You are on page 1of 5

1.

Balıkesir Kongresi (26-30 Temmuz 1919)

İzmir’in Yunanlılar tarafından işgalinden sonra, bütün Ege Bölgesi’nde yayılma


istidadı gösteren Yunan işgal hareketine karşı Batı Anadolu Bölgemizin hamiyetperver
insanları, hükümetin olaylar karşısında tepkisiz kalması üzerine bir takım
teşebbüslerde bulundular.

Erzurum Kongresi’nden üç gün sonra açılan ve 30 Temmuz’a kadar devam eden


Kongreye Balıkesir, Bandırma, Burhaniye, Edremit, Gönen, Balya, Soma, Sındırgı,
Akhisar, Kırkağaç kazalarının ve yöredeki bazı nahiyelerin temsilcileri katılmıştır.

2. Alaşehir Kongresi (16-25 Ağustos 1919)

Alaşehir’de de Hacım Muhittin Bey’in öncülüğünde 16 Ağustos 1919’da Milli


bir kongre tertip edildi.

20 Ağustos’ta kongrece yayınlanan beyannamede Yunan zulmüne karşı


mücâdeleye devam etme hususu vurgulandıktan sonra; kongrenin milli bir çalışma
olduğu, tertipçilerinin saltanat makamına bağlı bulunduğu, particilik ve siyasetle
ilişkilerinin olmadığı, tek amaçlarının karşı karşıya kalınan durumdan bölgelerini ve
ülkeyi kurtarabilmek olduğu açıklanmıştır

3. Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)

Sivas Kongresi, Anadolu’da başlayan Kuvay-i Milliye hareketinin önceden


kararlaştırdığı millî bir kongreydi. Ancak işgalci güçlerin baskıları, İstanbul
Hükümeti’nin olumsuz tutumu ve basında Anadolu haberlerine uygulanan sansür gibi
sebeplerden ötürü, millî girişimler Türk Milletine istendiği ölçüde ulaştırılamamıştı.
Bu yüzden 4 Eylül’de başlayan Sivas Kongresi’ne katılım beklenenin altında olmuştur.
İtilaf Devletleri ve Osmanlı hükümeti kongreyi engellemek için bir takım
teşebbüslerde bulundular. Gerek Elazığ valisi Ali Galip aracılığı ile gerekse Malatya
Mutasarrıfı ve bölgedeki İngiliz binbaşısı aracılığıyla kongreyi engellemeye yönelik
girişimler sonuçsuz kaldı. 4 Eylül’de başlayan kongre çalışmaları, 11 Eylül’de
tamamlandı. Üzerinde en fazla tartışılan meselelerden biri manda ve himaye meselesi
idi.

Erzurum Kongresi kararları küçük değişikliklerle Sivas Kongresinde de kabul


edildi.

❖ Türk toprakları hiçbir sebeple ayrılmaz bir bütündür.


❖ Kuva-i Milliyeyi âmil, irâde-i milliyeyi hakim kılmak esastır.
❖ İşgale uğrayan yurt köşesi hep birlikte savunulacaktır.
❖ Azınlıklara denge bozucu ayrıcalıklar verilmeyecektir.
❖ Milletimizin kendiliğinden oluşturduğu milli cemiyetler Anadolu ve
Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla tek isim ve tek amaç etrafında
birleştirilmiştir.
❖ Kongrenin seçtiği Temsil Heyeti Millî Meclis açılana kadar vaziyeti idare
edecektir.
❖ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti köylere kadar
teşkilâtlanacaktır.
❖ Ülkemize karşı istilâ emeli beslemeyen herhangi bir devletin iktisâdi
yardımları memnuniyetle kabul edilecektir. Adaletli bir barışın yapılması millet olarak
emelimizdir.
❖ Millî Meclis’in bir an önce toplanması ve milletin geleceğinin bu
meclisin kontrolüne bırakılması gerekmektedir.

Bu kararlar bir süre sonra İstanbul Mebusan Meclisinde de Milli Ahid olarak
onaylanmış ve Türk tarihine Misak-ı Milli olarak geçmiştir.

Ayrıca beyanname, milletin kendi mukadderatını kendisinin tayin ettiğini, bu


uğurda icap edeni yapmakta serbest olması gerektiğini ifade ederek, milli iradeye
dinamik ve pratik bir yön vermiştir. Bundan başka, bütün müslüman halkın Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti’nin üyesi olduğu beyan edilerek, milliyetçilik fikrinin halkçılık yönü
ortaya konmuştur.

İngilizler’in ve İstanbul Hükümeti’nin bütün olumsuz girişimlerine rağmen


çalışmalarını tamamlayarak bu kararları almayı başaran Kongre üyeleri, Erzurum
Kongresi sonunda olduğu gibi aralarından bir Temsil Heyeti seçtiler.

Kongre kararlarında da belirtildiği gibi heyet, en azından Milli Meclis açılıp


işleri tam olarak ele alıncaya kadar, millet adına kendini milletin işlerine yetkili kılmış,
yani bir nevi yürütme organı olarak görev yapmıştır.

4. Amasya Görüşmeleri ve Protokolü (20-22 Ekim 1919)

Sivas Kongresi çalışmalarını başarıyla tamamladıktan sonra Mustafa Kemal,


Anadolu’ya geçişinden bu yana, her fırsatta ısrarla üzerinde durduğu Mebusan
Meclisi’nin yeniden açılışını sağlayabilmek için direkt olarak padişahla temasa
geçmek istedi.

İstanbul’da Ali Rıza Paşa kabinesinin işbaşına gelmesiyle birlikte önce karşılıklı
yazışmalarla başlayan Temsil Heyeti-İstanbul Hükümeti ilişkileri, yerini kısa bir süre
sonra görüşmelere bıraktı.

İstanbul Hükümeti adına Amasya’ya gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa ile, Temsil
Heyeti adına Mustafa Kemal Paşa arasında 20-22 Ekim 1919 tarihleri arasında
Amasya görüşmeleri gerçekleştirildi.

Bu görüşmelerin sonunda taraflar, karşılıklı olarak, birbirlerinden bekledikleri


hareketleri ve davranış tarzlarını protokoller şeklinde tanzim etmişlerdir. Beş protokol
şeklinde tanzim olunan bu esasların, muhteva bakımından İstanbul hükümetinin
Kuvay-ı Milliyecilerden beklentilerini içeren ilk üçü açık ve imzalı, Anadolu’nun
İstanbul’dan beklentileri şeklinde tanzim olunan diğer iki protokol ise gizli ve imzasız
olarak düzenlenmiştir.

Salih Paşa İstanbul’a döndükten sonra taahhüt ettiği bu esasların pek çoğunu
yerine getiremedi ise de, bu istekler içinde en önemlisi olan Meclis-i Mebusan’ın
yeniden toplanması için çalışmaların başlatılmasını sağladı. Bu açıdan oldukça önemli
olan Amasya görüşmeleri ayrıca, şimdiye kadar isyancılar olarak nitelendirilen Kuvay-
i Milliyecilerin, İstanbul hükümetince resmen muhatap kabul edilmesi, Temsil
Heyeti’nin varlığını meşrulaştırıyordu.

7. Komutanların Sivas Toplantısı ve Aldıkları Kararlar (16-29 Kasım


1919)

Anadolu’da Mustafa Kemal’in öncülüğünde şimdiye kadar yürütülen


çalışmaların hepsinde öncelikli olarak millet adına tek yetkili merci olan Meclis-i
Mebusan’ın bir an önce toplanması esası üzerinde durulmuştu.

Kuvay-ı Milliye Hareketi bu önemli boşluğa ısrarla işaret etmiş, gerçekleştirdiği


milli kongreler sonunda Temsil Heyeti adıyla, meclis açılana kadar millet adına işleri
yürütecek bir milli heyet oluşturmuştu. Meclis toplanınca da bu yapı varlığını
sürdürmeyi bu toplantıda kararlaştırdı.

8. Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelişi (27 Aralık 1919)

Sivas Kongresi ve Amasya Görüşmeleri sonunda Milli Heyet’in istekleri


uygulanmaya başlandı. İstanbul’da Mebusan Meclisi’nin bir an önce toplanması için
hazırlıklar bütün hızıyla devam ediyordu.

Anadolu’dan seçilerek bu meclisin çalışmalarına katılacak mebuslar birer birer


İstanbul’a doğru, yola çıkıyorlar, temsilcisini henüz seçemeyen yörelerse süratle seçim
işlerini tamamlamaya çalışıyorlardı.

Gelişmelerin en sağlıklı bir şekilde takip edilebileceği yer olarak Ankara seçildi.
Ulaşım ve haberleşme şartlarının elverişliliği, Milli Mücadele’nin asıl muharebelerinin
cereyan edeceği Batı Cephesi’ne yakınlığı, şehir halkında Milli Mücadele ruhunun çok
güçlü olması, Anadolu’nun çeşitli yörelerinden seçilerek İstanbul’a gidecek
Milletvekillerinin pek çoğunun güzergâhında bulunması gibi sebeplerden dolayı
Ankara, Temsil Heyeti için yeni ve en uygun karargâh merkezi olarak belirlendi.

27 Aralık’ta Ankara’ya ulaşan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler


Ankaralılar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandılar. Bundan sonra Ankara, Milli
Mücadele hareketinin ve daha sonra da kurulacak olan yeni Türk devletinin değişmez
merkezi oldu.

You might also like