You are on page 1of 269

Türkiye Cumhuriyeti

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı

Afet İşleri Genel Müdürlüğü

Belediyeler için Sismik Mikrobölgeleme

Örnek Uygulamalar

Ocak 2004

Hazırlayan Kurum: Mali Destek Veren Kurum:


Belediyeler için Sismik Mikrobölgeleme Greifenhagen (EPFL-IS), A. Güldemir (AİGM),
Ümit Gülerce (İTÜ), Polat Gülkan (ODTÜ), Jürg
Tüm hakları Türkiye Cumhuriyeti Bayındırlık ve Hammer (DRM), Walter Hofmann
İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü’ne (Brandenberger+Ruosch), İ. Kayakıran (AİGM),
aittir. Afet Risk Yönetimi Dünya Enstitüsü ve Ruşen Keleş (Ankara Üniversitesi), S. Kök
İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı, Bu (AİGM), M. Dinçer Köksal (DRM), Oliver
belgeyi kullanma, çoğaltma ve dağıtma haklarını Korup (SLF), Frederick Krimgold (DRM, VT),
da içerecek şekilde, belgeye serbest olarak erişim H. Kunreuther (UP), Aslı Kuruluş (İTÜ), Jan
hakkına sahiptir. Laue (ETHZ-IGT), Pierino Lestuzzi (EPFL-IS),
George G. Mader (Spangle Associates), Alberto
Bu belgeler, Afet Risk Yönetimi Dünya Marcellini (CNR-IDPA, Milan), Robert Meli
Enstitüsü ve Türkiye Cumhuriyeti Bayındırlık ve (Meksika Ulusal Üniversitesi), E. Nebioğlu
İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM), Heinrich Neukomm (İsviçre Federal
yönetiminde, İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Teknoloji Enstitüleri Yönetim Kurulu Üyesi),
Teşkilatı (SDC) tarafından yapılan mali destekle Akın Önalp (SAÜ), K. Özener (AİGM), Rocco
sağlanan ortak bir çabanın ürünüdür. Panduri (Studer Mühendislik), Karin Şeşetyan
(BÜ-KRDAE), Bilge Siyahi (BÜ-KRDAE),
Aşağıdaki kurum ve kişiler bu çabaya katkıda Sarah Springman (ETHZ-IGT), Franz Stössel
bulunmuştur: (SDC), Jost Studer (Studer Mühendislik),
Mustafa Taymaz (AİGM), M. K. Tüfekçi
Türkiye Cumhuriyeti Bayındırlık ve İskan (AİGM), Natasha Udu-gama (DRM), Robert
Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM); Whitman (MIT, Massachusetts Teknoloji
Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Enstitüsü), S. Yağcı (AİGM), A. Yakut (ODTÜ),
Deprem Araştırma Enstitüsü (BÜ-KRDAE), Susumu Yasuda (Tokyo Denki Üniversitesi), U.
İstanbul; Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yazgan (ODTÜ), T. Yılmaz (ODTÜ).
(ODTÜ), Ankara; Sakarya Üniversitesi (SAÜ),
Adapazarı; İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü, Sismik Mikrobölgeleme Örnek Uygulamalar’ın
Zürih, Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü genel koordinatörler: Prof. Atilla Ansal ve Prof.
(ETHZ-IGT); İsviçre Federal Teknoloji Sarah Springman, Deprem Tehlikesi Prof.
Enstitüsü, Zürih, Jeofizik Enstitüsü (ETHZ-IG); Mustafa Erdik ve Prof. Domenico Giardini,
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü, Lozan, Yapı Mikrotremor Ölçümleri Dr. Donat Fäh, Jeolojik
Enstitüsü (EPFL-IS); İsviçre Federal Kar ve Çığ ve Geoteknik Çalışmalar Prof. Akın Önalp, Prof.
Araştırmaları Enstitüsü (SLF), Davos; Studer Sarah Springman, Dr. Jan Laue, Yrd. Doç. Dr.
Mühendislik, Zürih; Virginia Teknoloji Enstitüsü K. Önder Çetin ve Doç. Dr. Bilge Siyahi,
ve Eyalet Üniversitesi (VT), Mimarlık ve Şehir Yapısal Hasarın Değerlendirmesi Prof. Polat
Çalışmaları Koleji; Pennsylvania Üniversitesi Gülkan, Prof. Muzaffer Elmas ve Dr. Pierino
(UP), Wharton Okulu - Risk Yönetimi ve Karar Lestuzzi, Verilerin İşlenmesi ve GIS çizimleri
İşlemleri Merkezi. Dr. Mustafa Taymaz, Ekrem Demirbaş, Dr. M.
Dinçer Köksal, Oktay Gökçe
H. Akman (BÜ-KRDAE), Walter J. Ammann
(SLF), Atilla Ansal (BÜ-KRDAE), Sami Arsoy
(SAÜ), Marc Badoux (EPFL), Sadık Bakır Atıf: Afet Risk Yönetimi Dünya Enstitüsü, 2004:
(ODTÜ), Murat Balamir (ODTÜ), Pierre-Yves Belediyeler için Sismik Mikrobölgeleme. Örnek
Bard (Grenoble Üniversitesi), Jonathan Bray Uygulamalar.
(Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley), Juliane
Büchheister (ETHZ-IGT), K. Önder Çetin www.DRMonline.net
(ODTÜ), Andreas Christen (ETHZ-IG), Barbara
Dätwyler (SDC), A. Demir (AİGM), S. Demir Ocak 2004
(AİGM) Ekrem Demirbaş (geçmişte AİGM
günümüzde TAUGM), Mine Demircioğlu (BÜ-
KRDAE), M. E. Durgun (AİGM), Muzaffer
Elmas (SAÜ), Mustafa Erdik (BÜ-KRDAE),
Ayfer Erken (İTÜ), Donat Fäh (ETHZ-IG),
Yasin Fahjan (BÜ-KRDAE), Liam Finn
(Kagawa Üniversitesi), Domenico Giardini
(ETHZ-IG), Oktay Gökçe (AİGM), Christian
Önsöz

17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi, depremlerin toplum ve ekonomi üzerinde meydana


getirebileceği yıkıcı etkileri açığa çıkarmıştır. Bu deprem sonrasındaki olumsuz etkilerin ardından
Afet İşleri Genel Müdürlüğü Türkiye’deki deprem riskini azaltmak amacı ile çeşitli girişimlerde
bulunmuştur.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM) “Deprem Risklerini Azaltmak
için Mikrobölgeleme” (MERM) adı verilen çalışmaya başlamıştır.
Afet Risk Yönetimi Dünya Enstitüsü (DRM), İsviçre Federal Dış İlişkiler Dairesi, İsviçre
Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı’nın (SDC) mali desteği ile bu projeyi yürütmüştür.
Projenin tasarlanmasına 1999 yılının Eylül ayında başlanmış ve proje Mart 2002-Şubat 2004
tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışma sonucunda, “Belediyeler için Sismik Mikrobölgeleme” genel başlığı altında aşağıdaki
proje belgeleri oluşturulmuştur: (1) Genişletilmiş Özet; (2) Sismik Mikrobölgeleme El Kitabı; ve,
(3) Örnek Uygulamalar, Bilimsel Son Durum Raporu ve Sürdürülebilir Uygulama için Yardımcı
Bilgiler Raporunu içeren Kaynak Bilgiler.
DRM, MERM Projesini Türkiye’den ve uluslararası katkılarla gerçekleştirmiştir:
Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (BÜ-KRDAE),
İstanbul; Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), Ankara; Sakarya Üniversitesi (SAÜ), Adapazarı;
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü Zürih, Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü (ETHZ-IGT); İsviçre
Federal Teknoloji Enstitüsü Zürih, Jeofizik Enstitüsü (ETHZ-IG); İsviçre Federal Teknoloji
Enstitüsü Lozan, Yapı Enstitüsü (EPFL-IS); İsviçre Federal Kar ve Çığ Araştırmaları Enstitüsü
(SLF), Davos; Studer Mühendislik, Zürih; Virginia Teknoloji Enstitüsü ve Eyalet Üniversitesi (VT),
Mimarlık ve Şehir Çalışmaları Koleji; Pennsylvania Üniversitesi (UP), Wharton Okulu - Risk
Yönetimi ve Karar İşlemleri Merkezi.
Burada sunulan çalışma “Örnek Uygulamalar” olarak tanımlanmıştır. Bu kaynak bilgiler
kapsamında Mikrobölgeleme El Kitabında önerilen yöntemin uygulanmasına örnek
oluşturmaktadır. Mıkrobölgeleme örnek uygulamaları iki bölgede (1) Adapazarı, (2) Gölcük,
İhsaniye ve Değirmedere yapılmıştır. Yürütülen çalışmalar farklı aşamalara ayrılabilir: mevcut
jeolojik ve geoteknik derlenmesi, deprem tehlikesinin belirlenmesi, mikrotremor okumaları,
mevcut geoteknik bilgi ve verilerin değerlendirilmesi, sıvılaşma olasılığı ve yamaç kayması
tehlikesinin belirlenmesi, sonuçların haritalanması ve bütün bulguların deüerlendirilmesi. Bunun
yanı sıra bir bakıma yapılan sismik mikrobölgeleme ile karşılaştırmak amacıyla 1999 depreminde
meydana gelen yapısal hasarın incelenmesi ve değerlendirilmesini yapabilmek için bir çaba
gösterilmiştir.
Teşekkür

Yerel ve idari yetkililer ile uluslararası üne sahip üniversitelerin farklı bölümlerini içeren, birbiri ile
sıkı olarak bağlantılı çalışmaları kapsayan bu boyutlardaki bir proje, ancak bütün katılımcı
grupların özverili desteği ile gerçekleştirilebilir. Bu konuda aşağıdaki kurum ve kişilere özel olarak
teşekkür edilmelidir:

- Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM) Genel Müdürü Dr. Mustafa Taymaz’a, eski
Genel Müdür Yardımcısı Ekrem Demirbaş’a, Oktay Gökçe’ye ve projenin gelişiminde
ve uygulanmasındaki işbirliğinden dolayı AİGM personeline.
- Projeyi mali olarak desteklediği ve gelecek uygulamalardaki ihtiyaçları karşılamak
amacı ile projenin kalıcılığının geliştirilmesine yönelik değerli katkıları için İsviçre
Federal Dış İlişkiler Dairesi, İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı’na (SDC), özellikle
Bayan Barbara Dätwyler ve Dr. Franz Stössel’e.
- Proje gruplarına yardım ve desteklerinden dolayı Kocaeli ve Sakarya illeri valilerine ve
pilot çalışmaların yapıldığı belediyelerin yetkililerine.
- Projenin her aşamasındaki önemli çabalarından dolayı Sakarya Üniversitesi Rektörü
Prof. Mehmet Durman’a.
- El Kitabı ile ilgili değerlendirmeleri ile, en güncel araştırmaların sonuçlarına dayanan
bilimsel son durum yöntemlerini içeren bir uluslararası standarda erişilmesini sağlayan
Teknik Danışma Kurulu üyelerine.
- Tanımlanan çalışmaların hazırlanmasında gösterdiği kararlılıktan dolayı proje
grubunun bütün üyelerine.
İÇİNDEKİLER
1. Giriş ...........................................................................................................................1-1
1.1. Kapsam ...................................................................................................................1-1
1.2. Mevcut Durum........................................................................................................1-3
1.3. Pilot Çalışma Bölgeleri...........................................................................................1-6
2. Pilot Bölgelerin Jeolojisi ve Geoteknik Özellikleri ................................................2-1
2.1. Giriş ........................................................................................................................2-1
2.2. Adapazarı Bölgesi ..................................................................................................2-1
2.2.1 Jeoloji .............................................................................................................2-1
2.2.2 Adapazarı Zeminleri.......................................................................................2-2
2.3. İzmit Bölgesi ..........................................................................................................2-3
2.3.1 Gölcük ve İhsaniye .........................................................................................2-3
2.3.2 Gölcük ............................................................................................................2-4
2.3.3 İhsaniye...........................................................................................................2-5
2.3.4 Değirmendere .................................................................................................2-5
3. Kuzeybatı Türkiye’de Adapazarı, Gölcük, Değirmendere ve İhsaniye’deki
Sismik Tehlikenin Değerlendirilmesi......................................................................3-1
3.1. Giriş ........................................................................................................................3-1
3.2. Tektonik Yapı .........................................................................................................3-1
3.3. Sismisite .................................................................................................................3-5
3.4. Yöntem ...................................................................................................................3-7
3.5. Sonuçlar ..................................................................................................................3-9
3.6. Tartışma ..................................................................................................................3-9
3.7. Davranış Spektrumları..........................................................................................3-22
3.8. Tasarıma Esas Spektrumlara Uyumlu Yer Hareketi.............................................3-22
4. Tek İstasyon Yöntemi ile Adapazarı ve Gölcük Şehirlerinde Yapılan Çevresel
Titreşim (Mikrotremor) Ölçümleri ve Değerlendirmesi.......................................4-1
4.1. Özet.........................................................................................................................4-1
4.2. Giriş ........................................................................................................................4-1
4.3. Arazi Çalışması ve Ölçüm Cihazları ......................................................................4-2
4.4. H/V Oranlarının Hesaplanması ..............................................................................4-2
4.5. Adapazarı Bölgesi için Sonuçlar ............................................................................4-5
4.5.1 Ölçümlerden Hesaplanan ve Yapay H/V Spektral Oranlarının
Karşılaştırılması............................................................................................4-12
4.5.2 Kuvvetli Yer Hareketi Kayıtları ve Çevresel Titreşimlerden Elde
Edilen H/V Spektral Oranlarının Karşılaştırılması.......................................4-15
4.6. Gölcük Bölgesi için Sonuçlar ...............................................................................4-16
4.6.1 Ölçümlerden Hesaplanan ve Yapay H/V Spektral Oranlarının
Karşılaştırılması............................................................................................4-21
4.6.2 Kuvvetli Yer Hareketi Kayıtları ve Çevresel Titreşimlerden Elde
Edilen H/V Spektral Oranlarının Karşılaştırılması.......................................4-23
5. Geoteknik Saha Özelliklerinin Belirlenmesi ..........................................................5-1
5.1. Giriş ........................................................................................................................5-1
5.2. Yerel Zemin Koşulları ............................................................................................5-1
5.2.1 Genel Düşünceler ...........................................................................................5-1
5.2.2 Mevcut Veri....................................................................................................5-1
5.2.3 Verilerin Tutarlılığı ve Temsili Sondajların Seçilmesi ..................................5-8
5.2.4 Veri Olmayan Hücrelerin İnterpolasyonu ve Hipotetik Sondajlar ...............5-17
5.3. Zemin Sınıflandırması ..........................................................................................5-17
5.3.1 Üst 30 metredeki Kayma Dalgası Hızının Değişimi ....................................5-18
5.4. Hipotetik Sondajların Türk Yönetmeliğine Göre Sınıflandırılması .....................5-21
5.5. Hipotetik Sondajların NEHRP Yaklaşımına (BSSC 2001)
Göre Sınıflandırılması ..........................................................................................5-25
6. Zemin Davranış Analizleri.......................................................................................6-1
6.1. Üst 30 m ve Ana Kaya Arasındaki Kayma Dalgası Hızı .......................................6-1
6.2. Girdi Verisi Önkoşulları .........................................................................................6-4
6.2.1 Deprem Veri Dosyası .....................................................................................6-4
6.2.2 Zemin Profili ..................................................................................................6-4
6.2.3 Malzeme Parametreleri...................................................................................6-4
6.2.4 Toplam Birim Hacim Ağırlığı ........................................................................6-5
6.2.5 Yeraltı Suyu Seviyesi .....................................................................................6-5
6.3. Saha Davranış Analizlerinin Sonuçları...................................................................6-7
7. Sismik Zemin Sıvılaşmasını Değerlendirme Yöntemleri ......................................7-1
7.1. Giriş ........................................................................................................................7-1
7.2. Sıvılaşma Potansiyelinin Değerlendirilmesi...........................................................7-2
7.2.1 Sıvılaşabilir Zeminler .....................................................................................7-2
7.3. Tetiklenme Potansiyelinin Değerlendirilmesi ........................................................7-6
7.3.1 SPT’ye Dayanan Mevcut Korelasyonlar ........................................................7-6
7.3.2 Önerilen SPT’ye Bağlı Korelasyon ................................................................7-8
7.3.3 İnce Dane İçeriği için Düzenlemeler ............................................................7-13
7.3.4 Manyitüde Bağlı Süre Etkisi ........................................................................7-13
7.3.5 Efektif Jeolojik Gerilme için Düzeltmeler ...................................................7-14
7.4. Sakarya ve Gölcük Şehirleri için Sıvılaşma Tetiklenmesinin CBS-Esaslı
Belirlenmesi..........................................................................................................7-15
8. Yamaç Kayması Tehlikesi .......................................................................................8-1
8.1. Giriş ........................................................................................................................8-1
8.2. Analiz İşlemleri ve Stabilitenin Değerlendirilmesi ................................................8-2
8.3. Hesaplamalar için Parametreler..............................................................................8-3
8.3.1 Şev Malzemesinin Kayma Mukavemeti.........................................................8-3
8.3.2 Zemin Yüzeyindeki En Büyük Yer İvmesi ....................................................8-3
8.3.3 Şev Açısı.........................................................................................................8-3
8.4. KoeriSlope Kullanılarak Şev Stabilitesinin Hesaplanması ....................................8-3
8.4.1 Şev Stabilitesi Çalışması için Gerekli Veriler ................................................8-4
8.4.2 Analizin Çıktısı...............................................................................................8-4
9. Yapısal Hasar Üzerine Yardımcı Bilgiler Raporu; Adapazarı için Bir Yapı
Hasarı İncelemesinin Geliştirilmesi Ve Uygulanması: Değerlendirme
ve Zemin Koşulları ile İlişki.....................................................................................9-1
9.1. Genişletilmiş Özet ..................................................................................................9-1
9.2. Adapazarı’nda Yıkılmış Binaların Derlenmesi ......................................................9-3
9.2.1 Giriş ................................................................................................................9-3
9.2.2 Bina Morfolojisi .............................................................................................9-3
9.2.3 Mimari ve Yapısal Özellikler .........................................................................9-5
9.2.4 Kolon ve Duvar İndisleri ................................................................................9-8
9.2.5 Sonuçlar........................................................................................................9-10
9.3. Türkiye’de Deprem Hasarlarinin Değerlendirilmesi............................................9-11
9.3.1 Giriş ..............................................................................................................9-11
9.3.2 Deprem Sonrası Hasar Tespiti......................................................................9-11
9.3.3 Genel Yorum ................................................................................................9-12
9.3.4 DSAHD İçerdiği Bilgi..................................................................................9-13
9.4. Adapazarı’nda Sahaya Özel Geoteknik Sınıflandırma ve Bina Hasarının
Değerlendirilmesi .................................................................................................9-15
9.4.1 Giriş ..............................................................................................................9-15
9.4.2 Yardımcı Bilgiler..........................................................................................9-15
9.4.3 Yüzeysel Çökellerin Zemin Davranışı Üzerindeki Etkisi ............................9-18
9.4.4 İdealize Edilmiş Zemin Profili ve Özellikleri ..............................................9-21
9.4.5 İdealize Davranış Spektrumunun Geliştirilmesi...........................................9-21
9.4.6 Bina Stoğuna ve Hasar Dağılımına Genel Bir Bakış....................................9-24
9.4.7 Yerel Zemin Koşullarının Yapısal Hasar Üzerindeki Etkilerinin
Belirlenmesi..................................................................................................9-27
9.4.8 Sonuçlar........................................................................................................9-29
10. Coğrafi Bilgi Sistemlerini (CBS) Kullanarak Haritalama..................................10-1
10.1. Özet.......................................................................................................................10-1
10.2. Giriş ......................................................................................................................10-1
10.3. Tasarim ve Alımlar...............................................................................................10-1
10.3.1 Ofis ...............................................................................................................10-1
10.3.2 Donanım .......................................................................................................10-2
10.3.3 Yazılım .........................................................................................................10-3
10.3.4 Hizmet ..........................................................................................................10-3
10.3.5 Personel ........................................................................................................10-3
10.4. Eğitim Programı ...................................................................................................10-3
10.5. Ham Veri ..............................................................................................................10-3
10.5.1 İşlem .............................................................................................................10-3
10.5.2 Veritabanı Tasarımı ......................................................................................10-4
10.5.3 Dijital Formata Dönüştürme İşlemi..............................................................10-7
10.5.4 Diğer Faaliyetler...........................................................................................10-7
10.6. Koordinat Sistemleri.............................................................................................10-7
10.7. Öneriler ve Sonuç .................................................................................................10-7
11. Değerlendirme ve Yorum.......................................................................................11-1
11.1. Genel.....................................................................................................................11-1
11.2. Zemin Sınıflandırması ..........................................................................................11-1
11.2.1 Adapazarı Bölgesi ........................................................................................11-2
11.2.2 Gölcük Bölgesi .............................................................................................11-2
11.3. Zemin Büyütmesi .................................................................................................11-2
11.3.1 Adapazarı Bölgesi ........................................................................................11-3
11.3.2 Gölcük Bölgesi .............................................................................................11-3
11.3.3 Yer Hareketine Göre Sismik Mikrobölgeleme.............................................11-3
11.4. Sıvılaşma Olasılığı................................................................................................11-5
11.5. Yamaç Kayması Tehlikesi....................................................................................11-7
12. Kaynaklar................................................................................................................12-1
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1.1. Bölgenin jeolojik haritası üzerinde pilot bölgelerin konumu ......................................................... 1-1
Şekil 1.2. GTOPO30 ve mevcut yerel jeoloji haritaları kullanılarak oluşturulan Adapazarı ve çevresinin
topoğrafyası (Komazawa vd., 2002’den).................................................................................................. 1-7
Şekil 1.3. Komazawa vd. (2002) tarafından elde edilen bulgulara göre Adapazarı’ndaki basen
derinliğinin değişimi. ................................................................................................................................ 1-8
Şekil 2.1. Pilot bölgelerin konumu ve genel jeolojisi ..................................................................................... 2-1
Şekil 2.2. Çalışma yapılan bölgenin statigrafik kolonu .................................................................................. 2-4
Şekil 3.1. Çalışma bölgelerinin yer bulduru haritası ...................................................................................... 3-1
Şekil 3.2. Marmara Denizi bölgesinde Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batı kolundaki aktif faylar
(Barka ve Kadinsky-Cade, 1988).............................................................................................................. 3-2
Şekil 3.3. Bölgenin aktif faylarını gösteren harita (Şaroğlu vd., 1992) .......................................................... 3-2
Şekil 3.4. Marmara Bölgesi’nin son yüzyıldaki aktif fayları (Akyüz vd., 2000)............................................ 3-3
Şekil 3.5 Ifremer RV Le Suroit gemisi ile yapılan incelemelerden elde edilen en güncel yüksek
çözünürlüklü batimetri haritası tek parça ve muntazam devam eden yanal atımlı fay sistemini
göstermektedir (LePichon vd., 2001)........................................................................................................ 3-3
Şekil 3.6. (A) Doğu Akdeniz Bölgesi’nin basitleştirilmiş tektonik haritası, (B) Marmara Denizi ve
çevresinin sismotektonik haritası (Yaltırak, 2002) ................................................................................... 3-4
Şekil 3.7 Bu çalışma kapsamında geliştirilen parçalı faylanma modeli ......................................................... 3-5
Şekil 3.8. Marmara Denizi ve çevresindeki tarihsel depremler (Ambraseys ve Finkel, 1991’den)................ 3-5
Şekil 3.9. Geçmiş yüzyıldaki sismisite ........................................................................................................... 3-6
Şekil 3.10. Karakteristik deprem modeli için manyitüd olasılık yoğunluğunun tanımlanması. ................... 3-11
Şekil 3.11. Tekrarlama ilişkilerinin grafiksek olarak karşılaştırılması ......................................................... 3-11
Şekil 3.12. Zamana bağlı olasılıkların, tekrarlama modeli için 50 ve 5 yıla karşı gelen meydana
gelme zaman aralıkları için hassaslığı (Abrahamson, 2000’den)............................................................ 3-12
Şekil 3.13. NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı
gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)............................................................ 3-12
Şekil 3.14. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). ................................ 3-13
Şekil 3.15. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). .................. 3-13
Şekil 3.16. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). .................. 3-14
Şekil 3.17. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli). ............................. 3-14
Şekil 3.18. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Yenilenme modeli). ............. 3-15
Şekil 3.19. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli). ............... 3-15
Şekil 3.20. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). ................................ 3-16
Şekil 3.21. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). .................. 3-16
Şekil 3.22. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). .................. 3-17
Şekil 3.23. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli). ............................. 3-17
Şekil 3.24. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli) ................ 3-18
Şekil 3.25. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli). ............... 3-18
Şekil 3.26. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %40 aşılma
olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). ................................ 3-19
Şekil 3.27. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %40 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli).. ................. 3-19
Şekil 3.28. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %40 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). .................. 3-20
Şekil 3.29. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %40 aşılma
olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). ................................ 3-20
Şekil 3.30. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). .................. 3-21
Şekil 3.31. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma
olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). .................. 3-21
Şekil 3.32. NEHRP (1997) Üniform Tehlike Davranış Spektrumu.............................................................. 3-22
Şekil 3.33. R16 Hücresi için Davranış Spektrumu Uyumlu Yatay Yer Hareketi (NEHRP B/C
Yerel Zemin Koşulları için).................................................................................................................... 3-24
Şekil 3.34. R16 Hücresi için Davranış Spektrumu Uyumlu Düşey Yer Hareketi (NEHRP B/C
Yerel Zemin Koşulları için).................................................................................................................... 3-24
Şekil 4.1. Adapazarı’ndaki mikrotremor ölçümleri; ADU ve ADC (Kudo vd., 2002) ve YEN, SRF, TEK,
ERE, SIC (Yamanaka vd., 2001) noktalarındaki S-dalgası hızı profilleri ağ ölçümlerinden elde
edilmiştir. BAB, HAS, GEN, SEK ve SKR kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonlarıdır. .......................... 4-4
Şekil 4.2. Gölcük’teki mikrotremor ölçümleri; GLF ve GLH (Kudo vd., 2002) noktalarındaki S-dalgası hızı
profilleri ağ ölçümlerinden elde edilmiştir. DMD, FOC, LOJ, GYM, GEM ve PIR kuvvetli yer hareketi
kayıt istasyonlarıdır. ................................................................................................................................. 4-5
Şekil 4.3. Adapazarı bölgesinde ölçülen hakim rezonans frekansları (Değerler Hz birimindedir);
Benzer H/V spektral oranları A ve E arasında değişen tablo ile verilmiştir. ............................................ 4-7
Şekil 4.4. A bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ac06_u01 ölçümü). ............................ 4-8
Şekil 4.5. B bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ac07_u05 ölçümü).............................. 4-8
Şekil 4.6. C bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ab08_r01 ölçümü). ............................. 4-9
Şekil 4.7. D bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ay11_c01 ölçümü). ............................ 4-9
Şekil 4.8. E bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ab11_u01 ölçümü)............................ 4-10
Şekil 4.9. Adapazarı’nda hakim frekans değişimini gösteren harita. Ağ ölçümleri yapılan noktalar sarı
dairelerle, artçı şokların kaydedildiği noktalar sarı üçgenlerle gösterilmiştir. ........................................ 4-11
Şekil 4.10. Adapazarı’nda hakim frekansa karşı gelen H/V oranlarının genliklerini gösteren harita........... 4-12
Şekil 4.11. ADU gözlem noktasında yapılan mikrotremor ölçümlerinden elde edilen (mavi eğri: klasik
yöntem; yeşil eğri: FTAN yöntemi) ve bilgisayarda yapay olarak üretilen (siyah eğri) H/V oranları.
Hakim moddaki (kırmızı eğri) ve ilk yüksek moddaki (pembe eğri) Rayleigh dalgasının eliptikliği de
gösterilmiştir. H/V spektral oranları log10 tabanında verilmiştir. .......................................................... 4-14
Şekil 4.12. ADC noktasında gözlenen H/V oranları (mavi eğri: klasik yöntem; yeşil eğri:
FTAN yöntemi). ..................................................................................................................................... 4-15
Şekil 4.13. HAS sahasında mikrotremor ölçümlerinden (mavi eğri: klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN
yöntemi) ve KRDAE tarafından sağlanan kuvvetli yer hareketi kayıtlarından (sarı eğri: klasik
yöntem; kırmızı eğri: FTAN yöntemi) elde edilen H/V oranlarının karşılaştırılması............................. 4-16
Şekil 4.14. Gölcük bölgesinde ölçülen hakim rezonans frekansları (Değerler Hz birimindedir). ................ 4-17
Şekil 4.15. A bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gg01_u01 ölçümü). ........................ 4-18
Şekil 4.16. B bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gh02_c02_foc ölçümü) .................. 4-18
Şekil 4.17. C bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gg02_r03 ölçümü) .......................... 4-19
Şekil 4.18. D bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gg03_u04 ölçümü) ......................... 4-19
Şekil 4.19. Gölcük’te hakim frekansın değişimini gösteren harita. .............................................................. 4-20
Şekil 4.20. Gölcük’te hakim frekansa karşı gelen H/V oranlarının genliklerini gösteren harita. ................. 4-21
Şekil 4.21. GLF gözlem noktasında yapılan mikrotremor ölçümlerinden elde edilen (mavi eğri: klasik
yöntem; yeşil eğri: FTAN yöntemi) ve bilgisayarda yapay olarak üretilen (siyah eğri) H/V oranları.
Hakim moddaki (kırmızı eğri) ve ilk yüksek moddaki (pembe eğri) Rayleigh dalgasının
eliptikliği de gösterilmiştir...................................................................................................................... 4-22
Şekil 4.22. GLH gözlem noktasında yapılan mikrotremor ölçümlerinden elde edilen (mavi eğri: klasik
yöntem; yeşil eğri: FTAN yöntemi) ve bilgisayarda yapay olarak üretilen (siyah eğri) H/V oranları.
Hakim moddaki (kırmızı eğri) ve ilk yüksek moddaki (pembe eğri) Rayleigh dalgasının eliptikliği de
gösterilmiştir. .......................................................................................................................................... 4-23
Şekil 4.23. FOC sahasında mikrotremor ölçümlerinden (mavi eğri: klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN
yöntemi) ve USGS veritabanından alınan kuvvetli yer hareketi kayıtlarından (sarı eğri: klasik yöntem;
kırmızı eğri: FTAN yöntemi) elde edilen H/V oranlarının karşılaştırılması. Kuvvetli yer hareketi
verilerinden en büyük yatay ivmesi 15 mg’den büyük olan 6 deprem analiz için seçilmiştir................. 4-24
Şekil 5.1. Tekil bir sondajın özeti (http://peer.berkeley.edu/turkey/adapazari); ileri adımlardaki
çalışmalarda kullanılmadığı için bu sondajın yeri verilmemiştir. ............................................................. 5-2
Şekil 5.2. Adapazarı’nda Q10 hücresi için veri dosyası. ................................................................................ 5-3
Şekil 5.3. Adapazarı’nda Q10 hücresi için sondaj logu.................................................................................. 5-4
Şekil 5.4. Adapazarı’nda Q10 hücresi için CPTU verileri. ............................................................................ 5-5
Şekil 5.5. AİGM veritabanının bir sondaj için çıktıları. Bu fazla bilgi olan bir sondaja örnektir................... 5-6
Şekil 5.6. Adapazarı için mevcut sondajların yerleri; Mavi noktalar (içinde nokta olan daireler) AİGM
veritabanındaki sondajların yerleridir. Kırmızı noktalar Sakarya Üniversitesi’nden elde edilen
verilerin yerlerini göstermektedir (üçgenler CPT, kareler sondaj verileridir)........................................... 5-7
Şekil 5.7. Gölcük için mevcut sondajların yerleri; Mavi noktalar (içinde nokta olan daireler) AİGM
veritabanındaki sondajların yerleridir. Kırmızı noktalar, Sakarya Üniversitesi’nden elde edilen
verilerin yerlerini göstermektedir (kareler sondaj verileridir)................................................................... 5-8
Şekil 5.8. Üniform derecelenmiş kumlarda farklı enerji seviyelerindeki penetrasyon deneylerinden vuruş
sayısı (DPH, DPL ve DPL-S eğrileri bu çalışma ile ilgili değildir) ve birim ağırlık (solda) veya relatif
sıkılık (sağda) arasındaki ilişki (DIN 4094). SPT eğrisi bu çalışma için kullanılmıştır.
Bu grafik sadece Nk değerlerinin 3 ve 50 arasında değiştiği durumlar için geçerlidir. ........................... 5-10
Şekil 5.9. Adapazarı’nda Q10 hücresi için temsili sondaj............................................................................ 5-12
Şekil 5.10. Gölcük’te P4 hücresi için mevcut iki sondaj .............................................................................. 5-13
Şekil 5.11. Gölcük’te P4 hücresi için seçilen temsili sondaj ........................................................................ 5-14
Şekil 5.12. Gölcük’te J6 hücresi için mevcut üç farklı sondaj...................................................................... 5-15
Şekil 5.13. Gölcük’te J6 hücresi için seçilen temsili sondaj......................................................................... 5-16
Şekil 5.14. Gölcük’te interpolasyon ile elde edilen sondajların bulunduğu bölge mavi ile gösterilmiştir.
Taralı alanlar, veri ekstrapolasyonunun yapılmadığı bölgeleri göstermektedir. ..................................... 5-17
Şekil 5.15. Adapazarı’nda Q10 hücresinde kayma dalgası hızını elde etmek için farklı yöntemlerin
karşılaştırılması....................................................................................................................................... 5-20
Şekil 5.16. Q10 hücresi için elde edilen ve ideal bir model olarak düzenlenen kayma dalgası hızının
derinlikle değişimi. Bunun için yapılan işlemler, şeklin solunda tablo halinde görülmektedir. Bütün
kayma dalgası hızı hesaplamaları bir Excel dosyası olarak özetlenmiş ve Ek 2.2’de verilmiştir. .......... 5-20
Şekil 5.17. Türkiye Deprem Yönetmeliği’nde yerel zemin sınıflarının belirlenmesi için tablolar
(Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 1997).................................................................................................. 5-23
Şekil 5.18. Adapazarı için yerel zemin sınıfları ........................................................................................... 5-24
Şekil 5.19 Gölcük için yerel zemin sınıfları ................................................................................................. 5-25
Şekil 5.20. NEHRP yaklaşımda C-E zemin sınıflarına göre yapılan sınıflandırma (BSSC, 2001) ............. 5-26
Şekil 5.21. Adapazarı için NEHRP’a göre sınıflandırma. Sıvılaşma potansiyeli olan bölgeler için
sınıflandırma (F sınıfı), projenin görev paylaşımı nedeni ile bu aşamada yapılmamıştır ....................... 5-28
Şekil 5.22. Gölcük için NEHRP’a göre sınıflandırma. Sıvılaşma potansiyeli olan bölgeler için
sınıflandırma (F sınıfı), projenin görev paylaşımı nedeni ile bu aşamada yapılmamıştır ....................... 5-29
Şekil 6.1. Kudo tarafından verilen ADU ve ADC ağ ölçüm noktalarının Adapazarı pilot çalışma
bölgesindeki hücrelere göre paylaşımı (Laue vd., 2003). ........................................................................ 6-2
Şekil 6.2. Kudo tarafından verilen GLF ve GLH ağ ölçüm noktalarının Gölcük pilot çalışma
bölgesindeki hücrelere göre paylaşımı (Laue vd., 2003). ........................................................................ 6-3
Şekil 6.3. Adapazarı için En Büyük Yatay İvme (EBİ) dağılımının g (m/s2)’nin katları olarak
gösterimi ................................................................................................................................................... 6-8
Şekil 6.4. Gölcük için En Büyük Yatay İvme (EBİ) dağılımının g (m/s2)’nin katları olarak gösterimi. ....... 6-9
Şekil 7.1. Zemin Sıvılaşma Mühendisliği’nde başlıca aşamalar .................................................................... 7-2
Şekil 7.2. Modifiye Çin Kriterleri (Finn vd., 1994’den)................................................................................. 7-4
Şekil 7.3. Siltli ve killi kumların sıvılaşma olasılığı (Andrews ve Martin, 2000’den) ................................... 7-4
Şekil 7.4 MW≈7.5 büyüklüğündeki depremler ve farklı ince dane oranları için NCEER Çalışma Grubu
tarafından önerilen Düşük Tekrarlı Gerilme Oranı seviyelerindeki düzeltmeleri de içeren Eşdeğer
Üniform Tekrarlı Gerilme Oranı ve SPT N1,60-Değeri arasındaki ilişki (Seed vd., 1986’den
düzenlenmiştir). ........................................................................................................................................ 7-7
Şekil 7.5. (a) Sakarya ve (b) Gölcük şehirleri için sıvılaşma değerlendirme çalışmalarında kullanılan
sondajların yerleri ................................................................................................................................... 7-16
Şekil 7.6. 17 Ağustos Kocaeli Depremi’nden sonra Sakarya’daki sıvılaşma meydana gelme
potansiyelinin, sıvılaşma olasılığına göre ifade edilmesi........................................................................ 7-17
Şekil 7.7. 17 Ağustos Kocaeli Depremi’nden sonra Gölcük’teki sıvılaşma meydana gelme potansiyeli..... 7-18
Şekil 8.1. Tipik bir şev kesiti.......................................................................................................................... 8-1
Şekil 8.2. Şev açısı (β), sismik katsayı (A) ve en düşük stabilite sayısı (N1) arasındaki ilişki
(Siyahi,1998) ............................................................................................................................................ 8-2
Şekil 8.3. KoeriSlope Uygulamasının Ana Diyalog Arayüzü ........................................................................ 8-4
Şekil 8.4. KoeriSlope uygulamasının çıktısı................................................................................................... 8-5
Şekil 9.1. Bina lokasyonları............................................................................................................................ 9-4
Şekil 9.2. Yüksekliğe göre bina lokasyonları ................................................................................................. 9-4
Şekil 9.3. Örnekteki bina yüksekliği dağılımı ................................................................................................ 9-5
Şekil 9.4. Yumuşak kata göre dağılım............................................................................................................ 9-6
Şekil 9.5. Burulma düzensizliğinin örnek içindeki durumu ........................................................................... 9-6
Şekil 9.6. Planda düzensizlik durumu ............................................................................................................ 9-7
Şekil 9.7. Zemin seviyesinde ara kat olması durumu ..................................................................................... 9-7
Şekil 9.8. y-doğrultusundaki duvar ve kolon indisleri.................................................................................... 9-8
Şekil 9.9. x-doğrultusundaki duvar ve kolon indisleri.................................................................................... 9-9
Şekil 9.10. Yeterli olarak derecelendirilen binalar ......................................................................................... 9-9
Şekil 9.11. Güçlendirmenin gerekli görüldüğü binalar................................................................................. 9-10
Şekil 9.12. Yıkılması gerekli görülen binalar............................................................................................... 9-10
Şekil 9.13. Türkiye’deki yapı stoğunun kullanımına göre dağılımı ............................................................. 9-11
Şekil 9.14. Adapazarı Bölgesi’nin ana jeolojik birimleri (Bakır vd., 2002’den) .......................................... 9-16
Şekil 9.15. Adapazarı merkezindeki mahalleler ve ana kaya derinliğinin değişimi (Bakır vd., 2002)......... 9-16
Şekil 9.16. Adapazarı’nda 17 Ağustos depremi için sıvılaşma değerlendirmesi (Bakır vd., 2002’den)....... 9-17
Şekil 9.17. AİGM tarafından sağlanan Geoteknik Veritabanından mevcut VS ile SPT ilişkisini
gösteren veriler (PEER verileri gri kareler olarak gösterilmiştir) ........................................................... 9-18
Şekil 9.18. Geoteknik veritabanından alınan mevcut VS – SPT korelasyon verileri kullanılarak
oluşturulan regresyon eğrisi ( ±1 standart sapma ile beraber) ................................................................ 9-19
Şekil 9.19. Şekil 9.18’deki veri noktaları için PI Aralıkları ......................................................................... 9-19
Şekil 9.20. Adapazarı’nda yüzeye yakın yumuşak çökeller için tahmin edilen eşdeğer VS ve sönüm
oranı değerleri aralığı.............................................................................................................................. 9-20
Şekil 9.21. Yüzeydeki çökellerin zemin yüzeyindeki davranış üzerindeki etkilerini belirlemek için
kullanılan idealize zemin davranışı modeli............................................................................................. 9-21
Şekil 9.22. Derin sondajlar, idealize zemin profili ve kayma dalgası hızının değişimi
(Bakır vd., 2002’den).............................................................................................................................. 9-22
Şekil 9.23. Adapazarı’ndaki sağlam sahalar için sahaya özel spektrumların oluşturulması için eğriler....... 9-23
Şekil 9.24. Yumuşak ve katı zemin özelliklerine sahip sahalar için örnek spektrumlar (serbest yüzey
spektrumu, Adapazarı kaydının davranış spektrumunun düzlenmiş halidir. Yumuşak saha spektrumu,
spektral davranış için oluşturulan zarfın üst sınırını temsil etmektedir) ................................................. 9-24
Şekil 9.25. Sondaj lokasyonları ile yıkılan ve ağır hasar gören binaların, sondaj loglarının üst
10 m’sindeki zemin katılığı verilerine göre dağılımı (noktalı çizgi ile işaretlenen alan, farklı biçimde
ve seviyedeki temel yer değiştirmelerinin yaygın olarak gözlendiği bölgeyi kaplamaktadır) ................ 9-26
Şekil 9.26. İzmit Caddesi üzerindeki sağlam zeminlerdeki bina hasarları - 7 ve 9 numaralı mahallelerin
arasındaki sınır çizgisi. ........................................................................................................................... 9-27
Şekil 9.27. Yumuşak zeminler üzerindeki bina hasarları – 12 numaralı mahalle......................................... 9-28
Şekil 9.28. Spektral ivme değerlerinin T = 0.2 sn periyodu için değişimi.................................................... 9-30
Şekil 9.29. Spektral ivme değerlerinin T = 0.5 sn periyodu için değişimi ve yıkılan binaların yerleri
(koyu gri ile taralı alanlar yumuşak zeminleri göstermektedir). ............................................................. 9-31
Şekil 10.1. DRM AİGM MERM Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Proje Merkezi, Ankara,
Türkiye – Ofisin görüntüsü..................................................................................................................... 10-1
Şekil 10.2. DRM DEZA tarafından hibe edilen A0 tarayıcı ve A0 ploter + A3 renkli lazer yazıcı. ............ 10-2
Şekil 10.3. DRM DEZA tarafından hibe edilen, P4 1.4 GHz, 2 GB Ram özelliklerine sahip sekiz
çalışma istasyonundan bir tanesi............................................................................................................. 10-2
Şekil 10.4. Parametreler arasındaki ilişkiler ................................................................................................. 10-5
Şekil 10.5. Sondaj veritabanının ilk ara yüzü ve MERM için tasarlanan tek sayfalık yapısal
hasar formu. ............................................................................................................................................ 10-6
Şekil 11.1. Adapazarı bölgesindeki jeolojik birimler ................................................................................... 11-8
Şekil 11.2. Adapazarı’nda yükseklik değişimi ............................................................................................. 11-8
Şekil 11.3. Adapazarı için Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre zemin sınıflandırması................................. 11-9
Şekil 11.4. Adapazarı için NEHRP’a göre zemin sınıflandırması.............................................................. 11-10
Şekil 11.5. Adapazarı için eşdeğer kayma dalgası hızına göre zemin sınıflandırması ............................... 11-11
Şekil 11.6. Gölcük bölgesindeki jeolojik birimler...................................................................................... 11-12
Şekil 11.7. Gölcük’teki yükseklik değişimi................................................................................................ 11-12
Şekil 11.8. Gölcük için Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre zemin sınıflandırması ................................... 11-13
Şekil 11.9. Gölcük için NEHRP’a göre zemin sınıflandırması .................................................................. 11-14
Şekil 11.10. Gölcük için eşdeğer kayma dalgası hızına göre zemin sınıflandırması .................................. 11-15
Şekil 11.11. Adapazarı’nda zemin davranış analizleri ile hesaplanan ortalama spektral ivmelerin
değişimi ................................................................................................................................................ 11-16
Şekil 11.12. Adapazarı’nda eşdeğer kayma dalgası hızından hesaplanan spektral büyütme...................... 11-17
Şekil 11.13. Adapazarı’nda mikrotremor H/V oranlarından hesaplanan spektral büyütme ....................... 11-18
Şekil 11.14. Gölcük’te zemin davranış analizleri ile hesaplanan ortalama spektral ivmelerin değişimi .... 11-19
Şekil 11.15. Gölcük’te eşdeğer kayma dalgası hızından hesaplanan spektral büyütme ............................. 11-20
Şekil 11.16. Gölcük için yer sarsıntısına göre bölgeleme haritası. Her hücre için üst üste düşen bölgeler,
zemin davranış analizlerinden elde edilen ortalama spektral ivme haritası ve eşdeğer kayma dalgası
hızından hesaplanan spektral büyütme haritasından belirlenmiştir....................................................... 11-21
Şekil 11.17. Gölcük’te yer hareketi haritasının jeolojik formasyonlarla karşılaştırılması.......................... 11-22
Şekil 11.18. Adapazarı için yer sarsıntısına göre bölgeleme haritası. Her hücre için üst üste düşen
bölgeler, zemin davranış analizlerinden elde edilen ortalama spektral ivme haritası ve eşdeğer
kayma dalgası hızından hesaplanan spektral büyütme haritasından belirlenmiştir............................... 11-23
Şekil 11.19. Adapazarı’nda sıvılaşma olasılığının değişimi....................................................................... 11-24
Şekil 11.20. Adapazarı’nda yamac kayması tehlikesinin değişimi............................................................. 11-25
Şekil 11.21. Gölcük’te yamaç kayması tehlikesinin değişimi .................................................................... 11-26

TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 3.1. 1500 yılından günümüze kadar olan depremler ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın Marmara
Bölgesi’ndeki Kuzey Bölümü için önerilen parçalı faylanma modeli. ..................................................... 3-6
Tablo 3.2. Fay parçaları ile ilgili karakteristik ve tekrarlama modellerinin parametreleri. ............................ 3-7
Tablo 4.1. Kudo vd. (2002) tarafından Adapazarı’ndaki iki istasyon için önerilen
S-dalgası hızı profilleri ........................................................................................................................... 4-13
Tablo 4.2. Kudo vd. (2002) tarafından Gölcük’teki iki saha için önerilen S-dalgası hızı profilleri. ............ 4-21
Tablo 7.1. Sıvılaşma değerlendirme analizleri için incelenen ve kullanılan sondaj logları ve SPT
vuruş sayısı değerlerinin özeti ................................................................................................................ 7-16
Tablo 8.1. Adapazarı ve Gölcük bölgelerinde şev stabilitesi hesaplamaları için
kayma mukavemeti açısı........................................................................................................................... 8-3
Tablo 9.1. Adapazarı’ndaki Bina Hasar İstatistikleri (Bakır vd., 2002’den) ................................................ 9-25
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-1
Ocak 2004

1. GİRİŞ
Atilla Ansal, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem
Mühendisliği Bölümü

1.1. KAPSAM
Mikrobölgeleme El Kitabı’nda önerilen mikrobölgeleme yönteminin uygulanabilirliğini
göstermek ve denemek için iki pilot bölgede mikrobölgeleme çalışması yapılmıştır: (1)
Adapazarı, (2) Gölcük, İhsaniye ve Değirmendere. Pilot çalışmalar için iki bölgenin
(Adapazarı ve Gölcük-İhsaniye-Değirmedere) seçilmesine, Afet İşleri Genel Müdürlüğü
(AİGM) ile 30 Temmuz 2001’de yapılan toplantıda karar verilmiştir. Seçilen bölgelerin
konumları ve genel jeolojik özellikleri Şekil 1.1’de gösterilmiştir.
Kuaterner
Holosen
Pliosen
Oligosen
Devonyen
Volkanik

Şekil 1.1. Bölgenin jeolojik haritası üzerinde pilot bölgelerin konumu

Pilot bölgelerdeki mikrobölgeleme çalışmaları, Türkiye’den Boğaziçi, Ortadoğu


Teknik, Sakarya Üniversiteleri, Afet İşleri Genel Müdürlüğü ile İsviçre’den İsviçre Federal
Teknoloji Enstitüsü’nün Jeofizik Enstitüsü, Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü (Zürih),
Yapı Mühendisliği Enstitüsü (Lozan) ve Studer Mühendislik ve Dünya Afet Risk Yönetimi
Enstitüsü’nden araştırmacıların katılımı ile yapılmıştır.
Uygulanan yöntem, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma
Enstitüsü’nde 13-14 Haziran 2002 ve 25-26 Ocak 2003 tarihlerinde yapılan Kavram (Ansal
vd., 2002a) ve Sentez (Ansal vd., 2003) toplantılarında çalışmaya katılan araştırmacılar
arasında varılan konsensüsü esas almıştır.
Araştırma Çalışma Grubunun Raporu’ndaki son revizyonlar (7 Mayıs 2003 tarihli 2C
Bölümü – Uygulama Çalışmaları), Zürih, İsviçre’de 2-3 Haziran 2003 tarihlerinde yapılan
Teknik Danışma Kurulu Toplantısından sonra, Teknik Danışma Kurulu’nun raporuna
(TAB, 2003) göre düzenlenmiştir. Bu revizyonlar, esas olarak yer sarsıntısına göre
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-2
Ocak 2004

bölgeleme parametreleri ve sıvılaşma olasılığının bulunması için uygulanan yöntem ile


ilgilidir. Uygulanan yöntemler detaylı olarak 11. Bölümde açıklanmıştır.
Mikrobölgeleme çalışmaları ile ilgili faaliyetlerin bir kısmı eş zamanlı, bir kısmı ise
ardışık aşamalar şeklinde yapılmıştır. İlk aşama, önceden farklı amaçlar için yapılan
çalışmalardan elde edilen geoteknik ve jeolojik verilerin toplanmasını içermiştir. Mevcut
verilerin büyük bir bölümü Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Önalp tarafından sağlanmıştır.
Mevcut verileri tamamlamak için sınırlı sayıda ilave yüzey altı araştırmalarda yine Prof.
Önalp yönetiminde yapılmıştır. İkinci grup veriler, Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nden
Ekrem Demirbaş tarafından sağlanmıştır. Bu veriler, analiz ve değerlendirme için İsviçre
Federal Teknoloji Enstitüsü, Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü’ne (Zürih) gönderilmiştir.
Bütün mevcut geoteknik veri, DRM’den Dr. Köksal ve AİGM’den O. Gökçe denetiminde
Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nde (AİGM) Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) formatına
çevrilmiştir.
Çalışmanın ikinci aşaması, mikrobölgeleme çalışması için deprem tehlikesinin
değerlendirilmesidir. Bu aşamada, önceden karar verildiği üzere, her iki pilot bölge de
yaklaşık olarak 500m x 500m hücrelere bölünerek, her hücre için deprem tehlikesi
parametreleri değerlendirilmiştir. Pilot bölgeler için bölgesel tehlikenin belirlenmesi, bu
çalışmanın Türkiye’deki mikrobölgeleme uygulamalarına en önemli katkılarından biridir.
Bölgede yakın geçmişte yıkıcı bir deprem yaşanması nedeni ile, bu raporun 3. Bölümü’nde
detaylı olarak açıklanan iki temel değerlendirme uygulanmıştır. İlk değerlendirme, Poisson
modeline göre 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen tehlike parametrelerinin
tahmin edilmesidir. İkinci değerlendirme, 1999 yılındaki depremleri de hesaba katan
tekrarlama modeli ile zamana bağlı olasılıklara göre tehlike parametrelerinin tahminidir.
Bu mikrobölgeleme çalışmasının ana amacının arazi kullanımı ve şehir planlamasına
yönelik olması nedeni ile, istenen deprem tehlikesi parametrelerinin Poisson modelini esas
alan, 100 yıllık dönüşüm periyoduna göre elde edilmesine karar verilmiştir. Bu, yaklaşık
olarak, 50 yıl için %40 aşılma olasılığına karşı gelmektedir. Bu üçüncü değerlendirme
yöntemi, pilot bölgelerde uygulanan mikrobölgeleme çalışmalarında bölgesel tehlike
parametrelerinin tahmini için kullanılan yöntem olarak benimsenmiştir.
Çalışmanın üçüncü aşaması, bu raporun 4. Bölümü’nde detaylı olarak açıklanan
mikrotremor ölçümlerini ve bunların değerlendirilmesini kapsamaktadır.
Çalışmanın dördüncü aşaması, farklı parametrelere göre mikrobölgeleme için gerekli
parametreleri elde etmeye yönelik olarak mevcut geoteknik verilerin değerlendirilmesi ve
analizidir. Her hücre için 5. Bölüm’de ayrıntılı olarak açıklanan temsili zemin profilleri ve
saha koşulları belirlenmiştir. Her hücre için saha davranış analizleri, 6. Bölümde detaylı
olarak açıklanan sismik tehlike çalışmalarından elde edilen üretilmiş deprem kayıtları
kullanılarak yapılmıştır. Mikrobölgeleme El Kitabında en az 3 üretilmiş deprem kaydının
kullanılması önerilmekle beraber, zaman sınırlamaları nedeni ile saha davranış
analizlerinde sadece 1 tane üretilmiş deprem kaydı kullanılmıştır.
Beşinci aşamada, çalışmanın dördüncü aşamasında elde edilen sonuçlara göre
sıvılaşma olasılığı ve yamaç kayması tehlikesi değerlendirilmiştir. Kabul gören yöntemler
ve elde edilen bulgular sırasıyla 7. ve 8. Bölümlerde açıklanmıştır.
Altıncı aşama, önceki aşamalarda elde edilen bulguları hesaba katarak pilot bölgeler
için sonuçların haritalanması olmuştur. 10. Bölümde özetlendiği üzere, pilot bölgelerde
hesaplanan parametrelerin değerlendirilmesi için bir CBS haritalama işlemi
oluşturulmuştur.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-3
Ocak 2004

Son aşama, zemin büyütmesi, sıvılaşma olasılığı ve yamaç kaymasına göre


mikrobölgeleme için yapılan çalışmalardan elde edilen bulguların son değerlendirmesini
kapsamaktadır ve bu raporun en son bölümünde (11. Bölüm) özetlenmiştir.
Her ne kadar, standart bir mikrobölgeleme çalışmasının kapsamında yeralmasa da,
bölgede iki büyük depremin gerçekleşmiş olması nedeni ile, bu depremler sırasında
karşılaşılan hasarın belirlenmesi ve değerlendirilerek elde edilen mikrobölgeleme ile
karşılaştırılması için de, 9. Bölümde özetlendiği üzere çaba harcanmıştır. Hasar verileri
1999 depremlerinden sonra bölgede yapılan farklı çalışmalardan alınmıştır.
Farklı aşamalarda yapılan çalışmalar bu raporun izleyen bölümlerinde açıklanmıştır.
Mikrotremor çalışması ile ilgili detaylar ve yamaç kayması tehlikesi için geliştirilen CBS
bazlı program ile saha özelliklerinin belirlenmesi, saha davranış analizi ve mikrotremor
ölçümleri ile ilgili ayrıntılar Eklerde verilmiştir. İlave olarak, NEHRP özet sayfaları ve
P.Lestuzzi tarafından yapıların hasar görebilirliği üzerine yapılan bir çalışma da Eklerde
verilmiştir.

1.2. MEVCUT DURUM


Sismik mikrobölgeleme için depremlerle meydana gelen yer hareketlerinin mühendislik
yapıları üzerindeki etkilerinin tam olarak anlaşılmasının yanında farklı disiplinlerden
katkılarda gereklidir. Sismik mikrobölgeleme, deprem hareketi altında zemin tabakalarının
davranışının tahmin edilmesi işlemi ve buna bağlı olarak deprem hareketinin yüzeydeki
özelliklerinin değişiminin belirlenmesi olarak düşünülebilir. Herhangi bir mikrobölgeleme
çalışmasının uygulanabilirliğini, dolayısı ile fizibilitesini etkileyen en önemli nokta,
bölgeleme için seçilen parametrelerin uygunluğu ve güvenilirliğidir.
Bir mikrobölgeleme çalışması arkasında yatan ana neden, seçilen parametrelerin
değişiminin belirlenerek, arazi kullanımı ve şehir planlaması için kullanılmasıdır. Bu
nedenle, mikrobölgeleme için seçilen parametrelerin yerel yöneticiler ve şehir
planlamacılar için anlamlı olması ve mal sahipleri ile şehir idaresi arasında tartışmalara yol
açmaması büyük önem taşımaktadır.
Sismik mikrobölgelemenin amacı, yerleşim bölgelerindeki hasarı en az düzeye
indirmektir. Buna bağlı olarak, bölgeleme parametrelerinin seçilmesi de bu amaçla uyumlu
olmalıdır. Şehir planlamacılara nüfus, bina yoğunluğu ve daha özel olarak bina özellikleri
ile ilgili yol gösterici olması için seçilen parametrelere göre farklı bölgelerin sınırları görsel
olarak oluşturulabilir. Bütün bu analizler, amaca yönelik olarak uygun aşılma olasılığı (risk)
seviyeleri için farklı deprem kaynak mekanizmalarından kaynaklanabilecek bütün
ihtimalleri hesaba katacak şekilde olasılıksal bir çatı altında düşünülmelidir.
Sismik mikrobölgelemenin üç ana aşamadan oluştuğu düşünülebilir. İlk aşamada,
inşaat mühendisliği ve şehir planlama amaçları için ön şart olan gerekliliklerin
sağlanmasına yönelik olarak, çalışma alanı için deprem kaynak özelliklerinin olasılıksal bir
yaklaşımla daha doğru bir şekilde belirlenmesi gereklidir. İkinci aşama, jeolojik ve
geoteknik saha özelliklerinin ilgili tüm etkenler hesaba katılarak araştırılmasıdır (örn.
topoğrafya ve basen etkileri, zemin tabakalaşmasındaki değişimler, lineer olmayan zemin
davranışı, vs.). Bu bilgiler, sahaya bağlı sismik tehlike çalışmaları için gerekli başlıca
verilerdir. Üçüncü aşama ise, şehir planlamasında ve deprem riskini azaltmada
kullanılabilecek, uygun ve uygulanabilir mikrobölgeleme parametrelerinin ilk iki aşamada
elde edilen verilerin analizi ve değerlendirilmesi ile oluşturulmasıdır.
Ülke ölçeğindeki sismik bölgeleme haritaları çoğunlukla 1:1,000,000 veya daha
küçük ölçektedir ve benzer ölçekte tanımlanan sismik kaynak bölgelerini esas almaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-4
Ocak 2004

Bir şehrin mikrobölgelemesi ise 1:5,000, hatta 1:1,000 ölçekli çalışmaları gerektirmektedir
ve bu nedenle yine aynı ölçek seviyelerinde sismik tehlike çalışmalarına dayanmalıdır.
Türkiye’de bu iki bölgeleme yaklaşımı arasında önemli bir boşluk olduğu görülmektedir.
Deprem yönetmeliği, asgari tasarım önşartlarını belirlemek için ülke ölçeğindeki sismik
makrobölgeleme haritalarını kullanmaktadır. Deprem yönetmeliklerinin amacı, yapısal
tasarım için seçilen aşılma olasılığına uygun olarak ortaya çıkabilecek deprem
kuvvetlerinin tahminine yönelik sahaya özel bilgi sağlamak olmasına rağmen, deprem
tehlikesinin tahmininde ve yerel zemin koşullarının belirlenmesinde kullanılan harita
ölçekleri arasındaki farklılıklardan kaynaklanan uyumsuzluklar söz konusudur. Buna bağlı
olarak, mikrobölgelemenin bir amacı da, ülke ölçeğindeki makrobölgeleme haritalarının
yerini alarak yapısal tasarım için girdilerin sağlanması olabilir. Ancak bu yaklaşımın
uygulanabilirliği, tasarım ve inşaat kontrolünden sorumlu yerel yöneticiler ile mühendisler
ve bilim adamları tarafından sorgulanmaktadır çünki bu mikrobölgeleme çalışmalarının
güvenilirliği ve üniformluğu kesin olarak sağlanamayabilir. Ülke bazında hazırlanan
makrobölgeleme haritaları, ülke çapındaki uzmanlar tarafından hazırlanmakta ve dikkatli
kontrolden geçmekte, ancak aynı yaklaşımın çok sayıda sismik mikrobölgeleme çalışması
için izlenebilmesi mümkün olmamaktadır. Bu ölçek uyumsuzluğu için bir çözüm,
Amerika’da USGS tarafından uygulandığı gibi (Frankel vd., 2000; Leyendecker vd., 2000),
sismik bölgeleme haritalarının ölçeklerinin elde edilen yeni jeolojik ve sismolojik verilerle
düzenli olarak büyütülmesidir.
Geleneksel mikrobölgeleme çalışmalarında genel eğilim, uygulanan yöntemi
basitleştirerek sismik makrobölgeleme (deprem) haritalarını deprem tehlikesini tahmin
etmede başlıca kaynak olarak ele almaktır. İlave olarak, yeterli jeolojik ve geoteknik veri
olmaması nedeni ile ikinci basitleştirme de yerel zemin koşullarının jeolojik birimlerle
tanımlanmasıdır. Wills ve Silva (1998) ve Willis vd. (2000) tarafından işaret edildiği üzere,
eldeki veriye göre bu sınıflandırmanın her jeolojik birime göre yapılması önem
taşımaktadır. Ancak, 1:5000 ölçekte bir sismik mikrobölgeleme çalışması yaparken, her
jeolojik birimdeki olası değişimleri de dikkate almak gereklidir. Her jeolojik birim için
ortalama değerlerden sapmalar, bu birimlerin yerel zemin koşullarının etkilerini
değerlendirmeye yönelik kullanılabilmesi için izin verilen sınırların üzerinde olabilir. Wills
ve Silva (1998), empedans farklılığı, 3 boyutlu basen ve topoğrafya etkileri ve kırılma
yönlenmesi gibi kaynak etkileri ve benzeri faktörlerin önemini de göz önüne alarak,
jeolojik birimlerin özelliklerini belirlemek için üst 30 metredeki ortalama kayma dalgası
hızını bir parametre olarak önermiş ve kullanmışlardır. Yazarlar, derledikleri veritabanında,
özellikle alüvyon çökeller durumunda eşdeğer kayma dalgası hızlarının önemli
farklılaşmalar gösterdiğini görmüşlerdir. Bu varyasyonlar çoğunlukla, jeolojik haritalarda
genelde gösterilmeyen yaş ve dane boyutu özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Kayma
dalgası hızının belirlenmesi kapsamlı arazi araştırmalarını gerektirmesine rağmen, Wills ve
Silva (1998) kayma dalgası hızının kullanılmasını, jeolojik birimlerden çok, yerel zemin
koşullarını sınıflandırmak için önermişlerdir.
Birçok mühendis ve bilim adamına mantıklı gelsede, bu iki basitleştirme 1:5,000
ölçekte yapılan bir mikrobölgeleme çalışmasında hatanın ana kaynağı olmakta ve
mikrobölgelemenin güvenilirliği ve uygulanabilirliğini azaltmaktadır.
Elde edilen aletsel ve deneysel verilerdeki artış ve saha değerlendirme ve davranış
analizlerindeki gelişmeler (Hartzell vd., 1997a), özellikle son 10 yılda mikrobölgeleme
yönteminde geniş ölçüde değişikliklere neden olmuştur. Karşılaşılan deprem hasarı ve
deprem kayıtlarına dayanarak, literatürde geleneksel mikrobölgeleme çalışmalarının
çoğunda ihmal edilen birçok kaynak ve saha özelliklerinin (örn. yakın saha etkileri,
yönlenme, süre, odaklanma, topoğrafya ve basen etkileri, lineer olmayan zemin davranışı)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-5
Ocak 2004

olduğu defalarca kez gösterilmiştir (Gazetas vd., 1990; Faccioli, 1991; Ansal vd., 1993;
Bard, 1994; Chavez-Garcia vd., 1996; Chin-Hsiung vd., 1998; Gueguen vd., 1998; Kawase,
1998; Athanasopoulus vd., 1999; Hartzell vd., 2001). Fakat, bunlar yer hareketi
özelliklerini belirlemede de önemli parametrelerdir. Bu nedenle, herhangi bir geleneksel
mikrobölgeleme çalışmasındaki eksiklik, yöntemin basitleştirilmiş yaklaşımının altında
yatmaktadır.
Mühendislik yapılarının deprem sırasındaki davranışları yapısal özelliklerin yanında
iki farklı faktör tarafından kontrol edilmektedir: deprem hareketi ve yerel zemin özellikleri.
Deprem sırasındaki yer hareketini ihmal eden bir sismik mikrobölgeleme çalışması eksiktir.
Buna ilave olarak, gözlenen veriler ile son depremlerden elde edilen bilgiler ve yeni
geliştirilen analiz yöntemleri, sadece jeolojik birimlere dayanan bölgeleme çalışmalarında
deprem kaynağının ve yerel zemin etkilerinin değerlendirilmesinin ancak sınırlı bir şekilde
olacağını ve buna bağlı olarak şehir ve yerleşim planlaması için gerekli olan doğru ve
kapsamlı bilgiyi sağlamayacağını göstermiştir.
Sismik mikrobölgeleme çalışmalarındaki bu zayıf nokta ve farklılıkların olası bir
nedeni de elde edilen sonuçların disiplinler arasında etkileşimli olarak değerlendirilmesinin
gerekliliğidir. Fakat bir çok durumda mikro veya makro ölçekteki sismik mikrobölgeleme
çalışmaları, yer bilimciler tarafından yapılır. Sismik makrobölgelemenin tersine, sismik
mikrobölgeleme için inşaat mühendisliği disiplininden, özellikle geoteknik mühendisliği
alanından, önemli girdilerin sağlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Mikrobölgeleme çalışmalarından elde edilen sonuçlar zamana bağlı parametreler
olarak değerlendirilmeli ve belirli aralıklarla güncellenmelidir. İlave bilgi edinildikçe,
mikrobölgeleme haritalarının güvenilirliği ve şehir ve arazi kullanım planlamalarındaki
etkisi artacaktır.
Jeolojik formasyonlar, yerel zemin sınıflandırması, eşdeğer kayma dalgası hızı, en
büyük yer ivmesi, spektral büyütme ve bunların değişimleri sismik mikrobölgeleme
çalışmalarında incelenen parametrelerden bazılarıdır. Her parametreyi, diğer parametrelere
göre değerlendirmek için geçerli bir yaklaşım oluşturulmalıdır. Sismik bölgelemenin amacı,
deprem kaynak özellikleri ve yerel zemin özelliklerini hesaba katarak 1:5000 ölçekli bir
sismik tehlike haritası oluşturmaktır. Bu nedenle, inceleme yapılan bölgedeki deprem
kuvvetlerinin tahmini sismik mikrobölgelemenin başlıca hedefi olmalıdır (Hartzell vd.,
1997b). Sismik mikrobölgeleme şehir ve yerleşim planları için önemli bilgi içermekle
beraber, farklı işlevlere sahip yapılar için yerel zemin özelliklerinin etkilerinin
değerlendirilmesi için sahaya özel çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Jeolojik ve geoteknik saha özelliklerinin belirlenmesi, saha davranış özelliklerinin
tahmini için yeterli doğrulukta veritabanının elde edilebilmesi için arazi ve laboratuvar
deneylerine dayanmalıdır (Abeki vd., 1995). Sismik mikrobölgeleme çalışmalarından elde
edilen sonuçların güvenilirliği, doğrudan saha özelliklerinin belirlenmesi için yapılan
çalışmaların kalitesine bağlıdır.
En basit yaklaşım, jeolojik ve geoteknik parametreleri ihmal eden, farklı sismik
bölgelerin gösterildiği sismik makrobölgeleme haritalarını kullanmaktır. Bu durumda,
bütün şehir veya alan aynı tehlike bölgesinde kalacak ve tüm bölgeler için arazi kullanımı
ve şehir planlaması aynı olacak, hatta sismik etkenlerden bağımsız düşünülebilecektir. Bu
şekilde, deprem riskinin azaltılması, deprem yönetmeliklerine uygun ve depreme dayanıklı
daha fazla binanın tasarımına ve inşa edilmesine indirgenecektir. Deprem risklerinin
azaltılmasında iyileştirmeler, deprem yönetmeliklerinin geliştirilmesi ve tasarım ve inşaat
aşamalarındaki kontrolün etkinliğinin kazanılması ile sağlanabilir. Ancak, mevcut aletsel
veriler ve hasar bulgularının tümü depremler sırasındaki yer hareketinin oldukça değişken
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-6
Ocak 2004

olduğunu (Field ve Hough, 1997), ve bazı hallerde yönetmeliklerde belirtilenden daha


şiddetli olabileceğini göstermektedir.
Deprem hareketinin özellikleri, deprem yönetmeliklerinde belirlenenden yüksek
olabilse de, bu yaklaşım yeni yapılaşma için bir seçenek olarak düşünülebilir. Fakat,
yüksek sismisiteye sahip bölgelerdeki şehirlerin çoğunda, bu kategoriye uymayan bir bina
stoğu uzun zamanlardan beri mevcuttur. Buna bağlı olarak, bu binaların hasar
görebilirliğinin değerlendirilmesinde, gelecekte karşılaşılabilecek depremlerdeki yer
hareketi özelliklerinin doğru olarak tahmin edilmesi önemli görülmektedir. Bu nedenle, bu
şehirlerde ve bölgelerde kapsamlı sismik mikrobölgeleme çalışmalarının yapılması
gereklidir. Rehabilitasyonun yasal ve finansal yönleri düşünüldüğünde, mikrobölgelemenin
doğruluğu ve güvenilirliği hayati önem taşıyan bir parametredir. Bu nedenle, deprem
riskini azaltma politikalarında iyileştirmeler elde etmek için, sismik mikrobölgeleme
yöntemlerinin geliştirilmesinin gerekli olduğu görülmektedir. Bu, sismik mikrobölgeleme
çalışmasının maliyetini arttıracaktır ve yöntemin uygulanmasının fizibilitesini azaltıyor
gibi görülebilir. Fakat sismik mikrobölgelemenin doğruluğu ve güvenilirliğindeki herhangi
bir iyileştirme, doğrudan rehabilitasyon masraflarını etkileyecektir. Daha kapsamlı bir
mikrobölgeleme çalışmasından elde edilecek kazançlar, mikrobölgeleme çalışmasının
maliyetindeki artışı dengeleyebilir.
Sismik mikrobölgeleme, kaynak ve yerel zemin özelliklerini hesaba katarak yer
hareketi özelliklerine göre bölgeleme olarak tanımlanabilir (AFPS, 1995; ISSMGE/TC4,
1999). Bu nedenle, asıl amaç depremler sırasındaki yer hareketi özelliklerinin değişiminin
tahmin edilmesidir (Marcellini vd., 1995; Lachet vd., 1996; Fäh vd., 1997; Lungu vd.,
2000). Ancak, bu amaç yapısal hasar dağılımının tahminini içermemektedir. Bir deprem
sırasındaki yapısal hasar, etkileşim içinde olan kaynak, saha ve yapısal özelliklerin
kompleks bir fonksiyonu olarak modellenebilir. Mikrobölgeleme sadece bu faktörlerin ilk
ikisini içerdiği için, herhangi bir bölgede deprem sırasında meydana gelebilecek hasarın
dağılımının tahminine veya modellenmesine imkan vermeyebilir.

1.3. PİLOT ÇALIŞMA BÖLGELERİ


DRM Projesi kapsamında detaylı jeolojik araştırmalar yapılmadığı için, burada literatürde
farklı araştırmacılar tarafından yapılan gözlemlerin incelenmesine çaba gösterilmiştir.
Rathje vd. (2000)’ne göre “Adapazarı baseni eski bir Plio-Pleistosen gölüdür. Göl
sedimanlarının üstünde, basenin kuzey ve güneyindeki dağlardan taşınan Pleistosen ve alt
dönem Holosen yaşlı alüvyon yeralmaktadır. Bu daha yaşlı alüvyon, bazı bölgelerde
Sakarya nehri ve yan kolları tarafından taşınan yeni (orta-üst Holosen) alüvyonun altında
kalmaktadır. Adapazarı şehri, Sakarya nehrinin aktif taşkın bölgesindeki ovada
bulunmaktadır. Nehir şehrin büyük bir bölümünün altındaki yüzeye yakın yumuşak
sedimanları taşımıştır. Ek olarak, şehrin Sakarya nehrine yakın olmasından dolayı, yeraltı
suyu yüzeye çok yakın seviyelerdedir (örn. 2-3 metreden daha az).”
Bray vd. (2000)’ne göre “ Adapazarı şehri, Sakarya nehri tarafından taşınan
Holosen alüvyon sedimanları üzerinde yeralmaktadır. Bu sedimanlar, önceleri Sapanca
Gölü’nden batıya Marmara Denizi’ne taşınmıştır. Ancak artık kuzeye Adapazarı baseni
üzerinden Karadeniz’e akmaktadır. Adapazarı basenindeki bu aktif taşınma işlemlerinin
bir kanıtı, Sakarya nehrinin eski yatağının üzerinde inşa edilen taş köprünün, bugünkü
nehrin izlediği yatağın 4 km batısında kalmasıdır (Ambraseys ve Zatopek, 1969). Aktif
çökelme ve taşınma faaliyetleri nedeni ile, Adapazarı’ndaki yüzey altı özelliklere bağlı
olarak, zemin türlerinde ve özelliklerinde yatay ve düşey yönde büyük değişimler
beklenmelidir. Bölgedeki sondaj loglarından bildirilen zeminler, ince kumları, siltli
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-7
Ocak 2004

kumları, siltli killeri ve çakılları içermektedir. Yeraltı suyu seviyesi mevsimsel olarak
değişimler göstermekte ancak genellikle 1 - 2 metre derinlikte kalmaktadır. Önce
anlatıldığı üzere ……., Adapazarı’nın yüzeysel jeolojisi genellikle genç alüvyonlardan
oluşmakta, ancak şehrin güneybatısında üst Kretase flişe geçiş olmaktadır. Kretase ana
kaya, temel olarak marl, konglomera ve kireçtaşından oluşmaktadır.”
Adapazarı’ndaki önemli çalışmalardan biri, Komazawa vd. (2002) tarafından anakaya
topoğrafyasını tahmin etmek için yapılan gravite ölçümlerini içermektedir. Yazarlara göre:
“Adapazarı 25 x 40 km2 alana sahip bir basen üzerinde bulunmaktadır. Alüvyonel ova,
oldukça yatay bir yapıya sahiptir. Adapazarı merkezi, tepelerin kuzeydoğu eteklerinde
yeralmaktadır. Tepeler, basenin doğusuna uzanan bir yarımada gibi gözüken bir sıra
oluşturmaktadır. Sakarya nehri, basende güneyden kuzeye akmakta ve Karadeniz’e
dökülmektedir. D-B atımlı Ana Kuzey Anadolu Fayı, güney sınırı, KD-GB atımlı Düzce
Fayı ise güneydoğu sınırını oluşturmaktadır. Fayların güneyinde yaklaşık 1000 m
yükseklikte dik dağlar vardır. Kuzey ve güney bölümlerdeki taban kayasının oluşum yaşları
farklıdır: Kuzeyde Devoniyen ve Silürien ve güneyde Kretase. Faylar boyunca, metamorfik,
püskürük ve volkanik gibi farklı kaya türleri gözlenmiştir. Eosen yaşlı volkanik kül-zemin
bu taban kayalarının üzerinde yeralmaktadır. 1999 depreminde, Kuzey Anadolu Fayı’nda
5 metreye varan yer değiştirmelere sahip yüzey kırıklarının gözlenmesi, basende en az iki
tane dar ana kaya sıkışmasının olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, yoğun doğrusal kontür
dağılımlarının neredeyse tam olarak D-B doğrultusunda, yaklaşık 40°48´K’de uzandığı
oldukça açıktır. Gravite değişimindeki oran, Kuzey Anadolu Fayları üzerindekilerle
karşılaştırılabilir düzeydedir.”

1999 Yüzey Kırığı

metre

Şekil 1.2. GTOPO30 ve mevcut yerel jeoloji haritaları kullanılarak oluşturulan Adapazarı
ve çevresinin topoğrafyası (Komazawa vd., 2002’den).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 1 Sayfa 1-8
Ocak 2004

Bölgenin topoğrafyası, Şekil 1.2’de gösterildiği üzere, Komazawa vd. (2002)


tarafından verilmiştir. Komazawa vd. (2002) tarafından elde edilen ana kaya topoğrafyası,
Adapazarı pilot bölgesindeki yeraltı yapısı hakkında bilgi sahibi olmak için kullanılmıştır
(Şekil 1.3).

Şekil 1.3. Komazawa vd. (2002) tarafından elde edilen bulgulara göre Adapazarı’ndaki
basen derinliğinin değişimi.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 2 Sayfa 2-1
Ocak 2004

2. PİLOT BÖLGELERİN JEOLOJİSİ VE GEOTEKNİK


ÖZELLİKLERİ
Akın Önalp, Geoteknik Mühendisliği Profesörü, İstanbul Kültür Üniversitesi

2.1. GİRİŞ
Bu Projenin ana amacı, Türkiye’nin deprem tehlikesi olan bölgelerindeki belediyelerin
mikrobölgeleme çalışmaları için kullanacağı bir el kitabının hazırlanması olarak
belirlenmiştir. Başlangıçta, çalışmaya katılan gruplar arasında hangi pilot bölgelerin
seçileceği konusunda bir kararsızlık söz konusu olmamıştır, çünki Marmara Denizi’nin
doğusunda kalan bölgede, bu projedeki gibi öğretici bir çalışma için mümkün olabilecek
her türlü jeoloji ve deprem koşulları gözlenebilmektedir. Bu nedenle, çalışma alanları 1999
depremi sonrasında ağır hasar gözlenen ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’na (KAF) göre
güneyde ve kuzeyde kalan konumları itibari ile (Şekil 2.1) farklı jeolojik ve geoteknik
özelliklere sahip Adapazarı, İhsaniye, Gölcük ve Değirmendere olarak seçilmiştir.

Kuaterner
Çökeller

Şekil 2.1. Pilot bölgelerin konumu ve genel jeolojisi

2.2. ADAPAZARI BÖLGESİ

2.2.1 Jeoloji
Geçmişte yapılan jeolojik çalışmalar, bölgedeki en yaşlı birimin Permiyen-Triyas
zamanından Sultaniye metamorfitleri olduğunu göstermektedir. Bu birim, metomorfizma
ile şist, mermer ve fillitlere değişen ile volkanik-sedimanter ve volkanik-klastik kayalardan
oluşmaktadır. Bu birim, Sapanca’nın güneyinde, göl kıyısında gözlenebilir.
Kretasenin Akçay metamorfitleri, Sapanca’nın güney ve güneydoğusunda mostra
vermektedir.
Üst Kretase’nin ve aşağı Eosenin Akveren formasyonu, marn, killi kireçtaşı,
çamurtaşı, silttaşı ve yüzeysel kireçtaşından oluşmakta ve Adapazarı’nın batısındaki
tepelerde görülmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 2 Sayfa 2-2
Ocak 2004

Miosen ve Pliosene ait birimler, gevşek çimentolanmış konglomera, kireçtaşı ve


çamurtaşından oluşan Örencik formasyonu ile temsil edilmektedir.
Adapazarı içinde ve çevresindeki baskın formasyon, birkaç yüz metrelerdeki
kalınlığa sahip Holosen ve daha genç sedimanlardan oluşan Kuaternerdir.
Yaygın bir görüş, yüksek derinliğine bağlı olarak, şimdiki boğazlar oluşmadan önce
Karadeniz’in Marmara’ya “Adapazarı-İzmit Boğazı” ile bağlandığıdır. Bu noktada,
basenin 7-10 bin yıl gibi kısa bir jeolojik zaman aralığında nasıl kalınlıkları 1000 metreye
varan sedimanlarla dolduğunun açıklanması güçtür.
Bölgedeki yeraltı suyu seviyesinin (YASS), şehrin çevresindeki nehirler ile yakından
ilgili olduğu kabul edilmekte ve buna bağlı olarak 1 metreye varan mevsimsel değişimler
gösterdiği gözlenmektedir. Şehir içindeki ortalama YASS yaklaşık – 2 m derinliktedir,
ancak kanalizayon ve su şebekesi hatlarının inşaatında kullanılan permeabilitesi yüksek
malzemenin depremden sonra şehir genelinde yaklaşık 0.5 metre civarında bir düşmeye
yol açtığı görülmektedir. Depremden hemen önce YASS’nin farkedilir derecede arttığı
iddiası asılsız çıkmıştır.
Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF) bölgedeki baskın jeomorfolojik özelliktir. KAF’ın,
doğu-batı doğrultusunda uzandığı ve yaklaşık olarak 10 yıllık aralıklarla aktif hale geldiği
bilinmektedir. Bu transform fay, Arifiye ve Adapazarı şehrinde yaygın hasara neden olan
7.2 veya daha büyük depremleri üretmektedir.

2.2.2 Adapazarı Zeminleri


Zemin koşulları yönünden Adapazarı-Arifiye bölgesi seçilen pilot bölgeler arasında en
farklı ve karmaşık alandır. 1000 yıldan fazla geçmişi olan Adapazarı şehri, Sakarya
nehrinin çevresinde yeralmaktadır. “Adapazarı” ismini oluşturan “Ada” ve “pazar” kökleri,
şehrin geçmişte uzun bir süre yıllık seller altında ve nehir menderesleri çevresinde
kaldığını göstermektedir. Bu nedenle, merkezdeki pazara erişmek için kayıklar
kullanılmıştır. Adapazarı ovasında, Sakarya nehrinin kayıtlara geçen son su baskını
1963’te meydana gelmiştir. Bu tarihten sonra menba tarafında yapılan barajlar, geçmişteki
yüksek su akışını kontrol altına almıştır. Diğer bir dere olan Çark deresi, Sapanca
Gölü’nden beslenerek kuzeye doğru ve şehrin batı bölümü boyunca akmaktadır. Bu
derenin neden olduğu bir su baskını kayıtlara geçmemiştir, ancak belirli zaman
aralıklarında derenin şehrin merkezine doğru yönlendiği ve bataklıklar meydana getirdiği
yönünde kanıtlar vardır. Arifiye ve şehrin kuzey sınırları arasındaki eksende, yükseklikler
28 ve 32 metre arasında değişmektedir, bu nedenle çalışma alanı pratik amaçlar için düz
kabul edilebilir. Adapazarı’nın batısındaki tepeler 250 metre yüksekliğe sahiptir.
Üst Kretase fliş ana kaya, şehir merkezinin altında Kuzey-Güney doğrultusunda
çentik şeklinde bir vadi olarak yeralmaktadır. Bu vadi, son 7000 yıl boyunca akarsu ve göl
sedimanları ile dolmuştur. Basenin derinliği, her 10 yılda meydana gelen depremlerin
muhtemel olarak zemin büyütmesi etkileri sonucundaki yıkıcı etkilerine bağlı olarak 1000
metrenin üstünde tahmin edilmektedir. Sedimanlar yumuşak ve gevşektir, yeraltı suyu
seviyesi birçok noktada ilkbahar aylarında yüzeye çıkmaktadır. 7.5 metre derinlikteki bir
sazlık parçası üzerinde yapılan Karbon yaş ölçümü, bu parçanın yaşının 700 yıldan fazla
olmayacağı sonucunu vermiştir. Bu, Holosen’deki yüksek sedimantasyon oranını
göstermektedir. Zemin profilinin üst 10 metresinde bulunan, büyük bir çoğunlukla yeşil ve
ara ara plastik olmayan kahverengi siltler sıvılaşabilir durumdadır. Renk, kalıtsal bir
özellik olarak, Sakarya nehrinin aktığı Geyve vadisindeki metamorfik kayalar ile aynıdır.
Kahverengi killer 6 metrenin altında görülmekte ve sığ göllerde çökelmektedir. Yüksek
plastisiteli gri killer, büyük ihtimalle geçmişteki geçici bataklıkların çökelleridir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 2 Sayfa 2-3
Ocak 2004

Arifiye’deki zeminlerin büyük bir bölümünde organik madde içerikli yüksek plastisiteli
killer hakimdir. Bu durum, geçmişte Arifiye bölgesinde büyük bataklıklar olduğuna işaret
etmektedir.
1999 depreminden sonra Sakarya Üniversitesi tarafından toplam 600 yüksek kaliteli
sondaj ve arazi deneyi yapılmıştır. Sondaj kuyuları seçilen bazı noktalarda 30 metre,
çoğunluklada 15 metre derinliğindedir. Bunlara ilave olarak, şehrin merkezinde 200
metrelik bir deneme kuyusu açılmıştır. Son üç yılda yapılan çalışmalardan elde edilen
bilgiye göre şehirdeki zemin koşulları aşağıdaki gibi özetlenmiştir:
ƒ Zemin tabakalaşması istisnaidir: Taşkınların hızları ve süreleri, birkaç santimetre
kalınlığa varan ince zemin tabakalarını meydana getirmiş ve birçok tabakanın
kalınlığı ender olarak birkaç metreyi geçmiştir.
ƒ Üst 5 metrede, 100 ve 1000 yıl arasında değişen yaşa sahip siltler baskındır.
ƒ Killer ve kumlar bantlar şeklinde görülmekte, yüksek plastisiteli killer eski
bataklıklarda veya sığ göllerde çökelmiş olarak ve kum ve siltli kumlar eski ve
gömülü dere yataklarında gözlenmektedir.
ƒ Ender olarak karşılaşılan çakılın bulunduğu yerler, Sakarya ve Çark derelerinin eski
yataklarının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Çoğunlukla üst 15 metreden alınan toplam 3850 zemin numunesinin Türk Standardı
TS1500/2000’e göre sınıflandırılması sonucunda, 1210 numunenin silt, 1659 numunenin
ise kil olduğu görülmüştür. Eldeki mevcut veriler, Adapazarı-Arifiye bölgesinin bir ince
daneli zemin bölgesi olduğunu göstermektedir.
KAF, yaklaşık olarak Arifiye ilçesine 3 km ve Adapazarı merkezine 8 km uzaktan
geçmektedir. Ancak, faya yakınlık ile deprem hasarının doğru orantılı olmadığı
görülmüştür.

2.3. İZMİT BÖLGESİ


İzmit bölgesinin az bulunur bir jeolojik geçmişi vardır. Marmara Denizi, Triyas döneminde
taşarak bölgeyi kaplamış ve üst Trias döneminde geri çekilerek üst Kretase dönemindeki
seviyesine dönmüştür. Çökellerin bu deniz ile bağlantılı karakteri, Kretase’nin son
bölümlerine kadar devam etmiştir. Marmara Denizi’nin kuzey ve güneyindeki kıtasal
istifler, jeolojik ve jeomorfolojik olarak doğrusal bir ayrım tanımlamaktadır. Bu doğrusal
alan, büyük olasılıkla deniz tabanını ve Kocaeli yarımadasının Paleozoik adasını oluşturan
çukur düzlemine katılan kıtasal bir birleşme bölgesidir. Bu bağlantı sonradan kırılarak
Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF)’nı oluşturmuştur. KAF’ın kuzey ve güneyinde kalan
bölgenin statigrafisi Şekil 2.2’de gösterilmiştir.

2.3.1 Gölcük ve İhsaniye


Gölcük kasabası ve İhsaniye köyü, Mesozoik’ten iki temel tektono-statigrafik birimin
birleşimini içeren Armutlu yarımadasında yeralmaktadır. Bunlar, Pamukova ve İznik
metamorfitleridir. Bu birimler, kumtaşı-silttaşını ve çakıltaşını içeren Bakacak
Formasyonunun altında kalan üst Kretase kireçtaşı ile örtülmüştür. Bu birimlerin hepsinin
üzerinde Miyosen yaşlı Kılınç Formasyonunun kiltaşı-kumtaşı ve kireçtaşı ile temsil edilen,
kara ve sahil sedimanları yeralmaktadır.
Kılınç Formasyonunun üstünde diskordan olarak bulunan Pliosen (Senozoik)
Aslanbey Formasyonu, zayıf çimentolanmış kiltaşı-kumtaşı-silttaşı ve çakıltaşı ile
oluşmuştur. Bu formasyonun kalınlığı 700 metrenin üstünde tahmin edilmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 2 Sayfa 2-4
Ocak 2004

Kuzey İstifi KAF Güney İstifi


Yaş Formasyon Özellikler Yaş Formasyon Özellikler
Çakıl, Kum, Çakıl, Kum,
Kuaterner Alüvyon Kuaterner Alüvyon
Silt, Kil Silt, Kil
Konglomera,
Örencik Çakıltaşı, Kumtaşı, Arslanbey
Pliosen Pliosen Kumtaşı,
Fm. Çamurtaşı, Kiltaşı Fm.
Çamurtaşı, Marl
Çakıltaşı, Kumtaşı, Aglomera,
Üst Miosen Meşetepe
Kiltaşı, Eosen Sarısu Fm. Tüf, Andezit,
Alt Pliosen Fm.
Kömür Bazalt
Kumtaşı,
Alt-Orta Çaycuma Kumtaşı, Çamurtaşı,
Paleosen İncebel Fliş Çamurtaşı, Marl,
Eosen Fm. Marl, Kireçtaşı
Konglomera
Paleosen Bakacak Olistostromal
Atbaşı Fm. Marl, Şeyl, Kumtaşı Üst Kretase
Alt Eosen Fm. kayalar, Fliş
Pamukova
Üst Kretase Akveren Çatlaklı Kireçtaşı, Permo- Amfibolit,
Metamorfik
Paleosen Fm. Killi Kireçtaşı, Marl Triyas Metagranit, Şeyl
Grubu
Konglomera,
İznik
Teksen farklı karbon Üst Triyas Şeyl, Mermer,
Üst Kretase Metamorfik
Fm. seviyelerinde ve öncesi Meta parçaları
Grubu
Kumtaşı
Siltstone, Şeyl,
Alt Triyas Erikli Fm.
Kumtaşı
Çakraz Konglomera,
Permo-Triyas
Fm. Kumtaşı, Çamurtaşı
Üst
Gözdağ Kumtaşı, Şeyl,
Ordovisiyen
Fm. Kireçtaşı
Alt Silüriyen
Kuvars,
Alt-Orta
Aydos Fm. Kuvarsrenite,
Ordovisiyen
Kuvars Konglomera
Alt Kurtköy Konglomera,Arkoz
Ordovisiyen Fm. Çamurtaşı

Şekil 2.2. Çalışma yapılan bölgenin statigrafik kolonu

2.3.2 Gölcük
Gölcük’te çalışılan bölge yaklaşık 600 hektar olup, iki temel jeolojik birim ile ifade
edilebilir: Şehri yaklaşık olarak iki eşit parçaya bölen ana karayolunun kuzeyinde 10-350
metre arasında yükselen Pliosenin Aslanbey formasyonu ve Pliosenin üzerinde,
karayolunun kuzeyinden denize uzanan Kuaterner sedimanlar.
Aslanbey formasyonunun kumtaşı-silttaşı-kiltaşı ve ender olarak çakıltaşı içerdiği
bilinmekte ve formasyon zemin gibi gözükmekle beraber yumuşak kaya olarak
tanımlanmaktadır. Bu formasyon, özellikle kumlu-çakıllı kil hali ile, hiçbir zaman
güvenilir bir temel zemini olarak düşünülmemektedir. Formasyon, geçirgen değildir, ancak
özellikle kasabanın güneyindeki şevlerde her zaman yeraltı suyu içermemektedir.
Kum-silt ve kil içeren kuaterner sedimanlar, günümüzde Gölcük’ün güney
sınırlarından denize dökülen Selimiye (Kazıklıdere) deresi tarafından taşınmıştır.
Gölcük’ün kuzeyindeki düz bölümde açılan sondaj kuyularından, organik deniz
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 2 Sayfa 2-5
Ocak 2004

sedimanları ve yer yer deniz kabukları içeren numuneler elde edilmiştir. Bölgede, yeraltı
suyunun derinliği 2-6 metre arasında ölçülmüştür. Sediman kalınlıkları, sahil şeridinde 15
metre ile karayolunun çevresinde 1 metre arasında değişmektedir. Alüvyon kalınlığı
doğuda Kavaklı’ya doğru 50 metreye çıkmaktadır.
Gölcük içinde ve çevresindeki en önemli yerel özelliklerin bir tanesi kuzeydeki sahil
boyunca şehri geçen ve diğeri de şehir merkezindeki Atatürk Caddesi boyunca uzanan aktif
fayların bulunmasıdır. Bu faylar 1999 depreminde yaygın hasara neden olmuştur.
Sıvılaşma izleri özellikle donanmanın bulunduğu askeri bölgede ender olarak görülmüş,
fakat bunlar sahil şeridindeki dar bir bant içinde sınırlı kalmıştır.

2.3.3 İhsaniye
İhsaniye Belediyesi, Gölcük’ün hemen doğusundaki yerleşim merkezidir. Bu kasaba,
yaklaşık olarak ana karayolundan iki km içerde kalmakta ve özellikleri Selimiye (Kazıklı)
ve Asar (Hisar) dereleri tarafından belirlenmektedir.
Buradaki çalışma alanı yaklaşık 490 hektar olup, jeolojik olarak İznik metamorfik
kayaçları (Triyas-Alt Kretase), Üst Kretase-Mesozoik yaşlı Bakacak formasyonu kireçtaşı
üyeleri, Senozoik yaşlı Aslanbey formasyonu ve Kuaterner alüvyon birimlerinin üzerinde
yeralmaktadır.
Meta-kumtaşları, meta-silttaşları, çert, radyolarit ve şeyller ile temsil edilen İznik
metamorfitleri sınırlı bir bölgeyi kaplamakta ve kalınlıklarının 1000 metreden fazla olduğu
tahmin edilmektedir.
Bakacak formasyonu temelde kireçtaşlarını içermekte ve çoğunlukla çalışma alanının
güney sınırlarında görülmektedir. Bu formasyonun ayrışmış bölümlerinde çökeller ile
örtülen killi kireçtaşları bulunmaktadır. Formasyonun kalınlığı yaklaşık olarak 100
metredir.
Aslanbey formasyonu önemli bölgeleri kaplamaktadır. Bu formasyon, gevşek ve az
çimentolu kumtaşları-silttaşları-kiltaşları ve çakıltaşlarından (konglomera) oluşmaktadır.
Geçmişteki kapsamlı ayrışma ve yumuşama nedeni ile bu formasyon zemin gibi
davranmaktadır. Formasyonun kalınlığı 100 m civarındadır.
Şehrin doğu ve batı sınırlarını belirleyen iki dere ile erozyon ve taşınma işlemleri
sonucunda çalışma alanının daha yaşlı jeolojik birimleri ayrışmaya uğramıştır. Alüvyon,
taşlı ve kaba daneli malzeme içermeyen iki farklı birleşimden oluşmaktadır.
İhsaniye’nin farklı bir özel yanı da, Bakacak ve Aslanbey formasyonlarının bazı
kısımlarını örten talus çökellerinin bulunmasıdır. Talus çökeli, bu formasyonlara ait
kayaların çakıllarını içermektedir (Dmaks ≤ 200 mm) ve karbonat ve killerle zayıf olarak
çimentolanmıştır. Kaydedilen kalınlığı 10 metreye varmaktadır.
Gölcük’ten 8 km uzaklıktaki Kavaklı fayı, 1999’da önemli hasara neden olan
buradaki başlıca yapısal süreksizliktir.

2.3.4 Değirmendere
İzmit Körfezi bölgesindeki en yaşlı birimlerin Paleozoik yaşlı meta kumtaşları, şeyller,
meta volkanitler ve meta granatları içeren Yedigöller formasyonu olduğu bilinmektedir. Bu
kayaçlar, Değirmendere’nin güney ve güneybatısında görülmekte ve Pontian yaşlı, az
çimentolanmış çakıl-kum-kiltaşı-konglomera serilerinin (Örencik Fm.) ve daha genç yaşlı
talus ve yamaç çakılları içeren çökellerin altında yeralmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 2 Sayfa 2-6
Ocak 2004

Kasabanın sınırlı bölümleri Paleozoik Yedigöller formasyonu üzerindedir. Pontian


yaşlı kırmızımsı veya sarımsı kahverengi kara sedimanları kasabanın merkez ve
güneydoğusunu kaplamaktadır. Mevcut dik şevler ve Pliosen örtü, Pontian yaşlı
Konglomeranın üstünde yeralmaktadır.
Holosen sahil ve akarsu sedimanları Değirmendere’nin kuzeyinde geniş alanları
kaplamaktadır. Alüvyon ve Pontian arasındaki dokanak, sahil boyunca devam eden bir
teras ile teşkil edilmektedir. Büyük ihtimalle eski sahil şeridine paralel olan bu teras,
tektonik batmanın açık bir göstergesidir. Geçmişteki deprem aktivitesinin bir işareti olan
bu gibi yapılar Marmara kıyıları boyunca yaygındır. Holosen’de deniz seviyesi daha düşük
iken büyük bir alüvyonel fan oluşmuş ve Üst Pleistosen’de Değirmendere ırmağı bu terası
aşarak kıyı ve denize bol miktarda sediman taşımıştır.
Paleozoik metamorfik kayaçlardan oluşan şevlerin taban bölümlerinde oluşan
Taluvium, Değirmendere’ye özel başka bir çökeldir.
1999 Kocaeli Depremi tsunami benzeri dalgalar ve kıyı şeridinin önemli bir
bölümünün denize çökmesi (gibi afetler) ile ağır hasara yol açmıştır. Bu çökme, yanal
yayılma ile fayın atımına ve denizaltı şev duraysızlığına bağlanmıştır.
Değirmendere’nin tipik geoteknik profili, şev tabanında taş ve çakıllar, Kuaterner
alüvyon ve Paleozoik metamorfik kayaçlar üzerinde yeralan az çimentolanmış karasal
sedimanlar olarak özetlenebilir. Bu nedenle, zemin ile ilgili problemler çoğunlukla kıyı
şeridinde sınırlı olarak gözlenmiştir. Buna bağlı olarak, yüzeye yakın yeraltı suyu seviyesi
durumu da sahil bölgelerdeki düzlük kesimlerle sınırlı kalmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-1
Ocak 2004

3. KUZEYBATI TÜRKİYE’DE ADAPAZARI, GÖLCÜK,


DEĞİRMENDERE VE İHSANİYE’DEKİ SİSMİK TEHLİKENİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
M. Erdik, K. Şeşetyan, M. Demircioğlu, B. Siyahi ve H. Akman, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Bölümü

3.1. GİRİŞ
Bu raporda, DRM-MERM Projesi Deprem Tehlikesi çalışmaları kapsamında Adapazarı,
Gölcük, Değirmendere ve İhsaniye bölgelerinde yapılan sismik tehlike değerlendirmesinin
ana bölümlerini sunulmaktadır (Şekil 3.1). Çalışma, seçilen bölgelerde gelecek 50 yılda
meydana gelmesi beklenen yer hareketinin olasılıksal tahminini içermektedir. Bu
çalışmada kullanılan yöntem, Amerika Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) tarafından
Amerika Birleşik Devletleri’nde sismik tehlike haritalarının geliştirilmesi için uygulanan
yöntemle aynıdır. Sismik tehlikenin değerlendirilmesinde kullanılan bilgisayar programı da,
yine USGS tarafından kullanılan ve A. Frankel tarafından geliştirilmiş olan program ile
aynıdır (Frankel vd., 1996). Raporda, davranış spektrumlarının oluşturulması ve spektrum
uyumlu tasarım amaçlı yer hareketlerinin simulasyonu için gerekli araçlar ve örnekler de
verilmiştir.

kilometre

KRDAE, 2002

Şekil 3.1. Çalışma bölgelerinin yer bulduru haritası

3.2. TEKTONİK YAPI


Bu çalışmada kullanılan parçalı faylanma modeli farklı çalışmalarda elde edilen verilerin
derlenmesini esas almaktadır (Barka ve Kadinsky-Cade, 1988; Şaroğlu vd., 1992; Akyüz
vd., 2000; LePichon vd., 2001; Yaltırak, 2002). Bu çalışmalarda geliştirilen fay modelleri
Şekil 3.2 ile Şekil 3.6 arasında verilmiştir. Bu çalışma için geliştirilen parçalı faylanma
modeli ise Şekil 3.7’de gösterilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-2
Ocak 2004

Karadeniz

Sapanca
Gölü

Marmara
Denizi

Şekil 3.2. Marmara Denizi bölgesinde Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın batı kolundaki aktif faylar
(Barka ve Kadinsky-Cade, 1988)

Şekil 3.3. Bölgenin aktif faylarını gösteren harita (Şaroğlu vd., 1992)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-3
Ocak 2004

K
17 Ağustos
1999 Karadere
Kolu
İzmit-Sapanca Sapanca-
Gölü Parçası Akyazı Parçası

DENİZİ
12 Kasım
Hersek Kolu 1999
BLOĞU
Karamürsel-
Gölcük Kolu

Şekil 3.4. Marmara Bölgesi’nin son yüzyıldaki aktif fayları (Akyüz vd., 2000)

Kuzey Masifi

Prens
Baseni Adaları
Merkez Çukuru
Ganos Çukuru Batı Tepesi
Baseni)
İzmit
Merkez Yükselti Güney Çukuru Körfezi
Baseni)

Güney Masifi
Adası

Adası Armutlu Yarımadası

İznik
Gölü
Gemlik Körfezi

Şekil 3.5. Ifremer RV Le Suroit gemisi ile yapılan incelemelerden elde edilen en güncel yüksek
çözünürlüklü batimetri haritası tek parça ve muntazam devam eden yanal atımlı fay sistemini
göstermektedir (LePichon vd., 2001)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3

Şekil 3.6. (A) Doğu Akdeniz Bölgesi’nin basitleştirilmiş tektonik haritası, (B) Marmara Denizi ve çevresinin sismotektonik haritası
(Yaltırak, 2002)
Ocak 2004
Sayfa 3-4
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-5
Ocak 2004

kilometre

Şekil 3.7. Bu çalışma kapsamında geliştirilen parçalı faylanma modeli

3.3. SİSMİSİTE
Marmara bölgesinin tarihi ve aletsel sismisitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Bölümü tarafından
hazırlanan “İstanbul Yerleşim Alanının Deprem Riskinin Değerlendirilmesi” isimli raporda
detaylı olarak incelenmiştir (Erdik vd., 2002). Marmara Bölgesi’nin tarihi sismisitesi ve 20.
yüzyıldaki sismisitesi sırasıyla Şekil 3.8 ve Şekil 3.9’da gösterilmiştir.

Büyüklük

Şekil 3.8. Marmara Denizi ve çevresindeki tarihsel depremler (Ambraseys ve Finkel, 1991’den)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-6
Ocak 2004

Moment
Büyüklüğü

Şekil 3.9. Geçmiş yüzyıldaki sismisite

1500 yılından günümüze kadar olan depremler, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın
Marmara Bölgesi’ndeki Kuzey Bölümü için önerilen parçalı faylanma modeli ile beraber
Tablo 3.1’de verilmiştir. Modeldeki her fay parçası için tarihsel depremler, karakteristik
depremler, tekrar aralıkları ve yıllık olasılıklar Tablo 3.2’de verilmiştir.

Tablo 3.1. 1500 yılından günümüze kadar olan depremler ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın
Marmara Bölgesi’ndeki Kuzey Bölümü için önerilen parçalı faylanma modeli.

Deprem Fay Parçası

10.9.1509 (Ms= 7.2) 7, 8

10.5.1556 (Ms=7.2) 9

25.5.1719 (Ms=7.4) 2, 3, 4, 5

2.9.1754 (Ms=6.8) 6

22.5.1766 (Ms=7.1) 7, 8

5.8.1766 (Ms=7.4) 11

10.7.1894 (Ms=7.3) 3, 4, 5

9.8.1912 (Ms= 7.3) 11

17.8.1999 (Ms=7.8) 1, 2, 3, 4
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-7
Ocak 2004

Tablo 3.2. Fay parçaları ile ilgili karakteristik ve tekrarlama modellerinin parametreleri.

Zamana bağlı Karakteristik


En son
Son Ortalama depremden 50 yıla
Fay Karakteristik Tekrar En Büyük bu güne göre Yıllık
Parçası Deprem COV Aralığı Manyitüd geçen zaman olasılık Oran Yıllık Oran
1 1999 0.5 140 7.2 3 0.0344 0.0007 0.0071
2 1999 0.5 140 7.2 3 0.0344 0.0007 0.0071
3 1999 0.5 140 7.2 3 0.0344 0.0007 0.0071
4 1999 0.5 140 7.2 3 0.0344 0.0007 0.0071
5 1894 0.5 175 7.2 108 0.3734 0.0093 0.0057
6 1754 0.5 210 7.2 248 0.4095 0.0105 0.0048
7 1766 0.5 250 7.2 236 0.3374 0.0082 0.0040
8 1766 0.5 250 7.2 236 0.3374 0.0082 0.0040
9 1556 0.5 200 7.2 446 0.5212 0.0147 0.0050
10 0.5 200 7.2 1000 0.3340 0.0081 0.0050
11 1912 0.5 150 7.5 90 0.4206 0.0109 0.0067
12 1967 0.5 250 7.2 35 0.0203 0.0004 0.0040
13 0.5 600 7.2 1000 0.1771 0.0039 0.0017
14 0.5 600 7.2 1000 0.1771 0.0039 0.0017
15 0.5 1000 7.2 1000 0.0974 0.0020 0.0010
16 1855 0.5 1000 7.2 147 0.0006 0.0000 0.0010
17 1855 0.5 1000 7.2 147 0.0006 0.0000 0.0010
19 1944 0.5 250 7.5 58 0.0597 0.0012 0.0040
21 1999 0.5 250 7.2 3 0.0012 0.0000 0.0040
22 1957 0.5 250 7.2 45 0.0347 0.0007 0.0040
25 0.5 1000 7.2 1000 0.0974 0.0020 0.0010

3.4. YÖNTEM
Bölgedeki deprem tehlikeleri aşağıdaki katkıların sonuçları kabul edilerek iki adımda
hesaplanmıştır:
a. 5.0 ve 6.9 büyüklükleri arasında değişen manyitüde sahip depremlerin bir sonucu
olarak meydana gelebilecek yer hareketleri.
b. 7.0 veya daha büyük manyitüdlü depremler sonucunda meydana gelebilecek yer
hareketleri.
(a) bölümü “arka plan aktivitesi” olarak ifade edilmektedir, ana tektonik yapılarla
ilişkili olmayan aktivite bunlara örnek olarak gösterilebilir. (a) bölümünün
hesaplanmasında 5.0 ve daha büyük manyitüde sahip depremlerden oluşan bir deprem
kataloğu kullanılmıştır. Bu depremler, özel olarak belirli faylarla ilişkilendirilmemiş
(literatürden toplanan neotektonik çalışmaların çözünürlüğü böyle bir ilişkilendirmeye
imkan vermemektedir) ancak bu depremler karelajı oluşturan hücrelerle (yaklaşık 0.005° x
0.005°) ilişkilendirilmiştir. Diğer bir deyişle, karelajı oluşturan hücrelerin her biri orta
büyüklükteki depremler için potansiyel kaynak olarak kabul edilmiştir. Aynı zamanda
Gutenberg-Richter modelinde bir tekrarlama ilişkisinin arka plandaki depremlerin tekrarını
ifade ettiği kabulü yapılmıştır.
Her hücredeki sismik aktiviteyi hesaplamak için ilk olarak bütün bölge için bir “b”
değeri hesaplanmıştır. En yüksek olasılık yöntemi (Weichert, 1980) Marmara Bölgesi için
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-8
Ocak 2004

“b” değeri olarak 0.8’i vermekle beraber, kayıtlarda yeterince eksiksiz olarak belirtilmeyen
küçük büyüklükteki depremleri de hesaba katmak için analizde “b” değeri olarak 1.0
alınmıştır. Bundan sonra, 1900 ve 1940 arasında meydana gelen 5.5 ve 5.0 manyitüdünden
büyük depremleri içeren ve eksiksiz kabul edilen deprem kataloğu kullanılarak, her kaynak
hücresi için “a” değeri hesaplanmıştır. Benzer bir şekilde, arka plan aktivitesi de Poisson
dağılımına uygun kabul edilmiştir. Hücresel oluşumlar iki boyutlu Gauss filtresi ile 50 km
sönümlenme uzaklığına göre mekansal olarak yuvarlatılmıştır. Bu yaklaşım, USGS
tarafından Kaliforniya’daki deprem tehlikesi değerlendirmesinde kullanılan son
yaklaşımlarla uyum içindedir.
(b) bölümü belirgin bir şekilde tanımlanmış faylar boyunca sismik enerjinin açığa
çıkması ile ilişkilidir. Bu bölüm için bir parçalı faylanma modeli geliştirilmiş ve bu faylar
üzerindeki enerjinin büyüklük ve tekrarlama aralığı ile tanımlanan karakteristik
depremlerle boşaldığı kabul edilmiştir. Bu doğrusal kaynak bölgelerindeki sismik
aktiviteyi elde etmek için iki model kullanılmıştır. Bunlar, karakteristik deprem tekrarlama
ilişkisini kullanan Poisson modeli ve zamana bağlı (yenilenme) modelidir. Poisson ve
yenilenme modelleri, Poisson modelinde karakteristik depremin meydana gelme
olasılığının zamana bağlı olarak değişmemesi ile birbirinden ayrılmaktadır. Yenilenme
modelinde ise, bu olasılık değeri, son karakteristik depremden geçen zamanın bir
fonksiyonu olarak artmaktadır.
Karakteristik depremlerin tekrarlama oranları, bölgedeki her fay parçasına
karakteristik manyitüd ve tekrar aralıkları atanarak elde edilmiştir. Modelde, fay
parçalarındaki sismik enerjinin karakteristik depremler ile boşaldığı kabul edilmektedir. Bu
çalışmada deprem büyüklüğünün dağılımını belirlemek için Young ve Coppersmith (1985)
modeli kullanılmıştır. Bu modelde fay üzerinde karakteristik depremlerle beraber orta
büyüklükte depremlerin de oluştuğu kabul edilmektedir. Şekil 3.10’da bu modelin
manyitüd yoğunluğu fonksiyonu gösterilmiştir.
Şekil 3.11’de “Sınırlandırılmış Üssel” (örn. Gutenberg-Richter) Model ve Young ve
Coppersmith (1985) çalışmasındaki “Karakteristik Model” kabulleri ile elde edilen
tekrarlama ilişkileri karşılaştırılmıştır.
Tarihsel sismisite, tektonik modeller ve faylar üzerindeki öteleme hızlarının
bilinmesi yapılan çalışmada kullanılan ana veriyi oluşturmuştur. Buna bağlı olarak yıllık
oluşum oranları aşağıdaki gibi hesaplanmıştır:
R = 1 / ortalama tekrarlama aralığı (3.1)
Hesaplanan yıllık tekrarlama ihtimali (R) zamanla değişmediği için kullanılan model
Poisson dağılımındadır.
Yenilenme modelinde her fay parçası için şartlı olasılık, daha önce açıklandığı
şekilde hesaplanan karakteristik depremin ortalama tekrarlama aralığı, son büyük
depremden sonra geçen zamana ve etkilenme süresinden (50 yıl olarak alınmıştır)
hesaplanmaktadır. Olasılıklar, şartlı olarak adlandırılmaktadır çünki son depremden sonra
geçen zamana bağlı olarak değişmektedirler. Kovaryansı 0.5 değerine eşit bir lognormal
dağılımın deprem olasılığı yoğunluk fonksiyonunu temsil ettiği kabul edilmiştir. Buna
bağlı olarak, 50 yıl için hesaplanan şartlı olasılıklar efektif yıllık Poisson olasılıklarına
(Pcond) aşağıdaki şekilde dönüştürülmüştür (WGCEP, 1995):
Reff = -ln(1 – Pcond) / T (3.2)
Şartlı olasılıkların, zamana bağlı model ve Poisson modelinde 50 ve 5 yıl periyotları
için farklı kovaryans değerlerine göre hassaslığı Şekil 3.12’de gösterilmiştir. Şekil
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-9
Ocak 2004

3.12’den görülebileceği üzere, Poisson modeli için olasılık sabit kalmakta ve kovaryans
arttıkça, şartlı olasılık Poisson olasılık değerine yaklaşmaktadır.
Bölgedeki toplam tehlike, (a) ve (b) adımlarında elde edilen tehlikenin toplanması ile
hesaplanmıştır.
Bu çalışmada deprem tehlikesinin sayısal olarak ifade edilmesinde kullanılan yer
hareketi parametreleri en büyük yer ivmesi (EBİ) ve 0.2 ve 1.0 saniye doğal periyotları için
spektral ivme (Sİ) değerleridir. Yer hareketleri yumuşak kaya koşulları için elde edilmiştir
(NEHRP B/C sınırı). EBİ’nin belirlenmesinde Boore vd. (1997), Campbell (1997) ve
Sadigh vd. (1997), Sİ değerlerinin belirlenmesi için ise Boore vd. (1997) ve Sadigh (1997)
tarafından önerilen azalım ilişkileri kullanılmıştır. Bu azalım ilişkilerinin seçilmesi
başlangıçta USGS’in Kaliforniya’da uyguladığı çalışmaların takip edilmesine bağlı
olmakla beraber, batı Amerika’yı esas alan bu azalım ilişkilerinin Kuzey Batı Anadolu
Bölgesindeki yer hareketinin azalım özellikleri ile iyi korelasyon sağladığı görülmüştür
(Özbey, 2001, Erdik vd. 2002).

3.5. SONUÇLAR
Türkiye’nin kuzeybatısında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen EBİ değerleri bir
fikir vermesi açısından Şekil 3.13’te gösterilmiştir.
NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşulları için Poisson ve yinelenme modelleri ile
elde edilen 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen EBİ ve 0.2-1.0 sn. doğal
periyotlarındaki Sİ değerleri, (A) Adapazarı ve (B) Gölcük, Değirmendere ve İhsaniye
bölgeleri için sırasıyla Şekil 3.14 – Şekil 3.19 ve Şekil 3.20 – Şekil 3.25 arasında
gösterilmiştir. Gösterim amaçları için tehlike haritaları, bu çalışmadaki mikrobölgeleme
bilgisinin sayısal değerlendirmesi için kullanılmasına karar verilen ve diğer çalışma
grupları tarafından kullanılan karelajın üzerinde gösterilmiştir.
Son toplantıdan sonra, NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarına göre Poisson
modeli ile 50 yıl için %40 aşılma olasılığına karşı gelen (yaklaşık 100 yıl dönüşüm
periyodu) EBİ ve 0.2 –1.0 sn doğal periyotlarındaki Sİ değerleri sonuç olarak hesaplanmış
ve (A) Adapazarı ve (B) Gölcük, Değirmendere ve İhsaniye bölgeleri için sırasıyla Şekil
3.26 – Şekil 3.28 ve Şekil 3.29 – Şekil 3.31 arasında gösterilmiştir.

3.6. TARTIŞMA
Tehlike değerlendirmesinin sonuçları ile ilgili olarak aşağıdaki hususlarda bazı noktalara
dikkat çekmek istiyoruz:
Bölgedeki tehlike “b” değerlerinin iki durumu göz önüne alınarak değerlendirilmiştir,
bunlar 0.8 (en yüksek olasılık yönteminin sonucuna göre bulunan) ve 1.0 (küçük
manyitüdlü depremlerin eksikliğini hesaba katmak için tercih edilen) değerleridir. Ancak
bu iki durum için elde edilen sonuçlar, bölgede tehlikenin esas olarak faylar tarafından
kontrol edilmesi nedeni ile önemli farklılıklar göstermemiştir.
Olasılıksal yoğunluk fonksiyonunun hesaplanması için Gauss, log-normal, Weibull,
Gamma ve Brownian gibi farklı istatistiksel modeller önerilmiştir. Bunlar arasından log-
normal dağılım mühendislik uygulamalarında en yaygın kullanılandır. Brownian Geçiş
Zamanı (BPT) modeli daha yakın tarihte önerilen bir modeldir ve bu modelin deprem
dağılımını uygun olarak temsil ettiği kabul edilmektedir. Bu iki modelin olasılık yoğunluğu
fonksiyonları birbirine benzemekle beraber, şartlı olasılık değerleri ortalama tekrarlama
zamanına yakın değerlerde ayrılmaya başlamaktadır. BPT dağılımı, son depremden geçen
zamandaki büyük artışlara karşı daha yüksek şartlı olasılık değerleri vermektedir. Yıllık
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-10
Ocak 2004

oranların seçilen modele ve aperiyodikliğe (alfa, BPT modeli), kovaryans katsayısına


(COV, Lognormal model) hassaslığı da araştırılmıştır. Yıllık oranlar alfa/COV değerlerine
önemli oranda bağlıdır, bunların yüksek değerleri, küçük yıllık oranlar vermektedir. BPT
ve Lognormal dağılımlar, son karakteristik depremin meydana gelmesinin üzerinden çok
fazla zaman geçmesi durumunda önemli farklılaşmalar vermektedir. Küçük bir COV (örn.
0.3 veya altı) karakteristik depremlerin yüksek oranda periyodik olduğunu göstermektedir.
COV değeri arttıkça (örn. 0.7 veya üstü) şartlı olasılık değerleri, Poisson olasılık
değerlerine yaklaşmaktadır. Buna göre, uygun alfa/COV değerleri için karar verilmesi
gerekli olmuş ve Kaliforniya’da uygulanan yol izlenerek 0.5 değeri seçilmiştir.
Basamaklı modeller ile deneysel çalışmalar yapılmıştır. Açık olarak bilindiği üzere,
fay parçaları yüzeyde ayrı haritalanmakla beraber, derinlerde tek bir yapı olarak yüzeyde
birleşmiş olabilmekte veya bir parça üzerindeki kırık basamaklı bir modelde diğer parçalar
üzerinde kırıkları tetikleyebilmektedir. Bu bağlamda iki senaryo tasarlanmıştır: (1) fayların
bağımsız olarak kırılarak karakteristik büyüklükte depremler meydana getirmesi (raporda
kullanılan model incelenmiştir), veya (2) fay parçalarının beraber basamaklı olarak
kırılarak M>7 depremler meydana getirmesi. Basamaklı kabul En Büyük Manyitüdü
arttırmakta fakat daha düşük depremlerin meydana gelme sıklığını azaltmaktadır. Marmara
Denizi’nde geçmişteki kırılma döngüleri ortalama olarak her üç kırılmadan birinin birden
fazla fay parçasında meydana geldiğini göstermektedir. Basamaklı modelleri esas alan
olasılıksal hesaplamalar, diğer modellerden elde edilen deprem tehlike seviyeleri ile
yaklaşık olarak aynı sonuçları vermiştir.
Poisson ve tekrarlama modelleri arasında yapılan karşılaştırmalar büyük tehlike
farkları göstermekle beraber, bu bölgedeki (örneğin Adapazarı’nda) sismik potansiyelin
azaldığını veya arttığını göstermemektedir. Türkiye için mevcut “Deprem Bölgeleri
Haritası” efektif EBİ olarak Adapazarı için 0.4 g değerini vermektedir. Bu değer,
tekrarlama modeli ile elde edilen sonuçlarla uyumludur.
Son olarak, benimsenen yöntemde tehlikenin, Şekil 3.14 ve Şekil 3.16 arasında S3,
S2 ve S12 fay parçalarının birleştiği bölge gibi, fay parçalarının bazı birleşim noktalarında
yoğunlaştığını belirtmek istiyoruz. Modelden S12 parçasının çıkarılması durumunda, bu
“haritalama” kaybolacaktır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-11
Ocak 2004

Şekil 3.10. Karakteristik deprem modeli için manyitüd olasılık yoğunluğunun tanımlanması.

Sınırlanmış Üssel Karakteristik


Yıllık Deprem Frekansı ≥ m

Deprem Büyüklüğü, m Deprem Büyüklüğü, m

Şekil 3.11. Tekrarlama ilişkilerinin grafiksel olarak karşılaştırılması


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-12
Ocak 2004

Olasılık

Olasılık
En Son Depremden Bugüne Geçen Zaman (yıl) En Son Depremden Bugüne Geçen Zaman (yıl)

Şekil 3.12. Zamana bağlı olasılıkların, tekrarlama modeli için 50 ve 5 yıla karşı gelen meydana
gelme zaman aralıkları için hassaslığı (Abrahamson, 2000’den)

Poisson Modeli
EBİ kilometre

Karadeniz

Marmara Denizi

KRDAE, 2002

Şekil 3.13. NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı
gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3

Şekil 3.14. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır Şekil 3.15. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır
koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen EBİ koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn)
değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli). değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli).
Ocak 2004
Sayfa 3-13
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3

Şekil 3.16. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır Şekil 3.17. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır
koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini
değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli) gösteren kontur haritası (Yineleme modeli)
Ocak 2004
Sayfa 3-14
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3

Şekil 3.18. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır Şekil 3.19. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır
koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) koşullarında 50 yıl için %10 aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn)
değerlerini gösteren kontur haritası (Yenilenme modeli) değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli)
Ocak 2004
Sayfa 3-15
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-16
Ocak 2004

kilometre

Şekil 3.20. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10
aşılma olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)

kilometre

Şekil 3.21. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10
aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-17
Ocak 2004

kilometre

Şekil 3.22. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10
aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)

kilometre

Şekil 3.23. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10
aşılma olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-18
Ocak 2004

kilometre

Şekil 3.24. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10
aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli)

kilometre

Şekil 3.25. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %10
aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Yineleme modeli)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3

Şekil 3.26. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır Şekil 3.27. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır
koşullarında 50 yıl için %40 aşılma olasılığına karşı gelen EBİ koşullarında 50 yıl için %40 aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn)
değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)
Ocak 2004
Sayfa 3-19
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-20
Ocak 2004

kilometre

Şekil 3.28. Adapazarı bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %40
aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)

kilometre

Şekil 3.29. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için %40
aşılma olasılığına karşı gelen EBİ değerlerini gösteren kontur haritası (Poisson modeli)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-21
Ocak 2004

kilometre

Şekil 3.30. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için
%10 aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=0.2sn) değerlerini gösteren kontur haritası
(Poisson modeli).

kilometre

Şekil 3.31. Gölcük bölgesinde NEHRP B/C zemin sınıfları sınır koşullarında 50 yıl için
%10 aşılma olasılığına karşı gelen Sİ (T=1.0sn) değerlerini gösteren kontur haritası
(Poisson modeli).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-22
Ocak 2004

3.7. DAVRANIŞ SPEKTRUMLARI


Davranış spektrumunun (%5 sönümlü) şekli, NEHRP (1997) düzenlemelerinde verilen
“Üniform Tehlike Davranışı Spektrumu” ile aynı alınacaktır. Bu spektrum, sahaya özel
kısa periyottaki (Sms) ve orta periyottaki (Sm1) spektral ivmeler esas alınarak Şekil
3.32’de gösterildiği gibi hesaplanmaktadır.
Sms = Fa . Ss (3.3)
Sm1 = Fv . S1 (3.4)
Ss ve S1, NEHRP B/C Zemin Sınıfları sınır koşullarında T=0.2 sn ve T=1.0 sn periyotları
için hesaplanan Sİ ile temsil edilmektedir. Bu değerler, Adapazarı bölgesi için Şekiller
3.15, 3.16, 3.18, 3.19, 3.27, 3.28’de ve Gölcük bölgesi için Şekiller 3.21, 3.22, 3.24, 3.25,
3.30, 3.31’de gösterilmiştir. Fa ve Fv, NEHRP (1997)’de tanımlanan Kısa ve Orta Periyot
Büyütme Sayıları’dır. NEHRP B/C Zemin Sınıfları sınır koşullarında tanımlanan yer
hareketi için Fa = Fv =1 olmaktadır.
ÜNİFORM TEHLİKE DAVRANIŞ SPEKTRUMU
Spektral Davranış İvmesi, Sİ

Sahaya özel EBİ veya 0.4Sms

Sahaya özel EBİ


veya 0.4Sms

Periyot, sn

Şekil 3.32. NEHRP (1997) Üniform Tehlike Davranış Spektrumu

3.8. TASARIMA ESAS SPEKTRUMLARA UYUMLU YER HAREKETİ


Seçilen davranış spektrumu ile uyumlu zaman ortamındaki yer hareketini elde etmek için
Deodatis (1996) tarafından geliştirilen ve Papageorgiou vd. (2000) tarafından bilgisayar
programına dönüştürülen işlem uygulamıştır. Hedeflenen ivme spektrumları ile uyumlu
zaman ortamındaki kayıtlar programı, yer hareketinin yapay ivme-zaman kayıtlarını üreten
bir bilgisayar simulasyon programıdır. Zaman ortamındaki simulasyonlar kararlı olmayan
rastgele fazlıdır.
Bu noktada, simulasyonun esas aldığı spektrumun fiziksel olarak görülebilecek bir
depremle tam olarak örtüşmemesine bağlı olarak bu yaklaşımın en hatasız yöntem
olmayabileceği özellikle dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu şekilde bir yaklaşım ile ilişkili
bütün konular tamamen bilinmektedir. Fakat diğer detaylı yaklaşımlar (örn. olasılıksal
tehlikenin bölümlere ayrılmasından sonra yer hareketinin deterministik olarak simulasyonu)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3 Sayfa 3-23
Ocak 2004

daha sahaya özel çalışmalara uygundur ve bu araştırmanın kapsam ve ayrıntısı ile uyumlu
değildir.
Adapazarı çalışma bölgesinde R16 hücresinin merkezi için bir örnek simulasyon
yapılmıştır. R16 hücresi için t=0.2 sn ve t=1 sn periyotlarına karşı gelen spektral ivme
değerleri ile simulasyonun sonucunda ivme-zaman kaydı ve buna bağlı olarak hız ve yer
değiştirme hareketleri elde edilmiştir. Bu iki parametre esas alınarak, simulasyonla elde
edilen zaman kaydının yatay ve düşey bileşenleri Şekil 3.33 ve Şekil 3.34’te gösterildiği
gibi elde edilmiştir.
Tehlike çalışmasında 50 yıl için %40 aşılma olasılığına karşı elde edilen t=0.2 sn ve
t=1 sn periyotlarındaki spektral ivme değerleri mikrobölgeleme çalışması için oluşturulan
hücrelere sırasıyla Sms ve Sm1 olarak atanmış ve bu şekilde Adapazarı ve Gölcük
bölgelerindeki her hücre için girdi dosyaları hazırlanmıştır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 3

Şekil 3.33. R16 Hücresi için Davranış Spektrumu Uyumlu Yatay Yer Şekil 3.34. R16 Hücresi için Davranış Spektrumu Uyumlu Düşey Yer
Hareketi (NEHRP B/C Yerel Zemin Koşulları için) Hareketi (NEHRP B/C Yerel Zemin Koşulları için)
Ocak 2004
Sayfa 3-24
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-1
Ocak 2004

4. TEK İSTASYON YÖNTEMİ İLE ADAPAZARI VE GÖLCÜK


ŞEHİRLERİNDE YAPILAN ÇEVRESEL TİTREŞİM
(MİKROTREMOR) ÖLÇÜMLERİ VE DEĞERLENDİRMESİ
D. Fäh ve A. Christen (İsviçre Sismik Araştırmalar Merkezi, ETH Zürih, İsviçre), Ü. Gülerce
(İstanbul Teknik Üniversitesi, Türkiye) ve C. Greifenhagen (ETH Lozan, İsviçre).

4.1. ÖZET
Tek istasyon yöntemi ile Türkiye’deki iki şehirde, Adapazarı ve Gölcük’te çevresel
titreşim ölçümleri yapılmıştır. Bu şehirlerde, 1999 Kocaeli Depremi sonrasında büyük
hasar yaşanmıştır. Burada sunulan çalışma, DRM-MERM Projesine bir katkı olarak
yapılmıştır. Çalışmamızın temel amaçları, çalışma bölgelerindeki zeminlerin hakim
rezonans frekanslarını belirlemek, yüzey altı yapısı ve değişimi ile ilgili ön
değerlendirmeler yapmak ve titreşim ölçümlerinden elde edilen H/V spektral oranlarının
şeklini esas alan bir bölgeleme önermektir. Önceden yayınlanan S-dalgası hızı profilleri
kullanılarak yapay H/V spektral oranları hesaplanmış ve bunlar ölçülen değerlerle
karşılaştırılmıştır.

4.2. GİRİŞ
Yerel zemin koşullarının araştırılması, her sahaya özel tehlike değerlendirmesinin önemli
bir parçasıdır. Bunun için önemli parametrelerden biri, konsolide olmamış sedimanların S-
dalgası hızı yapısı ve ana kaya ve sedimanlar arasındaki S-dalgası farklılığıdır. Bu
özellikler, sediman-ana kaya arayüzünün geometrisi ile beraber sismik dalgaların
depremler sırasındaki büyütmesini kontrol eden başlıca parametrelerdir. Bu yapının
bilinmesi ile numerik simulasyon yöntemleri kullanılarak büyütme etkileri hakkında
tahminler yapılabilir.
S-dalgası hızı profili, arazide S-dalgası hızı ölçümleri, tek noktada veya ağ şeklinde
yüzey dalgası ölçümleri, aşağı kuyu veya karşıt kuyu gibi doğrudan yöntemlerle elde
edilebilir. Yerel titreşim veya mikrotremorları esas alan dolaylı yöntemler özel ilgi
odağıdır. Bu yöntemler, çoğunlukla deneysel kurulum için yeterli alana sahip olmayan
veya kaynak için patlayıcı kullanılması yasak olan yerleşim bölgelerinde uygulanabilir. Ağ
yöntemleri Aki (1957)’nin öncü çalışmalarından sonra, Horike (1985) tarafından
kurulmuştur. Bu yöntemler, yüzey dalgalarının saçılma özelliğini kullanarak, saçılma
eğrilerinin geri hesabından kayma dalgası hızı profillerinin elde edilmesine imkan
vermektedir. Mikrotremorları oluşturan dalgalar, yüzey dalgaları ile birlikte P ve S cisim
dalgalarını da içermekte ve gözlenen dalga alanları genellikle zaman içinde birkaç farklı
moddan oluşmaktadır. Dalga alanlarındaki bu bilinmeyen birleşim, mikrotremor
yöntemlerindeki en büyük problemdir. Hedef bölgelerde, Kudo vd. (2002) ve Yamanaka
vd. (2001) tarafından çevresel titreşimlerin ağ ölçümleri yapılmıştır. Bu çalışmaların
sonuçları çalışma kapsamında değerlendirilmiş, yüzey altı yapısının ve değişiminin
belirlenmesi için kullanılmıştır.
Hakim rezonans frekansı f0, bir sahadaki S dalgası hızı yapısından elde edilebilen bir
büyüklüktür. Bu nedenle, dalga büyütmesinin frekansa göre değişimi doğrudan f0 ile
ilişkilidir. Hakim frekans, Nakamura (1989) tarafından önerilen H/V yöntemi ile tek
istasyonda alınan çevresel titreşim ölçümünden elde edilebilir. Bu yöntem, yumuşak
çökellerin hakim frekansını tahmin etmek için en uygun yaklaşım olarak kendini
kanıtlamış (Lachez ve Bard, 1994; Lermo ve Chavez-Garcia, 1994) ve bu çalışmada Fäh
vd. (2001)’de açıklanan algoritma kullanılarak uygulanmıştır. Sondaj kuyularından elde
edilen verilerin kalibrasyon için kullanılması halinde, bu işlem ile konsolide olmayan
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-2
Ocak 2004

sedimanların kayma dalgası hızını belirlemeye yönelik tahminler yapma imkanı vardır.
Tek boyutlu yapılar için, ortalama H/V spektral oranlarının Rayleigh dalgalarının temel
modunun eliptikliğini verdiği kabul edilebilir. Her frekanstaki eliptiklik, P-SV durumu için
serbest yüzeyde yatay ve düşey yer değiştirmenin özdeğer fonksiyonlarının oranı olarak
tanımlanmaktadır. Buna bağlı olarak, H/V oranlarının şekli, kayma dalgası hızı profillerini
tahmin etmek için kullanılabilir. Yamanaka vd. (1994) ve Satoh vd. (2001) bu yaklaşımı
derin basenler, Fäh vd. (2001) ve Yamanaka vd. (2001) sığ sahalar için uygulamıştır. Bu
yöntemler, sondaj bilgisi eksikliği nedeni ile bu çalışmada uygulanmamıştır.
H/V spektral oranları yerel yapının bir parmak izi olarak kabul edilebilir. Bir
bölgedeki ölçümler karşılaştırılarak, benzer H/V eğrileri, benzer yerel yapılarda
gözlenebilir. Bu nedenle, bu şekilde yapılan karşılaştırmalar bölgelemeye imkan
tanımaktadır. Bir bölge içinde kalan sahalarda depremler sırasında benzer büyütme
etkilerinin ortaya çıkması beklenir. Gözlenen H/V spektral oranlarının şekline göre bir
bölgeleme önermek için bu yaklaşım iki şehirde de uygulanacaktır.

4.3. ARAZİ ÇALIŞMASI VE ÖLÇÜM CİHAZLARI


2002’nin Ağustos ayında, Adapazarı ve Gölcük bölgelerinde çevresel titreşim ölçümleri
yapılmıştır. Arazi çalışması, ekipmanın ve analiz yazılımının kullanılması üzerine bir
eğitim kursunu da içerecek şekilde Zürih’te hazırlanmıştır. Arazi çalışmasının
planlanmasındaki en büyük güçlüklerden biri, coğrafi haritaların eksikliği olmuştur. Bu
problem, arazi çalışmaları sırasında sadece kısmen çözülebilmiştir.
Çevresel titreşim ölçümleri Mars88 kaydediciler ve Lennartz 5-sn alıcılar ile
yapılmıştır. Kaydediciler için, detayları EK 1.1’de verilen standart bir kurulum ayarı
kullanılmıştır. İsviçre Sismik Araştırmalar Merkezi tarafından 3 ölçüm cihazı takımı
sağlanmıştır. Ekipmanın ulaşımı DEZA tarafından yapılmıştır. Çalışma süresinde arazi
desteği, konaklama ve ulaşım DRM-MERM proje yönetimi tarafından sağlanmıştır.
Çalışmanın 20 günü boyunca, Adapazarı bölgesinde 211, Gölcük’te 31 ölçüm
yapılmıştır. Ölçümler üç bağımsız takım tarafından yapılmıştır. Ölçüm noktalarına verilen
isimlerin açıklamaları EK1.2’de verilmiştir. Ölçüm yapılan noktaların genel dağılımı Şekil
4.1 ve Şekil 4.2’de gösterilmiştir. Arazi çalışması sırasında yapılan ölçümler ölçüm
kalitesinin kontrolü için aynı gün analiz edilmiştir. Bir sonraki gün yapılacak ölçümler için
kararlar, en son alınan sonuçlara göre verilmiştir.
Kalite kontrolü yapmak ve homojen veri grupları ve değerlendirme sağlamak için
bütün veriler İsviçre Sismik Araştırmalar Merkezi’nde analiz edilmiştir. Ölçümlerdeki
olası hatalı bölümler ve alıcı yakınındaki kaynaklardan etkilenen ölçümler silinmiştir.
Veriler, CD ortamında hazırlanmış ve CD içeriği EK 1.4’te verilmiştir. Veriler, SAF
formatındadır. Bu format EK 1.3’te açıklanmıştır. Bir sonraki bölümde, H/V yöntemi
kısaca açıklanmıştır.

4.4. H/V ORANLARININ HESAPLANMASI


Ortalama H/V oranlarını hesaplamak için iki yöntem uygulanmıştır. Bu iki yöntemin
birleştirilmesi, sondaj verilerinin ve sismik ölçümlerin mevcut hale gelmesi durumunda
gelecekte H/V oranlarının geri hesabından S dalgası hızı profillerinin elde edilmesine
imkan verecektir.
Frekans ortamındaki klasik polarizasyon analizinde, polarizasyon yatay bileşenlerin
Fourier spektrumları ile düşey bileşenin spektrumu arasındaki orandır. Bu çalışmada, H/V
polarizasyonu gürültü verilerinin eşit uzunluktaki farklı pencerelerinin ortalaması olarak
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-3
Ocak 2004

hesaplanmıştır. Her pencere için Fourier spektrumları hesaplanmış ve spetkrumlarda


düzeltme yapılmamıştır. Oranlar oluşturulmuş ve polarizasyonların her pencerede tek H/V
oranlarının log10 değeri kullanılarak ortalaması alınmıştır. Son olarak, ortalama spektral
oran eğrisi hafifçe düzlenmiştir. Klasik H/V oranı sonuçları şekillerde mavi ile
gösterilmiştir.
Dalga alanının SH bölümü, ölçümlerin yatay bileşenine katkıda bulunmaktadır. SH
dalgasının etkisi, tek istasyonda yapılan ölçümlerden elde edilememektedir, çünki çevresel
titreşimlerin kaynaklarının konumları ve mekanizmaları genellikle bilinmemektedir. Bu
durum, SH dalgalarının spektral içeriği ile ilgili bazı kabuller yapmayı gerektirir. Makul bir
yaklaşım, iki birbirine dik yatay bileşene ait dalga alanlarının birbirine benzer spektrum ve
enerji içeriğine sahip olduğunu kabul etmektir (Fäh vd., 2001). Bunun sonucunda, sadece
P-SV dalgaları için H/V oranının kökü kadar bir azaltma katsayısı gerekmektedir. Bu
çalışmadaki bütün klasik H/V eğrileri bu katsayı ile düzeltilmiştir.
H/V oranları için ikinci yöntem, P-SV dalgacıklarının ölçümlerden belirlenmesi SH
dalgalarının etkisini azaltmaya çalışmakta ve sadece bu dalgacıklardan spektral oranları
seçmektedir. Bu, her üç doğrultudaki çevresel gürültü bileşeninin frekans-zaman (FTAN)
analizi ile yapılmaktadır (Fäh vd., 2001). Düşey kayıt bileşenlerinin frekans-zaman
eksenlerine göre gösteriminde, her frekans için zamana göre en fazla enerjinin olduğu
bölümler belirlenmektedir. Burada maksimumların tekil P-SV dalgacıkları ile ilişkili
olduğunu kabul edilmektedir.
Dalgacıkların yatay bileşenlerinin fazlarının, düşey bileşene göre ötelenme
ihtimalinden dolayı, maksimum noktası, düşeyde en büyük enerjinin gözlendiği varış
zamanına göre ortalanan ve bir dalga periyodu genişliğindeki zaman penceresinden
seçilmektedir. Yatay bileşen ise, her iki bileşenin spektral değerlerinin aritmetik
ortalamasından seçilmekte ve dalgacık için H/V oranı bu değerle belirlenmektedir. Bu
yöntemle polarizasyon spektrumları gürültü verilerinin farklı pencereleri için
hesaplanmakta ve elde edilen spektrumlarda herhangi bir düzleme yapılmadan bu
spektrumların ortalamaları alınmaktadır.
FTAN yöntemini esas alarak bulunan sonuçlar şekillerde yeşil renkli eğrilerle
gösterilmiştir. Her iki yöntemle bulunan H/V eğrilerinin şekil ve genliklerindeki
benzerlikler, klasik yöntemde SH dalgası içeriği ile ilgili yapılan kabulleri
desteklemektedir. Bu çalışmada, alıcının doğal frekansının 0.2 Hz olması nedeni ile,
sadece bu frekansın üzeri için değerlendirme yapılmıştır.
H/V spektral oranlarının hesaplanması ve sonuçları görmek için kullanılan yazılımlar
(sırasıyla Matlab modülleri Analyse13SAF.m ve Bild1DRMA.m) CD’de verilmiştir. H/V
spektral oranlarının genlikleri log10 tabanında verilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-4
Ocak 2004

Adapazarı

Şekil 4.1. Adapazarı’ndaki mikrotremor ölçümleri; ADU ve ADC (Kudo vd., 2002) ve YEN, SRF,
TEK, ERE, SIC (Yamanaka vd., 2001) noktalarındaki S-dalgası hızı profilleri ağ ölçümlerinden
elde edilmiştir. BAB, HAS, GEN, SEK ve SKR kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonlarıdır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-5
Ocak 2004

Gölcük

DMD
#
#
PIR
# #
# GLF
# # #
# GYM
# # # GEM
# #
#
# FOC
# # #

# #
#
# LOJ
#
#
#
#
#
#
GLH #

K
N #
# Ölçüm Noktaları
Measurement Points
BW D
E
0 1 kilometre
2 Kilometers
S
G

Şekil 4.2. Gölcük’teki mikrotremor ölçümleri; GLF ve GLH (Kudo vd., 2002) noktalarındaki S-
dalgası hızı profilleri ağ ölçümlerinden elde edilmiştir. DMD, FOC, LOJ, GYM, GEM ve PIR
kuvvetli yer hareketi kayıt istasyonlarıdır.

4.5. ADAPAZARI BÖLGESİ İÇİN SONUÇLAR


Bütün çevresel titreşim kayıtları analiz edilmiş ve ölçüm noktalarındaki temel rezonans
frekansları belirlenmiştir (Şekil 4.3). H/V oranlarında incelenen tepelerin Rayleigh
dalgalarının temel modu, dolayısı ile temel rezonans frekansı ile ilişkili olduğundan emin
olmak için genelde ölçüm yapılan noktada detaylı jeolojik araştırmalar gereklidir. İki veya
üç kuvvetli empedans farklılığı olan jeolojik yapılarda, Rayleigh dalgalarının hakim ve
daha yüksek modları ile ilgili farklı tepelerin elde edilmesi beklenebilir.
İki tabakalı durum Adapazarı’nın kuzey bölgesinde gözlenmektedir. Bu alan için ağ
ölçümleri ana kaya seviyesine kadar S-dalgası hızı profillerini vermektedir. Daha sonra
göstereceğimiz gibi, bu profillerle yapılan numerik simulasyonlarla elde edilen H/V
spektral oranları, ölçülen H/V oranları ile iyi uyum içindedir. Adapazarı bölgesinin
güneyindeki yumuşak sedimanların tabakalaşması ve kalınlığı ile ilgili elimizde bilgi
yoktur. Bu nedenle, bu bölge için değerlendirme tekil değildir.
Adapazarı bölgesi benzer şekle sahip H/V spektral oranlarına göre farklı bölgelere
ayrılabilir. Bu bölgeler Şekil 4.3’te gösterilmiş ve her bölge için örnek H/V spektral
oranları Şekil 4.4 ve Şekil 4.8 arasında verilmiştir. Genlikler, log10 tabanındadır. Buna
göre aşağıdaki bölgeler tanımlanabilir:
A. Hakim rezonans frekansı 0.22 ve 0.50 Hz arasındadır ve 0.7-0.8 Hz frekansları
arasında ikinci bir tepe vardır. Bu bölge için S-dalgası hızı profilleri yerel
titreşimlerin ağ ölçümlerinden elde edilmiştir (Kudo vd., 2002; Yamanaka vd., 2002),
bu hız profilleri daha sonra tartışılacaktır. Şekil 4.4’te gösterilen H/V spektrumu, iki
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-6
Ocak 2004

tabakalı yapı için tipik bir örnektir. Yüzeye yakın sedimanlar, çakıl tabakaları ile ara
kesit yapan killer ve siltlerden oluşmaktadır. Bu tabakanın kalınlığı 20 ve 80 m
arasındadır. İkinci tepede (0.7-0.8 Hz) gözlenen büyük genlik, yüzeye yakın
sedimanlar ve derin sedimanlar arasındaki büyük S-dalgası farklılığından
kaynaklanmaktadır. Derin sedimanların kalınlıkları yaklaşık olarak 300-400 metre
civarında kalmaktadır.
B. Gözlenen H/V spektral oranları temel rezonans frekansında tek bir tepe ile
tanımlanmaktadır. Şekil 4.5’te bu bölgede ölçülen H/V spektral oranlarına bir örnek
verilmiştir. Bu tür spektrumlar, sedimanter basenlerinin sınırlarında gözlenmektedir.
Tepe frekansı yumuşak sedimanların kalınlıklarına bağlı olarak 0.7 Hz ile 10 Hz
üzerinde değişen değerlerde görülmektedir. Arazide tepelerin eteklerinde hakim
frekans yüksek değerler almakta ve sedimanter basenlere doğru azalmaktadır.
Yapısal özelliklerdeki bu mekansal farklılaşmalar, depremler sırasında yerel yüzey
dalgalarının ortaya çıkmasında etkili olabilir. Hakim rezonans frekansındaki
yumuşak geçişlere bağlı olarak jeolojik yapı ana kaya üzerinde tek tabakalı yumuşak
sedimandan oluşan bir model olarak genelleştirilebilir. Gözlenen H/V oranlarına geri
hesap uygulanması, bu tabakadaki S-dalgası hızı değişiminin belirlenmesine
yardımcı olabilir. Bu noktada, ana kaya seviyesine kadar olan sondaj bilgisine ihtiyaç
duyulmaktadır. A ve B bölgeleri arasındaki geçiş çok ani olmakta ve bu durum, derin
sedimanter tabakanın bu geçiş bölgesinde derin sedimanların kalınlığının birdenbire
artışı ile ortaya çıktığını göstermektedir.
C. Tepelik bölge. H/V spektral oranlarında net bir tepe gözlenememektedir. Burada
elde edilen H/V spektrumuna bir örnek Şekil 4.6’da verilmiştir. Bu bölge, ana kaya
olarak kabul edilebilir. Küçük tepelerin arasında yumuşak sedimanlardan oluşan
küçük birikintiler, 3 Hz üzerinde hakim rezonans frekansılarının gözlenmesiyle
tanımlanabilir. Yapılan ölçümlerin yoğunluğu bu küçük bölgeleri net bir şekilde
belirlemek için yeterli değildir.
D. Bu bölgedeki bütün ölçüm noktalarında H/V spektral oranları yaklaşık olarak 0.4 -
0.5 Hz aralığında belirgin tepeler göstermektedir. Şekil 4.7’de bu bölgede ölçülen
H/V spektral oranlara bir örnek verilmiştir. Bazı ölçüm noktalarında 0.2 Hz altında
ilave tepeler görülmektedir. Bu bölgedeki derin sedimanlar için elde jeofizik bilgi
olmadığı için iki olası basen modeli önerilmiştir: 0.2 Hz’in altında temel rezonans
frekansına sahip derin bir basen veya 0.4-0.5 Hz aralığında temel rezonans
frekansına sahip bir sığ basen. Derin basen modeli, frekans dağılımını
açıklayabilmek için düşük frekanslarda gözlenen H/V oranlarının iki boyutlu bir
yapısal model ile beraber değerlendirilmesini gerektirmektedir (Steimen vd., 2003).
H/V oranındaki belirgin tepelere dayanarak, sığ basen modelinin geçerli olduğu
düşünülmektedir. 0.4 Hz civarındaki hakim frekanslardaki H/V oranlarının büyük
genlikleri, sedimanlar ve ana kaya arasında kuvvetli hız farklılaşmasını
göstermektedir. Bu durum, çok düşük S-dalgası hızlarına sahip yüksek kalınlıktaki
göl çökellerinin varlığı ile açıklanabilir. Hakim frekanslardaki küçük değişimler, en
fazla 150-200 metre kalınlıktaki zeminlerin homojen tabakalaşmasına işaret
etmektedir.
E. Bu bölgede ölçülen H/V spektral oranları, biri 0.5 Hz’de, diğeri de 1 Hz civarında
çift tepe vermektedir. Bu iki frekans, batıdaki D (0.5 Hz) ve doğudaki B (1 Hz)
komşu bölgelerindeki frekanslara karşı gelmektedir. E bölgesinde, jeolojik yapının
değişmesi beklenebilir ve çok yumuşak göl sedimanlarından oluşan bir tabakanın
görülmesi de olasıdır. Burada, H/V spektral oranları ile tek boyutlu yapısal modeller
arasında değerlendirme artık geçerli değildir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-7
Ocak 2004

Hakim Frekans (Hz)


Veri yok

Şekil 4.3. Adapazarı bölgesinde ölçülen hakim rezonans frekansları (Değerler Hz birimindedir);
Benzer H/V spektral oranları A ve E arasında değişen tablo ile verilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-8
Ocak 2004

H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.4. A bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ac06_u01 ölçümü).
H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.5. B bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ac07_u05 ölçümü).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-9
Ocak 2004

H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.6. C bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ab08_r01 ölçümü).
H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.7. D bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ay11_c01 ölçümü).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-10
Ocak 2004

H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.8. E bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (ab11_u01 ölçümü).

Her ölçüm noktasındaki f0 değeri son olarak doğrusal bir şekilde değerlendirilmiş ve
hafif düzlenerek Şekil 4.9’daki hakim frekans haritası elde edilmiştir. Hakim frekans,
başlıca jeolojik özelliklere paralel değişmekte ve sismik dalgaların büyütmesini frekansın
fonksiyonu olarak tahmin etmede sayısal tanımlamalar yapmaya imkan tanımaktadır. f0
değerinin çok altındaki frekanslarda, tepelik bölgedekine kıyasla büyütme olmamaktadır.
Ana kaya ve sedimanlar arasında büyük empedans farkı olması durumunda f0 değeri
civarındaki büyütme çok kuvvetli olabilmektedir. f0 değerinin üzerindeki frekanslardaki
büyütme, zemin tabakalaşmasına ve yayılan dalga alanına bağlıdır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-11
Ocak 2004

# #
# # # #
#
#
FundameFrekans
Hakim nt al Freque(Hz)
ncy (Hz)

# 0. 00 - 0.33
A #
#
U
%
U
%
#
#
# #
#
# 0. 34 - 0.66 # #
0. 67 - 1.00 $$
T U
%
# T
$ T # # # #
# 1. 01 - 1.33 # #
# #
# 1. 34 - 1.66 # # # #
#
# 1. 67 - 2.00 # U
% #
2. 01 - 2.33 # #
#
#
T
$ #
# 2. 34 - 2.66 #
#
# # #
# 2. 67 - 15 # # ##
# # U
% # #
#
# ## ##
Bölge
Zone BorSınırları
ders # #
#
# #
#
U#
% ##
# # # # # # #
# # # # # # # #
# # # #
Mikrotremor
# Am bient VibratioÖlçümleri
n Recordings # # # #### # ## #
# # # #
%
U Arr
AğayÖlçümleri
Recordings # #%U# #
# ##
$T Strong Motiİstasyonları
Deprem on Stations # #
## # # # ## #
# # #
#

C
# # #
# # # # #
# # #
# # # # #
#

B
# #
##
# T
$ #
#
# ## #
# # #
# # #
# # #
# # # #
# # # # #
# #
# #
# # #
#
#
N
D
# # #
#
# # #
# #
#
#
# # W E
#

B +C
# # #
#
# #
S
E
#
#
#

Şekil 4.9. Adapazarı’nda hakim frekans değişimini gösteren harita. Ağ ölçümleri yapılan noktalar
sarı dairelerle, artçı şokların kaydedildiği noktalar sarı üçgenlerle gösterilmiştir.

Hakim frekans f0’daki H/V spektral oran genliği, ana kaya ve sedimanlar arasındaki
S dalgası farklılığının bir göstergesidir ve buna bağlı olarak rezonans etkilerinin şiddeti
hakkında bazı bilgiler vermektedir. Genlikler arttıkça hız farkıda artmaktadır. H/V
oranlarının genlikleri her ölçüm noktasında lineer olarak interpole edilmiş ve hafifçe
düzeltilerek log10 tabanındaki değerlere göre Şekil 4.10’da gösterilen harita elde edilmiştir.
Genlik, kaynak-derinlik ve kaynak-uzaklık dağılımına dayanmaktadır. Bu nedenle, H/V
oranlarının genlikleri, olası rezonans etkilerinin sadece kalitatif bir göstergesi olmaktadır.
En büyük genlikler, çok yumuşak olan sediman tabakasının H/V spektral oranlarını
arttırdığı D bölgesinde gözlenmektedir. Diğer yüksek genlik gözlenen alanlar B bölgesinde
ana kaya ve sediman arasındaki geçişe yakın noktalarda gözlenmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-12
Ocak 2004

# #
# # # #
#
#

A #
#
U
%
U
%
#
#
# #
#
# #
$$
T U
%
Genlik
Amplitud(log10
e (log10değerleri)
values) T
$ T # # # #
# #
# #
# 0.00 - 0.20 # # # #
#
# 0.21 - 0.40 # U
% #
# #
# 0.41 - 0.60
#
T
$ #
# 0.61 - 0.80 #
#
# # #
# 0.81 - 1.00 # # ##
# # U
% # #
#
# ## # # ##
Bölge
Zone BoSınırları
rders # #
# # # U
% #
##
# # # # # #
#
# # # # # # # #
# # #
Ambient VibratioÖlçümleri
# Mikrotremor n Recordings # # # #### # ## #
# # #
U Ağ
% ArraÖlçümleri
y Recordings # #%U# # #
# ##
$T Deprem
Strong Motİstasyonları
ion Stations # ## #
##
##
#
#
# # #
#

C
# # #
# # # # #
# # #
# # # # #
# #
B
# ##
# T
$ #
#
# ## #
# # #
# # #
# # #
# # # #
# # # # #
# #
# #
# # #
#
#
N
D
# # #
#
# # #
# #
# #
# # W E
#

B +C
# # #
#
# #
S
E
#
#
#

Şekil 4.10. Adapazarı’nda hakim frekansa karşı gelen H/V oranlarının genliklerini gösteren harita.

H/V spektral oranlarındaki ikinci tepenin genliği, yüzeydeki ve derindeki sedimanlar


arasındaki kayma dalgası hızı farklılığı ile ilgili bilgi vermektedir (ana kaya üzerinde iki
tabakalı yapı olması durumunda). Oranların genliği arttıkça, hız farklılaşmasıda
artmaktadır. Buna bir örnek, Şekil 4.4’te 0.7-0.8 Hz arasında ikinci bir tepenin gözlendiği
H/V oran spektrumudur. A bölgesinde Kudo vd. (2002) ve Yamanaka vd. (2002)
tarafından yapılan ağ ölçümlerinden bu iki tabakalı yapıyı destekleyen bilgiler mevcuttur.
Bu ikinci tepenin değerlendirilmesi, sadece yüzeydeki düşük hıza sahip tabakanın f0
değerinin, tüm zemin kolonunun temel frekansından önemli ölçüde yüksek olması
durumunda yapılabilir.

4.5.1 Ölçümlerden hesaplanan ve yapay H/V spektral oranlarının karşılaştırılması


S-dalgası hızı profilleri, ADU, ADC (Kudo vd., 2002) ve YEN, SRF, TEK, ERE, SIC
(Yamanaka vd., 2002) noktaları için mikrotremor ağ ölçümlerinden elde edilmiştir. Kudo
tarafından verilen modeller Tablo 4.1’de verilmiştir. Ağ ölçümü yapılan sahaların ölçüm
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-13
Ocak 2004

için tekrar oluşturulması mümkün olmamış ve yaklaşık 50 metre çapında kalan lokasyon
hatası ile ölçümler yapılmıştır. Yamanaka çalışmalarında istasyon koordinatlarını ve hız
profillerini çizelge halinde vermemiştir. Bu nedenle, bu noktalar için yapılan modellerden
elde edilen sonuçlar sadece bir gösterge olarak kabul edilmiş ve bu çalışmada
gösterilmemiştir.
Yapay H/V spektral oranlarını hesaplamak için Tablo 4.1’de önerilen modeller
kullanılmış ve bu noktalardaki ölçümlerle karşılaştırmalar yapılmıştır. Yapay H/V spektral
oranlarının modellenmesi kaynak konumlarının dağılımı ile ilgili bazı kabullerin
yapılmasını gerektirir, geniş açıklıklarda çoklu kaynaklar üst üste bindirilerek bu
kabullerin mümkün olduğu kadar genel olmasına çalışılmıştır.

Tablo 4.1. Kudo vd. (2002) tarafından Adapazarı’ndaki iki istasyon için önerilen S-dalgası
hızı profilleri
ADC ADU
Vs (m/sn) Kalınlık (m) Vs (m/sn) Kalınlık (m)
243 38 166 44
441 97 331 88
728 242 500 281
1500 70 878 63
2000 yarı uzay 1050 100
1500 yarı uzay

Bu çalışmada kullanılan numerik yöntem, dalga alanının P-SV bölümü için mod
biriktirme (Panza, 1985; Panza ve Suhadolc, 1987) yöntemidir. Yöntem, iyi tanımlanan
kaynaklardan ve kaynak-alıcı uzaklıklarından gelen sinyallerin araştırılmasına imkan
vermektedir. Verilen bir yapı için ilk olarak P-SV modları hesaplanmaktadır. Belirlenen
kaynaktan, Fourier ortamındaki her mod için enerji içeriği hesaplanmakta ve daha sonra
gerçek dalga alanını elde etmek için toplanmaktadır. Yapay titreşim kayıtları üretebilmek
için çok sayıda kaynak düşünülmüştür. Seçilen mesafe [x, x+250m] ve derinlik [0m, 250m]
aralıklarında rastgele dağılmış kaynaklar olduğu kabulü yapılmıştır. Yirmi uzaklık
aralığında, her aralık için rastgele 100 kaynak mekanizması kullanılarak hesaplamalar
yapılmıştır, bu uzaklık aralıkları sırasıyla [250m, 500m], [500m, 750m], ..., [5000m,
5250m]’dir. Sonuçta ortalama H/V oranı, doğrudan frekans ortamında, tekil olarak, 20 kez
farklı kaynaklar için 100 adet H/V oranı hesaplanarak elde edilmiştir .
ADU sahasında yapay olarak elde edilen ortalama H/V spektral oranları Şekil
4.11’de siyah eğri ile gösterilmiştir. Bu şekilde bulunan H/V oranı, mavi ve yeşil renkle
gösterilen ölçümlerden hesaplananlara benzerdir. Hakim frekanslı ve ilk moddaki Rayleigh
dalgasının eliptikliği şekilde sırasıyla kırmızı ve pembe ile gösterilmiştir. Modellemede,
H/V oranlarının ortalaması, 0.22-0.5 Hz aralığındaki hakim modun eliptikliği ile elde
edilmiştir. Bu durum, genellikle ana kaya ve sedimanlar arasında yüksek hız farkının
olduğu yapısal modellerde konsolide olmamış sedimanların hakim rezonans frekansı f0 ve
ortalama H/V oranlarının ilk minimumu arasında görülür (Fäh vd., 2001). H/V oranlarının
bu frekanstaki şekli, çoğunlukla sedimanların tabakalaşmasına bağlıdır. İlk yüksek modda
0.6 Hz civarında gözlenen tepe, ölçümlerden bulunan H/V oran spektrumunda da mevcut
gözükmektedir. Yüksek frekanstaki farklılık ise, büyük ihtimalle modellemede kullanılan
sınırlı sayıdaki zemin tabakalarından ve gerçek durumdaki çevresel titreşimlerin karmaşık
dalga alanlarından kaynaklanmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-14
Ocak 2004

(H/V)ve
log10(H/V)
log10 (elliptisite)
log10 (eliptisite)
ve log10

Frekans (Hz)

Şekil 4.11. ADU gözlem noktasında yapılan mikrotremor ölçümlerinden elde edilen (mavi eğri:
klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN yöntemi) ve bilgisayarda yapay olarak üretilen (siyah eğri) H/V
oranları. Hakim moddaki (kırmızı eğri) ve ilk yüksek moddaki (pembe eğri) Rayleigh dalgasının
eliptikliği de gösterilmiştir. H/V spektral oranları log10 tabanında verilmiştir.

Kudo vd. (2002) çalışmalarında ADC noktasını derin sedimanlardan oluşan bir yapı
ile sınıflandırmışlardır. Bu, ölçümden elde edilen H/V oranları ile doğrulanmamaktadır
(Şekil 4.12). ADC noktasında, hakim rezonans frekansı yaklaşık 2.0-2.3 Hz civarında
gözlenmekte ve bu durum Tablo 4.1’de verilen yapı ile uyumlu olmamaktadır. Kudo vd.
(2002) çalışması dikkate alındığında, ADC gözlem noktasının Adapazarı’nda ağır hasarın
görüldüğü bir bölgede olduğu gözlenmekte ve hakim frekansın yaklaşık olarak 2 Hz
civarında olması bu hasar için iyi bir neden olmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-15
Ocak 2004

Frekans (Hz)
Şekil 4.12. ADC noktasında gözlenen H/V oranları (mavi eğri: klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN
yöntemi).
Yamanaka vd. (2002) tarafından ölçüm yapılan noktalarda, yumuşak sedimanların
toplam kalınlığı olduğundan yüksek olarak tahmin edilmiş ve buna bağlı olarak
Adapazarı’nda ölçülen değerlerden daha düşük hakim rezonans frekansları elde edilmiştir.
Bunun nedeni, S-dalgası hızı profilinin geri hesabı için sadece hakim modlu Rayleigh
dalgasının düşey bileşeninin faz hızı eğrisinin kullanılmasıdır. Bu eğri yumuşak
sedimanların kalınlıklarının bulunması için yeterli değildir. Faz hızı eğrileri ve hakim
frekans veya eliptikliğin beraber kullanıldığı bir geri hesap yöntemi bu problemi çözebilir.
ERE ve SIC noktalarında elde edilen hız profillerinin karşılaştırılması (Yamanaka vd.
(2002) çalışmasında Şekil 5) yumuşak tabaka kalınlığının B ve A bölgeleri arasındaki ani
artışını doğrulamaktadır.

4.5.2 Kuvvetli yer hareketi kayıtları ve çevresel titreşimlerden elde edilen H/V
spektral oranlarının karşılaştırılması
Ana şok ardından Adapazarı ve Gölcük bölgelerinde alınan ivme ve hız kayıtları DRM-
MERM projesi kapsamında Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü
tarafından toplanarak düzenlenmiştir. Toplanan veri grubu Adapazarı’nda 13 ve Gölcük’te
6 tane olmak üzere toplam 19 istasyonda alınan kayıtları içermektedir. SKR istasyonu
dışındaki istasyonların hepsi Kocaeli Depremi’nden sonra geçici olarak kurulmuş ve daha
sonra başka noktalara kaydırılmıştır. Bu istasyonlar, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Deprem Mühendisliği Bölümü,
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM) Deprem
Araştırma Dairesi, Amerika Birleşik Devletleri Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS)
Jeolojik Tehlikeler Grubu Golden, Kolorado ve Deprem Tehlikeleri Grubu Menlo Park,
Kaliforniya tarafından kurulmuştur.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-16
Ocak 2004

Bu veri grubundan belirli bir en büyük yer hareketi ivmesi seviyesine göre deprem
kayıtları seçilmiştir. Seçilen kayıtlar ortalama H/V spektral oranlarını hesaplamak için
kullanılmıştır. Hesaplarda bütün dalga türleri (P, S dalgaları ve kodalar) kullanılmıştır.
Burada sadece Adaparı’ndaki HAS istasyonunda alınan bir kayıt örnek olarak verilmiştir.
Analiz için en büyük ivmelerin 50 mg’den büyük olduğu 4 kayıt seçilmiştir. Şekil 4.13’te
çevresel titreşimlerden ve deprem kayıtlarından bulunan H/V oranlarının karşılaştırılması
verilmiştir. f0 ve 1.2 Hz aralığındaki frekans bandında, H/V eğrileri arasında iyi bir uyum
görülmektedir. Sınırlı sayıdaki kayda bağlı olarak, kuvvetli yer hareketi kayıtlarından elde
edilen eğrilerdeki değişkenlik daha yüksektir. Dalga alanlarının birleşimindeki
farklılıklardan dolayı, 1.2 Hz üzerinde H/V eğrileri önemli oranda farklılaşmaktadır.
H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.13. HAS sahasında mikrotremor ölçümlerinden (mavi eğri: klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN
yöntemi) ve KRDAE tarafından sağlanan kuvvetli yer hareketi kayıtlarından (sarı eğri: klasik
yöntem; kırmızı eğri: FTAN yöntemi) elde edilen H/V oranlarının karşılaştırılması.

4.6. GÖLCÜK BÖLGESİ İÇİN SONUÇLAR


Burada yapılan tüm çevresel gürültü ölçümleri analiz edilmiş ve hakim rezonans frekansı
bütün ölçüm noktaları için belirlenmiştir (Şekil 4.14).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-17
Ocak 2004

DMD
#
#
A
PIR
# # GLF
#
# # #
GYM
# GEM
# # #
# #
#
# FOC
# # B #

# #
#
# C #
LOJ
#
#
#

GLH
# D #
#

Hakim
HakimFrekans
Frekans
Fundamental (Hz)
(Hz) (Hz)
Frequency
# 0 - 0.33
N
Bölge Sınırları
Zone Borders

W E
0 1 2 Kilometre
Kilometers
S

Şekil 4.14. Gölcük bölgesinde ölçülen hakim rezonans frekansları (Değerler Hz birimindedir).

Bulunan hakim rezonans frekansları, konsolide olmamış sedimanların bulunduğu


bölgelerde genelde sabit (0.2-0.3 Hz) bir aralıktadır. Farklı bölgelerin ayrımı
yapılabilmektedir. Farklı bölgelerdeki H/V spektral oranları için örnekler Şekil 4.15 ve
Şekil 4.18 arasında gösterilmiştir. Bütün genlikler log10 tabanında verilmiştir. Bir
bölgeden diğerine geçiş, özellikle C ve D bölgeleri arasında çok yumuşak olmaktadır.
Bölgeler arasındaki sınırlar sadece genel bir gösterimi işaret etmektedir.

A. Bölgenin Kocaeli Depremi sırasında denize batarak su altında kalması, daha sonra
tekrar dolgu yapılmasına bağlı olarak bu bölgede, bölgeye özel bir kayıt
gözlenmektedir. Buradan alınan kayıtlarda 0.35 Hz değerinde bir tepe ve hemen
ardından 0.7 Hz civarında ikinci bir tepe kolaylıkla gözlenebilmektedir (Şekil 4.15).
İkinci tepenin büyük genliği, ilave dolgu malzemesinin düşük S-dalgası hızından
kaynaklanmaktadır. Buradaki hakim rezonans frekansı 0.2 Hz civarında tahmin
edilmektedir.
B. Bu bölgedeki ölçümler, hakim frekansı 0.25 Hz’de vermekte ve 0.7 (kuzeydoğuda)
ve 1.2 Hz (güneybatıda) değerleri civarında geniş ikinci tepeler şeklinde bir
maksimumu göstermektedir (Şekil 4.16). İkinci tepedeki büyük genlik, yüzeye yakın
düşük hıza sahip bir yumuşak sediman tabakasına işaret etmektedir. Bu durum, GLF
noktasında yapılan ağ öçümleri ile de doğrulanmıştır (sonraki paragraflara bakınız).
C. Hakim frekans yaklaşık 0.25 Hz’dir (Şekil 4.17). İkinci tepe, 1.5 Hz civarında bir
maksimum ile 3.5 Hz’de ikinci bir minimum yapmakta ve B bölgesi ile
karşılaştırıldığında çok geniş ve düz bir hale gelmektedir. Bu bölgede, yumuşak
sedimanlardan oluşan yüzey tabakası ortadan kalkmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-18
Ocak 2004

D. Temel frekans yaklaşık olarak 0.25 ile 0.3 Hz arasında değişmektedir (Şekil 4.18).
Yüzeyde yumuşak zemin tabakası olmamasından dolayı belirgin bir ikinci tepe
gözlenmemektedir. Bu durum, GLH noktasında yapılan ağ öçümleri ile
doğrulanmıştır.
H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.15. A bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gg01_u01 ölçümü).
H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.16. B bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gh02_c02_foc ölçümü)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-19
Ocak 2004

H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.17. C bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gg02_r03 ölçümü)
H/V

Frekans (Hz)
Şekil 4.18. D bölgesinde gözlenen H/V spektral oranlarına bir örnek (gg03_u04 ölçümü)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-20
Ocak 2004

Şekil 4.16 ve Şekil 4.18 arasında gözlenen H/V spektral oranlarındaki ikinci tepenin
sönümlenmesi, düşük S-dalgası hızına sahip tabakanın kaybolmasının bir göstergesidir. Bu
durum, farklı bölgeler arasında keskin sınırlar çizilememesinin nedenidir.
Her ölçüm noktasındaki f0 değeri son olarak doğrusal bir şekilde interpole edilmiş ve
hafif düzlenerek Şekil 4.19’daki hakim frekans haritası elde edilmiştir. Bu harita, bir kez
daha hakim rezonans frekansının sabit değerlerini göstermektedir.
f0 frekansına karşı gelen H/V spektral oranlarının genlikleri Şekil 4.20’de gösterilmiştir.
Genlikler, Adapazarı Bölgesi’ndeki gibi büyük farklılıklar göstermemektedir. En büyük
genlikler A ve D bölgelerinde gözlenmiştir. B ve C bölgelerindeki düşük genlikler için bir
neden, hakim modlu Rayleigh dalgasının çevresel titreşim dalga alanındaki baskın dalga
olmamasıdır (aşağıya bakınız).

Hakim Frekans (Hz)

Şekil 4.19. Gölcük’te hakim frekansın değişimini gösteren harita


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-21
Ocak 2004

Şekil 4.20. Gölcük’te hakim frekansa karşı gelen H/V oranlarının genliklerini gösteren harita

4.6.1 Ölçümlerden hesaplanan ve yapay H/V spektral oranlarının karşılaştırılması


GLF ve GLH (Kudo vd., 2002) noktalarında yapılan çevresel titreşim ölçümlerinden
S- dalgası hızı profilleri elde edilmiştir. Kudo tarafından bu sahalar için önerilen modeller
Tablo 4.2’de verilmiştir. GLF sahası, yüzeye yakın yumuşak sedimanları gözlediğimiz B
bölgesinde yeralmaktadır. GLH sahası ise bu tabakanın olmaması ile ayrılmaktadır. Ağ
ölçümü yapılan sahaların ölçüm için tekrar oluşturulması mümkün olmamış ve yaklaşık 50
metre çapında kalan lokasyon hatası ile ölçümler yapılmıştır
Yapay H/V spektral oranlarını hesaplamak için Tablo 4.1’de önerilen modeller kullanılmış
ve bu noktalardaki ölçümlerle karşılaştırmalar yapılmıştır. Yapay H/V spektral oranlarının
modellenmesi 4.5.1. bölümünde açıklandığı şekilde yapılmıştır.

Tablo 4.2. Kudo vd. (2002) tarafından Gölcük’teki iki saha için önerilen S-dalgası hızı
profilleri.
GLF GLH
Vs (m/sn) Kalınlık (m) Vs (m/sn) Kalınlık (m)
150 14 303 22
259 70 455 60
531 270 594 295
950 300 950 yarı uzay
1120 yarı uzay
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-22
Ocak 2004

Hesaplanan yapay H/V spektral oranlarının ortalaması kalın siyah eğri ile GLF ve
GLH sahaları için sırasıyla Şekil 4.21 ve Şekil 4.22’de gösterilmiştir. Yapay H/V spektral
oranlarından elde edilen hakim frekans f0 değerleri, ölçümden bulunanlarla (mavi ve yeşil)
uyumludur. Hakim frekanslı Rayleigh dalgasının eliptikliği kırmızı, ilk yüksek modunki
ise pembe ile gösterilmiştir. İki saha için elde edilen H/V oranlarının genel şekli munerik
modelleme ile açıklanabilmektedir.
Gözlenen H/V eğrilerinden, hakim rezonans frekansında sadece hakim modlu
Rayleigh dalgalarının değil, ilk yüksek modlu dalgaların da büyütüldüğü tahmin edilebilir.
GLF (Şekil 4.21) noktasındaki ilk yüksek mod, f0 değeri civarında baskın gözükmektedir.
Sadece yüzeye yakın çevresel titreşim kaynaklarının seçilmesine bağlı olarak modelleme
ile arazideki ölçümlerden bu frekans bandı için yapılan gözlemleri açıklamak mümkün
olmamaktadır. Bu seçim, çoğunlukla yüksek modlu Rayleigh dalgaları yerine hakim modlu
Rayleigh dalgalarını arttırmaktadır.
(H/V) ve
log10 (H/V)
log10 (elliptisite)
log10 (eliptisite)
ve log10

Frekans (Hz)

Şekil 4.21. GLF gözlem noktasında yapılan mikrotremor ölçümlerinden elde edilen (mavi eğri:
klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN yöntemi) ve bilgisayarda yapay olarak üretilen (siyah eğri) H/V
oranları. Hakim moddaki (kırmızı eğri) ve ilk yüksek moddaki (pembe eğri) Rayleigh dalgasının
eliptikliği de gösterilmiştir
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-23
Ocak 2004

(H/V)ve
log10(H/V)
log10 log10(elliptisite)
velog10 (eliptisite)

Frekans (Hz)

Şekil 4.22. GLH gözlem noktasında yapılan mikrotremor ölçümlerinden elde edilen (mavi eğri:
klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN yöntemi) ve bilgisayarda yapay olarak üretilen (siyah eğri) H/V
oranları. Hakim moddaki (kırmızı eğri) ve ilk yüksek moddaki (pembe eğri) Rayleigh dalgasının
eliptikliği de gösterilmiştir

4.6.2 Kuvvetli yer hareketi kayıtları ve çevresel titreşimlerden elde edilen H/V
spektral oranlarının karşılaştırılması
Burada sadece Gölcük’teki FOC istasyonunun bulunduğu noktadan bir örnek verilmiştir
(Şekil 4.23). Çevresel titreşimlerden ve deprem kayıtlarından bulunan H/V oranları
karşılaştırıldığında, bu eğrilerin 0.8 Hz’in altındaki bölgede bir miktar uyumlu olduğu
görülmektedir. Deprem kayıtlarından elde edilen eğrilerdeki değişkenlik, sınırlı kayıt
sayısına bağlı olarak çok yüksektir. 0.8 Hz’in üzerindeki frekanslarda, dalga alanlarının
içeriğine bağlı olarak H/V eğrileri önemli ölçüde farklılaşmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 4 Sayfa 4-24
Ocak 2004

H/V

Frekans (Hz)

Şekil 4.23. FOC sahasında mikrotremor ölçümlerinden (mavi eğri: klasik yöntem; yeşil eğri: FTAN
yöntemi) ve USGS veritabanından alınan kuvvetli yer hareketi kayıtlarından (sarı eğri: klasik
yöntem; kırmızı eğri: FTAN yöntemi) elde edilen H/V oranlarının karşılaştırılması. Kuvvetli yer
hareketi verilerinden en büyük yatay ivmesi 15 mg’den büyük olan 6 deprem analiz için seçilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-1
Ocak 2004

5. GEOTEKNİK SAHA ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ


Jan Laue, Juliane Buchheister, Sarah M. Springman, Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü (IGT),
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü (ETH).

5.1. GİRİŞ
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü’nün (ETH) Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü (IGT)
Araştırma Görev Grubu’nda görev almıştır. Bu kapsamda, “yerel zemin koşullarının
belirlenmesi”, “zemin sınıflandırması” ve “zemin tabakaları davranış analizleri”
yapılmıştır. Bu uygulamalar pilot bölgeler olan Adapazarı ve Gölcük’te gerçekleştirilmiştir.
İzleyen bölüm ilk olarak yerel zemin koşullarının belirlenmesi ile ilgilidir. Bu bölüm,
zemin sınıflandırması uygulamasını da içermektedir.

5.2. YEREL ZEMİN KOŞULLARI


5.2.1 Genel Düşünceler
“Yerel Zemin Koşulları” uygulamasının amacı her hücrenin orta noktasında olduğu kabul
edilebilecek hipotetik temsili sondajlar tanımlamaktır. Hipotetik sondaj, ilgilenilen
bölgedeki zemin koşullarını en iyi şekilde temsil edecek ideal bir sondaj olmalıdır. İdeal
bir projede, her hücrenin ortasında yeni saha araştırmaları yapılabilir. Bu mikrobölgeleme
çalışmasında pilot bölgeler olarak seçilen iki bölgede, az veya hiç bilgi olmayan alanlarda
ilave sondajların yapılması mümkün olmamıştır. Bunun nedenleri üzerinde
durulmayacaktır. Proje bölgelerinin konumları, raporun diğer bölümlerinde görülebilir (örn.
Erdik, 2002).
5.2.2 Mevcut Veri
Yerel zemin koşullarının belirlenmesi için, eldeki veriler dikkate alınarak bir yaklaşım
seçilmiştir. İki proje bölgesi için farklı kaynaklardan veriler sağlanmıştır. Bu veriler,
yapılan saha araştırmaları ile ilgili bilgiler, bunlardan elde edilen verilerin güvenilirliği ve
kalitesi bakımından değişken seviyelerdedir. Bu başlangıç koşulları, mevcut altyapı ve
binaların bulunduğu her alan için en olası durumdur. Bu nedenle, bu bilgiler büyük
dikkatle ele alınmalıdır. Mevcut verilerin doğruluğunun mikrobölgeleme işlemlerinden
önce kontrol edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu tür farklı kaynaklardan gelen verilerin
doğrudan kullanımı gerçekçi olmayan bir senaryonun elde edilmesine neden olabilir ve
karşılaştırmalar olanaksız hale gelebilir, hatta bu durum sonradan hipotetik sondajlarla
yapılacak doğrulamalara imkan vermeyebilir. Bununla birlikte farklı kaynaklardan veriler
kalitenin kabul edilebilir olması durumunda hesaba katılabilir ve bu şekilde zemin
koşullarının genel olarak bağımsız bir değerlendirmesinden ve özellikle tekil saha
araştırmalarının güvenilirliğinden yararlanılabilir.
Farklı saha araştırmaları kaynakları mevcuttur. İlave olarak, çoğunlukla Kocaeli
Depremi sonrasında yapılan bazı saha araştırmaları da literatürde bildirilmiş, yayınlanmış
(örn. Ansal vd. editör 2001) veya internette (örn. PEER, Şekil 5.1) sunulmuştur. Her ne
kadar faydalı gözükse de, bu verilerin temsili sondajların oluşturulmasında kullanımı, kesin
koordinatlar, topoğrafik özellikler, yeraltı suyu seviyesi ve saha araştırma yöntemleri, vs.
gibi ihtiyaç duyulan önemli bilgilerin eksikliğinden dolayı mümkün olmamıştır. Bu veriler
zaten değerlendirilmiş ve sadece orijinal çalışmaların özü yayınlarda verilmiştir. Bu
nedenle, bu veriler karşılaştırma yapmak ve doğruluk kontrolleri için kullanılabilir, fakat
mikrobölgeleme çalışması için temel veri olarak değerlendirilemezler.
Pilot çalışmalar için başlıca iki veri kaynağı kullanılmıştır. Bunlardan ilki, ve bize
göre en güvenilir olanı, Sakarya Üniversitesi’nden Prof. A. Önalp tarafından özetlenen
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-2
Ocak 2004

mevcut ve yeni sondaj çalışmaları, SPT ve CPT verileri ve ilave laboratuvar deneylerine ait
veri dosyalarıdır. İkinci kaynak ise, Dr. Köksal tarafından yerel DRM ofisinde veritabanına
çevrilen AİGM veri dosyalarıdır. İkinci kaynak, birinci kaynaktaki verilerden bazıları ve
başka yayınların esas aldığı arazi çalışmalarını ve diğer kaynaklardan verileri içermektedir.
Bu bilgilerin güvenilirliği, yoğunluğu ve kalitesi, ilk kaynak ile kıyaslandığında oldukça
değişkendir. Buna bağlı olarak, bu veritabanının toplam kalitesini değerlendirmek
güçleşmiş ve bazen yeni arazi araştırmalarının yapılması daha kolay hale gelmiştir.
Sakarya Üniversitesi’nden alınan veriler, her lokasyon için yapılan saha
araştırmasının ve bazı bölgeler için laboratuvar araştırmalarının özetini içeren veri
dosyalarını kapsamaktadır (Şekil 5.2). Buna ilave olarak, sahadaki sondajların logları da
mevcuttur (Şekil 5.3). Bazı noktalarda, CPT veya CPTU verileri de bulunmaktadır (Şekil
5.6).

Enerji Oranı (%)


Derinlik(m)

vuruş/15cm

Tij Uzunluğu
Uzunluk(cm)

Derinliği (m)
Türü ve No
Numune
Lejant

USCS

SPT

Kaplama

(m)
Alınan /

Açıklamalar

Dolgu:Bina yıkıntısından
kalan moloz, kahverengi
kumlu siltli kil

KİLLİ SİLT: Kum katkılı zeytin


yeşili killi silt. S-C2-b gri-
kahver. killi silt. Kahverengi,
demir minerallerinin oksit-
lenmesi nedeni ile olabilir.

KUM ve SİLT: Kahverengi


düşük plastisiteli siltten silti
ince kuma. Numunelerin İDO
%14-66 arasında değişiyor.

SİLTLİ KİL: Derinlikle kumlu


siltten kum ve silt ile silt ve
kuma, ve ince ve kaba çakıla
değişen gri kum karışımları.
Çakıl oranı, düzensiz bir
şekilde %2 ile %27 arasında
değişmektedir. Çakıl daneleri
nin şekli yassı ve dairesel
olarak değişmektedir.

CH: Katı, gri yüksek plastisiteli


siltli kil. Yıkama suyunda
deniz kabukları izlerine
rastlanmıştır.

Şekil 5.1. Tekil bir sondajın özeti (http://peer.berkeley.edu/turkey/adapazari); ileri adımlardaki


çalışmalarda kullanılmadığı için bu sondajın yeri verilmemiştir.

Toplam olarak Sakarya Üniversitesi’nden elde edilen Adapazarı için 120, Gölcük
için ise 97 veri grubu vardır. Bunlara ilave olarak, 22 (Adapazarı) ve 6 (Gölcük) CPT
deney sonucu, sondaj verileri olmadan mevcuttur. Veri gruplarının tümü her bir 500m *
500m hücreyi kaplamamaktadır. Bazı durumlarda bir hücre için bir taneden fazla sondaj
bulunmaktadır. İlk pilot çalışma alanının bazı hücrelerinde ise hiç veri yoktur.
AİGM veritabanından Adapazarı için toplam 306 veri grubu elde edilmiştir.
Bunlardan 66 tanesi Sakarya Üniversitesi tarafından elde edilenle benzer, fakat daha düşük
bilgi içeren sondaj verileridir. Gölcük bölgesi için 260 adet veri grubu bulunmaktadır
(Bunların 70 tanesi Sakarya Üniversitesi veri gruplarından daha az bilgi içeren benzer
verilerdir). Bilginin değişkenliği büyük önem taşımaktadır. Bazı sondajlarda, Sakarya
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-3
Ocak 2004

Üniversitesi tarafından sağlanan ile benzer oranda veri mevcuttur. Diğer noktalarda ise,
çok sınırlı ve basitleştirilmiş bilgi sağlanmıştır. Bu veritabanının içeriğinin bu raporda
gösterilmesi zor olduğu için, Şekil 5.2’de, kullanılan verilerin bir özeti
(http://peer.berkeley.edu/turkey/adapazari) tarafından hazırlanan formatla verilmiştir.
AİGM veri dosyalarına işlenmeden önce saha araştırmalarından elde edilen veriler
üzerinde bir basitleştirme yapılmıştır. Şekil 5.5, AİGM veritabanındaki bilgilerin biçimini
göstermektedir.
Başlangıçta, farklı veri grupları arasındaki karşılaştırmayı güçleştiren 3 farklı
koordinat sistemi kullanılmıştır. Bütün koordinatların UTM koordinatlarına çevrilmesi ile,
eldeki bütün sondajlar pilot çalışmadaki iki bölge için harita üzerinde gösterilmiştir (Şekil
5.6 ve 5.7).

Şekil 5.2. Adapazarı’nda Q10 hücresi için veri dosyası


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-4
Ocak 2004

Şekil 5.3. Adapazarı’nda Q10 hücresi için sondaj logu


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-5
Ocak 2004

Açıklamalar:
Sensitive:Hassas, Clayey:Killi, Silty:Siltli, 2 2
Koni No: 3345, Uç Alanı (cm ):10, Sürtünme(ceket) alanı (cm ):150
Sandy:Kumlu, Gravely:Çakıllı, Clay:Kil, Silt:Silt,
Sand:Kum, Gravel:Çakıl, Clays:Killer, Silts:Siltler,
Sands:Kumlar, Gravels:Çakıllar, organic:organik,
to:arasında değişen, peat:turba, soils:zeminler,
very:çok/
Örnek:Clays, clay to silty clay: Killer, kil - siltli kil
arasında değişen

Şekil 5.4. Adapazarı’nda Q10 hücresi için CPTU verileri


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-6
Ocak 2004

SONDAJ BİLGİLERİ

SONDAJ LOGU AÇIKLAMALARI NUMUNE ÖZELLİKLERİ

DENEYLER (ENDEKS PARAMETRELERİ)

ATTERBERG LİMİTLERİ

ELEK ANALİZİ

CEP PENETROMETRESİ KESME KUTUSU DENEYİ SERBEST BASINÇ DENEYİ

KONSOLİDASYON DENEYİ ÜÇ EKSENLİ BASINÇ DENEYİ

SCPTU RQD

CPT SPT

Şekil 5.5. AİGM veritabanının bir sondaj için çıktıları. Bu fazla bilgi olan bir sondaja örnektir
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-7
Ocak 2004

Şekil 5.6. Adapazarı için mevcut sondajların yerleri; Mavi noktalar (içinde nokta olan daireler)
AİGM veritabanındaki sondajların yerleridir. Kırmızı noktalar Sakarya Üniversitesi’nden elde
edilen verilerin yerlerini göstermektedir (üçgenler CPT, kareler sondaj verileridir).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-8
Ocak 2004

Şekil 5.7. Gölcük için mevcut sondajların yerleri; Mavi noktalar (içinde nokta olan daireler) AİGM
veritabanındaki sondajların yerleridir. Kırmızı noktalar, Sakarya Üniversitesi’nden elde edilen
verilerin yerlerini göstermektedir (kareler sondaj verileridir).

5.2.3 Verilerin tutarlılığı ve temsili sondajların seçilmesi


Her lokasyon için mevcut sondaj verileri ile ilgili bilgi ilk olarak tutarlılık kontrolünden
geçirilmiştir. İkinci olarak, her hücredeki veriler karşılaştırılmıştır. Üçüncü adımda, temsili
bir sondaj seçilmiştir.
Aşağıdaki maddelerde bu işlemler sırasında karşılaşılan problemler genel hatları ile
verilmiştir:
• “Çift veri” olması durumu. Bir sondaj ile ilgili veri dosyası ve ham veri bulunması
halinde güçlükler ortaya çıkmaktadır, üçüncü şahıslar tarafından izlenemeyen
basitleştirmeler yapılmış olmakta ve bazı kabulleri içermektedir. Bu nedenle, bu tür
sondajlardan elde edilen veriler süpheli olarak sınıflandırılmış ve bunların ileri
adımlarda kullanılması halinde ilave bir uyarı yapılmıştır.
• Tekil numaralandırma sistemi. Tekil bir numaralandırma yoktur. Örneğin Adapazarı
Q10 hücresinde, AİGM veritabanındaki SOZ363 sondajı= 54_sau_soz363 ve CPT
COZ188 aynı koordinatlara sahiptir. Bu durum, mevcut veritabanında önceden
belirtilmemiştir.
• Çelişkili bilgi. Bazı veri dosyalarında, zemin katı olarak tanımlanmış (çok katı veya
sert) fakat Atterberg limitleri deneyi doğal su muhtevasından düşük bir likit limit
değeri vermiştir. Bu sonuç, zeminin likit halde olduğunu göstermektedir (örn.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-9
Ocak 2004

Adapazarı R12 Hücresi). Genellikle SPT değerlerinden yapılan değerlendirmelere,


tekil deneylerin sonuçlarından fazla güvenilmiştir.
• Zemin tanımlaması. Sondaj loglarındaki zemin tanımları, sondaj firmasına göre
değişmektedir. Bazı veri gruplarında, sondaj verileri diğer bileşenler olmadan tek bir
tabaka ile basitleştirilmektedir, örneğin Adapazarı K23 hücresi: “katı kil”. Mevcut
olması halinde laboratuvar deneylerinin sonuçları ile ilave çelişkiler de
bulunmaktadır (Zemin mekaniği parametrelerini veren deney sonuçları ender olarak
bulunmaktadır. Elek analizi sonuçları (veya en azından ince dane oranı) çoğunlukla
doğrulama kontrolü için mevcuttur).
• Çoğunlukla, özellikle Adapazarı’nda, mevcut bilgiler baskın bir zemin türü bileşeni
göstermemiştir. Bu noktalar, iki zemin türünün birleşimi olarak ifade edilmiştir,
örneğin Adapazarı P9 hücresi: “silt – kil”.
• Detaylarda farklılık. Sondaj bilgisi çok ince tabakalardan oluşabilmektedir, örneğin
Adapazarı V19 hücresi (her 20 cm’de bir tabaka, 15 m’de 14 tabaka). Bazı
durumlarda, sondaj bilgisi başlıca baskın tabakaları vermek için özet hale
getirilmiştir, örneğin Adapazarı R23 hücresi (15 m’de 3 tabaka).
• Bilimsel adlandırma. Zeminlerin ve zemin sınıflarının çeşitli sınıflandırmalara, örn.
ASCE sınıflandırması, göre tutarlı bir tanımlaması yoktur. Bazı durumlarda,
birleştirilmiş tanımlar için kabuller gerekli olmuştur. Sınıflandırma ile ilgili bazı
bilgiler sadece Türkçe olarak mevcuttur. Bunlar mümkün olduğunca çevrilmiştir.
Buna rağmen bazı zemin tanımları tutarsız kalmış ve aşağıdaki değerlendirme
kabulü yapılmıştır:
küçük = az miktarda
blok = çakıl taşı
• Bazı durumlarda kıvam tanımı eksiktir. Kaba daneli zeminlerin sıkılığı da genellikle
eksiktir. Örnek olarak Adapazarı U20 hücresi gösterilebilir: “az kahverengi siltli KİL,
açık kahverengi killi ÇAKIL”. Genellikle SPT değerleri ile korelasyonlar yapılarak
bu tür sondaj bilgisi değerlendirilmiştir.
• Sondajların ve sondaj loglarındaki açıklamaların karşılaştırılabilirliği. SPT değerleri
– zeminin katılığı/mukavemeti ve kıvam çoğunlukla tutarlı değildir. Buna bağlı
olarak ileri adımlarda kullanım için aşağıdaki SPT N30 değerlendirmesi kabul
edilmiştir:

İnce Daneli Zeminler


SPT N30 değerlerinin kullanılması
N30 değerleri - değerlendirme
0-2 çok yumuşak
2-8 yumuşak
8-15 katı
15-30 yarı sert
>30 yarı sert-sert
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-10
Ocak 2004

Kaba Daneli Zeminler


Sıkılık – SPT N30 değerleri diyagramları Alman Endüstri Standardı DIN 4094
benimsenerek oluşturulmuştur. Buna bir örnek Şekil 5.8’de verilmiştir
(http://www.grundbau.tu-berlin.de/download/skripte/gb1/kap02.pdf).

DPH (Ağır Dinamik


Sondalama)

DPL (Hafif Dinamik


Sondalama)- uçtaki
kesit alanı 10 cm2

DPL-S Uçtaki kesit


alanı 5 cm2

Şekil 5.8. Üniform derecelenmiş kumlarda farklı enerji seviyelerindeki penetrasyon


deneylerinden vuruş sayısı (DPH, DPL ve DPL-S eğrileri bu çalışma ile ilgili değildir) ve
birim ağırlık (solda) veya relatif sıkılık (sağda) arasındaki ilişki (DIN 4094). SPT eğrisi bu
çalışma için kullanılmıştır. Bu grafik sadece Nk değerlerinin 3 ve 50 arasında değiştiği
durumlar için geçerlidir.

Temsili sondajların tanımlanması için aşağıdaki kararlar alınmıştır:


• Sondaj loglarındaki veriler, sondaj dosyalarındaki mevcut verilere tercih edilmiştir.
• Sondaj loglarının özetlenmiş versiyonları tercih edilmiştir.
• Tekil zemin tanımları kullanılmıştır, örneğin “siltli kil” yerine “silt-kil”
• Sadece CPT verilerinin olduğu noktalar ender olarak kullanılmıştır (sadece zemin
tabakalarından diğer bilginin mevcut olduğu noktalarda).
• Az çakıllı kumlu kil genellikle az çakıllı ve kumlu kil olarak kabul edilmiş, az çakıllı
ve az kumlu kil olarak değerlendirilmemiştir. örn. Gölcük I6 hücresi.
Temsili sondajların seçilmesine ve oluşturulmasına etki eden yukarıda bahsedilen
faktörlere ilave olarak topoğrafik özellikler (yükseklik) ve yeraltı suyu durumu ile ilgili
bilgilerde gereklidir. Adapazarı’ndaki birçok sondajda ve Gölcük’teki bazı sondajlarda,
zemin araştırması yapılan sahanın yükseklik bilgileri verilmemiştir. Bu bilginin, daha
karmaşık ve zaman alıcı bir yaklaşımla az sayıda mevcut olan topoğrafya haritalarından
elde edilmesi gerekmiştir. Yeraltı suyu ile ilgili bilgi sadece eldeki verilerin yarısı için
mevcuttur. İlave olarak, çoğu durumda (en azından AİGM veritabanı için) saha
araştırmalarının tarih ve zamanı verilmediği için mevsimsel değişiklikler göz önüne
alınamamıştır. AİGM veritabanından sağlanan yeraltı suyu haritaları buradaki çalışmaya
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-11
Ocak 2004

dahil edilmemiştir. Bunun nedeni, bu haritaların projenin sonuna doğru sağlanabilmesi ve


aynı zamanda yeraltı suyu ile ilgili bilginin elde edildiği tarihlerin bilinmemesinden ve tüm
bilginin sadece 2.5 metre kalınlığındaki tabakalar olarak verilmesinden dolayı haritaların
yanlış yönlendirici olmasıdır.
Yukarıda bahsedilen güçlükler dikkate alınarak, eldeki mevcut verilere yakın olarak
her hücre için temsili sondajlar seçilmiştir. Tabaka basitleştirmesi ve temsili sondajların
seçilmesi mühendislik yargısı ile yapılmıştır. Bu noktada, temsili sondajların sadece
mikrobölgeleme çalışması için seçildiği ve diğer amaçlar için kullanılmaması gerektiği
unutulmamalıdır (örn. yeni binalar için saha araştırmasının yerine kullanılmamalıdır).
Bütün temsili verilerin grafik formatına çevrilmesi ve veritabanına aktarılmasına
karar verilmiştir. Grafik format, mikrobölgeleme projesinde sonraki adımlarında
kullanılacak verilerin gözden geçirilmesini kolaylaştırmaktadır. İlave olarak, grafiksel bir
gösterim, arka plandaki verilerin detaylarının ve güvenilirliğinin üzerine yorumların farklı
kullanıcılar tarafından değerlendirilmesine imkan vermektedir. Ayrıca bu şekilde hipotetik
sondajların diğer kullanıcıları, ham (orijinal) sondaj numaralarına ve sondajları içeren
veritabanına yönlendirilmektedir (AİGM verileri genellikle iki haneli sayılarla, Sakarya
Üniversitesi’nden elde edilen veriler ise üç haneli kodlarla başlamaktadır).
Şekil 5.9 önceki şekillerde farklı veri gruplarının gösterildiği Q10 hücresi için temsili
sondajı vermektedir. Şekil 5.10 – 5.13 arasında Gölcük’teki hücreler için farklı durumlar
gösterilmektedir.
Zemin tanımları ile sıkılık ve kıvamın tanımları programın sınırlamaları nedeni ile
Almanca verilmiştir. Almanca terimlerin tercümesi her veri sayfasının altında yapılmıştır.
İleri bir metin bölümü, her sondaj için dahil edilmesi önemli olan, ihtiyaç duyulan bilgiyi
göstermektedir. Bu bilgi, hücre numarasını, temsili olarak seçilen sondajın gerçek
konumunu, bir hücredeki bütün sondajları ve bunların hücre içindeki dağılımını, ve yeraltı
suyu seviyesi ile ilgili bilgiyi içermektedir. Gerekli olan hallerde, bu bilginin güvenilirliği
ile ilgili yorumlar eklenmiştir. Son bölümde, verilerin gerçeğe uygunluğu gösterilmektedir.
Bu bölümün kırmızı ile işaretli olması, gerçeğe uygunluk ile ilgili sınırlamaları ve hücrede
sadece bir sondaj olduğunu, yani başka verilerle doğruluğu kontrol edilemeyen durumları
ifade etmektedir.
Şekil 5.10 ve 5.11 mevcut sondajlar arasında iyi uyumun gözlendiği örneklerden
birini göstermektedir. Şekil 5.12 ve 5.13’te bunun tam tersi durum gözlenmektedir. Burada,
bir hücrede üç farklı sondaj oluşturulabilmektedir. Hücreyi kesen bir nehir yatağı
gözlenebilmektedir. Nehir yatağının her iki kenarındaki şevde farklı yüzeysel zemin
tabakaları görülmektedir. Bu gibi durumlarda, temsili sondajlar topoğrafik haritalar ve
komşu hücrelerdeki zeminlerin dağılımına göre seçilmektedir. Buradaki birinci etki,
bölgenin büyük bir bölümünün hücrede seçilen sondajla temsil edilebilmesidir.
Gölcük’teki J6 hücresinde, hücrenin yarısından fazlası doğudaki şev üzerinde
bulunmaktadır (Şekil 5.12 ve 5.13’te gösterilmiştir). Diğer olasılıklar, seçilen temsili
sondaj ile beraber kırmızı ile işaretlenen metinde verilmiştir.
Mevcut verilerin kullanılması, ilave verilerin elde edilmesi için çok fazla harcama
yapmadan mikrobölgeleme çalışmasına başlamak için iyi bir imkan sağlamaktadır.
Bununla beraber, bu yaklaşımın büyük dikkatle ve yerel zemin koşulları hakkında yeterli
bilgiye sahip olarak yapılması gereklidir. Bu nedenle, IGT tarafından proje yapılan iki
bölgedeki hipotetik sondajların seçilmesinde ve değerlendirilmesinde alınan kararlar, yerel
geoteknik mühendisleri tarafından sorgulanabilir ancak bu kararlar, pilot bölgelerdeki
mikrobölgeleme çalışmasının amaçları ve gelecekteki kullanıcılara örnek teşkil etmesi
açısından yeter derecede kesinlik taşımaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-12
Ocak 2004

Geoteknik Enstitüsü Proje:


Yer: Adapazarı Bölgesi-şehir
Zürih Koordinatlar:
İsviçre Ölçek:

YASS

Kuyu Sonu

Hücre:
Koordinatlar:
Sondaj Noktaları (BH):
BH’ların yüksekliği: –
BH yorumları:
Yeraltı Suyu: Yüzeyden yaklaşık 0.6-0.7 m’de
Veri geçerliliği: Karakteristik sondaj logu: ince bir dolgu
katmanının altında, arada yaklaşık 3-4 m
kalınlığında kum tabakaları ile 15.5 m kadar
kil tabakası.

Tabakalar: Mu=Bitkisel Toprak, A=Dolgu, T=Kil, U=Silt, S=Kum, G=Çakıl, X=Taş


Yoğunluk: locker=gevşek, mitteldicht=orta sıkı, dicht=sıkı, sehr dicht=çok sıkı veya sert
Kıvam: brelig=akıcı, welch=yumuşak, steif=katı, halbfest=yarı-katı veya çok katı, fest=katı veya sert
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-13
Ocak 2004

Şekil 5.9. Adapazarı’nda Q10 hücresi için temsili sondaj


Hücre:
Koordinatlar:
Bölge: Göreceli olarak aynı
Yükseklik: Yaklaşık 0-8m
Sondaj Noktaları (BH):

BH dağılımı(yerleri): Sondajlar hücre içinde iyi dağılmış


BH’ların yüksekliği: Deniz seviyesinden 0.7-7.5 m yukarıda
Yeraltı Suyu: Yüzeyden yaklaşık 0-1.5 m’de, hücrenin batı-
kuzeybatısındaki bölümlerinde bazen yüzeyden yaklaşık
11m aşağıda (genellikle kil tabakanın altındaki kum
tabakasında)
Veri geçerliliği: Karakteristik sondaj logu: ara geçişli kil ve kum
tabakaları, kum yaklaşık %60-70 ve kil yaklaşık
%30-40, arada seyrek olarak ince silt tabakaları
gözlenmekte, hücrenin güney köşesinde ara geçişli
tabakada silt tabakaları görülüyor. (örn.
41/331/bh3, 41/331/bh4, 41/331/sk8)

YASS

YASS

Kuyu Sonu
Kuyu Sonu

Geoteknik Enstitüsü Ölçek


Proje :Gölcük Bölgesi Tarih Hücre: P4
Zürih Tabakalar: A=Dolgu, U=Silt, S=Kum, G=Çakıl, X=Taş
İsviçre
Kıvam: brelig=akıcı, welch=yumuşak, steif=katı, halbfest=yarı-katı veya çok katı, fest=katı veya sert
Yoğunluk: locker=gevşek, mitteldicht=orta sıkı, dicht=sıkı, sehr dicht=çok sıkı veya sert

Şekil 5.10. Gölcük’te P4 hücresi için mevcut iki sondaj


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-14
Ocak 2004

Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü Proje:


İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü Zürih Yer : Gölcük
Koordinatlar:
Zürih - İSVİÇRE Ölçek:

YASS
Hücre:
Koordinatlar:
Bölge: Göreceli olarak aynı
Yükseklik: Yaklaşık 0-8m
Sondaj Noktaları (BH):

BH bölgeleri(yerleri): Sondajlar hücre içinde çok iyi dağılmış


BH’ların yüksekliği: Deniz seviyesinden 0.7-7.5 m yukarıda
Yeraltı Suyu: Yüzeyden yaklaşık 0-1.5 m’de, hücrenin batı-
kuzeybatısındaki bölümlerinde bazen
yüzeyden yaklaşık 11m aşağıda (genellikle
kil tabakanın altındaki kum tabakasında)

Veri geçerliliği: Karakteristik sondaj logu: ara geçişli kil ve


kum tabakaları, kum yaklaşık %60-70 ve kil
yaklaşık %30-40, arada seyrek olarak ince
Kuyu Sonu
silt tabakaları gözlenmekte, hücrenin güney
köşesinde ara geçişli tabakada silt tabakaları
görülüyor. (örn. 41/331/bh3, 41/331/bh4,
41/331/sk8)

Tabakalar: Mu=Bitkisel Toprak, A=Dolgu, T=Kil, U=Silt, S=Kum, G=Çakıl, X=Taş


Yoğunluk: locker=gevşek, mitteldicht=orta sıkı, dicht=sıkı, sehr dicht=çok sıkı veya sert
Kıvam: brelig=akıcı, welch=yumuşak, steif=katı, halbfest=yarı-katı veya çok katı, fest=katı veya sert
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-15
Ocak 2004

Şekil 5.11. Gölcük’te P4 hücresi için seçilen temsili sondaj


Hücre:
Koordinatlar:
Bölge: Çok tepelik arazi
Yükseklik: Hücre merkezine doğru yaklaşık 38-103 m, en yüksek
bölüm hücrenin güneyinde
Sondaj Noktaları (BH):
BH bölgeleri (yerleri): Sondajlar en yüksek noktanın soluna ve sağına doğru,
hücrenin sınırlarına yakın.
BH’ların yüksekliği: Deniz seviyesinden 38.5-56.0 m yukarıda
Yeraltı Suyu: Yüzeyden 2.5m aşağıda (Sadece Sk-21’de ölçüm)
Veri geçerliliği: Karakteristik sondaj logu: hücrenin güney bölümüne
doğru (Sk-21) sıkı çakıl tabakasının üzerinde 16 m
kalınlığında kil tabakası, hücrenin batısında (AS-10) silt
tabakaları hakim ve kuzeybatıda (41/329/sk19) katı bir
kil tabakasını 11m kalınlığında çakıl ve kum örtmekte.

Ayrışma
Bölgesi

YASS

Alüvyon

Kuyu Sonu

Kuyu Sonu

Kuyu Sonu

Geoteknik Enstitüsü Ölçek


Proje :Gölcük Bölgesi Tarih Hücre: J6
Zürih Tabakalar: A=Dolgu, U=Silt, S=Kum, G=Çakıl, X=Taş
İsviçre
Kıvam: brelig=akıcı, welch=yumuşak, steif=katı, halbfest=yarı-katı veya çok katı, fest=katı veya sert
Yoğunluk: locker=gevşek, mitteldicht=orta sıkı, dicht=sıkı, sehr dicht=çok sıkı veya sert

Şekil 5.12. Gölcük’te J6 hücresi için mevcut üç farklı sondaj


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-16
Ocak 2004

Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü Proje:


İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü Zürih Yer : Gölcük
Koordinatlar:
Zürih - İSVİÇRE Ölçek:

Ayrışma Bölgesi

Kuyu Sonu

Hücre:
Koordinatlar:
Bölge: Çok tepelik arazi
Yükseklik: Hücre merkezine doğru yaklaşık 38-103 m, en
yüksek bölüm hücrenin güneyinde
Sondaj Noktaları (BH):
BH bölgeleri (yerleri): Sondajlar en yüksek noktanın soluna ve sağına
doğru, hücrenin sınırlarına yakın.
BH’ların yüksekliği: Deniz seviyesinden 38.5-56.0 m yukarıda
Yeraltı Suyu: Yüzeyden 2.5m aşağıda (Sadece Sk-21’de ölçüm)
Veri geçerliliği: Karakteristik sondaj logu: hücrenin güney
bölümüne doğru (Sk-21) sıkı çakıl tabakasının
üzerinde 16 m kalınlığında kil tabakası, hücrenin
batısında (AS-10) silt tabakaları hakim ve
kuzeybatıda (41/329/sk19) katı bir kil tabakasını
11m kalınlığında çakıl ve kum örtmekte.

Tabakalar: Mu=Bitkisel Toprak, A=Dolgu, T=Kil, U=Silt, S=Kum, G=Çakıl, X=Taş


Yoğunluk: locker=gevşek, mitteldicht=orta sıkı, dicht=sıkı, sehr dicht=çok sıkı veya sert
Kıvam: brelig=akıcı, welch=yumuşak, steif=katı, halbfest=yarı-katı veya çok katı, fest=katı veya sert

Şekil 5.13. Gölcük’te J6 hücresi için seçilen temsili sondaj


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-17
Ocak 2004

5.2.4 Veri olmayan hücrelerin interpolasyonu ve hipotetik sondajlar


Mevcut verilere dayanarak, diğer çalışmalar için ilave hipotetik sondajlar tanımlanmış
veya interpolasyonla bulunmuştur. Boş hücrelerin verilerin interpolasyonu ile doldurulması
işlemi çok büyük dikkatle ele alınmış ve şüphe duyulan durumlarda veya sondaj verilerinin
ekstrapolasyonunun gerekli olduğu hallerde yapılmamıştır. Adapazarı’nda, G28, H28, H29,
H30, I25, I26, I27; I28, I31, I32, J26, K24, K25, K26, K30, K31, L25, L31, M28, N29,
O27, P21, P25, P27, Q21, R8, R27, S10, S22, S23, T10, U10, U19, V8 ve V12 hücreleri
interpolasyonla bulunmuştur. Gölcük’te interpolasyonla bulunan alanlar Şekil 5.14’te
gösterilmiştir. Veri bulunmayan sınırlı bölgelere ek olarak, topoğrafik nedenler ve komşu
hücrelerden çelişkili veriler nedeni ile iki hücrede (G7 ve M9 hücreleri) interpolasyon
yapılmamıştır. Yerel zemin koşulları ve ayrıntılı girdi verileri için hipotetik veriler olarak
kullanılmak üzere seçilen temsili sondajlar Ek 2.2’de verilmiştir.

Yasak Bölge

proje bölgesinin dışında kalan alan


(hipotetik sondaj bulunmayan alan)

enterpolasyonla oluşturulan
sondaj

Şekil 5.14. Gölcük’te interpolasyon ile elde edilen sondajların bulunduğu bölge mavi ile
gösterilmiştir. Taralı alanlar, veri ekstrapolasyonunun yapılmadığı bölgeleri göstermektedir.

5.3. ZEMİN SINIFLANDIRMASI


Zemin sınıflandırmasında, Türk Deprem Yönetmeliği ve NEHRP yaklaşımı esas alınmıştır.
Her iki işlem için gerekli olan sınır koşulları ile ilgili bilgiler, yerel zemin koşulları ve
özellikle üst 30 metredeki kayma dalgası hızı değişimidir. Bu bölümü düzenli bir şekilde
tamamlamak için, ilk olarak üst tabakalardaki kayma dalgası hızı değişimleri belirlenmiştir.
Proje raporunun D bölümünde (Ansal, 2003) daha ayrıntılı açıklanmadığı durumlarda,
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-18
Ocak 2004

yapılan zemin sınıflandırmasının detayları sonraki bölümlerde anlatılacaktır. Kayma


dalgası hızı değişimleri ve sınıflandırma sonuçları Ek 2.2’de bulunmaktadır.

5.3.1 Üst 30 metredeki kayma dalgası hızının değişimi


Kayma dalgası hızının (Vs) derinlikle değişimini belirlemek için farklı işlemler
kullanılabilir. Nadir olarak mevcut olan kuyu içi yöntemleri bir kenara bırakılırsa, bu amaç
için SPT ve CPT verileri ve kayma dalgası hızı arasındaki çeşitli ampirik korelasyonlar
kullanılabilir. MERM Projesi Proje raporunun D bölümünde farklı yaklaşımlar verilmiş ve
karşılaştırma ile değişik yöntemler üzerinde çalışılmıştır. Bu karşılaştırma, CPT sonuçları
ile korelasyonları, Bakır (2002)’de ölçülen verileri, bilinen verilerin doğrusal
ekstrapolasyonunu ve SPT korelasyonlarını içermektedir. Sonuç olarak, SPT verileri ile
kayma dalgası hızı korelasyonlarının en iyi uyumu verdiği görülmüş ve bu yöntemlerden
sadece birinin kullanılmasına karar verilmiştir. Bu karşılaştırmanın sonuçları yer
kısıtlamasından dolayı burada gösterilmemiş ve detaylı olarak anlatılmamıştır. Şekil
5.15’te elde edilen hızlar arasındaki farklara bir örnek verilmiştir. Pilot çalışmada, İyisan
(Iyisan, 1996) tarafından önerilen yöntem kullanılmıştır. Bu ilişki, SPT deney
sonuçlarından kayma dalgası hızını tahmin etmek için tüm zemin türlerinde geçerlidir:
0.516
v s = 51.5 N (5.1.)

Hipotetik sondajlardan kayma dalgası hızının tahmini için aşağıdaki işlem


oluşturulmuştur.
Hipotetik sondaj için SPT profili mevcut ise, işlemler aşağıdaki gibidir:
1. Kayma dalgası hızı için kuyu içi yöntemlerle (Sismik Profil veya SCPTU) ölçüm
mevcut mu kontrol edilir.
Adapazarı için:
Cevabın olumlu olması durumunda, deney sonuçları kullanılmıştır. Genellikle deney
sonuçları sadece zemin yüzeyine yakın tabakalar için bulunmakta ve derin tabakalar
için SPT deney sonuçları ile korelasyonların kullanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır
(Bkz. 2. madde). Ölçülen kayma dalgası hızları, İyisan tarafından önerilen ilişki ile
hesaplananlardan daha küçük gözlenmiştir.
Gölcük için:
Gölcük bölgesi için arazide yapılan kayma dalgası hızı ölçümü yoktur.
2. Bütün kuyu derinliği boyunca bir SPT profilinin olup olmadığı kontrol edilir.
SPT profilleri, İyisan tarafından önerilen ilişki ile kayma dalgası hızı profillerine
dönüştürülür. Daha ileri işlemler, önceden tanımlanan tabaka kalınlıkları için sabit
kayma dalgası hızının bilinmesini gerektirmektedir. Buna bağlı olarak, her tabaka
için ortalama bir değer seçilmiştir. Bazı durumlarda, idealleştirme ve kabullerin
yapılması gerekli olmuştur.
2.1. Son tabaka için SPT profilinin olmaması durumunda, profil bu son tabakaya,
yüzeyden 30 metre derinliğe kadar doğrusal olarak ekstrapolasyonla
uzatılmaktadır. Çoğu durumda, bu ekstrapolasyon ince daneli zeminler için
sabit kalmıştır. Kaba daneli malzeme için bir miktar yüksek kayma dalgası hızı
değişimleri seçilmiştir. Bilinmeyen zemin türleri için zemin tabakası, sondaj
profilinde bilinen en son tabaka seçilerek oluşturulmuştur.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-19
Ocak 2004

2.2. En üst tabaka için SPT profilinin olmaması durumunda (örn. dolgu veya
bitkisel toprak), kayma dalgası hızının bu tabakada 100 m/sn değerine eşit
olduğu kabul edilmiştir.
2.3. SPT sonuçlarının sadece bir ara tabaka için bulunmaması durumunda, mevcut
ölçüm verileri ile bir korelasyonun uygun olacağı sonucuna varılmıştır.
Burada farklı veri kaynaklarından, eldeki verilerle ilgili bazı ilave düşüncelere yer
verilmiştir:
o SPT değeri R’nin, N30 değeri değil, N70 değeri olduğu görülmüştür. Bu
sonuca, Sakarya Üniversitesi’nin veri dosyalarındaki sondaj firmasının SPT
verilerinin grafik olarak gösterilmesi ile varılmıştır.
o Deney noktasındaki vuruş sayısının 50’yi geçmesi veya 30 cm
penetrasyondan önce daha yüksek vuruş sayıları elde edilmesi durumlarında,
SPT verileri 30 cm penetrasyon derinliği için ekstrapole edilmiştir. En
büyük SPT ekstrapolasyon değeri N30 = 157, 700 m/sn kayma dalgası hızına
eşit kabul edilmiş ve her nokta için bu belirlenmiştir.
o AİGM veritabanındaki SPT değerinin 198’e eşit olması, SPT deneyi
yapılmadığı anlamına gelmektedir. Veritabanı için bir değere ihtiyaç
duyulması nedeni ile, bu değer sadece yüksek bir sayısal değer olduğu için
seçilmiştir.

3. Üst 30 metre için SPT profili olmaması durumu.


Adapazarı için:
SPT sonuçlarının olmaması durumunda, genellikle interpolasyonla bulunan sondajlar
için bu durum söz konusudur, zemin türü ve mevcut Vs ölçümleri arasında bir
korelasyon kullanılmıştır. Bu korelasyon kil, silt ve kum zeminler için iyi sonuçlar
vermektedir. Çakıllar için ölçüm olmadığından bir kabul yapılması gerekmiştir.
Gölcük için:
Komşu sondajlarda kayma dalgası hızlarının belirlenmiş olması durumunda, komşu
sondajlar arasındaki alanlarda interpolasyon yapılmıştır. Yeraltı suyu seviyesi için bir
interpolasyon işlemi yapılmamıştır.
4. SPT profilinin üst 30 metre içinde ana kaya yüzeyine kadar olması durumu.
Kayma dalgası hızı değişimi, üst 30 metre, ana kaya veya sağlam zemin tabakası
seviyesine kadar belirlenmelidir. Sağlam zemin tabakası için kayma dalgası hızı Vs =
700 m/sn olarak seçilmiştir. Bu nedenle, kayma dalgası hızları, sağlam zemin
tabakası kalınlığının derinliğini belirlemek için interpolasyonla daha derinlerde
bulunmuştur. Daha sonra bu tabaka ayrışmış ana kaya = çakıl-iri çakıl olarak
gösterilmiştir.
Doğrusal interpolasyon işlemi sonucunda, üst 30 metredeki kayma dalgası hızı
sadece az sayıda sondajda 700 m/sn değerine ulaşmıştır (örn. Adapazarı G 28, Q18
hücreleri).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-20
Ocak 2004

Adapazarı Q10 Hücresi: kayma dalgası hızları VS


kayma dalgası hızı VS(m/sn)

VS aşağıdaki korelasyonlarla
bulunmuştur:
İyisan SPT

İyisan CPT

Zemin türü ile ilişki

Kullanılan
derinlik (m)

S. Bakır (SPT)
30 m’ye kadar
ekstrapolasyon
Sismik profil (Berkeley)

Kuyu içi ölçüm


(Berkeley)
Kuyu içi ölçüm

Şekil 5.15. Adapazarı’nda Q10 hücresinde kayma dalgası hızını elde etmek için farklı yöntemlerin
karşılaştırılması
Derinlik(m) Vs-SPT’den İyisan
Hücre

kayma dalgası hızı VS(m/sn)

Hesap için seçilen ort. VS değerleri


derinlik z (m)

Şekil 5.16. Q10 hücresi için elde edilen ve ideal bir model olarak düzenlenen kayma dalgası hızının
derinlikle değişimi. Bunun için yapılan işlemler, şeklin solunda tablo halinde görülmektedir. Bütün
kayma dalgası hızı hesaplamaları bir Excel dosyası olarak özetlenmiş ve Ek 2.2’de verilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-21
Ocak 2004

5.4. HİPOTETİK SONDAJLARIN TÜRK YÖNETMELİĞİNE GÖRE


SINIFLANDIRILMASI
Türk yönetmeliğine göre zemin sınıflandırması Bilimsel Durum Raporunda (Ansal 2003)
detaylı olarak verilmiş ve yönetmelikte tam olarak açıklanmıştır. Zemin sınıflandırması
için iki aşamalı bir işlem oluşturulmuştur. Şekil 5.17’de bu sınıflandırmayı özetleyen tablo
gösterilmiştir. Bu tablonun kullanımı üzerine açıklamalar yönetmelikten bulunabilir.
Türk yönetmeliği sınıflandırmayı iki alt alana bölmektedir. İlk olarak, zemin grubu
A-D şeklinde belirlenerek, yerel zemin sınıfları elde edilmektedir. Tablo 12.1’den (Şekil
5.17) açık bir şekilde görüldüğü üzere, zemin grubunu belirlemek için eşdeğer 4 farklı
olasılık vardır. Sınıflandırmanın sonuçlarının karşılaştırılabilir olması bakımından,
sınıflandırma öncesinde izlenecek belirli karar basamakları hakkında karar verilmelidir. Bu
pilot çalışmada, öncelikle SPT-N değerleri üzerinde odaklanılmış ve kayma dalgası
hızlarının sadece SPT değerlerinin olmadığı durumlarda kullanılmasına karar verilmiştir.
Türk yönetmeliğindeki ikinci sınıflandırma olan yerel zemin sınıflarının (Şekil 5.17’deki
Tablo 12.2) belirlenmesi zemin gruplarına göre üst 30 metredeki farklı tabakaların açılımı
ile ilişkilendirilmiştir.
Aşağıda maddeler halinde ileri aşamadaki uygulamalar için kullanılabilecek bazı
örnekler verilmiştir. Pratik amaçlar için, zemin grubunun kontrolü aşağıdan yukarıya, yani,
zemin grubu olarak D’den (en kritik durum) başlayarak, A’ya (en az kritik durum) doğru
yapılmalıdır. Ayrıca burada verilen bazı özel kurallarda gerektiğinde pilot bölgelerde yerel
zemin sınıflarını tanımlamak için uygulanmıştır.

• Gölcük’teki N11 hücresi, yerel zemin sınıfının belirlenmesi için kayma dalgası
hızının kullanıldığı örneklerden biridir.
• İki farklı grup halinde sınıflandırmaya imkan veren bazı değerler tablolarda
verilmiştir. silt ve kil için N30 =16, kum ve çakıl için N30 =30, silt ve kil için Vs =
300 m/sn, kum ve çakıl için Vs = 400 m/sn değerlerinin olması halinde bu durum
geçerli kabul edilmiştir (örn. Gölcük’te O10 ve Q6 hücreleri).
• Silt, siltli kil olarak kabul edilmiştir.
• Bir tabaka için birden fazla SPT N30 değeri olması durumunda, bu tabakanın zemin
grubunu belirlemek için güvenli tarafta kalınarak en düşük değer seçilmiştir. Örn.
Gölcük E6, M7 hücreleri.
• Dolgu ve bitkisel toprak, gerekli şartları sağlaması durumunda dahi sınıflandırmada
tabaka olarak dikkate alınmamıştır. Örn. Gölcük L10 hücresi.
• Sınıflandırma için en önemli tabaka genellikle yumuşak silt/kil veya gevşek
kum/çakıl tabakalarıdır.
• Birden fazla tabaka, sınıflandırma için tek bir tabaka olarak beraber
değerlendirilebilmektedir. Örn. Gölcük K4 hücresi.
• En üstte yeralan zemin tabakasının kalınlığı h1, üst 30 metrede “sınıflandırma için
kullanılan tabakanın” kalınlığıdır. Sınıflandırmada kullanılacak zemin türünün (örn.
kil) birden fazla tabaka olarak görülmesi durumunda, bütün tabakaların kalınlıkları h1
kalınlığını hesaplamada kullanılmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-22
Ocak 2004

• Zemin profilinde “sınıflandırma için kullanılan tabakanın” kalınlığının kesin olarak


seçilememesi durumunda yerel zemin sınıfları için, örn. Z1-Z2 gibi, bir aralık
tanımlanmıştır. Kesin ayrımlar yapılmamıştır.
• Zemin grubu için bir aralık tanımlanması durumunda, yerel zemin sınıfları için de bir
aralık verilmiştir (örn. Gölcük O10 hücresi). Aynı şekilde, kesin ayrımlar
yapılmamıştır.
• Bazı durumlarda, hipotetik sondajın son tabakası “sınıflandırmada kullanılan tabaka”
olarak seçilmiştir, bu şekilde tabaka kalınlığı bilinmemekte ve buna bağlı olarak
aralık şeklindeki sonuçlar bu durumu ifade etmektedir (örn. Gölcük C5 hücresi).
• “sınıflandırmada kullanılan” zemin türünün en üstte, sondajın orta noktalarında ve
sonunda bulunması halinde, sınıflandırmada kullanılan tabaka kalınlığını belirlemek
için bu tabakaların kalınlıklarının toplamı kullanılmıştır (örn. Gölcük G9 hücresi).
• Sınıflandırma için birden fazla tabakanın seçilmesi durumunda, yerel zemin
sınıflarında bir aralık verilmiştir (örn. Gölcük K4 hücresi).
• Zemin Grubu A için bir en üst tabaka kalınlığı (h1) terimi verilmemesi nedeni ile, bu
zemin grubu ile Yerel Zemin Sınıfı her zaman Z1 olarak seçilmiştir.
• Bu çalışmada en üst tabaka kalınlığının tanımlanmasında, zemin grubu C hiçbir
zaman yerel zemin sınıflandırmasında Z4 sınıfını vermemiştir. Bunun nedeni, en üst
tabaka kalınlığı h1’in 50 m’den yüksek olmasının gerekmesi (h1 > 50 m), ancak
temsili sondajların her zaman 30 metreden kısa olmasıdır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-23
Ocak 2004

Şekil 5.17. Türkiye Deprem Yönetmeliği’nde yerel zemin sınıflarının belirlenmesi için tablolar
(Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 1997)

Şekil 5.18 ve 5.19’da, Türk yönetmeliğine göre yapılan sınıflandırma gösterilmiştir.


Bu noktada, yerel zemin gruplarının gösterilmesinin de anlam ifade ettiği, ancak yerel
zemin gruplarının belirlenmesinin sınıflandırma işleminde sadece bir ön adım olması
nedeni ile bunun hatalı yönlendirmelere neden olabileceği dikkate alınmalıdır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-24
Ocak 2004

Şekil 5.18. Adapazarı için yerel zemin sınıfları


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-25
Ocak 2004

Şekil 5.19 Gölcük için yerel zemin sınıfları

5.5. HİPOTETİK SONDAJLARIN NEHRP YAKLAŞIMINA (BSSC 2001) GÖRE


SINIFLANDIRILMASI
İşlemlerin takip edilebilmesi için NEHRP yaklaşımı ile ilgili 4 sayfa Ek 2.1’de verilmiştir.
Bu yaklaşım, adımsal bir yaklaşımı esas almaktadır. İlk olarak, sıvılaşma ile ilgili bir
tehlike olup olmadığına karar verilmektedir. Böyle bir tehlike olması durumunda, hücrenin
zemin sınıfı F olarak seçilmektedir. Burada, bu işlem yapılmamıştır çünki sıvılaşma ile
ilgili bölümde elde edilen bilgiler ışığında harita güncellenecektir.
Proje kapsamında sağlam ana kaya için kayma dalgası hızının Vs = 700 m/sn olarak
alınmasına karar verildiği için, pilot çalışmalarda zemin sınıfları A ve B’ye göre
sınıflandırma yapılamamıştır. NEHRP’a göre, A ve B zemin sınıfları için kayma dalgası
hızı 760 m/sn’nin üzerinde olması durumunda sırasıyla sert kaya ve kaya durumlarına karşı
gelmektedir.
C-E zemin sınıflarına göre sınıflandırma Şekil 5.20’de verilmiştir. Vs , N veya N ch ,
su terimlerine göre bu sınıflandırma için üç olasılık verilmiştir. Bu terimler için
açıklamalar NEHRP yaklaşımından bulunabilir. NEHRP tarafından önerilen ve üst 30
metredeki SPT deney sonuçlarını doğrudan esas alan yöntem, bütün derinlik boyunca
ölçümler olmaması ve mevcut ölçümlerin aynı zamanda kayma dalgası hızlarının
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-26
Ocak 2004

belirlenmesinde İyisan ilişkisi ile kullanılmış olması nedeni ile seçilmemiştir. su yöntemi,
gerekli olan verilerin çoğunlukla elde olmaması nedeni ile dikkate alınmamıştır.
Tablo 4.1.2.2 Zemin Sınıflandırması
__ __ __ __
Zemin Sınıfı vs N veya N ch su

< 600 fps < 15 < 1,000 psf


E
( < 180 m/sn) ( < 50 kPa)

600 – 1,200 fps 1,000 – 2,000 psf


D 15 – 50
(180 to 360 m/sn) (50 to 100 kPa)

> 1,200 – 2,500 fps > 50 > 2,000


C
(360 to 760 m/sn) (> 100 kPa)

__ __ __
NOT: su yönteminin kullanılması ve N ch ve su kriterlerinin
farklılaşması halinde, daha yumuşak zemin özelliklerine sahip zemin
sınıfı seçilmelidir (örn. Zemin Sınıfı D yerine E).
Şekil 5.20. NEHRP yaklaşımda C-E zemin sınıflarına göre yapılan sınıflandırma (BSSC, 2001)

Yukarıdaki nedenlerden dolayı, pilot bölgelerdeki sınıflandırmada üst 30 metredeki


zeminin ortalama kayma dalgası hızı esas alınmıştır. Üst 30 metre için kayma dalgasının
ağırlıklı ortalama değeri, Vs aşağıdaki formül kullanılarak belirlenmiştir (4.1.2.3-1
formülü, BSSC 2001):
n

∑d i

Vs = i =1
n
(5.2)
di

i =1 vsi

vsi , kalınlığı tanımlanmış olan her tabakanın kayma dalgası hızı (m/sn)
di , 0 ve 30 metre arasındaki tabakaların kalınlığı.
Önceden bahsedildiği üzere, burada sadece zemin sınıfları C, D ve E için yapılan
sınıflandırma sunulmuştur. Buradaki işlem sırası aşağıdaki iki adımla verilmiştir.
1. Sondaj profillerinde 3 metreden kalın bir yumuşak zemin tabakasının olup olmadığı
kontrol edilmelidir. Bu durumla karşılaşılması halinde, yumuşak kil tabakası mevcutsa
ve plastisite indeksi PI, su muhtevası w ve drenajsız kayma mukavemeti su ile ilgili
ilave bilgiler varsa, PI > 20, w > %40 ve su < 25 kPa durumları için zemin sınıfı E
olacaktır. Eğer 3 metreden kalın bir yumuşak zemin tabakası yoksa, aşağıda 2.
maddeden itibaren sınıflandırmaya devam edilmelidir. 3 m’den ince yumuşak zemin
tabakalarının kalınlıklarının toplamının hipotetik sondajda 3 metreyi aşması durumunda,
bu zeminlerde hesaba aynı şekilde katılacaktır.
o Çoğu durumda, pilot bölgeler için drenajsız kayma mukavemeti
bilinmemektedir. Birçok hücrede, incelenen kil tabakası için biri yukarıdaki
kriterleri sağlayan, diğeri sağlamayan birbirine zıt iki deneysel sonuç
bulunabilmektedir (örn. Adapazarı S18 hücresi).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-27
Ocak 2004

o Hipotetik sondajda 3 metreden kalın bir yumuşak zemin tabakasının


olduğunu göstermek için (PI, w ve su ile ilgili bir önceki paragrafta
bahsedilen limit kriterler tamamen sağlanmasa bile) zemin sınıfının önüne
bir eksi “– E” eklenmektedir. Bu, kayma dalgası hızının ağırlıklı ortalaması
esas alınarak yapılmaktadır.

2. Ortalama kayma dalgası hızının elde edilmesi (yukarıya bakınız) ve zemin sınıfının
belirlenmesi.
Sınıflandırmanın sonuçları Şekil 5.21 ve 5.22’de verilmiştir.
Sınıflandırmanın bir tablosu, Ek 2.2’de de verilmiştir. Gölcük için, I6, N8 (silt), N9
(silt), P3, P4, P5 (silt), P6 (silt) ve Q4, hücreleri haricinde yumuşak zemin tabakaları nadir
olarak görülmüştür. Bunlar, bütün sondajlar içerisinde toplam 82 hücreden, 8’ine karşı
gelmektedir. Yukarıda bahsedilen hücrelerden bazılarında 3 metreden kalın yumuşak
zemin tabakası bulunmakta, bazılarında E zemin sınıfı için istenenden düşük PI ve w
değerleri gözlenmekte ve bazılarında PI ve w ile ilgili ilave bilgi bulunmamaktadır. Bu
nedenle, yumuşak kil tabakası bulunmasına bağlı olarak bu hücrelerin hiçbirinin zemin
sınıfı “E” olarak seçilmemiştir.
Adapazarı bölgesinde yumuşak zemin tabakaları (kil ve silt) G26, H25, H26, H27,
I25, I26, I27, I28 (silt), J24, J25, J26 (silt), J28 (silt), K23, K24, K25, K26, K27 (silt), L24,
L25, L26, N8, N11, O10, O11, O13, O14, O15, O17 (silt), O27 (silt), O28 (silt), P9 (silt-
kil), P10, P11 (silt-kil), P12, P16, P22, Q9, Q10, Q11, Q12 (geçişli yumuşak silt ve kil
tabakaları), Q13, Q15, Q18 (silt), R8, R9, R11, R12, R13, R14, R16, R17, S7, S9, S10,
S11, S12 (silt-kil ve silt), S13, S14, S15 (silt), S16 (silt-kil), S17 (silt-kil), S18, S19, S20,
T8, T10 (silt), T11 (silt), T12, T13 (silt), T14, T15 (kil ve silt), T16, T17, T18, T19, T20,
T21, U8, U10 (silt), U11 (silt), U12 (kil ve silt), U13, U14, U16, U17, U18, V9, V10, V11,
V12 (kil ve silt), V18 (kil ve kil-silt), W9 hücrelerinde gözlenmiştir. Buna bağlı olarak,
tüm hücrelerin neredeyse yarısında farklı kalınlıklarda yumuşak zemin tabakaları
gözlenmiştir.
Adapazarı’nın kuzeyinde, sıvılaşma potansiyeli dikkate alınmamasına (F sınıfı)
rağmen, zemin sınıflarına göre yapılan sınıflandırma bakımından değişken bir dağılım
gözlenmektedir. Güney bölgelerde ise, daha önemli olarak tepelerin güneyinde kalan bir
sahada E sınıfı gözlenmekte, ve göle yakın bir başka sahada da C sınıfı görülmektedir.
Gölcük’teki sınıflandırma daha az değişim göstermekte, Degirmendere ve Gölcük için
çoğu durumda C sınıfı, İhsaniye için ise daha belirgin olarak D sınıfı elde edilmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-28
Ocak 2004

Şekil 5.21. Adapazarı için NEHRP’a göre sınıflandırma. Sıvılaşma potansiyeli olan bölgeler için
sınıflandırma (F sınıfı), projenin görev paylaşımı nedeni ile bu aşamada yapılmamıştır
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 5 Sayfa 5-29
Ocak 2004

Şekil 5.22. Gölcük için NEHRP’a göre sınıflandırma. Sıvılaşma potansiyeli olan bölgeler için
sınıflandırma (F sınıfı), projenin görev paylaşımı nedeni ile bu aşamada yapılmamıştır
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-1
Ocak 2004

6. ZEMİN DAVRANIŞ ANALİZLERİ


Jan Laue, Juliane Buchheister, Sarah M. Springman, Geoteknik Mühendisliği Enstitüsü (IGT),
İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü (ETH), Zürih

Saha davranış analizleri, zemin yüzeyinde gözlenebilecek ana titreşim frekanslarını ve


büyütmeleri vermektedir. Bu konuda sonuca varmak için, yönetmeliklerde verilen
analojileri kullanan basit ampirik yöntemleride içeren farklı yollar mevcuttur. Bu proje için,
tek boyutlu analize dayanan ve deprem hareketinin ana kaya veya sağlam zemin tabakası
üzerinden zemin kolonunda düşey olarak hareket etmesini esas alan daha detaylı bir
yöntem seçilmiştir. Bu ve diğer benzer yöntemler, El Kitabında ve Bilimsel Son Durum
Raporu bölümlerinde açıklanmıştır. Burada, girdi ve çıktı işlemleri, tecrübesiz kullanıcılar
için (SHAKE91’e dayanan) analizi kolaylaştırmak amacı ile SHAKE (Schnabel vd., 1972;
Idriss ve Sun, 1991) programını esas alan Excel dosyaları üzerinde açıklanacaktır. Bu
durum daha uygun görülmüştür, çünki SHAKE (1999) programının yeni versiyonları lisans
ücretlerinin ödenmesini gerektirmektedir.
Analiz için bazı kabullerin yapılması gerekmiştir. Pilot bölge üzerindeki çalışmalar
sırasında depremin üst tabakalara sağlam tabakanın bulunduğu derinlikten itibaren
etkitilmesine karar verilmiştir. Zemin koşulları ile ilgili bölümde açıklandığı üzere, sadece
bir kaç hücrede üst 30 metrede sağlam zemin tabakası görülmüştür. Buna bağlı olarak,
literatürdeki veriler dikkate alınarak sağlam zemin tabakasına kadar olan zemin
katmanlarının belirlenmesi gerekmiştir. Sadece üst 30 metre ile, seçilen kayma dalgası hızı
dağılımına sahip sağlam zemin tabakası arasındaki zemin profilinin temsil edilmesine
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle, ilk bölümde yüzeyden ilk 30 metre ile sağlam zemin
tabakası arasındaki kayma dalgası hızlarının belirlenmesi ele alınacaktır Sonraki bölümde,
gerekli girdi için gerekli diğer parametreler özetlenirken, en son bölümde sonuçlar
verilecektir.

6.1. ÜST 30 M VE ANA KAYA ARASINDAKİ KAYMA DALGASI HIZI


Sağlam zemin tabakalarının belirlenmesi için sahaya özel sondajların mevcut olmaması
durumunda, jeofizik yöntemlerin kullanılması gereklidir. Burada Kudo vd. (2002)
tarafından yapılan ağ ölçümleri ve açıklamaların sonuçları kullanılmıştır. Kudo (Ansal vd.,
2003’de belirtildiği gibi) daha geniş alanlar için zeminden ana kayaya kadar olan ortalama
kayma dalgası hızlarını açıklamaktadır. Özellikle pilot bölgeler için bildirilen iki ölçüm
noktası ile ilgilenilmiştir. Gölcük’te GLF ve GLH, Adapazarı’nda ise ADC ve ADU ölçüm
noktaları pilot bölgeler içinde kalmaktadır. Kayma dalgası hızı, bu noktalar için ortalama
olarak verilmiştir. Vs= 700 m/sn hıza ulaşıldığı derinliğin bilinmesinin gerekli olması
nedeni ile, sağlam tabakaya olan derinliğin bulunması için Vs değerinde doğrusal bir artış
olduğu kabul edilerek, iki tabaka arasında doğrusal interpolasyonla kayma dalgası hızı-
derinlik profilinden sağlam zemin tabakasına ulaşılabilir. Bu 4 ölçüm noktası ile ilgili ana
kaya derinlikleri aşağıda verilmiştir:
ADU: 281 m
ADC: 126 m
GLH: 171 m
GLF: 193 m
Pilot bölgelerdeki hücreler için kullanılacak ağ ölçüm noktaları, araştırma görev
raporundaki (Fäh vd., 2003) mikrotremor ölçümlerinin sonuçları esas alınarak seçilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-2
Ocak 2004

Göreceli olarak sabit hakim frekansların elde edildiği bölgeler, Kudo vd. (2002)
tarafından açıklanan ağ ölçüm noktalarından biri ile ilişkilendirilerek, her hücrenin ölçüm
noktalarından bir tanesi ile tanımlanması mümkündür. Buna bağlı olarak, sağlam zemin
tabakasına kadar olan bir kayma dalgası hızı profili oluşturulabilir.
Aşağıdaki şekillerde Fäh vd. (2003) tarafından tanımlanan bölgelere göre, hücre
noktalarının, karşı gelen ağ ölçüm istasyonlarına göre paylaşımı gösterilmiştir. Şekil 6.1 ve
6.2’de farklı hücrelerin Kudo tarafından verilen ölçüm noktasına göre paylaşımı
gösterilmektedir.

Hakim frekanslara göre bölgeler (Fah, vd. 2002)


Şekil 6.1. Kudo tarafından verilen ADU ve ADC ağ ölçüm noktalarının Adapazarı pilot çalışma
bölgesindeki hücrelere göre paylaşımı (Laue vd., 2003).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-3
Ocak 2004

Kırmızı Noktalar: Sondajlar


Mavi Noktalar : VS

Şekil 6.2. Kudo tarafından verilen GLF ve GLH ağ ölçüm noktalarının Gölcük pilot çalışma
bölgesindeki hücrelere göre paylaşımı (Laue vd., 2003).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-4
Ocak 2004

6.2. GİRDİ VERİSİ ÖNKOŞULLARI

6.2.1 Deprem veri dosyası


Deprem verileri yüzey kaydı olarak kullanılmıştır. Deprem verileri diğer çalışma
grubundan alındığı için kaynak olarak bu çalışma grubunun bölümü gösterilmelidir (Erdik
vd., 2003). Burada yapılan analizlerde, her hücre için tek bir deprem kullanılmıştır.
Genellikle, birkaç farklı deprem dosyası ile çalışılmalı ve ortalama sonuç elde edilmelidir.
Hesaplarda zaman ortamındaki deprem kayıtları kullanılmıştır.

6.2.2 Zemin profili


Zemin profili olarak her hücrede sağlam tabakaya kadar uzatılmış bir hipotetik sondaj
kullanılmıştır. Karışık tabakalar durumunda (örn. kum ve silt, S+U), yumuşak olan tabaka
temsili tabaka olarak seçilmiştir.
Adapazarı’nda aşağıdaki sondajlarda bu karışık tabakalar bulunmaktadır (S=kum,
T=kil, U=silt)
Hücre no Tabaka Malzeme parametresi
G26 S+U U
G31 U+S U
H32 S+U S
P9 T+U T
P11 T+U T
Q11 T+U T
Q16 T+U T
R11 T+S T
S+T S
U+T U
S6 T+S T
S16 T+U T
S17 T+U T
S19 T+U T
T7 T+U T
U9 U+S U
U16 T+U T
V18 T+U T

6.2.3 Malzeme parametreleri


Her malzeme (zemin cinsi) için kayma dalgası hızı değişiminin bilinmesi gerekmektedir.
Buna ilave olarak, malzemenin birim şekil değiştirmeye bağlı özellikleri her zemin türü
için belirlenmelidir. Metinde kısa bir açıklama dahil edilmiş, ilgili şekil ve detaylar ise
Ek’te verilmiştir. Burada tanımlar ve atıflar (SHAKE programlarındaki tanımlara uygun
olacak şekilde) verilmiştir. Hesaplamalar için farklı malzeme türleri tanımlanmıştır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-5
Ocak 2004

Mat 1 Bitkisel Toprak: Mat 2 Dolgu:


Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı
Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı yaklaşım:
yaklaşım:
G: Vucetic ve Dobry, PI=0%
G: Seed ve Idriss ortalama
D: Vucetic ve Dobry, PI=0%
D: Seed ve Idriss ortalama
Mat 3 Silt: Mat 4 Kil:
Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı yaklaşım:
Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı
G: Vucetic ve Dobry, PI=15% yaklaşım:
D: Vucetic ve Dobry, PI=15%
G: Vucetic ve Dobry, PI=30%
D: Vucetic ve Dobry, PI=30%
Mat 5 Kum: Mat 6 Çakıl:
Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı yaklaşım:
Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı
G: Seed ve Idriss ortalama yaklaşım:
D: Seed ve Idriss ortalama
G: Seed ve Idriss ortalama
D: Seed ve Idriss ortalama
Mat 7 Kudo bilinmeyen malzeme tabakası: Mat 8 Ana kaya:
Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı yaklaşım: Seçilen birim şekil değiştirmeye bağlı
yaklaşım:
G: Seed ve Idriss ortalama
D: Seed ve Idriss ortalama G: Kaya, Idriss
D: Kaya, Idriss

6.2.4 Toplam birim hacim ağırlığı


Hesaplamalar için bir toplam birim hacim ağırlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Temsili
verilerdeki eksiklik nedeni ile, birim hacim ağırlığın tahmin edilmesi gerekmiştir. Aşağıda
verilen yoğunluk değerleri doygun durumdaki değerlerdir.
Mat 1 Bitkisel Toprak: 18 kN/m3
Mat 2 Dolgu: 19 kN/m3
Mat 3: Kil 20 kN/m3
Mat 4: Silt 20 kN/m3
Mat 5: Kum 21 kN/m3
Mat 6: Çakıl 22 kN/m3
Mat 7: Bilinmeyen (Kudo) 21 kN/m3
Mat 8: Ana kaya 26 kN/m3

6.2.5 Yeraltı suyu seviyesi


Hesaplamalar için yeraltı suyu seviyesinin bilinmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Eldeki farklı
verilere bağlı olarak benzer bir şekilde bazı kabullerin yapılması gerekmiştir.
Adapazarı ve Gölcük bölgeleri için, verilerin elde edildiği tarihteki durumdan
farklılaşmalar kontrol edilememesine rağmen AİGM veritabanını ve kamuya verilen
haritaları (Köksal, 2003) esas alan veriler kullanılmıştır. Aşağıdaki tablolarda hücreler için
girdi verileri olarak kullanılan değerler verilmiştir. Adapazarı için, sadece üst 2.5 metrede
yeraltı suyu seviyesi gözlenmeyen hücreler verilmiştir. Gölcük’teki bütün hücreler için
yeraltı suyu seviyesi verilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-6
Ocak 2004

Adapazarı:
Hücre No Yeraltı Suyu Hücre No Yeraltı Suyu
Seviyesi Aralığı (m) Seviyesi Aralığı (m)
G26 2.5 – 5 G27 7.5 – 10
G28 12.5 – 15 G29 yok
G30 yok G31 yok
H25 2.5 – 5 H26 2.5 – 5
H27 7.5 – 10 H28 10 – 12.5
H29 yok H30 yok
H31 yok H32 yok
I27 5 – 7.5 I28 7.5 – 10
I29 10 – 12.5 I30 yok
I31 12.5 – 15 I32 12.5 – 15
J28 5 – 7.5 J29 7.5 – 10
J30 7.5 – 10 J31 10 – 12.5
J32 10 – 12.5 K28 2.5 – 5
K29 2.5 – 5 K30 5 – 7.5
K31 5 – 7.5 K32 5 – 7.5
L28 2.5 – 5 L29 2.5 – 5
L30 2.5 – 5 L31 2.5 – 5
L32 2.5 – 5 M29 2.5 – 5
M30 2.5 – 5 N18 5 – 7.5
N30 2.5 – 5 O20 7.5 - 10
O21 7.5 – 10 O22 7.5 – 10
O23 2.-5 - 5 P13 2.5 – 5
P14 2.5 – 5 P20 7.5 – 10
P21 7.5 – 10 P22 2.5 – 5
P23 2.5 – 5 Q13 2.5 – 5
Q14 2.5 – 5 Q17 7.5 – 10
Q18 10 – 12.5 Q19 7.5 – 10
Q20 2.5 – 5 Q21 2.5 – 5
R16 7.5 – 10 R17 12.5 – 15
R18 yok R19 5 – 7.5
S16 10 – 12.5 S17 yok
S18 yok S19 12.5 – 15
S20 2.5 – 5 S21 2.5 – 5
T15 2.5 – 5 T16 yok
T17 yok T18 yok
T19 12.5 – 15 T20 5 – 7.5
T21 5 – 7.5 T22 2.5 – 5
U15 2.5 – 5 U16 7.5 – 10
U17 yok U18 12.5 – 15
U19 10 – 12.5 U20 5 – 7.5
V18 5 – 7.5 V19 5 – 7.5
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-7
Ocak 2004

Gölcük:
Yeraltı Suyu Yeraltı Suyu
Hücre No Hücre No
Seviyesi Aralığı (m) Seviyesi Aralığı (m)
D4 0 - 2.5 E4 0 - 2.5
F4 10 - 12.5 G3 5 - 7.5
G4 10 – 12.5 G8 7.5 – 10
G9 5 – 7.5 H3 10 – 12.5
H7 10 – 12.5 H8 7.5 – 10
H9 5 – 7.5 I5 12.5 - 15
I7 12.5 - 15 J4 12.5 - 15
K4 2.5 – 5 K5 7.5 – 10
K11 5 – 7.5 L4 0 – 2.5
L5 7.5 – 10 L10 5 – 7.5
L11 5 – 7.5 M4 2.5 – 5
M5 5 – 7.5 M6 10 – 12.5
M8 10 – 12.5 M10 2.5 – 5
M11 2.5 – 5 N4 2.5 – 5
N5 5 – 7.5 N6 5 – 7.5
N7 5 – 7.5 N8 7.5 - 10
N9 2.5 – 5 N10 5 – 7.5
N11 5 – 7.5 O4 2.5 – 5
O5 2.5 – 5 O6 2.5 – 5
O7 5 – 7.5 O8 5 – 7.5
O9 2.5 – 5 O10 2.5 – 5
P3 0 – 2.5 P4 0 – 2.5
P5 0 – 2.5 P6 2.5 – 5
P7 5 – 7.5 P8 5 – 7.5
Q4 0 – 2.5 Q5 0 – 2.5
Q6 2.5 – 5

6.3. SAHA DAVRANIŞ ANALİZLERİNİN SONUÇLARI


Pilot çalışma bölgelerinin her ikisi için En Büyük Yatay İvme (EBİ) dağılımı Şekil 6.3 ve
6.4’te verilmiştir. Buradaki harita, daha sonra mikrobölgeleme amaçları için kullanılan
sonuçların sayıları esas aldığını göstermek için verilmiştir. Her hücre için değerler, özel bir
senaryo için elde edilen sonuçları göstermekte ve bu değerlerin mikrobölgeleme için bir
temel teşkil etmekten başka hiçbir fiziksel anlamı bulunmamaktadır. Değerlendirilen
haritalar, bu raporun 11. bölümüne dahil edilecektir. Bütün hesaplamalar elektronik
formatta mevcuttur ve Ek’lerde verilmiştir. Ayrıca hesaplamalar ilave tablolarda
özetlenmiş ve bunlarda yazıcı çıktısı olarak Ek 2.3’e eklenmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-8
Ocak 2004

Şekil 6.3. Adapazarı için En Büyük Yatay İvme (EBİ) dağılımının g (m/s2)’nin katları olarak
gösterimi
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 6 Sayfa 6-9
Ocak 2004

Şekil 6.4. Gölcük için En Büyük Yatay İvme (EBİ) dağılımının g (m/s2)’nin katları olarak
gösterimi.

En Büyük Yatay İvmeye (EBİ) ilave olarak, Ek 2.3’teki özet tablolarında her deprem
girdisi için hesaplanan spektral ivme ve hakim periyot değerleri de verilmiştir. Ayrıca
tabloya birim kayma şekil değiştirmesi genlikleri ve karşı gelen derinliklerde eklenmiştir.
Sonuçlar, 11. bölümün altında olduğu için burada gösterilmemiştir. En büyük kayma birim
şekil değiştirme genliğinin ve buna karşı gelen derinliklerin verilmesinin gerekliliği de
yine 11. bölümde açıklanacaktır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-1
Ocak 2004

7. SİSMİK ZEMİN SIVILAŞMASINI DEĞERLENDİRME


YÖNTEMLERİ
K. Önder Çetin, Orta Doğu Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Ankara

7.1. GİRİŞ
Zemin sıvılaşması depremler sırasındaki hasarın en büyük nedenlerinden biridir. Sıvılaşma
ile ilgili konuların “Modern” mühendislik ile ele alınması, 1964 yılında sismik
sıvılaşmanın olağanüstü ve yıkıcı etkileri meydana getirdiği iki yıkıcı depremle (1964
Niigata ve 1964 Büyük Alaska Depremleri) beraber başlayan süreçle gelişmiştir.
Bunu izleyen yaklaşık 40 yılda, önemli ilerleme sağlanmıştır. Başlangıçta bu
ilerleme çoğunlukla temiz, kumlu zeminlerde sıvılaşmanın meydana gelme (veya
“tetiklenme”) olasılığının değerlendirilmesindeki gelişmelerle sınırlı kalmıştır. Geçen
yıllarla beraber, depremler yeni bulgular ve veriler sağlamaya devam etmiş ve
araştırmacılar ve uygulamada çalışanlar siltli ve çakıllı zeminler ile ilgili olabilecek ilave
problemlerin farkına varmış ve sıvılaşma sonrası mukavemet ve gerilme-şekil değiştirme
davranışı konuları da ilginin artmasına yol açmıştır.
Bugün, “zemin sıvılaşma mühendisliği” alanı kendi başına gelişen bir yarı-
olgunlaşmış uygulama sahasıdır. Bu saha artık Şekil 7.1’de gösterilen birbirinden
ayrılmayan alt konuları veya alt başlıkları içermekte ve zemin sıvılaşmasının
mühendislikte ele alınmasında halen ilk adımın (1) “sıvılaşma potansiyeli”nin veya
sıvılaşmanın “tetiklenme” (başlangıç) riskinin değerlendirilmesi olduğunu göstermektedir.
Son yıllarda bu konuda önemli gelişmeler olmuştur. Bunların bir kısmı burada
anlatılacaktır.
Sıvılaşmanın meydana gelmesinin ciddi bir potansiyel risk/tehlike olduğunun
belirlenmesi durumunda, olası sıvılaşmanın sonuçları değerlendirilmektedir. Bu,
günümüzde artan bir oranda (2) sıvılaşma sonrası mukavemetin ve sıvılaşma sonrası toptan
stabilitenin değerlendirilmesini (sahada ve/veya inşa edilmiş bir yapı veya tesiste, vs.)
kapsamaktadır. Son 15 yılda sıvılaşmadan sonraki mukavemetin belirlenmesinde önemli
ilerlemeler olmuştur. Sıvılaşma sonrası stabilitenin gerektirmesi durumunda,
deformasyon/yer değiştirme potansiyeli büyükse, mühendislik uygulamalarında zemin
iyileştirmesi gerekli olmaktadır.
Sıvılaşma sonrası toplam stabilitenin kabul edilebilir olması halinde, sonraki
inceleme (3) beklenen deformasyonlar ve yer değiştirmelerin değerlendirilmesidir. Bu çok
narin bir uygulama alanıdır ve bu konu ile ilgili mühendislik araçları ve yöntemlerinin
gelişmesi, kalibrasyonu/doğrulaması üzerine yapılması gereken daha çok şey vardır.
Benzer bir şekilde, (4) sıvılaşma ile meydana gelen deformasyonlar ve yerdeğiştirmelerin
yapıların ve diğer mühendislik hizmeti görmüş tesislerin performansı üzerindeki etkisi
üzerine bilinenler göreceli olarak azdır ve “kabul edilebilir” performans kriterleri yeterince
iyi oluşturulmamıştır.
Sonuç olarak, mühendis(ler)in yeterli performansın sağlanamayacağı sonucuna
vardığı durumlarda, (5) sıvılaşma riskinin mühendislik çözümleri ile azaltılması gereklidir.
Bu da hızla gelişen bir alan olup, potansiyel uyuşmazlıklara yol açmaktadır. Sıvılaşma
tehlikesinin azaltılması için yeni yöntemlerin geliştirilmesi, devamlı olarak mühendislik
seçeneklerini genişletmektedir. Ancak bu yöntemlerin bazılarının verimliliği ve
güvenilirliği halen tartışmalıdır ve bu yöntemlerin çoğu ile sağlanan iyileştirilmiş
performansın mühendislik olarak kesin ve güvenilir bir şekilde değerlendirilmesi halen
güçtür.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-2
Ocak 2004

Bu raporun sınırları kapsamında bu konuları tam olarak anlatmak mümkün değildir (bunun
için bir kitap gereklidir). Bunun yerine sıvılaşmanın tetiklenmesini değerlendirmede
kullanılan yöntemlerin altı çizilecek ve Mw = 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Kocaeli
Depremi sonrasında, bu yöntemlerin Sakarya ve Gölcük şehirlerinde CBS esaslı
uygulamaları verilecektir.

1 .1.ASıvılaşmanın
s s e s s m e n t“tetiklenme” veya
o f th e lik e lih ood meydana
o f “trig ggelme
e rin g ”
r in itia tio nbelirlenmesi
oolasılığının o f s o il liq u e fa c tio n .

2 .2. ASıvılaşma
s s e s s m esonrası
n t o f pmukavemetin
o s t-liq u e fa c ve
tio nsıvılaşma
s tre n g th and
sonrası
o v e ra ll p otoptan
s t-liq ustabilitenin
e fa c tio n sbelirlenmesi
ta b ility .

33.. Sıvılaşma
A s s e s s mile
e nbeklenen
t o f e x p deformasyon
e c te d liq u e fa
vec tio n -in d u c e d
yerdeğiştirmelerin
d e fo rm a tio n s a n d belirlenmesi
d is p la c e m e n ts .

4.4Sıvılaşma
. A s s e s sile
m beklenen
e n t o f th deformasyon
e c o n s e q u e ve
n c eyerdeğiştirmelerin
s o f th e s e
d e fo rm a tiosonuçlarının
n s a n d d is pbelirlenmesi
la c e m e n ts .

5 5. Gerekli
. Im p le mdurumlarda,
e n ta tio n (amühendislik açıdan
n d e v a lu a tio n ) o fiyileştirme için
e n g in e e re d
m itig a tio nuygulamalar (değerlendirmeler)
, if n e c e s s a ry .

Şekil 7.1. Zemin Sıvılaşma Mühendisliği’nde başlıca aşamalar

7.2. SIVILAŞMA POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

7.2.1 Sıvılaşabilir Zeminler


Sıvılaşmanın “tetiklenme” veya meydana gelme potansiyelinin mühendislik olarak
değerlendirilmesindeki ilk adım “potansiyel olarak sıvılaşabilir” zeminlerin incelenen
sahada olup olmadığının belirlenmesidir. Bu aynı zamanda, hangi tür zeminlerin
sıvılaşmaya duyarlı olduğu ile ilgili önemli soruyu akla getirmektedir.
Uzun zamandan beri, bir miktar ince daneli malzeme içeren, daha “temiz” kumlu
zeminlerin sismik sıvılaşmaya duyarlı olduğu bilinmektedir. Fakat, siltli (ve siltli-killi
zeminlerin) zeminlerin, çakıllı zeminlerin ve kaya dolguların sıvılaşma potansiyeli ile ilgili
önemli çelişkiler ve karışıklıklar mevcuttur.
Daha iri daneli ve çakıllı zeminler bunlar arasında en kolay açıklanabilecek zeminler
olduğu için ilk olarak bunlar ele alınacaktır. İri daneli çakıllı zeminlerin dinamik davranışı,
doğanın standart # 4 no’lu elek ile konulan kriterleri çok az veya hiç dikkate almaması
nedeni ile “kumlu” zeminlerinkinden biraz farklıdır. İri daneli, çakıllı zeminler potansiyel
olarak dinamik boşluk suyu basıncı artışı ve sıvılaşmaya duyarlıdır. Bu zeminlerin
sıvılaşması ile ilgili artık iyi açıklanmış arazi vakaları mevcuttur (örn. Evans, 1987; Harder,
1988; Hynes, 1988; Andrus, 1994). Ancak bu zeminler, daha ince daneli kum zeminlerden
iki şekilde ayrılırlar: (1) daha geçirgendirler ve tekrarlı gerilmelerle oluşan boşluk suyu
basınçlarını çoğunlukla hızlı bir şekilde sönümlerler, ve (2) daha büyük danelerinin
kütlelerinden dolayı iri daneli çakıl zeminler nadir olarak gevşek çökelir ve buna bağlı
olarak kumlu zeminlerde daha sık görüldüğü gibi gevşek halde bulunmazlar. Kumlu
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-3
Ocak 2004

zeminler çok gevşek veya çok sıkı olabilir ancak çok gevşek durum daha kaba daneli
malzeme ve çakıllı çökellerde ender olarak görülür.
İri daneli, çakıllı zeminlerin drenaj avantajları, (1) az geçirgen, daha ince daneli
malzeme ile çevrelenmeleri ve kaplanmaları, (2) kaba daneler arasındaki boşlukların ince
daneli malzeme ile dolu olması ve drenajın içsel olarak engellenmesi (geniş aralıkta
derecelenmiş zemin karışımlarının permeabilitesi ile en iyi ilişkiyi, ortalama veya D50 değil,
D10 dane boyutunun verdiği unutulmamalıdır), veya (3) kaba daneli tabaka veya katmanın
çok büyük boyutlara sahip olması ve depremler sırasındaki (hızlı) drenaj yolunun büyük
olması, durumunda drenaj potansiyelinin tersine çevrilmesi ile bozulabilir. Bu durumlarda,
kaba daneli zeminlerin de potansiyel olarak sıvılaşabilir olduğu düşünülmeli ve buna göre
değerlendirme yapılmalıdır.
Daha ince daneli, “kohezyonlu” (özellikle “siltler”) zeminlerin sıvılaşma potansiyeli
ile ilgili sorular, toplantılarda, profesyonel kısa kurslarda ve seminerlerde yaygın hale
gelmektedir. Geçen 5 yıldan beri, yaklaşık iki düzine uzmandan oluşan bir grup sıvılaşma
potansiyelinin değerlendirilmesindeki bazı konular üzerinde uzlaşma sağlamaya
çalışmaktadır. Bundan sonra NCEER Çalışma Grubu olarak adlandırılacak bu grup,
üzerinde uzlaştıkları (veya en azından uzlaşmaya yaklaştıkları) birçok bulguyu mali olarak
NSF tarafından desteklenen çalıştay özet raporu olarak yayınlamıştır (NCEER, 1997).
Buna ilave bakış açıları, ikinci bir makale olarak bu yıl “ASCE Journal of Geotechnical
and Geoenvironmental Engineering” dergisinde yayınlanacaktır (Youd vd., 2001).
NCEER Çalışma Grubu bu konuyu ele almış ve potansiyel olarak sıvılaşmaya duyarlı
“kohezyonlu” zeminlerin türlerini tanımlamak için “Modifiye Çin Kriterleri”’nin tekrar
incelenmesine gereksinim duyulduğu sonucuna varmıştır. Ancak daha iyileştirilmiş bir
fikirbirliği sağlanamamış ve daha fazla çalışma yapılmasına karar verilmiştir (Finn vd.,
1994).
Burada akılları karıştıran noktalar, sıvılaşmanın tanımı ile ilgilidir. Bu çalışmada,
“sıvılaşma”, monotonik kesme ve/veya yoğrulma nedeni ile mukavemet kaybı veya
“hassaslığın” tersine, tekrarlı gerilmelerle boşluk suyu basıncında meydana gelen artışa
bağlı olarak önemli oranda mukavemet ve sertlik kaybını ifade etmektedir. Bu ayrımlar
yapılarak, tekrarlı gerilmelerle meydana gelen “klasik” sıvılaşma ve bununla ilişkili (fakat
farklı) şekil değiştirme ile yumuşama veya hassaslık konuları birbirinden ayrı olarak ele
alınmaktadır.
Şekil 7.2’de sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerin tanımlanması için “Modifiye Çin
Kriterleri” verilmiştir. Bu kriterlere göre, üç şartı sağlayan zeminler potansiyel olarak
sıvılaşan zeminler veya sıvılaşabilir özellikteki zeminler olarak düşünülebilir: (1) “kil”
oranının %15’ten az olması durumunda (Çin’deki tanımlamaya göre “kil” dane boyutu
0.005 mm’den küçüktür), (2) Likit Limitin (LL) LL ≤ %35 olması ve (3) arazideki son su
muhtevası durumunun likit limitin %90’ına veya fazlasına eşit olması durumunda.
Andrews ve Martin (2000), Seed vd. (1984, 1985)’nin veritabanından arazideki
sıvılaşma vakalarını tekrar değerlendirmiş ve “Modifiye Çin Kriterlerini” standart
koşullara çevirmişlerdir (kil dane boyutunu 0.002 mm’den küçük olarak tanımlamışlardır).
Yazarların bulguları Şekil 7.3’te geniş olarak özetlenmiştir. Andrews ve Martin %10’dan
az kil (< 0.002 mm) içeriği bulunan ve #40 no’lu elek altına geçen malzemenin likit
limitinin (LL) %32’den küçük olduğu zeminlerin sıvılaşma potansiyelinin olduğunun
kabul edilmesini önermiş, %10’dan fazla kil içeren ve LL ≥ %32 olan zeminlerde tekrarlı
gerilmeler altında klasik sıvılaşmanın meydana gelme ihtimalinin az olduğunu ve bu
kriterler arasında kalan zeminlerde ise numune alınarak, bu zeminlerin sıvılaşma
potansiyelinin deneylerle değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-4
Ocak 2004

1. 0.005 MM’DEN KÜÇÜK ÇAPLI DANELERİN YÜZDESİ ≤ %15


2. LİKİT LİMİT (LL) ≤ %35
3. SU MUHTEVASI ≥ 0.9 * LL

Likit Limit, LL (%)


GÜVENLİ

DENEY

DOĞAL SU MUHTEVASI, WN (%)

Şekil 7.2. Modifiye Çin Kriterleri (Finn vd., 1994’den)

Likit Limit1 < %32 Likit Limit ≥ %32


İleri Çalışmalar
Kil İçeriği2 Sıvılaşabilir Gerekmektedir
< 10% (Mika gibi- plastik
olan ancak kil
boyutunda olmayan
daneler göz önüne
alınmalıdır)
İleri Çalışmalar
Kil İçeriği 2 Gerekmektedir Sıvılaşma Tehlikesi
≥ %10 (Maden ve taş Yok
ocaklarından
parçacıklar gibi-
plastik olmayan
ancak kil
boyutundaki
daneler göz önüne
alınmalıdır)
Notlar:
1. Casagrande deney aleti ile belirlenen likit limit
2. Kil, dane boyutu 0.002 mm’den küçük malzeme
olarak tanımlanmıştır.
Şekil 7.3. Siltli ve killi kumların sıvılaşma olasılığı (Andrews ve Martin, 2000’den)

Bu ileri bir adımdır, çünki önceki “Modifiye Çin” kriterlerini bir miktar
basitleştirmekte ve Türk uygulamacıların daha aşina olduğu terimlere dönüştürmektedir.
Fakat burada, potansiyel olarak sıvılaşabilir zeminlerin bulunması ile mühendislerin
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-5
Ocak 2004

dikkatlerinin bu noktada yoğunlaşması ve çoğunlukla kayma veya yoğrulma sonucu


mukavemet kaybına önemli oranda “hassas” ve duyarlı olan kohezyonlu zeminlerin (killer
ve plastik siltler) ihmal edilmesi, ve buna bağlı olarak mühendislik uygulamalarında
yaygın bir hata yapılması dikkate alınmalıdır. Bu “hassas” zemin türleri çoğunlukla
sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerle beraber bulunmakta ve kendi özellikleri açısından
benzer bir şekilde tehlikeli olabilmektedir.
Deneysel araştırmalar ve arazideki sıvılaşma vakaları üzerindeki çalışmaların
incelenmesi, kaba daneli malzemeyi (0.074 mm’den büyük) ayırmaya yeterli “ince daneli
malzeme” (0.074mm’den veya #200 elekten küçük çaplı daneler) içeren zeminler için
tekrarlı gerilmeler ile meydana gelen sıvılaşmanın potansiyelini ince danelerin
özelliklerinin belirlediğini göstermiştir. Daha iri danelerin bu şekilde ayrılması, özellikle
ince dane oranının %12 - %30 arasında olması durumunda gerçekleşmekte, kesin olarak
bunun için gerekli olan ince dane miktarı ise temel olarak tüm zeminin derecelenmesine ve
ince danelerin özelliklerine bağlıdır. İyi derecelenmiş zeminler, üniform derecelenmiş veya
kademeli derecelenmiş zeminlere göre daha düşük boşluk oranına sahip olduğundan, kaba
daneli malzemeyi ayırmak için daha az ince daneli malzeme gerektirebilir. Benzer bir
şekilde, kil daneleri, silt danelerinden daha yüksek boşluk oranı içermekte ve kaba daneler
(0.074 mm’den büyük çaplı) arasındaki boşluğu fazlası ile doldurmak için daha hızlı ve
etkili olmaktadırlar.
Zeminlerde kaba daneleri birbirinden ayırmak ve davranışı belirlemek için ince dane
içeriği gerekli olsa da, tekrarlı gerilmelerle meydana gelen sıvılaşmanın çoğunlukla ince
danelerin plastik olmayan veya düşük plastisiteli siltler ve/veya siltli killerden (PI ≤ %10
ile %12) oluşması durumunda ortaya çıktığı görülmektedir. Gerçekte, düşük plastisiteli
veya plastik olmayan siltler ve siltli kumlar, en tehlikeli sıvılaşabilir zeminler arasındadır,
çünki bu zeminler dinamik etkilerle sıvılaşabilir olmalarının yanında, içerdikleri “suyu iyi
tutarlar” ve düşük permeabiliteleri nedeni ile bu zeminlerde ilave boşluk suyunun
sönümlenmesi yavaş olur.
Yaklaşık %15’ten fazla ince daneli malzeme olan ve “orta plastisiteli” (%8 ≤ PI ≤
%15) ince danelere sahip zeminler belirsiz bir aralığa düşmektedir. Bu tür zeminler
genellikle makul bir “örselenmemiş” (örn.: ince-cidarlı, veya daha hassas) numune alma
işlemine uygundur, bu nedenle bunlar üzerinde laboratuvarda deneyler yapılabilir. Bu tür
kohezyonlu zeminlerin sıvılaşma potansiyellerinin yanında, “hassaslıklarının” da kontrol
edilmesi unutulmamalıdır.
Bu bölümdeki kriterler, sıvılaşabilen bütün zemin türlerini kapsamamaktadır. Örnek
olarak, üzerinde ayrıntılı çalışmalar yapılmış olan killi kum (SC) türü bir zeminin, %15
civarındaki kil içeriğine ve %30 plastisite indisine sahip olmasına rağmen, Amerika’nın
güneydoğusundaki bir sahada dinamik sıvılaşma potansiyeli olduğu açık olarak
gözlenmiştir (Riemer vd., 1993). Bu malzeme, ender bulunan, tekil olarak daneleri kalınca
saran kil ile kaplı yerinde bozunmaya uğramış tarihsel bir kumdur ve genellikle “gevşek”
durumdadır. İstisnalar her zaman beklenmelidir ve belirli tür zeminlerin sıvılaşabilirliğinin
değerlendirilmesinde yorum gerekli olmaya devam edecektir.
Sıvılaşabilirlik için gerekli iki ilave koşul: (1) suya doygunluk (veya en azından
doygunluğa yakın bir durum), ve (2) “ani” (büyük oranda “drenajsız”) yükleme’dir. Yeraltı
suyu seviyesi koşullarının mevsimsel değişimler ve sulama ile değişebileceği ve sismik
hareketlerle ortaya çıkabilecek ani tekrarlı yüklemelerin sıvılaşma için en uygun yükleme
türü olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-6
Ocak 2004

7.3. TETİKLENME POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ


Sıvılaşmanın “tetiklenmesi” veya başlangıç olasılığının sayısal olarak değerlendirilmesi,
sismik sıvılaşma potansiyeli içeren bir çok proje için gerekli olan ilk adımdır. Bunun için
iki genel yaklaşım mevcuttur: (1) “örselenmemiş” numunelerin laboratuvar deneylerinin
kullanılması, (2) arazide gözlenen davranış ile çeşitli arazi “indis” deneyleri arasındaki
korelasyonlara dayanan ampirik ilişkilerin kullanılması.
Laboratuvar deneylerinin kullanımı, numune alma ve numunenin laboratuvarda
tekrar konsolidasyonu ile ilgili güçlüklerle karmaşık hale gelmektedir. Ayrıca, yüksek
kaliteli dinamik basit kesme deneylerini yapmak güç ve pahalıdır, ve dinamik üç eksenli
deneyi de birçok sismik problemler için gerekli temel yükleme koşullarını yeterince iyi
temsil etmemektedir. Bu iki problem türü, uygun “donmuş” numune alma teknikleri,
yüksek kaliteli dinamik burulma veya dinamik basit kesme aletleri ile yapılan deneyler ile
bir miktar aşılabilir. Bu hassas yöntemlerin güçlükleri ve maliyetleri, genellikle birçok
mühendislik çalışmasındaki bütçeler ve kapsamında kullanımlarını imkansız hale
getirmektedir.
Bunlara bağlı olarak, arazideki “indis” deneylerinin kullanılması, yaygın
mühendislik uygulamalarındaki baskın yaklaşımdır. Daha önce yakın tarihte Youd (Youd
vd., 1997, 2001) tarafından yapılan Bilimsel Son Durum raporunda özetlendiği üzere, dört
arazi deney yöntemi artık bu amaç için uygulanabilir araçlar olarak yeterli olgunluğa
erişmiştir, bunlar (1) Standart Penetrasyon Deneyi (SPT), (2) Koni Penetrasyon Deneyi
(CPT), (3) kayma dalgası hızının arazide ölçümü (Vs), ve (4) Becker Penetrasyon Deneyi
(BPT)’dir. Bunlardan en eski ve halen en yaygın olarak kullanılanı SPT’dir, ve bu yöntem
bir sonraki bölümünün başlıca merkezi olacaktır.

7.3.1 SPT’ye Dayanan Mevcut Korelasyonlar


SPT’nin sıvılaşma potansiyelini belirlemede bir araç olarak kullanımı, ilk olarak 1964
yılında sıvılaşmaya bağlı önemli hasarın meydana geldiği (örn.: Kishida, 1966; Koizumi,
1966; Ohsaki, 1966; Seed ve Idriss, 1971)iki yıkıcı deprem, 1964 Büyük Alaska Depremi
(M = 8+) ve 1964 Niigata Depremi (M ≈ 7.5), ile gelişmeye başlamıştır. Birçok araştırmacı
bunlara ilave ilerlemeler sağlamıştır. Günümüzde halen SPT’ye dayanan yöntemler
gelişmeye devam etmektedir.
NCEER Çalışma Grubu (NCEER, 1997; Youd vd., 2001) tarafından anlatıldığı üzere,
en yaygın kabulü gören ve kullanılan SPT korelasyonları, Seed, vd. (1984, 1985)
tarafından önerilen “deterministik” ilişkilerdir. Bu ilişkiler, düşük CSR değerlerine küçük
bir değişiklikle (NCEER Çalışma Grubu tarafından önerildiği şekilde; NCEER, 1997)
kullanılmaktadır. Bu bilinen ilişki, SPT-N değerlerinin tekrarlı yüklemenin şiddeti ile
karşılaştırılmasını esas almaktadır. Burada, SPT-N değerleri efektif jeolojik yüke ve enerji,
ekipman ve deneyin uygulanmasındaki etkilere göre düzeltilmekte (N1,60-değerleri elde
edilmekte), tekrarlı yüklemenin şiddeti ise manyitüd ağırlıklı eşdeğer üniform tekrarlı
gerilme oranı (CSReq) ile ifade edilmektedir. Bu ilişkide sıvılaşmayı tetikleyen düzeltilmiş
N1,60-değerleri ve tekrarlı yükleme şiddeti, Şekil 7.4’te gösterildiği üzere aynı zamanda
ince dane içeriğinin de bir fonksiyonudur.
Her ne kadar uygulamada oldukça yaygın olarak kullanılsada, bu ilişki artık
eskimiştir ve 1984 yılından sonra meydana gelen depremlerle artan arazi vakalarından
verileri içermemektedir. Bu ilişkide, özellikle yüksek sismisiteye sahip bölgelerde
yaygınlaşmaya başlayan tasarım aralıklarına düşen, en büyük yer sarsıntısı seviyelerinin
yüksek olduğu durumlarla (CSR > 0.25) ilgili veriler eksiktir. Bu korelasyon aynı zamanda
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-7
Ocak 2004

olasılıksal bir temeli esas almamakta ve sıvılaşma olasılığı veya belirsizlik üzerine bir
bakış açısı sağlamamaktadır.

İNCE DANE YÜZDESİ=35 15 ≤5

τav/ σ'0

İNCE DANE ORANI ≥ % 5


ModifiyeÇinYönetmeliğinde kil içeriği için öneri=%5
Sınırlı Sıvılaşma
Sıvılaşma Sıvılaşma Yok
NCEER PanAmerikan Verileri
Önerilen Japon Verileri
Düzeltme Çin Verileri

(N1)60
Şekil 7.4 MW≈7.5 büyüklüğündeki depremler ve farklı ince dane oranları için NCEER Çalışma
Grubu tarafından önerilen Düşük Tekrarlı Gerilme Oranı seviyelerindeki düzeltmeleri de içeren
Eşdeğer Üniform Tekrarlı Gerilme Oranı ve SPT N1,60-Değeri arasındaki ilişki (Seed vd., 1986’den
düzenlenmiştir).
Daha basit, fakat olasılıksal ilişkilerin geliştirilmesi için gayretler sürmüş ve elde
edilen ilişkiler Liao vd. (1988), Liao ve Lum (1998), Youd ve Noble (1997), Toprak vd.
(1999)’ni de içeren bazı araştırmacılar tarafından yayınlanmıştır.
Liao vd. tarafından önerilen olasılıksal ilişki, Seed vd. (1984) tarafından
kullanılandan daha fazla vaka verisi içermekte, ancak bu fazla sayıdaki veri, veri
kalitesinin daha kabaca incelenebilmesini ve buna bağlı olarak düşük kaliteli verileri de
içermektedir. Bu ilişki olasılıksal regresyon (mantıksal modellerin ikili regresyonu) için en
büyük olasılığın tahminine dayanan yöntemle geliştirilmiştir. Olasılık fonksiyonunun
formül hale getirilmesinde izlenen yol, tesadüfi durumları ve belirsizlik kaynaklarını
ayırarak değerlendirmeye imkan sağlamamakta ve toplam varyansı veya önerilen
korelasyonun belirsizliğini yüksek vermektedir. Bu, düşük sıvılaşma olasılıklarında, aşırı
güvenlik seviyelerini beraberinde getirebilmektedir. Liao vd.’nin aradıkları ancak bulmakta
başarısız oldukları bir başka ilave eksiklik ise, SPT direnci ve sıvılaşma direnci arasındaki
regresyona dayalı ilişkide ince dane oranının önemli etkisidir. Buna bağlı olarak,
geliştirilen eğriler sadece ince dane oranı %12’den az olan kumlu zeminler için geçerlidir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-8
Ocak 2004

Youd ve Noble tarafından önerilen ilişki, ilk bağıntıların geliştirilmesinden sonra


meydana gelen depremlerden bazı arazi vakalarını ilave veri olarak kullanmakta ve Liao vd.
tarafından kullanılan şüpheli verileri içermemektedir. Uygulanan temel yöntem, yani en
yüksek meydana gelme olasılığının tahmini, aslında aynıdır ve sonuç olarak bu
korelasyonda da toplam belirsizlik olduğundan yüksek elde edilmektedir. Bu ilişkilerde
ince dane oranının etkileri önceden tavsiye olarak belirlenmiştir ve regresyonun bir bölümü
olarak geliştirilmemiştir. Bu korelasyon, farklı ince dane oranı içeren zeminlerde de
uygulanabilmekte ve böylece kumlu ve siltli zeminlerde de, belirsizlik (veya varyans)
yüksek olsa da, kullanılabilmektedir.
Toprak vd. tarafından önerilen ilişki de yine genişletilmiş ve güncellenmiş bir arazi
vaka veritabanını kullanmakta ve Liao vd. tarafından kullanılan şüpheli verileri
içermemektedir. Youd vd.’nin çalışmalarında olduğu gibi bu çalışmada da temel regresyon
aracı ikili regresyondur ve buna bağlı olarak sonuçta toplam belirsizlik yine çok yüksektir.
Benzer bir şekilde, ince dane içeriği düzeltmesi ve deprem büyüklüğüne göre bulunan süre
ağırlıklı düzeltme sayıları, arazi vakalarından regresyonla hesaplanmak yerine, başlangıç
şartları olarak verilmiştir. Ancak bu durum modelin “uyumunu” (varyans ve belirsizliği
arttırarak) daha da azaltmıştır.
Sonuç olarak, yukarıda bahsedilen bu dört ilişki, kendi türlerinin en iyileri olan
mükemmel çalışmalardır. Ancak daha kuvvetli ve esnek olasılıksal araçlar ile mevcut arazi
vakaları ve bunların işlenmesini ve değerlendirilmesini etkileyen bilginin mümkün tüm
avantajları kullanılarak artık daha fazlasının başarılabileceği düşünülmektedir.

7.3.2 Önerilen SPT’ye Bağlı Korelasyon


Bu bölümde zemin sıvılaşmasının başlangıç (veya “tetiklenme”) olasılığının
değerlendirilmesi için önerilen korelasyonlar sunulmaktadır (Cetin vd., 2000; Seed vd.,
2001). Bu yeni korelasyonlar, önceki benzer korelasyonların temelindeki bazı saçılım
kaynaklarından arındırılmıştır ve önemli oranda azaltılmış toplam belirsizlik ve varyansa
sahiptir. Özellikle, belirsizliğin önemli oranda düşürülmesi sonucunda temel belirsizlik
seviyesi artık olması gereken düzeye inmiş ve tasarım için mühendise uygun CSR ve
temsili N1,60 değerlerini değerlendirme imkanı vermiştir.
Bu yeni korelasyonun geliştirilmesindeki anahtar elemanlar: (1) arazi performans
vakalarının önemli oranda genişletilmiş olduğu bir veritabanının elde edilmesi, (2) SPT
verilerinin değerlendirilmesinde etkili faktörlerin daha iyi anlaşılması ve ilerlemiş bilgi, (3)
sahaya özel yer hareketlerini etkileyen faktörlerin daha iyi anlaşılmasının katkısı
(yönlenme etkileri, yerel zemin davranışı, vs.), (4) arazide tekrarlı kayma gerilmesi
oranının (CSR) belirlenmesi için iyileştirilmiş yöntemlerin kullanılması, (5) arazi vaka
verilerinin kalite/belirsizlik yönünden izlenmesi, ve (6) daha yüksek dereceden olasılıksal
araçların kullanımı (Bayesian Güncellemesi), olmuştur. Bu Bayesian yöntemleri (a)
önceki çalışmaların çoğundan daha iyi tanımlayıcı değişkenlerin eş zamanlı kullanımına,
ve (b) tesadüfi ve gerçek belirsizliklerin farklı kaynaklarının etkilerinin uygun bir şekilde
değerlendirilmesine imkan vermiştir. Sonuçta elde edilen ilişkiler, sadece yüksek oranda
azaltılmış belirsizlik sağlamakla kalmayıp, tartışmaya yol açan ve çözümü zor olan bazı
konuların çözümünede yardımcı olmuştur, bunlardan bazıları: (1) manyitüde göre süre
ağırlık katsayısı, (2) ince dane içeriği için ayarlamalar, ve (3) jeolojik yük için
düzeltmelerdir.
Başlangıç noktası olarak, korelasyonlarda kullanılan bütün arazi vakaları ele alınmış
ve bunlar üzerinde çalışılmıştır. Aynı zamanda, bazıları başka çalışmalardan alınan ilave
vakalarda kullanılmıştır. Sonuç olarak, yaklaşık 450 sıvılaşma (ve “sıvılaşma olmayan”)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-9
Ocak 2004

gözlenen arazi vakası detaylı olarak değerlendirilmiştir. Bu vakaları, veri kalitesi ve


belirsizlik yönünden notlandırma için bir değerlendirme sistemi yapılandırılmış ve yeni
korelasyonları hesaplamada kullanılacak son veri grubuna eklenecek arazi vakaları için
standartlar oluşturulmuştur. Sonunda, arazi vakalarının 201 tanesinin bu yeni ve yüksek
standartlara uyduğuna karar verilmiş ve bu veriler yeni korelasyonun hesaplanmasında
kullanılmıştır.
Önceki çalışmalara göre önemli bir iyileştirme, her arazi vakasındaki en büyük yatay
yer ivmesinin değerlendirilmesindeki gelişmelerdir. Bununla ilgili özel detaylar Cetin vd.
(2000) tarafından sağlanmıştır. Yapılan önemli iyileştirmeler temel olarak, (a) yönlenme
etkileri, (b) davranış üzerinde yerel zemin koşullarının etkisi, (c) geliştirilmiş azalım
ilişkileri ve (d) yakın geçmişteki (ve aletsel olarak iyi bir şekilde gözlenen) büyük
depremlerden elde edilen kuvvetli yer hareketi kayıtlarının bulunması gibi konuların ele
alınması ve daha iyi anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Bu çalışmalarda en büyük yatay
ivme (amaks) birbirine dik kaydedilen yatay bileşenlerin geometrik ortalaması olarak
alınmıştır. Azalım ilişkileri mümkün olduğunca yerel deprem kayıtları kullanılarak,
depreme özel olarak düzenlenmiş ve bu şekilde belirsizlik seviyeleri önemli oranda
azaltılmıştır. Yeter derecede detaylı verilerin ve uygun yakın sahalardan deprem
kayıtlarının elde bulunduğu tüm durumlar için yerel saha davranış analizleri yapılmıştır.
Bütün durumlarda, yerel zemin etkileri ve fay yırtılma-mekanizmasına bağlı potansiyel
yönlenme etkileri dikkate alınmıştır.
Bir ikinci önemli iyileştirme, her arazi vakasındaki kritik tabaka için arazideki CSR
değerinin daha iyi tahmin edilmesidir. Bu bölüme kadar anlatılan bütün geçmiş
çalışmalarda, Seed ve Idriss (1971)’in “basitleştirilmiş” yöntemi kullanılarak (kritik zemin
tabakasındaki) derinlikte CSR değeri aşağıdaki gibi hesaplanmaktadır:

⎛a ⎞ ⎛σ ⎞
CSRtepe = ⎜⎜ maks ⎟⎟ ⋅ ⎜⎜ v ⎟⎟ ⋅ (rd ) (7.1)
⎝ g ⎠ ⎝ σ v′ ⎠
Burada,
amaks = yüzeydeki en büyük yatay ivme,
g = yer çekimi ivmesi,
σv = toplam düşey gerilme,
σ′v = efektif düşey gerilme, ve
rd = lineer olmayan kayma kütlesi etki katsayısı olmaktadır.

rd değerinin bazı etkenlere lineer olmayan bir şekilde bağımlı olduğunun bilinmesi,
Cetin ve Seed (2001a) tarafından, rd değerinin tahmini için daha iyi korelasyonların
geliştirilmesi ile sonuçlanan çalışmaların yapılmasını beraberinde getirmiştir. rd’nin farklı
(1) zemin koşulları ve (2) yer hareketi titreşim özellikleri seviyelerine göre değişimini
belirlemek için 2,153 sismik saha davranışı analizi yapılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda,
Seed ve Idriss (1971) tarafından daha önceden önerilen rd değerinin varyansı olduğundan
daha düşük gösterdiği ve 3 ile 15m arasında değişen derinliklerdeki rd tahminlerinde
saçılma (genellikle yüksek değerler) verdiği görülmüştür. Maalesef bir çok arazi
vakasında sıvılaşma (veya sıvılaşma olmaması) için kritik zemin tabakası bu derinlik
aralığında kalmaktadır. Bu, aynı zamanda, bu durumu esas alarak geliştirilen ilişkilerde
belli bir derecede saçılım yaratmaktadır.
Cetin ve Seed (2001b) rd tahmini için (1) derinlik, (2) deprem büyüklüğü, (3) yer
sarsıntısı şiddeti ve (4) zemin katılığının fonksiyonu olan yeni bir ampirik temel önermiştir
(bu ilişki 7.2’denkleminde ifade edilmiştir).
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-10
Ocak 2004

d < 65 ft:

⎡ − 23.013 − 2.949 ⋅ amaks + 0.999 ⋅ M w + 0.016 ⋅ Vs,4 *


0′

⎢1 + *
0.104 ⋅( − d +0.0785⋅Vs,40′ + 24.888) ⎥
⎣ 16.258 + 0.201 ⋅ e ⎦ ±σ (7.2a)
*
rd (d, M w , amaks ,Vs,4 0′ ) = ε rd
⎡ − 23.013 − 2.949 ⋅ amaks + 0.999 ⋅ M w + 0.016 ⋅ Vs,4 *
0′

⎢1 + *
0.104 ⋅(0.0785⋅Vs,4 ⎥
0′ + 24.888)
⎣ 16.258 + 0.201 ⋅ e ⎦

d ≥ 65 ft:
⎡ − 23.013 − 2.949 ⋅ amaks + 0.999 ⋅ M w + 0.016 ⋅ Vs,4 *
0′

⎢1 + ⎥
(7.2b)
*
0.104 ⋅( −65 +0.0785⋅Vs,40′ + 24.888)
⎣ 16.258 + 0.201 ⋅ e ⎦ − 0.0014 ⋅ (d − 65) ± σ
*
rd (d, M w , amaks ,Vs,4 0′ ) = ε rd
⎡ − 23.013 − 2.949 ⋅ amaks + 0.999 ⋅ M w + 0.016 ⋅ Vs,4 *
0′

⎢1 + *
0.104 ⋅(0.0785⋅Vs,40′ + 24.888) ⎥
⎣ 16.258 + 0.201 ⋅ e ⎦

burada
[d < 40 ft için] σ ε r (d) = d 0.850 ⋅ 0.0072 ve [d ≥ 40 ft için] σ ε r (d) = 40 0.850 ⋅ 0.0072 . (7.2c)
d d

olmaktadır.
Bu noktada, arazideki CSR (ve rd) değeri belirli zemin profilleri için, özellikle
“yumuşak” ve “sert” tabakalar arasındaki keskin geçişlerde, bir “atlama” veya düzensiz
geçişler gösterebilir, aynı zamanda CSR (ve rd) saha ve her yer titreşim hareketi arasındaki
etkileşime dayanan bir fonksiyondur. Buna bağlı olarak, belirli bir tabaka içindeki arazi
CSR değerlerini tahmin etmek için en iyi yol, imkanlar dahilinde CSR değerini doğrudan
uygun sahaya, depreme özel sismik saha davranış analizleri ile bulunmaktadır. Yeni
korelasyonların hem (saha davranış analizlerinden) doğrudan hesaplanan rd değerlerinden,
hem de istatistiksel olarak saçılımı olmayan 7.2 denkleminin korelasyonu kullanılarak
geliştirilmesi nedeni ile iki yaklaşımdan dolayı da başlangıç saçılımı yoktur.
Bu yeni korelasyonlarla, arazideki tekrarlı gerilme oranı (CSR), “eşdeğer üniform
CSR” olarak (7.1 bağıntısındaki) CSR’ın tekil (bir kez) tepe değerinin %65’ine eşit alınır
CSResdeger = (0.65) ⋅ CSRtepe (7.3)

(a) yeterli yüzey verilerinin mevcut olduğu ve (b) yakın sahalardan alınan kuvvetli
yer hareketi kayıtlarından uygun “girdi” hareketlerinin geliştirilebildiği durumlarda, arazi
CSResdeger değeri doğrudan sismik saha davranış analizleri yapılarak (SHAKE 90
kullanılarak; Idriss ve Sun, 1992) belirlenebilir. Tam bir sismik analizin yapılamadığı
durumlar için, CSResdeger, tahmin edilen amaks değeri ile 7.1 ve 7.2 bağıntıları kullanılarak
bulunabilir. CSResdeger’in en iyi tahminlerine ilave olarak, (belirsizliğe katkıda bulunan
bütün kaynaklara bağlı olarak) bu tahminlerin varyansları veya belirsizlikleri de
değerlendirilmiştir (Cetin vd., 2001).
Her uygulama sahasında kritik tabaka, sıvılaşmanın tetiklenme olasılığı en yüksek
tabaka olarak tanımlanmıştır. Eldeki imkanlara bağlı olarak, yüzeydeki tepeciklerde
gözlenen malzemede dikkate alınmıştır ancak taşınma sırasındaki karışma ve ayrışma ile
ilgili problemler ve alttaki tabakaların sıvılaşması durumunda yukarıda kalan tabakalardaki
zeminlerin de yüzeydeki tepeciklere taşınabileceğinin bilinmesi, bu verilerin bazılarının
kullanılabilirliğini sınırlamıştır.
Burada kullanılan N1,60-değerleri, kritik tabakadaki “kesikli ortalama değerlerdir”.
Kritik tabakada (bir veya daha fazla noktadan) ölçülen N-değerleri, jeolojik yük, enerji,
kullanılan ekipman ve deney işlemlerindeki etkiler dikkate alınarak N1,60 değerlerine
çevrilmekte ve bu değerlerin derinlikle değişimi gösterilmektedir. Birçok durumda, verilen
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-11
Ocak 2004

bir zemin tabakasının (bir bölümde yoğunlaşan düşük N1,60-değerleri dikkate alınarak),
diğer bölümlerden daha kritik olarak tanımlanabilen bir alt tabakayı içerdiği görülebilir. Bu
gibi durumlarda, alt tabaka, “kritik tabaka” olarak alınmıştır. Kritik tabakadaki özellikleri
temsil etmediği görülen bazı yüksek değerler, “temsili kabul edilmemiş” ve bazı vakalarda
kullanılmamıştır. Benzer bir şekilde, fakat daha seyrek olarak, (tabakanın ana hattından
çok daha düşük ve daha çok yüksek yerel ince dane içeriği ile ilgili) çok düşük N1,60
değerleri de silinmiştir. Daha sonra kalan düzeltilmiş N1,60 değerleri, kritik tabakadaki N1,60
değerlerinin ortalamasını ve varyansını değerlendirmek için kullanılmıştır.
Kritik tabakalardan sadece bir tek kullanılabilir N1,60 değeri bulunması durumunda,
varyasyon katsayısı %20 olarak alınmıştır; bu değer kritik tabakada çok sayıda N1,60 değeri
bulunması durumlarındaki tipik yüksek varyasyon değeridir (bu şekilde, sadece tek bir
değerin mevcut olması durumunda, veri eksikliğinden kaynaklanan artan belirsizlik
yansıtılmıştır).
Bütün N değerleri jeolojik yük etkileri için düzeltilmiştir (bu düzeltme, SPT yapılan
derinlikteki efektif jeolojik gerilmenin 1 atmosfer olması durumunda “ölçülebilecek”
hipotetik bir N1 değerine dönüştürmedir) [1 atm. ≈ 2,000 lb/ft2 ≈ 1 kg/cm2 ≈ 14.7 lb/in2 ≈
101 kPa] :
N1 = N ⋅ C N (7.4a)
burada CN aşağıdaki gibi hesaplanmaktadır (Liao ve Whitman, 1986’dan)
0.5
1
___
CN =
σ’v
(7.4b)
yukarıda σ’v, atmosfer biriminde SPT yapılan derinlikteki gerçek efektif jeolojik
gerilmedir.
Sonuç olarak elde edilen N1 değerleri daha sonra enerji, ekipman ve deney
uygulanmasına bağlı etkiler için düzeltilerek tamamen standart hale getirilmiş ve N1,60
değerleri

N1,60 = N1 ⋅ C R ⋅ C S ⋅ C B ⋅ C E (7.5)

olarak hesaplanmıştır. Burada,


CR = “kısa” tij boyu için düzeltme,
CS = standart olmayan numune alıcı için düzeltme,
CB = sondaj kuyusu çapı için düzeltme, ve
CE = tokmak enerji verimi için düzeltme olmaktadır.
CR, CS, CB ve CE düzeltmeleri için genellikle NCEER Çalışma Grubu (NCEER, 1997)
tarafından önerilen yöntemler tercih edilmiştir.
CS, içinde numune kılıfı için ringler olan fakat, bu ringlerin kullanılmadığı “standart
olmayan” (fakat oldukça yaygın) SPT numune alıcısının kullanıldığı durumlarda
uygulanmıştır. Bunun sonucunda, daha büyük çaplı bir kertikli içsel kılıf oluşmakta ve
numune ve numune alıcının iç kısmı arasındaki sürtünme azalmaktadır, buna bağlı olarak
toplam penetrasyon direncinde bir düşüş meydana gelmektedir (Seed vd., 1984 ve 1985).
Penetrasyon direncindeki düşüş gevşek zeminlerde yaklaşık ~%10 (N1<10 vuruş/ft), çok
sıkı zeminlerde ise ~%30 (N1>30 vuruş/ft), mertebelerindedir, böylece CS değeri bu aralık
boyunca 1.1 ile 1.3 arasında değişmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-12
Ocak 2004

Sondaj kuyusu çapı düzeltmeleri (CB) NCEER Çalıştayı Bildirileri’nde önerildiği


gibi yapılmıştır.
Çoğunlukla büyük önem taşıyan tokmak ile uygulanan enerjinin düzeltmesi (CE) ise,
tokmak/sisteme özel daha iyi bilginin olduğu durumlar dışında NCEER Çalışma Grubu
tarafından önerildiği şekilde yapılmıştır. Daha detaylı bilginin olduğu durumlar, SPT
numune alıcısının zemine sürülmesi sırasında doğrudan enerji ölçümleri yapılan veya
tokmak ve tokmağı yukarı alma/düşürme sisteminin (ve uygun durumlarda operatörün)
doğrudan enerji ölçümleri ile güvenilir bir şekilde kalibre edildiği hallerdir.
BUMP (Geyskens vd., 1993) programının modifiye edilen bir versiyonu kullanılarak
yapılan Bayesian güncelleme analizlerinde, arazi vakalarından elde edilen bütün veriler
birer “nokta” olarak değil, CSR ve N1,60 değerlerinde varyanslara göre dağılımlar olarak
modellenmiştir. Bu regresyon türü analizler, aynı zamanda etkili olan değişkenlere de
uygulanmış ve elde edilen sonuçlara göre önerilen korelasyonlar 7.6 ve 7.12 arasındaki
bağıntılarda verilmiştir.
Seed vd. (1984) ’nin “temiz kum” (İnce Dane Oranı ≤ %5) çizgisi kabaca PL≈%50
civarına karşı geliyormuş gibi gözükmektedir. Fakat gerçekte durum bu şekilde değildir,
çünki Seed vd. (1984) tarafından önerilen sınır çizgisi CSR değerinin saçılma gösteren
değerlerini esas almaktadır (bu, önceki paragraflarda açıklanan sığ derinliklerde saçılma
gösteren rd değerlerinin bir sonucudur). Arazi CSR değerinin değerlendirilmesi için 53
vakanın geri hesabında yeni korelasyon gerçek depremlere özel sismik saha davranış
analizlerini kullanmakta, geri kalan 148 vakada ise rd değerinin (yer sarsıntısı seviyesinin,
saha rijitliğinin ve deprem büyüklüğünün bir fonksiyonu olan) yeni ampirik yöntemlerle
tahmini için 7.2 bağıntısı kullanılmaktadır (Cetin ve Seed, 2000). Arazi CSR değerinin
yeni (iyileştirilmiş) tahminleri, birçok vaka için kritik olan sığ derinliklerde yaklaşık ∼% 5
ile %15 civarlarında daha düşük gözlenmektedir. Buna bağlı olarak, yeni korelasyonun
CSR değerleri de %5 ile 15 arasındaki oranlarda düşük olmakta ve bu durum yeni
korelasyonla Seed vd. (1984) tarafından önerilen arasında doğrudan tam bir karşılaştırmayı
engellemektedir.
Seed vd. (1984) korelasyonunda bir miktar saçılma (yüksek) olan rd değerlerinin
kullanılması, arazi mühendislik uygulamalarında da aynı oranda saçılma olan (rd)
değerlerini esas alan aynı yaklaşımın ileri uygulamada kullanıldığı sürece problemli
olmayacağı bilinmelidir. Ancak bu durum, birçok barajın kapsamlı analizleri gibi doğrudan,
davranışa göre arazi CSR değerinin hesaplanmasını içeren ileri uygulamalarda bir miktar
problem yaratmıştır.
Seed’in düşüncesine göre (1984) yılında önerilen sınırın yaklaşık olarak %10 ve 15
arasında sıvılaşma olasılığını temsil etmekte ve (iyileştirilmiş) CSR değerlendirmesinde
“geçişe” izin verildiğinde, daha önceden seyrek verinin olduğu aralıktaki çok yüksek CSR
değerleri (CSR > 0.3) dışında, temiz kumlar (ince dane oranı < %5) için 1984’teki
deterministik ilişki yaklaşık PL ≈ % 10 – 30 değerlerine karşı gelmektedir.
Yoshimi vd. (1984)’nin çalışmasında çok düşük sıkılıkta (düşük N-değerleri)
tartışmalı bir şekilde muhafazakar olmayan bir eğilim söz konusudur. Bunun nedeni,
gevşek numunenin laboratuvardaki çözülme ve konsolidasyon işlemlerinde yoğun hale
gelmesidir. Bu çalışmadaki deneyler potansiyel olarak tekrar konsolidasyon ve daha sıkı
duruma gelmenin önemli olmadığı yüksek N-değerleri için çok değerli bir bakış açısı
sunmaktadır. Bu aralıkta, deney verileri ile yeni önerilen korelasyon, Seed vd. (1984)
tarafından önerilen ilişkiye göre biraz daha iyi uyum vermektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-13
Ocak 2004

7.3.3 İnce Dane İçeriği için Düzenlemeler


PL = %20 için yeni olasılıksal (σ’v = 0.65 atm efektif jeolojik gerilme değerine göre
normalize edilen) sınır eğrisi, yeni korelasyonun ince dane içeriği etkilerini regresyonla
düzeltmesini göstermek için uygun bir temel sunmaktadır. Korelasyon ve arazi
vakalarından elde edilen verilerin ortalama (CSR ve N1,60) değerleri ince daneler için
düzeltilmemiştir (bu sefer N-değeri ekseni ince dane oranı etkileri için düzeltilmemiştir,
bunun yerine değişen ince dane oranlarını dikkate alan sınır eğrileri (PL=%20)
oluşturulmuştur).
Toplam (regresyonlu) korelasyona dayanan bu son çalışmalarda, enerji, deneysel
işlemler ve jeolojik yüke göre düzeltilmiş N-değerleri (N1,60), ince dane oranı (İDO) için de
düzeltilmektedir:
N1,60,CS = N1,60 * CİDO (7.6)
burada ince dane düzeltmesi Bayesian güncelleme analizlerinin bir parçası olarak
“regresyonla” yapılmıştır. İnce dane düzeltmesi, İDO < %5 için sıfıra eşit olmakta ve
İDO > %35 durumunda en yüksek (limit) değerine ulaşmaktadır. İnce dane için yapılan
düzeltmenin en yüksek değeri, N değerlerinde yaklaşık olarak +6 vuruş/ft artış
sağlamaktadır (İDO > %35 ve yüksek CSR’de). Bu maksimum ince dane düzeltmesi, daha
önce Seed vd. (1984) tarafından önerilen en büyük +9.5 vuruş/ft değerinden biraz daha
küçüktür.
CİDO için regresyon bağıntısı,
⎛ İDO ⎞
C İDO = (1 + 0.004 ⋅ İDO ) + 0.05 ⋅ ⎜⎜ ⎟ lim: FC ≥ %5 ve FC ≤ %35

(7.7)
N
⎝ 1,60 ⎠

olmaktadır. Burada İDO = ince dane oranı yüzdesi (0.074 mm’den küçük boyutlu danelerin
kuru ağırlık yüzdesi), tamsayı olarak ifade edilmekte (örn. %15 ince dane oranı, 15 olarak
ifade edilmektedir) ve N1,60 vuruş/30 cm birimde olmaktadır.

7.3.4 Manyitüde Bağlı Süre Etkisi


Olasılıksal ve “deterministik” (PL=%20’ye dayanan) yeni korelasyonlar, süreye (veya
eşdeğer tekrar sayısına) göre “eşdeğer üniform tekrarlı gerilme oranı” (CSResdeger)’nın
düzeltilerek, “ortalama” deprem büyüklüğü MW = 7.5 için süreye karşı gelen eşdeğer CSR
değerini temsil eden CSRN değerlerinin bulunmasına dayanmaktadır. Bu işlem, manyitüd
ile korelasyonlu süre ağırlık katsayısı (DWFM) ile yapılır:
CSRN = CSResdeger,M=7.5 = CSResdeger / DWFM (7.8)
Araştırmacılar tarafından tekrarlı laboratuvar deneyleri ve/veya arazi vakalarından
veriler gibi farklı yaklaşımlarla geliştirilen süre ağırlık katsayısı bazı tartışmalara yol
açmaktadır. Bu son çalışmalarda, bu tartışmalı ve önemli katsayı için Bayesian
Güncelleme analizlerinin bir parçası olarak regresyon aranmıştır. Bunun dışında, DWFM
katsayısı aynı zamanda olası sıkılığa bağımlılık için de araştırılabilir (N1,60 ile korelasyon).
Gözlendiği üzere, sıkılığa veya N1,60 değerlerine bağımlılık, göreceli olarak düşük
bulunmuştur.
Bu çalışmadaki süre ağırlık faktörleri, NCEER Çalışma Grubu tarafından
önerilenden biraz daha düşük, Idriss (2000) tarafından yapılan önerilerden biraz yüksek
(ama çok yakın) elde edilmiştir. Idriss’in önerileri, laboratuvardaki yüksek kaliteli tekrarlı
basit kesme deney verilerinin ve kaydedilen depremlere “eşdeğer” tekrar sayılarının
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-14
Ocak 2004

ampirik olarak beraber değerlendirilmesi sonucunda yapılan yorumlara dayanmakta ve rd


değerinin manyitüd ile karşılıklı ilişkisini hesaba katan şimdiye kadar gösterilmiş tek
bağıntıdır. Bu çok farklı (ve laboratuvar verilerini temel alan) yaklaşım ile iyi uyum ve
(arazi verilerine dayanan) güncel çalışmaların dikkatle yapılan olasılıksal değerlendirilmesi,
birlikte destekleyicidir.

7.3.5 Efektif Jeolojik Gerilme için Düzeltmeler


Arazi vakalarına dayanan daha önceki çalışmalarda doğrudan çözüme ulaştırılmamış ilave
bir faktörde aynı CSR’a sahip zeminlerin sıvılaşma ihtimalinin efektif jeolojik
gerilmelerdeki artış ile artmasıdır. Bu durum, N değerlerinin jeolojik yük etkilerine göre
7.4 bağıntısı ile normalize edilmesine ilave olarak görülmektedir.
Normalize sıvılaşma direncinin, başlangıçtaki efektif jeolojik gerilmenin (σ’v)
artması ile azalmasının ilave etkileri laboratuvar deneyleri ile gözlenmiştir. Bu durum, bir
“kritik durum” türü davranıştır (zeminler efektif gerilme arttıkça daha az dilatans
gösterirler). NCEER Çalışma Grubu (Youd vd., 2001), normalize sıvılaşma direncinin Kσ
katsayısı ile 1 atm başlangıç efektif jeolojik gerilmesine göre aşağıdaki gibi düzeltilmesini
önermektedir (CSRsıv,1atm):
CSRsıv = CSRsıv,1atm. Kσ (7.9)
Bu son çalışmalar Kσ katsayısına çok hassas değildir, çünki arazi vakalarının
oluşturduğu veritabanında σ’v aralığı çok geniş olarak σ’v = 600 ile 2,600 lb/ft2 arasında
kalmaktadır. Fakat buna rağmen, Bayesian güncellemesinin bir parçası olarak, Kσ
parametresinin “regresyonu” mümkün olmuştur. Bunlar önceki öneriler ile iyi uyum
içindedir. Kσ parametresinin tahmininin aşağıdaki gibi yapılması önerilmiştir:
Kσ = ( σ′v )f-1 (7.10)
burada f ≈ 0.6 – 0.8 (N1,60,cs’de 1 ve 40 vuruş/ft. arasında değişmektedir) arasında
değişmektedir. Bu son çalışmalarda kullanılan arazi vakalarından veriler Kσ
parametresinin, σ’v’nin yüksek değerleri için ekstrapolasyonuna yeterli temeli
sağlamamaktadır, bu nedenle yazarlar σ’v > 2 atm değerinin kullanılmasını önermektedir.
Seed vd. (1984), Liao vd. (1988, 1998), Youd ve Noble (1997), ve Toprak (1999)
tarafından önerilen daha önceki ilişkilerin tümünün, yaklaşık olarak σ’v = 1 atm (2,000
lb/ft2) efektif jeolojik gerilmeye göre normalize edildiği belirtilmiştir. Seed vd. (1984)’nin
önerdiği ilişki aslında σ’v = 1 atm’e göre düzeltilmemiş, ancak veritabanındaki arazi
vakalarının hep “sığ” noktalardan olduğu ve yaklaşık bu aralıkta kaldığı belirtilmiştir.
Ancak, bu veritabanı σ’v = 1 atm değerini merkez alan bir dağılım göstermemekte, bunun
yerine daha düşük bir jeolojik gerilme çevresinde merkezlenmektedir (ortalama σ’v ≈1,300
lb/ft2 veya 0.65 atm). Bu durum, bu eski ilişkinin σ’v = 1 atm değeri ile normalizasyona
göre biraz daha az güvenli tarafta kaldığını göstermektedir (Bu durum daha önce anlatılan
bütün ilişkiler için geçerlidir). Fakat, korelasyonların sığ derinliklerde uygulanması
durumunda bu güvensiz durumun bertaraf edilebileceği unutulmamalıdır.
Belirsizliği engellemek ve daha doğru sonuçlar için, hem Seed vd. (1984)’nin
önerdiği ilişki, hem de bu güncel çalışmalarda geliştirilen korelasyonlar, σ’v = 1 atm
değerine göre normalize edilmelidir. Buna bağlı olarak bu çalışmada, sadece σ’v’nin 1 atm
değerinden yüksek olduğu veriler değil, bütün veriler Kσ etkileri için (7.9 ve 7.10
bağıntıları ile) düzeltilmiştir. Bu konu ile ilgili önerilen sınır (çok sığ derinliklerde)
Kσ < 1.5’dir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-15
Ocak 2004

Korelasyonun tümü, önceki bölümlerdeki gibi (ve 7.6-7.12 bağıntıları ile) parçalar
halinde ifade edilebilir. Korelasyon aynı zamanda tekil, birleşik bir ilişki olarak 7.11
bağıntısında gösterildiği gibi de özetlenebilir.

⎛ ⎛ N 1, 60 ⋅ (1 + 0.004 ⋅ FC ) − 13.32 ⋅ ln (CSR ) − ⎞ ⎞


⎜ ⎜ ⎟⎟
⎜ ⎜ 29.53 ⋅ ln (M w ) − 3.70 ⋅ ln (σ v′ ) ⎟⎟
⎜ ⎜ ⎟⎟
⎜ ⎝ + 0.05 ⋅ FC + 44.97 ⎠⎟ (7.11)
PL ( N 1, 60 , CSR, M w , σ v′ , FC ) = Φ⎜ − ⎟
2.70
⎜ ⎟
⎜ ⎟
⎜⎜ ⎟⎟
⎝ ⎠
burada
PL = ondalık olarak sıvılaşma olasılığı (örn. 0.3, 0.4, vb.)
Φ = standart kümülatif normal dağılım olmaktadır. Aynı şekilde tekrarlı mukavemet oranı,
CRR, verilen bir sıvılaşma olasılığı için aşağıdaki gibi ifade edilebilir:

⎡ ⎛ N1,60 ⋅ (1 + 0.004 ⋅ FC) − 29.53 ⋅ ln(M w ) ⎞⎤


⎢ ⎜⎜ ⎟⎥

⎢ − 3.70 ⋅ ln(σ ′ ) + 0.05 ⋅ FC + 44.97 + 2.70 ⋅ Φ −1
( P )
L ⎠⎥
CRR( N1,60 , CSR, M w , σ v′ , FC, PL ) = exp⎢ ⎝ v

(7.12)
13.32
⎢ ⎥
⎢ ⎥
⎣ ⎦
burada
Φ-1(PL) = standart kümülatif normal dağılımın tersidir (örn. ortalama=0, standart sapma=1).
not: bu hesaplamalar için Microsoft Excel’deki özel komut “NORMINV(PL,0,1)”’dir.

7.4. SAKARYA VE GÖLCÜK ŞEHİRLERİ İÇİN SIVILAŞMA


TETİKLENMESİNİN CBS-ESASLI BELİRLENMESİ
Raporun bu bölümünde, sıvılaşmanın tetiklenme potansiyelinin belirlenmesi için yukarıda
anlatılan yöntemlerin potansiyel uygulamaları sunulacaktır. Bu amaç için, Mw=7.4
büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Kocaeli Depremi’nden etkilenen Sakarya ve Gölcük
şehirlerinde sıvılaşmanın tetiklenme potansiyelinin belirlenmesine çalışılacaktır.
Değerlendirme için gerekli geoteknik mühendisliği parametreleri, likit limit (LL),
plastik limit (PL), ve ince dane oranı (İDO) gibi zemin sınıflandırma parametreleri ile SPT
vuruş sayıları ve yeraltı suyu seviyesi olarak seçilmiştir. Bu parametrelerin tahmini için
500’den fazla sondaj ve 5000’in üzerinde SPT vuruş sayısı değeri, Tablo 7.1’de özetlendiği
üzere, incelenmiştir. LL, PL, ve İDO değerlerinin kullanılabilirliğini esas alan kapsamlı
veri kalitesi gözlem çalışmalarından sonra, elde edilen veritabanı 470’in üzerinde
sondajdan alınan 3000’in üzerinde SPT vuruş sayısı değerine azalmıştır. Şekil 7.4’te
sırasıyla Sakarya ve Gölcük şehirleri için sıvılaşma değerlendirme çalışmalarında
kullanılan “yüksek” kaliteli sondajların yerleri gösterilmiştir. Tekil olarak sondaj loglarının
ve her tabakanın geoteknik mühendisliği parametreleri detaylı olarak CBS (MapInfo) ve
MS Excel formatlarında sunulmuştur.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-16
Ocak 2004

Tablo 7.1. Sıvılaşma değerlendirme analizleri için incelenen ve kullanılan sondaj logları ve
SPT vuruş sayısı değerlerinin özeti

SONDAJ LOGU
BÖLGE TOPLAM KULLANILAN
SAKARYA 263 251
GÖLCÜK 306 220
SPT VURUŞ SAYILARI
TOPLAM KULLANILAN
SAKARYA 2334 2324
GÖLCÜK 3544 757

(a) (b)
Şekil 7.5. (a) Sakarya ve (b) Gölcük şehirleri için sıvılaşma değerlendirme çalışmalarında
kullanılan sondajların yerleri
Yukarıda bahsedilen geoteknik mühendisliği parametrelerine ilave olarak, CSR
değerinin tahmini için, Sakarya ve Gölcük’te en büyük yer ivmesinin ve/veya 17 Ağustos
1999 Kocaeli Depremi’nden sonra arazideki zemin tabakalarında tekrarlı kayma
gerilmelerinin değişiminin tahmini gereklidir. Örnek uygulamaların problemsiz gösterimi
için, arazideki zemin koşullarında, CSR tahminine yönelik en büyük yatay ivme değeri
üniform 0.4 g olarak uyarlanmıştır.
Geoteknik ve deprem mühendisliği parametrelerinin derlenmesinden sonra, her iki
bölge için sıvılaşma tetiklenme potansiyeli, Bilimsel Son Durum Raporunun Sıvılaşma
Değerlendirme Bölümü’nde anlatıldığı gibi değerlendirilmiştir. SPT vuruş sayıları
ekipman, enerji ve deney uygulanması sırasındaki etkiler için düzeltilmiştir. Enerji oranı,
aksi belirtilmediği sürece %45 olarak alınmıştır. CSR değerleri, zemin koşulları gözlenen
yerlerde en büyük yer ivmesinin 0.4 g olacağı kabulüne göre tahmin edilmiştir. rd değerleri,
Bilimsel Son Durum Raporunun Sıvılaşma Değerlendirme Bölümü’nde gösterilen ortalama
eğriler kullanılarak uyarlanmıştır. Zemin-yapı etkileşiminin CSR tahmini üzerindeki
etkileri ve zeminlerin sıvılaşma performansları basitlik açısından ele alınmamıştır. Bu
basitleştirme, bu yöntemlerin potansiyel kullanımı ile tutarlıdır çünki bu projenin temel
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-17
Ocak 2004

amacı, deneme amaçlı seçilen gelişmiş bölgelerin tersine, gelişmemiş bölgelerdeki


sıvılaşma riskini değerlendirmektir.
Her kritik zemin tabakası için CSR, σ′v, İDO, N1,60 değerlerinin Andrews ve Martin
(2000) tarafından özetlenen kriterlere göre kontrol edilerek belirlenmesinden sonra,
sıvılaşma olasılığı değerleri 7.11 bağıntısında açıklandığı gibi tahmin edilir. Benzer bir
şekilde, % 20 sıvılaşma olasılığına-CRR konturlarına karşı gelen güvenlik sayısı değerleri
de 7.12 bağıntısında tanımlandığı gibi tahmin edilebilir. Şekil 7.6 ve 7.7’de sırasıyla
Sakarya ve Gölcük şehirlerinde sıvılaşmanın tetiklenmesinin değerlendirilmesi çalışmaları
için oluşturulan haritalar gösterilmiştir. Kırmızı bölgeler, 17 Ağustos Kocaeli
Depremi’nden sonra sıvılaşma meydana gelme olasılığının %90’dan yüksek olduğu
öngörülen alanları tanımlamaktadır. Benzer bir şekilde, turuncu ve sarı bölgelerde sırasıyla
17 Ağustos Kocaeli Depremi’nden sonra sıvılaşma meydana gelme olasılığının %70 – %
90 ve %50 – %70 aralıklarında olduğu öngörülen alanları göstermektedir. Yeşil, açık ve
koyu mavi bölgeler ise sırasıyla yüksek değerlerden düşük değerlere azalan risk
seviyelerine göre, sıvılaşma meydana gelme olasılığının %50’den az olduğu durumlar için
verilmiştir.

Sıvılaşma
Olasılığı

Şekil 7.6. 17 Ağustos Kocaeli Depremi’nden sonra Sakarya’daki sıvılaşma meydana gelme
potansiyelinin, sıvılaşma olasılığına göre ifade edilmesi
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 7 Sayfa 7-18
Ocak 2004

Sıvılaşma
Olasılığı

Şekil 7.7. 17 Ağustos Kocaeli Depremi’nden sonra Gölcük’teki sıvılaşma meydana gelme
potansiyeli
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 8 Sayfa 8-1
Ocak 2004

8. YAMAÇ KAYMASI TEHLİKESİ


Bilge Siyahi ve Yasin Fahjan, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma
Enstitüsü, Deprem Mühendisliği Bölümü

8.1. GİRİŞ
Siyahi ve Ansal (1993) mikrobölgeleme amaçları için bir şev stabilitesi araştırma yöntemi
önermişlerdir. Bu yöntem, TC4, ISSMFE (1999) tarafından yayınlanan “Sismik Geoteknik
Tehlikeye Göre Bölgeleme Elkitabı” nda üçüncü derece yöntemler arasında gösterilmiştir.
Yöntemin uygulanabilirliği, 1967’de Adapazarı bölgesinde meydana gelen deprem ile
ispatlanmıştır. Bu stabilite analizi yöntemi, depremle meydana gelen yatay kuvvetleri
hesaba katmak için bir sismik A katsayısının belirlenmesini içeren bir eşdeğer-statik şev
stabilitesi değerlendirmesidir.

kayma mukavemeti c

Derinlik z

Şekil 8.1. Tipik bir şev kesiti

τ kayma mukavemetinin derinlikle değişimi doğrusal kabul edilmiş ve potansiyel kayma


yüzeyi Şekil 8.1’de gösterildiği gibi dairesel bir yay olarak alınmıştır.
Kayma mukavemeti açısı ile şevin eğim ve kayma yüzeyinin durumunu temsil eden
stabilite sayısı N1 esas alınarak güvenlik sayısı aşağıdaki gibi hesaplanmıştır:
a0 γ tan φ
Fs = N1 = N1 = N1 tan φ (8.1)
γ γ
Stabilite sayısının en küçük değeri, en kritik kayma yüzeyinin bulunması için Şekil 8.2’de
gösterildiği gibi α, β, γ, ve n değerlerine göre bir parametrik çalışma yapılarak
belirlenmiştir. En küçük N1 değerinin değişimi, β (şev açısı) ve A (yüzeydeki en büyük
yer ivmesi) parametrelerinin bir fonksiyonu olarak ifade edilebilmektedir. Bu aşamada, bir
φ değerinin belirlenmesi veya tahmin edilmesi durumunda en düşük Fs güvenlik sayısını
hesaplamak mümkün hale gelmektedir.
Bu yöntemde, kayma yüzeyi olarak dairesel bir yay ve normal konsolide zemin
kabulleri yapılmaktadır. Bütün şevler bu tür olmamakla beraber, bu durum en kritik koşul
olarak düşünülebilir. Yöntemin basitleştirilmiş olması nedeni ile, kayma ve parametrik
çalışma yaklaşımları uygulanmıştır. Genellikle şev özellikleri arazi boyunca değişimler
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 8 Sayfa 8-2
Ocak 2004

göstermekte ve şev kayma parametrelerini her şevde detaylı olarak belirlemek güç
olmaktadır. Bu nedenle, bu yöntem şev duraylılığının sayısal olarak değerlendirilebilmesi
için uygulanmıştır.

14
0g 0,1 g 0,2 g 0,3 g
0,4 g 0,5 g 0,6 g 0,7 g
12
Stabilitenumbers

10
Sayısı

8
N1stability

4
N1,

0 10 20 30 40 50 60 70 80
Şev Açısı
Slope angle

Şekil 8.2. Şev açısı (β), sismik katsayı (A) ve en düşük stabilite sayısı (N1) arasındaki ilişki
(Siyahi,1998)

8.2. ANALİZ İŞLEMLERİ VE STABİLİTENİN DEĞERLENDİRİLMESİ


Değerlendirme yönteminin ana hatları aşağıda ve Şekil 8.3’te gösterilmiştir. İlk olarak
bütün alanı kaplayan her 50 m’lik hücre için en büyük şev eğimi hesaplanır. Sonra, her
noktadaki şev stabilitesi Siyahi ve Ansal (1993) yöntemi ile en büyük yer ivmesi değeri ve
zeminin mukavemeti hesaba katılarak belirlenir.

Topoğrafya Koşulları

Her 500x500 m hücre için en dik


şevin açısı

Yüzeydeki En Büyük Yer İvmesi

Şev Malzemesinin Zemin Mukavemeti

8.3 bağıntısı kullanılarak her 500x500 m


hücre için şev stabilitesinin belirlenmesi
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 8 Sayfa 8-3
Ocak 2004

8.3. HESAPLAMALAR İÇİN PARAMETRELER

8.3.1 Şev Malzemesinin Kayma Mukavemeti


Bu yöntemin uygulanması için kayma mukavemeti en önemli parametredir. Adapazarı ve
Gölcük bölgeleri için alınan mukavemet değerleri Tablo 8.1’de özetlenmiştir. Bu değerler,
bölgelerden elde edilen sondaj verilerine göre belirlenmiştir. Sondaj verilerinin bölgedeki
zemin ve kaya birimleri için SPT, kesme kutusu, üç eksenli ve serbest basınç gibi
laboratuvar ve arazi deneylerini kapsaması nedeni ile, burada kayma mukavemeti açısı,
φ, veya içsel sürtünme açısı olarak gösterilen kayma mukavemetinin gerçek değerlerinin
doğrudan bulunması söz konusudur.
Tablo 8.1. Adapazarı ve Gölcük bölgelerinde şev stabilitesi hesaplamaları için kayma mukavemeti
açısı.

Kayma
Çökellerin Zemin ve kaya birimlerin
Formasyon mukavemeti
Yaşları tanımları
açısı, φ (°)
Kuaterner Adapazarı’nda Alüvyon 25 Kum, çakıl, silt, kil
Holosen Gölcük’te Alüvyon 25 Kum, çakıl, silt, kil
Üst Kretase Akveren (Adapazarı) 35 Konglomeralar, Kumtaşı,
Kireçtaşı
Pliosen Aslanbey (Gölcük) 30 Kum, çakıl, silt ve kil
(gevşek konsolide, su ile
taşınmış alüvyon)
Yakın zaman Dolgu (Gölcük) 15 Çakıl ve taş boyutunda
bloklar

8.3.2 Zemin Yüzeyindeki En Büyük Yer İvmesi


Eşdeğer statik yaklaşımda deprem etkileri sabit yatay ve düşey ivmelerle temsil edilir.
Uygun bir eşdeğer statik katsayının seçilmesi, eşdeğer statik stabilite analizindeki en
önemli noktadır. Bu işlemde, yüzeydeki en büyük yer ivmesi (A) bir eşdeğer statik katsayı
olarak kabul edilebilir. Yüzeydeki en büyük yer ivmesi, ETHZ tarafından yapılan tek
boyutlu zemin davranış analizlerinin sonuçlarına göre belirlenmiştir.

8.3.3 Şev Açısı


Topoğrafik konturlar MapInfo tabloları olarak sağlanmıştır. Her hücre için birbirini takip
eden konturlar arasındaki en küçük mesafe MapInfo’daki (Cetvel) opsiyonu ile
hesaplanmıştır. Her Zemin-Hücresi için karşı gelen en dik şev eğimi, birbirini takip eden
konturlar arasındaki en küçük mesafe ve yükseklik farklarından hesaplanmıştır.

8.4. KOERISLOPE KULLANILARAK ŞEV STABİLİTESİNİN HESAPLANMASI


KoeriSlope mikrobölgeleme amaçlarına yönelik şev stabilitesi tahminleri yapmak için
geliştirilen bir uygulamadır. KoeriSlope 1.0 Versiyonu, bu hali ile Siyahi ve Ansal (1993)
yöntemine dayanan şev stabilitesi tahmin analizleri yapabilmektedir. KoeriSlope, Zemin-
Hücre sistemleri üzerinde işlemler yapan kullanıcı-dostu kullanımı kolay olan bir
uygulamadır. Zemin-hücreleri (karelaj), zemin türleri, şev eğimi ve deprem tehlikeleri için
verilerin değerlendirilmesini kolaylaştırmaktadır. MapBasic programlama dili ile
geliştirilmiş olan uygulama, MapInfo yazılımı ile efektif olarak çalışmaktadır. Uygulama,
MapInfo ile entegre edilmiş olduğundan, envanter veritabanlarının görüntüleme, sorgulama,
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 8 Sayfa 8-4
Ocak 2004

değerlendirme ve haritalaması için güçlü özelliklere sahiptir. KoeriSlope, MapInfo altında,


standart menüden <Run MapBasic Program> özelliği seçilerek çalıştırılabilir.
Uygulamanın ana diyalog arayüzü aşağıda gösterilmiştir.

Şekil 8.3. KoeriSlope Uygulamasının Ana Diyalog Arayüzü

8.4.1 Şev Stabilitesi Çalışması için Gerekli Veriler


Şev stabilitesi analizleri yapabilmek için her zemin-hücresi için aşağıdaki girdi verileri
sağlanmalıdır.
- Beklenen en büyük yer ivmesi (sismik katsayı)
- Zeminin kayma mukavemeti açısı
- En yüksek şev eğimi

8.4.2 Analizin Çıktısı


Uygulama her zemin-hücresi için sismik ivme katsayısına ve şev eğimine bağlı olarak N1
stabilite sayısını hesaplamaktadır. Bundan sonra, her zemin-hücresi için şev stabilitesi
güvenlik faktörü 8.1. bağıntısında açıklandığı gibi hesaplanmaktadır. Sonuç olarak,
stabilite sayısı (N1) ve şev stabilitesi güvenlik sayısına (FS) ilave olarak, her zemin-hücresi
için girilen bilgiyi de içeren bir çıktı dosyası sağlanmaktadır. Sonuçları gösteren bir harita
aynı zamanda 11. Bölüm’de gösterilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 8 Sayfa 8-5
Ocak 2004

Şekil 8.4. KoeriSlope uygulamasının çıktısı


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-1
Ocak 2004

9. YAPISAL HASAR ÜZERİNE YARDIMCI BİLGİLER RAPORU;


ADAPAZARI İÇİN BİR YAPI HASARI İNCELEMESİNİN
GELİŞTİRİLMESİ VE UYGULANMASI: DEĞERLENDİRME VE
ZEMİN KOŞULLARI İLE İLİŞKİ
P. Gülkan, S. Bakır, A. Yakut, T. Yılmaz ve U. Yazgan (ODTÜ);, M. Elmas (SAÜ) ve P. Lestuzzi
(EPFL) işbirliği ile

9.1. GENİŞLETİLMİŞ ÖZET


Türkiye, özellikle depremler ve seller gibi doğal afetlerden uzun zamandır etkilen ülkeler
arasındadır. 1999 yılındaki son yıkıcı deprem serileri, binlerce yaşam kaybına neden olmuş
ve ekonomi, hükümet, sanayi, sigorta sektörü ve kamuya çok büyük mali yük getirmiştir.
Bu felaketlerin derinlemesine etkisi, Türk hükümetini doğal afetler için afet sigortasını öne
çıkaran yönleri de içeren bir risk yönetimi stratejisi belirlemek amacı ile yasal
düzenlemeler başlatmaya yönlendirmiştir. Bu amaç için Dünya Bankası’ndan alınan
kredilerle finanse edilen çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Sonuç olarak, Türk Hükümeti 27
Eylül 2000 tarihinden itibaren konutlar için sigorta yapmayı zorunlu hale getiren kalıcı bir
deprem tasarısının ilanına karar vermiştir. Bu yeni tasarının yasal çatısı, Kalıcı Deprem
Sigortası Kanunu’nundan güç alan bir genelge (No. 587) ile oluşturulmuştur. Genelge,
hızlı kararlar alınması için hızlı bir yasal araçtır ve parlamento tarafından tanımlanmış bir
zaman sınırı dahilinde düzeltilerek benimsenmelidir. Genelge, hükümetin deprem
kurbanlarına sağlayacağı mali yardımların yükünü hafifletmek amacı ile Türk Afet Sigorta
Havuzu (TASH)’nu oluşturmuştur. TASH’ın oluşturulmasının doğal bir sonucu olarak,
toplam hasarın belirlenmesi ve kayıpları karşılayacak şahıslar için kalitatif bir sistemin
oluşturulması amacı ile yenilenmiş bir kavram söz konusudur. AİGM, benzer konular
üzerindeki geçmiş tecrübesi nedeni ile hasar değerlendirmede görevlendirilecek kişilerin
eğitimi için Orta Doğu Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Uygulama ve Araştırma
Merkezi (AFET/ODTÜ) ile sözleşme yapmıştır. Aşağıda açıklanmış olan mevcut
sözleşmeye konu olan iş, yerel jeolojik koşullar ve yapısal hasar dağılımı özellikleri
arasındaki ilişkiyi araştırmak yoluyla bu tecrübenin gelişmesine vesile olmuştur.
Deprem tehlikesinin azaltılması için benzer bir çalışma, yerel yönetimlerin arazi
kullanımı ile ilgili kararları alırken sismik riskleri en aza indirmesi için kullanacağı bir
mikrobölgeleme elkitabının oluşturulması amacı ile İsviçre Hükümeti tarafından finanse
edilmiş ve Afet Risk Yönetimi için Dünya Enstitüsü (DRM) tarafından yürütülmüştür. Bu
çalışmaların belediyeler tarafından yapılması için yönetmelikleri yayınlayan kurum olması
nedeni ile, Türk hükümeti, bu projede Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM) tarafından
temsil edilmiştir. Mikrobölgeleme kendi başına bir sonuç değildir fakat arazi kullanımını
için kamunun sismik tehlikeden etkilenmesine karşı halkı koruyucu rasyonel kararlarının
alınmasını kolaylaştıran kullanışlı bir araştır. Kuzeybatı Türkiye’de Adapazarı şehrini
merkez alan bölge, yerel jeolojik özelliklerin hatalı değerlendirilmesiyle yakından ilgili
büyük hasar nedeni ile arazi vakaları için doğal bir saha olarak seçilmiştir. Konusunda
uzman Türk ve yabancı gruplardan oluşan farklı ülkelerin araştırma takımları,
mikrobölgeleme uygulamaları için bir elkitabı ve ilave eklerini oluşturmak için planlanmış
faaliyetlerini tamamlamışlardır.
DRM, AFET/ODTÜ ile “Deprem Risklerinin Azaltılması için Mikrobölgeleme
Danışmanlık Servisleri” kapsamı altında faaliyetler yürütmek için aşağıdaki koşullarla
anlaşmaya varmıştır:
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-2
Ocak 2004

• (Verilerin esas kısmının projedeki diğer alt yükleniciler tarafından sağlanması ile)
Pilot bölgelerden sınırlı olarak verilerin tedarik edilmesi.
• Pilot bölgelerdeki binaların yapısal analizi
• Belediye ölçeğinde arazi kullanımı yönetim uygulamalarının analizi
• Deprem güvenliği için arazi kullanımı yönetimini kuvvetlendirici öneriler getiren bir
raporun hazırlanması
Bu yükümlülük altında yapılması gereken işler aşağıda maddeler halinde
sunulmuştur:
• Pilot bölgeler için jeolojik ve geoteknik verilerin toplanarak organize edilmesi
• Sakarya Üniversitesi (SAÜ) tarafından sağlanacak hizmetlerle yapısal hasar
verilerinin yerel olarak toplanması
• Verilerin taşınabilir CBS formatında hazırlanması
• IS-ENAC EPFL ile veri tanımlanması, veri formatının belirlenmesi ve literatür
incelemesi için dış bağlantı kurulması
Son veya tarihsel depremlerde gözlenen hasar özelliklerinden birçok şey öğrenilebilir.
Hasar özellikleri, yer sarsıntısı şiddeti ve yapısal özelliklerin zemin özellikleri ile ilişkisi
ile iyi uyum göstermektedir. AFET/ODTÜ’nün hizmetlerine karşı gelen aşamalar, zemin
koşullarının yapısal davranış üzerindeki etkisini veren analizlerin, SAÜ tarafından toplanan
veriler ile yapılmasını kapsamaktadır. Adapazarı’ndaki hasar özelliklerini gösteren
haritaların hazırlanması hedeflenen bir amaç olmuştur. Ayrıca, yerel inşaatların hasar
görebilirliğini değerlendirmek için özel yöntemlerin belirlenmesi ve bu uygulamaların El
Kitabına eklenmesi için açıklanmaları da bu çalışmanın çıktıları olarak tanımlanmıştır.
AFET/ODTÜ iş yüküne sonradan eklenen ayrı bir görevde, Adapazarı ve Gölcük
Belediyeleri sınırları içinde kalan bölgelerinin sıvılaşmaya karşı hasar görebilirliğini
olasılıklar cinsinden incelemek olmuştur.
AFET/ODTÜ aynı zamanda El Kitabında tanımlanacak iyi uygulamaların devamını
sağlamayı da kendine bir görev bilmiştir. Bu aşamada, arazi kullanımı yönetimi ve bunun
yasal uygulamalarının kanuni altyapısının analitik değerlendirmesi DRM’e ayrı bir paket
olarak gönderilecektir. Belediye çalışanlarının eğitimi ve halkın arazi kullanımı yönetimi
hakkında bilgilendirilmesi de aynı zamanda bu diğer paketin parçalarıdır.
Bu rapor, Adapazarı’ndaki hasar özelliklerinin yerel zemin koşulları ile açıklanabilir
tutarlı bir eğilimin göstergesi olup olmadığı sorusunu cevaplamayı amaçlamaktadır. Bu
amaca yönelik olarak tamamen yıkılmış toplam 301 bina değerlendirilmiştir. Bu talim,
zorunlu olarak her binanın tasarım projeleri ile yapılan bir masa başı çalışmasıdır. Verilerin
toplanması, Ek 5.1’deki form ile yapılmış ve değerlendirmesi ise 9.2 bölümünde verilmiştir.
Bu veri grubundaki binaların hiçbirinin çalışmalar sırasında mevcut olmaması nedeni ile,
hasarın nedeninin belirlenmesine yönelik daha kesin projeksiyonlar yapmak için ilave çok
sayıda noktanın bilinmesi gerektiği unutulmamalıdır. Verileri tamamlayıcı olması
bakımından, AİGM personeli tarafından kullanılan hasar değerlendirme formunun temel
noktalarının açıklaması ana hatları ile 9.3 bölümünde yapılmıştır. Özel uygulamalar için
kullanılan form ise Ek 5.2’de verilmiştir.
Adapazarı’nda gözlenen yapısal hasar ve zemin koşulları arasında bir ilişki
kurulabilir mi? Bu soru ile, Adapazarı belediye sınırlarının içinde kalan bölgede yapılan
zemin araştırmalarından elde edilen sondaj ve laboratuvar verileri esas alınarak 9.4
bölümünde ilgilenilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-3
Ocak 2004

9.2. ADAPAZARI’NDA YIKILMIŞ BİNALARIN DERLENMESİ

9.2.1 Giriş
Adapazarı’nda, yapısal hasarın ve şehirde geniş alana yayılan sıvılaşmanın gerçekleştiği
olağanüstü bir yıkım görülmüştür. Arazide hasar incelemesi, depremden yaklaşık üç yıl
sonra 2002 yazında yapılmıştır. Geçen zaman aralığında, ayakta kalan binalarda kapsamlı
tamir yapılmış, diğer birçok bina ise yıkılmış veya kaldırılmıştır. Mülk sahiplerinin,
binalarında ikinci bir inceleme yapılmasına izin vermekte isteksiz olmaları nedeni ile,
deprem sırasında yıkılarak can kaybına neden olan binaları da çalışmaya katma kararı
alınmıştır. Böyle bir durumda, kanunlar uzman şahitlerin binanın yıkılmasından sorumlu
olabilecekler ile ilgili yazılı bir belge hazırlamasını mecbur tutmaktadır. Sakarya
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü inceleme alanına yakın olması nedeni ile bu
kapsamda birçok bina için tasarım projeleri ve yapısal hesaplamaları esas alarak hizmet
vermiş, karar bilgi kaynaklarını yeni bir büyüteç altına alma noktasına erişmiştir.
Çizimlerin, inşa edilmiş yapıyı doğru olarak gösterdiği kabul edilerek, elde edilen bilgi, Ek
5.1’deki formdan alınmıştır. Binaların yerlerinin koordinatları elde taşınabilir bir GPS aleti
ile, yaklaşık 10 metre hassaslıkla belirlenmiştir. Bu hassaslığın kabul edilebilir seviyede
olduğuna karar verilmiştir.

9.2.2 Bina Morfolojisi


SAÜ tarafından bildirilen binalar Şekil 9.1’de gösterilen noktalardadır. Bu şekil bilinçli
olarak şehrin haritasının üstüne bindirilmiştir, çünki okunabilirliği az olmasına rağmen, bu
haritadan, ana caddeler ve doğudaki Sakarya Nehri kıyıları gibi şehrin özellikleri
gözlenebilmektedir. Aynı bilgi, Şekil 9.2’de şehrin mahalleleri numaralanarak verilmiş ve
yıkılan binaların kat adetleri de haritaya işlenerek, bu haritanın bina yüksekliklerinin hızlı
bir şekilde değerlendirilmesine imkan vermesi sağlanmıştır. Bina yükseklikleri şehir
yönetiminin çıkardığı bölgeleme yasalarının yanında, karşı gelen kullanımın ekonomisinin
de bir fonksiyonudur. Türkiye’deki merkezi yerleşim bölgelerinde, küçük ölçekli
işyerlerinin (küçük bakkal dükkanları, berberler, avukat yazıhaneleri veya muayenehaneler,
vb.) konutlarla aynı çatı altında kaybolduğu yaygın bir karışık yerleşim şekli mevcuttur.
Zemin katlar, genellikle insan trafiği için sınırlamalar olmayacak şekilde yapılır. Bu durum,
sismik kuvvetlerin en yüksek olduğu seviyede güçsüz veya yumuşak katların olmasına yol
açmaktadır. Şekil 9.3’ten bu çalışmada incelenen binaların yarısının beş katlı olduğu
görülmektedir. Bundan sonraki en büyük grup, toplamın %32’sini ifade eden altı katlı
binalardır. Bu, son yapılaşmanın tipik bir ifadesidir.
Şekil 9.1-9.3 arasındaki sunulan bilgi, Adapazarı’ndaki bina stoğunun genel mimari
özelliklerini oluşturmak için kullanışlıdır. Bu şekillerden ekstrapolasyonlar yapılarak genel
yargılara varmanın güvenli olacağı düşünülmektedir. Aynı zamanda, aynı örnek
grubundaki binaların çoğunun 1975-sonrası dönemde inşa edilmesine bağlı olarak deprem
tasarımlarının 1975 yönetmeliğine göre yapıldığının kabul edilmesi için iyi bir neden
mevcuttur.
Veri grubundaki toplam bina sayısı 301’dir. Aşağıda normalize mutlak sayılarla
çizilen grafiklerdeki değerler, bu toplam ile çarpılarak değerlendirme kolay bir şekilde
yapılabilir. Bütün binalar betonarme çerçevelerden oluşan taşıyıcı sistemlere sahiptir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-4
Ocak 2004

Şekil 9.1. Bina lokasyonları

Kilometre

Mahalle Sınırları

Mahalle No

Kat Adedi

Şekil 9.2. Yüksekliğe göre bina lokasyonları


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-5
Ocak 2004

Yüksekliğe
Normalized Göre of
Distribution Binaların Normalize
Buildings Dağılımı
with Respect to Height
1.00

0.80
of Buildings
Bina Yüzdesi

0.60
0.50
Percentage

0.40 0.32

0.20 0.12
0.04 0.03
0.00
3 4 5 6 7
Number of Stories
Kat Adedi

Şekil 9.3. Örnekteki bina yüksekliği dağılımı

9.2.3 Mimari ve Yapısal Özellikler


Türkiye’de yürürlükteki son deprem yönetmeliğindeki sınırlamalar, depreme karşı
hasargörebilirliği arttıran yapısal düzensizlikleri gayet net bir şekilde tanımlamıştır. Genel
olarak, plandaki düzensizlikler A1, A2, vb. alt gruplarını içeren A grubu, düşeyde
düzensizlikler ise B grubu düzensizlikler olarak verilmiştir. Yönetmelikte bunların hepsi
tanımlanmış ve sayısal değerlendirme için dünyada kabul gören işlemler esas almıştır. Ek
5.1’deki formda “Düzensizlikler” başlığı altında sıralanan sorular, SAÜ tarafından örnek
olarak incelenen binaların gösterdiği dağılımın eğilimi netleştirmek için tasarlanmıştır.
İlk olarak yumuşak katların dağılımını incelemek öğretici olmaktadır. Yumuşak kat
durumu, herhangi bir seviyede yatay yükü alan elemanların yanal rijitliğinin tasarım yükü
altındaki ortalama yanal ötelemesinin, sonraki kat için olandan %50’den fazla bir oranda
büyük olmasıdır. Bu özellik, bazı hesaplamaların yapılmasını gerektirmektedir. Daha uzun
kolonlar ve dolgu duvarların veya perdelerin olmaması halinde, bu durumla Türkiye’de
genellikle zemin seviyesinde karşılaşılmaktadır. Şekil 9.4’te, bu durumun örnek
grubundaki normalize dağılımı gösterilmiştir.
Yüksek binaların daha yakın zamanda inşa edildiği kabul edilebilir. Bina
yüksekliğine getirilen sınırlamaların yakın tarihte gevşetilmesi nedeni ile mal sahipleri
bölgeleme kararlarında verilen yükseklik sınırının en üst değerini kullanarak bu avantajı
değerlendirmiştir. Daha eski 3-katlı binaların yumuşak katın yapıda bulunmasına göre eşit
oranda dağıldığı hemen farkedilmekle beraber, yüksek binaların bu özelliği % 70 oranında,
yedi katlı binaların ise tamamen içerdiği görülmüştür. Bir kattaki yanal mukavemetin,
komşu kattakine göre %20’den fazla değişmesinin, “zayıf kat” durumunu belirlemek için
kullanılması, genelde tasarım aşamasında değişen donatı detayları ile bu durumun hesaba
katılmasından dolayı tercih edilmemiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-6
Ocak 2004

Soft StoryKat
Norm alizedGöre
Adedine w ithin Corresponding
Normalize Num berKat
Edilen Yumuşak of Story
1.00
1.00
Soft Story
Yumuşak Kat var

No Soft Kat
Yumuşak Story
yok
0.80
of Buildings
0.71 0.71
0.65
Bina Yüzdesi

0.60
0.500.50
Percentage

0.40 0.35
0.29 0.29

0.20

0.00
0.00
3 4 5 6 7
Num ber of Stories
Kat Adedi

Şekil 9.4. Yumuşak kata göre dağılım


Burulma düzensizliği Türk yönetmeliğinde, herhangi bir kattaki ortalama göreli kat
ötelemesinin, o katta aynı doğrultudaki en büyük göreli ötelemeden %20’den fazla
değişmesi durumu olarak tanımlanmaktadır. Bu genellikle kat döşemelerinin en uç
noktalarında, planda L-, T- veya benzer şekillerin bulunması halinde gerçekleşir. Arazi
sahiplerinin mülklerinin özelliklerine göre bina inşa edilebilecek alanın tam olarak
kullanılabilmesi için zorlamaları, bazen mimarların bu gibi binaları tasarlamalarına neden
olmaktadır. Şekil 9.5’te bu özelliğin veri grubundaki dağılımı açıklanmaktadır.

Kat Adedine
Torsional Göre
Irregularity Normalize
Norm Edilen
alized w ithin Burulma Düzensizliği
Corresponding Num ber of Story

1.00
1.00
Düzensizlik
Irregularityvar

No Irregularity
Düzensizlik Yok 0.79
0.80 0.77
of Buildings
Bina Yüzdesi

0.58
0.60 0.54
0.46
Percentage

0.42
0.40

0.23 0.21
0.20

0.00
0.00
3 4 5 6 7
Number
Kat of Stories
Adedi

Şekil 9.5. Burulma düzensizliğinin örnek içindeki durumu


Planda düzensizlik, binanın planında uzun projeksiyonların olması haline karşı
gelmektedir. Burulmalı düzensizliğin oluşması ihtimalini arttırmasına ek olarak, plandaki
düzensizlik, gerilmelerin yoğunlaştığı yeni giriş köşeleri yaratmakta ve beklenmeyen
tehlikelerle karşılaşılabilmektedir. Şekil 9.6’daki veriler bu durumu açıklamaktadır. Yine
yüksek binaların bu özelliği daha fazla içerdiği gözlenmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-7
Ocak 2004

Plan Irregularity
Kat AdedineNormalized withinEdilmiş
Göre Normalize Corresponding Number of Story
Planda Düzensizlik
1.00
Irregularity
Düzensizlik var
0.83
No Irregularity
Düzensizlik yok
0.80
of Buildings

0.68 0.67
0.63 0.65
Bina Yüzdesi

0.60
Percentage

0.37 0.35
0.40 0.32 0.33

0.20 0.17

0.00
3 4 5 6 7
KatofAdedi
Number Stories

Şekil 9.6. Planda düzensizlik durumu


Asma katlar, yapısal açıdan problemli bölgeler olarak kabul edilebilir, çünki kısa ve
uzun kolonların yanal mukavemetleri büyük oranda değişmekte ve kolonlara orta
seviyelerinde iletilen ilave içsel etkilerin hesaba katılması güçleşmektedir. Şekil 9.7’den,
bu durumun çok yaygın bir uygulama olmadığı görülmektedir.
Ek 5.1’de verilen deprem sonrası hasar formunda malzeme kalitesi, işçilik ve benzer
özellikler için bir bölüm olmakla beraber, bu soruların cevaplarını açık olarak
cevaplayabilmek için binalardan alınan malzeme örnekleri üzerinde deneyler yapmak
mümkün olmamıştır. Bunun için, genellikle 20 MPa olarak belirlenmiş olan binalar ile
ilgili hesaplamalarda kullanılan malzeme özellikleri güvenilir kabul edilmiştir. Gerçek
mukavemet değerlerinin, tasarımda kabul edilenlerden önemli oranda farklılaşabileceği
bilinmektedir. Aynı şekilde, elde araziden hangi tür (nervürlü veya düz çelik) donatı
kullanıldığına dair bir veri yoktur.

Ara Kat
Presence Durumu
of Mezzanine
160
145 Mezzanine
Ara Kat var
140 No
Ara Mezzanine
Kat yok

120
Buildings
Yüzdesi

100

80 71
Bina of
Number

60
35
40
24
20 12 9
5
0 0 0
0
3 4 5 6 7
Number
Katof Stories
Adedi

Şekil 9.7. Zemin seviyesinde ara kat olması durumu


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-8
Ocak 2004

9.2.4 Kolon ve Duvar İndisleri


Türkiye’deki bina stoğunun sismik hasargörebilirliği üzerinde tecrübemiz bir binadaki
normalize kolon ve duvar alanlarının kullanışlı bir indis olarak hizmet edebileceğini
öğretmiştir (Shiga vd., 1968; Gülkan ve Sözen, 1999). Hasargörebilirliği ifade etmek için
temel düşünce, (toplam kat alanı ile orantılı) yapı ağırlığının, zemin seviyesindeki kolon ve
duvar kesit alanlarının toplamına oranlanmasıdır. Bu format, verilerin kolaylıkla
toplanabilmesinden dolayı çekicidir ve uzun hesaplamaları içermemektedir. Sonuçta,
çıkarılan şablon ile eşleştirilebilen ve hasargörebilirlik üzerine değerlendirmeler yapmaya
imkan veren yeni bir sayısal indis elde edilmektedir. Shiga vd. tarafından yapılan
çalışmanın genelleştirilmesi güçtür, çünki bu çalışmanın esas aldığı binalar 1960 yıllarında
Japonya’daki uygulamalara göre inşa edilmiştir. Bu formatın en iyi şekilde tekrar
kalibrasyonunu yapmak için bu yaklaşımın tahmin başarısının, seçilen bir bina grubunda
gözlenen hasarın, tasarım ve inşaat aşamalarında yapılan boyutsal ve malzeme
özelliklerine dayanan rastgele tercihlere göre değişimini incelemektir. Bu şekilde, teorideki
ampirik önerilerin rasyonel bir şekilde açıklanabilir olup olmadığı sorusu rahatlıkla
cevaplanabilir.
Alışılmış tasarım işlemleri, önceden tanımlanan kuvvetleri karşılayabilecek uygun
bileşen boyutlarını elde etmeye odaklanmaktadır. Ancak daha önemli bir nokta da, yapısal
yer değiştirmelerin istenen sınırlar arasında kalmasıdır. Bu düşünce, son yıllarda popüler
hale gelmiş ve performans tabanlı deprem tasarımlarında ana prensip olmuştur. Zemin
seviyesindeki ötelenmeyi önceden tanımlanan sınırlara göre kısıtlama kavramı,
Erzincan’da 1992 yılında meydana gelen büyük depremin ardından toplanan ampirik
verilerle denenmiştir. Gülkan ve Sözen (1999) tarafından yapılan çalışma, kolon ve duvar
alanlarını ilişkilendirme kavramının geliştirilmesini ve gerçek verilerle karşılaştırılmasını
içermektedir. Temel olarak kolon indisi, tabandaki kolonların kesit alanlarının toplamının
0.5 katı (yarısı) ile perdelerin alanının toplamının, binanın toplam kat alanına
oranlanmasıdır. Dolgu duvar indisi ise, tabandaki dolgu duvarların, toplam kat alanına
oranlanması ile tanımlanmaktadır. Duvarlar gibi düzlemsel elemanların doğrultuya bağımlı
olması nedeni ile, bu oranı binanın iki ana ekseninde göstermek mümkündür. Bu
yaklaşımın çalışmanın örnek grubundaki binalar üzerinde uygulanması sonucunda, Şekil
9.8 ve 9.9’da gösterilen grafikler elde edilmiştir. Bu şekillerde doğrultular rastgele
seçilmiştir.

0.005

Y- Y-direction
doğrultusu
0.004
Indisi
Wall Index

0.003
Ayırıcı Duvar
Partition

0.002

0.001

0.000
0.000 0.002 0.004 0.006 0.008 0.010

Column
Kolon ++ Wall
DuvarIndex
Indisi

Şekil 9.8. y-doğrultusundaki duvar ve kolon indisleri


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-9
Ocak 2004

Genelde, kolon indisinin 0.0025-0.003 değerlerinden aşağıda olması durumunda,


yapı, Türkiye’deki koşullar altında hasar görebilir olarak derecelendirilir. Her iki şekilde,
çalışmadaki örneklerin ortalamasının bu değer olduğunu göstermektedir. Bu nedenle,
sadece bu bilgi ışığında bu durumu yapının yıkılmasının bir göstergesi olarak kabul etmek
güçtür.

0.005

X-doğrultusu
X-direction
0.004
Index
Wall Indisi

0.003
Ayırıcı Duvar
Partition

0.002

0.001

0.000
0.000 0.002 0.004 0.006 0.008 0.010

Column
Kolon ++Duvar
Wall Index
Indisi

Şekil 9.9. x-doğrultusundaki duvar ve kolon indisleri


Bu gözlemi destekleyici olarak Şekil 9.10-9.12 arasında Türkiye’deki büyük bir
banka için hizmet veren tesisler olarak kullanılan 162 binanın incelemesinin sonuçları
verilmiştir. Bu binalar ilk olarak Ek 5.1’dekine benzer bir forma işlenmiş ve daha sonra
her biri lineer ve lineer olmayan modlarda analiz edilmiştir. Daha başka birçok iyi kabul
taşıyıcı sistemin yeterliliği ile ilgili karar aşamasında etkili olmakla beraber, sonuçlar
alınan kararları iki indis bakımından kapsamaktadır.

0.0025
Index

0.002
WallIndisi

0.0015
Ayırıcı Duvar

0.001
Partition

0.0005 XX-direction
doğrultusuna
göre uygunluk
Adequate
0
0 0.005 0.01 0.015 0.02 0.025
Column
Kolon ++Duvar
Wall Index
Indisi
Şekil 9.10. Yeterli olarak derecelendirilen binalar
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-10
Ocak 2004

0.0025
X-dire ction
X doğrultusunda
0.002 Güçlendirme Gerekli
Wall Index
Indisi
To be Stre ngthe ne d

0.0015
Ayırıcı Duvar
Partition

0.001

0.0005

0
0 0.005 0.01 0.015 0.02 0.025
Kolon ++Duvar
Column Indisi
Wall Inde x
Şekil 9.11. Güçlendirmenin gerekli görüldüğü binalar
0.0025
X doğrultusunda
X-direction
0.002 Yıkım Gerekli
Index

To be Demolished
Wall Indisi

0.0015
Duvar

0.001
Partition
Ayırıcı

0.0005

0
0 0.005 0.01 0.015 0.02 0.025
Kolon
Column+ Duvar
+ WallIndisi
Index
Şekil 9.12. Yıkılması gerekli görülen binalar

9.2.5 Sonuçlar
SAÜ tarafından toplanarak birleştirilen ve AFET/ODTÜ grubu tarafından analiz edilen
veri grubunun içerdiği binaların yıkılması ile ilgili bir kesin olay sonrası bulgu bildirisini
oluşturmak, adeta bir meydan okuma gibi gözükmektedir. Türkiye’deki birçok binanın
tasarım çizimlerine aykırı olarak inşa edildiği ve bu modifikasyonların kayıtlarının
genellikle bulunmadığı bilinmektedir. Adapazarı’nda yumuşak ve sıvılaşmaya eğilimli
zeminler üzerine inşa edilen binalar olağanüstü bir şekilde devrilmiş veya temellerine
oturmuş, ancak genellikle bu binalarda ölümle sonuçlanan yapısal yıkım meydana
gelmemiştir. Örnek bina grubunun adli amaçlar için incelenmesi nedeni ile, binaların
sahiplerinin büyük bir kısmının savcı tarafından can kayıplarının arkasından uyarıldığı
düşünülmektedir.
Bu yıkımda, araştırmalarımızda tanımlanmayan faktörlerinde en az diğerleri kadar
önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bu durum, Şekiller 9.8-9.9 ve 9.10-9.12 arasındaki
tutarsızlıklar ile ortaya konmuştur.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-11
Ocak 2004

9.3. TÜRKİYE’DE DEPREM HASARLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

9.3.1 Giriş
Bu bölüm, Türkiye’de depremler sonrasında hasarların değerlendirilmesi için bir kaynak
olmak üzere amaçlanmıştır. 2000 yılının Eylül ayına kadar, bu görev AİGM tarafından
felaket bölgelerine gönderilen takımların sorumluluğunda olmuştur. Bu tarihten sonra, bu
sorumluluk Türk Kalıcı Sigorta Havuzu’nun (TCIP) faaliyet kolu DASK aracılığı ile
görevlendirilen hasar belirleyicilere geçmiştir. Konu ile yakın ilişkisi nedeniyle,
Türkiye’deki yapı stoğunun bina türlerine göre dağılımı Şekil 9.13’te verilmiştir. Burada,
her 8 binanın hemen hemen 7 tanesinin tamamen veya kısmen konut olarak kullanıldığı
unutulmamalıdır.
TCIP tarafından yetkilendirilen takımlar tarafından bu hizmetin nasıl verileceği daha
henüz bilinmemektedir, zira daha büyük bir deprem meydana gelmemiştir. Ancak,
AİGM’nin 40 yılı aşkın bir süredir önemli bir tecrübe birikimi olmuştur. 1994 yılında,
AİGM vatandaşların mülklerinin hasar değerlendirmesine karşı açtığı dava sayısını
düşürmek için daha kapsamlı bir hasar değerlendirme sistemi tasarlanması amacıyla
AFET/ODTÜ ile sözleşme yapmıştır. Bu bölümün kalan kısmı ve Ek 5.2 bu yeni kavramın
ve destekleyici olarak kullanılan formun açıklanmasına ayrılmıştır.

Konut %74.9
Residential 74.9%

Insti
tutional 0.42%
Kurumsal %0.42

Cevap Alınamayan %0.049


No Response 0.049% Commercial
Ticari %66%
Education 0.36% %0.36
Eğitim Amaçlı
Others%3.72
Diğerleri 3.72%
DiniReligious
Amaçlı0.34%
%0.34 Residential
Konut ve Konutand Endüstriyel
İndustrial%1.8
1.8%
Culture,
Kültürel,Health, SocialSosyal
Sağlık, and
Amaçlı Olmayan
Nonresidential Mixed 12.1%
Karışık %12.1 veSport
Spor Oriented
Amaçlı 0.25%
%0.25

Şekil 9.13. Türkiye’deki yapı stoğunun kullanımına göre dağılımı

9.3.2 Deprem Sonrası Hasar Tespiti


Nüfus yoğunluğu yüksek bir bölgede şiddetli bir depremin meydana gelmesi durumunda,
çok sayıda bina farklı derecelerde hasara maruz kalabilir. Bazı durumlarda, bu hasar kısmi
veya toptan göçmeye varabilir. Bunu müteakip, bina görevlileri ve hasar inceleme
takımları hasar derecesi, güvenlik ve binaların devamlı kullanılabilirliği ile ilgili hızlı ve
güvenilir kararlar vermek zorunda oldukları anlarda, akıl karıştırıcı ve karmakarışık
durumlarla karşılaşabilirler. Bu operasyon, Deprem Sonrası Acil Hasar Değerlendirme
(veya DSAHD) olarak adlandırılmaktadır. Bu tipik olarak, bölgedeki binaların insan
yaşamı için gerekli güvenlik şartlarında önemli bir azalma olmadan tasarlandığı amaçlar
için hizmet verebilir olup olmadığının hızlı bir keşfini içermektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-12
Ocak 2004

Acil durum hasar incelemesinin ana amacı, insan hayatını korumak ve depremle
zayıflayan ve artçı şokların bir tehdit oluşturduğu binaların belirlenerek yaralanmaları
engellemektir. Bu operasyonun başka bir önemli amacı da yaşama alanı olarak
kullanılabilir ve kolayca tamir edilebilmesi mümkün olan binaların işaretlenerek, eldeki
kaynakların gereksiz yere israfını önlemektir. Bir başka paralel amaçta, bir yer hareketine
maruz kalan binalardaki yapısal hasarın belirlenerek, hasargörebilirlik eğrileri veya sigorta
kayıp modelleri oluşturmak için kullanışlı projeksiyonların yapılmasıdır. Anlaşılabileceği
üzere, sigorta yaptıran mülk sahiplerine ödemeler bu çalışmaların sonuçlarına dayanılarak
yapılacaktır. Aslında, Türkiye’de hasar değerlendirmesinin genel amacı geleneksel olarak
hükümet alt birimlerinin muhatap alacağı kişileri belirlemek olmuştur.
Bir depremin arkasından bina uzmanlarına duyulan ihtiyaç, mevcut kapasitenin çok
üstündedir. Birçok durumda, tecrübesiz mühendisler veya az eğitimli teknisyenler, bu
görevin nasıl yapılacağı ile ilgili özel kriterleri öğrenmeden görevlendirilirler. Hasar
değerlendirme genellikle şöyle yapılır: inceleme takımı binanın türü, konumu ve binanın
önceden seçilmiş bileşenlerindeki hasar durumu gibi genel bilgiyi kapsayan sorulardan
oluşan bir formu doldurur. Bu soru formları verilerin üniform olarak toplanması için
araçlardır. Burada inceleme yapan kişiyi yaptığı işler ilgili sorgulamalara yönlendirmek
veya değerlendirme ve karar verme aşamalarında yardım için bir girişim söz konusu
değildir. Bütün yapıdaki hasar derecesinin sayısal olarak değerlendirilmesi, muğlak veya
kesin olmayan bir dille açıklamalar yapıldığı ve incelemeyi yapanların teknik kapasitesinin
üzerinde olduğu için güçleşmektedir. Bu nedenle, deprem sonrası hasar değerlendirmesi
için herşeyi veren bir sistem tasarlamak zordur. Doğru kullanılmaması durumunda, böyle
bir sistem aynı zamanda bitmeyen davaların kaynağı olabilir. Bu bölümde açıklanan
çalışma (Gülkan vd., 1994) aynı zamanda Türkiye’de hasar değerlendirme için kullanılan
formu geliştirmek için tasarlanmıştır (Gülkan ve Aykut, 1996). Bu çalışmanın kapsamı,
Türkiye’de karşılaşılabilecek mühendislik hizmeti görmüş bütün yapı türlerini içerecek
kadar geniştir.
Bu bölümün kalanı, Gülkan vd., (1994) olarak kaynaklarda gösterilen ana
dökümanda bulunan görsel malzemeye dayanan formun özelliklerinin kısaca
açıklanmasına ayrılmıştır. Ek 5.2’de verilen formdaki şekil ve tablolara atıflar, aslında bu
çalışmaya yapılmıştır. Formda yapılan hasar derecelendirmesi, betonarme bileşenlere
uygun özel bir hasar modeli ile ifade edildiği üzere, katı bir şekilde yapısal hasarla
ilişkilidir (Park ve Arg, 1985).
Çoğunlukla tercih edilen DSAHD’nın gösterimi, bu yönteme de iliştirilmiştir.

9.3.3 Genel Yorum


DSAHD deprem etkileri altında kalmış binaların durumunun belirlenmesi için tavsiye
niteliğinde bir sistemdir. Bu sistemin amacı, depremin hemen sonrasındaki acil inceleme
aşamasında değerlendirme yapan kişiye, rasyonel ve üniform yol gösterici noktaları
sağlayarak yardımcı olmaktır. DSAHD, inceleme yapan kişinin gözlemlerine dayanarak,
hasarın ciddiyeti ve binanın oturma amaçları için kullanılabilirliği yönünden hızlı ve doğru
kararların verilmesine yardımcı olmaktadır. Burada inceleme yapan kişinin yerine
geçmekten çok, ona değerlendirme işleminde yol gösterici olarak, probleme yapılan
mühendislik yaklaşımının doğru olmasını garanti altına almaktır. Sistem bazı koşullar için
gerekli ön bilgiyi (arka planı) sağlamakta ve hasar durumunun geçiş sınırlarında olması
halinde ikinci bir incelemeyi önermektedir.
Bütün binanın hasar durumuna dayanan bilgi, en ağır hasara sahip kat seviyesinin
durumunu esas almaktadır. Çoğu durumda en ağır hasarla zemin seviyesindeki katlarda
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-13
Ocak 2004

karşılaşılmaktadır. En ağır hasarı gören katın kontrol yapan takımın tam olarak inceleme
yapması için çok büyük olması durumunda, bu güçlük o kata ait sadece bir temsili alt
parçanın incelemesi ile aşılabilmektedir çünki hasar notları hasar gören elemanlar için
mutlak sayılardan çok, oranları esas almaktadır.
DSAHD’nın görünen kısmı, inceleme yapanların cevaplaması için bazı soruların
olduğu bir form (bu form Ek 5.2’de verilmiştir) ve yardımcı (arka plan desteği) olarak
hizmet eden bir kitapçıktan oluşmaktadır. Formdaki bazı sorular kitapçıktaki detaylı
diyagramlar yardımı ile cevaplanmakta ve yapı teorisi ve ampirik verilere dayanan sözel
açıklamalarla desteklenmektedir. Sorular, dört ana grup altında toplanmaktadır:
• İdari bilgi (mal sahibi, adres, can kaybı, vb.)
• Genel bilgi (geometrik/mimari özellikler, yapısal özellikler, düzensizlikler, açıklıklar,
vb.)
• Yük taşıyan mekanizmanın özellikleri (çerçeve türü, duvar çerçeve veya kutu, kat
sisteminin türü, yerinde dökülen veya prefabrik, ayırma duvarlarının mukavemeti,
temel sisteminin türü, işçilik kalitesi, vb.)
• Hasar niteliği ve her hasar kategorisindeki eleman türleri için hasar durumu (kalıcı
ötelenmeler, duvar çatlaklarının genişlikleri, yatay ve düşey elemanlarda görülebilen
çatlaklar, vs.). Bu form, aynı zamanda ilişkili yenilenebilir bir veritabanı ile beraber
kullanılmak üzere tasarlanmıştır.

9.3.4 DSAHD İçerdiği Bilgi


DSAHD’nın altında yatan yöntem, inceleme altındaki binanın güvenliğinin kalitatif bir
ölçüsü olan Toplam Hasar Durumu düşüncesine dayanmaktadır. Toplam Hasar Durumu
notu, yapının ileri kullanımının devam etmesi ile ilgili kararın doğrudan verilmesini
sağlamaktadır. Durum şiddetli ise, bina hemen boşaltılarak, daha sonra yıkılmalıdır.
Durum, hafifse, binanın ileri kullanım için güvenli olduğu ilan edilir ve buna bağlı olarak
artçı şoklarda dahi binada barınma amaçlı kullanılabilir. Orta dereceli bir hasar durumu söz
konusu ise, binanın tamir edilmesi gerekir, bu nedenle, bina sadece güçlendirildikten sonra
kullanılabilir. Bu sonuçlardan herhangi biri, binanın parçaları için değil, sadece binanın
bütünü için kullanılabilir. Bina ile ilgili hasar durumu, üç temel elemanın tutarlı olarak
sorgulanmasının sonucudur: binanın yakın çevresindeki yerel zemin koşullarının ve temel
sisteminin geoteknik durumundan elde edilen kanıtlar, yapısal sistemin durumu ve
deforme olması halinde yapının neden olabileceği ilave tehlikeler.
Toplam Hasar Durumu, betonarme binalar için beş farklı alt hasar grubunun hasara
katkısını içeren Toplam Hasar Puanı (THP) hesaplanarak belirlenir. Bunlardan ilki, binanın
genel mimari özelliklerini yansıtan Hasar Arttırıcı Puan (HAP)’dur. Örneğin, asma katlar
veya çatı katlarının bulunması, planda veya kesitte düzensizlikler, komşu binalar ile arada
yeterli boşlukların bırakılmaması, kat seviyelerinin katlardan farklı seviyelerde olması, 7
metreden büyük açıklıklar, gözle görülebilen zayıf zeminler üzerindeki temeller, kalıcı
oturmalar, ikinci kalite malzeme ve işçilik durumlarının hepsi önceden tanımlanmış HAP
değerleri vermektedir. HAP için toplamda en yüksek değer 5 olabilir.
Sistem Hasar Notu (SİHP), çerçeve elemanlarındaki yapısal hasarı yansıtmaktadır.
Bu not için gerekli girdiler, şiddet, mertebe (eleman türü hasar notu ile ifade edilir) ve
incelenen elemanın göreceli önemi ile belirlenir. Eleman-seviye şiddetini notlandırma
aşağıdaki kategorilerle yapılmaktadır:
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-14
Ocak 2004

Kategori Çarpan
Hasarsız 0
Az hasar 1
Orta derece hasar 2
Ağır Hasar 4
İnceleme yapan kişi, kitapçıktaki elemanter teori ile kararını kolaylaştırmak için
yönlendirilmektedir. Akılcı ve doğru kararlar verilmesinin garantilenmesi için inşaat
mühendislerinin dahi bu konuda düzenli olarak eğitilmesinin gerektiği sonucuna varılmıştır.
Kapsam, bir eleman türünde açıklanan her seviyedeki hasarın nasıl yayıldığını
göstermekte ve 0 (hiçbiri etkilenmemiş) ile 1 (tümü bir ölçüde etkilenmiş) arasında
değişmektedir. Göreceli Eleman Önemi (EÖK) yapısal elemanlar ve farklı işlevlere,
özellikle yanal yükleri karşılamak için, sahip bileşenler arasında ayrılmaktadır. Örneğin,
kirişler betonarme binalarda EÖK = 1, kolonlar 2, ve perdeler 6 ile gösterilir. Eleman
Hasar Puanı (EHP) aşağıdaki gibi hesaplanır:
EHP = EÖK * (#Az hasar+ 2 # Orta derece hasar + 4 # Ağır Hasar) /
Toplam # eleman
Kitapçık, her eleman türü için görülebilecek durumların, hangi hasar durumuna karşı
geldiği üzerine açıklamalı görüşleri içermektedir. Bu form, geliştirilmesinden bu yana
birçok deprem sonrası arazi uygulamalarında kullanılmış (örn. Dinar, 1995; Ceyhan-Adana,
1998; Kocaeli, 1999) ve tamamen konuya yabancı birinin başlangıçta bu formu hatasız bir
şekilde kullanmasının beklenmemesi gerektiği görülmüştür. Hasar açıklamaları bile, belirli
bir değer çevresinde saçılmış beklenen değerlerden başka bir şey değildir.
Daha sonra SİHP, EHP değerlerinin toplamı olarak elde edilir ve göreceli önemlerine
göre bu sayıya katkıda bulunan eleman sayısı ile normalize edilir. Bunun ardından THP’ye
eklenecek üç alt not kalmaktadır. Bunlar, en şiddetli hasar olan kattaki kalıcı ötelenme
(KKYP, 0-10 aralığında), temel sistemlerinde gözle görülebilir aşırı oturmalar (AOP, 0-3
aralığında), ve çatı ve merdivenlerde gözle görülebilen hasar (ÇMHP, 0-2 aralığında). En
ağır hasara uğrayan kattaki (bu genellikle zemin seviyesindedir) kalıcı kat yer değiştirmesi,
veya ötelenmesi, yüksek bir notla ilişkilendirilmektedir çünki bu durum o kattaki bütün
elemanların deformasyon geçmişinin bir göstergesi olmaktadır. Bu üç ilave alt notların
THP ve HAP’e eklenmesi sonucundaki toplamın üst limiti 20’dir. Tamamen yıkılmış veya
çok ağır hasarlı bir bina için toplam not 100 olmakla beraber, THP hesaplanırken SİHP
değerinin %80’si alınmaktadır.
THP hesaplandıktan sonra, olası hasar durumları için sözel ifadeler aşağıdaki gibidir:
0 < THP < 5 Hasarsız
6 < THP < 14 Az hasarlı
15 < THP < 43 Orta derecede hasarlı
44 < THP < 100 Ağır Hasar/tamamen yıkılmış

İnceleme yapanlardan verilerin girilmesi ve cadde, mahalle, şehir veya bölgelere ait
notların hesaplanması için basit bir yazılım oluşturulmuştur. Notlandırma sistemindeki
seviyeler arasındaki geçiş sınırların ±4 puan çevresindeki noktalar için ikinci bir
değerlendirme yapılması önerilmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-15
Ocak 2004

9.4. ADAPAZARI’NDA SAHAYA ÖZEL GEOTEKNİK SINIFLANDIRMA VE


BİNA HASARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

9.4.1 Giriş
Bu bölümde, 17 Ağustos 1999 İzmit Depremi sırasında Adapazarı’nda zemin yüzeyindeki
davranışın tahminini ve bina hasarının değerlendirilmesini amaçlayan sahaya özel
geoteknik sınıflandırma yönteminin (mikrobölgeleme) geliştirilmesi ve uygulanması
sunulmuştur. Yöntem, esasen Adapazarı’na özel zemin koşullarının dikkate alındığı bir
tasarım spektrumu yaklaşımıdır ve özel olarak 17 Ağustos Depremi’nde Adapazarı’nda
alınan deprem kaydı ile uygulanan hesaplamalar ile zemin yüzeyindeki davranışın
belirlenmesine dayanmaktadır. Uygulama, Afet İşleri Genel Müdürlüğü (AİGM) tarafından
sağlanan sondaj loglarından, laboratuvar deneylerinden ve arazideki kayma dalgası hızı
ölçümlerinden elde edilen sonuçları içeren geoteknik verilerle şehrin merkez
mahallelerinde yapılmıştır. Yöntemin geliştirilmesinde dikkate alınan temel amaçlar
aşağıda sıralanmıştır:
• 17 Ağustos depremindeki zemin davranışını belirleyici ana etkenler olarak görülen
ana kaya üzerindeki alüvyon kalınlığı ve yüzeye yakın seviyedeki zemin
özelliklerinin etkileri göz önüne alınmalıdır.
• Yapılacak yaklaşım, mevcut verileri etraflıca kullanmalı ve sonradan elde edilecek
yeni verilerin entegrasyonu ile devamlı olarak iyileştirilmelidir.
• Yaklaşım, akılcı ve kolay uygulanabilir olmalı ve sahaya özel sınıflandırma
sisteminin gerekli görüldüğü gelecekteki mikrobölgeleme uygulamaları için bir
model oluşturmalıdır.
Zemin kategorileri, sondaj noktalarındaki zemin kolonlarının, ana kaya derinliği ve
yüzeye yakın sıkı veya yumuşak çökellerin bulunma durumuna bağlı olarak büyütme ve
sönümleme özellikleri dikkate alınarak belirlenmiştir. Sahaya özel sınıflandırma yöntemi
ile 0.2 sn ve 0.5 sn periyotları için tahmin edilen spektral ivmeler merkez mahallelerin
kapladığı alan üzerinde gösterilmiştir. Bina hasar değerlendirmesi, spektral ivme dağılımı
ile yıkılmış veya ağır hasarlı binaların dağılımı arasında mahalle bazında karşılaştırmalarla
yapılmıştır.

9.4.2 Yardımcı Bilgiler


Adapazarı şehri, daha önce bir göl yatağı olan sedimanter bir basenin ucunda, kalın kil
sedimanları üzerinde yeralmaktadır (Şekil 9.14). Göl sedimanlarının üzerinde ilk 15
metreye kadar Sakarya Nehri ve kolları tarafından taşınmış, ana malzemesi silt ve ince
kum olan bir Kuaterner alüvyon tabakası bulunmaktadır. Ana kaya formasyonu kuzeyde
alüvyonun altında keskin bir dalma göstermekte ve şehir sınırları içerisinde 200 metrenin
üzerinde derinliklere ulaşmaktadır. Şehrin altındaki ana kaya derinliğinin değişimi Şekil
9.15’te gösterilmiştir. Şehrin büyük bir bölümü, 17 Ağustos depreminde yoğun olarak
hasar gözlenen, basenin Kuaterner alüyonel sedimanları üzerinde bulunmaktadır.
Göreceli olarak sığ olan yüzeye yakın çökeller daha düşük kayma dalgası hızlarına
sahip olup, sıvılaşma potansiyeli olan malzemeyi içermektedirler. Dinamik yükleme ile
boşluk suyu basıncındaki artış sonucunda, bu gibi malzemelerin kayma dalgası hızlarında
depremler sırasındaki çok yüksek sönüm kapasiteleri ile önemli düşüşler gözlenebilir.
NEHRP (2000) hükümlerinde, temel titreşim periyotları 0.5 sn’ye eşit ve daha küçük olan
binalar için sıvılaşabilir zeminlerde spektral ivmelerin hesaplanmasına yönelik sahaya özel
bir değerlendirme önerilmemektedir. Bu durum, zeminde sıvılaşma meydana gelmesi
durumunda, bu yapılara gelen deprem kuvvetlerinin azalacağının beklenmesindendir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-16
Ocak 2004

Bununla birlikte, zemin sıvılaşmasının değerlendirilmesindeki çok sayıda belirsizlik nedeni


ile tasarım amaçları için sıvılaşma ile ilişkili olarak talepte bir azaltma yapılması
önerilmemektedir.

Alüvyon
Şev çıkıntısı
Kaya
Mahalle Sınırları
SMA artçı şok kayıt
noktaları
Yükselti
Konturları (m)

Kilometre
Sapanca
Gölü

Şekil 9.14. Adapazarı Bölgesi’nin ana jeolojik birimleri (Bakır vd., 2002’den)
Zemin sıvılaşması ile ilgili olguların 17 Ağustos depreminde binaların sismik davranışı ve
hasar modları üzerinde önemli etkisi olduğu bilinmektedir (Bakır vd., 2002). Bu yüzden,
bu çalışmanın ana amacının deprem sonrası bir durum için yerel zemin koşullarının bina
hasar dağılımı eğilimleri üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak olması nedeni ile, bu
olguların etkilerinin de değerlendirme işlemlerinde hesaba katılması gerekmektedir. Bu
çalışmada, zemin yüzeyindeki spektral ivme değerleri, NEHRP’da önerildiği üzere,
zemindeki sıvılaşmanın etkisi göz önüne alınmadan belirlenmiştir. Fakat, bu potansiyel
etkiler, daha sonradan bina hasar dağılımlarını şehirde diğerlerine göre daha fazla
sıvılaşma potansiyeli olan bölgelerle karşılaştırarak değerlendirilmiştir.

Ana kaya derinliğini


gösteren konturlar (m)

Mahalle Sınırları

Mahalle No

Hastane

Kilometre

Şekil 9.15. Adapazarı merkezindeki mahalleler ve ana kaya derinliğinin değişimi (Bakır vd., 2002)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-17
Ocak 2004

Adapazarı’ndaki mevcut geoteknik verilerin miktarı, sıvılaşma üzerine tahminler


yapmak için ayrıntılı, özel bilgi (örneğin profil boyunca ince dane oranının değişimi)
gerektiren detaylı yöntemlerin kullanımını engellemektedir. Şekil 9.16’da, Adapazarı’ndan
alınan temsili bir arazi Standart Penetrasyon Deneyi vuruş sayısı (SPT-N45) verileri ile
sıvılaşma anındaki durum için Seed vd. (1985) tarafından %5, 15 ve %35 ince dane
oranlarına (İDO) karşı önerilen tekrarlı gerilme oranı (CSR) eğrilerinin geri hesapla
belirlenen biçimleri karşılaştırılmıştır. Geri hesaplar, 7.4 büyüklüğündeki depreme ve %45
enerji verimliliğine göre yapılmıştır. Sıvılaşmayan zemin için, tek boyutlu zemin davranış
analizlerine dayanarak EBİ değeri olarak ortalama 0.43g alınmıştır. Şekil 9.16’dan
görüldüğü üzere, yüzeydeki zeminlerin büyük bir çoğunluğu siltli kum veya kumdur. Bu
zeminler yeterince sıkı olmadıkları için 17 Ağustos depreminde sıvılaşma etkisine karşı
yeterli dirence sahip değildirler. Bu yüzden, burada sıvılaşmanın yüzey davranışı
üzerindeki etkisi, sondaj loglarında yüzeyden üst 10 metredeki zemin profilinde göreceli
olarak diğerlerine göre daha yüksek sıvılaşma ihtimali olan çökellerin (kum ve siltli kum)
yüzdesi ile ifade edilmektedir. Böyle bir yaklaşım, kolay uygulanabilir olmasının yanında
zemin sıvılaşmasının farklı sahalardaki etkisini göreceli olarak değerlendirmeye yarayan
kullanışlı bir indis sağlamaktadır.

AraziSPT
Field SPT Vuruş Sayısı (N
Blowcount ))
(N4545
0 10 20 30 40 50 60
0
FC=5%
İDO=%5
-2
FC=15%
İDO=%15
-4 FC=35%
İDO=%35
-6 SiltyKum
Siltli Sand
Derinlik(m)
(m)

-8 Sand
Kum
Depth

-10
-12
-14
-16

Şekil 9.16. Adapazarı’nda 17 Ağustos depremi için sıvılaşma değerlendirmesi (Bakır vd., 2002’den)

Adapazarı’nda yüzeysel çökellerin yanında, bu çökellerin altındaki kalın orta-katı kil


sediman tabakalarının da yüzeydeki davranış hareketini önemli oranda değiştirme
potansiyeli vardır. NEHRP (2000) hükümlerinde, 120 ft (36 m)’den kalın, yumuşak/orta
katı kil içeren sahaların zemin sınıfı F (sahaya özel değerlendirme gerektiren zeminler)
olarak verilmiştir. Bundan dolayı, 17 Ağustos depreminde Adapazarı’nda gözlenen bina
hasarının dağılımını geoteknik etkenlerle ilişkilendirebilmek için şehrin daha büyük bir
bölümünü kapsayan alanda sahaya özel değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu amaç
için, iki önemli geoteknik özellik dikkate alınmıştır:
• Kaya ortamından, zemin yüzeyine alüvyon tabakalarından geçerek gelen hareketin
transfer fonksiyonunun temel bileşeni olan ana kaya derinliği.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-18
Ocak 2004

• Özel periyot aralıkları için önemli potansiyel büyütme veya sönümleme etkileri
olabilen yüzeysel çökellerin özellikleri.
Derin çökellerin özellikleri, Bakır vd. (2002) tarafından yapılan çalışmanın sonuçları
kullanılarak değerlendirilebilir. Yüzeysel çökellerin özellikleri ise AİGM tarafından
sağlanan sığ derinlikteki geoteknik araştırmaları içeren veritabanı kullanılarak
değerlendirilecektir.

9.4.3 Yüzeysel Çökellerin Zemin Davranışı Üzerindeki Etkisi


AİGM tarafından sağlanan ve yüzeysel çökellerde küçük kayma birim şekil
değiştirmelerinde yapılan kayma dalgası hızı ölçümlerini Adapazarı’ndaki SPT vuruş
sayıları ile ilişkilendiren veritabanı Şekil 9.17’de verilmiştir. Uygun olan yerlerde, PEER
tarafından sağlanan verilerde karşılaştırma amaçları için ilave edilmiştir. SPT deneyindeki
enerji verimliliği kabulleri nedeni ile, PEER veritabanındaki SPT vuruş sayıları 1.33 ile
çarpılmış ve pratik amaçlar için başka bir düzeltme yapılmamıştır.

800

700

600

500
VSVs(m/s)
(m/sn)

400

300

200

100

0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50
SPT-30cm
SPT-30cm

Şekil 9.17. AİGM tarafından sağlanan Geoteknik Veritabanından mevcut VS ile SPT ilişkisini
gösteren veriler (PEER verileri gri kareler olarak gösterilmiştir)

Bir sonraki adım olarak, AİGM verileri kullanılarak, SPT-VS arasında ilişki kurmak
için Ohta ve Goto (1976) tarafından önerilen model uygulanarak bir regresyon analizi
yapılmıştır:
Vs = a⋅Nb (9.1)
burada, Vs (m/sn) küçük genlikli şekil değiştirmelere yol açan hareketlerdeki kayma
dalgası hızını, N ise düzeltilmemiş SPT vuruş sayısını ifade etmektedir. a ve b
parametreleri ise regresyon analizi ile sırasıyla 5.83 ve 1.26 olarak hesaplanmıştır. Bu
regresyon eğrisi Şekil 9.18’de çizilmiştir.
Yumuşak yüzeysel çökeller için küçük birim şekil değiştirmelerdeki kayma dalgası
hızlarının 85-185 m/sn aralığında değiştiği ve bu parametrenin SPT-N vuruş sayılarına
göre tahmin edilmesi durumunda önemli saçılımın olduğu görülmüştür. AİGM verilerinden
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-19
Ocak 2004

bu malzemeler için elde edilen plastisite indisi (PI) aralıkları Şekil 9.19’da histogram
formatında sunulmuştur.
Eşdeğer kayma dalgası hızı ve sönüm oranı ilişkisini sağlayacak korelasyon
eğrilerinin geliştirilmesi amacıyla, Vucetic ve Dobry (1991)’nin PI=%15 için kayma
modülü degredasyonunu (yumuşamasını) ve sönüm değişimini, birim kayma şekil
değiştirmesi (genliği) ile ilişkilendiren eğrileri kullanılmıştır. Adapazarı’nda gözlenen
küçük kayma birim şekil değiştirmelerindeki kayma dalgası hızlarının, bu eğrilerde karşı
geldiği aralık Şekil 9.20’de verilmiştir. Bu noktada, eşdeğer doğrusal (lineer) yaklaşımların
uygulanması durumunda (örn. SHAKE analizlerinde), zeminler için temsili kayma dalgası
hızı ve sönüm oranı değerlerinin, analizlerde girdi olarak kullanılan depremin özelliklerine
ve oluşturulan zemin davranış modellerindeki derin çökellerin mühendislik özelliklerine
bağlı olarak bu eğrilerle gösterileceğinin bilinmesi önemlidir.

800

700

600

500
S (m/sn)
VVs(m/s)

400

300

200

100

0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45 50
SPT-30cm
SPT-30cm

Şekil 9.18. Geoteknik veritabanından alınan mevcut VS – SPT korelasyon verileri kullanılarak
oluşturulan regresyon eğrisi ( ±1 standart sapma ile beraber)
9

6
Örnek number
Sayısı

5
sample

0
0-5 5-10 10-15 15-20 20-25 25-30
PI ranges
PI Aralığı

Şekil 9.19. Şekil 9.18’deki veri noktaları için PI Aralıkları


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-20
Ocak 2004

300.0

250.0

200.0

TEKRARLI
ESTIMATEDGERİLMELER ALTINDA
RANGE FOR SOFT DEGRADASYON
SURFICIAL DEPOSITS,
VS Vs(m/s)
(m/sn)

DİKKATE
WITHOUTALINMADAN YÜZEYE
CONSIDERATION YAKIN ÇÖKELLER
OF CYCLIC İÇİN
DEGRADATION
150.0
TAHMİN ARALIĞI

100.0

50.0

0.0
0.00 0.05 0.10 0.15 0.20 0.25 0.30
damping
Sönümratio
Oranı

Şekil 9.20. Adapazarı’nda yüzeye yakın yumuşak çökeller için tahmin edilen eşdeğer VS ve sönüm
oranı değerleri aralığı
Yüzeye yakın çökellerin davranış spektrumu üzerindeki etkisi araştırılırsa, kayma
dalgası hızı, sönüm oranı, tabaka kalınlığı, ilgilenilen periyot (binaların temel titreşim
periyotlarını temsil eden) ve girdi olarak kullanılan deprem hareketi gibi parametrelere
göre farklı büyütme ve sönümleme kapasiteleri hesaplanabilir. Sahaya özel bir geoteknik
sınıflandırmanın geliştirilmesinde, büyütme ve de-amplifikasyona neden olan zemin
koşullarının doğru olarak belirlenmesi ile ilgilenilmektedir. Bu koşulların genel olarak
değerlendirilmesi, “T” periyoduna sahip bir harmonik dalga için büyütme faktörünün,
davranış spektrumunun “T” periyodundaki büyütme faktörünün makul bir tahmini
olduğunu kabul etmek yoluyla oldukça kolay hale getirilebilir.
Bu kabule dayanarak, Şekil 9.21’de gösterilen sönümlü elastik bir yarı-uzay üzerinde
sönümlü elastik bir zemin tabakasından oluşan saha davranış modeli için, Matlab yazılımı
ile seçilen büyütme faktörlerine sahip noktaların lokasyonlarını hesaplayan bir bilgisayar
kodu geliştirilmiştir. Transfer fonksiyonu, zemin yüzeyindeki genliğin, serbest kaya
yüzeyindeki genliğe oranı olarak tanımlanmaktadır,
AI (ω ) 1
= (9.2)
AII (ω ) cos(ωH /(VS′ ) üst ) + iα ′ cos(ωH /(VS′ ) üst )
burada, VS′ ve α′ sırasıyla kompleks kayma dalgası hızını ve empedans oranlarını
göstermektedir.
5 ve 10 m derinliğe kadar olan yüzeysel tabakalar için ilgilenilen periyotlara karşı
gelen büyütme ve sönümleme kapasiteleri belirlenmiştir. Hesaplamalarda, elastik yarı uzay
için büyük kayma şekil değiştirmesine karşı gelen ortalama kayma dalgası hızı 250 m/sn
ve sönüm oranı %5 alınmış, yüzey tabakası için ise geniş bir aralıkta değişen kayma
dalgası hızı ve sönüm oranı değerleri kullanılmıştır. Önerilen yaklaşımın sonuçlarının
geçerliliği, Adapazarı ve El Centro depremleri için PROSHAKE ile hesaplanan spektral
büyütme değerleri arasında yapılan karşılaştırmalarla doğrulanmıştır. Önceden tahmin
edilebileceği üzere, genel bir eğilim olarak düşük sönüm oranlarında, yüzeysel çökellerin
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-21
Ocak 2004

artan kayma dalgası hızları için büyütme oranlarının 1’den yüksek olduğu (büyütme
durumu), azalan kayma dalgası hızları ve artan sönüm oranları için ise bu parametrenin
1’den küçük (sönümleme) olduğu gözlenmiştir.

Yüzeydeki Zemin Tabakası


sn
sn

Şekil 9.21. Yüzeydeki çökellerin zemin yüzeyindeki davranış üzerindeki etkilerini belirlemek için
kullanılan idealize zemin davranışı modeli

9.4.4 İdealize Edilmiş Zemin Profili ve Özellikleri


Bu çalışmada Adapazarı için Bakır vd. (2002) tarafından geliştirilen idealize zemin kolonu
kullanılmıştır. Model, derin sondaj loglarında gözlenen oldukça belirli tabakalaşmayı ve
yüzey zeminlerinin genelde gevşek ve siltli kum olan karakterini birleştirmektedir.
Eldeki derin sondaj logları, idealize zemin profili ve modelde bunlara karşı gelen
kayma dalgası hızı profilinin değişimi Şekil 9.22’de verilmiştir. Tek boyutlu zemin
davranış analizlerinde, ana kaya derinliğine bağlı olarak, idealize zemin profili tabandan
kesikli bir şekilde uzatılmıştır. Yüzeydeki çökelin ve derin kil çökellerini kesen çakıl
tabakasının kayma dalgası hızları Ohta ve Goto (1978) tarafından önerilen ampirik
bağıntılar kullanılarak belirlenmiştir. Bağıntılarda kullanılan indisler, yüzey çökelleri için
derinlik, zemin türü, jeolojik dönem ve Standart Penetrasyon Deneyi vuruş sayılarını
içermektedir. Analizlerde tüm zeminler için Ishibashi ve Zhang (1993) tarafından önerilen
kayma modülü ve sönüm oranının kayma birim şekil değiştirmesine göre değişimini
gösteren eğriler kullanılmıştır. Yüzey zemini ve derin kil çökeller için plastisite indisi
ortalama olarak sırasıyla %10 ve 35 olarak atanmıştır. 17 Ağustos depreminin artçı
şoklarının eş zamanlı olarak serbest kaya (mostra) ve derin alüvyon üzerinde alınan
kayıtları kullanılarak, profilde baskın olan derin kil çökellerin kayma dalgası hızlarında
ayarlamalar yapılması suretiyle modelin kalibrasyonu sağlanmıştır. Modelin,
Adapazarı’ndaki binaların temel titreşim periyotlarının bulunduğu aralıktaki zemin
davranışını uygun bir şekilde içerecek yetide olduğu doğrulanmıştır.

9.4.5 İdealize Davranış Spektrumunun Geliştirilmesi


Analitik model çalışmaları ve idealize zemin profili kullanılarak elde edilen ön bilgi ile
farklı yüzey zemin özellikleri ve alüvyon derinliği kombinasyonları için SHAKE programı
kullanılarak çok sayıda analiz uygulanmıştır. Sakarya deprem istasyonunda, 17 Ağustos
depremine ait tek yatay bileşen kaydı olan doğu-batı doğrultusundaki ivme kaydı
analizlerde kayadaki hareket olarak alınmıştır. Yüzey zemini için tabaka kalınlığı,
sondajların önemli bir bölümünün derinliği olan 10 m olarak seçilmiştir. 17 Ağustos
depreminde şehirde meydana gelen spektral ivmeleri belirlemede kullanılabilecek sahaya
özel spektrumların idealize bir düzenlemesini geliştirmek için sonuçlar derlenmiştir.
İdealizasyon işleminde, ortalama ve regresyon yöntemleri kullanılmıştır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-22
Ocak 2004

Temsili Zemin
Derinlik (m)

Kolonu
Derin Sondajlar VS (m/sn)

Yakın zamanda oluşan


yüzey çökelleri Yüzey
Zemini

Kil

Çakıl

Kil

Şekil 9.22. Derin sondajlar, idealize zemin profili ve kayma dalgası hızının değişimi (Bakır vd.,
2002’den)

Yapılan düzenleme yumuşak yüzey çökellerinin varlığına göre belirlenen zemin


koşullarına göre iki ana kategori altında sınıflandırılmıştır. Özellikle davranış
spektrumunun kısa periyot bölgesinde önemli sönümleme etkileri yaratan bu çökeller,
aşağıdaki gibi belirlenmiştir:
• Düzeltilmemiş SPT-N45 ≤ 30 değerleri elde edilmiş kumlar ve siltli kumlar
• SPT-N45 ≤ 10 olan silt- kil karışımları
Bu şekilde, sondajların üst 10 metresinin en az %50’sinde görülen (örn. toplam
kalınlığın 5m olması durumu) yüzeysel zemin çökelleri olan sahalar “yumuşak sahalar”
olarak adlandırılmıştır. Bu çökeller, kuvvetli sarsıntılarda göreceli olarak daha büyük
sönüm kapasitelerine erişebilir ve Adapazarı’nda yaygın olan binaların sismik taleplerinde
önemli düşüşlere neden olabilir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-23
Ocak 2004

0.30

0.25

0.20

(sn)
TTaa(sec)
0.15

0.10

0.05

0.00
0 50 100 150 200 250
AnaDepth
kayatoderinliği
Rock (m) (m)

4.00

3.00
Tb (sn)
Tb (sec)

2.00

1.00

0.00
0 50 100 150 200 250

AnaDepth
kayatoderinliği
Rock (m) (m)

2.50

2.00

1.50
n
n

1.00

0.50

0.00
0 50 100 150 200 250
AnaDepth
kayatoderinliği
Rock (m) (m)

Şekil 9.23. Adapazarı’ndaki sağlam sahalar için sahaya özel spektrumların oluşturulması için
eğriler

Yukarıda açıklanan “yumuşak saha” tanımına uymayan sahalar, “sağlam saha”


olarak adlandırılmıştır. Spektral davranışın esas olarak alüvyon kalınlığına bağlı olduğu bu
sahalar için, sahaya özel idealize spektrumlar aşağıdaki bağıntılarla tanımlanmıştır:
0.5
0 < T ≤ TA : SA(T) = 0.4 + Τ (g)
TA
TA < T ≤ TB : SA(T) = 0.9 (g) (9.3)
n
⎛T ⎞
TB < T : SA(T) = 0.9⎜ B ⎟ (g)
⎝ T ⎠
burada, TA, TB ve n, saha konumuna göre anakaya derinliğinin fonksiyonu olarak Şekil
9.23’teki grafiklerle gösterilmiştir. Geliştirilen düzenlemelerle üretilen örnek spektrumlar
Şekil 9.24’te verilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-24
Ocak 2004

Yumuşak sahalar için idealize spektrum, eşdeğer lineer saha davranışı yaklaşımları
ile güvenilir olarak geliştirilememekte, bunun için gerçek lineer olmayan analizlerin
yapılması gerekmektedir. Diğer taraftan, yüzey çökelinin davranış üzerinde baskın olması
nedeni ile bu sahalar için ana kaya derinliğinden bağımsız olarak 0.5 sn’ye kadar olan
periyot aralığında daha muhafazakar tarafta kalan bir spektrum tanımlanabilir. Böyle bir
spektrum, yumuşak ve katı zemin tanımları arasındaki geçiş sınır durumuna karşı gelen
zemin koşullarını temsil etmekte ve yumuşak zeminlerin spektral davranış zarfları için üst
sınırı oluşturmaktadır. Spektral davranışın, yüzeysel zeminlerin katılıklarında daha fazla
azalmaya karşı çok hassas olduğu gözlenmiştir. Yüzeysel çökeller daha yumuşak hale
geçtikçe, spektral genlikleri kısa periyot aralığında önemli oranda azalmaktadır. Yumuşak
zemin özelliklerine sahip sahaları temsil eden spektrum Şekil 9.24’te gösterilmiştir.

Şekil 9.24. Yumuşak ve katı zemin özelliklerine sahip sahalar için örnek spektrumlar (serbest
yüzey spektrumu, Adapazarı kaydının davranış spektrumunun düzlenmiş halidir. Yumuşak saha
spektrumu, spektral davranış için oluşturulan zarfın üst sınırını temsil etmektedir)

9.4.6 Bina Stoğuna ve Hasar Dağılımına Genel Bir Bakış


Adapazarı Belediyesi depremden sonra şehirde kapsamlı bir hasar belirleme taraması
yapmıştır. Bu çalışmanın sonuçları, belediye merkez bölgesindeki mahalle bazında
verilmiştir. Bu çalışma kapsamında, 20 km2’yi kaplayan alandaki 26 mahallede toplam
23,914 bina incelenmiştir. Hasarlı binalar, ekonomik olarak tamir edilebilen (hafif veya
orta derecede hasarlı) veya yıkılması/kaldırılması gereken (yıkılan veya ağır hasarlı)
durumunlarının kriterleri esas alınarak iki hasar derecesine göre sınıflandırılmıştır.
Şekil 9.2’de inceleme yapılan alan ve 26 mahalle gösterilmiştir. Buna karşı gelen
hasar istatistikleri Tablo 9.1’de sunulmuş ve yıkılan veya ağır hasar gören binaların,
toplam bina sayısına oranlarının dağılımı ise mahalleler bazında Şekil 9.25’te gösterilmiştir.
Şehrin güney mahallelerinde katı ve sığ zemin çökelleri üzerinde yer alan binaların sadece
birkaçının yıkıldığı veya ağır hasar gördüğü gözlenmektedir. Kuzeyde, şehrin diğer
bölgelerine göre daha yüksek binaların bulunduğu derin alüvyonun üzerinde yer alan
merkezdeki mahallelerde ise, hasar yoğunluğu önemli derecede artmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-25
Ocak 2004

Tablo 9.1. Adapazarı’ndaki Bina Hasar İstatistikleri (Bakır vd., 2002’den)

Yıkılan ve Ağır Orta Derecede ve Hasarsız


Mahalle Toplam
Hasarlı Binalar Hafif Hasarlı Binalar Binalar
1-Maltepe 0 (%0.0) 38 (%2.4) 1514 (%97.6) 1552
2-Hızırtepe 7 (%0.6) 40 (%3.3) 1177 (%96.2) 1224
3-Şirinevler 15 (%3.7) 2 (%0.5) 391 (%95.8) 408
4-Güllük 14 (%3.3) 3 (%0.7) 403 (%96.0) 420
5-Mithatpaşa 100 (%5.3) 55 (%2.9) 1735 (%91.8) 1890
6-Yenidoğan 130 (%24.6) 69 (%13.0) 330 (%62.4) 529
7-Pabuççular 185 (%28.8) 51 (%7.9) 407 (%63.3) 643
8-Akıncılar 151 (%20.3) 155 (%20.8) 439 (%58.9) 745
9-Yenicami 83 (%25.4) 36 (%11.0) 208 (%63.6) 327
10-Çukurahmediye 68 (%18.6) 83 (%22.7) 214 (%58.6) 365
11-Semerciler 220 (%24.2) 88 (%9.7) 600 (%66.1) 908
12-Tığcılar 60 (%11.4) 150 (%28.5) 317 (%60.2) 527
13-Yenigün 338 (%16.5) 215 (%10.5) 1490 (%72.9) 2043
14-Tepekum 15 (%1.7) 25 (%2.8) 868 (%95.6) 908
15-Şeker 248 (%12.5) 188 (%9.5) 1550 (%78.0) 1986
16-Cumhuriyet 133 (%15.4) 145 (%16.8) 586 (%67.8) 864
17-Orta 114 (%13.8) 84 (%10.2) 626 (%76.0) 824
18-Yahyalar 48 (%8.3) 44 (%7.6) 488 (%84.1) 580
19-Yağcılar 151 (%7.1) 154 (%7.2) 1832 (%85.7) 2137
20-Kurtuluş 60 (%10.7) 44 (%7.8) 457 (%81.5) 561
21-İstiklal 205 (%40.8) 67 (%13.3) 230 (%45.8) 502
22-Karaosman 227 (%30.0) 117 (%15.5) 413 (%54.6) 757
23-Ozanlar 95 (%8.6) 84 (%7.6) 924 (%83.8) 1103
24-Sakarya 86 (%8.6) 63 (%6.3) 849 (%85.1) 998
25-Tekeler 56 (%8.0) 70 (%9.9) 578 (%82.1) 704
26-Tuzla 35 (%8.6) 6 (%1.5) 368 (%90.0) 409
Toplam 2844 (%11.9) 2076 (%8.7) 18994(%79.4) 23914

Şehirde resmi binalar ve konutlar ile işyerlerini kapsayan ve ağır hasar gören merkez
bölgeler son yirmi yıl içinde hızlı bir şekilde gelişmiştir. Ender olarak aralarında 6-7 katlı
binalarda bulunmakla beraber, bu zaman aralığında inşa edilen binaların çoğunluğu yüksek
giriş katına sahip 4-5 katlı apartmanlardır. Bu binaların hemen hemen tümünün taşıyıcı
sistemleri delikli tuğla dolgu duvarları içeren betonarme çerçevelerdir. Depremden en çok
etkilenenler bu tür binalar olmuş ve bunların önemli bir bölümü tamamen yıkılmış veya
ağır hasar görmüştür. Bu binaların bazıları, çok az veya hiç yapısal hasar görmemelerine
rağmen temel sistemlerindeki yer değiştirmelerin istenen sınırların üzerinde olması nedeni
ile ağır hasarlı olarak sınıflandırılmıştır. Çoğunlukla 1 veya 2 katlı olan daha eski binalar
ise, taş veya tuğla yığma veya geleneksel ahşap çerçeve ve tuğla iç dolgu duvarlı olarak
inşa edilmiştir. Şehrin dış mahallelerindeki yapıların çoğunluğunu oluşturan bu binalar,
merkezde göreceli olarak daha az sayıdadır. Bu bina türünde yıkım gözle görülür oranda
daha azdır. Birkaç istisna haricinde, Adapazarı’ndaki binaların tümü sığ temeller üzerine
inşa edilmiştir. Kat adedi 3’den fazla olan binaların çoğunluğunda radye temeller vardır.
Şehirde 1-1.5 metre arasında değişen yüksek yeraltı suyu seviyesinin, bina özelliklerinden
bağımsız olarak temel derinliğini kontrol eden başlıca parametre olduğu açık olarak
görülmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9

Şekil 9.25. Sondaj lokasyonları ile yıkılan ve ağır hasar gören binaların, sondaj loglarının üst 10 m’sindeki zemin katılığı verilerine göre
dağılımı (noktalı çizgi ile işaretlenen alan, farklı biçimde ve seviyedeki temel yer değiştirmelerinin yaygın olarak gözlendiği bölgeyi
kaplamaktadır)
Ocak 2004
Sayfa 9-26
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-27
Ocak 2004

Adapazarı’nda görülen bina türlerinin temel titreşim periyotları, 1998 Türk Deprem
Yönetmeliği’nde verilen ampirik bağıntı ile hesaplanabilir: T1 ≅ CtHN3/4 (burada HN binanın
toplam yüksekliği, Ct ise bir katsayıdır). Ct katsayısı yığma ve betonarme çerçeveli binalar
için sırasıyla 0.05 ve 0.07 değerlerini almaktadır. Buna dayanarak doğal bina periyodu
aralıkları, farklı yığma bina türleri için 0.1 sn ve 0.3 sn (1- ve 3-kat arası), betonarme
binalar için ise 0.35 sn ve 0.65 sn (3- ve 7-kat arası) olarak belirlenmiştir.
Yüzey zeminlerin sıkılığına bağlı olarak, şehirde tamamen farklı iki modda bina
hasarı gözlenmiştir. Genel bir eğilim olarak, yıkılan ve yapısal olarak hasar gören binaların
temel yer değiştirmelerinin daha az olduğu veya olmadığı görülmüştür (Şekil 9.26). Farklı
şekillerdeki temel yerdeğiştirmelerine maruz kalan binalar ise, yapısal hasar görmemiş
veya göreceli olarak daha az yapısal hasara uğramıştır (Şekil 9.27). Bu gözlem, yumuşak
zeminlerde veya sıvılaşma nedeni ile yumuşama meydana gelen sahalarda zemin
tabakalarının bir nevi doğal taban izolasyonu gibi davranarak, deprem sırasında üst yapıya
gelen deprem kuvvetlerini azalttığına işaret etmektedir. Sonuç olarak, yıkılan bina
sayısının ve buna bağlı olarak can kayıplarının, yumuşak zeminlerde belirli bir oranda
azaldığı düşünülmektedir.

Şekil 9.26. İzmit Caddesi üzerindeki sağlam zeminlerdeki bina hasarları - 7 ve 9 numaralı
mahallelerin arasındaki sınır çizgisi.

9.4.7 Yerel Zemin Koşullarının Yapısal Hasar Üzerindeki Etkilerinin Belirlenmesi


Şehirdeki bina hasarı ile yerel zemin koşulları arasındaki ilişkiyi bulmak için iki farklı
hasar incelemesine ait veriler kullanılmıştır. Bunların ilki, önceki bölümde de hasar
dağılımınındaki genel eğilimleri açıklamak için kullanılan, Adapazarı Belediyesi
tarafından mahallelere göre yapılmış kapsamlı taramadır. İkinci veri grubu ise, Sakarya
Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü (1999) tarafından yapılan ve binaların yapısal ve
mimari özellikleri hakkında detaylı bilgi içeren, ancak yıkılan binaların sadece bir
bölümünü kapsayan incelemedir. Bu ikinci veri grubu, bu çalışmanın 9.2 bölümü altında
ayrıntılı olarak anlatılmıştır ve binaların koordinatlarını da içermektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-28
Ocak 2004

Şekil 9.27. Yumuşak zeminler üzerindeki bina hasarları – 12 numaralı mahalle

Gözlenen yapısal hasar üzerinde yerel zeminlerin potansiyel etkilerini genel olarak
değerlendirmek için, yıkılan ve ağır hasar gören binaların dağılımı, bunlarla ilişkili olan
sondaj loglarının üst 10 metresindeki katı zemin verileri ile beraber Şekil 9.25’te
verilmiştir. Sondajların içerdiği sıvılaşma olasılığı olan zeminlerin (kum ve siltli kum)
yüzdesi gri ölçek daireleri ile; 9.4.5 bölümünde yapılan yumuşak zemin tanımına uyan,
yumuşak, fakat sıvılaşma olasılığı olmayan killi çökeller ise kareler ile gösterilmiştir.
Şekil 9.25’ten görüldüğü üzere, şehirde hasarın en yoğun olduğu alanlar, derin
alüvyon çökelleri üzerinde yeralmakta ve genellikle çok katı veya sıvılaşmaya az duyarlı
yüzey zeminleri ile çakışmaktadır (7, 9, 21 ve 22 mahalleleri). Şekilde taralı alanları
kapsayan bölgede yaygın olarak farklı formlarda ve seviyelerde temel yer değiştirmeleri ile
karşılaşılmıştır. Büyük temel yer değiştirmelerine veya deprem kuvvetlerine karşı
potansiyel olarak daha yüksek hasar görebilirliğe sahip yüksek katlı binaların
yoğunlaşmasına rağmen, sondaj noktalarındaki zeminlerin sıvılaşma olasılığının yüksek
olduğu veya yumuşak zeminlerin bulunduğu bu bölgede bina hasarı göreceli olarak
azalmaktadır. Diğer taraftan, derin alüvyonel zeminler üzerinde yeralan şehrin dış
mahallelerinde hasar yoğunluğunun genel olarak azalması, bu bölgelerdeki binaların kat
adedinin az olması dolayısı ile azalan bina hasar görebilirlik seviyesine bağlanmaktadır.
9.4.5 bölümündeki idealize spektrumlar ve Şekil 9.2’deki ana kaya derinliği
konturları kullanılarak, şehirdeki yığma bina türleri (1-3 kat) ve betonarme bina
kategorileri (3-7 kat) için sırasıyla temsili temel titreşim periyot aralıkları olan 0.2 sn ve
0.5 sn periyotlarına karşı gelen spektral ivmelerin dağılımı hesaplanmıştır. Spektral
ivmelerin değişimi, Ağırlıklı Ters Uzaklık algoritması ile düzenlenip gruplara ayrılarak,
0.2 sn için Şekil 9.28’deki, 0.5 sn için Şekil 9.29’daki konturlar elde edilmiştir. Şekil
9.29’da, yumuşak zemin özelliklerinin gözlendiği sahalar, Sakarya Üniversitesi tarafından
sağlanan yıkılan binaların lokasyonları ile beraber gösterilmiştir. Yumuşak zeminler, aynı
algoritma ile daha iyi çözünürlükte ve sondajlar için temsili çap 150 m kabul edilerek
geliştirilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9 Sayfa 9-29
Ocak 2004

Şekil 9.28’den görülebileceği üzere, şehirde 0.2 sn periyotlu iki spektral ivme bölgesi
belirlenmiştir. Şehrin güneyinde kalan bölümdeki dağılım, göreceli olarak daha sığ
alüvyon çökeller üzerinde hemen hemen üniform olarak 0.9 g, alüvyon derinliğinin 200
metreye ulaştığı kuzey bölgelerde ise 0.8 g değerlerindedir. Bu noktada, 0.2 sn periyot
(yığma bina kategorisi) ile temsil edilen binaların, Sakarya Üniversitesi tarafından
araştırılan yıkılan bina verilerinde bulunmadığı göz önüne alınmalıdır. Gerçekte, bu
kategoride yıkılan binalar dikkat çekecek kadar seyrek olup, şehir sınırları içinde hemen
hemen üniform bir dağılıma sahiptir. Bu durum, küçük bina kütleleri nedeni ile bu
kategorideki binalara dinamik yüklerin daha az gelmesine bağlanabilir.
0.5 sn periyoduna karşı gelen spektral ivmeler, kuzeye doğru artan alüvyon
derinlikleri ile yükselerek, Şekil 9.29’da gösterildiği üzere 0.6 g ve 0.9 g aralığında
değişmektedir. Yıkılan binaların hemen hemen tümü, en yüksek spektral ivmelerin
hesaplandığı bölgede bulunmaktadır. Bu durum, alüvyon derinliğinin binalar üzerine gelen
deprem kuvvetlerinin mertebesi üzerindeki etkisini açık bir şekilde göstermektedir. Burada,
bu kategorideki daha büyük bina kütleleri nedeni ile, deprem kuvvetleri bakımından
spektral değişimlere bağlı olarak 0.2 sn ile temsil edilen kategoriye oranla daha büyük bir
etkinin olacağı gözden kaçırılmamalıdır. Şekil 9.29’dan yapılabilecek bir başka önemli
gözlem de, yıkılan binaların yerlerinin, taralı alanlarla gösterilen yumuşak zemin
özellikleri görülen sahalar ile nadir olarak örtüştüğüdür. Bu durum, deprem sonrasında
yumuşak yüzey çökellerinin üzerinde gözlenen önemli oranda düşük yapısal hasar
düzeyleri ile tutarlıdır.

9.4.8 Sonuçlar
17 Ağustos depreminde Adapazarı’nda gözlenen yüksek derecede üniform olmayan hasar
dağılımı, alüvyonel basenlerdeki iyi bilinen yerel zemin etkilerini açık bir şekilde
göstermiştir. Zemin hareketinin büyütülmesi, düşük frekansın artması ve bu gibi etkiler,
genellikle uzun periyotlu binalar için uygun değildir. Fakat, deprem sonrası şehirdeki
durumun dikkat çekici yönü, temellerdeki yer değiştirmelerin birçok vakada gözlenen
farklı biçimleri ve seviyeleridir. Yüzeysel zemin özellikleri ile ilişkilendirilebilecek bu
olgunun bina davranışında ve bina hasarının modlarında önemli bir etkisi vardır.
17 Ağustos depreminde Adapazarı’nda gözlenen hasar seviyelerindeki ve hasar
dağılımındaki genel eğilimler, sahaya özel geoteknik sınıflandırma ile geliştirilen idealize
spektrumların kullanılması ile başarılı bir biçimde yakalanmıştır. Aşağıda elde edilen ana
bulgular verilmiştir:
Şehirdeki zeminlerin davranışı, iki ana geoteknik faktör tarafından kontrol
edilmektedir: şehir içinde yüksek oranda değişken olan alüvyon kalınlığı ve yüzeyde
yumuşak çökellerin bulunması.
0.2 sn periyoduna karşı gelen spektral ivmelerin şehirdeki dağılımı hemen hemen
üniform olarak gözlenmiş; 0.5 sn periyodu için ise spektral davranış, en üst seviyeye
ulaşılan alüvyon kalınlığının daha büyük olduğu bölgelerde göreceli olarak farklılaşmıştır.
Sahaya özel idealize spektrumlara göre “yumuşak” olarak tanımlanan sahalarda 0.5
sn aralığına kadar olan periyotlar için önemli sönümleme özellikleri gözlenmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9

Şekil 9.28. Spektral ivme değerlerinin T = 0.2 sn periyodu için değişimi


Ocak 2004
Sayfa 9-30
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 9

Şekil 9.29. Spektral ivme değerlerinin T = 0.5 sn periyodu için değişimi ve yıkılan binaların yerleri (koyu gri ile taralı alanlar
yumuşak zeminleri göstermektedir)
Ocak 2004
Sayfa 9-31
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 10 Sayfa 10-1
Ocak 2004

10. COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİNİ (CBS) KULLANARAK


HARİTALAMA
M.D. Köksal (Afet Risk Yönetimi için Dünya Enstitüsü - DRM, Virginia, ABD), O. Gökçe (Afet
İşleri Genel Müdürlüğü, CBS ve Uzaktan Algılama Proje Merkezi - AİGM, Ankara, Türkiye) ile
M.K.Tüfekçi, K.Özener, S. Demir, A. Demir, S.Kök, S. Yağcı, İ. Kayakıran, E. Nebioğlu, A.
Güldemir, M.E. Durgun (Afet İşleri Genel Müdürlüğü, CBS ve Uzaktan Algılama Proje Merkezi -
AİGM, Ankara, Türkiye) katkıları ile

10.1. ÖZET
MERM Projesi kapsamında, sismik mikrobölgeleme ve arazi kullanımı yönetimi için bütün
haritalama faaliyetleri CBS teknolojisi kullanılarak yapılmıştır. Aşağıda bütün bu işlem
hakkında bazı kısa bilgiler verilmiştir.

10.2. GİRİŞ
Ankara’daki Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nde MERM kapsamındaki haritalama ve CBS
faaliyetleri için bir merkez kurulmuştur. İhale, tasarım, alım, veri toplama, dijital formata
çevirme, CBS formatına dönüşümler, eğitim, tatbikat, son haritalama ve değerlendirme
işlerini içeren bütün faaliyetler bir yıl (2002-2003) içinde tamamlanmıştır. DRM, bütün
aşamalarda merkezde bulunmuştur.

10.3. TASARIM VE ALIMLAR


DRM-AİGM arasındaki sözleşme, merkezin ve tesisin kurulması, eğitim programının
tasarlanması ile beraber üç ayda gerçekleştirilmiştir. Alım, teslimat ve kurulum
operasyonları iki aydan fazla sürmüştür. Bütün diğer gerçek CBS faaliyetleri yaklaşık sekiz
ay sürmüştür.

10.3.1 Ofis
AİGM, Afet Araştırmaları ve Bina Hasar Belirleme Müdürlüğü’nde geniş bir alanı ofis
olarak ayırmıştır (Şekil 10.1). Ofis, 200 m2 alana sahip bir odadan oluşmaktadır ve sunucu
sistemi için ilave küçük bir alan ile bağlantılıdır. Ofis daha sonradan yeniden
düzenlenmiştir. Ofisteki mobilyaların hepsi moderndir ve yaklaşık 20 kişinin rahatlıkla
çalışabileceği bir alan yaratacak şekilde yerleştirilmiştir. Sadece bilgisayarlarla aynı anda
10 kişinin çalışması en uygun (optimum) durumdur.

Şekil 10.1. DRM AİGM MERM Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Proje
Merkezi, Ankara, Türkiye – Ofisin görüntüsü
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 10 Sayfa 10-2
Ocak 2004

10.3.2 Donanım
CBS Merkezi için DRM - DEZA tarafından AİGM’ne yüksek teknolojiye sahip aletler
hibe edilmiştir (Şekil 10.2, 10.3). Bu ekipmanla ilgili kısa bilgi aşağıdakileri içermektedir:
• Bugünkü çalışma yükünü kolayca karşılayabilecek ve gelecek 5 yıl için hizmet
vermesi beklenen iyi bir sunucu.
• Sekiz Çalışma İstasyonu – Bunların 6 tanesi 512 MB, bir tanesi 1 GB, biri ise 2 GB
Ram’e ve tümü Pentium 4 - 1.4 GHz işlemciye sahiptir. Çalışma istasyonları, iyi
tasarlanmış grafik program ve bileşenlerine sahip olup, tümünde yüksek kaliteli 21''
monitör bulunmaktadır.
Bir adet A0 Ploter (çizici)
Bir adet A0 Tarayıcı
Bir adet A3 renkli lazer yazıcı

Şekil 10.2. DRM DEZA tarafından hibe edilen A0 tarayıcı ve A0 ploter + A3 renkli lazer
yazıcı.

Şekil 10.3. DRM DEZA tarafından hibe edilen, P4 1.4 GHz, 2 GB Ram özelliklerine sahip
sekiz çalışma istasyonundan bir tanesi.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 10 Sayfa 10-3
Ocak 2004

10.3.3 Yazılım
MERM Projesi için dünyada lider olan CBS yazılım paketlerinden birinin en son versiyonu
kullanılmıştır. Programlama ve özel işlemler için ilave yazılım paketleri de sağlanmıştır.
Her çalışma istasyonu için bir tane olmak üzere, toplam sekiz CBS Lisansı alınmıştır.
Sunucu ve çalışma istasyonları için bir ileri seviye sunucu yazılım sistemi
kullanılmıştır. Özel tarama ve kopyalama yazılım paketleri, uygulamalar sırasında
kullanışlı olmuştur.

10.3.4 Hizmet
Bütün ekipmanın 3 yıla varan garanti süresi vardır. Anlaşmalarla, ilk bir yıl için (gerekli
olduğunda) donanım ve yazılım için sınırsız hizmet, bakım ve eğitim ücretsiz olarak
sağlanmıştır.

10.3.5 Personel
Çekirdek takım olarak AİGM’den on mühendis proje süresince eğitim görmüştür. Gerekli
görülen durumlarda, daha fazla mühendis için (30 kişiye kadar) ilave temel eğitim
verilmiştir. Personeli oluşturan mühendisler temel olarak jeoloji, jeodezi ve fotogrametri,
şehir planlama, jeofizik ve inşaat mühendisliği gibi farklı disiplinlerden gelmektedir.

10.4. EĞİTİM PROGRAMI


Eğitim programları, temel olarak araştırma görevleri ve CBS ile ilgili faaliyetler için
planlanmıştır. Aynı zamanda sürdürülebilen uygulamalar ve el kitabının yorumlanması,
mühendisler için önemli bir tatbikat olmuştur. Ayrıca, her hafta düzenli olarak projeye
katılan profesörler tarafından MERM ile ilgili konular üzerinde konferansların verilmesi
organize edilmiştir.

10.5. HAM VERİ


Kullanılan harita verilerinin yarısı farklı yıllara ait, 1:1000 ile daha küçük ölçekler
arasında değişen kağıt üzerindeki haritalar şeklinde, diğer kısmı ise dijital formattadır. İki
pilot bölge için yapılan optimizasyon ve dijital formata çevirme faaliyetleri yaklaşık yedi
ay sürmüştür. A0 boyutlu 100’den fazla harita dikkatli bir şekilde temizlenerek, dijital
formata dönüştürülmüştür. Standart yöntemler kullanılmaması nedeni ile, eldeki farklı
dijital formattaki temel (topoğrafik) haritalar üzerinde de aylarca çalışılması gerekmiştir.
Belediyelerdeki mahallelerin her bölümünün farklı şirketler tarafından dijital hale
çevrilmesi nedeni ile, bütün haritaların ilk olarak aynı CAD formatına çevrilmesi
gerekmiştir. CAD formatına göre hazırlanan temel haritalarının iyi bir şekilde
düzenlenmesinden sonra, haritalar CBS formatına çevrilmiştir. Onlarca tabaka üzerinde
dikkatle çalışılarak, haritalara son şekilleri verilmiştir.
Diğer veri grubu, bilimsel verilerden oluşmaktadır. Verilerin çok fazla miktarda,
fakat kağıt üzerinde olması ve hemen hemen koordinat içermemesi nedeni ile, kabul edilen
CBS yaklaşımına göre verilerin girilmesi işi çok zaman almıştır.

10.5.1 İşlem
Ham verilerin işlenmesi ve CBS formatına çevrilmesi aşağıda anlatılan faaliyetlere
dayanmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 10 Sayfa 10-4
Ocak 2004

10.5.2 Veritabanı Tasarımı


CBS yönteminin yapısının tasarlanmasında dikkatli bir çalışma yapılmıştır. Bu amaç için
ilk olarak parametreler arasındaki ilişkiler belirlenmiştir (Şekil 10.4). Daha sonra, ham
verilerin girilmesi için ilgili formlar ve tablolar oluşturulmuştur. Aşağıda, bu çalışmalardan
bazı örnekler verilmiştir (Şekil 10.5). İşlemleri başlatmak ve küçük miktardaki veriyi
kullanmak amacı ile verilerin girişinin yapılması için en basit yol, x ve y koordinatları ile
haritalanacak verilerin düzenli bir elektronik tablo formu ile düzenlenmesidir (böylece 3
kolon yeterli olacaktır). Bu yöntemle, farklı bir noktada alınan her ölçüm ayrı bir satıra
yerleştirilebilir. Bu, ön veritabanını düzenlemek için en kolay yoldur. Basit düzenlemeler
bu formatla yapılabilir ancak ileri seviye sorgulama operasyonları ve profesyonel
çalışmalar için iyi tasarlanmış bir veritabanı önerilmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 10 Sayfa 10-5
Ocak 2004

Şekil 10.4. Parametreler arasındaki ilişkiler


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 10

Şekil 10.5. Sondaj veritabanının ilk ara yüzü ve MERM için tasarlanan tek sayfalık yapısal hasar formu
Ocak 2004
Sayfa 10-6
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 10 Sayfa 10-7
Ocak 2004

10.5.3 Dijital Formata Dönüştürme İşlemi


Hemen hemen yarısı kağıt formatında olan harita verileri, CBS amaçları için dijital formata
dönüştürülmüştür. Verilerin kapsamına bağlı olarak bu işlem için çok zamana ihtiyaç
duyulmuştur.

10.5.4 Diğer Faaliyetler


Veritabanı tasarlandıktan sonra, kağıt formatında derlenmiş yer-verisi veritabanına
girilmiştir. Bunun öncesinde, her ölçüm noktası için koordinatlar belirlenmiştir. Daha
sonrasında konuma göre referanslama (geo-referencing), optimizasyon, düzenleme,
filtreleme, düzeltme, düzleme, mühendislik sorgulaması ve kontrol operasyonları
yapılmıştır. İlk deneme haritaları üretilip basılarak, bunların üzerinde uygun planlar
tasarlanmış, veriler, konturlar ve renklendirme kontrol edilmiş, parametreler arasındaki
korelasyonlar ve ilişkiler incelenmiştir. Renklendirmede, riskli veya tehlikeli alanların
temsil edilmesi için renk olarak her zaman kırmızı seçilmiş, güvenli alanlar için ise mavi
tercih edilmiştir.

10.6. KOORDİNAT SİSTEMLERİ


MERM için UTM (Universal Transverse Mercator - Avrupa 1950 tarihli Merkezi
Meridyen 30 – 3 dereceli Türk Koordinat Sistemi) kullanılmıştır.

10.7. ÖNERİLER VE SONUÇ


CBS operasyonları için verilerin dijital formatta haritalanmış olması gerekmektedir.
Verilerin bir koordinat sistemi olmalıdır. Böylece, her ölçüm veya özellik noktası tekil bir
koordinat ile harita üzerinde belirli bir yere sahip olmaktadır. Koordinat sistemi ve
projeksiyon türü başlangıçta dikkatle belirlenmelidir. Yazılı bir koordinatı olmayan veriler,
bilinen bir harita üzerinde (kağıt formatında) veya bir kopyada bulunmalı ve bilinen
noktalar eşleştirilerek koordinatlar atanmalıdır (konuma göre referanslama). Koordinatları
bilinmeyen noktaların koordinatlarının atanmasında harcanan geniş zaman nedeni ile,
gelecekteki çalışmalar için herhangi bir yerde yapılan araştırmaların lokasyon veya nokta
koordinatlarının başlangıçta (araştırma sırasında) uygun GPS aletleri ile belirlenmesi
şiddetle önerilmektedir.
Bir başka öneri de, gelecekte zaman kazanmak için konturlar, binalar, yollar ve
nehirler üzerinde odaklanılarak, dijital taban (topografik) haritalarındaki tabaka sayılarının
en fazla 4 veya 5’e düşürülmesidir.
Bilimsel verilerin tümünün gelecekteki CBS operasyonlarında kolaylık sağlamak için
dijital elektronik formatta saklanması önerilmektedir.
CBS uygulamaları için uygun eğitim şarttır. Yeni merkezler veya ofisler için CBS
sisteminin tasarımı; ekipman ve yazılım paketlerinin kolaylıkla yönetilerek
kullanılabileceği, verimli, hızlı, yüksek kaliteli, ucuz olmalı ve hepsinden önemlisi,
mümkünse ilave masraf yapılmadan, kusursuz bakım ve hizmet ile gerektiğinde eğitimi
içermelidir. Bu noktalar göz önüne alınarak, bir CBS teknolojisi alımından önceki bütün
anlaşmalar dikkatle ele alınmalıdır. Sistem, herhangi bir güncellemeye ihtiyaç duymadan
en az 3-4 yıl kullanılabilmelidir.
Veriler için güvenli bir yedekleme sisteminin kurulması da unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, MERM Projesi’nde tasarım işlemleri %30, veri toplanması ve
optimizasyonu %60 ve haritalama %10 oranında zaman almıştır. Mevcut tesisler için, veri
toplama ve optimizasyon %85 ve haritalama %15 oranlarına kadar çıkabilir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-1
Ocak 2004

11. DEĞERLENDİRME VE YORUM


Atilla Ansal, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem
Mühendisliği Bölümü

11.1. GENEL
Bu bölüm, Teknik Danışma Kurulu’nun (TAB, 2003) önerilerine göre ve Araştırma
Çalışma Grubu’nun üyeleri arasındaki fikirbirliği ile hazırlanmıştır. Ana amaç,
Mikrobölgeleme El Kitabı (2B bölümü) ile tamamen uyumlu örnek uygulamalar
sağlamaktır.
Çalışmanın son aşaması, seçilen pilot bölgelerdeki mikrobölgeleme haritalarının son
halleri için eldeki tüm verilerin değerlendirilmesini ve yorumlanmasını içermiştir. Pilot
bölgeler, 500 x 500 metrelik bir hücre sistemi ile karelere ayrılmıştır. Bu yaklaşım, yerel
zemin koşullarının etkilerini 1:5000 ölçekte tahmin etmek için hücrelerin merkezine
kısmen hipotetik sondajlar atanarak uygulanmıştır. Bu yaklaşımın arkasında 2 temel neden
yatmaktadır: (1) zemin profili ile ilgili daha kapsamlı ve güvenilir bilgi elde etmek için
hücre içindeki tüm verileri kullanmak; (2) CBS ile haritalamada, sondajlar ve/veya
araştırma noktaları arasındaki farklı uzaklıklardan kaynaklanan etkileri ortadan kaldırmak.
Elde edilen sonuçlar, hücre noktaları arasında doğrusal interpolasyon uygulanarak CBS
teknikleri ile haritalanmış, bu sayede seçilen parametrelere göre bölgeler arasında yumuşak
geçişler sağlanmıştır. Haritalanan parametrenin değişimini göstermek için yumuşak geçişli
sınırlar tercih edilmektedir. Çalışmanın kesinliği nedeni ile, şehir planlamacılara bir miktar
esneklik tanımak ve keskin sınırları farklı bölgelerin kesin tahminleri olarak
değerlendirebilecek son kullanıcıların yanlış anlamalarını engellemek için daha iyi
tanımlanmış keskin sınırlar kullanılmamıştır ve önerilmemektedir.
Pilot bölgelerin ilk sınırları, 3. Bölüm’de gösterildiği gibi, pilot bölgelerin içinde
düşünülen şehirlerin resmi sınırları olmuştur. Fakat, 5. Bölüm’de açıklandığı üzere,
çoğunlukla dış kısımlarda kalan hücrelerde, pilot bölgelerin ikisinde de sondaj veya arazi
deneyleri yoktur. Bu nedenle, mikrobölgeleme çalışması için seçilen iki bölgenin
sınırlarının da bu bölümde verilecek haritalardaki gibi düzenlenmesine karar verilmiştir.
Buradaki temel amaç, çok güvenilir olmayabilecek ilave ekstrapolasyonları engellemektir.
Hesaplanan bölgeleme haritalarının belirlenmesinde kullanılan yaklaşım,
Mikrobölgeleme El Kitabında (2B bölümü) açıklandığı üzere, çalışma alanını üç bölgeye
(A, B ve C olarak) ayırmayı içermektedir. Yapılan analizlerin ve zemin
sınıflandırmalarının, çeşitli yaklaşıklıkları ve bazı kabulleri içermesi nedeni ile, herhangi
bir parametre için sayısal değerler vermek tercih edilmemiştir. Bütün durumlar için
hesaplanan parametrelerin değişimleri, her bölge için bağımsız olarak dikkate alınmış ve
bunların frekans dağılımları hesaplanmıştır. Buna bağlı olarak, A Bölgesi en uygun
olmayan %33’lük bölümü, B Bölgesi orta derecedeki %34’lük bölümü, C Bölgesi ise en
uygun %33’lük bölümü ifade etmektedir.
Bu nedenle, belediyeler için öneriler getirilirken ve bu mikrobölgeleme haritalarını
şehir planlarını oluşturmak için uygulayacak şehir planlamacıları için, A bölgelerinden
mümkün olduğu kadar uzak kalmaya çalışmaları önerilmektedir.

11.2. ZEMİN SINIFLANDIRMASI


Beşinci Bölümde detaylı olarak açıklandığı üzere, zemin sınıflandırması her hücre için
eldeki sondaj ve diğer bilgiler esas alınarak yapılmıştır. Seçilen her zemin profili, Türk
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-2
Ocak 2004

Deprem Yönetmeliği’ne ve NEHRP zemin sınıflandırma sistemine göre sınıflandırılmış ve


her hücre noktası için eşdeğer kayma dalgası hızları hesaplanmıştır.

11.2.1 Adapazarı Bölgesi


Daha önceki bölümlerde detaylı olarak açıklandığı ve Şekil 11.1’deki jeolojik haritada
gösterildiği üzere, Adapazarı bölgesi çoğunlukla alüvyonel çökeller üzerinde yeralmaktadır.
Bazı noktalardaki alüvyonel çökel kalınlığı, Şekil 1.3’te verildiği gibi, 1000 metreye
uzanan mertebelerde tahmin edilmektedir (Komazawa vd., 2002). Bölgedeki yükseklik
değişimi sınırlıdır (Şekil 11.2) ve düz alanlar bölgenin çoğunluğunu kaplamaktadır.
Türk Deprem Yönetmeliği ve NEHRP zemin sınıflandırma sistemine göre bölgedeki
zemin koşulları Şekil 11.3 ve Şekil 11.4’te gösterilmiştir. Bölgenin büyük bir bölümü Türk
Deprem Yönetmeliği’ne göre Z3 veya Z4, NEHRP’a göre ise D veya E olarak
sınıflandırılmaktadır. Bu durum, bölgedeki gevşek ve yumuşak alüvyonel çökellerin
baskınlığını göstermektedir.
Adapazarı bölgesi için eşdeğer kayma dalgası hızının değişimi, yukarıda tanımlanan
üç bölgeye (A, B ve C) göre Şekil 11.5’te gösterilmiştir. Eşdeğer kayma dalgası hızına
göre, A bölgesi alt %33’lük bölümü, B bölgesi orta 34’lük bölümü ve C bölgesi ise üst
%33’lük bölümü göstermektedir.

11.2.2 Gölcük Bölgesi


Gölcük bölgesindeki jeoloji, Şekil 11.6’daki jeoloji haritasında gösterildiği üzere, biraz
daha değişkendir. Bölgenin büyük bir bölümü katı jeolojik formasyonlarla kaplıdır. Şekil
11.7’deki yükselti haritasından görüldüğü üzere, bölgenin büyük bir bölümü daha tepelik
olup, arada İzmit Körfezi’nin kuzeyinde bulunan düzlük kesimler bulunmaktadır.
Türk Deprem Yönetmeliği ve NEHRP zemin sınıflandırma sistemine göre bölgedeki
zemin koşulları Şekil 11.8 ve Şekil 11.9’da gösterilmiştir. Bölgenin büyük bir bölümü
Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre Z1 veya Z2, NEHRP’a göre ise C olarak
sınıflandırılmaktadır. Bu durum, bölgedeki daha katı ve sıkı çökellerin baskınlığını
göstermektedir.
Gölcük bölgesi için eşdeğer kayma dalgası hızının değişimi, yukarıda tanımlanan üç
bölgeye (A, B ve C) göre Şekil 11.10’da gösterilmiştir. Eşdeğer kayma dalgası hızına göre,
A bölgesi alt %33’lük bölümü, B bölgesi orta 34’lük bölümü ve C bölgesi ise üst %33’lük
bölümü göstermektedir.

11.3. ZEMİN BÜYÜTMESİ


Seçilen zemin profilleri ve her hücre için bölgesel olasılıksal deprem tehlikesi
çalışmasından elde edilen ivme kayıtları kullanılarak, pilot bölgelerde zemin davranış
analizleri yapılmıştır. Maalesef, zaman sınırlamaları nedeni ile sadece bir adet üretilmiş
deprem kaydı serbest yüzey hareketi olarak kullanılarak, 6. Bölümde detaylı olarak
açıklanan zemin davranış analizleri EERA Excel programı ile yapılmıştır.
Zemin davranış analizinin temel amacı, yer sarsıntısına göre zemin büyütmesini
belirlemede yerel zemin koşullarının etkisini tahmin etmektir. Bu konudaki kararları, saha
özelliklerinin belirlenmesi için eşdeğer kayma dalgası hızı, zemin davranış analizleri ve
bölgede yapılan mikrotremor ölçümlerini esas alan çalışmaların sonuçlarına dayandırmak
akılcı olacaktır. Saha davranış analizleri durumunda, 0.5 ve 1.5 sn periyotları arasındaki
ortalama spektral ivmenin uygun bir parametre olacağı konusunda bütün çalışma grupları
ve TAB (2003) arasında fikirbiriliğine varılmıştır. Buna bağlı olarak, saha davranış
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-3
Ocak 2004

analizlerinden elde edilen, en büyük yer ivmesi veya en büyük spektral ivme gibi,
parametrelerin hepsinin verilmesinin yerine, yukarıda verilen üç bölgeli (A,B ve C)
göreceli haritalama yaklaşımı kullanılarak sadece ortalama spektral ivmenin değişimi
haritalanmıştır.
Eşdeğer kayma dalgası hızına göre en büyük spektral büyütme değerleri Midorikawa
(1987) tarafından önerilen ampirik ilişki ile hesaplanmıştır:
Ak=68*Vs-0.6 (11.1)
burada Ak , spektral büyütme ve Vs eşdeğer kayma dalgası hızı olmaktadır. En büyük
spektral büyütme değerleri (11.1) bağıntısı esas alınarak değerlendirilmiş ve saha davranış
analizleri ile bulunan ortalama spektral ivmelerde olduğu gibi, en büyük spektral büyütme
değerlerindeki değişimler de haritalanmıştır.
Genelde mikrotremor ölçümlerinden elde edilen H/V oranlarının çok güvenilir
spektral büyütme değerleri vermediği kabul edilsede, bu değerler yine de zemin
büyütmesine göre mikrobölgelemeyi tamamlamak için hesaba katılabilir. Bu nedenle,
mikrotremor çalışmasından elde edilen sonuçlar (4. Bölüm), Gölcük bölgesinde yapılan
mikrotremor ölçümlerinin sayısının çok sınırlı olması nedeni ile, sadece Adapazarı
bölgesinde spektral büyütmelerin değişimini haritalamak için kullanılmıştır. Mikrotremor
ölçümlerinin sonuçlarının sadece karşılaştırma amaçları için çizilmesi nedeni ile, ölçüm
noktaları arasındaki açıklıkların etkileri ihmal edilerek, haritalama aşamalarında orijinal
ölçüm noktaları kullanılmıştır.

11.3.1 Adapazarı Bölgesi


Ortalama spektral ivmeler için saha davranış analizlerinden elde edilen sonuçlar ve eşdeğer
kayma dalgası hızları kullanılarak hesaplanan en büyük spektral büyütme değerleri
sırasıyla Şekil 11.11 ve Şekil 11.12’de gösterilmiştir. Mikrotremor ölçümlerinden elde
edilen H/V oranlarından hesaplanan en büyük spektral ivme değerleri ise Şekil 11.13’te
verilmiştir.

11.3.2 Gölcük Bölgesi


Ortalama spektral ivmeler için saha davranış analizlerinden elde edilen sonuçlar ve eşdeğer
kayma dalgası hızları kullanılarak hesaplanan en büyük spektral büyütme değerleri
sırasıyla Şekil 11.14 ve Şekil 11.15’te gösterilmiştir.

11.3.3 Yer Hareketine Göre Sismik Mikrobölgeleme


Yer hareketine göre son haritalama, saha davranış analizlerinden bulunan ortalama spektral
ivmeler ile eşdeğer kayma dalgası hızları kullanılarak hesaplanan en büyük spektral
büyütme değerleri arasında karşılaştırmalarla yapılabilir. Bu karşılaştırmayı yapabilmek
için iki yaklaşım ile elde edilen sonuçlar, her iki bölge için ardışık bir düzenle
gösterilmiştir.
Bu haritalardan görüleceği üzere, bazı benzerlikler ve farklılıklar mevcuttur. Zemin
profilleri ve zemin sınıflandırmaları incelendiğinde, saha davranış analizlerine dayanarak
bazı hücre noktalarında zemin büyütmelerinin göreceli olarak yüksek olduğu ve bazı hücre
noktalarında ise en büyük ivme değerlerinin çok düşük olduğu görülmektedir. Saha
davranış analizlerinde EERA veya SHAKE ile uygulamalarından bağımsız olarak, çökel
kalınlıklarına, tahmin edilen başlangıç kayma modüllrine ve kullanılan ivme zaman
kayıtlarına bağlı olarak bazen gerçek dışı yüksek spektral büyütme değerleri veya çok
düşük en büyük yer ivmesi değerleri elde edilebilmektedir. Diğer taraftan, daha ampirik
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-4
Ocak 2004

olmakla beraber, eşdeğer kayma dalgası hızları kullanılarak hesaplanan spektral


büyütmeler, zemin profilleri ile karşılaştırıldığında daha gerçekçi görünen, daha tutarlı
değerler verme eğilimindedir.
Saha davranış analizlerinden bulunan ortalama spektral ivmeler ve kayma dalgası
hızlarından elde edilen en büyük spektral büyütmeler arasında iki türlü karşılaştırma
yapmak olasıdır:
1. İlk seçenek, her iki parametre için elde edilen haritaların kullanılarak, üst üste düşen
bölgelerin CBS programı ile grafiksel olarak belirlenmesidir. Bu değerlendirme
yapılırken izlenecek işlemde, ve aynı zamanda her iki haritanında üç bölgeye ayrılması
nedeni ile, sonuçta elde edilecek haritada da üç bölgenin olması gereklidir. AGS bölgesi,
üst üste düşen AS ve AV veya AS ve BV veya BS ve AV bölgelerine karşı gelecektir. BGS
bölgesi, üst üste düşen AS ve CV veya CS ve AV veya BS ve BV bölgelerine karşı
gelecektir. CGS bölgesi, iki yaklaşımla elde edilen ve üst üste düşen BS ve CV veya CS ve
BV veya CS ve CV bölgelerine karşı gelecektir. Grafiksel değerlendirme yapmak için
izlenen yönteme bağlı olarak, sonuç haritası sadece keskin sınırlarla
oluşturulabilmektedir.
2. İkinci seçenek ise, bu değerlendirmeyi her hücre için yukarıdaki kriterlerin sayısal
olarak uygulanması yoluyla bu üç bölgeyi belirleyerek yapmak ve haritalamayı yeni
verilerle oluşturmaktır. Bu yaklaşımla elde edilen sonuç haritası Şekil 11.16’da
gösterilmiştir.
Daha kolay, hızlı, hatalara karşı daha az duyarlı olduğu ve yumuşak sınırları içerdiği
için, yer sarsıntısı bölgeleme haritasını elde etmek için ikinci seçeneğin uygulanmasına
karar verilmiş ve Şekil 11.16’da gösterilen harita elde edilmiştir.
Son bir adım olarak, yer sarsıntısı tahmini için oluşturulan harita, Şekil 11.17’de
gösterildiği gibi, Gölcük’ün jeoloji haritası ile karşılaştırılmıştır. Bu haritadan açıkca
görüldüğü üzere, alüvyonel çökellerin büyük bir bölümü beklendiği gibi yer sarsıntısı
haritasında yüksek şiddetli A bölgesinde kalmaktadır. Fakat, buradan bir başka önemli
gözlem de, “Gevşek ve hafif çimentolanmış Kumtaşları-Silttaşları-Kiltaşları ve
Çakıltaşları (Konglomeralar) içermektedir. Geçmişteki yoğun ayrışma ve yumuşama
nedeni ile formasyon çoğunlukla zemin gibi davranmaktadır. Formasyonun kalınlığı, 100
metre mertebesindedir.” (2. Bölüm) olarak tanımlanan Aslanbey Formasyonu’nun bazı
bölümlerinin de aynı zamanda A bölgesinde olduğudur. Bu örnek, farklı etkenlerden dolayı,
jeolojik formasyonlara göre yapılan bölgelemenin tek başına çok doğru olmayacağını
göstermektedir. Aslanbey formasyonu durumunda, büyük bir olasılıkla ayrışma ve
yumuşamadaki farklılıklar, mikrobölgeleme amaçları için aynı formasyonda farklı
bölgelerin tanımlanmasını gerektirecektir.
Yukarıda Gölcük bölgesi için açıklanan ikinci yaklaşım esas alınarak Adapazarı
bölgesi için elde edilen yer sarsıntısına göre sismik bölgeleme haritası Şekil 11.18’de
gösterilmiştir. Her ne kadar mikrotremor ölçümlerinden hesaplanan H/V oranlarına
dayanan en büyük spektral büyütmeler çok güvenilir kabul edilmesede, Adapazarı için
Şekil 11.13’te gösterilen yer sarsıntısına göre bölgeleme haritası ile uyumlu görünmektedir.
Bu durum, ortalama spektral ivmeler ve kayma dalgası hızlarından bulunan en büyük
spektral büyütmelerin, yer sarsıntısına göre bölgeleme haritalarında bölgeleme kriterleri
olarak kullanılması kararını desteklemektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-5
Ocak 2004

11.4. SIVILAŞMA OLASILIĞI


Sıvılaşma olasılığına göre mikrobölgeleme haritalarını oluşturmak için uygulanan yaklaşım,
El Kitabında (2B Bölümü) önerilen ve TAB (2003) tarafından tavsiye edilen Youd vd.
(2001) ve Iwasaki vd. (1982) tarafından geliştirilmiş yöntemleri esas almaktadır. Önerilen
yaklaşımın uygulanabilirliğini göstermek amacı ile, Adapazarı bölgesi için sıvılaşma
olasılığına göre mikrobölgeleme haritası oluşturulmuştur.
Sıvılaşmanın tetiklenme olasılıklarına göre daha rafine ve detaylı analizler, 7.
Bölüm’de sunulmuştur. Aynı bölüm altında eldeki sondaj bilgileri kullanılarak iki örnek
uygulama bölgesi için sıvılaşma olasılığı değerlendirilmiştir.
Bu bölümde uygulanan yaklaşımda, Adapazarı bölgesindeki her temsili sondaj için
güvenlik sayıları Youd vd. (2001) tarafından önerilen yönteme göre belirlenmiştir. Bu
yaklaşımın ayrıntıları detaylı olarak Ansal vd. (2001) tarafından yapılan çalışmada
açıklanmış olmakla beraber, burada güvenlik sayılarının derinlikle değişimini belirlemek
için izlenen temel adımları gözden geçirmek uygun olacaktır.
1. Adım CSR, Seed ve Idriss (1971) çalışmasından hesaplanmaktadır:
τ av a σ
CSR = = 0.65 max v' rd
σv '
g σv (11.2)

burada amax = yüzeydeki en büyük yatay ivme


g = yer çekimi ivmesi
σv = toplam düşey jeolojik yük
σ′v = efektif düşey jeolojik yük
rd = gerilme azaltma katsayısı
olmakta, ortalama rd değerleri aşağıdaki bağıntıdan (Youd vd., 2001) hesaplanmaktadır:

(1.00 − 0.4113z 0.5 + 0.04052 z + 0.001753z1.5 )


rd = (11.3)
(1.00 − 0.4177 z 0.5 + 0.05729 z − 0.006205z1.5 + 0.001210 z 2 )
Bu bağıntıda, z, zemin yüzeyinden derinliğin metre biriminde gösterimidir.
2. Adım Düzeltilmiş N1, 60 değerleri aşağıdaki gibi hesaplanmakta,

N1, 60 = NC N C R C S C B C E
(11.4)
burada, N = ölçülen standart penetrasyon direnci,
CN = N değerini ortak bir referans olarak alınan efektif jelojik gerilmeye
göre normalize etmek için bir katsayı,
CR = tij boyu düzeltmesi,
CS = standart olmayan numune alıcılar için düzeltme,
CB = kuyu çapı düzeltmesi,
CE = tokmak enerji oranı için düzeltme.
olmaktadır. CN ise Kayen vd. (1992)’den hesaplanmakta ve en yüksek 1.7 değerini
almaktadır:
2 .2
CN = (11.5)
(1.2 + σ 'v / Pa )
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-6
Ocak 2004

Türkiye’deki ortalama sondaj açma tecrübesi dikkate alınarak, CE=0.5, CB=1,


CS=1.1 kabulleri yapılmıştır. CR , her sondaj noktasında derinliğe göre Youd vd. (2001)
tarafından önerildiği şekilde düzeltilmiştir (d<3 m için CR =0.75, d=3-4m için CR =0.8,
d=4-6m için CR =0.85, d=6-10m için CR =0.95, d=10-30m için CR =1).
3. Adım Önerilen yöntem ince dane oranının etkisini hesaba katmak için daha ileri bir
düzeltme önermekle beraber, yeterli bilgi olmadığı için bu düzeltme bu çalışmada
uygulanmamıştır. Fakat, ince daneler için düzeltmenin gelecekteki mikrobölgeleme
çalışmalarında uygulanması şiddetle tavsiye edilmektedir. Bu nedenle, bütün sıvılaşabilir
zemin tabakaları için ince dane oranının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
4. Adım Sonuçta elde edilen N1,60 değerleri, ince dane oranı %5 veya daha az olan durum
için Seed vd. (1985)’nin önerdiği düzeltilmiş eğriler ile beraber kullanılarak, sıvılaşma
direnci CRR’ın değerlendirmesi Youd vd. (2001) tarafından verilen eğrinin denklemi ile
yapılmaktadır.

1 N 50 1
CRR7.5 = + 1, 60 + − (11.6)
34 − N1,60 135 (10 N1, 60 + 45) 200
2

5. Adım (11.6) bağıntısı sadece 7.5 büyüklüğündeki depremler için geçerli olduğundan,
diğer deprem büyüklüklerine geçebilmek için deprem büyüklüğü katsayısı MSF
uygulanarak güvenlik sayısı aşağıdaki gibi hesaplanır:

FS = (CRR7.5 / CSR ) MSF (11.7)


Burada MSF, Youd vd. (2001) tarafından önerilen aralık değerlerine göre seçilir.
Adapazarı çalışması için MSF değeri 1 olarak alınmıştır.
Güvenlik sayıları, sondaj derinliği boyunca sıvılaşabilen bütün zemin tabakaları için
SPT-N vuruş sayılarına göre, 6. bölümde detaylı olarak açıklanan zemin davranış
analizlerinden elde edilen zemin yüzeyindeki en büyük ivmeler kullanılarak belirlenir. Her
sondaj için sıvılaşma potansiyeli, Iwasaki vd. (1982) tarafından önerilen işlemle derinlikle
değişen güvenlik sayıları kullanılarak bulunur.
Iwasaki vd. (1982) herhangi bir sahadaki olası bir sıvılaşmanın şiddetini, sıvılaşma
potansiyeli indisi, PL, isimli bir parametre ile sayısal olarak aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

PL = ∫ F ( z ) w( z )dz (11.8)

Burada z, metre biriminde yeraltı suyu seviyesinin altındaki derinlik; F(z) sıvılaşma direnci
faktörü FL’nin bir fonksiyonu olarak F(z)=1- FL’ye eşit, ancak FL>1.0 durumunda F(z)=0;
ve w(z)=10-0.5z. (6.36) bağıntısı 0 ve 100 arasında değişen PL değerleri vermektedir.
Iwasaki vd. (1982) tarafından bildirilen sonuçlara dayanarak ve Mikrobölgeleme El
Kitabı ve TAB (2003) ile uyumlu olarak, sıvılaşma potansiyeli indisine göre üç bölge (A,
B ve C) tanımlanmıştır. A bölgesi, sıvılaşma potansiyeli indisinin PL>15 olduğu alanlar, B
bölgesi sıvılaşma potansiyeli indisinin 5>PL>15 olduğu orta bölge ve C bölgesi ise
sıvılaşma potansiyeli indisinin PL<5 olduğu en güvenli bölgedir. Bu yaklaşımla Adapazarı
bölgesi için elde edilen sıvılaşma olasılığına göre mikrobölgeleme haritası Şekil 11.19’da
verilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-7
Ocak 2004

11.5. YAMAÇ KAYMASI TEHLİKESİ


Adapazarı ve Gölcük bölgeleri için yamaç kayması tehlikesine göre bölgeleme, 8.
Bölüm’de detaylı olarak açıklandığı üzere KoeriSlope programı kullanılarak yapılmış ve
Şekil 11.20 ve 11.21’de gösterilmiştir. Mikrobölgeleme El Kitabı (2B Bölümü) ile uyumlu
olarak, güvenlik faktörlerine göre tanımlanan üç bölge (A, B ve C) bölgeleme yapılmıştır.
A bölgesi, yamaç kayması tehlikesi olasılığının yüksek ve güvenlik sayısının 1’den küçük
olduğu bölge, B bölgesi, yamaç kayması tehlikesi olasılığının orta derecede ve güvenlik
sayısının 1 ve 2 arasında olduğu bölge, C bölgesi ise güvenlik sayısının 2’den büyük ve
yamaç kayması tehlikesi olasılığının en az olduğu, en güvenli bölgedir. Haritalardan
gözlenebileceği ve beklendiği üzere, yamaç kayması tehlikesi Adapazarı için ihmal
edilebilir olmakla beraber, Gölcük bölgesindeki bazı noktalarda dikkate alınmalıdır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11

Şekil 11.1. Adapazarı bölgesindeki jeolojik birimler. Şekil 11.2. Adapazarı’nda yükseklik değişimi.
Ocak 2004
Sayfa 11-8
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-9
Ocak 2004

Şekil 11.1. Adapazarı için Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre zemin sınıflandırması
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-10
Ocak 2004

NEHRP

Şekil 11.2. Adapazarı için NEHRP’a göre zemin sınıflandırması


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-11
Ocak 2004

Eşdeğer Kayma
Dalgası Hızı

Şekil 11.3. Adapazarı için eşdeğer kayma dalgası hızına göre zemin sınıflandırması
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-12
Ocak 2004

Alüvyon
Dolgu
Aslanbey Formasyonu
Pazarcık Formasyonu

Şekil 11.4. Gölcük bölgesindeki jeolojik birimler

Şekil 11.5. Gölcük’teki yükseklik değişimi


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11

Şekil 11.6. Gölcük için Türk Deprem Yönetmeliği’ne göre zemin sınıflandırması.
Ocak 2004
Sayfa 11-13
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-14
Ocak 2004

Şekil 11.7. Gölcük için NEHRP’a göre zemin sınıflandırması


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11
Ocak 2004
Sayfa 11-15

Şekil 11.8. Gölcük için eşdeğer kayma dalgası hızına göre zemin sınıflandırması
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-16
Ocak 2004

Şekil 11.9. Adapazarı’nda zemin davranış analizleri ile hesaplanan ortalama spektral
ivmelerin değişimi
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-17
Ocak 2004

Şekil 11.10. Adapazarı’nda eşdeğer kayma dalgası hızından hesaplanan spektral büyütme
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-18
Ocak 2004

Şekil 11.11. Adapazarı’nda mikrotremor H/V oranlarından hesaplanan spektral büyütme


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11

Şekil 11.12. Gölcük’te zemin davranış analizleri ile hesaplanan ortalama spektral ivmelerin değişimi
Ocak 2004
Sayfa 11-19
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11

Şekil 11.13. Gölcük’te eşdeğer kayma dalgası hızından hesaplanan spektral büyütme
Ocak 2004
Sayfa 11-20
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11

Şekil 11.14. Gölcük için yer sarsıntısına göre bölgeleme haritası. Her hücre için üst üste düşen bölgeler, zemin davranış
analizlerinden elde edilen ortalama spektral ivme haritası ve eşdeğer kayma dalgası hızından hesaplanan spektral büyütme
Ocak 2004
Sayfa 11-21

haritasından belirlenmiştir
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11

Şekil 11.15. Gölcük’te yer hareketi haritasının jeolojik formasyonlarla karşılaştırılması


Ocak 2004
Sayfa 11-22
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-23
Ocak 2004

Şekil 11.16. Adapazarı için yer sarsıntısına göre bölgeleme haritası. Her hücre için üst üste düşen
bölgeler, zemin davranış analizlerinden elde edilen ortalama spektral ivme haritası ve eşdeğer
kayma dalgası hızından hesaplanan spektral büyütme haritasından belirlenmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-24
Ocak 2004

Şekil 11.17. Adapazarı’nda sıvılaşma olasılığının değişimi


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-25
Ocak 2004

YAMAC KAYMASI
TEHLİKESİNE GÖRE
BÖLGELEME

Şekil 11.18. Adapazarı’nda yamac kayması tehlikesinin değişimi


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 11 Sayfa 11-26
Ocak 2004

Şekil 11.19. Gölcük’te yamaç kayması tehlikesinin değişimi


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 12 Sayfa 12-1
Ocak 2004

12. KAYNAKLAR
Abeki, A., Matsuda, I., Enomoto, T., Shigyo, V., Watanabe, K., Tanzawa, Y. & Nakajima, Y.
(1995) “A Study of Seismic Microzonation Based on the Dynamic Characteristics of Subsurface
Ground Conditions”, Proc. 5th International Conference on Seismic Zonation, Nice, France,
(3):2187-2194.
AFPS (1995) “Guidelines for Seismic Microzonation Studies”, French Association for Earthquake
Engineering, 18 pp.
Aki, K. (1957) “Space and time spectra of stationary stochastic waves with special reference to
micro-tremors”, Bull. Earthquake Res. Inst., Tokyo Univ. 35, 415-457.
Akyuz, H. S., A. Barka, E. Altunel, R. Hartleb, G. Sunal (2000), “Field Observations and Slip
Distribution of the November 12, 1999 Duzce Earthquake (M=7.1), Bolu-Turkey”, The 1999
Izmit and Duzce Earthquakes: Preliminary Results, A. Barka, O. Kozacı, S. Akyüz and E.
Altunel, Istanbul Tech. Un. Press, Istanbul, pp. 61-70.
Ambraseys, N. N. and C. F. Finkel, (1991), “Long-term seismicity of Istanbul and of the Marmara
Sea region”, Terra Nova, 3, pp: 527-539.
Andrews, D. C. A. and Martin, G. R. (2000): “Criteria for Liquefaction of Silty Soils.” 12th
World Conference on Earthquake Engineering, Proceedings, Auckland, New Zealand
Andrus, R. D. (1994). "In situ characterization of gravelly soils that liquefied in the 1983 Borah
Peak Earthquake." Ph.D. Dissertation, University of Texas at Austin
Ansal, A., Çetin, K.Ö., Demirbaş, E., Elmas, M., Erdik, M., Fäh, D., Giardini, D., Köksal, D., Laue,
J., Lestuzzı,P., Önalp, A., Siyahi, B., Sprıngman, S., Studer, J., (2002a) Report of the Meetıng
On Concepts for Analyses and Interpretatıon of Results ın DRM-MERM Project by Research
Task Group, Project Place Web Site
Ansal, A., Erdik, M., Kurtulus, A., Erken, A., Sesetyan, K., Siyahi, B. (2002b) Project MERM
Microzonation for Earthquake Risk Mitigation, “Part E. State-of-the Art Report Review of
Current Literature on Seismic Microzonation”, Kandilli Observatory and Earthquake Research
Institute, Bogaziçi University, Istanbul, Turkey
Ansal, A., Balamir, M., Bakır, S., Buchheister, J., Christen, A., Çetin, K.Ö., Demirbaş, E., Durgun.
M., M., Erdik, M., Fäh, D., Giardini, D., Gülkan, P., Hammer, J., Köksal, D., Krimgold, F.,
Laue, J., Lestuzzi,P., Önalp, A., Siyahi, B., Sprıngman, S., Studer, J., Yasuda, S. (2003) Report
of the Synthesis Meeting for the Research and Manual Task Groups in DRM-MERM Project by
Research and Manual Task Groups, Project Place Web Site
Ansal,A.M., Şengezer,B.S., İyisan,R. & Gençoğlu,S. (1993) “The Damage Distribution in March
13, 1992 Earthquake and Effects of Geotechnical Factors”, Soil Dynamics and Geotechnical
Earthquake Engineering, Ed.P.Seco e Pinto, Balkema, 413-434.
Athanasopoulus, G.A., Pelekis, P.C. & Leonidou, E.A. (1999).”Effects of Surface Topography on
Seismic Ground Response in the Egion (Greece) 15 June 1995 Earthquake”, Soil Dynamics and
Earthquake Engineering, (18):135-149.
Bakır, B.S., H. Sucuoğlu, and T. Yılmaz (2002). “An Overview of Local Site Effects and the
Associated Building Damage in Adapazarı during the 17 August 1999 İzmit Earthquake”,
Bulletin of the Seismological Society of America, Vol.92, No.1, pp.509-526.
Bard, P.-Y. (1994) “Effects of Surface Geology on Ground Motion: Recent Results and Remaining
Issues”, Proc. 10th ECEE, Vienna, Austria, (1):305-323.
Barka A. A. and K. Kadinsky-Cade, (1988), “Strike-Slip Fault Geometry in Turkey and its
influence on earthquake activity”, Tectonics, Vol. 7, No. 3, pp: 663-684.
Barka, A. A., (1992), “The NAFZ”, Annales Tectonicae, Special issue, Supplement to volume VI,
pp: 164-195.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 12 Sayfa 12-2
Ocak 2004

Boore, D. M., W. B. Joyner, T. E. Fumal (1997), “Equations for Estimating Horizontal Response
Spectra and Peak Acceleration from Western North American Earthquakes: A Summary of
Recent Work”, Seismological Research Letters, Vol. 68, No. 1, pp. 128-153.
Borcherdt, R.D. (1994) “Estimates of Site Dependent Response Spectra for Design (Methodology
and Justification)”, Earthquake Spectra, (10)4:617-653.
Bray, J.D. et al. (2000) “Damage Patterns and Foundation Performance in Adapazarı” Earthquake
Spectra, Supllement A to Vol. 16, 1999 Kocaeli, Turkey Earthquake Reconnaissance Reort, pp.
163-189
Building Seismic Safety Council (BSSC), 2001, “NEHRP (National Earthquake Hazards Reduction
Program) Recommended Provisions for Seismic Regulations for new buildings and other
structures”, 2000 Edition, Part1: Provisions (FEMA 368), Chapter 4, BSSC Washington, D.C.
Campbell, K. W. (1997), “Empirical Near-Source Attenuation Relationships for Horizontal and
Vertical Components of Peak Ground Acceleration, Peak Ground Velocity, and Pseudo-
Absolute Acceleration Response Spectra”, Seismological Research Letters, 68,
January/February.
Çetin, K. O. and Seed, R. B. (2001a). "Nonlinear Shear Mass Participation Factor (rd) for Cyclic
Shear Stress Ratio Evaluation.", Submitted to the Journal of Geotechnical and
Geoenvironmental Engineering.
Çetin, K. O. and Seed, R. B. (2001b). "Nonlinear Shear Mass Participation Factor (Rd) for Cyclic
Shear Stress Ratio Evaluation", Research Report No. UCB/GT-2000/08, University of
California, Berkeley.
Çetin, K. O., Seed, R. B., Der Kiureghian, A., Tokimatsu, K., Harder, L. F., and Kayen, R. E.
(2000). "SPT-Based Probabilistic and Deterministic Assessment of Seismic Soil Liquefaction
Initiation Hazard", Research Report No. 2000/05, Pacific Earthquake Engineering Research
Center.
Chavez-Garcia, F.J., Cuenca, J. & Sanchez-Sesma, F.J. (1996) “Site Effects in Mexico City Urban
Zone. A Complementary Study”, Soil Dynamics and Earthquake Engineering, (15):141-146.
Chin-Hsiung, L., Jeng-Yaw, H. & Tzay-Chyn, S. (1998) “Observed Variation of Earthquake
Motion across a Basin-Taipei City”, Earthquake Spectra, (14)1:115-134.
Deodatis, G. (1996), “Non-stationary Stochastic Vector Processes: Seismic Ground Motion
Applications”, Probabilistic Engineering Mechanics 11, pp.145-168.
DIN 4094 Beiblatt 1; Baugrund; Erkundung durch Sondierung; Anwendungshilfen, Erklärungen,
Ausgabe:1990-12
Erdik et al. (2002), “Earthquake Risk Assessment for the Istanbul Metropolitan Area”, Report
prepared by B. U. Kandilli Obs. And Earthquake Research Ins., Dept. of Earthquake
Engineering.
Evans, M. D. (1987). "Undrained Cyclic Triaxial Testing of Gravels: The Effect of Membrane
Compliance." Ph.D. Thesis, University of California, Berkeley
Faccioli, E. (1991) Seismic Amplification in the Presence of Geological and Topographic
Irregularities”, Proc. 2nd International Conference on Recent Advances in Geotechnical
Earthquake Engineering, St. Louis, Missouri, State-of-art paper, 1779-1797.
Fäh, D., Christen, A., Gülerce, Ü., Greifenhagen, C., Single-station ambient vibration
measurements and interpretation for the cities of Adapazarı and Gölcük, Turkey 16.1.2003
report provided to the DRM-MERM project
Fäh, D., Kind, F. & Giardini, D. (2001) “A theoretical investigation of average H/V ratios”,
Geophysical Journal Int., 145, 535-549.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 12 Sayfa 12-3
Ocak 2004

Fäh, D., Kind, F. & Giardini, D. (2001) “Inversion of local S-wave velocity structures from average
H/V ratios, and their use for the estimation of site-effects”, Journal of Seismology, in press.
Fäh, D., Rüttener, E., Noack, T. & Kruspan, P. (1997) “Microzonation of the City of Basel”,
Journal of Seismology, (1):87-102.
Field, E.H. & Hough, S.E. (1997) “The Variability of PSV Response Spectra across a Dense Array
Deployed during the Northridge Aftershock Sequence”, Earthquake Spectra, 13(2):243-257.
Finn, W. D. L., Ledbetter, R. H., and Wu, G. (1994) “Liquefaction in Silty Soils: Design and
Analysis.” Ground Failures under Seismic Conditions, Geotechnical Special Publication 44,
ASCE, New York, pp. 51-76.
Frankel, A., C. Mueller, T. Barnhard, D. Perkins, E. V. Leyendecker, N. Dickman, S. Hanson and
M. Hopper (1996), “National Seismic Hazard Maps: Documentation June 1996”, Open File
Report 96-532, U. S. Geological Survey, Denver , Colorado.
Frankel, A.D., Mueller, C.S., Barnhard, T.P., Leyendecker, E.V., Wesson, R.L., Harmsen, S.C.,
Klein, F.W., Perkins, D.M., Dickman, N.C., Hanson, S.L. & Hopper, M.G. (2000) “USGS
National Seismic Hazard Maps”, Earthquake Spectra, (16)1:1-15
Gazetas,G., Dakoulas, P. & Papageorgiou, A. (1990) “Local Soil and Source-Mechanism Effects in
the 1986 Kalamata (Greece) Earthquake” Earthquake Engineering and Structural Dynamics,
(19):431-453
Geyskens, P., Der Kiureghian, A., Monteiro, P. (1993), "Bayesian Updating of Model Parameters",
Structural Engineering Mechanics and Materials Report No. UCB/SEMM-93/06, University of
California at Berkeley
Gueguen, P., Chatelain, J-L., Guillier, B., Yepes, H. & Egred, J. (1998) “Site Effect and Damage
Distribution in Pujili (Ecuador) after the 28 March 1996 Earthquake”, Soil Dynamics and
Earthquake Engineering, (17), 329-334.
Gülkan, P., A. Yakut, H. Sucuoğlu, M.S. Yücemen, and E. Çıtıpıtıoğlu, "A Damage Assessment
Form for Engineered Buildings in Turkey,” Earthquake Engineering Research Center Report No.
95-01, Middle East Technical University, December, 1994 (in Turkish).
Gülkan, P., and A. Yakut, "An Expert System for Reinforced Concrete Structural Damage
Quantification," in Mete A. Sozen Symposium-A Tribute from His Students, Edited by J.K.
Wight and M.E. Kreger, ACI Special Publication No. SP-162, 1996, pp.53-71.
Gülkan, P., and M.A. Sozen, “Procedure for Determining Seismic Vulnerability of Building
Structures,” ACI Structural Journal, 96, 3, May, 1999, pp. 336-342.
Harder, L. F. (1988). "Use of Penetration Tests to Determine the Cyclic Loading Resistance of
Gravelly Soils During Earthquake Shaking." Ph.D. Thesis, University of California, Berkeley.
Hartzell, S., Carver, D. & Williams, R.A. (2001) “Site Response, Shallow Shear-Wave Velocity
and Damage in Los Gatos, California, from the 1989 Loma Prieta Earthquake”, BSSA,
(91)3:468-478.
Hartzell, S., Cranswick, E, Frankel, A., Carver, D. & Meremonte, M. (1997a) “Variability of Site
Response in the Los Angeles Urban Area”, BSSA, (87)6:1377-1400.
Hartzell, S., Harmsen, S., Frankel, A., Carver, D., Cranswick, E. Meremonte, M. & Michael,J.
(1997b) “First-Generation Site-Response Maps for the Los Angeles Region Based on
Earthquake Ground Motions”, BSSA, (88)2:463-472.
Horike, M. (1985) “Inversion of phase velocity of long-period microtremors to the S-wave-velocity
structure down to the basement in urbanized areas”, J. Phys. Earth 33, 59-96.
Hynes, M. E. (1988). "Pore Pressure Generation Characteristics of Gravel under Undrained
Loading." Ph.D. Thesis, University of California, Berkeley
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 12 Sayfa 12-4
Ocak 2004

Idriss, I. M. (2000), "Personal Communication"


Idriss, I. M., Sun, J. I., (1992), "Users Manual for SHAKE91, A Computer Program for Conducting
Equivalent Linear Seismic Response Analyses of Horizontally Layered Soil Deposits, Program
Modified Based on the Original SHAKE Program Published in December 1972, by Schnabel,
Lysmer and Seed, August.
Ishibashi, I. and X. Zhang (1993). Unified Dynamic Shear Moduli and Damping Ratios of Sand
and Clay. Soils and Foundations, 33, 182-191
Iwasaki, T., Tokida, K., Tatsuoka, F., Watanabe, S., Yasuda, S., & Sato, H. (1982) “Microzonation
of Soil Liquefaction Potential Using Simplified Methods”, Proc. 3rd Int. Conf. On
Microzonation, Seattle, 3:1319-1330
Kawase, H. (1998) “The Cause of the Damage Belt in Kobe: ‘The Basin Edge Effect’, Constructive
Interference of the Direct S-Wave with the Basin-induced Diffracted/Rayleigh Waves”,
Seismological Research Letters, (67):25-34.
Kind, F. (2002) “Development of microzonation methods: application to Basle, Switzerland”, PhD
the-sis No.14548, Swiss Federal Institute of Technology, Zurich.
Kishida, H. (1966), "Damage to Reinforced Concrete Buildings in Niigata City with Special
Reference to Foundation Engineering", Soils and Foundations, Vol. VII, No. 1.
Koizumi, Y (1966), "Change in Density of Sand Subsoil caused by the Niigata Earthquake", Soils
and Foundations, Vol. VIII, No. 2, pp. 38-44.
Komazawa,M., Morikawa,H., Nakamura,K., Akamatsu,J., Nishimura,K., Sawada, S., Erken,A., &
Onalp, A.(2002) “Bedrock structure in Adapazarı, Turkey—a possible cause of severe damage
by the 1999 Kocaeli earthquake” Soil Dynamics and Eartquake Engineering, (22):829-836
Kudo, K., Kanno, T., Okada, H., Özel, O., Erdik, M., Sasatani, T. Higashi, S, Takahashi, M.,
Yoshida, K. (2002) “Site-specific issues for strong ground motions during the Kocaeli, Turkey,
earthquake of 17 August 1999, as inferred from array observations of microtremors and
aftershocks”, Bull. Seism. Soc. Am. 92, 448-465.
Lachet, C. & Bard, P.-Y. (1994) “Numerical and Theoretical Investigations on the Possibilities and
Limitations of Nakamura's Technique”, J. Phys. Earth, 42, 377-397.
Lachet, C., Hatzfeld, D., Bard, P.Y., Theodulidis, N., Papaioannou, C. & Savvaidis, A. (1996) “Site
Effects and Microzonation in the City of Thessaloniki-Comparison of Different Approaches”,
BSSA, (86)6:1692-1703.
Le Pichon, X, A.M.C. Sengör, E. Demirbag, C. Rangin, C. Imren, R. Armijo, N. Görür, N. Çagatay,
B. Mercier de Lepinay, B. Meyer, R. Saatçilar and B. Tok ,(2001), “The Active Main Marmara
Fault”, Earth and Planetary Science Letters, Vol. 192 (4) pp. 595-616.
Lermo, J. & Chavez-Garcia, J. (1994) “Are Microtremors Useful in Site Response Evaluation?”,
Bull. Seism. Soc. Am. 84, 1350-1364.
Leyendecker, E.V., Hunt, R.J., Frankel, A.D. & Rukstales, K.S. (2000) “Development of
Maximum Considered Earthquake Ground Motion Maps”, Earthquake Spectra, (16)1:21-40
Liao, S. S. C., Lum, K. Y. (1998), "Statistical Analysis and Application of the Magnitude Scaling
Factor in Liquefaction Analysis", Geotechnical Earthquake Engineering and Soil Dynamics III,
Vol. 1, 410-421.
Liao, S. S. C., Veneziano, D., Whitman, R.V. (1988), "Regression Models for Evaluating
Liquefaction Probability", Journal of Geotechnical Engineering, ASCE, Vol. 114, No. 4, pp.
389-409.
Lungu, D., Aldea, A., Cornea, T. & Arion, C. (2000) “Seismic Microzonation of the City of
Bucharest”, 6th International Conference on Seismic Zonation, California, USA.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 12 Sayfa 12-5
Ocak 2004

Midorikawa, S. (1987), Prediction of Isoseismal Map in the Kanto Plain due to Hypothetical
Earthquake, Journal of Structural Eng. 33B, 43-48.
Ministry of Public Works and Settlement, Government of Republic Turkey 2.9.1997 Official
Gazette No. 23098, “Specification for Structures to be Built in Disaster Areas” Part III –
Earthquake Disaster Prevention (Chapter 5 through Chapter 13) English Translation, Chapter 12,
Kandilli Observatory and Earthquake Research Institute
Marcellini, A., Bard, P.Y., Iannaccone, G., Meneroud, J.P., Mouroux, P., Romeo, R.W., Silvestri,
F., Duval, A.M., Martin, C. & Tento, A. (1995b). The Benevento Seismic Risk Project. II- The
microzonation”, Proc. 5th International Conference on Seismic Zonation, Nice, France, (1):810-
817.
Nakamura, Y. (1989) “A Method for Dynamic Characteristics Estimation of Subsurface using
Micro-tremor on the Ground Surface”, QR of RTRI, 30, 25-33.
National Earthquake Hazard Reduction Program (NEHRP) (1997) Recommended Provisions for
Seismic Regulations for New Buildings and Other Structures, FEMA 302/303.
NCEER (1997), "Proceedings of the NCEER Workshop on Evaluation of Liquefaction Resistance
of Soils", Edited by Youd, T. L., Idriss, I. M., Technical Report No. NCEER-97-0022,
December 31, 1997.
NEHRP (1997), Recommended Provisions For Seismic Regulations For New Buildings and Other
Structures, FEMA-303, Prepared by the Building Seismic Safety Council for the Federal
Emergency Management Agency, Washington, DC.
Ohsaki, Y. (1966), "Niigata Earthquakes, 1964, Building Damage and Soil Conditions", Soils and
Foundations, Vol. 6, No. 2, pp. 14-37.
Ohta, Y. and N. Goto (1978). Empirical Shear Wave Velocity Equations in Terms of Characteristic
Soil Indexes. Earthq. Engng. Struct.Dynam., 6,167-187.
Ozbey C. (2001), “Empirical Peak Horizontal Acceleration Attenuation Relationship for
Northwestern Turkey”, M.Sc. Thesis, KOERI, Bogazici University.
Panza, G.F. & Suhadolc, P. (1987) “Complete strong motion synthetics”, In: Seismic strong motion
synthetics, B.A. Bolt (Ed.), Academic Press, Computational Techniques, 4, 153-204.
Panza, G.F. (1985) “Synthetic seismograms: The Rayleigh waves modal summation”, J.
Geophysics, 58, 125-145.
Papageorgiou, A., B.Halldorsson and G.Dong (2000), “Target Acceleration Spectra Compatible
Time Histories”, University of Buffalo, Dept. of Civil, Structural and Environmental Engrg.,
NY.
Park, Y.J., and A.H.-S. Ang, “Mechanistic Seismic Damage Model for Reinforced Concrete,” J. Str.
Eng., ASCE, 111, 4, April, 1985, pp. 722-739.
Parsons, T., S. Toda, R. S. Stein, A. Barka and J. H. Dieterich, “Heightened odds of large
earthquakes near Istanbul: An interaction-based probability calculation”, Science, 288, pp. 661-
665, 2000.
Prinz, H., 1997, “Abriss der Ingenieurgeologie mit Grundlagen der Boden- und Felsmechanik, des
Erd-, Grund- und Tunnelbaus sowie der Abfalldeponien”, 3. Aufl, Ferdinand Enke Verlag,
Stuttgart, Germany
Procedure for the Classification of hypothetical borings according to the National Earthquake
Hazards Reduction Program (NEHRP)
Rathje, E. et al (2000) “Ground Motions and Site Effects” Earthquake Spectra, Supllement A to
Vol. 16, 1999 Kocaeli, Turkey Earthquake Reconnaissance Reort, pp. 65-96
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 12 Sayfa 12-6
Ocak 2004

Riemer, M. F., Seed, R. B., and Sadek, S. (1993). “The SRS/RFT Soil Evaluation Testing
Program.” University of California, Berkeley Geotechnical Report No. UCB/GT-93/01
Sakarya University (1998). Geology and Geomorphology of Adapazarı, Report No. 1 (in Turkish).
Saroğlu, F., O. Emre and I. Kuscu (1992), “Active Fault Map of Turkey”, Mineral Res. Explor. Inst.
Turkey.
Satoh, T., Kawase, H., Iwata, T. Higaski, S., Sato, T., Irikura, K. & Huang, H. C. (2001) “S-wave
velocity structure of Taichung basin, Taiwan estimated from array and single-station records of
microtremors”, Bull. Seism. Soc. Am. 91, 1267-1282.
Seed, H. B., Idriss, I. M. (1971), “Simplified Procedure for Evaluating Soil Liquefaction Potential”,
Journal of the Soil Mechanics and Foundations Division, ASCE, Vol. 97, No SM9, Proc. Paper
8371, September 1971, pp. 1249-1273.
Seed, H. B., Tokimatsu, K., Harder, L. F., and Chung, R. M. (1985). "Influence of SPT Procedures
in soil liquefaction resistance evaluations." Journal of Geotechnical Engineering, ASCE,
111(12), 1425-1445.
Seed, H. B., Tokimatsu, K., Harder, L. F., Chung, R. M. (1984), "The Influence of SPT Procedures
in Soil Liquefaction Resistance Evaluations", Earthquake Engineering Research Center Report
No. UCB/EERC-84/15, University of California at Berkeley, October, 1984.
Seed, R. B., Cetin, K. O., Der Kiureghian, A., Tokimatsu, K., Harder, L. F. Jr., and Kayen, R. E.
(2001) “SPT-Based Probabilistic and Deterministic Assessment of Seismic Soil Liquefaction
Potential.” Submitted to the ASCE Journal of Geotechnical and Geoenvironmental Engineering.
Shiga, T., A. Shibata, and T. Takahashi, “Earthquake Damage and Wall Index of Reinforced
Concrete Buildings,” Proceedings of the Tohuku District Symposium, Architectural Institute of
Japan, No. 12, Dec., 1968, pp. 29-32 (in Japanese).
Steimen, S., Fäh, D., Kind, F., Schmid, C. & D. Giardini (2003) “Identifying 2D resonance in
microtremor wave fields”, Bull. Seism. Soc. Am., in press.
Straub, C., H.-G. Kahle, and C. Schindler, (1997), “GPS and Geologic Estimates of the Tectonic
Activity in the Marmara Sea region, NW Anatolia”, Journal of Geophysical Research, Vol. 102,
No. B12, pp: 27,587-27,601, Dec. 10.
TAB Technical Advisory Board (2003) Report of Technical Advisory Board, Zurich, Switzerland,
Project Place Web Site
Technical Committee for Earthquake Geotechnical Engineering, TC4, ISSMGE (1999) “Manual
for Zonation on Seismic Geotechnical Hazards”, The Japanese Geotechnical Society.
Toprak, S., Holzer, T. L., Bennett, M. J., Tinsley, J. C. (1999), "CPT- and SPT-based Probabilistic
Assessment of Liquefaction Potential, Proceedings of Seventh U.S.-Japan Workshop on
Earthquake Resistant Design of Lifeline Facilities and Countermeasures Against Liquefaction.
Toprak, S., Holzer, T. L., Bennett, M. J., Tinsley, J. C. (1999), "CPT- and SPT-based Probabilistic
Assessment of Liquefaction Potential, Proceedings of Seventh U.S.-Japan Workshop on
Earthquake Resistant Design of Lifeline Facilities and Countermeasures Against Liquefaction.
Vucetic, M and R. Dobry (1991). “Effect of soil plasticity on cyclic response”, Journal of
Geotechnical Engineering, ASCE, Vol.117, No.1, pp.89-107
Weichert, D. H. (1980), “Estimation of the Earthquake Recurrence Parameters for Unequal
Observation Periods for Different Magnitudes”, Bull. Seism. Soc. Am., 70, pp. 1337-1346.
WGCEP94 (1995), “Seismic Hazards in Southern California: Probable Earthquakes, 1994 to 2024”,
Bull. Seism. Soc. Am. Vol. 85, pp. 379-439.
Wills, C.J. & Silva, W. (1998) “Shear Wave Velocity Characteristics of Geologic Units in
California”, Earthquake Spectra, (14)3:533-566.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Bölüm 12 Sayfa 12-7
Ocak 2004

Wills, C.J., Peterson, M., Bryant, W.A., Reichle, M., Saucedo, G.J., Tan, S., Taylor, G. & Treiman,
J. (2000) “A Site Conditions Map for California based on Geology and Shear Wave Velocity”,
BSSA, (90)6B:S187-S208.
Yaltirak, C.(2002), Tectonic evolution of Marmara Sea and its surroundings, Marine Geology,
pp.1-37
Yamanaka, H., Kato, M., Hashimoto, M., Gulerce, U., Iyisan, R., Ansal, A. (2002) “Microtremor
and earthquake observations in Adapazarı and Duzce, Turkey, for estimation of site
amplifications”, Japanese Ministry of Education, Science, Sports and Culture, Grant
No.11694134, Proceedings “Assessment of seismic local-site effects at plural test sites, March
2002, 129-145.
Yamanaka, H., Takemura, M., Ishida, H. & Niea, M. (1994) “Characteristics of long-period
micro-tremors and their applicability in exploration of deep layers”, Bull. Seism. Soc. Am. 84,
1831-1841.
Yoshimi, Y., Tokimatsu, K., Ohara, J. (1994), "In-situ Liquefaction Resistance of Clean Sands over
a Wide Density Range", Geotechnique, Vol. 44, No. 3, pp. 479-494.
Youd, T. L., Idriss, I. M., Andrus, R. D., Arango, I., Castro, G., Christian, J. T., Dobry, R., Finn, W.
D. L., Harder, L. F. Jr., Hynes, M. E., Ishihara, K., Koester, J. P., Liao, S. S. C., Marcuson, W.
F. III., Martin, G, R., Mitchell, J. K., Moriwaki, Y., Power, M. S., Robertson, P. K., Seed, R. B.,
and Stokoe, K. H., II. (2001) “Liquefaction Resistance of Soils: Summary Report from the
1996 NCEER and 1998 NCEER/NSF Workshops on Evaluation of Liquefaction Resistance of
Soils”, ASCE Journal of Geotechnical and Geoenvironmental Engineering, 127(10):817-833
Youd et al. (2001) Personal Communıcations
Youd, T. L., Idriss, I. M., Andrus, R. D., Arango, I., Castro, G., Christian, J. T., Dobry, R., Finn, W.
D. L., Harder, L. F. Jr., Hynes, M. E., Ishihara, K., Koester, J. P., Liao, S. S. C., Marcuson, W.
F. III., Martin, G, R., Mitchell, J. K., Moriwaki, Y., Power, M. S., Robertson, P. K., Seed, R. B.,
and Stokoe, K. H., II. (1997) Summary Paper, Proc., NCEER Workshop on Evaluation of
Liquefaction Resistance of Soils, NCEER-97-0022.
Youd, T. L., Noble, S. K. (1997), "Liquefaction Criteria Based on Statistical and Probabilistic
Analyses", Proceedings of the NCEER Workshop on Evaluation of Liquefaction Resistance of
Soils, December 31, 1997, pp. 201-205.
Belediyeler için Sismik Mikobölgeleme

Kaynak Bilgiler

Örnek Uygulamalar - Ekler


İÇİNDEKİLER

1. 4. BÖLÜM....................................................................................................................1-1
1.1. Ek 1: Alet ayarları........................................................................................................................... 1-1
1.2. Ek 2: Veri gruplarının açıklaması................................................................................................... 1-1
1.3. Ek 3: SAF Veri Formatı.................................................................................................................. 1-2
1.4. Ek 4: CD-ROM içeriği: .................................................................................................................. 1-5
1.5. Mikrotremor Ölçümleri .................................................................................................................. 1-5
1.5.1 Adapazarı bölgesi ................................................................................................................... 1-5
1.5.2 Gölcük Bölgesi ....................................................................................................................... 1-9
2. 5. VE 6. BÖLÜMLER..................................................................................................2-1
2.1. YENİ BİNALAR VE DİĞER YAPILAR İÇİN NEHRP TARAFINDAN ÖNERİLEN SİSMİK
TASARIM DÜZENLEMELERİ ................................................................................................... 2-1
2.2. ZEMİN SINIFLANDIRMASI........................................................................................................ 2-7
2.2.1 Türk Deprem Yönetmeliği’ne Göre Sınıflandırma................................................................. 2-7
2.2.2 NEHRP Zemin Sınıflarına göre sınıflandırma ..................................................................... 2-12
2.3. SAHA DAVRANIŞ ANALİZLERİ ............................................................................................. 2-18
2.3.1 Adazarı Bölgesi .................................................................................................................... 2-18
2.3.2 Gölcük Bölgesi ..................................................................................................................... 2-23
3. 9. BÖLÜM – KOERISLOPE KULLANMA KILAVUZU (KOERISLOPE V1.0) ....3-1
3.1. KOERISLOPE DİYALOG PENCERESİ ...................................................................................... 3-1
3.1.1 KoeriSlope Menü Çubuğu ...................................................................................................... 3-1
3.1.2 Şev Stabilitesi Çalışması için Gerekli Veriler ........................................................................ 3-2
3.1.3 Analiz İşlemi Durumu Diyalog Penceresi .............................................................................. 3-3
3.1.4 Analiz Çıktıları ....................................................................................................................... 3-4
4. 9. BÖLÜM – TİPİK BETONARME BİNALARIN HASARGÖREBİLİRLİK
EĞRİLERİ ....................................................................................................................4-1
4.1. GİRİŞ.............................................................................................................................................. 4-1
4.2. TİPİK BETONARME BİNALARIN TANIMLANMASI ............................................................. 4-1
4.2.1 Kolonlar, 1. Tür ...................................................................................................................... 4-1
4.2.2 Küçük Duvarlar, 2. Tür........................................................................................................... 4-2
4.2.3 Kolonlar ve küçük duvarlar, 3. Tür ........................................................................................ 4-2
4.2.4 Kolon ve duvar endeksleri ...................................................................................................... 4-3
4.3. YÖNTEM ....................................................................................................................................... 4-3
4.4. HASAR GÖREBİLİRLİK EĞRİLERİNİN HESAPLANMASI.................................................... 4-5
4.4.1 Kabuller .................................................................................................................................. 4-5
4.4.2 Yöntem ................................................................................................................................... 4-5
4.5. SONUÇLAR................................................................................................................................... 4-6
4.5.1 Hesaplama yapılan bina modelleri.......................................................................................... 4-6
4.5.2 Sonuçlar .................................................................................................................................. 4-6
4.5.3 Sonuç .................................................................................................................................... 4-13
4.6. İLERİ OLASILIKLAR................................................................................................................. 4-13
4.7. KAYNAKLAR ............................................................................................................................. 4-13
5. 9. BÖLÜM....................................................................................................................5-1
5.1. ADAPAZARI’NDAKİ BİNALAR İÇİN YAPISAL HASAR VERİ FORMU ............................. 5-1
5.2. HASAR DEĞERLENDİRME FORMU......................................................................................... 5-6
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-1
Ocak 2004

1. 4. BÖLÜM

1.1. Ek 1: Alet ayarları

Menü Parametre Değer

Örnekleme Ayarı 32 msn


Örnekleme Ölçek_0 2 uV/c
Örnekleme Ölçek_1 2 uV/c
Örnekleme Ölçek_2 2 uV/c
Örnekleme Üs 3
Örnekleme Kanallar 3
Örnekleme Kanal Gözl. Açık

Uygunluk ağırlık_0 0
Uygunluk ağırlık_1 0
Uygunluk ağırlık_2 0
Uygunluk ağırlık_dış 0
Uygunluk uyg_toplam 0

1.2. Ek 2: Veri gruplarının açıklaması


Ölçümlerde, her ölçüm noktasına özel ayrı bir tanımlayıcı isim kullanılmıştır. Arazi takımları:
C Takımı:
Christian Greifenhagen (EPFL), Ali Zeynel Denizlioğlu (AİGM), İsmail Koçak (SAÜ)
R Takımı :
Andreas Christen (ETH), Sadullah Yağci (AİGM), Eray Yıldırım (SAÜ)
U Takımı:
Ümit Gülerce (İTÜ), Hatice Ergüven (SAÜ), Coşkun Bal (SAÜ)

Ölçüm noktalarının isimleri AC05_R01 örneğindeki yapıya sahiptir

A Adapazarı’nı ifade etmektedir (Gölcük durumunda bu değer G olacaktır)


C doğu-batı doğrultusundaki karelaj alanı
05 kuzey-güney doğrultusundaki karelaj alanı
R ölçümü yapan takımın adı
01 grubun hücredeki ilk ölçümü.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-2
Ocak 2004

# #
# # # #
#
#

# # #
# #
# #
#
# #
# #
# # # # #
#
# #
# #
# # # #
#
# # #
# #
#
# # #
# # #
# #
# ##
# # # # #
# #
# # ##
# # # #
## ##
# ## # # #
# # #
# # # # # # # # #
# ## # # #
# # #
# ## # ##
# #
# #
# ## #
# ##
#
# # # # #
#
# # ## #
# #
# # #
# # # #
# # #
#
# # # # #
# # #
## #
##
## #
# #
# #
# # # #
# #
# # # # #
# # # # #
# #
# #
# #
# # #
# # #
#
# # #
# #
# #
# #
#
# # #
#
# #

#
#
#

Şekil 1.1. Adapazarı için kullanılan karelaj.

Ölçüm noktalarının koordinatları CD-ROM’daki Adapazarı_Results.xls ve Gölcük_Results.xls dosyalarında tablo


halinde verilmiştir.

1.3. Ek 3: SAF Veri Formatı


Bu format Avrupa Komisyonu SESAME projesinde (EVG1-CT-200-00026) çevresel titreşim verilerinin değişimi
için tanımlanmıştır

SESAME ASCII veri formatı (saf) v. 1 (bu satır değiştirilmemelidir)


# SESAME ASCII Formatı '#' ile başlayan satırlarda istenilen sayıda yorum içerebilir.
# Parametreler # karakteri ile başlamayan satırlarda tanımlanır
# ve arkasından anahtar kelimeler gelir Anahtar kelimeler, anahtarın değerinden
# bir '=' işareti ile ayrılır. Anahtar kelime ismi büyük veya
# küçük harflerle verilebilir, değerlendirmede bundan dolayı
# bir ayrım yoktur
# Başlıkta boş satırlara izin verilmemektedir.
# İlk satır, otomatik format tanımlama araçları için
# dosya formatının ismini gösterir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-3
Ocak 2004

#
# İki zorunlu parametre tanımlanmalıdır:
# Veri sayısı ve örnekleme oranı.
#
# Diğer tüm parametreler isteğe bağlıdır, ancak tepki ve doygunluk
# bilgisinin sağlanması
# siddetle önerilmektedir.
#
# Veriler bu satırdan sonra başlar : "####--------------------------------"
# Veriler kolonlar halinde bu sırada verilir : Düşey, Yatay_1,
# Yatay_2
# Yatay_1 genellikler K-G’dir, farklı yönlendirme parametreleri için
# NORTH_ROT
# ayarlanabilir.
# Veriler tam sayı veya gerçek sayı olabilir.
#
#
# örnekleme frekansı Hertz biriminde olacaktır
SAMP_FREQ = 125
# örnek sayısı (tamsayı)
NDAT = 1200
# ilk örneğin tarih ve zamanı, 5 tamsayı olarak okunur, bir gerçek.
START_TIME=2002 4 26 17 03 12.1233324
# zamanlama hassasiyeti, saniye cinsinden
# çok büyük değerler elle yapılan zaman ayarlarını gösterir
# GPS ~0.001, DCF ~0.01
TIME_ACCURRACY= 0.001
# Alıcı türü (accelerometer, seismometer)
SENSOR_TYPE = accelerometer
# Alıcı seri numarası (karakter dizisi)
SENSOR_ID = Q332
# Alıcı İsmi (karakter dizisi)
SENSOR_NAME = Lennartz 5s
# Tepki dosya kodu (tepki dizinindeki dosyanın ismi)
RESPFILE = mark1s_098
# Veri toplama sistemi (karakter dizisi)
ACQ_SYSTEM = MARS88
# Dijital çeviricinin seri numarası (karakter dizisi olarak değerlendirilir)
DIGITIZER_ID = 345
# dijital çeviricinin sönüm değeri UNITS
SATURATION = 23056
# dönüştürme sayısı ( V/sayı)
CONV_FACTOR = 1234.5
# geçiş sayısı (Volts/m/sn or Volts/m/sn^2)
TRANS_FACTOR = 12345.6
# Alıcının özdeğer frekansı
SENS_EIGFREQ = 1
# Alıcının sönüm sayısı
SENS_DAMPING = 0.7
# Saha ismi (tam olarak 6 karakter)
STA_CODE= NCE_12
# İstasyon koordinat türü, 0= enlem/boylam, 1= yerel koord. km'si,
# yükseklik her zaman km biriminde
STA_COORD_TYPE = 0
# koordinatlar bir gerçek sayıdır: 45 30' -> 45.5
STA_X = 45.73
STA_Y = 7.009
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-4
Ocak 2004

STA_Z = 0.235
# proje ismi
PROJECT_NAME = example data format project
#
# Deprem verileri Pitsa anahtar kelimeleri ile tanımlanabilir:
#
# Deprem koordinat türü, istasyon koordinat türü olarak
EVT_COORD_TYPE = 0
# Deprem yeri
EVT_X = 34.5432
EVT_Y = 5.876
EVT_Z = 0.786
# Deprem zamanı (meydana gelme zamanı)
EVT_TIME = 1989 3 23 17 4 12.345
# Deprem ile ilgili yorum
EVT_COMMENT = Lisbon quake
# İstasyon ile ilgili yorum
STA_COMMENT = bedrock
# deprem ekseni (kuzeyden saat yönünden)
EVT_AZ = 270
# deprem doğrultusu (kuzeyden saat yönünden)
EVT_BACK_AZ = 23.345
# depremin odak uzaklığı (km)
EVT_HYPO_DIST = 30
# depremin episentır uzaklığı (km)
EVT_EPI_DIST = 3000
# Deprem büyüklüğü tanımları:
EVT_MAG = 7.3
# deprem büyüklüğü tanımları belirli büyüklüklere göre yapılır
# olası anahtarlar: EVT_LOCAL_MAG, EVT_BODY_MAG, EVT_SURFACE_WAVE_MAG,
# EVT_DURATION_MAG, EVT_MOMENT_MAG
# Yatay_1 bileşenin Kuzey saat yönüne göre yönlendirmesi (derece)
NORTH_ROT
# Aşağıdaki verilerin birimi (etiket)
UNITS = m/s
#
# Düşey, KG, DB
####-------------------------------------------------------
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
13 214 898
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-5
Ocak 2004

1.4. Ek 4: CD-ROM içeriği:

ƒ Bütün ölçüm verileri (SAF formatında)


ƒ Rapor (PDF Dosyası)
ƒ Analiz için kullanılan Matlab programları
ƒ Adapazarı ve Gölcük’teki ölçümlerin koordinatlarını ve sonuçları (hakim frekans ve genlik) içeren Excel
dosyası.

1.5. Mikrotremor Ölçümleri

1.5.1 Adapazarı bölgesi


Ölçüm
Ölçüm Koordinatlar Tarih Sonuçlar
Noktası
p x y r Enlem Boylam gg aa yy Frekans (Hz) Genlik
a a 02 _ c 01 40.8035N 30.3669E 09 08 02 0.42 0.64
a a 02 _ r 01 40.8041N 30.3761E 23 08 02 0.39 0.72
a a 03 _ r 01 40.7955N 30.3805E 26 08 02 0.33 0.72
sek a a 04 _ c 01 _ sek 40.7851N 30.3796E 07 08 02 0.25 0.65
a a 05 _ r 01 40.7777N 30.3795E 12 08 02 0.33 0.57
a a 06 _ r 01 40.7670N 30.3811E 12 08 02 0.50 0.68
a a 06 _ r 02 40.7654N 30.3798E 23 08 02 0.74 0.59
a a 07 _ r 01 40.7558N 30.3828E 10 08 02 2.45 0.79
a a 07 _ r 02 40.7593N 30.3773E 12 08 02 1.14 0.78
a a 07 _ r 03 40.7582N 30.3765E 23 08 02 1.54 0.72
a a 07 _ r 04 40.7571N 30.3761E 23 08 02 3.31 0.63
a a 07 _ r 05 40.7620N 30.3775E 23 08 02 1.09 0.76
a a 07 _ r 06 40.7635N 30.3818E 23 08 02 0.93 0.71
a a 08 _ r 01 40.7518N 30.3815E 08 08 02 yok yok
a a 08 _ r 02 40.7519N 30.3813E 09 08 02 4.70 0.28
a a 08 _ r 03 40.7544N 30.3828E 09 08 02 yok yok
skr a a 09 _ r 01 _ skr 40.7370N 30.3805E 07 08 02 12.20 0.34
a a 09 _ r 02 40.7390N 30.3787E 08 08 02 yok yok
a a 09 _ r 03 40.7414N 30.3780E 08 08 02 yok yok
a a 09 _ r 04 40.7442N 30.3781E 08 08 02 4.38 0.22
a a 09 _ r 05 40.7457N 30.3808E 08 08 02 3.25 0.42
a a 10 _ r 01 40.7370N 30.3786E 08 08 02 8.45 0.54
a a 10 _ r 02 40.7347N 30.3806E 27 08 02 5.06 0.73
a a 10 _ r 03 40.7325N 30.3798E 27 08 02 1.02 0.58
a a 10 _ r 04 40.7295N 30.3820E 27 08 02 0.83 0.63
a a 10 _ r 05 40.7339N 30.3810E 27 08 02 2.51 0.60
a a 11 _ r 01 40.7262N 30.3827E 27 08 02 0.54 0.67
a a 13 _ u 01 40.7064N 30.3785E 27 08 02 1.45 0.66
a a 13 _ u 02 40.7007N 30.3755E 27 08 02 1.69 0.63
a a 14 _ u 01 40.6959N 30.3763E 19 08 02 1.57 0.69
a b 02 _ r 01 40.8067N 30.3894E 26 08 02 0.43 0.73
a b 03 _ r 01 40.7941N 30.3893E 12 08 02 0.33 0.68
babali a b 04 _ c 01 _ bab 40.7864N 30.3908E 08 08 02 0.25 0.64
gen a b 04 _ c 02 _ gen 40.7851N 30.3927E 08 08 02 0.27 0.68
a b 04 _ r 01 40.7832N 30.3879E 13 08 02 0.24 0.59
a b 05 _ r 01 40.7789N 30.3911E 12 08 02 0.22 0.59
a b 05 _ r 02 40.7761N 30.3871E 14 08 02 0.27 0.57
a b 06 _ r 01 40.7657N 30.3885E 10 08 02 0.45 0.74
a b 06 _ r 02 40.7639N 30.3881E 10 08 02 0.62 0.57
a b 06 _ r 03 40.7713N 30.3889E 10 08 02 0.33 0.66
a b 06 _ r 04 40.7709N 30.3952E 13 08 02 0.30 0.61
a b 06 _ r 05 40.7679N 30.3926E 14 08 02 0.38 0.67
a b 06 _ r 06 40.7690N 30.3853E 23 08 02 0.40 0.71
sic a b 06 _ u 01 _ sic 40.7651N 30.3942E 08 08 02 0.41 0.62
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-6
Ocak 2004

a b 07 _ c 01 40.7556N 30.3935E 10 08 02 1.18 0.44


a b 07 _ c 02 40.7551N 30.3921E 10 08 02 1.11 0.40
a b 07 _ c 03 40.7566N 30.3948E 10 08 02 1.53 0.76
a b 07 _ c 04 40.7562N 30.3943E 12 08 02 2.27 0.66
a b 07 _ r 01 40.7578N 30.3849E 09 08 02 1.55 0.73
a b 07 _ r 02 40.7618N 30.3875E 09 08 02 1.11 0.74
a b 07 _ r 03 40.7595N 30.3863E 10 08 02 1.29 0.74
a b 07 _ r 04 40.7604N 30.3945E 13 08 02 0.91 0.57
a b 07 _ r 05 40.7630N 30.3880E 13 08 02 0.99 0.62
a b 07 _ r 06 40.7560N 30.3895E 14 08 02 1.40 0.40
a b 07 _ r 07 40.7580N 30.3909E 14 08 02 1.52 0.65
a b 07 _ r 08 40.7624N 30.3958E 14 08 02 0.90 0.52
a b 07 _ r 09 40.7601N 30.3924E 23 08 02 1.01 0.74
a b 07 _ r 10 40.7559N 30.3866E 28 08 02 5.06 0.50
a b 07 _ r 11 40.7578N 30.3878E 28 08 02 1.95 0.44
a b 07 _ r 12 40.7568N 30.3871E 28 08 02 1.78 0.73
a b 08 _ c 01 40.7537N 30.3925E 10 08 02 1.13 0.42
a b 08 _ r 01 40.7501N 30.3885E 09 08 02 3.77 0.15
a b 08 _ r 02 40.7474N 30.3952E 16 08 02 7.46 0.57
a b 09 _ c 01 40.7429N 30.3936E 23 08 02 1.31 0.81
a b 09 _ c 02 40.7379N 30.3870E 23 08 02 2.30 0.76
a b 09 _ c 03 40.7386N 30.3882E 23 08 02 2.17 0.69
a b 09 _ c 04 40.7449N 30.3954E 23 08 02 6.91 0.44
a b 09 _ c 05 40.7409N 30.3903E 26 08 02 3.06 0.69
a b 09 _ c 06 40.7437N 30.3909E 27 08 02 4.17 0.58
a b 09 _ c 07 40.7397N 30.3939E 27 08 02 1.15 0.69
a b 09 _ r 01 40.7392N 30.3900E 16 08 02 1.77 0.71
a b 09 _ r 02 40.7449N 30.3929E 16 08 02 1.56 0.85
a b 10 _ r 01 40.7345N 30.3867E 15 08 02 0.93 0.72
a b 10 _ r 02 40.7312N 30.3872E 15 08 02 0.89 0.67
a b 10 _ u 01 40.7297N 30.3926E 27 08 02 0.88 0.68
a b 11 _ r 01 40.7279N 30.3879E 15 08 02 0.63 0.60
a b 11 _ r 02 40.7231N 30.3918E 15 08 02 0.48 0.71
a b 11 _ u 01 40.7183N 30.3864E 27 08 02 0.50 0.70
a b 12 _ r 01 40.7149N 30.3930E 15 08 02 0.46 0.46
a b 13 _ u 01 40.7088N 30.3880E 27 08 02 1.15 0.48
a c 02 _ c 01 40.8012N 30.4043E 09 08 02 0.37 0.75
a c 03 _ c 01 40.7947N 30.4013E 09 08 02 0.31 0.69
tek a c 03 _ u 01 _ tek 40.7951N 30.4011E 08 08 02 0.34 0.63
a c 04 _ r 01 40.7827N 30.4028E 12 08 02 0.30 0.39
srf a c 04 _ u 01 _ srf 40.7915N 30.3968E 08 08 02 0.33 0.58
a c 04 _ u 02 40.7854N 30.4051E 13 08 02 0.28 0.53
a c 05 _ r 01 40.7784N 30.4036E 13 08 02 0.24 0.39
hastane a c 05 _ u 01 _ has 40.7732N 30.3978E 08 08 02 0.25 0.50
a c 06 _ c 01 40.7652N 30.4024E 14 08 02 0.37 0.56
a c 06 _ r 01 40.7673N 30.4013E 14 08 02 0.34 0.58
a c 06 _ r 02 40.7657N 30.3990E 28 08 02 0.40 0.64
a c 06 _ u 01 40.7674N 30.4030E 10 08 02 0.30 0.62
a c 07 _ c 01 40.7556N 30.3936E 10 08 02 1.01 0.70
a c 07 _ c 02 40.7621N 30.4005E 13 08 02 0.84 0.55
a c 07 _ c 03 40.7571N 30.4052E 13 08 02 1.40 0.62
a c 07 _ c 04 40.7577N 30.3955E 14 08 02 1.07 0.70
a c 07 _ c 05 40.7549N 30.4030E 14 08 02 1.35 0.52
a c 07 _ c 06 40.7554N 30.4040E 14 08 02 1.96 0.66
ere a c 07 _ u 01 _ ere 40.7615N 30.4060E 08 08 02 0.83 0.58
a c 07 _ u 02 40.7603N 30.4013E 23 08 02 0.91 0.78
a c 07 _ u 03 40.7591N 30.4006E 23 08 02 1.01 0.75
a c 07 _ u 04 40.7553N 30.3995E 23 08 02 2.06 0.64
a c 07 _ u 05 40.7590N 30.4040E 26 08 02 0.99 0.77
a c 07 _ u 06 40.7575N 30.4010E 26 08 02 1.23 0.71
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-7
Ocak 2004

a c 07 _ u 07 40.7599N 30.4069E 26 08 02 0.91 0.70


a c 08 _ c 01 40.7481N 30.4020E 12 08 02 1.77 0.69
a c 08 _ c 02 40.7497N 30.4019E 14 08 02 10.01 0.58
a c 08 _ c 03 40.7489N 30.4020E 15 08 02 2.48 0.80
a c 08 _ c 04 40.7460N 30.4025E 15 08 02 1.58 0.78
a c 08 _ u 01 40.7482N 30.4044E 20 08 02 1.33 0.83
a c 08 _ u 02 40.7498N 30.4039E 20 08 02 6.45 0.33
a c 08 _ u 03 40.7471N 30.4068E 20 08 02 1.03 0.69
a c 09 _ c 01 40.7440N 30.4031E 15 08 02 1.10 0.92
a c 09 _ c 02 40.7415N 30.4035E 16 08 02 1.10 0.75
a c 09 _ c 03 40.7371N 30.4065E 16 08 02 1.03 0.57
a c 09 _ c 04 40.7405N 30.3988E 23 08 02 1.29 0.63
a c 09 _ c 05 40.7447N 30.3993E 23 08 02 2.59 0.81
a c 09 _ r 01 40.7412N 30.3959E 16 08 02 1.38 0.73
a c 10 _ c 01 40.7312N 30.4059E 15 08 02 0.86 0.74
a c 10 _ u 01 40.7322N 30.3963E 19 08 02 0.89 0.71
a c 11 _ u 01 40.7267N 30.4008E 16 08 02 0.94 0.76
a c 12 _ u 01 40.7166N 30.4066E 16 08 02 0.96 0.69
a c 13 _ r 01 40.7078N 30.3970E 15 08 02 1.06 0.64
a c 13 _ u 01 40.7080N 30.4047E 16 08 02 1.05 0.53
a d 02 _ r 01 40.7994N 30.4186E 27 08 02 0.33 0.72
a d 02 _ u 01 40.8061N 30.4102E 12 08 02 0.49 0.69
a d 03 _ u 01 40.7922N 30.4090E 12 08 02 0.31 0.59
a d 04 _ u 01 40.7853N 30.4122E 09 08 02 0.26 0.59
a d 04 _ u 02 40.7877N 30.4113E 13 08 02 0.25 0.71
a d 04 _ u 03 40.7806N 30.4114E 14 08 02 0.31 0.46
yen a d 05 _ u 01 _ yen 40.7765N 30.4110E 09 08 02 0.24 0.60
a d 05 _ u 02 40.7811N 30.4175E 10 08 02 0.31 0.42
a d 05 _ u 03 40.7744N 30.4156E 14 08 02 0.24 0.53
a d 06 _ u 01 40.7628N 30.4148E 09 08 02 1.00 0.50
a d 06 _ u 02 40.7714N 30.4098E 10 08 02 0.26 0.61
a d 06 _ u 03 40.7695N 30.4149E 13 08 02 0.26 0.57
a d 06 _ u 04 40.7630N 30.4166E 23 08 02 0.96 0.57
a d 06 _ u 05 40.7643N 30.4102E 26 08 02 0.36 0.53
a d 06 _ u 06 40.7681N 30.4131E 26 08 02 0.28 0.50
a d 07 _ c 01 40.7582N 30.4123E 12 08 02 1.11 0.65
a d 07 _ c 02 40.7618N 30.4084E 13 08 02 1.12 0.42
a d 07 _ u 01 40.7526N 30.4124E 15 08 02 1.72 0.67
a d 07 _ u 02 40.7542N 30.4167E 15 08 02 1.33 0.60
a d 07 _ u 03 40.7610N 30.4185E 15 08 02 0.98 0.51
a d 07 _ u 04 40.7543N 30.4070E 23 08 02 6.14 0.71
a d 07 _ u 05 40.7596N 30.4132E 23 08 02 1.00 0.62
a d 07 _ u 06 40.7607N 30.4167E 26 08 02 0.93 0.51
a d 07 _ u 07 40.7571N 30.4111E 28 08 02 1.43 0.65
a d 07 _ u 08 40.7566N 30.4187E 28 08 02 1.17 0.69
adc a d 08 _ c 01 _ adc 40.7534N 30.4114E 08 08 02 2.28 0.71
a d 08 _ c 02 40.7488N 30.4118E 12 08 02 1.00 0.71
a d 08 _ c 03 40.7509N 30.4075E 26 08 02 4.32 0.91
a d 08 _ c 04 40.7505N 30.4081E 26 08 02 2.93 0.91
a d 08 _ c 05 40.7532N 30.4096E 26 08 02 3.12 0.50
a d 08 _ c 06 40.7504N 30.4124E 26 08 02 1.54 0.59
a d 08 _ c 07 40.7489N 30.4193E 26 08 02 1.50 0.71
a d 08 _ u 01 40.7488N 30.4102E 28 08 02 1.13 0.69
a d 09 _ u 01 40.7436N 30.4098E 20 08 02 1.11 0.83
a d 09 _ u 02 40.7454N 30.4132E 28 08 02 1.20 0.52
a d 10 _ c 01 40.7285N 30.4156E 16 08 02 1.04 0.70
a d 10 _ u 01 40.7353N 30.4186E 19 08 02 1.14 0.65
a d 11 _ c 01 40.7219N 30.4097E 15 08 02 1.07 0.74
a d 12 _ c 01 40.7130N 30.4103E 15 08 02 1.08 0.60
a e 02 _ r 01 40.8034N 30.4280E 26 08 02 0.43 0.73
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-8
Ocak 2004

a e 03 _ r 01 40.7936N 30.4242E 26 08 02 0.31 0.61


a e 03 _ r 02 40.7904N 30.4309E 26 08 02 0.29 0.55
a e 03 _ u 01 40.7945N 30.4266E 12 08 02 0.34 0.61
adu a e 04 _ c 01 _ adu 40.7869N 30.4192E 08 08 02 0.32 0.59
a e 04 _ u 01 40.7848N 30.4268E 10 08 02 0.31 0.50
a e 04 _ u 02 40.7843N 30.4225E 14 08 02 0.35 0.45
a e 05 _ u 01 40.7756N 30.4270E 12 08 02 0.34 0.37
a e 05 _ u 02 40.7743N 30.4207E 13 08 02 0.27 0.47
a e 05 _ u 03 40.7791N 30.4214E 13 08 02 0.29 0.46
a e 06 _ u 01 40.7691N 30.4187E 09 08 02 0.27 0.58
a e 07 _ u 01 40.7581N 30.4240E 14 08 02 0.99 0.71
a e 07 _ u 02 40.7545N 30.4203E 15 08 02 1.17 0.75
a e 08 _ u 01 40.7507N 30.4214E 14 08 02 1.59 0.71
a e 08 _ u 02 40.7516N 30.4196E 15 08 02 1.30 0.72
a e 08 _ u 03 40.7529N 30.4259E 15 08 02 1.16 0.27
a f 02 _ c 01 40.8028N 30.4349E 09 08 02 0.46 0.70
a f 04 _ u 01 40.7884N 30.4369E 12 08 02 0.34 0.41
a f 05 _ u 01 40.7785N 30.4374E 12 08 02 0.37 0.36
a w 10 _ r 01 40.7279N 30.3344E 20 08 02 0.74 0.83
a w 11 _ r 01 40.7209N 30.3349E 19 08 02 0.38 0.98
a w 12 _ r 01 40.7165N 30.3320E 19 08 02 0.36 0.78
a w 12 _ r 02 40.7123N 30.3295E 20 08 02 1.30 0.62
a x 11 _ c 01 40.7232N 30.3384E 28 08 02 0.50 0.73
a x 11 _ r 01 40.7222N 30.3439E 19 08 02 0.40 0.89
a x 11 _ r 02 40.7273N 30.3476E 20 08 02 0.62 0.81
a x 12 _ r 01 40.7147N 30.3415E 19 08 02 0.87 0.48
a x 12 _ r 02 40.7124N 30.3408E 20 08 02 1.34 0.56
a x 12 _ r 03 40.7135N 30.3416E 20 08 02 0.99 0.22
a y 10 _ c 01 40.7318N 30.3547E 19 08 02 1.77 0.59
a y 10 _ c 02 40.7295N 30.3575E 20 08 02 0.91 0.60
a y 10 _ c 03 40.7285N 30.3509E 27 08 02 0.61 0.83
a y 11 _ c 01 40.7208N 30.3544E 19 08 02 0.41 0.92
a y 11 _ c 02 40.7255N 30.3546E 20 08 02 0.50 0.80
a y 11 _ c 03 40.7208N 30.3603E 28 08 02 0.42 0.88
a y 12 _ r 01 40.7165N 30.3535E 19 08 02 0.46 0.74
a y 13 _ c 01 40.7051N 30.3592E 20 08 02 yok yok
a z 10 _ c 01 40.7299N 30.3664E 19 08 02 0.88 0.83
a z 10 _ c 02 40.7326N 30.3622E 20 08 02 2.44 0.50
a z 10 _ c 03 40.7334N 30.3726E 27 08 02 1.36 0.77
a z 10 _ c 04 40.7318N 30.3675E 27 08 02 1.74 0.64
a z 10 _ c 05 40.7303N 30.3618E 27 08 02 0.97 0.66
a z 10 _ c 06 40.7281N 30.3673E 28 08 02 0.70 0.62
a z 10 _ r 01 40.7341N 30.3682E 27 08 02 yok yok
a z 11 _ c 01 40.7221N 30.3663E 19 08 02 0.42 0.86
a z 12 _ c 01 40.7102N 30.3626E 19 08 02 yok yok
a z 13 _ u 01 40.7047N 30.3710E 19 08 02 1.37 0.74
a z 14 _ u 01 40.6987N 30.3667E 19 08 02 1.66 0.59
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 1-9
Ocak 2004

1.5.2 Gölcük Bölgesi

Ölçüm
Ölçüm Koordinatlar Tarih Sonuçlar
Noktası
Frekans
p x y r Enlem Boylam gg aa yy Genlik
(Hz)
DMD G D 01 _ R 01 _ DMD 40.7261N 29.7981E 21 08 02 0.30 0.37
PIR G E 02 _ R 01 _ PIR 40.7226N 29.8201E 21 08 02 0.26 0.50
G E 02 _ R 02 40.7197N 29.8184E 21 08 02 0.25 0.55
G E 02 _ R 03 40.7213N 29.8195E 22 08 02 0.28 0.35
G E 02 _ R 04 40.7188N 29.8183E 22 08 02 0.29 0.36
G F 02 _ R 01 40.7193N 29.8334E 22 08 02 0.31 0.27
G F 02 _ R 02 40.7193N 29.8280E 22 08 02 0.27 0.35
G G 01 _ C 01 40.7247N 29.8400E 22 08 02 0.33 0.55
G G 01 _ U 01 40.7224N 29.8418E 22 08 02 0.33 0.46
G G 02 _ C 01 40.7177N 29.8381E 22 08 02 0.25 0.40
G G 02 _ C 02 40.7154N 29.8368E 22 08 02 0.26 0.40
G G 02 _ C 03 40.7143N 29.8363E 22 08 02 0.27 0.41
G G 02 _ R 01 40.7212N 29.8339E 21 08 02 0.25 0.43
G G 02 _ R 02 40.7177N 29.8335E 21 08 02 0.26 0.51
G G 02 _ R 03 40.7200N 29.8338E 22 08 02 0.24 0.36
G G 02 _ R 04 40.7220N 29.8334E 22 08 02 0.28 0.37
GYM G G 02 _ U 01 _ GYM 40.7206N 29.8399E 21 08 02 0.24 0.56
GEM G G 02 _ U 02 _ GEM 40.7199N 29.8444E 21 08 02 0.26 0.46
G G 02 _ U 03 40.7157N 29.8409E 22 08 02 0.23 0.48
G G 02 _ U 04 40.7182N 29.8409E 22 08 02 0.27 0.25
GLH G G 03 _ U 01 _ GLH 40.7078N 29.8338E 21 08 02 0.27 0.57
G G 03 _ U 02 40.7136N 29.8426E 22 08 02 0.27 0.38
G G 03 _ U 03 40.7112N 29.8451E 22 08 02 0.27 0.38
G G 03 _ U 04 40.7089N 29.8429E 22 08 02 0.27 0.45
G G 03 _ U 05 40.7121N 29.8435E 22 08 02 0.24 0.41
GLF G H 02 _ C 01 _ GLF 40.7216N 29.8482E 21 08 02 0.22 0.50
FOC G H 02 _ C 02 _ FOC 40.7173N 29.8542E 21 08 02 0.24 0.33
LOJ G H 03 _ C 01 _ LOJ 40.7129N 29.8504E 21 08 02 0.25 0.49
G H 03 _ C 02 40.7050N 29.8496E 21 08 02 0.28 0.59
G H 03 _ C 03 40.7102N 29.8501E 22 08 02 0.29 0.36
G H 03 _ C 04 40.7083N 29.8507E 22 08 02 0.28 0.46
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-1
Ocak 2004

2. 5. ve 6. BÖLÜMLER

2.1. YENİ BİNALAR VE DİĞER YAPILAR İÇİN NEHRP TARAFINDAN ÖNERİLEN SİSMİK
TASARIM DÜZENLEMELERİ
1. BÖLÜM: Hükümler (FEMA 368)

Sismik Bina Güvenliği Kurulu (BSSC), 1979 yılında Ulusal Bina Bilimleri Enstitüsü öncülüğünde binalardaki deprem
tehlikesini azaltmak için ulusal ölçekte sınırlayıcı hükümler geliştirme ve yayınlama aşamalarının içerdiği karmaşık yasal,
teknik, sosyal ve ekonomik konularla ilgilenmek amacıyla, tamamen yeni bir kurum türü olarak kurulmuştur. İhtiyaç duyulan
bütün uzmanlığın ve ilgili kamusal ve özel çıkarların BSSC bünyesinde toplanması ile, yapılaşmış çevrenin sismik
güvenliğiyle ilgili konuların çözülebileceği, otoritelerin yönlendirmesi ve geniş bir fikirbirliğiyle desteklenen yardımlar ile
hukuksal problemlerin üstesinden gelineceği düşünülmüştür. BSSC, inşaat sektörünün geniş bir çeşitlilikteki isteklerini temsil
eden bağımsız, gönüllü üyelerle oluşan bir kuruldur. Bu kurulun temel amacı, inşaat sektörünün binaları planlama, tasarım,
imalat, yasal düzenlemeler ve kullanma aşamalarında izleyeceği sismik güvenlik düzenlemelerini geliştirecek bir ulusal katılım
sağlayarak halkın güvenliğini arttırmaktır.
Bu amacı gerçekleştirmek için BSSC: (1) Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılmaya uygun sismik güvenlik
düzenlemelerinin geliştirilmesine yardımcı olacak; (2) standartlar ve yönetmelik modelleri ile uygun sismik güvenlik
hükümlerinin uyarlanmasını önerecek, cesaretlendirecek ve yardımcı olacak; (3) bu düzenlemelerin federal, eyalet ve yerel
yasa düzenleyici ve inşaat şirketleri tarafından uygulanmasındaki ilerlemeyi değerlendirecek; (4) sismik güvenlik
düzenlemelerini iyileştirmek için seçenekleri belirleyecek, uygulayacak ve halkı ve özel kuruluşları bu iyileştirmeleri
uygulamaya teşvik edecek; (5) tasarımcılar, inşaat yapanlar, bina düzenlemelerini kontrol eden görevliler, seçilen görevliler,
sanayi temsilcileri, inşaat sektörünün diğer üyeleri ve halk tarafından kullanılacak eğitim ve öğretim kurslarının ve
malzemesinin geliştirilmesine yardımcı olacak; (6) hükümet kuruluşlarına kendi araştırma, geliştirme ve uygulama programları
ile ilgili tavsiyelerde bulunacak; ve (7) araştırma bulgularını, uygulamaları ve elde edilen tecrübeyi düzenli olarak inceleyerek
ve değerlendirerek sismik tasarım uygulamalarında kullanılacak öneriler getirecektir. BSSC’nin faaliyetlerinin tam bir tanımı
için Açıklamalar bölümünün son kısmına bakınız.

2000 YILI YÖNETİM KURULU


Başkan : William W. Stewart, Stewart-Schaberg Mimarlık (Stewart-Schaberg Architects, Clayton, Missouri)
Başkan Yardımcısı : Charles Thornton, Ph.D., PE, Thornton P Tomasetti Grubu, Ltd.(The Thornton P Tomasetti
Group, Inc.) , New York, New York (Uygulamalı Teknoloji Komisyonunu temsilen)
Sekreter : Jack Prosek, PE, Turner İnşaat Şirketi (Turner Construction Company, San Francisco, California)
(Amerika Müteahhitler Birliğini temsilen)
Görevli Memur : Eugene Zeller, PE, Long Beach (City of Long Beach, California)
Üyeler : J. Gregg Borchelt, PE, Brick Institute of America, Reston, Virginia; Charles
Carter, PE, Amerika Çelik İnşaatı Enstitüsü (American Institute of Steel Construction, Chicago,
Illinois); Bradford K. Douglas, PE, Amerika Orman ve Kağıt Birliği (American Forest and Paper
Association, Washington, D.C.); S. K. Ghosh, Ph.D., S. K. Ghosh ve Ortakları Ltd. (Ghosh
Associates, Inc., Northbrook, Illinois) (Portland Çimentosu Birliği’ni temsilen); Gerald H. Jones,
PE, Kansas City, Missouri (Ulusal Bina Bilimleri Enstitüsü’nü temsilen); Do Y. Kim, PE, İş ve
Ev Güvenliği Enstitüsü (Institute for Business and Home Safety, Tampa, Florida) (Ekim
2000’den itibaren); H. S. Lew, Ph.D., PE, Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü (National
Institute of Standards and Technology, Gaithersburg, Maryland) (İnşaatlarda Sismik Güvenlik
için Bakanlıklar Arası Kurulu temsilen); Joseph Nicoletti, PE, URS/ John A. Blume ve Ortakları
(URS/John A. Blume and Associates, San Francisco, California) (Deprem Mühendisliği
Araştırma Enstitüsü’nü temsilen); W. Lee Shoemaker, Ph.D., Çelik Bina İmalatçıları Birliği
(Metal Building Manufacturers Association, Cleveland, Ohio); Howard Simpson, Sc.D., P.E.,
Simpson, Gumpertz ve Heger (Simpson, Gumpertz and Heger, Arlington, Massachusetts) (Ulusal
Yapı Mühendisleri Birliği Kurulu’nu temsilen); Charles Spitz, NCARB, AIA, CSI, Mimar/Plancı
Yönetmelik Danışmanı (Architect/Planner Code Consultant, Wall, New Jersey) (Amerika
Mimarlar Enstitüsü’nü temsilen); John C. Theiss, PE, Theiss Mühendislik Ltd.(Theiss Engineers,
Inc., St. Louis, Missouri) (Amerika İnşaat Mühendisleri Birliği’ni temsilen); David Wismer, PE,
CBO, Lisans ve Kontrol Departmanı (Department of Licenses and Inspections, Philadelphia,
Pennsylvania) (Uluslararası Bina Memurları ve Yönetmelik Uygulayıcıları kurumunu temsilen=
Building Officials and Code Administrators International)

BSSC Personeli : Claret M. Heider, Faaliyetlerden Sorumlu Müdür; Bernard Murphy, PE, Özel
Projeler Müdürü; Patricia Blasi, İdari Asistan; Carita Tanner, İdari Asistan; Kelly
Harris, Yaz dönemi stajyeri
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-2
Ocak 2004

YENİ BİNALAR

VE

DİĞER YAPILAR İÇİN

NEHRP TARAFINDAN ÖNERİLEN


(NEHRP:Ulusal Deprem Tehlikelerini Azaltma Programı)

SİSMİK TASARIM

DÜZENLEMELERİ

2000

1. BÖLÜM: Hükümler
(FEMA 368)

Sismik Bina Güvenliği Kurulu tarafından


Federal Acil Durum Yönetimi Dairesi için hazırlanmıştır.

Sismik Bina Güvenliği Kurulu


Washington, D.C.
2001
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-3
Ocak 2004

UYARI: Bu yayında ifade edilen fikirler, bulgular, yorumlar veya öneriler Federal Acil Durum Yönetimi
Dairesi’nin (FEMA) görüşlerini yansıtmamaktadır. İlave olarak, FEMA veya çalışanları bu yayının içerdiği
herhangi bir bilgi, ürün veya işlemin doğruluğu, tamlığı veya kullanılabilirliği için açıkça ifade edilmiş veya örtülü
bir garanti vermemekte ve herhangi bir yasal yükümlülük veya sorumluluk kabul etmemektedir.

Bu rapor Federal Acil Durum Yönetimi Dairesi ve Ulusal Bina Bilimleri Enstitüsü arasındaki EMW-97-CO-0481
no’lu kontrat kapsamında hazırlanmıştır.

Ulusal Bina Bilimleri Enstitüsü faaliyetleri ve ürünleri bu raporun arkasında açıklanmıştır. Daha fazla bilgi için
Sismik Bina Güvenliği Kurulu, 1090 Vermont, Avenue, N.W., Suite 700, Washington, D.C. 20005; telefon 202-
289-7800; faks 202-289-1092; e-mail bssc@nibs.org, ile temasa geçiniz.

Bu raporun kopyaları, 1-800-480-2520 no’lu telefondan FEMA Yayın Dağıtım Hizmetleri ile temasa geçilerek elde
edilebilir.

Ulusal Bina Bilimleri Enstitüsü ve onun Sismik Bina Güvenliği Kurulu, bu Hükümler dökümanının kullanıcılarını,
özellikle öneri olarak sunulan şartlar uygulanırken telif hakları ve patent konuları ile ilgili dikkatli olmaları için
uyarmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-4
Ocak 2004

4. Bölüm

YER HAREKETİ

4.1. BEKLENEN EN BÜYÜK DEPREMİN VE TASARIM DEPREMİNİN YER HAREKETİ İVMELERİ


VE DAVRANIŞ SPEKTRUMLARINI BELİRLEMEK İÇİN YÖNTEMLER: Davranış spektrumları ve bu
spektrumlardan elde edilen katsayılarla ifade edilen yer hareketi ivmeleri, 4.1.2’deki genel yöntem veya 4.1.3’teki
sahaya özel yöntemle belirlenecektir. Beklenen en büyük deprem hareketleri için, 1 ile 24 haritaları arasında
verilmiş, yerel zemin etkileri için zemin katsayıları ile düzenlenen ve tasarım değerlerine ölçeklenen spektral
davranış ivme parametrelerinin belirlendiği genel yöntemin kullanılmasına, Hükümler kısmında aksi belirtilmeyen
özel binalar hariç bütün yapılar için izin verilmektedir. Sahaya özel yöntemin kullanılmasına da her yapı ve
Hükümler kısmında şart koşulan özel yapılar için izin verilmektedir.

4.1.1. Beklenen En Büyük Deprem Hareketleri: Beklenen en büyük deprem hareketleri, Hükümlerin 1 ve 24
numaralı haritalarından elde edilen spektral davranış ivmeleri olarak sırasıyla kısa periyotlarda, SS, ve 1 saniye
periyodu için, S1, ile tanımlanmalı ve Zemin Sınıfı etkileri için 4.1.2.4 bölümündeki zemin katsayıları kullanılarak
düzenlenmelidir. Sahaya özel yöntemin kullanılması halinde, beklenen en büyük deprem hareketi 4.1.3 bölümü
uyarınca belirlenecektir.

4.1.2 Beklenen En Büyük Depremi ve Tasarımda Kullanılacak Spektral Davranış İvmelerini Belirlemek için
Genel Yöntem: Tanımlanan beklenen en büyük deprem hareketinin spektral davranış ivmeleri, kısa periyotlar için
SS , ve 1 saniye periyodu için, S1, 1 ve 24 numaralı haritalardan belirlenmelidir.

Haritaların bu bölgelerinde kalan ve kısa periyot için spektral davranış ivmesi, SS, 0.15’e eşit veya küçük ve 1
saniye periyoda karşı gelen spektral davranış ivmesi, S1, 0.04’e eşit veya küçük yapılar için ivmelerin
belirlenmesine gerek yoktur. 4.2.1 bölümü uyarınca bu yapıların Sismik Tasarım Kategorisinin doğrudan A olarak
belirlenmesine izin verilmektedir.

Bütün diğer binalar için Zemin Sınıfı 4.1.2.1 bölümü uyarınca belirlenecektir. Beklenen en büyük deprem
hareketinin spektral davranış ivmelerinin, Zemin Sınıfı etkilerine göre düzenlenmiş halleri SMS ve SM1, 4.1.2.4
bölümü uyarınca belirlenmeli ve tasarımda kullanılacak spektral davranış ivmeleri, SDS ve SD1, 4.1.2.5 bölümü
uyarınca belirlenmelidir. Hükümlerde şart koşulduğu taktirde, genel davranış spektrumu 4.1.2.6. bölümü uyarınca
belirlenecektir.

4.1.2.1 Zemin Sınıfı Tanımları: Haritaların açıklanan bölgelerinde kalan ve kısa periyot için spektral davranış
ivmesi, SS, 0.15’den büyük veya 1 saniye periyoda karşı gelen spektral davranış ivmesi, S1, 0.04’den büyük olan
yapılar için zemin aşağıdaki sınıflara göre sınıflandırılacaktır:
__
A Kayma dalgası hızı vs > 5,000 ft/sn (1500 m/sn) ölçülen sağlam kaya,
__ __
B 2,500 ft/sn < vs ≤ 5,000 ft/sn (760 m/sn < vs ≤ 1500 m/sn) olan kaya,
__ __ __ __
C 1,200 ft/sn < vs ≤ 2,500 ft/sn (360 m/sn < vs ≤ 760 m/sn) olan veya N > 50 veya su > 2,000 psf (100 kPa)
olan çok sıkı zemin ve yumuşak kaya,
__ __ __
D 600 ft/sn ≤ vs ≤ 1,200 ft/sn (180 m/sn ≤ vs ≤ 360 m/sn) veya 15 ≤ N ≤ 50 veya 1,000 psf ≤
__ __
su ≤ 2,000 psf (50 kPa ≤ su ≤ 100 kPa) olan katı zemin
__ __ __
E vs < 600 ft/sn (180 m/sn) veya N < 15 su < 1,000 psf olan zemin profili veya 10 ft (3 m)’den kalın ve PI >
20, w ≥ % 40, ve su < 500 psf (25 kPa) özelliklerine sahip yumuşak kil zemin.

F Sahaya özel değerlendirme gerektiren zeminler:

1. Sıvılaşabilir, hızlı ve yüksek hassaslık derecesine sahip killer ve zayıf çimentolanmış göçebilir zeminler
gibi deprem yükleri altında olası mukavemet kaybına veya göçmeye karşı hassas zeminler
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-5
Ocak 2004

İstisnai Durum: Temel titreşim periyodu 0.5 sn’ye eşit veya küçük yapılar için, sıvılaşabilir zeminler
durumunda spektral ivmelerin belirlenmesi için sahaya özel değerlendirmelerin yapılmasına gerek yoktur.
Bunun yerine, Zemin Sınıfı 4.1.2.2 bölümü uyarınca belirlenebilir ve karşı gelen Fa ve Fv değerleri Tablo
4.1.2.4a ve Tablo 4.1.2.4b’den alınabilir.

2. Turbalar ve/veya yüksek derecede organik killer (H = zemin tabakasının kalınlığı olmak üzere H > 10 ft
[3 m] turba ve/veya yüksek derecede organik killer)

3. Çok yüksek plastisiteli killer (PI > 75 olan ve H > 25 ft [8 m])

4. Çok kalın yumuşak/orta katı killer (H > 120 ft [36 m])

Zemin Sınıfını tayin etmek için zemin özelliklerinin yeterli detayda bilinmemesi halinde, Zemin Sınıfı olarak D
sınıfı kullanılmalıdır. Otoritelerin Zemin Sınıfları E ve F’nin sahada olduğuna dair hukuki bir kararı olması veya
Zemin Sınıfları E ve F’nin geoteknik veriler ile elde edilmesi durumları haricinde, Zemin Sınıfı olarak E ve F’nin
kabul edilmesi gerekmemektedir.

4.1.2.2 Zemin Sınıflandırması için Adımlar (aynı zamanda aşağıda Tablo 4.1.2.2’ye bakınız):

Adım 1: Zemin Sınıfı F’nin sahaya özel değerlendirme gerektiren 4 alt grubu kontrol edilir. Zeminin bu alt
gruplarda olması durumunda, sahanın Zemin Sınıfı F olarak seçilir ve sahaya özel değerlendirme yapılır.
Adım 2: Yumuşak kil zeminin su < 500 psf (25 kPa), w ≥ %40 ve PI > 20 olarak tanımlandığı, yumuşak kil
tabakasının toplam kalınlığının > 10 ft (3 m) olması durumu kontrol edilir. Bu kriterler sağlanırsa, sahanın Zemin
Sınıfı E olarak seçilir.
__ __ __
Adım 3: Saha, 4.1.2.2. bölümünde açıklandığı gibi vs , N , ve su parametrelerinin herbiri hesaplanarak, aşağıdaki
üç yöntemden biri ile sınıflandırma yapılır:
__ __
a. Üst 100 ft (30 m) için vs ( vs yöntemi)
__ __
b. Üst 100 ft (30 m) için N ( N yöntemi)
__
c. Üst 100 ft (30 m)’deki kohezyonsuz (kaba daneli) zemin (PI < 20) tabakaları için N ch ve üst 100 ft (30
__ __
m)’deki kohezyonlu (ince daneli) zemin (PI > 20) tabakaları için ortalama su ( su yöntemi).

Tablo 4.1.2.2 Zemin Sınıflandırması


__ __ __ __
Zemin Sınıfı vs N veya N ch su

< 600 fps < 15 < 1,000 psf


E
( < 180 m/sn) ( < 50 kPa)

600 – 1,200 fps 1,000 – 2,000 psf


D 15 – 50
(180 to 360 m/sn) (50 to 100 kPa)

> 1,200 – 2,500 fps > 50 > 2,000


C
(360 to 760 m/sn) (> 100 kPa)

__ __ __
NOT: su yönteminin kullanılması ve N ch ve su kriterlerinin farklılaşması halinde,
daha yumuşak zemin özelliklerine sahip zemin sınıfı seçilmelidir (örn. Zemin Sınıfı
D yerine E).
Zemin Sınıfı B, kaya durumu için kayma dalgası hızı arazide ölçülmeli veya orta derecede çatlaklı ve ayrışmış
uygun kaya koşulları için tahmin edilmelidir. Daha yumuşak ve daha ileri derecede çatlaklı kaya durumu için
kayma dalgası hızı arazide ölçülebilir veya Zemin Sınıfı C olarak tayin edilebilir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-6
Ocak 2004

Sert kaya sınıfı olan Zemin Sınıfı A, saha üzerinde veya aynı formasyondaki eşit veya daha ileri derecede çatlaklı
ve ayrışmış, aynı kaya türündeki profiller üzerinde yapılan arazi kayma dalgası hızı ölçümleri ile desteklenmelidir.
Sert kaya koşullarının yüzeyden 100 ft (30 m) derinlik boyunca sürekli olduğunun bilindiği durumlarda, yüzeysel
__
kayma dalgası hızı ölçümleri, vs ’i.belirlemek için ekstrapolasyonlarla uzatılabilir. Zemin Sınıfı A ve B’nin kaya
sınıfları, kaya yüzeyi ile münferit veya radye temellerin alt ucu arasında 10 ft (3 m)’den fazla zemin olması
durumunda kullanılmamalıdır.

4.1.2.3 Zemin Sınıfı Parametrelerinin Tanımları: Aşağıda verilen tanımlar, zemin profilindeki üst 100 ft (30 m)
için uygulanmaktadır. Belirgin bir şekilde farklı zemin tabakaları içeren profiller, bu farklı tabakalara göre, üst 100
ft (30 m)’de toplam n farklı tabaka olacak şekilde, 1 ve n arasında değişen bir sayı ile tanımlanan alt tabakalara
ayrılacaktır. i sembolü, 1 ve n arasındaki tabakalardan herhangi birini göstermek üzere,

vsi, ft/sn (m/sn) biriminde kayma dalgası hızı,

di, 0 ve 100 ft (30 m) arasındaki herhangi bir tabakanın kalınlığı’dır.


__
Buna göre, vs :

bağıntısından hesaplanmaktadır. Burada,

ifadesi 100 ft (30 m)’ye eşit olmaktadır. Ni , 100 vuruş/ft değerini aşmamak şartıyla, herhangi bir düzeltme
yapılmadan, arazide doğrudan ölçülen Standart Penetrasyon Direnci’dir (ASTM D1586-84).
__
N ,

bağıntısından bulunmakta, Nch ise aşağıdaki gibi elde edilmektedir:

burada,

olmaktadır.
(Kohezyonsuz zeminler için sadece di ve Ni parametreleri kullanılmalıdır.)

ds, üst 100 ft (30 m)’de yeralan kohezyonsuz zemin tabakalarının toplam kalınlığı,

sui, 5,000 psf (250 kPa) değerini geçmemek şartıyla psf (kPa) biriminde drenajsız kayma mukavemeti, ASTM
D2166-91 veya D2850-87’ye göre.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-7
Ocak 2004

2.2. ZEMİN SINIFLANDIRMASI

2.2.1 Türk Deprem Yönetmeliği’ne Göre Sınıflandırma


ADAPAZARI TÜRK YÖNETMELİĞİ
Zemin Yerel Zemin
HÜCRE X (UTM) Y (UTM) Grubu Sınıfı Notlar
G 26 528250 4509250 D Z4
G 27 528250 4508750 B Z1
enterpolasyonla elde edilen
G 28 528250 4508250 D Z3 sondaj
G 29 528250 4507750 B Z1
G 30 528250 4507250 B Z1
G 31 528250 4506750 B Z1
H 25 528750 4509750 D Z4
H 26 528750 4509250 D Z4
H 27 528750 4508750 D Z4
enterpolasyonla elde edilen
H 28 528750 4508250 D Z4 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
H 29 528750 4507750 D Z3 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
H 30 528750 4507250 D Z3 sondaj
H 31 528750 4506750 B-C Z1-Z2
H 32 528750 4506250 B Z1
enterpolasyonla elde edilen
I 25 529250 4509750 D Z4 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
I 26 529250 4509250 D Z4 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
I 27 529250 4508750 D Z4 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
I 28 529250 4508250 D Z3 sondaj
I 29 529250 4507750 B Z1-Z2
I 30 529250 4507250 B Z1-Z2
enterpolasyonla elde edilen
I 31 529250 4506750 D Z3 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
I 32 529250 4506250 D Z3 sondaj
J 24 529750 4510250 D Z4
J 25 529750 4509750 D Z4
enterpolasyonla elde edilen
J 26 529750 4509250 D Z4 sondaj
J 27 529750 4508750 D Z4
J 28 529750 4508250 D Z3
J 29 529750 4507750 C Z2-Z3
J 30 529750 4507250 B Z1
J 31 529750 4506750 B Z1-Z2
J 32 529750 4506250 C Z3
K 23 530250 4510750 D Z4
enterpolasyonla elde edilen
K 24 530250 4510250 D Z4 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
K 25 530250 4509750 D Z4 sondaj
K 26 530250 4509250 D Z3-Z4
K 27 530250 4508750 D Z4
K 28 530250 4508250 C Z2-Z3
enterpolasyonla elde edilen
K 29 530250 4507750 D Z3 sondaj
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-8
Ocak 2004

enterpolasyonla elde edilen


K 30 530250 4507250 D Z3 sondaj
enterpolasyonla elde edilen
K 31 530250 4506750 D Z3-Z4 sondaj
K 32 530250 4506250 B Z1-Z2
L 23 530750 4510750 C Z2-Z3
L 24 530750 4510250 D Z4
enterpolasyonla elde edilen
L 25 530750 4509750 D Z4 sondaj
L 26 530750 4509250 D Z4
L 27 530750 4508750 C Z2
L 28 530750 4508250 D Z3-Z4
L 29 530750 4507750 C Z2
L 30 530750 4507250 C Z2
enterpolasyonla elde edilen
L 31 530750 4506750 D Z3 sondaj
L 32 530750 4506250 B Z2
M10 531500 4517300 C Z2-Z3
enterpolasyonla elde edilen
M 28 531250 4508250 D Z3 sondaj
M 29 531250 4507750 C Z2
M 30 531250 4507250 D Z4
N 10 531750 4517250 C Z2
N 11 531750 4516750 D Z3
N 17 531750 4513750 D Z3-Z4
N 18 531750 4513250 C Z2-Z3
N 28 531750 4508250 D Z3-Z4
enterpolasyonla elde edilen
N 29 531750 4507750 D Z3 sondaj
N 30 531750 4507250 D Z4
O 10 532250 4517250 D Z4
O 11 532250 4516750 D Z3
O 12 532250 4516250 C Z3
O 13 532250 4515750 D Z3
O 14 532250 4515250 D Z3
O 15 532250 4514750 D Z3
O 16 532250 4514250 D Z3-Z4
O 17 532250 4513750 D Z4
O 27 532250 4508750 D Z3
O 28 532250 4508250 D Z3
P 09 532750 4517750 D Z3-Z4
P 10 532250 4517250 D Z3-Z4
P 11 532750 4516750 D Z3
P 12 532750 4516250 D Z4
P 13 532750 4515750 D Z3-Z4
P 14 532750 4515250 D Z3-Z4
P 15 532750 4514750 D Z3
P 16 532750 4514250 D Z4
P 17 532750 4513750 C Z2-Z3
P 20 532750 4512250 C Z2
enterpolasyonla elde edilen
P 21 532750 4511750 D Z4 sondaj
P 22 532750 4511250 D Z3-Z4
P 23 532750 4510750 D Z3
P 24 532750 4510250 D Z4
enterpolasyonla elde edilen
P 25 532750 4509750 C Z2 sondaj
P 26 532750 4509250 D Z3-Z4
P 27 532750 4508750 D Z3
Q 08 533250 4518250 C Z2-Z3
Q 09 533250 4517750 D Z3
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-9
Ocak 2004

Q 10 533250 4517250 D Z3-Z4


Q 11 533250 4516750 D Z3-Z4
Q 12 533250 4516250 D Z3
Q 13 533250 4515750 D Z4
Q 14 533250 4515250 C Z2-Z3
Q 15 533250 4514750 D Z3
Q 16 533250 4514250 C Z2-Z3
Q 17 533250 4513750 C Z2
önemli: tanımlanan tabakalar
Q 18 533250 4513250 D Z3 ve spt N30 değerleri arasında
farklılık var
Q 19 533250 4512750 D Z4
Q 20 533250 4512250 D Z4
enterpolasyonla elde edilen
Q 21 533250 4511750 D Z3 sondaj
Q 22 533250 4511250 D Z3-Z4
Q 23 533250 4510750 D Z4
Q 24 533250 4510250 D Z4
Q 27 533250 4508750 D Z3
R 07 533750 4518750 A Z1
enterpolasyonla elde edilen
R 08 533750 4518250 D Z3 sondaj
R 09 533750 4517750 D Z3-Z4
R 10 533750 4517250 B-C Z1-Z3
R 11 533750 4516750 D Z3
R 12 533750 4516250 D Z3
R 13 533750 4515750 D Z3-Z4
R 14 533750 4515250 D Z3
R 15 533750 4514750 D Z3
R 16 533750 4514250 D Z3
R 17 533750 4513750 D Z3-Z4
R 18 533750 4513250 D Z3
R 19 533750 4512750 B Z2-Z3
R 20 533750 4512250 C Z2
R 21 533750 4511750 D Z3
R 22 533750 4511250 D Z3
R 23 533750 4510750 D Z3
R 24 533750 4510250 D Z4
enterpolasyonla elde edilen
R 27 533750 4508750 C Z2 sondaj
R 28 533750 4508250 D Z3
S 06 534250 4519250 C Z2-Z3
S 07 534250 4518750 C Z2
S 08 534250 4518250 C Z2
S 09 534250 4517750 D Z3
enterpolasyonla elde edilen
S 10 534250 4517250 D Z3 sondaj
S 11 534250 4516750 D Z3
S 12 534250 4516250 D Z3-Z4
S 13 534250 4515750 D Z3
S 14 534250 4515250 D Z3
S 15 534250 4514750 D Z3
S 16 534250 4514250 D Z3
S 17 534250 4513750 D Z3
S 18 534250 4513250 D Z3
S 19 534250 4512750 D Z3
S 20 534250 4512250 D Z3
S 21 534250 4511750 C Z2
enterpolasyonla elde edilen
S 22 534250 4511250 D Z3-Z4 sondaj
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-10
Ocak 2004

enterpolasyonla elde edilen


S 23 534250 4510750 D Z3 sondaj
S 27 534250 4508250 D Z3
T 07 534750 4518750 D Z3
T 08 534750 4518250 D Z3
T 09 534750 4517750 B Z1-Z2
enterpolasyonla elde edilen
T 10 534750 4517250 D Z3 sondaj
T 11 534750 4516750 D Z3
T 12 534750 4516250 D Z3
T 13 534750 4515750 C Z2
T 14 534750 4515250 D Z3
T 15 534750 4514750 D Z3
T 16 534750 4514250 C Z2
T 17 534750 4513750 D Z3
T 18 534750 4513250 D Z3
T 19 534750 4512750 D Z3
T 20 534750 4512250 D Z3
T 21 534750 4511750 D Z3
T 22 534750 4511250 D Z4
T 23 534750 4510750 D Z4
T 26 534750 4508750 D Z3
U 08 535250 4518250 D Z3-Z4
U 09 535250 4517750 D Z3-Z4
enterpolasyonla elde edilen
U 10 535250 4517250 D Z3-Z3 sondaj
U 11 535250 4516750 D Z3
U 12 535250 4516250 D Z3
U 13 535250 4515750 D Z3
U 14 535250 4515250 D Z4
U 15 535250 4514750 C Z2
U 16 535250 4514250 D Z3
U 17 535250 4513750 D Z3
U 18 535250 4513250 C Z2
enterpolasyonla elde edilen
U 19 535250 4512750 D Z3 sondaj
U 20 535250 4512250 C Z2
V 08 535,750 4,518,250 D Z3-Z4
V 09 535750 4517750 D Z3
V 10 535750 4517250 D Z3
V 11 535750 4516750 D Z3-Z4
enterpolasyonla elde edilen
V 12 535750 4516250 D Z3-Z4 sondaj
V 18 535750 4513250 D Z4
V 19 535750 4512750 C Z2-Z3
W 07 536250 4518750 C Z2-Z3
W 08 536250 4518250 C Z2-Z3
W 09 536750 4517750 D Z3
W 10 536250 4517250 D Z3
W 11 536250 4516750 B Z1

GÖLCÜK Türk Yönetmeliği


HÜCR Zemin
E X (UTM) Y (UTM) Grubu Yerel Zemin Sınıfı Notlar
C5 480750 4509250 B Z1-Z2
D4 481250 4509750 C Z2
D5 481250 4509250 B Z1
D6 481250 4508750 C-B Z1-Z2
E4 481750 4509750 D Z3
E5 481750 4509250 C Z1
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-11
Ocak 2004

E6 481750 4508750 C Z2-Z3


F4 482250 4509750 A Z1
F5 482250 4509250 B Z1-Z2
F6 482250 4508750 A Z1
F7 482250 4508250 D Z3
G3 482750 4510250 A Z1
G4 482750 4509750 C Z2
G5 482750 4509250 C Z2
G6 482750 4508750 C Z2
G8 482750 4507750 C Z2
G9 482750 4507250 C Z2-Z3
H3 483250 4510250 C Z2
enterpolasyonla elde edilen
H4 483250 4509750 C Z2 sondaj
H5 483250 4509250 C Z2
H6 483250 4508750 B Z1
H7 483250 4508250 C Z2
enterpolasyonla elde edilen
H8 483250 4507750 B Z1-Z2 sondaj
H9 483250 4507250 B Z1
I4 483750 4509750 B Z1
I5 483750 4509250 B Z1
I6 483750 4508750 D Z3-Z4
enterpolasyonla elde edilen
I7 483750 4508250 C Z2-Z3 sondaj
I8 483750 4507750 A Z1
I9 483750 4507250 A Z1
J4 484250 4509750 B Z1
J5 484250 4509250 C Z2
J6 484250 4508750 A Z1
J7 484250 4508250 B Z1
J8 484250 4507750 A Z1
J9 484250 4507250 B Z1
K11 484750 4506250 D Z3
K4 484750 4509750 C Z2-Z3
K5 484750 4509250 C Z2
K6 484750 4508750 C Z2
K7 484750 4508250 C Z2
K8 484750 4507750 C Z2
enterpolasyonla elde edilen
K9 484750 4507250 B-C Z1-Z2 sondaj
L10 485250 4506750 C Z2-Z3
L11 485250 4506250 D Z3
L4 485250 4509750 D Z3
L5 485250 4509250 A Z1
L6 485250 4508750 C Z2
L7 485250 4508250 A Z1
L8 485250 4507750 D Z3
enterpolasyonla elde edilen
L9 485250 4507250 C Z2 sondaj
M10 485750 4506750 D Z3
M11 485750 4506250 C Z2
M4 485750 4509750 C Z2
M5 485750 4509250 C Z2
M6 485750 4508750 C Z2
M7 485750 4508250 B Z2
M8 485750 4507750 C Z2
N10 486250 4506750 C Z2
N11 486250 4506250 C Z2
N4 486250 4509750 C Z2
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-12
Ocak 2004

N5 486250 4509250 B Z1
N6 486250 4508750 C Z2
N7 486250 4508250 B Z1
enterpolasyonla elde edilen
N8 486250 4507750 D Z3 sondaj
N9 486250 4507250 D Z3
O1O 486750 4506750 B-C Z1-Z2
O4 486750 4509750 C Z2
O5 486750 4509250 B Z1
O6 486750 4508750 C Z2
O7 486750 4508250 C Z2
O8 486750 4507750 D Z4
O9 486750 4507250 C Z2
P3 487250 4510250 D Z3
P4 487250 4509750 D Z3
P5 487250 4509250 D Z3
P6 487250 4508750 C-B Z2
P7 487250 4508250 C Z2-Z3
P8 487250 4507750 C Z2
Q4 487750 4509750 D Z3
Q5 487750 4509250 C Z2
Q6 487750 4508750 B-C Z1-Z3

2.2.2 NEHRP Zemin Sınıflarına göre sınıflandırma

ADAPAZARI NEHRP
HÜCRE X (UTM) Y (UTM) vS 30 m (m/sn) Zemin Sınıfı Notlar
G 26 528250 4509250 169 E
G 27 528250 4508750 343 D
enterpolasyonla elde
G 28 528250 4508250 491 C edilen sondaj
G 29 528250 4507750 485 C
G 30 528250 4507250 390 C
G 31 528250 4506750 391 C
H 25 528750 4509750 157 E
H 26 528750 4509250 150 E
H 27 528750 4508750 125 E
enterpolasyonla elde
H 28 528750 4508250 165 E edilen sondaj
enterpolasyonla elde
H 29 528750 4507750 360 D edilen sondaj
enterpolasyonla elde
H 30 528750 4507250 396 C edilen sondaj
H 31 528750 4506750 370 D
H 32 528750 4506250 512 C
enterpolasyonla elde
I 25 529250 4509750 125 E edilen sondaj
enterpolasyonla elde
I 26 529250 4509250 123 E edilen sondaj
enterpolasyonla elde
I 27 529250 4508750 156 E edilen sondaj
enterpolasyonla elde
I 28 529250 4508250 190 D edilen sondaj
I 29 529250 4507750 386 C
I 30 529250 4507250 376 C
enterpolasyonla elde
I 31 529250 4506750 364 C edilen sondaj
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-13
Ocak 2004

enterpolasyonla elde
I 32 529250 4506250 456 C edilen sondaj
J 24 529750 4510250 209 D-E
J 25 529750 4509750 171 E
enterpolasyonla elde
J 26 529750 4509250 145 E edilen sondaj
J 27 529750 4508750 219 D
J 28 529750 4508250 517 C
J 29 529750 4507750 420 C
J 30 529750 4507250 496 C
J 31 529750 4506750 361 C
J 32 529750 4506250 374 C
K 23 530250 4510750 190 D
enterpolasyonla elde
K 24 530250 4510250 173 E edilen sondaj
enterpolasyonla elde
K 25 530250 4509750 317 D edilen sondaj
K 26 530250 4509250 188 D
K 27 530250 4508750 253 D
K 28 530250 4508250 455 C
enterpolasyonla elde
K 29 530250 4507750 365 C edilen sondaj
enterpolasyonla elde
K 30 530250 4507250 488 C edilen sondaj
enterpolasyonla elde
K 31 530250 4506750 210 D edilen sondaj
K 32 530250 4506250 358 D
L 23 530750 4510750 275 D
L 24 530750 4510250 449 C-E
enterpolasyonla elde
L 25 530750 4509750 337 D-E edilen sondaj
L 26 530750 4509250 310 D-E
L 27 530750 4508750 265 D
L 28 530750 4508250 296 D
L 29 530750 4507750 588 C
L 30 530750 4507250 529 C
enterpolasyonla elde
L 31 530750 4506750 422 C edilen sondaj
L 32 530750 4506250 403 C
M10 531500 4517300 204 D
enterpolasyonla elde
M 28 531250 4508250 317 D edilen sondaj
M 29 531250 4507750 307 D
M 30 531250 4507250 263 D
N 10 531750 4517250 272 D
N 11 531750 4516750 269 D
N 17 531750 4513750 322 D
N 18 531750 4513250 329 D
N 28 531750 4508250 287 D
enterpolasyonla elde
N 29 531750 4507750 375 C edilen sondaj
N 30 531750 4507250 454 C
O 10 532250 4517250 228 D-E
O 11 532250 4516750 267 D-E
O 12 532250 4516250 298 D
O 13 532250 4515750 295 D-E
O 14 532250 4515250 489 C
O 15 532250 4514750 543 C-E
O 16 532250 4514250 327 D
O 17 532250 4513750 197 D
O 27 532250 4508750 448 C
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-14
Ocak 2004

O 28 532250 4508250 308 D


P 09 532750 4517750 178 E
P 10 532250 4517250 203 D-E
P 11 532750 4516750 227 D-E
P 12 532750 4516250 229 D
P 13 532750 4515750 382 C
P 14 532750 4515250 403 C
P 15 532750 4514750 379 C
P 16 532750 4514250 345 D-E
P 17 532750 4513750 266 C
P 20 532750 4512250 525 C
enterpolasyonla elde
P 21 532750 4511750 475 C edilen sondaj
P 22 532750 4511250 143 E
P 23 532750 4510750 481 C
P 24 532750 4510250 440 C
enterpolasyonla elde
P 25 532750 4509750 414 C edilen sondaj
P 26 532750 4509250 342 D
P 27 532750 4508750 389 C
Q 08 533250 4518250 501 C
Q 09 533250 4517750 463 C
Q 10 533250 4517250 284 D-E
Q 11 533250 4516750 217 D-E
Q 12 533250 4516250 295 D-E
Q 13 533250 4515750 279 D
Q 14 533250 4515250 319 D
Q 15 533250 4514750 202 D-E
Q 16 533250 4514250 238 D
Q 17 533250 4513750 279 D
önemli: tanımlanan
tabakalar ve spt N30
Q 18 533250 4513250 547 C
değerleri arasında
farklılık var
Q 19 533250 4512750 426 C
Q 20 533250 4512250 223 D
enterpolasyonla elde
Q 21 533250 4511750 152 E edilen sondaj
Q 22 533250 4511250 303 C
Q 23 533250 4510750 344 D
Q 24 533250 4510250 303 D
Q 27 533250 4508750 445 C
R 07 533750 4518750 543 C
enterpolasyonla elde
R 08 533750 4518250 353 D edilen sondaj
R 09 533750 4517750 242 D-E
R 10 533750 4517250 280 D
R 11 533750 4516750 461 C
R 12 533750 4516250 446 C
R 13 533750 4515750 152 E
R 14 533750 4515250 376 C-E
R 15 533750 4514750 257 D
R 16 533750 4514250 241 D
R 17 533750 4513750 230 D
R 18 533750 4513250 685 C
R 19 533750 4512750 309 D
R 20 533750 4512250 255 D
R 21 533750 4511750 321 D
R 22 533750 4511250 347 D
R 23 533750 4510750 297 D
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-15
Ocak 2004

R 24 533750 4510250 367 C


enterpolasyonla elde
R 27 533750 4508750 422 C edilen sondaj
R 28 533750 4508250 368 C
S 06 534250 4519250 262 D
S 07 534250 4518750 268 D
S 08 534250 4518250 231 D
S 09 534250 4517750 446 C-E
enterpolasyonla elde
S 10 534250 4517250 187 D-E edilen sondaj
S 11 534250 4516750 302 D-E
S 12 534250 4516250 217 D-E
S 13 534250 4515750 213 D
S 14 534250 4515250 432 C
S 15 534250 4514750 206 D
S 16 534250 4514250 258 D-E
S 17 534250 4513750 284 D-E
S 18 534250 4513250 307 D-E
S 19 534250 4512750 213 D-E
S 20 534250 4512250 268 D
S 21 534250 4511750 278 D
enterpolasyonla elde
S 22 534250 4511250 161 E edilen sondaj
enterpolasyonla elde
S 23 534250 4510750 326 D edilen sondaj
S 27 534250 4508250 357 D
T 07 534750 4518750 205 D
T 08 534750 4518250 202 D-E
T 09 534750 4517750 540 C
enterpolasyonla elde
T 10 534750 4517250 174 E edilen sondaj
T 11 534750 4516750 199 D
T 12 534750 4516250 285 D-E
T 13 534750 4515750 240 D
T 14 534750 4515250 328 D
T 15 534750 4514750 231 D
T 16 534750 4514250 289 D-E
T 17 534750 4513750 574 C
T 18 534750 4513250 543 C-E
T 19 534750 4512750 290 D-E
T 20 534750 4512250 252 D
T 21 534750 4511750 269 D-E
T 22 534750 4511250 323 D
T 23 534750 4510750 337 D
T 26 534750 4508750 597 C
U 08 535250 4518250 159 E
U 09 535250 4517750 214 D
enterpolasyonla elde
U 10 535250 4517250 334 D edilen sondaj
U 11 535250 4516750 263 D
U 12 535250 4516250 256 D
U 13 535250 4515750 374 D
U 14 535250 4515250 154 E
U 15 535250 4514750 227 D
U 16 535250 4514250 316 D
U 17 535250 4513750 295 D-E
U 18 535250 4513250 374 C
enterpolasyonla elde
U 19 535250 4512750 407 C edilen sondaj
U 20 535250 4512250 425 C
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-16
Ocak 2004

V 08 535,750 4,518,250 156 E


V 09 535750 4517750 281 D-E
V 10 535750 4517250 234 D
V 11 535750 4516750 211 D
enterpolasyonla elde
V 12 535750 4516250 360 D edilen sondaj
V 18 535750 4513250 303 D-E
V 19 535750 4512750 329 D
W 07 536250 4518750 296 D
W 08 536250 4518250 296 D
W 09 536750 4517750 236 D-E
W 10 536250 4517250 158 E
W 11 536250 4516750 303 D

GÖLCÜK NEHRP
Zemin
HÜCRE X (UTM) Y (UTM) vS 30 m (m/sn) Sınıfı Notlar
C5 480750 4509250 394 C
D4 481250 4509750 380 C
D5 481250 4509250 462 C
D6 481250 4508750 420 C
E4 481750 4509750 487 C
E5 481750 4509250 355 D
E6 481750 4508750 330 D
F4 482250 4509750 470 C
F5 482250 4509250 363 C
F6 482250 4508750 472 C
F7 482250 4508250 319 D
G3 482750 4510250 493 C
G4 482750 4509750 385 C
G5 482750 4509250 466 C
G6 482750 4508750 457 C
G8 482750 4507750 369 C
G9 482750 4507250 362 C
H3 483250 4510250 328 D
enterpolasyonla elde edilen
H4 483250 4509750 396 C sondaj
H5 483250 4509250 437 C
H6 483250 4508750 394 C
H7 483250 4508250 426 C
enterpolasyonla elde edilen
H8 483250 4507750 470 C sondaj
H9 483250 4507250 414 C
I4 483750 4509750 370 C
I5 483750 4509250 431 C
I6 483750 4508750 374 C
enterpolasyonla elde edilen
I7 483750 4508250 394 C sondaj
I8 483750 4507750 459 C
I9 483750 4507250 502 C
J4 484250 4509750 403 C
J5 484250 4509250 364 C
J6 484250 4508750 492 C
J7 484250 4508250 393 C
J8 484250 4507750 442 C
J9 484250 4507250 384 C
K11 484750 4506250 437 C
K4 484750 4509750 225 D
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-17
Ocak 2004

K5 484750 4509250 364 C


K6 484750 4508750 445 C
K7 484750 4508250 356 D
K8 484750 4507750 268 D
enterpolasyonla elde edilen
K9 484750 4507250 373 C sondaj
L10 485250 4506750 298 D
L11 485250 4506250 377 C
L4 485250 4509750 339 D
L5 485250 4509250 449 C
L6 485250 4508750 289 D
L7 485250 4508250 430 C
L8 485250 4507750 356 D
enterpolasyonla elde edilen
L9 485250 4507250 317 D sondaj
M10 485750 4506750 345 D
M11 485750 4506250 449 C
M4 485750 4509750 253 D
M5 485750 4509250 372 C
M6 485750 4508750 417 C
M7 485750 4508250 376 C
M8 485750 4507750 464 C
N10 486250 4506750 332 D
N11 486250 4506250 402 C
N4 486250 4509750 239 D
N5 486250 4509250 321 D
N6 486250 4508750 415 C
N7 486250 4508250 346 D
enterpolasyonla elde edilen
N8 486250 4507750 234 D sondaj
N9 486250 4507250 240 D
O1O 486750 4506750 405 C
O4 486750 4509750 263 D
O5 486750 4509250 472 C
O6 486750 4508750 418 C
O7 486750 4508250 314 D
O8 486750 4507750 287 D
O9 486750 4507250 281 D
P3 487250 4510250 295 D
P4 487250 4509750 294 D
P5 487250 4509250 324 C
P6 487250 4508750 406 C
P7 487250 4508250 417 C
P8 487250 4507750 400 C
Q4 487750 4509750 259 D
Q5 487750 4509250 287 D
Q6 487750 4508750 401 C
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-18
Ocak 2004

2.3. SAHA DAVRANIŞ ANALİZLERİ

2.3.1 Adazarı Bölgesi


En
Büyük
Birim
Şekil
HÜC X(UTM PGA Hakim T Değ. Derinlik
RE ) Y(UTM) (g) (s) SA (g) (%) (m) Notlar
G 26 528250 4509250 0.128 0.70 0.50 0.540 41
G 27 528250 4508750 0.370 0.92 1.48 0.031 20 Iki tepe
enterpolasyonla, iki tepe,
en büyük birim şekil değ.
G 28 528250 4508250 0.751 0.42 3.21 0.711 7 üst 10m’de
G 29 528250 4507750 0.314 0.92 1.29 0.031 20 iki tepe
G 30 528250 4507250 0.369 0.72 1.41 0.546 36 iki tepe
G 31 528250 4506750 0.270 0.92 1.13 0.865 36
H 25 528750 4509750 0.101 0.94 0.38 0.825 42
en büyük birim şekil değ.
H 26 528750 4509250 0.189 0.94 0.88 2.041 29 üst 30m’de
en büyük birim şekil değ.
H 27 528750 4508750 0.106 2.50 0.35 1.678 29 üst 30m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
H 28 528750 4508250 0.166 0.94 0.81 2.006 29 30m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
H 29 528750 4507750 0.480 0.70 2.04 0.579 9 10m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
H 30 528750 4507250 0.493 0.94 2.92 4.120 5 5m’de
H 31 528750 4506750 0.267 0.94 1.14 0.832 36
en büyük birim şekil değ.
H 32 528750 4506250 0.689 0.20 2.58 0.077 12 üst 15m’de
enterpolasyonla, Davr.
Spektrumu: 2.tepe
I 25 529250 4509750 0.321 0.49 1.14 0.568 32 0,94/1,14’te
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
I 26 529250 4509250 0.134 0.94 0.65 2.917 29 30m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
I 27 529250 4508750 0.172 0.94 0.58 1.130 29 30m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
I 28 529250 4508250 0.160 0.94 0.75 1.919 29 30m’de
I 29 529250 4507750 0.384 0.70 1.42 0.550 36
I 30 529250 4507250 0.430 0.94 1.60 0.203 36
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
I 31 529250 4506750 0.380 0.94 2.01 4.638 8 10m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
I 32 529250 4506250 0.649 0.70 2.57 1.221 8 10m’de
J 24 529750 4510250 0.063 2.50 0.28 0.872 42
J 25 529750 4509750 0.074 0.70 0.29 1.274 42 enterpolasyonla
en büyük birim şekil değ.
J 26 529750 4509250 0.410 0.70 1.47 1.022 11 üst 15m’de
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-19
Ocak 2004

enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
J 27 529750 4508750 0.365 0.94 1.80 2.406 9 10m’de
en büyük birim şekil değ.
J 28 529750 4508250 0.674 0.42 2.73 9.660 3 üst 10m’de
J 29 529750 4507750 0.183 0.94 0.60 0.967 32
J 30 529750 4507250 0.167 0.94 0.56 1.014 32
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
J 31 529750 4506750 0.412 0.94 1.83 0.446 29 30m’de
J 32 529750 4506250 0.365 0.94 1.26 0.252 36
en büyük birim şekil değ.
K 23 530250 4510750 0.194 0.94 0.06 0.812 29 üst 30m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
K 24 530250 4510250 0.256 0.94 0.92 0.584 22 30m’de
K 25 530250 4509750 0.263 0.47 0.96 0.648 32 enterpolasyonla
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
K 26 530250 4509250 0.180 0.92 0.59 0.605 29 30m’de
K 27 530250 4508750 0.194 0.94 0.70 0.867 32
K 28 530250 4508250 0.164 0.95 0.57 0.951 32
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
K 29 530250 4507750 0.409 0.94 2.10 2.369 11 15m’de
enterpolasyonla, great
K 30 530250 4507250 0.217 0.94 0.84 0.951 32 strain also üst 10m’de
en büyük birim şekil değ.
K 31 530250 4506750 0.170 0.92 0.64 1.023 29 üst 30m’de
K 32 530250 4506250 0.108 2.50 0.38 1.405 36
en büyük birim şekil değ.
L 23 530750 4510750 0.321 0.94 1.43 1.156 16 üst 20m’de
en büyük birim şekil değ.
L 24 530750 4510250 0.357 0.94 1.60 3.514 9 üst 10m’de
L 25 530750 4509750 0.397 0.47 1.46 1.164 32 enterpolasyonla
L 26 530750 4509250 0.082 2.50 0.30 0.625 32
L 27 530750 4508750 0.130 2.50 0.39 1.332 32
L 28 530750 4508250 0.136 2.50 0.38 1.317 36
en büyük birim şekil değ.
L 29 530750 4507750 0.650 0.19 2.01 0.104 3 üst 10m’de
en büyük birim şekil değ.
L 30 530750 4507250 0.808 0.48 3.86 0.702 12 üst 15m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
L 31 530750 4506750 0.539 0.94 2.40 3.130 4 5m’de
L 32 530750 4506250 0.554 0.48 1.91 0.250 36
M 10 531250 4517250 0.095 0.94 0.27 0.359 32
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
M 28 531250 4508250 0.106 2.50 0.35 3.600 11 15m’de
M 29 531250 4507750 0.238 0.94 1.13 0.519 36
M 30 531250 4507250 0.277 0.92 1.19 0.815 36
N 10 531750 4517250 0.073 0.94 0.21 0.429 32
N 11 531750 4516750 0.367 0.92 0.76 0.330 42
N 17 531750 4513750 0.171 0.94 0.61 0.709 36
N 18 531750 4513250 0.169 0.94 0.59 0.792 32
en büyük birim şekil değ.
N 28 531750 4508250 0.401 0.72 1.67 0.516 8 üst 10m’de
en büyük birim şekil değ.
N 29 531750 4507750 0.275 0.94 1.21 4.472 11 üst 15m’de
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-20
Ocak 2004

en büyük birim şekil değ.


N 30 531750 4507250 0.541 0.48 2.20 0.570 8 üst 10m’de
O 10 532250 4517250 0.088 0.94 0.24 0.412 32
Davr. Spektrumu: 2.tepe
O 11 532250 4516750 0.074 2.50 0.22 0.442 32 0.94/ 0.22’de
O 12 532250 4516250 0.181 0.94 0.71 0.499 37
O 13 532250 4515750 0.065 0.94 0.23 0.440 32 yüksek tepeler
O 14 532250 4515250 0.067 2.50 0.22 0.447 32 iki tepe
O 15 532250 4514750 0.067 2.50 0.23 0.466 32
en büyük birim şekil değ.
O 16 532250 4514250 0.389 0.70 1.34 0.224 29 üst 30m’de (iki kez)
en büyük birim şekil değ.
O 17 532250 4513750 0.227 0.94 0.84 0.372 25 üst 30m’de
O 27 532250 4508750 0.356 0.70 1.21 0.465 36
en büyük birim şekil değ.
O 28 532250 4508250 0.510 0.24 1.58 0.258 2 üst 5m’de
P 09 532750 4517750 0.104 0.70 0.33 0.313 32
en büyük birim şekil değ.
üst 10m’de, yüksek
P 10 532250 4517250 0.116 0.94 0.36 4.038 9 tepeler
P 11 532750 4516750 0.211 0.92 0.75 0.449 32
P 12 532750 4516250 0.162 0.94 0.57 0.351 32
P 13 532750 4515750 0.120 0.70 0.38 1.276 32
P 14 532750 4515250 0.070 2.50 0.21 0.432 32
P 15 532750 4514750 0.068 2.50 0.22 0.443 32
P 16 532750 4514250 0.208 0.94 0.89 0.683 36
P 17 532750 4513750 0.270 0.48 1.33 2.707 32
en büyük birim şekil değ.
P 20 532750 4512250 0.592 0.20 2.21 0.102 11 üst 15m’de
en büyük birim şekil değ.
P 21 532750 4511750 0.274 0.94 1.38 1.535 11 üst 15m’de
en büyük birim şekil değ.
P 22 532750 4511250 0.164 0.94 0.91 1.705 29 üst 30m’de
P 23 532750 4510750 0.110 2.50 0.33 1.190 36
P 24 532750 4510250 0.050 2.50 0.15 17.115 42
P 25 532750 4509750 0.197 0.92 0.84 0.255 42 enterpolasyonla
P 26 532750 4509250 0.125 0.94 0.38 0.594 32
P 27 532750 4508750 0.126 0.94 0.39 0.629 37 enterpolasyonla
Q 08 533250 4518250 0.064 2.50 0.20 0.406 32
Q 09 533250 4517750 0.168 0.92 0.62 0.450 37
Q 10 533250 4517250 0.124 0.94 0.38 0.728 32
Q 11 533250 4516750 0.094 0.47 0.27 0.406 32
en büyük birim şekil değ.
Q 12 533250 4516250 0.310 0.94 1.62 1.227 5 üst 5m’de
Q 13 533250 4515750 0.079 0.94 0.23 0.442 32 iki tepe
Q 14 533250 4515250 0.342 0.92 1.32 0.292 37
en büyük birim şekil değ.
Q 15 533250 4514750 0.155 0.94 0.57 0.620 21 üst 30m’de
en büyük birim şekil değ.
Q 16 533250 4514250 0.458 0.94 1.38 0.391 27 üst 30m’de
Q 17 533250 4513750 0.354 0.70 1.36 0.182 29
en büyük birim şekil değ.
Q 18 533250 4513250 0.408 0.42 1.81 0.504 7 üst 10m’de
Q 19 533250 4512750 0.123 0.93 0.34 1.060 36
en büyük birim şekil değ.
Q 20 533250 4512250 0.412 0.94 1.79 0.411 29 üst 30m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
Q 21 533250 4511750 0.301 0.94 1.11 0.641 19 20m’de
en büyük birim şekil değ.
Q 22 533250 4511250 0.477 0.94 1.95 0.910 3 üst 5m’de
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-21
Ocak 2004

Q 23 533250 4510750 1.270 2.50 0.34 1.170 36


Q 24 533250 4510250 0.061 2.50 0.27 0.659 32
Q 27 533250 4508750 0.267 0.94 1.02 0.735 36
R 07 533750 4518750 0.064 0.94 0.20 0.390 37 iki tepe
R 08 533750 4518250 0.068 0.94 0.20 0.407 32 enterpolasyonla, iki tepe
R 09 533750 4517750 0.114 0.47 0.33 0.436 32
R 10 533750 4517250 0.119 0.94 0.41 0.443 32
R 11 533750 4516750 0.068 2.50 0.21 0.425 31
R 12 533750 4516250 0.067 2.50 0.21 0.418 32
Birim kayma şekil
değiştirmesi için iki sabit
R 13 533750 4515750 0.130 2.40 0.47 - değer (0.2; 65535)
R 14 533750 4515250 0.072 0.94 0.21 0.427 33
R 15 533750 4514750 0.077 0.94 0.23 0.458 32
en büyük birim şekil değ.
R 16 533750 4514250 0.645 0.70 2.37 0.861 2 üst 5m’de
en büyük birim şekil değ.
R 17 533750 4513750 0.270 0.94 1.17 0.583 29 üst 30m’de
R 18 533750 4513250 0.498 0.24 0.94 0.014 1 Yüksek tepeler
R 19 533750 4512750 0.330 0.72 1.28 0.384 36
en büyük birim şekil değ.
R 20 533750 4512250 0.263 0.94 1.03 0.802 25 üst 30m’de
en büyük birim şekil değ.
R 21 533750 4511750 0.410 0.92 1.77 0.594 26 üst 30m’de
R 22 533750 4511250 0.541 0.48 1.69 0.201 36 yüksek tepeler
R 23 533750 4510750 0.131 0.94 0.35 1.027 36
R 24 533750 4510250 0.545 0.48 1.80 0.213 36
R 27 533750 4508750 0.458 0.94 1.83 0.221 36 enterpolasyonla
en büyük birim şekil değ.
R 28 533750 4508250 0.742 0.17 2.62 0.455 2 üst 30m’de
S 06 534250 4519250 0.075 0.94 0.23 0.389 32
S 07 534250 4518750 0.077 0.94 0.23 0.392 32
S 08 534250 4518250 0.073 0.94 0.22 0.148 32
S 09 534250 4517750 0.205 0.92 0.86 0.225 42
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
S 10 534250 4517250 0.287 0.92 1.33 0.350 24 30m’de
S 11 534250 4516750 0.214 0.92 0.91 0.201 42
en büyük birim şekil değ.
S 12 534250 4516250 0.154 0.94 0.60 0.511 19 üst 20m’de
S 13 534250 4515750 0.196 0.47 0.71 0.438 32
S 14 534250 4515250 0.168 0.94 0.65 0.473 37
S 15 534250 4514750 0.213 0.94 0.63 0.347 32 yüksek tepeler
en büyük birim şekil değ.
S 16 534250 4514250 0.429 0.94 1.95 0.780 22 üst 30m’de
en büyük birim şekil değ.
S 17 534250 4513750 0.618 0.70 2.09 0.500 16 üst 20m’de
en büyük birim şekil değ.
S 18 534250 4513250 0.488 0.84 2.20 1.996 7 üst 10m’de
en büyük birim şekil değ.
S 19 534250 4512750 0.219 0.94 0.91 0.130 19 üst 20m’de
en büyük birim şekil değ.
S 20 534250 4512250 0.476 0.94 2.16 2.551 4 üst 10m’de
S 21 534250 4511750 0.172 0.94 0.70 0.719 32
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
S 22 534250 4511250 0.227 0.92 0.94 0.927 19 20m’de
enterpolasyonla, Davr.
Spektrumu: 2.tepe
S 23 534250 4510750 0.125 0.94 0.34 1.055 36 02.50/.34
S 27 534250 4508250 0.457 0.94 1.48 0.196 36
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-22
Ocak 2004

iki yüksek tepe, en büyük


birim şekil değ. üst
T 07 534750 4518750 0.444 0.94 1.50 0.312 24 30m’de
T 08 534750 4518250 0.081 0.41 0.48 0.441 31 yüksek tepeler
Davr. Spektrumu: 2.tepe
T 09 534750 4517750 0.063 2.50 0.20 0.395 37 0,94/0,19
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
T 10 534750 4517250 0.193 0.94 0.72 0.789 19 20m’de
en büyük birim şekil değ.
T 11 534750 4516750 0.264 0.94 1.00 0.614 23 üst 30m’de
T 12 534750 4516250 0.195 0.92 0.73 0.492 37
T 13 534750 4515750 0.130 0.94 0.44 0.442 32
en büyük birim şekil değ.
T 14 534750 4515250 0.395 0.72 1.93 2.461 4 üst 5m’de
T 15 534750 4514750 0.170 0.50 0.42 0.481 32 yüksek tepeler
en büyük birim şekil değ.
T 16 534750 4514250 0.481 0.70 1.86 0.460 9 üst 10m’de
en büyük birim şekil değ.
T 17 534750 4513750 0.565 0.20 2.42 0.242 3 üst 5m’de
en büyük birim şekil değ.
T 18 534750 4513250 0.675 0.28 2.46 0.437 3 üst 5m’de
en büyük birim şekil değ.
T 19 534750 4512750 0.494 0.27 1.76 0.285 3 üst 5m’de
T 20 534750 4512250 0.181 0.94 0.72 0.406 32
T 21 534750 4511750 0.195 0.94 0.79 0.660 32
T 22 534750 4511250 0.127 0.94 0.35 1.060 36
Davr. Spektrumu: 2.tepe
T 23 534750 4510750 0.123 0.94 0.33 1.117 36 02.50/.33
T 26 534750 4508750 0.685 0.12 2.04 0.081 2
Birim kayma şekil
değiştirmesi için iki sabit
U 08 535250 4518250 0.432 0.94 1.38 - değer (0.2; 65535)
U 09 535250 4517750 0.085 0.94 0.23 0.402 32 yüksek tepeler
U 10 535250 4517250 0.131 0.94 0.45 0.455 32 enterpolasyonla
U 11 535250 4516750 0.145 0.94 0.43 0.466 32
U 12 535250 4516250 0.143 0.94 0.45 0.456 33
U 13 535250 4515750 0.058 2.50 0.22 0.535 32
en büyük birim şekil değ.
U 14 535250 4515250 0.282 0.94 1.23 1.859 13 üst 15m’de
U 15 535250 4514750 0.086 0.94 0.24 0.432 32 yüksek tepeler
U 16 535250 4514250 0.352 0.72 1.36 0.329 36
en büyük birim şekil değ.
U 17 535250 4513750 0.287 0.94 1.20 0.492 29 üst 30m’de
U 18 535250 4513250 0.166 0.94 0.59 0.709 36
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
U 19 535250 4512750 0.184 0.94 0.76 0.672 36 10m’de
U 20 535250 4512250 0.198 2.50 0.52 1.582 32 yüksek tepeler
V 08 535750 4518250 0.292 0.94 1.06 0.584 19
V 09 535750 4517750 0.075 0.94 0.23 0.405 32
V 10 535750 4517250 0.143 0.94 0.44 0.450 32
en büyük birim şekil değ.
V 11 535750 4516750 0.240 0.94 0.91 0.608 23 üst 30m’de
enterpolasyonla, en
büyük birim şekil değ. üst
V 12 535750 4516250 0.207 0.94 1.04 0.763 10 10m’de
en büyük birim şekil değ.
V 18 535750 4513250 0.697 0.94 2.54 1.118 20 üst 20m’de
V 19 535750 4512750 0.174 0.94 0.65 0.741 36
W 07 536250 4518750 0.169 0.94 0.66 0.419 37
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-23
Ocak 2004

W 08 536250 4518250 0.174 0.92 0.70 0.451 37


W 09 536750 4517750 0.200 0.94 0.75 0.448 37
en büyük birim şekil değ.
W 10 536250 4517250 0.149 0.92 0.56 0.625 29 üst 30m’de
W 11 536250 4516750 0.180 0.94 0.69 0.474 37

2.3.2 Gölcük Bölgesi


HÜ En büyük Birim
CR Hakim T Şekil
E X(UTM) Y(UTM) PGA (g) (s) SA (g) Değiştirme Notlar
C5 480750 4509250 0.249 0.92 0.87 0.081 enterpolasyonla
D4 481250 4509750 0.240 0.92 0.83 0.071
D5 481250 4509250 0.280 0.94 0.92 0.081
D6 481250 4508750 0.393 0.24 1.23 0.069
E4 481750 4509750 0.307 0.17 0.92 0.084 çift tepe
E5 481750 4509250 0.324 0.27 1.02 0.078
E6 481750 4508750 0.314 0.70 1.28 0.210 enterpolasyonla
F4 482250 4509750 0.214 0.94 0.80 0.071
F5 482250 4509250 0.183 0.92 0.72 0.129 enterpolasyonla
F6 482250 4508750 0.263 0.92 0.90 0.092 enterpolasyonla
en büyük birim şekil değ. üst
F7 482250 4508250 0.447 0.48 1.38 0.159 6m’de
G3 482750 4510250 0.329 0.94 1.02 0.072
G4 482750 4509750 0.333 0.36 1.13 0.144
G5 482750 4509250 0.256 0.92 0.90 0.090
G6 482750 4508750 0.343 0.19 1.01 0.097
G8 482750 4507750 0.266 0.94 0.91 0.075 enterpolasyonla
G9 482750 4507250 0.292 0.27 0.95 0.076 enterpolasyonla
H3 483250 4510250 0.227 0.92 0.80 0.113
H4 483250 4509750 0.395 0.24 1.20 0.071 enterpolasyonla
H5 483250 4509250 0.382 0.28 1.09 0.104 bazı yüksek tepeler
H6 483250 4508750 0.395 0.27 1.21 0.074
H7 483250 4508250 0.315 0.19 1.03 0.087
H8 483250 4507750 0.278 0.72 0.93 0.170 enterpolasyonla
H9 483250 4507250 0.275 0.72 0.97 0.149
I4 483750 4509750 0.316 0.92 1.01 0.077 birkaç büyük tepe
I5 483750 4509250 0.198 0.92 0.73 0.121
en büyük birim şekil değ. üst
I6 483750 4508750 0.209 0.94 0.88 2.958 10m’de
I7 483750 4508250 0.190 0.92 0.74 0.125 enterpolasyonla
I8 483750 4507750 0.269 0.92 0.92 0.079
I9 483750 4507250 0.256 0.94 0.89 0.079
J4 484250 4509750 0.284 0.92 0.95 0.089
J5 484250 4509250 0.254 0.92 0.84 0.095
J6 484250 4508750 0.214 0.92 0.80 0.106
J7 484250 4508250 0.196 0.94 0.75 0.124
J8 484250 4507750 0.181 0.92 0.72 0.121
J9 484250 4507250 0.275 0.92 0.92 0.090
K4 484750 4509750 0.301 0.94 1.41 0.343
K5 484750 4509250 0.384 0.70 1.35 0.163
K6 484750 4508750 0.339 0.94 1.10 0.071
K7 484750 4508250 0.251 0.70 0.93 0.090
K8 484750 4507750 0.374 0.70 1.36 0.167
K9 484750 4507250 0.392 0.24 1.11 0.066
K1
1 484750 4506250 0.249 0.92 0.82 0.090
L4 485250 4509750 0.309 0.28 0.93 0.095
L5 485250 4509250 0.253 0.92 0.86 0.113
en büyük birim şekil değ. üst
L6 485250 4508750 0.475 0.70 1.67 0.205 10m’de
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 2-24
Ocak 2004

L7 485250 4508250 0.256 0.92 0.90 0.087 iki yüksek tepe


L8 485250 4507750 0.334 0.28 1.01 0.084
L9 485250 4507250 0.213 0.94 0.83 0.099 iki yüksek tepe
L1 en büyük birim şekil değ. üst
0 485250 4506750 0.335 0.70 1.35 0.419 10m’de
L1
1 485250 4506250 0.363 0.36 1.21 0.108
en büyük birim şekil değ. üst
M4 485750 4509750 0.339 0.94 1.63 0.572 30m’de
en büyük birim şekil değ. üst
M5 485750 4509250 0.603 0.48 1.73 0.150 15m’de, yüksek tepeler
M6 485750 4508750 0.392 0.27 1.34 0.075
M7 485750 4508250 0.255 0.70 0.90 0.096 iki yüksek tepe
M8 485750 4507750 0.244 0.92 0.82 0.105
M1
0 485750 4506750 0.317 0.70 1.01 0.079 yüksek tepe
M1
1 485750 4506250 0.208 0.92 0.74 0.104
N4 486250 4509750 0.238 0.92 0.91 0.210 iki yüksek tepe
N5 486250 4509250 0.330 0.70 1.20 0.108
N6 486250 4508750 0.337 0.27 1.04 0.101
N7 486250 4508250 0.337 0.36 1.08 0.089 yüksek tepe
en büyük birim şekil değ. üst
N8 486250 4507750 0.232 0.94 0.94 0.580 30m’de
en büyük birim şekil değ. üst
N9 486250 4507250 0.359 0.94 1.36 0.966 15m’de
N1 en büyük birim şekil değ. üst
0 486250 4506750 0.417 0.36 1.52 0.185 15m’de
N1 two yüksek tepe, en büyük
1 486250 4506250 0.278 0.70 0.98 0.144 birim şekil değ. üst 30m’de
en büyük birim şekil değ. üst
O4 486750 4509750 0.249 0.94 0.87 0.245 30m’de
O5 486750 4509250 0.116 0.94 0.53 0.336
O6 486750 4508750 0.271 0.92 0.91 0.090
en büyük birim şekil değ. üst
O7 486750 4508250 0.307 0.92 1.27 0.401 30m’de
en büyük birim şekil değ. üst
O8 486750 4507750 0.248 0.94 1.19 0.981 20m’de
O9 486750 4507250 0.417 0.36 1.37 0.097
O1 en büyük birim şekil değ. üst
O 486750 4506750 0.358 0.70 1.15 0.160 30m’de
en büyük birim şekil değ. üst
P3 487250 4510250 0.339 0.93 1.69 3.377 10m’de
P4 487250 4509750 0.116 0.94 0.49 0.453
P5 487250 4509250 0.165 0.92 0.58 0.224
P6 487250 4508750 0.281 0.94 0.95 0.307
P7 487250 4508250 0.261 0.94 0.87 0.070
en büyük birim şekil değ. üst
P8 487250 4507750 0.306 0.70 1.14 0.234 30m’de
yüksek tepe, en büyük birim
Q4 487750 4509750 0.282 0.70 0.98 0.225 şekil değ. üst 20m’de
en büyük birim şekil değ. üst
Q5 487750 4509250 0.175 0.92 0.82 1.278 30m’de
en büyük birim şekil değ. üst
Q6 487750 4508750 0.277 0.94 0.98 0.170 30m’de
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 3-1
Ocak 2004

3. 9. BÖLÜM – KOERISLOPE KULLANMA KILAVUZU (KOERISLOPE V1.0)


Yasin Fahjan ve Bilge Siyahi, Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Deprem
Mühendisliği Bölümü

KoeriSlope mikrobölgeleme amaçlarına yönelik şev stabilitesi tahminleri yapmak için geliştirilen bir
uygulamadır. KoeriSlope 1.0 Versiyonu, bu hali ile Siyahi ve Ansal (1993) yöntemine dayanan şev
stabilitesi tahmin analizleri yapabilmektedir. KoeriSlope, Zemin-Hücre sistemleri üzerinde işlemler yapan
kullanımı kolay olan bir uygulamadır. Zemin-hücreleri (karelaj), zemin türleri, şev eğimi ve deprem
tehlikeleri için verilerin değerlendirilmesini kolaylaştırmaktadır. MapBasic programlama dili ile
geliştirilmiş olan uygulama, MapInfo yazılımı ile efektif olarak çalışmaktadır. Uygulama, MapInfo ile
entegre edilmiş olduğundan, envanter veritabanlarının görüntüleme, sorgulama, değerlendirme ve
haritalaması için güçlü özelliklere sahiptir.

3.1. KOERISLOPE DİYALOG PENCERESİ


KoeriSlope, standart Windows arayüzüne sahip bir MapBasic uygulamasıdır. KoeriSlope, MapInfo
altında, standart menüden <Run MapBasic Program> özelliği seçilerek çalıştırılabilir. Uygulamanın ana
diyalog arayüzü aşağıda gösterilmiştir.

Ana diyalog penceresi, kullanıcıya girişi yapılacak farklı veri tablolarının dosya isimlerini standart
Windows Dosya Aç Penceresini kullanarak düzenlemeye yarayan ikonu ve girilen veri dosyalarını
MapInfo tabloları olarak açmak için ikonu gibi farklı özellikler sağlamaktadır. Verilerin MapInfo
özellikleri kullanılarak yönlendirilmesi için, ana diyalog penceresi <Hide> ikonu kullanılarak aktif
olmayan duruma getirilebilir. Analizleri yapmaya başlamak için <Process> ikonu kullanılmaktadır.

3.1.1 KoeriSlope Menü Çubuğu


[KoeriSlope] menü çubuğunun temel fonksiyonu <Show Main Dialog> komutunu kullanarak, ana diyalog
formunu yeniden aktif hale getirmek için ilave özellikler sağlamaktır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 3-2
Ocak 2004

3.1.2 Şev Stabilitesi Çalışması için Gerekli Veriler


Şev stabilitesi analizleri yapabilmek için her zemin-hücresi için aşağıdaki girdi verileri sağlanmalıdır.
- Beklenen en büyül yer ivmesi (sismik katsayı).
- Zemin sürtünme açısı.
- En yüksek şev eğimi.
Analiz Hücre veri tablosundaki zemin-hücreleri için yapılmaktadır. Eğer Hücre verileri
haritalanabilir bir tablo ise, Ana diyalog penceresindeki <Map> ikonu aktif hale gelecek ve analiz
sonuçları haritalanabilecektir. Veriler, aşağıda gösterildiği gibi özel başlıklara sahip MapInfo veri
tabloları olarak sağlanmalıdır.

Hücre verisi olarak girilerecek veriler

Beklenen En Büyük Yer İvmesi olarak girilecek veriler


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 3-3
Ocak 2004

Programa girilecek zemin sürtünme açısı verileri

Programa girilecek En Büyük Şev Eğimi verileri

3.1.3 Analiz İşlemi Durumu Diyalog Penceresi


Durum çubuğu, analiz işlemlerinin durumunu yüzdeler ile göstermektedir. Analiz <Cancel> ikonu
kullanılarak istenildiğinde durdurulabilir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 3-4
Ocak 2004

3.1.4 Analiz Çıktıları


Uygulama her zemin-hücresi için sismik ivme katsayısına ve şev eğimine bağlı olarak N1 stabilite
sayısını hesaplamaktadır. Bundan sonra, her zemin-hücresi için şev stabilitesi güvenlik faktörü
hesaplanmaktadır. Sonuç olarak, stabilite sayısı (N1) ve şev stabilitesi güvenlik sayısı (FS)’e ilave olarak,
her zemin-hücresi için girilen bilgiyi de içeren bir çıktı dosyası sağlanmaktadır. Aynı zamanda aşağıda
gösterildiği gibi, sonuçları gösteren bir haritada verilmektedir.

KoeriSlope Uygulamasının Çıktı Verileri


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 3-5
Ocak 2004

Güvenlik Sayısı

Şev Stabilitesi Güvenlik Sayısı (FS) Haritası


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-1
Ocak 2004

4. 9. BÖLÜM – TİPİK BETONARME BİNALARIN HASARGÖREBİLİRLİK


EĞRİLERİ
Pierriono Lestuzzi, İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü, Yapı Mühendisliği Enstitüsü, Lozan.

4.1. GİRİŞ
Bu katkı, deprem sonrası (görmüş) binaları etkileyen yapısal hasarın tahmininde çok kullanışlı bir araç
olan hasargörebilirlik eğrisi kavramı üzerinde odaklanmaktadır. Deprem sonrası değerlendirmenin
verildiği dokuzuncu bölümün aksine, burada anlatılan konu binaların önleyici değerlendirilmesini
amacına yöneliktir. Ayrıca, kullanılan yöntemle yapılan tahminlerin, 17 Ağustos depreminden sonra
Adapazarı’nda yapılan gözlemlerle örtüşmesinin kontrolü ile de ilgilenilmektedir.
On adet tipik betonarme binanın projeleri esas alınarak, üç yapı türü tanımlanmıştır.
Hasargörebilirlik eğrileri hesaplanırken, kat adedi ve malzeme mukavemetinin etkileri de göz önüne
alınmıştır.

4.2. TİPİK BETONARME BİNALARIN TANIMLANMASI


Sakarya Üniversitesi’nden Prof. Elmas Adapazarı’nda yaygın olarak kullanılan yapısal sistemleri temsil
eden 10 betonarme bina seçmiştir. Basitleştirme ve elde edilen sonuçların Türkiye’deki diğer bölgelerde
de kullanılabilmesi amaçları için, bu on betonarme bina esas alınarak üç tipik yapı sistemi tanımlanmıştır.
Ancak bunlara geçmeden önce, Adapazarı’ndaki yapıların genel özellikleri ile ilgili bazı noktaların
açıklanması uygun olacaktır:
• Binaların büyük bir bölümü betonarme çerçeve sistemi ile inşa edimiştir.
• Bu çerçeveler genelde x ve y doğrultularında benzer özelliklere sahiptir.
• Döşemeler, kolon (duvar) akslarındaki 20 cm x 60 cm kirişlerin üzerinde ve genellikle 12 cm
kalınlıktadır.
• Kat yüksekliği sabit 2.80 m olarak, binalar genelde beş katlıdır.
• Ticaret faaliyetleri nedeni ile, zemin katlarında kat yüksekliği 4.00 m’ye ulaşabilmektedir.
• Üst katlarda tuğla dolgu duvarlar yaygın olarak kullanılmakla beraber, zemin katlarda
bulunmamakta ve yumuşak kat mekanizmalarına sebep olmaktadır.
• Planda düzensizlikler yaygındır.
• On betonarme binanın temel özellikleri esas alınarak belirlenen üç betonarme yapı türü? aşağıdaki
gibidir:
• 1. Tür: Klasik kolonlu betonarme çerçeveler (dört binayı temsil eden)
• 2. Tür: Küçük duvarlarlı betonarme çerçeveler
• 3. Tür: Küçük duvarlı ve kolonlu betonarme çerçeveler (üç binayı temsil eden)
Kullanılan malzeme özellikleri:
Alt Sınır Üst Sınır
Betonun basınç dayanımı (silindir numune): f’c = 15 MPa 20 MPa
Betonun çekme dayanımı: fct = 4 MPa 4 MPa
Çeliğin akma mukavemeti=limiti: fy = 235 MPa 500 MPa
Çeliğin mukavemeti: fk = 360 MPa 500 MPa

Geometri ve donatı özellikleri aşağıda verilmiştir.

4.2.1 Kolonlar, 1. Tür


Bu durum klasik betonarme çerçeveleri temsil etmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-2
Ocak 2004

Kolonların kesit alanları:

0.6 m x 0.4 m ve
0.3 m x 0.7 m

Donatı:

İki uzun kenarda 4∅16

Şekil 4.1. 1. Tür yapının şematik gösterimi- boyut birimi [mm]

İkinci kolonun özellikle zayıf aksa göre yönlendirilerek gerçek yapıların en iyi şekilde
modellenmesi sağlanmıştır.

4.2.2 Küçük Duvarlar, 2. Tür


İlk türdekinin tersine, düşey elemanlar 1.0 m’den kısa olsa dahi duvar olarak kabul edilebilmektedir. Bu
seçenek, elemanların uçlarındaki yüksek donatı oranlarını açıkça gösteren donatı detayları esas alınarak
kabul edilmiştir.

Duvarların Kesit Alanları:

1.0 m x 0.25 m

Donatı:
Köşelerde %3 - %4

Çevrede %0.4 -%1.3

olmak üzere

Bütün kesit için % 1 - % 2

Şekil 4.2. 2. Tür yapının şematik gösterimi- boyut birimi [mm]

4.2.3 Kolonlar ve küçük duvarlar, 3. Tür


Bu durumda, kolonlar ve küçük duvarlar birleştirilerek çerçeve oluşturulmaktadır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-3
Ocak 2004

Kolonların Kesit Alanları:

0.6 m x 0.4 m

Duvarların Kesit Alanları:


1.5 m x 0.2 m

Donatı:
Duvar kesitleri için

Köşelerde %3.8

Çevrede %0.5

olmak üzere bütün kesit için % 0.95

Kolonların iki kenarında 3∅22

Şekil 4.3. 3. Tür yapının şematik gösterimi- boyut birimi [mm]

Yukarıda tanımlanan türlerin hiçbirinin, sadece perdelere (perdeduvarlara) dayanan yapısal


sistemlerle ilgili olmaması ilginçtir. Bu özellik bütün ülke için geçerlidir. Gerçekte, seçilen on binadan
sadece bir tanesinde 3.8 m uzunluğunda perde görülmüştür. Böyle bir yapı türü, gerçek durumu temsil
etmemesi nedeni ile, dikkate alınmıştır.

4.2.4 Kolon ve duvar endeksleri


Yukarıdaki örnek binaların kolon ve duvar endeksleri [GS 99]’dan çıkarılan basitleştirilmiş bağıntılarla
hesaplanmıştır. Kolon ve duvar endeksleri 0.009 ve 0.024 arasında değişmekte, ayırıcı duvar endeksi ise
0.002 ile 0.006 arasında değişen değerler vermektedir. Bu değerler, 9. Bölümde, Adapazarı’ndaki yıkım
hasarı incelemesi başlığı altında incelenen 301 binadan elde edilen sonuçlarla karşılaştırıldığında
yüksektir. Bu durum çok şaşırtıcı değildir, çünki ikinci çalışmadaki örnek tamamen yıkılan binalara
odaklanmıştır.

4.3. YÖNTEM
Hasargörebilirlik eğrileri binaların karşılaşabilecekleri hasarı önceden tahmin etmek için kullanılmaktadır.
Bu eğrilerin kullanılmasının altında yatan yöntem [Lang 02]’de detaylı olarak açıklanmıştır. Bununla
ilgili temel noktalardan, burada da bahsedilmiştir.
Genel olarak, bir hasargörebilirlik fonksiyonu, bir bina veya bina sınıfı için beklenen hasarı, yer
hareketinin bir fonksiyonu olarak tanımlayan bir ilişkidir.
Bu çalışmada, yer hareketi ile ilgili eksik bilgi nedeni ile incelenen binanın en üst katındaki, yani
binanın tepesindeki, (binanın doğal titreşim frekansı ile tanımlanan) yer değiştirme, ∆tepe, ile spektral yer
değiştirmenin Sd, beraber çizilmesine karar verilmiştir. Bu eğri tamamen bina özelliklerine bağlıdır ve bu
nedenle çok serbestlik dereceli sisteme karşı gelen eşdeğer tek serbestlik dereceli sistem arasındaki ilişki
yardımı ile binanın ilk titreşim modu için kolaylıkla çizilebilir. Bu eğrinin grafik ve sayısal gösterimi
Şekil 4.4’te gösterilmiştir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-4
Ocak 2004

∆tepe

Eşit enerji f0>2 Hz

∆y Eşit en büyük
yer değiştirme
f0 <1.4 Hz
Sd

µ∆
∆tepe = ⋅ Γ ⋅ S d ( f1 )
R
Üst kat yerdeğiştirmesi – spektral
yerdeğiştirme ilişkisi

Şekil 4.4. Üst kat yerdeğiştirmesi – spektral yerdeğiştirme ilişkisi

Herhangi bir yer hareketi için, eğri elastik duruma karşı gelen (Sd(f0) ; ∆y) noktasında
başlamaktadır. Ancak bu çalışmada deprem şiddeti atanmadığı için eğri x- ekseni boyunca değişmektedir.
Daha sonra hasar bilgisi, bu ∆tepe - Sd eğrisine, hasar seviyesine karşı gelen duruma ulaşıldığını
gösteren noktalarla, Şekil 4.5’de görüldüğü gibi eklenmektedir. Bunlardan sonuncusu, ilave yüklerle
binanın esnekleşmesinin rahatlıkla gözlenebildiği (çatlaklar, plastik mafsal oluşumu) bir şekilde
tanımlanmaktadır.

Vtepe
Bir itme analizi (pushover) analizi,
Çatlak oluşumu

belirli bir deprem meydana


geldiğinde, bu depreme karşı en üst
En büyük direnç

katta ortaya çıkacak yer değiştirme


Akma

değerlerini vermektedir. Bu şekilde,


yatay yükler altındaki lineer olmayan
davranış elde edilmektedir.
∆tepe

Şekil 4.5. Lineer olmayan statik davranışın itme analizi (pushover) analizi ile belirlenmesi

Şekil 4.6’da önceki iki şekil birleştirilerek elde edilen “hasargörebilirlik” eğrisi gösterilmiştir.

∆tepe

En büyük direnç

Akma

Çatlak oluşumu Sd

Şekil 4.6. Hasargörebilirlik Eğrisi

Herhangi bir bina için, yer hareketi ile ilgili ileri bilgi olmadan bile, sismik talep değişebilir: Örnek
olarak bir tasarım spektrumu ele alındığında, sadece spektrumu oluşturmak için kullanılan PGA (En
Büyük Yer İvmesi) değerlerinin değiştirilmesi dahi, farklı Sd değerleri elde etmek için yeterli olacaktır.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-5
Ocak 2004

4.4. HASAR GÖREBİLİRLİK EĞRİLERİNİN HESAPLANMASI

4.4.1 Kabuller
Bütün geometrik ve malzeme özellikleri, basitleştirilmiş bir şekilde, seçilen 10 binanın projelerine
dayanmaktadır. Basitleştirme, hem hesapları kolaylaştırmakta, hem de elde edilen hasargörebilirlik
eğrilerinin diğer binaların analizi için kullanılabilmesini sağlamaktadır.
Plan düzenindeki düzensizlikler nedeni ile, her bina için hesapları bütün bina yerine bir çerçeve ile
sınırlı tutmak mantıklıdır. Bu yolla karmaşık burulma hesapları engellenebilir.
Düşey elemanlarda etkili olan kütle ve eksenel kuvvetlerin hesaplanması için düşey bina yükünün
üzerine, 12 KPa olarak belirlenen toplam sabit yükün %30’u, göz önüne alınmıştır.
Ek yerleri ile yapıdan ayrılan ve kuvvetli yer hareketi altında çok ağır hasar gören iç dolgu duvarlar
modelde ihmal edilmiştir.
Hasar dereceleri aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:
• Hasar Derecesi 1 (DG1): betonda ilk çatlamaların başladığı durum
• Hasar Derecesi 2 (DG2): ilk düşey elemanın akması durumu
• Hasar Derecesi 3 (DG3): zemin kattaki bütün düşey elemanların, tabanlarında plastik mafsal
oluşturduğu durum
• Hasar Derecesi 4 (DG4): üzerinde rijitliğin sıfıra yaklaşma eğilimi göstereceği sınır
• Hasar Derecesi 5 (DG5): en üst kattaki ötelenmenin % 3’e ulaştığı durum

4.4.2 Yöntem
Yöntemde bahsedildiği üzere, bir binanın hasargörebilirlik eğrisi, sismik talep ve binanın yatay yüklere
dayanma kapasitesinin aynı grafikte gösterilmesi ile elde edilir.
Binaların yatay yüklere dayanma kapasitesi, genellikle taban kesme kuvveti – üst kat yer
değiştirmesi (∆top) düzleminde iki yönde doğrusal yaklaşık kabullerle tanımlanır. Böyle bir eğri, doğrusal
olmayan statik analizler yapan herhangi bir programla elde edilebilir. Bu çalışmada, IDARC 4.0 [Valles
vd.] programı kullanılmıştır. Yapı modeli oluşturulduktan sonra, sadece (genellikle üçgen şeklinde olan)
yatay kuvvetlerin dağılım şekli seçilmelidir. Çıktılar, taban kesme kuvveti – en üst kattaki yer değiştirme
eğrisi ile birlikte herhangi bir elemanda çatlaklar oluşması veya akma meydana gelmesi için yükleme
adımlarını içermektedir. Bu yaklaşım, Hasar Derecelerini tanımlamak için oldukça kullanışlıdır.
İki yönde doğrusal yaklaşık kabul, Vtaban
temel olarak çok katlı yapıların
eşdeğer tek serbestlik dereceli
çözümlerine göre bulunan
frekanslarına eşit olan doğal titreşim
frekanslarını hesaplamak için
geliştirilmiştir. Rijitliğin kaybolması
ile kapasite önemli oranda azalmakta ∆y
∆tepe

ve plato değeri Vb maks


tanımlanmaktadır. Doğrusal bölümün
eğimi, ilk düşey elemanın akmaya
uğradığı DG2 noktası ile
tanımlanmıştır.
Şekil 4.7. Lineer olmayan statik davranışın, iki yönde yaklaşık doğrusal kabul ile gösterilmesi
Artık, çok katlı bir binanın en üst katındaki yer değiştirme (∆tepe) ile ilk titreşim modunu temsil eden
eşdeğer tek serbestlik dereceli sistemin spektral yer değiştirmesi (Sd) arasındaki ilişki, Şekil 4.8’de
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-6
Ocak 2004

gösterildiği gibi modal katkı faktörü Γ ve lineer olmayan davranışı modellemek için R – µ∆ formundaki
kural ile kontrol edilmektedir.
Bu durumda, eşit en büyük yer ∆tepe
değiştirmeye kuralı 1.4 Hz frekanslarına
kadar uygulanmıştır. 2 Hz üzerinde; eşit Eşit enerji f0>2 Hz
enerji prensipi uygulanmıştır. Bu
sınırların tanımlarının, halen uzmanlar
arasında tartışıldığı dikkate alınmalıdır. ∆y Eşit en büyük
yer değiştirme
f0 <1.4 Hz
Bu iki sınır arasında enterpolasyon Sd
kullanılmıştır.
Şekil 4.8. Üst kat yer değiştirmesi – spektral yer değiştirme ilişkisi

4.5. SONUÇLAR

4.5.1 Hesaplama yapılan bina modelleri


Toplam 16 bina için model oluşturulmuş ve bu binaların hasargörebilirlik eğrileri hesaplanmıştır.
3 katlı 5 katlı 7 katlı
1. Tür 1a3 – 1b3 1a5 – 1b5 1a7 – 1b7
2. Tür 2a3 – 2b3 2a5 – 2b5 / 2ah5 – 2bh5 2a7 – 2b7
3. Tür 3a2 – 3a4

a ve b harfleri sırasıyla, malzeme dayanımı için en iyi ve en kötü kabullere karşı gelmektedir. h
harfi donatı oranının çok yüksek olduğu anlamına gelmektedir. 3. Tür binalar için, en son hane iki duvara
eklenen kolon sayısını vermektedir.

4.5.2 Sonuçlar
Depremlerin yer hareketi şiddeti ile ilgili eksik bilgi nedeni ile, bu aşamaya kadar sadece sınırlı bulgular
elde edilebilmiştir. Ancak, bir ön inceleme ile her yapının uğrayacağı hasar önceden tahmin edilebilir.
Sismik talep, Türk yönetmeliği [DAK 97] esas alınarak belirlenmiştir. PGA=4 m/sn2 için tasarım
spektrumları Şekil 4.9’da verilmiştir.

12 4000

3500
10

3000

8
[ m/sn ]

2500
2
Sa[m/s2]

Sd [mm]

6 2000
Sa

1500
4

1000

2
500

0 0
0.1 1 10 100 0.1 1 10 100
Frekans (Hz)
Frequency [Hz] Frekans (Hz)
Frequency [Hz]

Şekil 4.9. Türk Yönetmeliği’ne göre ivme (sol) ve yer değiştirme (sağ) spektrumları

Şekil 4.10, özel bir durum için hasarın Hasar Derecesi 1 ve Hasar Derecesi 5 seviyeleri arasındaki
gelişimini göstermektedir. Taralı alanlar çatlakları, siyah daireler plastik mafsalları temsil etmektedir.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-7
Ocak 2004

DG 1 DG 2 DG 3

DG 4 DG 5

Şekil 4.10. Beş hasar derecesi

Hesaplamaların uygulandığı her yapı, kapasitesi ve spektral yer değiştirme ile normalize (bina
yüksekliğine göre) üst kat yerdeğiştirmesi eğrisi kullanılarak tanımlanmıştır. İkinci durum, Şekil 13.12 -
13.17 arasında gösterilmiştir. Kareler, farklı hasar derecelerini, çarpı işaretleri ise 2 m/sn2, 4 m/sn2 ve 6
m/sn2 PGA değerleri için ulaşılan seviyeleri göstermektedir.

2.0
top / building height [%]
/ bina yüksekliği [%]

1.5

1.0

0.5
∆∆tepe

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

3 kat için
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-8
Ocak 2004

2.0

top / building height [%]


/ bina yüksekliği [%]

1.5

1.0

0.5
∆∆tepe

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

5 kat için
2.0
/ bina yüksekliği [%]
top / building height [%]

1.5

1.0
∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

7 kat için

Şekil 4.11. Yüksek malzeme mukavemeti olan klasik kolonlara sahip betonarme çerçeveli binalar için
spektral yer değiştirme ve normalize üst kat yerdeğiştirme eğrileri
4.0

3.5
/ bina yüksekliği [%]
top / building height [%]

3.0

2.5

2.0

1.5
∆tepe

1.0

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350 400
Sd [mm]

3 kat için
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-9
Ocak 2004

4.0

/ bina yüksekliği [%] 3.5

3.0
top building height

2.5

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350 400
Sd [mm]

5 kat için
4.0

3.5
/ bina yüksekliği [%]

3.0
top building height

2.5

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350 400
Sd [mm]

7 kat için
Şekil 4.12. Düşük malzeme mukavemeti olan klasik kolonlara sahip betonarme çerçeveli binalar için
spektral yer değiştirme ve normalize üst kat yerdeğiştirme eğrileri

3.0

2.5
top / building height [%]
/ bina yüksekliği [%]

2.0

1.5

1.0
tepe
∆∆

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

3 kat için
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-10
Ocak 2004

3.0

top / building height [%]


/ bina yüksekliği [%] 2.5

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

5 kat için
3.0

2.5
top / building height [%]
/ bina yüksekliği [%]

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

7 kat için
Şekil 4.13. Yüksek malzeme mukavemeti olan küçük duvarlara sahip betonarme çerçeveli binalar için
spektral yer değiştirme ve normalize üst kat yerdeğiştirme eğrileri

3.0

2.5
top / building height [%]
/ bina yüksekliği [%]

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

3 kat için
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-11
Ocak 2004

3.0

2.5
/ bina yüksekliği [%]
top / building height [%]

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

5 kat için
3.0

2.5
top / building height [%]
/ bina yüksekliği [%]

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200 250 300 350
Sd [mm]

7 kat için
Şekil 4.14. Düşük malzeme mukavemeti olan küçük duvarlara sahip betonarme çerçeveli binalar için
spektral yer değiştirme ve normalize üst kat yerdeğiştirme eğrileri
3.0

2.5
top / building height [%]
/ bina yüksekliği [%]

2.0

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200
Sd [mm]

Malzeme mukavemetinin yüksek olduğu durum


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-12
Ocak 2004

3.0

2.5
height [%]
bina yüksekliği

2.0
top / building

1.5

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200
Sd [mm]

Malzeme mukavemetinin düşük olduğu durum


Şekil 4.15. Yüksek donatı oranı olan küçük duvarlara sahip betonarme çerçeveli 5 katlı bina için spektral
yer değiştirme ve normalize üst kat yerdeğiştirme eğrileri
3.0

2.5
[%]
height[%]
yüksekliği

2.0
building

1.5
top/ /bina

1.0
tepe
∆∆

0.5

0.0
0 50 100 150 200
Sd [mm]

İki duvarlı durum


3.0

2.5
height [%]
yüksekliği

2.0
building

1.5
top / bina

1.0
∆∆tepe

0.5

0.0
0 50 100 150 200
Sd [mm]

4 duvarlı durum
Şekil 4.16. Kolon ve duvarlara sahip betonarme çerçeveli 3 katlı bina için spektral yer değiştirme ve
normalize üst kat yerdeğiştirme eğrileri
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 4-13
Ocak 2004

Sismik talep için Türk Deprem Yönetmeliği esas alınarak, 2 m/sn2, 4 m/sn2 ve 6 m/sn2 PGA
değerlerine göre incelenen binalar için aşağıdaki hasar dereceleri elde edilmiştir:

Hasar Dereceleri PGA [m/sn2]


Bina f0 [Hz] 2 4 6

1a3 2.36 2 2 3
1a5 1.54 3 4 4
1a7 1.05 3 4 4

1b3 2.12 3 4 4
1b5 1.26 3 4 4
1b7 0.96 3 4 4

2a3 2.86 1 2 3
2a5 1.77 2 3 3
2a7 1.13 2 3 3

2b3 2.76 1 3 3
2b5 1.61 3 3 4
2b7 1.0 3 4 4

2ah5 2.18 1 2 3
2bh5 1.61 2 3 4

3a2 1.81 1 2 3
3a4 1.73 1 3 4

4.5.3 Sonuç
Bu araştırma açıkca
• Beklendiği gibi, küçük duvarlar (2. Tür), kolonlara (1. Tür) göre yumuşamayı geciktirmektedir.
• Yüksek f’c ve fy değerlerine sahip iyi malzemenin kullanılması, duvarların aynı deprem için daha az
hasar görmesini sağlamaktadır.
olduğunu göstermektedir. Yüksek olmayan yapılar, 7 katlı binalara göre daha az ağır hasar görmüştür.

4.6. İLERİ OLASILIKLAR


Bir sonraki adım, hasargörebilirlik eğrisinin x eksenini, spektral yer değiştirmelerden, şiddet ölçeğine
dönüştürmek olacaktır. Böyle bir grafik, binalar için hasar tahminlerini sismik talebin bir fonksiyonu
olarak yapabilmeye imkan sağlayacaktır.

4.7. KAYNAKLAR
[DAK 97] Türkiye Cumhuriyeti Bayındırlık ve İskan Bakanlığı: “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar
Hakkında Yönetmelik, 3. Bölüm - Deprem Afetinden Korunma”. Resmi Gazete No.23390.
[GS 99] Gülkan P., Sozen M. A.: “Procedure for Determining Seismic Vulnerability of Building Structures”. ACI
Structural Journal, 96, 3 May, 1999, pp.336-342.
[Lang 02] Lang K.: ”Seismic vulnerability of existing buildings”. Institut für Baustatik und Konstruktion,
ETH Zürich, Dissertation No. 14446, 2002.
[Valles et al.] Valles R. E. et al.: “IDARC 2D Version 4.0: A Program for Inelastic Damage Analysis of
Buildings”. Technical Report NCEER-96-0010. State University of New York at Buffalo, NY. January 1996.
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-1
Ocak 2004

5. 9. BÖLÜM

5.1. ADAPAZARI’NDAKİ BİNALAR İÇİN YAPISAL HASAR VERİ FORMU

DEPREM RİSKLERİNİN AZALTILMASI İÇİN MİKROBÖLGELEME


ADAPAZARI’NDAKİ BİNA STOĞU İÇİN HASAR İNCELEMESİ

1. GENEL BİLGİLER
Bina Referans İnceleme
: : / / 2003
No. Tarihi

Binanın Adresi :

İnşaat Tarihi : / / Proje Tarihi : / /


Bina
Koordinatları :
(GPS ile belirlenecek)
İnceleme Ekibi :

Görünüş 1 Görünüş 2

x
Plan / Kroki
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-2
Ocak 2004

2. BİNA BİLGİLERİ

Katlar Tekrar Adedi Kat Yüksekliği (m) Kat Alanı Açıklama


(m2)
Bodrum
Zemin
Asma
Normal kat
Çekme Kat
İmar planlarındaki yoğunluk değişikliği nedeniyle kat artırımı Evet Hayır
yapılmış mı?

Bitişik, orta
Konum: Bağımsız Bitişik, kenar bina
bina
Bina eğimli arazide mi? Evet Hayır

Düzensizlik durumları

Var Yok

Planda düzensizlik

Kesitte düzensizlik
A1
Burulma süreksizliği
:
A2
Taşıyıcı eleman eksenlerinin paralel olmaması
:
A3
Planda büyük çıkmalar
:
A4
Taşıyıcı eleman eksenlerinin paralel olmaması
:
B1
Yumuşak kat düzensizliği
:
B2
Zayıf kat düzensizliği
:
B3
Düşey eleman süreksizliği
:
Dik eksenlerdeki sürekli çerçeve sayısı X-doğr. Y-doğr.

Komşu binalarla derz: Var Yok Belirlenemedi

Komşu binalarla kat seviyesi: Aynı Farklı


Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-3
Ocak 2004

3. TAŞIYICI SİSTEM ÖZELLİKLERİ

Taşıyıcı Sistem Türü: Betonarme Çerçeve


Betonarme Çerçeve + Perde

Dolgu Duvarı Malzemesi: Boşluklu fabrika tuğlası


Dolu fabrika tuğlası
Beton briket
Harman tuğlası
Gazbeton tuğla veya panel
Diğer (açıklayınız) :

Bodrum Perdesi Malzemesi: Taş (Kesme veya moloz)


kargir
Betonarme duvar
Harman veya dolu fabrika
tuğlası
Beton briket
Diğer (açıklayınız) :

Döşeme Sistemi: Kirişli plak döşeme


Asmolen dolgulu dişli (nervürlü) döşeme
Dolgusuz dişli (nervürlü) döşeme
Kirişsiz plak döşeme
Diğer (açıklayınız) :
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-4
Ocak 2004

Malzeme Deney Sonuçları


Schmidt Çekici Deneyi Ultrasonik Deney
No.
Eleman Çekiç Sayısı Eleman Sonik Hız (m/sn)

Tasarımda kullanılan basınç dayanımı, fck


Deneyi yapan :
: MPa
Tasarımda kullanılan elastisite modülü, Ec
Tarih :
: GPa
Mevcut binada kullanılan çelik sınıfı :* S220
S420 (St III) S500 (St IV)
(St I)
Donatı türü :* Düz Nervürlü
* Eğer belirlenebilmesi mümkünse.

TAŞIYICI SİSTEM İÇİN İSTATİSTİKSEL İNDEKSLER


(1) Zemin seviyesindeki taban alanı : m2
(2) Toplam kat alanı (bodrumlar hariç) : m2
(3) Zemin katta x-doğrultusundaki kolonların toplam kesit alanı : m2
(4) Zemin katta x-doğrultusundaki kolonların atalet momentleri toplamı : m2
(5) Zemin katta y-doğrultusundaki kolonların toplam kesit alanı : m2
(6) Zemin katta y-doğrultusundaki kolonların atalet momentleri toplamı : m2
(7) Zemin katta x-doğrultusundaki perdelerin toplam kesit alanı : m2
(8) Zemin katta x-doğrultusundaki perdelerin atalet momentleri toplamı : m2
(9) Zemin katta y-doğrultusundaki perdelerin toplam kesit alanı : m2
(10) Zemin katta y-doğrultusundaki perdelerin atalet momentleri toplamı : m2
(11) Zemin katta x-doğrultusundaki dolgu duvarların toplam kesit alanı : m2
(12) Zemin katta y-doğrultusundaki dolgu duvarların toplam kesit alanı : m2
Zemin kattaki x-doğrultusundaki kolonların
eğilme için narinlik oranı alt ve üst sınırları ≤ H/dx ≤ Ort. :
Zemin kattaki y-doğrultusundaki kolonların
eğilme için narinlik oranı alt ve üst sınırları ≤ H/dy ≤ Ort. :
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-5
Ocak 2004

4. BİNANIN GENEL (TOPTAN) DEĞERLENDİRMESİ

Puan
Değerlendirme Kriterleri Notlar ve Açıklamalar 0:kötü
5: iyi
Binanın görünen kalite genellemesi
Beton
Malzeme
Donatı
Kalitesi
Taşıyıcı duvarlar
Sistemden Kısa kolonar
Gelen Yumuşak kat
Kusurlar Zayıf kat
Kolon/kiriş birleşim bölgelerinde
eksenel birleşme sorunu var mı?
Her doğrultuda en az iki açıklık var
mı?
Komşu binalarda çarpma etkisi
ihtimali yüksek mi?
Kat planları birbirinden çok farklı
mı?
Taşıyıcı duvarlarda süreksizlikler var
mı?
Donatıda paslanma gözleniyor mu?

Düşey yükleri taşıyan sistemde


süreksizlikler var mı?
Yatay kuvvetleri karşılayan taşıyıcı
sistem yeterli mi?
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-6
Ocak 2004

5.2. HASAR DEĞERLENDİRME FORMU


T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
AFET İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
MÜHENDİSLİK HİZMETİ GÖRMÜŞ YAPILAR İÇİN HASAR TESPİT FORMU

1. İDARİ BİLGİLER

İl : Değerlendirenler İmza
İlçe : …………………….. ……………….
Köy/Mahalle: …………
Sokak : …………………….. ……………….
Dış Kapı No. : Formun doldurulduğu tarih :
Fotoğraf çekildi mi? :
Afet türü :
Olduğu tarih :
Can kaybı (biliniyorsa) :
Kullanım Amacı:
Konut İşyeri Resmi (Kullanım amacı.......................................... )
Sanayi Otel, Restoran Hastane, Sağlık merkezi Diğer (detayları veriniz)
Binadaki bağımsız birim adedi

Bağımsız Birim No. Mülkiyet Sahibi Kullanan Projelendirildiği tarih :


1. Soyadı, Adı Soyadı, Adı İnşa tarihi :
2. Mimari Proje : Var Yok
3. Statik Proje : Var Yok
4.
.
.
.
(Gerekirse ekleyiniz)

2. GENEL BİLGİLER

Genel Not: 2nci ve 3üncü bölümlerde işaretlenen bazı kutuların yanında parantez içinde Hasar Arttırıcı Puan yazılıdır.
Bunların toplamı 5nci bölümde kullanılmaktadır.

Plandaki Geometri: Kroki:


Dikdörtgen T Şeklinde Plan (Yaklaşık Boyutlar)
L Şeklinde U Şeklinde Diğer
Bina x-ekseni doğrultusu (Krokiye işleyiniz):
K-D D-B
K45D K45B
Yükseklik (Yaklaşık Boyut)
Kat adedi: ......... Bodrum+ ......... Zemin dahil kat = Kat yüksekliği :
Ara kat : Var (0.25) Yok Bodrum : .............. m
Çekme kat : Var (0.25) Yok Zemin kat : .............. m
(Bakınız Şekil 1) Normal kat : .............. m

Planda Düzensizlik: Var (0.5) Yok Kesitte Düzensizlik: Yes (0.5) No


(Bakınız Şekil 3)

Binanın Konumu: Komşu yapılarla kat seviyesi farkları: Dilatasyon: Var Yok (0.25)
Bağımsız Kenar (0.25) Orta Kat döş. aynı seviyede Yapıdaki en büyük açıklık:
(Bakınız Şekil 4) Kat döş. farklı seviyelerde (0.5) ≤ 4 m 4-6 m > 6 m (0.5)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-7
Ocak 2004

3. TAŞIYICI SİSTEM ÖZELLİKLERİ


Türü :
Betonarme çerçeve
Betonarme çerçeve + Perde Yerinde dökme Prefabrike
Betonarme Kutu (tamamen perde, tünel kalıp vs.)

Yığma (Kargir) Taş Boşluklu Fabrika Tuğlası ( Deliklerin Yönü : Düşey Yatay )
Harman tuğla Briket

Çelik çerçeve Normal-çaprazlı Sanayi Tipi

Ahşap Hımış Bağdadi Prefabrike

Melez (açıklayınız)

Döşeme sistemi: Kirişli düz döşeme Kaset döşeme


Asmolen döşeme Ahşap Bütün katlar aynı
Dişli döşeme Çelik Bazı katlar farklı (Belirtiniz)
Kirişsiz döşeme Mantar döşeme
(Bakınız Şekil 5)

Çatı Sistemi:
Malzeme: Geometri:
Beton Galvanizli saç (suni elyaf) A B C D
Kiremit Diğer (Bakınız Şekil 6)

Duvarlar:
Bodrum dış duvarlar: Taş kargir Briket
Betonarme duvar Fb./Harman tuğla Diğer

Zemin dahil diğer katlarda düşey yük taşımayan bölme duvarlar:


Harman tuğla Boşluklu Fb. Tuğlası Diğer
Gazlı beton

Kargir yapılarda zemin dahil diğer katlarda düşey yük taşıyan duvarlar:
Harman tuğla Briket Taş kargir Gazlı beton Diğer
Boşluklu Fb. Tuğlası ( Düşey delikli Yatay delikli)

Hatıl durumu: Duvar harcı:


Duvar üstü sürekli Kapı/pencere üstü sürekli Çimento Kireç
Kapı/pencere kısmi (Lento) Düşey hatıl Pencere altı

Kısa kolon:
Yes (1.0) Yok
(Bakınız Şekil 7)

Zemin türü: Temel sistemi:


Kaya/ katı kil/sıkı kum Kum / katı kil Münferit sömel Mütemadi Sömel
Gevşek kum / Yumuşak kil (0.25) Belirlenemedi (0.25) Kazık Diğer
Radye Belirlenemedi

Malzeme kalitesi: İşçilik:


1 2 3 (0.5) 4 (0.5) 1 2 3 (0.5) 4 (0.5)
(Bakınız Şekil 8) (Bakınız Şekil 9)

Betonarme Yapılarda:
Donatı: St I StIII Belirlenemedi

Beton: Çekiç deneyi mümkünse; Gözle Muayene:


σb < 100 (1.0) 100 < σb <150 (1.0) 150< σb < 225 σb > 225 İyi Kötü (1.0) Bilinmiyor / çok değişken (1.0)
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-8
Ocak 2004

4. HASAR BELİRLEMESİ

Not : Melez (Karma) yapılarda hakim tür hangisi ise formun bu bölümünü o tür için doldurunuz.

Binada genel veya kısmi yıkılma: Var Yok


Eğer varsa Ağır hasar işaretlenecektir.

Zemin kat veya en ağır hasar görmüş katta:

Katarası kalıcı yer değiştirme: Hasar Puanı (KKYP)


δ/h ≤ 0.0015 0
0.0015 < δ/h ≤ 0.005 2 δ = Kalıcı yerdeğiştirme
0.005 < δ/h ≤ 0.020 5 h = Kolon veya kat yüksekliği
δ/h > 0.020 10

Kolon Hasar Dağılımı Matrisi : (Eksenleri krokide gösteriniz, gerekirse satır ve sütun ekleyiniz)

Bu tablo sadece kolon hasarı belirlenmesi için kullanılacaktır.

Bu tabloda; 0 Hasarsız 1 Az hasar 2 Orta hasar 4 Ağır hasar olarak değerlendirilecektir.


(Bakınız Şekil 10)

Yerinde Dökülmüş Betonarme Çerçeve veya Çerçeve + Perde Sistemler:

Eleman Hasar Puanı (EHP) = EÖK * (A*1 + O*2 + AH*4 )


Sistem Hasar Puanı (SİHP) = 25* TOPLAM1 / TOPLAM2
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-9
Ocak 2004

Betonarme Kutu (Tünel Kalıp veya Prefabrike) :

(Bakınız Şekil 15)


EHP = EÖK * (A*1 + O*2 + AH*4 )
SİHP = 25* TOPLAM1 / TOPLAM 2

Taşıyıcı Yığma (Kargir):

(Bakınız Şekil 16)


SİHP = (A*1 + O*2 + AH*4 )*100 / (4*TS)

Prefabrike Betonarme Çerçeve (Tünel Kalıp veya Prefabrike) :

(Bakınız Şekil 17)


EHP = EÖK * (A*1 + O*2 + AH*4 )
SİHP = 25* TOPLAM1 / TOPLAM2

Çelik Çerçeve :

(Bakınız Şekil 18)


EHP = EÖK * (A*1 + O*2 + AH*4 )
SİHP = 25* TOPLAM1 / TOPLAM2
Türkiye’de Mikrobölgeleme, Kaynak Bilgiler, Örnek Uygulamalar-Ekler Sayfa 5-10
Ocak 2004

Ahşap :

(Bakınız Şekil 19)


SİHP = (A*1 + O*2 + AH*4 )*100/(4*TS)

Çatı :

Hasarsız (0) Az hasarlı (0) Orta hasarlı (0.75) Ağır hasarlı (1.5)
(Bakınız Şekil 20)

Merdiven :

Hasarsız (0) Çatlama veya göçme var (1.0)


(Bakınız Şekil 20)

Zeminde Aşırı Oturma Miktarı :

≤ 0.5 m (0) > 0.5 m (1.5)

5. GENEL HASAR PUANI HESAPLAMASI

1. Katarası kalıcı yerdeğiştirme puanı (KKYP) :


2. Bina türü için SİHP :
3. Hasarı artırıcı puanların toplamı (≤5) (HAP) :
4. Çatı ve Merdiven hasar puanı (ÇMHP) :

Toplam Hasar Puanı (THP) = SİHP*0.80 + ÇMHP + KKYP + HAP + AOP

0 ≤ THP ≤ 5 Hasarsız
6 ≤ THP ≤ 14 Az Hasarlı
15 ≤ THP ≤ 43 Orta Hasarlı
THP > 43 Ağır Hasarlı

You might also like