You are on page 1of 46

ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ I.

ÜNİTE – TEMEL KAVRAMLAR

I. ÜNİTE – TEMEL KAVRAMLAR a) İçgüdü: Doğuştan getirilen (kalıtsal), türe özgü


1. Öğrenme ve Performans: Tekrar ya da yaşantı otomatik ve bilinçsizce yapılan davranışlardır.
sonucu davranışlarda meydana gelen nispeten kalıcı İçgüdüler öğrenilmemiş davranışlardır. Sadece
izli (sürekli) bir değişmedir. Mesela; Araba, bisiklet, hayvanlarda görülür. Mesela; örümceğin ağ örmesi,
klavye kullanma, 10’a kadar sayma. ipek böceğinin koza yapması, arının bal yapması vb.

2010 KPSS: Bir bebeğin elini, ayağını ısırarak seven İçgüdüler türe özgüdür. Bir türe mensup olanlar aynı
bir yetişkini görünce ağlamaya başlaması. içgüdüsel davranışlarda bulunurlar. Mesela;
miyavlamak kedi türünün tüm üyelerinde aynı
Buna göre öğrenmenin üç özelliği vardır diyebiliriz: şekilde görülür.
 Her öğrenmede olumlu ve olumsuz gözlenebilir
İçgüdüler belirli zaman ve şartlar oluştuğunda ortaya
bir davranış değişikliği mutlaka olmalıdır.
çıkar. Mesela; leyleklerin sonbaharda göç etmesi.
 Öğrenmede söz konusu olan davranış değişikliği
tekrar ya da yaşantı sonucu oluşmalıdır.
 Davranış değişikliği nispeten kalıcı (sürekli) b) İçdürtüler (fizyolojik, birincil güdüler):
olması gerekir. Organizmanın içinden gelen ve onu harekete geçiren
güdülerdir. Organizmanın yaşamasına ve neslin
Uyarı: Her davranış değişikliği öğrenme değildir. devamına hizmet ederler. Bu nedenle birincil
Ancak tekrar ve yaşantı sonucu oluşan davranış güdülerdir. Doğuştandır yani öğrenilmemişlerdir.
değişiklikleri öğrenmedir. Bu anlamda içdürtü, Hem hayvanlarda hem de insanlarda görülür. Bu
içgüdü, refleks, büyüme, olgunlaşma, nedenle evrenseldir. Mesela; açlık, susuzluk,
psikolojik tikler, alışma ve duyarsızlaşma cinsellik, merak, korunma, dinlenme, uyku, oksijen
sonucunda ortaya çıkan davranışlar, Homeostatik ihtiyacı, annelik güdüsü vb.
davranışlar, hormonal salgılara bağlı
değişikliklerden terleme, kızarma gibi c) Refleks: Organizmanın, belli uyarıcılara karşı
davranışlar, bireyin sürekli olarak göstermediği, gösterdiği ani ve istemsiz (bilinçsiz) tepkileridir.
belirli durumlarda (rüya gördüğünde, alkol, ağır Refleksler doğuştan getirilir, yani öğrenilmemiştir.
ilaç veya uyuşturucu kullandığında, ağır ateşli Refleksler, organizmayı zararlı uyarıcılar karşısında
hastalıklarda, yorgunlukta) ortaya koyduğu geçici koruma görevi görür. Hem insanlarda hem de
davranışlar öğrenme ürünü değildir. hayvanlarda görülür. İnsanda “emme ve yakalama”
refleksleri doğuştan getirilen ilk reflekslerdir.

Öğrenme, içsel (zihinsel) bir süreçtir ve bu süreç Mesela; Tozlu bir ortamda hapşırma, ani ve yüksek
doğrudan gözlenemez. Gözlemlenen bireyin bir ses karşısında irkilme, ışık karşısında göz
performansıdır (edim, icra). Performans öğrenilenin bebeklerinin büyüyüp küçülmesi vb.
gözlenebilir hale dönüşmesidir. d) Homeostatik davranışlar (dengeleme): Yetersiz
ve aşırı uyarılma sonucunda uyum ve denge durumu
2. Yaşantı (Deneyim): Bireyin çevresiyle etkileşimi bozulan organizmanın tekrar normal yaşantısına
sonucu onda kalan izdir. İnsanların, ilgileri, istekleri, dönmesine yönelik gösterdiği, türe özgü tepkilere
tutumları ve davranışları yaşantılar yoluyla dengelenme denir. Homeostasis, dengesi bozulan
değişikliğe uğrar ve öğrenmesini gerçekleştirir. organizma çeşitli etkenleri (su, besin, oksijen miktarı)
belli düzeyde tutarak normal yaşantısını sürdürme
3. Davranış: Organizmanın içten veya dıştan gelen
durumudur.
uyarıcılara karşı gözlenebilen (yürüme, koşma,
yemek yeme, gülme gibi) ve ölçülebilen (düşünme,
Mesela; insanın vücut ısısı, kalp atışı, tansiyonu
problem çözme, rüya görme) her türlü tepkisine
değiştiğinde, organizma uyumu sağlamak için çaba
davranış denir.
harcar. Üşüyünce titrememiz, sıcakta terlememiz de
Homeostatik davranışlardır.
Davranışlar öğrenilmiş ve öğrenilmemiş olmak üzere
iki türlüdür.
3.1.2. Geçici davranışlar: Bireyin sürekli olarak
göstermediği, belirli zamanlarda ve durumlarda
3.1. Öğrenilmemiş Davranışlar ortaya koyduğu öğrenme ürünü sayılmayan
3.1.1. Doğuştan getirilen davranışlar: Öğrenme
davranışlardır. Mesela; narkoz halinden uyanırken
ürünü olmayan, organizmanın yaşamını ve tür olarak
söylenen sözler, aşırı alkol alan birinin kaba ve
devamını sürdürmesinde kullandığı davranışlardır.
ölçüsüz konuşması, uyurgezer birinin gece dışarı
Bunlar: İçgüdü, İçdürtü, Refleks ve Homeostatik
çıkıp yürümesi, bireyin yüksek ateşli olduğu bir
davranışlarıdır.
zamanda sayıklaması.

-1-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ I. ÜNİTE – TEMEL KAVRAMLAR

3.1.3. Büyüme: Organizmanın bedensel (fiziksel) ve 2007 KPSS: Bir papağana bazı kelimeleri söylemeyi
hacimsel olarak değişim göstermesidir. Büyüme öğretebilirsiniz; ancak ne kadar çabalarsanız
organizmada meydana gelen nicel bir olaydır. çabalayın bir serçeye bir kelime bile öğretmeniz
mümkün değildir.
Mesela; boyun uzaması, ağırlığın artması, kasların Öğrenme açısından papağanla serçe arasında
büyümesi, beynin ağırlaşması, saçın uzaması, görülen bu fark, aşağıdakilerden hangisiyle
tırnağın uzaması, dişin çıkması gibi meydana gelen açıklanabilir?
niceliksel değişiklikler büyümedir.
A) Türe özgü hazır oluş B) Aşırı uyarılma
3.1.4. Olgunlaşma: Organizmanın doğuştan sahip C) Güdülenme D) Dikkat bozukluğu
olduğu potansiyel güçlerin (vücut organların), E) Büyüme
kendisinden beklenilen fonksiyonları zamanla yerine
getirebilecek (görev yapabilecek) duruma gelmesidir. 2. Zekâ: Zekâ düzeyi ile öğrenme doğru orantılıdır.
Mesela; çocuğun el ve parmak yapısının 6 yaş Zekâ düzeyi arttıkça öğrenmenin etkisi ve hızı artar.
civarında kalemi düzgün tutabilecek hale gelmesi. 12
aylık bir bebeğin yürüyebilmesi. 3. Olgunlaşma: Öğrenme için önkoşul faktörüdür.
Olgunlaşma, organizmanın doğuştan sahip olduğu
Olgunlaşma organizmanın doğuştan getirdiği potansiyel güçlerin (vücut organların), kendisinden
biyolojik donanımın, genetik olarak belirlenmiş bir beklenilen fonksiyonları zamanla yerine getirebilecek
plan dâhilinde, zaman içinde kendiliğinden (yani (görev yapabilecek) duruma gelmesidir. Mesela; 12
öğrenme yaşantılarından ve çevresel değişkenlerden aylık bir bebeğin yürüyebilecek hale gelmesi.
bağımsız) değişmesidir. Yani olgunlaşma genetik
yapının ortaya çıkardığı bir değişimdir. Olgunlaşma organizmanın doğuştan getirdiği
biyolojik donanımın, genetik olarak belirlenmiş bir
Olgunlaşma sonucunda ortaya çıkan davranışlar plan dâhilinde, zaman içinde kendiliğinden (çevresel
(yürüme, dik durma, sesleri çıkarma) öğrenme ürünü değişkenlerden bağımsız) değişmesidir.
olarak sayılamazlar. Ancak olgunlaşma öğrenme ve
hazırbulunuşluk için ön koşuldur. Eğer organizma bir Organizmanın belli bir öğrenebilme yapabilmesi için,
şeyi öğrenebilme olgunluğunda değilse öğrenme o öğrenmenin gerektirdiği belli bir olgunluk
gerçekleşemez. Mesela; çocuğun bisiklete (gelişimsel) düzeyine mutlaka sahip olması
binebilmesi için belli bir fiziksel seviyeye gerekmektedir. Mesela; 6 aylık bebeğe yazı yazmayı
(olgunlaşmaya) ulaşmış olması gerekir. veya bisiklet kullanmayı öğretemeyiz.

3.2. Öğrenme ürünü olan davranışlar: Doğuştan 2010/2 KPSS: Matematik öğretmeni Arif Bey,
getirilmeyen ve öğrenme sonucu meydana gelmiş gelecekte karşılaştığında öğrenmesini
kalıcı izli davranışlardır. Mesela; teneffüs zili kolaylaştıracağını düşünerek 4 yaşındaki kızına bazı
çaldığında teneffüse çıkılması bir öğrenmedir. matematik formüllerini farklı yöntemler kullanarak
ezberletmeye çalışır. Ancak bütün çabalarına rağmen
II. ÜNİTE – ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER çocuğuna matematik formüllerini ezberletmeyi
A) Öğrenenle ilgili faktörler başaramaz.
B) Öğrenilecek konuyla (malzemeyle) ilgili faktörler Çocuğun matematik formüllerini ezberlemeyi
C) Öğrenme yöntemiyle ilgili faktörler başaramamasının temel nedeni aşağıdakilerden
D) Öğrenme ortamıyla ilgili faktörler hangisidir?

A) ÖĞRENENLE İLGİLİ FAKTÖRLER A) Çocuğun matematiğe ilgisinin az olması


1. Türe özgü hazır oluş (Doğuştan donanım): Bir B) Babasının uygun öğretim yöntemleri
organizmanın, istenilen davranışı öğrenmek için kullanmaması
gerekli biyolojik donanıma sahip olması türe özgü C) Çocuğun güdülenme düzeyinin düşük olması
hazır oluştur. Organizma ancak genetik donanımının D) Çocuğun matematikte yeteneksiz olması
elverdiği davranışları öğrenebilir. Bu manasıyla E) Çocuğun yeterli bilişsel gelişim düzeyine
biyolojik donanım bir davranışı öğrenmede temel ulaşmamış olması
belirleyicidir.

Mesela; bir insana uçmayı öğretemeyiz. Her cins


köpeği av köpeği olarak eğitemeyiz.

-2-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ II. ÜNİTE – ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

4. Genel uyarılmışlık hali: Zihinsel uyanıklık Güdü: Organizmanın bir ihtiyacını gidermek için,
durumu olarak da adlandırılabilir. Bireyin dışarıdan onu dürtü yönünde harekete geçiren eğilime ve isteğe
gelen uyarıcıları alma (fark etme) derecesidir. Birey, güdü denir. Yani organizmayı harekete geçiren iç
dışarıdan çok az uyarıcı alabiliyorsa genel olarak güçtür. Güdü organizmanın davranışını yönlendiren
uyarılara kapalıdır ve uyarılmışlık düzeyi düşüktür. fizyolojik ve psiko-sosyal bir enerjidir. Güdü, her
Fakat çok fazla uyarıcı alabiliyorsa genel olarak davranışın altında yatan nedendir.
uyarıcılara açıktır ve uyarılmışlık düzeyi yüksektir.
Davranış: Güdü sonucu ortaya çıkan tepkilerdir.
Mesela; yatakta ders çalışmak gibi gevşetici eğilim
öğrenmeyi engelleyici bir durumdur. Çünkü böyle bir Doyum (rahatlama): Organizmanın amacına
durumda uyarılmışlık düzeyi düşüktür. ulaşması sonucunda oluşan rahatlama durumudur.

En düşük genel uyarılmışlık hali derin uyku, en 5.1.Güdülenme türleri


yüksek uyarılmışlık hali ise dikkatlilik ve tetikte 5.1.1. Davranışa kaynaklık yapan güdüler
olma halidir. Orta düzey genel uyarılmışlık halinde a) İçten güdülenme: Bireyi davranışa geçiren güç,
(orta şiddetteki duygulanım da) ise başarı en yüksek etken (güdü kaynağı) kendisindedir. Yani bireyi
düzeydedir. Uyarılmışlık hali orta düzeyin altına güdüleyen etkenler dışarıdan değildir.
düştüğünde veya orta düzeyden yukarı çıkıldığında
başarı düşmeye başlar. Mesela; bir gencin, sağlığına önem verdiği için
dengeli beslenmeyle ilgili konuları öğrenmek
Genel uyarılmışlık düzeyi bireyin duyguları, istemesi, bir öğrencinin dersi sevdiği için çalışması.
heyecanları, korkuları ve kaygılarından da etkilenir.
Öğrenme için normal düzeyde kaygı gereklidir. Aşırı b) Dıştan güdülenme: Bireyi davranışa geçiren
ve yetersiz kaygı ise öğrenmeyi olumsuz etkiler. etkenlerin bireyden kaynaklanmadığı güdülenmedir.
Yani bireyi güdüleyen etkenler dışarıdan gelir.

Mesela; bir gencin, eleştirmenler tavsiye ettiği için


bir filmi izlemesi, bir öğrencinin öğretmenin vereceği
ödülü kazanmak için sınavda başarılı olmak istemesi.

5.1.2. Davranışa yönelten güdüler


a) Fizyolojik (Öğrenilmemiş, Birincil, İçdürtüler)
Güdüler: Organizmanın içinden gelen ve onu
harekete geçiren güdülerdir. Organizmanın
yaşamasına ve neslin devamına hizmet ederler. Bu
nedenle birincil güdülerdir. Doğuştandır yani
öğrenilmemişlerdir. Hem hayvanlarda hem de
5. Motivasyon (güdülenme): Organizmanın bir insanlarda görülür. Bu nedenle evrenseldir.
davranışı yapmak için istek duymasına güdülenme Yaşamımızın ilk yıllarında oldukça etkindir.
(motivasyon) denir. Güdülenme; ihtiyaç, dürtü, güdü Mesela; açlık, susuzluk, cinsellik, merak, korunma,
ve davranışı kapsayan genel bir kavramdır. dinlenme, uyku, oksijen ihtiyacı, annelik güdüsü vb.
İhtiyaç → Dürtü → Güdü → Davranış → Rahatlama
b) Sosyal (Öğrenilmiş, İkincil, Dışsal) Güdüler:
Toplum içerisinde ortaya çıkan güdülerdir. Yani
kişinin toplumsallaşma süreciyle beraber kazandığı
Güdülenme
güdülerdir. Kültürden kültüre, kişiden kişiye ve
İhtiyaç: Organizmada bir eksikliğin duyulmasıdır. zamanla değişir. Bu güdüler sadece insana özgüdür
İhtiyaç organizmaya rahatsızlık veren ve giderilmesi ve öğrenilmiştir. Yaşamın ileriki yıllarında
gereken bir durumdur. davranışları daha çok etkiler. Bazı durumlarda
fizyolojik güdülerle çatışır ve onlara üstün gelir
Dürtü: İhtiyaçların karşılanması için organizmada
oluşan itici güce denir. Fizyolojik bir ihtiyacın neden Mesela; Başarılı olmak için uykusundan vazgeçen
olduğu rahatsızlık ve gerginlik durumudur. Dürtü insan, milli duygularla savaşa giden insan, oruç
fizyolojik bir ihtiyacın psikolojik sonucudur. tutmak için gün boyu aç ve susuz kalan bir insan vb.
Dürtüler, birincil güdülerdir ve en ilkel güdü
kaynağıdır. Açlık, susuzluk, cinsellik, annelik Mesela; başarılı olma, saygınlık kazanma, statü
dürtüleri bilinen biyolojik (birincil) dürtülerdir. kazanma, toplumda kabul görme, ilgi çekme vb.

-3-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ II. ÜNİTE – ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

6. Öğrenmenin aktarılması (Transfer, Aktarma): 7. Ket vurma (unutma): Öğrenilen bilgilerin


Öğrenmelerin birbiri üzerindeki etkisine (olumlu ya birbirini etkileyerek unutturması veya hatırlanmasını
da olumsuz yönde etkilemesine) transfer denir. zorlaştırması olayıdır. Ket vurma iki türlüdür.
Olumlu ve olumsuz transfer diye ikiye ayrılır.
a) Geriye ket vurma: Yeni öğrenilen bilgilerin
a) Olumlu (Pozitif) Transfer: Öğrenmelerin eskilerini unutturması ya da hatırlanmasını
birbirini kolaylaştırmasıdır. İki türlü gerçekleşir. zorlaştırmasıdır. Mesela; lokantada siparişleri alan
garsonun sonradan aldığı siparişlerden dolayı ilk
İleriye etkili kolaylaştırma (ileriyi etkin siparişleri hatırlayamaması.
destekleme): Önceki öğrenmenin sonraki öğrenmeyi
kolaylaştırmasıdır. Mesela; bisiklet sürmesini bilen 2009 KPSS: Bir öğrenme deneyinde, katılımcılara
birisinin motosikleti kullanmayı daha kolay bir kelime dizisi verilerek ezberlemeleri sağlanır.
öğrenmesi. Aradan birkaç gün geçtikten sonra kendilerinden bir
başka kelime dizisini ezberlemeleri istenir. Daha
Geriye etkili kolaylaştırma (geriye etkin sonra katılımcılardan ilk öğrendikleri listedeki
destekleme): Sonraki öğrenmenin önceki öğrenmeyi kelimeleri tekrarlamaları istendiğinde, akıllarına
desteklemesidir (daha ustaca ve etkili kılmasıdır). sürekli ikinci listedeki kelimelerin gelmesi nedeniyle
Mesela; bireyin yeni öğrendiği basketbol önceki ilk listedeki kelimeleri hatırlamada güçlük çektikleri
öğrenmesi olan futbolu daha ustaca oynamasını görülür.
sağlaması. Katılımcıların ilk listedeki kelimeleri hatırlamada
güçlük çekmeleri aşağıdaki süreçlerden hangisiyle
2007 KPSS: Bir öğrenci, matematik dersindeki açıklanabilir?
öğrenme eksiklerini tamamlayarak başarı düzeyini
yükseltiyor. Bu öğrenci fizik dersindeki çabalarında A) Sönme
bir değişiklik yapmadığı hâlde, bu dersteki B) Algısal set oluşturma
başarısında da yükselme oluyor. C) Otomatik kodlama
Bu durum aşağıdakilerden hangisine örnektir? D) Geriye doğru ket vurma
E) Engellenme
A) Zihinde canlandırma
B) Bilişsel öğrenme b) İleriye ket vurma: Eski bilgilerin yeni bilgileri
C) Bütün hâlinde öğrenme unutturması veya hatırlanmasını zorlaştırmasıdır.
D) Olumlu aktarma Mesela; Hasan yeni aldığı bir telefonun numarasını
E) Pekiştirme arkadaşına verirken, eski telefon numarasını vermesi,
yeni evlenen Demet’in, yeni soyadını yazacağına eski
b) Olumsuz (Negatif) Transfer (Alışkanlık soyadını yazması ve evrakları bu şekilde imzalaması.
çatışması): Önceki öğrenmenin sonraki öğrenmeyi
zorlaştırmasıdır. Mesela; direksiyonu soldan olan 2010 KPSS: Bir üniversitenin su ürünleri bölümünde
arabaları uzun süre kullanan birisi, direksiyonu öğrenim gören Pelin aldığı bir derste balık isimlerinin
sağdan olan arabayı kullanırken zorlanması, Q klavye önce İngilizce karşılıklarını, daha sonra aynı balık
kullanan birisinin, F klavye kullanmakta zorlanması, isimlerinin Latince karşılıklarını öğrenir. Öğretmen
iki parmak klavye kullanan birinin 10 parmak klavye derste balık resimlerinin olduğu slaytları göstererek
kullanmakta zorlanması. öğrencilerinden balıkların Latince isimlerini
söylemelerini ister. Pelin çoğu balık türünün Latince
2010/2 KPSS: Günlük kullandığı çayı, kapağı ismini söylerken bazılarını karıştırır, İngilizce
çekilerek açılan bir kavanozda saklayan ancak bu karşılıklarını söyler.
kavanoz kırıldığı için çayı kapağı çevrilerek açılan Pelin’in bazı balık türlerinin Latince karşılıklarını
bir kavanoza koymak zorunda kalan bir ev hanımı, ne söyleyememesi aşağıdakilerden hangisiyle en iyi
zaman kavanozu eline alsa kapağı çekerek açmaya açıklanabilir?
çalışmış, yeni kavanozun kapağını çevirerek açmayı
öğrenmesi uzun zaman almıştır. A) Bellek izlerinin bozulması
Bu ev hanımının yeni kavanozun kapağını B) İleri doğru ket vurma
çevirerek açmayı öğrenmesinin uzun zaman C) Güdüsel unutma
almasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? D) Olumsuz aktarma
E) Sırasal bağımlılık
A) Sonralık etkisi B) Olumsuz aktarım
C) Öncelik etkisi D) Geriye ket vurma
E) Bozucu etkiler

-4-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ II. ÜNİTE – ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Ket vurma ile transfer arasındaki farklar 2. Telaffuz Edilebilirlik: Öğrenme malzemesinin
1. Transfer öğrenme öncesi ve öğrenme sırasında öğrencinin anlayacağı bir dilde sunulması ve
devam ederken, ket vurma öğrenme sonrası kavramlarının telaffuz edilebilir olması gerekir.
yani öğrenme bittikten sonra gerçekleşir. Telaffuz edilemeyen ya da edilmesi güç olan
2. Transferin öğrenmeye, ket vurmanın kavramların öğrenilmesi de zor olacaktır.
hatırlamaya etkisi vardır.
3. Algısal Ayırt Edilebilirlik: Öğrenme
malzemesinin etrafındaki diğer uyarıcılardan ayırt
8. Öncelik ve Sonralık etkisi: edilebilmesidir. Çevredeki malzemeden kolayca ayırt
Biliş psikolojisinde, öncelik etkisi ilk öğrenilen edilebilen şeyler daha kolay öğrenilir.
bilgilerin sonra öğrenilenlere göre daha iyi
hatırlanmasıdır. Sonralık etkisi, son öğrenilenlerin Öğrenilecek metindeki bazı cümlelerin diğerlerinden
ilk öğrenilenlere göre daha iyi hatırlanmasıdır. farklı olarak “altının çizilmesi, renkli, koyu,
BÜYÜK, başka yazı karakterinde” yazılması algısal
Mesela; uzun bir kelime listesi ezberlendiğinde, ayırt edilebilirliği artırır. Öğretmenler bazı konuları
listenin başında bulunan kelimeleri daha çok diğerlerinden ayırt etmek için konunun önemli
hatırlarsak öncelik etkisi, listenin sonunda bulunan olduğunu, sınavda çıkabileceğini söyleyerek o
kelimeleri daha çok hatırlarsak sonralık etkisidir. Bir öğrenme malzemesini diğerlerinden ayırır.
öğretmenin sınıftaki öğrencilerin adlarını sorup
öğrendiğinde, adını ilk söyleyenleri daha çok 4. Çağrışımsal Anlam: Zihinde birtakım
hatırlarsa öncelik etkisi, adını en son söyleyenleri çağrışımlara yol açan öğrenme malzemesi öğrenmeyi
hatırlasa sonralık etkisidir. kolaylaştırır. Çünkü birbirleriyle ilişkili uyarıcıların
öğrenilmesi daha kolaydır. Bireye bir şey ifade
2012 KPSS: Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni etmeyen, herhangi bir şey çağrıştırmayan öğrenme
öğrenmiş bir kişi, yıllar sonra Hitabe’yi tekrar malzemesinin öğrenilmesi daha zor olur. Çağrışım,
hatırlamaya çalıştığında sadece ilk birkaç cümlesini benzerlik, zıtlık, ardışıklık, zamanda ve mekânda
hatırlamakta, geri kalanını hatırlayamamaktadır. yakınlık gibi faktörlerin etkisiyle ortaya çıkar.
Bu durum, öğrenmede aşağıdakilerden hangisiyle
açıklanabilir? 2013 KPSS: Yemek masasının yemeği veya tren
düdüğünün ayrılığı hatırlatması, aşağıda verilen
A) İleriye ket vurma öğrenme durumlarından hangisiyle en iyi
B) Yakınlık etkisi açıklanır?
C) Olumsuz transfer A) İçgörüsel B) Çağrışımsal
D) Geriye ket vurma C) Örtük D) Sosyal
E) Öncelik etkisi E) Dolaylı
9. Dikkat: Dikkat bilincin veya zihinsel enerjinin 5. Kavramsal basamaklar dizini (gruplandırma):
belli bir noktada toplanmasıdır. Uyarıcılar üzerinde Kavramların kapsamları göz önüne alınarak
bilinçli bir odaklaşma sürecidir. Bir bilgiyi öğrenmek birbirleriyle ilişkili olan kavramların
için dikkat etmek gerekir. Duyusal kayda gelen gruplandırılmasıdır. Kavramsal gruplandırma, bir
birçok uyarıcıdan ancak dikkat edilenler kısa süreli konunun ana başlık ve o ana başlığı oluşturan alt
belleğe geçer (algılanır). başlıklar şeklinde hiyerarşik bir düzende
gruplamaktır. Kavramsal gruplandırma bireye özgü
Dikkati etkileyen içsel (bireyin ilgi, tutum, ihtiyaç, değil, konuya (içeriğe) özgüdür.
kişilik özellikleri vb.) ve dışsal (dikkat edilen
uyarıcının büyüklüğü, şiddeti, hareketliliği, ilginç
olması vb.) etmenler vardır.

B) ÖĞRENİLECEK MALZEMEYLE İLGİLİ


FAKTÖRLER
1. İçerik: Öğrenilecek konu (malzeme) öğrenenin
beden ve zihin gelişimine uygun olması gerekir.
Öğrenilecek konu öğrenenin ilgisini çekiyorsa ve
ihtiyacını karşılıyorsa daha kolay öğrenme olur.
İçeriğin yaşama dönük ve işlevsel olmasına dikkat
edilmesi gerekmektedir.

-5-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ II. ÜNİTE – ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

6. Çağrışımsal basamaklar dizini (gruplandırma): 2. Öğrenilen Konunun Yapısı (Bütün veya


Kavramların kapsamları göz önüne alınmadan parçalara bölerek öğrenme): Öğrenilen konunun
birbirleriyle ilişkili olan, birbirini çağrıştıran tümünün bütün olarak öğrenilmesine bütün öğrenme,
kavramların gruplandırılmasıdır. Çağrışımsal öğrenilen konuyu bölümlere ayırarak, her bölümü tek
gruplama konuya (içeriğe) göre değil, çağrışıma tek öğrenmeye ise parçalara bölerek öğrenme denir.
(dolayısıyla bireye) göre yapılmaktadır ve bu nedenle
gruplandırma özneldir. Konuların yapısal düzenlenmesinde genel kural önce
bütün, sonra parça ve daha sonra tekrar bütün olarak
öğrenilmesidir. Fakat öğrenilecek konu zor, uzun ve
soyut ise parçalara bölerek, öğrenilecek konu kolay,
kısa ve somut ise bütün öğrenme daha avantajlıdır.
2010 KPSS: Öğrencilerinden İstiklal Marşı’nın
tüm kıtalarını ezberlemelerini isteyen bir
öğretmenin onlara tavsiye edebileceği en uygun
çalışma stratejisi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aralıksız çalışma B) Toplu çalışma
C) Bütün-parça-bütün D) Parça-bütün-parça
E) Tümdengelim
C) ÖĞRENME YÖNTEMLERİ (STAREJİSİ)
İLE İLGİLİ FAKTÖRLER 3. Sonucun Bilinmesi (Geri Bildirim, Dönüt):
1. Öğrenmeye Ayrılan Zaman (Aralıklı veya Öğrenene konuyu ne derece öğrendiği bildirilirse
Toplu Öğrenme): Öğrenmeyi zamana yayarak kısa öğrenmenin derecesi artar. Sonuçların bildirilmesi,
çalışma süreleri ile öğrenmeyi yapmak aralıklı hataların görülüp düzeltilmesine imkân verdiğinden
öğrenmedir. Mesela; 50 dakika ders çalışıp 10 öğrenmeyi olumlu etkiler. Yapılan sınavların
dakika dinlenerek yapılan çalışma veya bir sınava cevaplarının verilmesi, hangi soruların doğru veya
hazırlanırken bu çalışmayı 4 güne yayma. yanlış olduğunun söylenmesi öğrenmeyi olumlu
etkiler. Geri bildirim anında yapılmalıdır.
Çalışma süresince hiç ara vermeden, dinlenmeden
yapılan çalışma ise toplu öğrenmedir. Mesela; son 4. Öğrencinin Aktif Katılımı (Dinleme, Yazma,
gün sınava hazırlanma, aralıksız 3-4 saat ders çalışma Okuma, Anlatma, Uygulama): Kişinin aktif olarak
öğrenmeye katılması öğrenmeyi kolaylaştırır. Aktif
Yapılan araştırmalarda uzun vadede, aralıklı öğrenmede kişi dikkatini daha kolay ve daha çok
öğrenmenin toplu öğrenmeye göre daha iyi sonuçlar toplar.
verdiği belirlenmiştir. Çünkü toplu çalışmada
öğrenilen bilgiler kısa sürede unutulmaktadır. Uzun Kalıcı bir öğrenmenin gerçekleşebilmesi için iyi bir
süreli ve kalıcı bir öğrenme için aralıklı öğrenme dinleme mutlaka şarttır. Ayrıca öğrenmenin daha iyi
daha etkilidir. gerçekleşebilmesi için dinlerken önemli yerleri not
tutma, daha sonra bu notları okuma ve birine anlatma
2010 KPSS: Öğretmenlerin, genellikle gereklidir. Tüm bu süreçlerin birlikte yapılması ise
öğrencilerine sınav öncesinde yoğun bir biçimde öğrenmenin çok kalıcı hale gelmesini sağlar. Çünkü
çalışma yerine dönem boyunca günde bir iki saat en etkili öğrenme, tüm duyu organlarının öğrenme
çalışmalarını tavsiye etmelerinin temel nedeni sürecinde aktif olduğu, yaparak-yaşayarak öğrenme
aşağıdakilerden hangisidir? durumudur.
A) Aralıklı öğrenme stratejisinin öğrencinin
5. Tekrar: Öğrenme sonucu yapılan tekrarlar
güdülenme düzeyini artırması
pekiştirmeyi sağlar. Fakat aşırı tekrar motivasyonu
B) Toplu öğrenme stratejisinde olumlu aktarmanın
düşürür ve ket vurmaya sebep olur.
daha güç gerçekleşmesi
C) Toplu öğrenme stratejisinde öğrencinin çalışma
hızını kendi kapasitesine göre düzenlemesinin 6. Programlı Öğretim ve Öğretim Makineleri:
mümkün olmaması Öğretim araçları (bilgisayar) kullanılarak
gerçekleştirilen yöntemdir. Programlı öğretimde her
D) Aralıklı öğrenme stratejisiyle öğrenilen
birey kendi hızına göre ilerlediğinden öğrenmeyi
bilgilerin daha sağlam ve kalıcı olması
E) Aralıklı öğrenme stratejisinin öğrenciye ne olumlu etkiler. Zaman açısından ekonomiktir.
ölçüde doğru öğrendiği hakkında dönüt alma Öğrencinin aktif katılımını sağlar. Anında dönüt ve
olanağı tanıması pekiştirme imkânı vardır. Bol tekrar mümkündür.

-6-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI  Tüm öğrenmeler aynı basit kurallara göre işler.
A) Davranışçı kuramlar Davranışçılar nedensellik (determinizm) ilkesine
B) Bilişsel kuramlar göre davranışları açıklar. Determinizm ilkesine
C) Bilişsel ağırlıklı davranışçı kuramlar göre belirli nedenler, aynı koşullarda aynı
D) Diğer kuramlar (Yaşam alanı kuramı, Dizisel, sonuçları doğurur. Buna göre öğrenme, uyarıcı-
Hümanistik, Yapılandırmacı, Beyin Temelli) tepki arasında kurulan bağdır, çağrışımdır.
 Öğrenmede tekrar ve dıştan verilen pekiştireç
A) DAVRANIŞÇI KURAMLAR (not) daha önemlidir.
Önemli temsilcileri Pavlov, Thorndike, Skinner,
Watson, Guthrie, Tolman. Öğrenmeyi; doğrudan Davranışçı Kuram Türleri
gözlenebilen uyarıcı ile davranış arasındaki ilişki 1. Tepkisel (Klasik) Koşullanma (Pavlov)
olarak gören yaklaşımdır. İnsan ve hayvan 2. Bitişiklik Kuramları (Watson, Guthrie)
davranışlarının gözlenebilir olduğunu ve birbirine 3. Bağlaşımcı (Bağ, Çağrışım) Kuram (Thorndike)
benzeyen yönlerinin olduğunu savunmuşlardır. 4. Edimsel (Operant) Koşullanma (Skinner)

 Uyarıcı (Uyaran): Duyu organlarını harekete 3.1. TEPKİSEL KOŞULLANMA (PAVLOV)


geçiren ve organizmayı harekete geçiren her türlü Kurucusu Pavlov’dur. Klasik koşullanma,
iç (açlık, susuzluk) ve dış etkene (ışık, ses) denir. organizmanın doğal bir uyarıcıya gösterdiği doğal
 Tepki (davranım): Uyarıcıların organizmayı tepkiyi onun yerine geçen yapay (nötr) bir uyarıcıya
etkilemesi sonucu organizmada meydana gelen da göstermeyi öğrenmesidir.
fizyolojik ve psikolojik değişmelerdir.
 Davranış: Organizmanın içten veya dıştan gelen Yani amaç en başta tepki verilmeyen bir nötr
uyarıcılara karşı gözlenebilen, incelenebilen ve uyarıcıya (zil) doğal tepki (salya) verilmesini
ölçülebilen her türlü tepkisidir. sağlamaktır. Klasik koşullanma bir yapay uyarıcıdan
 Koşullanma: Organizmaya koşullu uyaranla (zil) sonra doğal uyarıcının (et) verilmesine ve bu
birlikte uygulanan ilişkisiz (nötr) bir uyaranın, olayın koşullanma gerçekleşinceye kadar
yeterince yinelendiğinde koşulsuz uyaranınkine tekrarlanmasına dayanır.
benzeyen etkiler yapabilmesidir.
3.1.1. Pavlov’un Deneyi
Davranışçı Kuramın Temel İlkeleri Köpeklerin doğal uyarıcı olan et karşısında doğal bir
 Davranışlara göre insanın doğuştan hiçbir bilgisi refleks/tepki olarak salya tepkisi gösterdiğini biliriz.
yoktur (Zihin boş bir levhadır). Bütün davranışlar Pavlov köpeğin bu salya tepkisini zil karşısında da
öğrenilmiştir ve yine öğrenmeyle değiştirilebilir. göstermesini öğretmeyi amaçlamıştır. Bu amaçla
 Öğrenme (ve davranış) büyük ölçüde çevresel Pavlov köpeklere et vermeden önce zil uyarıcısı
etmenlerin etkisiyle oluşur. Ve birey öğrenme vermiştir. Köpek zile hiç tepki vermemiştir. Daha
sürecinde durumda pasiftir (Klasik koşullanmada sonraları, her et verilmesinden hemen önce, zil sesi
pasif U-T, edimsel koşullanmada aktiftir T-U). uyarıcısı verilmiştir ve köpek salya tepkisi
 Öğrenmenin temeli deney (yaşantı, tecrübe: göstermiştir. Bu işlem bir çok defa (20-30 kere)
deneme yanılma yoluyla öğrenme) ve gözlem tekrarlanmıştır ve köpek bir süre sonra zil ile et
(model alma yoluyla öğrenme) dir. arasında bir bağ kurmayı öğrenmiştir. Sonra köpeğe
 Öğrenme süreçlerinde yaparak-yaşayarak sadece zil sesi uyarıcısı verildiğinde köpek salya
öğrenme önemli bir öğrenme ilkesi sayılmıştır. tepkisi gösterebilmiştir.
 Öğrenmede süreçten çok ürüne önem verirler.
 Bilgi nesneldir ve öğrenenden bağımsızdır.
İşlem 1.
Öğrenciye bilgi hazır verilir. 2. Uyarıcı Tepki
Sırası Uyarıcı
 İnsanların duygu, düşünce, algı gibi özellikleri
doğrudan gözlenip ölçülemez ve bilimsel olarak Et
Salya
ele alınamaz. Davranışçılar için, gözlemlenebilen Koşullan 1 --------- (koşulsuz
(koşulsuz/doğal)
ma /doğal)
ve ölçülebilen davranışlar temeldir. Öğrenme için
Öncesi Zil
mutlaka gözlenebilir bir davranış söz konusu 2 --------- Tepki yok
olmalıdır. Çünkü öğrenme ancak performanstan (nötr)
açıklanabilen içsel bir süreçtir. Koşullan Et
Zil Salya
 İnsanların ve hayvanların öğrenmeleri ma 3 (koşulsuz
(nötr) (koşulsuz/doğal)
Sırası /doğal)
birbirlerine benzer. Bu nedenle hayvanların
öğrenmesi üzerinde yapılan çalışmalarla Koşullan Zil
Salya
ma 4 (koşullu/ ---------
insanların öğrenmesi açıklanabilir. (koşullu/yapay)
Sonrası yapay)

-7-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.1.2. Pavlov Deneyi Kavramları 3. Klasik koşullanmada aralıklı bir şekilde yapılan
Nötr uyarıcı: Organizmanın başlangıçta herhangi bir tekrar (etin verilmesi) öğrenme için temeldir.
tepki vermediği yapay uyarıcıdır. Mesela; yeni
doğmuş bir bebek için para, Pavlov deneyi öncesinde 4. Klasik koşullanma ile çok karmaşık ve
(başlangıçta) zil nötr uyarıcıdır. psikomotor davranışlar kazandırılamaz. Daha çok
anlık olup biten basit tepkiler ile duyuşsal
Doğal uyarıcı (Koşulsuz uyarıcı): Organizmanın bir davranışlar (fobi, tutum, önyargı) kazandırılır.
koşula gerek kalmaksızın doğal olarak otomatik tepki
verdiği uyarıcıdır. Yani öğretilmemiş uyarıcıdır. 3.1.4. Klasik (Tepkisel) Koşullanma İlkeleri
Mesela; sıcaklık, soğukluk, yiyecek, su, gürültü, 3.1.4.1. Bitişiklik (Bağ Kurma): Koşullanma
Pavlov deneyinde ise; et doğal uyarıcıdır. sürecinde koşullu (başlangıçta nötr) (zil) ve koşulsuz
uyarıcının (et) peş peşe verilmesi durumudur.
Yapay uyarıcı (Koşullu uyarıcı): Başlangıçta nötr
uyarıcı olan, sonrasında koşulsuz uyarıcı (et) ile Koşullu uyarıcı (zil), koşulsuz uyarıcıdan (et) önce
birlikte verilmesine bağlı olarak tepki verilmesi verilmelidir. Koşullu (başlangıçta nötr) ve koşulsuz
öğrenilen uyarıcıdır. Yani öğretilmiş uyarıcıdır. uyarıcıların verilme zamanı birbirine yakın olmalıdır.
Pavlov deneyi sonunda zil, artık koşullu uyarıcı Pavlov’a göre en etkili koşullanma için en ideal süre
haline gelmiştir. yarım saniyedir. Araya uzun zaman giriyorsa (30
saniyeden fazla) koşullanma olmaz.
Doğal tepki (Koşulsuz tepki): Organizmanın doğal
uyarıcıya verdiği tepkidir. Canlının doğuştan sahip
Bitişiklik 3 şekilde ortaya çıkar.
olduğu tepkidir. Yani öğrenme ürünü değildir.
a) Eş zamanlı koşullanma: Nötr (koşullu) uyarıcı ile
Mesela; soğuk ortamda titreme, hapşırma, Pavlov
koşulsuz uyarıcı birlikte verilir. Koşulsuz tepki
deneyinde ete verilen salya tepkisi doğal tepkidir.
ortaya çıktığı zaman koşulsuz uyarıcıya son verilir.
2010 KPSS: Sıcak havada terleme
Mesela; zil ve et aynı zamanda verilir ve köpek salya
Şartlı tepki (Koşullu tepki): Organizmanın koşullu salgılamaya başlayıncaya kadar zil devam eder.
uyarıcıya verdiği tepkidir. Belli bir şarta bağlı olarak
verilen tepkidir. Mesela; sınavı düşündüğünde mide b) Gecikmeli koşullanma: Önce nötr (koşullu)
ağrısı yaşamak, Pavlov deneyi sonunda zilden sonra uyarıcı verilir, nötr uyarıcı verilmeye devam edilirken
salya salgılamak şartlı tepkidir. bir süre sonra koşulsuz uyarıcı verilir. Mesela; zil
2010 KPSS: Kar yağdığını görünce ürperme çalınır ve zil çalmaya devam ederken bir süre sonra et
verilir. Salya salgılamaya başlayınca zil sesi kesilir.
Günlük hayattan klasik koşullanmaya örnekler:
Yemek kokusunun açlık hissini uyarması, limonu c) İze koşullanma: Önce nötr (koşullu) uyarıcı
gören birinin ağzının sulanması, insanlarda ortaya verilir ve sonlandırılır. Nötr uyarıcı sonlandırıldıktan
çıkan fobi, tutum, önyargı, batıl inançlar, öğrenilmiş sonra koşulsuz uyarıcı verilir. Mesela; zil çalınır ve
çaresizlik gibi duygu, düşünce ve davranışların çalması sonlandırılır. Daha sonra et verilir.
temelinde klasik koşullanma etkilidir.
3.1.4.2. Geçici (zamana) koşullanma: Koşullanma
3.1.3. Klasik (Tepkisel) Koşullanma Özellikleri sürecinde yalnızca koşulsuz uyarıcının sabit zaman
1. Klasik koşullanma refleksif ve doğuştan aralıklarında birkaç kez kullanılarak koşullu tepkinin
getirilen davranışlara dayalı olarak ortaya çıkarılmasıdır. Sabit zaman aralıkları
geliştirilmiştir. Klasik koşullanmada daha başlangıçta nötr uyarıcı iken, bir süre sonra koşullu
önceden var olan refleksif, doğuştan getirilen ve uyarıcıya dönüşür.
koşulsuz uyarıcılar (et) karşısında sergilenen bir
tepki (salya tepkisi) koşullu uyarıcıya (zil) Mesela; İkindi simidi, beş çayı. Pavlov, deneyde
yönlendirilir. Yani yeni bir davranış öğrenilmez: köpeğe koşulsuz uyarıcıyı (et) 30’ar dakikalık zaman
var olan davranış yeni bir uyarıcıyla eşleştirilerek dilimlerinde bir süre vermiş, köpek bu ritmik zaman
bu yeni uyarıcıya karşı gösterilmesi sağlanır. aralıklarını anlamış ve her 30 dakika da bir et
2. Klasik koşullanmada organizma (köpek) verilmese de salya tepkisi vermiştir.
pasiftir, etkin rol oynamaz. Organizmayı
harekete geçiren bir uyarıcı mutlaka vardır. Önce 3.1.4.3. Geri doğru koşullanma (tersine
uyarıcı (et) gelir, sonra bu uyarıcıya bağlı olarak koşullanma): Bu tür koşullanmada, nötr uyarıcı (zil)
davranış (salya tepkisi) açığa çıkar. Yani klasik koşulsuz uyarıcıda (zil) sonra sunulmaktadır. Pavlov
koşullanmada pekiştireç (et) davranıştan (salya deneyinde köpeğe önce et, sonra zil sesi verilir.
tepkisinden) önce verilir.

-8-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.1.4.4. Habercilik: Koşullu uyarıcının (zil) koşulsuz 3.1.4.6. Sönme (deneysel çözülme): Klasik
uyarıcı (et) hakkında bilgi vermesidir. İki türlüdür. koşullanmada, koşullanma yoluyla oluşmuş koşullu
davranışın, pekiştireç (doğal uyarıcı: et) verilmemesi
a) Olumlu Habercilik (ileriye koşullanma): sonucu zaman içerisinde kaybolmasıdır.
Koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcıdan önce gelir ve
koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcının geleceğini haber
verir. 2010/2 KPSS: Bindiği uçağın düşmekten kıl payı
kurtulması nedeniyle Mehmet Bey’de uçma korkusu
Mesela; Pavlov’un deneyindeki zil sesi (koşullu gelişmiştir. Ancak görevi gereği sık sık uçakla
uyarıcı), etin (koşulsuz uyarıcı) geleceğinin seyahat etmek zorunda olan Mehmet Bey’in uçma
habercisidir. Derste çalan zil, teneffüs geldiğini, korkusu daha sonraki uçuşlarında herhangi bir
Maçın başlama düdüğü ise maçın başladığını bildirir. korkutucu durum yaşanmaması nedeniyle giderek
zayıflamış ve sonuçta ortadan kalkmıştır.
b) Olumsuz Habercilik (geriye koşullanma): Mehmet Bey’in uçma korkusunun gelişmesi ile bu
Koşullu uyarıcı koşulsuz uyarıcıdan sonra gelir ve korkunun zayıflayarak ortadan kalkmasının
koşullu uyarıcı, koşulsuz uyarıcının verilmeyeceğini, temelinde yatan süreçler aşağıdakilerin
ortadan kalkacağını, geri kaldığını, bittiğini haber hangisinde doğru sırada verilmiştir?
verir.
A) Tepkisel koşullanma – Sönme
Mesela; Pavlov deneyinde elektrik şoku (koşulsuz B) Ceza – Alışma
uyarıcı), zil (koşullu uyarıcı) olursa, önce elektrik C) Duyarlılık oluşması – Sönme
şoku sonra zil sesi verildiğinde, zil sesinden sonra D) Bilişsel öğrenme – Kaçınma
elektrik şokunun sona erdirilmesi, zil sesi şokun E) Tepkisel koşullanma – Duyarsızlaşma
geride kaldığının habercisi olur. Teneffüs sırasında
çalan zil, teneffüsün, Maçın bitiş düdüğü ise maçın
geride kaldığını haber verir.
3.1.4.7. Kendiliğinden geri gelme: Sönen davranışın
Uyarı: Bir şeyin geleceği haber ediliyorsa pekiştirilmemesine rağmen kendiliğinden tekrar
olumlu, biteceği haber ediliyorsa olumsuz ortaya çıkmasıdır. Sönme gerçekleştikten sonra
haberciliktir. organizma belli bir süre sonra tekrar koşullu
uyarıcıyla (zil) karşılaştığında, ona karşı gösterdiği
tepkinin yeniden ortaya çıkması durumudur.
3.1.4.5. Pekiştireç ve Pekiştirme: Bir davranışın
yapılma olasılığını artıran uyarıcıya pekiştireç, 2008 KPSS: Bir teknik direktör maçlarda sürekli
pekiştireç kullanılarak davranışın yapılma olasılığını olarak hakeme itiraz ettiği için oyundan atılarak
artırma işlemine ise pekiştirme denir. Klasik takımı güç durumda bırakan bir oyuncusunun bu
koşullanmada pekiştireç, doğal uyarıcıdır (et). davranışını her seferinde onu cezalandırarak
engellemeye çalışmış ve oyuncu artık hakeme itiraz
Klasik koşullanma iki türlü pekiştireç kullanılır. etmez olmuştur. Ancak, sezon sona erip oyuncuların
 Birincil (öğrenilmemiş) pekiştireç: Koşulsuz tamamen dinlenerek geçirdikleri tatil dönemi
tepkiyi meydana getiren koşulsuz uyarıcılardır. bittikten sonraki ilk maçta bu oyuncu tekrar hakeme
Mesela; et, pasta, su, sevgi, ses, ışık. itiraz ettiği için oyundan atılmıştır.
Oyuncunun tatil dönüşü ilk maçta hakeme itiraz
 İkincil (öğrenilmiş) pekiştireç: Koşullu tepkiyi etmesi, aşağıdaki kavramlardan hangisiyle en iyi
meydana getiren koşullu uyarıcılardır. Mesela; açıklanabilir?
not, para, zil, aferin, teşekkür.
A) Kendiliğinden geri gelme B) Unutma
Klasik koşullanmada pekiştirme işlemi koşulsuz
C) Tepki genellemesi D) Duyarsızlaştırma
uyarıcının (etin) tekrar verilmesi yoluyla yapılır.
E) Karşıt tepki oluşturma
Klasik koşullanmada pekiştirme, öğrenilen tepkinin
organizmaya yerleşmesi ve devamı için yapılır.
Koşullu canlandırma: Bazen sönen bir tepki, deney
Klasik koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak işleminin tekrarlanması sonucu geri getirilebilir. Yani
verilmez, tepkiden önce verilir. Yani pekiştireci (et) sönme meydana geldikten sonra koşulsuz uyarıcının
aldıktan sonra tepkide (salya tepkisi) bulunur. Klasik (et) yeniden verilmesine bağlı olarak tepki tekrar
koşullanmada pekiştireç her zaman ödül yerine ortaya çıkar.
geçmez.

-9-
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.1.4.8. Genelleme: Klasik koşullanmada


genelleme, uyarıcı genellemesi biçimindedir.

a) Uyarıcı genellemesi: Koşullu uyarıcıya (zil) karşı


gösterilen tepkinin (salya tepkisi), koşullu uyarıcıya
benzeyen diğer uyarıcılara da gösterilmesidir.

Benzer birçok uyarıcıya karşı aynı (benzer) tepkinin


gösterilmesidir (tepki tektir, uyarıcı çoktur).

Uyarıcı Genellemesi
Uyarıcı 1
Tepki Uyarıcı 2
Uyarıcı 3

Mesela; Pavlov deneyinde köpek, zil sesine 3.1.4.11.Gölgeleme: Koşullanma sürecinde, koşulsuz
benzeyen çan sesine karşı da salya salgılama tepkisi bir uyarıcı (et) ile aynı anda eşleşen iki nötr uyarıcı
göstermiştir. Bir çocuğun her sakallıya dede demesi. (zil ve ışık) birlikte sunulduğunda yalnızca birinin
Beyaz önlüklü bir doktordan korkan bir çocuğun, koşullu uyarıcıya dönüşerek koşullu tepkiyi ortaya
beyaz giyinmiş (eczacı, kasap, öğretmen vb.) çıkarmasıdır. Koşullanma dikkati çeken ve baskın
herkesten korkması. Köpek tarafından ısırılan bireyin olan uyarıcıya karşı oluşur, diğeri etkisiz kalır.
tüm köpeklerden korkması. Duyduğu süren sesinin
itfaiye aracına ait olduğunu öğrenen çocuk bu sese Mesela; hem köpekten hem de yüksekten korkan bir
benzer sesler duyduğunda da (polis aracı, ambulansın kişinin köpekten kaçıp yüksek bir yere tırmanması
siren sesi gibi) bu seslerin itfaiye aracına ait gölgelemedir (Köpek korkusu yükseklik korkusunu
olduğunu söylemesi. gölgelemiştir yani bastırmıştır). Bir erkeğin karşıdan
gelen iki kızdan daha güzel olanı beğenmesi (güzel
3.1.4.9. Ayırt etme: Klasik koşullamada uyarıcı olan güzel olmayanı gölgelemiştir).
genellemesinin tam tersidir. Organizmanın koşullu
uyarıcıya benzeyen uyarıcılar içerisinde koşullu 3.1.4.12. Engelleme (Bloklama etkisi): İlk önce
uyarıcıyı seçerek sadece koşullu uyarıcıya tepkide nötr bir uyarıcı (zil) ile koşullu uyarıcı (et) arasında
bulunması ve diğerlerine aynı tepkiyi vermemesidir. bir koşullanma oluşturduktan sonra yeni nötr bir
Başka deyişle; organizmanın uyarıcılar arasındaki uyarıcı (ışık) ile koşulsuz uyarıcı (et) arasında yeni
farkı kavraması ve her uyarıcıya farklı tepkiler bir koşullanma (bağ kurulmak istendiğinde)
vermesidir. oluşturulmak istendiğinde, eski koşullu uyarıcının
(zil) bu koşullanmaya (ışık ile et arasındaki) engel
Mesela; bireyin kendisini ısıran sokak köpeği ile olması durumudur. Mesela; annesi ile parka giden ve
komşusunun evinde beslediği köpeği ayırt etmesi. sevinen bir çocuğun, babası ile parka gidince
Bebeğin birkaç bayan arasından sadece annesini sevinmemesi. Anne, babayı engellemiştir.
gördüğünde sevinme tepkisini göstermesi. Bir
çocuğun itfaiye aracının siren sesini, polis ve
ambulans seslerinden ayırt etmeyi öğrenmesi. Gölgeleme ile Engelleme arasındaki farklar;
 Gölgelemede iki uyarıcı aynı anda verilir,
3.1.4.10. Birden fazla uyarıcıya koşullanma engellemede ise iki uyarıcı art arda verilir.
(birleşik koşullanma): Koşullanma sürecinde iki  Gölgelemede daha çok dikkat çeken uyarıcının
nötr uyarıcının (zil, ışık) aynı anda sunulması ve baskınlığı vardır, engellemede ilk uyarıcı
ardından koşulsuz uyarıcının (et) verilmesi sonucu ikinci verilen uyarıcıya engel olduğundan
organizmanın her iki nötr uyarıcıya birden öncelik etkisi vardır.
koşullanarak koşullu tepkiyi vermesidir.

Mesela; Pavlov deneyinde birinci nötr uyarıcıdan (zil


sesinden) hemen sonra, ikinci nötr uyarıcı (ışık)
verilir. Sonra hemen arkasından koşulsuz (doğal)
uyarıcı (et) verilerek, her iki uyarıcı birden
koşullandırılır. Yani köpek hem zile hem de ışığa
karşı koşullanarak salya tepkisi gösterecektir.

- 10 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.1.4.13. İkinci derece koşullanma (üst düzey 3.1.4.14. Duyusal ön koşullanma: Genelleştirme
koşullanma): Başlangıçta nötr uyarıcı (zil) olan bir özelliği olmayan iki nötr uyarıcının önce birlikte
koşullu uyarıcıya (zile) karşı geliştirilen koşullu sunulması, sonra bu nötr uyarıcılardan birinin
tepkinin (salya), koşullanma gerçekleştikten sonra bu koşulsuz uyarıcıyla eşleştirilerek koşullanma
koşullu uyarıcı (zil) ile yeni bir nötr uyarıcı (ışık) sağlanması, daha sonra diğer nötr uyarıcının da
eşleştirilince yeni nötr uyarıcıya (ışık) karşı da genelleme yapılarak (yaşantı geçirmediği halde)
sergilenmesine denir. Yeni nötr uyarıcı (ışık) koşullu organizmada koşullu tepki yaratmasıdır.
uyarıcının (zil) yerine geçerek koşullu tepkiyi ortaya
çıkarır. Bu nedenle birinci koşullu uyarıcı (zil) Mesela; Sevgi ve annesi her zaman akşam
sürecin 2. aşamasında koşulsuz uyarıcıya dönüşür. yemeklerini birlikte hazırlamaktadır. Sevgi, evde
annesinin olmadığı bir gün akşam yemeğini kendisi
hazırlamaya çalışırken elini tencerede yakmış ve canı
çok yanmıştır. Bu olay esnasında annesi yanında
olmadığı halde; Sevgi annesini görünce de canının
yandığını hissetmiştir.

Mesela; bir öğretmenden azar işiten çocuğun


öğretmenden korkmaya başladıktan sonra öğretmeni
3.1.4.15. Garcia etkisi (olumsuz tat koşullanması):
arabasında görüp daha sonra öğretmenin arabasını
Garcia, klasik koşullanmadaki “Bitişiklik” ilkesine
görünce de korkmaya başlaması da üst düzey
karşı çıkmıştır. Yani koşullu uyarıcı ile koşulsuz
koşullanmadır. Çünkü çocuk önce öğretmene
uyarıcı arasındaki sürenin kısa olması gerektiğine
koşullanmış, daha sonra öğretmeni araba ile eşleşince
karşı çıkmıştır. Garcia’ya göre koşullu uyarıcı ile
çocuk arabaya karşı da korku tepkisi vermeye
koşulsuz uyarıcı arasında bitişiklik olmadan da
başlamıştır.
koşullanma gerçekleşebilir. Mesela; öğle yemeğinde
pizza yiyen birey, akşam midesi bulandığı zaman,
2011 KPSS: Oynadığı balonun aniden patlaması
pizza ile mide bulantısı arasında ilişki kurarak, mide
nedeniyle balonlara karşı korku tepkisi geliştiren iki
bulantısını yediği pizzaya bağlaması.
yaşındaki bir bebek, elinde balonla kendisine birkaç
kez yaklaşmasının ardından iki yaş büyük abisini 2008 KPSS: Akşama doğru midesi bulanan Esra, öğle
görünce elinde balon olmasa bile korku tepkisi yemeğindeki mayonezden zehirlendiğini düşünmüş ve
vermeye başlamıştır. bu olaydan sonra uzun süre mayonez yememiştir.
Bebeğin abisine karşı korku tepkisi vermeye Esra’nın uzun süre mayonez yememesi
başlaması aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir?
A) Edimsel koşullama B) Tepki genellemesi A) İkinci derece koşullama B) Batıl davranış
C) Gecikmeli koşullama D) Olumsuz pekiştirme C) Ayırt etme D) Koşulsuz tepki
E) İkinci derece koşullanma E) Olumsuz tat koşullaması (Garcia etkisi)

Uyarı: Üst düzey koşullanma, reklam sektöründe Garcia, Pavlov’un savunduğu “her türlü uyarıcı ile
sıkça kullanılır. Reklamda bir firmanın adı, koşulsuz uyarıcı arasında bağlantı kurulur”
logosu veya ürünü tüketicilerde olumlu duygusal düşüncesine karşı çıkarak, uyarıcılar arasında
tepkileri ortaya çıkaracak obje, olay veya kişilerle aşinalığın (organizmanın hazırlanmışlığı) olmadığı
eşleştirilir. Mesela; bir kot reklamında çok durumlarda koşullanmanın gerçekleşmeyeceğini
sevilen pop müzik sanatçısının kullanılması üst savunur. Yani Garcia’ya göre “her türlü uyarıcı ile
düzey koşullanmadır. koşulsuz uyarıcı arasında bağlantı kurulamaz.”

- 11 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

2011 KPSS: Garcia’nın olumsuz tat kaçınması 3.1.4.16. Öğrenilmiş çaresizlik: Organizmanın bir
konusunda yaptığı deneyler tepkisel problem durumunda tüm çabalarının etkisiz kaldığını
koşullanmanın daha önce doğru olarak kabul gördüğünde bu durumu kabullenmesi ve yeni çözüm
edilen hangi ilkesinin aslında doğru denemelerinde bulunmamasıdır. Organizma ne kadar
olmayabileceğini göstermiştir? çaba harcarsa harcasın durumu değiştiremeyeceğini
öğrenir ve çaba harcamaz (pasif kalır). Bu pasifliği de
A) Bir davranışı değiştirmede olumlu pekiştirme tüm istenmeyen durumlara genellemektedir.
cezadan daha etkilidir.
B) Koşullanmanın gerçekleşmesi için koşulsuz 2012 KPSS: Sınıf öğretmeni, okul rehber
uyarıcı koşullu uyarıcının hemen ardından öğretmenine Tülay’ın öğrenme güçlüğü olduğundan
gelmelidir. şüphelendiğini söyler. Tülay ile görüşen rehber
C) Öğrenme, sadece bir tepki pekiştireçle izlendiği öğretmen, Tülay’ın annesinin, kızının okurken
takdirde gerçekleşebilir. yaptığı en ufak hatada “Sen zaten okumayı
D) Koşullanma gerçekleştikten sonra koşullu öğrenemeyeceksin.” diyerek ona ceza verdiğini,
uyarıcının koşulsuz uyarıcı tarafından Tülay’ın da bu nedenle çaba göstermeyi bıraktığını
izlenmeksizin verilmesi, koşullu tepkinin fark eder.
sönmesine yol açar. Tülay’ın yaşadığı deneyim aşağıdakilerden
E) Aralıklı pekiştirilen bir davranış sürekli hangisiyle açıklanabilir?
pekiştirilen bir davranışa göre sönmeye karşı
daha dirençli olur. A) Öğrenilmiş çaresizlik B) Gerileme
C) Kaygı D) Tükenmişlik
Garcia etkisi literatürde, bir olayla ilgili yaşanan E) Dışsallaştırma
olumlu veya olumsuz durumun, bu olayla ilgili diğer
öğelere de genellenmesi şeklinde de ele alınmaktadır. 3.1.4.17. Batıl inanç: Mantıksal bir temele
Yani, bir uyarıcıya karşı gösterilen tepkinin o dayanmayan inançlara denir. Klasik koşullanmayla
uyarıcıyı çağrıştıran diğer uyarıcılara karşıda daha çok kazanılır. Mesela; kara kedi görmek
gösterilmesi de Garcia etkisi olarak ele alınmaktadır. uğursuzluk getirir. Nazar boncuğu nazardan korur.
Mesela; okulda yaşanan olaylarla ilgili olumsuzluk,
okul ve okulla ilgili diğer öğelere de (eğitime, okula, 3.1.4.18. Duyusal uyum ve Alışma: Duyusal uyum,
öğretmenlere) genellenebilir. çeşitli sebeplerle (karanlık veya aşırı aydınlık gibi)
zorlanan duyu organının kendini ayarlaması ve
Garcia etkisi ile uyarıcı genellemesi arasındaki duyum sürecini yeniden başlatmasıdır. Duyu
farklar organlarının bu çevreye uyum sağlama yeteneğine
Uyarıcı genellemesi benzer uyarıcılara verilen duyusal uyum denir. Mesela; parlak bir gün
tepkidir. Mesela; tüm doktorlardan korkmak ışığından karanlık bir yere girildiğinde, önceleri çok
uyarıcı genellemesidir. az şey görülür. Bu sırada duyusal alıcılarda uyum
süreci başlar, bir süre sonra göz karanlığa uyum
Garcia etkisinde ise doktoru zihinde çağrıştıran yapar ve çevredekiler görülmeye başlanır.
her şeyden (hastane, önlük, ilaç, eczane, iğne)
korkmak şeklinde gerçekleşir. Alışma, duyu organlarının aynı şiddet seviyesini
koruyan bir uyarıcıya sürekli maruz kalması sonucu
Yani Garcia etkisinde uyarıcılar arasında benzerlik bu uyarıcının ilk etkisini giderek kaybetmesi ve bu
ve bitişiklik ilişkisi kurulmaz. Garcia etkisinde uyarıcıya karşı tepkinin giderek zayıflaması veya
zihinsel olarak bir ilişki kurmak vardır. Uyarıcıyı tepkinin ortadan kalkmasıdır. Mesela; uyuduğumuz
zihinde çağrıştıran ilgili diğer uyarıcılarla ilişki odadaki saatin tik tak seslerini kulağımızın bir süre
kurulur. İlişki kurulan bu uyarıcılarla yaşantı sonra duymaması (sese alışma), sürülen parfüm
geçirilmediği halde koşullu tepki gösterilir. kokusunu burnumuzun bir süre sonra alamaması
(kokuya alışma).
Mesela; Ali matematik dersinde, yanındaki
arkadaşlarıyla konuştuğu için öğretmeni tarafından 3.1.4.19. Duyarlık kazanma (Duyarlılaşma,
cezalandırılır. Bu yaşantıdan sonra matematik Hassaslaşma): Duyarlılaşma da uyarıcının
öğretmeninden korkan Ali, öğretmenin arabasına, tekrarlanması sonucu gelişir. Fakat bu defa,
çantasına, ders kitaplarına vb. çağrışım kurulan tekrarlanan uyarıcının etkisi giderek artar, bu
diğer uyarıcılara da (bitişiklik kurulmadığı halde; uyarıcıya karşı ortaya çıkan davranış giderek
yani matematik öğretmeninin yanında görmediği kuvvetlenir. Mesela; alnınıza düşen yağmur
halde) aynı tepkiyi gösterir. damlaları normalde sizi etkilemez, fakat bu uyarımın
sürekli tekrarlaması sizde rahatsızlık yaratabilir.

- 12 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

Yani duyarlılaşma, organizmanın çevresindeki belli 3.1.5.3. İtici uyarıcıyla davranış kontrolü: Bu
bir uyarıcıya normal olarak beklenenin üstünde teknikte organizma için istenen uyarıcı (durum)
tepki göstermesidir. Mesela; bir annenin derin itici bir uyarıcı ile ilişkilendirilip istenen uyarıcıya
uykusuna rağmen bebeğinin sesine hemen uyanması, duyulan çekicilik azaltılarak istenen uyarıcıya verilen
kazadan sonra uçağa her binildiğinde heyecanlanma. istenmeyen tepki ortadan kaldırılmaya çalışılır. Yani
bu teknikte, olumlu bir bağın olumsuza çevrilmesi
Uyarı: Alışma ve duyarlılaşma birbirine zıt söz konusudur. Olumsuz tepkiler, olumsuz
süreçlerdir. uyarıcılarla yok edilir. Fakat uyarıcılar arasında
rekabet yoktur. Mesela; emziği bıraktırmak için
3.1.4.20. Duyarsızlaşma: Bireyin aşırı üzüntü, acı ve bebeğin emziğine acı biber sürmek.
sevinç gibi iç uyarıcılarla tekrar tekrar karşılaşması 2011 KPSS: Aşırı kilolu olan Ayşen Hanım, bir
sonucunda önceleri gösterdiği duygusal diyetisyenin tavsiyesine uyarak kek, kurabiye ve
davranışının zayıflaması durumuna denir. Bu benzeri kilo yapan yiyecekleri düşük miktarda
zayıflama durumunda artık birey bu uyarıcılara eskisi elektrik şoku veren metal bir tabağa koyar. Tabağa
gibi tepki vermez, verse de bu tepki çok az her uzandığında elektrik çarpar ve elini çekmek
olmaktadır. Mesela; sürekli azarlanan bir çocuğun, zorunda kalır. Ayşen Hanım, tabağa verdiği elektrik
bir süre sonra artık bu azardan etkilenmemesi, sürekli akımının şiddetini birkaç günde artırır ve sonuçta
ölü gören bir doktorun bir süre sonra ölüm olaylarına tabaktan yiyecek alma girişiminde bulunmaktan
tepki vermemesi. vazgeçerek kilo vermeye başlar.
Ayşen Hanım’ın kilo vermek için uyguladığı
Uyarı: Alışma duyu organlarında oluşan
teknik aşağıdakilerden hangisidir?
biyolojik temelli (ses, koku, tat) bir durumken,
duyarsızlaşma duygularda oluşan psikolojik A) Kademeli yaklaşma
temelli (korku, kaygı, sevinç) bir durumdur. B) Karşıt koşullama
C) İtici uyarıcıyla davranış kontrolü
3.1.5. Klasik Koşullanmayı Ortadan Kaldırma D) Pekiştirme yoluyla davranış kontrolü
Yöntemleri E) Ayırt etme eğitimi
3.1.5.1. Sistematik duyarsızlaştırma: Klasik
koşullanma yoluyla öğrenilen korku, fobi, kaygı gibi 3.1.5.4. Karşıt (Karşı) koşullama: Belli bir tepkiye
duyuşsal tepkilerin ortadan kaldırılmasında neden olan koşullu uyarıcının, karşıt bir tepkiye
kullanılır. Organizmanın korku duyduğu, istemediği neden olan bir uyarıcıyla eşleştirerek istenmeyen
uyarıcının zaman içinde yavaş yavaş ve aşamalı (olumsuz) tepkinin tersine çevrilmesini sağlamaktır.
olarak (en az korktuğu durumdan en çok korktuğu Bu teknikte olumsuz tepkilerin olumluya
duruma doğru) organizmaya yaklaştırılması sonucu çevrilmesi söz konusudur. Olumsuz tepkiler olumlu
korkunun ya da istenmeyen davranışın ortadan uyarıcılarla yok edilir. İki uyarıcı da ortamda aynı
kaldırılması yöntemidir. anda yoktur ve uyarıcılar rekabet ettirilmez.

2007 KPSS: Köpeklerden korkan bir çocuğa, bu Mesela; Asık suratlı öğretmenlerden dolayı okuldan
korkusunu yenmesi için, önce köpek resimleri, daha nefret eden bir öğrencinin, güler yüzlü başka bir
sonra oyuncak köpekler gösterilmiştir. Bunların öğretmen sayesinde okulunu sevmesi. Dişçiden
ardından, çocuğun canlı bir köpeği önce uzaktan, korkan bir çocuk duvarları rengârenk boyanmış, içi
daha sonra yakınlaşarak izlemesi sağlanmıştır. Son oyuncaklarla dolu bir odada dişçiyle oyun oynadıktan
aşamada ise çocuk köpeğe dokunarak onu sevmiştir. sonra dişçiyi sevmeye başlayabilir.
Bu uygulamada aşağıdaki tekniklerden hangisi 2011 KPSS: Bireylerin tutumları öğrenme yoluyla
kullanılmıştır? oluşur. Bu öğrenme bazen sadece tutum nesnesinin
A) Aralıklı pekiştirme B) Kaçınma koşullaması isminin olumsuz duygusal anlamları olan kelimelerle
C) Bilişsel terapi D) Model alma eşleşmesi sonucunda gerçekleşir.
E) Sistematik duyarsızlaştırma Bu şekilde öğrenilen olumsuz bir tutumu, tutum
nesnesinin ismini olumlu duygusal anlamları olan
kelimelerle eşleştirerek olumlu hâle getirmek
3.1.5.2. Davranışın sönmesini bekleme: Koşullu isteyen bir psikolog, aşağıdaki tekniklerden
uyarıcıdan (zil) sonra koşulsuz uyarıcı (et) verilmezse hangisini kullanmaktadır?
(yani koşullu uyarıcı olan zil tek başına verilirse) bir
süre sonra koşullu tepki (salya tepkisi) ortadan A) Davranış şekillendirme B) Karşıt koşullama
kalkar, yani sönme gerçekleşir. Yani pekiştirilmeyen C) Davranış kontrolü D) Karşıt tepki oluşturma
davranışlar söner. E) Sistematik duyarsızlaştırma

- 13 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.1.5.5. Karşı karşıya getirme (maruz bırakma, 3.2.1.4. En son ilkesi: Belirli bir uyarıcıya karşı
taşırma): Organizmaya korku, kaygı veren, nesne yapılan en son tepkinin, aynı uyarıcıyla tekrar
veya durumu organizmayla bir süre karşı karşıya karşılaşıldığında yapılma olasılığı, diğer tepkilerin
getirerek söz konusu korku, kaygı veren durumu yapılma olasılığından daha fazladır. Yani Watson’a
ortadan kaldırma yöntemidir. Mesela; fareden korkan göre bir uyarıcıya verilecek tepki, o uyarıcıya karşı
bir bireyi birkaç farenin bulunduğu bir odaya koyup en son yapılmış ve en sık tekrarlanmış tepkidir. Buna
odada tutulursa zamanla, farenin zararsız olduğunu Watson “en son ve sık tepki ilkesi” demektedir.
anlar ve bu korkusu ortadan kalkabilir. Hayvanlardan Mesela; Birey bozulan televizyonuna vurarak
korkan bir çocuğu hayvanat bahçesine götürerek çalıştırdı. Televizyon yine bozulduğunda büyük
korkusu azalıncaya kadar kalmasını sağlama. ihtimal birey aynısını yapacaktır.

3.2. BİTİŞİKLİK KURAMLARI (WATSON, 3.2.2. Guthrie’nin Bitişiklik Kuramı


GUTHRİE) 3.2.2.1. Öğrenmenin tek yasası (bitişiklik):
3.2.1. Watson’un Bitişiklik Kuramı Öğrenmenin tek yasasının bitişiklik olduğunu
 Davranışçılık kuramının kurucusudur. Empirizm savunur. Bitişiklik; bir uyarıcıya karşı yapılan
akımının “insan zihni doğuştan boş bir levhadır” tepkinin, daha sonra aynı (benzer) uyarıcı ile
görüşünü kabul eder. karşılaşıldığında da gösterme eğilimidir. Bu ise
 Watson’a göre insanlar içgüdülerle, zihinsel uyarıcı-tepki bitişikliğidir.
yetenek ve eğilimlerle dünyaya gelmezler, yani
davranışların gerisinde bu tür özellikler yoktur. Birey, belli koşullar altında yaptığı bir davranışı, bir
Kısacası davranışların kalıtsal olmadığını başka zaman aynı koşullarla karşılaştığında da
savunur. İnsan davranışları sadece çevresel gösterme eğilimindedir. Belirli uyarıcı örüntüsüne
etmenlerle ortaya çıkan öğrenilmiş bir şeydir. karşı bir tepki gösterildiğinde bu ikisi arasında
 Bütün davranışların temelinde U-T bağı vardır. çağrışım oluşur. Aynı uyarıcılar tekrar ortaya
 Davranışların gözlenebilir ve ölçülebilir bir çıktığında aynı tepkiyi gösterme eğilimi görülür.
özelliğe sahip olduğunu savunur. Bu nedenle
davranışların incelenmesinde Yapısalcı akımın 1959’da bu bitişiklik yasasını gözden geçirmiştir.
kullandığı içebakış metodunu reddeder. Buna göre; organizma çok sayıda uyarıcıyla karşı
 Korku, öfke ve sevgi olmak üzere doğuştan gelen karşıya gelmektedir. Bunların hepsine birden tepkide
üç temel duygusal tepki kalıbı vardır. Akılcı bulunması mümkün değildir. Bu nedenle organizma
olmayan korkular, koşullanma ile ortaya çıkar. kendisine gelen uyarıcılardan ancak küçük bir
 Kötü alışkanlıkların, korkuların yok edilmesinde kısmına seçerek tepkide bulunur. Sonuç olarak da
kullanılan sistematik duyarsızlaştırma çağrışım, sadece seçilen uyarıcılarla gösterilen tepki
tekniğine öncülük etmiştir. arasında meydana gelir.

3.2.1.1. Bitişiklik ilkesi: Öğrenme; pekiştirme ve 2012 KPSS: Öğretmenler öğrencilerinin bazı
ödül-ceza olmadan “bitişiklik ilkesine” göre matematiksel işlemleri daha kolay ve çabuk
gerçekleşir. Öğrenmeyi sağlayan şey, uyarıcı ile yapabilmeleri için öğrencilerine çarpım tablosunu
tepkinin birleşmesidir. Öğrenmeyi kuvvetlendiren ezberletir.
şey, uyarıcı-tepki ikileminin tekrarlanma sıklığıdır. Bu uygulamayı yapan öğretmenlerin aşağıdaki
koşullanma ilkelerinden hangisini kullandığı
Davranışlarımızın temelinde koşullanma vardır. söylenebilir?
Öğrenme, koşullu ve koşulsuz uyarıcıların
birbirlerine çok yakın zamanlarda verildiğinde A) Bitişiklik B) İşaret öğrenme
(bitişiklik) meydana gelir. Koşullanma (öğrenme), C) Ayırt etme D) Uyarıcı genellemesi
önce koşullu uyarıcı, hemen sonra koşulsuz uyarıcı E) Genelleme
verildiğinde oluşmakta, fakat önce koşulsuz uyarıcı,
sonra koşullu uyarıcı verildiğinde oluşmamaktadır.
3.2.2.2. Öğrenmede tek deneme ilkesi: Guthrie, bir
öğrenme ilkesi olan Watson’un sıklık yasasını
3.2.1.2. Bağ ilkesi: Her tepki kendisinden sonra
tamamen reddetmektedir. Guthrie’ye göre “Bir
gelen tepki için koşullu uyarıcı görevi yapar.
uyarıcı örüntüsü tüm çağrışım gücünü neden olduğu
Böylece, koşullanmış uyarıcı-tepki bağı zinciri olur.
tepkiyle ilk eşleşmesinde kazanır. Öğrenme ilk
3.2.1.3. En sık (sıklık) ilkesi: Belirli bir uyarıcıya uyarıcı-tepki ilişkisinden ibarettir. Yani uyarıcı ile
karşı belli bir tepkiyi ne kadar çok yaparsak (yani ne tepki arasındaki çağrışım tek denemede gerçekleşir.
kadar çok tekrarlarsak) bu uyarıcıya karşı o tepkiyi Sonrasında yapılan tekrarlar bağın gücünü artırmaz,
tekrar yapma olasılığımız da o kadar artar. sadece davranışın sönmesini engeller.

- 14 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.2.2.3. Sonunculuk ilkesi: Belli uyarıcı örüntüsüne Sistematik duyarsızlaştırma ile eşik arasındaki
karşı yapılan sonuncu tepkinin, aynı uyarıcı farklar
örüntüsüyle karşılaşıldığında tekrar gösterilmesi Özünde sistematik duyarsızlaştırma eşik
eğilimidir. Yani birey belli bir durumda son olarak yöntemine dayanır. Eşik tekniği, sistematik
hangi davranışı göstermişse, aynı durumla tekrar duyarsızlaştırmayı kapsar. Yani temelde ikisi aynı
karşılaştığında aynı davranışı gösterecektir. tekniktir. Her ikisinde de istenmeyen bir davranış
ortadan kaldırılmaktadır.
3.2.2.4. Ödül ve Pekiştirme: Öğrenme için ödül ve
pekiştirmeye gerek yoktur. Pekiştirme, uyarıcı ile Aralarındaki fark ise; sistematik duyarsızlaşma
tepki arasındaki bağın gücünü artırmaz. Çünkü sadece korku-fobi tedavisi için geçerliyken, eşik
uyarıcı ile tepki arasında bağ kurulduktan sonra zaten tekniği, korku dışında da bazı istenmeyen
davranış öğrenilmiştir. Bundan sonra yapılan alışkanlık ve durumları da kapsayan bir tekniktir.
pekiştirmenin öğrenmenin gerçekleşmesinde etkisi
yoktur. Fakat pekiştirme, uyarıcı koşullarını Eşik tekniği günümüzde modern psiko-terapistler
değiştirerek öğrenmemeyi veya öğrenilen bağın tarafından da kullanılmaktadır. Sistematik
yok olmasını (sönmeyi) engeller. Yani Guthrie’ye duyarsızlaştırma da bu yollardan biridir.
göre pekiştirme sadece öğrenmemeyi önleyen bir
mekanik düzenlemedir.
2012 KPSS: Öğrencilerin dikkat sürelerinin kısa
olmasından dolayı eğitimde birçok etkinlik 30-40
3.2.2.5. Ceza: Guthrie’ye göre ceza doğrudan
dakikayı geçmeyecek şekilde düzenlenir. Buna
bitişiklikle ilgilidir. Yani cezalandırılan davranışla
rağmen, ilköğretime yeni başlayan öğrencilerin ilk
onu oluşturan uyarıcı koşullar arasındaki birlikteliği
haftalarda dikkat süreleri daha kısadır ve hızlı bir
yok edip, aynı uyarıcıyla, cezalandırılan davranışa zıt
şekilde düşer. Bu durumu bilen Aylin Öğretmen,
bir davranışın birlikte olması sağlanmalıdır. Böylece,
yılın başında yapılan etkinliklerin sürelerini 15-20
ceza istenmeyen davranışı yok etmede etkili olabilir.
dakika ile sınırlarken, daha sonraki haftalarda çalışma
sürelerini kademeli olarak artırmıştır.
Ceza, organizmaya acı verdiği için değil, belli
Aylin Öğretmen’in öğrencilerin dikkat sürelerini
uyarıcılara yeni tepki gösterilmesini sağlayabildiği
artırmak için uyguladığı bu yöntem
ölçüde etkilidir. Cezanın cezalandırılan davranışa
aşağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir?
alternatif bir davranış meydana getirmesi;
cezalandırılan davranışı doğuran uyarıcının
A) Kendini ayarlama B) Eşik yöntemi
bulunduğu bir durumda verilmesi gerekir. Böylece,
C) Isındırma yöntemi D) Zihinsel disiplin
eski uyarıcı ile istenmeyen tepki bitişikliği yerine,
E) Zaman yönetimi
yeni uyarıcı ile istenen tepki bitişikliği sağlanabilir.
3.2.2.6.2. Bıktırma (Yorma) Yöntemi: İstenmeyen
3.2.2.6. Guthrie’de Alışkanlıkların Değiştirilmesine tepki, organizmaya yapmaktan bıktırıncaya ve
(Yok Edilmesinde) Kullanılabilecek Yöntemler sıkılıncaya kadar yaptırılır. Böylece organizma bu
3.2.2.6.1. Eşik (Alıştırma) Yöntemi: Organizmada
tepkiyi göstermekten bıkacağı için aynı uyarıcıya
her uyarıcıya ilişkin bir tepki eşiği vardır. Eğer
karşı mevcut tepkisi sönecek ve bu uyarıcıya karşı
uyarıcılar o eşiğin altında kalırlarsa organizma onlara
farklı tepkiler verecektir.
tepki göstermez. Eşik yönteminde de uyarıcı tepki
eşiğini aşmayacak şekilde (düşük dozlarda, azar azar)
2012 KPSS: Küçük Şule pudingi çok sever.
verilir. Uyarıcının dozu, zamanla yavaş yavaş
Annesinden sık sık puding yapmasını ister. Şule’nin
artırılır. Bu sürecin sonunda uyarıcı istenen miktarda
puding isteği ile baş edemez hâle gelen annesi, bir
verilse de organizma artık tepki göstermez.
gün koca bir tencere puding yapıp kızının önüne
İstenmeyen tepkinin ortadan kaldırılmasında, bireyin koyar. Bundan sonra Şule annesinden bir daha
istemediği uyarıcı en azdan en çoğa doğru belirli puding istemez.
düzeylerde verilir ve böylece birey bu uyarıcıya bir Şule’nin annesi, aşağıdaki davranış biçimlendirme
süre sonra alıştırılır. yöntemlerinden hangisini kullanmıştır?

Mesela; Kansızlık ve demir eksikliği çeken Demet, A) Zıt tepki B) Alıştırma


doktorun önerilerine rağmen meyve yemek C) Bıktırma D) Karşı karşıya getirme
istememektedir. Annesi, Demet’e yemeklerinin E) Duyarsızlaştırma
içerisine koyduğu meyvenin miktarını azar azar
arttırarak yedirmiştir ve bir süre sonra Demet’in
meyve yemesini sağlamıştır.

- 15 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.2.2.6.3. Zıt Tepki Yöntemi: İstenmeyen davranışa 3.3. BAĞLAŞIMCI (BAĞ) KURAMI (ÇAĞRIŞIM
yol açan uyarıcı ile ona zıt olan onunla rekabet YOLUYLA ÖĞRENME) (THORNDİKE)
edebilecek istenen davranışı meydana getiren uyarıcı 3.3.1. Thorndike Kuramında Temel İlkeler
birlikte (aynı anda) verilir. Yani itici ve çekici 3.3.1.1. Bağlaşımcılık: Bağlaşım, uyarıcı ve tepki
uyarıcılar birlikte verilir. arasında kurulan sinirsel bir bağ işlemidir.
Mesela; kediden korkan bir çocuğa annesi kedi
hediye eder. Kedi korku yaratan (itici) uyarıcıdır. 3.3.1.2. Seçme ve bağlama (Deneme-yanılma
Anne ise sevilen, güven duyulan (çekici) bir öğrenmesi): Thorndike, öğrenmeyi bir problem
uyarıcıdır. İkisi birlikte sunulduğunda, eğer anne çözme olarak görmüştür. Organizma bir problemle
daha baskın bir uyarıcı ise, anneye karşı duyulan karşılaştığında problemi düşünüp, zihinden çözüm
sevgi ve güven, kediye karşı da oluşacak. Bundan aramaz. Bunun yerine pek çok deneme-yanılma
sonra kedi tek başına görülecek olsa bile kediden davranışlarıyla çözüm üretir. Öğrenmenin düşünme,
korkulmayacaktır. Mesela; Süt içmeyi sevmeyen akıl yürütme gibi herhangi bir bilinçli bir mekanizma
fakat kakaoyu seven bir çocuğa sütü kakao ile sonucu değil doğrudan oluştuğunu savunmaktadır.
karıştırıp vermek.
Organizma bir problem durumuyla karşılaştığı zaman
Karşıt koşullama ile zıt tepki arasındaki farklar amaca ulaşmak için pek çok davranış yapar. Ancak
Karşıt koşullama klasik koşullamanın bir ilkesidir. bunlardan bazıları amacına ulaşmasına yardım eder
Karşıt koşullamada iki uyarıcı ortamda aynı anda bazıları ise onu amacına götürmez. Kendisini amaca
yoktur (yani birlikte verilmezler); uyarıcılardan ulaştıran tepkileri seçer, amaca götürmeyen, başarısız
biri ortamdan çekilir, tam tersi tepki oluşturacak tepkileri ise eler. Başarıya götüren, haz ile
diğer uyarıcı ortama sokulur. Yani uyarıcılar sonuçlanan tepkiler kalıcı hale gelir. Yani, uyarıcı ile
rekabet ettirilmez. Ayrıca karşıt koşullama uzun tepki arasındaki sinirsel bağ, amaca ulaştıran
bir süreçte gerçekleşir. tepkilerle kurulur. Amaca ulaştırmayanlar ise elenir.
Zıt tepki yöntemi Guthrie’nin bitişiklik kuramının 2007 KPSS: Altı yaşındaki bir çocuk, bozulan
bir ilkesidir. Zıt tepki yönteminde iki uyarıcı oyuncağını parçaları gelişigüzel söküp takarken
ortamda aynı anda vardır (yani birlikte verilir) ve onarıyor. Burada çocuğun yaptığı şey, parçaları,
uyarıcıların rekabet ettirilmesi (uyarıcılardan aralarındaki ilişkileri dikkate alarak birleştirmek
birinin baskınlığı) söz konusudur. Zıt tepki, uzun değil; çeşitli durumları, doğrusunu buluncaya kadar
bir süreçte değil tek seferde gerçekleşir. birçok kez tekrarlamaktır.
İkisinde de olumsuz duyguları olumlu hale getirme Çocuğun oyuncağı bu şekilde onarması,
ortak özelliği var. Eğer olumsuz nesne güvenilir aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?
bir şeyle ortama dâhil ediliyorsa zıt tepkidir. Eğer
olumsuz nesnelerin kendisi değişip olumlu A) Örtük (gizil) öğrenme
duygulara neden oluyorsa karşıt koşullamadır. B) Deneme-yanılmayla öğrenme
C) Kavrama yoluyla öğrenme
Mesela; yabancı birisinden korkuyorsunuz. Eğer o D) Gözleyerek öğrenme
yabancının yanında tanıdığınız ve güvendiğiniz E) Öğrenmeyi öğrenme
birini görürseniz ona karşı korku tepkisi
göstermezsiniz zıt tepki olur. Eğer o yabancı, 3.3.1.3. Küçük adımlar: Öğrenme birdenbire
başka birisi arada olmadan size karşı yakınlık ve içgörüsel bir şekilde değil, yavaş yavaş gerçekleşir.
sıcaklık gösterirse ve ona karşı korkularınız Yani öğrenme, büyük sıçramalarla değil, küçük
azalırsa bu da karşıt koşullama olur. sistemli adımlarla meydana gelir.

3.2.2.7. Alışkanlığın Bastırılması: Alışkanlığı yok 2012 STS: Türk eğitim sisteminde öğretmenin,
etme ile alışkanlığı bastırma birbirinden farklıdır. öğrencilerine anlatacağı dersi önceden planlaması
Alışkanlığı bastırmada, birey istenmeyen davranışı gerekmektedir. Günlük planlarda anlatılacak konular
meydana getiren uyarıcılardan uzak tutulur. Yani parçalara bölünmeli ve basitten karmaşığa doğru
organizmanın istenmeyen alışkanlıkları ortaya çıkaran aşamalı bir şekilde sıralanmalıdır.
uyaranlarla karşılaşması engellenerek (ortam da Bu yaklaşım Thorndike’ın kuramındaki hangi
değiştirilebilir) bu uyarıcılardan uzak durması öğrenme kuralına uygundur?
sağlanır. Mesela; sulu şakalar yapmaktan hoşlanan
birisinin yanında ciddi tavırlar takınılması. Çikolata A) Tekrar yasası B) Tümdengelim ilkesi
yemeyi çok seven bir çocuğun, bu alışkanlığını C) Tepki genellemesi D) Hazır bulunuşluk yasası
bastırmak için, evde hiç çikolata bulundurulmaması. E) Küçük adımlar ilkesi

- 16 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.3.2. Thorndike’ın Üç Temel Kanunu 3.3.2.3. Tekrar yasası: 1930 öncesi; uyarıcı-tepki
3.3.2.1. Hazırbulunuşluk yasası: Thorndike’a göre arasındaki bağ kullanıldıkça (tekrarla) güçlenir
organizmanın hazırbulunuşluk derecesi ve durumu, (kullanma yasası). Tekrar devam etmediğinde ya da
öğrenmenin etkililiğini ve niteliğini etkiler. Bu sinirsel bağ kullanılmadığında uyarıcı-tepki
durum üç farklı süreç ile açıklanır: arasındaki bağ zayıflar ve unutulur (kullanılmama
yasası). Kısacası, tekrar yasasına göre yaparak
 Organizma bir davranışı yapmaya istekli ve hazır öğrenir, yapmayarak unuturuz.
ise bununla birlikte davranış yapılmış ise bu
organizmaya mutluluk, haz ve doyum verir. 1930 sonrası; yeniden oluşturduğu tekrar yasasına
 Organizma bir davranışı yapmaya istekli ve hazır göre; sadece tekrar etme bağı güçlendirmediği gibi,
ise fakat davranışı yapmasına izin verilmezse kullanmama da bağın gücünü azaltmaz. Bununla
organizma elem ve kızgınlık duyar. birlikte tekrar etme, bağın gücünde az bir gelişme
 Organizma davranışı yapmaya istekli ve hazır sağlayabilir, kullanmama da biraz unutmaya yol
değilse fakat davranışı yapmaya zorlanıyorsa açabilir. Ayrıca ödül ve dönüt-düzeltme yapılmadan
organizma kızgınlık duyar. gerçekleştirilen tekrarların uyarıcı-tepki bağının
güçlenmesinde çok etkisi olmaz.
3.3.2.2. Etki yasası: 1930 öncesi etki yasasına göre;
tepkinin doğurduğu sonuç, uyarıcı-tepki arasındaki 3.3.3. 1930’dan Önceki İkincil İlkeler
bağın güçlenmesine ya da zayıflamasına neden 3.3.3.1. Tepki çeşitliliği (Çoklu tepkiler):
olmaktadır. Bir uyarıcıya karşı yapılan bir tepki Öğrenmenin olabilmesi için, organizmanın çoklu
tatmin edici, haz verici bir sonuç yaratırsa, uyarıcı- tepkiler gösterebilmesi gerekir. Organizma bir
tepki bağı güçlenir, tepki tatmin yaratıcı bir sonuç problem durumuyla karşılaştığında, bir tepkide
yaratmazsa, uyarıcı-tepki bağı zayıflar. bulunur, o çözüm getirmezse bir başkasını dener. Bu
durum, çözüme ulaştıran tepki bulununcaya kadar
1930 sonrası etki yasasına göre; “Bir uyarıcıya karşı devam eder. Uygun tepki bulununca, istenilen etki
yapılan bir tepki tatmin edici, haz verici bir sonuç doğmuş olur ve öğrenme gerçekleşir. Çözüme
yaratırsa, uyarıcı-tepki bağı güçlenir” görüşünü ulaşıncaya kadar çok çeşitli tepki gösterme, deneme-
değiştirmemiştir. Fakat “tepki tatmin yaratıcı bir yanılma yoluyla öğrenmenin bir gereğidir.
sonuç yaratmazsa, uyarıcı-tepki bağı zayıflar”
görüşünü değiştirerek “tepki tatmin yaratıcı bir sonuç 3.3.3.2. Tepki analojisi (Benzetme yoluyla tepkide
yaratmazsa (cezalandırılırsa) uyarıcı-tepki bağının bulunma): Yeni bir durumla karşılaşan
gücüne hiçbir etkisi olmaz.” görüşünü kabul etmiştir. organizmanın, bu duruma benzer diğer durumlarda
Yani pekiştirilen tepkinin gücü artmakta, yaptığı tepkileri aynen tekrarlamasına denir. Birey ilk
cezalandırılan tepkinin gücü ise azalmamaktadır. defa karşılaştığı uyarıcıya nasıl tepki vereceğini
bilemez. Bu durumda, daha önce tepki verdiği
1930 sonrası etki yasasında; pekiştirecin davranışı
benzeri durumlarda verdiği tepkilerden,
güçlendirme etkisinin, cezanın zayıflatma etkisinden
deneyimlerden yararlanır. Karşılaşılan iki durum
daha fazla olduğu görüşünü savunmuştur. Ödül
arasındaki benzerlik arttıkça, tepkideki benzerlik de
cezadan daha etkilidir. Çünkü ceza davranışı
artar. İki durum arasındaki ortak ögelerin sayısı
söndürmez, sadece bastırır. Pekiştirmeyle davranış
arttıkça, transfer miktarı da artar. Mesela; anahtarını
biçimlendirilebilirken, cezayla istenmeyen davranış
bir tel yardımıyla düştüğü yerden kurtaran biri,
ortadan kaldırılamaz.
kalemini düşürdüğünde de bu tepkiyi verir.
2008 KPSS: Okula yeni başlayan öğrencilerine
3.3.3.3. Çağrışımsal Geçiş: Bir uyarıcıya verilen
çalışma alışkanlığı kazandırmak isteyen bir sınıf
tepkinin, ortama yeni uyarıcıların eklenmesiyle ve
öğretmeni verdiği ödevleri yapan öğrencileri
eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla,
çikolatayla ödüllendirmekte, yapmayanları ise
tamamen yeni uyarıcılara da gösterilmesidir. Geçiş
teneffüste dışarı çıkarmayarak cezalandırmaktadır.
sırasında ilk uyarıcı yavaş yavaş ortamdan çıkarılır;
Öğretmenin öğrencilerine ders çalışma alışkanlığı ilk uyarıcıya gösterilen tepki, eklenmiş ikinci
kazandırmak için izlediği yol Thorndike’ın hangi uyarıcıya da gösterilir.
ilkesiyle uyuşmamaktadır?
Thorndike bu ilkeyi kediye “ayakta dur” emrini
A) Tekrar yasası B) Etki yasası öğretirken kullanmıştır. Önce kediye bir parça balığı
C) Tepki analojisi D) Hazırbulunuşluk yasası yukardan göstermiş, daha sonra kediye ”ayağa kalk”
E) Öğrenmede küçük adımlar ilkesi demiştir. Yeterli sayıda deneme yaptıktan sonra
yavaş yavaş balığı ortamdan çekmiş; sadece “ayağa
kalk” komutunu verdiğinde kedi de ayağa kalkmıştır.

- 17 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

Çağrışımsal geçiş ilkesi, özellikle reklamcılık 3.4. EDİMSEL KOŞULLAMA ÖĞRENMESİ


sektöründe sıkça kullanılmaktadır. Saygı duyulan Skinner, Thorndike’ın etki kanunu üzerinden edimsel
kişilik, anne, güzel kadın, yakışıklı erkek, sevilen koşullama kuramını oluşturmuştur. Skinner
kadın gibi olumlu duygular meydana getiren uyarıcı programlı öğretimin kurucusudur. Edimsel
objelerle, sigara, otomobil, deodorant, deterjan gibi koşullama, organizmanın rastlantısal nitelikteki
kendi ürünleri eşleştirilmektedir. Bu iki uyarıcı sıkça davranışlarını pekiştirme yaparak biçimlendirme,
birlikte verildikten sonra, ilk uyarıcının oluşturduğu yönlendirme işlemidir. Edimsel koşullamada
olumlu duyguları, daha sonra reklamcının ürününde istenilen davranışta olumlu pekiştireç, istenmeyen
tek başına oluşturduğu gözlenir. davranışta ise olumsuz pekiştireç verilerek bu
yönlendirme yapılır. Pekiştirilen davranışlar devam
3.3.4. 1930’dan sonra Thorndike Öğrenme Kuramı ederken pekiştirilmeyen davranışlar devam etmez.
3.3.4.1. Etkinin (Pekiştirecin) yayılması: Bazen bir
pekiştireç sadece verilmesine neden olan istendik Skinner’e göre davranışlar iki türlüdür.
davranışı değil, aynı zamanda pekiştirilen davranışı  Tepkisel davranış: Organizmada zaten var olan
çağrıştıran veya pekiştirilen davranışla bitişik ve bir uyarıcı tarafından ortaya çıkarılan refleksif
davranışları da etkilemesine etkinin yayılması davranışlardır. Tepkisel davranışa neden olan
denir. Yani pekiştireç bir davranışı pekiştirirken, o uyarıcı her zaman bilinmektedir. Davranışa neden
davranışla birlikte bulunan, ilgili olan diğer olan uyarıcı koşulsuz uyarıcıdır ve tepki koşulsuz
davranışları (yanlış davranışları) da dolaylı olarak tepkidir. Mesela; ağza alınan bir yiyecek tükürük
pekiştirmektedir. salgısı uyandırır, göz bebeği ışıkta küçülür.

Mesela; öğrencilerinin hızlı yazmalarını isteyen bir  Edimsel davranış: Bilinen bir uyarıcı tarafından
öğretmen, öğrencileri hızlı yazdıkça öğrencilerinin bu oluşturulmaz; organizma tarafından ortaya konur.
davranışını pekiştirmektedir. Fakat bir süre sonra, Edimsel davranış, kendiliğinden ortaya çıkar ve
öğrencilerinin hızlı yazı yazmalarını pekiştirirken sonuçları tarafından kontrol edilir. Edimsel
kötü veya yanlış yazmalarını da pekiştirmektedir. davranış uyarıcıdan bağımsız değildir. Ancak
önce tepki yapılır, sonra tepkinin doğurduğu
uyarıcı gelir ve tepki bu uyarıcı tarafından kontrol
3.3.4.2. Ait Olma: Thorndike ait olma kavramını iki
edilir. Davranıştan sonra gelen uyarıcı
şekilde kullanmıştır. İlki, iki uyarıcı arasında
organizmada haz yaratırsa davranış tekrar yapılır,
çağrışımsal bir ilişkinin oluşması için bu öğelerin
acı yaratırsa davranış tekrar edilmez. Mesela;
sadece bitişik olması yeterli değil, aynı zamanda bu
otomobil kullanma, resim yapma, sinemaya gitme.
iki öğenin birbiriyle anlamlı bakımından birbirine
ait olması gerekir. Birbirine ait değilse çağrışımsal
Skinner, tepkisel koşullamada geçerli olan ilkelerin
bir ilişki kurulamaz. Önemli olan bitişik olmak değil,
yalnızca duygusal ve psikolojik öğrenmelerde geçerli
ilişkili olmaktır. Mesela; Okul-öğrenci, çiçek-gül.
olduğunu açıklamıştır. Yani davranışların çok azı
tepkisel koşullanmayla elde edinilir.
Ait olma kavramının ikinci kullanımı ise; tepkinin
meydana getirdiği etki, organizmanın ihtiyaçları ile
Edimsel koşullama; ilk defa tesadüfen (rastlantısal)
ilişkili ise, öğrenme daha etkilidir. Yani etkili bir
yapılan davranışın hoşa giden uyarıcıya
öğrenme için tepkinin oluşturduğu etki organizmanın
götürmesinden sonra, söz konusu davranışın sonraları
ihtiyacını karşılamalıdır.
bilinçli ve amaçlı olarak yapılması ve hoşa gitmeyen
uyarıcıya maruz kalındığında ise davranışın
3.3.4.3. Çağrışımsal Zıtlık: Thorndike, ait olma yapılmaması sürecidir.
ilkesinin, Gestaltçıların “organizma, belirli uyarıcı-
tepki bağlarını değil genel ilkeleri öğrenir” ilkesini Edimsel koşullama, organizmanın davranışlarını
doğruladığına ilişkin görüşlere “zıtlık ilkesi” ile karşı pekiştireç elde etmek için yaptığı bilinçli tepkilere
çıkmaktadır. Çağrışımsal zıtlık ilkesi daha çok göre açıklar. Bir davranışın sonucu doyumla
öğrenmenin yönüyle ilgilidir. Belirli bir yönde sonuçlanırsa tekrar edilir. Pekiştireç davranışın
öğrenilen konu, tersten tekrarlanmaya çalışıldığında sonucunda ortaya çıkar. Edimsel koşullanmanın en
zıtlık ilkesi devreye girer ve zorlanırız. Yani ona önemli özelliği davranışların doğurduğu sonuçlar
göre, uyarıcı-tepki bağı daha önce oluşturuldukları tarafından kontrol edilmesidir. Organizma ödüle
yönde daha kolay çağrışım yaptırır. götüren ya da cezadan koruyan tepkiyi öğrenir ve bu
öğrenmeler pekiştirme işlemiyle kuvvetlenir.
Mesela; çarpım tablosunu düzden öğrenen bir kişinin
Organizma pekiştirmek almak için istemli (bilinçli)
tersten söylerken zorlanması, alfabeyi düzden
tepkilerde bulunur. Mesela; gittiği lokantada güzel
öğrenen bir kişinin tersten okurken zorlanması.
yemek yiyen birey, aynı lokantaya sık sık gidecektir.

- 18 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

Tepkisel koşullanmada pekiştirme işlemi, bireyin 7. Ortaya konan davranışın sonucundan başarı veya
yaptığından bağımsız olarak koşullu (başlangıçta başarısızlık organizma için dönüt olmaktadır.
nötr) uyarıcının hemen ardından koşulsuz uyarıcı (et) 8. Davranış sonucundan edinilen doyum pekiştireç
verilerek yapılır. Yani pekiştirme gösterilen tepkiden niteliği taşır ve davranışın tekrarını sağlar.
bağımsızdır. Edimsel koşullanmada ise pekiştirme
yapılan tepkiye bağlıdır. Organizma yalnızca doğru 3.4.3. Klasik ile Edimsel Koşullanma Farkları
tepkiyi gösterirse pekiştirilmektedir. 1. Klasik koşullanmada tepkiye yol açan uyarıcı her
zaman belliyken edimsel koşullanmada uyarıcı
3.4.1. Edimsel Koşullama Süreci (Skinner Kutusu): her zaman belli değildir.
Skinner, ses ve ışık geçirmez bir “edimsel kutu” 2. Klasik koşullanmada refleksif, bilinçsiz ve
geliştir. Edimsel kutuda, istenildiğinde yakılabilen biyofizyolojik (doğuştan getirilen) tepkiler verilir
ışık, dokunulduğunda kutuya peynir düşüren bir (yani davranışlar bellidir) ve bunlar şartlandırılır.
manivela ve ayrıca kutunun tabanında elektrik şoku Oysa edimsel koşullanmada davranışlar
düzeneği vardır. Deneyde, aç bırakılan bir fare, başlangıçta çeşitlilik gösterir yani rastgele tepkiler
düzeneği önceden hazırlanmış deney kutusuna verilir (davranışlar belli değildir) ve bunlar
bırakılır. Fare kutunun içinde dolaşırken “tesadüfen” şekillendirilmeye çalışılarak bilinçli ve iradeli
manivelaya dokunur ve bunun üzerine kutuya bir tepkiler haline getirilir.
parça peynir düşer. Farenin yaptığı bu davranış 3. Klasik koşullanmada pekiştireç (uyarıcı: et)
ödüllendirilmiş olur. Birkaç benzer davranıştan sonra davranıştan önce verilir ve davranışa bağlı
farenin kafes içindeki dolaşma alanı daha çok değildir. Bu nedenle organizma pasiftir ve
manivelanın olduğu bölgede yoğunlaşır. Daha sonra uyarıcı–tepki (U-T) bağı oluşur. Edimsel
fare manivela ile peynir arasında bağlantıyı kurarak, koşullanmada ise organizma istenilen davranışı
istediği zaman peynire ulaşmayı öğrenir. Böylece, yaptığında olumlu pekiştirecini alır (peynir) veya
farede edimsel koşullanma yoluyla pedala basmayı olumsuz pekiştireçten (elektrik şoku) kurtulur.
öğrenme gerçekleşmiş olur. Yani pekiştireç davranışın sonucuna bağlı olarak
sonradan verilir. Bu nedenle organizma aktiftir ve
Deneyin ilerleyen safhalarında, fareye ayırt etme
tepki-uyarıcı (T-U) bağı oluşmuştur.
davranışı öğretilir. Kutu, içinde bir ışık yanarken fare
4. Klasik koşullanmada pekiştireçler koşulsuz
manivelaya basarsa peynir verilir, fakat ışık
(doğal) uyarıcılarken, edimsel koşullanmada
söndüğünde fare manivelaya yönelirse elektrik şoku
olumlu ve olumsuz pekiştireçler vardır.
verilir. Gözlemciler, bir süre sonra, farenin bu
5. Edimsel koşullanma klasik koşullanmaya göre
durumu kavradığını, ışık açıkken defalarca üst üste
daha karmaşık davranışların öğrenilmesini açıklar.
manivelaya bastığını fakat ışık söndüğünde peynir
Klasik koşullanmayla sadece basit ve refleksif
verilmeyeceğini deneyimlediği için manivelaya hiç
tepkilerin nasıl kazanıldığı açıklanabilir.
basmadığını (elektrik şokundan kaçma) gördüler.
6. Edimsel şartlanma pekiştirme ve ceza üzerinde
Yani, fare, ışığı bir uyarıcı olarak kavramış ve ışığın durmaktadır. Belli bir tepkinin edinilmesi,
yanmasına veya sönmesine göre davranışını geçirdiğimiz yaşantısal deneyimlere bağlıdır.
belirlemiştir. Yani farede ödüle (peynire) yanaşma ve 7. Klasik koşullanmada davranışlar otonom sinir
cezadan (elektrik şokundan) kaçınma tepkisi sistemi tarafından, edimsel koşullanmada
oluşmuştur. Burada oluşan tepki bir klasik koşullama merkezi sinir sistemi tarafından kontrol edilir.
tepkisi değil, tamamen bilinçli olarak gerçekleşen bir
edimsel koşullama tepkisidir. 3.4.4. Edimsel Koşullamada Temel Kavramlar
3.4.4.1. Pekiştireç: Davranışı izleyen ve davranışın
3.4.2. Edimsel Koşullamanın Özellikleri yapılma olasılığını artıran uyarıcılara denir.
1. Skinner’e göre davranışların birçoğu edimler a) Olumlu Pekiştireçler: Bir davranıştan sonra
yoluyla kazanılır. Klasik koşullanma yoluyla organizmaya verildiğinde (ortama konulduğunda)
(tepkisel koşullanma) öğrenilen davranışlar davranışın yapılma olasılığını artıran uyarıcılardır.
hayatta oldukça sınırlı olarak görülür. Olumlu pekiştireçler organizma için istenilen
2. Öğrenmede önemli olan, davranışın sonucudur. uyarıcılardır ve ödül olarak nitelendirilir. 2 türlüdür.
3. Uyarıcı her zaman belli değildir.
4. Organizmanın belli bir konuda ihtiyaç içinde  Birincil (koşulsuz, öğrenilmemiş) olumlu
olması gerekir (Farenin aç olması gerektiği gibi). pekiştireç: Öğrenilmemiş olan, her türlü
5. Edimsel şartlanmada davranış organizma organizmada doğuştan etkili olan, organizmanın
tarafından başlatılır. Yani organizma aktiftir. temel biyolojik ihtiyaçlarını gideren (yaşamsal
6. Organizma amaca yönelik davranışları yaparken değeri olan) uyarıcılardır. Mesela; su, yiyecek,
bazı ipuçlarından yararlanarak sonuca gider. içecek, uyku, cinsellik vb.

- 19 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

 İkincil (koşullu, öğrenilmiş) olumlu a) Olumlu Pekiştirme: Bir davranıştan sonra


pekiştireç: Doğuştan getirilmeyen, başlangıçta organizmanın hoşuna giden bir uyarıcı (birincil ve
pekiştireç değeri taşımayan (nötr uyarıcı olan), ikincil olumlu pekiştirecin) verilerek davranışın
ancak birincil pekiştireç ile ilişkilendirilerek tekrarlanma olasılığının artırılması işlemidir.
pekiştireç özelliğini kazanan uyarıcılardır.
Mesela; matematik dersinden 5 alan bir öğrenciye
Mesela; yüksek not, para, statü, madalya,
ailesinin bir hediye alması. Öğretmenin, sorusuna
diploma, gülümseme, takdirname vb.
doğru cevap veren öğrenciye aferin demesi.
b) Olumsuz Pekiştireçler: Organizmanın hoşuna
2008 KPSS: Bir teknik direktörün başarıyı artırmak
gitmeyen, ortamdan çıkarıldığı zaman davranışın
amacıyla, en iyi performans gösteren sporcusuna her
yapılma olasılığını artıran uyarıcılardır. Yani belli bir
ayın sonunda bir spor malzemesi hediye etmesi
davranış yapıldıktan sonra, organizmayı rahatsız
Olumlu pekiştirme’dir.
edici bir durum (olumsuz uyarıcı) ortadan kalkarsa o
zaman aynı davranışın tekrar yapılma olasılığı artar.
b) Olumsuz Pekiştirme: Yapılan bir davranışın
ardından olumsuz pekiştireçleri ortamdan çıkartarak
Mesela; çok soğuk olduğu için ders çalışamayan bir
davranışın yapılma olasılığını artırma işlemidir.
öğrenci, sakat olduğu için oynayamayan futbolcu,
Organizma olumsuz durumdan kurtulmak için
kırmızı kart yediği için oynayamayan oyuncu
davranışta bulunur.
örneklerinde altı çizili ifadeler olumsuz pekiştireçdir
Mesela; İyileşmek isteyen bireyin ilaç alması. Soğuk
 Birincil (koşulsuz, öğrenilmemiş) olumsuz odada çalışan bir öğrencinin odasına soba kurulması.
pekiştireç: Organizmanın yaşamını tehdit eden, Evde otururken sıkılan bireyin film izlemesi. Bir
ona zarar veren uyarıcılardır. Mesela; dayak, mahkûmun erken tahliye için iyi hal göstermesi. Bir
elektrik şoku, ateş, çok soğuk/sıcak, şiddetli ışık öğrencinin sınıfta kalmamak için ders çalışması.

 İkincil (koşullu, öğrenilmiş) olumsuz 2010 KPSS: Anne ve babası sık sık tartışan bir
pekiştireç: Nötr uyarıcı ile birincil olumsuz öğrenci, evdeki huzursuzluk ortamından kaçınmak
pekiştireç eşleştirildiğinde pekiştireç özelliği için dersler bittikten sonra çeşitli bahaneler üreterek
kazanan uyarıcılardır. Bunlar organizmayı okulda kalma süresini uzatır.
rahatsız eden ama fiziksel zarar vermeyen Öğrencinin bu davranışı aşağıdakilerden
uyarıcılardır. Mesela; surat asma, düşük not, hangisiyle açıklanabilir?
hakaret, azarlama, kızma vb.
A) Duyarlılaşma B) Psikolojik tepkisellik
Uyarı: İkincil pekiştireçler, etkilerini daha çok C) Davranışta kontrast D) Öğrenilmiş çaresizlik
klasik koşullanma yoluyla, birincil pekiştireçlerle E) Olumsuz pekiştirme
eşlenerek kazanırlar.
2010/2 KPSS: Bir arkadaşı Ali’ye o gün derse
giremeyeceğini söyleyerek yoklama kâğıdına kendi
3.4.4.2. Pekiştirme: Pekiştireç kullanarak davranışın yerine imza atmasını ister. Ali “Hayır.” yanıtını verir;
yapılma olasılığını arttırma işlemine pekiştirme denir. arkadaşı ise ısrar etmeye devam eder. Sonuçta Ali
arkadaşının can sıkıcı ısrarlarından kurtulmak için
Pekiştirme, organizmaya olumlu pekiştireç verilerek imza atmayı kabul eder. Bu olaydan sonra arkadaşı
(ortama olumlu pekiştireç koyarak) ya da ortamda Ali’den yoklama kâğıdına kendisinin yerine imza
bulunan olumsuz pekiştireç çıkarılarak davranışın atmasını istemeyi, kabul etmezse ısrar etmeyi
yapılma olasılığını artırma işlemidir. alışkanlık hâline getirir. Ali ise bu can sıkıcı
durumdan kurtulmak için her seferinde arkadaşının
Klasik koşullamada pekiştireç tepkiye bağlı olarak yerine imza atar.
verilmez, tepkiden önce verilir. Yani pekiştireci (et) Arkadaşının, Ali’den kendi yerine imza atmasını
aldıktan sonra tepkide (salya tepkisi) bulunur. istemeye, Ali’nin de arkadaşının yerine imza
atmaya devam etmesinin nedenleri aşağıdakilerin
Edimsel koşullanmada ise pekiştireç, tepkiye bağlı hangisinde doğru sırada verilmiştir?
olarak tepkiden sonra verilir ve davranışı kontrol
A) Olumsuz pekiştirme – Kaçınma
eder.
B) Olumlu pekiştirme – Olumsuz pekiştirme
C) Olumsuz pekiştirme – İkincil kazanç
Edimsel koşullamada kullanılan pekiştireçler; olumlu
D) İkincil kazanç – Kaçınma
ve olumsuz pekiştireçlerdir.
E) Alışma – Olumlu pekiştirme

- 20 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

c) Simgesel Ödülle Pekiştirme: Bireyin simgesel 3.4.4.3. Ceza: Organizmada istenmeyen bir davranışı
ödülleri (yıldız, puan, marka) toplayarak, biriktirerek ortadan kaldırmak veya tekrarlanma olasılığını
daha sonra gerçek ödüle dönüştürdüğü pekiştirme azaltmak için yapılan uygulamadır.
işlemine denir. Mesela; bir kola firmasının “yıldızlı
beş kapak” getirene 2 litre kola hediye vermesi. Ceza, organizmaya istemediği bir şeyin (olumsuz
pekiştirecin) verilmesi (birinci tip ceza) veya istediği
2009 KPSS: Öğrencilerine ödev yapma alışkanlığı bir şeyin (olumlu pekiştirecin) verilmemesi/ortamdan
kazandırmak amacıyla yaptıkları her ödeve bir çekilmesi (ikinci tip ceza) şeklinde gerçekleşir.
yıldız veren ve toplam on yıldız kazananlara bir
kitap hediye eden bir öğretmen, “Simgesel ödülle Thorndike ve Skinner’e göre, ceza uygulandığı
pekiştirme” tarifesini kullanmaktadır. sürece, cezalandırılan davranışı baskı altına almakta,
fakat bu davranışı yok etmemektedir. Bu nedenle
d) Sembolik Pekiştirme: Sosyal kabulü veya onayı cezanın etkisi ortadan kalktığında, cezalandırılan
gösteren ve maddi değeri olmayan tek bir nesnenin davranış tekrar ortaya çıkmaktadır.
(not, yıldız, marka, plaket, kupa, takdir) pekiştireç
olarak kullanılmasıyla gerçekleştirilen pekiştirme Davranışın değiştirilmesinde ceza etkili değildir.
işlemidir. Mesela; öğrencilere takdir belgesi vermek. Çünkü ceza, organizmaya ne yapmaması gerektiğini
gösterirken ne yapması gerektiğine ilişkin bilgi
e) Karşı Pekiştirme: Pekiştirmenin, organizmada vermez. Ceza, yeni ve istenilen davranışların
istendik davranış yerine, zıt (karşıt) başka bir öğretilmesini sağlamaz. Sadece önceki öğrenilenlerin
davranışı ortaya çıkarmasıdır. Bir davranışın sıklığını bastırılmasını sağlar.
artırmak veya azaltmak için kullanılan bir uyarıcının
bir süre sonra istenmeyen davranışı pekiştirmeye 2013 KPSS: Bir araştırmada farelere, önce yiyecek
başlaması durumudur. Mesela; bir anne çocukları ödülü için pedala basmaları öğretilmiştir. Daha sonra
yaramazlık yapmasınlar diye onlara çikolata 1. günde; bir grup farede pedala basma
veriyorsa ve çocuklar yaramazlık yapmaya devam ödüllendirilmemiş, diğer grup fareye ise pedala
ediyorsa, annenin çikolata vermesi yaramazlık yapma basmanın ardından şok verilmiştir. Sonraki üç günde,
davranışını pekiştirmektedir. Çünkü çocuklar her her iki grupta da pedala basma davranışı
yaramazlık yaptığında çikolata alacaklarını bilir. ödüllendirilmemiştir. İlk gün, şok verilen fareler,
ödüllendirilmeyen farelerden daha az pedala
Sürekli olarak olumsuz davranışların üstüne gitmek basmıştır. Ancak daha sonraki günlerde artık şok
veya sadece olumsuz bir durum gerçekleştiğinde verilmediği zaman pedala basma davranışı kademeli
pekiştirme işlemi yapmak da bu duruma sebebiyet olarak geri dönmüş ve 4. günün sonunda pedala
verir. Çünkü pekiştireçde hedef şaşırmış durumdadır. basma davranışı her iki grupta da aynı sıklıkta
Mesela; öğrenciye sürekli susmasını söylemek, görülmüştür.
sürekli sessiz olunuz diye bağırmak bir süre sonra Bu araştırma sonuçlarına göre, aşağıdakilerden
öğrencilerin gürültü çıkarma eğilimini arttırmaktan hangisi söylenemez?
başka bir işe yaramamaya başlar. Öğrenci artık siz
sessiz olun dedikçe daha çok konuşmak isteyecektir. A) Cezanın uzun vadeli etkileri, olumlu
pekiştirmenin etkileri kadar kalıcıdır.
f) Ayrımlı (ayrımlaşmış) Pekiştirme: Pekiştirecin B) Cezanın etkileri, uzun vadede sönmenin
istendik davranışta verilmesi, istenmeyen davranışta etkilerine benzerdir.
verilmemesi işlemidir. Mesela; bir öğretmen C) Ceza işlemiyle davranış, belli bir süre baskılanıp
öğrencileri söz alarak konuştuklarında pekiştirmesi, bir süre sonra yeniden ortaya çıkabilir.
söz almadan konuştuklarında ise pekiştirmemesidir. D) Ceza, kısa vadede sönmeden daha etkilidir.
E) Ceza, olumsuz pekiştireçten daha etkilidir.
g) İçten pekiştirme: Pekiştirme bireyin kendisi
tarafından, kendisine yönelik yapılıyorsa buna içten a) Birinci tip ceza: Bireyin yaptığı bir davranışa
pekiştirme denir. Mesela; sınavda iyi not alan bir karşılık, organizma için olumsuz sayılan
öğrencinin kendisini ödüllendirmek için sinemaya uyarıcıların (olumsuz pekiştireçlerin) ortama
gitmesi. katılarak davranışı ortadan kaldırma veya davranışın
tekrarlanma olasılığını azaltma amacıyla uygulanan
h) Dıştan pekiştirme: Pekiştirme işleminin bireyin cezadır. Mesela; eve geç gelen gence kızılması, maçı
çevresindekiler tarafından yapılmasıdır. Mesela; kaybeden sporcuların antrenman sayısının artırılması,
güzel gol atan oyuncuya teknik direktörün aferin ders çalışmayan öğrencinin sınıfta kalması, kuralı
demesi. ihlal eden bir sürücünün ceza yemesi.

- 21 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

b) İkinci tip ceza: Bireyin yaptığı bir davranışa 3) İstenmeyen davranış, çocuğun gelişim döneminin
karşılık, organizma için olumlu sayılan ortamdaki bir özelliği ise, çocuğun bu gelişimsel dönemi
uyarıcıların (olumlu pekiştireçlerin) ortamdan atlatması beklenir.
çıkarılarak istenmeyen davranışın ortadan
kaldırılması veya tekrarlanma olasılığının azaltılması 4) Görmezden gelme (pekiştirmeme): İstenmeyen
amacıyla uygulanan cezadır. Mesela; bir futbolcuya davranışın görmezden gelinmesi yani o
kırmızı kart gösterilmesi, trafik suçu işleyen davranışın pekiştirilmemesidir. İlk başlarda
sürücünün ehliyetine el konulması, işlediği suç sönmesi istenilen davranışın sıklığı artar (sönme
yüzünden bir askerin rütbesinin elinden alınması. patlaması), fakat uzun vadede o davranış söner.

Olumsuz pekiştirme ile ceza arasındaki farklar 5) Sönme: Cezalandırmaya alternatif en etkili süreç
sönmedir. Fakat uzun zaman ve sabırla
1. Olumsuz pekiştirme davranış kazandırmak için beklemeyi gerektirir. İstenen davranışlar gibi
yapılırken, ceza istenmeyen davranışların istenmeyen davranışlar da pekiştirildiğinden
ortadan kaldırılması için yapılır. dolayı tekrar edilebilir. Bu nedenle istenmeyen
2. Olumsuz pekiştirme davranışların yapılma davranış pekiştirilmezse zamanla sönme
olasılığını artırırken, ceza davranışların meydana gelir. Mesela; istediğini ağlayarak elde
yapılma olasılığını azaltır. etmeyi öğrenen çocuğu bu davranışından
3. Olumsuz pekiştirmede olumsuz pekiştireçler vazgeçirmek için, ne kadar ağlarsa ağlasın,
ortamdan çıkartılırken, 1. Tip cezada olumsuz ağladığı sürece istediği yapılmamalı; ağlamadan
pekiştireçler ortama konur. 2.tip cezada istediği zaman isteği yerine getirilirse ağlayarak
ortamdan olumlu uyarıcı çıkarılır. isteme davranışı bir süre sonra söner.
4. Olumsuz pekiştirme davranışı güçlendirirken,
ceza zayıflatır veya bir süre için durdurur. 2004 KPSS: Sınıfta sürekli konuşarak öğretmenin
dikkatini çekmeyi başaran bir öğrencinin aynı yolu
2006 KPSS: kullanarak bu amaca ulaşması engellendiğinde, ilk
I. Bilgisayarda bir saat oyun oynamasına izin verilen başlarda, konuşma davranışında bir artma görülür.
Muratcan kardeşiyle kavga ettiği için annesi Bu öğrencinin konuşma davranışınca önceleri
tarafından oyun süresi yarım saate indirilmiştir. görülen bu artış aşağıdaki süreçlerin hangisinin
II. Dersin dönem ödevini çok iyi yaptığı için, başladığını işaret etmektedir?
öğretmeni Okan’ın bir sonraki sözlü sınavdan
muaf olmasına karar vermiştir. A) Sönme B) Ceza
Bu iki örneği açıklayan kavramlar aşağıdakilerin C) Sistematik D) Duyarsızlaştırma
hangisinde doğru olarak verilmiştir? E) Bilinçaltı
___I ___ ____II_____
Cezaya diğer alternatif durumlar
A) I. tip ceza Olumlu pekiştirme
1) Ara verme (time out): Bireyin olumsuz davranış
B) II. tip ceza Olumsuz pekiştirme sergilediği ortamdan başka bir ortama geçici (5-10
C) I. tip ceza Olumsuz pekiştirme
dakika) olarak alınmasıdır.
D) Olumsuz pekiştirme Olumlu pekiştirme
E) II. tip ceza Olumlu pekiştirme 2008 KPSS: Tüm uyarılarına rağmen salonda
koşarak oyun oynamaya devam eden oğlunu 15
Skinner cezaya alternatif şunları önermiştir: dakika süreyle banyoya kapatan bir babanın
1) Ortamı değiştirme: Bireyde istenmeyen uyguladığı davranış kontrol tekniği aşağıdakilerden
davranışa neden olan fiziksel veya sosyal ortamı hangisidir?
(çevresini) değiştirmektir. Mesela; çocuk
sıkıldığı için sınıfa disiplin sorunu çıkarıyorsa, A) Ara verme (time out) B) Olumsuz pekiştirme
sıkılmasını önleyecek bir öğretim hizmeti C) Şekillendirme D) I. tip ceza
sunulmalıdır. Veya salonda kırılması istenmeyen E) Kademeli yaklaşma
bir vazonun kaldırılması, kopyayı engellemek
için öğrencilerin aralıklı oturtturulması. 2) İstenmeyen davranışın tersini pekiştirme:
Öğrencinin olumsuz (istenmeyen) davranışı
2) Bıktırma (Yorma): İstenmeyen davranışın pekiştirilmez (görmezden gelinir), fakat olumlu
bıktırılıncaya kadar yaptırılmasıdır (Guthrie’nin davranışı pekiştirilir. Mesela; öğretmen sınıfta
bıktırma yöntemi). Mesela; çocuğun şeker parmak kaldırmadan konuşmak isteyenle ilgilenmez,
yememesini isteyen annenin, bıkıncaya kadar fakat parmak kaldırıp söz isteyenle ilgilenir.
çocuğa şeker yedirmesi.

- 22 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3) Görev ve sorumluluk verme: Öğrencilerin ilgi ve 2008 KPSS: Dersi soru cevap yöntemiyle işleyen bir
yeteneklerine göre görev ve sorumluluk verilerek, öğretmen, sorulara doğru cevap veren öğrencilerine
istenmeyen davranışı yapmaktan uzak tutulmasıdır. bazen beş soruda, bazen de üç soruda bir puan
vermektedir.
4) Olumsuz pekiştirme: Olumsuz pekiştirecin Öğretmenin kullandığı pekiştirme tarifesi
verileceğine dair uyarıda bulunulması sonucunda aşağıdakilerden hangisidir?
bireyin istenmeyen durumdan kurtulması için
istenilen davranışı yapmasıdır. A) Sabit oranlı B) Sürekli
C) Sabit aralıklı D) Değişken aralıklı
3.4.4.4. Pekiştirme Tarifeleri: Üç türlüdür. E) Değişken oranlı
3.4.4.4.1. Sürekli pekiştirme: Yapılan her istendik
davranış sonrasında pekiştirecin verilmesidir. Artan oranlı pekiştirme: Pekiştireç belli bir sayıda
davranıştan sonra verilir, bunun ardından
Sürekli pekiştirme tarifesi, yeni, zor ve karmaşık bir organizmanın pekiştireci alması için sergilemesi
davranışın kazandırılmasında etkilidir. Bu nedenle bir gereken davranış sayısı her defasında sistematik
davranışın öğrenilinceye kadar olan tüm olarak artırılır.
aşamalarında, pekiştirecin verilmesi gerekir.
2010 KPSS: Seviye Belirleme Sınavı’na hazırlanan
Davranış öğrenildikten sonra ise kalıcı olması oğlunun ne kadar çok örnek test çözerse o kadar
açısından aralıklı tarifeye geçilmesi gerekmektedir. başarılı olacağını düşünen bir baba, başlangıçta ona
Çünkü pekiştireç sürekli verilirse bir süre sonra çözdüğü her on test için bir bilgisayar oyunu alarak
pekiştireç değerini kaybeder ve pekiştireç olma test çözme davranışını pekiştirir. Baba, daha sonra,
özelliğini kaybeder. Bu nedenle sürekli pekiştirme, çocuğun aynı pekiştireci elde edebilmesi için çözmesi
sönmeye karşı en az direnç gösteren tarifedir. gereken test sayısını her pekiştirme sonrasında sabit
bir miktar artırır.
3.4.4.4.2. Aralıklı (kısmi, kesintili) pekiştirme: Bu durumda baba artık çocuğunu aşağıdaki
a) Oran aralıklı pekiştirme tarifeleri: Pekiştireç pekiştirme tarifelerinden hangisine uygun olarak
gösterilen davranışın sayısına göre verilir. pekiştirmektedir?

Sabit oranlı pekiştirme: Pekiştireç organizma belli A) Sabit oranlı B) Sabit aralıklı
sayıdaki davranışı yaptığında verilir. Yani kaç C) Değişken oranlı D) Artan oranlı
davranıştan sonra pekiştirecin verileceği bellidir. E) Artan aralıklı
Mesela; bir giyim mağazasının her üç ürün alana bir
ürün hediye vermesi. Bir gazetenin 30 kupon
biriktiren bireylere kitap vermesi. b) Zaman aralıklı pekiştirme tarifeleri: Pekiştireç
verildiği zamana bağlı olarak değişir. Kimi zaman
2010 STS: Dersini kısa cevaplı sorularla işleyen bir sabit bir zaman, kimi zaman belli olmayan
öğretmen, öğrencilerine verdikleri her üç doğru zamanlarda pekiştireç verilir.
cevaptan sonra bir artı (puan) veriyor.
Bu öğretmen hangi pekiştirme tarifesini Sabit aralıklı (zamanlı) pekiştirme: Pekiştirecin
kullanmaktadır? belli bir zaman aralıklarıyla verilmesidir. Organizma
pekiştirecin ne zaman verileceğini bilir. Mesela;
A) Sürekli B) Sabit oranlı memurların her ayın 15’inde maaşlarını almaları, her
C) Sabit aralıklı D) Değişken oranlı hafta başında çocuğa harçlık verme.
E) Değişken aralıklı
2010 KPSS: Gürültü yapmadan ders dinlemeyi
Değişken oranlı pekiştirme: Pekiştirecin kaç öğrenmelerini sağlamak amacıyla öğrencilerine
davranış sonrasında verileceği belli değildir. sessiz bir biçimde oturdukları her on dakika
Pekiştireç her defasında farklı sayıda davranış sonrasında ödül veren bir ilköğretim 1. sınıf
konulduktan sonra verilir. öğretmeni aşağıdaki pekiştirme tarifelerinden
hangisini kullanmaktadır?
Sönmeye karşı en dirençli ve davranışa süreklilik
kazandırmada en etkili tarifedir. Fakat bu tarife A) Sabit oranlı B) Sürekli
davranış kazandırıldıktan sonra tercih edilmelidir. C) Sabit zamanlı D) Değişken aralıklı
Mesela; şans oyunları (milli piyango, iddaa, sayısal E) Değişken oranlı
loto vb.)

- 23 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

Değişken aralıklı (zamanlı) pekiştirme: 3.4.5. Edimsel Koşullamada Diğer Kavramlar


Pekiştirecin ne zaman verileceği belli değildir. 3.4.5.1. Sönme (Edimin sönmesi): Edimsel
Pekiştireç bazen erken, bazen geç verilebilir. Mesela; koşullama ortamından pekiştirici uyarıcının
öğretmenlerin bazen haftada bir, bazen iki haftada bir kaldırılmasıyla davranışın sıklığında bir azalma ve en
ödev kontrolünü yapması. sonunda edim düzeyine inme görülmesine edimin
sönmesi denir. Yani, pekiştirecin verilmemesiyle
2007 KPSS: Bir öğretmen, bir eğitim dönemi içinde davranış, pekiştirilmeden önceki düzeyine düşer.
bazen iki hafta, bazen de bir hafta arayla kısa sınav
Söndürme sürecinde, davranışın sıklığında hemen
yaparak öğrencilerinin öğrenme çabalarında
azalma görülmez. Söndürmenin başlamasıyla
süreklilik sağlamaya çalışmaktadır.
davranışın sıklığında kısa süreli bir artma gözlenir
Öğretmenin bu uygulamasının, pekiştirme
(sönme patlaması). Ancak daha sonra
tarifelerindeki karşılığı aşağıdakilerden
pekiştirilmeyen davranışın sıklığı giderek azalır ve
hangisidir? doğal ortamdaki gözlenme düzeyine düşer. Mesela;
Söz almak için sürekli parmak kaldıran Mehmet, söz
A) Sabit oranlı B) Sabit aralıklı
alamayınca önce daha çok parmak kaldırmakta ve
C) Değişken oranlı D) Sürekli
sonra parmak kaldırmaktan vazgeçmektedir.
E) Değişken aralıklı
3.4.5.2. Kendiliğinden geri gelme: Edimsel
Artan aralıklı (zamanlı) pekiştirme: Pekiştireç
koşullamada pekiştirilmediği için sönen bir davranış
belli bir zaman aralığından sonra verilir ve bundan
bir süre sonra pekiştirme yapılmamasına rağmen
sonra pekiştirecin verilmesi için geçmesi gereken
kendiliğinden yapılmasına kendiliğinden geri gelme
zaman organizma her pekiştirildiğinde sistematik
denir. Yani sönen davranışın pekiştirilmemesine
olarak arttırılır. Mesela; bir baba SBS’ye hazırlanan
rağmen tekrar kendiliğinden ortaya çıkmasıdır.
oğluna ilk olarak 2 günde bir futbol oynamasına izin
verdi, sonrasında 4, 8, 16 günde bir izin vererek 2006 KPSS: Sınıfta dikkat çekmek için sürekli
oğlunun ders çalışmasını pekiştirmesi. olarak espri yapan Serkan’ın bu davranışının sıklığı
öğretmen ve arkadaşlarının esprileri duymazdan
gelmeleri nedeniyle giderek azalmış ve sonuçta
3.4.4.4.3. Katışık (Birleşik) Pekiştirme: Birden
ortadan kalkmıştır. Ancak, bir süre sonra Serkan
fazla pekiştirme tarifesinin bir arada uygulanmasıdır.
sınıfta tekrar espri yapmaya başlamıştır.
Yani organizma ardı ardına birden fazla tarifeyi
Serkan’ın sınıfta tekrar espri yapmaya başlaması
tamamladıktan sonra pekiştireç alır.
aşağıdaki edimsel koşullanma kavramlarından
2011 KPSS: Ahmet Bey, bir sigorta şirketinde aylık hangisiyle açıklanabilir?
600 TL ücretle işe başlamıştır. Ücretini alabilmek A) Ara verme B) Alışma
için ayda en az 30 kişiye sigorta satmak zorunda olan C) Aralıklı pekiştirme D) Sönme
Ahmet Bey, 30 kişiden sonra sigorta sattığı her kişi E) Kendiliğinden geri gelme
için belirli bir miktar prim alacaktır. Ahmet Bey, bir
hafta içinde 30 kişiye sigorta satmış ve aylık ücretini 3.4.5.3. Batıl davranış: Organizma bir davranışı
almak için yöneticisine başvurmuştur. Ancak yaptığı sırada, o davranışla ilgili olmamasına rağmen
yönetici, kotasını doldursa bile aylık süre bir pekiştireç alırsa, zamanla almış olduğu bu
tamamlanmadan ücretinin ödenemeyeceğini pekiştireci o davranışla ilişkilendirir ve o davranışı
söylemiştir. yapma eğilimi gösterir. Yani organizmanın
Ahmet Bey’in iş yerinde uygulanan ödeme sistemi davranışının tesadüfen pekiştirilmesi sonucu
aşağıdaki pekiştirme tarifelerinden hangisini tekrarlanması batıl davranıştır. Önce batıl inanç
çağrıştırmaktadır? (tepkisel koşullama), sonra batıl davranış (edimsel
koşullama) oluşur. Mesela; kara kedinin uğursuz
A) Sabit zamanlı B) Değişken oranlı olduğunu düşünme, insanların belirli günleri uğurlu
C) Artan oranlı D) Katışık (birleşik) gün olarak kabul etmesi.
E) Değişken zaman aralıklı 2008 KPSS: Bir futbolcunun gol attığı bir maçta
taktığı kolyeyi, daha sonraki maçlarda da
ÇÖZÜM: Ahmet Bey’in ücretini alabilmesi için hem mutlaka takması ve kolyeyi takmadan maça
30 kişiye sigorta satması gerekmekte (sabit oranlı çıkmak istememesi aşağıdaki kavramlardan
pekiştirme) hem de 30 sigortayı satsa bile bir aylık hangisiyle en iyi açıklanabilir?
sürenin geçmesini beklemesi (sabit aralıklı
pekiştirme) gerekmektedir. A) Batıl davranış B) Koşullu tepki C) Alışma
D) Öğrenmenin aktarılması E) Genelleme

- 24 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.4.5.4. Genelleme: Klasik koşullama için geçerli 2009 KPSS: Evde oyuncaklarını toplama alışkanlığı
olan uyarıcı genellemesine ek olarak edimsel olmayan Özgür, yuvaya başladığı ilk gün oynadığı
koşullanmada tepki ve öğrenme genellemesi vardır. oyuncakları toplayıp oyuncak dolabına kaldırmadığı
için öğretmeni tarafından sertçe uyarılmış ve o
a) Uyarıcı genellemesi: Koşullu uyarıcıya (zil) karşı günden sonra yuvadayken her zaman oyuncaklarını
gösterilen tepkinin (salya tepkisi), koşullu uyarıcıya toplamıştır. Ancak Özgür evde yine oyuncakları
benzeyen diğer uyarıcılara da gösterilmesidir. toplamama alışkanlığını devam ettirmiştir.
Benzer birçok uyarıcıya karşı aynı (benzer) tepkinin Özgür’ün yuvadayken oyuncakları toplamayı
gösterilmesidir (tepki tektir, uyarıcı çoktur). öğrenmesi ancak evdeyken toplamama
alışkanlığını devam ettirmesi, sırasıyla aşağıdaki
Uyarıcı Genellemesi süreçlerden hangileriyle açıklanabilir?
Uyarıcı 1 A) Kavrama yoluyla öğrenme – Alışma
Tepki Uyarıcı 2 B) Dolaylı öğrenme – Ayırt etmeyi öğrenme
Uyarıcı 3 C) Sosyal öğrenme – Dolaylı öğrenme
D) Edimsel koşullanma – Ayırt etmeyi öğrenme
Mesela; Pavlov’un deneyinde, köpeğin zile verdiği E) Tepkisel koşullanma – Alışma
tepkiyi, zil yerine kullanılan çan sesine de vermesi.
Ayırt etmeyi sağlayan (ya da ayırt etmede davranışı
b) Tepki genellemesi: Aynı uyarıcıya benzer kontrol eden) uyarıcıya ayırt edici uyarıcı denir.
tepkilerin verilmesidir (Uyarıcı tek, tepki çoktur). Ayırt edici uyarıcı organizmada ayırt edici edimi
ortaya çıkarma gücüne sahip uyarıcıdır. Ayırt edici
Tepki Genellemesi uyarıcıya verilen tepkiye de ayırt edici tepki denir.
Tepki 1
Uyarıcı Tepki 2 2010 KPSS: Bir sürücü trafikte kendi aracını
sıkıştıran başka bir araç sürücüsüne korna çalarak
Tepki 3
küfür etmiştir. Bu sırada araçta bulunan üç yaşındaki
Mesela; Bir bebek ilk kez “anne” dediğinde annesi kızı bu olaya tanık olmuştur. Daha sonra babasının
tarafından öpülerek pekiştirilmiştir. Bebek daha sonra her korna çalışında kız küfür etmiştir.
“baba, su, yemek” gibi kavramları da hemen Bu örnekte korna sesi küçük kızın küfür etme
öğrenerek söylemiştir. Bir sokak köpeğinin kendisini davranışını kontrol eden ne tür bir uyarıcıdır?
ısırmasının ardından köpeklerden korkan bir bireyin, A) Pekiştirici B) İtici C) Koşulsuz
köpeği her gördüğünde titreme, terleme, kalp
D) Ayırt edici E) Özendirici
atışlarının hızlanması gibi tepkiler göstermektedir.
2011 STS: Çalışma saatinden önce dükkâna gelip 3.4.5.6. Kaçma ve Kaçınma Davranışı (Kaçınma
temizlik yaptığı için ustasından övgü alan bir çırağın, Koşullanması): Kaçınma koşullanmasında önce
ertesi gün erkenden gelip çay demleyerek ustasının kaçma, daha sonra da kaçınma öğrenilir.
gelmesini beklemeye başlaması tepki genellemesiyle Kaçma öğrenmesi; organizmanın hoşa gitmeyen bir
hangisiyle açıklanabilir. uyarıcı ile karşılaşması sonucu, ondan kurtulmaya
c) Öğrenmenin genellenmesi: Bireyin öğrendiği bir çalışmasıdır. Kaçma öğrenmesi klasik koşullanma
davranışı, yaşantıyı benzer başka durumlarda da öğrenmesidir. Mesela; köpek ısırınca (1.tip ceza)
kullanmasına denir. Mesela; Derse geç kaldığı için ondan uzaklaşmamız.
azar işitmemek için trafiği bahane eden Ahmet’in, bir Kaçınma öğrenmesi ise; hoşa gitmeyen uyarıcı
gün eve geç gelince de aynı bahaneyi söylemesi. ortama girmeden (uyarıcı ile karşılaşılmadan), bu
uyarıcıyı işaret eden bir uyarıcının görülmesiyle, o
3.4.5.5. Ayırt etme (Ayırt etme öğrenmesi): Bir ortamdan kaçınılır yani uzaklaşılır. Kaçınma
davranış, pekiştirilen bir uyarıcı karşısında ortaya öğrenmesi edimsel koşullanmadır.
çıkarken, pekiştirilmeyen uyarıcılar karşısında ortaya
çıkmamasıdır. Buna ayırt etmeyi öğrenme de denir. Kaçınma, organizmanın kendi kendini
Yalnızca belirli bir uyarıcıya belirli bir davranışı pekiştirmesidir (olumsuz pekiştirme). Organizma
yapmayı öğrenmedir. Ayırt etme öğrenmesi ayırt istenmeyen bir durumdan (köpekten) kurtularak
edici uyarıcılar tarafından kontrol edilir. Mesela; bir kendini pekiştirir. Mesela; Köpek tarafından ısırılan
öğrenci matematik dersinde konuşmuyor, diğer bir kişi, köpek havlamasını duyunca sesin geldiği
derslerde konuşuyorsa matematik dersi konuşmama sokağa gitmemesi. Bir sürücünün ceza yememek için
davranışını kontrol eden ayırt edici uyarıcıdır. hızını azaltması.

- 25 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

Kaçma ve kaçınma arasındaki fark Koşullu anlaşmada pekiştireç, birey istenen davranışı
sergilediği zaman verilir. Diğer durumlarda ise,
Kaçma olumsuz bir durum ortaya çıktıktan sonra
pekiştireç verilmez; yani istediği şeyi elde edemez.
(uyarıcı ile karşılaştıktan sonra) ortamdan
Mesela; KPSS’yi kazanırsam tatile gideceğim
uzaklaşma iken kaçınma olumsuz durum ortaya
(bireyin kendisiyle anlaşması), sınıfı geçersen sana
çıkmadan önce (uyarıcı ile karşılaşmadan önce)
bisiklet alırım (bireyler arası anlaşma).
ortamdan uzaklaşmadır.
3.4.5.10. Kendini gerçekleştiren kehanet
3.4.5.7. Alışkanlık kazanma: Organizmanın bir (Pygmalion etkisi, Rosenthal/Beklenti etkisi):
davranışı çok sık tekrarlamasına bağlı olarak fazla Bireyin belirli bir öngörüsünün, düşüncesinin başına
çaba harcamaksızın, düşünülmeden, neredeyse gelmesidir yani gerçekleşmesidir.
otomatik şekilde yapabilecek hale gelmesidir.
Olması beklenen şeylerin başımıza gelmesidir. Birey
2011 KPSS: Bir alışveriş merkezinde dolaşan Ayfer, kendisi için doğru olmayan bir düşünceye inanarak
bozuk olduğu için hareketsiz durumdaki yürüyen davranır ve bir süre sonra bu davranışlarına paralel
merdivene ilk adımını sanki merdiven yürüyormuş olarak diğer kişilerin yaklaşımı ve olayların yönelimi
gibi attığını fark etmiştir. de bu şekilde gerçekleşmeye başlar. Böylece de bu
Ayfer’in bu davranışı aşağıdakilerden hangisinin düşünce bireyin kendisi tarafından farkında olmadan
sonucudur? pekiştirilmiş (gerçekleştirilmiş) olur. Mesela; birinin
sizi sevmediğini düşünüyorsanız davranışlarınız onun
A) Alışkanlık B) Gizil öğrenme sizi sevmediği şeklinde olacağı için, karşı tarafta bu
C) Öğrenmenin aktarılması D) Algısal yanılsama yönde davranacak ve bir süre sonra o kişi sizi
E) Alışma gerçekten sevmeyecektir. Yani birey kendi kehanetini
bir süre sonra farkında olmadan sergilediği
3.4.5.8. Davranışta Kontrast (zıtlık): Bir davranışın
davranışlarla kendisi gerçekleştirmiş olacaktır.
farklı ortamlarda sergilenmesine karşın bu
ortamlardan birinde pekiştirilip diğerinde Mesela; Sevgilisinin ailesiyle tanışacak kişi,
pekiştirilmemesine bağlı olarak bu davranışın heyecanlanınca sakarlaşacağını, yemek yerken, bir
pekiştirilmeyen ortamda gösterme sıklığının şeyler içerken döküp saçacağına inanırsa, sakarlık
azalıp pekiştirilen ortamda gösterilme sıklığının yapmamak için o kadar kasar ki, sonunda eli ayağı
artmasıdır. dolaşıp sakarlık yapar ve ilk düşüncesi gerçekleşir.
Başka bir deyişle, birbirinden farklı ayırt edici uyarıcı 2004 KPSS: “Kızlar beni beğenmez” şeklinde bir
ortamlarında, davranışın pekiştirilen ortamda artması, düşünceye sahip olan Ünal, bir kız ile karşı karşıya
pekiştirilmeyen ortamda ise azalmasına veya geldiğinde o kadar uzak durmakta ve çekingen
sönmesine davranışta kontrast denir. davranmaktadır ki, bunun sonucunda kız onu
beğenmemiş böylece Ünal’ın düşüncesi pekişmiştir.
2010 KPSS: Evde istediklerini ağlayarak
yaptırabilen bir çocuk, okula başladıktan sonra kısa Bu duruma uygun düşen örnek, aşağıdakilerden
bir süre içinde aynı davranışın işe yaramadığını hangisidir?
öğrenir ve okulda istediklerini ağlayarak
A) Ketlenme B) Öğrenilmiş çaresizlik
yaptırmaktan vazgeçer. Buna karşın evde ağlayarak
C) Genellenmiş kaygı D) Düşük engelleme eşiği
istediklerini yaptırmaya çalışma sıklığında bir artma
E) Kendini gerçekleştiren kehanet
görülür.
Çocuğun evde isteklerini ağlayarak yaptırmaya Öğrenilmiş çaresizlik ile kendini
çalışmasının sıklığındaki artış aşağıdakilerden gerçekleştiren kehanet arasındaki fark
hangisiyle açıklanabilir?
Öğrenilmiş çaresizlik yaşantı ürünü olup, sadece
A) Davranışta kontrast B) Sınama-yanılma olumsuz niteliktedir. Kendini gerçekleştiren
C) İkinci derece koşullama D) Sezgisel öğrenme kehanet, yaşantı ürünü olmayıp, olumlu veya
E) Psikolojik tepkisellik olumsuz nitelikte olabilmektedir.

3.4.5.9. Koşullu Anlaşma: İki şekilde yapılır. Plasebo etkisi: Sahte ve etkisiz bir ilacın
Bireyin kendi kendisiyle yapmış olduğu anlaşma ve (uyarıcının) bireyde gerçek (etkili) bir ilaçmış
bireyler arasında yapılan anlaşma. Genel olarak gibi psikolojik bir tepkiye neden olması demektir.
koşullu anlaşma; bireyin istediği sonucu elde etmek Kişinin aldığı herhangi bir ilacın kendisini iyi
için yapması gereken davranışları belirleyen yazılı ve ettiğini düşünmesidir. Plasebo etkisi de kendini
yazısız sözleşmelerdir. gerçekleştiren kehaneti örneklendirir. Nosebo
etkisi de bunun tam tersidir.
- 26 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.4.5.11. Premack İlkesi (Büyükanne Kuralı): Mesela; Ders çalışırsan, dondurma yiyebilirsin. Önce
Birey tarafından istenmeyen fakat istendik bir bireyin istemediği, ancak istendik davranış (ders
davranışı bireye yaptırmak için bireyin severek çalışma) bireye yaptırılır, daha sonra birey buna bağlı
yaptığı bir davranış ön şart koşularak gerçekleştirilen olarak kendisi için hoş olan/istenilen davranışı
tekniktir. Yani Premack ilkesinde davranışın (dondurma yemek) yapabilir. Koşullu anlaşmada ise,
davranışla pekiştirilmesi söz konusudur. istekler açısından böyle bir hiyerarşik sıralama şart
değildir. Bu nedenle bireye “Ders çalışırsan,
Premack ilkesinde, birey tarafından çok tercih edilen dondurma yiyebilirsin”, denilebileceği gibi (Premack
ve istenilen bir etkinlik, birey tarafından daha az ilkesi); “Dondurma yedikten sonra, ders çalışacaksın”
tercih edilen (istenilen) ya da hiç tercih edilmeyen da denebilir. Yani her Premack koşullu anlaşmadır
(istenmeyen) bir etkinliği pekiştirir. Yani Premack ama her koşullu anlaşma bir Premack değildir.
ilkesinde ilk davranış istenmeyen bir davranış
olmalıdır. İkinci davranış ise istenen bir davranış Mesela; Bir babanın oğluna “Sınıfını geçersen seni
olmalıdır. Mesela; odanı toplarsan bilgisayarda oyun tatile götürürüm” demesi koşullu anlaşmaya örnektir.
oynayabilirsin. Bu cümleyi Premack ilkesi için düşünemeyiz. Çünkü
Premack ilkesinde öğrencinin yapmayı istemediği ya
2010 KPSS: “Bir annenin, ödevini yapmak yerine da sevmediği bir davranış vardır. Öğrenci sınıfını
arkadaşlarıyla oyun oynamayı tercih eden oğluna geçmeyi elbette ister. O nedenle bu örneği Premack
ödevini bitirdiği takdirde arkadaşlarıyla oynamasına ilkesi için kullanamayız.
izin vereceğini söylemesi” Premack ilkesine örnektir.
Eğer annesi ıspanak yemeyi sevmeyen oğluna “Eğer
bu ıspanağı bitirirsen seni tatile götürürüm” söylerse
Premack ile Koşullu anlaşma arasındaki farklar bu Premack ilkesine örnek olur.
1. Premack ilkesinde bireyin yapmak istediği
davranışların hiyerarşik bir sıralaması vardır. 3.4.5.12.Psikolojik Tepkisellik: Bireyler kendilerine
Yani hiyerarşinin üstünde yer alan bireyin çok özgü davranış özgürlükleri olduğunu düşünürler ve
sevdiği/istediği şeyler, hiyerarşinin alt sıralarında bu özgürlükleri tehdit edildiğinde, olayları yeniden
yer alan az sevdiği/istediği şeyleri yapması tesis etmek isterler. Bu özgürlükleri yeniden tesis
açısından bir pekiştireç olarak kullanılır. Bir etme motivasyonuna psikolojik tepkisellik denir.
nevi, Premack ilkesinde birey sevmediği bir şeyi
yaparsa karşılığında sevdiğini alır. Ancak Psikolojik tepkisellik, sosyal etkiye karşı, psikolojik
koşullu anlaşmada böyle bir davranış hiyerarşisi faktörlere bağlı bireysel direnmeyi; özgürlükleri
bulunmamaktadır. tehdit altına giren bireylerin özgürlüklerini koruma
davranışıdır. Mesela; İnsanlar yasaklanan bir müziği
2. Koşullu anlaşmada birey tarafından hem istenen dinlemek veya kitabı okumak için daha fazla tepki
hem de istenmeyen davranışlar kazandırılır. (motivasyon) gösterirler.
Oysa Premack ilkesinde birey tarafından
istenmeyen bir davranış kazandırılır. 3.4.5.13. Programlı Öğretim: Davranışları
3. Koşullu anlaşmada her iki taraf yapılacak biçimlendirmenin doğrudan uygulandığı yöntem
davranışlara ve ödüle (pekiştirece) ortak karar programlı öğretimdir. Programlı öğretim ilk olarak
verir. Oysa Premack ilkesinde ödüle karar veren öğretim makinelerinde (bilgisayarlarda) kullanılmaya
sadece karşı taraftır (yetişkindir). başlamış ve buradan yayılmıştır.

4. Premack ilkesinde etkinlik kısa süre içerisinde Skinner, öğretimin sınıf ortamında ve grup halinde
yapılmasına karşı çıkmıştır. Skinner’e göre her
gerçekleşir Koşullu anlaşmada etkinlik öğrencinin hızı diğerinden farklı olabilir ve bu
genelde uzun sürede gerçekleşir. nedenle öğretmen her öğrenciye anında dönüt
5. Koşullu anlaşmanın illaki bir başkası tarafından veremez. Bu nedenle sınıf ortamında yapılan
yapılması gerekmez. Kişi kendi kendine de öğretime alternatif olarak programlı öğretimi
koşullu anlaşma yapabilir. Mesela; bu testi önermiştir. Skinner programlı öğretimi geliştirerek;
bitirirsem güzel bir film izleyeceğim gibi. Fakat öğretimin bireyselleştirilmesi ve hatanın en aza
Premack ilkesi sadece karşılıklı yapılan bir indirilmesi gibi iki önemli yenilik getirmiştir.
anlaşmadır. Yani bireyin kendisiyle bir Programlı öğretim; içeriğin (davranışın - bilginin)
anlaşması söz konusu değildir. bilinenden bilinmeyene, basitten karmaşığa, kolaydan
zora, doğru alt davranışlara bölünerek (basamaklar
Her Premack koşullu anlaşmadır ama her biçiminde) ve her alt birim öğrenildikçe pekiştirme
koşullu anlaşma bir Premack değildir. yapılarak öğrenmenin sağlandığı bir yöntemdir.

- 27 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3.4.6.Skinner’in Davranış Kazandırma Yöntemleri Biri olmadan diğer olmaz. Burada sıralama, kolaydan
3.4.6.1. Kademeli Yaklaşım – Biçimlendirme zora veya zordan kolaya doğru değildir.
(Şekillendirme): Kademeli yaklaşım programlı
öğretim yaklaşımının temelidir. Skinner, davranışları Mesela; bankamatikten para çekmenin belli işlem
kademeli yaklaşımla biçimlendirmektedir. Bu adımları vardır ve bu adımlar sıra ile yapılmalıdır.
yöntemde, hedef olarak belirlenen davranışa her Yoksa istenilen sonuca ulaşamayız.
seferinde biraz daha benzer davranışlar, en sonunda
da sadece hedef davranış pekiştirilir. Kademeli yaklaşım ile Zincirleme arasındaki
farklar
Kademeli yaklaşımda; organizmaya kazandırılmak 1. Kademeli yaklaşım yöntemi yeni bir davranış
istenen davranış, en alt basamağından başlayarak kazandırmada, zincirleme yöntemi ise daha çok
küçük alt davranışlara bölünür ve organizmanın en beceri kazandırmada etkilidir.
basit davranışından itibaren, başarıyla yaptığı her
alt davranışı aşama aşama pekiştirilir; böylece tüm 2. Kademeli yaklaşımda hedef davranışa ulaşıncaya
davranışı bir defada yapılması sağlanır. kadar aşamalar kolaydan zora doğru hiyerarşik
bir şekilde sıralanır. Fakat zincirlemede aşamalar
Biçimlendirmede önceden belirlenen adımların kolaydan zora doğru hiyerarşik bir şekilde değil,
sırasıyla yapılma şartı yoktur. Yani adımlardan değişmeyen ardışık bir sıraya göre sıralanır.
birinin yeri değiştirilse veya atlansa da yine istenen 3. Kademeli yaklaşımda hedef davranışa götüren
davranış kazandırılabilir. her bir alt davranış pekiştirilir. Fakat
zincirlemede açıkça bir pekiştirme yoktur.
2007 KPSS: Beş yaşındaki çocuğuna gömleğini Zincirlemede alt davranışların her bir biri, önceki
kendi başına giymeyi öğretmeye çalışan bir anne, ona için pekiştireç görevi görür. Asıl pekiştireç
sırasıyla önce gömleğin bir kolunu daha sonra da iki zincirlemenin sonunda elde edilir.
kolunu birden giymeyi başardığında bir ödül verir.
Çocuk gömleği üzerine geçirmeyi öğrendikten sonra 4. Kademeli yaklaşımda hedef davranışa götüren
anne onu iliklemeyi başardığı her düğme için aşamalar birbirinden bağımsızdır. Fakat
ödüllendirmeye devam eder. zincirlemede aşamalar birbirine bağlıdır. Yani her
Örnekteki anne, çocuğuna gömleğini giymeyi bir aşama atlanmadan, birbirinin ön koşuludur.
öğretmek için aşağıdakilerden hangisini 5. Kademeli yaklaşımda bireysel farklar
kullanmaktadır? belirleyicidir. Yani organizmanın
hazırbulunuşluk düzeyi hangi aşamadan
A) Sistematik duyarsızlaştırma B) Söndürme başlayacağını belirler. Fakat zincirlemede böyle
C) Simgesel ödül biriktirme D) Karşıt koşullama bir durum söz konusu değildir. Yani
E) Kademeli yaklaşma organizmanın bireysel farklarına göre sıra
değişmez. İlk sıra neyse oradan başlanılır.
3.4.6.2. Zincirleme: Biçimlendirmeye benzeyen
yöntemdir. Fakat biçimlendirme yönteminden farklı
olarak zincirlemede sonuca ulaşmak için belli bir
sıranın takip edilmesi şarttır. Yani zincirleme alt
davranışların atlanmadan sırası ile yapılmasını
öngörmektedir. Adımlar atlanır veya sırası
değiştirilirse sonuca ulaşılamaz.

Zincirleme yapı olarak sıralı, ardışık aşamalardan


oluşan davranışların kazandırılmasında kullanılır. Her
aşama bir sonraki aşamanın ayırt edici uyarıcısı
(ipucu) olur. Yani her aşama bir sonraki aşamanın
habercisidir. Sonraki aşamalar da önceki aşama için
pekiştireç (koşullu pekiştireç) görevi görür. Yani
zincirleme aşamalarında verilen pekiştireç, bir önceki
aşamayı pekiştiren (destekleyen) bir sonraki
aşamanın ta kendisidir.

Zincirlemede, davranışı oluşturan her basamak


diğerinin yapılmış olmasına bağlıdır. Zincirlemede
birbirinin ön koşulu olan davranışlar dizini vardır.

- 28 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

B) BİLİŞSEL KURAMCILAR Bilişsel Öğrenme Kuramları


Bilişsel Kuramın Temel İlkeleri 1. Gestalt Kuramı
 Öğrenme; organizmanın çevresini anlamlandırma a) İçgörüsel Öğrenme (Sezgisel, Kavrayış yoluyla
sürecidir. Bu süreç doğrudan gözlenemeyen öğrenme) (Köhler)
zihinsel bir süreçtir. b) Yaratıcı (Üretici) Düşünme (A ve B türü
 Öğrenme zihinsel bir süreç olduğu için, bilişsel çözümler) (Wertheimer)
kuramlar dikkat, algı, bellek, düşünme, hatırlama, c) Tekrar (İz) Teorisi (Koffka)
kodlama, örgütleme gibi zihinsel süreçleri d) Yaşam Alan Kuramı (K. Lewin)
açıklamaya çalışır. 2. Bilgiyi İşleme Kuramı
 Çevresini anlamlandıran ve zihinsel süreçlerini
kullanan organizma, öğrenme sürecine aktif 1. GESTALT KURAMI
olarak zorunlu katılır. Yani öğrenme 1.1. Gestalt Kuramının Temel İlkeleri
kendiliğinden ortaya çıkmaz.  Temsilcileri Koffka, Köhler, Wertheimer, Lewin
 Öğrenme, basit bir uyarıcı-tepki (U-T) bağıyla  Gestaltçılık, diğer yaklaşımları (özellikle
gerçekleşmez. Uyarıcıları (U), organizma yapısalcı yaklaşımı) “parçacı” olmaları nedeniyle
zihinsel süreçlerle işler (O) ve bu zihinsel eleştirmiş; organizmaya ve onun davranışlarına
süreçlerin sonucunda bir tepkide (T) bulunur. bütünsel bakmıştır. Çünkü “Bütün, kendisini
Yani öğrenme U-O-T bağıdır. oluşturan parçaların ve öğelerin toplamından
 Öğrenmede organizmanın önceki bilgileri (ön daha farklı ve daha fazla anlam ifade eder.”
bilgiler) ve bilişsel becerileri etkilidir. Organizma Parçaları ayrı ayrı incelediğimizde bütüne
öğrenme sürecinde önceden öğrendikleriyle ilişki ulaşılamaz ve bütün görülemez.
kurar ve onlara yeni anlamlar verir.  Gestaltçılığa göre, bir uyarıcının algılanışı, onun
 Bilişsel kuramlar, öğrenmenin zihindeki çevresindeki diğer parçalarla olan ilişkisine
oluşumuna önem verirler ve davranış bağlıdır. İnsanlar çevrelerini bir düzen içinde
farklılıklarını, bireylerin bilgiyi işleme algılarlar. Eşya ve olaylar tek başlarına değil,
süreçlerindeki farklılıklara bağlarlar. diğer nesne ve olaylarla beraber bir bütün olarak
 Öğrenmeyi, daha çok içsel güdü ve içsel anlam kazanırlar. Yani insanlar, her şeyi bütün
pekiştireç kavramlarına dayandırır. olarak algılama eğilimindedir.
 Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiştireç  İnsanlar nesneleri bazı örgütleyici yasalara
gerekli değildir. (Pragnanz yasası) ve eğilimlere (algısal kurulum)
 Bilgi, öğrenciye anlamlı bütünler halinde göre algılar.
sunulmalıdır.  Öğrenme şekil-zemin arasındaki ilişkilerdeki bir
 Öğrenci ağırlıklı uygulamalara ağırlık veren bir değişmedir. Bir resimde görülen (dikkat edilen)
yaklaşımdır. nesne şekil; geride kalanlar ise zemin olarak
 Bilişsel öğrenme kuramlarının temelini Gestalt algılanır.
yaklaşımı oluşturur.  Gestaltçılık, davranışçıların öğrenmeyi
açıklamada kullandığı U-T anlayışına karşı
2008 KPSS: Aşağıdakilerden hangisi bilişsel çıkmış; bunun yerine U-Ö-T (Uyarıcı-algısal
öğrenme yaklaşımının temel sayıltılarından birisi örgütleme-tepki) anlayışını savunmuştur.
değildir?  Öğrenme; kişinin karşılaştığı bir durumu
algılaması ve yorumundaki değişmedir.
A) Öğrenme sürecine aktif olarak katılım  Unutma: Gestaltçılara göre bellekte var olan
zorunludur, öğrenme kendiliğinden ortaya izler aslında hiçbir zaman kaybolmaz. Bu
çıkmaz. nedenle organik ve psişik ciddi rahatsızlıklar
B) Ön bilgiler ve bilişsel beceriler öğrenmeyi olmadığı sürece tam anlamıyla unutma olmaz,
etkiler. sadece hatırlanmasında zorluk çekilen yaşantılar
C) Birey, maruz kaldığı uyarıcılara kendisi anlam olur. Unutma iki farklı nedenle olabilir. İlki;
verir ve yorumlar. bellek izini geriye getirmedeki başarısızlık
D) Anlamlandırma ve yorumlama süreci öğrenmeyi nedeniyle unutma, ikincisi; bellekteki izin yeni
etkiler. örgütlenmeler sırasında büyük ölçüde değişikliğe
E) Öğrenmenin ortaya çıkması için pekiştireç uğraması (orijinal olayın bozulması, değişmesi).
gereklidir.  İlke Transfer (yer değiştirme): Bir problemin
çözümünde kullanılan ilkenin, benzer bir başka
problemin çözümünde de kullanılmasına denir.
 Phi fenomen: Gerçekte hareket etmeyen bir
uyarıcının hareket ediyormuş gibi algılanmasıdır.

- 29 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

2013 KPSS: Bir öğretmenin; dönem başında Gestalt kuramcıları algısal örgütlemeye yardımcı olan
dersin genel çerçevesini bir bütün olarak sunması, yasaların hepsini kapsayan daha genel bir yasa
daha sonra ayrıntılara inmesi ve üniteyi kendi (Pragnanz yasası) oluşturmuşlar.
içinde ve diğer ünitelerle bir bütünlük taşıyacak
şekilde anlatması, öğrenme kuramlarından Koffka’ya göre dışarıdan gelen duyusal uyarımları
hangisinde vurgulanmaktadır? anlamlandırma ve örgütlemede sadece Pragnanz
yasası değil, aynı zamanda bireyin algısal kurulumu
A) İnsancıl B) Davranışçı (ilgi, tutum, inanç, değer ve gereksinimleri) da etkili
C) Beyin temelli D) Gestalt olmaktadır. İnsanlar sahip oldukları bu algısal
E) Sosyokültürel kurulumlarına göre çevreyi anlamlandırdıkları için,
çevreyi yorumlamaları ve tepkileri farklı olacaktır.
1.2. Gestalt Kuramında Algının Temel Özellikleri Bu nedenle Koffka’ya göre davranış, coğrafi
1.2.1. Algıda Değişmezlik: Daha önceden algılanan çevreden çok davranışsal çevre (psikolojik çevre,
ve bilinen nesnelerin, değişik koşullar altında farklı öznel gerçeklik) tarafından belirlenmektedir. Bunun
gözükmesine rağmen, söz konusu nesnelerin ilk için de bireyin davranışının gerisindeki nedenleri
halleriyle algılanmasına algıda değişmezlik denir. anlayabilmek için coğrafi çevresinden çok,
davranışsal çevresi bilinmelidir.
Üç türlü algıda değişmezlik vardır. Şekil (biçim),
Renk (parlaklık) ve büyüklük (hacim) değişmezliği. Algısal set oluşturma (Algısal kurulum): Bireyler
Mesela; televizyonda gördüğümüz bir fili ekran nesneleri, olayları veya insanları belli referans
boyutunda görmemize rağmen, biz onu yine gerçek noktalarına (ilgi, tutum, inanç, değer ve
boyutuyla algılarız (büyüklük değişmezliği). Turuncu gereksinimlere) göre algılama eğilimlerine denir.
olduğunu bildiğimiz portakalı gece karanlığında gri-
siyah olarak gördüğümüz halde onu turuncu olarak Algıda organizasyon iki şekilde gerçekleşir: Şekil-
algılamaya devam ederiz (renk değişmezliği). Bir Zemin algısı ve Algıda Gruplama
tabak üstten bakınca çember, yandan elips şeklinde
göründüğü halde biz onu hep yuvarlak olarak a) Şekil (figür) - Zemin (fon) İlişkisi: Bütün
algılarız (şekil değişmezliği). algılamalarda bir şekil bir de zemin vardır. Her şekil
(nesne) bir zemin üzerinde yer alarak (örgütlenerek)
1.2.2. Algıda Seçicilik ve Dikkat: Organizmaya algılanır. Yani zemin olmadan şekil olmaz. Çünkü
aynı anda birden çok uyarıcı gelir. Ancak, organizma şekil, zemin içinde anlamını kazanır. Şekil zeminin
bunların tamamına dikkatini veremez. Organizmanın üstünde olan, zeminin üstünde göze çarpan, o an
bu uyarıcılar arasında dikkatini belli bir uyarıcıda dikkatimizi çeken şeydir. Şeklin arka planında kalan
veya uyarıcılarda toplamasına ve onları kısmı ise zemindir. Mesela; bu okumakta olduğunuz
algılamasına algıda seçicilik denir. Algıda seçiciliği yazılar şekil, yazının arkasındaki beyaz alan ise
sağlayan süreç dikkattir. Bu nedenle dikkati etkileyen zemindir.
faktörler (bireysel ve çevresel faktörler) otomatik
olarak algıda seçiciliği de etkiler. Mesela; Elektronik Şekil ve zemin yer değişebilir. Bir biçimi önce şekil,
aletlerle ilgilenen Sinan’ın, gittiği alış veriş sonra zemin olarak algılayabiliriz. Ayrıca şekil-zemin
merkezinde öncelikle elektronik aletleri fark etmesi. ilişkisi bütün duyu organları için geçerlidir. Mesela;
sokakta yürürken kuş sesini (şekil) dinlerken şehrin
1.2.3. Derinlik Algısı: İnsan gözü en ve boy olmak trafiğinin sesi arkada zemin oluşturur (işitme).
üzere iki boyutludur. Fakat biz birtakım algısal Oturduğumuz odanın alışageldiği kokusu zemin,
ipuçlarını kullanarak nesnelerin derinliğini de mutfaktan gelen balık kokusu şekildir (koku).
(üçüncü boyutu) algılarız. Yani nesnelerin 3 boyutlu Okuduğun kitabın sayfaları zemin, kelimeler ise
(en, boy, derinlik) olarak algılanmasına derinlik şekildir (görme).
algısı denir.

1.2.4. Algısal Örgütleme (Organizasyon) Yasaları:


Uyarıcıların tek tek değil de organizeli, anlamlı
bütünler halinde algılanması olayına algısal
örgütleme denir. Mesela; bir insanın yüzünü kaş,
göz, burun, ağız toplamı olarak değil de bir bütün yüz
olarak algılarız. Bir müzik parçası dinlediğimiz
zaman tek tek notalar değil, bütünlüğü olan bir
melodi işitiriz. (Dönüşümlü Algılanabilen Şekiller)

- 30 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

b) Algıda Gruplama Yasaları: Ortamdaki çeşitli  Tamamlama (Kapalılık): Eksik olan uyarıcıları
ipuçlarından (benzerlik, yakınlık, devamlılık, zihnimizde tamamlayarak algıma olayıdır.
tamamlama, basitlik) yararlanarak birçok uyarıcının Tamamlama için o nesnenin daha önce biliniyor
gruplanarak tek bir uyarıcı olarak algılanmasıdır. (yani algılanmış) olması gerekir.

 Benzerlik: Şekil, renk, doku, cinsiyet vb. pek


çok özellik bakımından birbirine benzer
uyarıcıların birlikte gruplanarak bir bütün olarak
algılanmasıdır. Mesela; insanı kadın ve erkek
diye iki gruba ayırırız. Veya aynı formayı
giymiş futbolcular grup olarak örgütlenerek
algılanır.

Zeigarnik etkisi: İnsanlar tamamlanmamış


yaşantılarını tamamlanmış yaşantılarından daha önce
ve net bir şekilde hatırlama eğiliminde olmasına
denir.

2012 KPSS: Sema Hanım’ın çok sevdiği bir


televizyon dizisi vardır. Her seferinde diziyi zevkle
seyredip bir sonraki hafta dizide neler olacağını
merakla beklemektedir.
 Yakınlık: Birbirine yakın olan uyarıcılar algısal Sema Hanım’ın dizinin bir sonraki bölümünü
alanımızda birlikte gruplandırılır. Zamanda ve merakla beklemesi, aşağıdaki algılama
mekânda yakınlık olarak iki türlü gruplandırılır. yasalarından hangisiyle açıklanabilir?
Mesela; müzikteki ritim algılaması, zaman
içinde birbirine değişik yakınlıklarda bulunan A) Pragnanz B) Benzerlik
vuruşlara dayalıdır. C) Süreklilik D) Yakınlık
E) Tamamlama

 Basitlik: Diğer unsurlar eşit olduğu takdirde,


birey basit, düzenli bir şekilde organize edilmiş
şeyleri algılama eğilimindedir. Yani birey,
karmaşık, zor olaylar yerine daha basit ve
düzenli olanı algılama eğilimindedir. Bu
nedenle, basit ve düzenli bir şekilde organize
 Süreklilik (Devamlılık): Aynı yönde giden edilmiş şekiller karmaşık olanlardan daha kolay
noktalar, çizgiler ve benzerler birlikte ve çabuk algılanır. Bu yasa, algılamanın
gruplanarak algılanma eğilimindedir. İnsan simetrik, düzenli, düzgün olan iyi bir biçime,
algısı, uzanan bir şekli (devamlılık/süreklilik şekile, bütüne doğru olduğunu göstermektedir.
arzeden), yönelimine göre bitiş noktasından
devam ettirme eğilimindedir (Tamamlama etkisi
ile de ilgilidir.). Mesela; reklâm panolarında
yanıp sönen ampuller bireye süreklilik algısı
vermektedir.

Şekil–1 Şekil–2

Şekil-2’yi Şekil-1’den daha çabuk ve kolay algılarız.


Çünkü basit ve düzenli şeyler daha kolay algılanır.

- 31 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

1.2.5. Algı yanılmaları 2008 KPSS: Öğrencisinin sorduğu matematik


a) İllüzyon (yanılsama): Gerçekte var olan bir dış problemini o anda çözemeyen bir öğretmenin,
uyarıcının olduğundan farklı algılanmasıdır. evine giderken çözümü birden bire bulması
aşağıdakilerden hangisine örnektir?
 Fiziksel illüzyon: Algılanan uyarıcının kendi
özelliklerinden ve fiziksel çevre koşullarından A) Kural öğrenme
dolayı kaynaklanan algı yanılmasıdır. Herkeste B) Örtük öğrenme
aynı yanılgıya neden olur. Mesela; su içindeki C) Kademeli yaklaşma
çay kaşığının kırık gözükmesi. D) Kavrayarak öğrenme
E) Deneme - yanılma yoluyla öğrenme
 Psikolojik illüzyon: Uyarıcıyı algılayan kişinin
zihinsel ve kişisel tutumuna göre var olan bir 2006 KPSS: Başarısız birkaç sınama-yanılmayı
uyarıcının yanlış algılanmasıdır. Her bireyde takiben bir problemin tüm bileşenlerinin ya da
aynı görülmez. Mesela; karanlıkta yerde duran bileşenleri arasındaki ilişkilerin anlaşılması
hortumu yılan sanmak. sonucunda aniden gerçekleşen öğrenme türü
aşağıdakilerden hangisidir?
b) Halüsinasyon (Sanrı): Ortada bir uyarıcı yokken
kişinin bir şeyler algıladığını sanmasıdır. Yani A) Bilişsel harita oluşturma
gerçekte var olmayan bir uyarıcının varmışçasına B) Kavram öğrenme
algılanmasıdır. Halüsinasyon genelde akıl C) Örtük (gizil) öğrenme
hastalarında görülür. Bazen ateşli hastalıklarda, alkol D) Kavrayarak öğrenme
ve uyuşturucu bağımlılarında da görülür. Mesela; E) Sınama-yanılma yoluyla öğrenme
kapı çalmadığı halde zilin sesini duymak, ellerimizin
üstünde böcek olmadığı halde ellerin üstünde böcek İçgörüsel Öğrenmenin Temel Özellikleri
var denmesi gibi.  İçgörüde, probleme seçici bir şekilde dikkat
edilir.
İllüzyon ile Halüsinasyon arasındaki Farklar:  Daha önceki deneyimler, çözüm için alt yapı
 İllüzyonda mutlaka bir dış uyarıcı vardır. Ama oluşturur. Yani kişi deneme-yanılmalar yaptıkça
Halüsinasyon’da gerçekte bir dış uyarıcı yoktur. içgörüleri artacak, dolayısıyla kavrama yoluyla
 İllüzyon normal her insanda görülür. Ama öğrenme daha kolay olacaktır.
Halüsinasyon genelde akıl hastalarında, ateşli  Öğrenme; hazırlık, kuluçka (bekleme), kavrayış
hastalıklarda, alkol ve uyuşturucu (aydınlanma) ve sonuç (değerlendirme) olmak
bağımlılarında, aşırı-yetersiz uyarılmada üzere dört aşamada gerçekleşir.
görülür.  Zekiler, içgörüsel çözüme daha kısa sürede
 Fiziksel illüzyonda aynı uyarıcılar, aynı ulaşır.
yanılgıyı oluşturur. Ama Halüsinasyon kişiye  Çözüm öncesinde çözüme geçiş, ani ve tamdır.
özgüdür. Yani herkes farklı halüsinasyon görür.  Kazanılan ilkeler/çözümler uzun süre
hatırlanır.
1.3. İçgörüsel Öğrenme (Sezgisel, Kavrayış  Kazanılan bir ilke, diğer problemlerin
yoluyla öğrenme) (Köhler): Çözülmesi gereken çözümüne kolayca uygulanır.
problemin kavramları, elemanları arasındaki ilişkinin
farkına birden bire (aniden) varılarak öğrenmenin 2012 KPSS:
gerçekleşmesidir. Mesela; bir öğrencinin matematik  Çözüm öncesinde çözüme geçiş ani ve tamdır.
probleminin çözümünü birden buluvermesi. Başına  Kazanılan problem çözümü uzun süre hatırlanır.
elma düşen, Newton’un yerçekimi kanunu bulması.  Kazanılan bir ilke, diğer problemlerin çözümüne
kolayca uygulanır.
Bu öğrenmede birey daha önce çalışmış, zihnini Hangi öğrenme türünde yukarıda verilen
yormuş, zihinsel olarak çeşitli yollar denemiş ancak öğrenme özelliklerinin tümü görülür?
bir türlü başarılı olamamıştır ve bunun için belli bir
zaman çalışmalarını askıya almışken, zihinsel olarak A) Gizil B) Tam
birden çözüm yolunu bulmuştur. C) Kodlayarak D) İçgörüsel
E) Sosyal
Köhler’in maymunlar ile yaptığı bir deneyde,
maymun, önceki bildiği yollarla problemi Uyarı: İçgörüsel öğrenmede zihinsel bir deneme-
çözemeyince (yani muza ulaşamayınca), oturup yanılma vardır. Oysa deneme-yanılma yoluyla
düşünmekte, etrafı gözden geçirmekte ve çözüme öğrenmedeki deneme-yanılmalar zihinsel değil
aniden ve zihinsel olarak ulaşmaktadır. davranışsaldır.

- 32 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

1.4. Yaratıcı (Üretici) Düşünme (Wertheimer): Yani önceki bellek izi, gelecekteki yaşantının
Wertheimer’e göre iki tür problem çözme yolu vardır: oluşmasında etkilidir. Yeni kazanılan yaşantı da eski
bellek izinin yeni bir bütüne dönüşmesine neden olur.
 A türü çözümler (ıraksak): Gestalt ilkelerine Sonuç olarak bellek izleri bir bütünlük gösterir.
dayalıdır. Orijinaldir, sezgiseldir (içgörüseldir). Bellek de tıpkı algılama ve öğrenme gibi, Pragnanz
Çözüm başkası tarafından değil, birey tarafından yasasının ilkelerine göre işlemektedir. Yani, bellek de
bulunur, kolaylıkla genellenebilir ve uzun süre tam ve anlamlı olma eğilimindedir.
hatırlanabilir. Bu tür çözümler üretici (yaratıcı)
çözümlerdir.
1.6. Yaşam Alan Kuramı (K. Lewin): Temsilcisi
 B türü çözümler (yakınsak): Anlamadan
Kurt Lewin’dir. Lewin’e göre; davranışın üzerinde o
ezberlemeye dönüktür. Orijinallikten ve
davranışı gerektiren birçok unsur (bireyin psikolojik
içgörüden uzaktır. Kolayca unutulabilir.
durumu, fizyolojik durumu, fizik ve sosyal çevresel
Yaratıcı düşünme: Varlıklar ve olaylar arasında faktörler) kişinin “yaşam alanını” oluşturur.
yeni ve orijinal ilişkiler kurma ve çözüm üretme Dolayısıyla bu unsurlar bütünsel olarak incelenmeden
esasına dayanan düşünmedir. Bilim, güzel sanatlar ve davranışları anlamlandırmak mümkün değildir.
artistik faaliyetlerde bu düşünme önemli rol oynar.
Yaşam alanı kişinin bilinçli olarak farkında
Yaratıcı düşünmeyi engelleyen faktörler ise şunlardır: olduklarından oluşabileceği gibi, bilincinde olmadığı
 Duygusal engeller (utangaçlık, yanlış anlaşılma faktörlerden de etkilenebilir. Lewin’e göre “yaşam
korkusu, aşırı öz eleştiri), alanı” belli bir bireyin, belli bir zamandaki
 Kültürel engeller (toplumdaki değerler ve davranışını etkileyen gerçeklerin toplamıdır.
gelenekler)
2012 KPSS: Bireyi ve onun içinde bulunduğu
 Algısal engeller (algılamayla oluşan
durumu anlayabilmek için bütün durumu yani
şartlanmalar)
öğrencinin ailesini, okulunu ve doğal çevresini de
 Geçmiş deneyimlerin etkisi (Alışkanlıklar-
göz önünde bulundurmak gerekir.
Zihinsel kurulum: Problemlerin hep aynı
Bu görüş, aşağıda verilen kuramlardan hangisiyle
davranış kalıplarıyla, yöntemlerle, alışkanlıklarla
en iyi örtüşmektedir?
çözmektir.)
 İşleve takılma: Nesneleri alışılagelen işlevleri A) Sosyal öğrenme B) Davranışçı
dışında kullanmamaktır. Mesela; bıçak kesmek C) Alan D) Psikoanalitik
için yapılmıştır. Birçok insan bıçağı tornavida E) İnsancıl
olarak düşünemez.

2008 KPSS: Bir sınıfa gözlem yapmaya gelen okul 2. BİLGİYİ İŞLEME KURAMI
müdürü, dersini masada oturarak anlatan öğretmeni  Bilgiyi işleme kuramı, insanın dünyayı anlamada
“Masa öğretmenlerin oturması için değil, kitap, defter kullandığı zihinsel süreçleri inceleyen bir
ve malzemelerin konması içindir.” diyerek kuramdır.
eleştirmiştir.  Bilişsel açıdan öğrenme; bireyin zihinsel
Müdürün sözleri, yaratıcı düşünce önündeki yapılarındaki değişme olarak tanımlanmaktadır.
engellerden hangisine örnek oluşturur?  Bilişsel açıdan öğrenme; daha önce öğrenilen
bilgiyle yeni bilgiyi ilişkilendirme sürecidir.
A) Kültürel engeller B) Duygusal etkenler  Bilgiyi işleme kuramında öğrenme olayı,
C) Güdülenme D) Alışkanlıklar bilgisayarların çalışmasına benzetilmekte,
E) İşleve takılma girdilerin işlenip çıktılara dönüştürülmesi olarak
görülmektedir.
1.5. Tekrar (İz) Teorisi (Koffka): Koffka’ya göre,  Bilgiyi işleme kuramında öğrenme süreci,
kazanılmakta olan yaşantı, bellek sürecini hareket dışardan gelen uyarıcının duyu organlarıyla
geçirir. Çevresel yaşantının, beyinde meydana alınmasıyla başlanıp, bu uyarıcıların
getirdiği etkinliğe bellek süreci denir. Bu etkinlik tanımlanması ve depolanmasıyla devam
bittiğinde bir iz kalır ve bu ize bellek izi denir. Bu etmektedir. Depolanan bu bilgiler gerektiğinde
izler, gelecekteki benzer süreçleri etkiler ve bu geri getirilerek kullanılmaktadır.
süreçler sonucunda kazanılan yeni yaşantılarla  Bilgiyi işleme kuramında, iki temel öğe vardır.
kendisi de değişir. Bu durumda; bir bellek izi İlki 3 tür bellekten oluşan bilgi depoları
(yaşantı), sadece ilk kez oluştuğunda tektir. Daha (bellekler), diğeri bilginin bir depodan diğerine
sonraki benzer yaşantılar, eski bellek izi ve dışsal aktarılmasını sağlayan içsel, bilişsel etkinlikleri
etkinlikler arasındaki etkileşimler sonucu oluşur. kapsayan bilişsel süreçlerdir.

- 34 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

2.1. Bellek Türleri Kısa süreli bellekte bilgiler bir taraftan depolanır,
2.1.1. Duyusal kayıt: Bilgiyi edinmenin ilk aşaması diğer taraftan da bilgiler üzerinde işlemler yapılır. Bu
duyusal kayıttır. Bu aşamada çevredeki uyarıcılar, nedenle bu belleğe işleyen bellek de denir. Mesela;
uyarıcının özelliğine göre, beş duyu organımızdan İngilizce çevirmenleri İngilizce söylenenleri bir
biri tarafından alınarak, uyarıcının izi yaklaşık 1 yandan depolar, bir yandan da İngilizcedeki
(görsel bilgi) 4 (işitsel bilgi) saniye arası duyusal malzemeyi Türkçeye çevirme işlemini gerçekleştirir.
belleğe kayıt olur. Duyusal kayıtın içerdiği bilgi,
özgün uyarıcının tam bir kopyasıdır. Mesela; bir Kısa süreli belleğe (KSB) bilgi, duyusal ve uzun
kitabın sayfalarını hızla çevirdiğimiz zaman süreli bellekten gelir. Genellikle her ikisi aynı anda
sayfalarda ki yazılar gözümüzde izler bırakır. Bu iz olur. Kısa süreli belleğe gelen bilgi anlamlandırılarak
bırakma duyusal kayıttır. doğrudan tepki üreticilere gönderilebileceği gibi,
kodlanıp uzun süreli belleğe de gönderilebilir.
Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsızdır ve her duyu için Mesela; birey telefon rehberine bakıp hemen telefon
ayrı bir deposu olduğu düşünülmektedir. Duyusal tuşlarına basarak telefon edebilir. Böylece, bilgi kısa
kayıt, kendisinden sonraki bilişsel süreçler için kritik süreli bellekten doğrudan tepki üreticilere
bir öneme sahiptir. Mesela; duyusal kayıt olmasaydı, gönderilmiştir. Ya da daha sonra kullanılmak üzere,
bir cümle okurken, cümlenin sonuna geldiğimizde telefon numarası kodlanarak uzun süreli belleğe
başındaki sözcükleri unutarak cümleden hiçbir anlam aktarılır. Bilginin uzun süreli belleğe gönderme
çıkaramayacaktık. işlemleri; uzun süreli bellekten eski bilginin geri
getirilmesi, yeni bilgilerle karşılaştırılması, bilginin
Bilginin duyusal kayıttan kısa süreli belleğe yeniden organize edilip uygun şekilde kodlanarak
geçişinde dikkat ve seçici algı süreçleri süzgeç görevi uzun süreli belleğe gönderilmesi kısa süreli bellekte
yapar. Dikkat edilen ve algı alanına giren uyarıcılar, yapılır. Zihinsel işlemlerin büyük ölçüde kısa süreli
kısa süreli belleğe aktarılmaktadır. bellekte yapılması nedeniyle uyanık bellek de denir.
2.1.2. Kısa süreli (işleyen) bellek: Dikkat edilen ve
Kısa süreli belleğin temel görevi ise; yeni gelen
algılanan bilgi, duyusal kayıttan kısa süreli belleğe
bilgilerin tekrar ve gruplama yoluyla uzun süreli
geçirilir. Depolanan şey, uyarıcının tam bir kopyası
belleğe geçmesini sağlamaktır. Eğer bilgiler 20
değildir. Kısa süreli belleğin depolama kapasitesi
saniyeden sonra uzun süreli belleğe aktarılmazsa
oldukça sınırlıdır; ancak 7 2 birimlik bilgi miktarını tamamen unutulurlar. Mesela; rehberden
depolayabilmektedir (Gruplama ile bu sınırlılık belli bulduğumuz bir telefon numarasını, telefonu
oranda aşılabilir). Zihinsel tekrar yapılmadıkça çevirdikten sonra hemen unutabiliriz.
bilgiler en fazla 20 saniye depolanabilmektedir
(Zihinsel tekrar yapıldıkça bu süre arttırılabilir). 2013 KPSS: Konuşurken araya birinin girmesi
sonucu ne söylediğini unutma kısa süreli bellekle
Uyarı: Kısa süreli bellekte bilgiyi tutan süreçler; ilgilidir.
sürekli tekrar ve gruplamadır.

ortamdan uzaklaşmadır - 35 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

2.1.3. Uzun Süreli Bellek: Bilgilerin sürekli olarak 2012 KPS: Yüksel Bey yeni aldığı elbise dolabının
depolandığı bellek türüdür. Bu belleğin kapasitesi kurulum yönergesine bakarak önce küçük parçaları
belli değildir bu nedenle sınırsız olarak kabul birleştirmiş, sonra da birleştirdiği parçaları ilgili
edilmektedir. Uzun süreli bellekteki bilgiler bireye yerlere tutturarak dolabı kurmayı başarmıştır.
mal edilmiş, özümsenmiş ve anlamlandırılmış Yüksel Bey’in elbise dolabını kurmada kullandığı
bilgilerdir. Bu nedenle uzun süreli bellekteki (USB) kurulum yönergesi hangi türden bilgiyi
bilgiler yok olmaz; ancak bilgi kaybedilebilir. Uzun içermektedir?
süreli bellek; açık bellek (bildirilebilen bellek) ve
örtük (bildirilemeyen) bellek diye ikiye ayrılır. A) Bildirimsel B) Açıklayıcı
C) İşlemsel D) Yöntemsel
a) Açık (dekleratif, bildirilebilen) bellek: Kişinin E) Araçsal
bilincinde olduğu ve başkalarına da bildirebildiği
bilgileri içerir. Açık bellek üçe ayrılır: b) Örtük bellek: Kişinin bilincinde olmadığı
bellektir. Örtük bellek kişinin farkında olmadan
 Anısal (epizodik) bellek: Kişisel yaşantılarımızın öğrendiği bilgileri içerir. Örtük bellekte kişi öğrenmiş
depolandığı yerdir. Yaşamımız boyunca olduğunu bilmez. Kişi farkında olmadan bu
başımızdan geçen olayların depolandığı yerdir. öğrendiklerini ihtiyacı olduğu anda öğrenmiş
Mesela; Lise, Üniversite yıllarımızla ilgili olduğunun farkına varır. Bu bellekte ise örtük (gizli)
anılarımız, bir konserle ilgili anılarımız. öğrenme, beceriler-alışkanlıklar ve klasik koşullanma
türü öğrenmesi yer alır.
2012 KPSS: Ahmet Bey, hastalığı nedeniyle yakın
geçmişte olup bitenleri hatırlayamamaktadır. Ancak
satranç oynamakta ve bu oyunun kurallarını 2.2. Bilişsel Süreçler
hatırlamada hiçbir güçlük çekmemektedir. 2.2.1. Bilginin duyusal kayıttan kısa süreli belleğe
aktarılmasını sağlayan bilişsel süreçler
Buna göre, Ahmet Bey’in hangi belleğinde
Bilgi duyusal kayıtta çok kısa bir süre (1-4 saniye)
bozulma olduğu söylenebilir?
kalır ve bu bellekteki bilgiler bu süre içinde işlenmek
A) Yalnızca anlamsal B) Yalnızca anısal üzere kısa süreli belleğe aktarılmazsa tamamen
C) Anlamsal ve anısal D) Anısal ve işlemsel kaybolurlar. Bu noktada bilginin duyusal kayıttan
E) İşlemsel ve anlamsal kısa süreli belleğe geçişinde dikkat ve seçici algı
süreçleri süzgeç görevi yapar. Dikkat edilen ve
 Anlamsal (semantik) bellek: Bilginin anlamlı algılanan uyarıcılar, kısa süreli belleğe aktarılır.
hale gelmesini sağlar. Genel kavramlar, ilkeler,
okulda öğrendiğimiz bilgilerin çoğu, jest ve  Dikkat: Dikkat, duyu organlarının bir uyarıcı
mimiklerin anlamları, beden dili gibi şeyler bu üzerine yoğunlaşması veya odaklanmasıdır.
bellekte yer alır. Öğrenme faaliyeti dikkat ile başlar. Sadece dikkat
ettiğimiz bilgileri öğreniriz. Bu dikkatimizi
 İşlemsel (prosüdel) bellek: Herhangi bir şeyin belirleyen bireysel özelliklerden kaynaklanan
nasıl yapılacağı ile ilgili bilgilerin, işlemlerin özellikler (ihtiyaçlar, ilgiler, beklentiler, tutumlar,
depolandığı yerdir. Bu nedenle belli işlem geçmiş yaşantılar vb.) olduğu gibi uyarıcıdan
basamaklarıyla yapılan etkinlikler olan yüzme, kaynaklanan özellikler de (uyarıcının şiddeti,
araba kullanma, problem çözme, matematik, fizik büyüklüğü, garipliği, hareketi ve tekrarı) vardır.
problemi çözme gibi bilgiler bu bellekte yer alır. Mesela; aç olan bir insanın dikkatini yiyeceklerin
üstünde toplaması, şiddetli bir sesin hemen dikkat
Uzun süreli bellekte yer alan bilgilerin bir kısmı çekmesi, öğretmenin kalemini tahtaya vurarak dikkat
gerçeklere ve olaylara ilişkin yalın bilgilerdir. Daha çekmek istemesi gibi.
çok Ne? sorusunun yanıtı olan bu bilgiler dekleratif
(açıklayıcı, bildirimsel) bilgi olarak nitelendirilir.  Algı: Beyne ulaşan duyumların organize edilerek
tanıma, anlama ve anlamlandırma işlemidir. Yani
Bu bellekteki bazı bilgiler ise bir işin Nasıl? duyumların yorumlanması işlemidir. Algının
yapılması gerektiğine ilişkindir ki bu bilgilere de gerçekleşmesi bireyde var olan daha önceki
prosüdel (işlemsel) bilgi denir. bilgilere (şemalara) göredir. Birey algıyı önceden
sahip olduğu bu bilgilere göre gerçekleştirir. Algı
Bilgiyi işleme kuramcıları bu iki bilgi türünün yanı olayını belirleyen en önemli etken dikkattir. İnsan
sıra bir de bireyin kendi bildikleri hakkında sahip aynı anda birden çok uyarıcının etkisi altındadır.
olduğu bilgiden bahseder, bu bilgiye de metabilişsel İnsanın, bunlar arasında seçim yapıp algılama
(üst bilişsel) bilgi denir. işlemi yapması dikkat süreciyle alakalıdır.

- 36 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

2.2.2. Kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe - Yerleşim (Loci) yöntemi: Yerleşim yöntemi, belli
geçiş (Uzun süreli bellekte bilgiyi tutan bilişsel bir bilgiyi doğru sırayla hatırlamaya yardım eder.
süreçler) Sırayla hatırlanması gereken bilgilerin, iyi bilinen
 Örtük ve Açık tekrar: Bilginin zihinsel (örtük) çevrenin fiziksel özellikleriyle ilişkilendirilerek
veya sesli (açık) olarak tekrar edilmesi süreci, (bilgilerin bilindik bir mekâna yerleştirilmesi
bilginin uzun süreli bellekte saklanması sürecidir. yoluyla) akılda tutulması yöntemidir.
Aralıklı tekrar, sürekli tekrardan daha etkilidir.
Mesela; yeni alınan bir cep telefonu numarasını Mesela; Freud’un psiko-seksüel dönemlerini sırayla
ezberleyene kadar sesli tekrar etmek bu süreçle hatırlayabilmek için bu dönemin adlarını evinizdeki
ilgilidir. bölümlerle sırayla ilişkilendirerek (oral dönem-
mutfak, anal dönem-tuvalet, fallik dönem-yatak
 Kodlama (Anlamlandırma): Kısa süreli odası, gizil dönem-kiler vb.) aklınızda tuttuğunuzda
bellekteki bilginin, uzun süreli bellekte bulunan yerleşim yöntemini kullanmış olursunuz.
eski bilgilerle ilişkilendirilerek uzun süreli
belleğe transfer edilmesi sürecidir. 2012 KPSS: Trigonometri formüllerini öğrenmede
zorlanan Ercan, formülleri farklı renklerdeki kâğıtlara
Kodlama (Anlamlandırma) stratejileri 4 tanedir: yazarak evin giriş kapısından odasına doğru
1. Etkinlik: Bireyin öğrenme sürecine etkin (aktif) yapıştırmıştır. Sınavda hatırlaması gerektiğinde
olarak katılmasıdır. Birey kendine gelen bilgiyi yürüdüğü güzergâhı göz önüne getirmekte ve
olduğu gibi almaz, uzun süreli belleğinde ilerleme sırası ile formülleri hatırlamaktadır.
depolamak üzere kendine özgür bir şekilde, Ercan, aşağıda verilen bellek destekleme
bilgiyi yeniden yapılandırır, organize eder. Bu yöntemlerinden hangisini kullanmıştır?
nedenle bireyin bilgiyi alması ve işlemesinde
kendi yaptığı ekinlikler (ödev, proje) önem taşır. A) Çengel B) Zincirleme
C) Yerleşim D) Askı sözcük
Mesela; bir öğrencinin öğrenme psikolojisine ait E) Anahtar sözcük
bellek konusuyla ilgili özet çıkarması.
- Askı sözcük (Kanca veya Çengel) yöntemi:
2. Örgütleme: Bilginin uygun yapılar içinde Sırayla hatırlanması gereken kavramların, rakamlarla
birbirleriyle ilişkilendirilerek gruplandırılmasıdır. ses benzerliği olan sözcüklerle ilişkilendirilerek
Mesela; Kavram haritaları, çizelgeler ve tablolar. akılda tutulmasıdır.

Mesela; TC Cumhurbaşkanlarından ilk beşinin


3. Genişleme (Eklemleme): Yeni bilginin uzun
adlarını sırasıyla hatırlamada kullanmak için bu
süreli bellekte var olan yapıya (şemaya)
yöntem şöyle uygulanabilir:
eklenmesidir. Diğer bir deyişle genişletme
(eklemleme) yeni bilginin uzun süreli bellekte
Sıra sözcükleri Askı sözcükleri
hâlihazırda var olan eski bilgiyle ilişkilendirilmesi
Bir Ter
yoluyla yeni bilgiye anlam verme ve anlamı
İki İpi
genişletmedir. Yeni bilgiyi anlamlandırmak için,
Üç Güç
yeni bilgiyle daha önce kazanmış olduğumuz,
Dört Ört
uzun süreli bellekteki şema kullanılır.
Beş Taş
Mesela; köpeklerin havladığını, koku duyusunun çok
iyi olduğunu bilen ve bununla ilgili şeması oluşturan Sıra sözcüklerle ses benzerliği olan askı sözcükleri
birisinin köpeklerin dünyayı siyah beyaz gördüğünü söz konusu Cumhurbaşkanların isimlerini aşağıdaki
öğrenince bu bilgiyi köpeklerle ilgili şemayla gibi ilişkilendirerek akılda tutabiliriz:
ilişkilendirecek ve köpek şemasını daha da
genişletecektir. Mustafa Kemal Atatürk, ulusunun bu çaresiz
durumunu karşısında ter (bir) döktü.
4. Bellek destekleyici ipuçları: Bazı durumlarda Ardından İnönü yarış ipini (iki) göğüsledi.
yeni gelen bilgi ilk defa karşılaşılan bilgidir. Bu
Celal Bayar, güç (üç) gösterisinde bulunan
nedenle bilgi yeni bir yapıya giremez (eklemleme
karatecileri seyrediyor.
olmaz), eski bilgilerle gruplanamaz
(örgütlenemez). Bu durumda bellek destekleyici Cemal Gürsel askerlere açıkta bulunan mühimmat
ipuçlarıyla ilişki kurularak kodlama yapılır. için ört (dört) emrini verdi.
Cevdet Sunay deniz kenarında taş (beş) topladı.

- 37 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

- Zincirleme (Bağ) yöntemi: Hatırlanması gereken - Anahtar sözcük (Pegword) yöntemi: Öğrenilmesi
kavramları kullanarak bir öykü veya ilginç bir metin ve hatırlanması gereken sözcüklerin bilindik bir
oluşturmadır. sözcükle eşleştirilmesidir. Bu yöntem bilgiyi doğru
sırayla hatırlamak için kullanılmaz, özellikle yabancı
Mesela; Halı, televizyon, bayrak, tank, karınca ve dildeki sözcüklerin öğrenilip hatırlanması amacıyla
kuş kelimelerinin sırayla hatırlanması gereksin. kullanılır.
Bunun için şöyle öykü oluşturulabilir: "Okula bu gün
uçan bir halıyla geldiğimizi, halının üzerinde İlk olarak, hatırlanması istenilen kelimeye benzer
televizyon seyrettiğimizi hayal edebiliriz. okunuşa sahip Türkçe bir anahtar sözcük bulunur.
Televizyonda da bir marş okunuyor ve bayrak Daha sonra, bu anahtar kelime ile o yabancı
görünüyor. Bayrak direkte olması gerekirken tankın kelimenin Türkçe karşılığını kapsayan bir cümle
üzerinde duruyor. Tank karınca yuvalarını ezerek oluşturulur. Mesela; “siyah” anlamına gelen “black”
ilerliyor ve büyük bir kuş tankı yutuyor." kelimesi için anahtar kelime olarak “bilek”i
seçebiliriz. Daha sonra “Doğum gününde sana siyah
- İlk harf yöntemleri: Akronim ve akrostiş olmak bileklik hediye ettiler” cümlesi kurulur.
üzere iki türlüdür. Akronim (kısaltma); hatırlanması
gereken sözcüklerin ilk harflerinden anlamlı 2.3. Bilgi İşlem Sürecinin Basamakları
(genellikle) bir kelime oluşturma yöntemidir. 1. Dikkat: 2012 KPSS: Ayla Öğretmen dersin
başında; dersin hedefleri, derste işlenecek
Mesela; Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası konular ve uygulamalar konusunda öğrencilere
kurucuları olan; Kazım Karabekir Ali Fuat Cebesoy, bilgi vermesi dikkat çekme basamağına
Rauf Orbay, Refet Bele isimlerinin ilk harflerinden yöneliktir.
KARAR kelimesini oluştururuz. 2. Algılama: Bireyin kısa süreli belleğinin önceki
bilgilerle yeni uyarıcıyı ilişkilendirmesidir.
Başka bir ifadeyle akronim, birleşik isim veya
3. Kodlama: Depolanacak bilginin belleğe
kelimenin baş harflerinden oluşturulan kısaltma
yerleştirilmesi sürecidir. Algılanan bilgilerin
anlamına gelen kelimedir. Mesela; Türk Dil Kurumu:
belleğe kaydedilip işlenir hale getirilmesine
TDK, Milli Eğitim Bakanlığı: MEB
kodlama denir. Kodlama, yeni bilginin bilgi
işleme sürecine dâhil edilmesini ve uzun süreli
2010 KPSS: İstiklal Marşı’nın dörtlüklerinin
bellekte saklanmaya hazırlanması sürecidir.
sırasını karıştıran bir öğrenciye, bu sorunun
Kodlama genellikle yeni bilginin, bellekteki
üstesinden gelebilmesi için önerilebilecek en etkili
şemalarla ilişkilendirilmesi, anlamlandırılmasını
yöntem aşağıdakilerden hangisidir?
gerektirir.
A) Tekrar sayısını artırması
B) Dörtlükleri üçerli gruplar hâlinde ezberlemesi 2012 KPSS: Ayşe Öğretmen ders anlatırken konunun
C) Kelimelerin anlamlarını düşünmesi önemli noktalarını vurgulamak için sesini
D) Başkalarının yanında tekrar etmesi yükseltmekte, tahtadaki bazı kelimelerin altını
E) Dörtlüklerin ilk harflerinden şifre oluşturması çizmektedir. Bu davranışının, öğrencilerin temel
bilgiye odaklanmasına yardımcı olacağını
Akrostiş, hatırlanması gereken kavramların ilk düşünmektedir.
harflerinden bağlantılı bir cümle oluşturmadır. Ayşe Öğretmen’in bu uygulaması,
aşağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir?
Mesela; Gagne’nin öğrenme hiyerarşisindeki
A) Sosyal öğrenme B) Bitişiklik
basamakları (işaret öğrenme, uyarıcı-tepki bağını
C) Sistematik davranış D) Duyuşsal öğrenme
öğrenme, zincirleme, sözel bağ kurma, ayırt etme,
kavram öğrenme, ilke öğrenme, problem çözme) E) Bilgiyi işleme
“İrem’le Uğur Zaten Sevgili Ayşe Kız İlişkinin
Problemi” şeklinde cümle kurularak akılda tutulur. Kodlama süreciyle kısa süreli bellekte bilginin
işlemden geçirilme aşamaları şöyledir (2012 KPSS):
- Ritim (kafiye oluşturma) yöntemi: Hatırlanması • Sunulan bilginin özelliğini belirlemek
gereken kavramların o kavramlarla kafiye oluşturan • Sunulan bilgi ile ilişkili uzun süreli bellekteki
veya ses benzerliği olan sözcüklerle ritimli bir şekilde mevcut bilgi veya şemayı belirlemek
eşleştirilmesi yöntemidir. • Uzun süreli bellekteki mevcut bilgi ile yeni
gelen bilginin kısa süreli bellekte nasıl
Mesela; ilkokulda öğrencilere ayları öğretmek için şu etkileşeceğini belirlemek
kafiye oluşturulur: Ocak, Şubat, Mart; sobaya odun • Yeni gelen bilginin uzun süreli bellekte nasıl
at. Nisan, Mayıs, Haziran; kırlarda koşulacak zaman. depolanacağını belirlemek

- 38 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

4. Depolama: Algılanan bilgilerin kısa süreli b) İleriye ket vurma: Eski bilgilerin yeni bilgileri
bellekten uzun süreli belleğe aktarılmasıdır. unutturması veya hatırlanmasını zorlaştırmasıdır.
Mesela; Yeni yılın ilk günlerinde tarih atarken, bir
5. Geri Getirme (Hatırlama): Bellekte depolanan
önceki yılın tarihinin yazılması.
bilgilerin istenildiği zaman geri çağrılması
işlemidir. 2014 KPSS: Yalçın Bey, sıklıkla İnternet bankacılığı
kullanmaktadır ve bankanın isteği üzerine her altı
2.4. Bilgiyi Uzun Süreli Bellekten Geri Getirme ayda bir şifre değiştirmektedir. Fakat her şifre
Geri getirme (hatırlama), bilgilerin uzun süreli
değişiminden sonraki ilk günlerde önce eski şifresini
bellekten bulunularak açığa çıkarılması sürecidir.
sisteme girmektedir.
Bazen bu açığa çıkarılma işlemi mümkün
Yalçın Bey’in bu davranışı aşağıdakilerden
olamamaktadır. Bilgi bir yerde durmaktadır, fakat
hangisiyle açıklanır?
problem onu bulmadadır.
A) Karışma B) İleriye ket vurma
Günümüzde kabul edilen görüşe göre uzun süreli
C) Bozulma D) Geriye ket vurma
bellekte kesinlikle (tamamen) unutma yoktur.
E) Yanlış yerleştirme
Unutma denen olay, “bilgiyi geri getirmede
başarısızlık, geri getirememe” olarak nitelendirilir.
Ket vurma ile transfer arasındaki farklar
Tamamen unutma duyusal kayıtta ve kısa süreli
1. Transfer öğrenme öncesi ve öğrenme sırasında
bellekte meydana gelmektedir. Bilgi uzun süreli
devam ederken, ket vurma öğrenme sonrası
belleğe aktarılmazsa tamamen unutma gerçekleşir.
yani öğrenme bittikten sonra gerçekleşir.
Bilginin uzun süreli belleğe yerleştirilmesi için 2. Transferin öğrenmeye, ket vurmanın
yapılan kodlama ile bilgiyi uzun süreli bellekten geri hatırlamaya etkisi vardır.
getirme arasında sıkı bir ilişki vardır. Bilgi etkili bir
şekilde kodlanmadığı taktirde kolayca geri 2) Karışma: Öğrenilen bir bilgi biriminden önce
getirilemez. Yani bilgi ne kadar iyi kodlanırsa geri veya sonra öğrenilen benzer bilgiler bu bilgi
getirilmesi de o kadar kolay olmaktadır. Bu nedenle birimiyle karışır ve geri getirmede zorluk yaşanır.
geri getirmenin temel ilkesi etkili kodlamadır. Mesela; İsim öğrenmelerinde Ender’e Önder
dememiz gibi.
İçinde bulunulan çevre koşulları, kapsam bilgiyi geri
getirmede etkin rol oynayan bir faktördür. Çünkü 3) Bilgilerin kullanılmaması (Bozulma): Bilgi uzun
birey bilgiyi kodlarken bu kapsamı, koşulları ipucu süreli bellekte şemalar içinde depolanır. Şemalar
olarak kullanmaktadır. Mesela; Guthrie’nin yaptığı içerisinde ki bilgi birimleri birbiriyle ve şemayla
çalışmalarda öğrenci sınav olacağı ortamda çalıştığı bağlantılar kurularak depolanır. Geri getirmede bu
taktirde, çağrışımların (hatırlamanın) kolayca bağlantılar önemli rol oynar. Ancak bilgiler uzun süre
meydana geleceğini tespit etmiştir. kullanılmadığı zaman bu sinaptik bağlar zayıflar yani
bellekteki izleri bozulur ve bilgilere ulaşmak zorlaşır
Geri getirmeyi (Hatırlamayı) zorlaştıran faktörler (unutulur). Yani uzun süre kullanılmayan bilgilerin
1) Ket vurma (unutma): Öğrenilen bilgilerin hatırlanamaması bozulma olarak adlandırılır.
birbirini etkileyerek unutturması veya hatırlanmasını
zorlaştırması olayıdır. Ket vurma iki türlüdür. 4) Bastırma (Güdülenmiş unutma): Bireyin
benliğini rahatsız eden şeylerin bilinç dışına itilerek
a) Geriye ket vurma: Yeni öğrenilen bilgilerin unutulmasıdır. Bu ayrıca savunma mekanizmasıdır.
eskilerini unutturması veya hatırlanmasını
zorlaştırmasıdır. 2012 KPSS: Arkadaşları Selim’e, hafta sonu grup
olarak sinemaya gitmeyi teklif eder. Selim yorgun
2007 KPSS: Bir tiyatro oyuncusu, birkaç yıl önce olduğunu, hafta sonu evde kalıp dinlenmek istediğini
oynadığı bir oyunda tekrar rol almıştır. Aklına, söyler ama arkadaşları ısrar ettiği için teklifi kabul
sürekli olarak, aradan geçen yıllarda oynadığı öteki eder. Ancak bir süre sonra Selim arkadaşlarına
rollerin sözleri geldiği için, rolünün sözlerini yeniden verdiği sözü unutur.
öğrenmede güçlük çekmektedir. Selim’in arkadaşları ile buluşmayı unutması,
Bu durum aşağıdakilerden hangisiyle aşağıda verilen unutma türlerinden hangisine
açıklanabilir? örnektir?
A) Geriye ket vurma B) Bastırma A) Bastırma B) Bozulma
C) Güdüsel unutma D) Sonralık etkisi C) Karışma D) Yanlış yerleştirme
E) Episodik bellek E) Bilgiyi değiştirme

- 39 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

5) Yanlış Yerleştirme: Bilginin yanlış bir şemaya 2.6. Yürütücü Kontrol ve Yürütücü (Üst) Biliş
yerleştirilmesi nedeniyle hatırlanamamasıdır. Birçok araştırmacı, bazı bireylerin neden diğer
bireylerden daha hızlı ve daha iyi öğrendiği
Mesela; göreve yeni başladığınız zaman okulunuzda problemine karşı yaptığı araştırmalar neticesinde,
tarih öğretmenini coğrafya öğretmeni sanarak bu yürütücü kontrol ve yürütücü biliş (Metabiliş) olmak
şekilde bir şema oluşturduğunuzda, bir öğrenci size üzere iki kavram geliştirmiştir.
okuldaki coğrafya öğretmeninin kim olduğunu
sorunca ona yanıt verememeniz yanlış yerleştirme  Yürütücü kontrol: Bireyim tüm bilişsel
süreciyle ilgilidir. süreçlerini denetleyen sisteme verilen addır.
Yürütücü kontrol bireyin kendi öğrenmesinin iki
6) Bilgiyi Değiştirme: Uzun süreli bellekteki bir temel yönünü denetlemektedir. Bunlardan ilki
bilginin yeni bilgiyle değiştirilmesine bağlı olarak güdüsel süreçler, bireyin bilgiyi elde etmeye niyet
hatırlanamaması durumudur. etmesi gibi birey tarafından bilinçli olarak
denetlenebilen durumlardır. Diğeri bilgiyi işleme
Bilginin yeni bir bilgiyle değiştirilmesi sürecinin ile ilgili tüm süreçlerdir. Bu; bilginin duyusal
başlarında her iki bilgi de bellekte korunur kayda gelmesi, duyusal kayıttan kısa süreli
(hatırlanır). Fakat yeni bilginin sıklıkla kullanılması belleğe, kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe
eski bağların (bilgilerin) zayıflamasına neden olur ve geçirilmesi ve uzun süreli bellekten geri
yeni bilgi eskinin yerine geçer ve eskinin getirilmesinde rol alan tüm bilişsel süreçlere
hatırlanmasını zorlaştırır. rehberlik eder, bu süreci yönetir.
Mesela; yeni bir telefon numarası alıp kullanmaya  Yürütücü biliş (Üstbiliş, Metabiliş): Bu
başladığımızda bir süre sonra eski telefon yürütücü kontrol sürecine ilişkin bilgidir. Yani
numaramızı hatırlamakta zorlanmamız. öğrenenlerin benimsedikleri belli öğrenme
stratejilerini kullanma yetenekleri ve kendi
7) Organik etkenler nedeniyle unutma: Ölen beyin düşüncelerine ilişkin düşünmeleridir. Farklı bir
hücrelerinin kendini yenileyememesi, beyinde hücre ifadeyle yürütücü biliş, bireyin kendi biliş yapısı
kaybının olması unutmaya sebep olabilir. Ayrıca ve öğrenme özelliklerinin nasıl öğrendiğinin
amnezi, yaşlılık, frengi, tümör, ateşli hastalıklar, farkında olmasıdır.
alkol, uyuşturucu, sigara unutmaya neden olmaktadır.
Bireyin ne bildiği, ne kadar bildiği, nasıl bildiği ve
2.5. Öncelik ve Sonralık etkisi nasıl öğrendiği hakkında kendisinin düşünmesi veya
Biliş psikolojisinde, öncelik etkisi ilk öğrenilen bunların farkında olması yürütücü biliş’dir.
bilgilerin sonra öğrenilenlere göre daha iyi
hatırlanmasıdır. Sonralık etkisi, son öğrenilenlerin 2012 KPSS: Ayhan ders çalışırken önemli gördüğü
ilk öğrenilenlere göre daha iyi hatırlanmasıdır. kısımları fosforlu kalemle işaretlemekte, bazen de
ilgili kısmın yanına kısa, küçük notlar almaktadır.
Mesela; Bir öğretmenin sınıftaki öğrencilerin adlarını Ayhan ders çalışırken aşağıdakilerden hangisini
sorup öğrendiğinde, adını ilk söyleyenleri daha çok kullanmıştır?
hatırlarsa öncelik etkisi, adını en son söyleyenleri
hatırlasa sonralık etkisidir. A) Planlama B) Kodlama
C) Bilişi yönetme D) Haritalama
2012 KPSS: Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni
E) Kavrama
öğrenmiş bir kişi, yıllar sonra Hitabe’yi tekrar
hatırlamaya çalıştığında sadece ilk birkaç cümlesini
2009 KPSS: Birey, öğrenme hedeflerini kendisi
hatırlamakta, geri kalanını hatırlayamamaktadır.
belirleyip kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu
Bu durum, öğrenmede aşağıdakilerden hangisiyle
aldığında, bu süreçte ne kadar başarılı olduğunu
açıklanabilir?
ve ne kadar ilerleme gösterdiğini kendisi
gözlemlediğinde aşağıdaki yaklaşımlardan
A) İleriye ket vurma hangisini izlemiş olur?
B) Yakınlık etkisi
C) Olumsuz transfer A) Araştırmaya dayalı
D) Geriye ket vurma B) Tümevarım
E) Öncelik etkisi C) Tümdengelim
D) Metabilişsel (üstbilişsel)
E) Davranışçı

- 40 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

C) BİLİŞSEL AĞIRLIKLI DAVRANIŞÇI c) Davranışı ortaya koyma (Davranışa


KURAMLAR dönüştürme, uygulama): Model alınan
1. Sosyal Öğrenme Kuramı (Gözlem-Model davranışın uygulanması (tekrarlanması) yani
Yoluyla Öğrenme) (Bandura) davranışa dönüştürme sürecidir. Fakat birey öz
2. Amaçlı Davranışçılık Kuramı (İşaret-Gestalt- yeterlilik kapasitesine sahip değilse bu davranış
Beklenti Kuramı) (Tolman) ortaya çıkmayabilir. Mesela; Atakan TV’deki
karate hareketlerini aklına getirip tartıştığı
1. SOSYAL ÖĞRENME KURAMI (GÖZLEM- arkadaşı üzerinde bu hareketleri denemesi.
MODEL ALMA ÖĞRENMESİ) (BANDURA)
1.1. Sosyal Öğrenme Kuramının Temel İlkeleri d) Güdülenme süreci: Bandura öğrenme ile
 Davranış öğrenilebilir ancak hemen performansı birbirinden ayırmıştır. Öğrenilen bir
gösterilmeyebilir. Öğrenilen davranış uygun davranış hemen performansa
koşullar oluştuğunda sergilenir. dönüştürülmeyebilir. İnsanlar; yeni davranışları
 Öğrenme her zaman pekiştirece bağlı değildir. gözlem yoluyla öğrenebilirler. Fakat onları
Pekiştireç sadece performansı artıran etkendir. yapmaya güdüleninceye veya ihtiyaç duyuncaya
 İnsan, uyarıcılara karşı tepki veren pasif ve basit kadar performans olarak göstermezler. Yani
bir organizma değildir. İnsan, aktif ve bilinçli güdülenme öğrenilenleri performansa
eylemleri ile öğrenir. dönüştürmeyi sağlayan süreçtir.
 Sosyal öğrenmede temel faktör, bireyin
başkalarını gözlemleyerek öğrenmesidir (Dolaylı 2012 KPSS: Can, ablası oyun hamuruyla arabalar
öğrenme). yaparken onu izler. Ablası gibi, önce arabanın
tekerleklerini ve gövdesini yapmaya, sonra da bunları
2010 KPSS: Ablasının tırnağı kesilirken canının dikkatlice birleştirmeye çalışır. Ablasının oyun
yandığına tanık olan Ali, sıra kendisine geldiğinde hamurundan yaptığı renk renk arabaları kendisi de
tırnağını kestirmemek için uzun süre direnmiştir. yapmak ister ancak hamurlara sadece kabaca şekiller
Canının yanacağını düşünerek Ali’nin tırnağını verebilir.
kestirmemeye direnmesi aşağıdaki kavramlardan Buna göre Can, gözlem yoluyla öğrenmenin hangi
hangisiyle açıklanabilir? aşamasında zorluk yaşamaktadır?

A) II. tip ceza B) Dolaylı öğrenme A) Dikkat B) Akılda tutma


C) Gölgeleme D) Olumsuz pekiştireç C) Zihinsel deneme D) Uygulama
E) Tepki genellemesi E) Güdülenme

 Birlikte öğrenme ortamında öğrenen ile


öğretenlerin etkileşim içinde olması gerekir. 1.3. Sosyal Öğrenme’nin Temel Kavramları
 Öğrenen bireye, gözlem, taklit etme ve zihinsel a) Pekiştirme: Bandura’ya göre pekiştirme 3
fonksiyonlar geliştirmede fırsatlar sağlanmalıdır. türlüdür.
 Öğrenmenin etkiliği, öğrenenin modeli taklit
etme kabiliyetine bağlıdır. a1) İçsel Pekiştirme: Pekiştirme bireyin kendisi
tarafından, kendisine yönelik yapılıyorsa buna içten
1.2. Sosyal Öğrenme Süreci pekiştirme denir. Bu pekiştirmede birey başkalarının
a) Dikkat etme: Bireyin modelin davranışlarını tepkilerine aldırmadan kendi kişisel standartlarına
dikkatli bir biçimde inceleyip doğru olarak ulaşmak için çaba harcar.
algılaması gerekir. Yani model alınan davranışa
dikkatin odaklanmasıdır. Mesela; Atakan 2009 KPSS: Kreşte arkadaşına vuran Mert,
TV’deki bir karate müsabakasını dikkatlice öğretmenin verdiği oturma cezasına aldırmamış, “Oh,
izlemektedir. iyi ki de vurdum, o da benimle alay etmişti, ona
gününü gösterdim.” Diyerek rahatladığını
b) Hatırda tutma: Birey dikkatle gözlemlediği hissetmiştir.
davranışları görsel veya sözel sembollere Mert’in yaşadığı rahatlık duygusu, sosyal
dönüştürüp kodlar ve belleğinde saklar. Bu öğrenme kuramına göre aşağıdakilerden
sayede bilgi hatırlanır. Yani bireyin, gözlediği hangisine bir örnektir?
davranışları göz önünde canlandırması,
hatırlamasıdır. Mesela; Atakan okulda bir A) Dolaylı pekiştirme B) Dolaylı ceza
arkadaşıyla tartıştığında TV’deki karate C) İçsel pekiştirme D) Doğrudan pekiştirme
hareketleri aklına gelir. E) Dolaylı güdü

- 41 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

a2) Dolaylı Pekiştirme: Davranışı pekiştirilen 1.4. Sosyal Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler
modeli izleyen birey, modelin davranışını yapma a) Modelin özellikleri
olasılığı artar. Mesela; bir futbol takımında iyi b) Model alınan davranışın özellikleri
oynayan bir oyuncuya prim verilmesi sonucu, c) Gözlemcinin özellikleri
takımdaki diğer oyuncuların da daha iyi oynamaya
çalışması. a) Modelin özellikleri: Modelin, gözleyen bireye
olan benzerliği (yaşı, cinsiyeti, yaşam tarzı, kişiliği),
a3) Doğrudan pekiştirme: Birey bir kişiyi model sosyal statüsü, saygınlığı (prestiji), modelin
aldıktan sonra onun yaptığı davranışı bizzat kendisi davranışının sonuçları (pekiştirilmesi veya
de yapar ve hemen arkasından model aldığı davranış cezalandırılması), modelin sergilediği davranışla
için pekiştireç alırsa bu doğrudan pekiştirme olur. ilgili uzmanlığı bu özelliklerdendir.

b) Dolaylı Ceza: Modelin yapmış olduğu davranış 2013 KPSS: Reklam sektöründe; modelin,
sonunda almış olduğu cezanın gözlemlenmesi, gözlemci tercihleri üzerindeki etkisi göz önünde
gözleyenin o davranışı yapma eğilimini azaltır veya bulundurularak otomobil, gıda ve temizlik
ortadan kaldırır. Mesela; sınıfta yaptığı hatalı bir maddeleri gibi ürünlerin tanıtımında beğenilen ve
davranıştan dolayı teneffüse çıkamayan arkadaşını sevilen kişilerin yer alması aşağıdakilerden
gören Ceren, o hatalı davranışı yapmama eğiliminde hangisiyle açıklanır?
olacaktır.
A) Statü özellikleri B) Algıda seçicilik
2012 KPSS: Cemil, otomobiliyle yol alırken kısa bir C) Güdülenme D) Davranışa dönüştürme
süre önce kendisini sollayarak geçen araç E) Sembolleştirme
sürücüsünün bir polis ekibi tarafından Model ile Gözleyen Arasındaki Etkileşim Özellikleri
durdurulduğunu ve sürücüye ceza yazılmakta
olduğunu görür. Bu durum, Cemil’in yolun kalan Modelin Gözlemle Taklit
kısmında otomobilini sürerken hız sınırını aşmamaya Statüsü nen Edilme Örnek
özel bir gayret göstermesine neden olur. Kişiden; Sonuç Durumu
Sosyal öğrenme kuramı açısından
Sonuç Reklâmlarda kullanılan
değerlendirildiğinde, Cemil’in bu davranışını en Yüksek Yüksek
bilinmiyor ünlü kişiler
iyi açıklayan kavram aşağıdakilerden hangisidir?
Sonucu Sınıfta başarılı öğrenciyi
Eşit Yüksek
A) Öz düzenleme B) Dolaylı ceza olumlu diğerlerinin taklit etmesi
C) Olumsuz pekiştirme D) Doğrudan ceza Sınıfta ceza alan bir
E) Dolaylı duygu Eşit
Sonuç
Taklit
öğrencinin yaptığı
olumsuz davranışı diğer
edilmez
öğrencilerin yapmaması
c) Dolaylı Duygusallık: Birçok duygu gözlem
yoluyla kazanılır. Birçok insan kendileri doğrudan bir Sonuç
olumlu Yok denecek Küçük kardeşini izleyen
yaşantı geçirmediği halde (zarar görmediği halde) Düşük
veya kadar az büyük kardeşin tepkisi
bazı şeylerden korkar. Sebebi ise söz konusu olumsuz
duygulara, korkulara sahip modellerin
gözlemlenmesidir. Model alınan kişiler birtakım b) Model alınan davranışın özellikleri: Her
davranışlarıyla gözleyen kişiye birçok mesaj verir ve davranışı birey model almaz. Birey, kendince uygun
gözlemci dolaylı yaşantı kazanarak aynı korkulara olduğunu düşündüğü ve ödülle sonuçlanacak
sahip olur. Mesela; arkadaşının köpek tarafından davranışları daha çok model alır. Değerli sonuçlar
ısırılması sonucu arkadaşının çığlık atmasını ve gözlemciyi güdüler. Davranışın basit, işlevsel (işe
ağlamasını gözlemleyen birey köpekten korkmaya yarar) ve sık tekrarlanması model almayı artıran diğer
başlayabilir. etkenlerdir.
d) Dolaylı Güdülenme: Gözlenen davranış, değer c) Gözlemcinin özellikleri: Bunlar altı tanedir.
verilen bir ürünle sonuçlanırsa gözleyen kişi o c1) Öngörü (Geleceği düşünme) kapasitesi:
davranışı yapmak için istek duyar. Mesela; öğretmen Bireyin geçmiş yaşantılarından elde ettiği
adayı arkadaşının, çok çalışıp KPSS sonucu semboller yardımıyla geleceğe yönelik çıkarımlar
atandığını gören Ahmet’in, ders çalışmaya çok istekli yapabilmesi, geleceği planlayabilme kapasitesidir.
olması. Öngörü kapasitesi ile birey, gelecekte başkalarının
kendisine nasıl davranacaklarını tahmin edebilir,
hedef belirleyebilir ve geleceği planlayabilir.

- 42 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

c2) Karşılıklı belirleyicilik: Öğrenmeyi; birey, çevre Öz yeterlik: İnsanın kendinin farkında olması,
ve davranış olarak üç temel faktör birlikte oluşturur. kapasitesi ile yapacağı iş arasında değerlendirme
Bu üç etken karşılıklı olarak birbirlerini etkilemekte yapması, bireylerin bir davranışı yapıp
ve bu etkileşimler bireyin sonraki davranışlarını yapamayacakları ile ilgili olarak kendilerini
etkilemektedir. Yani birey, sosyal çevrelerini yargılayarak ulaştıkları sonuç “öz yeterlik”
davranışları aracılığıyla etkilemekte, değiştirmekte, kavramıyla açıklanır. Kısacası bireyin kendi
fakat aynı zamanda çevrede yer alan diğer insanların yeteneklerini nasıl algıladığıdır. Öz yeterlik inancı
davranışlarından da etkilenmektedir. yüksek olan bireyler, kendilerine güven duyarlar.

c3) Sembolleştirme kapasitesi: İnsanlar dünyada 2012 KPSS: Deniz, mantık dersinden korkmakta ve
gördüklerini zihinlerinde sembolleştirirler. bu dersten başarısız olacağını düşünmektedir. Buna
Semboller insanların zihninde dünyadaki rağmen dersi dinlemeye ve anlamaya çalışmaktadır.
gördüklerinin temsilcileridir. Bu sayede insanlar, Deniz bir gün derste öğretmeninin sorduğu sorulara
geçmişi zihinlerinde tutabilmekte, geleceği üst üste birkaç kez doğru cevap verdikten sonra ders
zihinlerinde tasarlayabilmekte ve onun için zevkli bir hâle dönüşmüş, başarısında artış
sembolleştirebilmektedir. Sembolleştirme kapasitesi olmuştur.
yüksek olan bireyler, sosyal öğrenme konusunda Sosyal öğrenme kuramına göre, Deniz’in başarısı
daha başarılıdırlar. aşağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanabilir?

c4) Dolaylı öğrenme kapasitesi: İnsanların A) Öz düzenleme kapasitesi artmıştır.


başkalarının davranışlarını ve o davranışların B) Öz yargılama kapasitesi artmıştır.
sonuçlarını gözlemleyerek öğrenmeyi C) Öz yeterlik algısı değişmiştir.
gerçekleştirmesine dolaylı öğrenme denir. Dolaylı D) Dolaylı yaşantılar öğrenciyi motive etmiştir.
öğrenme bireye büyük bir avantaj sağlar. Çünkü E) Akılda tutma süreci gelişmiştir.
maliyeti düşüktür. Başkalarının hatalarını görmek
yoluyla aynı hataları yapmadan doğrulara daha az 2. AMAÇLI DAVRANIŞÇILIK KURAMI
zararla ve daha hızlı ulaşabilir. Bu nedenle, dolaylı (İŞARET-GESTALT KURAMI) (TOLMAN)
öğrenme kapasitesi yüksek bireyler sosyal öğrenmeyi  Tolman’a göre davranış bir amaca yöneliktir.
daha iyi gerçekleştirir. Davranış amaç doğrultusunda çevre koşullarına
göre değiştirilebilir.
c5) Öz düzenleme kapasitesi: İnsanların içsel  Davranışçılardan farklı olarak öğrenme
standartlar oluşturma, kendi davranışlarını kontrol koşullanma sürecinden ziyade, zihinsel süreçler
etme ve düzenleme kapasiteleridir. İnsanların yoluyla çevreyi keşfetme ve uyarıcıları anlamlı
davranışlarını kendi koyduğu kurallara uygun biçime hale getirme (bütün hale getirme) sürecidir.
getirip uygulayabilme potansiyelleridir. Beslenme,  Öğrenmeyi uyarıcı-uyarıcı ilişkisi olarak ele
eğlence, dinlenme ve çalışma gibi alışkanlıklar bu alır.
tiptendir.  Davranışçılardan farklı olarak insanı
hayvanlardan farklı olarak sadece uyarıcılara
2013 KPSS: Yalçın, üniversite sınavına planlı ve tepki veren pasif bir varlık olarak değil, aktif bir
programlı çalışarak hazırlanmıştır. Bu plana göre, varlık olarak ele alır.
belli zamanlarda ders çalışmış, haftada bir gün spor  Molar (Bütüncül davranış): Davranışçıların
yapmış ve bazen sinemaya, tiyatroya gitmiştir. “davranışı anlamak için davranışı küçük davranış
Üniversite sınav sonuçlarına göre de istediği birimlerine bölmek gerekir” fikrine karşı çıkarak,
programa yerleşmiştir. davranışın bütününe (molar davranışa)
Bu durum, sosyal öğrenme kuramı ilkelerine göre odaklanılması gerektiğini belirtir. Çünkü
aşağıdakilerden hangisiyle en iyi açıklanır? davranışı küçük parçalara ayırmaya çalışmak
onun anlamını kaybettirmektedir (Gestalt
A) Karşılıklı belirleyicilik B) Öz düzenleme görüşüne benzerliği).
C) Öz yeterlik D) Davranışa dönüştürme
E) Öngörü 2.1. Örtük (Gizil) Öğrenme: Bilinçsizce, farkında
olmadan ve istemeden edinilen öğrenmelerdir. Buna
c6) Öz yargılama (Yansıtma) kapasitesi: İnsanların göre, bazı öğrenmeler öğrenme amacı olmadan, hatta
kendileri hakkında düşünme, yargıda bulunma ve kişi farkında olmadan gerçekleşir. Gizil öğrenme,
kendilerini değerlendirme kapasitesidir. Yani zihinsel imge veya bilişsel harita olarak depolanır.
insanların kendi davranışlarını yargılayıp çeşitli Organizma ilgili bir problemle karşılaştığı zaman bu
sonuçlar (ders alma gibi) çıkarabilme kapasitesidir. haritalara başvurur.

- 43 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

2010 KPSS: Ev işi yaparken bir yandan yüksek sesle Bilişsel harita oluşturma süreci genellikle gizli
ders çalışan psikoloji öğrencisi kızının söylediklerini öğrenme ile açığa çıkar. Yani organizma bilişsel
işiten bir ev hanımı, birkaç gün sonra izlediği bir haritaları özel bir çaba harcamadan oluşturur.
yarışma programında sorulan “Tepkisel koşullanma
ile şu isimlerden hangisini eşleştirirsiniz?” sorusuna Organizma bilişsel haritalarını kullanarak kendisini
doğru yanıt verdiğini fark ederek şaşırmıştır. en kısa şekilde amaca ulaştıran yolu seçmesine en az
Ev hanımının yarışma sorusuna doğru yanıt çaba ilkesi denir. Mesela; bir yere giden bireyin
vermesi aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? bilişsel haritalarını kullanarak en kestirme yolu
bulması.
A) Duyarlılaşma B) Gizil öğrenme
C) Algıda seçicilik D) Kavrama yoluyla öğrenme 2.3. Öğrenme Türleri
E) Kendini gerçekleştiren kehanet a) Kateksis: Organizmanın içinde bulunduğu
kültürel özelliklere bağlı olarak belli dürtü
Gizil sönme: Önceden pekiştirilen bir davranışın, durumlarıyla, belli nesneleri ilişkilendirme eğiliminin
artık pekiştirilmediğinin gözlenmesi sonucunda öğrenilmesidir. Mesela; İtalyanlar açlığını makarna
ortaya çıkan durumdur. ya da pizza ile giderme eğiliminde olabilir.
2.2. İşaret (Yer) öğrenme: Organizma gözlem Organizmanın belli dürtü durumlarında belli
yaparak bazı olayların (davranışların), belirli başka nesnelerden kaçınmayı öğrenmesine Olumsuz
olaylara (davranışlara) yol açtığını veya bir işaretin Kateksis denir. Mesela; bir Müslümanın açlığını
diğer bir işarete götürdüğünü anlar ve bunları gidermek için domuz eti yememesi.
kullanarak amacına ulaşır. Organizma bu kazandığı
bilgiyi birbirinden ayrı, bağımsız birimler halinde b) Eşdeğer İnançlar: Alt amaç, ana (asıl) amaçla
değil, organize edilmiş bilgi halinde saklar. aynı etkiye sahip olduğunda, alt amaç eşdeğer inanç
oluşturur. Bu durum, uyarıcı-tepki kuramlarında
Organizmanın çevreye ilişkin zihninde oluşturduğu ikincil pekiştirme kavramına çok benzemekle
organize edilmiş bu bilgilere bilişsel harita denir. birlikte, bu öğrenme çeşidi fizyolojik dürtülerden
Organizma yer öğrenme sürecinde bu haritadan ziyade “sosyal dürtülerin” tatmini ile ilişkilidir.
yararlanır. Mesela; gözümüzü kapattığımızda Mesela; yüksek not alma sevgi ve saygı ihtiyacını
evimizin odası ve içindeki eşyaları hayal edebilir doyurur.
hatta gözümüz kapalı olarak odamızda dolaşabiliriz.
Zihnimizde bulunan bu bilgiler yer öğrenme (bilişsel c) Alan Beklentileri (uyarıcı-uyarıcı öğrenmesi):
haritalar sayesinde) ile oluşan bilgilerdir. Organizmanın kendisini neyin nereye götüreceğini
öğrenmesidir. Belli bir işaret gördüğünde onu belli
2009 KPSS: Üniversiteye yeni başlayan bir öğrenci bir diğer işaretin izleyeceğini bekler. Bu öğrenmeye
üst sınıftaki bir arkadaşından, oldukça büyük olan uyarıcı-uyarıcı öğrenmesi denir. Mesela; zil çalması
yerleşkeyi kendisine tanıtmasını ister. Arkadaşı dersin başlaması ya da bitmesi için bir işarettir.
birkaç önemli yeri gösterdikten sonra, “Yerleşkede
d) Alan-Biliş Yolları: Bir problem çözme stratejisi
bir süre yaşadıktan sonra gerektiğinde aradığın her
olarak belli durumlarda algısal alanı düzenleme
yeri elinle koymuş gibi bulabildiğini görüp
eğilimidir. Problem çözme stratejisinde önemli olan
şaşıracaksın.” der.
nokta, bir problemi çözmede etkin olan bir stratejinin
Arkadaşının bu öğrenciye söyledikleri, yer
gelecekte benzer durumlarda da kullanılmasıdır.
öğrenmeyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisinin
doğru olduğuna işaret etmektedir? e) Dürtü (güdü) Ayırımları: Bu öğrenme türü
organizmanın kendi dürtü durumunu analiz etmesini
A) Yer öğrenmede aralıklı öğrenme çok önemli bir ve buna uygun davranışta bulunmasını içerir.
rol oynar. Mesela; suya ihtiyaç duyan birisinin davranışı ile
B) Yer öğrenmede parçalara bölerek öğrenme bütün yiyeceğe ihtiyaç duyan birisinin davranışı farklı
hâlinde öğrenmeden daha etkili bir stratejidir. olacaktır.
C) Yer öğrenmenin önemli bir bölümü farkına
varılmadan gerçekleşir. f) Hareket Biçimleri: Hareket biçimini öğrenme, bir
D) Bir yeri öğrenmek o yerle ilgili bir yaşantı eksiği gidermeye yöneliktir.
olmadıkça çok güçtür.
E) Aceleye getirme yer öğrenmeyi güçleştirir. g) Açık öğrenme: Organizmanın giderilmesi gereken
ihtiyaçlarıyla doğrudan ilişkili olan davranışları
öğrenmesidir.

- 44 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

D) DİĞER ÖĞRENME KURAMLARI Hümanist yaklaşıma göre insanın davranışları


1. DİZİSEL ÖĞRENME kendi öznel gerçeği tarafından
Dizisel öğrenme; bir listeyi oluşturan maddeleri, belirlenmektedir. Yani birey uyarıcıları kendine
sunulduğu ardışık sıra ile hatırlamayı öğrenmektir. özgü bir biçimde algılayıp yorumlar ve bu
çerçevede tepkide bulunur. Dolayısıyla bireyin
Başka bir ifadeyle dizisel öğrenme; sözcükleri ya da davranışlarını anlayıp açıklayabilmek için o
devimsel davranışları verilen dizilere uygun olarak bireyin iç dünyasını (öznel yaşantı alanını:
öğrenme ve anımsamadır. Yani ögelerin, uyarıcıların Fenomenal alan) bilmek gerekir.
sırasıyla, ardışık biçimde öğrenilmesini ifade eder. Hümanist yaklaşım bireysel özgürlüğe önem
verir.
2013 KPSS: Dizisel öğrenme; bir listeyi oluşturan Hümanist yaklaşım öğrenci merkezli eğitimi
maddeleri, sunulduğu ardışık sıra ile hatırlamayı savunur.
öğrenmektir. Hümanist yaklaşıma göre birey çevrenin
Buna göre aşağıdakilerden hangisi, dizisel isteklerine göre değil, kendilerini gerçekleştirme
öğrenme örneklerinden biri değildir? eğilimlerine göre eğitim görmelidir.

A) Alfabe öğrenme B) Şiir Hümanist yaklaşımın temelini benlik kavramı


C) Tekerleme D) İl plakaları oluşturur. Benlik gelişimi bireyin kendisini,
E) İsim öğrenme farklılıklarını algılaması ve değerlerini hissetmesi
sürecidir. Kişinin kendisini değerlendirme sürecidir.
2. HÜMANİST (İNSANCIL) KURAM
Önemli temsilcileri; Rogers, Maslow ve Combs’tur. 2.2. Rogers ve Benlik Kuramı
Hümanistler insanın özünde iyi olduğunu ve her Teröpatik Öğrenme Kuramı
insanın doğuştan getirdiği bu iyi potansiyelle  İnsan gelişme ve kendini gerçekleştirme
çevresindekilerle işbirliğine yatkın, yapıcı ve (geliştirme) gizil gücüne sahiptir. Bireyler çevrenin
güvenilir bir etkileşime girdiğini ve bu şekilde isteklerine ve beklentilerine göre değil, kendilerini
gelişimini sürdürdüğünü savunur. gerçekleştirme eğilimlerine göre eğitim almalıdır.
Yani her birey ilgi, yetenek ve özelliklerine göre ve
2.1. Hümanist yaklaşımının temel ilkeleri özgür bir ortamda eğitim almalıdır.
Hümanist yaklaşıma göre her insanda doğal bir
öğrenme isteği vardır. Bu nedenle öğrenene 2012 KPSS: İlköğretim öğrencisi Fatma, babasına
çevresini keşfetme olanağı sunulmalıdır. sınıf öğretmeninin, arkadaşlarının ve kendisinin
istek, ilgi ve ihtiyaçlarına dikkat ettiğini ve
Hümanist yaklaşım bireysel farklılıklara önem yardımcı olmaya çalıştığını söyler. Sınıf öğretmeni
verir ve bundan dolayı öğrenilecek konunun burada insancıl yaklaşıma uygun davranmıştır.
öğrenenin ilgi, beklenti ve ihtiyaçlarına uygun
olması gerekir.  Eğitimde “öğrenmeyi öğretmek” temel alınmalıdır.
 Her insanın doğuştan getirdiği bir özbeni vardır.
Hümanist yaklaşıma göre öğrenme, bireyin Bu özben iyiye yöneliktir ve güzeldir.
kendisi tarafından başlatıldığında ve onun  Her insanın amacı mutlu olmaktır. Mutlu olan
ilgilerine, ihtiyaçlarına yönelik olduğunda insan topluma faydalı olur.
anlamlıdır.  Bireyin mutlu olması, dünyayı kendi algılayış
biçimine göre (fenomenal alan), ilgi ve
Hümanist yaklaşım öğrenme ortamlarının becerilerine göre yetiştirilmesine bağlıdır.
demokratik olması gerektiğini savunur. Yani  Bireyi yalnızca dıştan değil içten de anlamak
öğrenme sürecinde bireyin kendini gerekir. Böylece bireyin iç dünyasını çözümlemeyi
gerçekleştirmesine yönelik özgürce seçimler de ön planda tutmaktadır (Fenomenoloji).
yapabileceği, baskı ve tehdit içermeyen
demokratik ortamlar oluşturulmalıdır. 2012 KPSS: İsmet Öğretmen derste su içen bir
öğrenciyi gördüğünde onu uyarmış ve bu davranışı
Hümanist yaklaşıma göre eğitimde ve doğru bulmadığını belirtmiştir. Kemal Öğretmen ise
öğrenmede “öğrenmeyi öğretmek” temel aynı durumda öğrencinin su içmesinin sorun
alınmalıdır. Yani bir davranışın veya bilginin olmadığını düşünerek hiç tepki vermemiştir. İki
öğrenilmesinden çok öğrenme sürecinin öğretmenin de aynı uyarıcıya farklı davranışları,
öğrenilmesi esas olmalıdır. kendi öznel gerçeklikleriyle açıklayabiliriz.

- 45 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

Benliğin Yapısı 2.3. Maslow ve İhtiyaçlar Hiyerarşisi


1-) Benlik kavramı: Benlik kavramı, bireyin Maslow her insanın değerli, kendine özgü, duyarlı ve
kendine ilişkin bilinçli düşünce ve algılarıdır. iyiye yönelik bir özbene sahip olduğunu savunur.
Sosyalleşme sürecinde, başkalarıyla etkileşim sonucu Olanaklar sağlandığında, her insanın doğuştan
oluşturduğu, kendine ilişkin olumlu ya da olumsuz getirdiği gizil güçlerinin farkına varacağını ve eninde
algılarıdır. “Ben kimim” sorusunun yanıtıdır. sonunda kendini gerçekleştireceğini savunur.
Maslow, insan güdülerinin evrensel bir hiyerarşisinin
2-) Benlik tasarımı: Benlik kavramını oluşturan bulunduğunu savunur. Bu ihtiyaçlar hiyerarşisine
parçalardır. Bunların tümü, benlik kavramının göre, en alt basamaktaki ihtiyaç kısmen de olsa,
içeriğiyle örtüşmez. Bu durumda karşımıza gerçek giderildikten sonra bir üst basamaktaki ihtiyaç ortaya
benlik ve ideal benlik kavramları çıkar. çıkar. Kendini gerçekleştirme güdüsü, diğer
3-) Özben (Gerçek benlik): Benliğin merkezini ihtiyaçlar giderilmişse ortaya çıkar.
oluşturur. Biyolojik kökenli gerçek içsel yaşantıların
kaynağıdır. İnsanların tümü özbenleri açısından bazı Uyarı: Maslow’un orijinal piramidi 5 basamaktır.
yönleri (yeme, içme, cinsellik, sevilme, güven, Bazı uzmanlar Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisini,
başarı) ile birbirlerine benzerlerken bazı yönleri geliştirerek 7 ve 8 basamağa çıkarmıştır. 8
(müzik, resim, sözel yetenekler) ile de birbirlerinden basamaklı piramit günümüzde çok az uzman
ayrılırlar. Özben, yapı olarak “iyi” ye yöneliktir. tarafından kabul edilmektedir. Yaygın olan daha
Kötü olarak nitelendirilen tutum, düşünce ve çok 7 basamaklı piramittir. 8 basamaklı piramitte
davranışlar temel ihtiyaçların doyurulmaması ve tek fark “kendini gerçekleştirme” basamağının
engellenmesi sonucu oluşur. “Ben neyim?” , “Ben ne üstüne en üst basamak olan “Transcendence
yapabilirim?” sorularının cevapları gerçek benliği (aşkınlık)” basamağının eklenmiş olmasıdır.
oluşturur. ÖSYM 2012 KPSS’de 7 basamaklı piramidi temel
alarak “Estetik” basamağını sormuştur.
4-) İdeal Benlik: Bireyin olmak istediklerine
ilişkin görüşleri ya da sahip olmak istediği
özellikleri ideal benliğini oluşturur. “Benim için neler
değerlidir?”, “Hayatta ne istiyorum?” sorularının
cevapları ideal benliği oluşturur.
5-) Benlik saygısı (özsaygı): Gerçek benlik ile ideal
benlik arasındaki fark bize bireyin benlik saygısı
hakkında bilgi verir. Eğer bu fark yüksekse benlik
saygısı düşük, bu fark az ise benlik saygısı yüksektir.
Ayna benlik (ayna teorisi): Kişinin kendi benliğini
başkalarının ona ilişkin düşünceleri,
değerlendirmeleri ve ona yönelik tepkileri temelinde
algılamasıdır. Bu teori “Başkalarının gözünde
neysem, oyum!” şeklinde ifade edilir.

Benlik Gelişimi ve Eğitim İlişkisi


Kişinin olumlu benlik bilinci geliştirebilmesi için
koşulsuz sevgi/kabul temel şarttır. Koşulsuz sevgi,
birey ne yaparsa yapsın, onun sevgiye ve saygıya
layık olduğunu kabul eden anlayıştır. Anne-babalar
ve öğretmenler çocukları anlamalı, onları kendi öznel
yaşantıları içinde ve kendi dünyalarında bir bütün
olarak değerlendirmelidir. Anne-babalar ve
öğretmenler çocukları yargılamamalı,
cezalandırmamalıdır ve çocuklarına “empatik” bir
tavırla yaklaşmalıdırlar. Koşulsuz sevgiyle büyüyen
kişilerin benlik anlayışları güçlü ve olumlu olur.
Rogers’e göre sağlıklı bir öğrenme ortamı demek;
koşulsuz saygı, empatik anlayış, güven,
saydamlık/içtenlik, dürüstlük, ödüllendirme ve
demokratik bir sınıf ortamı demektir.

- 46 -
ÖĞRENME PSİKOLOJİSİ III. ÜNİTE – ÖĞRENME KURAMLARI

3. YAPILANDIRMACI KURAM İkincil bilgi kaynakları: Başkaları tarafından


Bu kuram Vico tarafından ortaya atılmıştır. oluşturulan ve doğrudan bilgiyi sunan kaynaklardır
Vygotsky, Bruner, Ausubel, Piaget, Dewey, Ernst (Ders kitapları, internet, dergi, ansiklopedi,
V. Glasersfeld, Kant, Hegel önemli katkı öğretmen).
yapanlardır.
Öğrenme halkaları: Yapılandırmacılığın uygulama
Öğrenmenin, bilginin öğrenci tarafından yeniden
şekilleridir. Türkiye’de daha çok 5E öğrenme halkası
yapılandırılması ile gerçekleştiği anlayışına
kullanılmaktadır.
dayalıdır. Öğrenme çevreyle etkileşim süreci
sonunda gerçekleşir. Öğrenci merkezli bir
yaklaşımdır. 3.2. 5E Öğrenme Halkası Basamakları
1. Dikkat çekme (Giriş): Ön bilgiler
3.1. Yapılandırmacı öğretimin ilkeleri hareketlendirilir. Konu anlatma yok. Sorular
 Öğrenci yeni öğrendiklerini eski bilgilerle bağ sorulur.
kurarak yeni bilgiyi (öznel, bireysel bilgi) yaratır. 2. Keşfetme: Öğrencinin öğrenme materyaliyle
Öğrenci kendi deneyimleriyle bilgiyi yapılandırır. doğrudan etkileşime girdiği süreçtir. Böylece
 Bu modelde değişmeyen, mutlak bilgi yoktur, bilgi öğrenci bilgiyi kendi keşfeder ve düşünce üretir.
kişiden kişiye değişebilir. 3. Açıklama: Yeni olayı-durumu öğrenci
 Öğrenme deneysel, subjektif (öznel) ve bireyseldir. açıklayamaz ise öğretmen açıklama yaparak
 Birincil kaynaklardan daha çok yararlanılır. öğrencinin keşif sürecini desteklemesidir.
 Öğrenciler birbirleriyle kıyaslanamaz. 4. Derinleştirme: Detaylandırma aşamasıdır.
 Öğrenci; düşünen, araştıran, sorgulayan ve bilgiyi Öğrendiklerini önceki bildikleriyle ve gerçek
keşfedendir (Tüm öğrenmeler bir keşiftir). yaşamla ilişkilendirmesi sürecidir.
 Öğrenci öğrenme ortamında özgürdür. 5. Değerlendirme: Sonuca ulaşma ve değerlendirme
 Öğrenci-öğretmen birlikte öğrenir. aşamasıdır. Öğrenme sürecinin
 Öğretmenin en önemli görevi, öğrenciye bilgi değerlendirilmesidir.
yapılandıracak ortamlar hazırlamaktır.
 Öğretmen öğrenciye öğretmez, öğrenciye neden- 3.3. Yapılandırmacı yaklaşım türleri
sonuç ilişkisi kurabileceği deneyimler yaşatır. a) Bilişsel yapılandırmacılık (Piaget): Öğrenme
 Öğretmen öğrencilerin üst düzey zihinsel beceri özümleme, düzenleme ve bilişsel denge ilkeleriyle
kazanmasına yardımcı olur. (Piaget’in zihinsel gelişim kuramı) açıklanmaktadır.
 Öğrenciye olumlu benlik algısı kazandırır. Birey önceki öğrendikleriyle bir bilişsel yapı (şema)
 İşbirlikçi öğretim yöntemi kullanılır ve öğrencilerin oluşturur. Yeni öğrenilenler eskileriyle çelişmiyorsa
birbirinden öğrenmesi sağlanır. (dengesizlik durumu yaşanmıyorsa) özümsenir. Eğer
 Bireysel farklılıklar önemlidir. çelişiyorsa yeni bilgi özümlenemez ve bilişsel yapı
 Her öğrenci kendi öğrenmesinden sorumludur ve dengesizlik yaşar. Bu dengesizlik sonucu birey
bu nedenle öğrenci kendini değerlendirir. bilişsel yapısında düzenlemeye gider. Bu
 Sınıf içinde güçlü iletişim ve etkileşim yer alır. düzenlemeyle yeni bilgi bilişsel yapısında özümlenir
Sınıf bilgilerin aktarıldığı yer değildir. ve birey yeni bir bilişsel dengeye ulaşır.
 Değerlendirmede düşünme biçimine (süreç
değerlendirme) ağırlık verilir. Sonuç (ürün) b) Radikal yapılandırmacılık (Ernst Von
değerlendirmenin önemi azdır. Glasersfeld): Bilginin keşfedilmediği bireyler
 Değerlendirmeyi öğretmen ve öğrenci birlikte tarafından yaratıldığı savunulur (Piaget’ten farkı).
yapar ve çağdaş ölçme ve değerlendirme Bilginin kaynağı dış dünya değil bireyin
yöntemleri kullanılır (Portfolyo, performans, proje, yaşantılarıdır. Birey pasif değildir, onu ihtiyaçları
rubrik, gözlem, görüşme, kavram haritaları vb.). yönlendirir.
 Yapılandırmacı eğitimde özellikle öğrenme
halkaları (Piaget, Karplus geliştirmiştir) c) Sosyal yapılandırmacılık (Vygotsky):
kullanılmaktadır. Türkiye’de Fen ve teknoloji Öğrenmede kültürün ve dilin önemli olduğunu
dersinde özellikle 5E öğrenme halkası kullanılır. savunur. Bilginin bireyin kendisi tarafından
yapılandırıldığını (Piaget ile ortak noktası) fakat
Birincil kaynaklar: Doğrudan doğruya bilgiyi insanın sosyal etkileşiminin (Yakın Gelişim Alanı)
sunmayan kaynaklardır. Bunlar daha önce bilgiyi yapılandırmada kritik öneme (Piaget’ten farkı)
yapılandırılmamış, ham verilerdir. Öğrencinin kendi sahip olduğunu savunur. Yakınsal gelişim alan
yaşantısıyla gözlediği, deneyimler sonucu elde ettiği çocuğun çevresinde karşılaştığı problemleri çözerken
verilerdir (Çevre, grafikler, haritalar, gözlem verisi). zorlandığı veya başarılı olamadığı durumlarda
yetişkinlerden yardım almasıdır.

- 47 -

You might also like