Professional Documents
Culture Documents
Kafa Bi Dünya Sayı 01 Süleyman Saba
Kafa Bi Dünya Sayı 01 Süleyman Saba
3
Atatürk'ün doğduğu evin
imparator lakaplı NelsonMandela, tam 27 yıl bombalandığı haberi sonrası
Galatasaray'ın eski, Türkiye cezaevinde yattıktan sonra İstanbul ve izmir'deki
milli takımının yeni hocası Güney Afrika Devlet Başkanı gösteriler, Rumlara yönelik
Fatih Terim Adana'da doğdu. seçildi. (1991) tahrip ve yağma
(1953) hareketine dönüştü.
.
5 (1955)
Picasso'nun İspanya
• Asıl adı Fahrettin Cüreklibatur
Çirkin Kral lakaplı Yılmaz iç savaşının en acılı
olan, aynı anda bir okla 3
Güney, 47 yaşındayken sahnelerinden birini anlatan
kişiyi öldürebilenMalkoçoğlu
Merhaba, filmlerinin başrol oyuncusu Paris'te yaşamını yitirdi. tablosu Guernica 40 yıl sonra
(1984) ABD'den İspanya'ya
Cüneyt Arkın doğdu. (1937)
döndü. (1981)
Bir insan dergisinden canımız, ciğerimiz 8 •
10
diye bahseder mi? Evet, bahsedermiş.
Şu an elinizde tuttuğunuz canımız Orgeneral Kenan Evren 301 kişinin maden ocağında
E;)"
gözüyle, sesiyle yalnız bırakmayan çok
Halihazırda Gazze'de
kıymetli meslek büyüklerimiz, çok şahane binlerce masum çocuğu
Türkiye'de 1934'te tanınan
dostlarımız, yol arkadaşlarımız var. Çok 'kadınların seçme ve seçilme
katletmeye devam eden İsrail,
hakkı' tasarısını Yeni Zelanda
Filistin'le sürdürdüğü barış
LVL
yaşasınlar, sağ olsunlar! Kalem tutan Kolonisi tanıyan ilk ulus oldu.
görüşmelerini durdurduğunu
elleriniz, ktavyeye basan parmaklarınız açıkladı. (2000) (1893) 9
dert görmesin... 1
Hepsine, herkese binlerce kez teşekkür,
bütün ekibe bol bol tebrik! "Gözlerimizin değil; Ertesi yıl 160 faili meçhul
acılarımızın uykuya ihtiyacı İlk TV haber programı, cinayetin işleneceği
var" sözünün sahibiMusa BBC'de yayınlandı. Türkiye'de, Bakanlar Kurulu
İçine sevgimizi kattığımız KAFA Dergi Anter öldürüldü! (1938) İnsan Hakları Raporunu kabul
(1992) etti.J2000}
1. sayıyı sizlere sunmaktan gurur
duyuyoruz.
20 22
"Bazı insanları cinsellik Henüz 16 yaşındayken 12
Sevgiyle, ZekiMüren öldü.
yönetir" diyen Eylül cuntası tarafından kemik
Sigmound Freud (1996) yaşı büyütülerek asılan Erdal
Ayça Derin Karabulut öldü. (1939) Eren doğdu. (1964)
23 24
•
25 27
(1932)
Akşamse_fası 9
İstanbul'da açıldı.
Parti kapatıldı. Göztepe'den Yeşilköy'e
(1955)
(1960)
2 uçtu. (1930)
30
KAFA 3
Nihat Sırdar
Ölüm ümit
verir mi'insana?
Yaşamanın pahalı, ölmenin bedava olduğu bu memlekette ümidi bile
artık ölümlerin yanında arar olduk.
E
trafımda genel duygu ümitsizlik. Benim çevremden insan biriktirdiysem ben ne güzel" diye düşünüyorsun.
kaynaklanıyor olabilir bu durum elbette. Belki sizin Sırtım yere gelmez diyorsun.
arkadaşlarınız çok mutlu, çok umutludur. Ama genel Ölüm insana ümit veriyor günün sonunda.
ruh hali bu benim konuştuğum insanlarda. Bunu fark ettiğinde şaşırıyor insan önce.
Tam bir şeyler normale döndü derken pat bir facia. Ölüm insana ümit verir mi lan?
Onlarca, yüzlerce insan hayatı kayboluyor. Kızıyoruz, Veriyor işte.
isyan ediyoruz bu kadar bedava ölümlere. Mesela Robin Willams ölünce ne hissettiniz?
Sonra? Üzüldünüz değil mi?
Sonrası hiç. Size bu kadar güzel zamanlar armağan eden, etkileyen,
Günün sonunda kabahatli olan sen ilham veren bir aktörün
ol �yorsun üstüne bir de ölümü üzüyor elbette insanı.
kızdığın, eleştirdiğin, Peki dünyanın dört bir yanında
hesap sorduğun için. insanların aynı aktörün kaybının
Al sana bir ümitsizlik nedeni hüznü etrafında birleşmesi, aynı
daha. duyguları paylaşması hiç ümit
Sen kıçını yırtıp çalışıp vermedi mi size de?
vergini öder, bu Birbirlerini öldüren,
ödediğin vergilerin bombalayan, stratejik oyunlarla
karşılığında hizmet, birbirini batırmaya çalışan
güven, huzur ülkelerin insanların aynı
beklerken bir duyguda buluşması bir
öğreniyorsun ki o ümit yaratmaz mı?
verdiğin vergileri Berkin Elvan •.•
A kşamsefas ı
CanDurukan
dı 'süper' ligimizin her durumda masaya ziyade, kaçırdıklarıyla hatırlandı. Olanca karizması ve
Daniel Guiza:
İspanya Ligi'nin gol kralı olarak geldi. Sarı lacivertli formayı
sırtına geçirdi. Kollarını elinde ok varmış gibi açışıyla
kendine has bir gol sevinci vardı. En azından öyle dediler.
�ma biz pek göremedik. Zira ülkemizde ona gol atmak
pek nasip olmadı. Aslında oldu da o hep attıklarından
Kşamsetas ı
KAFAs
Marius Maldrasanu:
Adındaki asaletin yarısı kadar takıma faydalı olsa, adı Beşiktaş'ın
The Türkler!
efsaneleriyle anılabilirdi. Ama olmadı. Lucescu kontenjanından
Çok lehçeye sahibizdir
ülkemize gelen orta saha oyuncusu, İstanbul'da güzel bir tatil
geçirdi. 2002-2003 sezonunun devre arasında geldi, sadece 3 hem de çok, belki
maçta forma giydi. Birkaç defa topa dokundu. Gol ya da asist saysak 'say say bitmez'
yapamadan ülkesine döndü. Ama o kısa süreye bir şampiyonluk deriz cümlenin sonuna.
sığdırdı. Sezon sonunda döndüğü ülkesinde 2008'e kadar
Kibar kibar konuşurken
şampiyonluk göremedi.
ağzımızdan çıkan 'argo'yu 'ay
Mohammed Souleyman : pardon' diye düzeltiriz hep. Amaaa ...
Genç yetenek diye geldi. Beşiktaş'ın izleme komitesi beğendi Bir lehçe var ki o lehçe nereye giderse
dediler. Nerede izlediler de beğendiler bilinmez ama bu Nijeryalı gitsin düzelmez, nettir 'İzmit Aazı� ••
İlker Yasin'i emekli edebilirdi. *çok paspal boolum: çok çirkin ve bakımsız
Olmadı. O gitti, İlker Yasin kaldı. Sarı laci formayla sadece 12 * iş koydun mu: söyledin mi?
*sal boolum kendini: biraz rahatla
maçta, onların da çoğu yedek olarak şans bulan Beschastnykh,
*kene: para
tek golünü Denizlispor deplasmanında attı. Bizden sonra kaçarak
*tiiz: popo
gittiği ülkesinde de kendine gelemedi. Kariyerini 2008 yılında
*terso: parasız
Kazakistan liginde noktaladı.
*kuruçeşme gişeler yok mu bize bir şeyler: bize
Adını duyunca yüzümüzde sadece nedeni belirsiz bir tebessüm
uygun bir durum var mı?
oluşturan nice koç yiğit daha geldi ülkemize ancak hepsini anacak
*patates olduk: kafayı bulmak
yerimiz yok. Adlarını yad edelim, ve yazımıza noktayı koyalım ...
*nallayalım: gidelim
*bir ateş et de yanalım boolum: para ver de
Elano Blumer (G.Saray}, Alexandre da Silva Mariano Amaral
sigara alayım
(�eşiktaş}, Jose Guiltermo Del Solar Alvarez-Calder6n *her türlü salça oluruz raadol: bir şekilde oraya
(Beşiktaş}, Claudio Maldonado (Fenerbahçe}, Marcelo gideriz merak etme
Carrusca (Galatasaray), Tomas Jun (Trabzonspor, Beşiktaş), Ali *ketenpere: usulüne uydurma
Lukunku (Galatasaray}, Sixten Veit (Beşiktaş}, Vicente Simao *ayaa: -mış gibi
(Fenerbahçe}, Kevin Campbell (Trabzonspor} ••.
*alayına isyan hodri meydan: isyanım herkese
buyrun kapışalım
Akşamsefas ı
FA6
Arınç ve Kadınlar...
Başbakan Yardımcısı ve·Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın
kadının iffeti üzerine verdiği ahlak dersini duyunca Google'a
11arınç ve kadınlar" yazdık... Bunlar çıktı!
1997... 2012...
Bülent Arınç, "Kadınlar, 'eşimdir döver' diyecek kadar Bülent Arınç: Kadın milletvekili az önce şahsıma
sadakat doludur. Tasarı ailenin bütünlüğünü bozacak yönelik bir konuşma yaptı... (Meclis kürsüsünden
niteliktedir" sözleriyle kadına şiddet yasasına karşı çıktı. muhalif bir vekile yaptığı cevabi konuşmadan)
2007... Kadın milletvekili itiraz ediyor, "Bu cinsiyetçi
Bülent Arınç, 467. Manisa Mesir Macunu Şenlikleri'nde ifadeyi kınıyorum. Dişiliğimizle değil kişiliğimizle
120 adet mesir macunu kaparak bir önceki şenliklere anılmak istiyoruz:' Bülent abi devam ediyor o 'kadın
göre hasadı tam üç katına çıkardı. milletvekiline' cevap vermeye: Kürtaj meselesi
2009... konuşulurken siz öyle bir söz sarf ettiniz ki benim
. Bülent Arınç, Mardin Milletvekili Emine Ayna'yı yüzüm kıpkırmızı oldu. Evli bir bayan, çocuğu olan
kastederek, "Çok garip bir yaratık" dedi. milletvekili kendisi ile ilgili bir organını nasıl böyle
2010...
açıkça konuşabilir?
*Organ: Vajina.
Bülent Arınç, Meclis'Başkanvekili Güldal Mumcu'nun
(Son 1O yılda kadın cinayetlerinde artış yüzde 1400
odasını basarak, "Oturumu nasıl yönetiyorsun,
sadece 2012'nin ilk 11ayında 147 kadın öldürüldü. 208
sarhoşlara söz veriyorsun!" dedi.
kadın şiddete maruz kaldı. Ama yanlış anlamayın bu
2011...
ülkeyi yönetenlerin duymaya utandığı kelime: Vajina!)
Bülent Arınç: Hayat içki ve seksten ibaret değil
2013...
2012...
Bülent Arınç: Ahlaken bir geriye gidiş var... ABD'de,
TBMM Genel Kurulu'nda konuşma yapan bir kadın
Avrupa'da böyle bir şey göremezsiniz... Bize, gençlere
milletvekiline hitaben Bülent Arınç: Lütfen bana
yönelik dizilerde kravat burada etekler diz üstünde...
bakarak konuşmayın, genel kurula bakarak konuşun... �
�14-
Rahatsız oluyorum!
Bülent Arınç: İffet çok önemli... Sadece bir isim değil
kadın için de bir süstür, iffet. Erkek için de bir süstür.
iffetli olacak. Erkek de olacak. Zampara olmayacak.
Eşine bağlı olacak. Kadın ise o da iffetli olacak.
Mahrem - namahrem bilecek. Herkesin içerisinde
kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar
olmayacak, iffetini koruyacaksın.
2günsonra...
Bülent Arınç: Faydalı bir konuşma yaptığımı
düşünüyorum. Sadece kadınlar kahkaha atmasın
demişsem çok akıl dışı bir iş yapmışımdır. Ama orada
görgü ve ahlak kurallanyla ilgili bir konuşma yaptım.
'
Bazı sanatçılar var. Bunlar yapay kahkahalar atıyorlar.
Bunun da fotoğrafını çekip bana gönderiyorlar.
Gerçek kahkahalar var ve bunlar insanı rahatlatır. Ama
bunlarınki yapay. Kocasını bırakıp sevilisiyle tatile
çıkanlar direği gördüğünde dayanamayıp direğe
çıkanlar... Böyle bir hayatın içinde siz olabilirsiniz. Size
kızmanın ötesinde size acıyabilirim. Sizin hayatınıza
ancak ağlanabilirse yerini bulmuş olabilir diye
düşünüyorum.
KAfA7
Sunay Akın
Kafanın kuruluğu
Kafatası, insanın hayatta #olmak ya da olmamak"
meselesidir. Oysa, insanın korkması gereken kurukafa değil,
kafanın kuruluğudur.
er ne kadar kafatası olarak bilinse de, halk Bir de dost gördüler
Kşamsefas ı
Anıl Çağlar Saka
Dövme nedir?
Ne değildir?
İşi gücü bırakıp vücudunda birden fazla dövmesi olan insanlara
"Bu dövmenin hikayesi nedir?" diye soruyorum, huyum kurusun.
Ben vücudumda çok da derin hikayeleri olmayan dövmelere sahibim.
Fakat diğer insanların benimle aynı fikirde olmadığını öğrendim.
D
övme sanatını kimileri "basit" bir iş olarak Dile kolay 20 yıl!
tanımlasa da bu sanatı icra eden ustaların sabırlı Arkadaş değil, kardeş!
olması gerekir. Yeteneğin pek bir önemi yok, Ben terk eden sevgilinin adını ya da hayatımdan bir an
benim lise arkadaşım bu işi yaparak ev geçindiriyor
ama gel gör ki resim dersinden sınıfta kalmışlığı var.
Kadıköy'ün hareketli sokaklarında dövme dükkanlarına
rastlamak zor değil. Şehrin en merkezi yerinde, her
an eylem yapılmaya müsait yerde "Arkadaş ben bu işi
yaparım!" diyen kişinin çok değil bir kaç tahtasının eksik
olması gerekir. Bakmayın kurukafa dövmesi olan insanlar
da iyi insanlar.
Kadıköy'ün bir sokağında "Tattoo Station" adında iki katlı
Pitbull köpeğinin ev sahipliği yaptığı bir dükkan var.
Dükkanın dövme ustaları Ata Meriçer ve Celal Tütüncü
ile sohbet edip insanların vücutlarına yaptırdıkları
dövmeleri konuştuk.
Her şeye anlam katmayı seven milletimizin dövme çıkıp gidecek insanları vücuduma dövme yaptırmam.
.(
konusunda pek yaratıcı olmadığı aşikar. Ben sevmiyorum, sevemiyorum.
Vega kusura bakma ama bence her şeyin bir anlamı Çok değil 5-6 ay önce Ata Meriçer 20 yıllık arkadaşını
olmamalı. Ayrıca bir insan için kuru kafa ya da memenin kaybetmiş. Kalp krizi maalesef 36 yaşında, gencecik
üzerine yapılmış klasik gül dövmesi ne ifade edebilir ki? bir adamı bulmuş. O da öldüğü günü bileğine dövme
Ata Meriçer ilk dövmesini ben doğmadan 1 sene önce yapmış. Tarih hikaye, önemli olan bir an bile olsa o
1990 yılında yaptırmış. Öyle afi ili aslanlı kaplanlı bir kardeşi unutmamak ..
dövme değil tam tersine sıradan bir tribal çalışma O kadar çayını çorbasını içtik dükkanın diğer dövme
yaptırmış. Aslında dövme geçmişte yaşanan bir mahalle ustası Celal Tütüncü'den bahsetmezsek ayıp olur, bana
kavgasında bileğe alınmış satır darbesi üstüne yapılmış. yakışmaz. Sırf acıtıyor dediği için vücudunda ki ı O
Olaylar geliştikten sonra çevredeki insanların " Faça mı dövmenin henüz bir tanesini bitirebilmiş. Muhabbeti hoş
attın? Niye attın? Derdin neydi?" sorularından sıkılıp ancak canı çok kıymetli güzel insan.
dikişler alındıktan iki gün sonra "O zamanlar Kadıköy'de Sürç-i lisan ettiysem küfredin bana.
bir tane var" diye bahsettiği dövme dükkanına gidip
o benim beğenmediğim tribal dövmeyi yaptırıyor.
Yara izi daha artistlik olabilirdi. Sebebi kullanılan boya
malzemesiyle alakalı mı bilinmez ancak ilk dövmeyi
yaptırdıktan birkaç ay sonra yenisi yapılıyor.
Siz hiç okuma yazma bilmeyen çocuğun babasına
dövme yaptığını duydunuz mu? Genelde anne ve
babalar dövmeye karşı olmalarıyla ünlülerdir. Ata Meriçer
iki çocuk babası. Henüz çocukları 4 yaşındayken benim
şuan bile çizemedim 'çöp insan' çizmiş. Hatta çizmekle
yetinmeyip babasının iki parmağının bir tanesine
annesini diğerine ise babasını çizmiş.
A kşamsefas ı
KAFA9
nde yapıldı.
. . . 2000' lu.. yıllarda Eski Mısır dönemi .
Tarihçesi: İlk
�: �: a ve ıgne.
w
K aç saatte yap
Kull anı
ılır? D övmenı
n şe ıne g ö sür �si değ işi r. ü zeri
. .
n de
·· . me şeklın
.ov . e go..re
e ayl ar bile surebTr ıı. nel er va rdır. D
dö vm farklı igw
? D ovme yapı
lırken kuilanı 1 an
Canım acır mı d w ·ı
birazcık canınız ya
nabT ı ır.
: : � =��·���!� ;;:��1�:=:��gı:�sur;ıece
R
n i o
g
Kanse y p
f ��:·hasag�l:g:- ·��t��,r��y:a��� �::.�::;��;
·ık
1 h aftalar dovm
yapıldı
. . e bakımı d'ıkkatli
yap tırmamaları gerekti
. ı·
ğinı. �.oy uy?.r
,·e bu işlemi gerçekle
ştirebilirsini z. Ayrıc
a
k ae1r mı? La
rının dö vme ı
ım, canım ço
hasta 1 a zer yon te mı
Sildirebilir mıy
• •
malıdır.
ca dövme yapılma ..
silinen dövmeni
ray a yap
� � �� � ���:�: ���:
1 ğ y b
ya cağ ın ız y ere g öre fi
. � � ��!����!��:;� ��
y tl r
bT
g ·akları dahil
pa
.
1 11
Kaç övmesini kim yaptırdı? M
e
.. .
att Go ne ısım
men yeşil diğeri ise
buyuk d
Dünyanan en
. ..
. tırdı. Bır ozü tama
•
A kşamsefas ı
Erhan Karad�ğ
••
Omür .dediğin
1 gündür...
Size Lacivert takım elbiseli/erin arasından, Ankara'nın gri binalarının
ortasından seslenen gökyüzünün lacivertine, bulut/ar1n griliğine
uzanan 40 yılllk Ankara gazetecisi, Kanal D Haber Ankara Temsilcisi
Erhan Karadağ'ın Ankara'dan kaçış karavanı...
· s abahın kızılında kalkıp spor yapanlar, koşacak orman
arayanlar, az uyuyup çok yaşayanlar dahil kim
Trafiği yazmak bile istemiyorum. Dur-kalk..
Afedersiniz; gün oluyor Ankara'da 5 dakikalık yere tam 15
zamanı iyi kullanmış olabilir ki? dakikada ulaşıyoruz!..
Veya kim "ben yaşadım arkadaş bu hayatı; öyle böyle Hani dünya dediğin bir gündü o da bugündü...
değil " diyebilir? Dese dese en fazla "carpe diem"
.• Özetle; çabuk pes ettim ... "Madem dünyayı
diyebilir.. güzelleştiremiyoruz, o halde kendi dünyamlZI
Anı yakala! Nasıl yakalayacağız? Sürekli yakalanıyoruz... güzeleştirelim." Sonrası kolay oldu; 20 1O yılında bir
Saat 1O.OO'da yat, içki içme .. Olmadı eeyy Ahmet, eyy motosiklet dünyaya geldi, 4 yaşındayız. Bir aylık sancılı bir
Mehmet... Karın yok, kocan yok bir başınasın, dır dır tamirhane macerasının ardından geçen ay da kucağıma
eksilmiyor... bir karavan doğdu...
Bana göre havada bir söz... Anı yakalamak kurtarmaz yani,
yakalanmamak lazım.. Kravatlı, kasvetli Ankara'yı bu yüzden
Tasavvufta huzur arayanlardan değilim ama macerayı seviyorum. İtiyor, kovallyor, doğaya çabuk
tasavvufta buldum desem de yalan değil. ulaştır1yor... Mazeret bulmaya bu kadar zorlanmayan,
Hasan El Basri 14. yüzyılda vermiş rotayı: gerekçe uydurmak için trafiği bile dert eden ruh halimizi
"Ömür dediğin bir gündür, o da bugündür! ." Çünküüüüü...
. o karavan nereye ulaştırdı diye merak eden olabilir: )
Ne olacak bilmiyoruz!.. Karadeniz...
Nah bilmiyoruz; durursan durduğun yerde, gün de gece İşte o karavan bizi buraya getirdi.
de aynı geçecek heralde. Sadece bedenimizi değil,
Yatcaz kalkcaz; gerilim, haksızlık, mutsuzluk... ruhumuzu da bulutların üzerine çıkardı.
Yatcaz kalkcaz; adaletsizlik, kavga, mutsuzluk ..
A kşamsefas ı
KAFA 11
RiZE- Kaçkarlar-
"Yayla yolu toz olur, kış gelince uz olu � � istiyorsanız, baş
Koçira: Bul�tların
ka yer bilmiyoru
üzerine çıkmak
Yayla suyundan içen kocakafi kız olur.. m. Çamlıhemşin'e
2 5 km, ama bir 20-
saat sürebilir. Bir
Üstüne ne kadar türkü yazsalar az... uçağın kanadında
Karadeniz 'e, Kaç n
kar dağlarına bak
200 metre çıkmanız mak isterseniz 2
bin
yeterli. Yolu çok
her tür araç çıkabi şahane değ il ama
Pe amber dev�siymiş... Gürcist�n'da liyor...
k �u; en belirgin özelliği çifleştikten
KAŞ - Kaş Kamping:
sonra dişi, erkeğini yiyormuş ! .. Kaş'ın gözbebe
ği... Antik tiyatro
eteklerinde, ze nun
bi şey görmedim! � ytin ağaçları için
de bir kamp ala
_ şezlonglarla süs nı. Sanki
lenmiş bir açık ha
va kütüphanesi.
huzurlu ve eksiksi Sessiz,
z. Kaş merkezind
en yürüyerek l O
dakika. Deniz, gün
eşin doğuşu orad
doğal terasların a bir başka... Kat
da manzara o ka kat
dar şahane ki, bu
evler, çadır alan ngalov
ları, karavan par
k yerleri hangisi
kafanızı çıkarıp nden
baksanız, deniz...
Üstelik hemen karş
daMeis. ıda
ARTViN - Karagö
/-Borçka
BARTIN-Ama
sra - Çakraz
CiDE-Gideros
Koyu
BOLU- Yedigöl/er
Akşamsefası
FA 12
Selim Süme
Varmak...
Yolda olma halini her zaman sevmişimdir. "Bütün ağaçlar kırmızıydı" serısı, çocukluğumun bir
bölümünün geçtiği Sovyetler Biri iğinin dağıimasıyla ortaya çıkan Doğu Avrupa ülkelerine yaptığım
uzun bir karavan seyahatinde çektiğim fotoğraflardan oluşmakta. Asiında bu seyahat, hatıra
defterimi tekrar yazmak ve zamanın algısını kırmak için bir denemeydi benim için. Bu yolculuk
sayesinde hatıralarımın, bugün oluşturduğum görüntüler ile bağlandığını hissediyorum. SELiM SOME
KAFA 7 3
Mehmet Coşkundeniz
ağlamamak için kendini zor tutuyorsun. Hatta öğle Yaptığı her şeyi koşulsuz kabulleniyordun ya, artık
arasında tuvalete kapanıp ağlıyorsun. sorgulamaya başlarsın.
Sürekli endişe hali içindesin. Televizyonda 8 kişinin Hele hele 'Gerçekten benim aradığım insan mı?' diye
öldüğü bir kaza duysan kulak kabartıyorsun, 'Acaba?' düşünmeye başladın mı, eyvah eyvah...
diye... Sakin ol dostum, herkes yaşıyor bunları. Aşk kafasına
Sabah akşam gözün telefonda. Hep beklenti içindesin. girdin mi bunun değerini bil. Sal kendini.
Her olaya karşı tepkilerin anormal abartılı. Mutluluksa Dünyada aşktan daha iyi kafa yapan
zirve yapıyorsun, mutsuzluksa taban... hiçbir madde yoktur. Kısad1r ama çok güzeldir.
Bunları, aynı benim yazdığım şekilde bir arkadaşına Üstelik bir seferlik değildir ha! Sen bakma 'İnsan bir kez
anlatsan, 'N'oluyor ya? Seni hemen bir hastaneye aşık olur, diğerleri onun taklididir' diyenlere.
götürüp check-up'tan geçirelim' der. Gidersin, işin O cümle kitapta güzel duruyor, hepsi-o kadar.
kötüsü doktor da bir şey bulamaz. Oysa tüm İnsanın defalarca aşık olma potansiyeli vardır.
bunların tek sebebi vardır dostum: AŞK ••• 'Seri aşık'tır insan, biri biter, diğeri başlar.
Ak/mı, zihnini kar1şt1ran, hayatım Aşıkken sana 'Aklını başına al'
değiştiren, seni dünyanm en diyenlere sakın aldırma. Aklın uçsun
mutlu ya da en mutsuz insam gitsin, aşk ancak o zaman aşk oluyor. Hem:
yapan aşk Kafa yapar aşk,
••• kontrol edebildiğin şey aşk olmaz.
bildiğin kafa. Bir kere zaten Başka şeydir o, üzerinde bile durma.
hilafsız ilk 6 ay sarhoşsundur, hiçbir 'Delirdin mi?' diyenlere 'Delirdim' de...
şey görmezsin. 'İçelim güzelleşelim' 'Aptal mısın sen?' diye soranlara
var ya, aslında aşk için söylenmiştir 'Sana ne?' de.
o. Yoksa niye dünyanın en çirkin S*ktir et dostum, aşıksın, aşk
insanı sana mükemmel görünsün kafasındasın.
ı.
k·7 Kafan güzel olsun bu sana yeter.
Rıdvan Akar
Sahi o, yaşadığımız
dünyanın in�anı değil miydi?
Seba'nın tarihe kazıdığı "şerefli ikincilik" kavramının meali aslında
"maç sahada kazanılır"dı. Başka hiçbir "kazanca" itibar
edilmemeliydi. Giden sadece Süleyman Seba değil, yukarıda tek tek
saydığımız değerler ve o değerlerin .vücut bulduğu bir adam gibi
adamdı.
Tevazu? Futbolu bıraktığı dönemdeki "İdealist Grup" arkadaşları
Alçak gönüllülük? da büyüğüne saygılı o çalışkanlığı hatırlıyordu.
Zerafet? Yöneticiydi. Futbolcuların gece hayatını kendine dert
Sebat? edinmişti. Beşiktaş'ın bıçkın hovardası, bilek sihirbazı
· Diğerkamlık? YusufTunaoğlu'nu Boğaz'da sabaha karşı bastığında,
İnat? Yusuf'un süs havuzuna yattığını ve üstünü örttürdüğünü
Ketumiyet? biliyordu. Ama ne kadar kızgın olursa olsun, futbolcusunu
Ve dürüstlük? utandırmamak bir zarafetti. O havuzda olduğunu bile bile
"Söyleyin o hergeleye, buralara gelmesin" diye bağırmış
Tabii ki "hepsi" diye bir şık var. Ama acaba o tek kelime ama yakalamamıştı.
hangisi? Seba o kelimelerden en çok hangisini hak Futbolun zarafetinin adına fair play denirdi. Ali Şen'in
etmişti? İnönü'de protesto edidiği bir maçta, yanı başındaki
Tevazuuna ilişkin onu tanıyan her insanın bir öyküsü misafirine söylenenlere içerlemiş, şeref tribününü terk
var. Kimi -ki aralarında benim 11 y�şındaki oğlum edip, bağıranların yanına gidip oturmuştu. Misafire
da var- minikler karşısında önünü ilikleyerek ayağa öyle şey denir miydi? Şampiyonluk kupası kaldırılıp
kalkan bir İstanbul beyefendisi vardı.Türkiye'nin en neşeyle İstanbul'a dönüş yolunda aynı uçakta olan
büyük kulübünü yönetirken de kamuoyunun saygısını rakiplerine saygı için kaptanı çağırmış, "Söyleyin çocuklara
kazandığı o emeklilik günlerinde.de aynı tavrı sergilerdi. sevinçlerini uçakta belli etmesinler. Rakip üzülür. Saygılı
Tanıştığımızda "başkanım" diye hitap etmemle dalga olun" diye uyarmıştı. Sahi o yaşadığımız dünyonm
geçmiş, "amaaaaan boşver, geride kaldı o günler, sen insam değil miydi?
bana 'Süleyman abi' diyeceksin" diye ısrar etmişti. Hiç fark Bir kulüp düşünün. Yönetimine geliyorsunuz, bütün
etmez, "baba" desek gönlümüzü titretecek o insana "abi" gelirlerine temlik konuluyor. Yani geliri elde ettiğinizde
deme payesini bize layık görmüştü. Görgü kurallarını birileri 'borcuna karşılık' diyerek el koyuyor. Üstelik bunu
değil, içinden geleni yaşıyordu. Misafirinin ayağına terlik hasmın değil, önceki yönetim yapıyor. Yani ortada para
getiriyor, başkanlığı döneminde dükkan dükkan esnafı yok. 'Şanlı tarih' diyorsunuz. Ortada kupa da yok. Beşiktaş
ziyaret edip, çay içiyor, Beşiktaş'ın ekonomik krizini tarihinin pek çok değerli kupası, şampiyonluk şiltleri
çözmek için eline piyango bileti alıp satmaya gidiyordu. · oraya buraya savrulmuş. Bulunamıyor. Ortada bina yok.
Alçak gönüllülük ile tevazu arasmdaki o Zira Beşiktaş'ın bir kulüp binası yok. Seba o seçildiği
incecik çizgide bir kişilik vardı. Süleyman Seba gün ilk kez bir tapuyu havaya kaldırTp, Akaretlerdeki
başkanlığı döneminde makam aracına sahip olmadı. arsayı Beşiktaş için tescil ettirdiklerini gösterdiği içindir
En önemli görüşmelerine taksi tutar giderdi. Beşiktaş ki seçilmiş. O da verdiği sözü tutmuş ve hemen inşaata
yöneticilerinin "ama bu kadar da olmaz ki" diye isyan ettiği başlamış. Bina olmayınca da Sıraselviler'de bir apartmanın
zamanlarda o yöneticilerin özel araçlarını makam aracına ikinci katında bir masa ve bir sandalyeden oluşan "kulüp
dönüştürmüştü. Yukarıda andık ya, Beşiktaş için sattığı o binasını" kendine mesken edinmiş. "Mesken edinmiş"
piyango biletlerinden kulübe 2 Kartal araba kaldığında, diyoruz ya abartmıyoruz. Yöneticileri günün 16-18
"Beşiktaş'ın malıdır" diye binmemişti. Her zaman temiz, saatini Beşiktaş'ın ihtiyacı olur diye o masada geçiren bir
ütülü ve şık giyiminde ancak birkaç takım elbiseye başkandan söz ediyoruz.
maaşı yettiği için kulüp kendisine yeni giysiler aldığında, İşte bu ahvalde başlayan başkanlık yıllarında belki de
kızgınlıkla iade etmelerini istemişti. Giysinin ne önemi en hassas -hasis de diyebilirdim- olduğu şey Beşiktaş'ın
vardı? Masasında her meslekten, her inançtan, her gelir parasıydı. Metin Tekin'in 'dünyamn en pahalı
grubundan insan vardı. Gönül insanıydı. Kulüp başkanıydı kuru Beşiktaş lirasfYdı' dediği o "cimrilik" içinde
ama Beşiktaş'a birlikte sahip çıktığı hizmetliler çay ve tavla Beşiktaş'm her kuruşunun değerini bilerek
arkadaşıydı. Kapıdan son çıkan olmak maharetti. O da adım adım önce borçlar1 ödüyor, sonra gelirini
mahir bir çelebiydi. artır1yordu. Beşiktaş için harcanan her kuruşun
Zarafet, Süleyman Seba'ya çok yakışıyordu. ilk gençlik hesabını sorardı. Kulübü geç saatte kapatırken elektrikleri
yıllarının sevgilisi de zarif, ince delikanlıyı anıyordu. eliyle söndürürdü.Takımın giderek en pırıltılı
A amse
KAFA 7 5
isimlerinden biri haline gelen Sergen'in sırtını sıvazlamak hizmet ettik' dışında hiçbir bilgiyi paylaşmamıştı. Ketumiyeti
için piyangodan elde kalan Kartal otomobillerden birinin sadece mesleğe özgü değildi. Yaşamı boyunca sevdalarını da '
otobüsle antremana gelen Sergen'e verilmesi istendiğinde, aynı biçimde gizlemişti. Sevdalandığı kadınların aileleri bile o
"sözleşmesinden keserim" diyecekti. sevdalara saygı duymuş hatta uğruna hiç evlenmediği o kadın
Son dönemine girdiğinde Beşiktaş Türkiye'nin en çok tesisi yaşamını yitirdiğinde ailesi taziye kuyruğunda onun da yer
olan takımıydı. İlginçtir, ondan sonraki üç başkan da onun almasını istemişti.
geride bıraktıkları ile yöneticilik yaptı. Onun bıraktıkları.dışında Ve dürüstlük. Futbolda dürüstlüğün farklı tanımları
Beşiktaş'a bir tesis kazandıramadı. Dahası Beşiktaş'ın borcu vardı. Seba'nm tarihe kazıdığı "şerefli ikincilik"
. olmadığı gibi kasasında üç milyon doları vardı. O günün kavrammm meali aslmda "maç sahada kazanılır"dı.
koşullarında öyle iyi bir paraydı ki akbabalar kulübe üşüşmesin Başka hiçbir "kazanca" itibar edilmemeliydi.
diye bilanço makyajlanmak zorunda kalınmıştı. Beşiktaş'ın ortalığı silip süpürdüğü dönemde, "hakemler
Sebat, Seba'ya yakışmıştı. 16 yıllık icraat döneminin sonunda, Beşiktaş'ı koruyor" diyen Galatasaray'ın genç ve hırslı
kurdurduğu Beşiktaş Müzesi'nde 23 kupa daha vardı. Bu yöneticisine verdiği cevapta, ilkelere verilen önem vardı.
kupalardan S'i lig şampiyonluğu, 8'i Türkiye kupasıydı. "Hakemlerin Beşiktaş'a teveccühünü hissedersek, takımı
Diğerkamlık, kitapta "Beşiktaş'ın Dervişi" diye nitelenmişti. liglerden çekeriz" diyordu. Futbol dışı hiçbir yola tevessül
Yaşamının merkezinde Beşiktaş vardı. Kendisini, yaşam tarzını, edilmezdi. Beşiktaşlılık duruşu bunu gerektirirdi. Beşiktaş,
tüm inancını, hedefini ve ikbalini Beşiktaş için harcamıştı. şampiyonlara verilen ek ödeneklerden yararlanırken, yani üç
Memurdu. Hayattaki tek serveti olan evini bile Madida'nın büyükler parsayı toplarken itiraz etmiş ve "bir büyük daha var"
transferinde ipotek ettirecek kadar adanmışlıkla hareket . diyerek, Beşiktaş'ın gelirlerinin azalması pahasına Trabzonspor'u
ediyordu. Peki o Beşiktaş'tan bir başkan olarak ne elde etmişti? o havuza dahil ettirmişti. Dürüstlüğüne öylesine güvenilmişti
Popülarite? Çıkar? Devlet ve özel sektörle akçeli avantajlar? ki borç istediğinde kimse ona senet sepet sormamıştı. Zira
Siyasi nüfuz? Akraba ve çevresine torpil? Hiçbiri ama hiçbirine ağzından çıkan sözdü. O da sözünde duran Başkan Süleyman
sahip olmamıştı. Kendisini tanıdığımda "üç aylığımı aldığımda Seba'ydı.
aileni yemeğe çıkaracağım" diyen bir "abi"ye sahip olmuştuk. İşte böyle. . . Gidenin ardmdan sevgi ve özlemden
Bizim inatçı bir "abimiz" ve başkanımız vardı. Çocukluğunda başka şey okumadmız. Çünkü giden sadece
babasının da mezun olduğu Galatasaray Sultanisi'nin Süleyman Seba değil, yukarıda tek tek saydığımız
Mülkiye'ye uzanan "hayatta başarı garantili diploma" ikbalini değerler ve o değerlerin vücut bulduğu bir adam
elinin tersiyle itmiş, "ben mahalle arkadaşlarımın okuluna gibi adamdı.
Kabataş'a gideceğim" diyerek inat etmişti. Sevdalandığmda,
"gelenek A bhaz bir kızla evlenmeni gerektirir" diyen
büyüklerine "o halde ben de evlenmem" diyerek
isyan etmiş ve yaşamı boyunca evlenmemişti.
Futbolcu olduğu dönemdeki yöneticilerden 'Arap Sadri'nin
bir lafına kızmış, eve gelip eşyalarını toplayıp annesine sadece
"ben askere gidiyorum" diyerek haber vermişti. Kimi zaman
yöneticilerini çaresiz de bıraksa inat ettiğinden vazgeçmemişti.
Beşiktaş'ın efsanesi Feyyaz'ı siyah beyaz renklerden
uzaklaştıran biraz da o inat ve prensipler değil miydi?
Türkiye liglerinde ve Beşiktaş'ta memur
başkan kuşağmm son temsilcisiydi. Memur gibi
yaşamış, memur gibi kulüp yönetmişti. Memur dediğin
borçtan korkardı. Beşiktaş'ın borçlarını sıfırlamıştı.
,
Memur dediğin ayağını yorganına göre uzatırdı. Lüks
ve israftan kaçınmıştı. Memur dediğin yoktan var ederdi.
Beşiktaş gençlerine güvenmiş ve Metin, Ali, Feyyaz, Ulvi,
Gökhan, Şifo, Rıza vd. Beşiktaşlılara "asrı saadet" dönemini
yaşatmıştı. Gençlere güvenmek cesaret isterdi. Seba'da o
cesaret ziyadesiyle vardı. Memur dediğin sır saklar, kol kırılsa
da yen içinde kalırdı. Hele ki o memur "daire"de çalışıyorsa
daha da ketum olmalıydı. Gazeteci Ahmet Çakır Günaydın için
söyleşisinde, defalarca "siz ne iş yaparsınız?" diye sorduğunda
her defasında "Başbakanlık'ta diyoruz ya kardeşim" yanıtını
almıştı. Oysa "Daire" dedikleri, Milli istihbarat Teşkilatı'ydı. MİT'in
ünlü kırk numarasında, - yani sonraları yanan Cağaloğlu'ndaki
milli eğitim müdürlüğü binasının kapı numarası 40 olduğu
için öyle denirdi.- Seba, o dairede göreve başlamış ve tam 40
yıl boyunca MİT'te çalışmıştı. Öldüğü güne kadar 'memlekete
· A kşamsefas ı
Gökhan Dağıstanll
Sevinm ek için
sevmedik!
Yeni sezon forması üzerinde bir Beşiktaşlı şöyle yazmış 11Formanın
şeklinin ne önemi var, üzerinde o armayı taşıyan çuval bile bizim için
güzeldir. İşte kendilerini �sevdalı' diye anlatanlar. . .
B
eşiktaş kafasını anlamak için önce çocukluğa taraftarından çok keskin bir çizgiyle ayırıyordu. En güzel
dönelim. Sonuçta hiçbir düşünce modeli gökten cevabı da büyük gazeteci Rauf Tamer veriyordu:
zembille inmiyor. . Sevgili Beşiktaş,
Dönüp, şerefli mazine bir bak.
Sınıfta azınlık çocuklardık biz. Bir ilkokul sınıfında Sen en zor günleri bile büyük bir
Beşiktaşlı sayısı 5-6'yı geçmez. O yüzden çocukluktan olgunlukla atlatmayı becermiş
itibaren azınlık olmayı, azınlıklara saygı duymayı, daha ulu bir çmarsm.
önemlisi azınlıklara arka çıkmayı öğrendik. Hep bu Maç almak, maç vermek,
yüzden değil mi "Hepimiz Eto'o yuz'� "Hepimiz Zenciyiz" berabere kalmak...
pankartları? Bunlar neymiş?
Takım alırken "Ben tek siz hepiniz " diyebilecek kadar
..• Sen bunlarm çok üstündesin .•.
cesur ama demeyecek kadar da ukalalıktan uzak Ne gasp edilen penaltılar yakabilir seni,
çocuklardık. Mahalle maçlarında taşın üstünden geçen ne iptal edilen goller,
topa gol diyen Fenerbahçeli, Galatasaraylı çocukları� ne de yanllş çalman düdükler...
yaptığı haksızlığa çok kızsak da "Tamam ulan gol olsun" Kafam takma bunlara,
diyen delikanlılardık... sinirini bozma, paniğe kapılma.
Onların hep üst-alt takım formaları, tozlukları, Çık sahaya. Topa hükmet.
kramponları olurdu ama asıl topu, siyah şort beyaz -Kudretin tiıraftarmd1r.
atletimizle biz oynardık. -Renklerin onurundur.
Senelerce türlü haksızlıklarla çalınan şampiyonluklar, -En büyük silahm ise ahlakmd1r.
Şeref'ler, Hüsnü'ler, Baba Hakkı'lar, Süleyman Seba'lar, Haydi göreyim seni...
Vedat Okyar'lar bize hep aynı şeyi öğretmişti: Şerefinle E gazetecisi böyle yazarsa, Çarşı'nın çocukları altta kal.ır
oyna, hakkmla kazan ••. mı? Hem de tarihin en ağır hezimeti olan Liverpool
Ve bütün bunların sonunda , diğer takım taraflarını maçından tam da sonra:
hasetle gülümseten felsefemiz oluşmuştu: Sevinmek için Başm öne eğilmesin, ald1rma kartal ald1rma
sevmedik •.. En büyük sen değil misin, ald1rma kartal ald1rma
Tamam ulan da ne için sevdik? Sonuçta bu bir futbol Kartal ald1rma . • .
takımı değil miydi? Kazanmadıktan sonra, şampiyon Dışar1da yüz bin taraftar, bir gün ağlar bir gün coşar
olamadıktan sonra , ne anlamı vardı? Seni bu sesler oyalar ald1rma kartal ald1rma
işte bu soruların cevapları bizi diğer takımların Kartal ald1rma . • .
KAFA 77
Bayrağmm gölgesi.
İşte biz kötü günde
Hep omuz omuzayız
Övünmek gibf olmasm
biz Karakartallayız•.•
gündür...
Üzerimden eksilmesin
A kşamsefas ı
Ayça Derin Karabulut
Babam . . .
Sizinki de değildir biliyorum, soğuk gözükür belki bazıları
ama hepsi yufka yüreklidir. Benim babam da hiç soğuk bir
adam değildi; fakat şimdi buz gibi bir mermere 1babam' diye
sarıllyorum.
abamla telefonda konuşmuştum. O işte o malum İçeri almadılar hiçbirimizi, kapının önüne oturdum ve
se
KAFA 19
var bu sefer ama. Baktım babam hala gelmemiş. Gelecek babamla geçirdiğim koca bir 2 1 yıl var, gurur duyuyorum. Tabi
dediler. Bir sürü arkadaşım geldi. Babamın arkadaşları da. babam gelip 'hadi yatağına yat kızım' demiyor. Gelmiyor da .. '
Sevdiğim insanlar, patronlarım, iş arkadaşlarım, en yakın Demeyecek, gelmeyecek biliyorum. Çünkü giden geri gelmiyor.
arkadaşlarım, ilkokul arkadaşım, liseden arkadaşlarım, Çünkü ölüm dediğin şey garip. Dayanamam, yaşayamam
üniversiteden arkadaşlarım. Çok kalabalıktı, herkes gelmişti. diyorsun. Ama yaşıyorsun. Ölüm dediğin şey bir garip işte
Babam hala gelmemişti. dedim ya. Büyükler orada daha
Sonra biz gittik babama. huzurludur, diyor. Eğer öyleyse
Babam yoktu. Babam oradaydı ölüm korkulacak bir şey değil
ama yoktu. Bir insan hem tabii.
bu kadar var olup hem de Çok sevdiğiniz birini
ancak bu kadar yok olabilirdi. kaybedince h�rkesi
Ölüm var ile yok arası bir şey haddinden fazla
miydi? Babamı omuzlarında sevmeye başlıyorsunuz.
taşıdılar. Babamı omuzlarından Yolda tammadığmız
indirdiler, bir arabaya koydular. bir insam bile daha çok
Evimize getirdiler son kez. önemsiyorsunuz. İçinizde
Babama haklarını helal ettiler. sürekli kanamaya haz1r
Babamı aldılar, götürdüler. Ben ve naz1r bir yara. Biri
durur muyum? Babam nerede canmızı yaksa ilk oramz
ben orada. Ben de gittim. aC1yor. İnsamn cam
Babamı gömdüler. neredeyse en çok orası aC1yor.
Ben baktım. Babam oradaydı ama babam yoktu. Bense sadece Babam benim canım, en yakın arkadaşımdı. O öldüğünde
bakıyordum. Babam işte. Oradaydı. günlerce 'Beni bir daha kim böyle sevecek?' diye ağladım.
1 hafta önce ayakları nı ovuyordum evde. Çok şişmişti. Ödem mi Hayatın çok da önemli bir şey olmadığını böyle anlıyorsunuz,
ne olmuş. 'Ovsana' diyordu, ovdum. Gülüyordu, gıdıklanıyordu demeyeceğim. Çünkü ben babamı kaybettikten sonra her şeyi
babam.. daha çok ciddiye almaya başladım. "Yahu benim babam öldü?
Meyveyi çok severdi. En son çilek yedik beraber. Oh bir güzel Daha ne olabilir?" diyemiyorum. Bu s�fer her şeyi daha büyük
hazırladım, pudra şekeri de döktüm. Yatağına gittim. Fotoğraf bir hassasiyetle yapıyorum, çünkü babamı üzmemem gerekiyor.
çektik. Çok severdi. Çekmeyi de, çekilmeyi de. ıssız bir adaya düşsem yanıma ne alırım bilmiyorum. Fakat
- Çek bakiyim, Kadir İnanır bakışı yapayım sana, derdi. sihirli bir değneğim olsa babamı geri getirirdim, sadece bunu
- Sen çek şimdi baba, derdim. Hep arkamdaki manzarayı alırdı, biliyorum. \__
ben kızardım. Beni çeksene diye. Çünkü babanız gidince, bir omzunuz düşük geziyorsunuz. Sizi
- İkinizi alınca daha güzel gözüküyor, derdi.-Babam beni güzel tuttuğu yerden düşüyorsunuz. Cemal Süreya şiirinde 'Sizin hiç
manzaralar gibi görür, gözü dalardı. babanız öldü mü? Benim bir kere öldü, kör oldum..: der. AynE'.n
Öyle çekerdi, bildiği gibi. öyledir, öyleymiş.
Keman çalmamı çok istiyordu. 3 sene çaldım, en Çünkü babanız gidince, içinizden bir şey değil birçok şey kopup
çok onun için. Çalamwordum, yay çekiyordum ilk gidiyor. Ben çoğu duygumu babamla beraber gömdüm o
derslerde. Evde herkes sesten rahatsız olurdu. O toprağa. Babam olsa her şey daha iyi olurdu. Babam olsa daha
benim boş yay çekişimi severdi. güçlü olurdum. Babam olsa korkmazdım. Babam olsa... Babam
Babam beni çok severdi. olsa...
Babamı işte, gömdüler sonra. Dua ettiler, rahat uyusun Eğer hala gözlerinizle görebildiğiniz, dokunabildiğiniz ve
diye. Burada rahat uyuyamıyordu, hep öksürüyordu, nefes koklayabildiğiniz bir babanız varsa; lütfen gidip koklayın , görün
.
alamıyordu. Şimdi rahat nefes alsın diye. Adını yazdılar bir taşa. ve dokunun.
AY DEMİR KARABULUT yazdılar. Benim heybetinden hiçbir yere İşte ben 8 Haziran 20 1 3'te yüzüme buz gibi bir su çarptım,
sığdıramadığım babamı, babamı n adını bir tane taşın üstüne uyandım.
yazdılar. Babam beni çok severdi. Ne büyük şans...
Babamdı o. Onun adı. Sevmeyi, sevilmeyi ondan öğrendim.
Ayaklarının şişliği indi mi? . Sizinki de değildir biliyorum, soğuk gözükür belki bazıları
\
p vabilir miyim biraz daha? ama hepsi yufka yüreklidir. Benim babam da hiç soğuk bir
� Dua ettik, 'hadi' dedi biri.. Ben robot gibi, nereye çeksen oraya adam değildi fakat şimdi buz gibi bir mermere 'babam' diye
gidiyorum. Kontrol edilebiliyorum kolayca. Eve gittik. Ben onun sarılıyorum. O sabah o hastanede neden_o kadar soğuktu, şimdi
yatağına yattım yine. Gelirse yanıma kıvrılır diye. anlıyorum. Babamı nereye götürdüklerini artık biliyorum.
Hala gelir kıvrılır diye onun tarafında yatıyorum. 1 sene oldu. Ayaklarının neden şiştiğini de.
Gelip hadi yatağına yat kızım, desin diye bekliyorum. Her Ben i görünce neden güldüğün ü de.
Pazar mezarının başına gidiyorum. Önceden mezarlıklardan Soğuktu belki evet ama ben biliyorum, benim babam
korkan ben babamın mezarında huzur buluyorum. Dua dünyanın en sıcak yürekli adamıydı.
ediyorum. Şükrediyorum. Asla isyan etmiyorum. Çünkü Babam beni çok sev�rdi.
Ak am f,
Erdoğan Emir
Mexbula Xeli
Ann em ..
Sonsuz seyir.
•
Koca alem.
te ki
Bir evliya misali sözü hiç � .
im der vış dıyarı
diya r etmedi o kad
Oersim'i..
Olmuşlar aleminde cehale
�
tin ul
var lığı nı yık ara k bır
üzerindeki
erdem e dön üşü p
üne
kendini alemin kamil söz
a .. .
vazifelendiren bir dery
Öğretileri ve yaşam .
.. eklı. bır
alışkan lık/arıyla bizde su �
ve
eraıi olabilmeyi becerm ış
hem ken dim ize hal iyle
doğada saklı kera mete ka� '.
��
ş o ru
bır ılışkı
durabilmemize ve aşkla
ığıy la vesi le
geliştirmemize varl
hab bet bah ças ı
oldu. On un mu
ista ndı r ve güz eldi r.
güldür gül
Muhabbet kapısına yakın
ttir ki vakıf
durduğunda sırrı hikme
olana, gönül gözü açık
bakana sırrı da aya ndır...
KAFA 21
Deniz Güldal
ok cahilsin
keşke okusan!
"Arkadaş sen bir bok bilmiyorsun. İşin kötüsü bir bok bilmediğini de
bilmiyorsun" demişti rahmetli Aziz Nesin. Modern zamanın cahil
paratoneri İlber Ortaylı ise anlamlı bir katkı yaptı bu tanımlamaya;
"Esas ayıp olan cahillik değil, yarı cahilliktir. Çünkü cahillik bir tutar
lıliktır. Oysa yarı cahillik bilmeyip de, biliyor gibi yapmaktır.
Öylesi çok tehlikeli. . ."
u kafa tam bir cahil kafası. Yepyeni, dumanı üstünde yapan kişinin zekasına hayran bırakmaktan başka bir
'Bir şey bilmeyene kızJYor musunuz?' diye sorduğumuzda zaten biz de alınmadık, kısaca herkese selamımı söyleyin
da Hoca'ya 1Hay1r bilmeyene tabii ki dersiniz dedi... Biz hocanın yalancısıyız vallahi aynen öyle
kızmam. Bilmeyip de biliyormuş gibi dedi!
olana kızıyorum. Çünkü bunlar milleti
millete k1rd1rabiliyor. Çok tehlikeli
olabiliyorlar' diyor yine her zamanki kendinden
emin tavrıyla. Cahilliğimizi o kadar içten ve sıcak
anlatıyor ki ister istemez kabul ediyoruz. Ona soğuk
biri diyenlerin akıl tutulması yaşadığını daha iyi
anlıyorsunuz.
J<şamsetas ı
FA 22
Tayibe Önel
E-S'in kralları
Metrobüs, metro, otobüs, minibüs, vapur.. Günlük hayatımızın
olmazsa olmazları! Peki yolculuk sırasında hem muavin, hem yolcu
olduğunuz kaç ulaşım aracı var?
B
ir durağa dalıyor minibüs önünde sıralanmış bir kadın önündekini uzun uzun dürttükten sonra para
otobüsleri sollayarak, kapısı açılıyor. Birkaç kişi uzatmayı başarıyor. Şoför, " 50 kuruş daha var mı, yoksa
biniyor, bir kişi kafasını uzatıp soruyor, "PTT boşver:' "Bozuk yok oğlum" diyor kadın. Şoför gülümsüyor:
Hastanesi 'nden geçer mi?': "Geçer" diyor şoför, yolcu tekrar "Camn sağolsun.'' Şoför ara ara sesleniyor, "Para üstü
soruyor "Geçer mi?': Şoför"Geçer': Emin olamayıp dönüp isteyen ücretlerini uzatamayan:'
içerideki yolculara soruyor. Binip binmemek arasında
'
Eskiden muavinler vardı bu işi yapan ama artık
hala kararsız "Geçer mi?" Şoför 'Allah Allah' edasıyla başını yolculardan oluşan gönüllü pardon zorunlu muavinlere
sallıyor. Sonra minibüsteki tüm yolcular hep bir ağızdan bıraktı yerini. Minibüsün ön tarafındaysanız kurtuluş yok,
"geçer geçer" diyor, 'ulan bineceksen bin' der gibi ve emin mesai s1rası size geçmiştir.
olmaksızın-biniyor yolcu...
Hem yolcu hem muavin
Paris'ten de geçer londra'dan da... Ve başlıyor bizim de mesaimiz... Şuradan bir Göztepe,
Bu diyalog hemen hemen her gün onlarca kez yaşanır; buradan da metrobüs, şuradan şu ama bak karıştırma
'Geçer mi?' Bir keresinde bir onları diğeri metrobüs... Şunu uzatabilir misiniz 1 kişi,
arkadaşımın başına şöyle bir neresi bu, bilmiyorum ya anlamadım
olay gelmiş. Minibüs şoförüne arkadan uzattılar işte...
girdiği her durakta 'abi Sürekli bir para alışverişi, sizin
şuradan geçer mi, buradan kafanız karışsa da şoförün
geçer mi?' diye sorular kafası hiç karışmıyor, otomatiğel.
0
yöneltilir, en son bir durakta bağlamış gibi bir gözü yolda,
kafasını minibüse uzatan bir eli direksiyonda, diğer
bir yolcu alakasız yönler eliyle de ücretlerle uğraşıyor.
sorunca şoför delirir ve "Galiba buradan metrobüstü:'
bağırmaya başlar, "Geçer Sesleniyorum arkaya, "3 kişi
kardeşim geçer, Paris'ten de miydi bu?"Yolcu panik bir ses
geçer, Londra'dan da..: tonuyla, "Hayır 2 kişi': Bazen para
Bir sıcak Ağustos sabahı... üstleri de karışabiliyor, "Ben 1 kişi
Minibüsle İstanbul demiştim ama bu para eksik:' Bir
trafiğindeyiz. Sabahları yolcu da sinirlenerek, " 20 liramın
insanlar biraz fazla nemrut üstü hala gelmedi" diyor.
oluyorlar, bu sadece
minibüsler için geçerli Yeni Sahra'ya
değil... Herkes bir suratsız
bir suratsız, bindiğiniz gibi insanları görünce ineceğiniz
geldik mi?
gelir. Kimi uykusunu alamamış yüzü gözü şiş, kimi işine Şoför aynı zamanda yolda ilerledikçe sürekli durakları
yetişme derdinde... Bir agresiflik ki sormayın... Bir şey olsa da sayıyor; Bostancı Köprüsü, PTT Hastanesi, Kozyatağı...
da nasıl terslesem bakışı... Minibüs girdiği her durakta "Beni biraz ilerde at kaptan"
uzun süre duruyor, üst geçitte yürüyen insanlara bile "Ya pardon Yenisahr-a'ya geldik mi?" Aman bir de geçmiş
korna çalıyor, 'haydi gel' diye... " Kaptan işimiz var, acele': ol o durağı... "Ama binerken beni orada indirin diye
"İşe geç kaldık': "Binen bindi, hadi" söylentileri başlıyor söylemiştim" sinirle, söylene söylene iniyor yolcu.
hemen, bir durakta birkaç dakika bekleyince... Şoför bazen Onlar insanları taşırlar, taşırlar ama tek bir kula da
duymuyor -duymamazlıktan geliyor- bazen de 'ekmek yaranamazlar. Bir minibüs şoförü tiplemesi vardır
parası' diye cevap veriyor. Bazı zamanlarda özellikle sabah insanların aklında. Kaba saba, pervasız... Kendi
ve akşam saatlerinde şoförlerin bu ısrarını anlayamazsınız, deyimleriyle '2. sınıf insan muamelesi' görürler. Onlar
doldu işte daha neyin telaşı... Yok, illa ki o 3 kişiyi de lstanbul trafiğinin yaramaz(!) çocuklar1d1r; minibüs
sığdıracak kenara köşeye... şoförleri... Albert Einstein der ki; Ônyargılar1 parçalamak
Duraktan kalkıyor minibüs, şoför aynadan yolculara şöyle atomu parçalamaktan zordur. Bir de kendi ağızlarından
bir baktıktan sonra 'ücretler lütfen' diyor. SO'li yaşlarında dinleyelim diyoruz, minibüs şoförleri nasıl insanlardır...
A kşamse as ı
KAFA 23
Cebe, "O tesisi al buraya koy. Lavabosu var, rpescidi var, içindır
Kimseye yaranamayan şoförler
ufak tefek sosyal yapabileceği şeyler var. Yok yani burası çöplük.
Harun Ay, 30 yaşında, Kırşehirli. 1 5 yıldır Harem-Gebze hattında
Orası Avrupa burası Afrika. Biz aramızda öyle diyoruz; Avrupa
çalışıyor. "Minibüsçüler öyle bir görünüm sağlamışlar ki. . . İnsan
Afrika. Arabadan indiğimiz zaman elimizi yıkayacağımız bir yer
sıfatı yok yani minibüsçülerde. Bizi insan olarak görmüyorlar
yok. 1200 şoförün dinlenebilecek ortamı yok. Bu şoförden ne
neden bilmiyorum. Biz insanlara ne yapıyoruz? Biz insanları
verim bekliyorsun. Adam yolda, zaten sıkıntı stres. Çeşmemiz
taşıyoruz hizmet veriyoruz ve karşılığında küfür işitiyoruz.
de yok burada, kapandı, tesisat yok. Suyu bidonlarla taşıyoruz.
Yüzümüze belki söyleyemezler de arkamızdan onlarca küfür .
Ağrı'nın bilmem ne köyünde bidonlarla taşıyorlar ya ... Aynen biz
ediyorlardır.''
de öyle:'
"Eski yerimizde kütüphanemiz vardı, TV odamız vardı.
Rahattı yani orası. Geliyorduk, kitap okuyabiliyorduk, ufak
tefek oyunlarımız vardı, stres atabiliyorduk. Bizi oradan alıp
topraktan bir yere verdiler. Belediyeye müracattan bir sonuç
alamadık. Sonra oraya otopark yapıldı. Para var çünkü o işte,
rant var. Biz de dedik parasını verelim ama bize vermediler.
Oradan oraya yerimizi değiştirdiler. Hizmeti veriyoruz, tamam
karşılığını alıyoruz maddi olarak ama o da yeterli değil. Bize
devlet garanti vermiyor. Ne halin varsa gör diyor. Belge ister,
belgelerin hepsini tamamlarız. Arabaların dizaynını istiyor
onların hepsini tamamlarız. Bizim isteklerimize geldiği zaman
mesela görüyorsunuz işte:' Durağa yeni giren aracı gösteriyor
Cebe, "1 buçuk saatlik yoldan geldi şimdi. Düşünün yüzlerce
insanla muhatap oluyor; kulağı çalışıyor, ağzı çalışıyor, eli
çalışıyor, ayağı çalışıyor gözü çalışıyor. O psikolojiyle geliyor
buraya oturuyor 20-30 kişi bir arada:'
e as ı
KAFA 24
ı)
Biraz da bu yüzden ayakta yolcu almak zorunda olduklarını özlemlerini . .. Bindiğimiz minibüste de ilişiyor hemen
söylüyor. "Metro geldiğinden beri biz buradan Kartal'a kadar gözümüze ... "Sarayımız yoktu ama KRAL hep bizdik'l
10 kişi alıyoruz. Oraya kadar 30-35 TL mazot yakıyoruz. Onlar E-S'in yaramaz(!) çocuk/om delikanlı, öfkeli, si:ıblfs
Şoförün yemesi içmesi de eklenince eksi 20 lira zarara şoförleri. . . Onlar E-fin kral/ar1. . .
gidiyoruz Kartal'a kadar. Kartal'dan sonra ayakta aldığımız .
yolcu için de polis ceza yaz'Yor. 80-90 TL para cezası 1 O puan
da ehliyetinden gidiyor. Bir şoförümüzün 3 ayda bir ehliyeti
almdı. 2 yıl ceza olunca adam blfaktı gitti, mesleğinden
oldu. Başka bir mesleği, başka bir geçim kaynağı da yok.
Şoförlerimiz yollarda su satmaya başladı. Herkes birbirini
tanıdığı için mağduriyetlerini gidermek için su alıyor yani:'
Hasan Ay'ın sırası geliyor, bizimle yaptığı sohbeti bırakıp
direksiyonun başına geçiyor hemen.
Bu uygulamanın sadece minibüslerde geçerli olmasına
tepkileri, Cebe "Bizim sıkıntımız belediyenin, emniyetin
bize yaptığı 3. sımf insan muamelesi. Minibüsü 3. sımf
görmesi. Belediye otobüslerinde, trenlerde, metrolarda,
metrobüslerde görüyoruz; insanlar Çin'deki gibi birbirini
itiyor. O da toplu taşıma bu da toplu taşıma. Bizim ayakta
aldığımız 1 O kişi veya 7 kişi. Biz de kimse arkadan itmiyor
mesela:' diyor.
Minibüs şoförlerinin trafikte de pek sevilmediğinden
bahsediyoruz. Özellikle duraklara bodoslama
girmelerinden... Bu durumu şöyle açıklıyorlar, "Bu adamın
para kazanması için belediyeyi geçme,si lazım, halk
otobüsünü geçmesi lazım. Halk otobüsünden önce
durağa girmesi lazım. O şoförün mücadele vermesi lazım.
Arabalarımız yüksek olduğu için trafiği rahat görüyoruz.
Ufak araba kullananlar alışkın olmadığı için 'şuna bak nasıl
girdi' diyorlar. Ama dediğim gibi durağa erken girmek
gerekiyor:'
A kşamsefas ı
KAFA 25 .
A kşamse as ı
Onur Koray Gülşen
Sosyal Medyaya
Direneiıler Kulübü
Sosyal medyanın hayatımızın her alanını sardığı bugünlerde, gitgide
nesli tükenen, hiçbir sosyal ağda üyeliği olmayan kitleye sorduk:
"Neden ?"
S
on zamanlarda en çok nerede vakit geçiriyorsunuz? dahi arkadaşlık yapıyormuş gibi davranması bunun en
sorusunun cevabı artık birçoğumuz için 'sosyal belirgin örneklerinden biri. Benim düşünce yapıma göre
medya'. Facebook, Twitter, lnstagram gibi hiç kimse aynı anda yüzlerce kişiyle arkadaş olup, o ilişkiyi
uygulamalar neredeyse hayatımızın her alanında bir yürütemez.
şekilde yer edinmiş durumda. Siyaset, spor, sanat, yaşam,
'Sosyal ağlar benliklerimizi deşifre
eğlence, aşk, kavga diye uzayan geniş bir yelpazede,
toplumun birçok kesimiyle seviyeli bir ilişkiye sahip. Fakat e diyor'
son zamanlarda da sıkça tartışma konusu haline gelen Özelikle Facebook ve Twitter gibi sosyal mecralar özgürlük
'sosyal medya' bazı kesimler tarafından 'çıldırmışçasına' yaratmak yerine var olan özgürlükleri kısıtlıyor ve
kullanılırken bazı kesimler tarafından ise tercih edilmiyor, benliklerimizi deşifre ediyor. Böyle bir özgürlük anlayışını
hatta şiddetle reddediliyor. kabul etmiyorum. Belki insanlar kendi görüşlerini istediği
gibi belirtebiliyor diye kendilerini özgür hissedebilir
Hal böyle olunca sosyal medya 'müptezellerini' bir kenara ancak bu geçici bir özgürlüktür. Özgür olmak sanal ortam
bırakıp, çevremizde -neredeyse- azınlık haline gelen yerine bulunduğun reel ortamda istediğin gibi konuşup,
'sosyal medya direnişçilerinin' peşine düştüm. Kendim de düşünüp, davranma hakkıdır.
aktif kullanıcısı olduğum Facebook, Twitter ve lnstagram
gibi sosyal medya araçlarını hangi profildeki insanların,
neden kullanmadıkları hallice sordum, soruşturdum ...
Öncelikle sosyal medyayı kullanmamakta direnen bu
kitlenin kendince farklı sebepleri var. Kimisi 'İnsanlarm
benim hayatımda söz sahibi olmasmı istemiyorum'
derken, kimisi 'Sevgilimle aramızda sorun yarattlğı için
kullanmworum' diyor. Kimisi 'Sanal karakterlerin sahte
filozofluk yapmasmdan rahatsız oluyorum' derken, kimisi
ise 'Sosyal medyada yapılan ego tatminine ihtiyacım yok'
diyor. Anlayacağınız sosyal medya kimi için 'nimet' iken
kimi için 'il/et'. . .
Kşamse as ı
KAFA 27
)
Sosyal medyayı sıklıkla kullananlar kadar internette vakit
'Vakitlerini boşa harcıyorlar' geçirmiyorum. Ama gündemi internet gazetelerini okuyarak
Benim için sosyal medyadaki bazı kişiler, başkalarının ne takip ediyorum. Zaman zaman da 'Candy Crush, Fun Run' gibi
yaptıklarıyla nereye gittikleriyle ne düşündükleriyle ilgilen oyunlar oynuyorum. Aslında sosyal medyayı 'çok gereksiz'
mekle değerli vakitlerini boşa harcıyorlar. Bunun yerine kendi görmüyorum. Eğer erkek arkadaşımla aramda sorun yaratma
hayatlarımızla neyi doğru, neyi yanlış yaptığımızla daha çok saydı, gün içerisinde saatlerce zaman ayırmadan kullanmayı
ilgilensek bence kendimizi daha çok geliştirebilir ve daha çok düşünebilirdim.
üreten bireyler olabiliriz. (Deniz Kuray)
(Gökhan Keyif)
A kşa
Cansu Ekmekçioğlu
Bayanlar baylar!
Kaptanınız konuşuyor...
Onlar ki her daim bulutların üstünde
takılanlar. Acıyı bal, jet lag'ı yaşam tarzı
eyleyenler. Bir nevi kara-hava canlısı:
Pilotlar...
Y
eşilköy'deyiz. Atatürk Havaalanı tıklım tıklım. Yaya, kara, hava
·
trafiği; her şey burada! Kendimize içeride sakin bir yer bulup
oturuyoruz. Murat Kaptan, 1 4 saatlik uçuştan gelmiş olmanın ona
verdiği yetkiyle, şişmiş ayaklarını ayakkabılarının esaretinden kurtarıp
karşıdaki iskemleye uzatıyor. Meslekte on birinci yılı. Neredeyse tüm uçak
tiplerinde uçmuş.
O soğukkanlılığı bilirsiniz, uçak deli gibi sallanıyordur, siz içinizden
bildiğiniz tüm duaları hızla okurken yanınıza gelen hostes, "Efendim,
ufak bir türbülansa girdik " der. Gülümsemenin yüzünde kapladığı
. •.
Murat Kaptan, kendine bir limonlu soda söylüyor. Her uçuş sonrası
adetiymiş. Sürekli hava değişiminden kaynaklı mineral kayıplarını
önlemek için birebir olduğunu söylüyor. "Teknik bilgi dışmda, bizim
meslek aslmda sporculuk. Vücuduna çok iyi bakacaksm. Başka şansm
yok. Çünkü her şeyimiz düzensiz. Uykumuz, saatlerimiz... Normal insan
9-5 mesai yapıyor değil mi, ben o sürede 4 bacak uçuyorum. 'Bacak
derken?' diyorum. (Allah affetsin, neler diyor, ey değerli yolcu!) Gülüyor.
,-
"Bizim mesleki tabirler işte. Her iniş ve kalkış birer bacak uçuştur bizde.
Mesela Zürih git-gel 2 bacak, Cidde git-gel 2 bacak. Etti sana 4 bacak!"
"Havada aldığm nefesin dahi kuralı var." diyor, "Sevmeyen yapamaz. Ağtr
gelir yani. Bazen tabii herkes gibi sorguluyorsun; ya mutlu muyum? Böyle
ne gündüzüm ne gecem belli falan diye. Havacıysan sevdiklerini görmeyi
unut zaten. Ne bayramm var, ne bir şey. Neyse... Sonra kalkışta o uçağı
yerden kestiğin an var ya, yükseliyorsun hani böyle, o an o özgürlük
hissini alıyorsun yine. Nefesin değişiyor. Tamam diyorsun, benim olayım
budur."
Bana, yükselen bir uçağı tarif edebilmek için havaya kaldırdığı sağ elinin
süzülüşünü keyifle izliyor o esnada. Ellerinden ve hayatından memnun
gülümsüyor.
"Kokpitten çıkıp bazen yolculara bakarım şöyle bir göz ucuyla inerlerken.
Kimleri taşımışız? Bir sevgiliyi kavuşturmuşuz belki aşığına. Biri yeni bir
hayat kurmaya gitmiş belki. İş adamını toplantısına yetiştirmişiz. Belki
içlerinden biri seri katil, manyağın teki falan, suç işlemeye gelmiş. Vesile
olmuşum diye düşünürüm hep. Damar gibiyiz yani vücuttaki, kirli
kanı da temiz kanı da taşıyoruz anasını satayım!"
Basıyor kahkahayı.
Önündeki tabletten, aylık uçuş programına bakıyor. Bir sonraki uçuş,
sonraki gün. 4 bacak." İyi kitlemişler yine" diyor. "Hadi bana müsaade!
istirahat zamam..."
A kş msefas ı
KAfA 29
Can Durukan
e a
KAFA 30
Can Durukan
Yine CHP, yine kurultay. Kendi sorunlarıyla uğraşmaktan politikayı üretebilecek seviyede gördüğümüzden... Hala
memleketin sorunlarına bir türlü zaman bulamayan Halkçı içten içe güvendiğimizden... Hala ısrarla CH P'ye oy atan
parti kurultaya gidiyor. annemize Demirtaş'ı sevdirmeyeceğimizi anladığımızdan...
Ne CHP'yle, ne CHP'siz ... Bari seneye genel seçimde sola
Memlekete din dar lazımsa en kralı yanaşalım telaşıyla Ufuk Uras'ı aday göstermeyin! Ben
bizde var! gerekirse Sarıgül'e veririm!
Çatı diye öne sürdükleri aday, daha kendi kafalarının
üstünü bile örtemem işken, şimdi yeniden, birlik çağrısı Deniz Güldal
yapacaklar. CHP, birleşmeyi tarihi boyunca yanlış anladı.
Ay bu kesin burad
Ne zaman bir birleşmeden söz edilse, kendi dışındaki tüm a yenmeli,
bunu yemediysen
hareketleri bünyesine davet etti. Oysa bu birleşmek değil, iz çok şey
kaybedersiniz kliş
sindirmek, eritmek oluyordu! Bunu bir türlü anlayamadılar. elerinden
uzak, 'Ya ak/imız
"Memlekete dindar lazımsa, en halı bizde var" anlayışı ters da
duracağm a mide
tepti. Karşı cenahtan oy alma planları, kendi çatılarından mizde
dursun' diyorsam
su akıttı. z
Sonradan Gurme
Çok acı bir tablo... Ülkenin ana muhalefet partisi, her Kafası
köşemiz tam sizl
durumda kendine ve tabanına muhalefet kalmayı ik.
başarabiliyor. Bir türlü sıyrılamadığı o sadece kendine
1 - Şiş li'de ; Aztek
demokrat, ölümüne Kemalist cenah, bir çatı olabileceğini
göstermesine hiç izin vermedi. CHP hiç sola yanaşmayı
;emeden ıstanbu l'dan ayrılmamalısınız.
� Res tau rant'ta sucuk ve
köfte
- Sabah, akşam fark ..
denemedi. Daha da kötüsü düşünmedi. etmez gu. . nun her saatı. Kadıköy
Dürümcü Emmı.,de
· ·
İstanbul' u alamaması, Sarıgül'ün Topbaş'a yenilmesi Sab ır Taş ı' nda mantı tun. istiklal'de
gibi... Yegane çağrısı kendi bünyesinde birleşmek, tek yed ı'kten sonra hiçbir
olmayacak. şey eskisi gibi
açılımı mecburen oy verecek sosyal demokratlara sandığa 6- Çengel köy Kok
oreç'te her s onra d an .
gitmediği için kızmak olan CHP, ne kendi kalabildi, ne yemesi şart. gurm enın koko reç
sola açılabildi. Sarıgül'le başlayan; Ekmel Bey'le ayyuka sa
çıkan muhafazakarlaşma süreci, partinin tüm ideolojik
derinliğini iflas ettirdi. Bugün CHP, Mesut Yılmaz'ın
;��:� !;�������������
b
Kes in bilg i!
sı'n ın me eli ekle ıe
yv : rini
arşı tek baş ınıza gıtm
eyiniz.
ANAP'ından daha demokrat diyen var mı aranızda? Cevap 8- Sokak kültürümüz
ü kor umak için Bey
veriyorum; yok! Bu demokrat fakiri haliyle birleşmekten Kahves i'nde Türk ka hv . . . . oglu
- Sokak
nasıl söz edilebiliyor peki? İnanın ben de bilmiyorum! esı ıçınız.
9- G ece ıen yemek krizlerine
Her seçimde mecburiyetten CHP'ye oy verenlerin Fulya Dur_ �: en iyi çözüm M eş h u r
sayısında azalma var. Sanırım öyle de devam edecek.
Azalarak biter mi bilmiyorum ama kazanacak kadar
���������:��,�� ��rbacıda bitmeli diyenlerde
umcüsü.
s . nseniz
. grama dan eve gıt
artamayacağı kesin gibi. b'
o
:!���r
��;� .
rba sonrası Höşmeri
m
mey
tatlıs
in
ı �
Ufa k
lma zsa
Anladık ki annemiz Demirtaş'a oy
vermeyecek!
Yıllarca tek kaygısı " Laiklik elden gidiyor" olanların gözü imtiyaz Sahibi: Mert Çanga
Yayın Koordinatörü: Ayça Derin Karabulut
yaşlı bakışları arasında CHP elden gidiyor... Kızıyorsak, . Görsel Yönetmen: Burak Şahin
hala derinimizde bir yerlerde CHP'yi birleştirici güç olacak (0216) 428 9 888 bizeyazin@kafadergi.com
reklam@kafadergi.com - www.kafadergi.com
Baskı: A4 Grafik Matbaacılık Yayıncılık Reklam ve Bilgisayar Hizmetleri
A şamse sı Ltd. Şti. (02 1 2) 452 40 99 Mahmutbey Cad. Meriç Sk. No:26 Şirinevler/lst.
Dağıtım: DPP (0212) 622 22 22
KAFA
bi dünya...