Professional Documents
Culture Documents
ARKEOLOJİ, ANTROPOLOJİ
VE
SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI
EDİTÖRLER
Doç. Dr. Cenker ATİLA
Dr. Öğretim Üyesi Yarenkür ALKAN
Öğr. Gör. Aysun TOPALOĞLU UZUNEL
Uzm. Gülseren KOYUN
MYRİNA YAYINLARI
Yayın No: 56
EDI�TO� RLER
Doç. Dr. CENKER ATİLA
Dr. Öğr. Üyesi YARENKÜR ALKAN
Öğr. Gör. AYSUN TOPALOĞLU UZUNEL
Uzm. GÜLSEREN KOYUN
ISBN: 978-605-72907-2-4
BİRİNCİ BASKI: Aralık 2022-ANKARA
MYRİNA YAYINLARI
Serti�ika No: 52509
Web: www.myrinayayinlari.com.tr
E-posta: info@myrinayayinlari.com.tr
Instagram: myrinayayinlari
BASKI
Vadi Gra�ik Tasarım ve Reklamcılık Ltd. Şti
Yeni Mahalle/ANKARA
Serti�ika No: 47479
YAYIN ve DANIŞMA KURULU
(Cenker ATİLA)
Orta Anadolu Roma Dönemi Cam Parfüm Kapları………………………………… 47
(Yunus BUDAKTAŞ)
Divriği Kalesi Kazılarında Bulunan Osmanlı Lüleleri .................................... 63
(Hale GÜNEY)
Kuzeydoğu Frigya’da Yürütülen Epigrafik Yüzey Araştırmalarının
(2014-2021) Sonuçları ve Eskiçağ Tarihi Araştırmalarına Katkıları……. 161
(Cemil KOYUNCU)
Kappadokia’dan Hellenistik Döneme Ait Bir Meclis Kararı:
Anisa Dekreti……………………………………………………………………………………….. 177
(Kimiyoshi MATSUMURA)
Büklükale: MÖ İkinci Binyıl Ortasında Multikültürel Görünüm…………….235
(Elif ORHUN)
Göreme Tokalı Kilisesi On İki Yortu Freskleri ………………………………..265
(Ayşegül ŞARBAK)
Hadrianoupolis Antik Kenti Toplumu Diş ve Çenelerinde Görülen
Non-Metrik Karakterler ……………………………………………………………………… 287
(Aysun TOPALOĞLU UZUNEL-Zeynep Gül ÜNAL)
Kırşehir’in Doğa Kaynaklı Afet Risk Analizi
ve Kültür Varlıkları Üzerindeki Etkisi………………………………………………….. 303
(Ömer UZUNEL)
Kapadokya Kiliselerindeki Çarmıh Sahnelerinde Yer Alan
Esopos ve Longinos Üzerine İkonografik Bir Değerlendirme ……………… 327
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Ömer UZUNEL*
ÖZET
ABSTRACT
Cappadocia is a region that has hosted various cultures throughout its history.
Perhaps the most striking of these cultural layers are the works that reflect the
early period of the Christian religion. When one thinks of Cappadocia today, the
first thing that comes to mind are the rock-hewn churches. The wall paintings
in the churches are very important for the early Christian art. The painting
schemes that were created in the early period were also used in the late period
with minor changes. In this study, the scene of the crucifixion of Jesus, which is
the most important for Christian art, is discussed. This study focuses on the fi-
* Dr. Ömer UZUNEL, Ahi Evran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Arkeoloji Bölümü,
-327-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
gures of Esopos and Longinus, which have been seen in Cappadocian churches
since the 10th century, and attempts to uncover the background to the use of
these figures in the scene.
Key Words: Jesus, Christianity, Dismas and Gestas, Dualism, Mithraism
GİRİŞ
Roma’nın bir imparatorluk olarak ortaya çıktığı zaman dilimi bugün
etkisi hala devam eden önemli değişikliklerin olduğu bir süreci ifade etmek-
tedir. İngiltere’den Arap çöllerine kadar uzanan toprakları ile Roma günümüz
dünyasını iki bin yıl önce kısmen deneyimlemiştir. Çok tanrılı dini bir yapının
olduğu imparatorluk senkretik inançlara ev sahipliği yapmakta idi. Bu durum
imparatorluğun sınırlarının genişlemesinin doğal bir sonucuydu. Birçok farklı
inanç birbirinden hem teoride hem de uygulamada alıntılamalar yapmaktay-
dı. Böyle bir ortamda, miladın ilk yıllarında Hıristiyan dininin ilk müntesipleri
ortaya çıkmaya başlamıştır. Erken dönemdeki bu yoğun Pagan kültür Hıristi-
yan düşüncesi üzerinde de etkisini göstermiş ve hem edebi hem de arkeolojik
eserlerde karşılığını bulmuştur.
Konumuzla ilişkili olarak ele aldığımızda antik dünyanın önemli konu-
larından biri olan Dioskur sembolizmi de Hıristiyan düşüncesinde ortaya
çıkmaktadır. Hem edebi hem de arkeolojik izler söz konusu sembolizmin var-
lığına dair çok güçlü veriler sunmaktadır. Bu konuda özellikle Harris tarafın-
dan ortaya konulan kanıtlar Hıristiyan inancındaki Dioskur sembolizmini
gözler önüne sermektedir.
Her ne kadar edebi metinler konuya dair önemli mesajlar veriyor olsa
da arkeolojik malzeme çok fazla mevzu edilmemekte ve referanslarla geçil-
mektedir. Bu konuda Dismas ve Gestas sembolizmi buna dair bir örnektir. Bu
iki hırsız Çarmıh sahnesindeki konumlarından dolayı Dioskur sembolizmi ile
ilişkilendirilerek örneklendirilmekte ancak ayrıntıya girilmemektedir 1.
Dismas ve Gestas’ın sembolizmine benzer bir kullanım yine Çarmıh
sahnesinde Esopos ve Longinus adlı askerlerin İncil metinlerindeki tasvirle-
rinde görülebilmektedir. İki askerin tasvirlerinde Esopos İsa’ya sirkeye ban-
dırılmış bir sünger uzatırken, diğeri ölüp ölmediğini kontrol amacı ile mızra-
-328-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
DİOSKUR SEMBOLİZMİ
Antik ikonografide belirli atribütler söz konusu figürün kim olduğunu
ya da ne ile ilişkili olduğunu izleyiciye aktarmaktadır. Örneğin bir lobut söz
konusu figürün ya da konunun Herakles ile kerykaion ise Hermes ile olan
bağlantısına işaret etmektedir. Dioskur sembolizmi de antik ikonografide
oldukça yoğun kullanılmaktadır. Söz konusu sembolizmin ana ikonunu yıldız
ve pilos 3 adı verilen başlıklar oluşturmaktadır (Res.1). Yine antik dünyada
oldukça sık karşılaşılan atlı tanrı tasvirleri de bu bağlamda ele alınmaktadır 4.
Dioskur sembolizminin antik ikonografi içerisindeki muhtevasını çö-
zümlemede çıkış noktası bu tanrıların doğum hikayelerinde yatmaktadır.
Dioskurlar, Sparta Kralı Tyndaros’un eşi Leda’dan doğmuş olan iki gençtir.
Anneleri bir olmasına karşın babaları farklıdır. Çocuklardan Castor ve kardeşi
Klytaimestra Tyndaros’un kendisinden, diğer kardeşler Polydeukes ve Hele-
na ise Zeus’tandır. Bu iki farklı baba, çocuklardan ilk ikisinin ölümlü diğer
ikisinin ise ölümsüz olmalarına sebep olmuştur 5. Buradan hareketle evrende
var olan her şeyin temel zıtlığı, yani yaşam ve ölüm Dioskur sembolizminin
2 Schiller 1972, s. 92.
3 Will 1955, s. 113;
4 Atlı tanrı tasvirlerinin Dioskurlar ile bağlantısı için bkz.: Delemen 1995.
5 Dioskur anlatısı ve ikonografisi için bkz.: RE V 1905, 1087-1125; Grimal 1997, s. 159-161;
-329-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
-330-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
13 Beck 1984, 2084. Mithraizm’de dioskur sembolü hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.: Uzunel
2021, s. 323-345.
14 Hertz 1973, 11 vd.; Sağ ve Sol yönlerin farklı kültürlerdeki kullanımı hakkında, Hint kültü-
rü için bkz.: Geschwind 1984, 38 vd.; Mısır için bkz.: Robins 1994, 16- 21; Asya kültürleri için
bkz.: Emeneau 1987; Güney Amerika için bkz.: Lopez-Baralt 1979.
-331-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
15 Mezmurlar 89/13.
16 Vaiz 10/2.
17 Matta 25/33-43.
18 Luka 22/69.
19 Romalılar 8/34.
20 Mâle 1898,s. 19, 224, 229.
-332-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
21 Harris 1913, 3 vd. Harris bu konuya dair çok dikkat çekici bir açıklamada bulunmaktadır.
Doğu Afrika’da Baronga kabilesinde ikiz tanrı inancı bulunmaktadır. Baronga dilinde bu tan-
rılara Tilo’nun çocukları anlamına gelen ‘Bana-ba-Tilo’ adı verilmektedir. Buradaki ‘Tilo’
kelimesi gök gürültüsü, şimşek ve muhtemelen yağmur da dahil olmak üzere genel anlamda
'gökyüzü' için kullanılmaktadır. Buradan hareketle Zeus’un çocukları anlamında Dİoskur
Castor ve Polluks ya da Yuhanna’nın Gök Gürültüsünün oğulları anlamında Beni Regeş Yakup
ve Yuhanna ile paralel bir kullanımla karşılaşmaktayız.
22 Markos, 3/17.
23 Yakup ve Yuhanna adlarının Dioskur sembolizmi ile olan ilişkisine ek olarak doğrudan
adların seçiminde de bir metafor olma olasılığı bulunmaktadır. Hatırlanacağı üzere Mithraik
anıtlarda Cautes Güneş Cautopates ise Ay ile ilişkili gösterilmekte idi. Sembolik açıdan Güneş
ateş ve hava, Ay ise toprak ve su ile ilişkilidir. İsa’nın ateşle Vaftizci Yahya’nın ise su ile vaftiz
etmesinin arkasında bu sembolizm yatıyor olabilir. Benzer durum Yakup ve Yuhanna adları-
nın seçiminde de vardır. Yakup adı Tevrat’taki anlatımlardan Güneş ile ilişkili görülürken,
Yuhanna Babil su tanrısı Ea’dan gelmekte ve Ay ile ilişkili bir hüviyet kazanmaktadır. Vaftizci
Yahya’nın adında da benzer bir kullanım söz konusudur. Bu konudaki tartışma için bkz.:
Uzunel 2021, s. 452 vd.
24 Harris 1913, s. 1 vdd.
-333-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
25 Markos, 10/35 – 40. Burada geçen ifadenin benzeri için bkz.: Matta, 20/20 – 23.
26 Nikodemus İncili, IX.4, X.3. Bazı kaynaklarda Titus ve Dimachus şeklinde geçmektedir.
27 Hengel 1977, s.11-14; Campbell 2003, 239.
28 Sadece Salome’nin adı geçmektedir.
29 Pekak vd. 2015, s. 183, 210 vd.
-334-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
maktadır. Taht dört İncil yazarını tasvir eden aslan, kartal, boğa ve insan fi-
gürleri tarafından çekilmektedir. Sahnenin her iki yanında kanatlı melekler
bulunmaktadır. Eseri önemli kılan meleklerin üst tarafında verilmiş olan iki
adet insan büstüdür. Bunlardan izleyiciye göre soldaki açık renkli verilmiş
iken sağ taraftaki koyu renk ile verilmiştir. Figürlerin konumlandırılması,
renk seçimi tıpkı Mithraizm’deki Cautes ve Cautopates’e benzemektedir30.
Mithraizm’de de Cautes sahnenin izleyiciye göre solunda ve açık ya da Güneş
ile aynı renklerde, Cautopates ise sağda ve karanlık ya da Ay ile aynı renkler-
de tasvir edilmektedir.
Bu sembolizmin Hıristiyan sanatındaki yansımasını gösteren önemli
bir başka detay da Ortaçağ tasvirlerinde sıkça kullanılan bilge ve aptal baki-
reler tasvirleridir. Söz konusu anlatımlarda beş bilge ve beş aptal bakire elle-
rinde meşale ya da benzeri nesneler beraber tasvir edilmektedir. Bu sahnele-
re bakıldığında beş bilge bakirenin ellerindeki nesneyi yukarı doğru tuttuğu-
nu ve içinde bir alevin olduğunu diğer beş bakirenin ise aşağı doğru tuttuğu-
nu ve içinde alev olmadığı görülmektedir (Res.6). Jung keskin bir görüş ile bu
sahneyi Mithraik meşale taşıyanlarla ilişkilendirmektedir 31. Her ne kadar çok
açık bir şekilde benzer sembolizm kullanılıyor olsa da Hıristiyan düşüncesi
bu tasvirleri dönüştürerek bu tür sembollere ahlaksal bir anlam yüklemiş
gizemli yönleri kaybolmuştur 32.
Avrupa resim sanatında bu sahne oldukça fazla konu edinilmiştir.
Buradaki örneklere bakıldığında ortada İsa’nın haç üzerinde ‘kurban edilişi’,
her iki yanda ise ikizlere karşılık gelen hırsızlar görülmektedir. Sahne üst
köşelerde verilen güneş ve ay ikonografisi ile birlikte ele alındığında Taurok-
toni ile birebir örtüştüğü görülmektedir. Söz konusu benzerliklerin, Braman-
tino’ya (1456 – 1530) ait tablodaki renk seçimlerine de yansımış olduğu göze
çarpmaktadır (Res.7). S. Maria Capua Vetere Mithraeumu’ndaki renk kombi-
nasyonuna yakın bir kullanım bu eserde bulunmaktadır (Res.3). Soldaki me-
lek, Cautes’e benzer şekilde, açık ve kırmızı renkle ile verilirken, sağdaki me-
lek Cautopates’e benzer olarak daha karanlık bir renkle öyle ki doğrudan kö-
tülüğü simgeler şekilde gösterilmektedir. Dismas ve Gestas, Tauroktoni sah-
nesine benzer şekilde düalizmin sembolü olarak İsa’nın çarmıha gerildiği
sahnede yerini almış görülmektedir.
-335-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
-336-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
-337-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
mektedir. Longinus hemen her sahnede sağda yer alırken Esopos Haç’ın so-
lunda ya da altında konumlanmaktadır.
Bununla birlikte Hıristiyan düşüncesi açısından değerlendirildiğinde
çok daha farklı bir resimle karşılaşmaktayız. Yuhanna 19/34’de Longinus’un
mızrağını sapladığı yerden kan ve su akmıştır. Bu kan ve su vaftiz edilenlerin
de paylaştığı ilahi yaşam gücünün kaynağı olarak görülüyordu. Aziz Augusti-
ne İsa’nın kalbinin mızrakla delindiği bu durumu, içinden kilisenin ayinleri-
nin aktığı yaşam kapısının açılması olarak yorumlamaktadır. Buna göre kan
günahların bağışlanmasını, su ise vaftizi temsil etmektedir. Buradan hareket-
le Longinus mızrağını İsa’nın sağ tarafına saplar, çünkü sağın sembolik değeri
soldan daha yüksektir. Bu durumda ise ebedi yaşam kaynağını açan Longi-
nus’un eylemi tanrısal bir alanla ilişkili olarak iyiyi, diğer taraftan ölmekte
olan adamın insani susuzluğunu gidererek dünyevi bir alana ait olan Eso-
pos’un eylemi kötü tarafı temsil etmektedir43.
İki figür arasındaki zıtlığın Dioskur sembolizmi ile ilişkisine dair
önemli bir ipucu da Batı sanatında karşımıza çıkmaktadır. Burada Geç Karo-
lenj dönemi ile beraber Longinus Ekklesia figürü ile Stephanos ise Sinagog
figürü ile yer değiştirmeye başlar. İki askerdeki zıtlık Ekklesia ve Sinagog
üzerinden verilmektedir 44. En erken Çarmıh Sahnelerinden biri olan Rabbula
İnicili’ndeki tasvir Esopos ile Sinagog sembolizmi arasındaki ilişkiye dair bir
ipucu vermektedir. Bu sahnede Longinus ve Esopos farklı kıyafetlerle görül-
mektedir. Esopos Yahudi olduğunu gösteren uzun bir tunik ile tasvir edilmiş-
tir. Longinus ise asker olarak kısa bir tunik ile görülmektedir 45. Söz konusu
sembolizmin değişimi Longinus ve Esopos’un Dioskurik sembolizmini ortaya
koyan bir başka önemli kanıttır.
Longinos ve Esopos’un tasvirleri ile ilişkili olarak dikkat çekici bir
başka detayda erken dönem tasvirlerinde her iki asker Meryem ve Yuhan-
na’dan daha küçük tasvir edilmektedirler 46. Kapadokya’daki eserlerde de
aynı kullanım görülmektedir. Bu tercihin nedeni perspektifle ilgili değildir.
Zira sahnede yer alan Centurion ve kadın grubu gibi ikincil figürlerde Mer-
yem ve Yuhanna ile benzer şekilde büyük yapılmaktadır. Askerlerin tasviri ile
ilgili tercihin arkasında başka nedenler olması muhtemeldir. Buna dair yine
Mithraizm’deki Cautes ve Cautopates örneği yol gösterici olmaktadır. Mith-
-338-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
raik sahnede Mithras ile benzer şekilde tasvir edilen her iki figür tanrıdan
daha küçük yapılmaktadır. Longinus ve Esopos’un yukarıdaki Dioskur sem-
bolizmi bağlantılı nitelikleri düşünüldüğünde bu ilişki son derece beklenir bir
durumdur.
Her iki figürün hemen her zaman olmasa da tasvir ediliş şekillerindeki
bazı ayrıntılar sembolizmlerine dair önemli ipuçları sağlamaktadır. Karanlık
Kilise’deki Çarmıh kompozisyonunu incelediğimizde sahnenin her iki üst kö-
şesinde güneş ve ay sembolleri göze çarpmaktadır (Res.10). Söz konusu sah-
nede Esopos ve Longinus tıpkı Mithraik Dioskur figürleri gibi İsa’nın her iki
yanında yer almaktadırlar. Burada dikkat çekici olan güneşin altında yer alan
Longinus güneşle aynı renkte kırmızı ve genç olarak tasvir edilirken, Esopos
ay ile aynı renkte beyaz ve yaşlı olarak görülmektedir. Renklendirme ile ilgili
benzer bir kullanım S. Maria Capua Vetere (Res. 3) ve diğer bazı örneklerde
görülen Mithraik meşale taşıyıcılarının ikonografisini çağrıştırmaktadır.
Longinus ve Esopos’un bazı tasvirlerinde ortaya çıkan dikkat çekici bir
farklılık da birinin sakallı diğerinin ise sakalsız tasvirleridir. Genellikle Longi-
nus sakallı betimlenirken (Res.11) Karanlık Kilise örneğinde Esopos sakallı
verilmiştir (Res.10). Benzer bir kompozisyon Mithraizm’de de görülmektedir.
Palmyra’da ele geçen pişmiş topraktan yapılmış tessera eserde Phyrig başlığı
takan iki figür, profil görünümünde karşılıklı olarak gösterilmektedir
(Res.12). Soldaki figür, meşalesi aşağı bakan sakallı bir adam, sağdaki figür
ise genç, sakalsız meşalesi yukarı kalkık bir adam olarak tasvir edilmiştir47.
Mithraik anıtlardaki meşale taşıyıcılarının tasviri ve Esopos ve Longinus’a ait
örnekler düşünüldüğünde bu iki örnek arasındaki bağlantı daha anlamlı hale
gelmektedir. Bu ikonografi, yani genç – yaşlı zıtlığı hem Mithraizm hem de
Hıristiyan eserlerinde genel bir tasarım olmayıp bilinçli bir tercihin olduğuna
işaret etmektedir48. Mithraik tüm anıtlarda benzer bir kullanım olsaydı bu-
nun Hristiyanlığa geçtiğini ya da tam tersi kabul edebilirdik. Ancak nadir kul-
lanımı ve aradaki zamansal boşluğa rağmen Hıristiyan sanatı içerisinde orta-
ya çıkışı tek düze bir kopyalama olmadığına işaret etmektedir.
-339-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
-340-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
genimsi bir form göstermektedir 53. Bu tasarım Dioskurların başlığı olan pilos
ile çok benzerdir. Yeni Tokalı Kilisesi (Res.13) ve Karanlık Kilise’de (Res.10)
en ilginç tasvirlerden biri bulunmaktadır. Yeni Tokalı Kilisesi’nde her iki as-
kerin bacak hareketleri göze çarpmaktadır. Bunlardan Esopos’un sol bacağı
geriye doğru durmakta ve bacakları birbirine çapraz bir form oluşturmakta-
dır 54. Karanlık Kilise’de ise çok açık şekilde şekilde Longinus’un bacakları
çaprazdır 55. Bu ikonografi çok belirgin bir Dioskur sembolüdür. Aşağıda ele
alınacağı üzere İspanya’nın kuzeyi ve Fransa’nın güneyindeki bölgede Kapa-
dokya’daki kiliselerle aynı süreçte benzer tasarımlar bulunmaktadır. İki kili-
sedeki örnekler Longinus ve Esopos’un Dioskur sembolizmine dair çok
önemli bir ipucu vermektedir.
Yukarıda değinildiği üzere Mithraik eserlerde renk kullanımı oldukça
önemlidir. Özellikle duvar resimlerinde bu açık bir şekilde görülebilmekte-
dir 56. Renklerin seçiminde meşale taşıyan Dioskurlar da zıt renklerin seçimi
ile Mithraizm’deki düalizmi ortaya koymaktadır. Konumuz bağlamında de-
ğerlendirildiğinde Kapadokya kilise resim repertuarındaki Longinus ve Eso-
pos’un kompozisyonunda söz konusu renk kullanımı görülmektedir. Genel-
likle iki asker Tağar Aziz Theodoros Kilisesi 57, Sarnıç Kilise 58, Saklı Kilise 59,
Pürenli Seki Kilisesi’nde 60 olduğu gibi kırmızı ve koyu tonlarda tasvir edil-
mektedir. Buna karşın Yeni Tokalı Kilisesi, Karanlık Kilise ve Karabaş Kilise-
si’nde figürlerin renk seçimlerinde bariz bir farklılık bulunmaktadır. Yeni
Tokalı Kilisesi’nde (Res.13) Longinus kırmızı Esopos ise siyah tondadır61.
Karanlık Kilise’de (Res.10) çok dikkat çekici bir şekilde Longinus sağ üstte
köşedeki güneş ile aynı renkte kırmızı, Esopos ise sol üst köşedeki ay ile aynı
beyaz renkte verilmiştir 62. Bu kullanım doğrudan Mithraik anıtlarla benzerlik
içermektedir. Karanlık Kilise’deki kullanıma benzer bir başka örnekte Kara-
baş Kilisesi’nde (Res.14) bulunmaktadır. Burada iki askerden Longinus yine
Haç’ın sağında duran Meryem ile benzer şekilde kırmızı, Esopos ise hemen
yanında Haç’ın solunda duran Yuhanna ile aynı renkte açık yeşil bir tonda
-341-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
-342-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Hamilton 2010, s. 468. Her ne kadar Bogomiller, Katharlar, Tondrakiler gibi toplulukların
Paulikanlar ile ilişkileri konusunda şüpheler olsa da özellikle Avrupa’ya sürgün edilmelerin-
den sonra gittikleri coğrafyaların daha önceki Mithraik merkezler ile hemen hemen aynı
coğrafyalara denk gelmesi çok düşündürücüdür. Bu grupların ortak özellikleri düalist görüş-
leridir. Mithraizm’de hâkim olan düalizmin bu topluluklardaki varlığı ve yerleştikleri coğraf-
yalar açısından değerlendirildiğinde bunları bir millet ya da benzeri şekilde ele alınmasının
hatalı olduğu kanaatindeyiz. Bu grupların ortak paydası nüans farklılıkları olsa da düalist
görüşleridir. Özellikle 872 yılında Divriği’nin yıkılmasının ardından Paulikanların batıya
sürgün edilmeleri sonrasında düalist Bogomiller, Katharlar gibi toplulukların ortaya çıkması
Paulikanların tarihsel gelişimi ile paralellik göstermektedir. Uzunel 2021, s. 453 vd., dn. 169.
69 Ostrogorsky 1981, s. 291
70 Hamilton 2010, s. 43.
71 Ludwig 1996, s. 24.
-343-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
belirtmektedir 72. Paulikanlar VI. – IX. yüzyıllar arasında Doğu Roma İmpara-
torluğu’nun doğusunda, Ermenistan’a yakın bölgelerde faaliyet göstermişler-
dir. Konumuz açısından Paulikanların düalist kimliği çok önemlidir. Doğu
Roma ile sert bir mücadelenin içine giren cemaat, kimi zaman galip gelmiş
olsa da I. Basil tarafından 872 yılında yapılan seferde çok büyük yıkıma uğ-
ramıştır. Başkentleri Divriği yakılıp yıkılmış ve cemaatin bağlıları sürgüne
gönderilmişlerdir. İşin dikkat çekici boyutu da burada yatmaktadır. Sürgüne
gönderilen Paulikanlar önce Bogomil kilisesi olarak anılan Bosna kilisesi ile
ardından da Kuzey İspanya’da ortaya çıkan Katharlar ile ilişkilendirilmekte-
dirler 73.
Antik dünyada düalizmin temel sembolizminin Dioskurlar olduğunu
düşünecek olursak Paulikanların tarih sahnesinden silinmesinden hemen
sonra Kapadokya’da Esopos ve Longinus tasvirlerinin ortaya çıkıyor olması
çok anlamlıdır. Burada Ermenilerin Paulikanların ortadan kaldırılmasından
hemen sonra Kapadokya’ya yerleştirilmiş olmaları da ayrı bir önem arz et-
mektedir. Zira Paulikanlar esas itibariyle Ermeniler arasında rağbet görmüş
olup Bizans Devleti tarafından Ermenilerle ilişkilendirilmektedirler. Tarihsel
olarak Paulikanları belirli bir etnik yapıya ilişkilendirmek hatalı olmakla be-
raber 74 Ermeniler arasındaki varlığı da göz ardı edilemez. Dolayısıyla önce
Paulikanların sürgünü ardından Ermenilerin Kapadokya’da iskanı 10. yüzyıl-
da Kapadokya’da Longinus ve Esopos başta olmak üzere Bizans sanatından
farklı bir resim şemasının kullanılmasında etkin olmuş olabilir.
Paulikanların konumuz açısından önemli bir tarafı sürgün sonrası git-
tikleri bölgelerde karşılaşılan sembolik dildir. Geldikleri yerlerden biri İspan-
ya’nın kuzeyi Fransa’nın güneyidir. Burada yine düalist görüşlü Kathar kilise-
si ile ilişkilendirilmektedirler 75. Mithra ve İsa’nın benzerliklerini inceleyen
çalışmasında Deman 76 çok dikkat çekici bir şekilde 12. yüzyılda bu bölgede
Mithraik izlerin olduğunu ifade etmektedir. Bu düşünce oldukça iddialıdır
zira Mithraizmin MS. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğunun resmi din olarak
Hıristiyanlığa geçmesi ile birlikte diğer pagan inançlar gibi yok olduğu kabul
edilmektedir. Aradan geçen yaklaşık 700-800 yıllık bir zaman sonrasında söz
konusu bölgede Mithraik izler olması düşündürücüdür. Deman’ın getirdiği
örneklerden biri ayakları çapraz şekilde yapılan heykellerdir. Toulusse’de
-344-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
SONUÇ
Dioskur sembolizmi antik dünyanın anlaşılması açısından oldukça
önemli bir anahtar rolü üstlenmektedir. Mevcut çalışmalarda Dioskurlar ko-
ruyucu, gözetici gibi konularla ilişkili olarak ele alınmakta ve asıl muhtevaları
gözden kaçırılmaktadır. Doğum hikayeleri çok açık bir şekilde bu figürlerin
ölüm-yaşam, siyah-beyaz, Güneş-Ay gibi karşıt kavramları ifade ettiklerini
ortaya koymaktadır. Hint inancında Aşvinler, Suriye’de Azizos-Monimos, Mı-
sır’da Horus-Seth bu birlikteliğin diğer coğrafyalardaki karşılıklarıdır. Söz
konusu tanrısal figürlerin hemen hepsi Güneş ve Ay altında yerleştirilerek
sembolik bir dil oluşturulmuştur. Bu dil içerisinde sağ tarafta kalan Güneş
Polluks ile ilişkilendirilerek tanrısal bir alanı, solda kalan Ay Castor ile dün-
yevi bir alanı ifade etmektedir.
Pagan bir dünyada ortaya çıkan Hıristiyanlık birçok alanda olduğu gibi
söz konusu Dioskur sembolizminde de payına düşeni almıştır. Edebi eserler
ve arkeolojik malzeme söz konusu etkiyi çok açık bir şekilde ortaya koymak-
tadır. Arkeolojik açıdan özellikle Çarmıh sahnesi çok belirleyicidir. Bu anla-
tımda İsa ile beraber idam edilen Dismas ve Gestas adlı hırsızlar Dioskur
sembolizminin çok açık tasvirleridir. İnciller’de geçen tasvirlerde Çarmıh
sahnesinde yer alan Esopos ve Longinus’a ait anlatımlarda bu iki figürün Di-
oskur sembolizmindeki yerine işaret etmektedir. Özellikle edebi eserlerde
bulunmayıp arkeolojik malzeme üzerinde tasvir edilen ayrıntılar bu ilişkiyi
güçlendirmektedir.
Her iki bölgede, Kapadokya ve İspanya’nın kuzeyinde Paulikanların
872 yılından sonra sürgüne gönderilmesini takip eden tarihsel süreç içerisin-
de Dioskur sembolizmine dair izlerin görülüyor olması yukarıda ortaya konu-
lan tüm verilerle beraber değerlendirildiğinde bir tesadüf olmadığını ortaya
koymaktadır. Buradan hareketle Kapadokya kiliselerinde kullanılan Longinus
-345-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
-346-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
KAYNAKÇA
R. Beck, “Mithraism since Franz Cumont”, H. Temporini-W. Haase (eds.),
Aufstieg und Niedergang der römischen Welt: Geschichte und Kultur Roms im
Spiegel der neueren Forschung, 17/4, Berlin, 1984, s. 2002-2115.
Campbell, J., Tanrının Maskeleri: Batı Mitolojisi, Ankara, 2003.
Christian, J. T., The Paulician Churches, Review&Expositor, 7/3, 1910.
Çog, M., “İslam-Bizans İlişkileri Bağlamında ‘Pavlikanlar’ Üzerine Bir Değer-
lendirme”, Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 13/2, 2008, s.73-87.
Coşkuner, B., 11. Yüzyılda Kapadokya Bölgesin’deki İsa’nın Doğumu ve Çarmı-
ha Gerilmesi Sahneleri, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Hacetepe Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2009.
Cumont, F., The Mysteries of Mithra, London, 1903.
Delemen, İ., “Lykia-Kabalia-Pisidia Bölgesinden Roma Dönemi "Dioskurlar ve
Tanrıça" Kabartmaları”, Belleten, LIX/225, 1995, s. 295-321.
Deman, A., Mithras and Christ, (Ed. John R. Hinnells), Mithraic Studies, Manc-
hester, 1975, s. 507-517.
Eliade, M., Dinler Tarihine Giriş, İstanbul, 2009.
Emeneau, M. B., “The Right Hand is the 'Eating Hand': An Indian Areal Lingu-
istic Inquiry”, Paul Hockings (ed.), Dimensions of Social Life: Essays in Honor of
David G. Mandelbaum, Mouton de Gruyter, Berlin, 1987, s. 263-271.
Geschwind, N., The Riddle of the Left Hand. Medical and Health Annual,
Encyclopedia Britannica, Chicago, 1984.
Grimal P., Mitoloji Sözlüğü Yunan ve Roma, İstanbul, 1997.
Hamilton, J. – B., Bizans Döneminde (650-1405) Hristiyan Düalist Heretikler,
çev. Leyla Kuzucular, Ankara, 2010.
Hengel, M., Crucifixion in the Ancient World and the Folly of the Message of the
Cross Facets, Philadelphia, 1977.
Hertz, R., The Pre-eminence of the Right Hand: A Study in Religious Polarity.
In Right and Left: Essays on Dual Symbolic Classification, Rodney Needham
(ed.), pp. 3-31. University of Chicago Press, Chicago, 1973.
Janitzky, P., The Wall Paintings of the Thirteenth Century in the Church of the
Saviour at Zica, Doktora Tezi, California University, California, 2001.
Jerphanion, G. de., Une Nouvelle Provence de l‟art Byzantien: les Eglises Ru-
pestres de Cappadoce I-II, Paris, 1925-1942.
Jolivet-Levy, C., Les Eglises Byzantines de Cappadoce, Paris, 1991.
Jung, C. G., Symbols of Transformtaion, trans. R, F. C. Hull, New York, 1956.
-347-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
-348-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 1
Resim 2
-349-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 3
Resim 4
-350-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 5
Resim 6
-351-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 7
-352-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 8
Resim 9
-353-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 10
Resim 11
-354-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 12
Resim 13
-355-
Ömer UZUNEL
________________________________________________________________________
Resim 14
Resim 15
-356-