Professional Documents
Culture Documents
ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
BETÜL ÖZÜER
Proje Danışmanı
İSTANBUL-2020
ÖNSÖZ
Betül ÖZÜER
Ocak, 2021
i
ÖZET
ii
ABSTRACT
Post Traumatic Stress Disorder (PTSD) is more common than we think in people
after violence, rape, loss, injury, negative childhood experiences, or natural disasters
such as earthquakes. Many treatment techniques can be used for Post Traumatic Stress
Disorder. One of them is the eye movement desensitization and reprocessing (EMDR)
method, which has been used frequently in mental trauma cases in recent years.
Since trauma patients do not want to describe their experience verbally, treatment
can often fail. In the EMDR method, clients do not have to verbally express the
traumatic experience. Instead, in therapy, emotions are worked through thoughts and
body feelings. Therefore, this technique provides a great advantage in trauma cases.
With the increasing clinical applicability of this treatment method in Post Traumatic
Stress Disorder (PTSD) and other trauma patients, the success of the treatment of the
technique gradually increases. In this study, EMDR method was examined in Post-
Traumatic Stress Disorder, which is common in trauma patients.
iii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ i
ÖZET ii
ABSTRACT iii
İÇİNDEKİLER iv
ŞEKİL LİSTESİ v
TABLO LİSTESİ v
GİRİŞ 1
1. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) 2
1.1. Tanım 2
1.2. Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Belirtileri 3
1.3. Travma Epidemiyolojisi 5
1.4. Travma Etiyolojisi 7
1.5. Risk Faktörleri 8
1.6. Gidiş ve Sonlanış 8
2. Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR) 9
2.1. Tanım 9
2.2. Adaptif Bilgi İşleme Modeli 10
2.3. Emdr Protokolünün Uygulanmasında kullanılan terimler 11
2.4. EMDR’ın Sekiz Aşaması 13
3. Ülkemizde EMDR Üzerine Yapılan Araştırmalar 17
4. Dünyada EMDR Üzerine Yapılan Araştırmalar 19
SONUÇ 21
KAYNAKLAR 22
ÖZGEÇMİŞ 26
iv
ŞEKİL LİSTESİ
TABLO LİSTESİ
v
GİRİŞ
Travma, son derece rahatsız edici olgulara maruz kalma ve iyi olma halini ortadan
kaldıran durumlar olarak tanımlanabilir. Rosen (2014) ise travmayı kişinin devam eden
deneyimleri ya da korkutucu ve şok edici bir yaşantı sonrası olayla ilgili anıları hatalı
bir şekilde birleştirmesi ve duygusal düzensizliğe neden olması şeklinde tanımlamıştır.
Ve bu bağlamda yaşanılan olaydan sonra olayın etkilerinin belli bir süreden fazla
sürmesi, tekrarlayan travma belirtilerinin ortaya çıkması ve bu belirtilerin uzun bir süre
devam etmesi travma olgusunun insanlar üzerinde etkileri olan TSSB’yi öne
çıkarmaktadır.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) doğal afetler, yas, kayıp, yaralanma,
tecavüz gibi olumsuz yaşantılara maruz kalma sonrası geliştirilen bir kaygı
bozukluğudur. TSSB, kabuslar, travmatik anıyla ilgili kişilerden, anılardan ve
düşüncelerden kaçınma, tekrar tekrar akla gelen olayı yeniden deneyimleme, kendini
dışarıdan yabancı gibi algılama, abartılı ve olumsuz inançlar gibi belirtiler
göstermektedir (Amerikan Psikiyatri Birliği-DSM-5, 2014, ss.146-149). Alanyazın
incelendiğinde TSSB belirtilerini yaşayan bireylere müdahale etmede, psikolojik
danışmanlar tarafından birçok farklı psikoterapi yaklaşımı uygulanmaktadır. Travma
bozukluğunda uygulanan ekoller içerisinde EMDR yaklaşımının sık olarak kullanılan
bir psikoterapi yaklaşımı olduğu söylenebilir.
1.1. Tanım
Travmatik olayın ardından kişi yaşadığı deneyimi uykuda veya uyanıkken tekrar tekrar
yaşayabilir. Bu ruhsal sıkıntılar zamanla kronikleşebilir. Olayın üzerinden uzun bir süre
geçse bile kişi bu etkileri tekrarlı bir şekilde yaşayabilir (Herman,2011). Ehlers ve Clark
(2000) travmatik bir olaya maruz kalan kişilerin travma sonrası stres tepkisi
göstermesinin doğal olduğu ama zamanla bu belirtilerin kendiliğinden ortadan
kalkacağını belirtmektedir.Travmatize olmuş bazı kişilerde travmadan hemen sonra
TSSB tepkileri gözlenmese bile yıllar sonra TSSB geliştirebilirler. Özgen ve Aydın
(1999) araştırmada, TSSB hastaların %30’nun düzeldiği, %60’ında belirtilerin orta-hafif
düzeyde devam ettiği %10’un ise belirtilerininin hiç değişmediğini bildirmişlerdir.
2
1.2. Travma Sonrası Stres Bozukluğunun Belirtileri
İlk olarak DSM- III’te Travma Sonrası Stres Bozukluğu bir tanı kriteri olarak yer
almıştır (APA, 1980). Daha sonra DSM-IV’te kişide, travma sonrasında görülebilecek
yeniden yaşantılama, kaçınma, küntlük ve artmış uyarılmışlık belirtileri olmak üzere
toplam 17 belirti 3 ana gruba ayrılmıştır (APA, 1994). DSM 5’te (APA, 2013) ise
belirtiler 4 ana grupta toplanmakla birlikte bu belirtiler travmatik olayın istem dışı
olarak yeniden deneyimlenmesi, olayı hatırlatan uyaranlardan kaçınma, duygu durum ve
bilişlerdeki değişimler ve artan uyarılmışlıktır. Travmatik bir deneyime sahip olan birey
zihninde işlenmesi gereken bilgileri bir savunma mekanizması olarak uzaklaştırır. Bu
uzaklaştırma sayesinde kişi her seferinde bilgiyi işleyemez ve kendini bir kısır döngü
içerisinde bulur (Davranış Bilimleri Enstitüsü, 2020). Bu yaşanılan döngü aşağıdaki
şekilde gösterilmiştir.
Travmatik
Yoğun ve acı
olayla ilgili
veren
düşünceler,
duygular
imgeler
Duygulardan
kurtulmak
Bilgi-İşlem
için
sürecinin
düşünceleri
yarım kalması
zihinden
uzaklaştırma
Şekil 1: 1: TSSB sonrası yaşanan kısır döngü
3
Travma Sonrası Stres Bozukluğuna yeni belirtiler eklenmek ile birlikte ele alınan bu
belirtiler daha net bir şekilde ifade edilmiştir.
TSSB 4 ana grupta 20 belirti ile ele alınmış olmakla birlikte “bu belirtiler
travmatik olaya maruz kaldıktan sonra başlamalı ya da kötüleşmeli” şartıyla bütün
semptomlara genellenmiştir. TSSB için Dissosiyatif alt tip tanımlanmıştır. Ayrıca 6 yaş
ve altındaki çocuklar için ayrı tanı kriterleri belirlenmiştir (DSM-5,2013). TSSB için
tanı ölçütleri 6 yaşından büyük çocuklar, gençler ve yetişkinler için uygulanmaktadır.
DSM-5 tanı kriterleri aşağıdaki tabloda listelenmektedir.
Kriter A : Kişi aşağıdaki şekillerden (en az bir tane gerekli) ölüm, ölüm tehdidi, ağır yaralanma yada
cinsel şiddete maruz kalmış olma:
• Travmatik olaya doğrudan maruz kalma
• Travmatik olayı görme, tanıklık etme
• Tanıdığı birinin başına travmatik olay geldiğini öğrenme
• Travma ile ilgili ayrıntılara dolaylı olarak maruz kalma (örneğin deprem enkazında
çalışan afad görevlileri veya olumsuz bir olaya tanıklık eden polis memurları)
Kriter B: Kişinin travmatik olaydan sonra istenç dışı tekrarlayan belirtilerin (en az bir tane gerekli)
varlığı:
• Sıkıntı veren anılar
• Travmatik olay ile ilgili kabuslar görme
• Duygusal sıkıntı yaşama
• Fizyolojik tepkiler verme
Kriter C: Travmatik olaydan sonra (en az bir tane gerekli) olay ile ilgili uyaranlardan sürekli kaçınma:
• Travma ile ilgili düşünceler, anılar veya duygulardan uzak durma çabaları
• Travma ile ilgili dış anımsatıcılardan (insanlar, durumlar, yerler, nesneler) uzak durma
çabaları
Kriter D: Travmatik olaydan sonra (en az iki tane gerekli) başlayan ya da kötüleşen bilişlerlerde ya da
duygularda olumsuz değişiklikler:
• Travma ile ilgili önemli ayrıntıları hatırlayamama
• Kendisi, çevresi veya dünya ile ilgili olumsuz düşünceler ya da beklentiler
• Travma ile ilgili süreklilik gösteren kendini veya başkalarına suçlama
• Süreklilik gösteren olumsuz etki (korku, öfke, suçluluk veya dehşet)
• Etkinliklere azalan ilgi
• Kendini izole hissetme
• Olumlu duygular yaşamama (örn. sevgi, neşe, güven)
Kriter E: Travmatik olaydan sonra (en az iki tane gerekli) travma ile ilgili uyarılma ve tepki gösterme:
• İnsanlara veya nesnelere karşı sinirlilik veya saldırganlık
• Kendine zarar veren riskli veya saldırgan davranışlarda bulunma
• Her an tetikte olma
• Abartılı irkilme tepkisi verme
• Odaklanma zorluğu
• Uyku bozuklukları
Kriter F: Belirtiler (gerekli) 1 aydan daha uzun süre devam eder.
Kriter G: Belirtiler (gerekli) sıkıntı ya da işlevsel (toplumsal, mesleki) alanlarda bozukluk oluşturur.
Kriter H: Belirtiler (gerekli) ilaç, madde kullanımı ya da başka bir sağlık durumundan kaynaklanmaz.
4
Çözülme belirtileri gösteren: Kişinin semptomları travma sonrası stres bozukluğunun tanı kriterlerini
karşılamaktadır, bununla birlikte kişi, tetikleyici faktörlere tepki olarak aşağıdaki belirtilerden birini
sürekli ya da yineleyici olarak yaşama:
1.Kendine yabancılaşma: Kendisine dışarıdan bakıyormuş gibi hissetme
2.Gerçekdışılık: Kişinin çevresini gerçekdışı olarak hissetmesi
Yürütülen çalışmalarda Amerikada %6.8 ile %9.2 (Breslau ve ark., 1998: 628;
Kessler ve diğerleri, 1995: 1052; 2005: 596), Hollanda’da %7.4 (De Vries ve Olff,
2009: 261), Kuzey İrlanda’da %8.8-17.6 (Bunting ve ark., 2013: 137; Ferry ve ark.,
2014: 438), İtalya’da %2.5 (Carmassi ve ark., 2014: 82), İspanya'da %2.2 (Olaya ve
ark., 2015: 175), Avustralya’da %1.33 (Creamer ve ark., 2001: 1240), Almanya’da
(Perkonigg ve ark., 2000: 50) ve Japonya’da (Kawakami ve ark., 2014: 160) ise %1.3
olarak yaygınlık oranları rapor edilmiştir. Ülkemizde yürütülen epidemiyolojik
çalışmalar incelendiğinde yaygınlık %9.9-10.8 (Karancı ve ark., 2012) olarak
bulunmuştur. Aşağıdaki tabloda TSSB’nin ülkelere göre yaygınlık oranları
gösterilmiştir.
Amerika %6.8
Hollanda %7.4
Kuzey İrlanda %8.8
İtalya %2.5
İspanya %2.2
Avustralya %1.33
Almanya %1.3
Japonya %1.3
Türkiye %9.9
5
olarak DSM-5 yerine DSM- IV kullanıldığında artmaktadır. Bunun sebebinin DSM-5
A kriterindeki kısaltmalar olduğu gösterilmiştir (Kilpatrick ve ark., 2013).
Ayrıca Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile birlikte diğer ruhsal rahatsızlıkların
görülme oranlarıda oldukça yüksektir. Bu tanıyı almış kişilerde ikinci bir ruhsal
bozukluk görülme olasılığı tanı almamış kişilere göre %80 daha fazladır (APA, 2013:
280). TSSB’den sonra ortaya çıkan bu ruhsal bozukluklar ikincil olarak gelişmektedir.
Sonuçlara göre TSSB’ye eşlik eden ruhsal rahatsızlıklar panik, sosyal fobi,depresyon,
anksiyete, alkol madde bağımlılığı ve intihar eğilimidir (Kessler ve ark., 1995). Bir
diğer çalışmada yaşamları boyunca en az bir travmaya maruz kalan kadınlarda TSSB’ye
eşlik eden depresyon, anksiyete, madde kullanımı ve en sık majör depresyon ile birlikte
görüldüğü bulunmuştur (Breslau ve ark., 1997). Diğer bir çalışmada ise bu bozukluğa
eşlik eden depresyonun %37 oranında görüldüğü saptanmıştır (Kaufman ve ark., 2000).
6
1.4. Travma Etiyolojisi
Bilişsel- Bilgi İşleme kurama göre, travma kişide alışılmadık belirtilerin ortaya
çıkmasının sebebi kişide bu deneyimin başarılı bir biçimde ortadan kaldırılmamasından
kaynaklı olabilir. Bu yüzden bilişsel kurama göre travmatik deneyim aktif şekilde
devam eder. Birey bu kaygı seviyesini azaltmak için bu acı verici deneyimlerden inkar
ve kaçınma yolları ile uzak durur.Bilgi işlem modelleri TSSB’nin gelişimini açıklar.
Bilgi işlem modeline göre travmatik bir olay sırasında aktifleşen korku yapılarımız aktif
bir şekilde kalır. Kişi artık neyin tehlikeli neyin güvenli olduğunu ayırt edemez ve her
an kontrolü kaybedicek hissine kapılabilir (Öner,2013).
Davranışçı kuram Travma Sonrası Stres Bozukluğunu, iki faktörlü bir öğrenme
olarak ifade etmektedir. İlk faktör, kişi travmanın oluşturduğu durumlardan üzüntü
duyacağını öğrenir. İkinci faktör ise dolaylı öğrenmeyi içerir. Yani, kişi koşullu ve
koşulsuz uyaranlardan kaçınarak kaygı düzeyini azaltmayı çalışır ve süreç süreklilik
kazanır. Ve bu kaçınmaların sonucunda uyaranlar genelleştirilir ve uyarılmışlık
durumuna yol açar (Bandura, 1997).
7
etkilendikleri görülmektedir. Kanıt Olmamakla birlikte bu sistemlerin travmada yapısal
ve işlevselliklerinde değişime sebep olduğu düşünülmektedir (Yetkin, 1999).
Tedavi gören hastalarda ağır bir tetikleyiciye maruz kalma hastalığın nüksetmesi
ve semptomların tekrardan ortaya çıkması olası bir ihtimaldir. Bu semptomlar ruhsal
olarak sağlıklı ve sosyal desteğe sahip bireylerde birkaç gün ile hafta içerisinde
gerileme göstermektedir. Zamanla zorlayıcı belirtilerin ve rüyaların içeriği olumlu bir
şekilde değiştiği gözlemlenmiştir. İlk aylarda kaçınma davranışları yoğun bir şekilde
yaşanırken bir yıldan sonraki dönemde öfke ve somatik belirtilerde artış gözlenlenmiştir
(Ursano ve ark., 1995).
8
2. Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR)
2.1. Tanım
EMDR’ın diğer yaklaşımlardan ayıran birinci yönü terapi sırasında çift taraflı
uyarım kullanılmasıdır (Shapiro, 2001; Shapiro ve Maxfield, 2002). Bu teknikte, birbiri
ardına gelen ritmik ve çift yönlü uyarım devam ederken hastadan travmatik olaya
odaklanması istenir. Amaç anılar geri çağrıldığı sırada hastanın içsel düşüncelere
yoğunlaşıp, dikkatini aynı anda dışsal uyarana yönlendirmesini sağlamaktır (Shapiro,
2001).
Diğer yaklaşımlardan ayıran ikinci yönü ise, bu yöntemin diğer yaklaşımlara göre
daha kısa zamanda travmanın belirtilerini azalttığıdır. EMDR terapisinde hasta
travmatik deneyimini sözel olarak tanımlamak zorunda değildir. Bunun yerine anıyı
geri çağırıp akla gelen duygu düşünce ve beden hisleri çalışılır (Shapiro, 2001). Puffer,
Greenwald ve Elrod (1998) yapmış olduğu çalışmada EMDR’nın çocuklarda da etkin
olduğu bulunmuştur.
9
dengeyi tekrar kurup donmuş bilgiyi duyarsızlaştırır ve bilgiyi bütün bir şekilde işler
(Gürel, 2004).
Örneğin TSSB yaşayan kişilerde kişinin anısı sıkıntı verici ve travmatik düzeyde
ise bilgi yeterince işlenmeden kaydedilir . Olaydan sonra kişinin olay hakkında
hatırladığı bilgiler olayın bir kısmıdır. Travmatik olayda acı ve korkunun yaşandığı
anda zaman donar. Ve bunun sonucunda bu durum işlevsel olmayan tepkiler doğurur.
Travmada anının duygusal ve bilişsel parçaları tam olarak işlenmediğinde yeniden
yaşantılama ve zorlayıcı düşüncelere neden olduğu varsayılmaktadır. Sistem tarafından
işlenen rahatsızlık veren bilgi dönüştürüldüğünde bilişsel yapı, algılar, davranışlar ve
duygulanım gibi benzer şeylerde değişim yaşanır. EMDR diğer bilinen tedavi
protokollerine göre çok daha kısa sürede bunları değiştirebilme becerisine sahiptir
(Solomon ve Shapiro, 2008). Bu süreç aşağıdaki gibi gösterilebilir.
Travmatik anının
Travma EMDR
bloke olması
10
2.3. Emdr Protokolünün Uygulanmasında kullanılan terimler
Resim (İmge)
Olumsuz Biliş
Yaşantılanan travmatik olay kişinin hem dününü hem bugününü hemde geleceğini
etkilemeye devam eder. Bugününü ve geleceğini etkilemesinin ana nedeni kişinin
kendiyle ilgili geliştirdiği olumsuz bilişlerdir. Travmanın tedavi edilmemesi halinde bu
olumsuz bilişler uyarıcı ve hatırlatıcı durumlarda tekrarlılık gösterir. Bu yüzden kişi bu
olumsuz inancı üzerine çalışılarak duyarsız hale getirilmelidir. EMDR çalışmasında
danışandan çalışılan imge ile birlikte ortaya çıkan olumsuz bilişini ben cümlesi şeklinde
11
söylemesi istenmektedir. Bu ortaya çıkan cümle olumsuz biliş olarak adlandırılır. Bu
bilişi geniş zamanla ifade ederek çalışmak gerekir çünkü geçmiş zaman geçmişte
kalmıştır. Bu olumsuz bilişi doğru bir şekilde tespit etmek oldukça önemlidir. Bu bilişi
tespit etmek bazen danışan tarafından çok zor olabilir. Bunu saptamak için terapist
danışana biliş örnekleri sunar ve birini seçmesini ister. Bazen hasta seans sırasında yeni
bir olumsuz biliş kullanırsa bu olumsuz bilince odaklanarak devam edilebilir (Shapiro,
2016).
Olumlu Biliş
Olumlu biliş genellikle tespit edilen olumsuz bilişin tam tersidir. Bu biliş
danışanın travmatik anısıyı hazmettiğinde gelmek istediği nokta, hedeflediği yerdir. Bu
olumlu biliş şu an etkin değildir ama danışan iyileştiğinde hissetmeyi arzuladığı
inançtır. Danışan olumsuz inancı tam olarak belirledikten sonra, hedeflediği olumsuz
inancı 1-7 derece arası bir İnanç geçerlilik (Voc) ölçeği ile belirlemesi istenir. Bu
olumlu bilişin belirlenmesinin amacı tedavi için bir yol belirlemektir. Böylece
ilerlemeyi değerlendirmekte oldukça kolay hale gelir. Danışan eğer hasta bunu
belirlemekte zorlanırsa yardımcı olmalıdır. Burada önemli olan nokta danışanın uygun
ve ulaşılabilir bir olumlu biliş seçmesi sağlanmalıdır. Örneğin “O beni kabul edecek”
şeklinde bir olumlu bilişle çalışmak mümkün değildir. Çünkü başkalarının düşüncelerini
değiştirebilmek gibi bir gücümüz yoktur. Bu yüzden olumlu biliş danışanın kendilik
değerini arttırmalıdır (Shapiro, 2016).
Duygular-Rahatsızlık Düzeyi
Beden Duyumları
Bir diğer belirlenmesi önemli prensip ise beden duyumlarıdır. Erken çocukluk
döneminde sözel yetenek gelişmez ama beden kayıt tutar. Bu yüzden bu çocuklar
yaşantıyı sözel olarak ifade edemez fakat bedeninde hisseder. Bu yetişkinler içinde
geçerlidir çünkü yaşantılanan her travmanın beyinde olduğu gibi bedende bir kaydı
12
bulunur. Travmatik anı hiç rahatsızlık vermese bile beden duyumu kontrol edilmeli ve
beden duyumları tamamen sakinleşene kadar işleme devam edilmelidir. EMDR
sırasında bu bedensel duyumlara odaklanmak tedavi için olumlu etki yaratmaktadır. Her
EMDR protokolü beden taraması yapılarak tamamlanmalıdır. Bu taramada hastadan
beden duyumlarına odaklanması istenir ve herhangi bir rahatsızlık hissedip hissetmediği
sorulur, bu EMDR protokolünün sonlanması için gerekli bir koşuldur (Shapiro, 2016).
Göz Hareketleri
13
rahatsızlık hissi kaybolana kadar yeniden işleme sürecine devam edilmektedir (Shapiro,
2016). EMDR protokolünün aşamaları aşağıda belirtilmiştir.
Üçüncü Aşama: Bu aşama travmatik anının işlenmesi ile başlamaktadır. İlk olarak
hedef anıyı temsil eden resim net ve detaylı olarak belirlenir. Danışandan bu temsil
edilen resmin ardından gelen beden duyumları, bilişleri ve duygularının ne olduğu
öğrenilir. Hasta bu duygu ve bilişlerinden olumsuz ve işlevselliğini bozan bir inanç
seçer. Sonrasında hedef anıya baktığında nasıl olumlu bir bilişe sahip olmayı istediği
sorulur. Seçilen bu olumlu biliş beşinci aşama olan yerleştirmede kullanılacaktır.
Hastadan seçilen olumlu bilişine ne derece inandığı 1-7 arası derecelendirmesi istenir.
Daha sonra hastadan olumsuz bilişlerininin rahatsızlık seviyesini Öznel Rahatsızlık
Birimi Ölçeği (SUD) ile 0-10 arası derecelendirilmesi istenir. Ve son olarak bu
rahatsızlık verici olumsuz duyguları bedeninde nerede hissettiği belirlenir. Bu hastanın
14
bedensel belirtilerini fark etmesi ve bilişsel süreçlerden ayrılmasını sağladığı
bildirilmektedir.
15
etkinliğini, yönünü ve yeni hedefleri belirler. Danışandan alınan bu bilgilerin ışığından
sonra yeni bir terapi seansına başlanabilir (Shapiro, 2001).
1.
Hasta
Öyküsü
7. 2.
Kapanış Hazırlık
8.
Devam eden
6. yeniden 3.
Vücut değerlendirme
Değerlendirme
Taraması
5. 4.
Yerleştirme Duyarsızlaştırma
16
3. Ülkemizde EMDR Üzerine Yapılan Araştırmalar
17
yatan TSSB nedeniyle farmakolojik tedavi başarısız olmuştur. Ve bu olguda EMDR
tedavisinin başarılı bir şekilde kullanılabileceği gösterilmiştir. Ayrıca TSSB ile Majör
Depresyonun birlikte görülmesinin göz ardı edilmemesi gerektiği vurgusu yapılmıştır.
Sinici ve ark. (2012) EMDR tekniğinin cinsel tecavüze uğramış bir vakanın stres
belirtilerini azalttığı düşünülmüştür. Çalışmada danışana 90 dakikalık tek bir EMDR
seansı uygulanmıştır ve olgunun stres belirtilerinin uygulamadan önce, sonra ve bir ay
sonraki kontroller doğrultusunda azaldığı ortaya konulmuştur. Ayrıca hastanın SUD
puanı sıfırlanma ile birlikte yerleştirilen artık güvendeyim bilişini gösteren VOC puanı
7 olarak saptanmıştır. Tek olgu üzerinde yapılmış bir çalışma olmasına rağmen cinsel
travma yaşamış hastalarda EMDR uygulamasının yararlı olabileceği kanısına
varılmıştır.
18
düzeyi, travmaya maruz kalma yaşı ve travma üzerinden geçen süre gibi farklılıklar
gözlemlenmiştir. Hormon düzeylerinde tedaviye yanıt gözlemlenmiştir.
19
öncesine göre hayvanlardan ve durumlardan daha az korkma eğiliminde oldukları
saptanmıştır. Bir diğer göze çarpan ayrıntı erkek çocuklarının TSSB belirtileri kız
çocuklarına göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Sonuçlara bakıldığı üzere
gündüz bakım merkezlerinde TSSB semptomları gösteren mülteci çocuklara zamanında
psikoterapötik müdahalelerin yapılabileceği gösterilmiştir.
Conde (2020) mevcut vaka çalışması, travma sonrası stres semptomları için
başarılı bir EMDR tedavisinin bilişsel bozuklukları iyileştirip iyileştirmeyeceğini
saptamayı amaçlamıştır. Vakada tedavi sonrası anksiyete ve TSSB semptomları
neredeyse kaybolduğu gözlenmiştir. Hastanın kürtaj ile ilgili anılarının duygusal
yoğunlu ve sıklığının neredeyse kaybolduğu belirtilmiştir. Terapiden önce ki SUD puanı
8-9 arası olan vaka tedaviden sonra 0-2 aralığına düştü klinik verilerle gösterilmiştir.
Çalışmada psikolojik ve duygusal sıkıntıda iyileşmenin yanı sıra nörobilişsel kusurlarda
da iyileşme olduğu gösterilmiştir. Ayrıca vakanın dikkatindeki iyileşme duygusal
iyileşmenin bir sonucu olarak görülmüştür. Kaydedilen verilere göre olgu neşeli ve
pozitif bir insan olmaya geri dönmüş, boş zaman aktivitelerine devam etmiş, sosyal
olarak aktif hale gelmiş ve partneriyle seks yapma korkusunu kaybetmiştir.
20
SONUÇ
Kısa süreli bir müdahale yöntemi olmakla beraber iyileştirici etkileri çok hızlı bir
sürede görülmektedir. Kolay öğrenme, kolay uygulanabilme ve hızlı sonuç alabilme
gibi özelliklerinden dolayı psikoterapi ekollerine göre büyük bir avantaj sağlar. Sözel
ifade gücü gerektirmediğinden dolayı TSSB’nin tedavisi için oldukça uygun ve yaygın
bir yöntem haline gelmiştir (Shapiro, 2002).
21
KAYNAKLAR
APA (1980).American Psychiatric Association. Diagnostic and statistical manual of mental disorders,
DSM-III. Washington, DC, 3.
ALICI, Y., KAPUCU, B. VE KAYA, B.(2016). Efficiency of EMDR on a woman with vaginismus who
has repetitive sexual assault in childhood. Klinik Psikiyatri 19:97-100.
AYDIN, Ş., Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde travma odaklı bilişsel ve davranışçı terapiler,
göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme (EMDR) ve farmakolojik tedavilerin
etkinliğine yönelik karşılaştırmalı bir meta-analiz, (Yüksek Lisans Tezi, Haliç Üniversitesi,2015).
BRESLAU, N., DAVIS, G. C., ANDRESKI, P., PETERSON, E. L. VE SCHULTZ, L. R. (1997). Sex
differences in posttraumatic stress disorder. Archives of general psychiatry, 54(11): 1044-1048.
BRESLAU, N., DAVIS, G.C., ANDRESKI, P., VE DIĞ. (1991). Traumatic events and posttraumatic
stress disorder in an urban population of young adults. Archives of General Psychiatry. 48(3): 216-
222.
BREWIN, C.R., ANDREWS, B., & VALENTINE, J.D. (2000). Meta-analysis of risk factors for post
traumatic stress disorder in trauma-exposed adults. Journal of Consulting and Clinical Psychology,
68: 748-766.
CARMASSI, C., DELL'OSSO, L., MANNI, C., CANDINI, V., DAGANI, J., IOZZINO, L., KOENEN, K.
C. VE DE GIROLAMO, G. (2014). Frequency of trauma exposure and post-traumatic stress
disorder in Italy: analysis from the World Mental Health Survey Initiative. Journal of psychiatric
research, 59: 77-84.
CATHERINE, L., WARNER A., (2020). EMDR Treatment of Childhood Sexual Abuse for a Child
Molester: Self-Reported Changes in Sexual Arousal. Journal of EMDR Practice and Research,
14,12.
22
CHİORİNO, V., CATTANEO, M.C., MACCHİ, E.A., SALERNO, R., ROVERARO, S., BERTOLUCCİ,
G.G. (2020). Psychology & Health,. 35 (7): 795-810.
CONDE, J. (2020). Cognitive Function Assessment of a Patient With PTSD Before and After EMDR
Treatment. Journal of EMDR Practice and Research, 14, 4.
CORTIZO, R., (2020). Prenatal and Perinatal EMDR Therapy: Early Family Intervention. Journal of
EMDR Practice and Research, 14,2.
DE VRIES, G. J. VE OLFF, M. (2009). The lifetime prevalence of traumatic events and posttraumatic
stress disorder in the Netherlands. Journal of Traumatic Stress: Official Publication of The
International Society for Traumatic Stress Studies, 22(4): 259- 267.
DUMAN, R.Y., BAYRAM, S.,DEMİRTAŞ, B. (2018). EMDR: Olgu Sunumları. Türkiye Bütüncül
Psikoterapi Dergisi,1(1): 142-164.
EHLERS A., & CLARK D.M. (2000). A Cognitive Model Of Post Traumatic Stress Disorder. Behaviour
Research and Therapy, 38: 319-345.
ENGDAHL, B., DIKEL, T.N., EBERLY, R. (1998). Comorbidity and course of psychiatric disorders in a
community sample of former prisoners of war. The American Journal of Psychiatry. 155(12):
1740-1745.
FERRY, F., BUNTING, B., MURPHY, S., O’NEILL, S., STEIN, D. VE KOENEN, K. (2014). Traumatic
events and their relative PTSD burden in Northern Ireland: a consideration of the impact of the
‘Troubles’. Social psychiatry and psychiatric epidemiology, 49(3): 435-446.
GÜREL, D. (2004). Tıbbi tedaviye karşı olumsuz tutum gösteren fiziksel ve ruhsal travmalı bir hastanın
iki seanslık göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden yapılandırma tekniği ile iyileşme
süreci: Olgu sunumu. Türkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 24: 689-96.
HERMAN J. (2011) Travma ve İyileşme Şiddetin Sonuçları Ev İçi İstismardan Siyasi Teröre (Tosun T,
çev.). 2. Baskı, İstanbul: Literatür Yayınları 2011, 67-125, 175-255
KARANCI, A. N., AKER, T., IŞIKLI, S., ERKAN, B. B. GÜL, E., YAVUZ, H. (2012). Türkiye’de
Travmatik Yaşam Olayları ve Ruhsal Etkileri. Kocaeli: Matus Basımevi.
23
KAUFMAN, J., CHARNEY, D. (2000). Comorbidity of mood and anxiety disorders. Depression and
Anxiety, 12:69-76.
KAVAKÇI, Ö., DOĞAN, O., KUĞU, N. (2010). EMDR (Göz Hareketleri İle Duyarsızlaştırma ve
Yeniden İşleme): Psikoterapide Farklı Bir Seçenek. Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik
Bilimler Dergisi, 23:195-205.
KAWAKAMI, N., TSUCHIYA, M., UMEDA, M., KOENEN, K. C. VE KESSLER, R. C. (2014). Trauma
and posttraumatic stress disorder in Japan: results from the World Mental Health Japan Survey.
Journal of psychiatric research, 53: 157-165.
KEANE, T. M., & BARLOW, D.H. (2002). Post-traumatic stress disorder. In Barlow, D.H, Anxiety and
Its Disorders, Second Edition: The Nature and Treatment of Anxiety and Panic . New York:
Guilford Press, 418-553.
KESSLER, R.C, SONNEGA, A., BROMET, E. VE DIĞ. (1995). Posttraumatic stress disorder in the
National Comorbidity Survey. Archives General Psychiatry, 52(12): 1048- 1060.
LEMPERTZ, D., WICHMANN, M., ENDERLE, E., STREHLOW, K., PAWILS, S., METZNER, F.
(2020). Pre-Post Study to Assess EMDR-Based Group Therapy for Traumatized Refugee
Preschoolers. Journal of EMDR Practice and Research, 14,1.
MUKBA, G., TANRIVERDI, S., TANHAN, F. (2020). Investigation of the Efficacy of EMDR in
Earthquake Trauma:Case Report, Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 49(1): 495-497.
ODAĞ C, Nevrozlar-2. (2009): Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Eğitim Hizmetleri, Meta Basım.
OLAYA, B., ALONSO, J., ATWOLI, L., KESSLER, R. C., VILAGUT, G. VE HARO, J. M. (2015).
Association between traumatic events and post-traumatic stress disorder: results from the
ESEMeD-Spain study. Epidemiology and psychiatric sciences, 24(2): 172-183.
ÖNER N, ARK. V. (2013). Travma Sonrası Bilişler Envanteri’nin (TSBE) Türkçe Formu’nun Klinik
Olmayan Örneklemde Psikometrik Özellikleri. Nöropsikyatri Dergisi, 50:147-153.
ÖZGEN, F., AYDIN, H. (1999). Travma sonrası stres bozukluğu. Klinik Psikiyatri, 1:34-41.
PERKONIGG, A., KESSLER, R. C., STORZ, S. VE WITTCHEN, H. U. (2000). Traumatic events and
post‐traumatic stress disorder in the community: prevalence, risk factors and comorbidity. Acta
psychiatrica scandinavica, 101(1): 46-59.
PUFFER, M. K., GREENWALD, R., & ELROD, D. E. (1998). A single session EMDR study with
twenty traumatized children and adolescents. Traumatology, 3(2).
24
SHAPIRO, F. (1999). Eye movement desensitization and reprocessing (EMDR): Clinical and research
implications of an integrated psychotherapy treatment. Journal of Anxiety Disorders, 13:35–67.
SHAPIRO, F. (2007). EMDR, Adaptive information processing, and case conceptualization. Journal of
EMDR Practice and Research, 1(2): 68-87.
SHAPIRO, F. (2012). Acı Anıları Silmek. Fezal Gülfidan (Çev.). İstanbul: Kuraldışı.
SOLOMON, R. M., & SHAPIRO, F. (2008). EMDR and the adaptive information processing model:
potential mechanisms of change. Journal of EMDR Practice and Research, 2:315–325.
SOLOMON, R., & OREN, E. (2012). EMDR therapy: An overview of its development and mechanisms
of action. European Review of Applied Psychology, 62(4): 197-203.
SOLOMON, R., BARBARA H., (2020). EMDR Therapy Treatment of Grief and Mourning in Times of
COVID-19 (Coronavirus). Journal of EMDR Practice and Research, 14, 3.
STANBURY, T., DRUMMOND, P.D., LAUGHARNE J., KULLACK, C., LEE C. (2020). Comparative
Efficiency of EMDR and Prolonged Exposure in Treating Posttraumatic Stress Disorder: A
Randomized Trial. Journal of EMDR Practice and Research, 14,1.
STEIN, M. B., WALKER, J. R., HAZEN, A. L., & FORDE, D. R. (1997). Full and partial posttraumatic
stress disorder: Findings from a community survey. American Journal of Psychiatry, 154(8):1114–
1119.
URSANO RJ, FULLERTON CS, KAO TC, BHARTİYA VR. (1995). Longitudinal assessment of
posttraumatic stress disorder and depression after exposure to traumatic death. J Nerv Ment Dis.
183(1):36-42.
YAŞAR, A.B., ALTUNBAŞ, F.D., ABAMOR, A.E., Z.EROĞLU, M.Z. VE Ç.YAŞAR, Ç. (2017).
Treatment refractory or trauma overlooked? A case of EMDR responsive late onset PTSD. Klinik
Psikiyatri, 20:66-69.
YETKİN S. (1999). TSSB’de Uyku değişiklikleri ve Adrenejik Sistem. Ankara Tıpta Uzmanlık Tezi,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi.
25
ÖZGEÇMİŞ
Betül Özüer, 16 mart 1995 yılında Kocaeli ili İzmit ilçesinde dünyaya gelmiştir. İlk, orta ve
liseyi Kocaeli’de tamamladıktan sonra 2018 yılında T.C. Maltepe Üniversitesi Psikoloji
(İngilizce) Bölümü’nden mezun olmuştur. Akabinde Klinik Psikoloji yüksek lisans eğitimine
T.C. Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı’nda başlamıştır.
2017 yılında Fransız Lape Hastanesi, 2018 yılında Kartal Lütfü Kırdar Eğitim ve Araştırma
Hastanesi ve 2020 yılında NP İstanbul Beyin Hastanesinde stajlarını tamamlamıştır.
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU
………………………………………
Danışman
(Unvanı, Adı Soyadı, İmza)
Yukarıda adı geçen Proje Çalışması, Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim
Kurulunun, …………………..……….. tarih ve ………………….……... sayılı kararıyla
onaylanmıştır.
(İmza)
………………………………………
Doç. Dr. F. Gökben HIZLI SAYAR
Enstitü Müdürü