You are on page 1of 6

MÜTAREKEDEN SONRA TÜRK MİLLETİ VE CEMİYETLER

XX. yüzyılın başlarında zaten oldukça sıkıntılı yıllar geçiren Türk Milleti için
Birinci Dünya Savaşı, bu sıkıntıların katlanarak daha da artmasına sebep olmuştu.
Wilson Prensipleri ile adaletli bir barış için ümitlenen Türk halkı Mondros Ateşkesi ve
hemen arkasından da işgallerle yüzleşmiştir.

Olaylar karşısında hükümet otoritesinin de ortadan kalkması üzerine halk


arasında farklı tavırlar belirmeye başladı ve bir takım teşekküller meydana geldi.
Bunlar iki türde cemiyetlerdi.

Milli Varlığımıza Zararlı Milli Cemiyetler


Cemiyetler

İngiliz Muhipleri Cemiyeti Milli Kongre Cemiyeti

Wilson Prensipleri Cemiyeti Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuku


Heyet-i Osmaniyesi

Sulh ve Selamet-i Osmani İzmir Müdafaa-i Hukuku Osmaniye


Cemiyeti Cemiyeti

Kürt Teali Cemiyeti Vilayât-ı Şarkiye Müdâfaa-i Hukuku


Milliye Cemiyeti

Kars Millî İslam Şurası ve Güney Batı


Kafkasya Geçici Hükümeti

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye


Cemiyeti
1. MİLLİ VARLIĞA ZARARLI CEMİYETLER

İngiliz Muhipleri Cemiyeti:

Osmanlı devlet adamları arasında, İngilizlerin sempatisini ve desteğini


kazanarak, devletin içine düştüğü kötü durumdan kurtulabilineceğine inananlar İngiliz
Muhipleri Cemiyeti’ni kurarak, ülke genelinde üye kaydetme çalışmalarını
başlatmışlardı.

Başta Damat Ferit Paşa olmak üzere devrin birçok ileri geleni aynı düşünceyi
paylaşıyorlardı. Bu düşünceden hareketle Damat Ferit Paşa, 30 Mart 1919’da İngiliz
Fevkalade Komiserliği’ne sunduğu bir proje ile resmen himaye talebinde bulundu.
İngiliz hükümeti bu talebe sıcak bakmamasına rağmen, İstanbul hükümetinin ileri
gelenleri uzun süre vazgeçmediler.

Bu cemiyetin üyelerine göre; Anadolu’da başlayan ve başarı şansı bulunmayan,


ayrıca İngilizlerin hiç de hoşuna gitmeyen milli direniş hareketi tam bir intihar
teşebbüsüydü ve dolayısıyla engellenmeliydi

Wilson Prensipleri Cemiyeti:

Ülkenin tek kurtuluş çaresini manda ve himayede mümkün görenlerden bazıları


ise, İngiliz himayesini kabullenme görüşüne muhalefet ediyorlardı. Onlara göre İngiliz
mandası yerine Amerikan mandası tercih edilmeliydi. Zira İngilizler şimdiye kadar
hakkımızda dürüst davranmadıkları gibi şimdi de ülkemiz hakkında düşmanca
tasarıların baş mimarıydılar.

İngiliz mandası yerine Amerikan mandasını tercih edenler, Aralık 1918’de


Wilson Birliği adında bir cemiyet kurdular. Amerikan mandası taraftarları Başkan
Wilson’a amaçlarını ihtiva eden bir muhtıra göndermeyi de ihmal etmediler.
Kısa bir süre sonra Amerika’nın Ermeniler lehine tavır takınması cemiyet
mensuplarını hayal kırıklığına uğrattı ise de, bir süre daha bu fikri savundular. Hatta
Sivas Kongresi’nde bu konuyu gündeme getirdiler.

Sulh ve Selamet-i Osmani Cemiyeti:

Çaresizlik içinde çare aradıklarını sanan bazıları ise, milletin ve memleketin


kurtuluşunun, tamamen İngilizlerin baskısı altındaki Sultan-Halifeye ve onun
buyruklarına sıkı sıkıya bağlılıkla mümkün olacağını sanıyorlardı. Sulh ve Selamet-i
Osmani ve İslam Teali Cemiyeti adlı teşekküllerle teşkilatlanan bu cemiyet içerisinde
çoğu kabine üyesi önemli şahsiyet, askerler ve bazı aydınlar vardı.

Kürt Teali Cemiyeti:

Mayıs 1919’da İstanbul’da kurulan bu cemiyet, Osmanlı Mebusan Meclisi’nde


ayan üyesi olan Seyyid Abdülkadir’in liderliğinde çalışıyordu.

Cemiyet İngiltere’nin Kürtçülük propagandasının da etkisindeydi. Jin ve


Kürdistan adlı yayın organlarını çıkardılar. Ancak asırlarca birlikte yaşamış Türklerle
Kürtler üzerine oynanan oyunlar karşısında halkın sağduyusu galip geldi. Olup-
bitenlerin farkında olan pek çok aşiret, ne cemiyet mensuplarının propagandalarına ne
de İngiliz kışkırtmalarına kapılmışlardır. Onlar Anadolu’da yürütülen Kurtuluş
Savaşını destekleyerek, ülkenin bütünlüğünü en zor şartlarda devam ettirmekten yana
oldular.

2. MİLLİ CEMİYETLER

Milli Kongre Cemiyeti:

Türkçülük fikrini ve Türk milliyetçiliği hareketini benimseyen Milli Talim ve


Terbiye Cemiyeti üyeleri, 29 Kasım 1918’de İstanbul’da, Milli Kongre adıyla bir
cemiyet kurdular. Rumların “Megalo-İdea” hedefine karşı Dr. Esat Paşa’nın çağrıları
ile 70 kadar cemiyet bu uğurda bir araya geldi.
Bu cemiyet, partiler üstü bir teşekkül idi. Tüzüğünde belirtilen amacı, dünyada
Türkler üzerinde yapılan haksız ve yalan yayınlara ilmi yayınlar ve tarihi belgeler ile
cevap vermekti. Milli Kongre üyeleri İngilizce ve Fransızca olmak üzere bir çok
değerli eser neşretti.

Son Osmanlı Meb’usan Meclisi için yapılan milletvekili seçimlerinde Milli


Mücadelecileri destekleyen Milli Kongre, 28 Ocak 1920’de Misak’ı Milli’nin
hazırlanmasına da fikir bakımından katkıda bulundu. İstanbul’un 16 Mart 1920’de
resmen işgali üzerine, çalışmalarını durdurmak zorunda kalan cemiyet Mustafa Kemal
Paşa’yı destekledi.

Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuku Heyet-i Osmaniyesi:

Trakya bölgesini Yunanlıların işgal etmesi ihtimali üzerine şehrin ileri


gelenlerinin öncülüğünde, 2 Aralık 1918’de Edirne merkezli olmak üzere Trakya
Paşaeli Müdafaa-i Hukuk-ı Heyet-i Osmaniyesi adıyla bir cemiyet kuruldu. Cemiyet
fikirlerini, “Yeni Edirne” ve “Ahali” adlı iki gazeteyle kamuoyuna duyurulmaya
çalıştı.

Cemiyet, Nisan 1920’de Lüleburgaz’da, 9 Mayıs 1920’de de Edirne’de


kongreler yaptı, son Osmanlı Mebusan Meclisi’ne ve Büyük Millet Meclisi’ne vekil
gönderdi.

1920 Haziran’ında başlayan Yunan taarruzu karşısında, imkansızlıkların da


etkisi ile cemiyet etkili olamadı.

İzmir Müdafaa-i Hukuku Osmaniye Cemiyeti:

Mondros Mütarekesi’nden sonra İzmir’i Yunanlıların işgal etme ihtimali açıkça


ortaya çıkınca bölgede kolordu komutanı olarak bulunan, İzmir Vali vekili Nurettin
Paşa’nın çabaları sonucu 2 Aralık 1918’de İzmir Müdafaa-i Hukuku Osmaniye
Cemiyeti kuruldu.
19 Mart 1919’da gerçekleştirilen İzmir Kongresi’nde muhtemel bir düşman
işgaline karşı silahlı müdafaa kararı alındı. Nureddin Paşa’nın faaliyetleri İngilizleri
son derece rahatsız ediyordu. Bu sebeple hükümete baskı yapan İngilizler, Nureddin
Paşa’yı görevden aldırdılar. Nureddin Paşa’nın görevden alınması üzerine burada
yürütülen millî faaliyet büyük ölçüde aksadı.

Yunan askerinin İzmir’e çıkmasından bir gün önce, Redd-i İlhak adıyla bir
beyanname yayınlayan cemiyet halkı İzmir’in savunmasını görüşmek üzere bir
mitinge davet etti. 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e asker çıkarması üzerine
bölgede başlayan mahalli direniş, düzenli ordu kurulana kadar devam etti.

Vilayât-ı Şarkiye Müdâfaa-i Hukuku Milliye Cemiyeti:

Mondros Ateşkesi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin Ermenistan ve Kürdistan


projelerine karşı yörenin Müslüman-Türk ahalisinin haklarını savunmak amacıyla,
Erzurumlu Raif Hoca ile Diyarbakırlı Süleyman Nazif tarafından 4 Aralık 1918’de
İstanbul’da Vilâyât-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuku-ı Milliye Cemiyeti kuruldu.

Mart 1919’da cemiyetin Erzurum şubesi açıldı ve “Albayrak” adlı gazete


çıkarıldı. Kazım Karabekir’in Mayıs 1919’da Erzurum’daki 15. Kolordu
komutanlığına atanmasıyla cemiyetin faaliyetleri arttı. Trabzon Muhafaza-i Hukuk
Cemiyeti ile Erzurum Kongresi’ni tertipleyen cemiyet 7 Ağustos 1919’da Şarki
Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını aldı.

Kars Millî İslam Şurası ve Güney Batı Kafkasya Geçici Hükümeti:

Mütareke’ye göre Kars, Ardahan ve Batum’un elimizden alınacağı bir dönemde


yörenin Müslüman-Türk ahalisinin başına gelebilecekleri sezen komutan Yakup Şevki
Paşa’nın teşebbüsleriyle 5 Kasım 1918’de “Kars Millî İslam Şurası ” adıyla bir
cemiyet kuruldu. Cemiyet 30 Kasım 1918’de “Büyük Kars Kongresi”ni toplandı ve
“Millî İslam Şurası Hükümeti ” kuruldu. Batum’da “Sadayı Millet ” adlı bir gazete
çıkarıldı.
17-18 Ocak 1919’da hükümetin yeni adı “Cenub-ı Garbî Kafkas Hükümeti
Muvakkat-i Milliyesi” olarak değiştirildi. Bayrağı, Türk bayrağı olan bu hükümetin
başkanı Cihangirzade İbrahim Bey idi.

Nisan 1919’da İngilizler Kars’ı da işgal ederek bu oluşumu dağıttı. Geçici


hükümetin ileri gelen üyeleri Malta’ya sürüldü. Batum’u İngilizler, Kars ve havalisini
Ermeniler, Ardahan’ı da Gürcüler işgal ettiler.

Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti:

Mütarekeden sonra halkın cemiyetler halinde teşkilatlanması, Rum emellerinin


açığa çıktığı Karadeniz kıyılarında da görüldü. 1919 yılı Ocak ayının sonunda
Trabzon’da kurulan bu cemiyet tarafından yörenin Müslüman-Türk ahalisinin
Pontusçu Rum çetelere karşı yürüttüğü mücadele desteklenerek teşvik edildi.

Cemiyetin başkanlığını Barutçuzâde Ahmed Hoca yapıyordu. “İstiklal” adlı bir


gazete çıkarıldı. Cemiyet, bütün Karadeniz sahilindeki yerleşim merkezleriyle birlikte
iç kesimlerde de teşkilatlanmıştı. Erzurum Kongresi’ne temsilci gönderen cemiyet
daha sonra Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne katılarak, faaliyetlerine
devam etti.

You might also like