Professional Documents
Culture Documents
Çözümü
Çözümü
Pastoral şiir; kır ve doğal yaşamı, tabiat sevgisini, tabiata yönelik bir eğilimi konu edinen
şiirlerdir.
Cevap B
Çözümü
Çözümü
Şiirde uyak ve ölçü ahenk unsurudur. Şiirde ahenk uyak-redif, ölçü ve sesle ilgili bazı söz
sanatları ile sağlanır.
Cevap A
Çözümü
Böyle bağlar
Yâr başın böyle bağlar
Gül açmaz bülbül ötmez
Yıkılsın böyle bağlar
7. Bu maniyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? (2009 ÖSS Edb.)
A) Cinaslı uyak kullanılmıştır.
B) Benzetmelere yer verilmiştir.
C) İlk dize uyak oluşturma amacıyla kullanılmıştır.
D) Uyak düzeni aaba biçimindedir.
E) Kesik mani olarak adlandırılır.
Çözümü
A'da — Cinas; sesleri aynı, anlamları ayrı sözcük ya da sözcük grupları ile yapılan
uyaktır. II. dizedeki "bağlar", bağlamak eyleminin geniş zaman çekimidir. IV. dizedeki
"bağlar" ise meyve bahçesi anlamındaki bağ'ın çokluk halidir.
B'de — Dizelerden benzetmeye yer verilmemiştir.
C'de — İlk dize uyak oluşturma amacıyla kullanılmış.
D'de — Uyak düzeni aaba biçimindedir.
E'de — Kesik mani, birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu
olan manilerdir. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar.
Cevap B
Çözümü
Çözümü
A'da — Hece ölçüsü, dizelerdeki hece sayısının denkliğine dayanan ölçüdür. Her dize
aynı sayıdaki heceden oluşur. "Parmak hesabı" olarak da bilinir. Verilen dörtlük 11'li hece
ölçüsü ile yazılmıştır.
B'de — III. ve IV. dizelerde sözcük halinde redif kullanılmıştır. (aşkına)
C'de — Dizelerde sadece tam uyak kullanılmıştır. (-am, -iz)
D'de — Dizelerde seslenme (nida) sanatı kullanılmış. Nida, söze coşku katmak için şiirde
seslenme ifade eden sözler kullanmaktır. "Â, ey, ey, yâ, hey, behey, eyvâh, âmîn!" gibi
ünlem ya da ünlem gibi tonlanan sözcükler ile yapılır. Ancak bu örnekte olduğu gibi
ünlem bildiren sözcük olmadan da nida sanatı yapılabilir. Şiddetli duyguları, heyecanları
coşkun bir seslenişle anlatmak da nida (seslenme) kabul edilir.
E'de — Sözün etkisini güçlendirmek ve söze ahenk katmak amacıyla, anlamın üzerinde
yoğunlaştığı sözcük ya da söz öbeklerini arka arkaya tekrar etmeye "yineleme" denir.
Şiirde hem ikileme (buram buram) kullanılmış hem de "aşkına" sözcüğü üç kez
tekrarlanmış.
Cevap C
Çözümü
İmge, anlatılmak isteneni daha canlı, daha duyulur biçimde anlatmak için onunla başka
şeyler arasında bağlantı kurarak yeni biçimler tasarlamaktır. Başka bir ifadeyle
sanatçının çeşitli duyularıyla algıladığı özel, özgün bir görüntünün dille aktarılışıdır. Bu da
daha çok söz sanatları ile yapılır. C'deki dizeler bu nedenle bu duruma örnek
gösterilmez.
Cevap C
Çözümü
A'da — Şiir Mehmet Akif Ersoy'a ait. (Soruyu çözmek için bunu bilmek gerekmiyor.)
Verilen dizelerde şairanelik geride bırakılarak düşünce öne çıkarılmış. Dizeleri düz yazı
şeklinde yazmak mümkün.
B'de — Dilin alışılmış kalıpları yıkılması, imgelerin kullanılması gerekir. Özellikle II.Yeni
Hareketinde gördüğümüz durum bu şiirde yok.
C'de — Soyut kavramları anlaşılır duruma getirmek için somut anlamlı sözcüklerden
yararlanılır. Buna somutlama denir. Şiirde soyut bir kavram olan "hayal"
somutlaştırılmıştır.
D'de — Şiirde ahenk; uyak-redif, ölçü ile cinas, tekrir gibi bazı söz sanatlarıyla yapılır.
Verilen dörtlükte ahenk uyak ve tekrarlarla (yineleme) sağlanmış.
E'de — Dizelerin sahibi için önemli olan gerçeği söylemektir. Bu, şaire göre sözü
süsleyerek söylemekten çok daha önemlidir.
Cevap B
Çözümü
Verilen şiirde öne çıkan duygu yalnızlıktır. Şıklar içinde bu duyguya en yakın A
şıkkıdır. Fuzuli'ye ait bu beytin Türkçesi şöyledir: Gönlümün ateşinden başka kimse
bana yanmaz, sabah rüzgarından başka kimse de kapımı çalmaz.
Cevap A
Olmuyor neyleyim
Olmuyor velinimetim efendim
Olmuyor yirminci asırda
Tarz-ı kadîm üzre gazeller söylemek
13. Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? (2010 LYS)
A) Eski edebî anlayışa karşı çıkan bir anlayış dile getirilmiştir.
B) Yabancı kökenli sözcükler kullanılmıştır.
C) Yinelemeye başvurulmuştur.
D) Farklı duygular uyandırma amacı güdülmüştür.
E) Devrik cümlelerin etkileyiciliğinden yararlanılmıştır.
Çözümü
Şiirde "tarz-ı kadim", eski tarz şiir (divan şiiri) anlamında kullanılmıştır. Yirminci asırda
divan şiiri tarzında şiirler söylemek olmuyor diyerek eski edebiyata karşı çıkan bir anlayış
dile getirilmiş.
Şiirde "tarz-kadim", "velinimetim" gibi yabancı kökenli sözcükler kullanılmış.
"Olmuyor" sözcüğü üç kez tekrarlanarak yinelemeye başvurulmuş.
Şiirde devrik cümleler tercih edilmiş.
Cevap D
Çözüm
Çözüm
Çözümü
Şiirsel dil, dilin özel bir işlev ve amaçla kullanılmasıdır. Sadece anlamın (mesajın) ön
planda olduğu şiirlerde sözcükler genellikle konuşma dilindeki anlamları ile kullanılır ve
söz sanatlarına pek başvurulmaz. Bunun yanında sözcüklerin bir araya getirilmesinde de
estetik kaygılar göz ardı edilir. Buna göre şiirselliğin -diğerlerine göre - daha sınırlı olduğu
dizeler A şıkkındadır.
Cevap A
Çözümü
Birinci dizede gönül "alev dolu bir kâseye" benzetilirken üçüncü dizede aşk ateşe,
gözyaşı da suya benzetilmiştir.
İkinci dize tezat sanatının en güzel örneklerinden biridir. Sevilenin yanındayken ona
hasret kalmak, tezatlık oluşturmaktadır.
Sevgilinin aşığın kanını eliyle ona sunması mübalağa sanatına örnektir.
"Yana yana" ve "kana kana" ikilemeleri (aynen tekrar) yinelemeye örnektir.
Şiir didaktik (öğretici) özellik göstermiyor.
Cevap E
Çözümü
Verilen beyitte redif kullanılmamış ahenk sadece uyak ile sağlanmıştır. (degül — kimine
gül) Soruyu hazırlayan tunç kafiyeyi sormak istemiş ancak örnek pek doğru olmamış.
Buna rağmen soru iptal edilmedi.
A'da — -lar ek halinde redif, uyak yok.
B'de — -meli ek halinde redif, -le tam uyak
C'de — -ler ek halinde redif, "gibi" sözcük halinde redif, bel ve el tunç kafiye. Dizedeki
"bel" sözcüğü "dağ sırtlarında geçit veren çukur yer" anlamında kullanılmış.
D'de — "böyle bir söz" sözcük halinde redif, "öyle" zengin uyak
E'de — -en tam uyak
Cevap C
I.
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahîsi
Bir zafer müjdesi burada her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın.
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
II.
Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
İşte, doğduğun eski evdesin birden,
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
Ve cümle yitikler, mağluplar, mahzunlar.
Çözümü
20. Aşağıdaki dizelerden hangisinin ötekilerden farklı bir gelenek içinde yazıldığı
düşünülebilir? (2012 LYS)
A) Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar
B) Ellerin var beyaz güller gibi küçücük
Mutlak kalbin tomurcuklardan pembe
C) Şimdi çocukluğun çatısı kalktı ya üstümüzden
Yağmurun da eski tadı yok bu yüzden
D) O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
E) Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin göz bebeği zamansın
Çözümü
Gelenek, geçmişten gelen ve bugün de yaşama gücü taşıyan unsurlardır. Verilen dizeler
incelendiğinde söylem ve sözcük seçimi bakımında A şıkkındaki dizelerin divan şiiri
geleneğine yakın olduğunu söylemek mümkündür.
Cevap A
Çözümü
Şiir yüreğin sesidir, nesnelliği değil öznelliği yansıtır. Anlatım büsbütün kapalı değil ama
örtülüdür. İletilmek istenenler açıkça anlatılmaz, ustaca sezdirilir. Şiir dili de buna göre
biçimlenir. Önemli olan sözcüklerin tınısı ve sessel değeridir. En anlamsız sözcük bile,
ezgi gücü varsa şiirde yerini alır. Dil bilgisi kurallarına, cümle yapısına sıkı sıkıya bağlı
kalmaya gerek yoktur.
22. Şiirde bu nitelikleri arayan bir şair, aşağıdakilerden hangisine
öncelik vermez? (2012 LYS)
A) İmgeye B) Düşünceye C) Ritme D) Duyguya E) İzlenime
Çözümü
Parçada şiir; aklın değil, yüreğin sesi olarak görülmüş. Anlamın kapalı olması gerektiği
belirtilerek sözcüklerin anlamlarından çok ses değerleri önemsenmiş. Tüm bunlara
bakarak ilgili şairin şiirde düşünceye önem vermediğini söylemek mümkün.
Cevap B
Günümüzün şiiri ve bu arada benim şiirim, sözcüğün sınırlarını genişleten bir şiir… Genç
kuşakla yeni bir anlatım dönemine girdik. Yeni şairler şiirin araçlarını yalnızca
kullanmıyorlar, aynı zamanda o araçlarla özellikle de sözcüklerle oynuyorlar.
23. Aşağıdakilerden hangisinin, böyle diyen bir şaire ait olduğu söylenemez? (2012
LYS)
A) Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
B) Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
C) Bir beyaz gemiydi ayıran onları
Kadın güvertedeydi adam rıhtımda
D) Şu senin bulutsu sesin var ya
Uçtan uca ters yüz ediyor geceyi
E) Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Çözümü
I
Neden yazılır bir şiir
Neden okunur bunca yazı
Çünkü nasıl aşılabilir başkaca
İnsanın karmaşıklığı
II
Erenler tutmuş elimizden muhabbetle
Avunur gideriz ikliminde şiirin
Devrolur nöbet Veysel’den Veysel’e…
Daha dermedik tamını çiçeklerin
Gönül bahçemiz öyle geniş, öyle derin…
24. Şiirle ilgili düşüncelerini böyle dile getiren şair, şiirlerinde aşağıdakilerden
hangisine öncelik verir? (2013 LYS)
A) Sanatlı bir dile
B) İmgelere
C) Saf şiirin özelliklerine
D) İnsanın iç dünyasına
E) Biçimsel kusursuzluğa
Çözümü
Birinci bölümde edebiyatın insanın iç dünyasını aydınlatmak için bir yol olduğu
söylenmiş. Geçmişte birçok şairin bu yolda eserler verdiğini ancak bu yolda daha
yapılacak (yazılıp çizilecek) çok şeyin olduğu belirtilmiş. Buna göre şairin öncelik
vereceği şey, insanın iç dünyasıdır.
Cevap D
Çözümü
Şiirin en önemli unsurlarından biri de söz sanatlarıdır. Edebî sanatlar, dizelere çağrışım
zenginliği ve çok boyutluluk katar.
26. Buna göre aşağıdakilerden hangisinin, çağrışım yönünden zengin
olduğu söylenemez? (2013 LYS)
A) Kanı çekiliyor evlerin
Eriyip dökülüyor damlar
B) Sonsuzlaşan yollara dalmış
Tasalı gözler olur camlar
C) Bir bahar sabahının karanlığında ıssız
Gökte diz çökmüş iki titrek ışıklı yıldız
D) Güneşle beraber söndüğüm akşam
Ağlayacak hangi rüzgâr kim bilir
E) Mesut olmuş görmek isterdim hepinizi
Her bahar gününde dertliyi, ümitsizi
Çözüm
Çözümü
Lirik şiir, duygu ve düşüncelerin coşkulu bir dille ifade edildiği şiirlerdir. Düşünceden çok
duyguya, akıldan çok düş gücüne dayanana bu tür şiirlerde; aşk, ayrılık, özlem, ölümden
duyulan üzüntü, sevinç, yalnızlık gibi duygular öne çıkar.
Cevap B
Çözümü
Çözümü
Mesnevi tipi uyaklamada uyaklar aabbccdd... şeklinde sıralanır.
Cevap C
Çözümü
Çözümü
Çözümü
I
Çukurova bayramlığın giyerken
Çıplaklığın üzerinden soyarken
Şubat ayı kış yelini kovarken
Cennet dense sana yakışır dağlar
II
Tut atalar sözün kalbi selim ol
Gönülden gönüle yol var demişler
Gider yavuzluğu tab’ı halim ol
Sarp sirke kabına zarar demişler
33. Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliklerinden
biri değildir? (2016 LYS)
A) Redife yer verilmesi
B) Yarım kafiyenin kullanılması
C) Hece vezniyle yazılması
D) Söz sanatlarından faydalanılması
E) Yalın bir söyleyiş tercih edilmesi
Çözümü
İlk dörtlükte yarım uyak (giy-soy) örneği var ancak ikinci dörtlükte zengin (selim-halim)
ve tam uyak (var-zarar) kullanılmış.
Bu nedenle yarım uyak iki dörtlük için ortak özellik değildir.
Cevap B
Çözümü
Rubai, divan şiiri; semai ise aşık edebiyatı nazım şekli. Dörtlükte bu türlere artık rağbet
edilmediği, geriye sadece başıboş bazı çağrışımlar kaldığı söyleniyor. Şair, eski şiirin her
yönü ile mükemmel olduğunu düşünmektedir ve bu gelenekten beslenenlerden geriye
sadece birkaç şair kalmıştır. Buna göre şiirde yakınılan geleneksel Türk şiirine ilginin
yeterli olmamasıdır.
Cevap A
Çözüm
Dörtlük 11'li hece ölçüsüyle yazılıp "xaxa" şeklinde uyaklanmış. Şair kişisel
deneyimlerinden yola çıkarak uzun yaşayıp sıkıntı çekmektense kısa ama güzel bir hayat
sürmeyi tercih ediyor. Bu noktada öğretici yaklaştığını söylemek mümkün ancak şiir bir
güzelleme değildir.
Cevap D
Çözüm
Aşık edebiyatı nazım şekillerinden biri olan semai, 8'li hece ölçüsü ve dörtlükler halinde
söylenir. Uyak şeması koşma ile aynıdır. Şiirde karşıtlıklardan yararlanılmış. (ağlayanı
güldürürsün) kaşlar yaya, kirpik oka benzetilerek benzetme sanatı yapılmış ancak şiirde
sevgiliye duyulan özlem işlenmemiştir.
Cevap C
Çözümü
...dağ oldu gönül
...bağ oldu gönül ----- tam uyak (iki ses benzerliği) aranmalı.
Çözüm
Çözümü
Çözümü
Dörtlükte hâre (bir tür kumaş), mekkâre (yük taşımada kullanılan hayvan) ve bedesten
(kapalı çarşı) gibi bilinmeyen sözcükler var. Bir taşlamadan alındığı anlaşılan şiirin
modern edebiyattaki karşılığı satiriktir.
Cevap B
I.
Dedim dilber yanakların kızarmış
Dedi çiçek taktım gül yarasıdır
Dedim tane tane olmuş benlerin
Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır
II.
Sabahtan uğradım ben bir güzele
Dedim mahmur musun söyledi yok yok
Ak ellerin boğum boğum kınalı
Dedim bayram mıdır söyledi yok yok
41. Aşağıdakilerden hangisi numaralanmış bu dörtlüklerin ortak özelliklerinden biri
değildir? (2019 AYT)
A) 11’li hece ölçüsünün kullanılması
B) Benzer temaların işlenmesi
C) Nazım şeklinin koşma olması
D) Ahenk unsuru olarak redife yer verilmesi
E) Tecahülüarif sanatından yararlanılması
Çözümü
Çözümü
Pastoral şiir; kır ve doğal yaşamı, tabiat sevgisini, tabiata yönelik bir eğilimi konu edinen
şiirlerdir. Verilen dizelerde böyle bir durum yok.
Cevap A
Gündelik yaşamın önemli bir parçası olan mutfak kültürü, divan şiirine de yansımıştır.
Osmanlı mutfağının zenginliğini yansıtan baklava, güllaç, işkembe çorbası, biryan,
musakka, yahni gibi geleneksel yemekler ve tatlılar, divan şairlerinin hayal dünyasında
çeşitli anlamlar kazanmıştır.
43. Bu parçaya göre aşağıdaki beyitlerden hangisi, Osmanlı mutfak kültürünü
temsil eden bir örnek olamaz? (2019 AYT)
A) Giceyle uyhuda mekteb hâcesinin gözine
Sahan böreği ile baklava gelir görünür
B) Yahni ile turşî-i şalgam verir insâna ferah
Girde balık çorbası hem virdi zarîfâne ferah
C) N’ola kılsam leb-i dildâr içün âh
Kanı âlemde bir bî-dûd helvâ
D) Dün tabîbe derd-i dilden bir devâ sordum didi
Gam yemeden özge bu derdün devâsın bilmedüm
E) İderse ehl-i meclis n’ola ikrâm
Begayet pûhtedir yahni degül hâm
Çözümü
Herhangi bir bilgi gerektirmeyen bir soru. Tek yapılması gereken mutfağa ait bir
sözcüğün yer almadığı beyti bulmak. A'da börek, baklava; B'de yahni, turşu, şalgam,
balık çorbası; C'de helva, E'de ise yahni var. D'de ise Osmanlı mutfak kültürüne ait bir
ipucu yok.
Cevap D
Çözüm
Verilen bölümün açıklaması şöyle: Karşında duran şu gül renkli şarap kadehini, gül veya
lale zannetme. O ne gül ne de laledir. İçi ateş doludur; sakın tutma, yanarsın… Şiire
adını veren içki kadehi anlamındaki "Piyâle" şiirde aşkın sembolüdür. Bu kadehi içenler,
yanmakta yani aşk belasına uğramaktadır. Türk edebiyatının en içli, en lirik şairi Fuzulî
bu alevden içmiştir. Edebiyatın en ünlü aşığı Mecnûn da bu esrarengiz içki ile şiirin
(Leylâ ile Mecnûn mesnevisinin) bize anlattığı hale düşmüştür. Ahmet Haşim'e ait bu
şiirde epik unsurların olmadığı çok açık.
Cevap B
Çözüm
Çözümü
Naat, Hz. Peygamberi övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. Verilen dizeler içerik olarak bir
tevhittir.
Cevap B
Çözümü
Ölçüyü bulmak için en az iki dizedeki ünlüleri saymak yeterlidir (11'li hece).
Satirik şiirlerde eleştirel bir anlatım vardır. Bu dörtlükte de toplumsal bir eleştiri var.
a, a, a, b (Düz kafiye aynı uyağa sahip dizelerin art arda sıralanması ile oluşur.)
Dörtlükte benzetmeye (teşbihe) yer verilmemiştir.
Dörtlükte ek halinde redif kullanılmıştır (-me,-miş)
Cevap D
Çözümü
Günümüz Türkçesi: Aynalar, yer yer asılıp belki sen olabilirsin diye; döne döne gelene
gidene bakarlar. Eskiden, yuvarlak, top aynalar kullanılırmış. Şair, aynaların sürekli
dönmesini aynaların sevgiliyi görebilme isteğine bağlayarak hüsnütalil (güzel nedene
bağlama) yapmış. Ayrıca ayna, âşıklara benzetilerek teşhis (kişileştirme) sanatı
yapılmıştır.
Ahengi sağlamak için beyitte ("yir yir" ya da "döne döne" gibi) ifadelerin tekrar edildiği de
doğrudur.
Cevap D
Çözümü
Soru ilk bakışta çözümü zor gibi duruyor ancak özellikle E şıkkında anlatılmak istenen
çok açık bir Türkçe ile ifade edilmiş. Beyitte söylenen şudur: Halini kime açsan sana der
ki bu derdin de ilahi bir nedeni (hikmeti) vardır, ancak biz bu hikmeti bir türlü göremedik.
Bu açıklamanın da ayraç içinde verilen açıklamayla ilgisi olmadığı açıktır.
Cevap E