You are on page 1of 1

Şehrin Seksapelliği

''Yolum hangi büyük şehre düşse orada her gün ayaklanmaların, katliamların,
aşağılık bir kasaplığın bir dünya sonu kargaşasının başlamıyor olmasına hayran
olurum.''

Fransız pesimist yazar emile ciorana ait bu sözler sadece bir ayyaşın gün sonu
pişmanlığımıdır?!
Belki o ayyaş hiçkimsenin uyanmadı bu çağda alkolün etkisiyle uyanmıştır.

Her üstün erdemin tersine çevrilidiği bu çağda ayyaşın gözyaşları haftasonu


ayininden daha ulvi olsa gerek.

Şehrin ışıkları o kadar parlaktırki hiçbir şeyi göztermez adeta insanı ışığıyla kör
eder.
Zapffe toplumları üst üste inşa edilmiş kubbeler silsilesi olarak tasavvur eder.
Burada en merkezdeki kubbeye yaklaştıkça işler ciddileşirz. Her kubbe birer
değişmezliktir şans elimizden her şeyi alabilir yaşam hiçte ereğe saygı duymuyor
olabilir ancak sıradan bir insa bunlara katlanamaz bunun içindir ki toplumlar
değişmezliği ifade eden hayali kubbeler bizi dışarıdan gelecek her türlü tehlikeye
karşı korumak için vahimdir. Burada ideallerin somut ve maddi halleri hayati önem
taşır
sözgelimi nazarboncuğundan tut devasa burç halifaya kadar maddi haller savunma
mekanizmasının güçünü simgeler.

Sadece sosyolojik olarak kalmaz bu metazifik geleneğin devlerinden biri olan hegel
bile inandığı İdea'ya ssomutluk kazandırmak ister. Biyologça bir iş yapar çok sinsi
bir hamledir bu o kadar kesin bir yere inşa edeerki kendi kubbesini sözgelimi
organizmayı idea kılar artık insanda bir ogranizma olduğuna göre Hegeldeki idea dan
şüphe etmek kişinin kendisinden şüphe etmesidir. Çok gaddarca bir hamledir bu!

Tabii bu arada şöyle bir soru yükselebilir ''düşünürün ve toplumsalın hallerini


teşhir etmek gaddarca değil mi?'' Artık enkazın altında yaşadığımıza göre benimde
bir tuğlayı çıkarıp fırlatmama kimse herhalde!

You might also like