You are on page 1of 53

f O rk tarih encümeni külliyatı

Adet : 15
Prof, Hamsli Ragıp Atedealfla
ATADEMİit KÜTÜPHANESİN*
V akfıdır.

Ööo 59

Düsturnamei Enverî

Paviste M illi kütüphanede bulunan yegâne nüshadan


Mükvimin Halil bey trafından istinsah ve neşredilen
bu eser mumaileyhin bir mukaddemesini ihtiva eder

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
Ut PEMİ R KİTAPLISI

Kitap N o . ----------n .
, :_aîL o i*-
T asn if N o

IS T A N B U L
E v k a f M a tb a a s ı

Düsturnamei Enverî
Pariste millî kütüphanede yazma âsan şarkiye kısmında “Ancien
fonds Türk„ yani türkce eski tertip kitaplar meyanmda 250 numarada
mukayyet bulunan ve tarafımızdan istinsah ve neşredilen bu kitap millî
tarihimizin en eski ve en mühim menabiinden birisidir. Yazıcı zade
Ali* nin “Tarihi âli Selçuklu müstesna olmak üzere, türkcede bundan
evel telif edilmiş bir tarih kitabı hemen hemen yok gibidir.
En eski tarihlerimizden ikisi olan ( ) ile ( ) nin “Tarihi
âli Osman „ı bu eserle aynı zamanda yazılmışlardır. Diğer eserler ve
ezcümle Tevkiî Mehmet Paşa, Oruç bey, Mehmet bin Hacı Halilülkonevî,
Aşık Paşa Zade ve Neşri’ nin eserleri bundan sonra telif olundukları
için, bu kitaba birinci derecede menbalardan biri nazarile bakmak
mecburiyetindeyiz.
Pariste bulunan yegane nüsha, asıl nüsha değildir. On birinci hicret
asrı evasıtmda istinsah edildiği anlaşılan ve fena bir nestalik ile ya­
2 Jİİ zılan bu nüsha mutavassıt kıt’ada 118 yapraktan ibaret olup cildi ve
içi tezyinattan aridir. Sahıfalannın satırları da ekseriya tehalüf arzet-
mektedir. Bu nüshanın cahil bir müstensih tarafından asıl nüshadan
kopya edilirken bir çok imlâ ve isim tahrifatına uğramış olduğunu
^56 mütalea ve tetkik ile istintaç ediyoruz. Eser sarf ve nahiv hatalarile,
> 9 2 .* imlâ yanlışlıklarile doludur. Kelimelerin bir çoğunda sedalı harfler
bulunmadığı halde bir çoğunda vardır. Fatih zemanma ait vesaik
arasında Türk Tarih Encümeni mecmuasında neşrolunanlar gözden
geçirildiği zaman bu muharreratta sedalı harflerin nadiren istimâl
edildiğini görüyoruz. Şüphe yok ki Düstürname’ nin ilk nüshası da bu
şekilde yazılmış iken bilâhara ikinci müstensih kitabın imlâsını bir çok
kelimelerde aslını ipka ederek bırakmış ve sedalı harfler yerine hareke
koymuş ve bir çok kelimeleri de zemanmın imlâsına göre değiştirmiştir.
Fakat müstensih cahil olacak ki bir çok Farisî terkiplerin muzaflarının
nihayetine de esre makarama kaim olmak üzere “Y„ koymuş, bazı
terkiplerde muzaf ile nıuzafileyhlerin aralarına atıf “v„lan ilâve etmiştir.
Biz bu eserin ilk nüshasını bulup onu esas ittihaz edemediğimiz
gibi diğer bir nüshasını da bulamadığımızdan tabı esnasmda nüshaları
birbirlerile mukayese etmeğe imkân bulamayarak bu yegâne nüshayı
aynen basmaya mecbur kaldık. Kitabın harekeli kelimelerinin hareke­
sini de aynen muhafaza eyledik.
4
Düsturname’ nin edebî ve lisanî kıymeti hakkında mütaleada bu­ 5
Subhdem lutgunlaru legker gelUr Doldu divan gövde cümle kaüolor
lunmak edebiyat ve lisan mütehassıslarına aittir. Biz burada kitabın Azmeder ol gördük anda çok kadid Kazugİle kim atiku kim cedid
ancak tarih noktai nazanndan kıymet ve ehemmiyetini anlamağa, şerh Bozeya andan dahi azmeyledik Anda kâfir çıktı bir rezmeyledik
ve tenkit etmeğe uğraşacağız. Kâfirin onbegidi sancagi temam Otururken tahtta gahı enâm
Gaziler mecmusun vardı kırar Bagu tulgun hadsüz orduya irer
Düsturname Fatihin vezirazamı Mahmut Paşa namına 869 senei Eflağ ilların otuz günde yıkar Kılıcı odile haım evin yakar
hicriyyesinde yazılmıştır. Kitabın müellifi Enverî bundan evvel Fatih Yok esire tavere haddü gümar Kıldığ otuz gün bir ol İli şikâr

namına “Teferrüçname# atlı bir tarih kitabı yazdığını eserinin mukad-


demesinde ( Sahifa: 4) Aynı sene içinde vukubulan Midilli fethinde de hazır bulunduğu­
nu atideki beyitlerle bize bildirmektedir. ( Sahife : 100 -101)
Çtin Tefemiçnamet kıldım lemam Padigah âdına idtip ihtimam
Azmeder ol yıl Midilliye varur Topçular âna bihad top urur
Yokidi anda tevarihi mfllûk Şöyle kim Beyzavi kılmıştır siilûk
Çar nçar anı dahi fetheder Çok Firenk harbi var kirdi keder
Yine mal ile esire yok gümar Lik kıldı bani nevmit ol hisar
beyitlerile ve Aydm Oğullarından bahis olan ikinci kısmın, yani Gece leymun berduşunda ben ezan Okudum çıkbm bana yok müıtean
on sekizinci kitabın başında-( Sahifa: 17)
Keza müellif Fatihin 866 senesinde Bosna seferine ve Yayça mu­
Dinle imdi bir gazadan name sen Bir Teferrûçname yazdım yîne ben
hasarasına iştirak etmiştir . ( Sahifa: 101)
beytiyle bildirdiği gibi mezkûr Teferrüçname’nin Âli Osman tarihine ' Yançeyi kâfir gelüp almış idi Ünkenıs anın içi tolmıg idi
ve bilhassa Fatih sultan Mehmet vekayiine müteallik bir eser olduğun Mahı zülkadede anda vardı gah Topile ol kal’ayi laldı tebah
da müşarileyhin devrine tahsis etmiş olduğu yirminci kitabta 866 sene- f Yüce muhkem kaye üzre kal’a var L ik laldı bani nevmit ol hisar
sinde sultanın Eflak seferinden bahseden beyitler arasında (Sahifa:100)
Müellif eserinin yirmi birinci kitabında yani Mahmut Paşanın gazevat
Bilmek islersen bu cengi serteser Bul Teferrücnameî ila nazar ve menakıbına tahsis ettiği fasılda mezkûr “Yayça, muhasarasını daha
mufassal bir şekilde nakletiiği halde kendisinden hiç bahsetmemiştir.
beytinden anlıyoruz.
Eserin hatemesini teşkil eden yirmi ikinci kitapta müellif Mahmut
Düsturname’nin müellifi EnverI’nin tercümei hali hakkında hiç bir
Paşayı ayrıca medih ettikten sonra ona ricada bulunuor, ve eserinin
malûmata tesadüf edemedik. Sehî bey, Latifî, Aşık Çelebî, Kınalı Zade
hanği tarihte hitama erdiğni bildiriyor. (Sahife: 108)
ve Ahdî gibi eski tezkere nüvislerin hiç birinde ve diğer teracim ki­
taplarında bu müellifin ismi ve tercümei hali mevcut değildir. Kâtip Fazlının binde birin şerheyledim Ol bidivin bakisin tarh eyledim
Südrei ali sedir kâni reca Bahri cudundan kılırem iltica
Çelebi’nin “Keşfûzzünun„undaki Düsturname’nin de bu kitapla hiç bir
Bin melek şafi getürdüm ben anâ Çiftlik bir köy ede ihsan bana
alâkası yoktur. Binaenaleyh müellifin tercümei halini ve şahsiyetini Şiikr hak avnile idüp ihtimam Eyledim Düstumamei temam
ancak kendi eserinde aramaya çalışacağız. Eserin mukaddemesi ve Çün sekiz yüz altmış dokuza yıl Erdi zilhiccede ahır oldu bil
hey’eti umumiyesi müellifin Arabî ve Farisî tahsil etmiş, zamanının
ulûm ve fünununa bir dereceye kadar vakıf olmuş, bazı tarih kitap­ Enverî’nin Düsturname’yi yazmak için hanği eserleri mehaz ittihaz
larını mütalea eylemiş bir âlim olduğunu, ve evvela padişah namma eylemiş bulunduğunu, ve Düstnrname’nin bilâhara hanği müelliflere
“Teferrûçname,, yi, sonrada vezirazam Mahmut paşa namına Düstur- mehaz olduğunu kitabın her bap ve faslını ayn ayn tetkik eder­
name’yi yazarak ona intisap eylediğini ve padişahın ve vezirin maiyye- ken zikretmek daha muvafık olacaktır.
tinde seferlere iştirak ettiğini gösteriyor. Düsturname bir mukaddeme ile yirmi iki baba ayrılmıştır. Mamafi
Nitekim 866 senesinde Fatihin Eflak seferine iştirak ettiğini ve Düsturname’yi üç kısma taksim eylemek daha muvafık olur:
zafere şahit olduğunu şu beyitlerle anlatıyor: ( Sahifa: 100) Birincisi, tevarihi enbiya ve mülûktan bahis olan kısım: ilk on yedi
kitabı teşkil etmektedir.
İkincisi, Aydın Oğullarından bahis olan kısımdır: On sekizinci ki­ 7
tabı ve eserin kısmı âzamini ihtiva eder. hinde ve ondan ihtisaren ( t jji'cr. ı»—> nin (ûLjhcV > nında ve Bizans
Üçüncüsü, Âli Osman’dan bahseden kısımdır: 19,20,21 ve 22inci kitap­ müverrihlerinden Zonaras, Cedrenus,Glycas gibi müelliflerde mezkûrdur.
ları muhtevidir. Arap müverrihleri Kutlumuş’un Tuğrul Beye karşi yalnız en son is­
Mukaddemede müellif hamdüsena ve salevat ve selamdan sonra yanından ve (. / V ) kalesine tahassunundan bahsederler. Bizans müver­
kendi mahlasını ve eserinin ismini zikir ve eserini vezlrazam Mahmut rihleri ise onun daha evvelki isyanlarından ve İbrahim inal ile bir­
Paşaya ithaf eyliyor; badehu eserinin fihristini yapıyor. likte Sultan aleyhine ittifakından ve nihayet sultana karşı mukavemet
On yedi kitaba ayrılan birinci kısmın birinci kitabı tarihi enbiyadan, edemeyerek Arabistana firarından bahsederler. Bizans müverrihlerinin
İkincisi Pişdadiyan’ dan, üçüncüsü Keyaniyan’dan, dördüncüsü Eşkâniyan bu nakıllerile Düsturname* nin rivayeti arasında biraz tevafuk vardır.
dan* beşincisi Sasaniler’den, altıncısı bazreti Peygamberden, yedincisi Yalnız ne Bizans müverrihleri, ne de Düsturname Kutlumuş’un son is­
Hulefayı reşidinden; sekizincisi Emevilerden,dökuzuncusu Abbasilevden, yanından kati yyen bahsetmiyorlar.
onuncusu Saffarilerdeıı ve Samanilerdeıı, on birincisi Gaznevilerdeıı, on Selçukîler hakkında Düsturname’de mevcut olan diğer malûmat
İkincisi Deylemilerden, on üçüncüsü mülûkü Kuhistandan yani Ismaililer- Nizamllttevarih’ten alınmıştır. Yalnız Selçukîler faslının nihayetinde
den, on dördüncüsü âli Selçuktan, on beşincisi Salgurîlerden, on altıncısı Anadolu Selçukîlerinin, İran Selçukîlerinin son hükümdarı sultan Tuğ­
Harezmşahlardan, on yedincisi Moğollardan bahistir. Selçukilere, Harczm- rul bin Arslan’dan geldiği hakkında mevcut olan rivayet külliyyen ha­
şahlara ve Moğollara tahsis edilen baplar müstesna olmak üzre diğer tadır. Anadolu Selçukîlerinin, İran Selçukî selâtininin ahfadından oldu­
baplarda mevcut olan malûmat Beyzavi’ nin .£.,ı,dıruu »inin Ttlrkceye ğunu zikretmek hatasını ( j*\ ) “Camiüttevarih, inde Düstur­
naklinden ibaret olup hiç bir yeni malûmatı ihtiva etmemektedirler. name’nin telifinden bir buçuk asır evvel yapmıştır. Keza Anadolu
Diğer üç bap ise başka tarihlerde bulunmayan bir takını malûmatı selâtini Selçukiyesi hakkında Düsturnamenin bu faslında hiç bir malû­
camidir. mat yoktur. Yalnız hükümdarların isimleri ve nesepleri, oda eksik ve
Âli Selçuka tahsis edilmiş olan bapta (sahifa: 6-9) mevcut olan yeni
hatalı olmak üzere, kaydedilmiştir.
ve şayanı dikkat malûmat içinde Sultan Tuğrul bey bin Mikâil’e karşı
Harezmşahlardan bahseden on altıncı baba esas itibarile (tj«jd>uu)
amıcazadesi ve Anadolu Selçuk! sultanlarının ceddi âlâsı Kutlumuş
mehaz olmuştur. Fakat Enverî, bu bahiste çok hata yapmış ve Ha-
Bey bin İsrail'in isyanı ve mağlup olarak Anadolu’ya firar etmesi ve
rezmşahların sonu hakkında bütün bütün yanlış malûmat vermiştir.
orada kızını Cemşit Han, yani Rayı Han neslinden “Çalış* isminde bir
Türk reisine vererek onunla ittifak ettiği ve her ikisinin de sultana Moğollardan bahis olan on yedinci bapta bütün bütün hatalıdır.
mağlup olduklan yazılıdır. ( sahifa : 6) Gerek Harezmşahların ve gerekse Cengizilerin tarihi, muasırlan olan
Müellif bu eÇalış„ın Âli Osmanın ceddi âlâsı olduğunu zikrettikden müellifler tarafından mükemmelen yazıldığından Düsturname* de bu­
sonra vukuatın mabadini Âli Osman’a mütaallik olan fasılda yazacağını lunan bu iki yanlış ve hatalı babı tenkit etmeğe lüzum görmeksizin
ve bu malûmatı Semerkantli bir müellifin kitabından aldığını şu suretle yalnız ihtiva ettikleri malûmatın hiç bir kıymetleri olmadığını söylemek­
bildiriyor: (sahifa:6) le iktifa ediyoruz. Düsturnamede bulunan ve Harezmşahlarla Moğol-
lara ait olan fasılları mealen iktibas ve nazamen yazdıktan sonra kü­
İşbıı kıssa Alı Olmanda gelür Kim Semerkendi kitab içre anil (ir
tüphanelerde nüshaları pek mebzul olan ve “Pröfessör Ghize, tarafından
Ahnanyada tabedilmiş olan anonim “Tarihi âli Osman, ı esas ittihaz
İsmini, eserinin unvanını zikretmediği bu (Semerkandî) kimdir, ve
etmek ve nihayetine bazı ilâveler yapmak suretiyle yemden telif edil­
eseri ne mahiyetdedir? Bu zatın ilk Âli Osman tarihi yazmış ve Osmanlı
miş iki müellifi meçhul “Tarihi Âli Osman, vardır. Bunlardan birincisi
ailesinin şeceresini bir taraftan Oğuzlara, diğer taraftan Âli Selçuka
Pariste Millî kütüphanede “Supplement Turcs, yani yazma Türkçe ilâ­
rabtetmiş bir kimse olduğunu ve Düsturname müellifinin Âli Osman
ve eserler kısmında 154 nümarada bulunan “Tarihi Âli Osman,ın man­
kısmında bu kitabı mehaz ittihaz ederek OsmanlIların ecdadı ve mebadisi
hakkındaki bütün malûmatı ondan almış olduğu tebeyyün ediyor. zum mukaddemesile gene mezkûr kütüphanede “ Ancien fonds turc „
Kutlumuş Beyin sultan Tuğrul Beye karşı isyanı ve onunla müca­ kısmında 117 nümarada mukayyet bulunan ( ^ ) namındaki
delesi (4Uij>u o/ nin (vefatı: 480 senei hicriyesi= 1087) tari­ Âli Osman tarihinin manzum mukaddemesidir. Düstumameyi mehaz
İttihaz eden her iki mukaddeme de uzun ve manzumdurlar .
Düsturnamenin on yedinci babının nihayetinde bir çok meşhur cut olmayan bazı malûmatı ihtiva eylemesi onun yalnız Anadolu değil,
vak'aların zemanı vukuunu, bazı hükümdarların ve meşahirin vefat­ Akdeniz tarihi noktai nazanndan da ehemmiyetini arttırmamktadır.
larını gösteren Ebcet hesabile manzum tarihler vardır. Tab'a esas itti­ Aydın Oğullan tarihi hakkında mevcut olan belli başlı şark men-
haz olunan nüshada bu manzum tarihlerin yanma, sahifa kenarlan- baları şunlardır:
na-sonradan -tarihlerin rakamları konulmuştur. Bu rakamların hesabı 1 — îbni Batuta seyahatnamesi. (Şerif Paşa tarafından Türkceye
manzum tarihlerin Ebcet hesabına tevafuk etmediğinden tabı esnasın­ tercüme olunmuştur)
da bunlan sahifa kenanna koymayı faidesiz ad eyledik. 2- Jijıiji* v-u-ı û.oiiyV (vefatı: 748)nin : ve ciw-.iv
uıyiiı adli eserleri,
*
** 3 — ^usjı^uz. Şebabettin Ahmed’in iki eserile bu sonuncu eserden
istifade eden t ^^-iiüiiju-ı ^ujiy.ı >< > sında (cilt 5, s 348, 367; cilt
Düstümamenin ikinci ve en mühim kısmı Aydın Oğullarından v e " 8, s 16,18, 224, 228) Aydm Oğullan hakkında pek ehemmiyetsiz malû­
bilhassa bu hanedandan Umur Beyin gazevat ve fütuhatından bahis mat vermiştir.
olan on sekizinci kitaptır. Bütün eserin yarısından fazlasını işgal v-ien 4 — j '-aîi -u-ı (vefati : 761) nin i
bu bahis şimdiye kadar temamlle meçhul denilecek kadar hakkında az 5 — j .UI’nV» J' JıLJl^V.1 ubZ
malûmata malik olduğumuz Aydm Oğullarının tarihini ve Anadolu ta-, 6 — ..-30 tarihine doğru Mısırda telif edilen uinı^u^jı Jc-f
rlhinin bir kismını tenvir eylemek itibarile fevkalâde mühimdir. Ese- 1 (Pariste Millî Kütüphanede Arapça yazma eserler arasında 4439 nüma­
rin telifi sebeplerinin en mühimnıi asıl bu bahsi yazmak olduğu rada m e v c u t tu r ) Bu son iki eserde mevcut olan muhtasar malûmat
anlaşılıyor. ı> 1wv- den alınmıştır .
Enveri’ nin bu bahisdeki mehazı 45 inci sahıfadaki: ı inci sultan Murat zamanında telif edilen Yazıcı Zade Ali’ nin
“Tarihi Âli Selçuklu.
Kaviler böyle rivayet eyledi Asi nüshada hikâyet eyledi
Dtistuı nameden sonra telif edilen Âli Osman tarihlerinde ve ezcü­
ve 57 inci sahifedeki: mle Aşık paşazade, Neşrî, İdrisi bitlisî, Ruhî ve Cemalî gibi müellifle­
rin eserleıile müellifleri meçhul olan “Tarihi âli Osman, larda da ma­
Hine Selmandan işîdildi bu söz yazdı kâtip nakleder ol yüze yüz lûmat vardır. Fakat bunlardaki malûmat diğer Anadolu Tavaifi mtilû-
kü için olduğu gibi, Osmanlılann Aydm Elini zabtetmeleri hakkındadır.
beyitlerinden anlaşıldığı veçhile Aydın Oğullan hakkında vaktile Umumî tarih yazanlardan Cenabî, Hezar fen Hüseyin Efendi, ve
yazılmış ve kendine erişmiş olan bir eserdir. Bu mehaz 19 uncu sa- ( juiji;-», j .jul». ) müellifi bu hanedan hakkında pek az malûmat ver­
hifada Umur Bey ümerası arasında ismi geçen ve 20 inci sahifada mektedirler .
Umur Beyin emrile bir donanma yaptığından bahsolunan Hoca Selman Müneccim başı ( j-vi^u) inde bu hanedan hakkında müstakil bir
tarafından ya bizzat veya onun rivayetleri ve şifahî ifadeleri esas it­ bahis yazmış ve Yazıcı zade Ali’nin “Tarihi Âli Selçuk, undaki malû­
tihaz edilmek suretile yazılmıştır. Tahminen 749-760 şenleri arasında mata Âli Osman tarihlerindeki malûmata ilâve etmiş ve bundan mada
yazılan bu kitap şair Enverî’nin eline geçmiş ve Düsturname* nin ikinci mehaz göstermeksizin İzmir oğlu Cüneyt Beyi de bu hanedandan İsa
kısmına mehaz olmuştur. Düsturname’ nin tetkiki, Enverînin bu kitaba beyin oğlu olmak üzere iddia edip onun vukuatını da bu fasla dercet-
hiç bir şey ilâve etmeyerek aynen ve nazmen kendi eserine dercetti- miştir. Müteahhir müverrihlerden Hâyrullah Efendi de “Tarihi devleti
ğini gösterdiği gibi bu nüshanın Enverî* nin eline geçmiş olması Düs- aliyye, sinde Aydm oğullarından, Yazıcı zadenin eserile ( )i ve
tumamenin telifine saik olduğu zannını da veriyor. Hammerin eserini ve Âli osman tarihlerini mehaz ittihaz ederek ayrı
Düstümamenin Aydm Oğullarından bahis olan kısmı Bizans ve ayn yerlerde bahsetmiştir. Bundan sonra İsmail Galip Bey “Takvimi
Latin vekayinamelerinde verilen malûmata tetabuk etmesi ve bilhassa meskûkâtı Selçukiye, sinde (s 129-131) ve Ahmet Tevhit Bey meskûkât
Latin vekayinamelerinde müphem bir şekilde zikredilen vak'alar hak­ katalogunda (s 374-380) Aydm oğullan hakkında muhtasar malûmat
kında pek çok tafsilat bulunması ve bilhassa bu vekayinamelerde mev­ vermişlerdir. Bundan sonra Ahmet Tevhit bey “Tarihi Osmani Encü-
10 11
meni mecmuası„nda (sene 1327, s: 619-525) Aydın Oğullarının bîr jjfc y j u j f jc v ıı V j h j j , % j î j U i <1^1V j um «muiı
tarihçesini yazmıştır ki, Mehmet Arif ve Necip Asım beyler tarafından
Tarihi Osmani Encümeni namına neşredilmiş olan “OsmanJı tarihi*nde
İkincisi (ji^yı yu.») müellifinin (^ijju.) den rivayeten yazdığı ma­
(s: 489) bulunan Aydm Oğullan hakkmdaki küçük fasıl bunun bir lûmattır kİ âtiye dercolunmuştur:
hülâsasından ibarettir. Bundan sonra Halil Etem bey “Dtiveli fslflml-
ye„ sinde (s: 279-280) Aydm oğulları hakkında muhtasar malûmat
vermiş vc yeniden bu hanedanın bir şecerei ensabmı yapmıştır. Köp­ < X if J j« 4*
rülü Zade Fuat bey ise “Türkiyat Enistitüsü mecmuası* nin ikinci cil­
dinde Aydm Oğulları hakkında uzun uzadıya makaleler yazmış, Halil
JV'- S j. V"S '3 JÜsJloV ıJ 'j
Etem beyin Düveli lslâmiyesini tenkit zımnında neşretmiş olduğu
*)LLİ «—
&’I Jİ '***.•** O!?—}*’ JijJı
“Anadolu beylikleri tarihine ait notlar, atlı birinci makalesinde Aydm
oğullarına tahsis ettiği fasılda (Türkiyat Enistitüsü mecmuası, cilt: 2, <*^“c * r c V - ’-* «-•>:— çtâ'j v y
^)U r V LUe_Jİ£*j U
S : 4-7) Eflâki* nin c^uiıjiu) indeki malûmatı neşir ve diğer eserler­
den de istifade ederek bu hanedan hakkında mevcut olan bilgilerimi- i I ^ji\ j-\ş öj-jb ^*b» juVl j^lyV_) £>-Uv.
ze yeni şeyler ilâve ve yeniden bir silsilename tanzim ettiği gibi gene illy Vl b"-U iSV~-J"J l-İA^c ^ J Le—
mezkûr mecmuanın ikinci cildinde (S 417-426) “Aydın oğullan tarihi­ ^ 11 j i y ’ V jU -l JL h r^U
ne ait* unvanlı ikinci bir makale yazarak birinci makalesindeki bazı
hataları tashih ve yeniden bir silsilename tanzim eylemiştir. Mehmet
Fuat Bey bu ikinci makalesinde bilhassa tabetmiş olduğumuz bu Diis- . •V»* uu^bj sâ> cjfVj JVi ^
turname’ nin mühim kısunlannı hülâsa etmiş ve Aydın Oğullarına mü­ Ir -y ı -ijy J A j £ j & * 1 J J l 3 lj t U -N ljy i ı f jm

teallik olan kitabeleri de neşretmiştir. Mehmet Fuat beyin yapmış v !0Aa ^ c. JUjÂuI*!!I sMJlo-i» «£İ1«_) ^ı—j j

olduğu bu silsilename, Aydm Oğullarının en doğru ensap şeceresidir. ^ U jJ j V.5 U J i j ı-ji^ V j lA-fc-to-Vj U a*.j »V
Düstümamenin Aydm oğullan hakkmdaki kısmını tenkit ve tetkik
etmezden evvel yukanda zikredilen diğer mehazların neşrini faideli J ir l» \ j C>J IajLe—l_J ^yvellf )UeJ_s»£6 <î—• I4U3jUlî j t j j l /
ad ediyoruz. Bunlardan İbni Batuta seyahatnamesi ve (uiz^iı >Ji)
ve ( ) esasen matbu olduklan için diğer mehazlardan ( JjS tı),
<jıUiLi), (liuı^-ij'j-süi) kitablanndaki mevcut malûmat i ^ u m ».jiuvs) Eflâkinin ( ^ U ıju ) inde“Arif Çelebi* den bahseden sekizinci fasılda
nin salifüzzikir iki eserinden alındıklan için, bunlardaki malûmatı neş­ Aydm Oğulları hakkında mevcut olan az ve fakat mühim malûmat
retmeyi lüzumsuz görüyor ve yalnız müşarileyh ( 3r^\xr\ ) Düstümamenin rivayetine temamen mütabık olduğu gibi Aydm
nin( juıntiu. )ınm üçüncü cildinde ( Ayasofya kütüphanesi: 3416) ve Oğullarının Mevlevilere nakadar merbut olduklannı da göstermektedir.
Bu kuyudu Köprülü Zade Fuat bey “Türkiyat mcmuası*nda kısmen
{ yit, ) ile Yazıcıcı Zade Ali'nin “ Tarihi âli selçuk „ unda mev­
cut olan kayıtlan neşrediyoruz . ( j&rfkgâ) ( jL.jvi.uiu. ) mda, iki neştetmiş olmakla beraber biz de burada aynca neşretmeyi faidesiz
ad etmiyoruz.
yerde Anadolu Tevaifi mülûkûndan ve bu arada Aydm Oğullarından
bahsediyor. Biricisi müellifin ( : v jjl* ) den naklen yazdı­ û-.-kl -tl^ «±L o/ Cr-ılljjL» 3y* -4—->ı5 / ^ A cşS' ‘-’v'"*
ğı malûmattır. Pek muhtasar olan bu malûmat berveçhi âtidir : O İ J Jlj& U Jj. . j L j j \ y - ^ J * j e l j Z ûT ^ IjT j ğî <ÖI<İ-J

ay £ > 1/J e-ul lşU- V. yş^-3 (y ^ ik )


ti'zy j e»U u*>»- v_ruâ>- <f'LV* çâ
( Sjİi )V jfZ
dlu»^ Ucr-n- ur-*1. ■*!* tsy.y* yj\^V»
J jl V Jr-U Jf.i . j& c . j\ j J>x\ J 3M. »Vjij 1j ı*>-jâj û-4-2, cfi
12
13
oU
- -v- o & tj 9 OjUjr______ Yazıcı Zade Ali’nin “Tarihi Âli Selçuk, unda[l] eserin nihayetlerine
**. - ^ '> ıy Aiel,
^ -/ 'j* J>- j ^ J r *j 3y- / *A5^ «3^*^ «Iâ Tj * /*y„ doğru Anadolu Tavaifi mtilûkûndan bahsolunmaktadır. ti>c<it j y ı j l )
5^»- c J j â ı_i «İV* I --L» ~ ,e l‘ *‘ ( ot ji» f>-z ca», j\
m unvanını taşıyan ve Anadolu Tavaifi mülûkûndan
j â tujLu Ijjta j l t£\|l£ ûV j «Lıt»V çy? V»j»_ f.J^"</■> jL»£.*
bahseden bu fasılda, Aydm Oğullarının asıl ve menşeinden ve bir de
a U *^ j L ^ j t j b N J İ £ :* - j n^İ-Iâ C • a j j l y j l o J o d A e l j| Umur beyin Moğul emiri Timur Taş Noyan ile mülâkatından bahsed­
*Wj . ö ^î j I JJ j y^CL.j Jjûie jö jT jL tıl w>Vj ıC ^>jl ilmektedir. Bu kayıtlar bervechi atidir:
. JLî âlUîl jfjp jy + ^ j 4;U “ Ve Leşkerî elî ki şim di Aydın E li derler Aydın ve oğlanları
‘ Vl^* j ' v>-jij V ^ V j— Os>.J»J -Jj dL -i> jiy JÜmL* O ^ - dutm uşlıırdı k i Aydın reis Mehmet oğluydu ki sevahil gemilerinin
reisleri ol tarafa kışlağa varan Türklerle ittifak ediip ve ol yerlerin
<Jt t S * f J* çju j)y*j J jl» j V 1 ö V j^ J J**" •1> '1ûtkl-J t5^-> (A» R um ları sultanlarun haraçgUzarları yldiler. çun sultanlar aradan gitti­
■J Cr-^ J L ı JL-Jo *■'£,. JVj jiİ A z f'v —T >31 ^J^- J ler onlar o l Rum ları yagt idüp fetih ettiler. „
Û'»IZ^ a^46 ck> u J İ J J 3J JL-jl öliı» C v ^ »r<w> "Ç iin Tim ur Taş Bey Aydın oğlanlarından dahi mal ve haraç talep
öL—\
»_j jV \ j î c J V j â oıTjl jU v_j^ y» ûWt *-ı^** 4| k ıld ı Aydın oğulları melikülgüzzat velmücahidin gazi Umur Bey atlu
4ı 13^ karındaşı/ıl lâyık pişkeşler ve hidmeti ve selâmlık birle Timur Taş Bey
«LiU-j «LıV» JT J iflV j . . JİJİ-I^C j VlT j j U j jûa>l j JX-S. j l j J
>' ûL hidm etins gönderdiler Eğirdir üzerinde Timür Taş beyin ordusuna eri-
JU J y j^ y J-iîll { fb j^ l jL â j w~c C~-ıjL- j\
■ fV şüp selam ladı Timur Taş Bey ana niçün haraç getürmedin dedi Umur
Bey etti siz ne m illetsiz k i bizsize haraçverevüz biz haraç küffardan
• U * i l$
Vî.1 jy\ jjitly. j\* Sja* JÛeıNl İja î ly^Ml dAU c-»-*!— aluruz siz m ûsliim an ve biz müslüman bizden haraç ne veçhile iste-
rsiz dedi bu söz Timur Taş Beye hoş geldi sayurgayup gazi yiğiti-
1 jVM^» 0 yv«> jl^a jljjL c *z£j J*^u İyi ö ^ j i wıji| mişsin v:. ;■gaza kılmakta ol deyu gönderdi.,,
e^Lâîl
û#l^ C İ İ Ö İ J I Ö j C iljLe Cm<Ji
J~ e-ly] Bu malûmata mehaz ittihaz eden Müneccim Başı Derviş Ahmet
jjLCi^^îT" j U jC ij ı f j t ,jU jU$" J t ija '^Jjİ6. ^ Û H ( Jjji'ç-v ) inde (kütüphane! umumî, c 2, s 429) Emirüssevahil Mehmet
cçt PSS||||| x ^ j i,â1
^ ı / J*-' f»V A ^ j f * f „ rli e»jt a\^el ^Vizsl y L <1^ ü^JJ—* ö ^ i'y beyin Selatini Selçukiye kaptanlarından olup sevahili muhafaza ve
denizde kâfirlere gaza ettiğini, onun oğlu Aydm reisin de Âli Sel­
û iİ M J * l j lj û )l^ j->»
çuk devletinin Moğol istilâsı dolayisiyle inhitata uğramasından istifade
*y j j-k. b.^4?) lj Jnd A ederek sevahilde kışlamayı itiyat eden Türkleri etrafına toplayıp
f«A* J S,J J-i 'i y f f - .jj* ti üjââjljiü»- L o l j Leşkerî [yani Lascaris] eline gaza ve bu diyarı fetih ederek bir devlet
«LİJ ö '^ JLîf' Jlx ». oi f f-‘
j '•\r,,a*.>5— tesis ettiğini ve ölünceye kadar kâfirlerle gazada bulunduğunu
Cr* »ay ■»j'jTj
zikrettikten sonra onun evsafım tadat ediyor ve badehu yerine oğlu
• *X*3b •■*ı-r ^ y : > “Umur bey,in geçtiğini söylüyor, ( j ^ u ) sahibi Umur beyden sonra
Eflftkînin bu kuyudu bize Aydın oğullarının evlâdı Mevlânaya mürit İsa Beyin hükümdar olduğunu zikrederek “Hızır Bey, den bahsetmiyor.
olduklarını tasrih ettikten mada Aydın Oğlu Mehmet Beyin ( . » ^ u ) Bu malûmat ( j , jiuu. ) de başka şekilde zikredilmiştir. Bu kitaba
ve Umur Beyin de ( » jiu ,.) lakabını aldıklarını gösteriyor . Aynı za­ nazaran Âli Selçukun sukutunu müteakip Aydm Elinde Aydm Bey
manda Aydın Oğlu Mehmet Beyin Germeyan ümerasından olduğunu da [l]B u eserin biri lopkapu sarayındı Revan köşkü kütüpanesindc diğeri Pariste Milli kütü-
tasrih ediyor ki bu son malûmat Düstürname* deki kayıtla temamen pahanede olmak üzere (Supp, Turc: 737) iki adet tam ve mükemmel nüshası mevcuttur. Gene
tetabuk arzetmektedir. topkapı sarayında. Darülfünun kütüphanesine naklolunan Yıldız kütüphanesinde , Pariste milli
kütüphanede, Holanda da Leyden kütüphanesinde bu kitabın müteaddit eksik nüshaları mevcuttur.
Eflâkî, Emir Arif Çelebi’nin Germeyan Oğlu Yakup Bey bin Alişîr
M. Houtsma tarafından İbni Bibi Selçukaamesinin tercümesi zan ve bu nam altında tabolunan
ile m ülâkatından bahseden bir hikâyesinde hükümdarı müşarileyhin ve «Recııeil de textes relatifs a’ l’histoire des Seljoutides* atlı kolleksiyonu üçüncü cildini teşkil
seraskeri ( ^ı» 4jU û.ji'j— ) ın Aydın Oğlu Mehmet Beyin damadı eden kitap bu büyük tarihin bir kısmıdır.
olduğundan da bahsetmektedir .
15
14
man Yazıcı Zade tarafından ihtira ve Müneccim Başı tarafından teyit
isimli bir zat müstakillen icrayi hükümete başlamış ve bunmı vefatında
ve ( ) sahibi tarafından zikir ve Ahmet Tevhit ve Halil Etem
oğlu Mehmet bey geçmiştir. Mehmet beyden sonrada îsa bey geçmiştir.
beyler tarafından da kabul edilmiş olan - Aydm bey , de hayalî bir
Yazıcı zade’ niıı ve onu mehaz ittihaz eden Müneccim Başının ve
şahıs olmuş olur. Bu takdirde Aydm oğullanna “ Mehmet bey „ den
( Jjji'jU. ) kitabının Aydın Oğullarının şecerei eıısabı hakkında verdik­ başlamak icap eder.
leri malûmat muhtacı tetkiktir. Gerek Eflâkî tezkeresi ve gerekse Düs- Yazıcı Zade ve ondan naklen ( ) sahibi, Tezkerei Eflâkî’ de
tumame bize gösteriyor ki Aydın Elinin ilk Fatihi “Aydm oğlu Mehmet ve Düstıırname'ile Ibni Batuta’da ve diğer eski mehazlarda zikir edi­
Bey„dir. Bu Mehmet beyin pederi hakikaten“Aydın bey, atlı bir zat mıdır? len Aydın oğlu Mehmet Beyin Aydm Elini fetih etmesini bu hayalî
Burası şüphelidir.Ayduı ve Aydmlu isimierile müseınma[ljkabile ve mevzi Aydm Beye nisbet etmişler ve Mehmet Beyden hiç bahsetmeden Aydm
adlari bulunduğu gibi Erzurum havalisinde de vaktile bu isimde bir kale Beyden sonra Umur beyi hükümdar yapmışlardır.
bulunmakta idi [2], Anadoluda kabile isimierile tesmiye edilmiş bir çok Bu azim hataya ne ( ) sahibi, ne de Ahmet Tevhit, ve Halil
mevkiler vardır. Acaba Şelçukîler zamanında “Aydın,namında bir Türk- v Etem beyler iştirak etmemişler ve Umur Beyin pederi Mehmet Beyi
men boyu mevcut olupta etrafa dağılmış, bir kısmı Aııadolunun Şar­ zikir ve fakat ikinci Mehmet bey olarak kaydetmişlerdir.
kında bir kısmı garbında mı tavattun eylemiş ve bir kısmı da mer­ Şayet vücudu isbat edilmeyen Aydm Beyin daha doğrusu “ Ay­
kezde mi kalmıştır ?. Aydm Oğullarıda bu aşirete mensup olmak rlola- dın t , m garbi Anadolu fatihlerinden Mehmet beyin pederi ve yahut
yisile Germeyan Oğullan gibi aşiretlerinin ismine nisbetle bir sülâle mi ecdadıikİan birinin ismi olduğu farzedilecek ve hanedan ilminin bir
tesis etmişlerdir?. Bu faraziyye kabul edilirse Yazıcı Zadenin ve aşiret izninde n değil-belki OsmanlIlarda veya Selçukilerde olduğu
( jjju u ) in kabul etmiş olduklan Aydm Bey ve onun pederi Meli- gibi -bir şahistan neşet ettiği kabul olunacak olursa, bu takdirde Ay­
küssevahil Mehmet Bey bittabi birer şahsı hayalî olmuş olurlar. dm is;".:ıideki aşiret ve cemaatlann -köçebe hayatı geçiren bir çok
Ravendî’ yi ihtisar ve Ibni Bibîyi aynen tercüme ve 679 senesinden akvanır: olduğu gibi-bu aile etrafında toplanarak bu ismi almış ve
itibaren Anadolu ahvalini muhtasaran yazan Yazıcı Zade Ali, Ibni bu asabı' yet etrafında toplanmış ve yeniden teşekkül eylemiş bulun­
Bibi den tercüme ettiği kısımlarda olduğu gibi bu son kısımlarda da duklarını ve bilâhara Anadolunun muhtelif taraflanna dağılmış olduk­
lâalettayin her hangi bir emir hakkında, mahazlarmda mevcut olma­ larını kabul etmemiz lâzım gelecektir.
yan şeyleri yazmak, onlara bazı nisbetler bulmak, bir takımlarını
kadim Selçukî ümerasının ahfadı veya Oğuz uluslarından birinin reisi *s * , :

yapmak ve ne olursa olsun bir asalet silsilesi uydurmak arzusundan


içtinap edememiş ve burada da Aydm oğullarını Âli Selçukun Meli-
Aydın oğullan hakkında yukarıda zikredilen menbalar, bu hane­
küssevalıili Mehmet Bey neslinden göstermeye çalışmıştır ?. Yazıcı
danın tarihini itmam için kâfi değildir. Bu menbalara Lâtin ve Yunan
Zadenin bu hatası Müneccim Başı ve badehu Ahmet Tevhit
menabiini ve bu meyanda Amadî’nin Kıbris kırallan hakkında yazmış
ve Halil Etem beyler tarafından tekrar olunmuş ve bu muhayyel
olduğu vekayinameyi, Raynaldi’ nin “ Annales eclesiastici „ ni Vil-
Mehmet Bey Aydm Oğullanmn malûm olan ilk ceddi ad edilmiştir.
lani , CantacuzĞne, Stella, Ducas, NicĞphore GrSgoras „ vekayiname-
Bu izahattan sonra Meliküssevahil Mehmet Beyin Aydm Oğulları şe­
lerini; Vatikan ve Venedik hazinei evrakında Aydm oğullan baklan­
cerei ensabmın başından tay edilmesi icap eder. Düsturname’ de ve da mevcut vesaiki ve bilhassa bu vesaikin bir çoğunu ihtiva eden
Eflâkî tezkeresinde bu hususta hiç bir işaret bulunmaması noktai na­ “Diplomatarium Veneto-Levantinum, atlı kolleksiyonun birinci ve ikinci
zarımızı teyit eder sanırız. Eğer yukarıda zikrettiğimiz, yani Aydm ciltlerile Papa altıncı Clâment ve altıncı înnocent’m registre yani si­
hanedanının, Germeyan hanedanında olduğu gibi bir aşiret ismine cillerini ve muhtelif kolleksiyonlarda ve vekayinamelerde neşredilmiş
intisabı kabul edilir ve Düsturname* de ve Ml'âki teskeresinde Aydm olan mektuplannı ilâve etmek lâzım gelir.
Bey atlı bir kimseden bahsedilmediği de nazan dikkate alınırsa oza- Bu mehazlara Aydm Oğullarına ait bulunan veBirğî,Tire,Ayasluğve
[1) Bugün Adana şimalinde, Torus dağlannda köçebe halinde yaşayan meşhur Aydınlu diğerAnadolu şehirlerinde bulunan kitabeleri-ki bunların bir kısmı Köp-
aşireti bunlardan birisidir . rülüzade Mehmet Fuat Bey tarafından Türkiyat Enstitüsü mecmuasının
[21 Bu kale Tiraurlenk’in ikinci İran seferinde ve 796 senesinde anun tarafından zabtedilmijfi.
16 17
ikinci cildinde (Sahifa 422-425) neşrolunmuştur-ve meskûkfltı ve Aydm Hopf : Les Giustinianl, dynastes de Chios. trad. de Vlasto.
Oğulları namına yazılan eserlerin ithafnamelerini [İJ ve (.sj^u/ûjji^.a) Perilla : Chio.
nin ( ıydiûiı-v ) sında ve ( vud ıjtuu ) de bulunan bazı zevatın ter­ Sauger : Histoire nouvelle des anclens ducs de l’Archipel.
cümei halleri "arasında bu hanedanı alâkadar eden akşamı ilâve ede­ Lacroix : Ûes de la Grece.
cek olursak Aydın hanedanının tarihi bir dereceye kadar kesbi vu­ Gay : Le pape CMmentVl et les affaires d’Orient.
Heyd : Histoire du commerce du Levant au Moyen-Âge, 2 vol.
zuh eder.
Lebeau : Histoire du Bas-Empire, 21 vol.
Eski menbalara İstinaden müahharen yazılan eserler Dttsturname-
Muralt : Essai de Chronographie byzantine, 2 vol.
nin müphem noktalarını ve ayııı zamanda Aydm Oğullarının tarihini
Parisot : Cantacuzöne, homme dT M et historien.
bir kat daha tenvir etmektedirler. Bunların içinde müracaat edebildik­
Schlumberger: Les principauMs franques du Levant.
lerimizin başhcaları şunlardır:
Selılumberger: Numismatique de l’Orlent Latin .
Jauna : Histoire g6n6rale des royaumes de Chypre, de Jdrusaleın , Hammer: Histoire de l’Empire Ottoman, 18 vol.
..., 2 vol. Leyde, 1747 D am : Histoire de la r6publique de Venise, 7 vol
Loredano : Histoire des rois de Chypre de la maison de Lıısig:ıan;
trad. de H. Giblet, 2 vol. Paris, 1732, **
*

Mas-Latrie : Histoire de l'île de Chypre. 3 vol .


= L'île de Chypre. Aydın Oğullarından bahis olan ikinci faslın şerh ve tenkidine baş­
= Commerce et exp6ditions militaires de la France et de Ve j-ise' lıyoruz :
au Moyen Âge 17 nci sahifada:
Baudoiıı : Histoire des Chevaliers de 1‘ordre de Saint-Jean de Jerûs-
alem, 2 vol. Paris, 1643 Yediyüz on yedi di hicret tamam Çıktı Aydın Oğlu miri nlknam
Vertot : Histoire des Chevaliers Hospitaliers de Saint-Jean de JĞrusa- ;
lem, 7 vol. Paris, 1737 Bu beytin ashnda:
Delaville Le Roulx : Les hospitaliers â Rhodes, 1 yol.
Yediyüz yedi idîhicret tamam Çıktı Aydm Oğlu miri nlknam
Delaville Le Roulx : La France en Orient, 2 vol.
Jorga : Philippe de M6zi6res, 1 vol. Paris, 1896 şeklinde olması ve bilâhara müstensih hatası olarak bu şekle girmiş
ifervos : Rhodes. 1 vol. bulunması kuvvetle muhtemeldir. Zira Umur Beyin tevellüdü 709senesin­
Justinian : La description et riıistoire de l’île de Scio, 1 vol. de (Düstürname. Sahifa 18) olmasına ve on sekiz yaşında yani 727de
[1] Aydın Oğullan namına telif edilen atideki eserlerin mukaddimelerindeki ithafnameler gazaya başlamasına göre 717 senesinde henüz sekiz yaşma g ir m iş olan
şayanı zikirdir: Umur Beyin hurucu mevzuu bahsolamaz. Bu olsa olsa Umur Beyin pederi
1 — Meçhul bir mütercim tarafından yapılan Kısası Enbiya tercümesi: bir nüshası Bursa’da, Mehmet Beye aittir. Mehmet Beyin hurucu ve Aydm elinde fütuhat
Ulu Cami kütüphanesinde ve diğer nüshası da Kayseri de bulunmaktadır. Aydın oğlu Mehmet Bey
yapışı ise Birğî’de Ulu Camide olan kitabede (Türkiyat enstitüsü mec­
namına tercüme edilmiştir.
2 — Gene aynı meçhul mü tercin tarafından Aydın oğlu Mehmet Bey namına yapılan muası, c. 2, Sahifa 422) mezkûr olduğu üzere 707 senesindedir. Bina­
{ UjYl î/ jT ) tercümesi: İstanbul’daVeliyyüddin Efendi kütüphanesinde bulunmaktadır. enaleyh bu beyti bu şekilde tashih etmek icap eder.
3 — Aydın oğlu Umur Bey namına Mesut isminde bir zat tarafından yapılan Kelile ve Dini­ Gene 17 inci sahifada Aydm oğlu Mehmet Beyin Sultan Alûettin’den
ne tercümesi: Lâleli kütüphanesinde. IJc beyliğini almış olduğu hakkında mevcut olan malûmat OsmanlI­
4 — Hacı Paşanın Aydın oğlu İsa Beye ithafen yazmış olduğu ( ) atlı tıb kitabı.
larda ve diğer Anadolu hanedanlarının tarihinde müşterek olan ve
5 — Gene müşarileyb Hacı Paşa tarafından nin akaide dair yazmış olduğu
X ) atb eserinin şerhi: İsa Beye ithaf edilmiştir. fakat hiç bir esasa istinat etmeyen bir ananedir. Birinci sultan Alâ-
6 — ( tfjjSİı ı>. 4? Cf. ) atlı bir zat tarafından ( . 'öL.1 «J^Ona* ettin Keykubadm bırakmış olduğu emsalsiz şöhret, Anadolu halkı
mındaki arapca bir eserin Earisiye yapılan ve Ayduı oğlu İsa Beye ithaf olunan tercümesi: Veliy­ arasında diğer padişahların isim ve şahsiyetlerini de ona izafe ettir-
yüddin Efendi kütüphanesinde. Düstumamei Enverî 2
19
iniş olduğundan Aydın Oğlunun bu beyliği, 702-708 seneleri arasında 1186=682 senesinden sonra sultan ikinci Kılıç Arslan ümerasından olup
ikinci defa Anadolu hükümdarlığı yapan ikinci Sultan Gıyasettin Bizans müverrihi Nik6tas Choniates tarafından Sam&s—bu isim Şemsed-
Mesut’tan almış olması ve fakat pek meşhur ve maruf olan Alâettin din’den galat olmalıdır—tesmiye edilen bir emir,sultam müşarileyh tara­
isminin onun yerini tutması muhtemeldir. Üçüncü sultan Alâettin. fından garbî Anadolunun yağma ve tahribine memur edilmişti. Emiri mü­
Keykubad’m iki devrei saltanatı da Aydın Oğlunun zuhur ve hurucun­ şarileyh mühim bir kuvvetle Lidya’ya girdi,Cilbianus yani Küçük Men­
dan mukaddem olduğundan bu rivayetin mevzuunu bu hükümdara deres nehrinin suladığı ovayı yağma ve pek çok esir aldı. İstanbul
atfetmeğe pek de mahal olmasa gerektir. İmparatoru Isaac l’Ange bu tahribata bir nihayet vermek ve Türklerin
17 inci sahifada Aydm Oğlunun evvelâ Germeyan Oğlu ümerasın­ garbî Anadoluya geçmelerine mani olmak için sultana senevî bir
dan olduğundan bahsedilmektedir ki, bu rivayet Eflâki* nin rivayetini, verği vermeyi taahhüt etti [1].
teyid ediyor. 1191ve!195 senelerinde esbak imparator Manüel Komninus'un oğlu
Düsturname’de bundan sonra Aydın Elinin fethinden bahsedil­ Aleksi oldukları iddiasıla birbirini müteakip huruç eden iki sahtekâr
mektedir. bazen Anadolu sultanlarının muavenetine nail olarak, bazen de hu­
Anadolu’ nun bidayeti fethinde bütün Anadolu kıt'ası Ali Selçuk I dutta bulunan Türkmenlerin başına geçerek Rum imparatorlarına tabi
şehzadeleri ve emirleri tarafından fethedildiği esnada garbî Anadolu 1 olan garbî Anadoluyu garet ve tahrip ettilerse de her ikisinin de telef
ve bu meyanda Aydm Eli de zabtolunmuştu. Birinci Ehli-salip seferini olmaları k sî’î bir netice husule getirmedi [2].
müteakip imparator Aleksiyüs Komninus bu havaliyi tekrar geri almış: ■ Sııliaı G iyasüddln Keyhusrev birinci defa hükümdar olduğu esna­
ve Türkleri Anadolunun garp kısmından geri çekilmeye icbar etmişti, \ da 1198=-£05 senesinde Rum imparatorluğu erazisine sefer ederek Men­
Bu tarihten soııra Anadolu Selçuk! sultanlariyla Bizans imparatorları : deres sahihlerini tahrip, ve mütaadit şehirleri yağma ve fethetti.
arasında devam eden bir asırlık mücadele esnasında Anadolunun ha- j Fakat biraderlerile onun arasında mevcut olan ihtilâflar fütuhatın daha
valii garbiyesi mütemadiyen muharebata sahne olmuştur. Anadolu sal- a ziyade devamına mani oldu [3].
tanabnm hudutları bu muharebe neticesinde Denizli, Hunas, Kütahya, .
Eskişehir hattına kadar gerilemiş ve Rum imparatorluğuna tabi olan, j . İkinci sultan Rüknüddin Süleyman Şah zamanında 1201=598 sene­
garbî Anadolunun hududunda kalan bu şehir ve vilâyetler Uc ümerası j sinde im parator Aleksi l’Ange’in, Anadolu sahillerinde korsanlık yapdır-
denilen hudut beylerine merkez olmuştu. Rum hudutlarında tahaşşüt t ması sultan ile imparatorluk arasında harp zuhurunu intaç etti: Türkler
eden Türkmen aşiretleri kendilerine daha güzel yaylak ve kışlak ara- 1 hüdudu geçerek bir çok Rum şehirlerini yağma ettiler [4].
mak ve yahut bulundukları manatıka nisbetle daha zengin olan mem­ Birinci sultan Giyasüddin Keyhusrev ikinci defa hükümdarlığı es­
leketleri yağma etmek üzere hududu geçerlerdi. Türkmenlerin sultan­ nasında, vaktile Ehli Salibin istilâsından evel Bizans imparatoru olup bu
larla imparatorlar arasında aktedilen muahedat hilâfına olarak yapmış- istilâ Üzerine firar ve bir çok sergüzeşten sonra Anadoluya iltica eden
olduklan bu akınlar alelekser iki imparatorluk arasında muharebe “Aleksi l’Ange„ı, Şark imparatorluğunun taksimi üzerine her tarafa yer­
zuhurunu intaç ederdi. leşen mütegallibeler arasında İznik'i zabteden ve imparatorluğa tabi olan
İkinci sultan Kılıç Arslan’m Bizans imparatoru Manüel Komninus garbî Anadolunun idaresini ele geçiren Teodor Laskaris “Th6odore Las-
üzerine kazandığı | Miriyokefal „ muzafferiyyetini takip eden seneler caris„i iskat va sabik imparator Aleksi’yi onun yerine hükümdar nasbet-
zarfında Türkler Anadolunun garbî havzasını fethetmeğe teşebbüs meğe karar vermişti. Bu maksatla sultan müşarileyh 1210=607 senesinde
ettiler. 1177=573 senesinde sultan tarafından gönderilen mühim bir
Laskaris’in memleketine yürüyerek Menderes’sahillerini istilâ ve bu nehir
kuvvet Menderes sahillerini boydanboya yağma ve tahrip etti ve Trailes.
üzerinde vaki Antiochia kasabasına taarruz ettise de o civarda Laska-
yani Aydm şehrile 6 Karya „ baltasındaki Antakya kasabasını aldı
ve bütün kaleleri fethettikten sonra fütuhatını Adalar denizine kadar [1] Lebeau, 'Hist. du Bas -Empire, T. 16, p. 3 9 1 Murait, Chronographie Byzantine, T, 2,
p . 225.
temdit etti. Fakat imparator Manüel bu fütuhatı durdurmaya ve Türk- 12) Lebeau, Hist. dı^ Bas -Empire, T. 16, p. 448-49; T. 17, p. 6-7.
lerin almış olduğu memleketleri istirdada muvaffak oldu [1]. fe3] Lebeau, Hial. du Bas -Empire, T. 17, p. 26-28; Murait, Chron. Byz . T. 2, p. 257 .
[1) Lebeau, Hlat. du Bas-Empire, T. 16, p. 285-288. 14) Lebeau, Hiel. du Bas -Empire, T. 17. p. 50-51. Murait, Chron. Byz, T. 2, p. 262-63.
ris'le yaptığı muharebede şehit olduğundan bu sefer hiç bir neticeydi 21
müncer olmadı [İJ. Bu tarihten sonra altmış sene kadar Rumlarla Türk* I Âli Selçuk saltanatının katiyyen münkariz olduğu esnade Garbi
ler arasında sulh devam etmiştir. Anadolu sultanlığının ikbal devri Anadoluyu işgal eden Türkmen beyleri deniz sahiline geldikten başka
olan birinci İzzeddin Keykâvus, birinci Alâettin Keykubat, İkinci Gl- Adalar denizindeki adalardan da bazılarını zapta muvaffak olmuş -
yasüddin Kehusrev zamanlarında Rumlarla mücadelenin inkitaa uğra- I lardı [1]. Bu beylerden Biri “ Sasa Bey „ dir . Bizans müverrihi
masmuı sebebi bu sultanların şarkta ve bilhassa cenupta fütuhat arzu­ Fırançes’ in “Sasan„ tesmiye ettiği bu emir Mağnisa, Efez ve Bergama
larında bulunmalarından ileri gelmiştir. havalisine hakim olmuştu. Müverrih Pachymer ise bu beği “sultan
Saysan„ tesmiye ediyor ve bunun kayin pederi ve metbuu olan Menteşe
ikinci sultan izzettin Keykâvus’un Rum imparatoru Mihail Paleo- Beyden ayrılarak müstekillen fütuhata kalkdığım ve kuvvetini tezyit
joğ’a ilticasından ve Anadolu saltanatının sureti katiyyede Moğol hi­ ettiğini, fütuhata girişerek evvela Tire’yi badehu Efez yani Ayasloğu
mayesi altınagirmesinden sonra hüdutta bulunan ve ekseriyyetle sultan zaptettiğini mufassalan yazıyor [2J . Sasa Bey birinci defa 1305 de
fczettinetaraftar bulunan Uc ümerası bunun haleflerine itaat etmeyerek Tire’yi muhasara ederken Bizans imparatorunun hıdmetine -henüz gir­
serbest hareket etmeğe ve hüdutiarı geçerek Rum ülkesini zabteyle- miş olan Katalanlar, reisleri Roger’ nin idaresinde olduklan halde
meğe başladılar. Mihail Paleoloğ da İstanbul’un istirdadından beri şehri mezkûrun imdadına gelmişler ve Ttirkleri ricata icbar etmişler­
hep Rumeli işlerile meşgul oluyor ve Anadolu vilâyetlerini ihmal edi­ dir [3]. Fakat Katalanlann Anadoludan Rumeliye geçmesini müteakip
yordu .
emiri müşarileyh 1308 de evvela Tireyi, badehu Efezi zaptetmiştir [4J.
1266=665 senesinden itibaren Türkmenler Bitinya, Mizyq» Türkler diğer taraftan otuz kadar gemi ile denize açılarak Sakız’a çık­
Lidya, Karya, Firiğya ve Paflagonya havalisinden Rum imparatorluğu I tılar, adayı kâmilen yağma, ve ehalisini telef veya esir ettiler, muha­
elinde kalan yerleri istilâya kıyam ettiler. Mihail Pleoloğun kardeşi i fızlarının pekaz bir kısmı adada bulunan bir kalaya iltica ettilerse de
“Yuanis, her nakadar bir müddet bunları tevkife muvaffak oldıysada ! Türkler tarafından muhasara ve esir edildiler. Bu adayı muhafazaya
bilâhara Türkmenler yeniden taarruza geçtiler ve fütuhata başladılar. memur olan ve Katalanlarla Kumlardan terekküp eden bir müfreze aile-
1280=679 senesinde Sal bey namile maruf olan Emir Menteşe ku­ lerile birlikte gemilere binip kaçarlarken Skyros adası önünde bahrî bir
mandasındaki Türkler Tralles yani Aydm ve Nysse yani “Sultan Hisar, kazaya uğrayarak telef oldular[5]. Fakat Türkler adayı muhafaza etme­
şehirlerini şiddetli bir muhasaradan sonra alarak denize kadar isti­ yerek çekildiklerinden burası Cineviz asilzadelerinden Benedetto Za-
lâlarını tevsi ettiler. Aynı zamanda Türkler Sakarya havzasında da charia tarafından zabt ve Bizans imparatoru namına idare edildi [6].
fütuhata başlayarak Marmara sahiline doğru ilerlediler[2] ve nihayet Bunun halefi Martin Zacharia’dan Düsturnamede çok bahsedilecektir.
1300 senelerine doğru bir iki mevki müstesna olmak üzere bütün
Bizans ve Latin tarihlerinde mevcut olan bu malûmatı Düsturname
garbî Anadoluyu işgal ettiler. Bu fatihler istilâlarını müstekillen yapı­
ve Birğî camii kitabesile karşılaştıracak olursak, Aydm Oğlu Mehmet
yorlar, müstakil hükümetler tesisine çalışıyorlar, Anadoluya hakimi
Bey ve kardaşlarınm evvela Germeyan Oğlu hidmetinde iken bilâhara
olan Moğollara itaat etmiyorlar, belki Konya veya Kayseri’ de ancak Sasa Beyin maiyyetine girerek onun fütuhatına iştirak ve 1307 de Birği’
ismen hükümran olan ve her türlü nüfüzü saltanata Tatarlar tara­ yi, 1308 de Tire, Efez (Ephöse) ve Kelâs gibi Menderes havzasında bulu­
fından gasp edilmiş bulunan Âli Selçuk sultanım kendilerine metbu l nan memleketleri aldıklarım istintaç ederiz.
ad ediyorlardı.
Düsturnamede Sasa Beyin katli hakkında mevcut olan malûmat(sa-
Garbî Anadolunun fethi hakkında uzunuzadıya malûmat vermek hifa: 17-18) garb tarihlerinde yoktur. Sasa Bey ne zaman Mehmet
mevzııumuzun haricinde olduğundan burada yalnız Aydm Eti ile meşgul
olmakla iktifa edecek ve Düshımame’nin izaha muhtaç noktalarile [1] Murait, T.2, 481. Hopfj Les Giustiniani, p. 14.
uğraşacağız. ı . [2j Pachymer, trad. Couein, p.de 953.
[3J Moncoda, Exp6dition des Catalans en Orient. trad. de Cbampfeu, p. 81—82$ Schlum-
[1] Lebeau, HiaL du Bas • Empire, T. 17. p. 289-90; Murait, Te 2; p. 309 . berger, Exp6dition des Almugavares, Paris, 1902, p. 84—85; Lebeau, T, 19 p. 46.
(2] Lebeau, T. 18, p. 151,174. Murait, T. 2, p. 416,420,421. Pachymer, trad. de C.ousin, j
•» [4] Lebeau, t. 19, p. 164; Murait, t. 2, p. 499.
p. 403.
15] Hopf, p, 7; Lebeau, L 19, p. 79
[6] Lacroiz, IIes de la Grice, p. 277. Hopf, Les Giustiniani, p. 8, 14.
22 23
Bey tarafından katledilmiştir?.. Düsturnamede bunun senesi yazılma­ Hızır Bey’e Ayasloğu, ikinci oğlu Umur Bey’e îzmiri, üçüncü oğlu
mış olmakla beraber biz Firenklerin o sırada Anadoluya ne zaman j İbrahim Bahadır Bey'e Bodemya’yı, dördüncü oğlu Süleyman Şah’a
ilıraç hareketi yapmış olduklarım bulmağa çalışarak diğer mechulö hal I Tire’yi vermiş ve en küçük oğlu Isa Beyi yaranda alakoymuştur.
edebiliriz: Suryeden tardedilen Hospitalier şövalyeleri 1310 senesinde Mehmet Bey daima Birği de oturmuş ve bu şehri devletine merkez
Rodos adasını Ttlrklerin ve Rumların elinden almışlardı. Şövalyeler 1 İttihaz etmiştir. Düstümamenin baştanbaşa tetkiki bize Aydm ha­
bundan sonra Rodos civarında bulunan adaları ve ezcümle Nisarî' J nedanının idarel hükümet tarzı hakkında bir fikir verebilir. Hükü­
Leros, Episcopie, Calchi, Simia, Cos yani îstauköy adalarını alarak j met Türklerin aşirî teşkilattan medine hayatına intibak ettikleri za­
Anadoluya daha ziyade yaklaştılar. İşte bu sırada Firenklerin Anado^ ] man tesis etmiş olduklan devletlerin aynıdır. Büyük Selçukilerde,
luya ihraç hareketi yaptıkları ve fakat Sasa Beyle Aydın Oğlu Mehmet J Anadolu Selçukîlerinin ilk devrinde, Danişmend, Karaman ve diğer
Bey tarafından geri denize tardedildikleri, bu sırada Düsturname’nift j hanedanlarda olduğu gibi devletin hakim olduğu memleketler hanedan
bize bildirriıediği bir sebepden Mehmet Beyle Sasa Beyin bozuşup birbir- | •efradı arasında taksim edilmekte ve içlerinden biri hepsine reis ol­
lerile muharebeye tutuştuktan ve Sasa Beyin mağlup ve telef olduğa ] maktadır. Büyük hükümdar hepsinin amiri olmakla beraber maiyye-
anlaşılıyor. Aynı 1310 senesi zarfında Ttlrklerin büyük bir donanma I tindeki hükümdarların işlerine müdahale etmez. Büyük hükümdann
ihzar ederek Rodosa ihraç hareketi yapmaları ve Rodos şetmini mu- maiyyetinde divan bulunduğu gibi küçük hükümdarlann da divanlan,
hasara alhna almaları Firenklerin Anadolu sahilinden tardedilliklerint | -vezirleri ve emirleri vardır.
veTürklerin bahrî tefevvuklarına istinat ederek şövalyelere karşı mtite- ; ~/f Aydm hanedanında hükümdarların reisi olan zata “Ulu Bey„ denil­
cavız vaziyet aldıklarını gösterir. Binaenaleyh Firenklerin Anadoluya j diğini Düsturname’nin 31 ve 33 sahifalanndaki kayıtlardan anlıyoruz.
ihraç hareketlerini ve mağlubiyetlerini ve Sasa Beyin katlini 1310 se- | Diğer hükümdarlara sadece Bey denilmektedir. Umur Bey Düstuma-
nesi olarak kabul edebiliriz. mede daima“Paşa„ünvanile tesmiye olunmaktadır. O zaman onun herkes
Türklerin 1310 senesinde Rodos şövalyelerine karşı müdafaalerı ve ] tarafından bu ünvan ile yad edildiğini ve hatta Avrupaca da bu ün-
Bilâhara aynı sene içinde istirdat için yaptıkları teşebbüs hakkında garp 3 van ile tanıldığmı eski Latin vak’anüvislerinin ve onlan mehaz ittihaz
menabiinde mufassal malûmat vardır. Bu menbalara göre Türkler Kodoşu | •eden müelliflerin müşarileyhl “ Morbassan, tesmiye etmelerinden fl]
ğeri almak için mühim bir donanma hazırlamışlar ve Ali Osman hane» S anlıyoruz ki “Umur paşaB dan galattır.
danmın müessisi Osman Beyin kumandasmda olarak Rodos’a çikmışlar *1 Düsturname bu suretle muhtasar bir mukaddemeden sonra doğru­
veşehri muhasara etmişlerse de şövalyeler şiddetli mukavemet ederek i dan doğruya Umur Beyin gazevatmı nakle başlar ve müşarileyhin
muhasarama uzamasına ve ademi muvaffakiyyetle neticelenmesine, -i 18 yaşında yani 727 senei hicriyesinde cihada başladığını söyler; Meh­
sebep olmuşlardır [1] | ÂliOsmanm müessisi olan Osman Beyin bu tarih- 1 met Beyin daha evelce yapmış olduğu gazalardan bahsetmez. Yalnız:
lerde Adalar denizi sevahiline malik olmaması ve bu sahillerin Karesi, 1 •(Sahife 19)
Sarohan, Aydm ve Menteşe oğulları elinde bulunması ve diğer taraf- 1 iki kal'a idi İzmir ol zaman Bîrini Mehmet bey alnııgtı nihan
tan! Rodos ve Rodos’a tabi adaların Aydm ve Menteşe ellrine yakın !
bulunması nazan dikkata alınırsa Rodos seferinin Aydm ve Menteşe 1 beytiyle yukarı lzmirin zabtolunduğunu ve fakat aşağı, yani sahil­
oğullan tarafından yapılmış olması ve muhasarayı idare eden Osman ■ deki kalanın Hiristiyanlar elinde kaldığını bildirir. Mehmet Bey yukan
Îzmiri kimden almıştır? Sakız adasına yerleşmiş olan Cinevizlerin
Beyin de Düsturnamede zikredilen (Sahifa 17,36) Aydın Oğlu Mehmet 1
reisi Benedetto Zachria’nın îzmiri de Rumlann elinden zabtettiğini
Beyin kardeşi Osman Bey olması kuvvetle muhtemeldir.
Düstümamenin on sekizinci sahifasında Mehmet Beyin oğulların- i ve Cinevizlerin lzmirde yerleşmiş olduklarım, Mehmet Bejin bunun etin­
dan bahsolunmakta ve bu meyanda ikinci oğlu Umur Beyin 709 da I den lzmirin yukan kalesini almış olduğunu, atide zikredilecek olan
doğduğu, Mehmet Beyin memleketini beş oğluna taksim edip kendi- 1 Umur Beyin lzmirin aşağı kalesinin fethinde cereyan eden vukuattan
sinin onlara nazaret eylediği hikâye olunmaktadır. Filhakika Düsturna- I istidlâl ediyoruz, Yalnız Mehmet Beyin Burasını hanği senede feth­
menin tasrihinden anlaşılacağı vecihle Mehmet Bey büyük oğlu | ettiğini tayin biraz müşküldür.
Garp menabiinde, Düsturname’de mevcut olmayan ve fakat Aydm
fi! Jauna, HisL de Chypre.., Leid, 1747, t 2, p. 771; Verlot, Hiet. des Chevaliers Hospi- 1
Uİiers, Paris, 1737, L 2, p. 101-102 . £1] Vertot, Hist. des Chevaliers, 1. 2. p. 213. Daru, HisL de Vemse. 1 1, p. 530.
24 25
oğlu Mehmet Beye ait olması lazım gelen bazı vekayi vardır ki onları etmesinden anlaşılacağı üzere, doğrudan doğruya Aydm Oğullarına
burada muhtasaran zikretmek faidesiz olmasa gerektir. Türkler 1312 aittir.
senesinde tekrar Akdenizde tehdltkflr bir vaziyet almaya ve Kîbriş Garp manbalan 1320 veya 1321 tarihlerinde Rodos adasına Türk­
lerin taarruzundan ve bu taarruzun akamete uğradığından uzunuza*
kırallle, Ehli Salip şövelyelerile, Venedik, Cineviz ve Katalanlarla
dıya bahis ve aynı zamanda bu taarruzun Osmanlı hanedanının ikinci
mücadeleye başlamışlardır.
hükümdarı Orhan Bey tarafından yapılmış olduğunu da zikrederler [1],
1312 senesinde 23 gemiden mürekkep bir Türk donanması Rodos :
Bu tarihlerde OsmanlIların Adalar denizine yaklaşmamış olmamaları ve
açıklarımı gelmişti. Rodos şövalyeleri Üstadazamı Foulquesde Villaret .
bilhassa Osman oğlu Orhan Beyin 726 dan evvel hükümdar olmaması
Rodos donanmasiyle hareket ederek Türkleri Amorgo adasına kadar ^
bize bu vak'anın Menteşe oğlu “Şücaettin Orhan Bey bin Mesud*a ait
takip etti. Türkler mezkûr adaya çıkmışlardı. Şövalyeler evvela Türk- S
olduğu kanaatini vermiştir. Aydın Oğullarının da bu sefere iştirak
lerin gemilerini yaktılar, sonra adaya çıkdılar. Hiristiyanlar, mikdan etmiş olması muhtemeldir.
sekiz yüze baliğ olan ve mezkûr adada bir tepeye çekilmiş bulunan * Aynı tarihlerde Türklerin Achaya hıttasına ihraç hareketi yaparak
Türklere hücum eylediler. 57 şevalye ve 300 piyadenin ölümile neti- . havalii mezkûreyi yağma ve tahrip ettikleri ve bundan sonra Türk
celenen bir muharebeden sonra galip geldiler. Müslümanlar telef veya j gemicilerinin bütün Adalar denizini dehşet içinde bıraktığı [21 Garp
esir oldular flj. manbalannda zikredilmekle beraber taarruz hareketini idare eden
1318 de Türk donanmasıyla Rodos donanması arasında bir muha- i Türk beylerinden bahsedilmemiştir; bu vekaylin de Aydm Oğullarına
rebe daha vukua gelmiştir: Rodos büyük pr6cepteur’ü olan Albertde ait olması kuvvetle muhtemeldir.
Sclnvarzbıırg kumandası altında bulunan kuvvei seferiye Türklere :m Düsturnamenin müellifi İzmir havalisinin Mehmet Bey tarafından
galip gelmiştir. Papa bu hıdmetine mükâfaten ikide birde Türk­ oğlu Umur Bey’e tevcih edildiğini söyledikten sonra Umur Beyin, ma-
ler tarafından zabtveHospitalier'ler tarafından istirdat edilmekte olan iyyetinde Dündar Bey, llyas Bey, Pişrev Bey oğlu Yusuf Bey, Ehat su
6Kos„yani lstanköy adasını kaydı hayat ile mumaileyhe terkeyledi [2]. J başı, Hoca Selman gibi zevat bulunduğu halde İzmir’e gelip Firenkler
1319 da Schwarzburg gene sefere hazırlandı. 24 mücehhez gemi '.j elinde kalan aşağı İzmiri muhasara altına aldığını ve iki buçuk yıl
ile 28 haziranda Rodostan hareketle Sakız'a gitti ve 1314de vefat eden -i devam eden bir mücadeleden sonra Firenklerin teslim olmaya mecbur
amıcası Benedetto’nun yerine Sakız hakimi bulunan ve o tarihtenberi Jı kaldıklarını, Firenklerin beyi “Meşe Marti„nin kaleyi Türklere verdikten
mezkûr adayı İstanbul kayserleri namma idare etmekte olan Martin Zac- sonra Sakıza gitmiş olduğunu söylemektedir. (Sahifa 19-20) Bu vak'a
haria ile birleşti ve onu on dört gemisi ile beraber yanma aldı. Bu esnada Umur Beyin ilk gazasıdır.
Efeze’de hazırlanan ve 58gemiden ibaret ve 2600 muharibi hamil bulunan Yukarda zikrettiğimiz vecihle Umur Bey 18 yaşında gazaya baş­
bir Türk donanmasının denize açılmış ve Sakıza doğru harket etmiş lamış olduğundan bu muhasaranın 727=1326 senesinde başladığı ve
olduğunu öğrendi. 23 temmuzda Zacharia ile birlikte Türk donanmasını 729=1328 de bittiği anlaşılıyor.
karşılamaya gitti. Şiddetli bir kavga başladı, güneş batarken muha­ Bahsedilen Mese Marti biraz evvel ismi geçen Sakız senyörü Martin
rebe Hiristiyanların muzafferiyyetile bitti. Mücadelede ölenler ve de­ Zacharia [3] dır.
Düstumame bundun sonra Umur Beyin donanma yaptırdığım ve
nizde boğulanlar dahil olmak üzere Türklerin zayiatı 1500ü geçiyordu.
ilk defa deniz seferine çıktığım nakleder: (Sahifa, 20-21).
Esir edilenlerle, Sakız adasına kaçmış ve orada telef edilmiş olanlar bu
Izmirin fethini müteakip vukua gelen bu seferin de 1328 de veya
hesaba dahil değildi. Gecenin karanlığı sayesinde 400 kadar Türk
altı gemi ile kaçabümişlerdi [3]. 1329 iptidasında olması icap ediyor. Bu seferdeTürkler Rum imparator­
Yukarda zikrettiğimiz iki vak'anın Aydın Oğullan donanmasiyle luğuna tabi olan Bozca Adayı yağma etmişler ve beş gemiden mürek­
şövalyeler arasında cereyan etmesini kuvvetli bir ihtimal ile zirkedi- kep bir Rum donanmasını mağlup ve İstanbul’a firara mecbur etmiş­
voruz . Sonuncu vak’a ise Türk donanmasının Ayasloğ’dan hareket lerdir . Umur Beyin kardaşı İbrahim Bey de bu sefere iştirak etmiştir.
Garp menbaları 1329 senesinde, o tarihe kadar mütemadiyen Akdenizde
[1] Amadi, Clıronigue de i'ile de Chypre, p. 393. Delaville Le Roulx, Les Hoapilaliers â
Rfaodee, p. 6. |1] Vertot, T. R. P. 181-184; Jauna, T. 2. P. 799-800. Delaville Le Roulz, p. 78.
[21 Delaville Le Rotıbt, p. 8. [2] Delaville Le Roulx, p. 79.
[3) Anindi, p. 400; Delaville Le Roulx, p. 0. [3] Mese Marti ismi Meseire Martin den tahrif edilmiştir.
26
korsanlık yapan, müteaddit defalar Adalar denizindeki adaları yağma tına karşı mtitekabilen yekdiğerini müdafaa etmeği kararlaştırdıklarını,
eden, bir kaç defa Agriboz adasının merkezi olan Negrebon'a ve Atine bu esnada Aydm oğlu Mehmet Beyin ağır hasta olması dolayısiyle
havalisine taarruz eyleyen Türklerin tecavüzatına set çekmek için j bizzat imparator nezdine gelemediğini ve fakat bir hey’eti murahhasa
Rum imparatoru, Venedik cumhuriyeti ve Cezayiri Bahrisefft senyör- : ve bir çok hedaya gönderip ittifaka talip olduğunu, imparatorun da bu
leri arasmda ittifak vukua geldiğinden , fakat hiç bir netice çıkma»- 1 teklifi memnuniyetle kabul ettiğini ve imparatorun bundan sonra Foça
dığmdan bahsederler [1] .* Zikredilen taarruz ve garetlerin Aydın : (Phoc6e)ye gitmiş ve şehri mezkûra hakim olan Cineviz Andre Katane’
oğullan ve bilhassa Ayasloğ emin Hızır Bey tarafından yapılmış ol­ ye imparatorluğun hakimiyyeti âliyesini kabul ettirerek Îstanbula dön­
ması çok muhtemeldir. müş olduğunu söylerler [1]. Düsturnamede bu hususa dair hiç bir
Düsturnamede üçüncü sefer olarak Umur Beyin Sakız gazasından kayıt yoktur.
bahsedilmektedir. Bu gazadan evel İstanbul tekfurunun yani Rum Düsturname imparatorun îstanbula avdetinden sonra Umur Bey’in
imparatorunun evelki deniz muharebesinin intikamını almak istediği | Sakıza sefere karar verip 28 gemi yaptırdığını ve kardaşı Hızır Be­
ve fakat korkusundan buna cür’et edemeyerek donaıımasiyla Sakıza te­ yin Ayasluğdan 22 gemi gönderdiğini ve maiyyetinde kardaşı İbra­
veccüh ve mezkûr adayı Mese Marti elinden zapt ve onu esir ettiği ve him Bey, Ehat su başı, Yusuf Bey, llyas Bey beraber olduğu hal­
SakızaPresto yahut Bserto veya Bşerto atlı birini vali tayiıı eylediği de de İzmir limanından denize açıldığını, yolda Midilli valisine yani
zikredilmektedir: (Sahifa,22). Rumlara ait bir gemiye tesadüf ve hücum ettiklerini, gemi içinde bu­
Bizans ve Garp menbalannda tafsilen zikredilen bu vak’anm htt- ) lunan valinin aman isteyerek ve bir çok hediyeler vererek kurtuldu­
lflsası şudur: Martin Zacharia’nm, impartorun hakimiyyeti âliye- 1 ğunu, Umur Beyin bundan sonra “ Çeşme „ ye gelip orada kendisini
sini kabul etmeyerek istiklâle teşebbüs ettiği, ayrıca kale yaptır- * teşyie yeien kardeşi Hızır Beye veda ettikten sonra Sakıza hareket ve
dığı, imparator üçüncü Andronik Paleoloğ’un hiddetini tahrik etmişti, İ mezkûr adaya asker ihraç -eylediğini, adanın valisi olan Presto yahut
Filhakika 1329 senesinde imparator donanmasiyle birlikte Sakıza J Bserto’ a un on bin askerle karşı çıkıp mağlup olarak kaleye tahas-
gelmiş ve askerini çıkararak âsiyi mağlup ve kalede muhasara altına .3 stln eylediğini, bütün adanın baştan başa yağmaya maruz bırakıl­
almış ve nihayet teslime icbar etmiştir . imparator Martin Zacharia’yı dığını, bundan sonra Umur Beyin pek çok üsera ve ganayim ile Izmire
îstanbula göndererek hapsettirmiş ve mumaileyh 1337 senesine kadar J döndüğünü ,Hızır Beyin kendisini istikbal için Izmire geldiğim naklet­
hapiste kalmıştır. Bu tarihte hapisten çıkdıktan sonra kayın pederin? a mektedir: (Sahifa, 22-24). Bu vukuatın cereyan ettiği zamanlarda yaşayan
den hakimiyetini tevarüs ettiği “Achaya, kıt'asındaki malikânesine ; Bizans müverrihlerinde bu hususta hiç bir kayda tesadüf edilememesi
çekilmiş ve bilâhara göreceğimiz vecihle Umur Beye karşı tekrar sah- i şayaıu dikkat olduğu gibi biraz evel imparatorla ittifak muahedesi ya­
neye çıkmıştır. Sakız’a gelince: imparator bu adaya “Kalothetos* is- i pan Aydın oğlu Mehmet Beyin, kendi oğlu tarafından imparatorluğa tabi
minde bir Rum vali tayin etmiş ve bu zat 1340 a kadar kalmış ve olan Sakız adasının yağma ve tahrip edilmesine müsamaha ve müsa­
sonra Zyvos atlı diğer bir vali 1346 senesine yani Cinevizlerin zaptına ade etmesi de şayanı nazardır. Mamafi bir taraftan Eflakî’nin rivayetine
kadar adayı idare eylemiştir[2J. Düsturnamede mevcut olan Presto veya kıymet verir ve diğer taraftan bazı vakıaların müverrihlerin itlâına
Bserto isminin Kalothetos’ un küçük ismi olması muhtemeldir. vasıl olmaması ihtimalini göz önünde bulundurur ve bu devirdeki
Bizans müverrihleri imparator Andronik’in Sakız adası işini tesvi­ Anadolu beylerile Rum imparatorlan arasmda cereyan eden müna-
ye ettikten sonra Osman oğlu Orhan Beyin kuvvet ve şevketinin art­ sebatı Bizans menabiinden tetkik ederek iki taraf arasmda aktedilen
masına haset edip müşarileyh aleyhinde imparatorlukla ittifaka hazır muahedelere ve ittifaklara hemen hemen hiç riayet edilmediğini nazan-
bulunan Türk beylerim kendi taraflarına celbetmek üzere Anadoluya dikkate alırsak büyük bir ihtimal ile Sakız seferinin vukua gelmiş ol­
geçtiğini ve bu beylerden Sarohan’ m imparatorla mülâkata gelerek masına kanaat edebiliriz. Bu seferin imparatorun Anadoludan lstan-
fevkalâde hürmet gösterdiğini ve her ikisi arasında bir ittifak muka­ bula avdetinden bir veya iki sene sonra yapılmış olduğunu kabul eder­
velesi aktolunduğunu ve muahede mucibince Orhan Beyin teşebbüsa- sek 1330 veya 1331 de vuku bulduğuna hükmedebiliriz.
(1) Delaville Le Roulx, p. 86. Düsturname Sakız seferini müteakip Umur Beyin Rumeliye birinci
(2) Lebeau, l. 19. p. 407-409. Hopf, p. 20-24. (11 Cantacuzâne, trad. de Cousin, p. 350-353; Lebeau, 1.19, p. 412.
29
28
dan sonra yani vak'anın cereyanından yirmi otuz sene sonra yazılmış
seferini mevzu bahsediyor. Bizans vak’anüvislerinde 1332 senesi vuku» olan Türk mehazına nlsbetle bittabi çok şayanı tercihtir; Düstümamenin
atında zikir ve tafsil edilen bu sefer hakkında Düstnrname ile bu vak’anü- rivayeti burada bir masal haline gelmiş oluyor.
vislerin rivayeti arasında küllî farklar vardır. Düsturnanıeye göre Umur DUstumame bundan sonra Umur Beyin Adalar deizlnde yaptığı
Bey, pederi Mehmet Beyin kendini gazadan menetmiş olmasına rağmen 35 uzun bir seferden bahseder. Mumduniça, Negeront- Agriboz ve Mone-
gemi ile İzmirden hareket ve Sarohan eline muvasalet ediyor ve Saro- vethya gazaları diyebileceğimiz bu sefer Umur Beyin yaptığı seferlerin
lıan Beyin oğullan Orhan va temur Han ile mülakat ve bunlardım Temur en mühim ve büyüklerinden biridir. Düstumamede Umur Beyin 250 gemi
Han ile birlikte Gelibolu ya çıkıyor ve mukabelesine çıkan “Esen* tekfu­ ile, maiyyetinde kardaşı İbrahim Bahadır Bey,Yusuf Bey^yas Bey, Dün­
ru mağlup ve Gelibolu limanında Lazgöl atlı hisarı bilmuhasara zabt dar Bey, Ehat su başı, İbrahim su başı olduğu halde denize açılmış ve
ve harap ediyor ve pek çok ganimetle Izmire dönüyor ve ondan son­ yolda evvela“Kayin„ve Keşten*[1] adalarına uğramış olduğunu, badehu
ra Birğiye giderek pederi Mehmet beyi ziyaret ve arzı hürmet eyli­ İpsin ve Üsküra [2] adalarına geldiğini ve bu adalar ehal isini itaat ve
yor: ( S. 24-26 ). Düstumamede zikredilen Sarohan oğlu Temur Hani haraçgüzarlığa mecbur ettiğini ve sonuncu adada esir olan üç Türkü
Balikesri hükümdarı Karesi oğlu Temur Han ile, Orhan'i da Menteşe kurtardığını,ondan sonra“lskebolos„u zabıt[3] ve badehu Kavuk limanını
oğlu Orhan ile kanştırmamahdır. Düstumamede Sarohan Bey oğlu yağma,Tuzla ve Mumduniça memleketlerini garet için asker ğönderdiğini
İbrahim ve liyas beyler kumandasındaki askerlerin karaya çıkıp “Tahta
Temur Handan bir daha bahsedilmemesi onun bu vukuaattan biraz
hisarı „na yürüdüklerini ve karşılarına çıkan Katalan ve Firenkleri mağlup
sonra vefat etmiş olması ihtimalini veriyor. Filhakika 1333 tarihlerin­
edip Mumduniça kalesine ilticaya mecbur ederek bu kalede onları muha­
de Anadoluda seyahatte bulunan lbni Batuta’nm Mağnisaya geldiği
sara altına aldıklarını, nihayet Umur Beyin bizzat gelerek kaleyi kuşat­
esnada Sarohan beyin bir oğlunun henüz irtihal etmiş olduğunu bize
tığını, kalenin sahibi olan Prensesin teslim olduğunu ve Umur Beye çok
bildirmesi de bu ihtimali takviye ediyor. lbni Batuta yalnız şehzade­
kıymettar hediyeler vererek memleketini tahripten kurtardığını ve hatta
nin ismini zikretmiyor [1]. Düsturnamenin bahsettiği Esen tekfurun
Umur Beye kendisile izdivaç etmesi teklifinde bulunduğunu ve fakat onun
bilâhara imparator olan müverrih Cantacuzöne* nin kain pederi Asan
teklife muvafakat etmediğini bildiriyor: (S. 26-29)[4). Düştürname, bun­
olması muhtemeldir.
dan sonra,Umur Beyin askerlerini tekrar gemilere bindirerek Ağriboza
•Bizans müverrihleri ise 1332 senesi sonlarına doğra Umur Beyin75 müteveccihen hareket ve yolda bir adaya uğrayarak onu zabtettiğini
gemiden mürekkep bir donanma ile Adalar denizine çıkdığmı, evel söylüyorsa da ismini bildirmiyor. Bu adanın Ağriboz şimalinde bulunan
emirde Semadrek adasma çıkarak mezkûr adayı tâlftn ettikten sonra sekiz adadan birisi olması muhtemeldir (S.29). Bunu müteakip Umur Be­
Tirakya sahillerine hareket ettiğini, bu haberden endişe eden imparator yin Ağriboz'a çıktığını ve mezkûr adada on kadar hisar ve yüz kadar
Andironik’in asker toplayarak yola çıktığını ve deniz kenanna yakın köy yağma ve tahrip ettiğini, adanın hakimi olanuMese Pir"ile muharebe
küçük bir kasaba olan Kumuçine yani Gümülcine’de karargâh tesis etti­ ederek galip geldiğini ttMese Pir” in sulhe talipjolarak Umur Beye çok
ğini,Umur Beyin de Rum ordugâhile hemen karşı karşıya denecek bir va­ kıymettar hediyeler verdiğini ve ziyafet çekdiğini söylüyor : ( S : 30-
ziyette bulunan Porus'de askerini karaya çıkardığını ve etrafı garet 31). Burada ismi geçen,«Mese Pir" bilâhare püstumamede Umur Beyle
etmek üzere oradan ileri yürüdüğünü, imparatorun da onu Panagie
11] Bu iki adanın İzmir körfezi dahilinde bulunduğu ve Keşten adasının bugünkü Kösten
ovasında karşıladığını, iki ordu bütün gün karşı karşıya durduğu halde
■d ası olduğu şüphesizdir.
hiç birinin yerinden kımıldamadığını, nihayet Türklerin geceliyin geriye [2] Bu iki adanın İpsara ve Skyros adaları olduğu şüphesizdir.
dönerek gemilerine binip gittiklerini, impratorun da ordusunu alarak [3] Skopdos adasıdır.
Dimetoka’ya ve oradan İstanbul’a döndüğünü tafsilen yazmaktadırlar.Bu [4] Burada ismi geçen Kavuk limanı. Tuzla ve Tahta hisarı gibi mevzilerin mahallerini ve
rivayetin nakili olan ve ozaman büyük domestik bulunan Cantacuzöne bugünkü içimlerini tesbit edemedik. Vekayiin cereyanından bu mevzilerin kadim Pbocu ve bu­
kayın pederi Jean Asan ile beraber impratorun maiyetinde idiler [2] . günkü Livadia lııttasmda bulundukları anlaşılıyor. Mumduniça ya gelince: burası Thermopyles
civarında Bondonıce isminde bir kale olup Achaya prensliğine tabi baronluklardan birisi idi. Sen-
Bu iki rivayeti yekdiğerile telif etmek kabil değildir.Bizans müverrihi yörü marquis Unvanını taşımakta idi. Bu şehir hakkında muraceat: Buchon, Recherchs hisloriquee
Cantacuzöne bu vak’anın bizzat şahidi olduğu için, Umur Beyin vefatın­ sur la principauti françaisede Mor£e el ses hautes baronnies, t. 1, p. Lx.\l et 260, 324; Morel-Fatio,
ın lbni Batuta seyahatnamesi, Şerif Paşa tercümesi, cilt 1, sahifa, 337. Chronique de Mor#e, p. 24-26, 75, 114, 120.
[2] Cantatmine, p. 435-438. Lebeau, 1.19, p, 451.
30 31
tekrar mücadelelere girip mühim vekayia karışacağını göreceğimiz Şahın isminin geçmemesinin sebebini Ibni Batuta seyahatnamesinden
Venedik asilzadesi “Pierre Zeno, dur ve Mese Pir, Messı're Pierre’in aşılayabiliriz:
tahrif edilmiş şeklidir [1] . Süleyman Şah her hanği bir sebepten dolayı pederi nezdinden
Düsturname bundan sonra Umur Beyin tekrar gemilere binerek kaçmış ve kayın babası olan Menteşe oğlu Orhan Bey nezdine iltica
Monevesya* ya çıkıp o havaliyi yağma eylediğini, bu havalideki kale­ etmişti. Ibni Batuta Aydm oğlu Mehmet Beyin oğlunu firarından do-
lerden birini zabt ve tekfurunu yani senyörünü oğlu ve kızıyle birlikte layi çok müzterip olduğunun da ilâve ediyor [İJ. Süleyman Şah uzun
esir ettiğini, “Gifrlos* adım taşıyan bu senyörün sınıfı ruhaniye men­ 1 müddet kayın pederinin yanında kalmış ve bilfihara tekrar Aydm Eline
sup biı kimse olduğunu, badehu Umur Beyin üsera ve ganayimle dönmüştür. Biz onu 1336 da Fuça’ya gelen Rum impraatoru Andro-
tekrar Ağriboz'a dönerek orada Mese Pir yani Pierre Zeno tarafından nlki ziyaret eden iki kardaşı Hızır ve Umur beylerle birlikte ve 1344 de
istikbal edildiğini, Mese Pir’in her sene Birgi’ye haraç göndermeyi Umur Beyin Rumeli seferinden avdetinde istikbaline gelen kardaşlan
taahhüt ettiğini, Gifrlos’u Umur Beye afattirip bütün ailesile serbest; arasmda göreceğiz [2J.
bıraktırdığını,ondan sonra Umur Beyin donanmasına tekrar rfıkip olarak ; Düsturname’de bundan sonra Umur Beyin maiyyetinde kardaşı İb­
Anadoluya döndüğünü ve bu deniz seyahati esnasında Kırımdan ge­ rahim Bey, ümerasından llyas ve Ehat beyler olduğu halde yüz yet­
len zenğin bir tüccar gemisine tesadüf ederek hamulesini zabtettiğini, miş gemi ile “ Fuluri „ adasına sefer ettiği ve oradan Mora pren­
İbrahim Beyin gemiyi yakdığım, kardaşınm bu insafsız hareketin- karşı sinin memleketine akıncılar gönderdiği, akıncıların kâmilen Azep ve
Umur Beyin teessür duyduğunu, badehu Umur Beyin Kayın atı asma v yaya oldukları ve »Umurca Oğlanları” olmakla iftihar ettikleri, akıncıla­
geldiğini ve orada Anadolu sahiline tecavüz ve taarruza geler yirmi rın başında İbrahim ve llyas ve Şuca beylerin bulunduğu, Mora tek­
kadar düşman gemisine tesadüf ettiğini, bu gemilerin kaçarak Umur furunun o sırada askerlerini toplayarak maiyyetinde Angelus, ve Pale-
Beyin elinden kurtulmuş olduklarını, ondan sonra Umur Beyin bütün ologos bulunduğu halde Türklerin karşısına çıktığı, buna vakit olan
askerlerile ganayim ve üsera ile birlikte Izmire çıktığını, pederi Meh- j Umur Bey iyetişerek akıncıların imdadına geldiği ve bunu gören Hiris-
met Beyin diğer oğıüları Hızır ve Isa beylerle Izmire istikbale geldi- ' tiyanlarm Tiirklerele harbe cesaret edemeyerek çekildikleri, Umur Be­
ğini, badehu birlikte Birği’ye gittiklerini zikrediyor: (S. 31-33). Mone- yin de geri dönüp evelce çıkmış olduğu adayı yakıp yıktıktan sonra
vesia, Yunanistan sahilindeki şehirlerden olup Achaya prensliğinin zaif ' pek çok esir ve ganayim ile Izmire geldiği ve pederi tarafından istik­
düştüğü esnada tekrar Rum imparatorluğunun eline geçmiş olan Mo- bal edildiği hikftye edilmektedir: (S. 33-35).
Mevzu balısolan Fuluri adası Saronique körfezinde bulunan ve ka-
nembasiya şehridir [2].
dimen Salamis tesmiye edilen “Kulun, adasıdır. Düstümamenin müs-
İtalyan ve Rum menabiinde Umur Beyin bu seferi hakkında tafsilat
tensihi noktanın birini eksik yazarak‘‘KuluritiJjiy"kelimesini “Fıtluri^jj/H
olmamakla beraber Türklerin 1333 de Akdenizi donanmalarile altüst
şekline koymuştur. Düstümamenin memleketine akın edildiğinden bah­
ettikleri ve Makedonya’ya, Yunanistan’a , Ağripoz’a dahil oldukları,
Papa 22inci Jean,in Venediklileri Türklerle harbe teşvik ettiği ve İstan­ settiği tekfur Achaya prensinden ziyade Rum imparatoruna tabi olan
bul imparatoru Andronik’in yese düşerek Latinlerden istiane için Mora despotu olsa gerektir. Çünkü despotun yanında zikredilen eşhastan
İstanbul ve Roma kiliselerinin tevhidi hususunda papaya müraceat Angelos ve Paleologos isimleri şark imparatorluğu hanedanlarına men­
ettiği mezkûrdur {3]l Binaenaleyh biz de Umur Beyin Mumduniça-Ağri- sup kimselerin aile isimleridir . O tarihte Catherine de Valois Achaya
boz-Monevesya seferinin 1333 senesinde vukubulmuş olduğunu kabul Prensesi bulunmakta ve Kurtheson senyörü Bertrand de Baux Ko-
edeceğiz. rinthe senyörü Nikola Acciajoli’nin muavenetlerile Prensliği idare
Umur Beyin maiyyetinde bulunan ve muavenetine gelen ve yahut etmekte idi. Fakat birbirini garet etmek ve müstekil yaşamaktan baş­
pederile birlikte kendini istikbal eden kardaşlannm arasında Süleyman ka bir şey düşünmeyen diğer senyörlerin birbirlerile mücadeleleri Acha­
ya prensliğini tamamile kuvvtten düşürmüş ve Rum imparatorlarının Yu-
[1] Zeno hanedanı Venedik hanedanlarının en büyüklerindendir. Andros adasının hakimiy-
nanistanı Franklardan geri almak ümidini kuvvetlendirmiş ve bu sebeple
yeli bu «ülaleye aitti: „Lacroix, İlea de la Grece,p. 439.
12) Bu gehir hakkında müraceat: Buchon: Recherchea hisl. t. 1, p. 27, 85, 92, 103, 123, Mora sahilindeki bazı şehirlerle dahilde bulunan Mistira yani İsparta ve
146, İSİ, 153, 161. Morel-Fatio, Chronique de Moree, p. 48, 66, 69, 7Q, 75, 84, 107. {1] Ibni Batuta seyahatnamesi, Şerif Paşa lercümesi. Cilt I , sahifa: 331.
[3) Murait,. L 2, p. 557,559. [2] Dütumame metini, sahifa, 57. Cantâcuzâne, p,445.
32
Manya kaleleri Rumların eline geçmiş ve bu suretle Mora despotluğu i
33
teşekkül etmişti. Garp menbalarmda gene Uumr Beyin bu Kuluri seferi I Anadolu beyleri her tarafta ve her hudutta hınstiyanlara karşı
hakkında tafsilat yoktur. Yalnız Türklerin 1383 senesi içinde Atına I mütecaviz ve galip bir vaziyette idiler. Osman Oğlu Orhan Bey hemen
ve Yunanıstana dahil oldukları hakkında müphem bir malûmat 1 her sene Tırakya’ya ihraç hareketi yaphnyor, Balikesir emiri Karası
vardır ki [1] biz bunu bu gaza ile tefsir edecek ve bu tarihi kabul I Oğlu Timur Han da gerek Çanakkale Boğazı tarikiyle ve gerekse doğ­
eyleyeceğiz. rudan doğruya Marmaradan gemilerle Rumeliye asker çıkararak
Düsturname bu seferden avdet eden Umur Beyin pederi nez- yağma ettiriyordu. Adalar Denizi havzasına hâkim olan beyler de
dinde yani Birği’de ikamet ettiği esnada onu tekfurun yani İs­ ibu -şe'kflde korsanlık ve yağmagerlik yapıyorlardı. Bunlardan Ber­
tanbul imparatorunun, onu Rados şövalyelerinin , onu Kıbrıs kıralı- 1 gama emiri Karasi Oğlu Ytihşl Bey, Mağnisa emiri Saruhan Bey
mn olmak üzere askerle dolu otuz kadırgadan mürekkep bir do- j adalar denizinin şimal kısımlarım, Aydm oğullarlyle Menteşa oğul­
nanmaıım îzmire gelerek ihraç hareketi yapmaya teşebbüs ettiğini, I lan ise Yunanistanı ve Adalan altüst etmekte idiler. Garb menbalan
fakat muvaffakiyetsizliğe uğradığını, o esnada bundan haberdar olan 1 1334 senesinde Türklerin Adalar Denizi adalarını yağma ve on bini
Umur Beyin alelacele Birği’den îzmire yetiştiğini ve fakat Hıristiyan- Ş mütecaviz hırıstiyanı esir ve Ağriboz ehalisini kendilerine vergi
ların onun vürudundan evel münhezimen ricat etmeleri dolayısiyte j vermeğe mecbur ettiklerinden ve nihayet Radosu tehdit eylediklerin­
muzafferiyyetin neticesini görmekten başka bir şey yapmadığını; j den bahsettikleri gibi [1] Rum manbalan da aynı sene içinde Türklerin
biraz sonra pederi tarafından vukubulan bir davet üzerine tekrar 1 Selanik civarına çıktıklarını ve bizzat imparator Andironik tarafından
Birği’ye gittiğini, pederile ava çıktığını; pederi Mehmet Beyin bu 1 perişan edilmiş olduklannı hikâye ederler [2]. Garp menabiinde mu -
esnada soğuk alarak hastalanıp vefat ettiğini ve Birği’de defnolunduğu-j| fassalao zikrolunan ve bizim tarafımızdan hulâsatan zikredilecek
nu ve Mehmet Beyin bütün kardaş ve oğullarının gelip matem tııttuMar . j olan atideki mühim vak'a, naklettiğimiz Adalar Denizi adalanmn yağ­
nıu; yedi gün sonra Mehmet Beyin üç kardaşı Hamza, Osman ve Haşan j ması ve Selâniğe ihraç hareketi gibi hadiselerin Karasi Oğlu Yahşi Bey
beylerle Mehmet Beyin oğlu Hızır Bey’in birleşerek Umur Beyi hüküm- î tarafından îka edildiğini göstermektedir: Türklerin mütevali tecavü­
darlığa namzet gösterdiklerini; Umur Beyin kabul etmeyerek büyük kar- 1 zünün önünü almak İçin papa 22 İnci Jean hınsüyan hükümetlerini
daşı Sızır Beyi tahta geçmeğe davet ettiğini ve nihayet onun kati reddi | ittifaka davet ederek bir ehli salip vücüde getirmeğe muvaffak oldu.
üzerine Umur Beyin hükümdarlığı kabul ve Birği’de üç gün emaret tah- I Papa ve Fıransa hükümetleri dörder gemi hazırladılar. Sekiz gemiden
İma calis olduğunu nakletmektedir: (S. 35 -36) [2], ibaret olan ve Jean de Chepoy kumandasında bulunan bu filo on ge­
DOstumame’nin bu rivayeti tetkik ve tahkika muhtaçdır. Düstur- | miden terekküp eden Rados filosiyle birleştikten sonra NĞgrepont’a
name, İzmir taarruzunun Mehmet Beyin vefatından evel vukubuldû- S hareket etti, Sekiz gemiden ibaret olan Venedik ve dört gemiden mü­
ğunu söylüyor. Eğer bu rivayeti kabul edersek Mehmet Beyin vefatı 1 rekkep bulunan Kıbris kiralının filoları burada evvelkilere iltihak ettiler.
734 senesi cemaziyelevelinin ikisinde [3] yani 1334 efrenci yılının bl- 1 30 gemiden ibaret olan bu ehli salip donanması iki kısma aynlmışbrVe-
rinci ayı olan kânunsaninin ilk sülüsünde olduğuna nazaran İzmir S aıedik ve Kıbris filolanndan terekküp eden birinci kısma evvelce ismi
taarruzunun 1333 senesi sonlarında vukubulduğunu kabul etmemiz lâ- 1 .geçen Pierre Zeno’ ikinci kısma ise Jean de Chepoy kumanda ediyorlardı.
zmı gelecektir. Halbuki İzmir taarruzundan uzunuzadıya bahseden Garp 1 Emir Yahşi Bey Tisailyada Volo körfezinde irili ufaklı iki yüze yakın
menbalan bunun 1334 senesi eylûlünda vuku bulduğunu naklederler, j gemi toplamış, bir taraftan Kassandra ya ve diğer taraftan Tesalya
Garp vesaiki vukuatin cereyanına muasır olduğu için biz bittabi o 1 sahillerine ibraç hareketi yapmıştı.
tarihi kabul edecek ve bu vak’anın Mehmet Beyin vefatından ve Umur ■ Ehli Salibin maksadı emirin donanmasını burada mahvetmekti; hal­
Beyin hükümdar olmasından sekiz ay sonra vukubulmuş olduğuna ka- -i buki emir Kassandra ya çıkartmış olduğu fırkanın Rum ordusu tarafından
naat eyleyerek vak’ayı nakledeceğiz : perişan edildiğini [3] ve Rum imparatorunun büyük domestique’i Canta-
[1) Muralt 11; 2, p. 557. cuzfenekumandasındaki-diğer bir Rum ordusunun da Tesalya'ya gelmekte
(2J Burada Umur Bey'in amcalarından Karaman Bey’in isminin geçmemesi onun l>u tarihten * 1Jauna, t . 2, p, 813.
<evcl vefiıt etmiş olduğunu göstermekledir. [2] Muralt t 2, p. 561.
[3J Köprülü zade Mehmet Fuat, Türkiyat Enstitüsü mecmuası, Cilt 2, Sahifa , 423. [3J Bir iki satır yukarda okredilen ve Türklerin Selanik civarına çıkmalarından ve imparator
Andonik tarafından hezimete duçar edilmelerinden ibaret «olan vakfadır.
Düsturnamei Enveri — 3
34 35
olduğunu haber alınca Yunanistan sularını terke karar verdi, karada ile adaya çıkarak karşısına çıkan on bin kişiyi darma dağın ediyor,
bulunan askerlerini gemilerine bindirdikten sonra Anadolu sahillerine ondan sonra Mora’ya asker çıkarıp mezkûr kıt’anin payitahtı olan
müteveccihen hareket etti. Fakat Ehli-salip donanması tarafından şid­ ‘Mistir„şehrine yürüyor, şehir aman diliyor, ondan sonra Gifrilibos eli­
detle takip olundu, yolda hınstiyan gemilerile birkaç kerre muhare­ ni garet ediyor ve badehu Izmire dönüyor. Saruhan Oğlu Süleyman Bey
beye tutuştu ise de mağlup olarak donanmasının en mühim akşamını ise yolda şiddetli bir fırtına sebebiyle asıl donanmadan ayn düşüyor
kaybetti ve nihayet pek fazla cehdü gayret göstererek Anadolu sa­ ve on kadar hınstiyan kadırgası tarafından onun gemisi muhasara
hiline gelmeğe ve İzmir limanına girmeğe muvaffak oldu. Lâkin hınstiyan altına alınıyor. Fakat Umur Bey, bir kadırgaya binip Süleyman Beyi
donanması onu takip etmekte sebat ederek İzmir körfezine girdi kurtarmağa gidiyor. Düşmanlar onun geldiğini görür görmez kaçıyor­
veemirin bakiyyetüssüyuf donanmasına tekrar hücum ve mahvettikten* lar. Umur Bey Süleyman Beyle birlikte Izmire çıkıyor ve bermutat
sonra (17 Eylül 1334) karaya asker çıkardı. Ehli-salip askeri karada da kardaşları tarafından istikbal ediliyor ve onlara pek çok hediyeler
Türkleri hezimete uğratmaya ve müteaddit kalfllar zabtetmeğe muvaffak veriyor. Düsturname bir münasebetle Umur Beyin yeşil bir sancağın­
oldu. Türkler bu vukuat esnasında 5000 inşân ve yüz kadar gemi zayi dan da bahsetmektedir,
etmişlerdi. Bu kadar muvaffakiyetlere nail olan hıristiyanlar geri döndü­ r Garp menabiinde zikredilmeyen bu seferin Umur Beyin cülûsu
ler, heyeti ittifakiyeyi vücude getiren filolarda yerlerine gittiler [1], ferdasında olduğuna göre 1334 senesi içinde Ehli Salip’in - yukarda
Gaip menbalarmm vermiş olduğu bu malûmat esas itibarile doğru zikrettiğimiz - İzmir taaruzundan evvel yani senei mezkûre Eylü­
olmakla beraber Türklere isnat edilen zayiat mikdan mübalağalı ad­ lünden mukaddem yapılmış olması lâzım gelir. Bu takdirde Papa yir­
dedilmek ve hele Ehli-Salibin İzmir limanından karaya asker çıkarak ■ mi ikinci Jean’m vücüde getirdigi hıristiyan ittifakınm sepeplerinden
muvaffakıyata nail olduğuna ve hatta kalfllar zabtetiğine dair olan biri de Umur Beyin yaptığı bu akın olmuş olur. Eğer bu seferi hıristi-
malûmatı büyük bir ihtiyat ile karşılamak lâzımdır.Halbuki y ukarda■ yanlarm Izmire taaruzundan sonra Umur Bey tarafıhdan yapılmış bir
söylediğimiz vecihle Düsturname—Emir Yahşi Beyin hezimetinden bah- * mukabelei bilmişi! hareketi şeklinde telekki edersek O takdirde bunun
setmeksizin — hınstiyan donanmasının Izmire gelerek karaya asker M 1334 teşrinevvelinden sonra veya Umur Beyin cülûsunun ikinci sene­
çıkarmak teşebbüsünde bulunduğunu ve fakat muvaffak olmadığını ^ sinde 1335 senesi iptidasında vukubulmuş olduğunu kabul etmemiz
söyler ki bu rivayet daha doğru olsa gerekdir (Düsturname S:35). Yalnız J l lâzım gelecektir. Umur Beyin yaphğı seferde mevzubahsolan Mone-
Düsturname bu sefere Tekfur tesmiye ettiği İstanbul imparatorunun * vesya şehri hakkında yukarda izahat verilmiştir, lşpen ath hukûmda-
donanmasının da iştirak ettiğini söylüyor ki yanlıştır. nn memleketine gelince: bunun Aachaya prensliği dahilindeki baron­
Düsturname, Umur Beyin tahta cülûs ettikten sonra Saruhan oğlü luklardan biri olması muhtemeldir[lj.
Süleyman Beyle birlikte Yunanistana yapmış olduğu sefer hakkında Mistir şehri Moradaki Rum despotluğunun merkezi bulunan ve evvel­
aynca bir fasıl tahsis ediyor: [S: 36-38]. Bu fasılda verilen malûmata * ce mevzubahsolan Misitra, yani İsparta şehridir [2J. Gifrilibos’un şahsiye­
göre Türk donanmasının mıkdan 276 gemiye baliğ oluyordu. Pişrev, tini ve tahtı hakimiyetinde bulunan hıttayı tayin edemedik; yalnız cere­
Dündar, Yusuf ve Ehat Beyler de sefere iştirak etmişlerdi. Türkler ^ yanı vekayiden bunun da Mora’da bulunan baronlardan biri olduğu anla­
ewela*Monevesya»yaniMonembasyâ’ya gelerek karaya çıkıyorlar, mez- y şılıyor. Bu seferde zikredilen vak’alar arasmda Umur Beye harikulâde ve-
kûr şehrin valisi muhalefet ve mukavemete cesaret edemeyerek kayi isnad edildiği, 30 atlı ile on bin kişiyi bozmak, bir kadırga ile on ka­
Umur Beyi istikbal ettikten ve pek çok hediye ve bir senelik haracı j dırgayı kaçırmak gibi mübalağalı kahramanlıklar affolunduğu görülmek­
defaten verdikten sonra her sene muntazaman Izmire cizye gönder-' j tedir. Bu mübalağalar Umur Beyin halk arasmda efsanevî bir şahsiyet
meyi taahhüt eyliyor. Umur Bey bundan sonra bütün ordusuyla İş- ! halini almasından doğmuştur. Bu seferde zikredilen şeyler arasmda en
pen adlı bir hükümdann memleketine yürüyor ve hükümdarı muma­ şayan dikkat olan Umur Beyin yeşil bir sancak kullanmış olmasıdır.
ileyhin cemettiği otuz bin kişiyi perişan ve müteaddit kalftları zapt [11 lşpen ismine muadil bir şahıs veya mevzi ismini kurunu vusla Mora reksyinamelerinin
ve sekenesini imha, kadm ve çocuklarım esir ettikten sonra ordusunu hiç birinde bulamadığımız, .gibi, seferde mevzubahsolan ve ismi eikıedilmeyen kalâlarla adanın
tekrar gemüere bindiriyor ve bir adaya geliyor. Umur Bey otuz ath isimlerini de tayin edemedik. -
[I) C. de la Roneiere, Histoire dela merine française, 1.1,p. 233-237. Delaville le Roulı 12) Bu şehir hakkında müracaat: Buclıun, t, 1, p, x L IU — Lx III el 93,100, 146, 151, 153,
Les Hospitaliers â Rhodes ,p. 89,90 .Gay, Le pape CİĞraent VI el les affaires d ' Orient ,p. 23. 536. Morel - Fotio, p. lx et 49,66,67,69,70,158.
36
Yeşil sancağın şîîlerin rengi olduğu malûmumuzdur. VenediklerleAydın 37
oğulları arasında yapılan muahedeleri tetkik ettiğimiz zaman Ayduı olunmaktadır. Bu müellife göre Cantacuzöne Umur Beyle olan dostluğu
oğullarının doğrudan doğruya ŞİÎ mezhebine salik olduklarını gör- gayesinde Alaşehrin Türk’lerin hücumuna uğramasına meydan bırak­
mekteyiz [İJ. madığı gibi şimdiye kadar Türklere vergi vermekte olan bu şehri
Umur Beyin yeşil renkli sancak kullanmış olmasının sebebi bu su­ vergiden de af ve istisna ettirmişti [1].
retle meydana çıkmakta vemüşarileyhin Şîi olduğunu teyit etmektedir Bizans müverrihlerinin bu rivayetlerini Düstürname ile mukayese
Düstumame bundan sonra Umur Beyin Alaşehir — Philadelphfe edersek Alaşehrin Umur Bey tarafından fetih edilmemiş ve yalnız muha­
kasabasını muhasara ettiğini, Ilyas ve Dündar beylerin bu muhasaraya sara ve tazyik edilmiş olduğunu ve Düstumamenin mehazının butazyik
iştirak ettiklerini, mahsurların yaptığı huruç hareketinin akamete ,uğ­ keyfiyetini mübalâğa ederek zabt şekline kadar götürmüş olduğunu
radığını ve mukavemetten Aciz kalan şehir valisinin ve ehalisinin aman anlarız. Mamafi Dusturnameyi te'lif eden Enverî’de mehazinin verdiği bu
malûmata o kadar inanmıştır ki, eserinin OsmanlIlara ait olan bahsinde
dileyip teslim olduklarını ve Umur Beyin şehrin malını alıp içine mu-
Alaşehrin fethine dair hiç bir şey söylememiştir. Umur beyin Alaşehri
hafız bırakarak Birği’ye döndüğünü nakletmektedir, [s. 38-39], Bu rl-
muhasarası Yunanistan seferinden sonra ve İstanbul Impratorunun
rivayet te muhtacı tenkittir.
Foça’ya vürudundan yani 1336 dan evvel vuku bulmuş olmak itibarile
Bizans vak’anüvisleri Alaşehirin Türkler tarafından müteaaddit defa bunun 1335 tarihinde icra edilmiş olduğunu istidlal edebiliriz.
muhasara edildiğini naklettikleri halde [2] Umur Beyin bu şehir üzerine '■ , Dustumame bundan sonra İstanbul tekfurunun Kara Burun yani
yapmış olduğu hiç bir teşebbüsten bahsetmemektedirler. Grek Bizans ve Yeni Foça’ya gelip Umur Beyi oraya davet ettiğinden, Umur Beyin de
gerekseTürk vak’anüvisleri Alaşehrin Osman oğulları tarafından alındı­ kardeşi Hızır Beyle birlikie giderek donanmasile gelmiş olan impara -
ğında—Murad Hüdavendiğarveya YıldırımBayazit tarafından zabtedilmiş toru deniz ortasında ve geminin içinde ziyaret eylediğinden, İmparato­
olduğu hususunda ihtilaf etmekle beraber— müttefikdirler. Yalnız Bizans run Rum ölkesine tecavüz etmemesini ondan rica kıldığından ve Sakız
müverrihlerinden CantacuzĞne 1336senesinde İstanbul imparatoru üçün-' l adasını ona bağışladığından,Umur Beyin de bilmukabele İmparatorla
çü AndronikFoça’ya geldiği esnada Aydın oğullannın imparatoru ziyaret ; barışıp kardeş olduğundan bahsetmektedir (S. 39 — 40).
ve ona muzaharet ettiklerini naklettiği esnada bunlardan Umur Beyin Bu rivayet vukuat ile hemzaman olan Bizans müverrihlerinin riva-
kendisi ile [3] mülakatından ve bu arada Umur Beyle ötedenberi kendi | yetlerile karşılaşdınlırse cereyan eden mühim bir vak’anın hatıralarda
arasında mevcut olan sıkı dostluktan, aralarında daima meveddetkâ- yanlış bir şekilde kaldığı ve bunun Dusturname’nin ilk ravisi tarafından
rane muhabereler cereyan etmiş olduğundan bahs ve müşarileyh^aj o şekilde nakledilmiş olduğu tezahür eder.
ClazomĞne yani Orla kasabasına hususî bir mulâkata çağırdığını,Umur jfl Bizans müverrihleri tarafından uzun uzadıya naklonunan bu vak’a-
Beyin memnuniyetle bu davete icabet ettiğini, bu mülâkat esnasında -1 nin hülâsası şudur:
Umur Beyi imperatora itaata ve icap eden muaveneti vermeye İrza i İmparatorluk hakimiyetine girdiğim evvelce görmüş olduğumuz
ve aynı zamanda hali ihtilafta bulunduğu Alaşehir ehalisile onu ba- I Foça valisi Andrö Katane 1331de ölmüştü. Yerine geçen oğlu Dominique
nşmaya ikna eylediğini nakleimektedir [4]. bir müddet sonra daiyei istiklâle kalkıştı ve Midilli adasmı zabta te­
Cantacuz6ne’in bu rivayeti müverrih Grdgoras tarafından da teyid j şebbüs etti ve Cinevizlerden, SicilyalIlardan, Rodos şövalyelerinden ve
Naxos dukası Nicola Sanuto’ dan gemiler ve askerler alarak adayı ele
(İJ Diplomalarının Veneto -Levantinum t , 1 (1300 • 1350), p. 318 -319.
geçirdi. O esnada Papa 12inci Benoît selefi gibi türklere karşı ehli salip
[2] Alagelıir 1306 tarihinde Germeyen Oğlu tarafından muhasara edilmiş ve fakat İstanbul
imparatorluğunun hidmeline giren Katalan’lar tarafından kurtarılmıştı. Bir şene sonra, Katalan- -3
teşkili ile meşgul olmakta idi. Bütün hırıstiyan hükümetlerini bu ittifaka
larin Anadoludan Rumeliye geçmeleri üzerine 1307 de Alaşehir tekrar Türkler tarafından muha­ ithal etmeğe uğraştığı esnada İstanbul Impratoruna da bir mektup gön­
sara altına almdiysada zabtedilemedi. 1324 de Alaşehir tekrar Türklerin hücum ve taarruzuna maruz < dermiş ve onu da hey’eti ittifakıyye içine sokmuştu, imparator Andronik,
kalmış isede İmparator ikinci Andronik PalSologue tarafından gönderilen A'löris Philanthropdne ' bir donanma tertip edip kumandasını bizzat deruhte etmiş ise de hey’eti
tarafından kurtarılmıştır. Muralt, t . 2, p. 489, 493, 535. ittifakıyenin dağılması sebebile hiç bir haraket yapmasına mahal kal-
(31 Cantacuztae o esnada imparatorluğun büyük Domestique'i id i.
(4) Canlacüzine, p. 446—447. [l'J Chroıi. de N.Gr6goras, trad. de Parisot, p. 172. Parisot, Cantacuzdne homme d'âlat et lıis-
lorien, p. 131 .
38 39
Bizans müverrihleri 1337 senesinde Arnavutların isyanından, im­
mamıştı. 1336 da Andronik bu donanmaya asker yükletip Midilliye j
paratorun onlara karşı göndermek üzere Umur Beyden imdat kuvveti
gönderdi ve kendisi de ordusu ile Foça’ya çıktı ve şehri mnhasarayâ
istediğinden ve müşarileyhin maalmemnuniye bu teklifi kabul ederek
başladı. Foça müdafüerin şiddetli mukavemetleri karşısında kuvvetinin 1
Selanik’e bir Türk fırka! imdadiyesi gönderdiğinden ve nihayet Arna­
kâfi kelemeyeceğini anlayan inparator Saruhan^ Beye müracaat etti.
vutların az zaman içinde tedip edildiğinden ve Türklerin Tesalya, ve
Saruhan Bey Cinevizler tarafından hile ile yakalanan ve Türklerle ara­
B6otia’dan geçerek memleketlerine geri döndüklerinden bahsederleri]ki
larındaki sulhe ziman olmak üzere merhunen mevkuf bulunan oğlu Sü­
Düstumame’de bu hususa ait hiç bir kayıt yoktur.
leyman Beyin ve diğer Türk esirlerinin badelfetilı kendisine teslim
Garp müverrihleri de Venedik amirali olup yukarda ismi geçen
edilmeleri şartile imparatorun teklifatını kabul etti ve süvari ve piya­
Pierre Zeno’nun bu tarihlerde yirmi harp gemisinden mürekkep bir
deden mürekkep büyük bir kuvvetle ve kesretti erzak ile imparatorun
donanmanın başmda olduğu halde Adalar Denizindeki adalara mü­
karargahına gelerek îfayı hürmet etti. Fakat Türk’lerle Rumlar beş ay
temadiyen akınlar yapan Türk korsanlariyle mücadele ettiğini ve on­
uğraşdıklan halde Foça kalesi sukut etmediği gibi Midillide alınamadı,
lardan müteaddit gemiler aldığını, bu suretle Venedik cumhuriyetinin
Bu sırada Cinevizlerin yirmi gemi ile Midilli’ye imdada geldikleri haber
birkaç sene için müslümanlann tecavüzüne karşı garbhlann ticaret
alındı. Bunun üzerine imparator Aydm oğullarından imdat istedi; yu­
ve memalikini muhafaza ettiklerini naklederler. Aydm Oğullan tara­
karda söylendiği vecible Aydın oğullarından üç kardeş, Hızır ve Umur
fından ika edilmesi kaviyyen muhtemel olan bu vakıalar hakkında
Beylerle Süleyman Şalı İmparatorun nezdiııe gelerek arzı tazimat ettiler
Düsturnamede bir malûmat yoktur. [2]
ve fevkalâde hürmetle kabul edildiler. Umur Bey İmparatora askerle
Gene bu 1337 tarihinde Kıbris kralı dördüncü Hugues’un Türk;
mücehhez otuz harp gemisi verdiği gibi Saruhan Bey de aynı suretle lerle bir deniz muharebesi yaptığından ve Kıbris kralının zafer kazan­
teçhiz edilmiş yirmi dört sefine ita etmişti. İmparator bu kuvvetlerle dığından ve papa 12 inci Benolt’in ona bir tebrik mektubu gönderdi­
Cinevizleri bizzat karşılamaya çıktı ise de onlar görünmediler. İşte bu ğinden bahsedilmektedir [3]. Bu vak’anın da o sıralarda bütün Akdenizi
sırada ContacuzĞne ile Umur Bey arasmda mülâkat vukua geldi> 1 tehdit eden Aydm Oğullanna ait olması muhtemeldir.
Urla’ da vukua gelen bu mülâkatı yukarda söylediğimiz için burada Düsturname imparator Androik’in Foça’ da Aydm Oğullariyle mü­
tekrar etmeyeceğiz. Mamafih Foça muhasarası bir müddet daha de­ lakatını zikrettikten sonra Umur Beyin Adalar Denizinde yapmış olduğu
vam etti. Nihayet Cantacuzâne mahsurlardan tanıdığı Jean Spinola va- uzun ve mühim bir seferden bahseder. Atina’ya hâkim olan Katalan-
sıtasiyla şehir ehalisine haber göndererek şehrin behemhal imparator lar’m [4] reisi iki gemi dolusu ermegan ile bir elçi göndererek kendi
tarafından zabtedilecegini ve binaenaleyh onun sukutunu beklemeden j memleketine taaruz eden Gafr61ibis veya Gifrilos[5Ja karşı Umur Beyin
imparatora dehalet etmeleri ve Saruhan Beyin oğliyle diğer Türk çucuk- ^ muavenetini rica ediyor.
lannı ve Midilli adasiyle Foça kalâsini iade etmeleri lüzumundan Ellisi Ahmet beyin [6] ve altmışı kendisinin idaresi altında olduğu
bahseyledi. Bu suretle afvı umumiye nail olacaklarını, Foça’nın im­ mtisade edilmiş olması ihtimalile izah edilebilir. Mamaii bu ihtimalin tarafımızdan yapılmış zaif
paratorluk hakimiyeti altında gene kendilerine bırakılacağını, impara­ bir faraziye ve tevil olduğu da unutulmamalıdır.
11) Cantacuzene, p. 449, 451; Murait, p. 567.
torun Saruhan Bey nezdinde teşebbüsatta buluuup müşarileyhin me-
[2* Delaville Le Roulx, La Fjance en Orient, t. 1, p. 104.
malikinde Cinevizlerin haiz olduklan serbest! ve imtiyazatı ibka ettire­ 13] Delaville le Roıilx, Les hospitaliers â Rhodes, p. 91.
ceğini anlath. Mahsurlar bu teklifi kabul ederek Midilli’de bulunan 14) Atina 1311 senesine kadar Fransız dflk’ları tarafından idare edilmiş ve senei mezkûre
Dominique’e haber göndererek müsaadesini istediler. Oda razı oldu. içinde Katalanlar tarafından zannedilmiştir. Katalanlar Atina’yı Fransızlardan aldıktan sonra Sicilya
Mahsurlar şehirden çıkarak imparatorun huzuruna gelip onu selamla­ krali ikinci Fr6d6ric d* Aragon’a müracaatla kendilerine bir dük tayinini istediler. O da oğlunu ta­
yin etmiş ve Atina dük'luğu uzun bir müddet Aragon hanedanında kalmıştır. Fakat dük’ler hiç
dılar ve Saruhan Beyin oğliyle diğer Türk çocoklarmı testim ettiler. hir vakit Atinaya gelmemişler ve vekilleri vasılasiyle hükümeti idare etmişlertir.
İmparator Saruhan Bey’e oğlunu ve diğer Türkleri iade etti. İmpara­ 151 Bu iaimin evvelce meyzubâhs olan Gifrlos, Gifrilibos isimlerinin aynı olması Ye müstensih
tor bu suretle Midilli ve Foça’yı aldıktan sonra İstanbul’a döndü flj. tarafından muhtelif şekilde yazılması muhtemeldir.
[6] Bu zat şimdiye kadar Düsturnamede daima mevzu bahsolan ve Umur Beyin maiyye­
[1] Cantacuz&ıe p. 441455. Lebeau, t. 19, p. 4bt>471. Düsturnamede bahsedilen Sakız ,j
tinde bütün seferlere iştirak eden ( Ehat bey = I ) olacaktır. Yazmanushan müstensihi yanlış
adasının Umur Beye teslimi keyfiyeti, İstanbul imparatoru tarafından müşarileyhin imparatorluğa
yaptığı ve yapmayı taahhüt ettiği muavenettler mukabilinde Sakız adasından haraç almasına j laorak ( Ahmet bey = ai.aı-ı) şeklinde yazmıştır .
40 41
halde kardeşi Hızır Beyle birlikte sefere çıkan Umun Bey Adalar De­ dağılmış olan diğer gemiler de bir müddet sonra birer birer geliyorlar.
nizini geçerek Atinaya gidiyor. Atina senyörü, Gifrilos ile barışmış oldu­ [S. 40-43].
ğu için Umur Beye muavenetine lüzum kalmadığını beyan ediyorsa da> Umur Beyin Adalar Denizinde yapmış olduğu bu sefer hakkında nez-
müşarileyh kızarak hem onun hem de Gifrilos’un memleketini yagmaı dimizde mevcut olan garp menabiinde etraflı bir malûmata tesadüf ede­
ve tahrip ediyor. Umur Bey badehu askerini tekrar gemilere bin­ memekle beraber Atinada tesisi hakimiyet eden Katalanlarm Aydm
direrek Andız yani Andros [İJ ve badehu Sencünos, Sengü- oğulları ile ittifak ve onlan teşvik ve teşci ettikleri hakkında mevcut
nos [2] ve Nahşa yani Naxes, Bara yani Paros adaları gibi Nar olan kayıtlar [1] bu vak’anın esas itibarile doğruluğunu teyit ettiği
ksos dükalığma ve bu dükalığm hükümdarı olan. Mise Nlkolo- gibi Cyclade adalarına vukubulan taarruzu da gene bu menbalar tara­
yanl ikinci Nikola Sanudo’nun ülkesini altüst ediyor [3]. Oradan Ağını fından teyit edilmektedir. Yalnız bu menbalar Cyclade ve Agriboz’a
boz’a giderek mezkûr adada bulunan Venedik valisi, tarafından is­ Umur Bey tarafından yapılan taarruzları pek umumi bir şekilde zikre­
derek 1341 , 1342,1343 senelerinde vukua gelmiş olduğunu beyan
tikbal ediliyor. Ondan sonra Koç limanına giderek oraya asker çıka­
rıyor ve Arnavutların ve Sırpların memleketini garet ve bir kale zabt ederler [2]. Mamafih garp manbalannda bahsolunan bu seferlerin Düs­
tumamede zikredilen bu seferden daha müahhar olduğunu ve bunun
ederek kilisasmı yağma ediyor [4]. Umur Bey badehu askerini tekrar
1338 veya 1339 senesinde yapılmış olduğunu zannediyoruz.
gemilere bindiriyor, deniz ortasında Ftoenklere ait bir büyük gemiye-
rast gelerek onu alıyor, ve denizde mesafeler katettikten sonra nihayet Düstumame bundan sonra Umur Beyin 350 gemi ile îstanbuldan
lstefa[5] ya çıkarak orada bulunan Katalan'ları perişan ediyor. Badehu geçerek Karadenize gazaya gittiğini ve Eflak diyarına çıkarak Kiliyı
ve daha birçok şehirleri yağma ve tahrip ve karşılarına çıkan düş­
denize açılarak Uskura yani Skyros adasına geliyor ve oradan da
manları perişan ettikten sonra hadsiz hesapsız esir ve ganimetle Îzmire
Anadolu sahiline hareket ediyor. Yolda müthiş bir deniz kazası geçir*-
döndüğünü nakleder: [S. 43-45].
dikten ve boğulmak tehlikesine duçar olduktan sonra Midilli valisinitit
gemilerinden biri tarafından kurtarılıyor ve Midilli adasına çıkarılıyor;. Bu malûmatı başka bir menbala teyit etmek mümkün olamadığı
gibi hanği tarihte vukua geldiğini tesbit etmek te müşküldür. Yalnız
Midilli valisinin pek çok hediyesini alıyor ve nihayet tamir edilen ge­
vakayi silsilesi takip edilerek bu gazanın 1339 veya 1340 senesinde
misine tekrar binerek İzmir’e çıkıyor,, furtuna sebebile Öteye beriye^
yapılmış olduğuna ihtimal verilebilir.
[İJ Bu ada İstanbul’un Ehli Salip tarafından zabtını müteakip Marino'Dandolo’nun eline?
geçmiş ve bilâbara Zeno hanedanına intikal etmişti..
Garp menbalarında mevcut olan kayıtlar Umur Bey’in 1341den
|2] Bu iki adanın Siphnos ve Sikinos adaları olduğu ve müstensiti halası- olarak- isimlerinim sonra bütün bütün kuvvet kazandığından, 250-300 gemiden mürekkep
lahrif edildiği şüphesizdir. bir donanma vücuda getirerek Adalar Denizinde yegâne hâkim olacak,
13) Istanbulun Ehli Salip tarafından istilasından biraz senra- Venedik zadeganından Maro- bir vaziyete geldiğinden, adaları mütemadiyen garet ettiğinden,Agriboz,
Sanudo, Cyclade adalarının kısmı izamını zabt ve merkezi Naxoa olmak üzere bir dük'luk tesis-
Girit ve hattâ Kıbris’e bile tecavüzünden bahsederler. Umur Beyin Mi­
etmiştir. Bu dük’luk uzan müddet Sanudo hanedanında kalmış ve bilâhare Grispo hanedanın»
geçmiştir. Bu dfik'lar Katalan ve Türk korsanlariyle daimi mücadelede bulunmuşlardır. 21 dük*
dilli adasını yağma etmesi [3] belkide Düstürname’ de bahis ve biraz
idaresinde üçyüz seneden fazla devam eden bu hükümet 1566 senesinde Osmanlı imparatorluğu, evvel tarrfımızdan izah ve tenkit edilen Yunanistan ve Naxos gazala­
tarafından lağvedilmiştir. Düstumame’de mevzubahsolan Nikola Sanudo şecaat ve casaretile te-- rını yapması da bu tarihte vukua gelmiş olabilir. Umur Bey 1341 de
mavöz etmiş Ve hayatım Türklerle mücadele ile geçirmiştir. Mumaileyhin 1345 d&faik Türk, kuvvet-- Kıbris’e tecavüze başlamış ve Kıbris kıralı dördüncü Hugues’ı muka­
Jeri tarafından taarruza uğrağı ve muharebede telef olduğu rivayet edilmektedir: [Lacroixti es de-
vemetten âciz bırakarak onu Rados şövalyelerinden ve papadan istim­
la Grice, p. 460-65}. Mamafih bu tarih şayanı tenkittir. Çünki Umur Beyin donanmam 1344 de
Ehli Salip donanması tarafından perişan edilmiş olduğundan müşarileyhinı 1345 deNaxo»'a taarruz;
dada ve muavenet talebine mecbur eylemişti [4].
ettiğine ihtimal veremeyoruz. Mezkûr Naıoa taarruzunun Umur Bey donanmasının tahribinden' 1342 de Umur Bey veya ona mensup olan korsanlar Girit adasına
evvel ve 1340-1344 seneleri arasında olması muhtemeldir.
[1] Hiatoire du commercc du Lavaııt au Moyen âge, par Heyd, trad. par Raynaud, t. 1, p.
[4) Koç limanının Volo körfezi olması ve bahsedilen memleketlerin Tesalya ve Epire Kıttalarn 538, Leîpzig, 1923.
olması muhtemeldir. Zabtedilen kaleyi tayin edemedik. [2) Gay, Le pape Clement VI, p. 35. Delaville le Rou!x, Les Hospitaliers â Rhodes, p. 92.
[5] Yenanistanda bugün Beotia hıttasmda Tbiva tesmiye olunan Thdbes şehridir. Bu meşjıunr . 131 Lacroix, lles de la Grüce, p. 330.
ütühbşei rntarihlerimizde “Istefa., namile zikredilmektedir.. [4] Jorga, Philippe de M6zi£res, p. 39. Delavill le Roulx, Les Hospitaliers â Rhodes, p. 91.
42 43
kadar temdidi garet etmişlerfl], 1343 de Agriboz’u bir kere daha târac ve şehri muhasara ediyor. Mahsurlar elçi göndererek sulha talip olu­
ellikten sonra diğer adaları altüst eylemişlerdi [2]. yorlar,Umur Bey sulhu kabul ederek Dimetoka’da bulunan Cantacuzöne’e
Umur Beyin Akdenizde yapmış olduğu bu mütevalî muzafferiyetlejr haber gönderiyor, o da nezdinde bulunan Kalo-yan yani Jean Palöolog-
hınstiyanları telaşa düşürmüş ve nihayet papa altıncı ClĞmenfiö ue’la beraber geliyor. Umur Bey genç imparatora taç giydiriyor. Bunun
teşehbüsile müşarileyh aleyhinde bir ehli salip teşekkül etmiştir ki, Üzerine Selânikliler şehri teslim ediyorlar. Umur Bey Cantacuzöne ve Jean
bundan ilerde bahsedeceğiz. PaI6ologue ile beraber buradan hareket ederek Siroz (Serez) ve Zihne
Düsturnamede Eflak seferinden sonra Umur Beyin Kümeliye yap­ şehirlerine uğrayor, her iki şehrin tekfuru onu istikbal ediyorlar, on­
mış olduğu uzun seferden bahsedilmektedir: [S. 45-47] . Bizans meh- ları haraca kestikten yani Cantacuzöne’e tabi kıldıktan sonra Hıristo
balariyle az çok tehalüf eden bu rivayeti -mukayeseye imkân olmak yahut Hırista [1] şehrini muhasara ediyor fakat alamıyor, civarını tah­
üzere -hülâsa ettikten sonra Bizans müverrihlerinin rivayetlerini zikr rip ettikten sonra Eksia şehrine [2] gelerek burada karşı çıkanları
edeceğiz. mağlup ve şehri muhasara ettikten sonra teslim alıyor, badehu sahilde
Düsturnameye göre Karaburun yani Foça’ya gelen imparator Andro- bulunan Boria [3] ya girerek şehri kahren alıyor ve bütün bu zabt-
nik vefat ederken yerine oğlu Kaloyan yani Jean Palöologue’u vasiyet ettikleri şehirleri Cantacuz&ne’e teslim ediyor. O sırada Mumcila
etmiş ve fakat yeni hükümdarın küçüklüğü hasebile büyüyünceye kadar isminde bir Sırp bahadırı [4] dört bin kişi ile Umur Beyin maiyyetine
veziri Dimistikosu yerine cülûsa teşvik eylemiş ve bu vasiyyet mucebince giriyor. Birlikte Dimetokaya gidiyorlar. Umur Bey badehu Mumcila
imparatorun vefatını müteakip Dimistikos yani büyük domestique olan ile birlikte Gümülcüne’ye gidip teslim alıyorlar, badehu Igrıcan şeh­
Caııtacuzöne hükümdar olmuştur. Fakat yeni hükümdarın Selanik’de bu­ rine [5] yürüyerek harben alıyorlar. Umur Bey bundan sonra Jean
lunan amıcazadelerinden biri onun aleyhinde bulunarak birçok memle­ PalĞologııe’u Îstanbula gönderiyor, kendisi Cantacuzöne ile birlikte akma
ketleri onun aleyhine teşvik edip hükümdarı müşkül vaziyete düşürü­ çıkıyor, yolda eski silâh arkadaşlarından Pişreve Bey vefat ediyor.
yor, o da Esen tekfuru Umur Beye [3] elçi göndererek onun muavenetini Umur Bey maiyyetindeki gazileri bölük bölük muhtelif taraflara
rica ediyor. Umur Bey muvafakat ederek elçiyi Dimetoka’ya geri gön­ akma gönderiyor; kendisi llyas Bey, Ehat Bey ve Ehat Beyin oğlu
deriyor. Badehu Umur Bey üçyüz gemi ve otuz binden fazla askerle ile beraber giderken yolda îstanbula erzak götüren büyük bir
Rumeliye hareket ediyor, evvela Esen tekfurun vilâyetine uğrayıp onun kafleye rast gelip onları teslim alıyor, badehu Kolba’ya [6) ka­
tarafından istikbal ediliyor, ondan sonra Tunca tarikile Dimetokaya gidi­ dar akııı ederek bütün havaliyi yağma ettikten sonra Dimetoka’ya
yor, Ve orada bulunan Cantacuzene ile birleşiyor, maiyyetinde bulunan dönüyor. Bundan sonra Umur Bey hem kardaşlarından malûmat almak
Azepler etrafa akm ediyorlar; biraz sonra Saruhan oğlu Süleyman hem de kendi hakkında onlara haber yetişdirmek üzere maiyyeti er­
Bey de gelerek akına iştirak ediyor, Türkler iki ay kadar etrafa—tabiî kânından Ehat ve llyas Beyleri uzun zamandanberi ocaklarına ve aile­
Cantacuzöne’e düşman olan memleketlere—akm ediyorlar. Biraz sonra . lerine mütehassir kalmış olan askerile beraber donanmasına bindirip
şiddetli bir kış oluyor, Meriç nehri donuyor, buzları kırarak nehre Ayasloğ’a gönderiyor, kendisi pek cüz’î askerle, bin kişi ile Rumelide
çekilmiş olan gemileri denize götürüyorlar. Bu sırada Cantacuzöne’iıı kalıyor. Umur Bey kendisi Dimetoka’da Cantacuzöne ile beraber isti­
muhaliflerinden olan Selânik tekfuru 36 kadırga toplamış ve mücade- 1 rahat ederken askerini Zağra’ya gönderip o havaliyi yağma ettiriyordu.
leye hazırlanmıştı. Umur Bey İpsala’dan hareket edip denize geliyor Bu sırada Edirne tekfuru kalabalık bir fırkai askeriye ile Dime­
ve donanmasına râkip olarak Selânike teveccüh ediyor; Umur Beyin . toka’ya hücum ediyor, Umur Bey maiyyetinde askeri bulunmadığı hal­
hareketini duyan Selânik önündeki Rum donanması öteye beriye ka­ de yalnız başına karşı çıkıyor, emsalsiz şecaat gösteriyor, kendi miz-
çıyor; Umur Bey bilâmukavemet askerini karaya çıkarıyor; maiyyetinde rağıyla yirmi mizrağm hücumunu defediyor; fakat mızrağı kırılıyor,
llyas, Dündar, Uğurlu, Pişrev, Ehat Beyler olduğu halde Selanikten karşı­ I I ] Kavala civarındaki Christopdlis şehridir.
sına gönderilen müfrezei askeriye ile muharebeye tutuşup galip geliyor ■ [2] Nantlıia yani IS keçe şehir olacak.
(3) Bu şehrin Meriç munşabbmda olan Berrhee=Bi?ra =JBeroe beldesi olması muhtemeldir.
[1] Jauna, 1. 2, p. 818.
14] Bizans müverrihlerin Momiteile tesmiye ettikleri Bulgar sergerdesidir.
|2) Murait, l.2,p.589; Çay, Le papc Clement VI, p. 35.
15] Bu gelirin Gratianopolis olması ve bunun da bütün Bizans şehirlerinin isimleri gibi tahrif
13] Bunun Ganlacuzâne’nin evvelce ismi geçen kayın pederi Jean Asan'ın oğullarından biri # «dilmiş bulunması muhtemeldir.
»İmanı muhtemeldir . [6] Bu mevziî tayin ve tahmin, edemedik.
45
44
■deti sırasında Jean Palöologue’un annesinin Umur Beye elçi göndererek
bunun üzerine kılıcını çekerek mukabele ediyor, üç mızrağın ağacını, Cantacuzöne’den şikâyet etmesi hakkında mevcut olan kayıtlar [S:56]
bir mızrağın demirini kırıydı" üzerine muhacime edenlerden birini öl­ bile bu rivayetleri zimnen tekzip edecek bir mahiyettedir. Cantacuzö­
dürüyor; o sırada Umur Beyin maiyyeti olan bin kişi birdenbire mey­ ne’in kızlarından birini Umur Beye vermek istediği halde Umur Beyin
danı harbe yetişerek talii harbi tamamen hükümdarları lehine çeviri­ almağa muvafakat etmemesi ve kızın Umur Beye aşık olup teklifi vuslat
yorlar. Umur Bey bu sırada Edirne tekfurunu öldürüyor; kumandanla^ etmesi hakkındaki rivayetleri çok vakit bu gibi menaklp tarzında ya­
rımn telef olduğunu gören askerler münhezimen dağılıyorlar. Türkler zılmış olan eserlere karıştırılması mutad olan hurafelerden addetmek
onları takip ediyorlar; bu muharebede bulunmayan Cantacuzöne kazan­ lâzımdır. Umur Beyin Tırakya’da bulunduğu müddetçe yapmış olduğu
mış olduğu zaferden dolayı Umur Beye teşekkür ediyor [1] ve min­ muhasaralar ve muharebeler hakkında mevcut olan malûmat Bizans
nettarlığının nişanesi olmak üzere üç kızından birini, Despiııa’yı, Umur müverrihlerinin rivayetlerindeki vukuat sırasına uymamakla ve müba­
Beye zevceliğe teklif ediyorsa da Umur Bey Cantacuzöne’i birader te- lağalı olmakla beraber esas itibarile onların rivayetine tevafuk eyle­
lakkî ettiği için kızı ile izdivaç etmeyi meşru görmüyor, ve hattâ yal­ mektedir.
nızca kendi odasına giren ve ona ilânı aşkederek izdivaç ve hattâ
Şimdi Bizans rivayetini nakledelim: İmparator üçüncü Andronik
gayrı meşru vuslat teklif eden kızın ricasını bile reddediyor. Umur Bey
Polöolgue 1341 de ölmüş ve yerine oğlu on yaşında Jean Polöologue halef
bu suretle bir müddet Dimetoka'da kaldıktan ve kışı geçirdikten sonra
ve büyük domestique Cantacuzön’de onun vasîsi olmuştu. Bu esnada im­
memleketine dönmeye hazırlanıyor ve Çantacuzöne’den gemiler tedarik
paratorlukla hemhudut olan müslüman ve hıristiyan bütün hükümet­
•etmesini istiyor. O sırada İstanbul’da bulunan Jean Palöologue’un an­
ler mütecaviz bir vaziyet almışlardı. Bilhassa Saruhan Beyle, Osman oğlu
nesi [2]mezkûr şehirden Umur Beye haber gönderip artık daha ziyade
Orhan ve Karasi oğlu Yahşi Beyler Kümeliye ihraç hareketi yapuyoriardı.
tahribat yapmamasını ve domestique yani Cantacuzöne nezdinde ta­ Cantacuzöne bizzat Bulgar Kralı Aleksandr’ı sulh akdetmeğe mecbur
vassut ederek onu ifrat hareketlerden alakoymasmı rica ediyordu .- etti. Orhan Beyle sulhu tecdit ve Saruhan ve Yahşî Beylere karşı da bir
Aynı zamanda Jean Palöologue, Umur Beyin Anadoluya gidebilmesini - donanma hazırlayarak kumandanlığına protovestiaire Apocauque’ı tayin
temin için yirmi kadirga ve beş kayık gönderiyor. Umur Bey İnoz’a eyledi [1]. Aydın Oğlu Umur Bey de Türk prenslerinin Bizans erazisine
kadar Cantacuzöne tarafından teşyi ediliyor; ve orada maiyyetiie bera­ yapmakta olduklan akın harekâtına iştirak maksadile 1341 senesin­
ber gemilere binip îzmire gidiyor; kardaşları Hızır, İbrahim Baha­
de 250 gemiden mürekkep bir muazzam donanma ile ikinci defa ola­
dır, Süleyman ve İsa Beyler tarafından istikbal olunuyor: [S.45 -57J. 1
rak Rumeli sahiline gelmiş ve Chersonöse yani Çanakkale yarım ada­
Düsturname’nin bu rivayeti ile onun zikrettiği vekayia şahit olan
sına çıkarak taarruza hazırlanmıştı. Fakat eski dostu olan Cantacuzöne
Grögoras’in ve vekayiin başlıca amili olan Cantacuzöne’in rivayetleri
müşarileyhi imparatorluğa tecavüz etmek şöyle dursun bilâkis kendi­
karşılaştırıldığı zaman Türk menbaının vekayiin cereyanından sonra
sine muavenete ikna eylemiş ve geri döndürmeğe muvaffak olmuştu [2].
unutulmaya başlayan ve yalnız mübhem bir şekilde hatıralarda kalan
Düstürname Umur Beyin bu seferinden bahsetmemektedir. Umur Be­
vak’alan gelişi güzel naklettiği meydana çıkar. Cantacuzöne’in müşkil
vaziyette kalarak Umur Beyden istimdat etmesinin sebebi [S. 45 -46J; yin avdetinden sonra Karasi Oğlu Yahşî Bey Çanakkale yarım adsı-
Jean Palöologue’un Dimetoka’da Cantacuzöne’in nezdinde bulunduğu ve na ihraç hareketi yapmış ve fakat Cantacuzöne tarafından sevkedilen
onun Selânik’i muhasara etmekte bulunan Umur Bey nezdine gelerek bir fırkai askeriye ile tutuşduğu muharebede mağlup olmuş ve Ölü­
muşarileyh tarafından İmpatoriukla tetvici ve Selânik’in teslim olması mden ve esaretten kurtulabilen askerim gemilerine bindirerek geri­
[S: 49]; genç limparatorun, rakibi Cantacuzöne ile beraber seferlerde ye dönmüş ise de çok geçmeden tekrar kuvvet toplayarak Çanakkale
Umur Beyin yanında bulunduğu [S: 50] ve bilâhara İstanbul’a gönde­ yanm adasına bir kerre daha asker çıkarmış ve fakat bu defa da Can-
rildiği [S: 51] hakkında mevcut olan rivayetlerin hakikati tarihiye ile tacuzöne’e karşı yaptığı muharebede mağlup olduğundan terki muha­
hiç bir alkâsı yoktur. Esasen faslın sonunda Umur Beyin Anadoluya av- samata ve sulh akdine mecbur olmuştu [3] . Donanma kumandam
[1] Biran» menabiinde zikredilen bu muharebe—aşağıda Bizans müverrihlerinin rivayeti zik- [11 Cantacuzöne, p. 553; Muralt, L 2 p. 577-78.
redilirken görüleceği veçhile—İstanbul sarayı namına Edirne muhafızı olan Phrantzös ile Canta- [2] Muralt, t. 2, p. 578; Parisot, Cantacuz&ıe homme d’etat et historien, p. 168..
cuzene ve onunla beraber olan Umur Bey arasında vnkua gelmiş ve Phranbes maktul olmuştur [3] Catacuzene, P. 557. Muralt, t. 2. p. 579.
|2] Annede Savoie.
47
Apocaııque ise Tllrk korsanlarına karşı hiç bir teşebbüste bulunma­ o civarda kurdu [1]. Türk’lerin vürudundan korkan Phöres yani Firecik
mıştı. Yerine tayin edilen Sennacherim derhal harekete geçmiş ve ahalisi Sırbistan da bulunan Cantacuzöne namına Umur Beye sahte
Saruhan Beye ait olan donanmayı perişan ettikten mada onun mem­ mektuplar yazdılar. Bu mektuplarda Umur Beye daha fazla ilerlememesi
leketini garet eylemiş ve ona ait olan sahildeki küçük bir şehri zabt- rica olunuyor ve şayet ilerleyecek olursa Sırp kralının ve Sırbistan ehali-
etmişti (1). sinin endişeye düşecekleri bildiriliyordu. Umur Bey bu mektupları
Bir müddet sonra, Cantacuzöne Dimetoka’da Yunanistan’a sefer okuyunca hayret ederek nasıl bir hattı hareket ihtiyar edeceğini şa­
hazırlığıyle meşgulken, İstanbul’da bulunan Apocauqııe patrik ile şırdı. Osırada anî ve şiddetli bir soğuk çıktı; karargâhında iki yüz
ittifak ederek onu Jean Palâologue’un validesi imparatoriçe Anne de kişi soğuktan telef oldu. Umur Bey avdete karar vererek Börrhöe önün­
Savoie’nın gözünden düşürmeğe çalıştılar ve muvaffak oldular. Can- de bulunan donanmasına gitti, orada gemicilerinden üç yüz kişinin
tacuzöne hain ilân edildi. Imparatoriçeye yaptığı müracaatlar hiç bir soğuktan ölmüş olduğunu gördü; şimdilik bu kadar muaveneti kâfi
semere vermedi, Apocauque, büyük Duc ünvanını aldı, Cantacuzöne’nin addeden Umur Bey, imparatoriçe Iröne’e veda edemeden, yalnız bir
emvalini müsadere ve validesini hapsettirdi. Cantacuzene ise taraftar­ adam gönderip beyanı İtizar etmekle iktifa ederek 1343 senesi ibtida •
larının teşvikile kendisini Dimetoka’da imparator ilân etti. Fakat Rumeli sında Anadolu’ya dönmek iztirarmda kaldı [2].
şehirleri onun bu hareketine muhalefet ettiler ve aleyhine döndüler, Umur Beyin avdetinden sonra Cantacuzöne pek fazla müşkilat
Cantacuzöne Rumeli şehirlerinin zabtı için yaptığı teşebbüslerin hiç içinde kaldı. Onun tekrar gelip imdadına yetişmesini temenni ediyordu.
birinde muvaffak olamadı, Edirne’ye karşı teşebbüsü akamete uğradığı Fakat bütün sahiller İstanbul imparatorunun gemiierile muhafaza al­
gibi Meriç munşabbmda olan Börrhöe yahut Bero6 ile Anastasiopolis fanda olduğundan ona haber göndermek mümkün değildi. Efradı ehali-
ve Selânik şehirlerine karşı yaptığı hareket de muvaffakiyetsizlikle den Prince adlı bir kimse Cantacuzene’in emrile gizlice küçük bir ka­
neticelendi. Caııtagüzöne bunun üzerine Sırp kiralından istimdat etti. yığa binip Izmire gitmeğe muvaffak oldu.
Fakat kral Etienne samîmi bir muavenette bulunmadı. Diğer taraftan Apocauque’ın neşrettirdiği şayia mucibince Sırbistan’da öldüğünü
Dimetoka’da bulunan Cantacuge.ne’in zevcesi Iröne’de Bulgar kralı zannettiği Cantacuzöne’in mektubunu alan Umur Bey çok sevindi,
Alexandre’dan imdat istemişti. Bulgar kiralının gönderdiği kuvvetler, ■ derhal bir donanma teçhiz edip uzun bir sefere kâfi gelecek erzak
muavenet şöyle dursun, Dimetoka havalisini yağma ve şehari tazyik ve mühimmat hazırlatdı ve kendini Cantacuzöne,e muavenetten vaz­
ettiler. Fakat biraz sonra Türk’lerin geldiğini işiden Bulgarlar birden- geçirmek isteyen Apocauque’un bütün tedbirlerine rağmen ordusunu
bire kaçtılar. Filhakika Umur Bey eski dostu olan Cantacuzene’in gemilere bindirip gene mezkûr 1343 senesi içinde dördüncü defa Rum-
müşkil vaziyette kaldığını haber almış ve ettiği vait mucibince mua­ eliye geçmek üzere denize açıldı. Pek az bir müddet sonra Nögre-
venete karar vererek, 1342 senesinin sonlarında, üçüncü defa olarak, pont yani Agriboz’a muvasalat etti. O zamana kadar müsait bir surette
yirmi dokuz bin kişilik güzide bir orduyu taşıyan irili ufaklı 380 ge­ esen rüzgarın birdenbire şiddetli bir muhalefet göstermesi üzerine
mi ile Meriç nehri munsabbma gelmişti. Dimetoka’da bulunan Canta­ orada bir müddet tevakkufa mecbur oldu. Fakat müşarileyh biran
cuzöne’in zevcesi İröne bütün zadeganı ve büyük zabitleri onun istik- j evvel Cantacuzöne’in imdadına yetişmek arzusunda olduğundan Yuna­
nistan’a çıkmağa ve oradan karadan yürüyerek Makedonya’ya gitmeğe
baline gönderdiği gibi hediye olmak üzere onlarla birlikte yüz kadar da at
karar verdi. Bu kararın icrası sırasında rüzğann istikameti dünüp
irsal etti. Umur Bey bu atları maiyyetindeki zabitlerin en yaşlılarına tevzi
hava müsait bir şekil alınca fikrini değiştirip tekrar donanmasına bin­
edip kendisi yayan gitmek arzusunu gösterdi. Bu suretle Dimetoka
di ve pek az müddet sonra bütün ordusu ile Selânik civarında karaya
önüne gelen müşarileyh Cantacuzöne’in zevcesine hürmeten şehre
çıktı. Fakat bizzat çarpışmak istediği Apocauque’un ansızın îstanbula
girmedi. Şehir etrafında bir müddet kaldıktan sonra askerinin bir kısmım kaçtığını duyunca canı sıkıldı. Yapmış olduğu bu seferi neticesiz
yanma alarak Kavala beldesi civarındaki Christopolis’e doğru yürüdü. bırakmak istemeyen Umur Bey bütün Selânik havalisine akınlar icra
Bu şehrin azamatile meşhur olan surlarını tazyik ve birçok noktala­ ettirip her tarafı yağma ettirdi. Aynı zamanda Berrhöe de bulunan
rından hedmettiği gibi muhasaraya devam edebilmek üzere karargâhımda
[]] Cnntacuzâue, p. 806-808; Lebeau^ I. 20, p. 107, •
(1) Cantacuzene, p. 562. [2) Cantacuzene, p. 809-810; Lebeau, t. 20, p. 108 .
49
Cantacuzöne'e kovayı muaveıie gönderdi. Mumaileyh bu kuvvetleri
alınca yeniden harekâta başladı; ve biraz sonra Selflnik'e mütevecci­ Böyle bir sefaret hey'etinin gelmesi Apocauque’u son derece kız­
dırdı . Mamafi Türk elçisine karşı çok hürmet gösterdi | ve birçok
hen hareket etti. Umur Bey mumaileyhi hürmetle istikbal etti.
hediyeler verdi. Fakat Rum elçisine her türlü fenalığı yapmaktan çe­
Her ikisi günlerce Selânik önünde kalarak ittihaz edecekleri hattı ha­
kinmedi, onun saçını ve sakalını kesdirdi; burnunu ezdirip bacaklarını
reketi kararlaşhrdılarfl]. Umur Bey şehre derhal hücum edilmesini is­
kırdırdıktan sonra meydanlarda gezdirdi. Türk elçisi dönerken Apcauque
tediği halde Cantacuzöne açlık ve müzakere ile beldeyi zabtetmek
Umur Beye verilmek üzere müsait bir lisan ile yazılmış bir mektup
arzusunda idi. Nihayet Türk hükümdarı şehre elçiler gönderip teslim teslim etti. Bunda Umur Beye bir âsinin müdafeasını deruhte etmek kendi
olmalarım teklif etti. Ehali ise bundan bilâkis münfail olarak Canta­ payesile mütenasip olmadığı bildiriliyor ve Cantacuzöne hakkında her
cuzöne taraftarlarım öldürdüler. Rum hükümdarı buna da ses çıkar­ türlü isnadata kalkışılıyordu . Umur Bey bu mektubu bizzat dostuna
madı, ve Umur Beyin reyi hilâfına olarak muhasarayı, kaldırıp onun- ■ verdi [1]. Bu sırada Cantacuzöne, şecaati ile temayüz etmiş ve eşkı­
la birlikte Trakya’ya hareket etti [2). yalığı gendine san'at yapmış olan Momitzile isminde bir Bulganbitmeline
Her ikisi Christopolis surunu bilâ mani geçtikten sonra kuvvetli
aldı ve ona müteaddit küçük hıttalann idaresini verdi.Bu sergerde başına
bir kâle olan Pörithöorion kalâsini muhasara altına aldılar. Diğer beş bin kadar adam toplayarak birçok mevkileri yeni imparatora
Tırakya şehirleri arzı tabiiyet etti. Muharebatı dâhiliyenin Bizans im­ teslim olmaya icbar ediyordu. O esnada Cantacuzöne Pörithöorion’u mu­
paratorluğunu tahrip etmekte olduğunu gören Cantacuzöne maiyyeti hasarada devam etmekte ve mahsurlardan muannidane bir mukave­
zabitanmdan Jacques Brulas’i İstanbul imparatoriçesi nezdine müsa- mete maruz kalmakta idi. Nihayet orayı zaptetmekten ümüdini kesince
leha teşebbüsünde bulunmak üzere gönderdi. Umur Bey de Salahattin muhasara alfttını yakılırdı ve denizden şehri kuşatan Donanmaya da
ismindeki zatı kendi elçisi olarak ona terfik etti. Brulas imparatorlu- | muhasarayı refettirdi. Badehu kendi askeri ve Umur Beyin maıyye-
ğun başına gelen felâketleri müessir bir lisan ile imparatoriçeye anla- 1 tindeki altı bin kişilik seçme Türk ordusu ile beraber dimetoka’
tarak onun merhamet ve rikkatini tahrike çalıştı, aynı zamanda met- i ya gitti, ve ehali tarafından alkışlarla istikbal edildi [2]. Cantacuzöne
buunun Türklerden istimdat etmiş olması, karşı taraftan gösterilen 1 ile Umur Bey Dimetoka’da pek az müddet kaldılar: biraz sonra sefere
harekete imtisal olduğunu ve bizzat Apocauque’un daha evvel Türkleri j çıkıp Rhodope havalisinde fütühat yaptılar ve Zepöne, Stemmaque
çağırdığım söyledi. Bu murahhasın beyanatını Türk elçisi de teyid şehirlerini aldılar. Badehu birlikte Mora’ya müteveccihen hareket
etti. Umur Bey, sefirine teslimen göndermiş olduğu mektuplarda Can- j ettiler. Yolda Umur Bey hastalandığı için bütün ordu onun kesbi afiyet
tacuzöne ile kendi arasında ötedenberi mevcut olan dostane münase- , etmesine intizaren tevakkuf etti. Tedavi edecek bir tabip bulunmadığı
batı hatırlatıyor, şimdiye kadar imparatorluk erazisine ancak böyle i için tekrar Dimetoka'ya dönmek meburiyeti hasıl oldu.Bu esnada İstanbul
bir dostun hatırı için tecavüz etmemiş olduğunu imparatoriçeye temin I imparatoriçesi tarafından Edirne muhafazasına memur edilen Phrantzös
ediyor ve Foça şehrile Arnavutlara karşı müteveffa imparator And- 1 Cantacuzöne’nin gaybubetinden istifade ederek- Dimetoka havalisini
ronik’e yapmış olduğu muavenetin de sırf onun hatırına mübteni ol- I yağmaya gelmişti. Dimetoka’ya geri dönmekte olan Cantacuzöne ve
duğunu bildiriyor, ve ondan sonra Cantacuzöne’den bahsederken en J Umur Beyle muharebe etmek mecburiyetinde kalan Edime muhafızı­
hürmetkârane bir lisan istimal ederek vaktile mumaileyhi udost„ ünva- < nın askeri perişan ve kendisi maktul oldu . Umur Bey hali nekahette
nile yad ettiği halde, hükümdarlığını ilân ettiği zamandanberi ancak. ;| olduğu halde bu mücadelede fevkalâde besalet gösterdi, üç mızrak
onun maiyyeti olmayı kendisi için bir şeref ad dettiğinden ve onun san- 1 darbesile az kalsın telef oluyordu . Bereket versin ki zırh ve miğfer
cağı altında bizzat cenk etmeği bir vazife telekkî eylediğinden ve sonuna i giymeyi îtiyad etmeyen ve daima darbı destine güvenen Umur Bey,
kadar onu müdafaaya azmetmiş bulunduğundan ve ona itaat edecek- i Rum hükümdarının İsrar ve nasihatile bu kabil müdafaa vasıtaları
olan Kumlara karşı hiç bir zarar ika etmeyeceğinden bahsediyor ve niha­ iktisaetmiş ve bu sayede mızrak zarbeleri tesir edememişti. Umur Bey
yet esafilden birkaç müfterinin ilkaatına kapılarak ona karşı yapılan 1 muharebeden sonra, yamış olduğu nasihat sayesinde hayatını kurtarmış
fenalıkların tamîr edilmesi ve teklifedilen sulhu biran evvel'kabul . olduğından dolayı Rum imparatoruna benâynı teşekkür etmiştir [3].
etmesi lüzumunu imparatoriçeye bildiriyordu. 11) Cantacuzöne, p. 849—854; Lebeau, L 20, p". 119 - 121
(1) Cantacuzâne, p. 840*848; Lebeau, t. 20, p. 116-118. [21 Cantacuzöne, p. 855—858: Lebeau, t. 20, p. 122.
121 Cantacuzöne, p. 848-849; Muralt, L 2, p. 591-592. [31 Cantacuzöne, p. 858—859; Lebeau, t. 20, p. 123 .
Diisturnamei Enveri — 4
50
51
Bu muvaffakiyetler İstanbul hükümetini telaşa düşürdüğünden 134$ diğer taraftan Cantacuzöne de Umur Beyin harcırahım düşmanlarına
senesi iptidasında Bulgar kıralı Aleksandr ile ittifak ederek onu Çanta* verdirerek para tasarruf etmiş oluyordu [1]. İstanbul imparatoriçesi
cuzöne aleyhine muharebeye teşvik ettiler. Fakat Bulgar kıralı Türk’ler* Umur Beyi bu suretle memleketine dönmeye icbar ederken diğer ta­
den kurktuğundan Tırakya kıt’ası onlar tarafından tahliye edilmedikçe, raftan Venedik cumhuriyetine ve papa altıncı Clöment’a elçiler gönde­
bir şey yapamayacağını bildirdi. Bunun üzerine İstanbul hükümeti rerek şark kilisesi ile garp kilisesini birleştireceğini vadediyor veBizans
Umur Beye gayet çok para teklif ederek Anadoluya dönmeye iknaa. imparatorluğu dahilinde ve Adalar Denizinde tehlikeli ve mukavemet
çalışdısa da müşarünileyh red etti [1]. edilemez bir şekil alan Türk istilâsına karşı muavenet isteyordu [2],
İstanbul hükümeti Umur Beyi müzakere ile iknaa muvaffak ola­ İmparatoriçenin ve İstanbul kükûmetinin bu teşebbüsten maksadı Umur
mayınca hile yolunu takip etti. Cantacuzene tarafından Türk'lerin yev­ Beyin aleyhine bir ehli salip teşkil ettirerek onu Anadoluya avdete icbar
mi zahirelerini vermeye memur edilen Mauromate ismindeki müteahhidi etmek ve orada meşgul ederek bir daha Kümeliye geçmemesini temin
kandırdılar. Türkçeyi eyi bilen ve vazifesi itibarile Türk’lerle temas, etmekti.
eden bu adam, Cantacuzöne’in temamile muvaffak olacağı zamanı bekle­ Umur Bey avdet ederken Cantacuzöne tarafından Meriç üze­
dikten sonra döneceklerini ve bunun daha pek uzun zamana mütevakkıf rinde vaki Trajaııopolis kasabasına kadar teşyi edildi. Rum hükümdarı
olduğunu söyleyerek epeyce vakittenberi memleketlerinden uzakta kal­ oradayken büyük oğlu olup Cumutzöne yani Gömülctine valisi olan
mış olan Türk askerlerinin kalbinde tahassür husule getirerek onlar­ Mathieu’nün hastalandığını haber alıp onun iyadetine gitti. Avdetinde
da geri dönmek arzusu uyandırdı. Umur Bey askerinin geri dönmek Umur Beyle tekrar görüştü. Biraz sonra onu ve maiyyetini götürmek
istediğini duyuncajıayret içinde kaldı, onları bu arzularından vaz geçir­ için lstanbuldan gönderilen gemiler geldiler. Umur Beyin de otuz ka­
mek için çalıştı, fakat muvaffak olamadı, ve onların isteklerini yapmak dar gemisi vardı. Bu gemiler müşarilyehi ve maiyyetini Ainos yani
mecburiyetinde k a ld ı. İmparatora şimdilik gitmek mecburiyetinde İnoz limanından Anadoluya geçirdiler [3].
kaldığını söyledi, tekrar asker toplayarak geleceğini vadetti [2]. Um ur Bey Kümeliye bu dördüncü geçişinde 290 kadar gemi toplamış
Hareketinden evvel Cantacuzöne müşarilyehi İstanbul imparatorunun ve Selanik'e geçmişti [4]. Fakat Kümeliye çıkdıktan sonra uzun müddet
validesine yeniden bir hey’eti sefaret gönderlerek sulha teşvika teşebbüs kalacağı için daima korsanlığı sanat itlhaz eden gemicilerinin ekserisini
ettirdi. Türk sefirleri Istanbulda sulh için yaptıkları teklifata karşı va­ serbest bırakmış ve salvermişti. Bilâhara 1343 senesi sonlarına doğru
zıh bir cevap alamadılar. Apocauque ve taraftarları Umur Beyin Cant­ kış yaklaşınça mai yyetindeki ümeradan Ehat vellyas Beylerle askerinin
kısmı azamim Anadoluya göndermiş ve yanmda çok asker ve gemi bı­
acuzöne nezdindeki harekâtı hakkında muahezede bulundular, Asya hü­
rakmamıştı: [Düsturname, Sahifa: 52-53]. Mamafi lstanbuldan gönderi­
kümdarlarının en kudretlilerinden biri olan İzmir sultanının Cantacuzö­
len gemilerle kendi yanında kalan otuz gemi askerinin nakline kflfi
ne gibi bir adamın maiyyetinde hıdmetkâr olacak derecelere tenezzül-,
gelmediği için bunların bir kısmını Cantacuzöne’nin tahtı emrinde bı­
etmesi şayanı hayret olduğundan bahsettikten sonra müşarilyehin şe­
rakmış [5] ve onunla veda ederken bir iki hafta zarfında kendisine
ref ve haysiyetini kendisinden fazla düşünen imparatoriçenin onu bu
yeni bir kuvvei imdadiye göndermeyi vadetmişti. Filhakika Umur Bey
zelil vazifeden kurtarmak istediğini ve memleketine dönebilmesini te­
bu vadi icra etmiş ve on üç gün sonra bir kuvvei imdadiye göndermiş­
min için kendisine kâfi mıkdarda gemi ve askerinin maaşını verebilmek
tir [6J. Umur Bey bu dördüncü geçişinde Kümelide on ay [tahminen 1343
için de kâfi mikdarda para vereceğini söylediler. Türk elçilerinin reisi
ağustusundan 1344 mayısına kadar] kalmıştı [7]. 0 halde yukarda 1343
cevaben bir dosta karşı yapılan hidematın hiç bir veçhile muhilli şe­
senesinde vukubulduğunu zikretdiğimiz Agriboz taarruzu senei mezkûre
ref olamayacağını söyledi ve onları tahkir edecek ağır bir takım sözler
11] Cantacuzene, P. 863-866; Lebeau, L 20, P. 129.
sarfetti. İmparatoriçenin müşavirleri nihayet Umur Beyin maiyyetini
(2] Cay, Le pape Cloınent. VI, P. 43-54; Royou, Hut. du Bas—Emprie, L4, p. 320.
nakletmek üzere ona lstanbuldan gemiler göndermeye ve askere ve­ [3] Cantacuzene, p. 866*870; Lebeau l. 20 P. 180.
rilmek üzere para irsal etmeye karar verdiler . İstanbul hükümeti, 14] Murait. t 2, p. 591.
Umur Beyi bir an evvel Asyaya geçirmek için fedakârlık yaparken 15] Lebeau, L 20, p. 133.
(6| Cantacuzâne, p. 870.
(1 Cantacuz&ne, p. 859 -860; Lebeau, t. 20, p. 127 .
[7] Murait, t, 2, p. 593.
[2] Can (acuzene, P. 860-862; Lebeau. L 20, P. 128.
52 53
ağustosundan evvel vaki’olduğu için onun Rumeli seferinden dalıa tarafından hırıstiyan donanma ve ordusuna kumandan tayin edili­
mukaddem zuhura geldiğini kabul edeceğiz [1]. yorlar. Umur Beyin manevi kardeşi olan Tekfur yani Cantacuzöne Di-
Cantacuzöne’nin maiyyetine verilen Aydm türklerine gelince: bun­ metoka’dan haber gönderip Firenklerin hucuma hazırlandığım bıldiryor.
lar hukûmdan mumaileyhin yanında kalarak onun Rumelide Sırp, Biil- Nihayet Rodos, papa ve Agriboz gemilerinden tereküp eden Firenk do­
gar ve İstanbul hükümetlerine karşı icra etmiş olduğu bütün harekâtta nanması Îzmire yanaşıyorlar. Dündar Bey,Umur Beye müdafaa için kâfi
medarı istinadı bulunmuşlar ve birçok vak’ada âmil olmuşlardık miktarda asker mevcut olmadığını ve binaenaleyh kardeşleri Süleyman
Mevzulunuz haricine çıkmamak için bu vukuatı zikretmeyeceğiz | Şah ile Hızır Beyden istimdat ederek Tire ve Ayasloğ askerlerini ge­
Düstürname bundan sonra sıra ile Firenklerin tzmiri zabtmdanfSa- tirmesini söyleyorsa da şecaat ve cesaretine güvenen hükümdara din­
hifa: 57-59J, bir müddet sonra Firenk kumandanlarının Umur Bey ta- letemiyor. Firenkler Liman kalesına yani aşağı İzmir’e yürüyüş ediyor­
fıııdan itlaf edildiğinden[S.60-62],Firenk Torfirin[2]Firengistandan îzmire lar. Umur Bey, kaleden çıkıp hücüm ediyor ve düşmanları gemilerine
gelerek ihracı askeride bulunduğundan ve fakat Umur Beye karşı yapmış kaçırıyor. Fakat Firenkler denizden kaleyi tazyik ediyorlar; mukavemet
olduğu muharebede hezimete uğradığından [S.62-65], badehu Umur Be­ imkânını bulamayan mahsurlar kaleyi tahliye ediyorlar; Firenkler oraya
yin tekrarRumeliye sefer ettiğinden[S.66-68], avdetinde îzmiri muhasara yerleşiyorlar. Umur Bey kaleyi istirdat için kardeşleri Hızır ve Isa
ve nihayet yapmış olduğu taarruzda şehit olduğundan [S. 6S-71]bahset-. Beylerle Süleyman Şahtan istimdat ediyor; hepsi askerlerile geliyorlar;
nıektedir. Bu vukuatın sıraları, cereyani vakıatin takviminin teselsülüne Firenkleri muhasara ve mancınıklarla hisarı tazyik ediyorlar: mahsurlar
muvafık değildir. Çünkü Firenkler tarafından Izmirin zabtı 1344de, rüesayı nihayet hııruc hareketi yapıyorlar: başlarında Batraş [Patriarche], Mese
Ehlisalibini telef olması 1345 ihtidasında, Torfil yani Dauphin Humbert*- Marti [Martin Zacharia], Mese Piri [Pierre Zeno] olduğu halde dışan
in Anadoluya gelişi 1346 da, Umur Beyin Rumeliye yapmış olduğu çıkıp muhasara aletlerini yakıyorlar ve Türklerin üzerine yürüyorlar.
sefer 1345 de, Umur Beyin şehadeti ise 1348 dedir. Binaenaley Dauphin Umur Bey ile kardeşi Hızır Bey maiyyetlerinde Hızır Beyin veziri Ars-
Hunbert’e ait vekayii Umur Beyin son Rumeli seferinden sonra tetkik lan ve onuıı oğlu Doğan, Hoca Haşan oğullan Bedreddin ve Ali Mer-
ve Düstürnamenin koymuş olduğu sırayı o yolda tashih etmek lazım­ dan Beylerle Ehat, Süleyman, Haşan, Hızır, İsmail Beyler ve Cuğa Su
dır. Biz de tarihi teselsül sırasiyle rivayetleri tetkik ve şarh edeceğizi \ başı ile kardeşi Haşan Bey [1] ve diğer Türk ümera ve asakiri bulun­
Düstürname Izmirin Firenkler tarafından zabtını şu suretle hikâye duğu halde Firenkleri karşılıyorlar. Vaki olan şiddetli muharebede
ediyor: Umur Beyin kuvvet ve şevkati gittikçe artmış, hırıstiyan mem­ Firenkler kat’! bir hezimete uğrayorlar. Üç Firenk kumandam da telef
leketlerinin çoğu ona haracgüzar olmuştu. Omur Akdeniz ve Kara De­ U$ şatır yukarda aynı adamın kumandan tâyin edildiğinden bahsolunduktın sonra üç satır aşnğda
nizdeki gaza sahası bir aylık yol kadar genişlemişti. Hıristiyan milletler j Jekruı aynı adamın kumandan nasb kılındığından bahsedilmesi minasızdır. Bu ikinci Mese Merti.
Mese Piri yazılacakken tab’a esas ittihaz olunan nüshanın müslensi binin ihmali yüzünden yanlış
ittifak ederek papaya müracaat ediyorlar, o da Türk hükümdarına ••
yazılmıştır. Zaten biraz sonra üç Firenk kumandanından birinin Mese Piri, diğerlerinin Mese Marti
karşı muharebe edilmek üzere para, silah ve gemi cem’ini bütün ve Batraş olduğu zikredilmesi ( s. 60-61 ) bunu le’yit eder.
hırıstiyanlara emrediyor, üç sene on bir ay kadar bir müddet intizar­ 11) Umur Beyin diğer kardeşi İbrahim Bahadir beyin tamir muhasarasına ve bu muharebeye
dan sonra her türlü levazımı seferiye ikmal olunuyor. Tekfur [yani iştirak ettiği hakkında hiç bir kayıt bulunmaması ve bundan sonra da bütün kitapta isminin hiç
üçüncü Andronik Pal6ologue] nezdinde, Istanbulda mevkuf iken onun zikredilmemiş olması şayanı dikkattir. Umur Beyin Kümeliden avdetini müteakip onıı kardeşlerile
birlikte istikbal eden İbrahim Bahadir Beyin (Düstürname, 5. 571 bundan bir kaç ay sonra vukua
vefatından sonra hapisten çıkan ve papa nezdinde bulunan Mese Marti
gelen İzmir vakasında adının geçmemesi müşarileyhin bu arada vefat etmiş olması ihtimalini hatıra
[Martin zacharia] [3] ile Batraş [4] ve Mese Piri [Pierre Zeno] [5] papa getirdiği gibi Düsturname'nin mehazı olaıı kitabın,Aydın oğullarına dair birçok vukuatta olduğu gibi,
[11 Delaville le RouU, Lee Hospitaliers â Rhodes, p. 92, 93. herhangi bir sebeple onun ismini ihmal yüzünden zikretmemiş olması da varidi hatır olahilir.Muba-
[2] Torfil, Dauphin kelimesinin tüfekçe tahrif edilmiş gelelidir. Mevzubahsolan zat Fransada rebeyc iştirak eden ümera arasında Ehat Boy müstesna olıııak üzere Umur Beyin eski ümerası olan
Dauphin kita'sı dahilinde Viennois hittası dauphin'ı ikinci Humbert dir. ve hemen onunla birlikte her gazaya iştirak eden İlvas, Dündar, Pigrev Bey oğlu Yusuf beylerle
[3] Düstürnamenin verdiği bu malûmat yanlıştır. Martin Zachria İstanbul imparatoru And- j IPigrev Bey Rumeli seferinde vefat etmişti ( Düstürname S: 51 ) ]. Hoca Selmun gibi zevatın ismi­
ronik Palcologue tarafından 1337 de hapisten tahliye edilmiştir, imparatorun vefatı ise 1341de dir. ı nin mezkûr olmaması onların bu muharebeye iştirak etmediklerini düşünmeyi ioap etmez. Aynı
[4] Balraş, Patriarche kelimesinin muharrefidir. bahsedilen zat o sırada İstanbul Latin patriği zamnda bu muharebeye iştirak eden zevat arasında şimdiye kadar Düstumamede adı geçmeyen bir
ve Agrihoz meirepolidi olan Henri d'Asti dır . takım beylerden bahsolunuyor. Bu beylerin Umur Beyin kardeşlerinin ve bilhassa Hızır Beyin ma-
15] 58 inci sahifede 7 inci satırda bu isim Mese Marti {eklinde raükerr olarak yazılmıştır. 1 iyyeti erkânı olması muhtemeldir.
54 55
oluyor. Umur Bey tekrar mancınık yaptırıyor. Sivas hükümdarı Melil etmemişti. Hey’eti ittifakıyyeyi teşkil eden hükümetlerin vücude geti­
İ p Eretna, Umur Beye iki mancmıkcı gönderiyor; mancinlklg recekleri donanma yirmi beş kadirgadan ibaret olacak ve N6grepont’ta
yapıldıktan sonra Umur Bey kalflyı tekrar muhasara ve tazyik ediyor: toplanacaktı. Papa ile Kıbris kiralı dördüncü Hugues dörder, Rodos
[S.67-62J [İJ. Hospitaliers şevaliyeleri atlı, Venedik cumhuriyeti altı, Cineve şehri
Bizans vak'anüvisi Ducas ile, Garp müellifleri Umur Beyin Kü­ beş gemi verdiler [1].
melide bulunduğu esnada onun gaybubetinden İstifade edeıı Elılj Papa kendi filösuna-yukarda birçok defa ismi geçen-Cineveli Mar­
Salibin Izmire taaruz ve istilâ ettiğini ve bu müheyyic haberi alan Türk tin Zacharia’yı amiral tayin eylemiş ve fakat mumaileyhin vaktiyle hakimi
hükümdarının alelacele Kümeliden dönmüş olduğunu naklederle? (2]j. "bıılunduğu Sakız adasını tekrar Kumlardan istirdada teşebbüs etme­
Düsturuame’nin rivayeti Garp müelliflerinin bu husustaki rivaye­ si ihtimalini nazarı dikkate alarak onu hey’eti ittifakıye kumandan­
tine muarız olduğu gibi vak’aya daha pek yakından alâkadar olan lığına nasbetmekteh çekinmiş ve bu vazifeyi İstanbul Latin patriki
Cantacuz&ne’ııin verdiği malûmatta onlarınkine muhaliftir. Bu mü­ ünvanlnı haiz olan ve Nögrepont metrepolidî bulunan Henri d’Asti'ye
verrih bilâkis İzmir, taarruzunun Umur Beyin Anadoluya avdetinden vermiştir. Venedik filosuna Pierre Zeno-ki ismi yukarlarda birçok
sonra vukua geldiğini ve onun olanca mümaneat ve müdafaasına defa geçmiştir Rodos filosuna Lombardiya prieur’i Jean de Biandra
rağmen Ehli Salibin kaleyi zabtetmiş olduğunu naklettikten sonra bu kumanda ediyorlardı [2]. 1343 senesi nihayetinde müttefik hükümetlerin
hadisenin Umur Beyin Kümelide bulunduğu esnada Vukua gelmemiş filoları harekete başladılar.En evvel mev’idi mülâkata gelenVenedik filo­
ve İzmir hükümdarını kendi imdadına çağırmak dolayisiîe bizzarure su N6grepont şehrinin Türkler tarafından muhasara edilmekte olduğunu
müdafaa kuvveti azalan bu şehrin Lâtinler tarafından zabtına kendisi gördü. Mulıasırlar muharebe etmeksizin gemilerine binerek çekildiler [3].
sebebiyet vermemiş olduğundan dolayı Allaha müteşekkir kaldığım Nihayet müttefikin donanması 1344 senesi ilk baharında Ntfgrepont li­
söyleyor [3J. Biz Bizans müellifinin rivayetini teyid eden Düstümamenin . manında toplandı. 24-55 kadirgadan ibaret bulunan bu donanma ile Ana­
naklini tercih edeceğiz [4]. dolunun garbındaki hükümetlere tabi* olan ve Adalar Denizini baştanba­
Şimdi Ehli Salip’in İzmir taarruzu hakkında Garp müelliflerinin . şa dolaşıp hertarafı yağma etmekte bulunan Türk korsanlan arasında
verdikleri malûmatı hülâsa edelim: Umur Beyin Akdeııizdeki fütuhatı müteaddit muharebeler vukua geldi. Bu muharebelerin kâffesinde hıns-
ve muvaffakıyyatı, ona mukavemetten aciz kalan şark hırıstiyanlarirji *1 tiyan donanması galip geldi. 13 mayıs 1344 de Mont Athos yani Avna-
dehşet içinde bırakmış ve papadan istimdada mecbur etmişti. 1343 ı roz açıklarında vukua gelen bir muharebede 42 veya 52 kadar Türk kor­
de papa altıncı C16ment bir ehli salip teşkiline karar verdi; Fransa | san gemisi düşmanlar tarafından alınmış veya batırianmışb [4J. Ehli Sa­
kıralı Ingiltere ile muharip olduğu ve diğer Avrupa hükümdarlar! 1 lip donanması bu suretle Türk korsanlarını perişan ettikten sonra Ra-
da memleketlerindeki dahilî gailelerle uğraşdıkları için Venedik ve j dos filosu kumandanının tavsiyesiyle Izmire teveccüh etti. Salibilerev­
Cineve cumhuriyetleriyle Kıbris kiralından ve Rodos askeri tarika- i vela limanda bulunan Türk donanmasının bir kısmını ve tersaneyi yak­
fandan başka hiç bir hükümet bu davete icabet ve bu harekete iştirak ı l 'Delaville le Roubc.p.94.Loredano Venedik şehrinin beş gemi verdiğini, ayıu zamandaMilo
(1) Sultan Eretna’nın Umur Beye mancmıkcı gönderip muavenette bulunması, ya onun pek edasının da bir gemi vererek sefere iştirak ettiğini söylen [Hist deroia de Chypre, trad- par Giblet
1.1, p. 350J . Bu aıla o esnada Cycladea yani Naxo» dukalığına tabi’ bir senyörlük olup ikinci
maruf olan dindarlığı dolayisiyle Umur Bey gibi din uğrunda harp eden bir mücahide alâka gös­
Nikola Sanudo senyör bulunuyordu. [ Lacrois, lles de la Grice, p. 463, 4771- Müverrih Royou.
termesinden vahutla o sırada eahai hükümeti Erzincandan Ankaraya kadar ıızanan vc kendisini
Naxos dukasının da hey’eti müttefikaya dahil bulunduğundan bahseden i Hist. du Bas - Empire.
bihakkın _Sullani Rum„ addeden bu hükümdarın ğarbi Anadoludaki köçilk lıülıûmetler üzerinde
t. 4, p. 320*. Loredano ile Daru [Hist. de Venise, 1819. t. 1, p. 527] Cineve şehrinin gemi verdiğin
manevi bir metbuiyet ve himaye iddia etmesinden ileri gelmiştir. Aydın oğullariyle Sultan Eretna -
■den bahsetmezler. Cantacuzöne, kadırgaların mikdannı 24 olmak üzere teebit eder: p. 870.
Din mûnasebahna dair DOsturname’deki bu kayıttan mada hiç bir vesika elimize geçmediği için bu
12] Loredano Venedik filosuna Nikola Michiele’ın Kıbris filosuna Conrade Picmmiglio’nun
revabılın dostluk ve yahut tabîyyet- metbuiyyet şekillerinden hangisi olduğunu tayin etmek gayrı
'kumanda ettiklerini söyler fp. 350). Jauna’nın gerek gemilerin, mikdan ve gerekse kumandanlar
iHümkündür.
lıakkında verdiği malumat Loredano’ya mutabıktır: IHisL de* royaumes de Chypre, de Jerusalcme,
|2) Jorga, Philippe de Mczi6res, p. 42; Cay, Le pape Glâment VI, p. 40; Delaville le R o u k
Les Hospitaliers â Rhodes p. 93, 94. Chronique de Ducas, trad. de Cousin, p. 316. 1. 2, p. 819'. Bazı müellifler Conrade Picamiglio’nun Ceneviz filosuna kumanda etmiş olduğunu
[3j Cantacuzene. p. 87o-87I. iddia ederler : [ Delaville le Reulx. p. 941 ■
(4]Keza Umur Beyin Rumeliden dönüşü 1344 mayısında ve lzmirin Ehli Salip tarafından zabtı [3) Daru, Hist. de Venis, L 1, p. 528.Dela CroLx, Abrege chron. de l’hiat. ottomane, L 1, p. 99.
aynı «enenin teşrinievvelinde olduğu nazan dikkate alınırsa tercihimizin doğruluğu ve Garp müel- j £4] Delaville le Ronbt, La France en Orient, 1.1. p. 104; Les Hospitaliers â Rhodes, p. 94.
liflerinin halası kendiliğinden meydana çıkar.
66 57
diktan sonra İzmir iimaıı kalesini, yani aşağı lzm iri karadan ve deniz­
ya m ecbur olan ve R um eli sahiline çıkan Türkler karadan Çanakkalaye
den kuşattılar; Venedikliler lim anı kapayan şeddi k ırm a y a çalışırken ,
gelerek A n a do luy a geçmeye hazırlandıkları gibi şimdiye kadar impa­
diğer müttefikler de karadan şehri muhasaraya ve h ücum a devam ediyor­
rator Cantacuzfene’in maiyyetınde kalmış olanlar da-ki ona pek güzide
lardı; kale haricinde bulunan Umur Beyin, yanındaki kuv vetin a zlığı do-
hizm et ve m uavenette bulunm uşlardır - Aydın eline dönerek hüküm ­
layısiyle, muhasarayı ref’e icbar için gösterdiği gayret sem eresiz kal­
darlarına iltih a k etm işlerdi [1].
dı. Nihayet hınstiyanlar mahsurlar arasında b ulunan ik i k ö le n in iha­
U m ur Bey gerek b u ve gerekse kardaşlarının kuvvetleriyle ordu­
neti sayesinde geceliyin kaleye girmeye m uvaftak o ld u la r [ 28 teşrini­
sunun m ik d a rm ı tezyid ettikten ve icap eden muhasara aletlerini ha­
evvel 1344] ve şehrin mfislüman ehatisini yaş ve cins tefrik etmeksi­
zırladıktan sonra aşağı lzm iri muhasaraya karar verdi. Patrik Hanri’-
zin kâmilen boğazladılar. Fransız senyörlermden bazıları ve ezcüm le
nin kışı geçirm ek üzere b ir kısım Latin gemilerile Agriboz’a gitmesin­
Kont Edouard Beaujeu’de bu muhasaraya iştirâk etmişti. K ilis a nam ı­
den ve kale m üd afile rin in bir mikdar azalmasından istifade ederek
na şehri tesellüm eden patrik Henri kaleyi tahkim ve ta m ir ettirdi.,
otuz b in kad ar m uharip ile şehri muhsara altına aldı ve mancınıklarla
camia tahvil edilmiş kiliseleri eski haline çevirdi.
tazyik etti; m a h su rla r faik kuvvetlere karşı mücadelede müşkilata uğra­
Izmirin zabtı hırıstiyanlık aleminde m em nuniyetle karşılanm ışta. dıkların dan Patrike haber gönderip muavenetini talep ettiler | M umai­
Akdeniz etrafındaki muhtelif kavmlara mensup b irta k ım m üstam irler ve leyh alelacele îzm ire dönerek kaledekileri cesaretle müdafaaya teşvik
tacirler takım takım gelerek buraya yerleşmeye ve pazarlar, ticareti ianeler etti. U m u r Bey, şehre m ütem adi hücümlarda bulundiysada bunlar m u­
tesisine başladılar. Fakat Izmirin vaziyeti hiçte em in değildi. T ürkler vaffakiyetle neticelenm ediğinden mahsurları harice celp edip ezmeye ka­
kadîm Akropol’un mevkiinde inşa edilmiş olan y u k a rı İzm ir ka le sin d e
rar verdi. A skerinin bir kısm ını muhasarada bırakıp diğer kısmiyle geriye
bulunuyorlar ve daima L iman kalesini yani aşağı lzm iri tehdit ediyor
çekildi. M uhasau’larm azaldığını gören Latinler 1345 senesi kânunusani
lardı. İzmirin ziyaı Umur Beye deniz yolunu kapam ıştı. Ş im diye k a d a r
sinin 17 inci g ü n ü n d e b ir huruç hareketi yaptılar, muhasara aletlerini
zaferden zafere koşmuş ve Adalar Denizinin rakipsiz h a k im i olm uş olan,
yakdıktan sonra türklere hücum ettiler ve muharebeyi kazandılar. Fa­
bu hükümdar Anadolunun o devirde en büyük idhalat ve ihracat m erkezi kat salibiler ihtiyatsızca ilerleyerek bütün kazandıktan muvaffakiyetin
olan payitahtının düşmanlar eline d üştüğünü ve şim diye k a d a r kazan­
neticesini k a y b e ttile r: Patrik Henri kazandığı muzafferiyyet şerefine
dığı zaferlerin neticesiz kaldığını g ö rü y o rd u . Kırılan şeref ve nüfuzu- < *
kaleye pek y a k ın bir mesafede bulunan bir kilisede âyini ruhanî yap-
nu iade ve deniz hakimiyetim yeniden tesis etmenin tekrar d en iz yo­
tıği sırada bazı ehli salip rüesası maiyyetlerindeki askerlerle firar eden
lunu açmaya yani İzmir limanım' elde etmeye m ü teva kkıf o ld u ğ u n u >
Türkleri ta kip ediyorlar ve öteye beriye dağılarak pek uzakta zannet­
bilen Umur Bey kendi askerini cem ve kardaşlarını im d ad ın a çağırıp
tikleri T ürk kuvayı külliyyesini arayorlardı. Halbuki Türkler ovayı örten
kuvvetim tezyit ettikten sonra Latinlerle muharebeye başladı. MüslU- =
çalıların ve harabelerin arkasına saklanmışlardı: birdenbire çıkarak da­
inanlarla hırstiyanlar arasında karada ve denizde m uharebeler devam. ^
ğ ıla n h ın stiy a n ları kılıçtan geçirdiler, Patrik Henri ve diğer rûesa or­
etti. İzmirdeki ehli salip kuvveti pek az mikdarda olduğu için k a le d e n i
d u n u n kısm ı m ütebakisi ile Türklerin üzerine yürlldûlerse de hertaraftan
harice çıkamayor, çıkıp mütearrızları geri döndürürse bile takipe cesa- J
ihata e dildiler ve şiddetli bir mukatele neticesinde hezimete uğradılar,
ret edemeyordu . Fakat denizde muharebeler Latinler lehine ceryan
başta Patrik Henri olm ak üzere Martin Zacharia, Pierre zeno, Adolph,
etti. Archipel şimaline kadar ilerleyen hırstiyan donanması H a lk id ik y a ;
F le u r de Beaujeu ve diğer kırk kadar şevalye ve asilzade telef oldular.
sahillerinde müslüman gemilerini takıp ederek Kassandra c iv a rın d a
H ıristiyan ordusu içinde ancak kaçmak fırsatını bulabilenler can-
onlardan altmış kadar gemi zabtetti [ 1344 senesi nihayetlerine d oğr j
la n n ı kurtarm aya ve kaleye girmeye muvaffak oldular. Bazı menbalar,
ru ]. Latinler her yerde Türk korsanlarını m ağlup ederek g e m ile rin i d
E hli S alib in ilk m uzaf(eriyeti kazanıp bu muzafferiyet şerefine d în î âyin
bırakmaya ve karaya çıkmaya icbar eylediler [1]. G em ilerini bırakm a­
yaparken birdenbire Türklerin baskınına uğradıklarından bahsederler[2].
lı ) Larcdano, Hist. des rriis de Chypre, t. 1, p. 350-351; Jaıına, Hist. des royauuıes de Çhy-
pre, dc Jf’rusaleme... I. 2, p. 819-820; Verlo, Hisl. des Chevaliers des Hospitaliers.. t. 2, p. 211- İ [11 Cantacuzene, p. 873, 882 .
212; batili Hisl. de, Venise, t 1, p. 529-530; Gay, Le pape G16ment VI, p. 40, 41, 55; Delaville [21 Vertot, t. 2, p. 213; Daru, Hist de Venise, t 1, p. 530-532. Gay, Le pape Cl£ment VI,
le Houlx, l-es Hospitaliers â Rhodes, 94, 95; Cântacurâne, 873. p. 56, 57: Delaville le Roulx, Les Hospitaliers â Rhodes, p. 95.
58
59
Ayin yapılan kiliseden Düsturname'de de bahsedilmesi şayanı dikkattir;
dönerek Edirneye uğruyorlar; şehri mezkûrda bulunan Cantacuzöne'in
[ S. 61 ].
oğlu istikbale çıkıp Umur Beye arzı hürmet ediyor; badehu Dimeto­
Latin rOesasının bu suretle telef olmaları hınstiyan Aleminde bü­
ka’ya geliyorlar; imparator Cantacuzöne manevî kardeşini yani Umur
yük teessürü mucip oldu, Papa altıncı Clt'ment, bütün Avrupa hüküm­
Beyi istikbal ve ikram ediyor; Umur Bey Firenklerle olan muharebe
darlarına müracaat ederek ehli salip harbine ve tehlikeye düşen îzmiri
ve mücadelesini ona anlatıyor, bundan sonra Cantacuzöne ile birlikte
müdafaaya çağırdı. Hırstiyanhk namına îzmiriıı müdafaa ve muhafa­
hareket ederek henoz ona itaat etmemiş olan Güvercinlik, Gümülcüne
zasına! Rodos şövalyelerinin üstadi-flzamı Hölion de Villeneuve’e tevdi
ve Agrıcan [1] şehirlerini itaat altına aldıktan sonra bir müddettenberi
ettiği gibi Patrik Heııri'nin yerine kendi vekili olarak Girid baş piskoposu
ilânı isyan ile müstekillen hareket etmekte olan Mumcila yani Momitzile
François’i, papalık donanması amirallığına Cineviz Conrade Picamig-
Üzerine yürüyorlar; bu sergerde muharebede Umur Bey tarafından
lio'yi ve hey'eti müttefika umum kumandanlığına da Rodos kuvvei
ıtiaf ediliyor. Bunu müteakip Selanik’e doğru harekete hazırlandıktan
askeriyesini idare etmekte olan Jean de Biandra’yı nasb ve bu suretle
şırada İstanbul’da Tekfurun yani Apocauque’un mahpuslar tarafından
Rodos Hospitalier'ierini filen şehrin müdafaasiyle mükellef k ıldı [İJ.
öldürüldüğünü duyunca tebdili maksat ederek îstanbula yürüyorlar.
Umur Bey Latiııler üzerinde kazanmış olduğu bu zaferden bü­ Fakat yolda Saruhan oğlu Süleyman Bey vefat ediyor; Umur Bey
yük bir netice elde edemedi. Hırıstiyanlar gene kalede tutunmağa çok müteessir oluyor, geri dönmeğe karar veriyor. Cenazesini tabut
muvaffak oldular ve hatta eski Italyan vekayinamelerinden birine içine koyup Anadoluya geçiyor ve babasının yani Saruhan Beyin
bakılırsa Türkleri İzmir kalesi civarında bir nehir kenarında hezimete | memleketine gidip ölüyü ağlayarak ona teslim ediyor; badehu payi­
uğratarak duçar oldukları felaketi tamir ettiler [2J. Düsturname ise tahtına yani müslümanlar elinde bulunan yukarı Izmire dönüyor ve
Umur Beyin yeniden mancıuklar yaptırarak îzmiri kuşattığını ve kale halk tarafından istikbal olunuyor. Umur Bey tekrar hırıstiyanlar elin­
surlarım döğdüğünü yazar: [S. 62J. de bulunan aşağı îzmiri istirdada çalışıyor: [S. 66-68).
Düsturname bundan sonra Torfil Firenk yani Daııphin HumbertMn * DUsturname’ırin bu rivayeti esas itibarile — aşağıda nakledeceği­
Izmire gelişinden ve Umur Bey ile muharebesinden bahsetmektedir^'-û miz — Bizans müverrihlerinin rivayetine mutabık olmakla beraber ba­
[8.02-65]. Yukarda söylediğimiz veçhile bu vak’a 1346 senesinde yani zı noktalan doğru değildir. Mesela Saruhan Beyin teşvikile bu seferi
Umur Beyin Rumeli’ye beşinci defa yapmış olduğu seferden avdetini ihtiyar etmiş olduğu hakkmdaki malûmat yanlıştır. Umur Bey geçmek
müteakip vukua geldiği için mezkûr vak’a nin zikrini bu seferin nak­ ıztirarında kaldığı Saruhan Beyin memleketinden mürur edebilmek
linden sonraya tehir edeceğiz. için emiri mumaileyhe karşı erazi terketmek fedakârlığında bile bu­
Düstumame’ye göre: Umur Bey lzmirin muhasarasına devanı et­ lunmuştur . Aynı zamanda Umur Beyin Edirnede Cantacuzöne’in oğul­
mekte iken kendisini ziyarete gelen Saruhan Bey, kaleyi muhasara larından biri tarafından istikbal edildiği hakkmdaki malûmatın doğru­
yüzünden akından geri kalmış olduğunu ihtar ederek muhasarayı kal­ luğu da şüphelidir. Çünkü Umur Beyin Rumeliye vürudundan evvel
dırmasını ve eskisi gibi hınstiyan ellerini yakıp yıkmasını tavsiye Cantacuzöne’e teslim olan bu şehir, eski valisi Paraspondile elinde
ediyor. Umur Bey de onun sözüne itba ederek muhasara aletlerini j bırakılmış ve imparatorun oğullarından biri valf tayin edilmiştir [2].
yakıyor, Saruhan Bey’in oğlu Süleyman Beyi de yanma alarak sefere 1 Gümülcüne ve Agrıcan şehirlerinin de bu sırada itaat altına alınmış
çıkıyor; fakat gemilere binmeyorlar; gemiler denizde sahilleri takiben oldukları da doğru değildir. Bunlardan Gümülcüne Umur Beyin bun­
Boğaza doğru hareket ediyor. Kendileri de karadan gidip “Karesi* | dan evvelki yani dördüncü seferi esnasında Cantacuzöne’e tabi’ bulu­
nuyordu. Agrıcan yani Gratianopolis şehri Umur Beyin dördüncü seferini
ölkesine geliyorlar. Karesi oğlu Süleyman Bey, bunları istikbal ede­
müteakip Anadoluya döndüğü esnada Cantacuzöne nezdine bırakmış
rek ziyafet çekiyor ve Boğaza gelinceye kadar ikram ve teşyi ediyor i t
olduğu Türk kuvvetlerinin göstermiş oldüklan hizmet ve muavenet
Bunlar badehu Rumiline geçiyorlar. Evvela Aleksondors eline yani Alek- 1
sandros’un [3] ölkesine tecavüz ve garet ediyorlar. Sonra geriye •• sayesinde 1344 senesinde yani Umur Beyin bu beşinci seferinden biı-
sene evvel imparatora teslim olmuştu [3],
11J Delaville le Roulx, p. 95, 96.
İ l] Gratianopolis şehri.
.|Z1 Ceyp.,75
[2] Cantacuzene, p". 962.
i3 Bulgar kıralı Aleksandr.
(3] Caniacuzene, p. 875.876.
60 61
Düsturname’de bu şehirleri n itaat altına alındığından bahsedilmesi şimdiye kadar kendine teslim olmayan Chora kasabasına teveccüh
Umuı* Beyin bu son Rumeli seferi esnasında Momitzlle ile muharebe­ ederek burasını aldıktan sonra İstanbul havalisine yürüdü, kendisi
sinden ve onun katlinden sonra Xanthia yani Iskeçe ve Pdrithöorion cüz’î bir m ikdar askerle kararkflhta kalıp ekseriyeti Türklerden iba­
beldelerinin imparator Cantacuzöne’e testim r "malarından galat olsa ret olan ordusunu hertarafa saldırdı. Türkler Marmara sevahiiini ve
gerektir. Karesi oğlu Süleyman Beyden Bizans m üverrihlerinin riva­ payitaht etrafını yağm a ve tahrip ve pek çok esir ve ganimet aldılar
yetini naklederken behsedeceğiz. İmparator bundan sonra Tırakya’ya döndü ve şimdiye kadar kendisine
Şimdi Bizans müverrihlerinin rivayetine geçiyoruz : Um ur Beyin teslim olmayan Vize şehrini aldı [1].
Rumeliye dördüncü defa yapmış olduğu seferden dönd üğü esnada Karesi oğlunun muaveneti Cantacuzöne’in muvaffakiyetim ikmale
Cantacuzöne’in ıııaiyyetine bir mikdar kuvvet bırakdığm ı ve bilâhara kflfi g e lm e m işti. Bunun için mumaileyh bir taraftan da Bithynia kıt’-
bunların da Anadoluya döndüğünü g örm üştük. Etrafını saran düş­ asına sahip ve İzmit şehrine hâkim olmak itibarile İstanbul’a en yakın
manlara karşı yalnız kalan bu hükümdar kendine diğer bir Türk pren­ bir mevkide bulunan ve Türk beylerinin en ziykudreti olan Osman oğlu
sinin muavenete geldiğini g ö rd ü . Bu prens Karesi oğlu Süleyman Orhan Beyle 1345 senesi kânun evvelinde bir ittifak muahedesi akde­
derek beş bin kadar kuvayı muavine aldı .Diğer taraftan impafatoriçe
Beydi. Cantacuzöne Gelibolu şibihceziresindeki şehirleri alm akla meş-
ile Apocauque’de Süleyman ve Orhan Beylere müracaat ederek ittifak
ğul olduğu esnada Süleyman Bey atlı ve piyadeden mürekkep ordu-
talep ettilerse de her ikisi de bu talebi reddettiler [2].
suile Aııadoludan Rumeliye geçti, ve ona bütün kuvvetiyle muavenete
Cantacuzöne aldığı bu yeni kuvvetler sayesinde birçok muvaf­
hazır olduğunu bildirdi ( 1344). İmparator, Türk prensinin bu hare­
fak iy e tle re nail oldu. Rumelinin Karadeniz sahilindeki şehirlerini
ketine müteşekkir kaldı [İJ. Bu suretle tekrar tezyidi kuvvet edince
aldı ve hattâ Istanbula tekrar yürüyerek bütün etrafım yağma et­
j l ) Cantâcuzvne. p. 918. Labeau'nuu müzeyyili olan Am eilhon Karesi oğlu Siileym nn Beyi,
tirdi . Türkler bu sırada pek çok esir aldılar; İmparator bundan sonra
Orhan Gazinin oğlu Süleyman zannederek hala ediyor: [Hist. du Bas - Em pire de Lttbeau, (. 20,
p. 154J. Şimdiye kadar birkaç defa bahsi geçen Karesi oğlu Yahşi Beyin 1341 senesinden sonra tarihinde şim ali L ydia hük üm darı ûnvanile bir kerre daha bahsedilmesi müşarileyhin bu tarihlerde
Bizans tarihlerinde bir daha mevzuubahs olmaması müşarileyhin bu seneden sonra vefat etmiş bile hakim iyyetiııi muhafaza ettiğini gösterir:|Nicephore Gregoras, trad.par Pari9oLNote,113. p, 183).
olduğunu gösteriyor. Zikrolunan bu Süleyman Beyin Yahşi Beyin oğlu olması kııvuetle muhtemel­ Fatih sultan M ehem m ed’in ilk devrei saltanatı esnasında yazılmış olan ve tarafımızdan Türk Tarih
dir. Eski Osmanlı vak’a nûvisleri müttefikan kareei'nin 735=1334 de fetih e d ildiğini söylerler ve bu E ncüm eni M ecm uasında neşri musammem bulunan takvimlerin birinde ı {Jİ/j*
fetihte yalnız Balıkesir'in değil Bergama’nın bile dahil olduğunu zikrederler. Eski vak'a nüvis- 761 diye bir kayıt var. Acaba bu Melik Nasır Karesi banidamndan mıdır, yoksa Dnstumame.
Ierimizin vermiş oldukları birçok malûmat gibi bu da yanlıştır. Ç ünkü evvela yukarda bahsettiği­ de (S. 83] de bahsedilen O rhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşanın oğlu Melik Nasır mıdır'.-Eğer
mi* üzere Kareni oğlu Vahşi Bey 1341 de Bergama Türklerile Gelibolu gibicezirvsine ilırac hareketi birinci ih tim al kabul edilirse M elik Nasır’ın Karesi oğlu Süleyman Beyin kardeşi veya oğlu olmak
yapmıştır. Saniyen 1345 de Rumeliye geçen Umur Beyin Saruhan Beyin m em leketinden mürur ve Karesi hanedanı bekayasının da k üçük bir hüküm dar yani bir kale senyörü olarak bu tarihe
ettikten sonra Karesi oğlu Süleyman Beyin ülkesine uğradığını ve Süleyman Bey tarafından istikbal kadar devam etmesi ih tim a li vardır; fakat diğer taraftan Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Paşanın
edildiğini Dûstumame'den biliyoruz: (S. 66]. Salisen imparator ve müverrih Cantacuzöne bu S ü ­ Biga'yı fetih ettiği D üatürname'de [ S. 82 1 muharrerdir . Bizans müverrihleri ise Süleyman
leyman Beye bir yerde Asya, diğer bir yerde Pbrygia=Firijya (yani Çanakkale havalisi), diğer bir Paşanın G elibolu gibihceziresini birinci defa 1354 senesinde zabtetmeden evvel Bigada yerleşmiş
yerde de Lydia=I.idya (yani Bergama havalisi) hükümdarı unvanını verir: [Cuntucuzene vakayina­ o lduğunu yazarlar; l Lebeau, t. 20, p. 334]. B u takdirde Süleyman Paşanın vefatını müteakip Biga-
mesi Bonn tabı, Yunanca ve Latince, C.2. S. 476, 507, 529.'; bilhassa 507inci sabifede “S ulim am ım n ın Karesi oğullarından biri olduğu farzedilen Melik Nasır’a geçmesi ihtimali kabul edilir. Eğer
Cerasae Phrygiae salrapam,ibaresile sarahaten müşarileyhin Karesi oğlu olduğunu yazar: |Cantacu- ikinci ih tim a l yani Süleyman Paşanın oğlu olan Melik Nasır olduğu kabul edilirse, müşarileyhin
zâne tekayinanıesinin fransızca tercümesi, S. 918, 945, 982). Müverrih Gr6goras ise Karesi oğlu pederinin h a li hayatında yani 1358 den evvel denizde boğularak vefat ettiği hakkında Düsluma-
Süleyman Beyi Troa* hıtlası yani Çanakkale şibibceziresi hükümdarı olarak gösterir:!Parisot, Can- rae’n in bize vermig o lduğu malûmata ID üs , S. 83) inanmamak ve pederinin vefatından sonra sağ
tanızöne, p.206l. Osmanh vakanüvislerinin rivayeti bütün bütün çürütmek istenilmezse onun ancak kalıp Bigada h ük üm ran olduğunu ve 761 de Murad Hüdavendigâr tarafından esir edildiğini ka­
bir kısmı, yani yalnız Balıkesir ve havalisinin— bu bıltanın hüküm darı olup bizim laribnüvjsleri- bul etmek lâzım dır.
mitiiı Acelan Bey dedikleri Karesi oğlu Demir H an'ın vefatını müteakip ik i oğlu arasında çıkan B u münakaşayı yaptıktan sonra büyük bir ihtimal ile şu neticeye varabiliriz: Osmanlılar 735
münazaa neticesinde— 735=-1334 tarihinde Orhan Gazi tarafından fethi baklandaki rivayet ihtim al yani 1334 tarihinde Balikesir ve havalisini. 1353 de Biga ve Çanakkale ve mülhakatını almışlardır.
ile kabul edilebilir. Balikesir havalisinin ismi olan Mysia kıt asının hüküm darı Unvanının Karesi Bergama havalisi ise Karesi hanedanında kalmış ve bu hıtta 1357 senesinden sonra. ' belkide Mu-
oğlu V*h;i ve Süleyman Beylere verilen Unvanlar arasında bulunmaması ve yalnız Phrygia ve Lydia lad Hüdavendigâr zam anında Osmanlılar tarafından zablolunmuştur.
hükümdarlığı unvanlarının bulunması belkide Karesi oğullarının Balikesir havalisindeki h a k im i­ 11] Cantacuzöne, p. 918-920, 924-925, 9 3 0 . Cantacuzene eserinde Süleyman Berin kendi­
yetlerinin 1341 den evvel hitam bulmuş olmasına alfolunarak eski m üelliflerin vermiş oldukları si! e beraber bulun du ğu ndan ve vekavia bizzat iştirak ettiğinden bahsetmiyor.
malûmatın kısmen doğru olmak ihtimali takviye edilebilir. Karesi oğlu Süleyman Bey den 1357 [2] Cantacuzöne, p. 938, 939.
62
Tırâkya’ya dönerek müteaddit şehirleri ve hattâ Edirne'yi bile almaya oldu. Bütün maiyyeti telef veya esir edildi. Cantacuzöne bu zafer sa-
muvaffak oldu [1]. \ yeslnde Pörithöorioıı ve lskeçe kalelerile maktul sergerdenin eline geç-
Eski dostu Cantacuzöne’e yardım etmek arzusunda bulunan Umur ' nıiş olan bütün kasabalara yeniden tesahup eyledi [1]. Cantacuzöne
Bey onun harekâhm büyük bir alâka ile takıp ediyor, ve İzmir kalesi bu seferi müteakip Phöres yani Firecik şehrini muhasara etmetkte olan
önünde Firenklerle yapmakta olduğu daimî mücadeleyi bir müddet Sırp kiralından ahzı intikama karar verip merkuma evvela çekilmesini
tatil ederek Rumeliye geçmek isteyordu.Donanması Ehli Salip tarafından ihtar ettikten sonra hem mahsur şehre yaklaşabilmek ve hemde Sırp­
mahvedildiği zamaııdanberi deniz yolu kendisine kapandığı için bu ların taarruzuna maruz di^f r şehirlere muavenet edebilmek üzre Umur
cihetten gidemiyordu. Çanakkale sahiline kadar karadan gitmek için Beyle beraber Christopolih’d doğru ilerledi [2].
büdut işlerinden dolayı lıali ihtilafta bulunduğıı Saruhan Beyin mem­ _■
Fakal bu esnada kendisinin düşmanı ve İstanbul hükümetinin yegâne
leketinden geçmek icap ediyordu. Fakat Cantacuzöne'e biran evel yar­ hâkimi olan Apocaımue’in hapishanede gezerken zulmen tevkif etmiş ol­
dım etmek arzusu, onu kendi menafimi Saruhan Beye feda etmek iz- duğu mahpuslar tarafından öldürüldüğünü haber aldı. Aynı günde Sırp
tırarında bıraktı. Aralarında mtinaziulıfih olan araziyi oıia vererek ülke­ kırabilin da Phöres şehrinin muhasarasını kaldırarak çekilip gittiğini öğ­
sinden müruruna müsaade etmesini talep etti. Saruhan Bey bu teklifi rendi. Erkânı askeriyyesini cem ve Umur Beyle Saruhan oğlu Süleyman
memnuniyetle kabul ve hattâ oğlu Süleyman Beyi de Umur Beye terfik Beyi de bu meclise davet etti. İmparator Phöres şehrinin tesellümü icap
etti. Bunun üzerine Umur Bey yirmi bin kişilik bir süvari kııvvetile 1345 ettiğini söyleyerek oraya hareket etmeği teklif eylediivsede Umur ve
senesi haziranında Çanakkale Boğazında Rumeliye mürur etti.Bu, Rume­ Süleyman Beyler ona kendisinin maksadı yalnız bir kale fethi olmayup
liye Umur Beyin beşinci geçişi idi. Umur Bey, doğruca Cantacuzöne’in J bütün memleketi zaptetmek olduğunu söyleyerekpayitaht olan İstanbul’a
kararkflhı olan Dimetoka’ya gitti,ve dördüncü seferden Anadoluya avde­ sahip olmadıkça maksadına eremeyeceğini bildirdiler ve İstanbul üze­
tinden bu zamana kadar, bazen İstanbul hükümeti tarafına dönnmüş,ba* rine yürünülmesi ye Apocauque’un sukutu gibi ele geçmeyen bir fırsattan
zen Cantacuzöne,e isyan ve bazen de itaat eylemiş ve nihayet tahtı idare* > istifade edilmesi fikrini dermeyan ettiler. Bu fikir tasvip edildi; bütün
sinde bulunan Xanthia yani îskeçeyi merkez ittihaz ederek Makedonya’- ordu ile İstanbul’a müteveccihen hareket olundu. Fakat şehir civarına
dan Meriçe kadar bütün havaliyi eline geçirmiş Ve müstekillen icrayı ■ gelindiği zaman Apocauque’u öldüren ve Cantacuzöne. taraftan olan mah­
hükümete başlamış olan Momitsile'in şimdiye kadar yapmış olduğu îfiş. pusların katli âm suretile imha edildiği haber alındı. Bunun üzerine tebdili
yanetin cezasını vermek üzere derhal merkum üzerine yürünüjnıesinl-,| istikamet edilerek Makedonya’ya gitmek karargir oldu. Lâkin yolda
imparatora teklif etti. Fakat imparator Cantacuzöne’in kuvvei askeri». Saruhan oğlu Süleyman Bey hastalandığından bütün ordu tevakkufa
yesi henüz hazır olmadığından Türklerin beklemesi icap ediyordu- [2]i! r 11] Cantacuzene, p. 963-966. Muharebe hakkında çok lalâilal veren Cantacuzene, Momitsile’in
Umur Bey maiyyetindeki gazileri boş bırakmamak için Bulğaristana kuvvetinin dört bin kişiye baliğ olduğuna, ona ittaalten istinkâf eden P6rithcorion şehri elidimle
akın edip askerine ganimet toplamaya karar verdi. imparator, Umur müzakere ettiği esnada Türk pişdar fırkasının birdenbire büenm ile onu geriye attığını ve fakat Türk­
Beyi bu teşebbüsten men için Bulgar Kıralı Aleksrandr’ın kendisile lerin muharebeyi tenıamen kazanmadan yağmaya koyulup Mygdonia şehrine kadar ilerlediğini ve hu
suretle kat'i bir hezimete uğramayan Momitsile’in kendi ordusuna tebdili vaziyyet ettirerek yeniden
dost olduğunu söylediiysede Umur Bey bilâkis merkumun düşman oldu- •
muharebeye hazırlanmaya inikat) bulduğunu, biraz sonra kendisinin te Umur Beyin kumandala
ğunu beyan ederek Bulğaristana tecavüz ve müthiş şekilde akın yapa­ nnda gelen Türk-Hum kuvvei kijlliyesile merkumun kuvvetleri arasmda şiddetli bir nıukatele vukua
rak pek çok esir ve ganimet aldıaskerini doyurduktan sonra geri geldiğini ve bu muharebede kendisinin merkeze, kayın. biraderi Asan'ın sol cenaba, Umur Beyin
döndü. sağ cenaha kumanda ettiklerini, Momitsile’in münhezim ve maiyyetindeki kuvvetlerin kısmı mühim-
minin telef olduğunu, askerinin bakıyyetüssüyofile geri çekilen bu sergerdenin şehir duvarları dnüne
Bu esnada Cantacuzöne’de askerini toplamıştı [3]. Her ikisi birden ;
geldiğini ve fakat ehalisinin kendisine kapın açmamaları üzerine müşkil vaziyetle.kalan ve bir
Moıııitsile üzerice yürüdüler. Momitsile, İmparatora haber göndere- | taraftan süvari harekâtına gayrı müsait bir sahaya sıkışan ve diğer taraftan galip ordu tarafından
rek afvını talep ederken diğer taraftan kuvvetini toplayarak muharebe- ‘ takip edilen merkumun hayatını pek pahalı satmaya karar verdiğini ve bütün maiyyetini allardan
ye hazırlanmıştı. Şiddetli bir muharebe vukua geldi, Momitsile maktul indirdikten sonra piyade olarak . mezbuhane bir mücadeleye girişliğini ve ancak onun itlafından
sonra askerlerinin darmadağın olduğunu nakletmektedir. Momitsile’in bizzat l'itiur Bey elile öldü­
•11 Cantoruzı-ııe, p, 941, 954, 900-961. Lebeau, t. 20, p. 169i 176.
rüldüğü hakkında Düsturnamede ( & 67 J bir rivayet vardır. Bizans menabiinde bu rivayeti teyid
Ş2 Cantacuzene. p. 962; Murall. I. 2, p. 600.
3! Omlacuzcne, p 963. edecek bir malûmat yoktur.
i[2] Cantacuzöne, p. 966; Lebeau, t. 20, p. 178.
64 65
mecbur oldu. Bu genç prens birdenbire şiddetli bir hümmaya tutul­ demişti; Süleyman Paşa merhum gazi Umur Bey sözüne mukayyet
muştu. Tabipler ona eski tababetin 0zıd ile tedavi „ kaidesi mucibince olmadı idi, taktirde hud olsa gerekdı; Süleyman Paşa merhum 759
pek çok soğuk meşrubat içirdiler. Bu ilaçlar bilflkis onun hastalığını yılında Anadoluya geçti, Biga tarafına av avlamağa;birgün ava çıktı,
arttırdı ve ölümün btitön alametleri yüzünde görülmeğe başladı. Umur av avlarken kuzay i asmanı hikmeti rabbnl kudret şöyile yüz gösterdi
Bey, Süleyman Beyi lıer türlü mesuliyeti kendisine ait bir emanet ecele hud kimesne m ani olmaz, av avlayup segirdirken atın ayağı bir
addetmekte olduğundan son derece telaşa düştü. Vucııdundakİ harareti delüğa geçüp Süleyman Paşa merhum atıle tekerlendi; Süleyman Paşa
arttırmak maksadı İle ona tiryak ve şarap içirdi. Bunun üzerine Sü­ mefhum ut altında kaldı, ol arada şehit oldu, rahmeten vaslata. Ol
leyman Beye yeniden can geldi ve bittabî yeniden hümma başladı. aradan m eyyitini götürüp Bolayırda defn ettiler; şimdi mezarı anda
Fakat tabipler yeniden bir takım soğuk meşrubat İçirerek birinci hata­ ulur ve â li zavisl vardır, hicriük sene 759. Şimdi dahi Rumeli gazileri
larım tekrar ettiler ve müşarileyhin ölümüne sebep oldular. Şehzade* zemam m iz in d i la uefleri gazî Umur Bey ve Süleyman Paşa merhumun
ııin vefatı üzerine tabipler şöhretlerini düşürmemek gayretile mütevef­ bu ik i gazi gazilerin vilayetlerini zahir gözleri açuklar azizler bola-
fanın ölümünü Umur Beyin tababet ilmi hilafına olarak hastaya sıoak yırda olan sulahadan daima aşikâre vilayetlerini görürürler imiş; her
devalar içirmesine atfederek bu yolda şayialar çıkardılar. Umur bey ulu gaza kim Rıımelinde olsa elbette anlarun bir vilayeti işaretile
hem bit taraftan genç prensin gaybubetinden müteessir olduğundan zahir olurmuş; gaziler itikatla gaza edenler gazi Umur Bey oeSüleyman
ve hemde onun babası Saruhan Beyin, oğlunun vefatını kendisinin sui­ Paşa merhum bunların ruhları hak taâlâ tarafından varub gazadan
niyetine atf ve galeyanı infial ile kendi ölkesine tecavüz etm esinde * eksik olm azlar im iş; batin erenleri gözü açuklar görürler imiş, aşikâre
ihtiraz ederek derhal Anadoluya geçmeğe ve ölüm haberinin vttsulün* görenlerden anlarun mübarek lafızlarından işidenlerden tevatür ile
den evvel memleketine varmaya ııiyyef etti. Filhakîka bu şekilde hare­ işittik :; her gazada) bilece bulundukları sahih oldu; gazilerdir itikatla
ket eden Umur Bey Saruhan Bey nezdinde Süleyman Beyin ölümündeff gelmişlerdir, bu yola anlarun himmetlerini Rumeli gazileri üzerinden
dolayı nefsim tebriye ve onun gazap ve hiddetini teskin eylemekte pek eksik etmeye inşaallâh taâlâ.
çok müşkilata maruz kalmıştı[lj. kaydı mevcuttur [ İJ. Bu rivayetler muhtacı tenkittir. Süleyman
Gene bu bahse taalluk etmek üzere Düstürname’nin Âli Osmâffifta- [1] Rarisle M illi Kütüphanede Türkçe yazma kitaplar arasında SuppUment Turc kısmında
rihiııe müteallik olan üçüncü kısmında Orhan Gazinin oğlu Süleyman; | 1047 numarad» mukayyet “ Tarihi Âli Osman., Varak 15. [Profosdr Babinger tarafından neşre-
Paşamn Gelibolu fethini müteakip Umur Beyle görüştüğü hakkmdSTl •dilen Oruç beyin “ Tarihi Ali Osman „ ında bu kayıt biraz ihtisar edil mi; şekilde mevcuttur:
(S.19) . Oruç Bey, Bolayır fethinde Umur Beyin Süleyman Paşa ile beraber bulonduğunudan
şu beyitler vardır.
bahsediyor].Mezkûr yazma eserin diğer bir yerinde de (Varak,132) Umur Beyle Süleyman Paşamn
Sıydılar kiilTarı hem gezi Umur Anda geldi görüşür oldu Sfirür samimi münaseba tından ve silah arkadaşlığından bahsedilmektedir :**Ve dahi Gazi Umur Bey kim
Andan ol Aydın eline azmider Pes Magalkaraya gaziler gider i 2] Aydın eli beyinün oğlu oğludur, Gazi Umur bey İd Gaziyan Rum beyninde vilâyet ve keramet ve
şecaat ve gazevati ile maruf ve meşhurdur.Süleyman Paşa bin Orhan Gazimin yar sadıkı ve gaza­
İkinci sultan Bayezıt zamanında telif olunmuş müellifi meçhul bir
larda m uini muvafikıdır, Hecretüıı sene 755 gelmişdir. vilâyetile keramelile meşhurdur deniz
“Tarihi Âli Osman, daDüsturname’nin verdiği bu malûmatı teyid eden: •Gazasın etmişlerdir.„Süleyman Paşanın Umur Beyle birlikte sefer ve gaza ettikleri hakkında mev-
Orhan Gazi oğlu Süleyman Paşa Rum Eline geçüp Gelibolu’ ve -cut olan bu malûmata ne Düstumamede vç nede Bizans müelliflerinde tesadüf edilememektedir.
Bolayırı fetettikde ol vakit Aydın E li beyi Aydın Beğiin oğlu oğlu Bu rivayet Süleyman Paşaya fazla şeref vermek isteyen kimselerin mûşardeyhi Umur Beyin gaza
Gazi Umur bey derlerdi; deniz yüzünde gemiler ile gaziler ile gaza arkadaşı olarak tahayyül etmelerinden ileri geleceği gibi Umur Beyin gazalarına birkaç defa iş­
tirak ettiğini gördüğümüz Saruhan oğlu Süleyman Beyin, isim müşabeheti dolayisile, Orhan Gazinin
ederdi; vilayeti meşhur olup deniz yüzü gazilerün serveri id i; Siiley-
oğlu zannedilmesi de muhtemel olabilir.
man Paşa Bolayırı fet edüp aldıkta gazi Umur Bey deniz yüzünden, İkinci sultan Bayazı t zamanında hicri 908 senesine kadar vekayii ihtiva eden bu kitaba pro­
kelüp Bolayırde Süleyman Paşayla bulıışdiydi; gazi Umur Bey Süley­ fesör Giese tarafından bastırılan anonim “Tarihi Ali Osman,, ile “Aşık Paşa Zade tarihi, mehaz
man Paşaya demişdi kim Paşa sultan şimden geru sana destur yoktur olmuştur. Fakat ismini bilemediğimiz müellif, mehazlarında mevcut olmayan bazı mühim malû­
kim geru Anadoluya geçesin, Anadoluya geçmeğe sana destur yoktur mata da ilâve etmiş ve bilhassa ikinci Bayazıt devrini mufassal bir şekilde yazmıştır . Yaşadığı ve-
ikayia muasır olan m üellif bu son kısımda, Jıeroen kitabının her eahifesinde Sultan Bayezılten
11] Canlacozâne, p. 976-980; Lebeau, t. 20, p. 186,187. Umur Bey bu seferinde Kümelide hürmetle bahis ve ona dua etmektedir.lstinsah edilmiş bir sureti elimizde mevcut olan bu kita­
ancak iki ay kadar kalabilmiş ve temmuz sonlarına doğru Anadoluya gelmiştir. bın, ya aynen veya mühim kısımlarını .iktitaf smetile, israfımızdan Türk Tarih Encümeni neşriy.
(2J Düstürname, S. 83. ja t ı arasında tab'ı musammeindir.
Düshırnamei Enveri — 5
66 67
Paşanın Gelibolu şibihceziresini birinci fethi 1354 de, ikinci fethi 1357 de. geri döndüler ve maktul Vatace'in oğlunu ve askerlerini de birlikte gö­
vukua gelmiştir. Umur Bey ise 1348 senesinde şehit olmuştur. türdüler (1345) [1].
Binaenaleyh Gelibolu fethini müteakip Süleyman Paşa ile Umur Bey Cantacuzöne bundan sonra kendisine Umur Beyin yerini tutacak
arasmda bir mülâkat vukua geldiğini kabul etmeye imkân yoktur. sadık ve vefakâr bir müttefik arayordu. Bu müttefik Türk beylerinin
Yalmz, yukarda zikredildiği üzere, Orhan Gazi ile imparator Cantacu­ eıı kntretlisi olan Osman oğlu Orhan Bey olabilirdi. Orhan Gazi, epeyce
zöne arasmda ittifak husulünü müteakip 1345 de, Umur Beyin Rume­ zamandan beri kerimesi (Th6odora)yı kendisine vermek hususundaki
liye mürurundan evvel, Orhan Gazi tarafından imparatora imdat kuv­ vâdini yapması hakkında imparatoru tazyik ediyordu.
vetleri gönderilmişti. Bizans tarihleri bu kuvvetlere kumanda edeıt İmparator maîyyeti erkânının tezviç hususundaki muvafakatlerini
zatın ismini zikretmiyorlar. Eğer bu kumandan Süleyman Paşa farz, aldıktan sonra vefakâr müttefiki Umur Beye mektup yazarak fikrini
olunursa Umur Beyin Rumeliye müruru esnasında Gelibolu şibihcezire- sordu. Müşarünileyh cevabinda Orhan Beyin kendisi kadar ona sadık
siııde Süleyman Paşaya tesadüf ve onunla mülâkat etmesi muhtemel olamayacağını ve bnnunla beraber müşarünileyhin memaliki imparator­
addolunabilir. Aydm Oğlunun Süleyman Paşaya: “Şimden gem sana luk erazisine daha yakın olmak dolayısıyle kendisinden daha müfit
Destur yoktur kim gerıı Anadoluya. geçesin„ hitabile onun ölümü olacağını; kendisi imdada gelmek isteyince behemehal başka hükümet­
hakkında kinayede bulunması hakkmdaki rivayet, şehadetinden sonra. lerin Arazisinden geçmek ve bu suretle müşkilâta uğramak ıztırannda
Anadolu halkı arasmda hakîkî bir martir ve büyük bir evliya merte­ bulunduğunu ve halbuki Osman Oğlunun derhal bütün kuvvetiyle kendi­
besine çıkan gazi Umur Beye muasır ve müteehhirleri tarafından atf sine yardım edebilecek bir mevkîde olduğunu söyliyor; ve bundan başka
ve isnat edilen kerametlerden ve onun vasıtasile Orhan Gazi’nin oğluna eslafından olan imparatorların birçok yabancı milletlerle sıhriyyet rabı­
vilâyet ve şehadet mertebesi vermek arzularından birinin ifadesinden; tası tesis etmiş olduklarım zikrederek bu izdivacı tasvip ediyordu. Bu
İbarettir. cevap üzerine Cantacuzöne kerimesini Orhan Beye vermeye muvafa­
Mamafih bu mulâkatın, Süleyman Paşanın 1347 senesinde Rume- . kat etti. 1346 mayısında düğün merasimi Silivride yapıldı [2].
liye müruru esnasında vukua gelmesi ihtimali de vardır, Bu ihtimal­ Şimdi Düsturname’nin Umur Beyin beşinci Rumeli seferine takdimen
den ilerde bahsedeceğiz. zikretmiş olduğu Torfil Firenk yani Dauphin Humbert’in Aydm Oğulla­
imparator Cantacuzöne İstanbul önünden ayrılırken, evvelce Selâ­ rına karşı yapmış olduğu seferden bahsedeceğiz. Düstumame’ye göre
nik valisi olup imparatoriçe taraftarlığını yapan ve bilâhara Apocau*- İzmir haricinde Firenk rüesasınm Umur Bey tarafından itlafı ve Firenk­
lerin hezimeti üzerine şehir müşarünileyh tarafından tekrar muhasara
que ile geçinemediğinden dolayı ondan ayrılarak kendi nezdine gelen
ve tazyik altına alındı; mukavemetten âciz kalan hiristiyanlar Babos
ve mühim hidmetler yapmış olan Vatace'i şehri tecrit ve tazyıka me­
yani Papa’ya müracaat ederek Umur Beyden şikâyet ve başlarına ge­
mur bırakmıştı. Karesi Oğlu Süleyman Bey bu Vatace’in damadı i d i ■ ;
len felâketi iş'ar ettiler, Türk beyinin Ehli Salip reislerini telef etmiş
Vatace rakîbi Apocauque’un ölümü üzerine İstanbul sarayında en bü­
ve kendilerini daimi bir tehdit altma almış olduğundan bahs ile imdat
yük mevkîe geçmek için kendine mümanaat ve rekabet edecek kim­
istediler. Papa bütün hiristiyan hükümdarlarını çağırdı ve İzmir’den gön­
se kalmadığnı görerek İmparatoriçe ile muhabereden sonra hükümeti*
derilen mektubu onlara okuyarak hepsini Umur Beye karşı yürümeye teş­
merkeziyye hizmetine girdi ve Cantacuzöne’e ihanet eyledi. Bu sırada
vik etti. Fakat hınstiyan hükümdarlarının hiç biri muvafakat cevabı
Süleyman Bey, Umur Beyin Anadoluya avdetinden sonra yardımcısın j
vermedi. içlerinden yalnız Torfil isminde şecaat ve şöhreti her tarafta
kalmış olan Catacuzöne'e muavenet etmiş olmak için halâ ona merbut. I
malûm olan bir hükümdar papanın davetine icabet ve Umur Beyle mu­
zannettiği kaim pederine talebi üzerine oldukça mühim bir kıt’ai aske*
harebeye muvafakat göstermişti. Papa Aydın elinin hakimiyyet bera­
riyye irsal etli. Vatace, kendi hıyanetini Türklerdeıj gizleyebilmek için- %
tını verdi; Torfil, Firenklerden pek çok asker topladı, elli gadırga ve otuz
onları yağmaya teşvik ve Rumeli şehir ve köylerini tâlân ettirmek yo­
lunu tuttu. Fakat bir müddet sonra Türk kuvvei imdadiyyesinin efradı - = [ljCanlacutdne, p. 981-984, Parisot.CantaçunSne homme d:c(al et historien,p.209;Maralt,L2,
p.603. Lebedu’nun müzeyyili Ameilhon Süleyman’ın İsmini zikr etmeyerek,LTtitk hükümdarlarından
ve erkânı merkumun kendüerini muavenete gelmiş oldukln Cantacu­ biri” tabirini kullanır ve ayni zamanda yanlış olarak vak'ayı 1346 senesinde gösterin ( Lebeau,
zöne’in üzerine sevk etmek istediğini görür görmez hiddetlenip onu öl­ L 20, p. 190) . •
dürdüler ve imparatörlük erazisi dahilinde hiç bir hasar ika’ etmeksizim 5 (21 Canlacutine, p. 1011; Lebeau, t. 20, p. 205; Murall. t. 2, p. 605
68
69
kayık ile hareket etti. Umur Bey ile Türk’ler onun vUrüdunu habeı vekayii takip ederek Garp menabiinde Dauphin Humbert’in seferi hak­
alarak mukavemete hazırlandılar. kında mevcut olan malûmatı Düsturname ile mukayeseye imkân olmak
Nihayet bir kaç ay sonra Torfil İzmir limanına geldi ve Liman üzere muhtasaran zikredelim: Umur Bey memleketine döndükten sonra
kalesine çıktı | O esnada Umur Bey nezdinde bulunan Saruhan Bey hirıstiyanlara karşı muvakkaten tatil etmiş olduğu mücadeleye yeniden
maiyyetile birlikte memleketine dönüyordu. Firenkler, Umur Beyin aske- başladı. Umur Beyin merkez ittihaz etmiş olduğu Yukan İzmir kalesinde
rile birlikte ric’at ve firar ettiğini zannederek başlarında Torfil olduğu hal bulunan Türkler, Aşağı İzmir kalesindeki hiristıyanlart mütemadiyen
de sahilden hareket ederek Yukarı Izmire yürüdüler. Kalede bulunan tazyik ediyorlardı... .
Umur Bey dışarıya çıkh, askerinin başına geçti, Kardeşi Hızır Beyle iki İzmir arasmda bilâfasıla muharebe devam etmekte idi [1]. Müs-
beraberFirenkleri karşıladı, şiddetli muharebe oldu. Gerek Umur lümanlar bazan hiristiyan Izmiri’ni kuşatıp mancınıklarla tehdit edi-
gerekse Hızır Beyler emsalsiz yiğitlikler gösterdiler ve pek çok Firenk yorlarsada müdafaasını deruhte eden şövalyalann mukavemeti karşı­
öldürdüler. Torfil’in oğlu bizzat Uumur Bey tarafından Öldürüldü;, sında ric'ate mecbur oluyorlardı. O zaman yalnız uzaktan muhasarayi
Firenkler pek çok telefat verdikten sonra bozuldular ve reisleriyle; bir­ kâfi görüyorlardı.
likte kaçarak Liman kalesine ilticaya mecbur kaldılar. Umur Bey ve | Aşağı lzmirin istirdadı onun Garp memleketleriyle muvasalasını
kardeşleri ve Türk askerleri yukarı kaleye döndüler. Torfil meyus keserek imdat almasına mani olmaya yani denizdeki tefevvuku temin
olarak Firengistana dönmekmecburiyyetinde kaldı .Türk’lerde tekrar etmeye mütevakkıftı. Aynı zamanda daimi ordular besleyerek mun­
İzmir Liman kJesini tazyika başladılar: [S: 62-66J. tazaman muharebe ve muhasaraya devam edebilmek için büyük bir
Düstumame'nm bu rivayeti esas itibarile Garp menabiiniıı vermiş varidat menbaı lazımdı. Aydm beyliği gibi küçük bir hükümetin ken­
olduğu malûmata mutabıktın. Yalnız bütün hiristiyan prenslerinin Papa di varidatiyle bunu yapması mümkün olamayacağından gaza ve gani­
nezdindeki içtimaları doğru olmadığı gibi hınstiyan donanmasının mik­ met menbama müracaattan ve binaenaleyh gene evvelki gibi donan­
tarım gösteren rakam da çok mübalegalıdır. • Saruhan Beyin Aydın fj malar vücuda getirerek hiristiyan memleketlerine akm etmekten baş­
oğlu nezdinde bulunmuş olmasını, elde başka bir malûmatımız olma- ■ /- ka çare kalmamıştı. Filhakika Aydm oğullan, lzmirin sükutundan son­
dığı için, ancak ziyarete atfedebiliriz. Fakat hırıstiyanların ilıraç ha­ ra yegâne bahrî üssülharekeleri olan Ayasloğ’da donanma vücuda
reketi yapup tecavüze hazırlandıkları bir sırada mumaileyhin Aydm 1 getirerek gene Akdeniz Adalarında korsanlık yapmaya, ganimet ve
Oğullarile birlikte müşterek düşmana karşı muharebe etmeksizin maiy- ‘i esir toplamaya ve hiristiyan gemileriyle çarpışmaya başladılar.
yetile birlikte memleketine dönmüş olması pek gariptir. Bunun sebei 1 Izmirde Ehli -Salip rüesasmm Umur Bey tarafından itlaf edilmesi
hakkında bir şey söyleyemeyeceğiz. Torfil’in bir oğlunun Umur Bey tara- ' ve Türk'lerin yeniden îzmiri tazyika başlamalan, aynı zamanda do­
fuıdan itlafına dair olan malûmata gelince, bu belki muharebede telef • nanmalar vücuda getirerek tekrar denize açılmalan Şarktaki küçük
olan her hanği genç bir hınstiyan asilzadesinin hüviyyetinin Türkleş hiristiyan hükümetlerini ve bilhassa Rodos tarikatını, Kıbns Kıralım,
tarafından yanlış anlaşılmasından tahassul etmiştir. Zira Torfil yani j Yunanistan ve Adalardaki prens ve senyörieri telaşa düşürmüştü. Bun­
Dauphin Humbert’in yegâne oğlu daha evvel pek küçük yaşta ölmüş ' lar Papaya ve diğer Garp hükümetlerine müracaat ederek imdat iste-
ve mumaileyh çocuksuz kalmıştı [1]. Firenklerle Türkler arasındaki; J yorlardı. Garpten bazı senyörler ve ezcümle Alman imparatoru Bavye-
muharebeye gelince: Türk mehazı bunu yalnız bir vak 'adan ibaret gibi ralı Louis’in kayın biraderi Comte de Hollande başta olduğu halde
gösteriyor. Halbuki Garp menbalan Türklerle Latinler arasında mütead- -i bazı senyörler ehli -salip haı bine iştirak için Şarka geldilerse de îzmiri
dit vak’alar zuhura geldiğini ve bunlarm bazısında Latinlerin galip gel­ düşmüş olduğu tehlikeli vaziyetten kurtarmaya ve Türk’leri şehir ci-
miş olduğunu söylerler. vanndan geriye atmaya muvaffak olamadılar. Şikâyet ve istimdatla-
Düsturname, Umur Beyin diğer kardeşlerinin de bu vak’aya iştirak [1] Andoalu ebelisi bir biriyle muhesım olen bn İki İtmiri birbirinden eyırmak içm Türkler
ettiklerini söylediği halde onlardan yalnız Hızır Beyin ismini zikre­ cimde bulunan Yuken İzmire“Müslilmen froıiri„ , hiristiyanlann işgeli eltine giren Aşağı înnire
de “Gâvur tamiri,, unvanını vermişlerdi, ikinci ünven “Aşağı İzmir-in mûalûmenler tarafından
diyor. 1402 senesinde istirdadından sonra de devem eUnig ve bilâbere şehrin büyümesi neticesi ölerek
Şimdi, Umur Beyin Kümeliden avdetinden sonra cereyan eden ik i beldenin birleşmesini tekip eden seneler zerûnde da mezkûr unven halk arasında uzun müddet
[ I I Lensse, HisL de le Frence, t. IV , 1, p. 85. yaşamış ve Kemanımıza kader gelmişti.
70 71
nn çoğalması üzerine papa altıncı CMment yeniden bir ehli salip teş madı. CineVizler, muavenet şöyle dursun, onun işgal ve Anadolu se­
kiline karar verdi; bütün hiristiyan hükümdarlarına ve bilhassa İtalya feri için merkez ittihaz etmek istediği Sakız Adasını Buralardan zabt-
cumhuriyetlerine ayrı ayrı haber göndererek din harbine davet eyle­ •ederek Umur Beyle ittifaka çalıştılar; aynı zamanda Foça şehrini de.
di: Avrupa hükümdarları dahilî gailelerle veya birbirlerile muharebe Saruhan Beyin Kumlara imdat göndermiş olmasına rağmen, muhasara
ile meşgul olduklarından, bir hükümdar müstesna olmak üzere, bu •ederek aldılar. Hiristiyan hükümetleri içinde yalnız Kıbns kırallığı
davete hemen hemen bazı senyörlerdeıı ve şövalyelerden başka kimse •ehli - salip harbine iştirak etti. Her nakadar kıral dördüncü Hugues
icabet etmedi. Garp hükümdarları içinde yalnız Düsturname’nhı (Tor­ bizzat gelmediyse de donanmasını ve başta Philippe de M6si6res ol­
fil Firenk) dediği Viemıoisdüku yahııt Dauplıin'ı ikinci Humbert ehli * mak üzere maiyyetindeki şövalyeleri ve senyörieri askerleriyle birlikte
salip muharebesine iştiraka karar vermişti. Papa mumaileyhi ehli -sa­ gönderdi. Bu suretle askerinin miktan on beş bine baliğ olan Humbert,
lip ordusu başkumandanlığına tayin etti. Şarkta fetih edeceği mem­ 1346 haziranında Îzmire askerini çıkardı ve Türk’lerle muharebeye
leketlerin lıakimiyyeti münhasıran kendine ait olacaktı. Papa gerek haşladı .Aydm oğullan Umur,Hızır, Süleyman ve İsa beyler askerlerini
İtalya cumhuriyetlerine, gerekse Şark hiristiyan hükümetlerine bu toplayarak hiristiyanlara karşı çıktdar; İzmir ovasmda ve bilhassa Yukan
büyük prensin başkumandan tayin edildiğini bildirerek ona muave* - İzmir ile Aşağı İzmir .arasındaki sahada vuku bulan mücadeleler yazın
net etmelerini talep etti.Dauplıin evvelki kuvvei seferiyye gibi Nögre* -ensıcak bir mevsiminde vukua gelmiş ve her iki taraf içinde hiç bir ne­
pont’a gitmek ve yeniden tecavüze uğrayan mezkûr adayı ve diğer tice hasıl etmemişti.Kurunuvusta hiristiyan menbalannden bazıları Türk­
adaları Türk korsanlarından tathir ettikten sonra Îzmire çıkmak isti­ lerin kuvvetinin bir milyonu tecavüz ettiğini ve vukua gelen muhare­
yordu . 1345 senesi eylülü iptidasında yanında valdesi, zevcesi ve belerden birinde hiristiyanlardan 3000 zayiat vukua geldiği halde
birçok senyörler ve şövalyeler bulunduğu halde beş kadirga ve birçok j Türklerden 73000 ve hattâ 700000 kişinin telef olduğu hakkında uzun bir
nakiiyye gemisi ile Marsilya’dan hareket etti; Cineve'ye geldi, donam •efsane naklederler. O zaman İtalya ve Fıransa ve Kıbrıs'a yayılmış olan
masun C6phalonia’ya gönderdi. Cinevede bir müddet kaldıktan.sonra . bu hikâye "bu muharebeler arasında hiristiyanlarm Aydm Oğullarına
Pise, badehu Florensa ve Bolonia şehirlerine uğradı; fakat buralarda "karşı kazandıkları mevziî bir muvaffakiyyetin pek mübalağalı bir şe­
bir kaç yüz şövalyeden ve cüz’î bir miktar paradan başka bir > kilde aksetmesinden ileri gelmiş olabilir.
muavenete nail olamadı. Venedikte doj Dandolo ve diğer zadegân ta- i Türkler üzerinde kat’î bir muvaffakiyyet kazanamayan, maiyye-
rafından hüsnü kabul edildiysede orada da ciddi bir muzalıaret göre* 41 tindeki askerlerin bir kısmının muharebede, bir kısmının da hastalıkla
medi. Nihayet 1345 senesi nihayetinde Venedikten hareket eden Humr -m •Öldüğünü,bir takım şövalyelerinde Garbe döndüklerini gören Humbert
bert Cöphalonia’ya gelerek orada kendini bekleyen donanmasına mtt- | •.zaferden ümit keserek maiyyetiyle birlikte Rodosa döndü; orada has­
lak! oldu. Garbin en meşhur şövalye ve senyörieri orada kendisine talandı . Müslümanlarla olan muharebe bizzarure tatile uğradı. Hiris­
intizar etmekte idiler. Bu senyörler arasında Cineveli Hugues, Pierre de tiyan hey’-eti ittifakiyyesi de bozulmaya yüz tutmuştu. H61ion de Vil-
Loye, Aimon Brunier, Renaud de Revel, Etienne de Lucinges, Henri leneuve’in yerine Rodos üstadı âzami intihap olunan Dieudonn6 de
de Varitbes ve Puy’komandörü ile Navarre prieur'ü Garin de Châte» ! ■Gozon Venedik gemilerinin İzmir limanına girmesine itiraz ediyor ve
auneuf temayüz etmekte idiler. İm sebeple aradaki rekabet ve münafereti arttırıyordu. Humbert Pa­
Humbert donanması ve maıyyetiyle haraket ederek N6grepont’a vasıl - paya müracaat ederek yeniden para ve imdat talep etti; fakat hiç bir
oldu ve orada dördü Papanın, biri Rodosun, diğeri Venedik’iıı olmak ; muavenet göremedi. Muvaffakiyyetden ümit keserek Türk’lerle müza­
üzere altı kadırgadan ibaret ehli-salip heyeti ittifakıyyesi donanmasını .; kereye girişti ve diğer taraftan onlarla musalaha yapmak hususunda
ve Adalar Denizinde bulunan diğer hiristiyan gemilerim de maiyyetineyj .papanın müsaadesini istedi. Papa mütarekeye esas itibariyle muvafa­
alarak 26 kadırga kadar bir kuvvet vücuda getirdi. Bundan sonra fa- J | kat ettiğim bildiriyor ve mütareke şeraitini tanzim için Şarkta kendi­
aliyyete başladı: Adalar Denizindeki korsanları perişan ettikten sonra 1346 . J nin vekili olan Girit başpiskoposu François, Rodos tarikatı üstad âzami,
senesi martmda Midilli adası önünde Türk'lere karşı yapmış olduğu bahrî Yemedik ve Kıbns filo kumandanlan ve Capoue prieur’ü însarde du
bi£ muharebedegalip geldi. Humbert İstanbul imparatoriçesini,Atina Kata- J Bar ile istişare etmesini Humbert’e tavsiye ediyor ve birlikte, yapa­
lanlarım ve Cinevizleri ittifakına almaya uğraşdıysa da muvaffak ola- )'m caksam "bu musalehamn papalık makamınca tasdik olunduk
72 73
mâmul bih olacağını bildiriyordu. Yaz nihayetindenberi inkıtaa uğrayan Saruhan O ğlu İstanbul hükümetiyle ittifak yaparak muavenet tale­
muhasama, mütareke ve mu salâha müzakeratı yüzünden, resmen tatil bini memnuniyetle kabul etti ve ona bir miktar asker verdi. Dauphin
edildi. 1346 senesi nihayetiyle 1347 senesi bidayeti Türk'lerle müzakere Humbert ordusuna karşı daima muharebe ve mücadele etmek vaziye­
ile geçti.Bu sırada Dauphin Humbert’in zevcesi Marie de Baux vefat ettL tinde bulunan Umur Bey, bütün kuvvetlerini yanında bulundurmak
Daha evvel birçok silah arkadaşlarının kendinden ayrıldığını gören mecburiyyetinde kaldığı için eski dostu CantacuzĞne’e karşı müessir
prens, zevcesinin Ölümüne pek ziyade müteessir oldu; Garbe avdete bir muavenet yapamayacağını takdir etmekle beraber Saruhan Oğlunun
karar verdi, ve 1347 senesi ilk baharı nihayetlerinde Avrupa'ya mü­ göndereceği kıtaatı askeriyyenin İstanbul imparatoriçesi hesabına temin
teveccihen hareket etti [1]. edeceği faikıyyete mukabil muvazeneyi muhafaza etmek üzere iki
Umur Bey Firenklerle mücadele ettiği sırada İstanbul inıparatoriçe- bin kişilik bir fırka hazırlayarak Saruhan Oğlunun askerleriyle birlikte
si de boş durmayor,oğlunun saltanat rakibi Cantacuzöne aleyhinde çalışı­ gönderdi ve bu askerlerin başına tayin etmiş olduğu iki zabitine
yordu. Osman oğlu Orhaıı Beyi rabitai sıhriyetle bendettikten sonra büsbü. Saruhan Oğlunun askerini iğfal ve Cantacuzfene İle karşı karşıya
tün kuvvetlenen Cantacuzene ile uğraşabilmek için gene Türk hükümdar­ geldikleri zaman derhal onun tarafına geçmelerini tenbih etti.
larından birine müracaat etmekten başka çare bulamayan imparatoriçe 1346 senesi temmuz aylarına doğru Tırakya'ya geçtikleri zaman Sa­
maiyyeti erkânından olup büyük Stratopedarque rütbesini haiz bulunan ruhan Oğlunun askerleri Umur Beyin zabitleri tarafından kandırıldılar
Tagaris’i Saruhan Oğlunun yanma göndererek ittifak ve muavenetini ve Cantacuzfene’e karşı harbetmek şöyle dursun bilâkis ona taraftarlık
talep etti. Tagaris, vaktiyle vali veya başka bir sıfatla Philadelpbia ettiler. Bunlar evvela îstanbula giderek imparatoriçeden para aldıktan
yani Alaşehir de bulunduğu esnada Saruhan Beyi davet etmiş ve bu sonra Cantacuz&ne’in yanına dönüp onun emrine amade oldular ve
ondan birçok hediyye aldıktan ve Bulgar kıratlığı dahüine girerek bir
sebeple merkum ile Saruhan Bey ve oğulları arasında dostluk teessüs,
sürü esir ve ganimet topladıktan sonra memleketlerine döndüler [11.
eylemişti [2]. Dauphin Humbert'in Şarkta bulunduğu esnada Türklerle hırıstiyanlar
11) Faure, Le Dıuphin Hamberi; 11, p. 513-530; Jorga, Philippe de M£si£re», p. 45-58; arasındaki sulh müzakeratı devam etmişti. Fakat Türklerin hakikî mak­
Mas-Latrie, V ile de Chypre, p. 245; Gay, Le pape Clement VI, p. 61-78; Delaville le Roulx,Leş satları barışmak değil, belki intikam almak için vakit kazanarak kuv­
Hospitaliers â Rhodes, p. 96-98, 107; Vertot, Hisl. des Hospitaliers, t. 2, p. 217-218. vet ve donanma toplamak idi. Filhakika az bir müddet içinde 150
[2] Cantacuzene, p. 1616. Cantacuzene imparatoriçenin jinıda t talep elmek üzere Tagaris’i,
kadar gemi cemetmeye ve Adalar Denizi adalarına taarruz edebilecek
onun husosi ve samimi dostu olan, Saruhan nezdine gönderdiğini; Tagaris’in vaktiyle Alaşehir
de Sanıhan'ın pederiyle görüşmüş ve tesisi meveddet elmiş olduğunu nakleder. Eğer Tagaris’iıb loğu,S. 382. Encyclop6die de l'lslam’da Babinger'in makalesi. G. 4, S. 184-185], Birde Düstur-
bizzat Saruhan Beyle ittifak muahedesi yapmış olduğu kabul edilirse,müşarileyh kırk seneye karip- namenin Âli Osman kısmında [S-88] Saruhan oğullarından bir Orhan Beyin daha ismi geçiyor-
uzun bir zamandanberi hükümet sürdüğü için, 1306 tarihinden evvel berhayat olması lâzım gele» ki Halit Etem bey (Düveli islâmiyye) sinde (S. 278) bundan bahsetmiştir. Balâdaki izahattan
pederiyle Rum murahhasının Alaşehirde görüşmüş olmasına inanmak lâzım gelecektir ki bu m üm küo sonra Saruhan sülâlesi hakkında şöyle bir silsilename tertip edebiliriz:
değildir. Binaenaleyh tagaris’in vaktiyle Alaşehire daveti ve mülakat ettiği zatın bizzat Saruhan Bey
Saruhan Bey Biraderi Ali Paşa
olması ve bu defa 1346 senesinde ittifak muahedesi yaptığı hükümdarın da onun oğlu bulunman»
(vefatı 1346)
icap etmektedir. Düsturname ise Bu Tarihten biraz evvel Saruhan Beyin Umur Beyi ziyarete geldi­
ğini ve bir hafta misafir kaldıktan sonra Dauphin Humbert'in Izmire çıkışı esnasında (yani 1346
haziranında) memleketine dönmüş olduğunu bildirir: (S. 64). Saruhan Bey Oğlunun İstanbul hü­
kümetiyle ittifakı ve imdat göndermesi ise senei mezküre temmuzunda vukua gelmiştir:[Muralt, 1 2
p. 606). Binaenaleyh biz Saruhan Beyin Aydın Oğlundan müfarekat ve memleketine avdetinden-
I--- İ--- L|------1
Temur Han Orhan Bey Süleyman Bey llyas Bey
bir iki hafta sonra mezkûr 1346 senesi haziranı içinde vefat etmiş olduğunu anlayoruz. Saruhan (Vefatı 1333?) ( Vefatı 1345 ) (Vefatı 1374)
Betin oğullarına gelince: Düsturname bunlardan Temurhan« Orhan ve Süleyman isminde;
üç kişiden bahseder [S. 25, 36, 38) . Bunlardan Temur Han’ı< Ibni Batuta’nın vefatından bah­
I Ishak Bey
settiği şehzade olduğunu zannettiğimin evVelce söylemiştik. Süleyman ise 1345 de Umur Beyle
Rumeliye sefere iştirak ve yolda vefat etmiştir. Bu takdirde bunlardan yalnız (Orhan) ve birde
meskûkât kataloglarında ve Mağnisadaki mebanl kitabelerinde ismi geçen llyas, pederleri Saru-
han Beyin vefatında hayatta kalmışlardır. Aceba bunlardan hangisi evvelâ hükümdar olmuştur? Hızır Şah Orhan Bey
Bunu tahmin etmek şimdilik mümkün değildir. Şimdiye kadar bu baha ile meşğul olanlar llyas
[11 Contacuzine p. 1016-1019. Lebeau, t. 20, p. 208-209; Murait L 2, p. 606.
Beyin Saruhan Beyi istiblaf ettiğini kabul etmişlerdir. 1Ahmet Tevhit, MeskûkStı. islâmiyye kata*-
74
bahrî bîr kuvvet teçhizine muvaffak olmuşlardı. Humbert’in avdetini ve bilhassa “ Silleynıan Paşa Bolayırı feth edüp aldıkta gazi Umur
müteakip faaliyyete geçtiler ve 1347 mayısında İmroz adasına ihraç Bey deniz yüzünden yelip Bolaytrda Süleyman Paşayla bııluşdıydı ”
hareketi yaptılar. Bu sırada hiristiyan hey'eti ittifakiyyesinin merkezi fıkrasının tevil edilebilmesi mümkün olabilir. Hakikaten o sırada Caıı-
sıkleti Rodos tarikatı üzerinde toplanmış bulunuyordu. Mezkûr tarika­ tacuzfcne Sırp kiralına karşı damadı Orhan Gaziden imdad istemiş ve
tın ve bütün müttefiklerin donanmasına kumanda etmekte olan Katalonia •o da dört oğlu Süleyman, Murad, İbrahim ve Halil beyler kumanda­
prieur’u Pierre Arnal yetişerek Türk’leri adada muhasara ve teslime icbar sında on bin kişilik- bir kuvvei muavine göndermişti (1347) [1],
•ettikten mada onlann donanmasını perişan ve kısmı âzamini mahvetti. Düsturname’nin Aydın Oğullarına ait olan ikinci kısmının son faşlı
Yüzden fazla Türk gemisinin yanmış olduğu bu vak’a hiristiyanlarm Umur Beyin şehadetine müteallikdir. Bu fasıl, Umur Beyin Saruhan
1345den itibaren islâmlar üzerine kazanmış oldukları muvaffakiyetlerin oğlu Süleyman Beyin cesedini alarak Rumeliden gelip cesedi babasına
•en büyüğü idi. Bu ıııuzalferiyyetin Rodos şövalyelerinin himmetine teslim ettikten sonra Îzmire geldiğini ve kardeşlerini çağırarak birlikte
medyun olduğunu takdir eden papa, 24 haziran tarihli mektubu ile, hiristiyan lzmiri istirdada çalıştıklarını; Umur Beyin bizzat bir ay, diğer
tarikatın üstad âzami Dieudonng de Gozon’u tebrik etmişti [1]. kardeşlerinin de birer ay nöbetle kaleyi muhasara altına ahp dört ay
tazyik ettikleri halde mahsur mevkiin sarplığından dolâyı zabtı müm­
Dflstumame'nin ve Bizans mehazlarının bahsetmedikleri bu vak’a
kün olmaması sebebile mücadelenin uzamasından usanan Türklerin
da Umur Beyin bizzat bulunup bulunmadıği hakkında Garp menba-
ablokayı kaldırdıklarını ve Umur Beyin kardeşlerinin herbirinin mahalli
Jarı hiç bir şey söylemeyorlar. Bu kadar büyük bir donanmanın ku­
emaretine gittiğini naklettikten sonra Umur Beyin Birği’ye giderek pe­
mandasının başka bir kimseye tevdi edilmeyerek bizzat hükümdarı deri Mehmet Beyin türbesini ziyaret ettiğini ve türbede uyku esnasında
müşarileyh tarafından idare edilmesi ve onun İmroz adasına ihraç ha­ rüyada Pegamberi dört büyük sahabesiyle görerek ondan şehit olacağı
reketi yapıp zapt ve garetle meşgul olduğu bir sırada hiristiyan do­ beşaretini aldığını; o esnada kardeşi Hızır Beyin hastalandığını ha­
nanmasının birdenbire yetişerek mürettebatı karada olan ve bizzarure ber alması üzerine derhal onun makam hükümeti olan Ayasloğa
kendilerini müdafaa edemeyen gemileri mahv ve badehu adadaki Türkleri gittiğini ve fakat kardeşini sağ ve salim görerek memnun olduğunu
mahsur kalmaya mecbur eylemiş olması ve Umur Beyle beraber bir kısım ve aynı zamanda oraya gelen diğer kardeşleri Süleyman ve İsa bey­
"Türklerin bulabildikleri gemilere binerek kaçıp kurtulmuş olmaları ihtimali lerle de görüştüğünü ve fakat bu sırada Umur Beyin gene kendi şeha-
vardır.Eğer bu ihtimal kabul edilirse Umnr Beyin Gelibolu şibihceziresine detini haber veren bir rüya gördüğünü ve kardeşlerine bildirerek
ric’at ve ‘iltica etmiş olması ve o sırada Rumeliye geçmiş olan Orhan hepsiyle ayrı ayrı veda ettiğini; Hızır, Süleyman ve İsa beylerin ağlaş­
Gazinin oğlu Süleyman Paşa ile görüşmesi ve yukarda metnini aynen tıklarını; nihayet Umur Beyin kardeşlerinden ayrıldığını; maiyyeti erkâ­
nakil ve münakaşa ettiğimiz Anonim “Tarihi âli Osman „ m kaydının nından olup şimdiye kadar onunla birlikte heman her gazaya iştirak etmiş
olan Dündar Beyle beraber Îzmire geldiğini zikir ve badehu hiristiyan
[İJ Verto, I. 2, p. 223-224; Jaune, t 2, p. 823; Gay, Le pape ClĞmcııt VI p. 79; 3orga.
Philippe de Mezidres, p. 59; Delaville le Roulx, Les Hospitaliers â Rhodes, p. 108.
lzmiri cebren zabtetmeğe karar veren ve muhasaraya başlayan Umur
Verto hiristiyan filosunun limanlarda bulunduğu zannına dilşen Türklerin adaya ihraç hare­ Beyin pusuya girerek, Dündar Beyi kale etrafında cüz’î kuvvetle bıraktığı
keti yaptıklarını, fakat hiristiyan donanmasının yetiştiğini ve Türk donanmasını birdenbire basdıra- esnada Firenklerin huruç hareketi yapıp Türk’lere hucum ettiklerini ve
rak bir kısmım batırdığını, gemilerde bulunan Türk askerlerinin iltica edecek bir yer aramak üze* fakat pusudan çıkan hükümdarı müşarileyhin birdenbire Firenk alayı
re gemilerini bırakıp adaya çıktıklarını ve bilakis adada bulunanların da gemilerine binmek için üzerine hucum ederek hepsini perişan ve kaleye ric’ate icbar eyledi­
sahile koşdııklannı; bu emsalsiz karışıklıktan istifade eden ehli salip kumandanının irili ufaklı 118
ğini ve nihayet kale önünde bulunan ve karakol ikamesi için yapdan
mücehhez Türk gemisini zaptetmeğe muvaffak olduğunu; mamafi 32 kadar Türk gemisinin mu­
harebeye kırışmadan kaçmaya fırsat bulabildiğini; hiristiyanlarm badehu karaya çıkarak ada­
bir burcun kapısını açıp içeriye girmeğe çalıştığı esnada Firenklerden
yı zapt re 5000 kadar esir aldıklarını nakletmektedir. Jauna ise Türklerin İmroz adasına çı­ birinin attığı bir okun alnına isabet ederek onu şehit ettiğini bildirmekte­
karak bütün cezireyi zapt ve meraki i müstahkemeye kaçıp kurtulanlar müstesna olmak üzere ebe­ dir. Düstürname aynı zamanda, Umur Beyin bini şehadetinde 39 yaşında
lisini kimilen telef ettiklerini; bu sırada İzmir limanında bulunan Ehli salip donanmasının alel­ bulunduğunu,748 de rütbei şehadete erdiğini; 21yü, yani 727 senesinden
acele yetişerek Türk gemilerine taamız ve onlardan 118 kadarını ihrak ettiğini; karaya çıkarılan itibaren, mütemadiyen din uğrunda muharebe eylediğini ve bu uzun
Ehli salip kuvvetlerinin Türklerle yapmış oldukları muharebede galip gelerek 5000den fazla­
sını esir ettiklerini söylemektedir. [1] Lebeau, t. 20, p. 227; Ahmet Refik, Bizans karşısında Türkler, S. 119 .
77
müddet zarfında ‘26 gaza yapmış olduğunu ilâve ederek bölün bu bahsa nü hazin hikâyelerle süslemek emelinden ileri gelmiştir. Umur Beyin
hitam veriyor: [S.68-71]. son İzmir hücumunda maiyyetinde bulunan zevat arasında eski üme­
Düstumame’nin bu rivayeti gene kısmen tenkide muhtaçtır. rasından yalnız Dündar Beyin isminin zikredilmesi, diğerlerinin bu
Umur Beyin son Rumeli seferinden avdetinden sonra şehit ol­ tarihten evvel birer birer ya hali tabiide, yahutta şehit olarak vefat et­
duğu hakkmdaki rivavet kûlliyyen yanlıştır. Evvelce zikredildi# tikleri zannını husule getirebilir. Aynı zamanda Umur Beyin şehadeti
veçhile Umur Beyin Rumeliye beşinci seferi 1345 = 746 senesinde hakkında Düsturname'nin verdiği malûmat ile Bizans müverrihi Dıı-
vukua gelmiş ve onu takip eden 1346 senesi içinde Dauphin Humbert cas'ın aşağıda zikredilecek olan izahatı yekdiğerinden farklıdır.
Anadoluya ihraç hareketi yapmış ve Umur Beyle mücadele etmiştir. Şimdi Garp menbalarmın verdikleri malûmatı hulâsa edelim: İmroz
Bunden başka gene mezkûr sene içinde Umur Bey Saruhan Oğlu ile muharebesi Türklerle hiristiyanlar arasmda cereyan etmekte olan sulh
beraber Rumeliye asker göndermiş ve diğer taraftan da hiristiyanlarla müzakeresini bir müddet durdurdiysa da pek az vakit sonra müttefiklerin
sulh müzakeresine başlamıştır. 1347 senesi içinde bir taraftan Firenk- vaziyyetinde hasıl olan tebeddül bu gerginliğin azalmasını intaç etti.
lerle Türkler arasmda İmroz muharebesi vukua gelmiş ve diğer taraftan Bir taraftan Kıbrıs kıralı kuvvetini çekmek mecburiyyetinde kaldığı gi­
gene sulh müzakeresi ve mütareke devam etmiştir. Müzakerenin in- bi, diğer taraftan Venedik cumhuriyeti de Dalmaçya ve Kırım işlerile
kıtamdan sonra Umur Bey tekrar muharebeye başlamış ve 1348 senesi meşgul olduğundan İzmir umurunu ihmal etmişti, lzmirin müdafaa ve
iptidasında şehit olmuştur. muhafazası yalnız Rodos tarikatı şövalyelerinin üzerine yüklenmişti:
Binaenaleyh Düsturname’nin rivayetini bu şekilde tashih ederek Müslüman İzmir tarafından daima tehdit edilmekte olan ve ancak de­
onun tehirini takdim ve takdimini tehir eylemek ve şehadetine ait niz tarikiyle muavenet ve erzak alabilen Hiristiyan îzmiri elde tutmak
olan bahsi Torfil Firenk ile muharebesinden sonraya almak lazımdır. mühim miktarda asakiri muhafıza bulundurmaya mütevakkıf bulunu­
Umur Beyin kardeşlerini de davet ederek Îzmiri muhasara ve yor ve bu ise yalnız kalan tarikata pek sıkıntıya ve pahalıya mal olu­
her birinin nöbetle birer ay kaleyi kuşattıkları hakkmdaki rivayete yordu . Aynı zamanda şehrin daima muharebe karargâhı olması faali-
gelince: bu ya Umur Beyin beşinci Rumeli seferinden avdetinden son­ yyeti ticariyyeyi tahrip ediyordu. Bunun için Rodos tarikatı Türklerle
ra ve Humbert'in vürudundan evvel yapılan muhasaradır ve bu tak­
uzlaşmaya taraftardı. Nihayet her iki taraf arasmda müzakere baş­
dirde 1345 de vukubulmuştur. Yahutta Humbert’in ademi muvaffa­
ladı . Arşevek François’nin vekili Barthelemy de Tomaris ile Rodos
kiyeti ve muharebeyi tatil etmesi üzerine cür’et alan Türklerin
tekrar muhasara yapmış olmaları ihtimalidir. Bu ihtimal kabul edilirse ihvanından Dragonet de Joyeuse Aydm oğullan Umur ve Hızır beyler­
muhasara 1346 senesinde Humbert'in muharebeyi tatil ettiği temmuz le müzakereden sonra nihayet muahedei sulhiyyeyi imza ettiler. Bu
ayında başlamış ve teşrinisaniye kadar devam etmiş olur ve bundan muahedenin esasını Türkler tarafından verilecek bâzı imtiyazatı tica-
sonra Firenklerle-evvelce zikrettiğimiz-sulh müzakeresi başlamış ol­ riyye mukabilinde sahil lzmirinin istihkâmlarının Latinler tarafından
makla muhasama külliyyeh inkıtaa uğramış bulunur ve bu şekilde Umur hedm ve şehrin Türklere teslim edilmesi maddesi teşkil ediyordu. 1347
Beyin kardeşlerinin Îzmiri. bırakarak mahalli emaretlerine avdetle­ senesi nihayetinde aktolunan bu muahede Papanın tasdiki tarihinden
rinin ve kendisinin de Birği'ye gitmesinin sebebi anlaşılır. Binaenaleyh itibaren mer’i olacak ve İzmir Latinler tarafında tahliye edilecekti. Her iki
cereyanı vukuata en fazla uygun olan bu İhtimalin kabulü daha zi­ tarafın murahhasları muahedeyi tasdik ettirmek üzere 1348 senesi kânunu
yade muvafık olacaktır. sanisinde Papa Clöment’in yanına vasıl oldular. Fakat papa bu kadar
Umur Beyin evvela Biriği'de pederinin türbesini ziyareti esnasın­ fedakârlıkla zabtedilen bir kalenin raüslümanlara teslimini hiristiyan-
da ve badehu Ayasloğ’da kardeşleriyle beraber bulunduğu sırada kendi lık için bir zül addettiğinden ve hemde Venedik dojunun ve sabık
şehadetini tepşir eden rüyalar görmesi hakkmdaki rivayetler müşari- Ehli salip kumandanları olan Dauphin Humbert'in ve kont Edouard de
leyhin hayatında fazilet ve kahramanlıkla ve hiristiyanlara karşı gaza- Beaujeu’nin lzmirin tahliyesine aleyhtarlık hususunda kendisiyle hem­
siyle iştihar etmesinden ve maktulen irtihalini müteakip büyük bir gazi fikir bulunmalarından dolayı muahedenin tasdikini ret etti. (Şubat
ve şehit addolunmasından mütevellit bir hatıranın ifadesidir! Kardeş­ 1348).
leriylehazin vedfllar yaptığı ve şehit olmak için kasten İzmir kalesine Bured keyfiyyetl müslümanlarla hiristiyanlar arasındaki müta­
hücum eylemiş olduğu hakkmdaki rivayetler ise müşarileyhin ölümü- rekeyi inkitaa uğrattı. Umur Bey, İzmir işini şür’atle ve silâh ile hal
78 m
etmeye karar verdi: ordusunu toplayarak lzmiri muhasara altına aldı [1]: Umur Beyin şehadeti Türklerin kuvvei mâneviyyesini kırdığı kadar
ve müverrih Ducas’ın ifadesi mucibince ölmeye veya muvaffak olma­ hiristiyanları da memnun etti. En korkunç ve en yiğit hasımlan olan
ya karar vererek kaleye şiddetli taarruzlara başladı. Gece gündüz bu hükümdarın ölümünden sonra Latinler artık İzmir kalesinin ken­
mancınıklar yaptırarak bir taraftan kaleyi döndürürken diğer taraftan dileri tarafından tahribi hakkında bir daha müzakereye yanaşmaddar,
düvarlan çöktürebiimek için lağım anıeliyyatma başlattı ve muhasara 1348 senesi ağustosuna doğru papa alhncı CİĞment evvela Rodos
harekâtını nihayetsiz bir faaliyyetle ileri götürdü. Nihayet kaleyi üstad azanımdan ve bundan sonra İzmir başpiskoposu ve kumandanı
ihata eden hendekleri doldurttuktan sonra duvarlara merdivenler nasb- olup müahheren oraya muvasalat ve asakiri muhafizamn nezaretim
ettirip umumi hücum emretti. Kendisi askerinin en önünde bulunuyor eline almış olan Barnabâ Gherardi de Parme’dan almış olduğu iki
ve gayret ve şecaatiyle hepsine nümunei imtisal oluyordu. Kaleye en mektup ile Umur Beyin telef olduğuna vakıf olmuş ve İzmir başpis­
evvel girmek şerefine nail olmak için herkesten evvel merdivene koposuna yazdığı 17 ağustos 1348 tarihli cevapta hiristiyanlar tarafın­
çıktı. Basamakların ortasına gelince düvann üzerindeki mazgallara! dan ihraz edilen zaferden dolayı onu tebrik ve aynı zamanda mu­
miktarım görebilmek için başındaki miğferini biraz yukarıya kaldır­ hafazası katolik kilisesi tarafından onun uhdei emniyyetine tevdi olunan
dığı sırada mahsurlardan biri tarafından ablan bir ok müşarileyhin İzmir kalesini hiçbir bahane ilemüslümanlara terketmemesini tavsiye
iki gözünün arasına isabet etti. Bu ok darbesi onun ölü bir halde hen­ eylemişti [1],
değe düşmesine sebebiyyet verdi. Hükümdarlarının şehadeti Türk’lerin Umur Beyin yerine kardeşi Hızır Bey Aydm oğullarının reisi ve-
kuvvei mâneviyyesini kırdı: muhasarayı kaldırdılar ve cenazeyi alarak Aydm beyliğinin hükümdan oldu. Azm ve şecaat itibariyle ölen kardeşine
Yukarı îzmire götürdüler (sene 748=1348) [2] ve oradan da Biriği’ye nazaran pek zaif olan bu zat Izmirin istirdadından vazgeçerek Latin-
naklederek pederi Mehmet Beyin ttlrbesine defnettiler [3J. lerle uzlaşmaya çalıştı.Evvelce ismi geçen Dragonet de Joyeuse ile Rodos-
t$J Cay, Le pape Clâmant VI, p. 86-88; Delaville le Roulx, Les Hospitaliers û Rhodes, p. tarikatı üstad âzami Latin hey’eti müttefikası namına Hızır Beyle mü­
108,109. zakereye başladılar ve Papa tarafından tasdik edildikten sonra kafi­
(2| Ducas, Trad. Cousin, Paris, 1674. p. 316-317. Umur Beye ait vekayii muhtasar ve- leşecek bir sulh muahedesi aktetdiler (18 nisan 1348) [2},
halfa bira* da yanlig bir şekilda hülâsa eden Ducas bu münasebetle yukan İzmir kalesinin kendi Bu muahede mucibince Aydın oğlu Hızır Bey, Ayasloğfiın ve Ay­
ecdadından Jean Ducas tarafından vaktiyle inşa ettirildiğini ve ihtiyar Andronik’in imparatorluğu
dın emareti dahilindeki diğer iskelelerin gümrük rüsumunun yansını-
»inanında Umur Beyin pederi tarafından zaptolunduğunu bildirmektedir .
hiristiyan müttefiklere t^rketmeyijzmir’deki hiristiyanlara dostane mu-
(3) Köprülü zade Mehmet Fuat, Türkiyyat Enstitüsü mecmuası, cilt 2, S. 423-Aydın oğlu Mehmet
Beyin türbesi dahilinde bulunan diğer mezarların kitabeleri gibi Umur Beyin mezarı kitabesi de i3j" t)1 ti* V .1 J-* y l j It'lc ÜU «»M; J ı jy\ sUi i l j i l <«*ÜI
tarihsizdir. Garp menbalan papanın 1348 senesi ağustosunda Umur Beyin vefatındım haberdar ol­ "4ıy i » ^âijjV^j-l3 İjH >1—^ ı>>.'ı>. JJ*1 vr. -5*^* e-u i r1*
masını nazarı dikkate alarak bu vefatın senei mezkûre mayısına doğru vukua gelebilmesi ihtima­ [Es’at Efendi kütüphanesi,*^1• •• ı>-v.! «H- jj* 1 ir. îfe, ir. \gr* •&» j Jt" f
linden bahsederler. Eğer bizde bu ihtimali doğru addedersek 748 senei hicriyyesi 13 nisan 1347 N . 2102, V. 554 b; Umumi kütüphane, N. 5020, S. 429.]
den başlayıp 1 nisan 1348 e kadar imtidat ettiğinden Umur Beyin 749 da şehit olduğunu kabul Zira evvela Anadoludaki Moğol valii umumisi Temur Taş'm valiliği zamanında1Umur Beyin’
etmemiz lâzım gelecektir.Halbuld Düstürname onun 748 senesinde şehit olduğunu söyleyor.Eğer ev­ pederi Mehmet Bey hükümdar bulunmakta idi. Saniyen Umur Bey 748 de vefat etliği’ için 759'
velce Türkler tarafından teklif olunan sulh müzakeresinin papa tarafından 1348 senesi şubatında da onun gaza ve cihat etmesi mevzu balısolamaz. Salisen Umur Beyin Mehmet Bey atlı bir oğlu
yani hicri 748 senesi zilkadesinde reddedildiği nazarı dikkate alınır ve bu red haberinin bir kaç hükümdar olmamıştır. Rabien İsa Bsy Umur Beyin torunu değil kardeşidir. Müzeyyen üsküfün
hafta zarfında Umur Beye vasıl olabileceği ve müşarileyhin derhal müzakereyi katederek muhasaraya, Umur Bey tarafından icat edilmiş olduğu hakkındaki Beyit bile ihtiyatla nazarı itibara alinmehdır.-
başladığı ve muhasara bidayetinde şehit olduğu hesap edilirse bu şehadelin 1348 senesi martında Eserinde Umur Bey hakkında ancak bir sah'ife kadar malûmat veren merhum Mehmet Şük­
yani hicir 748 senesi -zilhiccesinde vukua geldiği anlaşılır ve şu suretle Düstürname ile Garp rü bey Türklerin vaktiyle en aziz bir baş için aht edecekleri zaman- “Umur -Beyin başi için„ de-
mensininin tarihleri birbirlerini teyit ve tasdik etmiş olurlar. ye yemin ettiklerini söyleyor, ve bu suretle gani müşarileyhin Anadolu halkı tarafından en büyük,
Müneccim Başının *Gamiuddüvel„ inde Aydm Oğulları hakkında tahsis etmiş olduğu küçük ı bir şehit ve bir veli mertebesine çıkarılmış olduğunu teyit ediyor [Mehmet Şükrü bey, Eafari bah-
fasıl hatalarla dolu olduğu gibi Umur Bey hakkında vermiş olduğu bervechi âti malûmatla kami­ riyei Osmaniye, S» 24?].. . ,
len yanlıştır • [1] Gay, Le pape Clement_VI,.p. 88, 89; Delaville le R o u Tk , Les Hospitaliers â Rhodes. p;-
Jliü i f cl Öbjıç £»îf.l ı>. «/I",/" » V j ir.-.1 ı>. j$*ı ıf jU l j f ' l <-_l .-t». J j â 109 .
Cfi—r j ç-î lî (T 'fole 'vilc ' t a . ök j î-ı» dililj -iL. _,j»l (2]DeJaville le Rauls, p.l09.Muahedenin 1348 senesi nisan aymada yanı 749 senei hicriyyesi1
f*> ,vi «â* jUJÛI^a j ı i ftJ L-iU J l U l ^jUlivU.j.1 ıjlk)—lı j » j j ;L«— muharreminde aktolanması Umur Beyin mezkûr senenin martı yanı 748 senei hicriyyesi zilhiccesi»
y JU f »MT W* d1» Şİİ *,U?I ıju l « _ j "yiyıl içinde şehit olduğu hakkındaki tahminimizin doğruluğumu göstermektedir ,
80 81
amele yapmayı; bütün bir ay zarfında sefaini harbiyyesinin eslaha ve nizdeki tefevvuklarının küllîyyen kırılmış olduğunu göstermek için
teçhizatını boşaltarak karaya çekmeyi ve hattâ şayet Papa tarafından en mühim bir vesikadır. Biraz evvel İzmir kalesinin tahribini talep
talep edilirse yakmaya hazır bulunduğunu ; Türk'lerin Latin'lere veya eden Aydın Oğullarının, Umur Beyin şehadetinden sonra, bu kadar te-
Latin'lerin Türk’lere karşı yapacakları korsanlık lıerekâtmı imha edece­ sllmiyyetkâr davranmalarındaki sebepleri anlamak müşkildir. Hızır
ğini; kazaya uğrayan hiristiyan gemilerini tahlis için tab'asını mecbur Beyi, bu kadar teslimiyyetkârlığa ve hattâ tezellüle sevkeden ahval ve
kılacağını ve kurtardığı gemiler üzerinde temellük ve tasarruf idda Şeraiti eyice bilemediğimizden muahedeyi kabul hususunda onu ma­
etmeyerek geri vereceğini; Latin’lerle hali harpte olan diğer Türk zur gösterecek ihtimalleri aramağa kalkışacak değiliz.
Beylerine veya Roma kilisesine asi olan hiristiyan hükümetlerine Evvelâ Venedik cumhuriyetine gönderilen ve orada Cumhuriyet
hiç bir vecihle muavenette bulunmayacağını; İzmir ve Ayasloğ pisko­ nam ve menfaatine bâzı ilaveler gören muahede 1348 senesi son baharına
poslarına bu iki şehirde mabet inşa ve hiristiyan ayinini icraya müsaade doğru Hızır Beyin elçisi“İzzüttin Balâban,tarafından Avignon'da bulunan
ve onlara hüsnü muamele ederek her türlü tecavüze karşı himaye Papa nezdine tasdik edilmek üzre götürüldü. Papa Şarktaki vekili Fran-
için maiyyetlerine Türk askeri vereceğini ve onlara karşı tasarrufu emval çois’ile Hospitalier’ler tarafından kabul edilmiş olan bu muahedenin met­
hususunda müsamehakâr davranacağını; hiristiyanlara tediyeye mec­ ninde biraz tadilat yaptıktan sonra hey'eti ittifakiyyenin diğer iki âzası
bur olduğu gümrük borcunu tesviye ederken aynı zamanda mevcut olan Venedik cumhuriyeti ile Kıbrıs kıratlığı tarafından da tasdik edil­
olan gflmrük resmini ve alman vergileri arttırmayacağım vâd ediyor­ mesi lüzumunu, evvelce Aydın Oğulları nezdinde elçi olan BerthĞle-
du. Aynı zamanda hiristiyan hey’eti ittifakîyyesinin âzası olan Venedik, my de Thomaris vasıtasiyle, Venedik doj’ina ve Kıbrıs kiralına bildire­
Kıbns ve Rodos hükümetlerinin Emirin [yani kendinin! tahtı idaresinde rek terki muhasamat emretti ve her iki hükümetten muahedenin mü­
bulunan şehirlerde kendi tab’aları üzerinde hakkı kazayı haiz konsoloslar zakere ve tasdiki zımnında kendi nezdine elçiler gönderilmesini ta­
tflyin edebilecekleri;Türklerle bir münazaa vukuunda Latin konsolosunun lep eyledi (1349). Türk elçisi altı ay kadar Papa nezdinde kaldıktan
hüküm vermek için,o mahalde bulunan Türk vali veya hakimi ile anlaşması sonra onun cevabını hamilen Hızır Bey nezdine döndü. Papa, ceva­
lazmı geldiği; hiristiyan gemilerinin serbestçe Emirin idaresinde bulu- 1 bında muahedenin kesbi kat’iyyeti bütün müttefiklerin tasdikine müte­
nan limanlara girebilecekleri; tarafeynce firar eden kölelerin efendile­ vakkıf olduğunu ve murahhasların yakında içtima edeceğini bildiriyordu.
rine iade olunacağı ve şayet iade edilmezse sahiplerine tazminat ve­ Fakat 1350 senesinde toplanan murahhaslar muahedeyi tasdik etmekten
rileceği de bu muahedede mezkûr bulunuyordu. Diğer taraftan hiristi­ ziyade ittifakın tecdidi hususunda mukavele aktetmekten başka bir şey
yan hükümetler Emirin tab’asma hiç bir şekilde zarar vermeyecekle­ yapmamışlardı [1].
rini; Emirin tab’ası olan Türk’lerin Latin müttefiklere tabi olan memle- /
ketlere serbestçe gidebileceklerini; hey’eti müttefikaya dahil olmayan Burada, maksadımız Düsturname’yi tenkît, tevsik ve şerhetmek
hiristiyan devletlerinden birinin Emire taarruz edeceğini öğrendikleri - olduğu için şimdiye kadar zikredilen vekayii tafsilen nakletmeksizin
zaman o devleti bu işten nükûl ettirmeye çalışacaklarım ve şayet mu­ icmal ve doğrudan doğruya veya bilvesile Aydın Oğullarını alâkadar
vaffak olamazlarsa o zaman Emiri haberdar etmeyi taahüt ediyolardı [1]. kılan bazı malûmatı ihmal ettiğimiz gibi bundan sonra da Aydm ha­
Türkler için pek çok zararlı olan ve hiristiyanlara karşı müteaddit nedanını inkırazına kadar takıp ederek bu devletin bir tarihçesini yaz­
kapitülasyonları ihtiva eden bu muahede Aydın oğullarının şarkî Akde- mayı ve bilhassa lzmirin müslümanlara karşı müdafaa ve muhafaza­
[11 Mas-Latrie, Commerce et expeditions da la Fraııce el de Venise ou Moyen-âge p. 112- sının temini için Latin müttefiklerin yapmış oldukları müzakerelerden ve
119; Gay, Le pape Clement VI, p. 91, 92. teşebbüslerden bahsetmeyi muvafık görmiyoruz. Yalnız Umur Beyin
Diplomatarium Veneto-Levantinum kolleksiyonunun birinci cildinde (Sahife 313-317] Hızır vefatından sonra berhayat kalan kardeşleri Süleyman, Hızır ve Isa
Beyin laabüdatım ihtiva eden ve Venedik hazinei evrakında makfuz olan bu ahitnamenin bir sure­
beylerin zamanı hakimiyet ve vefatları hakkında birkaç söz söylemek
ti mevcuttur. 19 maddeden ibaret olan bu ahitnamenin mukaddimesinde Hızır Bey, Allah, kütüp
makaddese, Muhammed, Ali, Haşan ve Hüseyn, Zeynillabidin ve Ga'fer ve diğer imamlar namına isteyoruz:
yemin ederek taahödatmı ifa edeceğini bildiriyor.Bu vesika Aydın oğullarının §iî olduğunu göster­ Bunlardan Tire emiri olan Süleyman Beyin 750 senei hicriyyesinde
mesi itibariyle fevkalade mühimdir. Mukabil tarafın tetahüdatını tazaromun eden sekiz maddelik
[11 Gay, p. 89-90, 120-121; Jorga, p. 61,62. Delaville le Raulx, p. 110-112 .
diğer vesika aynı eserin 318 inci sahifesindedir. Her ikisi de 1348 tarihlidir . Düsturnamei Enverî: 6
82
yani 1349 da vefat ettiği müşarileyhin mezkûr şehirde mevcut olan tür­
T 83
senesi vukuatında Yıldırım Bayezit’in pederinin vasiyyetine iktifaen
besi kitabesinden anlaşılmaktadır [1 ]. kardeşi Savci Beyi öldürdüğünü; bundan müteessir olan diğer Ana­
Umur Beyden sonra hükümdar ve bütün hanedana reis olan Ayas- dolu hükümdarlarının ittifak ederek onunla muharebe yaptıklarını ve
loğ emiri Hızır Beyin Biriği’deki mezarı kitabesi tarihsizdir. Yalnız fakat mağlup ve esir olduklarım; Ayasloğ hükümdarı İsa Bey müstesna
• * mn [ c. 8, S. 18. J a ı d u / ten naklen vermiş olduğu şu olmak üzere Yıldırım Bayezit'in bunlardan hiç birini tecziye etmedi­
Sjjfolı J l j - i J <Jl u" jj- ı* ^ ö * *1 y * y L . l l k-»-L«e ğini ; bir müddet sonra hepsini affettiğini ve fakat hemşiresinin zevci
[yani 767]„ ibaresi İsa Beyin 767 şevvalinde yani 1366 senesi hazira­ olan Karaman Oğlundan mâda diğer beylerin memleketlerine dönme­
nında Ayasloğ ve bütün Aydın Eli hükümdarı bulunduğunu ve Hızır lerine müsaade etmeyerek, emval ve aileleriyle birlikte İznik’te ikamet­
Beyin bu tarihten evvel vefat etmiş olduğunu göstermektedir. lerini emirveonlann ölkelerini zabtettiğini yazıyor. Ibn Hacer’in kaydı
Düstümamenin üçüncü kısmı olan OsmanlIlar faslındafS.88,satır 19] bervechi âtidir:
İsa Beyin Aydm Elini Osman Oğlu Sultan Yıldırım Bayezit’e teslim et­
*-—■**J J-* ^ üV6 <J j l tiUij Jv ujiU-l A y (V VV <:_. j ] l^i j
tiği muharrerdir. Tevki! Mehmet Paşa, Aşık Paşa Zade, Neşri, İdrisi Bitlisi
^ J*" 4,1 jry* y-Vl o l ^\j <CUL Jı> j l oV J46
ve diğer eski müverrihler 792 de Aydın Oğlunun Yıldırım Bayezit’e
Uj JL jL )J\ ^
itaat ve teslimiyyet gösterdiğini; hakimiyyeti altında bulunan memleket­
lerden bazılarının idaresi-hutbe ve sikke ve timarlarm beratı Osmanlı ,J dili [ lJ jL j.j *> ûv ftvjli
sultam namına olmak üzere-gene onun elinde bırakıldığını; Ayasloğ’un 1v* b**y. u1 S r pr* £.y’ f
doğrudan doğruya OsmanlIlar eline geçtiğini ve Aydın Oğluna, ailesi jl* ûr I Vi [2]*Ur j» LV .4Ö I/J J j j U dl'jl
evkafım tasarrufa mezun olmak üzere, Tire şehri hakimiyyeti verildi­ ,,.* J ı ^ i! i
ğini yazarak Düstumameyi teyit ediyorlar. (jj-o ı^ U ) de ise bu vak’anın
lbn Hacer’in hataları şunlardır:
793 de vuku bulduğu zikredilmiştir. Diplomatarium Veneto-Levanti­
1 — Murad Hüdavendigâr 796 de değil 791 senesinde şehit olmuş
num’ kolleksiyonunda [C. 2, S. 222-223J Venediklilerin Ayasloğ vePala-
ve Yıldırım.Bayezit’in diğer Anadolu beyleriyle muharebesi 797de değil
tia iskelelerinde haiz oldukları ve vaktiyle Aydın Oğlu Hızır Beyden
792 de vukua gelmiştir.
almış bulundukları imtiyazların teyit ve tasdiki hakkında Sultan Yıldı­
2 — Yıldırım Bayezit tarafından katledilen şehzade Savci Bey de­
rım Bayezit tarafından verilmiş üç adet ferman sureti mevcuttur. Bu
ğil Yakup Beydir.
muharreratm 21 mayıs 1390 tarihini ihtiva etmesine göre Aydın eli­
Bu iki hatayı tashih ve diğer malûmatı doğru olarak kabul eder­
nin 792 senesi içinde veya 793 yılı bidayetinde OsmanlIlar tarafından
sek Yıldırım Bayezit’i garbî Anadolu tavaifi mülükünü ortadan kaldır­
istila ve Isa Beyin hükümdarlığına hitam verildiği anlaşılıyor ve Türk
mağa tahrik eden esbabı öğrenmiş oluruz. Ibni Hacer’in İsa Bey hakkında
müverrihlerinin rivayetleri teeyyüt ediyor. Yalnız eski müverrihlerin
kullandığı “ilim sahibi» tabirini Müneccim Başı jj-oı^u’mde .'y*
eserlerinde Aydm ve Saruhan oğullarına tabi’ olan memleketlerin Yıl­
[3] u l , r#j ı , 4*1, p U i ^ . uÇ ibaresiyle teyit ediyor.
dırım Bayezit tarafından zaphmn hikâyesinden sonra mevcut olan “Sehl
zaman geçti, ol padişahlar allah rahmetine vardılar» kaydınden İsa
Beyin 793 te vefat ettiğini istintaç etmek doğru değildir. Birği’deki Düsturname’nin tarafımızdan tenkit ve şerh olunan bu ikinci kı­
mezarı kitabesi tarihsiz olan müşarileyh Isa Beyin vefatı senesini kat’I smındaki vak'alann takvimi bervechi âtidir:
şekilde tayin eylemek şimdilik müşküldür.
Milâdî seneler.
ir. 4*1 [vefatı 852] V *iuuıj ^uı.uı„ atlı eserinde 797 1303 Bu tarihten itibaren Sasa Bey, Aydm elinde fütuhata
(I] Mezkûr kitabe, tetebbu arkadaşlarımızdân Selim Nüzlıet Bey tarafından lütfen bize .ve­ başlıyor.
rilmiştir. Son günlerde Uzunçorjılı oğlu İsmail Hakkı Bey tarafından neşredilen ..Anadolu KİU- 1305 Tire’nin birinci muhasarası.
beleri, kolleksionunun ikinci cildinde de bu kitabenin bir sureti mevcuttur: [S. 137] . Anadolu
Türk tarihi hakkında kıymettar vesaik ve malûmatı ihtiva eden bu eserin kitabımızın hitamı tab - [İJ uJlu i j olacak .
ına doğru intişar etmesi dolayisiyle, içinde bulduğumuz bazı kıymetli vesikaları burada telfika im­ [2] <4* y» olacak.
13] Esat Efendi kütüphanesi, 2102, verak 554, b.
kân bulamadık. Bunua için mezkûr eserin mutaleasını ayrıca tavsiye edeceğiz.
85
84 ırebeler.
Birği’nin ve Sakız’ın zabtı. ad ada-
1307
Tire'nin ve Ayasloğ’un fethi.
1308
Umur Beyin tevellüdü.
1309
Rodos'un Ehli Salip şövalyeleri tarafından zaptı. Şö­ aarruz;
1310
valyelerin Anadoluya çıkmaları ve münhezim olmaları.
Sasa Beyin Aydın oğlu Mehmet Bey tarafından kat­ uz. Ru­
ledilmesi . Rodos’un Türkler tarafından muhasarası. miıı ave-
Yukarı İzmir kalesinin Mehmet Bey tarafından zabtı.
1311 (?)
Türklerle Rodos şövalyeleri arasında mulıarebe. re diğer
1312
ı Rume­
1318
1319
Türklerin Rodos'a taarruzu. li Salip
1320
Salip’in
1321 Türklerin Achaia kıt'asmı yağma etmeleri.
Adalar
1326 -1328 Aşağı İzmir'in Umur Bey tarafından muhasara ve fethi.
afından
1328yahut 1329 Umur Beyin Bozca Ada seferi.
1329 Türklerin Adalar Denizinde harekâtı. Ağriboz ve Atina’­ hiristi-
ya taarruzları. İstanbul imparatoru Andronik’in Sakız ıleyman
adasını Martin Zacharia’dan alması ve Sanıhan Bey muave-
Ue ve Aydın Oğullariyle ittifak etmesi. »si oğlu
1330yahut 1331 Umur Beyin Sakız seferi. gönder-
1332 Umur Beyin birinci Rumeli seferi.
1333 Umur Beyin Adalar Denizinde gazası: Mumduniça, erimesi
Ağriboz, ve Monevesya, Kuluri ve Mora seferleri. )auph!n
1334 Aydm Oğlu Mehmet Beyin vefatı ve Umur Beyin cü- reylerin
lûsu. Türklerin Selanik’e çıkmaları. Türklerin Adalar eyin ve

Denizi adalarını yağma ve Ağriboz’u zabt ve Rodosu er gön-

tehdit etmeleri. Emir Yahşi Beyin hezimeti ve Ehli


keratı .
Salibin İzmire taarruzu.
ve Ehli
1334 yahut 1335 Umur Beyin Yunanistan seferi.
1335 Oğulla-
Alaşehir’in Umur Bey tarafından muhasarası.
1336
İstanbul imparatorunun Foça (PhocĞe)ya gelmesi ve
$yin îz-
Saruhan ve Umur beylerle ittifak ederek onlardan im­ nasında
dat alması.
1331 usaieha
imparator Andronik’in Arnavutlar üzerine seferi es­
nasında Umur Beyin mumaileyhe imdat göndermesi; !1RICUIHIIVW
Türklerle Kibns kıralı arasında muharebe.
Aydın hanedanının Şecerei ensabı [1]

A ııdm
_ ! ___
Osman Bey
T T
Ih ın ıza Bey K aram an Bey H aşan Bey
I S ııllıın ffah H a tu n
Miibarizuddin MelınıA Bey
1331 <lnı ı-vvfl Vi'fııl V e f a lı 7 1 0
Ilü k ıım e li: Sası Ueyin kalliımıı yani
o ln ıv ıtır , I
1.110 ilen itibaren. 1334 senesini1 kınlar
hükümdar ( Makam h ü kıln vlieirfci |

I :

Kerimesi
T
Süleyman Şah İbrahim Bekadır Ben Fahrettin İsa Bey
I
H ız ır Bey B a h a iitlin U m ur Bey (P aşa)
Gerinüyari lıükıinn-ti Sııhasisi Vefalı 1349 Vefalı İ i I I 1.166 ilan e vvel hükiiımlar m eb d ei hüküm eti 1348 1334— 1318
( Sadettin Miihırek K abı/ın [ T ire emin ] ( liiHİemvajı-nıiı
1389 senesine i 1
kadar, vefalı? v e fa tı 1;;66 dan evvel [ M r ık a r n h iik f ıın e l i : İ z m ir ]
■evm i J • IM a k a m hükuıncti: Avasloğ) [M akam h ü k ü m e t i : A y n s lo g ]

I
Hamza Bey I
M usa Bey
1402— 1402
I
U ınıır Boy
1402— 1408
I
M ustafa Bey

[11 Bu nesepnameye K öprülü Zade Mehmet Fuat [Türkiyat K n M ü J


p m e c m u a s ı ( C . 2 : S . 3 2 6 ) v e U a u n v a r $ ı l ı oftlu İ s m a i l I l n k k ı | A n ad o lu K iln lıe lc ri K 2- S 1401 H . . v I . t (nl. „ r „ ı
' ' beyler Inmfınılnıı tanzim edilen şeeereler nıohn* ittihaz edilmişin
85
84 1337yahut 1338 Türk korsanlariyle Venedikliler arasında muharebeler.
1307 1338yahut 1339 Umur Beyin Yunanistana, Thesgaliaya ve Cyclad ada­
1808 larına seferi.
1309 1339 yahut 1340 Umur Beyin Eflak seferi.
1310 1341 Umur Beyin Akdenizde harekâtı; Kıbns’e taarruz;
ikinci defa Rumeliye çıkışı.
1342 Umur Beyin Akdenizde harekâtı: Girit’e taarruz. Ru­
meliye üçüncü defa hurucu ve Cantacuzâne’e muave­
1311 (?) neti .
1312 1343 Umur Beyin Akdenizde harekâtı: Ağriboz ve diğer
MUbarizııddin Mehmet
1318 adalann yağması. Umur Beyin dördüncü defa Rume­
Hükümeti: Sasa Beyin katlimi
1319 liye geçmesi.
1310 fliı» itibaren, 1334 scııesir
1320 1344 Umur Beyin Tırakya’dan avdeti. Türk ve Ehli Salip
hükümdür ( Makam hükümeti: 1
1321 donanmaları arasında muharebeler. Ehli Salip’in
1326- 1328 îzmiri zabt etmesi. Ehli Salip donanmasının Adalar
1328yahut Kerimesi Siiletjnıan Şuh İbrahim Bem Denizinde muvaffakiyyatı. lzmirin Umur Bey tarafından
(»ermeyim lıükflmeli Sııbagısı Vefatı 1349 Vefalı i l muhasarası.
1329
[ Sadettin Mübarek Kahız'ıiı [ Tire emiri ] [ Rodenıva ||
1345 Salibilerin huruç hareketleri ve inhizamlan ve hiristi­
yan rüesasmın telef olması. Karesi Oğlu Süleyman
I ve Osman Oğlu Orlıan beylerin Cantacuz6ne’e muave­
Hanıza Ben
1330yahut: netleri. Umur Beyin beşinci Rumeli seferi. Karesi oğlu
1332 Süleyman Beyin Cafitacuzfcne’e tekrar imdat gönder­
1333 mesi .
1346 Osman oğlu Orhan Beyin Cantacuz&ıe’in kerimesi
1334 Thâodora ile izdivacı. Torfil Firenk yani Dauphin
Humbert ile Aydm oğullan Umur ve Hızır beylerin
muharebeleri. Saruhan Beyin vefafa. Umur Beyin ve
(1] Bu neaepnameye Kopriilii Zade Mehmet Fuat [ Türkiyat Enstiliisl
Saruhan Oğlunun müştereken Rumeliye asker gön­
dermeleri.
1346-1347 Latinlerle Aydın Oğulları arasmda sulh müzakeratı.
1334yahut Türklerin İmroz adasına taarruzları. Türk ve Ehli
1347
1335
Salip donanmaları arasmda muharebe. Aydm Oğulla-
1336 riyle hiristiyanlar arasında sulh müzakeratı.
1348 Sulh müzakeratmın inkıtaa uğraması .Umur Beyin îz­
miri yeniden muhasara etmesi ve taarruz esnasında
1337
şehit olması. Hızır Beyle Latinler arasmda musaleha
aktedilmesi,
Türklerle Kıbns kıralı arasında muharebe.
86 87
"kitap] Fatihe kadar Âli Osman hanedanı tarihçesini, ikinci bap [yani
Hükümdarlar sırasiyle cetvel yirminci kitap] 868 senei hicriyyesi nihayetine kadar Fatih sultan Mehmet
Mîlâdî seneler Hicrî seneler - devrini, üçüncü bap [ yani yirmi birinci kitap ] veziri âzam Mahmut Paşa­
Aydın oğlu Mehmet Bey 1310 — 1334 710 — 734 nın gaza vat ve fütuhatını ihtiva etmekte ve son bap yani 22 inci kitap
Umur Bey 1334 — 1348 734 — 748 İse gene müşarileyh Mahmut Paşanın measir ve fezaili hakkında
Hızır Bey 1348 — 1366 (?) 748 — 767 (?) müellifin medayihini cami bulunmaktadır.
tsa Bey 1366(?)— 1389 767(?>— 792 Düsturname’nin bu kısımda verdiği malûmat içinde en ziyade
Musa Bey i 1402 — 1402 805 — 805 nazarı dikkati celp eden meselelerden biri Âli Osman’ın asıl ve men­
İkinci Umur Bey 1402 — 1403 805 — 806 şei ve şecerei ensabıdır. ve başta olmak üzere bütün
arap müverrihleri Osmanlı hanedanının aslen Hicaz araplarmdan olup
Âli Selçuk devrinde Konya’ya muhaceret ve tavattun ettiğini söyle­
ndikleri gibi Bizans müelliflerinden Phrantz&s de bunlara benzer bir
rivayet nakleder ve Âli Osmanın ComnĞne hanedanına mensup müh-
Düsturname’nin üçüncü kısmı Âli Osman’dan bahistir. Â\i Osman stedî bir prens neslinden indiğini söyler. *rjjt f>.„ müellifi Âli Osman’ın
hanedanı tarihinin en eskimenbaları-Arap ve Bizans müellifleri müstesna aslen Moğol olduğunu, Hafız Ebru ise bir Türkmen gemicisi neslinden
olmak üzere -• jjj*a .i#. -nin . ğy^ı » i ve« » nin, Tevkiî Mehmet geldiğini zikretmektedirler.
Paşanın, Oruç Beyin, Mehmet bin Haci Halil Kunevi’nin, Aşık Paşa Za- • Cereyanı vekayıa nazaran zeman ve mekân itibariyle pek uzak
de'nin Âli Osman tarihleriyle biri Fatih zamanında ve ikisi ikinci Baye­ •olan veya hususî bir maksat tahtında yazılmış olan bu rivayetleri
zit zamanında yazılmış müellifi meçhul üç adet “ Tarihi âli osman „ bir tarafa bırakarak millî müelliflere geçelim:
dır. Düsturname Fatihin ilk devri saltanatında yazılmış olmak itibariyle Yıldırım Bayezit’in maiyyetinde bulunan meşhur ,w>fu/,>,iiır..tarapca
MİP?*. ve tarihi hariç olmak üzere tarihi tahrir ve telif itibariyle yazdığı tarihi umumisinde yalnız 699 uncu sene vukuatında j */W
diğerlerine tekaddüm etmekte ve Âli Osman tarihi hususunda da en bahsederek Âli Osman’m menşei ve ecdadı hak­
eski mehazlardan biri bulunmaktadır. kında hiç bir şey söylemez. müellifi in cis e Âli Osman’m mü­
Aydm Oğulları kısmı gibi, .Düsturname’nin Âli Osman kısmı da essisi olan Osman Beyin pederi Ertuğrul Beyin Oğuz Han ahfadından ol­
fevkalâde mühim ve diğer mehazlarda bulunmayan malûmatı, fakat duğunu ve Tatarların istilası akabinde Anadoluya muhaceret eden
muhtasar bir surette, camidir. Âli Osman tarihi menbalarının kısmı Selçukîleri takîben bu memlekete geldiğini söyler ve Ertuğrul Beyin
âzami ve ezcümle eski takvimlerle Bihiştî, Mehmet bin Hacı Halil pederinin ismini zikretmez. Yazıcı Zade Ali de Tarihi Âli Selçuk’unda
Kunevt, Ruhî, Neşrî ve îdrisi Bitlisî tarafından yazılan vekayinameler- Osman Beyin pederi Ertuğrul Beyden iki yerde bahis eder. Fakat
le diğer iki müellifi meçhul Tarihi Âli Osman ve Arap ve İran mehaz­ onun babasının ve dedesinin atlarını söylemeden yalnızca “Kayı„
larında mevcut ve Âli Osman’a ait fasıllar henüz tab edilmediği için boyundan bulunduğunu kaytetmekle iktifa eder. Yazıcı Zade aynı
Düsturname’nin bu üçüncü kısmını katilerimizce ınütalea ve kontrolü zamanda Osmanlı hanedanının ecdadının ne vakit Anadoluya geldi­
mümkün olmayan bu mehazlarla mukayese ve Bizans ve Latin rnen- ğini tasrih etmeyorsa da birinci Sultan Alâettin Keykubat devri bida­
balariyle karşılaştırarak şerh etmeyi muvafık bulmayoruz. Kamilen ve yetinde Ertuğrul Beyin hudut ümerasından bulunduğunu zikretmekle
külliyyen mechuliyyet içinde denebilecek bir vziyyette bulunan Âli çok eskidenberi bu ailenin Anadoluda bulunduğunu ve hattâ Âli Sel­
Osman tarihi mebadisini ya bu mehazların neşrinden sonra hususi bir çuk ile birlikte Anadoluya gelmiş olduğunu zımnan ifade etmiş
eser yazmak şeklinde meydana çıkarmya veyahutta mezkûr mufassal ■oluyor.
vekayinamelerden birinin tab ve tenkidi sırasında, Aydm Oğulları kıs­ Fatih Sultan Mehmet’in ilk devri saltanatında ıpg tarafından telif
mında yaptığımız gibi, sene sene mevsuk bir şekilde tesbit etmeye Ve edilmiş olan Âli Osman tarihini — ki bir nüshası Londrada Biritiş
hakikati ortaya koymaya çalışacağız. Şimdilik burada Düsturname'nin Müzeom kütüphanesindedîr — şimdiye kadar henüz mütalea edeme­
bu kısmının ihtiva ettiği mühim noktaları işaret etmekle iktifa ediyoruz. , mek bedbahtlığında bulunduğumuzdan bu mühim eserde Âli Osman’m
Bu üçüncü kısım dört babı ihtiva eden Birinci bap [yani 19 uncu J menşe ve ecdadı hakkında mezkûr olan malûmatı zikredemeyeceğiz.
88 89
Fatih devrinde telif edildiği anlaşılan Oruç Bey tarihinde Âli Osman'­ 2 — Tevkiî Mehmet Paşanın verdiği şecere.
ın nesebi Oğuz Han'a dayanmak üzere Osman bin Ertuğrul bin Süley­ Ali Osman'ın menşei hakkındaki rivayetlerde böyledir:
man Şah bin Kaya Alp bin Kızıl Buğa. . . . olmak üzere yazılmıştu- İd 1 — Âli Osman Âli Selçuk ile birlikte Anadoluya gelmiştir: [Ya­
bu nesebname anonim Tarihi Âli Osmanların ekserisi ve ikinci Bayezit zıcı Zade Ali, Mehmet bin Hacı Halil Kunevî, Şükrüllah Rumî, Tevkiî
zamanındaki vak’anüvislerimizln kâffesi ve meselâ Aşık Paşa Zade, Mehmet Paşa tarihleri].
Mehmet bin Hacı Halil Kunevî, Neşri, îdrisi Bitlisî tarafından kabul Bu son iki müellif Âli Selçukun Anadoluya zamanı vürudu hakkın­
edilmiş ve artık bu meşhur nesebname klasik bir hale gelerek bütün da malûmata vakıf olmadıklarında ve daha doğrusu Anadolu Selçukî-
tarihlerimize geçtiği gibi Oruç Beyin Âh" Osman'ın menşei hakkındaki leri tarihini bilemediklerinden dolayı bu hanedanın da Moğollar önün­
meşhur rivayeti yani Horasan'a Moğolların istilası üzerine Süleyman den kaçarak Anadoluya vürut ve mezkûr kıt’ada tavattun ettiğim zan­
Şah idaresi altında bulunan Kayı kabilesinin garbe muhaceret ettiği, netmek ve bu suretle Türk'lerin Anadoluyu fetih ve mezkûr kıt'ada
Süleyman Şah’ın Ca'ber önünde boğulduğu, oğullarının Anadoluya yerleşmesini iki asır daha sonraya bırakmak batasmda bulunmuşlardır,
gelerek Ali Selçuk hidmetine girdikleri hikâyesi de mezkûr vak’anü- 2 — Âli Osman'ın ecdadı Moğol istilası üzerine kaçarak Anadolu­
visler tarafından — Mehmet bin Hacı Halil Kunevî müstesna olmak ya gelmiş ve kendinden iki buçuk asır evvel Anadoluyu fetih ve
üzere — aynen nakledilmiş ve bu amme bir hakikati tarilıiyye şeklinde orada tavattun eden Âli Selçuk hanedanma iltica ve iltihak etmiştir:
bütün kitaplarda tekrar olunmuştur. [Oruç Bey, Neşrî, Aşık Paşa Zade ve diğerleri].
Diğer taraftan Tevkii Mehmet Paşa Âli Osman tarihinde — ki Fa­ Şükrüllah ile Tevkiî Mehmet Paşanın Âli Selçuk'un Anadolu'ya
tih zamanında telif olunmuştur — Osmanlı hanedanının ecdadı bak­ gelmesinin sebebi hususunda irtikâp ettikleri hatadan sarfı nazar ede­
landa başka bir nesebname tertip eder. Buna göre Âli Osman'ın rek ecdat Âli Osman’ın mezkûr hanedan ile beraber Anadoluya vü­
nesebi gene Oğuz Han’a müntehi olmak üzere Osman bin Ertuğrul bin rudu hakkındaki birinci rivayeti kabul edersek, Osmanlı sülâlesinin
Gündüz Alp bin Kök Alp bin Sarkık Alp bin Kobuk Alp [yahut Ku- 11 inci asrı milâdî yani beşinci asrı hicri içinde Anadolu’ya geldiğine
ııuk Alp] dir. Bu mehaz de gibi ecdadı Âli Osman’ın Âli Sel­ inanmamız lazım gelecektir. Eğer ikinci rivayetin doğruluğunu kabul
çuk ile birlikte Anadoluya gelmiş olduğunu ve her ikisinin de Tatar­ redersek bu hanedanın on üçüncü asrı milâdî ortalarında yani yedinci
lardan firar ettiğini söyler. asrı hicrî ortasında Anadoluya gelmesi icap eder.
Isfahan vilâyetinde Hâmân şehrinden neşetle Anadoluya hicret ve Her iki rivayet arasında mukayese yapacak olursak bunlardan
Konya sultam Alâettin hidmetine giren Hürmüz Ebu Bekir atlı bir birinci rivayetin istinat ettiği müelliflerin ikinci rivayeti nakl
kahramanın Ertuğrul Beyin pederi ve Osman Gazinin ceddi olduğu eden müelliflere zaman itibariyle takaddüm ettikleri ve bundan
hakkında anonim Tarihi Ali Osman'lardan birinde mevcut olan rivayet başka ikinci rivayetin nakili olan müelliflerin kâmilen ya Oruç Beyi
ile Osman Gazi’nin pederinin isminin Davut olduğu ve asıllarınm Kip- yahut ta Fatih zamanında telif edilen anonim Tarihi Âli Osman’ı me­
oak diyarı Türkmenlerinden bulunduğu ve sultan Alâettin Keykubat haz ittihaz ettikleri ve bu ilk mehazın mevsuk bir eser olmaktan zi­
zamanında Kefe’den deniz yoliyle Anadolu’ya aşiretiyle birlikte gelip . yade halka mahsus bir vekayiname olduğu nazan dikkate alınırsa
Rum hüdudunda tavattun ettiği ve bilâhara sultana damat olduğu ve birinci rivayeti tercih etmek yani ecdadı Âli Osman’ın aşiretiyle Mo­
sultanın erkek evlât bırakmadan vefab üzerine Âli Selçuk ümerasının ğollar önünden firar ederek Anadoluya iltica etmediğini ve belki
içtima ederek müşarileyhin yegâne evlâdı ve varisi olan kızının Anadolu’nun bidayeti fethinde Âli Selçuk ile birlikte Anadoluya vürut
zevcim yani Osman Gazi’yi saltanata intihap ettikleri hakkında Şah ve mezkûr kıt’anın fethine iştirak eylediğini kabul eylemek lazım
Tahmasp zamanında İran’da yazılan farisî tarihi umumilerden birinde gelecektir.
mevcut olan tuhaf ve benzetme rivayeti bir tarafa bırakacak olursak Düstürname müellifi bu rivayetlerden İkincisini teyit ederk ecdadı
Âh Osman’ın şeceresi hakkındaki rivayetleri iki nokta etrafında top­ Âli Osmanın Âli Selçuk ile birlikte Anadolu’ya gelmiş olduğunu zikr ve
layabiliriz : eserinin birinci kısmında Âli Selçuk fashnda Âti Osman ecdadı hakkında
1 — Oruç Bey, Aşık Paşa Zade, Neşrî. . . gibi müelliflerin verdik- vermiş olduğu malûmatı tekrar ve tafsil eder.Düsturname’nin bu bapta­
leri şecere. ki mehazı Âli Selçuk fashnda söylediği veçhile t a j# nisbetiyle maruf
90 91
ve ismi bizce nıeçlıul olan bir zatın mahiyyeti ve unvanı gayri malûm nerek beylerbeğisini Oğuz’u itlafa memur ettiğini ve fakat Oğuz’un kendi
bir eseridir: [S. 6 ]. taraftarlarını toplayarak beylerbeyiyi mağlûp ve telef ettiğini,badehu Han’
Düstürname Âli Osman ecdadının cı>ı,>. ıın amcazadesi w* i-. j-u in bizzat ordusunun başına geçerek Oğuz’un üzerine yürüdüğünü, fakat
ile Oğuz kavminın hükümdarı “Oğuz Tümen Han* ııı kerimesi “Turunç onun da mağlup ve telef olduğunu, Oğuz Süleyman’ın dedesi Oğuz Tümen
Hatun.un izdivacından vücude gelen Oğuz Süleyman Han atlı bir prens­ Han yerine hükümdarlık tahtına geçtiğini, ve bu Oğuz Süleyman Han
ten indiğini söyler ve bu Osman'ın j>\s, 41 ı>. o— maiyyetindekl ümeradan veya sadece ismiyle Oğuz Han’ın 199 sene yaşadığını ve 173 ölkeye
olduğunu nakil ve müşarileyhin Turunç Hatun ile izdivacını uzun hâkim olduğunu söyledikten sonra onun Tuğrul Han, Cemşit Han [namı
uzadıya hikaye eyler: [S. 73—75]. Âli Osman hanedanının hakimiyyetini diğerle Kayı Han], Gün Han, Yıldırım Han, Kök Han, Deniz Han, atla-
dinen meşru* kılabilmek için onları Kureyş kabilesinden bir kimse­ rinda altı oğlu doğduğunu, her oğlunun dörder oğlu olup yirmi dört
den indirmek arzusu üzerine ihtira edilen bu hikâye tarihi nakillere Oğuz buyunun bu torunlardan vücuda geldiğini, Oğuz Han’ın ölkeslni bun­
katiyyen intibak edemeyecek kadar zaif bir ananedir. Çünkf: evvela lara taksim eylediğini, Oğuz'un 214 senei hicriyyesinde vefatı üzerine
amcazadesi değil “ {î & J'Lc „ dir . Saniyen yerine oğliı Cemşit Han yani Kayı Han’ın hükümdar olduğunu ve
“ fi;*. v>u , “ v,-5j ji ,>. -u- „ ın maiyyetinde bulunmamış ve Irak ve Iran bunun 32 yıl hükümetten sonra 130 yaşında öldüğünü, bedehu yerine
fütuhatına iştirak etmemiştir. j=u Süriye fütuhatına iştirak eden ümera­ Gün Han’ın geçerek 33 sene hükümet sürdüğünü ve badehu Yıldırım
dan olup bilâhara Elcezire ve Ermenistan’ı fetih eylemiştir. Han’ın saltanata geçdiğini ve bundan sonra Cemşit [Kayı] Han’ın oğlu
Tuğrul Han’ın 43 sene hükümdarlık yaptığını, fakat bunun oğlu Çalış
Düstürname bundan sonra Ayyaz ile Turunç Hatım’uıı oğlu olup 15
Han’ın hükümdar olamadığını ve âvâre kalarak öteye beriye gittiğini
tarihi hicrisinde doğan Oğuz Süleyman Han’ın Türkler arasında şöhret
ve Âli Selçuk’tan Kutlumuş Beyin kızını aldığını nakleder: [S. 76-77).
ve unvan ve menakıbi maruf olan asıl Oğuz Han’ın kendisi olduğunu
Reşidüddin’in £_jiJdıc.u inde mevcut olan Oğuz menkabesine şeklen
zikir ve Yafes bin Nuh’un yakın torunlarından bu nam altında hiç bir
benzeyen bu Oğuz ananesi Düstürnamenin mehazı olup elimize geçmeyen
kimse mevcut olmadığını şu beyitle ifade eder: [S ! 76].
salifüzzikir kitaptan nakledilmiştir. Birinci anane nasıl Âli Selçuk’un
Nuh'un oğlu oğlu dediklori Oğuz hükümran olduğu devirde toplanmış ve Selçukîlerin hakimiyyetini meşru
Oldu tarih içrc müsleb’at bu söz
kılabilmek için Oğuz Han’dan itibaren Selçukîlere kadar bir silsilei
Müellif aynı zemanda kendi rivayetinin doğruluğuna karilerini ikna hükûmdaranı sıralamış ise bu yeni anane de Âli Osman zamanında
etmek için şu beyti de yazmıştır: teşekkül etmiş ve bu hanedanı Oğuz Han’a doğrudan doğruya bağla­
Biz tevarilıi tetebbu eyledük maya çalışmıştır.
Böyle sanma ki tesamu eyledük Her iki ananeyi mukayese ederek aralarındaki farkları, değişen
Oğuz’un halife hazreti Ömer’in gönderdiği mektubu yutarak müs- şahıslan ve her ikisinin kıymet ve mahiyyetini tetkik eylemek mevzu-
lüman olduğu hakkındaki beyitler [S. 76] Yazıcı Zadenin Tarihi Âli umuzun haricindedir.
Düstürname bunu müteakiben Çalış Han’ın Selçukî’ler tarafından
Selçuk’undaki Oğuzların Muhammed dinini neşre gelen Selman Fari­
takip edildiğini ve mumaileyhin kaçarak ihtifa ettiğini; O esnada Âli
sî’nin irşadiyle müslümanhğı kabul ettikleri hakkındaki rivayeti hatır­
Selçuk’tan Kutlumuş Bey’in de [1] amcazadesi ve Âli Selçuk reisi Sultan
latıyor.
Tuğrul Beyden kaçarak garbe geldiğini ve “Elbürz„ dağında bulunan
Düstürname bundan sonra Oğuz Han’ın menakibine geçerek damadı Çalış Han ile buluştuğunu ve Oğuz aslından ve Kayı soyundan
f t t f l p l inde ve Yazıcı Zadenin Tarihi Âh Selçuk’unda mevcut bulunan olan bu zatı hükümdar îlân etmeye çalıştığını, fakat sultan Tuğrul Beyin
hikâyeye benzer bir hikâye anlatır ve Oğuz’un büyük pederinin yeğeni vürudu üzerine her ikisinin de firara mecbur kalarak Anadolu’ya gel-
olan “Selçuklun kızım aldığını ve fakat bu kızın müsltlmanlığı kabul et­
11) Bu isim Arap menabiinde Te bilhassa JIT in Halep tarihinin bir yerinde Ku-
mediğini, bunun üzerine büyük pederinin veziri Bermek’in kızıyla izdivaç talmış, diğer bir yerinde Kutlamış şeklinde harekelenmiştir; Ermeni müverrihlerinde Ketelmuş,
ettiğini ve bunun Muhammed dinine iman getirdiğini, birinci zevcesinin j*.l yani Bar Hebraeus'un Latinceye mtltefcem olan Süryani vakayinamesinde Katlemig.
kıskanarak kain pederine yani hükümdara — ki Oğuz Tümen Han’dır — Bizans müverrihlerinde ise Kutlumuş gaklinde yazılmıştır , Düstumamede ise Kutlamış suretinde
Oğuz’un başka bir din taşıdığını söylediğini, hükümdarın buna hiddetle­ harekelidir.
92
93
miş olduklarını ve maiyyetleriyle birlikte Rülıa yani Urfa’da yerleşmiş
bahsettikleri Ertuğrul Beyin 52 yaşında vefat etmiş olduğunu bildirir:
buluduklannı zikir eder: [S. 77-78]. Kutlumuş’un Tuğrul Beye karşı yapmış
olduğu müteaddit isyanlar arasında Düstumame'nin bu rivayetine ben­ [S. 81-82].
zeyen ve o da yalnız Bizans müverrihleri tarafından zikir edilen yeğane Ertuğrul Beyin 737 senesinde vefat ettiği hakkında mevcut olan
bir vak’a vardır ki onu yukarıda zikrettik [1]. Bir taraftan Urfa'nın o kayıt [S. 82] müellifin bize yanlış verdiği bir malûmat olmaktan ziyade
tarihlerde henüz fethedilmemiş bulunduğunu [2] ve diğer tarftan Kut­ müstensih tarafından yapılmış bir hata olması İcap eder. Çünki aynı
sahifede birkaç satır aşağıda Ertuğrul Beyin Oğlu Osman Beyin 720 de
lumuş Beyin hicri 453 te “Rey,, havalisinde tekrar isyan ettiğini ve
vefat ettiği zikir edilmiştir.
bilâhara İlânı saltanat eylemiş olduğunu nazarı dikkate alırsak Düs-
Düsturname’de Osman Gazi hakkında verilen malûmat pek muhta­
turname’nin rivayetinin bir anane mahiyyetinden ileri geçmeyeceğini
sardır : [S. 82]. Onun Tatarlara karşı Karaman Beyi himaye eylediği,
anlarız.
Tatarları tardederek onu eski memleketine hâkim yaptığı, Karaman
Düsturname bundan sonra ananenin nakline devanı ederek Urfa'da Beyin onu metbu tanıdığı hakkında mevcut olan kayıtların hakikati
Çalış’m vefatından sonra oğlu Ermiş’in yerine geçtiğini ve badehu bu­ tarihiyye ile bir alâkası yoktur. Düsturname eski Âli Osman vak’a nü-
nun oğlu Gazan’m pederini istihlaf ettiğini ve ondan sonra oğlu Sü­ vislerinden bazıları gibi Osman Gazinin 720 de vefat ettiğini söyler.
leyman’ın ve badehu bunun iki oğlundan birincisi Ertuğrul’un o ha­ Düsturname’de Orhan Gazi hakkında yazılan şeyler pek muhtasar
valide emir olduğunu zikir ettikten sonra diğer oğlu Şah Melik’in iki olduğu halde oğlu Süleyman Bey ve onun Rumeliyi fethi hakkında veri­
çocuğu Gündüz Alp ve Kök Alp ile birlikte Sultan Alâettin Keykubat len malûmat fazladır. Burada mevzubahs olan Esen Tekfur ile kardeşi
hidmetine girdiklerini Ve bunların alelekser Kurunu vusta vekayiname­ Kalyan tekfurun Cantacuzfcne’in kain pederi Andronik Asan’ın üç oğlu
lerinde ve eski dastanlarda görülen harikulâde kahramanlıklardan birini Manüel Asan, Jean Asan ve Michel Asan’dan ikisi olmaları ve “Melik Bey,
yapmış olduklarını, Bulğar dağında bulunan korkunç bir ejderi telef in de bunlardan birinin oğlu olması muhtemeldir. Aynı zamanda Düs­
ettiklerini tafsilen nakleder: [S. 78-79]. Bundan sonra Şah Melik’in turname’nin Süleyman Beyin evlâtları hakkında verdiği malûmat şayanı
vefat ettiğini ve iki oğlu Gündüz Alp ile Kök Alp’in Anadolu sultanı­ istifade oldukdan mada müşarileyhin Dimetoka ve Edirne’yi fethettiği
nın maiyyetinde birçok hidmetlerde bulunduklarım ve denizden ihraç hakkında mevcut kayıt Bizans menbalarını teyit ve tasdik etmek iti­
hareketi yapan Tatarları bozduklarını, Sultan’m buna mükâfaten Sultan bariyle çok mühimdir: [S. 82-84].
öyüğü’nü onlara bağışladığını, Rum hüdudunda yerleşen iki kardeşin Düstumame’de verilen izahata nazaran Âli Onsman’ın şecerei en-
gazaya başlayıp Ermeni Derbendinden geçerek İnegöl’ü yağma ettik­ sabını şu şekilde tanzim etmek icap eder:
lerini hikâye ettikten sonra iki kardeşin bir birleriyle bilâhara hali hu­
sumete girdiklerini ve Kök Alp’in tesmim edildiğini ve Söğüt’te defn
olunduğunu, üç sene sanra da Gündüz Alp’m vefat ettiğini ve yerine
oğlu Ertuğrul Beyin — ki Osman Gazinin babasıdır — geçtiğini söy- '
ler: [S. 79-81] [3].
Düsturname diğer Âli Osman tarihlerinin Osman Gazi’ye atfettik­
leri Bilecik, Yar Hisar, İnegöl kasabalarının fethini babası Ertugul
Beye isnat ettiği gibi diğer vak’anüvislerin uzun ömür sürdüğünden
[11 Bu mukaddimenin 7 inci sahifesinde .
[2] Urfa’ sullaıı McUkşah bin Alp Aralan zamanında onun emriyle Emir Bozan tarafından , ;
1087 senesinde fethedilmiştir.
[3] Evvelce yukarda yedinci sahifede zikredilen ve her ikisi de Parisl e M illi kütüphanede -
bulunan iki adelTarihi Ali Osman'ın manzum mukaddimelerinde Osmanlı hanedanının ecdadı ve
mebadisi hakkında mevcut olan malûmatin, Düstumame'nin Ali Osman ecdadı hakkında vermiş
olduğu bu ûahalin tesiri alfanda yazılmış olduğu şüphesizdir „
95
94
Müradı Hüdayendigâr devri hakkında Düstumame’de verilen ma­
O ğuz T üm en H an lûmat pek muhtasardır. Yalnız Kosova muharebesi ve hükümdarı mü­
ı
K lZ l T u r u n C H a t u n — {Ayynz bin Oeman 11c izdivaç ederi
şarileyhin şehadetine dair mevcut malûmat biraz mufassaldır; mamafi bu
muharebenin sebebi hakkında bu kitapta mevcut olan izahat hikâye ve
I masal mahiyetinden ileri geçememektedir: [S. 84-87].
O ğUZ S ü le y m a n H a n [evvisla Selçuk Bcy'în badehu Bcrmek’in kızını aldı] Yıldırım Bayezit devrine ait malûmat kıymatlı olmakla beraber muh­
^ \^ ______________ | tasardır : müşarileyhin Kastamoni’yi zabtı, Eflak Beyi Mirçi De iki mu­
harebesi , Karaman diyarının zabtı ve Aydm, Menteşe, Saruhan ve Ger­
Deniz Han Kök Han Yıldırım Han GUn Han Cemgil Hun [kayı Haıı ] Tuğrul Han meyan oğullarına ait memleketlerin işgali ve hattâ Niğebolu muhare­
I besi hakkında pek muhtasar kayıtları ihtiva etmektedir. Aynı zamanda
Tuğrul Han Niğebolu muharebesinin tarihi de yanlış olarak 796 senei hicriyyesinde
H R H [ Ali Seİçukftuı Kutlİı
gösterilmiştir. Halbuki mezkûr muharebe 25 eylül 1396 da yani 798
Çalış Han ‘ Be •„ j ^ n , alıyor] inci senei hicriyye zilhiccesinin ikinci nısfı içinde vukua gelmiştir:
I t S. 87-89 ].
Ermiş Han . Temurlenk ve Yıldırım Bayezit muharebesi hakkında verilen malû­
I mat şayanı ehemmiyettir: [S. 89-91]. Yalnız Yıldırım Bayezit’in j anına
Gazan Bey
iltica eden, hükümdarlardan Kara Yusuf Beyin yanında Osman Beyin
Süleyman Bey de ismi geçiyor: [S. 90]. Kara Yülük de denilen ve Ak-Koyunlu haneda­
nının müessisi olan Kara Osman Bey Yıldırım Bayezit'in yanına gelmek
şöyle dursun bilâkis Temurlenk’in maiyyetine iltihak eylemiş ve Ankara
Ertuğrul Bey Şalı Melik Bey muharebesinde onun ordusunda bulunarak kendi vatanına hiyanet ve
vatandaşları aleyhinde harp etmiştir.
Gene bu muharebe esnasında Mihal Beyin ismi şu suretle geçiyor:
Giindiiz Alp Kök Alp
Şamdan gelmiş Mihal Bey pehlivan
Ertuğrul Bey Balta Bey oğluyıla ol nevcivan
Ali Osman hükiimetiıin Suriye müverrihlerinden û. »jiıjr [vefah: 851, H.] meşhur
Osman Bev I eserinde 798 senei hicriyyesi vekayii meyanmda :
1muesaısı
£»d! U -V 6 Z ş t) vLa- f J l ] e^y . J * ÛV6 vf* j j s j - * j û ^ a-î- y j j
Orlıan Bey
j l S j jl-vj.1 I J I i—ıU lı ^ > 1 lı^aj U ^ l Ja j> a £İJJjö

jjÜa_4] i j J İ _y>-Vl jİJU İI J l l_jlîwl» jijJ* l_»J«* ıjlr* t / l J l V jl


|Hydavendigâr] Murat Bey Süleyman Şah [ Süleyman Paşa J
O tlf* J f j v^U l < x lr ly. <*.Jl

i 1 i i Ve 799 uncu senei hicriyye vekayii arasmda da:


İsmail İshak Melik Nasır Kızı
Bey Bey [Kastamoni emiri Kötürüm J Ü 'j <r \j e3>L J l l*»-yu J l £*-•,> tS'Si ûlc6 J * J j
Bayezit Beyin zevcesi]
Sultan Yıldırım Bayezit Yâkup bey <-— - £ ej l j j oJ<J V*" Û}*- J l tj» (J " * 3 J l i ıjwU
malûmatını veriyor. lbn Kadi Şehbe’nin Şamdan Anadoluya döndü­
ğünü mevzubahs ve Osman oğlu Yıldırım Bayezit Beyin veziri olarak
tavsif eylediği ve fakat ismini söylemediği bu zatm-Temurlenk’in Ana­
dolu’ya seferi bundan' birkaç sene sonra vukua gelmesi dolayisiyle-
96 97
Düsturname'nin Şamdan gelmiş olduğunu hikâye ettiği Mihal Bey ol­ û U ,lr ^ V U U w ll j
ması ve müşarileyln Temurlenk muharebesinden birkaç sene evvel İy j Jlf û J\ju ^1*1^
zikredilen tarihlerde bir takım maiyyetiyle birlikte hacce gitmiş ve
itibİjlyl *>y j j l*r- jl»v jV‘ Uj VjjuI^T J i- , • -...
tekrar memleketine dönmüş olması muhtemeldir. * *". ' r *“ •*
Yıldırım Bayezifin şehzadelerinden Mustafa Çelebi hakkında Düs- »*;- 31 °-e - JL— öb)j-s VI cil u t v
turname’de bazı malûmat mevcuttur. Bu malûmata göre Mustafa Çe­ ^ L- ->'>->1J * * ^ •*** JuiiT jğ|| |
lebi Ankara muharebesinde Tatarların eline düşmüş ve onlar tarafından J ^ û :1 -»i-V •■•U A,/ ' ü*iı
esir götürülmüş, birkaç yıl sonra, Anadoluya dönmüştür: [S. 91]. Mustafa O* J 6 »->•>-j ÂA>İJ vLib y û j;- 4-UUj ^ ,.yî 5> jâjk eJU>^
Çelebî Anadoluya döndükten sonra Çelebi sultan Mehmet’e karşı sal­
tanat mücadelesine girişmiş ise de münhezim olmuş ve Ağriboz’da haps • H urV
edilmiş ve bilflhara ikinci sultan Murat'ın cülûsunu müteakip tekrar I Par is , Milli kütüphanede yazıııu orapca kitaplar kısmında 4434 numaralı mecmua
huruç eylemiş ve fakat Ulubat’ta hezimete uğramıştır: [S. 92]. varak , 162. J

Diğer Âli Osman tarihleri müttefikan Mustafa Çelebinin Ankara Burada Yıldırım Bayezit’in mevzubahsolan iki oğlundan biri Temur­
muharebesinde kayp olduğundan bahsederler. Hattâ Temurlenk lenk tarihleriyle Türk müverrihlerinin müttefikan Ankara muharebesinde
ile muasır olan ve onun hayatim yazan müverrihler ve ezcümle Ni- esir olduğundan bahsettikleri Musa Çelebî; diğeri de Düstumame’niır
zaoıii Şamî, Hafız Ebru, Şerefeddin Ali Yezdî, lbni Arabşaiı gibi müellifler [S. 91]
eserlerinde Yıldırım Bayezit'in esaretini müteakip Temurlenk ile mülâka-
ıMuslafayi Çağatay etli esir
tmdan bahsettikten sonra muharebeye iştirak ve sonuna kadar sebat
Niçe yildan sonra geldi ol emir
eden Musa ve Mustafa Çelebilerin pederlerinin talebi üzerine Temurlenk
tarafından arathnldığım ve bunlardan yalnız Musa Çelebî’niıı buluna­ diye bahsettiği Mustafa Çelebidir.
bilmiş olduğunu söylerler. Bu izahattan sonra şu neticeye varacağız: Mustafa Çelebî ya An­
Neşrî müstesna olmak üzere diğer Türk müverrihleri bu Mustafa kara muharebesinde yahutta muharebeden sonra Anadolu’yu istilâ ve
Çelebiden bir daha bahsetmezler ve ikinci Sultan Murad ile saltanat tahrip etmek maksadiyle öteye beriye dağılan Tatar askerleri tarafından
münazaasında bulunan zati Düzme Mustafa diye telkip ve tesmiye esir edilmiş ve onların elinde kalmıştır. Bilâhara Temurlenk Anadolu’
ederler. Yalmz Neşrî bu Mustafa’nın Düzme namiyle maruf olduğunu ve dan dönerken Musa Çelebî’yi serbest bıraktığı halde hernedense Mus­
Yıldınm Bayezifin oğlu bulunduğunu söyler. Bizans müellifleri de tafa Çelebî’yi birlikte götürmüş ve müşarileyh birkaç sene onun
Neşrî’ye iştirak ederek bu Mustafa'nın Yıldınm Bayezit'in oğlu olduğunu ölkesinde esaret hayatı yaşamıştır.
zikir ve Düsturnameyi teyit ederler.
Sureti atiye dercolunan vesika Yıldırım Bayezit’in iki oğlunun Mustafa Çelebî’nin müddeti esaretini ve Anadolu’ya avdeti tarihini
esaretini nakl ve bu suretle Mustafa Çelebî’nin vaziyyetini tenvir ve Düstürname mühmel bırakıyor. Fakat Temurienk’in vefatını müteakip
Düstumame'yi zımnan teyit etmek itibariyle çok mühimdir: - onun payitahtında esir olan diğer hükümdarlann evlâtları gibi —
Osmanlı şehzadesinin de vatanına döndüğü anlaşılıyor.
S V - Jlçlfr jU- p y l i ( > - £ ! c S j j * J y - *. j j f
Düsturname’nin Yıldırım. Bayezit oğullarîyle ikinci sultan Murat’a
(*J ||1||| ^1 4jı‘U «ajl iiy&A «Ulâol jjty jjly. jli> jl-Ulu" tahsis ettiği malûmat pek ‘muhtasardır. Müellifin muasırı olduğu Fatih
ûU * Jyj U j j t j d l j U j J J i r j ğ J f <*il JİJUU *L»-I sultan Mehmet devri iptidaianna ve veziri âzam Mahmut Paşa’ya ait
-S* J U .ûıl JJd. fasıllar' ehimmiyetli ve fakat muhtasar malûmatı ihtiva etmektedir.
£ 1 fj-ık 4,>V je. Bu malûmatı tafsil ve diğer mehazlarla mukayese ettikten sonra
tenkit etmek maksat ve mevzuumuzun hüdudunu taşıracağından ondan
«5L u L j i j 4>T » a L j \ ^ j\
vazgeçerek bu medhale hitam veriyoruz.
^ ^ » j U j J L . JliT ijij U ,jU \\i\tj ,.ıji oL
MÜKRİMİN H A Ltl
98
t t if r . *J8 inci sahi/enin 36 üıcl satırında ve 42 İnci sahlfenln 3 n
mitralı notunda geçen Jean Asan İsmi sehven yazılmıştır. D o ğ r u s u As» Tashihler
Andronik olacaktır. Asan Andronik. Jean Asan’ın pederi ve iınp«rato Sahifa Satır Yanlış
Cantacıızene’in kain pederidir. Doğru
3 3 Türk Turc
13 30-31 Umur Beyden ı Umur Beyden sonra oğlu
İsa Beyin
Mehmet Beyin vebadehu
onun oğlu Isa Beyin
15 14 Aydınt Aydın
10 38 ifıUg
21 35 p. de 963 p. 963
22 30 Sarohan Saruhan
23 33 Zaelırla Zadlarla
20 o Neğreboıı Nögrepont
28 6,11, 17 Sarohan Saruhan
29 6 Negeroııt Nögrepont
Sİ 30 mlstira mlsltra
86 41 Buclıun Buchon
30 18 Bayazlt Bayezit

60 37 Laredano Loredano
68 38 Gayp,. 76 Gay, p. 76
60 80 edilmiştir edilmemiştir

67 38 Lebedu Lebeau

Ceeeâ !■ a a d M te w D kM nM M * ta}» ıw e e jn e l» p*4 lu?ı»*ıuf


m g-» ■i#.'i ■ 7flzA ta r ih r n r ü m m i v •,ı ■ k... ıı ? -. R- •• » • w r 4kn>»

________ M H.

Prof, l a m ; i ■ > Atsdcmir'in


a ta :::: ; i ; i.C : JM A N B S Î^ e

You might also like