Professional Documents
Culture Documents
TARİHSEL
YIĞMA YAPI
DAYANIM VE DAVRANIŞ
BELİRLEME VE GÜÇLENDİRME
NOTLARI
NEJAT BAYÜLKE
İnş.Y.Müh.
nejatbyulke@gmail.com
ANKARA
2021
1
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ
2. TAŞ DUVAR ÖRGÜ TİPLERİ
3. TAŞ DUVARLARIN KALİTESİ
4. TUĞLA DUVARLAR
5. HARÇLAR
6. DUVARLARIN MEKANİK ÖZELLİKLERİNİN SEÇİMİ
7. TUĞLA DUVAR DENEYLERİ
8. DENEYLERDEN BULUNMUŞ TAŞ DUVAR DAYANIMLARI
9. DENEYLERDE BULUNMUŞ DUVAR MEKANİK ÖZELLİKLERİ
10. ANALİZ VE TASARIM İÇİN DUVAR MEKANİK ÖZELLİKLERİ
11. TARİHİ YAPILARDA ÖLÇÜLMÜŞ DUVAR DAYANIMLARI
12. DÜZLEMİ İÇİNDE YATAY VE DÜŞEY YÜK ETKİSİNDE TUĞLA DUVAR
13. TARİHSEL YAPI DİNAMİK ÖZELLİKLERİNİN ÖLÇÜMÜ VE ANALİTİK HESABI
2
GİRİŞ
Bu kitapta “tarihsel” olarak nitelenen yapılar genellikle XX’nci Yüzyıldan önce yapılmış yapılardır.
Tarih ve anıt değeri olan yapıların daha başka tanımları da olabilir. Bu çalışmanın kapsamında yer
alan “tarihsel” yapılar genellikle taş ya da tuğladan yapılmış yığma yapılardır. Kubbe, kasnak,
pandantif ve duvar gibi taş, tuğla ve taş/tuğla karışımı yığma elemanlardan oluşan yapıların deprem
davranışlarının incelenmesi ve gerekirse güçlendirilmesi ya da deprem ve başka nedenle ortaya çıkmış
hasarın onarım ya da güçlendirilmesi son yıllarda çok yaygındır
Bu çalışmada tarihi yapılarda kullanılan malzemelerin ve elemanların elastik özelliklerine genel bir
bakış ve çeşitli analiz örneklerinde seçilen mekanik değerler verilmektedir. Malzeme ve elemanlar
üzerinde yapılmış deney sonuçları incelenmekte ve malzeme özellikleri seçimine yaklaşım
tartışılmaktadır. Çalışma “taş yığma” yapı elemanlarının mekanik özelliklerinin, basınç, çekme ve
kesme dayanımı, elastiste ve kayma modülleri ve poisson oranları ve birim ağırlıklarının ve yapı
elemanlarının güçlendirme yöntemlerinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi olarak da nitelenebilir.
Çalışmanın bir başka bölümü tarihi yapıların temelleri ve zeminlerinin güvenlikleri üzerinedir..
Son olarak Tarihi yapıların güçlendirilmesinde kullanılan yöntemlerin kısa tanıtımı ve etkinlikleri
incelenmektedir.
Çalışma tarihsel yığma yapı konusunda bütün toplanabilen bilgileri meslekdaşlara aktarma ve tarihsel
yığma yapıların durumuna genel bir bakış verebilme çabasıdır. Türkiye’de de tarihi yapıların sonlu
elemanlar yöntemi ile analizleri yapılmakta ise de bu yapılarda kullanılan malzeme ve taşıyıcı
elamanlarının mekanik özellikleri üzerinde deneyler sınırlı sayıdadır.
Çalışma bir “açık” dosyadır. Yeni bilgiler ve gelişmeler sürekli olarak eklenecek ve konular
“olgunlaştırılacak”tır. Çalışmanın kapsamadığı ya da daha çok ayrıntılı incelenmesi gereken bölümleri
olabilir. Şu anda konunun bazı önemli noktalarını az-çok, iyi-kötü ya da kapsamlı-kısıtlı olarak
değerlendiren bir kaynak yayın olarak bir katkısının olabileceği varsayımı ile yayınlanmıştır. Yayının
daha gelişmiş ve kapsamlı biçimini hazırlama çalışmaları hep sürecektir.
Bu eserin yığma duvar malzemelerinin özellikleri ile ilgili bazı bölümleri yazarın “Yığma Yapılar
(Tuğla ve Taş):Geliştirilmiş 4ncü Baskı” (2018) Kitabının taş yığma yapılar bölümünde de vardır. Bu
açıdan bakılınca bu yayın sözü edilen “Yığma Yapılar” kitabının tarihi yapılar için özel bir “sürümü”
3
olarak nitelenebilir. Bir tekrar olarak da yorumlanabilir. Ancak İki yayın arasında belirgin içerik ve
konu farkları da vardır.
Bu yayın geniş ölçüde Yazarın ARTI Mimarlık, Mühendislik ve Müşavirlik Limited. Şirketinde
çalıştığı dönemde tarihsel yapıların güçlendirme proje işleri kapsamında konuya daha teknolojik ve
tarihi yapı özellikleri ve davranışını daha iyi belirleme amacı ile yapıtığı araştırmaları içermektedir.
Bu çalışmalarda İnşaat mühendisleri Nejat Bayülke, Oktay Bozkurt, Abdullah Özver, Emre Aygın ve
Deniz Utkutuğ yer almıştır. ARTI Mimarlık, Mühendislik ve Müşavirlik Limited Şirketi yöneticileri
Halime Şenol, Mehmet Şenol ve Abdullah İlleez’in desteği ile yapılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü
personeli İnşaat Yüksek Mühendisi Fikret Kuran’a da bir çok çalışmaya katılması yada, değerli
yorumları ile kitabın oluşmasına önemli katkıları nedeni ile teşekkür edilir.
4
2. TAŞ DUVARLAR
Örgü Tipleri
Tarihi yapıları duvarlarında taş ve tuğla kullanılmaktadır. Kubbe pandantif ve kemer gibi eğri
yüzeyleri olan yapı elemanlarında ise genellikle tuğla ya da özellikle kemerlerde düzgün yontulmuş ve
biçim verilmiş ve yaklaşık aynı boyutlarda taşlar da kullanılmıştır. Taş duvarlarla ilgili çok sayıda
görünüşler ve en kesitler verilerek duvar türlerinin tanınması ve dayanım ve davranış biçimlerinin
kestirilmesi amaçlanmıştır.
5
Şekil-3 Moloz Taş duvar. Boyutları belli aralıkta olmayan; şekilleri farklı biçimlerde taşlar duvara bir
düzen olmadan konulmuş.
Şekil-4 Moloz taş duvar. Değişik boyut ve biçimde taşlar yaklaşık olarak bir düzen içinde. Aradaki
düzenli tuğla sıraları düşey yüklerin dağılımını düzeltiyor. Duvarın içindeki düzgün tuğla sıraları
duvarın rijitliğini artırır ve düzlemi dışına devrilmesini önler
6
Şekil-6 Bir önceki örneğe (Şekil-6) göre daha düzgün taşlar ve yatay taş sıraları arasında tuğla sıraları.
Bir önceki duvar örgüsünün daha düzenli ve düşey yükleri daha eşit biçimde dağıtıldığı örgü.
Şekil-7 Yaklaşık aynı boyutta ve yatay sıraları olan moloz taş duvar
Şekil-8 Yatay taşlardan (kayrak taş) yapılmış duvar taş boyutlar değişken
7
Şekil-9 Taş boyutları çok değişken ve düzgün sıraları olmayan moloz taş duvar. Taşlar bir “yığın”
biçiminde. Dokuda herhangi bir simetri ya da düzen hiç yok.
SANDIK DUVARLAR
Taş Duvarların önemli bir ayrıntısı ise en kesitleridir. Taş duvar 50 cm -150 cm gibi genişlikte
yapılmaktadır. Duvarın genişliği 50-60 cm den daha çok ise “sandviç ve ortasında daha küçük boyutlu
moloz taşlar ve harç dolgusu vardır. Bu orta bölüm oldukça boşlukludur. Çoğu durumda bu orta
bölümde % 60’a kadar varabilen miktarda boşluk olabilir. Orta bölümdeki boşluk çoğunlukla %25-
30 oranındadır. Aşağıdaki resimlerde değişik tip taş duvar en kesitleri verilmektedir:
8
Şekil-11 Daha kalın taş duvar. Sol taraftaki yüzeyde daha iri taşlar var Ara dolgu bölümü küçük. Bu
bölüme geçen kesme kaması niteliğinde taşlar var daha kalın bir duvar dayanımözellikleri bir öncesine
göre daha “iyi”
Şekil-12 Tipik bir “Sandviç” duvar.Yer yer orta dolguyu kesen kesme kaması niteliğinde taşlar
var.Ancak sol taraf “dış” duvarında yer yer küçük taşlar kullanılmış
9
Şekil-13 İç ve dış duvarları daha küçük boyutlu taşlarla örülmüş sandviç duvar.Orta dolgu bölümünde
“kesme takozu” niteliğinde bağlayıcı taş çok az. Dolguda boşluk oranı yüksek. Bir önceki duvar en
kesitine göre daha düşük dayanımlı
Şekil-14 Duvar dokusu. En üstte duvar kalınlığı boyunca sürekli olan taş “bağlayıcı” taşdır.
10
Fotoğraf-15 Moloz taş duvar dokusu örneği. Duvar üstünde betonarme hatıl var.
11
Şekil-17 Sandık Duvar dokusu. Dış yüzde düzgün kesilmiş taşlar.
Sandviç taş duvarların basınç ve kesme dayanımı önce kullanılan taşın ve harcın basınç dayanımına
bağlıdır. Daha sonra duvarın “dokusu” ile ilgilidir. Doku taşların birbirine temas yüzeylerinin ya da
noktaların çok sayıda olmasına, aralarındaki boşlukların harçla olabildiğince iyi doldurulmuş
olmasına; boşluk olmamasına bağlıdır. Bu durum da duvar yoğunluğu birim ağırlığı yüksektir. Taşlar
birbirlerine yükleri daha çok noktada ya da ara yüzde aktardığı için gerilme birikimi daha az olacaktır.
Sandviç duvarın ortasındaki dolgunun da çok önemli katkısı vardır. Bu dolgunun sıkı ve olabildiğince
az boşluklu olması yanında orta dolgu ile dış ve iç yüz duvarı arasındaki bağlantı da çok önemlidir.
Sandviç duvarlarda Orta bölümün kalınlığı genellikle dış yüzlerdeki bölümün kalınlığının % 50-60’ı
kadardır. Dış yüzde ortalama 30 cm kalınlığında taş kullanılmış ise orta bölüm 15-20 cm genişliktedir.
Bu bölüm en çok dış yüzdeki taşın kalınlığı kadar olabilir. Orta bölümdeki taşlar ve harç dışındaki
boşluğun oranı da % 5-15 arasında değişir. Dış ve iç duvar taşlarının dolgunun içine doğru “kesme
kaması” yapacak biçimde uzanması. Dolgu ile dış duvarlar arasında kuvvet aktarımını sağlayacak ve
sandviç duvar hem düşey hemde kesme kuvvetlerine karşı dayanımı daha yüksek olacaktır. Orta
dolguya yaslanan dış kaplama duvarlar orta dolgu yanal destek vererek dolgunun düşey yük taşıma
gücünü artırırlar.
Sandviç duvar yüksekliğine göre çok kalın olduğu için bir burkulma sorunu yoktur. Buna karşılık iç
ve dış yüzdeki 20-30 cm boyutundaki taşlardan yapılmış kaplama duvarlar kendi başlarına narindir.
Orta dolgu dış yüzlerdeki duvarlara yanal destek verip burkulmalarını engeller. Eğer dış duvar ile orta
dolgu arasındaki bağlantı zayıflarsa, dış yüz duvarlarının düzlemi dışına yıkılma olasılığı yükselir.
Duvarın alt ucuna yakın bölümlerinin daha “sıkı” ve yoğun ve bu nedenle de dayanımının daha
yüksek olduğu ses hızı geçiş hızı ölçümleri ile gözlenmektedir (Mazzon-2010).
Sandviç duvarlar için dayanım ve elastisite modülleri “seçilirken” iç ve dış duvar ve ortadaki dolgu
yukarıdaki kıstaslar açısından incelenerek değerlendirilmelidir. Dayanım üzerine niteliksel bir
sınflamaya yardımcı olmak için görünüşe dayanan bir sınıflama Giuffre(1993) tarafından yapılmıştır.
Şekil-16-18’de duvar bloklarıarasındaki bağlantıya dayanan bir sınıflama kıstasları verilmektedir.
12
Şekil-18 İyi düzeyde yatay ve düşey bağlantılı bir kesme taş duvar dokusu (Giuffre-1993)
Şekil-19 “İyi”düzeyde yatay ve düşey bağlantılı bir moloz taş duvar dokusu (Giuffre-1993)
13
Şekil-20 Yetersiz bir düzeyde (kötü) yatay ve düşey bağlantılı bir moloz taş duvar dokusu (Giuffre-
1993)
Taş duvarların kalitesini belirlemek için değişik duvarın “özellikler”ine bağlı olan sınıflama
yapılmaktadır (Manuela Marino ve diğerleri-2014). Nitelikli taş duvarların özellikleri aşağıda
sıralanmaktadır:
1-Duvarda yüksek dayanımlı harç ve duvar blokları arasında birbirine tam dokunan ve geniş bir ara
yüzey olmalıdır
2-Duvarın en kesitinde duvar kalınlığı boyunca uzanan her iki dışı yüzeydeki taşları bağlayan ara
“bağlayıcı” taşlar olmalıdır.
3-Duvar taş bloklarının biçimi olabildiğince prizmatik olmalı, taşların yatay yüzeyleri düzgün
biçimde olmalıdır.
4-Duvar bloklarının boyutu da önemlidir. “küçük” boyutlu taşlardan örülmüş duvarlar daha zayıftır.
Taşların duvar kalınlığına oldukça yakın boyutlarda olması ve blokların “büyük” olduğu için ağır
olması yatay yükler altında sürtünmeyi artıran bir özelliktir.
5-Duvar blokları düşeyde şaşırtmalı olmalıdır. Bir üst sıradaki düşey derz alttaki duvar bloğunun
ortasına yakın bir yerde olmalıdır.
6-Aynı şekilde yatay derz sıralarının da yaklaşık olarak aynı seviyede devam etmesi olumlu bir
özelliktir.
7-Duvardaki taş bloklarının sert ve dayanıklı kayaçlardan olması ve taşların hava koşulları etkisinde
“bozulmamış” olması.
14
Sayılanlar kaliteli ve yüksek dayanımlı duvarlarda aranan koşullardır. Doğal olarak bir yapının bütün
taş duvarlarının her yerinde bütün bu olumlu dayanım koşulları sağlanmış olmayabilir. Bu koşullara
uyulma derecesi ve de yaygınlığı da dikkate alınarak duvar “kalitesi” ve dolayısı ile de dayanımı
kestirilebilir.
4.TUĞLA DUVARLAR
Bu bölümde tuğlalar, özellikle tarihsel yapılarda kullanılmış tuğlalar ve tuğla duvar örgü tipleri
işlenecektir.Tarihsel yapılarda tuğla genel olarak kubbe ve tonozlarda ve pandantif ve tromp gibi eğri
yüzeyli kabuk elemanlarda kullanılmıştır. Taş duvarlarda Şekil-6 ‘da görüldüğü ara sıra olarak tuğla
konulmuştur. Bu tür duvarlarda tuğla sıraların görevi düşey yüklerin daha düzgün ve eşit miktarda
aktarmak ve duvara düşey yönde bir süreklilik ve bir miktar izotropi kazandırmaktır.
Tarihi yapıların tuğlaları bugünün pişmiş toprak endüstrisinin fabrikalarda ürettiği tuğlalardan
farklıdır. Tarihi yapılardaki tuğlalar geçmişte basit koşullarda üretilmiş bir zamanların harman
tuğlaları gibi, tuğlalardır. Boyutları da bugünün standartlarında değildir. Pişirme ısıları düşüktür. Bu
nedenle basınç dayanımları da yüksek olmayabilir. Bu tuğlalar genelikle 5 cm civarında bir
kalınlıktadır. Genellikle yatay sıralar olarak taş duvarlarda bir tür hatıl gibi düşey yük dağılımını
düzenlemek için ya da tonoz, pandantif ve kubbe gibi eğrisel yüzlü elemanlarda dikey olarak
kullanılmışlardır.
Tarihi yapılardaki tuğla boyutları çok değişkendir. Ancak tuğlalar genellikle “kalın” değildir.
Kalınlıkları 4.0 – 6.0 cm kadardır. Buna karşılık planda 20x20 cm gibi tuğla boyutları olabilir.
Sayın ve diğerleri (2011) bir tarihi yapıdaki dolu tuğlaların birim ağırlığını 1.7-1.8 ton/m3 ve
boyutlarını 5 cm kalınlık ve 25 cm x 35 cm plan olarak vermektedir.
Oliviera ve diğerleri (2006) 285 x 130 x 55 mm boyutundaki tuğlalar üzerinde yaptıkları tek eksenli
yükleme deneylerinde tuğlaları iki ayrı yönde yüklemişlerdir: 1-deney tuğlası duvara yatay
konulmuştur; h=50 mm; 2-deney tuğlası duvara ya da kubbeye dikey konulmuş h = 285 mm. Bu
yaklaşımın nedeni tuğlaların kemer ve kubbe tonozlarda kılıcına, dikey olarak, duvarlarda ise yatay
olarak kullanılmasıdır. Bak Doku-45. Bu iki yükleme biçimi arasında % 11 kadar dayanım farkı
vardır: kılıcına yüklemede dayanım yatay yüklemeye göre % 11 daha yüksek bulunmuştur.
Deneyde (Oliviera ve Diğerleri-2006) kullanılan tuğlaların basınç dayanımı ortalama 600 kg/cm2
olarak çok yüksektir. Bu tuğlalar dış kaplama amacı ile üretilmiş ve büyük bir olasılıkla çok yüksek
ısılarda pişirilmiş tuğlalardır. Bu tuğlalarda duvar elastisite modülü duvar basınç dayanımının (fm) 167
katı bulunmuştur: E= 167 fm. Deney tuğlanın konulma biçimine göre tuğla duvar basınç dayanımının
değişkenliğini göstermektedir.
Düz Örgü
Bu örgü düz dizinin üst üste tekralanmasıdır. Şekil-8.4. Düşey derzlerin üst üste gelmemesi ve
bağlantının sağlanması için tuğla altındaki tuğlaya göre yarım tuğla boyu kaydırılarak konur. Örgüde
“bağlantı” boyu, üst üste duran iki tuğlanın ortak dokunma yüzeyi, yarım tuğla kadar olur. Harman
tuğlası kullanılırsa duvarın ancak bir yüzü düzgündür. Boyutları değişmeyen prese fabrika tuğlası
kullanılırsa arka yüz de düzgündür. Bu örgü küçük açıklıklı duvarlara uygulanmalıdır. Duvar kalınlığı
sıva ile birlikte 10 cm dir. Bu örgü yığma yapılarda yük taşımayan duvarlarda ya da banyo tuvalet
gibi küçük hacimlerin duvarlarından başka duvarlarda kullanılmamalıdır.
15
Şekil-20 Düz Örgü
KİLİT ÖRGÜ
Kilit dizinin üst üste tekrarlanması ile olur. Düşey derzler 1/4 tuğla boyu kaydırılarak yapılmıştır.
Düşey yönde bağlantı zayıftır. Bu örgü ile 1 tuğla (19 cm) kalınlığında duvar yapılabilir. Çok
kullanılan bir örgü şekli değildir. Betonarme çerçeveli yapıların dolgu duvarları kilit örgü olabilir.
Şekil-8.5
ŞAŞIRTMA ÖRGÜ
En iyi bilinen ve en çok kullanılan örgüdür. Bu örgü şekli bir sıra düz bir sıra kilit örgüden oluşur.
Bir, birbuçuk ve ikibuçuk tuğla kalınlığında örülebilir. Bir tuğla kalınlığındaki şaşırtma örgünün ilk
sırası kilit dizi olarak yapılırsa üzerine gelen sıra iki yan yan düz dizi olarak yapılır. Düz dizilerin
düşey derzleri kilit dizilerin düşey derzlerine göre 1/4 tuğla boyu kaymış durumdadır. Düz dizideki
tuğlaların her biri altındaki üç tuğlayı birbirine bağlar. Birbuçuk tuğla kalınlığında şaşırtma örgüde
sıralar yan yana kilt ve düz dizilerden oluşur. Yalnız düz dizinin her tuğlası ile kilit dizinin iki tuğlası
hep bir hizada olmalıdır. Üste gelen sırada düz dizi alttaki kilit dizinin üzerine, kilit dizi de düz dizinin
üstüne getirilir. Şekil-22 ve Şekil-23
16
Şekil-22 Şaşırtma Örgü
17
5. HARÇLAR
Harcın görevi duvarı oluşturan taş ve tuğla gibi birimleri birbirine bağlamaktır. Bunun yanında
birimleri ara yüzeylerindeki girinti ve çıkıntıları doldurarak alt ve üst sıradaki birimlerin birbirine
bütün duvar yatay en kesiti düzleminde kuvvet aktarmasını sağlayıp gerilme birikimlerinin oluşmasını
önlemektir. Genellikle taş duvarlarda duvar birimlerinin belli standart boyutları olmadığı için taşlar
arasında çok düzensiz boşluklar vardır. Bunların harçla doldurulması çok önemlidir. Bu nedenle taş
duvarlarda, özellikle moloz taş duvarlarda çok miktarda harç kullanılacaktır. Taş duvarların hacımsal
olarak % 25-33’ü harç olabilir. Bu oran tuğla duvarlarda % 20’den daha az olabilir. Duvar
birimlerinin büyük boyutlu olması, toplam duvar hacmi içinde harcın oranının daha az olmasına
neden olacaktır. Genellikle harç oranının yüksek olduğu duvarların kesme dayanımları daha yüksek
olur.
Harçlar genellikle kireç harcıdır. Kireç harcı kireç kaymağı ve kum karışımıdır. Kireç taşı ya da
kalker kimyasal formülü CaCO3.Kireç taşı yakılarak CaO’dönüştürülür. CaO daha sonra su ile
söndürülerek CaOH kireç kaymağına dönüşür. Daha sonra Kumla karışıtırılarak kireç harcı olur.
Kireç harcı zamanla havadaki karbondioksit gazı ile birleşerek tekrar CaCO3 olarak karbonatlaşır. Bu
işlem için harcın içindeki suyun tümü ile buharlaşmasından sonra havadaki CO2 bu başluklara
girebilmesi gerekir. Çok nemli ortamlarda, su harç içindeki boşlukları tümü ile boşaltmadığı zaman,
kireç harçlarının sertleşmesi tam olarak gerçekleşmeyebilir. Bu nedenle eski duvarların ortalarındaki
hava alamayan bölümlerde sertleşmemiş kireç harçları bulunabilmektedir (Torraca-2009).
Kireç harcı havadaki CO2 ile birleşerek yeniden kireç taşına dönüşür. Karbonatlaşma yolu ile
sertleşme işlemi yavaştır. Kireç harcı esnek bir malzemedir. Sertleşmesi uzun zaman alır. Duvar
yavaş örülürken karbonatlaşma ile sertleşmenin de uzun sürmesi uyumludur.
Kireç harcına dayanımını artırmak ve sertleşme süresini kısaltmak için hidrolik kireç geliştirilmiştir.
Bu içinde silis kökenli malzemenin olduğu bir harçtır. Kirece puzolan ya da tras denilen volkanik
tabanlı silisyum bileşiklerinin katılması ile yapılır.
Bu arada kireç harcın duvarın tabanından ve dış yüzünden su alması nedeni ile niteliğinde bozulma
olabilmektedir ( Torraca-2009).
HORASAN HARCI
Tarihsel yapılarda kullanılan bir harç türüdür. Kireç, puzzolanik bir malzeme bugünkü tanıma göre
“tras” malzeme ile kum karışımı yavaş sertleşen bir harç türüdür. Gürdal ve diğerleri (2011)
yaptıkları çalışmada Istanbuldaki bazı Bizans dönemi yapılardaki harçları fiziksel ve kimysal
özellikleri ve birleşimlerini çeşitli yöntemlerle incelemişlerdir. Çizelge-2.5. Harçların basınç dayanımı
“nokta yükleme” ve tek eksenli basınç deneyleri ile incelenmiştir.
18
Çizelge-2.5 Tarihsel yapılardaki “horasan” harçlarının basınç dayanımları.
19
6. DUVARLARIN MEKANİK ÖZELLİKLERİNİN SEÇIMI
Taş ya da tuğla duvarların mekanik özelliklerinin seçimi, bu yapıların yük taşıma güçlerinin, deprem
dayanımlarının belirlenmesi ve genel olarak dinamik özelliklerinin ölçüm ve analitik hesap yöntemleri
ile hesaplanıp karşılaştırılması için gerekmektedir. Çeşitli kaynaklarda tarihi yapıların duvarları
mekanik özelliklerinin seçiminde duvar cins ve dış görünüşlerine de bağlı olan duvar “sınıfı”
değerlendirilmektedir.
Simav’da incelenen camilerin dış duvarları yaklaşık 120-140 cm kalınlığındadır. Manisa Muradiye
Camisi”nde duvar kalınlığı 1.40 metredir (Nohutçu ve diğerleri-2011) Bu kalınlıktaki duvarlar Şekil-
10‘da gösterildiği gibi ve “sandviç” ( sandık duvar da denilmektedir) niteliğindedir.
Dış ve iç yüzde taşlar 30-40 cm boyutunda ya da 20 - 30 cm de olabilir, taşların ortasına daha küçük
boyutlu ve moloz niteliğinde örülmemiş dökme taşlı ve harçlı dolgu yapılmaktadır. Bu tür sandviç
duvarlarda iç ve dış yüzdeki duvarların kalınlığı farklı da olabilir. Genellikle dış duvarlar daha kalın
taştan yapılır.Örneğin iç duvarın taşları ortalama 20 cm boyutunda, dış duvar taşları 30 cm
boyutundadır. Ayrıca dış cephedeki duvarın örgüsü daha özenli ve düzenli bir görünümde yapılırken,
iç yüzdeki duvarın örgüsü görüntü yönünden daha az özenli ve düzenli yapılmaktadır.
Simav Camilerinin duvarlarında görüldüğü gibi taşlar arasına yer yer tuğlalar da konulmuş olabilir.
Dış yüzeydeki duvara daha düzenli ve daha çok sayıda tuğla konulurken iç duvarlarda hem daha az
tuğla hemde daha düzensiz bir konumda olabilir. İç duvar sıva ile kaplandığı için duvar örgüsü daha
düzensiz ve daha az bir özenle de yapılmış olabilir.
Camilerin kubbe, pandantif ve kubbeyi taşıyan diğe kemer elemanları ise tuğladan yapılmıştır.
Tuğlalar yaklaşık 4-5 cm kalınlıkta ve 30 x 30 cm kare boyutundadır. Kemer ve pandantiflerde
kılıcına ve düşey yönde örülmüştür.
Duvar harcı olarak duvar, kubbe, pandantif vb elemanlarda bağlayıcı olarak kireç harçı kullanılmıştır.
Bazen kireç ve tras (puzolan volkanik kül gibi) karışımı olan hidrolik kireçli bir harç da kullanılabilir.
Duvarın dokusunun görünüşü de duvar mekanik özellklerinin seçiminde yönlendirici olabilir. Betti ve
Vignoli (2008) inceledikleri kilisenin duvarlarının malzeme ve örgü dokusunu referans alarak
bölgelerinde benzer duvarlarda yapılmış dayanım deneyleri sonuçlarına bakarak duvarın çeşitli
mekanik özelliklerini seçmişlerdir.
20
Fotoğraf-24 Tuğla ve karmaşık boyutlu moloz taş düzensiz bir örgü dokusu. Tuğla bölümlerde yatay
derzlar var. Moloz taş bölümlerde yatay derz yok. Tuğla ve taş örgü bölümler çok karmaşık ve
süreksiz biçimde ( Betti ve Vignoli -2008)
Doku-23 Tuğla ve daha büyük boyutlu moloz taşlar ve göreceli olarak belirgin yatay derzler ( Betti
ve Vignoli -2008)
21
Fotoğraf-25 Moloz taş dolgu oldukça düzenli yatay derzler ve taşların arasındaki derzler doldurulmuş
( Betti ve Vignoli -2008)
Fotoğraf-26 Kubbe ve pandanfif bölümlerinde Tuğla duvar dokusu ( Betti ve Vignoli -2008)
Bu duvar dokusu için E= 20 000 kgf/cm2, poisson oranı μ = 0.25, birim ağırlık 2.2 ton/m3. Basınç
dayanımı sınırı 40 kgf/cm2 çekme dayanımı sınırı 1 kg/cm2 olarak alınmıştır.
Simav’da gerek Nasuhağa ve gerekse Üzümpazarı camisinin duvarlarında daha düzgün moloz taşlar
ve tuğlalar yaklaşık da olsa bir düzen içinde kullanılmış gibi görünmektedir. Ulucami’nin duvarları
ise sıva ile kaplıdır. Ancak sıva altındaki duvarın örgüsünün diğer iki caminin dış duvarları ile aynı
tipte olduğu Uucami’de sıvanın bir bölümü kaldırılarak duvarı örgü durumu niteliğinin benzer olduğu
gözlenmiştir. Fotoğraf-27, 28, ve 29.
22
Fotoğraf-27 Simavda Nasuhağa Camisinin köşe bölümünde dış duvar dokusu. Düzgün taşlardan
oluşturulan sıraların arasında sürekliolmayan tuğla sıraları
Fotoğraf-28 Simavda Nasuhağa camisinin güney duvarının orta bölümü bir önceki köşe bölümünden
farklı sürekli olmayan birden çok tuğla sıraları arasında daha küçük boyutlu ve moloz taş sıraları
23
Fotoğraf-29 Simav Üzümpazarı Camisinin dış duvar dokusu. Didörtgen prizma taşlar arasında yatay
tuğla sıraları. Taş arasında yer yer tuğla ile örülmüş küçükbölümler. Moloz taş hiç kullanılmamış.
Fotoğraf-27’ye göre daha çok işlenip biçim verilmiş taşlar
(Not: Daha farklı duvar dokuları vardır ve ilerde bu çalışmanın içinde yer alacaklardır.)
Duvar dokuları camilerin aynı duvarlarında çok farklı olabilmektedir. Bu farklılık aynı duvarın farklı
bölümlerinde farklı dayanımlar olabileceğini göstermektedir.
Sandviç duvarlarda iç ve dış yüz duvarlarda daha yüksek dayanımlı taşlar daha özenli olarak
örülmüştür. İç ve dış duvarların arası harçlı ya da harçsız dolgu olarak yapılmaktadır. İç dolgunun
hem elastiste modülü hem de basınç dayanımı daha düşüktür. İç duvar da harç olarak kireç ya da kireç
ve puzolan karışımı bir harç kullanılabilir. Bu harç düzenli bir duvar örgüsü sağlamaktan çok taşların
biribirine daha iyi dokunması ve düzgün yatay yüzeyler elde edilmesi için bir tesviye ve dolgu
malzemesi niteliğinde de olabilir.
Düşey yük etkisinde daha yüksek elastiste modülü olan dış duvarlar daha çok yük taşırken, İç bölüm
aynı düşey yük etkisinde daha çok sıkışacak hem yatay yönde hem de düşey yönde daha çok
genleşmek isteyecektir. İç dolgunun genişlemesi dış duvarlara düşey ve yatay yük aktarmaya
çalışacaktır. Bu arada daha yüksek dayanım olan dış duvarlar yanal destek vererek, ortadaki zayıf
dolgunun , iç duvarın daha çok yük taşımasını sağlayacaktır.
Bu durumda dış duvarlar ile iç duvar ara yüzeylerinde çekme ve kesme kuvvetleri oluşacaktır. Ara
yüzeyin çekme ve kesme dayanımı aşılırsa ara yüzeyde çatlak oluşacaktır. İç ve dş duvar ile orta
dolgu bölümü birbirinden bağımsız bir duvar olacaktır. İç duvarın sağladığı yanal destek olmayınca,
Dış duvarların narinliği artacak ve dış duvarlar dışarıya doğru burkulacaklardır. Bu arada dış duvarda
iç duvara doğru olan çıkıntılar iç-dış duvar ara yüzeyinin kesme dayanımını artırmaktadır.
24
Şekil-30 Kalın, > 100 cm, olan duvarlarda uygulanmış en kesitler. Bu tür duvarlar “sandık” ya da
“sandviç” duvar olarak tanımlanmaktadır. Dış ve iç duvarlar tuğla ve moloz taş karışımı rastgele ya da
oldukça düzenli yatay ve düşey derzli yapılmış da olabilir. İç ve dış duvar taşları 20-30 cm boyutunda.
Dış duvarda daha düzenli ve daha büyük boyutlu bir taş dizimi
25
Şekil-31 Kalın ve bu nedenle sandık ya da sandviç duvar olarak nitelenen duvarların en kesit tipleri
Tarihi yapıların “sandviç” duvarlarında en önemli sorun iç ve dış duvar ara yüzünde bağlantının çok
zayıf olması yada hiç olmamasıdır. Yukarıda Şekil-1’deki gibi bir sandviç duvar kesitinde, dış
yüzlerdeki taşların orta dolgu bölgesine uzanan boyutlarda olması iç dolgu ile dış duvar ara yüzeyinde
kesme kuvveti aktarımını sağlayacaktır. Duvarın dış yüzdeki taşlarının içe bakan yüzlerinin düz
olması kuvvet aktarımı için olumsuzdur.
İç ve dış duvar ile orta dolgu arasında kuvvet aktarımı için gereken bağlantının olmaması birlikte yük
taşımasını ve birbirlerine yük aktarmasını güçleştirmektedir. “Sandviç” duvarın orta ve dış yüzey
bölümlerini bağlayacak rijit ve yüksek dayanımlı elemanlar olmalıdır.
Dış duvarların tek başlarına dururken dayanımı daha yüksektir. Buna karşılık orta dolgunun tek başına
dayanımı çok azdır. İç ve dış duvarların sağladığı yanal destek ile iç dolgu da daha çok yük
taşıyabilmektedir.
Dusi ve diğerleri (2011) duvarları niteliksel olarak “yüksek, orta ve düşük” dayanımlı olarak
sınıflandırmaktadır.
26
“Yüksek” dayanımlı duvarda taşlar tekdüze boyutlardaır. Ayrıca biçimlerindede çok sapma yoktur.
Taşlar arasında çok az boşluk vardır; bütün boşluklar harç ile doldurulmuştur;.taşlar arasında
dokunma sınırlı noktasal biçiminde olmayıp çok geniş yüzeylerde gerçekleşmektedir. Ayrıca taşın ve
harcın dayanımları yüksektir ve çevre koşullarına karşı da dirençleri vardır. Sandviç duvarlarda dış
duvarlardan orta dolguya diş biçiminde uzanan taşlar vardır. Dolgu orta bölümünün doluluk oranı
yüksektir.
Dusi ve diğerleri (2011) “yüksek” dayanımlı taşduvar için τo = 1.28 kgf/cm2 ve G / τo= 1425
önermektedir.
“Düşük” dayanımlı duvarda örgü düzeni bozuktur. Bir düzenlilik yoktur. Taşlar arasında dokunma
noktasaldır ve taş aralarında çok boşluk ve harçla iyi doldurulmamış bölümler vardır. Sandviç duvarın
orta dolgusunun boşlukoranı yüksektir. Dış yüz duvarlarında orta dolguya uzanan diş yapmış taşlar
yoktur.
“Orta” dayanımlı duvar ise bu iki sınıfı bazı özelliklerini içeren bir ara düzeyde nitelikli duvardır.
Dusi ve diğerleri (2011) “orta “ ve “düşük” dayanımlı taş duvar için sırası ile τo = 0.62 kgf/cm2 ve G /
τo= 1872 ve τo = 0.41 kgf/cm2 ve G / τo τo= 1738 önermektedir. Bu değerler ilerde deney sonuçları
bölümünde ayrıntılı olarak incelenecektir.
Aşağıdaki Çizelge-6 dadeneylerde buldukları ilk çatlama, en büyük yatay yük ve düşey gerilmelere
bağlı olarak hesaplanmış μ değerleri verilmektedir.
Çizelge-6’da deneylerde τo yaklaşık 1.00-2.00 kgf/cm2 ve sürtünme katsayısı (μ) ise 0.13-0.21
aralığındadır. Sürtünme katsayısı DBYBHY-2007’de verilen 0.5’den oldukça küçük bulunmuştur.
Bloklar arasında harç olmaması (a) tipi duvarda temas yüzeyinin kısıtlı olmasının sonucu olabilir.
Diğer harçlı duvarlarda da sürtünme katsayısının < 0.5 olması taş duvarlarda harçlı ya da harçsız
27
olarak taşlar arasındaki temas alanlarının, tuğla duvarlara göre, daha az sınırlı ve sınırlı bir alanda
olması ile açıklanabilir.
Şekil-32 Duvar örgüleri (Vasconcelos ve Laurenco-2009). (a) Harçsız ancak düzgün kesilmiş
taşlardan yapulmış duvardır. (b) ve (c) duvarlarında harç vardır. (b) duvarı “kabaca” düzeltilmiş
taşlardan yapılmıştır, (c) duvarı ise moloz taş duvardır.
Buna karşılık Manuela Marino ve Diğerleri (2014) taş duvarlar için duvar yükleme deneylerine
dayanarak yumuşak kesme taştan yapılmış duvarlar (Şekil-32b’deki gibi yaklaşık prizmatik biçimde
ve düzenli yatay ve düşey derzli duvarlar ) için (μ) = 0.55-0.65; sert kaba kesilmiş volkanik taşlar için
0.70-0.90 değerleri vermektedir.
Bu bölümde toplanmış bilgiler taş duvarın dayanımının çok değişken olabildiği göstermektedir. Kesin
değerler vermek zordur. Dayanım belirleme duvarın nitelikleri ve bu niteliklere benzer duvarlar
üzerinde yapılmış denylere dayanılarak kestirilmelidir. Belli bir yönetmelik ya da standarta dayanan
seçimin gerçekçi olmayacaktır.
28
7. DUVAR DENEYLERİ
GENEL
Bu bölümde çeşitli tip taş ve tuğla duvarların üzerinde dayanımlarını belirlemek için yapılan deney
yöntemleri ve deney sonuçları verilecektir. Bu duvarlar Taş, Tuğla ve sandviç (sandık) duvar olabilir.
Sandviç duvarların nitelikleri ve mekanik özellikleri belirlemek için yapılmış deneylerden edinilen
bilgiler bu bölümde verilmektedir. Amaç sandviç duvarların Elastisite Modülü (E), kayma Modülü
(G) düşey basınç ve yatay kesme kuvveti taşıma gücünün belirlenmesidir. Sandviç duvar deneyleri
küçük ölçekli örnekler üzerinde yapılmıştır
Sandviç duvar kesme ya da eğik çekme dayanımı belirleme deneyleri iki farklı yöntemle
yapılmaktadır. 1-Basınç ve kesme kuvveti deneyleri 2- Diyagonal basınç kuvveti deneyleri
Şekil-33 Basınç ve Kesme Kuvveti Deneyi. Bu deneyde duvara önce genellikle deney sırasında
değişmeyen bir düşey basınç gerilmesi uygulanır. Sonra yatay yük itme ve çekme biçiminde tersinir
olarak ya da tek yönlü yatay yük olarak uygulanabilir. Değişik kırılma biçimleri gözlenebilir.
Ötelenme oranları ve en büyük ötelenme ölçülebilir. Bu deney duvarın “eğik çekme ya da kesme
dayanımını” verir.
29
Şekil-34 Diyagonal Basınç Kuvveti Deneyi. Bu deneyde düşey basınç yükünün uygulandığı eksene
dik yönde yatay çekme gerilmesi oluşur. Kesme dayanımı (√2 P) / (2 Aw) olarak hesaplanır. P
kırılma yükü ve Aw duvar en kesit alanıdır. Bazı kaynaklarda durumun böyle olmadığı öne sürülüp
dayanımın farklı denklemlerle hesapladığı bilinmektedir. Bu deney duvarın” çekme” dayanımnı verir.
30
Daha yakın tarihli deneylerde (Celeste Almeida ve diğerleri-2014) değişik “düzen”lerde duvar
tipleri için düşey gerilme ve yatay yükleme deneyleri yapmışlardır. Bu çalşmada duvarlar, düzenli,
az düzenli, düzensiz ve çok düzensiz olarak dört gruba ayrılmıştır. 180 cm yüksekliğinde ve 120
cm genişlikte ve 28 cm kalınlıkta taş duvarlar 4, 8 ve 12 kgf/cm2 düşey basınç etkisinde yatay yük
atında denenmiştir. Deney sonuçları, özellikle τ
= τo +μσ biçimindeki duvar kesme
gerilmesi dayanımı denklemindeki sürtünme katsayısı μ ve τo (aderans dayanımı) değerlerinin
belirlenmesine katkısı açısından önemlidir. Bu nedenle burada ayrıntılı olarak aktarılmaktadır.
31
Şekil-39 “Çok düzensiz” taş duvar(Celeste Almeida ve diğerleri-2014)
Şekil-40 4 kgf/cm2 Düşey basınç etkisinde yatay yük davranışı (Celeste Almeida ve diğerleri-
2014)
Şekil-41 8 kgf/cm2 düşey Basınç etkisinde yatay yük davranışı (Celeste Almeida ve diğerleri-
2014)
32
Şekil-42 12 kgf/cm2 Düşey Basınç etkisinde yatay yük davranışı (Celeste Almeida ve diğerleri-
2014)
Şekil-43 Taş duvarda oluşan kesme gerilmelerinin duvar düşey gerilmesi ile artışı. Bu artış düşey
gerilme x sürtünme katsayısının (μ) bir fonksiyonu olarak görünmektedir. Kesme gerilmesi/ düşey
gerilme oranının Duvar örgüsünün niteliğine bağlı olarak 0.20-0.25 arasında olduğu
görünmektedir.
Tuğla Yığma kargir duvarların yatay yükler altındaki dayanımını belirlemek için ASTM C1196
(1997)ve ASTM 1531 (2003) nolu standardlarına göre “yassı kriko” (flat jack) ile deneyler
yapılmaktadır.
ASTM 1196’ya göre yapılan deneyin amacı duvardaki düşey basınç gerilmesi ya da dayanımının
belirlenmesi dir.
33
ASTM 1531’e göre yapılan deneyde ise duvardaki tuğla sırasından 1-2 tuğla çıkarılmakta, buraya
yassı daha doğrusu yatay bir kriko konularak o sıradaki tuğla yatay olarak duvar düzlemi içinde
itilmektedir. Resim- ‘de ASTM 1531’e göre Tuğla Duvar da harç ile tuğla arasındaki yapışmanın
belirlenmesi için deney düzeneği verilmektedir.
.
Yatay olarak itilen tuğlanın diğer yanındaki tuğla da duvarda sökülmektedir ve kriko ile itme anında
tuğla ile alt ve üstündeki derzdeki harç ile tuğla arasındaki aderans ya da yapışma dayanını (τo)
ölçülmektdeir. Böylece duvarın kesme dayanımın veren
τ =τo +μσ
Denklemindeki tuğla ile harç arasındaki yapışmayı veren τo değeri ölçülmektedir. Bu deneyde itilen
tuğla ile harç arasındaki yapışma deneyine duvardaki düşey gerilmenin de bir ölçüde katkısı olduğu ve
eğer tek tuğladan daha kalın bir duvar ise, tuğlanın iç taraftaki kalan yüzünde de yine harç ile tuğla
arasında yapışma olduğu varsayılmaktadır ve ölçülen kayma dayanımının τo yerine τ değerini temsil
ettiği de ileri sürülmektedir.
Bu deneye benzer bir yatay yükleme deneyinin taş duvarda da yapılması duvarın düzenli bir taş-harç
ortamı olmadığı için aynı biçimde yapılması zordur. Bunun yerine duvarın genel anlamda yatay kesme
ya da yatay yük dayanımını veren bir deney yapılabilir. Ağustos 2011’de Istanbul Selçuk Kız Meslek
Lisesi ve Eski Babıali Binasında burada anlatılan biçime benzer bir yükleme deneyi yapılmıştır.
34
Şekil-44 Tuğla Duvarda harç ile tuğla arasındaki yapışmanın belirlenmesi için deney düzeneği
ASTM 1531’den.
Yatay olarak itilen tuğlanın diğer yanındaki tuğla da duvarda sökülmektedir ve kriko ile itme anında
tuğla ile alt ve üstündeki derzdeki harç ile tuğla arasındaki aderans ya da yapışma dayanını (τo)
ölçülmektedir. Böylece duvarın kesme dayanımın veren
τ =τo +μσ
Denklemindeki tuğla ile harç arasındaki yapışmayı veren τo değeri ölçülmektedir. Bu deneyde itilen
tuğla ile harç arasındaki yapışma deneyine duvardaki düşey gerilmenin de bir ölçüde katkısı olduğu ve
eğer tek tuğladan daha kalın bir duvar ise, tuğlanın iç taraftaki kalan yüzünde de yine harç ile tuğla
arasında yapışma olduğu varsayılmaktadır ve ölçülen kayma dayanımının τo yerine τ değerini temsil
ettiği de ileri sürülmektedir.
ASTM-1531’e göre tuğla duvarlarda 3 türlü yerinde yükleme deneyi yapılabilmektedir
Şekil-45 ASTM-1531’e göre birinci tür deneyde duvardaki “deney” tuğlasına hem düşey hemde
yatay yük uygulanmakta ve duvarın τ =τo +μσ dayanımı belirlenmektedir
35
Şekil-46 ASTM-1531’e göre ikinci tür tuğla duvar yerinde yükleme deneyinde deney tuğlasına
bir yanından yalnızca yatay yük uygulanır. Bu deneyde deney tuğlası üst taraftan gelen duvarın
kullanım koşullarında taşımakta olduğu düşey yükler etkisindedir. Bu durumda bulunan dayanım
τ =τo +μσ ile verilen dayanımdır burada σ tuğlanın taşıdığı gerçek düşey yüktür. Genelikle
tahmin edilir. Deney türü-1’de ise deney tuğlasına istenilen miktarda düşey yük
uygulanabilmektedir.
Şekil-47 ASTM-1532’e göre üçüncü tür tuğla duvar yerinde yükleme deneyi ikinci tür deneye
benzer ancak tuğla ile harç derz arasındaki yatay deformasyon ya da tuğla kayma miktarı
ölçülmez. Deney tuğlası ile harç arasındaki yapışma aderans belirlenir.
36
ASTM-1531 duvar yerinde yükleme deneylerinde eğer duvar 1 birim tuğladan daha kalın ise tuğlanın
arka yüzünde, duvar tarafındaki iç yüzünde, ki harçla olan yapışmasının dayanıma katkısı vardır. Bu
katkı dikkate alınamaması neden ile dayanım daha yüksek çıkabilir.
37
Fotoğraf-49 Istanbul Selçuk Kız Meslek Lisesi Duvar Parçası
Tuğla-1 Basınç Deneyi yükleme hızı çok büyük dayanımlara göre ayarlanmış bir test cihazı ile
yapıldığı için sonuç alınamamıştır. Tuğlaların temas alanları düzgün ve pürüzsüz olmadığı için 40-50
kg/cm2 ve duvar için 30-35 kg/cm2 basınç dayanım değerleri seçimi “mühendislik sağduyusu” ile
seçilmiştir
DUVAR DÜZLEMİ İÇİNDE YATAY YÜKLEME DENEYİ
Bu deney Fotoğraf-50’de gösterilen biçimde yapılmıştır. Krikodan basınç bar olarak okunmuştur. 1
Bar yaklaşık 1 kg/cm2’dir. Hidrolik krikonun piston çapı 80mm ve enkesit alanı yaklaşık 50 cm2
olmaktadır. Bu durumda krikodan okunan bar değeri x 50 kg/cm2 = kriko ile duvara uygulanan yükü
vermektedir. Yük yaklaşık 30 cm boyunda ve 12 genişlikte bir plaka alanı ile duvara uygulanmaktadır.
38
Fotoğraf-50 Duvar Düzlemi içinde yatay yük uygulama deneyi
Bu yükleme sonucu ölçülen yatay yük ve birim ötelenmeler Şekil-51 ve Şekil-52’de verilmektedir.
Birim ötelenmeler kadranlı mikrometre ile ölçülen açılmanın yaklaşık 40 cm olan örnek alınan
aralığın genişliğine bölünerek bulunmuştur.
1.50E-02
1.00E-02
5.00E-03
0.00E+00
0 2500 5000 7500 10000
YATAY KUVVET (KG)
39
SELÇUK KIZ MESLEK LİSESİ DUVARI
GERİLME-BİRİM ŞEKİL DEĞİŞTİRME
25.00
GERİLME
(kg /cm2)
20.00
15.00
10.00
2nci yükleme
1nci yükleme
5.00
0.00
0.0E+0 5.0E-03 1.0E-02 1.5E-02 2.0E-02 2.5E-02 3.0E-02
0
BİRİM ŞEKİL DEĞİŞTİRME
Şekil-52 Duvar Yatay yük gerilim- birim şekil değiştirme ilişkileri. Burada 22.22 kg/cm2 /
0.0065 = 3400 kg/cm2 ve 22.22 kg/cm2 / 0.02375 = 935 kgf/cm2 gibi kayma modülleri (G)
bulunmaktadır. Ortalaması G = 2160 kgf/cn2
Duvarda oluşan düzlemi içinde düzlemine paralel gerilmeler (kesme gerilmeleri) ise Şekil-51’deki
duvar yüklerinin 12 cm x 30 cm gibi bir alana bölünmesi ile hesaplanmıştır. Şekil-52.
Daha önceki güvenlik değerlendirmesi raporunda tuğla duvar elastisite modülü (E) 35 000 kg/cm2
alınmıştır. Bu yaklaşık 35 kg/cm2 tuğla duvar basınç dayanımı x 1000 gibi bir yaklaşımı temsil
etmektedir. Kayma modül ise E/10 olarak alınmış ve deney sonuçlarından hesaplanan G değerine
oldukça yakındır.
40
Fotoğraf-53 Çevresi boşaltılmış harman tuğlası duvar parçası
Fotoğraf-55 Mahalli İdareler Binası Avlusunda Duvar örnekleri alınan ve deney yapılan bölüm
Taş duvarın üstündeki mermer pirinçli mozayik sıva kalındır > 5.0 cm. Mozayik sıva katmanı duvarı
dayanımını artıracaktır. Düzgün derzler yapmak için araya tuğla sıraları konulmştur. Fotoğraf-56
Bu duvarda da yükleme düzenini yerleştirmek için açılan bölümden taş örnekleri alınmıştır. Bir adet
sarı ve bir adet siyah renkli taş alınmıştır ve olabildiğince düzgün kesilerek basınç dayanımı için
presde kırılmışlardır. Çizelge-4.3.
42
Fotoğraf-56 Mahalli İdareler Binası (Eski Babıali) > 5 cm kalın Mozayik Kaplama altındaki
duvarın görünüşü
Duvarda kullanılan taşların yaklaşık 40-50 kg/cm2 gibi bir basınç dayanımı vardır göstremektedir.
Siyah taş oldukça sert ancak içinde başka ve daha zayıf malzemeden oluşmuş damar olan bir taştır.
Yapının duvarlarında çok farklı görünüşte renkte ve dayanım ve sertlikte taş kullanıldığı Resim-55’de
görülmektedir. Duvar kaplaması olarak kullanılmış mozayik duvara göre oldukça yüksek bir
dayanımdadır.
43
Fotoğraf-57 Istanbul Mahall İdareler Binası (Eski Babıali) Duvar Düzlemi İçinde Yatay Yükleme
Deneyi
2.50E-03
BİRİM
ÖTELENME
2.00E-03
1.50E-03
1.00E-03
Series1
5.00E-04
Series3
0.00E+00
0 2500 5000 7500 10000 12500 15000
KUVVET (kg)
Şekil-58’de verilen yükler yaklaşık 20 cm x 30 cm gibi bir alana uygulanmıştır.Bu yükler etki alanına
bölünerek duvara uygulanan gerilmeler hesaplanmıştır. Şekil–59‘da gerilme-birim şekil değiştirme
ilişkisi verilmektedir
44
MAHALLİ İDARELER DUVARI
25
GERİLME (kg/cm2)
20
15
Series1
Series2
10
0
0.00E+00 5.00E-04 1.00E-03 1.50E-03 2.00E-03 2.50E-03
Birim şekil-değiştirme ilişkisinden elastisite modülü 22.5 kg/cm2 - 2.5 kg/cm2 / 2.25x10-3 -1x10-3 =
16 000 kg/cm2 gibi bir elastisite modülü bulunmaktadır. Bu duvar düzlemine paralel bir yüklemedeki
elastisite modülüdür. Yükleme plakasının duvar yüzeyinin tümüne dokunamaması yükün daha küçük
bir alana etkimesine ve dayanımın daha az olmasına neden olduğu düşünülürse bu elastisite
modülünün daha yüksek olabileceği kabul edilebilir.
Uygulanan yükün bir bölümü yaklaşık 6 cm x 30 cm gibi duvarın yüzündeki kalın mozayik sıvaya
uygulanmaktadır ya da tarafından taşınmaktadır. Gerçek duvar bölümü tarafından taşınan kısım ise 13
x 30 cm2 gibi bir bölümdür.
Burada bulunan değerin duvarın dış yüzündeki taş duvar ve mozayik kaplamadan oluşan birleşik
bölümün özelliği olarak kabul edilmesi, iç duvar ve ara dolgu ile birlikte oluşan toplam duvarı tam
olarak temsil etmektedir. Duvar dayanımına duavarın üsründeki kaplamanın da katkısı vardır. Ancak
135 cm kalınlığındaki bu duvarda bütün bileşenleri kapsayan Şekil-44, 45, 46 ve 47 ‘de anlatılan
biçimde bir yükleme deneyinin standart olarak her tarihsel yapıdan istenmesi zor olacaktır. Bu amaçla
sınırlı sayıda deney akademik bir amaçla yapılabilir ve bu karmaşık deney sonuçları burada anlatılan
daha basit deneylerden bulunan sonuçların yorumunda kullanılabilir.
DENEY SONUÇLARINI DEĞERLENDİRME
Yapılan deneyin standart bir deney olmaması elde edilen sonçların tartışılmasını ve deney
sonuçlarının başka örnek duvar deneyleri ve duvar mekanik özellikleri değerleri ile karşılaştırılmasını
gerektirmektedir.
Duvar yükleme deneyinde duvar düzlemi içinde yatay yönde yaklaşık 22 kg/cm2 gibi bir gerilme
düzeyine ulaşılmıştır. Bu değer Şekil-4.13‘de verilen duvar basınç dayanımı / Elastisite Modülü (E)
ilişkisi ve Tablo-4.1‘de verilen deneysel olarak bulunmuş duvar basınç dayanımları içinde en çok
rastlanan 20 kgf/cm2 dayanım değerine oldukça yakın ve bu nedenle de güvenilebilir bir değer olduğu
varsayılabilir.
Duvar yükleme deneyinden sonra Mahalli İdareler binasının sonlu elemanlar yöntemi ile yapılan
analizinde E=.20 000 kg/cm2 G = 2000 kg/cm2 alınmıştır. Bu kabul Kaynak (4) ve (5)’deki
gözlemlere dayanmaktadır.
45
Bu kabule göre yapılan analizde duvarlarda 12 Kasım 1999 depremi ivme kaydı altında oluşan en
büyük kesme gerilmelerinin duvar kesme dayanımının yeteri kadar altında kaldığı sonucuna
varılmıştır.
46
8- DENEYLERDEN BULUNMUŞ
TAŞ DUVAR DAYANIMLARI
Deneylerde kullanılan duvar örneklerinin boyutu, harç dayanımı orta dolgu bölümdeki boşluk oranı iç
ve dış duvar ile orta dolgu ara yüzeyinin özelliği, dış duvarlardan dolguya uzanan kesme kaması
biçiminde taşların ya da iç ve dış yüzdeki duvarı bağlayan donatıların olması gibi özellikler dayanım
üzerinde etkilidir. Dış duvarlardaki taşların boyutları da dayanımda etkili olabilir. Bütün bu faktörler
deney yapılmadan sonlu elemanlar analizinde kullanılacak duvarın basınç dayanımını ve elastisite
modülünü değeri seçiminde dikkate alınmalıdır.Bu bölümde sandviç duvar deneyleri ile bulunmuş
duvar basınç dayanım değerleri verilecektir. Bu değerler Mazzon (2010)’un doktora tezindeki ve diğer
kaynaklarda verilen çeşitli araştırmacıların deneylerinde bulunan değerlerdir: Çizelge- ‘de deneylerde
bulunmuş duvar basınç (fd) dayanımları verilmektedir.
47
20.9 14000 E= 669*fd
21.8 10400 E= 477*fd Tuğla duvar
22.8 11 700 E= 513*fd
87 31 500 E= 362*fd Dış duvar Kireç taşı
398 48 700 E= 122*fd Dış duvar kumtaşı
Binda ve 42 18 300 E= 446*fd Orta dolgu kireçtaşı
Diğerleri 40 1 050 E= 351*fd Orta dolgu kumtaşı
(2006) 58 17 700 E= 305*fd Bütün sandviç
Duvar Kireçtaşı
151 29 400 E= 195*fd Bütün sandviç
Duvar Kumtaşı
Vintzileou ve 18.2 10 000 E= 549*fd
Miltiadou-Fezans 17.4 14 400 E= 828*fd
(2008) 22.6 15 000 E= 664*fd
Vintzileou ve 19.4
Androniki (2008)
Corradi ve 2.01 12 890 E= 6412*fd
Diğerleri 2.15 3060 E=1423*fd
(2008)
30.9 24 000 E= 777*fd
31.4 30 000 E= 955*fd
Galasco 37.6 26 000 E= 691*fd
ve diğerleri 31.8 22 000 E= 692*fd
(2009) 31.3 29 000 E= 927*fd
33.6 22 000 E= 655*fd
Sorour (2010)
Mojmir ve diğerleri (2011) 16.5 Moloz taş duvar
İn-situ
Sandviç Taş Duvar basınç dayanımlarındaki farklılık çok geniş bir aralıktadır. Ancak en büyük
dayanım 40 kgf/cm2 sınırındadır. 20 kgf/cm2 civarındaki duvar dayanım değeri de en çok gözlendiği
için bir ortalama dayanımdır.
Duvar elastisite modülü (E) ile duvar basınç dayanımı (fd) arasındaki ilişki ise yaklaşık 120 ile 4000
arasında değişmektedir. Yine Duvar cinsine göre bir değer seçimi yapılabilir.
Chiostrini(1994) duvar deney örnekleri üzerinde yapılan basınç deneylerinden bulunan elastisite (E)
ve kayma (G) modülü değerlerinin mevcut bir yapının duvarı içinde “yerinde” yapılan basınç
dayanımı deneylerine göre daha büyük olduğunu gözlemlemiştir.
Binda ve diğerleri (2006) önce sadece sandviç duvarın ortasındaki dolguyu yükledikleri bir anlamda
dolgu ile dış duvarlar arasındaki kesme kuvveti dayanımını da ölçmüşlerdir.
Bu tür yüklemeden bulunan yük-şekil değiştirme eğrilerinde (Şekil-59) 2 tane uç noktası çıkmaktadır.
Sandviç duvarda düşey yük taşıma mekanizması orta dolgu ile yan dış yüz duvarları arasındaki kesme
kuvveti aktarma mekanizması ile ilgilidir. Düşey basınç yükünde önce sandviç duvarın bir yanındaki
dış yüz taşları duvardan ayrılarak yıkılmaktadır. Daha sonra düşey yük orta dolgu bölme ve kalan
diğer yan taraftaki dış yüz taş duvarı tarafından taşınmaktadır. Bu bölümün dayanımı yük
deformasyon eğisinde ikinci bir tepe noktası, en büyük dayanım oluşturmaktadır.
48
Şekil-60 Sandviç duvarın düşey yük etkisinde yük deformasyon ilişkisi. Düşey basınç
deneylerinde sandviç duvarda iki dayanım uç değeri oluşmaktadır. Önce dış yüz duvarının biri
kırılmakta daha sonra orta dolgu ve diğer dış yüz düşey yükü taşımaya başlayıp kırılmaktadır
(Binda ve diğerleri-2006).
Bu deneyde duvar kesme dayanımı kireçtaşlı duvarda önce 1.7 kgf/cm2 sonra 2.2 kgf/cm2 uç değerler
vermiştir. Kumtaşında ise sırası ile 0.9 kgf/cm2 ve 1.1 kgf/cm2
Binda ve diğerleri (2006) iç ve dış duvarların orta dolguya bakan yüzeylerinde girinti ve çıkıntıların
olmasının duvar dayanımında % 10 kadar artırabileceğini gözlemlemişlerdir.
Vintzileou (2008 ve 2011) yaptığı sandviç duvar deneylerinin modeli Şekil-2’de verilmektedir
Deneylerde kullanılan taşların basınç dayanımı 250 kgf/cm2 birim ağırlığı 2.1 tonf/m3, tuğlaların
basınç dayanımı 173 kgf/cm2 harç dayanımı 43.5 kgf/cm2 eğilmeden çekme dayanımı 15.8 kgf/cm2,
Dış duvarlar arasındaki dolgu duvarda doluluk oranı % 60 ve dolgu malzemesinin basınç dayanımı 1.5
kgf / cm2 olarak verilmektedir (Vintzileou ve Androniki-2008).
49
Şekil-61 Sandviç duvarların düşey yük taşıma düzeni(Vintzileou-2011)
Şekil-62 Düşey yükler altında oluşan çatlaklar (Vintzileou-2011) .Burada “ön yüz” yapının iç
tarafındaki duvar, “arka” yüz dış tarafındaki duvardır. Dış taraftaki duvar daha büyük boyutlu
taşlardan ve aralarına tuğla konularak yapılmıştır. İç taraftaki duvar hem daha küçük taşlarla örülmüş
hemde taşlar arasına yatay olarak tuğla konulmamıştır. Düşey yük altında iç taraftaki duvarda daha
çok çatlak olmuştur.
Bu deneylerde duvar basınç dayanımı ortalama 19.4 kgf/cm2 ve ortalama duvar elastiste modülü
Eduvar = 695 x fduvar olarak bulunmuştur.
50
Şekil-63 Düşey gerilme yük ve duvar yüzeylerindeki toplam çatlak genişliği (Vintzileou -2011).
Duvar basınç dayanımı 15-25 kgf / cm2 aralığında bulunmuştur.
51
9-DENEYLERLE BULUNMUŞ DUVAR MEKANİK ÖZELLİKLERİ
Yukarıda sandviç taş duvar basınç dayanımı deneyleri için geçerli olan görüşler bu duvarların
kesme/çekme dayanımları içinde geçerlidir. Yine aynı kaynakta (Mazzon-2010) sözü edilen duvar
deney sonuçlarından ve başka çeşitli çalışmalardan derlenen bilgiler aşağıdaki Tablo-2’de
sıralanmaktadır. Çizelge-.
52
Çizelge- Devamı
Deneylerde bulunan kesme/eğikçekme dayanımları 0.28 kgf/cm2 ile 4.91 kgf/cm2 arasında
değişmektedir. Genel olarak en çok rastlanan kesme dayanımı 1.00 kgf/cm2 düzeyindedir. G kayma
modülü de çok değişkendir. Yaklaşık kesme/eğik çekme dayanımının 100 ile 1000 katı arasında
53
değişmektedir. Ortalama değerler olarak kesme/eğik çekme dayanımının 1.00 kgf/cm2 ve G kayma
modülünün Kayma / eğik çekme dayanımının 1500 – 2000 katı kadar olduğudur.
Şekil-64 Diyagonal Basınç yükü altında duvar davranışı. Eğik çekme çatlakları iç yüzey duvarlarında
daha belirgin olurken daha büyük taşlarla örülmüş dış duvarlarda daha az ve genellikle derzlerde
olmuştur. Vintzileou ve Androniki (2008)
Tarihi yapılarda iç ve dış duvar ara yüzeyinin dayanımı malzemenin zaman içinde zayıflaması ve
deprem yükleri ile azalabilir. Bu azalma ile dış duvar iç duvardan ayrılır ve narinliği artar ve düzlemi
dışına doğru burkulabilir ve iç ve dış yüzdeki duvar dökülebilir.
Camilerin kubbe ve pandantif bölümleri ise tuğladan yapılmıştır. Düzenli bir tuğla örgüsü söz
konusudur: Fotoğraf- 4.
Simav camilerindeki 130 -150 cm kalınlığındaki duvarların yukarıda Şekil-10’da verilen bir duvar
kesiti vardır. Bu tür duvarların yapısı anisotropikdir ve G = E / 2 (1 + μ) ilişkisi geçerli olmamaktadır.
Geçerli olan ilişkinin G = (0.07 - 0.10) E olduğu varsayılmaktadır (Elmenshawie ve diğerleri-2010).
Graca de Fatima (2005) granit ile örülmüş duvarlarda basınç kesme dayanım deneyleri yapmıştır
(Şekil-11). Deneyler Şekil-19 ve Şekil-20‘de verilen taş örgü dokusu olan duvarlarda yapılmıştır.
Duvarlara 5.0 , 8.75 ve 12.5 kgf/cm2 düşey basınç (N) uygulanmış ve bu yükler altında duvarların
taşıdığı yatay yükler (H) deneysel olarak bulunmuştur. Bu yüklerden H/N oranları hesaplanmıştır:
Çizelge
54
Çizelge-
Duvar cinsi N düşey yük (kgf) H yatay yük (kgf) H/N oranı
Az düzgün taşlı duvar 10 000 3760 0.376
Şekil-65 17 500 5 570 0.318
25 000 8 320 0.33
Moloz taş duvar 10 000 3 690 0.369
Şekil-66 17 500 6 360 0.363
25 000 6 590 0.264
Graca de Fatima (2005) deney sonuçlarından moloz taş duvarın ortalama çekme dayanımını 1.1
kgf/cm2 az düzgün taş sıralı duvarda ise 1.2 kgf/cm2 olarak belirlemiştir. Önerilen moloz taş duvar
kesme dayanımı denklemi τ = 1.12 + 0.193 x σ ‘dir. σ =duvar düşey basıncı.
55
KURU TAŞ DUVARLAR
Tarihi yapılarda harçsız duvar ya da “kuru” duvar yapımı çok yaygındır. Bu duvarlarda kullanılan
taşlar tek başına oldukça yüksek basınç dayanımlıdır. Ancak taşlar birkaç sıra dizildiği zaman ara
yüzeylerde taşların birbirine dokunma alanları % 100 değildir.
Bu tür sandviç Duvarlar tarihi yapılardaki kemer ayaklarında da yapılmıştır. Fotoğraf-67‘de Antalya
Demre’deki Antik Myra kenti tiyatrosunun üst cavea bölümünü taşıyan tonozların oturduğu kemer
ayaklarında da görülmektedir.
Ancak yaklaşık 4.00 metre x 5.00 metre plan alanı olan bu kemer ayağında duvarın dış yüzündeki çok
büyük boyutlu taşların arasında harç yoktur. Taşlar sürtünme ile yerinde durmaktadır. İç dolgu
duvarda da çok iri ancak biçim verilmemiş taşların aralarına da çok az harç tesviye amacı ile
konulmuştur.
Antik yapılarda çok rastlanan bu tür çok iri taşlarla harçsız örülmüş duvarların basınç ve kesme
dayanımlarını belirlemek için büyük ölçekli örnekler üzerinde deney yapılması gerekir.
Fotoğraf-67 Demre Myra Antik Tiyatrosu hasarlı kemer ayağı. Dış taşlar sürtünme ile yük taşıyor. İç
dolgu duvarın “iri” taşları arasına düzgün yüzeyler oluşturmak için çok az harç konulmuş.
Benzer ve daha büyük boyutlu bir deney Roca (2001) tarafından yapılmıştır. Deneylerde bir tür çok
yüksek dayanımlı kumtaşı kullanılmıştır. Taşın ф 50 mm ve h= 12 cm silindir basınç dayanımı 822 ve
948 kgf/cm2 ölçülmüştür. Daha sonra bu taştan 20x10x10 cm ve 20x20x10 cm düzgün kesilmiş 3 ve
4 adet üst üste konularak basınç deneyi yapılmıştır. 4 sıra taşlı yüklemede 421, 493, 619 ve 752
kgf/cm2 basınç dayanımları bulunmuştur. Üst üste konulmuş bir kaç sıra taşların yükleme deneyinde
dayanımı belirleyen bu taşların arasındaki en düşük basınç dayanımlı taştır. Tek taş dayanımına göre
üst üste konulmuş harçsız taşların bir tür “kuru” duvar dayanımı kuru birkaç taştan olan elemanın
dayanımı tek taşa göre % 44-91 kadar daha azdır.
56
Oliviera (2002) aynı taşları kullanarak 100 cm x 100 cm ve 20 cm genişliğinde bir “kuru” duvarı
yukarıda Şekil-22’de verilen biçimde sabit düşey basınç ve yatay kuvvet altında denemiş ve aşağıdaki
tablodaki sonuçları bulmuştur:
Deney duvarlarında en büyük yatay yük etkisinde oluşlan ötelenmeler yaklaşık 5-10 mm arasındadır.
Duvar Ötelenme oranı pratik olarak 0.005 -0.01 arasındadır.
57
Çizelge- Kuru duvar Kesme dayanımları (Oliveira-2002)
Deneylerde düşey gerilmenin artması ile harçsız duvarın (E) modülünün yükseldiği gözlenmiştir
(Lourenço ve diğerleri-2005).
Harçlı ya da harçsız taş duvarların boşluklar nedeni ile birim ağırlığı ve rijitliği az, sönüm ve poisson
oranları yüksektir. Çünkü taş duvarlarda harçlı da olsa boşluk oranı yüksektir ve taşların temas
yüzeyleri azdır, sınırlıdır. Düşey basıncın artması ile bir dereceye kadar boşluklar kapanmakta ve
temas noktaları ve yüzeyleri arttığı için duvarın elastisite modülü (E) de büyümektedir (Lourenço ve
diğerleri-2005).
Işıkoğlu ve diğerleri (2011) kuru duvar dayanımı deneylerinde taş duvar karşısında taş dayanımı için
1/5 gibi bir oran bulmuşlardır. 1/20 ölçekli taşlarla yapılmış birkaç sıra (?) duvarın basınç dayanımı
bireysel taşın basınç dayanımının 1/5’i kadar bulunmuştur. Bu oran düzgün biçimli taşlarla yapılmış
“kuru” duvar için basınç dayanımı belirlemede kullanılabilir.
Graça (2005) granit taşından düzgün kesilmiş bloklarla yaptığı kuru duvarların basınç ve kesme
dayanımlarını incelemiştir. Kullanılan granitin basınç dayanımı 692 kgf/cm2, çekme dayanımı 28
kgf/cm2 ve elastisite modülü 202 000 kgf/cm2’dir.
Önce bu taştan düzgün yüzeyli kesilmiş 40 x 40 x 80 cm boyutlu iki taşın üst üst konulmasından
oluşan elemanın düşey basınç altında kesme dayanımı incelenmiş ve yatay yük (H) / düşey yük (N)
oranı yaklaşık = 0.63-0.69’dur.
58
Daha sonra aynı granit taşından 20 x 20 x 20 cm bloklarla 120 cm yükseklik x 100 cm uzunluk ve 20
cm kalınlıkta deney “duvarı” için değişik düşey yükler (N) etkisinde yatay yük dayanımı (H)
deneysel olarak belirlenmiştir. Buaradaki H / N oranı bir anlamda düzgün yüzeyli granit taşları
arasındaki sürtünme katsayısıdır. Sürtünme katsayısı “duvar”da yaklaşık olarak 0.35 ‘dir. Bu
deneylerde (Graça-2005) bulunan sürtünme Oliviera ve diğerler (2006) ‘inin bulduğu değerlere
yakındır.
Yukarıda Fotoğraf-67‘de verilen antik Myra tiyatrosundaki tipte dış yüzünde birbirine düzgün yatay
yüzeylerde dokunan taşların arkasındaki dolgu duvarında taşlar arasında dokunma yüzeyleri daha
azdır. Taşlar arasında dokunma noktaları laboratuvar deneylerine göre çok daha az olan gerçek bir
kuru duvarda sürtünme oranının daha da az olması, sürtünme katsayısı 0.35 / 2 = 0.18 gibi, gerçeğe
daha yakın bir varsayım olabilir.
59
10-ANALİZ VE TASARIM İÇİN DUVAR
MEKANİK ÖZELLİKLERİ
Yukarıda sandviç duvarların basınç ve çekme/kesme deneylerinden elde edilen sonuçlardan sonra
tarihi yapı duvarlarında kullanılan kargir malzemeleri olan tuğla, taş ve harcın mekanik özellikleri
incelenecektir. Eleman dayanım deney sonuçlarından sonra malzeme dayanım incelenmesi aykırı
görünebilir. Ancak duvarları oluşturan malzemelerin malzeme olarak dayanımının sandviç duvar
dayanımına katkısı olmakla birlikte duvar dayanımının asıl belirleyicileri: Dolgu malzemesinin
boşluk oranı, dolgunun genişliği, örgü biçimi, dış duvardan dolgu içine uzanan kamalar, taşların
boyutları gibi malzeme özelliklerinden bağımsız bileşenlerdir.
HARÇLAR
Harçlar hidrolik olan ve olmayan kireç harçlarıdır. Bu harçlarda kireç agrega ile karştırılmaktadır.
Kireç havadaki karbondioksit ile birleşerek sertleşmektedir. Hidrolik kireç yanında puzzolanik bir
malzeme de harca agregaya ek olarak katılmaktadır. Puzzolanik malzeme bir tür volkanik tüf, küldür.
Temel olarak SiO2 dir. Tras olarak da adlandırılır. İçine puzolanik malzeme konulduğu zaman harcın
sertleşmesi içindeki suyun buharlaşması ve havadaki karbondioksit ile birleşme ve kireç ile puzolanik
malzemenin reaksiyonu ile oluşmaktadır. Tras katılması ile harcın sertleşmesi daha uzun bir zaman
almaktadır.
Sayın ve diğerleri (2011) tarihi hamam kubbelerinde kullanılan kireç harçlarının basınç dayanımını
8.75- 21 MPa ve çekme dayanımını 0.95-1.48 MPa olarak bulmuşlardır. E = 264 ile 1620 MPa
arasındadır.
Her türlü duvardaki özellikle tuğla duvardaki harç taş ve tuğla gibi çevresindeki duvar elemanları ile
kısıtlanmış durumdadır. Bu kıstlama harcın basınç dayanımını büyütür. Harcın duvar içindeki basınç
dayanımı bir harç kübü üzerinde yapılacak serbest basınç deneyinden ölçülecek dayanımdan daha
büyüktür.
Kireç ve kalker kumundan yapılmış 1-4 cmkadar derz kalınlığı olan harcın basınç dayanımı σmax =
33.4 kgf/cm2 çekme dayanımı fck = 14.8 kgf/cm2 olarak verilmiştir (Mazzon-2010)
TUĞLALAR
Tarihi yapıların tuğlaları bugünün pişmiş toprak endüstrisinin fabrikalarda ürettiği tuğlalar değildir.
Söz konusu olan tuğlalar tarihi yapılardaki geçmişte basit koşullarda üretilmiş bir zamanların harman
tuğlaları gibi, tuğlalardır. Boyutları da bugünün standartlarında değildir. Pişirme ısıları düşüktür. Bu
nedenle basınç dayanımları da yüksek olmayabilir. Bu tuğlalar genelikle 5 cm civarında bir
kalınlıktadır. Genellikle yatay sıralar olarak taş duvarlarda bir tür hatıl gibi düşey yük dağılımını
düzenlemek için ya da tonoz, pandantif ve kubbe gibi eğrisel yüzlü elemanlarda dikey olarak
kullanılmışlardır.
Bir kaynak’da (Sayın ve diğerleri-2011 ) tuğla birim ağırlığı 1.7-1.8 ton/m3 Boyutlar 5 cm kalınlık ve
25 cm x 35 cm plan alanı.
Oliviera ve diğerleri (2006) 285 x 130 x 55 mm boyutundaki tuğlalar üzerinde yaptıkları tek eksenli
yükleme deneylerinde tuğlaları iki ayrı yönde yüklemişlerdir: 1-deney tuğlasın yatay konulmuş h=50
mm; 2-deney tuğlası dikey konulmuş h= 285 mm. Bu yaklaşımın nedeni tuğlaların kemer ve kubbe
tonozlarda kılıcına, dikey olarak, duvarlarda ise yatay olarak kullanılmasıdır. Bak Doku-4. Bu iki
yükleme biçimi arasında % 11 kadar dayanım farkı vardır: kılıcına yüklemede dayanım yatay
yüklemeye göre % 11 daha yüksek bulunmuştur.
60
Deneyde kullanılan tuğlaların basınç dayanımı ortalama 600 kg/cm2 olarak çok yüksektir. Bu tuğlalar
dış kaplama amacı ile üretilmiş ve büyük bir olasılıkla çok yüksek ısılarda pişirilmiş tuğlalardır. Bu
tuğlalarda elastisite modülü E= 167 fm olarak bulunmuştur. Bu deney tuğlanın konulma biçiine göre
eleman dayanımındaki farklılıkların bir göstergesi olarak algılanabilir.
TAŞLAR
Yapı taşlarının yüksek basınç ve çekme dayanımlı ve hava koşullarına da karşı dayanıklı olması
istenir. Ancak dayanımın artması daha yoğun ve sert bir taş demektir ve bu özelliklerle birlikte taşın
kesilmes, ve işlenmesi zorluğuda birlikte arttığı için ara bir dayanımda ve yoğunlukta taş türleri daha
çok uygundur.Yoğunluğa bağlı olarak taşların işlenebilirliği için 1.7 ton/m3 <Taşçı aletleri ile
işlenebilir <2.2 ton/m3 aralığı verilmektedir. Daha az yoğun taşlar hava koşulları ile bozulur; daha
çok yoğun taşlar ise çevre koşullarına daha dayanıklı ve uzun ömürlüdür ancak işlenmeleri zordur.
Uygun bir taşın Elastisite modülü / basınç dayanımı fb oranı ≥ 100-200 olmalıdır (Arıoğlu ve
diğerleri-1999).
Uygun yapı taşında aranan bir başka nitelik de taş yüzeyinin pürüzlü olmasıdır. Kaygan yüzeylere
harç yapışmamaktadır. Bağlayıcılık azalmaktadır.
Aşağıda değişik kaynaklardan alınmış Yapı taşlarının mekanik ve diğer özellikleri verilmektedir.
Bunlardan bir tanesi Nohutçu ve diğerleri (2011)’nin bildirisinde atıf yapılan Kaynak (5)’den
alınmıştır: Çizelge-
Yapı taşlarının bu mekanik özellikleri bir duvar içinde kullanıldığı zaman çeşitli nedenlerle
azalmaktadır. Bir kere taşları bağlayan harçların dayanımı daha azdır. Taşlar birbirine tam dokunmaz
ve ara yüzeylerinde sınırlı alanlarda dokunma vardır. Dokunmanın noktasal nitelikte olması önemli
gerilme yoğunlaşmasına neden olur ve sonuçta duvar bireysel taşlara göre çok daha düşük bir gerilme
düzeyinde kırılabilir. Çizelge- ’deki değerler taş türlerinin göreceli dayanımları hakkında bir fikir
vermektedir.
61
Mazzon (2010) İtalya’da en çok kullanılan ya da kullanılmış kireç taşının basınç dayanımını 667
kgf/cm2 çekme dayanımını 26.4 kgf/cm2 olarak vermektedir. 26.4/ 667 = 1/25 gibi
Istanbul’da pek çok tarihi yapıda kullanılmış içinde deniz kabukları (kavkı) olan bir tür kireçtaşıdır.
Birim ağırlığı 2.2 ton/m3 Basınç dayanımı ocaktan çıkarıldığı zaman 200-300 kgf/cm2, daha sonra
havadaki karbon dioksit ile birleşerek sertleşir ve dayanım 450 kgf/cm2’ye ulaşabilir. Basınç / çekme
dayanım oranı 11-12; E=elasitisite modülü =720 x basınç dayanımı kadardır. Taşın en olumlu özelliği
ocaktan çıktıktan sonra kolay olan işlenebilirliği ve daha sonra sertleşip dayanımının artması ve
geçirgenliğinin azalmasıdır.
Anglomera ve Konglomera
Bu taşlar doğal çimentoların bağlayıcı etkisi ile çakıltaşlarını birleşmesi olarak nitelenebilir. Görünüş
olarak “beton”a çok benzer. Aslında Doğal “beton” olarak nitelenebilir. Konglomera’da çakıl taşları
yuvarlak, Angl (angel=açı))omera’da ise köşelidir. Birim ağırlık 1.55 -1.70 ton/m3 aralığındadır.
Aspendos Antik tiyatro duvarlarındaki konglomera taşlarının basınç dayanımı 150 -180 kg/cm2
bulunmuştur.
Tüfler
Demre antik MİRA kenti tiyatrosundaki taşlar (?) türündedir ve basınç dayanımı 389 ve 333 kg/cm2
bulunmuştur.
UZUNKÖPRÜ
Taş cinsi traverten, kireç taşı ve kavkılı kireç taşı (küfeki taşı)
ELASTİSİTE MODÜLÜ
Oliviera ve diğerleri (2006) taşlar üzerinde yaptıkları tek eksenli basınç yüklemesinde başlangıçta taş
içindeki mikro çatlakların kapanması ile E değerinin arttığını daha sonra ise yük altında makro çatlak
oluşmaya başlaması ıle E değerinin azaldığını görmüşlerdir. Deneyde bir tür oldukça yüksek
dayanımlı kumtaşı kullanılmış ve basınç dayanımı ortalama (ft) = 827 kgf/cm2 ve bu dayanımda birim
şekil değiştirme 0.006 olarak bulunmuştur. Bu koşulda E = yaklaşık 167 ft kadar olmaktadır. Bu
deneylerde kullanılan taşların olduça “yüksek” bir basınç dayanımı vardır. Taşların elastisite
modülleri 200 ft oranında olabilir.
Yoğunluğu yüksek olan taşlar yüksek dayanımlıdır. Sert taşların ise işlenmesi zordur. Bu nedenle en
uygun yapı taşlarının yoğunluğu 2.00-2.20 tonf/m3 olması önerilir.
62
11-TARİHİ YAPILARDA ÖLÇÜLMÜŞ DUVAR DAYANIMLARI
Bazı tarihi yığma yapıların duvar malzemelerinin yapılan mekanik özellikleri belirleme deneylerinin
sonuçları aşağıda sıralanmaktadır.
1- Istanbul Çemberlitaş Tiyatro sokaktaki İPKB binasının yanındaki işhanının temelleri tarihi bir
yapının, Bizans ya da daha eski, dönemden kalma tuğla tonozları üstünde oturmaktadır. Buradan 2007
yılında alınan karot örneklerinin basınç dayanımı 90 kg/cm2 birim ağırlık 1.97 ton/m3 olarak
bulunmuştur. Bu yapının temellerindeki tuğla tonozlar yapısal olarak Simav’ daki camilerin yine
tuğladan yapılmış kubbe ve pandantif ile çok benzer koşullardadır.
2- Istanbul Alman Lisesi yaklaşık 1890 yıllarında yapılmıştır. Bu yapıdan alınan tuğla duvar basınç
dayanımı 38.2 kg/cm2, kopmadan çekme dayanımı 3.3 ± 1.0 kg/cm2, silindir yarma deneyinden
kesme dayanımı 6.1 ± 1.5 kg/cm2 . Elastik limit çekme ya da kayma 0.9 kg/cm2 olarak bulunmuştur
(Faruk Karadoğan “ Istanbul Beyoğlu İlçesinde Bulunan Alman Lisesi Binasının Deprem
Güvenliğinin Saptanması Sırasında Yapılan Çalışmalar” Teknik Rapor , İTÜ, İnşaat Fakültesi Eylül
2003)
3-Selanik “Rotondo” yapısından Roma İmparatorluğu dönemi tuğla duvar basınç dayanımı 19
kg/cm2, Hristiyan dönemi tuğla duvar basınç dayanımı 45 kg/cm2. Çok eski yapı ( G.Penelis, M
Karaveziroglou,K. Stylianidis, D. Loentaris “The Monument Rotonda in Thessaloniki-A
Characteristic Example of Complying the Principles of Repair and Strengthening with Those of
Monuments Restoration” Paper Presented at the 9nth Regional Seminar on Earthquake Enginering
Istanbul-Turkey)
4-Istanbul Halıcıoğlu Kışlası (1891-1892 yapımı) düşey delikli tuğla duvar basınç dayanımı 11.2
kg/cm2 Bulunmuştur. Ancak bu değerin doğruluğu kuşkuludur. Çünkü kerpiç duvar dayanımı bile
daha yüksektir.
5- Istanbul Fındıkzade Selçuk kız Meslek lisesinin 1920 yıllarından yapılmış dolu tuğla duvarından
2011 yılında alınan örneklerin duvar basınç dayanımı 70 kg/cm2 bulunmuştur.
6-Bitlis, Adilcevaz’da Zal Paşa camisinde “ignimbrite “ taşı için basınç dayanımı 10.9 MPa Çekme
dayanımı 1.6 Mpa elastisite modülü 4500 Mpa ve yoğunluk 2.3 ton/m3 alınmış (Erdil ve Okuyucu-
2011)
7-Ankara Yeni (Ulu) Camide E = 30 000 MPa, Poisson oranı 0.2, birim ağırlık 2.7 ton/m3. Duvar
kalınlığı 1.80 metre (Canbay ve Köseoğlu-2011). Sandviç duvar olarak yapılmış olması kuvvetli bir
olasılık bu nedenle klasik mekanik geçerli değil kabul edilmeli ve G=0.1 E yaklaşımı kullanılması
daha gerçekçi olacaktı.
8- Ayasofya’da harç çekme dayanımı 4-12 kgf/cm2 arasında bulunmuştur. Hesaplarda kullanılan E
modülleri tuğlaların Et= 31000 kgf/cm2, harcın Eh= 6600kgf/cm2 ve harç ve tuğladan yapılmış kargir
elemanlar duvar ve kubbeler, için Eth=18 300 kgf/cm2 bulunmuştur (Çakmakve diğerleri-1999).
9-Ölçülmüş bu dayanımların boyutunun daha iyi anlaşılması için kerpiç blok dayanımları da
verilmektedir: Kerpiç blok basınç dayanımı: Gürdil (1984)’e göre 28 günlük dayanım 17 kg/cm2,
Bayülke (1989)’e göre 45 günlük dayanım 30 kg/cm2 bulunmuştur.
63
SANDVİÇ (SANDIK) TAŞ DUVARLARIN ELASTİSİTE (E) VE KAYMA MODÜLÜ (G)
Duvarın elastisite modülü için en çok önerilen E = 1000 fd ilişkisidir. Ancak yukarıda Tablo-?? ‘da
verilen deney sonuçlarına göre bu ilişki duvarın niteliğine bağlı olarak çok değişkendir.
Denklemde fd duvar basınç dayanımıdır. Elastisite modülünün Duvar basınç dayanımının % 30’u ile
% 60’ı kadar olan bir gerilme düzeyindeki birim şekil değiştirmeden hesaplanması önerilmektedir.
Duvar elastisite modülü (E) duvar basınç dayanımı (fm) cinsinden verilmektedir. E= fm / ε
Denklemde birim şekil değiştirme (ε) miktarı 0.0005 ile 0.012 arasında değişmektedir. Bu durumda
E= 80 ile 2000 fm arasında bir değerde olacaktır. Yüksek basınç dayanımı olan duvarlarda k = 200
kadar ve düşük basınç dayanımlı duvarlarda k = 1000 olabilir.
Oliviera ve diğerleri (2003) deneylerinde küçük tuğla duvar örnek prizmalarında E= fm/ε olarak = 290
kgf/cm / 12 x10-3 = ilişkisinden E duvar= 83 x fm ilişkisini bulumuştur. Bu deneydeki tuğla basınç
dayanımı 617 kg/cm2 ve harç dayanımı 55kg/cm2’dir. Bunlar oldukça yüksek dayanımlı tuğla ve
harçtan yapılmış duvarlardır Duvar basınç dayanımı = 290/617 = 0.47 tuğla basınç dayanımı
olmaktadır.
Bu durumda G kayma modülünün 0.2-0.3 E kadar olacağı varsayılmaktadır. Ancak bu ilişki tuğla
yığma duvarlar üzerinde yapılmış deneylerden çıkarılmış bir ilişkidir. Sandviç taş yığma duvarların bu
ilişkiye uymadığı pek çok deneyde gözlenmiştir.
Yukarıda Tablo-kay ‘da sandviç yada “sandık” duvar olarak nitelelen taş duvarları da kapsayan taş
duvar kesme dayanım deneylerinden bulunan kesme/eğik çekme dayanımları G ve E modülleri
verilmektedir. Değerler çok farklıdır. Sandık duvarların en önemli özelliği çok karmaşık isotropik ve
homojen olmayan yapılarıdır. Klasik mekanik kuralları geçerli değildir. Poisson oranı yoktur.
Genellikle Kayma Elastisite Mıodülü (G) Elastisite Modülünün (E) 0.07- 0.10’si kadar olduğu
varsayılmaktadır : G = 0.1 E.
Sandviç taş duvarların E ve G modülleri arasındaki klasik E = G / 2(1+μ) ilişkisinin geçerli olmadığını
göstermişlerdir. Bu çalışmada (Sorour-2010) çeşitli başka araştırmacıların bulduğu değerler de
verilmektedir:
Sorour (2010) E G
16 000 kgf/cm2 1 490 kgf/cm2
35 000 2 120
Duvarlara düşey yük uygulaması altında yatay açılmaya dayanan G modülü hesaplama yöntemleri ile
duvara düzlemi içinde yatay yük uygulanarak hesaplanmış G modülleri daha düşük değerler
vermektedir.
Elastisite modülü bu arada duvarın dokusu ile de ilişkilidir: Arasına yer yer tuğlalardan düzgün düşey
sıralar sağlamak için pişmiş toprak tuğla ile karşık örülmüş duvarlarda E = 10 000 kgf/cm2 ve G =
500 kgf/cm2 olabileceği önerilmektedir. Bu tuğla sıralarının duvarın yatay rijitliğini de artırdiği
gözlenmiştir.
64
Deneyler ve genel yaklaşım bu tür sandviç duvarlar için G / E = 0.10 olarak seçilebilir şeklindedir. Bu
arada bu oranın 0.03 - 0.07 olduğunu gözlendiği deneylerde vardır. Ancak 0.10 oranının daha geçerli
bir üst sınır olduğu izlenimi de yaygındır.
Çizelge-??? ’de çok sayıda deney duvarinda ölçülmüş duvar basınç dayanımı ve E modülü
verilmektedir.
Binda ve diğerleri (2003) deneylerinde kireçtaşı (kalker)ve kumtaşınden prizmaların (ya da taşın
kendisi) üzerinde yaptıkları basınç ve çekme deneylerinde
Basınç dayanımı
Oliviera ve diğerleri (2003) deneylerinde küçük tuğla duvar örnek prizmalarında E= fm/ε olarak = 290
kgf/cm / 12 x10-3 = ilişkisinden E duvar= 83fm ilişkisini bulumuştur. Bu deneydeki tuğla basınç
dayanımı 617 kg/cm2 ve harç dayanımı 55kg/cm2’dir. Bunlar oldukça yüksek dayanımlı tuğla ve
harçtan yapılmış duvarlardır Duvar basınç dayanımı = 290/617 = 0.47 tuğla basınç dayanımı
olmaktadır.
Bayülke (1992) değişik delikoranlı ve biçimli tuğla ile yapılmış duvar örnekleri üzerinde yaptığı
basınç dayanım deneylerinden çıkardığı Hd = harç basınç dayanımı, Dd= duvar basınç dayanımı ve Td
= tuğla basınç dayanımı arasında aşağıdaki boyutsuz ilişkiyi vermektedir
Yukarıdaki denkleme Oliveira ve diğerlerinin (2003) deneylerde buldukları harç, tuğla ve duvar
basınç dayanım değerleri konulunca 290/617 = -2.13 (55/617)2 + 1.91 (55/617) +0.239
0.47 = 0.393
arada yaklaşık % 20 fark var. Bayülke (1982)’nin bu denklemi çıkardığı deneylerde kullanılan tuğla
ve harçların basınç dayanımı çok düşüktür. Fark denklemin çıkarıldığı duvar örneklerinin daha düşük
dayanımlı olmasına bağlanabilir.
Tuğla duvardaki harç tuğlalarla kısıtlanmış bir konumda olduğu için daha yüksek basınç gerilmesine
dayanmaktadır. Duvar basınç dayanımı ise tuğla basınç dayanımından daha düşüktür. Çünkü
kullanılan harcın basınç dayanımı, tuğlanın basınç dayanımından daha düşüktür.
65
Bu yaklaşım ile tuğla yığma duvar basınç dayanımı < 2 x harç basınç dayanım < tuğla basınç
dayanımı aralığında olabileceği önerilmektedir.
Arasında harç olmayan taş duvarın ve arası harçlı tuğla duvarın düşey yük altında davranışı şematik
olarak Şekil-‘ ve Şekil- ‘de verilmektedir. Harçlı tuğla duvar daha elastik ve sünek davranmakta uç
yükten sonra dayanım kaybı daha yavaş olmaktadır. Taş prizmanın ise daha gevrek bir davranışı
vardır Uç dayanım yükünden sonra hızla kırılmaya gitmekte ve yük taşıma gücü anide azalmaktadır..
Harçlı tuğla prizmanın kırılma birim şekil değiştirmesi 12 x10-3 düzeyinde harçsız taş prizmanın ise
6x10-3 düzeyindedir.
Şekil-70‘de harçlı tuğla prizmanın en büyük fm gerilmesi yaklaşık 30 MPa ve bu gerilmede birim
şekil değiştirmesi 12 x10-3 ve E = 30 MPa/ 12 x 10-3 = 2500 MPa ve E = 83 * fm olmaktadır. Bu
tuğla duvar prizma dayanımı Türkiye’deki tuğla ve harç dayanımlarına göre çok yüksektir.
Şekil-71‘de harçsız taş prizmanın en büyük gerilmesi 90 MPa ve bu gerilmede birim şekil değiştirme
6x10-3 ve E = 90 MPa/ 6 x 10-3 = 15 000 MPa ve E = 167 * fm olmaktadır. Kullanılan taş da oldukça
yüksek dayanımlıdır. Taş prizmanın dayanımı tuğla prizmada olduğu gibi çok yüksektir.
66
Şekil-71 Harçsız taş prizmanın yük deformasyon özellikleri (Oliviera ve diğerleri-2003)
Çelik istropik davranışa en yakın yapı malzemesidir. Ancak haddelenmiş, çekilerek üretilmiş
profillerde çekme yönünde oluşan kristal katmanlı yapı ile çekme yönüne dik yönde davranış farklı
olabilir. Profillerde haddeleme sırasında oluşan kalıcı gerilmelerde davranış üzerinde etkili
olabilmektedir.
İnşaat demiri ise ince malzeme olması ve yalnızca çekme yönünde yüklendiği için isotropik
malzemedir. İnce inşaat demirinin boylamasına dik yöndeki özellikleri yük taşımada kullanılmaz.
Anizotropik malzemenin bir diğer iyi örneği ahşaptır. Ahşabın liflere dik ve paralel yöndeki mekanik
özellikleri farklıdır.
Tuğla ve taş duvarın malzeme dokuları “sürekli” değildir. Duvar iki ayrı malzemeden; duvar birimi
(tuğla ya da taş vb.) ve harç ile yapılmaktadır. Tuğla duvar düşey yönde birbirini izleyen tuğla ve harç
sıralarından yapılmıştır. Yatay yöndede birbirini izleyen tuğla ve harç birimleri vardır.
Ancak tuğla duvar düzlemine dik yönde (Z-yönünde)düşey yük taşırken düzlemi içinde X ve Y
yönlerinde yük taşıma düzeni aynıdır.
Özellikle moloz taş duvarda, tuğla duvardaki gibi farklı iki malzemenin hem düşeyde hemde yatay da
oldukça düzenli bir sıra ile yinelenerek birbirini izlemesi yoktur. Hemen hiçbir “düzen” yoktur.
Moloz taş Sandık (sandviç) duvarda ise dış yüz duvarları ve orta dolgu kendi içlerinde düzensiz bir
yapıda olduğu gibi yatay kesitte de süreksiz iki malzeme vardır.
67
Bu bölümde çeşitli kaynaklarda sonlu elemanlar yöntemi ile analizi yapılan cami, kervansaray köprü
ve benzeri tarihi yapılarda kullanılan Elastisite modülü (E) ve Poisson oranı (μ) seçiminde duvar
malzemesinin ve dokusunun isotropik ya da anisotropik olmasının dikkate alınması tartışılacaktır.
68
12-DÜZLEMİ İÇİNDE YATAY ve DÜŞEY YÜK ETKİSİNDE TUĞLA
VE TAŞ DUVARLAR
TUĞLA DUVARLAR
Tuğlalar fabrikalarda ya da eskiden olduğu gibi “harman “ tuğlası biçiminde üretilmektedir. Fabrika
tuğlası belli bir basınç altında bir kalıptan çıkmakta (inşaat demirine benzer “çekme tuğla” ) ve uygun
boyutlarda kesilmektedir. Bu üretim biçimi fabrika tuğlasının kalıptan çıkma yönü ile bu yöne dik
yönde farklı mekanik özelliklerde olmasına neden olabilir. Fabrika tuğlası bu nedenle isotropik
olmayabilir.
Bu gün artık çok sınırlı üretilen “harman tuğlası” na ise kalıplara dökülerek ve sonra sıkıştırılarak
şekil verilmekte bu nedenle harman tuğlasının daha isotropik olması beklenebilir.
Tuğla duvara düzlemi içinde etkiyen düşey yük ( Z-yönünde ) duvarın kalınlığı doğrultusunda, duvar
düzlemine dik yönde, (X-yönünde) çekme kuvveti oluşturmakta bu kuvvet tuğlaların alt ve
üstlerindeki harcın içinde çekme kuvvetleri ve tuğla ile harç arasında yatay ve düşey derzlerde aderans
gerilmeleri oluşturmaktadır.
Tuğla duvarda düşey yük etkisi yine duvar düzlemi içinde yatay yönde (Y-yönünde) etkiyen çekme
kuvveti oluşmakta bu çekme kuvveti yine yukarıda anlatılan biçimde harcın çekme dayanımı ve tuğla
ile harç arasında aderans ile taşınmaktadır. Taşıma düzeni yine aynıdır. Y-yönünde duvarın çok uzun
olması bu yönde yanal deformasyonun miktarını kısıtlayacaktır.
Bu kavramsal ve yaklaşık modele göre tuğla duvara düzlemi içinde Z- düşey yönde da etkiyen yüke
dik yönde davranış mekanizması birbirine benzemektedir. Bu yaklaşım ile tuğla duvarın izotropik bir
malzeme olduğu kabul edilebilir.
69
MOLOZ TAŞ ve SANDIK DUVARLAR
Sandviç duvarlı (sandık duvar) yapılarda klasik G= E / 2(1+μ) ilişkisinin geçerli olmadığı ve deney
sonuçlarına bakarak çıkarılmış G ≤ 0.1 E ilişkisinin kullanılması önerilmektedir. Yapıda kullanılan
taşlar çok yüksek dayanımlı olabilir. Ancak harçla birlikte yada harçsız olarak kullanıldığı zaman
duvar basınç dayanımı belirleyen harç ve taşlar arasındaki birbirine dokunan yüzeylerin miktarı duvar
dayanımını belirleyicidir.
Duvar dayanımı en çok harç dayanımının iki katı kadardır. Genellikle duvar dayanımının 1/5’i
kadardır. Sandviç ya da başka tür duvarların mekanik özellikleri en doğru belirlenme yöntemi:
Yapıdaki duvarlara olabildiğince benzeyen yaklaşık 2.0 x 2.0 metre ölçeğinde bir duvar parçasının
düşey ve yatay yük altında denenmesidir.
Sandviç duvarların duvar düzlemine dik ve paralel doğrultularda deformasyon özellikleri, bir diğer
deyişle poisson oranları ve G / E ilişkileri farklı olmalıdır. Resim-58’de taş duvarlarda olan kesme
gerilmeleri verilmektedir. Sandviç duvarda, dış yüzdeki duvarlar ile iç dolgu arasındaki bağlantının
kısıtlı olması nedeni ile düşey yük etkisinde duvar düzlemine dik yönde (3 yönünde) açılma ve şekil
değiştirmenin daha kolay ve daha büyük olacağı sanılmaktadır. Duvar düzlemi yönünde (1 yönü) ise
yanal deformasyon oluşması elemanın bu yöndeki daha büyük olan boyutu nedeni ile daha az olması
beklenmelidir.
Sandviç duvarın örgü dokusu, işçiliği ve çok değişken olabilen boşluk oranı da anizotropik davranışın
bir nedenidir. aı etkilemektedir.
Bu nedenle taş duvarda ve daha çok sandık duvarda duvara dik yönde E/G oranı duvar düzlemi
yönündeki E/G oranına göre daha büyük seçilmelidir.
Taş duvarda genel olarak tuğla duvardaki gibi herhangibir malzeme “sıralanma” düzeni yoktur.
Yukarıdaki bölümlerde görüldüğü gibi çok değişik duvar örgüleri olduğu gibi herhangibir duvar örgü
tipinde taşların birbirine dokunması ve taşlar arasındaki boşlukların ne ölçüde harçla dolu olduğu da
çok değişkendir. Bu nedenle modelenemeyecek kadar karmaşık bir taş-harç-boşluk ortamı vardır.
Bu durumda düşey yük etkisinde yatay yöndeki davranış deneylere dayanılarak çıkarılmaktadır. Binda
ve diğerleri (2008) sandık duvar orta dolgu bölümü için E=21 000 kgf/cm2, poisson oranı 0.15; dış
yüzlerdeki bölümler için E= 31 500 kgf/cm2 duvar için poisson oranını 0.10 vermektedir.
70
Chiostrini (2000) iyi, orta ve kötü nitelikli sandviç dayanımlı duvar deneylerinde sırası buldukları ( τ)
kesme dayanım, (G) kayma modülü ve (μ) Poisson oranı Çizelge-
Valluzzi ve diğerleri (2001) düşey basınç yükü etkisinde sandık duvarların düşey ve yatay birim
deformasyonları ölçmüşlerdir. Çizelge:
Bu ölçümlere göre de yatay/düşey deformasyon oranı, bir anlamda poisson oranı olarak varsayılabilir,
genel olarak doğrusal elastik ve isotropik malzemeler için varsayılan poisson Oranı olan 0.25’in kat
kat üzerinde olduğu görülmektedir. Bu deneylerde düşey yük etkisindeki taş duvarın yatay şekil
değiştirmesi düşey yönde şekil değiştirmeye göre çok daha büyük bir miktarda olmuştur.
Üzümpazarı camisinde sonlu elemanlar modelinde sandık taş duvarların E ve G değerlerinin yapının
dinamik özelliklerine etkisi incelenmiştir. Caminin kubbeyi taşıyan taş duvarının yukarıda Şekil-73’de
tanımlanan 3 yönündeki (duvar düzlemine dik yatay yön) E ve G değerlerinin diğer yönlerdeki
değerlere göre belirlenmiş oranlarda farklılıklarının yapının uzun ve kısa yönlerdeki 1nci mod titreşim
periyotlarına etkisi incelenmiştir. Çizelge-
71
Çizelge- Farklı Eğilme ve Kesme Modülleri ile yapı periyodunun değişimi
Duvarın malzemesini duvar düzlemi içinde yatay yönde (1-yönünde) ve düzleme dik yönde (3-
yönünde) zayıf oluşunun yapının rijitliğini azaltmakta ve dolayısı ile titreşim periyodunu
uzatmaktadır. Yalnızca 3-yönünde, duvar düzlemine dik yönde, zayıflık ya da rijitlik azlığının yapının
genel olarak asal yönlerindeki titreşim periyoduna etkisinin daha az olduğu görünmektedir.
Özellikle taş yığma ve sandık duvarların anisotropik bir malzeme olduğu ve sonlu elemanlar yöntemi
ile analizlerde farklı yönlerde G/E modülleri oranının çok farklı olabileceği varsayımı ile malzeme
mekanik özelliklerinin seçiminde duyarlı olunmalıdır. Sandık duvarın duvar düzlemine dik yönde
Gddy modülü, duvar düzlemi yönünde Gdy’den daha büyük olmalıdır.
72
BÖLÜM-13 YAPISAL ANALİZ
ANALİZLERDE KULLANILMIŞ MEKANİK ÖZELLİKLER
Bu bölümde çeşitli kaynaklarda sonlu elemanlar yöntemi ile analizi yapılan cami, kervansaray köprü
ve benzeri tarihi yapılarda kullanılan Elastisite modülü (E), Poisson oranı (μ) ve birim ağırlık değerleri
verilecektir.
Aşağıdaki Çizelge-4’de genellikle Türkiye’de sonlu elemanlar yöntemi ile yapılmış analizlerde çok
farklı mekanik özellik değerlerinin kullanıldığı görülmektedir. Sonlu elemanlar modelinde Elastisite
modülünün duvarın basınç dayanımının (fd) 200-500 katı bir değer olması gerektiği sanılmaktadır.
Düşük basınç dayanımlı yığma malzemede E = 500 fd ve yüksek basınç dayanımlı yığma malzemede
200 fd kuralı geçerli kabul edilebilir.
Sandviç duvarlı yapılarda klasik G= E / 2(1+μ) ilişkisinin geçerli olmadığı ve G ≤ 0.1 E olması
gerektiği deney sonuçlarına bakarak çıkarılmış ve kullanılması önerilmektedir. Yapıda kullanılan
taşlar çok yüksek dayanımlı olabilir. Ancak harçla birlikte yada harçsız olarak kullanıldığı zaman
duvar basınç dayanımı belirleyen harç ve taşlar arasındaki birbirine dokunan yüzeylerin miktarı duvar
dayanımını belirleyicidir.
Duvar dayanımı en çok harç dayanımının iki katı kadardır. Genellikle duvar dayanımının 1/5’i
kadardır. Sandviç ya da başka tür duvarların mekanik özellikleri en doğru belirlenme yöntemi:
Yapıdaki duvarlara taş cinsi ve boyutları, harç dayanımı ve örgü dokusu, olabildiğince benzeyen
yaklaşık 2.0 x 2.0 metre ölçeğinde bir duvar parçasının düşey ve yatay yük altında denenmesidir.
73
Yapı Bölüm Elastisite Poisson Birim Basınç Kesme Çekme Kaynak
Modülü Oranı Ağırlık Dayanımı Dayanımı Dayanımı
kgf/cm2 Tonf/m3 Kgf/cm2 Kgf/cm2 Kgf/cm2
Sivas Minare 40 0 Tankut ve
Ulucami diğerleri
(2009)
Diyarbakır Bazalt 3.0 860 135 Bedirhanoğlu ve
Şeyh Irfanoğlu
Mutahhar (2009)
Camii
Mikron Taş kemer 30 000 0.25 1.6 Bayraktar ve
Köprüsü Dolgu Duvar 15 000 0.05 1.3 diğerleri-2009
Yan duvar 25 000 0.20 1.4
Diyarbakır Duvar 75 000 0.2 2.2 18 Karaton ve
Ulu Aksoy-2009
Cami
Malabadi Kemer 100 000 0.2 2.2 18 Karaton ve
Köprüsü Yan 50 000 0.3 2.2 10 diğerleri-2009
Duvar
Dolgu 150 000 0.23 1.3 Kohezyon İç
0.36 sürtünme
kgf/cm2 44o
Emir Ignimbrit 2.6 100 8-12 Dilek Okuyucu
Bayındır (bir tür ve Barış Erdil-
Kümbeti volkanik tüf) 2009
Cenabi Minare 150 000 2.7 Mehrabzade ve
Ahmet Taş (?) Türer-2011
Paşa Camisi
Ankara
Cenabı Taş 300 000 0.2 2.7 Köseoğlu ve
Ahmet paşa Canbay-2011
Camisi
Ankara
Antik Perge Traverten 0.25 1.96 150 15 Işıkoğlu ve
Kuleleri Kule Diğerleri-2011
Istanbul Tuğla yığma 25 000 0.3 2.24 100 8.5 Altay ve Aras
Beylerbeyi Taş 500 000 0.2 2.65 (2011)
Sarayı Kireç 50/ 5
taşı duvar
74
Yapı Bölüm Elastisite Poisson Birim Basınç Kesme Çekme Kaynak
modülü oranı ağırlık dayanımı dayanımı dayanımı
kgf/cm2 tonf/m3 Kgf/cm2 kgf/cm2 Kgf/cm2
Divriği Kireç taşı 150 0 150 Sadık Açan
Ulucami kolon ve Adnan Işık
(2012)
Kireç 50/ 5
taşı duvar
Van Taş 85000 0.20 2.3 Ferit Çakar
Hüsrev Duvar ve diğerleri
Paşa Tuğla 35000 0.22 1.85 (2015)
Camisi duvar
Erzurum Sandık taş 39200 39.2 3.00 İrfan
Lalapaşa duvar Kocaman ve
camisi Fil ayaklar 56300 56.3 3.0 diğerleri
ve (2019)
kemerler
Kubbeler 30000 30 3.0
75
BÖLÜM-14 TARİHSEL YAPININ DİNAMİK ÖZELLİKLERİNİN
ÖLÇÜMÜ VE ANALİTİK HESABI
Çeşitli tarihi yapıların sonlu elemanlar yöntemi ile yapılan analizlerinde çeşitli taşıyıcı elemanlar için
kullanılan elastik özellikler çok farklı görünmektedir. Tablo-2’de deneylere dayanan değerler ile
Tablo-4’de verilen analizde kullanılan değerler arasında önemli farklar görülmektedir. Sanki
analizlerde kulanılan değerler deneysel değerlerden daha büyük seçilmiş gibi görünmektedir.
Modellemede kullanılan özelliklerin gerçeğe yakın olması konusuna gereken önemin verilmediği
izlenimi edinilmektedir.
Yapının sonlu elemanlar modeli ile hesaplanan periyot ve mod şekli gibi özelliklerinin, yapıda
ölçülmüş titreşim kayıtlarından hesaplanan dinamik özellikleri ile karşılaştırılması ile yapının mekanik
özellikleri gerçeğe daha yakın belirlenebilir.
Sandviç duvarların mekanik özellikleri her doğrultuda aynı olmayacağı doğru bir beklentidir. Düşey
yönde duvarın dayanımı ile duvar düzlemine paralel ve dik yönlerde basınç dayanımları farklı
olacaktır. Duvarın her üç doğrultuda farklı (E), (μ) dolayısı ile (G) değerleri olacaktır.
Benzer çalışmalar yazar tarafından da çok sayıda minare ve camide uygulanmıştır. Yapıların önce
sonlu elemanlar modeli yapılmış bazı yapıların dinamik titreşim ölçümlerinden hesaplanan periyotları
analitik olarak hesaplanan periyotlarla karşılaştırılmıştır. Hesap ve ölçüm periyotları arasında uyum
için analitik modeldeki elastisite modülü (E) ve malzeme birim ağırlıklarında ayarlamalar yapılarak
ölçülen değerlere en yakın analitik değerleri sağlayana malzeme özellikleri belirlenmiştir. Bu tür
değerlendirmelerde kabul edilen parametrelerin yapının ya da yapı elemanın bütün her bölümü için
geçerli bir ortalama olduğu varsayılmaktadır. Eleman içinde bölgesel ve noktasal parametre
değişimleri mutlaka olacaktır. Ölçüm ile alınan titreşim kayıtlarının yapının gerçek durumunu
yansıttığı varsayılmaktadır.
Ankara Cenabi Ahmetpaşa Camisinin minaresinde ölçülen frekanslarla, değişik taş Elastisite modülü
(E) ve birim ağırlığı için sonlu elemanlar modeli ile hesaplanan frekanslar (Hz) karşılaştırılmıştır.
Kullanılan kireç taşının Elastisite modülü = 750 x basınç dayanım olarak alınırsa değişik taş
malzemeler için varsayılan taş basınç dayanımları 200 ile 267 kg/cm2 arasındadır.
76
Fotoğraf-74 Ankara Cebeci Cenabi Ahmet Paşa Camisi
Genel Görünüş
77
Şekil-75 Cenabi Ahmet Paşa Camisi Minare
merdiven basamaklarını da içeren en kesit modeli
ANALİTİK HESAP
MOD ÖLÇÜM E=200 000 E=150 000 E=150 000
2.2 ton/m3 2.0 ton/m3 1.9 ton/m3
1 1.145 1.18 (Fark %3) 1.070 (Fark %7) 1.097 (Fark %4)
2 4.35 6.67 6.08 6.25
3 5.41 17.86 16.2 16.65
4 33.3 30.2 31
5 43.85 40 41
Analizde seçilen E,G birim ağırlık ve poisson oranları kullanılarak hesaplanan periyot ve mod şekli
gibi dinamik özelliklerin, titreşim ölçüm kayıtlarından hesapla bulunan dinamik özellikler ile
78
karşılaştırılmalıdır. Analiz ve ölçüm dinamik değerlerinin uyumlu olması için analizde kullanılan E, G
ve birim ağırlık değerleri değiştirilebilir ve en uygun değerler seçilir.
Şekil-76 Simav Tabakhane camii sonlu elemanlar modeli. 4.50 m kotundan 10.10 m kotuna kadar
olan taş duvar sarı renklidir. Merdiven 18.80 m kotundaki şerefe düzeyinde bitmektedir. Külah 21.10
m kotundan başlayıp 24.50 m kotunda bitmektedir.
79
ESKİŞEHİR İNÖNÜ ALAETTİN CAMİSİ MİNARESİ
15nci Yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Minaresinde Batı yönüne doğru önemli miktarda şakülden
kaçma vardır. Minare Cami dış duvar üst seviyesine kadar cami ile birleşik olarak taştan örülmüştür.
Daha üst bölümleri ise tuğladan yapılmıştır.
HESAPLA
Yapıda minare ile caminin birleşik olduğu köşede duvar çatlakları vardır Fotoğraf-77 ve Fotoğraf-78
minarenin yaklaşık Batı yönünde 1.00 metre kadar şakülden sapması vardır
80
(a) (b)
Fotoğraf-78 Eskişehir İnönü Alaettin Camisi. Minare ile yapı arasında yan (a) ve ön (b) cephede
çatlaklar var
81
Etuğla =25 000 kgf/cm2 yoğunluk tuğla 2 ton/m3, Etaş = 40 000 yoğunluk taş =2.3 ton/m3
Hesaplanmış periyotlar minare tabanda yaylar üzerine oturuyor yaya katsayıları yatayda her iki yönde
(X veY Yönleri) 300 tonf/m ve düşeyde 1100 tonf/m alınması durumunda titreşim periyotları analitik
hesap ile aşağıdaki tablodaki gibi bulunmuştur. Burada ilk iki titreşim modu minarenin yapının iki
asal yönündeki (Doğu-Batı ve Kuzey-Güney) titreşim modlarıdır.
Bu modelde Mod 2 ve 3 Cami yapısının planda diyagonal birbirine dik yönlerde titreşim biçimidir.
Diğer Yüksek modlar ise cami yapısının tabanında değişik biçimde dönme titreşim modlarıdır.
Minare ve caminin tabanında rijit mesnetli olduğu modelde ise mod şekilleri ve periyotları aşağıdaki
Çizelgedeki gibidir.
Çizelge- Titreşim Periyotları ve Mod Şekilleri
MOD PERİYOT mx my mz
(sn) (%) (%) (%)
1 o.752 0 4.1 0
2 0.737 4.1 0 0
3 0.138 0 7.2 0
4 0.134 8.9 0 0
5 0.120 0 47.2 0
6 0.118 44.7 0 0
9 0.074 0 0 5.1
11 0.068 3.1 3.5 0
12 0.065 7.6 5.7 0
13 0.064 5.2 5.1 0
15 0.056 0 0 5.8
16 0.05 1.3 2.4 2.7
17 0.052 4.2 1.7 0
18 0.052 0 1.8 0
19 0.050 0 2.70 0
20 0.049 0 1.70 0
21 0.049 5 1.2 0
22 0.048 0 0 14.2
24 0.043 0 0 17.5
İlk iki titreşim modu periyodu yine minarenin yapının iki asal yönündeki (Doğu-Batı ve Kuzey-
Güney) titreşim modlarıdır.
82
Şekil-80 Minare tanjant yönü
83
SİVAS ULUCAMİ MİNARESİ
sonlu elemanlar modelinde Etaş=75 000kgf/cm2, Etuğla= 55 000 kgf/cm2, taş birim ağırlığı 2.4
tonf/cm2 ve tuğla birim ağırlığı 1.5 tonf/m3 alınmıştır. Taş ve tuğla bölümleri poisson oranı (μ) 0.2
seçilmiştir. Minare --- metre kotuna kadar cami duvarı ile birleşiktir. Minarenin Dış tarafında ise
minare....m kotuna kadar toprağa gömülüdür. Bu bölümlerde minare yatay yönde, radyal yönde
hareketi kısıtlı olacak şekilde modellenmiştir. Hasar nedeni ile en kesitlerde bir rijitlik azaltması
yapılmamıştır.
Analitik hesaba göre mod periyot ve biçimleri aşağıdaki tabloda verilmektedir. Ölçüm
sonuçları ile karşılaştırılınca 1nci mod periyodunda ölçüm ile analiz arasında (1.266/1.246) %
1.5 kadar bir fark bulunmuştur. Analitik hesapta seçilen E ve birim ağırlık değerleri yapıdaki
gerçek değerlere yakın seçilmiş olmaktadır.
84
Çizelge- Sivas Ulucami Minaresi mod periyot ve kütle katkı payları
Ölçüm periyotları 1.266 saniye, (1nci Mod), diğer periyotlar 0.409 sn, 0.295 sn ve 0.241 sn
olarak seçilebilir.
85
AKSARAY EĞRİ (KIZIL) MİNARE CAMİSİ
1220-1230 yılları arasında tuğladan yapılmıştır. Tepesi ile zemin arasında 1.50 metre kadar
bir şakülden kayma ölçülmüştür (A-Proj-2007)
86
Fotoğraf-85 Aksaray Eğri (Kızıl) Minare
87
AKSARAY EĞİK MİNARE RADYAL YÖN
GENLİK (m/s)
0.0025
0.002
0.0015
0.001
0.0005
0
0 0.5 1 1.5 2
PERİYOT (s)
Şekil-86 Aksaray Eğri (Kızıl Minare) radyal yön’de 1nci mod 0.934 saniye
0.03
0.02
GENLİK (m/s)
Series1
0.01
0
0 0.5 1 1.5 2
PERİYOT (sn)
Şekil-87 Aksaray Eğri (Kızıl Minare) tanjant yönde 1nci mod 0.912 saniye.
Sonlu Elemanlar yöntemi ile periyot hesabında Tuğla birim ağırlığı 1.8 tonf/m3 (TS-498), taş
birim ağırlığı 2.2 tonf/m3 ve Etuğla= 32 000 kgf/cm2, Etaş= 40 000 kgf/cm2 ‘dır. Yapının
G/E oranı 1/4 alınmıştır. Bu seçim yukarıda sayfa 47’de verildiği gibi taş duvarlar için kayma
ve Elastisite modülleri arasındaki oranın duvarın anisotropik yapısı nedeni ile G= E / 2 (1+μ)
farklı olduğu gözlemine dayanmaktadır. G/E oranı 1/4 ise poisson oranı μ=1.0 ‘dır.
88
Çizelge-
1789 yılında yapılmıştır. Ana kubbe açıklığı yaklaşık 9.25 metredir. Orta kubbenin her iki
ynında daha küçük yaklaşık 4.00 metre açıklığında iki kubbe vardır. Plan alanı 10.5 x 21.5
metre boyutundadır. Duvar yüksekliği 8.00 metre Ana kubbe üst kotu 14.50 metredir. Dış
duvarları yaklaşık 130 cm genişliğinde “sandık duvar”, pandantif ve kubbe bölümü tuğla
yığma duvardır. Sonlu elemanlar yöntemi ile analizde yapının ağırlığı 2263 ton bulunmuştur.
89
Nasuhağa camisinin sonlu elemanlar yöntemi ile analizinde Taş duvarlarda Elastisite Modülü
E= 15 000 kgf7cm2, Kayma modülü G= 1500 kgf/cm2 taş duvar birim ağırlığı 2.2 tonf/m3;
tuğla duvarlarda elastisite Modülü E= 18000 kgf/cm2 ve kayma modülüG=1800 kgf/cm2
olarak seçilmiştir. Bu değerler Bayülke (2013)’de derlenmiş deneysel sandık duvar yada taş
duvar basınçdayanım verileri ile oldukça uyumlu değerlerdir.
Yapıdaki 2011 depreminde olmuş çatlaklar nedeni ile 130 cm kalılığındaki dış sandık taş
duvarlarda, 60 cm kalınlığında tuğla kubbede ve 90 cm kalınlıktaki kemerlerde kaymave
plaka eğilme rijitlikleri I=0.66 (Io) olarak alınmıştır. Rijitlikler çatlak ve hasar nedeni ile % 33
azaltılmıştır. Bu koşullardaki yapının sonlu elemanlar yöntemi ile analizinde bulunan mod
periyotları aşağıdaki tabloda verilmektedir.
90
12 0.162 3 0 0 80 74 0
14 0.143 0 3 0 80 77 0
15 0.139 0 2 0 80 79 0
16 0.126 2 0 0 82 79
19 0.108 1 0 1 83 79 2
21 0.101 0 0 9 83 79 12
22 0.100 0 0 1 83 79 13
23 0.100 0 1 2 83 80 15
24 0.098 0 0 4 83 80 19
ANALİTİK PERİYOTLAR
Diğer modların katkı payları çok daha azdır. Cami ana yapısının genellikle Doğu-Batı ve
Kuzey-Güney yönlerinde hakim olarak 1nci mod titreşimi yapacakları varsayılabilir.
91
Şekil-91 Güçlendirme sonrası doğu-batı yönü titreşim fourier spektrumu
92
Şekil-93 Nasuhağa Güçlendirme öncesi Kuzey-Güney titreşim Fourier Spektrumu
93
Şekil-95 Güçlendirme öncesi ve sonrası kuzey güney yönü karşılaştırma
1825 yılında yapılmış minaresi olmayan bir camidir. Kubbe açıklığı yaklaşık 8.0 metredir.
Dış duvarları sandık taş duvar niteliğinde ve 160 cm kalınlığındadır. Son cemaat bölmünün
kubbeleri taş kolonlara kemerler ile oturmaktadır. Son cemaat yerinin kubbeleri , pandantif ve
kubbe bölümü tuğladır. Sonlu elemanlar analizinde yapı ağırlığı 1547 tonf bulunmuştur
Sonlu elemanlar analizinda Taş duvarlar için Elastisite Modülü E= 17500 kgf/cm2, Kayma
modlü G= 1750 kgf/cm2, birim ağırlık 2.2 tonf/m3 seçilmiştir. Tuğla olan kubbe pandantif ve
kemerler için Elastisite modülü E= 22500 kgf/cm2, kayma modülüG= 2250 kgf/cm2 birim
ağırlık 1.9 tonf/cm2 seçilmiştir.. Yapının bodrum katı vardır. Caminin zemin katı ahşap
bodrum kat kolonları tarafından taşınan ahşap döşemedir. Son cemaat yerinin yine ahşap bir
ara katı vardır. Bu ahşap bölümler için E= 100 000 kgf/cm2 ve birim ağırlık 0.8 tonf/m3
94
olarak seçilmiştir. Ahşap döşemeler için nominal 10 cm eşdeğer kalınlık kabul edilmiştir. Son
cemaat yerinin üzerindeki çatlamış kemerlerin azalan rijitlikleri hesaba katılmıştır. Çubuk
eleman olarak tanınan bu kemerlerin eğilme ve kesme rijitlikleri % 50 oranında azaltılmıştır.
Analitik hesaplarda yapının 1nci mod periyodu olan 0.328 sn yaklaşık Doğu-Batı yöndeki
1nci moda karşılıktır. 2nci mod periyodu 0.311 sn ise Kuzey-Güney yönünde 1nci titreşim
periyodudur. Diğer titreşim modlarının kütle katkısının çok az olması yapının temel olarak
her iki yönde hakim olarak 1ncimod titreşimi yaptığını göstermektedir.Titreşim ölçüm
kayıtlarının Fourier spektrumu analizinden hesaplanan periyotları ise Doğu-Batı yönünde
0.337 ve Kuzey-Güney yönünde 0.306 saniye bulunmuştur. Analitik olarak hesaplanmış
periyotlara çok yakındır.
95
Şekil-98 Güçlendirme öncesi Üzümpazarı Camisi Kuzey-Güney Titreşim Kaydı Fourier
Spektrumu
96
Şekil-99 Güçlendirme sonrasında Üzümpazarı Camisi Kuzey-Güney Titreşim Kaydı Fourier
Spektrumu
97
Şekil-101 Güçlendirme öncesinde Üzümpazarı Camisi Doğu-Batı Titreşim Kaydı Fourier
Spektrumu
98
Şekil-103 Üzümpazarı Camisi Güçlendirme Doğu-Batı yönünde öncesi/sonrası Fourier
spektrumları karşılaştırması
Depremde yapının bu yönünde çok az hasar olduğu için güçlendirme öncesi/sonrası yapı
titreşim özelliklerinde önemli bir fark olmamıştır.
Yaklaşık 40 metre yüksekliktedir. Şekil-104. Taş olarak yapılmıştır. İçinde çift taraflı taş
merdiveni vardır. Minarenin tekbaşına ve Cami ile birlikte sonlu elemanlar modeli
yapılmıştır. Minarenin güneye ve doğuya bakan cephesinde düşey çatlaklar vardır. Bu
çatlakların düşey yüklerden dolayı oluşan yanal çekme gerilmelerinin sonucu olduğu
sanılmaktadır.
99
Fotoğraf-104 Er rızk Camisi Minaresi
100
Şekil-105 ER RIZK Camii Minaresi Sonlu elemanlar modeli
101
Şekil-106 Errızk Camisi minaresi N-Bileşeni titreşim kaydı Fourier spektrumu. İki büyük uç
noktası görünmektedir. Bunların büyük olanın periyodu 1.092 sn diğerinin ise 1.1299 sn’dir.
Şekil-107 Errızk Camisi minaresi E-Bileşeni titreşim kaydı Fourier spektrumu. İki büyük uç
noktası görünmektedir. Bunların büyük olanın periyodu 1.1299 sn diğerinin ise 1.092 sn’dir.
102
Sonlu elemanlar yöntemi ile yapılan periyot hesabı minarenin taşının birim ağırlığına ve
minare cidarının diğer bir deyişle taş duvarın (E) elastisite modülüne bağlıdır.
Çizelge-1 Minare yapıdan ayrık modellendi, minare ile ortak duvar tarafına tutucu mesnet
konuldu
Tablolara göre Minarede kullanılan taşların birim ağırlığının 1.9 tonf/m3 ve Taş duvarın (E)
elastisite modülünün 160 000 kg/cm2 olması koşulunda ölçüm ve analitik hesapla bulunan
periyotlar arasında en iyi uyum sağlanmaktadır.
103
Şekil-108 Kütahya Kurşunlu Camisi Sonlu elemanlar Modeli
Periyot mx my mz ∑ mx ∑ my ∑ mz
(sn)
(%) (%) (%) (%) (%) (%)
0.656 7.2 0 0 7.2 0 0
0.639 0 6 0 7.2 6 0
0.144 42.9 0 0 50 6.1 0
0.121 0 8.3 0 50 14.4 0
0.107 19.1 0 0 69.2 14.6 0
0.091 0 1.2 0 69.7 15.8 0
0.074 0 55.8 0 69.8 71.6 0
0.061 6.4 0 13 76.2 72.3 14.8
0.053 0 0 1.3 77.4 72.4 16.8
0.051 0 0 2 77.6 72.7 18.8
0.046 0 0 3.8 77.7 73.4 22.6
0.044 0 0 0 78.1 73.8 22.8
0.043 0 2.2 1.8 78.2 76 24.5
0.041 0 1.8 3.6 78.2 77.8 28.1
0.040 1.2 0 3.6 79.4 77.9 31.8
0.039 0.0 0 0 80.9 77.9 32.2
104
0.038 0 0 11.7 81.8 78.7 43.9
0.036 0 1.2 4.7 81.8 80 48.7
0.035 0 0 1.3 81.9 81 50
0.035 0 0 1.1 81.9 81.2 51.1
0.034 0 0 0 81.9 82.1 51.1
0.033 0 0 1.7 82 83.3 52.8
0.030 0 0 1.4 82.9 84.4 56
0.028 0 0 1.4 85 84.9 57.8
0.027 0 0 3.3 85.7 85.2 62
0.027 0 0 2.2 86 85.3 64.3
YAPININÇEVRELTİTREŞİMLERİNİNÖLÇÜMÜ
105
Şekil-110 Spektrumlar
106
Çizelge-Çeşitli Tarihsel Yapılarda Titreşim Ölçüm sonuçlarına dayanan malzeme özellikleri
107
SONLU ELEMANLAR YÖNTEMİ İLE DEPREM ANALİZİ
( GELİŞTİRİLMEKTE)
Tarihi yapıların duvarları, kubbe ve pandantif gibi taşıyıcı elemanları 2 boyutlu düz ya da eğri
yüzeylerdir. Bu elemanlar sonlu elemanlar yöntemi ile analizde kabuk (shell)gibi iki boyutlu
yada üç boyutlu elemanlar (solid) olarak modellenebilirler.
Malzeme Özellikleri
Sandviç duvarların planda ve kesitteki örgü yapıları nedeni ile düşey yönde (z-yönünde) x ve
y yönlerinde farklı E G ve poissson oranının (μ) olabileceği varsayılarak uygun değerler
seçilmelidir. Düşey yönde yük altında sandviç duvarın düzlemi dışına (3) yönünde çok fazla
ötelenme eğilimi vardır. Bu nedenle bu yöndeki kayma modülü G23 oldukça küçük
seçilmelidir.
Sandık duvarı düşey yük etkisinde düzlemi dışına Şekil-111‘deki 3 yönüne doğru önemli
ölçüde öteleneceği beklenmelidir. Bu nedenle G23 yönünde kayma modülü G = E / 2(1+μ)
denklemi ile tanımlanması gerçeğe uygun olmayacaktır. Poisson oranı μ = 0.25 alınınca G =
0.4 E olmasının taş duvarlarda doğru olmadığı yukarıda sayfa-63’de belirtilmişti. Daha doğru
bir kayma modülü (G) değerinin 0.05 -0.10 (E) kadar olabileceği varsayılmalıdır.
108
Modellemede temsil edilmesi gereken bir başka nokta tarihi yapıda duvar ya da kubbe gibi
başka kabuk elemanlarında çatlak olmasıdır. Çatlaklar kabuk elemanların kayma ve eğilme
rijitliklerini azaltmaktadır. Bu nedenle kayma ve eğilme rijitliklerinin de modellemede
azaltılması gerekir. Özellikle sandık (sandviç) duvarların da, çatlak ve benzeri hasar olmasa
da, az (%5) ya da çok (%15) boşluklu olmaları nedeni ile, kayma ve eğilme rijitliklerinin
azaltılması, çatlaklı kesit gibi değerlendirilmeleri gerekmektedir.
Analizde kullanılan düşey yüklerden en belirleyici olanı yapının öz ağırlığıdır. Minare gibi
çok narin yapılar için rüzgar yükleri çok önemlidir. Çünkü şiddetli rüzgar neden ile yıkılmış,
özellikle tuğladan yapılmış, çok sayıda minare vardır.
Cami, kümbet ve kervansaray gibi yapıları en çok zorlayan deprem yatay yükleridir. Tarihi
yapıları güvenliğini belirleme asal olarak deprem güvenliğini belirlemedir. Bu yapıların
geçmişlerinde düşey yüklerden hasar yoktur. Çünkü bu yapılar düşey yüklere karşı tarihsel
tasarım ve yapımdaki gelişmeleri içeren en uygun çözümlerle yapılmışlardır. Bu çözüm
kullanılan yığma malzemelerde var olan yeterli basınç dayanımı üzerinedir. Çekme dayanımı
çok az olan malzemeler çekme kuvvetleri ile zorlanmayan biçimde düşey yük taşıyan
elemanlarda kullanılmıştır.
Depremde hem yanal yükler etkimektedir. Hem de deprem yükleri yığma malzemede eğik
çekme/kesme kuvvetleri yaratmaktadır. Deprem güvenliğinin belirlenmesi önce yapının
depremde zorlanacağı deprem yükünü belirlemek, sonra bu kuvvetlerin yaratacağı
çekme/kesme gerilmelerini hesaplamak ve dayanımlarla karşılaştırmaktır.
109
Şekil- 112 Sonlu Elemanlar yönteminde kabuk elemanların yerel eksenlerine bağlı moment,
eksenel yük, kesme ve eksenel gerilmelerinin tanımlanması
Bu yöntem eşdeğer yatay yük yöntemidir. Yatay yük ise yapının değişik titreşim modlarına
bir elastik spektrumda karşı gelen yatay yük katsayısı ile bina ağırlığının çarpımı ile
hesaplanan yüklerin bir modal birleşim yöntemi ile birleştirilmesi ile bulunan yatay yük
altında incelenmesidir.
1nci derece deprem tehlike bölgesinde Ao=0.4 camide I=1.2 S(T) = 2.5 seçilirse eğer yapının
1nci mod titreşim periyodu > 0.2 sn, kadarsa S(T) =2.5 ‘dır. R=ise 2.00 alınmaktadır
110
C= 0.4 x 2.5 x 1.2 / 2 0 = 0.6 olmaktadır. Yapıya ağırlığının % 60 ‘ı kadar bir yatay yük
etkiyeceği var sayılmaktadır. Mevcut tarihi camiler en azından Kütahya Simav’daki camiler
için bu çok büyük bir deprem yatay yüküdür.
Mazzon büyük ölçekli deney yapılarında (2011) güçlendirilmemiş sandık duvarlı yapıda
yaklaşık 0.4 g ivme de çatlak olmuş, hasardan sonra harç enjeksiyonu onarılmış yapıda aynı
çatlaklar 0.6 g ivmede ve hasar olmadan güçlendirilmiş yapıda aynı çatlaklar 0.75 g ivmede
olmuştur. Bu sonucun bir laboratuvar duvarından çıkarıldığı ve deney yapılarının
duvarlarındaki ara dolgunun hacminin çok daha az olduğu dikkate alımnalıdır. Mazzon (2011)
deneylerinde ara dolgu genişliği toplam duvar genişliğinin %20’si kadardır. Oysa Simav
camilerinde orta dolgunun genişliği toplam duvar genişliğinin % 53’ü kadardır.
Bu yöntemde sonlu elemanlarla modellenmiş yapıya bir ya da birkaç depremin kuvvetli yer
hareketi ivme kaydı uygulanmakta ve yapı elemanlarında oluşan gerilmelerle dayanımla
karşılaştırılmaktadır.
Uygulanan ivme kaydının tarihi yapının bulunduğu çevrede beklenen büyüklükte bir
depremin ivme kaydı olması gerekir.
Bu yöntemde yapıya birden çok ve farklı deprem ivme kayıtlarının uygulanması bulunan
etkilerin “ortalamasının” kullanılması istenmektedir. Ancak bu ortalama bir bakıma bu ivme
kayıtlarının spektrumlarının ortalamasıdır ve pratik olarak yukarıda verilen tasarım spektrumu
yöntemi ile bulunan yapıdaki zorlamalarla aynıdır. Çünkü tasarım spektrumları da farklı
deprem kuvvetli yer hareketi kayıtlarının spektrumlarının ortalamasıdır.
Yapının yakın çevresinde olmuş bir depremin ivme kaydı yapıyı ilerde etkilemesi beklenen
depremin niteliğini daha iyi temsil edecektir. Çünkü yapıyı ilerde etkileyecek deprem yine
aynı yakın deprem kaynağından gelecektir. Dünyanın çok farklı bir yerinde olmuş ve
mekanizması farklı bir depremin ivme kayıtlarının kulllanılması yerine o çevrenin deprem
ivme kaydının kullanılması daha gerçekçidir.
Elastik yöntemle analizde kullanılan ve yapının sünekliğini temsil ettiği düşünülen R=2
katsayısı deprem ivme kaydına da uygulanmalıdır.
Simav’daki camilere bu yaklaşımla ivme kaydı olarak 12 Kasım 1999 Düzce depremi ivme
kaydının Doğu-Batı bileşeni, fayda depremdeki atım doğrultusunda, (Şekil-93) uygulanmıştır.
12 Kasım 1999 depremi ivme kaydı, doğrultu atımlı bir fayda, 7.2 büyüklüğünde bir depremin
oluştuğu faya yaklaşık 3-5 km kadar uzakta alınmıştır. Oldukça güçlü bir deprem yer
haraketinin temsil etmektedir. 19 mayıs 2011’de Simav’da olan depremde yer hareketinin uç
ivmesinin en büyük olduğu yön yaklaşık Güneydoğu-Kuzeybatı yönündedir ve deprem
doğrultu atım bileşeninin hakim olduğu bir fayda olmuştur.
2007 tarihli deprem yönetmeliği Bölüm-6 ‘ya göre yığma yapıların analizinde kullanılan
R=2.0’dir. 12 Kasım 1999 deprem ivme kaydı da aynıyaklaşım ile X 0.5 oranında
küçültülerek uygulanmıştır. Bir diğer deyişle analizde deprem hesap ivmesi 250 cm /cm2
olmaktadır. 12 kasım 1999 depremi Düzce ivme kaydının uç değeri olan yaklaşık 0.5 g bu
yaklaşımla 0.25 g olmakta ve ivme kaydı analizinde de uç ivme 0.25 g olarak
sınırlanmaktadır.
111
Şekil-113 12 Kasım 1999 Depremi Düzce ivme kaydı Doğu-Batı Bileşeni
Deprem ivme kaydı analizinde 1999 Düzce depremi ivme kaydı yapıların X ve Y yönlerinde
ayrı ayrı uygulanmıştır.
112
TARİHSEL YAPILARIN TAŞIYICI ELEMANLARI
(GELİŞTİRİLMEKTE )
Cami yapılarında düşey yük yapının kendi öz ağırlığıdır. Diğer çatı daha doğrusu kurşun
kaplama gibi kubbe yükleri, kar ve rüzgar gibi öz ağırlık yanında önemsiz boyutlardadır.
Camilerin minareleri ise çok narindirler ve deprem ve rüzgar yükleri çok önemlidir ve bu
yükler çoğu zaman minarelerde hasar yapar ve yıkılmaya neden olur.
Minarelerde bir başka önemli sorun zaman içinde oluşan şakülden kaçma olayıdır. Bu durum
özellikle “yumuşak” zeminlere oturan tuğla yığma minarelerde gözlenmektedir .Kuran(-???)
yaptığı .incelemelerde yumuşak zemindeki minarelerde bir tür burkulma davranışına
benzeyen tabanda dönme olayını Sivas Ulucami, İnönü Alaettin, Harput... camisi ve Aksaray
..camisi minarelerinde gözlemiştir.
KEMERLER VE KUBBELER
Kubbe bir kemerin tepe noktasından geçen bir düşey eksen çevresinde 360 derece
döndürülmesi ile oluşan yan yana dizilmiş “kemerler”e benzetilebilir. Ancak bu “kemerler”
birbirine yapışıktır. Kubbenin “kemerlerinin” açılması için aralarındak var olan kesme
gerilmelerinin aşılması gerekir.
Kubbenin kemerleri yanlara doğru açılmaz bu nedenlede kemerler gibi payandaya (şekil- ) ya
da kemerin üzengi seviyesindeki gibi gergi demirlerine gerek yoktur. Çünkü kubbe Şekil-
114’deki gibi “enlem” ve “boylam”lardan oluşur. Kubbenin “enlem” elemanları tahta bir
fıçının dilimlerini saran demirden sargılara benzer biçimde davranır.
Betonarme bir kemerin kalınlığı açıklığının 1/20 ile 1/30 kadar olması gerekirken betonarme
dairesel bir kubbenin kalınlığı açıklığının 1/200 ile 1/300’ü kadar olabilir.
Açıklığı 9-10 metre kadar olan taş kubbelerde tepeye yakın bölümlerde kalınlık 0.35- 0.45
metre kadardır. Kubbenin tabanında ise kalınık 1.00 metre kadar olabilir. Kalınlık açıklık
oranı 0.30 / 9.0 = 1/30 kadardır.
113
Kubbeler düşey yüklere karşı çok dayanıklı oldukları gibi yüksek düzeyde de rijıttirler.
Şekil-115’de düşey yük etkisinde kubbenin yaklaşık düşey sehimleri verilmektedir. Kubbenin
üst bölümleri düşey yönde sehim yaparken, alt bölümleri yana doğru açılmaya çalışmaktadır.
Kubbe’de üst bölümlerde basınç gerilmeleri oluşurken alt bölümlerde çekme gerilmeleri
oluşacaktır. Çekme basınç etkilerinin olduğu bölgenin sınırı Dairesel bir kubbede düşeye göre
52 derece açısı olan bir enlemden geçer. Bu noktadan daha alçak olan bölgede kubbede
çekme, daha yüksek olan bölgede basınç gerilmeleri vardır.
Kubbelerin alt bölümlerinde oluşan çekme kuvvetlerini karşılamak için kemer alt uçları daha
kalın yapılır. Bu yaklaşımın sonucunda kubbe ucundaki rijit bölge kubbede eğilme
momentinden kaynaklanan çekme gerilmeleri yaratır. Şekil-116
114
Şekil-116 Kasnak kubbe tabanında eğilme momenti oluşturur (Levy ve Salvadori -1992).
Hacimlerin örtülme işlevi için çok eski çağlardan beri kullanılan bir yapı elemanıdır. Küresel
biçimi çekme kuvveti oluşmasını büyük ölçüde önler. Taş ya da tuğla yığma duvarın çekme
kuvveti taşıma gücü çok az ama basınç dayanımı çekme dayanımına göre daha yüksek olduğu
için açıklığı örterken oluşan basınç kuvvetlerini de kolayca taşıyabilir. Kubbeler tuğla birim
ağırlığı Ayasofya’da 1.5 tonf/m3 alınmış
Simav tarihi camilerinde kubbe açıklıkları yaklaşık 8.00 -9.50 metredir. Kubbe yüksekliği ise
2.00 ile 3.00 metre arasındadır Yükseklik/ açıklık oranı 0.25 ile 0.32 arasındadır. Kubbeler
tuğladan yapılmıştır. Simav’daki bu üç tarihi cami yaklaşık aynı kubbe biçiminde ve aynı
malzeme, tuğladan, yapılmıştır. Bu camilerin kubbeleri Simavda En eski tarihli (1541) olan
Ulucami’nin kopyasıdır. Kubbe kalınlıkları 0.75 ile 1.00 metre arasındadır.
Istanbul Şehzade Camisinde ana kubbe açıklığı 19.00 metre kubbe yüksekliği 6.95 metre ve
yükseklik açıklık oranı 6.95/19.00 = 0.356 ‘dır.
Hamamlar da kubbeli bir yapıdır. Sayın ve diğerleri (2011) inceledikleri hamamlarda kubbe
yükseklik / açıklık çap, h/L oranını 0.40-0.48’dir. Kubbe kalınlıkları tepede 35-40 cm, kubbe
kökünde 65-75 cm . Kubbenin kökü 2 tuğla, tepesi ise tek tuğla kalınlığındadır. Kubbe
açıklıkları Simav camilerine göre daha azdır.
Bilgin (2007) ve Yorulmaz (1999) çeşitli camilerin ana kubbe açıklıklarını vermektedir:
115
diğerleri (2019)
Üzümpazarı 1825 Kütahya 8.00
Simav
Ulucami 1725 Kütahya 9.50
Simav
Damat İbrahim Paşa 18nci yüzyıl Nevşehir 16.80 Köksal Anadol (1970)
Kubbelerin en önemli özelliği tabanda yana doğru açılma kuvvetlerinin oluşmasıdır. Bunun
sonucu kubbede boylamasına düşey yönde çatlaklar olur.
Tam kubbelerin Yükseklik/açıklık oranı kubbe çevresinde oluşan yatay yükün boyutuna
etkilidir. Yükseklik / Açıklık oranı büyüdükçe kubbe dibinde kubbeyi yana açmaya çalışan
çekme kuvvetinin düşey yüke oranı azalmaktadır. Yükseklik/Açıklık oranının > 0.5 olduğu
durumularda yatay/düşey yük oranında daha sınırlı bir değişiklik olmaktadır.. Kubbenin salt
açıklık miktarının da yatay/düşey yük oranında bir miktar etkisi olduğu da görülmektedir.
Şekil-117‘de farklı açıklıklı ve yükseklikli kubbelerde oluşan kuvvetlerin oranları
verilmektedir. Kubbelerin mesnetlerinde oluşan yatay ve düşey yüklerin hesanında sonlu
elemanlar yöntemi kullanılmıştır.
116
Şekil-118 Tuğladan yapılmış ve dikdörtgen planlı bir kubbe (Afyon Taşhan)
117
TONOZLAR
Tonoz bir kemerin düzlemine dik yönde uzatılması ile oluşan taşıyıcı elemandır. Genellikle
bir yönde uzundur. Yanyana birbirine paralel tonozlar şeklinde yapılarak mekanların üstünü
örten bir elemandır. Şekil-99
KASNAKLAR
Kasnak kubbenin hemen altında ve kubbeyi taşıyan çapları kubbe açıklığı kadar olan
silindirik yapı elemanlarıdır. Simav Camilerinde kasnakların yüksekliği ....ile ...metre
arasında değişmektedir.
118
Fotoğraf-120 Simav’daki Nasuhağa Camisinin Kasnağı
PANDANTİFLER
Eğri yüzeylerden düz yüzeyler geçişi sağlayan elemanlardır. Kubbelerin ve kasnakların düşey
yüklerinin yan duvarlara aktarılmasını sağlayan elemanlardır. Simav camilerinde tuğladan
yapılmışlardır.
Şekil-121 Sarı renkli eleman “pandantif” dir ve dik kenarlardaki duvarları (Kırmızı)
birleştiren eğri yüzeyli düşey elemanlardır. Kubbenin (Yeşil) düşey yükünü de kesişen
duvarlara ve zemine aktarırlar
119
Resim-122 Simav Üzümpazarı camisinden PANDANTİF görüntüsü
Ankara Cenabi Ahmet Paşa Camisinde bu geçiş biraz farklı bir biçimde yapılmış Resim-103
Fotoğraf-123 Cenabi Ahmet Paşa Camisi (Ankara) iç görünüşü. Köşede kubbe ve duvarları
birleştiren “pandantif”aslında bir “çeyrek” kubbe (Tromp)biçimindedir.
DUVARLAR
Tarihsel yapıların duvarları genellikle kalın oldukları için sandık duvar (sandviç duvar)
yapılmışlardır. Kalınlıkları yaklaşık 120-130 cm ve yükseklikleri yaklaşık 8.0 – 9.0 metredir.
Narinlik oranları t / h = 1.3 /9.0 = 1/7 gibi oldukça düşüktür. Bu nedenle düzlemleri dışına
burkulma olasılıkları yoktur. Camilerin ve diğer yapıların yan duvarları ya da dış duvarları üst
başlarında yine çok derin ve rijit olan kubbe ve kesişen duvarlar pandantifler ile
tutulmaktadır. Kubbe ve pandantifler bir rijit diyafram olarak nitelenebilir. Bu nedenle de
duvarların düzlemleri dışına eğilme ile zorlanması olasılığı düşüktür; düzlemleri içinde kesme
ile zorlanmaları beklenmelidir.
Sandık duvarların birim ağırlıkları yaklaşık 1.8-2.0 ton/m3 ‘dur. 9 metre yüksekliğinde duvar
18 ton/m2 ağırlığında eğer 1.25 metre kalınlığında ise tabanda oluşan düşey gerilme ise 1.8
kgf /cm2 olmaktadır.
120
Sandık duvarlar genel olarak önemli miktarda “boşluk” içerir. Özellikle orta dolgu bölümleri
dökme niteliğindedir. Malzeme ve harç düzgün ve tek tek bir yerleştirme ya da örme şeklinde
yapılmadığı için önemli miktarda boşlukludur. Bu yapı da duvarın birim ağırlığını azaltır.
KEMERLER
Genellikle tarihi köprüler tek ya da sıra kemer olarak yapılmıştır. Açıklıkları en çok 12.00-
15.00metre ve kemer yükseklikleri 2.00-3.00.. metredir. Açıklık/Yükseklik oranları genellikle
5.3 kadardır. Değişik kemer tipleri vardır: Şekil-124 Kemer tipleri.
Kemerlerin bir başka kullanım şekli camilerdeki son cemaat yerlerini ya da cami avlusu
çevresindeki tavanı küçük sıra kubbelerden oluşan revakları taşıyan elemanlardır.şekil-
revaklar ve son cemaat yerlerinin üstünüdeki kubbeleri taşıyan pandantif, kemer, gergi
demirleri ve kolonlar verilmektedir.
Küçük camilerde kemerler tuğla örgü olarak yapılmıştır. Fotoğraf-125 ‘de Simav Üzümpazarı
camiisindeki tuğla kemerin hasarlı durumu ve tuğla örgüsü ayrıntıları verilmektedir.
121
Fotoğraf-125 Simav Üzümpazarı camisinde son cemaat yerindeki hasarlı kemer (2011)
122
Fotoğraf-127 Kemerin tuğla örgüsünün alt ve sol yan görünüşü (Simav Üzümpazarı Camisi-
2013)
Fotoğraf-128
Kemerlerin en önemli sorunu üzengi seviyelerinde oluşan yatay yüklerin (Şekil-115) kemerin
yanlara doğru açılmasına ve de düşey yönde çökmesine neden olması ve açılmaya neden olan
bu yüklerin bir biçimde karşılanmasıdır. Bu amaçla kemerlerin üzengi seviyelerinde çekme
kuvvetini daha iyi taşıyan gergi demirleri ile bağlanması bir yöntemdir. Şekil-108 ’de bu
amacı sağlamak icin kemerlerin kolonlara oturduğu düzeyde kolonlar birbirlerine çelik
çubuklarla bağlanmıştır. Bu örnekte gergi demirlerinin kemer üzengi seviyesinde düşey
yüklerin etkisinde oluşan yanal deformasyonu oransal olarak 2 ile 20 kat kadar azalttığı
hesaplanmıştır.
123
Şekil-129 Kubbe, kemer pandantif gergi ve kolon yük aktarma düzeni
Kubbe ve kemerin yanal açılmasının önlenmesi için bir diğer yöntem kemer ve kubbelerin
üzengi seviyesinde yanal açılmayı önleyen kütlelerle payandalanmasıdır.
Bu noktalara Ayasofya’da olduğu gibi çok büyük payanda destek duvarı yapılabilir Şekil-130
yada bu nokta düşey yükü artırıcı kule benzeri ağırlık sağlayan elemanlar konulabilir. Düşey
yük tabanda, yatay yükün yaratacağı devrilme momentine ters yönde karşı koyacak bir
devrilme momenti yaratarak bu açılma etkisini giderir.
En yaygın kullanımları ise kubbeleri taşıyan elemanlardır. Kubbelerin altında yada çevresinde
en az dört kemer ve bunların ayakları ile düşey yükleri aktarırlar. Kemerler üzerlerindeki
duvarlardan ya da kubbeleri taşıyan pandantiflerden de düşey yük alırlar.
Bir başka kemer kullanım biçimi, Amasya IInci Beyazıt camiinde kubbeleri taşıyan kemerdir.
Yan yana iki kubbenin herbiri üç tarafından taş duvarlara oturmaktatır. Her iki kubbenin
ortak olan dördüncü kenarları caminin tam ortasındaki büyük kemere oturmaktadır.
124
Fotoğraf-131 Amasya IInci Beyazıt Camisi içinde iki büyük kubbeyi taşıyan orta kemer
Restrepo ve Maganes (2009) kemerler üzerinde yaptıkları statik yatay yükleme deneylerinde
kemerlerin üzengi seviyesinde gergi demirlerle bağlanması ile kırılma ve yıkılma daha büyük
bir yatay yük etkisinde olduğunu gözlemişlerdir. Gergi demiri olmayan kemer ağırlığını
125
0.035W kadar bir yatay yük etkisinde yıkılırken gergi elemanı olan kolonda yıkılma yatay
yükü değişik gergi malzemelerine bağlı olarak 0.136-0.151 W arasında olmuş. Deneylerde
gergi elemanınında değişik malzemelerden yapılmış olması, gergi elemanındaki ön gergi
kuvveti miktarı ve gergi elemanı en kesit alanının kemerin yatay kırılma yüküne etkisi çok az
olmuştur.
Sarsma tablasında denenen gergi elemanı olmayan kemerlerde kırılma için gereken en büyük
deprem yer ivmesi 0.45g olarak belirlenmiştir. Gergili kemerlerde ise yıkılma için 1.0-2.0 g
gibi deprem uç ivmeleri gerekmiştir. Sarsma tablası deneylerin de 2009’da Italya’da Aquilia
bölgesinde olan depremin kuvvetli yer hareketi ivme kayıtları kullanılmıştır.
Statik ve dinamik deneylerden kemerlerin üzengi düzeyinde öngerilmeli gergi elemanları ile
bağlanmasının etkin bir güçlendirme yöntemi olarak uygulanabilirliği görülmektedir.
ANITSAL KEMERLER
Fotoğraf-133‘de görüldüğü gibi yüksek ve geniş açıklıkları olan ve açıklıklar arasında kalın
ayakların olduğu, kapı ya da belli bir tarihi olayı anmak için yapılmış yapılardır. Bu tip
kemerler büyük cami ve kiliselerin içlerinde kubbeleri taşımak için de yapılmış olabilir.En
belirleyici özellik boyutlarının “büyük” olmasıdır.
126
Fotoğraf-134 Anıtsal kemere Türkiye’den örnek: Kleopatra Kapısı, Tarsus.
Pencere üstü duvarı cephe düşey duvarları birbirine bağlar. Pencere üstü duvarının altında
eski (tarihsel) yapılarda ahşap hatıl ya da aynı duvar malzemesi kullanılarak yapılmış küçük
kemerler vardır. Modern yapılarda ise Pencere üstü duvarının altında, ahşap, betonarme ya da
127
çelik profil hatıllar olur. Bazen bu pencere üstü hatılları yapının bütün dış cephesinde sürekli
olabilir. Pencere üstü duvarlarının davranışı yapının kat döşemesinin ahşap, volta döşeme ya
da betonarme plak olmasına bağlı olarak farklı olabilir.
Katrin Beyer (2012) ahşap kat döşemeli, altında ahşap hatıl ya da tuğla kemer olan tuğla
yığma pencere üstü duvarlarının davranışını deneysel ve analitik yöntemlerle incelemiştir.
Şekil-136 Ahşap hatıllı Pencere üstü duvarında eğilme momentinden dolayıdüşey çekme
çatlakları. Başlangıç aşamaları (Katrin Beyer-2012)
128
Şekil-137 Ahşap hatıllı Pencere üstü duvarında eğilmeden dolayı düşey çekme çatlakları daha
ileri aşama (Katrin Beyer-2012)
Şekil-138 Tuğla kemer üzerindeki pencere üstü duvarında eğilme momenti çatlakları
(Katrin Beyer-2012)
129
VOLTA DÖŞEMELER
Özellikle XIX ‘ncu Yüzyıl sonlarında ve XX ‘nci Yüzyıl ilk çeyreğinde kullanılmış bir
döşeme tipidir. Şekil-139. Volta döşeme sık aralıklı çelik profillerin arasına bu profillere
mesnetlenmiş tuğla da yada benzer bir malzemeden örülmüş küçük “volta” (tonoz) lardan
oluşur. Adını da bu “voltalardan” almıştır.
Volta döşemelerde duvarlara oturan I-profil kirişlerin arasına tuğladan küçük kemerler ya da
voltalar (Tonoz, Vault) yapılır üstüne beton dökülür. Bu tip “volta”döşemeye bir örnek
1920’li yıllarda Istanbul’da yapılmış Selçuk Kız Meslek Lisesinin döşemeleridir.
Tuğla kemer örgü küçük kemerler 15-20 cm arasında derinlikte tuğladan yapılmaktadır.
Bazen profiller arasına tuğlalar bir kemer yapılmadan konulmakta ancak iki profil arasındaki
açıklığın ortasına “kama” gibi bir yamuk tuğla konularak sığ kemer yapılmaktadır. Bu
durumda tuğla derinliği 15-40 cm kadar olmaktadır (Stuart-2007).
Profil kirişler arasındaki aralık 1.00 ile 3.00 metre olabilmektedir. Ancak bu aralık 1.00
metreden de az olabilir. Profil kirişler birbirlerine boyuna doğrultuda gergi demirleri ile
bağlanmaktadır.. Gergi demirlerinin aralığı profil derinliğinin (h) 8 katı 8xh ya da profil
başlık genişliğinin 15 katı (15xb) olarak yapılmakta gergi demirleri genellikle tuğla kemerin
içinde kalmakta alttan bakılınca görülmemektedir. Gergi demir çapı yaklaşık ф20
boyutundadır. Gergi demirindeki izin verilen gerilme yaklaşık 1250 kgf/cm2 (Stuart-2007)
Volta kemerlerinde kullanılan tuğlaların kendi ağırlığı 125 kgf/m2 ile 300 kgf/m2 arasında
değişmektedir. Tuğlaların üzerinde yaklaşık 6 cm kadar kalınlıkta bir beton dolgu yapılmıştır.
Volta döşemenin yaklaşık 525 ile 700 kgf/m2 yük taşıdığı varsayılmaktadır. Amerika
Birleşik Devletlerinde 21 metre açıklığa kadar volta döşeme yapılmıştır (Stuart-2007).
Volta döşemeler düzenli, planda kare ve dikdörtgen olan, oda hacimlerinin taban ya da
tavanında kullanılmıştır. Planda düzenli olmayan yapılarda ve hacimlerde pek
kullanılmamıştır. Yaygın olarak kullanıldığı dönemlerde hesap ve uygulamayı anlatan pek
çok el kitabı yayınlanmıştır. Buradaki bilgiler Stuart-2007’den alınmıştır.
1920’li yıllardan sonra inşaat demiri üretiminin yaygınlaşması, profiller arasındaki tuğla
kemer örgü yapımının usta işçi ve çok işçilik gerektirmesi nedeni ile yerini bugün artık
klasikleşmiş betonarme plak döşemelere ve betonarme çerçeve yapılara bırakmıştır. Donatılı
betonarme plak döşemelerin beton döküm işçiliğinin volta örme işçiliğine göre daha kolay ve
ucuz olması da volta döşeme yapımının bitmesinin bir diğer önemli nedenidir. Şekil-140 ’da
130
İtalya’da çelik profiller arasına pomza taşında küçük kemerler örülerek yapılmış volta döşeme
ayrıntısı verilmektedir.Şekil-141’de de Almanya’dan bir volta döşeme kesit örneği
verilmektedir.
Şekil-140 İtalya’dan pomza taşı ile yapılmış Volta Döşme örneği. Profil kirişler arası 60-80
cm. (Randazzo-1988)
Volta döşemeleri düzlemleri içinde betonarme plak döşemeler kadar rijit olan elemanlar
olarak modellemek gerekir. Yaklaşık 25-30 cm kalınlığında bir plak döşeme oldukları ve
betonarme plak döşeme, diyafram, gibi davranacakları, duvarları birbirine bağlayarak yatay
yükleri düşey duvarlara rijitlikleri ile orantılı olarak aktarmaları beklenebilir.
Ankara’da 1920’li yılların sonunda yapılmış volta bir döşemeli yapıda, profiller arasındaki
tuğla voltalar sökülüp betonarme elemanlara çevrilmiştir (Bayülke ve Şahin-2012). Fotoğraf-
142.
131
Fotoğraf-142 Volta döşeme tuğlaların kaldırılıp betonarme ile doldurulması (Ankara
Anafartalar Caddesi No.37)
Volta döşemelerde profiller arasına tuğladan voltaların örülmesinin işçilik bedeli yüksektir.
1920’li yıllarda inşaat demirlerinin üretiminin yangınlaşması ve planda simetrik olmayan
(yamuk ya da üçgen) betonarme plak döşemelerin hem donatı, I-kesitli profil gibi, yerleştirme
hem de beton döküm işçilik maaliyetinin daha az olması nedeni ile volta döşeme yapımı
giderek bırakılmıştır.
Taş kemer aslında bir tür tonozdur. Kemer köprünün genişliği 6-10 metre arasındadır.
Birkaç kemerden oluşan kemer köprülerde Açıklık ise çoğu zaman 10-15 metre arasındadır.
Daha büyük açıklıklı köprüler vardır. Antalya Kumluca’daki Lymra köprüsünde açıklık 12.75
metredir. Erzurum Horasan yakınlarındaki Çobandede köprüsündeki altı açıklık 11.50 metre
ile 15.50 metre arasındadır. Antalya Aspendos köprüsünde 23.5 metrelik açıklık vardır.
Hasankeyf yıkılmış köprüde orta açıklığın 40 metre
Kemerlerde önemli olan bir diğer boyut ise kemer açıklığı/yüksekliği oranıdır. Bu oran
çoğunlukla en çok 5.0 kadardır. Köprü kemerleri genellikle dairesel ya da daireye çok yakın
basık dairesel kemerlerdir (Bak Şekil-124). Dairesel kemerlerde Açıklık/yükseklik oranı
1.00’yakın bir sayıdır. Basık kemerli açıklıklarda en çok 5.0’e yakın değerler kullanılmıştır.
Taş Kemerler genellikle 50-60 cm kalınlığında düzgün yontulmuş taşlardan oluşur. Kemer
tuğladan yapılmış ise 2 sıra kalınlığında dik yönde konulmuş tuğlalardan oluşur.Kemerlerin
yanında tempan duvar denilen bölüm vardır. Kemer ve Tempan (yan ) duvarlar bir “sandık
oluşturur. Bu sandığın içi de moloz dolgu ile doldurulur. Daha doğrusu arasında rastgele harç
olan dökme daha küçük taşla dolgu yapılır.
Ancak Uzunköprü’de olduğu gibi tempan duvarların iç tarafında “moloz” taş duvar nitelikli
bir dolgu olayıp harçla düzenli biçimde örülmüş moloz taş duvar olduğu yapılan yatay
sondajla belirlenmiştir.
133
Köprüler uzun ve atmosfere açık yapılar oldukları için ısı değişimlerinin yarattığı
gerilmelerden etkilenirler.
UZUNKÖPRÜ
HASANKEYF KÖPRÜSÜ
Bu bölümde Hasankeyf’de Dicle Nehri üstünde yalnızca ayakları kalmış taş köprü sonlu
elemanlar modeli yapılarak analiz edilmiş ve köprüde oluşan gerilmeler ve diğer özellikler
incelenmiştir. Amaç köprünün yıkılma nedeninin açıklanmasıdır.
KÖPRÜNÜN TARİHÇESİ
ÖZELLİKLER
Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre köprünün sol sahilden başlayarak yaklaşık 15
metre, 22 metre, 40 metre ve 22 metre dört açıklığı vardır. Ayrıca sağ sahilde kayalar
üzerindek 5-6 metre kadar küçük bir gözü daha vardır. Bu açıklıklar köprünün yıkılmamış
ayakları arasındaki mesafelerin ölçülmesinden çıkarılmıştır. Köprünün kemerlerinin
yükseklikleri ve ne biçimde bir kemer oldukları konusunda bulunabilen bir diğer veri Albert
Gabriel tarafından 1940 tarihli bir (Gabriel-1940) yayınında verilen bir görünümdür: Resim-
124
134
Şekil-145 Albert Gabriel’e (1940) göre köprünün yıkılma öncesi genel görünüşü
Şekil-146 Gabriel (1940)’e göre köprünün kalıntılarının Dicle ırmağının akış yönünde
görünümü ve planı
Gabriel’in modeline göre her açıklıkta dairesel, yarım daire şeklinde bir kemer vardır. Bu
durumda köprünün 40 metrelik açıklığında kemer boşluğunun yüksekliği 20 metre, diğer
açıklıklarda 11 metredir.
135
Fotoğraf-147 köprünün en sol açıklığındaki kemer. Bu kemerin açıklığı 15 metre olarak
verilmektedir (Kaynak)
Fotoğraf-148 Orta ayak yakından görünüşü (yaklaşık Kuzeyden akış yönünden bakış). Bu
ayağın sağ tarafındaki kemer açıklığı 40 metredir. Bu ayakta sağ taraftaki kemerin ayağa
oturduğu yerdeki düşey çatlak kemerin açıklık ortasına doğru, eğilme momenti ile zorlandığı
biçimde yorumlanabilir.
136
Fotoğraf-149 Orta ayağın kaynak tarafından görünüşü (Yaklaşık Batıdan Bakış)
137
Fotoğraf-150 Orta Kemerin sağ tarafındaki ayak. Kemerin sel yarana oturan bölümünde
(üzengi düzeyinde) taşlarda düşey yük etkisinde (düşey basınç kuvvetleri) nedeni olmuş taşlar
arasında yanal açılmalar (düşey çatlaklar olarak yorumlanabilir) görülmektedir. Bu arada
kemerin “boşluklu” bir biçimde yapıldığına işaret eden “delikler” vardır. Bu ayrıntı
Hasankeyf’de Süleyman Han camisinin kubbesinde de görülen ve kubbe ve kemerin
ağırlığını hafifletmeyi amaçlayan bir ayrıntıdır. Bu tür kubbelere “kılçık” kubbe
denilmektedir. Bak Fotoğraf-151.
138
Fotoğraf-151 Kubbe ve kemerlerin ağırlığın azaltmak için “sandviç” kesit uygulaması
(Hasankeyf Süleyman Han Camisi) Bu tür kubbelere “kılçık” kubbe de denilmektedir.
Fotoğraf-152 Sağ Sahildeki küçük açıklık. Bu küçük açıklığın sağ tarafı yüksek bir kayada
mesnetlenmekte, bu kemerin sol tarafında ise daha yüksek bir kemer ayağı vardır. Bu küçük
açıklığın sağında orta ayakla aradaki kemerin açıklığı 22 metre olarak verilmektedir. Bu arada
nehrin içinde köprünün kemerinin (?) nehire düşmüş bir parçası da görülmektedir.
139
SONLU ELEMANLAR MODELİ
Bu iki veri kullanılarak köprünün sonlu elemanlar modeli yapılmıştır. Modelde “katı” (solid)
elemanlar kullanılmıştır.
Sonlu elemanlar modelinde önemli olan iki değişken vardır: köprüde kullanılan taşın birim
ağırlığı ve köprü malzemesinin elastisite modülü (E). Köprünün yığma bölümünün “sandık”
duvar olması bu nedenle de her yönde farklı elastiste modülünün olması, beklenebilir.
Köprüde kullanılan taşların cinsine bakılarak birim ağırlığının büyük bir olasılıkla 2.0 tonf/m3
olduğu varsayılmıştır.
Daha ayrıntılı bir analizde poisson oranının çok farklı olabileceği düşünüierek kayma modülü
(G) = 0.4 Elastisite modülünü (E) yaklaşımı yerine G= 0.1 xE yaklaşımı ile de analiz
yapılmıştır.
140
Resim-154 Düşey gerilmeler (S33) 2 tonf/m3 ve 40 000 kgf/cm2. Kemedrin selyarana
oturduğu noktada düşey gerilme yaklaşık 10kgf/cm2 kadardır. Bu modelde köprüyü oluşturan
malzemenin izotropik olduğu ve Poisson oranının her yönde aynı ve 0.25 olduğu
varsayılmaktadır.
Resim-155 Köprü eksenine dik gerilmeler (S11) 2 tonf/m3 ve 40 000 kgf/cm2 için. Bu
modelde köprüyü oluşturan malzemenin izotropik olduğu ve Poisson oranının her yönde aynı
ve 0.25 olduğu varsayılmaktadır.
141
Bir diğer sonlu elemanlar modelinde köprü malzemesini birim ağırlığı yine 2 tonf/m3 ve
Elastisite Modülü de malzemenin her üç yönünde yine 40 000 kgf/cm2 olduğu varsayılmakta
ancak G (kayma modülü) / E (Elastisite modülü) oranı = 0.1 olarak alınmaktadır.
Bu yaklaşıma göre sonlu elemanlar yöntemi ile hesaplanan düşey gerilmeler Şekil-156 ‘da
verilmektedir. Düşey gerilmeler kemerlerin üzengi düzeyinde yaklaşık 12 kgf/cm2 olarak
biraz daha yüksek olarak hesaplanmaktadır.
Şekil-156 Köprü malzemesinin anisotropik olduğu varsayımına göre oluşan düşey gerilmeler.
Sandviç duvarlar üzerinde yapılmış çok sayıda duvar basınç dayanımı deneylerinin
sonuçlarının toplandığı bir çalışmada (Bayülke-2013) bu tip duvarlarda en çok rastlanan
basınç dayanımı 20 kgf/cm2 ve E=1000 x basınç dayanımı olduğu bildiirilmektedir. Bu
yaklaşımdan gidilerek köprü malzemesinini Elastistisite Modülü 20 000 kgf/cm2 olması ve
malzemenin anisotropik olduğu kabulü ile de bir sonlu elemanlar analizi yapılmıştır. Bu
analize göre oluşan köprü düşey basınç gerilmeleri dağılımı Şekil-157 ‘de verilmektedir.
142
Şekil-157 Köprü malzemesinin anisotropik ve elastisite modülünün 20 000 kgf/cm2 olması
varsayımına göre en büyük düşey gerilme yine 12kgf/cm2 kadar düşey gerilme dağılımı
değişmiyor.
SÜNME
Hasankeyf karasal iklimin geçerli olduğu, kurak bir bölgedir. Yaz mevsimi çok sıcak olduğu
gibi yaz/kış ısı farkı da büyüktür. Bu iklim koşulları malzemenin zaman içinde sünmesine ve
önemli iç gerilmeler oluşmasına neden olabilir ve bu özelliğin köprünün yıkılmasının nedeni
olabileceği düşünülmüş ve sünme analizi de yapılmıştır.
Karasal iklimlerde Yaz-kış ve gece-gündüz sıcaklık farkları çok büyük aralıklarda olur. Bu
durumun köprüde yaratacağı ek gerilmelerde incelenmiştir. Sıcaklık farkından oluşan
gerilmelerde yıkılmaya yol açabileceği sanılan bir ek yük olarak incelenmiştir.
143
Şekil-158 U AN
Hasankeyf Köprüsünün ayakta kalmış bölümleri Dicle Nehri üzerinde yapılmış Ilısu Barajının
gölünde su toplanmasına başlandıktan sonra 2019 yılından sonra baraj gölünün suların altında
kalmıştır. .
Köprünün MS 150 yılında yapıldığı sanılmaktadır. 4 açıklıklı bir kemer ya da tonoz köprüdür.
Aşağıdaki Fotoğraflarda Köprünün çeşitli görünüşleri verilmektedir
144
Fotoğraf-160 Köprünün üstten görünüşü. Kemerler arasındaki bölümlerde tempan duvarlar
arasındaki dolgunun büyük ölçüde yitirilmiş olduğu görülüyor. Bu durum köprünün sonlu
elemanlar modelinde dikkate alınmıştır.
Fotoğraf-162 Köprünün taşları arasında derzlerde açılma, taş dökülmesi ve benzeri çok
yaygın “doku” kayıpları var.
145
Fotoğraf-163 Köprünün sol sahildeki en son kemerinde yıkılmış bölümler “Memba”
tarafından bakış. Köprünün bir bölümü Yıkılmış kemerli ve bu kemerin yıkık olmadığı iki
ayrı sonlu elemanlar modeli yapılmış ve sonuçlar karşılaştırılmıştır.
Sezgin ve Bal (2016) Aizanoi ’de benzer bir köprü için analiz yaparken köprünün
malzemeleri için aşağıdaki Çizelge-1 ’de verilen Elastisite Modülü, biri ağırlık ve poisson
oranları kullanmışlardır:
Çizelge-1
Malzeme E Elastisite Birim Poisson
cinsi Modülü Ağırlık Oranı
Tempan duvar 3000kgf/cm2 2.00tonf/m3 0.35
Tonoz (kemer) 5000-20000 kgf/cm2 2.65tonf/m3 0.55-0.65
Dolgu 1000 kgf/cm2 1.80tonf/m3
146
Çizelge-2 Analizde kullanılan malzeme mekanik özellikleri
(Xi) = 0.25x(Xi-1)+0.5(Xi)+0.25(Xi+1)
147
Fotoğraf-164 Köprüde titreşim ölçümleri
FOURİER SPEKTRUMLAR
Dört noktada yapılan periyot ölçümlerinin yerleri yaklaşık olarak aşağıdaki krokide (Şekil-)
verilmektedir
148
Şekil-166 Köprü eksenine dik yöndeki çevrel titreşim kayıtlarından hesaplanmış
Fourier Spektrumları
149
Şekil-168 Düşey yöndeki çevrel titreşim kayıtlarından hesaplanmış
Fourier Spektrumları
150
Şekil- 169 Yaklaşık köprü orta kemerinde Köprü ekseni yönündeki çevrel titreşimlerden
hesaplanmış Fourier Spektrumu. Bu kayıtta hâkim periyot 0.123 saniyededir.
Bu noktada DÜŞEY YÖNDE alınan titreşim kaydının Fourier Spektrum aşağıda Şekil-171’de
verilmektedir.
151
Şekil-171 Ölçüm Noktasında Düşey yönde Fourier Spektrumu
Çizelge-3
Çevrel titreşim ölçümlerinden hesaplanmış
Fourier Spektrumlarındaki “Büyük genlikli” titreşim periyotları
Köprünün sonlu elemanlar modelinde kemerler ve tempan duvarlar “kabuk” eleman olarak
modellenmiştir. Bu ilk sonlu elemanlar modeli ve analizinde, köprüde yarı yıkılmış, mansap
tarafından bakılınca en soldaki kemerde hasar olmadığı koşuluna göre yapılmıştır. Köprünün
ortasındaki dolgu ise “solid” eleman olarak modellenmiştir. Modelde kullanılan malzemelerin
E modülü birim ağırlığı ve poisson oranları aşağıdaki Çizelgede verilmiştir. Bu Çizelgedeki,
değerler köprünün çevrel titreşim ölçüm kayıtlarından hesaplanan Fourier spektrumlarından
hesaplanan titreşim periyotları ile uyumlu değerler olmasına özen gösterilmiştir.
Aizanoi’deki 1 nolu köprüde yapılan incelemede Modelde köprünün kabuk eleman olarak
modellenmiş tempan duvarları ve kemerlerinin kesme ve eğilme rijitlikleri önemli miktarda
azaltılmıştır. Yaklaşık olarak eğilme ve kesme rijitlikleri 0.25 ile çarpılarak azaltılmıştır. Bu
azaltmanın gerekçesi ise yapının “çatlaklı” olması: çoğu noktada taşlar arasında derzlerdeki
152
harcın dökülmüş olması ve taşlar arasındaki derzlerdeki açılmalar, taşların yerinden
“oynamış” gibi nedenlerle taşlar arasındaki sürtünmenin azalmış olmasıdır.
Bu parametrelere göre yapılan sonlu elemanlar hesabında yapının ağırlığı 1262 ton olarak
bulunmuştur.
153
Şekil-175 Köprü modelinin boy kesiti yanız kemerler ve tempan duvarlar.
Köprünün sonlu elemanlar modeline göre analitik hesapla bulunan titreşim periyotlarının
ölçülmüş çevrel titreşim kayıtlarından hesaplanmış Fourier Spektrumlarında gözlenen belirgin
genliklerdeki periyotlarla karşılaştırılması aşağıdaki Çizelge-4’de yapılmaktadır.
Ölçülmüş periyotlarla hesaplanmış periyotlar arasında yaklaşık ortalama %7-8 kadar bir fark
vardır. Bu fark köprünün özelliklerinin değişkenliği yerel olarak, ile açıklanabilir. Analizde
Köprünün tümü bir “bütün olarak aynı nitelikte” varsayılmaktadır. Oysa köprü içinde yer yer
bu niteliklerde (Elastisite modülü, birim ağırlık ve Poisson oranı) davranışa etkiyen boyutta
farklı değerler. Bu ise ölçme ve analiz değerleri arasındaki farkın nedeni olabilir. Yine de
154
mühendislik sağduyusu açısından ölçüm ile analitik hesap arasında % 7-8 oranındaki bir fark
kabul edilebilir boyuttadır.
1nci köprüde ölçülmüş titreşim periyotları 0.166sn, 0.127sn ve 0.106sn’dir (Haluk Sesigür ve
İhsan Engin Bal (2016). 1 nolu köprü boyut bakımından daha yüksek (en büyük açıklıkta 3.49
metre)ve daha uzundur (33.00 metre kadar). 2nci köprünün uzunluğu (yaklaşım dolguları
dışında) yaklaşık 25.50 metre ve en büyük kemer yüksekliği 2.97 metre kadardır. Bu nedenle
2nci köprünün periyodunun benzer mekanik özellikler kullanılarak daha kısa hesaplanmakta
ve ölçülmüştür.
Bu analizde yapıdaki malzeme özellikleri (Elastisite Modülü, birim ağırlık ve Poisson oranı)
bir önceki “Hasarsız Model” ile aynıdır. Yalnızca hasarlı kemerdeki “eksik” olan elemanlar
modelden “sökülmüştür”
Şekil-177 Hasarlı Kemerli Köprünün sonlu elemanlar modeli. Memba tarafından bakış
155
Şekil-178 Bir bölümü yıkık kemerin daha yakın plan görünüşü
156
Şekil-181 Ty=0.080sn kısa yönde 1nci mod
157
Şekil-182 Ty=0.074 kısa yönde 2nci mod
Şekil-183 Hasarlı köprü titreşim modları Ty=0.071 sn. Bu titreşim modunda hasarlı kemerin
bulunduğu yerde bir “büklüm” noktası (nod) olmuştur.
158
Çizelge
Kemerinde Hasar Olan Sonlu elemanlar modeli
Hasarlı kemerin malzeme kaybı nedeni ile toplam ağırlığı 1093 tonf olarak bulunmuştur.
Hasarsız kemeri olan köprünün ağırlığı ise sonlu elemanlar modelinde 1108tonf’dır
DEPREM ANALİZİ
Bu analiz “kemer hasarı olmayan sonlu elemanlı yapı modeli için yapılmıştır. Yapıya 2018
Türkiye Deprem Tehlike Bölgeleri uyarınca DD-2 sınıfı deprem de beklenen spektrum
uygulanmıştır. DD-2 Depremi 50 yılda aşılma olasılığı % 10 olan bir deprem ivmesi oluşturan
depremdir.
İncelenen köprünün Milattan sonra yaklaşık 150 yılında yapıldığı bilinmektedir. Bu Durumda
köprü geçen yaklaşık 1850 yıl içinde olan depremlerle zorlamıştır. Aizanoi zorlayan en yakın
tarihli deprem 28 Mart 1970 Gediz Depremidir. Richter ölçeğine göre 7.2 büyüklüğündeki bu
depremin merkez üstü Aizanoi’den yaklaşık 30-35 km kadar uzaktadır. Bu depremde Aizanoi
antik kentindeki Zeus tapınağının birkaç tane kolonu devrilmiştir. 1970 Gediz depreminde
Çavdarhisar da hasar olan başka genellikle kırsal konutlar vardır. Ancak Çavdarhisar’da
Gediz Kasaba merkezi kadar ağır hasar ve can kaybı olmamıştır.
Bu analizde köprünün deprem analizi için deprem yükü 2018 Tarihli Türkiye Deprem Tehlike
Haritasının Aizanoi için verdiği deprem tasarı ivme spektrumu kullanılacak ve mod
süperpozisyonu ile analiz yapılarak tempan duvarlar ve kemerlerde; yapının kendi ağırlığı ve
tasarım spektrumu kullanılarak hesaplanan deprem yatay yüklerinin etkisinde oluşan kayma
gerilmeleri hesaplanacaktır. Çavdarhisar/Aizanoi için Türkiye Deprem Tehlike Haritası
(2018) ’nın verdiği tasarım spektrumu aşağıda verilmektedir: Şekil-15
159
Şekil-185 Aizanoi için “2018 Türkiye Deprem Tehlike Haritası” ‘nın verdiği Tasarım
Spektrumu
Oysa Köprünün çok “çatlaklı” olması ve tempan duvar ve kemerin kargir birim elemanları
(taşlar) arasında boşluklar olması bağlantının “gevşek” olması dikkate alınarak yapının sönüm
oranının en az %10 kabul edilebilir. Analizde yapının sönümünün % 10 alınması ile köprüye
etkiyen en büyük taban kesme kuvvetleri 371 tonf ve 234 tonf olmaktadır:
Cx=531tonf/11108tonf=0.33 ve Cy=234tonf/11108tonf=0.21‘dir. Tasarım spektrumu
hesabında kullanılacak taban kesme kuvvetleri, Köprünün çatlaklı durumu göz önüne alınarak
sönüm oranının %10 alınması ile Köprüye etkiyen ’yatay deprem yükleri olarak % 18-23
oranında azalmıştır.
160
Şekil-185 Kabuk elemanlardaki gerilmelerin tanımlanması
2018 Deprem Tehlike Haritasına göre yapıya etkiyen deprem kuvvetleri ve yapının kendi
ağırlığının, etkisi ile köprünün uzun ekseninde kemer ayaklarındaki duvarlarında ve
kemerlerde oluşan düşey ve yatay gerilmelerin en büyük değerleri hesaplanmıştır. Şekil-
185‘de kabuk elemanlarda oluşan gerilmelerin tanımı verilmektedir.
Düşey ve deprem tasarım spektrumu analizine göre kemer ayaklarının yan tempan
duvarlarında oluşan kesme gerilmesi olan 4.425kgf/cm2 olarak bulunmuştur. Şekil-186.
Şekil-186 Düşey yük (köprünün öz ağırlığı) ve yapının uzun yönünde etkiyen deprem
yükünün sağ sahilden sayılınca 3ncü kemer ayakta 4.42 kgf/cm2 kesme gerilmesi
yaratmaktadır. Bu modelde yapının sönüm oranı %5 olarak alınmıştır.
161
Köprünün sönüm oranı, yapının çatlaklı olması nedeni ile, %5 yerine %10 alınırsa bu aynı
noktada en büyük kesme gerilmesi yukarıda görüldüğü gibi daha düşük çıkmaktadır. Şekil-
187.
Şekil-188 Köprünün sönüm oranı %5 olarak varsayılırsa aynı nokta da oluşan S12 kesme
gerikmesi %.52kgf/cm2 olmaktadır. Yaklaşık olarak % 25 daha büyük olmaktadır.Köprünün
kısa yönde tasarım spektrumuna göre hesaplanmış en büyük s12 kesme gerilmesi sönüm oranı
%10 iken kemerlerde 2.32kgf/cm olarak hesaplanmıştır. Şekil-188.
162
Şekil-189 Kısa yönde Deprem-y yükü etkisinde kemerde oluşan en büyük kesme gerilmesi
S12, 2.32kgf/cm2 bulunmuştur.(Çatlaklı Yapının sönüm oranı %10 alınırsa)
Bayülke (2017 sayfa 63)’ye göre taş yığma duvarların kesme dayanımı çok değişik değerlerde
olabilmektedir. Çeşitli ülkelerde yapılan deneylerde 0.28kgf/cm2 ile 4.91 kgf/cm2 arasında
değişen kesme dayanımları bulunmuştur. En çok rastlanan kesme dayanım değeri ise
1.00kgf/cm2‘dir.
Türkiye deprem tehlike haritasına göre yapıya etkileyeceği varsayılan deprem yüklerini ağır
hasar hatta köprünün yıkılmasına neden olabilecek gibi görünmektedir. Bu durumun yaklaşık
20 asırdır ayakta duran (hasarlı da olsa) köprü için yaşanmış deprem deneyimleri açısından
geçerliliği kuşkuludur. Burada şöyle bir yorum yapılabilir, ya geçmişte olan depremler
sırasında köprünün kesme dayanımı bu depremlerde oluşan kesme gerilmelerini taşıyabilecek
güçte idi. Ya da geçmişte Köprüde hasar yaratabilecek deprem yer hareketleri olan büyük
depremler oluşmadı ve Aizanoi kentini etkilemedi. Köprünün kesinlikle güçlendirilerek
kesme dayanımının artırılması gerekir.
Köprüde deprem yer hareketi etkisinde olabilecek kesme gerilmelerinin de hesabı yapılmıştır.
Bu analiz yönteminde yapıya 12 Kasım 1999 Düzce depremi (M w=7.2) sırasında Düzce’de
depremde hareket eden faya çok yakın bir noktada kaydedilmiş deprem kuvvetli yer hareketi
ivme kaydı (Şekil-190) uygulanmıştır. Bu kayıtta en büyük deprem yer ivmesi 560 cm/sn2
kadardır ve X ve Y yönlerinde köprünün aynı noktasında oluşan s12 duvar kesme gerilmeleri
hesaplanmıştır. Şekil-191, Şekil-192, Şekil-193 ve Şekil-194.
163
Şekil-191 Köprüye uygulanan 12 Kasım 1999 Düzce Depremi Zaman-İvme Kaydı Doğu-Batı
Bileşeni. En büyük uç ivmesi yaklaşık 550 cm/sn2 kadardır: C=0.55 gibi bir yatay yük
katsayısı
Deprem zaman-ivme kaydı etkisinde yapının kısa yönünde (y-yönünde) oluşan en büyük
taban kesme kuvvetleri 269-368 tonf; uzun yönünde (x-yönünde) oluşan taban kesme
kuvvetleri 372-385tonf aralığında olmuştur. Yapının ağırlığı 1108tonf’a göre yatay yük
katsayıları Cx yönünde 0.335 ile 0.347 arasında, Cy katsayısı ise 0.242-0.332 aralığındadır.
12 Kasım 1999 Depremi zaman-ivme kaydına göre etkiyen taban kesme kuvvetleri, tasarım
spektrumu hesabına göre bulunmuş taban kesme kuvvetlerinden daha düşük olmuştur.
Bu analizde Köprünün sönüm oranı %10 olarak alınmıştır. Köprünün sağ sahilden sayılınca
3nolu kemer ayağında 12 Kasım 1999 Düzce depremindeki yer ivmesi-zaman kaydının Doğu-
Batı bileşeninin etkisinde oluşan kesme gerilmesini en büyük değeri 3.6 kgf/cm2 olarak
hesaplanmıştır.
Şekil-192 Deprem zaman ivme kaydının (12 Kasım1999 Depremi) köprü ekseni yönünde
etkidiği ve düşey yük /öz ağırlık) etkisinde kemer ayaklarında oluşan S12 kesme gerilmesi
2.24kgdf/cm2.
164
Şekil-193 Deprem zaman-ivme kaydı ve öz ağırlık etkisinde kemer ayağında düşey basınç
gerilmesi
Şekil-194 Kemerde x-yönünde, köprü ekseninde etkiyen deprem yükü (zaman-ivme kaydı) ve
köprünün öz ağırlığı etkisinde oluşan en büyük gerilme S22 dağılımı verilmektedir. Bu
yüklemede kemerde 0.26kgf/cm2 gibi küçük bir çekme gerilmesi dışında gerilmeler basınç
gerilmesidir. Kemerin tabanında olan basınç gerilmesi yaklaşık 1.0-1.5 kgf/cm2 kadar basınç
gerilmesidir.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Köprü üzerinde yapılan çevrel titreşim ölçümlerinde hesaplanan Fourier spektrumlarına göre
bulunan periyotlar ile, analitik yöntemle hesaplanmış periyotlar arasında en “iyi” uyumu
sağlayan köprü malzemesi Elastisite ve birim hacim ağırlık değerleri seçilerek Köprünün
gerçeğe en yakın özellikte sonlu elemanlar modeli oluşturulmuştur.
Köprünün hasarlı ve malzeme kaybı olan sol sahile yakın kemerinin durumunu içeren bir
sonlu elemanlar modeli de yapılarak hasarsız durumdaki modelle karşılaştırılmıştır. Hasarlı
165
kemeri olan modelin periyodunda za bir miktar daha uzun olmakla birlikte, hasarlı köprünün
titreşim modları daha farklı olmuştur.
Sonlu elemanlı Model köprü yapısına 1-2018 deprem tehlike haritasına göre köprünün
bulunduğu nokta için geçerli olan tasarım spektrumuna göre etkiyen kuvvetler ve kendi öz
ağırlığı etkisinde analiz yapılarak bazı duvarlarda oluşan en büyük kesme gerilmeleri
belirlenmiştir. 2- Köprü’nün sonlu elemanlar modeline 12 Kasım 1999 Düzce Depremi yer
hareketi zaman-ivme eğrisi, Doğu-Batı bileşeni yapının her iki yönünde uygulanmıştır ve
aynı noktalarda oluşan kesme gerilmeleri hesaplanmıştır.
Bu iki farklı yük ve hesaplama yöntemine göre bulunan S12 kesme gerilmeleri Köprünün
kargir birimlerinin olası kesme dayanımları ile karşılaştırılmış ve deprem durumunda
etkiyecek kesme gerilmelerinin, köprünün kesme dayanımından daha büyük oldukları
görülmüştür. Bu durum köprünün onarım ve güçlendirilmesini gerektirmektedir.
166
TARİHSEL YAPIDA TEMEL GÜVENLİĞİ
Tarihi yapılarda duvar temellerinin altındaki zeminin, eğer taneli bir zemin ise, geçen
yüzyıllar boyutundaki zaman içinde tümü ile sıkışmış olması gerekir. Eğer yapının zemininde
bir oturma varsa bu çoğu zaman duvarlarda çatlak izleri ile kanıtlanacaktır. Başlangıçta
olmayan oturma daha sonra değişmiş yerel zeminaltı koşulları ile olabilir. Yeraltı su
düzeyinde olan değişmeler ya da yapının çevresindeki alanda yüzeysel suların akış yollarının
değişmesi vb değişikliklerle yapının temel zeminine su kaçması bu zeminde oturma ve taşıma
gücü kaybı oluşturabilir. Bu durum yapının duvarlarında yine yavaş ve uzun bir zaman için
gelişen oturma çatlakları yapabilir.
Tarihi yapıların daha önce yıkılmış başka tarihi yapıların üzerine inşaa edilmesi çok görülen
bir durumdur. Yapının temeli daha önce yapılmış yapıdan kalmış da olabilir. Bu bir olumlu
durumdur. Yapı daha önceki yapının sıkıştırdığı ve sağlamlaştırdığı bir zemin üzerine
yapılmaktadır. Bu yapının yakın çevresindeki yapılacak bir “zemin etüdü”, yapının
temellerinin altındaki zeminle hiçbir benzerliği olmayan bir zeminde yapılmış olacak ve
yapının olası zemin/temel davranışı ile ilişkisi olmayacaktır.
Geçmişte yapılan temeller ile ilgili bir uygulama yapıda kullanılacak taşların inşaat
başlamadan çok önce yapının temel alanına yığılması ve bu malzemenin ağırlığı ile inşaata
başlamadan önce zeminin daha sonra üzerine yapı yapıldığı zaman etkiyecek düşey yüklere
eşit yükler altında sıkışması ve oturmasıdır. Bu oturmuş ve sıkışmış zeminin üstüne yapı
yapıldığı zaman zemin önceden bu yapının işlenmemiş taşlarının yükü etkisinde
olabildiğince sıkıştığı için yapının zemiminde yeni ve ek bir sıkışma ve oturmanın
olmayacağı beklenmektedir.
Yığma yapının inşaatının yavaş yapılması ile zemin yavaş bir hızda yüklenmektedir. Yavaş
yükleme yapının zemin oturmalarına daha az zararla karşı koymasını sağlamaktadır. Yapı
zemindeki yavaş ve az miktardaki oturmalara çatlamadan uyum sağlamaktadır.
Zemin emniyet gerilmeleri genellikle zemin taşıma gücünün en az 3.00 kadar bir güvenlik
katsayısına bölünmesi ile bulunmaktadır. Zemin emniyet gerilmesi kavramının arkasında
zeminlerin “uzun sürede” önemli oturma ya da farklı oturma yaratmayacak düzeylerde bir
gerilme ile yüklenmesi vardır. Bu “uzun” süre yıllar boyutundadır. Yük altında taneli zeminin
sıkışması içindeki su içeriğinin temelin altındaki bölgeden uzaklaşarak boşlukların kapanması
yıllar sürer. Oysa depremde çok kısa bir süre için etkiyen sonra ortadan kalkan yükler vardır.
Bu kısa süre içindeki ek yükleme temel altındaki zeminde çok uzun sürelerde gerçekleşen
oturma işlemini oluşturamaz. Temelin altındaki zeminde su dolu boşluklar 1-2 dakika içinde
boşalamaz. Zemininin geçirgenliği bu kadar kısa süre içinde su içeriğinin azalmasına ve
sıkışmaya fırsat vermez..
Yukarı paragrafta uzun bir biçimde anlatılan taneli zeminlerin düşey yük altında uzun bir
zaman süresinde oturma biçimindeki davranışı deprem yüklemesi sırasında geçerli değildir.
Bu nedenle bir depremin çok kısa etkime süresi içinde temelleri zorlayacak ek düşey yükler
altında, zemin taşıma gücü aşılmaması koşulunda, zemin emniyet gerilmesinin aşılması ya da
bir başka deyişle zemin emniyet katsayısının < 3.0’den küçük olmasının bir sakıncası yoktur.
167
TARİHSEL YAPI DUVAR ALTI TEMELLERİ
Bu temelin duvardan biraz daha geniş olması beklenebilir. Duvardan daha geniş olan temele
geçiş bölümünün eğik bir bir biçimde olması beklenebilir: Şekil-195 Bu temel genişliğinin
duvarın iki katı kadar olması beklenebilir.
Yukarıda anlatıldığı biçimde temel oturmasından dolayı duvar çatlağı yoksa temel derinliği ya
da genişliğinin belirlenmesi için temel yanında çukur açılması gerekli değildir. Üstelik bu
temelin yerel olarak zayıflamasına de neden olabilir.
Daha eski bir tarihi yapının tonozlarının üstüne kireç ve tuğla kırığı serilmiş ve onun üzerine
üst yapı yapılmıştır.
Taşıma gücü az ve ve sıkışma gücü yüksek olan zeminlerde temeller zemine çakılmış ahşap
kazıklar üzerine yapılmıştır. Bu ahşap kazıkların dış çeperleri hafif yakılmış olabilir. Bu
ayrıntı kazığın zemin içinde çürümesini önlemek içindir. Ahşap kazık zemin içinde havasız
bir ortamda olduğu için bakteri, küf ve mantar gibi canlıların etkileşiminden korunmaktadır.
168
Çizelge- Zemine gelen nominal düşey gerilmeler
Yapılan zemin etüdünde bulunan zemin taşıma güçleri ile duvarlardan zemine aktarılan
gerilmeler yukarıdaki tabloda verilmektedir. Zemin etüdünden bulunan emniyet gerilmeleri ya
da taşıma güçleri, yapıların temellerinden uzak olan açık alanlarda yapılan etüdlerin
sonucudur. Söz konusu binalar ise yüzlerce yıldanberi altlarındaki zeminleri sıkıştırmışlardır.
Camilerin yapım yılları, Ulucami için 1541, Nasuhağa Camisi için 1789 ve Üzümpazarı
Camisi için 1825 olarak geçmektedir.
Camilerin duvarlarında bir oturma hasarı yoktur. Bu nedenle kendi öz ağırlıklarını, yüklerini,
sorunsuz olarak zemine aktarmaktadırlar. Zeminlerin taşıma güçleri, duvar tabanlarında
oluşan nominal düşey basınç gerilmelelerinden en az iki kat daha büyüktür.
169
Şekil-196 Myra Antik Tiyatrosu kemer ayak temeli üstten görünüş. Şekil-139’daki kemer
ayağına komşu ayaktaki temel.
Şekil-197 Myra Antik Tiyatrosu kemer ayak temeli üstten görünüş Şekil-138’de verilen
kemer ayağına komşu ayaktaki temel. Bir sıra üzerindeki kemer ayakları bir tür sürekli taş
duvar temele oturduğu sanılmaktadır.
170
TARİHSEL YAPININ GEÇMİŞİNE BİR BAŞKA BAKIŞ
Yüzlerce yıl önce yapılmış bir yapının yaşadıklarının değerlendirilmesi, kavramsal, felsefe ya
da nitelik açısından yorumlanması gerekir. Yüzyıllarca yaşamış bir yapının durumu bu
zamanın içinde oluşmuş değişik yük etkilerine verdiği karşılığı gösterir.
Tarihi yapıya etkiyen yükler önce kendi öz ağırlığıdır. Öz ağırlık etkisinde yapının
malzemesinde zamana bağlı gelişen sünme etkisi ile yapıda şekil değiştirme ve çatlaklar
olabilir. Bu davranış malzemenin özellikle sıvanın ya da taş ve tuğla arasınadaki harcın
niteliklerinde zamana bağlı değişmelerden kaynaklanan bir hasardır. Duvardaki taş ortam
koşullarından, havanın nem ve ısı değişimlerinden de etkilenebilir.
Fotoğraf-198 Geçmiş bir depremde olmuş duvar kesme çatlağının metal elemanlarla dikilmesi
Bolu’da Cami (1981)
Tarihi yapıyı zaman içinde en önemli boyutta zorlayan dış yüklerden biri de deprem
yükleridir. Geçmişin, taş ve tuğla gibi çekme dayanımı çok az olan malzemeden yapılmış,
tarihsel yapısı özellikle düşey yüklere karşı ve taşıyıcı elemanlarında çekme kuvveti
oluşmayacak biçimde tasarlanmış ve boyutlandırılmış yapı elamanlarından oluşur. Deprem
yükleri ise yapı elemanlarında ve yapıda yatay ve düşey çekme kuvvetleri oluşturur. Çekme
kuvvetleri kargir malzemede çekme çatlakları oluşturur (Resim-199, Resim-200 ve Resim-
201). Deprem yüklerinin tersinir niteliği, yükün yönünün basınç ve çekme kuvveti yaratacak
biçimde sürekli değişme özelliği her türlü yapı malzemesi için ileri düzeyde zorlayıcı bir
etkendir.
171
Fotoğraf-199 Adana Yeni Hamam(XVIII’nci Yüzyıl başında yapılmış)’da 1998 Ceyhan
Depreminde Olmuş Köşe Hasarı
172
Yapıda deprem yüklerinin çatlak ve başka hasar izleri olabilir. Yapıyı etkilemiş depremler ya
hafif şiddetli depremlerdir ve yapıda hasar yapmamışlardır: yapının bulunduğu yerin deprem
tehlikesi düşüktür ya da yoktur. Ya da yapı şiddetli depremlerle zorlanmış olsa da yeterli
dayanımda olduğu için hasar olmamıştır. Bir başka olasılık şiddetli depremler yapıda çok
hasar ve yıkım yaptığı için yapı ya tümü ile ya da bazı yıkılmış bölümleri yeniden yapılmış
olabilir.
Tarhsel yapıların günümüze gelebilmiş olmasının nedeni ya geçmişte zorlandığı yüklere karşı
yeterli dayanımının olması; yakın çevresinde şiddetli deprem olmadığı için yapının dayanımı
yüksek olmasa da şiddetli bir depremle zorlanma olmayacağı için günümüze hasarsız
gelebildiği, ya da zaman içinde sürekli olarak onarım ve güçlendirme ile bu yüklerin olumsuz
etkilerinin sürekli olarak giderilmiş olması ile varlığını sürdürebildiğidir.
Belli büyüklükteki depremlerin kesin olmasa da bir yinelenme süresi olabilir. Örneğin
Kuzey Anadolu Fayında mağnitüdü > 7.0 olan depremler için bu süre 250 -350 yıldır. Bu
bölge içinde yer alan ve 500 yıl önce yapılmış bir yapının bu boyuttaki depremi en az bir kere
yaşamış olması gerekir.
1480 yıllarında yapılmış Amasya II’nci Bayezit Camisinin (Fotoğraf-201) kubbesi 1939
Erzincan depreminde yıkılmıştır: Fotoğraf-202.
Fotoğraf-201 Amasya II’nci Bayezit Camisi,İki ana kubbe üç taraftan duvarlara oturmaktadır.
Kubbeler komşu ortak kenarda Resim’de iç tarafta görülen kemer tarafından taşınmaktadır.
173
Fotoğraf -202 Amasya II’nci Bayezit Camisinde 1939 Erzincan Depremi Hasarı. Kubbenin
bir bölümü ve minarelerin külahları yıkılmış. Bu Resimde ağaçların arkasında kalan
bölümdeki son cemaat yerinin kemerleri de yıkılmıştır.
Fotoğraf-203 Amasya IInci Beyazıt Camiinin 1939 Erzincan depreminde yıkılmış son cemaat
bölümü
Amasya Erzincan’dan kuş uçuşu yaklaşık 300 km uzaktadır. Bu kadar uzakta olan bir
depremin Amasya’daki bir yapıda yıkıma neden olması depremin merkezinde çok şiddetli bir
174
deprem olmasından dolayıdır. 1939 Erzincan depremi XX ‘nci yüzyılda Türkiye’de olmuş en
büyük depremdir. Büyüklüğü (mağnitüd ) 7.8-8.0 olarak varsayılmaktadır.
Caminin yıkılan kubbesi ve son cemaat bölümü daha sonra yeniden yapılmıştır.
Genellikle duvarda kapiler yer altı suyu sızması sonucu oluşur. Taşların gözeneklerinde
oluşan suyun donması ile hacim artmakta ve buz ortama basınç yapmaktadır. Bu durum
özellikle yüzeye yakın ise beton kabuk tıpkı beton paspayının dökülmesi gibi
parçalanmaktadır (Torroca-2009).
Bir ikinci durum ise duvardaki kapiler suyun içindeki tuzların kristalleşmesidir. Burada
duvardaki taşın gözeneklerine girmiş yer altı suyu kurak ve rüzgarlı bir ortamda hızla
buharlaşınca geriye kalan tuz kristalleri boşluk çeperine basınç yapmaktadır. Eğer içinde tuz
kristalleri oluşan boşluk taşın yüzeyine çok yakın ise oluşan basınç kabuğu parçalamakta ve
taşın yüzeyi pul pul dökülmektedır. Eğer taş nemli ve çok sıcak olmayan bir ortamda ise
buharlaşma çok daha yavaş olmakta ve sonuçta daha az hasar yapan “çiçeklenme” olmaktadır
(Torroca-2009).
.
175
ONARIM VE GÜÇLENDİRME YÖNTEMLERİ
GENEL
Yapıların güçlendirilmesi yapıdaki bir hasardan sonra ya da hiçbir hasar olmadan önce
yapılabilir. Hasar sonrasında yapı hasar öncesi dayanım düzeyine getirilirse bu “onarım” ‘dır
ve hasar sonucu azalmış dayanımın hasar öncesi düzeyine getirilmesidir. Güçlendirme ise
yapı dayanımın hasar olsun olmasın artırılmasıdır.
Şu anda yapı malzemesi ne tür olursa olsun her tip yapı için genel kabul görmüş ve geçerli
olan “Depreme dayanıklı yapı tasarımı”nın temel ilkesi yapıların “hafif” depremlerde belli bir
yatay yükü elastik olarak, çatlamadan, hasar görmeden taşıması; “çok şiddetli” depremlerde
bu elastik yatay yük düzeyi aşıldığı zaman sünek davranarak bir takım hasar ve kalıcı
deformasyonla deprem enerjisinin tüketilmesidir.
Çelik yapılar malzeme olarak sünektir. Ancak yatay (kiriş) düşey (kolon) ve çapraz taşıyıcı
elemanlarının belli kurallara göre birleştirilmesi gerekir. Çelik yapılarda süneklik ya da R
katsayısının R= 7.0 - 8.0 olduğu varsayılır (2007 Deprem Yönetmeliği)
Betonarme yapılarda da sünek davranış için enine (etriye) ve boyuna donatıların belli miktar
ve biçimlerde yerleştirilmesi belli miktarlarda konulması vb kurallar vardır.
Camiler gibi taş ve tuğla yığma yapılar yüksek yoğunlukta düşük çekme/kesme dayanımı olan
“gevrek” yapılardır; yapıda süneklik sağlayan inşaat demiri gibi malzeme yoktur. Bu yapılar
tasarlanırken yapı elemanlarının yalnızca düşey yükler ve genellikle kendi ağırlığından
kaynaklanan basınç kuvvetleri taşıyacağı varsayılmış ve elemanlar bu amaca en uygun
biçimde boyutlarda yapılmıştır. Depremlerde etkiyen yanal ve atalet kuvvetleri dikkate
alınmamıştır.
Oysa depremlerde etkiyen yanal kuvvetler yapıların bir tarafında çekme diğer tarafında basınç
kuvvetleri oluşturmaktadır. Taş ya da tuğla kargir yapı elemanlarının, kemer, kubbe duvar
pandantif vb gibi, etkiyen düşey yükler karşı oldukça yeterli bir basınç dayanımı olmakla
birlikte yanal yüklerin oluşturduğu çekme /kesme kuvvetlerine karşı dayanımı çok azdır.
Yığma kargir yapı elemenlarına gelen çekme kuvvetleri dayanımı aşınca çatlak oluşmaktadır.
Betonarme yapıda da durum benzerdir. Betonun basınç dayanımı yüksektir ancak çekme
dayanımı yığma kargire göre biraz daha yüksek olmakla birlikte basınçdayanımına göre çok
azdır yaklaşı 1/10’u kadar. Bu durumda beton da çatlamaktadır. Ancak betonun içindeki
176
inşaat demiri oluşan çatlak ara yüzeyindeki çekme kuvvetlerini taşıdığı için çatlak ya
açılmamakta ya da etkiyen yükler altında çatlak genişliği çok küçük bir boyutu aşmamaktadır.
Yığma kargır yapı elemanlarında ise çatlak oluştuktan sonra bir çekme dayanımı yoktur.
Çatlak arayüzeyindeki sürtünme ile bir miktar daha yatay yük ya da çekme kuvveti taşınmakta
ise de bu dayanım ötelenmenin artması ve çatlağın genişlemesi ile hızla azalmakta ve eleman
ya da yapı hızla yıkılmaya yaklaşmaktadır.
Depreme dayanıklı yapı tasarım yaklaşımının gereği olarak yığma kargir yapıların
güçlendirilmesi sünek davranış sağlayacak katkılarla sağlanabilir. Çatlakların daha yüksek
dayanımlı harçlarla dodurulması elemanı hasar öncesi dayanıma getirmekte ise de bir
dayanım artışı sağlayamadığı çok eskiden beri bilinmektedir (Çelebi ve Penzien-1973).
Çatlakları epoksi ile doldurularak onarılmış elemanlarda tekrarlanmış yüklemede onarılmış
çatlaklar açılmamakta fakat hemen yanında yeni çatlaklar olmaktadır.
Yığma kargir yapıların güçlendirilmesi süneklik sağlayan, çekme dayanımı yüksek aynı
zamanda sünek olan malzemelerin (çelik ya da polimer gibi) yapı elemanlarına
eklenmesi ile olacaktır.
-Yıkılmış ve hasarlı duvar bölümlerinin yeniden yapımı: Daha yüksek dayanımlı duvar
malzemeleri ve daha iyi işçilik ile dayanım bir miktar daha artırılsa da yapılan işlem aslında
bir onarım, hasar öncesi dayanımı yeniden kazandırma işlemidir
-İç ve dış duvarı bağlayan enlemesine donatılar. Bu yöntem dış yüzey duvarlarına yanal
destek vererek onların narinleşmesini ve düzlem dışına burkulmasını önleyen orta dolgu ile
dış yüzey duvarları arasında bağlantının azaldığı duvarlarda dış duvarların düzlem dışına
burkulmasını önlemektedir. Sorour (2010) deneylerde bu yöntemin duvarın kesme
dayanımına katkısı olmadığını gözlemiştir.
Bu yöntemle çatlaklar mevcut duvarın harcından daha yüksek dayanımlı bir malzeme ile
doldurulmaktadır. Bu malzemenin “kireç” esaslı bir malzeme olması mevcut yapının harç
malzemesine yakın özellikte olduğu için uyumlu bir davranış sağlayacaktır.
Çatlakların mevcut ortama göre daha yüksek dayanımlı bir malzeme ile doldurulması bir tür
“onarım”dır. Çatlağın doldurulması ile yapı elemanı çatlak biçiminde ortaya çıkan hasarının
öncesi dayanımına ulaştırılmaktadır. Düşük beton dayanımlı olduğu için yük altında çatlamış
ve daha sonra bu çatlaklarına epoksi doldurularak onarılmış betonarme kirişler tekrar
yüklendiğı zaman dayanımda bir artış olmadığı; ilk yüklemedeki yük düzeyinde oluşmuş ve
onarılmış çatlakların yanında, yine aynı ilk yükleme düzeyine ulaşıldığı zaman, yeniden
çatlakların olduğu ve kirişin düşey yük taşıma gücünde bir artışın olmadığı çok uzun süre
önce yapılmış deneylerde gözlenmiştir (Çelebi-1973).
Bu işlemin kendi ağırlığı altında duvarlarda zaman içinde ilerleyen sünme(creep) sonucu olan
yanal genişlemenin önlenmesinde etkili olacağı varsayılmaktadır (kaynak-??). Düzgün yatay
derzleri olan tuğla yığma duvarlarda daha çok etkili olavcak bir yöntemdir. Duvarın
kesme/eğik çekme ve basınç dayanımını artırmaya önemli bir katkısının olmayacağı
sanılmaktadır.
Corradi ve diğerleri (2008) iç ve dış sıra taştan oluşan bir duvarda derzleri “derin” olarak
harçla doldurmuşlar ve güçlendirme öncesi ve sonrasında eğik basınç dayanımı deneyi
yapmışlar ve dayanımın 0.45 kgf/cm2’den 0.54 kgf/cm2’ye yükseldiğini belirlemişlerdir.
178
SANDVİÇ (SANDIK) DUVARLARIN ORTA BÖLÜMLERİNİN HARÇ ENJEKSİYONU
İLE DOLDURULMASI
Sandviç duvarları orta ve gevşek dolgulu bölümlerinde boşluk oranı ve harç enjeksiyonu ile
doldurulacak bölümlerin toplam duvara göre hacmi ne kadardır? Bu miktarın Italya’daki tarihi
yapılarda % 10-15 kadar olduğu önerilmektedir (Porta ve diğerleri-2004). Manzon (2010)’a
göre bu oran % 6 kadardır. Ancak örnek olarak incelene İtalyan tarihi yapı duvarların
kalınlığı ortalama 60 - 80 cm’dir.
Orta dolgu bölümünde boşluk oranın Türkiye’deki Cami türü yapı duvarlarında ne kadar
olduğu bilinmemektedir. Simav’da tarihi camilarin sandviç duvar kalınlığı 115-130 cm’dir.
130 cm kalınlıkta bir duvarda dış ve iç yüz taşları 25-35 cm boyutunda ise ortadaki dolgu
bölümü 60-80 cm genişlikte olacaktır. Dolgunun % 50 sıkılıkta olduğu varsayılırsa toplam
duvara göre boşluk oranı 30-40 cm / 130 cm = % 23 – 30 ‘dur. En azından duvar da % 20
boşluk vardır. Doğu Beyazıt İshak paşa sarayında bu oranı % 30, Hasankeyf’te (?) % 20
olduğu öğrenilmiştir (F.Kuran-2012). Duvar kalınlaştıkça bu boşluk oranı artmaktadır.
Resim – Antik Myra tiyatrosundaki hasarlı kemer ayağında boşluk oranın oldukça yüksek
olduğu sanılmaktadır.
179
Şekil-204 Yükleme ile duvarlarda çatlak oluşturulduktan sonra deney örneklerınin orta
bölümleri harç içirimi ile doldurulduktan sonra yeniden yüklenmiştir. Dayanımı bir kat
artmıştır.(Vintzileou ve diğerleri-2008)
Duvar çekme dayanımının yaklaşık 1.0 kgf/cm2’den 2.0 kgf/cm2 ‘ye yükselmesi oransal
olarak 2 kat gibi önemli bir miktarda olmakla birlikte mutlak değer olan 2 kgf/cm2 bu
yapılarda duvarlara etkiyecek deprem yükleri altındaki eğik çekme / kesme gerilmeleri
düzeyleri yanında yine de düşüktür.
180
Şekil-106 Kaynak (Porta ve diğerleri-2004) da verilen dolgu ile güçlendirmenin dayanıma
katkı özeti. Gerçek yapı duvarlarında (yapı içindeki duvarda) harç enjeksiyonu ile kazanılan
basınç ve kesme dayanımı artışları, Laboratuvarda daha küçük ölçekli deney örneklerinde
sağlanan dayanım artışlarına göre çok daha az olmuştur. Harç enjeksiyonu ile gerçek yapı
duvarlarında gerçekleşmiş kesme dayanımı artışı hem oran hemde miktar olarak önemsizdir.
Şekil-106‘deki tablo “yerinde”, gerçek yapıdaki, duvar içinde yapılan enjeksiyonun duvar
basınç ve kesme dayanımında anlamlı bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Laboratuvar
deneylerinde elde edilen dayanım artışlarının gerçek yapı duvarlarında aynı oranda
sağlanmadığını göstermektedir. Bu arada dayanımın 0.029 MPa’dan 0.049 MPa’ya çıkması
oransal olarak önemli ise de 0.049 MPa kesme dayanımı olarak çok küçüktür. Deprem
dayanımı açısından çok yetersizdir.
Kesme Basınç deneyi yapılan duvarlarda güçlendirme öncesi ve sonrası ortalama kesme
dayanımı 0.47 kgf/cm2 ‘den 2.17 kgf/cm2’ye yükselmiş ve kayma modülü de 517
kgf/cm2’den 2380 kgf/cm2’ye yükselmiştir. Eğik basınç deneyi yapılan duvarlarda ise kesme
dayanımı 0.59 kgf/cm2’den 1.57 kgf/cm2’ye yükselirken kayma modülü 370 kgf/cm2 ‘den
7310 kgf/cm2’ye yükselmiştir. (Corradi ve diğerleri-2008)
181
HARÇ ENJEKSİYONLU DUVAR SARSMA TABLASI DENEYİ
Nicola Mazzon (2010) enjeksiyonla duvar güçlendirme konusunda model bir yapıyı sarsma
tablasında deneyerek çok kapsamlı bir çalışma yapmıştır.
Deney yapılarının duvar kalınlığı 33 cm’dir. Dış yüz duvarları 12 cm, orta moloz dolgu 9
cm’dir. Dış yüzdeki taş duvarların hacmi toplamın % 52’sidir.Toplam duvar hacmine göre
dolgunun taş kırıklarının hacmi %16, dolgu harcının hacmi %20 ve boşluk hacmi % 12 ‘dir.
Simav’daki cami duvarlarındaki benzer durum bilinmemektedir.
Duvardaki taşın basınç dayanımı 1.6 -2.7 ton/cm2 çekme dayanımı 252- 316 kgf/cm2
arasında değişmektedir. Taşların bu dayanımlarının duvar basınç ya da kesme dayanımı
üzerinde önemli bir etkisi yoktur. Belirleyici olan harç ve taş dokusu, diğer bir deyişle taşların
birbirine dokunma yüzeyi ve harçla tam sarılı olup olmadıklarıdır Taş duvar harcının basınç
dayanımı 37 kgf/cm2, eğik çekme dayanımı 13 kgf/cm2 elastiste modülü E= 61 300 kgf/cm2.
Orta dolguya konulan enjeksiyon harcının basınç dayanımı 128 kg/cm2 eğik çekme dayanımı
38 kgf/cm2 elastiste modülü 65 800 kgf/cm2’dir. Bu deneyde kullanılan bağlayıcı taşlar ve
harçların dayanımlarının Simav’daki tarihi camilerdeki benzer malzeme dayanımları ile ilgisi
yoktur. Bu deneyler kapsamındaki sonuçlardan ancak çok genel bir nitelikte yararlanılabilir.
Yapı iki katlıdır ve ahşap kat döşemeleri vardır. Ayrıca kat düzeylerinde her iki yönde gergi
demirleri ile bağlanmıştır.
İki yapı üzerinde deney yapılmıştır. 1nci yapı önce 0.40g düzeyinde bir ivme ile sallanmış bir
miktar hasar olduktan sonra harç enjeksiyonu ile onarılmış / güçlendirilmiş ve tekrar
denenmiştir. 2nci yapı ise her hangibir hasar olmadan harç enjeksiyonu ile güçlendirilmiş ve
sarsma tablasında denenmiştir.
DENEY Fo fs Eo Es τo τs Go Gs
Tomazeviç 6.35 15.7 2 940 17 850 0.6 3.04 790 1420
Apih (1993)
Vintzileou 17.42 37.75 50 740 78 640
Tassios (1995)
Toumbakari 23.54 33.67 47 920 34 670 3.49 6.5
Gemert (1997)
Oliveiro 18.33 31.33
Laurenço (2006)
Vallouzzi (2002) 16.71 23.98 18 360 27 330
Tombakari (2002) 23.04 34.86 10 830 14 630 3.7 6.42
Vintzileou 19.40 34.93 13 130 13 500 1.0 2.6
182
Fezzans (2008)
Çimento enjeksiyon 16.5 25
Çimento-kireç enjeks. 16.5 20
Mojmir ve diğerleri(2011)
DENEY fo Fs Eo Es τo Τs Go Gs
Bettio (1993) 7.5 13.7 2 4807 910
Dal Farra (1992) 1 9003 520 0.29 0.49 320 530
Modena (1999) 6.39 15.96 11 490
30 12670 1.99 2.37 1 30 2 680
Beolchini (1997b) 0.55 2.22 80 110
Vallouzzi (2002) 16.71 23.98 18 360 27 330
Tomazeviç (1992 1.2 1.65 400 2 750
Corradi (2008) 2.08 2.86 7 980 19 620 0.69 2.03 520 2 390
Tomazeviç (2001) harç enjeksiyonu ile duvarlarda sağlanacak kesme ve basınç dayanımı
artışları için aşağıdaki tablolarda verilen değerleri önermektedir:
183
Tablo- 2.4 Harç enjeksiyonu ile taş duvarlarda sağlanan kesme dayanım artışları Roque
(2002)‘den alınmıştır.
Tablo-2.5 Harç enjeksiyonu ile taş duvarlarda sağlanan basınç dayanım artışları Roque
(2002)‘den alınmıştır.
Sandık taş duvarların gevşek malzeme ile dolu orta bölgelerine harç enjeksiyonu yapılmasının
değişik bileşenleri vardır. Orta dolgunun boşluk oranı nedir? Ne miktarda enjeksiyon
yapılmalıdır? Enjeksiyon malzemesi gerek dolgu içindeki taşlar ve gerese dış yüz
duvarlarındaki taşlarla kimyasal olarak uyumlu mudur? Harç bu taşlara yapışacak mıdır?
Moloz dolgunun topraklı taş olması ya da temiz olmaması harcın yapışma özelliğini
bozabilir? Yapılan enjeksiyonla istenen doluluk sağlanmış mıdır? Daha önemlisi taşlar
birbirine enjeksiyon harçı ile bağlanmış mıdır? Harç enjeksiyonu ile güçlendirilecek duvarda
çatlaklar olmasının enjeksiyonun daha etkili ve başarılı olmasına katkısının olacağı da ileri
sürülmüştür (Corradi ve diğerleri-2008).
Penazzi ve diğerlerine (?) göre sandviç duvarların orta bölümlerinde boşluk oranın % 4’den az
ve bu bölümdeki malzemenin gevşek dökme dolgu ve taş toprak karışımı olmasının
enjeksiyonla güçlendirmenin başarılı olmasını engellemektedir. Enjeksiyonla güçlendirilmiş
deney duvarlarında boşluk oranları % 14 kadar olurken gerçek yapı duvarlarında boşluk oranı
184
% 5-6 kadar olmakta bu nedenle de enjeksiyonla sağlanan dayanım artışı sınırlı bir boyutta
kalmaktadır (da Porto ve diğerleri-2004).
Duvardan ses dalgası geçiş hızı ölçme yöntemi ile duvarın enjeksiyon öncesi ve sonrası
yoğunluğu göreceli olarak ölçülerek karşılaştırma yapılabilmektedir (Mazzon-2010). da Porto
ve diğerleri (2004) sandık duvarlarda ölçülmüş ses dalgası hızlarının 400 (zayıf duvar)– 1500
(iyi nitelikli duvar) m/s arasında olduğunu enjeksiyon sonrasında ses dalga hızının 3000 m/s
olabileceğini bulmuşlardır. Ayrıca duvarların alt uçlarındaki sismik dalga hızları duvarın üst
ucuna göre daha yüksek olmaktadır.
185
Şekil-108 İç ve dış duvarı bağlayan özel metal ankraj (Elmenshawie ve diğerleri-2010)
Şekil-109 İç ve dış duvarı bağlayan paslanmaz uçları 90 derece bükülmüş çelik lama
(Elmenshawıe ve diğerleri-2010)
186
Şekil-111 İç ve dış duvardan dolguya uzanan dişler (Elmenshawıe ve diğerleri-2010)
Deney sonunda elde edilen yatay yük ve ötelenme eğrileri kullanılan güçlendirme yönteminin
yatay yük taşma gücüne katkısının olmadığını göstermiştir. Şekil-.
187
Duvarda oluşan nominal kesme gerilmeleri 11 110 – 12000 kgf / 54 cm x 200 cm = 1.03 -
1.27 kgf/cm2 olmaktadır. Sandviç Duvar kesme dayanımını artırmak için uygulanmış
güçlendirme yöntemlerinin bu deneylerde kesme dayanımına katkısı olmamıştır.
Özel U-biçimindeki donatıların uçları çatlağın her iki tarafında açılacak deliklerin içine
ankrajlanır ve bu delikler yüksek dayanımlı özel harçlar ya da epoksi konularak doldurulur.
Bu yöntemle çatlağı açma yönünde etkiyen yükleri alan çekme dayanımı yüksek demir
çubuklar çatlakların daha çok açılmasını önlerler. Bu kenetler duvar yüzeyinde biraz daha
derine yerleştirilir ve üzerleri sıvanarak gizlenebilir. Depremhasarı öncesine göredaha yükske
dayanım ve süneklik sağlanmış olur.
Ancak bu yöntem de bir “onarım” yöntemidir. Bir sonraki depremde ya da yükleme de olması
mevcut “dikilmiş” çatlakların yanında birbirine yakın noktalar eskiçatlaklar ile aynı nitelikte
yeni ve başka çatlaklar olabilir.
188
YÜKSEK ÇEKME DAYANIMLI VE SÜNEK ÇUBUK ELEMANLAR
Dış çevredeki derzlere çekme dayanımı yüksek elemenların konulması yöntemi, kendi öz
ağırlığı etkisinda uzun zaman içinde sünme nedeni ile tabanında yanal yönde çekme
gerilmelerinin oluşması ile genişleyen yayılan duvarların dış çevresinde, sünmeden
kaynaklanan yanal şekil değiştirmelerin önlenmesi beklenmektedir.
Kubbe ve pandantif gibi eğri yüzeyler çapları küçük çelik hasırlarla kaplanarak bu
elemanların çekme ve kesme kuvvetleri taşıma gücü artırılabilir. Bu yüzeylerde enjeksiyon
yapılacak duvar boşluğu yoktur. Bu yüzeyler genellikle tek sıra taş yada tuğla malzemeden
yapılmıştır.
Bu yöntem kargir duvara (taş ya da tuğla) “donatılı yığma” niteliği kazandırmak içindir.
Çekme dayanımı az olan kargir bölüme donatı ile çekme dayanımı kazandırılması
amaçlanmaktadır. Tıpkı betonarme de betonun basınç, donatının çekme kuvveti taşıması gibi.
Yapılmış bir duvarın içine ya da ortasına çekme kuvveti taşıyacak donatı konulamayacağı için
donatı hasır çelik ile kaplanarak dış yüzeyine çekme kuvvetini taşıyacak “bileşen”
konulmaktadır. Bu hasır çelik kaplamanın mevcut duvarla birlikte yük taşıması için duvara
çok iyi bağlanması gerekir. Çok sayıda, sık aralıklı ve derin delikler içine geniş çaplı donatı
konularak bu ankrajın ve kargir bileşen ile donatı bileşeninin birlikte yük taşımasının
sağlanacağı varsayılmaktadır.
Hasır çeliklerin yüksek dayanımlı ve kargir duvarla kimyasal olarak uyumlu bir harçla
kaplanması da donatının çevre koşullarından korunması için gerekmektedir. Bu harçın çekme
daynımının duvarın çekme dayanımından daha yüksek olması da kargir yapı elemanının
çekme daynımını artıracaktır. Kaplama harcı kargir duvara yapışmış ise çelik donatı bileşenin
birlikte yüktaşıması için gereken kuvet aktarımı gerçekleşecektir. Hasır çeliğe duvarda
açılacak ankrajlarla kuvvet aktarılmasının yanında kaplama harcının duvarda küçük taş ya da
tuğla parçalarının sökülmesi ile açılacak yuvalara da doldurularak oluşturulacak “kesme”
takozlarının yardımı ile duvara daha iyi bağlanması da bir ek yöntemdir.
Depremde kargir duvarın çekme dayanımını aşan bir çekme kuvveti oluşunca çatlayarak
genleşmek isteyen duvarın açılması dış yüzüne yapıştırılmış matriks içindeki donati
tarafından tutulacak açılma eylemi donatıda çekme kuvveti oluşturcak ve çekme dayanımı
yükske donatı kargir duvarı çatlamsını önleyecektir. 30-50 hatta daha kalın olan duvarın daha
rijit olduğu için ilk anda zorlanması ve çekme kuvveti etkisinde açılma eyleminin kalın
kargirduvarda başlaması ve eylemin çelik bileşeninin zorlanmaya başlaması ile durudurlması
beklenmelidir.
189
Hasır çelik ya da polimer hasır kaplayarak tarihi duvar güçlendirmenin olabilirliği deneylerle
de kanıtlanmıştır.
Bir deneyde (Antoni Borri ve diğerleri-?) tuğla duvar panellerine ızgara biçiminde yüksek
dayanımlı çelik kordları çimentolu bir sıva kaplayarak uygulamışlardır. Paneller daha sonra
diyagonal basınç altında yüklenerek kesme dayanımı, rijitlik ve süneklikte olan değişmeler
incelenmiştir.
Şekil-98 Çelik kordlu çimentolu harçlı bantlatla güçlendirme (Antoni Borri ve diğerleri-?)
Deney sonuçlarında kireç harçlı güçlendirilmemiş duvarın kesme dayanımı olan 0.94 kgf/cm2
3.9 kgf/cm2’ye akadar yüksemiştir. Kesme dayanımında 2-4 kat artış olmuştur.
Çimentolu harçla örülmüş olan duvarın güçlendirme öncesi 5.4 kgf/cm2 kadar olan dayanımı
güçlendirilmiş duvarlarda en çok 10.93 kgf/cm2 olmştur. Kesme dayanımı artışı 1.4 -2.0 kat
gibi kireç harçlı duvarlara göre daha düşük oranda olmuştur.
Kireç harçlı ve çimento harçlı duvarlara uygulanan güçlendirme bantları hiçbir aşamada tuğla
duvarda sıyrılıp ayrılmamıştır. Tuğlalar basınç altında kırılana kadar tuğlalara bağlı kalmıştır.
Düşük dayanımlı kireç hatçlı duvarlarda çatlaklar tuğlalar arasındaki derzlerde gelişirken
yüksek dayanımlı çimento harçlı duvarda çatlaklar hem derzleri hem de tuğlaları kesmiştir.
Deneyler donatı ızgaralarının duvara uygulanması ile duvar kesme dayanımında önemli
boyutta artışların sağlanabildiğini göstermiştir.
Dusi ve diğerleri (2011) polymer grid donatılı kaplama ile güçlendirilmiş ve kaplamasız iki
duvarın yatay kesme kuvveti ve düşey yük altında çatlak dağılımını vermektedir (Resim-(a)
190
ve Resim- (b)). Kaplamasız duvarda tek ve geniş bir eğik çekme çatlağı olurken donatılı
kaplamalı duvarda yaygın ancak ince kılcal ya da milimetrik genişlikte çatlaklar olmuştur.
Resim-b’deki çatlak dağılımı duvara uygulanan yatay yükün donatılı kaplama ile birlikte
taşındığını göstermektedir. Duvarda olan çekme gerilmeleri kaplamAnın duvara çok iyi
191
bağlanmış olması nedeni ile geniş bir alanda bu bağlantılara yük aktarılması nedeni ile
kaplama bileşenine de aktarıldığını ve kaplamanın bağlantılar nedeni ile her noktada geniş bir
alanda zorlandığını göstermektedir.
Moden ve bettio (1994) duvarlerin harç enjeksiyonu yada hasır çelili kaplama ile
gülendirmesini karşılaştırmışlardır Şekil- davranış ve dayanım olarak bir fark görülmemitir.
Şekil-101 Hasır çelik kaplama ve enjeksiyonla güçlendirilmiş taş duvarların gerilme- birim
şekil değiştirme özellikleri (Valuzzi-2000)
Valuzzi (2000) deneyi yukarıdaki Şekil- ‘de verilen gerilme – şelil değiştirme ilişkileri taş
duvarın hasır çelikle kaplanmasının duvarın enjeksiyouna göre daha büyük rijitlik ve dayanım
sağladığını göstermektedir. 1.2 MPa erilme düzeyinde donatılı harçla kaplı duvarın birim
şekildeğiştirmesi yaklaşık 10 kat daha azdır. Donatılı kaplamanın duvara yeterli bir biçimde
bağlanma koşulunda yatay yüklere karşı duvarla birlikte karşı koyabilecekler ve kaplama
içindeki yüksek çekme dayanımlı elemanlar, çekme dayanımı çok az olan duvara, çekme
kuvveti taşıma gücü eklemektedir.
Duvar köşelerine her iki kesişen duvardaki hasırı bağlayan köşe biçimde bükülmüş ek
bindirmeler yapılmaıldır
Aynı bindirmeler ekleri iki hasır üzerinde olmalı ya da hasırlar birbiri üzerine yeterli
bindirme boyu ile eklenmelidir.
192
Hasırlar duvarlara olabildiğince çok noktada ve yeterli boyda ankrajlanmalıdır.
Yüksek dayanımlı hasırla kaplama ile yığma duvar ve eğri yüzeyleri güçlendirme işleminin
önemli bir bölümü donatı ya da polimer hasırın duvara ankrajla bağlanmasıdır. Ankrajlamanın
derin yapılması delik açma sırasında duvarın diğer yüzeyindeki taşları yerinden oynatabilir
(Modena ve Bettio-1994) .Şekil- . Duvarı boydan boya geçen ve her iki ucu bulonla
sıkıştırma biçiminde güçlendirme yönteminde de duvarda delik açılırken karşı taraftaki taşları
yerinden oynatma riski vardır.
193
Şekil-103 Taş kemerin çift sıralı hasırçelikle güçlendirilmesi ve taş kemere ankrajlar. Roque
(2002)‘den alınmıştır.
Şekil-104 Hasır çelikle güçlendirme katmanının yandan taş sırası ile gizlenmesi son görünüş
Roque (2002)‘den alınmıştır.
194
SİMAV UYGULAMSI
2011 Yılında Simav’da olan depremde hasar gören üç tarihi cami, Ulucami, Nasuhağa ve
Üzümpazarı camilerinde duvarların ve kubbeleri İçten hasır çelikle kaplanması ve üstklerine
sıva uygulması yapılmıştır. Resim-44’de hasır çelik kaplaması ayrıntıları görünmektedir.
195
Resim-106 Hasır çelikler yaklaşık 1.0 x 1.0 aralıkla duvarlara çakılmış ankrajlara duvarlara
bağlanmıştır.(Simav Nasuhağa Camisi-2013)
Kemerlerin alt başlarında “üzengi” düzeyinde kemerin dışa doĞru iten çekme kuvvetleri
oluşur. Kemerin bu düzeyde her iki yandaki ayaklarını üzengi düzeyinde birbirine bağlayacak
çekme kuvvetini taşıyacak bir demir çubukların konulması pek çok tarihi yapıda gözlenen bir
uygulamadır.Bu yöntem duvarları üst başından bağlayarak duvarların dğzlem dışına
ötelenmesini de önleyecek bir yöntemdir. Kemer altına konulacak gergi demirleri.
Ulucaminin yanındaki yapı duvarında gözlenen biçimde yerleştirilebilir:
Şekil-107 Duvarlar arasına konulmuş gergi demirlerinin duvar dış yüzünde uzanan
uçlarındaki deliklere geçirilen “kılıçlarla” yerinde ve gergili olarak duvarları bağlamaktadır.
Benzer yöntemle kemerlerin altlarına gergi elemanları konulabilir
Bu kemerlerin altlarına konulacak gergi demirleri ile kemerlerin açılması önlenip, kemer orta
noktalarında oluşan çekme gerilmelerinin azaltılması sağlanır.
Bir başka yöntem duvar düzlemleri içine yatay gergi demirleri konulmasıdır Şekil-45. Bu
uygulamada Duvarda düzlemi boyunca 20’den daha uzun bir delik delinmesi gerekmektedir.
196
Şekil-108 Duvarlara yatay yönde gergi demirleri konulması Simav Nasuhağa Camisi
uygulama ayrıntısı
197
Şekil-110 Simav Nasuhağa Camiinde Gergi Demiri Uygulama Noktaları
Bu uygulamada önce duvarın doğrultusu yüksek bir duyarlılıkla belirlenmekte. Daha sonra
delme motorunun üzerinde hareket edeceği kızak yine duyarlı bir biçimde aynı doğrultu ile
duvar bağlanmaktadır.
Değişik delici uçlar kullanılmaktadir. Şekil-112. Delme işleminin en önemli sorunu istenen
delme ekseninden sapma olmamasıdır. Bu amaçla Kılavuz kızağın yerinden hiç
kımıldamayacak oynamayacak bir biçimde tesbit esilmesi gerekmektedir. Bu amaçla
profillerden yapılmış çok rijit bir çelik çerçeve ile kılavuza destek verilmeli çerçeve yere de
çok rijit bir biçimde bağlanmalıdır.
Delme işlemi su ile yapıldığı için duvar dışına su sızma olasılığı yüksektir. Eğer duvarın yapı
içindeki yüzünde resim fresk vb boyanmış ve yazılar olan bölümlerin delme sırasında
198
kullanılan suyun dışarı akması ile bozulmaması için delme işleminde su yerine hava ve çok
sert taşların delinmesi sırasında aşırı ısınmayı önlemek için aerosol kullanıldığı öğrenilmiştir.
Şekil-112 Değişik delici uçlar üstte ahşap ve altta taş ortamları delmek için
Delgi işlemi sırasında duvara konulacak çelik çubuğunda hazır olması ve delgi tamamlanınca
elmas uçlu delgi borusunun çıkış ucuna konulacak demirin bağlanması ve delme bir yandan
çekilirken demiri çuğunda çekilerek yerine alması kolaylık olacaktır. Demiri yerleştirme işle
mi daha sonraya bırakılırsa deliğin içine yeniden malzeme düşebilir ve gergi demirini içerine
doğru itmek zorlukla karşılaşabilir. Oysa gergi demirinin bir ucundan gergi borusuna bağlı
olarak çekmek çok daha kolay olacaktır.
199
Bu yöntemin biraz farklı uygulaması Şekil-113’de görülmektedir: Bu yöntemde gergi
demirleri duvar iç ve dış yüzeyinde açılmış yuvalara oturmktadır.
Şekil-113 Duvarları döşeme düzeyinde bağlama. Duvar köşelerinde bağlama plakası (İtalya
Udine 1976 Depremi sonrasında güçlendirme ayrıntısı)
SİMAV UYGULAMASI
Bu nitelikte bir çalışma 2011 yılında Simav depreminde hasar görmüş üç cami üzerinde
yapılmıştır (Bayülke ve diğerleri-2015).
200
19 Mayıs 2011 ‘de Simav’da Hasar gören Tarihi Nasuhağa, Üzümpazarı ve Ulu Camilerinde
yukarıda sayılan çeşitli yöntemleri uygulanmıştır:
Uygulanan yöntemler Camilerin özellikle tuğla kubbe ve taş duvarlarının kesme ve çekme
dayanımının artırılmasını ve böylece depremde çatlak oluşumunun önlenmesini
amaçlamaktadır.
Genişliği 1 cm den küçük çatlaklar doğal hidrolik kireç esaslı, ince gradasyonlu su itici
malzeme enjekte edilerek doldurulmuştur. Çatlakların 1 cm den fazla genişlikte olduğu
bölgelerde enjeksiyon ile birlikte metal kenet uygulaması ile çatlaklar “dikilmiştir”
Daha sonra tüm cami iç yüzeyleri süneklik ve dayanımın artırılması için galvanizli hasır çelik
ilaveli özel puzolanik kireç esaslı tarihi yapı onarım harcı ile 8-10 cm kalınlıkta kaplanmıştır.
Kullanılan harcın basınç dayanımı fc=15-20 MPa, elastisite modülü (E) de 14,000-16,000
MPa aralığındadır. Bu tabakanın mevcut duvarla birlikte yük taşıyabilmesi için teminen
yatayda ve düşeyde yaklaşık 1,5 metre arayla mümkün olan 1 adet taşın sökülmüş ve yine
yatayda ve düşeyde 1 metre arayla mevcut duvara F10 demir ankre edilmiş ve uygulanan sıva
tabakasına bakan ucuna gönye yapılmıştır. Uygulanan güçlendirme yöntemlerinin ayrıntıları
aşağıdaki gibidir:
1-Kubbe ve Duvarlarin iç yüzleri hasırı çelik donatılı yüksek dayanımlı harç ile kaplanmıştır
(Resim-114),
Yapı periyodu yaklaşık olarak √m/k ‘nin etkisindedir. Burada (m) yapının kütlesi ve (k)
yapının rijitliğidir. Camilerin iç yüzeylerinin yaklaşık10 cm kalınlıkta donatılı sıva ile
kaplanması yapının ağırlığın (m kütlesini) artırmıştır. Donatılı sıvanın daha yüksek olan
dayanımı ve (E) elastisite modülü ve duvarların daha kalın olması da yapıların rijitliğini
artırmaktadır.
201
Yapıların onarım ve güçlendirme öncesi periyodu, onarım ve güçlendirme sonrası kısalmış
ise, rijitlik E artışı nedeni ile, onarım ve güçlendirme yöntemlerinin olumlu ve yararlı olduğu
kabul edilebilir ve benzer yapılar için de kullanıması önerilebilir.
Yapıların kemer kısımlarına; yapısal analizde elde edilen gerilmeleri karşılayacak St-37
çekme çubukları eklenmiştir. Demirlere, kemerlerden yük aktarılması için mevcut
duvarlara çelik plakalarla tutturulmuş mesnetlenme koşulları tam anlamıyla sağlanmıştır.
202
KEMER GÜÇLENDİRMESİ (ŞEKİL 2)
DETAY A
SOMUN VE
RONDELA (M30)
30x30 LAMA
(UÇLARINA M30
DİŞ AÇILACAK)
Kubbe altlarına ve kasnak yapısı altlarına metal halka yapılmıştır. Çift sıra galvanizli lama ile
sekizgen kasnaklar sarılmıştır. Kubbe açılmalarından doğan gerilmeler bu metal halkalarla
karşılanacaktır.
203
Tüm dış cephelere “Deep Rejointing” uygulaması. Yatay ve düşey derzlerde varolan harçlar
mümkün olduğu kadar derin kaldırılıp (min. 3 cm) yerine varolan yapıya uyumlu (doğal
hidrolik kireç ve özel gradasyonlu doğal agregalı puzolanik kireç karışımı) yüksek dayanımlı
(fc = 5 – 7,5 MPa) tamir harcı yerleştirilmesi.
Camilerin onarımına 2013 Nisan ayında başlanmış ve onarım öncesi camilerde çevrel
titreşimler kaydedilmiştir. İlk çevrel titreşim ölçümü 16 Nisan 2013 günü yapılmıştır.
Onarım sonrası çevrel titreşim ölçümleri de hemen tam bir yıl sonra 17 Nisan 2014 günü
yapılmıştır. Alınan çevrel titreşim kayıtlarından Fourier spektrumları hesaplanmıştır.
204
Şekil-121, Şekil-122, Şekil-123 ve Şekil-124’de Nasuhağa ve Üzümpazarı Camilerinde
onarım öncesi ve sonrasında kaydedilmiş çevrel titreşimlerden hesaplanmış Fourier
spektrumları verilmektedir.
NASUHAĞA CAMİSİ
Doğu-Batı yönünde onarım öncesindeki 0.244 sn periyotta gözlenen genlik onarım sonrasında
0.214 sn periyotta gözlenmektedir. Yaklaşık olarak % 30 civarında bir rijitlik artışı olmuştur.
0.146 sn ‘deki periyot gözlenen genlik onarım sonrasında 0.135 sn’de görülmektedir. Bu
periyot artışı yaklaşık %16 rijitlik artışı olarak varsayılabilir. 0.0-0.1 sn arasındaki genliği
büyük olan periyotlarda ise değişme gözlenmemiştir.
205
Resim-122 Nasuhağa camisinde Kuzey – Güney yönünde ölçülen titreşimlerden
hesaplanmış Fourier spektrumları
ÜZÜMPAZARI CAMİSİ
Üzümpazarı camisinin son cemaat yerindeki kemerlerde depremden dolayı büyük ve geniş
çatlaklar olmuştu. Bu nedenle kuzey-güney yönünde uzun titreşim periyotları ölçülmüştü.
0.337 sn ‘den 0.214 saniye ye inen periyot yaklaşık 2.5 kat rijitlik artışı olarak yorumlanabilir.
Bu artışın bir bölümü ne çatlakların dikilmesi ve harçla doldurulmasına bağlanabilir.
206
Resim-123 Üzümpazarı camisinde doğu-batı yönünde ölçülen titreşimlerden
hesaplanmış Fourier spektrumları
207
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Camilerin tireşim periyotların kısalmış olması güçlendirme ile yapıların rijitliklerinde artış
olduğu tezini desteklemektedir. Özel titreşim periyotlarındaki artışın sıvaların kalınlaşması
(daha büyük en kesitler) yanında daha yüksek dayanımlı, daha büyük (E) elastisite modüllü
malzeme uygulanmasına bağlı olduğu varsayılmaktadır. Çatlakların doldurularak kapatılması
ve dikilmesinin de yapıların rijitliğinin artmasında ve titreşim periyotlarının kısalmasında payı
vardır.
208
KAYNAKLAR
Adnan Çevik (2012) “Hasankeyf, Medeniyetlerin Buluştuğu Başkent” Doğa Derneği, Ankara,
2012
Altay, Gülay ve Fuat Aras (2011) “Safety Evaluation and Seismic Protection of Beylerbeyi
Palace” The Polat Gülkan Workshop, Earthquake Engineering and Engineerng Seismology:
Past Achievements and Future Prospects, 14 October 2011, Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
Ankara
Anadol Köksal (1970) “Nevşehirde Damat İbrahim Paşa Külliyesi” Yapı Merkezi Yayınları
No.4, Istanbul 1970
Antonio Borri, Giulio Castro, Marco Corradi (200?) “In Plane Shear Reinforcement of
Masonry Panels with High Strength Steel Chords” U. Of Perugia Dept. Of Civil and
Environmental Engineering, gcastor@strutture.unipg.it
Arıoğlu, Nihal, Atiye Tuğrul, Halil Zarif, Canan Girgin ve Ergin Arıoğlu (1999) “Küfeki
Taşının Dayanıklılık Analizi:Şehzade Camii Örneği-1” Yapı Dergisi, Eylül 1999 Sayısı, Yapı
Merkezi, Istanbul
A-Proje (2007) “Aksaray Eğri (Kızıl) Minareli Cami Rölöve Restitüsyon ve Restorasyon
Projesi Raporu” Konya Vakıflar Bölge Müdürlüğü
ASTM C 1531-03 (2003) Standart Test Method for In-situ Measurement of Masonry Joint
Shear Strength Index
ASTM C 1196-03 (1997) Standart Test Method for In-situ Compressive Stress within Solid
unit Masonry Estimated using the Flat Jack Method
Barış Erdil ve Dilek Okuyucu (2011) “Seismic Performance Evaluation of Adilcevaz Zal
Paşa (Tuğrul Bey) Mosque” Proceedings of WCCE, ECCE, TCCE Joint Conference 2,
Seismic Protection of Cultural Heritage, Oct. 31 –Nov.1, 2011 Antalya Turkey
Badoux M (2002) “Earthquake Simulation Tests on Unreinforced Masonry Before and After
Upgrading with Composites”
Bayraktar, Alemdar; Ahmet Can Altınışık, Barış Sevim, Fatma Birinci, Mehmet Özcan ve
Temel Türker (2009) “Tarihi Mikron Köprüsünün Restorasyon Sonrası Dinamik
Karakteristiklerinin Belirlenmesi” Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve
Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu-2” 15-17 Ekim 2009, Bildiriler Kitabı.
Bayülke Nejat (2013) “Yığma Yapılar “Taş ve Tuğla” Genişletilmiş 3ncü Baskı” İnşaat
Mühendisleri Odası, Ankara Şubesi
209
Bayülke Nejat,Kuran Fikret ve Bozkurt Oktay (2015) “ Simavda 2011 Depreminde Hasarlı
Camilerin Onarım ve Güçlendrme Öncesi ve Sonrası Dinamik Özellikleri” 5nci Tarihi
Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu” Erzurum, 1-3
Ekim 2015, Bildiriler Kitabı, Cilt-1 Sayfa 59-70.
Betti, Michele and Vignoli Andrea (2008) ”Modelling and Analyses of a Romanesque Church
Under Earthquake Loading Assessment of Seismic Resistance” Engineering Structures Vol.
30 pages 352-367 Elsevieer Publishing Co.
Betti, Michele, Andrea Vignoli (2008) “Assessment of Seismic Resistance of Basılica Type
Church Under Earthquake Loading: Modelling and Analyses” Advances in Engineering
Software Vol.34 , No.4
Bilge Küçükdoğan, Cengiz Özmen, Ali İhsan Unay ve Jozef Kubin (2011) Assessment of
Seismic Resisstance of Karaahmet Paşa Mosque in Istanbul” Proceedings of WCCE, ECCE,
TCCE Joint Conference 2, Seismic Protection of Cultural Heritage, Oct. 31 –Nov.1, 2011
Antalya Turkey
Bilgin Hüseyin (2007) “Tarihi Camilerde Kubbeli Mekan Örtüleri Örnek: Mimar Sinan
Camileri” Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu-
1 27-29 Eylül 2007, Bildiriler Kitabı. Sayfa 177-186
Brignola Anna, Sara Frumento, Sergio Lagomarsini, Stefano Podesta (2008) Identification of
Shear Parameters of Masonry Panels through in-situ Diagonal Compression Test”
International Journal of Architectural Heritage: Conservation, Analysis and Restoration 3(1)
52-73
Calderini Chiara, Serena Cattavi, Sergio Lagomassini (2010) “The Use of the Diagonal
Compression test to identify the Shear Mechanical Parameters of Masonry” Construction and
Building Materials Vol.24, sayfa 677-685.
Celeste Almeida, Antonio Arede, Joao Paulo Guedes, Anibal Costa (2014) “ Shear
Compressive Experimental Behaviour of One-leaf Stone Masonry Walls in the North
Portugal” Proceedings of the 2nd European Conference on Earthquake Engineering and
Seismology, 26-29 August 2014, Istanbul
210
Chiostrini Sandro, and Andrea Vignoli (1994) “In Situ deternination of the strength
properties of masonry walls by destructive shear and compression tests”, Masonry
International, 7(3)
Chiostrini, Sandro; Luciano Galana and Andrea Vignoli (2000) “On the Determination of
Strength of Ancient Masonry via Experimental Tests” 12th World Conference on Earthquake
Engineering, New Zealand, preprint No 2564
Colombo Negro Verzelletti (2011) “Seismic Retrofit of masonry buildings with polymer grid”
nzsee.org.nz/2011/124 Newzealand Eartquake Engineering Conference 2011
Corradi M; Tedeschi C, Binda L, and Borri A. (2008) “Experimental Evaluation of Shear and
Compression Strength of Masonry Wall Before and After Reinforcement: Deep Pointing
Construction and Building Materials, 22(4) 463-472
Çağnan Z.(2011) “Assessment of Dynamic Behaviours of St Mamas Church and St. Nikolas
Cathedral in Cyprus” 1nci Türkiye Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı, 11-14
Ekim 2011 ODTÜ Ankara
Çakmak Ahmet; Erdik, Mustafa; Durukal, Eser; Yüzügüllü, Özal ve Aydınoğlu, Nuray (1999)
”Dynamic Response of Aya Sofya” Uğur Ersoy Symposium on Structural Engineering, July
1999, METU, Ankara, Turkey, pp 381-393
Dilek Okuyucu ve Barış Erdil (2009) “Seismic Performance Evaluation of Emir Bayındır
Cupola in Ahlat” Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe
Güvenle Devredilmesi Sempozyumu-2 15-17 Ekim 2009, Bildiriler Kitabı.
Dusi, A., E. Manzoni, M.Mezzi, G.Stevens (2011) “Seismic Retrofit of Masonry Buildings
with Polymer Grid” Paper No.124, Proceedings of the 9th Pacific Conference on Earthquake
Engineering 14-16 April 2011 Auckland , NewZealand
Elenas A Vasilidis L. (1999) “Retrofit of a Stone Masonry School Building Damaged During
the Athens Earthquake of 7th September 1999”
Elif Uğurlu Sayın, Kader Reyhan, Başak İpekoğlu ve Hasan Böke (2011) “Investigation of
Construction Techniques and Material Properties Used in the Domes of Historical Baths”
Proceedings of WCCE, ECCE, TCCE Joint Conference 2, Seismic Protection of Cultural
Heritage, Oct. 31 –Nov.1, 2011 Antalya Turkey
211
Elmenshawie A. , M. Sorour, A. Mufti, L.G. Jaeger; ve N, Shrive (2010) “Tarihi Taş Yığma
Duvarların Düzlemi İçinde Deprem Davranışı” Kanada İnşaat Mühendisleri Dergisi Cilt 37,
sayfa 465-476 (İngilizce)
dal Farra V (1992) “Indagine sperimentale sulla resistenza a taglio e consolidamento delle
muratura in pietra” Master’s thesis, Universita degli Studi di Padova in İtalian
Ferit Çakar, Eren Uçkan, Burçin S. Şeker and Bülent Akbaş (2015) “Seismic Damage
Evaluation of Historical Structures during Van Earthquake of October 23. 2011” Engineering
Failure Analysis (58) (2015) pp 249-266
Gabriel, Albert (1940) “Voyages archeologigues dans le Turqui Orientale” Volume I-II Paris
Galano, L., Vignoli, A. and Chiostrini, S.A. (1998) “In-situ Tests and Numerical Simulation
on Structural Behaviour of Ancient Masonry” Proceeding of Monument-98, Workshop on
Seismic Performance of Monuments, Libon, Potugal, 12-14 November 1998.
Giuffre. A. (1993) “Sıcurezza e Conserazione dei Centri Storici” Caso Ortigia, Editrice
Laterza, Bari, L, Binda ve A. Saisi“ State of the Art of Research on Historic Structures in
Italy” makalesindeki kaynaklardan alınmıştır.
Haluk Sesigür, Oğuz Cem Çelik ve Feridun Çılı (2007) “Ahi Çelebi Camisinin Onarımı ve
Güçlendirilmesi” Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi
Sempozyumu-1 Bildiriler Kitabı, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 27-29 Eylül 2007,
Ankara
Işıkoğlu, Mete; Ahmet Türer ve Saadet Sayın (2011) “Structural Assessment, Nonlinear
Modeling and Seismic Strengthening of Hellenistic Perge Twin Towers” Proceedings of
WCCE, ECCE, TCCE Joint Conference 2, Seismic Protection of Cultural Heritage, Oct. 31 –
Nov.1, 2011 Antalya Turkey
İrfan Kocaman, Dilek Okuyucu ve İlker Kazaz (2019) “Tarihi Yapı Malzeme Özelliklerinin
Belirlenmesinde Yeni Bir Yöntem Önerisi: Lala Paşa Camii Örneği” Teknik Dergi, TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası, Cilt 30, Sayı 3, Mayıs 2019, sayfa 9125-9146
212
Karaton Muhammet ve Süha Aksoy (2009) “Diyarbakır Ulu Camisinin Lineer Olmayan
Dinamik Analizi (2009) Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe
Güvenle Devredilmesi Sempozyumu-2” 15-17 Ekim 2009, Bildiriler Kitabı.
Karaton Muhammet, Erkut Sayın ve Yusuf Calayır (2009) “Malabadi Köprüsünün Lineer
Olmayan Sismik Analizi” Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe
Güvenle Devredilmesi Sempozyumu-2” 15-17 Ekim 2009, Bildiriler Kitabı.
Katrin Beyer (2012) “Peak and Residual Strengths of Brick Masonry Spandrels” Engineering
Structures ,Vol.41, pp 533-547.
Haluk Sesigür ve İhsan Engin Bal (2016) ”Kütahya İli, Çavdarhisar İlçesi, Aizanoi Antik
Kenti 4ncü Roma Köprü, Röleve, Restitüsyon Restorasyon Projesi Alternatif Restorasyon
Önerilerinin Taşıyıcı Sistem Güvenlik Düzeyine Etkisi Hakkında Teknik Rapor” İTÜ Deprem
Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürlüğü, Ekim 2016
Kübra Tuğçe Erkan ve Fuat Demir (2011) “Seismic Behaviour of Masonry Structures A case
Study: Afyon Mihrioğlu House” Proceedings of WCCE, ECCE, TCCE Joint Conference 2,
Seismic Protection of Cultural Heritage, Oct. 31 –Nov.1, 2011, Antalya, Turkey
Karadoğan, Faruk (Eylül 2003) “Istanbul Beyoğlu İlçesinde Bulunan Alman Lisesi Binasının
Deprem Güvenliğinin Saptanması Sırasında Yapılan Çalışmalar”. Teknik Rapor , İTÜ, İnşaat
Fakültesi, Istanbul
Luigia Binda, Antonella Saisi, Christina Tedeschi (2006) “Compatibility of Materials Used in
Repair of Masonry Buildings” Fracture and Failure of Natural Building Stones: Applications
in the Restoration of Ancient Monuments, Springer pp 167-189.
Lourenço Paulo B., Daniel V. Oliveira, Pere Roca, and Augustin Orduna (2005) “ Dry Stone
Masonry Walls Sujected to In-Plane Combined Loading”, ASCE Journal of Structural
Engineering, Vol. 131, No 11. Nov. 2005, pp 1665-1673.
Manuela Marino, Fabio Neri, Alessandro De Maria and Antonio Borro (2014) “Experimental
Data of Friction Coefficient for Some Types of Masonry and its Correlation with an İndex of
Masonry Quality” Proceedings of the 2nd European Conference on Earthquake Engineering
and Seismology, Istanbul, 25-29 August 2014
Matthys, Levi and Salvadori, Mario (1992) “Why Buildings Fall Down, How Structures Fail”
W.W. Norton Company, Newyork, Londnon
Mazzon Nicola (2010) “Influence of Grout Injection on the Dynamic Behaviours of Stone
Masonry” Ph.D. Thesis, Universita, degli Studı di Padova, Italy.
213
Mehrabzade, A ve Türer A (2011) “ Nonlinear Modelling and Earthquake Simulation of
Stone Masonry Minarets” Proceedings of WCCE, ECCE, TCCE Joint Conference 2, Seismic
Protection of Cultural Heritage, Oct. 31 –Nov.1, 2011 Antalya Turkey
Modena C and Bettio C (1994) “Experimental Characterization and Modelling of Injected and
Jacketed Masonry Walls” Proc. of Italian-French Symp. on Strengthening and Repair of
Structures in seismic Areas, Nizza. Oct. 1994 pp 273-282
Modena (1999)
Mojmir Uranjek,Vlatko Rosljkov, Roko Zarnic, Violeta Bokan Bosijkov (2011)“In situ tests
and Seismic Assessment oa a Stone Masonry Building”Materials and Structures,
Oliveira D.V. (2002 ) “Experimental and Numerical Analysis of Blocky Masonry Structures
under Cyclic Loading” Ph.D. Thesis, Escola de Engenharia, Universidade do Minho
Oliviera ,D.V.; Laurenço, P.B.; Roca, P. (2006) “Cyclic Behaviour of Stone and Brick
Masonry Under Uniaxial Compressive Loading” Materials and Structures Volume 39 Sayfa
247-257
Penazzi, D.; Valuzzi, M.r.; Saisi, A.; Linda, L.; and Modena, C. (?) “Repair and
Strengthening of Historic Masonry in Seismic Areas”
Penelis, G., Karaveziroglou, M.K., Stylianidis, D. Loentaris (1979) “The Monument Rotonda
in Thessaloniki-A Characteristic Example of Complying the Principles of Repair and
Strengthening with Those of Monuments Restoration”. Paper Presented at the 9th Regional
Seminar on Earthquake Engineering Istanbul-Turkey.
Porta F. da; C. Modena; M.R. Valluzzi; L. Binda; A.Saisi (sept-2004) “Experimental Tests on
Irregular Masonry” On site For Masonry Deliverable D9.2
Randzzo, G. (1988) “Le Struttura Murarie degli Edifici del Centro Storici di Catania” in
Documenti dell’Istituto Departimentale di Architectura e Urbanistia dell’Universite di
Catania, 16: 109-143.
Restrepo Velez and Maganes (2009) “Tests on Dry Stone Masonry and Evaluation of Static
Collapse Multipliers” Research Report ROSE 2009/2 IUSS Press Pavia, Italy
Sadık Açan ve Adnan Işık (2012) “Sivas Divriği Ulucami ve Darüsşifası Yapısal
hareketlerinin Bilgisayarlı Sistemle İzlenmesi işi Final Raporu” Sangari, 2012
Salvadori, Mario (1980) “Why Buildings Stand Up, The Strength of Architecture” W.W.
Norton and Company, New York, London
214
Sayın, Erkut; Karaton, Muhammet; Yön, Burak ve Calayır, Yusuf (2011) “Tarihi Uzunok
Köprüsü Yapı-Zemin Etkilerini Dikkate Alarak Doğrusal Olmayan Dinamik Analizi”, 1nci
Türkiye Deprem Mühendisliği ve Sismoloji Konferansı, 11-14 Ekim 2011 ODTÜ Ankara
Tomazeviç (1992) “Laboratory and In Situ Tests of the Efficacy of Grouting and Tying Stone
Masonry Walls” in International Workshop on the Effectiveness of Injection Techniques for
Retrofitting of Stone and Brick Masonry Walls in Seismic Areas, Politecnico Milano
Tomazeviç M.and Apih V (1993) “the Strengthening of Stone Masonry Walls by Injecting the
Masonry Friendly Grouts” European Earthquake Engineering
Tomazeviç (1994) “Seismic Behaviour of Plain and Reinforced Masonry Buildings” Journal
of Structural Engineering 6(1) 10-20 323-338
Tomazeviç (2000) “the Strengthening of Stone Masonry Walls by Injecting the Masonry
Friendly Grouts”, European Earthquake Engineering 6(19) 10-20
Tomazeviç M (2001) ” Historic Urban and Rural Masonry Houses:Criteria for Seismic
Rehabilitation and Redesign” Slovenian National and Civil Engineering Institıte, Ljubljana
Slovenia
Torraca , Giorgio (2009) “Lectures on Materials Science for Architectural Conservation” The
Getty Conservation Institute
Toumbakari E.E., D. Van Gemert (1997) “Lime Pouzzuolana Injection Grouts for Repair and
Strengthening of Three Leaf Masonry Structures” Proc. 4th International Conference on the
Conservation ofmonuments in the Mediterranan Basin Rhodes 6-11 May Greece pp 385-390
215
Valuzzi M.R.; da Porta, F. and Modena Claudio (2001 “Behaviour of Multi-leaf Stone
Masonry Walls Strengthened by Different Intervention Techniques” in Historical
Constructions Ed.by P.B.Lourenço and P.Roca, Guimares pp 1023-1032
Valuzzi M.R. Binda Luigia, Modena Claudio (2002) “Experimental and Analytical Studies
for the Choice of Repair Techniques Applied to Historic Buildings” Materials and Structures,
Vol. 35, June 2002, pp 285-292
Vasconcelos G. And Laurenco P.B. (2009) “In Plane Experimental Behavior of Stone
Masonry Walls Under Cyclic Loading” ASCE Journal of Structural Engineering Vol. 135,
October, 2009, pp 1269-1277
Vintzileou E. and Tassios T.P. (1995) “Three-leaf Stone Masonry Strengthened by Injecting
Cement Grouts” Journal of Structural Engineering, 121 (5) 848-856
Yorulmaz, Müfit (1999) “Structural Systems of Ottoman Mosques in the 14th to 16th
Centuries” Uğur Ersoy Symposium on Structural Engineering, July 1999, METU, Ankara,
Turkey, pp 81-88
Zavarise (2010) “Experimental Bond Behaviour of Fiber Reinforced Plastic (FRP) Sheets
Glued on Brick Masonry” ASCE Journal of Composite Construction 15(32)
216