You are on page 1of 666

T. C.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI


Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü

ULUSAL HEYELAN SEMPOZYUMU TEBLİĞLER


10 dakika önce...
Çamlıhemşin/Rize - 2005

CTA LTD. (0312) 222 66 77

10 dakika sonra...
Ulusal Heyelan Sempozyumu
Ankara
27-29 Nisan 2016

TEBLİĞLER 27-29 Nisan 2016


Ankara
T. C.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü

Ulusal Heyelan Sempozyumu


TEBLİĞLER 27-29 Nisan 2016
Ankara

i
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ii
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ÖNSÖZ
Ülkemizin jeolojik, klimatik, topoğrafik özellikleri ve yanlış arazi kullanımı
nedeniyle heyelan olayları sıkça yaşanmaktadır. Toprak, moloz veya kaya
kütlesinin yamaç aşağı hareketi olarak tanımlanan heyelanlar, dünyada olduğu
gibi ülkemizde de önemli tahribatlara neden olmaktadır. Türkiye’de heyelana
duyarlı alanlar özellikle Doğu, Batı ve Orta Karadeniz Bölgelerinde, aktif
fay ve fay zonları boyunca yoğunlaşmakla birlikte fay zonları boyunca da
görülmektedir.
Ülkemizde doğal afetlerden etkilenen yapılar ele alındığında heyelanlardan
kaynaklanan kayıplar %27 ile depremlerden sonra ikinci sırayı almaktadır.
Heyelan, sel ve taşkın afetinin çok yoğun olarak yaşandığı Karadeniz Bölgemizde
yanlış arazi kullanımı, plansız yapılaşma ve yol yapımı gibi insan eliyle yapılan
usulsüz müdahaleler heyelanların sayısını, can ve mal kayıplarının artmasına
sebep olmaktadır. Doğu Karadeniz bölgesinde engebeli arazi yapısı, bol yağışlı
iklim özellikleri, ayrışma, doğal bitki örtüsünün kaldırılarak drenajı olmayan
çay ve fındık bahçelerine dönüştürülmesi, kırsal yerleşim birimlerinin dağınık
yapılaşması, dağınık yapılaşmaya paralel düşük standartlı ulaşım ağı sistemi,
ulaşım ağının drenaj sisteminin olmaması, heyelanların oluşumunu hazırlayan
ve tetikleyen faktörlerin başında gelmektedir.
Heyelan, sel ve taşkın afetleri ile mücadelede, birbirlerinin etki boyutlarını
büyütmesinden dolayı kurumlar arasında koordineli olarak çalışmak zorunlu
hale gelmiştir. Heyelanla mücadelede, Bakanlığımız bünyesinde Çölleşme ve
Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü yukarı
havzalardaki yamaç arazi ıslahında, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü dereler
ve nehirlerin ıslahında, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ise erken uyarı ve iklim
verileri ile ilgili çalışmaları yürütmektedir. Bakanlık birimlerimiz Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü iş birliği içerisinde
olup Afet ve Acil Durum Başkanlığı ve Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı
ile de koordineli çalışılmaktadır. Bakanlık birimlerimiz bütün kamu kurum ve
kuruluşları ile birlikte koordinasyon yaparak heyelan, sel ve taşkın afetlerini
bütünleşik olarak kontrol ve rehabilitasyon projeleri ile birlikte ele alarak
uygulamaktadır.
Bakanlık olarak taşkınların önlenmesi ve zararlarının azaltılması gayesiyle,
yukarı havza tedbirlerinden ağaçlandırma, erozyon kontrolü, oyuntu ıslahı
tedbirleri ile erozyonu önemli ölçüde azaltmış olmamıza rağmen heyelan
konusu, ayrıca üzerinde çalışılması gereken bir husus olarak karşımızda
durmaktadır. Bu konuda ilgili Bakanlıkların ve sorumlu Genel Müdürlüklerin
akademisyenlerle çalışmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
iii
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bakanlığımızın koordinasyonunda ve Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel


Müdürlüğü’ nün yürüttüğü bu sempozyum da;
• Heyelan, Sel ve Taşkın Envanter ve Arşiv çalışmaları
• Heyelan Duyarlılık, Tehlike ve Risk çalışmaları ve kapsamı
• Heyelan alanlarında bölgesel ölçekteki plan ve projeler
• Kurum ve Kuruluşların heyelan afeti öncesi, anı ve sonrasında mevcut
görev ve sorumlukları, yasal düzenlemeler
• Karadeniz Bölgesi taşkınlarında heyelanların rolü
• Heyelan ve Sel kontrolüne Yönelik önleyici tedbirler ele alınmıştır.
Sempozyumda bu konularla ilgili olarak yedi (7) adet çağrılı, altı (6) adet poster
olmak üzere elli altı (56) bildiri sunulmuştur. Çeşitli üniversite, kamu kurum ve
kuruluşları ile gelen bildiri sahiplarinin katılımı sağlanmıştır.
Sempozyuma bildiri sunan, fikir ve görüşleri ile katkıda bulunanlar ile diğer
tüm katılımcılara teşekkür eder, sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen
İlim Heyeti kuruluna, Tertip Heyeti kuruluna, ve Tertip eden kuruluşlara
şükranlarımı sunar, gerçekleştirilen bu sempozyumun ülkemiz için yararlı
olmasını dilerim.

Hanifi AVCI
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele
Genel Müdürü

iv
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ŞEREF HEYETİ

Fatma Güldemet SARI Çevre ve Şehircilik Bakanı


Dr. Berat ALBAYRAK Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Faruk ÇELİK Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Prof. Dr. Veysel EROĞLU Orman ve Su İşleri Bakanı

İLİM HEYETİ

• Prof. Dr. Necati AĞIRALİOĞLU • Prof. Dr. Lütfi SÜZEN


• Prof. Dr. Lütfi AKCA • Prof. Dr. Ömer Lütfi ŞEN
• Prof. Dr. Haluk AKGÜN • Prof. Dr. Zekai ŞEN
• Prof. Dr. Lokman ALTUN • Prof. Dr. Aydın TÜFEKÇİOĞLU
• Prof. Dr. İbrahim ATALAY • Prof. Dr. Ömer YüKSEK
• Prof. Dr. Fikri BULUT • Doç. Dr. Halil AKINCI
• Prof. Dr. H.Emrullah ÇELİK • Doç. Dr. Selçuk ALEMDAĞ
• Prof. Dr. Mehmet EKMEKÇİ • Doç. Dr. Tolga ÇAN
• Prof. Dr. Murat ERCANOĞLU • Doç. Dr. Tamer Yiğit DUMAN
• Prof. Dr. Recep Hayri EREN • Doç. Dr. Hakan A. NEFESLİOĞLU
• Doç. Dr. Turan YÜKSEK
• Prof. Dr. Candan GÖKÇEOĞLU
• Yrd. Doç. Dr. Tolga GÖRÜM
• Prof. Dr. Recep İYİSAN
• Yrd. Doç. Dr. Mustafa TÜFEKÇİOĞLU
• Prof. Dr. Ömer KARA
• Prof. Dr. Bihrat ÖNÖZ

v
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

TERTİP HEYETİ

• Hanifi AVCI (ÇEM) (Başkan) • M.Mustafa GÖZÜKARA (ÇEM)


• Dr. Fuat OKTAY (AFAD) • Bilal GÜNEŞ (OGM)
• Maruf ARAS (SYGM) • Cahit KOCAMAN (ÇŞB)
• Hayrettin BACANLI (MGM) • Bülent SELEK (DSİ)
• İsmail BULUT (ÇEM) • Yüksel ŞAHİN (TRGM)
• Mustafa COŞKUN (ÇEM) • Çiğdem TETİK BİÇER (AFAD)
• Sinan DEMİR (AFAD) • Selim ÖZALP (MTA)
• Ahmet DOĞAN (ÇEM)

TERTİP EDEN KURULUŞLAR


Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü
Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
Orman Genel Müdürlüğü
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
Su Yönetimi Genel Müdürlüğü

vi
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

SEMPOZYUMUN GAYESİ
Türkiye’ de deprem, ani ve şiddetli yağışlar, ani sıcaklık değişiklikleri ile yanlış
arazi kullanımı neticesi heyelanın sebep olduğu afetler yaşanmaktadır. Uzun
süreli ve bol yağışın etkili olduğu, nemli iklime sahip ve topoğrafyanın dik
olduğu yörelerimiz, heyelanların çok sık ve yaygın olarak görüldüğü yerlerdir.
Özellikle Doğu Karadeniz Bölgemizde sellerin afete dönüşerek can ve mal
kayıplarının yaşanmasının en büyük sebebi heyelanlardır. Heyelanlar sellerin
tahrip edici gücünü artırarak can ve mal kayıplarını artırmaktadır.
Heyelan, Sel ve Taşkın; birbirlerinin etki boyutlarını büyütmesinden dolayı,
Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı birimler Heyelan, Sel ve Taşkın afetleri
ile mücadelede birbirleri ile koordineli olarak çalışmaktadır. Çölleşme ve
Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Orman Genel Müdürlüğü yukarı
havzalardaki yamaç arazi ıslahında, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü derelerin
ıslahında, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ise erken uyarı ve iklim verileri ile
ilgili çalışmaları yürütmektedir. Bakanlığımız Heyelan, Sel ve Taşkın afetlerini
bütünleşik olarak ele alarak kontrol ve rehabilitasyon projeleri ile birlikte
uygulama projelerini de yapmaktadır. Can ve mal kayıplarına sebep olan
Heyelan, Sel ve Taşkın afetinin çok yoğun olarak yaşandığı özellikle Doğu
Karadeniz Bölgemizde yapılan projelerin uygulanmasında birçok problem
yaşanmaktadır. Bu problemlerin başında yanlış arazi kullanımı ve plansız
yapılaşma gelmektedir. Bununla birlikte arazi kullanımına bağlı olarak afetler
karşısında mesul kurum ve kuruluşlarımızın açıkça belirli olmaması, mücadele
çalışmalarının yüksek maliyet getirmesi ve mevzuatlardaki yetersizlik afet
boyutunu büyütmektedir. Geçmiş yıllarda afetlerle mücadele için oluşturulmuş
kanun, yönetmelik, genelge gibi mevzuatlarımız, günümüzde yaşanan
problemlerin çözülmesinde yetersiz kalmaktadır.
Daha önceki yıllarda farklı kurum ve kuruluşların himayesinde afetlere yönelik
birçok çalıştay, sempozyum ve kongre düzenlenmiş olup; 27-29 Nisan 2016
tarihinde Ankara’da yapılması planlanan “Heyelan Sempozyumu” nun gayesi,
özellikle heyelan, sel ve taşkın gibi afetlerle etkin ve koordineli mücadele
etmek için yapmamız gerekenleri ortaya koymaktır. Bu sempozyumda mesul
kamu kuruluş temsilcileri ile akademisyenler bir araya getirilecektir. Afetler ile
etkin mücadelede kurum ve kuruluşlarımızın heyelan, sel ve taşkın afetlerine
yönelik yapmış olduğu çalışmalar ortaya konulacak, mevcut arşiv sistemlerimiz
değerlendirilecek, afet öncesi, anı ve sonrası için alınacak tedbirler, ihtiyaçlar,
teknik gelişmeler, uygulamadaki aksaklıklar, idari, teknik, hukuki sorunlar ve
mevzuat konuları tartışılarak, ülkemizde can ve mal kayıplarına sebep olan
afetlerle etkin mücadele için yapılması gerekenler ortaya konulacaktır.

vii
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

viii
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İÇİNDEKİLER

27 Nisan 2016 Çarşamba (1. Gün)

1. Oturum Başkanı: Prof. Dr. Orhan DOĞAN

Çağrılı Konuşmacı - Prof. Dr. Candan GÖKÇEOĞLU


Mevzuat, Yetkiler ve Ölçek Sorunsalı ile Heyelan Tehlike Haritaları 1

Çağrılı Konuşmacı - Doç. Dr. Tolga ÇAN


Heyelan Risk Değerlendirmelerinde Gerekli Bilgi Altyapısı 5

Çağrılı Konuşmacı - Doç. Dr. Tamer Yiğit DUMAN


Birleştirilmiş Türkiye Heyelan Veri Tabanı 7

Çağrılı Konuşmacı - Prof. Dr. Kemal Önder ÇETİN


Heyelan Önlem Yapıları 11

Çağrılı Konuşmacı - Prof. Dr. Hüseyin Emrullah ÇELİK


2015 Hopa Sel/Taşkınları ve Alınabilecek Kontrol Önlemler 25

Çağrılı Konuşmacı - Prof. Dr. Turan YÜKSEK


Küresel iklim değişimi ve arazi bozulumu perspektifinden Hopa ve Borçka’daki
Sel-Heyelan Olaylarına Genel bir bakış 27

Çağrılı Konuşmacı - Prof. Dr. Aydın TÜFEKÇİOĞLU


Artvin İlinde Sel, Heyelan ve Taşkın Felaketinden Etkilenen Alanlar ile
Etkilenmeyen Alanların Bazı Toprak Özelliklerinin Karşılaştırılması 43

2. Oturum Başkanı: Doç. Dr. Hakan Ahmet NEFESLİOĞLU

Ahmet DEMİR
Türkiye’de Yerleşim Birimlerindeki Heyelanların Mekânsal ve İstatistiksel
Dağılımları 45

İbrahim ŞEREN
Heyelan Olayında Afet Yönetimi 63

ix
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ender Ahmet PERVANLAR


Heyelan Duyarlılık, Tehlike ve Risk Çalışmaları Kapsamı 75

Yrd. Doç. Dr. Recep YURT


Aksu Havzası Aşağı Kesimi’nin (Giresun) CBS ve UA Yöntemleriyle Heyelan ve
Taşkın Risk Analizi 85

Prof. Dr. h. c. İbrahim ATALAY


Karadeniz Bölgesinde Sel ve Kütle Hareketleri 87

Doç. Dr. Ahmet H. DELİORMANLI


Heyelanların Yersel Lazer Tarayıcı ile Takibi: Örnek Uygulamalar 105

Prof. Dr. Ömer YÜKSEK


Doğu Karadeniz Taşkınlarında Heyelanların Etkisi ve Taşkın Sebepleri 119

Dr. Emre AKÇALI


Doğu Karadeniz Taşkın İhbar Sistemi (Doktis) ile Heyelan Erken Uyarı Sisteminin
Entegrasyonu 137

İbrahim BİROĞLU
Doğu Karadeniz Bölgesınde Lokal Heyelanların Taşkına Olan Etkisini Azaltma
Çalışması; Geçirgen Bentler 151

28 Nisan 2016 Perşembe (2. Gün)

3. Oturum Başkanı: Prof. Dr. Turan YÜKSEK

S. Melike ÖZTÜRK
Heyelan Riski Olan Yerlerde Mekânsal Planların ve Risk Yönetimine Altlık
Olan Yerleşime Uygunluk Koşullarının Belirlenmesinde Jeofizik Yöntemlerin
Kullanımı 165

Arş. Gör. Senem TEKİN


İl Sınırları Bazında Heyelan Duyarlılık Haritaları: Mersin, Adana, Osmaniye ve
Hatay Örnekleri 183

x
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İsmail BULUT
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Kapsamında Yapılan Heyelan Kontrol ve
Rehabilitasyon Çalışmaları 185

Bayram Ali TAŞ


İnebolu Sel Duyarlılık Modelinin Değerlendirilmesi 205

Ahmet KÜÇÜKDÖNGÜL
Çölleşme İle Mücadele Konusunda Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü Tarafından Yapılan Sel Kontrolü Uygulama Projeleri 219

Prof. Dr. Ömer YÜKSEK


Trabzon Değirmendere Havzasının Sorunlarının İncelenmesi 227

Yrd. Doç. Dr. Ercan GÖKYER


Bartın ili Kentsel Alanı ve Yakın Çevresi Arazi Kullanımlarının Heyelan Risk
Değerlendirmesi 241

Dr. Koray ULAMIŞ


Melanjda Gelişen Heyelanın Oluşum Mekanizması : Sorgun-Çekerek Örneği 255

Yrd. Doç. Dr. Ayberk KAYA


Çıtlakkale (Giresun) Mahallesindeki Yamaç Duraysızlığının Mühendislik Jeolojisi
Açısından İncelenmesi 267

Yrd. Doç. Dr. Selçuk ALEMDAĞ


Yamaç Duraysızlığı Haritalarının Oluşturulmasında Coğrafi Bilgi Sistemleri ve
Bulanık Anlamlandırma Sistemlerinin Kullanımı 279

4. Oturum Başkanı: Doç. Dr. Tolga ÇAN

Arş. Gör. Resul ÇÖMERT


Nesne tabanlı sınıflandırma yöntemi ile heyelan olay envanterlerinin yarı-otomatik
haritalanması: Hopa (Artvin) 24 Ağustos 2015 heyelanları 299

Arş. Gör. Mustafa ZEYBEK


Modern Jeodezik Yöntemlerle Heyelanların İzlenmesi: Konya Taşkent Heyelanı 309

xi
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yrd. Doç. Dr. Nejan HUVAJ


Suya Doygun Olmayan Yamaçlarda Yağmurla Oluşan Heyelanlar Ve Erken Uyarı 323

Abdullah ÖZÇELİK
Frekans Oranı Metodu Kullanılarak Çankırı İlinin Heyelan Duyarlılık Analizinin
Üretilmesi 325

Yrd. Doç. Dr. İskender DÖLEK


Bitlis İlinde Heyelana Duyarlı Alanların Belirlenmesi 345

Süheyla OKUYUCU
Karabağlar (İzmir) Heyelanlarinin Mühendislik Jeolojisi 347

Önder YÖNLÜ
Oltu Yusufeli (Erzurum-Artvin) Karayolu Heyelanının Jeolojik ve Jeoteknik
Değerlendirilmesi 359

Sina KİZİROĞLU
Devrek Heyelanı Oluşum Mekanizması ve Heyelanın Yüzey Kırıklarının Etkileri 375

Ahmet ŞİRİN
Amasya Çevre Yolu Heyelanı 377

Sinan DEMİR
Bütünleşik Afet Tehlike Haritalarının Hazırlanması Çalışması Kapsamında
Afad Tarafından Gerçekleştirilen Heyelan Duyarlılık Çalışmaları 391

29 Nisan 2016 Cuma (3. Gün)

5. Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hüseyin Emrullah ÇELİK

Doç. Dr. Barbaros YAMAN


Jeomorfolojik Olayların Tarihlendirilmesinde Dendrokronoloji ve Ksiloloji 405

A.Tuğhan SAKARYA
Çankaya Mamak Heyelanı 407

xii
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Cemal YILDIZ
Devrek Heyelanı 419

Yrd. Doç. Dr. Miraç AYDIN


Kastamonu’da Gerçekleşen Sel ve Heyelanların Değerlendirmesi 431

Doç. Dr. Ceyhun GÖL


Havza Bazlı Heyelan Duyarlılık Haritasının Üretilmesi (Tatlıçay; Çankırı) 433

Öznur ÇANLI
Küresel İklim Değişiminin Doğu Karadeniz Bölgesinde İncelenmesi 455

Prof. Dr. Lokman ALTUN


Doğu Karadeniz Bölgesinde Meydana Gelen Heyelanlar ve Çözüm Önerileri 489

Gökhan MARIM
Tek Boyutlu ve İki Boyutlu Hidrolik Modelleme, Baraj Yıkılma Analizi ve
Taşkın Risk Haritalarının Oluşturulması 505

Eyüp ÇİMENTEPE
Yerbilimsel Etüt Bilgi Sistemi ile CBS Tabanlı Veri Toplanması ve Afet
Tehlikelerine Yönelik Analiz Çalışmalarının İrdelenmesi 519

Esin OĞUZ
Artvin-Hopa Bölgesinde Meydana Gelen Taşkın ve Heyelan Olayının İncelenmesi 531

6. Oturum Başkanı: Prof. Dr. Candan GÖKÇEOĞLU

Doç. Dr. Mustafa FENER


Ermenek (Karaman) İlçesi Yerleşim Yeri Potansiyel Kaya Düşmelerinin ve Yamaç
Duraylılıklarının Değerlendirilmesi 551

Neslihan ASLAN
Kentleşmede Heyelan Tehlikesinin Belirlenmesine Yönelik Temel Çalışmalar 555

Sonay BİLGİLİ
Rize İlinde Tarım Arazilerinde Heyelan Problemleri ve Çalışmalar 565

xiii
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Savaş SÜRÜL
Karabük İli Merkez Kartaltepe Mahallesinde Meydana Gelen Kütle Hareketinde
İnsan Faktörünün Etkisi 585

Poster Sunumlar

İsmail ERSOY
Türkiye Geneli Eğim, Yükselti ve İklim Durumunun Sel ve Heyelan Üzerindeki
Etkilerinin Değerlendirilmesi 599

Yrd. Doç. Dr. Recep YURT


Karayolu Heyelanlarına Bir Örnek: Akyazı Heyelanı (Trabzon) 619

Aytek ERSAN
Bütünleşik Afet Tehlike Haritalarının Hazırlanması Projesi Kapmasında Yürütülen
Heyelan Envanter Toplama Çalışması: Samsun Örneği 621

Ahmet KOÇ
Ankara İlinde Meydana Gelen Heyelan ve Su Baskını Olaylarının Envanter
Çalışması 623

Sedat AYDEMİR
Türkiye’de Meydana Gelmiş ve Afete Neden Olmuş Heyelanlar ve Afad’ın
Heyelan Kayıtlarına Genel Bir Bakış 633

Yrd. Doç. Dr. Melih ÖZTÜRK


Amasra-Bartın-Safranbolu Karayolu Şevlerinde Görülen Heyelanların ve
Bunlara Karşı Peyzaj Onarım Çalışmalarının Değerlendirilmesi 635

xiv
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

MEVZUAT,
HEYELAN YETKİLER
TEHLİKE VE
HARİTALARI:
ÖLÇEK SORUNSALI
HEYELANLARIN İLE HEYELAN
HARİTALANMASINDA
TEHLİKE HARİTALARI
ÖLÇEK SORUNSALI ?

Candan GÖKÇEOĞLU
Hacettepe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi,
Jeoloji Mühendisliği Bölümü
candan.gokceoglu@gmail.com

ÖZET
Heyelan yerel jeolojik, hidrojeolojik ve jeomorfolojik koşulların ürünü
olarak; bitki örtüsü, arazi kullanımı ve insan aktiviteleri tarafından
etkilenen; yağış ve sismik olayların sıklığı ve şiddeti tarafından kontrol
edilen, yapay veya doğal şev duraysızlıklarıdır (Soeters and Van Westen,
1996). Dünyada kütle hareketlerinden kaynaklanan ekonomik kayıplar 4
milyar US dolara ulaşmış durumda ve yılda yaklaşık 1000 insan söz konusu
afet nedeni ile hayatını kaybetmektedir (Alexander, 1995; Singhroy,
2005’den). Dünyada diğer doğal afetler ile karşılaştırıldığında heyelan
kaynaklı ölümlü kayıpların oranı %1.5 olarak verilmektedir (EMDAT,
2003; Nadim et al., 2006’den). Dünyada 1991-2005 yılları arasında heyelan
dağılımının diğer doğal afetler ile karşılaştırılması durumunda ise %5’lik
bir orana sahip olduğu ifade edilmektedir (ISDR, 2010). Türkiye için
verilen istatistiklerde dünya için verilen değerlerin yaklaşık 10 katına
ulaşılmaktadır. Türkiye’de yapısal kayıplar dikkate alındığında heyelanlar
%15’lik bir oranla ikinci önemli doğal tehlikeyi oluşturmaktadır (Ildır,
1995; Ergunay, 1999). Son çalışmalar heyelan afetine bağlı olarak
gerçekleşen ölümlü kayıpların daha çok az gelişmiş ülkelerde görüldüğünü
göstermektedir (Petley, 2012). Bunun en önemli nedeni olarak, söz konusu
ülkelerde heyelan afetinin anlaşılmasına yönelik yapılması gereken
araştırmaların/yatırımların kaynak yokluğu nedeniyle yapılamaması
gösterilmektedir (Corominas et al., 2014). Heyelan kaynaklı kayıpların
indirgenebilmesi için öncelikli olarak söz konusu afetin yayılım bilgisinin
oluşturulması gerekmektedir. Söz konusu yayılım bilgisi “heyelan envanteri
haritası” olarak isimlendirilir. Müteakiben; gerçekleşmesi muhtemel yeni
duraysızlıkların veya var olan duraysızlıklar üzerindeki yeni aktivitelerin
tahmin edilebilmesine yönelik mekânsal olasılıkları gösterir haritaların;

1
1
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

heyelan duyarlılık haritalarının üretilmesi planlamaya büyük katkı


sağlayacaktır. Heyelanlar için re-aktivite veya yeni oluşma ihtimallerini
zamana ve şiddete bağlı olarak tahmin etme kapasitesine sahip haritalar ise
“heyelan tehlike haritaları” olarak ifade edilir. Söz konusu tehlikenin
gerçekleşmesi durumunda etkilenmesi muhtemel risk elemanları üzerinde
beklenen kayıpların değerlendirilmesi ise “heyelan risk değerlendirmesi”
olarak adlandırılır. Heyelanların envanter bilgisinden başlayan, mekânsal
olasılıkların hesaplanması ve tehlike ve risk değerlendirmelerine kadar
devam eden süreçte her bir aşamada girdi parametrelerine ilişkin
belirsizlikler belirgin bir şekilde artar; bu durum özellikle heyelan tehlike
ve risk değerlendirmelerini oldukça güç hale getirir. Bununla birlikte her bir
heyelan tipi veya yenilme mekanizması (düşme, devrilme, kayma, yanal
yayılma, akma) için farklı modellerin geliştirilmesi gerekir; yine bu durum
söz konusu süreçlerin gerçekleştirilmesini oldukça karmaşık
getirebilmektedir. Nicel heyelan tehlike ve risk analizlerinin
gerçekleştirilebilmesi için birçok karmaşık sürecin değerlendirilmesi
gerekir. Bunlar; olayın gerçekleşme olasılığının hesaplanması, oluş
şiddetinin tahmin edilmesi, yayılma mesafesinin kestirilmesi ve muhtemel
risk altındaki elemanların söz konusu olaya maruz kalma olasılıklarının
hesaplanması ve muhtemel olaya maruz kalınması durumunda oluşacak
hasarın seviyesinin tahmin edilmesi, vb. süreçler olarak sıralanabilir.
Heyelan haritalaması esas olarak; araziyi heyelan duyarlılığı, tehlikesi veya
risk dereceleri açısından homojen alt alanlara bölme işlemi olarak
tanımlanabilir. Heyelan haritalamasının türü ve amacı son kullanıcılar
tarafından tanımlanmalıdır. Son kullanıcılar; kullanılabilir potansiyel girdi
verisini anlamalı, yeni veri teminine ilişkin olanakları değerlendirmeli,
zaman, bütçe ve kaynak limitleri açısından haritalama için gerçekçi amaçlar
belirlemelidirler. Heyelan haritaları haritalamanın türüne göre envanter,
duyarlılık, tehlike ve risk haritaları olarak ayrılabilmektedir; bununla
birlikte söz konusu haritalar farklı amaçlar; bilgi, tavsiye, kanun hükmünde
veya tasarım için üretilebilmektedir (Fell et al., 2008). Gerek haritalamanın
türü gerekse amacı dikkate alındığında değerlendirilmesi gereken önemli
bir diğer husus ise haritalama ölçeğidir; haritalama ölçeği halen problematik
bir konudur. Yayımlanan kılavuzlarda farklı öneriler bulunmakla birlikte
haritalamanın seviyesi, amacı ve söz konusu seviye ve amaç için önerilen
haritalama ölçeklerinde halen fikir birliği sağlanmış değildir. Ancak en
genel haliyle; 1:25.000 harita ölçeğinin erken uyarı ve acil müdahale için
referans ölçek ve önlem çalışmalarının yapılacağı sahaların tespitinde alan
daraltma açısından temel ölçek olarak alınabileceği anlaşılmaktadır.

2
2
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Anahtar Kelimeler: Heyelan, Envanter, Duyarlılık, Tehlike, Risk,


Harita Ölçeği

KAYNAKLAR
Corominas J, Van Westen C, Frattini P, Cascini L, Malet JP, Fotopoulou S,
Catani F, Van DenEeckhaut M, Mavrouli O, Agliardi F, Pitilakis K, Winter MG,
Pastor M, Ferlisi S, Tofani V, Herva´s J, Smith JT (2014) Recommendations for
the quantitative analysis of landslide risk. Bull Eng Geol Environ 73:209–263.
Ergunay O (1999) A perspective of disaster management in Turkey: issues
and prospects. Urban settlements and natural disasters. Proceedings of UIA Region
II Workshop, pp 1–9.
Fell R, Corominas J, Bonard C, Cascini L, Leroi E, Savage WZ (2008b)
Guidelines for landslide susceptibility, hazard and risk zoning for land-use
planning. Eng Geol 102 (3–4):99–111.
Ildir B (1995) Turkiyede heyelanlarin dagilimi ve afetler yasasi ile ilgili
uygulamalar. 2. Ulusal Heyelan Sempozyumu Bildiriler Kitabi, Sakarya, pp 1–9.
ISDR, 2010. International Strategy for Disaster Reduction (ISDR).
https://www.unisdr.org/ (01/01/2011).
Nadim F, Kjekstad O, Peduzzi P, Herold C, Jaedicke C (2006) Global
landslide and avalanche hotspots. Landslides 3(2):159–173.
Petley DN (2012) Landslides and engineered slopes: protecting society
through improved understanding. In: Eberhardt E, Froese C, Turner AK, Leroueil
S (eds) Landslides and engineered slopes, vol 1. CRC, London, pp 3–13.
Singhroy V (2005) Remote sensing of landslides. In: Glade T, Anderson M,
Crozier MJ (eds) Landslide hazard and risk. John Wiley & Sons, pp 469–492.
Soeters R, Van Westen CJ (1996) Slope instability recognition, analysis and
zonation. In: Turner AK, Schuster RL (eds) Landslides: investigation and
mitigation. Transp Res. Board, Nat Res. Counc Spec Rep 247:129–177.

3
3
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HEYELAN RİSK DEĞERLENDİRMELERİNDE


GEREKLİ BİLGİ ALTYAPISI

Tolga ÇAN1* ve Tamer Y. DUMAN2


1
Çukurova Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 01330, Adana
2
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi 06800, Ankara
* İletişim: tolgacan@cukurova.edu.tr

Deprem, heyelan veya sel gibi doğa olaylarının, toplumun direncini


azaltan veya tamamen yok eden fiziksel, sosyo-ekonomik ve diğer
çevresel etkileri ile doğal afete dönüşmemesi için özellikle uzun bir zaman
aralığında değerlendirme, hazırlık ve bilimsel temellere dayalı rasyonel
önlemlerin alınması gerekmektedir. Toprak, moloz veya kaya kütlesinin
yamaç aşağı hareketi olarak tanımlanan heyelanlar, dünyada olduğu gibi
ülkemizde de önemli sosyo-ekonomik kayıplara yol açmaktadır.
Heyelanlardan kaynaklanan zararların azaltılması ile ilgili olarak büyük
ölçekte jeoteknik yaklaşımlara dayalı şev stabilitesi modelleme ve izleme
çalışmaları yapılmaktadır. Bölgesel ve daha küçük ölçeklerde ise heyelan
envanter veri tabanı kullanılarak veri güdümlü veya uzman görüşe dayalı
duyarlılık, olası tehlike ve risk değerlendirme yaklaşımları Coğrafi Bilgi
Sistemleri ve uzaktan algılama teknikleri birlikte kullanılarak
yapılmaktadır. Heyelanlar, erozyon ile birlikte yeryüzünü şekillendiren
önemli çevresel oluşumlardır. Akma, kayma, düşme ve devrilme gibi
farklı hareket mekanizmasında gelişen heyelanlar bölgesel olarak belirgin
jeolojik, morfolojik ve fiziksel faktörlerin kontrolü altında meydana
gelmektedir. Heyelanı oluşturan birim (toprak, moloz veya kaya kütlesi),
hareket eden kütlenin alansal ve hacimsel büyüklüğü, heyelanın hızı,
çalışma alanının büyüklüğü ve çalışılan harita ölçeği gibi faktörler
heyelanlara karşı yapılacak çalışmalarda göz önünde bulundurulması
zorunlu ve sınırlayıcı etkilere sahiptir. Sayısal heyelan risk haritaları ideal
olarak, aynı bölgede akma, düşme, kayma gibi farklı mekanizmalara sahip
heyelanlar için ayrı ayrı olmak üzere, belirli bir bölgede (mekansal
1
5
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

olabilirlik), belirli bir büyüklükte (alansal olabilirlik) ve belirli bir


zamanda (zamansal olabilirlik) olma olasılıklarına göre risk altındaki
elemanların hasargörebilirlik dereceleri ile ortaya çıkabilecek toplam
ekonomik kayıplar değerlendirilerek üretilmektedir. Bu açıdan sayısal risk
değerlendirmelerinde belirli bir doğruluk ve hassasiyete sahip çok zamanlı
heyelan envanter haritaları, heyelanları tetikleyici faktörlerin frekans-
büyüklük ilişkileri, heyelanları hazırlayıcı çevresel değişkenler ile
noktasal, çizgisel ve alansal olarak risk altındaki elemanlara ilişkin
mekansal güncel bilgilerin bilinmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler : Heyelan, envanter, olası tehlike, risk

ÖZGEÇMİŞ
Doç.Dr. Tolga ÇAN
-1993 Yüksek Lisans, Çukurova Üniversitesi fen Bilimleri Enstitüsü
-1999 Doktora, Lisans, Çukurova Üniversitesi fen Bilimleri Enstitüsü
-2010 Doçent, yerbilimleri ve Mühendisliği Anabilim Dalı
-Uzmanlık alanları, Mühendislik jeolojisi, şev stabilitesi, kaya ve zemin
mekaniği, heyelan envanter, duyarlılık, olası tehlike ve risk
değerlendirmeleri, Coğrafi Bilgi Sistemleri,
-Ulusal projeler: Türkiye heyelan envanter haritası, Türkiye
Paleosismoloji Araştırmaları, Türkiye Sismotektonik Haritası. Türkiye
Sismik Tehlike Haritasının Güncellenmesi
-Yurtdışı 10 yayın, Yurtiçi 17 yayın, 50 den fazla yurtiçi ve dışı bildiri
özü bulunmaktadır.

2
6
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

BİRLEŞTİRİLMİŞ TÜRKİYE HEYELAN


VERİ TABANI

Tamer Y. DUMAN1*, Tolga ÇAN2 ve Oktay GÖKÇE3


1
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi 06800, Ankara
2
Çukurova Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 01330, Adana
3
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğ, Çankaya/Ankara
* İletişim: duman.tamer@gmail.com.tr

Bölgesel ölçekte heyelanlardan kaynaklanan zararların azaltılması


heyelan duyarlılık, olası tehlike ve risk değerlendirme aşamalarından
oluşmaktadır. Heyelan duyarlılık değerlendirmelerinde, heyelanları
hazırlayıcı çevresel faktörler göz önünde bulundurularak, heyelanların
mekânsal olabilirliği belirlenmektedir. Heyelan olası tehlike
değerlendirmeleri ise hazırlayıcı faktörler ile birlikte tetikleyici
faktörlerinde göz önünde bulundurulması ile gerçekleştirilmektedir.
Heyelanlarla ilgili yapılan çalışmaların son aşamasını oluşturan risk
değerlendirmeleri ise heyelan olası tehlikesinin gerçekleşmesi durumunda
risk altındaki elemanların hasargörebilirlik dereceleri dikkate alınarak
meydana gelebilecek olası kayıpların belirlenmesidir. Yukarıda özetlenen
çalışmaların sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için geçmişten günümüze
devam eden heyelan olaylarının mekânsal dağılımları ve kendine özgü
davranışları ile birlikte bunların zamana bağlı davranışlarının da bilinmesi
gerekmektedir. Bu bağlamda sağlıklı bir heyelan veri tabanının
oluşturulması gerekmektedir.
Heyelan envanter veri tabanı tekil heyelanlarla ilgili tarihsel veri
kayıtlarının derlenmesiyle ve/veya hava fotoğrafı, uydu görüntüleri ve arazi
çalışmalarının birlikte gerçekleştirilmesiyle yapılabilmektedir. Bu
yöntemlerden birincisi olay tarihi, heyelan tipi ve meydana getirdiği
zararların raporlanmasıyla oluşturulan “heyelan arşiv envanteri”, ikincisi
ise heyelanlarla ilgili diğer bilgilerin yan ısıra alansal dağılımını gösteren
envanter haritalardır. Heyelanların tip ve alansal dağılımının gösterildiği
heyelan envanter haritaları çalışma ölçeği ve amacına bağlı farklı

7
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yaklaşımlar kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Heyelan envanter


haritaları, belli bir tetikleyici faktör ayırt edilmeksizin, geçmişte oluşmuş ve
yapıldığı tarih itibariyle morfolojilerini koruyan, mevcut heyelanları
içermesi durumunda “tarihsel heyelan envanteri” olarak
isimlendirilmektedir. Aşırı yağış, kar erimesi ve deprem gibi belli bir
tetikleyici faktör sonucu meydana gelmiş heyelanların gösterildiği haritalar
ise “olay heyelan envanter” haritası olarak tanımlanmaktadır. Ülke genelini
kapsayan iki heyelan envanteri bulunmaktadır. Bunlardan biri Maden
Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Tarihsel
Heyelan Envanter Haritası ve Veri Tabanı, diğeri ise Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından hazırlanan Heyelan Arşiv Veri
tabanıdır.
MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2007 yılında tamamlanan “Türkiye
Heyelan Envanter Haritası” veri tabanı ayrıntılı hava fotoğrafı analizi ve
arazi çalışmaları sonucunda gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında
heyelanlar 1:25.000 ölçekli topoğrafya haritaları üzerine işlenmiş ve CBS
ortamında sayısallaştırılmıştır. Heyelanlar hareketin tipi (akma, kayma,
karmaşık), görece derinliği (d<5m sığ ve d>5m derin) ve aktivitesine göre
(aktif ve aktif olmayan) sınıflandırılmıştır. Proje kapsamında kaya düşme
ve devrilmeleri ölçek sınırlamalarından dolayı haritalanmamıştır. Temel
topoğrafya haritalarda alansal olarak gösterilebilen heyelanlar poligon,
akma gibi küçük ölçekli heyelanlar ise çizgisel olarak gösterilmiştir.
Toplamda 5547 adet 1:25.000 ölçekli topoğrafya haritası içerisinde
heyelanlı pafta sayısı 2945 olup, proje kapsamında yapıldığı tarih itibarı ile
ülke genelinde toplam alanı 17.000 km2'nin üzerinde olan 85.000'den fazla
heyelan haritalanmıştır.
Türkiye’de meydana gelen heyelanlarla ilgili hazırlanmış bir diğer veri
tabanı da 1950-2008 yılları arasını kapsayan dönem için AFAD olarak
yeniden yapılandırılmadan önce Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
"Afet Bilgi Envanteri Projesi" kapsamında oluşturulmuştur. Veri tabanında
29807 adet afet etüt raporu değerlendirilmiş; deprem, heyelan, kaya
düşmesi, su baskını ve çığ afetleri tarih, yerleşim birimleri, afet olay ve
afetzede sayısı gibi öznitelik bilgileri ile birlikte değerlendirilerek noktasal
olarak CBS veri tabanına aktarılmıştır. Veri tabanında kaya düşmeleri diğer

8
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

heyelan olaylarından ayrı olarak değerlendirilmiş olup böylece MTA


envanterinde değerlendirilemeyen kaya düşmesi olaylarının eksikliği de
kısmen giderilmiştir. Buna göre veri tabanında kaya düşmeleri ile birlikte
heyelanlarla ilgili olarak belirtilen dönemde toplamda 16.450 adet afet olayı
(2956 adet kaya düşmesi) meydana gelmiş olup, etkilenen toplam afetzede
sayısı 78.762 olarak belirlenmiştir.
Birbirini tamamlar özellikte olan tarihsel heyelan ve heyelan arşiv
envanter veri tabanları CBS ortamında kurumsal işbirliği ile bir araya
getirilmektedir. MTA Genel Müdürlüğü tarafından yapılan tarihsel heyelan
envanter haritası ile mekânsal olarak heyelanlara duyarlı jeoloji, tektonik ve
morfolojik özellikler sorgulanabilmektedir. AFAD Başkanlığı tarafından
oluşturulan veri tabanında ise belli tarihlere karşılık gelen afet olay
sayılarının bilinmesi ile zamana bağlı tekrarlanma aralıkları neden olduğu
kayıplar ile birlikte değerlendirilebilmektedir. Her iki veri tabanının
bütünleştirilmesi hangi tür heyelan olaylarının, mekânsal olarak nerede, ne
zaman, ne kadar büyüklükte ve hangi sıklıkla meydana geldiğine ilişkin
bilgilerden yola çıkılarak heyelan duyarlılık, olası tehlike ve risk
değerlendirmeleri çalışmalarında önemli bilgi sağlayacağına ve ülke
genelinde heyelanlardan kaynaklanan olumsuz etkilerin azaltılmasında
etkin rol oynayacağına inanılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Tarihsel heyelan envanter, heyelan arşiv envanteri,


heyelan afeti, CBS

9
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

10
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

DERİN BİR HEYELANIN ALETSEL


YÖNTEMLERLE TARİFLENMESİ VE
ÖNLENMESİ: VAKA ANALİZİ
A CASE HISTORY: IDENTIFICATION OF A DEEP
SEATED LANDSLIDE AND ITS MITIGATION

Kemal Önder ÇETİN1, Habib Tolga BİLGE2, Damla Gaye ORAL3,


Makbule ILGAÇ4, Furkan GENCER5

ABSTRACT
A deep landslide has occured behind the power plant station site
during the excavation stage of a facility located in Ankara. In order to
model the instability of the slope, site investigation works were conducted
at the site, inclinometer boreholes were designated and inclinometer
readings were taken periodically. According to the data obtained from
both site investigation and laboratory studies, an idealized soil profile was
developed and the sliding mechanism was identified. Soil strength
paramaters controlling the stability were determined by back analyzing the
selected critical cross-sections. A rehabilation system was designed based
on the results of limit equilibrium and finite element based analyses.
Keywords: Slope stability, inclinometer, back analysis, limit
equilibrium, finite element.

ÖZET
Ankara İl sınırları içerisinde planlanan enerji tesisinin temel kazısı
sırasında, santral sahası gerisinde derin bir heyelan oluşmuştur. Oluşan şev
duraysızlığının modellenmesi için alanda zemin etüt çalışmaları
gerçekleştirilerek, inklinometre kuyuları teşkil edilmiş ve düzenli

1
Prof. Dr., Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, ocetin@metu.edu.tr
2
Dr., İnşaat-Geoteknik Mühendisi, GeoDestek Zemar Ltd. Şti., htbilge@geodestek.com
3
Jeoloji Yüksek Mühendisi, GeoDestek Zemar Ltd. Şti., dgoral@geodestek.com
4
Araştırma Görevlisi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, ilgac@metu.edu.tr
5
Jeoloji Mühendisi, GeoDestek Zemar Ltd. Şti., fgencer@geodestek.com

1
11
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

aralıklarla inklinometre ölçümleri alınmıştır. Gerçekleştirilen arazi ve


laboratuvar çalışmaları sonucunda elde edilen verilerle idealize zemin
profili çıkarılmış ve kayma mekanizması belirlenmiştir. Belirlenen kritik
kesitler üzerinde geri analiz yöntemi ile stabiliteyi kontrol eden zemin
mukavemet parametreleri belirlenmiştir. Duraysızlık problemini ortadan
kaldırmak amacıyla, limit denge ve sonlu elemanlar yöntemlerine dayanan
analizler gerçekleştirilerek bir destek sistemi tasarlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Şev stabilitesi, inklinometre, geri analiz, limit
denge analizi, sonlu elemanlar.

1. GİRİŞ
Bu çalışma kapsamında Ankara İli sınırları içerisinde yer alan bir
enerji santrali yakınlarında gözlenen heyelan hareketinin boyutlarının
belirlenerek rehabilite edilmesine yönelik planlanan destek sisteminin
tasarımına yönelik değerlendirme ve projelendirme adımları sunulacaktır.
Bu amaca yönelik olarak arazi ve laboratuvar aşamalarını içeren kapsamlı
bir zemin araştırma programı izlenmiştir. Bu programdan elde edilen
veriler, inklinometre ölçümlerini içeren bir aletsel gözlem çalışması ile
desteklenmiştir. Bu bildiri kapsamında söz konusu zemin araştırma ve
aletsel gözlem çalışmalarından derlenen veriler ışığında gerçekleştirilen
limit denge ve sonlu elemanlar analiz sonuçları sunulacaktır. Tüm bu
değerlendirmeler esas alınarak sonuç bölümünde heyelanı önlemek üzere
imalatı önerilen kazık destek sistemi tariflenecektir.

2. ZEMİN ARAŞTIRMALARI VE ALETSEL


GÖZLEM ÇALIŞMALARI
Çalışma sahası zeminlerinin mühendislik özelliklerinin saptanması
için, lokasyonları yerinde saptanan gerilme çatlakları ile birlikte Şekil 1'de
sunulan, derinlikleri 30 m olarak seçilmiş 6 adet zemin araştırma sondaj
kuyusu sulu rotary delgi yöntemi ile açılmıştır. Temel sondaj çalışmaları
sırasında ASTM D1586 No’lu standarda uygun olarak yaklaşık % 60
enerji verimi olan emniyet şahmerdanı kullanılarak Standart Penetrasyon
Deneyleri (SPT) gerçekleştirilmiş, örselenmiş ve örselenmemiş zemin
numuneleri alınmıştır. Öte yandan, kaya ortam içerisinde ise ASTM D
2113 No’lu standarda uygun olarak HQ (98 mm) wireline takım
kullanılarak sürekli karot alınmıştır.

2
12
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Sondaj Lokasyonları (Ölçeksizdir)

Zemin araştırma çalışmalarına göre incelenen kesimde kalınlığı 3.0 ile


30.0 m arasında değişen açık yeşil renkli; tamamen ayrışmış, çakıllı kil
formunda; çakıllar ince ile orta, köşeli; laminalı altere kiltaşı birimine
rastlanmıştır. Bu birimi takiben ise açık yeşil ile yeşilimsi gri renkli; az ile
orta derecede ayrışmış; orta ile sık kırıklı, yer yer parçalı, kırıklar karot
eksenine dik, kırık yüzeyleri pürüzsüz; çok zayıf dayanımlı; yer yer killi
kireçtaşı aratabakalı kiltaşı birimleri geçilmiştir. İnceleme alanında açılan
temel sondajlarında geçilen altere kiltaşı birimi içerisinde 1.5 m aralıklarla
standart penetrasyon deneyi (SPT) yapılmıştır.Çakıllı kil formundaki
kiltaşı birimi içerinde gerçekleştirilen SPT deneylerinde SPT-N
değerlerinin bu birim için 8 darbe/30 cm ile 50+ (refü) arasında değiştiği
belirlenmiş, bu değerlerin derinlikle değişimi ise Şekil 2’de sunulmuştur.
Kayaç formasyonda karotla ilerlenen kesimde hesaplanan kaya kalite
yüzdesinin (RQD) derinlikle değişimi ise Şekil 3'te verilmiştir. Çalışma
sahasında düzenli olarak su kuyuları çalıştırılmakta olup, açılan kuyularda
kuyu derinliği boyunca su seviyesine rastlanmamıştır.
Çalışmanın bir parçası olarak alınan zemin ve kaya örnekleri üzerinde
gerçekleştirilmiştir. Buna göre zemin formundaki altere kiltaşı birimine ait
likit limit, plastisite indisi ve ince dane oranı değerlerinin sırası ile %42 ile
71, %10 ile 34 ve %25 ve 91 arasında değiştiği ve USCS sınıflandırma

3
13
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

sistemine göre plastik silt (ML - MH) olarak sınıflandırılabileceği


görülmüştür. Mukavemet parametrelerini tayin etmek üzere örselenmemiş
örnekler üzerinde gerçekleştirilen direkt kesme deneyleri uyarınca rezidüel
makaslama mukavemetlerinin 35 - 50 kPa mertebelerinde değiştiği
görülmüştür. Öte yandan kiltaşı formasyonu üzerinde gerçekleştirilen tek
eksenli basınç deneylerine göre mukavemetin 7.8 ile 8.0 MPa arasında
değiştiği saptanmıştır.

SPT N RQD (%)


0 10 20 30 40 50 0 20 40 60 80 100
0.0
4.50
3.0

7.50
6.0

9.0 10.50

12.0 13.50
Derinlik (m)

Derinlik (m)

15.0
16.50

18.0
19.50
21.0
22.50
24.0

25.50
27.0

30.0 28.50

SS‐1 SS‐2 SS‐3 SS‐4 SS‐5 SS‐6 SS‐1 SS‐2 SS‐3 SS‐4 SS‐6

Şekil 2. SPT N60 Değerlerinin Şekil 3. RQD Değerlerinin


Derinlikle Değişimi Derinlikle Değişimi

Saha ve laboratuvar deneylerine ek olarak, inklinometre ölçümlerini


içeren aletsel gözlem çalışmaları da gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda
açılan zemin araştırma sondaj kuyuları genişletilerek, inklinometre
boruları yerleştirilmiş ve çimento enjeksiyonu yapılarak ölçümlere hazır
hale getirilmiştir. İnceleme alanında oluşan hareketin derinliği, yönü ve
hızını belirlemek amacı ile düzenli aralıklarla inklinometre ölçümleri
yapılmıştır. Yapılan ölçümler Çizelge 1'de özetlenmiş, yüzeysel olarak
takip edilebilen hareketin derinliğini göstermesi bakımından SS-4
numaralı lokasyonda elde edilen eğimölçer verisi Şekil 4'te, düzenli

4
14
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ölçümler sonucu elde edilen maksimum deplasmanların doğrultuları ise


Şekil 5'te verilmiştir.

Çizelge 1. İnklinometre Ölçümleri Özet Tablosu


Kayma Hareketi
SK
Kayma A0 B0 Vektörel Hareket
No Derinliği Deplasman Deplasman Deplasman Hızı
(m) (mm) (mm) (mm) (mm/gün)
SS-1 5.5 30.52 -15.59 34.27 1.32
SS-2 10.5 19.07 -15.49 24.57 0.77
SS-3 4.5 3.30 -10.10 10.63 0.16
SS-4 24.0 26.50 -3.50 26.73 2.23
SS-5 14.5 -3.73 -5.02 6.25 0.10
SS-6 3.5 10.24 -8.35 13.21 0.22

Zemin araştırma çalışmaları, inceleme sahasındaki sert kıvamlı ve


mukavim olarak tanımlanabilecek ayrışmış kiltaşı birimlerinin varlığına
işaret etmiştir. Gerek saha gerekse de laboratuvar deneyleri söz konusu
birimlerin, yüzeysel izleri belirgin şekilde takip edilebilen heyelanı
tetikleyecek nitelikten uzak olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak
inklinometre ölçümleri ile bu hareketin boyutlarının yeterli hassasiyetle
saptanması ve kritik kayma düzleminin belirlenmesi mümkün olmuştur.
Şekil 4'ten takip edilebileceği üzere yaklaşık 25 m derinliğe uzanan bir
kayma düzleminden söz etmek mümkündür.

3. SAYISAL MODELLEME VE ANALİZ SONUÇLARI


Sayısal modelleme çalışmaları şev duraylılığını tetkik etmek ve geri
analizler ile parametre tahkikine yönelik limit denge esaslı analizler ile
teşkil edilecek destek sisteminin detaylarını saptamak üzere
gerçekleştirilen sonlu elemanlar yöntemine dayalı analizleri
kapsamaktadır.

5
15
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.1. Limit Denge Yöntemine Dayalı Analizler


Çalışma sahasında gerçekleştirilen inklinometre ölçümleri değişik
lokasyonlarda hareket eden kütlenin derinliğini ortaya koymuş (Şekil 4),
ölçüm sonuçlarının birleştirilmesi ile de kritik kayma yüzeyinin
saptanması mümkün olmuştur. Bunun ışığında, kütlesel kaymanın
başladığı duruma karşılık gelen 1.0 güvenlik katsayısını üretecek
mukavemet parametreleri limit denge yöntemine dayanan geri analizler ile
(RocScience Slide v6.0 yazılımı kullanılarak) belirlenmiştir. Örnek teşkil
etmesi bakımından seçilen en kritik bir kesite ait analiz sonucu Şekil 6'da
sunulmuştur.

Şekil 4. SS-4 Eğimölçer Verisi

6
16
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5. İnklinometre Ölçümlerinden Elde Edilen Maksimum


Deplasman Doğrultuları

Şekil 6. Limit Denge Yöntemi ile Geri Analiz Sonucu (Kesit 1-1)

7
17
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelanın hareketinin saptandığı altere kiltaşı birimi için geri analiz


sonuçları ışığında, bu birime müteakiben geçilen ve hareketin sirayet
etmediği inklinometre ölçümlerinde saptanmış olan kiltaşı birimi için ise
zemin araştırma sonuçları ve Hoek-Brown sınıflandırması ışığında seçilen
mukavemet parametreleri Çizelge 2'de özetlenmiştir. Ayrışmış kiltaşı
birimi için rezidüel durumu tariflemek üzere seçilen mukavemet
parametrelerinin laboratuvar deney sonuçları ile de uyumlu olduğu
görülmüştür.
Çizelge 2. Mukavemet Parametreleri
Birim Yenilme Kriteri Parametre
cu (kPa) u (°)  (kN/m3)
Altere Kiltaşı Mohr-Coulomb
40 - 45 0 19
mb s a UCS (Mpa) GSI mi D
Kiltaşı Gen. Hoek-Brown
0.05 9.2 0.54 8 20 4 0.7

Heyelan hareketinin durdurulmasına yönelik olarak altere kiltaşı


tabakasını geçip kiltaşı tabakasına yeteri miktarda soketlenecek şekilde
kazık elemanlarının teşkil edilmesi planlanmıştır. Optimum çözümün
belirlenebilmesi amacıyla, farklı uzunluk, çap ve aralıklarla uygulanacak
kazıklı destek sistemlerinin uygunluğu limit denge esaslı analizler ile
sorgulanmıştır. Kazık boylarının 35 metre seçilmesi durumunda, 1 sıra
120 cm çaplı ve 1.40 m aralıklı kazıklarla desteklenmesi halinde güvenlik
katsayısının 1.30, 2 sıra kazıklarla desteklendiği durumda ise 1.50
mertebelerinde gerçekleşeceği anlaşılmıştır. Analizler sırasında kazıkların
uygulandığı bölgenin topuk kesimine uzanan ve güvenlik katsayısı 1.30'un
altında olan bazı dairelerin mevcut olduğu görülmüştür. Çalışmanın
kapsamı inklinometre ölçümleri ile sınırları tespit edilmiş olan heyelan
hareketinin durdurulması olarak tariflendiği için şev aşağı kesimde
gerçekleşebilecek lokal şev veya ilerleyen dönemde kazı duraysızlığı
sorunlarına değinilmemiştir.
Sözkonusu toprak hareketini engellemek üzere imal edilmesi önerilen
kazıkların plan görünüşte yerleşimi Şekil 7’de kırmızı bir hat ile
gösterilmiştir. Tasarım sonucu 1.4 metre aralıklı 120 cm çapında tek sıra
35 metre boyunda kazıkların 205 m'lik bir hat boyunca imal edilmesi
kararlaştırılmıştır. Bu imalat sonrasında, Şekil 8’de gösterildiği üzere
heyelan kütlesinin 1.35 güvenlik katsayısı ile ifade edilen bir şev
duraylılığı performansına ulaşması öngörülmüş, bu aşamada ikinci bir

8
18
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kazık sırasının teşkilinin gerekli olmadığına karar verilmiştir. Farklı kritik


kesitler için yapılan analizler sonucunda önerilen sistemin kabul edilebilir
duraylı şev performansına ulaşacağı görülmüştür.

Şekil 7. Teşkil Edilecek Destek Sisteminin Plan Üzerindeki Yerleşimi

Şekil 8. Destekli Durum İçin Limit Denge Yöntemi İle Şev Stabilitesi
Analiz Sonucu

9
19
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.1. Sonlu Elemanlar Yöntemine Dayalı Analizler


Önerilen destek sistemi ile duraylı şev performansına ulaşılacağı
belirlendikten sonra, tasarıma esas teşkil edecek tesirlerin belirlenmesi
amacıyla sonlu elemanlar yöntemine dayalı analizler gerçekleştirilmiştir.
Konvansiyonel uygulamalarla tutarlı olarak sistemin üçüncü boyutta
deformasyon üretmeyeceği varsayılmış, sistem 2 boyutlu olarak
modellenmiştir. Analizler kapsamında RocScience Phase2 v8 yazılımı
kullanılmış, bu amaçla kurulan sonlu elemanlar model ağı Şekil 9'da
verilmiş, analizlere esas teşkil edecek malzeme parametreleri ise Çizelge
3'te özetlenmiştir.

Şekil 9. Sonlu Elemanlar Model Ağı

Çizelge 3. Sonlu Elemanlar Analizleri Bünye Modeli Malzeme


Parametreleri
K0 c' (kPa) ' (°) υ E (MPa)
Altere Kiltaşı
0.5 45 0 0.3 20
GSI UCS D υ E (MPa)
Kireçtaşı (MPa)
20 8 0.7 0.3 53
Kazık E (MPa) A (m2) I (m4) υ
(D=120 cm) 28,500 0.754 0.0679 0.2

Seçilen kritik kesit için, statik yükleme koşulları altında


gerçekleştirilen analiz sonuçları uyarınca belirlenen yatay deplasman
davranışı Şekil 10'da sunulmuştur. Buna göre kazıklar yatay direnç teşkil
10
20
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

edebilmeleri için 3 - 5 cm mertebelerinde yatay deplasman yapmalarının


gerekli olduğu anlaşılmıştır.
Gerçekleştirilen analizler uyarınca kazık uzunluğu boyunca eksenel
ve kesme kuvvetleri ile moment tesirlerinin ne şekilde değişeceği
(moment değişimi örnek teşkil etmesi için Şekil 11'de sunulmuştur)
saptanmış, ilgili değerler uyarınca kesit donatı tahkiki gerçekleştirilmiştir.

Şekil 10. Yatay Deformasyonların Görünümü

Şekil 11. Moment Tesirlerinin Kazık Uzunluğu Boyunca Değişimi

11
21
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

6. SONUÇLAR
Bu çalışma kapsamında Ankara İli sınırları içerisinde yer alan bir
enerji santrali yakınlarında gözlenen heyelan hareketinin boyutlarının
belirlenerek rehabilite edilmesine yönelik planlanan destek sisteminin
tasarımına yönelik değerlendirme ve projelendirme adımları sunulmuştur.
Bahsi geçen duraysızlık probleminin doğru şekilde anlaşılabilmesi
için arazi ve laboratuvar deneylerini içeren detaylı bir zemin araştırma
programı takip edilmiş, buna ek olarak düzenli inklinometre ölçümlerini
içeren bir aletsel gözlem çalışması gerçekleştirilmiştir. Buna göre
inceleme sahasında rastlanan hakim formasyonun yüzeyde aşırı alterasyon
neticesinde zemin özelliği gösteren, derinlikle birlikte ise kaya mekaniği
prensipleri uyarınca davranacağı sonucuna varılan kiltaşı birimi olduğu
görülmüştür. Gerçekleştirilen inklinometre ölçümleri heyelan hareketinin
altere kiltaşı birimi sınırları içerisinde kaldığına işaret etmiştir. Limit
denge yöntemi esaslı geri analizler gerçekleştirilerek, sahadan derlenen
veriyle uyumlu malzeme parametreleri seçilmiş, bunların laboratuvar
deney sonuçları ile de tutarlı olduğu görülmüştür. Bunun ardından yine
limit denge yöntemi esaslı analizler ile güvenli şev performansını
sağlayacak optimum nitelikteki heyelan iyileştirme sistemine karar
verilmiştir. Buna göre, 35 m boyunda, 120 cm çapında, 1.4 m aralıklı ve
tek sıra olarak teşkil edilecek kazıklı bir destek sistemi ile hareketlerin
kontrol altına alınabileceği öngörülmüştür. Sistemin konsept olarak
geliştirilmesinden sonra, sonlu elemanlar yöntemine dayalı analizler ile
destek sistemi elemanları üzerine etkiyecek tesirlerin belirlenmesi ve kesit
donatı tahkiki gerçekleştirilmiştir.
Çalışma sahasında ekonomik açıdan kritik niteliğe sahip bir enerji
üretim tesisinin bulunduğu dikkate alındığında, tasarlanan sistemin tesis
ömrü boyunca güvenli şekilde çalışmasının elzem olduğu açıktır. Bu
nedenle sistemin teşkil edilmesinin ardından performansının düzenli
şekilde takip edilmesi gerekli görülmüş, plan üzerindeki yerleşimi Şekil
7'de gösterilen destek sistemi arkasında asgari 5 lokasyonda inklinometre
ölçümlerinin alınmasını içeren bir aletsel gözlem çalışması daha
planlanmıştır. Bu sayede öngörülenden farklı bir deformasyon davranışı
ile karşılaşılması durumunda sisteme gerekli müdahele yapılarak güvenlik
amaçlı ilave tedbirler planlanabilecektir.

12
22
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KAYNAKLAR
American Society for Testing and Materials (ASTM). (2008). "Standard
Practice for Rock Core Drilling and Sampling of Rock for Site Investigation".
Annual Book of ASTM Standards, D2113 - 08.
American Society for Testing and Materials (ASTM). (2008). "Standard
Test Method for Determination of the Point Load Strength Index of Rock and
Application to Rock Strength Classifications". Annual Book of ASTM Standards,
D5731 - 08.

13
23
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

24
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2015 HOPA SEL/TAŞKINLARI ve


ALINABİLECEK KONTROL ÖNLEMLERİ

Hüseyin E. ÇELİK1, Mikdat KADIOĞLU2, Kerem CIĞIZOĞLU3,


Oğuz KURDOĞLU4, Muhittin İNAN5, Tayfun KURT6

Dağlık bölgelerdeki havzalarda sorun yaratan olayların başında seller


ve heyelanlar gelmektedir. Bazı sellerde şiddetli yağışların heyelanları
tetiklediği, heyelanlar veya yamaç döküntülerinin bir set oluşturarak
yatakları tıkadığı ve akımın birikmesine neden olduğu gözlenmektedir.
Akımın basıncına dayanamayarak patlayan bu setler, çoğunlukla yağış
miktarı ile orantılı olmayan büyüklükte yıkıma neden olmaktadır.
24.08.2015 ve 12.11.2015 tarihlerinde Hopa’da meydana gelen sel,
taşkın ve heyelanlarla 11 yurttaşımız hayatını kaybetmiş, büyük mal kaybı
meydana gelmiştir.
Bildiride, bir proje çerçevesinde ele alınmakta olan Hopa sel ve
taşkınları incelemesinin ilk çıktılarına yer verilmiştir. Çalışmada, sel ve
taşkınları meydana getiren iklimsel ve fizyografik faktörler, Görcelioğlu
(2003)’nun ifade ettiği, Çelik vd. (2006 ve 2012)’nin uyguladığı yönteme
göre ele alınmıştır. Yönteme göre iklimsel faktörlerden yağış miktarı
incelenerek sel üretme kapasitesi araştırılmıştır. Fizyografik faktörlerden
eğim, ortalama yükselti, havzanın şekli gibi parametreler 1/25000 ölçekli
sayısal haritalardan CBS ortamında elde edilerek havzanın sel üretme

1
İÜ Orman Fakültesi, Orman İnşaatı ve Transportu Anabilim Dalı,
hecelik@istanbul.edu.tr
2
İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Meteoroloji Mühendisliği Bölümü
3
İTÜ İnşaat Fakültesi, Hidrolik Anabilim Dalı
4
KTÜ Orman Fakültesi, Orman Ekonomisi Anabilim Dalı
5
İÜ Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü, Ölçme Bilgisi ve Kadastro
Anabilim Dalı
6
İÜ Orman Fakültesi Orman İnşaatı ve Transportu Anabilim Dalı

1
25
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

potansiyeli incelenmiştir. Fizyografik faktörlerden insanın değiştirebilmesi


açısından önemli olan arazi kullanma durumunun arazi yetenek sınıflarına
uygun olup olmadığı araştırılmıştır. Bu amaçla amenajman planı meşçere
tipi haritaları yardımıyla arazi kullanma durumu belirlenmiş ve arazi
yetenek haritaları ile karşılaştırılmıştır. Sel ve taşkının mevcut zarar izleri
kapanmadan 28-29 Aralık 2015 tarihlerinde havza gezilmiş ve elde edilen
verilerle karşılaştırılmıştır.
Doğu Karadeniz Bölgesi gibi yağışlı bir iklime, arızalı ve dik bir
araziye sahip Avrupa ve dünyanın başka bölgelerinde sel kontrolu amacıyla
1950’lerden başlayarak süzücü taşıntı barajları uygulanmaya başlanmıştır.
Süzücü barajlar, ülkemizde bilinen sel kapanı fonksiyonunu geliştirerek
yerine getiren yapılardır. Büyük boyutlu sediment ile ağaç gövde ve
parçalarını havzanın daha çok yukarı kısımlarında tutan süzücü barajlar,
malzemenin aşağı havzadaki hidrolik yapıları tıkayarak taşkın meydana
getirmesini önlemektedir. Ülkemizde, öncelikle Doğu Karadeniz
Bölgesinden başlayarak birçok havzada süzücü barajları kullanmanın,
birçok kentimizin taşkın riskini azaltacağı düşünülmektedir.

2
26
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ VE ARAZİ


BOZULUMU PERSPEKTİFİNDEN HOPA VE
BORÇKA’DAKİ SEL-HEYELAN OLAYLARINA
GENEL BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Turan YÜKSEK


Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Güzel Sanatlar,
Tasarm ve Mimarlk Fakültesi, Peyzaj Mimarlğ Bölümü, 53100- Rize
e-posta: turan53@yahoo.com

1 Giriş:
Sel, insanlığı tehdit eden en önemli ve en tehlikeli afetlerdendir. Ayrıca
dünya genelindeki en yıkıcı afet olaylarından biri olarak da gösterilmektedir
(Houghton ve ark., 1983; Kundzewicz ve Schellnhuber, 2004). Havzalarda
yağan şiddetli sağanak yağışlar sele neden olmaktadır. Havza geneli
düşünüldüğünde; en tehlikeli sel genellikle yukarı havzalarda başlayan ve
daha sonra yan havzalarla birlikte tüm havzaya yayılan sel olaylarıdır. Bazı
durumlarda ise şiddetli yağışlar havzanın her kesiminden ziyade bir
bölümünde veya küçük bir alt havzada meydana gelmektedir. Bu şekilde
oluşan sel zararları diğerine kıyasla daha az seviyededir. Sel olayının temel
nedeni iki ana başlık altında toplanabilir. Bunlardan birincisi havzanın
karakteristik özellikleri (havzanın jeomorfolojisi, havza hidrolojisi,
havzanın yükseltisi, havzanın eğimi, arazi yüzü şekli, drenaj yapısı, vb)
diğeri ise yağış özellikleridir (yağışın miktarı, yağış süresi, yağış şiddetti,
yağış zamanı, yağış şekli, toprak nemi-yağış ilişkisi, yağış akış ilişkisi vb.).
Havza genelinde meydana gelen uzun süreli şiddetli sağanak yağışlar büyük
ölçekli sel afetlerin en önemli nedenlerindendir (Ralph ve ark., 2003).
Havza genelinde meydana gelen şiddetli sağanak yağışlar sonucu
derelerdeki su seviyesi hızla yükselmekte; fazla miktarda katı materyal
taşıyan miktarı ve hızı oldukça yüksek olan su, dere yatağının kenarındaki
arazilerde ve taşkın yatağında tahribata neden olmaktadır. Farklı
1
27
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kaynaklardan derlenen bilgilere göre; Doğu Karadeniz’de 1929-2015 yılları


arasındaki 86 yıllık zaman zarfında meydana gelen sel-heyelan olaylarında
648 kişinin (kayıplarla birlikte) hayatını kaybettiği belirtilmektedir
(Anonim, 2016a). Yine 2006-2015 yılları arasında Artvin’de meydana
gelen dört farklı sel-heyelan olayı sonucu 20 kişi hayatını kaybetmiştir. 12
Kasım 2015 tarihinde Artvin-Borçka ve Hopa’daki sel-heyelan ve taşkın
olayları sonucunda 9 kişinin hayatını kaybettiği, 3 kişinin kaybolduğu, 27
kişinin yaralandığı, 6 binanın yıkıldığı, 17'si ağır, 11'i orta olmak üzere 239
konutun hasar gördüğü sel afetinden, toplam 1434 kişinin etkilendiğini
belirtilmiştir (Anonim, 2016b). Resmi verilerden görüldüğü üzere sel-
heyelan olayları bir yandan can kaybına neden olurken diğer yandan çok
büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Kayıpların çoğu kişisel ve
kamusal alanlarda meydana gelmektedir ve bu kayıplar tahmin yöntemi ile
tespit edilmektedir. Ama bu tahmin yöntemlerinde çoğu kayıplar (örneğin:
sel-heyelanla tahrip olan arazilerin değeri, taşınan toprağın ekonomik ve
ekolojik değeri, suyun kirlenmesinin neden olduğu zarar, sel-heyelan
olaylarının ulaşım sektörüne ve buna bağlı ekonomiye etkisi, sel-heyelan
olaylarına maruz kalan insanlar üzerinde meydana gelen başta ruhsal olmak
üzere diğer etkiler vb..) dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla sel-heyelan
olayları sonucu oluşan zararların gerçek değeri tahminle yapılan değerin
çok daha üzerindedir.

2. KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİNİN DOĞU KARADENİZ


ÜZERİNDEKİ MUHTEMEL ETKİLERİ
Dünya genelinde son yıllarda yapılan araştırmalarda; küresel iklim
değişiminin dünya üzerindeki olumsuz etkilerinin hemen hemen her alanda
izlendiği görülmektedir. Bazı yazar ve araştırmacılar ele aldıkları
eserlerinde küresel iklim değişimi diye bir şeyin olmadığını ifade etseler de
iklimsel olayların etkileri her geçen gün hayatımızda daha somut ve net bir
şekilde kendini göstermektedir. İklim değişimi üzerinde etkili olduğu
hemen herkes tarafından kabul edilen fosil yakıtların insanoğlu tarafından
artan oranda kullanımı ve arazi bozulumunun hızla artması, hem bugün hem
de gelecekte iklim değişiminin kaçınılmaz olduğunu açık bir şekilde
göstermektedir. İklim değişikliği; Birleşmiş Milletler (BM) İklim

2
28
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nde, “karşılaştırılabilir bir zaman


döneminde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da
dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri
sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmıştır (Türkeş,
2001). Küresel iklim değişiminde kişisel değerlendirmelerden ziyade IPCC
tarafından ve dünya ülkelerinin çoğunun katılımıyla gerçekleştirilen ve pek
çoğu somut olarak ölçülmüş rakamlara dayanan raporlar ciddi oranda kabul
görmektedir. Bu raporlara göre iklim değişiminde etkili olan unsurlar
arasında çok önemli bir yere sahip olan fosil yakıtların ve araç
emisyonlarının artışına bağlı olarak atmosferdeki karbondioksit, metan ve
nitrat oksitlerin değerleri 1750 yılından beri sırasıyla 40%, 150%, ve 20%
oranında arttığı tespit edilmiştir (IPCC, 2013). Yine atmosferdeki bu
değişime paralel bir şekilde dünyadaki sıcaklıklarda artmaktadır. Yapılan
ölçümlere göre 1951-2010 yılları arasında dünya genelindeki ortalama
sıcaklığın 0.5°C ile 1.3°C aralığında arttığı (dünya ortalaması olarak 0.6-
0.7°C) arttığı belirlenmiştir (IPCC, 2013) . 1971-2009 Yılları arasındaki
dönemde dünyada buzul kütlesinde meydana gelen kayıpların 91-361Gton
(ortalama 226 Gton) olduğu hesaplanmıştır. Yine aynı rapora göre 1901-
2010 yılları arasında dünya deniz seviyesinin 17-21 cm (ortama 19 cm)
arasında yükseldiği belirlenmiştir (IPCC, 2013). Ülkemiz için öngörülen
farklı modellemelerde genel olarak sıcaklığın tüm mevsimlerde artacağı
fakat en fazla artışın yaz mevsiminde olacağı tahmin edilmektedir.
Ülkemizin güney kesimlerinde yağışın azalacağı ama kuzeydoğu
kesimlerinde yağışın kısmen de olsa artacağı öngörülmektedir (Şen, 2013;
Demircan ve ark., 2014). Türkiye 2015 yılı ortalama sıcaklığı 14.3°C olup
1981-2010 normali olan 13.5°C’nin 0.8°C üzerinde gerçekleşmiştir.
Türkiye’de 2015 Yılı 1971’den bu yana gerçekleşen beşinci sıcak yıl
olmuştur. 2015 Yılında Sonbahar hariç tüm mevsim yağışları normallerinin
üzerinde gerçekleşmiştir. 2015 yılı ekstrem olay sayısı 959 ile rekor sayıda
gerçekleşmiştir. Bu ekstrem olayların %26’sını şiddetli yağış ve sel
oluşturmaktadır (Anonim, 2016c). İklim değişmelerinin sonucunda
Türkiye’nin kuzeydoğusunda heyelan riskinin de artacağı tahmin
edilmektedir. Yağış miktarının artması sonucunda daha sık aralıklarla
heyelan meydana gelebileceği belirtilmektedir (Şen, 2013). Yüksek ve
Yüksek, (2014) yılında yaptıkları bir araştırmada 1975-2001 yılları arasında

3
29
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Rize ilindeki ortalama sıcaklığın 14.1 ºC iken; 2005-2012 yılları arasında


15.07 ºC olduğu ve son 8 yılda sıcaklığın 0.97 ºC arttığını ifade etmişlerdir.
Yine aynı 8 yıllık dönemde yıllık toplam yağışın 162 mm arttığını
belirtmektedirler. Bu değerler özelde Rize ilinde, genelde is doğu
Karadeniz’de hem sıcaklık hem de yağışın son yıllarda arttığını ve artış
eğiliminin modellerde öngörüldüğü gibi devam edeceğinin bir göstergesi
sayılabilir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nde kullanılan Karadeniz Orta
Doğu Ani Taşkın Tahmin Sistemi (FFGS) çıktılarına göre 21 Ocak 2015
12:00 UTC civarında Antalya/Kaş için şiddetli yağış uyarısı yapılmıştır.
Sonraki gün Kaş’ta 24 saatlik yağış 232.5 mm olarak gerçekleşmiştir. Bu
değer 100 yılın üzerinde bir dönüşüm aralığına (frekansına) sahiptir. Sonuç
olarak şehirde su basması, karayolunda çamur ve çakıl birikintileri
oluşmuştur (Anonim, 2016c). Ani Taşkın Tahmin Sistemi (FFGS)
çıktılarına göre 24 Ağustos 2015 06:00 UTC civarında Artvin/Hopa için
şiddetli yağış uyarısı yapılmıştır. Sonraki gün Hopa’da 24 saatlik yağış
287.2 mm olarak gerçekleşmiştir. Bu değer 100 yılın üzerinde bir dönüşüm
aralığına (frekansına) sahiptir. Sonuç olarak birkaç dere taşkını yaşanmış
400 işyeri ve ev ile 300 araç zarar görmüş ve şehirde toprak kaymaları
yaşanmıştır (Anonim, 2016c).

3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1. Araştırma Materyali
Arazi gezilerinden elde edilen resimler, Google Earth Pro veri
tabanından sağlanan veriler, yazılı ve görsel medyada çıkan haberler ve
konuyla ilgi yapılmış çalışmalar araştırmanın materyalini oluşturmaktadır.

3.2. Yöntem
Arazi kullanımındaki değişimler Google Earth Pro veri tabanı ve
Artvin İli Arazi Varlığı çalışmasından sağlanan verilere göre
düzenlenmiştir. Arazi kullanımında meydana gelen bozulmalar ve yerleşim
yerlerinin tespitinde Google Earth Pro veri tabanı kullanılmıştır. Hopa
İlçesinde meydana gelen şiddetli sağanak yağışların değerlendirilmesinde

4
30
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Hopa PLV ham verileri kullanılmıştır.


Yağışın zaman bağlı değişiminin grafikselleştirilmesi ve verilere ait R2 ve
zamansal ilişki eğrilerinin oluşturulmasında Microsoft-excel 2013
programından yararlanılmıştır.

4. BULGULAR
4.1. Hopa İlçesindeki Şiddetli Yağışların Zamansal Değişimi
Araştırma alanlarından biri olan Hopa ilçesi Türkiye’nin en yağışlı
yerlerinden biridir. İlçe genelindeki şiddetli sağanak yağışların zamansal
dağılımları incelendiğinde kıs sürede meydana gelen yağışların Türkiye’nin
pek çok ilindeki mevsimsel yağışlara eşdeğer olduğu görülmektedir. 12
Kasım 2015 Tarihinde Artvin’de (Borçka, Murgul ve Hopa) meydana gelen
şiddetli sağanak yağış sonucu 6 saatte metrekareye 250 milimetre yağış
düşmesi sonucunda meydana gelen sel-heyelan ve taşkın olaylarında 9 kişi
hayatını kaybetmiş ve 3 kişi kaybolmuştur (Anonim, 2016c). Türkiye’deki
yıllık ekstrem olaylardaki artışa paralel olarak Doğu Karadeniz’deki
ekstrem olaylar da artmaktadır (Şekil 1). 2009 Yılında Türkiye genelinde
kaydedilen ekstrem olayların sayısı 461 iken; 2015 yılında % 208 artışla
959 olmuştur. Hopa İlçesinde standart zamanlarda görülen büyük yağışların
zamansal dağılımlarının incelenmesi sonucunda; tüm zamanlardaki yağış
miktarının zamansal olarak arttığı (polinom ilişkisi şeklinde) ve bu artışın
anlamlı olduğu (88.90 <R2< 99.96) belirlenmiştir (Şekil 2).

5
31
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1: Türkiye’deki ekstrem olayların zamansal değişimi (Anonim,


2016a).

Şekil 2: Hopa İlçesinde standart zamanlarda görülen büyük yağışların


zamansal dağılımı

6
32
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2 (Devamı): Hopa İlçesinde standart zamanlarda görülen büyük


yağışların zamansal dağılımı

7
33
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2 (Devamı): Hopa İlçesinde standart zamanlarda görülen büyük


yağışların zamansal dağılımı

4.2. Borçka ve Hopa İlçelerinde Arazi Kullanımı


Artvin ili arazi varlığına göre; Borçka İlçesinin toplam arazi varlığı 110
213 ha olup, bu araziler içinde tarıma uygun arazi varlığı (1+2. Sınıf
arazilerin tümü) 107 ha (%0.097), tarım için kısıtlayıcı özelliklere sahip
olan arazi varlığı (IV. Sınıf) 1530 ha (%1.38), (1+2+3+4 Sınıf toplamı 1637
ha) olmasına rağmen; Borçka İlçesinde tarım yapılan toplam arazi
varlığının 14890 ha olduğu belirtilmektedir. Bir diğer ifadeyle tarıma uygun
olmayan dik ve sarp eğimli alanlarda bulunan 13253 ha arazide tarımsal
faaliyetlere devam edilmektedir. Devlete ait resmi kayıtlara göre tarımsal
arazi varlığı içerisinde 2223 hektarlık alanda fındık tarımı ve 1826 hektarlık
alanda çay tarımı yapıldığı belirtilmektedir (Anonim, 1990). Ancak güncel
arazi kullanım şekline bakıldığında çay ve fındık tarımı yapılan arazi bu
değerlerin çok daha üzerindedir. Artvin ili arazi varlığı çalışmasına göre
Borçka İlçesindeki arazilerin tümünde değişik şiddet ve derecede su
erozyonu tehlikesinin olduğu belirtilmektedir (Anonim, 1990). Borçka
ilçesindeki arazi kullanım tipinde en fazla sorun yerleşim yeri olarak
kullanılan arazilerde görülmektedir. Bu arazilerin büyük çoğunluğu dere
yataklarının kenarındaki taşkın yatağı üzerindedir (Şekil 3).

8
34
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3: Borçka İlçesinde taşkın yatağı üzerindeki yerleşim birimleri ve


tesisler (Google Earth Pro veri tabanı kullanılmıştır)

Artvin İl arazi varlığı sınıflamasına göre Hopa İlçesinin toplam arazi


varlığı 30256 hektardır. İlçe genelinde I., III. ve V. Sınıf arazi yoktur.
Kısıtlamaları ile birlikte tarım yapılabilecek arazi varlığı 1041 hektardır.
Ancak ilçede tarım yapılan arazilerin toplam alanı 11 285 hektardır. Bir
diğer ifadeyle tarıma uygun olmayan ve orman-çayır mera gibi bitki örtüsü
ile sürekli olan kaplı olması gereken yaklaşık 10244 hektarlık alanda tarım
yapılmaktadır. Tarım arazileri içinde 4910 hektarlık alanda çay tarımı ve
3949 hektarlık alanda fındık tarımı yapılmaktadır (Anonim, 1990). Bu
rakamlar dikkatle incelendiğinde yaklaşık 8300 hektarlık tarıma uygun
olmayan (VI+VII sınıf arazi) arazilerde çay ve fındık tarımı yapılmaktadır.
Hopa İlçesinde tarım yapılabilecek toplam arazi varlığı tüm arazilerin
%3.44’ü iken aktüel tarım arazisi varlığı % 37.29’dur. Bu değerlere kayıt
dışı çay ve fındık tarımı yapılan araziler dahil değildir. Hopa İlçesi
Cankurtaran arasındaki ana derenin olduğu havzada alt havzalarla birlikte
10 adet orta ve büyük ölçekli havza bulunmaktadır (Şekil 4).

9
35
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4: Hopa kent merkezi doğu yakasını etkileyen havzalar


(Google Earth Pro veri tabanı kullanılmıştır)
Havzaların minimum-maksimum eğimleri % 4.8-65 ve ortalama
eğimleri % 20-36 arasında değişmektedir (Çizelge 1).
Çizelge 1: Hopa-Cankurtaran havzası ana ve yan derelere ait bazı bilgiler*
Havza Ana dere Mak. Min. Ort. Hmax (m) Hmin (m)
No Uzunluğu Eğim (%) Eğim (%) Eğim (%)
(km)
1 5,18 43 11,4 36,1 685 36
2 6,78 62,6 8.76 32 1010 38
3 6,16 64,7 4,8 20,5 1313 134
10 5,22 65,3 13,7 20,8 1069 42

*: Bu havza içinde toplam 10 adet alt havza vardır. Bilgi için 4 havza
seçilmiştir.
10
36
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Havzalardaki ana dere uzunlukları 5.1-6.8 km arasında değişmektedir.


Havzalardaki en önemli ortak özellik arazi kullanım şekli ve bitki örtüsü
bakımından birbirlerine çok benzemesidir. Havza geneli ve alt havzalarda
yapılan incelemelerde; yerleşim yerlerinin çoğunun dağınık bir yapıda ve
dere yataklarına yakın alanlarda veya havzaların orta bölümlerinde
yoğunlaştığı belirlenmiştir (Şekil 5).

Şekil 5: Alt havzalardaki ormandan dönüştürülmüş çay bahçeleri ve arazi


tahribatları

Havzalarda tarıma uygun arazi son derece kısıtlı olmasına rağmen;


ormanlık alanlar tahrip edilerek tarım arazilerine dönüştürülmeye devam
edilmektedir. Havza genelinde yapılan tam alan gezilerinde havzaların
aşağı ve orta kesimlerinde çok ciddi oranda arazilerin tahrip edildiği tespit
edilmiştir.

5. TARTIŞMA
Sel-taşkın olaylarının önlenmesinde, arazi kullanım şekli (tarım,
orman, yerleşim yeri, vb), bitki örtüsünün niteliği, toprağı örtme derecesi,

11
37
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kök yapısı, toprak üstü ve toprak altı biyomas miktarı ve yoğunluğu gibi
unsurlar çok büyük bir öneme sahiptir. Yağışın şiddetine bağlı olarak bitki
örtüsü bir yandan yağışın enerjisini azaltmakta, diğer yandan belli bir
miktardaki yağışı toprak üstü biyomasında tutmaktadır. Bitki örtüsü sahip
olduğu kök sistemi ile bir yandan toprağı korumakta, diğer yandan toprak
özelliklerini iyileştirmek suretiyle suyun toprak içine daha kolay ve hızlı
infiltre olmasına yardımcı olmaktadır (Gregory ve ark., 2006; Yüksek, T.,
2009a; Yüksek, T., 2009b; Yüksek ve ark., 2010). Bitki örtüsünün tahrip
edilmesi veya niteliğinin tamamen ortadan kaldırılması ve arazi kullanım
şeklinin değiştirilmesi durumunda suyun toprağa girişi zorlaşmakta ve
yüzey akışa geçen su miktarı artmakta ve bunun sonucunda sel- taşkın
olayları artmaktadır. Arazinin niteliğinin tahrip edilmesi ve üzerindeki bitki
örtüsünün ortadan kaldırılması yada bitki örtüsü yapısının değiştirilmesi
sonucunda sel-taşkın olaylarının arttığı pek çok araştırmacı tarafından ifade
edilmiştir (Yüksek ve ark., 2004; Turoğlu ve Uludağ, 2010; Yüksek, 2011;
Yüksek ve Yüksek, 2014). Doğal bitki örtüsünün niteliğinin korunması
durumunda yağış/akış arasında denge de korunabilmektedir. Yüksek ve
Yüksek (2015) tarafından yapılan bir araştırmada; doğal bitki örtüsünde
meydana gelen tahripkar yüzeysel akış aynı koşullarda alana sonradan
getirilen türlerden daha düşük bulunmuş ve doğal örtünün toprak koruma
yeteneğinin daha yüksek olduğunu ortaya konulmuştur. Araştırma sahası
olan Borçka ve Hopa İlçelerinde çok ciddi bitki örtüsü tahribatı ve arazi
dönüştürmesi sorunu yaşanmaktadır. Bir diğer önemli ve ciddi sorun ise
farklı amaçlar doğrultusunda taşkın alanlarının tahrip edilmesidir. Hem
Borçka hem de Hopa İlçelerinde dere yataklarının kenarındaki taşkın
alanlarının kentsel yerleşim, sanayi kuruluşu, yol gibi amaçlar için
daraltıldığı ve taşkın alanlarının büyük oranda tahrip edildiği görülmektedir
(Şekil 3, 4 ve 5). Dere yataklarında yürütülen ve sel-taşkın zararlarının
artmasına neden olan diğer önemli bir yanlış uygulama ise dere yataklarının
hidrolik özelliklerinin kısmen veya tamamen bozulması ve suyun akış
hızının arttırılması sorunudur. Borçka ve Hopa İlçelerindeki tüm bu yanlış
uygulamalar sel-taşkın olaylarının neden olduğu can ve mal kaybına yol
açan zararları daha da artırmaktadır.
Ülkemizdeki sel-taşkın olaylarında etkili olan kısa süreli şiddetli
sağanak yağışların en sık görüldüğü yerlerden biri de Hopa İlçesidir.
12
38
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şiddetli sağanak yağışlar Hopa ilçesinden Borçka’ya doğru azalmasına


rağmen çok ciddi sel ve taşkınlara neden olmaktadır. Hopa İlçesinde
meydana gelen şiddetli sağanak yağışlar zamana bağlı olarak artmaktadır.
Bu da göstermektedir ki şiddetli sağanak yağışlar dolayısıyla meydana
gelebilecek sel-taşkın olaylarının da zaman bağlı olarak artması
gerçekleşmesi yüksek bir ihtimaldir. Bu yağışların yanı sıra küresel iklim
değişimine bağlı olarak da Doğu Karadeniz’de özellikle Hopa ve çevresinde
çok daha ekstrem yağışların görülebileceğine dair bulgular mevcuttur.
Örneğin: Ani Taşkın Tahmin Sistemi (FFGS) çıktılarına göre 24 Ağustos,
2015 06:00 UTC civarında Artvin/Hopa için şiddetli yağış uyarısı
yapılmıştır. Sonraki gün Hopa’da 24 saatlik yağış 287.2 mm olarak
gerçekleşmiştir. Bu değer 100 yılın üzerinde bir dönüşüm aralığına
(frekansına) sahiptir. Yine 12 Kasım 2015 Tarihinde Artvin’de (Borçka,
Murgul ve Hopa) meydana gelen şiddetli sağanak yağış sonucu 6 saatte
metrekareye 250 milimetre yağış düştüğü belirtilmiştir. Her iki örnekte
meydana gelen yağış miktarı 100 yılın üzerinde bir dönüşüm aralığına sahip
olup; Hopa İlçesindeki uzun süreli aylık yağış toplamlarından (Eylül ve
Ekim ayları hariç) daha fazladır. Bundan sonraki sel-taşkın modellerinde
uzun zamanlı gözlemlerin yanı sıra yıl bazlı meydana gelen bu değerler
bundan sonraki çalışmalar için önemli birer referans noktası olacaktır

6. ÖNERİLER
Hopa ve Borçka ilçelerinde ölümle sonuçlanan ve yüksek oranda maddi
zararlara neden olan sel-taşkın olaylarının önlenmesi veya etki derecesinin
azaltılması için şunların yapılması yararlı olacaktır.
 Borçka ve Hopa ilçelerinde yerleşim yerlerini direk veya dolaylı olarak
etkileyen ana ve yan derelerin olduğu havzalardaki arazi bozulumu ve
bunun sel-heyelan olaylarına etkisinin araştırılması ve her bir
havzadaki sorunun objektif kriterlere göre ortaya konulması
gerekmektedir.
 Borçka ve Hopa ilçelerindeki her bir havzaya düşen yağışların
oluşturacağı yüzeysel akış ve neden olabileceği taşkınlar farklı
modeller yardımıyla ve havza bazında tespit edilmelidir.

13
39
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

 Küresel iklim değişimi de dikkate alınarak Borçka ve Hopa


ilçelerindeki her bir havzaya düşmesi öngörülen yağışların zamansal
dağılımında üst zaman aralıkları dikkate alınarak modelleme yapılmalı
ve geleceğe dönük farklı tip yağış/akış, akış-taşkın arasındaki ilişkiler
ve bunlara bağlı oluşabilecek tahribatlar ve riskler analiz edilmelidir.
 Dere yatağı veya taşkın yatağındaki yerleşim yeri, yol veya tesislerin
ivedilikle iyi bir projelendirme ile daha uygun alanlara taşınması
konusu tartışılmalı ve değerlendirilmelidir.

KAYNAKLAR
Anonim, 2016a. http://www.haber61.net/karadeniz-seller-bugune-kadar-kac-can-
aldi-232692h.htm. (Erişim Tarihi: 12 Mart, 2016)
Anonim, 2016b http://www.sanalbasin.com/borckada-yasanan-sel-felaketi-hayati-
olumsuz-yonde-etkiledi-10654127/ (Erişim Tarihi: 11 Mart, 2016).
Anonim, 2016c: T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji İşleri Genel
Müdürlüğü, Araştırma Dairesi Başkanlığı. 2015 Yılı İklim Değerlendirmesi
http://www.mgm.gov.tr/FILES/iklim/2015-yili-iklim-degerlendirmesi.pdf
(Erişim Tarihi: 23 Mart, 2016).
Demircan, M., Demir, Ö., Atay, H., Yazıcı, B., Eskioğlu, O., Tuvan, A., Akçakaya,
A., 2014. Climate change projections for Turkey with new scenarios. The Climate
Change and Cliımate Dynamics conference, 2014, CCCD, Istanbul, 8–10
September. 2014, pp: 72-81. http://www.mgm.gov.tr/FILES/iklim/8-
ClimateChangeProjectionsForTurkey.pdf.
Gregory, J. H., Dukes, M. D., Jones, P. H., Miller, G. L. 2006. Effect of urban soil
compaction on infiltration rate. Journal of
Soil and Water Conservation 61(3):117-124.
Houghton, R. A., J. E. Hobbie, J. M. Melillo, B. Moore, B. J. Peterson, G. R.
Shaver, and G. M. Woodwell. 1983. Changes in the carbon content of terrestrial
biota and soil between 1860 and 1980: a net release of CO2 to the atmosphere.
Ecological Monographs 53:235–262.
IPCC, 2013. https://www.ipcc.ch/pdf/assessment-eport/ar5/wg1/WGIAR5
_SPM_brochure_en.pdf (Erişim: 24 Mart, 2016).

14
40
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Kundzewicz, Z. W. and Schellnhuber, H. J., “Floods in the IPCC TAR perspective.


Natural Hazards”, 31:111-128, 2004.
Ralph, F. Martin, Paul J. Neiman, David E. Kingsmill, P. Ola G. Persson, Allen B.
White, Eric T. Strem, Edmund D. Andrews and Ronald C. A.,“The impact of a
prominent rain shadow on flooding in California Santa Cruz Mountains: A
CALJET case study and sensitivity to the ENSO Cycle”, Journal of Hydrometeor,
4:1243-1264, 2003.
Şen, Ö.L., 2013. A-Holistic-View-of-Climate-Change-and-Its-Impacts-in-
Turkey.pdf.
http://ipc.sabanciuniv.edu/en/wp-content/uploads/2012/09/A-Holistic-View-of-
Climate-Change-and-Its-Impacts-in-Turkey.pdf.
Türkeş, M. 2001. Hava, iklim, şiddetli hava olayları ve küresel ısınma. Devlet
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü 2000 Yılı Seminerleri, Teknik Sunumlar,
Seminerler Dizisi: 1: 187-205, Ankara.
Turoğlu, H. and Uludağ, M. 2010. Floods and Flashfloods in Edirne (TURKEY).
10th International Multidisciplinary Scientific GeoConference-SGEM 2010,
Conference Proceedings Volume II: 9-14, 20-26 June 2010, Albena, Bulgaria.
Yüksek, T., 2009a. Effect of Visitor Activities on Surface Soil Environmental
Conditions and Aboveground Herbaceous Biomass in Ayder Natural Park.
CLEAN- Soil, Air, Water, 37,(2), 170-175
Yüksek, T., 2009b. Effects of Land Use Management on Surface Soil Properties,
Erosion Indices and Green Tea Yield in Humid Blacksea Region. Fresenius
Environmental Bulletin (FEB), Vol. 18, No. 5b, 848-857.
Yuksek, T., Kurdoglu, O., Yuksek, F., 2010. The Effects of Land use Changes and
Management Types on Surface Soil Properties in Kafkasör Protected Area in
Artvin, Turkey. Land Degradation&Development 21, (6) 582-590.
Yüksek, T., Yüksek, F., 2014. Rize yöresinde arazi kullanımı ve bazı iklim
elemanlarında meydana gelen zamansal değişimler ile sel-heyelan olayları
arasındaki ilişkiler. I. Ulusal Havza Yönetimi Sempozyumu 10-12 Eylül, 2014,
Çankırı. Bildiriler Kitabı, s: 564-572.
Yüksek, F., Yüksek, T., 2015. Growth performance of Sainfoin and its effects on
the runoff, soil loss and sediment concentration in a semi-arid region of Turkey,
CATENA, 133, 309–317.

15
41
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yüksek, T., Yüksek, F. Rize yöresinde arazi kullanımı ve bazı iklim elemanlarında
meydana gelen zamansal değişimler ile sel-heyelan olayları arasındaki ilişkiler. I.
Ulusal Havza Yönetimi Sempozyumu 10-12 Eylül, 2014, Çankırı. Bildiriler
Kitabı, s: 564-572.
Yüksek, T.,2011. Rize Yöresinde Yanlış Arazi Kullanımı ve Neden Olduğu
Çevresel Sorunlar. Doğu Karadeniz Bölgesi Heyelan ve Taşkın Sempozyumu, 10-
11 Şubat, 2011, Trabzon. http://www.dsi.gov.tr/docs/sempozyumlar/1-4-rize-
y%C3%B6resinde-yanl%C4%B1%C5%9F-arazi-kullan%C4%B1m%C4%B1-
ve-neden-oldu%C4%9Fu-%C3%A7evresel-sorunlar---yrd-do%C3%A7-dr-turan-
y%C3%BCksek.pdf?sfvrsn=2.
Yüksek, T., Kalay, H.Z., Yüksek, F., 2004. Pazar Deresi Havzasında Arazi
Kullanım Problemleri, SDU Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 8- 3, 121-127.

16
42
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ARTVİN İLİNDE SEL, HEYELAN VE TAŞKIN


FELAKETİNDEN ETKİLENEN ALANLAR İLE
ETKİLENMEYEN ALANLARIN BAZI TOPRAK
ÖZELLİKLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Prof. Dr. Aydın TÜFEKÇİOĞLU,


Yrd. Doç. Dr. Mustafa TÜFEKÇİOĞLU

Doğu Karadeniz bölgesinde, kısa süreli şiddetli yağışlar; zaman zaman


sel, taşkın, heyelan afetlerine ve önemli ölçüde can, mal ve toprak
kayıplarına neden olmaktadır. Ülkemizde belirli zamanlarda bugüne kadar
gerçekleşen maksimum yağışlar incelendiğinde kısa sürelerde en şiddetli
yağışların önemli bir kısmının Hopa’da olduğunu görmekteyiz. Dolayısı ile
Artvin ilinde sel riski en fazla olan ilçe Hopa olmakta, bunu Arhavi ve
Borçka ilçeleri takip etmektedir. Küresel ısınma ile Artvin ve yöresinin daha
fazla yağış alacağı öngörüsü de buna eklendiğinde bu risk daha da
artmaktadır. Ayrıca, buna engebeli topoğrafik yapı ve yanlış arazi kullanımı
da katılırsa afetin boyutu daha da artmaktadır. Nitekim 25 Ağustos 2015
Artvin İli Hopa ve Arhavi İlçelerinde meydana gelen aşırı yağışın, 8 kişinin
ölümüne ve birçok maddi hasarın meydana gelmesine neden olduğu sel,
taşkın ve heyelan afeti ile 24 Eylül 2009 ve 11 Kasım 2015 tarihlerinde
Borçka ilçesinde meydana gelen aşırı yağışların, toplam 8 kişinin ölümüne
ve birçok maddi hasarın meydana gelmesine neden olan sel, taşkın ve
heyelan afetleri ve 15 Temmuz 2009 tarihinde Şavşat ilçesinde meydana
gelen aşırı yağışın, toplam 5 kişinin ölümüne ve birçok maddi hasarın
meydana gelmesine neden olan sel, taşkın ve heyelan afetleri bunlardan
birkaç tanesidir. Bu çalışmada, Artvin İlinde heyelandan etkilenen alanların
toprak ve bazı fizyografik özellikleri ile heyelandan etkilenmeyen alanların
benzer özellikleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yapılan inceleme ve
analiz sonuçlarına göre; heyelanların oluşumunda eğim, arazi kullanımı ve

43
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

toprak özelliklerinin en önemli etkenler olduğu, eğim ve toprakların kil


içeriği arttıkça heyelan riskinin arttığı, orman arazisinden tarım arazisine
dönüştürülen alanlarda daha çok heyelan görüldüğü gözlemlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Heyelan, Sel, Taşkın, Toprak Tekstürü, Toprak


Reaksiyonu(pH)

44
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

TÜRKİYE’DE YERLEŞİM BİRİMLERİNDEKİ


HEYELANLARIN MEKÂNSAL ve
İSTATİSTİKSEL DAĞILIMLARI

Ahmet DEMİR
Jeoloji Mühendisi

T.C. Başbakanlk, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğ – AFAD

ÖZET
Ülkemiz, jeolojik, jeomorfolojik yaps ve sahip olduğu iklimsel
özellikleri nedeni ile büyük can ve mal kaybna yol açan afetlerle sk sk
karşlaşmaktadr. 7269 sayl “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolaysyla
Alnacak Tedbirlerle Yaplacak Yardmlara Dair Kanun” kapsamnda,
1950-2008 yllar arasnda, yerleşim birimlerinde en çok meydana gelen
afet olay %45’lik oranla heyelanlardr. Heyelan olay saylarn %18’lik
oranla hasar veren büyüklüğe sahip depremler, %14’lük oranla sel, su
basknlar izlemektedir. Meydana gelen hasarlar incelendiğinde, yerleşim
birimlerindeki zarar gören/görmesi muhtemel yaplar (konut ve işyerleri)
en çok %55’lik oranla depremlerden, %21’lik oranla heyelanlardan zarar
görmüştür.
Türkiye’de heyelan gözlenen yerleşim birimleri, özellikle Doğu, Bat
ve Orta Karadeniz Bölgelerinde, aktif fay ve fay zonlar boyunca
yoğunlaşmaktadr. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya,
heyelanlarn en az görüldüğü bölgelerimizdir. Ülkemizde, 1950-2008 yllar
arasnda, en çok heyelan olay gözlenen iller; Trabzon (1123), Rize (1049),
Kastamonu (613) ve Erzurum (573)’dur. En az heyelan olay gözlenen iller,
Krklareli (3), Mardin (4) ve Şanlurfa (6)’dr. Toplam olay says ise,
13.494’dür.
Ülkemizde, olmuş/muhtemel heyelan olaylarndan
etkilenen/etkilenebilecek durumdaki toplam yap says 59.345’dir. Trabzon
(4106) yap ile heyelanlardan en çok zarar gören ilimizdir. İlçeler baznda
1
45
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yaplan değerlendirmeler sonucu; 922 ilçenin (2008 yl itibariyle)


679’unda, başka bir ifadeyle bütün ilçelerimizin % 73,6’snda heyelan
olaylar meydana gelmiştir. Bartn-Ulus (310), Trabzon-Maçka (238), Rize-
Çayeli (213), Rize-Merkez (208) ve Karabük-Yenice (189) ilçeleri en fazla
heyelan olay gözlenen ilçelerdir. İlçelere göre heyelanlardan etkilenen yap
saylar dikkate alndğnda, en fazla heyelan zararna uğrayan ilçe;
Karabük-Yenice’dir (1388). Heyelanlar yüzünden en fazla hasar ve ykma
uğrayan diğer ilçeler ise; Malatya-Hekimhan (1345), Bursa-İnegöl (1319),
Muş-Merkez (1192) ve Bartn-Ulus (1160)’tur.
Türkiye’deki heyelanl yerleşim birimlerinin mekânsal dağlmndan
elde edilmiş olan “Heyelan Noktasal Yoğunluk Haritas”, incelendiğinde,
özellikle “Türkiye İklim Snflandrmas”, “Türkiye Diri Fay Haritas” ve
“Türkiye Jeoloji Haritas” ile hazrlayc ve tetikleyici parametrelerle
uyumlu olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: 7269 Sayl Kanun, Heyelan Noktasal Yoğunluk
Haritas, Heyelan Olay Says,

1. GİRİŞ:
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğ, olmuş/muhtemel afet
olaylarnn etüdü sonucunda düzenlenen jeolojik etüt ve hasar tespit
raporlar ile yer seçimi protokolleri bakmndan kapsaml bir arşive sahiptir.
Arşivimizde bulunan ilk jeolojik etüt
raporu; Dr. Jeolog F. ZİMMERMANN
tarafndan, Balkesir’in Ayvalk-Edremit
ilçelerinde, 06.10.1944 tarihinde meydana
gelen depremin incelenmesi sonucunda,
20.06.1945 tarihinde düzenlenmiştir. Ayn
dönemde, Dr. Jeolog E. LAHN tarafndan
da çok sayda rapor düzenlenmiş
bulunmaktadr. Arşivimizdeki ilk yerli
jeolojik etüt raporlar; 1953 ylnda Sema
BABAÇ ve 1954 ylnda Rukiye
ERTUĞRUL adl bayan jeologlarmzca
düzenlenmiştir. [2]
2
46
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1959 ylnda kabul edilen, 7269 sayl “Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolaysyla Alnacak Tedbirlerle Yaplacak Yardmlara Dair Kanun” un
yürürlüğe girmesiyle birlikte,
afetlerin incelenmesi ve
değerlendirilmesi konusunda, İmar
ve İskân Bakanlğ bünyesinde
Daire Başkanlğ düzeyinde
örgütlenmeye gidilmiş, 1965
ylnda ise Afet İşleri Genel
Müdürlüğü kurulmuştur. 1983
ylnda İmar ve İskân Bakanlğ ile
Bayndrlk Bakanlğ birleştirilerek
Bayndrlk ve İskân Bakanlğ’nn
kurulmas üzerine Afet İşleri Genel
Müdürlüğü bu Bakanlğa bağl hale
gelmiştir. [2]
Afetlerin jeolojik etütleri ve raporlanmasyla ilgili yaplan
çalşmalar; 17.12.2009 tarihine kadar, Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü
teknik elemanlar tarafndan Merkez’den büyük bir özveriyle yürütülmüş,
bu tarihten sonra da Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğ’nca bu
çalşmalar yürütülmektedir.[2]

2. TÜRKİYE’DE AFETLERİN GENEL DEĞERLENDİRMESİ:


Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğ arşivinde, afet olaylar nedeniyle
düzenlenen yaklaşk 30.000 adet jeolojik etüt (afet etüt) raporu ile yer
seçimi protokolü bulunmakta olup, 1950-2008 yllar arasn kapsayan bu
veriler, Afet Bilgi Envanteri Projesi (ABEP) kapsamnda veri tabanna
aktarlmştr. Bu verilerin, afetin türüne, olay saylarna ve
etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yap (konut ve işyeri) saylarna göre
dağlmlarna bakldğnda; Yerleşim birimlerinde en çok meydana gelen
afet olay % 45’lik oranla heyelanlardr. Heyelan olay saylarn % 18’lik
oranla hasar yapan büyüklükteki depremler, % 14’lük oranla sel, su
basknlar izlemektedir. (Şekil 1). [3]

3
47
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ÇOKLU AFETLER*
7%

ÇIĞ
DİĞER AFETLER 2%
4%
HEYELAN
45%
DEPREM
18%

SU BASKINI
14%

KAYA DÜŞMESİ
10%

ÇOKLU AFETLER* HEYELAN


4% 21%

ÇIĞ
DİĞER AFETLER 2% KAYA DÜŞMESİ
3% 7%

SU BASKINI
DEPREM 8%
55%

Şekil 1: Afet olaylarnn; a) olay saylarnn, b) etkilenen/etkilenebilecek


durumdaki yap saylarnn afet türlerine göre dağlm grafikleri. [3]

4
48
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ancak, yerleşim birimlerindeki yap ve kamu tesisleri en çok %55’lik


oranla depremlerden, %21’lik oranla heyelanlardan zarar görmüştür.
(Tablo 1)

AFET OLAYLARINDAN
AFET
ETKİLENEN/ETKİLENEBİLECEK
AFETİN TÜRÜ OLAY
DURUMDAKİ YAPI (KONUT ve İŞYERİ)
SAYISI
SAYISI

HEYELAN 13.494 59.345


KAYA DÜŞMESİ 2.956 19.422
SU BASKINI 4.067 22.157
DEPREM 5.318* 158.241
DİĞER AFETLER 1.175 9.237
ÇIĞ 731 4.384
ÇOKLU AFETLER** 2.024 12.210

TOPLAM 29.807 284.996

Tablo 1: Afetin türüne göre, afet olay says ve etkilenen/etkilenebilecek


durumdaki yap saylarnn genel dağlmlar.[3] (*Deprem olay says, 1950’lerden bu
yana meydana gelen deprem says anlamna gelmemektedir. Depremlerde etkilenen ve gerektiğinde
birden çok kez etüt edilen ve hasar tespit çalşmas yaplan yerleşim birimleri saysn belirtmektedir.
**Çoklu afetler, bir yerleşim biriminde ayn anda meydana gelen birden fazla afet olaylar
anlamndadr.)

Ülkemizde, 1950-2008 yllar arasnda, meydana gelen afet olaylarnn


saylar ile afet olaylarndan zarar gören/görmesi muhtemel yap saylarnn
illere göre dağlm haritas Şekil 2 ve Şekil 3’te verilmiştir. [3]

5
49
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İLLERE GÖRE
AFET OLAY SAYISI DAĞILIMI
1.250 to 1.520 (2)
1.000 to 1.250 (2)
500 to 1.000 (17)
250 to 500 (23)
0 to 250 (37)

Şekil 2: Afet olay saylarnn illere göre dağlm haritas. [3]

İLLERE GÖRE
AFETZEDE SAYISI DAĞILIMI
10.000 to 39.600 (6)
5.000 to 10.000 (9)
2.500 to 5.000 (18)
1.000 to 2.500 (28)
0 to 1.000 (20)

Şekil 3: Afetten zarar gören/görmesi muhtemel yap saylarnn illere göre dağlm
haritas. [3]

Ülkemizdeki, 35.741 yerleşim biriminden (2008 ylna göre; il, ilçe


merkezleri, belde ve köyler) 15.638’ine ait afet olay arşiv dosyas
bulunmakta olup;

6
50
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ÜLKEMİZDE, YAKLAŞIK OLARAK HER 2 YERLEŞİM


BİRİMİNDEN 1 TANESİNİN,
Başka bir deyişle;
ÜLKEMİZDEKİ YERLEŞİM BİRİMLERİNDEN % 43,75’İNİN,
En az bir afet olayna maruz kaldğ/kalabileceği belirlenmiştir.
Türkiye’de 1950-2008 yllar arasnda meydana gelen/muhtemel
afetlerden etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yerleşim birimi saysnn,
en fazla ve en az olduğu 4 ilimiz Tablo 2’de verilmiştir.

AFET
GÖRMÜŞ TOPLAM ETKİLENME
YERLEŞİM YERLEŞİM ORANI
SIRA
İLİ BİRİMİ BİRİMİ SAYISI (%)
NO
SAYISI (2008) (A-YBS) x 100
(1950-2008) (T-YBS) (T-YBS)
(A-YBS)

1 ERZURUM 610 1037 58,82


2 KASTAMONU 407 1034 39,36
3 ADANA 380 562 67,61
4 TRABZON 367 537 68,34

    

78 TEKİRDAĞ 22 285 7,72


79 EDİRNE 14 266 5,26
80 KİLİS 11 130 8,46
81 KIRKLARELİ 5 193 2,59

Tablo 2: Afetlerden etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yerleşim birimi


saylarnn iller göre dağlmlar.(Maksimum ve minimum 4 il gösterilmiştir.)

7
51
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. TÜRKİYE’DE HEYELANLI YERLEŞİM BİRİMLERİ İLE


HEYELAN ZARARLARININ GENEL DEĞERLENDİRMESİ:
1950-2008 yllar arasnda, Türkiye’de heyelanl yerleşim birimleri,
özellikle Doğu, Bat ve Orta Karadeniz Bölgelerinde, Kuzey Anadolu Fay
(KAF), Doğu Anadolu Fay (DAF), Ege Graben Sistemi ve Güneydoğu
Anadolu Bindirme Kuşağ gibi aktif fay ve fay zonlar boyunca
yoğunlaşmaktadr. [3] İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya,
heyelanlarn en az görüldüğü bölgelerimizdir. (Şekil 4-5) Meydana gelen
heyelanlar, Türkiye İklim Haritas ile uyumludur. (Şekil 6)

Şekil 4: Heyelan Noktasal Dağlm Haritas. [3]

Şekil 5: Heyelan Noktasal Yoğunluk Haritas [3] ve MTA Diri Fay Haritas.[4]

8
52
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

B4
B3
B1
C2
B2
B1
C1 B1 A B4 B3B2
B3 B1

D
C1

C2

C1
C2

C1
B1
D B2

B1
D
D
C2

B3 C2 D
B2

B1 TÜRKİYE İKLİM SINIFLANDIRMASI


A (1)
C1 B1 (7)
B2 (4)
B3 (4)
B4 (2)
C1 (5)
C2 (5)
D (5)

Şekil 6: Thornthwaite’a göre Türkiye İklimi


(D.M.I. Klimatoloji ve Araştrma Şb. Md., 2006)

Doğu Karadeniz Bölgesindeki heyelanlarn genel olarak, Eosen ve


Kretase yaşl volkanitler ve sedimanter kayaçlardan oluşan birimlerde, Orta
ve Bat Karadeniz Bölgesinde ise Kratese ve Eosen yaşl flişlerde meydana
geldiği, ayn bölgede, Prekambriyen Granitoyidler, Ordovisyen krntllar
ya da Alt-Orta Miyosen volkaniklerinde heyelan olaylarnn fazla
gelişmediği görülmektedir. (Şekil 7) (A. DEMİR, O. GÖKÇE, A. IŞIK, H.
G. İLGEN, 2008)

9
53
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Dasit, riyolit, Neritik


riyodasit kireçtaş
2% Krntllar 4%
Andezit, 8%
piroklastik Volkanitler
2% ve
Granitoyidler
4% Sedimanter
Kayaçlar
Metamorfik
42%
Kayaçlar
5%
Fliş
33%

Şekil 7: Karadeniz bölgesindeki heyelanl yerleşim birimlerinin, 1/500.000 ölçekli Türkiye


jeoloji haritas [1] (MTA’dan sadeleştirilmiştir.) üzerinde gösterilmesi ve formasyonlara
göre dağlm grafiği. (A. DEMİR, O. GÖKÇE, A. IŞIK, H. G. İLGEN 2008)

Heyelan afeti için yaplan değerlendirmede tüm illerin heyelandan


belirli derecelerde etkilendiği görülmektedir. İller heyelan olay saysna
göre tek tek incelendiğinde; en az 3, en fazla 1123 heyelan olay ile
karşlaşldğ tespit edilmiştir. Srasyla en çok heyelan olay gözlenen iller;
Trabzon (1123), Rize (1049), Kastamonu (613) ve Erzurum (573)’dur. En
az heyelan olay gözlenen iller; Krklareli (3), Mardin (4) ve Şanlurfa
(6)’dr. Toplam olay says ise 1950-2008 yllar arasnda, 13.494’dür.
(Şekil 8) [3]

İLLERE GÖRE
HEYELAN OLAYLARININ DAĞILIMI
1.000 to 1.130 (2)
500 to 1.000 (2)
100 to 500 (38)
10 to 100 (36)
1 to 10 (3)

Şekil 8: Heyelan olay saylarnn illere göre dağlm haritas. [3]

10
54
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ülkemizde, olmuş/muhtemel heyelan olaylarndan


etkilenen/etkilenebilecek durumdaki toplam yap says 59.345’dir. Trabzon
(4106) yap ile heyelanlardan en çok zarar gören ilimizdir. (Şekil 9) [3]

İLLERE GÖRE
HEYELAN AFETZEDELERİNİN DAĞILIMI
3.000 to 4.110 (1)
2.000 to 3.000 (7)
1.000 to 2.000 (17)
250 to 1.000 (31)
1 to 250 (25)

Şekil 9: Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yap saylarnn illere göre


dağlm haritas. [3]

Heyelan gözlenen yerleşim birimi saysnn en fazla olduğu ilimiz;


Trabzon (337)’dur. Trabzon’u srasyla; Rize (286) ve Kastamonu (260)
illeri izlemektedir. [3]
Heyelanl yerleşim birimi saysnn, il genelindeki toplam yerleşim
birimi saysna oranladğmzda; Rize (%77) yerleşim birimi etkilenme
orannn en fazla olduğu ilimizdir. Rize’yi, Trabzon (%61) ve Artvin (%51)
illeri takip etmektedir. (Şekil 10)
Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yap saysnn en
fazla olduğu ilimiz; Trabzon (4106)’dur. Trabzon’u srasyla; Çorum (2529)
ve Bingöl (2443) illeri izlemektedir.[3]
Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yap saysnn, il
genelindeki toplam yap saysna oranladğmzda; Tunceli (%0 51) yap
etkilenme orannn en fazla olduğu ilimizdir. Tunceli’yi, Bingöl (%0 47) ve
Gümüşhane (%0 35) illeri izlemektedir. (Şekil 11)

11
55
56
0
200
400
600
800
1000
1200
1400

0,00
10,00
20,00
30,00
40,00
50,00
60,00
70,00
80,00
90,00

RİZE TRABZON
TRABZON RİZE
ARTVİN KASTAMONU
ZONGULDAK ERZURUM
BİNGÖL ZONGULDAK
YALOVA GİRESUN
BARTIN SİVAS
KARABÜK ARTVİN
GİRESUN MALATYA
TUNCELİ ERZİNCAN
MALATYA BİNGÖL
SİNOP SİNOP
BİTLİS ÇORUM
ERZİNCAN ANKARA
KASTAMONU SAMSUN
ADIYAMAN MERSİN
MERSİN ORDU
ORDU TUNCELİ
GÜMÜŞHANE BARTIN
DÜZCE TOKAT
ERZURUM KAHRAMANMARAŞ
ÇANKIRI ADIYAMAN
K.MARAŞ BİTLİS
ANKARA KARABÜK
ÇORUM ELAZIĞ
SİİRT ADANA
HAKKARİ BURSA
AMASYA ÇANKIRI
ADANA GÜMÜŞHANE
KOCAELİ AYDIN
TOKAT AMASYA
OSMANİYE VAN
ELAZIĞ DÜZCE
SİVAS MANİSA
MUŞ KAYSERİ
IĞDIR MUŞ
KARAMAN SAKARYA
Heyelanl Yerleşim Birimleri

SAMSUN ANTALYA
BAYBURT HATAY
AYDIN İZMİR
KAYSERİ SİİRT
BURSA AĞRI
HATAY KÜTAHYA
SAKARYA KOCAELİ
İSTANBUL BALIKESİR
VAN BOLU
ISPARTA DENİZLİ
KARS KARS
AĞRI DİYARBAKIR
KIRIKKALE YOZGAT
DENİZLİ OSMANİYE
ANTALYA YALOVA
İZMİR KONYA
BOLU ÇANAKKALE
KÜTAHYA IĞDIR
İl Toplam Yerleşim Birimleri

BATMAN KARAMAN
BURDUR BAYBURT

(Heyelanl Yerleşim Birimi Says/İl Toplam Yerleşim Birimi Says)x100


MANİSA HAKKARİ
ARDAHAN ISPARTA
NİĞDE İSTANBUL
KİLİS BATMAN
Heyelanl Yerleşim Birimi Saylarnn İllere Göre Dağlmlar (1950-2008)

YOZGAT GAZİANTEP
BİLECİK KIRIKKALE

Heyelanl Yerleşim Birimi Etkilenme Oranlarnn İllere Göre Dağlmlar (%)


DİYARBAKIR MUĞLA
ŞIRNAK ARDAHAN
AKSARAY BURDUR
BALIKESİR AFYONKARAHİSAR
ÇANAKKALE BİLECİK
MUĞLA ESKİŞEHİR
GAZİANTEP NİĞDE
NEVŞEHİR AKSARAY
KONYA ŞIRNAK
TEKİRDAĞ TEKİRDAĞ
KIRŞEHİR EDİRNE
EDİRNE KIRŞEHİR
ESKİŞEHİR KİLİS
UŞAK NEVŞEHİR
AFYON UŞAK
KIRKLARELİ MARDİN

Şekil 10: a) Heyelanl Yerleşim Birimi Saylarnn İllere Göre Dağlmlar ve b) Heyelanl Yerleşim Birimi Etkilenme Oranlarn gösteren grafikler.
MARDİN ŞANLIURFA
ŞANLIURFA KIRKLARELİ
T E B L İ Ğ L E R S E M P O Z Y U M U H E Y E L A N U L U S A L
57
0,0
10,0
20,0
30,0
40,0
50,0
60,0
0
500
1000
1500
2000
2500
3000
3500
4000
4500
5000

TUNCELİ TRABZON
BİNGÖL ÇORUM
GÜMÜŞHANE BİNGÖL
ARTVİN ERZURUM
ERZİNCAN ANKARA
KARABÜK MALATYA
BARTIN RİZE
RİZE KARABÜK
BİTLİS BURSA
TRABZON ERZİNCAN
ÇANKIRI GİRESUN
SİNOP MERSİN
MUŞ ARTVİN
BAYBURT GÜMÜŞHANE
ÇORUM KASTAMONU
ERZURUM ADIYAMAN
KARS BARTIN
MALATYA SİNOP
IĞDIR BİTLİS
KASTAMONU SİVAS
GİRESUN TUNCELİ
ADIYAMAN MUŞ
SİİRT ÇANKIRI
SİVAS ZONGULDAK
ARDAHAN İZMİR
AMASYA ORDU
ZONGULDAK K.MARAŞ
AĞRI ADANA
TOKAT DENİZLİ
ELAZIĞ KAYSERİ
ORDU KARS
K.MARAŞ TOKAT
BOLU MANİSA
NİĞDE AYDIN
KÜTAHYA SAMSUN
YOZGAT ANTALYA
DÜZCE İSTANBUL
HAKKARİ BALIKESİR
YALOVA ELAZIĞ
MERSİN KÜTAHYA
DENİZLİ AMASYA
BATMAN AĞRI
KAYSERİ ESKİŞEHİR
OSMANİYE HATAY
BURSA MUĞLA
AYDIN IĞDIR
BİLECİK YOZGAT
SAMSUN NİĞDE
VAN SİİRT
BURDUR VAN
ESKİŞEHİR SAKARYA
MANİSA DÜZCE
ADANA BOLU
BALIKESİR BAYBURT
KARAMAN
Yaplarn Heyelandan Etkilenme Oranlar (%0) OSMANİYE

(Heyelandan Etkilenen Yap Says/İl ToplamYap Says)*1000


ANKARA KOCAELİ
MUĞLA KONYA
ŞIRNAK GAZİANTEP
KIRIKKALE BATMAN
SAKARYA DİYARBAKIR
HATAY YALOVA
ANTALYA BURDUR
AKSARAY ARDAHAN
İZMİR BİLECİK
DİYARBAKIR KARAMAN
KOCAELİ KIRIKKALE
GAZİANTEP HAKKARİ
KİLİS AKSARAY
KONYA ŞIRNAK
ISPARTA ISPARTA
UŞAK UŞAK
KIRŞEHİR ÇANAKKALE
Heyelandan Etkilenen/Etkilenebilecek Durumdaki Yap Saysnn İllere Göre Dağlm Grafiği (1950-2008)

NEVŞEHİR EDİRNE
EDİRNE NEVŞEHİR
İSTANBUL TEKİRDAĞ
ÇANAKKALE KİLİS
MARDİN KIRŞEHİR
KIRKLARELİ MARDİN
TEKİRDAĞ KIRKLARELİ

Şekil 11: a) Heyelandan Etkilenen Yap Saylarnn İllere Göre Dağlmlar ve b) Yaplarn Heyelandan Etkilenme Oranlarn gösteren grafikler.
AFYON AFYON
ŞANLIURFA ŞANLIURFA
T E B L İ Ğ L E R S E M P O Z Y U M U H E Y E L A N U L U S A L
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İlçeler baznda yaplan değerlendirmeler sonucu 922 ilçenin (2008


ylna göre) 679’ unda, başka bir ifadeyle bütün ilçelerimizin % 73,6’snda
heyelan olaylar meydana gelmiştir. Bartn-Ulus (310), Trabzon-Maçka
(238), Rize-Çayeli (213), Rize-Merkez (208) ve Karabük-Yenice (189)
ilçeleri en fazla heyelan olay gözlenen ilçelerdir. (Şekil 12) [3]

İLÇELERE GÖRE
HEY ELA N OLA Y LA RININ DA ĞILIMI
200 to 310 (4)
100 to 200 (15)
50 to 100 (63)
10 to 50 (279)
1 to 10 (318)
all others (243)

Şekil 12: Heyelan olay saylarnn ilçelere göre dağlm. [3]

İlçelere göre heyelanlardan etkilenen/etkilenebilecek yap says


dikkate alndğnda, en fazla heyelan zararna uğrayan ilçe Karabük-
Yenice’dir (1388). Bu ilçemizi Malatya-Hekimhan (1345), Bursa-İnegöl
(1319), Muş-Merkez (1192) ve Bartn-Ulus (1160) takip etmektedir. (Şekil
13) [3]

14
58
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İLÇELERE GÖRE
HEY ELA N A FETZEDELERİNİN DA ĞILIMI
1.000 to 1.390 (5)
750 to 1.000 (3)
250 to 750 (65)
100 to 250 (121)
1 to 100 (353)
all others (375)

Şekil 13: Heyelandan etkilenen yap saylarnn ilçelere göre dağlm. [3]

Heyelan olay saylar ile heyelandan etkilenen/etkilenebilecek


durumdaki yap saylarnn, yllara göre dağlmlaryla ilgili genel bir
değerlendirme yapldğnda;
Heyelan olaylar en fazla 1998 ylnda meydana gelmiş olup, 1998
yln ise srasyla; 1990 ve 1989 yllar takip etmektedir. Heyelanlarn en
az meydana geldiği yllar ise srasyla; 1951, 1954 ve 1953’tür.
Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yap saysnn en
fazla olduğu yl 1968 yldr. 1968 yln srasyla; 1969 ve 1989 yllar
izlemektedir. Heyelandan etkilenen/etkilenebilecek durumdaki yap
saysnn en az olduğu yllar, srasyla; 1951, 1954 ve 1953 yllardr. (Şekil
14)
Ayrca, 1983 ylnda kabul edilen 2805 sayl kanun kapsamnda, ülke
genelinde yaplan Tarama Etütleri çerçevesinde, önceki yllarda yaplan
etütler sonucunda düzenlenen raporlarn denetimi yaplmştr. Bu nedenle,
Şekil 14’teki grafiklerde, 1983 ylna ait değerler dikkate alnmamaldr.

15
59
60
0
100
200
300
400
500
600
700
800
900
1000

‐10000
‐8000
‐6000
‐4000
‐2000
0
2000
4000
6000
8000

1950
1950
1951
1951
1952
1952
1953
1953
1954 1954
1955 1955
1956 1956
1957 1957
1958 1958
1959 1959
1960 1960
1961 1961
1962 1962
1963 1963
1964 1964
1965 1965
1966 1966
1967 1967
1968 1968
1969 1969
1970 1970
1971 1971
1972 1972
1973 1973
1974 1974
1975 1975
1976 1976
1977 1977
1978 1978
1979 1979
1980 1980
1981 1981
1982 1982
1983 1983
1984 1984
1985 1985
1986 1986
1987 1987
1988 1988
1989 1989
1990 1990
1991 1991
Heyelan Olay Saysnn Yllara Göre Dağlmlar (1950-2008)

1992 1992
1993 1993
1994 1994

Heyelandan Etkilenen/Etkilenebilecek Yap Saylarnn Yllara Göre Dağlmlar


1995 1995
1996 1996
1997 1997
1998 1998
1999 1999

Şekil 14: Heyelan olay says [3] ile etkilenen/etkilenebilecek yap saysnn yllara göre dağlm grafikleri.
2000 2000
2001 2001
2002 2002
2003 2003
2004 2004
2005 2005
2006 2006
2007 2007
2008 2008
T E B L İ Ğ L E R S E M P O Z Y U M U H E Y E L A N U L U S A L
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4. TARTIŞMA ve SONUÇ:
Ülkemizde meydana gelen heyelan olaylar ve zarar gören yaplar ile
heyelan olaylarnn ne zaman meydana geldiği ile ilgili aşağda belirtilen iki
konunun tartşlmas önemlidir. Bunlardan birincisi; Ülkemizde meydana
gelen heyelan olaylarnda insanmzn rolü nedir? Bir diğeri de; Heyelan
olaylarnn iklimsel değişimlere ne derecede bağldr? Örnek olarak;
Karadeniz Bölgesindeki heyelanlar hangi ayda daha çok meydana
gelmektedir?
Sonuç olarak:
1. 1950-2008 yllar arasnda, yerleşim birimlerinde en çok meydana
gelen afet olay %45’lik oranla heyelanlardr. Yerleşim birimlerindeki
yaplar (konut ve işyerleri) en çok etkileyen afet olay ise %55’lik oranla
depremlerdir.[3]
2. Türkiye’de heyelanl yerleşim birimleri, özellikle Doğu, Bat ve
Orta Karadeniz Bölgelerinde, aktif fay ve fay zonlar boyunca
yoğunlaşmaktadr. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Trakya,
heyelanlarn en az görüldüğü bölgelerimizdir. [3]
3. Heyelan olaylarnn en çok gözlendiği ilimiz, Trabzon (1123), en az
gözlendiği ilimiz, Krklareli (3)’dir. Toplam olay says ise 1950-2008
yllar arasnda, 13.494’dür. [3]
4. Olmuş/muhtemel heyelan olaylarndan etkilenen/etkilenebilecek
durumdaki toplam yap says 59.345’dir. Trabzon (4106) yap ile
heyelanlardan en çok zarar gören ilimizdir. Heyelanlar yüzünden en fazla
hasar ve ykma uğrayan ilçemiz; Karabük-Yenice’dir (1388)’dir. [3]
5. Ülkemizde meydana gelen heyelan olaylarnn nedenleri olarak;
jeolojik, jeomorfolojik ve iklimsel özelliklerini söyleyebiliriz. Bunlarn
dşnda, insanmzn rolünün de hiç de küçümsenmeyecek kadar fazla
olduğu bir gerçektir. [2]
6. Karadeniz Bölgesinde, 1985-2010 yllar arasnda, heyelan
olaylarnn genel olarak Ağustos aynda meydana geldiği, bu ay srasyla
Temmuz ve Haziran aylarnn izlediği belirlenmiştir. Bunun nedeni;
yağşlarn sona ermesiyle suya doygun zeminin ve yeralt su seviyesinin

17
61
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yükselmesiyle kritik seviyeye gelen heyelan yüzeyinin ksa bir zaman


aralğnda (0-3 ay gibi) aktivite kazanmasdr.
Bu sonuç, Karadeniz Bölgesinde yağşl mevsimin sona ermesiyle
birlikte, olas kütle hareketleri için kritik bir döneme girildiğini göstermekte
olup, afet yönetimi açsndan, “hazrlkl olmak” gerektiğini ortaya
koymaktadr. [2]

5. KAYNAKLAR:
[1] Akbaş, B., ve diğerleri, 1/500.000 ölçekli, Türkiye Jeoloji Haritas,
MTA Genel Müdürlüğü Yayn. Ankara.
[2] Demir, A., 2016. Afetlerin Jeolojik Etüdü ve Raporlanmas, Ankara
(Baslmamş)
[3] Gökçe, O., Özden, Ş. ve Demir, A., 2008. Türkiye’de Afetlerin
Mekânsal ve İstatistiksel Dağlm Afet Bilgileri Envanteri, Mülga Afet
İşleri Genel Müdürlüğü Yaynlar, Ankara
[4] Ö. Emre, ve diğerleri, 2013, 1/1.125.000 Ölçekli Türkiye Diri Fay
Haritas, MTA Genel Müdürlüğü Özel Yaynlar Serisi, Ankara.

18
62
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HEYELAN OLAYINDA AFET YÖNETİMİ VE


AFAD ÇALIŞMALARI

İbrahim ŞEREN1, Sabri SEVİM2, Ömer AKBAŞ3


1
Jeoloji Müh., 2Jeoloji Müh., 3İl AFAD Md.
Ankara İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü

ÖZET:
AFAD İl Müdürlüklerinin kurulmas ile birlikte illerde afet ve acil
durumlara ilişkin koordinasyon görevi bu Müdürlüklerce yürütülmektedir.
5902 Sayl yasa gereğince Müdürlüklerin en önemli görevlerinden birisi
İlin Tehlike ve Risk Haritalarnn hazrlanmasdr. 7269 Sayl Kanun
gereğince yürütülmekte olan afet hizmetleri günümüz yasal
düzenlemelerine ve toplumun ihtiyaçlarna yeteri derecede çözüm
üretememektedir. AFAD çats altnda yaplan tüm çalşmalarda genel
yaklaşm çağa uygun bir afet yönetim sisteminin oturtulmasdr. Bu
kapsamda AFAD tarafndan hazrlanan ve birçok kamu kurum ve
kuruluşunun ana çözüm veya destek çözüm ortağ olduğu TAMP (Türkiye
Afet Müdahale Plan) paralelinde İllerde İl Afet Müdahale Planlar
Hazrlanmştr. Söz konusu planlarda, afetlerde görev alacak personel ve
araç-gereç kaynaklarnn en ksa sürede en etkin bir biçimde ne şekilde
kullanlacağ, afet öncesi, an ve sonrasnda yaplacak olan çalşmalarn
sistematiğini, kurumlar aras koordinasyonun nasl sağlanacağn ortaya
koymaktadr. Kurumlar aras yetki kargaşas ve görev paylaşmnda
sorunlarn yaşanmamas, afetin tüm aşamalarnn tek elden yönetilmesi
amaçlanmaktadr. Mevcut kanunlar ve yönetmelikler ile hazrlanan yeni
planlara rağmen, afetlere ilişkin yürütülen iş ve işlemlerde halen yasalardan
kaynakl baz aksamalarn olduğu görülmektedir.
Anahtar kelimeler: Heyelan, AFAD, Afetzede, Tehlike, Afet Yönetimi

1
63
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1.GİRİŞ:
Türkiye’de etkin bir bütünleşik afet yönetimi oluşturulmasndan yola
çklarak afetlerle ilgili kurumlarn bir çat altnda toplanmas amac ile
2009 ylnda Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Mülga Sivil Savunma
Genel Müdürlüğü ve Mülga Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü kapatlarak AFAD çats altnda yeni bir oluşuma gidilmiştir.
AFAD’n oluşturulmasndaki temel amaçlar afetin her aşamasnn tek elden
yürütülmesi, mevcut insan ve araç-gereç kaynaklarnn en verimli şekilde
kullanlabilmesi ile afete en hzl bir şekilde müdahale edilmesidir.
Etkin Bir Afet Yönetimi yapsnn biçim ve işleyişi operasyonel açdan
bakldğnda, olabildiğince uzun bir süre ayakta kalacak esnek bir yapda
olmas gerekir. Bu sistem alşlmş anlamda bir “merkezi yaplanma” değil,
afet ve acil durumun olduğu bölgede kendi başna görevlerini yerine
getirebilecek bir yapda olmaldr. Sistemi oluşturan unsurlar iletişim
bakmndan bir “ana merkezin” koordinasyonu olmasa dahi birbirlerine
destek verebilecek ve ortak eylem gerçekleştirebilecek biçimde bağl
olmaldr. İkinci olarak aranmas gereken özellik “-yerelliktir-”. Kaynak
olay ne olursa olsun, olaya ilk müdahalenin en yakndakiler tarafndan
yaplacağ ve olay yerindekilerin belirli bir süreyi dş destek almadan
geçirmek zorunda kalacaklar gerçeğinden yola çkarak, afet yönetimi
sisteminin unsur ve kaynaklarnn ülke ölçeğinde paylaştrlmş olmas
gereklidir. Ölçek sorunu bilimsel olarak tespit edilmeli ve hangi ölçekte
hangi imkânlarn bulunmasnn rasyonel olacağ hesaplanmaldr.
AFAD Başkanlğ “yapmaktan” çok, “yaplacak olan planlamal”;
amaç ve yöntemleri belirlemeli; gerekli denetimleri gerçekleştirmelidir.
Böylece AFAD Başkanlğ, var olanlarn yan sra olas yeni riskleri ve
bunlara bağl olarak meydana gelebilecek acil durum ve afetleri öngörmeye
yoğunlaşabilecek, teşkilatn “öğrenen örgüt” olmasn, alnan derslerle
evrimleşmesini sağlayacak, standartlar saptayacak ve uygulatacak bir
kuruluş olarak hizmet verecektir. Her yerel birim AFAD başkanlğ
tarafndan hazrlanan ulusal ölçekli planlara ve planlama ilkelerine uygun
olarak kendi bölgesel ve yerel plann gerçekleştirecek ve uygulayacaktr.

2
64
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İlk kuruluş aşamasnda taşra teşkilat olmayan AFAD, İllerde İl Özel


İdaresi bünyesinde Valiliğe bağl olarak kurulan İl Afet ve Acil Durum
Müdürlükleri 2015 ylnda AFAD’a bağlanmştr. Bu yeni teşkilat yaps ile
illerde daha etkin, tannan ve sözü geçen bir İl Müdürlüğü haline gelmiştir.
Tüm afet olaylarnda olduğu gibi, heyelan afetine ilişkin olarak
yürütülen iş ve işlemler Başbakanlk Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlğ ve Taşra teşkilatlar İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerince
yürütülmektedir. Bilindiği üzere gerek jeolojik, topoğrafik, iklimsel
koşullar ile insanlarn neden olduğu olaylar nedeniyle Türkiye genelinde en
yaygn afet türü olarak heyelan olaylar karşmza çkmaktadr.

Türkiye’de heyelanlarn genel dağlm (AİGM, 2008)

Heyelan olaylarnn her aşamasna yönelik olarak İl Afet ve Acil


Durum Müdürlükleri mevcut 7269 sayl yasa 5902 sayl yasa kapsamnda
gerekli çalşmalar yürütmektedir. 7269 sayl kanunun en belirleyici görevi
afet annda afetzedelere yaplacak yardmlar ile sosyal devlet olma
gereğince hak sahiplerinin sosyal konut ihtiyaçlarnn karşlanmas
mantğna dayanr. Kurumumuzun en temel görevi herhangi bir afet
öncesinde insanlarn can ve mallarnn korunmasna yönelik gereken
önlemleri almaktr. Özellikle yerleşim alanlarn tehdit eden heyelan
olaylarna karş önlem tedbirlerinin alnmas, önlemler ile tehlikenin

3
65
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

bertaraf edilememesi hallerinde ise insanlarn can ve mal güvenliği


açsndan daha güvenli bir alana nakil edilmesi 7269 sayl yasann en temel
maddelerinden birisidir.

Heyelan afetinde iş akş şemas

4
66
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Afet Yönetimi Sistemi ve aşamalar

7269 sayl Umumi Hayata Müessir Afetler Dolaysyla Alnacak


Tedbirlerle Yaplacak Yardmlara Dair Kanun’un;
Madde 1 - (Değişik: 2/7/1968 - 1051/1 md.)
(Değişik birinci fkra: 27/12/1993 - 3956/1 md.)
“Deprem (Yer sarsnts),yangn, su baskn, yer kaymas, kaya düşmesi,
çğ,tasman ve benzeri afetlerde; yaplar ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak
derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alnacak tedbirlerle yaplacak
yardmlar hakknda bu kanun hükümleri uygulanr.
Afete uğrayan meskun yerlerin büyüklüğü o yerin tamamnda veya bir kesiminde
yklan, oturulmaz hale gelen bina says, zarar gören yap ve tesislerin genel hayata etki
derecesi, mahallin ekonomik ve sosyal özellikleri, zararn kamu oyundaki tepkisi, normal
hayat düzenindeki aksamalar ve benzeri hususlar göz önünde tutulmak suretiyle afetlerin
genel hayata etkililiğine ilişkin temel kurallar, İçişleri ve Maliye Bakanlklarnn
mütalaalar da alnarak İmar ve İskan Bakanlğnca hazrlanacak bir yönetmelikle
belirtilir.
Yukarda yazl afetlerin meydana gelmesinde veya muhtemel olmas halinde
zararn o yerin genel hayatna etkili olup olmadğna, yönetmelik esaslar gereğince, İmar
ve İskan Bakanlğ tarafndan karar verilir.
Şu kadar ki, afetin meydana gelmesi halinde bu kanun gereğince alnmas lazm
gelen acil tedbirlerin ittihazna afetin meydana geldiği bölgenin valisi yetkilidir.”

5
67
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Madde 2 - (Değişik: 2/7/1968 - 1051/1 md.)


Su basknna uğramş veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlğnn teklifi
üzerine Devlet Su İşlerinin bağl bulunduğu Bakanlkça; yer sarsnts,yer kaymas, kaya
düşmesi ve çğ gibi afetlere uğramş veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan
Bakanlğnca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin
snrlar imar planna, imar plan bulunmayan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita
veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak İmar ve İskan Bakanlğnn
teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştrlr ve bu suretle tespit olunan snrlar, İmar
ve İskan Bakanlğnn isteği üzerine ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur.
Mahalli şart ve özellikler dolaysyla yangn afetine uğramas muhtemel olan sahalar,
şehir ve kasabalarda belediye meclisleri, köylerde ihtiyar heyetleri tarafndan tespit ve
kaymakamlarn mütalaas alndktan sonra valilerin tasvibi üzerine ilgili bölgelerde ilan
olunur. denilmektedir.

Heyelan afetine ilişkin olarak 1.nci madde gereğince hazrlanan genel


hayata etkililik yönetmeliği gereğince afete uğramş veya uğrayabilecek
alanlara ilgili tüm iş ve işlemler söz konusu yönetmeliğin ilgili
maddelerince yürütülmektedir.

AFETLERİN GENEL HAYATA ETKİLİLİĞİNE İLİŞKİN


TEMEL KURALLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

Dayandğ Kanun : 7269


KAPSAM:
Madde l- Olmuş veya olmas muhtemel afetlerin o yerin genel hayatna etkili olup
olmadğ, 7269 sayl Afetler Kanununun 1051 sayl Kanunla değiştirilen l nci maddesi
uyarnca hazrlanan bu Yönetmelik esaslarna göre tespit olunur.
ZARAR DURUMU:
Madde 2- Meydana gelen bir afetten:
a) 100 haneye kadar olan köylerde ve bucaklarda mevcut konutlardan en az 1/10
ununun,
b) 100 haneden fazla olan köylerde ve bucaklarda en az 10
konutun,
c) Nüfusu, 5 bine kadar olan ilçe ve illerde en az 20 binann,
d) " 5-10 ................................................................ 25 "
e) " 10-30 ....................................................................30 "
f) " 30-50 .................................................................... 40 "
g) " 50 binden fazla ............................................. 50 "
Yklmas veya bir daha oturulamayacak veya kullanamayacak
derecede ağr hasar görmesi halinde afet o yerin genel hayatna etkilidir.

6
68
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Madde 3- Nüfusu 15 binden fazla olan il ve ilçelerin mahalle (Yani muhtarlk) teşkil
eden kesimlerinde en az 10 binann yklmas veya onarm mümkün olmayacak derecede
ağr hasar görmesi halinde de afet o yerin genel hayatna etkili saylabilir.
AFETİN MUHTEMEL BULUNMASI HALİNDE:
Madde 4- Muhtemel afetlerin genel hayata etkili olup olmadğnn tayin ve tespitinde,
bu Yönetmeliğin ilgili maddelerinde olmuş afetler için verilen ölçü ve saylar aynen esas
alnr.
GENEL HAYATA ETKİLİLİK KARARI:
Madde 6- Meydana gelen veya gelmesi muhtemel olan afetlerin genel hayata etkili
olup olmadğna, bu Yönetmelikte belirtilen ölçü ve esaslara dayanarak İmar ve İskân
Bakanlğnca karar verilir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM

2.1. Heyelan Afeti Öncesinde yaplan çalşmalar:


- Meydana gelebilecek afetlerden toplumun en az zarar ve fiziksel
kayba uğramas için gereken hazrlk çalşmalar, kapasitenin
geliştirilmesi, toplumun her kesiminin olaylarn etkilerinden en az
zararla kurtulabilmesi için gerekli bilgilerle donatlmasn
sağlayacak eğitim ve tatbikatlar yapmak,
- Afetlerin her aşamasn içeren tüm kamu kurum ve kuruluşlar ile
STK’ larn ana çözüm ortağ veya destek çözüm ortağ olduğu İl
Afet Müdahale plann yapmak,
- Afet Etüt çalşmalar, jeoteknik etüt çalşmalar, afet tehlike ve risk
haritalarnn hazrlanmas sağlamak,
- Islah mümkün olan alanlarda heyelan önleme çalşmalar yapmak,

7
69
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ankara Bölge Lojistik Deposu Heyelan Etüt Çalşmalar

Tehlike Haritalar Çalşmalar Tehlike Haritalar Çalşmalar

Heyelan Önleme Çalşmalar Heyelan Önleme Çalşmalar

8
70
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.2. Heyelan Afeti Annda Yürütülen Çalşmalar;


- Mümkün olan en fazla saydaki insan kurtarlmasn sağlamak,
- Afetlerin doğurabileceği ek tehlike ve risklerden insan cann ve
maln korumak,tehlikeli görülen binalardan ve alanlardan
insanlarn tahliyesini sağlamak,
- Sphere İnsani Yardm Sözleşmesi gereğince afetzedelerin normal
yaşamlarna geçişi süresince geçici barnma, psikososyal, sağlk,
beslenme v.b. en temel ihtiyaçlarn en ksa sürede karşlamak,

Arama Kurtarma Çalşmalar İnsani Yardm Sözleşmesi Standartlar

Hasar Tespit Çalşmalar Arama Kurtarma Çalşmalar

9
71
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.3.Afet Sonrasnda Yürütülen Çalşmalar;

- Afetin doğurabileceği ekonomik, sosyal, çevresel ve psikolojik


kayplarn en düşük düzeyde tutulmasn sağlamak,
- Alt yap ve üst yap hasar tespitleri, afet konutlar için yer seçimi ve
hak sahipliği çalşmalarn yapmak,
- Afetten etkilenen topluluklar için emniyetli ve gelişmiş yeni bir
yaşam çevresi oluşturmas anlamnda hak sahibi aileler için
planlamalar yapmak,
- Afetzedelerin kendilerini güvende hissedecekleri konutlar
yaptrmak,

Afetlerde Psiko sosyal Destek Geçici İskan Alanlar

Hak sahipliği Çalşmalar Kalc (Afet ) konutlar

10
72
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. BULGULAR
Etkin bir afet yönetimi sistemi için;
− Bilgili, eğitimli ve deneyimli personellerden oluşturulmal ve
personel eğitim ve tatbikatlarla sürekli geliştirilmeli,
− Günümüz koşullarna uyumlu, uygulanabilir bir yasal düzenleme
yaplmal,
− Afetlerle uğraşan personellerin bilgi ve teknolojiye ulaşma ve etkin
kullanma kapasitesi yüksek olmal,
− Afet annda gerekli acil hizmetlerin yerine getirilmesi için yeterli ve
kolay kullanlabilir mali kaynak sağlanmaldr,
− Bütün paydaşlarla işbirliği yapma ve koordinasyon sağlama
yeteneği gibi temel özelliklere sahip olmal ve mutlaka halkn katlm
sağlanarak afet gönüllülük sistemi için yasal çalşmalar
sonuçlandrlmaldr,
− Afet yönetimi tüm aşamalaryla (risk azaltma, hazrlk, müdahale,
iyileştirme) bir kamu hizmetidir, bu hizmeti almak anayasal bir yurttaşlk
hakkdr.
− Afet yönetimi ancak yerelden merkeze doğru talep, planlama ve
uygulamalar ile etkin olabilir. Yerelde karar mekanizmalar da dahil olmak
üzere halkn katlmn sağlamak esastr.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
- Heyelan tehlike haritalarnn hazrlanmas çalşmalarna her ne kadar
bütün illerde başlanmş olsa da, çalşmalarn ülke genelinde planlanan süre
içerisinde bitirilmesi İl Müdürlüklerinin yeteri kadar araç-gereç ve
personellere sahip olmamasndan dolay mümkün görülmemektedir,
- Genel Hayata Etkiliğine ilişkin yönetmeliğin bir an önce günümüz
yasal düzenlemelere uygun hale getirilmesi gerekmektedir,
- Afet ve Acil Durumlara ilişkin kavram kargaşasna dair olarak,
yaplacak yasal düzenlemeler ile de acil durumu meydana getiren olaylarn
tanmlar yeniden yaplarak afetzedelere gerekli yardmlarn yaplmas
gerekmektedir.

11
73
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKÇA
- Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğnn Teşkilat ve Görevleri Hakknda
Kanun
- Kalknma Bakanlğ Onuncu Kalknma Plan (2014-2018)
-Umumi Hayata Müessir Afetler Dolaysyla Alnacak Tedbirlerle Yaplacak
Yardmlara Dair Kanun

12
74
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HEYELAN DUYARLILIK, TEHLİKE VE


RİSK ÇALIŞMALARI KAPSAMI

Ender Ahmet PERVANLAR


Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü
EAhmet.pervanlar@afad.gov.tr

ÖZET
Rize’de meydana gelen sel ve heyelanlar bölge için birinci derece
önemli doğal afet durumundadr. Hemen her yl gerçekleşen sel ve
heyelanlar bölgede çok sayda can ve mal kaybna neden olmaktadr. Bu
çalşmann amac, ilimizde, afet anlayşn derinleştirmek, kamu bilincini
artrmak, heyelan ve sel afetlerinde meydana gelen kayplar azaltmak için
vatandaşlarmzn ve kuruluşlarn ilimizde tekrarlanan doğal afetlere karş
daha duyarl ve önceden önlem alabilecek kapasiteye ulaşmasn
sağlamaktr.
Anahtar Kelimeler: heyelan, sel, bilinçlendirme, önleyici tedbir alma

1. GİRİŞ
Rize de meydana gelen heyelan ve seller oluşma sklğ bakmndan
ülke gündeminde sürekli yer almaktadr (Reis vd. 2008). İlde her gecen yl
artan sayda insan bu afetlerden etkilenmektedir. Yoğun yağş bu bölgede
görülen doğal afetlerin en önemli sebebi olarak görülmektedir (Reis vd.
2007). Rize ili ülkemizin en çok yağş alan (ülke geneli m² düşen ylk yağş
miktar 650 kg iken Rize ilinde bu oran m² 2236 kg dr) illerindendir.
Yağşn heyelan tetikleyen ana unsurlardan biri olduğu bilinmektedir. Rize
ili, zayf jeolojik oluşumu ve sk yoğun yağş olaylar, doğal bitki örtüsünün
bilinçsizce cay bahçelerine dönüştürülmesi, plansz yerleşim ve bu
bölgelere ulaşmak için inşa edilen yollar ve sarp topografyas nedeniyle

1
75
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

heyelan dahil olmak üzere su kaynakl tehlikelerin farkl türlerine eğilimli


hale gelmiştir.
Rize ilinde oluşan, heyelan ve sel afetleri sebebiyle, her yl giderek
artan sayda etkilenen vatandaşlar İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne
yardm ve inceleme talebinde bulunmaktadr. Kurumumuza sadece 2015
yll içersinde il genelinde sel ve heyelan afetlerinden etkilendiğini
belirtilerek inceleme ve yardm talebinde bulunan vatandaşlardan 3000’e
yakn başvuru almştr. Bu çalşmada bölgede sürekli artan heyelan
olaylarn nedenleri, oluşturduklar riskler ve azaltlmas için yaplmas
gerekenler vurgulanmştr.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1 Bu Çalşmada Materyal Olarak;
- Her başvuru için yaplan incelemede, sel veya heyelan olayn meydana
geldiği alanda yerinde gözlemlenerek oluşturulan ve her bir olay için
ayr ayr tutulan teknik ve jeolojik raporlar,
- Rize İline ait farkl tipteki haritalar, uydu görüntüleri,
- Arazi çalşmalar srasnda yöre halk ve afetten etkilenen vatandaşlarla
birebir yaplan görüşmeler,
- Rize ilinin afetselliğini önlemek amac ile katk sağlayabilecek
yaynlanan ulaşabildiğimiz her türlü bilgi ve belge,
- Heyelan ve sel afetselliğini önlemek amac ile katk sağlayabilecek
yaynlanan ulaşabildiğimiz uluslar aras çalşmalar,
- Rize İlindeki kurumlar ve stk’lar ile yaplan görüşmeler ve bilgi
paylaşm.
2.2. Yöntem
Bu çalşmada, yöntem olarak elde edilen tüm materyallerin incelenmesi
ve değerlendirilmesiyle elde edilen bulgularn, Rize ilinde oluşmuş
heyelanlarn bundan sonra oluşmas muhtemel heyelanlar için; risk analizi,
risk değerlendirilmesi ve bu risklerin azaltlmas için yaplmas gereken
düzenlemeler üzerine oluşturulmuştur.

2
76
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. BULGULAR
İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü 2015 yl içersinde vatandaşlarn
bireysel başvurular ve 2015 yl içersinde gerçekleşen 3 afet sonrasnda
heyelan ve sel afeti için yaplan yaklaşk 1250’ye yakn başvuru sonucu
jeolojik etüt rapor ve teknik rapor düzenlemiştir. Oluşan her bir heyelan için
ayr ayr düzenlenen bu raporlarda heyelan olayn gerçekleştiği yerin
konumu, jeolojik durumu, eğimi, geçmişte bölgede meydana gelmiş olan
heyelan olup olmadğ ve tarihi belirtilmiş, bu oluşan heyelanlarn krokileri
oluşturularak heyelan oluşumuna neden olan unsurlar bu raporlarda ayrntl
olarak belirtilmiştir. Düzenlenen bu raporlar doğrultusunda yağş, eğim ve
toprak yaps, bak ve topografya gibi doğal etmenlerle birlikte tetikleyici
unsur olarak insan kaynakl etmenlerinde heyelanlara sebep olduğu
gözlemlenmiştir. Tetikleyici unsur olarak insan kaynakl heyelanlar genelde
akma ve dairesel kayma şeklinde olup hareket eden malzeme yüzeyden
itibaren fazla derinliğe sahip değildir ve lokal ölçeklidir. Ancak yanlş yer
secimi, aktif-kuru dere ve rmak yataklarna yaknlk gibi etmenler önceki
yllarda yaşanan afet tecrübelerimizden de bildiğimiz gibi telefi edilemeyen
sonuçlara yol açmaktadr.
Heyelan ve seller oluşumu bakmndan önceden analiz edilebilip
risklerin belirlenmesiyle önleyici tedbirler alnabilmektedir. Bu konuda
Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü il genelinde yaptğ çalşmalar
sonucunda, afet riski olarak belirlediği bölgelerde 1140 afet önleyici tedbir
almş (istinat yaps, fore kazk uygulamas, kapal drenaj uygulamalar) ve
alnan önlemler sonucunda o bölgede yaşayan halkn güvenliğini artrarak
yaşam kalitesini iyileştirmiştir. Ekonomik olarak afet önleyici tedbirlerin
alnmasnn doğru bulunmadğ durumlarda ise nakil uygulamas
yaplmştr (2015 ylnda oluşan afetler sonucunda 35 ev nakledilmiştir).Bu
çalşmalar srasnda bölgede yaplan incelemelerde bölge halknn ve yerel
yönetimlerin gerekli tedbirleri almamalar, özelikle halkn heyelan ve sel
afetselliğinde oluşacak hasarn minimize edilebilecek doğru uygulamalar
bilmediği tespit edilmiştir. Bölgede skça karşlaşlan bir diğer durum ise
sürekli artan tarm arazileri ve bu arazilere ulaşmak için inşa edilen yollarn
gerekli altyap ve istinat yaplarndan yoksun olarak yaplmalar ve bu
yollarn heyelanlarn oluşumunu tetiklediği ve zararlar artrdğ tespit

3
77
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

edilmiştir. Bu şekilde inşa edilen yollarn bir diğer olumsuz taraf ise afet
annda tamamen ulaşma kapanmamalar ve ulaşmn aksamasna neden
olmaktadrlar.
Bölgemizdeki sel ve heyelan afetselliğinin, insanlarla olan etkileşimini
tarm arazileri, yaplar ve yollar olmak üzere 3 başlk altnda
snflandrabiliriz

3.1.1 Tarm Arazileri


Rize İli tarmsal üretimi, bölgede hakim olan iklimsel ve topografik
özellikler nedeniyle oldukça snrldr. Rize’deki toplam arazi varlğnn
büyük ksmnn koruluk ve ormanlk olmas nedeniyle tarm yaplabilecek
arazi miktar azdr. İldeki tarm alanlarnn büyük ksmnda çay ve fndk
tarm yaplmaktadr. Çay ve Fndk; Rize İlinin tarm arazilerinin büyük
bir ksm (%85) çay ve fndk tarm için ayrlmş durumdadr. Bu sebeple,
çay ilin en önemli tarmsal ürünü olup ülke üretim toplamnn %60’
Rize’den karşlanmaktadr (Çevre ve Şehircilik Bakanlğ Rize Çevre ve
Şehircilik il Müdürlüğü-2011 cevre durum raporu). İlimizde çay tarm ve
heyelanlar sürekli olarak eşleşmektedir. İl genelinde kurumumuzca yaplan
incelemelerde çay ağaçlarnn genellikle eğimli arazilere ekildiği tespit
edilmiştir. Bölge halkyla gerçekleştirilen görüşmelerde eğimli alanlarda
ekilip biçilebilecek makineli tarma dayanmayan ve ekonomik getiri
sağlayabilecek tarm ürünlerinin snrl olduğu, bu ürünler arasnda çay
bitkisinin en karl ürün olduğu dile getirilmiştir. İlimizde gerçekleştirilen
Çay tarmnn yaklaşk %78’i eğimli arazilerde yaplmaktadr ve ekonomik
getirisi olan bir ürün olduğu için her yl koruluk ve ormanlk alanlar tahrip
edilerek cay tarlalarna dönüştürülmektedir. 1968 ylnda çaylk alan
miktar 59.019 hektar iken, 1983 ylnda bu alanlarn miktarnn 60.071
hektara yükseldiği belirlenmiştir. Çaykur Genel Müdürlüğünün 2010
ylndaki verilerine göre ise Rize yöresindeki çaylk alanlar toplam miktar
yaklaşk 50.000 hektardr. Ancak Rize yöresindeki çaylk alanlar bu
verilerin aksine hzla artmaya devam etmektedir. Çaykur tarafndan yeni
çay bahçelerine ruhsat verilmemesine rağmen kaçak yollarla yeni çay
bahçeleri tesis edilmektedir. 2000 ylnda JICA tarafndan yaplan Doğu

4
78
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Karadeniz Bölgesel Gelişme Plan (DOKAP) Nihai Raporunda Rize


Yöresindeki Çaylk alanlarn 85.377 hektar olduğu ancak Rize arazilerinde
maksimum 67.756 hektar çay tarmna uygun arazi olduğu
belirtilmektedir.(Yüksek T.) Yetkililerle görüştüğümüzde aldğmz
bilgilere göre güncel rakamn 100.000 hektara ulaştğ tahmin edilmektedir.
Bölge halkyla yaptğmz görüşmelerde ve kendi gözlemlerimizde
günümüzde krsal bölgelerde yaşayan halkn genel olarak kent ve ilçe
merkezlerinde ikamet etmesi, arazilerin sadece cay ekimi ve mahsul alm
dönemlerinde ziyaret edilmesi sebebiyle arazi bakmnn gerektiği gibi
yaplmadğ, eskiden mevcut olan harklarn (su kanallarn) tamamen
kapandğ ya da kapanmak üzere olduğu tespit edilmiştir. Günümüzde
drenaj probleminin yannda; çay ekim alanlarnn giderek artmas(koruluk
ve ormanlk alanlarn tahribi), rmak ve kuru dere yataklarnn tarm
arazisine dönüştürülmesi(aşr yağşlarda bu yataklarn aktif olmas), yağan
yağmurlar sonucu suyun drene edilemeyişi ve yer alt su seviyesinin hzl
artş (arazinin taşyabileceğinden daha fazla suya maruz kalmas), cay
tarm için kullanlan gübrenin toprakta ayrşmaya neden olmas(ayrca
yeralt sularnn ph değerini düşürmektedir) sonucu bu alanlarda ki
heyelanlar artan bir oranda görülmektedir.
Bu konuda çözüm olabilecek iyi uygulamalar mevcut olup öncelikli
olarak tarm arazilerinin eğimine göre drenaj planlamalar yaplmaldr.
Eğimden kastmz şu dur ki arazide yaptğmz gözlemlerde eğimi %35 den
fazla olan arazilerde yağan yağmur sular yüzeysel drenaj önlemleri yani su
kanallar ( harklar) ile rmaklara taşnabilmeli rmak akş güzergâh sürekli
ack tutularak bu sularn kontrollü bir şekilde dere yataklarna taşnmalar
sağlanmaldr. Eğimi yaklaşk %15-%35 aras olan tarm arazilerinde,
yüzeysel drenaj sistemleri eğimin azlğndan dolay gerekli akş
sağlayamadğndan dolay toprağn suya doygun hale gelerek svlaşmaya
ve heyelanlara sebebiyet verebileceği ön görülmüş olup bu eğim
aralğndaki arazilerde Fransz drenaj sistemi ( kapal drenaj kanalar )
uygulamas yaplmas gereklidir ve bu uygulamada yağmur sular ayn
şekilde rmaklara veya doğrudan dere yatağna kadar taşnmaldr.

5
79
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3.1.2 Yaplar
İl genelinde oluşan sel ve heyelanlar sonucu her yl birçok yap hasar
görmekte ve kullanlamaz duruma gelmektedir. Arşiv kaytlarmzn
incelenmesinde, İlimizde oluşan sel ve heyelan afetlerinden etkilenen
kişilere 1458 adet afet konutu, 572 adet eyy (evini yapana yardm) yardm
yaplmştr bu yardm gümüz deki bedeli 187.836.000,00TL’dir, bu tutar bir
konutun günümüzdeki ortalama maliyeti belirlenerek hesaplanmştr.
Ancak yaplan incelemelerde afetlerde hasar gören konutlarn büyük
çoğunluğunun fen ve sanat kurallarndan uzak, gerekli istinat ve drenaj
önlemleri alnmadan ve doğru yer seçimleri yaplmadan inşa edildiği tespit
edilmiştir. Rize ilinde bölgesel idarelerin ruhsat aşamasnda kanunlarn ön
gördüğü denetimleri tam olarak gerçekleştirmemesi, bölge halknn afet
bilincinden uzak bir anlayşla genel inşaat tekniklerine uygun olmayan
inşaat yapmas sonucu, bu yaplarn hem afete maruz kaldğ hem de baz
durumlarda yeni afetleri tetiklediği tespit edilmiştir.
Ayrca Rize ilinde 2015 yl içersinde zemininde stabilite problemi
bulunan ve heyelan meydana gelme riskinin yüksek olduğu 250 adet konuta
devlet yardm ile istinat yaps yaplmş ve problemleri giderilmiştir.
Yaplan bu yardmn yaklaşk değeri 1.680.000,00 TL dir.
Bu alanda dünyadaki iyi uygulamalar incelendiğinde İlimiz
afetselliğine benzeyen A.B.D’nin, Kaliforniya eyaleti, Los Angeles
Şehrindeki yamaçlarda bulunan evlerde iyileştirme çalşmalar yaplmadan
öncesi ve sonrasna ait hasarlara ilişkin çalşma aşağdaki tabloda
verilmiştir (Keller, E. A. 2000)

80
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HASARLI EVLER
YAMAÇLARDA TOPLAM ORTALAMA
EV SAYISI SAYI YÜZDE HASAR MALİYET

1952 ÖNCESİ: ZEMİN


MÜHENDİSLİĞİ YADA
MÜHENDİSLİK 10000 1040 10 3.300.000,00$ 300$
ÇALIŞMALARI
ZORUNLU DEGİL

1952 -1963 ARASI:


ZEMİN MÜHENDİSLİĞİ
YADA MÜHENDİSLİK
ÇALIŞMALARI
27000 350 1,3 2.767.000,00$ 100$
GEREKLİ ANCAK
MİNUMUM
MÜHENDİSLİK
ÇALIŞMALARI

1963-1969 ARASI:
ZEMİN MÜHENDİSLİĞİ
YADA MÜHENDİSLİK 11000 17 0,15 80.000,00$ 7$
ÇALIŞMALARI
ZORUNLUDUR

3.1.3 Yollar ve Sanat Yaplar


İl genelinde ve baz ilçeler ve merkezde dahil olmak üzere kentsel
alanlarda yağmur suyu hatt bulunmamakta veya bulunanlarda yeterli
olmamaktadr. Yağmur sular ise kentsel bölgelerde serbest olarak toprağa
szma yöntemi veya atk su hatlar ile drene edilmektedir. Bunun sonucu
aşr ve ani yağşlardan sonra kontrolsüz akşlarla drene olan sular baz
durumlarda toprağa tam olarak szamamakta ve toplanan sular genellikle su
basknlarna, çamur akntlarna veya toprağn suya doygunluk orann
artrarak heyelanlara sebebiyet vermektedir. Ayrca ilimizde aşra
yağşlardan sonra atk su şebekesinden drene olmaya zorlanan yağmur
sularnn bu şebekelerin taşma kapasitesini aşmas sonucu binalarn
bodrum katlarnda su basknlarna sebep olduğu gözlemlenmiştir. Bölgede
topoğrafik özellikler dikkate alnmadan yaplan kara yollar, yoğun
yağşlarda dere yatağ işlevi görerek sularn alçak noktalara toplanmasn

7
81
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kolaylaştrmaktadr. İnşa edilen bu yollarn topoğrafya’nn kendine özgü


suyu boşaltma yollarn bozmas sonucu (doğal olmayan biçimde kara
yollaryla bunlarn önünü kesilmesi (Yurt R.)) yağşlardan sonra kara
yollarn doğal nehir haline getirerek ve bu yollarda toplanan sularn birçok
bölgede ykc sonuçlara sebep verdiği tespit edilmişidir.
İl genelinde 2013-2015 yllar arasnda Belediye ve Özel İdare mücavir
alanlarnda aşr yağşlar nedeniyle 89.699.817,92 TL altyap hasar
meydana gelmiştir.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Rize İli her yl tekrarlanan sel ve heyelan olaylar can ve mal kaybna
neden olarak bölgede yaşayan halkn sosyal ve ekonomik kayplarna sebep
olmaktadr. Bölgede yaşayan bireylerin ve topluluklarn (STK) risk azaltma
önlemlerinin,‘sürdürülebilirlik’ ilkesi gözetilerek her ölçekteki planlama
çalşmalarna dahil edilmesi gerekmektedir. Bölge halknn yaşadğ
coğrafyann heyelan ve sel afetselliğine duyarl olduğunu ve bu bölgelerin
imar veya tarma kapatlmasnn ilin büyük bir bölümünü kapsayacağ için
( il genelinde eğimli ve sarp arazilerin %86 olmas, bölgenin yüksek
oranlarda yağş almas, arazinin jeolojik durumu ) bölge halknn, kurum ve
kuruluşlarn heyelan ve sel afetselliğine bakşnn değiştirilmesi
gerekmektedir. Unutulmamaldr ki heyelan ve sel afetselliğinin riskleri
önceden belirlenebilir ve gerekli önlemlerin alnmasyla bu riskler minimize
edilebilir.
(Tablo-1)’ de 2015 yl içersinde Rize de meydana gelmiş olan sel ve
heyelan afetlerinin; tarm arazileri, yaplar, yollar–altyaplar da
oluşumlarn tetikleyen unsurlarn yaklaşk dağlm verilmiştir. Bu
alanlarda yaplacak doğru uygulamalar ile zararlarn minimize edilebileceği
öngörülmektedir.

8
82
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KURU DERE
FEN VE
YATAGI,
GEREKLİ SANAT DOGAL
ALT YAPI IRMAK
İSTİNAT KURALLARI ETMENLER TOPLAM
PROBLEMLERİ YATAGI ve
YAPILARIN DIŞINDA SONUCU (yüzde)
(DRENAJ) DERE
YAPILMAMASI İMALAT GELİŞENLER
YATAGINA
YAPMA
YAKINLIK

TARIM
45 20 15 20
ARAZİLERİ %100

YAPILAR 50 5 20 5 20 %100

YOLLAR 35 15 25 15 20 %100

Bu tablo incelendiğinde bölgede oluşan heyelan ve sel afetselliğinin


%20’si her hangi bir dş etmen olmadan eğim, yağş ve toprak yaps gibi
doğal etmenlerden dolay gerçekleştiği ve önlem almann ekonomik olarak
doğru bulunmadğ alanlardr. Bu gruba giren bölgeler afet risk alan olarak
ilan edilerek nakil uygulamas yaplmaktadr. Ancak bu alanlar büyük
çoğunluğu afet sonras oluşan kayplarla belirlenmektedir. Afet öncesi çok
riskli olarak belirlenen ve nakil uygulamas yaplan oran ise % 1-2 lerde
kalmaktadr.
Bu amaçla bölgedeki afetselliği azaltmak için;
1- Rize iline yerleşme ve kentleşme politikalar yeniden düzenlenmeli,
imar planlar ve yasal mevzuatlar bölgenin afetselliği göz önünde
bulundurularak ayrca oluşturulmaldr.
2-Oluşturulacak imar planlarna krsal kesim ve tarm arazilerini de
kapsayan düzenlemeler getirilmelidir.
3-Bölgede imal edilmiş ve imal edilecek olan yollarn bölge yağş
verileri, arazi yaps, eğim gibi unsurlarn göz önünde bulundurulmas ile
ekonomik olarak oluşturulacak yeni düzenlemelere göre imal edilmesi
gerekmektedir.
4-Şehir ve ilçe merkezlerinde eksik veya hiç bulunmayan yağmur suyu
hatlar tamamlanmaldr
5-Bölge halk sel ve heyelan afetselliği bilincine kavuşturulmal,
muhtarlklara, sivil toplum kuruluşlarna sel afet bilenciliyle ilgili

9
83
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

gözlemsel tespit yapabilecekleri broşür şeklinde kitapçklar verilmeli halkn


yaplan tüm uygulamalarn içinde bulunulmas ve kazanlan deneyimlerin
aktarlmas sağlanmaldr.

Kaynaklar
Anonim .Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Arşivi
Cascn L., al. Landslide hazard and risk zoning for urban planning and
development
Dağ S.,Bulut F. 2012. Coğrafi Bilgi Sistemleri Tabanl Heyelan Duyarllk
Haritalarnn
Hazrlanmasna Bir Örnek: Çayeli (Rize, KD Türkiye) Jeoloji Mühendisliği
Dergisi 36
Keller, E. A. (2000). Environmental geology. Prentice Hall, 562 p
Recep Yurt. Doğu Karadeniz Bölümü Doğal Afet Planlarnn Hazrlanmas
Reis S., vd. 2008 Rize Bölgesinde Yağş Heyelan İlşkisi
Surya P. 2012 Comprehensive Landsldes Rsk Management
Jun Sugawara1 2013Landslides in Tea Plantation Fields in Shizuoka, Japan
Yuhei Hirono, al .2009 Trends in water quality around an intensive
teagrowing area in Shizuoka, Japan
Yüksek T. Rize Yöresinde Yanlş Arazi Kullanm ve Neden Olduğu Çevresel
Sorunlar

10
84
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

AKSU HAVZASI AŞAĞI KESİMİ’NİN (GİRESUN)


CBS (COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ) VE
(UA) UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİYLE
HEYELAN VE TAŞKIN RİSK ANALİZİ

Yard. Doç. Dr. Recep YURT


Giresun Üniversitesi. Öğretim Üyesi, Güre-Giresun, 28200
yurt61 @hotmail.com

ÖZET
Bu çalşmada, Giresun ili snrlar içinde bulunan Aksu havzas aşağ
kesiminde (ky –10km aras) meydana gelen taşkn ve heyelanlara ait risk
analizi, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Alglama (UA)
yöntemlerinden faydalanlarak gerçekleştirilmiştir. Havza ölçeğindeki risk
yönetimi çalşmalarna temel oluşturacak bu çalşmada, havzadaki taşkn ve
heyelanlarn fakl senaryolara göre ortaya çkardğ riskler üzerinde
durulmuştur. Bunun için, öncelikle sahann tannmas ve risk analizi
çalşmasna yön vermesi bakmndan havzann genel fiziki özellikleri ele
alnmştr. Daha sonra riskin ortaya çkmasnda temel olan havzadaki beşeri
faktörler ve doğal faktörler üzerinde durulmuştur. Son olarak da doğal
faktörlerin değişik senaryolarna göre risk analizi çalşmalar yaplmştr.
Çalşma kapsamnda, CBS tabanl saysal veriler ve UA verileri temel altlk
olarak kullanlmş olup, bunlarn yannda birçok sözel ve istatistiksel veri
ile arazi çalşmalar coğrafi perspektifte değerlendirilmiştir. Sonuç olarak,
çalşma sahasnn olas taşkn ve heyelanlar karşsndaki etki alanlar ve
özellikleri ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler: Aksu havzas, heyelan, CBS tabanl saysal
veriler, UA, beşeri ve doğal faktörler

1
85
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

86
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KARADENİZ BÖLGESİ’NDE SEL ve


KÜTLE HAREKETLERİ

İbrahim ATALAY
Mehmet Akif Üniversitesi, Burdur

ÖZET
Karadeniz Bölgesi’nin özellikle Kuzey Anadolu dağlarının kuzeye
bakan yamaçları, günlerce süren şiddetli yağışlardan ülkemizde sellerin
sıkça vuku bulduğu ve heyelan başta olmak üzere çeşitli kütle
hareketlerinin olduğu bölgedir. Bu durumun başlıca nedenleri, günlerce
süren yağmurların oluşması, arazinin eğiminin fazla olması, zemini
oluşturan ana materyalin ve toprakların killi olması ve eğimli orman
alanlarında yağmur sularını fazla tutmayan fındık bahçelerinin tesis
edilmesidir. Eğimli yamaçlara ve dere yataklarına yapılan meskenler,
eğimli yamaçlardan geçirilen yolların doğal yamaç dengesini bozması da
kütle hareketlerinin oluşması ve taşkın zararlarının artmasında etkili
olmaktadır.
Karadeniz ardında Çoruh ve Kelkit havzaları, yarıkurak iklim
koşullarından dolayı kurakçıl orman ve çalılar yer aldığı, bitki örtüsünün
tahribi sonucu yamaçların çıplaklaştığı dolayısıyla arazi degradasyonu-
çölleşme sahalarının görüldüğü bölgedir. Ancak burada yağışın düşük
olması nedeniyle sel olaylarına Karadeniz kıyı bölgesine göre daha az
rastlanılır. Buradaki seller, kısa süreli sağanak yağışlardan yüzeysel akıma
geçen suların derelerde toplanmasıyla gerçekleşir. Seyrek ve kurakçıl olan
bitki örtüsünün tahribi sonucu yüzeye çıkan ana materyal aşınması ön
plandadır; bu nedenle sellerin yatak ve süspanse yükünü ana materyalin
aşınmasından hâsıl olan maddeler sağlamaktadır.
Karadeniz kıyı bölgesinde oluşan heyelan ve sel felaketlerinde can ve
mal kayıpları olmaktadır. Örneğin 24 Ağustos 2015’te Hopa çevresinde

1
87
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

oluşan sel felaketi sonucu 8 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, Hopa ve


çevresinde önemli hasarlar oluşmuştur.

GİRİŞ
Sel ve kütle hareketleri, özellikle dağlık alanlarda sıkça görülen bazen
can ve büyük ölçüde bina ve köprülerin yıkılmasına, tarım arazilerinde
toprakların aşınmasına, sellerin yayıldığı alanların kum ve çakıllarla
kaplanmasına yol açmaktadır. Dünya genelinde bu olaylar, arazinin eğimli
olduğu ve şiddetli yağışların meydana geldiği ülkemizin de içinde
bulunduğu Alp-Himalaya dağ kuşağında, Musonlar Asyası’nda ve And
dağlarında yaygın olarak görülmektedir. Karadeniz Bölgesi’nde oluşan sel
ve kütle hareketlerinin şiddet ve seyri, doğal dengenin bozulmasının
yanında bölgenin iklim, topografya, jeolojik yapı ve toprak özellikleri ile
de ilgilidir.
Bu makalede, sel ve kütle hareketlerinin doğal ve insan faktörleriyle
olan ilişkisi üzerinde ana hatlarıyla durulacaktır.

I. DOĞAL ORTAM ÖZELLİKLERİ ve ARAZİ KULLANIMI


1. JEOLOJİK YAPI
Genel olarak Karadeniz Bölgesi’nde Samsunun batısındaki kıyı
dağları Tetis denizinin sığ kesiminde birikmiş kumtaşı, miltaşı, killi
kireçtaşı ve marn tabakalarının ardalanmasından oluşan flişler yer alır. Fliş
tabakaları yer yer kuzeye yani Karadeniz’e doğru eğimlidir(Foto 1, 2).
Samsun ile Gürcistan sınırı arasındaki kesim ise volkanik (bazalt, volkanik
tüf, kum) ve kumtaşı, miltaşı, killi kireçtaşı ve marnların nöbetleşe
istiflenmesinden oluşan volkanik-tortul karışımı kütlelerden ibarettir (Foto
3). Kaçkar dağlarının bulunduğu kesimde ise geniş bir alan kaplayan
granit kütlesi yer alır (Foto 14, 15).
Karadeniz ardına geçildiğinde jeolojik yapıda önemli değişmeler
görülür. Kelkit vadisi boyunca yer yer yüzeye çıkmış serpantinler ve
kapalı göl ortamında çökelmeden dolayı oluşmuş tuzlu-alkali depolara
İspir çevresi ile Şebinkarahisar-Şiran arasında rastlanılır. Çoruh vadisinde
2
88
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yusufeli batısında yer yer denizaltı volkanizmasının eseri olan volkanik


kum ve tüfler de görülür.

2. TOPOGRAFYA
Karadeniz Bölgesinde, ikinci jeolojik zaman sonuna doğru Tetis
denizinde çıkarak yükselen Kuzey Anadolu dağları uzanır. Bu dağ
sırasının güneyinde yer hareketleri sonucu oluşmuş Taşköprü-Durağan-
Vezirköprü-Havza- Lâdik üzerinde Kelkit çayı vadisi boyunca uzanan
depresyon sahası ve bunun güneyinde uzanan dağ sıraları görülür. Bir
bütün olarak ele alındığında Karadeniz kıyı dağlarının güney ve kuzey
yamaçları oldukça fazla eğimlidir. Bu kütleyi yaran Çoruh ve Kızılırmak
vadileri ile özellikle dağın kuzey yamacındaki akarsuların aşındırmasıyla
eğim koşulları daha da artmış ve son derece arızalı bir topografya ortaya
çıkmıştır (Foto 10, 13).
Karadeniz ardında çökme sonucu oluşmuş depresyonların
kenarlarında eğim çok fazla olup yer yer % 100’e kadar ulaşır. Bu
yamaçlarda kurulan kısa boylu akarsular, yamacın daha da arızalanmasını
ve eğim şartlarını artırmıştır.

3. İKLİM
Karadeniz Kıyı dağlarının alt kesiminde nemli-ılıman, yüksek
kesimlerinde nemli soğuk iklim koşulları egemendir. Bölgenin en önemli
özelliği en fazla sonbahar olmak üzere bütün mevsimlerin yağışlı olması
ve bu nedenle de bitkilerin yetişmesi açısından su noksanının olmamasıdır.
Bölge kışın, kuzeyden gelen soğuk cephenin etkisinde kalarak alçak
kesimleri yağmur, yüksek kesimleri yoğun kar yağışı almaktadır. Yaz
döneminde ise Karadeniz’den gelen nemli-serin hava kütlesinin güneye
doğru Karadeniz kıyı dağları boyunca yükselmesiyle orografik yağışlar
almaktadır. Bu dönemde kıyı dağlarının yüksek kesimleri, alt kesimlere
göre hem daha yoğun sisli hem de yağışlıdır. Yazın oluşan yağışlar, bazen
günlerce sürmekte, Temmuz ve Ağustos ayları yoğun sis ve yağıştan
dolayı bölge halkı tarafından “çürük aylar’ olarak ifade edilmektedir.

3
89
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bölgenin en fazla yağış alan kesimleri 1200 mm’nin üzerinde olmak üzere
Doğu Karadeniz ile Zonguldak çevresinde yoğunlaşan Batı Karadeniz
bölümleridir.
Karadeniz ardına geçildiğinde yağışta önemli ölçüde azalma görülür.
Örneğin Rize civarında 2300 mm’yi aşan yağış, güneyde Pazaryolu-İspir
dolaylarında 300 mm’ye kadar düşer. Çoruh ve Kelkit vadilerinde yazın
doğrudan güneş radyasyonu almasıyla ve bağıl nemin düşük olmasıyla
sıcaklık, dolayısıyla kuraklık artar.

4. TOPRAK
Bölge toprakları, yağışın fazla olmasından dolayı asit reaksiyonludur
ve bitki örtüsünün gür olmasında dolayı da organik madde yönünden
zengindir. Eğimli yamaçlarda gür bitki örtüsü altında sığ da olsa organik
maddece zengin AC horizonlu topraklar görülür. Bazalt ve marnlar
üzerinde killi bünyede, flişler üzerinde kumlu bünyede topraklar
yaygındır. Kaçkar dağlarında ise granitin ayrışmasından kumlu topraklar
hâsıl olmuştur (Foto 15).
Karadeniz ardına geçildiğinde yağışın azalmasına bağlı olarak
kurakçıl orman ve çalıların yaygın olduğu eğimli yamaçlar boyunca
erozyondan dolaya ana materyal yüzeye çıkmıştır. Burada ana materyalin
özelliği yansıtan çok sığ C horizonlu topraklar ve yer yer kayalıklar
görülür (Foto 13-15).

5. BİTKİ ÖRTÜSÜ
Bölge sadece Türkiye’de değil dünya ölçüsünde de tür çeşitliliğinin
fazla olduğu zengin ve gür bir örtüye sahiptir. Kıyı dağlarında 1200 m’ye
kadar kayının başta olduğu, ıhlamur, kestane, kızılağaç (özellikle dere
kenarlarında), dişbudak ve fındıktan oluşan geniş yapraklı ormanlar
yaygındır. 1200-2200 m arasında Doğu Karadeniz’de ladin ve göknar,
Orta ve Batı Karadeniz bölümlerinde göknarların hâkim olduğu iğne
yapraklı ormanlar baskındır. 2200 m’nin üzerinde ise alpin çayırlar yer alır
(Foto 4, 13, 15).

4
90
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Karadeniz ardına doğru geçildiğinde dağların güneye bakan yüksek


yamaçlarında yetişen sarıçamlarda Çoruh vadisinin tabanına doğru
meşelerden kurakçıl çalılara doğru geçilir.

6. ARAZİ KULLANIMI
Karadeniz kıyı dağlarının kuzeye bakan yamaçlarında özellikle Doğu
Karadeniz Bölümünde yaşayan halk geçimini sağlamak amacıyla eğimli
yamaçlar üzerine tarlalar açmış ve meskenlerini de tarlaların kenarına
yapmıştır. Böylece birkaç evden oluşan dağınık bir yerleşme sistemi
ortaya çıkmıştır. Orman için, kenarı ve orman üstündeki alpin çayırlarda
yazın otlatma yapılmakta ve buralarda geçici olan yayla yerleşmeleri
kurulmuştur. Dağınık yerleşme ve geçime dayanan tarım sistemi, ister
istemez doğal bitki örtüsünde de tahribata yol açmıştır. Ancak Karadeniz
bölgesinde iklim koşullarının iyi olması, orman tahribatı, doğal bitki
örtüsünün yayılış alanlarında tür değişimine yol açmıştır. Örneğin kayın
ormanlarının fazla kesildiği dere kenarları kızılağaçlarla, iç kesimler yer
yer ormangülleri ve çayırlarla kaplanmıştır.
Karadeniz Bölgesi’nde sel ve kütle hareketlerinin oluşmasına yol açan
en önemli faktör, çok eğimli sahalara tesis edilen fındık bahçeleri ile
tahribat sonucu ormanların seyrekleşmesi ve eğimli sahalardaki alpin
otlaklarda aşırı hayvan otlatılmasıdır. Çay bahçelerinin kurulduğu
sahalarda ise çay bitkisinin toprak yüzeyini tamamen kaplaması, erozyon
ve yağıştan yüzeysel akıma geçen su miktarını önemli ölçüde
engellemektedir. Bu nedenle çay tarım alanlarının sel ve kütle
hareketlerindeki payı çok düşüktür.
Karadeniz ardına geçildiğinde yerleşmelerin vadi boylarında
yoğunlaştığı, kurakçıl ormanların tahribiyle yamaçların neredeyse
çıplaklaştığı görülür. Buralarda toprakların aşınmasıyla ana materyal
yüzeye çıkmıştır.

5
91
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

II. SEL ve KÜTLE HAREKETLERİNİN OLUŞUMU


Karadeniz kıyı kuşağında sellerin oluşumunda etkili olan faktörler
şöyledir.

1. TOPOGRAFYA
Sel ve kütle hareketlerinde topografyanın eğimi, eğim uzunluğu, bakı
ve akarsu havzasının şekli etkilidir. Bunların sel ve kütle hareketlerindeki
etkileri ana hatlarıyla maddeler halinde şöyledir:
a. Eğim Durumu
Türkiye Eğim haritası incelendiğinde eğimin en fazla olduğu bölgenin
Doğu Karadeniz Bölümü olduğu görülür. Burada sahilden 40 km kuş
uçuşu mesafede yükseklik 0 m’den 3000 m’nin üzerine kadar çıkar. %
40’ın üzerinde olan ortalama eğim, Çoruh ve İkizdere gibi vadi
yamaçlarında % 100’ü aşar. Eğimin bu kadar fazla olması yüzeysel akıma
geçen su miktarının ve hızının artmasına, dolayısıyla selin aşındırma ve
taşıma gücünün aşırı şekilde artmasına yol açar. Bu nedenle Karadeniz
kıyı kuşağında yüzeysel akımdan hâsıl olan suların aşındırma ve taşıma
gücü fazladır. Eğimli sahalarda yüzeysel akıma geçen suların oluşturduğu
yarıntılar, doğal yamaç dengesinin bozulmasına ve yamaç boyunca kütle
halinde kaymalara neden olmaktadır.
Kaçkar dağlarında dik yamaçlı yerlerde donma ve çözülme olaylarına
bağlı olarak ayrışan granitlerden hâsıl olan kumdan blok boyutuna kadar
olan malzeme yamaçlar boyunca akmakta ve yamaç eteklerinde kalın
yamaç depolarının oluşmasını sağlamaktadır (Foto 13-15).
Karadeniz ardında kurakçıl bitki örtüsünün tahribi, toprakların
aşınarak ana materyalin yüzeye çıkmasına yol açmış; burada sağanak
yağışların akabinde oluşan seller, ayrışmış olan ana materyali yatak yükü
olarak taşımaktadır. Bu nedenle dere havzalarındaki ana materyalin
özelliğine göre selin rengi ve taşıdığı malzeme miktarı da farklı olmaktadır
(Foto 9).

6
92
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

b. Drenaj havzasının şekli


Karadeniz kıyı dağlarından doğup Karadeniz’e dökülen küçük akarsu
havzaları boyuna bir uzanış gösterir. Bu nedenle yan kollardan ana kollara
gelen akım, aynı zamana rastlamadığı için sel şeklindeki akımda hızlı bir
yükselme olmamaktadır. Buna karşın elips şeklinde drenaj havzasına sahip
akarsu havzalarında yan kollardan gelen akımın ana kola ulaşması aşağı
yukarı aynı zamanda olduğunda akım hızla yükselmektedir. Karadeniz
Bölgesi’nde böyle bir şekilde akarsu havzasının olmaması, sel akımında
ani yükselmelerin oluşmasına imkân vermemektedir.
1. İklim özellikleri
Karadeniz Bölgesinde sel ve kütle hareketleri üzerinde iklimin etkisi,
doğal dengenin bozulduğu sahalarda ve özellikle günlerce yağışın devam
ettiği dönemlerde görülmektedir. Şöyle ki, bahsedildiği gibi, yağışların
bütün yıla dağılması, su açığının olmadığı gür bir vejetasyon örtüsünün
oluşmasını sağlamıştır. Bu durum yağış sularının bir taraftan bitkilerin
yaprak ve gövdelerinde tutulmasını, kök kanalları boyunca derinlere doğru
sızmasını ve yüzeysel akıma geçen suların frenlenmesinde etkili
olmaktadır. Ancak yağış miktarının interserpsiyon, toprak ve ana
materyalin su tutma kapasitesini aşması, doğal bir süreç olarak suyun
yüzeysel akıma geçmesini sağlamaktadır. Arazi üzerinde yapılan
gözlemlerde yağış miktarının zemin doygunluk noktasını aştığı yerlerde az
bir eğimde de suyun adeta yerden fışkırırcasına çıkarak vadi yamaçları
boyunca yüzeysel akıma geçip sellerin oluşmasını sağladığı görülmüştür
(Foto 7-8) .
Kışın kıyı kesiminin üzerine düşen kar şeklindeki yağışlar, esasen
akarsuların yıl boyunca oldukça düzenli şekilde akmasına, yüzey altı
akımın laminar akım şeklinde devam ederek yer altı sularının
beslenmesine yardımcı olmaktadır.
Orman sınırı üzerinde ilkbahar sonlarına doğru donma-çözülme
olaylarının artması eğimli yamaçlarda fiziki ayrışmayı artırarak taş akması
şeklinde kütle hareketlerini hızlandırmaktadır.

7
93
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. Jeolojik Yapı ve Toprak


Bölgede özellikle kütle hareketlerinde ve sellerin sediment veriminde
jeolojik yapının önemli etkisi vardır. Karadeniz kıyısında Ayancık-
Kurucaşile arasındaki heyelanlar tamamen jeolojik yapı-insanın ortaklaşa
etkisiyle oluşmaktadır. Şöyle ki, kuzeye doğru eğimli olan fliş
tabakalarının üzerinden yol geçirilmesi, yamacın doğal denge açısının
bozulmasına neden olmaktadır. Yağış sularıyla doygun hale flişler
ağırlaşmakta ve killi-marnlı tabakalarda sürtünme azalmaktadır. Bunun
sonucu olarak flişlerdeki killi tabaka üzerinden kütle halinde kaymalar
oluşmaktadır. Bu heyelanlar sonucu zaman zaman yukarıda bahsedilen
kıyı şeridindeki yol trafiğe kapanmaktadır ve bazı yerleşim
merkezlerindeki binalar tahrip olmaktadır (Foto 12).
Samsun’un doğusundan itibaren Gürcistan sınırına kadar uzanan
alanda ayrışan bazalt ve gabrolar killi bünyede toprakların oluşmasını
sağlamakta ve buradaki fliş denilen tortulların killi-marnlı tabakalarında
da killi bünyede toprakların oluşmasına imkân vermektedir. Volkanik
kum, tüf ile flişlerin kumlu tabakaları üzerinde kumlu toprak yer
almaktadır. Uzun süren yağışlar sonucu suyla doygun hale gelen killi
bünyedeki tabakalar ve toprakların hem geçirgenliği düşmekte hem de
kayma olayını kolaylaştırmaktadır. Özellikle yol şevleri ve yarıntılarla
doğal yamaç dengesinin bozulduğu yerlerde killi toprak ve malzemeler
kütle halinde adeta çamur gibi akmakta ve böyle yerlerin üzerinde bulunan
yol ve binalar da tahrip olmaktadır (Foto 6).
Öte yandan flişlerden ve volkanik kumlardan hâsıl olan bol miktarda
malzeme selin yükünün artırmakta, bu yük artışı selin aşındırma
dolayısıyla tahribat gücünü artırmaktadır.
3. İnsan Etkisi
İnsanın bölgedeki sel ve kütle hareketleri üzerinde iki yoldan etkisi
görülmektedir. Bunlardan biri küçük dere yatakları içerisine ve büyük
vadilerin kenarlarına bina yapımı, dik yamaçların eteğinden yol
geçirilmesidir. Diğeri ise toprağı çıplak bırakan ve interserpsiyon
kapasitesi düşük olan mısır gibi tarım ürünleri yetiştirilmesi ve eğimli

8
94
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yerlere fındık bahçesi tesis edilmesi, ormanların tahribat sonucu


yoğunluğunun düşürülmesidir.
Küçük vadiler içerisine samanlıktan meskene varınca kadar çeşitli
boyuttaki yapılar, uzun yıllar boyunca oluşan sellerin akımını engelleyerek
adeta mini barajlar oluşturmakta ve bilahare bunların patlamasından hâsıl
olan sular dere içlerini oyarak büyük tahribat yapmakta ve ana yatağa
kavuşmasıyla da selin şiddetini artırmaktadır. 24 Ağustos 2015 günü Hopa
çevresinde oluşan sel felaketinin şiddetlenmesinde yol platformunda
yapılaşma, menfezlerin yetersiz oluşundan dolayı deşarjın yeteri kadar
olmaması, hatta tıkanması önemli etki yapmıştır (Turoğlu ve diğ., 2015)
Tarım arazileri ve fındık bahçelerinde interserpsiyonun düşmesi de
selin debisinin artmasına yol açmaktadır.

SONUÇ ve ÖNERİLER
Sonuç olarak bölgede sel ve kütle hareketlerini en az düşürmenin
yolu;
1. Eğimli yamaçların eteklerinde yol geçirilmemesi, geçirilen yerlerde
sağlam istinat duvarlarının yapılması,
2. Eğimli yamaçlarda toprağı açık bırakan ve interserpsiyonu düşüren
tarım alanları ve fındık bahçelerinin terk edilmesi, otlaklarda aşırı hayvan
otlatılmasının önlenmesi ile mümkündür.

9
95
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

YARALANILAN KAYNAKLAR
ATALAY, İ., Tetik, M., Yılmaz, Ö., 1985. Kuzeydoğu Anadolu’nun
ekosistemleri. Ormancılık Araştırma Enst. Yay. 147.
ATALAY, İ.,1987, Türkiye Jeomorfolojisine Giriş (2. baskı). E.Ü.
Edebiyat Fak. Yay. No.9, İzmir.
ATALAY, İ., 1978, Türkiye'nin morfolojik ve jeolojik özelliklerinin aşınma
ve Birikme olaylarına etkileri. 1. Ulusal Erozyon ve Sedimantasyon
Sempozyumu, DSİ Yay. no. 982.
ATALAY, İ., 1979, Oltu Çayı Havzasında beşerî, morfolojik ve jeolojik
faktörlerin doğal dengenin bozulmasına etkileri. TÜBİTAK Çevre Sorunları-
Vejetasyon İlişkileri Semp. TOAG Ser. No 89: 99-110.
ATALAY, İ., 1980b, Oltu Çayı havzasında Erozyon olayları ve Erozyonu
kontrol önlemleri. TÜBİTAK VII. Bilim Kong. Tebliğler, Adana, 261-277.
ATALAY, İ., KARAKAPLAN, S. ve KOÇMAN, A., 1980, Oltu Çayı
havzasında Havza Amenajmanı yönünden araştırmalar. Doğa Bilim Derg., Cilt
5: 197-206.
ATALAY, İ., 1980, Türkiye ve Dünyanın ana akarsularına taşınan yüzer
haldeki sediment miktarları. Ormancılık Araştırma Enst. Derg. 52: 5-34.
ATALAY, İ., 2012, Land Degradation and Its Impact on the Natural
Potential of Turkey. Potentials and Problems of Natural Environment in
Turkey and Romania. Proceedings the 7th Turkey-Romanian Geographical
Academic Seminar. Eds. Atalay, Ielenicz, Balteanu and Efe. 41-66. Inkilap Pub.
İstanbul.
ATALAY, İ., 2014, Türkiye’nin Ekolojik Bölgeleri-Ecoregions of
Turkey. Meta Basım, İzmir.
ATALAY, İ., 2015, Land degradation-Desertification Procees in Turkey: A
case Study from Coruh Basin, NE of Turkey). UN 2nd International
Desertification Symposium, March 2015. Cancun, Mexico
GÖRÜM , T., CİHANGİR, M. E., 2015, Kelkit Çayı vadisinde heyelanların
Jeomorfolojik karakteristikleri ve oluşumu üzerine etkili olan faktörler. 3. Ulusal
Jeomorfoloji Sempozyumu Samsun, s. 343.
TUROĞLU, H., ERGİNAL, A. E., CÜREBAL, İ., DÖKER, M. F., 2015,
Hopa’da yağışın tetiklediği sel, taşkın ve heyelan afetleri. 3. Ulusal Jeomorfoloji
Sempozyumu, Samsun, s.553-557.

10
96
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

FOTOGRAFLAR

Foto 1. Sığ denizel ortamda çökelen kumtaşı, miltaşı, killi kireçtaşı,


marn tabakalarının ardalanmasından oluşan fliş arazisi Samsun-Bartın
arasındaki Karadeniz kıyı kuşağında yaygındır.

Foto 2. Karadeniz kıyısında Çatalzeytin’in doğusunda kuzeye doğru


eğimli fliş arazisi

11
97
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 3. Doğu Karadeniz bölümünde Camili yakınında altta gabro,


üstte kum ve çakıl tabakalarından oluşmuş volkanik-tortul arazi. Böyle
arazilerden sellere bol miktarda kum boyutunda malzeme karışır.

Foto 4. Karadeniz Bölgesi’nin eğimli yamaçlarındaki fliş üzerinde


oluşmuş su depolama kapasitesi düşük olan sığ toprak katı. İntrazonal ya
da İnceptisol ordosundaki böyle AC horizonlu toprdaklar orman örtüsü
altındaki eğimli yamaçlarda yaygındır.

12

98
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 5. Ardanuç dolayında eğimli yamaçta doğal bitki örtüsünün tahribi


sonucu flişler üzerinde oluşan oyuntular, buralardan aşınan kum
boyutundaki malzemeler sellerin yatak yükünü artırmaktadır.

Foto 6. 2002 yılında Rize-Gündoğdu dolaylarında aşırı yağış sonucu


suyla doygun hale gelen ayrışmış flişlerin kaymasıyla oluşan, can ve mal
kaybına yol açmış olan heyelan.

13
99
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 7. İkizdere havzasının üst kesiminde aşırı yağışların yol açtığı


sel, yamaç deposundaki malzemeleri taşıyarak karayolunun çakıl-kumla
kaplanmasına ve tahribine sebep olmuştur.

Doğu 8. Karadeniz Bölgesinde selin oluşturduğu yol tahribinden bir


görünüm.

14
100
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 9. 2012 Haziran ayında kısa süreli sağanak yağış sonucu


Yusufeli yakınında iki ayrı dereden gelen selin renginin farklı olması,
buradan taşınan ana materyalin farklı olması ile ilgilidir.

Foto 10. Selin akabinde Tortum Çayı vadisinin kum ve çakıllarla


kaplanması. Buradan taşınan malzemeler Tortum gölünde birikmenin
artmasına neden olmaktadır.

15
101
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 11. Çatalzeytin doğusunda flişlerin tabaka yüzeyleri boyunca


oluşan heyelandan bir görünüm.

Foto 12. İnebolu batısında killi bir zemin üzerinde oluşan yavaş bir
heyelanla cami ve çevresindeki binalar eğilerek kullanılmaz hale gelmiştir.

16
102
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 13. Zaman zaman bol miktarda yatak yükü taşıyan şiddetli
sellerin geldiği Çoruh vadisi. Buralarda flişlerden oluşan ana materyalin
aşınması sellerin kum ve mil boyutundaki yatak yükünü artırır.

Foto 14. Çoruh havzasının çok fazla eğimli olması, kurakçıl ve seyrek
olan doğal bitki örtüsünün tahribi, fliş ve fotonun arka planında bulunan
volkanik kum gibi kolay aşınan ana materyalin olması, erozyonun
şiddetlenmesine ve aşırı malzeme taşıyan sellerin oluşumunu yol
açmaktadır.

17
103
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 15. Yusufeli Barhal Çayı havzasının yukarı kesiminde eğimli


yamaç boyunca granitlerin donma-çözülmeyle parçalanması, yamaç
boyunca taş çığlarının oluşumuna yol açmaktadır.

18
104
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HEYELANLARIN YERSEL LAZER TARAYICI


İLE TAKİBİ: ÖRNEK UYGULAMALAR

M.V. Özdoğan, A.H. Deliormanl


Dokuz Eylül Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, İzmir
ahmet.deliormanli@deu.edu.tr

ÖZET
Heyelan doğal veya oluşturulmuş bir şevin başta yerçekimi olmak
üzere belirli kuvvetler etkisi ile denge durumundan kurtulup durayllğn
kaybetmesi ile oluşan yüzey hareketleridir. Her yl heyelanlar yüzünden çok
sayda can kayb ve ekonomik kayp meydana gelmektedir. Günümüzde
heyelan izlemeye yönelik olarak yaplan çalşmalarn büyük bir ksm
heyelanl bölge üzerinde yaplan ölçümlere dayanmaktadr. Bu ölçümler
çoğunlukla yoğun iş organizasyonu gerektiren ve kaza riski içeren ölçümler
olmaktadr. Teknolojik gelişmelere bağl olarak son yllarda heyelanlarn
takibinde uzaktan alglama yöntemleri de verimli bir şekilde kullanlmaya
başlamştr. Uzaktan alglama ile şev takibine yönelik olarak kullanlan iki
enstrüman vardr bunlardan biri uydu görüntüleri diğeri ise elektromanyetik
şma kullanan ölçüm cihazlardr. Yaplan bu çalşma da heyelanlarn
yersel lazer tarayc sistemler (LiDAR) ile takip edilmesine yönelik yaplan
çalşmalar sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Heyelan takibi, Yersel lazer(LiDAR), Uzaktan
alglama

1
105
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1. GİRİŞ
Heyelanlarn izlenmesi ve gözetilmesi heyelann sebep olacağ ykc
ve bozucu etkilerin en aza indirilmesi açsndan önemli bir konudur.
Heyelanlarn izlenmesi konusunda en etkili yöntem ölçme ve erken uyar
sistemlerinin kullanlmasdr. Uygun bir izleme sisteminin seçilmesinde en
önemli hususlar heyelann türü ve boyutlar, gözlemlenen hz, periyot
aralklar, beklenilen doğruluk ve maddi kaynaklara bağl olarak değişiklik
gösterebilmektedir. Oluşan hareketlerinin takibi günümüze kadar klasik
yöntemlerden olan kazklarn ölçümü ve inklometre ölçümleri gibi
yöntemlerle yaplmaktadr. Son yllardaki teknolojik gelişmeler bağl olarak
bu klasik yöntemlerin yerini jeodezik ve uzaktan alglama teknikleri almaya
başlamştr. Jeodezik ölçme yöntemleri: aç, mesafe ve yükseklik farklar
gibi heyelanlarn topoğrafyasndaki geometrik değişimlerin belirlenmesini
içermektedir. Bu teknikler heyelann dşnda ve içindeki noktalara farkl
zamanlarda yaplacak ölçmeleri gerektirmektedir. Yaplan bu ölçmeler
oldukça yüksek doğruluğa (0.2 ile 2.0 cm ) sahiptir (Malet, Maquaire ve
Calais 2002). Heyelanlarn farkl bölgelerde farkl oranda ve derecede
ortaya çkmas jeodezik tekniklerin uygulanmasnda eksiklik oluşturmuştur.
Bu eksikliklerin dezavantajlarn azaltlmas için heyelan haraektlerinin
izlenmesinde uzaktan alglama teknikleri alternatif bir yöntem olarak
uygulamaya başlanmştr.
Heyelan harektlerinin izlenmesinde kullanlan uzaktan alglama
teknikleri uydu temelli, havadan veya yerdeki istasyonlardan konumsal
veriyi toplamas mantğna dayanmaktadr. Bu tekniklerin kullanlmas,
izlenmesi planlanan heyelan alanlarnn bölgesel ölçümlenmesi ve farkl
zamanlarda bu ölçümlerin karşlaştrlmas ile hareket ve deformasyona
uğrayan alanlarn belirlenmesi mümkün klmştr. (Casson, Delacourt ve
Allemand 2005; Teza, et al. 2008; Oppikofer, Jaboyedoff ve Kreusen 2008).
Son on yllk sürede heyelanlarn lokal ölçekli alanlarda yer-temelli
platformlarla izlenmesi, küçük örtülü bölgelerde çalşlmasna rağmen
uydu-temelli ve hava-temelli platformlara göre pek çok avantajlar
sağlamştr(Zeybek M, Şanloğlu İ., 2013). Özellikle teknolojik gelişmeler
doğrultusunda mühendislik uygulamalarna yeni bir boyut kazandran lazer
tarayclar, yer bilimleri araştrmalarnda da yeni bir vizyon kazanmaktadr.

2
106
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şev kaymalarnn ve heyelanlarn karmaşk veya ölçülmesi zor bölgelerde


oluştuğu durumlarda bu teknolojiden etkin bir şekilde faydalanlmas,
araştrmalarda büyük kolaylklar sağlayabilmektedir.
Bu çalşmada heyelanlarn yersel lazer tarayc sistemler (LiDAR) ile
takip edilmesine yönelik yaplan çalşmalar sunulmuştur. Heyelanlarn
izlenmesine yönelik yaplan ilk çalşmada ETİ Maden İşletmleri Bigadiç
Simav ocağnda Güney ve Küçüktepe heyelanlar olarak adlandrlan yüzey
hareketleri yersel lazer tarayc sistem ile izlenmiş ve alnan ölçümler
vastasyla hareketin yönü belirlenmeye çalşlmştr. İkinci çalşmada ise
Ege Linyitleri İşletmeleri Soma Açk Ocağ Ksrakdere bölgesinde yeralt
üretimi nedeniyle açk ocak şevlerinde meydana gelen deformasyonlar yine
yersel lazer tarayc sistem ile belirlenmeye çalşlmştr.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1 Lazer Tarama Sistemleri
Lazer tarama cihaz yüksek seviyede ayarlanmş doğrusal, uyumlu ve
faz elektromanyetik radyasyon üreten ve geri alan bir cihazdr. Genel
tanmlamas LiDAR (Light Detection and Ranging-Işk Alglama ve
Mesafe Ölçer) olan bu sistemler iki farkl türde geliştirilmiştir. Bu iki farkl
snflandrma, cihazn konumu baz alnarak yaplmştr. Bunlar ALS
(airborne-based hava platform temelli) ve TLS (groundbased, yer temelli
Lazer tarayc) olarak adlandrlmaktadr(Zeybek ve Şanloğlu, 2013).
Lazer tarayclardaki çözünürlük kavram, taramas yaplacak olan bölgeye
ait nokta bulutlar verisinin nokta aralğ ve istenilen detay derecesine bağl
olarak değişen bir parametre olarak tanmlanabilir. Açsal çözünürlük ve
obje ile tarayc arasndaki mesafe, isteğe bağl olarak değiştirilebilir. Bu
parametreler, genellikle nokta aralğ ve şk hüzmesinin genişliği (tarayc
ve obje arasndaki mesafe) olarak adlandrlabilir. ALS sistemleri için
tarama yoğunluklar genellikle 0,5 ile 100 nokta/m2 olurken; TLS
sistemlerinde ise genellikle 50 ile 10000 nokta/m2’dir. Bunlara ek olarak,
tarama yoğunluğu, konuma bağl olarak yansyan sinyalin elde edilmesine
bağldr. Parametreler esasen şğn dalga boyu, objenin türü (yansyan
yüzeyin rengi ve pürüzlülüğü), toprağn nem derecesi ve görüş açs ile
doğrudan ilgilidir(Zeybek ve Şanloğlu, 2013).

3
107
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. BULGULAR
3.1 Simav Ocağ Şev Hareketlerinin Belirlenmesinde Yersel
Lazer Uygulamas
Bu çalşmada da ETİ Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait
Balkesir Simav ocağn şevlerinde meydana gelen deformasyon
hareketlerinin izlenmesinde TLS (LiDAR) sisteminin kullanlabilirliği
araştrlmştr. Şev taramas çalşmas yaplmadan önce deformasyon
ölçümü yaplacak olan şevlerin görülebileceği uygun yerin seçilmesi ve
TLS cihaznn bu alana kurulmas gerekmektedir. Gerekli hallerde ayn
şevler farkl açlarda birden fazla defa taranarak ölçüm hassasiyeti
arttrlmaldr. Heyelan izleme çalşmalarnda TLS ölçümleri ile
deformasyon analizi yaplacak alandan farkl tarihlerde en az iki ölçüm
alnmaldr. Ayrca, TLS ölçümlerini birleştirmek için kullanlan yer kontrol
noktalarnn koordinatlar, GNSS veya total station gibi sistemler
kullanarak alnmas gerekmektedir. Eti Maden Simav ocağ doğu ksmnn
TLS ile izlenmesine yönelik ilk ölçüm 23 Mart 2014 tarihinde, ikinci ölçüm
22 Nisan 2014’de yaplmştr. Tarama, doğu şevleri üzerinde 33m kotunda
bir istasyon ve 102m kotunda basamak yüzeyinde iki istasyon olmak üzere
toplam üç istasyon noktasnda gerçekleştirilmiştir. Ölçümlerde Leica
Scanstation 2 modeli yersel lazer tarayc kullanlmştr. Tarama her iki
ölçümdeki istasyon noktalarndan 300m mesafede 5 cm duyarllkla
gerçekleştirilmiştir. Tarama sonucu 3 istasyondan elde edilen nokta
bulutlar 3 er adet yer kontrol noktas (hedef) kullanlarak birleştirilmiştir.
Daha sonra hedeflerin merkezinden GNSS ile elde edilen jeodezik
koordinat değerleri kullanlarak birleştirilmiş olan nokta bulut değerleri
jeodezik koordinatlara dönüştürülmüştür. Simav ocağ doğu şevleri
deformasyonlarnn izlemesinde kullanlan TLS sistemi ile 2 farkl tarih
aralğnda elde edilen nokta bulutu verileri, Cyclone 8.1 yazlm ile
birleştirilmiş ve değerlendirilmiştir (Şekil 1). Ölçüm değerlendirmesinde ilk
taramalara ait nokta bulutlar yeşil renkli, ikinci taramalara ait nokta
bulutlar ise mavi renkte belirtilmiştir(Şekil 2).

4
108
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Simav Ocağ doğu ksmnda deformasyon ölçümü amacyla yaplan TLS ölçümü
sonucu oluşturulan görüntü

Şekil 2. (SOL) 33 m kotundan alnan 1 ve 2. Ölçüme ait TLS ölçümleri sonucu


oluşturulan nokta bulutu görüntüsü (yeşil renkli görüntü 1. tarama mavi renkli görüntü ise
2. Taramaya aittir)-(SAĞ) 33m (1.istasyon) kotundan alnan TLS ölçümleri üzerinden
alnan kesitler ve kesitler üzerinden ölçülen deformasyon miktarlar

5
109
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan bölgelerindeki hareket miktarlar ve yönlerini belirlemek için


birleştirilmiş nokta bulutu verileri üzerinde kesitler alnmştr. Kesitler,
sistematik olarak 50 m aralkta ve 10 cm kesit yüzeyi olarak alnmş, hareket
görülen kesit yüzeyleri hareket yönünü belirlemek için 15 m kesit alanna
genişletilmiştir. Alnan kesitler ve kesitler üzerinde ölçülen
deformasyonlara ait bir örnek şekil 2’de gösterilmiştir. Genişletilen ilk ve
ikinci taramalara ait yüzeylerdeki nokta bulutlarndan yüzeylerin eğim
yönleri ve eğimlerini belirlemek için üç nokta (doğrusal olmayan ve X,Y,Z
koordinat değerlerine sahip) alnmştr. Bu noktalar kullanlarak üç nokta
ile yüzey oluşturma metodu ile yüzeylerin birim dik vektörlerinin eğim açs
ve eğim yönleri ile birim dik vektörlerin koordinatlar belirlenmiştir. Elde
edilen veriler stereonet üzerinde tanmlanmş ve yüzeylerin hareket yönleri
belirlenmiştir (Deliormanl vd., 2014). Yaplan ölçümler baznda hareket
yönlerine ait değerlere bağl olarak hareket yönlerini gösteren stereonetler
şekil 3-5’de verilmiştir (Özdoğan ve Deliormanl, 2015).

Şekil 3. 33m (1.istasyon)’den ölçülen şevlere ait yüzeylerin kontur diyagram.


(Yeşil: 1. ölçüm, Mavi: 2. ölçüm, Krmz renk: heyelan hareket yönü).

6
110
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. 102m (2.istasyon)’den ölçülen şevlere ait yüzeylerin kontur diyagram.


(Yeşil: 1. ölçüm, Mavi: 2. ölçüm, Krmz renk: heyelan hareket yönü)

Şekil 5. 102m (3.istasyon)’den ölçülen şevlere ait yüzeylerin kontur diyagram.


(Yeşil: 1. ölçüm, Mavi: 2. ölçüm, Krmz renk: heyelan hareket yönü)

7
111
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3.2 ELİ Ksrakdere Bölgesinde Bulunan Açk Ocak Şevlerindeki


Deformasyonlarn Belirlenmesinde Yersel Lazer Uygulamas
Bu çalşmada Ege Linyitleri İşletmeleri Soma Açk Ocağ Ksrakdere
bölgesinde yeralt üretimi nedeniyle açk ocak şevlerinde meydana gelen
deformasyonlar yine yersel lazer tarayc sistem ile belirlenmeye
çalşlmştr.
Linyit üretiminin yapldğ Soma Açk Ocağ Ksrakdere bölgesi G-
panosunda 25-30° eğimli yataklanan linyit damarnn üretim kazs
ekskavatör + kamyon yöntemiyle yaplmaktadr. G-panosunda açk kömür
aynas 280-285 m kotlarnda, kömürün altnda bulunan taban kilinin şev
üstü kotu ise 630-635 m kotlarndadr. Bu durumda yaklaşk 350-355 m
yüksekliğinde ve ortalama 30° eğimli bir şev yaps bulunmaktadr. Bu
şevin normal şartlarda basamakl bir yapda olmas gerekirken taban kilinin
özellikle su ile birlikte davranş şev üzerinde basamak oluşturmaya imkan
vermemektedir. Oluşturulan şevler su ile buluştuğunda bozulmakta ve eski
haline dönmektedir.
Ocak 2014 tarihi itibar ile G panosundan +280 kotundan üretilen
kömürün, +200 kotuna kadar TKİ ELİ tarafndan açk işletme yöntemiyle
üretilmesi, +180 kotunun altnda kalan ve G panosunun güneyinde
oluşturulan şevlerin altna yaklaşk 25-30° eğimli dalan kömür damarnn
ise müteahhit marifeti ile göçertmeli uzunayak yöntemiyle yeraltndan
üretilmesi planlanmştr.
Kasm 2013 tarihinde hazrlk işlemleri tamamlanarak üretime
başlayan yeralt üretimi sonrasnda G Panosu güneyinde bulunan şevlerin
üzerindeki yolda çatlaklar görülmüş ve bunun üzerine yaplan incelemede
şevde deformasyonlar gözlenmiştir.
İşletme tarafndan yaplan inceleme sonucu G panosunun güneyinde
yer alan şevde oluşan deformasyonlarn göçertmeli çalşan yeralt ocağnn
yarattğ subsidans hareketinden kaynaklandğ belirlenmiştir. Bu hareket
sonras açk ocak üretim snr +240 m kotuna çekilmiş ve deformasyona
uğrayan şevlerin takip edilmesine karar verilmiştir (Şekil 6). Bu amaçla G
panosunun güneyinde bulunan şevler yersel lazer tarayc sistem ile 4 farkl

8
112
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tarihte taranarak şevlerde oluşan deformasyon miktar belirlenmeye


çalşlmştr (Şekil 7).

Şekil 6. Deformasyon ölçümlerinin yapldğ alan

Şekil 7. Deformasyon ölçümlerinin yapldğ şevin fotoğraf

9
113
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

TKİ E.L.İ Soma Açk Ocağ Ksrakdere Bölgesi G panosu güney şevlerinde
meydana gelen deformasyonlar belirlemek amacyla yaplan yersel lazer
tarama ve veri işleme işlemleri sonrasnda 4 farkl tarihte alnan nokta
bulutu verileri üst üste bindirmeli olarak oluşturulmuştur (Şekil 8).

Şekil 8 G Panosu güney şevlerine ait nokta bulutu görüntüsü (Yeşil 1.ölçüm, mavi
2.ölçüm, krmz 3. ölçüm, açk kahverengi 4. ölçüm)

Nokta bulutular oluşturulduktan sonra, her nokta bulutundan üçgenleme


metodu ile yüzeyler oluşturulmuş (Şekil 9) ve bu yüzeyler üzerinden
kesitler alnarak deformasyon hareketleri değerlendirilmiştir. Üçgenleme
işlemi yaplmadan önce nokta bulutu verilerinde noktalarn yoğunluklarnn
az olduğu ksmlar temizlenmiştir. Bundaki amaç az nokta ile oluşturulan
yüzey oluşturma işlemlerinde hata orannn artmasdr.

Şekil 9 Nokta bulutlarndan üçgenleme yoluyla oluşturulan yüzeyler

10

114
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Oluşturulan yüzeyler üzerinden alnan kesitlere ait örnek bir deformasyon


analizi Şekil 10’de verilmiştir.

(a)

(b)
Şekil 10 Yüzeylerden alnan 4-4’ kesiti ( a – kesitin alndğ yer, b- kesit görüntüsü)

11
115
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Çalşma sahalarnn ilki olan Simav açk ocağnda TLS sistemleri ile
heyelan takibine yönelik iki farkl tarihe ait oluşturulan nokta bulutu
verilerinin değerlendirilmesi sonucunda;
 Simav ocağ doğu şevleri TLS ölçümleri sonucunda doğu şevlerinde
bir hareket gözlemlenmiştir.
 Oluşan hareketin küçük çapl bir şev hareketi değil büyük çapl bir
heyelan hareketinin öteleme ve akma şeklinde meydana geldiği ve açk ocak
için tehlike arz ettiği belirlenmiştir. Nokta bulutlarndan alnan kesitlerden
yaplan analizlerde yüzeylerin 0,15m ile 1,6m arasnda yerdeğiştirdiği
ortaya konmuştur. Kesitlerdeki yüzey ölçümlerine bağl olarak şevlerin
hareket yönünün GB (202-215) şeklinde geliştiği belirlenmiştir.
İkinci çalşma olan Soma Açk Ocağ Ksrakdere Bölgesi G panosu
güney şevlerinde 4 ayr tarihte yaplan çalşma sonucunda;
 Ksrakdere bölgesi G panosu güney şevlerinde 4 farkl tarihte
yaplan yaplan yersel lazer tarayc ölçümlerinden üretilen nokta bulutu
verileri ve nokta bulutlarndan oluşturulan yüzeyler ve kesitler
değerlendirildiğinde 06.02.2014 tarihinde alnan ilk ölçümden sonra G
panosu güney şevinde öne doğru bir hareket olduğu görülmüştür. Ancak
şevi oluşturan kireçtaş katmanlarnn şev doğrultusuna dik olmasndan
dolay mevcut durumda hareketin büyük bir hareket yerine bölgesel olarak
ancak çok ciddi miktarda şevde akmalar ve oturmalar şeklinde olduğu
belirlenmiştir.
Sonuç olarak lazer tarayc sistemler ile yaplan iki çalşmada heyelan
hareketlerinin oldukça hassas bir şekilde izlenebildiği ve alnan ölçüm
sonuçlar üzerinde mühendislik çalşmalarnn yaplabildiği ortaya
konmuştur. Lazer tarayc sistemler ile heyelanlarn izlenmesi ve oluşan
hareketlerin bu sistemler yardmyla değerlendirilmesi hem iş kolaylğ
açsndan hem de iş güvenliği açsndan oldukça önemlidir.

12
116
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR
Deliormanl A.H., Maerz N.H., Otoo J., 2014. Using terrestrial 3D laser scanning
and optical methods to determine orientations of discontinuities at a granite quarry.
International Journal of Rock Mechanics and Mining Sciences v66 pp. 41-48,
Inada R., Takag M.,2010 “Method Of Landslde Measurement By Ground Based
LiDAR” International Archives of the Photogrammetry, Remote Sensing and
Spatial Information Science, Volume XXXVIII, Part 8, Kyoto Japan
Özdoğan, M.V., Deliormanl A.H., 2015. Açk Maden Ocaklarnda Oluşan Şev
Durayszlklarnn İzlenmesinde Yersel Lazer Tarama Tekniklerinin (TLS-
LiDAR) Kullanm. Türkiye 24. Uluslararas Madencilik Kongresi ve Sergisi,
Antalya.
Zeybek M., Şanloğlu İ., 2013, “Heyelanlarn İzlenmesinde Yersel Lazer Tarama
Tekniklerinin Kullanlmas Üzerine Araştrmalar” Türkiye Ulusal Fotogrametri ve
Uzaktan Alglama Birliği VII. Teknik Sempozyumu, KTÜ, Trabzon.

13
117
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

118
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Doğu Karadeniz Taşknlarnda Heyelanlarn Etkisi


ve
Taşkn Sebepleri

Prof. Dr. Ömer Yüksek1, Yrd. Doç. Dr. Tuğçe Anlan2


KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dal, Trabzon

ÖZET
Doğu Karadeniz Havzas’nn iklimsel özellikleri ve her bir vadideki
akarsularn akş koşullarnn farkllğ ve vadilerdeki arazi kullanm
koşullar sorunlarn ortaya çkş biçimlerinde önemli farkllklara sebep
olmaktadr. Bu koşullarn yan sra, bölgenin Karadeniz sahil şeridi boyunca
uzanan kesimleri, ülkemiz metre kareye düşen yağş ortalamalarnn çok
üzerinde yağş almaktadr. Doğu Karadeniz sahili boyunca 17 büyük ve
yüzlerce küçük havza alanl vadi bulunmaktadr. Bu vadilerin ortak
özelliklerinden biri ve en önemlisi yüksek mecra eğimine sahip olmalar ve
akş rejimlerinin düzensizliğidir. Dik ve derin vadiler boyunca ilerleyen ve
akş rejimi düzensiz olan bu akarsular, vadi tabanlarndaki snrl düzlük
sahalardaki yerleşim alanlarna ve tarm alanlarna zaman zaman önemli
zararlar vermektedir. Aşr yağş alan bölgemiz, vadiler boyunca zayf bitki
örtüsünden ve mevcut jeolojik şartlar nedeniyle skça heyelanlar da
yaşamaktadr.
Bu çalşmada, Doğu Karadeniz'de son yllarda meydana gelen taşknlar
hakknda genel bir değerlendirme yaplmş, taşknlarn sebepleri irdelenmiş
ve heyelanlarn taşknlar üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Bu kapsamda,
bölgenin taşkn ve heyelan riski değerlendirilerek, özellikle önemli can ve
mal kaybna yol açan büyük taşknlarn oluşumunda ve taşkn zararlarnn
büyüklüğünde, taşkn esnasnda oluşan heyelanlarn etkileri
değerlendirilmiştir. Bildirinin daha sonraki bölümünde Artvin İli Arhavi ve
Hopa İlçelerinde 24 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen taşkn
irdelenerek taşkn zararlarnn sebepleri ve bu kapsamda heyelanlarn
1
119
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

taşknlar üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Bildirinin sonunda, taşkn ve


heyelan afetlerine karş yaplmas gerekenlerle ilgili sonuç ve öneriler
sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Doğu Karadeniz Havzas, taşkn, heyelan

1. GİRİŞ
Doğal olaylar, jeomorfolojik durumlar ve insanlarn uyguladğ
politikalarn aralarnda karşk bir kesişim içerdiği taşkn felaketleri,
özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki düşük gelirli insanlarn hayatlarndaki
zorluklara büyük bir yük eklemektedir. Taşknlar doğal afetler olsa da;
oluşmuş olduklar havza alanlar, insanlarn yaşadğ sosyal, ekonomik ve
politik çevre tarafndan etkilenmektedir. Taşkn tehlikesine maruz
arazilerde yaşamaya meyilli olmalar ve ayrca taşkn koruma önlemleri
konusunda yeterli bilgiye ve parasal güce sahip olmamalar sebebiyle, az
gelirli insanlar taşkn felaketinden daha fazla etkilenmektedir.
Çevresel bozulma, sosyal eşitsizlik gibi diğer sosyal problemlerin
yannda; taşknlar, gelişmekte olan ülkelerin yoğun nüfusa sahip alanlarnda
karşlaşlan en önemli problemlerden biridir. Tehlike, kurumsal kapasitenin
baş edebileceği boyutu aşarak hükümetlerin çözemeyeceği bir hal alabilir.
Kurumsal paylaşm adaletsizliği ile birleştiğinde küresel çevre değişimleri
ve sosyo-ekonomik değişimlerin etkileri, çok daha fazla sayda insan için
artan bir tehlike ve büyüyen bir risk halini almaktadr.
Taşkn afetinin etkileri, yerleşim alanlarndaki teknik ve ekonomik
gelişmişliğe, toprağa yaplan basnca ve nüfus yoğunluğuna bağl olarak
değişmektedir. Kentleşme, bölgenin hidrolojik karakteristiklerini
değiştirdiği için taşknn büyüklüğünü ve sklğn arttrmaktadr. Bu
sebeple, özellikle taşkn olmas muhtemel sahalardaki taşkn riskini
azaltmak için, etkin taşkn planlama ve yönetim stratejisine ihtiyaç
duyulmaktadr.
Doğu Karadeniz havzasnn iklimsel özellikleri ve her bir vadideki
akarsularn akş koşullarnn farkllğ ve vadilerdeki arazi kullanm
koşullar sorunlarn ortaya çkş biçimlerinde önemli farkllklar

2
120
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yaratmaktadr. Bu koşullarn yan sra, bölgemizin Karadeniz sahil şeridi


boyunca uzanan kesimleri,ülkemiz metre kareye düşen yağş
ortalamalarnn çok üzerinde yağş almaktadr.
Doğu Karadeniz sahili boyunca 17 büyük ve yüzlerce küçük havza
alanl vadi bulunmaktadr. Bu vadilerin ortak özelliklerinden biri ve en
önemlisi yüksek mecra eğimine sahip olmalar ve akş rejimlerinin
düzensizliğidir. Dik ve derin vadiler boyunca ilerleyen ve akş rejimi
düzensiz olan bu akarsular, vadi tabanlarndaki snrl düzlük sahalardaki
yerleşim alanlarna ve tarm alanlarna zaman zaman önemli zararlar
vermektedir. Aşr yağş alan bölgemiz, vadiler boyunca zayf bitki
örtüsünden ve mevcut jeolojik şartlar nedeniyle skça heyelanlar da
yaşamaktadr.
Bölgede, mevcut arazilerin kullanm şeklinin de yaşanan sorunlarn
ortaya çkmasnda etkili olmaktadr. Toplam alann, %41’i orman ve
fundalkla kapl sahalardr. Bölge havzalarnn engebeli ve yüksek eğimli
olmas, arazinin önemli bir ksmnn teknik gereklilik dşnda tarm alan
olarak kullanlmas, vadilerdeki yüzey erozyonunu hzlandrmaktadr.
Bu çalşmada, Doğu Karadeniz'de son yllarda meydana gelen taşknlar
hakknda genel bir değerlendirme yaplmş, taşknlarn sebepleri irdelenmiş
ve heyelanlarn taşknlar üzerindeki etkileri irdelenmiştir. Bu kapsamda,
bölgenin taşkn ve heyelan riski değerlendirilerek, özellikle önemli can ve
mal kaybna yol açan büyük taşknlarn oluşumunda ve taşkn zararlarnn
büyüklüğünde, taşkn esnasnda oluşan heyelanlarn etkileri
değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, bölgede meydana gelen taşknlarn
sebepleri, etki alanlar ve zararlar incelenmiştir. Taşknlarn sebepleri doğal
sebepler ve insan kökenli sebepler olarak iki ayr başlkta irdelenmiş, bu
kapsamda heyelanlarn taşkn zararlar üzerindeki etkileri ayr bir alt başlk
halinde incelenmiştir.

2. ÇALIŞMA BÖLGESİNDE MEYDANA GELEN TAŞKINLAR


Tabii bir afet olarak taşkn, bir akarsuyun çeşitli sebeplerle yatağndan
taşarak, çevresindeki arazilere, yerleşim yerlerine, altyap tesislerine ve
canllara zarar vermek suretiyle, etki bölgesinde normal sosyo - ekonomik

3
121
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

faaliyeti kesintiye uğratacak ölçüde bir akş büyüklüğü oluşturmas olay


şeklinde ifade edilmektedir. Dünyann birçok bölgesinde aşr yöresel
yağşlardan veya toplu kar erimelerinden sonra yaşanan akarsu taşknlar
oldukça yaygndr. Taşkn, yaşandğ bölgenin iklim şartlarna ve jeoteknik
ve topografik niteliklerine bağl olarak gelişen bir doğal oluşumdur. Ancak
taşkn zararlar, tamamen insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak meydana
gelmektedir. Genel anlamda toprak kaymas olarak adlandrlabilecek olan
heyelanlarn çeşitli sebepleri olmakla birlikte, Doğu Karadeniz Bölgesi gibi
dik eğimli yamaçlarn etkin olduğu arazilerde şiddetli yağşlarn etkisiyle
zeminin kayma direncinin azalmas sonucunda büyük heyelanlar meydana
gelmekte ve çoğu defa taşknlarla heyelanlar birlikte meydana gelmektedir.
Ülkemizin Kuzeydoğusunda yer alan Doğu Karadeniz havzasnn
toplam alan 24 077 km2 olup havza, ülkede en çok yağş alan bölgedir
(Şekil 1). Havzann yllk ortalama yağş yüksekliği 1019 mm olup bu değer
Rize'de 2300 mm'ye kadar çkmaktadr. Yağşn yan sra, havza genelinde
çok dik eğimli yamaçlarn mevcudiyeti bölgeyi taşkn açsndan çok riskli
hale getirmektedir. Akarsularn büyük bir ksm dik eğimli ksa derelerden
oluşmakta olup bu derelerin eğimleri yer yer %10-20 gibi yüksek değerlere
ulaşmaktadr (TAŞKIN MAKALESİ). Bu durum, havzalarda önemli
ölçüde erozyona yol açmakta ve akarsularda yoğun sediment taşnm
meydana gelmektedir. Benzer sebeplerle, bölgede çok şiddetli ölçüde ve
çoğu defa taşknlarla eş zamanl olarak heyelanlar meydana gelmektedir.

Şekil 1. Doğu Karadeniz Havzas


4
122
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Doğu Karadeniz Havzas topoğrafik yaps nedeniyle taşknlara sk sk


maruz kalmştr. Bu yüzden oluşan taşknlarda, yerleşimlerin genellikle
taşkn alanlarnda bulunmasndan ötürü birçok ölüm ve yaralanma olay
yaşanmştr. Doğu Karadeniz Havzas’nda genellikle her yl taşknlar
meydana gelmekte olup, 1955-2009 yllar arasnda meydana gelen taşkn
saylar Şekil 2'de sunulmuştur (Serencam, 2013). Özellikle 20 Haziran
1990 tarihinde meydana gelen taşkn, hem etkilediği alan ve hem de
taşknlarda oluşan can (57 kişi) ve mal kayb açsndan en önemli taşkndr
(Yüksek vd. 2013).

Şekil 2. Doğu Karadeniz'de 1955-2009 Yllar Arasnda Meydana Gelen


Taşkn Saylar

5
123
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. TAŞKINLARIN BAŞLICA SEBEPLERİ


Doğu Karadeniz Bölgesi'nde taşkn ve heyelan olaylarnn sk bir
şekilde yaşanmasnda; bölgenin sahip olduğu iklim, toprak, bitki örtüsü ve
jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri önemli etkiye sahiptir.Taşkn ve
heyelanlarn sebepleri; doğal ve yapay (insan yaps) sebepler şeklinde iki
ana gruba ayrlabilir. Doğal sebeplerin en önemlisi, şiddetli yağmurlardr.
Genellikle ksa süreli (1-6 saat) olan yağmurlarn şiddetleri çok fazla (10-
30 mm/saat) olduğundan, hem yağmur sularnn zemine szmalar için
gerekli vakit az olduğundan yağan yağmurun önemli bir ksm akşa
geçmekte ve taşknlarn debileri artmaktadr; hem de taşknlara karş önlem
almak için gerekli zaman azalmaktadr. Son yllarda yaplan çalşmalar,
yağş şiddetlerinde önemli bir artş eğilimi gözlenmediği halde taşknlar
sonucu meydana gelen can ve mal kayplarnda önemli ölçüde artşlar
olduğunu ortaya koymaktadr. Bu durumda, taşkn zararlarnn artmasnda
asl etmenin daha şiddetli yağşlarn yağmas olmadğ açkça anlaşlmakta
ve bu durumun ana sebeplerinin başka faktörlere bağl olduğu açkça
görülmektedir. Bu kapsamda, taşkn zararlarnn en önemli sebebi olarak
"insan müdahalesi", başka bir sebeple yapay faktörler karşmza
çkmaktadr.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, Denizden itibaren hemen dağlarn
yükselmesi, Bölgenin dik yamaçlara sahip bir morfolojisinin oluşmasna
sebep olmuştur. Heyelan ya da toprak kaymas birbirine ilişkili kavramlar
olmakla birlikte, toprak kaymas yalnz zemin kitlesinin yerçekimi, eğim,
su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağ ve dşa doğru hareketini
tanmlarken; heyelan kavram kayalardan, döküntü örtüsünden veya
zeminden oluşan kütlelerin bahsedilen kuvvetler altnda yer değiştirmesini
tanmlamaktadr.

6
124
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4. 24 AĞUSTOS 2015 ARTVİN TAŞKINI


Artvin İli Arhavi, Hopa ve Borçka İlçelerinde 24 Ağustos 2015 günü
meydana gelen ve 8 kişinin ölümüne, 3 kişinin kaybolmasna ve önemli
ölçüde maddi hasara yol açan taşkn ve heyelan afetiyle ilgili olarak
Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü (KTÜ MF İMB) Öğretim Elemanlar ve TMMOB İnşaat
Mühendisleri Odas (İMO) Trabzon Şubesi Mühendislerince 27 Ağustos
2015 günü bir arazi çalşmas gerçekleştirilmiş ve sonuç olarak bir teknik
rapor hazrlanmştr (İMO TRABZON, 2015). Bu raporda, bu arazi
çalşmas srasnda yaplan gözlem ve tespitler sunulmuş, bölgedeki taşkn
ve heyelan durumu irdelenmiş, afetin ve hasarlarn sebepleri araştrlmş ve
benzer afetlerin olmamas, olmas durumunda oluşacak can ve mal
kayplarnn en aza indirilmesi için atlmas gereken admlar ve alnmas
gereken önlemler değerlendirilmiştir. Bildirinin bu bölümünde, büyük
ölçüde ad geçen rapordan faydalanlmştr.
4.1. Bölgenin Tantm
Artvin İli genelinde ve özellikle de Arhavi, Hopa ve Borçka İlçelerinde
24 Ağustos 2015 günü meydana gelen taşkn ve heyelan (bu iki olay bundan
sonra ksaca afet olarak ifade edilecektir) sonucunda 8 kişi ölmüş ve 3 kişi
de kaybolmuş, onlarca milyon TL'lik bir hasar meydana gelmiştir.
Artvin İli'ne bağl Arhavi İlçesi'nin arazi yaps, Doğu Karadeniz
Bölgesi’nin tümünde olduğu gibi engebeli ve dağlktr. İlçe merkezinin
yaklaşk alan 6 km2, toplam ilçe alan ise yaklaşk 314 km2 dir. Arhavi’nin
sahil uzunluğu ise 10 km civarndadr. İlçenin yüzey şekillerini, Doğu
Karadeniz Dağlar ve Arhavi (Orçi/Kapisre) Deresi ve ona bağlana derelerin
(Şahinkaya, Agara, Balkl, Çifteköprü ve Lome Dereleri) derin olarak
yardğ vadiler oluşturmaktadr. İlçe ise sahilde bulunan Kalemit ve Derecik
olmak üzere iki vadinin üzerine kurulmuştur. Arhavi İlçesi’nin yüksek
kesimlerinde ormanlk alanlar mevcut olmakla beraber, işlenebilir tarm
arazilerinin toplam 48.000 dekardr. Bu alann önemli bir ksm çay ve
fndk bahçelerinden, diğer ksmlar da çeşitli sebze ve meyve
bahçelerinden oluşmaktadr.

7
125
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Artvin İli'nin Hopa İlçesi, Kuzeydoğuda Sarp, doğuda Borçka,


güneydoğuda Murgul, güneybatda Arhavi ve kuzeybatda ise
Karadeniz ile çevrilidir. Hopa İlçesi'nin ortasndan Hopa Çay (Sundura
Deresi) geçmektedir; ilçede Sugören Deresi ve Kilise Deresi gibi dereler
de bulunmaktadr. İlçe Sundura Deresinin, Sugören Mahallesi ise Sugören
Deresinin iki yanna kurulmuştur. Diğer ilçelere göre daha sarp bir yapya
sahip olan Hopa İlçesi'nde de yamaçlarda büyük çaylklar mevcuttur.
4.2. Arhavi'de Meydana Gelen Taşkn
Arhavi İlçesi Atatürk Bulvar Musazade Mahallesinde 24.08.2015
tarihinde oluşan şiddetli yağştan sonra oluşan toprak kaymas Şekil 3'te
sunulmuştur. Aşr yağşlarn oluşmas zemin kütlesinin doygunlaşmas
dolaysyla ağrlğnn artmasna sebep olmuştur. Ayrca buradaki dik şevi,
yağşla birlikte oluşan yüzeysel akşlardan koruyacak kafa hendeklerinin
bulunmamas zeminin şu içeriğinin daha fazla artmasna sebep olmuştur.
Zemin kütlesi hareket haline geçmiş, zemin kütlesinin önündeki dayanma
yaplar ve binalarn zemin kat duvarlar ksmen bu kütlenin hareketini
durdurmuş ve böylece büyük bir toprak kaymasnn oluşmasn
engellemiştir. Dayanma duvarlarnda ve zemin kat duvarlarnda yer yer
krlmalar meydana gelmiştir. Zeminin doygunluğun artmas yannda, şevin
topuk ksmnn bina inşaatlar sebebiyle kazlmas bu toprak kaymasnn bir
diğer önemli sebebini oluşturmaktadr. Hem yamaç üzerindeki yaplarn
hem de yamacn topuğunda bulunan yaplarn can güvenliği açsndan
geçici olarak boşaltlmas gereklidir. Yaplan arazi incelemeleri sonucunda,
zemin kitlesinin aktif duruma gelmiş olduğu, çekme çatlaklarnn oluştuğu
ve ksmen boşalmalarn gerçekleştiği belirlenmiştir (Şekil 4). Bu çatlaklarn
suyla dolmas kritik durumdaki zemin kitlesine fazladan hidrostatik
basncn etkilemesine ve yamacn güvenliğinin daha da azalmasna sebep
olmaktadr.

8
126
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3. Arhavi İlçesi Atatürk Bulvar Musazade Mahallesinde Oluşan


Toprak Kaymas

Akaryakt İstasyonunun Güneyinde Taşkn ve Sediment Birikimi:


Yörede, kanallarn sedimentle dolmas ve menfezlerin ağaç kökleri vb
maddelerle tkanmas sonucunda taşkn meydana gelmiş ve binalar
sedimentle dolmuştur (Şekil 5). Bölgenin güneyindeki bir köprünün
yetersiz olmas ve tkanmas, sonra da aniden boşalarak barajlanma etkisi
göstermesi de olayn etkilerini önemli ölçüde artrmştr. Sedimentlerin
tutulmas, menfez ve köprülerin doğru tasarlanmas gibi önlemler burada
etkili olabilecektir.

Şekil 4. Arhavi İlçesi Atatürk Bulvar Musazade Mahallesinde Oluşan


Çekme Çatlaklar

9
127
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5. Akaryakt İstasyonu Güneyinde Taşkn ve Sediment Birikimi

4.3. Hopa'da Meydana Gelen Taşkn


Taşkn ve heyelann en fazla etkin olduğu ve en çok zarara sebep
olduğu Hopa İlçesi'nde 3 ayr noktada gözlemler yaplmştr:
Sundura Deresi: Sundura Deresi'nde meydana gelen taşkn sonucunda
akarsu yatağnda önemli ölçüde sediment (kum, çakl ve taş) ve ağaç
birikmesi sonucunda akarsu kesiti önemli ölçüde daralmş ve gelen sular
kesitten taşarak civardaki alana yaylmştr. Sundura Deresi'ne sol sahilden
bağlanan yan derenin bağlant ksmnda kurp olmas sebebiyle, yukar
havzadan gelen sediment ve ağaçlarn kesiti kapatmas sonucunda taşkn
sularyla birlikte çeşitli irilikteki kat maddeler bir konutun alt katna girip
maddi hasara yol açmştr (Şekil 6). Burada alnabilecek en basit önlem,
membada bir tersip bendi yaplmasdr.
Yoldere Köyü: Küçük bir kanaln hemen yannda yaplan konutun
birkaç yüz metre yukarsndaki çay tarlasnda meydana gelen heyelan
sonucu eve su ve sediment girişi olmuş ve 3 kişi hayatn kaybetmiştir (Şekil
7). Olayn asl sebebi heyelan olup, oldukça büyük eğime sahip ve heyelana
karş etkin olabilecek orman örtüsünden yoksun olan yörede, oluşan toprak
kaymasn engellemek ve yamac güvenli hale getirmek için dş destek
sağlanmas (dayanma duvar, kazkl iksa, vs), yüzeysel drenaj ve iç drenaj
yaplmas, şevin ağrlğnn azaltlmas (kademelendirme, eğim düşürme,
vs.) gibi yapsal önlemlerin alnmas uygun olacaktr.

10
128
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 6. Hopa İlçesi Sundura Deresi'nde Sediment Birikmesi

11
129
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 7. Hopa İlçesi Yoldere Köyü'nde Meydana Gelen Heyelan

Sugören Köyü: Sugören Deresi'nde aşr sediment birikimi sonucunda


dere taşmş, büyük miktarda sediment binalarn alt katlarna girmiş, bir
konutun alt ksmnda kolonlardan biri kesilmiştir (Şekil 8). Sundura
Deresi'ne benzer bir durumun söz konusu olduğu yörede, hem tersip bentleri
yaplarak gelecek sedimentin tutulmas, hem de akarsu kesitinin hesabnda
sediment sebebiyle kesitte meydana gelecek daralmann da dikkate alnmas
gerekmektedir.

Şekil 8. Hopa İlçesi Sugören Köyü'nde Sediment Birikmesi

12
130
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4.4. Zararlarn Sebepleri ve Çözüm Önerileri


Yukarda özetlenen değerlendirmeler şğnda meydana gelen taşkn ve
heyelanlar sebepleri ve bunlara karş geliştirilebilecek çözüm önerileri
aşağda özetlenmiştir:

4.4.1. Sediment Taşnm


Büyük eğimli yamaç ve akarsulardan oluşan bölgede, özellikle yan
derelerden ve küçük akarsu havzalarndan önemli ölçüde sediment (rüsubat)
taşnm olmaktadr. Bölgede ormanlarn yok edilip yerine çay gibi yüzeysel
erozyonda daha az etkin olan bitki örtüsünün geliştirilmesi sonucunda ciddi
boyutlara ulaşan erozyon, dik eğimli arazilerde yağmur ve eriyen kar
sularnn, topraklarn szma kapasitesinin aşlmas neticesinde yüzey akşna
geçerek toprağ aşndrp taşmas şeklinde olmaktadr. Erozyonun şiddeti;
toprağa düşen suyun miktar ve şiddeti, akş hz, arazinin eğimi, toprağn
yaps ve szma kapasitesi, bitki örtüsü ve arazi kullanm şekli gibi
faktörlere bağldr. Bölgenin iklim ve arazi özellikleri, büyük ölçüde
erozyonun şiddetini artracak bir karaktere sahip olduğundan, şiddetli
yağşlar hem akarsu taban ve şevlerinde ve hem de arazide çok büyük
miktarda ve oldukça iri boyuttaki (iri çakl, taş ve kaya) kat maddelerin
yerinden sökülüp akm hznn az olduğu akarsu kesitlerinde birikmesine
yol açmaktadr. Sedimentin yan sra, ağaç bloklar ve köklerinin de önemli
bir sorun teşkil ettiği gözlenmektedir. Akarsu kesitlerinin daralmas ve
bazen tamamen bloke edilmesi sonucunda taşkn sular kesitten taşmakta,
bu aşamada sedimenti de taşrarak civar alanlarda kat madde birikmesine
sebep olmaktadr.
Yüzeysel erozyonu ve bunun sonucunda oluşan sediment taşnmn
önlemek, en azndan azaltmak için çeşitli yapsal önlemler alnabilir. Bu
kapsamda alnabilecek ilk ve en önemli önlem; tarm, mera ve orman
alanlarnda tabiatta bozulmuş dengenin yeniden oluşturularak yüzey
akşlarnn önlenmesi ve toprağn korunmas gayesiyle, teraslama ve
ağaçlandrma gibi arazi slah önlemlerinin uygulanmasdr. Yan dere
mecralarndaki oyulmalar; yamaç göçmeleri, heyelanlar, kayalk
alanlardaki fiziki ayrşmadan kaynaklardan erozyon ve rüsubat önlemek

13
131
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ve/veya kontrol etmek amacyla yapsal önlemler alnmaldr. Oyuntu ve


mecralarda erozyon ve rüsubat hareketinin önlenmesi, suyun aşndrma
gücü ile dere yatağ direnci arasnda denge kurmay gerektirir ki bu sonucu
elde etmenin yolu dere yatağ eğimini, böylece suyun hz ve aşndrma
gücünü azaltmaktr. Bu maksatla yan dere mecralarnda çeşitli eşikler, slah
sekileri, tersip bentleri, taban kuşaklar ve britler inşa edilebilir; boyuna
yaplar inşa ederek dere yatağ direnci artrlabilir. Eğer havzadan
kaynaklanan rüsubat kontrol edilemiyorsa depolanmas maksadyla tersip
bentleri inşa edilebilir. Ancak tersip bentlerinin memba taraflar ksa sürede
dolmakta olup biriken malzemenin buradan uzaklaştrlmas gerekir.
Alternatif bir çözüm olarak, ince malzemenin mansaba aktarlp iri
malzemenin tutulduğu geçirimli tersip bentlerinin yapm da bir yarar
sağlayabilmektedir.

4.4.2. Heyelan
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde görülen heyelanlarn temel sebebi yüksek
eğimlere sahip yamaçlarn bulunmas olmakla birlikte, bu heyelanlar tek
sebebe bağlamak doğru bir yaklaşm değildir. Bölgede oluşan heyelanlar;
zemin özellikleri, iklim özellikleri, bitki örtüsü özellikleri ve insanlarla
doğrudan ilişkilidir. Bölgenin kuzey yamaçlarnda görülen yüksek yağş
değerleri ve yağş tipleri güçlü akşlarn oluşmasna, dolaysyla vadilerin
derinleşmesine ve yamaçlarn dikleşmesine yol açmştr. Baz bölgelerde
ise fay yamaçlar dik eğimlere sahip topoğrafyann oluşmasna sebep
olmuştur. Zemin tabakalar, genellikle geçirimsiz masif kaya kütlesi ile
snrlanmş olduğundan zemin tabakalar içine szan yağmur suyu tabaka
snrlarnda öncelikli olarak doygunluğa ulaşlmasna sebep olmaktadr.
Doygunluğa ulaşan ince daneli zeminlerin mukavemetinde ciddi
seviyelerde azalmalar olmaktadr. Bununla birlikte, zemin tabakalarnn
ağrlaşmas, zeminin eğim doğrultusunda kolay hareket etmesini
sağlamaktadr. Şiddetli yağşlar ayn zamanda yüzeysel erozyona da sebep
olmaktadr. Zemin kütlesinin ağrlğ, bitki örtüsü ve yanlş yaplaşma
sebebiyle de artmaktadr. Bu faktörlerin hepsinin Doğu Karadeniz
Bölgesi’nde etkili olmas Bölgeyi yüksek derecede heyelan tehlikesi ile
karş karşya brakmaktadr.

14
132
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Artvin İli Arhavi ve Hopa İlçelerinde bu şiddetli yağş sonras oluşan


heyelanlarn incelenmesinden oluşan heyelanlarn büyük bir ksmnn
yapay bir şekilde müdahale edilmiş yamaçlarda oluştuğu görülmektedir.
Yaplan bu incelemelerde, heyelanl sahalarn ortak özellikleri şöyle
özetlenebilir:

 Yüksek eğime sahip olmas,


 Bir yol yarmasnn devam niteliğindeki bir yamaçta oluşmas,
 Yüzeysel drenaj kanallarnn yetersiz olmas,
 Çay bitkisi ile örtülü olmas,
 Sznt sularnn zemin yapsn bozmas

Heyelana karş alnabilecek önlemler; yamaçlar güvenli hale getirmek için


dş destek sağlanmas (dayanma duvar, kazkl iksa, vs), yüzeysel drenaj ve
iç drenaj yaplmas, şevin ağrlğnn azaltlmas (kademelendirme, eğim
düşürme, vs.) vb. şeklinde sralanabilir.

4.4.3. Köprü ve Menfezlerin Tkanmas


Arazi çalşmas srasnda gözlenen en önemli problemlerden biri de köprü
ve menfez gibi sanat yaplarnn yetersiz kalarak tkanmasdr (Şekil 9).
Köprü ve menfez açklklarnn yetersiz olduğu durumlarda özellikle ağaç
kökleri ve gövdeleri kesitleri tkamaktadr. Köprülerdeki tkanma
sonucunda membada su birikmesi olmakta; zamanla basncn artmasyla
biriken maddelerin sürüklenmesi sonucunda biriken su hzla mansaba doğru
akmakta ve bir çeşit barajlanma etkisi yaparak akarsu kesitlerinden
taşknlara sebep olmaktadr. Benzer şekilde, menfezlerin tkanmas da
membadaki kesitlerde suyun kabarmasna ve taşmasna yol açmaktadr.
Önlem olarak; hem kesitlerin yeterli büyüklükte yaplmas, hem de
ağaçlarn sürüklenmesinin önlenmesi bu sorunlarn çözümünde önemli
katklar sağlayacaktr.

15
133
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 9. Köprü ve Menfezlerin Tkanmas

16
134
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Yukarda açklanan tespit, değerlendirme ve analizler sonucunda,
ülkemizde, özel olarak da Doğu Karadeniz'de oluşan taşkn ve heyelan
afetlerine karş yaplmas gerekenler aşağda ana başlklar halinde
sunulmuştur:
 Taşkn ve heyelan problemlerinin çözümünde sadece afetin meydana
geldiği mansap kesitleri değil; tam tersine, problemin kaynağn
meydana getiren memba kesimleri de dikkatle incelenmeli ve yukar
havza önlemleri ivedilikle uygulanmaldr.
 Taşkn ve heyelan risk haritalar ayrntl ve hassas çalşmalar
sonucunda hazrlanmal ve riskin büyük olduğu yerlerde ilgili önlemler
acil olarak alnmaldr.
 Akarsu kesitlerine ve yaknlarna yaplan müdahaleler önlenmeli, en
azndan kontrol altna alnmaldr. Bu konuyla ilgili olarak 09.09.2006
tarihli "Dere Yataklar ve Taşknlar" ve 20.02.2010 tarihli "Akarsu ve
Dere Yataklarnn Islah" konulu Başbakanlk Genelgelerinde doğru
tespitler yaplmş ve doğru çözüm önerileri getirilmiştir. Bu
genelgelerde ifade edilen hususlara titizlikle uyulmal, alnan önlemler
belirli zaman aralklarnda kontrol edilerek gerekirse revize edilmelidir.
 Genelde "Afet Yönetimi" ve özelde "Taşkn ve Heyelan Yönetimi"
kavramlar, bir afet öncesinde, srasnda ve sonrasnda yaplabilecek
çalşmalarn tamam manasna gelmektedir. Yönetim çalşmalar
kapsamnda, herhangi bir afetin meydana gelmesinden önce
yaplabilecek her türlü çalşmann planlanmas, afet srasnda
yaplabileceklerin belirlenmesi ve afet sonrasnda alnabilecek
tedbirlerin tasarlanmas gibi çok önemli çalşmalar
gerçekleştirilmelidir.
 Taşkn ve heyelan gibi afetlerin oluşmasn takip eden ksa sürelerde
(birkaç günden 1-2 haftaya kadar) çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlarca
konunun üzerinde hassasiyetle durulmakta; daha sonra ise konu
unutulmaktadr. Oysa bu ve benzeri afetlerle her an karşlaşlabileceği
gerçeği asla göz ard edilmemeli, afetleri kontrol etmek ve zararlarn
en aza indirmek için yaplmas gereken çalşmalar sürekli olarak
gündemde tutulmal, izlenmeli ve uygulanmaldr.

17
135
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Taşknlar ve heyelanlar, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da


insanlğn, özelde Bölgemizin en önemli meselelerinden biri olacak gibi
görünmektedir. Bu tür afetlerin oluşmasn tamamen önlemek imkansz
olmakla birlikte, zararlarn azaltmak mümkündür. Taşknn oluşmas;
havann soğumas, yağşn meydana gelmesi, suyun yüzeysel akşa geçmesi
gibi saatler ve bazen günler süren bir süreçten sonra meydana geldiği ve
insanoğlu depremde olduğu gibi hazrlksz yakalanmadğ, afetten
korunmak için yeterli zamana sahip olduğu halde; insanlar taşkn ve
heyelanlara karş koruyamamak kabul edilebilir bir durum değildir. Çünkü
çare son derece kolay ve ucuzdur. Yeter ki herkes üzerine düşen
sorumluluğu yerine getirsin ve çözüm önerileri getirilirken konuyu
bilenlerin ifadeleri dikkate alnsn.

Kaynaklar
Serancam, U., 2013. Taşkn Zararlar ve Zarar Görebilirlik Analizi: Trabzon
Değirmendere Sanayi Mahallesi Örneği, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odas Trabzon Şubesi, 2015. 24 Ağustos
2015 Tarihinde Arhavi, Hopa ve Borçka'da Meydana Gelen Taşkn ve
Heyelan İle İlgili Teknik İnceleme Raporu, Trabzon.
Yuksek, O., Kankal, M., Ucuncu, O.,(2013). "Assessment of big floods in
the Eastern Black Sea Basin of Turkey." Environmental Monitoring and
Assessment 185:797-814.

18
136
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

DOĞU KARADENİZ HAVZASI TAŞKIN İHBAR


SİSTEMİ İLE HEYELAN ERKEN UYARI
SİSTEMİNİN ENTEGRASYONU

Dr. Emre AKÇALI1, Dr. Bülent SELEK*2,


Erhan DEMİR*3, Sevgi DENİZ*4
1
DSİ 22. Bölge Müdürlüğü, Yalncak Mah. Ortahisar / TRABZON Tel: 0.462.3341105
emreakcali@dsi.gov.tr
*DSİ Genel Müdürlüğü, Etüt Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlğ,
Devlet Mah., İnönü Bul. No: 16 Çankaya / ANKARA Tel: 0.312.4545454
2
bulent.selek@dsi.gov.tr, 3erhandemir@dsi.gov.tr, 4sdeniz@dsi.gov.tr

ÖZET
Doğu Karadeniz Havzas, Ülkemizde taşkn ve heyelan olaylarnn en
sk yaşandğ, dolaysyla en fazla can ve mal kaybnn yaşandğ havza
konumundadr. Taşknlarn başlca nedenleri, iklim şartlar, topoğrafya,
dere yataklarna yaplan menfi yöndeki müdahaleler olup, bunlarn dşnda
diğer önemli bir faktör de uzun süreli ve/veya şiddetli yağşlar nedeniyle
oluşan heyelanlardr.
Havzaya ait topoğrafya ve zemin özelliği gereği, sğ ve yüzeysel
kaymalar ile çamur ve moloz akmalar şeklinde meydana gelen heyelan
hareketleri sonucunda, heyelan malzemesi (moloz, rusubat, ağaç gövdeleri,
dallar vb.) dere akş ile mansaba doğru ilerleyerek gerek dere yatağn
daraltmak suretiyle gerekse köprü ve menfezleri tkayarak, ya taşknn
boyutunu arttrmakta ya da bizatihi taşkna neden olmaktadr.
DSİ Genel Müdürlüğü olarak, olas taşknlar önceden öngörerek
gerekli ikazlar ilgili birimlere zamannda yapabilmek ve böylelikle
havzada yaşanacak taşknlarda zararlar en aza indirebilmek için 2016
ylnda “Doğu Karadeniz Havzas Taşkn İhbar Sistemi” (DOKTİS) başlkl
bir proje başlatlmaktadr. Uydu, radar, akm gözlem istasyonlar (AGİ),
otomatik meteorolojik gözlem istasyonlar (OMGİ) ve MGM’ den aldğ

1
137
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yağş ve akş verilerini analiz ederek modelleyecek olan sistem, taşkn


tehlike haritalar hazrlanmş olan yerleşim yerlerindeki risk durumuna göre
olas taşkn olaylarn önceden haber verecek ve gerekli uyarlarda
bulunacaktr.
Bununla birlikte ksa vadede önlenmesi mümkün gözükmeyen
heyelanlarn, taşknlara olan tetikleyici etkisi nedeniyle DOKTİS içerisine
entegrasyonu zaruri görülmektedir. Bu bağlamda heyelan olaslk
tahmininde, zemin özelliklerinin, jeolojik ve çevre koşullarnn çok
değişken olduğu kabul edilerek durayllğ olaslk ya da güvenirlik ifadeleri
ile gösteren istatistiksel-gözlemsel ve olaslk teorisine dayal “probabilistik
yöntem” tercih edilmiştir.
Söz konusu çalşma kapsamnda havzada daha önce meydana gelmiş
tüm heyelanlar ile bu heyelanlardan önce meydana gelen yağş miktar ve
süreleri analiz edilecektir. Elde edilen veriler vastasyla logaritmik ölçekte
Yağş şiddeti – Yağş süresi (ID) grafiği oluşturularak “heyelan - yağş
eşiği” oluşturulacaktr.
Havzadaki heyelan haritalar ile bütünleştirilecek olan sistemde, elde
edilen “heyelan - yağş eşiği” nin daha üstünde yağş tahmini (miktar
ve/veya süre olarak) alnmas durumunda risk derecesine göre gerekli
uyarlarda bulunulacaktr.
Sistem, DOKTİS kapsamna entegre edilerek, taşkn ile heyelan riski
birlikte değerlendirilecektir.
Yaplacak olan bu çalşma ile hem Doğu Karadeniz Havzasnda taşkn
ve heyelan zararlarnn azaltlmas adna hayati bir çalşma yaplmş olacak,
hem de taşkn risklerinin havza baznda belirlenmesi ve yönetimi
yaklaşmn esas alan Avrupa Birliği Taşkn Direktifi’ nin önemli
bileşenlerinden birisi olan “erken uyar sistemi” için önemli bir adm atlmş
olacaktr.
Anahtar Kelimeler: DOKTİS, Taşkn, Heyelan, Erken Uyar

2
138
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1. GİRİŞ
Artvin ilinin Gürcistan Snrndan Ordu ilinin Samsun ili snrna kadar
uzanan Doğu Karadeniz Havzas, Ülkemizde taşkn ve heyelan olaylarnn
en sk yaşandğ, dolaysyla en fazla can ve mal kaybnn yaşandğ havza
konumundadr (DSİ, 2016). Havzadaki taşknlarn başlca nedenleri, iklim
şartlar, topoğrafya, dere yataklarna yaplan menfi yöndeki müdahaleler
olup, bunlarn dşnda diğer önemli bir faktör de uzun süreli ve/veya şiddetli
yağşlar nedeniyle oluşan sğ ve yüzeysel kaymalar ile çamur ve moloz
akmalar şeklinde meydana gelen heyelanlardr. Heyelan hareketleri
sonucunda, heyelan malzemesi (moloz, rusubat, ağaç gövdeleri, dallar vb.)
dere akş ile mansaba doğru ilerleyerek gerek dere yatağn daraltmak
suretiyle, gerekse köprü ve menfezleri tkayarak ya taşknn boyutunu
arttrmakta ya da bizatihi taşkna neden olmaktadr.
DSİ Genel Müdürlüğü olarak, olas taşknlar önceden öngörerek
gerekli ikazlar ilgili birimlere zamannda yapabilmek ve böylelikle
havzada yaşanacak taşknlarda zararlar en aza indirebilmek için 2016
ylnda “Doğu Karadeniz Taşkn İhbar Sistemi” (DOKTİS) başlkl bir proje
başlatlacaktr. Uydu, radar, akm gözlem istasyonlar (AGİ), otomatik
meteorolojik gözlem istasyonlar (OMGİ) ve MGM’ den aldğ yağş ve
akş verilerini analiz ederek modelleyecek olan sistem, taşkn tehlike
haritalar hazrlanmş olan yerleşim yerlerindeki (Şekil-1) risk durumuna
göre olas taşkn olaylarn önceden haber verecek ve gerekli uyarlarda
bulunacaktr.

3
139
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Taşkn Tehlike Haritas Örneği

Bununla birlikte ksa vadede önlenmesi mümkün gözükmeyen


heyelanlarn taşknlara olan tetikleyici etkisi nedeniyle DOKTİS içerisine
entegrasyonu gerekli görülmüştür.
Proje kapsamna dahil edilen heyelan vakalarnn olaslk tahmininde,
zemin özelliklerinin, jeolojik ve çevre koşullarnn çok değişken olduğu
kabul edilerek durayllğ olaslk ya da güvenirlik ifadeleri ile gösteren
istatistiksel-gözlemsel ve olaslk teorisine dayal “probabilistik yöntem”
tercih edilmiştir.
Söz konusu yöntem ile havzada daha önce meydana gelmiş tüm
heyelanlar ile bu heyelanlardan önce meydana gelen yağş miktar ile
süreleri analiz edilecek ve bundan sonra meydana gelecek yağşlara göre
heyelan tahmininde bulunulacaktr. Söz konusu heyelan tahmini ile taşkn
tahmini ile birlikte değerlendirilecek ve gerekli uyarlarda bulunacaktr.
Yaplacak DOKTİS projesine ait veri akş şemas şekil 2 de verilmiştir.

4
140
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. DOKTİS veri akş şemas

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1 Heyelan Erken Uyar Sistemi
Bir havzada yağşa bağl olarak meydana gelmesi muhtemel heyelanlar için
erken uyar verilmesi için üç temel bileşenin bulunmas gerekmektedir.
Bunlar;
I. Heyelan tahmini
II. Yağş tahmini
III. Heyelan risk haritas dr.
Yukarda saylan bileşenlerin elde edilme durum ve yöntemleri aşağda
açklanmştr.

5
141
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.1.1 Heyelan Tahmini


Heyelan olaslğn belirlemek için durayllk hesab yaplrken
yağşlarn etkinliği farkl yöntemlerle ele alnmaktadr. Bu yöntemlerden en
çok uygulanan, elde edilen sonucun saysal ve kesin olduğu düşünülen
deterministik yöntemlerdir. Bu yöntemde zemine szan suyun
yeraltsuyunda ve zemin birim hacim ağrlğnda oluşturduğu etki göz
önüne alnarak yağşn heyelanlar üzerindeki etkisi değerlendirilmektedir
(Dapporto et al., 2005; Majidi, 2008; Blatz et al., 2006). Ancak TS 8853 de
de belirtildiği üzere rezidüel zemin özelliğine sahip doğal yamaçlarda
stabilite analizleri başarl bir şekilde yaplamamaktadr.
Heyelan olaslğnn tahmininde kullanlan diğer yöntemler; model
deneyler, piyezometreler veya toprak nemölçerler ile yağşlarn heyelanlar
tetikleme durumu değerlendirilmektedir. Bu yöntemler, gerek maliyet,
gerekse işletme zorluklar açsndan dezavantajlara sahiptirler.
Heyelan olaslk tahmininde kullanlan bir diğer yöntem ise zemin
özelliklerinin, jeolojik ve çevre koşullarnn çok değişken olduğu kabul
edilerek durayllğ olaslk yada güvenirlik ifadeleri ile gösteren
istatistiksel-gözlemsel ve olaslk teorisine dayal (probabilistik)
yöntemlerdir (Önalp, 2004). Probabilistik yöntemlerden istatistiksel verileri
baz alan yöntemde çalşma alannda kütle hareketlerini tetikleyen etkenler
istatistiksel olarak belirlenir. Güncel olarak durayl olmasna karşn
durayszlğ tetikleyen etkenin oluşma durumuna bağl olarak yenilme
tahminleri yaplr. Coğrafi bilgi sistemleri tabanl heyelan risk haritalamas
ve heyelan – yağş eşiği tabanl heyelan risk değerlendirmesi kullanlan
başlca yöntemlerdir.
Yaplan bu çalşmada “heyelan – yağş eşiği” tabanl heyelan risk
değerlendirmesi üzerinden heyelan erken uyar sistemi oluşturulmuştur.
2.1.1.1 Heyelan yağş eşiği veritaban
2.1.1.1.1 Heyelan yağş eşiği ile ilgili daha önce yaplmş çalşmalar
İstatistiksel veriler kullanlarak heyelan başlatan yağş eşik değerinin
ampirik olarak belirlenmesi, durayllk probleminin çözümünde günümüzde
kullanm artmaya başlayan bir yöntem haline gelmiştir (Corominas et al.,

6
142
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2000; Aleotti, 2004; Wieczorek and Glade, 2005; Tiranti, 2010). Son
yllarda baz ülkelerde heyelan erken uyar sisteminin veritaban olarak
heyelan - yağş eşiği kullanlmaya başlanmştr (Caine, 1980; Aleotti, 2004;
Tiranti, 2010; Guzetti et al., 2007).
İstatistiksel verileri baz alan ampirik yöntem, heyelanla sonuçlanan
yağşlarn irdelenmesi ile elde edilmektedir. Eşik değer bağnts, heyelan,
yağş şiddeti ve yağş süresi bileşenlerinin kartezyen, yar logaritmik veya
logaritmik eksenli grafiklerde işaretlenerek heyelanlarn alt snrnn
belirlenmesi ile elde edilmektedir (Guzetti et al., 2007). Bu yöntemde;
heyelanlarn oluş zamann, heyelandan önce meydana gelen yağş
miktarn ve yağş süresini tespit etmek en önemli öğelerdir. Bunun yannda
kullanlan heyelan verisi ne kadar fazla olursa, bağnt o kadar güvenilir
olmaktadr.
Sğ ve yüzeysel kaymalar ile çamur ve moloz akmalarn etkileyen
yağş şiddeti ve yağş süresi konulu ilk çalşma 1980 ylnda Nel Caine
tarafndan yaplmştr (Caine, 1980). Caine, dünyann çeşitli bölgelerinde
tespit edilen 73 adet heyelana ait yağş değerlerini kullanarak global ölçekte
bir çalşma yapmştr. Bu çalşmada yağş eşiği olarak;

I = 14,82 D-0,39 (1)

alt limit bağnts çkartlmştr (I = yağş şiddeti (mm/saat), D= yağş


süresi (saat)) (Şekil 3).

7
143
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Global yağş eşiği


Yağşlarca tetiklenen heyelanlar
I (mm/saat)

I=14,82 D-0,39

Dünyann çeşitli bölgelerinden 73 adet heyelan ile oluşturulmuştur

D (saat)
Şekil 3. İlk global yağş eşiği (Caine, 1980)

Logaritmik ölçekte hazrlanan grafikte siyah noktalar heyelanlar


temsil ederken, heyelanlarn alt snrndan geçirilen doğru, heyelanlarn
başlamas için gerekli eşik değeri göstermektedir.
Caine’ den sonra da araştrmaclar heyelan başlatan yağş eşiğini konu
alan lokal, bölgesel ve global çalşmalar yapmşlardr. Şekil 4 te farkl
araştrmaclar tarafndan bulunan global yağş eşik değerleri
karşlaştrlmştr. Doğu Karadeniz Havzasnda da, Trabzon ili için
kapsaml bir çalşma yaplmştr (Akçal, 2011). Çalşmada, Trabzon ilinde
(1988-2010) yllar arasnda meydana gelen 1105 adet heyelan verisi
kullanlmştr.

8
144
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Global ve Trabzon ili yağş eşikleri ile karşlaştrlmas (Akçal, 2013)

1 Zezere et al., (2005); 2 Cancelli and Nova, (1985); 3 Aleotti (2004); 4 Wieczorek and
Glade., (2005); 5 Crosta and Frattini, (2001); 6 Ceriani et al., (1992); 7 Caine (1980); 8
Guzetti et al. (2007); 9 Dahal and Hasegawa (2001); 10 Akçal (2011)

Global ölçekte yaplan çalşmalar karşlaştrldğnda, Caine’ den sonra elde


edilen yağş eşikleri birbirine yakn olmasna rağmen, Caine’ nin yağş eşiği
daha yüksek bir değere sahiptir. Bunun nedeni Caine’ nin çalşmasnda az
sayda heyelan verisinden yararlanmş olmasdr.

2.1.2 Yağş Tahmini


Heyelan erken uyar sistemi için gerekli olan yağş tahmini, DOKTİS
kapsamnda hazrlanacak olan yağş tahmin sistemi ile bütünleşik olacaktr.
Bu kapsamda Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Doğu Karadeniz Havzasn
kapsayan meteoroloji radarlar, otomatik meteorolojik gözlem istasyonlar
(OMGİ) ve uydular vastas ile yağş tahmininde bulunacaktr. Bu
tahminler, yağşn başlama zaman, süresi, miktar, şiddeti ve geçiş
güzergah gibi detayl bilgileri kapsayacaktr.

9
145
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.1.3. Heyelan risk haritas


Yağş tahminleri ve heyelan erken uyar veritaban kullanlarak heyelan
riski değerlendirmesi heyelan haritalar üzerinden yaplacaktr. Doğu
Karadeniz Havzasnda Trabzon ili için Karadeniz Teknik Üniversitesi nde
bir heyelan risk haritas hazrlanmştr (Reis, 2003). Bu harita da heyelana
duyarl bölgeler, litoloji, hidroloji, yol, arazi kullanm, arazi örtüsü ve şev
eğimleri dikkate alnarak risk seviyesine göre derecelendirilmiştir (Şekil 5).
DOKTİS kapsamnda da Doğu Karadeniz Havzas için heyelan risk haritas
hazrlanacak, haritas bulunan kesimler için ise mevcut haritalardan
yararlanlacaktr.

Şekil 5. Trabzon ili potansiyel heyelan haritas (Reis, 2003)

2.2 DOKTİS Kapsamnda Heyelan Erken Uyar Sistemi


Özellikle Doğu Karadeniz Havzasnda yağşlarn etkisi ile meydana
gelen lokal heyelanlar (sğ ve yüzeysel kaymalar ile çamur ve moloz
akmalar), meydana gelen taşknlarn etkisini arttrmakta veya barajlanma,
kesit tkamas vb. etkilerle direkt olarak taşkna sebebiyet verebilmektedir.

10
146
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bu nedenle DOKTİS kapsamnda taşkn erken uyars ile birlikte,


heyelan riski görülmesi halinde heyelan erken uyars verilecek ve taşkn
erken uyar seviyesi buna göre arttrlacaktr.
DOKTİS projesi kapsamnda; geçmiş heyelan bilgileri ile öncesinde
gerçekleşen yağş bilgilerinin istatistiki bilgileri analiz edilerek yağş-
heyelan eşiği belirlenecektir. Yaplan bu çalşmann akabinde Doğu
Karadeniz Havzas heyelan haritas ile bütünleştirilecektir. Bu bileşenlerin
elde edilme durum ve yöntemleri aşağda açklanmştr.
2.2.1 Heyelan Yağş Eşiği Veri Tabannn Oluşturulmas
2.2.1.1 Heyelan verilerinin elde edilmesi
Heyelanlarn oluşturan yağş eşiğinin belirlenmesi amacyla ilgili
kurumlarda bulunan kaytlar taranarak meydana gelen heyelanlara ait
veriler elde edilecektir.
- Meydana geliş zaman belli olmayan heyelanlar çalşma kapsam
dşnda braklacaktr.
- Boru patlamas, yol kazs, temel kazs gibi müdahalelerin
akabindeki yağşlarda meydana gelen ve stabilite kayb ana nedeni insan
müdahalesi olan heyelanlar eşik değeri suni olarak değiştirebileceğinden
çalşma kapsamna dahil edilmeyecektir.
- Yağş eşiği bağnts yağşlar ile tetiklenen heyelanlar
kapsadğndan stabilite kayb nedeni yağş olmayan derin heyelanlar
kapsam dşnda braklacaktr.
- Tarmsal alanlarda meydana gelen heyelanlar çalşma kapsamna
dahil edilecektir.
- Derin kaymalar çalşma kapsamna dahil edilmeyecektir.
- Heyelan - yağş eşiği bağntsnn daha güvenilir olmas için ayn
yağşta en az iki heyelann meydana gelmiş olmas kriter olarak kabul
edilecekti
2.2.1.2 Heyelan verilerinin derlenmesi
Heyelan verileri, heyelan - yağş eşiği kriterlerine uygun heyelan
bilgilerinin derlenmesi şeklinde olacaktr. İlk aşamada ilçe, belde, köy ve
mahalleler baznda snflandrlacaktr. Heyelanlar daha sonra meydana
11
147
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

geliş tarih ve saatine göre sralanacaktr. Ardndan gerekli istatistiki


çalşmalarda kullanlacak parametrelere göre snflandrmaya tabi
tutulacaktr.
2.2.1.3 Yağş verilerinin elde edilmesi
Heyelan verileri elde edildikten sonra bu heyelanlarn meydana geldiği
yerler harita üzerinde işaretlenecektir. Daha sonra söz konusu heyelanlar
etkileyen yağşlarla ilgili verilerin alnabileceği Devlet Meteoroloji İşleri
(DMİ) ve Devlet Su İşleri (DSİ) yağş istasyonlar ayn harita üzerine
işaretlenecektir. Heyelanlar etkileyen yağşlar en iyi temsil edecek
istasyonlarn belirlenmesi amac ile harita üzerinde istasyonlar arasnda
Thiessen poligonu oluşturulacaktr. Seçilen istasyonlardan heyelan öncesi
meydana gelen yağşlarn süreleri ve miktarlar ilgili kurumlardan temin
edilecektir. Her bir heyelan etkileyen yağşn başlangç saati ile heyelann
meydana geliş saati arasndaki süre (yağş periyodu) hesaplanacaktr. Daha
sonra bu süre zarfnda meydana gelen yağş miktarlar hesaplanacaktr.
İlgili heyelanlar ile eşleştirilen yağş süre ve miktarlarndan yağş şiddetleri;

P
I
D (2)

Formülü ile hesap edilecektir. (I= Yağş şiddeti (mm/saat), P= Yağş


yüksekliği (mm), D= Yağş süresi (saat))

2.2.1.4 Heyelan - yağş eşiği bağntsnn elde edilmesi


Heyelan yağş eşiğinin belirlenmesinde Yağş şiddeti – Yağş süresi
(ID) grafiğinden yararlanlacaktr. Elde edilen heyelanlar ve yağş
şiddetleri, logaritmik ölçekte hazrlanan ID grafiği üzerinde işaretlenecek
olup, işaretlenen heyelanlarn alt limit doğrusu heyelanlar tetikleyen
yağşlarn eşik değerini verecektir. Bu doğrunun üzerinde meydana gelen
yağş şiddeti ve süresi dikkate alnarak heyelan uyars verilecektir.

12
148
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. BULGULAR
Yaplacak çalşma ile elde edilecek olan Doğu Karadeniz Havzas
Heyelan Yağş Eşiği, DOKTİS projesi kapsamnda taşkn riski ile birlikte
değerlendirilecektir. Baz zamanlarda taşkn riski yüksek görülmese de,
heyelan erken uyars alnmas durumunda heyelanlarn barajlama ve kesit
tkama ihtimali dikkate alnarak taşkn erken uyars da verilebilecektir.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Çalşma kapsamnda elde edilecek heyelan – yağş eşiği çalşmas, daha
önce çeşitli ülkelerde test edilmiştir. Benzer şekilde Trabzon ili için
hazrlanan heyelan erken uyar veri tabannn güvenirliliği, geçmişe yönelik
2 yllk deneme süresi (2009-2010) ile tahkik edilmiş ve yüksek oranda
tutarllk sağlamştr (Akçal, 2011).
Bu bağlamda heyelan erken uyar sistemi ile taşkn erken uyar
siteminin entegrasyonunun başarl olacağ düşünülmektedir. Bununla
birlikte, gerek taşkn verileri (debi, taşkn tehlike haritalar vb.), gerekse
heyelan verileri (heyelan kaytlar, yağş kaytlar vb.) sürekli olarak
değişeceğinden sistem dinamik bir veritaban olarak işlem görecektir. Bu
nedenle elde edilen verilere göre sistem içerisindeki taşkn ve heyelan veri
tabanlarnn sürekli olarak güncellenmesi, uyarlarn tutarllk orannn
artmasnda etkili olacaktr.

5. KAYNAKLAR
Akçal, E., 2011. Heyelan yağş ilişkisi analizi ve modellemesi; Trabzon ili örneği,
Doktora Tezi, Sakarya Ünv, İnşaat Müh. Bölümü, Sakarya.
Akçal, E., 2013. Yağş Eşiği Bazl Heyelan Erken Uyar Sistem Önerisi: Trabzon
İli Örneği, İMO Teknik Dergi, 6307-6332, Yaz 396.
Aleotti, P., 2004. A warning system for rainfall-induced shallow failures. Eng Geol
73.
Blatz, J.A., Take, W.A., Priyanto, D.G.,2006. Influence of a weathered zone on the
susceptibility of a slope to rainfall induced instability, Unsaturated Soils, pp. 2291-
2299.

13
149
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Caine, N., 1980. The rainfall intensity–duration control of shallow landslides and
debris flows. Geogr Ann A 62: 23–27.
Cancelli, A., Nova, R., 1985. Landslides in soil debris cover triggered by
rainstorms in Valtellina (central Alps - Italy). In: Proc. of 4th Int. Conf. and Field
Workshop on Landslides. Tokyo: The Japan Geol. Soc., 267–272.
Ceriani, M., Lauzi, S., Padovan, N., 1992. Rainfall and landslides in the Alpine
area of Lombardia Region, cent. Alps, Italy. In: Int. Symp. Bern: Interpraevent 2:9-
20.
Corominas, J., 2000. Landslides and climate. Keynote lecture In: Proceedings 8th
International Symposium on Landslides,. Cardiff: A.A. Balkema, 4: 1–33
Crosta, G.B., Frattini, P., 2001. Rainfall thresholds for triggering soil slips and
debris flow. In: Proceedings 2nd EGS Plinius Conf. on Mediterranean Storms
Siena: 463–487.
Dapporto, S., Aleotti, P., Casagli, N., Polloni, G., 2005. Analysis of shallow
failures triggered by the 14–16 November 2002 event in the Albaredo valley,
Valtellina (Northern Italy), Advances in Geosciences, 2, 305–308.
DSİ, 2016. Doğu Karadeniz Havzas Master Plan Ara Raporu, DSİ.
Guzzetti, F., Peruccacci, S., Rossi, M., Stark, C.P., 2007. Rainfall thresholds for
the initiation of landslides in central and southern Europe Meteorol Atmos Phys
98, 239–267.
Majidi, A., 2008. Numerical analysis of Hollar landslide, EJGE, vol 13B, 1-10.
Önalp, A., Arel, E., 2004. Yamaç ve Şevlerin Mühendisliği, Birsen Yaynevi.
Tiranti, D., 2010. Estimation of rainfall thresholds triggering shallow landslides
for an operational warning system implementation, Landslides, DOI
10.1007/s10346-010-0198-8.
TS 8853, 1991. Yamaç ve Şevlerin Dengesi ve Hesap Metodlar–Zeminde, TSE
Wieczorek, G.F., Glade, T., 2005. Climatic factors influencing occurrence of
debris flows. In: Debris flow Hazards and Related Phenomena. Springer Berlin
Heidelberg.
Zezere, J.L., Trigo, R.M., Trigo, I.F., 2005. Shallow and deep landslides induced
by rainfall in the Lisbon region (Portugal): assessment of relationships with the
North Atlantic Oscillation. NHESS 5: 331-344.

14
150
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDE LOKAL


HEYELANLARIN TAŞKINA OLAN ETKİSİNİ
AZALTMA ÇALIŞMASI;
GEÇİRGEN BENTLER

Dr. Emre AKÇALI,


DSİ 22. Bölge Müdürlüğü, Yalncak Mah. Ortahisar / TRABZON
Tel: 0.462.3341105 emreakcali@dsi.gov.tr

Banu BAHADIR ERDOĞAN,


DSİ 22. Bölge Müdürlüğü, Yalncak Mah. Ortahisar / TRABZON
Tel: 0.462.3341105 bbanu@dsi.gov.tr

Murat DAĞDEVİREN,
DSİ 10. Bölge Müdürlüğü, Seyrantepe Sanayi Mah. Elazğ Bul. No:147
Yenişehir / DİYARBAKIR Tel: 0.412.2374963 mdagdeviren@dsi.gov.tr

İbrahim BİROĞLU,
DSİ Genel Müdürlüğü, Etüt Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlğ, Devlet Mah.,
İnönü Bul. No: 16 Çankaya / ANKARA Tel: 0.312.4545454 ibiroglu@dsi.gov.tr

ÖZET
Ülkemizde taşkın olaylarının en sık yaşandığı yer Doğu Karadeniz
Bölgesidir. Bölgede meydana gelen taşkınların nedenleri analiz edildiğinde
ise, iklim şartları, topoğrafya ve çarpık kentleşme gibi nedenlerin dışında
en etkili nedenin lokal heyelanlar olduğu görülmektedir.
Bölgede genellikle sığ ve yüzeysel kaymalar ile çamur ve moloz
akmaları şeklinde meydana gelen heyelan hareketi sonucu, heyelan
malzemesi (moloz, rusubat, ağaç, kök, dal vb.) dere akışı ile mansaba doğru
ilerleyerek dere yatağını daraltmakta, köprü ve menfezleri tıkayarak taşkın
boyutunu arttırmakta ya da direkt taşkına neden olmaktadır. Topoğrafya,
jeoloji, iklim şartları ve yanlış arazi kullanımı sonucu meydana gelen bu
heyelanlar, taşkınlar ile birlikte bölgede geçmişten bugüne kadar büyük can
ve mal kayıplarına neden olmuştur.

151
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Doğu Karadeniz Bölgesinde sürekli olarak meydana gelmesi beklenen


bu heyelanların tamamen önlenmesi, kısa vadede çok olası
gözükmemektedir. Bununla birlikte söz konusu heyelanların etkisinin
azaltılması, taşkın nedenli can ve mal kayıplarının azaltılması adına zaruri
görülmektedir.
Bu nedenle DSİ 22. Bölge Müdürlüğü olarak 2012 yılında “DSİ 22.
Bölge Müdürlüğü Yukarı Havza Islahı Planlama ve Projelendirme
Çalışması” na başlanmıştır. Bu kapsamda ince-iri rusubatı yukarı havzada
tuzaklayacak klasik tersip bentlerinin dışında, özellikle yağışlar ile birlikte
mansaba intikal ederek kesitlerin tıkanmasına yol açan yüzücü maddeler
(ağaç, dal, kütük vb.) ile iri kaya ve bloklarının tuzaklanması amacıyla
geçirgen bentlerin projelendirilmesi hedeflenmiştir. Söz konusu geçirgen
tip bentler, daha çok Avrupa ülkelerinde uygulanan ve ülkemizde bu amaçlı
uygulaması bulunmayan tesis tipleri olup, Doğu Karadeniz Bölgesi bu
tiplerin uygulanması için pilot bir bölge olmuştur.
Proje kapsamında çalışılan geçirgen bentlerin tipi ve boyutu, ülkemizde
bugüne kadar uygulanan klasik tip bentlerden farklı olarak, tutulacak
malzemenin büyüklüğü ve türü esas alınarak belirlenmiştir. Söz konusu
geçirgen tip bentler, aynı zamanda ayrı bir balık geçidi inşa edilmesine
gerek bırakmamıştır.
Planlama ve projelendirme çalışmaları tamamlanan geçirgen bentlerin
inşa çalışmalarına da Rize ilimizde başlanmıştır. En memba kısımda iri
malzeme ve ağaçları tutarak projelendirilen tipler, mansaba indikçe daha
ince malzemeleri tutacak şekilde projelendirilmiştir.
Uygulanan pilot çalışmaların, ülkemizin diğer bölgelerinde de
yaygınlaştırılması öngörülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Geçirgen, Filtre, Tersip Bendi, Heyelan, Taşkın

152
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1. GİRİŞ
Doğu Karadeniz Bölgesi, Ülkemizde taşkın olaylarının en sık yaşandığı
bölge konumundadır. Bölgede meydana gelen taşkınların nedenleri analiz
edildiğinde ise, iklim şartları, topoğrafya ve çarpık kentleşme gibi
nedenlerin dışında en etkili nedenin lokal heyelanlar olduğu tespit
edilmiştir.
Bölgede genellikle sığ ve yüzeysel kaymalar ile çamur ve moloz
akmaları şeklinde meydana gelen heyelan hareketi sonucu, heyelan
malzemesi (moloz, rusubat, ağaç, kök, dal vb.) dere akışı ile mansaba doğru
ilerleyerek dere yatağını daraltmakta, köprü ve menfezleri tıkayarak taşkın
boyutunu arttırmakta ya da direkt taşkına neden olmaktadır. Topoğrafya,
jeoloji, iklim şartları ve yanlış arazi kullanımı sonucu meydana gelen bu
heyelanlar, taşkınlar ile birlikte bölgede geçmişten bugüne kadar büyük can
ve mal kayıplarına neden olmuştur. Doğu Karadeniz Havzasında Doğu
Karadeniz Havzasında 1929 yılından bugüne kadar kayıtlara geçen, can
kaybı yaşanan taşkın ve bağıntılı heyelan olaylarında 616 kişi hayatını
kaybetmiştir (DSİ, 2016).
Doğu Karadeniz Bölgesinde sürekli olarak meydana gelmesi beklenen
bu heyelanların tamamen önlenmesi, kısa vadede çok olası
gözükmemektedir. Bununla birlikte söz konusu heyelanların etkisinin
azaltılması, taşkın etkisinin, dolayısıyla can ve mal kayıplarının azaltılması
adına zaruri görülmektedir.
Bu nedenle DSİ 22. Bölge Müdürlüğü olarak 2012 yılında “DSİ 22.
Bölge Müdürlüğü Yukarı Havza Islahı Planlama ve Projelendirme
Çalışması” na başlanmıştır. Bu kapsamda ince-iri rusubatı yukarı havzada
tuzaklayacak klasik tersip bentlerinin dışında, özellikle yağışlar ile birlikte
mansaba intikal ederek kesitlerin tıkanmasına yol açan yüzücü maddeler
(ağaç, dal, kütük vb.) ile iri kaya ve bloklarının tuzaklanması amacıyla
geçirgen bentlerin projelendirilmesi hedeflenmiştir.
Ülkemizde bu amaçla ilk kez projelendirilen ve inşaatına başlanan
tesisler ile Doğu Karadeniz Bölgesinde heyelan ve taşkın zararları
azaltılmış olacaktır.

153
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Proje Amacı ve Kapsamı
Doğu Karadeniz bölgesi, topografik, jeolojik ve iklimsel açıdan
heyelan olayları için oldukça müsait bir bölge iken insan müdahaleleri ile
söz konusu olaylar daha da artmaktadır. Bölgede heyelanlara neden olan en
sık insan müdahaleleri, ormanlık alanların tarımsal alanlara dönüştürülmesi
ve yol/yer açma kazıları şeklinde olmuştur (Akçalı, 2011).
Derin köklere sahip ağaçların yerine sığ köke sahip çay ve fındık
bitkileri ekilmektedir. Sığ kökler ayrışmış zemini sağlam kayaya
tutturabilecek kök uzunluğuna sahip olmadığından, ayrıca kesilen ağaçların
kuruyan köklerinin oluşturduğu boşluklardan yağış suları zeminin
derinliklerine kolayca inebildiğinden bölgedeki heyelan sayıları artmıştır
(Akçalı, 2011).
Diğer bir insan müdahalesi olan yol/yer açma kazıları, şev topuk
direncinin yok edilmesiyle özellikle sığ heyelanları tetiklemiştir (Akçalı,
2011).
Yukarıda sayılan doğal ve yapay nedenlerle meydana gelen
heyelanların kısa vadede önlenmesi mümkün görülmemektedir. Ancak
özellikle sığ ve yüzeysel kaymalar ile çamur ve moloz akmaları şeklinde
meydana gelen heyelan hareketi sonucu dere yatağına inen heyelan
malzemesinin (moloz, rusubat, ağaç, kök, dal vb.) dere akışı ile mansaba
doğru ilerleyerek dere yatağını daraltmasını, köprü ve menfezleri tıkamasını
önlemek için yukarı havzada önlemler alınması gerekmiştir (Şekil 1).

Şekil 1 (Çıtır, 2011; Çelik, 2012).

154
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bu nedenle DSİ 22. Bölge Müdürlüğü olarak 2012 yılında “DSİ 22.
Bölge Müdürlüğü Yukarı Havza Islahı Planlama ve Projelendirme
Çalışması” başlatılmıştır. Bu kapsamda özellikle yukarı havzadan gelen iri
bloklar ile dere yatağına düşen ağaçları yukarı havzada bir elek gibi tutarak
ince malzemenin ve suyun geçişine imkan veren, dere yatağına inen moloz,
rüsubat, ağaç, kök, dal vb. heyelan malzemelerinin mansaba taşınarak
mevcut sanat yapılarının tıkanmasının önleyen, taşkın kontrol tesislerinin
kapasitesinin düşmesinin önüne geçilmesi amacıyla gelebilecek malzeme
tipi ve boyutuna göre planlaması yapılan ve ülkemizde bu amaçla yapılmış
örneği bulunmayan geçirgen tersip bentlerinin planlama, projelendirme ve
inşaatlarına başlanmıştır.
Planlama ve projelendirme aşamasında teknik bilgi desteği sağlanması
amacı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Genel
Müdürlüğümüze müracaat ederek “Her Damla Değer Katar” projesi
kapsamında söz konusu projemizin geçirgen bentler kısmına destek olmayı
talep etmişlerdir.
Genel Müdürlüğümüzce de uygun görülen proje desteği kapsamında
UNDP, geçirgen bentler için bir yazılım hazırlanması, geçirgen bentlerin
yerinde görülmesi amacıyla yurtdışı teknik gezisi ve yurtiçi eğitim
verilmesi konularında katkı vermiştir.

2.2 Geçirgen Bent Planlama ve Projelendirme Kriterleri


Geçirgen bentler, iri taşıntıyı tutup daha küçüklerini bırakmak üzere
gövdesinde açıklık bulunan, bu açıklığın bazen yatay ya da düşey
doğrultudaki tutucu elemanlarla bölündüğü yapılar olarak tanımlanmıştır
(Çelik, 2012).
Geçirgen bentler planlanırken bu tür yapıların yaptığı görevler göz
önüne alınmalıdır. Fiebiger (2008), söz konusu yapıların yaptığı görevleri
şu şekilde sınırlandırmıştır;
- Yatağın stabilizasyonu
- Tahkim (ıslah, konsolide) etme
- Depolama (tersip)

155
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

- Ayıklama sınıflandırma ve boyutlandırma


- Odunsu taşıntının tutulması
- Enerji kırma
- Yatak yükünün ayıklanması (ayarlama)
- Sel suyu miktarının ayarlanması (dozajı)
Aşağıda dolu halde geçirgen bent örnekleri membadan mansaba doğru
sıralı halde verilmiştir.

Şekil -2 Geçirgen bent örnekleri (Dolu Hal), (Çelik 2014; Fiebiger 2014)

156
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Projelendirme kriteri olarak göz önüne alınması gereken en önemli


husus, söz konusu bentlerin havza karakteristiklerine göre değerlendirilmesi
gerektiğidir. Havza planlanırken en iri malzemeler en memba kesimde
kalacak ve giderek daha ince malzemeler sistematik olarak bentlerde
tuzaklanacak şekilde projelendirilmektedir. Bentlerin ızgara aralığı,
geçirilmesi istenilen malzemenin 1,5 katı olacak şekilde hesaplanmaktadır.
Çarpma etkisine maruz kalacak bentlerde dinamik çarpma etkileri göz
önüne alınmaktadır. Memba bentleri daha iri blok kayaları
tuzaklayacağından genellikle betonarme tiplerle, dana mansaptaki bentler
ise daha ince malzemeleri tuzaklayacağından çelik ızgaralarla
projelendirilmiştir. Söz konusu bentlerin tıkanma olasılığı göz önünde
bulundurularak, savak boyutlandırmasında dolu gövdeli tersip bendinin
hidrolik kriterleri uygulanmaktadır. Geçirgen bentler balık geçişine izin
verdiğinde ayrıca balık geçidi projelendirilmemektedir.
UNDP desteği ile yurtdışında (Salzburg/Avusturya) uygulamaları
yerinde görülen ve akabinde Trabzon ilimizde eğitimi alınan geçirgen
bentler için DSİ 22. Bölge Müdürlüğüne bağlı illerde planlama,
projelendirme ve inşaat çalışmalarına başlanmıştır.

157
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil -3 Geçirgen bent örnekleri (Salzburg/Avusturya)

3. BULGULAR
3.1 DSİ 22. Bölge Müdürlüğü Yukarı Havza Islahı Planlama ve
Proje Çalışması
DSİ 22. Bölge Müdürlüğü tarafından başlatılan “Yukarı Havza Islahı
Planlama ve Projelendirme Çalışması” kapsamında, bölgede önceden
belirlenen dere yataklarında etüt çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Çalışma
neticesinde proje kapsamında DSİ 22. Bölge Müdürlüğü sorumluluk
alanında bulunan 15 adet derede 26 adet geçirgen bent yapılması uygun
bulunmuştur (Tablo 1).

158
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo-1 22. Bölge Yukarı Havza Islahı Planlama ve Projelendirme


Çalışması Geçirgen Bent Bilgileri
TESİS YERİ TESİS ADI
Giresun - Merkez Gökgöz Deresi 1
Giresun - Espiye Henek Deresi 2
Giresun - Dereli Sipahi Deresi 1
Giresun - Dereli Semail Deresi 2
Giresun - Bulancak Bostanlı Dere 2
Giresun - Görele Bayazıt Köyü 1
Rize - Çayeli Büyükdere 3
Rize - Merkez Taşlıdere 3
Rize - Güneysu Güneysu Deresi 3
Rize - Merkez Askaroz Deresi 1
Rize - Ardeşen Durak Deresi 1
Rize - Çayeli Şairler Deresi 2
Gümüşhane - Merkez Karamustafa Deresi 1
Gümüşhane - Torul Herek Deresi 2
Trabzon - Maçka Kalkanlı Dere 1
26

Geçirgen bent yapılacak güzergahlar Şekil 4 te topoğrafik Bölge


haritası üzerinde verilmiştir.

159
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil-4 22. Bölge Yukarı Havza Islahı Planlama ve Projelendirme


Çalışması Geçirgen Bent Yerleri

Söz konusu geçirgen bentleri kapsayan planlama ve projelendirme


çalışmaları 2015 yılında tamamlanmıştır.
Planlama ve projelendirme çalışmaları biten projelerden Rize ili Çayeli
ilçesi Şairler Deresinde uygulanacak projeye ait kesit örnekleri aşağıda
verilmiştir (Şekil 5).

160
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil -5 Rize İli Çayeli İlçesi Şairler Deresi Geçirgen Bent Projesi

Planlama ve projelendirme çalışmaları tamamlanan geçirgen bentlerin


inşaatına Rize ili Güneysu ilçesi Güneysu deresinde 2016 yılında
başlanmıştır (Şekil 6).

Şekil -6 Rize ili Güneysu ilçesi Güneysu deresi Geçirgen Bent İnşaatı

161
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yapılan bu çalışmalar ile DSİ 22. Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde,


özellikle rusubi derelerde mansap kısmını etkileyecek iri malzemeler ile
yüzücü maddelerin (ağaç, dal, kök vb.) yukarı havzada tuzaklanması
sağlanarak, taşkın riski azaltılacaktır.
Söz konusu geçirgen bentlerin ülke çapında yaygınlaştırılması için tip
proje albümleri de hazırlanmış ve Kurumumuzun tüm Bölgelerine dağıtımı
sağlanmıştır (Şekil 7).

Şekil -7 Geçirgen Bent Tip Proje Albümü

162
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Ülkemizde ve Doğu Karadeniz Bölgesinde yukarı havza ıslahında
günümüze dek yaygın olarak klasik tipteki bentler uygulanmıştır. Klasik
bentlerle her cins malzemenin tutulması ve mansaba intikali önlendiğinden
bentlerin arkası kısa vadede dolmakta, sık temizlenmemesi halinde yeni
tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Geçirgen tip bentler havza gözlemlenerek planlandıklarında ise yukarı
havzadan gelen ve hedeflenen büyüklükteki malzemeyi tuttuklarından dere
yataklarının doğal yapısı bozulmamakta ve sadece ince materyalin mansaba
intikali sağlanmaktadır.
Geçirgen bentler yukarı havzalardan heyelan vb. etkilerle koparak
gelecek özellikle odunsu ve iri taşıntıyı tutacak şekilde planlandıklarında,
mansapta yer alan köprü, menfez gibi sanat yapılarının tıkanması
engellenerek mansap taşkınlarının zararları önemli ölçüde azaltılmaktadır.
Ayrıca geçirgen bentler suyun önünü tamamen kesmediğinden balık
göç yolları zarar görmemekte ve ekolojik dengenin devamlılığı sağlanmış
olmaktadır.
Bu bağlamda geçirgen bentler taşkın frekansının en fazla olduğu Doğu
Karadeniz Bölgesi öncelikli olmak üzere ülkemizde de uygulanmalı ve
yaygınlaştırılmalıdır. Geçirgen bentler planlanırken diğer taşkın kontrol
yapıları ve kültürel önlemlerle bir arada düşünülmelidir.
Yukarı havza etüdü yapılırken, havzalar iyi gözlemlenerek ihtiyaç
duyulan şekilde bent önerilmeli, her havzaya uygun olacak şekilde klasik
veya geçirgen bente karar verilmelidir.

163
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR
Akçalı, E., 2011. Heyelan yağış ilişkisi analizi ve modellemesi; Trabzon ili
örneği, Doktora Tezi, Sakarya Ünv, İnşaat Müh. Bölümü, Sakarya,
Çelik E. H., 2012. Yatak Islahında Geçirgen Taşıntı Barajları, DSİ Taşkın ve
Rüsubat Kontrol Semineri, Gümüldür, İzmir, 01-05 Ekim 2012.
Çelik E. H., 2014. Süzücü Bentler Çalıştayı, Trabzon, 21-22 Ekim 2014.
Çıtır M. R., 2011. Bölgede Taşkın ve Rüsubat Kontrolüne Yönelik Yapılan
Çalışmalar, Doğu Karadeniz Bölgesi Heyelan ve Taşkınları Sempozyumu-
Trabzon
DSİ, 2016. Doğu Karadeniz Havzası Master Plan Ara Raporu, DSİ
Fiebiger, G. 2008. Experiences With The Chain of Functions in Debris Flow
Control, Proceedings of the International Conference DEBRIS FLOWS: Disasters,
Risk, Forecast, Protection, Pyatigorsk, Russia, 22-29 September 2008.
Fiebiger, G., 2014. Süzücü Bentler Çalıştayı, Trabzon, 21-22 Ekim 2014

164
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HEYELAN RİSKİ OLAN YERLERDE


MEKÂNSAL PLANLARIN VE RİSK
YÖNETİMİNE ALTLIK OLAN YERLEŞİME
UYGUNLUK KOŞULLARININ
BELİRLENMESİNDE JEOFİZİK
YÖNTEMLERİN KULLANIMI

Selcan Melike ÖZTÜRK¹, Eyüp ÇİMENTEPE ²

1.Çevre ve Şehircilik Bakanlğ, Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü,


Yerbilimsel Etüt Daire Başkanlğ/Ankara

2. Çevre ve Şehircilik Bakanlğ, Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü,


Yerbilimsel Etüt Daire Başkanlğ/Ankara

ÖZET
Ülkemizin coğrafyas; olumsuz jeolojik koşullar içermesi ve sismik
açdan aktif deprem kuşaklar içerisinde yer almas sebebiyle olumsuz
meteorolojik koşullar etkisi altnda büyük ölçekte kaya ve zemin
heyelanlar ile sel ve doğal afet riskleri taşmaktadr. Heyelanlar ülkemizde
en çok can ve mal kaybna yol açan afetler arasnda olup şehirlerde ve
yerleşim alanlarnda gördüğümüz heyelanlar doğaya yaplan plansz
müdahalenin sonucu olarak ortaya çkmaktadr. Toplum olarak geçmişte en
çok yaplan hatalardan biri risk yönetiminden çok kriz yönetimine önem
verilmesidir.
Mekânsal Planlamaya altlk teşkil edecek; yerleşime uygunluk
haritalarnn tüm afetler dikkate alnarak disiplinler aras çalşmalar ile
oluşturulmas gerektiği aşikârdr. Hatal arazi kullanm ve yöntemlerinin
neden olduğu heyelan olaylarnn oluşturduğu zararlarn Mekânsal
planlama ilkeleri kapsamnda en aza indirgenmesi temel prensibimizdir.
Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü olarak hedefimiz sürdürülebilir

1
165
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kalknma ilkeleri kapsamnda çevreyi korumak ve yaşam kalitesi yüksek


mekânlar oluşturup, yerleşmeye, çevreye ve yaplaşmaya dair yönetim
planlar hazrlayarak uygulamalar izlemek ve denetlemektir.
Bu çalşma ile heyelanlar hakknda temel bilgi sunularak farkl heyelan
riski taşyan bölgelerde çeşitli jeofizik yöntemler (Jeoradar, Çoklu Elektrot,
Sismik, vs. ) ve bu yöntemlerin kullanmnda dikkat edilecek hususlar
belirlenerek verilerin değerlendirilmesi sonucu yeraltnn 2 yâda 3 boyutlu
modellemesi yaplmştr. Bunun sonucunda yerleşime uygunluk
değerlendirmesi yaplmştr.
Anahtar Kelimeler: Heyelan, Mekânsal Planlama, Mikrobölgeleme,
Yerleşime Uygunluk Sismik, ERT, Jeoradar, Mikrotremour, Risk,
Potansiyel

1. GİRİŞ
1.1. HEYELAN NEDİR.
1.1.1. Heyelan (Landslide): Yer kaymas. Toprak ve kaya türü
malzemeden oluşan kütlelerin yerçekimi etkisiyle değişik şekillerde
gösterdiği eğim aşağ hareket süreçleri ve biçimleri için kullanlan genel bir
terimdir. Heyelanlar gerek karalarda gerekse deniz içinde çok sk meydana
gelen ve yaygn bir kütle hareketi çeşididir.

Şekil 1. Heyelan Mekanizmas

2
166
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2.Heyelan Örnekleri

Heyelan sonucu yer değiştiren malzeme yeryüzünün şekillenmesinde


önemli role sahiptir. Özellikle kütlesel heyelanlar topografyada kalc izler
brakrlar. Ülkemiz konum ve morfoloji itibariyle olumsuz jeolojik koşullar
içermesi, sismik açdan aktif deprem kuşaklar içerisinde yer almas,
olumsuz meteorolojik koşullar etkisi altnda olduğu için büyük ölçekte kaya
ve zemin heyelanlar ile sel ve doğal afet riskleri içermektedir. Ayrca
ülkemizin morfolojik özelliklerine bağl olarak yüksek dağlk alanlar ve
geçit noktalar içermesi, ülke genelinde yamaç eğimlerinin yüksek olmas,
baz bölgelerde yerleşilebilen alanlarn kstl olmas, var olan yamaçlarn
hoyrat kullanlmas ile stabilite problemleri ile çokça karşlaşmaktayz.
Kentsel alanlarn jeolojik ve jeoteknik karakteristiklerinin
bilinmemesi/gözard edilmesi, yanlş yerseçimi ve plan kararlar vb.
koşullar sonucunda yerel yönetimlerce gerçekleştirilen birçok kentsel
politika, plan ve projesi heyelan tehlikesi ile karş karşya kalmaktadr.
1.1.2. Heyalan Mekanizmas Çözümlerinde Jeofizik Yöntemlerin
Kullanm Tarihçesi
Son zamanlarda jeofizik yöntemler heyelan araştrmalarnda sklkla
kullanlmaya başlanlmştr. Özellikle geçmiş 50 ylda elektrik özdirenç
(Donnely vd.,2005; Drahor vd., 2006; Ylmaz 2007) Doğal Potansiyel
(Lapenna vd., 2005) düşük frekansl elektro manyetik (Schmutz vd., 2000)
yer radar (Roch vd.,2005)sismik yöntemler (Bogolovsky vd.,1977;Glade

3
167
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

vd.,2005) yöntemleri kullanlarak yaplabilmektedir. Bununla birlikte son


yllarda yaplan incelemelerde tek bir jeofizik yöntem yerine birkaç tane
jeofizik yöntem kullanlarak veri toplanlmakta ve bir yöntemin yetersiz
kaldğ durumlarda diğer yöntem ile bu eksiklikler kapatlarak en güvenli
sonuçlar elde edilmekte. Bu veriler daha sonra sondajlarda elde edilen
numuneler üzerinde yaplan şev stabilite analizleri ile karşlaştrlmakta ve
heyelan geometrisi modelleme ile ortaya konulmaktadr.(Otta vd.,2006;
Göktürkler vd., 2008 ; Uyank vd., 2014 ).Teknolojik gelişmelere bağl
olarak yer radar yöntemi de uygulamalardaki yerini almştr. (Sass vd.
2008; Ristic vd. 2012).

2.MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Jeofizik Yöntemler Heyelan Mekanizmas Çözümünde Nasl
Kullanlr
En sk kullandğmz heyelan araştrma yöntemleri; sismik yöntemler,
elektrik yöntemler, mikrotremour ölçümlerdir. Bu veriler ve topografya
özelliklerinden yararlanarak iki yâda üç boyutlu modellemeler ortaya
koyarak bunlar jeolojik ve geoteknik yöntemlerle desteklenmelidir.
2.1.1. Sismik Yöntemler: Heyelanlarda kayan malzeme ile alttaki
temel kaya arasndaki snr, iki ortamn elastik dalga hzlarnn farkl olmas
nedeniyle sismik yöntemlerle belirlenebilir. Yaplan çalşmalar kayan
malzemenin boyuna ve enine dalga hzlarnn temel kayann hzndan daha
düşük olduğunu göstermiştir. Sismik yöntemler ile heyelan malzemesi
içerisinde ksa açlmlar tomografi ölçümleri yâda kuyu jeofiziği yaplarak
VIP ve Vs hzlar saptanr ve bu hzlar kullanlarak elastik parametreler
hesaplanr. Sismik hzlarn derinlikle değişimi belirlendikten sonra çeşitli
derinlikler için hz haritalar oluşturulur. Bu haritalardan durayl, duraysz,
boşluklu çatlakl ve krkl bölgeler belirlenir. Ayrca, elastik
parametrelerinde her tabaka için haritalar oluşturularak benzer çalşmalar
yaplr. Sismik verilerden heyelann taban kayasnn topografyas belirlenir.
Ayrca, yer alt su seviyesi sismik verilerden malzemenin su
doygunluğundaki değişim ile birlikte sismik hzlarn değişiminden kesin
olarak belirlenebilir. Suya doygun kayaçlardaki boyuna dalga hznn suya

4
168
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

doygun olmayan kayaçlardakine oran kayaçlarn derinliğine, litolojisine,


yoğunluğuna ve gözenekliliğine bağldr.
2.1.2. Elektrik Yöntemler: Heyelan araştrmalarnda Düşey Elektrik
Sondaj (DES) ve yanal arama veya özdirenç haritalama ölçümleri yaplr.
Özdirenç haritalar ile yüzey gözlemleri ile belirlenemeyen heyelan
snrlar, su içeren birimler ve temel kaya topografyas belirlenir. Heyelanda
kayan malzemeler heterojen bir yapya sahiptir. Bu durum özdirenç
değerlerinde değişim meydana getirerek elde edilen verinin yorumunda
güçlüklere yol açar. Heyelan malzemesi farkl formasyonlardan kopup
geldiği için (Heyelan Karmaşğ)heyelan sahasnda çok ksa mesafelerde
birbirinden tamamen farkl şekle sahip özdirenç eğrileri elde edilebilir.
Heyelanlarda genellikle H-türü (ρ1>ρ2<ρ3) eğriler hâkimdir. Yani üstteki
malzemenin özdirenci yüksek, ortada nemlilik nedeniyle malzemenin
özdirenci düşük, en altta ise heyelan kütlesinin üzerinde hareket ettiği temel
tabakann özdirenci yüksek özellik gösterir.
Heyelanlar çoğu zaman karmaşk bir jeolojik yapya sahip
olduklarndan heyelann yapsnn anlaşlabilmesi için ayrntl çalşmak
gerekir. Ölçüler sk alnmaldr. Profiller heyelan snrlar dşndan
başlatlmaldr. Eğim yönünde ve eğimi dik kesecek doğrultularda profiller
alnmaldr. Heyelanlarda su doygunluğunun fazlalğndan dolay
mevsimsel ölçüler dikkate alnmaldr. Jeofizik yöntemler bir heyelana
uygulandğnda, kayan malzemenin fiziksel özelliklerinin zaman
içerisindeki değişim kavramyla çok sk karşlaşlr. Bu olay ayrşma
zonunda çok daha belirgindir. Elektrik özdirenç, doğal potansiyel gibi baz
parametreler nemlilik orannn ve scaklğn değişiminden etkilenir. Bu
gerçekler, kayan malzemenin fiziksel özelliklerinin değişiminin yln farkl
dönemlerinde incelenmesini gerektirir.
2.1.3. SP Yöntemi: Heyelanlar genellikle içerisinde filtrasyon
akmnn gerçekleştiği büyük bir drenaj oluştururlar. Bu tür bir akmn
yaps ve gelişmesi Doğal Potansiyel (SP) araştrmalaryla gözlemlenebilir.
SP anomali ve dağlmlar kayaç litolojisi ile önemli ölçüde ilişkilidir.
Yüksek oranda kil içeren kayaçlar pozitif anomali verirler. Benzer
anomaliler su akntlarnn olduğu kesimler üzerinde de görülmektedir.

5
169
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Homojen kayaçlarn olduğu yerlerde SP eş potansiyel haritalar filtrasyon


akmnn şekli, yönü ve şiddeti hakknda yararl bilgiler verir.
2.1.4 Kullanlan Diğer Jeofizik Yöntemler: Heyelan
araştrmalarnda kullanlan gravite ve manyetik yöntem uygulamalar
gravite ve manyetik alann zamana göre değişiminin ölçülmesi şeklinde
yaplmaktadr. Gravite yöntemi uygulamalarn; çekim kuvvetinin zamanla
değişiminin (büyüklük, faz, peryot vb.) heyelann gelişme ritmi ve
kayaçlarn konum ve özelliklerinin zaman bağl değişimlerini yansttğ
gerçeğine dayandrlmaktadr. Örneğin gravite ölçümünün yapldğ yerdeki
kütlenin gerilme deformasyonundan etkilendiği düşünülürse, o zaman
kayaç yoğunluğu azalacaktr. Çünkü düşey yönde mikro hareketler
gelişecektir. Bunun tersi yani, skşma deformasyonu durumunda gravite
kuvveti azalr. Böylece devaml gözlemlerle kütlenin ne zaman hangi tip
deformasyona uğradğ saptanabilir. (Demirağ,1992)
Yerleşim yerlerinde meydana gelen hareketler jeofizik ölçüler
kullanlarak kontrol edilmelidir. Kayaçlar gerilmeye maruz kaldklarnda
geçici, ses dalgas frekansl sonik titreşimler yayarlar. Bu gürültüler
mikrosismik aletlerle alglanarak gürültü kontrolü heyelan olaslğn
kestirmede kullanlabilir. Ayrca, jeodejik ölçümlerle yaplan ölçüler
desteklenebilir.(Gelişli ve Çnar,1991)

3. BULGULAR
3.1.ARAZİ ÖRNEKLERİ ÜZERİNDE HEYELAN TESPİT
UYGULAMALARI
Çalşmann ana amac çeşitli heyelan kütlesi üzerinde sismik krlma,
düşey elektrik sondaj ve mikrotremor çalşmalar ile heyelan yapsnn
geometrik, fiziksel özelliklerini belirleyerek kayma derinliğinin ve akma,
yaylma yüzeyinin bulunmasdr. Mevcut arazide karşlaştğmz heyelan
problemleri üzerinde alnan jeofizik ölçüler ile heyelann tespit edilmesi ve
kullanlan yöntemlere Jeofizik yöntemleri irdelersek;
Bu çalşma kapsamnda 2 farkl alanda iki farkl firmann ölçülerinden
yararlanlmştr. Bunlardan Bir tanesi Erzurum Çat , Öbürü ise Erzurum

6
170
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Kiremittepe Heyelanlardr. Bu yazda ilgili bölgedeki heyelan tespiti için


yaplan çalşmalardan örnekler verilmiştir.
3.1.1.Erzurum Çat Heyelan:
Heyelan sahasnda (1) Üst Miyosen-Pliyosen yaşl Bingöldağ
Volkanitleri; (2) Kuvaterner yaşl Eski Alüvyal Çökeller; (3) Kuvaterner
yaşl Yamaç Molozu Çökelleri ve (4) Güncel Alüvyal Çökeller olmak üzere
4farkl birim ayrt edilmiştir (Şekil 3, 4).

Şekil 3: Heyelan sahasnn uydu görüntüsü Şekil 4: İnceleme Alannn Jeoloji Haritas

Şekil 5: Alann Stratigrafik kesiti

7
171
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1-Andezit, bazalt ve tüf ardalanmasnda, tüflerin ayrşp ve bozuşarak


killeşmesi sonucu suyu bünyesine alarak, slanmas ve kayganlaşmas
sonucu, üstteki zeminin kaymas sonucu eğim yönünde hareket etmiştir.
2-Tuzla çaynn yamaç şevi topuğunu aşndrarak, yamaç şevinin
stabilitesini bozmas sonucu heyelan meydana gelmiştir.
3-Çalşma alannn yüksek olmas, kş yağşlarnn fazla olmasna
neden olmuştur. Scaklklarn uzun bir dönem düşük olmas, yağan karn
zeminde kalmasn sağlamştr. İlkbahar mevsiminde karn erimesi heyelan
oluşumunu kolaylaştrmaktadr. Ayrca kuzey yamaç olmasndan dolay
karn tabakalaşmas, derinde donma sonucu geçirimsiz bir yüzey
oluşturmakta, bu durum da kaymay kolaylaştrmaktadr. Özetle; litoloji,
akarsuyun yamaç topuğunu aşndrmas, kotun yüksek olmas ve kuzey
yamaçta yolun geçmesinden dolay heyelann meydana geldiği
düşünülmektedir.

Şekil 6. Heyelan Bölgesi civarndaki morfolojik yaplarn uydudan görünümleri

Şekil 7. Heyelan bölgesine Erzurum Tarafndan Bakş

8
172
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 8. Heyelan Bölgesine Bakş

3.1.1.1 Heyelan Araştrma Sondajlar: Bölgede oluşan heyelan


jeolojik açdan detaylandrlmas ve heyelan mekanizmasnn belirlenmesi
amacyla 15 lokasyonda toplam 496 m. temel sondaj yaplmştr. Kayma
düzleminin derinliğinin, hareketin yönünün ve hznn net olarak
belirlenmesi amacyla 11kuyuya toplam 406 metre inklonometre borusu
yerleştirilmiş ve kuyulardaki hareket periyodik olarak ölçülmüştür.
Yaplan temel sondaj çalşmalarnda genlikle üst kesimlerde heyelan
malzemesi olarak adlandrdğmz rezidüel zemin, rezidüel zemin içerisinde
yüzen moloz-blok ebatndaki malzemelerin oluşturduğu yamaç molozlar
ve altta ise Bingöldağ Volkanitleri olarak adlandrlmş bazalt, andezit ve
tüfler kesilmiştir.
3.1.1.2.Jeofizik Araştrmalar: Saha da bulunan yüzey akmas, eski ve
yeni heyelanlarn geometrilerini araştrlmas amacyla elektrik özdirenç
tomografi ve sismik tomografi ölçümleri alnmştr. Saha jeofizik
araştrmalar genel görünümü şekil 9 da verilmiştir.

9
173
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çalşma sahasnda 10 profil üzerinde “Wenner Elektrot Dizilimi”


kullanlarak iki boyutlu özdirenç çalşmas yaplmştr. İnceleme alannda
Metz elektroniğe ait 48 elektrotlu cihaz kullanlarak, 48elektrod 5-10 m
aralklarla serilerek ölçümler alnmştr. Çalşma sahasnda alnan
ölçümlerden 3 tanesi yaklaşk kayma-akma doğrultusunda(yaklaşk Güney-
kuzey doğrultulu), 7 profil ise yaklaşk kayma-akma doğrultusuna dik
olarak alnmştr. 10 profilde alnan ölçümler AGİ firmasnn Earthimager
2D yazlm ile 2-boyutlu olarak değerlendirilmiştir. Değerlendirme
çalşmalar (ters çözüm çalşmalar) sonucunda elde edilen 2- boyutlu
elektrik özdirenç yap kesitlerinin bazlar aşağda sunulmuştur.

Şekil.9. Jeofizik ölçüm alnan profilleri.

Şekil 10: Elektrik özdirenç çalşmalar lokasyon plan

10
174
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çalşma sahasnda yaplan elektrik özdirenç çalşmalarna ait lokasyon


plan şekil 10 da verilmiştir. Sahada yaplan elektrik özdirenç tomografi
çalşmalar sonucunda elde edilen iki boyutlu elektrik özdirenç yap
kesitleri bölgenin jeoloji ve sahada yaplan mekanik sondajlar göz önünde
bulundurularak incelenmiş, olas litolojiler, suya doygun kesimler ve olas
kayma yüzeyi kesikli çizgiler ile çizilerek gösterilmiştir.

Şekil 11 Ert1: özdirenç yap kesiti. Şekil 12 Ert5: özdirenç yap kesiti.

Şekil 13 Ert8: özdirenç yap kesiti.

Heyelan yaplarnda ve her türlü yer alt yaplarnn dinamik özelliklerinin


belirlenmesinde ve incelenmesinde sismik yöntemler oldukça sk kullanlr.
Heyelan yaplarnda sismik çalşmas açsndan karmaşk yer alt yaps ve
düzensiz topoğrafya gibi pek çok sorun vardr.(Kobayashi.1981). İnceleme
alnn da yüzeyden 5 noktada sismik krlma ve 2-Boyutlu yüzey dalgas
analizi çalşmasyla yaklaşk 30-50 m derinliğe kadar olan P ve S dalga
hzlar ölçülmüştür. Çalşmalarda Ambrego Marka Eko12 Model 12 kanall
11
175
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

sismik cihaz ve 10 m ofset ile 4 m jeofon aralğnda serilimler ve sismik


kaynak olarak ise 10 kg ağrlğnda balyoz kullanlmştr. Her bir serimde
veri kalitesini arttrmak ve taban topografyasnn daha iyi ortaya çkartmak
için, ters – düz ve orta atşlar olmak üzere en fazla kaynak noktasna göre
kaytlar alnmştr. Sismik çalşmalardan elde edilen veriler “Seisimager
Sismik Krlma ” yazlm (Geometrics) kullanlarak 2B olarak
modellenmiştir. Vp dalga hzlarndan elde edilen sismik kesitler, heyelan
malzemesinin kalnlğn, taban kaya derinliğini ve topografyasn ortaya
koymaktadr. İki boyutlu elektrik özdirenç profillerin yaklaşk orta
noktasna gelecek şekilde Sismik ölçümleri de yaplarak Elektrik kesitlere
sondaj verisi gibi ilave edilmiştir.

Şekil 14: Sis-1, hz kesitleri Şekil:15 Sis-4 hz kesitleri

Şekil:16 Sis-5 hz kesitleri

12
176
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Böylece her iki yöntemden elde edilen tabakalarn kalnlk ve


derinliklerinin değişimleri karşlaştrlmş ve ayrca sismik kesitlerde
kayma yüzeyinin belirlenmesi sağlanmştr. Sismik ve 2-boyutlu elektrik
özdirenç sonuçlar arasnda baz tabakalarn kalnlklar ve derinlikleri
arasnda farkllklar olduğu görülmektedir. Bu farkllklarn nedeni her iki
yöntemin, zeminin değişik fiziksel özelliklerinden etkileniyor olmasdr.
Her ne kadar farkllklar olsa da iki veri arasnda bir uyum olduğu
söylenebilir. Alann kuzeyinde meydana gelen zemin akmas üzerinde
alnan akma doğrultusunda ve doğrultuya dik ölçüm sonuçlarna göre;
Güney-kuzey doğrultulu olarak gerçekleşen zemin akmasnn akma
yüzeyinin ortalama derinliğe 10-15 m arasnda değişmektedir.
3.2.2.Erzurum Kiremittepe Kayak Atlama Tesislerinde Meydana
Gelen Heyelan
''Universiade–2011 Kş Oyunlar'' kapsamnda inşa edilen ''Erzurum-
Kiremitliktepe Kayak Atlama Tesisleri'' nin bulunduğu bölgede meydana
gelen heyalann nedenlerini tespit etmek amac ile yaplan Jeofizik
Çalşmalar kapsamaktadr.
Jeofizik çalşmalar kapsamnda; GRR(Jeoradar), Sismik Yansma,
Sismik Krlma, Mikrotermour,MAsw-Remi, Elektrik Özdirenç ölçümleri
yaplmştr. Bu çalşmada daha önce anlatlan yöntemler değil
GPRR,Yansma ve Mikrotremour verileri değerlendirilecektir.
3.2.2.1 GPRR(Jeoradar): İnceleme alan önceden belirlenen 13 farkl
alana ayrlmş ve bu alanlar üzerinde GPR ölçümleri yaplmştr. Çalşma
alannn özelliğine göre ölçümler hatlar veya karelajlar şeklinde alnmştr.
Yaplan bu ölçümler sonucunda 15,016 m2’lik alan taranmştr. Heyelan
oluşmadan ve oluştuktan sonrada uygulanabilen Jeoradar yöntemi ile 2 ve
3 boyutlu kesitlerin oluşturulmas ve bu kesitler yardmyla jeolojik
seviyelerin, gevşek zonlarn ve olas temel derinliğinin belirlenmesi
hedeflenmiştir.

13
177
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil-17: İnceleme Alannn yerbulduru Şekil-18: Alan-1’e Ait Model


3 Boyutlu Gösterim

Şekil-19: Alan-4 ’e Ait Model 3 Boyutlu Gösterim

3.2.2.2.Sismik Yansma: Çalşma sahasnda KD-GB yönlü birbirine


yaklaşk paralel iki farkl hat boyunca sismik yansma verisi toplanmş ve
değerlendirilmiştir. Profillerin biri yaklaşk olarak atlama kulelerinin
doğusunda (Profil-1), diğeri de batsnda (Profil-2) yer almaktadr.
14
178
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil-20: Yansma Profil 1

Şekil-21: Yansma Profil 1

3.2.2.3.Mikrotremour: 19 noktada mikrotremor ölçümleri


gerçekleştirilmiş ve bu ölçümler sonucunda To seviye haritas
hazrlanmştr Yaplan Mikrotremor ölçümleri neticesinde elde edilen To
değerlerinin yan sra zemin büyütme değerleri de bulunmuştur .

15
179
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 22.Mikroteremour Kat haritas blok diyagram ile tespit edilmiş kayma yüzeyi

4.TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu çalşmada heyelan tanm yaplmş; heyelan incelemesi için
uygulanan jeofizik yöntemler özetlenerek en yaygn ve etkin kullanlan
yöntemlerle son zamanda yaygn olarak kullanlan yöntemler hakknda
temel bilgi verilmiş, arazi örnekleri üzerinde uygulamalarndan
bahsedilmiştir. Heyelanlar genel olarak yaps itibari ile; kayma yüzeyi ve
derinliğinin , hareket türünün, yeralt su seviyesinin, zemin türünün ve
dinamik parametrelerin belirlenmesi sebebi ile karmaşk jeoteknik
problemdir. (Uyanik vd., 2014) Bu nedenle ilgili mühendislik disiplinleri
(geoteknik, jeofizik, jeoloji) arasnda bilgi paylaşm ve korelasyonla en
karmaşk problemlerde bile etkin çözümler sağlanlabilir. Çalşmalar;
bölgenin hidrolojik ve iklim şartlarna, insanlarn ekonomik aktivitesi ve
yerel heyelanlarn tarihçesi ile ilgili verilerle desteklenmelidir. Zeminlerin
mekanik değerleri, belirli bir hacmi olan numunelerin laboratuarda
değerlendirilmesiyle tam olarak belirlenemez. Ancak kayaçlarn geniş
ölçekte incelenmesiyle bu mümkün olur. Bu şekilde saptanan veriler ancak
jeolojik ve hidrojeolojik özellikleri yanstr. Heyelanlarda karmaşk bir
yapnn bulunmas detayl araştrma yaplmasn zorunlu klar. Jeofizik
yöntemlerle 2B ve son yllarda 3B görüntüleme ve modelleme
16
180
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yöntemlerinin gelişmesi heyelan kütlesinin tespitinde, heyelan


malzemelerinin fiziksel özelliklerinin açklanmasnda ve kayan kütle
etrafnda ve içindeki yeralt suyu dağlmnn haritalanmasnda yaygn
olarak kullanlmaktadr. Çevre ve Şehircilik Bakanlğ (Mekânsal planlama
Genel Müdürlüğü- Yer bilimsel Etüt dairesi başkanlğ) olarak karşlaşlan
heyelan ya da stabilite problemlerinde yaklaşmz jeofizik, jeoloji ve
geoteknik mühendisleri birlikte çalşmas yönündedir. İlk önce muhtemel
heyelanl alanmz jeofizik yöntemlerle hzl ve ekonomik biçimde taranr.
Bu veriler şğnda sondaj noktalar tespit edilir. Sondajlardan alnan
numuneler kullanlarak yaplan şev stabilite analizleri ile nihai riskler tespit
edilip, inceleme alanmzn yerleşime uygunluk değerlendirmesi yaplp
bunlara göre imar planlar yaplr.

5. KAYNAKLAR

Ansal A., Biro Y.,Gülerce Ü. 2004 Seismic Microzanation ;a case study , in Ansal
A. ,eds, Recent Advances in Eartquake Geotechnical Engineering and
Microzonation, Kluwer Academic Publishers, 253-266
Bayndrlk Ve İskan Bakanlğ, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, 2008.10337
sayl Plana Esas Jeolojik, Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etüt Genelgesi, Resmi
Gazete
Bogoslovsky V.A., Olgilvy A.A., 1977 Geopysical Methods for tehe İnvestigation
of Landslides Geophysics 42-3:560-571
Bruno F., MAriller F., 2000 test of hihg-resolotion sesimic reflection and other
geophysical tecniques on the Boup landslide in the Swiss Alps.Survey in
Geophys., 21:334-348
Ercan A., 2001 Deprem Yapy nasl ykar ? Yer Araştrmalarnda Zemin Emniyet
Gerilmesi ve Yer İvmesinin Önemi nedir? Kuzeybat Anadolu Karesi Bölgesi
Jeofizik Toplants , TMMOB Jeofizik Müh. Odas 30-35
Eurocode-8 TS EN 1998-1.2005 Afete Dayankl Yaplarn Projelendirilmesi
Jongmans D., Garambois S., 2007 . Geophysical investigation of landslides : A
review, Bulletin Society Geologique de France , 178,2:101-113
Karayollar Genel Müdürlüğü, Araştrma ve Geliştirme Dairesi Başkanlğ,
Heyelan tanmlama ve veri oluşturma klavuzu
Karsl F: 2015., Heyelan incelemelerinde jeofizik yöntemler ve uygulama
örnekleri (Prof.Dr.Ali Keçeli Jeolojik-Jeoteknik Çalştay)
17
181
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

NEHRP, 2001 National Eartguake Hazard Reduction Programme-Ulusal Deprem


Risk Azaltma Program
Pro-Jeo Mühendislik: Erzurum Çat Heyelan Raporu
Uyank O.,Çatloğlu B., 2014. Elektrik Özdirenç Sismik Krlma Yöntemlerinden
Heyelan Geometrisinin Belirlenmesi .Journal of Natural And Applied Science,
Süleyman Demirel Üniversity, Isparta, Türkiye
Zimer Mühendislik: ''Universiade–2011 Kş Oyunlar'' kapsamnda inşa edilen
''Erzurum-Kiremitliktepe Kayakla Atlama Tesisleri'' imar planna esas jeolojik
jeoteknik etüt raporu
URL-1: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/jeofizik/article/viewFile
/5000169788/5000153227
URL-2: https://sites.google.com/site/trabzonjfmo/home3223
URL-3: http://www.yerbilimleri.hacettepe.edu.tr/333/5son.pdf

18
182
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İL SINIRLARI BAZINDA HEYELAN


DUYARLILIK HARİTALARI:
MERSİN, ADANA, OSMANİYE VE
HATAY ÖRNEKLERİ

Tolga ÇAN, Senem TEKİN


Çukurova Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 01330 Balcal, Adana
tolgacan@cu.edu.tr senemtekin01@gmail.com

ÖZET
Heyelanların bölgesel ölçekte etkilerinin anlaşılması ve zararlarının
azaltılmasında heyelanların mekansal olabilirliğini gösteren duyarlılık
haritaları önemli katkı sağlamaktadır. Heyelan duyarlılık haritalarını
oluşturulurken, kütle hareketlerinin karmaşık yapısı ve bu hareketleri
kontrol eden faktörler iyi bilinmelidir. Heyelan duyarlılık haritalarının
güvenilirliği; kaliteli, doğru, kullanışlı veriye ve analizlerde kullanılacak
yöntemin ve modellerin iyi seçilmesine bağlıdır. Bu anlamda, heyelan
duyarlılık haritaları genel olarak heyelanları kontrol eden faktörlerin ve
heyelanların dağılımı arasındaki ilişkileri ortaya koyarak üretilen
haritalardır.
Bu çalışmada Akdeniz bölgesinde Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay
illerinde heyelan duyarlılık değerlendirmeleri il sınırları dikkate alınarak
ayrı ayrı veri setleri ile analizler gerçekleştirilmiştir. MTA tarafından
hazırlanan Türkiye Tarihsel Heyelan Envanter veritabanına göre Mersin,
Adana, Osmaniye ve Hatay illerinin sırasıyla % 1.45, % 0.2, % 0.8 ve %
0.5’i heyelanlı olup, oldukça düşük heyelan yüzdesine sahiptir. Çalışma
alanında yüksek röliyef gruplarını Toros ve Amanos dağları
oluşturmaktadır. Yükseklik değerleri deniz seviyesinden başlayıp Bolkar
dağlarında olmak üzere en yüksek 3696 m’ye ulaşmaktadır. Çalışmada
kullanılan çevresel değişkenler 30 m mekansal çözünürlüğe sahip Gelişmiş

1
183
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Uzay Termal Yayılma ve Yansıma Radyometre uydusu (ASTER GDEM)


sayısal yükseklik modeli (SYM) kullanılarak Yamaç eğimi, Teğetsel,
kesitsel, düzlemsel yamaç eğrisellikleri, pürüzlülük indeksi, eğim/yamaç
yönelimi parametreleri Coğrafi bilgi sistemleri ortamında oluşturulmuştur.
Bu parametrelerin yanı sıra Corine arazi örtü haritası da kullanılmıştır.
Çalışmada Türkiye Heyelan Envanter Haritası projesi kapsamında
1/500.000 ölçekli Türkiye jeoloji haritası göz önünde bulundurularak
yapılan litoloji grupları kullanılmıştır. Ancak, çalışma alanının büyüklüğü
göz önünde bulundurularak oluşturulan veri setleri 300 x 300 m piksel
çözünürlüğüne dönüştürülmüştür.
Analizlerde geri yayılım tekniği kullanılarak duyarlılık modelleri
yapay sinir ağları ile elde edilmiştir.
Duyarlılık haritaları sonucunda Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay il
sınırları sırasıyla; % 10, % 2, % 13, % 16’sı ve heyelanların ise
% 73, % 28, % 61, % 75’i yüksek-çok yüksek sınıf aralığında
bulunmaktadır. Yapılan analizlerin performans değerlendirmeleri sonucu
Alıcı işletim karakteristik eğrileri (ROC) kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Mersin, Adana, Osmaniye ve Hatay illeri için eğri altında kalan alanlar
(AUC) sırasıyla; 0.828, 0.789, 0.721, 0.884 elde edilmiştir.

2
184
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Kapsamında


Yapılan Heyelan Kontrol, Rehabilitasyon
Çalışmaları ve Değerlendirmeler

İsmail BULUT
Orman ve Su İşleri Bakanlğ, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Gen. Müdürlüğü,
Ankara

ÖZET
Son yıllarda iklim değişikliğinin de etkisi ile gerek pek çok ülkede ve
gerek ülkemizde kuraklık, çölleşme, erozyon ve buna bağlı olarak heyelan,
sel ve taşkınlarda bir artışın olduğu aşikardır.
Toprağın korunması ve tabii kaynakların geliştirilmesi gayesiyle;
havza bütünlüğü esas alınarak, çölleşme ve erozyonla mücadele, çığ,
heyelan ve sel kontrolü ile entegre havza ıslahı plan ve projelerini yapmak,
yaptırmak, uygulanmasını izlemek, bu faaliyetlere proje bazında destek
sağlamak, bu iş ve işlemlerle ilgili politika ve stratejiler belirlemek, ilgili
kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon sağlamak”
gayesiyle 2011 yılında Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü (ÇEM) kurulmuştur. Görev alanına giren konularda etüt,
araştırma, iş tanımı, analiz ve birim fiyat tespiti yapmak, yaptırmak,
onaylamak, uygulama esaslarını tespit etmek görevleri arasındadır.
Türkiye’de deprem, ani ve şiddetli yağışlar, ani sıcaklık değişiklikleri,
jeolojik ve topoğrafik yapı ile yanlış arazi kullanımı gibi hazırlayıcı ve
tetikleyici faktörler sonucu heyelanlar yaşanmaktadır. Uzun süreli ve bol
yağışın etkili olduğu, nemli iklime sahip yörelerimiz, heyelanların çok sık
ve yaygın olarak görüldüğü yerlerdir. Meydana gelen heyelanlar, selin
tahrip edici gücünü, can ve mal kayıplarını arttırmaktadır. Bu sebeple
heyelanların sıkça görüldüğü havzalarda model olabilecek heyelan kontrol
ve rehabilitasyon projeleri yapılmaktadır. Heyelan kontrol ve

1
185
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

rehabilitasyon projeleri ile tarım, mera ve yerleşim alanları gibi yerlerin


heyelan ve selden korunması hedeflenmektedir.
Bu çalışma ile bu güne kadar çölleşme ve erozyonla mücadele
kapsamında yapılan heyelan kontrol ve rehabilitasyon projeleri anlatılarak,
heyelanlarla ilgili teknik önlemlerin yeterli olmayacağı, alınacak idari ve
hukuki tedbirlerin uygulanması ile heyelana duyarlı havzaların heyelan
tehlike ve heyelan risk haritalarının yapılamasının önemi belirtilerek, ilgili
kurumlara destek verilerek, kurumlar arası işbirliği ile en kısa zamanda,
doğru ve standart bir şekilde heyelan tehlike ve risk haritalarının
yapılmasının gerekliliği değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Çölleşme ve Erozyonla Mücadele, Heyelan
Kontrol ve Rehabilitasyon

1. GİRİŞ
Türkiye’de jeolojik ve topoğrafik yapı, bitki örtüsü, yanlış arazi
kullanımı gibi hazırlayıcı faktörler ile deprem, ani ve şiddetli yağışlar,
yüksek oranda kar yağışı, ani sıcaklık değişiklikleri, insan faaliyetleri gibi
tetikleyici faktörler sonucu heyelanlar yaşanmaktadır. Uzun süreli ve bol
yağışın etkili olduğu, nemli iklime sahip yörelerimiz, heyelanların çok sık
ve yaygın olarak görüldüğü yerlerdir. Doğu Karadeniz Bölgesinde yanlış
arazi kullanımından kaynaklı sık sık heyelan ve sel olayları
yaşanmaktadır. Meydana gelen heyelan, selin tahrip edici gücünü, can ve
mal kayıplarını arttırmaktadır. Bu sebeple havzada model olabilecek
heyelan kontrol projeleri yapılmaktadır. Heyelan projeleri ile orman,
tarım, mera ve yerleşim alanları gibi yerlerin heyelan ve selden korunması
hedeflenmektedir.
Heyelanlardan kaynaklanan zararları en aza indirmek amacıyla;
heyelan tehlike boyutlarını, hasar veren heyelanlardan etkilenen bölgeleri
belirlemek ve heyelanların tekrarlanma olasılığının da değerlendirilmesi
gerekmektedir. Ülkemizde doğal afetlerden etkilenen yapılar ele
alındığında heyelanlardan kaynaklanan kayıplar %27 ile depremlerden
sonra ikinci sırayı almaktadır. Heyelanlardan kaynaklanan hasarların
artmasının nedenleri, artan nüfus yoğunluğunun giderek heyelana duyarlı

2
186
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

alanlarda bilinçsizce yoğunlaşması, değişen iklim şartları ve ormanların


bilinçsizce tahrip edilmesi sayılabilir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
Heyelan, yerçekimi etkisiyle kaya, toprak veya moloz türü
malzemelerin, yamaç aşağı hareketi olarak tanımlanmaktadır (Cruden,
1991). Heyelanlara neden olan hazırlayıcı ve tetikleyici faktörler
(Gökçeoğlu ve Ercanoğlu, 2001) vardır. Bu faktörler aşağıda
açıklanmıştır.

Şekil 1. Heyelana neden olan faktörler (Gökçeoğlu ve Ercanoğlu, 2001)

3
187
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1- Jeolojik nedenler
• Zayıf malzeme,
• Hassas malzeme,
• Makaslamaya uğramış malzeme,
• Eklemli ve fissürlü malzeme,
• Tersine uzanan yapının kırılması,
– Tersine uzanan kütle süreksizliği,
– * Geçirgenlikteki zıtlık,
– * Sertlikteki zıtlık

2- Morfolojik nedenler
• Tektonik ve volkanik yükselme,
• Buzul gerilmesi,
• Yamaç topuğunun akarsu tarafından aşındırılması,
• Yamaç topuğundaki dalga aşındırılması,
• Yamaç topuğundaki buzul aşındırılması,
• Yeraltı aşındırması ,
• Yamaç üzerine veya yamacın tepesine yük konulması,
• Bitki örtüsünün ortadan kaldırılması.

3- Fiziksel nedenler
• Şiddetli yağmurlar,
• Karın hızlı erimesi,
• Taşkın ve gel-git olayında suların hızlı çekilmesi,
• Deprem,
• Volkanik püskürme,
• Çözülme,
• Donma ve çözülme yoluyla ayrışma,

4
188
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

• Şişme-büzülme yoluyla ayrışma,


• Olağanüstü yağışların devam etmesi.

4- İnsan nedenleri ve/veya Yanlış Arazi Kullanımı


• Yamacın veya topuğun kazılması,
• Yamaca veya tepesine yük konulması,
• Göl suyu seviyesinin aşağı doğru çekilmesi,
• Ormansızlaştırma,
• Yanlış tarımsal faaliyetler
• Toprağı sulama,
• Maden kazıları,
• Yapay titreşimler,
• Kullanımdan kaynaklanan su kaçakları.

Jeolojik yapının şev duraylılığını belirlemede çok belirgin bir rolü


vardır. Oluşabilecek problemler yapısal bileşenleri ile yükseklik, eğim ve
yönelim gibi geometrik şev parametrelerinin birleşimi ile kontrol edilir.
Şevin altında uzanan kayalar şevle aynı yönde eğime sahip olduğunda
kütle hareketinin olma olasılığı kayaların şevin zıt yönünde yatay ya da
eğimli olması durumundan daha yüksektir. Kayalar şevle aynı eğime sahip
olduğunda ise çeşitli düzlemler boyunca süzülen su komşu kaya tabakaları
arasında kohezif olma özelliğini ve sürtünmeyi azaltır. Bu, özellikle ıslak
olduğunda kaygan hale gelen kil tabakaları mevcut olduğunda doğrudur.
Kayalar şevin eğimiyle zıt yönde yatay ya da eğimli olduğunda bile
eklemler şevin eğimiyle aynı yönde eğimlenir. Eklemler boyunca geçen su
kayayı ayrıştırarak üstteki kayacın ağırlığı onu düşürene kadar bu
açıklıkları genişletir. Yamaçtaki malzeme şeyl veya piroklastik kayaçlar
gibi zayıf kayaçlardan oluşmuş ise buralar potansiyel heyelan alanları
olabilir. Kayaçlardaki yüksek oranda bozuşmuş zonlar, killeşme,
serpantinleşme diğer faktörlerinde devreye girmesi ile potansiyel heyelan
alanlarına dönüşebilmektedir. Bir şevdeki malzemenin çeşidi o şevde

5
189
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

oluşabilecek duraysızlık tipi ile doğrudan ilişkilidir. Farklı litolojilerde


potansiyel kaymaya veya nihai yenilmeye faklı duyarlılık dereceleri
görülür. Her malzemenin gerilme- birim deformasyon davranışı ile suyla
olan davranışı farklılık gösterir.
Yenilme türü ve yüzeylerinin yeri, farklı litolojilerin ardalanması,
bozuşması, sert ve yumuşak katmanların varlığı, sıkışma dereceleri,
çimentolanma özellikleri, tane boyu gibi litolojik özelliklerine bağlıdır.
Yamaç eğimi arttıkça harekete geçirecek kuvvetler artacağından yamaç
duraylılığı azalır. Heyelanlar genellikle yüksek eğime sahip yamaçlarda
gelişir. Gerek yağış gerekse de gelişen bitki örtüsü nedeniyle heyelan
üzerinde önemli ölçüde etkiye sahiptir.
Bitki örtüsü olumlu ve olumsuz etkilere sahiptir;
Yamaç erozyonunu önler, sığ heyelana karşı duraylılığı artırır. Toprak
su dengesinin sağlanmasında özellikle ormanlık alanlarda büyük öneme
sahiptir. Bu önem orman kesildiğinden bir zaman sonra heyelanların
başlaması ile anlaşılıyor. Bitki örtüsünün ilave ağırlık oluşturması, kökleri
aracılığı ile suyun yamaca süzülmesine neden olması yamaç stabilitesini
olumsuz etkiler.
Yer altı ve yüzey suları, şiddetli yağış zemindeki sürtünme kuvvetini
azaltır. Kohezyon ve içselsel sürtünme açısı değerlerini düşürür.
Yamaçtaki malzemenin kaymasını kolaylaştırır. Yamaç topuğunu aşındırır
(akarsu aşındırması).Aşırı yağışlarda yer altı suyunun yükselmesi, sızıntı
ve kaynak sularının debilerinin artışı zemin içerisinden dışarıya doğru
yüksek basınçların oluşmasına ve zemin yenilmelerine sebep
olmaktadır.Yol yarmaları ve yamaçta inşaat alanları için yapılan kazılar
yamaç yenilmesinin bir başka önemli nedenidir.
Arazinin biyotik, abiyotik ve fizyografik özellikleri dikkate alınmadan
yapılan her türlü kullanım şekli arazinin hatalı kullanımıdır. Tarım
arazilerin tarımsal amaçların dışında kullanımı yanlış arazi kullanımıdır.
Orman, çayır-otlak alanlarının tahrip edilerek tarım arazisine
dönüştürülmesi arazinin yanlış kullanılmasıdır. Kurak ve yarıkurak tarım
arazilerinde su isteği fazla tarımsal ürünlerin yoğun sulama ile
yetiştirilmesi arazinin yanlış kullanılmasıdır. Eğimli arazilerde toprakların

6
190
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yukarıdan aşağıya doğru sürülmesi arazinin yanlış kullanılmasıdır.


Erozyona ve heyelana uygun arazilerde toprak koruma önlemi alınmadan
tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi veya yerleşim yerlerinin oluşturulması
arazinin Yanlış kullanılmasıdır.
Şiddetli yağışlar veya bol miktarda karın hızlı erimesi sonucunda yan
derelerden ani olarak gelen ve fazla miktarda katı materyal içeren büyük
su kütlesi sel olarak adlandırılmaktadır. Havzaların orta ve yukarı
kesimlerinde bulunan koruyucu orman örtüsü derelerdeki akımının kontrol
edilmesi üzerinde önemli etkiye sahiptir (Kalay ve Karagül 1992). Bu
alanlardaki toprak koruma niteliği yüksek olan bitki örtüsünün tahrip
edilerek arazi kullanım şeklinin insanlar tarafından değişikliğe uğratılması
sonucunda erozyon ve sel olayları artmaktadır. Yine yapılan bazı
çalışmalarda çay plantasyon alanlarının artmasıyla birlikte can ve mal
kaybına neden olan sel ve heyelan olayları Doğu Karadeniz’de artmıştır.

Heyelanların Etkileri;
Heyelanların, doğrudan ve/veya dolaylı kayıpları, can ve mal
kayıpları, karayolları, tren yolları, kanallar, boru hatlarındaki zararlar,
emlak, arazi değerlerinin azalması veya değişimi, akarsuların kirlenmesi,
tarım alanları, ormanlık alanları, yaşam kalitesindeki değişim, doğal
yaşama verdiği zararlar, sosyo-ekonomik ve psikolojik etkileri vardır.

3. BULGULAR
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ÇEM Genel Müdürlüğü bünyesinde
Çölleşme ve erozyonla mücadele kapsamında 2012 yılından 2015 yılı
sonuna kadar 9 adet heyelan kontrol ve rehabilitasyon projeleri
yapılmıştır.
2012 yılı, Rize Balsu Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi
2013 yılı, Trabzon Yomra Taşdelen Köyü Heyelanlı Alanların
Rehabilitasyonu Projesi, Rize Engindere Heyelanlı Alanların
Rehabilitasyonu Projesi

7
191
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2014 yılı, Hatay Dörtyol Çökek Yaylası Heyelanlı Alanların


Rehabilitasyonu Drenaj Projes, Ordu Çamaş Domuşu Mah. Heyelanlı
Alanların Rehabilitasyonu Projesi, Rize Ardeşen Yurtseverköyü Heyelanlı
Alanların Rehabilitasyonu Projesi
2015 yılı, Düzce Melen Baraj Havzası Heyelan Tehlike Haritası
Yapım Projesi, Mersin Erdemli Şahna Köyü Heyelanlı Alanların
Rehabilitasyonu Projesi, Trabzon Maçka Kozağaç Köyü Taş ve Kaya
Yuvarlanması Projesi yapılmıştır.

Rize Balsu Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi


Proje sahasına düşen aşırı ve şiddetli yağışların sahada erozyona ve
akmalara sebebiyet vermemesi, sele dönüşmemesi gayesi ile öncelikle
suyun sahadan uzaklaştırılması, akma olan yerlerin rehabilite edilmesi,
uygun yerlerin kazık kök yapan ve su tüketimi yüksek olan bitki türleri ile
ağaçlandırılması amaçlanmaktadır. Projenin model proje olması sebebiyle
kanal ve diğer faaliyetlerde farklı teknikler tasarlanmıştır. Yapılacak
faaliyetler izlenerek en iyi sonuç veren tekniklerin çay bahçelerinde ve
bölgedeki benzer arazilerde örnek alınarak kullanılması öngörülmektedir.
Proje sahasında toplama kanalları (şilte gabion ve içi beton doldurulmuş
geotekstil şilte), açık ana dren kanalı, kılçık drenler, kapalı drenaj sistemi
gabion duvarlar ve kazık kök yapan bol su tutabilen bitkilendirme
planlanmıştır.

8
192
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. Rize-Balsu heyelan ve sel kontrol proje haritası.

9
193
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Trabzon Yomra Taşdelen Köyü Heyelanlı Alanların


Rehabilitasyonu Projesi
Heyelanlı alanların rehabilitasyonu ile; erozyon, toprak kaybı ve
zararların ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi, tarım topraklarının
ekolojik dengesinin korunması, sürdürülebilir tarımın güvence altına
alınması ve tarımsal arazi üzerindeki heyelan ve yüzeysel akış nedeniyle
meydana gelen toprak kayıpları riskinin azaltılması ile bu nedenlerle
meydana gelebilecek tüm zararların ve kayıplarının önüne geçilmesi
amaçlanmaktadır. Kapalı drenaj ve harçlı duvarlar, gabion duvarlar ve
toprak dolgulu geogrid ara katkılı dolgu duvar faaliyetleri
projelendirilmiştir. Proje ile 9 konut, tarım alanı ve yol aşırı yağışlarda
oluşabilecek zararlara karşı korunması beklenmektedir.

Şekil 3. Bir nolu duvarın (Gabion) yapılacağı yer ve kesiti

Şekil 4. Altı nolu duvar (Terramesh sistem dolgu duvar) yeri ve kesiti.

10
194
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Rize Engindere Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi


Tarım arazisi, 12 konut, bir okul ve bir camiinin bulunduğu alanda
zarar azaltma faaliyetleri kapsamında açık ve kapalı drenaj kanalları ve bir
adet istinat duvarı projelendirilmiştir.

Hatay Dörtyol Çökek Yaylası Heyelanlı Alanların


Rehabilitasyonu Drenaj Projesi
Çökek yaylası yerleşim yerinde 19.07.2013 tarihinde aşırı yağışlar
nedeni ile oluşan sel ve akmalar neticesinde can ve mal kayıpları yaşanmış
olup insan eliyle bozulmuş olan doğal drenajın yeniden tesisi için saptırma
duvarları, ıslah sekileri, menfez ve açık kanallar projelendirilmiştir.
Yangın emniyet şeridinin de gerekli drenaj faaliyetleri önerilmiştir.

Şekil 5. Proje alanında yapılacak yapıların uydu görüntüsü üzerindeki yeri

11
195
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ordu Çamaş Domuşu Mah. Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu


Projesi
Domuşu Mahallesinde şiddetli yağışların ardından ilçe yolunda
heyelan olayı meydana gelmiştir. Yolun üst yamacından kopan kütle yolun
alt kısmında bulunan yerleşim merkezindeki bir eve hasar vermiştir.
Heyelan, toprak kaybı ve zararların ortadan kaldırılması veya en az düzeye
düşürülmesi gayesi ile çelik ağ yüzey kaplaması ve harçlı duvar
projelendirilmiştir.

Şekil 6. Domuşu Mahallesi heyelanı, heyelan ayağında (yolda) yapılacak iri taş
tahkimat duvar

Rize Ardeşen Yurtseverköyü Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu


Projesi
Proje alanında heyelan zararlarının azaltılması için her 4
heyelan/yüzeysel akma lokasyonunda iri taş tahkimatlı beton duvar ve
toplam 3 adet drenaj kanalı önerilmiştir.

12
196
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 7. Proje alanındaki heyelandan görüntü ve proje sınırları içerisindeki dört


adet heyelan alanında uygulanacak olan “İri Taş Tahkimatlı Beton Duvar” kesiti

Düzce Melen Baraj Havzası Heyelan Tehlike Haritası Yapım


Projesi
Ülkemizde toprak erozyonu ile birlikte heyelanların da özellikle baraj
rezervuarları çevresinde ve havzası içerisindeki etkilerinin
değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Bu çalışmada, Melen Baraj
Havzası içerisinde heyelanlardan kaynaklanan rusubat taşınmasına bağlı
rezervuarın ekonomik ömründeki azalmayı indirgemeye yönelik,
muhtemel önlem çalışmalarının orta ölçekte (~1/25.000) planlamasına
altlık oluşturması amacıyla yapılmıştır. Bu kapsamda Melen Baraj
Havzası’nda heyelanların tipi, şiddeti, aktivitesi, oluş tarihi vb. gibi
özellikleri dikkate alınarak heyelan envanteri oluşturulmuş, gerçekleşmesi
muhtemel duraysızlıklara ilişkin mekânsal olasılıklar hesaplanmış, yağış
(yağmur ve kar) ve deprem olmak üzere farklı tetikleyici faktörlerin kritik
eşik değerleri dikkate alınarak heyelan tehlike haritalaması yapılmıştır.
Buna göre, çok yüksek heyelan tehlike olasılığı dikkate alındığında
toplamda 2155 hektarlık bir alan için önlem çalışmalarının planlanması
öngörülmektedir.

13
197
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 8. Melen Baraj rezervuarı ve gerisinde tanımlanmış baraj koruma


havzasında 20 cm’lik ani kar erimesinin 50 yıl içerisinde gerçekleşme olasılığını
esas alan heyelan tehlike haritası.

Şekil 9. Düzce Melen Baraj Havzasında bir heyelan görüntüsü

14
198
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Mersin Erdemli Şahna Köyü Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu


Projesi
Heyelanın kopan materyalinin zarar verdiği yerleşim alanlarının ve
yapıların güvenliğini sağlayarak, bunun yanında tarımın güvence altına
alınması ve tarımsal arazi üzerindeki seyelan-heyelan riskinin azaltılması
gayesiyle yapılmıştır. Miks eşik, harçlı duvarlar, açık ve kapalı drenaj
kanalları projelendirilmiştir.

Şekil 10. Erdemli Şahna Köyü Heyelanı

Şekil 11. Proje alanında yapılacak işler

15
199
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Trabzon Maçka Kozağaç Köyü Taş ve Kaya Yuvarlanması


Projesi
Projenin temel amacı taş ve kaya yuvarlanmalarından
kaynaklanabilecek zararların azaltılması ve potansiyel risk taşıyan
kayaların alt kısımlarında bulunan yerleşim yerlerinin bu kayaların kayma,
düşme veya yuvarlanmalarına karşı zarar görmelerini engellemektir. Çelik
halat tel ağ uygulaması ve kaya hafriyatı, püskürtme beton uygulaması ve
fidan dikimi projelendirilmiştir.

Şekil 12. Taş ve kaya yuvarlanma yörüngesi

Şekil 13. 3 ve 8 nolu kayalardan görünüm.

16
200
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 14. Proje alanı güncel durumu (8,9,10 nolu kayaların kesiti)

Şekil 15. Çelik halat tel ağ uygulaması tepe ve topuk ankraj uygulamarı kesiti.

Şekil 16. Çelik halat tel ağ, 8 ve 9-10 nolu kayaçlara uygulanması

17
201
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
1. Heyelan, can kayıpları ve önemli ekonomik zararlar
oluşturduğunda sorun haline gelmektedir. Yani, can ve mal kaybına neden
olmayan heyelanlar için herhangi bir sorun yokmuş gibi algılanmaktadır.
Bu algının ortadan kaldırılması gereklidir.
2. Can ve mal kayıplarına sebep olan Heyelan, Sel ve Taşkın afetinin
çok yoğun olarak yaşandığı özellikle Doğu Karadeniz Bölgemizde yapılan
projelerin uygulanmasında birçok problem yaşanmaktadır. Bu
problemlerin başında yanlış arazi kullanımı ve plansız yapılaşma
gelmektedir.
3. Doğu Karadeniz bölgesinde engebeli arazi yapısı, bol yağışlı iklim
özellikleri, ayrışma, doğal bitki örtüsünün kaldırılarak fındık ve çay
bahçelerine dönüştürülmesi, kırsal yerleşim birimlerinin dağınık
yapılaşması, dağınık yapılaşmaya paralel düşük standartlı ulaşım ağı
sistemi, ulaşım ağınının kontrolsüz yüzey drenaj sistemi oluşturması,
heyelanların oluşumunu hazırlayan ve tetikleyen faktörlerin başında
gelmektedir.
4. Heyelanların yol açtığı kayıplara karşı etkili mücadele belirli bir
bölgede heyelanları kontrol eden ve meydana getiren çevresel
değişkenlerin sağlıklı bir şekilde anlaşılmasını zorunlu kılar. Bu kapsamda
heyelan envanter haritaları, heyelan duyarlılık ve olası tehlike
değerlendirmeleri en önemli ve en temel ihtiyacı oluşturmaktadır.
5. Doğu Karadeniz bölgesi kıyı kuşağı boyunca heyelanlara sebep
olan söz konusu faktörler iyi bilinmesine karşın sistematik ve uzun süreli
bir yaklaşım oluşturulamamıştır. Planlayıcı ve karar vericilere
heyelanlardan kaynaklanan zararların azaltılmasında planlama, hazırlık ve
iyileştirme süreçlerine ilişkin olarak, standardı ve yönetmeliği olan
belirlenmiş uygun ölçeklerde üretilen, güncellenebilen dinamik bir süreci
olan heyelan duyarlılık ve olası tehlike haritaları sağlanmalıdır (Heyelan
bilgi sistemi oluşturularak heyelana duyarlı havzalar yönetilebilir hale
getirilmelidir). Heyelanların verdiği zararların değerlendirilmesinde ilgili
kurum ve kuruluşların yetki ve sorumlulukları açık bir şekilde

18
202
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

belirlenmelidir. Eksik olan ve revize edilmesi gereken mevzuatlar


tamamlanmalıdır.
6. Bugüne kadar ki yapılan arazi çalışmaları sırasında gözlenen en
önemli problemlerden biri de artık herkesin de bildiği gibi havzalarda dere
kesitlerinin daraltılması, köprü ve menfez gibi sanat yapılarının yetersiz
kalarak tıkanması ve faaliyetlerin havza yönetiminden çok afet yönetimine
dönüşmesine sebep olmaktadır. Dağlık alanlardan gelen ağaç gövde ve
parçalarını havzanın daha çok yukarı kısımlarında tutan geçirgen barajlar,
malzemenin aşağı havzadaki hidrolik yapıları tıkayarak taşkın meydana
getirmesini önleyecektir. Özellikle Karadeniz Bölgesinden yapılacak
geçirgen barajlar taşkın tehlikesini azaltacak havzaların yönetilmesini
kolaylaştıracaktır.
7. Heyelanlarla tek tek uğraşmak hem ekonomik değil hem de havza
yönetimi açısından baş edebilmek zordur. Karadeniz bölgesinde arazi
kullanımı, drenaj ve kanalizasyon sistemleri ile orman ve köy yolları dahil
ulaşımın yeniden heyelan tehlike haritalarına göre planlanması
yapılmalıdır.
8. Heyelan tehlike ve risk haritaları tanımlanmalı, kavram kargaşası
ortadan kaldırılmalı, yapım ve kullanımı ile ilgili standartlar getirilip
yönetmelikleri oluşturulmalıdır. Bu konuda AFAD Başkanlığı diğer
kurum ve kuruluşlardan gerekli desteği almalıdır. Tarım Gıda ve
Hayvancılık Bakanlığı kanundan ve görevlerinden gelen yetkiler dahilinde
tarım arazilerindeki heyelanlardan kaynaklı toprak kayıpları, can ve mal
kayıplarını önlemeye yönelik yeni politikalar geliştirerek tarım arazilerinin
korunmasında yeni açılımlar yapmalıdır.
Tehlike ve risk değerlendirmeleri ile sigorta sisteminin, devlet ve özel
kurumların katkısıyla, sel, taşkın ve heyelan kaynaklı hasarların
azaltılmasına yönelik uygulamalarda da yaygınlaştırılması sağlanmalı,
heyelan konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

19
203
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR
Avcı vd.,2015, “Erozyon Ve Sel Kontrolü Uygulamalarında Dikkate Alınacak
Hususlarla İlgili Rehber” Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü,
Ankara.
Bulut F.2005, Heyelan Paneli, Trabzon.
“Düzce Melen Baraj Havzası Heyelan Tehlike Haritası Yapım Projesi”
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü, 2015, Ankara.
“Mersin Erdemli Şahna Köyü Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi”,
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü, 2015, Ankara.
“Rize Balsu Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi”, Orman ve Su
İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, 2012,
Ankara.
“Trabzon Yomra Taşdelen Köyü Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu
Projesi”, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü, 2013, Ankara.
“Hatay Dörtyol Çökek Yaylası Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Drenaj
Projesi” Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü, 2014, Ankara.
Gökçeoğlu C., Sönmez H., Nefeslioğlu H.A., Duman T.Y., Çan T. (2005) The
17 March 2005 Kuzulu landsilde (Sivas, Turkey) landslide-susceptibility map of
its near vicinity. Engineering Geology, 81(1) pp 65-83.
“Ordu Çamaş Domuşu Mah. Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi”,
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü, 2014, Ankara.
“Rize Engindere Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi” Orman ve Su
İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, 2013,
Ankara.
“Rize Ardeşen Yurtseverköyü Heyelanlı Alanların Rehabilitasyonu Projesi”,
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü, 2014, Ankara.
“Trabzon Maçka Kozağaç Köyü Taş ve Kaya Yuvarlanması Projesi”, Orman
ve Su İşleri Bakanlığı, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü,
2015, Ankara.
Ulusay R., Aydan Ö., Kılıç R. (2007) Geotechnical assessment of the 2005
Kuzulu landslide (Turkey). Engineering Geology, 89 pp 112-128.

20
204
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İnebolu Sel Duyarllk Modelinin Değerlendirilmesi

Bayram Ali TAŞ


Çölleşme Ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü Etüt Proje Dairesi Ankara
(batas@ormansu.gov.tr)

ÖZET
Depremlerden sonra en fazla can ve mal kayplarna sebep olan sel
afeti ülkemizin tüm havzalarnda ve iklim tiplerinde görünmektedir.
Verilen kayplar, korunmaya harcanan emek ve kaynaklar giderek
artmaktadr. Önlemlerin planlanmasnda ve kaynaklarn
yönlendirilmesinde model çalşmalar günümüzde uygulanan
çalşmalardandr. Sel Duyarllk Modelinde arazi verileri kullanlarak
İnebolu havzasnda sel duyarllğ çkarlmştr. 90*90 metre grid ağ
oluşturulmuş ve her grid için hazrlanan taplolara bilgiler girilmiştir.
Model içinde kullanlan parametrelere değerler verilmiş ve bu değerlere
çeşitli puanlar ile temsil edilmiştir. AHP yönteminin kullanldğ modelde
gerekli olan parametreler ve istenilen değerler bilgi ve deneyim
öncülüğünde model içinde çalştrlabilmektedir. Model sonucunda %61
yüksek ve %39 orta duyarlğn havzada olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sel, Duyarllk, Model, İnebolu

1.GİRİŞ
Havzalarn yukar kesimlerinde sel kontrolüne yönelik çalşmalar
bütüncül olarak ele alarak havzay entegre planlayabilmek, proje
yapabilmek ve sel afetini en aza indirgeyebilmek önceliklerimiz
arasndadr. Havzalar baznda üretilmiş veriler birbirinden oldukça farkl
nicelik ve özelliklere sahiptir. Bu verileri bir arada değerlendirmek
oldukça güçtür. Verilerin standart ve kalitesine bağl olarak havzalar

205
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

olabildiğince küçük ve eşit alanlarda homojenize edebilecek, 90 metre


ölçeğinde hücreler üzerinde çalşan, hidrolojik bir model tasarlanmştr.

İnebolu Havzas Karadeniz Bölgesi’nin Bat Karadeniz Bölümünde,


Kastamonu ili snrlar içerisinde yer alr. Ayrca İnebolu ilçe merkezi de
havza snrlar içerisinde yer almaktadr. İnebolu Havzasnn alan
yaklaşk 114 km2 olarak ölçülmüş ve 6 alt havzadan oluşmaktadr.
Araştrma sahasnn ortalama deniz seviyesinden olan yüksekliği 621 m,
en yüksek noktas 1360 m, en düşük noktas ise 0 m yükseltiye sahiptir.
Model
Model aralarnda niceliksel, niteliksel veya mantksal ilişkiler
bulunan parçalarn oluşturduğu bütünü idealize edilmiş bir anlamsal
çerçevede sunan kavram tanmlamaktadr. Model ksaca gerçek dünyann
soyutlaştrlmas olarak tanmlanabilir ve sistem içerisinde yer alan
yaplarn daha basit ve anlaşlr bir çerçeve dâhilinde sunulmasna olanak
vermektedir. Genel literatür yaklaşmna göre ise model “gerçekliğin
belirli ksmnn basitleştirilmiş gösterimi” olarak tanmlanmaktadr.

2.YÖNTEM

Analitik Hiyerarşi Proses

Analitik Hiyerarşi Proses (AHP), ilk olarak 1968 ylnda Myers ve


Alpert ikilisi tarafndan ortaya atlmş ve 1977 de ise Saaty tarafndan bir
2

206
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

model olarak geliştirilerek karar verme problemlerinin çözümünde


kullanlabilir hale getirilmiştir. AHP, karar hiyerarşisinin tanmlanabilmesi
durumunda kullanlan, karar etkileyen faktörler açsndan karar
noktalarnn yüzde dağlmlarn veren bir karar verme ve tahminleme
yöntemi olarak açklanabilir. AHP bir karar hiyerarşisi üzerinde, önceden
tanmlanmş bir karşlaştrma skalas kullanlarak, gerek karar etkileyen
faktörler ve gerekse bu faktörler açsndan karar noktalarnn önem
değerleri açsndan, birebir karşlaştrmalara dayanmaktadr. Sonuçta
önem farkllklar, karar noktalar üzerinde yüzde dağlma dönüşmektedir.

Adm 1 : Karar Verme Problemi Tanmlanr


Adm 2 : Faktörler Aras Karşlaştrma Matrisi Oluşturulur
Adm 3 : Faktörlerin Yüzde Önem Dağlmlar Belirlenir
Adm 4 : Faktör Kyaslamalarndaki Tutarllk Ölçülür
Adm 5 : Her Bir Faktör İçin, m Karar Noktasndaki Yüzde Önem
Dağlmlar Bulunur
Adm 6 : Karar Noktalarndaki Sonuç Dağlmnn Bulunmas

Aşağdaki tabloda yer alan hazrlayc faktörlerin her biri için


maksimum toplam puanlarnn nasl tespit edildiği aşağda anlatlmştr.
Hazrlayc faktörlerin, Bölüm 4.2’de Çğ Tehlikesi için ayrntl olarak
anlatlan M-AHP sürecinden geçirilmesi ile çalşma bölgesi için sel tehlike
durumu ortaya konabilecektir.

Tablo 1: Parametreler ve puanlar


ID FIELD_NAME WEIGHT_NAME ALIAS_NAME MAX_PUAN AKTIF DEFAULT_MAX_PUAN MI_PRINX TUR
1 1 Lkod Lkod_w Litolojik Birim 13 1 13 10
2 2 TopHidGecirgenlik TopHidGecirgenlik_w Toprak Hidrolik Geçirgenliği 13 1 13 21
3 3 ArzKul ArzKul_w Arazi Kullanm 11 1 11 31
4 4 TopografikEgim TopografikEgim_w Topoğrafik Eğim 11 1 11 41
5 5 NehirAsindirmaGucEndex NehirAsindirmaGucEndex_w Nehir Aşndrma Gücü Endexi 11 1 11 52
6 6 SedimanTasimaGucEndex SedimanTasimaGucEndex_w Sediman Taşma Gücü Endexi 11 1 11 62
7 7 TopografikNemlilik TopografikNemlilik_w Topoğrafik Nemlilik Endexi 11 1 11 72
8 8 DrenajYogunluk DrenajYogunluk_w Drenaj Yoğunluğu 9 1 9 82
9 9 DrenajFrekans DrenajFrekans_w Drenaj Frekans 9 1 9 90
10 10 Erozyon Erozyon_w Erozyon Durumu 9 1 9 10 1
11 11 YamacYonelim YamacYonelim_w Yamaç Yönelimi 7 1 7 11 1
12 12 TopografikEgim2 TopografikEgim2_w Topoğrafik Eğim M2 13 1 13 12 2
3

207
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Litoloji ve Jeoloji

Jeoloji verileri kullanlarak sel duyarllğ açsndan tasnifi yapld.


Her anakaya türü için puanlamalar yapld.

Tablo2: Anakaya Gruplar ve Puanlar


D EGER PU AN COD E PAR AMET R E_ID D EFAU LT _PU AN MI_PR IN X
1 Kireçtaş 1 101 1 1 1
2 Kumtaş - Çamurtaş 11 102 1 11 2
3 Kumtaş - Çamurtaş - Kireçtaş 9 103 1 9 3
4 Andezit - Aglomera - Tüf 5 104 1 5 4
5 Çakltaş - Kumtaş - Çamurtaş 7 105 1 7 5
6 Granit - Granodiyorit 3 106 1 3 6
7 Kuvarsit - Kuvars Şist 13 107 1 13 7

Eğim
Havza eğimi, akş hzn etkilemekte ve dolaysyla taşkn üzerinde
etkin bir parametre olarak değerlendirilmektedir. Havza eğimini temsil
etmek için ortalama veya harmonik eğim kullanlabilir. Ayrca, havzann
yamaç ve yan dere eğimleri ile ana dere eğimi arasnda yakn bir ilişki
vardr.
Topografik özellikler içerisinde bulunan eğim, gerek hidrolojik
gerekse su erozyonu bakmndan büyük önem taşmaktadr. Havzann
ortalama eğimi ise yüzeysel akş oluşmasnda ve dolaysyla dere akmna
ait hidrografn şekli ve pik akm oluşumunda önemli bir etkendir (Aydn
2009). Arazi eğimi, arazinin engebelilik derecesini ifade etmektedir.
İnebolu havzasnn ortalama eğimi % 19.29 olup, çok eğimli snfna
girmektedir. Havzann yaklaşk % 60’n orta eğimli ve çok eğimli alanlar
oluşturmaktadr.
Arazi eğimi; erozyon, toprak derinliği, toprağn tekstürü, yüzeysel
akş, arazi kullanm biçimi ve bitki örtüsü gibi birçok özelliği etkilediği
için araştrlmştr. Ayrca arazi eğimi, arazi snflandrlmasnda temel
veri olarak kullanlmaktadr (Çepel 1995).
Genel eğim snflar kullanlarak havzada açk, düz ve düze yakn
alanlar taşkn (su basmas – göllenme) için en yüksek tehlikeye sahip
alanlardr. Arazinin eğim değeri arttkça yüzeye gelen ve toplanan su akşa
geçeceğinden sel karakteri gösterecektir. Eğim şartlar ve morfoloji su
4

208
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

fazlasna bağl afet olaylarnn türü üzerinde belirleyici olmaktadr. Eğim


değerlerinin arttğ dik eğimli sahalarda daha çok sel afeti görülmekte,
fakat ksmen de olsa bütün yüzeyi kaplayarak meydana gelen yüzeysel
akşlar ile heyelan olaylar görülebilmektedir. Bu nedenle düşük eğim
gruplarndan yüksek eğim gruplarna doğru sel riski artacağndan
aşağdaki puanlama sistemi uygun görülmüştür. Eğim gruplar derece
türünden snflara ayrlmştr.

Tablo 1. Eğim Değerleri ve Puanlar


DEGER derece PUAN CODE PARAMETRE_ID DEFAULT_PUAN MI_PRINX
<2 11 401 4 11 19
2-5 9 402 4 9 20
EĞİM

5-10 7 403 4 7 21
10-20 5 404 4 5 22
20 - 30 3 405 4 3 23
> 30 1 406 4 1 24

2. 5. 3. Bak
Teorik olarak, toprak nemi arttkça, infiltrasyon azalmakta ve
yüzeysel akş artmaktadr. Kuzeye bakan yamaçlarn güneşlenme
sürelerinin daha ksa, şiddetlerinin de daha düşük olmas yağş
etkinliklerinin tür, şiddet, süre ve frekans özellikleri açsndan özellikle
güney baklara göre daha fazla olmas nedeniyle bu yamaçlar üzerindeki
topraklarn infiltrasyon kapasiteleri de düşüktür. Havza genelinde kuzeye
bakan yamaçlarn oran ne kadar fazla ise szma ile su kayb o oranda
azalacak ve yüzeysel akşa geçen su miktar artacaktr.
Ancak ülkemiz genel alan değerlendirildiğinde bu değerlendirme
sadece nemli ve yağşl ekosistemler için geçerli olmaktadr. Ülkemizin
2/3’ünün yar kurak ve kurak ekosistemde olmas nedeniyle Kuzey ve
Doğu baklar içine alan gölgeli baklar daha verimli (Boniteti Yüksek)
ekosistemler oluşturmas nedeniyle diri ve ölü örtü kapasitesi yüksektir.
Bu bölgelerin toprak gelişimleri ve derinlikleri daha yüksektir. Bu nedenle
ülkemizin gölgeli baklar daha yüksek erozyon önleme kapasitesine
sahiptir. Gölgeli baklarn ekolojik özelliklerinin iyi olmas bitki gelişimi,
arazi kullanm türleri, ölü örtü ve toprak gelişimi açsndan yüksek

209
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kapasiteye sahiptir. Bu özellik bu bölgelerde sel ve taşkn tehlikesinin


azalmasna yardmc olmaktadr. Bu sebeple tüm baklara göre puanlama
aşağdaki tablodaki şekilde tanmlanmştr.

Tablo 2. Bak Değer ve Puanlar


DEGER PUAN CODE PARAMETRE_ID DEFAULT_PUAN MI_PRINX
YAMAÇ YÖNELİMİ (BAKI)

0 - 45 7 1101 11 7 39
45 - 90 5 1102 11 5 40
90 - 135 3 1103 11 3 41
135 - 180 1 1104 11 1 42
180 - 225 1 1105 11 1 43
225 - 270 3 1106 11 3 44
270 - 315 5 1107 11 5 45
315 - 360 7 1108 11 7 46

2. 5. 4. Arazi Kullanm ve Bitki Örtüsü


Doğal bitki örtüsü değişen eğim derecelerine göre yüzeysel akş
azaltarak ve yavaşlatarak afet karakteri oluşumunu engelleyici etmendir.
Havzann doğal bitki örtüsü bu etkiyi, yüzeysel akş azaltmak sureti ile
zeminin infiltrasyon kapasitesini artrma, intersepsiyon ve transpirasyon
ile akşa geçen su miktarnda su kayplarna sebep olma şeklinde
gerçekleşir. Bu etkiler arazi örtüsünün bozulmas orannda zayflamakta
ve hatta bazen tamam ile ortadan kaybolmaktadr. Bu nedenle arazi
kullanm durumundaki bitki örtüsü varlğna ters orantl olarak aşağdaki
tabloda puanlama yaplmştr. Arazi kullanm haritas orman amenajman
plannda ki veriler doğrultusunda hazrlanmştr.

Tablo 3. Arazi Kullanm Değer ve Puanlar

DEGER PUAN CODE PARAMETRE_ID DEFAULT_PUAN MI_PRINX


Açk Alan 11 301 3 11 12
ARAZİ KULLANIM

Seyrek Bitki 9 302 3 9 13


İbreli 5 303 3 5 14
Karşk 3 304 3 3 15
Yaprakl Orman 1 305 3 1 16
6

210
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. 5. 5. Toprak
Belirli şartlar altnda birim zamanda zemine szabilecek maksimum su
miktarna "Szma Kapasitesi" (İnfiltrasyon) denir (mm/saat, mm/gün).
Szma kapasitesini etkileyen faktörler şunlardr: Zeminin tane büyüklüğü
ve geçirimliliği, zeminin yağş öncesindeki rutubet durumu, bitki örtüsü,
organik maddeler, zemin yüzeyinin durumu ve toprağn işlenme ve
kullanlma şekli. Szma kapasitesi, su dengesi yöntemiyle hesaplanabilir.
Bu yöntem hem tabii havzalarda hem de laboratuvarda infiltrometre denen
cihazlarla, küçük deneme havzalarnda uygulanabilir. Çeşitli zemin türleri
için maksimum szma miktarlar aşağdaki tabloda verilmiştir. inebolu
havzasnda toplam 32 toprak profili açlmş olup 145 toprak analizi
yaplmştr. Analiz sonuçlarnda pH, EC, Kireç, OM, Bünye, Hacim_Ag.
Geçirgenlik, Azot, Fosfor_P2O, Potasyum_K, Eğim, Erozyon,
Derinlik, Fizyolojik, Taslilik ve Kayalilik durumlar tesbit edilmiştir.

Tablo 4. Çeşitli Zemin Türleri İçin Szma Kapasitesi Değerleri


Szma kapasitesi
Zemin cinsi İnfiltrasyon snf
(mm/saat)
Kil, silt <1 Çok az
Killi silt 1-5 Az
Kumlu silt 5 – 20 Az-orta aras
İnce kum 20 – 63 Orta
Orta-iri kum 63 – 127 Orta-yüksek aras
İri kum-ince çakl 127 – 254 Yüksek
İri çakl > 254 Çok yüksek

Hidrolik iletkenlik ise ortalama tane çapna ve poroziteye (gözenekliliğe)


bağl olarak belirlemek için çeşitli formüller önerilmişse de bunlar sağlkl
değildir. Hidrolik iletkenlik laboratuvarda ve arazide ölçülür.

211
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 5. Değişik Toprak Türlerine Göre Hidrolik İletkenlik (K) ve


Özgül Geçirimlilik (k) Değerleri
Zemin Cinsi k (Darcy) K (cm/sn)
Kum Taş 1-102 10-3-10-1
Çakl 10-103 10-2-10-1
Silt 10-3-10-1 10-5-10-4
Kil 10-5-10-4 <10-6

İnfiltrasyon ve perkolasyon kapasitesiyle ilişkilendirilerek hidrolojik


toprak gruplar ve özellikleri ise aşağdaki tabloda verilmiştir.

Tablo 6. Hidrolojik Toprak Gruplar

GRUP ÖZELLİKLER

Düşük yüzey akş potansiyeli, derin, çok kumlu az kil ve silt içeren, geçirgenlikleri
A
yüksek (I=11.4-7.6 mm/saat arasnda) olan topraklar

Normal yüzey akş potansiyeli, A toprak grubundan az derin ve daha az kumlu,


B
oldukça silt içeren ve kil içeren, geçirgenlikleri orta (I=7.6-3.8mm/saat) olan topraklar

Yüksek yüzey akş potansiyeli, yüzeysel, önemli oranda kil ve colloid içeren,
C
geçirgenlikleri düşük (I= 3.8-1.3 mm/saat) olan topraklar
Çok Yüksek yüzey akş potansiyeli, fazla oranda şişme gösteren, kil içeren,
D
geçirgenlikleri çok az (I= 1.3-0.0mm/saat) ve alt katmanlar geçirimsiz olan topraklar

Açklamalar şğnda puanlama aşağdaki gibi oluşmuştur.

Tablo 7. Geçirgenlik Değer ve Puanlar

DEGER PUAN CODE PARAMETRE_ID DEFAULT_PUAN MI_PRINX


GEÇİRGENLİK

Çok Yavaş 13 201 2 11 8


Yavaş 11 202 2 7 9
Orta Yavaş 9 203 2 3 10
Orta 7 204 2 1 11

212
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 8. Sel Tehlike Durumuna Bağl Olarak Havza İzleme Sistemi


İçerisinde Doğrudan Alt Modelden İtibaren Kullanlabilecek
Değerlendirme Matrisi
Sel Tehlikesi
Düşük Orta Yüksek
Orta
Düşük Düşük Hassasiyet Düşük Hassasiyet
Hassasiyet
Sel Snflar*
Yüksek
(Can ve Ekonomik Orta Düşük Hassasiyet Orta Hassasiyet
Hassasiyet
Kayp Tehlike Durumu)
Yüksek Yüksek
Yüksek Orta Hassasiyet
Hassasiyet Hassasiyet

Yukardaki sel tehlikesi için belirlenen kriterler doğrultusunda bulunan


maksimum puanlar M-AHP’de kullanlarak sel ve taşkn tehlike snflar
karar noktalar düşük, orta ve yüksek hassasiyet şeklinde belirlenmiştir.
Sel ve taşkn tehlikesi, uzman değerlendirilmesi ile aşağdaki tabloya
uygun şekilde yapld.

Tablo 9.Sel Tehlikesi Hazrlayc Faktörlerin Ölçütlerini Kullanarak


Elde Edilecek Sel Değerlendirme Matrisi Ve AHP Puanlar
Sel Tehlikesi
Düşük Orta Yüksek
Düşük 1 3 5
Sel Snflar*
(Can ve Ekonomik Orta 3 5 7
Kayp Tehlike Durumu)
Yüksek 5 7 9

Sellerin can ve ekonomik kayp tehlike durumuna göre


derecelendirilmesi (düşük, orta, yüksek) baz alnarak snflandrma
yaplmştr.
Bu kapsamda, aşağdaki parametreler kullanlacak ve bu parametreleri
değerlendirilmesi amacyla Analitik Hiyerarşi Sürecine (AHP) ilişkin bir
karar destek sistemi geliştirildi. Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) yöntemi,
karar hiyerarşisinin tanmlanabildiği koşullar altnda, karar etkileyen

213
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

faktörler açsndan karar noktalarnn % dağlmlarn veren bir karar


verme yöntemi olarak tanmland.

3. BULGULAR VE TARTIŞMA
Sel modelinde kullanlan veriler kenarlar 90*90 metre olan grid
poligon hücrelerin öz nitelik taplolarna işlenmiştir. 14146 hücreden
oluşan kutucuklarn tablolarna her veri için değerler, kodlar, puanlar ve
baz işlemlerden geçen veriler kaydedilmiştir. M-AHP ile değerlere
karşlk gelen puanlar matrisler oluşturulmuştur. Mapinfo programnda
işlenen veriler sel modellemesi yazlmna aktarlarak Mapinfo tabanl Sel
Modeli yazlmnda matrisler ve formüller çalştrlmştr. Nehir aşndrma
gücü, sediment taşnm oran drenej yoğunluğu drenaj frekans ve
topoğrafik nemlilik parametreleri yazlmn kullanlarak bulundu.

Resim 1. Mapinfo da Değer ve Puanlarn Taploda İşlenmiş hali

10

214
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Resim 2: Sel Modellemesi Yazlm

Sel modellemesi yazlmnn AHP ile çalştrlmas ile İnebolu


havzasnda sel oluşumuna karş alanlarn hassasiyeti snflandrlmştr.
Yüksek hassasiyeti olan alanlar 6960,75 Ha, orta hassasiyeti olan alanlarn
toplam ise 4486,22 Ha’dr. Yüzdesel olarak hesaplandğnda havzann
yaklaşk %61’i yüksek ve %39’u orta seviyededir. Topoğrafik eğim, Kaya
ve zemin göreli permeabilite değeri, Arazi kullanm şekli Jeomorfoloji,
Drenaj yoğunluğu, Drenaj frekans, Erozyon oran ve bak gibi veriler
şnğnda havzann sel duyarlğ oluşturulmaktadr. Düşük hassasiyetin
model sonucunda çkmamas havzada sel olaynn her yerde
oluşubabileceğini göstermektedir. Havzann arazi kullanm durumunda
yerleşim alanlar az yer kaplamasna ve orman alanlarnn çoğunlukta
olmasna rağmen düşük hassasiyetin hiç çkmamas sel olay başlangcnn
kolay olduğunu göstermektedir. Seli tetikleyici hallerin fonksiyona
girmesi ile fonksiyon sonucu çkan hassasiyet durumlar; karar ver, önlem
al, öncelikleri sra koy, gibi sel ile mücadele yöntemlerini bize
sralamaktadr.

11

215
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Resim 3: Sel Duyarllk Modeli Sonuç Haritas

4. SONUÇ VE TARTIŞMA
Dünyada ve ülkemizde sel afetlerin says ve şiddeti gittikçe
artmaktadr. İklim değişikliği ve küresel snmaya bağl olarak yağş
rejimlerinde, şiddetinde, enerjisinde ve zamanlamasnda değişimler ile
birlikte olumsuz yönlerinde artşlar günümüzde sk karşlanan durumlar
halini almştr. Can ve mal kayplarnda yaşanan artşlar ve kayplar en
aza indirmek için tesis edilen kontrol faaliyetleri, erken uyar sistemleri,
bilgilendirmeler ve benzer uygulamalar için harcanan emek ve
kaynaklarda da artşlar görülmektedir. Yerleşim yerlerinin yanlş arazilere
kurulmas, arazi bozunumu, krsal fakirlik, yol köprü gibi yatrmlarn

12

216
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

planlanmasnda ve uygulamasnda sel tehdidine karş artan maliyet ve


zamandan dolay yatrmlara gerekli ehemmiyet verilememektedir.
Dünya da çeşitli iklim senaryolarna gün geçtikçe yenisi eklenmektedir.
Bu senaryolarn genelinde olumsuzluklarda en çok etkilenecek ülkenin
Türkiye olduğu kabul edilmektedir. Kuraklk, çölleşme ve sel olaylarnda
değişimlerin olduğu ülkemiz insanlarnca da müşahade edilmekte ve bilim
adamlarnca istatistiki verilerle teyid edilmektedir. Ülkemiz de bulunan
tüm iklim tiplerinde değişimin var olduğu gözlemlenmektedir. İklimde
yaşanan değişimlere ülkemiz coğrafyasnn tüm bileşenlerinin ve
toplumun kendine has tüm karakteristik özelliklerinin değişimlere uyum
sürecinde zorluklar olacaktr.
Erken uyar sistemleri, riskli alanlarn belirlenmesi ve sorun kaynağnn
tesbiti gibi önem arz eden birçok faaliyetlerde günümüzde modeller ve
simülasyonlar kullanlmaktadr. Sel Duyarllk Modelinde yukar havzada
sele duyarl alanlarn hesaplanmas ve tasnifi yaplmştr.
Düşük, orta ve yüksek hassasiyet snflarna ayrlan modelde düşük
hassasiyetin çkmamas havzada sel oluşum eşiğinin ne kadar aşağda
olduğunun göstergesidir. Havzann yaklaşk %61’i yüksek ve %39’u orta
seviyede olmas şiddetli yağşlarda sel oluşumana hzl ve ani geçişi
sağlamakla birlikte oluşabilecek selin büyüklüğü ve enerjisi hakknda fikir
vermektedir. Yağş verisi hesap edilmeden yaplan Sel Duyarllk Modeli
arazi özellikleri fonksiyonlarnn puanlamasna dayanmaktadr. Arazi
özelliklerinin her değişiminde farkl değerler almas ve modelde farkl
sonuçlar vermesi modelde kullancnn bilgi ve deneyimlerine dayanarak
puanlama da değişiklik yaparak yeni sonuçlar üretilebilir. Mesala eğim
gruplar puanlarn farkl yorumlarla sonuçlarda kalibrasyonlara gidilebilir.
Bu misali diğer parametreler için üretip ve çoğaltabiliriz.
Arazi kullanm parametresi yüzeysel akş katsays üzerindeki etkisi
büyüktür. Bu bağlamda Araz kullanm snflarnn says arttrlabilir
model içinde arazi kullanm snflarnn etki alan genişletilebilir. İbreli,
yaprakl ve karşk orman snflarna kapallk verileri eklenebilir. Bu
sayede daha detayl model için parametreler üretilebilir.

13

217
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KAYNAKLAR
- AKALAN, İ., 1983. Toprak ve Su Muhafazas. A.Ü. Zir. Fak. Yay. No: 873, Ders
Kitap No: 238, Ankara. 42 s.
- ATALAY, İ., 1997. Türkiye Coğrafyas, Ege Üniversitesi yaynlar.
- ATALAY, İ., 2000. Türkiye Coğrafyas ve Jeopolitiği, Ege Üniversitesi Basmevi,
İzmir.
- AMORE, E., MODICA, C., NEARING, M.A. and SANTORO, V.C., 2004. Scale
effect in USLE and WEPP application for soil erosion computation from three
Sicilian basins Journal of Hydrology, s. 100-114.
- Bayazt, M. 1999. Hidroloji. (İTÜ kütüphanesi, Say:1605, 7. bask, Teknik
Üniversitesi Matbaas, İstanbul.) 127-131.
- Bayazt, M. 2001. Hydrology. (Birsen Yaynevi. İstanbul.) 143-145.
- CORWIN, D.L. and R.J. WAGENET., 1996. Applications of GIS to the Modelling
of Non-point Source Pollutants in the Vadose Zone: A Conference Overview. Journal
of Environmental Quality, 25(3):403-411.
- EKİNCİ, D., 2005. CBS Tabanl Uyarlanmş RUSLE Yöntemi ile Kozlu Deresi
Havzas’nda Erozyon Analizi. İ.Ü. Edeb. Fak. Coğrafya Böl. Coğrafya Dergisi,
13:109-119.
- DE GRAFF, J., 1996. Price of Soil Erosion: An Economic Evaluation of Soil
Conservation and Watershed development, Landbouwuniversiteit Wageningen
(LUW), Wageningen. 300 s
- DİNÇ, U., ŞENOL, S., KAPUR, S., CANGİR, C. ATALAY, I. 1997. Soils of Turk
Çukurova, Faculty of Agriculture Pub. No. 51 Adana. 233 s.
- DMİ., 1972., Türkiye İklim Tasnifi (De Martonne Metoduna Göre). Ankara
- DMİ., 1988., Aydeniz Metodu ile Türkiye’nin Kuraklk Değerlendirmesi. Ankara
- Erinç, S., 1984, Klimatoloji ve Metotlar, İ.T.Ü. Deniz Bilimleri ve Coğrafya
Enstitüsü, İstanbul
- ELIREHEMA, Y.S., 2001. Soil Water Erosion Modeling in Selected Watersheds in
Southern Spain. IFA, ITC, Enschede. 42 s.
- GÖZENÇ, S., 1998. Türkiye’nin Toprak Özellikleri. Anadolu Üniversitesi
Yaynlar,No:1069.
- HUDSON, N., 1986. Soil Conservation. Cornell University Press, s.27.
- İZBIRAK, R.1975. Geography of Turkey. Directorate General of Press and
Information. Ankara,Turkey. 286.
- KADUPITIYA, H.K. 2002. Empirical Evaluation and Comparative Study of Use of
mErosion Modelling in Small Catchments in Naivasha, Kenya. Msc Thesis, ITC,
Enschede. 89 s.
14

218
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çölleşme İle Mücadele Konusunda


Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
Tarafndan Yaplan
Sel Kontrolü Uygulama Projeleri

Ahmet KÜÇÜKDÖNGÜL
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, Etüt ve Proje Daire Başkanlğ,
Sel ve Çğ Projeleri Şube Müdürlüğü
Orman Mühendisi
(akucukdongul@ormansu.gov.tr)

ÖZET
Türkiye’yi tehdit eden tabii afetler arasnda sel, depremlerin ardndan
2. Srada meydana gelmektedir. Ülkemiz coğrafi konum itibariyle gerek
erozyon, gerekse küresel snma ve iklim değişikliğinin muhtemel tesirleri
açsndan hassas bir bölgede bulunmaktadr. Türkiye; topografik yapnn
yüksek ve engebeli oluşu, jeolojik yap ve topraklarn erozyona karş
duyarllğ, yar kurak iklim şartlarnn karakteristik özelliklerinden dolay,
şiddetli sağanak yağşlar sebebiyle ekolojik açdan erozyon ve sel
felaketine oldukça hassas bir yapya sahiptir.
Türkiye’ de sel felaketleri tabii afetler içerisinde en sk rastlanan ve
ekonomik açdan değerlendirildiğinde büyük kayplara neden olan
hadiseler arasnda yer almaktadr. Özellikle ülkemizin birçok yerinde
farkl iklim koşullar ve arazi yaplarnda gözükmekte, can ve mal
kayplarna neden olmakta, ev ve iş yerlerini kullanlamaz hale
getirmektedir. Son yllarda ise iklim değişikliğinin etkileri ülkemizde de
görülmekte ve sel basknlar ani ve daha şiddetli gerçekleşmektedir.
Yukar Havza Sel Kontrolü Eylem Plan kapsamnda yaplan
çalşmalar selin meydana getirebileceği zararlar en aza indirerek, toprak-
bitki-su arasndaki dengenin sağlanmasdr. Dolaysyla yaplan çalşmalar

1
219
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

doğrudan doğruya çölleşme konusunu kapsadğ gibi 2015-2023 yllarn


kapsayan Çölleşme ile Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Plan’ nda
Eylem Plannn Dayanaklar ksmnda Yukar Havza Sel Kontrol Eylem
Plan gösterilmiştir.
2000-2012 yllar arasnda 484 adet taşkn, 229 can kayb ve 308894
hektar alan su altnda kalmştr (DSİ). Eylem plan kapsamnda 227 adet
sel havzasnda 4.155.201 hektar alanda çalşma yaplmas planlanmştr
(ÇEM, 2013). Üst Havzalarda sel ve taşknlarla mücadele için Çölleşme
ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafndan model uygulama
projeleri yaplacak. Orman Genel Müdürlüğü tarafndan projelerin
uygulamas gerçekleşecektir. DSİ Genel Müdürlüğü ise ana mecralarda
çeşitli kontrol tedbirleri alacaktr. Meteoroloji Genel Müdürlüğü erken
uyar sistemleri etkin bir şekilde kullanacaktr.
Anahtar Kelimeler: Sel, taşkn, su toplama havzas, model proje

1. GİRİŞ
Sel ve taşknlarn en önemli sebebi; havzann üst ksmlarndaki su
toplama bölgesinde toprak-su-bitki arasndaki tabii dengenin
bozulmasdr. Sel ve taşknlar önlemede en tesirli ve kalc metot ise su
toplama bölgesindeki bozulan tabii dengeyi yeniden tesis edecek
tedbirlerin alnmasdr. (ÇEM, 2013)
Şiddetli ve ani yağşlarn arkasndan su havzas içerisinde yüzeysel
akşa geçen yağmur sular beraberinde kat materyal taşmaktadr.
İçerisinde fazla miktarda kat materyal içeren yağş sular toplanarak
büyük su kütleleri meydana getirir ve kontrolsüz bir şekilde yaylma
gerçekleşir. Bu olaya sel denir. Taşkn ise sellerin birleşerek akarsu
yataklarndan taşmas olaydr. Yani sellerin engellenmesi durumunda
taşkn olaynn yaşanmas da engellenecektir.
Sel ve taşkn olaylarn kontrol altna alnmas, meydana getireceği
zararlar azaltmak ve bu çalşmalarn başlatlmas ile sel konusunda ki
tecrübelerin artrlmas amacyla; Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel

2
220
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Müdürlüğü tarafndan 2013-2017 yllarn kapsayacak şekilde “Yukar


Havza Sel Kontrolü Eylem Plan” uygulamaya konulmuştur.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2013- 2017 yllarn kapsayan Yukar Havza Sel Kontrolü Eylem
Plan kapsamnda Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü
tarafndan yaplan uygulamalar şunlardr:
2012 ylnda toplamda 12 sel kontrol uygulama projesi, 1 adet sel ve
heyelan kontrol uygulama projesi, 1 adette entegre sel kontrol uygulama
projesi yapm gerçekleşmiştir.
2013 ylnda 18 adet sel kontrol uygulama projesi, 1 adet eğitim
amaçl sel kontrolü uygulama projesi, 1 adet sel ve heyelan kontrolü
uygulama projesi, 1 adet sel model uygulama projesi, 1 adet sel
modelleme projesi, 1 adet entegre sel kontrol projesi yaplmştr.
2014 ylnda 25 adet sel kontrol uygulama projesi, 1 adet sel
modelleme projesi yaplmştr.
2015 ylnda 24 adet sel kontrolü uygulama projesi, 1 adet erozyon ve
sel kontrolü eğitim uygulama projesi, 1 adet sel ve heyelan projeleri
eğitimi, 1 adet sel ve erozyon kontrolü uygulama projesi, 1 adet etüt proje
ve fizibilite eğitimi, 1 adet eğitim sahasnda teknik arazi inceleme eğitimi
yaplmştr.

3. BULGULAR
3.1 Sel Erozyonu:
Erozyon nedenlerine göre; su erozyonu, rüzgâr erozyonu, çğ
erozyonu, kitle hareketleri ve buzul erozyonu olmak üzere 5’ e ayrlr. Sel
ise toprak erozyonu olarakta bilinen su erozyonu ve onun ilerlemiş
safhasn belirtmektedir. Eğimli arazilerde, vejetasyonun zayfladğ veya
tamamnn yok olduğu yerlerde su damlalar toprak yüzeyine temas ederek
darbe etkisi yapmaktadr. Toprak taneleri yerinden koparlarak sürüklenir
ve aşağlara taşr. Diğer yüzeysel akş sular ile birleşerek güçlenerek,

3
221
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

taşma gücünü artrr. Böylece beraberinde taşmş olduğu materyalleri


artrarak büyük zararlara neden olabilen seller meydana getirir. Yan
derelerdeki sel sularnn birleşerek ana dere yatağnda, yatak içerisine
sğmayarak taşmas olayna ise taşkn denir.
Sel olaynda suyun hareketine bağl olarak 3 ana faktör etkilidir.
Bunlardan birincisi hidrolik etkidir. Suyun akş hzndan kaynaklanan
kinetik enerji sayesinde zeminden parçalar koparmas ve taşmasdr.
İkinci etki mekanik etkidir. Su ve beraberinde taşmş olduğu
materyallerin yatak tabanna ve yanlara yapmş olduğu darbe etkisidir.
Diğer bir etkisi ise suyun geçtiği yüzeylerde baz maddeleri çözüp eritmesi
şeklindedir. Böylelikle yapşk halde bulunan taneler birbirinden ayrlrlar
ve taşnmas kolaylaşmş olur. Bu etkiye ise çözücü etki denir.

3.2 Sel Kontrolü Çalşmalarnda Kullanlan Yöntemler:


Sel kontrolü çalşmalarnda, sel havzas içerisinde alnacak önlemleri
3 başlk içerisinde inceleyebiliriz.
a- İdari önlemler: Bu tedbirler doğal dengenin bozulmasna yönelik
insan müdahalelerinin durdurulmasna yönelik tedbirleri
içermektedir. Aşr otlatmaya engel olunmas, otlatmann bitki
örtüsünü bozmayacak şekilde olmas, arazi snflamasna göre arazi
kullanm gibi önlemlerdir.
b- Kültürel önlemler: Bitki örtüsünü tesis etmek, mevcut bitki
örtüsünün geliştirilmesi gibi rehabilitasyon ve restorasyon
çalşmalarn içeren tedbirlerdir.
c- Mekanik tedbirler: Yamaç slah, oyuntu slah ve mecra slah
olarak 3 gruba ayrlr. Yamaç slahnda kullanlan yöntemler:
Çevirme hendekleri, teraslar, çizgi ot ekimi, örme çit, kafes tel ve
geosentetik çit, taş kordon v.b. Oyuntu Islah yöntemleri: Saptrma
kanallar, tahliye kanallar, snai tesisler (kuru duvar eşikler, miks
ve harçl duvar eşikler, çuvall toprak sedde, kafes tel eşikler, örme
canl eşikler, çal demetli canl eşikler. Mecra slah tesisleri:
Britler, taban kuşaklar, slah sekileri, tersip bentleri, geçirgen ve
süzücü yaplar.

4
222
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Erozyonla mücadelede halkn refah seviyesinin artrlmasna yönelik


çalşmalara ağrlk verilmelidir. Bölgedeki halkn ekonomik yetersizlik
nedeniyle ormandan faydalanmasna ve toprak-su-bitki dengesini bozacak
eylemleri gerçekleştirmesi bu şekilde engellenebilir. Ayn şekilde
uygulamaya konacak projenin halk tarafndan benimsenmesi ve
desteklenmesi gerekir. Bölge halknn desteklemesi projeyi benimsemesi
ve yaplan işlere sahip çkmas demektir. Eğer halk tarafndan yeterli
destek görülemiyorsa projeyi uygulamamak daha doğru olacaktr.

3.2 Yukar Havza Sel Kontrolü Eylem Plan:


2013-2017 yllarn kapsamaktadr. Sel ve taşknlarn en önemli
sebebi; havzann üst ksmlarndaki su toplama bölgesinde toprak-su-bitki
arasndaki tabii dengenin bozulmasdr. Sel ve taşknlar önlemede en
tesirli ve kalc usul ise su toplama bölgesindeki bozulan tabii dengeyi
yeniden tesis edecek tedbirlerin alnmasdr (ÇEM 2013). Bu eylem plan;
yukar su havzalarnda sel oluşumunu azaltan ve yağş-su rejimini
düzenlemek gayesiyle yaplacak olan ağaçlandrma, erozyon kontrolü,
teraslama, yamaç arazi slah, sel derelerinin slah, meralarn slah ve
bozuk ormanlarn rehabilitasyonu faaliyetlerini kapsamakta olup, ancak
aşağ havzalarda, nehir yataklarnda ve şehir geçişleri düzenlemelerini
kapsamaktadr (ÇEM 2013).
Netice olarak;
 Akş katsaysnn azaltlmas,
 Su tutma kapasitesinin artrlmas,
 Erozyon ve sedimentin azaltlarak selin kütlesinin ve hacminin
azaltlmas,
 Yamaç arazilerinde drenajn sağlanmas,
 Akş rejiminin düzenlenmesi,
 Kar erimelerinin geciktirilmesi ve biriktirilmesi,
 Evopotranspirasyonun artrlmas,
 Akşn geciktirilmesi sağlanacaktr. (ÇEM 2013)

5
223
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo.1 Sel Kontrol Uygulama Projesi Yaplmas Planlanan Program


Sel Havza Çalşlacak Havza Says
Says 2013 2014 2015 2016 2017

227 27 50 50 50 50

Bugüne kadar ÇEM Genel Müdürlüğünün yapmş olduğu Sel kontrolü


Uygulama Projesi says 75 adettir. Çalşmalar OGM ile birlikte
yürütülmektedir. Projelerin uygulamasn ve baz havzalarnda
projelendirilmesi OGM tarafndan yaplmaktadr.

3.3 Sel Kontrolü Çalşmalarnn Çölleşme Konusu İçerisindeki


Yeri:
Arazi bozulumu (BMÇMS): Kurak, yar kurak ve yar nemli alanlarda
(i) rüzgâr ve/veya suyun etkisiyle oluşan toprak erozyonu, (ii) toprağn
fiziksel ve biyolojik veya ekonomik özelliklerinin bozulmas, (iii) bitki
örtüsünün uzun süreli kaybdr. Çölleşme (BMÇMS): Kurak, yar kurak ve
az yağşl alanlarda, iklim değişiklikleri ve insan faaliyetleri de dâhil
olmak üzere çeşitli faktörlerden kaynaklanan toprak bozulmasdr.
Çölleşme ile mücadele (BMÇMS): Kurak, yar kurak ve az yağşl
alanlarda sürdürülebilir kalknma için arazinin entegre olarak
geliştirilmesinin bir parças olan ve (i) arazi bozulmasn önlemeye
ve/veya azaltmaya, (ii) ksmen bozulmuş arazinin rehabilitasyonuna, (iii)
çölleşmiş arazinin geri kazanlmasna yönelik faaliyetlerdir.
Yukarda ki tanmlamalardan da anlaşlabileceği gibi yaplan sel
kontrol tedbirleri aslnda doğrudan çölleşme konusu içerisinde
kalmaktadr. Yani yaplan çalşmalar çölleşmenin engellenmesini
sağlamaktadr. Sel kontrolü erozyonu azaltr, toprağn fiziksel, kimyasal,
biyolojik özelliklerini iyileştirir, vejetasyonun sahaya yerleşmesini
amaçlayarak havza dayankllğnn artrlmasn hedefler. Bu güdülen
amaçlarla tam olarak arazi bozulumunda anlatlan maddelerin
gerçekleşmesi istenmektedir. Ayn zamanda çölleşme konusunda
bahsedilen iklim değişikliğinin engellenmesine ve toprak özelliklerinin
iyileştirilmesi sel kontrolünde ana hedefler arasndadr.

224
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çölleşme İle Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Plan’ nda


Dayanaklar ksmnda; stratejiye dayanak oluşturan diğer strateji ve eylem
planlar ksmnda Yukar Havza Sel Kontrolü Eylem Plan yer almaktadr.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Sel Kontrolü Eylem Planna konu olan havzalarda can ve mal
kayplarnn en aza indirilmesi, yukar havzalarn rehabilite edilmesi
sağlanacaktr. Ancak unutmamak gerekir ki 50 yllk 100 yllk tekerrürlü
maksimum yağşlarda metrekareye düşen yağşn tutulmasnn çok zor
olmasnda dolay özellikle havzann su toplama bölgesinde alnacak
önlemlere ağrlk verilmelidir. Yerleşim yerlerinin genelde su toplama
bölgesinde olmas burann önemini artrmaktadr. Sel kontrolü tedbirleri
alnrken yamaç slah, oyuntu slah ve mecra slah faaliyetlerini
birbirinden ayr görmemek ve birbirini destekleyecek şekilde yaplmalar
gerekir.
Yukar Havza Sel Kontrolü Eylem Plan kapsamnda birçok çalşma
yaplmştr. Ayn şekilde bu eylem planna benzer Baraj Havzalar Yeşil
Kuşak Eylem Plan gibi birbirini destekler nitelikte eylem planlar
yaplmştr. Yaplmas planlanan faaliyetlerin eylem plan olarak
desteklenmesi; belirli bir programa göre yaplmasna ve o çalşma
konusunda uzmanlaşma ortamn doğurmaktadr. İlk yaplan sel kontrol
uygulama projeleri ile son yllarda yaplan projeler arasnda büyük
farkllklar olduğu gözlemlenmektedir. Sel kontrol sahalarnn erozyonun
ve taşnmann fazla miktarda yaşandğ alanlar olmasndan kaynakl
çalşlmas zor sahalardr. Özellikle fidan türü seçimi, aralklarn tayini,
yaplacak faaliyetlerin belirlenmesi gibi konusunda görüş ayrlklar ortaya
çkmaktadr. Ancak son yllardaki projelerde görüş ayrlklar ortadan
kalkmaya başlamş ve daha uygulanabilir projeler ortaya çkmştr.
Yaplacak olan faaliyetler, bölgede yaşayan halka anlatlmaldr.
Yaplan çalşmalarn aslnda onlar için yapldğn bilmeleri gerekir.
Halkn desteğini almak yaplan çalşmalarn korunmas açsndan birçok
koruma yönteminden daha etkili olmaktadr.

7
225
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Uygulama projeleri yavaş yavaş faaliyete geçmektedir. Projelerin,


baz havzalarda çalşma alannn fazla olmasndan kaynakl parçalara
ayrlarak peyderpey uygulanmaktadr. Baz havzalarda kstl çalşma alan
bulunabilmiştir. Bu tür sahalarda özelikle ana dere üzerinde büyük
yaplarn inşa edilmesi gerekmektedir.
Sel kontrol faaliyetleri pahal ve emek isteyen çalşmalardr. Proje
yapmnda proje uygulayclar ile birlikte çalşlarak en uygun ve
ekonomik yöntemin belirlenmesi gerekir. Yaplan uygulamalarn her yl
düzenli olarak bakmlarnn yaplmas gerekir. Teras üzerinde meydana
gelen bir yrtk alt taraftaki terasn yağan yağş tutamamasna ve teras
sisteminin tamamen bozulmasna neden olabilir. Her yl düzenli olarak,
özellikle vejetasyon sahaya yerleşene kadar bakmlarnn yaplmas uygun
olacaktr.
ÇEM Genel Müdürlüğü 645 sayl kanuna göre proje yapan ve
yaptran bir kurumdur. Ancak projelerin merkez tarafndan
yürütülmesinde baz skntlar oluşmaktadr. Genel müdürlük yaplan
projeleri denetleyen ve eğitim veren bir kurum olmas gerekmektedir.
Proje içeriğinde örneğin dispozisyon üzerinde çalşmalar yapmaldr.
Eğitim sahas proje yapmal, uygulamal ve üniversite öğrencilerine,
projeyi alan yüklenicilere ve taşradaki etüt proje çalşanlarna eğitim
vermelidir. Uzun yllardr gelen bu birikimi dahada geliştirerek çözüm
yollarn ortaya koymaldr.

5. KAYNAKLAR
AGM (1999) Erozyon Kontrolü Uygulamalarnda Dikkate Alnacak Hususlar,
Yayn No:14
BMÇMS, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi
ÇEM (2013), 2013-2017 Yukar Havza Sel Kontrolü Eylem Plan
OSİB (2015), Çölleşme ile Mücadele Ulusal Stratejisi ve Eylem Plan (2015-
2023)
OSİB (2015), Erozyon ve Sel Kontrolü Uygulamalarnda Dikkate Alnacak
Hususlarla İlgili Rehber
Küçükdöngül A., 2015. Ülkemizde 2014 Ylna Kadar Yaplan Çölleşme
Çalşmalar konulu dönem projesi, Haziran 2015, Ankara.

8
226
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

TRABZON DEĞİRMENDERE HAVZASI'NIN


SORUNLARININ İNCELENMESİ

Prof. Dr. Ömer Yüksek1, Yrd. Doç. Dr. Tuğçe Anlan2


KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Anabilim Dal, Trabzon

ÖZET
Doğal snrlar ile çevrelenmiş en küçük ünite olma özelliği gösteren
havzalarn, su kaynaklar ele alnrken kesinlikle göz önüne alnmas
gereken sistemler olduğu açktr. Su kaynaklarnn oluşmasna altlk
sağlayan nehir havzas, bütün doğal kaynaklarn birbiriyle etkileşim içinde
olduğu en küçük doğal birim olduğundan, insanoğlu suyu idare ederken
havzann dinamikleriyle ele almas gerektiğini çok öncelerden anlamştr.
Canl cansz bütün ekolojik unsurlarn havzada birbirleriyle etkileşim içinde
ve ince bir denge üzere olmas, insanoğlunun da kendi elleriyle tahrip ettiği
doğay yönetirken bütüncül bir yaklaşm yapmasn zorunlu klmaktadr.
Değirmendere Havzas, Dünya Doğal Hayat Koruma Vakf tarafndan
yaplan çalşmada dünya ölçeğinde belirlenen 200 ekolojik bölgeden biri
olan Kafkasya Ekolojik Bölgesi'nde bulunmaktadr. Bu çalşmada, Doğu
Karadeniz Havzas'nn bir alt havzas olan Trabzon Değirmendere Havzas'nn
çeşitli hidrolojik sorunlar ve muhtemel çözüm önerileri havza yönetimi kapsamnda
incelenmiştir. Çalşma kapsamnda ilk olarak havza yönetimi konusunda ksa
bilgi sunulmuş, daha sonra Değirmendere Havzas'nn karakteristikleri
belirlenmiş ve havzann çeşitli sorunlar hidrolojik açdan
değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, taşkn, heyelan ve erozyon sorunlar ile
Hidro Elektrik Santrallerin (HES) sebep olduğu sorunlar irdelenmiş,
çalşmann sonunda ise bu sorunlarn çözümüne ilişkin çeşitli çözüm
önerileri sunulmuştur.
Havzann yükselti, eğim ve hidrografik özelliklerinin hidroelektrik
enerji üretimine uygun olmasndan dolay havzada birçok HES faaliyeti

1
227
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

mevcuttur. Havzann doğal karakteristiklerinden dolay taşkn ve heyelan


potansiyelinin yüksek olmas, havzada uygun olmayan beşeri faaliyetlerle
birleşince boyutu büyük afetlerin yaşanma ihtimalini artrmaktadr. Bu iki
sorun kadar doğrudan zararlara neden olmasa da yine havzann doğal
yapsndan kaynaklanan ve yanlş insan uygulamalarndan ötürü şiddeti
artan ve yol açtğ dolayl zararlar bakmndan önemi yüksek olan erozyon
ve heyelan da havzann önemli sorunlarndandr. Çalşmann sonunda,
bütün doğal ve beşeri kaynakl sorunlarn çözümünde su havzalarnn havza
entegre bir yönetimle yönetilmesi ve sorunlara ekolojik, sürdürülebilir ve
katlmc bir planlama yaklaşlmas ve veri tabanlar oluşturularak ve karar
destek sistemleri ile ksa, orta ve uzun vadeli stratejik çözüm hedefleri
ortaya konularak yönetim gelişimi sürekli gözlemlenerek yönetim sistemine
geri besleme yaplmas gerektiği değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Değirmendere Havzas, havza yönetimi, taşkn ve
heyelan

1. GİRİŞ
Su, tabii hayat için en temel ihtiyaçlardan biridir. Ancak su
kaynaklarnn artan nüfusla birlikte hzla tükenmeye başlamas,
kullanlabilir-içilebilir-temiz suya erişimde yaşanan sorunlar, su yoksulluğu
olarak tarif edilen bir olgunun ortaya çkmas, suyun “ticari bir meta” olarak
görülmeye başlanmas ve uluslararas su politikalarnn ülkemiz dahil pek
çok ülkeyi ilgilendiren yansmalar, su konusunun önemini artran
gelişmeler olarak özetlenebilir. Gelişmekte olan dünyamzda, halen su
kaynaklarnn etkin ve sürdürülebilir kullanm sağlanamamştr. Ayrca
akarsu ve yeralt su kaynaklarnn çevre etkilerine hassaslğ ve tarm,
endüstri ve evsel kullanclarn artan ihtiyaçlar su kaynaklar yönetimini
gittikçe karmaşk ve zor bir problem haline getirmektedir.
Benzer problemlerle karş karşya olan Türkiye'de su kaynaklarnn
sürdürülebilir yönetimi uzun dönemli ekonomik kalknmada önemli bir rol
oynamaktadr. Ülkemizin su kaynaklar potansiyeli her ne kadar yüksek gibi
görünüyorsa da, kaynaklar ihtiyaçlarn yersel ve zamansal dağlmnda
problemler mevcuttur. Su kaynaklar potansiyeli doğu yörelerinde ağrlkta

2
228
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

iken, ihtiyaçlar bat bölgelerinde yoğunlaşmaktadr. Tarmda ve endüstride


uygun olmayan kontrolsüz kullanmlar nedeniyle su kalitesi problemleri de
yaşanmaktadr. Ayrca, toprak kaynaklarnn uygun olmayan kullanm ve
orman kaynaklarnn yetersizliği çok önemli erozyon ve sedimantasyon
problemlerine neden olmaktadr.
Doğal snrlar ile çevrelenmiş en küçük ünite olma özelliği gösteren
havzalarn, su kaynaklar ele alnrken kesinlikle göz önüne alnmas
gereken sistemler olduğu açktr. Su kaynaklarnn oluşmasna altlk
sağlayan nehir havzas, bütün doğal kaynaklarn birbiriyle etkileşim içinde
olduğu en küçük doğal birim olduğundan, insanoğlu suyu idare ederken
havzann dinamikleriyle ele almas gerektiğini çok öncelerden anlamştr.
Canl cansz bütün ekolojik unsurlarn havzada birbirleriyle etkileşim içinde
ve ince bir denge üzere olmas, insanoğlunun da kendi elleriyle tahrip ettiği
doğay yönetirken bütüncül bir yaklaşm yapmasn zorunlu klmaktadr.
Doğal kaynaklar gelecek nesillerin ihtiyaçlarn giderebilme noktasnda
tutarak kullanmann yolu, ekolojik dengeyi gözeten bütüncül bir su
kaynaklar planlamas ve yönetiminden geçmektedir (Yüksek vd, 2013a).
Değirmendere Havzas, Dünya Doğal Hayat Koruma Vakf (World
Wildlife Fund-WWF) tarafndan yaplan çalşmada dünya ölçeğinde
belirlenen 200 ekolojik bölgeden biri olan Kafkasya Ekolojik Bölgesi'nde
bulunmaktadr. Bildiri konusu olan Değirmendere'nin Trabzon için önemi
şu şekilde ifade edilebilir (Taş, 2014):
 Şehrin kurulma sebebidir, kuruluşundan günümüze kadar şehrin
su ihtiyacn karşlamştr ve karşlamaya da devam edecektir,
 Şehri güneye açan ulaşm güzergahdr, Tarihi İpek Yolu'nu
taşmştr,
 Dinlenmek için uzağa gidemeyen yöre halknn, eskiden olduğu
gibi dinlenebileceği en yakn mesire yerinin planlanabileceği
doğal bir mekandr,
 Tarih ve tabiat varlklarna açlan bir geçittir,
 Karadeniz’in Trabzon kylarn balkçlk açsndan
etkileyebilecek canl bir varlktr,

3
229
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

 Taştğ takdirde çevresinde yaplan kural dş uygulamalara


acmaszca zarar verebilecek güce erişebilecek bir afettir
(K.T.Ü., 2005).
Bu çalşma kapsamnda, Doğu Karadeniz Havzas'nn bir alt havzas olan ve
alan olarak çoğunlukla bölgenin en gelişmiş şehri Trabzon il snrlar içinde yer alan
Değirmendere Havzas'nn çeşitli hidrolojik sorunlar ve muhtemel çözüm önerileri
havza yönetimi kapsamnda incelenmiştir. Çalşma kapsamnda ilk olarak havza
yönetimi ksaca tantlmş, daha sonra Değirmendere Havzas'nn fiziksel
özelliklerinden ve beşeri faaliyetlerinden kaynaklanan sorunlar irdelenmiş,
çalşmann sonunda ise bu sorunlarn çözümüne ilişkin çeşitli çözüm
önerileri sunulmuştur.

2. HAVZA YÖNETİMİ
Havza kavram, en genel haliyle “dağ veya tepelerle snrlanmş, sular
ayn denize akan kara parças”, “deniz boyunca uzanan ky”, “bölge,
mntka” şeklinde tanmlanmaktadr. Akarsu havzas, bir akarsu ve onun
kollarnn drenaj alanlarnn oluşturduğu alan olarak tanmlanmakta, bu alan
içindeki tüm unsurlar birbirine bağl bir sistem oluşturmakta ve ayn
zamanda hidrolojik döngünün (çevrim) de bir parças olmaktadr. Havza,
doğal snrlar içinde, iklim, jeoloji, topoğrafya, topraklar, flora ve faunann
havza sular ile etkileşim içinde olduğu, bu faktörlerden herhangi birinde
doğal olarak ya da insan etkisiyle meydana gelecek bir değişikliğin, diğer
faktörleri ve havzann tümünü etkilediği bir birim oluşturmaktadr. Akarsu
havzas fiziksel bir birim olarak, iklim ve bitki bölgeleri gibi diğer doğal
bölgelerle de bütünlük göstermektedir. Bu özelikleri ile havza, doğal
snrlar içinde bir ekosistem oluşturmaktadr (Yüksek, 2013).
İnsanoğlu, faaliyetleri sonucu ekolojik dengeyi bozmakta ve doğal
kaynaklarn üretkenliğini, ekolojik sistemlerin sağlğn ve verimliliğini
tehlikeye sokmaktadr. İnsanlğn gelişimi ve neslini sürdürebilmesi için
ana unsurlardan biri olan su kaynaklar tarafndan sağlanan değerler, yine
insan tarafndan kurulan sosyoekonomik sistem tarafndan etkilenen ve
adeta yok edilmeye çalşlan değerlere dönüşmüştür. Eğer su kaynaklarnn
halen insanlarn ihtiyaçlarn sürekli karşlamas (sürdürülebilirliği)

4
230
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

isteniyorsa, uzun dönemli koruma–kullanma dengesiyle bütünleştirilmiş bir


yönetim yaklaşm tanmlanmal ve geliştirilmelidir. Sürdürülebilir bir
havza yönetiminin gayeleri şunlardr:
• Doğal çevrenin bütünlüğünü, biyolojik çeşitlilik, su, toprak ve hava
nitelikleri ve özellikli doğal oluşumlar da dahil korumak,
• Doğann yeteneklerini tehlikeye düşürmeksizin verimli, çeşitlilik
arz eden ve azami işlendirme sağlayan bir ekonomiyi
gerçekleştirmek,
• Toplumun ve bireylerin yaşam niteliklerini geliştirmek.
Havza yönetiminin başars, havza kaynaklarnn etkili ve verimli şekilde
yönetilmesini sağlayan, yönetim amaç, hedef ve ilkelerine ulaşmaya
yardmc olan, yönetim çerçevesinde geliştirilecek program ve planlar
destekleyen, havzadaki ihtiyaç ve istekleri belirleyen, yönetimin kararlar
ve uygulamalarnn oluşturulmasn yönlendiren, havzada su kaynaklar
başta olmak üzere diğer doğal kaynaklara ilişkin verilerin izlenmesi ve
denetlenmesini sağlayan, veri taban bilgilerine bağldr. Veri tabann
oluşturan temel veriler şunlardr:
• Tabii Veriler: Havza snrlar, hidrolojik, jeolojik ve jeomorfolojik
veriler, iklim, toprak, flora ve fauna verileridir.
• Kültürel Yapya İlişkin Veriler: Mevcut arazi kullanmna, ulaşma,
idari ve ekonomik yapya, nüfus yapsna, alt yapya ve çevre
kalitesine ait verilerdir.

3. DEĞİRMENDERE HAVZASI'NIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM


ÖNERİLERİ
3.1. Çalşma Alannn Tantlmas
Trabzon Değirmendere Havzas; 1054 km²’lik drenaj alanna sahip,
3080 m yüksekliğindeki Kalkanl ve Zigana Dağlar’ndan başlayp Trabzon
İli’nin Karadeniz kysnda sonlanan, Trabzon’un içme suyu ihtiyacnn
karşlandğ, jeolojik ve topoğrafik şartlar nedeniyle bol sedimente sahip
bir havzadr. Gümüşhane İl snrndan başlayan bu havzann büyük bölümü
Trabzon İl snrlar içerisinde kalmaktadr. Havza snrlar içerisinde

5
231
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Trabzon İl Merkezi ve Maçka İlçesi yer almaktadr. Değirmendere Havzas,


Trabzon-Gümüşhane yolu üzerinde bulunan ve yol boyunca devam eden
Değirmendere Nehri, Maçka İlçe Merkezinde ana kola katlan Altndere, bu
birleşimin yaklaşk 10 km kadar mansabnda yine bir yan kol olan Galyan
Deresi ve diğer birçok akarsuyun katlmyla oluşan bir drenaj ağna
sahiptir. (Şekil 1).

Şekil 1. Değirmendere Havzas

3.2. Değirmendere Havzas'nn Fiziksel Özelliklerinden


Kaynaklanan Sorunlar
Havzann fiziksel özelliklerinden kaynaklanan sorunlarn yol açtğ
zararlarn fazla olmasnn en büyük sebebi, insan faaliyetleridir. Mesela
taşkn yataklarnda yaplaşma, orman ve mera tahribat, ksaca doğaya
yaplan her türlü yanlş müdahale zararn boyutunun katlanarak artmasna
neden olmaktadr.
a.Taşkn: Havzann doğal özelliklerinden kaynaklanan taşkn
sorununun boyutunun belirlenmesi, zararlarnn önlenmesi ve kontrol altna
alnmas, yani sorunun entegre olarak yönetilmesi mecburiyet arz
etmektedir. Entegre havza yönetimi içinde taşkn yönetimi uygulanmazsa
doğal kaynakl olan taşkn olgusu yanlş insan faaliyetleri sayesinde yüksek
zarar boyutunu ortaya koymaktadr. Oluşum süreci açsndan baraj
yklmas vb. gibi olaylar hariç doğal kaynakl olan taşknlar, zararlar
bakmndan beşeri faaliyetlerle ilişkilidir. Taşknlar diğer afetlerden ayran
diğer bir özellik de boyutunun ve şiddetinin gerçeğe daha yakn olarak

6
232
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tahmin edilebilir özellikte olmasdr. Elde edilen taşkn tahminlerine göre


havzada taşkna hazrlk, önleme, düzenleme ve müdahale gibi çalşmalar
yaplarak taşkn afet olmaktan çkarlabilir veya zararlar büyük oranda
azaltlabilir. Ayn şekilde mevcut teknolojik gelişmeler şğnda taşknn
deprem gibi diğer afetlere nazaran çok daha önceden belirlenebilmesi
mümkündür. Taşkn yataklarnn yaplanmaya açlmas, korunma ve önlem
çalşmalarnn yetersiz kalmas nedeniyle havzada taşknlar büyük bir sorun
olarak karşmza çkmaktadr. Dere tahkimatnn ve menfezlerinin yetersiz
kalmas ile bakm-onarm çalşmalarnn etkin olmamas da aşr yağşlarda
dere yatağnn yüksek taşkn potansiyeline sahip olmasn sağlamaktadr.
Karadeniz Bölgesi'ndeki çoğu akarsu gibi Değirmendere de taşkn
karakterlidir. Yağmur ve kar sularyla beslenen derede bahar aylarnda
yağan fazla yağşlarn bilhassa kar erimesi zamanlarnda taşkna sebep olma
potansiyeli yüksektir. Toprağa szan sular ise krkl çatlakl jeolojik yap
nedeniyle havzada sk sk heyelanlara neden olmaktadr (Serencam, 2013).
b. Heyelan: Değirmendere Havzas'nda yaşanmş ve muhtemel
heyelanlarn drenaj ağ ile ilişkisi incelendiğinde, açkça görülmektedir ki
Doğu Karadeniz Havzas'nda olduğu gibi Değirmendere Havzas'nda da
akarsu vadileri ve heyelan alanlar arasnda çok güçlü bir bağlant
bulunmaktadr. Değirmendere Havzas için heyelanlar büyük çoğunlukla
akarsu vadileri boyunca özellikle ana nehir kolu boyunca görülmektedir.
Bölgede taşknlarn heyelanlar oluşma açsndan tetiklediği, zemin
hazrladğ bilinmektedir. Bu bağlamda heyelanlarn çoğunlukla akarsu
vadileri boyunca yaşanmas, bölgenin toprak yapsnn killi, iklimin aşr
yağşl ve arazi eğiminin fazla olmasndan kaynaklandğ söylenebilir.
Havzada heyelanlardan etkilenen yerleşim birimlerinin dağlmna
bakldğnda da, büyük çoğunlukla derin akarsu vadileri ve yamaçlarnda
bulunduklar görülmektedir. Heyelanlarn oluşmasn yol ve temel kazs,
maden ocaklar çalşmalar (patlayc kullanlmas, topuğun kazlmas, vb.)
gibi beşeri faaliyetler de tetiklemektedir (Akçal vd, 2013).

7
233
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

c. Erozyon: Eğimi yüksek olan havzada, yanlş tarm yöntemleri ve


yeterli koruma tedbirlerinin alnmamas neticesinde toprak kaymas ve
yağşlarla derelere taşnan materyal miktar artmaktadr. Havzann
topoğrafyasnn eğimli olmas ve ikliminin çok yağşl olmas nedeniyle
yağş sonras suya çok miktarda toprak ve çeşitli materyaller taşnmaktadr.

3.3. Değirmendere Havzas Beşeri Faaliyetlerden Kaynaklanan


Sorunlar
Doğann kendi düzeni içerisinde bir sorun oluşturmayan olaylar, insan
için çeşitli nedenlerden dolay problem oluşturabilmektedir. Ayrca
insanoğlu çeşitli olumsuz faaliyetleri sonucu doğann dengesinin
bozulmasn sağlayarak dünyay kendine daha yaşanmaz bir yer
yapmaktadr. İnsanoğlu doğadan kaynaklanan ve kendi yaşam alan için
sorun teşkil eden sorunlarn çözümünde ortaya koyduğu gayreti, kendinden
kaynaklanan ve doğaya zarar veren sorunlarn çözümünde de göstermelidir.
Değirmendere Havzas'nn sorunlarn ortaya koymak maksadyla yaplan
bir araştrmada, uzman grubuna ve paydaşlara iki aşamal anket yaplarak
havzann sorunlar tespit edilmeye çalşlmştr (Özen, 2012). 2012 ylnda
yaplan bu çalşmaya göre
 Entegre, ekolojik ve sürdürülebilir havza planlamasnn olmamas,
veri taban eksikliği, HES ve taş ocaklarnn yer tayininin doğru
seçilmemesi, afet planlama ve risk yönetiminin olmamas ve plansz
ulaşm ağ plansal,
 Dere yataklarnda yaplaşma, yanlş arazi kullanmlar, kentsel ve
endüstriyel yerleşimin ayrk gelişmemesi, çarpk yaplaşma ve yeşil
alan eksikliği mekansal,
 Uzun vadeli yaklaşm eksikliği, kurumlar aras yetki çatşmas ve
koordinasyon eksikliği, havza baznda katlmc yönetimin
olmamas, denetimin yetersizliği, kurumlarn yetersiz personel, bilgi
ve tecrübesi, havzann farkl idari snrlar içinde olmas ve çelişkili
mevzuat hükümleri yasal-yönetsel,

8
234
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

 Dere yatağnn özel mülkiyetin elinde olmas, arazi kullanm


snflandrmasnn net olmamas ve tapu-kadastro sorunlar
mülkiyet,
 Atksu artma tesisi eksikliği, maden ocaklarnn çevresel zararlar,
kentsel ve endüstriyel atksu ve kat atklar, çevre bilincinin
olmamas, denetimsizlik, kentsel, endüstriyel ve madencilik
kaynakl hava kirliliği, tarmsal gübre ve ilaçlamann haddinden
fazla kullanlarak toprak ve suyun kirlenmesi, kömür
işletmelerinden kaynakl hava ve su kirlenmesi, orman tahribat,
HES'lerin çevresel duyarllğa uygun yaplmamas, ÇED'nin
denetimsizliği ve gürültü kirliliği çevresel,
 Kentsel yaşamn krsal yaşama basks, düşük yaşam kalitesi ve
eğitim seviyesi, kültürel yaplar üzerine ekonomik gelişimin
olumsuz basks vb sosyo-kültürel,
 Tarmsal getirinin az olmas, istihdam ve yatrmn yetersiz kalmas,
gelir düzeyinin düşük olmas gibi sorunlar da, ekonomik sorunlar
olarak ifade edilmektedir.

3.4. Çözüm Önerileri


Yukarda ifade edilen sorunlar için çözüm önerileri aşağda ana başlklar
halinde verilmiştir:
Taşkn Sorunu:
 Çeşitli dere slah ve regülasyon çalşmalarnn yaplmas,
 Özellikle depolamal taşkn koruma yaplar olmak üzere taşkn
kontrol yaplarnn uygun yerlere yaplmas,
 Taşkn öncesinde, esnasnda ve sonrasnda uygulanmas için
uzmanlar tarafndan planlanmş bir taşkn yönetiminin
yaplmas,
 Girdisi meteorolojik veriler olan çkts akm değerleri olan bir
hidrolojik model oluşturularak taşkn altnda kalabilecek
alanlarn tespit edilmesi,

9
235
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

 Taşkn risk haritalarnn ve yönetiminin oluşturulmas,


 Erken uyar sistemlerinin kurulmas,
 İnsanlar taşkn konusunda bilinçlendirmek için eğitim
çalşmalarnn yaplmas,
 Taşkn sigortasnn yaygn hale getirilmesi gerekmektedir.

Heyelan Sorunu:
 Heyelan bilgi sisteminin oluşturulmas,
 Heyelan risk haritalarnn ve yönetiminin teşkil edilmesi,
 Yüksek heyelan riski taşyan alanlarda yerleşime müsaade
edilmemesi eğer yerleşim varsa boşaltlmas,
 Heyelan konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Erozyon Sorunu:
 Tersip bendi, sel kapan gibi yaplarla sediment taşnmnn
azaltlmas,
 Yamaçlarda arazi eğimine dik teraslama yaplmas,
 Sediment taşnm izleme ağnn kurulmas,
 Bitki örtüsü tahribinden, bilinçsiz otlatmadan ve gereksiz yere
tarm alanlarnn genişletilmesinden kaçnlmas, bitki
örtüsünün zenginleştirilmesi,
 Erozyonla milli servetimizin nasl kaybedildiğinin halka
bilinçlendirme çalşmalar kapsamnda kavratlmas ve
erozyonla mücadelede sorumluluk duygusuyla halkn aktif
katlmnn sağlanmas gerekmektedir.

Kirlilik Sorunu:
 Tüm havzada kanalizasyon sisteminin tamamlanmas ve yoğun
yerleşimlerin atksularnn kollektörlerle denize derin deşarjnn
sağlanmas,

10
236
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

 Atksu artma tesislerinin kurulmas,


 Atksu artma işlemi yapmas gereken sanayi tesislerinin sk
denetiminin sağlanmas,
 Özellikle içme suyunun temin edildiği Atasu Baraj'nn
bulunduğu Galyan alt Havzas'nda Galyan ve Şimşirli
Dereleri'ne kat atk ve atk sularn atlmasnn engellenmesi,
 Tarmsal gübre ve ilaç kullanmnn denetlenmesi ve halkn bu
konuda bilinçlendirilmesi,
 Turizm tesislerinin ve balk çiftliklerinin kirlilik oluşturma
açsndan sk takibe alnmas,
 Su (yüzeysel-yeralt sular) miktar ve kalitesinin mevcut
durumunun tespit edilmesi ve bir izleme ağnn kurularak su
miktar ve kalitesinin gelişiminin sürekli olarak gözlenmesi,
 Noktasal ve yayl kirleticilerin gözlem ağ ile kontrol altna
alnmas,
 Küçük yaşlardan başlayarak çeşitli argümanlar (aile, okul,
camii, kampanyalar, sivil toplum kuruluşlar, çevre temizleme
yaptrmlar, cezalar vs.) vastasyla çevresel bilincin
oluşturulmas gerekmektedir.

HES Kaynakl Sorunlar:


 Tüm HES projeleri için ÇED raporunun düzenlenmesi,
 HES projelerinin çevresel (su kalitesi, flora-fauna tür çeşitliliği,
orman tahribi vs.), sosyal (toplumsal tepki vs.) ve ekonomik
(tarmsal, balkçlk, turizm ve ormanclk faaliyetleri vs.)
etkilerinin disiplinler aras uzman grubu tarafndan belirlenmesi,
 Can suyu miktarnn çok iyi belirlenmesi ve denetlenmesi,
 Çevre tahribatnn minimal düzeyde olmasnn kontrol edilmesi
ve ekonomik ömrünün dolmasndan sonra HES sahasnn
çevreye kazandrlmasnn sağlanmas,

11
237
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

 En az çevre tahribat yaplan alan kadar ağaçlandrma


çalşmasnn yaplmasnn sağlanmas,
 Ekolojik dengenin gözetilmesi, uzmanlar tarafndan belirli
periyotlarla fauna-flora açsndan sahann gözlenmesi, önceki
durumla mevcut durumun karşlaştrlarak olumsuz etkinin olup
olmadğnn tespit edilmesi,
 Katlmc yönetim yaklaşm (STK, yöre halk, yerel yönetim,
uzmanlar vs.) ile kararlarn alnmas gerekir.

Arazi Kullanm Kaynakl Sorunlar:


 Doğal kaynaklarn sürdürülebilir ve etkin kullanlmas,
 Arazi kullanm ve ulaşm planlarnn hazrlanmas,
 Çevre Düzeni Plan'nn koruma amaçl olarak revize edilmesi,
 Madencilik faaliyetleri sonucu bozulan arazilerin doğaya
kazandrlmas,
 Alt yap sistemlerinden (yol, elektrik, kanalizasyon, telefon,
doğalgaz, su temini vs.) dolay bozulan araziye ağaçlandrma
çalşmasnn yaplmas,
 Her havzann karakteristik özellikleri ve üzerinde yaplan beşeri
faaliyetleri farkl olduğundan havzaya özgü yönetmeliklerin
yaplmas gerekmektedir.

4. SONUÇLAR
Bu çalşmada Doğu Karadeniz Havzas'nn bir alt havzas olan
Değirmendere Havzas'nn çeşitli sorunlar ve bunlara karş alnabilecek
önlemler incelenmiştir. Havzann yükselti, eğim ve hidrografik
özelliklerinin hidroelektrik enerji üretimine uygun olmasndan dolay
havzada birçok HES faaliyeti mevcuttur. Havzann doğal
karakteristiklerinden dolay taşkn ve heyelan potansiyelinin yüksek olmas,
havzada uygun olmayan beşeri faaliyetlerle birleşince boyutu büyük
afetlerin yaşanma ihtimalini artrmaktadr. Bu iki sorun kadar doğrudan
zararlara neden olmasa da yine havzann doğal yapsndan kaynaklanan ve

12
238
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yanlş insan uygulamalarndan ötürü şiddeti artan ve yol açtğ dolayl


zararlar bakmndan önemi yüksek olan erozyon da havzann önemli
sorunlarndandr. Bütün doğal ve beşeri kaynakl sorunlarn çözümünde
havza entegre bir yönetimle yönetilmelidir. Ekolojik, sürdürülebilir ve
katlmc bir planlama ile sorunlara yaklaşlmaldr. Veri tabanlar
oluşturularak ve karar destek sistemleri ile ksa, orta ve uzun vadeli stratejik
çözüm hedefleri ortaya konularak yönetim gelişimi sürekli gözlemlenerek
yönetim sistemine geri besleme yaplmaldr. Havzada en üst yetki sahibi
olan ve yerel yönetimin güçlü olduğu bir yönetim kurulu, teknik açdan
yüksek potansiyele sahip bir yürütme kurulu ve merkezi yönetimin
oluşturduğu bağmsz bir denetleme kurulu teşkil edilmelidir. Paydaş
analizi ile havzann sektörsel kullanm belirlenerek anlaşmazlk sorunlar
öncelikli çözülerek havzann sorunlar bütüncül yaklaşmla ele alnmaldr.
Bu çalşma, 19 Şubat 2013’de aramzdan ayrlan Doç. Dr. Murat İhsan
KÖMÜRCÜ’nün ansna adanmştr.

KAYNAKLAR
Akçal, E., Arman, H., Saltabaş, L., (2013). “Trabzon İli Heyelan-Yağş Eşikleri
ve Heyelan Erken Uyar Sistem Önerisi; Trabzon İli Örneği”, Taşkn ve Heyelan
Sempozyumu, 24-26 Ekim 2013, Trabzon.
K.T.Ü., (2005). Trabzon-Değirmendere Vadisi Çevre Düzenleme (DEVAÇED) Projesi
Sonuç Raporu, Byk, C. (Ed.), Trabzon.
Özen, B. S., (2012). “Bütüncül Havza Planlamas’nda Delphi Yöntemi: Değirmendere Alt
Havzas”, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Trabzon.
Serencam, U., (2013). “Taşkn Zararlar ve Zarar Görebilirlik Analizi: Trabzon
Değirmendere Sanayi Mahallesi Örneği”, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon
Taş, E., (2014). “Havza Planlamas ve Yönetimi: Trabzon Değirmendere Havzas
Örneği”, Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Trabzon.
Yüksek, Ö., "Taşkn Yönetimi", ÇEM Heyelan Projeleri Eğitimi, 7-10 Mays
2013, Rize.

13
239
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yüksek, Ö., Serencam U., Üçüncü, O., Anlan, T., (2013a). "Afet ve Taşkn
Yönetimi ve Değirmendere Örneği", Taşkn ve Heyelan Sempozyumu, 24-26
Ekim 2013, Trabzon.
Yüksek, Ö., Kankal, M., Üçüncü, O., (2013b). "Assessment of Big Floods in the
Eastern Black Sea Basin of Turkey", Environmental Monitoring and Assessment,
185: 797-814.

14
240
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bartn ili Kentsel Alan ve Yakn Çevresi Arazi


Kullanmlarnn Heyelan Risk Değerlendirmesi

Ercan Gökyera, Melih Öztürkb,


Bartn Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlğ Bölümü, Peyzaj Teknikleri
Anabilim Dal, 74100, Bartn, Türkiye
a
egokyer@bartin.edu.tr, bmelihozturk@bartin.edu.tr

ÖZET
Bartn İli Karadeniz kysnda deniz seviyesinden başlayarak yüksek
dağlk alanlara kadar uzanan farkl topoğrafik yap ve arazi kullanm
tiplerini içeren tarihi ve kültürel özellikleri ile ön planda olan bir yerleşim
yeridir. Bartn Kenti ve yakn çevresinde yağşl dönemde jeolojik yap,
topoğrafik yap, arazi örtüsü ve insan faaliyetlerinin etkisiyle sel, taşkn ve
heyelanlar ortaya çkmaktadr. Bu çalşmada, Bartn İli’nde yağşn fazla
olduğu dönemde ortaya çkan, insan faaliyetleri ve arazi kullanmlarn
etkileyen heyelanlar incelenmiştir. Heyelanlar insan faaliyetleri neticesinde
ortaya çkmasna karşn ayn zamanda insan faaliyetlerini de olumsuz bir
şekilde etkilemektedir. Bartn kenti ve yakn çevresindeki heyelan alanlar
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanlarak belirlenmiştir. Bartn da
jeolojik yap eğim, bak ve bitki örtüsü varlğ heyelan oluşumda etkili
faktörlerdir. Çalşma neticesinde belirlenen heyelan alanlar haritalar
üzerinde gösterilmiştir. Bu çalşma ile Bartn kent merkezi ve yakn
çevresinde ortaya çkan heyelanlara dikkat çekilmiştir. Heyelann kentsel
gelişim üzerine etkisi ve heyelan riski olan alanlarda arazi kullanm durumu
değerlendirilmiştir. Arazi kullanm, ulaşm ve diğer insan faaliyetlerinde,
heyelana sebep olan ve heyelandan kaynaklanan sorunlarn azaltlmasna
yönelik yaplacaklar ve alnacak önlemler tartşlmştr.
Anahtar Sözcükler: Heyelan, Bartn, Arazi kullanm, Taşkn, CBS

1
241
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

GİRİŞ
Heyelanlar (kütle hareketleri) dünya genelinde sk görülen, yüksek
etkisi ile can ve mal kaybna sebep olan doğal afetler arasndadr. Dünya
yüzeyi düz olmadğ gibi çoğu eğimli alanlarn sabit ve değişmez yapda
olduğu düşünülmektedir. Ancak bu alanlarda kademeli ve ksmi değişimler
ortaya çkmaktadr. Özellikle bitki örtüsünden yoksun dik yamaçlarda
yerçekimi kuvvetinin etkisiyle materyal hareketleri daha fazla olmaktadr.
Heyelanlar, çoğunlukla dik eğimli yamaçlarda, yamaç dengesinin
bozulmas sonucunda yerçekiminin etkisiyle arazinin bir bölümünün
(kayalarn, ufalanmş taşlarn, toprak kütlesi ve tabakalarn) yamaç eğimi
yönünde hareket ederek şekil ve yer değiştirmesi olarak tanmlanabilir
(Lutgens et al., 2003; Öztürk, 2002).
Heyelanlar, jeolojik yap ile ilgili olan, insan yaşamn ve faaliyetlerini
etkileyen bir afet türü olarak çoğu insan etkisinden bağmsz olarak doğal
süreçler neticesinde ortaya çkmaktadr. Ancak beklenmedik bir zamanda
ve öngörülemeyen bir alanda ortaya çkan, insan yaşamn etkileyen ve
insan faaliyetleri neticesinde şiddetlenen heyelanlar üzerinde durulmal ve
değerlendirilmelidir (Lutgens et al., 2003; Randolph, 2004). Bu heyelanlar
neticesinde önemli zararlanmalar ortaya çkabilmektedir. Maddi hasarlar ve
can kayplar olabilmektedir.
Heyelanlar, ülkemizde Karadeniz, İç ve Doğu Anadolu bölgelerinde
sklkla görülen afet türüdür. Doğal nedenler ve insan faaliyetleri
heyelanlarn ortaya çkmasnda etkili faktörler arasndadr. Yağş durumu,
meteorolojik koşullar, jeolojik yap, topografik yap, depremler ve bitki
örtüsü heyelan oluşumunda etkili doğal nedenler arasnda bulunmaktadr.
İnsan kaynakl etkiler; hzl nüfus artş ve kentsel alanlarn genişlemesine
bağl olarak eğimin fazla olduğu alanlardaki yaplaşmalar ve yol inşaat
çalşmalardr (Ergünay, 2007; Gökçeoğlu ve Ercanoğlu, 2001).
Bartn İli Karadeniz Bölgesi’nin Bat Karadeniz Bölümü’nde bol yağş
görülen iklim özelliklerine sahip bir yerleşim birimidir. İklim koşullar,
jeolojik yap, topoğrafik özellikler ve heyelan oluşumunu artran etmenlerin
etkisine bağl olarak özellikle yağşl dönemlerde heyelan olaylarnn
sklkla görüldüğü bir alandr. Bu çalşmada genel olarak Bartn İli’nde

2
242
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

heyelan riski değerlendirilmiştir. Kent merkezi ve yakn çevresinde insan


faaliyetleri ve taşknlar neticesinde ortaya çkan heyelan olaylar üzerinde
durulmuştur. Ayrca heyelan riskinin arazi kullanm ve kentsel gelişim
üzerine etkisi değerlendirilmiştir.

MATERYAL ve YÖNTEM
Araştrma alan Bartn İli kent merkezi ve yakn çevresi olarak
belirlenmiştir (Şekil 1). Bartn ili Karadeniz Bölgesi’nin, Bat Karadeniz
Bölümü’nde yaklaşk olarak 2300 km2 yüzölçümüne sahip tarihi ve kültürel
özellikleri ile ön planda olan bir yerleşim birimidir.

Şekil 1. Bartn İli’nin konumu

3
243
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bartn İli’nin nüfusu 1965-2015 yllar arasndaki 50 yllk süreçte


yaklaşk olarak iki kat artmştr. 1965 yl verilerine göre 92.152 kişi olan
Bartn nüfusu 2015 ylnda 190.708 kişi olmuştur. Bartn kent merkezi
nüfusu 66.091 kişidir (TUİK, 2016). Bartn İli genel arazi kullanmlar
orman, tarm ve yerleşim/diğer yapsal alanlarndan oluşmaktadr. Kent
merkezi Bartn nehri kollar yakn çevresini kapsayan tarmsal açdan
verimli alüvyon alan üzerinde kurulmuştur. Eski dönemlerde Bartn
nehrinin taşmaclk açsndan sağladğ kolaylklar nedeniyle tercih edilen
nehir kenar ve çevresindeki yerleşim düzeni günümüze kadar artş
göstererek devam etmiştir (Gökyer, 2009; Gökyer, 2014).
Araştrma alannda yl boyunca yağş görülen kş soğuklarnn fazla
olmadğ mezotermal özellikte iklim tipi görülmektedir. Bartn ve
çevresinde yağşlar kuzeyden gelen hava kütleleri vastasyla oluşmaktadr.
Bartn ilinin yllk ortalama scaklğ 12.6 oC ve yllk ortalama yağş miktar
1029.9 mm’dir (Atalay, 2012; URL1).
Bartn İli tarihi ve kültürel özelliklere sahip eski bir yerleşim birimidir.
Bartn Nehri’nin hemen yannda kurulan Bartn’n tarihi antik dönemlere
kadar uzanmaktadr. Bartn İli ve çevresinde pek çok uygarlğn izlerini
görmek mümkündür. Bartn İli’nde madencilik, tarm, endüstri, ticaret,
turizm ve ormanclk faaliyetleri önemli ekonomik faaliyetler arasnda yer
almaktadr (Gökyer, 2009; URL2).
Araştrmada kullanlan haritalar ve materyaller: Landsat uydu
görüntüsü (16 Mays 2014), 1/25.000 ölçekli topoğrafya haritas, 1/500.000
ölçekli jeoloji haritasdr.
Bu çalşma, araştrma konusuna ilişkin (1) literatür taramas, (2) alanla
ilgili gerekli verilerin ve bilgilerin temini ile başlamştr. Araştrma
aşamalar aşağda sralanmştr.
1. Arazi örtüsü verisinin oluşturulmas: Araştrma alanna ilişkin arazi
örtüsü haritas Landsat uydu görüntüsü üzerinden kontrollü snflandrma
tekniği kullanlarak üretilmiştir.

244
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. Heyelan riski olan alanlarn belirlenmesi: Heyelan riski olan


alanlarn belirlenmesinde Overlay (Çakştrma analizi) (Turoğlu, 2008)
tekniği kullanlmştr. Jeolojik yap, eğim, heyelan tetikleyici faktörlerin
etkisi değerlendirilerek literatürden elde edilen bilgiler şğnda heyelan risk
derecelendirmesi yaplmştr (Çizelge 1).

Çizelge 1. Araştrma alannda heyelan oluşumunda etkili faktörler,


değerlendirme ölçütleri ve risk dereceleri (Özşahin, 2013; Gökçe vd., 2008;
Moreiras, 2005)

Etkili Faktörler Değerlendirme Ölçütleri Risk Derecesi


0-10 Düşük
10-20 Orta
Eğim (°) 20-30 Yüksek
30< / Nehir yatağ ve çevresi Çok Yüksek
Litoloji gruplar
Jeolojik Yap Kumtaş, karbonatl kum taş, Alüvyon, Krmz kumtaş-
kiltaş

Heyelan oluşumunu tetikleyen faktörler: Depremler, insan faaliyetleri (yol


inşaat çalşmalar, yapsal inşaat alanlar), Yağşlar

3. Kentsel alanda heyelan riskli alanlarn belirlenmesi ve değerlendirilmesi

BULGULAR VE TARTIŞMA
Bartn İli kent merkezi ve yakn çevresi genel olarak Bartn Nehri
boyunca ana materyal özelliği alüvyon olan düz ve düze yakn eğim
özelliğine sahip alan üzerinde kurulmuştur. Bu alanda heyelan riskleri
rmak yatağ ile çevredeki arazilerin birleşim noktalarnda ortaya çkan dik
yamaçlarda ve rmak yatağndan çevreye doğru gidildikçe eğimin artş
gösterdiği alanlarda çoğunlukla insan faaliyetlerinin etkisi ile yamaç
yapsnn bozulmas neticesinde görülmektedir. Bu çalşmada jeolojik yap,
eğim analizi ve heyelan tetikleyici etmenler değerlendirilerek kentsel alan
ve yakn çevresi için heyelan risk değerlendirmesi yaplmştr.

5
245
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Jeolojik Yap: Bartn İli jeolojik yaps incelendiğinde genel olarak


sedimanter yapdaki kayaçlardan oluştuğu görülmektedir (Şekil 2).
Özellikle nehir yatağ ve çevresindeki alanda akarsuyun getirip biriktirdiği
gevşek skşmamş sedimentlerden (alüvyon) oluşan ve sürekli aşnma ve
taşnmann devam ettiği bir yap bulunmaktadr. Jeolojik açdan
değerlendirme yapldğnda alüvyon yap alann % 44’ünü (2968 ha)
kaplamaktadr. Kumtaş-kiltaş yaps alann % 16’sn kaplamaktadr.
Siltaş yaps ise alann % 12’sini oluşturmaktadr.
Jeoloji verisine ilişkin “Türkiye’de afetlerin mekânsal ve istatistiksel
dağlm afet bölgeleri envanteri” (Gökçe vd., 2008) başlkl çalşmadan
elde edilen Bartn’da heyelan görülen alanlarn jeolojik yaps jeolojik
açdan heyelan oluşmasnda riskli alanlar olarak değerlendirilmiştir
(Gökyer ve Öztürk 2016). Bu çalşmadan elde edilen verilere göre kent
merkezi ve yakn çevresinde nehir yatağ boyunca alüvyon özellikteki ksm
heyelan oluşumu için riskli alan özelliğindedir.

Şekil 2. Araştrma alan jeolojik yaps

246
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Eğim: Araştrma alan eğim özellikleri dört farkl eğim grubu


oluşturularak snflandrlmştr. Lutgens et al. (2003) eğimi heyelan
oluşumu için önemli bir faktör olarak belirtmektedir. Eğimin artmas ile
birlikte yamaçlarda özellikle yağşl dönemlerde materyal hareketleri
artmaktadr. Araştrma alan eğim durumu Şekil 3’de gösterilmiştir. Eğim
gruplarnn kapladğ alanlar (ha) ve % dağlmlar Çizelge 2’de verilmiştir.

Şekil 3. Araştrma alan eğim gruplar

Çizelge 2. Eğim gruplarnn kapladğ alanlar (ha) ve yüzde dağlmlar (%)


Eğim gruplar (o) Kapladğ Alan (ha) Kapladğ Alan (%)
0-10 5244 77
10-20 1301 19
20-30 206 3
30< 32 1
Toplam 6783 100

7
247
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Arazi Örtüsü Verisi: Araştrma alanna ait arazi örtüsü haritas Gökyer
vd. (2015) tarafndan yaplan çalşmada 2014 yl için üretilen arazi örtüsü
haritasndan çkarlarak bu çalşma için düzenlenmiştir (Şekil 4). Tarm,
orman, yerleşim/diğer yapsal alan ve su olmak üzere dört genel arazi örtüsü
tipi belirlenerek snflandrma yaplmştr. Araştrma alanna ilişkin arazi
örtüsü tiplerinin kapladğ alan (ha) ve yüzde dağlmlar (%) Çizelge 3’de
gösterilmiştir.

Şekil 4. Araştrma alan arazi örtüsü haritas

Çizelge 3. Arazi örtüsü kapladğ alan (ha) ve yüzde dağlmlar (%)


Arazi Örtüsü Kapladğ Alan (ha) Kapladğ Alan (%)

Tarm 4527 67
Orman 525 8
Yerleşim/diğer
1644 24
yapsal
Su 87 1
Toplam 6783 100

8
248
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan Riskli Alanlar: Bartn ili genel heyelan risk değerlendirmesi


Gökyer ve Öztürk (2016) tarafndan yaplan çalşmada üretilen heyelan risk
değerlendirmesinden elde edilen bulgulara göre çok yüksek, yüksek, orta ve
düşük risk derecesi olarak yaplan snflandrmaya göre Şekil 5’de
gösterilmiştir. Bartn İli genel heyelan riski kapladğ alan (ha) ve yüzde
dağlmlar (%) Çizelge 4’de gösterilmiştir.

Şekil 5. Bartn İli geneli heyelan risk gruplar (Gökyer ve Öztürk, 2016)

Çizelge 4. Bartn İl geneli heyelan risk gruplar ve kapladğ alanlar (Gökyer


ve Öztürk, 2016)
Risk Derecesi Kapladğ Alan (ha) Kapladğ Alan (%)
Düşük 118352 85
Orta 19947 14
Yüksek 1315 1
Çok Yüksek 486 -
Toplam 140100 100

9
249
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Araştrma alan içinde heyelan riski için değerlendirilen alann yaklaşk


olarak % 1’i 1801 ha yüksek ve çok yüksek heyelan riski altndadr (Gökyer
ve Öztürk, 2016).
Kentsel Alan ve Yakn Çevresi Heyelan Riskli Alanlar ve
Değerlendirilmesi: Bartn kent merkezi ve çevresi için Bartn Nehir yatağ
ve çevresindeki alüvyon alan heyelan açsndan riskli alan olma
özelliğindedir (Şekil 6). Ancak bu alüvyon alann eğim açsndan düz ve
düze yakn alanlar içermesi nedeniyle bu alanlar üzerinde heyelan riski
nehir yatağ ve yaknndaki dik eğimli hat üzerindeki alanlarda ortaya
çkmaktadr. Bu alanlarda yağşlarn fazla ve uzun süreli olduğu, kar
örtüsünün eridiği ve taşknlarn oluştuğu dönemlerde riskler artmaktadr.
Ayn zamanda alüvyon alan üzerinde kentsel yerleşimin kurulduğu ve
yayldğ bölge olmas sebebiyle yapsal faaliyet alanlarnda da yağşl
dönemlerde heyelan sorunlar ile karşlaşlmaktadr. Araştrma alan
heyelan risk durumu Şekil 7’de gösterilmiştir. Risk dereceleri kapladğ alan
(ha) ve yüzde dağlmlar Çizelge 5’de verilmiştir.

Şekil 6. Araştrma alanndaki alüvyon özellikteki alan

10
250
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 7. Araştrma alan heyelan risk dağlm

Çizelge 5. Araştrma alan heyelan risk derecesi kapladğ alan (ha) ve


yüzde dağlmlar (%)
Risk Derecesi Kapladğ Alan (ha) Kapladğ Alan (%)
Düşük 4841 71
Orta 1301 19
Yüksek 206 3
Çok Yüksek 435 7
Toplam 6783 100

Heyelan oluşumunu tetikleyici etmenler:


Depremler: Bartn İli’nin % 85’i (195.747 ha) birinci derecede deprem
riski altndadr. Araştrma alann tamam birinci derecede deprem riskli alan
içine girmektedir (Gökyer ve Öztürk, 2016).
Yağş durumu: Araştrma alan uzun yllar içeren meteoroloji
verilerine göre Ekim, Kasm, Aralk, Ocak aylarn içeren kş döneminde

11
251
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

fazla yağş almaktadr (Gökyer ve Öztürk, 2016). Bu dönemlerde özellikle


yüksek kesimlerde kar örtüsü de olmaktadr. Kar örtüsünün erimesi
yağşlarla birlikte gerçekleştiğinde Bartn kent merkezinden de geçen nehir
taşmaktadr. Taşknlar nehir çevresindeki alanlarda heyelanlarn
oluşmasna sebep olabilmektedir.
İnsan faaliyetleri: Kent merkezi ve çevresinde genel olarak yapsal
faaliyet alanlar, yol inşaat çalşma alanlarnda yağşl dönemlerde kütle
hareketleri ve kaya düşmeleri oluşmaktadr.
Araştrma alannda nehir yatağ çevresini kapsayan alüvyon özellikteki
alan heyelan oluşumunda riskli alan olarak tespit edilmiştir. Kentsel alann
tarmsal kullanmlar için uygun olan alüvyon özellikteki düz alan ve
çevresinde kurulmuş olmas nehir yatağ çevresinde yapsal faaliyetler için
uygun olmayan koşullar içermektedir. Bartn kentsel alannn yaklaşk
olarak % 46’s (758 ha) alüvyon alan üzerinde kurulmuştur. Özellikle
yağşl dönemlerdeki taşkn olaylar ile birlikte bu alanlarda toprak kaymas
ve taşnmas olmaktadr.
Araştrma alannda yaplan gözlemler ve incelemeler neticesinde
yağşn ve kar örtüsünün fazla olduğu, yağşlarla birlikte karlarn eridiği
dönemlerde heyelanlarn arttğ görülmektedir. Bartn kentsel alan ve yakn
çevresi kum ve kil içerikli sedimanter yapdaki kayaçlardan oluştuğu için
eğimin % 20’den fazla olduğu ksmlarda yapsal faaliyetler için dikkat
edilmesi gerekliliği ortaya çkmaktadr. Yol yapm ve inşaat faaliyetlerinde
şevli alanlarn oluşmamasna, özellikle yol açlan alanlarda yüzeylerin
pürüzsüz bir şekilde düzeltilmesine özen gösterilmelidir. Geniş alan
kaplayan yol açmalarnda oluşan şevli yüzeylerde koruyucu önlemler
alnmaldr. Yol kenar koruyucu yaplarn yüksek olmas düşen materyalin
tutulmas ya da hznn azaltlmasnda fayda sağlayacaktr.

12
252
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KAYNAKLAR
Atalay, İ., 2011. Türkiye iklim atlas, İnklap Kitabevi Yaynlar, İstanbul.
Ergünay, O., 2007. Türkiye’nin Afet Profili, TMMOB Afet Sempozyumu
Bildiriler Kitab, İMO Kültür Merkezi, Ankara.
Gökçe, O., Özden, Ş. ve Demir, A., 2008. Türkiye’de afetlerin mekansal ve
istatiksel dağlm afet bilgileri envanteri, T. C. Bayndrlk ve İskan
Bakanlğ Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Afet Etüt ve Hasar Tespit Daire
Başkanlğ, Ankara.
Gökçeoğlu, C. ve Ercanoğlu, M., 2001. Heyelan duyarllk haritalarnn
hazrlanmasnda kullanlan parametrelere ilişkin belirsizlikler, Hacettepe
Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştrma Merkezi Bülteni, 23:
189-206.
Gökyer, E., Öztürk, M., Dönmez, Y. ve Çabuk, S., 2015. Bartn İli dağlk
alanlarnda coğrafi bilgi sistemleri kullanlarak ekoturizm faaliyetlerinin
değerlendirilmesi, İnönü Üniversitesi Sanat ve Tasarm Dergisi, 5(12).
Gökyer, E. ve Öztürk, M., 2016. Kş dönemi riskli alanlarn coğrafi bilgi
sistemleri kullanlarak Bartn İli örneğinde değerlendirilmesi, Uluslararas
Kş Kentleri Sempozyumu, Erzurum.
Gökyer, E., 2014. Montorng landscape change and urban growth of Bartn,
Turkey, and ts envronmental effects, Fresenius Environmental Bulletin,
23, 10, 2407-2414.
Gökyer, E., 2009. Bartn İli kent merkezi ve art havzas’nda peyzaj
değerlendirme, (Doktora Tezi, Baslmamş), Ankara Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlğ Anabilim Dal, Ankara.
Lutgens K. F., Tarbuck, J. E. and Tasa, D., 2003. Essentals of geology,
Prentice Hall, USA
Moreiras, S. M., 2005. Landslide susceptibility zonation in the Rio
Mendoza Valley, Argentina. Geomorphology. 66: 345–357.
Özmen, B., Güler H. ve Nurlu M., 1997. Coğrafi bilgi sistemi ile deprem
bölgelerinin incelenmesi. Bayndrlk ve İskan Bakanlğ Afet İşleri Genel
Müdürlüğü, Ankara.
13
253
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Özşahin, E., 2013. CBS kullanlarak Hatay İli heyelan duyarllk analizi,
Anadolu Doğa Bilimleri Dergisi, 4(1), 47-59.
Öztürk, K., 2002. Heyelanlar ve Türkiye’ye etkileri, G.Ü. Gazi Eğitim
Fakültesi Dergisi Cilt 22, Say 2, 35-50.
Randolph, J., 2004. Environmental land use planning and management,
Island Press, USA.
Turoğlu, H., 2008. Coğrafi bilgi sistemlerinin temel esaslar, Çantay
Kitabevi, İstanbul.
TUİK, (2016). tuik.gov.tr, Türkiye İstatistik Kurumu Nüfus Verileri,
Ankara.
URL1. mgm.gov.tr, T.C. Çevre Ve Orman Bakanlğ Devlet Meteoroloji
İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara
URL2. www. bartin.gov.tr, Bartn Valiliği Resmi İnternet Sitesi, Bartn

14
254
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

MELANJDA GELİŞEN HEYELANIN OLUŞUM


MEKANİZMASI SORGUN-ÇEKEREK ÖRNEĞİ

Koray ULAMIŞ*1,Recep KILIÇ1, Defne ELAL2


1
Ankara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
06100, Ankara
2
defneelal@gmail.com, Bursa * İletişim: ulamis@ankara.edu.tr

ÖZET

Melanj, genellikle serpantinit matriks içerisinde farkl kaya


bloklarndan oluşan ve iç yaps karşk olan kayaçlar topluluğudur.
Türkiye'de özellikle fay zonlar boyunca ve yaknlarnda geniş dağlma
sahip ofiyolitik melanj kütleleri yer almaktadr. Ofiyolitik melanjlarn
bulunduğu alanlardaki kazlar, tünel ve baraj gibi mühendislik yaplarnda
serpantinitlerin ayrşma derecesine bağl olarak taşma gücü ve durayllk
problemleri ile skça karşlaşlmaktadr. Bu çalşmada, Sorgun-Çekerek
karayolunun 34+820 km ile 35+300 km' leri arasndaki kesimdeki heyelann
oluşum mekanizmas incelenmiştir. İnceleme alannda yaşldan gence Üst
Kretase yaşl Eldivan ofiyolitik melanj ile uyumsuz Kuvaterner yaşl
yamaç molozu ve alüvyon yer almaktadr. Tamamen ayrşmş ve zemin
davranş gösteren serpantinit üzerinde dairesel olmayan heyelana bağl
olarak karayolunda oturmalar meydana gelmiştir. Heyelann genişliği 400
m, uzunluğu 178 m olup, Kaplankaya deresi boyunca gelişmiştir. Heyelann
morfolojisini ve kayma dairesini belirlemek amac ile 3 adet toplam 100 m
derinliğinde jeoteknik amaçl sondaj yaplmştr. İnceleme döneminde
yamaç molozu içinde yeralt suyu seviyesi 1.5 m ile 3.65 m arasnda
değişmektedir. Sondaj kuyularnda yaplan inklinometre ölçümlerine göre,
kayma yüzeyi derinliği 6.5 m ile 16.0 m arasnda değişmektedir. 2011 yl
Mart ile Mays aylar arasnda yaplan inlinometre okumalarna göre
hareketin hz ortalama 0.9 m/yl hesaplanmştr. Rezidüel kohezyon ve
rezidüel içsel sürtünme açs geriye dönük durayllk analizleri ile elde

1
255
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

edilmiştir. Kayma yüzeyi boyunca boşluk suyu basnc orann


belirleyebilmek için analizler yaplmştr. İnceleme alanndaki heyelan için
yaplan sonlu elemanlar analizi ve efektif gerilme analizlerinde kayma
düzlemi boyunca yeralt suyu seviyesi derinliği değişimi de dikkate
alnarak, kayma düzleminde ru değerinin 0.38 ile 0.50 arasnda değiştiği
belirlenmiştir. Heyelann oluşmasnda sğ yeralt suyunun etkin rol oynadğ
göz önünde bulundurularak, drenaj yaplmal ve durayllğn uzun sürede
sağlanmas amac ile ilave önlemler alnmaldr.

Anahtar Kelimeler : Melanj, heyelan, boşluk suyu basnc, Sorgun-


Çekerek

1. GİRİŞ

Heyelanlar yerleşim alanlarn, mühendislik yaplarn ve doğal çevreyi


tehdit eden en yaygn doğal efetlerdir. Melanj içindeki serpantinitler farkl
ayrşma derecesine sahip olup (Klç, 1995; Klç, vd. 1998; Karagüzel and
Klç, 2000), heyelan oluşumunda karmaşk yaplarndan dolay önemli rol
oynamaktadrlar (Northmore et al. 1986; Lindquist, 1994; Lindquist and
Goodman, 1994; Kim et al., 2004; Klç vd., 2008; Stark et al., 2011; Şeker
ve Klç, 2011; Liao et al. 2015). Bu çalşmann amac Sorgun-Çekerek
Yolu Km: 34+820 ile 35+300 arasnda, karayolunda çökmelere neden olan
heyelann mühendislik jeolojisi özelliklerinin incelenerek durayszlk
mekanizmasnn belirlenmesidir (Şekil 1). Heyelan alannda jeoteknik
amaçl sondajlar yaplarak litolojik birimlerin dağlm, kayma yüzeyini
derinliği ve yeralt suyu durumu belirlenmiştir. Sondaj kuyularnda
inklinometre ile kayma yüzeyi derinliği ve hareketin hz ölçülmüştür.
Durayllk analizleri yaplarak heyelanda yenilme mekanizmas ortaya
konulmuş olup, yenilmeye neden olan boşluk suyu basnc oran
incelenmiştir.

2
256
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. İnceleme alan yer bulduru haritas

2. JEOLOJİ
İnceleme alannda Üst Kretase yaşl Eldivan Ofiyolitik Melanj ile bu
birim üzerine uyumsuzlukla gelen Üst Pliyosen yaşl Kzlrmak
Formasyonu ve Kuvaterner yamaç molozu ile alüvyon yer almaktadr
(Doğan vd., 1998; Çubuk ve İnan, 1998; Ylmaz ve Ylmaz, 2004; Ekemen,
2006). Melanj; serpantinit, radyolarit, metaderitikler ile kireçtaş
bloklarndan oluşur (Akyürek vd., 1997, Klç vd., 2008). Kzlrmak
Formasyonu; açk kahverengi, sarms, bej ve yeşilimsi renkli çökeller,
kendisinden daha yaşl olan birimler üzerine açsal uyumsuzlukla gelir
(Kara, 1997). Çakl, kum, silt, kil veya bunlarn karşmlarndan oluşur.
Genel olarak kil içerisinde çakl ve kum mercek halinde gözlenir ve kaliş
oluşumlar bulunur (Klç vd., 2008). Kuvaterner yamaç molozu ve alüvyon
da çimentolanmamş çakl, kum, silt ve kilden oluşmaktadr (Şekil 2).
İnceleme alan, Kuzey Anadolu Fay’na 120 km uzaklkta ve Kuzey
Anadolu fayndan güneye doğru ayrlan sağ yönlü doğrultu atml Krkkale
- Erbaa fayna ise yaklaşk 50 km uzaklkta bulunmaktadr.

3
257
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. İnceleme alan ve çevresinin jeoloji haritas (Elal, 2008)

3. ARAZİ ÇALIŞMALARI
Arazide zeminlerden örnek almak, kayma yüzeyi derinliğini belirlemek
ve SPT yapabilmek amac ile toplam derinliği 100 m olan 3 adet sondaj
yaplmştr. Sondajlarda yeralt suyu seviyesi 1.50 m ile 3.65 m arasnda
değişmektedir. Heyelann kayma yüzeyinin belirlenmesi için sondaj
kuyularna inklinometre yerleştirilmiş ve aylk ölçümler yaplmştr.
İnklinometre ile ölçülen seviyeler ile SPT darbe adetleri uyumlu sonuçlar
vermiştir (Çizelge 1)

Çizelge 1. İnklinometre ölçümü kayma derinlikleri ve SPT-N1 darbe


saylar
İnklinometre kuyu Kayma derinliği SPT-N1 darbe says
Sondaj no
derinliği (m) (m) ve derinliği (m)
SK10 30.00 12.00 14 (10.50-10.95)
SK11 42.00 16.00 12 (15.00-15.45)
SK12 28.00 6.50 5 (6.50-6.95)

4
258
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. İnklinometre ile üç aylk dönemde ölçülen kümülatif hareket


miktar (SK 12)

4. LABORATUVAR ÇALIŞMALARI
Zeminlerin jeoteknik özellikleri EC7-2 (1997) ve ASTM (2008)
standartlarna göre belirlenmiştir. Yamaç molozu killi kum (SC) ve düşük
plastisiteli kilden (CL) oluşmaktadr. Kayma düzlemindeki serpantinitler
yeşil renkli düşük plastisiteli killerden oluşmakta (CL) olup; kum (SC) ve
çakl (GC) türü zeminler içermektedirler. Yamaç molozundaki killerin
jeoteknik özelliklerinin istatistiksel dağlm belirlenmiştir (Çizelge 2).

5
259
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çizelge 2. Yamaç molozundaki killerin jeoteknik özelliklerinin


istatistiksel dağlm
CL
Örnek
Özellikler Standart Standart
says En az En çok Ortalama
sapma hata
Doğal su içeriği (n) % 9 10 28 17.00 6.26 2.09
Likit limit (LL) % 9 31 48 40.67 6.40 2.13
Plastik limit (PL) % 9 19 25 21.22 2.44 0.81
Plastisite indisi (PI) % 9 13 26 19.44 5.13 1.71
4 nolu elek alt % 9 80 96 91 5.72 1.91
200 nolu elek alt % 9 51 66 56.44 5.08 1.69
Birim hacim ağ. (n) kN/m3 3 17.0 19.50 18.65 - -
Ef. Kohezyon (c') kN/m2 3 2 20 8 - -
Ef. İçsel sür. açs (') o 3 8 19 14 - -
SPT-N1 (düzeltilmiş) 3 5 21 17.00 3.06 1.16

5. HEYELANIN MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ


Yolda göçmeye neden olan ve sürekli tamirata neden olan heyelan H1
ile gösterilmiştir. Kaplankaya deresi boyunca yamaç molozu ayrşmş
serpantinit üzerinde bulunmaktadr. Kayma, yamaç molozu içerisinde
meydana gelmiştir. Heyelann oluşumunda yamaç eğimi, yeralt suyu ve
trafik yükü etkilidir. Heyalan dairesel olmayan bir düzlem üzerinde gelişmiş
olup; uzunluğu 400 m, genişliği 178 m'dir. Hareket yönü Kaplankaya
Derenin akş yönündedir (Şekil 3). Gri, kahverengi yeşil renkli, siltli kil -
çakll, killi kum özelliği gösteren yamaç molozu, kendi içerisinde dairesel
olmayan bir düzlem üzerinde hareket etmiştir. Kayma yüzeyinin derinliği
SK10 numaral sondajda 12.0 m, SK11’de 16.0 m ve SK12’de 6.50 m’dir
(Şekil 4).

6
260
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3. Heyelanl bölgenin mühendislik jeolojisi haritas (Elal, 2008)

7
261
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Kayma düzlemi, sondaj yerleri ile SPT N darbe adetlerinin


derinlikle değişimi

6. DURAYLILIK ANALİZLERİ
Durayllk analizlerinde inklinometre ile belirlenen yenilme düzlemleri
dairesel tipte olmayp, Janbu (1968) eşitliği kullanlmştr. Heyelanda
kayma yüzeyi, CL türü killi yamaç molozu ve alüvyonun içerisindedir.
Durayllk analizlerinde, yeralt suyu altnda bulunan yeşil kil üzerinde
alüvyondan oluşan ve uzun süreli hareket halinde olan zeminin kayma
yüzeyindeki kohezyonu 8 kN/m2, içsel sürtünme açs 14o ve yer alt suyu
seviyesinin üstünde ve altnda birim hacim ağrlğ 19 kN/m3 'tür. Statik
şartlarda güvenlik saysnn 1.0 olmas için geriye dönük analizler
yaplmştr. Analizlerde, limit denge için artk kohezyon (cr) 0 kPa ve artk
içsel sürtünme açs (r) 10o olarak belirlenmiştir.
Şev durayllğ analizlerinde boşluk suyu basnc oran (ru) önemli bir
faktör olup; 0.35 ile 0.45 arasnda değişen değerlerde zemin şevlerinde
durayszlklar oluşmaktadr (Fredlund and Barbour, 1986; Barnes, 1999).
Bu oran, arazi ve laboratuvar deneyleri ile belirlenebileceği gibi, özellikle
sonlu elemanlar metodu ile (FEM) bilgisayarda modellenebilmektedir. H1
heyelan için statik geriye dönük analizler ile elde edilen şev ve yenilme
düzlemi geometrisi FEM ile değerlendirilmiştir (Şekil 6). Yenilme düzlemi
boyunca boşluk basnc oran 0.38 ile 0.50 arasnda değişmektedir. Bu da,
incelene heyelanda yenilmede boşluk suyu basncnn, makaslama
parametreleri yannda en önemli faktör olduğunu ortaya koymuştur.

8
262
U L U S A L
H E Y E L A N

9
263
S E M P O Z Y U M U
T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5. Sonlu elemanlar modeli ile sondaj noktalar, kayma düzlemi ve toplam gerilmenin değişimi
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

7. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalşmada kapsamnda Sorgun - Çekerek yolunda Km: 34+820 ile
35+300 arasnda serpantinitler üzerinde yamaç molozu içinde gelişen
heyelann mühendislik jeolojisi özellikleri incelenerek aşağdaki sonuçlar
elde edilmiştir.
Yolda göçmeye neden olan ve trafik akşn olumsuz etkileyen, yolun
devaml surette tamirini gerektiren Kaplankaya H1 heyelan, Kaplankaya
deresinin akş yönünde yamaç molozu ve alüvyonun kendi içerisinde
kaymas ile meydana gelmiştir. H1 heyelan güneyden kuzeye doğru
dairesel olmayan bir düzlem üzerinde hareket etmektedir. Yoldaki
deformasyonun sürekliliği hareketin akma şeklinde devam etmekte
olduğunu göstermektedir. 1090 m ile 1056 m kotlar arasndaki H1
heyelannn uzunluğu 400 m, genişliği yol boyunca 178 m, derinliği en çok
16 m dir. Yeralt suyu derinliği 1.7 m ile 3.6 m arasndadr.
Heyelann kayma yüzeyi derinliği inklinometre deney sonuçlarna göre
SK10 numaral sondajda 12.0 m, SK11’de 16.0 m ve SK12’de ise 6.5 m
olup, durayllk analizleri bu düzlem esas alnarak yaplmştr.
Kaplankaya H1 heyelan için yaplan durayllk analizlerinde, statik
şartlarda GS’nin 1.00 olmas için, yeralt suyu altnda bulunan yeşil kil
üzerinde yamaç molozu ve alüvyondan oluşan ve uzun süreli hareket
halinde olan zeminin birim hacim ağrlğ 19 kN/m3 alndğnda geriye
dönük analizler ile kayma yüzeyindeki artk kohezyonu 0 kN/m2, artk içsel
sürtünme açs 10 derece elde edilmiştir.
Sonlu elemanlar modeli ile kayma düzlemi boyunca boşluk suyu
basnc oran 0.38 ile 0.50 arasnda değişmektedir. Kayma düzleminin
altnda kalan kesimde ve yeşil killerin olduğu derinliklerde ayn oran 0.03
ile 0.10 arasnda değişmektedir.
Heyelann statik şartlarda güvenlik katsaysnn artrlmas için drenaj
önlemleri ile yeralt suyu seviyesinin düşürülmesinden sonra kayan kesimin
kaldrlarak taş dolgu yaplmas veya kazk sistemi ile iyileştirme yaplmas
uygun olacaktr. Maliyet analizleri yapldktan sonra yönteme karar
verilmelidir.

10
264
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KAYNAKLAR

Akyürek, B., Duru, M., Sütçü, Y.F., Papak, İ., Şaroğlu, F., Pehlivan, N., Gönenç,
O.,Granit, S. ve Taşar, T., 1997. 1/100.000 ölçekli açnsama nitelikli Türkiye
jeoloji haritalar Ankara F15 paftas, Jeoloji Etütleri Dairesi, Ankara.
ASTM, 2008. American Society for Testing and Materials, Annual Book of
ASTMStandarts-Soil and Rock, Building Stones, Section 4, Contruction. V.04.08.,
ASTM Publication, 978 p.
Barnes, G.,1999. A commentary on the use of the pore pressure ratio ru in slope
stability analysis. TRB, 32 (8), 38-40 p.
Çubuk, Y. ve İnan, S. 1998. İmranl ve Hafik güneyinde (Sivas) Miyosen
havzasnn stratigrafik ve tektonik özellikleri, MTA Dergisi 120, 45-60.
Doğan, B., Ünlü, T. ve Sayl, S. 1998. Kesikköprü (Bala-Ankara) demir yatağnn
kökenine bir yaklaşm, MTA Dergisi 120, 1-33.
EC7, 1997. TSENV, Jeoteknik tasarm-Bölüm 2: Laboratuvar deneyleri ile
desteklenen tasarm (Eurocode 7).
Ekemen, T., Kaçaroğlu, F. ve Kavak, K.Ş. 2006. Tecer Dağnn (Sivas) karst
hidrojeoloji incelemesi, Cumhuriyet Üniversitesi, Sivas.
Elal, A.D.,2008. Sorgun-Çekerek karayolunda Kaplankaya ve Kazantaşn
Heyelanlarnn Mühendislik Jeolojisi.A.Ü.F.B.E. Y.L. Tezi, Ankara, 100s.
Fredlund, D.G. and Barbour, S.L., 1986. The prediction of pore-pressures for slope
stability analyses. Slope Stability Seminar, Univ. Saskatchewan. 33 p.
Janbu, N., 1968. Slope stability computations, Soil Mechanics and Foundation
Engineering Report, Technical University of Norway, Trondheim.
Kara, H. 1997. 1/100.000 ölçekli açnsama nitelikli Türkiye jeoloji haritalar
Yozgat G19 paftas, Jeoloji Etütleri Dairesi, Ankara.
Karagüzel, R. and Klç, R. 2000. The effect of alteration degree of ophiolitic
melange on permeability and grouting, Eng Geo, 57, 1-12.
Klç, R. 1995. Geomechanical properties of the ophiolites (Çankr/Turkey) and
alteration degree of diabase. Bull Int Assoc Eng Geo, 51, 63-69.
Klç, R., Koçbay, A. and Sel, T. 1998. The geomechanical properties and
alteration degree of serpentinite in the Ankara ophiolithic melange, Turkey, 8th
IAEG Congress, Balkema, Rotterdam, ISBN 9054109904.

11
265
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Klç, R., Elal, A. D. ve Nalçakan M.S., 2008. Sorgun-Akdağmadeni Ayrm-


Çekerek Yolu Süreyyabey Baraj Varyant Km=30+000.000-46+444.436 aras
Jeolojik-Jeoteknik Etüd Raporu, 81 s., Ankara.
Kim, C., Snell, C., Medley, E., 2004. Shear strength of Fransiscan Complex
Melange as calculated from back-analysis of a landslide. Proc. Fifth In. Conf. on
Case Histories in Geotech. Eng. April 13-17, 1-8. NY, USA.
Liao, Y., Derrega, S.M., Hall, C.A., 2015. A case history on causation of the
landslide in Santa Clara, California, USA. J. Rock Mech.Geotech Eng. (7), 185-
192.
Lindquist, E.S., 1994. The strength and deformation properties of melange: PhD.
Dissertation; Dept. of Civil Engineering, Univ. California at Berkeley, California,
262 p.
Lindquist, E.S. and Goodman, R.E. [1994]. The strength and ndeformation
properties of a physical model melange; in Proc. 1st North American Rock
Mechanics Conference, Austin, Texas; ed. Nelson, P.P. and Laubach, S.E.,
A.A.Balkema, Rotterdam.
Northmore, K.J., Charalambous, M., Hobbs, P.R.N. and Petrides, G., 1986.
Engineering Geology of the Kannaviou, Melange and Mamonia Complex
Formations-Phiti/Statos Area, SW Cyprus. GSD Report, EGARP-KW/86/4.
British Geological Survey, UK, 366 p.
Stark, T.D., Newman, E.J., Gregory, D.L.P, Hillebrant, H.D., 2011. Fill placement
on slopes underlain by Franciscan Melange. ASCE Journal of Geotech. Eng
Geoenv. Eng., 263-273.
Şeker, N.P ve Klç, R., 2011. Krkkale-Kalecik (Ankara) Karayolu'ndaki
heyelann jeoteknik değerlendirmesi. 64. TJK. Bildiriler Kitab.
Ylmaz, H., Ylmaz, A. 2004. Divriği (Sivas) yöresinin jeolojisi ve yapsal evrimi,
TJB, 47,1.

12
266
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çtlakkale (Giresun) Mahallesindeki


Yamaç Durayszlğnn
Mühendislik Jeolojisi Açsndan İncelenmesi

Ayberk KAYA
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi,
Jeoloji Mühendisliği Bölümü, 53100, RİZE

ÖZET

Bu çalşmada, Çtlakkale (Giresun) mahallesi yerleşim alanndaki


yamaç molozunda yaplan temel kazsn takiben meydana gelen
durayszlk, mühendislik jeolojisi açsndan incelenmiştir. Arazi çalşmalar
kapsamnda heyelanl alan da içine alan bölgenin jeoloji haritas
hazrlanmş ve yamaç molozlarnn Geç Kretase yaşl Kzlkaya
Formasyonu üzerinde yüzeylendiği belirlenmiştir. Yaplan 12 adet
araştrma sondaj ve 3 profilde gerçekleştirilen sismik krlma çalşmalar
sonucunda yamaç molozu kalnlğnn 10-18 m arasnda değiştiği
saptanmştr. Sondaj kuyularndan alnan inklinometre ölçümleriyle
yenilmenin 0,65 mm/gün hzyla kuzeybat yönüne doğru hareket eden
birleşik kayma türünde olduğu belirlenmiştir. Laboratuvar deneyleri
kapsamnda zemine ait indeks özellikler, dane boyu dağlm ve kvam
limitleri tespit edilmiştir. Örselenmiş örnekler üzerinde yaplan laboratuvar
deneyleri sonucunda zemin snf; yüksek plastisiteli silt (MH), yüksek
plastisiteli kil (CH) ve siltli kum (SM) olarak saptanmştr. Geriye dönük
analizler yaplarak heyelanl kütlenin kohezyonu 6 kPa, içsel sürtünme açs
12,5o olarak hesaplanmştr. Limit denge (LE) ve saysal analiz (FEM-SSR)
yöntemleri kullanlarak durayllk analizleri yaplmş ve sonuçlar
karşlaştrlmştr. Yamacn kazdan önceki durumu için yaplan durayllk
analizlerinde herhangi bir yenilmenin beklenmediği, ancak şev kazsnn 6,5
m’den yüksek olmas durumunda limit denge durumunun bozularak
yenilmelerin gerçekleşebileceği saptanmştr. Ayrca, yamaç molozunun
tamamen suya doygun olduğu ve deprem yükü altndaki uzun süreli

1
267
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

durayllk durumu için seçilen 1,1 güvenlik saysna göre bölgeyi durayl
hale getirmek için destek elemanlarnn kaz şevine 9524 kN’dan büyük
yatay bir kuvvet uygulamas gerektiği belirlenmiştir. Çtlakkale
mahallesindeki yenilmeyi tetikleyen ana unsurun, kritik şev yüksekliğinden
büyük desteksiz temel kazlarnn olduğu sonucuna varlmştr.
Anahtar Kelimeler: Durayllk analizi, Limit denge, FEM-SSR, kritik
şev yüksekliği, yamaç molozu

1. GİRİŞ

Türkiye’de heyelan türü doğal afetlerin en çok gözlendiği bölge Doğu


Karadeniz Bölgesi’dir. Bölgenin topoğrafik ve jeolojik yaps, yağşlarn
bol olmas ve buna bağl olarak kayaçlarn ayrşmas, potansiyel heyelan
alanlarn oluşturmaktadr. Son yllarda hzl nüfus artşna bağl olarak bu
alanlarda yeni yerleşim yerleri için büyük hacimli kazlarn yaplmas, pek
çok kütle hareketini tetiklemektedir. Meydana gelen bu durayszlklar, hem
ekonomik kayplara hem de can kayplarna yol açmaktadr.
Giresun iline bağl Çtlakkale mahallesinin bulunduğu yamaçta (Şekil
1), Gençlik ve Kültür Merkezi’nin inşas için 2014 ylnda yaplan 100 m
uzunluğunda ve 13 m yüksekliğindeki dik açl temel kazsn takiben bir
heyelan meydana gelmiş ve 12 ev zarar görmüştür (Şekil 2). Bu amaçla,
yamaç molozunda meydana gelen bu durayszlğn oluşum mekanizmasn
ve tetikleyici unsurlar belirlemek için mühendislik jeolojisi çalşmalar
gerçekleştirilmiştir. Yaplan çalşmalar arazi, laboratuvar ve durayllk
analiz çalşmalar olmak üzere üç aşamada yürütülmüştür. Arazi çalşmalar
kapsamnda 1/10.000 ölçekli jeoloji haritas hazrlanmş, sondaj ve jeofizik
çalşmalar yaplmş ve inklinometre ölçümleri alnmştr. Laboratuvar
çalşmalar kapsamnda zemine ait indeks özellikler, dane boyu dağlm ve
kvam limitleri belirlenmiştir. Durayllk araştrmalarnda ise limit denge
(LE) ve sonlu eleman tabanl saysal (FEM-SSR) analizlerden
yararlanlmştr.

2
268
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Çalşma alannn yer bulduru haritas

3
269
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. Yamaç molozunda ve yaplarda gelişen deformasyonlarn


arazideki görünümleri
4
270
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. ÇALIŞMA ALANININ VE ÇEVRESİNİN JEOLOJİSİ

Çalşma alan ve çevresinde yaşlar Geç Kretase ile Kuvaterner


arasnda değişen farkl birimler bulunmaktadr. Çalşmann konusunu
oluşturan yamaç molozlar, Geç Kretase yaşl Kzlkaya Formasyonu’nun
üzerinde yüzeylenmektedir (Şekil 3). İlk defa Güven (1993) tarafndan
tanmlanan Kzlkaya Formasyonu; dasit, riyodasit ve bunlarn
piroklastitlerinden oluşmaktadr. Birim, K-G doğrultusu boyunca çalşma
alannda ve çevresinde genişçe bir alanda yüzeylenmektedir. Çitlakkale
mahallesinde yüzeyleme veren yamaç molozu köşeli, yass ve bazlar küt
köşeli bazalt, dasit ve kireçtaş blok ve çakllar içeren kum, silt ve killerden
oluşmaktadr. Kil içeriği ise diğer elemanlara göre daha fazladr.

3. MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ ÇALIŞMALARI

Yamaç molozlarnn jeoteknik özelliklerini belirlemek için srasyla


arazi ve laboratuvar çalşmalar gerçekleştirilmiştir. Çalşma alannda
toplam 301 m uzunluğunda 12 adet araştrma sondaj yaplmştr (Şekil 3).
Yaplan sondaj çalşmalar sonucunda yamaç molozu kalnlğnn 10-18 m
arasnda, yeralt suyu seviyesinin ise 8,3-17 m arasnda değiştiği
saptanmştr. 3 profilde araştrma sismograf kullanlarak sismik krlma
ölçümleri alnmş ve elastik ses dalgasnn boyuna (Vp) ve enine (Vs)
yaylma hzlar belirlenmiştir. Bowles (1988) tarafndan önerilen
eşitliklerde Vp ve Vs değişkenleri kullanlarak saysal durayllk analizleri
için yamaç molozuna ait dinamik elastik özellikler belirlenmiştir. Ortalama
deformasyon modülü değeri (Edin) 25.03 GPa, poisson oran (νdin) ise 0.32
olarak hesaplanmştr. Kayma yüzeyinin yeraltndaki konumunu belirlemek
için sondaj kuyularndan 50 cm aralklarla inklinometre ölçümleri
alnmştr. Ölçüm sonuçlarnn değerlendirilmesiyle kayma yüzeyi
derinliğinin 3,4-12 m arasnda olduğu ve kütle hareketinin birleşik
(dairesel+düzlemsel) kayma türünde olduğu belirlenmiştir. Ayrca,
heyelanl kütlenin 0,65 mm/gün hzyla kuzeybat yönüne doğru hareket
ettiği tespit edilmiştir. Heyelan, Varnes (1978)’in kayma hzn esas alan
snflandrmasna göre “çok yavaş” olarak snflandrlmştr. Alnan
örselenmiş ve örselenmemiş örnekler üzerinde çalşmann amacna uygun

5
271
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

olacak şekilde laboratuvar deneyleri yaplarak zemine ait indeks özellikler,


dane boyu dağlm ve kvam limitleri belirlenmiştir. ASTM (2009)
standardna göre yaplan indeks deneyleriyle zemine ait ortalama doğal (γn)
ve doygun (γd) birim hacim değerlerinin srasyla 17,7 ve 18,7 kN/m3
olduğu saptanmştr.

Şekil 3. Çalşma alan ve çevresine ait mühendislik jeoloji haritas ve


B-B´ jeoloji kesiti

6
272
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Dane boyu dağlm analizi ASTM (2007) standardna göre yaplmş


ve çakl içeriğinin % 0-19, kum içeriğinin % 15-41, silt içeriğinin % 34-53
ve kil içeriğinin % 12-39 arasnda değiştiği tespit edilmiştir. Kvam
limitleri, ASTM (2005) standardna göre belirlenmiş ve ortalama Likit
Limit (LL), Plastik Limit (PL) ve Plastisite Indisi (IP) değerlerinin srasyla
% 55, % 30, % 25 olduğu saptanmştr. USCS’ye (ASTM, 2006) göre zemin
snf; yüksek plastisiteli silt (MH), yüksek plastisiteli kil (CH) ve siltli kum
(SM) olarak belirlenmiştir. Laboratuvar deneylerine ait sonuçlar Çizelge
1’de özet olarak sunulmuştur.

Çizelge 1. Laboratuvar deneylerine ait sonuçlar

Sondaj Örnek �n �s % kalan % geçen LL PL PI USCS


no no (kN/m3) (kN/m3) 4 no elek 200 no elek (%) (%) (%)
S-2 1 17.3 18.3 0 50.0 56 34 22 MH
1 17.5 18.4 1 84.0 52 28 24 CH
S-3
2 17.5 18.5 4 14.9 - - - SM
1 17.8 18.9 3 80.3 62 31 31 MH
S-4
2 17.6 18.5 6 21.6 - - - SM
1 18.1 19.2 1 50.4 51 30 21 MH
S-5
2 17.6 18.4 6 20.3 - - - SM
1 17.2 18.1 9 59.6 58 31 27 MH
S-6
2 17.5 18.5 10 50.0 45 26 19 SC
S-7 1 18.6 19.7 1 76.0 51 27 24 CH
1 17.7 18.8 4 88.0 66 36 30 MH
S-8
2 17.7 18.9 19 50.0 55 31 24 SM
(Min.-Mak.) - (17.3-18.6) (18.1-19.7) (0-19) (88.0-14.9) (45-66) (26-36) (19-31)
-
Ort. 17.7 18.7 5 53.8 55 30 25
LL: Likit limit �n: Doğal birim hacim ağrlk
PL: Plastik limit �s: Doygun birim hacim ağrlk
PI: Plastisite indisi

4. DURAYLILIK ANALİZLERİ

Heyelanl kütlenin kayma dayanm parametrelerini belirlemek için


kayma yönüne paralel olacak şekilde 3 adet kesit hatt (Şekil 3) belirlenmiş
(A-A´, B-B´, C-C´) ve bu hatlar boyunca Sancio (1981) tarafndan önerilen
yöntem kullanlarak geriye dönük analizler yaplmştr. Yaplan geriye
dönük analizler sonucunda heyelanl kütleye ait kohezyon değeri 6 kPa,
7
273
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

içsel sürtünme açs ise 12,5o olarak hesaplanmştr (Şekil 4). Janbu
metodunun uygulandğ (Janbu, 1973) limit denge (LE) analizi yapan Slide
v6.0 (Rocscience, 2011a) ve sonlu eleman (FEM-SSR) tabanl Phase2 v8.0
(Rocscience, 2011b) programlar kullanlarak durayllk analizleri
yaplmştr. Durayllk analizleri üç aşamada gerçekleştirilmiştir.

80
A-A´ kesit hatt
B-B´ kesit hatt
C-C´ kesit hatt
60
Kohezyon (c, kPa)

40

c ve ϕ
20

0
0 5 10 15 20
İçsel sürtünme açs (ϕ, o)

Şekil 4. Geriye dönük analizlerle belirlenen kayma dayanm parametreleri

İlk aşamada, binalardan kaynakl yükler de dikkate alnarak kazdan


önceki yamacn durayllk durumu srasyla LE ve FEM-SSR analizleriyle
araştrlmştr. Yaplan LE analizleri sonucunda güvenlik saysnn (FOS)
1,27 olduğu, FEM-SSR analizleri sonucunda ise 1,29 olduğu belirlenmiştir.
Her iki yönteme göre hesaplanan sonuçlar birbirine yakn olup, limit denge
(FOS=1) koşulundan büyüktür ve herhangi bir yenilmenin gerçekleşmesi
beklenilmemektedir. İkinci aşamada, analiz modeline srasyla yüksekliği
1-13 m arasnda değişen dik açl desteksiz temel kazlar uygulanarak
yamacn durayllk durumundaki değişimler LE ve FEM-SSR
yöntemleriyle araştrlmştr. LE analizleri sonucunda 8 m’lik kazdan
sonra, FEM-SSR analizlerinde ise 6,5 m’lik kazdan sonra limit denge
durumunun bozulduğu saptanmştr (Şekil 5). Güvenli tarafta kalndğnda
8
274
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kritik şev yüksekliğinin çalşma alan için 6,5 m olduğu görülmektedir. Bu


sonuçlara göre, Çtlakkale mahallesindeki heyelan tetikleyen ana unsurun,
kritik şev yüksekliğinden büyük desteksiz temel kazlarnn olduğu
sonucuna varlmştr. Son aşamada ise yamaç molozunun en kötü
koşullardaki durumu göz önüne alnarak bölgeyi durayl hale getirmek için
destek elemanlarnn kaz şevine uygulamas gereken minimum yatay
kuvvet miktar hesaplanmştr. En kötü koşullardaki durayllk durumu
araştrlrken zeminin suya doygun olduğu varsaylmş ve sismik yükler
dikkate alnmştr. Ulusay et al. (2004) tarafndan önerilen deprem azalm
ilişkisi yardmyla en büyük yatay yer ivmesi 0,18 g olarak hesaplanmş ve
sismik yük olarak modele eklenmiştir. Hesaplamalarda, çalşma alanna
yaklaşk 20 km uzaklkta bulunan ve son yllarda sismik hareketlilik
açsndan aktif olan Karadeniz Fay dikkate alnmştr. Bu çalşmada, uzun
süreli durayllk durumu için yeterli güvenlik says değeri 1,1 olarak
seçilmiştir (Mines Branch, Canada, 1972). Yaplan analizler sonucunda
bölgeyi durayl hale getirmek için destek elemanlarnn kaz şevine
9524 kN’dan büyük yatay bir kuvvet uygulamas gerektiği belirlenmiştir
(Şekil 6).
(FOS)

FEM-SSR ANALİZİ 1.5 LE ANALİZİ

1.1
Limit Denge Koşulu
0.9

Hkritik Hkritik
0.7

14
-14 12
-12 10
-10 8
-8 6.5-6 4
-4 2
-2 0 2 4 6 8 10 12 14
Şev Yüksekliği (m)

Şekil 5. Şev yüksekliğine bağl olarak güvenlik saylarndaki değişimi


gösteren grafik

9
275
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 6. Kaz şevini durayl hale getirecek yatay kuvvetin belirlendiği


Limit denge analizi

5. SONUÇLAR

Bu çalşmada, Giresun ilinin Çtlakkale mahallesi yerleşim alanndaki


yamaç molozunda meydana gelen durayszlğn oluşum mekanizmasn ve
tetikleyici unsurlar belirlemek için mühendislik jeolojisi çalşmalar
yaplmş ve elde edilen sonuçlar aşağda maddeler halinde sunulmuştur;
1) Kütle hareketinin gözlendiği yamaç molozu, Geç Kretase yaşl dasit,
riyodasit ve bunlarn piroklastitlerinden oluşan Kzlkaya Formasyonu’nun
üzerinde yüzeylenmektedir.
10
276
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2) Yamaç molozunda yaplan araştrma sondajlaryla kalnlğnn


10-18 m arasnda değiştiği belirlenmiştir.
3) Araştrma sondaj kuyularndan alnan inklinometre ölçümleri
sonucunda kayma yüzeyinin 3,4-12 m arasnda olduğu ve heyelann
0,65 mm/gün hzyla kuzeybat yönüne doğru hareket eden birleşik
(dairesel+düzlemsel) kayma türünde olduğu saptanmştr.
4) Geriye dönük analizler yaplarak heyelanl kütlenin kohezyonu
6 kPa, içsel sürtünme açs ise 12,5o olarak hesaplanmştr.
5) Limit denge (LE) ve sonlu eleman (FEM-SSR) tabanl saysal
analizler yaplarak yamacn durayllk durumu araştrlmş ve kaz öncesi
yamacn durayl olduğu, 6.5 m’lik desteksiz temel kazsndan sonra ise limit
denge durumunun bozulduğu saptanmştr.
6) Yaplan durayllk analizleri sonucunda heyelan tetikleyen ana
unsurun, yamaç molozunda yaplan desteksiz temel kazlar olduğu
belirlenmiştir.
7) En kötü zemin koşullarna (suya doygun, deprem durumu) göre uzun
süreli durayllk durumu için yaplan Limit Denge (LE) analizleri
sonucunda bölgeyi durayl hale getirmek için destek elemanlarnn kaz
şevine 9524 kN’dan büyük yatay bir kuvvet uygulamas gerektiği
belirlenmiştir.
8) Kaz aşamasnda veya sonrasnda durayszlk sorunlaryla
karşlaşmamak için şevlerin durayllğ, tasarm aşamasnda uygun analiz
yöntemleriyle araştrlmaldr. Dolaysyla, zemin şevlerinin durayllk
araştrmalarnda farkl analiz yöntemlerini birlikte kullanmak
araştrmaclara daha gerçekçi ve uygulanabilir sonuçlar verecektir.

11
277
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

6. KAYNAKLAR

ASTM, 2005. Standard test methods for liquid limit, plastic limit and plasticity
index of soils. Annual Book of ASTM Standards, ASTM D4318, Philedelphia,
USA.
ASTM, 2006. Standard practice for classification of soils for engineering purposes
(Unified Soil Classification System). Annual Book of ASTM Standards, ASTM
D2487, Philedelphia, USA.
ASTM, 2007. Standard test method for particle-size analysis of soils. Annual Book
of ASTM Standards, ASTM D422, Philedelphia, USA.
ASTM, 2009. Standard test methods for laboratory determination of density (unit
weight) of soil specimens. Annual Book of ASTM Standards, ASTM D7263-09,
Philedelphia, USA.
Bowles, J.E., 1988. Foundation analysis and design. McGraw-Hill Book
Company, New York.
Güven, İ.H., 1993. 1:250000-scaled geology and compilation of the Eastern
Pontide. General Directorate of Mineral Research and Exploration (MTA) of
Turkey, Ankara (unpublished)
Janbu, N., 1973. Slope stability computations, embankment-dam engineering,
volume Casagrande. John Wiley and Sons, New York.
Mines Branch, Canada, 1972. Tentative design guide for mine waste embankments
in Canada. Department of Energy, Mines and Resources, Canada.
Rocscience, 2011a. Slide v6.0, 2D Limit Equilibrium slope stability analysis.
Rocscience Inc., Toronto, Ontario, Canada.
Rocscience, 2011b. Phase2 v8.0 finite element analysis for excavations and slopes.
Rocscience Inc., Toronto, Ontario, Canada.
Sancio, R.T., 1981. The use of back-calculations to obtain shear and tensile
strength of weathered rocks. Proceedings of the International Symposium on Weak
Rock, Tokyo, pp 647-652.
Ulusay, R., Tuncay, E., Sonmez, H., Gokceoglu, C., 2004. An attenuation
relationship based on Turkish strong motion data and iso-acceleration map of
Turkey. Engineering Geology, 74 (3-4), 265-291.
Varnes, D.J., 1978. Slope movement types and processes. TRB National Research
Council, Special Report, 176 p., 11-33.

12
278
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

YAMAÇ DURAYSIZLIĞI HARİTALARININ


OLUŞTURULMASINDA COĞRAFİ BİLGİ
SİSTEMLERİ VE BULANIK ANLAMLANDIRMA
SİSTEMLERİNİN KULLANIMI

Selçuk ALEMDAĞ,
Gümüşhane Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Gümüşhane

H. Tahsin BOSTANCI,
Gümüşhane Üniversitesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Gümüşhane

Zülfü GÜROCAK*,
Frat Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Elazğ

Candan GÖKÇEOĞLU,
Hacettepe Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü, Ankara

ÖZET
Yerleşim, ulaşım ve madencilik gibi farklı amaçlarla yapılan
mühendislik çalışmalarının gerçekleştirileceği alanlara ait yamaç
duraysızlığı haritalarının oluşturulması, bu mühendislik çalışmalarının
tasarımlarının daha güvenli ve ekonomik olarak gerçekleştirilmesine olanak
sağlamaktadır. Bu haritalarının oluşturulmasında, özellikle geniş alanlar söz
konusu olduğunda, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) sıklıkla kullanılan etkin
bir araçtır. Çalışma alanındaki yamaçlar için gerçekleştirilen duraylılık
analizleri ile elde edilen sonuçlar CBS tabanlı olarak değerlendirilmekte ve
incelenen alana ait yamaç duraysızlığı haritaları hızlı bir şekilde
üretilebilmektedir.
Bu çalışmada, Gümüşhane Granitoid Kompleksi’nin yüzeyleme
verdiği alana ait yamaç duraysızlık haritasının elde edilmesi amaçlanmıştır.
Bölgede yapılan jeoteknik çalışmalar sonucunda elde edilen veriler
yardımıyla düzlemsel, kama ve devrilme türü yenilmeler için kinematik
analizler gerçekleştirilerek, bu yenilme türleri için duraysız yamaç

279
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yönelimleri belirlenmiştir. CBS ortamında üretilen eğim ve bakı haritaları,


kinematik analizlerden elde edilen duraysız yamaç yönelimleri esas alınarak
yeniden sınıflandırılmış ve Bulanık Anlamlandırma Yöntemi (BAY)
kullanılarak her bir yenilme türü için CBS tabanlı yamaç duraysızlık haritası
üretilmiştir. Daha sonra farklı yenilme tipleri için üretilen haritalar yine
BAY ile değerlendirilerek çalışma alanına ait nihai yamaç duyarsızlığı
haritası oluşturulmuştur. Çalışma alanına ait yamaç duraysızlık haritasına
göre, çalışma alanında kama tipi duraysızlığın meydana gelme olasılığı
düzlemsel ve devrilme tiplerine göre çok daha fazladır. Çalışma alanının
11.84 km2 sinde kama tipi yenilme riski bulunurken, düzlemsel yenilme
riskinin bulunduğu alanın büyüklüğü 0.42 km2, devrilme tipi yenilme
riskinin bulunduğu alan ise 0.23 km2 olarak belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bulanık anlamlandırma yöntemi, Coğrafi bilgi
sistemi, Yamaç duraylılığı, Yamaç duraysızlığı haritası

1. GİRİŞ
Kaya şevlerinde duraylılık analizleri, madencilik, inşaat, jeoteknik gibi
birçok mühendislik çalışmasında rutin olarak yapılır. Bu duraylılık
analizlerinin ana amaçlarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür;
*Kaya şev duraylılık şartlarını belirlemek,
*Potansiyel yenilme mekanizmasını araştırmak,
*Şevlerin duraylılığına etki eden faktörleri belirlemek,
*Optimum ve güvenli şev tasarımı yapmak,
*Farklı destek ve iyileştirme yöntemlerini belirlemek ve test etmek.
Günümüzde, kaya şev duraylılığının değerlendirilmesinde kinematik
analiz, limit denge yöntemi ve sayısal analizler gibi farklı yöntemler
kullanılmaktadır. Ancak, kullanılacak analiz yönteminin seçiminde
potansiyel yenilme tipi, arazi şartları, tercih edilen yöntemin zayıf ve güçlü
yanlarının dikkate alınması gereklidir.
Bu çalışmada, Gümüşhane Granitoyid Kompleksinin yüzeyleme
sunduğu alanda (Şekil 1) süreksizliklere bağlı olarak meydana gelebilecek

280
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yenilme türlerini ve bu yenilmelerin meydana gelebileceği duraysız yamaç


yönelimlerini belirlemek için kinematik analizler yapılmıştır. Kinematik
analizlerden elde edilen sonuçlar Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) ve Bulanık
Anlamlandırma Yöntemleri (BAY) yöntemleri ile değerlendirilmiş ve
çalışma alanı için yamaç duraysızlık haritaları üretilmiştir.

Şekil 1. Çalışma alanının yer belirleme haritası

Çalışmalar üç aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada, Gümüşhane


Granitoyidleri’nin içerdiği eklemlerin ana yönelimleri ve eklemlerin
makaslama dayanımı belirlenmiştir. İkinci aşamada, arazi ve laboratuar
çalışmalarından ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilerek, düzlemsel, kama
ve devrilme türü yenilmeler için kinematik analizler gerçekleştirilmiş ve
duraysız yamaç yönelimleri belirlenmiştir. Son aşamada ise, kinematik
analizlerden elde edilen sonuçlardan her bir yenilme tipi için CBS tabanlı
yamaç duraysızlık haritaları oluşturulmuş ve elde edilen haritalar BAY
yöntemine göre değerlendirilerek, çalışma alanı için nihai yamaç
duraysızlık haritası üretilmiştir.

2. BÖLGENİN JEOLOJİK ÖZELLİKLERİ


İnceleme alanı, Alp-Himalaya Orojenik Kuşağı’nın orta kesimlerinde
yer alan Türkiye’nin kuzeyindeki Pontid Orojenik Kuşağı’nın doğusunda

281
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yer almaktadır. Doğu Pontidler olarak da adlandırılan bölge, farklı


araştırmacılar tarafından yüzeyleme veren birimlerin litolojik ve yapısal
özelliklerine göre Kuzey Zon ve Güney Zon olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
Doğu Pontidler’in Güney Zonu’nda yer alan inceleme alanında yaşları Geç
Paleozoyik’den Kuvaterner’e kadar değişen zaman aralığında oluşmuş,
metamorfik, magmatik ve tortul kayaçlar yüzeyleme vermektedir (Şekil 2).
Bu birimleri yaşlıdan gence doğru Karbonifer yaşlı Pulur ve Kurtoğlu
Metamorfik Kompleksleri, Geç Karbonifer yaşlı Köse-Gümüşhane
Granitoid kompleksleri, Erken-Orta Jura yaşlı Şenköy Formasyonu, Geç
Jura – Erken Kretase yaşlı Berdiga Formasyonu,Geç Kretase yaşlı
Kermutdere Formasyonu, Geç Kretase-Eosen yaşlı granitoyidler ve Orta
Eosen yaşlı Alibaba Formasyonu olarak sıralamak mümkündür.

Şekil 2. Çalışma alanının jeoloji haritası (Güven, 1993)

282
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. ARAZİ VE LABORATUVAR ÇALIŞMALARI


Kaya şevlerinde süreksizlik yüzeylerine bağlı olarak gelişen
duraysızlıkların gelişmesinde önemli rol oynayan iki parametre
süreksizliğin yönelimi ve makaslama dayanımıdır. Bu iki parametre,
kinematik analiz, limit denge analizi gibi kaya şev analizlerinde girdi
parametresi olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle kaya kütlesinin içerdiği
süreksizliklerin ana yönelimlerinin ve makaslama dayanımlarının
belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, Gümüşhane Granitoyid
Kompleksi’nin içerdiği süreksizliklerin yönelim ve makaslama dayanımları
arazi ve laboratuvar çalışmaları ile belirlenmiştir.

3.1. Süreksizliklerin Yönelimi


Bu çalışmada, ISRM (2007) tarafından önerilen yöntemlere göre
Gümüşhane Granitoyid Kompleksi’nin içerdiği eklemlerden alınan toplam
1797 adet yönelim ölçüsü Dips v5.1 (Rocscience, 2002) programı
kullanılarak değerlendirilmiş (Şekil 3) ve eklem setlerine ait ana yönelimler
belirlenmiştir (Tablo 1). Şekil 3’de görüldüğü gibi, Gümüşhane Granitleri
genel olarak 5 adet eklem seti ve gelişigüzel yönelime sahip eklemler
içermektedir.

Şekil 3. Eklem setlerine ait kontur diyagramı

283
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R
Tablo 1. Eklem setlerine ait
Tablo 1. Eklem setlerine ait ana yönelimler Süreksizlik Tipi Eğim
Süreksizlik Tipi Eğim Yönü / Eğim Eklem-1
Eklem-1 143/50 Eklem-2
Eklem-2 180/77 Eklem-3
Eklem-3 210/69 Eklem-4
Eklem-4 254/60 Eklem-5
Eklem-5 78/42

3.2. Süreksizliklerin Makaslama Daya


3.2.
3.2. Süreksizliklerin
Süreksizliklerin Makaslama
Makaslama Dayanımı
Dayanımı Kaya kütlelerinde süreksizlik düzlem
Kaya Kaya
kütlelerinde süreksizlik duraylılığı
düzlemlerinin kontrol eden
makaslama en önemli faktörlerd
dayanımı,
kütlelerinde süreksizlik düzlemlerinin makaslama dayanımı, duraylılığı
duraylılığı kontrol eden en önemli faktörlerdenkontrol
birisieden
olup,özellikler ise pürüzlülük, dal
bu parametreyi
eden en önemli faktörlerden birisi olup, bu
süreksizlik parametreyi
düzlemine kontrol
uygulanan eden özellik
kontrol eden özellikler ise pürüzlülük, dalgalılık, bozunma derecesi ve normal ger
pürüzlülük,
süreksizlik dalgalılık,
düzlemine bozunma
uygulanan normalderecesi ve süreksizlik makaslama
gerilmedir.
Süreksizliklerin düzlemine dayanımı,
uygulananl
gerilmedir.
Süreksizliklerin makaslama dayanımı, CANMET
laboratuvarda (1977b)
ISRMtarafından
(2007) ve önerilen def
CANMETSüreksizliklerin
(1977b) tarafından makaslama
önerilendayanımı,
makaslama deformasyon deneyi veya Barton
kontrollü doğrudan
laboratuvarda ISRM (1973,
(2007) ve 197
CA
makaslama deneyi veya Barton (1973, yenilme
1976) ölçütüönerilen
tarafından kullanılarak
görgülbelirlenebilme
(1977b) tarafından önerilen deformasyon kontrollü doğrudan makaslama dene
çalışmalarında
yenilme ölçütü kullanılarak belirlenebilmektedir. Kaya araştırmacılar
şev duraylılığıtarafından ge
Barton (1973,
çalışmalarında 1976) tarafından
araştırmacılar tarafından genellikle
önerilen Barton
tarafından görgül(1973,
önerilen veyenilme
1976) ölçütü kulla
belirlenebilmektedir.
tarafından önerilen ve Kaya şev duraylılığı çalışmalarında araştırmacılar tarafından
��� ge
� � � tan �φ � ������ � ��
� � ��
Barton (1973, 1976) tarafından
��� önerilen ve
� � �� tan �φ� � ������ � �� (1)

����
τ � σ� tan �φ� �(1)
�R���� � �� eşitliği ile ifade edilen görgül yöntem te
σ�

eşitliği ile ifade edilen görgül yöntem tercih��=


edilmektedir.
MakaslamaBu gerilmesi,
eşitlikte;
��= Makaslama
= Makaslama gerilmesi,
gerilmesi, �b = Süreksizliklerin temel sürtünme aç
bb==Süreksizliklerin
� Süreksizliklerintemel
temelsürtünme
sürtünmeaçısı,
açısı, �n = Süreksizlik düzlemine etki eden no
nn == Süreksizlik
� Süreksizlik düzlemine
düzlemine etki
etki eden
eden normal
normal gerilme,
gerilme,
JRC = Süreksizlik pürüzlülük katsayısı v
JRC = Süreksizlik pürüzlülük katsayısı ve JCS = Süreksizlik yüzeyinin dayanımıdı
JCS = Süreksizlik yüzeyinin dayanımıdır.
Bu eşitlik daha sonra Barton and Choubey (1977) tarafından revize edi
süreksizliklerin makaslama dayanımı;
��� 284
τ � σ� tan �φ� � �R���� � ��
σ�
belirlenebilmektedir. Kaya şev duraylılığı çalışmalarında araş
= Makaslama gerilmesi,
slama gerilmesi,
Barton (1973, 1976) tarafından önerilen ve
bA =L Süreksizliklerin temel sürtünme açısı, T E B L İ Ğ L E R
ksizliklerin temel sürtünme açısı,
U L U S H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U
���
n = Süreksizlik düzlemine τ � etki
σ� taneden � �R����
�φ�normal Bu �eşitlik
gerilme, Bu
�� eşitlik
daha sonra
daha Barton
sonra Barton
and Ch
σ�
ksizlik düzlemine etki eden normal gerilme, edilmiş edilmiş
ve süreksizliklerin
ve süreksizliklerin
makaslamamakasla
day
Bu eşitlik daha sonra Barton and Choubey (1977) tarafından revize
JRC = Süreksizlik pürüzlülük eşitliği katsayısı
ile ifade edilen
ve görgül yöntem tercih edilmektedir. Bu
reksizlik pürüzlülük
edilmiş ve katsayısı ve
süreksizliklerin makaslama dayanımı; ��� ���
JCS = Süreksizlik yüzeyinin dayanımıdır.
= Makaslama � � ���tan
gerilmesi, � � �φ� �tan
� �φ�R����
� � �R����
� � �� � �
reksizlik yüzeyinin dayanımıdır. ��� � �
� � �� tan �φ� � �R���� � �� (2) (2)
Bu eşitlik daha sonra ��Barton and Choubey
b = (1977)
Süreksizliklerin temel (1977) açısı,
sürtünme tarafından revize edil
eşitlik daha sonra Barton and Choubey tarafından revize edilmiş ve
(2) eşitliği eşitliği
ile ifadeileedilmiştir.
ifade edilmiştir.
süreksizliklerin makaslama n = dayanımı;
Süreksizlik düzlemine etki eden normal gerilme,
klerin makaslama dayanımı;
eşitliği ile ifade edilmiştir. ��� Eşitlik Eşitlik � , rezidüel
(2)’deki(2)’deki �r, rezidüel
sürtün
τ ���
� σ tan �φ� � �R���� JRC Süreksizlik pürüzlülük katsayısı ve r
� σ= ��
� σ ��� (2)’deki
n �φ� � �R���� Eşitlik �r ,, rezidüel
rezidüel

sürtünmehesaplanmaktadır.
sürtünme açısı hesaplanmaktadır.
açısı olup, Eşitlik
olup, (2)
Eşitlik (3)(3) ile
ile

eşitliği ile ifade edilmiştir. JCS = Süreksizlik yüzeyinin dayanımıdır.
hesaplanmaktadır.
ifade edilmiştir. φ� � �φφ���� ��� φ�� � � ��
���� r��R���
� r�R�
Bu eşitlik daha sonra Barton and Choubey (1977)
Eşitlik
� �(2)’deki
φ�sürtünme r, �
���olup,
φ� �açısı rezidüel
��� r� sürtünme
� açısı olup, Eşitlik (3) (3)ile hesaplanmaktadır.
(3)
)’deki r, rezidüel Eşitlik
R (3) ile hesaplanmaktadır.
süreksizliklerin makaslama dayanımı;
φ
r � �(3)
� φ � � �� � � ���r�R� Burada;Burada; (3)
� �φ� � ��� � ��� �R� ���
τ � σ� tan �φ� � �R���� � ��
Burada; �b =σSüreksizliklerin
� �b = Süreksizliklerin
temel sürtünme
temel sür
�b==Süreksizliklerin
 Süreksizliklerintemel eşitliği
temel ile ifade
sürtünme
sürtünme edilmiştir.
açısı,
açısı, R = Taze R =yüzeyin
Taze yüzeyin
Schmidt Schmidt
geri sıçram
ger
ksizliklerin temel bsürtünme açısı,
R = Taze yüzeyin Schmidt Eşitlik
geri(2)’deki r, rezidüel
sıçramasertlik rdeğerisürtünme
rve
= Bozunmuş açısı
= Bozunmuş
yüzeyin olup, Eşitlik
yüzeyin
Schmidt (3) ils
Schmid
geri
yüzeyin Schmidt geri sıçrama sertlik değeri ve
r = Bozunmuş yüzeyin Schmidt φ� geri sıçrama r� �
� �φ � � ��sertlik�Bu� ��� değeridir
Bu
çalışmada,
R çalışmada, Gümüşhane Gümüşh
muş yüzeyin Schmidt geri sıçrama sertlik değeridir
Bu Bu çalışmada, Gümüşhane
çalışmada, Burada; Granitoyid
Gümüşhane süreksizliklerin
Granitoyid süreksizliklerin
Kompleksi’ndeki makaslama makaslama dayanımını
süreksizliklerin daya
mak
çalışmada, Gümüşhane Granitoyid Kompleksi’ndeki süreksizliklerinKompleksi’ndeki
makaslama
süreksizliklerin makaslama için dayanımını Choubey
belirlemek Choubey
(1977)Barton
için (1977)
tarafından tarafından
and önerilenöner eş
dayanımını belirlemek Barton and
b =(1977)
Süreksizliklerin Choubey
temel (1977) tarafından
sürtünme açısı, önerilen eşi
nı belirlemek için Barton and Choubey tarafından önerilen eşitlik (2)
Choubey (1977) tarafından önerilen eşitliksürtünme sürtünmeaçısını açısını
(2) kullanılmıştır. (� b)
Temel (�
belirlemek
b) belirle
kullanılmıştır. Temel Rsürtünme = Taze açısınıSchmidt
yüzeyin ( ) belirlemek
Kompleksi’nden
b geri sıçrama
Kompleksi’nden için Gümüşhane
sertlik
derlenen değeri
derlenen adet Gra
dokuz dokuzve bloa
ıştır. Temelsürtünme
sürtünme açısını
açısını (�(bb) belirlemek
belirlemek için içinGümüşhane
Gümüşhane Granitoyid
Granitoyid
Kompleksi’nden
Kompleksi’nden derlenen
derlenen = dokuz adetadet blok kesilerek
örnek kesilerek
yüzeyleri
(6x6x1cm) yüzeyleri
pürüzsüz
ebatlarında pürüzsüz
hale getiril
kesilerekhaleyü
si’nden derlenen dokuz adet blok örnekdokuz
r(6x6x1cm)
Bozunmuş blok örnek
yüzeyin
ebatlarında (6x6x1cm)
Schmidt
kesilerek geri ebatlarında
sıçrama
yüzeyleri sertlik değeridir
kesilerek yüzeyleri pürüzsüz ve hale altında altında
her bir her
örnekbir setinde
örnek setinde
üç adet üç
makaade
pürüzsüz hale getirilmiş
hale getirilmiş ve farklı normal gerilmeler altında Bugetirilmiş
farklı normal ve
çalışmada, farklı normal
gerilmeler
Gümüşhane
her birMakaslama
örnek
altında
setinde
gerilmeler
her bir örnek setinde
Granitoyid
adet aitKompleksi’nde
üç deneylerine
Makaslama
altında her bir örnek setinde üç adet makaslama deneyi gerçekleştirilmiştir. deneylerine sonuçlar
ait sonuçl
kull
adeneyi
deneyigerçekleştirilmiştir.
gerçekleştirilmiştir.
Makaslama deneylerineMakaslama
Makaslama deneylerine
deneylerine
aitdayanımını
sonuçlar ait
ait(�)
belirlemek
kullanılarak sonuçlar
sonuçlar (�)kullanılarak
için
�çizilen
Kesme kullanılarak
Barton
�Normal
Kesme and
gerilmesi Choubey
gerilmesi
(�)
gerilme (�)(1977)
grafikleri
grafikle
yard
mal
malgerilme
gerilme(�)
()
()–�–Kesme
Kesmegerilmesi
Kesme gerilmesi()
gerilmesi ()grafikleri
(�) grafikleri
grafikleriyardımıyla
yardımıyla
yardımıyla
kullanılmıştır. Temelbelirlenmiştir.
temel
temel
temel belirlenmiştir.
sürtünme
sürtünme
sürtünme
sürtünme Süreksizlik
açısı
açısı
açısı
açısını Süreksizlik
(bb)pürüzlülük
(� pürüzlü
belirlemek ka
belirlenmiştir. Süreksizlik Kompleksi’nden
pürüzlülük katsayısı sırasında
(JRC),sırasında
Barton
arazi Barton
pürüzlülük
çalışmaları pürüzlülük
tarağı tarağ
ile s
nmiştir.
miştir. Süreksizlik
Süreksizlikpürüzlülük
pürüzlülükkatsayısı
katsayısı(JRC),
(JRC),arazi derlenen
araziçalışmaları
çalışmaları dokuz
sırasında
sırasında adet
Bartonblok örnek (6x6x1cm)
Barton
sırasında Barton pürüzlülük tarağı ile süreksizlik pürüzlülük pürüzlülük
profillerinin
yüzeylerinden profillerinin
Barton Barton
alınan ve Chou v
tarağı
tarağıileilesüreksizlik
süreksizlik
pürüzlülükyüzeylerinden
yüzeylerinden
profillerinin Bartonpürüzsüz
alınan
alınan ve hale getirilmiş
pürüzlülük
pürüzlülük
Choubey (1977)ve
profillerinin
profillerinin
standart farklı
Barton
standart normal
Barton
pürüzlülük
tarafından ve
ve
pürüzlülük gerilmeler
profilleri
önerilen profilleri altında
ile karşılaştı
ile ka
1977) standart
(1977) tarafından
tarafından pürüzlülük
önerilen
önerilen profilleri
standart
standart ile karşılaştırılması
pürüzlülük
pürüzlülük profilleri
profilleri Süreksizlik
ile
ile Süreksizlik
sonucunda yüzeyinin
karşılaştırılması
karşılaştırılmasıyüzeyinin
dayanımı
belirlenmiştir. dayanımı
(JCS) ise(JCs
Süreksizlik yüzeyinin dayanımı (JCS) Schmidt
ise süreksizlik Schmidt
geri sıçrama
düzlemlerindengeri sıçrama
sertlik sertlik
değerlerideğei
belirlenmiştir.
belirlenmiştir. Süreksizlik
Süreksizlik yüzeyinin
yüzeyinin dayanımı
dayanımı (JCS)
(JCS) ise süreksizlikalınan
ise süreksizlik
Schmidt geri sıçrama sertlik değerleri ile kayanın kullanılarakkullanılarak
birimDeere
hacimandDeere Miller
and (1966)
ağırlığı Miller (196
taraf
nden
den alınan
alınanSchmidt
Schmidt geri
gerisıçrama
sıçrama sertlik
sertlik değerleri
değerleri
kullanılarak Deere and Miller (1966) tarafından ile
ilekayanın
kayanın birim
birim
önerilen hacim
belirlenmiştir.hacim ağırlığı
ağırlığı
belirlenmiştir.
abakKaya malzemesinin
Kaya malzemesinin
kullanılarak birim
kDeere
Deereand andbelirlenmiştir.
Miller
Miller(1966)
(1966)tarafından
tarafından
Kaya önerilen
önerilenabak
malzemesinin abak
birim standartlarına
kullanılarak
kullanılarak
hacim standartlarına
uygun
ISRM olarak,
belirlenmiştir.
belirlenmiştir.
ağırlığı, uygun
(2007)olarak,
şekilli blok
şekilliö
mesinin
emesininbirim standartlarına
birim hacim uygun
hacimağırlığı,
ağırlığı, olarak,
ISRM
ISRM şekilli
(2007)
(2007) blok örnekler
standartlarına
standartlarına uygunkullanılarak
uygun olarak, laboratuarda
olarak,şekilli
şekilli
kler
er kullanılarak
kullanılaraklaboratuarda
laboratuardabelirlenmiştir.
belirlenmiştir.Hesaplamada
Hesaplamadakullanılan
kullanılanbir
birdiğer
diğer
se
iseşev
şevyüksekliği
yüksekliği(H)
(H)dir.
dir.Şev
Şevtasarımının 285
tasarımınınönemli
önemli bir
birparametresi
parametresiolan
olanşev
şev
H),
(H),yapılacak
yapılacakmühendislik
mühendislikçalışmasına
çalışmasınagöre
göredeğişiklik
değişiklikgöstermektedir.
göstermektedir.Ancak,
Ancak,
parametre ise şev yüksekliği (H) dir. Şev tasarımının önemli bir parametresi olan şev
yüksekliği (H),H yapılacak
U L U S A L
mühendislik
E Y E L A N
çalışmasına göre Tdeğişiklik
S E M P O Z Y U M U
göstermektedir. Ancak,
E B L İ Ğ L E R

pratikte uygulanabilecek
belirlenmiştir. maksimum şev
Hesaplamada yüksekliğinin
kullanılan bir yaklaşık
diğer 15 m olduğu varsayılarak,
parametre ise şev
yüksekliği (H) dir. Şev tasarımının önemli bir parametresi olan şev
buyüksekliği
çalışmada H değeri 15 m olarak kabul edilmiştir.
(H), yapılacak mühendislik çalışmasına göre değişiklik
göstermektedir. Ancak, pratikte uygulanabilecek maksimum şev
Yapılan arazi ve laboratuar çalışmaları sonucunda elde edilen parametrelere ait
yüksekliğinin yaklaşık 15 m olduğu varsayılarak, bu çalışmada H değeri 15
m olarak kabul edilmiştir.
değerler RocData bilgisayar programında (Rocscience, 2004) girdi parametresi olarak
Yapılan arazi ve laboratuar çalışmaları sonucunda elde edilen
kullanılarak süreksizliklerin
parametrelere ait değerler ortalama
RocDataiçselbilgisayar
sürtünme programında
açısı 36° olarak(Rocscience,
belirlenmiştir.
2004) girdi parametresi olarak kullanılarak süreksizliklerin ortalama içsel
Hesaplamalarda
sürtünme açısı kullanılan parametreler
36° olarak ve bu parametrelere
belirlenmiştir. ait değerlerkullanılan
Hesaplamalarda Tablo 2’de
parametreler ve bu parametrelere ait değerler Tablo 2’de verilmiştir.
verilmiştir.
Tablo 2.Tablo
Süreksizliklerin içsel sürtünmeiçsel
2. Süreksizliklerin açısınınsürtünme
belirlenmesinde kullanılan
açısının parametreler
belirlenmesinde
kullanılan parametreler

�b �r JCS γ h �
Parametreler b r JCS JRC r R γ h 
Parametreler (MPa) JRC r R (kN/m33) (m) (°)
(MPa) (kN/m ) (m)
(°) (°)
(°) (°) (°)
En 29.87
En az
az 25
25 19.21
19.21 33
33 6.22
6.22 27
27 38
38 25.20
25.20 15
15 29.87
Ortalama
Ortalama 29
29 23
23 34
34 88 28
28 40
40 25.50
25.50 15
15 36.43
36.43
En fazla
En fazla 32
32 29.04 48
29.04 48 9.15
9.15 46
46 54
54 26.00
26.00 15
15 45.17
45.17
Standart
Standart 2.81
2.81 44 6.35
6.35 1.34
1.34 55 4.6
4.6 0.4
0.4 -- 4.38
4.38
sapma
sapma

4. KİNEMATİK ANALİZLER
4. KİNEMATİK ANALİZLER

Kaya
Kayaşevlerinde meydana
şevlerinde gelen yenilmeler
meydana dikkate alındığında,
gelen yenilmeler dikkateyenilemelerin genel
alındığında,
yenilemelerin genel olarak kaya kütlesinin içerdiği ve süreksizlik olarak
olarak kaya kütlesinin
tanımlanan eklem,içerdiği ve süreksizlik
tabakalanma, fay, olarak tanımlanan
makaslama eklem, tabakalanma,
çatlakları gibi yapısalfay,
unsurlara bağlı olarak geliştiği görülür. Süreksizliklerin kontrol ettiği bu
makaslama çatlaklarıanaliz
duraysızlıkların gibi yapısal unsurlarayaygın
edilmesinde bağlı olarak geliştiğitercih
bir şekilde görülür. Süreksizliklerin
edilen yöntem
kinematik analiz yöntemidir. Bu yöntem, araştırmacılar tarafından en fazla
kontrol
tercihettiği bu duraysızlıkların
edilen yöntem olmasına analiz ve
edilmesinde yaygın birsunmasına
birçok avantaj şekilde tercihkarşın,
edilen yöntem
bazı
sınırlamalara da sahiptir.
kinematik analiz yöntemidir. Bu yöntem, araştırmacılar tarafından en fazla tercih edilen
yöntem olmasına ve birçok avantaj sunmasına
286karşın, bazı sınırlamalara da sahiptir.
U L U S A L Basit
Y Ekullanımı,
H E Basit N S E analizde
L Akullanımı, O Z Y kullanılan
M P analizde T E parametrelerin
U M kullanılan
U kolay
B L İparametrelerin
Ğ L E R belirlenebilir
kolay belirleneb
yenilme potansiyeli
yenilme hakkında
potansiyeli ön fikir
hakkında vermesi,
ön fikir limitlimit
vermesi, denge analizleri
denge ile bağlantılı
analizleri ile bağlan
elerin kolay belirlenebilir
Basit kullanımı, olması,
analizde kullanılan parametrelerin kolay belirlenebilir
olması,istatistiksel analizler
istatistiksel
yenilmeoluşu ile birlikte
analizler
potansiyeli ile
hakkında kullanılabilir
birlikte ön fikir olması
kullanılabilir kinematik
olması
vermesi, analiz
kinematik
limit denge yönteminin
analiz yöntem
nge analizleri ile bağlantılı ve
analizleri ile bağlantılı
avantajlarıdır.
avantajlarıdır.Ancak, oluşu
yöntem
Ancak, vebu istatistiksel
yöntem avantajları
bu avantajları analizler
ile birlikte ile önemli
birlikte
önemli
ile birlikte sınırlamalara da
sınırlamalara
inematik analiz yönteminin başlıca
kullanılabilir
Sadece önolması
tasarım kinematik
için için
uygunanaliz yönteminin
olması, kritik başlıca avantajlarıdır.
süreksizliklerin kesin olarak belirlen
Sadece ön tasarım uygun olması, kritik süreksizliklerin kesin olarak beli
te önemli sınırlamalara da sahiptir.
Ancak, yöntem bu avantajları ile birlikte önemli sınırlamalara da sahiptir.
gerekliliği, yenilme
gerekliliği, yüzeyine
yenilme ait kohezyonun,
yüzeyine ait kohezyonun, dış yüklerin, boşluk
dış yüklerin, suyusuyu
boşluk basıncının
basınc
klerin kesinSadece
olarak ön tasarım
belirlenmesininiçin uygun olması, kritik süreksizliklerin kesin olarak
kütlenin
belirlenmesinin
kütleninağırlığının
gerekliliği, veyenilme
ağırlığının dinamik yüklerin
yüzeyine
ve dinamik dikkate
ait kohezyonun,
yüklerin alınmaması
dikkate bu yöntemin
dış yüklerin,
alınmaması bu yöntemin en
erin, boşluk suyu basıncının, kayan
boşluk suyu basıncının, kayan kütlenin ağırlığının ve dinamik yüklerin
sınırlamalarıdır.
sınırlamalarıdır.
nmaması bu yöntemin
dikkate alınmamasıen önemli
bu yöntemin en önemli sınırlamalarıdır.
İlk olarak Hoek
İlk olarak and and
Hoek BrayBray
(1981) tarafından
(1981) tanımlanan,
tarafından tanımlanan,Goodman
Goodman (1989) ta
(1989
İlk olarak Hoek and Bray (1981) tarafından tanımlanan, Goodman
geliştirilen ve Wyllie
geliştirilen ve Wyllieand and
MahMah (2004) tarafından
(2004) tarafındanyeniden
yenidendüzenlenen
düzenlenen kinemati
kinem
mlanan, Goodman
(1989)(1989) tarafından
tarafından geliştirilen ve Wyllie and Mah (2004) tarafından yeniden
yönteminde
düzenlenen yönteminde sadece
kinematik süreksizlik
sadece yönelimleri,
süreksizlik şev şev
yönelimleri, yönelimi
yönelimive süreksizlik yüzeylerin
ve süreksizlik yüzey
niden düzenlenen kinematik analizanaliz yönteminde sadece süreksizlik yönelimleri,
şev yönelimi
sürtünme
sürtünmeve süreksizlik
açıları dikkate
açıları yüzeylerinin
alınarak,
dikkate alınarak, içsel sürtünme
düzlemsel,
düzlemsel, kama açıları
kama ve dikkate
ve devrilme
devrilmetürütürü
yenilme
yen
mi ve süreksizlik yüzeylerinin içsel
alınarak, düzlemsel, kama ve devrilme türü yenilmeler için duraylılık
duraylılık analizleri
duraylılık yapılmaktadır.
analizleri yapılmaktadır.
ve devrilme türü yenilmeler
analizleri yapılmaktadır. için

4.1. 4.1.
Düzlemsel Yenilme
Düzlemsel Yenilme
4.1. Düzlemsel Yenilme
DüzlemselDüzlemsel yenilmenin
Düzlemsel
yenilmenin gerçekleşebilmesi
yenilmenin için için
gerçekleşebilmesi
gerçekleşebilmesi için aşağıdaki aşağıdaki
aşağıdaki
şartların şartların sağ
şartların
gereklidir (Şekil
gereklidir 4);
(Şekil 4); 4);
n aşağıdakisağlanması
şartların gereklidir
sağlanması (Şekil
* Süreksizliğin
* Süreksizliğin eğimeğim
* Süreksizliğin
eğim yönüyönü
yönü açısı (pp))(
açısıaçısı
(� ile
p)şevin
ile ile
şevineğim
şevin yönü
eğim
eğim açısı
yönü
yönü (f),(�
açısı
açısı arasındaki
( farkın
f), arasındaki fa
arasındaki
az olması; farkın 20 den az olması;
o
açısı (f), arasındakiazfarkın
olması;
20o den
* Süreksizliğin
* Süreksizliğin eğim açısının
eğimeğim
* Süreksizliğin açısının (Ψp)p)(Ψ

açısının şevin
şevin eğim açısından
eğimeğim
p) şevin açısından (Ψf)f(Ψ

açısından )daha
daha azazolması;
f) daha az olması;
olması;
* Süreksizliğin
(Ψf) daha az olması; eğimeğim
* Süreksizliğin açısının (Ψp)(Ψ
açısının yenilme
p) yenilmedüzleminin içseliçsel
düzleminin sürtünme
sürtünmeaçısından
açısınd
* Süreksizliğin eğim açısının (Ψp) yenilme düzleminin içsel sürtünme
büyük olması
büyük gereklidir.
olması gereklidir.
n içsel sürtünmeaçısından
açısından (daha
(���daha büyük olması gereklidir.
 

287
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Düzlemsel, kama ve devrilme tipi yenilme koşulları ve kinematik


analizi (Norrish and Wyllie, 1996)

4.2. Kama Tipi Yenilme


4.2.4.2.
Kama
KamaTipi Yenilme
Tipi YenilmeKama tipi yenilmenin gerçekleşebilmesi için aşağıda verilen ü
Kama tipi yenilmenin
Kama tipi yenilmenin gerçekleşebilmesi
gerçekleşebilmesi içiniçin aşağıda
aşağıda verilen
verilen üç şartın gerçekleş
üç şartın
gereklidir (Şekil 4);
a verilen üç şartın gerçekleşmesi
gerçekleşmesi gereklidir
gereklidir (Şekil 4); (Şekil 4);
* Süreksizliklere ait ara kesit izinin yönelimi (i) ile şev yüzeyini
** Süreksizliklere
Süreksizliklere aitait ara
ara kesit izinin yönelimi (� (ii) ile şev yüzeyini eğim yönü (f) be
olmalı;
yüzeyini eğim yönü (� (f) benzer olmalı;
olmalı;
* Süreksizliklere ait ara kesit izinin dalım açısı (Ψi) şev yüzeyini eğ
** Süreksizliklere
Süreksizliklereait aitara
arakesit
kesitizinin
izinindalım
dalımaçısı
açısı(Ψ(Ψ ) şev yüzeyini eğim
i) işev yüzeyini eğim açısından (Ψf)
açısından az olmalı;
üzeyini eğim açısından (Ψ(Ψ f) daha az olmalı;
) daha
az olmalı; f
* Süreksizliklere ait ara kesit izinin dalım açısı (Ψi) yenilme düz
* Süreksizliklere ait ara kesit izinin dalım açısı (Ψi) yenilme düzleminin
* Süreksizliklere ait ara kesit izinin dalım açısı (Ψi) yenilme düzleminin içsel sürtü
açısından (�)
içsel sürtünme açısından () daha büyük olmalıdır.
nilme düzleminin içsel sürtünme
açısından () daha büyük olmalıdır.
Yukarıda verilen şartlar Yukarıda verilenAşartlar
sağlandığında, sağlandığında,
ve B düzlemlerini A eden
temsil ve B düzlemleri
Yukarıda
büyük dairlerin kesişmeverilen şartlar sağlandığında,
noktalarının A ve
daylight zonudaylight B düzlemlerini
olarak da adlandırılantemsil eden b
dairlerin kesişme noktalarının zonu olarak da adlandırılan
düzlemlerinikritik
temsil eden düşmesi
bölgeye büyük gerekir (Şekil 4).
dairlerin kesişme noktalarının daylight zonu olarak da adlandırılan kritik bölgeye düş
gerekir (Şekil 4).
landırılan kritik bölgeye düşmesi
gerekir (Şekil 4).
4.3. Devrilme Yenilmesi
4.3. Devrilme Yenilmesi
4.3.Devrilme
Devrilme Yenilmesi
yenilmesinin gerçekleşebilmesi aşağıdaki şartların
Devrilme yenilmesinin gerçekleşebilmesi aşağıdaki şartların
sağlanmasına bağlıdır (Şekil 4).
Devrilme yenilmesinin gerçekleşebilmesi aşağıdaki şartların sağlanmasına bağ
(Şekil 4).
i şartların sağlanmasına
*(Şekil
Şevin bağlıdır
4). ve süreksizliğin doğrultuları arasındaki farkın en fazla +30o
* Şevin ve süreksizliğin doğrultuları arasındaki farkın en fazla +30o
olması;
* Şevin ve süreksizliğin doğrultuları arasındaki farkın en fazla +30o olması;
* Süreksizlik düzlemine ait kutup noktasının stereografik projeksi
azla +30o olması;
* Süreksizlik düzlemine ait kutup noktasının stereografik projeksiyondaki kritik böl
düşmesi;
k projeksiyondaki kritik bölgeye
düşmesi;
* Aşağıdaki eşitlikte verilen şartın sağlanması gerekmektedir.
* Aşağıdaki eşitlikte verilen şartın 288
sağlanması gerekmektedir.
൫ͻͲ െ  Ψ୮ ൯ ൑  Ψ୤ ൅ ϕ
dir.
൫ͻͲ െ  Ψ୮ ൯ ൑  Ψ୤ ൅ ϕ
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

* Süreksizlik düzlemine ait kutup noktasının stereografik


projeksiyondaki kritik bölgeye düşmesi;
* Aşağıdaki eşitlikte verilen şartın sağlanması gerekmektedir.
൫ͻͲ െ  Ȳ୮ ൯ ൑  Ȳ୤ ൅ Ԅ
Bu çalışmada, Gümüşhane Granitoid Kompleksi’nin içerdiği
eklemelere bağlı düzlemsel, kama ve devrilme tipi yenilmelerin meydana
gelebileceği yamaç yönelimlerini belirlemek amacıyla kinematik analizler
gerçekleştirilmiş ve yenilmelerin gerçekleşebileceği yamaç yönelimleri
Tablo 4’de verilmiştir.
Tablo 4. Duraysız yamaç yönelimleri
Yamaç Yönelimi
Yenilme Tipi
Eğim Eğim Yönü
58-98
Düzlemsel > 42
123-274
Kama > 39.5 11-344
Devrilme > 49 104-228

5. CBS TABANLI YAMAÇ DURAYSIZLIK HARİTASININ


OLUŞTURULMASI
Büyük miktarlardaki konumsal verinin etkin bir şekilde yönetilmesi
gereksinimi, bilgisayar desteğini zorunlu kılmış ve Coğrafi Bilgi
Sistemlerini (CBS) gündeme getirmiştir. Bakış açılarına göre farklı birçok
tanımlama yapılmakla birlikte (Maguire, 1991) genel bir yaklaşımla CBS,
“konumsal veri tabanı yönetimi için tasarlanmış yazılım ve donanım
elemanlarının bir bütünü” (Lee and Zhang, 1989) şeklinde tanımlanabilir.
İlk olarak 1960’ların başlarında geliştirilen CBS, bilgisayar teknolojisindeki
gelişmelerin etkisiyle de, 1980’lerden sonra yaygınlık kazanmaya
başlamıştır (Malczewski, 2004). Günümüzde ise mühendislik ve planlama

289
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

faaliyetlerinin yanı sıra turizmden pazarlamaya kadar çok geniş bir alanda
etkin bir araç olarak kullanılmaktadır.
CBS’lerin sunduğu zengin analiz olanakları sayesinde, belirli
lokasyonlardan elde edilen verilerden hareketle, aynı ya da benzer
özelliklerdeki, çok daha geniş alanlar için, hızlı ve pratik bir şekilde
kestirimde bulunmak mümkün olmaktadır. Bu olanak, jeoloji mühendisliği
disiplininde genellikle yamaç duraysızlık haritalarının oluşturulmasında
(Carrara, et al., 1991, 1995; Gokceoglu and Aksoy, 1996; Gokceoglu et al.,
2000; Irigaray et al., 2003; Guzzetti et al., 2004; Ayalew and
Yamagishi, 2004; Yilmaz, 2007; Akgun and Bulut, 2007;
Pradhan, 2010; Gao et al., 2011; Yilmaz et al., 2012) kullanılırken, bu
çalışmada kaya şev duraysızlık haritalarının oluşturulmasında
faydalanılmıştır.
Duraysızlık haritaları için girdi altlıkları eğim ve bakı haritaları
olduğundan, öncelikle çalışma alanının 1/25000 ölçekli sayısal topoğrafik
haritalarından faydalanılarak, çalışma alanının sayısal yükseklik modeli
oluşturulmuş (Şekil 5), daha sonra oluşturulan bu SYM üzerinden eğim
(Şekil 6) ve bakı (Şekil 7) haritaları üretilmiştir.

Şekil 5. Çalışma alanının sayısal yükseklik modeli (SYM)

290
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 6. Çalışma alanına ait eğim haritası

Şekil 7. Çalışma alanına ait bakı haritası

Ancak her duraysızlık türü için farklı sınır değerleri söz konusu
olduğundan, her bir duraysızlık türü için eğim ve bakı haritaları yeniden
sınıflandırılmıştır. Eğim parametresi için ağırlıklandırma yapılmayıp
sadece duraysızlık durumu dikkate alınmıştır. Bu nedenle eğim haritası

291
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

farklı duraysızlık türleri için yeniden sınıflandırılırken, ilgili duraysızlık


türündeki sınır değerden daha küçük değere sahip piksellere (duraylı) “0”
diğerlerine (duraysız) “1” değeri atanmıştır. Bakı parametresi için
ağırlıklandırma yapıldığından bakı haritaları; her bir duraysızlık türü için,
eklem setleri ya da eklem kesişimleri bazında, duraylı alanlar “0” duraysız
alanlar ise “1 ile 100” arasında, doğrusal olarak değişen, değerler alacak
şekilde yeniden sınıflandırılmıştır. Eklem setlerine bağlı olarak yapılan
yeniden sınıflandırmalar sonucunda her bir duraysızlık türü için birden çok
bakı haritası elde edildiğinden bakı haritaları kendi içerisinde fuzzy overlay
analizi ve “or” yöntemi ile çakıştırılarak her bir duraysızlık türü için
ağırlıklandırılmış nihai bakı haritaları üretilmiştir. Kullanılan analiz,
haritaların piksel piksel karşılaştırılarak çıktı haritasına maksimum değerin
atanması esasına dayanmaktadır.
Duraysızlık durumu, eğim ve bakı parametreleri için belirlenen sınır
değerlerin birlikte gerçekleşmesi halinde söz konusu olacağından
duraysızlık haritaları, eğim ve bakı haritalarından, “map algebra çarpım”
fonksiyonu kullanılarak üretilmiştir. Uygulanan işlemler sonucunda; eğim
ve bakı parametrelerine göre duraysızlığın söz konusu olduğu alanları
gösteren ve bakı parametresine göre ağırlıklandırılan yamaç duraysızlık
haritaları elde edilmiştir. Elde edilen yamaç duraysızlık haritaları Şekil 8 -
10 arasında verilmiştir.

Şekil 8. Düzlemsel yenilme için duraysızlık haritası

292
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 9. Kama tipi yenilme için duraysızlık haritası

Şekil 10. Devrilme tipi yenilme için duraysızlık haritası

Her bir duraysızlık türü için elde edilen haritalar combine analizi
kullanarak birleştirilmiştir. Combine işlemi ile elde edilen haritada her bir
piksel için 3 farklı duraysızlık türünden gelen değerler tutulduğundan,
üyelik fonksiyonu yardımıyla her bir pikseldeki maksimum değer ve bu

293
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

değere sahip duraysızlık tipi belirlenerek nihai yamaç duraysızlık haritası


elde edilmiştir (Şekil 11). Uygulamalar ArcGIS 10.0 Desktop ortamında
(Esri, 2010) gerçekleştirilmiştir.

Şekil 11. Gümüşhane Granitoid Kompleksi yamaç duraysızlık haritası

6. SONUÇLAR
Bu çalışmada, Gümüşhane Granitoyid Kompleksi’nin yüzeyleme
verdiği alanda süreksizliklerin kontrol ettiği yenilme tipleri için yamaç
duraysızlık haritası üretilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, arazi çalışmaları
ile süreksizlerin ana yönelimleri ve süreksizliklerin makaslama dayanımları
belirlenmiştir. Elde edilen veriler yardımıyla gerçekleştirilen kinematik
analizler sonucunda çalışma alanı için duraysız yamaç yönelimleri ortaya
konulmuştur. Çalışma alanının sayısal yükseklik modeli ile eğim ve bakı
haritaları CBS tabanlı olarak üretildikten sonra, düzlemsel, kama ve

294
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

devrilme tipi duraysızlıklar için gerçekleştirilen kinematik analizlerden elde


edilen veriler kullanılarak her bir duraysızlık türü için eğim ve bakı
haritaları yeniden sınıflandırılmıştır. Eklem setleri ya da eklem kesişimleri
bazında ağırlıklandırılarak yeniden sınıflandırılmış bakı haritaları, fuzzy
overlay analizi ile çakıştırılarak her bir duraysızlık türü için
ağırlıklandırılmış nihai bakı haritaları üretilmiştir. Sonraki adımda
düzlemsel, kama ve devrilme tipi yenilmeler için ayrı ayrı üretilen
duraysızlık haritaları, combine analizi ile birleştirilmiş ve üyelik fonksiyonu
ile duraysızlık tipleri belirlenerek Gümüşhane Granitoid Kompleksi yamaç
duraysızlık haritası elde edilmiştir.
Bu çalışmada düzlemsel, kama ve devrilme tipi yenilmeler için üretilen
nihai yamaç duraysızlık haritasına göre, çalışma alanında kama tipi
yenilmenin gerçekleşme olasılığı düzlemsel ve devrilme tipi yenilmelere
göre daha yüksektir. Çalışma alanının 11.84 km2 sinde kama tipi yenilme
riski bulunurken, bu alan düzlemsel tip yenilme için 0.42 km2, devrilme tipi
yenilme için 0.23 km2 olarak belirlenmiştir.
Gümüşhane Granitoyid Kompleksi’nin yüzeyleme sunduğu alan için
bu çalışmada üretilen yamaç duraysızlık haritasının jeoteknik
planlamalarda kullanılması durumunda, bu haritanın sadece olası
yenilmeleri gösterdiği ve limit denge ya da sayısal analizler yapıldıktan
sonra kesin kararın verilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

7. KAYNAKLAR
Akgun, A., Bulut, F., 2007. GIS-based landslide susceptibility for Arsin-
Yomra (Trabzon, North Turkey) region. Environmental Geology, 51, 1377-1387.
Ayalew, L., Yamagishi, H., 2004. The application of GIS-based logistic
regression for landslide susceptibility mapping in the Kakud-Yahiko Mountains,
Central Japan. Geomorphology, 65, 15-31.
Barton, N.. 1973. Review of a new shear strength criterion for rock joints.
Engineering Geology, 7, 287-332.

295
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Barton, N., 1976. The shear strength of rock and rock joints. Int. J. Rock
Mech. Min. Sci. Geomech. Abstr., 13 (9), 255-279.
Barton, N., Choubey, V., 1977. The shear strength of rock joints in theory and
practice. Rock Mech., 1 (2), 1–54.
CANMET. 1977b. Pit slope manual: supplement 5–1, plane shear analysis.
Canmet Report 77-16.
Carrara, A., Cardinalli, M., Detti, R., Guzetti, F., Pasqui, V., Reichenbach, P.,
1991. GIS techniques and statistical models in evaluating landslide hazard. Earth
Surface Process
Deere, D.U., Miller, R.P., 1966. Engineering classification and index
properties for intact rock: Air Force Weapons Laboratory Technical Report,
AFWL-TR, 65-116.
ESRI. 2010. ArcGIS 10: www.esri.com
Gao, H.X., Yin, K.L., 2011. GIS-based spatial prediction of landslide hazard
risk. Journal of Natural Disasters, 20 (1), 31-36.
Goodman, R.E., 1989. Introduction to Rock Mechanics, 2nd edition. Wiley,
New York.
Gokceoglu, C., Aksoy, H., 1996. Landslide susceptibility mapping of the
slopes in the residual soils of the Mengen region (Turkey) by deterministic stability
analyses and image processing. Engineering Geology, 44 (1-4), 147-161.
Gokceoglu, C., Sonmez, H., Ercanoglu, M., 2000. Discontinuity controlled
probabilistic slope failure risk maps of the Altindag (settlement) region in Turkey.
Engineering Geology, 55, 277-296.
Güven, İ.H., 1993. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin 1/250000 ölçekli jeolojik ve
metalojenik haritası. MTA Genel Müdürlüğü, Ankara.
MTA, Ankara.Guzzetti, F., Reichenbach, P., Ghigi, S., 2004. Rockfall hazard
and risk assessment along a transportation corridor in the Nera Valley, Central
Italy. Environ. Manage., 34, 191-208.
Hoek, E., Bray, J.W., 1981. Rock Slope Engineering. Third Edition, The
Institution of Mining and Metallurgy, London.
Irigaray, C., Fernández, T., Chacón, J., 2003. Preliminary rock-slope-
susceptibility assessment using GIS and the SMR classification. Nat. Hazards., 30,
309-324.

296
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ISRM. 2007. The complete ISRM suggested methods for rock


characterization, testing and monitoring: 1974–2006. In: Ulusay R, Hudson JA
(eds) Suggested methods prepared by the commission on testing methods,
International Society for Rock Mechanics, compilation arranged by the ISRM
Turkish National Group, Kozan Ofset, Ankara, Turkey.
Lee, Y.C., Zhang, G.Y., 1989. Developments of geographic information
systems technology. Journal of Surveying Engineering, 115 (3), 304-323.
Maguire, D.J., 1991. An overview and definition of GIS. Geographical
Information Systems: principles and applications, 1, 9-20.
Malczewski, J., 2004. GIS-based land-use suitability analysis: a critical
overview. Progress in planning, 62 (1), 3-65.
Norrish, N.L., Wyllie, D.C., 1996. Rock slope stability analysis. In: A.K.
Turner and R.L. Schuster(eds.), Landslides Investigation and Mitigation.
Transportation Research Board National Research Council, National Academy
Press, Washington D.C., Special Report 247.
Pradhan, B., 2010. Remote sensing and GIS-based landslide susceptibility
analysis and cross-validation using multivariate logistic regression model on three
test areas in Malaysia. Adv Space Res, 45, 1244-1256.
Rocscience. 2002. Dips v5.1 Graphical and statistical analysis of orientation
data. Rocscience Inc. Toronto, Ontario, Canada.
Rocscience. 2004. User's Guide of RocData: Strength Analysis of Rock and
Soil Masses Using the Generalized Hoek–Brown, Mohr–Coulomb, Barton–Bandis
and Power Curve Failure Criteria, Version 3.0 ed.
Wyllie, D.C., Mah, C.W., 2004. Rock slope engineering civil and mining.
Spon Press, Taylor and Francis e-library.
Yilmaz, I., 2007. GIS based susceptibility mapping of karst depression in
gypsum: A case study from Sivas basin (Turkey). Eng. Geol., 90, 89-103.
Yilmaz, I., Marschalko, M., Yildirim, M., Dereli, E., Bednarik, M., 2012.
GIS-based kinematic slope instability and slope mass rating (SMR) maps:
application to a railway route in Sivas (Turkey). Bull. Eng. Geol. Environ., 71,
351-357.

297
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

298
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

NESNE TABANLI SINIFLANDIRMA YÖNTEMİ


İLE HEYELAN OLAY ENVANTERLERİNİN
YARI-OTOMATİK HARİTALANMASI:
HOPA (ARTVİN) 24 AĞUSTOS 2015
HEYELANLARI

Resul Çömert1, Uğur Avdan1, Tolga Görüm2, Hakan. A. Nefeslioğlu3


1
Anadolu Üniversitesi, Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü, İki Eylül Kampüsü,
26555 Tepebaşı - Eskişehir
2
İstanbul Üniversitesi, Coğrafya Bölümü, Ordu Cad. No: 196, 34459 Beyazıt - İstanbul
3
Akdeniz Üniversitesi, Mühendislik Fak., Jeoloji Mühendisliği Bölümü,
07058 Konyaaaltı-Antalya

ÖZET

Belirli bir alanda doğal veya antropojenik faktörlerle tetiklenen


heyelanların hızlı ve doğru bir şekilde haritalanması hasar tespit ve
sonrasındaki ikincil zararları önlemek için önemlidir. Günümüzde, yağış ve
deprem gibi doğal tetikleyicilerin şiddetine göre dağılım ve büyüklükleri
değişen heyelanlara ilişkin güvenilir envanterlerden bölgede benzer
koşullarda gelişebilecek heyelanları mekânsal ve zamansal olarak
kestirebilmek mümkündür. Güvenilir heyelan envanteri oluşturulmasının
birinci adımı heyelan alanlarının sınırlarını gösteren haritaların doğru bir
şekilde üretilmesidir. Son yıllarda olay sonrasında, heyelanlı alanların hızlı
bir şekilde tespit edilmesinde uzaktan algılama teknolojileri aktif bir şekilde
kullanılmaya başlanmıştır. Gelişen teknolojiye paralel olarak uydulardan
elde edilen görüntülerin çözünürlükleri artmaktadır. Artan görüntü
çözünürlüğü sayesinde de heyelan alanlarının tespiti daha doğru ve hassas
bir şekilde yapılabilmektedir.
Bu çalışmanın amacı 24 Ağustos 2015’te aşırı yağışlarla Hopa,
Artvin’de tetiklenen sığ kaymaların olay envanterini nesne tabanlı
sınıflandırma yöntemi kullanarak oluşturmaktır. Çalışmada 24 Ağustos
1
299
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2015’te gerçekleşen olayların sonrasını içeren yüksek çöznürlüklü uydu


görüntüsü kullanılmıştır. Çalışmada yarı-otomatik olarak haritalanan sığ
kaymalar uzman görüşüne bağlı olarak aynı uydu görüntülerinden
oluşturulmuş kütlelere ilişkin heyelan envanteri ile karşılaştırılmıştır. Bu
karşılaştırma sonucu heyelanlı alanlar %39’un üzerinde bir doğrulukla
kestirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nesne Tabanlı Sınıflandırma, Heyelan, Yarı-
Otomatik Sınıflandırma, Uzaktan Algılama

1. GİRİŞ
Heyelanlar ülkemizde var olan ana doğal afetlerden birisidir. Bu afetler
insanlar, doğal yaşam, mühendislik projeleri üzerinde dikkate değer
hasarlar oluşturmaktadır. Heyelanlardan dolayı 1900 yılından günümüze
kadar kayıtlı olan yaklaşık 62 000 kişi hayatını kaybetmiş, yaklaşık 14 000
000 kişi heyelanlardan etkilenmiş ve milyonlarca dolarlık hasar oluşmuştur.
(international disaster database-Centre for Research on the Epidemiology
of Disasters (CRED) (http://www.emdat.be/)). Tüm doğal afetlerde olduğu
gibi heyelanlarında tehlike ve risk yönetiminin sağlıklı bir şekilde yapılması
gerekmektedir. Heyelan tehlike ve risk yönetiminin birinci adımı kapsamlı
olarak heyelanların tespit edilmesi ve haritalanmasıdır. Başarılı bir heyelan
envanter haritası üretimi heyelanların zamansal ve konumsal oluşumlarının
anlaşılmasında önemli bilgiler vermektedir.
Heyelanlardan kaynaklı afetlerin zararlarını en aza indirebilmek için
afet öncesi, afet anı ve afet sonrası yapılacak işlemlerin konuma bağlı bir
bilgi sistemi ile yönetilmesi son derece önemlidir. Bu doğrultuda Coğrafi
Bilgi Sistemleri hem konumsal hem de konuma bağlı öznitelik bilgilerinin
depolanması, sorgulanması, analiz edilmesi ve karar vericilere anlamlı bir
şekilde sunulması açısından heyelan alanların yönetiminde bir ihtiyaçtır.
CBS aracılığı ile heyelan duyarlılık haritalarının üretilmesi, heyelanlardan
kaynaklı oluşabilecek risk ve tehlikelerin ortaya konulabilmesi daha hızlı
ve gerçekçi sonuçlar vermektedir. Günümüzde CBS için en büyük veri
kaynağı uzaktan algılama teknolojileri elde edilen verilerdir. Uzaktan
algılama teknolojileri ile elde edilen veriler CBS ortamına girdi veri olarak

2
300
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kolaylıkla aktarılabilmekte ve istenilen amaçlar doğrultusunda


kullanılabilmektedir.
Uzaktan Algılama görüntüleri ile heyelanların tespit edilmesi
çalışmalarında görsel değerlendirmeye bağlı heyelan haritalarının
oluşturulması, piksel tabanlı sınıflandırma ve nesne tabanlı sınıflandırma
yaklaşımları kullanılmaktadır. Görsel değerlendirme yaklaşımında,
heyelanlar uzmanlar aracılığı ile hava fotoğrafları, uydu görüntüleri
üzerinden sayısallaştırma ile elde edilmektedir. Bu yöntem oldukça zaman
alıcı bir yöntemdir. Piksel tabanlı sınıflandırma yaklaşımlarında; kontrolsüz
sınıflandırma, kontrollü sınıflandırma, değişim belirleme ve görüntü
kaynaştırma yöntemleri ile heyelanların yarı otomatik olarak tespit edilmesi
çalışmaları yapılmıştır (Danneels vd. 2007, Nichol ve Wong 2005 Borghuis
vd 2007). Uzaktan Algılama uydularından elde edilen görüntülerin
çözünürlüklerinin artmasından sonra heyelan sınıflandırma teknikleri
ağırlıklı olarak nesne tabanlı olarak yapılmaya başlanmıştır. Nesne tabanlı
sınıflandırmada; piksellerin konumsal, morfometrik, bağlamsal bilgiler ve
uzman görüşleri de sınıflandırmaya dâhil edilebilmektedir (Borlow vd.
2006, Dragut ve Blaschke 2006, Martha vd. 2011, Hölbling vd. 2015).
Bu çalışmada 24 Ağustos 2015’te aşırı yağışlar sonucunda Artvin
Hopa’da meydana gelen heyelan, nesne tabanlı sınıflandırma yöntemi ile
yarı otomatik olarak tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma kapsamında olay
sonrası (9 Eylül 2015) elde edilen World View -2 görüntüsü ve olay öncesi
elde edilen SRTM yükseklik verisi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda yarı
otomatik olarak elde edilen heyelanlar, uzman görüşüne bağlı olarak elle
çıkarılan heyelanlarla karşılaştırılmıştır. Yapılan karşılaştırma sonucunda
nesne tabanlı yaklaşım ile heyelanlar %39 başarı ile yarı otomatik olarak
çıkarılmıştır.

2. ÇALIŞMA ALANI VE VERİ SETİ


Çalışma kapsamında 24 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen
heyelanların bir bölümünü içeren bir bölge test alanı olarak seçilmiştir.
Alanda küçüklü büyüklü 82 adet heyelan yer almaktadır. Heyelanların
çıkarılmasında 9 Eylül 2015 tarihinde World View -2 (WV2) uydusundan

3
301
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

çekilen 50 cm çözünürlüğe sahip uydu görüntüsü ve 30 metre çözünürlüklü


SRTM yükseklik verisi kullanılmıştır. Kullanılan WV2 görüntüsü Kırmızı
(R), Yeşil (G), Mavi (B) ve Yakın Kızıl Ötesi (NIR) bantları içermektedir.
Şekil 1’de test alanının sınırları uydu görüntüsü üzerinde gösterilmiştir.
Heyelanların tespit edilmesi işlemi için Ecognition Developer 6.4 yazılımı
kullanılmıştır.

Şekil 1. World View -2 uydu görüntüsü üzerinden seçilen test bölgesinin


sınırları

3. YÖNTEM VE BULGULAR
Heyelanların yarı otomatik çıkarılması için nesne tabanlı sınıflandırma
yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada uygulanan yönteme ait iş akışı Şekil 2’de
gösterilmiştir. Nesne tabanlı heyelan çıkarma işlemi genel olarak görüntü
segmenatasyonu ve sınıflandırma olarak iki aşamadan oluşmaktadır.
Görüntü segmentasyonu aşamasında girdi veri olarak kullanılan görüntü
bantları spektral, geometrik ve bütünlük özelliklerine göre
kümelenmektedir. Sınıflandırma aşamasında ise tanımlanan kural setleri
doğrultusunda heyelanlar tespit edilmektedir.

4
302
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yüksek Çözünürlük
Uydu Görüntüsü

Çoklu Çözünürlüklü Görüntü Segmentasyonu


(Girdi: R, G, B, Eğim, NDVI)

Heyelan Alanlarının Sınıflandırılması


(Parametre: NDVI, Parlaklık, Yoğunluk, Eğim,
Standart sapma (NIR),Yeşil bant, Dikdörtgene
benzerlik)

Heyelan Birimlerinin Birleştirilmesi

Verilerin CBS Ortamına Aktarılması

Çıkarılan Heyelanların Değerlendirilmesi

Şekil 2. Çalışma kapsamında uygulanan yönteme ait iş akış şeması

Bu uygulamada görüntü segmentasyonu işleminde çoklu çözünürlüklü


görüntü segmentasyonu kullanılmıştır. Bu kapsamda görüntü
segmentasyonu için girdi veri setleri olarak R, G, B, NIR, Eğim ve NDVI
katmanları kullanılmıştır. NDVI haritası ((NIR-R)/(NIR +R)) formülü ile
hesaplanmıştır. Eğim haritası ise SRTM yükseklik verisinden derece
biriminde üretilmiştir. Çoklu çözünürlüklü görüntü segmenatasyonu
aşamasında ölçek parametresi 80, şekil 0.3 ve bütünlük 0.5 olarak
kullanılmıştır. Ayrıca NDVI katmanının ağırlığı diğer katmanlara göre iki
kat fazla olarak tercih edilmiştir.
Sınıflandırma işleminde ise heyelan olmayan alanların görüntüden elenmesi
ve heyelanların tespit edilmesi için kural setleri oluşturulmuştur.
Oluşturulan kural setleri Tablo 1’de gösterilmiştir.

5
303
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 1. Heyelanların Çıkarılmasında Kullanılan kural setleri


Katman Adı Kural Seti
Bitki Örtüsü NDVI > 0.61
Yol ve Düz Alanlar Ortalama Yeşil Bant Spektral Yansıması > 325
Yoğunluk < 0.6
Dikdörtgene benzerlik < 0.6
Bitki Toprak Karışımı Alanlar Standart Sapma (NIR) ≤ 108
Heyelan 145≤ Parlaklık ≤ 280
0.32≤ NDVI ≤ 0.61
Eğim > 8 °

Oluşturulan kural setleri segmentasyon sonucu elde edilen görüntü


kümelerine uygulanarak heyelan alanlarına ait heyelan birimleri elde
edilmiştir. Bir heyelan içinde birden fazla heyelan birimi yer aldığı için bu
birimler birleşitrilerek sonuç heyelanlar elde edilmiştir. Elde edilen
heyelanlar vektör formatında CBS yazılımlarında kullanılacak formatta
dışarı aktarılmıştır. Çalışma kapsamında elde edilen heyelanlar Şekil 3’de
gösterilmiştir.

Şekil 3. Çalışma sonucunda elde edilen heyelanlar ve diğer katmanlar.


6
304
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çalışma kapsamında test sahası olarak seçilen alan yoğun bitki örtüsü
ile kaplıdır. Bundan dolayı nesne tabanlı olarak çıkarılan heyelanlarda
özellikle, küçük heyelanların çıkarılmasında ve çok sığ akmalarda
heyelanların tespit edilmesinde başarısız olunmuştur. Ayrıca ağaçlardan
dolayı gölge kalan alanlarda ve ağaç altında kalan heyelanların tespiti
yapılamamıştır. Küçük heyelanların çıkarılması görüntü çözünürlüğünden
dolayı çevresinde yer alan arazi örtüsüne göre ayırt edilesi zor olmaktadır.
Benzer şekilde sığ ve dar akmalarda, akan yüzey yer yer bitki örtüsü ile
kaplı ve darlığından dolayı çevresindeki bitki örtüsünden ayırt
edilememektedir. Gölgelik alanlarda yeterli derecede spektral yansıma
olmamakta ve bundan dolayı arazi yüzeyinin gerçek bilgisi elde
edilememektedir.

4. ÇIKARILAN HEYELANLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ


Çalışma kapsamında çıkarılan heyelanların değerlendirilmesi için
uzman görüşüne bağlı olarak aynı uydu görüntülerinden oluşturulmuş
kütlelere ilişkin heyelan envanteri ile karşılaştırılmıştır. Şekil 4’de yarı
otomatik ve elle çıkarılan heyelanlar gösterilmiştir. Şekil üzerinde mavi
kapalı alanlar yarı otomatik olarak çıkarılan heyelanları, kırmızı çizgili
alanlar elle çıkarılan heyelanları temsil etmektedir. Şekil incelendiğinde
birçok heyelanın yarı otomatik olarak tespit edilemediği görülmektedir.
Ayrıca heyelan olmayan bazı alanların da heyelan olarak tespit edildiği
görülmektedir. Yarı otomatik olarak çıkarılamayan heyelanlar, alansal
bakımdan küçük ve sığ kaymalar ile topoğrafik yönelime ve ışık yönüne
bağlı gölgede kalmış yamaçlarda gelişmiş heyelanlardır. Ayrıca ağaçların
altında geçen heyelanlar uzman tarafından kaynak ve birikim alanı dikkate
alınarak, heyelanın orman altındaki devamlılığına göre tespit edilebilmesine
rağmen yarı otomatik heyelan tespiti ile bunun yapılması oldukça zordur.
Ayrıca çalışma kapsamında kullanılan yükseklik verisinin çözünürlüğünün
oldukça düşük olması ve olay öncesine ait olması heyelan çıkarım başarısını
olumsuz yönde etkilemiştir. Büyük ve belirgin heyelanların yarı otomatik
olarak çıkarılması başarı ile gerçekleştirilebilmiştir. Yarı otomatik heyelan
çıkarma ile toprak yolların bazıları ve alanda yer alan heyelan görünümlü
açık alanlarda heyelanlar ile benzer özellikler gösterdikleri için heyelan
olarak çıkarılmıştır.
7
305
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Yarı otomatik (Mavi) ve elle çıkarılan heyelanlar (Kırmızı).

Test sahasında uzman tarafından toplamda 82 adet heyelan tespit


edilerek sayısallaştırılmıştır. Bu heyelanlardan 32 tanesi nesne tabanlı yarı
otomatik heyelan çıkarımı ile tespit edilip çıkarılabilmiştir. Bu doğrultuda
uygulanan yöntemin başarısı %39 olarak elde edilmiştir.

5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Bu çalışmada 24 Ağustos 2015 tarihinde Artvin Hopa’da meydana
gelen heyelanlarda seçilen bir test sahasında nesne tabanlı sınıflandırma
yöntemi ile heyelanların yarı otomatik olarak tespiti işlemi yapılmıştır.
8
306
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çalışma kapsamında olay sonrası World View-2 uydusundan elde edilen 50


cm çözünürlüklü uydu görüntüsü ile olay öncesine ait SRTM yükseklik
verisi kullanılmıştır. Çalışma kapsamında uygulanan yöntem ile test
sahasındaki heyelanların %39’u yarı otomatik olarak elde edilebilmiştir.
Elde edilen sonucun bu kadar düşük olmasının nedenlerini aşağıdaki gibi
özetlemek mümkündür.
 Alanda yer alan heyelanların birçoğunun sığ ve küçük olması ve
bundan dolayı çevredeki bitki örtüsünden kolaylıkla ayırt
edilememesi,
 Gölgede ve orman altlarında kalan bölgelerin heyelan alanlarının
karakteristiksel yansımalarına engel olması,
 Kullanılan yükseklik verisinin çözünürlüğünün düşük ve olay
öncesine ait olması, bu nedenle arazi topoğrafyasının özelliklerinin
hassas bir şekilde yansıtmaması,
 Yükseklik verisinin çözünürlüğünün düşük olmasından dolayı etkin
bir şekilde kullanılamaması,
 Toprak yolların ve bazı toprak alanlarının heyelanlara benzemesidir.

Nesne tabanlı sınıflandırma ile heyelanların tespit edilmesinde


günümüz teknolojilerinden insansız hava araçlarından elde edilecek
görüntüler ve sayısal yükseklik modelleri olay sonrası heyelanların daha
yüksek başarıda tespit edilmesine olanak tanıyacaktır. İnsansız hava araçları
ile daha yüksek çözünürlükte (5-15 cm) görüntüler elde edilebilmekte ve
aynı zamanda çekilen fotoğraflardan alana ait sayısal yükseklik modeli
üretilebilmektedir. Yüksek çözünürlük görüntü ile yeryüzü nesnelerinin
birbirinden ayırt edilmesi daha kolay olacaktır. Ayrıca güncel Sayısal Arazi
Modeli kullanımı ile heyelanların geometrik yapılarıda dikkate alınarak
heyelan tespiti daha yüksek doğrulukta yapılabilecektir.
Heyelanların tespiti işleminde sayısal yükseklik modeli son derece
önemlidir. Bu veriden üretilen eğim ve akış yönleri heyelan kestirimlerinde
etkili şekilde kullanılabilmektedir. Bundan dolayı heyelanlı bölgeler için bu
verilerin son derece hassas olması gerekir. Günümüzde insansız hava
araçlarına ek olarak LİDAR sistemleride hassas sayısal yükseklik modeli
üretimi için kullanılabilmektedir. Bu sistemlerle özellikle ormanlık

9
307
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

alanlarda ağaçların altından belirli oranlarda veriler elde edilebilir ve bu


şekilde arazi topoğrafyası daha hassas olarak ortaya çıkarılabilir.

6. KAYNAKLAR
Barlow, J., Steven F., and Yvonne M., 2005. "High spatial resolution satellite
imagery, DEM derivatives, and image segmentation for the detection of mass
wasting processes." Photogrammetric Engineering & Remote Sensing72.6 (2006):
687-692.
Borghuis, A. M., K. Chang, and H. Y. Lee., 2007. "Comparison between
automated and manual mapping of typhoon‐triggered landslides from SPOT‐5
imagery."International Journal of Remote Sensing 28.8 (2007): 1843-1856.
Danneels G., Eric P., and Hans-Balder H., 2007 "Automatic landslide detection
from remote sensing images using supervised classification methods." Geoscience
and Remote Sensing Symposium, 2007. IGARSS 2007. IEEE International. IEEE,
2007.
Drăguţ L., and Blaschke T., 2006. "Automated classification of landform elements
using object-based image analysis." Geomorphology 81.3 (2006): 330-344.
Hölbling D., Barbara F., and Clemens E., 2015 "An object-based approach for
semi-automated landslide change detection and attribution of changes to landslide
classes in northern Taiwan." Earth Science Informatics8.2 (2015): 327-335.
Martha, T. R., Kerle, N., Van Westen, C. J., Jetten, V., & Kumar, K. V., 2011.
Segment optimization and data-driven thresholding for knowledge-based landslide
detection by object-based image analysis. Geoscience and Remote Sensing, IEEE
Transactions on, 49(12), 4928-4943.
NICHOL J. and WONG M. S., 2005., “Satellite remote sensing for detailed
landslide inventories using change detection and image fusion” International
Journal of Remote Sensing, 26:9, 1913-1926,
DOI:10.1080/01431160512331314047

10
308
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

MODERN
MODERN
JEODEZİK
JEODEZİK
YÖNTEMLERLE
YÖNTEMLERLE
DEZİK YÖNTEMLERLE
HEYELANLARIN İZLENMESİ:
HEYELANLARIN İZLENMESİ:
KONYA
KONYA
RIN İZLENMESİ: KONYA
TAŞKENT
TAŞKENT
HEYELANI
HEYELANI
ENT HEYELANI
Mustafa
Mustafa 1*, İsmail
ZeybekZeybek 1*, Şanloğlu
İsmail Şanloğlu
1, Adnan
1, Adnan
Özdemir 2
Özdemir 2

smail Şanloğlu
1 1, Adnan
1 Özdemir
Selçuk Üniversitesi
Selçuk
2
Üniversitesi
Mühendislik
Mühendislik
Fakültesi,Fakültesi,
Harita Mühendisliği
Harita Mühendisliği
Bölümü, Bölümü,
Selçuklu,Selçuklu,
Konya/TÜRKİYE
Konya/TÜRKİYE
k Fakültesi, Harita Mühendisliği Bölümü, Selçuklu,
Konya/TÜRKİYE 2 2
NecmettinNecmettin
Erbakan Erbakan
Üniversitesi
Üniversitesi
Mühendislik
Mühendislik
MimarlkMimarlk İnşaat Mühendisliği
Fakültesi,Fakültesi, İnşaat Mühendisliği
Bölümü, Bölümü,
Meram, Konya/TÜRKİYE
Meram, Konya/TÜRKİYE
Mühendislik Mimarlk Fakültesi, İnşaat Mühendisliği
Meram, Konya/TÜRKİYE *mzeybek@selcuk.edu.tr
*mzeybek@selcuk.edu.tr
zeybek@selcuk.edu.tr

ÖZET ÖZET
Heyelanlarn
Heyelanlarn
tespiti, tespiti,
izlenmesi,izlenmesi,
tehlikesitehlikesi
ve riskinin
ve riskinin
belirlenmesi,
belirlenmesi,
olas olas
zararlarndan
nmesi, tehlikesi zararlarndan
ve riskinin korunulmas
korunulmas
belirlenmesi, ileolas
afet ile
durumunda
afet durumunda
atlatlmas-yönetilmesi
atlatlmas-yönetilmesi
pek pek
çok karmaşk
afet durumunda çok karmaşk
işlem admlarn
atlatlmas-yönetilmesiişlem pek admlarn
barndrmaktadr.
barndrmaktadr.
Bu işlem Bu admlar
işlem admlar
genellikle
arn barndrmaktadr. genellikle
heyelan heyelan
Bu işlem envanterinin
envanterinin
admlar oluşturulmas,
oluşturulmas,
duyarllk
duyarllk
tehlike tehlike
ve risk ve risk
haritalarnn
nin oluşturulmas, haritalarnn
yaplmas
duyarllk yaplmas
tehlike ile gerekli
ve risk ile gerekli
analizlerin
analizlerin
yaplmasyaplmas
günümüzdegünümüzde
heyelanla
gerekli analizlerin heyelanla
ilgili çalşmalarn
yaplmas ilgili çalşmalarn
günümüzde önemli önemlibir ksmn
bir ksmn
oluşturmaktadr.
oluşturmaktadr.
n önemli Heyelanlarn Heyelanlarn
bir ksmn oluşmasnda
oluşmasnda
etkili olan
oluşturmaktadr. etkili
faktörlerin
olan faktörlerin
çok çeşitli
çok olmas
çeşitli olmas
onlarn onlarn
belirlenmesi
ili olan faktörlerin belirlenmesi
ile izlenmesinde
çok çeşitli ile izlenmesinde
olmas onlarnçeşitliliğe çeşitliliğe
neden neden
olmaktadr.
olmaktadr.
HeyelanHeyelan
de çeşitliliğealannn
neden alannn
topoğrafyas,
topoğrafyas,
olmaktadr. jeolojisi,
Heyelan jeolojisi,
hidrolojisi
hidrolojisi
ile bu alana
ile budşardan
alana dşardan
yaplanyaplan
müdahaleler
si, hidrolojisi ile bumüdahaleler
bu dşardan
alana faktörlerin
bu faktörlerin
en önemlileri
yaplan en önemlileri
arasndaarasnda
yer almaktadr.
yer almaktadr.
HeyelanHeyelan
önemlileri alanlarnn
arasndaalanlarnn
yer morfolojikmorfolojik
almaktadr. yapsnn
Heyelan yapsnn
belirlenmesi,
belirlenmesi,
günümüzdegünümüzde
ilerleyenilerleyen
teknolojik
snn belirlenmesi, teknolojik
yazlmyazlm
günümüzde ve ilerleyen
donanmlar
ve donanmlarsayesinde sayesinde
çeşitlenmiş,
çeşitlenmiş,
haritalamaharitalama
çalşmalarna
anmlar sayesinde çalşmalarna
yeni bakş
çeşitlenmiş, yeni bakş
haritalama açlar açlar
kazandrmş
kazandrmş
ve buve çalşmalar
bu çalşmalar
kolaylaştrmştr.
açlar kazandrmş kolaylaştrmştr.
ve bu çalşmalar
Bu çalşmada,
Bu çalşmada,
ilerleyenilerleyen
teknolojiyle
teknolojiyle
birlikte birlikte
gelişen gelişen
haritalama
haritalama
ve ve
teknolojiyledeformasyon
deformasyon
birlikte ölçmelerinin
gelişen ölçmelerinin
haritalama heyelanlarda
ve heyelanlarda
uygulanmas
uygulanmas
konusu konusu
üzerindeüzerinde
eyelanlardadurulmuştur.
durulmuştur.
uygulanmas Bukonusu
çalşmada
Bu üzerinde
çalşmada
TaşkentTaşkent
(Konya)(Konya)
ilçe merkezinin
ilçe merkezinin
güneyinde
güneyinde
oluşanilçe
Taşkent (Konya) oluşan
heyelan heyelan
üzerinde
merkezinin üzerinde
Yersel Yersel
güneyinde lazer tarama
lazer tarama
(YLT) (YLT)
sistemleri,
sistemleri,
KüreselKüresel
konumlama
sel lazer tarama konumlama
(YLT) sistemleri
sistemleri
sistemleri,(GNSS) (GNSS)
Küreselyöntemleri, İnsanszİnsansz
yöntemleri, hava arac
hava(İHA)
arac ve
(İHA) ve
Mobil
S) yöntemleri, İnsansz
Mobil
lazer
havalazer
tarama tarama
(MLT)
arac (İHA) ve (MLT)
teknikleri
teknikleri
ile yaplan
ile yaplan
çalşmalar
çalşmalar
LT) teknikleri ile yaplan çalşmalar
1 1
1 309
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

değerlendirilmiştir. Heyelan hareketi 2010 ylndan bu yana yaplan


gözlem, ölçüm, analiz ve değerlendirmelerle izlenmiştir. Bu çalşmada
hacimsel karşlaştrma analizleri ile izleme yaplmş ve sonuçlar
sunulmuştur. Aktif sensör sistemleri sayesinde (Lidar, yersel lazer tarama,
mobil lidar vb.) heyelan alanlarnda farkl zamanlarda elde edilen verilerin
karşlaştrlmas ile hareket eden kütlenin yer değiştirme miktarlar ve
hzlar belirlenebilmektedir. Bunun yannda yersel, klasik haritalama
teknikleriyle yaplan kontrol ölçmeleri sayesinde üretilen bilgilerin
doğruluğu denetlenebilmektedir. Yüksek çözünürlükte, hassas, doğru,
güvenirliği yüksek ve özelliklede düşük maliyetle elde edilmiş verilerle
heyelan bölgelerinin haritalarnn üretilmesi ksa zamanda
yaplabilmektedir. Ulaşmn kolay olduğu alanlarda ise klasik haritalama
teknikleri geometrik nivelman, GNSS ölçmeleri, EDM ölçmeleri yeterli
bilgiyi sağlayabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Heyelan izleme, modern jeodezi, lazer tarama,
GNSS, İnsansz hava arac.

1. GİRİŞ
Heyelanlar farkl etkiler ve nedenlerle ülkemizde can ve mal
kayplarna sebep olan doğal afetlerin en önemlilerinden birisidir. Kütle
hareketleri genel olarak düşme, kayma akma, çökme ile bunlarn karşm
olan karmaşk hareket olmak üzere farkl şekillerde snflandrmalar
yaplabilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi Ülkemizde de iklim
değişimine bağl olarak yağş rejiminin değişmesi ile yağşn çok fazla etkili
olduğu kütle hareketleri afete dönüşebilmektedir. 1:500000 ölçekli heyelan
envanter çalşmalarna göre ülkemizde en fazla heyelanl bölge Zonguldak
ilinin bulunduğu 18 pafta %6.8’lik oranla ilk srada yer almaktadr. Çalşma
alannn yer aldğ Konya ili ise %1’in altnda olduğu pafta içerisinde yer
almaktadr (Çan vd., 2013). İnceleme alannn Google Earth üzerine
işlenmiş Web kartografik haritas MTA Genel Müdürlüğü sayfasndan
alnmş (http://yerbilimleri.mta.gov.tr/anasayfa.aspx) ve Şekil 1’ de
verilmiştir.

2
310
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan araştrmalarnda genel olarak aşağdaki işlemler veya


yöntemler uygulanmaktadr:
 Temel heyelan araştrmalar, dinamik mekanizma çözümlenmesi,
jeoteknik, jeofiziksel inceleme ile saysal metotlarla işlemlerin
yaplmas,
 Uzaktan alglama ve jeodezik yöntemlerle heyelan haritalamalar,
 Heyelan envanterlerine dayal olarak heyelanlarn konumsal ve
zamansal dağlm analizlerinin yaplmas,
 Heyelan duyarllk analizleri, afet ve risk değerlendirmeleri ile afet-
risk yönetim çalşmalarnn yaplmas,
 Heyelan izleme, erken uyar, tahmin ve tahliye işlemlerinin
yaplmas
 Heyelanlarn ikincil tehlikeleri, barajlarn yklmas, akmalar,
tsunami ve diğer heyelanlarn tetiklenmesi çalşmalar,
 Depremlerin veya yoğun yağşlarn tetiklediği hareketler ile
akmalarn belirlenmesi vb.
Bu araştrmalardan heyelan öncesi ve sonras izleme, yer değiştirme
vektörlerinin zaman içinde değişimi ile heyelan haritalama gibi çalşmalara
bu incelemede yer verilmiştir.

3
311
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Çalşma bölgesi yer bulduru haritas. (Türkiye haritas üzerinde


Taşkent ilçesinin konumu ve Heyelan sahalar, krmz renkli alanlar aktif
heyelan alanlarn, Turuncu renkli alanlar ise eski heyelan alanlarn
göstermektedir).

Heyelanlarn ulaşm zor yamaçlarda oluşmas halinde bu alanlarn


haritalamas ile izlenmesindeki zorluklar nedeniyle heyelan haritalama
teknikleri çok fazla külfetli olabilmekte ve çok fazla insan gücü
gerektirmektedir. Modern tekniklerin gelişmesi, özellikle uzaktan alglama
teknoloji ve metotlarn geliştirilmesi hiç şüphesiz haritalama tekniklerine
büyük katklar sağlamştr. İletişim ve görüntü işleme ve sensörlerin
gelişmesiyle, resim, nokta bulutu, saysal arazi modeli gibi konumsal
bilgilerin elde edilmesi, haritalama çalşmalarnda büyük kolaylklar
sağlamş ve heyelanlarn etkilerinin azaltlmasnda etkin rol almştr. Bu
çalşma ile günümüzde kullanlan modern teknikler hakknda bilgi
verilmeye çalşlmş ve 2010 ylndan günümüze kadar izlenmekte olan
Konya ili Taşkent ilçesi Balclar yolu 1+300 km ve 1+400 km’de yol

4
312
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

üzerinde meydana gelen heyelan üzerinde yaplan inceleme ile ilgili


sonuçlar ve analizler verilmiştir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
Modern jeodezik teknikler, genellikle uydu ve hava platformlar,
insansz hava araçlar, hava LiDAR, Mobil Lazer (LiDAR) tarama
sistemleri, yersel lazer tarama sistemleri (YLT), yer temelli yapay açklkl
radar (GBSAR), küresel konumlandrma sistemleri (GNSS) gibi ölçüm
metotlar olarak sralanmaktadr. Geçmişten bugüne kullanlan klasik
jeodezik teknikler; elektronik uzaklkölçer (total station), geometrik-
trigonometrik nivelman vb. tekniklerin yüksek doğrulukta olmasna rağmen
ölçüm maliyetlerinin yüksek ve uzun zaman almas, alternatif teknik
arayşna ve güncel teknoloji gelişmelerinin haritalama tekniklerinde aktif
katk sağlamasna yol açmştr.
2.1 LiDAR Ölçme Teknikleri ve Prensipleri
Aniden oluşan ve hzl hareket eden afete neden olan büyük
heyelanlarda ksa zamanda can ve mal kaybn önleyici veya azaltc etkili
çözümlerin elde edilmesi gerekir. Bu gibi durumlarda hava
platformlarndan elde edilen hava LiDAR’lar ile etkili çözümler
üretilebilmektedir. Lazer teknolojisinin ölçüm teknikleri için kullanlan en
son teknolojisi LiDAR’dr. Aktif sensör sistemlerine dayanan lazer
sinyalinin havada ilerlediği zamann hesaplanmas prensibine dayal farkl
marka ve cihazlar kullanclara sunulmuştur.. Yeni teknoloji olmas
sebebiyle küçük projeler ve yüksek doğruluk bekleyen projelerde
kullanlmas uygun olmamaktadr. Fakat hava LiDAR’ yerine küçük
alanlar için yersel lazer tarayclarn kullanlmas daha isabetli olmaktadr.
Ayrca yersel lazer tarayclardan elde edilen veriler, daha yüksek
çözünürlükte topoğrafik verilerin elde edilmesini sağlamaktadr. Bu
nedenle Taşkent heyelan için hem maliyetin düşük olmas hem de küçük
alanda çalşlmas nedeniyle yersel lazer tarama sistemleri kullanlmştr.
Yersel lazer tarama tekniği hava LiDAR tekniğiyle ayn prensiple
çalşmaktadr. Yalnzca farkl noktalara kurularak farkl görüntü ve nokta
bulutlarnn alnmas saysal yükseklik modeli için gerekli nokta

5
313
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

bulutlarnn bütünlüğünü sağlamas gerekmektedir. Aksi takdirde geniş


boşluk ve alanlar oluşmaktadr. Heyelan hareketlerinin izlenmesi için
ILRIS 3D Optech firmasnn YLT cihaz kullanlmştr. Yersel lazer
taraycnn donanm bileşenleri; lazer tarayc, kontrol ünitesi ve güç
kaynağdr (Şekil 2). 12v ‘luk enerjiye ihtiyaç duyan tarama cihaznn
sürekli ve yüksek çözünürlükteki verilerin üretiminde kesintisiz güce
ihtiyaç duymaktadr, bu nedenle pil ve batarya yerine uzun süren çalşmada
jeneratör kullanlmştr. Fakat farkl model ve cihazlar uzun süre çalşan
pillerle de kullanlmaktadr. 3B’lu koordinatlar 1000 km’ye kadar yakn
infrared dalgaboyu (1550 nm) ve ikinci sinyal (pulse) kullanarak
hesaplamaktadr.

Şekil 2. Yersel lazer tarayc bileşenleri

Tekrarl sinyal ölçme hz 2.5 kHz, sinyal yaylm ise 0.00974ο (0.17
mrad) ve lazer izdüşümü 0.00115 ο (0.02 mrad) ‘dir. Ölçüm esnasnda
tarama cihaz tripod sehpa üzerine, sabit ve hareketsiz duracak şekilde
konumlandrlmştr.. Ölçüm işlemi Taşkent bölgesinde ortalama 150-200
m ortalama mesafede ve 100 m’de 10 cm çözünürlükte veri toplanmştr.
Tarama açs 40ο x 40ο görüş açsndadr ve her bir istasyon taramasnda bu
görüş alan içinde kalan bölgeler taranarak 3B’lu koordinat verileri ile nokta

6
314
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

bulutlar oluşturulmuştur. Ortalama mesafe 150 m olduğu oturumlarda


lazerin heyelan yüzeyine olan izdüşümü 3 mm’dir. Ayrca ham konumsal
doğruluk 100 m’de 8 mm olduğu lazer tarama üreticileri tarafndan iddia
edilmektedir. Farkl dönemlerde-periyotlarda datum birliğinin sağlanmas
bölgede sağlam alanlarn tespit edilmesi ve sabit noktalarn tesis edilmesi
gerekir. Ayrca bu noktalarla birlikte lazer tarama açsna göre
yerleştirilecek hedeflerin mesafe ve yer seçimleri tarama cihaznn tarama
çözünürlüğüne ve lazer sinyalinin özelliğine bağldr.

Şekil 3. Lazer tarama, hedefler ve uydu sistemleriyle konum belirleme

Obje noktalarnn farkl dönemlerde ayn yerde olmasna gerek yoktur.


Eğer sabitliği bilinen noktalar varsa nokta bulutlarnn birleştirilmesinde ve
jeodezik koordinatlandrma esnasnda büyük kolaylk sağlamaktadr.
İteratif en yakn nokta algoritmas ile (ICP) farkl tarama ve görüş içindeki
alanlar eş noktalara gerek kalmadan birleştirilmektedir. Fakat ICP
algoritmas öncesinde iki farkl taramann kabaca benzer noktalarla
dönüşümünün yaplmas ve ICP uygulamasna geçilmesi kaba hatalarn
önüne geçmektedir. Bu projede Polyworks IMalign modülü ile ICP
işlemleri gerçekleştirilmiştir (Şekil 4).

7
315
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Ön birleştirme sonras ICP algoritmasnn uygulanmas (sol şekil)


ve standart sapmalarn görüntülenmesi (-0.10m ile 0.10m aralğnda) (sağ
şekil) (Zeybek, 2013)

Gerçekleştirilen birleştirme standart sapma hatalar ±1 cm ve altndadr.


Bu değerlerin büyük alanlarda farkl tarama çözünürlüklerinde ortaya
çktğ deneyimlerimizde görülmüştür. Yani tarama alanlarndaki
çözünürlüklerin birbirine eş olmasna dikkat edilirse bu hatalar milimetre
mertebesine düşmüştür.

8
316
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.2 Mobil LiDAR Tekniği Ölçme Prensibi


Mobil lazer tarayclar, diğer bir deyişle dinamik lazer tarayclar en
basit anlamda yersel lazer tarayclarn GNSS destekli hareketlisine
benzetilebilir. Bu ölçme yöntemi hareketli sistemlerin üzerlerine entegre
edilerek, GNSS, Inertial measurement unit (IMU - sabit ölçüm ünitesi) ve
Odometre gibi farkl sensörlerin karmaşk yapsal entegrasyonunun yüksek
doğrulukta ürettiği 3B’lu veri sağlaycsdr (Şekil 5).

Şekil 5. Mobil lazer tarama sistemi donanm bileşenleri (soldaki şekil),


uzun menzil uygulamasnda (Riegl VMX 300 kHZ) Platform hz ve nokta
yoğunluğu(sağdaki şekil)

9
317
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bu çalşmada Riegl VMX-450 Mobil lazer tarama sistemi


kullanlmştr. Farkl ölçme mesafesi için farkl sinyal gönderim işlemi
yaplmştr (Şekil 5). Nokta çözünürlükleri ve nokta yoğunluğu da hareketli
platformun hzna göre değişmektedir (RIEGL, 2016).

Şekil 6. Mobil lazer taraycdan elde edilen nokta bulutu verileri, tarama
açsnn renk skalasnda gösterimi

2.3 İnsansz Hava Arac Ölçmeleri


İnsansz hava arac (İHA) ve platformlar üzerinde taşdklar faydal
yük ile farkl sensörleri ve iletişim sistemlerinin entegrasyonu haritalama
hizmetleri için son on yllk dönemde etkili biçimde kullanlmaktadr.
Otonom uçuş kabiliyetleri ile istenilen bölgede pilot müdahalesi olmadan
tamamyla otomatik iniş kalkş ve seyir işlemlerini tamamlamaktadr.
Böylelikle haritalama işlemi yaplmas istenen heyelan alanlarnda farkl
zamanlarda gerçekleştirilen uçuşlar ve elde edilen veriler
değerlendirilmektedir. Görüntü işleme algoritmalar Sift, Surf ve
korelasyon yöntemleri ile farkl stereoskopik görüntüler birleştirilerek
3B’lu nokta bulutlar elde edilmektedir. Nokta bulutlarnn konumsal
doğruluklar cm mertebesindedir. Doğruluk kriterlerinin

10
318
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

değerlendirilmesinde farkl hata kaynaklarnn ortaya çkmas üretilen


haritalarn (nokta bulutu veya ortomozaik) doğruluğunu doğrudan
etkilemektedir. Bunlar arasnda yer kontrol noktalarnn (YKN) kalitesi,
doğruluğu, dağlm, işaretleme hassasiyeti, kamera ve LiDAR sensörünün
çözünürlüğü, uçuş yüksekliği ve uçuş platformu türü önemli pek çok
etkenden sadece birkaçdr. Uçuş kalitesinin yüksek olmasn sağlamak ve
çalşma yerinin vadi içi olmas nedeniyle projedeki uçuş platformu çok
motorlu-multikopter model olarak seçilmiştir.

Tablo 1. İHA özellik ve


donanmlar
Multikopter Model No Geo V1
Otopilot Pixhawk
Platform Hexa
Güç (Batarya) (Li-Po
Lion
Polymer)
Boş Ağrlk (Kamera ve Batarya 2.6 kg
Hariç)
Taşma Kapasitesi (Faydal Yük) 1.5 kg
Uçuş Süresi (Yüksüz) 25 dk
Uçuş Modu Manuel /
Otomatik
Otomatik kalkş ve İniş Dikey
Şekil 7. Heyelan araştrmasnda
Maksimum Yatay Hz 100
km/saat kullanlan Hexacopter
Maksimum Rüzgar Dayanm 45
Hz km/saat (Multikopter)
Çalşma Scaklğ (Kamera -15 °C /
hariç) +45°C
Kumanda Menzili : Maksimum / 5 km / 4
Güvenli ** km
Telemetri Menzili ** 1.75 km

11
319
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. BULGULAR

3.1 Heyelan Bölgesinde Hareketli Yüzey Hacim Hesab

Heyelan bölgesinde hareket eden toprak kütlesinin hacmi, yüzey


deformasyonlarna bağl olarak hesaplanmaktadr.

Şekil 8. Heyelan 2B’lu kesit gösterimi

Kayma yüzeyinin kesin olarak belirlenememesi dolaysyla yalnzca


yüzey deformasyonlarna bağl saysal yükseklik modellerinden elde edilen
çoklu karşlaştrmalar ile hareket eden kütlenin hacmi belirlenmektedir. İlk
arazi yüzeyini temsil eden saysal yükseklik modeli yo  f ( x, y) ve heyelan
sonras yüzeyi temsil eden ys  g ( x, y) fonksiyonlarnn eş alanlarda (A)
farklarnn alnmas pozitif ve negatif olarak deformasyona uğrayan yüzey
hacimlerinin toplamn vermektedir. Bunun için aşağdaki fonksiyon
kullanlr,

 [ g ( x, y)  f ( x, y)]dxdy
A
(1)

Burada önemli husus hacimsel yüzeyin karşlaştrma yüzeyinin belirli


bir yükseklikte eş düzleme göre yaplmas ve alan snrlarnn ayn olmas

12
320
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

doğru sonuca götürecektir. Diğer bir yöntem ise yükseklik farklarnn belirli
saysal yükseklik modeli çözünürlüğüne göre ilk model ve heyelan sonras
modelin farknn alnp hücre alan ile çarplmasyla elde edilir. Yersel lazer
tarama verilerinden elde edilen üçgen modeller arasndaki karşlaştrma
sonrasnda 220, 319 ve 107 m’lik ölçülerinde 39,112 m2 lik alan
belirlenmiştir. Belirli bir düzlem üzerinde hesaplanan hacimlerin fark,
toplam yüzeysel değişimin belirlenmesini sağlamştr. Hacimdeki değişim
toplamda 60,330 m3 olarak belirlenmiştir.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Hava LiDAR’ ölçme prensibine göre yüksek doğrulukta verilerin elde
edilmesi mümkündür. Yatay düzlemde ±24 cm ve düşey eksende ±12 cm
gibi yüksek doğruluk değerlerinde DGPS ve IMU entegre kayt sistemleri
doğrudan koordinatlar yüksek ve yoğun verilerin elde edilmesini mümkün
klmaktadr (Margottini vd., 2013). Bu doğruluk değerleri belirli hzda
(>24cm/yl ‘dan büyük) hareket eden heyelanlarn izlenmesinde özellikle
de alan geniş olan heyelanlarda daha hzl sonuçlarn elde edilmesinde
kullanlabilmektedir. Yersel lazer tarama verilerine göre yoğun yağşlar
sonrasnda meydana gelen yer değiştirme miktarlar kar yağşlarnn erimesi
sonras 4m’lik aknt heyelann tetiklemiştir (Zeybek, 2013). Mobil lazer
tarama ile heyelan analizleri için ilk periyot ölçüleri tamamlanmş olup
ikinci ölçüler alndktan sonra analizler tamamlanacaktr. Fakat daha önceki
deneyimlerimize göre YLT sonuçlarna benzer sonuçlarn çkacağ
beklenmektedir. Çünkü konumsal doğruluklar yüksek iki farkl ölçüm
metodunun yalnzca jeodezik konumlandrma için kullanlan yöntem
farkldr. İHA’dan elde edilen sonuçlar 3 piksel (bu çalşma için 1piksel: 5
cm) ve üzerinde doğruluk sağlamştr. Heyelan türüne bağl olmakla beraber
heyelan hareketlerinin tespit edilmesinde ki doğruluk derecesi oldukça
yüksektir (Turner vd., 2015). Fakat bu sonuçlar yüksek uçuşlardan elde
edilen analiz sonuçlarna göre türetilmiştir. Uçuş yükseklikleri düşürülerek
veya daha yüksek çözünürlüklü kameralar kullanlarak yer örneklem
çözünürlükleri arttrlabilir. Bunun sonucunda çözünürlüğü yüksek olan
ortomozaik harita ve nokta bulutu verilerinden cm altnda değerlerin elde
edilmesi mümkündür.

13
321
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR

Çan, T., Duman, T. Y., Olgun, Ş., Çörekçioğlu, Ş., Gülmez, F. K., Elmac, H.,
Hamzaçebi, S., Emre, Ö. 2013. Türkiye Heyelan Veri Taban. TMMOB Coğrafi
Bilgi Sistemleri Kongresi' in içinde, Ankara.
Margottini, C., Canuti, P., Sassa, K. 2013. Landslide Science and Practice Volume
2: Early Warning, Instrumentation and Monitoring. London: Springer Heidelberg
RIEGL, Riegl VMX-450 Özellikleri, (21 Mart 2016),
http://www.riegl.com/nc/products/mobile-
scanning/produktdetail/product/scannersystem/10/
Turner, D., Lucieer, A., de Jong, S. M., 2015. Time Series Analysis of Landslide
Dynamics Using an Unmanned Aerial Vehicle (UAV), Remote Sens, 7(2),ss
1736-1757, 10.3390/rs70201736.
Zeybek, M., 2013. Heyelanlarn İzlenmesinde Yersel Lazer Tarama ve GNSS
Tekniklerinin Birlikte Kullanlmas, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü,Yüksek Lisans Tezi, Konya.

14
322
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

SUYA DOYGUN OLMAYAN YAMAÇLARDA


YAĞMURLA OLUŞAN HEYELANLAR VE
ERKEN UYARI

Nejan Huvaj 1, Mohammad Ahmadiadli 2, Kartal Toker 3


1
(iletişim yazar) Y. Doç. Dr., ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik Anabilim Dal,
eposta: nejan@metu.edu.tr, tel: 05313405323
2
Dr., Doktora-sonras araştrmac, ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik
Anabilim Dal,
eposta: ahmadiadli@gmail.com
3
Y. Doç. Dr., ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü, Geoteknik Anabilim Dal,
eposta: toker@metu.edu.tr

Yağmurla tetiklenen heyelanlar tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de


de skça karşlaşlan ve önemli sonuçlar olan bir doğal afettir. Yağmurla
oluşan heyelanlarn önceden tahmininde kullanlan yöntemlerin çoğu,
geçmişte olmuş olan heyelan ve yağş verilerine dayanarak istatistiki
yöntemlerle bir eşik yağş şiddeti ve süresi ilişkisi (Intensity, I-Duration, D)
belirlemeye yöneliktir. Bu çalşmalarn baz kstlamalar olabilmektedir: (i)
yeterli veri bulunmamas veya verilerin eksik olmas; (ii) çoğunlukla
yerleşim yerlerinde hasara yol açan heyelanlarn kayt edilerek ve başka
formasyonlarda ancak yerleşim yerinde olmayan-hasara yol açmayan
heyelanlarn kayt edilmemesi; (iii) yalnzca heyelana yol açan yağşlarn
kaydedilmesi, heyelana yol açmayan yağşlarn yol açmadğnn
kaydedilmemesi; (iv) her tür heyelann ayn envanterde toplanmas (kaya
düşme, yavaş derin kayma, sğ yüzeysel akma vb). Bu bildiride sunulan
çalşma, problemin fiziksel mekanizmasn dikkate alarak, bir şevde,
zeminin suya doygun olmayan malzeme özelliklerini kullanarak, ileride
erken uyar sistemlerine fayda sağlamak üzere, yağş şiddeti-süresi eşik
grafiği elde etmeye yönelik bir laboratuvar model çalşmasdr.

1
323
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İnce kum malzemede, üç farkl göreli sklk durumundaki (rölatif


sklk 34, 48 ve 61%), şev açs 44 ile 60 derece olan sonlu (snrl) bir
şevde, farkl yağş şiddet ve süreleri altnda (4 ila 67 mm/saat), 16 adet
laboratuvar model deneyi gerçekleştirilmiştir. Bu çalşmada yazarlarn
bilgisi dahilinde literatürde ilk defa olarak, aşağdaki sonuçlar elde
edilmiştir: Heyelan tetikleyen yağş şiddeti ve süresi (I-D) eşik eğrisi
laboratuvarda fiziksel modelleme ile elde edilmiştir. Bu çalşmada
kullanlan zemin için, I-D eşik eğrisinin şeklinin logartimik grafikte lineer
olduğu deney sonuçlar ile gösterilmiştir. Kullanlan suya doygun olmayan
zeminde, belli bir yağş şiddetinin altndaki yağşlarda (bu çalşmada 15
mm/saat) heyelan tetiklenmemiştir, bir diğer deyişle I-D eşik eğrisi yağş
süresi eksenine asimptotiktir. Zemin sklğnn I-D eşik eğrisine olan etkisi
laboratuvar model deneyleri ile gösterilmiştir. Laboratuvar deney sonuçlar
ile doğrulanan nümerik modelleme ile yağşn zemine szmas ve heyelan
tetiklenmesi, farkl zeminler için analiz edilmiş ve eşik yağş şiddeti-süresi
ilişkisi elde edilebilmiştir. Bu çalşmann, coğrafi bilgi sistemleri, zemin
özellikleri veri tabanlar ve yağş tahminleri ile birlikte kullanlarak alansal
heyelan erken uyar sistemlerine yönelik yaplacak çalşmalara fayda
sağlayabileceği düşünülmektedir.

2
324
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

FREKANS ORANI METODU KULLANILARAK


ÇANKIRI İLİNİN HEYELAN DUYARLILIK
ANALİZİ HARİTASININ ÜRETİLMESİ

Abdullah ÖZÇELİK1, Musa Adil ARITÜRK2, Atiye Esma YİĞİT3


1
Jeofizik Mühendisi, Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Çankr
2
Harita Mühendisi, Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Çankr
3
Jeoloji Mühendisi, Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Çankr
Sorumlu Yazar: Abdullah.ozcelik@afad.gov.tr

ÖZET
Bu çalışmada Çankırı İlinin tamamını kapsayan toplam 72 adet
1/25000 ölçekli paftada heyelan duyarlılık analizi yapılmıştır. Yapılan
analizlerde Frekans Oranı (FO) yöntemi kullanılmıştır. Bu yönteme göre
72 pafta içerisinde belirlenen güzergahlarda arazi gözlemleri yapılarak,
olmuş heyelanlar kayıt altına alınmıştır. Bu heyelanlardan yola çıkarak
tüm paftalarda analiz yapılmıştır. Analizde; yükseklik, eğim, eğrisellik (iç
bükey - dış bükey), bakı, litoloji ve arazi kullanımı parametreleri
kullanılmıştır. Üretilen duyarlılık haritası, “çok düşük, düşük, orta, yüksek
ve çok yüksek derecede duyarlı” alanlar olmak üzere 5 katagoride
sınıflandırılmıştır. Üretilen Heyelan Duyarlılık Haritasının performansının
sınanması için, duyarlılık analizinde, analize sokulmamış olan piksellerin,
heyelanlı alanlardaki durumundan sınama yapılmıştır. Yapılan
değerlendirmelerde, kontrol heyelanlarının %35,42’sinin çok yüksek
derecede, %30,25’inin yüksek derecede, %19,31’inin orta derecede ve
%11,65’inin düşük derecede ve %3,37'sinin çok düşük derecede duyarlı
bölgede kaldığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, üretilen heyelan duyarlılık
haritasının kontrol heyelanları ile çok yüksek ve yüksek derecede duyarlı
bölgeler bazında toplamda % 65,67 oranında uyumlu olduğu tespit
edilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Çankırı, Heyelan, Duyarlılık, Analiz

1
325
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1. GİRİŞ
Afet ve acil durumlara ilişkin olarak ülkemizde özellikle afet anı ve
sonrası çalışmalara odaklanılmış iken, Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı’nın kuruluşu ile birlikte afet öncesi risk azaltma
odaklı yaklaşımlar ile çalışmalar yapılmaya başlanmış olup, risk azaltma
çalışmalarının temelini ise afet risklerinin analizi ve değerlendirilmesi
oluşturmaktadır. Afet duyarlılık haritaları; afet öncesi, sırası ve sonrası
planlama, mekansal planlama, risk transferi (sigortalama vb.), mühendislik
yapılarının dizaynı vb. amaçlar için hazırlanabilmektedir.
Heyelan afeti için yapılan değerlendirmelerde ilimizin heyelandan
belirli oranlarda etkilendiği görülmektedir. Heyelan afetinin yıkıcı etkisini
de ilimizde etkin bir şekilde görmekteyiz. Bu kapsamda ilimizde son 50
yıl içerisinde afet envanter kayıtlarına göre 29 köy, heyelan afetine maruz
kalmış ve 422 konut bu afetten etkilenerek ağır hasar almıştır. İlimizde
meydana gelen heyelan olaylarının en büyük tetikleyici etkeni,
arşivlerimizdeki raporlardan ve kişilerden alınan bilgiler düşünüldüğünde
yağış olarak değerlendirilebilir.
Coğrafi Bilgi Sistemleri ile heyelan duyarlılık haritalarının
üretilmesinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Literatürde yaygın olarak
kullanılan yöntemlerden biriside Frekans Oranı yöntemidir. Bu çalışmada
da Frekans Oranı yöntemi kullanılarak Çankırı İli Heyelan Duyarlılık
Haritası üretilmiştir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. İnceleme Alanı
2.1.1. Konum Bilgisi
Çankırı, Karadeniz Bölgesinin Batı Karadeniz Bölümü ile Orta
Anadolu Bölgesinin Orta Kızılırmak Bölümü arasında yer alır. 7490 km2
yüz ölçümüne sahiptir. İl kuzeyde Kastamonu ve Karabük, batıda Bolu ve
Ankara, güneyde Kırıkkale, doğuda ise Çorum olmak üzere altı ille
komşudur. İlin en güney noktası Kızılırmak İlçesi’ne bağlı Halaçlı Köyü
çevresindeki Boztepe ’dir. Boztepe 40° 16’ kuzey enleminde yer

2
326
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

almaktadır. İlin en kuzey noktasında Kastamonu sınırında yer alan Pilav


Tepe’dir. Bu nokta 41° 04’ kuzey enleminde yer alır. İlin kuzey-güney
yönünde uzunluğu yaklaşık 90 km’dir. Çerkeş İlçesi ’nin Göynükçukuru
köyü çevresindeki 32° 34’ boylamında Batanset Tepe en batı noktasıdır.
İlin en doğu noktası ise Kızılırmak İlçesine bağlı Cacıklar köyündeki
Kızıltepe’dir. Bu nokta 34° 08’ kuzey enleminde yer almaktadır. İlin
doğu-batı yönünde uzunluğu yaklaşık 126 km’dir.
İlimiz; Projeksiyon; Universal Transverse Merkator 6° (Gauss
Kruger), Datum; European (1950), UTM Zon; 36'da yer almaktadır.

Şekil.1. Minimum ve Maksimum Koordinatlar

3
327
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.1.2. Genel Jeoloji


Bölgede, en altta Triyas yaşlı Ankara grubunu (Akyürek ve diğ;1979,
1980, 1892, 1984) oluşturan Emirdağ formasyonu yer alır. Bu formasyon
şist, metaultramafik, metavolkanit, metakumtaşı ve rekristalize
kireçtaşından oluşur. Emirdağ formasyonu üzerine uyumlulukla Elmadağ
formasyonu gelir. Elmadağ formasyonu metaçakıltaşı, meta kumtaşı,
kumlu kireçtaşı, kumtaşı, metavolkanit ve matatüf kaya birimlerinden
oluşur. Birimin içerisinde farklı boyutlarda kireçtaşı mermer ve ofiyolit
blokları vardır. Ankara grubu üzerine açısal uyumsuzlukla Jura-Kretase
yaşlı Boyalı, Susuz, Ulus formasyonları gelir. Bu formasyonlar pelitik,
pısamitik kırıntılı ve karbonat kökenli birimler ile bu birimlerle düşey ve
yanal geçişli volkanik kayalarından oluşur. Söz konusu formasyonlar Jura-
Kratase yaşlı volkano-sedimanter birimlerinden oluşur. Bu formasyonlar
üzerine yine aynı yaşlı Eldivan ofiyolitli karışığı (Akyürek ve diğ;1979 ve
1980) tektonik olarak üzerlemiştir. Eldivan ofiyoliti üzerine ise açısal
uyumsuzlukla Kretase yaşlı Kavak, Yapraklı, Yenipazar, Ödemiş, Abant
ve Hacet formasyonları gelmektedir. Söz konusu bu formasyonlar
volkano-asedimanter kaya birimlerinden oluşmuştur. Bu birimlerin tümü
Paleosen yaşlı granodiyorit intrüzyonu tarafından kesilmiştir. Tüm bu
birimler üzerine ise Paleosen-Eosen yaşlı Kışlaköyü formasyonu açısal
uyumsuzlukla gelir. Bu formasyon volkano-sedimanter kaya birimlerinden
oluşmuştur. Eosen yaşlı birimler üzerine Oligo.-Miyosen yaşlı İncik,
Hançili formasyonu ve bu formasyonlarla uyumlu Miyosen yaşlı Bayındır,
Kızılırmak, Bozkır ve Gölcebeltepe formasyonları açısal uyumsuzlukla
gelir. Bu formasyonlar da volkano-sedimanter kaya birimlerden
oluşmuştur. Bölgede yüzeyleyen tüm bu birimler üzerine de Pliyosen yaşlı
Ilgaz ve Kuvaterner yaşlı genç çökeller ayrı ayrı uyumsuzluklarla gelirler
(Kutlu, 1967; Birgili ve diğerleri, 1975; Akyürek ve diğ., 1979,1980,
1982, 1984, 1996; Taşkın ve diğ., 1985; Çoşar, 1990; Ateş ve diğ. 2008).

4
328
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. Çankırı Genel Jeoloji Haritası (MTA Genel Müdürlüğü)

2.2. Arşiv Çalışmaları


İlimize ait Afet Envanter Geçmişi, MTA’ nın hazırladığı heyelan
akma ve alanları gösteren dokümanlar, ilimiz arşivinde bulunan heyelan
kayıtlarına ait dokümanlardır. Bu dokümanlar CBS yazılımında
değerlendirilerek, arazi çalışmaları öncesinde yaptığımız etütlerin altlığını
oluşturmuştur. Bu verilerden elde edilen muhtemel ve mevcut heyelanlı
sahalar, güzergah olarak arazi iş planının temelini oluşturmuştur.

2.3. Saha Çalşmalar


Heyelan Kayıt ve Zarar Formundaki bilgilerin elde edilmesi,
heyelanlı alanların fotoğraflarının çekilmesi, CBS ortamında yapılacak
olan analiz çalışmalarında esas olacak verilerin tamamının elde edilmesini
içermektedir.

5
329
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bu çalışmada öncelikle, gezilecek konumların güzergah etütleri arşiv


çalışmalarına bağlı olarak yapılmıştır. Uydu görüntüleri üzerinden alanlar
taranmış, dikkat çeken noktaları baz alarak arazi güzergahları
oluşturulmuştur. Belirlenen güzergahlarda gezilerek görülen tüm heyelan
hareketleri kayıt altına alınmıştır. Bu kapsamda ilimiz sınırları içinde 6500
km yol güzergah olarak gezilmiştir. Şekil 3' te tüm kayıtların uydu
görüntüsü verilmiştir. Şekil 4' te örnek bir heyelan kayıt formu, bu
heyelanın uydu görüntüsü ve aynı heyelanın fotoğrafı gösterilmektedir.

Şekil 3. Tüm Heyelan Kayıtlarının Uydu Görüntüsü (Google Earth)

6
330
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

7
331
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. CBH-6 Kodlu Heyelanın Kayıt Formu, Uydu Görüntüsü ve


Fotoğrafı

2.4. Sayısal Envanter Haritasının Oluşturulması


Bu haritanın oluşturulmasında GIS tabanlı NETCAD 7.0 ve QGIS
2.6.0 yazılımları kullanılmıştır. Görülen tüm heyelan hareketlerine ait
Heyelan Kayıt ve Zarar Formundaki bilgiler ile oluşturulan “*.shp’’
uzantılı envanter haritasında öznitelikler her bir heyelana ayrı ayrı kapalı
alan olarak kaydedilmiştir.

8
332
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Oluşturulan sayısal envanter haritasına ait öznitelik tablosu Şekil 5 ’te


gösterilmektedir. Heyelanlı kapalı alanlar, 1/25000 ölçekliğinde Harita
Genel Komutanlığının üretmiş olduğu topoğrafik rasterda ve bu
rasterlardan elde edilen münhanileri gösteren haritalarda Datum: ED50,
Projeksiyon UTM (Gauss Kruger) olacak şekilde birleştirilmiştir.
Çalışılan alanlara ilişkin Yükseklik (Şekil 7), Eğrisellik (Şekil 9),
Bakı (Şekil 11), Eğim (Şekil 13), Arazi Kullanımı (Şekil 15), Litoloji
(Şekil 17) ‘de grafik olarak gösterilmiştir.

Şekil 5. Sayısal Envanter Haritasına ait Öznitelik Tablosundan bir kesit.

2.4.1. Sayısal Yükseklik Modeli (SYM)


Sayısal Yükseklik Parametre Haritası, Harita Genel
Komutanlığının üretmiş olduğu topoğrafik rasterlardan sayısallaştırılmış
münhaniler kullanılarak, 72 adet paftaya raster interpolasyon yapılarak
elde edilmiştir. Elde edilen yükseklik parametre haritası, en düşük 501 ile
en yüksek 2536 metre (ortometrik) kotları arasında sınıflanmıştır (Şekil 6).

9
333
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 6. Sayısal Yükseklik Parametre Haritası

Şekil 7. Heyelanlı Alanlardaki Piksellerin Yükseklik Modelindeki


Dağılımı,(1 Piksel 25*25 Metrekare)

10
334
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.4.2. Eğrisellik Modeli


Üretilen sayısal Yükseklik Parametre Haritası kullanılıp, ilgili CBS
programında yüzeylerin eğriselliği analiz edilerek, Eğrisellik Parametre
Haritası elde edilmiştir (Şekil 8).

Şekil 8. Eğrisellik Parametre Haritası

Şekil 9. Heyelanlı Alanlardaki Piksellerin Eğrisellik Modelindeki


Dağılımı, (1 Piksel 25*25 Metrekare)

11
335
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.4.3. Bakı Modeli


Üretilen sayısal Yükseklik Parametre Haritası kullanılıp, ilgili CBS
programında bakı analiz edilerek Bakı Parametre Haritası elde edilmiştir
(Şekil 10).

Şekil 10. Bakı Parametre Haritası

Şekil 11. Heyelanlı Alanlardaki Piksellerin Bakı Modelindeki Dağılımı,


(1 Piksel 25*25 Metrekare)

12
336
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.4.4. Eğim Modeli


Üretilen sayısal Yükseklik Parametre Haritası kullanılıp, ilgili CBS
programında eğim analiz edilerek Eğim Parametre Haritası elde edilmiştir
(Şekil 12).

Şekil 12. Eğim Parametre Haritası

Şekil 13. Heyelanlı Alanlardaki Piksellerin Eğim Modelindeki Dağılımı,


(1 Piksel 25*25 Metrekare)
13
337
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.4.5. Arazi Kullanım Modeli


Arazi kullanımı Parametre Haritası için, arazi kullanımları 25 sınıfta
belirlenerek “*.shp’’ uzantılı Arazi Kullanımı Parametre Haritası, Heyelan
Duyarlılık Haritasının üretiminde kullanılacak şekilde sınıflaması
yapılmıştır (Şekil 14).

Şekil 14. Arazi Kullanım Parametre Haritası

Şekil 15. Heyelanlı Alanlardaki Piksellerin Arazi Kullanımı Modelindeki


Dağılımı, (1 Piksel 25*25 Metrekare)

14
338
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.4.6. Litoloji Modeli


Litoloji Parametre Haritası için litolojik birimler Şekil 16‘da 46 sınıfta
belirlenerek “*.shp’’ uzantılı Litoloji Parametre Haritası, Heyelan
Duyarlılık Haritasının üretiminde kullanılacak şekilde sınıflaması
yapılmıştır (Tablo 2).

Şekil 16. Litoloji Parametre Haritası

Şekil 17. Heyelanlı Alanlardaki Piksellerin Litoloji Modelindeki Dağılımı,


(1 Piksel 25*25 Metrekare)

15
339
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.5. ANALİZ
Heyelan duyarlılığının değerlendirilmesi için, Frekans Oranı Yöntemi
kullanılmıştır. CBS analizlerinde kullanılan parametre ve heyelan envanter
haritalarının, harita özellikleri ile görüntü özellikleri Tablo 1 'te verildiği
gibi ayarlanmıştır.

Tablo 1. Koordinat Türü ve Harita Özellikleri


UTM ZONE: 36
Piksel Alanı: 25*25(625) Metre Kare
Projeksiyon: Universal Transvers Merkator 6° (Gauss Kruger)
Datum: European Datum (1950)

Analiz için il sınırımızı kapsayacak şekilde tek projede çalışılmış


olup, bir piksel için hücre boyutu (Cell Size) 25 metre olarak
belirtilmiştir. Bu nedenle 7.492,50 kilometrekareyi temsil eden piksel
sayısı 11.988.000 dir. Çalışmamızda modelleme için ayırdığımız değer
Tüm piksellerin % 75 den hesaplanarak, İl alanımız 7.492,50
kilometrekare için; 8.991.000 adet nokta üretilmiştir.

Tablo 2. Çalışılan Alan ve Temsil Ettiği Piksel Değerleri


ÇALIŞILAN CELL CELL SİZE TEMSİL ETTİĞİ % 75 i ne ait
ALAN SİZE ALAN PİKSEL SAYISI nokta
(Modelleme
için)
7492,50 km2 25 Metre 625 m² 11.988.000 8.991.000

Frekans Oranı (FO) yöntemi kullanılarak üretilen Heyelan Duyarlılık


Haritası Şekil 18 ‘de gösterilmiştir.

16
340
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 18. Heyelan Duyarlılık Haritası


Üretilen Heyelan Duyarlılık Haritasının performansının sınanması
için, duyarlılık analizinde hiçbir şekilde analize sokulmamış olan
piksellerin, duyarlılık sınıflarındaki dağılımı Şekil 19 ‘de grafiksel olarak
gösterilmiştir.

Şekil 19. Heyelan Duyarlılık sınıflarında heyelanlı alan içindeki,


sınama piksellerinin yüzde (%) dağılımı.

17
341
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu çalışmada, frekans oranı yöntemi kullanılarak Çankırı ili heyelan
duyarlılık haritası üretilmiştir. Uygulamada, heyelanı etkileyen yükseklik,
eğrisellik, bakı, eğim, arazi kullanımı ve litoloji olmak üzere 6 farklı
parametre kullanılmıştır. Üretilen duyarlılık haritası, “çok düşük, düşük,
orta, yüksek ve çok yüksek derecede duyarlı” alanlar olmak üzere 5
katagoride sınıflandırılmıştır. Üretilen Heyelan Duyarlılık Haritasının
performansının sınanması için, duyarlılık analizinde hiçbir şekilde analize
sokulmamış olan piksellerin, heyelanlı alanlardaki durumudan sınama
yapılmıştır. Yapılan değerlendirmelerde, kontrol heyelanlarının
%35,42’sinin çok yüksek derecede, %30,25’inin yüksek derecede,
%19,31’inin orta derecede ve %11,65’inin düşük derecede ve %3,37'sinin
çok düşük derecede duyarlı bölgede kaldığı tespit edilmiştir. Sonuç
olarak, üretilen heyelan duyarlılık haritasının kontrol heyelanları ile çok
yüksek ve yüksek derecede duyarlı bölgeler bazında toplamda % 65,67
oranında uyumlu olduğu tespit edilmiştir.
Belirlenen güzergahlarda yapılan gözlemler neticesinde, 21 adet Ilgaz
ilçesinde, 16 adet Yapraklı ilçesinde, 13 adet Bayramören ilçesinde, 12
adet Çerkeş İlçesinde, 9 adet Orta ilçesinde, 9 adet Eldivan ilçesinde, 6
adet Merkez ilçede, 5 adet Şabanözü ilçesinde, 1 adet Kızılırmak ve 1 adet
de Atkaracalar ilçesinde olmak üzere toplam 93 adet heyelan kayıt formu
doldurulmuştur.
Oluşturulan heyelan duyarlılık haritasına göre;
Çankırı ilinin Kuzey Doğusu ile Güney Doğusu arasında heyelan
duyarlılığı açısından belirgin fark bulunmaktadır. Kuzey yönüne doğru
gidildikçe heyelan duyarlılığı artmaktadır. Bu durum ana sebebi olarak
yağış ve eğimin artması gösterilebilir. Bitki örtüsü heyelan duyarlılığını
ciddi oranda azaltmaktadır. Ancak, Çankırı ilinin kuzeyi genel olarak
yoğun bitki örtüsüne sahip olmasına rağmen yağış, eğim ve litolojik
birimlerin etkisi ile heyelan duyarlılığı artmıştır.
Ayrıca Çankırı İl sınırları içinden geçen Güney Batı- Kuzey Doğu
yönünde olan Kuzey Anadolu Fay hattı boyuncada Heyelan duyarlılığının
arttığı görünmektedir. İlimiz sınırlarından geçen Çankırı fayı ve Dodurga

18
342
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

fayı doğrultusu üzerinde de heyelan duyarlılığında artışlar olduğu


söylenebilir.
Yapılan gözlemler neticesinde bakının heyelan duyarlılığı üzerindeki
etkisinin çok düşük olduğu düşünülmektedir. Ancak azda olsa bakının
heyelan duyarlılığını etkilediği söylenebilir. Bu etki sıcaklık ve yağış
miktarı ile ilgilidir. Kuzeye bakan yamaçlarda sıcaklığın düşük olmasına
bağlı olarak zemin nemliliğinin yüksek oluşu duyarlılık üzerinde etkilidir.
Güneye bakan yamaçlarda ise yağış miktarının biraz daha fazla olması
duyarlılığın yüksek olmasını sağlamıştır.
Sahada eğimin fazla olması nedeniyle ilimizde genellikle yollar vadi
yamaçlarını takip etmektedir. Bu nedenle meydana gelen heyelanlar
zaman zaman ulaşımı aksatmaktadır. Yapılan gözlemlerde de heyelanları
tetikleyen etkenlerden biri olarak yol çalışmaları ve insan etkiside göz ardı
edilemez.
Heyelan duyarlılığının arttığı ilin kuzey kısımları genellikle doğal
çayırlık ve karışık ormanlardan oluşmaktadır. Meydana gelen heyelanlar
mera alanlarına da zarar vermektedir.
Heyelan poligonları ile duyarlılık haritası karşılaştırıldığında;
heyelanların sık gözlemlendiği alanlarda duyarlılıkta artmaktadır. Bu
durum yapılan analizin ve seçilen yöntemin doğruluğunu göstermektedir.
Heyelan duyarlılık haritası oluşturulduktan sonra sınama pikselleri ile
yapılan sınamanın yanı sıra heyelan poligonu olmayan bazı noktalar
rasgele seçilerek arazide gözlemler yapılmış ve duyarlılık haritasının çok
yüksek derecede doğru değerler verdiği tespit edilmiştir. Yapılan analiz
sonuçları hem AFAD envanterleri, hem de MTA tarafından tespit edilen
heyelan olayları ile karşılaştırıldığında, heyelan açısından riskli alanların
benzer olduğu anlaşılmaktadır.
Kırsal alanlarda yatırımlar yapılırken doğal çevre koşulları dikkate
alınmadığından, önemli ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. Karşılaşılan
sorunlara üretilen çözümler genellikle geçici çözümlerdir. Çankırı ilinin %
50’sinden fazlası orta, yüksek ve çok yüksek heyelan duyarlılığına
sahiptir. Yüksek heyelan duyarlılığına sahip olan bir çok bölgede yerleşim
birimleri kurulmuştur. Bu nedenle de ilimizde Müdürlüğümüz

19
343
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

arşivlerindeki raporlara göre yaklaşık 29 köyde 422 konutun heyelan


nedeniyle nakline karar verilmiştir. Bu durum, köyler dahil toplam nüfusu
180.945 olan küçük bir ile göre ciddi bir problem olarak
değerlendirilmelidir.
Bu çalışmayla oluşturulan heyelan duyarlılık haritasının yerleşim
alanları, tarım-mera alanları ve yollar üzerinde tehlike oluşturan sahalarda,
gerekli önlemlerin alınmasında ve yeni alt ve üst yapı tesislerinin
belirlenmesinde altlık olarak kullanılabileceği düşünülmektedir. Yapılan
bu çalışmanın geliştirilerek Heyelan Tehlike ve Risk haritalarının da
oluşturulmasının ardından Orman İşletme Müdürlüğü, Karetekin
Üniversitesi Orman Fakültesi ve Çankırı Afet ve Acil Durum Müdürlüğü
işbirliği ile hazırlanacak bir proje ile yüksek risk taşıyan alanlarda önleme
ve iyileştirme çalışmaları yapılabilir.

4. KAYNAKLAR
Akıncı, H. 2010. Samsun İl Merkezinin Heyelan Duyarlılık Haritasının
Üretilmesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun
Kumtepe, P. 2009. Bolu Çevresinin Heyelan Duyarlilik Analizi, MTA
Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi, CBS Uygulamaları Birimi, Tmmob
Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, 02-06 Kasım. İZMİR
Delikanlı, M. 2010. Coğrafi Bilgi Sistemi İle Yaka (Gelendost, Isparta)
Bölgesinin Heyelan Duyarlılık İncelemesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, KONYA
MTA. 2008. Çankırı İli ve Kentsel Alanların (İl-İlçe Merkezleri) Yerbilim
Verileri, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi,
ANKARA
AFAD. 2015. Bütünleşik Tehlike Haritalarının Hazırlanması Heyelan ve
Kaya Düşmesi Temel Klavuzu, T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı, ANKARA

20
344
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

BİTLİS İLİNDE HEYELANA DUYARLI


ALANLARIN BELİRLENMESİ

Yrd. Doç. Dr. İskender DÖLEK1, Ali Engin GÖKSU2


1
Muş Alparslan Üniversitesi
2
Jeoloji Yük. Müh. Bitlis İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü

Ülkemizin Jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri dikkate alındığında


Türkiye her yıl doğal afetler nedeni ile çok fazla sayıda can ve mal kaybının
yaşandığı bir ülkedir. Afet zararlarının en aza indirilmesindeki en önemli
yaklaşım o bölgedeki afet riskini ortaya koymak, mevcut plan ve
yatırımların ona göre yapılmasını sağlamaktır. Afet riskinin tahmini ve afet
zararların azaltılmasında kullanılan yöntemlerden biri olan Coğrafi Bilgi
Sistemi (CBS) teknikleri hızlı ve güvenilir sonuçlar vermektedir.
Başta Karadeniz Bölgesi olmak üzere Doğu Anadolu, Orta Anadolu
bölgeleri heyelanların sıkça geliştiği yerlerdir. Bu çalışmada (CBS)
teknikleri kullanılarak Bitlis ili sınırları içerisinde gerçekleşmiş
heyelanların bölgesel dağılımı ve bu dağılımın jeolojik ve jeomorfolojik
koşullarla olan istatistiksel ilgisi incelenerek frekans dağılım yöntemi
kullanılarak Bitlis iline ait heyelana duyarlı alanlar belirlenmeye
çalışılacaktır.
Bu çalışmada MTA tarafından üretilen 1: 25000 ölçekli heyelan
envanter haritası kullanılmıştır. Heyelanların dağılımı farklı dönemlerde
yapılan saha gözlemleri ile kontrol edilerek mevcut haritanın
güncellenmesine çalışılmıştır.
Kütle hareketlerinin duyarlılığını ortaya koyulmasında; Litoloji,
topoğrafik eğim, yükselti ve bakı, yamaç eğriselliği faktörleri
değerlendirilmiştir. Eğim, bakı, yükseklik ve yamaç eğriselliği gibi
parametreler sahaya ait 1: 25.000’lik topografya haritalarının
sayısallaştırılması ile elde edilen 30x30 metre çözünürlükteki DEM (Digital
Elevation Models) verisinden Arc GIS programı kullanılarak üretilmiştir.
400 den fazla heyelan haritalanmıştır. Heyelan envanter haritası
1
345
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kullanılarak heyelanların jeolojik ve jeomorfolojik dağılımları aynı


program kullanılarak analiz edilmiştir. 389 heyelan 5°-30 ° eğim aralığında
yer alırken haritalanan heyelanların 94 tanesi Üst Kretase yaşlı çakıltaşı,
kumtaşı, çamurtaşından oluşan formasyon da yer almaktadır. Heyelanların
yarıdan fazlası kuzey, kuzeybatı, kuzeydoğuya bakan yamaçlarda yer
almaktadır.
Bitlis il sınırları içerisinde yer alan heyelanların konumsal olarak
çözümlemeleri (jeolojik ve jeomorfolojik faktörler) ile oluşturulan
duyarlılık haritası; ilin gelişim sürecinde yapılacak plan ve yatırımların
doğru yönlendirilmesi ve heyelanlardan kaynaklanabilecek zararların
azaltılmasında kara verici ve uygulayıcı mekanizma için yönlendirici
olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Heyelan, Heyelan Duyarlılık, Bitlis

2
346
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KARABAĞLAR
KARABAĞLAR
(İZMIR)
(İZMIR)
HEYELANLARININ
HEYELANLARININ
MÜHENDİSLİK
MÜHENDİSLİKJEOLOJİSİ
JEOLOJİSİ

Prof.Recep
Dr. Recep
KILIÇ 1*, Koray
KILIÇ 1*, Koray
ULAMIŞ 1,
ULAMIŞ 1,

Süheyla
Süheyla
OKUYUCU
OKUYUCU2 ve Müjdat
2 ve Müjdat
YAMAN 2
YAMAN2

1 1
AnkaraAnkara
Üniversitesi,
Üniversitesi,
Mühendislik
Mühendislik
Fakültesi,
Fakültesi,
JeolojiJeoloji
Mühendisliği
Mühendisliği
Bölümü,Bölümü,
06100,06100,
AnkaraAnkara
2
Şehircilik
2
Şehircilik
ve Çevre
ve Çevre
Bakanlğ,
Bakanlğ,
Mekansal
Mekansal
Planlama
Planlama
Genel Genel
Müdürlüğü,Yerbilimsel
Müdürlüğü,Yerbilimsel
Etüdler
Etüdler
Daire Daire
Başkanlğ,
Başkanlğ,
AnkaraAnkara
* İletişim:
* İletişim:
rkilic@ankara.edu.tr
rkilic@ankara.edu.tr

ÖZET
ÖZET
Yerleşim
Yerleşim
alanlarnn
alanlarnn
planlanmasnda
planlanmasnda kütle kütle
hareketlerinin
hareketlerinin
mühendislik
mühendislik
jeolojisi
jeolojisi
özelliklerinin
özelliklerinin
incelenmesine
incelenmesineihtiyaç ihtiyaç
bulunmaktadr.
bulunmaktadr.Bu çalşmada
Bu çalşmada
İzmir,İzmir,
Karabağlar
Karabağlar İlçesindeki
İlçesindekiheyelanlarn
heyelanlarn mühendislik
mühendislik jeolojisi
jeolojisi
incelenmiştir.
incelenmiştir. İnceleme
İnceleme alan alan
Üst Üst Kretase-Paleosen
Kretase-Paleosen yaşl yaşl
Bornova
Bornova
Karmaşğ,
Karmaşğ,
Miyosen Miyosen
yaşl yaşl
killi kireçtaş
killi kireçtaş
ile Kuvaterner
ile Kuvaterner
yamaç yamaç
molozundan
molozundan
oluşmakta
oluşmakta
olup, olup,
normal normal
ve doğrultu
ve doğrultu
atmlatml
faylarnfaylarn
etkisietkisi
ile eğim
ile eğim
kazanmş
kazanmş
bir basnç
bir basnç
srt niteliğindedir.
srt niteliğindedir.
Heyelanlarn
Heyelanlarn boyutlar
boyutlar
arazidearazide
belirlenmiş,
belirlenmiş,
kayma kayma
yüzeylerinin
yüzeylerinin
derinlikleri
derinlikleri
belirlemek
belirlemekve yeralt
ve yeralt
su seviyesini
su seviyesini
ölçmekölçmek
için derinlikleri
için derinlikleri
10 m 10 ile m
35ile
m 35arasnda
m arasnda
52 adet 52 sondaj
adet sondaj
ve hervebiri
her3.5
birim3.5
olan
m olan
9 araştrma
9 araştrma
çukuru çukuru
açlmştr.
açlmştr.
Kayma Kayma
derinliğinin
derinliğinin
belirlenmesinde
belirlenmesindeS-dalga
S-dalga
hz kesitlerinden
hz kesitlerinden de yararlanlmştr.
de yararlanlmştr. İncelemeİnceleme
alann
alann
oluşturan ŞamlŞaml
oluşturan
Tepe’nin
Tepe’nin
güney, güney,
bat vebatkuzeyinde
ve kuzeyinde olmakolmak üzereüzere
toplam toplam
58 adet 58 heyelan
adet heyelan
belirlenmiştir.
belirlenmiştir.
Heyelanlar,
Heyelanlar,
MiyosenMiyosen
yaşl yaşl
karbonatl
karbonatl
seviyeler
seviyeler
ile çakl,
ile çakl,
kum kum
ve siltvemercekleri
silt mercekleribulunduran
bulunduran
kil içerisinde
kil içerisinde
gelişmiştir.
gelişmiştir.
Heyelanlar,
Heyelanlar,
geriyegeriye
doğrudoğruilerleyerek
ilerleyerekdaha daha genişgenişsahalarsahalar
da etkilemeye
da etkilemeye başlamştr.
başlamştr.
Heyelanlarn
Heyelanlarn
kabarma kabarma
ve akmave akma
bölgelerinde
bölgelerindedaha daha
küçükküçük
boyutlu
boyutlu
çok sayda
çok sayda
ikincilikincil
yenilmeler
yenilmeler
mevcuttur.
mevcuttur.
Kayma Kayma
yüzeylerinden
yüzeylerindenalnanalnan
örselenmemiş
örselenmemiş
örneklerin
örneklerin
dorukdorukve artk
ve artk
dayanmdayanm
parametreleri
parametreleri
makaslama
makaslamadeneyleri
deneyleri
ile ile
1 1

347
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

suya doygun koşullarda incelenmiştir. Heyelanlarda geri analizler yaplarak


yenilme şartlarndaki rezidüel içsel sürtünme açs ve kohezyon
belirlenmiştir. Laboratuvar deneylerinden belirlenen makaslama
parametreleri ile Bishop (1955)'e göre yaplan analizlerde şevler durayl
iken, geriye dönük statik analizlerden elde edilen parametrelerde
durayszdr. Şevlerde dinamik yenilme koşulu da değerlendirilerek Şaml
tepe güneyi, bats ve kuzeyindeki heyelanlardan alnan kesitlerde güvenlik
saysn 1.0 veren ideal psödostatik katsay 0.05 olarak belirlenmiştir.
Heyelanlar önlemek için alnabilecek önlemlerin tüm heyelanlar ayr
değerlendirilerek belirlenmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler : Karabağlar, heyelan, jeoteknik sondaj, S-dalga


hz, durayllk analizi

1. GİRİŞ
En yaygn doğal afetlerden olan heyelanlarn incelenmesi ve gerekli
önlemlerin alnmas arazi kullanmnda yer seçiminde önemli bir faktördür
(Varnes, 1984). İller Bankas Genel Müdürlüğü’nün 1994 ylnda
hazrlamş olduğu ve 21.09.1994 tarihinde onaylanan “Uzundere-İzmir
Belediyesi İmar Planna Esas Jeolojik Etüd Raporu”nda Karabağlar
bölgesinin kireçtaş ve marndan oluştuğunu belirtmiş, mevcut ve muhtemel
heyelan nedeni ile "Afete Maruz Bölge" olarak tanmlamştr. İzmir ili,
Karabağlar ilçesi snrlar içinde Şaml Tepe (204 m) ve çevresindeki alan,
heyelanlar nedeni ile 6306 sayl kanun kapsamnda 2012 ylnda Bakanlar
Kurulu karar ile “Yaplaşma Riskli Alan” ilan edilmiştir. İnceleme alannda
heyelanlarn mühendislik jeolojisi konusunda her hangi bir çalşmaya
rastlanlmamş olup, imar planna esas ve imar plan revizyonuna yönelik
Dokuz Eylül Üniversitesi ve İller Bankas tarafndan çalşmalar yaplmştr.
İzmir ili, Karabağlar İlçesi’nde (Şekil 1) heyelanlarn boyutlar ve
oluşum mekanizmalar arazi gözlemleri, jeoteknik amaçl sondajlar ve
jeofizik yöntemlerle incelenerek mühendislik jeolojisi haritas

348
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

hazrlanmştr (Klç, 2013). Kesme kutusu deneyleri ile konsolidasyonlu-


drenajsz şartlarda (CU) kayma yüzeylerini oluşturan killerin pik ve
rezidüel (artk) dayanm parametreleri belirlenmiştir. Heyelanlarn statik ve
dinamk koşullarda durayllk analizleri yaplmş ve limit denge koşulunu
veren ideal psödostatik katsay belirlenmiştir.

Şekil 1. İnceleme alan yerbulduru haritas ve heyelanl alann görünüşü


(Kuzeye bakş)

2. JEOLOJİ
İnceleme alan ve çevresinde en yaşl birim Paleozoyik yaşl gnays ve
şistlerdir (Şengör vd., 1984). Üstüne tektonik dokanakla Üst Kretase-
Paleosen yaşl Bornova Karmaşğ gelir (Erdoğan, 1990). Bu birimlerin
üzerine açsal uyumsuz Alt Miyosen-Erken Pliyosen kireçtaş ve marn
gelmektedir (Ylmaz, vd.,2000; Genç, vd, 2001). İnceleme alann
çevreleyen dereler boyunca güncel alüvyon ve güneyde Uzundere yatağ
civarnda kalnlğ 1.0-7.0 m. arasnda değişen dolgu yer almaktadr (Klç,
2013). İzmir fay eğim atml normal bir fay olup Holosen’de yüzey
yrtlmasyla sonuçlanan büyük depremlere kaynaklk etmiştir. Tuzla fay,
Izmir’in güneybatisinda Gaziemir ile Doganbey arasinda KD-GB genel
uzanimli sağ yanal doğrultu atml fay katakterindedir (Emre, vd. 2005).
İnceleme alan; İzmir fay ve Tuzla Fay Zonu arasnda kalan dar bir alanda

349
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

basnç srt niteliğinde gelişmiştir. Eğimlerin bu tektonik harekete bağl


olarak yükselmesi de kütle hareketlerine sebep olacak niteliktedir.

3. ARAZİ ÇALIŞMALARI
İnceleme alanndaki heyelanlarn konumlar, arazinin en belirgin
yükseltisi olan Şaml Tepe (204 m)’nin güney, bat ve kuzey yamacnda
olmak üzere ayrlmştr (Şekil 2). Heyelanl alanda derinlikleri 10 ile 35 m
arasnda değişen 52 adet sondaj yaplmştr. Sondaj kuyularna plastik
borular yerleştirilerek yeralt suyu seviyesi ölçümleri yaplmştr. Yeterli
sayda sondaj olmayan yerlerde 9 adet herbiri 3.50 m derinliğinde araştrma
çukuru açlarak kesme kutusu deneyleri için örnekler alnmştr. Ayrca, 7
adet kesit hattnda sismik krlma yaplarak zeminlerin S-dalga hzlar
belirlenmiştir (Klç, 2013; Altundağ, 2013).

(a)

350
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

(b)
Şekil 2. Güney yamaçtaki heyelan (Kuzeye bakş) (a) ve bat yamacndaki
kayma düzlemi (b)

4. LABORATUVAR İNCELEMELERİ
Sondajlar ve araştrma çukurlarndan alnan kayma düzlemini oluşturan
killerin doğal su içeriği, tane boyu dağlm, kvam limitleri, doğal birim
ağrlğ belirlenerek snflamalar yaplmştr (Çizelge 1). Ayrca
örselenmemiş örneklerde pik ve artk makaslama parametreleri
konsolidasyonlu-drenajsz (CU) şartlarda belirlenmiştir.

351
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çizelge 1.Kayma yüzeylerindeki killerin jeomekanik parametreleri ve


güvenlik saylar
Zemin Doğ. su. c', ', n,kN/m3 sat,kN/m3 FS, FS,
iç. kPa statik dinamik

17 15 10 18 19 1.083 0.868
20 16 4 18 19 1.149 0.936
CL- 18 16 4 18 19 1.107 0.794
CH
25 19 5 18 19 1.043 0.812
11 18 5 18 19 1.219 0.801
20 14 8 18 19 1.030 0.895
21 23 8 18 19 1.071 0.859

c':Artk kohezyon, ':Artk içsel sürtünme açs, n:Doğal birim ağrlk, sat:Doygun birim
ağrlk, FS:Güvenlik says

5. MÜHENDİSLİK JEOLOJİSİ
İnceleme alannda Miyosen yaşl karbonatl seviyeler ile çakl ve kum
mercekleri içeren killerde 58 adet heyelan gelişmiştir. Karbonatl seviyeler
genelde yüksek kotlarda olup, bu seviyelerin altndaki doygun killerden
itibaren kaymalar gerçekleşmiştir. İnceleme döneminde yeralt su seviyesi
1.0 m ile 7.5 m arasnda değişmektedir. Şaml tepenin güneyindeki eğimler
% 15-20 arasnda, kuzeyindeki eğim %14-18 arasnda ve batsndaki eğim
%17-22 arasnda değişmektedir. Şaml Tepe’nin güneydeki yenilmeler alt
kotlardan başlayarak kuzeye doğru ilerleyerek heyelann uauznluğunu ve
ksmen genişliğini arttrmştr. Arazide kuzey ve bat yamaçtaki heyelenlar
güney yamaca göre daha sğ şekilde gelişmiştir. Güney yamaçtaki en büyük
heyelann uzunluğu 600 m, genişliği 450 m ve kayma derinliği en çok 20
m'dir. Kuzey ve bat yamaçtaki heyelanlar daha sğ şekilde gelişmiş olup;
bat yamaçta kayma derinlikleri 9.0 m ile 13.0 m, kuzey yamaçta ise 7.0 m
ile 10 m arasnda değişmektedir. Heyelanlarn dağlm 1/1000 ölçekli
topoğrafik ahrita üzerine işlenmiştir (Şekil 3).

352
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3. İnceleme alannn mühendislik jeolojisi haritas

353
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

6. DURAYLILIK ANALİZLERİ
Analizler statik koşulda analizler Bishop (1955) yöntemine göre geriye
dönük yaplarak artk kohezyon ve içsel sürtünme açlar belirlenmiştir.
Statik şartlarda yaplan analizlerde şevlerde güvenlik says 1.03 ile 1.219
arasnda değişmektedir (Şekil 4).

Şekil 4. Güney yamaçtaki heyelann statik şartlardaki kayma dairesi ve


güvenlik says

Geri analizlerden artk kohezyon 18 kPa ve artk içsel sürtünme açs


4 olarak belirlenmiştir (Şekil 5). Pseudostatik analiz yönteminde (Terzaghi,
1950) pseudostatik katsaynn (kh) belirlenmesi kritik rol oynamaktadr.
Yenilme esnasnda kütle rijid kalmayacağndan, etkiyen pik ivme ksa süreli
etki edebilecektir. Dolaysyla; başlangç pik ivmenin analizde kullanlmas
güvenlik saysnda normal olmayan azalmalara neden olacaktr.

354
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5.Geri analizden elde edilen doruk ve artk makaslama parametreleri

Psödostatik katsaynn durayllk analizlerinde kullanlmas ve özellikle


dizayn deprem büyüklüğüne göre belirlenmesi ile ilgili çalşmalar
yaplmştr (Seed, 1979; Kramer, 1996; Melo and Sarma, 2004; Jibson,
2011). İnceleme alannda yaplan analizlerde psödostatik katsaynn (kh)
güvenlik says (GS) ile ilişkisi incelenmiştir. Şekil 5' de güvenlik
saylarnn standard sapmaya göre değişen aralklar da belirlenmiştir.
Heyelanlarda makaslama parametreleri ve yamaç eğimleri farkl
olduğundan limit dengeyi verecek tek bir ortalama ilişki verilmemiştir.
Aralarndaki ilişki incelendiğinde psödostatik katsaynn 0.05 olarak hesaba
katlmasnn uygun olacağ düşünülmüştür. Daha yüksek değerlerde
güvenlik says 0.75-0.80 aralğnda kalmaktadr.

355
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5. Güvenlik says ile psödostatik katsay ilişkisi

7. SONUÇ VE ÖNERİLER
Heyelanlarn hepsi gri, bej ve yer yer krmzms renkli, suya doygun
Miyosen yaşl killerin üzerindeki yamaç molozunda oluşan dairesel tipte
geriye doğru ilerleyen türdedir. Miyosen killerdeki yenilmeler de birimin
kendi içinde gelişmiştir. Güney yamaçta otoyoldan itibaren eğim artarak
heyelanlarn G-GD'sunda %22, kuzey ve bat yamaçlarda ise en fazla %18
olarak belirlenmiştir. Heyelanlarn topuklarndan itibaren eğim %5-%10
aralğna düşmektedir.
Güney yamaçtaki en büyük heyelann uzunluğu 600m, genişliği 450 m
ve kayma derinliği 20 m'dir. Kuzey ve bat yamaçtaki heyelanlar daha sğ
şekilde gelişmiş olup; bat yamaçta kayma derinlikleri 9-13 m, kuzey
yamaçta ise 7-10 m arasndadr.
Durayllk anazlizlerinde toplam 14 kesit hattnda farkl doğrultularda
gelişmiş heyelanlar için psödostatik katsay ile güvenlik saysnn değişimi
incelenmiştir. Limit dengeyi sağlayan katsay, inceleme alan ve
çevresindeki en yüksek deprem büyüklüğünün 6.5 olduğu da gözönüne
alnarak 0.05 olarak seçilmiştir.

10

356
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Kayma yüzeylerinin konumu ve derinliği sondajlarda yaplan SPT ve


araştrma çukurlar ile arazi verilerinden belirlenmiştir. Ayrca, sismik
yansma kesitleri ve düşey elektrik tomografi (DES) kesitlerinden de
değerlendirme aşamasnda faydalanlmştr.
Heyelanlarn olduğu alanlar derinlik ve boyutlarna göre "yerleşime
uygun olmayan alanlar" ve "önlemli alanlar" değerlendirilebilir. Heyelan
sahasnn tamamnda detayl jeoteknik inceleme yaplmas ve gerekli
iyileştime yöntemlerinin belirlenerek, iyileştirme projelerinde bölgenin
depremselliğinin de gözönünde bulundurularak dinamik şartlarda analizler
yaplmaldr.

KAYNAKLAR
Altundağ, E., 2013. İzmir İli, Karabağlar İlçesi, 540 Hektarlik Alanin 1/1.000
Ölçekli İmar Planna Esas Jeolojik-Jeoteknik Etüd Raporu, 241 S.
Bishop, A. W., 1955.The use of slip circle in the Stability Analysis of Earth Slopes.
Geotechnique, 5 (1), 7-17.
Corps of Engineers, 1982. Slope stability manual EM-1110-2-1902. Washington,
D. C. Department of the Army, Office of the Chief of Engineers.
Emre, Ö., Özalp, S., Doğan,A., Özaksoy, V., Yldrm, C., Göktaş, F., 2005. İzmir
Yakn Çevresinin Diri Faylar ve Deprem Potansiyelleri. MTA Raporu, 10754,
86s.
Erdogan, B., 1990, Izmir–Ankara Zonu’nun Izmir ile Seferihisar arasindaki
bölgede stratigrafik özellikleri ve tektonik evrimi, TPJD Bülteni, 2, 1–20.
Genç,S.C., Altunkaynak, S., Karacik, Z., Yazman, M., Yilmaz, Y., 2001, The
Çubukludag graben, south of Izmir: tectonic significance in the Neogene
geological evolution of the Western Anatolia. Geodinamica Acta, 14, 1–12.
Hynes-Griffin M.E., Franklin A.G., 1984. Rationalizing the seismic coefficient
method. U.S. Army Corps of Engineers Waterways Experiment Station,
Vicksburg, Mississippi, GL-84-13, 21 p.
Jibson, R.W., 2011, Methods for assessing the stability of slopes during
earthquakes-a retrospective: Engineering Geology, 122, 43-50.

11

357
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Klç, R., 2013. İzmir İli, Karabağlar Bölgesindeki Heyelanlarn ve Durayllğnn


İncelenmesine Ait Jeoteknik Rapor, 40s.
Kramer S.L.,1996. Geotechnical Earthquake Engineering. Prentice-Hall, Inc.,
Upper Saddle River, New Jersey 07458.
Marcuson W.F, Franklin A.G, 1983. Seismic design, analysis and remedial
measures to improve the stability of existing earth dams - Corps of Engineers
approach. Seismic Design of Embankments and Caverns, T.R. Howard, Ed., NY,
ASCE.
Melo, C. and Sharma, S., 2004. Seismic coefficients for pseudostatic analysis. 13th
World Conference on Earthquake Engineering. Paper no: 369, Vancouver, Canada,
1-15.
Seed, H.B, 1979. Considerations in the earthquake-resistant design of earth and
rockfill dams. Géotechnique, 29 (3),215-263.
Sengör, A.M.C., Satir, M., Akkök, R., 1984, Timing of tectonic events in the
Menderes Massif, Western Turkey: implications for tectonic evolution and
evidence for PanAfrican basement in Turkey. Tectonics 3:693–707.
Terzaghi K.1950. Mechanisms of Landslides. Engineering Geology (Berkeley)
Volume, Geological Society of America.
Varnes D.J, 1984. Landslide hazard zonation-a-review of principles and practice,
UNESCO Press, Paris,63p.
Yilmaz, Y., Genç, S.C., Gürer, F., Bozcu, M., Yilmaz, K., Karacik, Z.,
Altunkaynak S. ve
Elmas, A., 2000, When did the western Anatolian grabens begin to develop? In:
Bozkurt E., Winchester J.A., Piper J.D.A. (Eds.), Tectonics and magmatism in
Turkey and the surrounding area, Geological Society Special Publication 173.
Geological Society of London.

12

358
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

OLTU-YUSUFELİ (ERZURUM-ARTVİN)
KARAYOLU HEYELANININ
JEOLOJİK VE JEOTEKNİK
DEĞERLENDİRİLMESİ

Önder Yönlü(1), Aydın Durukan(2), Battal Yalçın (2),


Hasan Özgür Daş(2)
(1) FugroSial Yerbilimleri, Müşavirlik ve Mühendislik Ltd., Şti.
(2) Karayollar Genel Müdürlüğü, Ar-Ge Dairesi Başkanlğ

ÖZET
Ayvalı barajı projesi kapsamında mevcut karayolunun göl su kotu
altında kalması nedeni ile Oltu- Yusufeli karayolu relokasyonu
gerçekleştirilmiştir. Barajın su tutmasının ardından gölalanı sol sahilinde
büyük çaplı bir kütle hareketi başlamış ve relokasyon yolunun kapanmasına
neden olmuştur. Olyu Çayı volkanitleri içerisinde yer alan heyelan kütlesi
ve kırıkları arazi çalışmaları ile ayrıntılı olarak haritalanmıştır. Arazi
çalışmalarında heyelanın birbirine paralel gelişmiş, altere ve killeşmiş
zonlar içeren uzun süreksizlik düzlemleri boyunca hareket ettiğini
göstermiştir. Elde edilen arazi verileri heyelanın topukta kama tipi
yenilmeler ile başlayıp, oluşan kamaların birbirini tetikleyerek ilerleyen
zaman içerisinde büyük bir kütlesel hareketi tetiklediğini göstermiştir.
Heyelan kütlesi için yapılan stabilite analizleri ile kütlenin üst kotlardan
başlayarak 970m kotuna kadar hafifletme kazısı yapılmasına karar verilmiş
ve projelendirilmiştir.

GİRİŞ
Ayvalı Barajı’nın su tutmasının ardından sol sahil göl alanında büyük
bir kütle hareketi gelişmiştir. Meydana gelen heyelan nedeni ile Oltu-Olur

1
359
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ayr.-Yusufeli-Uzundere Ayr.-Ayvalı Barajı Relokasyon Yolunun Km:


1+773 ile Km: 2+010 arasında kalan kesimi (Şekil 1) Nisan 2015 tarihinde
trafiğe kapanmıştır. Karayolunun kapanmasının yanı sıra kayan kütlenin
baraj gövdesine yaklaşık 180m mesafede bulunması, baraj ve su alma
yapılarının güvenliğinin değerlendirilmesini gerektirmiştir. Bu nedenle
heyelan bölgesinin jeolojik haritasının yapılarak heyelanın oluşturduğu
tansiyon çatlaklarının jeolojik plan ve kesitlere işlenmesi, heyelan kayma
mekanizmasının tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi
kararlaştırılmıştır. Heyelanın değerlendirilmesi ile kayan kütlenin baraj
gövdesi ve su alma yapıları gibi kritik öneme sahip yapılara olan etkisi ve
alınması gereken tedbirler değerlendirilmiş ve çözüm önerileri üretilmiştir.
Çalışma kapsamında heyelan bölgesinin 1/1.000 ölçekli jeoloji haritası
yapılmış, heyelana bağlı olarak oluşmuş yüzey kırıkları harita üzerine
işlenmiş, kaya kütlesi içerisinden süreksizlik ölçümleri alınmış, sabit optik
ölçüm noktalarından günlük okumalar yapılmış ve elde edilen tüm bu
veriler ışığında jeolojik kestiler alınarak heyelan modellenmiştir.
Modellemenin ardından geoteknik analizler yapılarak, kayan kütlenin
stabilitesinin yeniden sağlanması için hafifletme kazısı önerilmiştir.

Şekil 1. Oltu-Yusufeli karayolu üzerinde proje alan yer bulduru


haritas. Krmz kutu çalşma alann göstermektedir.

2
360
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ÇALIŞMA ALANI GENEL JEOLOJİSİ


Doğu Pontidler’in doğu kesiminde yer alan inceleme alanında, yaklaşık
KD-GB doğrultulu yapısal hatlarla sınırlanan ve bir kısmında Üst
Paleosen’e kadar süreklilik izlenebilen Jura-Kretase yaşlı çeşitli birlikler
bulunmaktadır. Çalışma alanı güneybatıda Yusufeli güneyinden itibaren
Kekikli-Görgülü bindirme dokanağı ile kuzeyden sınırlanan ve güney sınırı
Coşkunlar-Suyatağı tektonik hattı ile belirlenen Olur birliği üzerinde yer
almaktadır (Şekil 2). Olur – Tortum Zonu’nun kuzeyindeki Olur Birliği en
altta olası Liyas-Dogger yaşlı, birbirleriyle girik baziortaç kalkerli
volkanitlerle başlar (Konak ve Hakyemez 2009). Formasyon çalışma
alanında ortaç/bazik bileşimli lav-tüf-aglomera ardışığıyla temsil
edilmektedir. Bu volkanitler üste doğru piroklastik ara katkılı epiklastiklere
(Ramli formasyonu) geçiş gösterir. Bunları kesin dokanakla Oksfordiyen-
Berriyasiyen yaşlı türbiditler (Olurdere Formasyonu) olası uyumsuzlukla
örter. Türbiditit istif üzerinde geçişli olarak yer alan Berriyasiyen-Apsiyen
yaşlı, yarı pelajik karbonatlar (Soğukçam Formasyonu) yer yer türbiditik
ara katmanlar, üste doğru ise çört bant ve yumruları içerir. Apsiyen-
Santoniyen zaman aralığındaki çökelim, genellikle kumtaşı arakatmanlı
marn ve silttaşlarıyla (Karacasu Formasyonu) temsil edilir. Santoniyen’de
başlayan andezitik volkanizmanın (Eğlek Formasyonu) çıkış merkezi Eğlek
Köyü (Olur) dolayıdır; harita alanında ise yanal yönde incelip yer yer
kamalanan volkanoklastik ve epiklastikle temsil edilir. Olur Birliği’nin
Kampaniyen-Maastrihtiyen yaşlı kesimi, genelde şelfte çökelmiş kırıntılı ve
killi karbonatlardan (Uluca Formasyonu) oluşur. Olur dolayında Erken
Paleosen’de platform karbonatı (Alos Formasyonu) çökelimi egemen olur
ve Geç Paleosen başında platformun çökelmesiyle derinleşen havzada
dolgulanmaya başlayan türbiditik kumtaşı ve kalsitürbidit ara katmanlı
silttaşı ve marnlarla (Kaltarmak Formasyonu) Olur birliği sonlanır (Konak
ve Hakyemez, 2001).
Oltu çayı volkanitleri oldukça yaygın olarak gözlenen piroklastik
kayalar genellikle aglomera-tüf ardışığından meydana gelir. Lapilli ve
külden oluşan bir matriks içinde, boyutları 3-20 cm arasında değişen köşeli
veya yarı köşeli, andezit-trakiandezit ve bazalt parçalarından oluşan
aglomeralar, genellikle kalın veya çok kalın katmanlı olup, boz-gri rengi ve

3
361
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

dik topografyası ile dikkati çeker (Konak ve Hakyemez 2009).


Aglomeralarla birlikte bulunan tüf düzeyleri orta, yer yer kalın ve belirgin
katmanlanmalı yapıları, yeşilimsi gri-boz renkleri ve daha yumuşak bir
topografyaya sahip olmaları ile ayırt edilirler. Proje alanında Oltu Çayı
volkanitleri Kuvaterner yaşlı alüvyon ile örtülmektedir. Güncel alüvyon
genel olarak dere içlerindeki kanal dolguları, akarsu teras çökelleri, eğimli
yamaçların önlerindeki yamaç döküntüsü, gibi genç, yarı tutturulmuş-
tutturulmamış malzemeler ile temsil edilmektedir.

Şekil 2. Çalşma alan genel jeoloji haritas (Konak ve Hakyemez,


2009’dan alnmştr. Krmz kutu heyelan bölgesini göstermektedir).

4
362
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

RELOKASYON YOLU HEYELANI


Heyelan aglomera, bazalt ve andezitlerden oluşa, tabakalanma
göstermeyen kaya kütlesi içerisinde geniş bir alanda meydana gelmiştir
(Şekil 3). Kaya kütlesi uzun ve kısa devamlı ve farklı yönlere doğru gelişmiş
çatlak setleri tarafından kesilmektedir ve bloklu yapı sergilemektedir.
Volkanitler içerisinde özellikle kırık ve çatlak zonları boyunca gelişmiş
alterasyon zonları mevcuttur. Bu zonlar boyunca yoğun derecede killeşme
görülmektedir
Geniş bir alanı etkileyen kütle Tortum – Oltu karayolunun kaya ve blok
düşmeleri nedeni ile ulaşıma kapanmasına neden olmuştur. Karayolunun
Km: 1+708 ile Km: 2+010 arasında kalan kesiminde asfaltta kırılmalar ve
yer değiştirmeler meydana gelmiştir. Karayolunu hemen hemen dik olarak
kesen bu kırıklar heyelan kütlesi içerisindeki süreksizliklere paralel olarak
uzanmakta ve asfalttaki kırıklar ana kayadaki kırıklar birleşmektedir.

Şekil 3. Karayolu üst kotunda meydana gelen heyelann genel


görünümü. Sar oklar heyelan tacndaki krklar ve kayma yönünü, krmz
çizgi relokasyon yolunu göstermektedir. Bakş yönü güneydoğu.

5
363
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan kütlesi uzun ve kısa devamlı ve farklı yönlere doğru gelişmiş


çatlak setleri tarafından kesilmektedir ve bloklu yapı sergilemektedir.
KKD-GGB ve KB-GD yönünde uzanan ve 60-80° arasında eğim
değerlerine sahip süreksizlikler ana süreksizlik takımını oluşturmaktadır.
Bunların yanında farklı doğrultulu birçok çatlak ve kırık sistemi
bulunmaktadır ve süreksizlikler birbirlerini kestikleri alanlarda küçük veya
büyük ölçeklerde kamalar oluşturmakta ve özellikle yol yarmalarında kama
tipi yenilmelere neden olmaktadır. Bunların yanı sıra kaya kütlesi içerisinde
süreksizlik düzlemlerine paralel – yarı paralel olarak gelişmiş, çok altere ve
yer yer killeşmiş zonlar bulunmaktadır (Şekil 4). Kalın killeşmiş zonlar
sağlam kaya kütlelerini bloklar şeklinde sınırlamaktadır. Arazi
gözlemlerinde alterasyon zonlarının sağlam kaya kütleleri arasında zayıflık
zonları oluşturduğu ve kaymaların genellikle bu zayıflık zonları boyunca
meydana geldiği belirlenmiştir (Şekil 4). Heyelan kütlesi üzerinde üst
kotlara doğru çıkıldığında kırıkların birbirine paralel ve çizgisel hatlar

6
364
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

oluşturduğu görülmüştür (

Şekil 5). Bu çizgisel hatlar üst kotlara doğru yer yer sonlanmakta ve
birinin sonlandığı yerde birkaç metre mesafede diğeri başlamaktadır.
Birbirine paralel şekilde gelişmiş bu kırıklar sıçramalı bir kırık geometrisi
oluşturmaktadır. Taç kısmına yakın alanda yamaç örtüsü içindeki kırıklar
boyunca yaklaşık 0.5m genişliğinde açılmalar ve 1 – 1.5m düşey
yerdeğiştirmeler saptanmıştır. Heyelanın ana kütlesi doğudan ve batıdan

7
365
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

birbirine paralel iki çizgisel hat tarafından sınırlanmaktadır (

Şekil 5). Bu hatlar heyelanın taç kısmına KB-GD uzanımlı bir başka
süreksizlik ile kama oluşturmaktadır.
Heyelan kütlesinin üst kotlarında gözlenen şiddetli deformasyon
karayolunda aynı ölçüde görülmemektedir. Bu nedenle heyelan topuğunun
karayolunu yakın bir alanda olduğu ve kayma düzleminin karayolundan
birkaç metre alt kotlardan geçtiği öngörülmüştür. Arazi çalışmaları
sırasında barajdaki su kotu yaklaşık 925m’de olduğundan heyelan
düzleminin taban kotu net olarak tespit edilmemiştir. Karayolunda ve istinat

8
366
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

duvarında gözlenen deformasyonlar heyelan düzleminin karayolunun


altından geçtiğini göstermekte ancak yol kotunun altında ciddi bir
deformasyon olmayışı heyelan düzleminin karayolunun çok altında
olmadığını göstermiştir.

Şekil 4. Andezit ve aglomeradan oluşan ana kaya içerisindeki ana


süreksizlik düzlemi etrafnda gelişmiş altere ve killeşmiş zon ve süreksizlik
boyunca kaya bloklarnn hareketi ile karayolunda meydana gelen
deformasyon. Bakş yönü kuzeydoğu.

9
367
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5. Heyelan ve yakn çevresinin jeoloji haritas ve heyelan


krklarnn dağlm

10
368
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HEYELANIN DEĞERLENDİRİLMESİ
Kaya kütlesi içerisinde birbirine dik olarak gelişmiş uzun kırıklar
kamalar oluşturma ve kaya kütlesinin alttan başlayarak yukarı doğru parça
parça kaymasına neden olmaktadır. Alt kotlarda başlayan kama tipi
kaymalar üstteki blokların önünü açmakta ve yeni kaymaların gelişmesine
neden olmaktadır. Muhtemelen heyelanın ilk oluşmaya başlaması kütlenin
en kuzeyindeki kamalarda başlamış ve domino etkisi ile diğer blokların
hareketi bunu izlemiştir. Kama şeklinde başlayan hareketler heyelan kütlesi
içinde belirli bir alanın üzerine çıktığında kayma daha karmaşık bir yapı
kazanmakta ve kayan bloklar birbirleri ile çok daha karmaşık bir etkileşim
haline geçmektedir.
Yapılan yüzey araştırmaları heyelanı yaratan kütlenin çok uzun
zamandır eşik değerde durduğunu, ve herhangi bir etken ile tetiklenerek
harekete geçtiği şeklinde veriler sunmuştur. Heyelan kütlesini analiz etmek
ve kayan kütlenin boyutlarını değerlendirebilmek amacı ile kayma yönüne
paralel ve heyelanın en uzun ekseni boyunca 4 farklı jeolojik kesit
alınmıştır. Alınan kesitlerde heyelan düzlemi taban kotu tahmini olarak
değerlendirilmiş ve karayolundaki deformasyon miktarı göz önünde
bulundurularak yaklaşık 925m’de olacağı düşünülmüştür. Ancak göldeki
suyun heyelan kütlesi topuğunda pozitif yönde bir etki uyguladığı
düşünülerek, heyelan kayma düzlemi minimum işletme su seviyesi olan
908m’den geçebileceği kabulü ile en kötü senaryo değerlendirilmiştir (Şekil
6).

11
369
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Karayolu

Şekil 6. Heyelann kayma yönü ve uzun ekseni boyunca alnan 2-2’


kesiti.

Heyelan kayma düzleminin konumu arazi verileri ve kayan kütle


içerisindeki kırık sistemleri ve kamaların konumları ile tahmin edilmiştir.
Alınan jeolojik kesitler üzerine sahada belirlenen heyelan kırıkları ve
kaymalar eklendiğinde, kaymanın uzun çatlaklar ve altere kırık zonları
boyunca gelişen kama tipi kaymalar ile geliştiği görülmektedir. Heyelan
kütlesi içerisinde en attaki blokta başlayan kama tipi kayma, üstteki
blokların stabilitesi bozmakta ve heyelanın gerilemesine neden olmaktadır.
Heyelan kütlesi içerisindeki tüm blokların hareketli olduğu
belirlendiğinden, kayan kütle bir bütün olarak alınmıştır ve kayma düzlemi
buna göre çizilmiştir.
Kinematik analizlerinde kullanılmak üzere, heyelan kütlesi yakınındaki
3 ayrı anakaya lokasyonundan; süreksizliklere ait eğim-eğim yönü,
verilerini içeren toplam 164 adet ölçüm alınmış ve 4 farklı ana eklem takımı
12
370
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tespit edilmiştir (Şekil 7). Andezit ve aglomera içerisinde yer alan


süreksizliklere ait içsel sürtünme açısı değeri, süreksizlikler ve dolgu tipleri
göz önünde bulundurularak, sürtünme açısı değerleri Look, B., 2007’deki
yaklaşım ile, φj = 25° olarak alınmıştır. Yapılan kinematik analiz ile J1 nolu
eklem takımı nedeniyle düzlemsel kayma, J1-J2 ve J1&J4 eklem takımı
çiftleri nedeniyle kama tipi kayma ve J3 nolu eklem takımının neden olduğu
devrilme tipi yenilmeler tespit edilmiştir.

Şekil 7. Heyelan kütlesi yakn çevresindeki süreksizliklerin stereonet


görünümü.

Arazi gözlemleri ve kinematik veriler hareket eden kütlenin


mekanizmasının kama tipi ve düzlemsel kaymalar ile topukta başlayıp,
geriye doğru sirayet edecek şekilde büyüdüğünü göstermiştir. Bu
mekanizma kama kopması ve düzlemsel kayma şeklinde oluşmuş olmasına
rağmen, heyelanın önemli mühendislik yapılarını tehdit ediyor olması
nedeni ile kütlenin tamamının bir seferde kayacağı senaryosu (en kötü
senaryo) göz önüne alınarak geri analiz yapılmıştır. Analizde, kaya kütlesi
kopmalardan dolayı gevşemiş halde bulunduğu için kohezyon değeri sıfır
olarak kabul edilmiştir ve kütlenin hareket ediyor olması güvenlik sayısını
13
371
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1’in altında 0.96 olarak almamızı gerektirmiştir. Bu analiz sonucuna göre


kayan kütlenin iç sürtünme açısı 31° tespit edilmiştir.
Heyelan bölgesinde incelenen kesitlerde mevcut durum, işletme
durumları için depremsiz ve depremli koşularda yapılan stabilite analizi
sonuçları Bishop Yöntemi’ne göre verilmiştir. Hafifletme kazısı analizleri
heyelan kütlesinin en kalın olduğu 2-2’ kesiti kullanılmıştır. Temel kaya
kütlesi parametrelerinin ortalama birim ağırlığı 24.00 kN/m3 olarak alınmış
olup diğer malzeme özelliklerinin stabiliteye etki etmemesi için sonsuz
(infinitive) alınmıştır. Heyelan kütlesi parametrelerinin ortalama birim
ağırlığı 22.00 kN/m3 olarak alınmıştır. İçsel sürtünme açısı değeri, sol
yamacın mevcut durumda hareket halinde olmasından dolayı bu bölgeden
alınan en kritik kesit olan 2-2’ kesitinin güvenlik katsayısını 0.96-0.97
yapan 1.00’dan küçük değer olarak seçilmiştir. İçsel sürtünme açısı geri
analiz ile topuğu 908.00m kotundan geçen 2-2’ kesitinde ise 31.70°
bulunmuş ve hesaplarda kullanılmıştır.
Stabilite analizleri çeşitli rezervuar seviyelerinde depremli ve
depremsiz koşullar için yapılmıştır. Mevcut durumda yamaç stabilitesi
sağlanamadığından sol sahilin üst kotlarında hafifletme kazısı gibi çözümler
hesaplarda değerlendirilmiştir. Hafifletme kazısı üst kotlardan başlayarak
10m’lik kazılar yapılarak heyelan kütlesinin stabilitesi statik durumda 1.3
ve dinamik durumda 1.1’in üzerine çıktığı duruma ulaşmaya çalışılmıştır ve
970m kotuna kadar yapılan kazı ile statik durumda 1.4, dinamik durumda
ise 1.1 güvenlik sayılarına ulaşılmıştır (Şekil 8). Buna göre hazırlanan kazı
planında, hafifletme kazısının heyelan taç kısmından başlayarak aşağıya
doğru 930m kotuna kadar yapılması projelendirilmiştir. Hafifletme kazısı
ardından yol şevinin 1Y-2D oranında, 10m şev yüksekliği ve 5m palye
genişliği ile stabilitesi sağlanmıştır.

14
372
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 8. Heyelan kütlesin boyunca alnan 2-2’ kesiti üzerinde Gs:1.4 ve


Gd:1.1 güvenlik katsaysn sağlayan hafifletme kazs enkesiti. Hafifletme
kazs ardndan yol şevi 1Y/2D olacak şekilde projelendirilmiştir.

SONUÇLAR
Ayvalı barajı sol sahil heyelanı Oltu Çayı volkanitleri içerisinde 1028m
ile 908m arasında gelişmiştir. Oldukça kırıklı ve çatlaklı yapıya sahip olan
andezit ve aglomeralar süreksizlik düzlemleri boyunca altere olmuş ve
killeşmiş zonlar içermektedir. Bu zonlar kaya kütlesinin zayıflamasına ve
yenilmesine neden olmuştur. Heyelan kırıklarının haritalanması ve ana kaya
içerisinden alınan süreksizlik ölçümleri ana heyelan kütlesinin KKD-GGB
ile KB-GD yönünde uzanan devamlı süreksizlikler ile sınırlanmakta
olduğunu göstermiştir. Heyelan kütlesi bu süreksizlik düzlemleri boyunca
kuzeydoğu yönünde hareket etmektedir. Alınan süreksizlikler ile yapılan
kinematik analizlere göre, heyelanın kama tipi kaymalar ile başladığı ancak
oluşan her bir kamanın domino taşı şekilde bir üsttekini tetiklemesi ile
karmaşık bir yapı kazandığını göstermiştir. Heyelan kütlesi için geri analiz
metodu uygulanarak iç sürtünme açısı 31° tespit edilmiştir. Kaya kütle
15
373
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

parametrelerinin elde edilmesi ile heyelanın stabilite analizleri yapılmış ve


kayan kütlenin stabilitesinin sağlanması için GSstatik: 1.50, GSdepremli: 1.10
olacak şekilde kayan kütle üzerinde hafifletme kazısı seçeneği
değerlendirilmiş ve kazı planı hazırlanmıştır. Kayan kütlenin stabilitesinin
sağlanmasının ardından yol şevi 1Y/2D şeklinde projelendirilmiştir.
Hafifletme kazısının ardından yol kotunda ve yarma yüzeyi üzerine
yerleştirilecek 6 adet inklinometre kuyusu ile relokasyon yolunun uzun
dönem stabilitesinin izlenecektir.

KAYNAKLAR
Look., B. 2007. Hand Book of Geotechnical Investigation and Design Tables.
Konak, N. ve Hakyemez, H. Y. 2001. Tectonic untis of the easternmost part
of the Pontides: Stratigraphical and structural implications. Derman, A. S., Toksoy,
F. Ve Yılmaz, E. (ed). In: Proceedings of the 2th Int. Symp. on the Petroleum
Geology and Hydrocarbon Potential of the Black Sea Area, 93-103, Turkish
Association of Petroleum Geologist, Spec. Publ. 4.
Konak, N. ve Hakyemez, H. Y. 2009. 1:100.000 ölçekli Türkiye Jeoloji
Haritaları Serisi, Tortum – G47 Paftası ve açıklamalı kitapçığı, MTA Jeoloji
Etütleri Dairesi, Ankara.

16
374
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

DEVREK HEYELANI OLUŞUM MEKANİZMASI


ve HEYELANIN YÜZEY KIRIKLARININ
ETKİLERİ

Sina Kiziroğlu1, Ahmet Şirin2, Aydın Durukan1, M.Alper Şengül3,


Hale Zeyrek3,
1
Karayollar Genel Müdürlüğü, Araştrma Geliştirme Daire Başkanlğ, Ankara
2
Karayollar Genel Müdürlüğü, 10. Bölge Müdürlüğü, Trabzon
3
Yüksel Proje Uluslararas A.Ş., Ankara

ÖZET
Mart 2015 tarihinde ilksel hareketi gözlenmeye başlayan Devrek Heyelanı
(KB Türkiye) boyutu ve hareketi nedeniyle sıra dışı özellikler sunmuştur.
Heyelan, yerleşim alanlarını etkilemesi nedeniyle önem kazanmış; biri okul
binası olmak üzere 30’un üzerinde binanın ağır hasarlı / enkaz olmasına, bir
bölümünün hafif ve orta hasar görmesine neden olmuştur. Devrek Heyelanı,
aynı zamanda, yapım aşamasındaki Devrek – Ereğli Karayoluna zarar
vermiştir. Bununla birlikte, Karşıyaka Mahallesinde yerleşik ~ 180’nin
üzerinde konut tedbir amaçlı boşaltılmıştır. Devrek Heyelanı, ilk olarak
Mart 2015 tarihinde ilksel hareketinin etkilerini taç bölgesi olan Nizamlar
Köyü yolunun hemen alt tarafındaki bölgede kırılmalar ve kopmalar
şeklinde göstermeye başlamıştır. Ardından Haziran ayına kadar olan zaman
diliminde muhtemelen dönem yağışlarının da etkisiyle kütle olgunlaşmaya
başlamış olup, ana hareketine başlamıştır. Haziran ayının son haftasından
itibaren hareket oldukça hızlanmış ve günümüzdeki konumuna yakın haline
iki aylık bir süre içerisinde gelmiştir.
Devrek Heyelanı, dört ana kısımdan oluşmaktadır. Bunlardan; Üst Ana
Kütle, kendi içerisinde ardışık olarak bulunan eski heyelan kütlelerinden
oluşur. Bu kütleler yaklaşık 700 metre uzunluğunda, yer yer 150 metre
genişliğe varmaktadır. Bu kütlelerin hareketi ilerleyici (progressif) kütle
hareket tarzında gerçekleşmiş, yani heyelanın gelişimi, büyümesi, ilerleme

375
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yönünde devam etmiştir. Üst Yan Kütle ise; yaklaşık 620 metre
uzunluğunda ve yer yer 200 metre genişliktedir. Bu kütle, Üst Ana
Kütle’nin hareketini takiben zaman içerisinde aktif hale gelmiştir. Alt Kütle
ile Üst Kütleler arasında bulunan Kanal olarak adlandırılan bölüm ise 180
metre uzunluğunda, ortalama 40 metre genişliktedir. Kanal yapısı Üst Ana
Kütleden akarak gelen suya doygun malzemeyi Alt Kütle’ye aktarmıştır.
Alt kütle, Üst Kütle’nin hacmen suya doygun kesimi ile itelenmiş ve
tetiklenmiş bir kütledir. Bu kütlenin uzunluğu yaklaşık 700 metre, genişliği
ise yer yer 360 metrelere varmaktadır. Yerleşim alanlarının hemen hepsi bu
kütlenin üzerinde bulunmaktadır. Zaman içerisinde Üst Ana Kütle’nin
hareketi ters yönde devam etmiş ve retrogressif hareket tarzıyla kütlenin taç
bölgesi geriye taşınmıştır. Alt Kütle üzerinde genel olarak hareketin
ilerleme yönüne dik olarak gelişmiş, derinliği yer yer 2 metrelere varan
çatlaklar gözlenmiştir. Bu çatlakların büyük bir bölümü yanal yayılmayı
işaret ederken, kütlenin dönmeye başladığı orta bölümündeki çatlaklar ise
daha çok burulmayı göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Devrek, heyelan, yüzey kırığı, progresif, retrogresif

376
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

AMASYA ÇEVRE YOLU HEYELANI

Sina KİZİROĞLU1, Ahmet ŞİRİN2, Aydın DURUKAN3,


Erkil Onur TARI4, Volkan ÜZELER5
1.
İnşaat Yüksek Mühendisi, Karayollar Genel Müdürlüğü, Araştrma ve Geliştirme
Dairesi Başkanlğ, Zemin Mekaniği ve Tüneller Şubesi Müdürü, Ankara.
2.
Jeoloji Yüksek Mühendisi, Karayollar 10. Bölge Müdürlüğü, Trabzon.
3.
Jeoloji Mühendisi, Karayollar Genel Müdürlüğü, Araştrma ve Geliştirme
Dairesi Başkanlğ, Jeolojik Hizmetler Şubesi Müdürü, Ankara.
4.
Jeoloji Mühendisi, Yüksel Proje Uluslararas Anonim Şirketi, Ankara.
5.
İnşaat Yüksek Mühendisi, Yüksel Proje Uluslararas Anonim Şirketi, Ankara.

ÖZET
Amasya ilini, batı yönünde kuzey – güney doğrultuda geçmesi
planlanan Amasya Çevre Yolu projesine ait devam eden yapım çalışmaları
sırasında, şehrin batı kesiminde yer alan Bağlarüstü mevkii Yuvacık Köyü
civarında geçmiş dönemde Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü
(MTA) tarafından da indekslenmiş ~1510.00 metre uzunluğunda ve
~380.00 metre genişliğindeki eski heyelan kütlesi içerisinde; aktif
tektonizma, yoğun yüzey – yeraltı suyu hareketleri ve çalışma alanında
izlenen birimlerin jeolojik – jeomekanik özellikleri sonucu bir kütle
hareketi meydana gelmiştir.
Gerçekleşen birinci kütle hareketi sonrası heyelan çanağı yamaçlarında
azalan kohezyonun da etkisiyle kuzeydoğu yönünde yer alan vadiye doğru
daha düşük hızlarda ikinci bir kütle mobilize olmaya başlamıştır.
Heyelan topuğunda Amasya kentine ait yerleşim alanlarının; içerisinde
ise Amasya İline doğalgaz dağıtımı yapan Ana Nakil İstasyonu ‘nun
bulunduğu kütle hareketi sonucunda, Km: 6+030.00 kesiminde yapım
çalışmaları devam eden altgeçit yapısı kazıkları ve tabliye betonunda birkaç
santime varan çatlaklar oluşmuştur. Gerçekleşen kütle hareketinin Amasya
Çevre Yolu projesine olan etkisinin ortadan kaldırılması amacıyla,
Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) tarafından araştırma ve önlem

1
377
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

uygulama çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda,


proje alanına ait özel koşullar (geometri, tamamlanan imalatlar, hareket
boyutları ve derinliği, kamulaştırma vb.) da dikkate alınarak farklı önlem
uygulama alternatifleri değerlendirilmiş ve proje sahasına özel en uygun
önlemler belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Amasya, Heyelan, Önlem, Uygulama

1. GİRİŞ
Amasya Çevre Yolu yapım çalışmaları sırasında, proje güzergahının
Km: 5+700 – 6+300 kesiminde (Yuvacık Köyü Bölgesi), Maden Tetkik ve
Arama Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “Heyelan Envanteri
Haritaları” nda heyelan sahası olarak kayıt altına alınmış ~1510.00 metre
boyunda, ~380.00 metre genişliğindeki eski heyelan kütlesi içerisinde
~1050.00 metre boyunda ve ~180.00 metre genişliğinde bir kütle hareketi
meydana gelmiştir. Gerçekleşen kütle hareketi; topoğrafik – atmosferik
koşullar, tektonizma, yüzey ve yeraltı suyu hareketleri, kayaçların
jeomekanik özellikleri, eski heyelan kütlesi bölgesinin Yerel İdarelerce
hafriyat döküm sahası olarak kullanılması, vb. etkenler sonucu gelişmiştir.
Kütle hareketi sonrasında saha üzerinde oturma, kabarma, gerilme çatlakları
ile ondülasyon nitelikli bir kısım deformasyonlar ve Km: 6+038.525
kesiminde yer alan kazıklı altgeçit köprüsünde de çatlaklar oluşmuştur.
Meydana gelen kütle hareketi sonucunda Amasya İline doğalgaz nakleden
ana dağıtım istasyonu da aktif heyelan içerisinde kalmış ve gerçekleştirilen
araştırma çalışmaları sırasında yavaş hızlarda ikinci bir kütle de mobilize
olmaya başladığı tespit edilmiştir.

2
378
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Fotoğraf 1. İnceleme alanı genel görünümü

Gerçekleşen kütle hareketi sonrası, inceleme alanında yer alan


birimlerin jeolojik – jeoteknik açıdan detaylandırılması, birimlerin
mühendislik özelliklerinin belirlenmesi, yeraltı suyu seviyesinin tespiti,
heyelan kütlesinin güncel durumu ile hareket mekanizmasının
modellenmesi, mevcut ve olası jeoteknik problemlerinin irdelenerek kütle
hareketinin karayolu kesitine olan etkisini ortadan kaldırılması amacıyla
onaylı bir program dahilinde sahada araştırma çalışmaları yapılmış ve elde
edilen çalışmaların değerlendirilmesi sonucu önlem uygulama alternatifleri
hazırlanmıştır.

2. ARAŞTIRMA ÇALIŞMALARI
İnceleme alanında stabilite sorunları yaşanan kesim ile ilgili olarak,
proje alanının güncel zemin koşullarının belirlenmesi, heyelana ait kayma
düzlemi derinliğinin, hareket yönünün ve hızının tespit edilmesi ve çalışma
alanında önlem uygulama tasarımına esas teşkil edecek verilerin saptanması
amacıyla; sahada ön çalışmalarla yerinde incelemeler yapılmış, söz konusu
bölge ve içerisinde kalan yapıların mevcut durumları incelenmiş ve bu
doğrultuda jeolojik – jeoteknik araştırma programı hazırlanmıştır.
Sahada öngörülen araştırma çalışmaları kapsamında, 105.00 hektarlık
bir alanda güncel harita alımı ve mühendislik jeolojisi haritalaması
gerçekleştirilmiş, 17 lokasyonda 1010.00 metre temel araştırma sondajı ve
967.00 metre inklinometre tesisi yapılmış, 8 adet lokasyonda toplam 225.00
metre piezometre kuyusu imal edilmiş, elektrot açıklığı 6.00 metre olan 6
profilde toplam 1980.00 metre çoklu elektrotlu rezistivite tomografi profili
3
379
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

alınmış ve gerçekleştirilen temel sondajlarında yerinde (in – situ) deneyler


ile elde edilen numuneler üzerinde laboratuvar deneyleri
gerçekleştirilmiştir.

3. JEOLOJİK TESPİTLER VE KÜTLE HAREKETİ


MEKANİZMASI
Proje güzergâhının bu kesiminde yapılan jeolojik – jeoteknik araştırma
çalışmaları sırasında esas olarak 5 değişik birim ayırtlanmıştır. Bunlar
sırasıyla, yapay dolgu (Yd), hızlı aktif heyelan malzemesi (Hmah), yavaş
aktif heyelan malzemesi (Hmay), eski heyelan malzemesi (Hme) ile Turhal
Grubuna ait metaçakıltaşı, metabazit, şist ve grafit şist birimleridir (TRtg)
(Şekil – 1 ve 2).

Şekil 1. Proje alanı jeolojik – jeoteknik planı (ölçeksiz)

Şekil 2. Kütle hareketi jeolojik – jeoteknik tip kesiti (ölçeksiz)

4
380
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çalışma alanı esas olarak; tabanda anakayayı temsil eden Triyas yaşlı
Turhal Grubu üyesi metavolkanitler, metatortullar, şist, grafitşist ve mermer
türü kayaçlardan oluşur. Turhal Grubu üzerine tektonik çizgisellikle Üst
Jura – Alt Kretase yaşlı Ferhatkaya formasyonuna ait kireçtaşları ile yer yer
çakıltaşı ve ince taneli kumtaşı birimleri gelmektedir. Proje alanında
Ferhatkaya formasyonunun Turhal Grubu üzerinde doğrudan gözlenmediği
daha düşük kotlu kesimlerde ise Turhal Grubu üzerinde örtü şeklinde
Pliyokuvaterner yaşlı eski akarsu çökellerini görmek mümkündür. Çeşitli
fazlarda ve bir kısmı yukarıda da ifade edilen süreçler içerisinde gelişmiş
olan tektonik aktivitelere bağlı olarak yoğun şekilde kıvrımlanma, ezik zon
ve faylanma ile karakterize olan bu birimler, derinliğe koşut olarak düzensiz
bir ayrışma paternine sahiptirler. Bölgede gerçekleşen paleotektonik
süreçler, düşük jeomekanik özelliklere sahip anizotropik ve heterojen
nitelikli bir kaya kütlesinin oluşmasına yol açmıştır. Bu bağlamda;
 Kaya kütleleri kendi içerisinde sık aralıklarla küçük litoloji
değişiklikleri, düzensiz alterasyon ve ayrışma zonları içermektedir,
 Dayanım özellikleri açısından kütle içerisinde “kaya” birimlerinden
“zemin” birimlerine kadar değişik malzemelerle karşılaşılmaktadır,
 Kaya kütlesinde çok sayıda ezilme zonu ve faydan oluşan karmaşık bir
yapı izlenmektedir,
 Turhal Grubu içerisinde az geçirimli – geçirimsiz kabul edilen bazı
birimlerin kırık, çatlak sistemleri nedeni ile geçirimli özellikler
sunduğu gözlenmektedir.
Proje alanında gerçekleştirilen mühendislik jeolojisi haritalaması
çalışması sonucunda, sahada Bağlarüstü – Yağmur – Yavru yerleşimleri
doğrultusunda gerçekleşen KD – GB yönlü sıkışmaya bağlı olarak, çok
sayıda çizgisellik, fay, bindirme, ezik zon, antiklinal, senklinal vb. tektonik
yapı tespit edilmiştir. Yuvacık Köyü ‘nün de içerisinde bulunduğu tektonik
vadiler ve faylı boyunlar ile bölümlenmiş çalışma alanında, sıkışma
tektonizmasına koşut olarak biriken gerilmeler sonucu; çeşitli
büyüklüklerde, geniş yayılımlı, farklı zamanlı ve ardışık bir grup kütle
hareketi meydana gelmiş ve bu sayede biriken gerilmeler bir miktar deşarj
olmuştur. Sahada izlenen paleo heyelan sekileri ile heyelan malzemesi

5
381
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

içerisinde kalan birimlerin yapısal özellikleri bu durumun en büyük ispatı


konumundadır. Çok dayanımlı ve zayıf dayanımlı kaya birimlerinin
ardalanmasından oluşan bu heyelan kütlesi tektonik aktivitenin etkisi ile
uyumsuz, düzensiz kıvrımlanma ve faylanmanın yanısıra yumuşak kil
matriks içerisinde sert kaya bloklarının “yüzdüğü” kaotik bir yapıya
dönüşmüştür. Yukarıda ifade edilen süreçler sonucunda sahada gözlenen
birimler içerisinde kırık – çatlak sistemleri ile oluşmuş gözenekli ağlar
meydana gelmiş ve bu durum yeraltı suyunun serbest dolaşımına müsade
etmiştir.
Proje alanında gerçekleşen kütle hareketinin; topoğrafik – atmosferik
koşullar, aktif tektonizma, yoğun yağış rejimine bağlı yüzey – yeraltı suyu
aktivitesi, eski kütle hareketine ait kayma düzlemlerini de kullanan yeraltı
suyu drenaj ağı ve çalışma alanında izlenen birimlerin jeolojik – jeomekanik
özellikleri sonucu, MTA tarafından da indekslenmiş bir eski heyelan kütlesi
içerisinde, birbirine yaslı ardışık 4 aktif kayma düzleminden oluştuğu
(Hmah) belirlenmiştir. Fay bileşenli çanak yamaçlarında azalan kohezyonun
da etkisi ile hareket hızı daha da düşük olan ikinci bir kütlenin, hızlı aktif
heyelan kütlesinin (Hmah) kuzeydoğusunda yer alan vadiye doğru mobilize
olmaya başladığı (Hmay) da araştırma çalışmaları yardımıyla tespit
edilmiştir. Gerçekleşen kütle hareketi sonucunda; saha üzerinde oturma,
kabarma, gerilme çatlakları ile ondülasyon nitelikli bir kısım
deformasyonlar gelişmiş ve altgeçit imalatlarına ait kazıklarda ve tabliye
betonunda birkaç santime varan çatlaklar oluşmuştur (Fotoğraf 2.a.b.).
Kütle hareketinin mekanizması, oluşum nedenleri, kayma düzlemi ve kayan
kütlenin geometrisinin belirlenmesine yönelik yapılan jeololojik – jeoteknik
araştırma çalışmalarının sonuçları ile inklinometre ölçümlerine ait tipik
grafikler aşağıda özet olarak verilmektedir (Şekil-3).

6
382
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

c d

Fotoğraf 2. Heyelan nedeni ile arazide gelişen çatlak ve deplasmanlar

Yapılan çalışmalardan sağlanan verilere göre; eski kütle hareketinin


boyu ~1510.00 metre, eni ~380.00 metre; hızlı aktif kütle hareketinin boyu
~1050.00 metre, eni ~180.00 metre ve yavaş aktif kütlenin boyu ~590.00
metre, eni ise ~200.00 metre olup, eski heyelan kütlesinin taç ve topuk
bölgeleri arasındaki kot farkı ~ 197.00 metre, hızlı aktif heyelan kütlesinin
taç ve topuk bölgeleri arasındaki kot farkı ~136.00 metre ve yavaş aktif
heyelan kütlesinin taç ve topuk bölgeleri arasındaki kot farkı ~110.00 metre
civarındadır. Güncel tüm aktif heyelan kütlelerinin kalınlığının kayma
düzlemi boyunca ~ 4.80 – 38.90 metre arasında değiştiği sonucuna
varılmıştır (Çizelge – 1).
Gerçekleştirilen ölçümlerin sonuçlarına göre güneydoğu yönüne
mobilize olan hızlı aktif heyelan kütlesi (Hmah), taç ile yol kesiti arasında
kalan bölgede yaklaşık 1.70 – 2.90 cm / ay hızlarda hareket ederken, yol
kesiti ile hızlı aktif kütle topuğu arasında kalan kesimde 0.12 cm / ay
hızlarda son derece yavaş seyir etmektedir. Hareket yönü Kuzeydoğu olan
Yavaş aktif heyelan kütlesinde ise hızlar bu aşamada 0.20 – 0.80 cm / ay
mertebelerinde olup, bu nedenle yavaş aktif heyelan kütlesi (Hmay) olarak
isimlendirilmiştir.

7
383
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3. Proje alanında yapılan inklinometre ölçümlerine ait tipik


grafikler

Çizelge.1. Heyelan kütlesine ait belirlenen kayma derinlikleri

Sondaj No Kayma Sondaj No Kayma


Derinliği (m) Derinliği (m)
AHS – 02i 16.20 AHS – 10i 21.90
AHS – 03i 31.80 AHS – 11i 23.20
AHS – 04i 38.90 AHS – 14i 11.20
AHS – 05i 34.90 27.20
AHS – 06i 26.30 AHS – 15i 28.20
AHS – 09i 20.10 AHS – 16i 4.80

4. STABİLİTE ANALİZLERİ VE ÖNLEM ÇALIŞMALARI


Öncelikli olarak, bölgede gerçekleştirilen araştırma ve aletsel ölçüm
çalışmaları sonucunda tespit edilen heyelan geometrisi incelenmiş olup
(Şekil.2), aktif kayma yüzeyleri boyunca mobilize olmuş zemin
parametreleri geri analiz yöntemi ile belirlenmiştir. Yapılan geri analizleri
sonucu, incelenen tüm kayma düzlemlerine ait rezidüel kayma açısı �r’ =
10° olarak hesaplanmıştır (Şekil.4).

8
384
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Amasya Çevre Yolu Km: 5+700 - 6+300 Heyelanı


Km:6+048 Kesiti Heyelan Geri Analizi
(Doğal Arazili Model, 4.Kayma Yüzeyi)
File Name: ACH_6+048_ga_ky4_dogal_arazi.gsz
Method: Bishop, Ordinary and Janbu Name: Kayma Düzlemi-4
750
Model: Mohr-Coulomb
Unit Weight: 21 kN/m³
Cohesion: 0 kPa
700 Phi: 10 °
650 1.030

600
Hme
550
Hma
500 Trtg Hme
450

Trtg
400 Trtg

350

300

250
-1.2 -1.1 -1.0 -0.9 -0.8 -0.7 -0.6 -0.5 -0.4 -0.3 -0.2 -0.1 0.0 0.1 0.2 0.3 0.4 0.5 0.6 0.7

(x 1000)

Şekil.4. Heyelan geri analizi

Kütle hareketinin durdurulmasına yönelik olarak, çeşitli önlem


alternatifleri üzerinde çalışılarak, en ekonomik ve pratik yöntemin
belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu doğrultuda, proje alanında meydana gelen
kütle hareketinin önlenmesi ile ilgili olarak, sıyırma kazısı, yerl altı suyunun
düşürülmesi vb. çözüm yöntemleri, kütle hareketinin geometrik koşulları,
bölgenin depremselliği, imal edilebilirlik, ilgili kesimdeki kamulaştırma
problemleri ve proje yapım süreleri de göz önüne alındığında uygulanabilir
görülmemiştir.
Bu nedenle, yol kesitinin uzun dönemdeki stabilitesinin, yapım hızı ve
uygulanabilirlik açısından daha uygun olan, dayanma yapısı alternatiflerleri
ile sağlanması üzerinde durulmuştur. Aktif kütlenin hem statik, hem de
deprem durumundaki güvenliğinin sağlanması amacı ile farklı kazıklı
dayanma yapısı yerleşimleri ve geometrileri üzerinde çalışılmıştır. Bu
çalışmalar içerisinden ilki, birbirine yaslı ardışık heyelan geometrisi de
dikkate alınarak dört farklı lokasyonda kazıklı dayanma yapısı
oluşturulması yöntemi ile aktif kütlenin farklı kazık sıraları ile bölünerek,
her bir sistemin kendi içerisinde bir denge oluşturması ve bölünen her bir
kütlenin statik ve deprem durumundaki güvenliğinin sağlanmasıdır
(Şekil.5).

9
385
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil.5. 4 sıra kazıklı heyelan önlem alternatifi analiz kesiti

Söz konusu dayanma yapısı alternatifleri, zemin – yapı etkileşimi


prensipleri çerçevesinde ayrı ayrı incelenmiş ve heyelan kazıkları özel
yapısal analiz programları ile modellenerek standartlara uygun şekilde tüm
aktif kütleler için drenaj önlemleri ile projelendirilmiştir. Buna ilave olarak,
imalat çalışmaları sırasında ve sonrasında tesis edilmesi gereken gözlemsel
enstrümantasyon ve takip uygulamaları proje kapsamında hazırlanmıştır
(Şekil.6 ve 7.).
Amasya Çevre Yolu Km: 5+700 - 6+300 Heyelanı
Km:6+048 Kesiti 1. Sıra (Eksenden 23 metre sağda)
Dayanma Yapısı Bileşke Kuvvet Analizi Statik Durum
File Name: ACH_6+048_1.sıra_dybk_st.gsz Amasya Çevre Yolu Km: 5+700 - 6+300 Heyelanı
Method: Bishop, Ordinary and Janbu Km:6+048 Kesiti 2. Sıra (Eksenden 22 metre solda)
Name: Kayma Düzlemi-4 Dayanma Yapısı Bileşke Kuvvet Analizi Statik Durum
File Name: ACH_6+048_2.sıra_dybk_st.gsz
750
Model: Mohr-Coulomb Method: Bishop, Ordinary and Janbu
Unit Weight: 21 kN/m³
Cohesion: 0 kPa
700 Phi: 10 ° Name: Kayma Düzlemi-4
750
Model: Mohr-Coulomb
650 1.300 Unit Weight: 21 kN/m³
700 Cohesion: 0 kPa
600
Phi: 10 ° 1.304
650
Hme
550 600
Hma Hme
500 550
Trtg Fst = 24700 kN/m Hma
500 Trtg
450 Fst=24000 kN/m
450
Trtg
400
Trtg
400
350
350

300 300

250 250
-1.2 -1.1 -1.0 -0.9 -0.8 -0.7 -0.6 -0.5 -0.4 -0.3 -0.2 -0.1 0.0 0.1 0.2 -1.2 -1.1 -1.0 -0.9 -0.8 -0.7 -0.6 -0.5 -0.4 -0.3 -0.2 -0.1 0.0 0.1

(x 1000) (x 1000)

Amasya Çevre Yolu Km: 5+700 - 6+300 Heyelanı


Km:6+048 Kesiti 4. Sıra (Eksenden 475 metre solda)
Amasya Çevre Yolu Km: 5+700 - 6+300 Heyelanı Dayanma Yapısı Bileşke Kuvvet Analizi Statik Durum
Km:6+048 Kesiti 3. Sıra (Eksenden 250 metre solda) File Name: ACH_6+048_4.sıra_dybk_st.gsz
Dayanma Yapısı Bileşke Kuvvet Analizi Statik Durum Method: Bishop, Ordinary and Janbu
File Name: ACH_6+048_3.sıra_dybk_st.gsz
Method: Bishop, Ordinary and Janbu Name: Kayma Düzlemi-4
Name: Kayma Düzlemi-4 Model: Mohr-Coulomb
Name: Geri Dolgu 750 Name: Geri Dolgu
Model: Mohr-Coulomb Unit Weight: 21 kN/m³
750 Model: Mohr-Coulomb Model: Mohr-Coulomb
Unit Weight: 21 kN/m³ Cohesion: 0 kPa
Unit Weight: 21 kN/m³ 700 Unit Weight: 21 kN/m³
Cohesion: 0 kPa Phi: 10 ° 1.312
700 Cohesion: 5 kPa Cohesion: 5 kPa
Phi: 10 °
1.303 Phi: 35 ° Phi: 35 °
650
650
600
600 Hme
Hme 550 Hma Fst=14600 kN/m
550
Hma
Fst=18800 kN/m 500 Trtg
500 Trtg
450
450
Trtg 400
400
350
350
300
300
250
250 -1.2 -1.1 -1.0 -0.9 -0.8 -0.7 -0.6 -0.5 -0.4 -0.3
-1.2 -1.1 -1.0 -0.9 -0.8 -0.7 -0.6 -0.5 -0.4 -0.3 -0.2 -0.1
(x 1000)
(x 1000)

Şekil.6. 4 sıra dayanma yapısına ait bileşke kuvvet analizleri

10
386
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil.7. 4 sıra kazıklı heyelan önlem alternatifi – tipik yapısal


analiz model

Dayanma yapısı alternatifleri kapsamında irdelenen ikinci yöntem ise,


yol kesiti bölgesinde iki sıra kazıklı bir dayanma yapısı ve statik ve sismik
koşullarda etkiyecek yüksek aktif kütle yüklerine direnç sağlamak için,
heyelan kazıklarının önünde jet grout metodu ile zemin iyileştirmesi
yapılmasıdır (Şekil.8, 9 ve 10).

Şekil.8. İki sıra kazık ve jet grout zemin iyileştirmesi alternatifi


analiz kesiti

11
387
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Amasya Çevre Yolu Km: 5+700 - 6+300 Heyelanı


Km:6+048 Kesiti 2. Sıra (Eksenden 37 metre solda)
Dayanma Yapısı Bileşke Kuvvet Analizi Statik Durum
File Name: ACH_6+048_2.sıra_dybk_st.gsz
Method: Bishop, Ordinary and Janbu

Name: Kayma Düzlemi-4


750
Model: Mohr-Coulomb
Unit Weight: 21 kN/m³
700 Cohesion: 0 kPa
Phi: 10 ° 1.316
650

600
Hme
550
Hma
500 Trtg Fst=24000 kN/m

450

Trtg
400

350

300

250
-1.2 -1.1 -1.0 -0.9 -0.8 -0.7 -0.6 -0.5 -0.4 -0.3 -0.2 -0.1 0.0 0.1

(x 1000)

Şekil.9. İki sıra kazık ve jet grout zemin iyileştirmesi alternatifi bileşke
kuvvet analizi

Şekil.10. İki sıra kazık ve jet grout zemin iyileştirmesi alternatifi –


tipik yapısal analiz model

12
388
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR
Akay E., Herece E., 2013, 1:100.000 Ölçekli Jeoloji Haritası, Çorum G35 Paftası,
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Ankara, Türkiye.
Alp, D., 1972, Amasya Yöresinin Jeolojisi, İstanbul Üniversitesi. İstanbul,
Türkiye.
ASTM, D2434–68, D2113–99, D5092–04, D1586–99, D5434–03, D5079–02,
D4719–00, D4750–87, D4220–95 Standarts, American Society For Testing And
Materials.
Clarke, B., G., 1995, “Pressuremeters in Geotechnical Design”, Chapman & Hall,
Glasgow, 1st Edition.
Duman T.Y., Olgun Ş., Çan T., vd., 2007. 1:500.000 Ölçekli Türkiye Heyelan
Envanteri Haritası, Sinop Paftası ve Kitabı, Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü, Ankara, Türkiye.
Emre, Ö., Duman, T.Y., Özalps, S., 2011. 1:250.000 Ölçekli Diri Fay Haritası
Serisi, Çorum(NK 36-16) Paftası, Seri No:30, Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü, Ankara, Türkiye.
Ketin, İ., Erentöz, C., 1962, 1:500.000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası, Sinop
Kitabı, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü, Ankara, Türkiye.
KGM, 2013, Karayolları Teknik Şartnamesi, Karayolları Genel Müdürlüğü,
Ankara, Türkiye.
KGM Ar-Ge, 2015, Heyelan Tanımlama ve Veri Oluşturma Kılavuzu,
Karayolları Genel Müdürlüğü, Ankara, Türkiye
Krahn, J., 2004, “Stability Modeling with SLOPE / W An Engineering
Methodology”, GEO-SLOPE/W International Ltd., Calgary, Canada.
MTA, 1980, Kuzey Anadolu Fayı – Kırşehir Masifi Arasının Temel Jeolojisi :
MTA Rapor No: 6722 Amasya Turhal Sivas Tokat Akdağ Madeni Çorum, Maden
Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Ankara, Türkiye
SAP 2000 Version 15 Users Manual, 2011, CSI, Berkeley, California, USA.
TADB, 2005, Araştırma Mühendislik Hizmetleri Teknik Şartnamesi, Teknik
Araştırma Dairesi Başkanlığı, Ankara, Türkiye.
Tekeli O., Yurtsever A., 1974, 1:25.000 Ölçekli Jeoloji Haritası, Çorum G35-c1
Paftası, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Ankara, Türkiye.
Uğuz, M.F., Sevin M., Duru M., 2002, 1:500.000 Ölçekli Türkiye Jeoloji Haritası,
Sinop Paftası, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Ankara, Türkiye.

13
389
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

390
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

BÜTÜNLEŞİK AFET TEHLİKE


HARİTALARININ HAZIRLANMASI ÇALIŞMASI
KAPSAMINDA AFAD TARAFINDAN
GERÇEKLEŞTİRİLEN HEYELAN DUYARLILIK
ÇALIŞMALARI

Fatih AYDIN 1, Sinan DEMİR2,


Çiğdem TETİK BİÇER3, Sedat AYDEMİR4,
**T.C. Başbakanlk, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğ – AFAD, Ankara

ÖZET
Heyelan afeti ülkemizde en çok zarar veren afet türlerinden biridir.
Oluşum sürecinde jeolojik ve meteorolojik koşullarn oldukça etkili olduğu
heyelanlar, ülkemiz genelinde dağlm göstermektedir. Oluşum
mekanizmalar ve heyelan tipleri bölgeden bölgeye değişim gösterse bile
günümüzde heyelan olaylarn analiz etmek ve onlarla mücadele etmek
mümkün durumdadr.
Ülkemizde, diğer afet türlerinde olduğu gibi heyelanlarn da meydana
getirdiği zararlarn en aza indirgenmesi çalşmalar yürütülmektedir. Bu
kapsamda ilk olarak haritalama çalşmalarnn yaplmas gerekliliği kabul
gören bir gerçektir. Haritalamada, ölçek çalşmalarn niteliğini etkileyen
önemli bir faktördür. Bu nedenle bölgesel ve yerel ölçeğe hitap edebilen
orta ölçekli çalşmalarn öncelikle yürütülmesi gerektiği Başkanlğmz
tarafndan öngörülmektedir.
Envanter, duyarllk, tehlike ve risklerin belirlenmesi işlem sralamas
içerisinde, ilk önce yaplmas gereken olmuş heyelanlara ait envanterin
oluşturulmas çalşmalar Başkanlğmzca halihazrda yürütülmektedir.
Orta ölçekte yürütülen envanter toplama çalşmalar, heyelan duyarllk
analizlerinin temelini oluşturacaktr. Araziden toplanan verilerin saysal
ortama aktarlmas için Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanlmakta ve veri gerek
grafik, gerekse öznitelik olarak mekânsal ortama taşnmaktadr.

1
391
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan duyarllk haritalarnn oluşturulmas çalşmalarnda heyelan


oluşumunda etkili olduğu düşünülen parametreler oldukça önemlidir.
Heyelanlarn oluşum mekanizmalarnn öncelikle arazi çalşmalarnda
tanmlanmas ve sonrasnda bu mekanizmalarda etkin olduğu düşünülen
parametrelerin Coğrafi Bilgi Sistemleri içerisinde tanmlanmas, heyelan
duyarllk analizlerinin en önemli aşamasn oluşturur.
Duyarllk analizlerinde, uluslararas arena da kabul görmüş birçok
yöntem olmakla beraber, özelikle istatistiksel yöntemler, Coğrafi Bilgi
Sistemlerinin gelişimi ile oldukça ön plana çkmş durumdadr. Bu
analizlerde iki değişkenli ve çok değişkenli istatistiksel yöntemler
kullanlmakla beraber, Başkanlğmz tarafndan, diğerlerine oranla
uygulama kolaylğ bakmndan, iki değişkenli Frekans Oran yöntemi
analizlerde kullanlmaktadr.
Bu yöntemde, dikkate alnacak parametreler CBS platformuna
aktarldktan sonra, heyelan envanter haritas ile ilişkilendirilerek, yoğunluk
analizleri yaplmaktadr. Frekans oran kavramnn temelini, her bir
parametre alt grubu için hesaplanan a ve b katsaylar oluşturmaktadr. Yine
bu analizlerde, genellikle heyelan oluşum mekanizmalarnda en önemli
parametreler olduğu düşünülen ve araştrmaclar tarafndan da yoğunlukla
kullanlan, litoloji, eğim, bak, yamaç eğriselliği ve yükseklik parametreleri
tercih edilmekle beraber, akarsuya yaknlk ve faya yaknlk gibi
parametrelerde kullanlabilmektedir.
Anahtar Kelimeler: AFAD, Heyelan Duyarllk haritas, Coğrafi Bilgi
Sistemleri, Frekans Oran

1. GİRİŞ
Heyelan duyarllğ kavram; heyelan oluşumunda etkin olduğu
düşünülen jeolojik, topoğrafik ve çevresel parametreler gibi hazrlayc
parametrelerin dikkate alnarak, gelecekte heyelan gelişmesi olas alanlarn
göreceli olarak snflandrlmas şeklinde tanmlanmaktadr (Varnes, 1984;
Aleotti ve Chowdhury, 1999; Fell vd. 2008a; Van Westen vd., 2008). Bu

392
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tanm ayn zamanda, var olan veya gelecekte meydana gelmesi olas
heyelanlarn yeri, alansal yaylm veya büyüklüğü ve mekânsal dağlmnn
belirlenmesini de içermektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde, bir
heyelan duyarllk çalşmasnn, heyelanlarn gelecekte nerede, hangi türde
ve hangi koşullar altnda oluşacağ sorularna yant verir nitelikte olmas
gerekmektedir (Aleotti ve Chowdhury, 1999). Bu sorulara doğru yantlarn
verilebilmesi ve heyelan duyarllğnn sağlkl bir şekilde değerlendirildiği
haritalarn üretilebilmesi,
 çalşmann amac (arazi kullanm, planlama, zarar azaltma vb.)
 çalşmann ölçeği
 mevcut veya erişilebilecek veri,
 zaman ve mali koşullar,
 heyelan tür ve özellikleri
gibi faktörlerden etkilenmektedir. Değinilen bu faktörlerin etkisi zaman
zaman değişse de, heyelan duyarllk haritalarnn kalitesini ve
üretilebilirliğini doğrudan etkilemektedirler. Ayrca, heyelan duyarllk
değerlendirmelerinde yaplan tüm analizlerin dayandğ iki temel varsaym
mevcuttur. Bunlar;
 Geçmiş ve bugün, geleceğin anahtardr,
 Geçmişte ve bugün, heyelanlarn oluşumunda etkin olan hazrlayc
parametreler, gelecekte de benzer koşullarda heyelan oluşumuna neden
olabilirler.
şeklinde değerlendirilmektedir (Van Westen vd., 2008).

2. MATERYAL VE YÖNTEM
Heyelan duyarllk değerlendirmeleri birbirinden farkl birçok
yöntemle yaplabilmektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde, heyelan
duyarllğnn değerlendirilmesinde kullanlan yöntemler, niteliksel ve
niceliksel yöntemler olmak üzere iki grupta incelenmektedir (Guzzetti vd.,
1999; Fell vd., 2008a; Kanungo vd., 2009). Niteliksel yöntemler,
araştrmaclarn doğrudan saha gözlemlerine ve tecrübelerine/bilgilerine
dayanan yöntemleri içermekteyken, niceliksel yöntemler, çoğunlukla CBS

3
393
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tabanl veri gruplar kullanlarak bilgisayar destekli ve veriye dayal olarak


gerçekleştirilmektedir. Bu açdan değerlendirildiğinde, niteliksel
yöntemlerin genelde kişisel bilgi ve tecrübeye dayanan öznel yöntemleri
kapsadğ, niceliksel yöntemlerin ise, veriye dayal daha nesnel
uygulamalar içerdiği söylenebilir (Van Den Eeckhaut vd., 2012). Bununla
birlikte, konvansiyonel olarak kabul edilen bir heyelan duyarllk
değerlendirme yöntemi de bulunmamaktadr.
Heyelan duyarllk değerlendirmelerinde grid hücreleri (pikseller)
topoğrafik/jeomorfolojik birimler, havza/alt havza gibi alansal birimler gibi
haritalama birimleri kullanlmaktadr (Guzzetti vd., 1999). Heyelan
duyarllk değerlendirmelerinde basit istatistiksel analizlerden, son derece
karmaşk matematiksel modellemelerin de kullanldğ yöntemlere kadar
değişen birçok yöntem mevcuttur (Van Westen vd., 2008). Aşağda bilimsel
çalşmalarda çoğunlukla kullanlan ve AFAD tarafndan bu yöntemler
arasndan seçilen frekans oran yöntemi ayrntlar ile değinilmiştir.
2.1. Jeomorfolojik Analizler
Jeomorfolojik analizler, niteliksel yöntemler içinde değerlendirilmekte
olup, çoğunlukla hava fotoğraf yorumlamalar ile saha çalşmalar srasnda
elde edilen bilgilere dayanarak yaplan çalşmalar kapsamaktadr. Bu
yöntemde haritalamay yapan araştrmac heyelan oluşumu ile ilgili
olduğunu düşündüğü parametreleri, deneyim ve bilgisi dahilinde derleyip,
potansiyel olarak duraysz olabilecek alanlar doğrudan haritalamaktadr.
Bu yöntemin en önemli snrlamalar, tamamyla tecrübeye dayal ve öznel
bir yöntem olmas, verilerin güncellenememesi, yöntemin kesin ve net
kurallarla ifade edilememesi olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte,
diğer yöntemlere oranla, hemen hemen her türlü ölçekte uygulanabilir
olmas, jeomorfolojik analizlerin en önemli üstünlüğü olarak
değerlendirilmektedir (Aleotti ve Chowdhury, 1999).
2.2. Jeoteknik Yaklaşmlar
Jeoteknik yaklaşmlar temelde, heyelan değerlendirmeleri açsndan
kullanlan en eski yöntem olarak değerlendirilebilir. Yöntemin sağlkl bir
şekilde uygulanmas güvenilir ve temsil edici bir jeoteknik veri taban,
durayszlk modelinin doğru seçimi ve dolaysyla analiz yönteminin

4
394
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

sağlkl bir şekilde seçilmesine bağldr. Bu yöntem, jeolojik malzemelerin


doğrusal davranş gösterdiği, diğer bir deyişle, normal dağlma uygun
olduğunda, son derece sağlkl sonuçlar vermektedir. Bununla birlikte,
heyelanlar gibi karmaşk yapda olan ve farkl parametrelerin etkin olduğu
çözümlemelerde, olaslk yaklaşmnn kullanlmas, ancak belirsizliklerin
çok iyi tanmlanabilmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu nedenle, yöntemin
kullanlabilirliği daha çok tetikleyici parametre analizlerinde ve heyelan
tehlike haritalarnn üretilmesinde etkin çözümler sağlamaktadr.
2.3. Esnek Hesaplama Yöntemleri
Esnek hesaplama yöntemleri de, heyelan duyarllk haritalarnda
özellikle son yllarda sklkla kullanlan yöntemler arasndadr. Heyelan
oluşumu gibi karmaşk sistemlerin çözümünde, yapay sinir ağlar, bulank
mantk, genetik algoritmalar gibi yapay zeka kavram altnda da
değerlendirilebilecek yöntemler, sağlkl ve güvenilir sonuçlar
üretebilmektedir. Ancak, yüksek oranda bilgi ve kullanm tecrübesi
gerektirdiği de unutulmamaldr.
2.4. İstatistiksel Analizler
Niceliksel yöntemler altnda değerlendirilen istatistiksel analizler,
heyelanlar gibi karmaşk sistemlerin ve çoğunlukla birden fazla nedenden
ötürü meydana gelen olaylarn çözümlenmesinde, sklkla kullanlmaktadr
(Guzzetti vd., 2000). Bu tür analizlerde geçmişte meydana gelmiş olan
heyelanlara neden olduğu düşünülen parametreler, istatistiksel olarak
değerlendirilmekte ve CBS tabanl platformlarda saysal olarak ifade
edilebilmektedirler. Jeomorfolojik analizlerin tersine, veriye dayal ve
nesnel yöntemler içinde değerlendirilen istatistiksel analizler, iki değişkenli
ve çok değişkenli istatistiksel analizler olmak üzere iki ana grupta
incelenmektedir.
2.4.1. Çok Değişkenli İstatistiksel Analizler
Çok değişkenli istatistiksel analizlerde hesaplamalar karmaşk bir
yapdadr. Araştrmaclarn üzerinde yoğunlaştğ yöntemler;
 faktör analizi,
 diskriminant analizi
 lojistik regresyon modelleridir.
5
395
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çok değişkenli istatistiksel analiz yöntemlerinden biri olan faktör


analizi, birbiri ile ilişkili çok saydaki değişkeni, daha az sayda ve anlaml
olan ve birbirinden bağmsz yeni veri yaplarna dönüştürmek ve
değişkenleri snflandrarak ortak faktörleri oluşturmak amacyla
kullanlmaktadr. Faktör analizleri varyans-kovaryans veya korelasyon
matrisleri kullanlarak birbirlerinden bağmsz homojen gruplarn (yeni
parametrelerin) oluşturulmas ile gerçekleşmektedir.
Diskriminant analizi, kategorik bağml değişkenler ve saysal bağmsz
değişkenler arasndaki ilişkileri tahmin etmeyi amaçlayan çok değişkenli
istatistiksel analizlerden birisidir. Diskriminant analizlerde amaç, çok
değişkenli bir problemin (örneğin: heyelan oluşumu) tek değişkenli biçime
dönüştürülmesi ve tüm değişkenlerin uygun aralklarda ifade edildiği tek bir
fonksiyonun elde edilmesidir.
Lojistik regresyon yöntemi, özellikle son yllarda literatürde sklkla
kullanlan bir yöntemdir. Lojistik regresyon yönteminde; bağml
değişkenin, kategorik olduğu ve bağmsz değişkenlerle neden-sonuç
ilişkisini belirlemekte kullanlan bir yöntemdir. Diğer bir deyişle, seçilen
parametrelere göre bağml değişkenin beklenen değerlerinin, olaslk
olarak elde edildiği snflama ve atama işlemi yapmaya yarayan bir
regresyon yöntemi olarak da değerlendirilebilir.
2.4.2. İki Değişkenli İstatistiksel Analizler
İki değişkenli istatistiksel analizlerde temel hedef, dikkate alnan
jeolojik, topoğrafik ve çevresel parametreler ile heyelan yerleri arasnda
ilişkilerin kurulmas ve parametrelerin ağrlkl değerlerinin
belirlenmesidir. Belirlenen ağrlkl parametre haritalar, daha sonra CBS
ortamnda bir araya getirilerek, heyelan duyarllk haritalar
oluşturulabilmektedir (Van Westen, 1993; Süzen ve Doyuran, 2004).
Yöntemde öncelikle parametrelerin CBS ortamna aktarlmas ve heyelan
yerleriyle ilişkilendirilerek, heyelan yoğunluğunun ve ağrlkl değerlerin
belirlenmesi şeklinde bir yol izlenmektedir. Daha sonra, ağrlkl değerler
farkl parametre haritalarna atanarak, sonuç duyarllk haritalar
üretilebilmektedir. Buradaki en önemli unsurlardan biri, heyelan

396
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

duyarllğnda etkin olabilecek parametrelerin seçimi ve bunlarn uygun alt


snflar altnda gruplandrlmasdr. AFAD tarafndan makalede değinilen
tüm analiz yöntemleri incelenmiş ve değerlendirilmiş olup Lee ve Talib
(2005) tarafndan önerilen Frekans Oran (FR) yöntemi duyarllk
analizinde en uygun yöntem olarak benimsenmiştir. Bu yöntemde, dikkate
alnacak parametreler CBS platformuna aktarldktan sonra, heyelan
envanter haritas ile ilişkilendirilerek, yoğunluk analizleri yaplmaktadr.
Frekans oran kavramnn temelini, Eş.1’de verilen ve her bir parametre alt
grubu için hesaplanan a ve b katsaylar oluşturmaktadr:
FR= a/b Eş. 1
Bu eşitlikte FR, frekans oran; a katsays, parametre alt grubundaki
heyelanl piksel saysnn, toplam heyelanl piksel saysna oranna; b
katsays ise, parametre alt grubunun dikkate alnan alandaki piksel
saysnn, dikkate alnan alandaki toplam piksel saysna oranna karşlk
gelmektedir. Bu yöntemde, 1 değerinden büyük olan FR değerlerinin,
göreceli olarak heyelan oluşumunda daha etkin olduğu, 1 değerinden küçük
FR değerlerinin ise, heyelan oluşumunda daha az etkiye sahip olduğu
belirtilmektedir (Lee ve Talib, 2005). Dikkate alnan her bir parametre alt
grubu için hesaplanan FR değerleri, ilgili parametrelere atanarak, CBS
ortamnda çalştrlmaktadr. Bu işlem için, dikkate alnan ve FR değerleri
atanmş parametreler, CBS ortamnda toplanarak, LS (landslide
susceptibility) değerleri elde edilmektedir (Lee ve Talib, 2005) ( Eş.2):
LS= ∑FR Eş.2
Bu eşitlikte LS heyelan duyarllğn ∑FR ise, dikkate alnan alandaki
her bir piksel için hesaplanan FR değerlerinin matematiksel toplamna
karşlk gelmektedir.

3. BULGULAR
Frekans Oran yönteminin seçilmesinin nedeni, diğer yöntemlerden
uygulama açsndan daha basit ve yaln bir yöntem olmas ile literatürde
sklkla kullanlyor ve sağlkl sonuçlar veriyor olmasdr (Ercanoğlu vd.,
2008; Ylmaz, 2009). Ayrca, temel istatistik ve CBS bilgisi ile her alanda

7
397
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

uygulanabilir bir özellikte olmas da, diğer bir tercih nedenidir. Frekans
oran yönteminde; heyelan duyarllğnn CBS ortamnda
değerlendirilebilmesi için, heyelan oluşumunda etkin olduğu düşünülen
parametreler, azami mevcut koşullar dikkate alnarak üretilmelidir. Örnek
olarak bir alanda bu yönteme göre heyelan duyarllğ belirlenecekse
dikkate alnabilecek parametreler ve veri kaynaklar Çizelge 1’de
sunulmuştur.

Çizelge 6.1. Uygulama için dikkate alnan parametreler (Hasekioğullar ve


Ercanoğlu, 2012).
Parametre Veri Kaynağ Açklama
Orman ve Su İşleri
Arazi kullanm Vektörel veri
Bakanlğ
Vektörel veri, SAM’ne
Topoğrafik yükseklik Harita Genel Komutanlğ
dönüştürülmüştür.
Jeolojik birimler – Maden ve Tetkik Arama
Vektörel Veri,
Litoloji Genel Müdürlüğü
Saysal Arazi Modeli
Yamaç eğimi SAM’den türetilmiştir.
(SAM)
Saysal Arazi Modeli
Bak SAM’den türetilmiştir.
(SAM)
Saysal Arazi Modeli SAM ve topoğrafik
Drenaja yaknlk (SAM) ve Topoğrafik haritadan saysallaştrma ile
Harita üretilmiştir
Hava Fotoğraf
Heyelan yerleri Yorumlamalar, Heyelan Vektörel veri
Arşivi, Saha Çalşmalar

3.1. Frekans Oran Değerlerinin Hesaplanmas İçin Örnek


Uygulama
Lee ve Talib (2005)’in önerdiği Frekans Oran hesaplama aşamalar
dikkate alnarak bir örnek uygulamada gösterimi Şekil 1 a ve Şekil 1 b’de
özetlenmiştir.

8
398
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1 a. Raster formatndaki temsili bir heyelan envanter haritas üzerinde


heyelanl alanlarn gösterimi.

Şekil 1 b. Raster formatndaki temsili bir yamaç eğim haritasnda heyelanl


alanlarn dağlmnn gösterimi.

9
399
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bu örnek uygulamadaki temel unsur, heyelan envanter haritas ile


dikkate alnan parametrelere ilişkin raster görüntü dosyalarndaki görüntü
özelliklerinin ayn olmas gerekliliğidir. Diğer bir deyişle, görüntülerdeki,
kolon, satr, X ve Y yönündeki koordinatlar (Xmin, Xmax, Ymin ve Ymax),
datum ve piksel boyutlar ayn olmaldr. Bu durum, heyelan duyarllk
hesaplamalarnn her bir piksel için CBS ortamnda yaplacağ için gerekli
olup, veri hazrlama sürecinde tamamlanmş olmas zorunluluğunu ortaya
çkarmaktadr. Şekil 1.a incelendiğinde, temsili heyelan envanter
haritasnda, heyelanl piksellere 1 değerinin, heyelan olmayan piksellere ise
0 değerinin atandğ görülmektedir. Bu örnek için dikkate alnan ve 30
kolon ve 20 satrdan oluşan toplam 600 piksellik alan için CBS ortamnda
yaplan değerlendirmelerde, iki adet heyelan için toplam 115 adet pikselin
heyelanl olduğu, geriye kalan 485 adet pikselde ise heyelan olmadğ
görülmektedir. Şekil 1.5b’de ise, bu örnek için dikkate alnan raster
formatndaki bir yamaç eğim haritasndaki temsili yamaç eğim değerleri
görülmektedir. Frekans Oran değerlerinin hesaplanabilmesi için, dikkate
alnacak her bir parametre grubu için öncelikle veri gruplarn heyelan
oluşumu açsndan yanstacak gruplandrmalarn yaplmas gerekmektedir.
Bu örnek uygulama gösterimi için ve sadece yamaç eğimi için yaplan
gruplandrmalar ve bunlarn heyelanl alanlarda ve dikkate alnan alann
tümündeki dağlmlar, Çizelge 2’de özetlenmiştir.

Çizelge 2. Temsili alanda Frekans Oran değerlerinin hesaplanma


aşamalar.
Yamaç Eğimi, Gruptaki Gruptaki Toplam a b FR
YE (0) Heyelanl Piksel Piksel Says
Says
0≤YE≤5 1 67 0.01 0.11 0.08
5<YE≤10 0 34 0.00 0.06 0.00
10<YE≤15 17 75 0.15 0.13 1.18
15<YE≤20 52 153 0.45 0.26 1.77
20<YE≤25 26 106 0.23 0.18 1.28
25<YE≤30 19 79 0.17 0.13 1.25
30<YE≤35 0 41 0.00 0.07 0.00
35<YE≤40 0 23 0.00 0.04 0.00
40<YE 0 22 0.00 0.04 0.00

10
400
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

FR değerleri hesaplanrken, örneğin 150-200 aralğndaki parametre


altgrubu için, öncelikle bu altgrubun, heyelanl alanlardaki piksel says (52
piksel) ile tüm alandaki piksel says (153 piksel) belirlenmelidir. Daha
sonra, belirlenen bu değerler, srasyla toplam heyelanl piksel saysna (115
piksel) ve alandaki toplam piksel (600 piksel) değerlerine bölünüp
oranlanarak (a/b), FR değerleri her bir parametre alt grubu için aşağda
hesaplanmştr:
FR15<YE≤20 = [(52/115)] / [(153/600)] = 1.77
Diğer parametre alt gruplarndaki hesaplamalar ayn şekilde yaplarak,
Çizelge 2’deki FR değerleri elde edilmiştir. Yamaç eğim gruplarna ilişkin
FR değerleri gözetilerek bir yorumlama yaplacak olunursa, FR değeri en
yüksek olan 150<YE≤200 grubunun heyelan duyarllğnda göreceli olarak
en yüksek katks olduğu, 00≤YE≤50 grubunun ise en düşük etkiye sahip
olduğu görülmektedir. FR değeri 0 olan gruplarn ise heyelan oluşumunda
herhangi bir ağrlk etkisine sahip olmadğ, bu durumun da, söz konusu
gruplarda herhangi heyelanl piksel değeri olmadğndan kaynaklandğ
söylenebilir. Bu işlemler, dikkate alnacak diğer parametreler ve alt gruplar
için de tekrarlanmaldr.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Heyelan duyarllk analizlerinin temelini; heyelan envanter haritas ve
dikkate alnan parametreler arasndaki ilişkilerin kurulmas
oluşturmaktadr. Oluşturulan bu ilişkiler yardmyla, dikkate alnacak
alanlarn heyelan duyarllk haritalar CBS ortamnda piksel baznda
oluşturulabilmektedir. Piksel boyutunun ne kadar olmas hususunda
herhangi bir standart bulunmamakla birlikte, literatürdeki genel eğilim, orta
ve bölgesel çalşmalar için 15 ile 30 m arasnda piksel boyutlarnn
seçilmesi yönündedir. Uygulayclar çalşmalarnda frekans oran
yöntemini kullanacaklarsa makalenin; bir önceki bölümde verilen örnek ve
yöntem temel alnarak, seçilen parametreler ve alt gruplarnn heyelanl ve
heyelansz alanlardaki dağlmlar ile a ve b katsaylar ve FR değerleri
hesaplanarak, CBS ortamnda ilgili parametre alt gruplarna atamaldr. Bir
sonraki aşamada ise, her bir piksel için toplam FR değerleri hesaplanmş ve

11
401
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

heyelan duyarllk haritas CBS ortamnda üretilmelidir. Heyelan duyarllk


haritalama çalşmalarnda, üretilen haritalarn performanslarnn snanmas
gerekmektedir. Diğer bir deyişle, üretilen heyelan duyarllk haritasnn,
mevcut heyelanl alanlar ne derecede doğru tahmin ettiğinin, dolaysyla
performansnn saysal olarak ortaya konulmas belirtilmelidir. Oran ve
seçim yöntemi üzerinde herhangi bir standart olmayp, literatürdeki genel
eğilim, tüm alandaki piksellerden % 70 ile % 80 arasnda değişen bir oranda
“analiz” verisinin rasgele seçilip, duyarllk analizlerinin bu verilerle
yaplmas yönündedir. Geriye kalan ve hiçbir şekilde analizlere sokulmayan
% 30 ile % 20 orannda değişen veri ile snama veya performans
değerlendirmeleri yaplabilmekte, üretilen heyelan duyarllk haritalarnn
performanslar ortaya konulabilmektedir. AFAD tarafndan yaplan
çalşmalarda; bu oranlar srasyla, literatür değerlerinin ortalamas olan %
75 eğitme ve % 25 orannda snama aşamalar için verilerin ayrlmas
yönündedir. Araştrmaclar arasndaki genel eğilim, üretilen heyelan
duyarllk haritalarn, elde edilen saysal değerler kullanlarak, heyelan
duyarllğnn “çok yüksek”, “yüksek”, “orta”, “düşük” ve “çok düşük” gibi
tanmlamalarla ifade edildiği gruplara ayrlmas ve bu gruplarn snama
verilerinde ne şekilde snflandrldğnn ortaya konulmas şeklindedir. Bu
tür bir performans değerlendirmesine göre teorik beklenti, düşük veya çok
düşük heyelan duyarllğna sahip alanlardaki orann az, yüksek veya çok
yüksek heyelan duyarllğna sahip alanlarda ise bu orann, yüksek olmas
yönündedir. Bu orana ilişkin, literatürde standart bir değer verilememekle
birlikte, bu orannn % 60’dan fazla olmas, üretilen heyelan duyarllk
haritasnn tatminkâr ve ortamsal koşullar yansttğ yönünde bir
değerlendirme yaplabilir.

12
402
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR
Aleotti, P. And Chowdhurry, R., 1999, Landslide hazard assessments: Summry
rewiew and new perspective, Bulletin of Engineering Geology of the Environment,
58, 21-44.
Ercanoğlu, M., Kaşmer, Ö. and Temiz, N., 2008. Adaptation and comparison of
expert opinion to analytical hierarchy process for landslide susceptibility mapping.
Bulletin of Engineering Geology and the Environment, Vol: 67, No:4, 565-578.
Fell, R., Corominas, J., Bonnard, C., Cascini, L., Leroi, E., Savage, W.Z., 2008.
Guidelines for landslide susceptibility, hazard and risk zoning for land-use
planning. Engineering Geology, 102, 3-4, 85-98.
Guzzetti, F., Carrara, A., Cardinali, M., Reichenbach, P., 1999, Landslide hazard
evaluation: a review of current techniques and their application in a multi–scale
study, Central Italy, Geomorphology, 31, 181-216.
Guzzetti, F., Cardinali, M., Reichenbach, P., Carrara, A., 2000. Comparing
landslide maps: a case study in the Upper Tiber River Basin, Central Italy.
Environmental Management, 25, 247-263.
Kanungo, D.P., Arora, M.K., Sarkar, S., Gupta, R.P., 2009. A fuzzy set based
approach for integration of thematic maps for landslide susceptibility zonation.
Georisk, Vol. 3, Issue 1, 30-43 p.
Lee, S., Talib, J.A., 2005. Probabilistic landslide susceptibility and factor effect
analysis. Environ. Geol., 47: 982-990.
Suzen, M.L., Doyuran, V., 2004. Data driven bivariate landslide susceptibility
assessment using geographical information systems: a method and application to
Asarsuyu catchment, Turkey,Engineering Geology, 71, 303–321.
Varnes, D.J., 1984, Landslide hazard zonation: a review of principles and practice,
Commission of Landslides of the IAEG, UNESCO, Natural Hazards No. 3, 61 pp.
Van Westen, C.J., 1993. Application of geographical information system to
landslide hazard zonation. ITC publication no 15, ITC, Enschede, Netherlands.
Van Westen, C.J., Castellanos, E., Kuriakose, S.L., 2008, Spatial data for landslide
susceptibility, hazard and vulnerability assessment: An overview, Engineering
Geology, 102: 112-132.

13
403
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Van Den Eeckhaut, M., Hervás, J., Jaedicke, C., Malet, J.-P., Montanarella, L.,
Nadim, F., 2012. Statistical modelling of Europe-wide landslide susceptibility
using limited landslide inventory data. Landslides, 9, 357-369.
Yilmaz, I., 2009. Landslide susceptibility mapping using frequency ratio, logistic
regression, artificial neural networks and their comparison: A case study from Kat
landslides (Tokat—Turkey), Computers &Geosciences, 35, 1125-1138.

14
404
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

JEOMORFOLOJİK OLAYLARIN
TARİHLENDİRİLMESİNDE
DENDROKRONOLOJİ VE KSİLOLOJİ

Barbaros YAMAN
Bartn Üniversitesi, Orman Fakültesi
Yllk Halka Analizleri ve Odun Anatomisi Laboratuvar
yamanbar@gmail.com

ÖZET
Yıllık halka tarihlendirme bilimi olarak dendrokronoloji, doğal süreçlerin
ve insanla ilgili birçok tarihsel olayın aydınlatılmasında, yanılma payı
oldukça düşük olan, önemli bir araç olarak kabul edilmektedir. Bu bilim
dalının jeomorfolojik olay ve olgularla ilişkili alt dalına da
dendrojeomorfoloji adı verilmiştir. Jeomorfolojik olay yeri ve yakın
çevresinde bulunan ağaç ve diğer odunsu bitkilerde gerçekleştirilen yıllık
halka analizleri, jeomorfolojinin birçok alanı için aydınlatıcı bilgi
sunabilmektedir. Oluşum tarihleri bilinmeyen heyelanlar başta olmak üzere,
kaya ve taş yuvarlanmaları, enkaz akışları, kumul hareketleri ve toprak
erozyonu gibi fiziki coğrafyayı ilgilendiren birçok olgunun
yaşlandırılmasında, ilgili jeomorfolojik olaydan etkilenen ve zarar gören
ağaçlar için oluşturulan yıllık halka kronolojileri ve yıllık halka anatomisine
ilişkin bilgiler kullanılmaktadır. Ayrıca söz konusu jeomorfolojik olayların
kendi içerisinde sıklık, şiddet ve mekânsal dağılımı da bu tür çalışmalarla
belirlenebilmektedir. Jeomorfolojik bir olay nedeniyle ölen ağaçlarda ölüm
zamanının, eğilen ağaçlarda eksantrik gövde oluşumunun, yaralı ağaçlarda
yara oluşumunun tarihlendirilmesi, ayrıca açığa çıkan köklerde kök
anatomisi ve kronolojisinin, gövdesi gömülen ağaçlarda da yıllık halka
daralmalarının incelenmesi ve gömülme sonrası oluşan adventif köklerin
yaşlandırılması bu tür çalışmaların temelini oluşturmaktadır. Türkiye’de
jeomorfoloji alanında ağaç yıllık halka analizleri temelinde gerçekleştirilen
çalışmaların sayısı yok denecek kadar azdır. Bu alanda ülkemizde
1
405
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

gerçekleştirilmiş çalışmalardan en önemlisi bir heyelan gölü olan Sülük


Gölü’nün oluşum zamanının yaşlandırılmasıdır.
Bartın’da oluşum tarihi bilinen bir heyelan sahasında yer alan bazı ağaçların
heyelan sonrası yıllık halka gelişim seyrinin ve yıllık halka anatomilerinin
incelenmesi ve konu ile ilgili bazı çıkarımlarda bulunulması çalışmamızın
amacını oluşturmuştur.

2
406
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ÇANKAYA-MAMAK HEYELANI

Ahmet Tuğhan SAKARYA Jeofizik Müh., Hakk Nazm İLERİ


Jeoloji Y. Müh.
İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Ankara

ÖZET
Bu çalşmann amac; Ankara İli, Çankaya ve Mamak İlçeleri snrnda
meydana gelen heyelan olaynn jeolojik açdan değerlendirilmesi olup;
ayrca heyelann tanmlanmas ve etki alannn belirlenmesi ile İl Afet ve
Acil Durum Müdürlüğümüzce yaplan zarar azaltma ve iyileştirme
faaliyetlerini içermektedir.
Heyelan olay, yeterli alt yapnn bulunmadğ, plansz, çarpk
kentleşmenin yoğun olarak yaşandğ gecekondu bölgesinde, Mamak
Formasyonu ve Emir Formasyonunun snrn oluşturan Güllüce Caddesi
üzerinde meydana gelmiştir. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğümü teknik
elemanlarnca Şubat 2012 tarihinde yerinde yaplan incelemede heyelan;
yoğun yağşlara bağl olarak alt yapnn da yetersiz olmas nedeni ile
Mamak Formasyonuna ait ayrşmş tüf ve aglomeralarla, Emir
Formasyonuna ait Metagrovaklarn ayrşmas sonucu oluşan killi rezidüel
birimlerin geçiş zonunda başlamş ve özellikle metagrovaklarn hakim
olduğu alanda gelişim göstererek bu alanda arazide krklara ve gerilme
çatlaklarnn meydana gelmesine neden olmuştur. Hem yağşlarn hem de
bölgedeki zemin deformasyonlarna bağl olarak su ve kanalizasyon
hatlarndaki krlmalar nedeni ile szan sulardan dolay zemin iyiden iyiye
kendi ağrlğ ile harekete geçmiş ve alandaki alt yap ve üst yap tahribat
artmştr.
Alanda heyelan olayndan 367 konutun etkilendiği tespit edilmiş olup,
7269 sayl Kanun’a göre, heyelan olayndan etkilenen ve etkilenmesi
muhtemel 367 konutun nakil edilmesi ve heyelann etki alan için Afete

1
407
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Maruz Bölge Karar alnmas uygun görülmüş olup, iyileştirme çalşmalar


devam etmektedir.
Anahtar Sözcükler: Afet, heyelan, zarar azaltma, çarpk kentleşme,
Çankaya-Mamak.

1. GİRİŞ
Afet; insanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayplar meydana
getiren, normal yaşam ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye
uğratarak topluluklar etkileyen doğal, teknolojik veya insan kökenli
olaylara denilmektedir. (Meclis Araştrma Komisyonu Raporu, 1997: 2).
Ülkemiz sahip olduğu tektonik, sismik, topoğrafik ve iklimsel yaps
gereği doğal afetlerle sklkla yüz yüze kalmaktadr. Doğal afetler
ülkemizde önem srasna göre deprem, heyelan, su baskn, kaya düşmeleri,
yangnlar vb. diğer afetler olarak sralanr.
Heyelan; kaya, toprak ve bunlarn karşmndan oluşan malzemelerin
yer çekimi etkisiyle belirli bir yüzey boyunca yamaç aşağ kaymas olaydr.
İlimizde özellikle Mamak bölgesinde sk sk heyelanlar meydana
gelmektedir. Bu heyelanlar özellikle gecekondu bölgelerinde sğ lokal
heyelanlar olup, ayn zamanda inşaat srasnda kontrolsüz şev kazlarndan
ve yeterli önlem alnamayan yerlerde meydana gelmektedir. Hzl ve
düzensiz kentleşme afet riski oranlarn arttrdğ gibi meydana gelen afet
olaylar da can ve mal kayplarna neden olmaktadr.
Bu çalşmada meydana gelen heyelan olay ve buna bağl olarak İl Afet
ve Acil Durum Müdürlüğü’nce ilgili kanun ve yönetmelikler gereği yaplan
ve yaplmas planlanan çalşmalardan bahsedilmiştir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
7269 sayl Umumi Hayata Müessir Afetler Dolaysyla Alnacak
Tedbirlere İlişkin Kanun 25.05.1959 gün ve 10213 sayl Resmi Gazetede
yaymlanmştr. Olmuş veya olmas muhtemel afetlerde (heyelan, kaya
düşmesi, su baskn, çğ v.s.) 7269 sayl yasann 1.ve 2.nci maddeleri

2
408
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

gereğince afet etütleri yaplmakta ve bu etütler sonucunda Jeolojik Etüt


Raporlar hazrlanmaktadr. 7269 sayl yasann 2. Maddesine göre; yer
kaymas, kaya düşmesi ve çğ gibi afetlere uğrayan bölgelerde belirlenen
snrlar şehir ve kasabalarda imar planna, imar plan bulunmayan kasaba ve
köylerde ise harita ve krokilere işlenmek sureti ile Afete Maruz Bölge
snrlar belirlenir ve Başkanlğn teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca Afete
Maruz Bölge karar alnr.
Afet olaynn o yerleşim biriminde genel hayata etkili olup olmadğna
ilişkin olarak yasann 1.nci maddesi kapsamnda Afetlerin Genel Hayata
Etkiliğine ilişkin Temel Kurallar Hakkndaki Yönetmelik gereğince genel
hayata etkililik veya etkisizlik oluru alnmaktadr. Ayrca düzenlenen
jeolojik etüt raporunda Afete Maruz Bölge Karar alnmas talep edilmiş ise
yasann 2. nci maddesi gereğince Bakanlar Kurulunca Afete Maruz Bölge
(Yap ve İkamete Yasaklanmş Afet Bölgesi) Karar alnmaktadr.
Söz konusu çalşmamz kapsamnda heyelann geometrisini belirlemek
amacyla Jeolojik-jeoteknik etüt raporu düzenlenmiş ve bu çalşma
kapsamnda inceleme alann temsil edecek farkl noktalarda 7 adet sondaj,
2 adet sismik ve 2 adet rezistivite çalşmas yaplmştr. Sahada yer alan
jeolojik birimlerin derinlikleri ve laboratuar çalşmalar ile litolojilerin
jeomekanik özellikleri tespit edilmiştir. Ayrca yine elde edilen verilerden
2 güzergah boyunca kesit oluşturularak şev stabilite analizi yaplmş ve
şevin stabilite parametreleri hesaplanmştr.

3. İNCELEME ALANI VE JEOLOJİK KONUMU


İnceleme alan; Mamak ve Çankaya İlçeleri snrlarnda yer alan Şehit
Cengiz Topel ve 50. Yl Mahalleleridir (Şekil 1).

3
409
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. İnceleme Alannn Yer Bulduru Haritas.

Şekil 2. İnceleme Alannn Genel Jeoloji Haritas


(Akyürek vd., 1982, 1984). Ölçek:1/100000)

İnceleme Alan Jeolojisi:


İnceleme alannn jeolojisini, temel olarak Elmadağ Formasyonuna ait
meta grovaklar oluşturmakta olup, bunlarn üzerinde Mamak
Formasyonuna ait andezit, tüf ve aglomeralar yer almaktadr. Meta
4
410
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

grovaklar, yeşilimsi-kahve, yer yer grimsi-sar-krmz renkli, içerisinde yer


grimsi-beyaz ince ve düzensiz kalsit damarl, baz alanlarda şist dokulu, sk
eklem ve süreksizlik yaplar izlenen birimlerdir. Çalşma alannda
gözlenen diğer bir kaya birimi, aglomera tüf ve andezitlerden oluşan
volkanik kayalardr. İnceleme sahasnda eğimin % 40 ve üzeri olduğu
kesimlerde ise söz konusu volkaniklerin ve meta grovaklarn ayrşma ürünü
killi rezidüel zon yer almaktadr. Bunlarn üzerinde söz konusu
formasyonlara ait birimlerin ayrşma ürünü killi rezidüel zon bulunmaktadr
(Şekil 3).

Şekil 3. İnceleme alanndaki birimleri gösterir kesit

4. BULGULAR
Çankaya ve Mamak İlçeleri, 50. Yl ve Cengiz Topel Mahalleleri
snrnda meydana gelen heyelan olay heyetimizce 09-10.02.2012 tarihinde
incelenmiştir. Yaplan incelemelerde yoğun yağşlar sonucunda suya
doygun haldeki ayrşmş metagrovak zonunda, yer yer heyelan krklar ile
gerilme çatlaklarnn geliştiği tespit edilmiştir. Heyelan olaynn
gerçekleştiği alanda düşük kaya kalitesi, birimlerde yoğun olarak gözlenen
farkllklar, çatlak, krk ve katmanlaşma düzeyleri arasnda yer alan killi
düzeylerin varlğ ve bu düzeylerin yağş ve kullanm sular sonucunda
özellikle şişme davranş göstermeleri, zaten zayf olan çatlak ve

5
411
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

katmanlaşma yüzeyleri boyunca, derin şevlerin oluşturulmas sonucunda


kayma gerçekleşmiştir.

Şekil 4. Yllk Yağş Miktar (mm)


(Kaynak; Meteoroloji Genel Müdürlüğü)

Meydana gelen bu deformasyonlar özellikle çizgisel yap konumundaki


mahallenin ortasndan geçen asfalt yolda izlerini göstermiştir. Hem
yağşlarn, hem de bölgedeki deformasyonlarn etkisi ile su ve kanalizasyon
hatlarndaki krlmalar nedeni ile szan sulardan dolay zemin iyiden iyiye
kendi ağrlğ ile harekete geçmiştir. Zemindeki deformasyonlar ile
konutlardaki hasarlar göz önüne alnarak ilk iş olarak acilen konutlarn
tahliyesi gerçekleştirilmiştir. Tahliye işlemi, ilgili Belediyeler ile iletişime
geçilerek bir gün içerisinde gerçekleştirilmiştir. Tahliye işleminin
gerçekleştiği günün ertesinde heyelan olaynn gelişimi devam etmiş ve
heyelanl sahada yer alan 367 konutun büyük bir bölümünde yeni hasarlar
oluşmuş, baz konutlar ise yklmştr (Şekil 5,6). Tahliye edilen
afetzedelerin bir ksm kamu binalarnda, bir ksm ise yaknlarnda geçici
olarak iskan ettirilmişlerdir. Ksa bir süre sonra tüm afetzedelere ilgili
Belediyelerce kira yardm yaplmştr. Heyelanl saha içerisindeki
konutlarn büyük bir ksm yeniden ikametin önüne geçmek amac ile

6
412
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Belediyelere ait iş makineleri ile yktrlmştr. Heyelan snrlar belirtilen


alan için, Bakanlar Kurulunca Afete Maruz Bölge (Yap ve İkamete
Yasaklanmş Afet Bölgesi) karar alnmştr.

Şekil 5. Konutlar ve yoldaki hasarlar.

7
413
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 6. 09.02.2012 ve 10.02.2012 tarihlerinde yolda görülen değişim.

Söz konusu alanda heyelan olaynn geometrisini belirleyerek Kentsel


Dönüşüm çalşmalar kapsamnda yeniden imara açlabilmesi amac ile
jeolojik-jeoteknik etüt yaptrlmş ve alanda bulunan birimlerin derinlikleri
ile jeoteknik özelliklerinin belirlenmesine ve sahada alnmas gerekli
mühendislik tedbirlerinin tespit edilmesine yönelik çalşmalar yaplmştr.

8
414
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İnceleme alannda yer alan formasyonlardan alnan numuneler


üzerinde Nokta Yükleme ve Tek Eksenli Basnç Deneyleri yaplmştr.
Sahada yer alan formasyonlar “Çok Zayf Kaliteli Kaya Kütlesi” snfna
girmektedir.
Kuzeydoğu-Güneybat Hatt boyunca SK-5 ile SK-7 sondaj kuyular
ekseninde şev stabilite analizi yaplmştr (Şekil 7.)

Şekil 7. Sondaj Lokasyonlar ve kesit.

Yaplan analiz sonucunda depremsiz durumda Güvenlik Katsays


FS=1.27, depremli (0,2 g) durumda FS=0.765, yine depremli (0,4 g)
durumda FS=0.53 olarak hesaplanmştr. Yaplan hesaplarda deprem
etkisinde şevin kayar durumda olduğu tespit edilmiştir. Heyelan kayma
derinliğinin yaklaşk 20-25 m.’dir (Şekil 8).

9
415
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 8. Heyelann kayma derinliği.

5. SONUÇLAR
Ankara İli, Çankaya İlçesi, 50. Yl Mahallesi ve Dilekler Mahallesi ile
Mamak İlçesi, Cengiz Topel Mahallesi snrnda meydana gelen heyelan
olaynn incelenmesi sonucunda 367 konutun heyelan olayndan
etkilenebileceği tespit edilmiş olup, söz konusu alan her hangi can ve mal
kaybna neden olmakszn tahliyesi gerçekleştirilmiştir. İnceleme alannda
yer alan konutlarn gecekondu tipi yap olmas ve heyelan olay nedeni ile
büyük bir bölümünün hasar görmesi sebebi ile heyelan olay İl
Müdürlüğümüzce önlem alnabilirlik açsndan değerlendirilmemiş olup,
konutlarn nakline karar verilmiştir. Söz konusu alan Bakanlar Kurulunca
Afete Maruz Bölge (Yap ve İkamete Yasakl Alan) ilan edilmiştir (Şekil
9). 367 konutun hak sahipliği işlemleri bitirilmiş olup, hak sahibi olan
afetzedelerin kalc konutlarnn yaplmas için yer seçimi işlemlerine
başlanmştr.

10
416
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 9. Afete Maruz Bölge İçerisinde yaşanan değişim.

Büyükşehir Belediyesinin söz konusu alannn Kentsel Dönüşüm


çalşmalar kapsamnda alnabilecek önlemler doğrultusunda yeniden
planlanabilir alan olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin
belirlenmesi amac ile Jeolojik-Jeoteknik etüt çalşmas yaptrmştr. Bu
çalşma sonucunda elde edilen veriler şğnda, şev stabilitesi analizleri
yaplarak mevcut ve olas heyelan geometrisi ortaya konmuştur.
Kuzeydoğu-Güneybat Hatt boyunca SK-5 ile SK-7 sondaj kuyular
ekseninde şev stabilite analizi yaplmştr. Yaplan analiz sonucunda

11
417
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

depremsiz durumda Güvenlik Katsays FS=1.27, depremli (0,2 g) durumda


FS=0.765, yine depremli (0,4 g) durumda FS=0.53 olarak hesaplanmştr.
Yaplan hesaplarda deprem etkisinde şevin kayar durumda olduğu tespit
edilmiştir.
Sondajdan elde edilen veriler heyelan kayma derinliğinin yaklaşk 20-
25 m. olduğu sonucunu ortaya koymakta olup, alanda stabilitenin
sağlanmas amac ile olas kayma düzleminin altna kadar yaplacak olan 3
sra kazklarla heyelann durayllğnn sağlanmas işleminin ekonomik
olmayacağ ve bu önlemlerin de kim tarafndan karşlanacağnn
belirlenememesi sebebi ile söz konusu alann yeşil alan olarak
değerlendirilmesinin uygun olacağ kanaatine varlmştr.

6. KAYNAKLAR
Ankara Afad, 2012: 10.02.2012 günlü Jeolojik Etüt Raporu.
MGM, 2012: Yllk Yağş Grafikleri.
Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü Arşiv Dosyalar.
MTA, 1/100000 Ölçekli Genel Jeoloji Haritas.
50. Yl Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi Afete Maruz Alann Jeolojik-
Jeoteknik Etüt Raporu, 2012.

Yazarlar Bilgisi:
H. Nazm İLERİ (Jeoloji Yük. Mühendisi) :
- 1995 ylnda Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünden mezun
oldu.
- 2002 ylnda Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans
eğitimini tamamlad.
- 1990-2010 Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü
- 2010 İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde Jeoloji Y. Mühendisi
A. Tuğhan SAKARYA (Jeofizik Mühendisi) :
- 2008 ylnda Süleyman Demirel Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği
Bölümünden mezun oldu.
- 2010-2012 Kastamonu İl Afet ve Acil Müdürlüğü Jeofizik Mühendisi
- 2012 Ankara İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğünde Jeofizik Mühendisi

12
418
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

DEVREK HEYELANI

Kemal KARAKUŞ, Mikdat ÖZMEN,


Haydar KIRKBUDAK, Cemal YILDIZ
DSİ Genel Müdürlüğü, Jeoteknik Hizmetler ve YAS Dairesi Başkanlğ, ANKARA

ÖZET
Bu çalşmada, Zonguldak – Devrek ilçesinde yer alan ve halen yapm
devam eden Devrek – Ereğli karayolunun Km: 3+630 – 3+760 kesimini de
kapsayarak meydana gelen heyelan mekanizmasnn detayl olarak
anlatlmas amaçlanmştr. Devrek İlçesi, Zonguldak İlinin 57 km
güneyinde yer almaktadr. Meydana gelen heyelan Devrek İlçesi Karşyaka
mahallesini içine alarak Devrek çayna bağlanan Çomaklar deresine doğru
hareket etmiştir. Heyelan oluşum ve gelişim açsndan 3 ana kütle ve kanal
yapsna sahiptir. Kot olarak kaymann gerçekleştiği ana kütle, yaklaşk 700
m uzunluğunda, ortalama 110 m genişliğinde ve 5.0 – 23.0 m derinliğinde
olup kütlenin hacmi yaklaşk 1.100.000 m3’ tür. Üst kütleye bağl olarak
kayan bölümün yannda 620 m uzunluğunda, ortalama 135 m genişliğinde
ve 8.0 – 15.0 m derinliğinde yaklaşk 1.050.000 m3 hacme sahip üst yan
kütle yer almaktadr. Bu iki kütle arasnda gelişen derinliği 5 m civarnda,
uzunluğu yaklaşk 180 m, genişliği 40 m ve hacmi 39.000 m3 olan bir akma
bölgesi gelişmiştir. Heyelann en alt ksmnda ise, yerleşim alanlarnn ve
Çomaklar deresinin etkilendiği 700 m uzunluğunda, genişliği yaklaşk 300
m ve derinliği yer yer 53 m varan derinlikte bir heyelan kütlesi gelişmiştir.
Bu kütlenin yaklaşk hacmi 5.140.000 m3 civarndadr. Bölgenin genel
jeolojisine bakldğnda Paleosen - Eosen yaşl Çaycuma formasyonu yap
yerlerinin temel kayasn oluşturmaktadr. Birim kumtaş, kiltaş, silttaş ve
yer yer görülen marnlarla temsil edilmektedir. Alt seviyelerde kumtaş ve
silttaş daha az görülmekle beraber kiltaş hakimdir. Kumtaş daneleri ince,
danelerini kuvars, volkanik, metamorfik kayaç ile mika pullar oluşturur.
Bu daneler iri-orta ve iyi yuvarlaklanmştr. Formasyon alt seviyelerinde
ince ara bant halinde yer yer marnlar da yer alr. Birimdeki tabaka
1
419
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kalnlklar 0.10 – 60.0 m arasnda değişmekte, yer yer daha ince


tabakalanma görülmektedir. Orta-iyi çimentolu olan bu formasyonun üst
seviyesinde 0.50 – 2.00 m ayrşma zonu görülür. Birim KD – GB doğrultulu
geniş bir senklinalin ortasnda yer alr. Heyelan bölgesinin özellikle akma
yapan ksm yer yer suya doygun olarak görülmekle beraber ufak gölcükler
oluşmuştur. Heyelan, hali hazrda etki alan içinde bulunan biri okul binas
olmak üzere 20’ nin üzerinde binann ağr hasarl ve enkaz durumuna
gelmesine, bir bölümünün hafif – orta hasar görmesine sebep olmuş ve
altyapya zarar vermiştir. Bu durum Karşyaka mahallesinde yerleşik olarak
bulunan yaklaşk 200 adet binann boşaltlmasna yol açmş ve halen
hareketine devam etmektedir. Heyelann güneyinde bulunan Çomaklar
dereside kapanma tehlikesiyle karş karşya kalmş ve DSİ 23. Bölge
Müdürlüğü tarafndan acil önlem olarak 2 adet 2.0 x 2.0 m koruge boru
derenin menderes yaptğ bölgeye yerleştirilmiştir. Hareketin devam etmesi
sebebiyle koruge borular işlevini yitirmiş olup pompa yardmyla derenin
derive edilmesi sağlanmştr. Halen DSİ tarafndan Çomaklar deresinin üst
kotlarnda tersip bendi çalşmalar ile dere yatağnda kanal düzenlemesi ve
açk kanal kazs yaplarak çevredeki binalarn zarar görmesini engellemek
için fore kazk çalşmalarna devam edilmektedir.
Anahtar Kelimeler : Çaycuma Formasyonu, fore kazk, tersip bendi,
koruge boru, senklinal, mika pullar

l. GİRİŞ
Bu çalşmada Zonguldak İli Devrek İlçesinde 20 Nisan 2015 tarihinde
başlayarak 27 Temmuz 2015 tarihine kadar hareketine devam ederek
topografik büyük ykmlara ve hasarlara yol açan Devrek heyelan
incelenmiştir. Heyelan Zonguldak ili Devrek ilçesinde geniş alanda mostra
veren Çaycuma formasyonuna ait fliş birimlerinin (kiltaş - kumtaş – marn
ardalanmas) ayrşmş kesimlerinin topografik eğim yönünde akmas
şeklinde meydana gelmiştir. Ardalanmalar sağlayan litolojik birim snrlar
dayanmszdr.
Heyelan Devrek İlçesi Karşyaka mahallesinin topografik olarak üst
kotlarnda başlamş ve Devrek – Ereğli karayolunu da içine alarak

2
420
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çomaklar deresine kadar ilerlemiştir. Heyelan mekanizmas incelendiğinde


genel itibariyle akma türünde gerçekleşmiş ve içerisinde bulunan yaklaşk
200 konut, İmam Hatip Lisesi ve Cami kullanlamaz hale gelmiştir. Ayrca
heyelann topuk bölgesinde yer alan Çomaklar deresi kapanma tehlikesiyle
karş karşya kalmştr. Meydana gelen hasarlar neticesinde DSİ Genel
Müdürlüğü tarafndan sorumluluk sahasnda bulunan Çomaklar deresinde
Tersip Bentleri, Islah ve Fore Kazk çalşmalar yaplarak derenin
kapanmas ve daha büyük hasarlara yol açmas engellenmiştir.

Foto.1 Heyelann genel görünümü.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Genel Jeoloji
Paleosen-Eosen yaşl Çaycuma formasyonu yap yerlerinin temel
kayasn oluşturmaktadr. Birim kumtaş, kiltaş, silttaş ve marnlarla yer yer
görülen seviyelerde temsil edilmektedir. Alt seviyelerinde kiltaş hakimdir.
Kumtaş ve silttaş daha az görülür. Kumtaş daneleri ince, daneleri kuvars,
volkanik, metamorfik kayaç ile mika pullar oluşturur. Birim KD-GB
doğrultulu geniş bir senklinalin ortasnda yer alr.

3
421
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çaycuma Formasyonu (Tç); Yahyalar formasyonu ile uyumlu olarak


çökelmiştir. Eosen yaşl Çaycuma Formasyonu Kumtaş, silttaş, kiltaş ve
volkanoklastik kumtaş ardalanmasndan oluşur. Kumtaşlar sardan-yeşil
renkli ve kaln tabakaldr. Silttaşlar açk yeşil-gri renkli ve ince tabakaldr.
Kiltaşlar açk-koyu yeşlil renkli ve çok ince tabakaldr. Volkanoklastik
kumtaşlar tüf ve aglomera da içerir, unkonsolide ve ince seviyelidir, ince
seviyeli marnlar ile ardalanma yapar. Tabakalar ve ardalanma snrlarnn
dayanmsz oluşu heyelanlara neden olmaktadr. Formasyon içerdiği
litolojik seviyelere göre sğ deniz ortamnda çökelmiştir.

Şekil 1. Bölgenin jeoloji haritas ve genelleştirilmiş kolon kesiti (Yergök ve diğ,


1987’den Doç. Dr. Ali KAYABAŞI tarafndan düzenlenerek çizilmiştir.)

2.2. Heyelan Mekanizmas


Heyelan Devrek İlçesinin üst kotlarnda yer alan Cinibrahimoğlu
mahallesinde hareketine başlamş ve akma şeklinde devam ederek
Karşyaka mahallesini hasara uğratarak Çomaklar deresini tehdit altnda
brakmştr. Heyelann genişliği yer yer 100 m uzunluğu yaklaşk 1000 m
civarndadr.

4
422
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Genel olarak zeminlerde meydana gelen heyelanlar akma, kayma


olarak snflandrlabilir. Sharpe (1938) tarafndan yaplan snflandrmaya
göre;
- Hareketin tipi, miktar ve hz,
- Harekete neden olan faktör,
- Hareket eden malzemenin cinsi, dizilişi, yaş,
- Su miktar,
- Hareket edenle alttaki kütleler aras bağlant,
- Kohezyon ve İçsel sürtünme karakteristikleri en önemli kriterlerdir.
Devrek heyelan incelendiğinde, zeminde su miktarnn artmasyla
birlikte topografik eğim sebebiyle birimler içerisindeki boşluk suyu
basncnn artmas ve kütlenin iç direnci yani kohezyonu için gerekli su
miktarnn likit limiti aşmas sebebiyle meydana geldiği düşünülmektedir.
Heyelan meydana geldiği tarihte Kandilli rasathanesi (KOERI) verileri
incelendiğinde herhangi bir deprem bulgusuna rastlanmamştr.

Çizelge1. Heyelan mekanizmalar

5
423
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çizelge 2. Heyelanlarn boyutsal özelliklerine göre snflandrlmas (D:


Heyelann genişliği, L:Heyelann uzunluğu) (Skempton 1953; Zaruba et al
1969)

Foto 2. Devrek heyelannn akma bölgesi.

Çizelge 2. ve Şekil 2. incelendiğinde; birimlerdeki su miktar da


dikkate alnarak Devrek heyelannn zemin akmas şeklinde gerçekleştiği
nitelendirilebilir.

3. BULGULAR
3.1. İnceleme Alannda Yaplan Çalşmalar
İnceleme alannda öncelikle yük hafifletme çalşmalar yaplmş ve
heyelan üzerindeki su birikintileri pompa vastasyla kurutulmuştur.
Heyelann Topuk bölgesinde yer alan Çomaklar deresinin menderes yaptğ

6
424
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

bölge kapanmş ve acil önlem olarak 2 adet 2x2 m boyutlarnda koruge boru
yerleştirilmiştir. (Foto 3.)

Foto 3. Çomaklar Deresinin kapanan bölgesine yerleştirilen koruge borular.

Koruge borularn alt ve üst ksmna ince malzemeden oluşan birim


koyularak suyun akşnn devam etmesi sağlanmştr. Heyelann devam
etmesi sebebiyle koruge borular kapanmş ve dere slah çalşmalarna
başlanmştr. (Foto 4.)

Foto 4. Heyelann hareketi sonucu kapanan koruge borular.

7
425
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Öncelikle dere yatağnn kapanan bölgesine suyun akş kesilmiş ve


pompa vastasyla Karşyaka mahallesinin içine doğru yönü değiştirilmiştir.
Daha sonra Islah çalşmalarna başlanmş ve derenin menderes yaptğ
bölgede yer alan 3 adet bina kamulaştrlarak yklmştr.

Foto 5. Kamulaştrmaya konu olan evlerin görünümü.

Dere yatağ geçici olarak kamulaştrlarak yklan binalarn bulunduğu


bölgeye doğru çekilerek heyelann ilerlemesini önlemek için topuk
bölgesine kaya bloklarndan oluşan yük takviyesi yaplmştr. (Foto 6. )

Foto 6. Kamulaştrlarak yklan evler ve yaplan geçici kanal düzenlemesi.

8
426
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Dere yatağnda yaplan sondajlarda alüvyon kalnlğnn yaklaşk 25 mt


olduğu görülmüş ve heyelann topuk bölgesinin alüvyon ksmn harekete
geçirmesini önlemek ve diğer binalar koruma altna almak için fore kazk
çalşmalar yaplmştr.

Foto. 7 Dere yatağnn sol sahilinde yaplan fore kazk çalşmalar.

Çomaklar deresi rusubat bol olan bir dere yatağ olduğu için, ayn
zamanda taşkn kontrolü amacyla üst kotlarna 2 adet tersip bendi
yaplmas planlanmş olup yapm çalşmalar devam etmektedir.

9
427
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Foto 8. İnşaa halindeki tersip bentleri.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Bu çalşmada, Zonguldak – Devrek ilçesinde yer alan ve halen yapm
devam eden Devrek – Ereğli karayolunun Km: 3+630 – 3+760 kesimini de
kapsayarak meydana gelen heyelan mekanizmas görsel ögelerle birlikte
detayl olarak anlatlmştr.
10
428
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelann meydana geliş şekli, meydana getirdiği hasarlar ve DSİ


Genel Müdürlüğü sorumluluk sahasnda yer alan Çomaklar deresinin tehdit
altnda kalmas neticesinde yaplan slah çalşmalar ve alnan önlemler
irdelenmiştir.
Heyelan Zonguldak ili Devrek ilçesinde geniş alanda mostra veren
Çaycuma formasyonuna ait fliş birimlerinin (kiltaş - kumtaş – marn
ardalanmas) ayrşmş kesimlerinin topografik eğim yönünde akmas
şeklinde meydana gelmiştir.
Heyelan yaps incelendiğinde, zeminde su miktarnn artmasyla
birlikte topografik eğim sebebiyle birimler içerisindeki boşluk suyu
basncnn artmas ve kütlenin iç direnci yani kohezyonu için gerekli su
miktarnn likit limiti aşmas sebebiyle meydana geldiği düşünülmektedir.
Heyelan meydana geldiği tarihte Kandilli rasathanesi (KOERI) verileri
incelendiğinde herhangi bir deprem bulgusuna rastlanmamştr.
Heyelan sonucunda yaklaşk 200 adet konut, bir adet cami ve İmam
Hatip Lisesi kullanlamaz hale gelmiştir.
DSİ Genel Müdürlüğü tarafndan heyelann etkisi altnda kalan
Çomaklar deresinde Geçici kanal düzenlemesi ve fore kazk uygulamas ile
birlikte 2 adet tersip bendi yaplarak dere yatağnn güvenli olarak akmas
sağlanmştr.

5. KAYNAKLAR
Akbulut İ., 2012. Şev durayllğ. MTA genel Müdürlüğü, Eğitim serisi no:42.
Ankara,
Canik, B., 1997. Mühendislik Jeolojisi Ders Notlar, Ankara Üniversitesi, Ankara,
Dağdeviren, M., Biroğlu, İ., Altun,Ö., Darga, R., H., Yldz, C., 2015. Devrek
Heyelan Seyahat Raporu, DSİ Genel Müdürlüğü, Ankara,
Kayabaş, A., 2015. Devrek (Zonguldak) İlçesi Heyelan, Jeoloji Mühendisleri
Odas, Ankara,
KOERI, 2007. Kandilli seismological data search. Kandilli Observatoryand
Earthquake Research Institute, Istanbul

11
429
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

MTA, 2007. Active fault map of Turkey.


http://www.mta.gov.tr/mta_web/dirifay.asp
VARNES D. J., 1978. Slope Movement Types And Processes. In Landslides:
Analysis And Control. Edited by R. L. Schuster And R. J. Krizek. Transportation
Research Board, National Academy Of Science, Washington. Special Report 176,
Chapter 2, 11-33.
Yergök AF, Akman U¨ , Iplikci E, Karabalik N, Keskin I, Mengi H, Umut M,
Armagan F, Erdogan K, Kaymakci H, Cetinkaya A., 1987. Bat Karadeniz
bölgesinin jeolojisi, MTA Rapor No:8273 (unpublished)
Zaruba Q, Menci V., 1969. Landslides and Their Control. Elsevier, N.York, 205
p.

12
430
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KASTAMONU’DA GERÇEKLEŞEN
HEYELANLARIN DEĞERLENDİRMESİ
(İNEBOLU ÖRNEĞİ)

Miraç AYDIN

Ülkemizde, sel ve heyelan afetleri depremden sonra azımsanmayacak


oranda (%30) yaşanılan doğal afetler arasındadır. Sel ve heyelan
oluşumunda ve doğal bir afete dönüşmesinde iklim özellikleri, bitki
örtüsü, fizyografik etmenler ve beşeri etkinliklerin başlıca etkenler
arasında oldukları görülmektedir.
Ülkemizde 1980-2012 yılları arasındaki zaman peryodu
incelendiğinde, hidrolojik karakterli (sel ve heyelan) doğal afetlerin
sayısında belirgin bir artış olduğu görülmektedir. Özellikle Karadeniz
Bölgesi sel ve heyelan bakımından en riskli bölgeler arasında yer
almaktadır.
Kastamonu ili iklim olarak aslında bir geçiş bölgesinde
bulunmaktadır. İl bazında değerlendirdiğimizde kıyı kesimlerde denizin
etkisinin hakim olduğu Karadeniz iklim tipi, iç kesimlerde ise karasal
iklim tipinin etkin olduğunu görmekteyiz. Bu durum il bazında farklı iklim
olaylarının cereyan etmesine neden olmaktadır. Bitki örtüsü bakımından
oldukça zengin olmakla birlikte il alanının yaklaşık %65’i ormanlık
alanlardan oluşmaktadır. İlin bitki örtüsü açısından zengin olması özellikle
sel ve taşkın olaylarında sınırlayıcı bir etkide bulunmaktadır. Diğer
taraftan ilin genel topoğrafik yapısının engebeli, eğim ve yükseltinin fazla
olması sel ve heyelan riskini arttırmaktadır.
Türkiye’de yaşanan heyelan olayları incelendiğinde Kastamonu ilinin
Trabzon, Rize ve Zonguldak gibi en fazla heyelan olaylarının görüldüğü
iller arasında yer aldığı görülmektedir. Kastamonu’da bugüne kadar
yaşanan toplam sel olayı sayısının 100’ün altında olduğu fakat heyelan
sayısının ise 200’ün üstünde gerçekleştiği görülmektedir. Bu durum ilin

1
431
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

özellikle heyelan bakımından oldukça riskli bir konumda olduğunu


göstermektedir. İl genelinde oldukça fazla heyelan yaşanmasının nedeni
heyelana müsait jeolojik yapı, özellikle eğim ve yükselti bakımından
heyelan riski taşıyan yerlerde hatalı arazi kullanımı, yerleşim yerlerinin
riskli yerlere kurulması ile tarımsal faaliyetler ve yol çalışmalarının
gerekli tedbirler alınmadan yapılması gösterilebilir.
Çalışmada, Kastamonu ili sıklıkla heyelanların görüldüğü İnebolu
ilçesinde bugüne kadar gerçekleşen heyelan olaylarının meydana geldiği
yerlerin iklim, topoğrafya, bitki örtüsü özellikleri ile insan kaynaklı etkiler
ortaya konularak değerlendirilecektir. İnebolu ilçesinde gerçekleşen
heyelan olaylarının yerleri CBS ortamında belirlenerek iklim (sıcaklık ve
yağış), topoğrafya (eğim ve yükselti), bitki örtüsü ve insan kaynaklı etkiler
(nüfus yoğunluğu ve değişimi, hatalı arazi kullanımları) ile ilişkileri ortaya
konulacaktır. Elde edilecek veriler CBS ortamında haritalandırılarak
heyelan olaylarının meydana geldiği alanların iklim, topoğrafya ve bitki
örtüsü özellikleri ile insan kaynaklı etkilerin özellikleri
değerlendirilecektir. Yapılacak çalışma ülkemizde heyelan olayları
bakımından ilk sıralarda yer alan Kastamonu ilinde İnebolu ilçesinde
gerçekleşen heyelanların gerçekleştiği alanların karakteristik özelliklerini
ortaya koyacaktır.

2
432
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HAVZA BAZLI HEYELAN DUYARLILIK HARİTASININ


ÜRETİLMESİ
(TATLIÇAY HAVZASI; ÇANKIRI)

Ceyhun GÖL*1, Abdullah ÖZÇELİK2


1
Çankr Karatekin Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü, Çankr
Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Çankr
*Sorumlu Yazar: drceyhungol@gmail.com

ÖZET
Bu çalışmada, Tatlıçay Havzası (Çankırı) Heyelan Duyarlılık Haritası
(HDH), Frekans Oranı Yöntemi (FOY) kullanılarak üretilmiştir. Bu
yöntem, topoğrafik, hidrolojik, edafik, iklimsel, arazi kullanım durumu ve
yaşanmış heyelan veri setlerini kullanarak, havzanın HDH’sini
üretmektedir. FOY’a göre üretilen heyelan duyarlılık haritasının
güvenilirliğini test etmek için Heyelan Envanter Haritası (HEH)’nda yer
alan ve kontrol amacıyla analizlerde kullanılmayan heyelan alanları
duyarlılık haritası ile karşılaştırılmıştır. Üretilen HDH’nin HEH ile %65
uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Arazi örtüsü verilerine göre Tatlıçay
Havzasındaki heyelanların en fazla doğal çayırlık ve tarım alanlarında
meydana geldiği tespit edilmiştir. Havzada meydana gelen heyelanların
%77’unun Çakıltaşı-Kumtaşı, Çamurtaşı, %23’ünün ise Kumtaşı-
Çamurtaşı ana kayasına sahip alanlarda meydana geldiği görülmektedir.
Tatlıçay Havzası’nda heyelan oluşumunda litolojinin en etkili faktör olduğu
belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Heyelan, Frekans oranı, CBS, afet, havza

1
433
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1. GİRİŞ
Afet, doğada gerçekleşen olayların can ve mal kaybına neden olmasıyla
ortaya çıkabilmektedir. Genel olarak afetlerin nedenleri doğal ve/veya
insani olabilmektedir. Doğal afetler içerisinde kütle hareketleri (heyelanlar)
özel bir öneme sahiptir. Oluşum şekli, etki alanı ve önlem alınması
bakımından çok farklı jeolojik bir olay olan kütle hareketleri son yıllarda
önemli can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Heyelanlar, jeolojik,
jeomorfolojik, meteorolojik faktörler ile antropojenik etkilere bağlı olarak
yamaç dengesinin (stabilitesinin) bozulmasıyla ortaya çıkmaktadır. Kütle
hareketleri; yamaçta bulunan her türlü malzemenin, yerçekimi etkisi altında
eğim yönünde yer değiştirmesidir (Gökçeoğlu ve Aksoy, 1996; Öztürk,
2002). Heyelanlar ani, hızlı veya yavaş, kısa veya uzun süreli olmak üzere
çok farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Bu araştırmada, havza bazlı
heyelan kontrol sistemlerinin oluşturulmasında ilk adım olan Heyelan
Duyarlılık Haritası (HDH)’nin üretilmesi üzerinde durulmuştur.
HDH’larının hazırlanmasında eğim, bakı, litoloji ve arazi örtüsü en sık
kullanılan parametrelerdir (Dağ vd., 2011). En uygun veri setinin
oluşturulmasında, verinin mevcudiyeti ve bölgeye uygunluğu en önemli
kriterlerdir (Gökçeoğlu ve Ercanoğlu, 2001a-b; Wang and Sassa, 2005;
Kumtepe ve ark. 2009-2011). Bu çalışmada, litoloji, yükseklik, eğim, bakı,
eğrisellik ve Arazi Kullanma Türü/Arazi Örtüsü (AKT/AÖ) parametreleri
kullanılmıştır.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Araştırma Alanı
Tatlıçay havzası, Çankırı’nın kuzeyinde bulunan dağlardan
başlamakta, il merkezinde Acıçay ile birleşerek Terme Çayı’ndan
Kızılırmak’a dökülmektedir. Havza 40º33'- 40º51' kuzey enlemleri ile
33º17'-33º46' doğu boylamları arasında yer almaktadır (Şekil 1). Havza
toplam alanı 65 468 hektardır. Havzanın en alçak noktası 720m, en yüksek
noktası ise 1830m dir. Havza yükselti haritası incelendiğinde en fazla alan
kaplayan yükselti aralığı 1300-1400m dir. Yükselti ve bitki örtüsü birlikte
değerlendirildiğinde havzada ormanların büyük kısmı 1500m’den daha
yüksek bölgelerde yayılış göstermektedir Havzanın topoğrafik yapısı kırıklı
ve sürekli değişen özelliktedir (Şekil 2a-b).

2
434
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Tatlıçay Havzası (Çankırı) Yer Bulduru haritası

a b
Şekil 2. Tatlıçay Havzası a- yükselti haritası, b- eğim haritası

Havzanın içi ve yakınlarında Çankırı Fayı, Dodurga Fayı ve Kuzey


Anadolu Fayı bulunmaktadır. Bu nedenle havzada depremler ve buna bağlı
olarak kütle hareketleri görülmektedir. Çalışma sahasının içinde bulunduğu

3
435
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çankırı ilinde son 50 yıl içinde toplam 29 köyde heyelan olayı meydana
gelmiş olup, 422 konutun nakline karar verilmiştir (Anonim, 2015a). Bu
açıdan ilde heyelan büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Havzada yürütülen
arazi çalışmalarında gözlemlenen 6 adet heyelan olayı kayıt altına
alınmıştır. Bu heyelanlar yaklaşık olarak 5.22 km2 alan kaplamaktadır.
Heyelanlar vadi yamaçlarında yoğun olarak görülmektedir.
Havza içerisinde iki ve bitişiğinde beş meteoroloji istasyonu
bulunmaktadır. Bu istasyonlarda yapılan uzun dönemli ölçüm sonuçları
Thiesen Poligon Yöntemi kullanılarak değerlendirildiğinde, havza
içerisinde üç farklı iklim tipinin (Yarı nemli, Yarı Kurak ve Karasal Kurak)
etkili olduğu görülmektedir. Havzanın %16’sında yarı nemli, %21’inde yarı
kurak, %63’ünde karasal kurak-yarı kurak iklim etkilidir (Şekil 3a). Havza
toprakları kahverengi ve kahverengi orman topraklardan oluşmaktadır
(Şekil 3b). Büyük toprak grupları sınıflandırmasına göre İnceptisol ve
Entisol ordalarına dahildir.

a b
Şekil 3. Tatlıçay Havzas a- iklim Haritası, b- Büyük Toprak Grupları
haritası

Karadeniz nemli iklimin etkisi altında bulunan ve yarı nemli iklim


özelliği gösteren havzanın kuzey bölgesinde yıllık ortalama sıcaklık 9.1 oC
ve yıllık ortalama yağış ise 530.8 mm dir (Anonim 2015 b-c). Yarı kurak
iklime sahip bölgelerde yıllık ortalama sıcaklık 10.7 oC ve yıllık ortalama
yağış ise 500.9 mm dir (Anonim 2014). Havzanın kurak-yarı kurak iklime
sahip alanlarında yıllık ortalama sıcaklık 11.1 oC ve yıllık ortalama yağış

4
436
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ise 417.7 mm dir (Anonim 2015d). Havzanın ortalama yıllık yağışı


391.8mm’dir.

2.2 Jeolojik ve Jeomorfolojik Yapı


Heyelan duyarlılık çalışmalarında litoloji büyük önem taşımaktadır.
Litolojik birimler heyelan üzerinde farklı duyarlılık değerlerine sahiptir
(Tarhan, 2002, Clerici vd., 2006; Lee ve Sambath, 2006; Yalçın ve Bulut,
2007 Avcı, 2015). Çalışmanın yürütüldüğü havzada heyelanların yoğun
olarak yaşandığı bölge, Oligo-Miosen jipsli serileri olarak bilinen
formasyonların geniş ölçüde yer kapladığı sahalardan oluşmaktadır.
Tatlıçay Havzası, III. zamanda oluşmuş Oligosen-Miyosen yaştaki jips
serileri ile kaplıdır (Doğan, 2002), (Şekil 4). Bu seri kuzeydoğuda Yapraklı
ilçesi, güneydoğuda Kızılırmak, güneyde Ankara il sınırı, güneybatıda
Eldivan ilçesinin sınırladığı geniş bir alana yayılmıştır (Yüksel ve ark.,
2001). Aşağı havza bölümü taban arazileri IV. zamanda oluşmuş
alüvyonlardır. Havzanın güneybatısında arazinin jeolojik yapısı (tuz ve jips)
ve bitki örtüsünün zayıf olması sebebi ile özellikle vadi yamaçlarında
kırgıbayır topografyası dikkati çekmektedir (Çalapkulu, 1967). Tatlıçay
Havzası ve çevresinde, birbirinden farklı kaya türü ve zemin özelikleri
sunan birimler mostralar yapmaktadır. Kaya birimleri; volkanit, çakıltaşı,
kumtaşı ile kırıntılı kireçtaşı (Kavak Formasyonu, Kk), çakıltaşı, kumtaşı,
çamurtaşı (İncik Formasyonu, Tmi), silttaşı, marn, killi kireçtaşı, şeyl
(HançiliFormasyonu, Tmh), jips ile çamurtaşı, kumtaşı ardalanması
(Bayındır Formasyonu, Tmb), çamurtaşı, çakıltaşı ve kumtaşı (Kızılırmak
Formasyonu, Tmk), jips, çamurtaşı, kumtaşı (Bozkır Formasyonu, Tmbo),
çakıltaşı ve çamurtaşı (Değim Formasyonu, Tpld)’ndan, zemin özellikleri
sunan birimler ise Kuvaterner yaşlı, tutturulmamış, bazen gevşek
tutturulmuş, güncel alüviyal çökeller ile koluviyal çökellerden
oluşmaktadır.
Havzada, heyelanların yoğunlaştığı bölgede jipsli seriler yayılış
göstermektedir. İlkbahar yağışları ve eriyen kar suları bu bölgelerde
heyelanlara neden olmaktadır. Heyelanlar çamurtaşı-kumtaşı ve çamurtaşı
topraklı (Şekil 3b) sahalarda yoğunlaşmaktadır. Havzanın aşağı
bölgelerinde bu özellikler ortaya çıkarken, yukarı havza bölümünde andezit,
bazalt, dasit ve tüf ana kayalarının yayılış gösterdiği bölgelerde heyelan
daha az ortaya çıkmaktadır. Bu noktada heyelan duyarlılığında litolojinin
etkisi ortaya çıkmaktadır.

5
437
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Tatlıçay Havzası Jeoloji Haritası

2.3 Arazi Kullanma Türü/Arazi Örtüsü (AKT/AÖ)


Karadeniz nemli iklim kuşağından İç Anadolu kurak iklim kuşağına
geçiş şeridi içerisinde yer alan havzada, kuzeyden güneye doğru inildikçe
bitki örtüsünde genel bir yoksullaşma görülür. İklim, toprak ve topoğrafya,
havzanın AKT/AÖ’nün değişiminde en önemli temel ekolojik faktörlerdir.
6
438
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Kurak, tuz ve jips topraklı bölgeler bitki örtüsü zayıf ve bozuk mera
arazileridir (Şekil 5). Havzanın ormanlık alanlarında yapılan çalışmalara
göre asli ağaç türleri sarıçam (Pinus sylvestris L.), karaçam (Pinus nigra
Arnold. subsp. pallasiana (Lamb.) Holmboe) dır. Havzanın kuzey ve
yüksek bölgelerinde az olmasına rağmen Uludağ göknarı (Abies
nordmanniana (Stev.) Spach. ssp. bormulleriana (Mattf.) Code et Cullen)
ormanları da bulunmaktadır. Ayrıca, meşe (Quercus petraea (Mattuschka)
Liebl.), kavak (Populus spp.), söğüt (Salix spp.), ardıç (Juniperus comminis
subps. nana L.), kuşburnu (Rosa canina L.), ahlat (Pirus elaeagrifolia
Pall.), alıç (Creteagus monogyna L.), karaçalı (Paliurus spina- christi
Mill.), geven (Astragalus spp.) ve böğürtlen (Rubus canescens L.) türleri
bulunmaktadır (Şekil 5), (Anonim, 2000-2009-2010).
Havzada heyelan olayları ile AKT/AÖ arasında doğrudan ilişki kurmak
oldukça zordur. Ana kaya ve ondan oluşan toprak özellikleri ile iklim
havzanın bitki örtüsünü doğrudan etkilemiştir. Havzanın yukarı bölümünde
yayılış gösteren ormanlık alanların ana kaya türleri bazalt, andezit, dasit ve
melanjdır. Bu bölgelerde heyelan oluşumunu engelleyen faktör bitki
örtüsünden daha çok litolojik özelliklerdir. Bozkır bitki örtüsünün yayılış
gösterdiği ve en yüksek heyelan olaylarının yaşandığı bölgede ise ana kaya
jipsli serilerden oluşmaktadır.

Şekil 5 Tatlıçay Havzası Arazi Kullanma Türü/Arazi Örtüsü (AKT/AÖ)


Haritası

7
439
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.4 Yöntem

Çalışma alanı HDH’sını üretmek için kullanılan veri seti 1/25000


ölçekli topoğrafik harita, jeoloji haritası, meşcere haritası, sayısal heyelan
envanter haritasıdır. Topoğrafik haritadan üretilen Sayısal Yükselti Modeli
(SYM) ile çalışma alanının sırasıyla yükselti, eğim, bakı, eğrisellik (Şekil
6), litoloji ve AKT/AÖ haritaları üretilmiştir. Ayrıca SYM kullanılarak
Eğim Parametre Haritası elde edilmiştir (Şekil 7).

Şekil 6. Tatlıçay Havzası Eğrisellik Haritası

Havzaya ait elde edilen ve üretilen haritalar ile daha önce gerçekleşmiş
heyelanları gösteren heyelan envanter haritası ile karşılaştırılmıştır.
Havzaya ait her bir alt katman (eğim, bakı, yükselti, litoloji vb.) grubunun
heyelanlarla olan ilişkileri değerlendirilmiştir. Bu veriler yardımıyla,
çalışma alanının HDH üretilmiştir.

2.5. Veri Alt Yapısı ve Oluşturulması


Duyarlılık analizi için heyelan envanter haritası kullanılmıştır. Ayrıca,
mevcut heyelanlara ait bilgilerin elde edilmesi için AFAD tarafından
geliştirilen heyelan kayıt formları kullanılmıştır. Bir bölgede heyelan riski,

8
440
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

aynı bölgede bulunan aktif veya eski heyelanlarla benzer özellik göstermesi
ile büyük ilişki taşımaktadır. Bu çalışmada da, bu varsayımdan yola
çıkılarak havzada meydana gelmiş heyelanların bilgileri değerlendirilerek,
gelecekte heyelan duyarlılığı taşıyan alanların analizi yapılmıştır. Aynı
zamanda, havza içerisinde mevcut heyelan sahalarında arazi çalışmaları
yapılarak yerinde bazı özellikler incelenmiştir (Çizelge 1).
Heyelanların oluşmasında litoloji büyük önem taşımaktadır (Akıncı ve
ark. 2010). Ana kaya ve onun ayrışma durumu olarak nitelendirilen litolojik
birimler havzaya ait jeoloji haritasından alınmıştır. Çalışmanın yürütüldüğü
havzada, en yoğun heyelan yaşanan bölge Oligo-Miosen jipsli seri olarak
bilinen formasyonların geniş ölçüde yer kapladığı sahalardan oluşmaktadır.
Havzada daha önce yaşanmış heyelan alanlarının litolojik özellikleri
belirlenerek benzer özellik gösteren sahalar karşılıklı değerlendirilmiştir.

Çizelge 1. Heyelan kayıt formu örneği


HEYELAN KAYIT FORMU

Kayıt Tarihi Yamaç Şekli ve Heyelan Bölgesi Krokisi:


Envanter No
Heyelan Yeri
Koordinat
Litolojik
Tanımlama
Kaydı Alan
İnceleme Tarihi
Heyelan Tarihi
Heyelandan Fotoğraf No: Dört Ana Yönde Çekilmiş
Etkilenen
Yerleşim ve Kuzey: Güney: Doğu:
Diğer Tesisler Batı

Toprak Türü
Kumlu Killi Kumlu Killi Balçık
Drenaj
Aşırı drenajlı Drenajlı Orta Drenajlı İyi Drenajlı -
Geçirgenlik (Hidrolik İletkenlik)
Çok yavaş Yavaş Orta yavaş Hızlı

9
441
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Erozyon türü
Su erozyonu Damla (Tabaka) Oluk Oyuntu Mecra
Tarım ve Mera
Rüzgar erozyonu Deniz, Göl ve Nehir Kenarı Erozyonu
Arazileri
Moloz Çamur Çığ-Buzul
Kitle erozyonu Heyelan
Akması Akması Hareketi
Erozyon Durumu
Hiç veya hafif erozyon Orta Erozyon Şiddetli Erozyon Çok Şiddetli Erozyon
Sel ve Taşkın
Sel
Nadir Sel Basması, Arazi İşleri Sık Sel Basması, Arazi Çok Sık Sel
Tehlikesi
Gecikebilir Zarar Görür Basması
Yok
Kireç
Çok Az Çok
Kireçsiz Az Kireçli Orta Kireçli Kireçli marn
Kireçli Kireçli
Tuzluluk
Tuzsuz Hafif Tuzlu Orta Tuzlu Çok Tuzlu
Toprak Reaksiyonu (Ph)
Orta Orta
Kuvvetli Kuvvetli
Derecede Hafif Asit Nört Hafif Alkali Derecede
asit alkali
Asit Alkali
Toprak Nemi (0-100cm)
Yaş veya cıvık Islak Serin Kuru Pek kuru
Toprak Altı Kök Durumu
Yok Zayıf Orta Kuvvetli
Toprak derinliği
Mutlak derinlik
Sığ Orta Pek Derin
Pek Sığ : 15cm
:15 :3 Derin :60-100cm :100 cm
den az
-30cm 0-60cm den çok
Fizyolojik Derinlik
Sığ: 30 cm den az Orta Derin: 30-100 cm Derin: 100 cm den çok
Organik Madde
Yetersiz Az Orta Yeterli
Ölü Örtü Özellikleri
Çürüntülü
Ölü Örtü Tipi Mull Tipi Humus Ham Humus
Humus

10
442
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çürüntü
Ölü Örtü Tabaka Yaprak Tabakası Humus Tabakası
Tabakası
Kalınlıkları (cm)

Dış Toprak Hali


Çıplak Toprak Uçucu Yumuşak Sertleşmiş Kabuklaşmış
Çürüntülü
Ölü Örtülü Toprak Mull Tipi Humus Ham Humus
Humus
Diri Örtülü
Diri Örtülü Toprak Yeşillenmiş Yabanlaşmış
Toprak

Çizelge 1. Heyelan kayıt formu örneği (Devamı)


Heyelan Sahasının Arazi Kullanma Türü ve Arazi Örtüsü (AKT/AÖ)
Çayır/Mera ile Yaylak ve Kışlaklar
Mera Üstün Nitelikli Orta Nitelikli
Nitelikli (İyi) Niteliksiz (Zayıf)
Durumu (Çok İyi) (Orta)
Tarım Arazileri
Sulu Basınçlı Altı
Karık, Kanal Sulaması Salma Sulama
Arazileri Sulama
Kuru
Toprak
Tarım Bağ-Bahçe ve Diğer Kuru Tarım Nadaslı Kuru Tarım
Korumalı Tarım
Arazileri
Toprak
Eğim Yönünde
İşleme Teraslama Toprak İşlemesiz Tarım Eğime Dik Sürüm
Sürüm
Yöntemleri
Orman Arazileri
Orman Koru Ormanı Baltalık Makilikler ve Diğer
Milli Parklar ve
Koruma Göl ve Baraj Koruma Sulak Muhafaza Kıyı
Diğer Korunan
Ormanları Sahaları Alanlar Ormanı Ormanları
Alanlar
Ağaçlandır
ma ve Orman İçi Hızlı Gelişen Özel Erozyo Yanmış Alan Kumul
n
Rehabilitas Ağaçlandır Tür Ağaçlandır Ağaçlandırma Ağaçlandırm
Kontrol
yon ma Ağaçlandırma ma ları ası
ü
Ormanları
Heyelan Saha Bilgileri
Genişliği
Heyelanın Uzunluğu (m): Derinliği (m):
(m)

11
443
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yamaç
Derece %
Eğimi
Yamaç Dış
İç Bükey Düz Dalgalı
Şekli Bükey
Bakı
Yanlış Arazi Yüzeysel Yer Altı
Heyelan Sulama Drenaj Bozukluğu
Kullanımı Sular Suları
Oluşumunu
Tetikleyici Aşırı
Etken Kazı/Dolduru Yerleşim İnşaat Otlatm Doğal Nedenler
a
Heyelan Zarar Bilgisi:
Süreksizlik
Evet Hayır
Denetimli
Süreksizlik
Konumu
Heyelan
Durakla Yeniden Aktif Aktif
Aktivitesi Aktif Eski Durağan
mış Olmuş Olmayan
(Hareket)
Heyelan
Aktivitesi Karmaşık Bileşik İlerleyen Tekil Çoklu
(Tür)
Taşınan Toprak Ve Üzerinde Bulunan
Moloz Çamur Taş ve Kaya
Malzeme Malzeme
Heyelan
Sınıfı
Açıklama

Çalışma alanı, HDH haritasının hazırlanmasında eğim, bakı, yükselti


analizleri de ayrıca yapılmıştır. FOY’de her bir parametre, önem derecesine
göre ele alınmaktadır (Gökçeoğlu ve Ercanoğlu, 2001; Jadda ve ark., 2009;
Yılmaz, 2009). Daha önce yürütülen birçok çalışmada (Çevik ve Topal,
2003; Ercanoğlu ve ark., 2004; Lee and Pradhan, 2007; Yalçın, 2007;
Akıncı ve Kılıçoğlu, 2015) yükseklik ve eğim ile heyelan arasında doğrusal
ilişki olduğu ortaya konmuştur. Topoğrafik yapı, heyelan oluşumunda
büyük önem taşımaktadır. Yamaç eğimi ve eğimin derecesi, uzunluğu,
yapısı heyelan sürecinde önem taşımaktadır. Özellikle yüzeysel suların akış
yönü, toplanma ve birikme bölgeleri toprak akışkanlığını etkilemektedir.
Diğer taraftan yamaç eğim durumu heyelanın başlangıç ve bitiş noktası ile
hareket yönünü belirlemektedir. İçbükey (konkav-çukur) veya dışbükey
(konveks-tepe-sırt) jeomorfolojik yapılar heyelan oluşumunu farklı

12
444
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

derecelerde etkilemektedir. AKT/AÖ, toprakların infiltrasyon ve


perkolasyon özellikleri, buna göre yağış/akış ilişkileri değişmektedir.
Erozyon ve yamaç topraklarının fiziksel/kimyasal birçok özelliği AKT/AÖ
faktöründen doğrudan etkilenmektedir. Heyelana duyarlı alanlarda toprağın
çıplak bırakılması, aşırı tarımsal faaliyetler, sanayi tesisleri, yerleşim ve
diğer bazı faaliyetler heyelanı tetikleyebilmektedir. Toprak nemizi azaltıcı
ve derin kök sistemine sahip bitki örtüsü heyelan oluşumu veya oluşacak
zararın azalmasını sağlayabilmektedir. AKT/AÖ veri seti meşcere
haritaları, master planlar, halihazır planlar, kadastro haritaları, NDVI ve
CORINE verisi olmak üzere birçok kaynaktan elde edilebilmektedir.
Çalışmanın detaycılığı ve alan büyüklüğüne göre veri alt yapısı
oluşturulmalıdır.

2.6 Frekans Oranı Yöntemi (FOY) Kullanılarak, Heyelan


Duyarlılık Haritası (HDH)’nın Üretilmesi
Heyelan duyarlılık çalışmalarında birçok farklı yöntem
kullanılmaktadır. Kullanılan yöntemlerin temel ortak noktası ise mevcut
heyelanların belirlenmesi ve bu alanlarda heyelan oluşumuna etkili faktör
dizisine ait haritaların hazırlanarak veri alt yapısının oluşturulmasıdır. Bu
veri alt yapısı kullanılarak çalışılacak alanda, benzer özellik gösteren
sahalar ile heyelan duyarlılığı taşıyan sahalar arasındaki yüksek ilişkili
özelliklerden yararlanarak HDH’nın hazırlanmasıdır.
Heyelan duyarlılık haritalarının üretimindeki artışa rağmen,
uygulayıcılar arasında harita üretimi yöntemlerinde olduğu gibi, parametre
seçimi ile ilgili olarak da henüz bir görüş birliğine varılmamıştır. Farklı
alanlarda değişik parametrelerin etkili olması, kullanıcılar tarafından
parametrelerin farklı değerlendirilmesi ortak bir görüşe ulaşılamamasında
etkili olmuştur. Yine bazı parametrelerin az kullanılmasında da çalışma
ölçeği, yöntem farklılıkları, veri elde etme tekniklerindeki bir takım farklı
uygulamalar etkili olmuştur (Reis ve ark. 2009; Dağ ve ark. 2011).
HDH’nın hazırlanmasında yaygın kullanılan parametreler şunlardır
(Dağ ve ark. 2011; Kumtepe ve ark. 2011); Litoloji, Ayrışma, Eğim, Eğim
Yönü, AKT/AÖ, Akarsu Karakteristikleri, Yükselti, Yamaç Şekli, Yapısal
Elemanların Yamaçla İlişkisi, Zemin Yapısı, Zemin Kalınlığı, Yol
Yoğunluğu, Hidroloji, Ayrışma Derinliği, Süreksizlik Yoğunluğu, Zemin
Makaslama Dayanımı, En Yakın Tepeye Olan Mesafe, Yüzey Süreçleri,
Sismisite, Statik Güvenlik Sayısıdır.

13
445
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan duyarlılık çalışmalarında kullanılan çok sayıdaki farklı


parametrelerin ortak özelikleri (Dağ ve ark. 2011);
a- Parametreler heyelanların meydana gelmesinde etkili olmalıdır.
b- Parametrelerin her biri haritalanabilir nitelikte olmalıdır.
c- Parametreler çalışılan bölgenin özelliklerini yansıtmalıdır.
FOY, geçmiş heyelan konumları ile heyelanı etkileyen her bir faktörün
ilişkisini (korelasyonu) araştırmak için kullanılmaktadır (Erener ve Düzgün,
2010). Bu nedenle, heyelanı etkileyen her bir faktör alt kategorilere ayrılır
ve her bir faktörün her bir alt kategorisindeki frekans oranı hesaplanır
(Erener ve Lacasse, 2007). Frekans oranları (FO) hesabı için aşağıdaki
formül kullanılmaktadır.

FO=a/b

a: Parametre alt grubundaki heyelanlı piksel sayısının, toplam heyelanlı


piksel sayısına oranı,
b: Parametre alt grubunun dikkate alınan alandaki piksel sayısının,
toplam piksel sayısına oranı
FO değerlerinin hesaplamalarında kullanılan ve heyelanları etkileyen
parametrelerin piksel dağılımları ele alınan havza özelliklerine göre Çizelge
2’de verilmiştir. Hesaplanan FO değeri 1’den yüksek olan alt kategori ile
heyelan ilişkisinin oldukça yüksek olduğunu işaret etmektedir.
Havzada belirlenen alt kategoriler için hesaplanan frekans oranı
ArcGIS ortamında ilgili katmana atanmış, oluşturulan katmanlar üst üste
çakıştırılarak, heyelan duyarlılık indeksi (HDH) oluşturulmuştur. Üretilen
duyarlılık haritasına göre havzanın potansiyel heyelan alanları, “çok düşük,
düşük, orta, yüksek ve çok yüksek derecede duyarlı” alanlar olmak üzere
beş farklı grup altında sınıflandırılmıştır. Havza bazlı, HDH üretilmesinde
bazı sorunlar yaşanmaktadır. Havza içerisinde daha önce yaşanmış
heyelanların, havza genel alanı içerisinde dağılımı dengesiz olması
durumunda alt kategorilerin FO değerleri düşük çıkabilmektedir. Ayrıca
havza bazlı HDH hazırlanmasında litolojinin ve jeomorfolojinin
heyelanlarla ilişkisi düşük çıkabilmektedir. Bu nedenle havza bazlı HDH
hazırlanmasında veri setlerinin oluşturulmasında heyelanların en yoğun

14
446
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yaşandığı bölgelerin sınırlandırılarak araştırılması, çalışmanın doğruluk ve


başarı oranını artırmaktadır.
Heyelan duyarlılık indeksi (NFR*100) 94 – 600 aralığında
değişmektedir. Toplam frekans değeri daha sonra “çok düşük, düşük, orta,
yüksek ve çok yüksek derecede duyarlı” alanları belirlemek amacıyla 5
sınıfa ayrılmış ve Şekil 7’de gösterilen HDH elde edilmiştir.
Analiz için havza sınırını kapsayacak şekilde tek projede çalışılmış
olup, havza alanımız için; 787.597 adet nokta üretilmiştir. Bu nokta sayısı;
bir piksel için hücre boyutu 25x25m çalışıldığından havzayı temsil eden
piksel sayısı 1.050.130' dir. Çalışmamızda modelleme için ayırdığımız
değer %75 den hesaplanarak elde edilmiştir.

Şekil 7. Tatlıçay Havzası Heyelan Duyarlılık Haritası


15
447
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çizelge 2. Heyelanı etkileyen bazı parametrelerin frekans oranı


Heyelan
Alandaki Frekans
Heyelanlı
Parametre Alt Kategori Piksel Varlığı
Piksel Sayısı Oranı
Sayısı
(%)
700-900 2095 51752 0,040481 4,04
901-1100 2130 142820 0,014913 1,49
1101-1300 254 139251 0,001824 0,18
Yükseklik
(m)

1301-1500 0 142277 0 0
1501-1700 0 66508 0 0
1701-2000 0 12135 0 0
>(-1) 82 17021 0.004818 0.481758
(-1) - (0.5) 400 49160 0.008137 0.81367
(0.5) - (0) 1965 205274 0.009573 0.957257
Eğrisellik

(0) - (0.5) 1647 218623 0.007534 0.753352


(0.5) - (1) 327 53753 0.006083 0.608338
(1) < 58 10912 0.005315 0.531525
Kuzey 300 30221 0.009927 0.992687
Kuzeydoğu 422 59685 0.00707 0.707045
Doğu 332 82814 0.004009 0.400898
Güneydoğu 294 86668 0.003392 0.339226
Güney 609 79815 0.00763 0.763014
Bakı

Güneybatı 847 62992 0.009927 0.992687


Batı 726 62711 0.00707 0.707045
Kuzeybatı 578 59888 0.004009 0.400898
Kuzey 371 29949 0.003392 0.339226
0-5 711 99095 0.007175 0.717493
5-10 1463 147090 0.009946 0.994629
10-15 1447 139411 0.010379 1.037938
(Derece)
Eğim

15-20 618 90802 0.006806 0.680602


20-25 182 49497 0.003677 0.367699
25+ 58 28848 0.002011 0.201054
Sürekli Şehir Yapısı 0 223 0 0
Kullanım
Türü/Ara
zi Örtüsü
Arazi

Kesikli Şehir Yapısı 72 2097 0.034335 3.433476

16
448
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Endüstriyel Veye Ticari 0 599 0 0


Sulanmayan Ekili Alan 111 18901 0.005873 0.587271
Sürekli Sulanan Alan 0 3048 0 0
Mera 0 2186 0 0
Karışık Tarım Alanları 65 29734 0.002186 0.218605
Doğal Bitkili Tarım Alanları 2437 64442 0.037817 3.781695
Geniş Yapraklı Ormanlar 0 6350 0 0
İğne Yapraklı Orman 0 28822 0 0
Karışık Orman 0 4827 0 0
Doğal Çayırlık 1328 253801 0.005232 0.523245
Bitki Değişim Alanları 0 54824 0 0
Kumluklar 0 1849 0 0
Çıplak Kayalık 0 9897 0 0
Seyrek Bitkili Alan 466 72646 0.006415 0.641467
Su Kütleleri 0 497 0 0
Alüvyon 34155
Andezit-Bazalt-Dasit 97812
Bazalt 89830
Bazalt-Andezit-Tüf 12397
Çakıltaşı-Kumtaşı-Çamurtaşı 3435 93795 3.662242 3.662242
Gobro 4283
Göl Tabanı Malzemesi 91
Granodiyorit 2389
Kireçtaşı 144
Litoloji

Kumtaşı-Çamurtaşı 1044 61427 1.699578 1.699578


Kumtaşı-Çamurtaşı-Kireçtaşı 9167
Levha Dayk 6505
Melanj 105729
Piroklastik Kaya 1535
Piroklastik Kaya-Andezit-Bazalt 18541
Serpontınıt 4036
Seyl 831
Volkanit-Çökel Kaya 12076

17
449
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. TARTIŞMA VE SONUÇ

Bu çalışmada, frekans oranı yöntemi kullanılarak Tatlıçay Havzası


heyelan duyarlılık haritası üretilmiştir. Uygulamada, heyelanı etkileyen
yükseklik, eğrisellik, bakı, eğim, arazi kullanımı ve litoloji olmak üzere 6
farklı parametre kullanılmıştır. Üretilen HDH, beş farklı sınıfta
gruplandırılmıştır. Yapılan değerlendirmelerde, kontrol heyelanlarının
%35’şinin çok yüksek derecede, %30’unun yüksek derecede, %19’unun
orta derecede ve %11’inin düşük derecede ve %3'nün çok düşük derecede
duyarlı bölgede kaldığı tespit edilmiştir (Şekil 8). Sonuç olarak, üretilen
HDH ile kontrol heyelanları ile çok yüksek ve yüksek derecede duyarlı
bölgeler bazında toplam % 65 uyumlu olduğu belirlenmiştir.

35,42
Denem Piksellerinin

40
30,25
Dağılımı (%)

30
19,31
20 11,65

10 3,37

0
Çok Düşük Orta Yüksek Çok
Düşük Yüksek
Duyarlılık Tanımı
Şekil 8. Heyelan duyarlılık sınıflarında heyelanlı alan içindeki, deneme
piksellerinin yüzde dağılımı

Heyelanları oluşturan etkenler genel olarak litoloji, jeomorfoloji, iklim


ve insan faktörleri olarak değerlendirilmektedir. Yapılan analiz neticesinde
Tatlıçay havzasında heyelanların genel olarak litolojiden kaynaklandığı,
iklim, AKT/AÖ ve iklimin ise heyelan olayını tetiklenmesinde etkili olduğu
anlaşılmaktadır. Havzanın Kuzey (yukarı havza) ve Güney (aşağı havza)
bölümleri arasında heyelan duyarlılığı açısından önemli farklılığın olduğu
görülmüştür. Havzanın iklim, toprak, AKT/AÖ, litoloji ve insani özellikleri
birlikte değerlendirildiğinde litolojinin heyelan duyarlılığında en önemli
etken faktör olduğu anlaşılmıştır. HDH ve daha önce oluşmuş heyelanlar

18
450
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

incelendiğinde aşağı havzada yayılış gösteren jipsli formasyonların


bulunduğu bölgelerde heyelan duyarlılığının daha yüksek olduğu
görülmektedir. Bu ana etken yanında eğim ve erozyon heyelanları
tetikleyici faktörler olarak ortaya çıkmaktadır. Bitki örtüsü zayıf alanlarda
şiddetli oyuntu erozyonu yamaç dengesi bozarak heyelanları tetiklemiştir.
AKT/AÖ verilerine göre Tatlıçay Havzasındaki heyelanların en fazla doğal
çayırlık ve tarım alanlarında meydana geldiği tespit edilmiştir.
Havzada meydana gelen heyelanların %77’unun Çakıltaşı-Kumtaşı,
Çamurtaşı, %23’ünün ise Kumtaşı-Çamurtaşı ana kayasına sahip alanlarda
meydana geldiği görülmektedir. Bu iki formasyondaki heyelanlar, alandaki
toplam heyelanlı alanların %100 'ünü oluşturmaktadır. Bu nedenle, Tatlıçay
Havzasındaki kütle hareketlerinde litolojik özelliklerin en etkili faktör
olduğu belirlenmiştir.
Oluşturulan HDH’ya göre; havzanın Kuzey Doğusu ile Batısında
heyelan duyarlılığının yüksek olduğu görülmektedir. Havzanın güneyi ile
kuzeyi arasında da heyelan duyarlılığı açısından belirgin fark
bulunmaktadır. Kuzey yönüne doğru gidildikçe heyelan duyarlılığı
artmaktadır. Bu durum ana sebebi olarak yağış ve eğimin artması
gösterilebilir. Normal şartlarda bitki örtüsü heyelan duyarlılığını
azaltmaktadır. Ancak, Havzanın kuzeyi genel olarak yoğun bitki örtüsüne
sahip olmasına rağmen yağış, eğim ve litolojik birimlerin etkisi ile heyelan
duyarlılığı artmıştır.
Havza sınırından geçen Çankırı fayının bulunduğu alanda da heyelan
duyarlılığının arttığı görülmektedir. Yapılan gözlemler neticesinde bakının
heyelan duyarlılığı üzerindeki etkisinin çok düşük olduğu düşünülmektedir.
Ancak azda olsa bakının heyelan duyarlılığını etkilediği söylenebilir. Bu
etki sıcaklık ve yağış miktarı ile ilgilidir. Kuzeye bakan yamaçlarda
sıcaklığın düşük ve yağış miktarının nispeten biraz daha yüksek olması
duyarlılığı artırmıştır.
Heyelan poligonları ile duyarlılık haritası karşılaştırıldığında;
heyelanların sık gözlemlendiği alanlarda duyarlılıkta artmaktadır. Heyelan
poligonu olmayan bazı noktalarda arazi çalışmaları yapılmış ve duyarlılık
haritasının çok yüksek derecede doğru değerler verildiği tespit edilmiştir.
Yapılan analiz sonuçları hem AFAD envanterleri, hem de MTA tarafından
tespit edilen heyelan olayları ile karşılaştırıldığında, heyelan açısından riskli
alanların benzer olduğu anlaşılmaktadır. Yürütlen bu çalışmanın
geliştirilerek heyelan tehlike ve risk haritalarının da oluşturulmasının

19
451
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ardından, yüksek risk taşıyan alanlarda önleme ve iyileştirme çalışmaları


için yol göstereceği düşünülmektedir.

4. KAYNAKLAR
Akıncı, H., Doğan, S., Kılıçoğlu, C., Keçeci, S.B. 2010. Samsun İl
Merkezinin Heyelan Duyarlılık Haritasının Üretilmesi, Harita Teknolojileri
Elektronik Dergisi, Sayı 2(3), S. 3-27.
Akıncı, H., Kılıçoğlu, C. 2015. Atakum (Samsun) İlçesinin Heyelan
Duyarlılık Haritasının Üretilmesi, MÜHJEO’2015: Ulusal Müh. Jeolojisi Semp.
3-5 Eylül 2015, Trabzon.
Anonim, 2000. 2000-2020, Ankara Orman Bölge Müdürlüğü, Çankırı Orman
İşletme Müdürlüğü, Yapraklı Orman İşletme Şefliği Amenajman Planı.
Anonim, 2009. 2009-2030, Ankara Orman Bölge Müdürlüğü, Ilgaz Orman
İşletme Müdürlüğü, Devrez Orman İşletme Şefliği Amenajman Planı.
Anonim, 2010. 2000-2020, Ankara Orman Bölge Müdürlüğü, Çankırı Orman
İşletme Müdürlüğü, Çankırı Orman İşletme Şefliği Amenajman Planı.
Anonim, 2014. Yapraklı Meteoroloji İstasyonu İklim Değerleri (1990-2014).
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü Kayıtları, Ankara.
Anonim, 2015a. Bütünleşik Tehlike Haritalarının Hazırlanması, Heyelan ve
Kaya Düşmesi Temel Kılavuzu, T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığı (AFAD), ANKARA
Anonim, 2015b. Ilgaz Meteoroloji İstasyonu İklim Değerleri (1990-2015).
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü Kayıtları, Ankara.
Anonim, 2015c. Tosya Meteoroloji İstasyonu İklim Değerleri (1980-2015).
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü Kayıtları, Ankara.
Anonim, 2015d. Çankırı Meteoroloji İstasyonu İklim Değerleri (1990-2015).
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü Kayıtları, Ankara..
Avcı, V. 2015. Bingöl Çayı Havzası’nın (Bingöl) Heyelan Duyarlılık Analizi,
Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, 25 (2), S. 1-26, Elazığ
Clerici, A., Perego, S., Tellini, C., Vescovi, P. 2006. A GIS-based automated
procedure for landslide susceptibility mapping by the Conditional Analysis
method: the Baganza valley case study (Italian Northern Apennines).
Environmental Geology. 50: 941–961.

20
452
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çalapkulu, F. 1967. Çankırı G31d2, G31c1, G31c2 Paftaları Jeolojisi.


Çevik, E., Topal, T., 2003. GIS-Based Landslide Susceptibility Mapping for
a Problematic Segment of the Natural Gas Pipeline, Hendek Turkey),
Environmental Geology, 44, 949-962.
Dağ, S., Bulut, F., Alemdağ, S., Kaya, A., 2011. Heyelan Duyarlılık
Haritalarının Üretilmesinde Kullanılan Yöntem ve Parametrelere İlişkin Genel Bir
Değerlendirme, Gümüşhane Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Cilt:1
(2), S. 151-176. Gümüşhane.
Doğan, U. 2002. Çankırı Doğusunda Jips Karstlaşmasıyla Oluşan Sübsidans
Dolinleri Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt 22, Sayı 1, sayfa:
67-82, Ankara.
Ercanoğlu, M., Gökçeoğlu, C., Van Asch, ThWJ., 2004. Landslide
Susceptibility Zoning North of Yenice NW Turkey) by Multivariate Statistical
Techniques, Natural Hazards, 32, 1–23.
Erener, A., Düzgün, H.S.B. 2010. Improvement of statistical landslide
susceptibility mapping by using spatial and global regression methods in the case
of More and Romsdal Norway), Landslides, 7 1), 55-68.
Erener, A., Lacasse, S., 2007. Heyelan Duyarlılık Haritalamasında CBS
Kullanımı, Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, 30 Ekim–02 Kasım, KTÜ,
Trabzon.
Gökçeoğlu, C., Aksoy, H. 1996. Landslide susceptibility mapping of the
slopes in the residual soils of the Mengen Region (Turkey) by deterministic
stability analyses and image processing techniques. Engineering Geology. 44: 147-
161.
Gökçeoğlu, C., Ercanoğlu, M. 2001a. Heyelan duyarlılık haritalarının
hazırlanmasında kullanılan parametrelere ilişkin belirsizlikler. Yerbilimleri. 23:
189-206.
Gökçeoğlu, C., Ercanoğlu, M., 2001b. Heyelan duyarlılık haritalarının
hazırlanmasında kullanılan parametrelere ilişkin belirsizlikler, Hacettepe
Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Bülteni, 23 2001), 189-
206.
Jadda, M., Shafri, H.Z.M., Mansor, S.B., Sharifikia, M., Pirasteh, S., 2009.
Landslide Susceptibility Evaluation and Factor Effect Analysis Using
Probabilistic-Frequency Ratio
Kumtepe, P., Nurlu, Y., Cengiz, T., Sütçü, E. 2011. Heyelan Duyarlılık
Haritalarının Hazırlanmasında Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Kullanımı. HKM
Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetim Dergisi. 3: 41-46.

21
453
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Kumtepe, P., Nurlu, Y., Cengiz, T., Sütçü, E., 2009. Bolu Çevresinin Heyelan
Duyarlılık Analizi, TMMOB Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, 02-06 Kasım,
İzmir.
Lee, S., Pradhan, B., 2007. Landslide hazard mapping at Selangor, Malaysia
using frequency ratio and logistic regression models, Landslides , Volume 4,
Number 1, 33–41.
Lee, S., Sambath, T. 2006. Landslide susceptibility mapping in the Damrei
Romel area, Cambodia using frequency ratio and logistic regression models.
Environmental Geology. 50: 847–855.
Öztürk, K., 2002.“ Heyelânlar ve Türkiye’ye deki Etkileri” Gazi Eğitim
Fakültesi Dergisi, Cilt: 22 (2), S. 35-50, Ankara.
Reis, S., Yalçın, A., Atasoy, M., Nişancı, R., Bayrak, T., Sancar, C., Ekercin,
S., 2009. CBS ve Uzaktan Algılama Teknikleri İle Heyelan Duyarlılık
Haritalarının Üretimi: Rize İli Örneği, Türkiye Ulusal Fotogrametri ve Uzaktan
Algılama Birliği V. Teknik Sempozyumu, 4-6 Şubat, Ankara.
Tarhan, F. 2002. Mühendislik Jeolojisi Prensipleri. Karadeniz Teknik
Üniversitesi Yayınları, Trabzon.
Wang, H. B., Sassa, K. 2005. Comparative evaluation of landslide
susceptibility in Minamata area, Japan. Environmental Geology. 47: 956–966.
Yalçın, A., 2007. Heyelan Duyarlılık Haritalarının Üretilmesinde Analitik
Hiyerarşi Yönteminin ve CBS’nin Kullanımı. Selçuk Üniversitesi Mühendislik-
Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22 3), 1-14.
Yalçın, A., Bulut, F. 2007. Landslide susceptibility mapping using GIS and
digital photogrammetric techniques: a case study from Ardesen (NE-Turkey).
Natural Hazards. 41: 201–226.
Yılmaz, I., 2009. Landslide susceptibility mapping using frequency ratio,
logistic regression, artificial neural networks and their comparison: A case study
from Kat landslides (Tokat-Turkey) Computers & Geosciences, Volume 35, Issue
6, 1125-1138.
Yüksel, M., Dengiz, O., Göl, C., 2001. Çankırı-Kenbağı Orman Fidanlığı
Topraklarının Arazi Uygunluk Değerlendirmesi, Güneydoğu Anadolu Ormancılık
Araştırma Enstitüsü Dergisi, Orman Bakanlığı Yayın No: 176, GDA Yayın No:
12, Sayı 3, IS SN 1301-6253, Elazığ.

22
454
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİNİN DOĞU


KARADENİZ BÖLGESİ’NDE İNCELENMESİ
A STUDY OF GLOBAL CLIMATE CHANGE IN
THE EASTERN BLACK SEA REGION

Öznur ÇANLI
Mühendis, Trabzon 11. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü,
oznurcanl@gmail.com

ABSTRACT
Climate is the average weather conditions experienced in a particular
place over a long period. Turkey is one of the sensitive areas to climate
variation in the World. In this study, trends in minimum, maximum, avarage
temperature and total precipitation at seasonal and monthly time scales for
the periods of 1961-2013 were examined for the East-Blacksea Region
which has four cities named Trabzon, Rize, Giresun, Artvin and it is
established that some cities have trend only datas of temperature; some
cities have trend both datas of temperature and precipitation. Datas analysed
with Mann-Kendall and regression methods.

Key Words: Temperature, Precipition, Mann-Kendall Trend, East-


Blacksea.

ÖZET
İklim belirli bir bölge içinde ve uzun yıllar değişmeyen ortalama hava
koşullarıdır. Türkiye, dünyada kısa veya uzun süreli iklim değişikliklerinin
yaşanabileceği hassas ülkelerden biridir. Bu çalışmada, 1961–2013 yılları
arasında D. Karadeniz Bölgesi illerinde (Trabzon, Giresun, Rize, Artvin)
yer alan dört adet meteoroloji istasyonuna ait aylık minimum, maksimum,
ortalama sıcaklık ve aylık toplam yağış verileri kullanılmıştır. Her ilin tüm
parametrelerde ayrı ayrı mevsimsel ve uzun yıllar boyunca meydana gelmiş
1
455
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

olan trend analizi incelenmiş ve bazı illerde sadece sıcaklıkta; bazı illerde
ise her iki parametrede de trend olduğu tespit edilmiştir. Veriler Mann-
Kendall istatistik yöntemi ve regresyon analizi ile incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sıcaklık, Yağış, Mann-Kendall, Trend, Doğu


Karadeniz.

1. GİRİŞ
Dinamik bir yapıya sahip olan iklim zamansal ve mekânsal ölçekte
sürekli değişkenlik gösterir. Yerkürenin büyük bir bölümü kısa veya uzun
dönemler içerisinde iklimin doğası gereği değişimlere maruz kalır. Kısa
süreli iklim değişkenliği; herhangi bir iklim elemanına ait yıllık ölçümün
uzun yıllar ortalamasından farkını ifade eder. Diğer taraftan uzun süreli
iklim değişkenliği ise; herhangi bir iklim elemanının uzun yıllık
ortalamasında meydana gelen belirgin değişimi ortaya koyar. Yerküre
ikliminin ana elemanları olan sıcaklık ve yağışla ilgili bilgiler, global iklim
modellerinin karakterlerinin belirlenmesinde büyük öneme sahiptir. Bu iki
parametrede meydana gelen salınımlar, iklimin genel yapısının anlaşılması
için önemli ipuçları ortaya koyar. Bu nedenle son zamanlarda iklim
değişikliği ile ilgili çalışmalar bu iki parametrenin trend analizlerine
odaklanmış durumdadır (Türkeş vd.,1996).
Nüfus artışıyla birlikte daha fazla suya ve enerjiye duyulan gereksinim,
sosyo-ekonomik bakımdan yağış değişimlerine ve sıcaklık salınımlarına
daha duyarlı duruma gelmemize ve bu konuda yapılan çalışmaların da
ağırlık kazanmasına neden olmuştur. Buna yönelik olarak çalışmada;
Türkiye’ de meydana gelen iklimsel varyasyonların yerel ölçekte etkisini
belirlemek amacıyla 1961–2013 yılları arasında Doğu Karadeniz
bölgesinde yer alan Trabzon, Giresun, Rize ve Artvin illerine ait dört adet
meteoroloji istasyonundan alınan aylık minimum, maksimum, ortalama
sıcaklık ve toplam yağış verileri hem mevsimsel hem uzun yıllar değerleri
olarak incelenmiştir. Temel amaç; çalışma alanına ait sıcaklık ve yağış
verilerinde azalma veya artma trendi olup olmadığını tespit etmektir.

2
456
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. ÇALIŞMA ALANININ COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ


Çalışmada kullanılan veriler dört adet meteoroloji istasyonunun
sıcaklık ve yağış verileridir. Değer alınan OMGİ (Otomatik Meteorolojik
Gözlem İstasyonu) konum özellikleri şu şekildedir; Trabzon OMGİ
Yükseklik: 25m, enlem: 40,99-boylam: 39,76. Giresun OMGİ Yükseklik:
38m, enlem: 40,92-boylam: 38,38. Rize OMGİ Yükseklik: 3m, enlem:
41,04-boylam: 40,50. Artvin OMGİ Yükseklik: 625m, enlem: 41,17-
boylam: 41,81.
Çalışma alanı içerisinde yağış miktarının dağılışı da farklılık
göstermektedir. Bu farklılıkta yükselti, bakı, hava kütleleri, orografik
özellikler ve konum etkilidir. Analiz edilen illere ait yıllık ortalama yağışlar
Trabzon için 846.5mm, Giresun için 1286.1mm, Rize için 2268.6mm ve
Artvin için 732.0mm’dir. Analiz edilen alanda en fazla yağış kış
mevsiminde, en az yağış ise yaz mevsiminde düşmektedir
(http://www.mgm.gov.tr).

3. MATERYAL VE METOD
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde sıcaklık ve yağışların 1961–2013
döneminde değişimini incelemek amacıyla Trabzon, Giresun, Rize ve
Artvin il merkezlerinde bulunan ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden
alınan 4 adet istasyonun yağış ve sıcaklık verileri incelenmiştir. İlk olarak
aylık yağış ve sıcaklık değerleri mevsimlik ve yıllık toplam değerlere
dönüştürülmüştür. Çok yıllık ortalamadan sapmayı ifade eden sıcaklık ve
yağış anomalilerini hesaplamak amacıyla 30 yıllık ortalama yağış ve
sıcaklık değerleri hesaplanmıştır. Verilerde meydana gelen eğilimleri
belirlemek amacıyla parametrik olmayan istatistiksel bir yöntem olan
Mann-Kendall yöntemi ve regresyon analizi kullanılmıştır.

3.1. Regresyon Trend Analizi


Regresyon analizi, aralarında sebep- sonuç ilişkisi bulunan iki veya
daha fazla değişken arasındaki ilişkiyi tespit etmeye yarar. Ayrıca konu ile
ilgili kestirimler yapabilmek amacıyla oluşturulan matematiksel bir model

3
457
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ile karakterize edilen bir yöntemdir(Şahinler, 2000). Lineer Regresyon testi


verilerin normal dağıldığını varsayan parametrik bir testtir. X ve Y
değişkenleri arasındaki ilişkiyi ve doğrusal bir trendin var olup olmadığını
test eder. Çalışmamızda aylık veriler toplanarak yıllık toplamlara
dönüştürülmüş ve aynı zamanda mevsimsel değişimin boyutu da
incelenmeye çalışılmıştır. Oluşturulan regresyon modeline bağlı olarak
çizgisel trendler analiz edilmiştir. Her bir mevsime düsen yağışlı gün
sayısındaki artış ve azalışların belirlenmesinin yanı sıra yağışların hangi
mevsimlere doğru kayma gösterdiğini ortaya koymak mümkün olmuştur.

3.2. Mann- Kendall Testi


Mann- Kendall testi parametrik olmayan bir test olup gözlemlerin kısa
süreli, düzensiz ve kesikli olması gibi olumsuz etkileri ortadan
kaldırmaktadır. Test rastgele değişkenin dağılımından bağımsız olup
verilerin örnekteki sıraları ile ilgilenir(Toros, 1993).
Bu testin anlamlılık düzeyleri, genellikle normal dağılım için çoğu
mühendislik uygulamalarında 0.10 (α %10) ve 0.05 (α %5) olasılığına sahip
çift yönlü güven aralıkları öngörülmektedir. Hesap sonucu elde edilen Z
istatistiği değeri, α anlamlılık düzeyine karşı gelen normal dağılımın Z1-α/2
değerinden büyük olduğu zaman eğilimin olmadığı şeklinde kurulan sıfır
hipotezi (H0) reddedilmektedir. Başka bir ifade ile eğilimin olduğu şeklinde
kurulan H1 hipotezi kabul edilmektedir. Yani, Z > Z1-α/2 olduğunda zaman
serisinde bir eğilimin olduğu sonucuna varılmaktadır. Ayrıca, hesaplanan
Mann-Kendall Z istatistiğinin değeri pozitif ise, incelenen zaman serisinde
artan yönde; negatif ise azalan yönde bir eğilim olduğu sonucuna
varılmaktadır. Bu teknik, eksik verilerin varlığına müsade ettiği ve verilerin
belirli bir dağılıma uyma zorunluluğu aramadığı için özellikle
kullanışlıdır(Kendall vd., 1975). Buna yönelik olarak aylık, mevsimlik ve
yıllık yağış serilerinin olası gidiş bileşenini saptamak ve istatistiksel
anlamda önemli bir artma ya da azalma eğiliminin olup olmadığını
belirlemek amacı ile çalışma alanına ait yağış verilerine Mann- Kendall
trend testi uygulanmıştır. Sonuçlar grafiksel olarak ifade edilmiş ve trendin

4
458
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

başlama zamanı belirlenmiştir. Yöntemde yer alan formüller aşağıda


gösterilmiştir.
Gerçek veri yerine seri içindeki mertebesi (yi) kullanılır. Her bir (yi)
önceki mertebelerden büyük olanları sayılarak (ni) gibi bir sayı ile
tanımlanır. (ni)’lerin toplamı ile test istatistiği (t) bulunur. Bunun ortalama
ve varyansı sırasıyla;

n
t   ni n(n  1) n(n  1)(2n  5)
E( t)    var(t )   2 
i 1 4 72

şeklindedir. MK(Mann-Kendall) test istatistiği u(t) ise aşağıdaki


formülle hesaplanır.

u (t )  t  E (t )  / var(t )

u(t) sıfıra yakın değerler aldığında değişimin olmadığı sonucuna varılır.


u(t) (+,-) 1,96 değerine yaklaşması ise trendin önemlilik seviyesinin %95‘
lere ulaştığını gösterir. u’(t) ise seri içinde geri yönde u(t) anlamındadır ve
benzer şekilde hesaplanır. Grafiksel olarak u(t) ve u’(t) değişimin başladığı
yerde birbirine yaklaşır ve sonra birbirlerinden uzaklaşarak trendin
başladığı yer ile kuvvetini gösterir. Eğer seri içinde herhangi bir trend yok
ise u(t) ve u’(t) birbirlerine birçok defa yaklaşarak yakın salınımlar
yapacaklardır.

4. BULGULAR
4.1. Trabzon İli Örneği
Şekil 1’ deki Trabzon’un 1961-2013 periyodundaki yaz mevsimine ait
ortalama sıcaklıkların yıllık ortalamasının zaman serisini göstermektedir.
Uzun yıllar yaz mevsimi ortalama sıcaklık değeri 22,3oC’dir. Şekil 2’ deki
grafik ise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK katsayısı (z)=4,30’dur.
Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır. Trendin
başladığı yıl 2005 yılıdır.

5
459
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

25
24
Yaz Ortalama Scaklk (°C)

23
22
21
20
19 Ortalama 22,3°C
18
17
16
15
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 1. Trabzon İli yaz mevsimi ortalama sıcaklık-yıl serisi

7
6
5
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
‐4
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013

Şekil 2. Trabzon İli yaz mevsimi ortalama sıcaklık Mann-Kendall


istatistiği

Şekil 3’ teki grafik Trabzon’un 1961-2013 periyodundaki yaz


mevsimine ait minimum sıcaklık değişimini göstermektedir. Uzun yıllara
ait yaz mevsimi minimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 15,7oC’ dir.
Şekil 4’e ait olan grafik ise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK
katsayısı (z)=2,35’dir. Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi
vardır. Trendin başladığı yıl 2005 yılıdır.

6
460
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

20
19
Yaz Min. Scaklk (°C)

18
17
16
15
14
13
Ortalama 15,7°C
12
11
10
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 3. Trabzon İli yaz mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

5 u(ti) u'(ti)
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013

Şekil 4. Trabzon İli yaz mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall


istatistiği

4.2. Rize İli Örneği


Şekil 5’ deki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar
yıllık maksimum sıcaklık ortalamasını göstermektedir. Bu periyoda ait
aylık maksimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 24,9 oC’ dir. Şekil 6’ daki
grafik ise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK katsayısı (z)=2,76’dır.
Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır. Trendin
başladığı yıl 2000 yılıdır.

7
461
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

28
27
26
Mak. Scaklk (°C)

25
24
23
22 Ortalama 24,9°C
21
20
19
18
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 5. Rize İli yıllık maksimum sıcaklık-yıl serisi

5 u(ti) u'(ti)
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 6. Rize İli yıllık maksimum sıcaklık Mann-Kendall istatistiği 2013

Şekil 7’deki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki uzun yıllara ait


olan yaz mevsimi yıllık maksimum sıcaklık ortalamasını göstermektedir.
Bu periyoda ait yaz maksimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 29,4 oC’ dir.
Şekil 8’ deki grafik ise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK katsayısı
(z)=3,88’dir. Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır.
Trendin başladığı yıl 2003 yılıdır.

8
462
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

33
32
Yaz Maksimum Scaklk (°C)

31
30
29
28
27
Ortalama 29,4°C
26
25
24
23
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 7. Rize İli yaz mevsimi maksimum sıcaklık-yıl serisi

5 u(ti) u'(ti)
4
3
2
1
0
‐1
‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 8. Rize yaz mevsimi maksimum sıcaklık Mann-Kendall istatistiği

Şekil 9’ daki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


sonbahar maksimum sıcaklık ortalamasını göstermektedir. Bu periyoda ait
sonbahar maksimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 25,9 oC’ dir. Şekil 10’
daki grafik ise aynı verinin Mann-Kendalltestidir. MK katsayısı
(z)=2,24’dür. Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır.
Trendin başladığı yıl 2006 yılıdır.

9
463
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

S.bahar Mak. Scaklk (°C) 30


29
28
27
26
25
24
23 Ortalama 25,9°C
22
21
20
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 9. Rize İli sonbahar mevsimi maksimum sıcaklık-yıl serisi

3 u(ti) u'(ti)

‐1

‐2

‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 10. Rize İli sonbahar mevsimi maksimum sıcaklık Mann-Kendall 2013
istatistiği

Şekil 11’ deki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki uzun yıllara


ait yıllık minimum sıcaklık ortalamasını göstermektedir. Bu periyoda ait
yıllık minimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 6,5 oC’ dir. Şekil 12’ deki
grafik ise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK katsayısı (z)=2,72’dir.
Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır. Trendin
başladığı yıl 2006 yılıdır.

10
464
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

10
Minimum Scaklk (°C) 9
8
7
6
5
4
3 Ortalama 6,5°C
2
1
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 11. Rize İli minimum sıcaklık-yıl serisi

4 u(ti) u'(ti)
3
2
1
0
‐1
‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 12. Rize İli minimum sıcaklık Mann-Kendall istatistiği

Şekil 13’ deki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki yaz


mevsimine ait yıllık minimum sıcaklık ortalamasını göstermektedir. Bu
periyoda ait yaz minimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 15,0 oC’ dir.
Şekil 14’ deki grafik ise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK katsayısı
(z)=3,47’dir. Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır.
Trendin başladığı yıl 2000 yılıdır.

11
465
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

18
17
Yaz Min. Scaklk (°C)

16
15
14
13
12 Ortalama 15,0°C
11
10
9
8
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 13. Rize İli yaz mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

5 u(ti) u'(ti)
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
‐4
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 14. Rize İli yaz mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall istatistiği 2013

Şekil 15’ deki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki sonbahar


mevsimi yıllık minimum sıcaklık ortalamasını göstermektedir. Bu periyoda
ait sonbahar minimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 8,1 oC’ dir. Şekil 16’
daki grafik ise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK katsayısı
(z)=2,06’dır. Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır.
Trendin başladığı yıl 2005 yılıdır.

12
466
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

12
11
S.bahar Min. Scaklk (°C)

10
9
8
7
6
5 Ortalama 8,1 °C
4
3
2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 15. Rize İli sonbahar mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

4 u(ti) u'(ti)
3
2
1
0
‐1
‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 16. Rize İli sonbahar mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall
istatistiği

Şekil 17’ deki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin değişimini göstermektedir. Bu periyoda
ait ortalama sıcaklık değerlerinin ortalaması 14,2 oC’ dir. Şekil 18’ deki ise
aynı verinin Mann-Kendalltestidir. MK katsayısı (z)=3,65’dir. Zaman
serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl
2004 yılıdır.

13
467
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ortalama Scaklk (°C) 18


17
16
15
14
13
12
11 Ortalama 14,2°C
10
9
8
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 17. Rize İli ortalama sıcaklık-yıl serisi

6 u(ti) u'(ti)
5
4
3
2
1
0
‐1
‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 18. Rize İli ortalama sıcaklık Mann-Kendall istatistiği

Şekil 19’ daki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki yaz


mevsimine ait yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait yaz mevsimi yıllık ortalama sıcaklık
değerlerinin ortalaması 22,1 oC’ dir. Şekil 20’ deki ise aynı verinin Mann-
Kendalltestidir. MK katsayısı (z)=5,31’dir. Zaman serisinde %95 güven
aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 1997 yılıdır.

14
468
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

26
25
Yaz Ortalama Scaklk (°C)

24
23
22
21
20
19 Ortalama 22,1°C
18
17
16
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 19. Rize İli yaz mevsimi ortalama sıcaklık-yıl serisi

7 u(ti) u'(ti)
6
5
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 20. Rize İli yaz mevsimi ortalama sıcaklık Mann-Kendall istatistiği

Şekil 21’deki grafik Rize’nin 1961-2013 periyodundaki sonbahar


mevsimi yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin değişimini göstermektedir. Bu
periyoda ait sonbahar mevsimi yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin
ortalaması 15,8 oC’ dir. Şekil 22’ deki grafik ise aynı verinin Mann-Kendall
testidir. MK katsayısı (z)=2,72’dir. Zaman serisinde %95 güven aralığında
artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 2000 yılıdır.

15
469
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

20
19
S.bahar Ort. Scaklk (°C)

18
17
16
15
14
13
Ortalama 15,8°C
12
11
10
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 21. Rize İli sonbahar mevsimi ortalama sıcaklık-yıl zaman serisi

5 u(ti) u'(ti)
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 22. Rize İli sonbahar mevsimi ortalama sıcaklık Mann-Kendall 2013
istatistiği

Şekil 23’deki grafikte Rize’nin sonbahar mevsiminde yıllık toplam


yağış miktarının uzun yıllar boyunca artış eğiliminde olduğu görülmektedir.
Şekil 24’ e göre (z)=2,36’dır.Zaman serisinde %95 güven aralığında artış
eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 1987 yılıdır.

16
470
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1120
S.bahar Top. Yağş(mm)

1010
900
790
680
570
Ortalama 776,1mm
460
350
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 23. Rize İli sonbahar mevsimi toplam yağış miktarı-yıl serisi

4 u(ti) u'(ti)
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 24. Rize İli sonbahar mevsimi toplam yağış miktarı Mann-Kendall
istatistiği

4.3. Giresun İli Örneği


Şekil 25’ deki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar
yıllık minimum sıcaklık ortalamasını göstermektedir. Bu periyoda ait yıllık
minimum sıcaklık değerlerinin ortalaması 7,2 oC’ dir. Şekil 26’ daki
grafikise aynı verinin Mann-Kendall testidir. MK katsayısı (z)=4,60’dır.
Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır. Trendin
başladığı yıl 1995 yılıdır.

17
471
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

10
9
Min. Scaklk (°C)
8
7
6
5
Ortalama 7,2 °C
4
3
2
1
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 25. Giresun İli minimum sıcaklık-yıl serisi

5 u(ti) u'(ti)

0
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 26. Giresun İli minimum sıcaklık Mann-Kendall istatistiği

Şekil 27’deki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


yaz mevsimi yıllık minimum sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait yaz mevsimi yıllık minimum sıcaklık
değerlerinin ortalaması 15,7 oC’ dir. Şekil 28 ise aynı verinin Mann-
Kendalltestidir. MK katsayısı (z)=5,51’dir. Zaman serisinde %95 güven
aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 1988 yılıdır.

18
472
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yaz Min. Scaklk (°C) 20


19
18
17
16
15
14
13 Ortalama 15,7°C
12
11
10
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 27. Giresun İli yaz mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

6 u(ti) u'(ti)
5
4
3
2
1
0
‐1
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 28. Giresun İli yaz mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall
istatistiği

Şekil 29’ daki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


kış mevsimi yıllık minimum sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait kış mevsimi minimum sıcaklık değerlerinin
ortalaması 0,0 oC’ dir. Şekil 30 ise aynı verinin Mann-Kendalltestidir. MK
katsayısı (z)=2,22’dir. Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi
vardır. Trendin başladığı yıl 1992 yılıdır.

19
473
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5
4
Kş Min. Scaklk (°C)
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3 Ortalama 0,0°C
‐4
‐5
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 29. Giresun İli kış mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

4 u(ti) u'(ti)

1
0

‐1

‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 30. Giresun İli kış mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall
istatistiği

Şekil 31’ deki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


ilkbahar mevsimi yıllık minimum sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait ilkbahar mevsimi yıllık minimum sıcaklık
değerlerinin ortalaması 4,2 oC’ dir. Şekil 32 ise aynı verinin Mann-
Kendallanaliz testidir. MK katsayısı (z)=2,53’dür. Zaman serisinde %95
güven aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 1998 yılıdır.

20
474
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İ.bahar Min. Scaklk (°C) 8


7
6
5
4
3
2 Ortalama 4,2°C
1
0
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 31. Giresun İli ilkbahar mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

4 u(ti) u'(ti)

‐1

‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 32. Giresun İli ilkbahar mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall
istatistiği

Şekil 33’ deki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


sonbahar mevsimi yıllık minimum sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait sonbahar mevsimi yıllık minimum sıcaklık
değerlerinin ortalaması 8,9 oC’ dir. Şekil 34 ise aynı verinin Mann-Kendall
analiz testidir. MK katsayısı (z)=2,49’dur. Zaman serisinde %95 güven
aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 2003 yılıdır.

21
475
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

13
12
S.bahar Min. Scaklk (°C)

11
10
9
8
7
6 Ortalama 8,9 °C
5
4
3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 33. Giresun İli sonbahar mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

3 u(ti) u'(ti)

‐1

‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 34. Giresun İli sonbahar mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall
istatistiği

Şekil 35’ deki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin değişiminin göstermektedir. Bu
periyoda ait yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin ortalaması 14,5 oC’ dir.
Şekil 36 ise aynı verinin Mann-Kendalltestidir. MK katsayısı (z)=2,70’dir.
Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır. Trendin
başladığı yıl 2008 yılıdır.

22
476
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

18
Ortalama Scaklk (°C) 17
16
15
14
13
12
11 Ortalama 14,5 °C
10
9
8
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 35. Giresun İli ortalama sıcaklık-yıl serisi

5 u(ti) u'(ti)
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 36. Giresun İli ortalama sıcaklık Mann-Kendall istatistiği

Şekil 37’ deki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


yaz mevsimi yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait yaz mevsimi yıllık ortalama sıcaklık
değerlerinin ortalaması 22,1 oC’ dir. Şekil 38 ise aynı verinin Mann-
Kendalltestidir. MK katsayısı (z)=5,08’dir. Zaman serisinde %95 güven
aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 1998 yılıdır.

23
477
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

25
24
Yaz Ortalama Scaklk (°C)

23
22
21
20
19 Ortalama 22,1 °C
18
17
16
15
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 37. Giresun İli yaz mevsimi ortalama sıcaklık-yıl serisi

6 u(ti) u'(ti)
5
4
3
2
1
0
‐1
‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 38. Giresun İli yaz mevsimi ortalama sıcaklık Mann-Kendall
istatistiği

Şekil 39’daki grafik Giresun’un 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


sonbahar mevsimi yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait sonbahar mevsimi yıllık ortalama sıcaklık
değerlerinin ortalaması 16,3 oC’ dir. Şekil 40 ise aynı verinin Mann-
Kendalltestidir. MK katsayısı (z)=2,19’dur. Zaman serisinde %95 güven
aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 2008 yılıdır.

24
478
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

20
19
S.bahar Ortalama Scaklk (°C)

18
17
16
15
14
13 Ortalama 16,3 °C
12
11
10
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 39. Giresun İli sonbahar mevsimi ortalama sıcaklık-yıl serisi

4 u(ti) u'(ti)
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 40. Giresun İli sonbahar mevsimi ortalama sıcaklık Mann-Kendall
istatistiği

Şekil 41’ deki grafikte Giresun’un yıllık toplam yağış miktarının uzun
yıllar boyunca artış eğiliminde olduğu görülmektedir. Şekil 42’ e göre
(z)=2,38’dir.Zaman serisinde %95 güven aralığında artış eğilimi vardır.
Trendin başladığı yıl 1998 yılıdır.

25
479
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1800
1700
Toplam Yağş(mm)

1600
1500
1400
1300
1200
1100
1000 Ortalama 1256,1mm
900
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 41. Giresun İli yıllık toplam yağış miktarı-yıl serisi

4 u(ti) u'(ti)

‐1

‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 42. Giresun İli yıllık toplam yağış miktarı Mann-Kendall istatistiği

Şekil 43’deki grafikte Giresun İli’ nin sonbahar mevsiminde yıllık


toplam yağış miktarının uzun yıllar boyunca artış eğiliminde olduğu
görülmektedir. Şekil 44’e göre (z)=2,26’dır.Zaman serisinde %95 güven
aralığında artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 1996 yılıdır.

26
480
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

670
600
S.bahar Toplam Yağş (mm)

530
460
390
320
Ortalama 438,8mm
250
180
110
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 43. Giresun İli sonbahar mevsimi yıllık toplam yağış miktarı-yıl
serisi

3 u(ti) u'(ti)

‐1

‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
Şekil 44.Giresun İli sonbahar mevsimi yıllık toplam yağış miktarıMann- 2013

Kendall istatistiği

4.4. Artvin İli Örneği


Şekil 45’ deki grafik Artvin’in 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar
yaz mevsimi yıllık minimum sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait yaz mevsimi yıllık minimum sıcaklık
değerlerinin ortalaması 11,6 oC’ dir. Şekil 46 ise aynı verinin Mann-Kendall
testidir. MK katsayısı (z)=2,99’dur. Zaman serisinde %95 güven aralığında
artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 2003 yılıdır.

27
481
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

18
17
Yaz Min. Scaklk (°C)

16
15
14
13
12
11
10
9 Ortalama 11,6°C
8
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 45. Artvin İli yaz mevsimi minimum sıcaklık-yıl serisi

6 u(ti) u'(ti)
5
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013

Şekil 46. Artvin İli yaz mevsimi minimum sıcaklık Mann-Kendall


istatistiği

Şekil 47’deki grafik Artvin’in 1961-2013 periyodundaki uzun yıllar


yaz mevsimi yıllık ortalama sıcaklık değerlerinin değişimini
göstermektedir. Bu periyoda ait yaz mevsimi yıllık ortalama sıcaklık
değerlerinin ortalaması 20,0 oC’ dir. Şekil 48 ise aynı verinin Mann-Kendall
testidir. MK katsayısı (z)=2,96’dır. Zaman serisinde %95 güven aralığında
artış eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 2004 yılıdır.

28
482
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

24
23
Yaz Ortalama Scaklk (°C)

22
21
20
19
18
17 Ortalama 20,0°C
16
15
14
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 47. Artvin İli yaz mevsimi ortalama sıcaklık-yıl serisi

5 u(ti) u'(ti)
4
3
2
1
0
‐1
‐2
‐3
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013

Şekil 48. Artvin ili yaz mevsimi ortalama sıcaklık Mann-Kendall istatistiği

Şekil 49’ taki grafikte Artvin İli’nin yaz mevsiminde yıllık toplam
yağış miktarının uzun yıllar boyunca artış eğiliminde olduğu
görülmektedir.

29
483
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

180
165
Yaz Top. Yağş(mm)

150
135
120
105
90
75
Ortalama 111,6mm
60
45
30
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013
Şekil 49. Artvin İli yaz mevsimi toplam yağış miktarı-yıl serisi

Şekil 50’e göre (z)=2,27’dir.Zaman serisinde %95 güven aralığında artış


eğilimi vardır. Trendin başladığı yıl 1994 yılıdır.

4 u(ti) u'(ti)

3
2
1
0
‐1
‐2
1961
1963
1965
1967
1969
1971
1973
1975
1977
1979
1981
1983
1985
1987
1989
1991
1993
1995
1997
1999
2001
2003
2005
2007
2009
2011
2013

Şekil 50. Artvin İli yaz mevsimi toplam yağış miktarı Mann-Kendall
istatistiği

30
484
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. SONUÇLAR
Yapılan istatiksel analizlere göre; Trabzon İline ait yaz mevsimi
ortalama ve minimum sıcaklığının zaman serisinde artan bir trend vardır.
Bu trend 2005 yılında başlamıştır. MK istatistiği grafikleri incelendiğinde
yaz mevsimi ortalama ve minimum sıcaklık değerlerine ait u(t) değerleri,
kritik değer olan 1,96’nın üzerindedir. Bu nedenle artış eğilimi MK
istatistiğine göre %95 güven aralığında anlamlıdır. Yağış verilerinde ise
mevsimsel ve uzun yıllar ortalama değerler açısından bir trend olduğu tespit
edilmemiştir.
Giresun İlinde minimum sıcaklık değerlerinin yıllık ortalamaları hem
uzun yıllar ortalamasına hem de tüm mevsimlere ait olan değerlerin zaman
serilerinde artış eğilimindedir. Artış trendi 1988 yılında yaz minimum
sıcaklıklarında başlamış olup 2003 yılına kadar farklı periyotlar halinde tüm
mevsimlerde gözlenmiştir. Aynı ile ait uzun yıllar ortalama sıcaklık, yaz ve
sonbahar aylarındaki ortalama sıcaklık değerleri de artış trendindedir. Artış
eğilimi uzun yıllar ortalama sıcaklık ve sonbahar ortalama sıcaklık
değerlerinde 2008; yaz mevsimi ortalama sıcaklık değerlerinde ise 1998
yılında başlamıştır. Ayrıca uzun yıllar yıllık toplam yağışlarda ve sonbahar
aylarındaki toplam yağış miktarında da artış trendi vardır.
Rize İlinde yaz ve sonbahar mevsimine ait minimum, maksimum ve
ortalama sıcaklıkların zaman serilerinde artış eğilimi vardır. Ayrıca uzun
yıllara ait yıllık maksimum, minimum ve ortalama sıcaklık değerlerinin
ortalamalarının da zaman serisi oluşturulduğunda artış trendi
görülmektedir. Sıcaklık değerlerindeki bu artış trendi 2000’li yılların
başında başlamıştır. Artış trendinin gözlendiği değerlerin MK istatistiği
grafikleri incelendiğinde u(t) değerlerinin, kritik değer1,96’nın üzerinde
olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle artış eğilimi MK istatistiğine
göre %95 güven aralığında anlamlıdır. Aynı kente ait yağış miktarında ise
sonbahar mevsiminde artış trendi vardır. Trend 1989 yılından itibaren 2014
yılına kadar devam etmekte olduğu tespit edilmiştir.
Artvin İlinde sadece yaz mevsiminde ortalama ve minimum
sıcaklıklarda ayrıca yaz mevsimi toplam yağışlarında artış eğilimi olduğu
tespit edilmiştir. Sıcaklık ve yağış değerlerindeki bu artış trendi 2000’li

31
485
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yılların başında başlamıştır. Artış trendinin gözlendiği değerlerin MK


istatistiği grafikleri incelendiğinde u(t) değerlerinin, kritik değer olan
1,96’nın üzerinde olduğu görülmektedir. Bu nedenle artış eğilimi MK
istatistiğine göre %95 güven aralığında anlamlı bir sonuçtur. Oluşturulan
Mann-Kendall Trend grafiklerindeki anlamlılık değerleri mevsimlere göre
incelendiğinde aşağıdaki çıkarımlara varılmaktadır;
İlkbahar mevsimi minimum sıcaklık trendlerinde Giresun İlinde
anlamlı bir trend olduğu görülmektedir. Genel olarak baktığımızda,
minimum sıcaklıkların 1961-2013 dönemini içeren 52 yıllık periyodunda
pozitif anlamlı trendlerin meydana geldiği tespit edilmiştir. Pozitif yönde
görülen bu anlamlı trendlerin minimum sıcaklıklardaki durumu, gece
sıcaklıklarındaki artışa işarettir. Yani, radyatif soğumanın sera etkisiyle
bastırıldığı sonucuna varılmaktadır. Sıcaklıklardaki bu artış küresel
ısınmanın ilkbahar mevsiminde etkili olduğunu göstermektedir.
Yaz mevsimi maksimum, minimum ve ortalama sıcaklıkların
trendlerinin dağılımında tez kapsamında incelenen tüm illerde birbirine
benzer anlamlı sonuçlar gözlenmiştir. Bölge genelinde görülen bu trend yaz
aylarında sıcaklıkların artış eğiliminde olduğunu göstermektedir. Bölgeye
ait 52 yıllık dönemde, tüm illerde görülen artış trendine bakılarak küresel
ısınmanın özellikle yaz mevsiminde daha etkili olduğu çıkarımına
varılmaktadır. Bu artıştan dolayı, yaz kuraklıklarının şiddetinin de
artabileceği sonucuna varılmaktadır. Ortalama sıcaklıklarda görülen artış
trendinin benzer şekilde devam etmesi durumunda, bazı kıyı yöreleri hariç
su ve su kaynakları üzerine büyük olumsuz baskılar oluşacaktır. Örneğin,
sıcaklıktaki bu artış trendi buharlaşma miktarını arttıracağı için buna bağlı
ekolojik sorunlar doğuracaktır. Ayrıca, yüksek noktalarda erime
dönemindeki kar örtüsünün erime süresini kısaltabileceğinden, akarsuların
debisini arttırarak çeşitli taşkın ve sellere neden olacaktır.
Sonbahar mevsimi verilerinde de görülen trendler artış eğilimindedir.
Giresun ilinde minimum ve ortalama sıcaklık verilerinin yanında toplam
yağış miktarı değerlerinde de artış eğilimi görülmektedir. Sıcaklıklarla
beraber yağışlarda da artışın görüldüğü yörelerde yağışların daha kısa süreli
fakat daha şiddetli olacaktır. Bu durum erozyon şiddetini de arttıracaktır.
Aynı zamanda ekim döneminde meydana gelebilecek böyle bir durum ekim

32
486
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yapılan arazilerinde hasar görmesine neden olacaktır. Rize ilinde sonbahar


mevsimine ait ortalama sıcaklık verilerinde meydana gelen artış trendi ise
yağışın artışa geçtiği bu mevsimde Td (doyma noktası) sıcaklığını
yükselteceğinden, bu dönemde yağışların miktarında azalmalara neden
olacaktır.
Kış mevsimi minimum sıcaklık verilerinde trendlerin dağılımına
bakıldığında Giresun İlinde pozitif anlamlı trend olduğu görülmektedir. Bu
durum kış mevsiminde görülen yağış tiplerinin zamanla değişmesine neden
olacaktır. Örneğin, kar yağışlarının yerini yağmurun almasıyla sel ve
taşkınların sayısı artacaktır.

6. KAYNAKLAR
Türkeş, M., (1996). “SpatialandTemporal Analysis of AnnualRainfall
Variations in
Turkey.”, International Journal of Climatology, 16(1057-1076)
Şahinler, S., (2000). “En Küçük Kareler Yöntemi ile Doğrusal Regresyon
Modeli
Oluşturmanın Temel Prensipleri”, Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Dergisi, 5(57-73)
Toros, H., (1993) “Klimatolojik Serilerden Türkiye Genelinde Trend
Analizi”, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
IPCC, (2007) “The Physical Science Basis Contribution of Working Group I
tothe-Fourth Assessment Report of the IPCC”.
“WMO Statement on The Status of The Global Climate in 2013”, WMO-No.
1130,
Geneva- Switzerland.
http://www.ncdc.noaa.gov/sotc/summary-info/global/2014/12.
http://www.mgm.gov.tr/FILES/iklim/rcp-45.pdf.
http://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceler-istatistik

33
487
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Baltacı, H., (2010). “ Doğu Karadeniz Bölgesi Heyelan-Yağış İlişkisinin


İncelenmesi ve
Minimum Eşik Değerlerinin Belirlenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, İTÜ
Avrasya Bilimleri Enstitüsü , İstanbul.
Çanlı, Ö.; (2015). “Küresel İklim Değişiminin Doğu Karadeniz İllerinde
Hissedilmesi
Örneği”, İTÜ Atmosfer Bilimleri Sempozyumu, Bildiriler Kitabı II: 771-
780.
Çanlı, Ö.; (2015). “Doğu Karadeniz Bölgesi’nde İklim Değişikliği
Etkilerinin
İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, KTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Kendall, M.G. ve Griffin C., (1975) “Rank Correlation Methods 4th Ed.”,
London UK.

34
488
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

DOĞU KARADENİZ BÖLGESİNDE MEYDANA


GELEN GÜNCEL HEYELANLAR VE OLASI
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Lokman ALTUN1, Ömer KARA1, AykutAKGÜN2, Emre BABUR1,


Uğur KEZİK1
1
KTÜ Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Bölümü
2
KTÜ Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü

ÖZET
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin iklim, jeolojik, jeomorfolojik ve
hidrografik özellikleri heyelanların sıklıkla oluşumuna yol açmaktadır.
Doğal özelliklerin yanında yanlış arazi kullanımları da bölgede yaşanan
heyelanları tetiklemektedir. Özellikle, orman örtüsü altında olması gereken
eğimli yamaçlarda yapılan tarımsal faaliyetler heyelanların oluşumunu
kolaylaştırmaktadır.
Sunulan çalışmada son günlerde meydana gelen Çaykara-
Taşhanpazarı, Maçka-Esiroğlu ve Giresun-Yağlıderede heyelanlarının
temel nedenleri ve çözüm yolları irdelenmiştir. Bu amaçla heyelan
alanlarından alınan numunelerden toprak türü, permeabilite, su tutma
kapasitesi, hacim ağırlığı, gözeneklilik vb. hidro-fiziksel toprak
özelliklerinin yanı sıra, kayan kütleye ait kayma dayanımı parametreleri
olan kohezyon ve içsel sürtünme açısı değerleri belirlenmiştir. Ayrıca
heyelan meydana gelen alanlarda genel jeolojik ve jeomorfolojik özellikler
ile yüzey suyu akış deseni özellikleri incelenmiştir.
Heyelan sahaları üzerinde çay-fındık tarımı yapılmaktadır. Kökleri
derine ulaşmayan tarım bitkileri yamacın su içeriğini azaltmada yetersiz
kalmaktadır. Yamaç üzerindeki üst toprakların permeabilitesi orta-çok hızlı
sınıfta yer almaktadır. Bu durum, yamaca gelen yüzey sularının kolayca
süzülerek geçirimsiz tabakaya ulaşmasına neden olmaktadır.

1
489
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan sahalarının düzenlenmesi için mekanik (drenaj, tesviye,


istinat duvarı vb.) ve kültürel (bitkilendirme) tedbirlerin yanı sıra arazi
kullanım biçiminin de bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yamaçlardaki yüzeysel suların toplanarak uzaklaştırılması, basamaklı
olarak düzenlenmesi ve gerekli ise perde duvarlar yapılması
düşünülmelidir. Heyelan sahasında derin kök geliştiren orman ağaçları ile
ağaçlandırma yapılmalı, yamaç üzerinde ek yük oluşturan yerleşim gibi
antropolojik faaliyetlere izin verilmemelidir.
Anahtar Kelimeler: Doğu Karadeniz Heyelanları, Hidro-fiziksel
Toprak Özellikleri, Arazi Kullanımı

1. GİRİŞ
Heyelanlar, kaya veya toprak malzemesinden oluşan bir yamacın
yerçekimi etkisiyle eğim aşağı hareketiyle oluşur. Yaygın olarak kullanılan
heyelan terimi, daha çok düşme şeklinde gerçekleşen hızlı kütle
hareketlerini, kaymaları ve belirgin sınırlar içinde meydana gelen, doğal bir
yamaçtan ya da yapay şevden aşağıya ve dışa doğru hareketleri içine alır
(Görcelioğlu, 2003).
Ülkemizde 1900-2014 yılları arasında meydana gelmiş doğal afet
türlerinin sayısına bakıldığında, heyelanların depremler ve sel
felaketlerinden sonra üçüncü sırada yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de,
son 50 yılda meydana gelen afetlerden, 13.494 tanesi heyelan, 2.956 tanesi
de kaya düşmesi olarak kayıtlara geçmiştir. Bu iki doğal afet türü için
etkilenen toplam afetzede sayısı ise 78.767 olarak verilmektedir (Gökçe vd.,
2008).
Heyelanlar hareket güzergâhı üzerindeki yollar, binalar ve diğer yaşam
alanlarını tahrip ederek can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Doğu
Karadeniz Bölgesi’nin iklim, jeolojik, jeomorfolojik ve hidrografik
özellikleri heyelanların sıklıkla oluşumuna yol açmaktadır. Heyelanlı
yerleşim birimleri, özellikle Doğu Karadeniz bölgesi (Trabzon ve Rize
civarı), Orta ve Batı Karadeniz Bölgesi (Karabük, Bartın, Zonguldak ve
Kastamonu civarı) ile aktif fay ve fay zonları boyunca yoğunlaşmaktadır.
En çok heyelan olayı Trabzon ve Rize illerinde gözlenmektedir. Türkiye’de

2
490
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

heyelanlardan etkilenen yerleşim birimlerinin dağılımına bakıldığında,


bunların yaklaşık %35’inin Karadeniz Bölgesi’nde olduğu göze
çarpmaktadır (Şekil 1).

Şekil 1. Türkiye’de son 50 yılda meydana gelen olay sayısının illere göre
dağılımı (Gökçe vd., 2008)

Doğu Karadeniz Bölgesinin arazi yapısının dik eğimli olması ve


Türkiye’nin en yağışlı bölgesi olması nedeniyle heyelan olma potansiyeli
yüksektir. Doğal özelliklerin yanında yanlış arazi kullanımları da Doğu
Karadeniz Bölgesinde yaşanan heyelanları tetiklemektedir. Özellikle,
orman örtüsü altında olması gereken eğimli yamaçlarda yapılan tarımsal
faaliyetler heyelanların oluşumunu kolaylaştırmaktadır. Doğu Karadeniz
Bölgesinde tarım yapılabilir I. II. ve III. sınıf arazilerin oranı toplam
arazinin %2,1’idir. Bu oran, Trabzon’da %1.01, Rize'de %0.43'dür
(Kantarcı, 1983).
Doğu Karadeniz Bölgesinde heyelanlar ve verdiği zararlar, son derece
önem arz etmektedir. Sunulan çalışmada 2016 yılı şubat ayında meydana
gelen Çaykara-Taşhanpazarı, Maçka-Esiroğlu ve Giresun-Yağlıderede
heyelanlarının temel nedenleri ve çözüm yolları irdelenmiştir.

3
491
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. Heyelan Alanları ve Genel Özellikleri
Çaykara-Taşhanpazar heyelan sahas: Of-Çaykara yolu üzerinde,
Fındıkoba mevkiinde 40o 51’ 00’’ Kuzey enlemleri ile 38o 37’ 48’’ doğu
boylamları arasında yer almaktadır (Şekil 2). Heyelan oluşan yamaç; 100-
150 m yükseltiler arasında yer almakta olup, ortalama % 47 eğime sahiptir.
Heyelan sahasının toplam alanı 5899,6 m2 civarındadır. Heyelan sahasında
çay ve fındık tarımı yapılmaktadır. Bölgede sıcak ve ılıman bir iklim
hâkimdir. En kurak aylarda bile yağış miktarı oldukça fazladır. Yıllık
ortalama sıcaklık 13.8 oC, yıllık ortalama yağış miktarı ise 1329 mm’dir.

Şekil 2. Çaykara-Taşhanpazarı heyelan sahasının Google earth görüntüsü.

Maçka-Esiroğlu heyelan sahas: Trabzon-Maçka yolu üzerinde, 40o


51’ 55’’ Kuzey enlemleri ile 39o 41’ 05’’ Doğu boylamları arasında yer
almaktadır. Heyelan oluşan yamaç; 180-320 m yükseltiler arasında yer
almakta olup, %57 eğime sahiptir (Şekil 3). Heyelan sahasının toplam alanı
10766,7 m2 civarındadır. Heyelan alanı bozuk ormanla kaplıdır. Bölgede

4
492
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

nemli bir iklim hâkimdir. Yıllık ortalama sıcaklık 13.9 oC, yıllık ortalama
yağış miktarı
nemli bir iklimisehâkimdir.
835 mm’dir.
Yıllık ortalama sıcaklık 13.9 oC, yıllık ortalama
nemli bir iklim hâkimdir. Yıllık ortalama sıcaklık 13.9 oC, yıllık ortalama
yağış miktarı ise 835 mm’dir.
yağış miktarı ise 835 mm’dir.

Şekil 3. Maçka-Esiroğlu heyelan sahasının Google earth görüntüsü.


Şekil 3. Maçka-Esiroğlu heyelan sahasının Google earth görüntüsü.
Şekil 3. Maçka-Esiroğlu heyelan sahasının Google earth görüntüsü.
Giresun-Yağldere heyelan sahas: Giresun-Yağlıdere yolu üzerinde,
Giresun-Yağldere
Sınırköy mevkiinde 40o 42’ heyelan sahas:
00’’ Kuzey Giresun-Yağlıdere
enlemleri ile 38o 37’ 48’’yolu
Doğuüzerinde,
Sınırköy mevkiinde
Giresun-Yağldere
boylamları arasında yer
o 42’ 00’’sahas:
40almaktadır.
heyelan Kuzey
Heyelan enlemleri ile 38595-635m
Giresun-Yağlıdere
oluşan yamaç;
o 37’
yolu48’’ Doğu
üzerinde,
boylamları
yükseltiler arasındayer40
Sınırköy mevkiinde
arasında yer
o almaktadır.
42’
almakta 00’’
olup, %Heyelan
Kuzey eğimeoluşan
69enlemleri yamaç;
ile 38
sahiptir o 595-635m
37’ 48’’
(Şekil 3). Doğu
yükseltiler
Heyelan arasında
sahasının
boylamları arasında yer
toplam almakta
alanı olup,
5149,9 m % 69 eğime sahiptir
2 civarındadır. Heyelan alanı
almaktadır. Heyelan oluşan yamaç; 595-635m (Şekil 3).
fındık
Heyelanbahçesi
yükseltiler ile kaplıdır.
sahasının
arasında yerBölgede
toplam alanınemli
almakta iklim
5149,9
olup, %mhâkimdir.
2 Yıllık
69civarındadır.
eğime ortalama
Heyelan
sahiptir (Şekilalanı
3).
sıcaklık
fındık 10.2
bahçesi
oC, yıllık ortalama yağış miktarı ise 666 mm’dir.
ile kaplıdır. Bölgede nemli iklim hâkimdir.
Heyelan sahasının toplam alanı 5149,9 m civarındadır. Heyelan alanı
2 Yıllık ortalama
sıcaklık 10.2 oC,
fındık bahçesi ileyıllık ortalama
kaplıdır. yağışnemli
Bölgede miktarı ise hâkimdir.
iklim 666 mm’dir.
Yıllık ortalama
sıcaklık 10.2 C, yıllık ortalama yağış miktarı ise 666 mm’dir.
o

5
5
493
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Giresun-Yağlıdere heyelan sahasının Google earth görüntüsü.

2.2. Heyelan sahalarından alınan topraklar üzerinde yapılan


analizler
Heyelan alanlarının toprak özelliklerini belirlemek amacıyla
örselenmemiş ve örselenmiş toprak numuneleri alınmıştır. Toprak
numunelerinde kum, toz ve kil yüzdeleri hidrometre yöntemine göre
(Bouyoucos 1962), hacim ağırlıkları; fırın kurusu ağırlıkların silindir
örneğinin hacmine oranı ile (Irmak 1954), tane yoğunluğu; toprak su yer
değiştirme esasına göre (Blake 1965), gözenek hacmi; tane yoğunluğu ve
hacim ağırlığı arasındaki farktan (Çepel 1995), pH; 1:2.5 oranındaki toprak-
saf su süspansiyonunda cam elektrod yöntemine göre (Gülçur 1974),
Organik madde; Walkley-Black metoduna göre yapılmıştır (Gülçur 1974).
Hidrolik iletkenlik (Permeabilite); bozulmamış silindir numuneleri su ile
dolu küvet içinde 24 saat bekletilerek alttan doyurulmuştur. Doygun hale
gelen numuneler, hidrolik iletkenlik aletine yerleştirilerek sabit bir
hidrostatik basınç altında, numune içinden geçen suyun miktarı ve geçme
zamanı saptanmıştır. Hesaplama için modifiye edilmiş Darcy kanunu ve
formülü esas alınmıştır (Özyuvacı 1976). Kayma dayanımı parametreleri
olan kohezyon (c) (kPa) ve içsel sürtünme açısı () (Derece) değerleri

6
494
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ASTM-D-3080 standartlarına göre konsolidasyonsuz-drenajsız (UU) deney


süreçleri gerçekleştirilerek elde edilmiştir.

3. BULGULAR
Heyelan alanlarından alınan üst topraklara ait bazı fiziksel, kimyasal ve
mekanik özellikleri Tablo 1'de verilmiştir. Heyelan alanlarındaki
toprakların su tutma kapasiteleri karşılaştırıldığında Çaykara-Taşhanpazarı
heyelan sahasındaki toprakların diğer alanlardan daha yüksek su tutma
kapasitesine sahip olduğu görülmektedir. Bu durum kil ve organik madde
içeriğinin yüksek, taşlılığın düşük olması ile ilgili olabilir.

Tablo 1. Heyelan alanlarına ait bazı toprak özellikleri.


Toprak Özellikleri Çaykara Maçka Yağlıdere

Su tutma kapasitesi (%) 48,41 28,20 27,83

Hacim ağırlığı (gr cm-3) 1,06 1,31 1,38

Kum (%) 46,12 65,20 61,28

Toz (%) 16,50 14,36 17,28

Kil (%) 37,38 20,44 21,44

Toprak türü Balçıklı kil Kumlu killi balçık Kumlu killi balçık

Taşlılık (%) 29,6 45,9 39,3

Tane yoğunluğu (gr cm-3) 2,28 2,40 2,45

Gözeneklilik (%) 53,50 45,41 43,67

Permeabilite (cm/saat) 5,59 37,42 13,30

pH (H2O) 4,53 6,90 4,05

Organik madde (%) 2,99 0,28 0,31

Kohezyon (c) (kPa) 31.8 1 32.1

İçsel sürtünme açısı () 21.8 47.3 25.9


(Derece)

7
495
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan alanlarındaki toprakların hidrolik iletkenlikleri 5,59 ile 37,49


cm/saat arasında değişmektedir. Heyelan alanındaki üst toprakların hidrolik
iletkenlikleri orta hızlı-çok hızlı sınıfta yer almaktadır. Özelikle Maçka-
Esiroğlu heyelan sahasında hidrolik iletkenliğin çok hızlı sınıfta yer alması
toprakların çok taşlı ve kum içeriğinin yüksek olması ile ilgilidir. Nitekim
toprakların hidrolik geçirgenlik değerleri toprak bünyesi (tekstür), toprak
yapısı (strüktür) ve organik madde miktarı ile ilişkili olduğu ifade
edilmektedir (Yeşilsoy, 1993). Söz konusu durum, alandan alınan
örselenmemiş numune üzerinde yapılan direkt kesme kutusu deneyi ile elde
edilen çok düşük kohezyon değeri (c = 1 kPa) ile de teyit edilebilmektedir.
Üst toprakların hidrolik iletkenlikleri heyelan açısından önemli bir toprak
özelliğidir. Kayma yüzeyinin üstünde kalan kütlenin permeabilitesinin
yüksek olması halinde, yağışların fazla olduğu devrelerde, gerek yağış
sularının ve gerekse yüzeysel suların toprak yüzeyinden infiltrasyonla
toprak içine girmesi ve kütle içinde hareket ederek toprakları doygun hale
getirmesi heyelan oluşumunu kolaylaştırmaktadır (Şekil 5). Bu durum ise;
toprak suyu basıncını artırmakta, toprak taneleri arasındaki bağlantıyı
zayıflatmakta, dolayısıyla topraktaki kohezyon ve iç sürtünmeyi
azaltmaktadır.

Şekil 5. Geçirimli toprak veya anakaya altında geçirimsiz tabakaların


bulunduğu bir yamaçta yüzeysel suların yamaç duraylılığına etkisi

8
496
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan alanlarında kayma yüzeyinin altındaki tabakanın


permeabilitesi genellikle üstteki malzemeden düşüktür. Geçirimsiz yüzeye
ulaşan sular daha derine ulaşamamakta ve bu yüzeyi adeta ıslak ve kaygan
bir tabaka haline getirmektedir. Arazi incelemeleri sırasında kayan kütle
içerisinde kaynak sularının aktığı belirlenmiştir (Şekil 6 ve 7). Meydana
gelen heyelanlarda yamaç içerisine sızan suların boşluk suyu basıncını
artırarak kayma hareketini kolaylaştırdığı anlaşılmaktadır.

Şekil 6. Çaykara-Taşhanpazarı heyelan sahasında kayan kütle içerisindeki


su hareketi.

9
497
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 7. Giresun-Yağlıdere heyelan sahasında kayan kütle içerisindeki su


hareketi.

Arazi kullanım biçimine göre değerlendirildiğinde, Çaykara-


Taşhanpazarında çay-fındık, Giresun Yağlıdere’de fındık, Maçka-
Esiroğlu’nda bozuk orman alanları bulunmaktadır (Şekil 8 a, b, c).

a b c

Şekil 8. Heyelan sahalarındaki arazi kullanım biçimleri. Çaykara-


Taşhanpazarı çay-fındık (a), Maçka Esiroğlu bozuk orman (b), Giresun-
Yağlıdere fındık (c).

Çaykara-Taşhanpazarı ve Giresun-Yağlıdere heyelan alanlarının yer


aldığı bölgede yamaç eteğinden geçen karayolu topuk kısmının kazılıp
oyulması ile denge koşullarının değişmesine yol açmıştır. Her iki heyelan
sahasında istinat duvarı bulunmasına karşılık kayan kütleyi durdurmakta
10
498
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yetersiz kalmıştır. İncelenen yamaçlar üzerinde yerleşimlerin bulunması


yamaç stabilitesini bozan diğer bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır.

Şekil 8. Karayolu yapımı ile yamaç topuğunda meydana gelen denge


bozulması

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Yapılan arazi incelemeleri sonucunda, son zamanlarda meydana gelen
yoğun yağışlar sonrası yüzey sularının toprak içerisine infiltrasyonla
girmesi ve kanallarla toplanan suyun kontrolsüz bir biçimde toprak içerisine
süzülmesi neticesinde kütlenin birim ağırlığının artması, yamaç eğiminin
nispeten yüksek olması ve kütle üzerinde uygun olmayan antropolojik
faaliyetlerin de etkisiyle yamaç bozulmaktadır.
Heyelan sahasının düzenlenmesi için mekanik (drenaj, tesviye, istinat
duvarı vb.) ve kültürel (bitkilendirme) tedbirlerin yanı sıra arazi kullanım
biçiminin de bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Yamaç üzerindeki
üst toprakların permeabilitesi orta-çok hızlı sınıfta yer almaktadır. Bu
durum, yamaca gelen yüzey sularının kolayca süzülerek geçirimsiz
tabakaya ulaşmasına neden olmaktadır. Yüzey sularının yamaçta kontrolsüz
olarak akışa geçerek toprak içerisine sızması, toprağın boşluk suyu
basıncının artmasına sebep olmaktadır (Morgan, 2005). Bu nedenle yamaç
üzerindeki yüzeysel suların toplanarak mevcut kaynaklara kontrollü bir
biçimde verilmesi için drenaj sistemlerinin oluşturulması yamaç stabilitesi
açısından önem taşımaktadır (Şekil 9).

11
499
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 9. Yüzeysel suların zararsız bir şekilde yamaç dışına çıkarılması için
drenaj hendekleri kullanılmalıdır.

Heyelan sahaları üzerinde çay-fındık tarımı yapılmaktadır. Kökleri


derine ulaşmayan tarım bitkileri yer altı sularını kurutma ve yamacın su
içeriğini azaltmadaki etkisi sınırlı kalmaktadır. Çay bitkisinin boyu, yaprak
yüzeyi genişliği vb. gibi özellikleri intersepsiyonla atmosfere dönecek su
miktarını etkilediği gibi toprak yüzeyine ulaşacak su miktarını da
etkilemektedir. Çay bitkisisin boyunun kısa olması, yapraklarının
kayganlığı ve altındaki ölü örtü miktarının azlığı yüzeysel akışı geciktirme
yönünde beklenen katkıyı sağlayamamaktadır. Toprak yüzeyinde yeterli
miktarda ölü örtü bulunmadığı için toprak yüzeyine ulaşacak su miktarının
artmasına sebep olmakta ve yüzeysel akış hızlanmaktadır. Diğer taraftan
fındık derine giden bir kök sistemi geliştirmemektedir. Dolasıyla toprakları
heyelanlara karşı koruma noktasında orman ağaçları kadar etkili
olamamaktadır. Maçka –Esiroğlu bölgesinde meydana gelen heyelan
sahasında çalı formunda bozuk nitelikte orman örtüsü yer almaktadır. Bu
bitki örtüsünün de kökleri toprağı tam anlamı ile kavrayacak özellikte
değildir. Bu bölgedeki toprak hareketi daha çok moloz-toprak akması ve
kısmen düzlemsel kayma biçiminde karmaşık şekilli hareket türünde
gerçekleşmiştir.

12
500
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ağaçların kökleri mekanik olarak yamaç stabilitesini artırmaktadır


(Gyssels ve ark. 2005). Transpirasyonla toprak suyunu emerek azaltmaları
yamacın denge koşullarına katkı sağlamaktadır. Bu nedenle çay tarımı
yapılan alanlarda belli oranda kızılağaç vb. türlere yer verilerek orman
ağaçlarının yamaç stabilitesine olan katkısından yararlanılmalıdır (Şekil 10
ve 11).

Şekil 10. Çay tarımı yapılan alanlarda orman ağaçlarının yamaç


stabilitesine katkıları.

Şekil 11. Daha önce meydana gelen heyelan alanında doğal olarak gelişen
kızılağaçlar.
13
501
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Heyelan sahasının rehabilitasyonu için heyelan kütlesi basamaklı


olarak düzenlenmeli ve gerekli ise perde duvarlar yapılması düşünülmelidir.
Heyelan sahasında derin kök geliştiren orman ağaçları ile ağaçlandırma
yapılmalı, yamaç üzerinde ek yük oluşturan yerleşim gibi antropolojik
faaliyetlere izin verilmemelidir (Şekil 12).

Şekil 12. Heyelan stabilizasyon çalışmasına bir örnek


(http://www.geostabilization.com).

14
502
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR
ASTM-D-3080: Standard Test Method for Direct Shear Test of Soils Under
Consolidated Drained Conditions
Balcı, N., (1998). Toprak Koruması. İÜ Yayın No:3947, OF Yayın No:439,
İstanbul.
Blake GR (1965) Particle density. In: Klute A (ed), Methods of Soil Analysis,
Part 1. Physical and Mineralogical Methods. Agronomy Monograph 9, American
Society of Agronomy-Soil Science Society of America, Madison, Wisconsin, 371-
373.
Bouyoucos, GJ (1962) Hydrometer method improved for making particle size
analyses of soils. Agronomy Journal 54, 464-465
Çepel N (1995) Orman Ekolojisi. İstanbul Üniversitesi Toprak İlmi ve Ekoloji
Anabilim Dalı, Üniversite Yayın No. 3886, İstanbul.
Gökçe, O., Özden, Ş., Demir, A., 2008. Türkiye’de Afetlerin Mekansal ve
İstatistiksel Dağılımı Afet Bilgileri Envanteri, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Afet
Etüt ve Hasar Tespit Daire Başkanlığı, Ankara.
Görcelioğlu, E. (2003). Sel ve Çığ Kontrolu. İÜ Yayın No:4415, OF Yayın
No:473, İstanbul.
Gülçur F (1974) Toprağın Fiziksel ve Kimyasal Analiz Metodları. Kutulmuş
Matbaası, İstanbul Üniversitesi. Yayın No. 1970, Orman Fakültesi Yayın No. 201,
İstanbul.
Gyssels, G., Poesen, J., Bochet, E., Li, Y. (2005). Impact of plant roots on the
resistance of soils to erosion by water: a review. Progress in Physical Geography,
29 (2):189-217.
Irmak A (1954) Arazide ve Laboratuvarda Toprağın Araştırılması Metodları.
İstanbul Üniversitesi. Yayın No. 559, Orman Fakültesi Yayın No. 27, İstanbul.
Kantarcı, M.D. (1983). Türkiye'de Arazi Yetenek Sınıfları ile Arazi
Kullanımının Bölgesel Durumu. İ.Ü. Orman Fak. Yay. No. 350. İstanbul.
Morgan, R.P.C. (2005). Soil Erosion and Conservation. 3rd ed, Blackwell
Publishing, UK.
Özyuvacı, N. 1976. Arnavutköy Deresi Yağış Havzasında Hidrolojik Durumu
Etkileyen Bazı Bitki, Toprak-Su İlişkileri. İ.Ü. Orman Fakültesi, Yayın No:221,
İstanbul.

15
503
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

504
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

TEK BOYUTLU (HEC-RAS ) VE İKİ


BOYUTLU (FLO-2D) HİDROLİK MODELLERİ
İLE
BARAJ YIKILMA ANALİZLERİ VE TAŞKIN
RİSK HARİTALARININ OLUŞTURULMASI

Gökhan MARIM(i) ,Gözde AKLAN (ii), Çağlar AKKUŞ (iii)


Sufen Proje Yazlm Müh. İnş.San.ve Tic. Ltd. Şti.,
(i)marim@sufen.com.tr, (ii)gaklan@sufen.com.tr, (iii) cakkus@sufen.com.tr

Küresel ısınmanın ve nehir yataklarının üzerindeki yapılaşma


nedeniyle taşkınlar, ülkemizin önemli bir sorunu haline gelmiştir. Devlet
Su İşleri’nin verilerine göre son 20 yılda Türkiye genelinde 300’ü aşkın
taşkın olayı meydana gelmiş, bu taşkınlarda yaklaşık 500 kişi hayatını
kaybetmiştir. Türkiye’de taşkından meydana gelen zararlar yılda ortalama
100 milyon dolardır. Bu çalışma ile taşkın risk alanları tespit edilecek,
taşkın erken uyarı sistemleri ile entegre çalışacak hidrolik model ile taşkın
zararlarından kurtulmaya çalışılacaktır. İki boyutlu hidrolik model özellikle
yerleşim alanlarında önemli bir katkı sağlamaktadır. Risk alanlarının tespiti
taşkın anında önemli olup, acil eylem planlarının oluşturulmasında önemli
bir girdidir. Tek boyutlu taşkın modeli olarak dünyada yaygın bir şekilde
HEC-RAS yazılımı kullanılmaktadır. U.S. Army Corps of Engineers
(USACE) Hydrologic Engineering Center (CEIWR-HEC) tarafından
oluşturulan HEC-RAS yazılımı ücretsizdir. İki boyutlu yazılımlara örnek
olarak TUFLOW, MIKE-21, FLO-2D gibi yazılımlar mevcuttur. Bu
çalışmada baraj yıkılma analizi ve taşkın risk haritası çalışmaları için tek
boyutlu model olarak HEC-RAS ve iki boyutlu hidrolik model olarakta
FLO-2D kullanılmıştır. İki boyutlu hidrolik modelleme ile taşkın risk
alanlarının tespiti özellikle yerleşim alanlarının bulunduğu yerlerde önem
kazanmaktadır. Bu yerleşim alanlarının taşkın risk haritaları, taşkın
yatağındaki konutların sigorta işlemlerinden imar planının oluşturulmasına

1
505
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kadar bir çok alanda kullanılmaktadır. Özellikle de acil eylem planlarının


oluşturulmasında en önemli veriyi temsil etmektedir. Hidrolik modellerde
altlık olarak 5000’lik uçuş haritaları taramaları kullanılmıştır. Arazi modeli
Civil 3D yazılımında oluşturulmuş olup eğimin ani değişim yerleri; şev altı,
üstü dere kenarı yol kenarı gibi bölgeler arazi modeline ayrıca “breakline”
olarak tanıtılmıştır. Akışı etkileyen ev ve yol gibi yapılar Google Earth
yardımı ile sayısallaştırılmış olup iki boyutlu modele girilmiştir. Arazi
kullanımı Google Earth yardımı ile elde edilmiş olup manning pürüzlülük
katsayıları arazi kullanımına göre oluşturulmuştur. Baraj aks yerlerinde
baraj gövdeleri tanıtılmış olup yıkılma analizleri farklı senaryolar için
yapılmıştır. Baraj yıkılma analizi için gerekli malzeme verileri doğal yapı
gereçleri raporundan alınmıştır. Bütün veriler değerlendirilerek taşkın risk
haritaları oluşturulmuş olup, maksimum su derinlikleri, hızları, su
derinlikleri oluşma süresi gibi veriler ile haritalar üretilmiştir. Hidrolik
modellemeler doğrultusunda farklı senaryolar çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Hidrolik modelleme, taşkın, FLO-2D, HEC-RAS,
taşkın risk haritası, baraj yıkılma analizi

2
506
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1. GİRİŞ
Bu çalışmada Kocaeli -Karamürsel Avcıdere ve İhsaniye, İstanbul-
Osmangazi ve Sungurlu Barajları için 1 ve 2 boyutlu baraj yıkılma analizleri
yapılmış olup farklı senaryolar için taşkın risk haritaları oluşturulmuştur. 1
boyutlu taşkın modeli için HEC-RAS (Hydrologic Engineering Centers
River Analysis System) kullanılmıştır. HEC-RAS sonuçlarının Coğrafi
Bilgi Sistemleri ortamında değerlendirilebilmesinde HEC-GeoRAS
kullanılmıştır. 1 Boyutlu taşkın risk haritaları oluşturulmasında HEC-
GeoRAS yazılımı yardımı ile ArcGIS yazılımı kullanılmıştır. CBS ortamına
aktarılan 1 boyutlu taşkın risk haritaları sonuçları 2 boyutlu hidrolik model
sonuçları ile karşılaştırılmıştır.
2 boyutlu hidrolik model olarak FLO-2D modeli kullanılmıştır. FLO-
2D, 2 boyutlu taşkın programı Amerika'nın Nutrioso, Arizona bölgesinde
geliştirilmiş dünyanın farklı yerlerinde kullanıcısı olan bir yazılımdır.
İtalya, Venezuela, İngiltere, Florida gibi Dünyanın farklı yerlerindeki
kullanıcılarının kullandığı FLO-2D yazılımı 2 boyutlu taşkın modellemede
kullanılmıştır.
Hidrolik modellerde altlık olarak 1/5000 ölçekli haritalar kullanılmıştır.
Akışı etkileyen ev ve yol gibi yapılar Google Earth yardımı ile
sayısallaştırılmış olup, 2 boyutlu modele girilmiştir. Arazi kullanımı Google
Earth yardımı ile elde edilmiş olup manning pürüzlülük katsayıları arazi
kullanımına göre oluşturulmuştur. Baraj aks yerlerinde baraj gövdeleri
tanıtılmış olup yıkılma analizleri farklı senaryolar için yapılmıştır. Baraj
yıkılma analizi için gerekli malzeme verileri doğal yapı gereçleri
raporundan alınmıştır. Taşkın risk haritaları oluşturulmuş olup, maksimum
su derinlikleri, hızları ve ulaşma süreleri gibi veriler için haritalar
üretilmiştir.

3
507
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1 Hidrolik Model Girdileri
1. Arazi Sayısal Yükseklik Modelinin Oluşturulması
Sayısal yükseklik arazi modeli Civil 3D yazılımı yardımı ile
oluşturulmuş olup şev altı ve şev üstleri tanıtılmıştır. Şev altı ve şev üstleri
gibi arazi modelinin keskin değişiklik gösterdiği alanlar (breaklines)
tanıtılmazsa arazi modelinde hatalar oluşmakta ve noktalar arası
interpolasyon ile arazi yükseklik verileri kaybolabilmektedir. Uçuş
haritaları nehir yüzeyini aldığı için nehir kesitleri nehir topolojisini daha iyi
yansıtmaktadır. Nehir yatağı için alınan kesitler arazi modeli üzerine
yerleştirilmiştir.
Civil 3D’de üretilen arazi modeli 2D hidrolik model (FLO-2D) için
raster veriye dönüştürülmüştür. 1D hidrolik model için (HEC-RAS) arazi
modeline nehir güzergahı ve en kesitler tanıtılmıştır. Veriler, Civil 3D’den
otomatik olarak HEC-RAS’a alınmıştır (Şekil1).
FLO - 2D yazılımına 10m x 10m raster veri olarak arazi modeli
tanıtılmıştır. Bu raster veriler FLO-2D nin rahatlıkla alabileceği nokta
verisine dönüştürülmüştür. FLO-2D taşkın modellemede küçük gridden
başlayarak modeller çalıştırılmıştır. Courant sayısı uygun seviyeye inene
kadar denenmiştir. En küçük grid büyüklüğü 30 m olacak şekilde model
çalışmaları yapılmıştır. Her bir pikselin büyüklüğü 30x30m olacak şekilde
ayarlanmıştır. Model, diğer küçük grid büyüklüğünde çalışmamıştır. Arazi
modeli olarak Sungurlu ve Osmangazi Barajı için arazi modelleri
birleştirilerek tek dosya haline getirilmiştir.

4
508
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Avcıdere ve İhsaniye Barajı HEC-RAS kesitleri, FLO-2D arazi


modeli görünümü

2. Manning Pürüzlülük Katsayısı Belirlenmesi


Manning pürüzlülük katsayısı verileri arazi kullanım durumları tespit
edilerek elde edilmiştir. Arazi kullanım durumları Google Earth yazılımı
kullanılarak ve arazi gözlemleri doğrultusunda elde edilmiş olup Flo-2D’ye
otomatik olarak yüklenmiştir. Her bir piksele (30mx30m) manning
pürüzlülük katsayısı verileri işlenmiştir (Şekil 2).

5
509
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. Avcıdere ve İhsaniye Barajı Arazi Kullanımı Google Earth


Görüntüsü

3. Akışı Etkileyen Yol ve Yapıların Modele Aktarılması


Akışı hızlandıran yollar ve akışı engelleyen yapılar 2D modele
işlenmiştir. Yol ve yapıların tespitinde proje alanına ait Google Earth
görüntülerinden faydalanılarak oluşturulmuş ve 2D boyutlu modele
işlenmiştir.

Şekil 3. Yapı ve Yolların Modele İşlenmesi Görüntüsü

6
510
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4. Hidroloji Verilerinin Girilmesi


Planlama raporu aşamasında çalışılan taşkın verileri programın sınır
verilerini oluşturmaktadır. DSİ uygulamalarında standart hesaplama
yöntemleri olan DSİ Sentetik, Mockus ya da Frekans analizleri ile
belirlenen taşkın debileri yazılımlara girilmektedir (Şekil 4). Bu metotların
tamamı ampirik matematiksel hesap yöntemleridir ve yağış verisi üzerinden
taşkın debileri hesaplanmaktadır. Kar verisinin de dikkate alındığı fiziksel
modeller daha önemli sonuç verebilecektir.

250.00
2 Yl l k

200.00 5 Yl l k
10 Yl l k
150.00 25 Yl l k
50 Yl l k
100.00
100 Yl l k
200 Yl l k
50.00
500 Yl l k
0.00 OET
0.00 2.00 4.00 6.00 8.00 10.00 12.00 14.00 16.00 18.00 20.00

Şekil 4. İhsaniye Barajı Taşkın Hidrografları

2.2. Hidrolik Model


Bu çalışmada tek boyutlu model olarak HEC-RAS, iki boyutlu model
olarak FLO-2D kullanılmıştır. 50 yıllık, 100 yıllık, 500 yıllık ve olası en
yüksek taşkın simülasyonları baraj tanıtılmadan yapılmış olup baraj
dolusavağından taşkın sularının atıldığı ya da baraj yapılmaması
durumunda mansap koşulları değerlendirilmesi için modellenmiştir.

Baraj Yıkılma Analizi


Baraj verileri modele girildikten sonra baraj yıkılma analizleri
yapılmıştır. Şekil 5’te görüldüğü gibi baraj ve rezervuar alanı
tanımlanmaktadır. Baraj gövde dolgusu verileri doğal yapı gereçleri

7
511
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

çalışmalarından faydalanılarak girilmiştir. Program, baraj aksı


tanımlandıktan sonra rezervuar alanı olarak belirlenen bölgenin hacmini
arazi modelinden faydalanarak hesaplamaktadır.

Şekil 5. Flo-2D Avcıdere Barajı Aks Yeri ve Rezervuar Alanı Tanıtılması

Baraj yıkılma analizleri;


1.Baraj normal su seviyesindeyken yıkılma durumu
2. Baraja gelen olası maksimum debide yıkılma durumu
olmak üzere iki modelde çalışılmıştır.

Gövdede oluşan yarığın başlama olgusu taşkın risk analizleri açısından


önemli değildir. Yarığın başlaması geoteknik analiz ve önlenmesi açısından
önemlidir. Taşkın risk analizleri açısından toplam taşkın hacmi seddenin
membasından ne kadar suyun mansaba geçtiği önemlidir. Yarığın
genişlemesi ve gelişme durumu; taşkın dalgalarının ne kadar yükseldiği;
yarıktaki erozyon miktarı mansaptaki su seviyelerini, taşkın risk haritalarını
etkileyen en önemli faktörlerdir. Yarığın nasıl oluştuğunu bilmek, önlemek
açısından önemlidir ancak taşkın risk haritaları açısından önemli değildir.

8
512
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

National Weather Service (NWS) Breach Yazılımı FLO-2D içerisine


gömülmüştür.Borulama ve sedde üzerinden taşma dolgu barajlarının
yıkılma şekilleridir (Şekil 6). Yıkılma formülasyonu için Fread(1982)
çalışmalarına bakılabilir.

Şekil 6. Borulama & Barajın Üstünden Taşma Nedeniyle Baraj


Yıkılması

Köprü menfez gibi dere yatağını kesen sanat yapıları ayrıca modellere
işlenmiştir. Hidrolik akım koşulları ve akışı etkileyen şartlar birebir
yansıtılmaya çalışılmıştır.

9
513
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. BULGULAR
1 boyutlu HEC-RAS ve FLO-2D için sonuçlar değerlendirilmiştir.
Model çıktıları maksimum su yüksekliği, su hızı ve 1 foot (0.3048 cm) , 2
feet (60.96 cm) ve maksimum su yüksekliğine ulaşma süreleri haritaları
oluşturulmuştur.

Şekil 7 FLO-2D Osmangazi Barajının olası maksimum debide yıkılma


durumu yerleşim yerleri su yükseklikleri

Şekil 8 FLO-2D 100 yıllık taşkın debisi enine su yüksekliği profili


10
514
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 9 FLO-2D 2 feet için ulaşma süresi haritası

avc-ihs Plan: avcihs 10/8/2014


havza2 havza2
240 Legend

Crit Max WS
EG Max WS
WS Max WS
220
Ground

200

180
Elevation (m)

160

140

120

100
0 1000 2000 3000 4000 5000 6000
Main Channel Distance (m)

Şekil 10 HEC-RAS, İhsaniye Deresi maksimum su yüksekliği profil


görüntüsü

11
515
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

viaduct1rev4 Pla n: Plan 01 12.11.2012

.03 .03 .03


1070 Legend

EG PF 1
WS PF 1
Crit PF 1

0 m/s
1060
1 m/s
2 m/s
3 m/s
4 m/s
5 m/s
1050 6 m/s
Ground

Elevation (m)
Bank Sta

1040

1030

1020
0 100 200 300 400
Station (m)

16 Plan: P lan 01 29.08.2012


16 16
1040 Legend

EG PF 1
WS PF 1
Crit PF 1

1035 Ground
Left Levee
Right Levee

1030
Elevation (m)

1025

1020

1015

1010
0 50 100 150 200 250
Main Channel Distance (m)

Şekil 11. Örnek HEC-RAS köprü ve menfez kesiti

Şekil 12. Olası en yüksek taşkın debisinde Osmangazi Barajı yıkılma


analizi senaryosu için maksimum su yüksekliği Google Earth görüntüsü
*Koyu kırmızı renkte evler belirtilmiştir.
12
516
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Arazi modeli 5000 lik kadastro taramalarından üretildiğinden HEC-
RAS Kararsız Akım (Unsteady) çözümü çalışmasında stabilite problemleri
yaşanmıştır. HEC-RAS 1D modeli arazi verilerinin daha detaylı olması
durumunda daha iyi sonuç vermektedir. Şekil 12’de görüldüğü üzere HEC-
RAS modeli sonuçlarına göre 2D hidrolik model sonuçlarında olduğu gibi
Yalakdere'nin tamamı Avcıköy'ün güneyi sular altında kalmaktadır. CBS
ortamında olması sebebiyle 1D ve 2D hidrolik model sonuçları CBS
ortamında karşılaştırılmıştır. Şekilde görüldüğü üzere Avcıköy yerleşim
alanı güneyi hariç 1D boyutlu model ile 2D boyutlu model sonuçları
uyumludur.

Şekil 13.HEC-RAS FLO-2D Sonuçları karşılatırılması

13
517
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Hangi model kullanılırsa kullanılsın taşkın debisi ve mansapta belirli


noktalarda ölçülen taşkın debisine karşılık gelen su seviyesi ölçülmediği
sürece model girdi verilerinin kalibrasyonu yapılamayacaktır. Hidrolik
model çalışmaları sadece bir yaklaşım sergileyeceklerdir. Model
tahminlerinin gerçekle ilişkisi modelin manning pürüzlülük katsayısı gibi
su yüksekliğini doğrudan etkileyen parametrelerin kalibre edilmesi ile
mümkündür. Membadaki taşkın debisine karşılık gelen mansaptaki su
yüksekliği ölçülmediği sürece, yapılan çalışmalar bir yaklaşımı
gösterecektir.

5. KAYNAKÇA
 D.L.Fread ,1982, A Breach Erosion Model For Earthen Dams, Hydrologic
Research Laboratory, National Weather Service, NOAA, Silver Spring, Maryland
 FLO-2D Software, Inc, 2009, FLO-2D Reference Manual, P.O. Box 66
Nutrioso, AZ 85932

 Department of The Army Corps of Engineers Institute for Water


Resources Hydrologic Engineering Center, 2010, HEC-RAS River Analysis System
Reference Manual, 609 Second Street Davis, CA 95616-4687,

14
518
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

YERBİLİMSEL ETÜT BİLGİ SİSTEMİN İLE CBS


TABANLI VERİ TOPLANMASI VE AFET
TEHLİKELERİNE YÖNELİK ANALİZ
ÇALIŞMALARININ İRDELENMESİ

Esra Ezgi BAKSI1, Eyüp ÇİMENTEPE1


1
Çevre ve Şehircilik Bakanlğ-Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü,
Çankaya, Ankara
e-posta: eezgi.baksi@csb.gov.tr, eyup.cimentepe@csb.gov.tr

ÖZET
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü
Yerbilimsel Etüt Dairesi Başkanlığı tarafından imar planına esas jeolojik-
jeoteknik ve mikrobölgeleme etüt raporlarının arazi çalışmalarının kontrolü,
incelenmesi, yerleşime uygunluk durumunun değerlendirilmesi ve raporun
onaylanması işlemleri gerçekleştirilmektedir.
Yerbilimsel Etüt çalışmalarının amacı, her türlü mekânsal planlama
sürecinde afet tehlikelerini dikkate alan güvenli, sürdürülebilir ve
yaşanabilir yerleşim alanlarının oluşturulmasını sağlamaktır. Bu anlamda
yapılan imar planına esas etütlerinin tamamının şuanda yazılım çalışmaları
devam eden “Yerbilimsel Etüt Bilgi Sistemi” ile tüm verilerin CBS tabanlı
bir portalda toplanmasını sağlamaktır. Bu sisteme aktarılan verilere
istenildiği zaman ulaşılması, sayısal verilerin irdelenmesi, istenilen
sorgulamaların ülke çapında yapılabilmesi, heyelan, deprem vb. afet tehlike
analizlerine altlık olabilecek güncel ve sağlıklı verilerin sunulması sistemin
katkılarındandır.
Yazılım kapsamında özellikle plana esas raporların en önemli çıktısı
olan tüm yerleşime uygunluk haritaları web tabanlı CBS ortamına
aktarılmış olacaktır. Aynı zamanda bu sistem, diğer kurum ve kuruluşların
kullandığı sistemlerle entegre edilerek, MTA, AFAD gibi kurumların

1
519
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

oluşturduğu tüm haritalar ve bilgilere de tek bir portal altından


ulaşılabilecektir.
Anahtar Kelimeler: Jeolojik-Jeoteknik, Mikrobölgeleme, Afet,
Yazılım, Sayısal Veri

1. GİRİŞ
644 sayılı KHK’nin 7. Maddenin (d) bendi kapsamında; “Risk
yönetimi ve sakınım planlarının yapılmasına ve buna ilişkin kuralları
belirlemek ve izlemek, plana esas jeolojik ve jeoteknik etütleri yapmak,
yaptırmak ve onaylamak.” Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü görevleri
arasında sayılmaktadır. Bu kapsamda hazırlanan Yerbilimsel Etüt
çalışmaları ile inceleme alanı sınırları içinde yapılan jeolojik ve jeofizik
çalışmalarla yerleşime uygunluk haritaları oluşturulmakta ve zemin
problemlerine göre alınması gereken önlemler ortaya konulmaktadır.
Bahsi geçen CBS tabanlı bu sistemin yazılım çalışmaları devam
etmektedir. Yazılım çalışmalarının tamamlanması ile birlikte istenilen
sayısal veri, harita ya da rapora istenilen anda ulaşılabilmesi, sayısal veriler
yardımı ile ülke çapında istenilen sorgulama/analizlerin yapılabilmesi ve
yapılan analizler sonucunda daha gerçekçi, güncel ve sağlıklı veriler
sunulabilmesi mümkün olacaktır. Böylece ileriye dönük afet tehlike
çalışmalarına altlık oluşturulabilecektir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
Bakanlığımız arşivinde kurulduğu tarihten günümüze kadar, 8751
adedi İl Müdürlüklerimiz (81 İl), 1949 adedi ise Genel Müdürlüğümüz
Yerbilimsel Etüt Dairesi tarafından olmak üzere onaylanmış toplam 10700
adet rapor bulunmaktadır. Şu ana kadar onaylanan raporların metin
kısımlarının, sayısal verilerinin ve haritalarının tamamına ulaşılabilmesi ve
bundan sonraki aşamada onaylanacak olan rapor içeriklerinin tamamının
online olarak sistem üzerinden hazırlanabilmesi için bu yazılımın
geliştirilmesi amaçlanmıştır. Hazırlanacak raporlara ait etüt çalışmaları
kapsamında yapılacak tüm jeofizik ve jeolojik sayısal verilerin girişi, rapor

2
520
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

hazırlama, başvuru, arazi incelemesi, kontrol ve onay süreçlerinin (Şekil 1)


tamamı online olarak bu yazılım üzerinden yapılabilecektir.
Yerbilimsel etüt sürecinde, raporların hızlı bir şeklinde tamamlanması,
incelenmesi ve onaylanması süreci, raporlara güvenilir bir sistemden
erişebilme, iş süreçlerinin takibi, veri giriş ve hazırlama ortamı çeşitliliği,
proje taraflarının çeşitliliği, entegre süreçler, veri sürekliliği ve
bütünlüğünün sağlanmasında web ortamında veri girişi, indirme ve
yükleme işlemlerinin yapılabilmesi, veri yönetimi, verilen arşivlenmesi ve
veri servisinin sağlanması konularında “Yerbilimsel Etüt Bilgi Sistemi”
büyük katkılar sağlayacaktır.

Şekil 1. Plana Esas Etüt Raporlarına ait iş akış şeması


3
521
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yazılımda iş akışının uygulanabilmesi için çeşitli kullanıcı rolleri


tanımlanmıştır (Firma yöneticisi, firma jeoloji ve jeofizik mühendisi,
Bakanlık jeoloji ve jeofizik mühendisi, Daire Başkanı, Şube Müdürü ve
rapor onay komisyonu vb.). Sistemin web tabanlı olmasının yanı sıra
kullanıcı kolaylığı açısından masaüstü uygulaması da geliştirilmektedir
(Şekil 2). Her türlü düzenlemenin istenildiği anda harita üzerinden
yapılabileceği bir sistem kurgulanmaktadır.

Şekil 2. Web tabanlı ve masaüstü uygulamalarına ait ekran görüntüleri


İş süreci ve raporlama işlemlerinin gerçekleştirilmesi açısından
öncelikli olarak firmalar, kamu kurumları ve tüm mühendisler için bir
Kullanıcı Kaydı ekranı hazırlanmıştır (Şekil 3). Bu işlem ile tüm kullanıcılar
sisteme kaydolacak ve bir süre sonra yapılan bu kayıtlarla bir kullanıcı
havuzu oluşturulmaya çalışılacaktır.

4
522
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3. Kullanıcı Kayıt Ekran görüntüleri


Kayıt işlemleri gerçekleştirildikten sonra var olan projelerin takibi
yapılabilir ya da yeni bir proje oluşturularak, bu proje kapsamında çalışma
alanına ait sınırların çizilmesi, projeye ait mühendis/yüklenici firma
eklenmesi, gerekli belgelerin sisteme yüklenmesi, yapılacak jeoloji ve
jeofizik çalışmaların yerlerinin işaretlenmesi ve çalışmalara ait bilgilerin
girilmesi işlemleri yapılabilcektir (Şekil 4 ve Şekil 5).

Şekil 4. Proje Takibi ekran görüntüleri


5
523
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5. Proje Oluşturma aşamasında yapılan Jeoloji-Jeofizik Çalışma


Ekleme ekran görüntüleri
Bütün bu çalışmalar tamamlandıktan, arazi gözlem ve kontrolleri
gerçekleştirildikten sonra yine sistem üzerinden ilgili haritalar
hazırlanabilecektir. Öncelikli olarak yerleşime uygunluk haritaları, bunun
dışında bölgenin jeoloji haritası, jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen
haritalar, eğim haritaları, yeraltı suyu haritası, kaya düşmesi ve heyelan
haritaları oluşturulabilir (Şekil 6).

Şekil 6. Harita çizimi ve tanımlamalara ait ekran görüntüleri


6
524
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Sistem üzerinde hazırlanan haritalar çalışılan alana ait proje bazlı


haritalardır. 81 İl Müdürlüğü ve Bakanlık tarafından onayalanacak tüm
raporlara ait çalışmalardan elde edilen haritaların benzer şekilde sistemde
hazırlanması ile bir veri tabanı oluşmuş olacaktır. Aynı zamanda diğer
kurumların oluşturdukları benzer sistemlerin de paylaşılması ile bu
kurumların hazırlamış oldukları haritalara da erişim sağlanabilecektir.
Çeşitli kurum ve kuruluşlarla yapılacak olan bu paylaşımlar sayesinde, her
kurum kendi görevi kapsamında üstlenmiş olduğu işlere göre ihtiyaç
duyduğu bilgilere CBS tabanlı bu ortak portal üzerinden ulaşabilecektir.
İstenilen anazliler ve sorgulamalar yapılabilecek (Şekil 7), o anki durum
ortaya konulabilecek ve yapılan analizler ileriki çalışmalar için bizleri
yönlendirecek nitelikte olacaktır.

Şekil 7. Örnek bir Analiz ve Sorulama ekranı görüntüsü


Yazılımın tamamlanması ile ortaya konulabilecek çok sayıda veri ve
analiz sonuçları olacaktır. Örneğin; günümüzde MTA tarafından
hazırlanmış diri fay haritası güncel olarak kullanılmaktadır. Ancak şu anda
yapılan proje bazlı plana esas etütlerle yeni tespit edilen faylar bu haritaya
işlenememektedir. Bu haritanın güncel tutlabilmesi ve tarafımızca yapılan
çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin de paylaşılabilmesi açısında bu
yazılımın sağlayacağı katkı aşikardır. Yapılan etütlerde karşımıza çıkan

7
525
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

faylı alanlarda, fayın olduğu ya da olmasının öngörüldüğü yerlerde konu ile


ilgili uzman kişilerin yaptığı çalışmalar sonucunda elde edilen veriler ile
fayın geçtiği yerler tespit edilerek 1/1000’lik haritalar üzerine çizilmektedir.
Yazılımda altlık olarak kullanılacak olan MTA diri fay haritasına ek olarak
proje bazlı çalışmaların tamamının irdelenmesi sayesinde ülke çapında daha
detaylı ve kapsamlı fay izlerinin çizilebilecektir (Şekil 8).

Şekil 8. Ülke çapında yapılan faya yönelik çalışmalar sonucu


oluşturulacak harita örneği
Benzer şekilde yeraltı suyu seviyesi durumunu gösteren haritalara
ulaşılabildiği takdirde, yüksek yeraltı suyu seviyesinin olduğu yerler için
herhangi bir yağış anında, yağış türüne göre nerelerde taşkın olabileceği,
hangi bölgelerin tehlike altında kalabileceği gibi durumlar için ön bilgi elde
edilebilecek ve bununla ilgili haritalamalar yapılabilecektir.
Diğer önemli afet tehlikelerinden bir olan heyelan konusu da
irdelenecek olursa; heyelan tehlikesinin bulunduğu yerleri ortaya
koyabileceğimiz haritalamalar da bu sistem üzerinde yapılabilecektir. Bu
tür haritalamalar için öncelikli olarak heyelan riski bulunan alanlarda
yapılan proje bazlı çalışmalarda probleme yönelik arazi çalışmalarının ve
analizlerin yapılması gerekmektedir. Heyelanın tespitine yönelik sondaj
çalışmaları, alınan numuler üzerinde yapılan laboratuvar çalışmaları,
stabilite analizleri ve heyelan tespitine yönelik jeofizik çalışmalar
sonucunda ilgili alana ait heyelanın konumu, durumu, kayma yüzeyi
8
526
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

belirlenerek alınacak önlemler ve önlem alınacak alan sınırları net bir


şekilde tespit edilmelidir (Şekil 9). Toplanan sayısal verilerin analizi ile
ileride meydana gelebilecek tehlikelerin de ortaya konulması ve önlemlerin
buna göre alınması için yönlendirmelerin yapılması oldukça önemlidir. Bu
uygulamalar tüm çalışmalar için gerçekleştirildiği takdirde ükle genelinde
en doğru, en gerçekçi ve en sağlıklı sonuçlara ulaşılabilecek bir veri tabanı
ve haritaslar oluşturulabilecektir.

Şekil 9. Ülke çapında yapılan heyelana yönelik çalışmalar sonucu


oluşturulacak harita örneği

3. BULGULAR
Bu sistem ile çeşitli altlık veriler sunulabilecek, yeni veriler
üretilebilecek, kaliteli ve sorunsuz veri üretimi sağlanabilecek, kağıt
ortamından kurtularak web tabanlı bir sistem sağlanmış olacak, online
veri/rapor kontrolü, veri format kolaylığı, online veri paylaşımı ve veri
güncellemesi yapılabilecek, sisteme her yerden erişim sağlanabilecek, rapor
onay süreçlerinin yönetimi, kurumlar arası entegrasyon, ayrıca diğer
kurumlar tarafından hazırlanacak ya da yenilecek olan çeşitli haritaların
güncellenmesine katkı sağlanabilecektir.

9
527
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Ayrıca bu sistem ile diğer kurum ve kuruluşların kullandığı başka


sistemlerle entegre edilerek (MTA, AFAD, Orman ve Su İşleri Bakanlığı
gibi), tüm haritalar ve bilgilere de tek bir portal altından ulaşılabilecektir.
Sisteme aktarılan bilgilerin ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla da paylaşılacak
olması bu yazılımın ne kadar gerekli olduğunun önemini ortaya
koymaktadır.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Ulusal Coğrafi Bilgi Sisteminin en temel konusu, üretici ve
kullanıcıların ortak bir dil kullanmasıdır. Bu çerçevede veri standartlarının
tanımlanması öncelikli ihtiyaç olarak belirlenmiş ve bu sistem kapsamında
yapılan çalışmalar da bu doğrultuda gerçekleştirilmiştir.
Bu sistem ile Yerbilimsel Etüt Çalışmalarına ait İmar Planına Esas
Jeolojik-Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etüt Raporlarındaki; yerleşime
uygunluk, arazi kullanım, jeoloji, eğim ve lokasyon, jeofizik haritaları,
sondaj logları, laboratuvar ve deney föyleri, jeofizik ham verileri ve rapor
(arazi çalışmaları ve laboratuvar deneylerinden elde edilen parametreler,
hesaplamalar, analizler, grafikler, tablolar, şekiller, onay sayfası) sayısal
olarak sisteme aktarılabilecektir.
Sistemin sağlayacağı önemli katkılardan bir diğeri de ülke genelinde
istenilen analiz ve sorgulamaların yapılabilecek olmasıdır. Bunun yanı sıra;
çeşitli altlık veriler (uydu/ortofoto, 1/25000 jeoloji haritaları, deprem
bölgeleri/depremler, yükseklik ve eğim haritası, kadastral sınırlar/arama,
diri fay haritası, adres verileri, idari sınırlar, pafta indeksi (1/1000-1/5000),
1/100.000 çevre planları) sunulabilecek, çeşitli veriler (çalışma sınırları,
komşu alan lejandı, komşu alan eğim sınıflaması, referans sınırları (sit,
askeri alan, su koruma alanları, orman sınırları, hazır şablon, rapor
hazırlama altyapısı) üretilebilecek, harita sınır uyuşmazlıkları, kapalı alan
sorunu, tanımsız küçük alanları önleme, uydu ve ortofoto ile daha doğru
haritalama, GPS ile arazide veri üretimi, lejant uyumu, üst ve alt ölçekli
jeoloji harita lejant uyumu, online kontrol, veri format kolaylığı, veri
paylaşımı, veri güncelleme, sisteme her yerden erişim, rapor onay
süreçlerinin yönetimi, kurumlar arası entegrasyon, diri fay haritasını

10
528
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

güncellemeye katkı, 1/25000 jeoloji haritasını güncellemeye katkı, yeraltı


suyu haritası üretimine katkı, deprem hasar ve kayıp sistemine veri aktarımı
açısından kaliteli ve sorunsuz veri üretimi sağlanabilecektir. Ayrıca bu proje
sonucunda iş süreçlerini de içeren web tabanlı bu sistem ile tüm verilerin
CBS tabanlı tek bir portal altında toplanması sağlanacaktır.

5. KAYNAKLAR
Duman, T.Y., Çan, T. ve Emre, Ö. 2011. 1/1.500.000 Türkiye Heyelan
Envanteri Haritası, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Özel Yayınlar
Serisi -27, Ankara, Türkiye. ISBN:978-605-4075-85-3.
Emre, Ö., Duman, T.Y., Özalp, S., Elmacı, H., Olgun, Ş. ve Şaroğlu, F. 2013.
1/1.125.000 Ölçekli Türkiye Diri Fay Haritası, Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü Özel Yayınlar Serisi-, Ankara, Türkiye.
Yerbilimsel Etüt Bilgi Sistemi Projesi, 2016. Geliştirilmekte olan yazılıma ait
veri ve görseller.
Yerbilimsel Etüt Dairesi Başkanlığı Arşivi, 2016. Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü Yerbilimsel Etüt Dairesi
Başkanlığı.

11
529
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

530
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ARTVİN-HOPA BÖLGESİNDE MEYDANA


GELEN TAŞKIN VE HEYELAN OLAYININ
İNCELENMESİ

Esin OĞUZ, Yusuf ULUPINAR, Kahraman OĞUZ,


Mehmet AKSOY, Ali İhsan AKBAŞ, Serhan KÖSE,
Seyfullah ÇELİK
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
Araştrma Dairesi Başkanlğ
Ankara
esoguz@mgm.gov.tr, yulupinar@mgm.gov.tr, koguz@mgm.gov.tr, mehmetaksoy@mgm.gov.tr,
aiakbas@mgm.gov.tr, skose@mgm.gov.tr, scelik@mgm.gov.tr

ÖZET
Taşknlar ve beraberinde meydana gelen heyelanlar, can ve mal
kaybnn en fazla olduğu doğal afetlerdendir. Heyelan riski taşyan
bölgelerin belirlenmesinde farkl karakteristikleri temsil eden veri
katmanlarnn bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. Özelikle Doğu
Karadeniz bölgesinde skça yaşanan taşkn ve beraberinde meydana gelen
heyelan olaylar ciddi can ve mal kayplarna neden olmaktadr. Bu
kayplar en aza indirmek ve gerekli önlemleri alabilmek için potansiyel risk
alanlarnn belirlenmesi büyük önem taşmaktadr. Potansiyel risk
alanlarnn belirlenmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) mevcut verilerin
toplanmas, işlenmesi ve analizinin yaplmasnda kullanlmaktadr. Bu
çalşmada, 24 Ağustos 2015 tarihinde Hopa bölgesinde meydana gelen
taşkn ve heyelan olay incelenmiştir. Çalşmann birinci ksmnda Artvin-
Hopa ilçesi için toprak yaps, arazi kullanm gibi heyelan risk alanlarnn
tespitinde kullanlacak katmanlar CBS ArcGIS programnda işlenmiş ve
sonrasnda CBS ortamnda “Potansiyel Heyelan Risk Alanlar”
belirlenmiştir. Çalşmann ikinci ksmnda, 24 Ağustos 2015 tarihinde
Hopa’da meydana gelen taşkn ve heyelan olayna neden olan yağş

1
531
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

“Karadeniz ve Ortadoğu Ani taşkn Erken Uyar” sistemi ile gözlemlenmiş


ve yer gözlem istasyonlar değerlerinden de yararlanlarak yağş ve scaklk
değerlendirmeleri yaplmştr. Sonrasnda Hopa ilçesi için taşkn debileri
Sentetik yöntemler (Mockus ve DSİ Sentetik Yöntemleri) ile
hesaplanmştr. Havza karakteristikleri, CBS kullanlarak hesaplanmştr.
Yöntemlerin sonuçlar karşlaştrlarak, Mockus Metodu ve SCS yağş-akş
modeli ile hesaplanan değerler kabul edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Potansiyel Heyalan Risk Alanlar, Coğrafi Bilgi
Sistemi, Sentetik Yöntemler, SCS Yağş-Akş Modeli, Ani Taşkn Erken
Uyar Sistemi.

1. GİRİŞ
Taşknlar ve beraberinde meydana gelen heyelanlar, can ve mal
kaybnn en fazla olduğu doğal afetlerdendir. Heyelanlar gerçekleştikleri
bölgelerde can ve maddi kayplara yol açan büyük bir doğal affettir. Genel
tanm ile heyelan, yamaç dengesinin bozulmas sonucu yer çekimin
etkisiyle arazinin bir bölümünün yamaç eğilimi doğrultusunda hareket
ederek şekil ve yer değiştirmesidir (Öztürk, 2002). Bu çalşmada, Doğu
Karadeniz havzasnda yer alan Artvin iline ait Hopa ilçesinde 24 Ağustos
2015 tarihinde meydana gelen taşkn ve heyelan olay incelenmiştir. Bu
bölgede şiddetli yağş sonucu meydana gelen taşkn ve beraberindeki
heyelan olay birçok can kaybna ve maddi hasara neden olmuştur. Taşkn
ve heyelan olay yüksek eğimli yamaçlarda meydana gelmiştir. Heyelan
Risk alanlar ICONA yöntemi ve CBS teknikleri kullanlarak belirlenmiştir.
Daha sonra, 24 Ağustos 2015 tarihinde Hopa’da meydana gelen taşkn ve
heyelan olayna neden olan yağş “Karadeniz ve Ortadoğu Ani taşkn Erken
Uyar” (BSMEFFGS) sistemi ile gözlemlenmiş ve yer gözlem istasyonlar
değerlerinden de yararlanlarak yağş ve scaklk değerlendirmeleri
yaplmştr. Sonrasnda Hopa ilçesi için taşkn debileri Sentetik yöntemler
(Mockus ve DSİ Sentetik Yöntemleri) ile hesaplanmştr. Havza
karakteristikleri, CBS kullanlarak hesaplanmştr. Yöntemlerin sonuçlar
karşlaştrlarak, Mockus Metodu ve SCS yağş-akş modeli ile hesaplanan
değerler kabul edilmiştir.

2
532
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2. MATERYAL VE YÖNTEM
2.1. ÇALIŞMA ALANI VE ÖZELLİKLERİ
Bu çalşmada, Doğu Karadeniz bölgesinde yer alan, Artvin iline bağl
Hopa ilçesinde 24 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen taşkn ve heyelan
olay incelenmiştir. Hopa havzasnda bulunan Hopa Çay, Sundura
Mahallesinden başlayarak Karadeniz’e dökülen vadi boyunca akar. Hopa
havzas ve çevresinde iklim özelliklerini oluşturan atmosferik bileşenler
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafndan ölçülmektedir. Meteoroloji
gözlem istasyonlarnn konumlar Şekil 2.1 ‘de, hidroloji çalşmalarnda
verileri kullanlan meteoroloji istasyonlarnn fiziksel özellikleri Tablo
2.1’de verilmiştir.

Tablo 2.1 Çalşma Alan ve Çevresindeki Baz Meteoroloji İstasyonlarna Ait Karakteristik Bilgileri

İşleten İstasyonun
İstasyon Ad İl Bölge Enlem Boylam Kot, m İdari Statü
Kuruluş Durumu

Hopa Artvin Trabzon MGM Açk 41 24 0 41 26 0 33 Sinoptik

Arhavi Artvin Trabzon MGM Kapal 41 21 0 41 19 0 10 Küçük Klima

Dikyamaç Artvin Trabzon MGM Kapal 41 16 0 41 20 0 150 Küçük Klima

Borçka Artvin Trabzon MGM Kapal 41 22 0 41 41 0 120 Yağş

3
533
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2.1 Doğu Karadeniz Havzas Hidrometeorolojik Ağ

2.2. HEYELAN RİSK ANALİZİ


Bu çalşmada ilk olarak Artvin ili Hopa, Arhavi, Borçka ve Murgul
ilçelerine ait verilerin toplanmasna başlanmştr. Çalşmada heyelan riskini

4
534
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tahmin edebilmek amacyla, yöntem olarak oldukça yaygn bir saysal


yöntem olan ICONA yöntemi ve CBS teknikleri kullanlmştr. ICONA
yöntemi, temel olarak kalitatif bir karaktere sahiptir. Haritalama
sistematiğinde özellikle hava fotoğraflarndan, uydu görüntülerinden, arazi
etütlerinden ve haritalardan (topoğrafik vb.) gidilerek bilgilere
ulaşlmaktadr. (Özden, 2000). ICONA yaklaşmnda heyelan risk haritas;
Arazi kullanm, Toprak, Eğim, Bak, DEM ve Jeoloji haritalarnn
birleştirilmesi ile gerçekleşir.
Çalşmada kullanlan saysal yükseklik, arazi kullanm, toprak ve
jeoloji haritalar Meteoroloji Genel Müdürlüğü arşivinden elde edilmiştir.
ArcGIS yazlm kullanlarak saysal yükseklik haritasndan eğim ve bak
haritalar oluşturulmuş, toprak, arazi kullanm, DEM ve jeoloji haritalar da
ArcGIS yazlmnda kullanma hazr hale getirilmiştir. (Şekil 2.2.1 ve Şekil
2.2.2).

Şekil 2.2.1 ArcGIS yazlm kullanlarak hazrlanan Jeoloji, Bak, Saysal


Yükseklik (DEM) haritalar

5
535
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2.2.2 ArcGIS yazlm


kullanlarak hazrlanan Eğim,
Arazi Kullanm ve Toprak
haritalar

Sonrasnda “Archydro” modülü kullanlarak Hopa ilçesi drenaj nokta


ve çizgileri oluşturulup yağş alan belirlenmiştir. Analizde kullanlan
haritalar, analizi çeşitliği açsndan fayda sağlamas için Arhavi, Borçka,
Murgul ilçelerini de kapsamaktadr.

6
536
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

PALEOSEN (GRANİTOYİDLER) A.D : 1


EOSEN (KIRINTILAR, YER YER KARASAL) A.D : 2
JEOLOJİ PALEOSEN - EOSEN (GRATİNOYİD) A.D : 2
A.D : 5 VOLKANİTLER VE SEDİMENTER KAYALAR A.D : 3
ÜST KRETASE (DASİT, RİYOLİT, RİYODASİT) A.D : 3
ÜST KRETASE -EOSEN (NETRİTİK KİREÇTAŞLARI, KIRINTILAR VE
A.D : 4
KARBONATLAR)
ÜST PALEOSEN - EOSEN ( KIRINTILAR VE KARBONATLAR) A.D : 5

SU YOLLARI, DENİZ VE OKYANUS A.D : 0


LİMANLAR, MİNERAL ÇIKARIM
ARAZİ SAHALARI, İNŞAAT SAHALARI,
KULLANIM GENİŞ YAPRAKLI ORMANLAR, A.D : 1
A.D : 4 KARIŞIK ORMAN, KESİKLİ ŞEHİR,
İĞNE YAPRAKLI ORMANLAR
ÇIPLAK KAYA A.D : 2

SULANMAYAN KARIŞIK TARIM A.D : 3

DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ İLE BİRLİKTE


A.D : 4
TARIM ALANLARI
BİTKİ DEĞİŞİM ALANLARI, DOĞAL
ÇAYIRLIKLAR, SEYREK BİTKİ A.D : 5
ALANLARI

0º - 3º A.D :1
EĞİM
3º - 10º A.D :2
A.D : 5 10º - 20º A.D :3
20º - 30º A.D :4
30º > A.D :5
HEYELAN RİSK
YERLEŞİM (YR) A.D : 1
HARİTASI
TOPRAK ALÜVYAL TOPRAK (A) A.D : 1
A.D : 3 KAHVERENGİ ORMAN TOP. (M) A.D : 2
KOLÜVYAL TOPRAK (K) A.D : 3
KIRMIZI SARI PODZOLİK TOP. (P) A.D : 3
YÜKSEK DAĞ ÇAYIR TOP. (Y) A.D : 4
KİREÇSİZ KAHVERENGİ ORMAN TOP. (N) A.D : 5

GÜNEY - G.DOĞU - G.BATI A.D :1


BAKI DOĞU - BATI A.D :2
A.D : 2 KUZEY - K.DOĞU - K.BATI A.D :5

< 10000 A.D : 1


1000 - 1500 A.D : 2
DEM
A.D : 1 1500 - 2000 A.D : 3
2000 - 2500 A.D : 4
2500 > A.D : 5

Şekil 2.2.3 Heyelan Analizi Akş Şemas ve Haritalarnn


Ağrlk Dereceleri (A.D.)

Sonrasnda Şekil 2.2.3’deki akş şemasnda olduğu gibi elde edilen


haritalara heyelana duyarllklar ve ağrlk dereceleri (A.D) işlenmiştir
(Özşahin, 2013; Pektezel 2015; Oğuz, 2015) Son aşama olarak, dereceleri
işlenen haritalar, ArcGIS programnda “raster calculator” modülü
yardmyla hücre temelli heyelan risk analizi haritas elde edilmiştir ve Şekil
2.2.4’de gösterilmiştir. Şekil 2.2.4’de görüntünün Google Earth ortamnda
yansmas da gösterilmiştir.

7
537
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2.2.4 Heyelan Analizi Haritas ve GoogleEarth görseli

8
538
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yaplan analiz sonucunda Hopa ilçesinde yüksek kesimlere gidildikçe,


heyelan risk olaslğnn arttğ tespit edilmiştir. 24 Ağustos günü meydana
gelen taşkn olaynda da Jeomorfoloji Derneği tarafndan hazrlanan
raporda da; Hopa’da meydana gelen taşkn ve heyelan olaynn yüksek
eğilimli yamaçlarda meydana geldiği belirtilmiştir. Afet bölgesinde yüksek
eğilimli yamaçlar regolitik karakterde zeminlerdir. Bu tür zeminlerde
oluşan yamaçlarda binalar, yollar, çay, fndk ve meyve bahçeleri
bulunmaktadr. Afet srasnda meydana gelen can kayplar yamaçlarda
meydana gelen heyelann neden olduğu hasar ile gerçekleşmiştir. (Jeoloji
Derneği Raporu, 2015).

2.3 YAĞIŞ VE SICAKLIK ANALİZİ


2.3.1 ARTVİN HOPA İKLİM ÖZELLİKLERİ VE YAĞIŞ-
SICAKLIK ANALİZİ
Türkiye'nin kuzeydoğusunda yer alan Artvin Hopa'da Karadeniz
Bölgesi iklimi hakimdir. Genelde Karadeniz Bölgesi her mevsim yağşl
ve sahil kesimlerindeki yağş, coğrafi yaps sebebiyle 1000 mm'nin
üzerindedir. Karadeniz Bölgesinde yllk ortalama scaklklar 12-16°C
civarndadr. Artvin Hopa'da Ağustos ay, yln en scak aydr. En az yağş
Nisan ve Mays aylarnda, en yüksek yağş ise Ekim aynda
gözlemlenmektedir.
Bunun yan sra, özellikle son yllarda iklim değişikliğinin etkileri olan
mevsimlerdeki kaymalar ve ekstrem olaylarn says ve şiddetindeki artşlar
ülkemizde de baz ekstrem olaylarn daha sk ve şiddetli bir biçimde
gözlemlenmesine sebep olmuştur. Hopa'da 1962-2014 yllar arasnda
Ağustos aynda gözlemlenen maksimum yağş miktar 2001'de
gözlemlenen 113.8mm'dir. Şekil 2.3.1.1’de 1962-2015 yllar aras yağş ve
scaklk değerleri gösterilmiştir.

9
539
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2.3.1.1 Hopa MGM MGİ ‘de 1962-2015 Periyodunda ölçülen verilere göre
scaklk-yağş değerleri

24 Ağustos 2015 tarihinde meydana gelen şiddetli yağş sonucunda


meydana gelen taşknn hesaplanabilmesi için, sentetik yöntemlerle 2, 4, 6,
12, 18 ve 24 saat süreli ve çeşitli yinelenmeli taşknlar hesaplanmştr
(Tablo 2.3.1.1). Her bir taşkn çalşlan derenin yağş alan için çeşitli süreli
(1-24 saat) yağşlardan gelen taşkn debileri kabul edilmiştir.

Tablo 2.3.1.1 Hopa MGM MGİ Yinelenmeli Yağş Değerleri

İstasyon Ad Dağlm Tipi 2 Yl 5 Yl 10 Yl 25 Yl 50 Yl 100 Yl 200 Yl 500 Yl

Hopa MGM MGİ Log‐Pearson Tip‐3 98,13 130,65 158,21 200,64 238,42 282,19 332,89 392,70

Elde edilen sonuçlara göre 24 Ağustos 2015 günü Hopa’da meydana


gelen Taşkn ve Heyelan olayna, Hopa MGM meteoroloji gözlem
istasyonu tarafndan ölçülen yağş değeri 287,2 mm’dir. Bu yağş değeri
ayn zamanda hesaplanan yinelemeli yağş değerlerine göre 100 yllk
yağşa karşlk gelmektedir.

2.3.2 KARADENİZ VE ORTA DOĞU ANİ TAŞKIN ERKEN


UYARI SİSTEMİ İLE HOPA TAŞKIN VE HEYELAN OLAYININ
İNCELENMESİ
“Karadeniz ve Ortadoğu Ani Taşkn Erken Uyar Sistemi”
(BSMEFFG) gayesi herhangi bir alt havzadaki ani taşkn olabilirliğini

10
540
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

hesaplamak ve uyar ürünleri elde etmektir. Ani Taşkn Erken Uyar Sistemi
parametrelerinin belirlenmesi için geçmiş meteorolojik ve hidrolojik veriler
ile topografya verileri kullanlmaktadr. Modelin operasyonel çalşmas için
gerekli olan meteorolojik veriler yağş, scaklk, buharlaşma ve toprak
nemidir. Modelde kullanlan yağş verileri Uydu, RADAR ve yer
gözlemleri olmak üzere üç ana kaynaktan elde edilmektedir. BSMEFFGS
modeli akş şemas Şekil 2.3.2.1 ‘de verilmiştir. (Ulupnar Y., Sayn A.,
Akbaş A.İ., Gülsoy E., Köse S., Aksoy M., Turgu E., 2013)

Şekil 2.3.2.1 BSMEFFGS Modeli Akş Şemas

2.3.2.1 BSMEFFGS Modeli ile 24 Saatlik Alansal Yağş Tahmin


Değerleri (FMAP)
Ani taşknlar için önceden uyar verebilmek için yere düşecek yağşn
önceden tahmin edilmesi ve bu yağşn alt havzalara yaylmas
gerekmektedir. Ani Taşkn Erken Uyar Modelinde tahmini yağş verileri
olarak ALADIN (ALARO) Saysal Hava Tahmin Modeli verileri
kullanlmaktadr. Model ürünü olan FMAP ise, ALADIN modelinden elde
edilen veriler doğrultusunda alt havzaya dağtlmş tahmini alansal yağş
miktardr. Şekil 2.3.2.1.1’de gösterilen 12:00 UTC ‘de 24 saatlik alansal

11
541
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tahmin haritasnda, 23.08.2015 tarihinde 12:00 UTC’den itibaren geçerli


olmak üzere 24 saatlik tahmini yağşlar görülmektedir. Doğu Karadeniz’in
sahil kesimi boyunca aşr ( >75 mm/24 saat) miktarda yağşlarn oluşacağ
öngörülmektedir. Tahminlere göre yağşlardan en çok etkilenecek
bölgelerin; Artvin’in Hopa, Arhavi, Borçka ve Murgul ilçeleri ile Rize’nin
Fndkl, Ardaşen ve Çamlhemşin ilçeleri olacağ görülmektedir.

Şekil 2.3.2.1.1 24 Saatlik Alansal Yağş Tahmini Haritas (BSMEFFGS)

Şekil 2.3.2.1.1’de gösterilen 00:00 UTC ‘de 24 saatlik alansal tahmin


haritasnda ise, 24.08.2015 tarihinde 00:00 UTC’den itibaren geçerli olmak

12
542
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

üzere 24 saatlik tahmini yağşlar görülmektedir. 12:00 UTC ‘de 24 saatlik


alansal tahmin haritasnda görülen tahminlerin üzerine Artvin’in Hopa,
Arhavi ve Borçka ilçelerinde yağşlarn devam edeceği ve yine aşr
miktarda olacağ öngörülmüştür ( >75 mm/24 saat). Bu durum da bölgedeki
şiddetli yağşlardan kaynaklanan sel, taşkn ve heyelan gibi hadiselerin
olabilme ihtimalini arttrmaktadr.

2.3.2.2 BSMEFFGS Modeli ile 24 Saatlik Alansal Yer Yağş


Gözlemleri (GMAP)
Ani Taşkn Erken Uyar Modelinde; üye ülkelerin Küresel
Telekomünikasyon Sistemi (GTS) ile dağtm yaplan sinoptik istasyon
verilerinden alnan yağş verileri, alt havzalarn tamamna dağtlarak 24
Saatlik Alansal Yer Yağş Gözlem Haritas (GMAP) ürünü elde
edilmektedir. Böylelikle gözlemlenen yağş verileri sayesinde gerçekleşen
yağşlarn alansal dağlm hakknda fikir elde edinilebilir. Ölçülen
yağşlarn alana dağtlmas nedeniyle, noktasal yağşlarn her zaman
alansal yağşlardan daha büyük olacağ açktr. Şekil 2.3.2.2.1’de, 24-25.08.
2015 00:00 UTC tarihleri arasn kapsayan GMAP ürünü görülmektedir. Bu
haritadan anlaşlacağ üzere, ALADIN tahminleri isabetli olup ölçülen en
büyük yağşlar Artvin’in Hopa, Arhavi, Borçka ve Murgul ilçelerinde
görülmüştür.

Şekil 2.3.2.2.1 24 Saatlik Alansal Yer Yağş Gözlem Haritas (BSMEFFGS)

13
543
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

2.3.2.3 BSMEFFGS Modeli ile Ortama Toprak Nemi Değerleri


(ASM)
Ani taşknlar için toprağn üst tabakasnn doygunluğu önemlidir.
Çünkü toprağn üst ksm doyduktan sonra meydana gelecek şiddetli yağşn
hemen hemen hepsi yüzeyde akşa geçecektir. Bu nedenle BSMEFFG
modeli içerisinde Ortalama Toprak Nemi (ASM) ürünü yer almaktadr,
ASM haritas toprağn üst katmanndaki (20-30 cm) toprak nemi orann
verir. Ani taşkn uyarlar verebilmek için toprak nemi değişimi dikkatle
takip edilmelidir. Bununla birlikte toprak neminin belirli bir doygunluğun
üstüne çkmas toprağn su tutma kapasitesini azaltr ve yüzeysel akş
arttrr. Doğu Karadeniz bölgesinde eğimin yüksek olmas toprak çeşitliliği
ve bitki tutunma kapasitesi düşük olan bölgelerinde, şiddetli yağş ve
toprağn nem kapasitesinin azalmas ile taşknlarn beraberinde heyelan
olaylar da sk sk görülen afetlerdir. Şekil 2.3.2.3.1’deki 6 saatlik Ortama
Toprak Nemi haritalarnda, toprak neminin 23 Ağustos 18:00 UTC ile 24
Ağustos 12:00 UTC arasndaki değişimi görülmektedir. İlk haritada
yağşlarn daha başlamamas nedeniyle toprağn çok nemli olmadğ ancak
zamanla Artvin’in Hopa, Borçka ve Murgul ilçelerinde bulunan
althavzalarda toprak nemi doygunluğunun arttğ görülmektedir. 24
Ağustos 12:00 UTC saatinden sonra ise yağşlarn devam edeceği
öngörülmüştür, bu da bölgedeki sel, taşkn ve heyelan gibi hadiselerin
olabilme ihtimalinin çok yüksek olduğunu göstermektedir.

Şekil 2.3.2.3.1 6 Saatlik Ortalama Toprak Nemi Değişimi Haritas (BSMEFFGS)

14
544
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2.3.2.3.2 ‘de BSMEFFGS sisteminden Ağustos ay boyunca


alnan, Hopa havzasna ait toprak nemi ile yağş verilerinin değişimi
gösterilmektedir. Toprak nemi değerleri Sacramento Soil Moisture Modeli
ile 6 saatlik periyotlarla hesaplanmş değerlerdir. Grafikteki yağş verisi
NOAA ve EUMETSAT uydularndan elde edilen 6’şar saatlik yağş
verisidir. Ayrca ALADIN saysal tahmin modelinin tahmini yağş verileri
de grafikte yer almaktadr. Hopa yağş alannda toprak nemi doygunluk
orannn Ağustos ay içerisinde yükselişi gözlemlenmektedir. Özellikle 23-
24 Ağustos tarihlerinde %60’lar seviyesine gelmesi ve ayn gün için
ALADIN saysal hava tahmin modelinin kuvvetli yağş tahminleri bölgede
olas taşkn ve heyelan risklerine karş dikkatli olunmas gerektiğini işaret
etmektedir.

30 0,7

0,6
25

0,5
20
6 Saatlik Yağş, mm (Fmap, MAP)

0,4

Toprak Nemi Oran


15

0,3

10
0,2

5
0,1

0
0
0 5 10 15 20 25 30 35

Gün
‐5 ‐0,1
FMAP MAP ASM

Şekil 2.3.2.3.2 BSMEFFGS Modeli ile Ağustos 2015 Hopa için Tahmini Yağş,
Uydu Yağş verisi ve Toprak Nemi Karşlaştrmas

2.3.2.4 BSMEFFGS Modeli ile 6 Saatlik Tahmini Taşkn Tehlike


Haritas (FFFT)
Ani Taşkn Erken Uyar Modelinde erken uyarlar verebilmek amacyla
oluşturulan ürünlerden bir tanesi de FFFT haritasdr. FFFT (Tahmini
Taşkn Tehlike Haritas) haritas taşkn tehlikesinin olup olmadğn belirten
bir haritadr. Bu haritann birimi “mm/6 saat” olarak yağş miktar
cinsindendir. Burada verilen yağş miktar, herhangi bir alt havzada su akş

15

545
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

banket seviyesine kadar ulaştktan sonraki fazla yağş miktardr. Bu fazla


yağş miktarnn oluşturacağ debi taşkna sebep olur. Yani her hangi bir alt
havzada yağşlardan dolay oluşan yüzey akş drenaj kanaln banket
seviyesine kadar doldurmuş ve skalada verilen yağş miktar kadar fazlalk
yağşn oluşturacağ taşkn beklenmektedir. Skalada verilen değer ne kadar
yüksekse sel ve taşkn olma riski o kadar yüksektir, ayrca sel ve taşknn
etkisi o kadar fazla olacak demektir.

Şekil 2.3.2.3.1 6 Saatlik Tahmini Taşkn Tehlike Haritas (BSMEFFGS)

Şekil 2.3.2.3.1 ’de 24.08.2015 06:00 UTC’den itibaren 6 saat içerisinde


ani taşkn riski bulunan alt havzalar görülmektedir. Artvin’in Arhavi,
Borçka ve Murgul ilçeleri ile Rize’nin Fndkl ilçesinde de ani taşkn riski
mevcut olmasna rağmen en riskli görünen yer Hopa ilçesidir.

2.4 SENTETİK YÖNTEMLERLE TAŞKIN HESABI


24 Ağustos 2015 tarihinde, Artvin ili Arhavi, Hopa ve Borçka ilçeleri
ve köylerinde sağanak yağş nedeniyle su baskn, sel ve heyelan olaylar
meydana gelmiştir. Yaplan bu çalşmada sel olaynn meydana geldiği
Hopa ilçesi, Yoldere deresinin taşkn hesab sentetik yöntemlerden Mockus
Yöntemi kullanlarak hesaplanmştr.

16
546
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çalşma alan ve çevresinde iklim özelliklerini oluşturan atmosferik


bileşenler Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafndan ölçülmektedir.
Meteoroloji gözlem istasyonu konumu, Pafta 2.4.1’de, hidroloji
çalşmalarnda verileri kullanlan Hopa Meteoroloji Genel Müdürlüğü
(MGM) Meteoroloji Gözlem İstasyonuna (MGİ) ait fiziksel özellikler Tablo
2.1’de verilmiştir. Çalşma alan çevresinde taşkn çalşlan Sundura
deresinin yağş alann (Hopa Havzas Yağş Alan = 75,30 km2) Hopa
MGM MGİ temsil etmektedir. Thiessen Poligonu meteoroloji istasyonlar
dikkate alnarak çizilmiştir (Pafta 2.4.1)

Pafta 2.4.1 Çalşma Alan Yağş Alan ve Thiessen Poligonu

Sentetik yöntemlerden Mockus Sentetik Yöntemi ile çeşitli yinelenmeli


taşkn debileri hesaplanmştr. Çalşmalarn detaylar aşağda açklanmştr.

17
547
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 2.4.1 Artvin Hopa Sundura Deresi İçin Sentetik Yöntemlerle Elde Edilen Çeşitli Yinelenmeli
Taşkn Debileri, m3/s

Havza Ad ve
Mockus Sentetik Yöntemi DSİ Sentetik Yöntemi
Kullanlan Yöntem

Yinelemeli Debi Qyağmur Qyağmur+baz Qyağmur Qyağmur+baz

Q2 87,6 87,6 92,1 92,1

Q5 148,7 148,7 146,8 146,8

Q10 205,1 205,1 197,4 197,4

Q25 297,4 297,4 279,4 279,4

Q50 383,3 383,3 354,8 354,8

Q100 485,6 485,6 445,6 445,6

Q500 679,6 679,6 617,3 617,3

Q1000 763,2 763,2 691,2 691,2

Q10 000 1040,9 1040,9 936,9 936,9

*** Tablodaki koyu renkli değerler, yağş alanlarnn yağmurdan gelen taşkn debileri üzerine baz akm eklenerek elde edilen değerlerdir.
*** Baz akm mertebe olarak küçük olduğundan "0 (sfr)" alnmştr

Hopa-Sundura Deresinde, DSİ Sentetik Yöntem ve Mockus Yöntem ile


hesaplanan taşkn debileri Tablo 2.4.1’deki gibidir. Yaplan hesaplamalara
göre; Hopa da, Mockus Yöntem ile elde edilen 100 yllk taşkn debisi Q100=
485,6 m3/s, Dsi Sentetik Yönteme göre 100 yllk taşkn debisi
Q100=445,6m3/s ‘dir. DSİ tarafndan Sundura deresi üzerinde yaplan
ölçümlere göre, 24 Ağustos 2015 tarihinde gerçekleşen taşkn debisi Q=483
m3/s olarak ölçülmüştür. Ayrca 24 Ağustos 2015 günü meydana gelen
yağş 287,2 mm’dir. Bu yağş değeri Hopa MGM MGİ ylda günlük en
büyük yağş değerleri frekans analizi sonuçlarna göre 100 yllk bir yağşa
denk gelmektedir (Tablo 2.3.1.1).

18
548
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. SONUÇLAR
Yaplan çalşmada, heyelan riskini tahmin edebilmek amacyla, yöntem
olarak oldukça yaygn bir saysal yöntem olan ICONA yöntemi ve CBS
teknikleri kullanlmştr. Yaplan analiz soncu Hopa’da heyelan riskinin
eğimin yüksek kesimlere gidildikçe arttğ tespit edilmiştir. 24 Ağustos ’da
Hopa’da meydana gelen taşkn ve heyelan olaynn yüksek eğilimli
yamaçlarda meydana geldiği belirtilmiştir.
Hopa-Sundura Deresinde, DSİ Sentetik Yöntem ve Mockus Yöntem ile
hesaplanan taşkn debileri Tablo 2.4.1’deki gibidir. Yaplan hesaplamalara
göre; Hopa’da, Mockus Yöntem ile elde edilen 100 yllk taşkn debisi
Q100= 485,6 m3/s, DSİ Sentetik Yönteme göre 100 yllk taşkn debisi
Q100=445,6m3/s ‘dir. DSİ tarafndan Sundura deresi üzerinde yaplan
ölçümlere göre, 24 Ağustos 2015 tarihinde gerçekleşen taşkn debisi Q=483
m3/s olarak ölçülmüştür. Ayrca 24 Ağustos 2015 günü meydana gelen
yağş 287,2 mm’dir. Bu yağş değeri Hopa MGM MGİ ylda günlük en
büyük yağş değerleri frekans analizi sonuçlarna göre 100 yllk bir yağşa
denk gelmektedir (Tablo 2.3.1.1). Şiddetli yağş değişimi “Ani Taşkn
Erken Uyar Sistemi” ile ‘de incelenmiş, bölgedeki alansal yağş değerleri
ve toprak nemi değerlendirmelerine göre, bölgede meydana gelebilecek
olas risk uyarsnn değerlendirmesi yaplmştr.

4. KAYNAKLAR
[1] Oğuz K., 2015, Kurtboğaz Baraj Erozyon Risk Alanlarnn Belirlenmesi,
Anadolu Tarm Bilim. Derg./Anadolu J Agr Sci, 30 (2015) 176-181
[2] Yalçn A., 2007, Heyelan Duyarllk Haritalarnn Üretilmesinde Analitik
Hiyerarşi Yönteminin ve CBS’nin Kullanm, S.Ü. Müh.-Mim. Fak. Derg., c.23,
s.3, 2007
[3] Reis S., Bayrak T., Yalçn A., Atasoy M., Nişanc R., Erkercin S., 2008, Rize
Bölgesinde Yağş Heyelan İlişkisi, Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi Yönetimi
Dergisi, 2.Say,Sayfa 99
[4] Menteşe E.Y., Erturaç K., Özcan .2009, Rize İli Genelinde Heyelan Tehlikesi
Altnda Bulunan Bölgelerin Kullanm Türleri Belirlenmesi, TMMOB Haritaa ve
Kadastro Mühendisleri Odas 12.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay,
Ankara

19
549
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

[5] Balabanl C., Türk M., Yüksel O., 2005, Erozyon ve Çayr-Mera İlişkileri
Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, Seri A, Say 2, sayfa
23-34
[6] Toptaş T.E., Gökçeoğlu C., Taşkn ve Heyelan Duyarllğnn NetCAD
NetHydro ve Analist ile Modellenmesine Bir Örnek: Akçaabat (Trabzon),
http://portal.netcad.com.tr/pages/viewpage.action?pageId=134385577
[7] Şahin E.K., Kavzoğlu T., CBS Tabanl Çok Kriterli Karar Analizi İle
Heyelanlardan Etkilenecek Yol Güzergahlarnn Tespiti
[8] Bayazt, M., 1982. Hidroloji, İTÜ kütüphanesi, Say: 1229, Üçüncü bask,
Teknik Üniversite matbaas, İstanbul.
[9] Kavzoğlu T., Şahin E.K., Çölkesen İ., CBS Tabanl Kriterli karar Analizi
Yöntemiyle Heyelan Duyarllk Haritasnn Üretilmesi: Trabzon İli Örneği,
[10] Ulupnar Y., Sayn A., Akbaş A.İ., Gülsoy E., Köse S., Aksoy M., Turgu
E., Karadeniz ve Ortadoğu Bölgesel Ani Taşkn Erken Uyar Sistemi Kullanc
Klavusu, 2013
[11] Özden Ş., 2000, Ankara – Çubuk Baraj Gölü Çevresinde Coğrafi Bilgi
Sistemi Ve Uzaktan Algilama Teknikleri Yardimiyla Erozyonun Kantitatif
Olarak Belirlenmesi, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, FBE, Toprak Anabilim
Dal
[12] Özşahin, E., 2013, Camili (macahel) biyosfer rezerv alaninin (Artvin, KD
Türkiye) heyelan duyarlilik analizi, International Periodical For the Languages,
Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/3, Winter 2013, p. 471-
493, Ankara-Turkey.
[13] Pektezel, H., 2015, Süleymanpaşa’nin (Tekirdağ) Cbs Tabanli Jeoekolojik
Planlama Analizi, International Journal of Social Science, Number: 35 , p. 163-
185, Summer I 2015.

20
550
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ERMENEK (KARAMAN) İLÇESİ YERLEŞİM


YERİ POTANSİYEL KAYA DÜŞMELERİNİN VE
YAMAÇ DURAYLILIKLARININ
DEĞERLENDİRİLMESİ
ASSESSMENT OF THE POTENTIAL ROCK
FALLS AND SLOPE STABILITY AT ERMENEK
(KARAMAN) SETTLEMENT

MUSTAFA FENERa, İSMAİL İNCEb, TANER AKSOYc


a
Ankara Üni. Müh. Fak. Jeoloji Müh. Böl., Tandoğan, Ankara, 06100,
mfener@ankara.edu.tr
b
Selçuk Üni. Müh. Fak. Jeoloji Müh. Böl., , Konya, 42003, iince@selcuk.edu.tr
c
Çevre ve Şehircilik Bak., Mek. Pl. Genel Müd. Yerbilimsel Et.D.Bşk., Ankara,
taneraksoy1974@gmail.com

ÖZET
Ermenek (Karaman) ilçesinde farklı tarihlerde meydana gele kaya
düşmeleri ve yamaç duraysızlıkları 500’den fazla konutu etkilemiş bazıları
ise ölümle sonuçlanmış, bu kapsamada AFAD ilçenin bazı bölgelerini afete
maruz bölge ilan etmiştir. Bu çalışma kapsamında Ermenek ilçesinin
genelinde kaya düşmesi ve şev duraysızlık çalışmaları yapılmıştır. Arazi
çalışmaları kapsamında hat etütleri yapılarak mevcut yamaç yüzeylerinden
süreksizlik ölçümleri, laboratuvar deneylerinde kullanılmak üzere blok
örnekleri alınmıştır.
Ermenek ilçesi yerleşim yerini etkileyen kaya düşmesi, resifal nitelikli
Mut formasyonunda gelişmektedir. Resifal özellikteki Mut Formasyonunun
istifine bakıldığında farklı aşınma özelliklerine sahip killi kireçtaşı, marn,
kireçtaşı ve fosilli kireçtaşından oluştuğu gözlenmiştir. Marn ve killi

1
551
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kireçtaşı aşınma dayanımlarının diğer birimlere göre oldukça yüksek


olduğu gözlenmiştir. Açık olan doğal yamaç yüzeylerinde farklı
özelliklerde süreksizlikler gözlenmiştir. Kaya kütlelerinin hareketinin bu
süreksizlikler tarafından kontrol edileceği göz önüne alındığı için bölgenin
tamamında 40 farklı lokasyonda tehlikeli olduğu düşünülen süreksizliklerin
ölçümleri alınmıştır. RMR ve Hoek - Brown ölçütlerine göre yapılan kaya
kütlesi değerlendirmesinde kayaçların orta - zayıf kaya kalitesinde olduğu
görülmüştür. Yapılan kinematik analiz sonuçlarına göre bu süreksizlikler
farklı türden kayma duraysızlıklarına neden olacaktır. Çalışma alanında
daha çok düzlemsel ve devrilme türü duraysızlık, bazı lokasyonlarda ise
kama tipi duraysızlıklar beklenmektedir. Bu tespitler çerçevesinde altı farklı
bölgede kritik hatlardan kesitler belirlenmiş ve kaya düşmesi modelleme
çalışmaları RocFALL yazılımı ile gerçekleştirilmiştir.
Analiz sonuçlarına göre kot başlangıcı yüksek olan kaya düşmelerinin
daha fazla enerji ile yerleşim yerleri ve karayolunu tehdit ettiği, düşük kot
başlangıçlı kaya düşmelerinin ise sınırlı düzeyde etkili olacağı gözlenmiştir.
Şev tasarımında kinematik analiz yöntemi bir ön değerlendirme yöntemidir.
İmalat aşamasında problem teşkil edebilecek her bir lokasyon daha gerçekçi
olan limit denge analiz yöntemleriyle modellenmeli ve alınması gereken
önlemler (şev yüzeyi eğim açısının yatıklaştırılması, kaya blon, istinat
yapısı, çelik kafes, vs.,) oluşturulacak projelerle detaylandırılmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Kaya Düşmesi, Kinematik Analiz, Yamaç
Duraylılığı

ABRSTRACT
Rock falls and slope instabilities that took place in Ermenek (Karaman)
has affected more than 500 residences and some resulted in death. Within
this context, AFAD declared some districts of the town to be disaster areas.
Within the scope of this study, rock fall and slope instability researches were
conducted throughout the town of Ermenek. Line studies were carried out
to make discontinuity measurements and block samples were taken to be
used in the laboratory tests.

2
552
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Rock falls that affected residential areas in Ermenek develop within


Mut formation which is of reef quality. When the sequence of Mut
formation is studied it was observed that it was made up of clayey
limestone, marl, limestone and fossiliferous limestone that have different
abrasion characteristics. Abrasion resistance values of marl and clayey
limestones were understood to be quite high compared to the other units.
Discontinuities of different characteristics were determined on the open,
natural slope surfaces. Since it was considered that the movement of rock
masses, discontinuity measurements were taken in 40 different locations
which were regarded as dangerous. Following rock mass evaluations made
according to RMR and Hoek - Brown criteria, the rocks were determined to
be of medium-weak quality range. According to applied kinematic analyses
findings, these instabilities will result in different types of shifting (shear)
instabilities. Within the study area, mostly planar and toppling of
instabilities and in some locations wedge instabilities are expected to occur.
Within the framework of these evaluations, sections from critical lines in
six different areas were determined and rock fall modelling studies were
conducted with the help of the software RocFALL.
According to the results of analyses, it was observed that rock falls with
high elevation departures threatened the residential areas and highways with
greater energy and that lower elevation departure would be limitedly
effective. Kinematic analysis method is a preliminary assessment method
in slope design. Therefore, each location that might pose issues of
construction must be modelled using limit equilibrium analysis methods
which are more realistic, and precautions of the angle of slope surface, rock
bolt, retaining walls, steel mesh, etc.) to be taken must be detailed by
designs to be made accordingly.
Key Words: Rock Fall, Kinematic Analysis, Slope Stability

3
553
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

554
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KENTLEŞMEDE HEYELAN TEHLİKESİNİN


BELİRLENMESİNE YÖNELİK TEMEL
ÇALIŞMALAR

Neslihan ASLAN, Sami ERCAN


Çevre ve Şehircilik Bakanlğ-Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü
06510, Söğütözü, Ankara
e-posta: neslihan.aslan@csb.gov.tr.com, sami.ercan@csb.gov.tr

ÖZET
Bu çalşmada; Çevre ve Şehircilik Bakanlğ, Mekansal Planlama
Genel Müdürlüğü tarafndan onaylanan, her tür ve ölçekteki plana esas
olarak hazrlanan jeolojik-jeoteknik veya mikrobölgeleme etüt raporlarnda,
kütle hareketlerinin ( heyelan- kaya düşmesi vb.) belirlenmesine ve bu
tehlikelerin ortadan kaldrlmasna yönelik olarak yaplmas gereken etüt
çalşmalar ayrntl olarak anlatlacaktr. Bu kapsamda; öncelikle
yürürlükteki mevzuatmz, daha sonra bu mevzuat çerçevesinde
hazrlanacak rapor türleri ve bu raporlarda heyelan ve kaya düşmesi
tehlikesinin belirlenmesine ilişkin yaplacak araştrma ve analizler hakknda
ayrntl bilgi verilerek, yerleşime uygunluk değerlendirmelerinde kütle
hareketlerinin yeri ve önemi vurgulanmaya çalşlacaktr.
Anahtar Kelimeler: Heyelan, Şev Stabilite Analizleri Jeolojik-
Jeoteknik Etüt ve Mikrobölgeleme, Yerleşime Uygunluk

1. GİRİŞ
Ülkemiz; jeolojik, jeomorfolojik yaps ve iklim özellikleri nedeniyle
afet olaylaryla skça karşlaşmaktadr. Afet tehlikelerinin etkileri ve
çeşitliliği konusunda yaplan istatistiksel çalşmalarda; ülkemizde deprem
tehlikesinden sonra, kütle hareketleri (heyelan, kaya düşmesi vb.) en yaygn
ve etkili afet türü olarak belirlenmiştir. Kentsel alanlarda; hatal yer seçimi,

555
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kontrolsüz kazlar, yol-kanalizasyon vb. altyap faaliyetlerinde jeolojik


yapdan kaynaklanan tehlikelerin dikkate alnmamas gibi yanlş arazi
kullanmlarnn, heyelan olaylarnn gelişmesine neden olduğu bilinen bir
gerçektir.

2. MEVZUATIMIZDA PLANLAMA VE JEOLOJİK-


JEOTEKNİK ETÜTLER
Jeolojik yapdan kaynaklanan tehlikelerin afet olaylarna dönüşmemesi
ve sürdürülebilir bir kentleşmenin sağlanmas için, farkl ölçekteki planlara
(çevre, nazm ve uygulama imar plan) altlk olarak kullanlacak jeolojik-
jeoteknik veya mikrobölgeleme etütlerinin gerçekleştirilmesi ve bu etütler
sonucunda hazrlanacak raporlarda belirlenen jeolojik tehlikelerin,
yerleşime uygunluk değerlendirmesi yolu ile planlara entegrasyonun
sağlanmas gerekmektedir. 644 sayl “Çevre ve Şehircilik Bakanlğnn
Teşkilat ve Görevleri Hakknda Kanun Hükmünde Kararname” de;
MADDE 7 – (1) Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün
görevlerinde;
“d) Risk yönetimi ve saknm planlarnn yaplmasna ve
onaylanmasna ilişkin kurallar belirlemek ve izlemek, plana esas jeolojik
ve jeoteknik etütleri yapmak, yaptrmak ve onaylamak.
i)Bütünleşik ky alanlar yönetimi ve planlamas çalşmalar, ky
alanlarnn düzenlenmesine dair iş ve işlemler ile bu alanlara ilişkin
jeolojik ve jeoteknik etütleri yapmak, yaptrmak ve onaylamak, ky kenar
çizgisini tespit etmek, onaylamak ve tescilini sağlamak” hükümleri
yeralmaktadr.
Ayrca, Mekânsal Planlar Yapm Yönetmeliğinin 21. Maddesinde;
“(6) Onayl jeolojik-jeoteknik veya mikro bölgeleme etüt raporu
bulunmayan alanlarda imar planlar hazrlanamaz.
(7) İmar planna esas onayl jeolojik-jeoteknik etüt veya mikro
bölgeleme raporlarndaki yerleşime uygunluk durumu haritalarna
uyulmas zorunludur. İmar planlarnn hazrlanmasnda, varsa
öncelikle mikro bölgeleme etütleri, yoksa yerleşim alannn
planlanmasna yönelik uygun jeolojik-jeoteknik etütler kullanlr.”
İfadeleri jeolojik-jeoteknik etütlerin zorunluluğunu vurgulamaktadr.

556
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Jeolojik-jeoteknik etüt raporlarnn hazrlanmasna ilişkin usul ve


esaslar ise Mülga Bayndrlk ve İskan Bakanlğnn “19.08.2008 tarih ve
10337 sayl Plana Esas jeolojik - Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etüt
Genelgesi” ile belirlenmiştir. Bu genelge çerçevesinde söz konusu raporlar,
Tescilli Özel Büro ile Şirketler, Üniversite ve İlbank A.Ş tarafndan
hazrlanmaktadr. Onay işlemleri de, Genel Müdürlüğümüzün “28.09.2011
tarih ve 102732 (2011/9) sayl genelgesi” doğrultusunda, uygun olmayan
alanlar ile ayrntl jeoteknik gerektiren alanlar Genel Müdürlüğümüzce;
uygun alanlar ile önlemli alanlar Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerince
yürütülmektedir.

3. JEOLOJİK- JEOTEKNİK RAPORLAR İLE YERBİLİMSEL


VERİLERİN ELDE EDİLME YÖNTEMLERİ VE
DEĞERLENDİRİLMESİ
Mülga Bayndrlk ve İskan Bakanlğnn “19.08.2008 tarih ve 10337
sayl Plana Esas jeolojik - Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etüt Genelgesi”
ne göre 4 farkl formatta hazrlanan raporlarda; heyelan ve kaya düşmesi
tehlikeleri, “Doğal Afet Tehlikelerinin Değerlendirilmesi” bölümünde,
“Kütle Hareketleri” başlğ altnda değerlendirilmektedir. Genelge ekinde
yer alan “Plana Esas jeolojik - Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etütlerine
İlişkin Esaslar” da; hazrlanacak raporlarda, heyelan, kaya düşmesi ve olas
stabilite sorunlarnn belirlenmesine yönelik araştrmalar ile bu tehlikelerin
önlenmesi için alnabilecek mühendislik önlemlerinin belirlenmesine
yönelik çalşmalar ayrntl olarak tanmlanmştr.
3.1. Arazi Kullanmna Esas Jeolojik Etüt Raporu (Format-1)
1/100000-1/50000 ölçekli Çevre Düzeni Planna ve 1/25000 ölçekli
Nazm İmar Planna altlk olarak hazrlanan bu raporlarda; planlama
yaplacak alandaki kütle hareketleri (heyelan, kaya düşmesi vb.), uydu
görüntüleri, hava fotoğraflar, uzaktan alglama teknikleri ile büroda yaplan
araştrmalar ve arazide yaplan etütler sonucunda gözlemsel olarak
belirlenmekte olup, alandaki afet riskleri hakknda genel değerlendirme
yaplmaktadr. Bu çalşmalarda ilgili kamu kurumlar ile üniversiteler
tarafndan hazrlanan harita ve raporlardan da azami derecede
yararlanlmaktadr. Özellikle, MTA Genel Müdürlüğü tarafndan hazrlanan

557
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

“ Türkiye Heyelan Envanter Haritas” ile Afet ve Acil Durum Yönetimi


Başkanlğ (AFAD) tarafndan hazrlanmş afet etüt raporlar dikkate
alnarak heyelan ve kaya düşmesi tehlikesi konusunda değerlendirme
yaplmaktadr. Bu raporlarn formatnda heyelan ve kaya düşmesi tehlikesi
genelde kütle hareketleri başlğ altnda birlikte değerlendirilmektedir.
Ancak, bu tehlikelerin yaygn olarak gözlendiği alanlarda ise ayr başlklar
altnda da değerlendirilebilmektedir. Raporda; kütle hareketleri (heyelan,
kaya düşmesi vb.) tehlikelerine ilişkin gerekli tespit ve değerlendirmeler
yapldktan sonra arazi kullanmna yönelik “yerleşilebilirlik” durumu
belirlenmektedir.
3.2. Jeolojik Etüt Raporu (Format-2)
1/1000 ölçekli krsal yerleşme planlar veya mevzii imar planna altlk
olarak hazrlanan bu raporlarn formatnda; “Kütle Hareketleri” başlğ
altnda heyelan ve kaya düşmesi tehlikesi alt başlklarnda ayr ayr
değerlendirilmektedir. Bu raporlar heyelan ve kaya düşme tehlikesi dahil,
afet tehlikelerinin beklenmediği genel olarak kaya ortamlardan oluşan
alanlara yönelik olarak hazrlandğndan, kütle hareketlerine ilişkin
değerlendirmeler gözlemsel verilere dayal olarak yaplmaktadr.
Planlanacak alanda, heyelan veya kaya düşmesi tehlikesinin tespit edilmesi
durumunda ise daha ayrntl çalşmalar içeren jeolojik- jeoteknik etüt
raporunun hazrlanmas önerilmektedir.
3.3. Jeolojik-Jeoteknik Etüt Raporu (Format-3):
1/5000 ölçekli nazm imar plan ve 1/1000 ölçekli uygulama imar
planna altlk olarak hazrlanan bu raporlarn formatnda heyelan ve kaya
düşmesi tehlikesi “ Kütle Hareketleri” başlğ altnda birlikte
değerlendirilmekte olup her iki tehlikenin de yaygn olarak gözlendiği
alanlarda ayr ayr başlklar altnda ayrntl olarak irdelenmektedir. Bu
raporlar; sondaj, jeofizik ile arazi ve laboratuvar verilerine dayal olarak
hazrlandğndan, ayrntl analiz, yorum ve değerlendirmeler içermektedir.
Bu kapsamda; birinci aşamada, planlanacak alanda önceki yllarda değişik
kurumlar tarafndan heyelan ve kaya düşmesine yönelik olarak yaplan
çalşmalar elde edilir. İkinci aşamada, yaplan arazi incelemelerinde aktif
ve muhtemel kütle hareketi tehlikesinin belirlenmesi ve bu alann farkl

558
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kurumlar tarafndan hazrlanan rapor ve haritalarda da tespit edilmesi


durumunda, bu tehlikenin etki alannn belirlenmesine yönelik ayrntl bir
araştrma program hazrlanr. Araştrma programnda; heyelan olaynn
aktivitesi, kayma yüzeyi derinliği, heyelan mekanizmasnn çözümlenmesi
için yamaç bütününü kapsayacak şev stabilite analiz hatlar ile bu hatlar
boyunca yaplacak sondaj çalşmalar, jeofizik ölçümler ve alnacak
laboratuvar örneklerinin yeri ve saylar belirlenmektedir. Ayrca, ayn
araştrma program kapsamnda gerekmesi durumunda yaplacak
inklonometre ölçümleri ve kinematik analizler de belirlenmektedir.
3.3.1. Şev Stabilite Analizleri
İnceleme alannda elde edilen jeolojik, jeomorfolojik, jeoteknik vb.
veriler ile arazi gözlemleri ve literatür taramas sonucunda durayszlk
problemi olan ya da potansiyeli taşdğ düşünülen alanlar için mevcut veya
beklenen durayszlk türü belirlenir ve uygun modelleme ile uygun şev–
stabilite analiz yöntemleri kullanlarak, güvenlik katsaylarnn
hesaplanmas ve yorumlanmas gerekir.
Heyelan ve şevlerin durayllğnn değerlendirilmesinde genel olarak
kullanlan analiz yöntemleri, limit-denge analiz yöntemleri (deterministik
yaklaşm) ve deformasyon analizleridir (numerik analizleri). En yaygn
olarak kullanlan analiz yöntemleri 2–D (iki boyutlu limit-denge)
analizlerdir. Modele göre belirlenen analiz yöntemi (Bishop
Basitleştirilmiş, Janbu Basitleştirilmiş, Janbu Düzeltilmiş, Spencer,
Ordinary vb.) ile analizler yaplarak güvenlik katsaylar hesaplanr.
Muhtemel stabilite problemlerine açk alanlarn durumlar detayl
olarak açklanr; muhtemel durayszlk tipi ve/veya tipleri belirtilir, bu
durayszlk tipi ve/veya tipleri ile zemin özelliklerine göre 2-Boyutlu
stabilite/kinematik analizleri yaplr ve yorumlanr. Heyelanlarn
mekanizmas, boyutlandrlmas, etkin faktörleri belirtilerek, analiz
sonuçlarnda durayl olmayan veya riski olduğu belirlenen alanlar için varsa
tekniğine uygun, ekonomik ve güvenli tarafta kalmay sağlayacak
mühendislik tedbirleri detayl olarak verilir.
Stabilite analizleri değişik kesit doğrultular için uzun dönemli/efektif
gerilmeler (Toplam gerilmelere dayal olarak yaplmas da mümkündür),

559
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

verilere dayal olarak statik ve dinamik yükler altnda ve önlemli koşullar


için birbirinin kombinasyonu olacak şekilde yaplmal, TS 8853/ Şubat
1991’e göre yorumlanmal, önlemli koşullarda güvenlik faktörlerinin kabul
edilebilir seviyeye yükseldiği gösterilmelidir.
3.3.1. İnklonometre Ölçümleri
İncelenen alanda aktif heyelan olay varsa ve bu alann mühendislik
önlemleri alnarak yaplaşmaya açlmasnn mümkün olduğu durumlarda
ise arazi deneyleri kapsamnda inklonometre ölçümlerinin yaplmaktadr.
Araştrma program kapsamnda; İnklonometre kuyularnn yeri, derinliği,
hangi periyotlarda okuma yaplmas ve toplam izleme süresi
belirlenmektedir. Araştrmalar tamamlandktan sonra elde edilen verilere
göre önlem durumuna göre yerleşime uygunluk değerlendirmesi
yaplmaktadr.
3.3.2. Kinematik Analizler
Kaya düşmesi tehlikesine yönelik olarak kinematik analiz yaplacak
hatlar belirlenmektedir. Kinematik analizlerde düzlemsel, kama ve
devrilme türü durayszlklar değerlendirilir. Bu çerçevede;
- Süreksizliklerin yönelimi
- Şevin yönelimi
- Süreksizlik yüzeylerinin içsel sürtünme açs dikkate alnr.
Sonuç olarak arazi gözlemleri ve kinematik analizler sonucunda kaya
düşmesi tehlikesi belirlenen alanlar ve etkilenebilecek alanlar çalşmaya
uygun ölçekte haritalanarak sunulur. Son aşamada, heyelan ve kaya
düşmesi tehlikelerine yönelik olarak elde edilen tüm veriler mühendislik
jeolojisi haritasna işlenmektedir. Bu bilgiler esas alnarak inceleme
alannn yerleşime uygunluk değerlendirmesi yaplmaktadr.
3.4. Mikro Bölgeleme Etüt Raporu (Format-4):
Bir il, ilçe veya beldenin tamamn kapsayan 1/5000 ölçekli nazm imar
plan ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planna altlk olarak hazrlanan bu
raporlarn formatnda heyelan ve kaya düşmesi tehlikesi “ Kütle
Hareketleri” başlğ altnda ayr ayr değerlendirilmektedir. Format-3 olarak

560
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tanmlanan jeolojik-jeoteknik etüt raporu çerçevesinde heyelan ve kaya


düşmesine yönelik yaplmas gereken tüm araştrma ve analizler bu rapor
kapsamnda da gerçekleştirilmektedir. Bu rapor türünde diğer raporlardan
farkl olarak, inceleme alannn tamamn kapsayacak ayrntl “Kütle
Hareketleri Haritas” hazrlanmaktadr.

4. YERLEŞİME UYGUNLUK DURUMUNUN


BELİRLENMESİ
Yukarda ayrntl olarak anlatlan araştrma, analiz, yorum ve
değerlendirmeler sonucunda planlanacak alann yerleşime uygunluk
değerlendirmesi yaplmaktadr. Ancak, format-1 olarak tanmlanan Arazi
Kullanmna Esas Jeolojik Etüt Raporlar arazi kullanmna yönelik genel
değerlendirmeleri içerdiğinden, yerleşime uygunluk değerlendirmesi
yaplmamaktadr. Bunun yerine yerleşilebilirlik açsndan öncelik durumu
belirlenmektedir. İnceleme alannda kütle hareketleri potansiyeli varsa bu
alanlarn snrlar belirlenerek alt ölçekli planlama aşamasnda ayrntl
jeoteknik çalşmalarn yaplmas önerilmektedir. Diğer rapor türlerinde
(Format-2,3,4) ise kütle hareketlerinin türü ve aktivitesine göre önlemli
alanlar, ayrntl jeoteknik gerektiren alanlar veya uygun olmayan alanlar
şeklinde yerleşime uygunluk değerlendirmeleri yaplmaktadr.
4.1. Önlemli Alanlar
Çalşma alan içinde, doğal afet tehlikeleri ve/veya jeolojik-jeoteknik
özellikleri nedeniyle yerleşime uygunluğu etkileyebilecek, belirli önlemleri
yaplaşma öncesi ve/veya esnasnda almak şartyla planlamaya ve
yaplaşmaya gidilebilecek alanlardr. Önlem alnmas gereken konular,
nedenleri ve zemin ve temel etütleri aşamasnda alnmas önerilen önlemler
alt başlklarda verilmektedir. Rapor içerisinde ve Yerleşime Uygunluk
Paftalarnda “ÖA” simgesiyle gösterilen bu alanlar, kendi içlerinde sorun
ve önlemleri açsndan alt başlklara ayrlmaktadr. Bu kapsamda heyelan,
kaya düşmesi, olas stabilite sorunlu alanlar ile yüksek eğimli alanlar
“Önlemli Alan 2(ÖA-2): Kütle Hareketleri Tehlikeleri ve Yüksek Eğim
Açsndan Önlemli Alalar” kategorisinde değerlendirilmektedir.

561
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tehlikenin türü ve alnacak önlemler açsndan aşağdaki alt başlklarda


yerleşime uygunluk değerlendirmesi yaplmaktadr.
- Önlemli Alan 2.1 (ÖA-2.1) : Önlem Alnabilecek Nitelikte Stabilite
Sorunlu Alanlar
- Önlemli Alan 2.2 (ÖA-2.2) : Önlem Alnabilecek Nitelikte Kaya
Düşmesi Sorunlu Alanlar
- Önlemli Alan 2.3 (ÖA-2.3) : Önlem Alnabilecek Nitelikte Heyelan
ve Kaya Düşmesi (Kompleks Hareket) Sorunlu Alanlar
4.2. Ayrntl Jeoteknik Gerektiren Alanlar
Heyelan ve kaya düşmesi tehlikesine maruz alanlarda; ilk aşamada,
çalşma yönteminden kaynaklanan veri eksikliği nedeniyle hakknda tam ve
güvenilir sonuca ulaşlmayan alanlardr. Bu alanlarda, daha sonra yaplacak
ayrntl jeoteknik çalşmalarla planlamaya gidilecek alanlardr. Bu alanlar
rapor eki haritalarda AJE simgesi ile gösterilir. Bu çerçevede; heyelan
mekanizmasnn çözümlenmesi için heyelan izleme çalşmalar
(inklonometre ölçümleri), şev stabilite analizleri, kaya düşmesine yönelik
kinematik analizler v.b. jeoteknik çalşmalar tamamlanp alnacak
mühendislik önlemleri belirlendikten sonra inceleme alannn yerleşime
açlp açlmayacağna karar verilmektedir.
4.3 Uygun Olmayan Alanlar
Heyelan ve kaya düşmesi tehlikesine nedeniyle teknik ve ekonomik
olarak önlem alnmas mümkün olmayan alanlardr. Bu alanlarda
planlamaya ve yaplaşmaya izin verilmez. Bu alanlar rapor eki haritalarda
UOA simgesi ile gösterilmektedir. Tehlikenin türü açsndan aşağdaki alt
başlklarda yerleşime uygunluk değerlendirmesi yaplmaktadr.
- Uygun Olmayan Alanlar 2.1(UOA-2.1) : Heyelan Riskli Bölgeler
- Uygun Olmayan Alanlar 2.2 (UOA-2.2) :Kaya Düşmesi Riskli
Bölgeler
- Uygun Olmayan Alanlar 2.3 (UOA-2.3) : Heyelan ve Kaya Düsmesi
(Kompleks Hareket) Riskli Bölgeler

562
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. SONUÇLAR
Ülkemiz jeolojik–jeomorfolojik yaps ile meteorolojik özellikleri
nedeniyle afet olaylaryla skça karşlaşmaktadr. Afet riskleri açsndan
hassas bir coğrafyada bulunan ülkemizde; Afet zararlarnn azaltlmas ve
güvenli yerleşmeler oluşturmak için arazi kullanm kararlarn belirleyen ve
planlamaya yön veren jeolojik-jeoteknik etütlerin yaplmas gerekmektedir.
Bu etütler sonucunda hazrlanan yerbilimsel etüt raporlarnda; başta heyelan
tehlikesi olmak üzere, tüm kütle hareketi tehlikeleri, yukarda ayrntl
olarak anlatlan araştrmalar esas alnarak irdelenmeli, bu tehlikelere karş
alnacak mühendislik önlemleri ile yerleşime uygunluk durumu
belirlenmelidir. Bu kapsamda; plana esas jeolojik-jeoteknik etütleri
olmayan Belediyelerimizin acilen bu etütleri yaptrmas ve imar planlarnn
bu raporlara göre revize edilmesi uygun olacaktr.

6. KAYNAKÇA
1. Yerbilimsel verilerin planlamaya entegrasyonu el kitab, Afet İşleri Genel
Müdürlüğü
2. Zemin Mekaniği ve Temel Mühendisliği Semineri 2, İller Bankas Genel
Müdürlüğü
3. AİGM , 2005 Kaya Düşmesi Eğitim Notlar, Afet İşleri Genel Müdürlüğü
4. AİGM , 1986 Kaya Şev Stabilitesi ve Kaya Düşmeleri ile İlgili Analizler ve
alnacak önlemler, Seminer notlar, Afet İşleri Genel Müdürlüğü
5. DRM, 2004 Belediyeler için Sismik Bölgeleme El Kitab, AİGM, Ankara
6. Ulusay, R.ö 2001 Uygulamal Jeoteknik Bilgileri

563
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

564
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

RİZE İLİNDE TARIM ARAZİLERİNDE


HEYELAN PROBLEMLERİ VE YAPILAN
ÇALIŞMALAR

Sonay BİLGİLİ1
Rize Gda Tarm ve Hayvanclk İl Müdürlüğü
Heyelan Sempozyumu
27-29 Nisan 2016, Ankara

ÖZET
Heyelanlar ilimizde en önemli doğal afetlerin başında gelmektedir.
Heyelanların sebebiyet verdiği mal ve can kayıplarının en aza indirilmesi
amacıyla yapılan çalışmalara –araştırmalara önemli miktarlarda bütçe
ayrılması gerekmektedir. Bu nedenle gelecekte yapılacak çalışmalarda daha
doğru ve sağlıklı sonuçlar alınabilmesi için meydana gelen heyelanlar,
konum bilgileri ve dijital haritaları oluşturulmalıdır. İlgili kurumlar
heyelanlara ait grafik ve öznitelik bilgilerini bir veri tabanı kapsamında
toplamaları gerekmektedir. Heyelan envanter haritaları Coğrafi Bilgi
Sistemlerinden yaralanılarak oluşturulmalıdır.
Jeolojik çalışmalar ile uzaktan algılama analizleri belirli sıklıklarda
yapılmalıdır. Böylelikle Rize‘nin her daim heyelan tehlikesine karşı
yönetim bazında hazırlıklı olması sağlanabilir. Heyelan olgusunun halk
tarafından benimsenmesi ve yönetimlerin bu doğrultuda eğitim çalışmaları
yürütmesi gerekmektedir.

1
Rize Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü – Ziraat Mühendisi/Yüksek Orman
Mühendisi
1
565
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1. Giriş
Rize İlinde doğal afetlerin başında sel ve heyelan olayları gelmektedir.
Doğal kaya, zemin, yapay dolgu veya bunların bir ya da birkaçının
bileşiminden oluşan malzemenin, yerçekimi, jeoloji, ve su içeriği gibi doğal
faktörler ile doğal olmayan çeşitli faktörlerin etkisi altında eğim yönünde
çoğunlukla dairesel yada düzlemsel hareketiyle sonuçlanan bir süreç
heyelan olarak adlandırılmaktadır.
Genel olarak kayma ve birikme bölümlerinden oluşan heyelanların
meydana gelmesinde; arazinin topoğrafik yapısı, iklim özellikleri (özellikle
yağış ve sıcaklık), arazinin jeolojik yapısı, anakaya özellikleri, toprakların
agregatlaşma özelliği ve erodibilite nitelikleri ve insan faktörü çok önemli
etkiye sahiptir. Ormanlar, jeolojik olarak heyelana uygun yamaçlar üzerinde
statik dengenin oluşmasına katkı sağlamakta, yamacın hidrolik ve
hidrolojik yapısını koruyarak suyun yamaç üzerinde heyelan oluşturma
olasılığını azaltmaktadır. Toprak koruma yeteneği yüksek olan bitki
örtüsünün tahrip edilerek; toprak koruma yeteneği az olan türlerin alana
getirilmesi sonucunda heyelan olma olasılığı artmaktadır.
Şiddetli yağışlar veya bol miktarda karın hızlı erimesi sonucunda yan
derelerden ani olarak gelen ve fazla miktarda katı materyal içeren büyük su
kütlesi sel olarak adlandırılmaktadır. Havzaların orta ve yukarı kesimlerinde
bulunan koruyucu orman örtüsü derelerdeki akımının kontrol edilmesi
üzerinde önemli etkiye sahiptir (Kalay ve Karagül 1992). Bu alanlardaki
toprak koruma niteliği yüksek olan bitki örtüsünün tahrip edilerek arazi
kullanım şeklinin insanlar tarafından değişikliğe uğratılması sonucunda
heyelan ve sel olaylarının arttığı ifade edilmektedir. Yine yaptığımız bazı
çalışmalarda çay plantasyon alanlarının artmasıyla birlikte can ve mal
kaybına neden olan sel-heyelan ve toprak kayması olaylarının Rize
yöresinde önemle vurgulanmaktadır. Rize Gıda Tarım ve Hayvancılık İl
Müdürlüğünün heyelanlar sonucu zarar gören tarım arazileri değerlendirme
çalışmaları, tespit komisyonları kapsamında yapılmaktadır.
Rize yöresinde uygulanan hatalı arazi kullanım ve yönetimlerinin
neden olduğu sel ve heyelan olayları, oluşturduğu zararlar ile yanlış arazi
kullanımı arasındaki ilişki ortaya koymaya çalışılmıştır. Arazinin biyotik,

2
566
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

abiyotik ve fizyografik özellikleri dikkate alınmadan yapılan her türlü


kullanım şekli arazinin hatalı kullanımıdır. Tarım arazilerin tarımsal
amaçların dışında kullanımı yanlış arazi kullanımıdır.

2. Rize Heyelanları
Heyelan ; yamaçlardaki materyal kütlesinin ya da toprağın sürtünme
direncinin kritik bir değerin altına düşmesi ile bu kitlenin orjinal durumunu
daha fazla koruyamaması olayına denir.
Bölgemizde bazen küçük bir toprak tabakasının kayması şeklinde
gerçekleşirken, bazen bütün bir tepenin aşağıya inmesi olarak
gerçekleşmektedir. Dönem dönem büyük heyelanlar olmaktadır. Bu büyük
heyelanlar bazen toprak kayması ile beraber koskaca bir dağı aşağıya
indirecek kadar kuvvetli olmaktadır. Özellikle yağışın bol olduğu yerlerde ,
toprak tabakasının suyu emmesi ve ağırlaşması ile beraber, toprağın kütlesi
artmakta ve yerçekimi ivmesi daha kuvvetli bir şekilde toprağa etki etmeye
başlamaktadır. Toprak kütlesi aşağı doğru kayma eğilimine girmektedir. Su
ile doygun hale gelmiş ve akışkan hal almış olan toprak kitlesinin
yerçekiminin etkisi ile harekete geçerek kaymalar oluşturmaktadırlar.
İlimizde heyelanlar çok ani ve hızlı olduğu gibi , saatler veya günler
boyu süren bir yavaşlıkta da olabilmektedir. Diğer taraftan heyelan sonucu
yer değiştiren toprak kitlesi milyonlarca metreküp hacminde olduğu gibi,
çok az miktarlarda da olabilmektedir.
Heyelanlar bölgemizde yerleşim yerlerine, karayollarına, ormanlara,
tarım alanlarına , heyelan bölgelerindeki değişik tesislere zararlar
vermektedirler.

2.1. Heyelanla İlgili Çalışmalar (Rize Gıda Tarım ve Hayvancılık İl


Müdürlüğü)
Rize de meydana gelen tarım arazilerindeki heyelanlarla ilgili İl
Müdürlüğümüz ekip çalışmaları yapmaktadır. Teknik elemanlar
kontrolünde bütün heyelan görmüş arazilerin etüt çalışmaları yapılmaktadır.
Her bir heyelan için 2090 sayılı “Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere
3
567
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yapılacak Yardımlar Hakkında“ kanun kapsamında çiftçilerin yardımdan


faydalanabilmesi amacıyla ayrı beyan formları hazırlanmaktadır. Bakanlık
merkez, il ve ilçe müdürlüklerince yapılan kontrol sonunda çiftçi beyanının
eksik veya yanlış olduğunun tespit edilmesi kontrol çalışmaları sonucunda
yapılmaktadır. Ayrıca ek tablolar hazırlanmaktadır.İl Müdürlüğümüzde
hazırladığımız verilerde heyelan olaylarının gerçekleştiği yerin ilçesi,
köyü, mahallesi, heyelan tarihi, afet türü, tarihi, hazırlayan teknik eleman,
önceki çalışmalar, heyelanla ilgili açıklamalar gibi kapsamlı bilgiler
bulunmaktadır. Rize Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün Rize ve
ilçelerinin tamamında meydana gelen heyelan olayı sonucu zarar gören
tarım arazilerinin 2010-2015 yılları arasında başvuru yapılan dilekçelerin
değerlendirmeleri sonuçları verilmiştir.
RİZE İLİNDE MEYDANA GELEN AFET TÜRLERİ VE İLÇELERE DAĞILIMI

Heyelan Su Heyelan+Su Kaya Yangın Çığ Nakledilen


Baskını Baskını Düşmesi Konut
Sayısı

Ardeşen 92 4 8 2 3 1 181

Çamlıhemşin 49 3 1 5 1 3 95

Çayeli 186 10 5 4 329

Derepazarı 41 78

Fındıklı 51 1 4 94

Güneysu 94 6 3 127

Hemşin 26 2 6 19

İkizdere 35 9 7 4 503

İyidere 20 102

Kalkandere 29 1 2 35

Merkez 221 6 5 5 443

Pazar 134 6 3 1 1 247

TOPLAM 975 46 31 8 21 8 2244

Şekil 1 :Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü verileri (Geçmişten


Günümüze)

4
568
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İLİMİZDE MEYDANA GELEN VE ÖLÜMLE SONUÇLANAN AFETLER


(GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE)
YILI İLÇESİ AFETİN TÜRÜ ÖLÜ SAYISI
1949 Çayeli-Pazar Heyelan 8 kişi
1979 Fındıklı Heyelan 5 kişi
1981 Pazar-Çayeli Sel 27 kişi
1982 İkizdere Kaya Düşmesi 8 kişi
1983 Fındıklı Sel 4 kişi
2001 Güneysu- Heyelan ve Sel 10 kişi
Çamlıhemşin
2002 Güneysu-Çayeli Heyelan ve Sel 32 kişi
2005 Pazar-Fındıklı Heyelan ve Sel 7 kişi
2009 Pazar Heyelan 2 kişi
2010 Çayeli Heyelan 2 kişi
2010 Merkez Heyelan ve Sel 14 kişi
2010 Merkez Heyelan ve Sel 1 kişi
2015 Merkez Yangın 4 kişi

Şekil 2 :Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü verileri (Geçmişten


Günümüze)

5
569
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3 :Rize İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü verileri (Geçmişten


Günümüze)

İlimizde en son 2010 yılında doğal afet olmuştur. 26.08.2010 tarihinde


Gündoğdu Beldesi ve diğer yerleşim yerlerinde meydana gelen sel afeti ve
heyelanlar sonucu oluşan zararların giderilmesinde kullanılmak üzere,
Başbakanlık Ekonomik ve Mali İşler Başkanlığınca Valiliğimiz emrine
ödenek gönderilmiştir. Bu ödeneğin kullanılmasını sağlamak için, Valilik
Makamının 12.11.2010 tarih ve 1006 sayılı Olurları ile teşkiledilen
komisyon 12.11.2010 tarihinde toplanarak almış olduğu kararla, İlimiz
Tarım İl Müdürlüğünce tarım arazilerinin zarara uğradığı tespit edilen
afetzedelere ödemeler yapılmıştır. Bu konuda çalışmalarımız;

6
570
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 1: 2015 yılı Afet Çalışmaları


2015 Yılı Merkez- İlçe Borç Erteleme Bilgileri
Türü Başvuru Sayısı Ertelenen
Arıcılık 104 91
Bitkisel
40 20
Üretim
Hayvancılık 68 46
Su Ürünleri -- --
Toplam 212 157

10 Nisan 2015 tarih ve 29322 sayılı resmi gazetede yayımlanan


2015/7510 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince; 01/01/2015-
31/12/2015 tarihleri arasında meydana gelen yangın,aşırı sıcak
zararı,samyeli,çığ,heyelan,taban suyu yükselmesi,sel-su baskını, fırtına,
aşırı yağış, aşırı kar yağışı,kar fırtınası, dolu,kırağı, don, kuraklık, yıldırım
düşmesi ve hortum afetlerine maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri,
ürünleri, hayvan varlıkları, tesisleri veya seraları en az % 30 oranında zarar
gören ve bu durumları İl veya ilçe hasar tespit komisyonlarınca belirlenen
Çiftçi Kayıt Sistemine ve diğer Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı gerçek
veya tüzel kişi üreticilerin (Kamu Kurum ve Kuruluşları hariç) T.C. Ziraat
Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi
kullandırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları kapsamındaki kredi
borçları % 3 faizle 1 (Bir) yıl süreyle ertelenmiştir. Bu kapsamda 10 Nisan
2015 tarihinden sonra meydana gelecek afetlerle ilgili olarak İl/İlçe Hasar
Tespit Komisyonları tarafından afetin meydana geldiği tarihten itibaren en
geç 3 ay içerisinde gerekli iş ve işlemleri tamamlanmıştır.
2015 yılı 212 kişi dilekçe başvurusunda bulunmuştur. AKS 91, ÇKS
20, TÜRKVET 46 toplamda 157 kredi ertelemesi yapılmıştır.

7
571
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 2:2015 Yılı Tarsim (Tarım Sigortaları Havuzu) Üretim-Ödeme


Verileri
Tanzim Branş Müşteri Poliçe Toplam Toplam Sigortalı Büyükbaş Küçükbaş
Yılı Sayısı Sayısı Sigorta Prim Alan Hayvan Hayvan
Bedeli Sayısı Sayısı
2015
Arı 215 215 3.462.200 44.570 0 0 0

Büyükbaş 33 42 1.418.500 105.870 0 355 0


Hayvan
Hayat

Bitkisel 753 2.589 11.361.454 207.631 7.712 0 0


Ürünler

Küçükbaş 6 6 281.950 20.160 0 0 782


Hayvan
Hayat

Su 4 4 694.485 38.257 0 0 0
Ürünleri

Genel Toplam 1.011 2.856 17.218.589 416.489 7.712 355 782

Tablo 3: 2015 Yılı Tarsim (Tarım Sigortaları Havuzu) Ödenen Tazminatlar


RİZE BRANŞ ÖDENEN TAZMİNAT

2015 Arı 13.589


Büyükbaş Hayvan Hayat 27,891
Küçükbaş Hayvan Hayat 5.771
TOPLAM 47.251

8
572
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 4: 2014 yılı Afet Çalışmaları


Rize Genelinde Borç
2014/1 Nolu 2014/2 Nolu
Ertelenen Çiftçi TOPLAM
Karar Karar
Sayısı
Arıcılık 33 26 59
Bitkisel Üretim 167 51 218
Hayvancılık 17 61 78
Su Ürünleri 4 1 5
Toplam 360

13 Mayıs 2014 tarih ve 28999 sayılı resmi gazetede yayımlanan


2014/6355 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince; 23.08.2013-
31.12.2014 tarihleri arasında meydana gelen sel-su baskını, fırtına, aşırı
yağış, aşırı kar yağışı, dolu, don, kuraklık, yıldırım düşmesi ve hortum
afetlerine maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan
varlıkları, tesisleri veya seraları en az % 30 oranında zarar gören ve bu
durumları İl veya ilçe hasar tespit komisyonlarınca belirlenen Çiftçi Kayıt
Sistemine ve diğer Bakanlık kayıt sistemlerine kayıtlı gerçek veya tüzel kişi
üreticilerin (Kamu Kurum ve Kuruluşları hariç) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve
Tarım Kredi Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kullandırılmasına
ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları kapsamındaki kredi borçları % 3 faizle
1(Bir) yıl süreyle erteleme işlemleri tamamlanmıştır.
2014 yılı ilçeler dahil 569 kişi dilekçe başvurusunda bulunmuştur.
AKS 59, ÇKS 218, Türkvet 78, Su ürünleri 5 toplamda 360 kişinin kredi
ertelemesi işlemi yapılmıştır.

9
573
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 5: 2014 Yılı Tarsim (Tarım Sigortaları Havuzu) Üretim-Ödeme


Verileri
RİZE İLİ BRANŞ POLİÇE HAYVAN SİGORTALI
SAYISI SAYISI ALAN (da)

TANZİM Arı 188 - 0


YILI
2014 Büyükbaş Hayvan 40 309 0
Hayat
Bitkisel Ürünler 2.565 - 6.835

Küçükbaş Hayvan 23 1.516 0


Hayat
Su Ürünleri 3 - 0

TOPLAM 256.565 1.825 6.835

Tablo 6: 2014 Yılı Tarsim (Tarım Sigortaları Havuzu) Ödenen Tazminatlar


RİZE BRANŞ ÖDENEN TAZMİNAT

2014 Büyükbaş Hayvan Hayat 12.526.40

Küçükbaş Hayvan Hayat 5.677.54

TOPLAM 18.203.94

2013 Yılı Afet Çalışmaları; Çeşitli afetler nedeniyle zarar gören


gerçek veya tüzel kişi üreticilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin Bakanlar
Kurulu kararları kapsamındaki kredi borçlarının ertelenmesine dair
31/7/2012 tarihli ve 2012/3570 sayılı Kararnamenin eki 02/01/2013 tarihli
2013/4076 karar gereğince; Tüm illerde, 28/8/2012-31/12/2012 tarihleri
arasında (bu tarihler dâhil) meydana gelen sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış
vb. afetlere maruz kalan ve bu afetler sebebiyle ekilişleri, ürünleri, hayvan
varlıkları, tesisleri veya seraları en az % 30 oranında zarar gören ve bu
durumları il veya ilçe hasar tespit komisyonlarınca belirlenen Çiftçi Kayıt

10
574
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Sistemine kayıtlı gerçek veya tüzel kişi üreticilerin (kamu kurum ve


kuruluşları hariç) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine
olan düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararları
kapsamındaki kredi borçları, % 5 faizle 1(Bir) yıl süreyle ertelenmesi ile
ilgili çalışmalar içerisinde
İlçeler dahil 582 kişinin dilekçe başvurusu yapılmıştır. Arıcılık 77 kişi,
Hayvancılık Üretim 103 kişi, Bitkisel Üretim 71 kişi ve Su Ürünleri 1 kişi
olmak üzere 252 kişinin kredi borçları ertelenmiştir.

Tablo 7: 2013 Ylı Tarsim (Tarım Sigortaları Havuzu) Üretim-Ödeme


Verileri
2013 Büyükbaş Hayvan 65 396 0
Hayat
Bitkisel Ürünler 2.198 0 7.439
Küçükbaş 2 266 0
Hayvan Hayat
Su Ürünleri 6 0 0
2013 TOPLAM 2.271 662 7.439

Tablo 8: 2011-2012 yılı Afet Çalışmaları


2011 YILI DÖNEM ÇALIŞMALARI 2012 YILI DÖNEM ÇALIŞMALARI

İLÇE KÖY ÖDEMEYE ZARAR PARASAL KÖY ÖDEMEYE ZARAR PARASAL


MAHALLE ESAS KİŞİ ALANI DEĞER MAHALLE ESAS KİŞİ ALANI (M2) DEĞER (TL.)
SAYISI SAYISI (M2) (TL.) SAYISI SAYISI

MERKEZ 81 1372 545565 4007105 67 581 237.601,50 1.751.183,50TL

DEREPAZARI 4 12 2548 16635 5 8 1.480 10.110TL

İYİDERE 2 2 1150 8050 2 4 900 5.000TL

KALKANDERE 23 189 75567,9 524146,4 11 86 21.935,50 150.527,90TL

TOPLAM 110 1575 624830,9 4555936,4 85 679 261.917 1.916.821,40TL

11
575
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Rize İli Afetler Acil Yardım, Kurtarma ve Yardım Komitesinin


07.03.2012 tarih ve 6 sayılı kararları ile 02.11.2011 tarihinden sonra da
hasar tespiti talebinde bulunan vatandaşlar için başvuru süresi 31.05.2012
tarihine kadar uzatılmış; müracaat süresi sonunda Müdürlüğümüze verilen
732 dilekçe tasnif edilerek Şube Müdürlüklerine tespiti yapılması için
gönderildi.Teknik elemanlarımız tarafından Merkez'de 67 köy/mahallede
584 çiftçimizin 237.601.50 metrekare, Derepazarı'nda 5 köyde 8
çiftçimizin 1.480 metrekare,İyidere'de 2 köy 4 çiftçimizin 900
metrekare,Kalkandere'de 11 köyde 86 çiftçimizin 21.935.50 metrekare alan
hasar tespit çalışmaları tamamlanmış ve hasar tespit icmalleri Valilik İl Afet
ve Acil Durum Müdürlüğü'ne gönderilmiştir.
Rize İli Afetler Acil Yardım, Kurtarma ve Yardım Komitesinin
24.09.2011 tarih ve 1 sayılı kararları ile hasar tespiti talebinde bulunan
vatandaşlar müracaat süresi sonunda Müdürlüğümüze verilen 1753 dilekçe
tasnif edilerek Şube Müdürlüklerine tespiti yapılması için
gönderildi.Teknik elemanlarımız tarafından Merkez'de 81 köy/mahallede
1372 çiftçimizin 5.455.65 metrekare, Derepazarı'nda 4 köyde 12 çiftçimizin
2.548 metrekare,İyidere'de 2 köy 2 çiftçimizin 1.150
metrekare,Kalkandere'de 23 köyde 189 çiftçimizin 75.567.9 metrekare alan
hasar tespit çalışmaları tamamlanmış ve hasar tespit icmalleri Valilik İl Afet
ve Acil Durum Müdürlüğü'ne gönderilmiştir.
07.10.2012 tarih ve 28434 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan
2012/3789 sayılı Bakanlar Kurulu kararı gereğince ;01.01.2012-28/08/2012
tarihleri arasında meydana gelen sel-su baskını, fırtına, aşırı yağış, aşırı kar
yağışı, dolu, don, kuraklık, yıldırım düşmesi ve hortum afetlerine maruz
kalan ve bu afetler sebebiyleekilişleri, ürünleri,hayvan varlıkları, tesisleri,
veya seraları en az % 30 oranında zarar gören üreticilerin (Kamu kurum ve
kuruluşları hariç)T.C. Ziraat Bankası A.Ş. VE tarım kredi kooperatiflerine
olan düşük faizli kredi kullandırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararları
kapsamındaki kredi borçları % 5 faizle 1 (Bir) yıl süreyle ertelenmesi
amacıyla; 38 çiftçi (25 hayvancılık,8 arıcılı, 8 bitkisel üretim ) dilekçesi
alınmıştır.

12
576
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 9 : 2012-2011 Ylı Tarsim (Tarım Sigortaları Havuzu) Üretim-Ödeme


Verileri
2012 Büyükbaş Hayvan 81 519 0
Hayat
Bitkisel Ürünler 860 0 2.694
Küçükbaş 8 281 0
Hayvan Hayat
Su Ürünleri 1 0 0
2012 TOPLAM 950 800 2.694
2011 Büyükbaş Hayvan 35 285 0
Hayat
Bitkisel Ürünler 52 0 125
2011 TOPLAM 87 285 125

Tablo 10: 2010 Tarsim (Tarım Sigortaları Havuzu) Üretim-Ödeme Verileri


TANZİM BRANŞ POLİÇE HAYVAN SİGORTALI
YILI SAYISI SAYISI ALAN (da)
2010 Büyükbaş Hayvan 8 16 0
Hayat
Bitkisel Ürünler 30 0 38

2010 TOPLAM 38 16 38

13
577
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 11: Yıllara Göre TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) Üretim-


Ödeme Verileri

TARIM SİGORTALARI HAVUZU ÖDEME VERİLERİ

ÖDEME YILI ÖDENEN TAZMİNAT (₺)


2010 1.748
2011 7.286
2012 33.973
2013 11.568
2014 18.203.94
2015 47.251
TOPLAM 19.222.20

2.2. Rize‘de Heyelanların Oluş Şekilleri;


Tabakalar halinde kaymalar ; killi kumlu ve balçık bünyesinde birikinti
halindeki topraklarda şişme ve büzülme olaylarının etkisi ile büyük
çatlaklar ve göçme hareketleri; yağış sularınında etkisi ile ana kaya üzerinde
ki kütlelerin harekete geçmesi sonucunda tabakalar halınde kaymalar
meydana gelmektedir.
Toprak ve çamur akmaları ; yamaçların üst kısımlarında ayrışma
sonucu oluşmuş gevşek birikinti materyali kütlesinin şiddetli ve sürekli
yağışlarla ağırlaşarak doygun hale gelmesi ve aşağı doğru dar ve uzun bir
şekil alarak oyuntu ve dere yatağı gibi akmasıdır. Suya doygun ve gevşek
bir çamur kütlesi halinde haraket ederek hızlı bir şekilde aşağı doğru
akmaktadırlar.
Moloz akmaları ; dağ yamaçlarında yağış sularının kolayca sızdığı
yerlerde ,sağanak yağışlarda ani oluşan sel suları hızlı bir şekilde aşağı
doğru hareket etmektedir. Özellikle ormanlık alanlarımızda taş ve kaya
parçalarından oluşan moloz birikintileri çok şiddetli yağışlarımızdan sonra
meydana gelen seller, dere yataklarında moloz akmalarına neden
olmaktadır. Bu tür akmalar tarım arazilerine zarar vermektedirler.

14
578
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. Rize‘de Heyelanların Başlıca Nedenleri;


Topografya Arazi Şekilleri ; Arazi eğimi, çok dik yamaçların
olması,eğimlerin ülke genelinin çok çok üstünde olması heyelanların
meydana gelişinde en önemli etkendir. Arazi eğimi yükseldikçe heyelan
olasılığıda artmaktadır. Yamaçlarda yol inşaatlerinin yapılması, denge
koşullarını değiştireceği için toprak kaymaları kolaylaşmaktadır.
Yamaçlarda ek yüklerin binmesi; dolgu malzeme yüklemeleri ile yamaç
dengeleri bozulmaktadır. Kaymalara ortam hazırlamaktadır.
Toprak geçirgenliği veya toprak yapısı ; geçirgenliğin yüksek olması
durumunda ,yağışın fazla olduğu dönemlerde, yağış sularının ve yüzeysel
akış sularının alt tabakalara girerek doygun hale gelmesi kolaylaşmaktadır.
Böylece üstteki kitlenin kayma olasılığı artmaktadır. Organik madde
yönünden fakir olması, derinliklerinin az olması
Yeraltı suları (akarsu kaynakları) ; Rize yağışlı iklimi ve çok sayıdaki
yeraltı su kaynakları sayesinde çok zengin bir hidroğrafik yapıya sahip
olmuştur. Rize sınırları içinde doğu-batı yönünde ortalama her 250-300 m
de büyük ve küçük akan bir suya mutlaka rastlamak mümkündür.Rize nin
akarsuları kısa boylu, yatay eğilimli fazla olan hızlı akışlı akarsulardır. Kar
ve yağmurların fazla oluşu ile birden bire kabarmaya başlar. Kar
erimelerinin en şiddetli olduğu ilkbahar mevsiminde kabarık seviyeye
ulaşır. Akarsuların debileri (bir saniyede akıtılan su miktarı) oldukça
fazladır. Hareket halindeki yeraltı suları toz ve kil gibi ince materyalleri
beraberinde taşımaları neticesinde yamaç dengelerini azaltmaktadırlar.
Yetersiz bitki örtüsü ; bölgemizde % 95 oranında çay bitkisi
plantasyonunun olması bitki örtüsü açısından yetersiz kalmaktadır. Çay
bitkisinin kökleri yamaçların dengesini artıramamaktadır. Köklerin zayıflığı
yamaçlarda yüklenmiş durumda olan suyu emerek azaltamamaktadır.
Yamaçlara yeteri denge sağlayamamaktadır. Yanlış veya bilinçli ağaç
kesimleriyle orman arazilerinin tarım alanı şeklinde değerlendirme
düşüncelerinin olması, meraların aşırı otlatılmaları sonucu bozulmaların
olması, orman ve meraların tahrip edilerek tarım alanlarına dönüştürülme
isteklerinin olması.

15
579
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İklim ; Türkiye nin en çok yağış alan İli olan Rize de yıllık toplam
yağış miktarı 2300 mm nin üzerinde olup, yağışlar her mevsime dengeli
olarak dağılmıştır. Bu nedenle Rizede kurak mevsim yoktur. En az yağış
alan ilkbaharın toplam yağış miktarı kuraklık sınırının çok
üzerindedir.Yağışların dağılımı;

Yıl Ocak Şub Mart Nisan Mayıs Hazn Temm Ağus Eyl Ekim Kasım Ara Y.Top.

2010 312,1 158,5 219,2 109,3 107,1 249,6 189,4 342,2 187,4 461,1 8,2 111,3 2455,4

2011 276,2 277,0 144,4 162,3 78,0 257,3 165,3 159,8 337,9 492,7 236,9 126,1 2713,9
2012 204,1 188,6 193,2 56,8 49,5 200,4 104,7 263,4 111,3 182,4 199,3 298,1 2051,8

2013 211,8 116,4 201,0 44,0 17,0 73,0 167,6 57,6 386,0 241,5 161,6 243,5 1921,0

2014 101,3 104,6 134,5 47,4 78,8 131,9 116,2 289,0 446,5 132,3 360,2 220,6 2163,3
2015 77,1 150,8 156,8 161,0 89,7 260,5 191,5 302,5 42,4 515,8 260,1 276,6 2.484,8

Şekil 3: Rize meteroloji müdürlüğü verilerine göre yıllık yağış ortalamaları

Küresel ısınmalardan dolayı uzun süreli ve bol yağışın etkili olduğu ,


nemli iklime sahip Rize İlinde ani ve şiddetli yağışlar , ani sıcaklık
değişiklikleri sonucu heyelan kaynaklı afetler yaşanmaktadır. Heyelanlar
çok sık ve yaygın olarak görülmektedir. Heyelanlar sellerin tahrip edici
gücünü artırdığından can ve mal kayıpları meydana gelmektedir.
Çarpık yapılaşma; İlde nüfus sayısının artışına paralel olarak daha fazla
alan yerleşime açlmaktadır.yerleşime yeni açılan yerleşim alanları da
dağınık bir yapıda olduğu için küçük yada büyük heyelanlarönemli ölçüde
can ve mal kayıplarına sebep olmaktadır.Dolayısıyla ortaya çıkan bir afetten
daha çok sayıdanüfus etkilenmektedir.
Bilinçsiz kimyasal gübre kullanımı; toprağın üst katmanı organik
maddece zengin bir kısımdır. Çay bitkisinin köklerinin en fazla yayıldığı bu
üst toprak katı, bitki gelişmesinde en önemli rol oynar.. Kökler
güçsüzleşmekte toprağı tutamaz hale gelmektedir. Heyelen ve sellere ortam
hazırlamaktadır. Normalden kat kat fazla kullanılan kimyasal gübreler
(çaykur verilerine göre dekara 70 kg kullanılmalı) toprağın yapısını
bozmakta sitrüktürünü değiştirmektedir.
16
580
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tablo 12:Rize Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Gübre Verileri


Rize‘ de 2010-2015 Yıllarında Gübre Kullanımı

KULLANILAN YIL KİMYASAL GÜBRE MİKTARI (TON)

2010 77.508,047
2011 75.030,919
2012 57.991,751
2013 54.496,980
2014 54.480,877
2015 63.557,894

4. Heyelanlara Karş Sonuç ve Çözüm Önerileri;


Rize İlinde riskli bölgelerdeki yapılaşma tehlikeli bir boyuttadır. Bunun
yanında bölge halkının en önemli geçim kaynağı olan çaylık alanlarınında
büyük bir risk altında olduğu tespit edilmiştir. Çay ekili alanların büyük bir
bölümü riskli bölgede bulunduğu ve halkın güvenliği ve ekonomik
yapısının korunması adına bu türde kullanımın da minimuma indirgenmesi
gereklidir.
İlimizde valilik, yerel yöneticiler, üniversiteler, meslek odaları ve
konuyla ilgili kamu kuruluşlarının ilgili birimleri tarafından ortaklaşa
yürütülecek bilimsel çalışmalarla baş gösteren sorunlara kalıcı çözümler
konusunda birlikte hareket edilmesi yerinde olacaktır.
Heyelanlar ilimizde en önemli doğal afetlerin başında gelmektedir.
Heyelanların sebebiyet verdiği mal ve can kayıplarının en aza indirilmesi
amacıyla yapılan çalışmalara –araştırmalara önemli miktarlarda bütçe
ayrılması gerekmektedir. Bu nedenle gelecekte yapılacak çalışmalarda daha
doğru ve sağlıklı sonuçlar alınabilmesi için meydana gelen heyelanlar,
konum bilgileri ve dijital haritaları oluşturulmalıdır. İlgili kurumlar
heyelanlara ait grafik ve öznitelik bilgilerini bir veri tabanı kapsamında
toplamaları gerekmektedir. Heyelan envanter haritaları Coğrafi Bilgi
Sistemlerinden yaralanılarak oluşturulmalıdır.
Jeolojik çalışmalar ile uzaktan algılama analizleri belirli sıklıklarda
yapılmalıdır. Böylelikle Rize‘nin her daim heyelan tehlikesine karşı
yönetim bazında hazırlıklı olması sağlanabilir. Heyelan olgusunun halk
17
581
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

tarafından benimsenmesi ve yönetimlerin bu doğrultuda eğitim çalışmaları


yürütmesi gerekmektedir. Sosyolojik desteklerle afetlere karşı koruma
sağlanabilir. İnsan hayatları kurtulabilir.
Arazi kullanım planlamasının yapılması gereklidir. Gereği tarla arazisi,
çayır mera, orman ,av alanları, turizm, ve şehirleşmeye olan talep mevcut
toprak kaynaklarının çok üzerinde olup gerekli arazi kullanım
planlamasının yapılmamasıdır. Rize de gelecek 30-50 yılda nüfus 2 katına
çıkacak eğer arazi kullanım planları doğru yapılmazsa çarpık kentleşmeler
ve tarım arazilerinde kayıplar meydana gelecektir.
Rize insanı geçimini çaya bağlamıştır. Rize ekonomisi büyük ölçüde
tarıma dayalıdır. Buda topraktan en üst düzeyde verim alınmasını ve
dolayısıyla toprağın etkin bir şekilde korunmasını zorunlu kılar.Toprağa
önem veren insanımız tarım arazilerini sigortalayarak güvence altına
almaktadır. Kısmen zararları önlemektedir..Ayrıca çiftçiler
bilinçlendirilerek, kendi arazilerindekendi imkanlarıyla önleyici tedbirler
almaya yönlendirilmelidirler.

Daha refah ve mutlu bir yaşam için belirtilen çözüm önerilerinin


uygulamaya geçirilmesi önem arz etmektedir. Çünkü DOĞAL AFETİN NE
ZAMAN GELECEĞİ BİLİNMEZ…..

18
582
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Fotoğraflar: Tarım arazileri ve yerleşim yerlerini tehdit eden heyelan


örnekleri

19
583
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KAYNAKLAR
1. G.T.H.B. Yayınları (Yayçep), Tarım Arazisinin Korunması
Kitabı.2014..Ankara
2. G.T.H.B. Yayınları (Yayçep), Toprak ve Su Muhafazası
Kitabı.1996.Ankara
3. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yayim Organı.Tarım ve Mühendislik
Dergisi.2015.Ankara
4. Turgut, Ü., Doğu Karadeniz Bölgesinde Sel Felaketine Neden Olan
Sinoptik Modellerin Tahmin tekniği Acısından İncelenmesine Dönük
Karşılaştırılmalı Bir Araştırma,TMMOB Afet Sempozyumu Bildiri Kitabı . 2005
5. Selçuk, R., Bayrak, T., Yalçın A. , Atasoy M., Nişancı, R. , Ekercin S., Rize
Bölgesinde Yağış Heyelan İlişkisi Jeodezi,Jeinformasyon ve Arazi Yönetimi
Dergisi 2008/2 sayı 99. 2008
6. Menteşe,e.Y., Erturaç, K. ,Özcan , O., Rize İli Genelinde Heyelan tehlikesi
altında bulunan Bölgelerin Kullanımı Türlerinin Belirlenmesi,TMMOB Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odası 12.Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kuultayı 11-
15 Mayıs 2009, Ankara

20
584
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KARABÜK İLİ MERKEZ KARTALTEPE


MAHALLESİNDE MEYDANA GELEN KÜTLE
HAREKETİNDE İNSAN FAKTÖRÜNÜN ETKİSİ

Savaş SÜRÜL ve İsmail YAĞTU


İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Karabük, TÜRKİYE,
E Posta: sucuticera@hotmail.com

ÖZET
İnsanlar, özellikle yaşam alanlar konusundaki tercihlerini; su
kaynaklarna yakn, iklimi lman olan, bitki örtüsünün verimli olduğu
alanlardan yana kullanmş fakat insanlarn bu tercihi akarsu taşknlarna ve
sellere maruz kalnmasna yol açmştr. Eğimli arazilerin topuk ksmlarnda
ya da üzerlerinde yerleşim oluşumlar da kütle hareketi riski taşyan alanlar
olmuştur.
Günümüzde imara açlan ya da yerleşke olarak seçilen alanlarda imar
etüdü, zemin etüdü, kaya slah, dere slah gibi çalşmalar yaplarak kütle
hareketleri, svlaşma, taşkn gibi riskler belirlenip önlemler
alnabilmektedir. Daha güvenli yaşam alanlar oluşturmak için yaplan etüt
ve iyileştirme çalşmalar srasnda ya da sonrasnda, beklenmeyen etkiler
ortaya çkarak kütle hareketlerini tetikleyebilmektedir. Bu kütle
hareketlerinin varlğ, yer seçimi çalşmalarnn önemini ortaya
koymaktadr. Ayn zamanda kütle hareketlerini tetikleyen etkenler beşeri
nedenlerden de kaynaklanabilmektedir. Kütle hareketlerini (heyelan)
tetikleyen beşeri etkenlerden biriside su kaçaklardr. Bu çalşmada; Beşeri
faktörlerin kütle hareketleri üzerindeki etkisine farkndalk oluşturmak
amaçlanmş olup Karabük İli Merkez Kartaltepe Mahallesi’nde 2015
ylnda meydana gelen kütle hareketi incelenmiştir.
Kartaltepe Mahallesi’nin Şahin Tepesi Caddesi’nde, içme suyunda
kullanlmak üzere önceki tarihlerde inşa edilmiş su depolar bulunmaktadr.

585
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Su depolarnn belirli aralklarla bakm onarmnn yaplmamas veya su


deposundan şehirlere suyu taşyan tahliye borularnn yer altnda herhangi
bir nedenle ypranmas, basnca maruz kalmas sonucu patlamas ile szan
su, bahsi geçen mahallede kütle hareketini meydana getirmiştir.
Sonuç olarak bölgede yer alan iki adet su deposunun belirli
periyotlarla bakmlarnn yaplmamş olmas (gerek su deposunun kendisi
gerekse şehre su taşyan borular) ile su zemine szmş ve kütle hareketini
tetiklemiş bu da bize heyelan olaynn doğal kaynakl sebeplerle birlikte
beşeri faktörlerinde ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

1. GİRİŞ
Heyelan olay dünyann birçok bölgesinde meydana gelebilmekte,
sonrasnda ise bu bölgelerde ekonomik kayplar ve can kayplar ortaya
çkabilmektedir.
Kentucky Ulaştrma Kabinesi, yapmş olduğu araştrmalar sonucu
heyelan ve kaya düşmesi onarm maliyetlerinin yllk 4 milyon dolar
aştğn belirtmiş, ayrca 2003 ile 2013 yllar arasnda heyelan projelerinde
hasarl evler ya da bölgelerde tehlike azaltmak için yaklaşk 5 milyon dolar
harcamştr (Crawford, 2014). Nepal’de ki afetsel verilere bakldğnda ise
ekonomik olarak heyelanlar 2014 ağustos aynda 15 milyon dolarlk
ekonomik bir kayp oluşturmuştur. (Wallemacq, 2015).
1958-2000 yllar arasndaki dönemde, Türkiye’de olmuş veya
muhtemel heyelanlardan 4250 yerleşme birimi etkilenmiş ve bu olaylar
sonucunda 197 kişi hayatn kaybetmiştir.(Erbay, 2015)
Yerleşim alanlar belirlenirken kütle hareketi oluşabilecek alanlarda
gerekli etütler yaplarak uygunluk açsndan değerlendirilmektedir. Eski
yerleşkelere bakldğnda özellikle köylerde bu gibi etütler zamann
şartlarndan yaplamamş ve bunun sonucunda küçük çapl heyelanlar dahi
can kayplarna yol açmştr. Oysaki heyelan potansiyeli taşyan bölgelerde
heyelan öncesinde risk azaltma altnda çalşmalar yaplarak önlemler
alnabilir ve alnan önlemlerle bölgede durayllk sağlanabilir. Ancak

586
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

durayllk sağlanabilse dahi kütle hareketi oluşturacak iklim ve insan


kökenli değişebilir etkileri belirlemek kolay olmayabilir.
Karabük, kütle hareketleri incelendiğinde heyelan potansiyeli taşyan
yüksek bir ilimizdir. Özellikle Yenice İlçe baznda Bat Karadeniz’de
heyelan oluşumunda 1. srada yer almaktadr. Karabük Merkez İlçesi’nde
çeşitli tarihlerde ve alanlarda kütle hareketleri meydana gelmiş ve bu kütle
hareketlerinden biride Kartaltepe Mahallesi, Şahin Tepesi Caddesindeki
harekettir.

2. HEYELANI ETKİLEYEN İNSAN KAYNAKLI FAKTÖRLER


İnsanlar yaşadklar bölgelerde hayatlarn, daha huzurlu, daha güvenli,
standartlar daha yüksek seviyelere ulaştrmaya çalşrlar. Hayat
standartlarnn daha yüksek seviyelere gelebilmesi için şehirleşme,
sanayileşme, ulaşm faktörleri ön plandadr. Örneğin bu faktörlerde yer
seçimi, karayolu-demiryolu güzergah belirlemeleri mühendislik
hizmetleriyle yaplmaktadr. Bu hizmetlerin yaplmas srasnda ya da
sonrasnda yaplan projelendirme, kontrol, denetim gibi değişkenler göz
ard edilmesi durumunda ise hayatmz kolaylaştracak olan yöntem ve
yaplar hayatmz daha zor hale getirmekte ve hayatmza mal
olabilmektedir.
Heyelanlarn oluşum nedenlerine baktğmzda jeolojik, morfolojik ve
insan kaynakl olmak üzere 3’e ayrldğn görmekteyiz. Burada jeolojik ve
morfolojik nedenler doğadan kaynaklanan nedenler olup insan kökenli
nedenler yukarda da bahsettiğimiz üzere plansz, projesiz, denetimsizlik
sonucu çkan yaplaşmann birer yansmas olarak karşmza çkmaktadr.
İnsan kaynakl heyelan nedenleri (Highland, 2004);
1- Eğimli yerlerde ya da eğimli yerlerin topuğunda yaplan kazlar,
2- Eğimli yerlerde ya da tepe ksmlarnda yaplan yüklemeler,
3- Su seviyelerindeki değişimler,
4- Ormanszlaşma,
5- Sulama,
6- Madencilik,

587
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

7- Yapay titreşimler,
8- Su kaçaklar
İnsan nedenli kütle hareketlerine örnekler aşağda verilmiştir. Bu
örneklerden de görüleceği üzere kütle hareketini meydana getiren insan
faktörü doğa faktörü kadar önemlidir.
Gümüşhane İli Süleymaniye Mahallesi’nde “Yeşil Yol” çalşmalar
kapsamnda İl Özel İdaresi tarafndan sürdürülen yol açma çalşmalar
srasnda yaşanan heyelan ile yamacn bir ksm göçmüştür. Tarihi Camii
Sağr Mescidi’nin minaresi ve temel açğa çkt. Birkaç tescilli yap heyelan
ile birlikte zarar gördü. Tarihi Camii Sağr Mescidi’nin minaresi ve temel
duvarlar açğa çkmştr ( URL-1).
Mogan Gölü’nün doğusundaki hareketli alan 360 m uzunluğunda ve 40
m genişliğindedir. Kayma yüzeyinin derinliği yaklaşk 12 m’dir. Kayma
bölgesinde, yaklaşk 2 m kalnlğnda dolgu zeminin ek yük oluşturmas ve
su borularndaki kaçak nedeniyle üç adet heyelan oluşmuştur. Ayrca ayn
alanda yol kazs sonrasnda üç adet şev kaymas da gözlenmiştir. (Klç ve
Ulamş, 2005.).
Futase Baraj: (H:95m) 1960 ylnda Arakawa Nehri üzerinde
yaplmştr. Barajn yapm tamamlandktan sonra ilk depolama srasnda su
seviyesi gittikçe yükselirken sol sahilde bir heyelan meydana gelmiştir. 50
gün içerisinde bu heyelann üst ksmndaki çatlağn genişliği 10m'yi
bulmuştur. Kayma meydana geldiği zaman su seviyesi 485m idi (Y.S.S,
544m). Fakat su seviyesi 515m'de 20 gün tutulduğu zaman, kayma hareketi
durmuştur (Türk, 1979 ).

3. İNCELEME ALANI
İnceleme alan Karabük, Merkez İlçe Kartaltepe Mahallesi’nde
bulunmaktadr. Kartaltepe, Karabük merkezinin 1 km kuzeyindedir. Söz
konusu alan Kartaltepe Mahallesi ile Yenişehir Mahallesi’nin birleştiği
Klç Arslan Caddesi ile Şahin Tepesi Caddesi arasnda kalmaktadr
(Şekil 1 )

588
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. İnceleme alannn yer bulduru haritas

3.1 İklim
Bat Karadeniz Bölümü’nde yer alan Karabük’te ksmen Karadeniz
İklimi’nin özellikleri görülmektedir. Yalnz Karabük, kydan içeride
kaldğ için, Karadeniz’in nemli havasndan yeterince yararlanamamakta,
karasal iklimin özellikleri daha ağr basmaktadr. Karadeniz İklimi’nden
Karasal İklim’e geçiş sahasndaki Karabük’te Geçiş Tipi İklim etkili
olmaktadr.
Yllk ortalama scaklk 13.20 0C’dir. En soğuk ay olan Ocak’ta
ortalama 2.60 0C, en scak ay olan Temmuz’da 23.10 0C, scaklk vardr.
Ortalama yllk amplitüd ise 20.50 C’dir. Şu ana kadar ölçülen en yüksek

589
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

scaklk 11 Ağustos 1970’de 44.10 0C’dir. En düşük scaklk ise 25 Ocak


1974’de -15.10 0C olarak ölçülmüştür (URL-2).
Kütle hareketleri incelendiğinde iklim ve özellikle de yağşl aylar
önem kazanmaktadr. Dolaysyla Karabük İli’nde hangi mevsim ve aylarda
yağşlarn arttğn ve azaldğn bilmek gereklidir (Çizelge 1).

Çizelge 1- 1950 ve 2014 yllar arasnda gerçekleşen en yüksek ve en düşük


yağş değerleri (URL -2).

60

50

40
G
ü 30
n 20

10

0
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
Aylar

3.2 İnceleme Alan Jeolojisi


Karabük İli ve yakn dolaylarnda Üst Mesozoyik, Alt Tersiyer ve
Kuvaterner yaşl kayalarn yer aldğ görülür. Üst Mesozoyik yaşl kayalar
genel olarak fliş fasiyesinde olup Karabük-Safranbolu Tersiyer Havzas’nn
temelini oluşturur.

590
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2. Karabük-Safranbolu Tersiyer Havzas ve yakn çevresinin


yalnlaştrlmş bölgesel jeoloji haritas (Koçyiğit, 1987).

Genel olarak havzann içinde Alt Lütesiyen yaşl (silttaş, kiltaş, marn)
Nummulitesli kumlu kireçtaş ve Kuvaterner yaşl, iki ayr dönemde
oluşmuş akarsu taraçalar görülür. (Alan, İ. ve Aksay, A. 2002). Karabük-
Safranbolu Tersiyer Havzas ve yakn çevresinin yalnlaştrlmş bölgesel
jeoloji haritas (Şekil 2). 1.Jura öncesi yaşl metamorfitler ve sokulum
kayalar; 2. Jura-Kretase yaşl sedimenter istif; 3. Alt Kretase yaşl filiş
(Çağlayan Formasyonu); 4. Eosen yaşl volkano-tortul istif; 5. Ofiolitik
melanj (Anadolu Nap) 6. Kzlcahamam Volkanitleri; 7. Karabük-
Safranbolu Tersiyer Havzas Tortullar; 8. Üst Tersiyer yaşl karasal
tortullar; 9. Alüvyon ( Koçyiğit, 1987).

591
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3.3 Kartaltepe Mahallesi Jeolojisi:


İnceleme alan üçüncü jeolojik zamann bir serisi olan Eosen yaşl ve
fliş karakterinde kil ve marndan oluşmuştur. Söz konusu olan bu
formasyonlar üzerinde takriben 2-3m kalnlğnda yamaç dolgusu
bulunmaktadr. (Uzun vd., 1976)
3.4 Kütle Hareketinin İncelenmesi
Kartaltepe Mahallesi’nin doğu ksmndaki yamacn üst ksmnda, Şahin
Tepesi Caddesi’nin yol kotunda Aralk 2015’te kütle hareketi meydana
gelmiştir. Bu kütle hareketi G25D kayma yönlü ve 15-20 derece eğimli
arazi (Yol boyunca) üzerinde gerçekleşmiştir (Şekil 3). Heyelan üst kottan
başlayarak topuk ksmna kadar yaklaşk 150 metre uzunluğa ve yaklaşk
15 m’ye kadar genişliğe ulaşabilmiştir.
Şahin
Tepesi Su
Yolu Deposu
YARIK

Su
Kaçaklar

Kartaltepe
Yolu

Kil
Marn

Şekil 3. Şematik KD-GB enine kesiti.

Heyelann derinliği çok olmamakla birlikte ötelenmeli heyelan olarak


değerlendirilmiştir. Heyelann kayma yönünde yaklaşk 120 m
uzunluğunda, 1 m derinliğinde ve 1 m’ye varan genişlikte bir yark
gözlenmiştir. Bu yark daha önce bölgede olmakla birlikte, kütle hareketi
bu yarğn baz ksmlarnda genişlemesine yol açmştr (Şekil 4). Meydana
gelen yarkla, heyelan doğrultusu ve heyelann yönü incelendiğinde, Şahin

592
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Tepesi Caddesi ve Klçarslan Caddesi arasnda kalan yamaçta heyelandan


kaynakl herhangi bir hareket gözlenmemiştir. Söz konusu alann güney
yamacnda kopan kaya parçalar gözlenmiştir. Buradaki kopan kaya
parçalarnn yer altna szan su kaçaklarndan olduğu düşünülmektedir.

Şekil 4. Kayma sonucu Genişleyen Yark ve Yol Üzerindeki gerilme çatlaklar.

Kütle hareket doğrultusunun GB ksmnda bulunan yaplarn


çoğunluğunun yğma yap olduğu ve yaplarda kayma sonucu çeşitli
çatlaklar belirlenmiştir (Şekil 5).

Şekil 5. GB Yönlü heyelann yaplarda oluşturduğu hasarlar.

Ayrca baz ev sahiplerinin beyanlarna göre çok ksa bir zaman zarf
öncesinde evlerinin svalarnn yenilenip tadile edilmesine rağmen
çatlaklarn tekrarlandğ resimlerde de görülmektedir.
Ayrca kütle hareketi Afete Maruz Bölge (AMB) ile snr
konumundadr (Şekil 6). 03.04.1991 tarihli zemin etüt raporuna göre

593
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kapatlan alanlar yeni yap yasak alan olarak belirlenmiştir. Kayma hareketi
gerçekleşen alanla AMB alannn litolojik yaps ayndr. Farkl olan
aralarndaki eğimdir. Kayan alan yaklaşk 15 derece eğimli olmasna
rağmen yeterli su ile birleşmesiyle aktif hale gelmiştir. Bu duruma göre,
AMB alanlarna yakn alanlarda su kaçaklarnn bulunmas ayrca dikkat
edilmesi gereken bir husustur.
Bölgede yaplan geçmişteki çalşmalara bakldğnda; Zaraloğlu
(1969) Kartaltepe (Cevizlidere) bölgesinde dereye bakan şev ve yamaçlarda
heyelanl sahalarn bulunduğunu belirtmiştir.
Uzun vd. (1969) kil ve marndan oluşan formasyonlarn suya karş çok
yatkn ve dayanmsz olduğunda ve üzerinde suyu geçirgen yamaç
dolgusunun bulunmas nedeniyle, zemine szan sularn formasyonun
kohezyonunu ve stabilitesini bozarak ve zeminin sürtünme direncini
zayflattğndan, yamaç üzerinde kopmalar, yarlmalar, çatlamalar gibi
deformasyonlar ve hareketler meydana geldiği belirtilmiştir.

1991
G25D
tarihli
AMB

Şekil 6. Heyelan bölgesi, kayma yönü ve AMB snr

594
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3.5 Bölgedeki Su Durumu


Bölge içme suyu şehir şebekesinden sağlanmaktadr. İnceleme alannda
Şahin Tepesi Caddesi’nde Karabük Belediyesi’ne ve Kardemir’e ait birer
adet olmak üzere 2 tane su deposu bulunmaktadr. Su depolarnn
borularndan kaçak olduğu düşünülmektedir ve bu su yer altna szarak
bölgede olumsuz etkiler yaratmaktadr. Araç Çay inceleme alannn 1 km
kadar güneyinde kalmaktadr.
İnceleme alannda jeofizik çalşma olarak 4 adet MASW (Multichannel
Analysis of SurfaceWaves) ve 1 adet rezistivite çalşmas uygulanmştr
(Şekil 7-8).
İnceleme alannda su durumunu tespit etmek için 1 profil elektrik
özdirenç ölçüsü alnmştr. Sahada yer alan birimlerin korozif özelliği
incelendiğinde, DES ölçümlerinde geçilen birimlerin TSE standartlarna
göre orta ve çok korozif özellikte olduğu belirlenmiştir. Bu doğrultuda ve
DES-1 verilerinden elde edilen grafiğe göre 7.34 m ile 50.5 m arasnda
düşük özdireç değerine sahip birim yer almakta olup bu seviyelerde yüzey
suyunun olduğu söylenebilir.

0
AFET-1 0 AFET-2
-2 -2
-4 -4
-6 -6
-8 -8 451
614
-10 -10
-12 842 -12
628
Depth (m)

-14 1070
D e p th (m )

-14 804
-16 1298 -16 981
-18 -18
-20 1527 1158
-20
-22 1755 -22 1334
-24 1983 -24 1511
-26 -26
-28 2211 1688
-28
-30 2439 1864
-30
-32 2666 -32 2040
-34
-34
0 3 6 9 12 15 18 21 24 27 30 33 36 39 42 45 48 51 54 57 60 63 (m/s)
0 3 6 9 12 15 18 21 24 27 30 33 36 39 42 45 48 51 54 57 60 63 (m/s)

Distance (m) Distance (m)


Scale = 1 / 524 Scale = 1 / 474

0 AFET-3 0 AFET-4
-1
-2 -2
-3
-4 -4
-5 293 317
-6 -6
-7 471 828
Depth (m)

-8 -8
Depth (m)

-9 650
-10 1340
-11 828 -10
-12 1007
-13 -12 1851
-14 1185
-15 -14 2363
-16 1363
-17
1542
-16
-18 2874
-19 1720 -18
-20 3385
-21 1898 -20
-22
0 2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 26 28 30 32 34 36 38 40 (m/s)
0 2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 26 28 30 32 34 36 38 40 (m/s)

Distance (m) Distance (m)


Scale = 1 / 332 Scale = 1 / 356

Şekil 7. Heyelan alan sismik çalşmalar.

595
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İnceleme alannda yaplan DES-1 ölçüsünde gerçek özdirenç


değerlerine göre tabakalanma eğrileri ve yer alt görünür ve gerçek özdirenç
yapma kesitleri değerlendirildiğinde 7.34 m’de tabakann değiştiği ve düşük
özdirenç değerine sahip olduğu gözlenmektedir.

Şekil 8. Gerçek özdirenç değerlerine göre tabakalanma eğrileri

4. SONUÇLAR
Bölge litolojisi kil ve marndan oluşmakla birlikte yaklaşk 15-20 derece
eğimli bir alandr. Kardemir ve Karabük Belediyesi’ne ait su depo ve iletim
hatlarnda su kaçaklarnn meydana gelmesi ile G25D yönlü bir kayma
hareketi meydana gelmiştir.
Kayma hareketi sonucunda Şahin Tepesi Caddesi yolu üzerinde
gerilme çatlaklar oluşmuş ve bölgede bulunan yğma türü yaplarda
çatlaklar oluşmuştur. Kayma yönüyle ayn doğrultulu 120 m uzunluğuna
ulaşan yarkta genişlemeler meydana gelmiştir.
Kütle hareketlerinde stabiliteyi bozucu doğal etkenlerin dşnda insan
nedenli hatalar, ihmalkar tutumlar ve denetimsizliklerinde etkili olduğu
görülmüştür. Kütle hareketi gerçekleştikten sonra bölgedeki borularda su
kaçaklar olduğu tespit edilmiş ve Kardemir ve Karabük Belediyesi’ne ait
su depolarnn iletim hatlarnda yenilemeye gidilmiştir. Herhangi bir olay
gerçekleşmeden önce borularn ömrünü doldurmas ya da değiştirmesi
gerekliğine dair bir denetim çalşmadğ görülmüştür.
Yaplan sismik ve Özdirenç deney sonuçlarna göre bölgede su
varlğnn olduğu belirlenmiştir. Kartaltepe Mahallesi’nde oluşan su
kaçaklar sonucu kütle hareketinin meydana gelmesi insan nedenli heyelan
nedenlerine örnek olmuştur.

596
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KAYNAKLAR
Alan, İ. ve Aksay, A., 1/100000 ölçekli Türkiye Jeoloji Haritalar No:29
Zonguldak F28 Paftas, Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlğ, Ankara, 2002.
Crawford Matthew M., Kentucky Geological Survey Landslide Inventory: From
Design to Application, S.22, 2014.
Erbay G.,Karabük Üniversitesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Afet Tehlike ve Risk
Değerlendirmeleri Dersi, 5. Hafta Ders Notlar, 2015.
Highland L., Landslide Types and Processes, US Geological Survey (USGS), Fact
Sheet, 2004-3072, July, 2004
Klç R., Ulamş K., 2005, Gölbaş(Ankara) güneyindeki kütle hareketlerinin
incelenmesi, MJTMK Mühendislik Jeolojisi Bülteni, 75-86
Koçyiğit A., Karabük-Safranbolu Tersiyer havzas kuzey kenarnn stratigrafisi ve
niteliği, Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, C. 30, 61-69, Şubat 1987.
Türk N. (1979), Bir Rezervuardaki Su Seviyesinin Değişmesinin Yamaç
Durayllğna Etkisi, Jeoloji Mühendisliği, Ocak, s. 23-28, 1979.
URL-1, (2015), http://www.radikal.com.tr/kultur/tarihi-sehir-heyelan-tehdidi-ile-
karsi-karsiya- 484742/ Erbil Ö.,Tarihi şehir, heyelan tehdidi ile karş karşya,
03.12.2015.
URL-2 (2015) http://www.mgm.gov.tr/ veri degerlendirme /il-ve-ilceler-
istatistik.aspx?m=KARABUK, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Resmi İstatistikler
(İl Ve İlçelerimize Ait İstatistiki Veriler) Erişim Tarihi: 20 Kasm 2015.
Uzun A., Günay, M. ve Barut, Z.,(1976), Karabük ilçesi Yenişehir cevizlidere
çevresinde oluşan yer kaymas olaynn incelenmesi, Rapor, 31.05.1976.
Wallemacq P., (2015) Centre for Research on the Epidemiology of Disasters
(CRED), Research Institute Health & Society (IRSS), Université catholique de
Louvain, Issue No. 39, June 2015.
Zaraloğlu M., Jeolojik Etüt Raporu, Karabük, 31.12.1969.

597
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

598
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

HEYELAN VE SEL KONTROLÜNE YÖNELİK


TEDBİRLER

İsmail ERSOY
Orman Yüksek Mühendisi
Orman ve Su İşleri Bakanlğ, Bakanlk Müşaviri. ANKARA
0533 338 00 34 ismailersoy904@mynet.com
27 Nisan 2016

ÖZET

Üretim faktörlerinden en önemlisi ve insanlk için son derece değerli


ve vazgeçilmez olan toprak, ekosistemin doğal bir öğesidir. Bu değerli
kaynaktan faydalanma güncel olarak düşünülmekte ve bunun sonucunda
üstündeki koruyucu bitki örtüsünün tahrip edilmesi ile yağmur, rüzgar ve
diğer aşndrc etmenlerin sonucu erozyon, sel ve heyelan gibi doğal
afetler meydana gelmektedir. Bu doğal afetler daha çok toprağ örten
orman ekosistemi ve mera ekosisteminin bozuluma uğradğ, yüksek
eğimli, yükselti basamağ yüksek ve yağş miktar da fazla olan su toplama
havzalarnda oluşmaktadr. Yaplan araştrmalarda orman ve mera
ekosistemlerinin heyelan ve çamur sellerinin oluşmasnda çok önemli bir
etkiye sahip olduğu kantlanmştr. Bu nedenle ülke topraklarnn verimli
halde sürdürülebilirliğinin sağlanmas, doğal kaynaklarn koruma-
kullanma dengesinin bilim ve bilimsel verilerin hakim kldğ şekilde
olmas ile mümkün görülmektedir. Orman ekosistemleri kullanlabilir su
üretimi bakmndan önemlidir. Bir su toplama havzasnda mera
ekosistemi, orman ekosistemi veya tarm yaplabilecek potansiyelde bir
alan olabilir. Bunlarn planlamalar ayr ayr değil bütüncül olarak
düşünülmeli ve uygulamaya konulmaldr. Planlamalarn doğru bir şekilde
yaplabilmesi ve sonuçlarnn istenilen yönde ve nitelikte olabilmesi için
problemlerin tannmas gerekmektedir. Problemin çözümü de onun
formülasyonuyla mümkün olmaktadr. Formülasyonlar sabitler ve
değişkenlerle birlikte düşünülmelidir. Arazinin eğimi, yükseltisi, iklimi
(bilhassa yağş), toprak yaps, topoğrafya konular sabit olma
1
599
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

özelliğindedir. Bu sabit parametreler doğrultusunda planlamalarn


yaplmas gerektiği ortaya çkarlmştr. Bu çalşmadaki amaç doğal
kaynaklardan nasl sürekli olarak yararlanmak ve sürdürülebilirlik
sağlanabilir. Bir su toplama havzasnn güncel kullanma göre değil, arazi
kabiliyetlerine göre kullanlmas gerçeği aydnlatlmaya çalşlmştr.

Anahtar Kelimeler: Heyelan, Sel, Sel Deresi Havzas, Ekosistem,


Arazi Kabiliyet Snflamas.

1.GİRİŞ

İnsann doğal kaynaklarla/ ekosistemlerle ilişkisi genelde kaynaklarn


zarar görmesiyle sonuçlanmaktadr. Heyelan ve sel bir doğal afettir.
Ekosistemin bozulumu sonucu ortaya çkmaktadr. Ekosistemin bozuluma
uğramas sonucu yaplacak restorasyon çalşmalar ve ekonomik maliyet,
bozuluma sebebiyet verilen getiriden çok daha fazla olmaktadr.
Heyelanlar ve seller dünyada ve ülkemizdeki en önemli doğal afetlerin
başnda gelmekte ve sebebiyet verdikleri mal ve can kayplarnn en aza
indirilmesi amacyla yaplan araştrma ve geliştirme çalşmalarna, önemli
derecede bütçeler ayrlmaktadr.
Türkiye gerek coğrafi konum gerekse jeolojik ve topoğrafik
yapsndan dolay doğal afetlere sklkla maruz kalan bir ülkedir. Yer
çekim güçlerinin etkin olduğu doğal afetlerden en çok karşlaşlanlar ise
seller, taşknlar, heyelanlar ve çğlardr (Gürer ve Özgüler, 2004; Aydn,
2008).
XX. Yüzyln ikinci yars ortalarndan bu yana birçok ülkede sel ve
taşkn frekansnda ve şiddetinde artşlar olduğu gözlenmiştir. İklim
koşullarnda özellikle yağşlarda benzer bir artş olmadğndan, sel ve
taşknlardaki artşlar esas itibariyle akarsu havzalarndaki değişikliklere
bağlantldr. Hemen hemen bütün ülkelerdeki ekonomik gelişmeler doğal
bitki örtüsünün tahrip edilmesine, doğal sulak alanlarn kurutulmasna ve
yerleşim alanlarnn hzla yaylp genişlemesine yol açmştr (Görcelioğlu,
2003; Anon, 2003; Aydn,2008). Sel, heyelan ve taşkn gibi mal ve can
kaybna neden olan doğal afetler, sadece meteorolojik olaylara bağl

2
600
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

olarak meydana gelmemektedir. Bilinçsiz insan müdahaleleri tarm,


yerleşim, yol yapm gibi insan müdahalesiyle oluşan etkinlikler,
topraklarn bitki örtüsüz kalmasna neden olmaktadr. İklim, toprak ve
vejetasyon arasnda kurulmuş olan doğal dengenin insan uğraşlar ile
bozulmas neticesinde, fiziksel özelliklerinin bozularak binlerce ylda
oluşmuş topraklarn doğal eroziv kuvvetlerin etkisi ile alttan yeni toprak
oluşum hznn çok üzerinde hzl aşnr ve taşnr. Bu aşnma ve taşnma
topraklarn infiltrasyon kapasitelerinin azalmasna neden olarak, yüzeysel
akşn miktarn ve hzn arttrmak suretiyle, sel ve taşknlarn daha sk ve
daha şiddetli meydana gelmesine neden olmaktadr.
Tarm yaplamayacak durumdaki V, VI, VII snf arazilerin bitki
örtüsünün kaldrlarak, tarm alan olarak kullanlmas, her türlü hzl
erozyonun en yaygn ve ciddi olduğu yerleri teşkil etmektedir. Tarmsal
ürünler; hiçbir zaman klimaks orman veya mera bitki türü kadar hidrolojik
özelliklere ile kullanlabilir su kalitesine ve eroziv etkilere karş toprağ
koruyucu bir özelliğe sahip değildir.
Türkiye’de geçmiş kuşaklardan bu yana yaygn olarak ve yoğun
biçimde sürdürüle gelen düzensiz yararlanma, yanlş arazi kullanm,
gezici tarm, başboş hayvan otlatma, açma, orman ve anz yakma gibi
nedenlerle meydana gelen doğal bitki örtüsü tahripleri ve özellikle
ormanszlaşma, erozyon ve sedimentasyonun hzlanmasna, su düzeninin
bozulmasna ve antropojen steplerin yaygnlaşmasna yol açmş, bunlarn
sonucunda erozyon ve seller günümüzde ülkemizin en önemli sorunlar
arasna girmiştir (Görcelioğlu, 2003; Aydn,2008).

2. MATERYAL VE YÖNTEMİ

“Heyelan ve sel kontrolüne yönelik tedbirler” konulu tebliğin


hazrlanmas için; orman fakültelerinde ders kitab olarak okutulan Sel ve
Çğ Kontrolü Yaplar, Havza Amenajman, Havza Analizi, Orman yollar
Erozyon ilişkileri, Toprak İlmi, Toprak Koruma kitaplar ile bildiri
sonunda kaynaklar bölümünde belirtilen, muhtelif araştrma, Yüksek
Lisans ve Doktora Tezleri ile internet imkanlarndan yararlanlmştr.

3
601
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Yöntem olarak önce literatür taramas yapld. Konular okunarak tetkik


edildi. Bilim ve bilimsel bilgilerin egemen klndğ bilgiler doğrultusunda
ve mesleki bilgilerimle birlikte birleştirilerek “Heyelan ve Sel
Kontrolüne Yönelik Tedbirler” konulu sempozyum bildirisi
hazrlanmaya çalşlmştr.

3. BULGULAR

Heyelan ve sel oluşumuna etki eden ve bu oluşumun kontrolüne


yönelik tedbirlerin alnmasyla ilgili literatür taramalarndan anlaşldğ
üzere Türkiye’deki coğrafi bölgelerin eğim, yükselti ve yağş durumunun
incelenmesi gerekliliği ortaya çkmaktadr.
Yükselti ve eğim, mekana yönelik planlamalarda çok önemli iki öğeyi
oluşturmaktadr. Yükselti, genel olarak jeomorfolojinin önemli bir
parametresidir. Yükselti ve eğim jeomorfolojik birimleri ve süreçleri
belirlediği gibi ayn zamanda coğrafyann her konusunu ayr ayr
etkilemektedir. Fiziki coğrafya açsndan iklimi, hidroğrafyay, toprak
oluşumunu ve niteliğini, bitki örtüsünün çeşitlenmesini, dağlşn ve
katlaşmasn, hayvan dağlşn, beşeri coğrafya bakmndan yerleşmelerin
siti, büyüklüğü ve paternini, ulaşm, nüfus dağlşn ve yoğunluğunu,
yönetim birimlerinin snrlarn, kültür farkllğn, ekonomik coğrafya
yönünden tarm, hayvanclğ, ormanclğ, endüstriyi ve doğa turizmini
doğrudan etkilemektedir. Ayrca bunlarn potansiyel olarak alt ve üst eşik
değerlerini de belirlemektedir (Elibüyük ve Ylmaz, 2010).
Elibüyük ve Ylmaz, 2010’a göre, Türkiye’nin toplam alan 780.080
km2 olup, göllerin toplam alan 10.609 km2, kara yüzeylerinin alan
769.471 km2 olarak elde edilmiş, eğim gruplar ve alanlar ile yükselti
basamaklar ve alanlar çizelge 1, 2, 3, 4’ de gösterilmiştir.

4
602
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çizelge 1. Türkiye’de eğim guruplarnn alanlar, oranlar ve miktarlar


EĞİM GURUPLARI ALAN ALAN MİKTARI MORFOGRAFİK TANIMLAMA
% yüzde Derece ORANI (%) (KARA YÜZEYİ HA.) (%)
1> <0,57 6,2 4 770 720,2 Düz yüzeyler
1-2 0,57- 1,15 6,4 4 924 614,4 Hafif eğimli düz yüzeyler
2-5 1, 15- 2,86 13,6 10 464 805,6 Hafif eğimli yüzeyler
5-10 2,86- 5,71 16,9 13 004 059,9 Eğimli yüzeyler
10-20 5,71-11,31 23,3 17 928 674,3 Orta eğimli yüzeyler
20-50 11,31 – 26,57 28,4 21 852 976,4 Çok eğimli yüzeyler
50-100 26, 57- 45,00 5,1 3 924 302,1 Çok çok eğimli yüzeyler
100< >45 0,1 76 947,1 Dike yakn eğimli yüzeyler
100,0 76 947 100,0

Çizelge 2. Türkiye geneli ve bölgelerinde eğim guruplarnn alanlar ve


oranlar (km2)
EĞİM GURUPLARI
Bölgesi
1> 1-2 2-5 5-10 10-20 20-50 50-100 100< Toplam

Karadeniz 2.342 2.436 6.910 14.559 32.995 61.580 14.474 113 135.409
1,7 1,8 5,1 10,8 24,4 45,5 10,7 0,1 100
Marmara 4.608 4.599 11.461 13.415 15.443 11.710 623 2 61 860
7,4 7,4 18,5 21,7 25,0 18,9 1,0 0,0 100
Ege 6.057 4.824 9.702 14.093 22.472 23.214 1.828 16 82.205
7,4 5,9 11,8 17,1 27,3 28,2 2,2 0,0 100
Akdeniz 8.499 5.721 10.097 14.295 23.388 37.221 8.477 311 108.000
7,9 5,3 9,3 13,2 21,7 34,5 7,8 0,3 100
Orta 17.300 17.035 34.048 30.381 33.592 20.616 926 6 159.910
Anadolu 10,8 10,7 21,3 22,8 21,0 12,9 0,6 0,0 100
Doğu 4.110 6.095 15.871 24.311 40.994 57.879 12.025 242 161.520
Anadolu 2,5 3,8 9,8 15,1 25,4 35,8 7,4 0,1 100
Güneydoğu 5.137 8.466 16.868 13.141 10.098 6.168 662 12 60.552
Anadolu 8,5 14,0 27,9 21,7 16,7 10,2 1,1 0,0 100
Toplam 48.050 49.175 104.957 130.194 178.982 218.387 39.014 702 769.470
6,2 6,4 13,6 16,9 23,3 28,4 5,1 0,1 100

Eğim bakmndan; Türkiye’nin ortalama eğimi % 17,3 olan ve eğimli


yüzeyler, orta eğimli yüzeyler ve çok eğimli yüzeyler snfna girmektedir.
Türkiye’nin alan olarak %23,3’ünün %10-20 arasnda eğime, %28,4’ünün
%20-50 arasnda eğime sahip olduğu görülmektedir. 2500 metrenin
üzerindeki sahada çok eğimli yüzeyler Türkiye’nin % 5’ inden daha
fazlasn kapsar. Türkiye’nin en eğimli Bölgesi %20-50 arasnda eğime
sahip Karadeniz bölgesidir. Karadeniz bölgesi alannn %45,5’i %20-50
arasnda eğimlidir. Türkiye’nin En düz bölge ise Güneydoğu Anadolu
bölgesidir.

5
603
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Çizelge 3. Türkiye genelinde yükselti basamaklarnn alanlar ve oranlar


YÜKSELTİ BASAMAKLARI ALANLARI ORANLARI
(Metre) (Hektar) (%)
0- 250 8 289 700 10,8
250- 500 5 426 800 7,1
500- 750 7 575 500 9,8
750-1000 11 349 400 14,7
1000- 1250 13 730 400 17,8
1250- 1500 9 120 100 11,9
1500- 1750 7 601 900 9,9
1750- 2000 5 542 600 7,2
2000- 2500 6 194 100 8,0
2500- 3000 1 839 600 2,4
3000- 3500 266 900 0,3
3500< 10 100 -
TOPLAM 76 947 100

Çizelge 4. Bölgelere göre yükselti basamaklarnn oranlar ve alanlar


(km2)
YÜKSELTİ BASAMAKLARI
Bölgesi
0-250 250- 500- 750- 1000- 1250- 1500- 1750- 2000- 2500- 30003500 35000< Toplam
500 750 1000 1250 1500 1750 2000 2500 3000
Karadeniz 9.226 11.251 16.509 20.701 22.480 17.408 13.579 9.611 10.923 3.258 458 4 135.409
6,8 8,3 12,2 15,3 16,6 12,9 10,0 7,1 8,1 2,4 0,3 0,0 100
Marmara 37428 14.314 5.788 2.460 1.117 433 170 85 66 0 0 0 100
60,5 23,1 9,4 4,0 1,8 0,3 0,1 0,1 0,0 0,0 0,0 100
Ege 17854 10.843 12.659 15.711 15.770 6.691 2.034 491 153 0 0 0 82.205
21,7 13,2 15,4 19,1 19,2 8,1 2,5 0,6 0,2 0,0 0,0 0,0 100
Akdeniz 18387 8.984 8.491 13.081 17.214 16.683 11.669 7.533 4.706 1.019 237 4 108.008
17,0 8,3 7,9 12,1 15,9 15,4 10,8 7,0 4,4 0,9 0,2 0,0 100
Orta 2 164 5.437 35.155 61.269 29.030 19.652 6.438 2.434 301 24 2 159.910
Anadolu 0,0 0,1 3,4 22,00 38,3 18,2 12,3 4,0 1,5 0,2 0,0 0,0 100
Doğu 0 25 1.172 8.424 13.230 19.755 28.445 31041 43.578 13.816 1.950 91 161.527
Anadolu 0,0 0,0 0,7 5,2 8,2 12,2 17,6 19,2 27,0 8,6 1,2 0,1 100
Güneyd. 0 8.688 25.699 17.963 6.223 1.201 469 227 81 1 0 0 60.552
Anadolu 0,0 14,3 42,4 29,7 10,3 2,0 0,8 0,4 0,1 0,0 0,0 0,0 100
Toplam 82897 54.268 75.755 113494 137304 91.201 76.019 55426 61.941 18.396 2.669 102 769.471
10,8 7,1 9,8 14,7 17,8 11,9 9,9 7,2 8,0 2,4 0,3 0,0 100

Türkiye 1 141 metre ortalama yükseltiye sahiptir. Alan bakmndan


yükselti olarak 1.000-1.250 metre ile Orta Anadolu bölgesi, ikinciye de
Doğu Anadolu bölgesi gelmektedir. Ortalama yükseltinin üzerinde en
yüksek 2.000-2.500 metre ile Doğu Anadolu Bölgesi, en düşük bölgesi ise
Marmara Bölgesidir. Türkiye’nin en geniş alan kaplayan yükselti
basamağ % 17,8 oranyla 1.000-1.250 metre basamağdr (Elibüyük ve
Ylmaz, 2010).
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün resmi istatistik verilerine göre
(1950- 2015) yllarnda Türkiye’nin en fazla yağş alan bölgesi Karadeniz
6
604
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bölgesi olup, bu bölgenin de en fazla yağş alan ili Rize ise ili olduğu
tespit edilmiştir. Bu ilimizde; ortalama en yüksek scaklk Ağustos aynda
26,6 Cº, ortalama en düşük scaklk şubat ay 3,5 Cº, en yüksek scaklk 21
mays1980 38,2 Cº, en düşük scaklk 19 Mart 1963 yl -7 Cº olduğu
görülmüştür. Yllk toplam yağş miktar ise 2 245,3 kg/m2 ve en fazla
yağşl ay da 291,1 kg/m2 ile ekim ay olarak tespit edilmiştir (URL 1).

Çizelge 5. Türkiye’de 1970 - 2013 yllar aras coğrafi bölge baznda iklim
verilerinin istatistiksel analizler (MGM, 2014)

ORTALAMA UZUN YILLAR UZUN YILLIK UZUN YILLAR


BÖLGESİ YILLIK AYLIK YILLAR ORTALAMA MAKSIMUM
SICAKLIK MAKSİMUM MİNİMUM YAĞIŞ AYLIK YAĞIŞ
Cº SICAKLIK SICAKLIK MİKTARI MİKTARI
Cº Cº mm. mm.
AKDENİZ 16,3 46,7 -33,5 719,5 432,1
DOĞU 9,4 44,3 -45,6 543,1 168,6
ANADOLU
EGE 15,7 48,5 -23,7 645,4 466,3
GD. ANADOLU 17,1 48,6 -24,0 542,2 145,9
İÇ ANADOLU 10,6 44,5 -36,2 412,4 102,2
KARADENİZ 12,8 45,1 -31,3 917,3 338,7
MARMARA 13,8 45,4 -27,8 687,4 248,0

Türkiye’nin en az yağş alan ilimiz ise Iğdr ilidir. Bu ilimizde;


ortalama en yüksek scaklk Temmuz ay 33,2 Cº, ortalama en düşük
scaklk ocak ay -8,1 Cº, en yüksek scaklk 12 Ağustos 2003 ylnda 42
Cº, en düşük scaklk 12 Ocak 1957 ylnda -28,4 Cº olduğu görülmüştür.
Yllk toplam yağş miktar ise 256 kg/m2 ve en fazla yağş alan ay da 47,7
kg/m2 ile mays ay olarak tespit edilmiştir (URL 1). Burada Iğdr ilinin
yllk toplam yağş miktar, Rize ilinin en fazla yağş alan ayna göre daha
düşük olduğu anlaşlmaktadr.

7
605
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1- Türkiye’de heyelan riskinin; 1 yüksek olduğu, 2 az olduğu,


3 riskin bulunmadğ yerler (Görcelioğlu, 2005).

Burada en fazla eğim değerleri ve yağş alan bölge Karadeniz bölgesi


olmas dolaysyla Karadeniz bölgesinin özelliklerini tekrar gözden
geçirilmesi gerekmektedir. Karadeniz bölgesinin ortalama yükseltisi 1 163
metredir. Doğu Karadeniz bölümü 1 662 metre iken, Bat ve Orta
Karadeniz bölümü 900 metredir. Karadeniz Bölgesi geneli %26 eğime
sahip iken doğu Karadeniz %34,8, Bat Karadeniz % 22,4, Orta Karadeniz
bölgesi ise % 21 civarndadr. Bölgenin %56’sndan fazlas, % 20’den
fazla eğime sahiptir. Karadeniz bölgesinde 2 500 metrenin üstündeki
sahalarn tamamna yakn Doğu Karadeniz bölümündedir (Elibüyük ve
Ylmaz, 2010).
Doğu Karadeniz Bölgesi İklim, topoğrafik ve jeolojik yaps itibariyle
taşkn ve heyelana müsait bir bölgedir. Oluşan bu taşkn ve heyelanlar
günlük hayat ve ekonomik faaliyetleri olumsuz yönde etkilemektedir
URL 2 (Eroğlu, 2011).

8
606
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3.1- Heyelan ve Heyelana yönelik önleyici tedbirler

Heyelan; yamac oluşturan kaya, toprak ve yapay dolgu ya da


bunlarn kombinasyonundan oluşan materyallerin, yerçekimi etkisinde
aşağya ve dşa doğru hareketi olarak tanmlanmaktadr (Varnes, 1972;
Görecelioğlu, 2005). Heyelan daha dar kapsaml olarak; “belirli bir kayma
yüzeyine sahip olan, kayma yüzeyi üzerindeki toprak kitlesinin hareket
ettiği, kayma yüzeyinin altndaki toprak kitlesinin ise hareket etmediği bir
kitle hareketi tipi” olarak da ifade edilmektedir (Maru, 1988;
Görcelioğlu, 2005).
Yamaç ve şevlerde görülen bu kitle hareketini kolaylaştran nedenler
şu şekilde sralanmaktadr. Yamaç eğiminin fazla olduğu alanlar,
üzerindeki bitki örtüsü tahrip edilmiş alanlar, zemin türü kil ve özellikle
kaolin bakmndan zengin formasyonlar, tabakalanmann yamaç eğimine
paralel olmas, özellikle bu tabakalar arasnda killi bir yüzeyin varlğ,
yağşl bölgeler, zeminin nemli olduğu mevsimler ve antrapojenik ( insani
faaliyetler) faaliyetler olarak sralanabilir. Heyelanlara karş alnabilecek
önlemler şu şekilde sralanabilir.
1- Kontrol Önlemleri: Heyelan nedenlerinin ortadan kaldrlmasna
ya da olabildiğince hafifletilmesine yönelik önlemlerdir. Bunlar:
Drenaj, Şevin yeniden biçimlendirilmesi, Makaslama direncinin
arttrlmas ve bitkilendirmedir.

2- Engelleyici Önlemler: Kayan toprak kitlesinin, itkisine karş


koyan yaplardr. Bunlar, istinat duvarlar, kazklar, ankraj gibi
tesislerdir.
Yaplan araştrmalarda Doğu Karadeniz bölgesinde heyelanlar
oluşturan nedenlerden en önemlilerinden bir tanesi, Rize ilinin önemli
tarm ürünü olan çay bitkisinin kontrolsüz bir şekilde dikilmesinin etkisi
çok büyüktür. Herhangi bir drenaj sistemi olmadan dikilen sk çay bitkisi
yüzeysel akş engelleyerek, suyun zemine girişini arttrmaktadr.
Dolaysyla fazla olan yağşa bir de yüzeysel akşa geçmesi gereken suyun
da zemine girmesi ilave edildiğinde, malzemenin doygunluğu daha kolay
olmakta ve heyelann olmas daha da kolaylaşmaktadr. Bunun yan sra

9
607
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

topografik olarak zaten eğimli olan bölgede gelişi güzel yaplan kaz ve
yol çalşmalar da yamaçlarn stabilitesini bozmakta ve heyelanlara
davetiye çkarmaktadr. Ayn şekilde seller esnasnda meydana gelen
toprak oyulmalar da heyelan oluşumlarna sebep olmaktadr (Yalçn,
2008 atfen Reis ve ark.,2008)
Bölgedeki heyelanlarn oluşmasndaki en önemli parametrelerden
birisinin yağş olduğu tespit edilmiştir. Ayrca bölgedeki yüzeyleme veren
volkanik birimlerin ayrşma derecelerinin çok fazla olmas şiddetli
yağşlarn etkisiyle ayrşmş malzemenin su içeriğini arttrmakta ve
heyelan oluşumu hzlanmaktadr. Nitekim heyelan raporlarnda
heyelanlarn büyük bir bölümü şiddetli yağşlar sonucu meydana geldiği
görülmüştür (Reis ve ark.,2008).

3.2- Sel ve Sel Kontrolüne Yönelik Tedbirler

Sel, su erozyonu sonucunda husule gelen bir vakadr. Oluşumu; bir


yağş havzas içinde vejetasyonun zayf veya tamamen yok olduğu bir
bölgede, ksa ve ani olarak yağan şiddetli yağşlarn, havza su ayrm
çizgisinden itibaren eğimli arazilerde yere düşen yağmur damlalar, darbe
etkisiyle toprak tanelerini parçalayarak yerinden koparp su ile birlikte
yüzeysel akşa geçer. Yağan yağş darbe etkisiyle toprak taneleri çözülüp
araziyi, önce yüzey erozyonu, sonra çizgi erozyonu, oyuntu ve ky
oyulmalar haline dönüştürerek ve bu durumda artan su miktar da
sürükleme gücünü artrarak yamaçlarda suyun sürükleme gücüne göre
yukardan itibaren, önce ince materyal toz, kil, kum ve daha sonra daha
kaln materyal taş, kaya, ağaç, kök, kütük hatta canl varlklar dahi
taşyabilen akc bir kitle olarak tarif edebiliriz.
Uzunsoy, 1969; Görcelioğlu, 2005’e göre; bir su toplama havzasnda
erozyon, sedimentasyon ve sel kontrolü amacyla uygulanacak yöntemler,
yukar kesimde su ve materyal kaybn düzenleyerek normal ölçülere
indirmeye, aşağ kesimde suyu ve materyali zararsz ya da yararl bir
biçimde aktmaya, boğaz kesiminde ise, taşnt konisine geçen su ve
materyal miktarn buna göre düzenleyip değiştirmeye yönelik olacaktr

10
608
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 2- Havzann Üstten Görünüşü


(Çevre ve Ormanclk Şuras Tebliğler kitabndan alnmştr. Ersoy, 2005 a)

Seller içerdiği taşnt materyal kitlesi kompozisyonuna bağl olarak,


1-Çamur selleri,
2-Çamur ve kayadan oluşan seller,
3-Su ve kayadan oluşan seller olmak üzere üç kategoriye ayrlabilir
(Görcelioğlu, 1976). Bir çamur selinin habercisi olan baz belirtiler şu
şekilde sralanabilir.
1- Dere akşnn birden bire çamurlu hale dönüşmesi
2- Havza yukarlarndan gürültü (uğultu) sesleri duyulmas
3- Su düzeyinin biden bire yükselmesi ya da alçalmas
4- Derede akan suyun alşlmadk bir koku yaymas
5- Derede sürüklenen ağaç gövde ve dallarn miktarnn artmas,
şeklinde sralanabilir.
Sel deresi havzasnda, alnabilecek önlemler;

11
609
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

a-İdari önlemler; en etkili önlemlerden olup yöre halknn refah düzeyini


yükseltilmesini içeren projelerin uygulamaya konulmasyla mümkündür.
Erozyonun asl nedeni toprak- bitki ve su arasndaki doğal dengenin
bozulmasna yol açan insann yanlş müdahaleleridir. Erozyonla
mücadelede başarl olabilmek için önce yöre halknn sel deresi
havzasndaki dengeyi bozacak olumsuz etkilerinin bertaraf edilmesi
gerekir.
b-Kültürel Önlemler; havzann su toplama bölümünde; bitki örtüsü tesis
etmek veya mevcut bitki örtüsünü geliştirmek suretiyle yüzey erozyonunu
durdurmaya yönelik çalşmalardr.
c-Mekanik önlemler; yamaçlarda uygulanan önlemler, oyuntu, ky ve
taban oyulmalarnda alnacak önlemler olarak iki ksma ayrmak
mümkündür. Yamaçlarda uygulanacak önlemler teraslama, çevirme
hendeği, örme çit olabilir. Oyuntu, ky ve taban oyulmalarnda ise toprak
seddi, kuru duvar eşik, miks eşik, tersib bendi, ky duvarlar, canl çit ve
anroşman yaplabilir.
Heyelan ve sel kontrolüne yönelik tedbirler ve bu tedbirlerin alnabilmesi
için ekosistem olgusunun bilinmesi gerekmektedir. Bu olaylar
ekosistemdeki doğal dengenin bozulmasnn bir sonucunda meydana
gelmektedir.

3.3. Ekosistem

Doğadaki canl ve cansz çevrenin karşlkl etkileşim halinde


bulunduklar bir bütündür. Dinamik bir yapya sahip yaşam dünyasdr. Bu
yaşam dünyasnn iki ana bileşeni vardr. Bunlardan birincisi; canl
çevredir İkincisi cansz çevredir. Canl çevre, sistemin canl bölümünü
oluşturan flora, fauna ve mikroorganizmalardr. Cansz çevre ise, toprak,
iklim ve topoğrafyadr. Canl bireylerin tamam, yaşam dünyalarn
ekosistemin işleyişine zarar vermeden planlamaktadrlar.

12
610
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 3- Ekosistemin yapsnn şematik görünüşü (Ersoy, 2006)

Ekosistemin en önemli ve tüm canllarn ve suyun habitat Toprak;


birtakm faktörlerin anakaya ve anamateryal üzerinde etkili olmalar ve bir
seri ayrşma olay sonucunda gerçekleşir. Bu faktörler iklim, anakaya,
yeryüzü şekli, canllar ve zamandr. Anakayann özelliğine göre toprak
yapan faktörlerin, topraklanmay gerçekleştirme süreleri farkldr
(Kantarc, 1987).
Toprak, iklime bağl olarak vejetatif süksesyonlar sonucunda klimaks
bir vejetasyona ulaşr ve stabil bir denge oluşturur. Bu denge toprak-bitki
ve su arasndaki güçlü ve dayankl bir dengedir. Dş müdahale olmadğ
sürece sistemin dayankllğ ve güçlülüğü devam eder, bozulmaz. İşte bu
dengenin bozulmasnda canl çevrede azalma, cansz çevrede ise erozyon,
heyelan, sel, taşkn ve dolaysyla çevre kirlenmesi ve arazi bozulumu
olmaktadr. Ülke kalknmasnda belirlenen hedeflere ulaşlabilmesi için
doğal kaynaklarn sürdürülebilir etkin ve verimli olarak kullanlmas
gerekmektedir. Bu sürdürülebilirlik ve etkinlik arazini kabiliyetinin dikte
ettiği ölçülerde kullanlmas icap eder. Planlamalarn buna göre yaplmas

13
611
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

gerekir. Doğal kaynaklarn koruma-kullanma dengesi içerisinde geleceğe


taşnmas bakmndan Planlarn; planlama ilkelerine bağl kalnarak,
uzman ekipler tarafndan bilimsel araştrma yöntem ve tekniklerine uygun,
bilim ve bilimsel verileri egemen klan, ulusal kalknma palanlaryla
uyumlu ve tutarl yaplmas gerekmektedir (Ersoy,2016). Havzalarn
planlanmas havza amenajman planlaryla mümkün olabilmektedir.
“Havza Amenajman” su üretimi ve erozyon, dere akş ve sel kontrolü
amacyla bir yağş havzasndaki doğal kaynaklarn düzenlenmesi ve
idaresine denmektedir (Kittredge, 1948; Özhan, 2004).

3.4. Arazi kabiliyet snflamas

Bir yörede yer alan ve çeşitli tarmsal ürün verme potansiyeline sahip
arazi parçalarndan en yüksek ve devaml bir faydalanmay sağlamak
amac ile arazinin bünyesindeki niteliklerine, potansiyeline ve çevre
koşullarna dayanarak snflandrlmasna “Arazi Kullanma Kabiliyet
Snflamas” denir (Balc, 1996).
Bu sistemin uygulanmasnda göz önünde bulundurulan asl ilke,
güncel arazi kullanma durumuna baklmakszn arazini ve topraklarn
fiziksel ve diğer özelliklerine ve söz konusu arazinin kapasitesi veya
yeteneğine göre snflandrlmasdr. Bu husus sadece birim alandan
sürekli olarak yüksek verimli ürün alabilmek için değil, ayn zamanda
arazinin değerlerini ve verim kabiliyetini korumak için de gereklidir. Bu
nedenledir ki, iyi bir toprak koruma ve birim alandan sürekli olarak
yüksek verim alabilme, ancak arazinin “ arazi yetenek snflamas “
ilkelerine uyularak kullanlmas ile mümkündür (Balc ve Öztan, 1987).
Bu snflamada; arazi tarma uygun (I, II, III, IV) ve tarma uygun
olmayan (V, VI, VII, VIII) şeklinde iki genel arazi kabiliyet bölümü ve
sekiz arazi kabiliyet snflamasna ayrlmaktadr.

Arazi Kabiliyet Snflarnn Özellikleri:


I. Snf Arazi: Topraklar derin verimli, kolay işlenebilen ve
hemen hemen düz veya düze yakn bir eğime sahiptir.

14
612
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

II. Snf Arazi: Toprak özellikleri iyi olmakla beraber az da olsa


kullanma esnasnda erozyon tehlikesi söz konusu olabilir.
Arazi hafif bir eğime sahiptir.
III. Snf Arazi: Kullanmda daha yüksek bir erozyon tehlikesi söz
konusudur. İyi bir rotasyon plan uygulanmaldr. % 2-6
arasnda değişen bir eğime sahiptir.
IV. Snf Arazi: Arazi dik eğimli ve şiddetli erozyona maruz
kalabilecek niteliktedir. Toprak özellikleri oldukça iyidir.
Koruyucu örtü oluşturan yem bitkileri yetiştirmeye ağrlk
verilmelidir.

Şekil 4- Arazi kabiliyet snflarndaki kullanma yoğunluğu ile


kstlamalar arasndaki ilişkiler (Balc,1996).

V. Snf Arazi: Bu snfta yer alan araziler sürekli vejetasyon


örtüsü altnda bulunmaldr. Çayr, mera ve orman olabilir.
Bitki örtüsü altnda bulunduğu sürece erozyon tehlikesine karş
devaml bir snrlamaya gerek yoktur.

15
613
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

VI. Snf Arazi: Arazi dik, toprak sğdr. Otlatma ve ormanclk


amacyla kullanldğnda orta derecede bir erozyon tehlikesi
söz konusudur. Toprak işlemeye elverişli değildir. Otlatmada
rotasyon uygulanmaldr.
VII. Snf Arazi: Arazi genellikle dik, erozyona uğramş, engebeli
ve toprak sğdr. Ya kuraklğa maruzdur, ya da bataklk
özelliklerini taşr. Gerek otlatma gerekse ormanclk amaçlar
bakmndan fakir bir arazidir.
VIII. Snf Arazi: Bu snfa giren araziler ormanclk ve otlatma
amaçlarna uygun olmayacak kadar engebelidir. Bu nedenle
yaban hayvanlar habitat, rekreasyon ve koruma alanlar olarak
kullanlmaldr.

4.TARTIŞMA VE SONUÇ

“Heyelan” ve “Sel” ekosistemin Toprak - Bitki ve Su arasndaki


doğal dengesini kaybetmesi neticesinde meydana gelen bir sonuçtur. Bu
istenmeyen sonuç can ve mal kayplarna neden olarak insanlar üzerinde
maddi ve manevi yaralar açarak telafisi güç hatta mümkün olmayan
durumlar ortaya çkarmaktadr. Ekosistemin gerek canl öğelerinin ve
gerekse cansz öğelerinin sistemin işleyişi üzerindeki etkilerinin iyi
bilinmesi gerekir. Ekosistemin sürdürülebilirliği için yaplacak zorunlu
müdahaleler konusunda uzman ve güncel bilimsel bilgilere sahip kişiler
tarafndan yaplmas gerekmektedir.
Ekosistemin işleyişinin bozulmasnn nedenlerinin başnda, insan
müdahalelerinin orman veya mera ekosisteminde yanlş uygulamalar
sonucu meydana gelmektedir. Orman ekosisteminde yaplacak ormanclk
faaliyetleri tesis, bakm, üretim, sürütme, nakliye ve silvikültürel
çalşmalarda orman ekosisteminin işleyişine keder getirmeden teknik
icaplar gereği ve ruhuna uygun olarak yaplmas gerekmektedir. Mera
ekosisteminde ise otlatma planlarnn hayata geçirilmesi ile mümkün
olmaktadr. Vejetasyona yanlş müdahale sonucu toprak yeterli örtüye
sahip olamaz veya örtüsüz kalr ise, iklim faktörü içinde yağşlar faydal
olmaktan çkarak toprağ çözen, aşndran ve taşyan bir duruma girer,
verimli topraklar aşnr ve toprak yağş sularn depolamayan bir karakter

16
614
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kazanr. Yapay bir kuraklğn ardndan toprak işlevini yerine getiremez


olur. Bunun sonucunda Doğal kaynaklarn sürdürülebilirliği amacna
ulaşlmas olanakszdr. Ekosistemin ana görevi, o sistemde doğal olarak
yaşayan canl türlerinin nesillerinin sürdürülmesi ve kendi içindeki
çeşitliliği devam ettirmektir. Bir ekosistemde, o sistemin özelliklerine
bağl olarak, belirli canl türleri yaşar, soğuk bölgelerde farkl, scak
bölgelerde farkl, lman bölgelerde farkldr. Karasal ekosistemde farkl,
Tatl su ekosisteminde farkl, Tuzlu su ekosisteminde farkldr. Heyelan ve
sel riskinin olduğu bölgelerde gerek vejetasyona müdahalelerde ve gerekse
topoğrafyaya müdahalelerde bu konu çok daha önemli olmaktadr.
Yamaçlardan geçirilecek yol güzergahlar, bilhassa ön etüt ve aplikasyon
esnasnda ekosistemin işleyişini bilen uzman kişilerin ve bu konuyla ilgili
meslek disiplini elemanlarn bulunmas gerekmektedir. Yaplan yol
inşaatlarnn da hemen akabinde yol sanat yaplarnn yağan yağş
sularnn debisi göz önünde bulundurularak yaplmas ve sularn ana su
kanalna bağlantlarnn yaplmas gerekmektedir.
Ekosistemde sürdürülebilirlik; çalşma alanlarndaki uzmanlaşma ve
kapasite geliştirmeleri ile mümkündür. Bu alanlarda üniversitelerdeki
mühendislik fakülteleri ile işbirliği içine girilip iki yllk bir yüksek lisans
programlarnn düzenlenerek eğitim görmelerine olanak sağlanmal,
mezun olan bu uzman mühendislerin uzmanlk alanlarna göre istihdam
edilmeleri durumunda en kymetli doğal kaynak olan orman ekosisteminin
devamllğ, daha teknik ve bilimsel olarak sağlanacaktr. Bu çalşma,
1950 li yllarda D.S.İ. ve Elektrik işleri Etüt İdaresi tarafndan yaplarak
hayata geçirilmiş ve başarl sonuçlara ulaşldğ anlaşlmştr (Balc,
1996). Bu uygulanabilir bir yöntemdir. Uygulandğnda ülkemizde
erozyon, sel, taşkn, heyelan gibi doğal afetler asgariye indirilecek ve
alnacak önleyici tedbirler de isabetli, etkin ve verimli olacaktr.
Sonuç olarak; Ekosistemin işleyişi ve sürdürülebilirliği için arazinin
kabiliyet snflarnn dikte ettiği ölçüler dahilinde kullanlmas,
faydalanmann düzenlenmesinde, doğal kaynaklarn koruma-kullanma
dengesi içerisinde geleceğe taşnmas bakmndan havza
planlamalarnn bilimsel bir yaklaşmla bilim ve bilimsel verilerin
egemen klndğ ve ulusal kalknma palanlaryla uyumlu ve tutarl

17
615
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yaplmasna özen gösterilmelidir. Bilhassa bölgesel planlamalarda eğim,


yükselti, yağş gibi sabit parametrelerin göz önüne alnmas durumunda
planlarn uygulanabilirliği ve isabet derecelerinin artacağ fikrinde
olduğumu belirtmek istiyorum. Planlamalarn doğru bir şekilde
yaplabilmesi ve sonuçlarnn istenilen yönde ve nitelikte olabilmesi için
problemlerin tannmas gerekmektedir. Problemin çözümü de onun
formülasyonuyla mümkün olmaktadr. Formülasyonlar, sabitler ve
değişkenlerle birlikte düşünülmelidir. Yukarda bahsedilen eğim, yükselti,
iklim (bilhassa yağş), toprak yaps, topoğrafya konular sabit olma
özelliğindedir. Bunlar jeomorfolojik özelliklerdir. Değişkenler ise arazinin
kabiliyetine göre değil güncel kullanmdr. Bu özellikler ve çalşmalar
doğrultusunda önleyici tedbirlerin alnmas gerekmektedir. Uygulamalarn
ise; konusunda uzman ve güncel bilgilere sahip teknik ve idari kişiler
tarafndan gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dolaysyla Toprak-Bitki-Su
arasnda kurulmuş olan doğal dengenin insan uğraşlar ile bozulmamasna
dikkat edilmesi ve doğal afetlere zemin hazrlanmamas gerekmektedir.
Bilhassa ilgili yöre halknn arazi yeteneklerine göre toprağ kullanmalar
ve işlemeleri de ayrca önem arz etmektedir. Bu husus temin ve tesis
edilmelidir. Bu konuda teknik, siyasi, hukuki, idari ve sosyal tüm tedbirler
alnarak halkn etkin olarak bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Devlet halk
bütünleşmesi ve karşlkl güven sorunu çözecektir.

5. KAYNAKLAR

Anonim, 2003. Türkiye Ulusal Meteorolojik ve Hidrolojik Afetler Program


(TUMEHAP), Türkiye Ulusal Jeodezi ve Jeofizik Birliği, Ankara.
Aydn, A., 2008. Büyük Menderes Nehri Sağ Sahil Derelerindeki Sel Kontrol
Çalşmalarnn İrdelenmesi. Doktora Tezi. İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü. Danşman Prof. Dr. Hüseyin E. ÇELİK. Temmuz, 2008. İstanbul.
Balc, A. N. ve Öztan, Y. 1987. Sel Kontrolü. K.T. Ü., O.F. 113/12
Balc, A.N., 1996. Toprak Korumas, İ.Ü. Orman Fakültesi Yaynlar, İ. Ü. Yayn
No:3947, Orman Fakültesi Yayn No: 439, İstanbul, ISBN: 975-404-423-6.
Elibüyük, M., ve Ylmaz, E., 2010. Türkiye’nin Coğrafi Bölge ve Bölümlerine
Göre Yükselti Basamaklar ve Eğim Gruplar, Coğrafi Bilimler Dergisi CBD 8

18
616
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

(1), 27-55 (2010) Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi,


Coğrafya Bölümü, Ankara.
Ersoy, İ., 2005 a. Çölleşme İle Mücadele Erozyon Kontrolü ve Ağaçlandrma,
T.C. Çevre ve Orman Bakanlğ I. Çevre ve Ormanclk Şuras Tebliğler. 2. Cilt.
Bakanlk Yayn No:273. Mart 2005/ Antalya
Ersoy, İ., 2006. Yenilenebilir Enerji Kaynaklar. Kent ve Sağlk Sempozyumu.
7-9 Haziran 2006. Bursa.
Ersoy, İ., 2016. Uzun Devreli Gelişme Planlarnn Uygulanmas ve Sonuçlarnn
Değerlendirilmesi B.Ü.Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Dönem Projesi.
Bartn 2016.
Görcelioğlu, E.,1976.Toprak Erozyonu ve Sedimantasyon. İ. Ü. Orman
Fakültesi Dergisi, Seri B, Cilt 26, Say 2.
Görcelioğlu, E., 2003. Sel ve Çğ Kontrolü, İ.Ü.Orman Fakültesi Yaynlar.
İ.Ü.Yayn No.4415, O.F.Yayn No.473, İstanbul,. ISBN: 975-404-688-3.
Görcelioğlu, E., 2005. Sel ve Çğ Kontrolü Yaplar. İ. Ü. Orman Fakültesi
Orman İnşaat ve Transportu Ana Bilim Dal, İstanbul 2005. İ. Ü. Yayn No:
4555, O. F. Yayn No: 487.
Gürer, İ. ve Özgüler, H., 2004. Integrated Flood Management Case Study
Turkey: Recent Flood Disasters in Northwestern Black Sea Region, WMO, The
Associated Pprogramme on Flood Management
Kantarc, M.D., 1987. Toprak İlmi. İ.Ü. Orman Fakültesi, Toprak İlmi ve
Ekoloji Ana Bilim Dal. İstanbul- 1987. İ. Ü. Yayn No: 3444, Orman Fakültesi
Yayn No:387
Kittredge, J.,1948. Forest Influences, Mc Graw Hill Book Company New York,
London. Lee, R. 1980. Forest Hydrology, Colombia University Press, New York.
Maru, H. 1988. Landslide Prevention Measures. FAO Conservation Guide 13/
4, FAO, Rome.
MGM, 2014. Selami Yldrm. İstatistik Şube Müdürü. syildirim@mgm.gov.tr.
Erişim 15 Mart 2016. M.G.M. “Türkiye Coğrafi Bölgelerde Scaklk, Yağş, Nem
ve Buharlaşma Parametresinin İstatistiksel Analizi” (1970-2013). Meteorolojik
Veri İşlem Dairesi Başkanlğ Veri Kontrol ve İstatistik Şube Müdürlüğü. Hazrl.
Fahri Taştan. Ankara 2014
Özhan, S.,2004. Havza Amenajman. İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi
Ders Kitab. İ. Ü. Rektörlük Yayn No:4510. Orman Fakültesi Yayn No: 481.
İstanbul- 2004.

19
617
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Reis, S., Bayrak, T., Yalçn, A., Atasoy, M., Nişanc, R., Ekercin, S., 2008.
Rize Bölgesinde Yağş Heyelan İlişkisi. Hkm Jeodezi, Jeoinformasyon ve Arazi
Yönetimi Dergisi 2008/2 Say: 99.
Uzunsoy, O., 1969. Sel Dereleri Havza Islah Projeleri. Ağaçlandrma Semineri,
İ.Ü. Orman Fakültesi Yaynlar, İ. Ü. Yayn No: 1432, O.F. Yayn No:141,
İstanbul.
Varnes, D. J. 1972. A Classification on Landslides. Proceedings of the First
International Symposium on Landslide Control. The Japanese Society of
Landslides, Tokyo.
Yalçn, A.,2008. GIS-based landslinde susceptibility mapping using analytical
hierarchy process and bivariate statistics in Ardesen (Turkey): COMPARİSONS
OF RESULTS AND CONFİRMATİONS, catena, 72, 1-12, 2008.
URL 1. www.mgm.gov.tr/ Resmi istatistikler. İllere göre veriler. Erişim 11 Mart
2016.
URL 2. Prof. Dr. Veysel EROĞLU. Orman ve Su İşleri Bakan. Doğu Karadeniz
Bölgesinde Taşknlar ve heyelan sempozyumu, 10.02.2011 – Trabzon.
www.ormansu.gov.tr/.../Doğu%20Karadeniz%20Bölgesi%20Taşknlar%...

ÖZGEÇMİŞ
İsmail ERSOY, 1953 Ylnda Ankara ili Nallhan İlçesi Doğandere Köyünde
doğdu. İlkokul öğrenimini Doğandere Köyünde, Ortaokul öğrenimini Nallhan
İlçesinde, 1967 ylnda snavla girdiği, Orman Genel Müdürlüğü Düzce Orman
Tekniker Okulundan 1971 yl haziran döneminde mezun oldu. 1971 ylnda
Orman Genel Müdürlüğü 15. Orman Amenajman Heyet Reisliğinde “Orman
Teknikeri” olarak göreve başlad. 1990 İ.T.Ü. Düzce Meslek Yüksek Okulundan
ve 2003 ylnda İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesinden “Orman Mühendisi”
olarak mezun oldu. 2004-2011 yllarnda Çevre ve Orman Bakanlğ Mardin İl
Müdürlüğü, Kars İl Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Çevre ve Orman
Bakanlğnn kapatlmasyla, Orman ve Su İşleri Bakanlğna Bakanlk Müşaviri
olarak atand. 2014-2016 yllarnda Bartn Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Orman Mühendisliği Ana Bilim Dal Uzaktan Eğitim Tezsiz Yüksek Lisans
Programn tamamlad. Halen Orman ve Su İşleri Bakanlğnda Bakanlk
Müşaviri olarak görev yapmaktadr. Evli ve iki çocuk babasdr.

20
618
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

KARAYOLU HEYELANLARINA BİR ÖRNEK:


AKYAZI HEYELANI (TRABZON)
An Example to the Highway-Landslides : Akyaz
Landslide (Trabzon)

Recep YURT
Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Güre- Giresun , 28200
yurt61@hotmail.com

ÖZET
Trabzon’un batsnda Trabzon-Samsun karayolunun 8. km’ sinde 16
Mart 2015 tarihinde meydana gelen Akyaz Heyelan, yüksek dolgu
materyallerinin kuzeye doğru çökme şeklinde hareket gelişmiştir. Üst
Pliyosen yaşl gevşek konglomera-kum-kil ardşm, şehrin batsnda
Yldzl, Akyaz, Beşirli bölgelerinde temel kayaçlar örtecek şekilde
yaylmldr. Sera heyelan gibi kütle kaymalar bu birim içerisinde
gelişmiştir. Heyelan Trabzon-Samsun karayolunun kapanmasna, bir aracn
hasar görmesine, sürücüsünün yaralanmasna, yaklaşk 6 ay boyunca Orta
Asya’dan-Avrupa’ya uzanan transit karayolunun (servis yolu olarak)
kuzeydeki Akyaz Stad dolgu alanndan yaplmasna zaman ve ekonomik
kayplara neden olmuştur. Bu çalşmada, karayolu heyelan iklim, jeoloji,
topoğrafya ve hidroloji gibi hazrlayc faktörler göz önünde bulundurularak
jeomorfolojik açdan ele alnmştr. Sonuç olarak heyelan sahas ve
çevresinde gelecekteki heyelan potansiyeli değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler : Heyelan, Akyaz, Karayolu , Üst Pliyosen, iklim,
topoğrafya

1
619
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

620
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bütünleşik Afet Tehlike Haritalarnn Hazrlanmas


Projesi Kapmasnda Yürütülen Heyelan Envanter
Toplama Çalşmas: Samsun Örneği

Aytek ERSAN1, Emre ÇOŞKUNLU2, Emre DOĞRAMACI3,


Kvanç ÇALIŞKAN4, Levent UÇARLI5, Erkin TEKİN6,
Ali ÜN7, Hakan TOKEL8, Erkan KOPARMAL9

ÖZET
Bu çalşmada, Başbakanlk Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlğnca (AFAD) hayata geçirilen Bütünleşik Afet Tehlike
Haritalarnn Hazrlanmas Projesi kapsamnda Samsun Valiliği İl Afet ve
Acil Durum Müdürlüğünce (AFAD Samsun) yürütülen heyelan envanter
toplama çalşmalarndan bahsedilmiştir. Proje ile ülkemiz bütününde
gerçekleştirilecek büro ve arazi çalşmalar sonras olmuş heyelan, kaya
düşmesi ve çğ afetlerine ait envanter hazrlama, duyarllk ve tehlike
haritalarnn hazrlanmas istenmiştir. Bu amaçla Mays 2015'te şube
müdürü, jeoloji mühendisi, jeofizik mühendisi ve harita mühendisi
branşlarndan oluşan 81 il müdürlüğü teknik personeline teorik ve
uygulamal arazi eğitimleri verilmiştir. Eğitimler sonras AFAD
Başkanlğnca il müdürlüğümüze gönderilen ve envantere altlk teşkil eden
saysal veri Haziran 2015'ten itibaren arazi altlğ ve veri taban
oluşturulmasnda görev alan büro ekibince işlenerek arazi hazrlk aşamas
planlanmştr. Ayrca ekip tarafndan Samsun iline ait 98 adet 1/25.000
ölçekli saysal yükseklik haritasna ArcMap yazlmnda zone tanmlamas

1
Jeofizik Yük. Müh., yürütücü yazar, AFAD Samsun, İstiklal Mah. 1124. Cad. No:15 Atakum/SAMSUN, (362)
312 23 23, aytek.ersan@afad.gov.tr
2
Jeoloji Müh., AFAD Samsun
3
Jeoloji Müh., AFAD Samsun
4
Harita Müh., AFAD Samsun
5
Şehir Plancs, Planlama ve Zarar Azaltma Şb. Md. V., AFAD Samsun
6
İnşaat Müh., AFAD Samsun
7
Harita Müh., AFAD Samsun
8
Endüstri Müh., AFAD Samsun
9
Jeoloji Müh., Planlama ve Zarar Azaltma D. Bşk. V., AFAD Başkanlk

1
621
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yaplmş ve saysal yükseklik modeli (DEM) haritalar üretilmiştir. Büro


çalşmalarnda 1/25.000 ölçekli topoğrafik harita, 1/25.000 ölçekli jeoloji
haritas, 1/5.000 ölçekli ortofoto, MTA heyelan envanter haritlar ile
ArcGIS, GoogleEarth ve mobil coğrafi yazlmlar kullanlmştr. AFAD
Başkanlğn 2015/5 genelgesi gereği AFAD Samsun bünyesinde İl Afet ve
Tehlike Haritalar Hazrlama Komisyonu kurulmuş, heyelan envanter
altlğnn arazide tespiti ve kesinleştirilmesi için 4 arazi ekibinin teşkili
uygun görülmüştür. Ekipler içlerinde en az 1 yerbilimciden oluşan ve farkl
mesleki branşlardan yardmc personelin katlmyla oluşmuş ve ilk arazi
çalşmasna Ağustos 2015'te başlanmştr. Arazi çalşmalarnda büro
çalşmalarnda kullanlan haritalara ilaveten dizüstü bilgisayar, araç şarj
cihaz, GPS, fotoğraf makinesi, akll telefon ve heyelan kayt formlar
kullanlmştr. Çalşma alan heyelan envanter toplama aşamas
Müdürlüğümüzce daha önceden tamamlanan 19 Mays ve Ladik ilçeleri
haricinde kalan 15 ilçeyi kapsamaktadr. Sahada görevli arazi ekiplerince
plana göre bölgedeki paleo-heyelanlar ve aktif heyelanlar topoğrafik harita
veya ortofoto üzerine elle poligon olarak çizilmiştir. Kasm 2015 itibariyle
15 ilçede 882 tespit yaplmş, bu verilere 2 ilçe eklenmiş ve bir dizi
birleştirme, ayrma ve daraltma işlemleri sonras çalşmaya altlk
oluşturmak üzere 749 adet heyelan belirlenmiştir. Tüm heyelanlar, sonraki
arazi çalşmalar ve Afet Yönetim ve Karar Destek Sistemi (AYDES)
altyapsna işlenmesi amacyla fotoğraflanmş ve büroda saysal hale
getirilerek heyelan envanteri tamamlanmştr. Envanteri oluşturan
heyelanlar eğim, bak, yükseklik ve benzeri özelliklerine göre
snflandrlmştr. Samsun ili genelinde heyelanlarn 6-12 derece eğim
aralğnda yoğunlaştğ ve en yüksek heyelanl piksel sayssn 100-150 m
kotunda olduğu gözlenmiştir. Ayrca % 22'lik oran ile Tekkeköy
Formasyonu (Tt) heyelanlarla en fazla ilişkilendirilen formasyondur. Öte
yandan, kaya düşmesi ve çğ kaynak alanlarnn belirlenmesi işlemi Samsun
geneli için tamamlanmştr. Sonuçta, il geneli için üretilecek heyelan
duyarllk haritasna altlk oluşturulmuştur.
Anahtar Kelimeler: AFAD, afet, envanter, heyelan, Samsun.

2
622
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

ANKARA İLİNDE MEYDANA GELEN


HEYELAN VE SU BASKINI OLAYLARININ
ENVANTER ÇALIŞMASI

Ahmet KOÇ1, Muharrem DUMANLILAR2


1
Jeofizik Müh., 2Jeoloji Y. Müh.
Ankara İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü

ÖZET
Bu çalşmann amac; Ankara ili snrlar içerisinde 1950-2015 yllar
arasnda olmuş veya olmas muhtemel heyelan ve su baskn olaylarnn,
“7269 Sayl Umumi Hayata Müessir Afetler Dolaysiyle Alnacak
Tedbirlerle Yaplacak Yardmlara Dair Kanun” kapsamnda incelenmesi
sonucunda düzenlenen jeolojik etüt raporlarnn yeniden değerlendirilmesi
ile geçmiş yllarda olan veya olmas muhtemel heyelan ve su baskn
olaylar hakknda envanter bilgisi hazrlamaktr. Yaplan bu çalşmalar
sonucunda; Ankara ilinde meydana gelen Heyelan ve Su Baskn olaylarnn
says, ilçelere göre dağlm, heyelan ve su baskn olaylar sonucunda nakil
edilen konut saylarnn dağlmn göstermek amac taşmaktadr. Ayrca,
bu yllar arasnda yazlmş heyelan ve su baskn etüt raporlarnn yazm
tarihleri dikkate alnarak heyelan ve su basknlarnn aylara göre dağlm
incelenmiştir.
Anahtar sözcükler: Heyelan, Su Baskn, Yağş, Envanter, Litoloji.

1. GİRİŞ
Engebeli topoğrafik yapya ve yar kurak iklim özelliklerine sahip iklim
kuşağnda yer alan ülkemizde, yağşlarn mevsimlere göre dağlm ve
yoğunluğu düzensiz olup, heyelan ve taşkn afetleri sklkla yaşanmaktadr.
Ankara genelinde yoğun bir biçimde devam eden ekonomik gelişme
faaliyetleri, sanayileşme ve sektör çeşitliliğinin beraberinde getirdiği
1
623
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kentleşme süreci, akarsu havzalarndaki yoğunluğu artrarak havza


bütünündeki hidrolojik dengenin bozulmasna yol açmakta ve bunun
sonucunda, can ve mal kayplarna yol açacak büyüklükte afetler
yaşanabilmektedir. Ankara ili snrlar içerisinde olmuş ve olmas muhtemel
en yaygn afetlerin başnda heyelan ve su baskn olaylar ilk sralarda yer
alr. Bunlardan heyelan olaynn en yoğun görüldüğü ilçelerin başnda sras
ile Mamak, Kalecik, Nallhan, Çankaya, Beypazar ve Pursaklar ilçeleri yer
almaktadr. Söz konusu bölgelerin jeolojik, topoğrafik ve litolojik
özellikleri heyelan olayna müsait olmasndan dolay en çok etütlerin
yapldğ bölgelerdir. Su baskn riski altnda bulunan ilçelerin başnda ise
sras ile Elmadağ Şereflikoçhisar, Kzlcahamam, Bala, Kalecik, Akyurt
ilçeleri yer almaktadr. Söz konusu bölgelerin jeolojik, topoğrafik ve
litolojik özellikleri Su baskn olayna müsait olmasndan dolay en çok
etütlerin yapldğ bölgelerdir.
Ankara ilinde meydana gelen heyelan olaylar ağrlkl olarak
Metamorfik şistler, rafit, metagrovaklar ile ofiyolit serisine bağl birimlerde
ve Pliosen yaşl gevşek yapdaki killi siltli birimlerde gelişmektedir.
Yerleşim birimlerindeki bu hareketlerin boyutlar çok büyük ölçekli
kütlesel hareketler olmayp, lokal ölçekli dönem dönem mevsimsel
yağşlara ve topoğrafik eğime bağl olarak gelişen hareketlerdir.
Ankara ili genel jeolojisinde alüvyon zemin büyük bir yaylm
göstermektedir. Ankara il snrlar içerisinden geçen ve su baskn açsndan
tehlike yaratabilecek akarsu ve birçok dere yatağ bulunmaktadr. Bunlar
arasnda Kzlrmak, İncesu Deresi, Çubuk Çay, Hatip Çay, Ankara Çay
(Çubuk ve Hatip Çaylarnn Etlikte birleştikten sonra aldğ isim) Kirazl
Deresi, Dikmen Deresi, Bayndr Deresi, Çed Deresi Peçenek Deresi vb.
olarak saylabilmektedir.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
Ankara ili snrlar içerisinde 1950-2015 yllar arasnda olmuş veya
olmas muhtemel heyelan ve su baskn olaylarnn incelenmesi sonucunda
düzenlenen jeolojik etüt raporlarnn yeniden değerlendirilmesi ile geçmiş
yllarda olan heyelan ve su baskn olaylar envanter bilgisi (Mülga Afet

2
624
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İşleri Genel Müdürlüğü Arşiv Dosyalar) Excel program kullanlarak analiz


edilmiştir. Raporlardan elde edilen veriler sayesinde, heyelan olaynn oluş
says ve bu heyelanlardan etkilenen konutlarn nakil saylar ayn grafik
üstünde gösterilmiştir. Yine ayn şekilde su baskn olaynn oluş saylar ve
bu olaydan etkilenen konutlarn nakil dağlm ayn grafik üstünde
gösterilmiştir. Ayrca, bu yllar arasnda yazlmş heyelan ve su baskn etüt
raporlarnn yazm tarihleri dikkate alnarak heyelan ve su basknlarnn
aylara göre dağlm incelenmiştir.

3. BULGULAR
İlçelere göre heyelan ve su basknlarnn dağlm tablosu ve dağlm
grafikleri incelendiğinde Mamak, Çankaya, Çubuk, Nallhan ve Kalecik
ilçelerinin heyelan olayndan daha çok etkilendiği görülmektedir.
Topoğrafik ve jeolojik etkenler özellikle bu ilçelerin afet riski açsndan
önemini daha da artrmaktadr.

SIRA NO İLÇE ADI HEYELAN SU BASKINI


1 AKYURT 14 23
2 ALTINDAĞ 8 1
3 AYAŞ 14 0
4 BALA 10 13
5 BEYPAZARI 18 4
6 ÇAMLIDERE 8 2
7 ÇANKAYA 35 7
8 ÇUBUK 34 16
9 ELMADAĞ 11 8
10 ETİMESGUT 11 0
11 EVREN 0 0
12 GÖLBAŞI 4 1
13 GÜDÜL 3 3
14 HAYMANA 5 6
15 KALECİK 47 19
16 KAZAN 8 0
17 KEÇİÖREN 7 0
18 KIZILCAHAMAM 19 21
19 MAMAK 95 6
20 NALLIHAN 43 4
21 POLATLI 1 14
22 PURSAKLAR 8 0
23 SİNCAN 8 4
24 Ş.KOÇHİSAR 17 7
25 YENİMAHALLE 16 4
TOPLAM 444 163

3
625
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

100
90
80
70
60
50
40
30 HEYELAN
20
SU BASKINI
10
0

GÖLBAŞI
ALTINDAĞ
AYAŞ

ETİMESGUT

YENİMAHALLE
AKYURT

BALA
BEYPAZARI
ÇAMLIDERE
ÇANKAYA
ÇUBUK
ELMADAĞ

EVREN

GÜDÜL
HAYMANA
KALECİK

KEÇİÖREN
KIZILCAHAMAM
MAMAK
NALLIHAN

PURSAKLAR
POLATLI

Ş.KOÇHİSAR
KAZAN

SİNCAN
Şekil 1: İlçelere göre Heyelan ve Su Baskn olaylarnn dağlm (1950-2015)

SIRA NO İLÇE ADI HEYELAN SU BASKINI


1 AKYURT 141 10
2 ALTINDAĞ 54 17
3 AYAŞ 148 7
4 BALA 26 139
5 BEYPAZARI 121 5
6 ÇAMLIDERE 11 0
7 ÇANKAYA 374 25
8 ÇUBUK 107 55
9 ELMADAĞ 237 195
10 ETİMESGUT 30 0
11 EVREN 0 0
12 GÖLBAŞI 0 0
13 GÜDÜL 4 28
14 HAYMANA 28 4
15 KALECİK 382 98
16 KAZAN 3 6
17 KEÇİÖREN 65 43
18 KIZILCAHAMAM 67 134
19 MAMAK 1296 12
20 NALLIHAN 200 0
21 POLATLI 0 193
22 PURSAKLAR 84 0
23 SİNCAN 57 11
24 Ş.KOÇHİSAR 165 115
25 YENİMAHALLE 24 13
TOPLAM 3624 1110

4
626
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

1400
1200
1000
800
600
400 HEYELAN NAKİL
SU BASKINI NAKİL
200
0
AKYURT

ETİMESGUT
ALTINDAĞ

BALA

EVREN
GÖLBAŞI
AYAŞ

KEÇİÖREN

POLATLI
BEYPAZARI
ÇAMLIDERE
ÇANKAYA
ÇUBUK
ELMADAĞ

GÜDÜL
HAYMANA
KALECİK

PURSAKLAR

YENİMAHALLE
KIZILCAHAMAM
MAMAK
NALLIHAN

SİNCAN
Ş.KOÇHİSAR
KAZAN

Şekil 2: Heyelan ve Su Basknndan etkilenen konutlarn ilçelere göre nakil


dağlm (1950-2015)

HEYELANLARIN MEVSİMLERE GÖRE DAĞILIMI


OCAK
ARALIK
9%
16%
ŞUBAT
8%

KASIM
7%
MART
10%
EKİM
6%

EYLÜL
NİSAN
4%
11%
AĞUSTOS
5%
TEMMUZ MAYIS
8% HAZİRAN 10%
6%
Şekil 3: Ankara ilinde meydana gelen heyelanlarn mevsimlere göre dağlm

5
627
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

SU BASKINLARININ MEVSİMLERE GÖRE DAĞILIMI

ARALIK OCAK
15% 13%

ŞUBAT
10%
KASIM
8%

EKİM
5%
MART
10%

EYLÜL
7%
NİSAN
4%
AĞUSTOS
9% MAYIS
TEMMUZ HAZİRAN 6%
5% 8%

Şekil 4: Ankara ilinde meydana gelen su basknlarnn mevsimlere göre dağlm

Ankara İli genelinde yağşlarn en fazla olduğu dönemler kş ve bahar


aylar olmakla birlikte yaz aylarnda çok az yağş olmasna rağmen hemen
hemen her mevsim yağşldr. Yağşn en fazla olduğu ay Aralk, en az
olduğu ay Ağustos olarak belirlenmiştir. İl genelinde en yüksek scaklk
Ağustos, en düşük scaklk ise Ocak aynda tespit edilmiştir.
(http://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/il-ve-ilceler-istatistik.aspx?m=
ANKARA#sfB’ den alnt yaplmştr.)

6
628
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 5: Ankara iline ait ortalama yağş ve ortalama scaklk verileri.

70

60

50

40 Heyelan

30 Su Baskn
Ortalama Yağş Kg/m2
20
Ortalama
10

Şekil 6: Aylara göre meydana gelen heyelan ve su baskn olaynn ortalama


yağş ile ilişkisi.

Yukardaki grafikler incelendiğinde heyelan ve su baskn olaylarnn


daha çok bahar ve kş aylarnda meydana geldiği görülmektedir. Heyelan
ve su basknlarnn doğas gereği bu mevsimlerde olmas beklenen bir
durumdur. Ortalama yağş grafiğini dikkate alacak olursak, yağşlarn bol

7
629
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

olduğu mevsimlerde toprağn suya doymas neticesinde heyelan ve su


baskn olaynn arttğ gözlemlenmiştir. Yaz aylarnda meydana gelen su
basknlar ani yağşlarn olduğu ve bir anda metrekareye yüksek miktarda
yağş düşmesiyle oluşan taşknlardr. Küresel snmann da etkisiyle yağş
rejiminin düzensizleşmesi neticesinde baz bölgelerde ani su basknlar
meydana gelmektedir. Polatl İlçesi, Güreş Mahallesinde meydana gelen su
baskn buna güzel bir örnektir. 28.06.2014 tarihinde meydana gelen ani
yağş sonucu su baskn oluşmuş ve ciddi miktarda hasara ve bir vatandaşn
can kaybna neden olmuştur.

Şekil 6: Güreş Köyünde meydana gelen su baskn sonucunda yklan ahr enkaz.

Grafikler dikkatle incelendiğinde Mamak ilçesinde heyelan olay


saysnn ve heyelan nakil saysnn oldukça fazla olduğu görülmektedir.
Bunun sebebi bölgenin topoğrafik yapsnn ve litolojik oluşumlarnn çok
karmaşk olmas ve bunlara bağl olarak gelişen afetlerdir. Şubat 2012
ylnda Mamak-Çankaya snrnda meydana gelen heyelanda 369 adet
afetzede sadece tek bir olayda nakil edilmiştir. Bu ölçekte büyük heyelanlar
ilçenin yaplaşma koşullarna da bağl olarak sklkla meydana gelmektedir.

8
630
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 7: Mamak-Çankaya heyelannda hasar gören yol.

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Afet arşiv dosyalar incelenerek oluşturulan bu çalşma göstermektedir
ki Ankara genelinde heyelan ve su basknlar sklkla yaşanan bir afet
türüdür. İlimizde meydana gelmiş heyelan ve su baskn olaylarnn says,
ilçelere göre dağlm, heyelan ve su baskn olaylar sonucunda nakil edilen
konut saylarnn dağlm gösterilmiş olup, bu yllar arasnda yazlmş
heyelan ve su baskn etüt raporlarnn yazm tarihleri dikkate alnarak
heyelan ve su basknlarnn aylara göre dağlm incelenmiştir.
İlimizde meydana gelen heyelan olaylar incelendiğinde, çoğunlukla alt
yapnn yetersiz olduğu, çarpk kentleşmenin gözlendiği alanlarda
gerçekleşmektedir. Bu nedenle heyelan olaylarn önüne geçilmesi amac ile
özellikle şehirlerde gecekondu tarz yaplaşmann bulunduğu sahalarda
Kentsel Dönüşüm çalşmalarnn ivedilikle tamamlanarak, alt yap
eksikliklerinin giderilmesi ve yaplaşma esnasnda istinat tedbirlerinin
alnmas gerekmektedir.

9
631
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

İlimizde taşkn riski bulunan akarsu ve dereler için barajlar yaplmş,


şehir merkezinden geçen derelerin üzeri kapatlarak, dere yataklar
genişletilerek su baskn riskini ortadan kaldrlmaya çalşlmştr. İlimizde
meydana gelen Su basknlar daha çok şehir içi su basknlar ile krsal
alanlarda dere kenarlarnda yerleşilmiş bölgelerde izlenmekte olup, aşr
yağş, ani kar erimesi ve dere yataklarnn daraltlmasndan kaynakl
taşknlardr.
Taşkn olaylarnn önüne geçilmesi anlamnda yaplan en önemli
çalşmalardan birisi de imar planna esas jeolojik-jeoteknik etüt raporlar
olup, planlama öncesinde Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün (DSİ)
görüşü alnarak yerleşime uygunluk durumu tespiti yaplmas
gerekmektedir.

5. KAYNAKLAR
-Ankara İlinin 1/100000 ölçekli jeoloji haritas (MTA-1995)
-İl Müdürlüğü Arşiv Dosyalar
-Meteoroloji Genel Müdürlüğü Verileri
-Mülga Afet İşleri Genel Müdürlüğü Arşiv Dosyalar
-Taşkn ve Heyelan Sempozyumu 24-26 Ekim 2013 Bildiriler Kitab

Yazarlar Bilgisi
Ahmet KOÇ
Dokuz Eylül Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Lisans 2005-2010
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans 2012-
Ankara İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü 2011-

Muharrem DUMANLILAR
Niğde Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Lisans 1994-1998
Niğde Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans 2008-2010
Afet İşleri Genel Müdürlüğü 2007-2010
Ankara İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü 2011-

10
632
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

TÜRKİYE’DE MEYDANA GELMİŞ VE AFETE


NEDEN OLMUŞ HEYELANLAR VE AFAD’IN
HEYELAN KAYITLARINA GENEL BİR BAKIŞ

Sedat AYDEMİR, Zafer YAZICI, Ö. Murat YAVAŞ,


Ceren DEVECİ, Fatih AYDIN, Burcu DENİZ,
Asl İDE BARSBAY, Sinan DEMİR, Çiğdem TETİK BİÇER
T.C. Başbakanlk, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlğ – AFAD

Bilindiği üzere, doğal afetler nedeniyle dünyann pek çok yerinde can
ve mal kayplar yaşanmakta, son derece büyük ekonomik kayplar
meydana gelebilmektedir. Ayrca, sözü edilen bu doğrudan kayplarn
dşnda, pazar, üretim ve işgücü kayb, işsizlik ve çevresel zararlar da göz
önünde bulundurulursa, mevcut kaybn tahmin edilenden çok daha fazla
olacağ açktr. Türkiye’deki doğal afetler ve etkileri dikkate alndğnda ise,
ülkemizin içinde bulunduğu jeolojik, jeomorfolojik ve iklimsel özellikler
nedeniyle, doğal afetlerin meydana gelmesi için her türlü koşulu içerdiği de,
bilinen bir gerçektir. Bu duruma ilaveten, bilinçsiz ve çarpk kentleşme ve
kontrolsüz nüfus artş, kayplarn artmasn tetikleyen önemli bir faktör
olarak ortaya çkmaktadr. Günümüze değin, ülkemizde doğal afetler
nedeniyle, birçok vatandaşmz yaşamn yitirmiş ve ekonomik açdan çok
büyük kayplar yaşanmştr.
Son 50 yllk afet arşivinden il, ilçe, belde ve köy gibi yerleşim
birimlerini etkileyen afet türleri dağlm incelendiğinde ise; yine deprem,
taşkn ve heyelanlar en çok zarar verici etkiye sahip doğal afet türleri olarak
ortaya çkmaktadr.
Ülkemizde meydana gelen afetler Jeolojik ve jeomorfolojik özellikler
ele alndğnda, ülkemizde başta Karadeniz bölgesi olmak üzere, Doğu
Anadolu ve Orta Anadolu bölgeleri heyelanlarn skça geliştiği alanlar
kapsamaktadr. Afet bilgi envanteri içinde afetlerin mekânsal ve istatistiksel
dağlmnn incelendiğinde Türkiye’de, 1950–2008 yllar arasnda
meydana gelen afetlerden, 13494 tanesi heyelan olarak kaytlara geçtiği
görülmektedir. Türkiye’de heyelanlar ve verdiği zararlar, son derece önem
arz etmektedir. Ülkemizde 1900-2014 yllar arasnda meydana gelmiş
doğal afet türlerinin saylar incelendiğinde, heyelanlarn il srada geldiği
görülmüştür. Ayrca bu saylar sadece yerleşim birimlerinde meydana

1
633
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

geldiği için kayt altna alnmş heyelanlar kapsamaktadr. Yerleşim


birimleri dşnda meydana gelip kayt altna alnamayan heyelanlarda göz
önünde bulundurulursa çok daha fazla sayda heyelan meydana geldiği ve
ortaya çkan kayplarn, tahmin edilen veya hesaplanandan çok daha yüksek
olduğu söylenebilir.
Bu çalşmada; AFAD’n arşivlerinde yer alan heyelan verileri, bu
veriler doğrultusunda heyelanlarn mekânsal dağlmlar ve ülkemizde
yaşanan ve afete neden olan heyelan örnekleri açklanacaktr.
Anahtar Kelimeler: AFAD, Heyelan afetinin mekânsal dağlm,

2
634
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Amasra-Bartn-Safranbolu Karayolu Şevlerinde Görülen


Heyelanlarn ve Bunlara Karş Peyzaj Onarm
Çalşmalarnn Değerlendirilmesi

Melih Öztürk1, Ercan Gökyer2, Mehmet Sezgin3,


Bartn Üniversitesi, Orman Fakültesi, Peyzaj Mimarlğ Bölümü,
Peyzaj Teknikleri Anabilim Dal, 74100, Bartn, Türkiye
1
melihozturk@bartin.edu.tr, 2egokyer@bartin.edu.tr, 3mehmetsezginim@gmail.com

ÖZET
Heyelanlar genellikle akarsu kenarlarnda, su seviyesinin yükselmesine
bağl olarak meydana gelen seller ve erozyon ile beraber anlmaktadr.
Bununla birlikte, karayolu açlmas srasnda ortaya çkan kaz ve dolgu
alanlarnda, denge kayb sonucunda da heyelanlara rastlanmaktadr. Öte
yandan, karayolu kaz ve dolgu şevlerinin eğiminin yüksek olmas heyelan
tehlikesini artrmaktadr. Cereyan etmiş olan heyelanlarn büyüklükleri,
harekete geçmiş olan kaya veya toprak kütlesinin genişlik, uzunluk ve
derinliği ile hesaplanan hacminden tespit edilmektedir. Ekseriyetle orman
örtüsü ile kapl olan Bat Karadeniz Bölgesi’nde karayolu açmalar
neticesinde bitki örtüsünün tepe çats ve kökleri vesilesiyle sahip olduğu
toprak koruma ve tutma kabiliyetleri zarar görmektedir. Bu amaçla,
yaklaşk uzunluğu 82 km olan Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu
şevlerinde gerçekleşen 15 adet heyelann mahiyetleri ve hacimleri tespit
edilerek, gerçekleştiği şevin eğimi, baks ve üzerindeki bitki örtüsü varlğ
analiz edilmiştir. Bu tespit ve analizler bizzat alanda yaplmş, sonuçlar
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ortamnda hazrlanmş veriler ile teyit
edilmiştir. Ortalama eğimi 9° olan otoyolun kenarndaki şevlerin eğimi yer
yer 90°’yi bulmaktadr. Bu şevlerde meydana gelen heyelanlarn hacimleri
6 m3 ile 750 m3 arasnda değişmektedir. Ayrca, Amasra-Bartn-Safranbolu
karayolu şevlerinde koruma, önleme ve onarm maksatl peyzaj
uygulamalar, biyolojik, teknik ve biyoteknik olmak üzere incelenmiştir.
Bahsi geçen uygulamalarn tespiti ve gösterimi araziden çekilen

1
635
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

fotoğraflarla da desteklenmiştir. Heyelanlarn mahiyetinin ve alan


özelliklerinin tespit edilerek, yaplan peyzaj koruma, önleme ve onarm
uygulamalarnn CBS ortamnda saklanmas, sürdürülebilir bir karayolu
peyzaj yönetimi açsndan son derece önemlidir.
Anahtar Kelimeler: Karayolu Peyzaj, Karayolu Şevleri, Peyzaj
Onarm Teknikleri, Amasra-Bartn-Safranbolu Karayolu, Sürdürülebilir
Karayolu Peyzaj Yönetimi.

1. GİRİŞ
Kitle hareketi, yamaç ve şevleri teşkil eden zeminin veya materyalin
yerçekimi tesiriyle aşağ ve dşar doğru hareket etmesi olarak
tanmlanmaktadr (Görcelioğlu, 2003). Bu bağlamda yazl kaynaklarda,
heyelann ekseriyetle düşme biçiminde cereyan eden hzl kitle
hareketlerini, kaymalar ve belirli hudutlar dâhilinde ortaya çkan tabii bir
yamaçtan veya suni şevden aşağya ve dşa doğru hareketleri ifade ettiğine
değinilmektedir (Çepel, 1990; Görcelioğlu, 2003).
Peyzajda bozulmaya sebep olan dş dinamik olaylardan kitle hareketleri
ya da heyelanlar, düşme, devrilme, kayma, yaylma ve akma biçimlerinde
görülür (Görcelioğlu, 2002; 2004). Çoğunlukla yamaç ve şevlerde, yer
çekiminin etkisi ile ortaya çkan heyelanlar, bilhassa yüzeyde fiziki
değişime yol açmakta ve alan kullanmn kstlamaktadr (Rundolph,
2004). Yüzeyde meydana gelen fiziki değişimler ise peyzajn estetik
değerinin ve kullanlabilirliğinin azalmasna veya kaybolmasna neden
olmaktadr (Ürgenç, 2000).
Heyelanlar, ekseriyetle akarsu kenarlarndaki tampon bölgelerde,
suyun akş srasnda yanlardaki zeminin altn oymas ve boşaltmas
neticesinde materyalin dengesini yitirmesi ve devrilmesi biçiminde
görülmektedir. Nitekim, son yllardaki heyelanlarla ilgili çalşmalarda,
hususen bahsedilen akarsu kenarlarndaki yklma ve devrilmeler yer
almaktadr (Jakob et al., 2013; Yenes et al., 2015;). Karayolu şevlerinde ise
devrilme, düşme, yaylma, akma ve bunlarn çeşitli birliktelikleriyle
cereyan eden karmaşk heyelanlar görülmektedir (Rahn, 2006; Tarbuck et
al., 2009). Karayolu şevlerinde meydana gelen heyelanlar mahiyetlerine

2
636
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

göre ve ilgili şevde daha önceden peyzaj koruma ve onarm uygulamasnn


varlğna bağl olarak çeşitli zararlara yol açmaktadr. Bu zararlardan en
önemlileri karayolu, araç, sürücü ve trafik güvenliğine karş oluşturduğu
tehditlerdir (Flügel et al., 2015). Öte yandan, heyelanlarn yol ile çevreleme
elemanlar malzemelerinde meydana getirebileceği aşnma ve ypranma,
ekonomik açdan kayda değer düzeylerdedir ve dikkate alnmaldr (Klose
et al., 2015). Bunlarn dşnda, karayolu peyzajnda heyelanlarn sebep
olduğu bütünlüğün ve kompozisyonun bozulmasna dayal estetik kayb söz
konusudur. Ayrca, karayolu şevleri gibi açk alan peyzajlarnda, materyalin
veya toprağn kütle halinde yer değiştirmesi, toprağn yapsnn
bozulmasna, verimlilik kaybna ve neticede peyzaj ekolojisinin sekteye
uğramasna neden olmaktadr (Çepel, 1994). Tüm bu olumsuz etkiler,
heyelanlarn karayolu şevlerinde meydana getirdiği zararlarn sadece
ekonomik olarak hesaplamayacağnn göstergesidir.
Türkiye’nin Bat Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Bartn-Karabük
yöresi, kar ve yağmur şeklinde yoğun yağş almas (MGM, 2014) ve gece-
gündüz scaklk farkllklarna bağl donma-çözünme-parçalanma-ayrşma
olaylarnn sklkla görülmesi neticesinde heyelanlara (Dirik, 2005) oldukça
müsaittir. Nitekim yüksek dağlarla çevrili yörede (Atalay, 1982) eğimli
yamaçlardan geçirilmek zorunda kalnan karayollarnn inşa faaliyetleri
srasnda ortaya çkan sarp şevler, peyzajda derin izler brakan heyelanlara
neden olmaktadr. Meydana gelen heyelann niteliğine göre uygulanmas
gereken teknik ve biyoteknik peyzaj onarm çalşmalar, baz yerlerde
heyelann mahiyetinin doğru tespit edilememesi neticesinde
öngörülemeyen ykm ile sonuçlanmaktadr.
Bu çalşmada, Bartn İli’ne bağl Amasra İlçesi ve Bartn Şehir
Merkezi arasnda kalan karayolu güzergâh ile Bartn Şehir Merkezi ve
Karabük İli Safranbolu İlçesi arasndaki karayolu güzergâhlar boyunca
meydana gelen başlca heyelanlarn boyutlar ve hacimleri tespit edilmiştir.
İncelenen heyelanlarn bazlarnda daha önceden peyzaj onarm çalşmalar
yapldğ halde, bu uygulamalarn yetersiz kaldğ ortaya konulmuştur.
Gerçekleştirilen bu tespit ve incelemeler karayolu peyzaj planlama
açsndan değerlendirilmiş ve yorumlanmştr.

3
637
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 1. Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu güzergâhnn Bartn Havzas


ile Türkiye içerisindeki konumu ve güzergâhn yakn çevresinde bulunan
arazi kullanmlarnn fiili durumu.

2. MATERYAL VE YÖNTEM
Yamaç şevlerinde heyelanlarn mahiyet ve hacimlerinin tespit edildiği
Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu 82 km uzunluğunda olup, ortalama
eğimi 9° olan otoyol zeminine (HGK, 2012; Öztürk vd., 2016) sahiptir.
Karayolunun kenarndaki şevlerin eğimi yer yer 90°’yi bulmaktadr. Bu
şevlerin üzerlerinde göknar, çam, çnar, gürgen, kayn, meşe, kestane ve
bunlarn değişik karşmlarndan teşekkül etmiş orman meşcereleri (OGM,
2011), tarm alanlar ve yerleşimler yer almaktadr (Şekil 1). Yörede yllk
toplam yağş 1044 mm olup, en yağşl ay 123 mm ile Ekim, en kurak ay
ise 49 mm ile Mays’dr. Yllk ortalama hava scaklğ ise 12.6°C’dir. En
scak ay 22.2°C ile Temmuz olup, en soğuk ay ise 4.1°C ile Ocak’dr. Yöre
nemli mezotermal iklim kuşağnda yer almaktadr (Atalay, 2011). Aralk ve
Ocak aylar karl olup, ortalama kar kalnlğ 15 cm’dir (MGM, 2014).
Karadeniz’in bulunduğu bat-kuzeybat ve kuzey-kuzeydoğu yönlerinden
hâkim rüzgâr esmektedir (MGM, 2014). Yörede ağrlkl olarak bulunan

4
638
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

kahverengi orman topraklar ile alüvyal topraklar (GTHB, 2005) alüvyon,


kumtaş-çamurtaş-kireçtaş ile volkanit-çökelkayalar (MTA, 2007)
üzerinde oluşmuştur.
Yaklaşk 82 km uzunluğundaki karayolu güzergâh boyunca başlca 15
adet heyelan tespit edilmiştir (Şekil 2). Bu heyelanlarn koordinat noktalar,
bu noktalarn deniz seviyesinden yükseltileri, üzerinde gerçekleştikleri
şevlerin baklar GPS yardmyla belirlenmiştir. Şevlerin eğim dereceleri
bizzat yerinde tespit edilmiştir. Şevlerin genişlikleri, uzunluklar ve
derinlikleri şerit metre yardmyla ölçülmüştür. Bu boyutlara bağl olarak
yaklaşk hacimleri hesaplanmştr.

Şekil 2. Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu güzergâh ve yakn çevresinin


yükselti kuşaklar ve cereyan eden 15 adet heyelann güzergâhtaki
konumlar.

5
639
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

3. BULGULAR
Yaklaşk 82 km uzunluğundaki Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu
güzergâhndaki şevlerde yaplan incelemede toplam 15 adet heyelan tespit
edilmiştir. Bu heyelanlarn yükselti, eğim ve bakdan oluşan topoğrafik
özellikleri ile boyutlarna bağl yaklaşk hacimleri Çizelge 1’de
sunulmuştur.

Çizelge 1. Karayolu güzergâhndaki heyelanlarn, topoğrafik özellikleri,


boyutlar ve yaklaşk hacimleri.
No. Yükselti Eğim Bak Genişlik Uzunluk Derinlik Hacim
(m d.s) (m) (m) (m) (m3)
1 218 65° K 11 5 0.6 33
2 313 85° G 4 2.5 1 10
3 313 85° G 5 2.5 0.7 9
4 285 85° GD 27 12 1 324
5 285 85° GD 13 12 1 156
6 168 65° KD 15 15 1.2 270
7 103 75° B 10 2.5 0.5 13
8 76 50° GB 10 15 5 750
9 86 60° G 19 10 2 380
10 318 45° K 5.5 3 0.35 6
11 331 55° KB 33 5 0.5 83
12 331 55° KB 35 4 0.5 70
13 347 50° KD 16 7 0.6 67
14 477 65° D 17 13 1 221
15 1027 70° GD 22 6 1.2 158

Amasra’dan Bartn istikametinde 1. noktada yer alan (Şekil 2) heyelan,


toprak kaymas ve akmas niteliğindedir. Akan topraklar yol kenarnda
bulunan drenaj kanallarn doldurmuştur (Şekil 3). Bununla birlikte,
heyelann baş tarafndaki otsu vejetasyonla örtülü bölgede ise halen lateral
yaylma devam etmektedir. Hemen hemen yan yana bulunan 2. ve 3.
noktalardakiler (Şekil 2) ise kaya ve taş düşmesi ile toprak akmasnn
beraber görüldüğü heyelanlardr. Bu düşme ve akmalar şevde bulunan
Lübnan sediri fidanlar ve dal örgüleri ile tesis edilen peyzaj onarm
çalşmalarna zarar vermiştir (Şekil 3). Bu ilk üç heyelan neticesinde,
toplamda yaklaşk 52 m3 kaya, taş ve toprak yer değiştirmiştir (Çizelge 1).
Öte yandan, yine yan yana bulunan 4. ve 5. heyelanlarda (Şekil 2) ise
6
640
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

yaklaşk 480 m3 toprak yer değiştirmiştir (Çizelge 1). Yukar kesimi


ormanla kapl olan bu şevde kaya ve akan topraklar şevin altnda tesis
edilmiş harçl taş duvarlar üzerinde birikmiştir (Şekil 3). Üzerinde orman
bulunan 6. heyelan (Şekil 2) ise harçl taşlarla tesis edilen istinad duvarnn
yklmasna yol açmştr. Burada heyelan için en önemli sebep istinad duvar
yüzeyindeki barbakanlarn yoğun yağş ile gelen suyu drene etmekte
yetersiz kalmalardr. Nitekim yklan istinad duvarnn arkasndaki
topraklar devrilince, karayoluna zarar vermemesi için yolun karşsndaki
açk alana taşnmştr. Bununla birlikte, halen ilgili şevin üzerinde lateral
yaylma devam etmektedir (Şekil 3). Üzeri ormanla kapl şevde cereyan
eden 7. heyelan (Şekil 2) ise toprak akmas mahiyetindedir (Şekil 3) ve
yaklaşk 13 m3 toprağn yer değiştirmesi ile neticelenmiştir (Çizelge 1).
Amasra’dan Bartn istikametindeki son heyelan olan 8. (Şekil 2) ise
tamamen kaya devrilmesi ve taş düşmesi biçiminde cereyan etmiştir (Şekil
3). Neticede yaklaşk 750 m3 kaya ve taş yer değiştirmiştir (Çizelge 1).

Şekil 3. Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu güzergâhnda cereyan eden


heyelanlar.

7
641
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Bartn’dan Safranbolu istikametindeki ilk heyelan olan 9. heyelan


(Şekil 2) kaya ve taş düşmesi, ve toprak akmas şeklinde gerçekleşmiştir
(Şekil 3). Düşen kaya ve taşlar ile akan topraklar karayoluna zarar vermiş,
zaten dar olan yolu daha da daraltmş ve tehlikeye maruz brakmştr. İri
bloklar halinde devrilen kayalar yolun karşsnda bulunan bariyerleri ve
ağaçlar ykmştr (Şekil 3). Bu vakada yaklaşk 380 m3 kaya, taş ve toprak
yer değiştirmiştir (Çizelge 1). Otsu vejetasyonla kapl şevin (Şekil 3) bir
bölümünde cereyan eden 10. heyelan (Şekil 2) ise yaklaşk 6 m3 toprağn
kayma neticesinde yer değiştirmesi ile sonuçlanmştr (Çizelge 1). Yine otsu
vejetasyon ile kapl şevde yan yana bulunan 11. ve 12. heyelanlar (Şekil 2)
ise toprak kaymas ve akmas şeklinde gerçekleşmiştir (Şekil 3). Bu
heyelanlarda yaklaşk toplam 153 m3 toprak üzerindeki otsu vejetasyon ile
yer değiştirmiştir (Çizelge 1).
Üzeri ormanla kapl şevlerde gerçekleşen 13. ve 14. heyelanlar (Şekil
2) küçük taş parçalaryla birlikte toprak akmas ve kaymas biçiminde
gerçekleşmiştir (Şekil 3). Bu iki heyelan neticesinde ise toplam yaklaşk 288
m3 taş ve toprak yer değiştirmiştir (Çizelge 1). Bartn’dan Safranbolu
istikametindeki karayolunun yüksek kesiminde yer alan şevde gerçekleşen
son heyelan yani 15. heyelanda (Şekil 2) ise kaya ve taş bloklar arasndan
toprak akmas söz konusudur (Şekil 3). Böylece yaklaşk 158 m3 toprak yer
değiştirmiştir (Çizelge 1).

4. TARTIŞMA VE SONUÇ
Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu güzergâhnda yol inşaatlar
neticesinde ortaya çkan şevlerin eğim derelerinin hayli yüksek olduğu
tespit edilmiştir. Nitekim güzergâhtaki heyelan gözlenen şevlerin en düşük
eğimi 45°’dir (Çizelge 1). Öte yandan, gözlenen heyelanlarn hemen hemen
tüm yükselti kuşaklarnda ve baklarda cereyan etmesi, bu iki topoğrafik
parametrenin, heyelanlarn mahiyeti ve hacmi üzerindeki tesiri hususunda
kesinlik arz etmemektedir. Bununla birlikte yükseltinin ve baknn bilhassa
gece ve gündüz scaklk farkllklarna bağl donma ve çözünme olaylar
neticesinde taş ve kaya, devrilme ve düşmesi üzerindeki etkileri barizdir.

8
642
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Üzerindeki taş, kaya blok ve parçalaryla birlikte toprak kaymas ve


akmas şeklinde cereyan eden heyelanlar neticesinde daha fazla miktarda
materyalin yer değiştirdiği görülmektedir. Şöyle ki; taş ve kaya bloklar
düşerken beraberinde diğer taş, kaya ve parçalarn tetiklemekte ve
topraklar sürüklemektedir. Eğim derecesi yüksek olan karayolu şevlerinde
gerçekleşen heyelanlar, beraberlerinde şevlerin üzerindeki bitki örtüsünü de
sürüklemektedir. Öte yandan, üzerinde bitki örtüsü bulunmayan karayolu
şevlerinde ise eğim derecesi nispeten düşük de olsa heyelan meydana
gelebilmektedir. Dolaysyla karayollar şevlerinde heyelan riskini azaltmak
ve muhtemel heyelanlarn zararn en aza indirgemek için şevin eğimini
düşürmek gerekmektedir. Ayrca, kazk ve saçak kök yapan odunsu bitkiler
ile otsu vejetasyonu birlikte kullanmak, karayolu şevlerindeki heyelan
riskini oldukça azaltacaktr (Görcelioğlu, 2004).
Çalşmann sonuçlar, ekseriyetle Doğu Karadeniz Bölgesi’nde
karayolu şev güzergâhlarnda yaygn olarak cereyan eden heyelanlarn yine
yoğun yağş alan Bat Karadeniz Bölgesi için de yaygn olduğunu
göstermiştir. Nitekim Akçelik vd. (2002) Doğu ve Bat Karadeniz
karayollarnda görülen heyelanlarn Türkiye genelinin %49’unu teşkil
ettiğini vurgulamşlardr.
Amasra-Bartn-Safranbolu karayolu güzergâhnda şevlerde meydana
gelebilecek erozyon ve heyelana karş önlem mahiyetindeki teknik ve
biyoteknik peyzaj onarm uygulamalarnda, drenaj ve bakm çalşmalarna
ağrlk verilmesi gerekmektedir. Bilhassa istinad duvarlarnda tkanan
barbakanlarn açlmas ve drenajn daimi işler hale getirilmesi lüzumludur.
Ayrca bitkilendirilmiş ve dal örgü çitlerle tesis edilen peyzaj onarm
uygulamalarnn yeniden gözden geçirilmesi, kuruyan bitkilerin
değiştirilmesi ve yenilenmesi, bozulan dal örgü çitlerin ise acilen tamir
edilmesi ve muhkemleştirilmesi kaçnlmazdr.

9
643
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Şekil 4. Baraj inşaat sebebiyle ihtiyaç duyulan yeni yol yapm srasnda
ortaya çkan kayalk şevin çelik kafes tel ile tahkim uygulamas.

Kaya ve taş devrilme ve düşme ihtimali yüksek olan bilhassa sarp


şevlerde karayolu, araç ve sürücü güvenliğinin tehlikeye girmemesi ve
yolun bozulmamas için mutlaka çelik kafes teller ile peyzaj koruma önlemi
alnmas gerekmektedir. Nitekim Bartn-Safranbolu karayolu güzergâhnda
ortalama 75° eğime sahip, yaklaşk 400 m genişliğinde ve 40 m
yüksekliğindeki kayalk şevin üzerine tesis edilen çelik kafes tel ile peyzaj
koruma ve onarm çalşmas böyle bir uygulamaya örnek teşkil etmektedir
(Şekil 4). Karayolu ve şevlerinde yaplacak tüm bu uygulamalar, karayollar
güzergâhlarnda peyzaj bütünlüğünün korunmas (Forman ve Godron,
1986) ve sürdürülebilir peyzaj planlama açsndan son derece önemlidir
(Marsh, 2010). Üstelik muhtemel heyelan alanlarnn öngörüsü ve hasar
hesaplar, peyzaj mühendisliği modelleme teknikleri kullanlarak yapldğ
takdirde zarar ihtimali en az düzeye çekilebilecektir.

10
644
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

5. KAYNAKLAR
Akçelik, N., Etkesen, Z., Güngör, A.G., Akyüzoğlu, M., Bozkurt, Ş., Msrl, E.,
Timur, İ. 2002. Karayollarnda heyelanlar ve çözüm önerileri. Zemin Mekaniği ve
Temel Mühendisliği, 9. Ulusal Kongresi. 21-22 Ekim 2002. Eskişehir, Türkiye.
Atalay, İ. 1982. Türkiye Jeomorfolojisine Giriş. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Fakültesi Yaynlar. İzmir, Türkiye.
Atalay, İ. 2011. Türkiye İklim Atlas, İnklâp Kitabevi, İstanbul, Türkiye.
Çepel, N. 1990. Ekoloji Terimleri Sözlüğü; Almanca-İngilizce-Türkçe. İstanbul
Üniversitesi, Orman Fakültesi Yaynlar. İstanbul, Türkiye.
Çepel, N. 1994. Peyzaj Ekolojisi Ders Kitab. İstanbul Üniversitesi, Orman
Fakültesi Yaynlar. İstanbul, Türkiye.
Dirik, H. 2005. Krsal Peyzaj (Planlama ve Uygulama İlkeleri). İstanbul
Üniversitesi, Orman Fakültesi Yaynlar. İstanbul, Türkiye.
Flügel, S., Rizzi, L.I., Veisten, K., Elvik, R., Dios Ortúzar, J.D. 2015. Car drivers’
valuation of landslide risk reductions. Safety Science, 77, 1-9.
Forman, R.T.T., Godron, M. 1986. Landscape Ecology. John Wiley & Sons, Inc.
USA.
Görcelioğlu, E. 2002. Peyzaj Onarm Tekniği. İstanbul Üniversitesi, Orman
Fakültesi Yaynlar. İstanbul, Türkiye.
Görcelioğlu, E. 2003. Sel ve Çğ Kontrolü. İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi
Yaynlar. İstanbul, Türkiye.
Görcelioğlu, E. 2004. Biyoteknik Yaplar. İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi
Yaynlar. İstanbul, Türkiye.
GTHB (Gda, Tarm ve Hayvanclk Bakanlğ). 2005. Bartn Çay Havzasna ait
Saysal Toprak Haritalar. Ankara, Türkiye.
HGK (Harita Genel Komutanlğ). 2012. Bartn Çay Havzasna ait 1/25000’lik
Saysal Yükselti Haritalar. Ankara, Türkiye.
Jakob, M., McDougall, S., Weatherly, H., Ripley, N. 2013. Debris-flow
simulations on Cheekye River, British Columbia. Landslides, 10, 685-699.
Klose, M., Damm, B., Terhorst, B. 2015. Landslide cost modeling for
transportation infrastructures: a methodological approach. Landslides, 12, 321-
334.

11
645
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Marsh, W.M. 2010. Landscape Planning, Environmental Applications, Fifth


Edition. John Wiley and Sons, Inc. USA.
MGM (Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü). 2014. Bartn Meteoroloji İşleri
Müdürlüğüne ait Günlük Meteorolojik Veriler. Ankara, Türkiye.
MTA (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü). 2007. Zonguldak F-29
Paftasna ait Saysal Jeolojik Haritalar. Ankara, Türkiye.
OGM (Orman Genel Müdürlüğü). 2011. Bartn, Ulus ve Safranbolu Orman İşletme
Müdürlüklerine ait Orman Amenajman Harita ve Planlar. Ankara, Türkiye.
Öztürk, M., Gökyer, E., Çetin, A., Dönmez, Y. 2016. Amasra-Bartn-Safranbolu
Otoyol Güzergâhnda Olumsuz Kş Şartlar için Topoğrafyaya Bağl Ulaşm Risk
Snflandrmas. Uluslararas Kş Kentleri Sempozyumu. 10-12 Şubat 2016.
Erzurum, Türkiye.
Rahn, P.H. 2006. Mühendislik Jeolojsi; Çevresel Bir Yaklaşm (Çevirenler: Erdal
Akyol, Kâmil Kayabal). Gazi Kitabevi. Ankara, Türkiye.
Rundolph, J. 2004. Environmental Land Use Planning and Management. Island
Press. Washington, USA.
Tarbuck, E.J., Lutgens, F.K., Tasa, D. 2009. Earth Science. 12th Edition. Pearson
International Edition, Pearson Prentice-Hall. New Jersey, USA.
Ürgenç, S.İ. 2000. Krsal Peyzaj; Koruma-Onarm-Düzenleme. Yldz Teknik
Üniversitesi, Mimarlk Fakültesi Yaynlar. İstanbul, Türkiye.
Yenes, M., Monterrubio, S., Nespereira, J., Santos, G., Fernández-Macarro, B.
2015. Large landslides induced by fluvial incision in the Cenozoic Duero Basin
(Spain). Geomorphology, 246, 263-276.

12
646
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Notlar

647
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Notlar

648
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Notlar

649
U L U S A L H E Y E L A N S E M P O Z Y U M U T E B L İ Ğ L E R

Notlar

650
T. C.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü

ULUSAL HEYELAN SEMPOZYUMU TEBLİĞLER


10 dakika önce...
Çamlıhemşin/Rize - 2005

CTA LTD. (0312) 222 66 77

10 dakika sonra...
Ulusal Heyelan Sempozyumu
Ankara
27-29 Nisan 2016

TEBLİĞLER 27-29 Nisan 2016


Ankara

You might also like