Professional Documents
Culture Documents
İ
SİYAH BEYAZ TABLETLER
Nurullah Genç
NURULLAH GENÇ
Ş r | 34
YAYIN YÖNETMENİ
İhsan Sönmez
EDİTÖR
İslâm Dalp
KAPAK TASARIMI
CumbaCo
İÇ TASARIM
Tamer Turp
E-ISBN
978-605-08-2304-2
TİMAŞ YAYINLARI
t mas.com.tr
t mas@t mas.com.tr
YAYIN HAKLARI
omuzları yanardağ
sayrı b r erkeğ n anılarında
yaşlanıyor b r kadın
yol uzuyor pervâsız
çöl oluyor kadın cânlar ç nde
saçlarında s yah s yah neh rler
gözler nde kum sarısı b r ölüm
kanlı göğüsler nden
damla damla doğuruyor
beyaz çocuklarını
n nn ler söylüyor kanlar ç nde
ey kıyâmet yüzlü deprem durağı
senelerd r kırdın f danlarımı
yed kl me savurup
âlemlere duyurdun
zerreler m dudaklarınla
ü esen de Ganj’ın bulanık sularına
ölümsüz Ferhâd’ıyım
ben bu yer n
bu yurdun
anne, sılaya döndüm
okşa duâlarınla başımı
yüzümü al mâsum avuçlarına
mızraklar yapmalıyım
yorgun k rp kler nden
n ced r yaralarıma
rûhunu sürüyorum
çıkmalıyım kalb m n
gecey sıyıran mağarasından
zâl mler n korku nöbetler nde
bahçıvanı olmalıyım kundağın
savaşın kırmızı ağaçlarından
dal koparıp g deceğ m üstüne
ben bu devr n
bu çağın
Bâb l’ n kapılarını yen den
terk me alacağım
savaşı kavgalarından
sevdâlarına taşıyacağım
kaptanların
şâ rler n
erler n
çöl d kenler nden süzerek acıyı
yen den meydana g recek ş r
mgeler savaşacak
savaşacak sözün fedâ ler
göğü kalkan yaparak kend ne
savaşmalısın, derd n
hazırlanıyorum anne
dermânını yeryüzünde
bulana değ n savaşacağım
ben bu gamın
bu derd n
şâretler, ışığa ışık
karanlığa karanlık demed kçe
geced r
çağın ırmaklarından akıyor üstümüze
katran b z her vâd de boğuyor
ayağa kalkmalıyım anne
gecen n örtüsünü sıyırıp yüreğ mden
ayağa kalkmalıyım
sey sler olmayan
atları yargılamak neye yarar
yasaları b l nmeyen gem ler
yürütmek nsan den zler nden
başımı okşa duâlarınla, anne
ayağa kalkmalıyım en der n
uçurumlarından evler m z n
kartallar mahzenlerde
bakıyorlar kapı aralığından
efsâned r arslan h kâyeler
destanlar şaşkın
masalları tash h eden rüyâlar
görmel y m Bâb l geceler nde
yoksa yarılacak ç mde evren
kuyusunda dâre çek leceğ m
ben bu kalb n
bu aşkın
yoksa yıkılacak sarnıç ve dîvan
yoksa tutuşacak kökler âhın
yoksa del recek umut ve ş vân
yoksa büyüyecek mührü s yahın
yoksa kırılacak kalemde hayâl
yoksa vurulacak alnından ölüm
yoksa çürüyecek evlâd ü ıyâl
yoksa bürüyecek gökler zulüm
yoksa yanmayacak mumu dünyanın
yoksa kalmayacak evlerde c vân
yoksa ver lecek hükmü nsanın
sonsuz karanlığı olurum yoksa
ben bu ömrün
ben bu ten n
bu cânın
“sen n yüreğ n
savaş ç n yaratılmıştır!”
On B r nc Tablet
sen küller nde arıyor beyân
uyan ey târümâr, uykudan uyan
sarardı hayâl n yeş l örtüsü
son ıstırâbıdır, bu son köprüsü
ey zevâl n sahrâsında ışıyan
kemend n kıyâmında taşıyan
meczûpların tahtında mı durursun
yollarına bakmadan mı yürürsün
aşk oduyla handân mısın, de hele
köz köz olmuş gamdan mısın, de hele
ocağında nefes var devler n
kumu hâ n camdan mısın, de hele
kuytulara düşürmüşsün gölgen
toprak zeh r; kan sızıyor dem rden
arzın merkez nde görenler sen
sess zce ayağa kalkıyor b rden
bebekler kıyâmda; oturamazsın
bu son sefîney batıramazsın
yed kız kardeş n el nde şamdan
k taplar haberdar bu nt kâmdan
kelâmın kalb nde şl yor yara
kanında defîne arayanlara
kıyâm etmel d r yolcular ş md
hang dağ baykuşa armağan d
dalların kanıyor gargat ağacı
kökler nde hâlâ o der n acı
umutlar yanıyor çöl sularında
kuşlar boğuluyor kuyularında
nasıl b r den zd r burda yaşamak
kaptanlar ölüyor kıyılarında
sesler tutuşurken susar mı d ller
Arş’a dokunacak b r n dâ söyle
kırmızıdır karar ığın menz ller
başın eğ lmes n; cân fedâ söyle
felekler kıyâmda; oturamazsın
bu son sefîney batıramazsın
b r p; kl m yasta, kederde mevs m
surların altında kaybolmuş s m
mesâfe uzaktır; yolcular garîp
tutunmayanlara ne yapsın bu p
b r p k , dosdoğru mîzâna varır
b r p k , yarını dünden kurtarır
alır eller n boşluktan göğün
b r yanı mâtemd r, b r yanı düğün
b r p, kalb m z n terâz s nde
bembeyaz b r nehr n kanlı z nde
dertler âteşe yazılanların
âhını koyar mı belâ közünde
renkler gülümser m gökkuşağından
beyaza boyar mı eller m z
Bâb l’de büyüyen yâr başağından
yemyeş l b r bahar saracak b z
melekler kıyâmda; oturamazsın
bu son sefîney batıramazsın
“Ve sayfalar açıldığı zaman”
Son Tablet
nsan semender kadar yaşayamaz
kend cehennem n n âteş d r nsan
farkında değ ld r uyuduğunun
rüyâlarına g ren esrârlı sîmâ
kend s d r; sesler bekl yor, uğultu
kanama bekl yor yer n damarlarından
yarılır ortasından seyyâreler; kırılır
ayakları b nb r yüzlü kât ller n
asma köprüler çöker karanlığından
lhâm alan şâ rler n
kırılır çıngırak b nb r yer nden
söyleyerek en güzel mağma şarkılarını
kan katran reng d r, kan katran reng
mezarından çıkanlar k m n pervânes d r
taşlar korkmuş, ürkmüşse; neden
sokuluyor b rb rler ne, ağlıyor, ölüyorlar
toprak âteşle vusla adır, er yor avuçlarımda
künhünden uzaktayım, saçlarında er yorum
güneş, sen göğün kuytularına s nm ş
büzülmüş görmed m; y saa e m s n
neden solgunsunuz ay arayan yıldızlar
dağlar geç m kaldınız, acelen z m var
unutulmuş elmas tarlaları, pırlanta tepeler
rahm nde altın tozu taşıyan terked lm ş develer
sever m s n z b rb r n z yılanlar, sırtlanlar
çakallar, gergedanlar, ayılar, kurtlar
den zler n tutuşma vakt d r, korkmalısınız
harâm ler, şakîler, halâyıklar, haydutlar
el kalb nded r zamanın, korkmalısınız
ten ve can b rleşme dîvânındadır
umutlar b t yor umutsuzluklar
ey baharı saçlarında tarayan
hang a ed lmez günâhı pervâsızca
hang cân rûhunla şled n acz yet n
gömüldün z f rî mezarlarına
çürümüş nsan bey nler n n
açılın sayfalar, ş mşeklerle açılın
muştuyla, selam ç çekler yle
kaldırın sol kefes n terâz ler n
yarılsın gök; sıyrılsın perdeler nden bulutlar
Rıdvân selamlasın b z , ebedî yolculuklar
son kayıtlarını tutuyor Münker Nek r
kaçıp durduğumuz son hasadı ömrümüzün
nasıl da gülümsüyor sed r ağacı
mutsuzluğun ve sonsuz b r mutluluğun
mürekkeb nde ölüyor, yen den doğuyoruz
yen den doğuyoruz, kurbân olayım
geceye ve sabâha
yer çek m ne yemîn edene
şüphes z elç n n kalb nden süzülür
şüphes z kelâmın damlalarından
son mertebes nde kutsanmış baharın
get r r ölümsüz yıldızlarını
akıl nasıl da mahcûp b r mecnûn ş md
mağaranın dudakları nûrdandı
o âna değ n âş kâr olanların
gördü en büyük hâr kasını
aldı mâverâdan fazlasız ve noksansız
kovulmuşların asla b lmeyeceğ
yağmur k ş fâ, tohum k sonsuz
“nereye g d yorsunuz!”, âh, “nereye g d yorsunuz!”
“nereye g d yorsunuz!” duranlar, durdurulanlar
dokunun kelâmın kapılarına
El f yazın, M m yazın
hükümrân olamazsınız hüzne ve yalnızlığa
açın göğüsler n z Nemrud’ları, F ravun’ları çağın
âteş öpme zamanıdır rûhlarınızın