bakmasa olabilir. Dolayısıyla nesnelere
da, yine bundan dolayı duyumun yönelik nesnel bilgiler
bilgi kaynağı olmadığını edinemeyeceğimizden ötürü
söyleyecek ve buna böyle bir sağduyumuzu dikkate almamız
duyumculuğun bizi götüreceğini gerekmektedir. Ona göre;
düşündüğü diğer mahzurları
(görecilik, öznelcilik, tekbencilik “Sağduyu dünyanın çok
vb) ekleyecektir.34 çeşitli ve değişken olduğunu
bilirken, mantık bizi dünyanın bir
Protagoras’ın "bütün şeylerin ve değişmez olduğu sonucunu
ölçüsü insandır, var olanların var çıkarmaya zorluyorsa, mantık
olmalarının ve var olmayanların yerin dibine batsın diyordu.” 36

33
Platon, Theaitetos, Çev. Macit 35
Sofistlerin kullandıkları yöntem hem
Gökberk, Remzi Kitabevi, İstanbul 2009, tümevarımsal hem de deneysel
152 b, 166 vd. olmaktadır Zeller, agm, s. 98.
34 36
Arslan, agm, s. 29. Jones, agm, s. 104.

196
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

bizzat temellerini
Bu anlamda sağduyu görünüşleri çürütüyor. Çünkü onun
gerçek kabul edecektir. Bu bakımından, ahlâk
noktada Weber Protagoras’a yalnız bireysel olabilir
yönelik eleştirisini ve tek kişinin, bireyin,
atomun her şey olduğu
sürdürmektedir. Ona göre; yerde, artık devlet,
toplum, herhangi bir şey
Protagoras’ın hatası, bulunamaz. Sokrates
antrophos kelimesiyle, eleştirisini işte bu esaslı
genellikle insanı değil, nokta üzerinde
bireyi, insan zihnini yapacaktır.37
değil, tek bir insanı kast
etmesi, ve dolayısıyla ne
Bu anlayıştan hareketle sofistlerin
kadar birey varsa,
doğrunun ve yanlışın da insanın kanılarını merkeze aldığı
o kadar ölçüsü olacağını anlayışla savuculuğunu yaptığı
kabul etmesidir. Eski görünüşe ilişkin bilginin gerçek
filozofların çoğu gibi, o olduğunu savunmalarına karşı
da, bir yandan bireyler çıkan Aristoteles, onların ancak
arasında bulunan görünüşlerinin geçerli,
fizyolojik ve zihinsel doğruluğun göreceli olduğunu;
farkları, öbür yandan görüşünün temelinde, duyusal
duyumun yalanlarını dünyayı esas almalarının yattığını
olduğundan fazla belirtir. Öyle ki aynı şeyi tadan
büyütür. O zamandan
bazıları tatlı, diğerleri acı derler.
beri bilimin kanıtladığı
şeyi, duyuların verilerini Bunlardan çoğu hasta ya da deli
birbiriyle düzeltmenin olsa, sağlıklı olan bir iki kişinin
bilgi için mümkün duyumları değil diğerlerinin
olduğunu bilmiyor ve bu duyumları doğru olacaktır. Böyle
kanısından dolayı bir durumda, hiç bir şeyin doğru
hakikatin objektif bir ya da yanlışlığı belli olmayacaktır.
ölçüsü olduğunu inkâr
etmek yoluna sapıyor. Bu bağlamda Protagoras’ın
İnsan aklını ve onun tümcesi ne kadar insan varsa
esasında herkeste bir doğruluğa ilişkin o kadar ölçü
olduğunu bilmiyor.
olacağı gerekçesiyle, evrensel bir
‘İnsanlar’, onun insanı
görmesine engel oluyor doğruluk ölçütünü yadsır. Aynı
ve böylece, yalnız eski şeyi tadan bazıları tatlı, diğerleri
inançları ve metafiziği acı derler. Bunlardan çoğu hasta
yıkmakla kalmıyor, ya da deli olsa, sağlıklı olan bir iki
fakat daha tehlikelisi,
toplumsal düzenin 37
Alfred Weber, Felsefe Tarihi, Çeviren:
esaslarını, devletin H. Vehbi Eralp, İstanbul 1991, s. 40.

197
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

kişinin duyumları değil ifade etmek istemiş ve bilginin


diğerlerinin duyumları doğru kaynağının insan olduğu görüşünü
olacaktır. Böyle bir durumda, ortaya koyması bilgide
hiçbir şeyin doğru ya da yanlışlığı rölativizmin oluşmasına da kapı
belli olmayacaktır. O zaman, aralamıştır.
“doğru”, insanların ulaşamayacağı
bir şey olmaktadır.38 Ampirizmin kaçınılmaz sonucu
Protagoras, bu sözü söylerken, olarak sofistlerde ortaya çıkan
eşyayı duyu organlarımızla rölativizm epistemolojide şüpheci
bildiğimiz, duyu organlarının ise bir tavrı da açığa çıkarmıştır.
farklı insanlar ve farklı zamanlarla Örneğin Protagoras’ın dış
ilgili olarak bize eşya hakkında dünyaya ilişkin bilgimizin
farklı duyumlar verdiği, bir ve temelinde duyu organları
aynı şeyin bundan dolayı farklı bulunmaktadır. Ancak her insanın
insanlara, hatta belki farklı algısı, tat alması, koku alması
zamanlarda aynı insana farklı kişiden kişiye değişmektedir.
görünmesinin mümkün olduğunu Öznel koşullar kişinin algılama
niteliğini belirlemektedir.
Dolayısıyla Protagoras’tan yola
38
Platon Theaitetos’ta bilginin kişiden
kişiye değiştiği gerçeğini, Sokrates’le
çıkarsak izlenimlerimizin
Theaitetos arasında geçen şu konuşma ile doğruluğu öznel koşullarımızdan
belirtmektedir: bağımsız olmayacak, şeyler onu
“Sokrates - Devam edelim: Başka bir algılayana göre belirlenecektir.
insana, herhangi bir şey, sana göründüğü Bunun nedeni onların
gibi görünüyor mu? Bundan adamakıllı
emin misin, yoksa kendin hiçbir zaman
varoluşlarının ölçüsünün insan
aynı kalmadığın için, bir şeyin de sana olmasından kaynaklanır.39
aynı şekilde görünmediğini mi
onaylıyorsun? Sofistlerin bilgide rölativizmle
Theaitetos – Bu sonuncusu, bana evrensel bir geçerlilik olmadığını
ötekinden daha doğru gibi geliyor.
Sokrates – O halde, ölçtüğümüz veya
iddia etmelerinin arka planında
dokunduğumuz şey büyük veya beyaz ya varlığın değişim içinde olduğu
da sıcak olsaydı, bu şeyin kendisi fikrinin kabulü bulunmaktadır.
değişmedikçe, kendisine rastlayan başka Sorun değişim içinde olan varlığa
birine de asla başka şekilde ilişkin bilginin de değişim içinde
görünmeyecekti. Fakat öte yandan, bu
nitelikler ölçende veya dokunanda
olduğu; değişkenliği kendi içinde
bulunsaydı, o zaman bu şeye yaklaşan barındırdığı görüşünün
veya bazı değişikliklere uğrayan başka savunulmasında yatar. Felsefede
bir şey, kendisine bir şey olmadan değişim sorunu esasen
değişmezdi. İşte böyle dostum, Parmenides ve Herakleitos’tan
Protagoras ve yandaşlarının diyecekleri
gibi, şimdi bu gülünç ve garip iddialarla
itibaren süregelen bir sorun
uğraşmak zorunda kaldık.” Platon,
39
Theaitetos, 466e. Cevizci, 2012, s. 150.

198
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

olmakla birlikte sofistler de mutlak bir bilgi olamayacağının


değerlerin yadsınmasına kadar kabulüne sürüklemiştir.
giden bir oluşum sürecini
başlatmıştır. 40 Değişen şeyin ardılında kalıcı bir
gerçeklik ya da bir töz olduğunu
Varlığın değişim sorunu reddeden Gorgias ise nihai
bağlamında ele alınan, görünüş- gerçekliğin bilgisine
gerçeklik sorunu varlığın var olup erişemeyeceğimiz savıyla şüpheci
olmadığı sorunudur. Öte yandan tavrın ötesine geçerek sofizmi
‘bir şey ya vardır ya yoktur’ nihilizme sürüklemektedir.
görüşü diğer bir ifadeyle ‘bir şey Gorgias doğa felsefesine karşı
ya hep vardır ya da hiç gelmesinin yanı sıra genel olarak
olmamıştır’ anlayışının göz varlık üzerine bir bilginin
önünde bulundurulduğunda olanağını ortadan kaldırmaya
değişim ya varsayılacak ya da çalışır. Zenon'un diyalektiğinin
yadsınacaktır. Felsefede bu onu, ‘Varolmayan veya Doğa
bağlamda oluşacak sorun, bir Üzerine’ isimli eserinde en açık
yandan var olanın her zaman var anlatımını verdiği şüpheye sevk
olduğu ve varlığa gelmediği ettiği düşünülmektedir. Bu yapıtta
savının savunulmasına diğer üç tez ileri sürmüştür: 1- Hiçbir
yandan da varlığın her an değişim şey yoktur. 2- Varsa bile
içinde bulunmasının sadece bir bilinemez. 3- Bilinse bile
gözlem konusu olmayıp evrenin başkalarına aktarılamaz. 42
içindeki her şeyin zorunlu olarak
maruz kaldığı bir yasa olduğu Söz konusu ileri sürülen üç tez
savının savunulmasına yol bazı savları kendinde
açmıştır. 41 Bu sorun rasyonel bilgi barındırmaktadır. Öncelikle
olarak varlığın değişim içinde birinci tez olarak, ‘hiçbir şeyin var
olmadığı savıyla episteme ve olmadığı’ bir şeyin, ya var olduğu
değişimin varlığının kabulüne ya var olmadığı; başkaca
dayanan sanı bilgisinin kabulünün söylemek gerekirse ‘şey’in var
savına dönüşmüştür. Sofistler bu olma ve var olmama arasında
sorunun yanıt denemesine sanı olacağı savını açığa çıkarır. Bir
bilgisinin hakiki olduğuna yönelik şey var olmayan olamaz, çünkü
savunuşla başlamışlardır. Bu, var olmayan, var değildir. Bu ise
onları değişimin varlığının ve saçmadır. Bu şey, var olan
olamaz, çünkü eğer var olan var
olsaydı, onun ya ezeli-olması, ya
40
bir şeyden meydana gelmiş olması
Copleston, agm, s.81.
41
Arda Denkel, İlkçağda Doğa
veya bunun ikisi olması gerekirdi.
Felsefeleri, Doruk Yayınları, 2003, s. 30-
42
32. Copleston, agm, s. 93.

199
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

Onun ezeli olması mümkün bilinmesi durumunda bu bilginin


değildir, çünkü eğer öyle olsaydı, başkasına aktarılamayacağı’ tezi
başlangıcı olmaması gerekirdi. dikkate alındığında Gorgias şu
Başlangıcı olmayan şeyin ise yolu izlemektedir: duyular
sınırı yoktur. Sınırsız olanın ise aracılığıyla var olan kavranılır.
yeri (position) yoktur. Var olan, Burada duyu organlarından işitme
bir şeyden meydana gelmiş kendine yönelik işitme
olamaz, çünkü o zaman onun kavramlarını, görme kendisine
kendisinden meydana geldiği yönelik görme kavramlarını
şeyin ya var olan veya var oluşturmaktadır. Ancak bu
olmayan olması gerekir ki bu iki kavramların dolayısıyla da duyu
varsayım da saçmadır. Var olan algıları birbirlerine kapalıdır.
hem ezeli, hem de bir şeyden Diğer yandan bir şeyin bilinmesi
meydana gelmiş olamaz, çünkü durumunda bilinen ancak dil
bunlar zıtlardır. O halde var olan yoluyla başkalarına aktarılır.
mevcut değildir. Bu anlamda son Fakat dil hiçbir zaman duyusal
tez ele alınırsa Var olan, var şeylerin tam tamına temsili
olanla var olmayanın karışımı da olamayacaktır. Dolayısıyla dil
olamaz, çünkü bu imkânsızdır. duyusal şeyler hakkında herhangi
Sonuç olarak eğer var olan yoksa bir bilgi veremeyecektir.45
hiçbir şey var değildir. 43
Herhangi bir şey var olsa bile Tüm bu akıl yürütmeler46
onun bilinemeyeceği’ savına hakkında bazı düşünürler
gelince, bunu şu şekilde izah Gorgias’ın bu sözlerini nihilist
etmek mümkündür: zihnin felsefenin ifadesi olduğunu kabul
kavramlarının gerçek olmadığı ederken bazıları da onun mizahi
göz önünde bulundurulduğunda anlatımının göstergesi olduğunu,
düşünülen birçok şeyin gerçek diğer bir deyişle büyük bir hatip
olmadığı sonucu çıkar. Örneğin olduğunu gösterme amacından
zihin duyumsamadığı pek çok oluşan retorik becerisinin ifadesi
şeyi düşünebilir gerçek kabul olduğunu düşünmüşlerdir.
edebilir. Ancak bu onların
varlığına inanmak anlamına gelir. Diğer yandan Gorgias’ın hiçbir
Duyu algısının karşısında duran şeyin var olmadığını kabul ettiğini
zihin şu durumda efsaneden başka onaylamak zordur. Copleston’a
bir şey değildir.44
45
Arslan, agm, s. 48.
46
Üçüncü tez olarak ileri sürülen Söz konusu üç tezden birincisinin
‘bir şeyin düşünülmesi veyahutta varlıkla ikincisinin düşünme ile
üçüncüsünün de dille ilgili güçlüklere
işaret eden akıl yürütmeleri oluşturduğu
43
Arslan, agm, s. 46-47. ifade edilebilir. Ayrıntılı bilgi için Bkz.
44
Arslan, agm, s. 47. Arslan, agm s. 49.

200
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

göre Gorgias’ın takındığı bu da mutlak bir hakikatin varlığının


tavırda felsefeyi bir kenara kabulünü varsaydığını
koyarak retoriğe kendini düşünebiliriz. O hem varlık hem
adamışlık vardır. Retorik sanatı de bilgi konusunda ‘hiç’çi
Gorgias’la ikna etmede ustalık olmuştur. Gorgias’ın varlık ve
sanatı haline gelmiş ve bu da bilgi görüşündeki bu reddediş
psikolojinin pratik amaçlara tavrının nedenini Arslan, onun
hizmet etmesine neden felsefeyi ortadan kaldırma isteğine
olmuştur.47 bağlamaktadır. Protagoras’ın
felsefenin bakışını doğadan insana
Gorgias’ın öne sürdüğü sav çevirmesine karşılık, Gorgias
bilginin imkânını yadsıyarak felsefeyi tamamen ortadan
insanın ulaşabileceği tek yolun kaldırmayı isteyerek onun yerine
sanı ve ikna olduğunun ifadesidir. hitabeti koymayı istemiştir.
Cevizci’nin öne sürdüğü üzere o; Hitabetin özgür kalması için de
Eleacı varlık ve bilgi varlığın ve bilginin bertaraf
telakkisi ile edilmesi gerekecektir. 49 Gorgias
Protagoras’ın ve diğer sofistler gibi arete’nin
kendisinin öğretilip öğretilmeyeceği ile
fenomenalizminin ilgilenmeyip, kendini tamamen
karşıtlığını gözler önüne
belagata ve hitabete vermiştir.50
serdikten sonra, Elea
mantığının
saçmalığından, ilk
olarak Sofistik
fenomenalizm, Sonuç
perspektivizm ve
rölativizmin Bambaşka bir hayat tarzını ve
doğruluğunu, dolaylı insan anlayışını temsil eden
olarak da insanın sofistler, başarılı bir hayat
gidebileceği yegâne
yaşamak ve bu hayatı tesis
yolun sanı ve iknanın
yolu olduğu sonucunu etmenin en iyi şekilde
çıkartmıştır.48 gerçekleşebilmesi için bilgi
Bu bağlamda anlayışlarını pratik kaygılarla
Protagoras’ın bilginin imkânını oluşturmuşlardır. Onlar felsefenin
onaylayıp evrensel bir hakikat bakış açısını ve uğraştığı sorunları
olduğu görüşünü reddetmesine doğadan insana yönlendirerek
karşın Gorgias’ın ne bilginin özneden hareketle ancak bilgi
imkânını onayladığını dolayısıyla sorununun ele alınabileceği
görüşünü savunmuşlardır. Bilgi

47 49
Copleston, agm, s.94. Arslan, agm, s. 52.
48 50
Cevizci, 2012, s. 160. Zeller, agm, s. 108.

201
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

rasyonalistlerin iddia ettikleri gibi nüfuz etmekle uğraşmak,


akılla kendisine ulaşılan bir şey physis’in ilkelerini savunmak
olmayıp ancak duyular yerine özneyle ve onun
aracılığıyla elde edilen bir edime oluşturduğu kurumlar, ahlakla,
karşılık gelmektedir. Gerçeklik ise hukukla, siyasetle uğraşarak
insanın duyumlarının ötesinde ya nomos’dan yana tercihlerini
da fenomenler dünyasına aşkın kullanmışlardır. Onların
olmayıp bizzat görüye konu nomos’dan yana olarak uzlaşımcı
olandır. bir bakış açısını benimsemeleri
eski aristokratik geleneğin
Öte yandan bilginin elde ediminde inançlarının yıkılmasına (erdemin
kaynak olarak kullanılan duyular soya bağlı olacağına ilişkin kanı),
insandan insana değişeceği için konulmuş olanın değişken olacağı
doğruluk tümüyle görelidir. gerekçesiyle beşeri inançlara
Duyumsayan insan bilgide ölçüt sistematik olarak şüpheyle
olacağı için, ne kadar kişi varsa o yaklaşmalarına, düşüncenin
kadar da hakikat olacaktır. Yani keşfedilmemiş yollarını
ne kadar insan varsa o kadar keşfetmeye ve zihnin sınırlı
doğru ve yanlış olacak, olacağının kabulüne dolayısıyla
doğruluğun ya da yanlışın ölçüsü da zihnin özgür kılınışına ön ayak
eşit olacaktır. Ancak doğruluğun olmuştur. Çünkü sınırlı bir zihin
ölçütü bu görelilik içinde en ancak özgür olabilirdi.
faydalı olanı seçmekle
mümkündür. Dolayısıyla
‘sağduyu’ burada önem kazanır ve
insanın felsefenin merkezine Kaynaklar
konulmasıyla, onun nasıl
algıladığına, nasıl düşündüğüne, ARİSTOTELES, 2007, Sofistlerin
nasıl duyumsadığına, nasıl Çürütmeleri, Üzerine, Say
deneyimlediği göz önünde Yayınları, İstanbul.
bulundurulur. Bu anlamda
sofistler, yükselen Atina ARSLAN, Ahmet, 2010, İlkçağ
demokrasisinde başta siyaset Felsefe Tarihi II, Bilgi
olmak üzere insan yaşamı Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
hakkında yükselen problemlere
yanıt bulmaya çalışmışlardır. Bu CEVİZCİ, Ahmet, 2000, Felsefe
bağlamda Sofistler bilgi alanında Sözlüğü, Paradigma Yayınları,
ampirizmden yana saf tutarak, İstanbul.
başta fenomenalizmin,
şüpheciliğin ve nihilizmin
oluşmasına yol açmışlardır.
Felsefeyi nesnenin nihai ilkelerine

202
Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi Academıc Journal of History and Idea
Cilt:IV /Sayı:XII /Ağustos /MMXVII Volume:IV /Number:XII /August /MMXVII
ISSN:2148-2292.
АКАДЕМИЧЕСКАЯ ИСТОРИЯ И МЫСЛЬ
Yıldızdöken / atdd/ 0000-0002-3225-6727

CEVİZCİ, Ahmet, 2012, İlkçağ Siyasal Üstüne, Ankara, Ankara


Felsefesi Tarihi, Asa Kitabevi, Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Bursa. Fakültesi Yayınları, Ankara.

COPLESTON, Friedrick, 1993, A TARNAS, Richard, 2013, Batı


History Of Philosophy Volume I, Düşüncesi Tarihi I, Çeviren:
Image Books, Doubleday. Yusuf Kaplan,
Külliyat Yayınları, İstanbul.
DAVİDSON, Thomas, 2008,
Greklerde Eğitim Düşüncesi, WEBER, Alfred, 1991, Felsefe
Çeviren: Ahmet Aydoğan, Say Tarihi, Çeviren: H. Vehbi Eralp,
Yayınları, İstanbul. İstanbul.

ERDEM, Hüsameddin, 1998, ZELLER, Eduard, 2001, Grek


İlkçağ Felsefesi Tarihi, Sebat Felsefesi Tarihi, Çeviren: Ahmet
Ofset Matbaacılık, Konya. Hamdi Gündoğan, Say Yayınları,
İstanbul.
GÖKBERK, Macit, 2001, Felsefe
Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul.

GUTHRİE, W.K.C., 1999, İlkçağ


Felsefesi Tarihi, Çeviren: Ahmet
Cevizci, Gündoğan Yayınları.

HORNBLOWER, Simon-Antony
Spawforth, 1996, The Oxford
Classical Dictionary, Third
Edition, Oxford University Press.
New York.

JONES, W.T., 2006, Batı


Felsefesi Tarihi I, Çeviren: Hakkı
Hünler, Paradigma Yayınları,
Bursa.

PLATON, 2009, Theaitetos,


Çeviren: Macit Gökberk, Remzi
Kitabevi, İstanbul.

ŞENEL, Alaeddin, 1970, Eski


Yunan’da Eşitlik Ve Eşitsizlik
Üstüne, Ankara Üniversitesi

203

You might also like