Professional Documents
Culture Documents
Bu ders notları TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğrencileri için hazırlanmıştır.
1
SOSYALİZM
Meşrutiyet döneminde fazla etkili olmayan bu düşünce akımı halkın birliği temel fikrini esas
alır. Halk İştirâkiyûn Fırkası adı altında örgütlenmiştir. İştirakçi lakabıyla tanınan Hilmi Bey
tarafından temsil edilmiştir.
LİBERALİZM
Adem-i merkeziyetçilik (yerinden yönetim) ve teşebbüs-ü şahsi ( özel girişimcilik) fikirlerini
savunan Prens Sebahattin’in öncülüğündeki grubu Osmanlının liberalleri olarak
tanımlayabiliriz. Ahrar Fırkası adı altında örgütlenen bu grup daha sonra Hürriyet ve İtilaf
Fırkası’na katılmıştır.
BİRİNCİ MEŞRUTİYET
Abdülhamid’in Sadrazam olarak atadığı Mithat Paşa’nın başkanlığında bir kurul Kanun-u
Esasi’yi (anayasa) hazırladı. Abdülhamid’in anayasada yaptığı bazı düzeltmelerden sonra 23
Aralık 1876’da Beyazıt Meydanı’nda törenle meşrutiyet ilan edildi. Böylece Osmanlı
Devlet sistemi, mutlakıyetten meşruti monarşiye dönüşüyordu. 1876 Anayasası (Kanun-u
Esasi)’nın ilanı, padişahın yetkilerini kısıtlamadığı halde Türk tarihinin ilk yazılı
anayasası olması yönüyle bir dönüm noktası olarak kabul edilmiştir.
Üyelerini halkın seçtiği Meclis-i Mebûsan (Milletvekilleri) ile padişahın atadığı kişilerden
oluşan Meclis-i Âyan (Seçkinler Meclisi) Meclis-i Umumi’yi (parlamentoyu) oluşturuyordu.
İlk anayasa ile Padişahın nazırlar heyetini atama ve görevden alma, dış ülkelerle antlaşma ve
barış yapma, savaş ilan etme, meclisi açma ve kapatma gibi geniş yetkileri vardı. Bir süre sonra
Mithat Paşa sadrazamlıktan alındı ve Abdülaziz’in ölümünden sorumlu tutularak yargılandı.
Meclis-i Umumi 20 Mart 1877’te çalışmalarına başladı.
Sadrazam Mithat Paşa’nın İngiliz desteği konusunda güvence vermesi üzerine Ruslara savaş
ilan edildi. (1877) . Rumi 1293 tarihine rastlaması sebebiyle 93 harbi diye anılan, hem batıda
2
Tuna boylarında hem de doğuda Kafkaslarda iki cephede çarpıştığı bu savaşta Osmanlı Ordusu
ağır yenilgiye uğrarken, Ruslar İstanbul önlerine kadar geldiler.
Savaş sonunda yenilgiyi kabullenen Osmanlı Devleti’nin barış talebi üzerine Ayestafanos
(Yeşilköy) anlaşması imzalandı (3 Mart 1878). Anlaşmaya göre; Sırbistan, Karadağ ve
Romanya tam bağımsız olacak, Sınırları Tuna'dan Ege'ye, Trakya'dan Arnavutluk'a uzanan
Bulgaristan Prensliği kurulacak, Bosna-Hersek'e iç işlerinde bağımsızlık verilecek, Kars,
Ardahan, Artvin, Batum, Doğubeyazıt ve Eleşkirt Ruslara verilecek, Teselya Yunanistan'a
bırakılacak. Girit’te ıslahat yapılacak, Osmanlı Devleti Rusya'ya 30 bin ruble savaş tazminatı
ödeyecekti. Bu antlaşmanın şartları Osmanlı açısından son derece ağır olmaktaydı ve Rusya'yı
da Balkanlar'da tek güç haline getiriyordu. Nitekim bu durum Avrupa'nın diğer büyük
devletlerini rahatsız etmekteydi.
Aynı dönemde Sultan II. Abdülhamid Han, İngiltere'yi Rusya'ya karşı kışkırtmaktaydı. İngiltere
ve diğer Avrupa devletlerinin baskıları sonunda Rusya, antlaşmanın yeniden gözden
geçirilmesine razı oldu. 13 Haziran 1878'de Almanya İmparatorluk Şansölyesi Prens
Bismark'ın başkanlığında Berlin'de, Osmanlı, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya-
Macaristan ve İtalya'nın katılımıyla bir kongre toplandı.
Batılı devletler bu anlaşmadan tatmin olmayınca Osmanlı açısından daha ağır hükümler içeren
Berlin anlaşması imzalandı. Bulgaristan’ın bağımsızlığının önü açıldı, Osmanlı Balkanlarda
önemli toprak kaybına uğradı. Hem Balkanlardan hem de Kafkaslardan Anadolu’ya göç dalgası
başladı. Büyük bir mülteci sorunu ortaya çıktı.
Rus savaşından yenik çıkılınca başlayan tartışmalar arasında ülke bütünlüğünü zedeleyici
fikirler de ortaya atılınca Padişah, yetkisini kullanarak 14 Şubat 1878’de Mebuslar Meclisi’ni
kapattı.
3
resmen birleşti. Birleşme esnasında cemiyetin adı da değişti ve “Osmanlı İttihat ve Terakki
Cemiyeti” oldu.
9 Haziran 1908’de, Reval görüşmelerinde İngiltere ve Rusya’nın Makedonya’yı Osmanlı’nın
elinden almakta anlaştığı tezi üzerine Cemiyet mensupları, Rumeli’de büyük bir silahlı
ayaklanma başlattı. Resneli Niyazi’nin öncülük ettiği ayaklanma dalga dalga genişledi ve
İstanbul’a uzandı. 23 Temmuz 1908’de II. Abdülhamit’i, II. Meşrutiyet’i ilan etmek zorunda
bırakmışlardır.
İkinci Meşrutiyet döneminde legal bir siyasi parti olarak faaliyet gösteren İttihat ve Terakki,
Babıali baskını ile fiilen iktidarı eline aldı ve birinci Dünya Savaşı sonuna kadar iktidarda kaldı.