You are on page 1of 8

K U R A T , A k d e s N i m e t , Birinci Dünya Savaşı Sırasında

Türkiye'de Bulunan Alman Generallerinin Raporları. T . K . A . E . Yayın-


l a n : 23, Seri: I I I - S a y ı : B3, 92 s., 8 resim, A n k a r a 1966. 250 Krş.

Eser a d ı n d a n da ilk a n d a anlaşılacağı gibi, I. D ü n y a Savaşı yıl-


larında T ü r k i y e ' d e vazife görmüş olan A l m a n generallerinin yazmış
oldukları raporların tercümesidir. Biz b u r a d a eserin aslı ile tercümesinin
mukayesini y a p m a k t a n ziyade elimizdeki b u T ü r k ç e tercümeyi esas
alarak tanıtacağız.

Mütercim esere yazmış olduğu Giriş'te (7-16) "Birinci D ü n y a


Savaşı'na bağlı problemlerin birçoğu hâlâ lâyıkiyle araştırılmış ve
aydınlatılmış değildir" diye başlıyarak bunların başında " T ü r k i y e ' n i n
Birinci D ü n y a Savaşı'na k a t ı l m a s ı " n ı n geldiğini söylemektedir ki bu
görüş şüphesiz doğrudur. B u n o k t a d a n h a r e k e t edilince elimizdeki bu
k ü ç ü k eserin nasıl b ü y ü k bir boşluğu doldurduğu, ileride I. D ü n y a
S a v a ş ı ' n d a T ü r k - A l m a n münasebetleri, T ü r k i y e ' n i n yenilmesi, v.b.
meseleler üzerinde a r a ş t ı r m a y a p m a k isteyenler için birinci elden bir
k a y n a k olduğu açıkça anlaşılır. Giriş'te ayrıca, I . D ü n y a Savaşı'nda T ü r k
cephelerindeki savaşlara ait Türkçe ve y a b a n c ı dillerde birçok tedkikler
yapıldığından bahisle b u n l a r ı n belli başlıları kaydedilmektedir. F a k a t
m ü t e r c i m i n amacı I. D ü n y a H a r b i ' n e ait bir bibliyografya denemesine
girişmek olmadığından b u r a d a b ü t ü n bibliyografyanın gösterilmemiş
olması tabiidir.

R a p o r l a r ; I. T ü r k O r d u s u n u n B u g ü n k ü D u r u m u , L i m a n von
Sanders, B a n d ı r m a , 13 Aralık 1917, (s. 17-25); I I . 1914/1918 D ü n y a
Savaşında T ü r k Askerî Hareketlerinin Kısaca Tasviri, B r o n s a r t von
Schellendorf (s. 26-36); I I I . T ü r k i y e ' n i n Yıkılmasının Sebepleri, H a n s
v o n Seeckt (4 K a s ı m 1918'de K a r a d e n i z ' d e yazılmıştır), (s. 37-75);
IV. T ü r k i y e ' n i n Askerî Ç ö k ü n t ü s ü n ü n Sebepleri, L i m a n von Sanders,
27 Mart 1919, (ss. 75-87) ayrı ayrı şahıslar tarafından farklı z a m a n l a r d a
kaleme alınmış olup, birbirinin devamı v e y a tamamlayıcısı m a h i y e t i n d e
değildir. M u h t e v i y a t itibariyle de birbirlerinden farklı görüşler öne
540 KÂZıM YAŞAR KOPAMAN

sürülmektedir. Raporların yazarları her ııe k a d a r asker ve raporlar


da askerî yenilgi v e y a ç ö k ü n t ü n ü n sebeplerini izah e t m e iddiasında
ise de T ü r k i y e ' n i n I . D ü n y a H a r b i esnasındaki askerî vaziyetinden baş-
k a içtimaî, iktisadî ve idarî d u r u m u h a k k ı n d a da bilgi vermektedirler.
Raporları incelemek ve m ü t e r c i m i n de Giriş'te belirttiği gibi " H a r b i n
iç y ü z ü n d e n tedkiki için ö n e m l i " olan arşiv malzemesini k u l l a n a r a k
meseleyi askerî y ö n d e n izah e t m e k şüphesiz h a r p tarihçilerinin vazife-
sidir. Biz b u r a d a askerî ç ö k ü n t ü n ü n sebeplerini tahlil e t m e k t e n d a h a
ziyade eserin h a c m i nisbetinde t a m t m a s ı n ı y a p a c a k ve b u gün de aynı
e h e m m i y e t i n i muhafaza e t m e k t e olan içtimaî yaralarımıza T ü r k idareci
ve aydınlarının d i k k a t i n i çekeceğiz. R a p o r l a r d a yazılanlar her ne
k a d a r generallerin şahsî görüşleri ise de gerçek payını da hesaba k a t m a k
lâzımdır.
I - Türk Ordusunun Bugünkü Durumu, (Liman von Sanders,
B a n d ı r m a , 13 Aralık 1917).
"Başarısızlıkla neticelenen birçok t e d b i r y ü z ü n d e n " kıtaların
m e v c u d u n u n azaldığı v e h a r p kabiliyeti b a k ı m ı n d a n da T ü r k ordusu-
n u n aşağı bir seviyeye d ü ş t ü ğ ü görüşü ileri sürülerek k a b a h a t daha
başlangıçta " t e d b i r " l e r i alanlara y ü k l e t ü m e k t e d i r (s. 17). H e m e n sonra
askerin m e v c u d u n a geçilerek, T ü r k o r d u s u n u n muhtelif cephelerde
savaşması dolayısiyle çok k a y ı p verdiği ve savaşın verdirdiği k a y ı p t a n
d a h a çok "yanlış tedbir"lerin b u n d a en m ü h i m rolü oynadığı belirtil-
m e k t e , " h a l b u k i iyi d ü ş ü n ü l m ü ş olsaydı p e k alâ kayıpların önü alına-
bilirdi" (s. 18) denilmektedir. Bu yanlış t e d b i r ve yersiz hareketler me-
y a n ı n d a ; 1914 Aralık ve 1915 Ocak aylarında yapılan Kafkas Seferi,
1916 yazı başlarında I I I . O r d u n u n Ruslara t a a r r u z u , 1916 y a z ı n d a
I I . O r d u n u n yığınak y a p a r a k t a a r r u z a geçmesi, X I I I . K o l o r d u ' n u n
1916 yazı ve 1917 kışındaki İ r a n hareketi, 1916 A ğ u s t o s ' u n d a Mısır'ın
fethi için S ü v e y ş ' t e girişilen h a r e k e t ve asker kaçakları sayılmaktadır.
Bu askerî hareketlerin yanlış v e y a h a t a l ı olup olmadığını inceleyip ka-
rar v e r m e k şüphesiz k u r m a y l a r ı n işidir. General L i m a n von Sanders'in
verdiği r a k a m a göre o z a m a n T ü r k o r d u s u n d a 300.000 k a d a r asker
kaçağı vardı. B u n u önlemek için girişilen askerî t a k i b a t y a n ı n d a , k a ç a k
çetelerinin yaptığı gayri k a n u n î h a r e k e t ve davranışlar da millî b ü n y e d e
çok yıpratıcı bir tesir icra etmiş olmalıdır.

L i m a n von Sanders yenilginin bir sebebinin de cephe h a t t ı n ı n u z u n


olması olduğunu söylemekte (s. 22) ve b u n u müdafaa edecek yeter
ALMAN G E N E R A L L E R I N I N RAPORLARı 541

sayıda askerin m e v c u t olmayıp, orduların m e v c u d u n u n da çok d ü ş t ü ğ ü


belirtilmektedir (s. 22).
" H a r p Kabiliyetinin gerileyişi" başlığı altında " T ü r k askeri, bil-
hassa Anadolulular, çok ü s t ü n bir vasıftadırlar. B u askerle, iyi b a k ı m
ve iyi yedirip içirme, esaslı t a l i m ve terbiye, sakin ve emin k u m a n d a
ile en b ü y ü k başarılar elde edilebilir." " T ü r k askeri kendisine karşı
m u a m e l e d e m u a y y e n bir d i k k a t ve i h t i m a m ve sebat i s t e r . . . O z a m a n
böyle bir asker ile her şey elde edüebilir" sözleriyle T ü r k askerinin
özelliklerini sayarken, " T ü r k o r d u s u n u n birçok kısmında h a r p kud-
retinin düşmesindeki başlıca sebep, T ü r k b a ş k u m a n d a n l ı ğ ı n c a t a t b i k
edilen yersiz (yanlış) tedbirlerden ileri gelmiştir." diyerek fikrini açıkça
ifade etmektedir.
I I - 1914 /1918 D ü n y a Savaşında T ü r k Askerî Hareketlerinin Kı-
saca Tasviri, v o n B r o n s a r t , i s t a n b u l , 15.12.1917.
B r o n s a r t von Schellendorf " B a l k a n H a r b i ' n d e k i b ü y ü k kayıplar
neticesinde m e y d a n a gelen âfetin tesiriyle m â n e n ve m a d d e t e n ölmekte
olan bir ordu, münfesih olan bir zabit zümresi, henüz her tarafta ta-
n ı n m a m ı ş devlet otoritesi ve yeknesaklığı t e m i n edememiş devlet or-
ganları, her mevkide h e n ü z yeter derecede tecrübesi olmıyan yeni
şahıslar"a m u k a b i l yenilmesi lâzım gelen meseleleri de "askere çağırı-
lacakların bir listesinin yapılması, seferberlik için her şeyin, birkaç
a y zarfında, yeni b a ş t a n t e r t i p ve t a n z i m edilmesi, askerî h i z m e t t e n
k u r t u l m a k için t a t b i k edilen birçok istisnalar, tahsillilerin ve zengin-
lerin bedel ö d e m e k suretiyle askerlikten kurtulabilmeleri, askere
celbedilirken önlenmesi m ü m k ü n olmıyan r ü ş v e t v e r m e k âdeti, kütle
halinde asker kaçakları . . . v . b . " derin kökler salmış bir t a k ı m zor
engeller olarak vasıflamakta ve yeni bir ordu ve devleti bekleyen esas
vazifelerin b u n l a r olduğunu ifade ile 1914 yılı başlarındaki u m u m î
vaziyeti kısaca a n l a t m a k t a d ı r (s. 26-27). T ü r k i y e ' n i n coğrafî şartları
v e m ü n a k a l e i m k â n l a r ı n d a n bahs ile askerin bir cepheden diğerine şev-
kinin de k a ç a k l a r y ü z ü n d e n k a y b o l m u ş bir m u h a r e b e olduğunu ilâve
eden v o n B r o n s a r t , L i m a n v o n Sanders'in hilâfına " E n v e r P a ş a ' n ı n
d u r bilmeyen faaliyeti ve gayreti sayesindedir ki, T ü r k o r d u s u n u n yı-
kılmasının şimdiye k a d a r önü a l ı n m ı ş t ı r " (s. 28), diyerek o n u n da birçok
muhalifleri olduğunu ifade e t m e k t e ve " . . . E n v e r P a ş a ' n ı n gerek Türk-
lerden ve gerekse A l m a n l a r d a n birçok muhalifi v a r d ı ve b u n l a r o n u n
yerine d a h a y u m u ş a k birinin getirilmesi için E n v e r ' i düşürmeğe ça-
542 KÂZıM YAŞAR KOPIÎAMAN

lışıyorlardı" sözleriyle yanlış t e d b i r ve idareden hiç b a h s e t m e m e k t e d i r .


E n v e r P a ş a ' y ı çekemiyen insanların o n d a n d a h a dirayetli ve kabiliyetli
olmadıklarını da ilâve eden von Bronsart " F a k a t bahis konusu olan
kimselerden hiç biri hiçbir veçhile onun yerine lâyık değildir. T ü r k i y e ' d e
o n u n gibi çalışkan, gayretli ve teşkilâtçı olan başka hiçbir kimse y o k t u r ;
üstelik ( E n v e r Paşa) içten k a n a a t getirmek suretiyle A l m a n d o s t u d u r "
(s. 28) diyerek, esas maksadını o r t a y a k o y m a k t a d ı r . Giriş'te m ü t e r c i m i n
de belirttiği gibi o devirde k u v v e t l i şahıslar elbette vardı. B u n u sonraki
hadiseler de isbat etmiştir. F a k a t , esas A l m a n dostluğu olunca vaziyet
elbette değişir.
D a h a sonra " H u s u s î E s a s l a r " a geçen v o n B r o n s a r t o z a m a n k i ah-
vali kısaca a n l a t m a k t a ve netice olarak A l m a n y a ' n ı n T ü r k i y e ' y i des-
tekle ııeğe d e v a m etmesi lâzım geldiği k a n a a t i n i izhar e t m e k t e d i r (s. 36).

I I I - T ü r k i y e ' n i n Yıkılmasının Sebepleri, General voıı Seeckt, 4


K a s ı m 1918'de K a r a d e n i z ' d e yazılmıştır.
General H a n s von Seeckt'in raporu en tafsilâtlı ve askerî meseleler-
le ilgili olduğu k a d a r içtimaî y a r a l a r a da diğerlerinden d a h a fazla t e m a s
edenidir.
Von Seeckt d a h a başlangıçta (s. 37) " T ü r k i y e ' n i n kaderi Alman-
y a ' n ı n kaderine t â b i olduğu cihetle, A l m a n y a ' n ı n yenilgisi T ü r k i y e ' y i
de aynı akıbete m a r u z b ı r a k t ı " dedikten sonra, T ü r k i y e ' n i n yıkılışı-
nın sebeplerinin de kendiliğinden böylece o r t a d a n kalkmış olduğunu
k a b u l ederek, baş sorumlu olarak A l m a n y a ' y ı k a b u l e t m e k t e ve T ü r -
kiye'ye sorulacak t e k şeyin "nasıl oldu da savaşın s o n u n d a , savaş
halkasının en zayıf n o k t a l a r ı n d a n birini teşkil e t t i ? " sorusu olduğunu
söylemektedir.

Müteakiben ç ö k ü n t ü n ü n iç ve dış sebeplerine geçen von Seeckt


bazı meselelerde gayet yerinde teşhislerde b u l u n m a k t a d ı r . Bu teşhis-
ler b u gün bile değerini muhafaza etmektedir. Ç ö k ü n t ü n ü n iç sebepleri
arasında von Seeckt şu n o k t a l a r üzerinde d u r u y o r .

1 . Merkezî idare ve iradenin yokluğu.


2 . Ferdî r e k a b e t .
3 . " H a r p z a m a n ı n d a h â k i m bir kast (zümre) olan K o m i t e ( İ t t i h a t
ve T e r a k k i Cemiyeti); başlangıçta şüphesiz bir mefkûre sahibi (ide-
alist), mamafih kısmen bazı karanlık maksadları olan, kimselerden
ALMAN GENERALLERININ RAPORLARı 543

teşekkül eden b u komite (sonraları) bir k â r müessesesi haline gelmişti:


(von Seeckt'in b u iddiası m a n i d a r olup, en sonda söylenebilecek böyle
bir fikrin çok sağlam vesikalarla tevsiki gerekmektedir. Mamafih böyle
h a r p z a m a n l a r ı n d a fırsattan istifade e t m e k isteyeceklerin olacağı
şüphesizdir. F a k a t yine kendi ifadesiyle: " E n v e r , şayet serbest kalsaydı
herşeyi y a p m a ğ a m u k t e d i r olurdu; fakat o n u n (eli-kolu) bağlı idi ve hiç-
bir şey y a p a m a z d ı . T a l â t ' ı n keskin feraseti ve enerjisi, söylenen aynı
ç a m u r u n s u r l a r dolayısiyle, tesirsiz kalıyordu. Böylece m ü ş t e r e k bir
h a r e k e t ve faaliyetle memleketi bir a r a d a t u t m a k i m k â n ı n ı haiz olan
b u iki yegâne şahsiyetin (şu v e y a b u t a r z d a ) elleri ve kolları bağlı i d i "
diyerek, b u menfaatperestlerin hiç olmazsa P a r t i ' n i n en ü s t kademesini
teşkil edenler olmadığını açıklamaktadır.)
4 . O r d u n u n siyasete karışması: " P a r t i siyasetinin idaredeki tesi-
rinden d a h a fena bir husus da o r d u n u n kendini siyasete k a p t ı r m ı ş
olması i d i " (s. 42).
5 . H a r p ihtiyaçlarının tedarikinde gayri meşru k a z a n ç yoluna
gidilmesi: " B ü t ü n b u işlerin arkasında h e m e n h e m e n d a i m a b ü y ü k bir
nüfuz sahibi olan askerî levâzım-ı u m u m î Reisi İsmail H a k k ı (Topal
İsmail H a k k ı Paşa) b u l u n m a k t a i d i " (s. 42).
6 . T ü r k ç ü l ü k cereyanı: " İ t t i h a t ve T e r a k k i Cemiyeti'nden o r d u y a
geçen b a ş k a ve çok tehlikeli bir cereyan vardır. B u cereyan b ü y ü k
T ü r k ç ü l ü k idealidir."
R a p o r sahibi T ü r k ç ü l ü k idealini zararlı gösterirken, Cemal P a ş a ' n ı n
A r a b i s t a n ' d a b u siyasetle hareketinin Arapların ayrılmasını i n t a ç et-
tiğini söylüyor ki; Osmanlı idaresindeki gayri T ü r k azınlık milliyetçi-
liğinin temelleri çok d a h a eski olup, t a B ü y ü k Fransız Ihtilâli'ne k a d a r
gitmektedir. D a h a önce ayrılan Y u n a n i s t a n , Bulgaristan ve K a r a d a ğ ' ı
düşünecek olursak, bunların da T ü r k ç ü l ü k cereyanın tesiriyle ayrılmış
olduğunu k a b u l e t m e k lâzım gelir ki, böyle bir husus o devirlerde yok
idi. Bilâkis T ü r k ç ü l ü k b u n l a r a karşı bir reaksiyon olarak d o ğ m u ş t u r .
R a p o r sahibi d a h a sonra " . . . A l m a n tesiri ve A l m a n faaliyetine her
y e r d e (belli) bir sınır k o n m u ş t u r . (Bu münasebetle) yeniden E n v e r ' i n
(bu b a b t a k i ) davranışları ile meşgul o l m a k z o r u n d a y ı z " (s. 47) demekle
T ü r k ç ü l ü k idealinden en çok rahatsız olanın A l m a n y a o l d u ğ u n u da
açıkça ifade etmiyor m u ?
7 . Gayri T ü r k unsurların T ü r k millî b ü n y e s i n d e açtığı y a r a l a r :
" H a l k ı n y ü k s e k t a b a k a s ı harpçilik vasfını k a y b e t m i ş t i ; b u n u n başlıca
544 KÂZıM YAŞAR KOPAMAN

sebebi y a b a n c ı unsurlarla gittikçe çoğalan k a n karışıklığıdır; bilhassa


k u r n a z bir t ü c c a r millet olan R u m l a r ' l a (evlenmeler artmıştır). Yüz-
yıllardanberi m e m l e k e t t e (Türkiye'de) y a b a n c ı menfaatlar faaliyette
b u l u n m u ş t u r ; b u n l a r aynı derecede gayri millî tesir icra etmişler ve
sessizce yapılan rekabetle siyasî ve ticarî ahlâkı gittikçe b o z m u ş l a r d ı r "
(s. 48-49).
Biz G ö k t ü r k kitabelerinde de b u n a y a k ı n ifadelere rastlıyoruz.
Çinlilerin menfî tesirleri de h e m e n h e m e n aynı şekilde t a s v i r edilmekte
ve halkın y ü k s e k (zengin) t a b a k a s ı n ı n şuursuz hali b ü t ü n açıklığı ile
a n l a t ı l m a k t a d ı r . B u gün de aynı y a r a d a n m u z d a r i p olduğumuzu bilmem
söylemeğe l ü z u m v a r m ı ?
8 . Aydın zümrenin ve Suriye'li A r a p , R u m ve Ermenilerin devlete
karşı d ü ş m a n c a hisleri v e kayıtsızlıkları: "Millî hususiyetleri beliren
zümrelerde, y â n i bedevî aşiretlerde, fellâhlarda, K ü r t l e r d e , ekincilik
y a p a n Ermenilerde, Filistin yahudileri ile H ı r i s t i y a n l a r m d a (bu kayıt-
sızlık) m ü ş a h e d e edilmekte idi. T ü r k i y e işte b u unsurlarla on yıl h a r p
y a p m ı ş ve sonunda ç ö k m ü ş t ü r ( l ) " . (s. 50).
D a h a sonra iktisadî sebeplere geçilmekte, A l m a n y a r d ı m ı n ı n ne
suretle alınıp harcandığı izah edilmekte (s. 50-52) ve b u n d a n doğan
aksaklıklara t e m a s edilmektedir. Münakale vasıtalarının yetersizliği,
h a r p z a m a n ı n d a k i ihtiyacın kısmen v e y a t a m a m e n giderilememesinin
esas sebebi olarak gösterilmektedir (s. 55). Topal İsmail H a k k ı ve K a r a
K e m a l (İaşe Nâzırı)'in y a p m ı ş oldukları i h t i k â r ve b u n u n sebep olduğu
sıkıntılar anlatılarak (s. 56), " T ü r k i y e içiıı lüzumsuz, fakat A l m a n y a
için pek gerekli (?) olan madenlerden en k ü ç ü k m i k t a r d a (Almanlara)
verilmek i s t e n m e m e s i " n d e n y a k ı n ı l m a k t a d ı r (s. 57).
E n çok üzerinde d u r u l a n husus ihtikârın önüne geçilememesi vc
b u n l a r ı n çoğu kere devrin ileri gelen erkânı tarafından desteklenmesi-
dir (s. 57-58).
Von Seeckt d a h a sonra ç ö k ü n t ü n ü n askerî sebeplerine geçmekte ve
orada lehte ve aleyhte birşey söyliyemiyeceğimiz bazı m ü l â h a z a l a r d a
b u l u n m a k t a d ı r (s. 58-64).
D a h a sonra A l m a n y a r d ı m ı n a geçen Von Seeckt T ü r k i y e ' n i n "İttifak
görevlerini kendisini feda edercesine yerine getirmiş" olduğunu ifade
ile b u n u n da ancak A l m a n y a r d ı m ı sayesinde olduğunu iddia e t m e k t e d i r
(s. 65). Türkiye'deki Alman m a k a m l a r ı n ı n birbirleriyle anlaşamamazlık
ALMAN GENERALLERININ RAPORLARı 545

(kıskançlık) içinde olduğunu belirterek "Almanlığın başlıca zaafları"na


t e m a s etmektedir. B u m e y a n d a General L i m a n v o n Sanders için "as-
kerî heyetin başına b u n d a n d a h a isabetsiz bir t a y i n y a p ı l m a z d ı " diyerek
b u zatı A l m a n y a ' y ı dışarıda temsil edebilecek evsafta görmemektedir
(s. 71). B u görüşünü de von Sanders'in icraatiyle t a k v i y e y e çalışmak-
t a d ı r (s. 72).
Neticede H a n s von Seeckt " B i r k a d a v r a ile evlenilemez" diyerek
Osmanlı İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u d a h a başlangıçta ölü k a b u l edip b u neticenin
m u k a d d e r olduğunu ifade e t m e k t e d i r ki, Giriş'te m ü t e r c i m i n de söy-
lediği gibi, b ü t ü n sayılan h a t â ve eksikliklere r a ğ m e n Osmanlı İm-
p a r a t o r l u ğ u henüz d a h a ölmemiş olduğunu fiilî olarak isbat etmiştir.
I V - T ü r k i y e ' n i n Askerî Çöküntüsünün Sebepleri, Liman von
Sanders, 27 Mart 1919.
Kendisinin T ü r k i y e ' d e k i A l m a n askerî heyetinin başında beş sene
b u l u n d u ğ u n u ve T ü r k o r d u s u n a k u m a n d a etmesi sebebiyle birinci
derecede soruya m u h a t a p olması lâzım gelenin kendisi olduğunu söy-
liyen L i m a n von Sanders, yenilgide A l m a n y a ' n ı n sanıldığından çok
d a h a fazla rolü olup b u n d a esas sebebin E n v e r P a ş a ' n ı n A l m a n y a ' -
da çok t u t u l m a s ı ve ona güvenilmesi olduğu söylenmektedir. L i m a n v o n
Sanders, E n v e r P a ş a ' n ı n kendini beğenmiş ve servet biriktirme ihti-
rası( ?) olan birisi olduğunu ve ona güvenilmemesi lâzım geldiğini A l m a n
m a k a m l a r ı n a d a h a evvel bildirdiğinden ve fakat söz geçiremediğin-
den y a k ı n m a k t a d ı r (s. 76). E n v e r P a ş a ' n ı n ferden insanî kusurlarla dolu
olduğunu iddia eden v o n Sanders onun askerî b a k ı m d a n da çok yanlış
hareketler yaptığını ileri s ü r m e k t e v e h e m e n a r k a s ı n d a n da " E n v e r ' i n
T ü r k y ü k s e k o r d u g â h ı n d a k i b ü t ü n nüfuzlu m a k a m l a r ı işgal eden A l m a n
müşavirleri, kendisine çok yanlış istişarelerde b u l u n m u ş l a r d ı r " (s. 77)
diyerek, kendi fikirleri arasında t e z a d a düşmektedir. D a h a sonra askerî
hareketlerin tahliline geçilmektedir ki (s. 78-85) b u n u değerlendirmek
şüphesiz h a r p tarihçilerinin vazifesidir.

D a h a sonra v o n Sanders, T ü r k i y e ' d e k i Almanların birbirini çe-


kemediğini ve b u n u n başarısızlıkta âmil olduğunu r a p o r u n u n sonuna
doğru " T ü r k i y e ' d e görevli A l m a n m a k a m l a r ı n ı n işbirliği y a p m a l a r ı
halinde çok şeyler elde edilebilirdi; h a l b u k i bunların birbirleri aley-
hinde çalışmaları, hiçbir z a m a n düzeltilmesi m ü m k ü n olmıyan, sonsuz
zarar ve ziyana sebebiyet v e r m i ş t i r " (s. 85) sözleriyle tekid etmekte-
dir.
546 KÂZıM YAŞAR KOPAMAN

Sonuç: Eser cep kitapları e b a d ı n d a olup, herkesin her yerde zevkle


okuyabileceği bir üslûpla t e r c ü m e edilmiştir. K ü ç ü k l ü ğ ü nisbetinde
içindekilerin e h e m m i y e t i b ü y ü k t ü r . B ü t ü n aydınların okuması ve
y a b a n c ı gözüyle yazılan b u r a p o r l a r d a n milletçe ibret alınarak tekrarına
m a n i olunması şâyân-ı tavsiye olduğu k a d a r , m ü n h a s ı r a n y a k ı n tarihi-
mizle ilgili b u neviden neşriyatın bolluğu nisbetinde tarihimizi d a h a iyi
öğreneceğimiz de aşikârdır.
K â z ı m Yaşar K o p r a m a n

You might also like