Professional Documents
Culture Documents
Adaptasyon: Uyarlama.
Adapte: Uyarlanmış.
Ahenk: Uyum,düzen.
Benzetme: Bir şeyin niteliğini anlatmak için o niteliği taşıyan bir şeyi örnek
olarak gösterme işi, benzeti, teşbih.
Biçim: Şiirlerin kuruluş ve uyak düzenlerine göre olan dış görünüşü, şekil.
Bağdaşmak: Uyuşmak.
Burjuva: İmtiyazlı,seçkin,soylu.
Beden dili: Duygu ve düşüncelerin yüz ifadesi, beden duruşu vb. yollarla
anlatıldığı iletişim biçimi, vücut dili.
Çevirmen: Bir yazıyı veya konuşmayı bir dilden başka bir dile çeviren kimse,
çevirici, dilmaç, tercüman, mütercim.
Çağrışım: Hatırlatma.
Çığır açıcı: Bir alanda yeni bir yol,yeni bir yöntem başlatmak.
Düş: Gerçekleşmesi istenen şey, umut. Gerçek olmayan şey, imge, hayal.
Düşünsel: Düşünce ile ilgili, düşünce sonucu ortaya çıkan, düşünceye dayanan,
fikrî.
Deneme: Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım
içinde sunulan düzyazı türü.
Eleştiri: Bir edebiyat veya sanat eserini her yönüyle anlaşılmasını sağlamak ve
değerlendirmek amacıyla yazılan yazı türü, tenkit, kritik.
Edimsel: Hareketli,fiili.
Eğreti: Geçici,sınırlı.
Ego: Ben.
Fenomen: Olay,olgu.
Filyasyon:Türevi, eş değeri.
DİKKAT PARAGRAF SÖZLÜĞÜ !
Gözlem: Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla,
dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede.
Güdüm: 1. Yönetme işi, idare. 2. Bilişimde, bir olaylar dizisini, bir süreci veya bir
aracı yöneltme ve düzenlemeyle ilgili işlevlerin bütünü.
Görece: Bir şeye göre olan, varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan, kesin
olmayıp kişiden kişiye, zamandan zamana, yerden yere değişebilen.
Görüş: Bir olay, varlık veya düşünce üzerinde varılan yargı, fikir.
İmge: Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, imaj, hülya.
İroni: Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme.
İzlenim: Bir olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj.
İşlevsel: İşlevle ilgili, fonksiyonel, bir nesne veya bir kimsenin iş görme
yetisini ifade etmek
Jest: Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan
içgüdüsel veya iradeli hareket.
Kişisel: Kişi ile ilgili, kişiye ilişkin, kişinin kendi malı olan, şahsi, zati.
Köken: Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel,biçim, neden veya yer, menşe.
Lafazan: Geveze.
Literatür: Edebiyat
.
DİKKAT PARAGRAF SÖZLÜĞÜ !
Metinler Arasılık: Bir yazarın, başka bir yazarın metninden aldığı parçaları kendi
metninin içinde eriterek yeniden yazması.
Nitelik: Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik,
vasıf, keyfiyet.
Özveri: Bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için
kendi çıkarlarından vazgeçme, fedakarlık.
Ödün: Uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden
vazgeçme, ödünleme, taviz.
Öneri (Cümlesi): Bir sorunu çözmek, bir amaca ulaşmak için öne sürülen görüş
ve düşünceleri içeren cümleler.
Öngörü: Bir işin ilerisini kestirme veya bir işin nasıl bir yol alacağını önceden
anlayabilme ve ona göre davranma.
Önsezi: Hiçbir belirti yokken bir şeyin olacağını sezme, içe doğma,
hissikablelvuku, altıncı duyu, altıncı his.
Pnömoni: Zatürre.
Pandemi: Salgın.
Pişmanlık(Cümlesi): Bir kişinin yaptığı bir işten, söylediği bir sözden veya
kendisini sorumlu hissettiği herhangi bir durumdan dolayı duyduğu üzüntü.
Realite: Gerçeklik.
Refleks: Tepki.
Salt: İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı. Yalnızca. Duru.
Sentez: Yalından karmaşık olana, külliden cüziye, zorunludan olasıya, ilkeden onun
uygulanmasına, genel yasadan bireysel duruma, nedenden etkiye, öncülden
varılan sonuca giden düşünme biçimi, bireşim, terkip.
Sezgi: Sezme yeteneği, feraset. Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak
bir şeyi anlamak, kestirmek, hissetmek.
Söz Dağarcığı: Bir dilde kullanılan veya bir kimsenin bildiği, kullandığı sözlerin
bütünü, söz varlığı, vokabüler, kelime hazinesi.
Simge: Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret,
rumuz, timsal, sembol.
Tema: Öğretici veya edebî bir eserde işlenen konu, düşünce, görüş.
Terim: Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir
kavramı karşılayan kelime.
Tip: Hikaye, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî eserlerde kişi
kadrosu içinde yer alan ve belli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve
ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi.
Tinsel: Ruhi,manevi.
Tecrübe: Deneyim.
Teori: Kuram.
Tahmin(Cümlesi): Bir olayın veya durumun yönü, şekli, zamanı veya sonucu
hakkında bazı bilgi ve deneyimlere dayanılarak yapılan kestirmeler.
Unsur: Öge
Uyuşmak: 1. Soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinde, duygu ve hareket
geçici olarak azalmak. 2.Her konuda birbirine uymak, imtizaç etmek.
Veri: Bilgi, data, bir araştırmanın, bir done, tartışmanın, bir muhakemenin temel
olan ana ögesi.
Verimli: Verimi iyi ve bol olan, bitek, randımanlı, mahsuldar, mümbit, müsmir,
verimkâr.
Varoluşsal: Varoluşun özden önce geldiğini ve özü sürekli olarak yarattığını ileri
süren öğreti, egzistansiyalizm.
DİKKAT PARAGRAF SÖZLÜĞÜ !
Yalınlık: Açık, süsten ve zorlamadan uzak, kolayca anlaşılabilen anlatım, sadelik.
Yazın: Olay, duygu, düşünce ve hayallerin dil aracılığı ile biçimlendirilmesi sanatı.
Yazınsal: Edebi.
Yeğlemek: Diğerlerinden daha üstün görüp bir şeye yönelmek, yeğ tutmak,
tercih etmek.
Yorum: Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak
aydınlığa kavuşturma, tefsir.
Yetke: Otorite.
Yaratı:Eser, yapıt
Yergi: Bir kimseyi, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi, bir göreneği yermek
için yazılmış yazı veya söylenmiş söz, hicviye, hiciv