You are on page 1of 41

1 A blessing in disguise Her işte bir hayır vardır

2 A cruious coincidence Garip bir tesadüf

3 A golden opportunity Altın fırsat, büyük bir fırsat

4 A hard nut to crack Çetin ceviz

5 A lie never lives to be old Yalancının mumu yatsıya kadar yanar

6 A lost cause Umutsuz vaka

7 A picture is worth a thousand words Bir resim, bin söze bedeldir

8 A piece of cake Çocuk oyuncağı, çok basit

9 A sight for sore eyes Yüzünü gören cennetlik

10 Act though on someone Birisine sert davranmak

11 Act your age! Yaşına göre davran!

12 Actions speak louder than words Lafa değil icraata bak

13 Add fuel to the fire Yangına körükle gitmek

14 Add insult to injury Yaraya tuz basmak

15 After you Senden sonra, önce sen

16 Agree upon Anlaşmaya varmak

17 All eyes on me Tüm gözler bende

18 All good things must come to an end Her iyi şeyin bir sonu olmalıdır

19 All in all Sonuç olarak

20 All joking aside Şaka bir yana

21 All talk no action Laf var icraat yok

22 And the rest is history Gerisini zaten biliyorsun

23 Any port in a storm Denizde düşen yılana sarılır

24 Apology accepted Özür kabul edildi

25 Apply yourself Kendini ver


26 Are you cross with me? Küs müsün bana?

27 Are you for real? Benimle kafa mı buluyorsun?

28 Are you free tomorrow? Yarın boş musun?

29 Are you high? Kafan mı güzel?

30 Are you in or out? Var mısın yok musun?

31 Are you kidding? Dalga mı geçiyorsun?

32 Are you nuts? Kafayı mı yedin?

33 Are you out of your mind? Sen aklını mı kaçırdın?

34 Are you sure? Emin misin?

35 As a matter of fact Aslında, doğruyu söylemek gerekirse

36 As a result Sonuç olarak

37 As cheap as dirt Sudan ucuz, yok pahasına

38 As far as I know Bildiğim kadarıyla

39 As it should be Olması gerektiği gibi

40 As right as rain Turp gibi/Sapasağlam

41 As soon as possible En kısa zamanda

42 As you can imagine Tahmin edebileceğin üzere

43 As you can see Gördüğün gibi

44 As you make your bed you'll lie on it Kendi düşen ağlamaz

45 As you sow, so you shall reap Ne ekersen onu biçersin

46 As you wish Nasıl istersen

47 Ask for trouble Bela aramak

48 At a loss for words Ne diyeceğini bilememek

49 At sixes and sevens Allak bullak

50 At your convenience Size uygun bir zamanda


51 Babe in arms Acemi çaylak

52 Babe in the woods Ana kuzusu, muhallebi çocuğu

53 Back in the day Eskiden, vaktinde, bir zamanlar

54 Back the wrong horse Yanlış ata oynamak

55 Back to the drawing board Sil baştan

56 Back to the salt mines Kürkçü dükkanına dönme

57 Bad news travels fast Kötü haber tez yayılır

58 Bark up the wrong tree Yanlış kişiyi suçlamak

59 Barking dog never bites Havlayan köpek ısırmaz

60 Be careful what you wish for! Ne arzu ettiğine dikkat et!

61 Be famished Karnı zil çalmak

62 Be footloose and fancy-free Gününü gün etmek

63 Be full of oneself Kendini bir şey sanmak

64 Be head over heels Sırılsıklam aşık olmak

65 Be in hot water Hapı yutmak

66 Be lost in thought Düşünceye dalmak

67 Be miles away Aklı başka yerde olmak

68 Be my guest Misafirim ol

69 Be on the outs Arası bozuk olmak, küskün olmak

70 Be on the same page Hemfikir olmak, aynı düşünmek

71 Be pressed for time Zamanı dar olmak

72 Be ticked off Kızgın olmak

73 Bear with me here Fazla üstüme gelme

74 Beat around the bush Lafı dolandırmak, sözü uzatmak

75 Beat it! Defol git!


76 Beat someone to draw Erken davranmak

77 Beauty is in the eye of the beholder Güzellik bakanın gözündedir

78 Beauty is only skin deep Güzellik geçici karakter kalıcıdır

79 Before long Çok geçmeden

80 Beg to differ Aynı fikirde olmamak

81 Beginner's luck Acemi şansı

82 Behave yourself Kendine gel

83 Behind the times Çağın gerisinde, zamanı geçmiş

84 Believe it or not İster inan ister inanma

85 Bell the cat Çok büyük risk almak

86 Best of its kind Türünün en iyisi

87 Better for you to stay out of it Buna karışmasan iyi edersin

88 Better late than never Geç olsun güç olmasın

89 Better left unsaid En iyisi hiç konuşmamak

90 Better luck next time Bir dahaki sefere artık

91 Between a rock and a hard place İki arada bir derede kalmak

92 Big cheese Kodaman

93 Bite off more than one can chew Boyundan büyük işe kalkışmak

94 Bite the bullet Acıya göğüs germek, dişini sıkmak

95 Bite the hand that feeds you Besle kargayı oysun gözünü

96 Bite your tongue! Ağzından yel alsın!

97 Bless you Çok yaşa

98 Blind date Görücü usulü

99 Blow hot and cold Daldan dala atlamak

100 Blow off steam İçini döküp rahatlamak


101 Blow the whistle İspiyonlamak

102 Borrow trouble Başına dert açmak

103 Bottoms up! Şerefe!

104 Brace yourself Sıkı dur

105 Break a leg İyi şanslar, şeytanın bacağını kırmak

106 Break out in a cold sweat Soğuk ter dökmek

107 Break the bank El yakmak, çok pahalı olmak

108 Break the ice Aradaki buzları eritmek

109 Break the ice Havayı yumuşatmak, buzları eritmek

110 Breaks my heart Kalbimi kırıyor

111 Bring home the bacon Ekmek parası kazanmak, evi geçindirmek

112 Bull's eye Tam isabet

113 Burn bridges Köprüleri yıkmak

114 Burn the candle at both ends Gece gündüz demeden çalışmak

115 Business as usual Aynı tas aynı hamam

116 But why me? Ama neden ben?

117 Butter up Yağcılık yapmak

118 Buz off! Toz ol!

119 Buzz off! Defol git!

120 Call a spade a spade Eğri oturup doğru konuşalım

121 Call it a day Paydos etmek

122 Call me back Beni geri ara

123 Calm before the storm Fırtına öncesi sessizlik

124 Can we drop this Bu konuyu kapatabilir miyiz artık

125 Can't be bothered Zahmet etmemek, rahatını bozmamak


126 Care for patient Hasta bakmak

127 Care not a groat Dünya yıkılsa umrunda olmamak

128 Carry the can Kabak başına patlamak, suçu üstlenmek

129 Cat got your tongue? Dilini mi yuttun?

130 Catch red-handed Suçüstü yakalanmak

131 Catch some rays Güneşlenmek

132 Catch you later Sonra konuşuruz, sonra görüşürüz

133 Chase rainbows Hayaller peşinde koşmak

134 Chasing rainbows Hayal peşinde koşmak

135 Cheats never prosper Yalancının mumu yatsıya kadar yanar

136 Check this out Şuna bir bak

137 Cheese it Sus, kes sesini

138 Chicken out Korkup vazgeçmek, ürkmek

139 Chop chop Marş marş, sallanma

140 Clear the air Havayı yumuşatmak

141 Closer than I thought Düşündüğümden daha yakın

142 Come rain or come shine Ne olursa olsun

143 Come to your senses Aklını başına topla

144 Consider it done Olmuş bil

145 Contrary to what is believed İnanılanın, sanılanın aksine

146 Cool as a cucumber Sakin ve soğukkanlı olmak

147 Cool beans! Mükemmel!

148 Cool your jets Sakin ol, kendine gel

149 Corcern closely Yakından ilgilendirmek

150 Cost an arm and a leg Çok pahalıya mal olmak


151 Couch potato Tembel, miskin

152 Couldn't be better Bundan iyisi can sağlığı, daha iyi olamazdı

153 Count me in Beni de say

154 Count your blessings Haline şükret

155 Cross my heart Yemin ederim

156 Cry me a river! İstediğin kadar ağla!

157 Curiosity killed the cat İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir

158 Cut it out! Kes şunu!

159 Cut me some slack! Bir rahat ver!

160 Cut to the chase Meseleye gel, sadede gel

161 Discover how the land lies Aslını astarını öğrenmek

162 Do a great favor Kıyak yapmak

163 Do good Hayır işlemek

164 Do me a favor Bana bir iyilik yap

165 Do you bet? Bahse var mısın?

166 Do you even hear yourself? Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?

167 Do you have a death wish? Canına mı susadın?

168 Do you mind? Sakıncası var mı?

169 Do you want to hang out? Takılmak ister misin?

170 Don't act like you don't remember Hatırlamıyormuşsun gibi davranma

171 Don't argue with me Benimle tartışma

172 Don't ask me why Nedenini sorma

173 Don't be a jerk Aptal olma

174 Don't be a stranger Kendini özletme

175 Don't be childish Çocuklaşma, çocuk gibi davranma


176 Don't be ridiculous Saçmalama

177 Don't be silly Aptal olma

178 Don't be so hard on yourself Kendine bu kadar yüklenme

179 Don't beat a dead horse Boşa kürek çekmek

180 Don't beat up yourself Yıpratma kendini

181 Don't bite the hand that feeds you Besle kargayı oysun gözünü

182 Don't blame yourself Kendini suçlama

183 Don't bullshit me Bana masal anlatma

184 Don't change the subject Konuyu değiştirme

185 Don't copy me Beni taklit etme

186 Don't even go there O konuya hiç girme

187 Don't fool yourself Kendini kandırma

188 Don't get me wrong Beni yanlış anlama

189 Don't get too cocky Fazla havalara girme

190 Don't go to the bother Zahmet etme

191 Don't judge a book by its cover Dış görünüşe aldanma

192 Don't lecture me Bana nutuk atma, bana öğüt verme

193 Don't make a scene! Rezillik çıkarma! ,olay çıkarma!

194 Don't make me blush Beni utandırma

195 Don't make me laugh Güldürme beni

196 Don't mention it Lafı bile olmaz

197 Don't mess with me Bana bulaşma, benimle uğraşma

198 Don't move Kımıldama

199 Don't piss me off! Beni kızdırma!

200 Don't play dumb! Aptal rolü yapma! , aptalı oynama!


201 Don't promise what you can't deliver Tutamayacağın sözleri verme

202 Don't push it! Uzatma artık!

203 Don't push your luck Şansını zorlama

204 Don't raise your voice Sesini yükseltme

205 Don't rock the boat Ortalığı karıştırma

206 Don't rush me Beni acele ettirme

207 Don't say a word Tek kelime etme

208 Don't slouch Kambur durma

209 Don't start with me Benimle uğraşmayı kes

210 Don't sweat it Endişelenme

211 Don't take it on me Hırsını benden çıkarma

212 Don't take it out on me Sinirini benden çıkarma

213 Don't take it personal Kişisel algılama

214 Don't take it to heart Üzme kendini / Sıkma canını

215 Don't tempt me! Kışkırtma beni!

216 Don't trouble yourself Zahmet etmeyin

217 Don't twist my words Sözlerimi çarpıtma

218 Don't withhold it from me Bunu benden esirgeme

219 Don't worry Endişelenme

220 Don't worry about it Bunun için endişelenme

221 Don't you dare! Sakın ha!

222 Dream on Rüyanda görürsün

223 Drive someone nuts Birini çileden çıkarmak, birini sinir etmek

224 Drop by Geçerken uğramak

225 Drop the act Rol yapmayı bırak


226 Drunk as a skunk Kafası bir milyon

227 Early bird gets the worm Erken kalkan yol alır

228 Easier said than done Söylemesi kolay

229 Easy come easy go Haydan gelen huya gider

230 Easy does it Acele etme

231 Easy for you to say Senin için söylemesi kolay

232 Easy peasy Çocuk oyuncağı

233 Eat your heart out Kıskançlıktan çatla

234 Elephant in the room Gün gibi ortada

235 Elvis has left the building! Şov bitti artık!

236 Enjoy your meal Afiyet olsun

237 Enjoy yourself Eğlenmene bak

238 Enough is enough! Yeter artık!

239 Ever since I can remember Kendimi bildim bileli

240 Every cloud has a silver lining Her şerde bir hayır vardır

241 Everything comes to him who waits Sabreden derviş muradına ermiş

242 Excuse me Afedersiniz

243 Face the music Ceremesini çekmek

244 Fair enough Yeterince makul

245 Fair's fair Doğruya doğru

246 Fancy meet you here! Seni burada göreceğime dünyada inanmazdım

247 Feel nauseous Midesi bulanmak

248 Feel the pinch Para sıkıntısı çekmek

249 Fell peckish Acıkmak, içi kıyılmak

250 Find out how the land lies Aslını astarını öğrenmek
251 Fine by me Bana uyar

252 First come first served Sona kalan dona kalır

253 First of a kind Türünün ilk örneği

254 Fit as a fiddle Turp gibi, sapasağlam

255 Foot the bill Hesabı ödemek

256 For good Sonsuza kadar, temelli

257 For my sake Hatırım için

258 For old time's sake Eski günlerin hatrına

259 For shame! Ne ayıp!

260 For the record Bil diye söylüyorum, haberin olsun

261 For what purpose? Hangi amaçla?

262 For your own good Senin iyiliğin için

263 Forgive me Affet beni

264 Fortune favors the bol Şans cesur olanı kayırır

265 Forty winks Şekerleme yapmak

266 Freedom of thought Düşünce özgürlüğü

267 From time to time Zaman zaman

268 Get a grip on yourself Kendine hakim ol, kendini toparla

269 Get a life! Git başımdan

270 Get along well İyi geçinmek, iyi anlaşmak

271 Get carried away Kendini kaptırmak, gaza gelmek

272 Get cracking Elini çabuk tut, acele et

273 Get it off your chest Söyle rahatla, içini dök rahatla

274 Get it out of your system Kafandan çıkar, kurtul artık şundan

275 Get off my back Düş yakamdan


276 Get off my case Kendi işine bak

277 Get off the road Çekil yoldan

278 Get out of hand Çığrından çıkmak

279 Get over it Aş bunları artık

280 Get real! Gerçekçi ol!

281 Get the hell out of here! Defol git buradan!

282 Get well soon Geçmiş olsun

283 Get your hands off me Çek ellerini üzerimden

284 Give it a rest Biraz dinlen

285 Give it a shot Bi dene

286 Give it one's best shot Elinden geleni yapmak

287 Give it time Zamana bırak

288 Give it your best shot Elinden geleni yap

289 Give me a break Düş yakamdan, bir huzur ver

290 Give me a clue Bana ipucu ver

291 Give me a hand Şuna bir el at, bana yardım et

292 Give me five! Çak bir beşlik!

293 Give me quiet Beni yalnız bırak

294 Give or take Aşağı yukarı/Yaklaşık

295 Give someone hard feelings Birine darılmak

296 Give the colder shoulder Pas vermemek, soğuk davranmak

297 Glad to help Yardımcı olabildiğime sevindim

298 Go away! Git başımdan!

299 Go back to the drawing board Sil baştan başlamak

300 Go cold turkey Bir alışkanlığı bırakmak


301 Go on without me Bensiz devam edin

302 Go see! Git gör! Git bak!

303 Go to rack and ruin Harabeye dönmek, harap olmak

304 Go to the wall İflas etmek

305 Go too far Haddini aşmak, çizmeyi aşmak

306 Go with the flow Akışına bırakmak

307 God forbid Allah korusun

308 God give me patience! Allahım bana sabır ver!

309 Good for nothing Beceriksiz, işe yaramaz

310 Good heavens Aman yarabbi

311 Good luck İyi şanslar

312 Good things come to those who wait Sabreden derviş muradına ermiş

313 Goose bumps Tüyleri diken diken olmak

314 Grind and bear it Sık dişini biraz

315 Guess what Tahmin et ne oldu

316 Hang in there Dişini sık, dayan

317 Happy as a clam Ağzı kulaklarında

318 Happy Eid İyi bayramlar

319 Hard luck! Şansa bak!

320 Haste makes waste Acele işe şeytan karışır

321 Have a ball İyi eğlenceler

322 Have a heart! El insaf! , insaf et!

323 Have a memory of an elephant Zehir gibi hafızaya sahip olmak

324 Have a screw loose Kafadan kontak

325 Have it your way Nasıl istersen öyle olsun


326 Head in the clouds Aklın bir karış havada

327 Heads or tails? Yazı mı tura mı?

328 Help yourself Buyrun?

329 Here's to you Haydi şerefe

330 Hit me up Bana haber ver

331 Hit the books İneklemek

332 Hit the ceiling Çılgına dönmek, tepesi atmak

333 Hit the jackpot Turnayı gözünden vurmak

334 Hit the nail on the head Tam üstüne basmak

335 Hit the road Yola koyulmak

336 Hit the roof Tepesi atmak

337 Hit the sack Kafayı vurup yatmak

338 Hold that thought Söyleyeceğini unutma

339 Hold your horses Ağır ol, bekle biraz, sabret

340 Hope for the best, but prepare for the worst En iyisini umut et ama en kötüsü için hazırlan

341 Hot under the collar Küplere binmek

342 How are you keeping? Nasıl gidiyor? , ne var ne yok?

343 How dare you? Bu ne cüret?

344 How do you like that! Şu işe bak sen!

345 How do you mean? Ne demek istiyorsun?, neyi kastediyorsun?

346 How is it going? Nasıl gidiyor?

347 How strange! Ne tuhaf!

348 How terrifying! Ne kadar ürkütücü!

349 I am broke Beş parasızım

350 I am cool with it Bana uyar


351 I am doing what must be done Yapılması gerekeni yapıyorum

352 I am hungry Açım

353 I am none of your concern Sana ne benden

354 I am not done yet Henüz işim bitmedi

355 I am on a diet Diyetteyim

356 I am on it Ben hallederim

357 I am out of condition Formdan düştüm

358 I am out of here Hadi ben kaçtım

359 I am proud of you Seninle gurur duyuyorum

360 I am sorry for being late Geç kaldığım için özür dilerim

361 I am sorry for your loss Başınız sağolsun

362 I am sorry to hear that Bunu duyduğuma üzüldüm

363 I am starving Karnım zil çalıyor

364 I beg to differ Maalesef aynı görüşte değilim

365 I beg your pardon Affedersiniz, özür dilerim

366 I call the shots Burada benim borum öter

367 I can't afford it Bunu almaya gücüm yetmez

368 I can't argue with that Buna hayır diyemem

369 I can't complain İyiyim, bir şikayetim yok, sorun yok

370 I can't even imagine Hayal bile edemem

371 I can't help it Elimde değil

372 I can't live without you Sensiz yaşayamam

373 I can't take it anymore Daha fazla dayanamıyorum

374 I can't thank you enough Ne kadar teşekkür etsem azdır

375 I can't think straight Sağlıklı düşünemiyorum


376 I can't wait that long O kadar çok bekleyemem

377 I couldn't agree more Daha fazla katılamazdım

378 I couldn't care less Umrumda değil, beni hiç ilgilendirmiyor

379 I couldn't help but notice İstemeden de olsa fark ettim

380 I didn't sleep a wink Gözümü bile kırpmadım, hiç uyumadım

381 I don't buy it Yemezler

382 I don't care anymore Artık umrumda değil

383 I don't feel like it Canım istemiyor

384 I don't get it Aklım almıyor

385 I don't give a damn Umrumda değil

386 I don't give a shit Umrumda değil

387 I don't have any objection Hiçbir itirazım yok

388 I don't know what to do Ne yapacağımı bilmiyorum

389 I don't know what to say Ne diyeceğimi bilemiyorum

390 I don't see why not Bence bir mahsuru yok

391 I dozed off İçim geçmiş

392 I drink to you Sana içiyorum

393 I fail to see why Nedenini anlayamıyorum

394 I feel blue Canım sıkkın, moralim bozuk

395 I feel you Seni anlıyorum

396 I got lucky Şansım yaver gitti

397 I got my eye on you Gözüm üzerinde

398 I got this Ben hallederim

399 I got to go Gitmeliyim

400 I had a nervous breakdown Sinir krizi geçirdim


401 I have a feeling that Bana öyle geliyor ki

402 I have a half a mind to Şeytan diyor ki

403 I have a lot on my plate Benim derdim bana yeter

404 I have a lot to do Yapacak çok işim var

405 I have a surprise for you Sana bir sürprizim var

406 I have been better Daha iyi günlerim oldu

407 I have bigger fish to fry Yapacak daha önemli işlerim var

408 I have news for you Sana haberlerim var

409 I have no idea Hiçbir fikrim yok

410 I hope so Umarım

411 I kind of like it here Burayı sevdim gibi

412 I laughed it off Gülüp geçtim, umursamadım

413 I lost my sleep Uykum kaçtı

414 I lost my temper Tepemin tası attı

415 I mean it Söylediklerimde ciddiyim, çok ciddiyim

416 I mean no disrespect Saygısızlık etmek istemedim

417 I need a little help Biraz yardıma ihtiyacım var

418 I owe you one Sana borçluyum, bu iyiliğini unutmam

419 I pity you Sana acıyorum

420 I promise Söz veriyorum

421 I really appreciate it Çok makbule geçti

422 I rest my case Diyeceğimi dedim

423 I run my own business Kendi işimi yapıyorum

424 I screwed up Mahvettim

425 I see what you mean Ne demek istediğini anlıyorum


426 I smell a rat Burnuma kötü kokular geliyor

427 I thank you most warmly Tüm içtenliğimle teşekkür ederim

428 I thought we were friends Arkadaş olduğumuzu sanıyordum

429 I thought you were different Senin farklı olduğunu sanmıştım

430 I told you so Sana söylemiştim

431 I took a shine to you Sana içim ısındı

432 I want to be alone Yalnız kalmak istiyorum

433 I was dumbfounded Küçük dilimi yuttum

434 I wasn't born yesterday Dünkü çocuk değilim, ben kaçın kurasıyım

435 I will always be there for you Her zaman senin yanında olacağım

436 I will do my best Elimden gelenin en iyisini yapacağım

437 I will handle it Ben hallederim

438 I will see to it İlgileneceğim, bakacağım

439 I will take my chances Şansımı deneyeceğim

440 I wonder why? Acaba neden?

441 If i am not mistaken Yanılmıyorsam

442 If it ain't broke don't fix it Fazla kurcalama

443 If memory serves me Hafızam beni yanıltmıyorsa

444 If the cap fits, wear it Yarası olan gocunur

445 If you ask me Bana soracak olursan

446 If you insist Madem ısrar ediyorsun

447 If you say so Sen öyle diyorsan

448 I'll get the door Kapıya ben bakarım

449 I'll make it up to you Telafi edeceğim, kendimi affettireceğim

450 I'm all ears Kulağım sende


451 I'm all in Yorgunluktan ölüyorum

452 I'm almost there Geldim sayılır

453 I'm beat Pestilim çıktı, çok yorgunum

454 I'm bushed Halim kalmadı

455 I'm dead serious Çok ciddiyim

456 I'm divorced Boşandım

457 I'm down Varım

458 I'm glad you like it Beğendiğinize sevindim

459 I'm hanging in there Yuvarlanıp gidiyorum işte, idare ediyorum

460 I'm in great troble Başım büyük belada

461 I'm knackered Pestilim çıktı, çok yorgunum

462 I'm looking for work İş arıyorum

463 I'm lost for words Diyecek söz bulamıyorum

464 I'm not in the mood Hiç havamda değilim

465 I'm not in this race Ben bu yarışta yokum

466 I'm on it Ben hallederim, ilgileniyorum

467 I'm on my way Yoldayım, geliyorum

468 I'm on the fence Kararsızım

469 I'm shaking in fear Aman çok korktum

470 I'm single Bekarım

471 I'm so damn sure Adım kadar eminim

472 I'm so happy for you Senin adına çok mutlu oldum

473 I'm so parched Dilim damağım kurudu

474 I'm sorry for your loss Başınız sağ olsun

475 I'm speechless Ne diyeceğimi bilemiyorum


476 I'm spent Tükendim, bittim

477 I'm swamped today Bugün işim başımdan aşkın

478 I'm under pressure Baskı altındayım

479 I'm wiped out Bittim ben, battım ben

480 In easy circumstances Refah içinde, tuzu kuru

481 In my opinion… Benim görüşüme göre…

482 In the case of… ...Olması halinde, durumunda

483 In the first place En başında, en başta

484 In your dreams! Rüyanda görürsün!

485 In your face! Bu da sana kapak olsun!

486 Is that why I'm here? Bu yüzden mi buradayım?

487 It beats me Akıl sır erdiremiyorum, aklım ermez

488 It cracked me up Gülmekten yarıldım

489 It doesn't make any sense Bu hiç mantıklı değil, bu çok saçma

490 It don't bother me none Bana göre hava hoş

491 It happens to the best of us Herkesin başına gelebilir

492 It has nothing to do with me Benimle bir ilgisi yok

493 It is beyond me Bu beni aşar

494 It is doing my head in Kafam şişti (kıs şunun sesini)

495 It is not rocket science O kadar zor değil, atla deve değil

496 It is not that bad O kadar da kötü değil

497 It is on the tip of my tongue Dilimin ucunda

498 It is out of question Söz konusu dahi olamaz

499 It is very kind of you Çok naziksin/kibarsın

500 It really hit me this time Bu sefer bana fena koydu


501 It seems like only yesterday Sanki daha dün gibi

502 It serves you right Oh canım değsin

503 It sucks Berbat

504 It takes one to know one Üzüm üzüme baka baka kararır

505 It was meant to be Olacağı varmış

506 It will not happen again Bir daha olmayacak

507 It's a bit much! Bu kadarı da fazla artık!

508 It's a cinch Çantada keklik

509 It's a matter of life and death Ölüm kalım meselesi

510 It's a shame Çok yazık

511 It's a small world! Dünya ne kadar küçük!

512 It's all right Sorun değil, problem değil

513 It's all yours Al tepe tepe kullan, al senin olsun

514 It's for the best Böylesi en hayırlısı

515 It's good to see you again Seni yeniden görmek güzel

516 It's hard to say Bunu söylemek zor

517 It's kind of what I do Benim olayım bu

518 It's my pleasure Zevkle, benim için bir zevk

519 It's my treat Ben ısmarlıyorum, benden

520 It's my turn Benim sıram

521 It's none of your business! Seni ilgilendirmez!

522 It's not a good idea Bu iyi bir fikir değil

523 It's not worth it Buna değmez

524 It's on the tip of my tongue Dilimin ucunda

525 It's payback time! Ödeşme zamanı!


526 It's up to you Bu sana bağlı, karar senin

527 I've had enough of this! Burama kadar geldi artık!

528 I've never been better Daha iyi olamazdım, hiç bu kadar iyi olmadım

529 in view of.. Göz önüne alındığında

530 it's my pleasure O zevk bana ait, benim için bir zevk

531 Jump on the bandwagon Çoğunluğa katılmak, sürüye uymak

532 Jump to it Elini çabuk tut

533 Just as i guessed Tam tahmin ettiğim gibi

534 Just between you and me Aramızda kalsın

535 Just do what you have to do Sadece yapman gerekeni yap

536 Just let it go Salla gitsin

537 Just my luck Bendeki de şans işte, şansa bak

538 Just say the word Sen söyle yeter, istemen yeterli

539 Just so you know Bil diye söylüyorum

540 Just what the doctor ordered Tam da ihtiyacımız/ihtiyacım olan şey!

541 Justice has been served Adalet yerini buldu

542 Keep in touch İletişimi koparmamak

543 Keep it down! Sessiz ol!

544 Keep it real Kendin ol, yalan söyleme

545 Keep me posted Beni haberdar et

546 Keep out of trouble Belaya bulaşmamak

547 Keep the change Üstü kalsın

548 Keep this between us Aramızda kalsın

549 Keep up the good work Aferin böyle devam et

550 Keep your chin up! Başını dik tut! , metin ol!
551 Keep your distance Mesafeni koru

552 Keep your eyes peeled Gözünü dört aç

553 Keep your nose clean Pis işlere bulaşma

554 Keep your pants on Biraz sabırlı ol

555 Keep your shirt on Biraz sabırlı ol, biraz sabret

556 Kill two birds with one stone Bir taşla iki kuş vurmak

557 Knock it off! Kes şunu! , kes şunu artık!

558 Knock yourself out Kafana göre takıl

559 Know the ropes Bir işin yolunu yordamını bilmek

560 Latch string is always out Başımın üstüne yerin var

561 Leave a bad taste in one's mouth Kötü izlenim bırakmak

562 Leave it to me Sen o işi bana bırak

563 Leave me in peace Beni rahat bırak

564 Leave me out of it Beni buna bulaştırma

565 Leave no stone unturned Her taşın altına bakmak, her yolu denemek

566 Let it all hang out Kafana göre takıl, istediğin gibi davran

567 Let it go Boşver, kafaya takma

568 Let me take that back Sözümü geri alıyorum

569 Let sleeping dogs lie İşi kurcalama, uyuyan yılanı uyandırma

570 Let the cat out of the bag Ağzındaki baklayı çıkar

571 Let the good times roll En kötü günümüz böyle olsun

572 Let the life flow Hayatı akışına bırakmak

573 Let things go Oluruna bırak

574 Let's ask somebody Birine soralım

575 Let's be clear! Açık olalım!


576 Let's break it down Hadi bitirelim şu işi

577 Let's call it a night! Artık yatma zamanı!

578 Let's get it straight Şunu açıklığa kavuşturalım

579 Let's go faster Hızlanın, tempoyu arttırın

580 Let's go on Devam edelim

581 Let's go some place quiet Daha sessiz bir yere geçelim

582 Let's grab a bite to eat Hadi bir şeyler atıştıralım

583 Let's just call a spade a spade Eğri oturup doğru konuşalım

584 Let's not rock the boat Aman ağzımızın tadı bozulmasın

585 Let's sit crooked but talk straight Eğri oturup doğru konuşalım

586 Let's wait and see Bekleyelim ve görelim

587 Level with me Benimle açık konuş

588 Lick someone's boots Birisine yalakalık yapmak

589 Like father like son Armut dibine düşer

590 Line up Sıraya geçin

591 Listen to reason Mantıklı düşün

592 Live the moment Anı yaşa

593 Living hand to mouth Ucu ucuna geçinmek

594 Long story short Uzun lafın kısası

595 Long time no see Görüşmeyeli uzun zaman oldu

596 Look around you Etrafına bak

597 Look at the bright side İyi tarafından bak

598 Look at us Şu halimize bir bak

599 Look down on Tepeden bakmak, küçümsemek

600 Look forward to Dört gözle beklemek, iple çekmek


601 Look what the cat dragged in! Bak sen kimler gelmiş!

602 Look what you have done! Ne yaptığına bak!

603 Look who it is Bakın kimler gelmiş

604 Love at first sight İlk görüşte aşk

605 Love breeds love İyilik eden iyilik bulur

606 Love is blind Aşkın gözü kördür

607 Lucky you Ne mutlu sana

608 Make a mountain out of molehill Pireyi deve yapmak

609 Make a wish Bir dilek tut

610 Make bad blood Aralarını açmak

611 Make ends meet Kıt kanaat geçinmek

612 Make friends with İle arkadaş olmak

613 Make fun of Dalga geçmek

614 Make fun of Dalga geçmek

615 Make history Tarih yazmak

616 Make it snappy Elini çabuk tut

617 Make sure of that Bundan emin ol

618 Make up your mind Kararını ver

619 Make way Kenara çekilin, yolu açın

620 Make yourself at home Rahatına bak, evindeymiş gibi hisset

621 Make yourself useful Bir işe yara

622 Man of his word Sözünün eri

623 Mark my words Dediklerimi bir kenara yaz

624 Maybe another time Belki başka zaman

625 Maybe it is for the best Belki böylesi daha iyidir


626 Maybe some other time Belki başka zaman

627 Maybe you were right Belki de haklıydın

628 Mind your own business Sen kendi işine bak

629 Miss the boat Fırsatı kaçırmak

630 Money doesn't grow on trees Ekmek aslanın ağzında

631 Money talks Parayı veren düdüğü çalar

632 More or less Aşağı yukarı, az çok, iyi kötü

633 Move it Çabuk ol, acele et

634 Much obliged Çok teşekkürler

635 Mum's the word Duymamış ol, aramızda kalsın

636 Must be my lucky day Şanslı günümde olmalıyım

637 My bad Benim hatam

638 My batery is dead Sarjım bitti

639 My battery is over Sarjım bitti

640 My condolences Başınız sağolsun

641 My ears are burning Kulaklarım çınlıyor

642 My hands are tied Elim kolum bağlı

643 My head is killing me! Başım beni öldürüyor!

644 My lips are sealed Bu sırrı kimseye söylemem

645 My mind went blank Beynim durdu

646 My patience is wearing thin Sabrım taşıyor, sabrım tükeniyor

647 My thoughts exactly Tamamen katılıyorum

648 Needless to say Fazla söze gerek yok

649 Never say die! Sakın pes etme!

650 Never say never Asla asla deme


651 No big deal Abartılacak bir şey değil

652 No biggie Sorun değil

653 No hard feelings Darılmaca gücenmece yok

654 No harm done Zararı yok, bir şey olmadı

655 No matter how Her ne pahasına olursa olsun

656 No matter what happens Ne olursa olsun

657 No matter what others say Eller ne derse desin

658 No matter what the cost Her ne pahasına olursa olsun

659 No more Mr. Nice guy! Efendilik de bir yere kadar!

660 No more than I have to Gerektiği kadar

661 No need to worry Endişeye gerek yok

662 No offence Darılmak yok

663 No way! Asla!

664 Not a chance Hayatta olmaz, mümkün değil

665 Not even close Hiç alakası yok

666 Not find what he/she expected Umduğunu/beklediğini bulamamak

667 Not in my book Bana göre değil

668 Not my concern Beni ilgilendirmez

669 Not my cup of tea Benim tarzım değil

670 Not necessarily Gerek yok

671 Not on your life! Dünyada olmaz!

672 Not so fast O kadar acele etme, dur bakalım

673 Not what it looks like Göründüğü gibi olmamak

674 Nothing serious Önemli bir şey değil

675 Nothing to worry about Endişelenecek bir şey yok


676 Now or never Ya şimdi ya hiç

677 Now you are talking Bana bunlarla gel

678 Off the hook Paçayı sıyırmak

679 Okay but why? Tamam ama neden?

680 Old habits die hard Can çıkar huy çıkmaz

681 On cloud nine Çok mutlu, bulutların üzerinde

682 On second thought Bir daha düşündüm de

683 On the ball Uyanık / Akıllı / Açık göz

684 On the house Müessesenin ikramı

685 On the same page Aynı görüşte, aynı fikirde

686 Once and for all İlk ve son olarak

687 Once bitten twice shy Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer

688 Once in a blue moon Ayda yılda bir

689 One man's trash is another man's pleasure Birinin çöpü başkasının hazinesidir

690 One way or another Öyle ya da böyle

691 Our fears came true Korktuğumuz başımıza geldi

692 Ours not to reason why Sorgulamak bize düşmez, karşı gelemeyiz

693 Out of blue Birden bire / Aniden

694 Out of curiosity Meraktan

695 Out of sight out of mind Gözden uzak olan gönülden de uzak olur

696 Over my dead body Cesedimi çiğnersin / Ancak ölüm çıkar

697 Pardon my french Kabalığımın kusuruna bakmayın

698 Peace out Sağlıcakla kal

699 Pick up the bill Hesabı ödemek

700 Pick up the pace Hızlanın, tempoyu arttırın


701 Piss someone off Birini gıcık etmek / Uyuz etmek

702 Play it cool Soğukkanlılığını koru / Sakin ol

703 Play the tough guy Sert çocuğu oynamak

704 Please accept my apology Lütfen özürümü kabul et

705 Point taken! Mesaj alındı!

706 Poor you Kıyamam, zavallıcık

707 Poor you! Yazık sana!

708 Practice makes perfect Pratik mükkemmelleştirir

709 Praise be! Şükürler olsun!

710 Prompt concern Endişe uyandırmak

711 Pull a long face Surat asmak

712 Pull yourself together Kendini topla, kendine çeki düzen ver

713 Put a sock in it Kapa çeneni

714 Put all eggs in one basket Tek bir şeye bel bağlamak

715 Put someone on the spot Birini zor durumda bırakmak

716 Put yourself in my shoes Kendini benim yerime koy

717 Raining cats and dogs Bardaktan boşalırcasına yağmur yağması

718 Rainy day fund Kara gün parası

719 Rake in money Parayı kırmak, çok para kazanmak

720 Rest in peace Toprağı bol olsun, huzur içinde yatsın

721 Right back at you Al benden de o kadar

722 Right on time Tam zamanında

723 Ring a bell Bir şeyler çağrıştırmak

724 Run for your life Canını seven kaçsın

725 Sail close to the wind Tehlikeli sularda yüzmek


726 Same as always Her zamankinden

727 Same old same old Aynı tas aynı hamam

728 Save up for rainy days Ak akçe kara gün içindir

729 Save your breath Nefesini tüketme, ne desen boş

730 Saving for a rainy day Kötü günler için birikim yapmak

731 Say uncle! Pes de!

732 Scoot over Kenara kay

733 Screw that Boş versene, salla gitsin

734 See eye to eye Aynı fikirde olmak

735 See if I care Sanki umrumdaydı, çok da umrumdaydı

736 Seize the moment Anı yakala

737 Sell ice to Eskimos Tereciye tere satmak

738 Serves you right Oh olsun sana, hak ettiğini buldun

739 Shake a leg Oyalanma

740 Shake it off Takma kafana, neşelen

741 Shame on you Ayıp sana, yazık sana

742 She/He is a real troublemaker O tam bir baş belası

743 Shove off! Toz ol! , defol git!

744 Sick and tired Bıktım usandım

745 Simmer down! Bi sakin ol!

746 Sit tight Sıkı dur

747 Sleep on it Sabah ola hayrola

748 Sleep tight İyi uykular

749 Snap it up! Acele et! , çabuk ol!


750 So be it Hadi öyle olsun

751 So far so good Şimdilik iyi

752 So help me god! Allah şahidim olsun ki!

753 So so İdare eder

754 So what? Ee ne olmuş yani?

755 Something came up Bir işim çıktı

756 Something smells fishy Bu işte bir bit yeniği var

757 Sooner or later Er ya da geç

758 Sooner than you think Sandığından daha erken

759 Sorry doesn't cut it Özür dilemek işe yaramaz

760 Sorry to interrupt Böldüğüm için özür dilerim

761 Souns good İyi fikir

762 Spare no expense Hiçbir masraftan kaçınmamak

763 Speak for yourself Kendine adına konuş

764 Speak of the devil İti an çomağı hazırla

765 Speak your mind Aklından geçeni söyle

766 Speaking of which… Hazır sözü açılmışken, yeri gelmişken

767 Speech is silver, but silent is gold Söz gümüşse sükut altındır

768 Spill the beans Ağzındaki baklayı çıkar

769 Stab someone in the back Birini sırtından bıçaklamak

770 Stand someone up Birini ekmek, ağaç etmek

771 Stay away from me Benden uzak dur

772 Stay out of this Buna karışma

773 Stay put! Olduğun yerde kal, bir yere ayrılma


774 Stop beating a dead horse! Boşa kürek çekmeyi bırak

775 Stop blabbering! Kafa ütülemeyi bırak!

776 Stop by Geçerken uğramak

777 Stop complaining Şikayet etmeyi kes

778 Stop right there! Orada dur bakalım!

779 Stop whining Sızlanmayı bırak

780 Such is life Olur böyle şeyler

781 Suit yourself Keyfin bilir, paşa gönlün bilir

782 Take a chill pill Sakin ol

783 Take a deep breath Derin bir nefes al

784 Take care Kendine dikkat et, aağlıcakla kal

785 Take it down a notch Biraz ağır ol bakalım

786 Take it easy Sakin ol, rahat ol

787 Take it or leave it İşine gelirse, ister kabul et ister etme

788 Take my word for it Sözüme güven

789 Take you blinders off At gözlüklerini çıkar

790 Take your pick Seçimini yap

791 Take your time Acele etme

792 Talk is cheap Demesi kolay

793 Talk to the hand Külahıma anlat

794 Tell the truth Doğruyu söyle

795 Thanks , but no thanks Sağ ol ama almayayım

796 Thanks for you concern İlginiz için teşekkür ederim

797 Thanks though Yine de sağ ol


798 That ship has sailed Artık çok geç

799 That was a nice try İyi denemeydi

800 That was close Ucuz yırttık

801 That works for me Bana uyar

802 That's a hell of a coincidence! Tesadüfün böylesi!

803 That's all for now Şimdilik bu kadar

804 That's beside the point O ayrı mesele

805 That's just the way it goes Böyle gelmiş böyle gidiyor

806 That's nice of you to say Bunu söylemen çok hoş

807 That's so typical of you Tam senden beklenecek bir şey

808 That's the all time we have Bize ayrılan sürenin sonuna geldik

809 That's the spirit! Aferin koçuma! , işte ruh budur!

810 That's the ticket! Tam da ihtiyacımız! , ihtiyacım olan şey!

811 That's what friends are for Arkadaşlar bunun için vardır

812 That's what you think Sen öyle zannet

813 That's why I am here Bu yüzden buradayım

814 That's why I ask Bu yüzden soruyorum

815 The choice is yours Karar senin

816 The coast is clear Asayiş berkemal

817 The leopard cannot change its spots Can çıkar huy çıkmaz

818 The pen is mightier than the sword Kalem kılıçtan keskindir

819 There are plenty of fish in the sea Elini sallasan ellisi

820 There is no such thing! Öyle bir şey yok! , alakası yok!

821 There is nothing to do Yapacak bir şey yok


822 There is something fishy Bu işte bir bit yeniği var

823 They don't care about us Bizi takmıyorlar, bizi umursamıyorlar

824 They've gotten into deep water! Ayvayı yediler!

825 Things are looking up İşler iyi gidiyor, işler düzeliyor

826 Things got out of control İşler çığrından çıktı

827 Things went off the rail İşler rayından çıktı

828 Third time's the charm Allah'ın hakkı üçtür

829 This can't be true! Bu gerçek olamaz!

830 This doesn't concern you Bu seni ilgilendirmez

831 This is not what it looks like Göründüğü gibi değil

832 This is the last straw Bu bardağı taşıran son damla

833 This is what I need İtiyacım olan şey bu

834 This is who I am Ben buyum

835 This is your last warning! Bu sana son uyarım!

836 This isn't what I ordered Bunu sipariş etmemiştim

837 This means a lot to me Bu benim için çok şey ifade ediyor

838 This my thing! Benim olayım bu!

839 This too shall pass Bu da geçer

840 This way Bu taraftan

841 Those were the days Hey gidi günler hey, neydi o günler

842 Throw in the towel Havlu atmak, yenilgiyi kabul etmek

843 Tie the knot Dünya evine girmek

844 Time is money Vakit nakittir

845 Time is the best healer Zaman en iyi ilaçtır


846 Time will tell Zaman gösterecek

847 Time's kind of escaped me Zaman nasıl geçmiş anlamamışım

848 Time's up Vakit doldu

849 Tip of the iceberg Bu sadece buzdağının görünen kısmı

850 To be closefisted Eli sıkı olmak, cimri olmak

851 To be honest Dürüst olmak gerekirse

852 To err is human Hatasız kul olmaz

853 Too good to be true Gerçek olamayacak kadar güzel

854 Too little too late İş işten geçti, çok geç

855 Too much information! Bu kadar detaya girmene gerek yoktu!

856 Try again Tekrar dene

857 Turn a deaf ear Kulak asmamak, duymazdan gelmek

858 Two heads are better than one Bir elin nesi var iki elin sesi var

859 Under the weather Keyifsiz

860 Until further notice İkinci bir emre kadar

861 Uphill battle Zorlu mücadele

862 Wait your turn Sıranı bekle

863 Wake up call Kendine gelme işareti

864 Watch out Dikkat et

865 Watch your language! Diline hakim ol! , sözlerine dikkat et!

866 Watch your mouth! Ağzını topla!

867 Way to go Yürü be! , tebrikler

868 We are even Ödeştik

869 We are safe and sound Güvendeyiz


870 We are trying to make ends meet Kıt kanaat geçinmeye çalışıyoruz

871 We got stuck in a traffic jam Trafiğe takıldık

872 Weather the storm Zorluklara göğüs germek

873 Well begun is half done Başlamak bitirmenin yarısıdır

874 Well done Aferin

875 Well I never! Hadi ya!

876 Well said Ağzına sağlık

877 We're engaged Nişanlandık

878 Wet blanket Mızıkçı

879 We've got company! Misafirlerimiz var!

880 What a coincidence! Ne tesadüf ama!

881 What a pity! Ne yazık!

882 What a shame Ne yazık, vah vah

883 What a small world! Dünya ne kadar küçük!

884 What a time to be alive! Daha ne isterim, daha iyi olamazdı, yaşasın

885 What am I, chopped liver? Biz neciyiz? , Bizim başımız kel mi?

886 What are you most afraid to? En çok neyden korkarsın?

887 What are you trying to do? Ne yapmaya çalışıyorsun?

888 What are you up to? Neler çeviriyorsun? , naber?

889 What brings you here? Hangi rüzgar attı seni buraya?

890 What can I tell you? Ne diyebilirim ki?

891 What do you call it? Adı neydi? , adını unuttum şimdi, hani …

892 What do you do for a living? Ne iş yapıyorsun?

893 What do you have in your mind? Aklında ne var?


894 What does not kill me, makes me stronger Beni öldürmeyen şey beni güçlendirir

895 What goes around comes around Ne ekersen onu biçersin

896 What got into you? Ne oldu sana böyle?

897 What happened to you? Sana ne oldu?

898 What happens here stays here Burada olan burada kalır

899 What have you been up to? Neler yaptın?

900 What I am saying is that… Demem o ki…

901 What is done is done Olan oldu

902 What is in the past is in the past Geçmişte olanlar geçmişte kaldı

903 What is so funny? Bu kadar komik olan ne?

904 What is the world coming to? Dünyanın çivisi çıkmış

905 What is your game? Amacın ne?

906 What will be, will be Olacağı varsa olur

907 Whatever it takes Ne pahasına olursa olsun

908 Whatever turns you on Canın nasıl isterse, işine nasıl gelirse

909 What's done is done Olan oldu bir kere

910 What's eating you? Canını sıkan ne?

911 What's got you down? Canını ne sıktı?

912 What's in it for me? Benim çıkarım ne?

913 What's it to you! Sana ne!

914 What's shakin? Ne var ne yok?

915 What's the big deal? Bunda abartılacak ne var?

916 What's the matter? Canını sıkan ne? , hayrola?

917 What's with you? Derdin ne senin?


918 When in Rome do as the Romans Roma'dayken bir Romalı gibi yap

919 When it rains it pours Aksilikler hep üst üste gelir

920 When pigs fly Çıkmaz ayın son çarşambasında

921 Whenever you wish Ne zaman istersen

922 Where were we? Nerede kalmıştık?

923 While you are at it Hazır elin değmişken

924 Who pays the piper calls the tune Parayı veren düdüğü çalar

925 Why are you getting mad at me? Bana neden kızıyorsun?

926 Why are you silent as the grave? Neden ağzını bıçak açmıyor?

927 Why buy a cow when milk is so cheap Nerede beleş oraya yerleş

928 Why did you do this? Bunu neden yaptın?

929 Why on earth? Hangi akla hizmet?

930 Why so serious? Ne bu ciddiyet?

931 Why the long face? Niye surat asıyorsun?

932 Why the rush? Acelen ne?

933 Why worry? Niye endişe ediyorsun ki?

934 Why would I do that? Bunu neden yapayım ki?

935 Wipe that smile off your face Pişmiş kelle gibi sırıtmayı kes

936 Wish me luck Bana şans dile

937 With all due respect Affınıza sığınarak, kusura bakmayın ama

938 With great pleasure Büyük zevkle

939 With pleasure Memnuniyetle

940 Without a second thought Bir an bile düşünmeden

941 Words fail me Söyleyecek söz bulamıyorum


942 Worth every penny Her kuruşuna değer

943 You are absolutely right Kesinlikle haklısın

944 You are dead! Bittin sen!

945 You are in trouble Başın belada

946 You are mistaken Yanılıyorsun

947 You are on my mind Seni düşünüyorum, aklım sende

948 You are out of your mind Sen aklını kaçırmışsın

949 You are so busted! Çok fena yakalandın!

950 You are stoned Sarhoşsun

951 You are stunning Çok güzel görünüyorsun, baş döndürücüsün

952 You are such a kidder! Çok şakacısın!

953 You are the man! Adamsın!

954 You are the apple of my eye Göz bebeğimsin

955 You are wearing me out Beni çok yoruyorsun

956 You are welcome Rica ederim

957 You asked for it Sen kaşındın

958 You bailed on me Beni terk ettin

959 You blew it Batırdın, mahvettin

960 You broke my heart Kalbimi kırdın

961 You brought this on yourself Bunu sen kendin istedin

962 You can do it Yapabilirsin

963 You can say that again Doğru söze ne hacet, sana katılıyorum

964 You can trust me Bana güvenebilirsin

965 You can't always get what you want Her zaman istediğini alamazsın
966 You can't fool me Kandıramazsın beni

967 You crack me up Beni gülmekten öldürüyorsun

968 You deserve to be happy Mutlu olmayı hak ediyorsun

969 You don't look your age Yaşını göstermiyorsun

970 You don't say! Deme ya!, hadi canım!

971 You freaked me out Ödümü patlattın

972 You get what you pay for Ne kadar ekmek o kadar köfte

973 You got me pegged Beni çözdün

974 You had it coming Bunu hak ettin

975 You had me fooled Beni salak yerine koydun

976 You had your chance Şansını kaybettin

977 You have a point Haklısın

978 You have my word Sözüm söz

979 You haven't aged a day Hiç yaşlanmamışsın

980 You just don't get it! Anlamıyorsun!

981 You left me no choice Bana başka seçenek bırakmadın

982 You let me down Beni hayal kırıklığına uğrattın

983 You look familiar Bana tanıdık geliyorsun

984 You made my day Günüme renk kattın

985 You make a perfect match Birbirinize çok yakışıyorsunuz

986 You mean everything to me Sen benim her şeyimsin

987 You must be joking! Dalga geçiyorsun! , atıyorsun!

988 You reckon! Sen öyle san!

989 You remind me of someone Bana birini andırıyorsun


990 You rock Adamın dibisin

991 You should have told me Bana söylemeliydin

992 You showed your true colors Gerçek yüzünü gösterdin

993 You talk too much! Çok konuşuyorsun!

994 You will pay for it! Görürsün gününü!

995 Your turn Senin sıran

996 Your wish is my command Emriniz başım üstüne

997 You're doing great İyi gidiyorsun

998 You're exaggerating! Abartıyorsun!

999 You're nuts Sen aklını kaçırmışsın

1000 Zip it! Kapa çeneni! , sus!

You might also like