You are on page 1of 12

T arih, R. G.

Collingwood’un ifadesiyle Tanrı tarafından yazılan bir oyunun ser-

ICONIUMLU AZİZLER • FATİH MEHMET BERK


gilenmesidir. Tarih boyunca kültür ve medeniyetleri inşa eden din, hayata
anlam ve gaye katarak insanın varoluş sürecinde etkin bir rol oynamış ve tarihin
ilk dönemlerinden itibaren Tanrı tarafından yazılan bu oyunu anlamaya çalışan
insan “anlam arayan yaratıklara” dönüşmüştür. Gerek politeist gerek monoteist
dinlerin sahne aldığı Anadolu coğrafyası, Dinler Tarihi açısından zengin bir mirasa
sahiptir.
Tanrı’nın yazdığı bu oyunlardan biqrisi de monoteist dinlerden olan Hıristiyanlık-
tır. Anadolu’da Aziz Paul ve arkadaşları tarafından Kudüs doğumlu ve “Tarihsel
İsa” eksenli Hıristiyanlığın yerine “İsa Mesih” merkezli yeni bir din inşa edilmiş ve
Hıristiyanlık yeni bir forma bürünmüştür. Bundan dolayı da Erken Dönem Hıristi-
yanlık tarihinin pek çok evresi Anadolu’da gerçekleşmiş ve Yeni Ahit’te bahsedilen
olayların büyük bir kısmı bu coğrafyada sahne almıştır. Hıristiyanlığın temel inanç
esasları Anadolu’da düzenlenen konsillerde karara bağlanmıştır.

ICONIUMLU
Sahne olarak Anadolu, oyuncular başta Tarsuslu Paul olmak üzere Anadolu kö-
kenli azizler, Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olduğu IV. Yüzyıl’a
kadar olan tarihsel süreç ve devamında önemli rol oynamışlardır.

AZİZLER
Bu kitap, Anadolu üzerinde şekillenen Hıristiyanlığın Roma’nın ve Batı Uygar-
lığı’nın resmi dini olma sürecinde Iconium’da (Konya) öne çıkan dört Hıristiyan
aziz aracılığıyla Hıristiyan Kültürü’nden bir kesit sunmaya çalışacaktır. Hıristiyan-
lık Tarihi açısından Iconium adıyla özdeşleşen azizler şunlardır:
– Yeni Ahit’in bir bölümü olan “Timothy’e Mektuplar I-II”ye adını veren ve Yeni
Ahit’in diğer bölümlerinde de adı geçen, Aziz Paul’un öğrencisi ve arkadaşı FATİH MEHMET BERK
Lystralı Timothy.
– Hıristiyanlığın ilk kadın şehidi olarak anılan Azize Thecla.
– Roma’nın pagan inancına tapmayan ve bu yüzden Roma Ordusu’ndan ayrılan
M.J. Eugenius.
– Hıristiyan teolojisinin gelişmesinde katkıları olan “Kapadokya Babaları” olarak
bilinen piskoposların desteği ile M.S. 374 yılında Konya’ya piskopos olarak ata-
nan Amphilochius.

ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI


ICONIUMLU
AZİZLER
ICONIUMLU
AZİZLER
ST. TIMOTHY
ST. THECLA
M. JULIUS EUGENIUS
AMPHILOCHIUS

Fatih Mehmet berk

ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI


ARKEOLOJİ VE SANAT YAYINLARI
ICONIUMLU AZİZLER
Fatih Mehmet BERK

Yayımlayan
Nezih BAŞGELEN

Genel Okuma
Yılmaz UYAR

Kapak
Erol BARLAS

ISBN: 978-605-396-371-4
Sertifika No: 10459

©2016 Arkeoloji ve Sanat Yayınları Tur. San. Tic. Ltd. Şti.


Hayriye Cad. Cezayir Sok. No: 5/2 Beyoğlu-İstanbul
Her türlü yayın hakkı saklıdır / All rights reserved.
Yayınevinin ve yazarın yazılı izni olmaksızın elektronik mekânik,
fotokopi ve benzeri araçlarla ya da diğer kaydedici cihazlarla
kopyalanamaz, aktarılamaz ve çoğaltılamaz.

Baskı-Cilt: Birlik Baskı Teknikleri, Birlik Sokak, No: 2


Nevin Arıcan Plaza, 1. Levent /İstanbul
Sertifika No: 20179 / İstanbul, 2016

Kitabevi/Satış Mağazaları

arkeopera arkeoege
Yeniçarşı Cad. No: 66/A Kıbrıs Şehitleri Caddesi
34433, Galatasaray 1479 Sok. No: 10/A
Beyoğlu-İstanbul Alsancak-Konak-İzmir
Tel.: 0212 249 92 26 Tel.: 0232 422 36 38
www.arkeolojisanat.com / info@arkeolojisanat.com
İÇİNDEKİLER

Önsöz ........................................................................................7
Şehir ve Mekân ..........................................................................13
Şehir ve Medeniyet .................................................................18
Din, Şehir ve Medeniyet ...........................................................25
Küçük Asya ve Hıristiyanlık........................................................... 42
Hırıstiyanlığı Anadolu’ya Taşıyan Elçi: Aziz Paul.......................57
Iconium .....................................................................................71
Lystra (Hatunsaray) .................................................................76
Aziz Timothy ...........................................................................82
Azize Thecla ............................................................................... 99
Azize Thecla İle İlgili Kaynaklar .............................................100
Azize Thecla’nın Hayatı..........................................................106
Azize Thecla’nın Gücü............................................................110
Azize Thecla’nın Hıristiyan Dünya’sındaki
Rolü ve Önemi .........................................................................113
Azize Thecla Kültünün Yayılım Alanı .....................................119
Rol Modeli Olarak Azize Thecla .............................................125
Laodecia Combusta ..............................................................129
Marcus Julius Eugenius .........................................................132
Amphilochius ........................................................................142
Kaynakça ................................................................................. 149
Özgeçmiş..................................................................................... 167

5
Bu kitabı, Sayın Prof. Dr. Hasan Bahar ve
Prof. Dr. Özdemir Koçak başta olmak üzere
eğitim hayatımda emeği bulunan
kıymetli hocalarıma ithaf ediyorum.
ÖNSÖZ
Din, medeniyetin rahmidir. Dinler tarihi, aynı zamanda insanlık
tarihidir. Din, insanlığın varoluşsal gerçeğidir. Dinin mevcudiye-
ti, insanlığın yeryüzündeki tarihi ile başlar. Tarih boyunca din ve
medeniyet iç içe var olmuştur. Dinin ve inancın var olmadığı bir
süreç, tarih boyunca yaşanmamıştır. Tarih boyunca insan kendi
dünyasının dışında varlık âlemini sorgulama gereği hissetmiş, aş-
kın varlıklara hayatında yer vermiştir.
İnsanlık tarihini ve yaşamını anlamak için dini anlamak gerekir.
Anlamı elde etmeye ve yorumlamaya olan gereksinim, insan
mevcudiyeti ile daimidir. Ve bundan dolayı da insanoğlu, anlam
arayan yaratıklar olarak tanımlanmıştır. Tek tanrılı dinler orta-
ya çıkmadan önce insanlar aşk tanrıları, güç ve kuvvet tanrıla-
rı, savaş ve barış tanrıları, kral tanrı, kahraman tanrı ve benzeri
tanrılara aşkınlık ithaf ederek adet ve göreneklerini bu şekilde
inşa etmişlerdir. Toplumların refahını ve gücünü artıran unsur,
onların ekonomik ilişkilerini şekillendiren yapısal özellikler değil,
yüksek kültür ve medeniyet yaratmayı mümkün kılan, onları ha-
rekete geçiren metafizik güçtür.
Coğrafya, medeniyetler için zemin hazırlar, devletlerin ve top-
lumların taleplerine cevap verir. Bir ülkenin jeopolitik konumu-
nu ve ulusal politikalarını belirleyen en önemli faktör, coğrafi
alandır. Anadolu, Erken Dönem’deki adıyla Küçük Asya, din ve
medeniyet ilişkisinin yani bir anlamda insanlık tarihinin ve din-
ler tarihinin en yoğun olarak yaşandığı coğrafya olmuştur. Pagan
pek çok Tanrı ve Tanrıçanın adı ve hikayesi Anadolu coğrafya-
sında geçerken, tek tanrılı dinler Anadolu’da doğmamasına rağ-
men gelişme süreçlerinde Anadolu coğrafyası kaderleri üzerinde
kilit rol oynamıştır. Anadolu coğrafyası, medeniyetin Doğu’dan
Batı’ya akışında etkin rol oynamış ve aynı zamanda medeniyet-
leri biçimlendirmiştir. Dünya tarihi Doğu’da başlar, Batı’da biter.
Doğulular dünyanın çocukluğu iken, Grekler ve Romalılar genç-
liği ve yetişkinliğidir. Bu tarihi süreci yorumlayabilmek için Ana-
dolu tarihini bilmek gerekir.

7
Anadolu sahip olduğu coğrafi konum sayesinde Kudüs köken-
li Doğu’lu bir din olan Hıristiyanlığın Batı’ya adım atmasında
önemli bir rol üstlenmiş ve Erken Dönem Hıristiyanlık tarihinin
pek çok evresi bu coğrafyada şekillenmiştir. Yeni Ahit’te bahse-
dilen olayların yaklaşık 3/2 si ya Anadolu ya da Yunanistan mer-
kezlidir. Hıristiyanlık, Filistin’deki küçük Galilee’den çıkarak Batı
Dünyası’nın dini olmuştur.
Hz. İsa’nın ölümünden sonra havariler Hıristiyanlığı Roma İmpara-
torluğu coğrafyasındaki pagan ortama yaymak için seferber oldu-
lar. Helenistik Dünya yani Grek-Roma kültür ortamı, Anadolu’nun
o dönemki adıyla Diyar-ı Rum, Hıristiyanlığın bir dünya dini olma
sürecinde etkin bir rol oynamıştır. Doğduğu ortam olan Yahudi
dini ve çevresi ve serpildiği ortam olan Grek ve Roma Dünyasının
etkinliği, Hıristiyanlığın köklerini oluşturmuştur.
Doğu’dan Batı’ya geçiş sürecinde Hıristiyanlık, Grek-Roma kültü-
rü ortamında serpilmiş, Doğu’yu temsil eden Kudüs merkezli din
kaybederken Antakya merkez olmak üzere Küçük Asya merkezli
Hıristiyanlık, başarısını Roma’nın resmi dini olma statüsünü elde
ederek başarmıştır. Anadolu coğrafyasında inşa edilen bu yeni
dinin en önemli misyoneri Tarsuslu Paul’dur. Paul, Anadolu’da
çıkmış olduğu misyonerlik seyahatleri ile İsa Mesih merkezli di-
nin temellerini atmış ve M.S. IV. yüzyılda Hıristiyanlık Roma’nın
resmi dini haline gelmiştir.
Anadolu’da Ephesus, Nicaea (İznik), Constantinopolis (İstanbul)
Pisidian Antioch (Yalvaç) Antioch in Syria (Antakya) ve Tarsus
gibi onlarca şehrin Hıristiyanlık tarihinde yeri ve önemi vardır.
Pek çoğu, hem kanonik hem de apokrif Hıristiyan metinlerinde
geçer. Iconium’da bu şehirlerden birisidir. Iconium’un Hıristi-
yanlık tarihi içinde 4 kişi ön plana çıkar: Aziz Timothy, Azize Thec-
la, Marcus Julius Eugenius ve Amphilochius.
Iconium da Paul’un misyonerlik seyahatlerinde uğradığı şehir-
lerden biri olmuştur. Lystra’ya uğradığında tanıştığı Timothy’den
Yeni Ahit’in pek çok yerinde bahsetmiş ve “Pastoral Epistle” ola-
rak geçen mektuplarda Lystralı Timothy’e mektuplar yazmış ve

8
O’na olan güvenini ve sadakatini bildirmiştir. Yeni Ahit’in mek-
tuplarından ikisi Lystralı Timothy’e yazılmıştır.
Yeni Ahit’te geçmeyen ve Apokrif metin olarak kabul edilen iki
metin ise Azize Thecla’dan bahseder. Birinci metin M.S. II. yüz-
yılda yazıldığı düşünülen “Paul ve Thecla’nın İşleri (Acts of Paul
and Thecla)”adlı metindir.
Thecla hikayesi, Paul’un vaazlarıyla Hıristiyanlığı seçen, nişanlı-
sını, annesini, memleketini inandığı düşünce uğruna terkeden,
inancı uğruna işkenceler gören fakat bu işkencelerden muci-
zevi bir şekilde kurtulan genç bir kızın hikayesidir. Yeni Ahit’te
geçmemesine rağmen pek çok kilise babası tarafından hikayesi
kabul gören Thecla kültü Seleucia’da Thecla öldükten sonra da
devam etmiş ve Hıristiyanlık tarihinde bir kadın olarak önemli
sıfatlarla anılmıştır.
İkinci metin ise M.S. V. yüzyılda yazılan “Azize Thecla’nın Yaşa-
mı ve Mucizeleri (The Life and Miracles of Saint Thecla)” adlı iki
ciltlik eserdir. Thecla kültü sadece Anadolu’da değil Avrupa, Af-
rika, Ermenistan, Kıbrıs, Filistin, Suriye ve Mısır’da yaygınlaşmış,
apokrif metin olmasına rağmen kilise önderleri tarafından öv-
güyle bahsedilmiştir. Thecla, Hıristiyanlığın ilk kadın şehidi olarak
anılır. Thecla ismi o derece ön plana çıkar ki bir dönem teslisin
dışındaki en önemli kişi olarak addedilir.
Üçüncü şahıs ise inancı yüzünden Roma Ordusu’ndaki görevinden
ayrılmak zorunda kalan Laodiceia Combusta’da M.S. 315-340’lı
yıllarda başpiskoposluk yapan Marcus Julius Eugenius’tur. Mar-
cus Julius Eugenius’un yaşadığı dönem olan M.S. III. ve IV. yüzyıl
Diocletian ve Licinius gibi Roma İmparatorları’nın Hıristiyanlara
karşı baskıları yoğunlaştırdığı bir dönemdir. Fakat bu baskılar Hı-
ristiyanlığın önünü kesmemiş aksine güçlenmesine neden olmuş-
tur. Marcus Julius Eugenius’un yaşadığı dönem (M.S. 315-340) ile
Kuran-ı Kerim’de Kehf suresinde geçen ve Hıristiyan Dünyasında
“Yedi Uyurlar” diye bahsedilen gençlerin yaşadığı dönemin (M.S.
250) aralarında 75 yıl vardır. M.J. Eugenius ile “Yedi Uyurlar” ın
ortak özellikleri Roma’nın Hıristiyanlara yönelik baskılarını artır-
dığı bir dönemde yaşamış olmaları ve Roma’nın putperest anla-

9
yışına itaat etmemeleridir. M. J. Eugenius’un putperestliğe olan
karşı tavrı Kuran-Kerim’de anlatılan “Ashab-ı Kehf” ya da Hıristi-
yan Kültürü’nde bahsedilen “Yedi Uyurlar” kıssası ile benzerdir.
Dördüncü kişi ise Kapadokya bölgesinde Diocaesarea’da M.S.
340-345 yılında dünyaya geldiği düşünülen ve Kapadokya
Babaları adı verilen Hıristiyan dini önderlerle yakın ilişkisin-
den dolayı bu grupta olmamasına rağmen bunlarla anılan ve
Iconium’a M.S. 374 yılında Basileus tarafından piskopos ola-
rak atanan Amphilochius’tur. Amphilochius, Lycaonia bölge-
sinde Heretik unsurlara karşı mücadele etmiş, Iconium, Side ve
Constantinopolis’te synodlara katılmış ve Isauria bölgesindeki
kiliseleri denetimi altına almış ve pek çok Hıristiyan önder tara-
fından büyük bir dini lider olarak tanımlanmış bir piskopostur.
Amphilochius M.S. IV. yüzyılın önemli teologlarından ve kilise
babalarından biri olarak anılır.
Toplumların tarih içinde ulaştıkları belli bir üretim düzeyi ve bu-
nun gerektirdiği toplumsal örgütlenmelere bağlı olarak şehirler
ortaya çıkmış, şehir ve şehirleşme toplumların gelişmeleri ile bir-
likte yürümüştür. Şehirler, sosyal, ekonomik ve dini aktiviteler
ölçütünde bu aktivitelerin toplandığı bir mekân değildir. Aynı za-
manda yeni binaların, caddelerin farklı sanatların var olduğu sa-
dece “toplayıcı” değil “üretici” vasfın ortaya çıktığı mekânlardır.
Şehirlerin sadece toplama, muhafaza (container) özelliği yoktur,
aynı zamanda üretici (generative) bir özelliği vardır. Bu bağlam-
da şehir, Turgut Cansever merhumun deyimiyle insanın hayatını
düzenlemek üzere meydana getirdiği en önemli, en büyük fizikî
ürün ve insan hayatını yönelten, çerçeveleyen yapının adıdır.
Şehir, ahlâkın, sanatın, felsefenin ve dinî düşüncenin geliştiği
ortam olarak, insanın bu dünyadaki vazifesini, en üst düzeyde
varlığın anlamını tamamladığı ortamdır. Iconium’u da bu şehir
ölçütlerine ile kıyasladığımız zaman şehir sıfatını hakkıyla taşıdı-
ğını gözlemleyebiliriz.
Her şehrin bir genius loci’si (bir yerin kendine özgü atmosferi,
ruhu) vardır. Mesken tutma (dwelling), barınma ve korunma
amaçlı (shelter), yerleşimden daha fazla anlam taşır. Mesken
tutulan yer, hayatın yaşandığı yerdir. Iconium da tarih öncesi

10
dönemden itibaren Çatalhöyük vb. Neolitik yerleşim yerleri ile
medeniyetin dünyada ilk şekillendiği noktalardan birisi olmuş ve
bu özelliğini tarih boyunca Hitit, Phryg, Roma, Bizans, Selçuklu
ve Osmanlı medeniyetleri ile devam ettirmiştir.
Edward Said, bütün kültürlerin iç içe geçtiğini, hiçbirinin tek,
katışıksız ve yekpare olmadığını, aksine, melez ve heterojen bir
yapıya sahip olduğunu ifade eder. Konya da M.Ö. 10.000’lere
uzanan tarihi ile şehirleşmenin ilk tohumlarının atıldığı bir yer-
leşim yeridir. Neolitik Dönem olan M.Ö. 8000-5000 arası tarıma
geçiş, hayvancılık, artı ürün ve ekonominin köklerinin atılması,
ilk şehirleşme vb. onlarca yenilik ortaya çıkmış ve bu dönem
Gordon Childe tarafından Neolitik Devrim olarak nitelendirilmiş-
tir. Konya’da Neolitik Dönem’le başlayan medeniyet hareketi
Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi ile de-
vam etmiş ve Konya, Edward Said’in sözünde geçtiği üzere tek
bir kültürün izinin görülmediği zengin bir tarihi kültüre sahip ol-
muştur. Bu kültürel zenginlik aslında dinler tarihi açısından da
zengin bir resim sunmaktadır. Konya, Ana Tanrıça Kybele’den Hi-
tit Tanrı ve Tanrıçalarına, Hıristiyanlıktan İslamiyete ve bunlara
ait onlarca zengin birikime sahiptir.
Lefebvre, “her mekânın onu biçimleyen bir iktidarı vardır” der.
Konya da tarih boyunca farklı medeniyet ve iktidarlara ev sahip-
liği yaparak onlardan izler taşımaktadır.
Biz bu kitabımızda, Diyarı-ı Rum’dan Diyar-ı İslam’a geçişte
önemli bir konumda olan Selçuklu Başkenti Konya’nın, Diyar-ı
Rum olarak adlandırıldığı dönemde etkin bir güce sahip olan Hı-
ristiyanlık dininin Konyalı ya da Konya ile yakın bağlantısı olan
bu dört önemli şahsı hakkında bilgi verip, Konya’nın Hıristiyanlık
dininin yayılış yıllarında coğrafi konumundan ötürü, sahip oldu-
ğu tarihsel birikime ışık tutmaya çalışacağız. Kitapta, Hıristiyan-
lıkla ilgili tarafımdan yazılmış makalelerden yararlanılmış, kendi
eserlerim dipnot olarak gösterilmemiş, birinci kaynaklar dipnot
olarak verilmiştir.
Fatih Mehmet Berk, Şubat 2016, Konya

11

You might also like