You are on page 1of 8

İsmail Kulak Anadolu Lisesi

11.Sınıf TDE / 2.Ünite


Hikaye Ders Notları Kişiler:

 Öyküdeki olayları ya da durumları kişi veya


ÜNİTE KONULARI
1923-1940 Cumhuriyet Dönemi Hikâyesi kişiler yaşar.
1940-1960 Cumhuriyet Dönemi Hikâyesi
 Öyküde kişi sayısı azdır.
> Toplumcu-Gerçekçi Hikâyeler
> Bireyin İç Dünyasını Ele Alan Hikâyeler  Öyküdeki kişilerin fiziksel ve ruhsal durumları
> Milli-Dini Duyarlılıkları Yansıtan Hikâyeler
uzun uzun anlatılmaz; sadece olayla ilgili belirgin
> Modernist Hikâyeler
yönleri verilir.
 Öykü kişileri yalnızca insanlar arasından seçilmez.
HİKÂYE (ÖYKÜ)  Canlı, cansız bütün varlıklar öykünün kişisi
olabilir.
Hikâye, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan
olayları veya durumları ilgi çekici bir biçimde
anlatan kısa yazılardır. Hikâye, insan yaşamının Zaman:
bir bölümünü yer ve zaman kavramına bağlayarak
ele alan düzyazı türüdür. Bir hikâyede olay ya da  Olayların başlaması, gelişmesi, son bulması belli
durum söz konusu olmalı; kişilere bağlanmalı,
bir zamanda olur.
olay ya da durumun ortaya konduğu yer ve zaman
belirtilmeli; bunlar sürükleyici ve etkileyici bir  Bazı öykülerde zaman verilmez, sezdirilir.
anlatımla ortaya konmalıdır.
 Öykücü zamanı bir düzen içinde vermeyebilir.
Not: Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım  Olayın veya durumun son bulmasından başlayarak
özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde
gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece olayın başlama noktasına doğru gelinebilir.
belli özellikleri yansıtılır.
Mekan (Yer):
Hikâyenin yapı unsurları: Olay örgüsü, kişiler,
mekan ve zaman…
 Öykülerde olay veya durum belli bir yerde geçer.
Hikâyede Plan: Serim, düğüm, çözüm  Çevre, uzun betimlemelerle verilmez; öyküyü
ilgilendiren yönüyle verilir.
HİKÂYENİN UNSURLARI
 Olay veya duruma bağlı olarak öyküdeki yer
Olay: değişse de çevre betimlemesi kısa tutulur.

Olay, anlatmaya bağlı edebî metinlerin en önemli


Çatışma:
öğesidir. Edebî metinlerde anlatılan olaylarla
gerçek hayatta bire bir karşılaşmak mümkün
Hikâyede olay iki zıt gücün mücadelesi şeklinde
değildir. Çünkü anlatılanlar kurgulanmış
ortaya çıkar. Bu mücadele kişiler arasında
olaylardan ibarettir.
olabileceği gibi, aynı kişide de toplanabilir. Bu
Edebî metinlerdeki gerçekliğin doğal gerçeklikten
durumda çatışma daha çok kişinin kendi içinde
farkı, "kurmaca bir gerçeklik" olmasıdır.
olur. Yani psikolojik bir özellik gösterir.

İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi


İsmail Kulak Anadolu Lisesi
2
Hikayelerde çoğunlukla bir çatışma söz
konusudur. Hemen her hikâye bir çatışma yani bir HİKÂYELERDE KULLANILAN ANLATIM
problem üzerine kuruludur. Örneğin bir hikâyede TEKNİKLERİ
cinayetten söz ediliyorsa cinayeti kimin işlediği,
amacı, çevresindekilere karşı tavrı ya da 1.Anlatım Tekniği: Anlatma tekniğinde okuyucu
vicdanıyla mücadelesi bir çatışma halinde ile eser arasına anlatıcı girer. Okuyucu hemen her
verilir. Çatışma, hikayedeki kişi ya da kişilerin şeyi anlatıcı kanalıyla görür ve öğrenir.
çevresiyle olabildiği gibi kendi iç dünyasında da Okuyucunun dikkati anlatıcı üzerinde yoğunlaşır.
olabilir. Hikâye kişilerinin çevresiyle olan
çatışmasına dış çatışma, kendi iç dünyası, Örnek1: Mahalle kahvesinin önündeki setin üstü
vicdanıyla olan çatışmasına ise iç çatışma adı sanki ufak bir bahçecikti. Ortada küçük bir havuz,
verilir. içinde gazoz şişeleri, etrafında biraz çimen, kınar
çiçekleri. Kapının sağ tarafında bazısı giyimli,
Dil ve Anlatım: birtakım da gecelik entarileri, şam hırkaları iler
dört beş kişi İstanbul'un son zelzesinden
konuşuyorlardı. (Memduh Şevket Esendal-
 Öyküde akıcılığı sağlayan dildir.
Pazarlık Hikayesi)
 Bu da yazarın dili kullanma yeteneğine bağlıdır.
2. Gösterme(sahneleme) tekniği: Olaylar, kişiler,
 Dilin kullanımı yazardan yazara değişir; çünkü her varlıklar okuyucuya doğrudan sunulur. Anlatıcı
yazarın üslûbu farklıdır. okuyucuyla eser arasına girmez. Okuyucunun
dikkati eser üzerinde yoğunlaşır.
 Öykü, ya birinci tekil kişinin ağzından ya da
üçüncü tekil kişinin ağzından anlatılır. Örnek: Faik Efendi kaşlarını kaldırıp düşündü.
Dinleyenler gülümsediler. İmamın oğlu Rıza dedi
 Öyküde bütünlüğü sağlayan öğelerden biri de dil
ki: "Faik Bey ağzın kızdı da ölçüyü
ve anlatımdır. kaçırdın" (Memduh Şevket Esendal-Pazarlık
Not: Bir öykü yazarının dil ve anlatım özellikleri Hikayesi)
belirlenirken cümle yapıları, kelime kadrosu,
akıcılık, nesnellik, öznellik, duygusallık, 3. Özetleme Tekniği: Daha çok eski klasik
coşkunluk gibi hususları dikkate almak gerekir. eserlerde görülen bu teknikte, varlığı kuvvetle
hissedilen anlatıcının olayları, kişileri veya
Anlatıcı: Anlatıcı, edebî metinlerde anlatıcı, hakkında bilgi vermek istediği herhangi bir şeyi
kurmacanın sınırları içinde varlığından söz edilen özetleyerek anlatması esastır. Çağdaş romancılar
kişidir. Anlatıcı, yazar ile kurmaca metin bu ışı "bilinç akımı"," veya " iç monolog"
arasındaki kişidir. Üç çeşit anlatıcının bakış açısı tekniklerinden yararlanarak yaparlar.
vardır:
Örnek: "Ali Rıza Bey, Babıali yetişmelerinden
a) Kahraman Anlatıcı Bakış Açısı: Bu bakış bir mülkiye memuruydu. Otuz yaşına kadar
açısında anlatıcı, eserin kişilerinden biridir. Dahiliye kalemlerinden birinde çalışmıştı." (Reşat
Nuri Güntekin-Yaprak Dökümü)
 b) Gözlemci Anlatıcı Bakış Açısı: Gözlemci 4. Tasvir (Betimleme): Betimleme en yalın
anlatıcı olayların akışını etkilemez, yalnızca bir biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir.
aktarıcıdır. Amacı okuyucunun anlatılanları daha Varlıkların niteliklerini, bu varlıkların duyularımız
üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir.
iyi anlamasını sağlamaktır.
 c) İlahi Anlatıcı Bakış Açısı: Anlatıcının her şeyi Örnek-1: Büyük kubbeli serin divan, bugün daha
sakin, daha gölgeliydi. Pencerelerinden süzülen
bilip her şeye hâkim olduğu bakış açısıdır.
mavi, mor, sincap rengi bahar aydınlığı,
Anlatıcı, kahramanların zihinlerine ve iç çinilerinin yeşil derinliklerinde birikiyor,
dünyalarına girer. koyulaşıyordu. Yüksek ipek şiltelere diz çökmüş
yorgun vezirler, önlerindeki halının renkli
İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi
İsmail Kulak Anadolu Lisesi
3
nakışlarına bakıyorlar, uzun beyaz sakalını zayıf anlatım tarzıdır.
eliyle tutan yaşlı sadrazamın sönük gözleri, çok 10. Geriye Dönüş: Bir eserde olayların zaman
uzak, çok karanlık şeyler düşünüyor gibi, var sırasını bozarak geçmiş bir zamana ya da olaya
olmayan noktalara dalıyordu. (Ömer Seyfettin- dönme yoludur.
Pembe İncili Kaftan)
NOT: Bunlardan başka ayrıca leitmotif, montaj,
5. Portre: Kişilerin dış görünüşlerini (fiziksel) ve fotoğraf (kamera), mektup, günlük, otobiyografi
karakterlerini (ruhsal durum) tanıtan vb. anlatım teknikleri vardır.
betimlemedir.
HİKÂYE TÜRLERİ
Kişi betimlemelerine portre denir. Portre; fiziksel
portre ve ruhsal portre olarak ikiye ayrılır. Durum ( Kesit ) Hikayesi:

a. Fiziksel portre: Kişilerin dış görünüşlerinin • Bir olayı değil günlük yaşamın herhangi bir
anlatıldığı betimlemedir. Betimlemede kişiyi, kesitini ele alıp anlatan öykülerdir Serim, düğüm,
diğer kişilerden ayıran fiziksel özellikler belirtilir. çözüm planına uyulmaz
Portresi çizilen kişi hakkında özel görüş ve • Belli bir sonucu da yoktur.
izlenimler de verilebilir. • Merak ve heyecandan çok duygu ve hayallere
yer verilir; fikre önem verilmez, kişiler kendi
b. Ruhsal portre: Kişilerin karakter özelliklerinin doğal ortamlarında hissettirilir.
anlatıldığı betimlemedir. • Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal
gücüne bırakılır.
6. Bilinç akışı: Kişilerin duygu ve düşüncelerini, • Bu tarzın dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus
herhangi mantıki bir bağ ve gramer kuralı endişesi yazar Anton Çehov olduğu için “Çehov Tarzı
taşımaksızın, düzensiz bir şekilde ve çağrışım Hikaye” de denir.
ilkesi paralelinde doğrudan doğruya okuyucuya • Bizdeki en güçlü temsilcileri: Sait Faik
aktarmaktan ibarettir. Aynı zamanda insanların Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık
tanıtılmasında da kullanılan bu teknikte yazar, Buğra’dır.
okuyucuyu kahramanın iç dünyası ile baş başa
bırakmayı hedefler. Olay öyküsü “Maupassant tarzı öykü”

7. İç monolog: Kahramanın iç dünyasında • Bu tarz öykülere “klasik vak’a öyküsü” de denir.


kendisini muhatap alarak konuşmasıdır. • Bu tür öykülerde olaylar zinciri, kişi, zaman, yer
öğesine bağlıdır.
8.İç çözümleme: İç çözümleme anlatı türleri • Olaylar serim, düğüm, çözüm sırasına uygun
içerisinde kahramanların iç dünyası, duygu, olarak anlatılır.
düşünce ve hayallerinin ifade edildiği bir anlatım • Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama ile
tekniğidir. Bu çözümleme tekniği bilinç akışı verilir, düğüm bölümünde oluşan merak, çözüm
tekniğiyle karıştırılabilmektedir. Bu teknik roman bölümünde giderilir.
sanatında çokça kullanılır. • Bu teknik, Fransız sanatçı Guy de Maupassant
(Guy dö Mopasan) tarafından geliştirildiği için bu
Örnek: “Eve gitse, biliyordu, gece yarısına dek tür öykülere “Maupassant tarzı öykü” de denir.
başka bir şey yapamadan, yukarıdakilerin • Türk edebiyatında bu tarz öykücülüğün en büyük
patırtısına sövecekti… Bol gürültülü, bol dumanlı temsilcisi Ömer Seyfettin’dir. Ayrıca Refik Halit
meyhanelerden birine girdi. Tezgâhın önünde bir Karay, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri
boş yer bulup oturdu. Yaklaşan garsona, - Şarap, Karaosmanoğlu Orhan Kemal, Samim Kocagöz,
dedi. Garson, sanki salt onun için buradaymış gibi Necati Cumalı, Talip Apaydın da olay türü
eğildi. Sanki ötekiler duyacak diye öykücülüğünün temsilcileri arasındadır.
korkuyordu.” (Yusuf Atılgan-Aylak Adam s.40)

9. Diyalog: Öykü kişilerinin karşılıklı


konuşmalarına dayanır ve sıkça kullanılan bir
İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi
İsmail Kulak Anadolu Lisesi
4
OLAY VE DURUM HİKAYESİ FARKLARI Millî Edebiyat Dönemi’nde ise sanatçılar millî
kaynaklara yönelmişler; millî tarihi, Anadolu’nun
(Olay Hikâyesi) (Durum Hikâyesi) sosyal hayatından konuları hikâyelerde ele
Serim, düğüm, çözüm Serim, düğüm, almışlardır.
bölümlerinden oluşan çözüm planına
KISACA TÜRK EDEBİYATINDA HİKAYE
düzenli bir planı vardır. uyulmamıştır.
Olay ağırlıklıdır. Durum ağırlıklıdır.
Merak ögesi canlı Merak ögesi ön  Hikâye, Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde
tutulmuştur. plana Batı’dan girmiş ve bu türün ilk örnekleri bu
çıkarılmamıştır. dönemde yazılmaya başlanmıştır.
Hikâye beklenmedik bir Hikâyede
sonla bitirilmiştir. bitmemişlik  Edebiyatımızdaki ilk yerli hikâye örnekleri Ahmet
duygusu söz Mithat Efendi’nin yazdığı Letâif-i Rivâyât ve
konusudur.
Kıssadan Hisse’dir. (1870)
 Batılı anlamda ilk hikâye Sami Paşazade Sezai’nin
Küçük Şeyler adlı eseridir.
HİKAYE TÜRÜNÜN GELİŞİMİ
 Türk edebiyatında Ömer Seyfettin Maupassant
 Dünya edebiyatında hikâye türünün ilk örneği, (Mupason) tarzı hikâyenin, Sait Faik Abasıyanık
İtalyan da Çehov tarzı hikâyenin öncüsü kabul edilir
yazar Boccaccio’nun (Bokaçyo) Decameron
Hikâyeleri Hikâyeleri (Dekameron) kabul edilir. Buraya kadar 9 -10 Türk Dili ve Edebiyatı
 18. yüzyılda Voltaire (Volter), hikâye türünde genel tekrarı yaptık. Gelelim Cumhuriyet
döneminde öykünün seyrine…
eserler vermiştir.
 19. yüzyılda romantizm ve realizm akımlarının
etkisiyle de Batı’da hikâye türü karakteristik CUMHURİYET DÖNEMİ
özelliklerine ulaşmıştır. Alphonse Daudet (Alfons HİKAYELERİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
Dode), Guy de Maupassant (Giy di Mupason) gibi
sanatçılar bu türde eser veren sanatçılardır.  Milli Edebiyat’la başlayan halka inme,
Anadolu’yu tanıma çabası bu dönemin
 Guy de Maupassant klasik hikâye türünün
edebiyatında ana ilkelerden olmuş, Türk halkının
temsilcisidir. Rus yazar Anton Pavloviç
her kesimi edebiyata girmiştir. Artık edebiyat
Çehov (Anton Pavloviç Çehov) ise durum
İstanbul’un sınırlarını tamamen aşmıştır.
hikâyesinin temsilcisidir.
 Gözlemci ve gerçekçi bir anlayışla eser
 Edebiyatımızda destan, masal, halk hikâyesi,
verilmiştir.
meddah hikâyeleri,
mesneviler hikâyeciliğimizin ilk örnekleri olarak  Konular ülkemizin ve insanımızın somut
verilebilir. Batılı tarzda ilk hikâye koşullarından çıkarılmıştır.
örnekleri edebiyatımızda Tanzimat  İnsanımızın gerçeklerine eğilme esastır.
Dönemi’nden itibaren verilmeye başlanmıştır.  Olayların yaşandığı çevre oldukça genişlemiştir.
Tanzimat’tan sonra Edebiyatıcedide Dönemi’nde
 Süssüz, anlaşılır, akıcı bir dil kullanılmıştır.
de tekniğin güçlü olduğu hikâyeler yazılmıştır.

İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi


İsmail Kulak Anadolu Lisesi
5

 Anadolu ve Anadolu halkı, maziyle hesaplaşma, Sadri Ertem’in Bacayı İndir Bacayı Kaldır;
Memduh Şevket Esendal’ın Otlakçı, Pazarlık;
işçi-işveren ilişkileri, bireyin iç dünyası, yoksulluk Sabahattin Ali’nin Ses, Kamyon; Sait Faik
vb. temalar işlenmiştir Abasıyanık’ın Son Kuşlar, Lüzumsuz
Adam adlı eserleri tanınmış hikâye
 1946-1980 arası dönemde bu temalara yenileri de
örneklerindendir.
eklenmiştir.
1940 - 1960 YILLARI CUMHURİYET
1923 - 1940 YILLARI CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HİKÂYE
DÖNEMİ’NDE HİKÂYE
1940 - 1960 yılları Cumhuriyet Dönemi’nde ele
 Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye alınan konuların çeşitliliği artmış, daha çok
devam ettiği Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında gözleme dayanan gerçekçi hikâyeler yazılmıştır.
daha çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler  Anadolu’ya, halkın yaşamına ağırlık verilmeye
yazılmıştır. Bu dönemde bazı sanatçılar başlanmıştır.
hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet
 Bu dönemin hikâyelerinde “millî–dinî
devrimlerini, yeni kurum ve değerleri ele
duyarlılık”, “toplumcu–gerçekçi anlayış” ve
alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas
“bireyin iç dünyasını esas alan anlayış” gibi
alan hikâyeler yazmıştır.
bazı eğilimler görülmektedir.
 Hikâye bu dönemde bağımsız bir tür olarak
 1940’lı yıllarda Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra
görülmüş, olay hikâyesi tarzında hikâyelerin
Anadolu’nun durumu, İkinci Dünya Savaşı
yanında Memduh Şevket Esendal’la başlayan ve
sonrası toplumsal sorunlar hikâyelerde
Sait Faik Abasıyanık’la devam eden durum
işlenmiştir.
hikâyeleri yazılmaya başlanmıştır.
 Bu dönemde Aka Gündüz, Bahaeddin
 Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Özkişi gibi sanatçılar millî–dinî duyarlılığı
ve Reşat Nuri Güntekin gibi Cumhuriyet
yansıtan hikâyeler yazmışlardır. Millî–dinî
Dönemi’nin ilk yıllarının roman yazarları, hikâye
duyarlılığı yansıtan eğilimdeki yazarlar
türünde de eserler yazmışlardır. Ancak dönemin
hikâyelerde Millî Mücadele, Doğu–Batı
ilk yıllarında hikâye türüne daha çok ağırlık veren
çatışması, ahlaki bozukluklar gibi konuları ele
yazar, Reşat Nuri Güntekin’dir.
almışlardır.
 Reşat Nuri’yi izleyerek ilk hikâye kitaplarını 1923
 1950’li ve 1960’lı yıllarda daha çok yazar ve eser
- 1940 yıllarında yayımlayan yazarlar Kenan
ortaya çıkmıştır. Memur, işçi, köylü, kasabalı ve
Hulusi Koray, Sadri Ertem, Sabahattin Ali ve
şehirlerin kenar mahallelerindeki insanların
Sait Faik Abasıyanık’tır.
sorunları toplumcu–gerçekçi yönelimle
 Bu dönemde sanatın toplum üzerinde bir işlevinin hikâyelerde işlenmiştir. Sadri Ertem, Orhan
olması gerektiği düşüncesi egemen olmaya Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt,
başlamıştır. Bu anlayışla da hikâyeler yazılmaya Samim Kocagöz, Talip Apaydın gibi yazarlar bu
başlanmıştır. yönelime bağlı eserler vermişlerdir.
Bu dönemde hikaye yazarları ve
eserleri: Reşat Nuri Güntekin’in Leyla ile  Sonraki zaman dilimlerinde insanın yaşam
Mecnun; Fahri Celalettin Göktulga’nın Telak-ı kavgası, kadının toplumdaki yeri ve çocuklar
Selase; Ercüment Ekrem Talu’nun Teravihten önem kazanmaya başlamış; Peyami Safa,
Sahura; Nahid Sırrı Örik’in Eski Resimler;
İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi
İsmail Kulak Anadolu Lisesi
6

Memduh Şevket Esendal, Tarık Buğra, Cevat kültüründen yer alan birçok unsura yer vermişler,
Şakir Kabaağaçlı, Sabahattin Kudret kahramanlarını bölgesel ağızlarına göre
Aksal gibi yazarlar bireyin iç dünyasını esas alan konuşturmuşlardır.
anlayışla insan gerçekliğini psikolojik yönüyle www.edebiyatfatihi.net
yansıtan hikâyeler yazmışlardır.
Temsilcileri:
Toplumcu-Gerçekçi Hikayeler (1940-1960)
Özellikleri: Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Orhan Kemal,
 1920’li yıllardan beri önemli eserlerle edebi Sabahattin Ali, Necati Cumalı, Rıfat Ilgaz, Fakir
Baykurt, Mahmut Makal, Samim Kocagöz, Abbas
hayatın içerisinde adından çokça söz ettiren
Sayar, Sadri Ertem, Dursun Akçam, Kemal
toplumcu gerçekçiler, özellikle roman ve hikâye Bilbaşar, Aziz Nesin, Attila İlhan
alanında başarılı ürünle ortaya koymuşlardır.
Kısaca Toplumcu-Gerçekçi Sanatçılar:
 1940-1960 arası dönemde de toplumcu gerçekçi
 Orhan Kemal; eserlerinin hemen hepsinde
tarzda hikayeler kaleme alınır.
toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı.
 Toplumcu gerçekçiler, toplumdaki düzensizlik
ve çatışmalar ile köy gibi küçük yerleşim  Samim Kocagöz'ün roman ve hikâyelerinin
yerlerinin sorunları üzerinde yoğunlaşırlar; konusunu Aydın-Söke yöresinde yaşayan halkın
eserlerini ağa-köylü, öğretmen-imam, halk- yaşamı ve ekonomik şartları oluşturur. "Sanat
yönetici, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, aydın- hayat içindir!" anlayışıyla toprağa bağlı yaşam,
cahil gibi belirgin farklılıklar üzerine kurarlar. makineleşmeden dolayı işsiz kalan insanlar,
pamuk ve tütün tarlalarında karnını doyurmaya
 Toplumcu gerçekçi eserlerde anlatım
çalışan işçiler eserlerinin ana konularını oluşturur.
tekniklerinden daha çok anlatılan şeyler önemli
Toplumcu-gerçekçi yazar; güçlü gözlemlere
görülmüştür.
dayanarak kasaba ve köy insanlarının sorunlarını,
 Toplumcu gerçekçi yazarlar genellikle duygularını ve günlük yaşamlarını anlatır.
kendi ideolojik söylemlerini eserlerine
 Kemal Bilbaşar; yapıtlarını kasaba ve köylerde
yansıtmışlardır. Bu dönemde yazılan öykü ve
yaşayan, çok çalışan ama az mutlu olan insanların
romanların birçoğu belirli görüşleri anlatmak,
hayatını anlatmak için yazdığını söyler. Çağa ayak
belirli bir siyasi anlayışı savunmak için bir araç
uyduramayan köylülerin sorunlarını işlerken
olarak kullanılmıştır.
özellikle Doğu Anadolu’daki feodal toplum
 Toplumcu gerçekçi anlayışın ortaya çıkmasında yapısına ışık tutan eserler kaleme almıştır.
özellikle Köy Enstitüsü’nden mezun olan
 Kemal Tahir; romanlarıyla Anadolu insanının
yazarların büyük etkisi vardır. Köyün içinde
yaşamını, sorunlarını, töre ve inançlarını
yaşayan köy kökenli, enstitü mezunu yazarlar, köy
toplumsal – gerçekçi bir bakış açısıyla sergiledi.
insanını yakından tanıdıkları için eserlerinde
onların sorunlarını başarıyla anlatmışlardır.  Yaşar Kemal; yapıtlarında Torosları,
Çukurova’yı, Çukurova insanının acı yaşamını,
 Toplumcu gerçekçi eserlerde realizm ve
ezilişini, sömürülüşünü, kan davasını, ağalık ile
natüralizm etkileri vardır.
toprak sorununu çarpıcı bir biçimde ortaya koyar.
 Toplumcu gerçekçi yazarlar roman ve
hikayelerinde sade bir dil kullanmış, halk

İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi


İsmail Kulak Anadolu Lisesi
7

 Fakir Baykurt; romanlarında Türkiye'deki köylü Mustafa Necati Sepetçioğlu Malazgirt zaferinden
(1071) başlanarak Osmanlı'nın fetret devri ve
yaşamını halkçı ve devrimci bir bakış açısıyla ele İstanbul'un fethine kadar Türk tarihi konu alırken,
aldı. diğer romanlarında günümüz Türkiye'sinde
yaşanan toplumsal değişim ve sonuçları işlemiştir.
 Aziz Nesin; öykülerinde Türk toplumunu
Dönem yazarlarından Sevinç Çokum’un ”Bir
ayrıntılarıyla yansıttı. Eski Sokak Sesi" adlı eseri ilk hikâyelerini
oluşturur. Şiirli anlatımın esas olduğu eserde
Milli Ve Dini Duyarlılıkları Yansıtan Hikâye şehrin dar ve eski sokaklarının insanlarını oldukça
Nedir? Özellikleri, Temsilcileri Maddeler zengin iç dünyalarıyla anlatır. Rozalya Ana",
Halinde Sevinç Çokum'un İstanbul öykülerinden farklı
olarak Kırım'dan, Anadolu kent ve köylerinden
 Milli Edebiyat Akım’ının devamı gibi görüntüler taşıdığı son öykü kitabıdır.
algılanabilecek bu eserlerde Anadolu, savaş Hüseyin Nihal Atsız; Türkçülük hareketinin
yılları, geleneksel değerler, milli motifler, önde gelen temsilcilerindendir. Tarihi romanlar
yazmıştır. Coşkun bir anlatımı, zengin bir hayal
ahlaki hassasiyetler milli kültür ve tarihi gücü vardır. Eserlerinde geçmişimizdeki kültürel
bilinci ön plandadır. zenginlikleri, kahramanlıkları başarılı bir şekilde
anlatmıştır. Düşüncelerini çıkarmış olduğu Atsız
 Geçmişimizdeki kültürel zenginlikler,
Mecmua, Orhun, Orkun, Ötüken dergilerinde
kahramanlıklar, dini hassasiyetler, İstanbul'un yayımlamıştır.
geleneksel sosyal dokusundan kesitler işlenmiştir.
Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Hikayeler
 Milli kaynaklardan, Türk mitolojisinden, (1940-1960) Özellikleri, Temsilcileri
destanlardan etkilenerek idealize edilmiş  Edebiyatımızda 1930'lardan sonra bu tip hikayeler
karakterlere yer verilmiştir. gelişmeye başlamıştır.
 Maupassant tarzı (olay hikayesi) yazılmıştır,  Kişinin iç dünyasındaki gelgitleri ele alır.
merak unsuru ön plandadır.  Yazarlar, olaylardan ve insanlardan hareketle
bireyin psikolojisini aktarmaya çalışmışlardır.
 Olay hikayesinin planına (serim-düğüm-çözüm)  Bireyin iç dünyasını esas alan
uyulmuştur. hikayelerde bunalım, yabancılaşma, bireyin
toplumla hesaplaşması, yalnızlık, sıkıntı,
 Eserlerde sade, yalın, sıcak ve şiirsel bir
bilinçaltı, bireysel sorgulamalar, evrenin
üslup kullanılmıştır. düzeni gibi konular ele alınır. edebiyatfatihi.net
 Din duygusunun ön plana çıkarıldığı  Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde anlatılan
eserlerde dini yaşama ait unsurlar, iç huzur, mekanlar, bahsedilen olaylar, dile getirilen
zamana dilimi bireyin üzerindeki etkisiyle beraber
İslamiyet'in birey üzerindeki olumlu okuyucuya sunulmuştur.
etkileri anlatılmıştır.  Bireyin iç dünyasını esas alan eserlerde yerine
 Hikayelerde gerçekçi betimlemelere yer göre daha sanatsal ve kapalı bir dil kullanılmış,
çağrışımlara yer verilmiştir.
verilmiştir.
 Psikoloji ve psikiyatriden faydalanmışlardır.
 Hikayelerde yazarlar bir ana fikri savnumuş, bu  Bilinç akışı ve iç konuşma gibi teknikler
ana fikri kahramanlar üzerinden vermeye kullanmışlardır.
çalışmışlardır. Temsilcileri: Haldun Taner, Tarık Buğra,
Sabahattin Kudret Aksal, Peyami Safa, Ahmet
 Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Hamdi Tanpınar, Samiha Ayverdi, Oktay Akbal,
Sepetçioğlu, Sevinç Çokum millî ve dinî Mustafa Kutlu
duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazmışlardır.

İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi


İsmail Kulak Anadolu Lisesi
8
MODERNİST HİKAYELER
 Modernist eserlerde toplumdaki değer çatışmaları,
bireyin bunalımları, karmaşık ruh hali, yerleşik
değerlere isyan, şiire özgü söyleyişlerden de
yararlanarak, çağrışımlara açık bir biçimde
sembollerle anlatılır.
 Dil ve anlatımda geleneksel tekniklerin dışında
arayışlara gidilir.
 Modernizmi esas alan metinlerde alegorik
anlatıma önem verilir.
 Yazarlar insanı çevreleyen toplumsal dünyayı
yalın bir biçimde anlatmaktan kaçınırlar.
 Modernizmi esas alan hikâyelerde olay olmakla
birlikte esas olan, olayın birey üzerindeki etkisini
anlatmaktır.
 Modernizmi esas alan eserlerde yalnızlık,
toplumdan kaçış, geleneksel değerlere başkaldırı
gibi konular işlenir.
 Modernizmi esas alan eserlerle bireyin iç
dünyasını esas alan eserler arasında insan
psikolojisine yaklaşım bakımından yakınlıklar
vardır.
 Modernizmi esas alan eserler, varoluşçuluk
akımından etkilenmiştir. Varoluşçuluğa göre,
dünyadaki diğer varlıklardan farklı olarak önce
var olan sonra ne olduğu belirlenen birey kendi
özünü arar, kendisi olmaya çabalar, bu bakımdan
birey yaşadığı toplumla da çatışma içindedir.
Temsilcileri: Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Orhan
Pamuk, Sait Faik Abasıyanık, Bilge Karasu,
Nezihe Meriç, Vüsat O. Bener, Haldun Taner,
Tahsin Yücel, Füruzan, Adalet Ağaoğlu, Memduh
Şevket Esendal, Rasim Özdenören, Selim İleri,
Buket Uzuner, Oya Baydar, İhsan Oktay Anar,
Leyla Erbil, Latife Tekin

İKAL / Türk Dili ve Edebiyatı Zümresi

You might also like