Professional Documents
Culture Documents
TA·R IHTE
ve
GUNUMUZDE
• • ••
EHL-1 SUNNET
istanbul 2006
EHL-i SUNNET USUL-i FIKHININ TE~EKKULUNDE
I. GiRi~
Usfrl-i ftklh ilminin dinin anl~Ilmasma yonelik bir ilim oldugu dii~iinii
liirse, mantJ.kl olarak, dini konulan ele almadan once bir usfrliin benimsen-
'
mi~ olmas1 gerekir. Ayru ~ekilde dinin itikad1 yoniini.i bilmek ve anlamak i-
9-n de onceden bir usfrliin varh~ zarur1 olaca~dan kelami tartt~malarm
usfrli.i Clegil, usfrl tartt~malanrun kelfuru yonlendirdigi. gibi bir sonuca vanla-
cakttr. Ancak klasik kelam yonteminde akil bilginin dini bilgiyi onceledigi.
kabuli.i, hatta Debfis1 gibi baz1 usfrlciilerin daha da ileri giderek nakll delille-
rin ancak akll istidlalle hi.iccet olabildiklerini soylemesi1 dikkate ahndl~da,
bi.itiin insanlar i9n ortak bir payda tesis edecek ~ekilde dini temellendirme
<;abas1 i9nde olan kelam ilminin her hali.ikarda teorik zeminde bir onceligi.
bulundugunu kabul etmek gerekecektir.
Eibil Zeyd Ubeydullah b. Omer ed-Debiisl, Takvlmii'l-edil/e (~r. Halil Muhyiddin el-Meys),
Beyrut 1421/2001, s. 442, 443.
224 T ARiliTE ve GUNiJMUZDE EHL-i SUNNET
Bu akil otesi kaynaga dayanan din kendi i9nde bir manbga ve sistematik bir
biitiinliige sahip bulurunakta, bu da onu farkh bir sistem haline getinnekte-
dir. Aksi halde dinin muhtevasmm akla dayah yontemlerle belirlenmesi du-
rumunda ortaya rasyonel bir felsefi sistem 9kacakbr.
Her hangi bir varhk, mahiyeti itibariyle ~iiphesiz kendisiyle ilgili yon-
temi belirleyicidir. Bu a~1dan bakildigmda va!p.y kaynakh olan dini bilgilerle
ilgili metodun da esas itibariyle vahiyle birlikte gelrni~ oldugu soylenebilir.
·$oyle ki; Allah'm gonderdigi vahiy iiriinii muhteva (Kur'an), zorunlu olarak
kendisine inananlar1 baglar ve boylece Kur'an'm hiicciyeti ortaya 9kml~ o-
lur. Kur'an'da ifade edilen Allah kelfururun ~el~mezligi prensibi2 geregi de
onun kendi i~ biitiinliigunden kaynaklanan bir sistematik yap1dan soz etme
imkfull dogar. Buna ilaveten vahyin nazil oldugu dilin gramer yaptSl da a-
nun anla~Ilmasmm temel kurallanru belirler. Zira belli bir dilin yaptst i9nde
nazil olmast, vahyin anlamma ula~mada o dilin yaptsrm olu~turan kurallann
ge~erli oldugunu ztmnen ifade etmi~ olmaktadtr. Kald1 ki bu duruma
Kur'an'm muhtelif ayetlerinde a9kt;a dikkat t;ekilmi~tir.3
2 en-Nisa, 4/82.
3 Yusuf, 12/2; e~-$uara, 26/195; ez-Ziimer, 39/28; Fussilet, 41/3; ez-Zuhruf, 43/3.
EHL-i SUNNET'TE USfJL ANLAYI1]1 225
islarru ilimler hiyerar§isinin en iist basama~da yer alan kelam ilmi bii-
tiin dini ilimlerin ilkelerinin ispabru iistlenmi~ olup, bu ilrnin kabulleri diger
ilimlerin ilkelerini olu§turmaktadrr. Zira klasik bilim teorisine gore bir ilmin
ilkeleri o ilmin konusuna dahil olma}'lp bir iist ~ konusunu te§kil eder.
Bu bakundan hkth usilliiniin ilkeleri, kelamda ispab. yapilan hususlardtr.
Belli bir epistemolojiden hareket eden kelam ilmi bir varltk alarunm ispatma
ve ~er~evesinin tespitine yonelik ar~b.rmalar yaparken ftla.h usillii bu varltk
alanrrun yani sorumlu varltk olarak insanm davrant§lartru §ekillendirme key-
fiyetini izaha ~all§lr. Dola}'ls1yla kelam ilmi, usill-i hk1h ilminin iizerine otu-
raca~ zemini hazulama ve saglamli~ giivenceye alma gayesi glider ve
boylece bkhm varltk alarum kurar. .Bu baklmdan Gazzati'nin dedigi gibi ke-
lam ilmi kiilli ilimdir ve biitiin islarru ilimler ana nispetle ciiz'1dir.6
4.
imamii'l-Haremeyn Ebii'l-Meali Abdiilmelik b. Abdullah el-Ciiveyni, el-Brtrhiin ft rtsflli'l-
fikh (~r. Abdillazim Mahmud ed-Dib), Mansilra 1418/1997, I, 120; aynca bk. a.e., I, 78-79,
127.
5 Fahreddin er-Razi, Me.fotilm'l-gayb, Tahran: Daru'l-Kiitiibi'l-ilmiyye, ts., II, 116.
6 Ebii Harrud Muhammed b. Muhammed el-Gazzau, el-Mustesfii min ilmi'l-usUI, Bulak 1325,
I, 5. Alaedcful es-Semerkandi'nin (o. 539/1144) "FOOh usiilii ilmi, kelam uslllii ilminin bir
dahd1r ve dal (fer') kokten (asll) tiirer." diyerek keHinun kok-dal ili~kisi §eklinde hklh usii-
li.iniin esasrm olu§turdugunu belirtmesi de bu bak1~ a~s= bir tezahiiriidiir. Bk. Alaeddin
Muhammed b. Ahmed es-Semerkandi, Mlziinii'l-us(ll ft netiiici'l-ukul (~r. M. Zeki
Abdiilber), Katar 1984, s. 1-2. ibn Akil'in usUI-i hklun &kha daha yakm ve keHlmdan
(usiiliiddin) daha uzak oldugunu belirtmesi ise (Ebii'l-Vefa Ali b. Akil el-Bagdadi el-
Hanbeli, el-VIizrlz ft usQ/i'l-ftkh, ~r. Abdullah b. Abdillmuhsin et-Tiirki, Beyrut 1999, V, 331)
her haliikarda irtibatl ortadan kaldirmayan izafi bir uzakhk olarak anla§llmahdu.
226 TARiHTE ve G'ONOMOZDE EHL-i SUNNET
imam Ebu Hanife, imam $afi'1 gibi ilk mi.ictehicl imamlarm kelamla ilgili
olumsuz bir taVIr i9ncle olcluklarma clair bir~ok rivayet aktanlmaktaysa cla
bu tavnn esas itibariyle o clonemcleki Mu'tezile kelfunma kar~1 bir reaksiyon
olclugu claha sonraki kaynaklarcla sikhkla vurgulanmaktacl1r. Bununla birlik-
te acl1 ge~en irnamlann bu tar~malardan tamamen uzak clurcluklaruu soy-
lemek gi.i~. ·
7
Aron Zysow Hanefilerden Mu'tezile ve M~tiiridiyye mezheplerine mensub ilimler ara-
smda ihtilafh bazl usul konulanmn, bilhassa Maveraiinnehir ulemaSI tarafmdan, kelamla
ili~kilendirilmesini ele alan makalesinde, V."()<I.) yiizy!l sonlan ile VI. (XII.) yiizy!l ba~la
nnda ozellikle Ebii'l-Muin en-Nesefi. ve Alaeddin es-Semerkandi'nin gayretleriyle hukuk
teorisinin kelamile~tirilmeye ~al~tld!gt ve bu ~abanm etkisinin olduk~a klsa siireli oldu-
gunu ileri siirer ("Mu'tazilism and Maturidism in Hanafi Legal Theory", Studies in Islamic
Legal Theory lShtdies in Islamic Law and Society), Leiden: Brill Academic Publications, 2002).
Bu tez, kelam ve usul dii~iincesinin geli~ safhasmda iki alan arasmda sistematik bir ~
kinin kurularak birbiriyle uyumlu ozgiin bir sistem ortaya konulmadlgt iddiasllll i~ermek
te ve verilen omeklerden hareketle bunun belli bir donemde giindeme getir~ oldugu-
nu gosterme -;abas1 ~1maktadrr. Oysa bizim ~agtda ortaya koydugumuz omeklerle ilgili
kaynaklardaki bilgiler zikri ge~en alimlerden once de bu tiir bir yone~in varhguu goster-
mektedir. Ancak daha sonraki donernlerde, omegin ~er'i hakikat kavranu gibi onceden
muhalif kelam ekoliine (Mu'tezile'ye) nispet edilen baz~ usUl kaideleri, Siirlni usiil d~iin
cesiyle uyumlu hale getirilerek adapte edilmi~tir. Bu adaptasyonun naSl] ger-;ekl~tigi ise
ayn bir -;ab~ma konusudur.
8 Hanzuddin Muhammed b. Muhammed el-Bezzazi, Memilabii Eb! Hnnife, Beyrut 1981, s.
137-138.
EHL-i SUNNET'TE USUL ANLAYI~I 227
Ebu Hila! el-Askeri (6. 400/1009) bazt usill konulanna ili§kin ilk sistema-
tik ac;xklamalan yapan alimin, kelam alanmda ilk eser veren ve iJ.ml suuflan-
chnna ve terminolojinin geli§mesinde katkxlan yadsmamayacak bir ilim ve
£ikir adanu ve ayru zamanda Mu'tezile mezhebinin kuruculanndan olan Va-
sxl b. Ata (6. 131/748) oldugunu ile~ siirmektedir. Onun islam diinyasmdaki
ilkleri derledigi el-Eviiil adh eserinde kaydettigine gore Vasd, "Hak d6rt yolla
bilinir: Kur'an metni (kitilb nilhk), .iizerinde birle§ilen haber, akil hiicceti ve
icma"' diyen ilk kimsedir. Haberlerin nasxl geldigini, nasxl dofuu ya da yan-
h~ old'li.klanru ilk defa ortaya koyan da odur: "Haber has ve 'funm olrnak ii-
zere iki tiirliidiir. 'funm, has olabilseydi has da 'amm olabilirdi.J7 Bu miim-
kiin olsaydt o zaman tiimel tikel olabilirdi, tikel de tiimel. ve emir haber ola-
bilirdi, haber de emir" ve "nesih haberde olmaz, emir ve nehiyde olur" de-
mi~fu.1S Muhtemelen bu sozler, onun giiniimiiz~ gelmi~ olmamakla beraber,
admdan bilgi kurarru (epistemoloji} ile ilgili oldugu anl~llan Kitabii's-Sebll ila
ma'rifeti'l-hak19 adlt eserinden ahnmt§ olrnaltdrr.
17 Vastl'm amm konusuyla ilgili olarak formille ettigi bu Mu'tezili anla}'l~In, ilk donem
Mu'teziliJer tarabndan kelami tar~alarda kullaruldl~ goriilmektedir. Hz. Ebu Bekir'in
Hz. All'den iistiin olmadtguu savunan m. (IX.) yiiz}'ll Mu'tezili imamlarmdan Ebu Ca'fer
el-iskafi (6. 240~854) Hz. Ebu Bekir'in halife se~diginde soyledigi "En ha}'lrhruz olmadt-
gun halde idareciniz se~dim" soziinii umum manast iizerine yorumlamak gerektigin.i,
soy a9smdan diye yorumlamanm y~ oldugunu savunarak der ki: "Umum ve mutlak
(miirsel) olarak gelen bir haber hust1sa hamledilirse haberlerin hiiccetlikleri ortadan kalkar
ve rivayetleri (astir) delil olarak kullanma imkw kalmaz. Boylece Allah' m Kur'an'daki ha-
berlerinde aktanlan bilgiden bir sonuc; c;tkmaz ve miinazara ortadan kalkar, her ball! gorii~
sahibi bu tiir illetlere tutunur, anum has ve hasst amm sayar. Bu bakundan Hz. Ebu Be-
kir'in soziinii umum olarak gormek gerekir. Bu soziin hususi anlamda kullaruldtguu_sa-
vunanlar ise bilgisine ancak zahir bir durum yahut mans us bir haberle ul~tlabilecek mu-
ayyen bir ~ey iddia etmektedirler." Bk Ebu Ca'fer Muhammed b. Abdullah el-iskafi, el-
Mi'yfir ue'l-mrtvfizene (~r. Muhammed Baktr el-Mahmudi), Beyrut 1402/1981, s. 39.
18 Ebu Hila! Hasan b. Abdullah el-Askeri, ei-Eufiil, Beyrut 1407/1987, s. 255.
19 ibnii'n-Nedim, Ebii'l-Ferec Muhammed b. ishak, ei-Fihrist, Beyrut 1398/1978, s. 203.
20 Vasll'm Basralt olmast ve $afi'i'nin Abdutrahman b. Mehdi'nin Basra'dan usulle ilgili sor-
duklarma er-Risiile'yi yazarak cevap vermesi tarb~manm seyrini takip a95mdan onemli
ayrmlllardrr.
21 Muhammed b. idris e~$afi'i, er-Risfile (n~r. Ahmed Muhammed $akir), Kahire 1979, s. 39.
22 Bu eserlerin toplu bir listesi ic;in bk. $iikrii Ozen, lmam Ebil Mahsilr el-Miih"iridi'nin Usillii-
niin Yeniden ln$1151, s. 195-201.
230 T ARi:HTE ve GtiNOMOZDE EHL-i SUNNET
Kaynak teorisi ile ilgili verilen bu iki farkh listenin incelenmesinden an-
l~Jlacagt iizere ~afi'i, birkac; noktada Vasll' dan aynlma.ktadu:
2. Vas!l'm "a.kll hiicceti" tabiri yerine de daha ozel bir terim olan "lo.-
yas"l yerle§tirir.
3. Arap dilinin 'furun ifade kullarulara.k h~~, has ifade kullarulara.k 'funm
kastetmeye miisait bir yaplda oldugtm'.' soyler.24
~iffidi
farkh kanatlara mensub bu iki alimin ortakla§a zikrettikleri bu
temel meseleler c;erc;evesinde ortaya konulan iki ayn sistemin te§ekkiiliine
sebep olan siyasi ve kelarru tilrh§malann bu meselelerle ili§kilerini a9klama-
ya <;ah§alun.
23 $ati'i, Cimii'u'l-ilm (el-Umm ile birlikte Jl§r. Muhammea· Ziihri en-Neccar), Beyrut 1973, VII,
273, 279. $ati'i "ehlii'l-kelam" ifadesiyle (bk. Dltiliifu'l-lzadis [tl-iimm ile birlikte ~r. Mu-
hammed Ziihri en-Neccar, Beyrut 1973), s. 483) Mu'tezile kelamalanru kastebnektedir. bk.
Joseph Schacht, The Origins ofMulmmmadau Jurisprudence, Oxford 1975, s. 41. Baz1 kaynak-
lar bunu destekler nitelikte $1ifi'i'nin Kitiibu'l-Klylis adh eserinde Mu'tezile'yi saplk olarak
niteledigini ve onlann ~ahitliklerini kabulden dondiigunii yaz¥lar. bk. Abdii!kahir b.
Tahir et-Temimi el-Bagdadi, . el-Fark bl!lJne'l-firak (~r. Muhammed Muhyiddin
Abdiilhamid), Kahire 1965, s. 171 ve 358; Zerke~i, el-Balmt'l-muhlt, I, 10.
24 $1ifi'i, Cimn'u'l-ilm, VII, 275; t;r-Risiile, s. 53-73.
EHL-i SUN NET'TE USUL ANLAYI$1 231
tiiriilebilecek bir tarihi seyri var ise de yukanda Vas1l b. Ata'ya nispet edilen
usiil formiilasyonu hatrrlandtgmda bu tarb~malann akademik bir disiplin i-
9Jtde inceltilmi~ farkh terimlerle ve sistematik olarak ifade edilmeye b~
lanmasi, en erken Hicri fi. yUZ}'llm ilk yar1sma kadar gotiiriilebilmektedir.
·islam tarihinin bu erken safhas1 ise olmu~ bitmi~ birtaklm hadiseler ile
bunlan n Miisliimanlarm vicdanmda buakbgt etkilerin heniiz canhhklartru
korudugu ve Miisliimanlann dii~iince diinyasmda biiyiik tarb~malara sebep
oldugu bir donemin ve onceden bu hususlarla ilgili olarak te~ekkiil etmi§
kabullerin·usill dii§iincesin.in ortaya <;lkl§mda etkili oldugunu dii~iinmemek
i9Jl bir sebep bulunmamaktadrr. Bu baktmdan soz konusu hadiselerden hila-
fet meselesi (ilk ii~ halifeniri hilafetlerinin me§rlliyeti) ve Hz. Ali- Muaviye
arasmda ya~anan fitne olaylan her ne kadar hukuk1 ve siyasi bir mesele gibi
goziikse de iman-kiifiir, vaid-i fiissak (menzile beyne'l-menzileteyn), kader, i-
rade gibi bir .;ok kelam problemin.in dogu§unda etkili olmu~ ve bu konular-
daki anla§mazhklar mezheplerin dii~iince sistematiginde varbg:tru asrrlarca
muhaiaza ederek bir.;ok a~Ilmuyla birlikte giiniimiize kadar intikal etmi~tir.
Ote yandan icma', rivayetlerin hangi yollarla ve hangi §artlarla kabul edile-
cegi, 'furunm kat'iligi, hakikat-i §er'iyyeniri mevcudiyeti, ictihadm ge.;erliligi
ve ictihadda isabet25 gibi bir~ok usill konusu tarb§ilirken de yine mezkur ha-
diselere ab.fta bulunulmu~tur.
25 Kelam literati.iriinde de Hz. Ali- Muaviye olaylan ele aluurken stk stk ictihadda isabet ko-
nusuna temas edilmi~tir. Mesela bk. Ebii ishak ibrahim b. Ali e~-~uazl, M u'tekndii Ebi islulk
el-Ffrfiziibiidi (~r. Abdiilmecid et-Tiirki, ~lrazi'nin $erlm'l-Liima' adh eserinin giri§inde),
Beyrut 1408/1988, I, 108-110; Ebii'l-Muin en-Nesefi, Tebs•ratii'l-edille (~r. Claude Salame),
Dtma~k 1993, ll, 894-895; Sa'deddin et-Teftazaru, $erlw'/-Makiis1d, istanbul 1305/1888, In,
305-306.
232 T ARiHTE ve GUNUMUZDE EHL-i SUNNET
$imdi ilk donem tarh~malanrun ortaya t;Ikarrugi baz1 temel usill mesele-
lerini ele almaya <;ah~ahrn:
hk baki~ta dile ve usille ili~kin bir tarh~ma gibi gozi.iken 'amrn lafzm
umum ifade edip etmeyecegi, ozellikle Kur'an lah.zlanrun bi.itiin fertlere ayru
kesinlikte delalet edip etmedikleri hususu, erken donemden itibaren hem ke-
larn ve hem de f:Jk.Ih usuli.i eserlerinde ele alrmp tarh~tlnu~hr. Kelarn eserle-
rinde vnfd-i fiissnk (faslklann tovbe-.etmeden olmeleri halinde ebedi cehen-
nemde kalacaklan) konusu ele ahrurken bu tarb~rnaya yer verilmesi27 konu-
nun itikad boyutuyla ili~kisinin a9k bir tezahiiriidiir.
28 Ebii Bekir Ahrned b. All er-Razi el-Cessas, el-FJtslil fi'l-uslll (~r. Uceyl Casim en-Ne~emi),
istanbul1414/1994, I, 103-104.
29 Cessas, a.g.e., I, 110. Cessas'm yukanda soziinii ettigi eserler muhtemelen Mu'tezile'nin ile-
ri gelen a!imlerinin ~ eserleri olmal!du: Ebii'l-Hiizeyl el-Allaf (Kittibii'l-Va'd ve'l-vald), Ebii
Ca'fer el-iskafi (Kitiibii Nakz1 Kittibi ilm $ebib fi'l-vald), Bi§r b. el-Mu'temir (Kitiibii'l-Vaid a/e'l-
Miicbire), Nazzam (Kittibii'l-Vard), Siimame b. E~res (Kittibii'l-Hus!ls ve'l-'umum fi'l-vaid),
Dtrar b. Amr (Kittibii'l-Vaid). bk. ibnii'n-Nedim, el-Fihrist, 204, 205, 206, 208, 213, 215.
30 Kr~. Cessas, el-Fustll, I, 101-102.
31 Nesefi, Tebs1rafii'l-edille, II, 780.
32 Nesefi, Tebs1ratii'l-edille, U, 784.
234 TARiHTE ve GUNUMUZDE EHL-i SUNNET
nru ifade eden ayetler33 soz konusu oldugunda bu vas& ta~tyan, yani kelam
tenninolojisiyle "fastk" olan herkesin bu hi.ikme dahil olup olmad1klan bu
tarb~manm esastru olu~tunnaktadrr. Zira "WJ1um ifade eden la&z delaJet et-
tigi her bir ferdi sank.i umumun fertlef!nden her biri aynca zikredilmi~c;esine
kesin olarak kapsar" ~eklindeki prensip kabul edilirse, soz konusu ayetler
dolaYJ.Slyla, tovbe etmeden olen bi.iyi.ik giinah sahibi herkesin bu ak1bete di.i-
~ecegi (vafd-i fiissfik) kabul edilmek durumundadJr.
33 Mesela bk. el-Bakaia 2/81; en-Nisa 4/14, 93; el-Enfa! 8/15-16; Yilnus 10/27; Taha 20/74; el-
Fiirkan 25/68-69; el-Cin 72/23; el-infitar 82/14-16.
34 Ebi.i'l-Kiistm Abdullah b. Ahmed el-Belhi el-Kabi, Fnzlii'l-i'tiziil ve tnbnkcitii'l-Mu'tezile (~r.
2. ;ier'i Hakikat
Hz. Ali - Muaviye olay1 ile baglanhb olarak yapllan bir diger uslll tar-
b~masi ise ~er'! hakikatlerin (el-esmiiii'l-menk!lle) varh~ meselesidir. Dil i~eri
sinde farkh diizlemlerde (liigav!, ~er'!, 6rfi) 6zel dillerin olu~masuu ifade e-
den.bu anla~ Bak:illaru (6. 403/1013), Ebii ishak e~-$lrazt (6. 476/1083),
Ciiveyn! gibi Ehl-i Siinnet'in E~'ari ekoliiniin 6nde gelen temsilcilerinin be-
lirttiklerine gore Hz. Osman'm oldiiriilmesini miiteakip Hz. Alive Muaviye
arasmda cereyan eden i~ sava~lara kahlan taraflar hakkmda daha sonra orta-
ya 9kan tarb~malar suasmda ilk olarak Mu'tezile tarafmdan ileri si.irillmii~
olan bir prensiptir.
Vasll'm "Alive Talha benim yarumda bir tutam ye~illik hakkmda ~ahit
lik etseler yanlannda ii~cii bir ~i daha bulunmazsa ~ahitliklerini kabul
etmem. ~iinkii ikisinden biri faslkhr" dedigi rivayet edilir. Mu'tezile'ye kar~1
"Dilde iman kelimesi tasdik anlammdadlr. Bunlar da tasdik eden muvahhid
kimselerdir" diye itiraz edilince onlar da "Bu dildeki hakikat anlarmdtr. Oy-
sa ~eriatta b~ka manaya nakledilmi~, giinahlardan birini i~lemeyene ad ola-
rak verilmi~tir. Bir giinah i~leyen kimse imandan 9kar, ancak kiifre de
girm~z" cevabuu vermi~lerdir. Bakillaru, Mu'tezile ve Kaderiyye'ye nispet
ettigi bu anlayt~I bazt fakihlerin benirnsemesini bu husustaki kiifiir ve tug-
yarn bilinemelerine baglayarak "Bu selef hakkmda biiyiik bir sozdiir" der.39
38 Ebi'l ishak ibrahim b. All e~·$irazl, $erlw'l-Liima' (~r. Abdiilmecid et-Tiirki), Beyrut
1408/1988, I, 172-173.
39 $"uazi, $erlw'l-Liima', I, 173. Vasu'm Hz. Ali ve Muaviye taraftarlanndan birinin ictihadda
isabetli olmakla birlikte hangisi oldugunu bilemedigi. anla~ma Amr b. Ubeyd de kab.l-
maktadlr. Bk. Sa'deddin et-Teftizaru, $erlm'l-Maktis•d, istanbul1305/1888, ill, 306.
236 T.ARiHTE ve GUNOMiiZDE EHL-i SUNNET
3. icma'm Hiicciyeti
Ehl-i Siinnet'e gore bir kimsenin halife se9lmesi ic;in herkesin icma' et-
mi§ olmast ~arb aranrnaz ise de halifenin se9mle ba~a gec;ebilecegi konu-
sunda icma' bulunmaktadu. <;iinkii ilk i.ic; halifenin hilafetinin me~ruiyetine
hie; kimse itiraz etmemi§, ba§larda itiraz edenler de sonradan itaat etmi§ler-
dir. $u halde bu halifelerin hilafetlerinin me~riliyeti konusunda sahabe ara-
smda icma' bulunmaktadt.r. Ehl-i Siinnet'in bu yakla§lmma kar~m $ia, hilafe-
tin nasla sabit oldugunu, yani Hz. Ali'nin Hz. Peygamber tarafmdan dogru-
dan halife tayin edildigini savunmu~tur.42
Hz. Peygamber'den sonra hilafetin sahabenin bey'an ile sabit olmas1 ay-
m zamanda icma'm hiiccet oldugunun da bir gostergesidir. Zira ilk i.ic; hali-
fenin sec;i&neleri konusunda icma' dan daha gi.ic;lii bir delil bulunmamakta-
dlr. Nitekim Ci.iveyni bu durumu "Nas bulurunadtgma gore sadece sec;im
yolu kalmaktadu ve bunun da delili icma'du; zira bir c;ok donemde sec;im
gerc;ekle§ti ve hic;bir aJimin sec;im ilkesine kar§l 9-kn~ gori.ilmedi." §eklinde
ifade etmi~tir.43 icma' olmaks1zm $ia'run nas iddialanna kar~1 se9mle ba~a
gec;en halifelerin hilafetlerinin me~n1iyetini ispat etmek oldukc;a gtic;tfu. Bu
balamdan $Ja'run, iona' diye bir usiil kabul edilecekse bunun imamlann da
i9nde yer ·ald1& iona' olarak tarumlamalan44 anla~1lrr bir durum arz etmek-
.
tedir.
4. Haberlerin Taksimi
nru a9k}ayan bir giri~le ba~lamaSl olduk~a dikkat c;ekiddir.46 Zira burada or-
taya koydugu haberle ilgili anlaYJ~l.lU hemen ardmdan i~ledigi imametin
nasla degil, se9mle oldugu tezinin temeline yerle~tirmi~tir.47
5. Klyasm Hiicciyeti
Faklhlere re'y hakki verilmeyip bu hakkm yalruz irnam ic;in sakb tutul-
masl fikrini miidafaa eden Kad1 Nu'man, eserlerinde bizzat akla ve akd yo-
luyla elde edilen bilginin degerine kar§J sava§ ac;ar. Buna mukabil Ehl-i Siin-
net usw kaynaklarrmn daha giri§ boliimlerinde ukil yiiriitmenin bilgi kayna-
~ oldugunu ispata c;alt§llmast i§te bu baglamda biiyiik onem kazanmaktachr.
$i'll.erin ictihad ihtilafa gotiiriir tezlerine kar§m Ehl-i Si.innet ihtilafm bir
rahmet oldugu tezini savunmu§tur.
Ona gore, illetin tahsisinin caiz goriilmesi kac;mllmaz olarak mutlaka bii-
tiin miictehidlerin isabetli ve ictihadm npkt nas gibi hata ve fesattan korun-
mu§ (ismet) oldugunun da kabuliinii gerektirir. Bu ise her miictehidin ger-
c;ekten hakka isabet ettigini ve ictihadm kesin bilgi dogurdugunu ac;tkc;a ifa-
de etmek demektir. Bunun kabulii aslahm viicfibu gorii§iinii, bir diger vecih-
ten ise menzile betjne'l-menziletetjn ve tovbe etmeden olen biiyiik giinah sahip-
52 Alaeddin Ebu Bekir b. Mes'ud el-Kiisaru, Bediii'u's-samii' fi tertibi'~-~eriii', Kahire 1910, VI,
277; Haftziiddin en-Nesefi, Ke§fii'l-esriir, I, 8.
53 $'"uazi, $erlw'l-Liima', n, 1048.
240 TARiHTE ve GUNUMUZDE EHL-i SUNNET
V. DEGERLENDiRME
F1klh usUlii eserlerinde konular ele allrurken bir taraftan bunlarm kelami
d~iinceye aykm olmamasma dikkat sarf edildigi gozlenirken diger yandan
kelam eserlerinde usUI prensiplerinden hareketle istidlailerde bulunuldugu
goriilmektedir. Bu baknndan kelamm rm usill.ii, yoksa usill.iin mii kelarm et-
kiledigi sorgulanacak olursa bu etkinin kar~11Ikli oldugunu soylemek veya
en azmdan ilnU disiplinler belli bir sistematik hiiviyete kavu~tuktan sonra bu
a9klamalru: kar~Wkll etkile~im i9rlde g~mi§tir denebilir. ilmi disiplinlerin
heniiz te§ekkill etmedigi, gerek irlanca ve gerekse amele yonelik olarak bir
kxsrm ilkeler iizerinde tarb~llmaya ba§lanchgx zamanda teorik olarak kelami
anla~larm bir onceliginden soz etmek mant:J.kl bakrmdan daha dogru
goziikmektedir.
.·