You are on page 1of 13

Görüşmeci: merhaba Nasılsınız Beyza Hanım?

Danışan: İyiyim çok teşekkürler siz nasılsınız?


Görüşmeci: Bende iyiyim teşekkür ederim. O zaman hazırsanız başlayalım
Danışan: Hazırım başlayabiliriz.
Görüşmeci: Beni kırmayıp davetimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Öncelikle biraz kendimden bahsetmek istiyorum size. Ben, Psikolog Gizem
Uman. Bu görüşmeyi, Bilişsel Psikoloji Terapi eğitimi kapsamında yapıyor
olacağız. Öncelikle bu görüşme hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.
Görüşmemiz 50 dakika sürecek. Görüşme esnasında ses kaydı alıyor olacağım.
ses kaydını hocam Murat Artıran ile paylaşacağım. Kendisi de lisanslı bir
psikolog, bu alanda uzmanlığını ve doktorasını tamamlamıştır. Bu yüzden
gizlilikle ilgili hiçbir şüpheniz olmasın. Gizlilik bizim en önemli prensibimizdir.
Danışan: Tamam Gizem Hanım.
Görüşmeci: Anlattıklarınızı daha iyi takip edebilmek için seans boyunca not
almak istiyorum. Sizin için bir sakıncası olur mu?
Danışan: Yok hayır bir sakıncası olmaz benim için.
Görüşmeci: Biraz sizi tanımak istiyorum. Kendinizden bahsedebilir misiniz?
Danışan: 21 yaşındayım. Üniversite öğrencisiyim. hukuk okuyorum. Ailem ile
Ankara’da yaşıyorum. Okul için geldim İstanbul’a. Şu an yurtta kalıyorum.
Görüşmeci: Peki beyza Hanım. Sizi bugün seansa getiren sebep nedir?
Danışan: Hayatımda sevdiğim birçok kişiyi kaybettim.
Görüşmeci: Nasıl bir kayıptan bahsediyorsunuz?
Danışan: Ölüm.
Görüşmeci: Öncelikle başınız sağ olsun. Yakınlık derecenizi öğrenebilir miyim?
Danışan: Kuzenim, dedem, annemin kuzeni, bir de eniştem…
Görüşmeci: Kayıplardan biraz bahsetmek bu süreci anlatmak ister misiniz?
Danışan: Tabii. Aslında ölümle ilk kez 18 yaşımda tanıştım. Üniversite sınavına
hazırlanıyordum. Okul yeni açılmıştı. Ani bir şekilde kuzenimin ölüm haberini
aldım. Hiç beklemediğimizden aslında hepimiz için bir şok etkisi yarattı. Çünkü
hastalık ya da beklenen bir durum değildi. Bu süreci atlatamamışken 40 gün
sonra yoğun bakımda olan dedemi kaybettik. Dedem 3 ay yoğun bakımda
olduğu için zaten iyi bir sonuca varılmayacağını biliyorduk. Kendimizi
alıştırmıştık ölüm haberine. Dedemin haberini beklerken, kuzenimi
kaybetmiştik. Bir de kuzenimin 23 yaşında olması, evin tek çocuğu olması
hepimizi daha da üzdü. Birlikte büyümüştük. Kardeşim, arkadaşım gibiydi.
Nisan ayında da annemin kuzenini kanserden kaybettik. Kanser olduğunu
sakladığı için bilmiyorduk, oda bizde şok etkisi yarattı. Aynı sene içinde ekim
ayında da kuzenimin eşini trafik kazasında kaybettik. Yani anlayacağınız peş
peşe birinin acısına alışamamışken, başka bir ölüm haberi alıyorduk.
Görüşmeci: Bu süreç sizin için çok zor geçmiş olmalı. Yani bir sene içerisinde
dört tane sevdiğinizi peş peşe kaybettiniz değil mi?
Danışan: Evet öyle oldu maalesef.
Görüşmeci: Öncelikle sevdiğimiz bir insanı kaybetmek alışılması zor bir
durumken, siz bir ok sevdiğinizi kaybetmişsiniz. Ve bu süreçte kısa bir zaman
diliminde olmuş. Bu zaman diliminde kendinizi nasıl hissettiniz?
Danışan: sevdiklerimi arka arkaya kaybettiğim için tabi ki çok yıprandım.
Kendimi fazlasıyla mutsuz ve üzgün hissediyordum.
Görüşmeci: Peki, fizyolojik olarak yani, bedensel olarak herhangi bir farklılık
oldu mu?
Danışan: Normalde yemek yemeyi çok seven biri iken iştahımda azalma
olmuştu.
Görüşmeci: Peki başka… ?
Danışan: Geceleri uyumakta zorluk çekiyordum, uyuduktan sonra da
kalkamıyordum. Bu yüzden hep bir yorgunluk halindeydim.
Görüşmeci: Uyumakta neden zorluk çekiyordunuz?
Danışan: Çünkü yatağa girdiğimde düşünmeye fırsatım olduğu için uykuya
dalamıyordum. İçinde yaşadığım durumu sorguluyor, kaygı duyuyordum.
Görüşmeci: Neleri sorguladınız?
Danışan: Neden ben dedim tam da üniversiteye hazırlandığım dönemde tüm
düzenimi kurmuşken neden ölüm gerçeğiyle tanıştım? Sevdiğim insanları
kaybettim. Kısa zaman içinde sevdiklerimi kaybetmek fazlaca adaletsizce
gelmişti bana.
Görüşmeci: Ölümde yaşam döngüsünün bir parçası. Kaybı kabul etmemiz
zaman alabiliyor çoğu zaman. Neden adaletsizce olduğunu düşünüyorsunuz?
Danışan: Bence bu kadar ağır bir yükü 18 yaşında birinin taşıması çok acı verici,
bütün yaşıtlarım sınava hazırlanırken, keyifli vakit geçirirken ben bu düşünceler
içinde mücadele ediyordum. Bu yüzden bana adil gelmiyordu, hepimiz bir
maratonda koşuyorduk ama ben bu maratona baştan yenilmiş olarak
başlamıştım.
Görüşmeci: Neden yenik başladığınızı düşündünüz?
Danışan: Çünkü eşit şartlarda başlamamıştık ve bu yüzden sınav sistemine de
tepkiliydim.
Görüşmeci: Peki sınav sistemine tepkili olmanızın bu olaylar ile bağlantısı var
mı?
Danışan: Evet başıma bu olaylar gelmeseydi belki sınav sistemini
eleştirmezdim. Fakat hayat sürprizler ile dolu ne zaman ne yaşayacağımızı
bilemiyoruz. Geleceğimizin belirlenmesi 1 sınava bağlı tutulması belirleyici
olmuyor. Çünkü sınava hazırlık dönemi herkes için sadece ders odaklı
geçmeyebiliyor.
Görüşmeci: Peki Beyza Hanım, bu süreçle nasıl baş ettiniz?
Danışan: Aslında pek de bu süreçte baş ettiğim söylenemez. Çünkü bir yanda
geleceğim, bir yanda sevdiklerim arasında kalmıştım. Bu ağır gelen yükün
verdiği zorluk ile hayatımın geri kalanını yasta geçireceğimi düşünüyordum.
Görüşmeci: Hayatımın geri kalanını yasta geçirecekmişim gibi düşündüm
dediniz. Yas kelimesinin sizde çağrışımı nedir?
Danışan: Yas benim için hiç bitmeyecek bir fırtına gibi. İçinde kaybolduğum,
yaşarken mantıklı düşünemediğim ve hep mutsuz bir kelime ya da süreç.
Görüşmeci: Peki Beyza Hanım. Yası bir doğa olayı ile bağdaştırdınız. Sizin
deyiminiz ile bu fırtınalı süreç, hayatınızı nasıl etkiledi?
Danışan: Sürekli ölüm haberi aldığım için her telefon çalışında bile şimdi kime
ne oldu diye düşünüyordum. Şimdi annem mi ölecek yoksa babama mı bir şey
olacak diye gece yatağa girdiğimde çok ağlıyordum. Ve bu zaman zaman devam
ediyor, aklıma böyle düşünceler geldiğinde kolaylıkla gözlerim dolabiliyor, çok
fazla kaygı yaşıyorum.
Görüşmeci: Yaşadıklarınız kolay şeyler değil tabi ki, aklınıza bu düşünceler
geldiğinde neler yapıyorsunuz?
Danışan: çoğu ağlıyorum, bazen ise kendime iyi gelebilecek şeyleri yapmaya
çalışıyorum. Moduma göre değişiyor.
Görüşmeci: Kendime iyi gelebilecek şeyler dediniz, neler onlar? Bahsetmek
ister misiniz
Danışan: Mesela açık havada yürümek, müzik eşliğinde kahve içmek.
Görüşmeci: Peki iyi geldiğini düşündüğünüz şeyleri yaparken olumsuz
düşünceleriniz yani kayıplarla ilgili düşünceler yine aklınıza geliyor mu?
Danışan: Hayır gelmiyor. Çünkü o an yaptığım aktivitelere odaklanıyorum ve
düşünmeye çok fırsatım olmuyor. Aslında kendim ile kaldığım zaman bu
düşüncelerimde artış oluyor.
Görüşmeci: Anlıyorum. Düşünce sıklığınız ne aralıkta oluyor?
Danışan: Haftada maksimum dört falan oluyor. Duruma göre değişiyor.
Görüşmeci: Peki Beyza Hanım. Rutin olarak yaptığınız bir aktivite veya spor var
mı?
Danışan: Hayır ama başlamak istiyorum.
Görüşmeci: Belki rutine döndürmek herhangi bir aktivite veya sporu size iyi
gelebilir.
Danışan: Olabilir belki faydasını görürüm.
Görüşmeci: Kayıplar yaşanırken aynı zamanda üniversite sınavına da
hazırlanıyordum demiştiniz bu süreçten biraz bahseder misiniz?
Danışan: Lise son sınıfa çok kararlı başlamıştım sistemimi kurmuştum. Bu sene
belki sıkılacaksın beyza ama değecek diyordum. Planlarımı yaptım, konularımı
aylara böldüm, çok hazırdım. Eylülde okul açıldı. Okuldan eve geliyorum
hemen notlarımı temize çekiyorum, konu tekrarı, daha ilk haftadan düzenimi
hevesle uyguluyordum. Sonra 2. Haftasında kuzenimi kaybettim zaten. Ne
olduğunu anlamamıştım bir yandan çocukluğum gitti, içimden bir şey yapmak
gelmiyor. Şok etkisindeyim. Diğer yandan hadi hayat bu, pes etmek yok ölüm
hepimiz için önüne bakmak zorundasın, diyordu iç sesim.
Görüşmeci: Hayatın düzeni bazen de bizim planlarımıza uymayabiliyor, kendi
düzenini kurup o düzene uyum sağlamamızı bekleyebiliyor. Sende de böyle
olmuş diyebilir miyiz?
Danışan: Aynen öyle oldu. Eve geliyorum ağlama, yas süreci, okula gidiyorum
üniversite hayatıma hazırlık, deneme sınavları şeklinde hayatın bana sunduğu
plana uymak zorunda kaldım. Zorlansam da hakketmediğimi düşünsem de bir
şekilde uyum sağlarken buldum kendimi bu düzene.
Görüşmeci: Anlıyorum. Yaşadığınız durumlar hayata bakışınızı etkiledi mi bir
fark oldu mu?
Danışan: Tabi ki oldu, hem de baya bir görüş farkı yarattı bende.
Görüşmeci: Bahsetmek ister misiniz?
Danışan: Mesela, eskiden her şeyi çok iyi yapmam gerektiğini düşünürken
yaşadığım olaylardan sonra tamam elinden geleni yap yeterli demeye başladım.
Kendime küçük olayları dert etmemeyi, çünkü hayatın aslında kısa olduğunu
anladım. Sevdiklerim ile tartışma yaşadığımda haklıda olsam haksızda hemen
normale dönmeyi, küslük yapmamayı öğrendim. Ölüm aslında bana gerçekliği,
kıymet bilmeyi sevdiklerime daha çok değer vermeyi öğretti.
Görüşmeci: Birçok bakış açısı kazandırmış aslında yaşadıklarınız hem de genç
bir yaşa sahipken.
Danışan: Aynen öyle.
Görüşmeci: Bu konuyla alakalı daha önce profesyonel destek aldınız mı ?
Danışan: Hayır, daha önce profesyonel destek almadım. Ama bir ilaç kullandım.
Görüşmeci: Ne ilacı kullandınız?
Danışan: Yaşadığım stresten dolayı cilt problemi yaşadım. Akne atağı geçirdim.
Görüşmeci: Akne atağını ne zaman geçirdiniz?
Danışan: Yaşadığım kayıplardan 1 ay sonra geçirdim.
Görüşmeci: Bununla ilgili bir tedavi gördünüz mü?
Danışan: Doktor 6 ay boyunca kullanacağım bir antibiyotik yazdı.
Görüşmeci: Anlıyorum, profesyonel destek almadığınızı söylediniz peki bu
süreci nasıl geçirdiniz?
Danışan: Kendi içimde halletmeye çalıştım.
Görüşmeci: Kendi içinizde nasıl halletmeye çalıştınız?
Danışan: Aslında düşünmemeye çalışıyorum fakat küçük olaylardan hemen
tetiklenip düşünebiliyorum.
Görüşmeci: Sizi tetikleyip düşünmenize sebep olan durumlar nedir?
Danışan: Ailem Ankara’da, ben İstanbul’da olduğum için onlardan gelen telefon
özellikle akşam saatlerinde ise beni heyecanlandırıyor. Herhangi dizi, film
sahnelerinde gördüğüm cenaze senaryoları o günlere beni götürüyor. İzlerken
ağlıyorum. Ailemden biri küçük bir hastalık yaşasa dahi kafamda hemen felaket
senaryoları kurabiliyorum.
Görüşmeci: Anlatmadığınız paylaşmadığınız her şeyi aslında içinizde bastırmış
oluyorsunuz. Bastırmış olduğunuz bu duygularda günlük yaşantınızda çevresel
faktörler ile birleşip tetiklenebilir. Bu konuyla alakalı aile bireylerinizden biri ile
ya da arkadaş çevrenizden biri ile paylaşım da bulunduğunuz oldu mu?
Danışan: Hayır, paylaşmadım kimseyle.
Görüşmeci: Paylaşmamanızın özellikle bir sebebi var mı?
Danışan: Benim kişiliğim ile alakalı sanırım, yapı gereği üzüntüleri, acıları
birine anlatmayı sevmiyorum. Karşımdakini de üzerim diye korkuyorum.
Görüşmeci: Karşınızdaki insanı üzmekten neden korkuyorsunuz?
Danışan: Çünkü buna hakkım yokmuş gibi düşünüyorum.
Görüşmeci: Böyle düşünmenize sebep olan durum nedir peki?
Danışan: Yaşadığım dert bana ait ve benim çözmem gerekiyor diye
düşünüyorum.
Görüşmeci: Kişisel olarak yaşadığımız sorunlar bize ait olsa da en azından
anlatmak bile bir adım olabilir beyzaHanım.
Danışan: Evet öyle ama karşımdaki kişinin de kişisel problemleri olabilir. Bir de
benim sorunlarım ile onu bunaltıp, üzmek istemem. Erkek arkadaşıma bile
hislerimi çok belli edemedim.
Görüşmeci: Hangi hislerinizi belli edemediniz?
Danışan: Kayıplar ile ilgili hislerimi.
Görüşmeci: Anlıyorum. Erkek arkadaşınız ile ilişkiniz nasıl başladı peki?
Danışan: Orta sonda tanıştık aynı sınıftaydık.
Görüşmeci: Uzun süreli bir ilişki yani?
Danışan: Evet aslında birlikte büyüdük diyebilirim.
Görüşmeci: Aranız nasıl peki?
Danışan: Aramız çok iyi, birlikte keyifli vakit geçiriyoruz. Ama bilmiyorum
nedense olumsuz şeyleri onunla hiç konuşmak istemiyorum. Aramızdaki ilişkiyi
zedeleyebileceğini düşünüyorum.
Görüşmeci: Keyifli vakit geçirdiğinizi söylediniz. Fakat olumsuz duyguları
konuşmak istemediğinizi, ilişkinizi olumsuz yönde etkileyeceğini
düşünüyorsunuz. Böyle düşünmenize sebep olacak bir durum var mı?
Danışan: Ben birçok ölüm yaşadım üst üste. Hepsinde benim yanımda olmasını
istemem bencillik olur diye düşünüyorum.
Görüşmeci: Peki ikili ilişkilerde sizin için paylaşılması gereken şeyler nedir?
Danışan: Keyifli anlar, mutluluklar, güzel vakit geçirmek.
Görüşmeci: Hep güzel duyguları saydınız. Sizce hayatta acı deneyimlerde
paylaşılmamalı mı sevdiklerimiz ile?
Danışan: Evet haklısınız tabi ki paylaşılmalı. Bu durumu yaşarken fark
edemedim kendi kendime halledebilirim diye düşündüm. Bu düşünce
boyutlarım git gide artınca bir şeyleri kendi başıma halledemediğimi anladım.
Artık profesyonel bir destek almayı düşünüyorum zaten.
Görüşmeci: Böyle düşünmeniz bile içinde yaşamış olduğunuz durumları
değiştirmek için önemli bir adım attığınızı gösterir. Düşünce boyutlarınızın başta
bahsettiğiniz şekilde tetiklenmesin dışında sizi etkileyen, değinmek istediğiniz
başka bir tarafı oluyor mu?
Danışan: Başta söylemeyi unuttum oluyor aslında siz sorunca aklıma geldi.
Görüşmeci: Anlatmak ister misiniz?
Danışan: Ya aslında tuhaf düşünceler oluyor anlatmam garip gelebilir size, ama
şu işi yaparsam annem ölmez gibi düşünceler.
Görüşmeci: Biraz açabilir misiniz bu düşünceleri, yaşadıklarınızı?
Danışan: Mesela evde yatmadan önce salonda dağıttığım eşyaları toplayıp,
‘‘topla, yoksa annenin başına kötü bir şey gelebilir’’. Ya da merdivenden
çıkarken basamakları 2’li atlayıp ‘‘bu merdiveni tamamla yoksa babanın başına
bir şey gelebilir’’ gibi düşünceler.
Görüşmeci: Anlıyorum. Peki bu düşünceler aklınıza geldiğinde bunları
gerçekleştiriyor musunuz, yoksa bu düşünceler aklınıza gelip gidiyor ve siz
normal rutin hayatınıza dönebiliyor musunuz?
Danışan: Bu düşünceler aklıma gelince mecbur yapıyorum.
Görüşmeci: Mecbur yapıyorum dediniz. Mecbur yapmanız gerektiğini mi
düşünüyorsunuz?
Danışan: Evet, zorundayım gibi hissediyorum.
Görüşmeci: Yapmazsanız sonucunda ne olur sizce?
Danışan: Gelen düşünceyi yapmazsam ve sonucunda kötü bir şey yaşarsam
kendimi mutsuz ve bundan sorumlu hissedebilirim sanırım.
Görüşmeci: Anladım Beyza Hanım. Aslında yaşamanız gereken bir yas süreci
varken, siz üzüntünüzü tam anlamıyla yaşamayıp, üniversite sınavı ve
yaşadığınız kayıplar arasında kalıp hayatınıza devam etmişsiniz.
Yaşayamadığınız duygular bugün ki kaygılarınızı oluşturmuş olabilir. Çünkü
acının da bir yaşama süresi var aslında.
Danışan: Evet o süreçte ben farkında değildim. Biraz zaman geçince daha
sağlıklı düşünmeye başladım o halime bende anlam veremedim. Acım çok
tazeyken görememiştim. Biraz dışına çıkınca kendimi görebildim.
Görüşmeci: Kendinizi görebilme süreciniz ne zaman başladı?
Danışan: Çok kısa bir süreçte olmadı. Zaman unutmayı değil; alışmayı, kabul
etmeyi öğretiyor. Dediğim gibi o sürecin üzerinden biraz zaman geçince
kendimi daha iyi görebildim.
Görüşmeci: Kendinizi gördüğünüzde neler hissettiniz?
Danışan: Kaos içinde farkında olmadan yaşamış bir Beyza gördüm. Kendime
üzüldüm. Bugün dönüp baktığımda size anlatırken bile aslında birçok zorluk
içinde boğulmuşum, bunu anlıyorum.
Görüşmeci: Anlıyorum. Yaşadığınız bu kayıplardan sonra ölüm korkunuzu 1 ile
10 arasında derecelendirecek olursak kaç dersiniz?
Danışan: O zaman olsa 10 derdim. Zaman geçince sanırım artık 7 diyebilirim.
Görüşmeci: 7 de yüksek sayılabilir bir değer. Aslında içinizde hala çözülemeyen
şeylerin sizde etkisini gösterdiğini söyleyebilir miyiz?
Danışan: Bence söyleyebiliriz. Çünkü korkularım, tetiklenmelerim,
düşüncelerim bitmedi. Sadece bunlar ile birlikte yaşamaya biraz olsun alıştım o
kadar.
Görüşmeci: Birazda çocukluğunuzdan bahseder misiniz?
Danışan: Ankara da uzun süredir işlettiğimiz bir lokantamız var. Çocukluğum
hep burada geçti. Ablam ve abim var. 3 kardeşiz. Birbirine bağlı bir aileyiz.
Annemde bu lokantada yemek yapıyor. Yani kısacası aile sıcaklığını tattığım,
güzel bir çocukluk dönemim oldu. Ama ailecek sıkıntılı süreçlerden de geçtik.
Görüşmeci: Genel olarak güzel bir çocukluk dönemi geçirdiğinizi söylediniz
fakat sıkıntılı süreçleriniz olduğunu da söylediniz. Bu süreci biraz anlatır
mısınız?
Danışan: Babam küçük yaşta babasını kaybettiği için ailesinin bütün yükünü
sırtına almış. Amcam yaş olarak çok daha küçük babamdan. Aralarında 20 yaş
fark var. Amcamın yanlış arkadaş seçimleri ve yaptığı seçimler hep bizim
ailemizi de etkiledi. Kendimi bildim bileli babam hep amcamı toparlıyor,
borçlarını kapatıyor. Bu da bize zarar veriyor.
Görüşmeci: Amcanızın ne gibi zarar verdiğini düşünüyordunuz?
Danışan: Evet. Hem maddi hem manevi. Bu yüzden annemle babamın
tartışmalarını hatırlıyorum.
Görüşmeci: Neler hatırlıyorsunuz?
Danışan: Annemin ‘yeter artık bıktım senden, alıp başımı gideceğim’ demesi
hala aklımda. Sürekli tehdit ediyordu babamı.
Görüşmeci: Bu tartışmalar ve annenizin sözü size neler hissettiriyordu?
Danışan: Annemin bizi terk edeceğini düşünüyordum, korkuyordum. Kendimi
çaresiz hissediyordum.
Görüşmeci: Anlıyorum. Peki anneniz yaşadığınız korkuyu, çaresizliği fark
ediyor muydu?
Danışan: Hayır. Çünkü o zamanlarda üzüldüğüm şeyler için, odama gidip
ağlama nöbetleri geçirirdim. Sonra ablam gelir bulurdu beni hemen sarılırdım.
Görüşmeci: Ablanız sizi o şekilde bulduğunda, sarıldığınızda size iyi geliyor
muydu? Korkunuz hafifliyor muydu?
Danışan: Birazda olsa hafifliyordu. Dediğim gibi ailem benim için çok değerli.
Size anlattığım bu tablonun bozulmasını hiç istemedim çocukluğum boyunca.
Kafamda hep çok mutluyuz ama ya annem ve babam amcam yüzünden
boşanırsa kaygısını da yaşadığımı hatırlıyorum.
Görüşmeci: Peki Merve Hanım, çocukluğunuza dönecek olsaydınız değiştirmek
istediğiniz bir şeyler olur muydu?
Danışan: Tek değişmesini istediğim şey, babamın amcamın sorumluluklarını
sırtına almamasını isterdim. Çünkü evdeki kavga ve maddi sıkıntılarımızın
nedeni çevresel nedenlerdi. Bir de annemin tehditlerinin hiç olmamasını
isterdim. Bunlar babamı da çok yaralıyordu, farkındaydım.
Görüşmeci: Babanızı nasıl yaralıyordu?
Danışan: Yani annem ve amcam arasında kalmak onu yaralıyordu. Çünkü iki
tarafı da idare etmeye çalışıyor, fakat iki tarafta kendi açısından baktıkları için
babamın verdiği çabayı yok sayıp olumsuz bir olayda ikisi de babamı arada
bırakıyordu. Bu durumda babam için bence yorucu oluyordu.
Görüşmeci: Peki siz kendi tarafınızdan baktığınızda babanızı nasıl
görüyorsunuz?
Danışan: Babam bize, ailesine çok düşkündür. Çok da çalışkandır. Bizim için
elinden gelenin hep daha fazlasını yapmaya çalışır. Maddi sıkıntı çekelim
istemez. En iyi okullarda okuyalım ister hep. Ama kardeşlerine de çok düşkün.
Tabi bu bizi rahatsız etmiyor. Sadece babamın iyi yönünü keşfeden insanlar,
onun bu yönünü suistimal ediyor. Babam da çoğu zaman yetişemiyordu. Bu da
babamı çok yoruyor ve bunaltıyordu.
Görüşmeci: Babanızın iyi yönlerini keşfeden insanların ona zarar verdiğini
düşünüyorsunuz öyle değil mi? Hatta dolaylı yoldan size de.
Danışan: Aynen öyle.
Görüşmeci: Babanızın herkese yardım etmek istemesinin sebebi ne olabilir?
Danışan: Babam kimseye hayır diyemiyor. Aslında bunun onun yapısından da
kaynaklandığını biliyorum. Ama bunu değiştirmesi zorunda.
Görüşmeci: Neden değiştirmek zorunda?
Danışan: Çünkü, eğer birisi bu yönünü keşfetmişse, artık hayatını senin sırtından
geçirmeye çalışıyor. Aynen amcamın yaptığı gibi yani.
Görüşmeci: Amcanızın babanızın iyi yönünü keşfettiğini ve bu yüzden
babanızın sırtından mı geçindiğini düşünüyorsunuz?
Danışan: Bence öyle.
Görüşmeci: Ailede bu konuyla ilgili sizin gibi düşünen başka biri veya birileri
daha var mı?
Danışan: Annem, kardeşim ve aslında çevremizin çoğu farkında.
Görüşmeci: Anlıyorum peki, amcanızla aranız nasıl?
Danışan: Amcam evin hiç büyümeyen zıpır çocuğu. Son beşik olduğu için biraz
daha şımartılmış, hiç sorumluluk verilmemiş. Evet çok eğlenceli, evet onunla
keyifli vakit geçiriyorum ama onaylamadığım bir o kadar da çok yönü var. Artık
sorumluluk alma yaşına geldi. Başkalarından geçinmesi beni sinirlendiriyor.
Görüşmeci: Amcanız bu düşüncelerinizi biliyor mu?
Danışan: Hayır yüzüne hiç söylemedim, söyleyemem.
Görüşmeci: Neden söyleyemezsiniz?
Danışan: Bu benim görevim değil. Daha büyükler varken bana düşmez. Zaten
beni de ciddiye almaz ki.
Görüşmeci: Neden ciddiye almayacağını düşünüyorsunuz?
Danışan: Hiç kimseyi ciddiye almaz aslında. Bir kulağından girer, bir
kulağından çıkar. Takmaz hiçbir şeyi.
Görüşmeci: Amcanızın hiçbir şeyi takmama sebebi var mı sizce?
Danışan: Ben açıkçası insanlara kendini böyle tanıttı, böyle alıştırdı. Yapısı
gereği de insanlar yani ailem onu öyle kabul etti ve kimse de değiştirmeye
çalıştırmıyor. Yani hiç kimsenin inancı yok amcama karşı.
Görüşmeci: Anlıyorum beyza Hanım. Yavaş yavaş görüşmemizin sonuna
geliyoruz, eklemek istediğiniz konuşmak istediğiniz farklı bir konu var mı?
Danışan: Hayır yok, baş edemediğim ve bana zorluk çıkaran durumları
fazlasıyla anlattım zaten.
Görüşmeci: Peki, özetlemek gerekirse peş peşe 4 sevdiğinizi kaybettiğinizden,
ölüm gerçeği ile ilk kez kuzeninizin kaybı ile tanıştığınızdan, bu kayıpların
üniversite hazırlık döneminize denk geldiğinden ve kayıplar ile geleceğiniz
arasında kaldığınızdan bahsettiniz. Ölüm ile ilgili çevresel durumlardan dolayı
bazen tetiklenmeleriniz olabildiğini ve bu tetiklenmelerden kaynaklı
sevdiklerinize bir şey olursa kaygısı yaşadığınızdan bahsettiniz. Zaman zamanda
olumsuz düşünceler ile bunu yapmazsam annemin başına bir şey gelebilir, bu
basamakları çıkmazsam babama bir şey olabilir şeklinde düşünceleriniz
olduğundan ve bu gelen düşünceleri yapmazsanız sonucunda kötü bir şey
yaşayabilirim düşüncesi oluştuğundan bahsettiniz. Sevdikleriniz ile olumsuz
duygularınızı paylaşmadığınızı söylediniz. Doğru mu anlamışım?
Danışan: Evet aynen bunlardan bahsettim doğru anlamışsınız Gizem Hanım.
Görüşmeci: o zaman terapimize son vermeden önce size terapilerimizin
işleyişinden bahsetmek istiyorum. Seanslarımızda Bilişsel Davranışçı Terapiyi
kullanacağız. Bilişsel Davranışçı Terapide A-B-C modelini kullanmaktayız.
A’ya koyduğumuz şeyler olaylardır. Yani yaşadığımız olaylara, bizi harekete
geçiren olaylara A diyoruz. Örneğin sizin anlattığınız bu olayı ele alacak
olursak, olay ne oluyor o zaman ölüm değil mi? B ise düşüncelerimizdir. Sizin
bu olaydaki düşünceniz ne? Yani siz bu olay ve kişi ile ilgili ne düşündünüz,
nasıl yorumladınız, nasıl anlamlandırdınız bunların hepsi B’dir. Olayımız
yaşadığınız kısa süreli ve peş peşe yaşadığınız kayıplardı. B’ler ise işte bu
olayda aklınızdan o an geçen düşüncelerinizdi. Bunu yapmazsam annemin
başına bir şey gelir, basamakları 2’li çıkmazsam babama bir şey olur. İşte biz bu
düşünceleri Bilişsel Davranışçı Terapide B olarak adlandırıyoruz. Belki öyle bir
olay olmasa bile ona o şekilde baktığınız için o duyguyu çok yoğun ve aktif
hissediyorsunuz. Bu yüzden Bilişsel Davranışçı Terapide temas ettiğimiz asıl
nokta B’dir. Modelimizin son basamağında da C vardır. C, sizin yorumladığınız
düşünceniniz yani, anlamlandırdığınız şeyin sonucunda bir şey hissediyorsunuz.
Bunu yapmazsam annemin başına bir şey gelir, basamakları 2’li çıkmazsam
babama bir şey olur. Bu düşünceler aklınıza geldiğinde yaşadığınız kaygı ve
korku duygularını C olarak ele alıyoruz. Bu hissettiğiniz şey sadece duygu değil
davranışsal ve bedensel bir tepki olarak da kendini gösterebilir. Yaşadığınız olay
sonucunda iştah eksikliği ve uykuya geçmede zorluktan bahsetmiştiniz. Bunları
da C kısmında ele almaktayız. Yani özetlersek A lar bizim olayımız, B ler
düşüncelerimiz C ler ise o olay sonucunda hissettiğimiz duygularımızdır.
Danışan yani siz aslında terapiye son basamak olan C ile geliyorsunuz. Ancak
biz her zaman bir önceki basamağa yani B’ye geri dönmemiz gerekiyor. Siz bu
davranışı yapmadan, bu duyguyu hissetmeden önce, olay ile ilgili ne
düşündünüz ne yorumladınız? Eğer biz B’ye temas edebilirsek son basamağa
yani C’ye müdahale etmeden değiştiğini gözlemleyebiliriz. O yüzden biz sizinle
seanslarımızda her zaman bir önce ki basamağa yani C basamağından geri
giderek B basamağına ulaşacağız ve o basamağın üzerinde çalışacağız.
Seanslarımızda B’den başlamamızla ilgili sizin düşünceleriniz nelerdir? B’den
başlamamız sizin için de uygun mudur?
Danışan: evet uygundur. Olayda asıl sorun benim düşüncelerim ve bu
düşünceler sonucunda yaşadığım duygularmış. Bunlar değiştiği zaman benim
düşüncelerim ve duygularım da değişecek.
Görüşmeci: evet Beyza Hanım. Bilişsel davranışçı terapide danışanlarımıza ev
ödevleri vermekteyiz. Bu ödevler size ve seanslara katkısı olması açısından
önemlidir. Bunlar sizin yapabileceğiniz şeyler doğrultusunda seanstan seansa
değişiklik gösterecektir. Bu kısımda rahatsız olduğunuz herhangi bir kısım var
mıdır? Düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz?
Danışan: Rahatsız olduğum bir kısım yok, bilişsel davranışçı terapi benim için
uygundur Gizem Hanım.
Görüşmeci: Bugün bütün soruları ben sordum. Sizin de sormak istediğiniz bir
soru var mı? Ya da bu soruyu keşke hiç sormasaydı dediğiniz, rahatsızlık
duyduğunuz bir soru var mı?
Danışan: Hiçbir sorunuzdan rahatsızlık duymadım. Ama sormak istediğim bir
şey var. Daha önce hiç danışmanlık almadığımı söylemiştim. Seanslara
başladığımız zaman bana faydasını hemen görecek miyim?
Görüşmeci: Ben terapinin size iyi yönde katkıda bulunacağını düşünüyorum.
Ama zaman konusu için bir şey diyemem maalesef. Bugünkü görüşmemizin
sonuna geldik. Seans ile ilgili söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Danışan: Hayır gizem hanım yok. Çok teşekkür ederim.
Görüşmeci: Peki o zaman Beyza Hanım haftaya görüşmek üzere.

You might also like