Professional Documents
Culture Documents
DMT
DMT
>>>>rab kavramı daha çok koruyucu,yol gösterici gibi gelirdi ama artık
ne düşüneceğimi şaşırdım.biliyorum saçma olacak ama sen rab
kavramını nasıl oturttun? sende daha çok ne gibi hisler uyandırıyor
neyle ufakta olsa bağdaştırabilirsin rabbi?
öncelikle rab kavramı ile anlatmak istediğim şeyin tanımını tam yapamıyorum bu
yüzden "rab" bence eksik kalıyor. onun tanımının bilinebilir düzlem çıkışlı kelimeler ile
yapmanın tehlikeli olduğunu düşünüyorum.
bu endişeyi yaşayan bazıları Hû demiş. "O" demek.
>>>>serebral korteksi bir kenara atıp tüm olayı epifiz üzerine yıkarak
ve bunun üzerinden teklik tanımına ulaşırken yine bu tanımı
serebralde yapıyor olmamız bir çelişki veya bir kör düğüm oluşturmaz
mı. ya da bunu beynin evrimi aşamasında uç beyin için olmasa da
olurduk yorumuyla geçiştirebilir miyiz:D
logos ile açıklanan her şeyde kesinlikle kirlenme vardır. ancak logos okuyabildiği
rezonansı ana frekanstan alır. yani yorum aslına yapılır ve kirlidir. bu yüzden teklik
tanımına ulaşmak imkansızdır. ulaştığımızı kim söyledi?
>>>>hmm o zaman teklik tanımı bizim için big bang theory gibi bir
konumunda şu an. peki bilinemezliğin ortasındaysak eğer ve her şey
ana freakanstan olsa bile bir şekilde kirli olduğundan emin olduğumuz
dalgalarsa bile, biz yine de tüm konseptleri de içine alan daha büyük
bir teklikten bahsede blirmyiz?
hayır. kaldı ki konseptleri içine alan panteist veya pananteist bir teklikten değil,
konseptlerin tek bir yanılsamanın gölgesi olması ve o yanılsamaya gölge veren ışığın
bu yanılsamanın(aşk) tan tamamen bağımsız ve bu yüzden refere edilemeyen ve
logos ile anlaşılamayacak bir teklik olmasından bahsedebiliriz. (karmaşık bir cümle
oldu ama soruyu soranın bu düğümü çözecek bir üslubu olduğu açık)
>>>>Hz. Musa'nın Allah'ı görmek istemesi sonucu. Allah'ın "sen beni
göremezsin" demesi aslında "sen, sen olduğun sürece beni
göremezsin demek olabilir mi sence?
evet bence de "sen" söz konusu olduğu sürece tek olmaz.
>>>>İşte sana göre bir sürü saçma sorunun sebebi de bu. Yaşamadan
anlaşılmayacak bir şeyi ısrarla anlamaya çalışmamız. Belki de hiç
yaşayamayacağız ve tüm bunları duyduktan sonra da aslında hiç
normal düşünemeyeceğiz. Ve ne yapmamız gerektiği konusunda hiç
fikir yok.
aslında var. dediğim gibi belki logos ile anlaşılmayacak bir şeyden bahsediyorum
ancak gözlemcinin tek alıcı anteni ego ve onun çalışma sistemi olan logos değil. epifiz
bezi kök beyinde bulunduğundan serebral korteksin dayatmalarından uzak bir biçimde
gözlemciye frekansı okutuyor. egonun karışmadığı bir telefon hattından
bahsediyorum. egomuzu ne kadar dizginlersek gözlemci o kadar çok epifiz bezi ile
okumaya başlayacak. anladığında varlığı bitirecek ve kıyameti koparacak.
peki ego nasıl dizginlenir. sayısız yolu var. bunların hepsine ibadet deniyor.
>>>>geleceği görmek?
zaman yoktur, ancak rezonansın deterministik bir yapıda ilerlediğini söylersek gelecek
görülebilir. ancak gözlemci etkisi yüzünden ego geleceği gördüğü anda gelecek
değişir.
>>>>cezbe halinde bulunmuş birisi olarak sen, henüz çok daha net ve
keskin bir algıya ulaşmadığını düşünüyor musun yoksa kendinden
vazgeçmemene sebep olan, ya da vazgeçsen bile bunu göstermemene
sebep olan nedenleri ki tahminen *besin+para+güvenlik+aşk+ilgi
çekici kimya+fizik+doğa* ilgini fazla mı çkyor
milyon defa cevap verdiğim gibi cezbe hali bir filmin fragmanıdır ve filme dair bazı
şeylerde bilgin olmasını sağlar, filmin kendisi çok ayrı ve büyük bir şeydir. ben filme
gitmek istiyorum ancak henüz param buna yetmiyor. fragman sadece filme gitmek
istememi sağlıyor.
film ise "isteyerek" gidilen bir şey değil.
>>>>bu aralar sürekli aklıma takılan soru şu hayatımızın sürekli bi
manası olduğunu düşünmek,bununla ilgili araştırmak bir şeylere
inanmak çabalamak egonun bi yanılsaması olabilir mi?kendimizi bi
nebze de olsa önemli görmüş olmuyor muyuz? ama gerçeği merak
ettiğimi düşündüğüm için araştırıyormuşumgibi geliyor.kendimi
kandırıyo olabilir miyim?sen böyle bi düşünceye saplandıysan bir
süre de olsa nasıl cevaplar verdin kendine.belki de sadece yaşayıp
geçmeliyiz bir anlamı yok belki.kendimi gereksiz yere yoruyormuş gibi
hissediyorum.seninde böyle hissettiğin olmuştur illa ki değiştiyse bu
düşüncen. şu anda nasıl bir düşünce yapın var bu konuda. . bir de
kendi üzerimden konuşursam bende hiç bir şeyden emin olamama
sıkıntısı var sende de böyle mi? hiç kesinlikle emin olduğun bir şey
var mı felsefi akımlar yada dini öğretiler içinde ki bence ikisi çok ta
farklı şeyler değil?
hayatın anlamını arayan bir adam değildim. yani bu tip düşünceler yerine başka
üretimlere odaklanmıştım ve simulasyon kuramını siyasi olarak ele alıyordum.
Ardından 11 Aralık 2011 gecesinde hayatın anlamı ile yüzleştirildiğimde bunu
aramanın zaten egonun kendisinden vazgeçmesi neticesinde mümkün olduğunu
gördüm. Yani hayatın anlamını bulmak istemek bir ego davranışıdır ve hayatın
anlamını değil bulmak yaklaşmana bile izin vermez.
Şu emin olamama sıkıntısı ve sonsuz skeptizmi çok fazla insanda görüyorum ve kibrin
bir ürünü olduğunu düşünüyorum. Çünkü kişisel skeptizm yanılma korkusudur
(bilimsel olanı elbette gereklidir) ve tüm korkular gibi yanılma korkusu da kibirden
gelir. Yanılmaktan korkmayı uzun reddediyorum. Tüm hayatımın boşa harcanmış
olmasından, yanılmaktan, külliyen başarısız olmaktan en ufak bir çekincem yok. Hatta
kesin yargılarımı geri çekmekle tanınıyorum.
İnsanların her gördüklerine şüpheyle yaklaşması "ya yanlışsa" diye düşünmesi bana
oldukça yukarıdan bakan bir görüş gibi geliyor. Bunu yaptığım zamanların acısını bol
bol hatamı kabul ederek çıkarmaya çalışıyorum.
>>>>çok teşekkürler özellikle şüphecilik ile ilgili yeni bir bakış açısı
kazandırdığın için.ama bi konuda kafam karışıyor.yinede kendimize
göre en doğrusunu,gerçeği bulmak istemiyor muyuz?vicdanımız ilerde
gerçeği göremediğimiz için değil de egomuza yenik düştüğümüz ve
kendimizi önemli gördüğümüz için mi yakacak bizi?bir de allah ın
düşünceleri olduğumuz hakkında ki görüşlerin neler? son bir soru
daha ^_^ biz aslında hiçiz ve kendimizi mi kandırıyoruz yoksa hiç
olmayı seçecek olan mı biziz?
Egomuz gerçeği bulmak istiyor ancak bunun ardında kendine verdiği zararın bir
telafisini aramak var. Bu kanımca bir tuzak. Vicdanımızın bizi egonun yok olmak için
nötr hale gelmeye çalışması yoluyla "yakacağını" düşünüyorum.
Biz hiç bile değiliz.
>>>>tasavvuf=sufizm midir?
tasavvuf yol, sufizm anlayıştır.
>>>>öncelikle valar morghulis. iyi bir insan olup ölmekle kötü bir
insan olup ölmek arasında fark var mıdır? teşekkürler.
valar dohaeris. vicdan.
>>>>''Bir insanın aşkı'' ile hakikat arasında bir bağlantı var mıdır
? Onu her haliyle,her anıyla sevse ? ''Sadece onu'',saf,eksiksiz
ve güzel sevse.Bir çiçeği koklarkenki gibi zevk alsa. Hiç bir
kötülük düşünmeden.sonra kendini de o kadar sevse mesela ?
Tasavvuftaki aşk;hem ilahi hem insani olabilir mi
Çok iyi bir soru.
İnsanon hakikate erişebilmesinin en gerekli şartı "neyim" sorusuna verdiği
cevaplarda gizli diye düşünüyorum. İnsan ne olduğunu kavrarsa etrafta neler
olduğunu da kavrar. İşte bu olduğu anda artık insana duyulan aşk yerini aşka
bırakır.
Peki insan ne olduğunu anlamak için kendine mi bakmalı? İşte burada işler
karışıyor. İnsan insana bakarak da ne olduğunu anlar. Öyle ki insan kendi
değil kendinden bile önemli bildiği birine bakarken de bu bilgiye erişebilir.
Hatta belki böylesi daha kolay olur. Çünkü insan kendine baktığında ego hiç
susmaz ama sevdiğine baktığında yavru bir hayvan gibi olur. Ego sustuğunda
insan hakikatin sesini duyar.
>>>>kendi ile barışık olmak egoya hizmet edeceği için kötü bir
şey midir?
savaş ertesinde yapılan barış güçlü ve güçsüz arasında olur. insan kendi ile
barışıyorsa kimin güçlü olduğunun farkında olarak bunu yapması sağlıklı
olacaktır.
kendi ile barışık olan ama nedense kendi isteğinden başka birşey
isteyemeyen insanlar göreceksin. onlara bir daha bakmak gerekir.
>>>>panteistsin
Panteizm: Evrenin irade sahibi bir tanrı olduğuna inanmak.
Ben ise evrenin de tanrının da iradenin de olmadığına inanıyorum. (Hatta
gözümle gördüm)
>>>>Huşu nedir?
haşyet olamamış sakinliktir.
>>>>